Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bilim ve Teknik Dergisi 525. Sayı - Ağustos

Bilim ve Teknik Dergisi 525. Sayı - Ağustos

Published by sedatileri, 2019-10-23 11:53:40

Description: Bilim ve Teknik Dergisi 525. Sayı - Ağustos

Search

Read the Text Version

TÜBİTAK 7. Alternatif Enerjili Araç Yarışları Yapıldı... Aylık Popüler Bilim Dergisi Ağustos 2011 Yıl 44 Sayı 525 TBeilkivmenik 4 TL Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Yıl 44 Sayı 525 Bilim Merkezleri Eğlendirirken Öğreten Lunaparklar Bilim Merkezleri Ender Bulunan, Duyulmamış Elementler Ekolojik Köyler Beyindeki Trafik Işıkları 25 9 771300 338001

TBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Yıl 44 Sayı 525 Ağustos 2011 “Benim mânevi mirasım ilim ve akıldır” Mustafa Kemal Atatürk Cleveland Science Center Kuruluşunun 48. yılını kutlayan TÜBİTAK’ın bilim ve toplum çalışmalarından ilki olan Bilim ve Teknik, okuyucusunu her ay bilim dünyasından haberlerle buluşturan bir dergi. Ancak Bilim ve Teknik ekibi sadece dergi çıkarmıyor. Okuyucularıyla buluşmak için çeşitli etkinliklere katılıyor ya da etkinlikler düzenliyor. Bundan on dört yıl önce başlatılan Gökyüzü Gözlem Şenliği son üç yıldır TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi (TUG) tarafından sürdürülüyor. TÜBİTAK Alternatif Enerjili Araç Yarışları’nın yedincisi Temmuz ayında yapıldı. Bu yıl Formula G güneş arabaları yarışlarının yedincisi, Hidromobil hidrojen enerjili araç yarışlarınınsa beşincisi düzenlendi. Bu yarışlar başlangıçta Bilim ve Teknik dergisinin okuyucularıyla etkileşimini artırmak amacıyla yapılabilecek etkinlikler kapsamında düşünülüp uygulamaya koyulmuştu. TÜBİTAK’ın bilim ve toplum çalışmaları kapsamında düzenlenen bu etkinlikleri artık üniversitelerimiz ve okuyucularımız sahiplendi. Yarışmalara katılan takımlar ve ürettikleri araçlar her yıl biraz daha gelişti. Formula G ve Hidromobil yarışmalarına katılan takımlardaki öğrenciler, otomotiv ve enerji sektörünün peşinden koştuğu mühendisler haline geldi. Bugün bu yarışmalara katılan güneş enerjili ve hidrojen enerjili araçlar uluslararası yarışmalara katılıp dereceler alıyor. Bilim ve Teknik dergisinin düzenlediği çeşitli etkinliklerle başlayan TÜBİTAK bilim ve toplum etkinlikleri bugün proje destekleri ve bilim merkezi alanlarında sürüyor. Proje destekleriyle birlikte bu etkinliklerinin sayısı yüzleri buldu. Ülkemizin ilk büyük bilim merkezi ise üç yıl sonra kapılarını Konya’da ziyaretçilerine açacak. Dergimizin bu sayısında bilim ve toplum çalışmalarının dört değişik örneğini ele aldık: Bilim iletişimi, Alternatif Enerjili Araç Yarışları, bilim merkezleri ve doğa tarihi müzeleri. Bilimin toplumla etkileşiminin araçlarından olan bu çalışmalardan örnekler sunulan yazıların, ülkemizde hızla gelişen bu alana katkı sağlayacağını düşünüyoruz. Yazıları hazırlayan arkadaşlarımız aynı zamanda bu etkinliklerin hazırlanıp gerçekleştirilmesinde de görev alıyor. Bilim ve Teknik dergisinin hazırlık toplantılarında ortaya atılan fikirler bizleri yeni çalışmaların içine çekiyor. Dergimizin 45. yaşına gireceği Ekim 2011’de başlayacak yeni yayın dönemi için planladığımız çalışmalardan daha önce kısaca söz etmiştik. Bu çalışmalar yavaş yavaş şekilleniyor. Bilim insanlarıyla siz okuyucularımızı buluşturacak“Bilim Söyleşileri”düzenleyeceğimizi ve dergimizin ekinde etkileşimli, 3D animasyonlu bilim CD’leri vereceğimizi duyurmuştuk. Bunların hazırlıkları sürüyor. Önemli bir sorunla karşılaşmazsak Ekim sayımızla birlikte Güneş Sistemi’ni konu alan ilk bilim CD’sini vermeyi planlıyoruz. Bilim söyleşileri kapsamında gerçekleştirilecek etkinliklerin yeri, zamanı ve katılımcı bilim insanları konusundaki bilgileri önümüzdeki sayılarda sizlerle paylaşacağız. Bilim ve Teknik dergisindeki ve diğer bilim ve toplum çalışmalarımızdaki birlikteliğimizin artarak sürmesi dileğiyle. Saygılarımızla Duran Akca Sahibi Yazı ve Araştırma Grafik Tasarım - Uygulama Mali Yönetmen TÜBİTAK Adına Başkan Alp Akoğlu Ödül Evren Töngür H. Mustafa Uçar Prof. Dr. Nüket Yetiş (alp.akoglu@tubitak.gov.tr) (odul.tongur@tubitak.gov.tr) (mustafa.ucar@tubitak.gov.tr) Genel Yayın Yönetmeni İlay Çelik Web İdari Hizmetler Sorumlu Yazı İşleri Müdürü (ilay.celik@tubitak.gov.tr) Sadi Atılgan İmran Tok Duran Akca Dr. Özlem Kılıç Ekici (sadi.atilgan@tubitak.gov.tr) (imran.tok@tubitak.gov.tr) (duran.akca@tubitak.gov.tr) (ozlem.ekici@tubitak.gov.tr) Ersel Yavuz Yayın Kurulu Dr. Bülent Gözcelioğlu (ersel.yavuz@tubitak.gov.tr) Prof. Dr. Ömer Cebeci (bulent.gozcelioglu@tubitak.gov.tr) Doç. Dr. Tarık Baykara Dr. Özlem İkinci Yazışma Adresi Abone İlişkileri Fiyatı 4 TL Prof. Dr. Salih Çepni (ozlem.ikinci@tubitak.gov.tr) Bilim ve Teknik Dergisi (312) 468 53 00 Yurtdışı Fiyatı 5 Euro. Prof. Dr. Süleyman İrvan Dr. Zeynep Ünalan Atatürk Bulvarı Faks: (312) 427 13 36 Dağıtım: TDP A.Ş. Dr. Şükrü Kaya (zeynep.unalan@tubitak.gov.tr) No: 221 Kavaklıdere 06100 abone@tubitak.gov.tr http://www.tdp.com.tr Yrd. Doç. Dr. Ahmet Onat Dr. Oğuzhan Vıcıl Çankaya - Ankara İnternet Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. Prof. Dr. Muharrem Yazıcı (oguzhan.vicil@tubitak.gov.tr) Tel www.biltek.tubitak.gov.tr ihlasgazetecilikkurumsal.com Redaksiyon (312) 427 06 25 e-posta Tel: (212) 454 30 00 Sevil Kıvan (312) 427 23 92 bteknik@tubitak.gov.tr Baskı Tarihi: 29.07.2011 (sevil.kivan@tubitak.gov.tr) Faks ISSN 977-1300-3380 Özlem Özbal (312) 427 66 77 (ozlem.ozbal@tubitak.gov.tr) Bilim ve Teknik Dergisi, Milli Eğitim Bakanlığı [Tebliğler Dergisi, 30.11.1970, sayfa 407B, karar no: 10247] tarafından lise ve dengi okullara; Genelkurmay Başkanlığı [7 Şubat 1979, HRK: 4013-22-79 Eğt. Krs. Ş. sayı Nşr.83] tarafından Silahlı Kuvvetler personeline tavsiye edilmiştir.

İçindekiler 30 Bilimin eğlenceli, heyecan verici ve unutulmaz bir tecrübe olduğunu söyleyen kaç çocuğa ve gence rastladınız? Fen bilimlerini okul kitaplarından öğrenen ve öğrendiklerinin günlük hayattaki uygulamalarını görmekte zorlanan öğrencilerden bilimi yukarıdaki gibi tarif etmelerini tabii ki bekleyemeyiz. Sadece öğrencilerin değil toplumun genelinde fen bilimlerine ve teknolojiye karşı yaygın olan mesafeli ve ürkek yaklaşımı, olumsuz tutumları ve düşünceleri değiştirmek için gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler çeşitli girişimlerde bulunuyor. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında hızlanan bu girişimlerden biri de bilim merkezlerinin kurulması ve ülke çapında yaygınlaştırılması. 50 Modern hayatta farkında olmadan birçok materyale bağımlı olarak yaşarız. Olmazsa olmaz dediğimiz birçok araç, gereç ve cihaz belki de birçoğumuzun ismini bile hiç duymadığı, doğada çok ender bulunabilen ya da yeryüzündeki bilinen kaynakları tükenmek üzere olan elementler kullanılarak yapılıyor. Peki bu elementler hangileri? Kaynaklar tükenmeye başladığı zaman ne yapacağız? Birçok ileri teknoloji ürünü, belirsiz bir gelecek ile mi karşı karşıya kalacak? 60 Büyük şehirlerde yaşayan pek çok kişinin hayalidir köy yaşamı. Gürültüden ve stresten uzak, doğayla iç içe, kendi kendine yetebilen bir yaşam... Aslında insanın yeniden doğal yaşama dönme isteği de diyebileceğimiz bu durum yıllar önce ortaya çıkan“ekolojik köyde yaşam” olgusuna karşılık geliyor belki de.

Haberler ........................................................................................................................................... 4 + Ctrl+Alt+Del / Levent Daşkıran ................................................................................................. 12 91 Tekno-Yaşam / Osman Topaç ...................................................................................................... 14 Yayın Dünyası 7. Alternatif Enerjili Araç Yarışı / Sadi Atılgan-Nil İpek Hülagü ............................................ 16 İlay Çelik Bilim İletişimi / Alp Akoğlu......................................................................................................... 24 Bilim Merkezleri / Zeynep Ünalan.............................................................................................. 30 92 Doğa Tarihi Müzeleri ve “Paris” Örneği / Bülent Gözcelioğlu......................................................... 42 Ender Bulunan, Duyulmamış Elementler: Tükeniyorlar Ama Vazgeçilmezler / Türkiye Doğası Özlem Kılıç Ekici ............................................................................................................................ 50 Bülent Gözcelioğlu İlk Tamamen Sentetik Organ Nakli Yaşam Kurtardı / İlay Çelik ........................................... 58 Doğayla Uyumlu Yaşamın Adresi: Ekolojik Köyler / Özlem İkinci............................................. 60 100 Beyindeki Trafik Işıkları / Tuna Çakar ...................................................................................... 66 İnternet yeniden biçimleniyor : Kehanet ve Kaygılar/ Bilge Narin......................................... 70 Sağlık Vücut Dışında Yaşam Nakil Öncesi Organların Yaşam Mücadelesi / Ferda Şenel Abdurrahman Coşkun .................................................................................................................. 74 Çevresel Etkilerin “Genom”u Ekspozom / İlay Çelik................................................................ 80 102 Hücre Zarı / Abdurrahman Coşkun ........................................................................................... 84 Hipparkhos ve Trigonometrinin Doğuşu / Hüseyin Gazi Topdemir...................................... 88 Gökyüzü Alp Akoğlu 104 Bilim Tarihinden H. Gazi Topdemir 108 Matemanya Muammer Abalı 110 Zekâ Oyunları Emrehan Halıcı

Haberler rinde kişilere, örneğin komik ya da acıklı bir film izletilerek duygularındaki değişik- likler gözlenebiliyor. Araştırmacılar böy- lece bazı fizyolojik özelliklerdeki, örneğin kan basıncındaki değişiklikleri ölçebiliyor. Doğa olaylarının, yani depremlerin, selle- rin, fırtınaların da mutluluğa etkisi analiz edilebiliyor. Araştırmacılar insanların bir yakınlarını kaybettiği durumlarda olduğu gibi, kişisel şokların da sağlığı nasıl etkile- diğini araştırmış. Örneğin yapılan bir ça- lışmada eşlerini kaybeden erkeklerin ölüm oranı 2 katına çıkmış. Eşlerini kaybeden kadınların ölüm oranında 3 kat artış gö- rülmüş. Çalışmalar gösteriyor ki yaşam memnuniyetinin ve olumlu duyguların daha sağlıklı olmaya ve uzun yaşamaya önemli katkısı var. Mutlu İnsanlar macılar mutlu kişilerin daha uzun yaşayıp Sallanarak Daha mı Uzun yaşamadığını belirlemek için kişileri yıllar- Uyumak Yaşıyor? ca gözlemliyor. “Rahibe çalışması” bu ko- Beynimize İyi nuda hayli ün kazanmış. Rahibeler yaşam Geliyor Özlem İkinci süresi ile ilgili bir çalışma için uygun, çün- kü yaşam koşulları genellikle pek değişmi- Özlem Kılıç Ekici Elde güvenilir veriler olmamasına rağ- yor. Genç bir kadın manastıra girmeden men mutluluğun insanların yaşam sü- önce araştırmacılar mutluluk beklentileri- Şu sıcak yaz gününde kendinizi ağaç- resini uzattığı söylenir hep. Son günlerde ni soruyor. Daha mutlu olacaklarını düşü- ların gölgesine kurulmuş bir hamakta Illinois Üniversitesi’nden sosyal psikolog nenlerin ortalama 93,5 yıl yaşadığı, daha az tembellik ederken hayal etmek o kadar Ed Diener ve Texas Üniversitesi’nden sos- mutlu olacaklarını düşünenlerin ise ortala- da güç olmasa gerek. Bir taraftan rüzgârla yal psikolog Micaela Y. Chan farklı yön- ma 86,6 yıl yaşadığı tespit edilmiş. fısıldaşan yaprakların sesi, diğer taraftan temler kullanarak yaptıkları pek çok farklı da yumuşak bir ahenk içinde sallanan bir çalışmayla, mutluluğun uzun yaşam süresi Araştırmacılar ayrıca mutluluk duru- hamakta kendinizi rahatlamış olarak bam- ve fiziksel sağlık üzerine olumlu etkileri mundaki değişiklikleri tetikleyen dış et- başka bir âlemde hissetmeniz çok doğal. olduğunu gösterdi. kenlerin sağlık ve yaşam süresini etkileyen özel fizyolojik işlemlerle nasıl ilişkilendiği- Bu konuda yapılan önceki çalışmaların ni de inceleyebiliyor. Laboratuvar deneyle- sonuçları birbirlerinden hayli farklıydı. Diener ve Chan ise araştırmalarında mut- luluğun sağlığa etkileriyle ilgili daha so- mut sonuçlar bulmuş. Örneğin istatistik- sel bir yöntem kullanarak 24 kişi üzerinde yaptıkları çalışmaya göre mutlu oldukları- nı söyleyen kişilerin, kendilerini mutsuz olarak tanımlayan kişilerden % 14 oranın- da daha uzun yaşadığı tespit edilmiş. Ge- lişmiş ülkelerde yaşayan kişiler üzerinde yapılan araştırmada ise daha mutlu kişi- lerin yaşam süresinde 7,5-10 yıl arasında artış görülmüş. Aynı zamanda, bu kişilerin intihar etme olasılıklarının da daha düşük olduğu tespit edilmiş. Araştırmacılar mutluluğun fiziksel sağ- lık ve yaşam süresine olan etkilerini nasıl ölçebilir? Kullanılan bir yöntemde araştır- 4

Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Uyku üzerine araştırma yapan uzmanlar Hızlı yaşa genç öl! Antik mayıs sallanmak ve uykuya dalmak arasındaki sineğinin kısa ve ilişkiyi daha derinlemesine inceledi. Yapı- Bülent Gözcelioğlu trajik yaşamı! lan araştırmaya göre hafifçe sallanan yatak- ta şekerleme yapan bireyler, sallanmadan 21.yy. balık toplulukları için hızlı yaşa Bülent Gözcelioğlu uyuyanlara göre daha kısa sürede uykuya genç öl deyimini kullanmak yanlış geçiyor ve daha derin uyuyor. Ayrıca salla- olmaz. Geçtiğimiz günlerde Kenya kıyıla- Yaklaşık 100 milyon yıl önce antik ma- narak uyumak beyin dalgalarını da senk- rında günümüz balıklarının yaşam süre- yıs sineğinin bir sorunu vardı. Diğer ronize ediyor. Çalışmaya 12 adet sağlıklı lerinin geçmişe göre kısalması ile ilgili bir yetişkin mayıs sinekleri gibi yaşamak için erkek birey gönüllü olarak katıldı. Bunların araştırma yapıldı. Yaban Hayatı Koruma sadece bir günü vardı. Çiftleşme uçuşunu hepsinin en belirgin özelliği uyku ile arala- Derneği’nden (WCS) Tim R. McClanahan yaptı, döllendi ama tam yumurta bıraka- rının çok iyi olmasıydı. Bir hafta arayla, iki ve Johnstone O. Omukoto tarafından yapı- cakken bir ağacın özünde sıkıştı. O halde, ayrı günde karanlık bir odada 45 dakikalık lan araştırmada günümüz balıklarının, an- yıllarca bozulmadan korunacak biçimde öğleden sonra uykusuna yattılar. Bir sefer tik dönem balıklarına göre hızlı büyüdüğü öldü. Trajedisi ise bilim adamları için şans- normal bir yatakta, ikinci sefer ise hafifçe ve uzun yaşamandan öldüğü belirlendi. tı. Bu örnek Oregon State Üniversitesi araş- sallanan bir yatakta uyudular. İsviçreli uz- Araştırma, günümüz balıklarıyla, günü- tırmacıları tarafından yeni bir mayıs sineği manlar çalışmaya katılan kişilerin beyinle- müzden 600-1250 yıl öncesi döneme ait alt ailesi, cinsi ve türü olarak tanımlandı. rinin elektriksel etkinliğini EEG yöntemi 5475 antik balık kalıntısının karşılaştırıl- ile ölçerek, sallanarak uyuyanların uyku- masıyla gerçekleştirildi. Araştırmalar, gü- George Poinar/Oregon State University nun başlangıcındaki N1 dediğimiz hafif nümüz balık türleriyle antik dönemde ya- uyku aşamasına ve N2 dediğimiz derin şamış balıkların hayat hikâyelerinin farklı uyku safhasına daha çabuk geçtiğini, ayrıca olduğunu ortaya koydu. Karşılaştırmalar daha uzun süre derin uykuda kaldıklarını sonucu, antik döneme ait balık türleri ara- saptadılar. EEG testi sonucunda özellikle sında yüksek oranda yırtıcı bulunduğu or- N2 safhasının son çeyreğindeki derin uyku taya çıktı. Günümüzdeyse bitki ve küçük ile ilgili yavaş beyin dalgası etkinliğinin de omurgasızlarla beslenen türler daha fazla. arttığı gözlemlendi. Derin uykuya çabu- Ayrıca günümüz balıkları küçük ve hız- cak geçen bireyler daha uzun ve kaliteli bir lı büyüyen balıklar. Ayrıca MS 100-1100 uyku saati geçirdi. Bundan sonraki aşama- yılları balık kemiklerinin en yoğun ola- nın, sallanarak uyumanın düzensiz uyku rak bulunduğu zaman olarak belirlendi. rahatsızlıklarına olan etkisini araştırmak Bunun nedeninin, yüzyıllar boyunca de- olduğunu belirten uzmanlar, sallanarak vam eden balık avcılığı sonucunda büyük uyumanın hafıza onarımını da geliştirebi- ve uzun yaşayan balık türlerin sayısının leceğini öngörüyor. Araştırmanın sonuçla- azalması ve geride, hızlı büyüyen, kısa ya- rı kesinleşinceye kadar uykusuzluk çeken- şayan, küçük türlerle nispeten küçük avcı ler en azından hamakta ya da salıncakta balıkların kalması tahmin ediliyor. sallanarak uykuya dalmayı deneyebilir! Bu tür aynı zamanda geçmiş ekosistemle- ri aydınlatmaya yardımcı oluyor. Oregon State Üniversitesi entomoloji profesörle- rinden George Poinar’a göre mayıs sine- ğinin ekolojisini ve geçmişini anlamak önemli. Araştırmacılara göre, bu kadar uzun antene ve yumurta koyma borusuna, bu böceklerde ilk defa rastlandı. Mayıs si- nekleri bir yıl boyunca larva formunda tat- lı sularda yaşadıktan sonra yetişkin forma döner ve bir gün içinde çiftleşme, döllen- me ve yumurta bırakma işlemlerini ger- çekleştirirler. Kehribar içinde fosilleşmiş bu örnek, 97-110 milyon yıl öncesine ait ve Myanmar’dan gelmiş. Poinar, bu cinsin adını Latincede “yaşlı ve güzel şekilli” an- lamına gelen “Vetuformosa” koyduklarını belirtiyor. 5

Haberler Ülkemizde yaptığı çalışmalarla bilime Su Altındaki İlginç gelecekte uluslararası düzeyde önemli kat- Hava Kabarcıkları 2011 TÜBİTAK kılarda bulunabilecek niteliklere sahip ol- Ödüllerini duğunu kanıtlamış, ödülün verildiği yılın Özlem Kılıç Ekici Kazanan ilk gününde 40 yaşını geçmemiş hayattaki Bilim İnsanları bilim insanlarına verilen Teşvik Ödülü ise Avrasyalı dalgıç hücreli örümcekler Açıklandı Temel Bilimler, Mühendislik Bilimleri ve (Argyroneta aquatica) suyun altın- Sosyal Bilimler olmak üzere 3 ayrı alanda da balıklarla birlikte aynı ortamda yüzmek- Özlem İkinci toplam 10 bilim insanına verildi. le kalmayıp aynı onlar gibi soluk alıyor. Bu örümcekler tamamen suyun altında oluş- Geleneksel TÜBİTAK Bilim, Özel, Hiz- Orta Doğu Teknik Üniversitesi Fizik turdukları ipeğimsi örümcek ağları arasın- met ve Teşvik Ödülleri ile TÜBİTAK- Bölümü’nden Prof. Dr. Ali Murat Güler, daki geniş hava kabarcıkları içinde yaşıyor. TWAS Teşvik Ödülü’nün sahipleri, TÜBİ- Bilkent Üniversitesi Fizik Bölümü’nden Yrd. Yapılan bir araştırma, bu hava kabarcıkları- TAK Bilim Kurulu’nun değerlendirme ça- Doç. Dr. F. Ömer İlday, Boğaziçi Üniversi- nın fiziksel solungaçlar gibi çalıştığını gös- lışmaları sonucunda belirlendi. 2011 yılında tesi Kimya Bölümü’nden Doç. Dr. Amitav terdi. Yani bu hava kabarcıkları, örümcek- 1 Bilim Ödülü, 1 Özel Ödül ve 10 Teşvik Sanyal, Çanakkale Onsekiz Mart Üniver- lerin hareketsiz bir şekilde dinlenirken tüke- Ödülü ile 1 TÜBİTAK-TWAS Teşvik Ödülü sitesi, Kimya Bölümü’nden Doç. Dr. Nu- tecekleri oksijenin çoğunu içinde barındıra- verilirken bu yıl Hizmet Ödülü verilmedi. rettin Şahiner, Ege Üniversitesi Biyokimya biliyor. Böceklerde fiziksel solungaçların bu- Bölümü’nden Prof. Dr. Suna Timur Temel lunması yeni bir bilgi değil. Bazı küçük bö- TÜBİTAK Bilim Kurulu, ülkemizde Bilimler alanında TÜBİTAK Teşvik Ödülü- cekler vücutlarını kaplayan ince hava zarı sa- yaptığı çalışmalarla bilime uluslarara- ne değer görüldü. yesinde derelere ve nehirlere hızlı hareketler- sı düzeyde önemli katkılarda bulunmuş, le dalıp çıkabiliyor. Bu tür böcekler hava za- hayattaki bilim insanlarına verilmekte İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mü- rındaki oksijeni tüketirken aynı anda sudan olan Bilim Ödülü’nün Koç Üniversitesi hendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Hafzullah içeriye gaz yayıldığından zarın içindeki ha- Psikoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Çiğdem Aksoy, Bilkent Üniversitesi Endüstri Mü- va yenilenmiş oluyor. Sualtı örümceklerin- Kağıtçıbaşı’na verilmesine karar verdi. Sos- hendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Hande de ise durum biraz farklı. Bunlar, yüzeye sık yal psikoloji alanında çalışmalarını sürdü- Yaman Paternotte, Erciyes Üniversitesi Gıda sık çıkarak hava alıyor ve hava kabarcıklarını ren Prof. Kağıtçıbaşı’nın çalışma alanlarını Mühendisliği Bölümü’nden Doç. Dr. Os- kendileri dolduruyor. Yüzeyden aldıkları ha- gelişimsel, sosyal, kültürel psikoloji, insan man Sağdıç, Hacettepe Üniversitesi Jeoloji va kabarcığını arka bacakları ile karın bölge- gelişimi, aile, anne-babalık, kadın, benlik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Ha- si arasında tutan örümcekler daha sonra ge- konularında kuramsal ve uygulamalı araş- run Sönmez TÜBİTAK Teşvik Ödülü’nün rektikçe bu havayı su altında oluşturdukları tırmalar oluşturuyor. Amerika Georgia Tek- Mühendislik alanındaki bu yılki sahipleri. büyük hava kabarcığına ekliyor. Bu şekilde noloji Enstitüsü’nde görev yapan Prof. Dr. Sosyal Bilimler alanında ise Bilkent Üniver- bu hava kabarcığı uzun süre sönmeden kala- İlhan Fuat Akyıldız ise yurtdışında yaptığı sitesi İktisat Bölümü’nden Doç. Dr. Refet S. biliyor. Yapılan araştırmada hava kabarcıkla- çalışmalarıyla bilime uluslararası düzeyde Gürkaynak TÜBİTAK Teşvik Ödülüne de- rının içine çok ince oksijen sondaları yerleş- katkıda bulunmuş, Türkiye Cumhuriyeti ğer görüldü. tiren uzmanlar, içerideki havanın dinlenme vatandaşı olan hayattaki bilim insanlarına pozisyonundaki örümceğe 24 saatten fazla verilen Bilim Ödülü eşdeğeri olarak oluştu- TÜBİTAK-TWAS Teşvik Ödülü fizik, yetebileceğini bildiriyor. Örümcekler sade- rulan Özel Ödül’ün bu yılki sahibi. Prof. Ak- kimya, biyoloji ve matematik alanlarında ce beslenmek, çiftleşmek ve yüzeyden hava yıldız kablosuz haberleşme alanında gelecek dönüşümlü olarak veriliyor. Ülkemizde temin etmek için bu hava kabarcığından ay- nesil (3G, 4G, NG) kablosuz haberleşme ağ- yaptığı çalışmalarla bilime gelecekte ulusla- rılıyor. Diğer zamanlarda ise dışardaki avcı ları, kablosuz algılayıcı ağlar ve uydu haber- rarası düzeyde önemli katkılarda bulunabi- balıklardan ve böceklerden bu hava kabarcı- leşmesi konularındaki uluslararası düzeyde lecek niteliklere sahip olduğunu kanıtlamış ğı sayesinde korunarak uzun süre yaşayabi- üstün nitelikli çalışmaları nedeniyle Özel genç bilim insanlarına verilen TÜBİTAK- liyorlar. Dalgıç hücreli örümceklerden esin- Ödül’e layık görüldü. TWAS Teşvik Ödülü’nün bu yılki sahibi lenen birtakım denizaltı tasarımcıları, sürek- ise Doç. Dr. Kaan Güven. Koç Üniversitesi li bir hava tedariki sağlayacak şekilde çalışa- 6 Fizik Bölümü’nde görev yapan Doç. Dr. Gü- cak küçük sualtı araçlarının ana hatlarını be- ven, deneysel ve sayısal hesaplamalı elektro- lirlemeye başladı bile. manyetik ve kuramsal ve sayısal hesaplamalı yoğun madde fiziği konularında araştırma- larını sürdürüyor. Bilim Ödülü’ne değer görülen bilim in- sanlarına 25.000 TL, altın plaket ve ödül be- ratıyla birlikte ödül miktarı kadar da araştır- ma desteği veriliyor. Özel Ödül için 25.000 TL, altın plaket ve ödül beratı, Teşvik Ödülü için 10.000 TL, gümüş plaket ve ödül beratı, TÜBİTAK-TWAS Teşvik Ödülü için 2000 ABD Doları, gümüş plaket ve ödül beratı veriliyor.

Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Uzay Mekiğine kün yarısından fazla. Uluslararası Uzay mekiklerinin ana iniş yeri Florida’daki Ken- Veda İstasyonu’nun bazı parçaları da dahil ol- nedy Uzay Üssü’ydü. Kaliforniya’daki Ed- mak üzere toplam 180 parça yük uzay me- wards Hava Üssü ve New Mexico’daki Whi- Alp Akoğlu kikleriyle uzaya taşındı. Yine uzay mekik- te Sands Uzay Limanı yedek iniş alanlarıydı. leri, kullanım dışı kalmış uydular ve uzay Bunlar dışında belirlenen 30 kadar acil iniş NASA’nın Uzay Mekiği Programı, 30. yı- istasyonlarının artıklarından oluşan top- alanları arasında Ankara Esenboğa Havali- lında sona erdi. 8 Temmuz’da fırlatıl- lam 104 ton yükü yeryüzüne taşıdı. manı da vardı. dıktan sonra 21 Temmuz’da inen Atlantis, fırlatılan son uzay mekiği oldu. Uzay Mekiği NASA toplam beş uzay mekiği yaptı Uzay mekiği programı sona erdikten Programı kuşkusuz uzay araştırmalarında bir (Columbia, Challenger, Discovery, Atlan- sonra, ABD uzay uçuşları için tasarlamak- dönüm noktasıydı. Uzay Mekiği Programı’nı tis ve Endeavour). Bunlardan Challenger ta olduğu yeni uzay araçlarını kullanıma so- sayılarla ele alacak olursak mekiklerin uzay 1986’da fırlatma sırasında, Columbia ise kana kadar, astronotlar Uluslararası Uzay çalışmalarındaki rolü daha iyi anlaşılabilir. 2003’te atmosfere giriş sırasında parçalan- İstasyonu’na Ruslar’ın Soyuz uzay araçlarıy- dı. Bu iki kazada iki mekiğin toplam 14 ki- la gidip gelecek. NASA’nın Uzay Mekiği Programı’nın şiden oluşan mürettebatı hayatını kaybetti. toplam maliyetinin yaklaşık 210 milyar 7 dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu değer NASA’nın uzay mekikleri 30 yılda top- Türkiye’nin toplam yıllık harcamasından lam 1323 günü uzayda geçirdi. Bu süre daha yüksek. Tekrar kullanılabilir insan- içinde mekikler yeryüzünün çevresinde lı araçların daha ekonomik olacağı düşün- yaklaşık 21.000 kez dolandı. 16 farklı ülke- cesiyle yola çıkılmış olsa da, gerçekte uzay den, 306’sı erkek, 46’sı kadın olmak üzere mekiklerinin tek kullanımlık roketlere gö- 355 astronot uzay mekikleriyle uzaya çık- re daha pahalıya mal olduğu ortaya çıktı. tı. Bu astronotların bazısı birden fazla kez uzaya çıktı. Bu nedenle tüm uzay mekiği Uzay mekikleri toplam 1600 ton yü- uçuşlarının toplam mürettebat sayısı (ka- kü uzaya taşıdı. Bu, bu güne kadar yapı- zalarda kaybedilenler de dahil) 833 kişi. lan uçuşlarda uzaya taşınan toplam yü- Uzay mekiklerinin inişi için ABD’de ikisi yedek olmak üzere toplam üç tesis var. Uzay

Haberler oluyor. Elektron hareketi substratlar üze- Bu yeni tür, Spongiforma cinsine ait yal- rinde oluşturulan tek boyutlu atom zincir- nızca iki türden biri. Diğer tür Thailand’ın Yüzyıllardır leri boyunca ya da iki boyutlu grafen yü- ortalarında bulunuyor ve koku ve renk açı- Doğrulanan Fizik zeyde sağlanmaya çalışılsa da atomlar arası sından diğerinden ayrılıyor. Ancak man- Yasasının İhlali etkileşimler sebebiyle hiçbir zaman tam tarlar yakından incelenip genetik analizler olarak tek boyuta indirgenememiş. yapılınca iki türün binlerce kilometre uzakta B Zeynep Ünalan yaşayan iki akraba olduğu anlaşılmış. ir metalin ısı iletkenliğini elektrik ilet- Bristol Üniversitesi’nden Nigel Hussey kenliğine oranladığımızda, sonuç Lo- ve ekibi mor bronz (Li0.9Mo6O17 ) üzerin- San Francisco Üniversitesi’nde ekoloji ve renz sayısı denen bir sabit sayı ile metalin sı- deki elektron hareketinin, sıcaklık arttık- evrim profesörü olan Desjardin, Spongifor- caklığının çarpımına eşit çıkıyor. Bu deney- ça Wiedemann-Franz yasasından sapma ma türlerinin bu iki bölgeden daha geniş bir sel gözlem 1800’lü yıllardan beri değişik me- gösterdiğini gözlemişler. 19 Temmuz 2011 yayılma alanına sahip olduğunu tahmin et- taller kullanılarak tekrarlanmış ve hep aynı tarihli Nature dergisinde yayımladıkları so- tiklerini ancak bölgenin bazı ormanlarında sonuç bulunmuş. Wiedemann-Franz yasası nuca göre ısı iletkenliği elektrik iletkenliğin- henüz arama yapmadıkları için başka yayılış olarak bilinen yasanın temeli 20. yüzyılda den 100.000 kat daha fazla hale gelmiş. Bu alanlarını keşfetmemiş olabileceklerini söy- elektronun keşfine ve kuantum fiziğinin ise Li0.9Mo6O17 atom diziliminin bir şekilde lüyor. gelişimine kadar anlaşılamamış. Elektron elektronun tek boyutta hareketine olanak 1,6 × 10-19 Coulomb’luk elektriksel yüke ve sağladığını gösteriyor. Ekibin şimdiki hedefi Desjardin Spongiforma’nın, aralarında kuantum mekaniksel bir özellik olan spine elektronun tek boyutta hareket kabiliyetini yenebilen bazı mantar türlerinin de bulun- sahip. Artık hem ısı hem de elektrik iletimi- artırarak spin ve yük durumlarını incelemek. duğu bir mantar grubuyla ilintili olduğunu, nin elektronun metal içindeki hareketinden Bu tür çalışmalar ısı iletiminin mümkün en ancak cinsin beklenen şapka ve gövde biçi- doğduğunu biliyoruz. Elektrik iletimi elekt- yüksek seviyeye çıkarıldığı malzemelerin ge- minden farklı, sıra dışı bir biçimi olduğunu ronun elektriksel yükünün hareketinden liştirilmesi açısından önem arz ediyor. belirtiyor. doğarken, ısı iletimi hem yükün hem de spi- nin hareketinden kaynaklanıyor. Sünger Bob Desjardin’in betimlemesine göre sahip Bir Mantarın İsim olduğu büyük delikler nedeniyle tıpkı bir Ancak 1950’lerde Joaquin Mazdak Babası Oldu süngere benzeyen mantar, nemliyken sıkıl- Luttinger ve Sin-Itiro Tomonaga bir bo- dığında dışarı su veriyor ve bırakıldığında yutla sınırlanmış elektron hareketinin İlay Çelik tekrar eski haline dönebiliyor. Bu normalde Wiedemann-Franz yasasını ihlal edeceğini mantarlarda görülmeyen bir özellik. kuramsal olarak öngördüler. Kurama göre Borneo ormanlarında keşfedilen ve ünlü hareketi tek boyutla sınırlanan elektronun çizgi film kahramanı Sünger Bob’un ori- Desjardin Spongiforma’nın atalarının bir spini ve yükü birbirinden bağımsız hare- jinal adından esinlenilerek adlandırılan Spon- şapkaya ve gövdeye sahip olduğunu ancak ket ediyor, sadece spin taşıyan (spinon) giforma squarepantsii adlı (Sünger Bob’un la- mantarlarda sıkça görüldüğü üzere bu özel- ve sadece elektrik yükü taşıyan (holon) kabı “square pants” Türkçe’ye kare şort olarak liklerin zamanla kaybolduğunu belirtiyor. iki bileşene ayrılıyor. Spinon tek boyutlu çevrilmişti)yeni mantar türü, neredeyse adaşı atom zinciri boyunca rahatça ilerlerken, kadar tuhaf özellikler sergiliyor. atomlardan kolayca yansıması nedeniy- le holonun hareketi engelleniyor. Bu da San Francisco Üniversitesi’nden araştır- elektrik iletiminin yavaşlaması, ısı ileti- macı Dennis Desjardin’e göre bu keşif, man- minin ise hızlanmasıyla sonuçlandığı için tar krallığındaki en karizmatik üyelerin he- Wiedemann-Franz yasası ihlal edilmiş nüz keşfedilmediğini düşündürüyor. Şekli bir süngerinkine benzeyen S. squ- arepantsii 2010 yılında Malezya Sarawak’ta, Lambir tepelerinde bulundu. Desjardin ve çalışma arkadaşlarının Mycologia dergisin- de yayımlanan makalelerindeki tarife göre mantar parlak turuncu renkte ve üzerine güçlü bir kimyasal baz serpildiğinde rengi mora dönebiliyor, hafif meyvemsi bir kokuya ve belirgin bir küf kokusuna sahip. Taramalı elektron mikroskobunun altın- da mantarın spor üreten bölgesi tüp sünger- lerle kaplı bir deniz tabanını andırıyor, bu da araştırmacıların yeni mantarı Sünger Bob’un adıyla anma fikrine yol açan şey. 8

Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Şapka ve gövde yapısı mantarlara has yörüngesi yaklaşık çember şeklindedir. Bu 2000’li yıllarda Neptün’ün ve Mars’ın da bir probleme karşı evrimsel olarak gelişmiş çember üzerinde Jüpiter’e her iki yönde de Troyalı asteroitlere sahip olduğu keşfedil- bir çözüm; gövde mantarın üreme amaç- 60° uzakta olan iki Lagrange noktası (L4 ve di. Dünya’nın yörüngesinde de Troyalı bu- lı sporlarını yerden uzak tutuyor böylece L5) var. Yörünge üzerinde bulunan bir baş- lunması kuramsal olarak mümkündü, ama sporlar rüzgâr ya da gelip geçen hayvan- ka Lagrange noktasıysa (L3) gezegene göre bu güne kadar bu durum gözlemsel olarak lar tarafından kolayca yayılıyor, şapkaysa Güneş’in arkasında kalıyor. Diğer noktala- kanıtlanamamıştı. Nature dergisinin 28 sporları kurumaya karşı koruyor. rı çizimde görebilirsiniz. Temmuz 2011 sayısında yayımlanan bir habere göre artık bizim de bir Troyalımız Spongiforma nemli ortamda sporları- Jüpiter’in Lagrange noktalarında keşfe- var. Yörüngemizi paylaştığımız bu cismin nın kurumaması için farklı bir yöntem ge- dilen ilk asteroitlere Troya Savaşı’nda adı adı şimdilik 2010 TK7. Bu cisim geçen yıl liştirmiş. Desjardin’in açıklamasına göre, geçen eski Yunan kahramanların adı veril- keşfedilmesine karşın bir Troyalı olduğu Spongiforma’nın jelatinimsi, lastiğimsi bir di. Bu nedenle bu bölgelerde dolanan as- ancak geçtiğimiz ay anlaşıldı. Yaklaşık 300 yapısı var ve kurumaya yüz tuttuğunda ha- teroitlere Troyalı denmeye başlandı. Daha metre çapındaki 2010 TK7’nin ilginç bir vadan az miktarda nem çekerek kendine sonra bu adlandırma diğer cisimler için de özelliği var. Yörünge üzerindeki iki Lag- geliyor. kullanılmaya başlandı. range noktası (L4 ve L3) arasında yaklaşık 400 yıllık bir periyotla gidip geliyor. Desjardin keşfedilmemiş ormanlara giderek aylarca mantar örnekleri topladık- 2010 TK7 larını ve farklı gruplara odaklandıklarını, bu tür keşif seferleri sırasında buldukları türlerin % 25-30’unun bilim dünyası için yeni türler olduğunu belirtiyor. Bizim de Bir Troyalımız Var K Alp Akoğlu üçük gökcisimlerinin bir gezegenle aynı yörüngede dolanabilecekleri dü- şüncesini ünlü matematikçi Lagrange 1772 yılında öne sürmüştü. Nitekim 1900’lerin başlarında Jüpiter’in yörüngesinde keşfe- dilen cisimler bu kuramı doğruladı. Geze- genin yörüngesi üzerinde iki farklı nokta- nın yakın çevresinde bulunan cisimler, bu bölgede kalıyordu. Birbirinin çevresinde dolanan iki cismin kütleçekiminin dengelendiği bu noktala- ra Lagrange noktaları deniyor ve her sis- temde toplam beş Lagrange noktası bulu- nuyor. Jüpiter’den yola çıkarak anlatalım: Güneş’i merkeze koyduğumuzda Jüpiter’in 9

CHaebpeTrleipr i Geliştirilen yöntemde çok küçük man- sıvı özelliği gösteren katı malzemeleri Glikoz Ölçerlere yetik parçacıklar üzerine sabitlenen DNA konu alıyor. Katıları sıvılardan ayıran bir Yeni İşlev parçaları, sakarozun (sofra şekeri) glikoza özellik de uygulanan kuvvete karşı gös- dönüşümünü katalize eden invertaz adlı terdikleri tepki. Örneğin katı bir malzeme İlay Çelik enzime bağlı olarak bulunuyor. Kullanıcı kayma gerilmesi denen, yüzeye paralel ilaçları, hastalık etmenlerini, kirleticileri uygulanan kuvvete direnç gösterirken sıvı Illinois Üniversitesi’nden kimya araştır- ve başka molekülleri tespit edebilmek için göstermiyor. Katı malzemenin şeklinde macıları şeker hastalarının kan şekerle- işlevsel DNA algılayıcının üzerine kan, se- ufak bir deformasyon olabilirken sıvı akıp rini ölçmek için rutin olarak kullandıkları rum ya da su örneği ekliyor. Hedef mole- gidiyor. Tıraş köpüğü ve diş macunu gibi cep tipi glikoz ölçerleri kandaki, serum- kül DNA’ya bağlanınca invertaz DNA’dan maddeler ise bazı durumlarda sıvı bazı daki, sudaki ve besinlerdeki bir dizi başka ayrılarak çözelti içinde serbest hale ge- durumlardan katı gibi davranıyor. Hong hedef molekülü ölçmek için kullanmayı çiyor. Manyetik parçacıklar bir mıknatıs Kong ve Kral Abdullah üniversitelerinden sağlayan bir yöntem geliştirdi. yardımıyla ortamdan uzaklaştırılınca, ör- araştırmacılar bu tür köpüksü maddelerin neğin glikoz seviyesi serbest kalan invertaz davranışlarını, küçük kayma gerilmesine Çalışmaları geçtiğimiz ay Nature Che- miktarıyla orantılı olarak artış gösteriyor, maruz kaldıklarında katı gibi, büyük kay- mistry’de yayımlanan kimya profesörü böylece kullanıcı hedef molekülün orijinal ma gerilmesine maruz kaldıklarında ise Yi Lu ve doktora sonrası araştırmacı Yu örnek içindeki miktarını belirlemek için sıvı gibi davranmalarından yola çıkarak, Xiang geliştirdikleri cihazın avantajının bir glikoz ölçeri devreye sokabiliyor. bilgisayar simülasyonuyla anlamaya ça- kolay taşınması, düşük maliyeti, yaygın lışmış. Köpüğü, içerisine küçük lastik ve olarak ulaşılabilirliği ve tıbbi tanılarda ve Araştırmacılar işlevsel DNA’ların glikoz çelik çubuklar serpiştirilmiş bir yapıyla be- çevresel gözlemlerde çeşitli hedefleri nicel ölçerlerle birlikte kokaini, hastalık etmeni timlemeye çalışan simülasyonda köpüğün olarak tespit etmesi olduğunu belirtiyor. interferonu, adenozini ve uranyumu tespit doğal titreşim frekansları incelenmiş. Belli etmek için kullanılabildiğini gösterdi. İki frekanslarda uyarılan yapının bazen katı Glikoz ölçerler hedef molekülleri ni- aşamalı bu yöntemin işlevsel DNA’ların ya bazen sıvı gibi davrandığı tespit edilmiş. cel olarak tespit edebilen ve yaygın olarak da RNA’ların seçici olarak bağlanabildiği Uygulanan kuvvetin malzemede neden kullanılabilen az sayıdaki cihazdan. Ancak her tür molekül için kullanılabileceği dü- olduğu titreşim belli bir frekans aralığında sadece tek bir kimyasal maddeye karşı du- şünülüyor. ise malzeme içinde oluşan dalgalar katılar- yarlı, o da glikoz. Bu cihazları başka hedef daki gibi ilerliyor. Kuvvet belli bir frekan- molekülleri tespit etmekte kullanabilmek Araştırmacılar bir sonraki aşamada, sın üstünde titreşime neden olduğunda ise için araştırmacılar işlevsel DNA algılayıcı- kullanıcının örneği önce işlevsel DNA al- oluşan dalgalar sıvılarda olduğu gibi iler- lar olarak adlandırılan bir moleküler algı- gılayıcılar üzerine, ardından glikoz ölçere leyemiyor. layıcı grubunu devreye soktu. uygulamasını gerektiren mevcut yöntemi basitleştirmeyi planlıyor. Lu, kullanılan sü- Başarılı bir simülasyonla, sıvı gibi dav- İşlevsel DNA algılayıcılarda belirli he- reçleri tek bir basamakta birleştirerek daha ranan meta malzemelerin üretimine bir deflere bağlanan kısa DNA parçaları kul- da basitleştireceklerini, teknolojileri henüz adım daha yaklaşıldığı ümit ediliyor. Sıvı lanılıyor. Şu anda çok çeşitli hedefleri ta- yeni olsa da zamanla daha kullanıcı dostu gibi davranan katı malzemeden inşa edil- nıyabilen işlevsel DNA ve RNA’lar mevcut. bir biçime dönüştürüleceğini belirtiyor. miş bir bina düşünün. Bu, deprem sırasın- da oluşan titreşimleri bünyesinde oluşan Bu algılayıcılar laboratuvarlarda daha Sıvı Özelliği dalgalarla emen ve sarsılmayan binalar karmaşık ve pahalı donanımlarla kullanı- Gösteren Katı demek. Ya da benzer malzemeden yapıl- lageldi, ancak Lu ve Xiang bunları cep tipi Malzemeler mış bir kask: Büyük darbeler sırasında olu- glikoz ölçerlerle birlikte kullanmayı akıl şan etkiyi kafa tasına iletmeyen koruyucu etti. Zeynep Ünalan kasklar. Değişik moleküller değişik dizilimlerle bir araya getirilerek doğadaki malze- melerde bulunmayan özellikler gösteren suni malzemeler elde edilebiliyor. Malze- me biliminin heyecan verici konularından biri olan meta malzemeler ile görünmez olan maddelerden katı olup da sıvı özellik- ler gösteren maddelere kadar değişik mal- zemeler elde edilmeye çalışıyor. Geçtiğimiz ay Nature Materials dergi- sinde yayımlanan makalelerden biri yine 10

Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Karıncalar Farede Radyasyon uygulandı. Hasardan bir ay sonra birinci Batmayan Sal Kaynaklı Beyin fare grubunda aktarılan kök hücrelerin % Yapıyor! Hasarına Kök 23’ü etkin haldeydi. Dört ay sonra ikinci Hücre Tedavisi fare grubunda aktarılan kök hücrelerin D Özlem Kılıç Ekici % 12’si etkindi. Limoli’nin ekibi hücresel ünyanın hemen hemen her yerinde B İlay Çelik işaretleme kullanarak tedavi gören fare- yaşayan ve istilacı bir karınca türü olan eyin kanserine yönelik radyasyon te- lerin beyinlerinde on binlerce yeni nöron ateş karıncaları (Solenopsis invicta), sel baskı- davisi hayat kurtarıcı olabiliyor, ancak ve astrosit (sinir sistemindeki destekleyici nına karşı çok etkili bir çözüm bulmuş. Yu- bu tedavi hastanın beyin hücrelerini de hücreler) oluştuğunu gösterdi. Tedavi gö- vaları su altında kaldığı zaman tüm koloni öldürerek hafızada ve zekâda hasara yol ren fareler bilişsel testlerde tedavi görme- yani binlerce, on binlerce karınca bir arada açabiliyor. Kaliforniya Üniversitesi’nden yenlere göre daha başarılı oldu ve radyas- kalarak kendi vücutlarıyla suda batmayan bir Charles Limoli ve çalışma arkadaşları kök yon uygulaması öncesindeki yeteneklerini sal oluşturuyor ve selde boğulmaktan kur- hücrelerin bu hasarın bir kısmını bertaraf tekrar kazandı. tuluyorlar. Karıncalardan oluşmuş sal dalga- edebildiğini gösterdi. Cancer Research’te larda sallana sallana yoluna devam ediyor. yayımlanan çalışmada radyasyon sonucu Limoli tedavinin, meme kanseri has- Karıncaların neredeyse yarısı suyun altında, bilişsel yetenekleri zarar gören farelerin talarında sıklıkla görülen “kemo-beyin” diğer yarısı da üst tarafta bulunuyor. Öyle bir beyinlerine insan sinir kök hücreleri en- olgusu için de kullanılabileceğini düşü- disiplin içinde çalışıyorlar ki, salı oluşturan jekte edilmesinin, yeni beyin hücrelerinin nüyor. Kemo-beyin, kemoterapinin neden karıncalar sürekli bulundukları yeri değiştiri- oluşmasını sağlayabildiği gösterildi. Fare- olduğu bazı bilişsel işlev bozukluklarını yor, böylece hiç bir karınca uzun süre su al- ler kök hücre tedavisinden sonra kaybet- ifade ediyor. tında kalmamış oluyor. Her bir birey görevini tikleri yetenekleri tekrar kazandı. kurallara uyarak, özenle yerine getiriyor. Bu Hollanda’daki University Medical Cen- karıncalar ıslandıkları zaman vücutlarındaki Kök hücreler kanser tedavisinin neden ter Groningen’de radyasyon ve kök hücre ince kıllarla küçük hava kabarcıkları tutarak olduğu hasarı iyileştirmek için uzun za- biyologu olan Bob Coppes, Limoli’nin kök bir süre bu hava kabarcıkları sayesinde suyun mandır kullanılıyor. Örneğin kösemi için hücrelerin faydasının ne kadar süreceğini altında kalabiliyorlar. Peki on binlerce karın- ilik nakli tedavisi, kök hücrelerin kan hüc- de sınamasını, ayrıca deneylerini embri- ca nasıl dağılmadan bir arada suyun üzerin- relerini yenilemesine dayanıyor. Ancak Li- yonik aşamadakine benzer bir hale dönüş- de kalabiliyor? Her bir karınca komşusunun moli kendi ekibinin, beyindeki semptom- türülmüş yetişkin kök hücreleri olan, uya- bacağını ısırıyor, böylece birbirlerine yapış- ları tedavi etmek için sinir kök hücrelerini rılmış pluripotent kök hücrelerle de (İPS) mış halde su geçirmeyen bir sal yapıyorlar. kullanan tek ekip olduğunu belirtiyor. tekrarlamasını umuyor. Bunlar doktorla- Dayanıklı olduğu kadar esnek de olan bu sal Araştırmanın kök hücrelerin sinirsel hasa- rın tedavi için kullanmayı daha çok tercih on binlerce karıncanın itişip kakışmasına ve rı tamir edebildiğini göstermesi bakımın- edeceği, ideal olarak bağışıklık tepkisini dalgalara rağmen güvenli bir şekilde haftalar- dan önemli olduğu düşünülüyor. engellemek için hastanın kendisinden alı- ca bu şekilde yoluna devam ediyor. Ateş ka- nacak hücreler. Coppes ayrıca farelerin ve rıncalarından ilham alan mühendisler ilerde Limoli’nin ekibi üç fare grubuna rad- daha sonraki denemelerde insanların bu aynı mekanizma ile çalışacak robotlar tasar- yasyon uyguladı. Daha sonra bu grupla- hücreleri reddetmediğinin ve kök hücre- lamayı umut ediyor. Kimbilir belki de tasarla- rın ikisine insan sinir kök hücreleri verdi. lerin yeni kanserleri tetiklemediğinin gös- yacakları robotlar, tıpkı karıncalar gibi uyum Kontrol grubu olan üçüncü gruba ise hiç terilmesinin önemli olduğunu vurguluyor. içinde çalışarak doğal afetler esnasında can kök hücre aktarılmayan sahte bir ameliyat kurtaracak pratik yapılar, örneğin acil yardım Limoli insan sinir kök hücreleri ve köprüleri inşa edebilir. Doğanın ve içinde ba- İPS’lerle ilgili daha fazla araştırma yapma- rındırdıklarının insanoğluna öğretecek daha yı planlıyor. Ayrıca bu kök hücreler hangi çok şeyi olduğu bir gerçek, öyle değil mi? aşamada aktarılırsa tedavinin daha etkin olacağını belirlemek istiyor. 11

Ctrl+Alt+Del Levent Daşkıran Kullanma Kılavuzunu Okuyan Bilgisayar Kendi Kendine Oyun Oynuyor MIT’nin bilgisayarlar için geliştirdiği öğrenme sistemi sayesinde, bilgisayar sadece kullanım ABD’deki MIT Üniversitesi’nin Bilgisayar Bilimleri ve Yapay Zekâ kılavuzunu okuyarak bir oyunu oynamayı öğrenebiliyor ve kazanabiliyor. Bölümü araştırmacılarının akıllarına, bilgisayarların okuduğunu anlaması ve dil öğrenmesi ile ilgili bazı yaklaşımları sınarken, bir fi- kir gelmiş. Demişler ki, “Acaba bilgisayara bir kılavuz okutarak oku- duğunu anlamasını ve içindekileri uygulamasını sağlayabilir mi- yiz?” Bu amaçla da Civilization adlı strateji oyununun kılavuzunu bilgisayarın eline tutuşturarak “buradan okuyup öğrenip oyna” de- mişler. Sonuç? Bilgisayar Civilization kılavuzunda okuduklarını an- lamayı başardığı gibi, buradan öğrendiklerini yorumlayarak oyu- nu oynayıp kazanmaya başlamış. Başlarda yüzde 46 olan kazanma oranı yüzde 79’a kadar yükselmiş. MIT’nin böyle bir sistemi öncelikle oyunlar üzerinde denemesi- nin özel bir sebebi var: Oyunlar karmaşık sistemler içeriyor ve ya- pılan her bir hamlenin bir sonraki adımda nasıl bir sonuca yol aça- cağını kestirebilmek daima mümkün değil. Bu da gelişigüzel du- rumlara karşı önceden kurgulanmamış çözümler üretilmesini ge- rektiriyor, tıpkı sözlü iletişimin doğasında olduğu gibi. Yapılan de- ney, bilgisayarların yeni bir şeyler öğrenmesi ve öğrendiklerini yo- rumlaması yönünde gerçekten çok ilginç gelişmelere işaret ediyor. Detayları web.mit.edu/newsoffice/2011/language-from-games- 0712.html adresinde bulabilirsiniz. Arkadaşınızın E-posta Hesabı Çalındıysa Çaresi Var Hotmail’in başlattığı yeni uygulamayla artık bir arkadaşınızın hesabının ele geçirildiğini düşünüyorsanız İşte Microsoft’un e-posta servisi olan Hotmail, giderek artan bu duruma bizzat müdahale edebiliyorsunuz ve benzer durumlara önlem almak için servise yeni bir seçenek ek- ledi: “My friend’s been hacked!” yani “Arkadaşım bilgisayar korsanla- Normalde akıllı uslu bildiğiniz bir arkadaşınızın veya yakınınızın, rının saldırısına uğradı!” servisi. Peki ne işe yarıyor? Uzunca bir süre- durup dururken gönderdiği e-postalarla size milyonlarca e-posta ad- dir zaten size gelen bir e-postanın güvenilir mi, çöp e-posta mı, kimlik resi pazarlamaya çalıştığına, sözde çöpçatanlık sitelerine davet ettiği- ağı dolandırıcılığı mı olduğunu işaretleyebiliyordunuz ve posta kutu- ne, bir ayda 8 kilo verme vaadiyle çeşit çeşit bitki kapsülü reklamları nuz da mesajlarınızı size göstermeden önce bu değerlendirmeye gö- yolladığına hiç şahit oldunuz mu? Böyle durumlar, genellikle tanıdığı- re sınıflandırıyordu. İşte tanıdıklarınızdan gelen mesajlarda yukarıda nız kişilerin e-posta adreslerinin spamcıların (yani çöp posta gönderi- anlattığımıza benzer şüpheli bir durumla karşılaşırsanız, veya gerçek- cilerin) eline geçmesiyle ortaya çıkıyor. Bu da genelde şu şekilde ger- ten de kötü niyetli biri hesabı ele geçirip şantaj, küçük düşürme gibi çekleşiyor: Bir web sitesi çıkıyor, ilgi çekici bir servis öneriyor. Örneğin bir amaçla kullanmaya başladıysa e-posta seçeneklerinden “İşaretle” diyor ki “Buraya Facebook adını ve şifreni gir, kimler profiline bakmış (Mark as) menüsü altında “Arkadaşım bilgisayar korsanlarının saldırısı- gösterelim” veya “Buraya MSN adresini ve şifreni gir, kimler seni liste- na uğradı!”(My Friend’s been hacked!) seçeneğini işaretliyorsunuz. Hot- sinden silmiş öğren” gibi. Boş bulunup da böyle yerlere isim şifre gire- mail bunu bir ihbar olarak alıyor ve kendi iç denetim mekanizmalarını cek olursanız servis önce sizin bilgilerinizi bir güzel kayıt altına alıyor. kullanarak gerçekten de böyle bir durumun söz konusu olup olmadı- Daha sonra da bu bilgileri adres listenizde yer alan veya sık yazıştığı- ğına karar veriyor. Bu iç kontrol mekanizması gerekli, aksi halde seçe- nız kişilere spam mesaj göndermek için kullanıyor. Öyle ya, ne de ol- neğin bol bol suistimal edilmesi de söz konusu. Eğer ihbarlar ve kont- sa tanıdığınız birinden gelen bir mesajın tanımadığınız birinden ge- roller sonucunda gerçekten de böyle bir şey olabileceğine karar ver- len bir mesaja kıyasla dikkat çekme ve okunma olasılığı daha yüksek. diyse, bir sonraki hesap giriş anında giriş yapmaya çalışan kişinin ger- çekten hesap sahibi olup olmadığını denetleyecek önlemleri devre- ye alıyor. Örneğin gizli soruyu soruyor, şifre yenilemek için alternatif e-posta belirlendiyse oraya bir mesaj gönderip bağlantıya tıklanma- sını bekliyor vb. Böylece bir yandan işi sağlama alırken, diğer yandan hesap sahibinin bu durumu geç fark etmesinden doğabilecek zarar- ların önüne geçiyor. Fikir güzel, uygulama güzel, umudumuz yakında benzer bir yaklaşımı diğer servislerde de görmek. Konuya dair detaylı bilgiyi bit.ly/hotmailhacking adresinden ulaşabileceğiniz Windows Live blog sayfalarında bulabilirsiniz. 12

Bilim ve Teknik Ağusto 2011 ldaskiran@gmail.com 400 Bin HD Televizyon Yayını Bir Yongaya Nasıl Sığar? Bilgisayar yongalarının hızlı olmasının genellik- Alcatel-Lucent’in saniyede 400 gigabit veri akışını yönetebilen le işlemcilerde veya ekran kartı gibi bileşenlerde öne FP3 ağ yongası, günümüzün en hızlı ağlarından 4 kat fazlasını vaat ediyor. çıktığını düşünüyorsanız, gelin biraz ufkunuzu aça- lım. Dünyada bilgi işlem hacmi ve bilgi işlemeye yö- nelik cihazların yetenekleri arttıkça, hızlı ağ bağlantı- larına olan ihtiyaç da aynı ölçüde artıyor. Ağ altyapıla- rı konusunda uzman şirketlerden biri olan Alcatel-Lu- cent de bu ihtiyaca cevap olarak geçtiğimiz ay, günü- müzdeki en hızlı IP ağlarını bile performans açısından dörde katlayacak kadar güçlü olduğunu iddia ettiği yeni FP3 ağ işlemcisini duyurdu. FP3, saniyede 400 gi- gabit veri akışıyla başa çıkabilecek bir ağ kontrol yon- gası. Peki bu ne anlama geliyor? Şu anlama geliyor: Tek bir FP3 yongasıyla 400 bin adet HD kalitesinde vi- deo yayınını veya 8,4 milyon video konferans görüş- mesini eş zamanlı olarak gerçekleştirebileceksiniz. Günümüzde HD televizyon yayınlarının bile internet kabloları üzerinden evlere ulaştığı düşünülünce, böy- le çözümlerin ortaya çıkması hayli anlamlı. Yonganın yeteneklerine ve olası kullanım alanlarına www.alca- tel-lucent.com/fp3 adresinden bakabilirsiniz. Facebook ABD’de StumbleUpon’a Boyun Eğdi Küresel web analiz şirketi StatCounter’ın ABD’de han- dilmeye değer yepyeni bir site karşınıza çıkıyor. Bu sitelere İlginç web sitelerini keşfetmeye dayalı gi sosyal ağların web sitelerine daha fazla trafik yönlen- araç çubuğu üzerinden beğendim veya beğenmedim gi- bir sosyal ağ olan StumbleUpon’u bugüne dirdiği üzerine yaptığı araştırmadan ilginç bir sonuç çık- bi geribildirimler vererek, sıradaki sitelerin zevkinize daha kadar kullanmadıysanız kendinizi tı: StumbleUpon, Temmuz 2011 itibariyle web sitesi trafi- uygun olmasını sağlamak da elinizde. Hatta kendi keşfet- büyük eğlenceden mahrum etmişsiniz ği yönlendirme konusunda dünyanın en büyük sosyal ağı tiğiniz siteleri de hemen kendi adınıza tanımlayıp ilgili ka- demektir. olan Facebook’u geçerek neredeyse yüzde 50 oranla ilk sı- tegorisine yerleştirerek, bu dev keşif ordusunun bir parça- raya yerleşmiş durumda. 15 mil- yonluk bir sosyal ağın 700 mil- sı haline dönüşebiliyor ve beğe- yonluk bir sosyal ağa trafik ya- ninizi diğer kullanıcılarla payla- ratma konusunda fark atması şabiliyorsunuz. Sizin anlayacağı- gerçekten ilginç. nız tarayıcınıza yerleştireceğiniz Stumble tuşu leblebi çekirdek Fırsattan istifade, Stumble- tüketir gibi sabahtan akşama ka- Upon ile henüz tanışmayanları- dar tıklayacağınız, her defasında nız için şimdiye kadar ne kaçır- internetin bir köşesinde kalmış, dığınızdan biraz bahsedeyim. kendi başınıza hayatta keşfede- StumbleUpon.com sitesin- meyeceğiniz birbirinden ilginç den servise abone olduğunuz- siteleri karşınıza getiren, alışkan- da, servis sizden ilk önce inter- lık yaratan bir şey. Kullanıcıların net üzerinde hangi konularla il- sisteme ne kadar bağlı oldukla- gilendiğinizi işaretlemenizi isti- rı da sitelere yönlendirdikleri tra- yor. Listede sanattan spora, si- fikten belli. ber kültürden otomotive kadar aklınıza gelebilecek her türlü StatCounter’in ilgili raporunu ana kategori ve alt kırılımı mevcut. Daha sonra tarayıcınız gs.statcounter.com/#social_ için özel araç çubuğunu indiriyor ve hesabınızla giriş yapı- media-US-monthly-201006-201107 adresinde görebi- yorsunuz. Bundan sonrasında yapmanız gereken tek şey, lirsiniz. Bu siteden farklı bölgelere ve konulara yönelik çok sıkıldıkça araç çubuğunun üzerinde yer alan“Stumble”tu- farklı istatistiklere de ulaşabilirsiniz, meraklıysanız kurca- şuna bir kere basmak. Bu tuşa her bastığınızda, seçtiğiniz lamakta fayda var. Bu arada iPad’in dünya internet trafi- kategorilere dahil olan ve görüntüsüyle, içeriğiyle keşfe- ğinde yüzde 1’lik bir paya ulaştığını da konuyla ilgili bir ek bilgi olarak not düşeyim. 13

Tekno - Yaşam Osman Topaç Sokak Önce Lambalarında Fotoğraf Çek, Işık Tasarrufu Sonra Odaklan Evde ve işyerinde gereksiz yere ışıkları Tam otomatik ayarlarda fotoğraf Mayın açık bırakmamaya özen gösteriyoruz. çekimi yaptığınızda yapmanız Temizleme Fakat diğer yandan sokak lambaları gereken işler sırasıyla şöyle: Araçları gece boyunca açık kalarak hem enerji Vizörden veya LCD ekrandan israfına neden oluyor hem de ışık objeye bak, deklanşöre yarım bas UNICEF kayıtlarına göre toplam kirliliğine yol açıyorlar. Hollanda’da odaklan, deklanşöre tam bas ve 64 ülkede 110 milyon aktif mayın bulunan Delft Teknoloji Üniversitesi çek. Gelişen fotoğraf teknolojileri, bulunuyor. Dünyada her ay tarafından geliştirilen ve kampüs bu basamaklardan birini ortadan (çoğunluğu sivillerden oluşan) 800 bazında pilot çalışması yapılan kaldırdı: Lytro fotoğraf makinesi ile kişi bu mayınlar yüzünden hayatını sisteme göre, sokak lambaları fotoğraf çekerken odaklanmanıza kaybediyor, binlerce insan da sakat aydınlatma bölgesine bir canlı veya gerek yek. Lytro tarafından kalıyor. Bir mayının maliyeti 3-10 araç girdiğinde çalışmaya başlıyor. geliştirilen bu teknoloji kadraja dolar arasında değişirken, bir mayını Bütün sokak lambaları kablosuz giren görüntüye ait bütün detayları etkisiz hale getirmenin maliyeti bir ağ üzerinden iletişim halinde dijital olarak kaydediyor. 300 dolardan başlıyor ve 1000 dolara oldukları için, bir aydınlatma lambası kadar çıkabiliyor. Mayınları tek tek yanmaya başladığında sıradaki Daha sonra, kullanılan özel bularak etkisiz hale getirmek çok lambalar da sırayla çalışmaya bir yazılımla fotoğrafın istediğiniz fazla uzmanlık ve işçilik gerektirirken, başlıyor. Bu şekilde hem % 80’e yerine odaklanabiliyorsunuz. mayınlardan zarar görmeyecek varan enerji tasarrufu sağlanıyor Ayrıca Lytro fotoğraf makinesi tek kadar sağlam bir araçla mayınların hem de sokak lambalarının lens ile çekim yapmasına rağmen, üzerinden geçerek patlatmak en güvenlik sağlama hizmeti en üst yine bir yazılım sayesinde 3 boyutlu ekonomik yol olarak karşımıza düzeyde yerine getirilmiş oluyor. görüntüler elde edilebiliyor. çıkıyor. DIGGER DTR D-3 bu işi Üretici web sayfasında verilen yapan bir uzaktan kumandalı araç. http://www.tvilight.com/ bilgilere göre Lytro‘da mekanik pek 500 metre kadar uzaktan kumanda çok parçanın yaptığı işlevleri yazılım edilebilen bu araçla saatte 1 km2 alanı kullanarak yerine getirdiği için mayınlardan temizlemek mümkün. geleneksel fotoğraf makinelerine Araçta bulunan tırmık benzeri göre çok daha hızlı çekim yapabiliyor. tarayıcılar sadece toprak yüzeyindeki mayınları değil, toprağa 25 cm www.lytro.com kadar gömülü mayınları da patlatabiliyor. www.digger.ch 14

Bilim ve Teknik Ağustos 2011 osmantopac@gmail.com Kızartma Yağı Süper Zum ve HD Video ile Çalışan Ticari Uçak Yüksek zum ve manuel kontrol isteyen, amatörler için tasarlanmış Panasonic Lumix DMC-FZ47K, 25x optik T.C. Enerji ve Tabii Kaynaklar zumlu (25-600mm eşdeğer) Leica lense sahip ve 3 boyutlu Bakanlığı web sayfasında biyoyakıt, fotoğraf çekebiliyor. 12.1 MP çözünürlüğe sahip olan içeriğinin hacim olarak en az % 80’i DMC-FZ47K ile 1920X1080 60i full HD video çekebiliyorsunuz. son on yıl içerisinde toplanmış “Bana bu zum yetmez”diyenler için ise Fujifilm FinePix canlı organizmalardan elde edilmiş HS20 model fotoğraf makinesi biraz daha fazla zum her türlü yakıt olarak tanımlanıyor. opsiyonu sağlıyor. 30X optik zum (24-750mm eşdeğer) lense sahip olan HS20 modeli, 16MP çözünürlüğe sahip. 1920X1080 çözünürlükte saniyede 30 kare full HD çekim yapabilen HS20 modelini diğerlerinden ayıran önemli özelliklerden biri 320X112 çözünürlükte saniyede 320 kare çekim yapabiliyor olması. Biyodizel, biyoetanol ve biyogaz, Çiçekleriniz “Zum benim için önemli değil, ben kaliteli video çekimi biyoyakıtlara örnek olarak verilen Susuz Kalmasın yapmak istiyorum”diyenlere ise bir fotoğraf makinesi yakıt türleri. Biyoyakıtların ticari öneriyoruz. Evet, yanlış okumadınız, profesyonel olarak kullanımının yaygınlaşması Uzun yaz günlerinde saksı video çekimi için, profesyonel video kayıt cihazı yerine üretici için yapılan çalışmalar dünya çapında çiçeklerinizin susuz kalmasını standartlarına göre profesyonel bile sayılmayan bir fotoğraf hızla ilerliyor. Hollanda’dan KLM istemiyorsanız, Thirsty Light tam size makinesi öneriyoruz . 2010 yılında House dizisinin 6. sezon firması bunun en son örneklerinden. göre. Saksı toprağına yerleştirdiğiniz final bölümünün tamamının çekiminde kullanılan Canon % 50 jet yakıtı ve % 50 atık yemek Thirsty Light, toprak kuruduğunda 5D Mark II. Uygun bir prime lens ile profesyonellerin kullandığı yağından yapılan biyodizel kullanan yanıp sönen bir LED ışıkla sizi uyarıyor. video kameralarla yarışacak görüntüler elde edebileceğiniz bir Boeing 747’nin ilk ticari uçuşu Su ihtiyacı farklı olan çiçekler için 5D ile, yönetmenliğe adım atabilirsiniz. Canon’un amatör ürün geçtiğimiz ay gerçekleşti. farklı zamanlarda uyarı almak gamı içerisinde en yüksek sınıf olan Premium segmentinde KLM firmasına ait olan, % 50 biyodizel isterseniz, Thirsty Light’ın yer alan 5D Mark II, 21MP fotoğraf çekebiliyor. kullanan bir Boeing 747-800 tipi üzerindeki 5 seviyeli kuru toprak uçak ile Amsterdam’dan Paris’e ayarını kullanabilirsiniz. 171 yolcu taşınmış. KLM, Eylül ayına kadar toplam 200 uçuşta biyodizel http://goo.gl/NdT6o yakıt kullanmayı planlıyor. www.klm.com 15

Sadi Atılgan 7. Alternatif Enerjili Araç Yarışı TÜBİTAK tarafından düzenlenen Alternatif Enerjili AraçYarışları 11-17Temmuz 2011 tarihleri arasında İzmir’de yapıldı. Bu yıl Formula G Güneş ArabalarıYarışı’nın yedincisi, Hidromobil Hidrojen Enerjili ArabaYarışı’nın ise beşincisi düzenlendi. TÜBİTAK Formula G Güneş ArabalarıYarışı’na 33 üniversiteden 38 takım, TÜBİTAK Hidromobil Hidrojen Enerjili ArabaYarışı’na ise 15 üniversiteden 20 takım katıldı. 16

>>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Çalışmalar 11 Temmuz Pazartesi gününün ilk saa- Sosyal etkinlikler kapsamında yapılan pist futbol tlerinde takımların kendileri için ayrılan pit dükkânları, turnuvası, akşam serinliğinin değişmezlerindendi. Bu yıl çadırlar ve gölgeliklerdeki yerlerini almasıyla başladı. üçüncüsü yapılan turnuvada 15 takım yer aldı. Uludağ Ertesi sabah yarış sekreteryasında kayıtlarını yaptıran Üniversitesi birinci, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü takımlar teknik kontroller ve güvenlik kontrolleri için ikinci, Dokuz Eylül Üniversitesi üçüncü oldu. Ödülleri- araçlarını hazırlamaya başladı. ni TÜBİTAK yetkililerinden alan takımlar daha şimdiden gelecek yılın kadrolarını şekillendirmeye başladı. Kontrollerden geçen takımlar kendilerine verilen antrenman zamanlarında piste çıkıp araçlarının son 16 Temmuz’da yapılan sıralamaların ardından artık denemelerini yaptı. Bu sayede takımlar araçlarında büyük final beklenmeye başlandı. yaptıkları yenilik ve değişikliklerin performanslarını nasıl etkilediğini izleme, sınama fırsatı buldu. Yapılan Tüm takımların, teknik heyetin ve organizasyon kontrollerde ve antrenmanda eksiği ya da sorunu olan komitesinin hazır bulunduğu geleneksel geçit töre- takımlar bazı geceler günün ilk ışıklarına kadar çalışarak ninin ve saygı duruşunun ardından hep bir ağızdan mil- eksiklerini gidermeye çalıştı. li marşımızı okuduk. Açılış konuşması TÜBİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Z. Cebeci tarafından yapıldı. 17

7. Alternatif Enerjili Araç Yarışı 18

>>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Yarışın ilk bölümü olan Güneş Arabaları Yarışı’nın Başkanı Prof. Dr. Nüket Yetiş, birçok davetli ve kalabalık başlangıç bayrağı temsili olarak, teknik heyet adına bir izleyici kitlesinin katılımıyla gerçekleşti. TÜBİTAK For- Betül Erdör Türk tarafından sallandı. mula G Güneş Arabaları Yarışı’nı İstanbul Üniversitesi’nin SOCRAT adlı aracı birinci, Anadolu Üniversitesi’nin Thun- TÜBİTAK Alternatif Enerjili Araç Yarışları, Bilim, Sanayi derbird adlı aracı ikinci, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, eski Devlet Bakanı ODTÜ-TEK adlı aracı üçüncü sırada tamamladı. Mehmet Aydın, İzmir Valisi M. Cahit Kıraç, TÜBİTAK 19

7. Alternatif Enerjili Araç Yarışı Alternatif Enerjili Araç Yarışları Tabii ki aracın hazırlanma süreci bir haftadan hayli fazla ve bu ha- Çerçevesinden Bilim ve Teknolojiye Dair zırlık iyi bir ekip çalışması gerektiriyor. Kimi zaman farklı bölümler- den gelen öğrencilerin farklı yaklaşımları, kimi zaman ekip üyelerinin Her sene olduğu gibi, bu sene de üniversitelerin farklı alanlarında oku- değişmemiş olması takımlar için avantaj olabiliyor. Otomobil üretimi ilk anda akla makina, mekatronik ve elektrik-elektronik mühendisliği- yan, ders veren ya da farklı alanlardan mezun olmuş yüzlerce bilim insa- ni getirse de, bu alanlarda okuyan hiçbir öğrencinin yer almadığı ta- kımlar da var. Çoğu öğrenci ekipte ortalama 3 ya da 4 senedir yer alı- nı TÜBİTAK Alternatif Enerjili Araçlar Yarışı’nda buluştu. Bir hafta süren ön yor, ilk iki senede sosyal bir mekanizma yeterince çalışmayan ya da is- tekli olmayanların elenmesine neden olurken, gerçekten bir takımda hazırlık sürecine erken başlayanlar da oldu, geç katılanlar da, ama pist- yer almak isteyenler mezun olana kadar araç için çalışıyor, hatta me- zun olduktan sonra da ekibe destek olmaya devam ediyor. Belki de bu te geçirilen zaman çalışmaların yoğunluğunu, sabahlamaları etkilemedi. nedenle öğrencilere bu süreçte öğrendikleri en önemli şeyi sorduğu- nuzda ilk olarak “ekip çalışması” cevabını alıyorsunuz. Bir hafta boyunca öğrencilerin belki de çoğu hazırladıkları araç dışında Ancak öğrendikleri tek şey ekip çalışması değil. Çoğu ekip için bu bir şey düşünmedi. yarışa katılmak, bu yarış için bir araç üretmek “teorinin pratiğe dönüş- mesi” olarak görülüyor. “Okulda öğrenmemiz gereken ama öğrene- Nil İpek Hülagü mediğimiz şeyleri bu aracı yaparken öğrendik” diyor Ankara Üniver- Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün’ün temsili olarak başlangıç bayrağını salladığı, günün ikinci yarışı olan TÜBİTAK Hidro- mobil Hidrojen Enerjili Araba Yarışı’nda İzmir Makine Mühendisleri Odası Öğrenci Komisyonu POSEİDON III adlı aracıyla birinciliği, İstanbul Teknik Üniversitesi HYDROBEE aracıyla ikinciliği, Uludağ Üni- versitesi TİMSAH-H aracıyla üçüncülüğü kazandı. 20

>>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 sitesi öğrencileri. 19 Mayıs Üniversitesi’nden bir öğren- ler, bazen kendilerini okullarına kanıtlamak istediklerini ci ise otomotiv okuduğu halde fren sistemini gerçek an- de itiraf ediyorlar. “Kendimizi, yaptığımız çalışmayı üni- lamda bu aracı yaparken öğrendiğini söylüyor. Kırıkkale versitemize ispatlamak çok önemli” diyor 19 Mayıs Üni- Üniversitesi öğrencileri, bu durumu “işçilikle mühendis- versitesi öğrencileri, yaptıklarının boş iş olarak görülme- liği karıştırabilmek” olarak özetliyor. Bu yarış sayesinde sinden, İzmir’e yarışmaya değil tatile geliyor gibi görül- mühendis ya da bilim insanı,“sadece tasarlayan ve hesap mekten rahatsızlar. Çankaya Üniversitesi öğrencileri ise yapan insan” olmaktan bir adım ileri gidiyor. “Aslında diğer araçlarla rekabetimiz yok” diyor, “biz daha çok kendi okulumuza karşı hırslandık, hocalarımız sıfır- Ne yazık ki hazırlık süreci her zaman dört dörtlük geç- dan bir araç çıkarabileceğimizi düşünmüyordu”. miyor; her takımın kendi fikirleri, çözmeye çalıştığı farklı sorunları, yarışta farklı amaçları var. Derece yapmak iste- Araçları ile ilgili tepkileri ise karışık. Takımlar bu yarı- diklerini, bu projede çok şey öğrendiklerini belirten ekip- şın alternatif enerjilerin öneminin anlaşılması bakımın- İstanbul Üniversitesi Güneş Arabası Takımı tasarım ve imalat çalışmalarında gerekli olan modelleme, test ve analiz aşamalarını eksiksiz olarak başarıyla geçtiği için, Yıldız Teknik Üniversitesi Hidromobil Takımı da YILDIZ-2 adlı araçlarının karbon fiber kompozit kabuk tasarımını çağımızın modern üretim teknolojilerini kullanarak kendileri imal ettikleri için TÜBİTAK Denetleme Kurulu tarafından Tasarım Ödülü’ne layık görüldü. En genç ekip üyelerinden kurulu olması nedeniyle Zonguldak Karaelmas Üniversitesi Zonguldak Fen Lise- si Hidromobil Takımı’na teşvik amacıyla, takımlararası yardımlaşma ve teknik destek sağlamalarından dolayı, diğer takımların önerileri de dikkate alınarak, Erciyes Üniversitesi Takımı’na Kurul Özel Ödülü verildi. 21

7. Alternatif Enerjili Araç Yarışı dan önemli olduğunu düşünseler de, kendilerini hem sponsorlarına Türkiye’nin yeniliklere her zaman açık olmadığının da farkındayım”. hem de konuyla ilgisi olmayanlara anlatmakta güçlük çekebiliyorlar. Bunun yanı sıra takımlar araştırma ve geliştirmenin KOBİ’ler tarafın- “Biz bu yarışmaya katılarak, araçların elektrikle de gidebileceğini ka- dan ve küçük beldelerde daha çok desteklendiğini, büyük şehirlerde nıtlamış oluyoruz” diyor Dumlupınar Üniversitesi takımının akademik ve özel şirketlerde ticari bir yön arandığını anlatıyor, işin içine ticari sorumlusu: “Aslında elektrik konusunda herkes bi- linçli, ancak araçların üretilmesinin zor olacağını dü- kaygılar girdiğinde teknolojiyi dışarıdan olduğu gibi şünüyorlar”. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden bir öğren- getirmenin, yenisini üretmekten daha cazip geldiğini ci ise, araçlarını görenlerin çevreyi düşünmemesin- söylüyor. Ankara Üniversitesi öğrencileri ise projele- den, hemen “Kaç yakar?” sorusuyla yaklaşmasından rin ancak “çok iyi değilse” destekleneceğini söylüyor- yakınıyor. lar, zira çok iyi projeler çoğunlukla profesyoneller ta- rafından öğrencilerin ya da yeni mühendislerin elle- Öğrencilerin çoğu, kendilerini ve yaptıklarını rinden alınıyor. anlatamadıklarını düşünseler de, geleceğe dair hay- li umutlular. Zonguldak Fen Lisesi ve Zonguldak Ka- Projeleri ve ar-ge çalışmalarını bir kenara koyduk- raelmas Üniversitesi öğrencilerinden oluşan HİDRO- larında, yarışmaya katılan ekipler mesleki açıdan çok FEN ekibinin öğrencilerinden biri “Yaptığımın iyi sa- zorluk çekmeyeceklerini düşünüyorlar. Sanırım bu- vunur ve her şeyi hesaplayıp proje olarak sunar- nun en büyük nedeni mesleğe dair birçok unsuru bu sam destekleneceğimi düşünüyorum” diyor, “ama yarışa katılım sürecinde öğrendiklerini düşünmele- ri. Teknik açıdan kazandıkları tecrübe bir yana, iş ya- 22

<<< Bilim ve Teknik Ağustos 2011 şamının sosyal alandaki gerekleri de hazırlık sürecinde lı olduğunu anlatıyor. “En ilginci de sanayi birimleri ile yerine getiriliyor. Sabırlı ve hoşgörülü olmayı ekip için- normal birimler arasındaki farkı öğrendik” diyor Ankara de öğrendiklerini söyleyen öğrenciler, sponsor görüşme- Üniversitesi’nin takım kaptanı, “ustaya hesaplamaları ve- leri sayesinde resmi ilişkiler kurduklarını, sürecin getir- rip de ne kadar sağlam olacağını sorduğumuzda aldığı- dikleriyle nasıl sorumluluklar aldıklarını, tasarım ve pro- mız cevap ‘ikinci kattan atsan kırılır’ oldu”. jelendirme safhasının üretim sürecinden ne kadar fark- Alternatif enerji kaynakları konusunda kamuoyunda Fotoğraflar: Nil İpek Hülagü-Ali Özdemir farkındalığı artırmak, üniversite öğrencilerini takım çalış- masıyla yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışacak ürün- ler ortaya koymaya özendirmek amacıyla, TÜBİTAK tara- fından düzenlenen yarışlar, öğrencilerin yaratıcı fikirleri- ni üretime geçirebilmelerine ve kendilerini geliştirebil- melerine de imkân sağlıyor. Hidromobil arabalarına ücretsiz yakıt ve teknik des- tek veren Linde Gaz A.Ş’ye, öğrencilerin kullanımına veri- len padok çadırlarının ve gölgeliklerin temin edilmesin- de emeği geçen TANSAŞ A.Ş’ye, Linde Gaz A.Ş ile birlikte öğrencilerimize dört gün ücretsiz tabldot yemek sağla- yan OPET Fuchs Yağ Grubu’na teşekkür ederiz. Ayrıca bizi pistte ağırlayan Erol Hülagü ve ailesine, ya- rışların gerçekleştirilmesinde katkı sağlayan Levent Bay- kal ve ekibine, Yarış Pisti Genel Sekreteri Can Görkem Ünal’a ve ikmal destek sorumlusu Yusuf Dizkar’a çok te- şekkür ederiz. 23

Alp Akoğlu Bilim İletişimi Bilim eskiden seçkinlere özgü bir etkinlik olarak görülürdü. Günümüzde bu düşünce büyük ölçüde değişmiş durumda. Bunda bilimin halktan bağımsız olamayacağının ve halkla bilimin bir şekilde buluşturulmasının öneminin anlaşılmasının payı büyük. Bu nedenle iki tarafı birbirine bağlayacak, en azından yakınlaştıracak bir köprü olan “bilim iletişimi” son yıllarda çok önemsenen, üzerinde araştırmalar yapılan bir alan haline geldi. Bilim iletişimi, bilim insanlarıyla toplumun geri kalanını çeşitli araçlarla buluşturur. Özellikle geçtiğimiz yüzyılda bilim insanlarıyla halk arasındaki mesafe önemli ölçüde açıldı. Çünkü bilim sıradan insanın anlamakta zorlandığı, kendine özgü yöntemlerle yapılmaya başlandı. Bilimsel gelişmeler çoğunlukla bilimsel dilde, yalnız bilim insanlarının ya da bilime az çok yatkın kişilerin anlayacağı şekilde duyuruldu. Özellikle 1980’li yıllardan sonra, bilim insanları da, toplum liderleri de bilim ve teknolojinin halktan bağımsız olamayacağını anlayarak bilim ve toplumu barıştırmak için çeşitli çabalar içine girdi. Çünkü bilim ve teknolojideki gelişmeler toplum yaşamının içinde, hemen hemen her alanda önemli bir yere sahip olmaya başladı. Bilim iletişimi en basit tanımıyla bilimsel ve teknolojik gelişmelerin “sıradan halk” tarafından, onların da istek ve önerileri doğrultusunda, anlaşılabilecek şekilde anlatılmasıdır. Tanımı bu şekilde yapıldığında basit gibi görünse de bu iletişimin ne şekilde yapılması gerektiği, hatta gerekli olup olmadığı bile uzun yıllardır tartışılıyor. 24

>>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Bilim merkezleri halkla etkileşimi sağlayan en önemli araçlardan biri. Bilim merkezleri,“bilim eğlencelidir” sloganından yola çıkarak ziyaretçilerine bilim ve teknolojinin temel prensiplerini ve mekanizmalarını çoğunlukla uygulamalı ve etkileşimli bir şekilde anlatıyor. Fotoğrafta ABD’nin Boston kentindeki bilim merkezinde bulunan dev boyutlardaki van de Graff jeneratörüyle yapılan gösteri görülüyor. Etkileşimin sınırlı olduğu bu tür tehlikeli olaylar ziyaretçilerin aklında kalacak gösterişli sunumlarla anlatılıyor. Bilim Okuryazarlığı Okuryazarlık nasıl “en azından ihtiyaçlarımızı Bu araştırmalar ilgi çekici sonuçlar ortaya koymuş İletişimin tek yönlü araçları karşılayabilecek düzeyde okuma ve yazma bilmek” olsa da halkın neyi bilmesi gerektiğine karar verici olarak görülen dergiler ve şeklinde tanımlanabilirse, bilim okuryazarlığı da bir yaklaşım benimsediklerinden çok sayıda eleştiri kitaplar hâlâ bilim iletişiminin “bir vatandaş olarak en azından ihtiyaçlarımızı kar- topladılar. Eleştirilerin artmasıyla, yeni bir yaklaşıma en etkin ve yaygın araçları. şılayabilecek derecede bilim ve teknolojiye hâkim ol- yönelmek gerektiği ortaya çıktı. Daha güncel bir ta- mak” şeklinde tanımlanabilir. Örneğin ne yiyeceği- nımlamayla, bir insanın bilim okuryazarı olabilmesi 25.06.2011 12:10 mize, nasıl yolculuk edeceğimize, evimizi nasıl ısıta- için bilimsel bilgileri ezbere bilmesi değil, bilimsel ve cağımıza, sağlığımız için gerekli önlemleri nasıl ala- teknolojik bilgiyi bilmesi ve anlaması, bilginin nasıl cağımıza karar verirken bilimsel gelişmeleri belli öl- üretildiğini bilmesi ve bilim insanlarının neyin bilim çüde takip etmek zorundayız. olduğuna, neyin bilim olmadığına nasıl karar verdi- ğini anlaması yeterli olmalıydı. Bilim her zaman saygı duyulan, gelişmelerden herkesin bir şekilde haberdar olması gereken bir olgu Aylık Popüler olarak görülüyor, ama toplumun bilime neden ve ne kadar ihtiyacı olduğu tartışılıyor. Özellikle bilim ile- Bilim Dergisi tişimcileri zaman zaman bu konuyu tartışmaya açı- yor. Tartışmalar aslında bilim okuryazarlığı kavramı- Temmuz 2011 Sayı 163 nın ortaya çıkmasının ardından halkın bilime ilgisini ölçen araştırmaların sonucunda alevlendi. Özellikle 3,5 T L 1980’li yıllarda halkın bilime olan ilgisini ölçmek için İngiltere ve ABD başta olmak üzere birçok ülkede çe- Gökyüzü Gözlemciliği İçin“Gök Atlası”Derginizle Birlikte... 1l ı ı ı ı Sağ Açıklık 3018 şitli anket çalışmaları düzenlendi. Ortaya çıkan so- 30l ı ı l ı ı l ı ı l ı ı l ı ı l ı ı l ı ı l ı ı l ı ı l ı ı l nuçlar halkın bilim konusunda sanılandan daha TBeilkivmenik ARALIK  O5 10 15 20 25 30 30 da “cahil” olduğunu gösterdi. Medya da 19 17 halkın bu “cahilliğiyle” çok yakından il- gilendi ve sansasyonel haberler gazeteleri 30 30 süslemeye başladı. Bu yaklaşımın yansıma- 5 10 larını günümüzde de görebiliyoruz. 16 25    CAK02 :30 20 01 SIM 15 :30 01 :30 00 15 1 00 23 20 30 A 10 Antares 16 AKREP M6 M20 19 YAY TELESKOP 20 K 5 M4 GÜNEY TACI :30 25 Tutulum Çemberi M8 2223 30 l5 0302 CETVEL 17 -30° :30 ı ı l 30 ı ı 2122 18 M7 TB ve M22 OĞLAK MİKROSKOP 20 2 :30 ı 22l ı ı 30 l ı ı 10E15KİM  0405 :30 30 TERAZİ KALKAN 15 KURT 10 20 DOĞU 030415 0° Gök EkvatoruYILANCI YabMa1n1Ördeği KARTAL 21 25 5 l14 ı ŞUB:30 :30 Gök Atlası Altair AT 2120 25 40° Kuzey 20 ı ı l1 ı ı l30 ı ı l0 ı ı 3l0 ı ı 23l ı ı 30l ı KUZEY l30 ı ı 1l3 ı ı 14 KARGA KUZEY TACI YILBAANŞIINKD KB HERKÜL Vega Albireo YüMzü5k7 KUĞU YUNUS 23FGoÜmNalEhYauTtBUARLINĞIA 22 30° DamMbı2l7 ERBOĞA 06 MH1e3rkül LİR OK KERTENKELE 05 :30 KANATLI AT M15 5 13 Spika BAŞAK ÇOBAN EJDERHA Deneb Gök Ekvatoru Tutulum Çemberi KOVA 20 :30 5 10 15 20 25 30 Arkturus  M19 60° 3l0 ı20L 25 07 :30 AV KÖPEKLERİ M51 BÜYÜK AYI KRAL 19 06 30° AR18 KÜÇÜK AYI -30° BSEARÇEI NİCES’İN 0 -30°10EY15LÜ 0° 60° KRALİÇE GAönkMdra3od1amsıeda BATI :30 18 12 60° 30° HEYKELTIRAŞT  17 SUYILANI Kutupyıldızı ıııılıııılıııılıııılıııılıııılıııılıııılıııılıııılıııılıııılıııılııııl 0° 80° ANDROMEDA ı 1l2 ı ı 30l Tutulum Çemberi M82 KUPA M81 Çift Küme 08 :30 ASLAN ASLANCIK ZÜRA7F0A° BALIKLAR 07 11 Gök 60° 60° KOÇÜÇGEN BALİNA ı ı 11l 1 5 Ekvatoru VAŞAK AR5A0B°ACIKapella PERSEUS 5 ALTILIK ArMık4o4vanıPollukKsastoİrKİZLER 40° ÜlkerM(Y4e5di ANKA Regulus YENGEÇ Kızkardeşler) Mira 30° M3307° 10 15 POMPA30AĞUSTOS 15 :30 SUYILANI M35 20 Sağ Açıklıkı l30 ı ı ı 30l 25 0908 2 NİSAN :30 20 1617 10 ı KÜÇÜK KÖPEK 20° Aldebaran BOĞA Prokyon Betelgeuse 10° l OCAK 2l ı 30 ı l10 Sağı ı l ı ıAçıklık 9 KUMPAS 0° ORİON IRMAK 3 25 YELKEN -1O0ri°on MBu4l2utsusu Rigel 4 GB ı GD TEKBOYNUZ 0° 10 KBÖÜPYEÜKK IRMAK l 30 ı 5 ı 4l ı Sirius (Akyıldız) 5 8 ı PUPA 9 M41 -20° 30 ı l30 ı ı 25 ı 30 TAVŞAN 20 l3 15 ı 30 l ı ı ı 7 -30° -30° 5 10MAYIS l 30 10 15 6 ı 20 ı GÜVERCİN -40° ÇELİKKALEM 25TEMMUZ l8 ı ı 5 5 10 15 20 25HAZİRAN l7 ı ı 3l0 ı ı 6l ı ı 3l0 ı ı 5l ı ı 30l ı Aylık Popüler Bilim Dergisi Temmuz 2011 Yıl 44 Sayı 524 4 TL Bilim ve Teknik Temmuz 2011 Yıl 44 Sayı 524 SüAsırplıkEefsarneiletkenlik Süperiletkenlik Jeolojik Rotalar ve Jeoturizm Kilometrelerce Uzun Nanoyapılar Üretmek Yediklerimize 63 kapaktemmuz.indd 2 Ne Kadar Güveniyoruz? 11.07.2011 21:21 9 771301 746003 Vücudumuzu Paylaştığımız Organizmalar kapaktemmuz.indd 1 24 9 771300 338001 25

Bilim İletişimi Bilim ve Toplumla Buluşması 26 Bilimin toplumla nasıl buluşturulacağı tartışma- lı bir konu. Geçen yüzyılın ortalarında başlayan, 1980’lerden sonra da hız kazanan bilim iletişimi ça- baları “halkın bilimi anlaması” yaklaşımı kapsamın- da değerlendiriliyor. Halkın bilimi anlaması yaklaşı- mı, bir bakıma bilim okuryazarlığı yaklaşımının bir sonraki sürümü gibi düşünülebilir. Halkın bilimi anlaması, bilimsel olguların bilim insanı ya da uzman olmayan kişilerce anlaşılması de- mektir. Bu elbette bilimin her dalının anlaşılması de- mek değil. Bu yaklaşım aslında bilimsel bilginin öğ- renilmesi ya da ezberlenmesinden daha geniş kap- samlı olduğundan, bilimin “öğrenilmesi” yerine “an- laşılması” ya da “kavranması” ifadelerinden biri kul- lanılır. Bu yaklaşım, bilim insanlarının ya da bilim iletişimcilerinin (bilim yazarları, müzeciler, etkinlik organizatörleri vs.) her türlü bilimi anlatmaya çalış- ma etkinliği olarak kabul edilebilir. 20. yüzyılın özellikle son yarısında halkı bilimle buluşturacak çeşitli köprüler kuruldu. Yani çabalar bilimsel gelişmeleri halka ulaştırmaya yönelikti. Bi- lim, çeşitli televizyon ve radyo programları ve popü- ler bilim yazılarının yer aldığı dergiler, gazeteler, ki- taplarla topluma yoğun bir biçimde sunulmaya baş- landı. Yani “medya” olarak sınıflandırabileceğimiz televizyon, radyo ve basılı yayınlar bilimin popüler- leştirilmesinde en önemli araçlar oldu. Tüm bu çalış- malarda bilim adamları da etkin rol aldı. Ne var ki, bu iletişim daha çok tek yönlüydü. Yani bilimi halka taşıyan bir kanal olarak işliyordu. Bilim okuryazarlığı kavramındaki kadar açık olmasa da, halkın bilimi anlaması yaklaşımı da halkın bilimsel bilgiler konusunda eksik olduğu varsayımından yo- la çıkıyordu. Bu yaklaşımın dayanaklarından biri de, halkın bilime yeterince ilgi göstermemesiydi. Bu yaklaşımın halkı sıradan insanlar topluluğu olarak değerlendirmesi ve iletişimin tek yönlü olu- şu, 1990’lardan itibaren tartışılmasına ve eleştirilme- sine yol açmaya başladı. Bu çıkarımlar, halkın bilimi kavrayışı modelinin, daha doğrusu halka yönelik bu kavrayışın, yanlış en azından eksik olduğunu göster- di. Halkla bilim arasındaki giderek büyüyen uçuru- mun ve güven bunalımının bu yaklaşımla aşılama- ması, bu yaklaşımın değiştirilmesini ve başka yolla- rın keşfedilmesini gerekli kıldı. Geçmişten bu yana yapılmaya çalışılan ve halkın bilgiye doyurulmasını amaçlayan yaklaşım, yerini artık iletişimin iki yönlü ve etkileşimli araçlarla ya- pılması gerektiğini öne süren “halkın bilimle bağlan- tısı” yaklaşımına bırakmaya başladı.

Halkın bilimle bağlantısı karşıt düşüncelere sa- >>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 hip olmasalar da iki ayrı kesim arasında diyaloğu Avrupa Birliği’nin 2008 yılında yayımladığı bir ra- içerir. Bu durumda halk, yani uzman olmayan ke- pora göre bilim insanlarının iletişime istekli olmama- TÜBİTAK’ın düzenlediği sim, bilim ve teknolojinin işleyişini en azından ya- sı, politikacıların bilim iletişimini teşvik etmemesi ve Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenlikleri, şantılarının gerektirdiği ölçüde anlamalıdır. Bilim iletişimde teknik dil kullanılması da önemsenen so- Yaz Bilim Kapları ve insanlarının, yaptıkları çalışmaların sonuçlarının runlar. İşin ilginci, önceleri hep vurgulanan “halkın Buluş Şenlikleri gibi etkinlikler toplum üzerindeki etkilerini, topluma yansıyan ilgisizliği” en son sırada geliyor. Yine bu rapora gö- başta çocuklar olmak üzere uygulamalarını ve yalnızca medyanın değil, toplu- re başlıca sorunlardan biri de bilim eğitimindeki toplumun büyük kesimini bilimle mun da düşüncelerini bilmesi giderek önem kaza- eksiklik. Ancak bu eksikliğin, bilim eğitimi kavra- ve bilim insanlarıyla buluşturuyor. nıyor. Zaten toplumun beklentileri de bu yönde ge- mından anlaşıldığı üzere okulda verilen derslerle de- Karşılıklı iletişimin en üst düzeyde lişiyor ve bu beklentilerin farkına varmaya başla- ğil, uygulamalı ve etkileşimli etkinliklerle, halk ve bi- olduğu bu etkinlikler yan bilim camiası da laboratuvardan çıkıp halkın lim insanları aynı ortamlarda buluşturularak gideril- “halkın bilimle buluşması” içine karışmaya başlıyor. mesi gerekiyor. yaklaşımına iyi örnek oluşturuyor. Yeni yaklaşım toplumun her kesiminin değişime açık hale gelmesini sağlamayı hedefliyor. Buna göre halk bilgiyi alır, deneyimi paylaşır ve gelişmekte olan teknolojiler konusunda ne kadar risk kaldırabileceği konusunda geribildirimde bulunur. Halkla bağlantı- da olan bilim insanları da hem bilgi hem de tavır ola- rak değişir. Bilim İletişimi Araçları Halkın bilim ve teknolojiyle bağlantısı yaklaşı- Günümüzde başlıca iletişim aracı olan medya, bi- mını, halkın bilimi kavraması yaklaşımından ayıran lim iletişiminde de önemli bir role sahip. Medya içe- şey, karşılıklı iletişime dayanmasıdır. Artık bilim ile- risinde de televizyon hemen herkese ulaşabilen tek tişimi 1980’lerin başlarında olduğu gibi bilimin ge- iletişim aracı. Medyanın diğer araçları, toplumun gi- nel medya tarafından pasif bir izleyici kitlesine akta- derek daha küçük kesimlerine hitap ederken bu du- rılmasından ibaret değil. rum televizyon için geçerli değil. Bu nedenle televiz- yon bilimle hiçbir ilişkisi olmayan insanları bilim- Halkın bilimle bağlantısı yaklaşımı henüz çok et- le tanıştırmak için çok etkili ve belki de yegâne ile- kin olarak uygulanamasa da, uygulanmaya başlandı- tişim aracı. Televizyon sözcüklerden çok görüntüler- ğından bu yana birtakım değişimlere yol açmaya baş- ladı. Öncelikle, bilim medyada giderek daha fazla yer bulmaya başladı. Çeşitlilik ve bilimsel içerikli haber sayısı önemli ölçüde arttı. Bilim dergilerinin ve tele- vizyon programlarının sayısında büyük artış oldu, bi- lim ve teknolojiyle ilgili haberler ön sayfalara taşındı. Eski yaklaşım olan halkın bilimi anlaması yakla- şımı hâlâ baskınken genel medya bilimsel konuları bilim insanı gözünden görüyordu. Oysa şimdi, ge- nel medya bilimi topluma ileten ya da tercüme eden kurumlar olmaktan giderek uzaklaşıyor. Medya es- kiden olduğu gibi her şeyi bilim insanlarının gözün- den göstermeyi bir kenara bırakarak, konuyu toplu- mun yargıları ve görüşleriyle de ele almaya başladı. Bunun yanı sıra, medyadaki bilim içeriği karşıt gö- rüşlerle birlikte sunulmaktadır. Bilim gazetecileri bi- limin avukatlığından çok onu sorgulayan birer göz- lemciye dönüşmeye başladı. 27

Bilim İletişimi Gökyüzünün gerçeğine den yararlanır ve görsel algılama diğer algılama tür- Günümüzün başlıca iletişim araçlarından biri çok yakın olarak canlandırıldığı lerine göre çok daha güçlü olduğundan verilmek is- haline gelen İnternet bilim iletişiminde de önem- yıldız tiyatroları ya da tenen mesajlar genelde televizyonla amacına daha li bir role sahip. İnternetin en önemli özelliği, planetaryumlar çabuk ulaşır. Televizyonda görsellik ön planda oldu- içeriğin çok büyük bir kısmının herkese açık çok ilgi gösterilen eğitim ğundan kavramları açıklamak yerine kısaca gerçek- olması ve günümüzde artık çok kolay erişilebilir bir ve eğlence merkezleri. leri sunmakta da çok etkili bir araç. araç olmasıdır. İnternet artık hemen herkesin evi- Planetaryumlar, modern ne girmiş durumda. Ne aradığını bilen bir kişi in- bilim merkezlerinin Televizyon her ne kadar en etkili iletişim aracı ol- ternet sayesinde hemen her türlü bilgiye ulaşabili- en önemli öğelerinden biri. sa da, söz konusu bilim olduğunda herhangi bir ko- yor. Dolayısıyla internet günümüzde en güncel bi- Öyle ki, büyük bilim nuyla ilgili temel gerçekleri açıklamakla sınırlı kalı- limsel ve teknolojik gelişmelerin izlenebileceği bir merkezlerinden hangisine yor. Dolayısıyla televizyonun tam anlamıyla bir eği- araç haline gelmiş durumda. Yapılan araştırma- giderseniz gidin, kubbeli bir tim aracı olduğunu söyleyemeyiz. Bu bir yana, te- lar üniversitelerin ve diğer araştırma kurumlarının yapı görebilirsiniz. levizyon insanların ilgisini belli bir yöne çekmede, internet sitelerinde düzenli olarak duyuruluyor. Bu yeni ilgi alanları oluşturmalarını sağlamada, on- tür kurumların internet sitelerinde yer alan bilim 28 ları belli alanlara özendirmede çok etkili bir araç. haberleri, genellikle bu kurumlarda çalışan bilim Araştırmacılar, yaşamlarında geniş bir yer tutması iletişimcileri ya da bilim yazarları tarafından ya- nedeniyle insanların televizyona güvenme ve bek- pıldığı için, az çok bilim okuryazarı olan kişiler il- lentilerini televizyondan karşılama isteklerinin bu gi duydukları alanlardaki araştırmaları izleyebili- sonuçlarda etkili olduğu düşüncesinde. Ancak yi- yor. Ne var ki yapılan araştırmalara göre, Avrupa’da ne de televizyonun bilgi edinmek için halkın en çok halkın sadece yaklaşık dörtte biri bilginin başlıca tercih ettiği araç olduğu açık. kaynağı olarak interneti görüyor. Bundaki önem- li etkenlerde biri de internetin güvenilir bir kay- Günümüzde eski anlayışın bilim iletişimi araç- nak olmadığı düşüncesi. Yine bu rapora göre, ları olarak görülen konferanslar, televizyon, radyo, Avrupa’da halkın yalnızca beşte biri interneti güve- dergiler ve kitaplar hâlâ bilim iletişiminin en etkin nilir bir kaynak olarak nitelendiriyor. ve yaygın araçları. Bunlardan vazgeçilmesi söz ko- nusu değil.

<<< Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Son birkaç yıldır internet ortamında yaygınlaşan Bilim iletişimin halkın bilimle bağlantısı demek Sosyal paylaşım ağları bilim sosyal paylaşım ağları bilim iletişiminde etkin olmaya olduğu yönündeki yaklaşım, yalnızca bilim insanıy- iletişiminde etkin olmaya başladı. başladı. Bilim kurumları, medya kuruluşları ve eğitim la halk arasındaki diyaloğu yeterli görmüyor. Günü- Bilim kurumları, medya kuruluşları kurumları bu tür ağlar aracılığıyla hedef kitlelerini bi- müzde ülkelerin bilimsel ve teknolojik alanlardaki ve eğitim kurumları bu tür ağlar limsel gelişmelerden ve çeşitli etkinliklerden haber- gelişmelerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri için, aracılığıyla hedef kitlelerini dar edebiliyor, onlardan geribildirim alabiliyor. Ya- bilim ve teknoloji politikalarını halkla müzakere et- bilimsel gelişmelerden ve çeşitli ni sosyal paylaşım ağları bu alanda da çok yönlü bir meleri bir zorunluluk haline geldi. Bu ihtiyacı hisse- etkinliklerden haberdar edebiliyor, iletişime olanak sağlıyor. den ülkeler bunun için çeşitli araçlar geliştiriyor. An- onlardan geribildirim alabiliyor. ket çalışmaları bu araçlardan biri. Yalnız bu anketler Yani sosyal paylaşım ağları Halkla etkileşimi sağlayan en önemli araçlardan eskiden yapıldığı gibi halkın bilgisini ölçmeye dayalı bu alanda da çok yönlü bir iletişime biri de bilim merkezleri. Bilim ve teknolojinin temel değil. Anketlerin amacı, halkın ülkenin bilim ve tek- olanak sağlıyor. prensiplerini ve mekanizmalarını çoğunlukla uygula- noloji politikaları hakkındaki düşünce ve önerilerini malı ve etkileşimli bir şekilde anlatan bilim merkezle- öğrenebilmek. Bu tür çalışmalarla birlikte halk jüri- ri, özellikle son yirmi beş yılda iyice yaygınlaştı. ABD leri ve paneller gibi etkinliklerle yerel sorunların tes- San Fransisco’daki Exploratorium’un açılışı, bilim ile- pit edilmesi ve çözülmeye çalışılması bu çabalardan tişiminde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bun- bazıları. dan sonra ABD’de 2000 yılına kadar 600 kadar bilim müzesi açıldı. Bu furya ABD ile sınırlı kalmayıp tüm Bilim iletişimi araçları çok çeşitli olsa da, iyi bir bi- Batı dünyasını sardı. İnsanların ilgisi de çok yüksekti. lim iletişimi için belirlenmiş kesin bir yöntem yok. Daha önce yanına yaklaşamadıkları bilimi, bu mer- Sağlıklı bir bilim iletişimi için yöntemlerin duruma kezlerde bizzat uygulayarak öğrenebiliyorlardı. Bilim göre değerlendirilmesi gerekiyor. Ayrıca, halkın ül- merkezleri zaman içinde uygulamalı bilim yaklaşımı- kenin bilim ve teknoloji politikalarıyla ilgili kararlara nı benimsedi ve halkın bilimle etkileşimini sağlaya- demokratik katılımını sağlamak, gerek genel gerek- cak birçok unsur içerir hale geldi. Etkileşimli sergiler, se yerel sorunların tespitinde ve çözümünde de hal- bilimsel içerikli ve eğlenceli filmler ve tiyatro göste- ka başvurmak gerekiyor. rileri, sunumlar, laboratuvarlar, konferanslar, oyunlar gibi etkinliklerle bilime ilgi duyan duymayan herke- Ülkemizde bu alandaki en büyük eksikliklerden sin eğlenirken öğrenebileceği yerler haline dönüştü. biri, bilim iletişimi üzerine yeterince araştırma yapıl- maması gibi görünüyor. Toplumumuzun sosyolojik Bilim merkezlerinin başarısını ölçmek kolay de- yapısı da göz önünde bulundurularak yapılacak aka- ğil. Birçok bilim iletişimi uzmanı, insanların çoğun- demik çalışmalar “bilim kültürüne sahip bir toplum lukla bilim merkezlerinden bir şeyler öğrenmiş ola- oluşturma” konusunda ülkemizde yapılacak çalışma- rak çıkmadığını, bu nedenle bilim merkezlerinin baş- lara ışık tutacaktır. lı başına birer bilim eğitimi aracı olmadığını vurgu- lar. Zaten bir bilim merkezinin gerçek işlevi, insan- DKauyrnsuank,laÇr., “Dünyada Bilim İletişiminin Gelişimi Lewenstein, B., “Models of Public Communication of ları bilimsel ve teknolojik gerçeklere hayran bıraka- ve Farklı Yaklaşımlar: Toplum için Bilimden Toplumda Science and Technology”, Science Communication, rak onları bilimi ve teknolojiyi öğrenebilecekleri di- BCCGiuorleimlmtgumoerre”u,yaKn, nJiu.c,draMgtCuioirlenOledSnri,btluSiinl.di,etiSyeI,csniP,teSelneracnnyeuaıi1tmni,oP2nP0uau0blb9lJilo.cisu:hCrninoamgl,om2f0u0n8i.cation, Cilt 25, Sayı 3, 2004. ğer kaynaklara yani kitaplara, bilimsel dergilere hat- Schafer, M. S., “From Public Understanding to ta bilimsel eğitim almak üzere üniversitelere yönlen- Public Engagement: An Empirical Assessment of dirmektir. CCihltan30g,eSsainyıS4c,ise.n4c7e5C-5o0v5e,r2a0g0e”9, .Science Communication, 29

Zeynep Ünalan Dr, Bilimsel Programlar Uzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Bilim Merkezleri Bilimin eğlenceli, heyecan verici ve unutulmaz bir tecrübe olduğunu söyleyen kaç çocuğa ve gence rastladınız? Fen bilimlerini okul kitaplarından öğrenen ve öğrendiklerinin günlük hayattaki uygulamalarını görmekte zorlanan öğrencilerden bilimi yukarıdaki gibi tarif etmelerini tabii ki bekleyemeyiz. Sadece öğrencilerin değil toplumun genelinde fen bilimlerine ve teknolojiye karşı yaygın olan mesafeli ve ürkek yaklaşımı, olumsuz tutumları ve düşünceleri değiştirmek için gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler çeşitli girişimlerde bulunuyor. Özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısında hızlanan bu girişimlerden biri de bilim merkezlerinin kurulması ve ülke çapında yaygınlaştırılması. İspanya Valencia’daki The City of Arts and Sciences (Bilim ve Sanat Şehri) 30

Bilim ve Teknik Ağustos 2011 31

Bilim Merkezleri Bilim müzelerinden bilim merkezlerine Fen ve teknolojinin hayatımızın her alanına gittikçe daha çok nüfuz ettiği 21. yüzyıl, klasik okulların başkalaşım geçirerek mul- timedyayı daha etkili kullanan, uygulamaya yönelik etkinlikler- le ve laboratuvarlarla zenginleştirilmiş eğitim merkezleri olması- nı da zorunlu hale getirdi. Bu değişimden diğer birçok kurumun yanı sıra dünyanın her yerinde sayısız örneği olan bilim ve tekno- loji müzeleri de nasibini aldı. Bir bilim ve teknoloji müzesinde bi- limsel aletler ve endüstriyel objeler cam vitrinler ardında, dev sa- lonlarda sergilenemez, yani klasik müze kalıbına sığamazdı. Na- sıl kitaplardaki bilgilerin öğrenciye daha etkileşimli bir şekilde su- nulması gerekiyorsa, bu müzelerdeki araç, gereç ve objelerin de vitrinlerin arkasından vitrinlerin önüne geçmesi, ziyaretçiler için görsel, işitsel ve etkileşimli etkinliklere dönüşmesi gerekiyordu. Bilim merkezleri bilim ve teknolojiye karşı merakı tetikleyen, keşfetmeye, öğrenmeye davet eden, okul dışı bir ortamda halk- la bilimi buluşturarak toplumda bilim ve teknoloji kültürünün oluşmasına ve gelişmesine olanak sağlayan mekânlar olarak ta- nımlanıyor. Bilim müzeleri yavaş yavaş ziyaretçilerin düzeneklere dokunabile- ceği, hatta aktif şekilde kullanabileceği deneysel ve uygulamalı et- kinliklerin yer aldığı bilim merkezleri haline geldi. Paris’teki Le Palais de la découverte Bilim Merkezi’nde astronomi ile ilgili sergilerin yer aldığı bölümün girişi (üstte), çok uzaktaki bir galaksiden bize gelen ışığın bir sürü gökadanın yanından geçerken kütleçekim etkisiyle bükülerek bize ulaştığını betimleyen model (altta). Çok ince bir tel ile temsil edilen ışığın izlediği yol resimde belli değil. Le Palais de la découverte, solda Ay yüzeyinden Dünya’nın nasıl göründüğünü temsil eden bir model, sağda gezegenler ve özelliklerini özetleyen posterler. (Altta) 32

>>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 İncele, araştır, keşfet Her yaş ve eğitim düzeyinden insanın ziyaret Bilim merkezlerinin en karakteristik özelliği zi- edebileceği bir bilim merkezinde çeşitli bitkilerin yaretçileri denemeye ve keşfetmeye teşvik etmesi. yer aldığı ekobahçede geziyor, ellerinize astronot Bu merkezlerde bilimsel olgular ziyaretçiye öy- eldivenleri takarak astronotların uzayda cisimleri le bir biçimde sunuluyor ki hiç meraklısı olmasa- nasıl kavradığını deniyor, bir roket nız da sergiye gidip bir denemek ve keşfetmek is- yapabilmek için değişik şe- killerdeki gövde, kuyruk, teği uyanıyor içinizde. Karşınızda küçük bir oda başlık parçalarını ta- büyüklüğünde, şişme bir hücre modeli varsa kıp çıkarıyor ve han- ve hücrede hangi organeller var, hücrenin gisinin daha yükse- içinde neler oluyor, gibi örgün eğitimde ğe fırladığını gör- ele alınan şeylerin üç boyutlu modeli- mek için yaptığınız ni görmek için tek yapmanız gereken roketi bir platfor- o şişme balonun içine girmekse neden ma yerleştirip düğ- denemeyesiniz! İster 7 yaşında olun, meye basıyorsunuz. ister 77. Bilim merkezi 7’den 77‘ye her- Farklı büyüklük ve kese açık desek bile eksik söylemiş olu- şekillerde kesilmiş tah- ruz. Zira dünyadaki birçok bilim merke- ta parçalarını birleştirerek zi bünyesinde okul öncesi çocuklara yönelik sağlam köprüler inşa etmeye çalışıyor, dev bir kaldıraçla koca bir arabayı kaldı- sergiler ve aktiviteler de yer alıyor. rıyorsunuz. Bunları yaparken farkında olmasanız Bilim merkezlerinde ziyaretçiler genetik bilim, da biyoçeşitliliği görüyor, hareket yasalarını öğre- beynimiz, iklim değişikliği, kök hücre, adli tıp, al- niyor, bir mühendis gibi çalışıyorsunuz. Kısacası ternatif enerji, temiz enerji teknolojileri gibi, merak bir bilim merkezini gezerken zaman zaman gülü- etseler de hakkında çok da bilgi sahibi olmadıkları yor, şaşırıyor, ama çoğu zaman eğleniyor ve farkın- konuları etkileşimli olarak öğrenebiliyor. Soyut bir da olmadan öğreniyorsunuz. bilim dalı olarak algıladığımız matematik, kriptolo- ji, olasılık gibi algısı zor konular bile disiplinlerarası bir yaklaşımla anlaşılır bir biçimde sunuluyor. Türkiye’de Bilim Merkezleri ASTC veritabanında yer almasalar da ülkemizde de bir- zi kurma çalışmaları devam eden illerimiz arasında Es- Gaziantep Bilim Merkezi binasının çoğu belediyelerin, bazısı üniversitelerin samimi girişim- kişehir, Kocaeli, Bursa ve Konya yer alıyor. 2008 yılında gece dışarıdan görünüşü. (Solda) leriyle kurulmuş çeşitli bilim merkezleri var: Feza Gürsey TÜBİTAK’ın 4003 Bilim Merkezi Kurulması Çağrısına baş- Bilim Merkezi, İTÜ Bilim Merkezi, Gaziantep Bilim Mer- vuran altı büyükşehir belediyesi içinden seçilen Konya kezi, ODTÜ Bilim ve Teknoloji Müzesi, Ödemiş Deneme Büyükşehir Belediyesi’nin yürütücülüğünü yaptığı proje, ve Bilim Merkezi, Şişli Belediyesi Bilim Mer- birçok aşamayı tamamladı. 2010 yılının Ha- kezi. İstanbul İslam ziran ayında mimari projesi tamamlanan, Bilim ve Teknoloji Ta- inşaat çalışmaları Aralık 2010’da başlayan rihi Müzesi, MTA Do- Konya Bilim Merkezi’nin 2013’ün sonunda ğa Tarihi Müzesi ve ziyaretçileriyle buluşması bekleniyor. Bu Enerji Parkı. 4-12 yaş projenin ülkemizde dünya standartlarında grubu çocuklara yö- bilim merkezlerinin kurulması için bir mo- nelik Bahçeşehir Koleji Çocuk Bilim Müzesi de bir bi- del oluşturması ve önümüzdeki dönemler lim merkezine ait öğeler içeren bilim müzelerinden. İn- açılacak Bilim Merkezi Kurulması çağrısına başvuracakla- şaat ve sergi tedarik süreci aşamasındaki bilim merke- ra örnek teşkil etmesi hedefleniyor. 33

Bilim Merkezleri Gitar telleri çok hızlı titreştiği için titreşimi göremiyoruz. Technopolis Flaman Bilim Merkezi’ndeki bu düzenek, frekansı yüksek titreşim hareketini görünür kılıyor. Gitar tellerinin arkasına siyah ve beyaz şeritlerden oluşmuş bir bobin yerleştirilmiş. Bobini döndürdüğünüzde siyah teller siyah arka plana denk geldiği zaman görünmüyor, beyaz arka plan üzerinde ise görünür hale geliyor. Kısaca beyniniz telleri bir görüyor bir göremiyor. Beyniniz tarafından kesikli fotoğrafları çekilen titreşimin oluşturduğu dalga deseni görünür hale geliyor. Düzeneğin altındaki pedallara basarak ses perdesini dolayısıyla titreşim desenini değiştirebiliyorsunuz. Birçok bilim merkezinde görebileceğiniz sıcaklığa duyarlı termal kamera. Görüntüdeki parlak kısımlar sıcaklığın yüksek olduğu bölgeler. Technopolis Flaman Bilim Merkezi’nde ortada bir ışık kaynağı, etrafında prizmalar ve değişik şekilde lenslerin yer aldığı masa üstü sergisi Sergiler: Bilim ile sanatın buluşma noktası ya, diğerinde ses ve işitme konusuna geniş bir sergi alanı ayrı- labiliyor. Robotlara ayrılan alanda, ziyaretçiler Mars yüzeyinin Bilimin hayatın içinde olduğu fikrini kazandırma konusun- modellendiği engebeli bir platform üzerine yerleştirilen yüzey da hayli başarılı ortamlar olan bilim merkezlerinin hepsinde aracını ya da son dönemdeki keşiflere ve kuramlara dayanarak farklı konular üzerine hazırlanmış sergiler ön plana çıkıyor. modellenen robotik dinozor iskeletini uzaktan kumanda etme Bir bilim merkezinde robotlara, diğerinde hayatın kaynağı su- şansını yakalıyor. Hayatımızın kaynağı suya ayrılmış sergi ala- nının bir köşesinde suyun tasarruflu kullanımı üzerine hazır- lanmış bir video oyunu, diğer bir köşesinde su ve canlılık ara- sındaki ilişkiyi ve suyun kimyasını işleyen, bir başka yerinde suyun barajlardan evlerimizdeki musluklara gelene kadarki se- rüvenini anlatan bir sergi, onun hemen yanında su basıncını gösteren bir düzenek bulmak mümkün. Ses ve işitme konusu- na ayrılan alanda konu beklendiği gibi sadece fizik ve biyoloji 34

>>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Paris’teki La Cité des sciences & de l’industrie (Bilim ve Endüstri Şehri). 3-7 ve 5-12 yaşlara uygun sergi ve etkinliklerin yer aldığı bölümün girişi. La Cité des sciences & de l’industrie, cam vitrinlerin ardında her biri farklı Watt’la çalışan elektrikli ev aletleri var. Her bir aletin önünde dinamo gibi çalışan, hareket enrjisini elektrik enerjisine dönüştüren bir bobin var. Ziyaretçi bobinin kolunu çevirerek ev aletlerini çalıştırmayı deniyor. Tabii daha çok elektrik harcayan aletleri çalıştırması için bobini daha çok döndürmesi ve daha çok enerji harcaması gerekiyor. boyutuyla sunulmuyor. Sesinizi dijital olarak kay- Her bir serginin tasarımcısından mimarına, mü- dettikten sonra frekansını değiştirerek kendi sesi- hendisinden teknisyenine birçok kişinin ortak çalış- nizle oynayabiliyor, işitme frekansımızın çok üs- masının ürünü olduğunu tahmin etmek zor değil. Es- tünde ya da altında oldukları için doğada fark et- tetik çekiciliğe sahip sergiler her zaman ilgi odağı ol- mediğimiz sesleri duyabildiğiniz bir koridorda ge- duğundan başarılı bilim merkezlerini bilim ile sana- zinti yapabiliyorsunuz. Ama hepsi bunla sınırlı de- tın buluştuğu mekânlar olarak tarif edebiliriz. ğil: Değişik insan topluluklarının kullandığı dille- ri, farklı milletlerden bebeklerin kaydedilmiş ses- Mechelen-Brüksel’de bulunan lerinde henüz 10 aylıkken oluşmaya başlayan fark- Technopolis The Flemish Science lılaşmayı dinleme fırsatı buluyorsunuz. Kısaca ses Center’daki (Teknopolis Flaman Bilim ve işitme teması fizikten biyolojiye, sosyolojiden Merkezi)“sahil”adlı sergi. dil bilimine çok geniş bir perspektifte, görsel sanat- Bu sergide ziyaretçiler suyla değişik larla zenginleştirilmiş şekilde karşınıza çıkıyor. deneyler yapıyor. Çarkları, engelleri ve pompaları kullanarak baraj inşa ediyor, periskop yapıyor, gemilerin neden yüzdüğünü ve denizaltıların neden battığını gözlemleyebiliyor. 35

Bilim Merkezleri Ontario Bilim Merkezi Çocukların kask ve önlüklerini giyip sert süngerden yapılmış tuğlalar ve vinç kullanarak bina iskeletine tuğla döşediği“Sen de inşa edebilirsin“ adındaki etkinlik alanı La Cité des sciences & de l’industrie Ontario Bilim Merkezi’ndeki bu düzenek ne tür bir yel değirmeni daha verimli çalışır ve daha çok elektrik üretir sorusunu etkileşimli bir şekilde cevaplandırmaya çalışıyor. Kırmızı beyaz çizgili, hava üfleyen boruyu aşağısındaki dümeni kullanarak karşısında dizilmiş değişik rüzgâr değirmenlerine yönlendirebiliyorsunuz. Hangi rüzgâr değirmeni daha çok dönüyor ve birim zamanda daha fazla enerji üretiyorsa , değirmenini altındaki kırmızı ışıklardan o kadar çoğu yanıyor. Lizbon’daki Pavilhão do Conhecimento (Bilgi Fuarı) Bilim Merkezi’nden 36

>>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Technopolis Flaman Bilim Merkezi’ndeki Plantastik (plastik bitkiler) adlı geçici sergiden görüntüler Lalelerin sapında her biri dönebilen ve yüzeylerinde değişik hayvan resimleri bulunan, üst üste dizilmiş üçgen prizmalar var. Prizmaları aşağıdan yukarıya, hayvan resimlerini seçerek sıraladığınızda besin zinciri doğru oluyor ve tepedeki lale yanıyor (üstte). Etle beslenen bitkinin plastikten yapılmış bir modeli. Kolunuzu bitkinin kapan şeklindeki çiçeğinin içine koydunuzda mekanizma çalışıyor ve çiçek kapanıyor (yanda). Sürdürülebilirlik esas çici sergilerin yanı sıra belli aralıklarla ye- duğu gibi 10.000 m2’den daha büyük mer- nilenen ve çeşitlenen canlı bilim gösteri- kezler de var. Tabii görülecekler listesin- Başarılı bilim merkezlerinin diğer leriyle de ilgi topluyor. Turistik amaçlarla de büyük bir bilim merkezi yer alıyorsa, bir özelliği bünyelerinde üretim ve tasa- kurulmuş olmasalar da, hayli büyük olan sergileri ve gösterileri internette sörf ya- rım birimlerinin olması. Bilim merkezle- ve kendini yenileyen bilim merkezleri bu- par gibi gezmemek için, bilim merkezi zi- ri bu sayede yeni sergiler tasarlayıp ürete- lundukları şehirlerin turistik mekânları yaretine en az bir gün ayırmak gerekiyor. biliyor, kuruluşlarından beri sergiledikle- arasında anılıyor. Dünyada sergi alanları ri sabit sergilerin yanı sıra 3 ila 6 aylık dö- 1000 m2 olan küçük bilim merkezleri ol- Dileğimiz Türkiye’de var olan, kurul- nemlerde yenilenen geçici sergiler ekle- makta olan ve kurulacak tüm bilim mer- yerek canlılıklarını devam ettiriyor, son- kezlerimizin bünyelerine tasarım ve üre- rasında da bu sergilerini dünyadaki diğer tim birimleri de ekleyerek kendilerini sü- bilim merkezlerine kiralayarak ek gelir el- rekli yenilemeleri ve toplum için bir çe- de ediyorlar. Bilim merkezleri sabit ve ge- kim merkezi olma özelliklerini devam et- tirmeleri. 37

Bilim Merkezleri Le Palais de la découverte Bilim Merkezi’nde“Extreme Life” adındaki, uç yaşam koşullarını konu alan geçici sergide yer alan yüksek dağ ekosistemine uyum sağlamış tibet sığırı (yak) Le Palais de la découverte Bilim Merkezi, çöl ekosistemi” Le Palais de la découverte Bilim Merkezi , DNA’nın ikli sarmal yapısının maketi Ontario Bilim Merkezi, ziyaretçilerin uzay uçuşu kontrol merkezinde nasıl bir deneyim yaşandığını görebildiği, mekiklerin ve uyduların kalkışları hakkında bilgi edindikleri eğitim birimi Planetaryumlar Harp Okulu’nda sabit planetaryumlar var. Ancak bünyesinde planetaryum bulun- Dünya’daki büyük bilim merkezleri- duran tek bilim merkezi Gaziantep Bilim nin bir çoğunda planetaryum (gezegene- Merkezi. 2013’te tamamlanması planlanan vi) bulunuyor. Planetaryumu, oturdukla- Konya Bilim Merkezi’nde gözlemevi ve rı koltuklardan kubbe biçimindeki ekrana planetaryum, çalışmaları devam eden Es- yansıtılan gök cisimlerini izleyen ziyaretçi- kişehir Bilim Merkezi’nde de planetaryum lere, uzmanların açıklamalarıyla eşlik etti- bulunması hedefleniyor. Daha çok astro- ği bir astronomi tiyatrosu olarak tarif ede- nomi ile ilgili gösteriler için kullanılan pla- biliriz. Bu tiyatro salonunda yıldız projek- netaryum ekranı 3 boyutlu filmleri ve ani- siyonunun kumandası elinde olan uzman masyonları izlemek için de çok uygun bir ekrana yansıyan senaryoyu bir orkestra şe- ekran. Bazı bilim merkezlerinde ise ziya- fi gibi yönlendirebiliyor. Gerekirse kubbe- retçiler IMAX veya OMNIMAX film sis- de yansıyan gök cisimlerinin hareketlerini temi bulunan sinema salonlarında kuark- hızlandırıp yavaşlatabiliyor. İzleyiciler ek- lardan kuasarlara, eski çağlardan geleceğin randa bulundukları şehirden görülen gök- dünyasına değişik bilimsel konular üzeri- yüzünün simülasyonunu ya da yıllar ön- ne hazırlanmış 3 boyutlu belgeselleri sey- ceki herhangi bir gök olayını seyredebili- retme fırsatını yakalıyor. yor. Ülkemizde ODTÜ ‘de gezici, 19 Mayıs ve Çağ üniversitelerinde ve İstanbul Deniz 38

>>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Korkut Demirbaş New Jersey, ABD’deki Liberty Bilim Merkezi, enfeksiyon konusunun işlendiği sergi alanındaki ışıklı panolar 39

Bilim Merkezleri CERN’deki (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) The Globe of Science and Innovation (Bilim ve Yenilik Küresi) içindede bulunan ve atomaltı parçacıkların evrenin başlangıcından bu yana geçirdiği serüveni anlatan etkileşimli sergi Bilim merkezleri ve Toplumda bilim kültürünün gelişmesine katkı sundukları diğer imkânlar sağlayan bilim merkezleri bilim iletişimi konusun- da hayli başarılı. Bilim merkezlerinde doğa bilim- Dünyadaki bazı bilim merkezlerinde kütüpha- lerinde kullanılan yeni teknolojilerin beraberinde ne de oluyor. Üniversite kütüphaneleri kadar zen- getirdiği sosyal ve etik sorunların işlendiği sergi- gin kütüphanesi olan bilim merkezleri bir yana, bi- ler görmek de mümkün. Örneğin klonlama, kök lim müzesi geçmişine sahip merkezlerde de üni- hücre gibi biyoetik yönleri olan konuların işlendiği versite çevrelerine ve araştırmacılara açık arşivler sergiler, toplumdaki sosyal ve kültürel farklılıkları de var. Yine bazı bilim merkezlerinde, bu merkez- anlatan sergiler bir bilim merkezinde olması bekle- lere sponsorluk yapan şirketlerin yenilikçi ürünle- nenlerden. Bazı bilim merkezleri ziyaretçilere, ko- rinin sergilendiğini görebiliyoruz. Bu sayede şir- nu hakkındaki düşüncelerini sergi alanında bulu- ketler ürünlerini tanıtma fırsatı bulurken teknolo- nan multimedya araçlarını kullanarak bilim mer- jiye meraklı ziyaretçiler de geleceğin teknolojisiy- kezinin arşivine aktarma fırsatı da sunuyor. le tanışıyor. Dünyada Bilim Merkezleri Toplumda bilim kültürünün gelişmesine katkı 2000 yılında dünyada 1200 bilim merkezi varken, sağlayan bilim merkezleri bilim iletişimi konusun- 2008 yılında bu sayı 2400’e yükselmiş. da hayli başarılı. Bilim merkezlerinde doğa bilim- 2009 yılı itibariyle ise bu sayı 2402. ASTC (Asso- lerinde kullanılan yeni teknolojilerin beraberinde ciation of Science and Technology Centers - Bi- getirdiği sosyal ve etik sorunların işlendiği sergi- lim ve Teknoloji Merkezleri Biriliği) verilerine gö- ler görmek de mümkün. Örneğin klonlama, kök re 1225’i Asya’da bulunan bu bilim merkezlerinin hücre gibi biyoetik yönleri olan konuların işlendiği 750’si Çin’de, 475’i ise Japonya’da. Avustralya’da sergiler, toplumdaki sosyal ve kültürel farklılıkları 144, Orta Doğu’da 27, ABD’de 350, Kanada’da ise anlatan sergiler bir bilim merkezinde olması bekle- 30 bilim merkezi var. Güney Amerika’da ve Güney nenlerden. Bazı bilim merkezleri ziyaretçilere, ko- Afrika’da ise şaşırtıcı bir şekilde sırasıyla 234 ve 22 nu hakkındaki düşüncelerini sergi alanında bulu- bilim merkezi bulunuyor. nan multimedya araçlarını kullanarak bilim mer- kezinin arşivine aktarma fırsatı da sunuyor. 40

<<< Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Bunların ötesinde bilim merkezlerinde, New York’taki okul müfredatıyla ilişkilendirilerek çok çe- Hayden Planetaryumu şitli konularda eleştirel düşünmeyi geliştir- meye yönelik atölye çalışmaları, takım çalış- Almanya Bremen’deki ması, karar verme ve problem çözme bece- Universum Bilim Merkezi rilerini geliştiren eğitim programları, yatılı programlar ve kamplar gibi pek çok etkinlik düzenleniyor. Bu etkinliklerin bir kısmı ço- cuk tiyatrolarıyla ve benzer sanat kurumla- rıyla birlikte yürütülüyor. Öğretmenlere, ev- de eğitim gören çocuklara, bilimle ilgili ka- riyer hedefleyen öğrencilere yönelik etkile- şimli ve eğlenceli özel programlar düzenle- mek bilim merkezlerinin sunduğu hizmetler arasında yer alıyor. Dünyadaki bilim merkezlerinde kalaba- lık okul ve ziyaretçi gruplarının giriş sırasını bekleyebileceği yüksek tavanlı giriş salonla- rı, deney setlerinin, bilimsel CD’lerin, kitap ve oyuncakların, ziyaret edilen bilim merke- zine özgü hatıra eşyalarının satıldığı hediye- lik eşya satan dükkânlar, kafeler ve dinlenme köşeleri de bulunuyor. Bilim merkezlerinden bilim şehirlerine Yapılarında sabit ve geçici sergiler, teknolo- TKÜayBnİaTkAlaKr, Bilim ve Toplum Daire Başkanlığı, http://www.cite-sciences.fr/fr/cite-des-sciences/ jik ürünlerin tanıtımı, canlı gösteriler, kütüphane, Bilim Merkezleri Arşivi http://www.science.edu.sg/Pages/SCBHome.aspx atölye çalışmaları, eğitim programları, planetar- TŞveeÜnTBeÜrİTBEAİrTtKeAmUK,z’tMma .Ba,niDlilmıüknTMyeae’zdria,k,2eT0züi1Çr1kaiylıeş’mdeaBlailriım, Merkezleri http://www.ontariosciencecentre.ca/ yum ya da bunların birkaçı bir arada bulunan ve http://www.lsc.org/ bu yapıyı yıllar boyu işleterek kalifiye işgücü ve bil- http://www.technopolis.be/eng/index.php gi birikimi kazanan bilim merkezleri, bu deneyim- lerini çok daha geniş bir alana taşıyor. Normal bir bilim merkezinden çok daha geniş bir yüzölçümü- ne ve sergi alanına sahip böyle merkezlere bilim ve endüstri şehri adı veriliyor. Haliyle böyle bir şehir- de yukarıda belirttiğimiz temel alanların yanı sıra geniş çim alanlar, dinlenme yerleri, akvaryum, bo- tanik parkı hatta doğa tarihi müzesi de oluyor. Solda gözlemevi, sağda planetaryumu ve ortada büyük kapalı sergi alanıyla Konya Bilim Merkezi’nin temsili resmi 41

Bülent Gözcelioğlu Doğa Tarihi Müzeleri ve“Paris” Örneği Doğatarihimüzeleribitki,hayvan,fosil,kayaçgibiörneklerinsergilendiği,buörneklerüzerinde bilimsel araştırmaların yapıldığı, bilimsel koleksiyonların, canlılarla ilgili veri bankalarının, gen bankalarının olduğu, akademisyenler, araştırmacılar, amatör doğa bilimciler gibi geniş bir kesimin yararlandığı, halka yönelik sergilerin de bulunduğu yerlerdir. Doğa ve çevrenin korunması konusunda hem eğitim veren hem de farkındalık yaratan doğa tarihi müzeleri bulundukları ülkenin bitki ve hayvan varlığının, jeolojik yapısının tanıtılmasında da önemli rol oynar. 42

Doğa tarihi müzelerinin bir zelerdeki örneklerle karşılaştırarak bölümü herkesin ziyaret yeni bir türe ait olup olmadıkları- edebileceği açık sergiler- nı, hangi gruba girdiklerini öğrenip den oluşur. Bu sergilerde doldurul- bir sonuca ulaşabilir. Bunun yanı sı- muş veya kurutulmuş bitki ve hay- ra, bir canlının türü bilim dünyasına van örnekleri, bitki ve hayvan fosille- tanıtıldığında o türün tanımlanma- ri, kayaçlar sergilenebilir. Ayrıca ta- sını sağlayan ilk örnekler (yani tip rih öncesi yaşamış canlıların özel- örnekleri) doğa tarihi müzelerin- likle dinozorların fosil replikaları da de saklanır. Türle ilgili daha sonra- (aslının aynı maketleri) doğa müze- ki tüm çalışmalar tip örnekleri üze- lerinde sergilenir. rinden yapılır. Bu bakımından do- ğa tarihi müzelerinin önemi büyük- Doğa tarihi müzeleri sergiler dı- tür. Bugün ülkemize ait bitki ve hay- şında bilimsel örneklerin (bitki, van örneklerinin birçoğunun tip ör- hayvan, kayaç vb.) korunarak bo- nekleri Londra, Berlin, Kew, Cenev- zulmadan saklandığı yerlerdir. Bit- re müzelerinde bulunuyor. Bu ör- ki bilimciler, hayvan bilimciler ve je- neklerin bir kısmı 18. ve 19 yüzyılda ologlar doğadan topladıkları örnek- ülkemizde araştırma yapan yabancı leri bilimsel sınıflandırma kuralla- araştırmacılarca bu müzelere götü- rına göre ayırıp müze için uygun rülmüş, bir kısmı da yasadışı yollar- saklama koşullarında incelenebile- la (yani kaçırılarak) götürülmüş. Bu cek ve sergilenebilecek duruma ge- durum hâlâ da devam ediyor. Geç- tirir. Bitkilerin ve hayvanların sınıf- tiğimiz Haziran ayında 5000 kadar landırılması konusunda çalışan bi- böcek ve 60 kadar endemik ters la- lim insanları müzelerdeki örnekle- le soğanının Kapıkule sınır kapısın- ri inceleyerek karşılaştırmalı morfo- da yakalanması işin ne kadar önem- loji araştırmaları yapabilir. Örneğin li olduğunun göstergesi. araziden elde ettikleri örnekleri mü- >>> 43

Doğa Tarihi Müzeleri ve “Paris” Örneği lan bitkilerin yetiştirilmesi, tıbbi özelliklerinin ince- lenmesi ve tanıtılması amaçlanmış. İlk olarak bota- Doğa tarihi müzeleri bilimsel araştırmalar yapı- nik ve kimya, sonra da anatomi, zooloji, fizyoloji bö- lan yerler olmalarının yanı sıra eğitim ve öğretimin lümleri kurulmuş. Bu bölümlerde hem bitki ve hay- bir devamı olarak da düşünülebilir. Temel eğitim van türlerinin üretimi ile ilgili araştırmalar, hem de alan öğrenciler, doğa meraklıları müzelerdeki kalıcı halka yönelik tanıtımlar yapılmış. 1793’te doğa tari- ve geçici sergileri gezerek, interaktif çalışmalara ka- hi müzesine dönüştürülünce, araştırma ve tanıtım tılarak doğa bilimleri hakkında sahip oldukları ku- bütün doğa bilimlerini kapsayacak şekilde genişle- ramsal bilgileri uygulama yoluyla geliştirebilir. Mü- tilmiş. Müzede doğanın geçmişini inceleyen jeoloji, zeler sadece bulundukları ülkeden değil tüm dünya- mineraloji, paleontoloji ve prehistorya bölümleriyle, dan örnekler içerdiğinden çok geniş bir canlı grubu güncel bitki ve hayvanlar âlemini her yönüyle incele- ve kayaçlar hakkında bilgi edinmek mümkün olur. yen botanik ve zooloji araştırma laboratuvarları ku- rulmuş. Bugün Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde Doğa tarihi müzelerindeki bilimsel koleksiyonlar, 7 araştırma bölümü, 3 başka müze, bahçeler bölü- farklı ülkelerden gelen botanik ve zooloji araştırma- münde de 20 kadar araştırma laboratuvarı var. larınca incelenir. Ülkemizdeki araştırmacılar da her yıl Londra’daki, Paris’teki, Berlin’deki doğa tarihi mü- BTD: Doğa tarihi müzelerinin önemi nedir? zelerine giderek araştırma yapmaktadır. Hem ülke- Prof. Dr. Şevket Şen: Her yaş ve sosyal sınıftan mizdeki türlerin hem de bize komşu ülkelerin ör- kişilerin doğanın tarihi ve işleyişi hakkında bilgi sa- neklerinin bu müzelerde bir arada bulunması araş- hibi olmasını sağlamak, doğanın sağladığı olanakla- tırmacıların işini kolaylaştırmaktadır. rı en iyi şekilde kullanmasını ve gerekirse koruması- nı öğretmek doğa tarihi müzelerinin görevidir. Bunu Bugün ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, Avustur- yanında insanların doğaya ilgisini çekmek ve bu ilgiyi ya, İsveç, Japonya, Rusya, Hindistan, Çin, Tanzanya, bir kültürel eğlence haline getirebilmektir. Bu amaca Katar, Güney Afrika, Pakistan gibi ülkelerde bir ya ulaşmak için önce iyi bir araştırma ekibinin ve araş- da birden fazla doğa tarihi müzesi var. Biz de Fran- tırma laboratuvarlarının kurulması gerekir. Bilimsel sa’daki Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’ni ziyaret et- araştırmalara paralel olarak, Paris Ulusal Doğa Tari- tik. Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nin bir özelli- hi Müzesi 300 yılı aşkın bir süredir çeşitli örneklerden ği de ülkemizden bir araştırmacının, Prof. Dr. Şev- oluşan zengin koleksiyonlar oluşturmuştur. Bu kolek- ket Şen’in uzun yıllardır orada çalışıyor olması. Prof. siyonların bir kısmı başlangıçta bilimsel araştırmala- Dr. Şevket Şen’den hem bilgi aldık hem de doğa tari- ra konu olmuş, bir kısmı da çeşitli etkinliklerde kulla- hi üzerine söyleşi yaptık. nılarak sergilenmiş ve doğanın tanıtılması için kulla- nılmıştır. Buradaki amaç geniş kitlelere doğal bilim- Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi lerdeki gözlem ve buluşlardan elde edilen sonuçla- rı ve bilgileri aktarmaktır. Böylece, toplumun doğa- Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nin kuruluşu ya ilgisi çekilebilir, doğayı koruma öğretilebilir, gele- 1600’lü yıllara kadar uzanır. 1635’te XIII. Louis tara- cek nesillere doğayı tahrip etmeden miras bırakmak fından Tıbbi Bitkiler Kraliyet Bahçesi açılmış (Jardin için bugünden önlem alınması gerektiği öğretilebilir Royal de Plantes Médicinales). Burada tıpta kullanı- ve insan yaşamının doğada yol açtığı tahribatları ön- lemeye veya en aza indirmeye çalışılabilinir. 44

>>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 de oldu: Kazan-Ayaş arasındaki arazi, Çankırı-Ço- BTD: Müze hakkında biraz bilgi verebilir mi- rum havzası, Delice-Sungurlu arasındaki arazi ve siniz? Doğu Anadolu’da Kağızman-Tuzluca havzası. Bu yö- relerde paleontoloji araştırmaları yapmak için Türk ŞŞ: Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde 450 ka- ve Fransız akademisyenlerden (paleontolog ve jeo- darı akademik olmak üzere 1900 kişi çalışıyor. 350 log) ekipler oluşturdum. Bu ekiplere Türkiye’den An- kadar yüksek lisans ve doktora örgencisi burada eği- kara Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi ve özellik- tim görüyor. Yıllık bütçesi 75 milyon Euro kadar; bu le MTA’dan birçok meslektaşım katıldı. Finansman bütçenin yaklaşık yarısı müzenin düzenlediği ser- hem Türkiye’den hem de dışarıdan elde edilen öde- giler, etkinlikler ve her türlü yan üründen elde edi- neklerle sağlandı. Elde edilen sonuçlar birçok ortak lir. Kalıcı veya geçici olarak açılan sergiler, hayva- yayına konu oldu ve olmaya da devam ediyor. Bu ça- nat bahçeleri ve botanik bahçeleri her yıl takriben lışmalar sırasında toplanan fosillerin hepsi MTA Do- 2.000.000 kişi tarafından ziyaret edilir. Bu ziyaret- ğa Tarihi Müzesi’nin koleksiyonlarındadır. çiler her sınıftan ve her yaştan insanlardan oluşur. Ama 20 yaşından küçük kişiler ve özellikle okul ça- Türkiye’de yaptığım çalışmaların amacı yalnız- ğında olanlar ziyaretçilerin çoğunluğunu oluşturur. ca fosil toplayıp yayın yapmak değildir. Asıl amaç Onlar ya sınıflarıyla ya da aileleriyle birlikte müze- bu çalışmalara katılan genç arkadaşlara paleontolo- mizin çeşitli bölümlerini dolduran başlıca (%50’den ji sevgisi aşılamak, onların yetişmesine ve uluslara- fazla) kişilerdir. Bu müzede birçok kalıcı sergi bölü- rası bilim dünyasına katılmasına yardım etmek ve mü var: Paleontoloji müzesi, evrim müzesi (biyoçe- MTA Doğa Tarihi Müzesi ve ekibine yeni bir dina- şitlilik), karşılaştırmalı anatomi müzesi, böcek mü- mizm kazandırmaktır. zesi, mineraller ve taşlar müzesi. Ayrıca müzeye ait Paris içinde 2, taşrada 2 hayvanat bahçesi, botanik bahçeleri gibi devamlı olup gezilebilen yerler de var. Bunların dışında Paris içinde ve dışındaki yerleşke- lerde geçici sergiler açılmaktadır. BTD: Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde na- sıl çalışmalar yaptınız? ŞŞ: Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde benim başlıca görevim omurgalılar paleontolojisi dalın- da araştırmalar yapmak, bu konuda lisansüstü özel- likle doktora düzeyinde gençleri yetiştirmek ve ko- leksiyonların korunması ve değerlendirilmesine ka- tılmak. Bu konularla ilgili çok sayıda arazi ve labo- ratuvar araştırmalarına da katılıyorum. Bunun ya- nında Türkiye’deki çalışmalara da 1990 yılından iti- baren katılmaya başladım. İlk çalışma Batı Anado- lu dağ arası dolgularda İTÜ’den jeolog arkadaşlar- la fosil aramak ve bu dolguların yaşını ve dolayısıyla Batı Anadolu’daki grabenlerin (çöken yer) açılış sü- recini saptamak içindi. Daha sonraki yıllarda çalış- malarım özellikle Orta Anadolu’da çeşitli bölgeler- 45

Doğa Tarihi Müzeleri ve “Paris” Örneği Prof. Dr. Şevket Şen 1949 yılında Yalvaç’ta (Isparta) doğdu. 1966’da Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü’nde (MTA) “prospektör/maden arayıcı” olarak çalışmaya başladı. Ankara’da Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Antropoloji Bölümü’nden 1971 yılında mezun oldu. MTA Tabiat Tarihi Müzesi’nin kuruluş çalışmalarına (1968) katıldı ve orada görev yaptı. 1972’de yüksek lisans ve doktora yapmak için Milli Eğitim Bakanlığı bursu ile Paris’e gönderildi. 1976’da Türkiye’nin omurgalı fosilleri üzerine doktora çalışması yaptı. Araştırma konuları Eski Dünya’da Senozoik dönemin (son 65 milyon yıl içinde) memeli hayvanlarının evrimi, çeşitliliği, dağılımıdır. Portekiz’den Çin’e kadar birçok ülkede bilimsel araştırmalar yaptı. 250’den fazla makale ve kitap çalışması vardır. 1979’da Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde asistan olarak çalışmaya başladı. 1981’de CNRS’de (Fransa Bilimsel Araştırma Kurumu) araştırmacı olarak çalışmaya başladı. 1986 yılında Profesör oldu. 1997’den beri de Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nde profesör olarak görev yapıyor. BTD: Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’ndeki örnekler sadece Fransa’ya mı özgü? ŞŞ: Paris Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nin çeşitli bölümlerinde sergilenen ve koleksiyonlarda bulunan örnek sayısının (mineral, taş, fosil, bitki, böcek, ba- lık) 68 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor. Zi- ra bunların bir kısmı sayısal kataloglara alınmışsa da çoğu henüz el yazısı kataloglarda kayıtlı örneklerdir; bu nedenle de müzenin çeşitli koleksiyonlarında bu- lunan örnek sayısını tam olarak hesaplamak şu anda mümkün değildir. Sergilenen ve koleksiyonlarda saklanan (koru- nan) örnekler dünyanın her yerinden. Benim çalış- tığım yer bilimleri bölümünde ve özellikle ilgilendi- ğim paleontoloji kısmında, Güney Amerika’dan Çin’e kadar dünyanın her yerinden toplanmış fosil kolek- siyonları var. Her yıl yüzlerce yerli ve yabancı araş- tırmacılar (akademik araştırma) bu koleksiyonlarda- ki fosilleri kendi buldukları fosillerle karşılaştırmak veya bir canlı grubunun sistematik yapısını, çeşitli- liğini veya herhangi bir özelliğini incelemek için zi- yarete gelirler. Mineral, taş ve fosil koleksiyonlarında 46

>>> Bilim ve Teknik Ağustos 2011 Türkiye’den de örnekler var. Bunlar özellikle 19. yüz- BTD: Müzeye gelen ziyaretçiler neler kazanmış yılda ve 20. yüzyıl başında Osmanlı Devleti sınırla- oluyor? rı içinde çalışmış Fransız araştırmacıların ve mühen- dislerin toplayıp getirdiği örnekler (Viquesnel, Tchi- ŞŞ: Bu müzelerin her biri okulların ve dershane- hatcheff, Boué). Abdullah Bey (1799-1874) tarafın- lerin (anaokulundan üniversiteye kadar) devamı gibi dan 1867 Paris Uluslararası Fuarı esnasında Paris’e düşünülebilir. Güzel sanatlar dallarında her seviyede getirilip sergilenmiş taş ve fosil örnekleri de var. eğitim veren okullar öğrencilerini bu müze ve sergi- lere getirir, çizim ve heykel tasarımı yaptırırlar. Özel- likle okul tatillerinde ve yaz tatilinde bu müzeler do- lar taşar. Çalıştığım paleontoloji bölümünün müze kapısı önünde 100 metreden uzun kuyruk oluştuğu- nu birçok kez gördüm. Peki, bu insanlar ne bulmak, ne öğrenmek için gelir bu müzeye? Doğa hepimi- zin ortak varlığıdır ve içinde yaşadığımız ortamdır. Onunla uyumlu yaşamak için onu tanımak gerek. İş- te bu prensip insanlara Fransa’da en küçük yaşlarda aşılanıyor. İşte bu nedenlerle de burada kimi yaprak, kimi çiçek, kimi de taş ve fosil koleksiyonları oluştu- rur. Bu konuya özellikle çocukların ve gençlerin bü- yük merakı ve ilgisi var. Onlara doğa hakkında bilgi- ler ne kadar erken aktarılırsa, onların da doğaya kar- şı ilgisi o denli geniş ve devamlı olur. Ancak bilinç- li kişiler çevreye dikkat eder ve onu korumaya çalışır. 47

Doğa Tarihi Müzeleri ve “Paris” Örneği İşte bu prensiplerin toplumun her kitlesinden insan- lara aktarılabilmesi ve onların bilinçlendirilebilmesi için de doğa tarihi müzelerinin ve orada çalışanların görevi, önemi ve katkısı büyüktür. 48

<<< Bilim ve Teknik Ağustos 2011 BTD: Türkiye için doğa tarihi müzelerinin öne- kurulması, doğrudan ilgili bakanlığa veya onun ye- mi nedir? rel müdürlüklerine bağlı, yerel üniversitelerle bilim- sel olarak bağlantılı ve belediyeler tarafından destek- ŞŞ: Türkiye için doğa tarihi müzeleri en az arkeo- li kurumlar olması gerekir. loji ve etnoloji müzeleri kadar önemlidir. Aslında bir müzenin diğerinden daha az ya da daha çok önem- Fotoğraflar: Dr. Bülent Gözcelioğlu li olduğunu söylemek yanlıştır. Müzeler, her yaşta in- sanın gidebileceği, merak ettikleri konularda görece- KEkaiymn,aTk., “Neden Ulusal Doğa Tarihi Müzesi”, li bilgi edinebilecekleri, merak etmiyorlarsa bile bi- Bilim ve Teknik, Sayı 343, s. 22-26, 1996. linçlerini açacak, yeni düşünce ve bilgi ufukları ka- zandıracak yerlerdir. Doğa tarihi müzelerinin ama- cı ve görevi de doğanın dünü, bugünü ve yarını hak- kında toplumları bilinçlendirmek, insanlara doğanın işleyiş mekanizmalarını, doğal çeşitliliği tanıtmaktır. Bugün Türkiye’de iki Tabiat Tarihi Müzesi var (MTA ve Ege Üniversitesi). Ancak bunlar henüz istenilen seviye değil. Ülkemizde bu tip müzelerin her ilde 49