Anadolu’nun SualtındakiTarihine Dalış... Gökyüzünün Hürkuşu... TBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Eylül 2012 Yıl 45 Sayı 538 5 TL Bilim ve Teknik Eylül 2012 Yıl 45 Sayı 538 İlk Türk Uçağı Ne Zaman Yapıldı? Kim Yaptı? İlk Türk Uçağı Ne Zaman Yapıldı? Kim Yaptı? Bilim ve Teknoloji Spora Karışırsa Nanodünyada Yaşam İzleri Nanobakteriler ya da Nanoparçacıklar Yanlış Hafıza
Gönül Hürkuş arşiviTBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Yıl 45 Sayı 538 Eylül 2012 “Benim mânevi mirasım ilim ve akıldır” Mustafa Kemal Atatürk Yaz artık bitiyor, fakat pek de kolay geçmedi. Hüzün ve gözyaşı, ne yazık ki uzun süredir bu topraklara hiç yabancı değil. Ama Anadolu’nun toprağından mı suyundan mı bilinmez, hüzün dolu her hikâyenin içinde bir başarı ve kahramanlık hikâyesi de oluyor. Kapağımızda yer alan ilk uçağımızın hikâyesi de aynen öyle bir hikâye. İsmailYavuz, Kurtuluş Savaşı kahramanıVecihi Hürkuş’un öyküsüyle beraber ilkTürk uçağını anlatıyor.Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarında yaşanan bu önemli havacılık olayına, başka bir yazıda günümüzden bir havacılık olayı eşlik ediyor. Eğitim uçağı Hürkuş’un bu topraklarda üretilmesiTürk havacılığında yeni bir döneminin başlamasını sağlayabilecek kadar önemli. Ülkemizde tasarımı bize ait uçaklar üretme kabiliyetimizin olması hem stratejik olarak önemli hem de bir teknolojik gelişmişlik göstergesi. TUSAŞ insansız hava aracı Anka’yla başlayan serüveni, hedef uçaklarTurna ve Şimşek’le sürdürüp Hürkuş’la taçlandırarak, bütün güçlükleri aşabilecek kudrete sahip olduğumuzu bize tekrar hatırlattı. İlk keşfedildiklerinde bilim dünyasında büyük yankı uyandırmışlardı: Nanobakteriler. Nanobakteriler canlıysa belki de ilk kez Dünya dışı bir canlı formu ile karşı karşıyaydık.Yazarımız Abdurrahman Coşkun yazısında bu ilginç oluşumları ve bu konudaki son gelişmeleri özetliyor. Alp Akoğlu arkadaşımız teleskoplar üreterek hayallerini gerçekleştiren bir bilim ve teknoloji meraklısının hikâyesini paylaşıyor bizimle. Yazarımız Bahri Karaçay, olimpiyatlarda yüzme dalında son zamanlarda gelen rekorlarda teknolojinin rolünü sorguluyor. Özlem İkinci bu ay da enfes bir röportaj yazısıyla bizi yurt dışından bir bilim insanı Prof. Dr. Mehmet Sarıkaya’yla ve çalışmalarıyla tanıştırıyor.TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitü’sünden araştırmacıTanferYandayan günlük hayatımızın vazgeçilmez parçası, uzunluk birimi metrenin geçmişte ve günümüzde nasıl belirlendiğinin hikâyesini anlatıyor. II. Dünya Savaşı’nda Enigma şifreleme mekanizmasının kırılmasında büyük rol sahibi olan AlanTuring’i doğumunun yüzüncü yılı anısına AlanTuringYılı ilan edilen 2012’de bizlere Börteçin Ege hatırlatıyor. İlay Çelik arkadaşımız, çok emek verdiği ve fiilen katıldığı bilim kampında yaşananları paylaşıyor. Bülent Gözcelioğlu harika sualtı fotoğrafları eşliğinde sualtı arkeolojisini ve şu an Antalya kıyılarında süren çalışmaları anlatıyor. Bu sene 12. sınıfa başlayacak Oğulcan Açıkgöz ve fen eğitimi dalında yüksek lisans sahibi Aslı Şensoy bize“Asal Sayıların Hikâyesini”ni anlatıyor. Çok iyi hatırladığımızı sandığımız olaylarda bile bazı detayları tamamıyla yanlış hatırladığımızı sonradan hayretle fark ederiz. YazarımızTuna Çakar“Yanlış Hafıza”yazısında hafızamızın nasıl yanıldığını anlatıyor. Bildiğiniz gibi Ekim ayı yeni yayın dönemimizin başlangıcı, gelecek sayıda daha güzel bir Bilim ve Teknik dergisinde buluşmak üzere. Saygılarımızla Murat Yıldırım Sahibi Yazı ve Araştırma Grafik Tasarım - Uygulama Mali Yönetmen TÜBİTAK Adına Başkan Alp Akoğlu Ödül Evren Töngür H. Mustafa Uçar Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) Genel Yayın Yönetmeni İlay Çelik Sayfa Düzeni / Web İdari Hizmetler Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ([email protected]) Sadi Atılgan İmran Tok Duran Akca Dr. Özlem Kılıç Ekici ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) Yayın Yönetmeni Dr. Bülent Gözcelioğlu Yazışma Adresi Abone İlişkileri Fiyatı 5 TL Dr. Murat Yıldırım ([email protected]) Bilim ve Teknik Dergisi (312) 468 53 00 Yurtdışı Fiyatı 5 Euro. ([email protected]) Dr. Özlem Ak İkinci Atatürk Bulvarı Faks: (312) 427 13 36 Dağıtım: DPP Yayın Kurulu ([email protected]) No: 221 Kavaklıdere 06100 [email protected] http://www.dpp.com.tr Dr. Kıvanç Dinçer Dr. Zeynep Ünalan Çankaya - Ankara İnternet Baskı: PROMAT Doç. Dr. Burak Aksoylu ([email protected]) Tel www.biltek.tubitak.gov.tr Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş. Prof. Dr. Salih Çepni Redaksiyon (312) 427 06 25 e-posta http://www.promat.com.tr/ Dr. Şükrü Kaya Sevil Kıvan (312) 468 53 00 [email protected] Tel (212) 622 63 63 Yrd. Doç. Dr. Ahmet Onat ([email protected]) Faks ISSN 977-1300-3380 Baskı Tarihi: 29.08.2012 Doç. Dr. Gökhan Özyiğit (312) 427 66 77 Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu Bilim ve Teknik Dergisi, Milli Eğitim Bakanlığı [Tebliğler Dergisi, 30.11.1970, sayfa 407B, karar no: 10247] tarafından lise ve dengi okullara; Genelkurmay Başkanlığı [7 Şubat 1979, HRK: 4013-22-79 Eğt. Krs. Ş. sayı Nşr.83] tarafından Silahlı Kuvvetler personeline tavsiye edilmiştir.
İçindekiler 24 “İlkTürk uçağı ne zaman yapıldı”. Günümüzde hâlâ birçok kişinin cevabını tam olarak bilmediği bir sorudur bu. Konu hakkında biraz bilgisi olanların cevabı, genelde“1930’da”veya“1950’de”olur, yapıldığı yerin de Kayseri veya Etimesgut olduğu söylenir. Bu sorunun doğru cevabı 1924’tür, yapıldığı yer de Seydiköy Hava Meydanı’dır (Gaziemir-İzmir).Türkiye’de ilkTürk uçağını yapan kişi ise hayatını havacılık bilimine adamışVecihi Hürkuş’tur. 32 Anadolu’nun kara kısımlarındaki zengin arkeolojik kalıntıların bir benzerinin Anadolu kıyılarında, sualtında yattığını biliyor muydunuz? Sualtı arkeologlarına göre Anadolu kıyıları 5000 yıl öncesine kadar giden Antik Çağ deniz ticaretinin en önemli yollarından biriydi. Yılda ortalama beş geminin battığı göz önüne alınırsa, kıyılarımızda 25.000 civarında batık olduğu tahmin ediliyor. Anadolu kıyılarında yatan sadece gemiler değil elbette. Antik limanlar, batık antik kentler de Anadolu’nun sualtı arkeolojisinin bir ayağı. 50 Bilim tarihinde çok az bilimsel çalışma, nonabakterilerle ilgili çalışmalar kadar ilgi çekmiştir. Yapılan yüzlerce tıbbi çalışma bir yana, jeolojiden astronomiye, meteorolojiye ve hatta politikaya bile konu olmuştur nanobakteriler. Virüs büyüklüğünde olduğu iddia edilen nanobakteriler acaba gerçekten bakteri miydi?
Haberler ..................................................................................................................................................... 4 + İlk Teleskobum / Alp Akoğlu................................................................................................................. 10 Ctrl+Alt+Del / Levent Daşkıran........................................................................................................... 12 76 Çevre Kirliliğine Yüksek Teknoloji Ürünü Yeni Nesil Sabunlar Çare Olacak / Özlem Kılıç Ekici ........................................................................................................... 14 Türkiye Doğası Bir Bilim Kampından Notlar / İlay Çelik............................................................................................. 16 Bülent Gözcelioğlu Bilim ve Teknoloji Spora Karışırsa / Bahri Karaçay.......................................................................... 20 84 İlk Türk Uçağı, Ne Zaman Yapıldı? Kim Yaptı? / İsmail Yavuz..................................................... 24 Gökyüzünün Hürkuşu / Murat Yıldırım............................................................................................. 28 Sağlık Anadolu’nun Sualtındaki Tarihine Dalış / Özlem Kılıç Ekici........................................................... 32 Ferda Şenel 1 Metre Neye Eşittir? Günümüzde nasıl elde edilir? / Tanfer Yandayan......................................40 Bilgisayar Bilimlerinin Babası: Alan Turing / Börteçin Ege............................................................. 46 86 Nanodünyada Yaşam İzleri Nanobakteriler ya da Nanoparçacıklar / Abdurrahman Coşkun............................................................................................................................. 50 Gökyüzü Moleküler Biyobenzetim ve Doğayı Taklit Ederek Mükemmel Alp Akoğlu Malzemeler Geliştirmek / Özlem Ak İkinci.......................................................................................... 56 Yanlış Hafıza / Tuna Çakar.................................................................................................................... 60 88 Kozmik Teşekkür / Zeki Eker - Cengiz Işık - Tuncay Özışık............................................................. 64 Asal Sayıların Hikâyesi / Oğulcan Açıkgöz - Aslı Şensoy .................................................................. 68 Bilim Tarihinden Zoolojinin Öncülerinden Câhız / Hüseyin Gazi Topdemir ............................................................ 72 H. Gazi Topdemir 93 Yayın Dünyası İlay Çelik 94 Zekâ Oyunları Emrehan Halıcı
Haberler Curiosity Mars’ta İlk “Cyborg” Doku Ay’da Arsa Satın Börteçin Ege İlay Çelik Almak Yasal Değilmiş NASA’nın bugüne kadar Mars’a gön- Yarı biyolojik yarı elektronik yapıdaki derdiği en gelişmiş araç olan Curiosity canlılarla bilim kurgu dünyasında sık- Börteçin Ege (Merak) 567.000.000 kilometrelik yolcu- ça karşılaşıyoruz. Şimdiye kadar bir bilim luğun ardından planlandığı gibi 6 Ağustos kurgu fantezisi olarak kalan bir “cyborg” sis- Macar Haber Ajansı (MTI) tarafından sabahı saat 7:31’de Mars yüzeyine başarıyla teminin ilki Harvard Üniversitesi’nden araş- kısa bir süre önce bildirildiğine göre indi. İnişten hemen sonra Mars yüzeyinin tırmacılar tarafından doku düzeyinde hayata bir Çek şirketi tarafından satışa çıkarılan ilk fotoğraflarını çekmeye başlayan Curiosity geçirildi. Ay’daki arsalara büyük rağbet var. Ajans bunları daha ilk günden itibaren Dünya’ya tarafından bildirildiğine göre Ay’daki arsa- göndermeye başladı. Yüksek çözünürlük- 26 Ağustos’ta Nature Materials dergisin- lar 373 ile 777 kron (yaklaşık 14-31 Euro) lü bu fotoğraflar sayesinde Mars yüzeyi ilk de yayımlanan, Harvard Üniversitesi’nde arasında değişen fiyatlarla satılıyor ve bu- defa bu kadar net görüntülenmeye başlandı. kimya profesörü Charles M. Lieber ve Har- güne kadar yaklaşık 3000 Çek vatandaşı bu Gelen ilk fotoğrafları değerlendiren NASA vard Tıp Okulu’nda profesör Mark Hyman fırsattan yararlanarak Ay’da toplam 12.000 yetkilileri Mars yüzeyinin şaşırtıcı derecede tarafından yürütülen çalışmada araştırma- kilometrekare arsa satın aldı. Çek vatandaş- Dünyamıza benzediğini açıkladı. cılar, içine daha sonra dokuyu oluşturacak larının Ay’ın yanı sıra Mars’ta ve Venüs’te de hücreler ekilebilen nano ölçekli “iskelet”ler arsa satın aldığının belirtildiği haberde, söz Mars yüzeyinde en az bir Mars yılı (687 oluşturabildikleri bir sistem geliştirdi. Lieber, konusu arsaların satın alınmasının hukuki Dünya günü) sürmesi planlanan bu göre- canlı sistemleri izlemede ve bu sistemlerle et- açıdan geçerli olup olmadığı konusuna ise vi sırasında Curiosity, Mars’a 2004 yılında kileşim kurmada kullandığımız yöntemlerin değinilmiyor. Fakat Köln Üniversitesi’nden gönderilmiş olan Spirit ve Opportunity gibi, sınırlı olduğunu söylüyor. Hücrelerdeki ya Prof. Dr. Stephan Hobe’un 2004 yılında be- NASA’nın ünlü “suyu takip et” ilkesine göre, da dokulardaki etkinliği ölçmek için elekt- lirttiğine göre şu anda geçerli olan Uluslara- Mars’ta var olduğu düşünülen hayata ait rotlar kullanabilsek de bunların hücrelere ya rası Uzay Hukuku’na göre uzayda arsa satın izleri bulmaya çalışacak. Projenin toplam da dokulara zarar verdiğini belirtiyor. Lieber alınmasının hiçbir hukuki temeli yok. Mer- maliyetinin 2.500.000.000 dolara ulaşması kezi Almanya’nın Münster kentinde bulu- bekleniyor. 19 Ağustos’ta Mars yüzeyinde nan Uluslararası Hukuk Enstitüsü’nün (Ins- bulunan yumruk büyüklüğündeki bir kaya- titute for International Law) başkanı René ya ChemCam (Chemistry and Camera) laze- Schneider de bu konuda Stephan Hobe ile rini ateşleyerek ilk kimyasal deneyini gerçek- aynı fikirde. Schneider, 1967 yılında Ulusla- leştiren Curiosity, 20 Ağustos tarihinde ilk rarası Hukuk’un bir parçası olarak düzenle- defa 2 metre uzunluğundaki robotik kolunu nen Uzay Antlaşması’na göre şu anda hiçbir hareket ettirerek bilim insanlarına rahat bir devletin ve şahsın Ay’da veya başka bir geze- nefes aldırdı. Robotik kolun ana görevi, Cu- gende arsa satın almasının mümkün olma- riosity tarafından analiz edilmesi planlanan dığının altını çizerek, uzayda arsa satın almış örnekleri Mars yüzeyinden toplayıp aracın olanlara paralarını bir an önce geri almaları- içindeki ilgili analiz birimine aktarmak (bkz. nı tavsiye ediyor. Ege, B., “Curiosity”, TÜBİTAK Bilim ve Tek- nik Dergisi, s. 30-35, Ağustos 2012). 4
Bilim ve Teknik Eylül 2012 geliştirdikleri teknoloji sayesinde ilk defa Araştırma ekibi kalp ve sinir hücreleri ya da diğer yiyeceklerin tüketilmesiyle geçi- biyolojik sistemlerle aynı ölçekte, sistemi kullanarak, hücrelerin canlılığını ve etkin- yor. ABD’deki kişilerin % 10-20’sinin vücut- aksatmadan çalışabileceğimizi ve bunun da liğini etkilemeksizin içerisine nano ölçekli larında T.gondii bulunuyor. Michigan State dokuların elektronik bileşenlerle -dokunun ağlar gömülü dokular oluşturmayı başardı. Ünivesitesi’nden Lena Brundin, parazitin nerede bitip elektroniğin nerede başladığı Araştırmacılar ayrıca gömülü haldeki cihaz- zamanla beyne zarar verebilecek zararlı me- ayırt edilemeyecek şekilde- birleştirilmesi ları kullanarak dokunun derinlerindeki hüc- tabolitler ürettiğini, bunun da yangıya neden anlamına geldiğini söylüyor. relerin ürettiği elektriksel sinyalleri algıla- olduğunu belirtiyor. mayı ve bu sinyallerde kalp ve sinir ilaçlarına Araştırmanın sonuçları ayrıca biyomü- cevaben oluşan değişimleri ölçmeyi başardı. Yapılan önceki çalışmalarda da depres- hendislik ürünü dokularla ilgili uzun süre- yondan muzdarip kişilerin ve intihar eden- dir gündemde olan bir sorunla, dokudaki Araştırmacılar biyomühendislik ürünü lerin beyninde yangı olduğuna dair bulgular kimyasal ve elektriksel değişimleri doku bü- kan damarları da oluşturmayı başardı ve tespit edildiğini belirten Burden, daha önce yüdükten sonra da algılayabilecek sistemler çeşitli sağlık koşullarında görülebilen pH de T. gondii ve intihar girişimi arasında bir oluşturmakla ilişkili. Sistem ayrıca araştır- değişimlerini ölçmek için dokuya gömülü bağlantı olabileceğinin rapor edildiğini be- macıların biyomühendislik ürünü dokuları haldeki teknolojiyi damarların içinde ve dı- lirtiyor. Kendi çalışmalarında ise T. gondii doğrudan uyarıp hücresel tepkileri ölçme şında kullandı. paraziti taşıyan kişilerde intihara teşebbüs sorununa da çözüm getirebilir. riskinin 7 kat fazla olduğu sonucuna ulaş- Söz konusu teknolojinin pek çok olası mışlar. Fakat Brundin bunun T. gondii taşı- Otonom sinir sisteminin pH değerini, kullanım alanı bulunuyor ancak Lieber en yan herkesin intihar girişiminde bulunacağı kimyasal değişkenleri, oksijeni ve başka et- yakın vadeli kullanımın ilaç endüstrisinde anlamına gelmediğini, bazı kişilerin bazı menleri takip ettiğini ve gerekli tepkilerin gerçekleşebileceğini söylüyor. Araştırmacı- nedenlerden dolayı intihara daha yatkın ol- oluşmasını sağladığını belirten Kohane, lar bu teknolojiyi, yeni geliştirilen bir ilacın duğunu özellikle vurguluyor. vücudun hücre ve doku düzeyinde hassas etkisini ince hücre kültürü tabakaları içinde kontrol sağlamak üzere geliştirdiği içsel ge- değil de üç boyutlu dokular içinde araştır- Brundin’e göre intihar önemli bir sağlık ribildirim döngülerini taklit etmemiz gerek- mak için kullanabilir. Ayrıca sistem günün sorunu. ABD’de 2009 yılında 36.909 intihar tiğini söylüyor. birinde vücuttaki değişimleri izlemek ve bu nedeniyle ölüm gerçekleşmiş. İntihar eden değişimlere uygun olarak, elektriksel uyarı kişilerin % 90’ının ise psikiyatrik sorunları Lieber’in eski doktora öğrencileri de la- vermek veya bir ilacın salımını sağlamak olduğu tahmin ediliyor. Hem parazit taşıyan boratuvarında nano ölçekli (30-80 nano- için de kullanılabilir. hem de psikolojik sorunları olan kişilerin metre çaplı) silikon kablolardan, yassı ya da tespit edilmesinin, kimin intihar etme ris- kese biçiminde ağlar oluşturmak amacıyla Bakın Şu kinin daha yüksek olabileceğinin tahmini çalışmalar yaptı. Parazitin Yaptığına konusunda yardımcı olabileceğini belirtiyor Brundin. Araştırmacılar iki boyutlu bir başlangıç Özlem Ak İkinci maddesi kullanarak nano ölçekli algılayı- Çalışmalarına Parkinson hastalığını in- cılar olarak işlev görecek olan nano ölçekli Yapılan bir araştırmaya göre pek çok celeyerek başlayan Brundin 10 yıldır dep- kabloların çevresinde bir organik polimer kişide bulunan ve zararsız olduğu dü- resyonla beyindeki yangı arasındaki ilişkiyi ağı oluşturdu. Daha sonra da nano-kablolu şünülen bir parazit beyinde intihar girişim- araştırıyor. Genel olarak depresyon seçici transistörlerin, hücrelerdeki etkinliği onla- lerine neden olabilecek değişikliklere sebep serotonin geri alım baskılayıcıları (SSRI) ra zarar vermeden ölçebilmesini sağlamak olabiliyor. The Journal Of Clinical Psychiatry türünden antidepresanlarla tedavi ediliyor. amacıyla nano ölçekli elektrotları ağ içine dergisinde yayımlanan çalışmada Toxoplas- Bu antidepresanların serotonin denilen kim- yerleştirdiler. İşlem tamamlanınca başlan- ma gondii (T.gondii) isimli parazitin neden yasal mesaj ileticinin seviyesini artırdığına gıç maddesini çözdüler ve araştırmacıların olduğu iltihap ile intihar girişimi arasında ve depresyondaki kişilerin yarısında etkili elinde, üç boyutlu şekillere sokulabilen kafes bağlantı olabileceği belirtilmiş. olduğunu düşünülüyor. Brundin araştırma- biçimindeki nano ölçekli yapı kaldı. sının sonuçlarına göre, beyindeki serotonin T. gondii ilk konakçısı olan kedilerde ço- azalmasının depresyonun asıl nedeninden Bu yapı son haline geldiğinde ağ, araş- ğalabilen ve hücrelerde bulunan bir parazit ziyade sadece bir belirtisi olduğunu söylüyor. tırmacıların, içine hücreler ekmesine ve bu türü. İnsana özellikle parazit yumurtalarının İltihap ya da parazit nedeniyle ortaya çıkan hücreleri üç boyutlu kültürler oluşturmak bulaştığı besinlerin ya da suyun, az pişmiş et yangının beynin kimyasında değişikliklere üzere uyarmasına izin verecek kadar göze- neden olduğunu, bunun da depresyonun nekli bir yapıdaydı. hatta bazen intihar düşüncesinin ortaya çık- masına sebep olduğunu belirtiyor. Tian, biyomühendislik ürünü algılayıcı ağlar yaratma yönündeki çabaların şimdi- Brundin intihar girişiminde bulunan ye kadar ya hücrelerin elektronik bileşenler hastalarda da biyolojik değişimlerin olduğu- üzerinde büyütüldüğü ya da algılayıcıların nun görülmesinin araştırmanın sonucunu doku yüzeylerine yerleştirildiği düzeneklere desteklediğini, bunun da intiharı önlemek odaklandığını, ancak hücresel etkinliği do- için yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi kuların üç boyutlu yapısı içinde daha ger- gerektiği ve hastaların kendilerini umutlu çekçi olarak belirlemek gerektiğini ve nano hissetmelerini sağlayarak yardım edilebile- ölçekli algılayıcıların hücresel ya da dokusal ceği anlamına geldiğini söylüyor. mimariyi bozmasını engellemenin önemli olduğunu belirtiyor. 5
Haberler Kolesterolü belirlemede oldukça ucuz ve 1. Karmaşık pratik olan bu yöntem kalp hastalıklarında- Dinamik Sistemler Tek bir Fotoğrafla ki risk faktörünün, kan örneği almaya gerek ve Uygulamaları Kolestrol Testi duymadan belirlenmesini sağlıyor. Ekip bu Çalıştayı yöntemi kullanarak ve kolesterol tiplerini Toplanıyor Çağlayan Taybaş sınıflandırarak yakında bu çalışmayı daha genişletilmiş bir şekilde yayınlamayı düşü- Enes Yılmaz Hindistan’da araştırmacılar kan örneği nüyor. yerine hastanın elinin görüntüsünü 12-13 Ekim 2012 tarihlerinde, TOBB kullanarak yeni bir kolesterol testi uygula- Kan Naklinde Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi kam- mayı başardı. Görüntü bir dijital kamera Yeni Teknoloji püsünde “1. Karmaşık Dinamik Sistemler yardımıyla elde ediliyor ve kolesterol seviye- ve Uygulamaları Çalıştayı” başlığı altında bir lerinin önceden girildiği bir veritabanındaki Özlem Ak İkinci toplantı düzenlenecek. görüntülerle karşılaştırılıyor. Tıp dünyasında kalp ameliyatları sırasın- Bu çalıştayda modern bilimin en ilgi Çalışmayı yürüten Sree Sastha Mühen- da çok kan kaybı önemli ölüm neden- çeken konularından biri olan karmaşık sis- dislik ve Teknoloji Enstitü’sünden N. R. lerinden biri olarak kabul ediliyor. Bu du- temlerin dinamiği üzerine odaklanılacak. Shanker’ın başkanlığındaki ekip vücuda rumlarda acil kan nakli gerekebiliyor. Yeni Bu konunun çok ilgi çekmesinin iki temel müdahale gerektirmeyen bu yeni yöntemde geliştirilen bir cihaz ile ameliyat sırasında nedeni var. İlginin ilk nedeni, henüz tam her bir hastanın el fotoğraflarını ve kan ör- hastanın kanı toplanıp kan hücreleri yoğun- bir matematiksel modeli geliştirilmemiş neklerinden tespit edilen kolesterol seviye- laştırılarak toplardamar yoluyla hastaya geri olan düzensiz birçok hareketi tanımlama- lerini kullanarak bir veri tabanı oluşturuyor, veriliyor. nın ve bu hareketlerin çözüm yöntemlerinin çünkü kolestrol parmaklardaki boğumlarda bulunmasının zorluğu. İkinci neden ise, yoğunlaşıyor. Görüntü işleyen bir bilgisayar HemoSep olarak adlandırılan cihazın karmaşık dinamik sistemlerin bulguları- programı geliştiren ekip, bu program saye- kullanımı 100’den fazla açık kalp ameliyatı nın gerçek hayat problemlerine daha kolay sinde yeni bir hastadan alınan görüntüyü denemesinden sonra Kanada ve Avrupa’da uygulanabilir olması. Bu problemler sadece veritabanındaki binlerce görüntüyle karşı- onaylanmış. Bu cihaz kullanıldığında ameli- biyoloji, genetik, tıp ve kuantum fiziği gibi laştırıyor ve eşleşen sonuca göre kolesterol yat sonrası kan nakli sıklığı da azalmış. İşlem alanlardan değil sinir bilimi, bilişsel bilim, seviyesini tespit ediyor. sırasında kan ameliyat edilen bölgeden alını- ekonomi, finans, mühendislik, sosyal bi- yor. Cihazdaki torba, alınan kanı yoğunlaş- limler, sismoloji gibi birçok farklı alandan Kandaki kolesterol miktarı ve tipi kalp tırmak için kimyasal bir sünger ve mekanik olabiliyor. Çalıştayda, belirtilen araştırma hastalıklarında önemli bir risk faktörü. Vü- bir karıştırıcı kullanıyor. Yoğunlaştırılmış sahalarında disiplinlerarası çalışma gerekti- cut tarafından hormon üretiminde ve hücre hücreler damar yoluyla hastaya geri nakledi- ren konular ele alınacağı için, bu alanlarda yapımında kullanılmayan fazla kolesterol, liyor. Bu miktar, bir vericiden alınacak kan çalışan ve bu toplantıya katılacak uzmanlar damarların iç duvarlarında birikiyor ve kan miktarından hayli düşük. Üstelik nakil son- arasında güçlü işbirliği fırsatları ortaya çık- akışını bozarak kalp hastalıklarına neden rası hastanın kendi kanına karşı herhangi ması umuluyor. Çalıştayın her yıl yapılması oluyor. Toplam kolesterol miktarı ilk aşa- bir tepki oluşması da söz konusu değil. Bir planlanıyor. Gelecek yıl, uluslararası bir kon- mada yararlı bir gösterge olmasına rağmen, uzman tarafından bir vericiden alınan ka- ferans yapılması ve sonuçların uluslararası hastaların daha doğru ve kesin bir sağlık nın daha sonra hastaya verilmesi sırasında bir dergide yayımlanması da hedefleniyor. yardımı alabilmesi için HDL (yüksek yoğun- yapılan karmaşık işlemler yerine, bu cihaz luklu lipoprotein), LDL (düşük yoğunluklu sayesinde ameliyat sırasında sadece tek bir Çalıştayın bu seneki temaları “Çatallan- lipoprotein) ve trigliserit arasındaki farkı adımda, basit bir işlem yapılıyor. Bu cihazın ma ve Kaos” ve son yılların gözde alanların- tespit eden belirleyici testler gerekiyor. Da- Glasgow Strathclyde Üniversitesi’ndeki yara- dan “Matematiksel Sinir Bilimi” olacak. marlarda plak oluşumuna neden olan kötü tıcıları, cihazı Eylül ayında piyasaya sunmayı kolesterol LDL’dir. Toplam kolesterol seviye- düşünüyor. lerindeki farklılıklar deri üzerinde yapılan incelemelerle ortaya çıkarılabilir. 6
Bilim ve Teknik Eylül 2012 Cerrahlara Rogers, şirketin Reebok firması ile yaptığı çocukların ilk iki yılının hassas bir dönem Akıllı Eldiven iş birliği ile temas sporlarında kullanılabile- olduğunu, çocukların bu dönemde koruyu- cek yeni bir ürün çıkarılacağını, amaçlarının cu bakım altında olmasının bilişsel gelişim- Özlem Ak İkinci da vücuda takılacak elektronik bir parça ta- lerine çok fazla olumlu etkisi olacağını ve sarlamak olduğunu söylüyor. çocuğun beyin gelişimi açısından daha iyi Parmaklarımızla çok şeyi hissedebiliriz. sonuçlar alınacağını vurguluyor. Ama bilim insanları parmaklarımızın Sosyal Çevrenin bazı şeyleri hissedecek kadar hassas olma- Çocukların II. Ulusal dığını düşünüyor. Bu nedenle olsa gerek, Beyin Gelişimi Nanoteknoloji parmak ucuna takılabilecek ve bir şeye do- Üzerindeki Etkisi Kongresi kunduğunda karıncalanma hissi sağlayarak dokunulan şey hakkında bilgi verebilecek Özlem Ak İkinci Bülent Gözcelioğlu elektronik bir kılıf geliştirmişler. Boston Çocuk Hastanesi’nde yapılan bir II. Ulusal Nanoteknoloji Kongresi (Na- Illinois Üniversitesi’nden John Rogers çalışmaya göre psikolojik ve fiziksel noKon’12) 27-28 Eylül 2012 tarihle- ve meslektaşları parmağa takılabilir, esnek ihmal çocukların beyninde önemli değişik- rinde Yıldız Teknik Üniversitesi Rektörlüğü, bir devre tasarlamış. Birkaç yüz nanometre liklere yol açıyor. Çalışmada, olumlu mü- Makine Mühendisliği Bölüm Başkanlığı ve kalınlığındaki altın elektrot katmanları, bir dahalelerin bu değişiklikleri kısmen de olsa Makine Teknolojileri Klübü iş birliği ile Yıl- nano zar oluşturacak şekilde poliimid plas- tersine çevirdiği de belirtiliyor. dız Teknik Üniversitesi Beşiktaş Yerleşkesi tik katmanlar arasında sıkıştırılmış. Devre, Oditoryumu’nda yapılacak. Türkiye’nin tek- bir tarafı parmak ucuyla temasta olabilecek Hastanenin Bilişsel Sinir Bilimi Labo- nolojik gelişimine katkıda bulunacak, yüksek şekilde, içi boş bir parmak şeklindeki silikon ratuvarı’ndan Dr. Margaret Sheridan ve Dr. stratejik öneme sahip nanoteknoloji ile ilgili bir boruya yerleştirilmiş. Bu cihazı parma- Charles Nelson Proceedings of the National gelişmelerden haberdar olunması, konunun ğına takan kişide cilde uygulanan küçük Academy of Sciences dergisinde yayımladık- öneminin farkına varılması, ülkemizdeki bir voltaj karıncalanma hissiyle beraber bir ları çalışmada, çocukluk çağında yaşanan üniversitelerin nanoteknolojiye katkısının uyarı oluşuyor. Voltajın büyüklüğü bir alıcı sıkıntıların beyin gelişiminde olumsuz etki- artırılması amacıyla kongrede şirket tem- ile kontrol ediliyor ve dokunulan nesnenin lerinin olduğuna dair kanıtlar bulduklarını silcileri, akademisyenler ve öğrenciler bu- özelliklerine göre değişiyor. ifade ediyorlar. Bu sonuç sadece yetimhane- luşturulacak. Yurt içinden alanında yetkin lerde kalan çocuklar için değil istismara ve akademisyenler ve şirket temsilcileri, çeşitli Bu cihazın potansiyel uygulama alan- şiddete maruz kalan ya da aşırı yoksulluk paneller ve seminerlere katılacak. Suda yü- larından biri ameliyat eldivenleri. Rogers gibi olumsuz koşullarda yaşayan çocuklar rüyen robotun mucidi olarak bilinen Carne- ve Evanston’daki Northwestern ve Çin’deki için de geçerli. gie Mellon Üniversitesi’nden Metin Sitti ve Dalian Teknoloji üniversitelerinden mes- Wustl (Washington University in St. Louis) lektaşları, nano zar ile donatılmış eldivenin Sheridan, Nelson ve meslektaşları 8-11 Üniversitesi’nden Şahin Kaya Özdemir de dokunun kalınlığını ve elektriksel özellikleri yaşları arasındaki üç grup çocuğu karşılaş- davetli konuşmacı olarak kongreye katılacak. sayesinde de dokunun bileşenlerini algıla- tırmış. yirmi dokuzu yetimhanede büyümüş, www.nanokon.yildiz.edu.tr yacağını söylüyor. Cerrah, bileğine takılı bir yirmi beşi 6-9 yıl önce, sıradan bir yetimha- pil sayesinde, nano zarlar aracılığıyla eldiven neden daha kaliteli bir bakımevine yerleşti- 7 boyunca iletilen yüksek frekanslı alternatif rilmiş çocukların arasından rasgele, yirmisi akımı kullanarak dokuyu hissediyor. de ailesiyle yaşayan çocuklardan seçilmiş. Yetimhanede kalan çocukların beyinlerinin Ameliyat eldiveni dışında da pek çok manyetik rezonans görüntüleri incelendiğin- uygulama bekliyor bu cihazı. Geliştirilen de, korteks bölümündeki gri maddenin aile- teknolojileri ticari hale getiren bir şirket, bu siyle veya daha kaliteli bir bakım evinde veya cihazı hayvan kalbine çorap gibi giydirerek koruyucu aile yanında yaşayanlarınkinden deneyler yapıyor. Bunun düzensiz kalp atışı önemli derecede küçük olduğu görülmüş. tedavisinde, elektriksel etkinliğin üç boyutlu Aynı şekilde beyaz madde hacminin de ai- haritasının elde edilmesinde yararlı olacağı lesiyle yaşayan çocuklarınkinden az olduğu kanısındalar. tespit edilmiş. Daha kaliteli bir bakımevinde ya da koruyucu aile yanında kalan çocukla- rın beyinlerinin beyaz madde hacminin ise ailesiyle yaşayan çocuklarınkinden farksız olduğu görülmüş. Beyindeki bağlantılar için gerekli olan beyaz madde, zaman geçtikçe daha yavaş gelişiyor ve koşulların iyileşti- rilmesinden olumlu etkileniyor. Nelson,
Haberler İstanbul Müze doğanın çeşitliliğini, jeoloji ve Üniversitesi jeolojik miras bilincini her yaştan insana Ay’daki İlk Adam Jeoloji Müzesi aktararak yaşadığımız yerküreye karşı top- Öldü lumun farkındalığını artırmayı amaçlıyor. Bülent Gözcelioğlu Müze, jeolojik miras kapsamındaki mater- Alp Akoğlu yalleri koruma, saklama, gelecek nesillere İstanbul Üniversitesi Jeoloji Müzesi’nde aktarma görevini yerine getirmenin yanı 20Temmuz 1969’da küçük bir adım ata- ilk koleksiyonların oluşturulması Ve- sıra bilim insanlarına araştırmalarında re- rak Ay’a ayak basan Neil Armstrong fa’daki Jeoloji Enstitüsü’nün kurulduğu ferans malzemesi kullanma olanağı da sağ- 82 yaşında yaşama veda etti. Armstrong, 1915 yılına kadar uzanır. Müzede, Jeolo- lıyor. Jeoloji Müzesi’ne yılın her döneminde geçirdiği bir kalp ameliyatının ardından ji Enstitüsü bünyesinde yabancı öğretim çeşitli ziyaretler (anaokul, ilk öğretim okul- meydana gelen komplikasyonlar nedeniyle üyelerinin desteği ve teşvikiyle oluşturu- ları, liseler, üniversiteler) gerçekleşiyor ve 25 Ağustos’ta öldü. Neil Armstrong, kendisi lan zengin koleksiyonlar (fosil, mineral, ziyaretçilere Dünyamız, doğa olayları (dep- için küçük olan bu adımın insanlık için bü- kayaç), son Osmanlı padişahlarından II. remler, volkanlar, toplu yok oluşlar vb.), yük bir adım olduğunu söylemiş ve tarihte Abdülhamid’e ait ve kadife bir kutu içinde jeolojik miras (mineraller, kayaçlar, fosiller) yeni bir sayfa açılmasına aracı olmuştu. korunan değerli bir mineral koleksiyonu ve gibi konularda bilgi veriliyor. Son beş yılda jeoloji kitapları ve malzemeleri sergileniyor- Müze’ye toplam 106 okul ve 5570 ziyaretçi Neil Armstrong Ay’a iniş görevi için seçi- du. Zeynep Hanım Konağı’ndaki yangınla, gelmiş. len üç astronottan biriydi. Apollo 11 adı ve- müze ile birlikte tüm koleksiyonlar da yok rilen bu görevin komutanı olan Armstrong, oldu. Yangından dolayı jeoloji eğitimi de Yaklaşık 8000 örneğin bulunduğu Bü- Edwin Aldrin ile birlikte Ay’a indi. Ay’da 2 kısıtlı olanaklarla Süleymaniye’deki Biyoloji yük Teşhir Salonu, yaklaşık 16.100 örneğin saat 36 dakika yürüyen Armstrong ve Aldrin Enstitüsü’nde devam etti. 1946 yılında Fen bulunduğu Özel Koleksiyonlar Odası, Gös- aslında yalnızca Ay’a değil, Dünya dışında Fakültesi çatısı altında başlayan jeoloji eği- terim Salonu, Laboratuar ve Arşiv olmak bir gökcismine ayak basan ilk insanlar ola- timi ile birlikte müze çalışmalarına tekrar üzere çeşitli bölümlerden oluşan müzede rak da tarihe geçmiş oldu. Michael Collins başlandı. Örneklerin sistematik ve tematik iz fosiller, bitki, küçük canlı, omurgasız ve ise kumanda modülü pilotu olarak görev sü- olarak sergilenmesi için masif ahşap dolap- omurgalı fosil koleksiyonları ile mineral, resince Ay’ın yörüngesinde kaldı. lar yaptırıldı, yurt dışından fosil ve mineral kayaç (magmatik, metamorfik ve sedimen- örnekleri, koleksiyonları satın alındı, döne- ter), kömür örnekleri, jeolojik oluşumlar ve Armstrong, Ay’dan döndükten sonra bir min bilimsel çalışmalarına ait örnekler der- jeolojinin çeşitli bilim dalları ile ilgili, eğitim daha uzaya gitmeyeceğini açıklamıştı. Bu lendi. 1990 yılına kadar Beyazıt Yerleşkesi amaçlı posterler de var. görevden önce NASA’da test pilotu olarak Fen Fakültesi içinde yer alan Jeoloji Müzesi çalışan Armstrong, 200’den fazla uçağın 1991 yılında Jeoloji Bölümü ile birlikte Av- Iztech RoboLeague test uçuşunu yaptı. NASA’da havacılıkla il- cılar Yerleşkesi’ne taşındı. 2000 yılına kadar gili araştırmaların yapıldığı bölümü yönetti. kapalı kalan Jeoloji Müzesi, İ. Ü. Araştırma Bülent Gözcelioğlu 1971’de emekli olduktan sonra Cincinnati Fonu’nun, çeşitli sponsorların, meslektaş- Üniversitesi’nde Havacılık Mühendisliği ların ve mezunlarının desteği, ayrıca bazı Iztech RoboLeague (IRL), İzmir Yük- Bölümü’nde öğretim görevlisi oldu. araştırma görevlilerinin ve öğrencilerin de sek Teknoloji Enstitüsü IEEE Öğrenci yardımıyla, Prof. Dr. İzver Özkar Öngen’in Kolu’nun 19-20 Ekim 2012 tarihleri arasın- İlk defa bir insanın Ay’a inmesiyle birlik- proje yürütücülüğündeki yoğun çalışmala- da gerçekleştireceği uluslararası bir robot te, soğuk savaşın bir parçası olan uzay yarışı- rın ardından dördüncü kez yeniden yapı- yarışması. Bu organizasyonu diğer robot nı da ABD kazanmış oldu. ABD 1969-1973 landırıldı. yarışmalarından ayıran “Yaratıcılığını Ya- yılları arasında toplam altı araçla 12 kişiyi rıştır” sloganıyla “Tasarla-Yap-Yarıştır” yak- Ay’a göndermiş oldu. Buna karşın Rusya Ay laşımını benimsemiş olması. Organizasyon görevinden tümüyle vaz geçti ve Ay’a hiç ast- yalnızca yaratıcılığı ön plana çıkarmakla ronot göndermedi. kalmayıp endüstriyel robot sektörünü de RoboWorker etkinliği ile bünyesine katı- 8 yor. Üç farklı kategoride ele alınabilinecek olan Iztech RoboLeague 1. Ana Kategori, 2. Ana Kategori ve RoboWorker etkinliğinden oluşuyor. 1. Ana Kategori’de yarışmacıların kendi robotlarını sergileyebilecekleri ve yedi ayrı kategoride yarışabilecekleri bir ortam oluşturulması hedeflenmiş. 2. Ana Kategori ise tamamen “Tasarla-Yap-Yarıştır” yaklaşı- mını benimseyerek yarışmacıların kendile- rine verilecek görevi 24 saat içinde başarı ile tamamlayabilecek robotlar tasarlayıp yap- masına odaklanıyor.
Bilim ve Teknik Eylül 2012 Fotoğraf: Raşit Tuğral Ulusal Gökyüzü bilime ilgi duyan okurlarıyla buluşmak Araç kullanırken cep telefonuyla sık ko- Gözlem Şenliği’nin amacıyla 1998 yılında yapılmıştı. Gele- nuşan sürücülerin, cep telefonuyla nadiren 15.’si Yapıldı neksel hale gelen şenlik o tarihten beri her konuşan kişilere göre daha hızlı araç kul- yıl düzenleniyor. 2009 yılından itibaren landığı, sol şeritte daha çok zaman geçirdi- Alp Akoğlu TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi tarafından ği, daha çok şerit değiştirdiği, daha çok ani yapılıyor. hızlanma ve fren yaptığı gözlenmiş. Örneğin Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenliği’nin cep telefonu müptelaları diğer sürücülere 15.’si TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi Cep Telefonu ve göre aracı ortalama 4,4 km daha hızlı sürer- tarafından 24-26 Ağustos tarihleri arasında Saldırgan Sürücüler ken, onlardan iki kat daha çok şerit değiştir- Antalya-Saklıkent’te yapıldı. Şenlikte 300’e miş. Özetle, cep telefonunu sık kullananların yakın gökyüzü tutkunu ile çok sayıda ama- Alp Akoğlu daha saldırgan araç kullandığı ortaya çıkmış. tör ve profesyonel gökbilimci yıldızların al- tında buluştu. Cep telefonuyla konuşan sürücülerin ABD’de yapılan benzer iki araştırma da daha çok kaza yaptığı birçok araştır- araç kullanırkan cep telefonu kullanma ya- Gündüzleri gökyüzü gözlemciliği ve mayla desteklenen bir gerçek. Ama MIT’de saklarının kaza oranını beklendiği ölçüde gökbilime yönelik çeşitli seminerler, gökevi (Massachussetts Teknoloji Enstitüsü) ya- düşürmediğini göstermiş. Uzmanlar, kaza (planetaryum) gösterileri, Güneş gözlemle- pılan bir araştırma ilginç bir gerçeği ortaya oranının düşürülmesi için cep telefonu kul- ri ve amatör teleskop yapımı gibi atölye ça- çıkardı. Cep telefonunu sürücüden alsanız lanma yasaklarının yanı sıra, sürücü davra- lışmaları düzenlendi. Şenliğin ikinci günü bile cep telefonuyla çok konuşanların kaza nışlarının değiştirilmesine yönelik çalışmalar 2500 metre yükseklikteki Bakırlıtepe’de ku- yapma olasılığı daha yüksek. Bu ilginç so- da yapılmasını öneriyor. Bunun için öncelik- rulu olan TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi’ne nuç, cep telefonu yasaklarına karşın kaza le cep telefonunu sık olarak kullananların ne- gezi düzenlendi. Gözlemevi yerleşkesinde oranının neden beklendiği ölçüde düşmedi- den daha saldırgan olduğunun araştırılması bulunan 150 cm çaplı teleskop ve diğer te- ğini açıklıyor. gerektiğini vurguluyorlar. leskop binaları tanıtıldı. Geceleriyse çıplak gözle ve teleskoplarla gökyüzü gözlemleri Araştırma, çeşitli yaş gruplarındaki 108 9 yapıldı. Katılımcılara hem gözlemler hem kişi üzerinde yapılmış. 40 dakikalık test de diğer etkinlikler süresince uzman göz- sürüşü yaptırılan sürücülere cep telefonu lemciler eşlik etti. verilmemiş, ancak benzer etkiyi yaratacak şekilde cep telefonu kullanma alışkanlıkla- Ulusal Gökyüzü Gözlem Şenlikleri’nin rıyla ilgili sorular sorulmuş. Sürücüler özel ilki, TÜBİTAK Bilim ve Teknik dergisi ta- tasarlanmış aracın içindeki çok sayıdaki al- rafından, gökyüzü gözlemciliğine ve gök- gılayıcıyla izlenmiş.
Alp Akoğlu İşte Nurcan hanım bu filmi seyrettik- “İlk Teleskobum” projesi, Nurcan hanı- ten sonra “ben teleskop yapacağım” de- mın evindeki iki teleskobun kendisi için faz- İlk Teleskobum miş ve araştırmaya başlamış. Ülkemizde bu la olduğunu düşünerek, teleskoplardan bi- işe gönül vermiş bir grup amatörden olu- rini bir okula bağışlamaya karar vermesiy- Çoğumuzun bir çocukluk hayali vardır. şan ATM-Türk adlı topluluğa ulaşmış. İlgi- le başlamış. Teleskop hediye edeceğini sos- Ne var ki insanların büyük çoğunluğu si burada karşılıksız kalmamış. Edindiği bil- yal medyada duyurduğunda hiç tanımadığı için bu bir hayal olarak kalır. Bu yazı bir ha- giler ve malzemelerle ayna yapımına başla- insanlardan internet sitesinin hazırlanması, yalini gerçekleştiren özel bir insanla, Nurcan mış. Tam da bu sırada (2009 yazında) İstan- logonun çizimi gibi konularda yardım gel- Örtügen Gök ile ilgili. Nurcan Hanım bu- bul Kültür Üniversitesi 2. Amatör Teleskop miş. En önemli yardımcısının eşi olduğunu gün kendi teleskobunu yapmakla kalmayıp Yapımı Çalıştayı’ndan haberdar olmuş. Ama da belirtiyor. Teleskobu hediye edeceği oku- atölyesinde yaptığı teleskopları devlet okul- çalıştığı için yaklaşık 10 gün sürecek olan bu lu seçebilmek için İstanbul’da bir resim ya- larına hediye ediyor. Hedefi her ilde en az bir çalıştaya katılamamış. O sırada şirketin ge- rışması düzenlemiş. İlk teleskobu hediye et- okula bir teleskop sağlamak. Onu çocukluk nel müdürü onu çağırarak işten çıkarıldığını tikten sonra bununla yetinmeyip İstanbul, hayalinden buraya getiren olayları konuş- söylemiş (o dönem şirketten çok sayıda ki- Kilis, Balıkesir, Kırklareli, Nevşehir, Adana, mak üzere kendisini ziyaret ettik. Bize atöl- şi çıkarılmış). İşte bu Nurcan hanım için dö- Aydın’daki okullara toplam 10 teleskop ya- yesinin kapılarını açtı, öyküsünü anlattı. nüm noktası olmuş. Teleskop yapım çalışta- pıp hediye etmiş. Bir tanesini de bu ay içinde yına son anda başvurmuş ve kabul edilmiş. Tokat’taki bir okula verecek. Nurcan hanım birçoğumuz gibi çocuk- ken astronot olmak istemiş. Ne var ki onu Çalıştayda yaptığı teleskobun ardından yönlendiren kimse olmadığı için astronot evde bir teleskop daha yapmış. Çalıştayda yetiştiren bir bölüm olmadığını üniversi- edindiği bilgilerin yanı sıra eşiyle birlikte sa- te zamanı geldiğinde öğrenmiş. Hava Harp tın aldıkları teleskopları söküp inceleyerek Okulu’nu da iki puanla kaçırınca üniversi- nasıl yapıldıklarını incelemişler. Bunun sonu- tede istatistik okumuş ve işletme yüksek li- cunda tasarımı kendilerine göre uyarlamışlar. sansı yapmış. Bundan sonra bir şirkette bil- Hâlâ da en ideal tasarımı bulmak için uğraşı- gi işlem bölümünde proje yöneticisi olarak yorlar. Gözmerceği gibi parçalar yapımı kolay çalışmış. Ama çocukluk hayalini kaybetme- olmadığından ancak sanayide yapılıyor. miş. Astronot olamasa da hep merak ettiği gökyüzünü daha yakından inceleyebilmek için bir teleskop almış. Ama deneyimsiz ol- duğundan onu da pek kullanamamış. Nurcan hanımın televizyonda izlediği Ekim Düşü (October Sky) adlı film çocuk- luk hayallerini yeniden canlandırmış. Ger- çek bir yaşam öyküsünü konu alan bu filmin kahramanı olan gencin yaşadığı kasabada baba mesleği olan madencilik yapmak dışın- da bir seçenek yoktur. 1957 yılının Ekim’in- de Sputnik uzaya fırlatıldığında Homer Hic- kam adlı bu genç roketlere büyük ilgi duy- maya başlar. Üç arkadaşını da yanına alarak bazı denemeler yapar. Elbette yaşadığı kasa- badaki herkes bunun bir saçmalık olduğunu düşünmektedir. Sadece bir lise öğretmeni onların çabalarına ve emeklerine saygı gös- terir. Öykünün devamı uzun, ama bu merak Homer’i sonunda havacılık ve uzay mühen- disi olarak NASA’ya kadar taşır. 10
>< Bilim ve Teknik Eylül 2012 Teleskopların ilki bir yarışma sonucunda Yazının başında da belirttiğimiz üzere Nurcan Hanım’ın 81 ile birer teleskop seçilen bir okula verilmiş olsa da, diğerleri İl Nurcan Örtügen Gök’ün projesinin tamam- hediye etmek dışında cezaevlerinde teles- Milli Eğitim Müdürlükleri’nin seçtiği okul- lanması için 81 ilin tamamının birer telesko- kop yapım atölyeleri kurmak gibi bir proje- lara verilmiş. Nurcan hanımın belirttiğine ba kavuşması gerekiyor. Proje sponsorluklar- si daha var. Özellikle cezaevlerindeki kadın- göre bu konudaki tek koşul teleskobun bu la yürüyor. İş gücü bedava (!) olsa da teleskop lara hem böyle bir beceri hem de gelir elde konuya ilgili bir öğretmene teslim edilme- parçalarının temini için sponsorların deste- edebilecekleri bir beceri kazandırmak isti- si. Teleskoplar teslim edilirken okullar ça- ğine ihtiyaç var. Nurcan hanım bu projeden yor. Bu konuda sponsor arayışı devam edi- pında sunumlar ve gökyüzü gözlemlerinden maddi bir gelir beklemediğini, bu işten elde yor. Bu arayış sırasında projeye olan ilginin oluşan çeşitli etkinlikler de düzenleniyor. Bu ettiği manevi kazancın çok daha değerli ol- kaybolmaması için “Çocukluk Hayalim” di- etkinliklerde bazı gökbilimciler ve gökbilim duğunu düşünüyor. Bunu anlayabilmek için ye bir yarışma düzenlemiş ve beklediğinin öğrencileri de Nurcan anıma destek oluyor. teleskopların hediye edildiği okullardaki öğ- çok üzerinde, 5000’in üzerinde başvuru ol- retmenlerin ve öğrencilerin mutluluğuna ta- muş. Özellikle Samsun’dan ve Tokat’tan çok nık olmak gerektiğini vurguluyor. büyük ilgi görmüş. Projenin hiç beklemedi- ği şekilde bu kadar ilgi çekmesi nedeniyle Tüm bu çabalara karşın projenin devam başlangıçta ödül olarak vermeyi düşündüğü etmesi, yani diğer illerdeki okullara hedi- 5,4 inç (11,4 cm) çaplı teleskop yerine 6 inç- ye edilecek teleskopların yapılabilmesi için lik bir teleskop yapmaya karar vermiş. maddi destek gerekiyor. Nurcan hanım bu desteği başta özel şirketler olmak üzere çeşit- li sponsorlardan almak için uğraşıyor. Ancak bu da kolay bir süreç değil. Her bir başvuru için ayrı ayrı proje dosyalarının hazırlanma- sı ve sunulması gerekiyor. Bu işe de neredey- se teleskop yapımına harcadığı kadar zaman ayırması gerekiyor. Ne var ki çok güzel bir sosyal sorumluluk projesi olabilecek bu ça- lışmaya destek verenlerin sayısı pek az. Tamamen kişisel özveriyle yürütülen bu projenin hak ettiği desteği göreceğini umu- yor ve Nurcan hanımın ifadesiyle “her ilde en az bir tane delikli boru” görmeyi diliyo- ruz. 11
Ctrl+Alt+Del Levent Daşkıran İnternetteki En Büyük Yalanın Foyasını Ortaya Çıkaran Site İnternette kayıt olduğunuz çoğu servis ve- Kullandığınız internet servislerinin size dayattığı hip olduğunu biliyor muydunuz? Peki Twitpic’e ya bilgisayarınızda kullanmak için satın aldı- sözleşmelerin detaylarını merak ediyorsanız TOS;DR bir fotoğraf yüklediğinizde bu fotoğrafın sahip- ğınız hemen hemen her yazılım, kullanım ve- liğini de Twitpic’e devrettiğinizi? Facebook’da ya kurulum öncesinde karşınıza servis kural- internet sitesine göz atabilirsiniz.. gerçek isminizle yer almamanız durumunda larının yazılı olduğu uzun bir metin koyar ve hesabınızı kapatılabileceğini? “Şartları okudum ve kabul ediyorum” diye- likte cümlelerin üzerinden tek tek geçmek ge- rek altına işaret koymanızı bekler. Bunu yap- rekiyor. Siz de ilgili servis ve yazılımı kullanma- İşte TOS;DR (Terms of Service Didn’t Read) madığınız sürece de servisi veya yazılımı kul- yı kabul ederek karşı tarafa ne gibi hakları dev- adlı bir servis, tüm bu bilgileri çok daha net lanıma açmayı reddeder. Siz de mecburen ka- rettiğinizin farkına varamıyorsunuz. Örneğin ve anlaşılır bir hale getirmek için kullanıcılar- bul edersiniz. Twitter’in sizin verdiğiniz izinle, size ait bilgileri la birlikte ortak bir çalışmaya imza atmak üze- üçüncü parti şirketlerle paylaşma yetkisine sa- re ortaya çıkmış. Peki ne yapıyorlar? Popüler Ancak sorun şu ki, burada yazılanları aslında internet servislerinin kullanıcı sözleşmelerini kimse okumuyor. Hatta 2010 yılında GameSta- okuyorlar, kullanıcının lehine ve aleyhine olan tion diye bir şirket bunu sınamak için son kul- maddeleri açık bir şekilde, satır satır sıralıyor- lanıcı lisans sözleşmesine “Bu anlaşmayı kabul lar ve son olarak da sözleşmeyi A - E arasındai ederseniz ruhunuzu bize satmış olursunuz” gi- iyiden kötüye doğru derecelendiriyorlar. Şim- bi bir madde eklemiş ve buna rağmen binler- diden onlarca popüler internet servisinin söz- ce kişi anlaşmayı kabul etmişti. Çünkü metin- leşmesini gözden geçirip özetlemişler bile. Siz lerin çok uzun olması bir yana, bazı ifadelerin de göz atmak ve katkıda bulunmak isterseniz ne anlattığını çözebilmek için bir avukatla bir- tos-dr.info adresini ziyaret edebilirsiniz. OnLive: Dünyanın Oyunu Parmaklarınızın Ucunda Bulut tabanlı oyun servisi OnLive’ın geldiği nokta gerçekten çok etkileyici. Ah bir de üzerinde dolaşan kara bulutlar olmasa... Geçtiğimiz ay teknoloji dünyası yakla- de en yeni oyunları, sanki kendi bilgisayarınız- Aslında OnLive servisinden, fikrin henüz şık 1 hafta boyunca bulut tabanlı oyun servi- da yüklüymüş gibi oynayabiliyorsunuz. Oyu- yeni yeni şekillenmeye başladığı zamanlar- si OnLive’ın iflas ettiği haberleriyle çalkalandı nun çalıştırılmasına dair bütün yükü OnLive da Bilim ve Teknik dergisinin Mayıs 2009 durdu. Söylentilere göre neredeyse tüm pa- sunucuları üstleniyor ve size sadece görüntü sayısında, yine bu köşede bahsetmiştim. rasını bitiren şirket çalışanlarını işten çıkararak ve ses aktarılıyor. Bu sayede en yeni oyunla- Hatta o zamanlar genişbant internet bağ- yeni bir servis modeliyle yoluna devam etme- rı oynamak için sisteminizin hızlı bir işlemci- lantısının performansına bu ölçüde muh- ye hazırlanıyordu. Sonradan birilerinin servisi ye veya grafik karta sahip olması gerekmiyor, taç olan bir servisin ne kadar başarılı ola- satın aldığı ve OnLive’ın hizmete devam ede- hızlı bir internet bağlantısı yeterli. bileceğini de sorgulamıştım. Fakat gelinen ceği haberi geldi de biraz olsun rahatladık. noktada servisin ortaya koyduğu hizmet Bunun birçok avantajı var. Birincisi, oyun- kalitesi şaşılacak ölçüde iyi. Zaten geçtiği- OnLive’ın iflasının bu ölçüde ses getirme- ların yüklenmesi için beklemenize gerek yok. miz aylarda Sony’nin, benzer hizmetler su- si, servisin ortaya koyduğu yenilikçi iş mode- Bağlandığınız andan itibaren tüm kayıt dos- nan Gaikai adlı bulut tabanlı oyun şirketini linin geleceğine yönelik beklentilerden kay- yalarınız da dahil oyununuza kaldığınız yer- 380.000.000 dolara satın alması da endüst- naklanıyor. Servisin temel ilkesi, yüksek nite- den devam edebiliyorsunuz. İkincisi, PC’den rinin bu yöne doğru gelişeceğine dair bir likli oyunları sunucuları üzerinde çalıştırıp bu- tablete, hatta akıllı televizyona kadar istediği- işaret. Açıkçası OnLive kapansaydı üzülür- lut tabanlı olarak kullanıcılarla buluşturarak niz platformdan servise bağlanabilme şansı- düm, siz de merak ediyorsanız elinizi çabuk yüksek sistem gereksinimlerine olan ihtiyacı nız var. Üçüncüsü, servise ücretsiz abone ola- tutup bir an önce denemekte fayda var. De- ve platforma yönelik sınırları ortadan kaldır- rak birçok oyunu yarım saat boyunca oynaya- taylar ve ücretsiz kayıt için onlive.com ad- maya dayanıyor. Bu sayede OnLive servisine rak deneyebiliyorsunuz. Dördüncüsü, bu bir resini ziyaret edebilirsiniz. üye olarak özel OnLive uygulaması sayesinde kiralama hizmeti olduğu için sahip olma mali- PC’nizde, akıllı telefonunuzda veya tabletiniz- yeti satın alma maliyetine kıyasla daha düşük. 12
Bilim ve Teknik Eylül 2012 [email protected] Kuzuyu Kurda Değil Bir Kısa Mesaja Emanet Edecekler M2M, yani makineden makineye iletişim. Arada her- natılmış 10 koyundan oluşan bir sü- Makineden makineye hangi bir insan müdahalesine ihtiyaç duymadan, farklı ci- rünün ortasına ağzını bağladıkları iletişim teknolojileri çobanların hazların ve algılayıcıların birbirleriyle iletişim kurmasına bu iki tane kurt köpeği salmışlar. Gör- bile hayatını kolaylaştıracak ad veriliyor. Bu kavram, özellikle mobil bağlantı olanakları- müşler ki koyunların normalde 60- yeniliklerle geliyor. nın ve GSM ağlarının yaygınlaşmasıyla birlikte hızla hayatı- 80 arası seyreden kalp atış hızı böy- mıza girmeye başladı. Daha şimdiden hayatın içinde ken- le bir durumda 225’e kadar yükse- dine yer bulan birçok yaratıcı uygulama örneği var. Ne ka- liyor. Böylece sürünün içindeki bir- dar enerji tükettiğini merkeze raporlayan ve gerektiğin- kaç koyuna benzer bir cihaz takarak de tasarrufa yönelik fonksiyonları tetikleyen akıllı sayaçlar, kurt veya diğer vahşi hayvanların hastaların yaşamsal fonksiyonlarını takip eden algılayıcıla- saldırısına karşı bir erken uyarı sis- rın uzaktan denetlenmesini ve gereğinde önlem alınma- tem kurabileceklerini düşünüyorlar. Üstelik cihazların sal- sını sağlayan sağlık uygulamaları, toprağın nemini kont- dırı anında çobana (veya ilgilisi her kimse artık) kısa mesaj rol edip gerektiğinde sulama sistemini devreye sokan oto- gönderebilecek veya rahatsız edici sesler çıkararak saldır- masyon sistemleri gibi. ganları korkutmayı deneyecek donanımlara da sahip ola- cağı söyleniyor. İsviçreli araştırmacılar şimdi bu uygulamalara yeni ve ilginç bir örnek daha eklemeye hazırlanıyor: Sürüde- Haberlere göre sonbaharda hazır hale gelecek olan ki koyunların kalp atışlarını kontrol ederek kurt saldırıları- ürün, 2013 yılı içinde İsviçre’de ve Fransa’da kullanılmaya nı anında tespit edebilmek. Bunun için de bir deney yap- başlanacak. Detaylı bilgiyi phys.org/news/2012-08-swiss- mışlar. Kalp atış hızını ölçerek raporlayan algılayıcılarla do- sheep-shepherds-wolf-sms.html adresinde bulabilirsiniz. İnternet Sayesinde, Yeni Canlı Türü Keşfedebilirsiniz Bilgisayarını açıp Google Earth üzerinden etrafa ba- ğin ne olduğunu anlamayınca aslında daha önce keş- kınırken daha önce keşfedilmemiş arkeolojik kalıntıla- fedilmemiş bir türe bakmakta olduklarını farkediyorlar. ra rastlayanlar olduğuna dair birçok haber okumuştuk. Bu seferki haber ise başka. Shaun Winterton adlı bö- Bunun üzerine Winterton hemen fotoğrafçıyla ileti- cek bilimci, fotoğraf paylaşım sitesi Flickr üzerinde geli- şime geçiyor ve bir yıl içinde türün bir örneğini yakala- şigüzel dolanırken Guek “Kurt” Hock adlı amatör fotoğ- mayı başarıyorlar. Örnek Doğa Tarihi Müzesi’ne gönderi- rafçının Malezya ormanlarında çektiği bir böcek fotoğ- liyor, yeni bir türün keşfedildiği onaylanıyor ve türe Se- rafına rastlıyor. Böceğin kanadındaki siyah beyaz şekil- machrysa jade adı veriliyor. Hayli ilginç bir hikâye. Hat- lere bakan Winterton, bunları bir şeye benzetemeyin- ta böceğin Wikipedia sayfası bile hazır, wikipedia.org/ ce diğer uzmanlarla da paylaşıyor ve kimse bu böce- wiki/Semachrysa_jade adresinde ziyaret edebilirsiniz. Makineden makineye iletişim teknolojileri çobanların bile hayatını kolaylaştıracak yeniliklerle geliyor. 13
Özlem Kılıç Ekici Çevre Kirliliğine Yüksek Teknoloji Ürünü Yeni Nesil Sabunlar Çare Olacak Denizlere karışan petrol ve toprak- ta her geçen gün daha da çok biri- ce koloidal parçalar halinde sabun köpüğü Tasarlanan yeni nesil sabunların kullanıl- ken zehirli kimyasal atıklar Dün- meydana getirir. Bu köpük soğurma özel- dıklarında yağlı sabun köpüğü formuna dö- yamızın geleceğini tehdit eden en önem- liğinden dolayı, ufak kir parçalarını çama- nüşeceği, çevreye yayılan petrolü kısa süre- li unsurlardan. Şimdilerde bilim insanları şırdan ve deriden koparır ve kendine çe- de gerçekten temizleyebileceği ve işlem bit- bu tür sızıntıları ve toprak kirliliğini orta- ker. Kirler de, kirli sabun köpüğü halinde tiğinde de tamamen ortamdan uzaklaştırıla- dan kaldırmak amacıyla mucizevi sabun- su ile akıp gider. Bu, sabunun fiziksel te- bileceği söyleniyor. Nasıl mı? Mıknatıslarla! lar yapmaya çalışıyor. Evet yanlış duyma- mizlemesidir. Açığa çıkan baz ise, özellikle dınız, kirli ve yağlı şeyleri temizlemek üze- ılık su ile, çamaşırlardaki ve derideki yağ- Bristol Üniversitesi’nde kimyacıların ve re kullanılan, bildiğiniz köpüren sabunlar. ları sabun haline koyar ve temizler. Bu da malzeme bilimcilerin ortaklaşa yürüttü- Günlük hayatta yüzyıllardır kullanılan ge- kimyasal temizlemedir. ğü araştırma sonucunda elde edilen sabun, leneksel sabun, yağ asitlerinin sodyum po- demir elementi içeriyor. Sabunun kimya- tasyum ve amonyumla meydana getirdi- Klasik sabunlardan biraz farklı olarak sal yapısına eklenen demir tuzları mıkna- ği tuzlardan oluşur. Yalnız her yağ asidi- tasarlanan yüksek teknoloji ürünü sabun- tısla çekilmeye yetecek miktarda. Demi- nin tuzuna sabun denmez. Oleik, stearik ların günümüzde petrol sızıntısını ve zehir- rin sabuna kimyasal bir bağ ile bağlanması- ve palmitik asitler gibi asitlerin alkali ma- li kimyasal atıkları temizlemek için kulla- na yardımcı olan bir yüzey aktif maddesi de denlerle yaptığı tuzlara ya da reçine tuzla- nılan tekniklerden ve makinelerden ne tür bu karışıma eklenmiş. Bu sabunlu bileşik, rına sabun denir. Bu asitlerin, öbür mad- üstünlükleri olabilir diye merak edebilirsi- özellikle petrol sızıntısı ile kirlenmiş kıyıla- delerle yaptığı tuzların bir kısmı, suda eri- niz. Bu yeni nesil sabunları üreten kimya- ra püskürtüldüğünde ortamı temizliyor ve mediği için sabun gibi kullanılmaz. Sabu- cılar bu temizleyicilerin önemli avantajları- temizleme işlemi tamamlandığında mıkna- nun, temizleme işinde, fiziksel ve kimya- nın olduğunu söylüyor. Bu sabunlar bulun- tısla donatılmış ekipmanla emilerek ortam- sal olmak üzere iki görevi bulunur. Suda dukları ortamın ışık, asitlik, sıcaklık, basınç dan uzaklaştırılıyor. Geride ne zehirli çözü- eriyen sabun, su ile birleşerek yağ asidi ve ve manyetizma durumuna göre tepki göste- cü kimyasal maddeler, ne de petrol sızıntı- baz meydana getirir. Yağ asidi de çok in- rerek ortama yayılan kirleri temizleyebile- sı kalıyor. Bu tür bir temizleme işleminin sı- cekmiş. Ayrıca maliyetinin de daha düşük zıntıdan olumsuz etkilenmiş deniz hayvan- olacağından bahsediliyor. larına da uygulanabileceği belirtiliyor. 14
>< Bilim ve Teknik Eylül 2012 Meksika Körfezi’nde 2010 yılında yaşa- maddeyi kullanmış, tabii ki üzerinde biraz rini boşaltmalarına neden olmuş. MIT’nin nan “BP Deepwater Horizon” çevre felake- değişiklik yaparak. Çiğnediğimiz sakız, ya- kimya mühendislerinin geliştirdiği sakız- ti neticesinde 10.000 km2’lik bir alana ya- ni bildiğiniz ciklet. Sakızın ham maddesi lı sabun kırmızı çamurun üzerine püskür- yılan ham petrol sızıntısı derinsu ekosiste- olan polivinil asetat biyolojik olarak ayrış- tüldüğünde birtakım kimyasal tepkimeler mine çok büyük zarar verdi. Pennsylvani- tırılabilen, doğal bir madde. Uzmanlar po- neticesinde çamur tamamen zehirsiz, kö- a State Üniversitesi’nden malzeme bilim- livinil asetatta birkaç moleküler düzenle- püklü ve yapışkan bir maddeye dönüşmüş. ci profesör Chung, bu kirlenmeyi temiz- me yaptıktan sonra bu maddeyi yüzey aktif Bu madde sıkıştırıldığında ise özellikle te- leyecek formülü ve çözümü bularak tarihe maddesi olarak kullanmayı hedeflemiş. Ya- ras kaplaması ve çatı izolasyonu için sağ- “Profesör Temiz” olarak geçti. Formülün pılan değişikliklerden ve düzenlemelerden lam bir inşaat malzemesi olarak kullanıla- adı “Petrojel”. Bu temizleyicinin temelin- sonra, sakızın ham maddesi suyla temas et- bilir hale gelmiş. de poliolefin denilen plastik benzeri, uzun tiğinde köpüren bir madde haline gelmiş. zincirli bir polimer molekül yatıyor. Tek- Yani bir bakıma sakızdan sabun elde edil- Kuzey Carolina’da bulunan ve topraktaki nik olarak bir yüzey aktif maddesi olma- miş. Elde edilen bu bileşiğin bir molekülü zehirli kimyasal atıkları temizleme ve toprağı yan poliolefinin moleküler zincirine birta- suya tutunurken, diğer molekülü ham pet- iyileştirme çalışmaları yapan EOS Remedia- kım yan dallar eklenmiş. Bu sayede petrol rolü bir kılıf gibi sarıyor. Sıvı haldeki sakız tion firması, içeriğini gizli tuttuğu ve soya fa- parçacıklarının etrafını çeviren bir polio- benzeri bu sabun, petrol sızıntısının kenar- sulyesi yağını jele dönüştüren bir bileşen bul- lefin molekül ağı oluşturulmuş. Kullanılan larına püskürtüldüğü zaman köpürerek sı- duğunu duyurdu. Bu maddeyi soya fasulye- 500 gr Petrojel yaklaşık 18 kg petrolün et- zıntının etrafında bariyer oluşturuyor ve si yağı ile karıştırdıkları zaman geçici bir sü- rafını çevirerek sızıntının denize yayılma- sızıntının yayılmasını engelliyor. Bu sakız- re için sıvı hale geliyor ve toprağa kolayca uy- sını, kumlara ya da deniz hayvanlarına ya- lı-sabunlu bileşik ayrıca sualtına da püs- gulanabiliyor. Toprağa uygulandıktan bir sü- pışmasını engelliyor. Toz halinde sızıntının kürtülerek dibe çöken zehirli tortuların re sonra sıvı halden jel haline dönüşüyor ve üzerine püskürtüldüğünde jel haline dönü- su yüzeyine çıkarılıp temizlenmesini sağ- toprakta çok uzun süre, hatta yıllarca bu şe- şerek petrolü içine alıyor ve sudan ayrıştı- lıyor. Bu sabunun temizleme gücü sadece kilde kalabiliyor. Bu formülün içine klorlu rıyor. Daha sonra skimmer denen, süzgeç- ham petrolle kısıtlı kalmıyor. Alüminyu- çözücüleri ve toksinleri parçalayarak zarar- li deniz süpürücü kullanılarak petrojel de- mun işlenmesi neticesinde atık ürün ola- sız hale getiren bakteri hücrelerini içeren bir nizden uzaklaştırılıyor. Hidrokarbonlu bir rak oluşan ve gayet yakıcı bir madde olan solüsyon da ilave ediliyor. Toksinleri arındı- bileşik olduğu için poliolefinin rafine edi- kırmızı çamur, çevreyi kirleten tehlike- ran bakteri-jel karışımı bu soya fasulyesi ya- lerek arıtılmasının da hayli kolay olduğu li bir unsur olarak biliniyor. Geçtiğimiz yıl ğı bileşiği, sürekli aynı pozisyonda çok uzun ayrıca belirtiliyor. Macaristan’da meydana gelen kırmızı ça- süre yıkanmadan kalarak zehirli atıkları top- mur sızıntısı, alüminyum fabrikasının bu- raktan etkili bir şekilde temizliyor. Temizle- MIT’deki kimya mühendisleri de pet- lunduğu kasabada yaşayan insanların evle- me işi bittiğinde de bu bileşik kendi kendine rol kirliliğini temizlemek için çok bildik bir indirgenebiliyor. Bu yöntem kullanılarak Sa- vana Nehri kıyısındaki, atıklarla kirletilmiş arazi tamamen temizlenmiş. Süper sabun üretim endüstrisinde işin sırrı kullanılan yüzey aktif maddelerinde ya- tıyor. Bu maddeler şartlara bağlı olarak yani ortamın ışık, asitlik, sıcaklık, basınç ve man- yetizma durumuna göre, sabunun köpürme özelliğini ya aktifleştiyor ya da pasifleştiriyor. Örneğin Bristol Üniversitesi’ndeki ekip öy- le bir köpük maddesi bulmuş ki, bu madde ışığa bağlı olarak aktifleşiyor. Bu yüzey ak- tif maddesi pestisitler ve herbisitler gibi zirai mücadele ilaçlarına karıştırılıp bitkilere püs- kürtüldüğünde sadece ihtiyaç duyulduğun- da köpürüyor. Örneğin bitkilere zarar veren böcek türü gündüzleri etkiliyse, ilaç da gün- düzleri köpürüyor, eğer böcek geceleri zarar veriyorsa o zaman ilaç karanlıkta köpürerek etkin hale geliyor. İlginç değil mi? Gün geçtikçe sabun bilimi ve teknoloji- si alanındaki çalışmalar ilerleme kat ederek Dünyamızı zehirli atıklardan temizleyecek süper sabunlar geliştirmeye devam edeceğe benziyor. 15
İlay Çelik Bir Bilim Kampından Notlar
>>> Bilim ve Teknik Eylül 2012 Bilim kampları, bilim şenlikleri, bilim forumları gibi etkinlikler, özellikle gelişmiş ülkelerde toplumda bilime ve teknolojiye yönelik ilginin, bilim okuryazarlığının, bilime ve bilim insanlarına yönelik olumlu tutumların gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla uzun yıllardır kullanılan araçlar. Bu tür etkinlikler insanların resmiyetten uzak, eğlenceli ve rahat ortamlarda bilimsel konularda, çeşitli ayrıntı düzeylerinde bilgi edinmesine, düşünmesine, tartışmasına imkân sağlıyor. Dolayısıyla bir bakıma insanlara bilime daha yakın olma deneyimi yaşatıyor. “Bilim ve toplum”kavramının önemli unsurlarından biri de aslında bu. Toplumdaki bireylerin bilime boş zaman etkinlikleri bazı ülkelerde yönelik olumlu tutumlar ge- ticarileşmiş bile. Bu tür etkinliklerin liştirmesi ve kendi yaşamla- en yaygın olanlarından biriyse bilim rında da bilimsel ve akılcı yaklaşım- kampları. Bilim kampları genellikle lar benimsemesi, bir ülkenin her an- ilköğretim ya da ortaöğretim düze- lamda gelişmesi ve kalkınması için yindeki çocukların yoğun olarak bi- önemli. Öte yandan bilimsel geliş- limle ilgili çeşitli etkinliklere katıldı- melerden, bunların öneminden ve ğı kamplar. insanlık için ne ifade ettiklerinden, ayrıca bunların teknolojik uygula- TÜBİTAK da yıllardır düzenledi- malarından ve hâlihazırdaki ya da ği etkinliklerle ülkemizde bu tür et- olası sonuçlarından ve etkilerinden kinliklerin yaygınlaşmasına öncülük haberdar olmak, yine gelişmiş ülke etti. 2006-2008 yıllarında düzenle- insanının sahip olması gereken özel- nen bilim kampları da bunlar arasın- likler. Üstelik işin bu kısmı iki yön- da. 2007 yılında ise TÜBİTAK, ül- lü; bilim insanlarının toplumun ihti- kemizdeki bilim ve toplum projele- yaçlarından, tutumlarından ve has- rine destek verilmesini sağlayan bir sasiyetlerinden haberdar olması da destek programı başlattı. Bu prog- önemli. Tüm bunları sağlamak için ram kapsamında şimdiye kadar çe- mevcut örgün eğitim sistemleri ve şitli yaş grubundaki çocuklara yöne- iletişim kanalları aracılığıyla gerçek- lik olarak düzenlenen bilim kampla- leştirilen etkinlikler genellikle yeter- rı ve yetişkinlere yönelik olarak dü- li olmuyor. Dahası, örgün eğitim sis- zenlenen doğa eğitimleri olmak üze- temleri her yaş grubunu kapsamı- re yaklaşık 300 projeye destek verdi. yor. İşte bu durum, farklı yaş grup- larına hitap edebilecek, bilim insan- TÜBİTAK’ın bir enstitüsü olan larını toplumun bilimle doğrudan il- Türkiye Sanayi Sevk ve İdare Ensti- gilenmeyen kısmına, toplumu da bi- tüsü, bu yaz Aile ve Sosyal Politika- lime ve bilim insanlarına yaklaştıra- lar Bakanlığı bünyesindeki Sevgi Ev- cak yeni bir eğitim ve/veya iletişim leri ve Çocuk Evleri’nde yaşayan il- alanının doğmasını tetikledi. Bilim köğretim öğrencileri için bir bilim ve toplum alanı olarak da adlandı- kampı düzenledi. TÜBİTAK Bilim rılan bu alan okullardaki eğitimden ve Toplum Daire Başkanlığı ile Ai- daha farklı olarak insanların genel- le ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın likle aktif olarak bir şeylere katıldığı, destekleriyle gerçekleşen kampa top- iletişimin daha “iki yönlü” olduğu, lam 160 çocuk katıldı. zihne olduğu kadar duygulara da hi- tap eden, eğlenceli, coşku, merak ve TÜBİTAK Bilim Kampı, çeşitli şaşkınlık uyandıran etkinlikler içe- bilimsel ve teknolojik konularla ilgi- riyor. ABD’de ve birçok Avrupa ül- li atölye çalışmalarının ve TÜBİTAK kesinde artık gelenekselleşmiş bilim Marmara Araştırma Merkezi bünye- şenlikleri yapılıyor. Bilimsel içerikli sindeki bazı enstitülerde yapılan et- kinliklerin yer aldığı hayli zengin bir içeriğe sahipti. İşte kamptaki etkin- liklerden bazı ayrıntılar. 17
Bir Bilim Kampından Notlar Araştırma yapılan ortamları görmek ve ışık ışınları, iğne deliği fotoğraf makine- bilim insanlarını bizzat tanımak katılımcı- sinin bir yüzündeki küçücük delikten gi- TÜBİTAK Enstitülerinde lar için pek çok açıdan ilginç bir deneyim rip tam karşı yüzün iç tarafında manzara- Bilim İnsanlarıyla oluyor. Katılımcıların belki de kendileri- nın ters görüntüsünü oluşturuyor. Bu yüze ne çok uzak ya da erişilmez gördüğü or- bir fotoğraf kâğıdı ya da filmi yerleştirilir- Katılımcılar kamp sırasında TÜBİTAK’ın tamlarla ve kişilerle tanışması, bu tür ön- se manzaranın fotoğrafını çekmek müm- dört farklı enstitüsünde bilim insanlarıy- yargıların yıkılmasına katkıda bulunabilir. kün oluyor. la birlikte etkinlikler yapma imkânı buldu. Araştırma ortamlarındaki çalışmalar hak- Ulusal Metroloji Enstitüsü’ndeki araştır- kında fikir edinmek, bilimsel çalışmaları Kamp katılımcıları kendi oluşturduk- macılarımız katılımcılarla birlikte ölçme- bir kariyer seçeneği olarak düşünmelerini ları iğne deliği makinelerine, kırmızı ışık- nin günlük yaşamımızdaki ve bilimsel ça- sağlayıp onları bilimsel kariyerlere yönlen- la aydınlatılmış klasik karanlık bir oda içe- lışmalardaki önemini vurgulayan deney- direbilir. Ayrıca bu tür deneyimler, bilim- risinde fotoğraf kâğıdı yerleştirdi ve dış or- ler ve drama çalışmaları yaptı. Katılımcı- sel çalışmaların günlük yaşamımızla na- tamda makinelerinin elle açılıp kapanabi- lar Enerji Enstitüsü’nde pil, katı atık yak- sıl bir ilişkisi olabileceğini anlamalarına da len kapak düzeneklerini kullanarak poz- ma ve hidrojen enerjisi teknolojileri ile il- yardımcı olabilir. lama yaptı. Sonra da tekrar karanlık oda- gili olarak ülkemizde yapılan çalışmalar ya dönüp fotoğraflarının banyo işlemleri- konusunda araştırmacılarla sohbet eder- Karanlık Odanın Gizemi ni yaptılar ve hayretler içinde fotoğrafları- ken aynı zamanda borhidrürden hidrojen nı elde ettiler. elde edip bu hidrojenin enerjisiyle hareket Fotoğraf makineleri artık neredeyse her eden BOREN adlı araştırma amaçlı aracı evde, hatta cep telefonlarında bile bulu- görme fırsatı buldu. Çevre Enstitüsü’nde nan, en yaygın olarak kullanılan teknolo- araştırmacılarla birlikte su kalitesi ile ilgi- jik ürünlerden biri. Dolayısıyla bilimsel ve li pH, renk ve sertlik ölçümleri yapan ka- teknolojik gelişmelerin günlük yaşamımı- tılımcılar, Malzeme Enstitüsü’nde farklı iki za yansımalarının en göz önünde örnek- elektron mikroskopunda çeşitli mineralle- lerinden biri. Ancak yine de, özellikle de rin, bazı endüstriyel ürünlerin ve bazı can- analog makinelerin yerini dijital olanlara lıların çok yüksek büyütmelerle elde edilen bırakmasıyla fotoğraf makineleri büsbü- görüntülerini inceledi, özel olarak geliştiri- tün kapalı bir kutu haline geldi. Çoğu ki- len hidrofobik bir maddeyle kaplanarak su şinin bu cihazların içinde ne olup bittiğiyle geçirmez hale getirilen kot kumaşlarında pek ilgilenmesi gerekmiyor. TÜBİTAK Bi- su geçirmezlik testleri yaptı ve süperilet- lim Kampı’nda katılımcılar, fotoğraf maki- ken bir malzemenin çok düşük sıcaklıklar- nelerinin icadını sağlayan fikrin çok doğal da ve manyetik alan içindeyken sergilediği ve temel bir olguya dayandığını bizzat ya- ilginç davranışları gözlemledi. şayarak öğrendi. Katılımcılar önce karton kalıplardan basit bir kutu şeklindeki “iğne deliği fo- toğraf makineleri” oluşturdu. İğne deliği fotoğraf makinesini fotoğraf makinesinin en basit şekli olarak düşünebiliriz. Bu basit düzenek aynı zamanda dünyada pek çok insanın uğraş verdiği bir hobi alanı. Be- lirli bir manzaranın olduğu yerden gelen 18
<<< Bilim ve Teknik Eylül 2012 Etkinliğin ikinci kısmındaysa katılımcılar yay- Doğada Sessiz ve Pürdikkat gın olarak Latince “camera obscura” adıyla bilinen dev karanlık oda düzeneklerinden birinin içine gir- Katılımcılar kamptaki doğa etkinliğinde doğal bir me şansı yakaladı. Karanlık odalar bir duvarında yine alanda sessiz ve dikkatli olduklarında doğal varlıkla- küçük bir delik bulunan, kapalı, içi karanlık birer dü- ra ve doğanın işleyişine dair ne kadar çok şey gözlem- zenek. Basit, ince kenarlı bir mercek kullanılarak gö- leyebileceklerinin farkına vardı. Gözlem gezisi önce- rüntü delikten belirli bir uzaklıkta net olarak elde edi- sinde katılımcılarla yapılan ufak sohbette doğal alan- lebiliyor. Katılımcılar karanlık odaya girmekle bir ba- ların önemi, ekosistem, biyoçeşitlilik ve ekosistem kıma dev bir gözün ya da fotoğraf makinesinin içi- hizmetleri kavramlarına vurgu yapıldı, bilim insanla- ne girmeye benzer bir deneyim yaşadı. Dış ortamdan rının neden doğayı inceleyip anlamaya çalıştığı tartı- gelen ışığın tıpkı gözümüzde olduğu gibi tek bir de- şıldı. Doğal bir alanda çevrelerini daha farklı ve dik- likten girip bir mercekte kırılarak dış ortamın görün- katli bir gözle izlemek, pek çok katılımcının ilk kez tüsünü ters olarak oluşturduğuna şahit oldular. yaşadığı bir şeydi. Katılımcıların hemen hemen herkesin sahip ola- Robotlarla Haşır Neşir Olmak bildiği bir ileri teknoloji ürününün temelde bu ka- dar basit bir ilkeye dayandığını görmesi, teknolojile- Robotlar bugün endüstri ve bilimsel araştırma- rin anlaşılması imkânsız, teknolojileri geliştirenlerin lar da dâhil pek çok alanda yaygın olarak kullanılan de doğuştan çok üstün insanlar olduğu gibi bazı kli- teknolojik ürünler. Ancak robot kavramının tam ola- şe yargıları aşmasına yardımcı olabilir. Ayrıca okul- rak ne olduğu pek bilinmez; kuşkusuz robotlar ko- daki rutin öğretim içinde aldıkları kuramsal bir bil- nusunda da klişeleşmiş düşünceler var. Örneğin ro- giyi şaşırtıcı ve heyecanlı bir deneyimle pekiştirmele- bot denince, özellikle de çocukların aklına genellik- ri öğrenmeye ve bilime karşı tutumlarında olumlu et- le elleri kolları olan aygıtlar gelir. Ayrıca bir robot kiler yaratabilir. oluşturmanın ya da programlamanın ancak “üstün mühendisler”in yapabileceği çok zor bir iş olduğu ka- nısı hayli yaygındır. İşte tam bu noktada, yazılım di- li bilmeyen kişilerin robotların ve robot programla- manın mantığını anlamasını sağlayan özel arayüz programlar imdada yetişiyor. TÜBİTAK Bilim Kam- pı katılımcıları da, eğitim amacıyla üretilmiş özel “ge- zer robotları” böyle bir arayüz kullanarak program- lama deneyimi yaşadı. Etkinlikte robotları robot ya- pan özellikler ve robotların neler yapabileceği gibi ko- nularda ilginç bilgiler edindiler. Bu tür etkinlikler bi- reylerin teknolojik buluşların uzak, erişilmez ve anla- şılmaz olduğuna dair olası önyargılarını aşmaya yar- dımcı olabilir. Ayrıca özellikle “kız çocuklarının bil- gisayarla yapılan şeylere daha az yatkın olması” gibi sosyal önyargıların hem toplumda hem de bireylerin zihninde yıkılmasına da katkıda bulunabilir. 19
Bahri Karaçay SBpiloimra vKeaTrıeşkırnsoaloji 20
>>> Bilim ve Teknik Eylül 2012 Leslie Cahan’ın 1967 yılında yaptığı mayo patenti Amerikalı Leslie Cahan 1967 yılın- rıyor, bu da yüzücünün hızını azaltmak- başvurusundan bir çizim. Cahan’ın bu çalışması yüzme sporuna da geliştirdiği mayo için yaptığı la kalmayıp daha fazla enerji tüketmesi- bilim ve teknolojinin uygulanmasında bir ilk adım oldu. patent başvurusunda, o günlerde ne neden oluyordu. Kuramsal olarak vü- kullanılan mayoların daha hızlı yüzmeyi cut yüzeyindeki bu hareketlilik ne kadar Her yeni olimpiyatla birlikte engellediğini, oysa geliştirdiği mayonun azaltılırsa, sürtünmeden kaynaklanan hız yeni olimpiyat ve yüzücülerin rekorlar kırmasını sağlaya- kaybı da o kadar az olacaktı. Böylece yü- dünya rekorları kırılıyor. cak özelliklere sahip olduğunu öne sürü- zücüler daha az enerji sarfederek daha “İnsan bundan daha hızlı olamaz” yordu. Tarihin bu ilk mayo patenti baş- hızlı yüzebilecekti. dendiği noktada bile vurusunda Cahan, kullanılan mayoların Michael Phelps gibi birisi çıkıp elastik olmayan kumaştan yapıldığını, bu Araştırmacılar dünyanın dört bir yanın- kırılmış rekorların hepsini nedenle yüzme esnasında mayo ile yüzü- daki şeçkin yüzücüler arasından 400’ünü altüst ediyor ve insanoğlunun cünün vücudu arasına su biriktiğini, bi- seçti ve onlar yüzerken özel algılayıcılar ve önüne onu daha hızlı olmaya riken suyun yüzücünün hızını azalttığını kameralarla görüntülerini kaydetti. Daha zorlayan yeni hedefler koyuyor. belirtiyordu. Kendi geliştirdiği mayonun sonra bilgisayar programları yardımıyla Acaba bilim ve teknolojinin ise elastik bir kumaştan yapıldığı ve suyu vücutlarının hangi kısımlarının suyla en bu başarıda ne gibi bir geçirme özelliği olduğu için su birikme- fazla sürtünmeye neden olduğu belirlen- payı var sorusu sanırım pek si probleminin tamamen ortadan kalktı- di. Analiz esnasında yüzücülerin görün- çoğumuzun aklından geçmiştir. ğını, bunun sonucu olarak da yüzücüle- tüsü, ısı dalgalarına duyarlı kameralarla Bu konuda belki de en güzel rin daha hızlı yüzebildiğini öne sürüyor- çekilmiş insan görüntülerini andırıyor- örnek piyasaya sürülmesinin du. Cahan’ın geliştirdiği bu mayo o günün du. Fakat bu görüntüler sadece kırmızı- ardından geçen bir buçuk şartlarında çok önemli bir gelişmeydi. Pa- nın değişik tonlarında değildi; kırmızının yıl içerisinde onlarca dünya tent başvurusu 1969 yılında kabul edildi yanı sıra sarının, mavinin ve yeşilin tonla- rekorunun kırılmasını sağlayan ve Cahan’ın mayoları bir anlamda bilim rı da vardı. Böylece vücudun hangi kısım- LZR Racer adlı mayolar oldu. ve teknolojinin yüzme sporuna karışma- larının suya daha fazla sürtündüğü detay- Michael Phelps, 2008 sının ilk adımı oldu. Aradan geçen süre- lı olarak görülmüş oldu. Geliştirilecek ku- Pekin Olimpiyatları’nda bir de yapılan çalışmalarla mayolar geliştiril- maş bu mikro dalgalanmaları önlemeliy- olimpiyat ve yedi dünya rekoru di. Fakat 2000’lere gelindiğinde artık de- di. Yeni tasarlanacak mayolar yüzücüle- kırarken bu mayoyu giymişti. ğiştirecek bir şey kalmamış gibi görünü- rin vücut yüzeylerine, bir bakıma yunus- yordu. Ancak LZR Racer mayolar bu du- ların veya penguenlerin vücutlarında ol- rumu tamamen değiştirecekti. duğu gibi, hidrodinamik bir şekil verme- liydi. Notthingham Üniversitesi’nden he- LZR Racer, Speedo firmasının ürünü saplamalı sıvı dinamiği dalında çalışan bi- olarak piyasaya çıkacaktı, ama geliştiril- lim insanlarının geliştirdiği bir bilgisayar mesine Speedo’nun kendi araştırma geliş- modelleme programı sayesinde, mayola- tirme mühendislerinin yanı sıra NASA’da ra bu özelliğin nasıl kazandırılacağı be- ve değişik üniversitelerde çalışan çok sa- lirlendi. Mayonun değişik bölümleri vü- yıda bilim insanı da katkıda bulundu. cuda değişik oranlarda baskı yaparak vü- Araştırmacılar önce özel olarak yapılmış cudun dış yüzeyine hidrodinamik bir şe- havuzlarda yüzücülerin bütün hareketle- kil kazandıracaktı. Klasik mayolar vücut rini sualtı kameraları ile inceledi. Yüzü- yüzeyinin sadece küçük bir kısmını kap- cüler yarışlardaki gibi mayoları, başlıkla- lıyordu. Yeni mayolar vücudun büyük bir rı ve gözlükleriyle yüzdü. Yüksek çözü- kısmını kaplamalıydı. Böylece vücut yü- nürlüklü kameraların kaydettiği görün- zeyinin neredeyse tamamının hareketleri tüler yakından ve yavaş çekimde incelen- kontrol altına alınmış olacaktı. Mayonun diğinde, yüzücülerin mayolarının kapat- kumaşı da bunu sağlayacak yapıda olma- madığı, vücutlarının su ile doğrudan te- lıydı. Kumaşın daha da önemli bir özel- masta olduğu bölgelerde mikro düzey- liği su ile yüzücünün vücudu arasındaki de olağanüstü bir hareketlilik olduğu gö- sürtünmeyi en aza indirebilmesi olacak- rüldü. Deri ve derinin altındaki yumuşak tı. Ama o güne kadar bu özellikleri sağla- dokudan dolayı, vücut yüzeyinin değişik yan bir kumaş henüz üretilmemişti. Ma- kısımlarında küçük dalgalanmalar mey- yo için üretilecek kumaşın yapısının sır- dana geliyordu. Bu dalgalanmalar vücut rı ilginç bir kaynaktan, köpek balıkların- yüzeyi ile su arasındaki sürtünmeyi artı- dan geldi. 21
Bilim ve Teknoloji Spora Karışırsa İngiliz yüzücü Rebecca Adlington, Pekin 2008 olimpiyatlarında serbest stilde 400 ve 800 metrede iki altın madalya kazanırken 2012 Londra olimpiyatlarında 400 ve 800 metrede bronz madalya kazandı. (Üstte) Köpek balıkları pek çoğumuzun hafızasında Jaws Gelmiş geçmiş en iyi yüzücü olarak kabul edilen ve 22 olimpiyat altın madalyasına sahip ABD’li Michael Phelps (Altta) filmindeki o korkunç canavar halleri ile yer etti. O fil- mi izlediğim günden beri okyanus kıyısında her yü- rüyüşümde “acaba yakında köpek balığı var mıdır” diye düşünmekten kendimi alamam. Köpek balıkla- rının büyüleyici güzelliğini ilk defa Chicago’nun ünlü Shedd Akvaryumu’nda yakından görebilmiştim. Dev akvaryumun cam duvarından onları dakikalarca iz- lemiştim. Aradaki sağlam cam duvara rağmen çok yaklaştıklarında kalp atışlarımın anlık olarak arttığını hatırlıyorum. Onları bu kadar yakından görmek he- yecan ve hayranlık uyandırıcıydı. Köpek balıkları su- da yüzmüyor âdeta kayıyordu, sanki hiç enerji harca- madan akvaryumun dört bir köşesini dolaşıyorlardı. Kuyruklarının yana doğru hafif bir hareketi bile bek- lenmedik bir güç doğuruyor ve bu korku yaratan ba- lıkların hem yönünü hem de hızlarını değiştirmesini sağlıyordu. Su içinde süzülerek ilerlemeleri suyla ara- larında sürtünme olmadığı izlenimi veriyordu. Bilim insanları köpek balıklarının derilerinin, su içinde âdeta kayar gibi ilerlemelerinde önemli bir pa- yı olduğunun farkındaydı. Ama derilerini farklı kılan özelliğin ne olduğu bilinmiyordu. Mikroskop altında incelendiğinde köpek balıklarının derilerinin düz ve kaygan değil aksine yivli bir yapıda olduğu, bu yivle- rin suyla deri arasındaki sürtünmeyi en aza indirdiği ortaya çıktı. Yeni mayoların kumaşı, köpek balığının yivli deri yapısı taklit edilerek dokundu. Ayrıca ku- maş suyu iten bir malzemeden yapıldı. Su damlaları bu kumaşın üstüne düştüğünde, tıpkı laboratuvarda kazara kırılan bir termometrenin cıvası gibi, kuma- şın içine girmeden yüzeyinde yuvarlanıyordu. Mayo- nun değişik parçaları ultrasonik bir işlemle birbirleri- ne eklendi. Böylece dikişlerden dolayı kumaşın yapı- sında meydana gelebilecek değişiklikler de önlenmiş oldu. Ama yine de kumaşın gerçekten ise yarayıp ya- ramadığının denenmesi gerekiyordu. Mayonun kumaşı NASA’nın uzay mekiklerinin aerodinamik özelliklerinin denendiği rüzgâr tünelle- rinde denendi. NASA’da görevli bilim insanları yıllar- ca mekikler havalanırken mekikle atmosfer arasında- ki sürtünmeyi en aza indirmek için çalışmış, sonunda mekiklerin sürtünmeden kaynaklanan enerji kaybını en aza indirmeyi başarmıştı. Rüzgâr tünelleri bu ba- şarının elde edilmesinde çok önemli bir rol oynamış- tı. Ancak bu sefer rüzgâr tünelinde mekik maketleri değil, yüzme havuzunda zamana karşı yarışan ödül- lü yüzücüler vardı. NASA araştırmacıları önce geliş- tirilen bu yeni kumaşın yüzücülerin vücutlarıyla ha- va arasındaki sürtünmeyi gerçekten en aza indirip indirmediğini inceledi. Eğer indiriyorsa suda da ay- nı işlevi görecek, yani yüzücülerin hızını artıracaktı. 22
Deney sonuçları beklendiği gibi oldu. Yeni geliştiri- <<< Bilim ve Teknik Eylül 2012 len kumaş sürtünmeyi % 24 oranında azaltıyordu. batmazlık özelliğine de sınır getirildi. FINA bu kara- Kumaşın malzemesi ve dokusu, yüzücülerin vücut- rını açıklarken “yüzme sporunun atletin fiziksel per- Bahri Karaçay, Iowa larının dış yüzeyine hidrodinamik bir yapı kazandı- formansına dayanan bir spor olduğu temel prensibi- Üniversitesi Tıp Fakültesi rıyordu. ne yeniden dikkat çekmek isteriz” diyordu. Bu karar- Pediatri Bölümü, la mayoların özellikle uzunluğuna sınırlama getirili- Çocuk Nörolojisi Kürsüsü Speedo firmasının LZR Racer adlı mayosu işte yordu. Bu karar mayoların bir kısmının yasaklanma- öğretim üyesidir. böyle bir uğraş zincirinin ürünü olarak ortaya çıktı ve sı anlamına gelirken önemli bir kısmının kullanımı- Nörolojik doğum kusurları 2008 yılının 13 Şubatı’nda piyasaya sürüldü. Aslında na onay veriyordu. Fakat FINA 29 Temmuz 2009’da üzerinde genler düzeyinde mayo 2008 Pekin Olimpiyatları hedef alınarak üre- Roma’da yapılan bir toplantıda ani bir kararla 2009 yaptigi araştırmalar Amerikan tilmişti. Reklam kampanyasında Amerikalı yüzücü Dünya Akuatik Sampiyonası’nda tam boy mayola- Saglik Enstitusu (NIH) Michael Phelps kullanılmıştı. Phelps mayoyu ilk giy- rın da kullanılmasını tamamen yasakladı. Yeni karar- tarafindan destekleniyor. diğinde “kendisini su içinde bir roket gibi hissettiği- la mayolar erkeklerde en fazla dizle bel arasını, kadın- Karaçay’ın ilk kitabı ni” söylemişti. Mayo piyasaya sunulduğu gün, onu gi- larda ise omuzlardan dizlere kadar olan kısmı kapla- “Yaşamın Sırrı DNA” TÜBİTAK yen Phelps’in holografik bir vidyosu ile Londra, Sid- yabilecekti. Kararda ayrıca mayoların tekstilden ya- Popüler Bilim Kitapları ney, New York ve Tokyo’da tanıtıldı. Her biri yakla- pılmış olması, hız artırıcı herhangi bir özelliği olma- arasında yayımlandı. şık beş yüz dolar civarında olan bu mayoların piyasa- ması gerektiği vurgulanıyordu. Bu yeni düzenlemeler ya sürülmesini takip eden ilk hafta içinde bu mayola- 2010 yılının Ocak ayından itibaren yürürlüğe girdi. www.bahrikaracay.com/blog rı giyen yüzücüler üç dünya rekoru kırdı. Michael Phelps Pekin Olimpiyatları’ndan bi- Speedo firmasının bilim insanları ve NASA ile Pekin Olimpiyatları LZR Racer mayosu için ola- ri olimpiyat rekoru yedisi dünya rekoru olmak üze- ortak çalışması sonucu ortaya çıkan ğanüstü bir başarı hikâyesine dönüştü. Yarışların % re tam sekiz altın madalyayla ayrıldı. Phelps bu ya- ve rekor üstüne rekor kırılmasını sağlayan 94’ünü bu mayoyu giyen yüzücüler kazandı. Madal- rışların hepsinde Speedo’nun LZR Racer mayosunu LZR Racer mayo yaların % 98’i de LZR Racer mayo giyen yüzücülerin giymişti. Elbette Phelps’in şimdiye kadar kazandığı, oldu. Olimpiyatlarda 25 dünya rekoru kırılmıştı ve hem dünya hem de olimpiyat rekorları da taşıyan 22 rekortmenlerden 23’ü yine LZR Racer mayo giymiş- olimpiyat altını göz önüne alınınca, 2008 olimpiyat- ti. 24 Augustos 2009 tarihi itibariyle LZR Racer ma- larında aldığı sekiz altın madalyayı LZR Racer’e mal yo giyen yüzücüler 93 dünya rekoru kırdı ve 36 olim- etmek haksızlık olur. Bununla beraber eğer LZR Ra- pik madalyadan 33’ünü kazandı. (Japonya’nın ma- cer mayo giymemiş olsaydı sekiz madalyadan kaçı- yo üreten şirketlerinden üçü ile özel anlaşma yapmış nın dünya rekoruyla gelmiş olacağı sanırım hep me- olan Japon yüzme takımının antrenörlerinden biri- rak konusu olarak kalacak. Çünkü Phelps 2012 Lond- nin “eğer yüzücüler LZR Racer mayo giymezse Pe- ra Olimpiyatları’ndan ikisi kişisel, ikisi takım halinde kin Olimpiyatları’nda şansımız yok” dediği bildirili- dört altın madalyayla ayrılmıştı, fakat bunların hiçbi- yor. Bunun üzerine Japon Yüzme Federasyonu top- ri rekorlarla gelmemişti. lanarak bu üç firmayla yaptığı anlaşmaların ihlaline rağmen yüzücülerin LZR Racer mayo giyebileceğine CKaahynana,kLla.rC., 1969, Patent, Swimsuits for competition LZR Racer, http://en.wikipedia.org/wiki/LZR_Racer karar veriyor.) and racing. ABD Patent Dairesi, Deuthce Welle TV-English, Tomorrow Today - Science Patent No. 3.436.762., Başvuru tarihi: 29 Mayıs 1967, of Swimming. http://www.dailymotion.com/video/ 2008 yılı Aralık ayında Hırvatistan’da yapılan Kısa Veriliş tarihi: 8 Nisan 1969, ABD. xa4ekz_tomorrow-today-the-science-of-swimm_tech Kulvar Yüzme Şampiyonası’nda 17 dünya rekoru kı- rılınca, mayolarla ilgili kurallarda da değişiklik yap- ma zamanının geldiği anlaşılacaktı. Çünkü LZR Ra- cer mayoların üstünlük kazandıran özelliklerinden dolayı bazı yüzücüler bir değil üst üste iki mayo, hatta ikiden fazla mayo giymeye başlamıştı. Bazı çevreler- de LZR Racer mayolar “teknolojik doping” olarak da- hi algılanmaya başladı. Bunun bir sonucu olarak İs- veçli yüzücü Theresa Alshammer iki mayo üst üste giydiği için 50 metre kelebek yarışında kırdığı dünya rekorundan olacaktı. Fakat onun dışında bu mayolar giyilerek kırılan rekorlar sahiplerinde kaldı. 2009’da Dubai’de yapılan toplantıda Uluslararası Yüzme Fe- derasyonları Birliği (FINA) mayoların boğazı kapla- mamasına, omuzlara ve ayak bileklerine kadar uza- mamasına karar verdi. Ayrıca kumaşın kalınlığına ve 23
İsmail Yavuz Uçak Mekanik Öğretmeni TUSAŞ -Türk Havacılık ve Uzay Sanayii A.Ş (TAI) İlk Türk Uçağı Ne Zaman Yapıldı? Kim Yaptı? “İlk Türk uçağı ne zaman yapıldı”. Günümüzde hâlâ birçok kişinin cevabını tam olarak bilmediği bir sorudur bu. Konu hakkında biraz bilgisi olanların cevabı, genelde “1930’da” veya “1950’de” olur, yapıldığı yerin de Kayseri veya Etimesgut olduğu söylenir. Bu sorunun doğru cevabı 1924’tür, yapıldığı yer de Seydiköy Hava Meydanı’dır (Gaziemir-İzmir). Türkiye’de ilk Türk uçağını yapan kişi ise hayatını havacılık bilimine adamış Vecihi Hürkuş’tur. Vecihi K-VI Kurtuluş Savaşı sonrası İzmir Seydiköy’de açı- • Uçağın taşınma ve monte işlemlerinin en az za- Vecihi Hürkuş tarafından lan Tayyareci Okulu’nda yeni havacıların eği- manda, en az el işi ile yapılmasını mümkün kılmak 1925 yılında Türk Hava Kurumu timlerine başlanmıştı. Savaşta çekilen yok- amblemi olarak çizilmiştir. lukların giderilmesi amacıyla havacılığı millileştirme • Uçak keşif maksadına göre hazırlanmakta olduğu Amblemdeki harfler düşüncesi doğmuştu. 1923 yılında kahraman şehit pi- halde, süratini de 200 kilometre üstüne çıkarmak Türk Tayyare Cemiyeti lotlarımızdan Yüzbaşı Fazıl’ın komutanlığını yaptı- ve tırmanma kabiliyetini yüksek tutmak anlamına gelen TTC harfleridir. ğı Kara ve Deniz Okulu’nda Vecihi Hürkuş, uçuş öğ- (Gönül Hürkuş arşivi) retmenliğinden başka fen işleri ile de uğraşmaktaydı. • Savunma silahlarının kolaylıkla kullanılması için I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’nda değişik mar- görüş vasfını yükseltmek, bir avcı tayyaresi kadar 24 ka ve modellerde Fransız, İtalyan, İngiliz ve Alman yüksek manevra kabiliyeti temin etmek ve harekâtı uçaklarında uçmuş, gerektiğinde tamirlerinde bu- kolaylaştırmak lunmuş ve tecrübe uçuşları yapmıştı. Özellikle Kurtu- Kısıtlı bir bütçesi olan Vecihi K-VI Eğitim ve Ke- luş Savaşı’nda çekilen malzeme sıkıntısı ve yokluklar onu “neden kendi uçağımız yok” diye düşündürmüş- şif Uçağı Projesi, Türk havacılığı için çok önemli bir tü. Yaratıcı kişiliğiyle uçak tasarımları yapmış, proje- adımdı. Tasarım için oluşturulan kriterleriyle bu pro- lendirmiş ve girişimci ruhuyla da bu rüyasını hayata je, yıllarca süren savaşlardan yeni çıkmış, altyapısı geçirerek ilk Türk uçağını yapmıştır. neredeyse yok olmuş bir ülkede dünya havacılığına âdeta bir meydan okumaydı. Çünkü uçağın süratinin Vecihi 14 Haziran 1923’te, henüz Cumhuriyet ilan o zamanın en üst seviyesinde olması, en kısa zaman- edilmeden, altıncı projesi olan Vecihi K-VI uçağının da monte edilmesi, pilot görüş açısının çok iyi olması teknik çizimlerini tamamlamış ve uçak yapma pro- gibi kavramlar günümüzde de bir uçağın sahip olma- jesini Hava Kuvvetleri Müfettişi Muzaffer Bey’e sun- sı gereken en önemli tasarım kriterleridir. muştur. Proje tetkik ettirilmiş ve uçağın yapımına onay verilmiştir. Tasarım kriterleri olarak da üç nok- Hürkuş, arkadaşları ile birlikte Halkapınar Tayya- ta belirlenmiştir: re Onarım Atölyesi’nde uçağını yapmaya başlar. Mo- toru Kurtuluş Savaşı’nda ele geçirilen Yunan uçakla- rından alınmış, bakımı yapılarak uçağa uygun duru- ma getirilmiştir. Gövdesi, kanatları ve diğer tüm par-
>>> Bilim ve Teknik Eylül 2012 VECİHİ K-VI İlk Türk uçağı 1924 (Gönül Hürkuş arşivi) Uçağa tecrübe uçuş izni ve uçabilirlik Kısa bir rule (uçağın yürümesi) ile sertifikası verecek bir teknik heyet oluştu- meydanın uçuş sahasına dahil olduktan çaları için yerli kereste, demir profil (in- rulmuştur. Ancak o zamanki teknik heyet- sonra rüzgâr istikametine dönmüş ve gün ce saç çubuk) ve bez gibi malzemeler kul- te mühendis ve uçağı kontrol edecek sevi- şiddetle esen şimal (kuzey) rüzgârına kar- lanılmıştır. Kanatlar üzeri bez ile kaplan- yede tecrübeli ve bilgili teknik personel ol- şı motörümü doldurmuştum. Belki he- mış tahta iskelettendir. O zaman ki tek- madığından uçuş izni verilememiştir. yecanım vardı, fakat sevinçten hiç bir şey nolojiye göre bez gerilmesi ve sertleşmesi hissetmeden kuşumun ayaklarının yerden için emayit adı verilen bir tür cila kaplan- Bu durumda Vecihi Hürkuş, 28 Ocak kesildiğini anladım. mıştır. Bu uçak yapısı bakımından o gü- 1925 Pazar günü saat 15.00’da Vecihi nün standartlarındadır. En önemli nokta- K-VI’nın tecrübe uçuşunu 15 dakika hava- Şimdi boşlukta, uçuyorum berrak se- lardan biri ise uçakta yerli imalat parçalar da kalarak gerçekleştirmiş ve emniyetli bir mada, kendi kafamla, kendi ellerimle yap- kullanılmasıdır. şekilde yere inmiştir. O anı Vecihi’nin ken- tığım kanatlar üzerindeydim. Sürat her an di yazdıklarından okuyalım: biraz daha fazla; 100, 120, 150, 180 kilo- Dünya havacılığı teknik ve bilim- metrelere yükselirken tayyarem tok ve hır- sel açıdan henüz araştırma devresinde ve “Her şey tamam, saat 15.00, belki bir- çın tırmanışına devam ediyordu. O anki av uçaklarında da sürat 200-220 km iken kaç dakika daha geç, motorum çalışıyor, duygularım; bu sürat bizde mevcut tayya- Vecihi K-VI’nın süratinin 207 km olma- yerdeki bu ısınma zamanında, kum çuva- relerin hiç birinde yok. Muvazene dümen- sı öngörülmüştü. Benz marka, 6 silindir- lı rasıt yerine (arkada uçan silahçı) bağla- lerimi; evvela hafif sonra sert ve daha çok li, su soğutmalı, 200 bg bir motoru var- nırken ben de son bir defa daha tayyare- sert olmak üzere birçok kez tecrübe edi- dı. Uçağın tam yük kalkış ağırlığı ise 1270 nin her noktasını gözden geçiriyorum: Ka- yorum. Hassasiyet çok iyi, diğer kuman- kg olarak hesaplanmıştı. O tarihte yapı- natlarım, dümenlerim, teller ve emniyetler da vasıfları üzerinde ayrı ayrı muhtelif te- lan benzerleri ile karşılaştırıldığında Veci- hepsi iyi, ben de pilot mahallindeyim. Ku- sirlerle tekrar tekrar yaptığım tecrübelerim hi K-VI’nın üstün teknik özellikleri ile öne manda vasıtaları rahat ve hassasiyetle oy- inancıma büyük kuvvet katıyor. Evvela so- çıkan bir uçak olduğu ortadadır. Örneğin nak, motörümün son kontrolünde, devir la dönüş, sonra sağa, daha sonra devam- Türkiye’nin 1924 yılında Fransa’dan aldı- saati ibresinin gösterdiği 1420 rakamında lı dönüşlerim tayyaremin itaatinin tam ğı Avions Caudron C.59 tipindeki uçağın öyle tatlı ve tanınan bir ahenk var ki, inan- olduğunu doğruluyordu. Bu tecrübeler- motoru 80 bg, hızı 180 km, tam yük kalkış cıma kuvvetli bir mesnet idi. Etrafıma bak- den sonra devam eden uçuşumda büyük ağırlığı da 890 kg idi. tım, meydan sessizlik içinde. Ekrem’in yü- bir zevk vardı. Uzun zaman kullanılmış züne baktım o sevinç içinde gülüyordu. bir tayyarede uçuyor gibi idim. Bu arada Vecihi ve arkadaşları, 1924 yılında Benim sözümü beklemeden eğildi, teker- yaptığım sürat tecrübeleri de tasarladığım yaptıkları uçak ile genç Türkiye’nin dün- leklerin önlerindeki takozları çekti ve son- projemin limitlerini tam olarak tahakkuk ya havacılığından hiç de geri olmadığı- ra koşarak yanıma sıçradı. ‘Beni de al ho- ettirmişti. 15 dakika devam eden uçuş- nı ispatlamışlardır. Vecihi K-VI uçağı, on cam’ dedi. Fakat bu isteği yerine getire- tan sonra inişe geçtim, bu tatbikat normal dört ayda bütün parçaları tamamlana- mezdim. Çünkü yeni bir tipin ilk tecrü- bir tayyarenin hassasiyeti ile neticelendik- rak monte edilmiş ve uçar duruma geti- besini yapıyordum, bu aynı zamanda bey- ten sonra etrafımı saran arkadaşlarımın rilmiştir. Halkapınar’dan Seydiköy Hava nelmilel bir teamül, (uluslar arası havacılık omuzları üzerinde kendimi buldum.” Meydanı’na taşınmış, motor ve taksi (yü- kuralı) bir mecburiyetti. rüme) testleri yapılarak uçabilir duruma VECİHİ K-VI ilk Türk uçağı, tecrübe uçuşu 28 Ocak 1925 (Üstte) getirilmiştir. VECİHİ K-VI ilk Türk uçağı 1924 (Altta) (Gönül Hürkuş arşivi) 25
İlk Türk Uçağı, Ne Zaman Yapıldı? Kim Yaptı? Türk Havacılığına adanmış bir ömür: Vecihi Hürkuş I.İnönü, II. İnönü ve Sakar- ya savaşlarında Tayyareci Fazıl Kurtuluş Savaşı’nın kahraman pilotlarından Vecihi Hürkuş (1896- ile birlikte çok önemli keşif gö- 16.07.1969) İstanbul’da doğmuştur. İlkokulu Bebek’teki Üsküdar Paşaka- revlerinde bulunmuştur. I. İnö- pısı İdadi’sinde okumuş ve sanata olan yeteneği nedeniyle daha sonra nü Savaş’ında yaptığı keşif uçu- Tophane Sanat Okulu’nu bitirmiştir. şunda Yunan ordusunun ge- ri çekildiğini, Batı Cephesi Ku- 1914 yılında Türk havacılığının büyüklüğünü göstermek için mandanı İsmet İnönü’ye rapor İstanbul’dan Kahire’ye yapılan uçuşta Fethi, Nuri ve Sadık beylerin şehit ederek Türk ordusunun hücu- olmalarından çok etkilenmiş ve Türk havacılığını yükseltmek amacı ile ma geçmesini sağlamış ve “Türk havacı olmaya karar vermiştir. Yeşilyurt Tayyare Makinist Mektebi’nden Ulusu’nun makûs talihinin” de- 1915 yılında mezun olmuştur. Uçak makinisti olarak I. Dünya Savaşı’nda ğişmesine büyük katkıda bu- Vecihi Hürkuş (1896-16.07.1969) Bağdat cephesine tayin edilmiştir. 2 Şubat 1916 tarihinde bir tecrü- lunmuştur. TBMM’den üç defa Türk Havacılığının çalışmak için çırpınan bir hizmetkârı be uçuşunda uçak kazasında yaralanarak İstanbul’a dönmüştür. Geçir- takdirname alarak kırmızı şeritli İstiklal Madalyası kazanmıştır. Kurtuluş diği kazaya rağmen tayyareci yani pilot olmaya karar vermiş ve gerekli Savaşı sonrası Hava Kuvvetleri’nden istifa edip İzmir’den Ankara›ya gi- başvuruyu yapmıştır. Bu karar onu tam elli yıl göklere bağlamıştır. Yeşil- derek henüz kurulmakta olan Türk Tayyare Cemiyeti›ne (Türk Hava Ku- köy’deki Tayyareci Mektebi’ne girmiş, 15 Kasım 1916 tarihinde tayyareci- rumu) katılmıştır. Türk Hava Kurumu’nun kurucu beş üyesinden biridir. lik tahsilini bitirmiş ve pilotluk diplomasını almıştır. 1917 yılında Kafkas Burada baş pilotluk ve Fen Şubesi’ni organize etme görevlerinde bulun- Cephesi 7. Tayyare Bölüğü’ne atanmış, Kafkas Cephesi’nde bir Rus uça- muştur. Amacı Gazi Mustafa Kemal’in “İstikbal göklerdedir“ yönergesiy- ğı düşürerek ilk uçak düşüren tayyareci olmuştur. 8 Ekim 1917 günü Er- le havacı bir kuşak yetiştirmek üzere bir okul açmak, milli bir hava sanayi zincan’daki Rus karargâhını bombaladıktan sonra hava savaşında ken- kurulmasına katkıda bulunmaktır. disi de yaralanmış, uçağı vurulmuş ve Ruslara esir olmuştur. 1918 yılın- da Hazar Denizi’ndeki Nargin Adası’ndan kaçmış ve İstanbul’a dönmüş- tür. İstanbul’un işgalinde Kuvva-i Havaiyeci arkadaşları ile birlikte 7 Hazi- ran 1920’de Anadolu’ya üç uçak kaçırmaya çalışmış, fakat uçakların bakı- mının yetersiz olmasından dolayı başarılı olamamışlardır. Bunun üzerine tayyareci altı arkadaşı ile birlikte gizlice, esaretten dönen askerlerin ara- sında, Harem’den kalkan bir gemiyle Mudanya’ya, oradan Bursa ve Es- kişehir üzerinden Konya’daki Hava Bölüğü’ne, kurulmakta olan Mustafa Kemal’in ordusuna katılmıştır. VECİHİ K-VI’nın Teknik Özellikleri Tayyare tipi : Vecihi K-VI Eğitim ve Keşif Uçağı Motor : Benz marka, 6 Silindirli su soğutmalı, 200 bg Ebatları : Tam genişlik : 11.700 m Tam uzunluk : 7.610 m Tam yükseklik : 3 m Kanat taşıma sathı : 31.800 m2 Ağırlıkları : Boş ağırlık : 830 kg. Mürettebat : 160 kg (iki kişilik) Akaryakıt : 200 kg Tam uçuş ağırlığı : 1270 kg Kanada düşen ağırlık : 40 kg/m Motor kuvvete düşen ağırlık : 7,70 kg/bg En yüksek sürati : 207 km/saat Seyahat sürati : 188 km/saat Askı sürati : 83 km/saat Pervane çapı : 2850 mm Pervane hatvesi : 2740 mm VECİHİ K-VI ilk Türk uçağı teknik çizimi (Gönül Hürkuş arşivi) 26
<<< Bilim ve Teknik Eylül 2012 Tayyareci Vecihi olarak bi- Hayatını havacılığa adayan Vecihi, yaşamının yaklaşık 30.000 sa- atten fazlasını havada geçirmiştir. Uluslararası Havacılık Organizasyo- linen Hürkuş, 1930-1935 yılla- nu (ICAO) tarafından dünyada pilotluğu 50 yılı aşan ilk Türk pilot ola- rak ödüllendirilmiştir. Hürkuş, 1916-1967 yılları arasında, toplam 102 rında Kadıköy’de Vecihi Tayyare ayrı model uçak kullanan ve havada 30.000 saat geçiren tek pilottur. 16 Temmuz 1969’da, Türk Hava Kurumu’nun tarihini yazarken hayata İnşaa Fabrikasını kurmuş, kendi gözlerini yummuştur. tasarımı olan Vecihi XIV, Vecihi Tayyareci Vecihi Hürkuş’un İlklerinden: Kafkas Cephesi’nde ilk Türk hava zaferi, 1917 XV, Vecihi XVI uçaklarını ve Ve- İstiklal Savaşı’nda ilk hava zaferi, Alaşehir, 15.08.1920 İstiklal Savaşı’nın son uçuşu, Seydiköy Havaalanı, İzmir, 14.09.1922 cihi SK adlı uçak motoru ile ça- İlk Türk uçağı VECİHİ K-VI’nın imalatı, Halkapınar, 1924 İlk Türk uçağı VECİHİ K-VI’nın tecrübe uçuşu, Gaziemir, 28 Ocak 1925 lışan deniz botu imal etmiştir. Türk Tayyare Cemiyeti (THK) kurucu üyesi, baş pilotu, 1925 İlk Türk sivil uçağı VECİHİ XIV’nın halk ve basın 1932 yılında yaptığı uçaklarla önünde ilk uçuşu, 16 Eylül 1930 Vecihi Faham Tayyare İnşaa Fabrikası, 23 Şubat 1932 Vecihi Sivil Tayyare Mektebi’ni Vecihi Sivil Tayyare Mektebi, 21 Nisan 1932 VECİHİ XV, VECİHİ XVI uçaklarının imalatı, 1933 kurmuş ve pilotlar yetiştirmiş- Türk Hava Kurumu, Türk Kuşu kurucusu, 1935 Kanatlılar Dergisi, 1947 tir. 1935 yılında Atatürk’ün İlk sivil havayolu, Hürkuş Hava Yolları, 1954 102 değişik tipte uçakla, 30.000 saat havada kalmıştır. Bursa’ya geçen ilk havacılarımız: “Vecihi’den istifade edin” direk- Tayyareci Şakir Hazım ve eşi,Tayyareci Hayrettin, tifi üzerine Türk Hava Kurumu TayyareciVecihi, Ser Makinist Eşref, Başkanı Fuat Bulca tarafından Tayyareci Kazım (Şehit),Tayyareci İhya (Şehit) Ankara’ya çağırılmış ve kendi- sine Türk Kuşu’nu kurma görevi verilmiştir. THK Türk Kuşu, Vecihi Hürkuş tarafından kurulmuştur. 1937 yılında THK tarafından Almanya’ya, Weimar Mühendis- lik Okulu’na gönderilmiştir. İhtisas sınıfında eğitime başlatılmış ve bir buçuk yıl sonra mezun olarak 1939’da Uçak Makine Mühendis- liği diplomasını almıştır. Atatürk’ün vefatından sonra THK kadro- su değişmiş ve Almanya’dan dönen Vecihi Hürkuş, hiçbir teknik imkân olamayan THK Van ili Şubesi’ne tayin edilmiştir. Bunun üze- rine çok sevdiği THK’dan istifa etmek zorunda kalmıştır. Havacılık- tan uzak duramayan Hürkuş, kızı Gönül Hürkuş ile 1947’de Kanatlı- lar Birliği’ni kurmuş ve Kanatlılar adlı dergiyi çıkarmıştır. 1954’te ilk sivil havayolu olan Hürkuş Hava Yolları’nı kurmuştur. Bu uçuş, Türk havacılık tarihinde yerli yapım uçak ile ger- Vecihi XIV, Vecihi XV, Vecihi XVI uçakları (Gönül Hürkuş arşivi) çekleştirilen ilk tecrübe uçuşudur. 15 dakika sürmüştür, çün- Kadıköy Vecihi Tayyare İnşaa Fabrikası ve Vecihi Sivil Tayyare Mektebi) kü ilk tecrübe uçuşu 15 dakika olmak zorundadır. Test pilotu tek kişidir, arka pilot mahalline 60 kilo ağırlığında kum çuva- Türk mühendis ve teknisyenlerin tasarladığı ve imal ettiği lı konmuştur. Bu işlemler bize tecrübe uçuşunun uluslararası eğitim uçağının adı “HÜRKUŞ” ilk Türk uçağını tasarlayan, standartlarda yapıldığını göstermektedir. imal eden ve ilk tecrübe uçuşunu yapan Vecihi Hürkuş’tan gelmektedir. Vecihi Hürkuş, izin almadan uçtuğu gerekçesi ile bera- ber yola çıktığı, uçağın yapımı için izin ve yetki aldığı kişi HKaüyrnkuaşklVaercihi, Bir Tayyarecinin Anıları, Hava Basımevi, Eskişehir 1953 tarafından cezalandırılır. Oysa çaresizlik içinde bırakılmış- Yapı kredi Yayınları, İstanbul,2000 Kansu Yavuz, Havacılık Tarihinde Türkler 1, tır. Hakkında alınan bu yanlış karar neticesinde, Vecihi Ha- Hürkuş Vecihi, Vecihi ¼ Asırdır Havada Hava basımevi, Etimesgut 1971 va Kuvvetleri’nden istifa eder ve Türk Hava Kurumu’na katı- 1915-1925, Kanaat Kitapevi, İstanbul, 1942 Kaymaklı Hulusi, Havacılık Tarihinde Türkler 2, lır. Onun Gaziemir’den ayrılmasından sonra uçak kullanıla- Keyüsk Mazlum, Türk Havacılık Kültür Ofset Anakara 1997 maz duruma gelir. Tarihi,1912-1914, Hava Basımevi, Okar Avni, Türkiye’de Tayyarecilik 1910-1924, Eskişehir 1951 YKY yayınları, İstanbul, 2004 Türk Hava Kurumu Vecihi K-VI’yı, bağış toplama faaliyet- Keyüsk Mazlum, Türk Havacılık Sarp İrfan, Türk Hava Kuvvetlerinin lerinde kullanmak ve halka havacılık sevgisini aşılamak ama- Tarihi,1914-1916, Hava Basımevi, Doğuş Yılları, Hava Basımevi, Ankara, 1986 cı ile resmi olarak istemiş, fakat uçak hiçbir zaman Türk Hava Eskişehir 1951 Fırtına İbrahim, Havacılık Anıları 1922-1930, Kurumu’nun kullanımına verilmemiştir. Keyüsk Mazlum, Türk Havacılık Tarihi, THK. Basımevi, Ankara,2009 1917-1918, Hava Basımevi, Eskişehir 1951 Er Şükrü, Havacılık Endüstrimiz ve İşte bugünlerde TUSAŞ’ın (Türk Havacılık ve Uzay Sa- Tanman Sıtkı, Türk Havacılık Tarihi, 1918-1923, Türk Hava Kurumu, Ankara, 2010 nayii A.Ş.) fabrikasında özgün bir proje olarak geliştirilen, 27
Murat Yıldırım Dr., Bilimsel Programlar Uzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi GHüökrkyuüşzuünün Orville ve Wilbur Wright kardeşler, modern lerinin farkında bile değillerdi. Uçaklar sadece 8 yıl uçağın atası kabul edilen ilk motorlu maki- sonra bugünkü Libya’da (o zaman ki Trablusgarp’ta) neyi uçurdukları 1903 yılında, gelecek yüz- İtalyanlar tarafından Osmanlı İmparatorluğu’na karşı yılı nasıl etkileyeceklerinden habersizdi. Ulaşım ve ha- kullanılıyordu. I. Dünya Savaşı’nda ise uçaklar nere- berleşmede olacak değişimleri belki hayal edebilirler- deyse savaşa katılan tüm devletler tarafından keşif ve di, ama gökyüzünü ve uzayı da insanoğlunun bitmek saldırı amacıyla kullanılıyordu. II. Dünya Savaşı’nda bilmeyen savaşlarında yeni bir cephe haline getirdik- artık uçak filoları orduların ayrılmaz bir parçasıydı. 28
>>> Bilim ve Teknik Eylül 2012 Asteğmen Giolio Gavotti çok heyecanlıydı. Daha geçen hafta Yüzbaşı Carlo Piazza’nın kullandığı uçak ilk kez bir keşif görevi için Bingazi civarında uçmuştu. Bildiği kadarıyla bu dünyada bir ilkti. O gün, 1 Kasım 1911’de ise İtalyan Hava Bölüğü’ne mensup kendi uçağında dört tane bomba vardı. Biraz sonra bu bombaları Osmanlı İmparatorluğu askerlerinin kontrolündeki iki vahayı bombalamakta kullanacaktı. Artık biraz sakin olmalı ve dünyanın ilk hava bombardımanı görevine odaklanmalıydı. Osmanlı İmparatorluğu gelişen havacılığa karşı kayıtsız kal- ları olarak yurda dönmüştü. Yine de bu çabalar Osmanlı ordu- mamış, kalamamıştı. Türk Hava Kuvvetleri’nin kuruluş tarihi sunun Trablusgarp Savaşı’nda hava saldırısına karşı hazırlıksız olarak kabul edilen 1911’de önemli gelişmeler olmuştu. Os- yakalanmasını önleyememişti. Bu savaşta Osmanlı ordusu ha- manlı Harbiye Nezareti (Savunma Bakanlığı) yapılan değer- va kuvveti olarak ne bir uçak ne de bir balon kullanabilmişti. lendirmeler sonucu pilot olarak yetiştirilmek üzere Yüzbaşı Savaştaki havacılık adına Osmanlı ordusunun tek tesellisi, yer- Fesa ve Teğmen Yusuf Kenan beyleri Fransa’daki Beleriot Uçuş den açılan ateşle bir İtalyan pilotu inişe zorlayarak dünyanın Okulu’na göndermiş ve bu iki subay 1912 yılında ilk Tük pilot- uçak düşüren ilk ordusu ünvanını kazanmış olmasıdır. 29
Gökyüzünün Hürkuşu TUSAŞ Havacılık ve Uzay Sanayi- karelik bir alan üzerine kurulmuştur. Akın- i Anonim Şirketi (TAI) 15 Mayıs 1984’te F-16 cı Hava Üssü’ndeki uçak üretim tesisi par- I. Dünya Savaşı’na gelindiğinde Os- uçaklarının üretimi amacıyla Akıncı’da (An- ça imalatı, uçak montajı, uçuş testleri gibi manlı ordusundaki Alman etkisi ve komu- kara) Türk ve ABD’li ortaklar tarafından ku- bir çok kabiliyete sahip. TAI kalite sistemi tası havacılığı da etkilemişti. Almanya’dan ruldu. Şirkete ait yabancı hisseler 2005 yı- dünyaca kabul görmüş NATO AQAP-110, gelen uçak ve pilotların ağırlıkta olduğu lında Türk hissedarlar tarafından satın alına- ISO-9001:2000, AS EN 9100 ile AECMA-EA- bir hava gücü oluşmuştu. I. Dünya Sava- rak şirket TUSAŞ-Türk Havacılık ve Uzay Sa- SE standartlarını karşılıyor. TUSAŞ’ın Hürkuş şı süresince Osmanlı Hava Kuvvetleri’nde, nayii A.Ş. adı altında yeniden yapılandırıldı. dışındaki deneyimi F-16 Savaşan Şahinler, bazı birlikler Almanların komutasında ol- TUSAŞ havacılık ve uzay sanayi sistemleri- CN-235 hafif nakliye/deniz karakol/gözetle- mak üzere, 450 civarında uçak görev yap- nin geliştirilmesi, modernizasyonu, üreti- me uçakları, Cougar AS-532 arama kurtar- tı. Savaş kaybedilince Alman teknisyen- mi, sistem entegrasyonu ve yaşam döngü- ma (SAR) helikopterleri, silahlı arama kur- ler ve pilotlar geri döndü. Geride sınırlı sü destek süreçlerinde Türkiye’nin teknolo- tarma (CSAR) helikopterleri ve genel mak- miktarda uçak ve malzeme kaldı. Savaş- ji merkezi konumundadır. Havacılık ve uzay satlı helikopterlerin ortak üretimi, özgün ta görev almış 100 kadar Türk teknisyen, sanayisinde küresel ilk yüz oyuncu arasında tasarımlı insansız hava aracı, hedef uça- pilot ve gözcü vardı. Bunların sağ kalan- yer alan TUSAŞ, proje konularına bağlı ola- ğı ve zirai ilaçlama uçağı gibi ürün geliştir- ları ve Anadolu’ya sızabilenleri Kurtuluş rak Yapısal Grup, Uçak Grubu, Helikopter me programlarını kapsıyor. Ayrıca TUSAŞ’ın Savaşı’na katıldı. Geride kalan uçakları ve Grubu, İnsansız Hava Aracı (İHA) Sistemle- Agusta, Alenia Aeronautica, Airbus, Boe- malzemeleri Eskişehir’de ve Konya’da top- ri, Uzay Sistemleri olmak üzere beş stratejik ing, CASA, Eurocopter, IAI, Lockheed Mar- layarak tüm imkânsızlıklara rağmen bü- iş merkezi bünyesinde örgütlenmiştir. Ay- tin, Northrop Grumman, MD Helicopters, yük kahramanlıklara imza attılar. Bu pi- rıca, TUSAŞ tarafından tasarlanan ve üreti- Sikorsky, Sonaca şirketleriyle çeşitli seviye- lotlardan biri olan Vecihi Hürkuş’un ve len tüm ürünlerle ilgili olarak entegre lojis- lerde ortaklıkları var. TUSAŞ Boeing firması- inşa ettiği uçağın hikâyesini bu sayımızda tik destek hizmeti sağlanmaktadır. nın farklı uçak modelleri için parçalar üreti- bulabilirsiniz. yor ve Airbus A400M projesine önde gelen TUSAŞ tesisleri 186.000 metrekaresi ka- Avrupalı şirketlerle birlikte katılıyor. Türkiye’deki uçak imalat kuruluşları: palı olmak üzere toplam 5.000.000 metre- TUSAŞ’ta üzerinde çalışılan birçok 1. Seydiköy (Gaziemir) Hava Meydanı,Vecihi K- I lenici firması TUSAŞ-Türk Havacılık ve proje var, ama bunlardan biri diğerlerin- tayyaresi, 1923-1925 Uzay Sanayi A.Ş. (TAI-Turkish Aerospa- den çok farklı. TUSAŞ ilk kez tamamıyla 2. TOMTAŞ-Tayyare ve MotorTürk Anonim Şirketi, ce Industries, Inc.) ile devam ediyor. İniş yerli tasarım, özgün ve modern bir uçak 1925-1928 ve çıkışlarıyla Türkiye’de uçak üretimi ta- inşa ediyor. Kurtuluş Savaşı’nın kahraman 3. KayseriTayyare Fabrikası, 1930-1942 rihi birçok ilginç olayla dolu. Bu yolculu- pilotu ve havacısı Vecihi Hürkuş’un anısı- 4. Vecihi XIV tayyaresi 1930,Vecihi Faham ğun duraklarına da önümüzdeki sayılarda na bu eğitim uçağına “Hürkuş” adı veril- Tayyare İnşaa Fabrikası, 1932-1935 yer vermeyi umuyoruz. Örnek vermek ge- di. TUSAŞ’tan aldığımız bilgiler doğrultu- 5. MMV-1 Tayyaresi, EskişehirTayyare Fabrikasi 1932 rekirse, II. Dünya Savaşı öncesi Türkiye’de sunda Hürkuş uçağına, gelişmiş sistemle- 6. Nuri DemirağTayyare Fabrikası, 1936-1943 % 80-% 90 yerli imalat uçaklar vardı, hem rine ve geliştirme sürecine ait bazı bilgile- 7. Türk Hava Kurumu EtimesgutTayyare Fabrikası, de yüzlerce. Atatürk aramızdan ayrıldığın- ri paylaşacağız. 1938-1950 da Eskişehir ve Kayseri’de uçak fabrikala- 8. Türk Hava Kurumu Uçak Motor Fabrikası, 1948-1950 rı vardı. Vecihi Hürkuş, Nuri Demirağ gi- 9. TUSAŞ-Türk Havacilik ve Uzay Sanayii A.Ş., 1984- bi girişimciler de uçak inşaası sektörü- ne girmiş ve kendi tasarımları olan uçak- Kaynak: İsmailYavuz, TAI’nin Sesi lar imal etmişlerdi. Fakat havacılık sektö- rüne verilen önem Atatürk’ün ölümü ile 16 Şubat 1925 tarihinde Türk Tayya- azaldı ve 1950’lerden 1980’lerin ortasına re Cemiyeti’nin kurulmasıyla yeni Türki- kadar Türkiye tamamıyla dışa bağımlı hale ye Cumhuriyeti’nin lideri Mustafa Kemal geldi. 1973 yılında kendi uçağımızı yapma Atatürk havacılığa verdiği önemi göste- amacı ile TUSAŞ (Türk Uçak Sanayii A.Ş.) rir. Bu kurum kendisine ayrılan gelirler- kuruldu. 1984 yılında TUSAŞ’ın yönetimi le ülkeye yüzlerce uçak kazandırır. Aslın- altında TAI (Turkish Aerospace Industri- da amacı dışarıya bağımlılığı azaltmak ve es Inc.) kurularak uçak fabrikasının temeli Türkiye’nin kendi uçaklarını üretebilme- bir kez daha atıldı. Böylece Türkiye’de ha- sini sağlamaktır. Aynı yıl 7 Eylül’de Jun- vacılık sektörü yeniden doğmuş oldu. kers Flugzeugwerke AG isimli bir Alman firmasıyla hisselerin % 51’i Türkiye’de ol- mak şartıyla, Tayyare ve Motor Türk Ano- nim Şirketi (TOMTAŞ) kurulmuştur. TOMTAŞ’la başlayan uçak üretimi ma- ceramız, Hürkuş eğitim uçağının yük- 30
Hürkuş sadece bir eğitim uçağı olmasına rağmen <<< Bilim ve Teknik Eylül 2012 Türkiye ve TUSAŞ için çok daha fazlasını ifade edi- yor. İlk başta Türkiye’nin kendi özgün uçaklarını tasar- nımlayan yüzlerce tasarım, analiz ve test dokümanı, Hürkuş: layıp üretebilme yeteneği ülkeye tekrar kazandırılmış binlerce teknik resim ve dijital uçak modeli arşivlen- Pilot başlangıç ve temel eğitim oluyor. 27 Haziran’da düzenlenen törenle montajı ta- miş durumda. müfredatına uygun, gece ve gündüz mamlanarak hangardan çıkarılan Hürkuş’un tasarım uçabilen, öğretmen ve öğrencinin ve üretimi esnasında kazanılan birikim, Hürkuş’u böl- Hangardan çıkarılan uçak sadece ilk prototip. İlk arka arkaya oturduğu gesel yolcu uçağı ve askeri nitelikte muharip uçak tasa- önce yer testleri, daha sonra da uçuş testleri yapılacak. Pilotların jet uçağına geçişini rımı ve üretimi için bir sıçrama tahtası haline getiriyor. Bu testlerin ardından yapısal dayanım testleri için üre- kolaylaştıran 1600bg’lik turboprop Hürkuş, Avrupa Havacılık Emniyeti Ajansı’nın (EA- tilecek statik ve yorulma gövdeleri ile ikinci prototip motorla donatılmış SA) CS.23 sivil sertifikasyon kurallarına göre sertifi- uçak üretilecek. Tabii ki tasarımın doğrulanması ve Kullanılan yeni teknolojiler kalandırılmakta olan ilk milli uçak projesi. Proje kap- sertifikasyonu için tamamlanması gereken, kapsamlı sayesinde yüksek performanslı ve samında, uçağın tip sertifikası almasının yanı sıra TU- birçok yer ve uçuş testi var. Fakat biz yakın bir gelecek- işletme maliyeti düşük SAŞ tasarım organizasyonuna EASA Bölüm 21 Tasa- te göklerimizin ve istikbalimizin Hürkuş’lar sayesinde Rakip uçaklardan daha iyi olması rım Organizasyon Onayı alınacak. Bu sayede TUSAŞ özgür ve güvenli olacağına inanıyoruz. amacıyla yaklaşık 21.000 uçuş emniyeti, dünyanın sayılı uçak firmaları arasına girecek. pilotaj ve performans gereksinimini TAI’nin Sesi dergisinde Havacılık Tarihi Köşesi ya- sağlayacak şekilde tasarlanmış Bir pilot F-5, F-4, F-16 gibi yüksek performans- zarı İsmail Yavuz’a ve TUSAŞ’ın kurumsal iletişim 1.000.000’un üstünde mühendislik saati lı jet uçaklarını uçuracak seviyeye genelde üç basa- şefliğine bu yazının yazılmasına olan yardımlarından ile 4800’den fazla tasarım dokümanı ve maklı bir eğitimden geçerek ulaşır. Bu seviyeler baş- ötürü teşekkür ederim. 7250 teknik resim ile dokümante edilmiş langıç, temel ve ileri olarak isimlendirilir. Bu seviyele- Turboprop motorlu bir eğitim uçağıdır. rin her birinde farklı uçak tipleri kullanılır. Geçmiş- KAdayıgnüazkella, rM. B. te temel eğitim için jet eğitim uçakları kullanılıyordu. TTüHrkKHKaüvltaücrılıYğaınydınalaİrzı,B2ır0a0k6a.nlar, Günümüzde başlangıç ve temel eğitim için hem yük- HYaüprıkKurşe, dVi.,YBaiyrıTnalayryı,a2re0c0in0.in Anıları, sek performanslı hem de ekonomik olması nedeniy- http://www.tai.com.tr/ le turboprop motorlu uçaklar tercih ediliyor. Hürkuş, trhttp://www.centennialofflight.gov/essay/ pilotların jet uçağına geçiş eğitimlerinin günümüzün Air_Power/Pre_WWI/AP1.htm ihtiyaçlarına uygun olarak daha verimli olması ama- cıyla geliştirildi. Bu amaçla tasarımında en yeni tek- nolojiler kullanıldı ve en güvenilir çözümler oluştu- ruldu. Hürkuş özgün tasarımıyla turboprop motor- lu eğitim uçakları arasında yüksekleri hedefliyor. Ge- lişmeye açık tasarımı sayesinde farklı amaçlara yöne- lik (örneğin kamera ve silah taşımak) farklı versiyon- larının da üretilmesi hedefleniyor. Hürkuş’un tasarım sürecinde, hızla gelişen yeni aviyonik sistemlerin en- tegrasyonuna olanak sağlamasının yanı sıra faydalı yük taşıma kapasitesi de göz önünde bulunduruldu. Türk havacılık tarihinin en önemli adımlarından biri olarak, Savunma Sanayii İcra Komitesi kararın- ca TUSAŞ tarafından 2006 yılında tasarımına başla- nan eğitim uçağı Hürkuş’un ilk prototipi üretim hat- tından Haziran 2012’de çıktı. Sınıfındaki diğer eği- tim uçaklarından farklı olarak Hürkuş’un tasarımın- da herhangi bir uçak baz alınmadı, rakip uçaklardan daha iyi olması hedeflenerek TUSAŞ tarafından ta- sarlandı. Hürkuş’un gelişmiş sistemlere sahip yüksek performanslı bir uçak olması nedeniyle, tasarım sü- reci TUSAŞ tasarım ekibine önemli deneyimler ka- zandırdı. Şu an TUSAŞ’ta Hürkuş’un tasarım ve ya- pım süreci sonucunda uçak tasarım süreçlerine ha- kim 150 mühendis yetişmiş, sınıfında üstün bir eği- tim uçağı ortaya konmuş, ayrıca ürünü ve süreci ta- 31
Bülent Gözcelioğlu Dr., Uzman TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Antalya Arkeolojik Anadolu’nun Sualtı Araştırmaları Sualtındaki Tarihine Dalış 32
Bilim ve Teknik Eylül 2012 Anadolu’nun kara kısımlarındaki zengin arkeolojik kalıntıların bir benzerinin Anadolu kıyılarında, sualtında yattığını biliyor muydunuz? Sualtı arkeologlarına göre Anadolu kıyıları 5000 yıl öncesine kadar giden Antik Çağ deniz ticaretinin en önemli yollarından biriydi.Yılda ortalama beş geminin battığı göz önüne alınırsa, kıyılarımızda 25.000 civarında batık olduğu tahmin ediliyor. Anadolu kıyılarında yatan sadece gemiler değil elbette. Antik limanlar, batık antik kentler de Anadolu’nun sualtı arkeolojisinin bir ayağı. Getty 33
Anadolu’nun Sualtındaki Tarihine Dalış Getty Batmış ahşap gemilerden geriye kalanlar genelde çapa ya da amforalardır. Diğer kısımlar deniz suyu ve deniz canlıları tarafında zaman içinde parçalanır. Sualtında arkeolojik araştırma yap- Scooter denen sualtı araçlarıyla palet vurmadan geniş alanları taramak mümkün manın kolay olmadığını tahmin et- mek zor değil. Kıyıda, sığlık yerler- deki araştırmalarda karşılaşılan en büyük zorluklar sınırlı dalış zamanı, sınırlı görüş mesafesi, hava koşullarının her zaman uy- gun olmaması, eserlerin denizin dibinde gömülü olması. İnsanın dalamadığı derin yerler için de yüksek teknoloji ihtiyacı (ör- neğin sualtı robotları), bulunan eserlerin yüzeye çıkarılmasındaki zorluklar ve tüm bunların maliyetinin yüksek olması. Bun- lara rağmen sualtı arkeologları özveriyle araştırma ve keşif yapmaya devam ediyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde olduğu gibi ülkemizde de sualtı arkeolojisi araştırma- ları yapılıyor. Biz de bu araştırmaların na- sıl yapıldığını yerinde görmek için Dr. Ha- kan Öniz ve ekibinin Antalya kıyılarında devam eden sualtı kazısına konuk olduk. Hem arkeolojik çalışmalarına teknede ve sualtında eşlik ettik hem de sualtı arkeolo- jisi hakkında bilgi aldık. 34
>>> Bilim ve Teknik Eylül 2012 Sualtında Arkeoloji daki mühendislik hataları ve diğer insani kilde ve yapıda olurlar. Bir bölgeye özgü hatalar yüzünden de (yanlış manevra vb.) çapanın, çok farklı bir bölgede bulunma- Yazımıza sualtındaki arkeolojik kalın- gemiler batabiliyordu. Deniz yüzeyin- sı geminin rotası hakkında bilgi verebilir. tıların neler olduğu ve nasıl oluştuğuy- den fark edilmeyen sığ kayalıklara çarp- Diğer bir arkeolojik buluntu olan tonoslar la başlayalım. Gemiler, gemi donanımla- ma günümüzde bile devam ediyor. Buna gemilerin sabitlenmesi için denize bırakı- rı (çapa, amfora vb.), gemiyle taşınan mal- en iyi örneklerden biri Bodrum/Yassıada lan, büyük ve sabit taş ağırlıklardır (150- zemeler, denizcilik yapıları (liman, deniz (Muğla) batıkları. Antik çağlardan günü- 300 kg kadar). Genellikle kayaların üzeri- feneri vb.) sualtı arkeolojik kalıntılardır. müze hâlâ kullanılan bir deniz yolu üze- ne kulp oyularak yapılan tonoslar limanın Gemiler günümüzde olduğu gibi eski dö- rinde olan Yassıada’nın batı kısmında, yü- uygun yerine bırakılır ve kulplarına bağla- nemlerde de önemli bir ulaşım ve ticaret zeyden fark edilmeyen sığlık bir yer bulu- nan halatlarla (yüzeyde şamandıra olarak aracıydı. Özellikle deniz kıyısında yaşayan nur. Bu sığlığa tarih boyunca çarparak ba- su kabağı ya da yüzer başka bir cisim yar- insan topluluklarının hayatında gemi tica- tan en az 25 gemi olduğu bulunan kalın- dımıyla) gemilerin bağlanması sağlanırdı. reti önemli bir yer tutuyordu. Gemi ticare- tılardan biliniyor. Bunlardan Yassıada Bi- Batıklarda rastlanan diğer bir alet de is- tinden büyük gelirler elde ediliyordu. Ge- zans (MS 625-626 yılları), Yassıada Roma kandillerdir. İskandiller gemilerin kayala- miler özellikle eski dönemlerde hava ko- (MS 4. yüzyıl) ve Yassıada Osmanlı batığı ra çarpmasını ya da su derinliğini ölçmek şulları, deniz savaşları gibi nedenlerle ba- (MS 16. yüzyıl) en iyi bilinenler. 1993 yı- için baş kısmından bir iple suya sarkıtıla- tabiliyordu. Herhangi bir donanıma sa- lında 150 metre uzunluğundaki “Mirna- rak kullanılan aletlerdi.. hip olmayan gemiler normal seyir halin- M” adlı Lübnan şilebinin de aynı öyküy- deyken bile batabiliyordu. Suyun altın- le batması bölgenin gemiler için hâlâ teh- Amforalar gemi buluntuları içinde en da kalan, deniz yüzeyinden fark edilme- likeli olduğunu gösteriyor. ilgi çekenler olmuştur. Amfora kullanı- si zor kayalıklara çarpma, kıyıdaki kaya- mının zeytinyağı, şarap gibi sıvı maddele- lara çarpma, aniden çıkan fırtınalar, hare- Gemi donanımları, çapalar, tonoslar, rin karada taşınmasının zor ve riskli oldu- ket yeteneği az olan gemiler fırtınalı hava- amforalar batıklardan elde edilen arke- ğu için ortaya çıktığı tahmin ediliyor. Hat- larda limana girerken yapılan hatalar, dü- olojik buluntulardandır. Çapalar taş, ah- ta deniz aşırı ticaretin, amforalarla yapılan mende meydana gelebilecek hatalar, hatalı şap ya da demirden yapılmış olabileceği taşımanın gelişmesiyle ortaya çıktığı tah- yükleme sonucu dengenin bozulması, ge- gibi tek, iki ya da çok delikli de (kompo- min ediliyor. Formları gereği az yer kap- minin su alarak batması, yapım sırasın- zit) olabilir. Kullanıldıkları döneme, böl- layan, sallantılarda devrilmeyen ve kolay geye ve kullanım amacına göre değişik şe- taşınabilen amforalarda sıvı gıdaların ya- Sualtında arkeolojik buluntular fotoğraf ya da video ile kayıt altına alınır. 35
Anadolu’nun Sualtındaki Tarihine Dalış Sualtında Arkeolojik Araştırmalar Nasıl Yapılıyor? Sualtı kazılarına başlamadan önce ya- pılacak çok iş var. İlk olarak araştırma ya- pılacak bölgeyle ilgili literatür bilgileri ve bölgeyi iyi bilen yerel dalgıçlar, balıkçılar ile görüşmeler yapılır. Sonra hem sualtın- da hem de yüzeyde izlenecek yöntemle- re geçilir. Sualtı arkeoloji araştırmaların- da tüplü ya da tüpsüz dalış yöntemi yay- gın olarak kullanılır. Tüpsüz dalışlarla ya- pılan aramalar yüzeye yakın, sığ ve sualtı görüşünün uygun olduğu yerlerde yapılır. Daha çok kıyı ve liman araştırmalarında kullanılan bu yöntemle dalgıçlar su yü- zeyinden aşağıya bakarak arkeolojik eser olan ya da arkeolojik eser olma olasılığı olan cisimleri işaretler. Daha sonra uy- gun donanımlarla ayrıntılı inceleme ya- pılır. Tüplü dalışlarla yapılan arama yön- temleriyse zeminin kayalık, kumluk ya da düz olması, akıntı durumu, derinlik, sualtındaki görüş mesafesi, hava koşulları gibi etkenlere göre değişiklik gösterir. Ka- yalık yerlerde yapılan aramalarda dene- yim önemlidir. Çünkü kayalık yerlerdeki batıklar zaman içinde üzerlerine yerleşen mercan, midye, deniz yosunları gibi can- lılar nedeniyle kayalık zeminle aynı ren- ge ve yapıya bürünür. Düz kumluk yer- lerdeyse taranacak alan “genişleyen kare- ler”, “dairesel arama”, “U arama” gibi yön- temler kullanılarak yapılabilir. Genişle- yen kareler yöntemi taranacak alanın faz- la geniş olmadığı yerlerde uygulanabilir. Sualtında arkeolojik eser bulunduktan sonra belgeleme yapmak da gerekli. Belgelemede, kodlama, işaretleme, koordinatlarını alma, fotoğraf ve video görüntülerini alma, çizim yapma gibi işlemler gerçekleştirilir. Sualtında arkeolojik teknikler öğrenilirken arkeolojik eserin zarar görmemesi için çalışmalar modern kaplar üzerinde yapılır. nı sıra baklagiller, baharatlar, badem, ce- min çökmeleri, su baskınları, baraj yapımı viz, merhem, çeşitli meyveler, kurutulmuş gibi nedenlerle sualtında kalabilir. Özel- et gibi yüklerin taşındığı da yazıtlarda ge- likle Antalya’daki Kekova antik batık ken- çiyor. Batıklarda bulunan diğer buluntular ti bunun en güzel örneğini oluşturur. Yü- arasında sikkeler, bakır külçeler, yapı mal- zeyden bile rahatlıkla görülebilen evlerin zemeleri, toplar ve gülleler yer alır. iç kısımları, odaları, sualtından başlayarak su yüzeyine çıkan merdivenler en ilginç Sualtı arkeolojsinin diğer bir konu- kısımlardır. Yerleşim yerleri günümüzde su da denizcilik yapılarıdır. Limanlar, de- de sualtında kalmaya devam ediyor. Ze- niz fenerleri, tersaneler ve tahıl ambarla- ugma antik kentinin yapılan barajdan do- rı (graniumlar) deniz seviyesinin yüksel- layı sualtında kalması bunun en iyi örneği. mesi, tektonik hareketler, erozyonlar, ze- 36
>>> Bilim ve Teknik Eylül 2012 Taranacak alanın tam ortasından dalışa Kaldırma balonuyla sualtındaki cisimleri bir yerden bir yere taşımak mümkün başlanır, kısa masafe yüzülür, sonra 90 de- Hava asansörüyle arkeolojik eserin çevresi temizlenir. rece dönüş yapılır. Daha sonra bir önce- kinden daha uzun yüzülür tekrar 90 de- rece dönülür ve kare genişletilerek alan tamamen taranır. Dairesel arama küçük alanlarda, küçük cisimleri aramak için kullanılır. İki dalgıç ve bir halatla (en faz- la 20 metre) yapılır. Dalgıçlardan biri mer- kezde halatı tutarak durur. Diğeri halatın diğer ucundan tutarak daireler çizerek ta- rama yapar. Bu yöntem akıntılı yerlerde de kullanılabilir. U arama yöntemi akın- tının olmadığı yerlerde kullanılabilir. Ön- ce taranacak alan şamandıralarla belirle- nir. Bir köşesinden başlanır ve alanın so- nunda kadar düz bir hatta yüzülür. Sonra 90 derece alanın içine doğru dönülüp kı- sa mesafe yüzülür. Sonra tekrar 90 dere- ce dönülür ve arama alanın karşı tarafına doğru yüzülür. Yani alanda U çizerek tara- ma yapılır. Bunların yanı sıra “scooter” de- nilen, sualtında palet kullanmadan ilerle- meyi sağlayan araçlarla da çok geniş alan- lar taranabilir. Sualtı aramalarında yardımcı olarak modern ekipmanlar da kullanılıyor. Dip profilinin iki ya da üç boyutlu olarak or- taya çıkmasını sağlayan cihazlar (deep so- under), yandan taramalı sonarlar, proton manyetometresi (dipte zemin üzerinde- ki ve içindeki metal cisimleri belirlemede kullanılır) bunlardan bazılardır. Dalına- mayacak kadar derindeki yerler için uzak- tan kumandalı sualtı araçları (ROV) ve otonom sualtı araçları ile de derin yerlerin görüntüsü almak, hatta çok derin yerler- den buluntu çıkarmak da mümkün. 37
Anadolu’nun Sualtındaki Tarihine Dalış Antalya Arkeolojik Sualtı Araştırmaları 2012’de devam edecek. Manavgat/Side bölgesinde devam eden çalış- malar sırasında ise önemli sonuçlara ulaştık. Antalya’nın doğu kıyıların- BTD: Çalışmalarınız ne zamandan beri devam ediyor? da büyük olasılıkla Tunç Çağı (MÖ 3000-1200) madenciliğine ışık tutacak Dr. Hakan Öniz (Doğu Akdeniz Üniversitesi Sualtı Görüntüleme ve keşifler yaptık. Küçük teknelerdeki kullanım dışı tunç eşyaları toplayıp Araştırma Merkezi): Antalya kıyılarında ilk sistemli çalışmalar 1999 yılın- bunları eriterek yeniden kullanım için işleyen bir madenci ustasının tek- da, dönemin Antalya Müze Müdürü Metin Pehlivaner zamanında başlı- nesine ait, Tunç Çağı’ndan kalma kalıntılara ulaşıldığı düşünülmektedir. yor. Dönemin Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü ile Arkeolojik Sualtı Fırtına sırasında bir limana sığınmaya çalışırken battığı düşünülen tek- Araştırmaları Derneği arasında imzalanan bir protokolle Akdeniz Arke- nenin ahşabına ait bir iz bulunamazken, tunç ve bakır külçe parçaları ile olojik Sualtı Araştırmaları Merkezi, Antalya Müzesi içinde faaliyetlerine başka maden kalıntıları tespit ettik. Yaklaşık 30 m2’lik alana yayılmış olan başlıyor. Özellikle Kemer ve Gazipaşa kıyılarında çok sayıda batık tespit batık hakkında çalışmalara devam edilmesi halinde, diğer kalıntıların da ediliyor. Modern teknoloji kullanılarak yapılan kapsamlı çalışmalar ise ta- gün ışığına çıkabileceği düşünüyoruz. rafımdan yürütülmüş olan, “Konumlarına ve kullanımlarına göre Antal- ya kıyılarında antik limanlar ve demirleme yerleri”isimli tez çalışmasında Side açıklarındaki nadir kayalık dip yapısının üzerinde de, bölge- başlatılıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından verilmiş izinlerle başla- deki dalış merkezlerinin yer göstermesiyle yine büyük olasılıkla Tunç tılmış olan “Antalya Kıyıları Arkeolojik Sualtı Araştırmaları” ise bu tez ça- Çağı’ndan kalma taş çapalara ulaştık. Demirin bilinmediği ya da çok pa- lışmasının üzerine yapılandırılmış durumda. halı olduğu için kullanılmadığı dönemlerde kullanılan bu taş çapalar, ah- şap kazıklarla güçlendirilip dibe tutunmayı sağlıyordu. Ayrıca Roma ve BTD: 2012 kazılarında yeni neler keşfettiniz? Bizans dönemlerinden kalma amfora yüklü batıklar da bulduk. Çalışma- HÖ: Bu yıl yapılan çalışmalar sırasında ilk olarak Olympos antik ken- lara devam ediyoruz. ti kıyısında, antik mendirek kalıntılarının yayıldığı alana ilişkin tespitler yapıldı. Halen Anadolu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Yelda Uçkan başkan- BTD: Sualtında arkeolojik bir buluntu keşfettikten sonra ne gibi iş- lığında devam eden Olympos kazılarıyla işbirliği içinde yapılan çalışma- lemler, işler yapılıyor? lara daha kapsamlı bir şekilde devam edilmesine ve daha farklı tekno- loji ve yöntemlerin kullanılmasına karar verildi. Burada çalışmalar Eylül HÖ: Eserin herhangi bir uzaktan algılama donanımıyla (uzaktan ku- mandalı taşıt yani ROV-Robot, yan taramalı sonar, multibeam sonar, magnetometre veya dedektörler gibi) tespiti sonrasında asıl tespit ge- Fotoğraf: Hakan Öniz Fotoğraf: Hakan Öniz Fotoğraf: Hakan Öniz Sualtı robotu ile (ROV) 120 metreye kadar derinlikte bulunan Metal malzemeler bulabilmek için karada olduğu gibi Manyetometre ile deniz dibinin 6 metre derinligine kadar olan eserlerin fotograf ve viedo görüntüleri tespit edilebiliyor. su altında da dedektörler kullanılıyor. bolumunde bulunan demir ve benzeri madenlerden yapılmıs çapa, top gibi kalıntılar tespit edilebiliyor. Sualtı Kazı Teknikleri uygulanır ve farklı donanımlar kullanı- bir alana aktarılmasında kullanılır. Hava lır. Genel olarak hava asansörü ya da ha- asansör, 6 metrelik, 10 cm çapında plas- Sualtında arkeolojik buluntu keşfedil- va borusu (airlift), su asansörü (water- tik bir boru, hava hortumu ve düşük ba- dikten sonra ne yapılır? Arkeolojik bu- lift), kaldırma ve taşıma balonu gibi ekip- sınç kompresöründen oluşur. Kompresör luntunun durumuna göre, örneğin kum manlar kullanılır. Hava asansörü arkeo- sualtındaki borunun iç kısmına (boru- altında kalan bir eser için farklı, zemin lojik buluntunun çevresindeki kum, ça- nun ağız kısmının 50 cm kadar gerisine) üzerindeki bir eser için farklı yöntemler mur gibi malzemenin su içinde başka hava verir. Bu hava diğer taraftan çıkar- 38
<<< Bilim ve Teknik Eylül 2012 BTD: Araştırmalarınıza kimler, nasıl katılabiliyor? HÖ: Bakanlık izinleriyle yapılan çalışmalara ancak bir önceki se- ne Aralık ayında listeye alınmış isimler katılabiliyor. Çalışmalara katıl- mak için öncelikle arkeoloji lisans veya yüksek lisans eğitimi almış da- lıcılar tercih ediliyor. Ancak mimarlık ve mühendislik dallarında lisans eğitimi almış dalıcılar da özellikle çizim teknolojileri ile araştırma do- nanımlarının kullanılması ve geliştirilmesi alanında değerlendiriliyor. nellikle aletli dalış yöntemleriyle, fiilen dalarak yapılıyor. Her esere BTD: Nasıl sualtı arkeoloğu olunur? bölgeye göre bir kod numarası veriliyor ve yanlarına bırakılan bir HÖ: Sualtı arkeoloğu olabilmek için önerilen önce herhangi bir şamandırayla su yüzeyinden GPS kullanılarak koordinatları alınıyor. üniversitenin arkeoloji lisans bölümünü bitirmek, sonra sualtı arkeo- İki ayrı fotoğraf makinasıyla fotoğrafları ve gerekenlerin de video- lojisi yüksek lisansı yapmak. Türkiye’de Selçuk Üniversitesi’nde bu ko- ları çekiliyor. Fotoğraftan kesin çizimi yapılması zor olan eserler tek nuya yönelik eğitim almak mümkün. Dünyada ise İngiltere’de Sout- tek dipte çiziliyor. Bunun için üzeri su zımparasıyla zımparalanmış hampton, Avustralya’da Flinders, Polonya’da Torun, Mısır’da İskende- pleksiglas levhalar kullanılıyor. Bu levhaların üzerine yumuşak kur- riye, ABD’de Texas A&M üniversitelerinde bu mümkün. şun kalemle yazılabiliyor, normal silgiyle silinebiliyor. Alınan koordi- natlar uydu fotoğraflarına ve planlara işleniyor. Böylece eserin tes- BTD: Hangi kurumlar, üniversiteler ve araştırmacılarla işbirliği piti yapılmış oluyor. yapıyorsunuz? HÖ: UNESCO Sualtı Arkeolojisi Ağı başta olmak üzere İtalya’daki Catania ve Napoli üniversiteleri, Rus ve Polonya Bilimler Akademileri- nin arkeoloji enstitüleriyle ortak çalışmalar yapıyoruz. ken ön taraftaki kum, çamur, çakıl gibi malzemeleri nabilir. Ancak zarar görme olasılığı varsa, eser se- de diğer tarafa taşımış olur. Su asansörleri de hava pet, kasa ya da sandık gibi malzemelerle de taşına- asansörleri gibi çalışır. Burada hava yerine basınçlı bilir. Burada kaldırma balonunun ipleri sepete, ka- su kullanılarak sualtındaki bir malzeme su yüzeyi- saya ya da sandığa bağlanır. Yedek hava kaynağın- ne (tekneye) ya da su içinde başka bir yere taşınabi- dan balonun içine hava doldurulur. Bir süre sonra lir. Bunun için bir su pompası, su hortumu ve bun- balon yükselmeye başlar ve cisim kolaylıkla yüzeye lara güç veren bir motor gereklidir. Yüzeyden yolla- doğru çıkarılabilir. nan basınçlı su, ana hortumda bir akıntı yaratır ve bu akıntı zemindeki malzemenin yüzeye ya da baş- Sualtı arkeololojik araştırmaların nasıl yapıldı- ka bir yere taşınmasını sağlar. ğına genel olarak değindik. Ancak sualtı arkeoloji- si, arkeolojik bilginin yanı sıra denizcilik, sualtı tek- Kaldırma balonları sualtındaki büyük buluntu- nikleri, derin dalış teknolojisi, sualtı mühendisliği, ların bir yerden başka bir yere taşınmasını ya da elektronik, yazılım gibi çok sayıda alanın bir araya su üstüne çıkarılmasını sağlar. 4 kg’dan ağır cisim- getirilmesini gerektiren, hayli geniş bir alan. İleriki lerin sualtında taşınması dalgıçların sağlığı açısın- sayılarımızda derin deniz arkeolojisi, sualtından çı- dan risklidir. Bunun için kaldırma balonları kulla- karılan eserlerin korunması, özellikle Osmanlı dö- nılması gerekir. Kaldırma balonları da çıkarılacak nemine ait batıklar ve bunlarla ilgili araştırmalar, cisimlerin ağırlğına göre farklı tipte olur. Büyük ci- İstanbul Yenikapı batıkları gibi sualtı arkeolojisinin simler için balonun içindeki havayı boşaltma val- diğer konularını da ayrıntılı olarak ele alacağız. fi olanlar kullanılırken, küçük cisimler için valfsiz olanlar yeterlidir. Hava boşaltma valfi, kaldırma Fotoğraflar: Dr. Bülent Gözcelioğlu balonunun yukarı çıkış hızını ayarlamada yardım- cı olur. Genel olarak dakikada 10 metre hızla yuka- KÖanyizn,aHk., Temel Sualtı Arkeolojisi, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2009. rı çıkılır. Kaldırma balonu çıkarılacak esere bağla- 39
Tanfer Yandayan 1Metre Neye Eşittir? Günümüzde nasıl elde edilir? Uzunluk birimi metre (m) hayatımızda ilk ve en çok kullandığımız ölçü birimlerinden. Doğduğumuz andaki boyumuz metre ya da metrenin alt birimi olan santimetre ile ifade edilir. Metrik sistemden başka bir birim sistemi kullanılan ülkelerin ölçüm birimleri de uluslararası alanda metre birimine göre tanımlanır. Örneğin ABD ve İngiltere’de kullanılan inç uzunluk birimi“1 inç 0,0254 metreye eşittir”şeklinde tanımlanır. Hayatımız boyunca sürekli olarak kullandığımız metre, günümüzde çoğu bilimsel çalışmalarda kullanılan ışık hızı değerinin, gözle görülmeyen nano dünyadaki boyutlandırmaların, yıldızlararası mesafelerin ifade edilmesinde kullanılan birimlerin dayanağını oluşturur. Temel olarak, 1 metrenin uzunluğu Fransa’nın Paris kentinde bulunan Uluslararası Ölçüler ve Ağırlıklar Bürosu’nda (BIPM) saklanan bir çubuğa dayanır ve artık günümüzde ışınım kaynakları (örneğin lazer) ile elde edilmektedir. Peki BIPM’de saklanan ve ışık hızı değerinin yanı sıra , Newton (N), Pascal (Pa) gibi birimlerin değerinin belirlenmesinde de rol alan 1 metre çubuğunun boyu aslında neyi simgeler? Bu uzunluk nasıl bulunmuştur? Bu kadar önem taşıyan bu çubuğun neye eşit olduğunu ve nasıl bulunduğunu sormak pek aklımıza gelmez. Günümüzde ileri teknoloji uygulama yöntemleri ile elde edilen metre, 200 yılı aşkın bir geçmişe sahiptir. Ana hatlar İlk metre prototipi, 22 Haziran 1799’da Hollandalı Jan Hendrik van Swinden tarafından metrik sistemin uzunluk standardı olarak Fransız yetkililere 25 mm x 4 mm dikdörtgen kesitli, platinyum bir çubuk şeklinde sunulmuştur. İkinci metre prototipi 1889 yılında 20 mm x 20 mm büyüklüğünde, X-kesitli bir çubuk olarak imal edilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde metre, ışığın boşlukta saniyenin 299.792.458’de biri zamanda (1/299.792.458 saniye) kat ettiği yolun uzunluğu olarak tanımlanır ve ışınım kaynakları kullanılarak elde edilir. 40
>>> Bilim ve Teknik Eylül 2012 İnsanlar tarih boyunca uzunlukları Mısır Kraliyet uzunluk ölçü birimi“cubit” Fransa Ulusal Meclisi 26 Mart 1791’de ölçmüş, ölçtükleri mesafeleri tanım- yeni uzunluk biriminin, Paris üzerin- lamak ve birimlendirmek için birta- standardı sayesinde Giza Piramiti’nde den geçen meridyen uzunluğunun çey- kım standartlar kullanmıştır. Bazen adım- 230 metre uzunlukta 0,115 metre (115 rek kısmının 10 milyonda biri olmasında larını, bazen karışlarını, bazen de nesnele- mm) doğruluk elde edilmiştir. görüş birliğine vardı. Bu yeni birim, “bo- ri standart kabul edip ölçüm yapmış, öl- yut” anlamına gelen Yunanca metron ke- çümleri kullandıkları bu standart cinsin- Zaman içinde gelişen teknoloji ile bir- limesinden türetilerek metre olarak ad- den (örneğin 20 adım, 10 karış vb.) bi- likte ortak bir birime ihtiyaç duyulması landırıldı. Bu amaçla 1792 yılında Dun- rimlendirmişlerdir. İlk çağlarda uzunluk sonucu, geçerli ölçme ve ağırlık sistemi- kirk-Barselona arasında, Paris üzerinden ölçümü için, Nil üzerindeki Chaldees’te nin Dünya’nın büyüklüğünden çıkarılma- geçen meridyen boyunca trigonometrik “Kral’ın Dirseği” yaygın bir standart ola- sı fikri ilk defa Fransız Fizikçi Jean Fernel yöntemler kullanılarak ölçümler yapıl- rak kullanılmıştır; bugünkü birimler- tarafından 1528 yılında ortaya atıldı. Re- maya başlandı. le Kral Dirseği 463,3 mm’ye karşılık ge- ferans uzunluk olarak da, Paris ile Ami- lir. MS 1101’de Kral I. Henry’nin burnun- ens arasındaki mesafenin, bu şehirden ge- 1798 yılında bu ölçümler tamamlandı. dan elinin başparmağına kadar olan me- çen meridyen boyunca ölçülmesi öneril- Ölçümler sonucunda, kutuplardan geçen safe “yard” olarak tanımlanmıştır. di. Daha sonraki yıllarda birçok değişik fi- meridyenin uzunluğu tespit edilmiş ve bu kir öne sürüldü, ancak 1790’lı yıllarda tek- meridyenin çeyreğinin 10 milyonda biri Milattan yaklaşık 2500 yıl önce Mı- rar Dünya’nın çevresinden uzunluk birimi alınarak 1 metre olarak adlandırılan bü- sır uygarlığında, piramitlerin yapımın- türetilmesine karar verildi. yüklük tespit edilmiştir. Kısacası Kuzey da kullanılan Eski Mısır Kraliyet birimi Kutup noktasından başlayarak Paris üze- “cubit”, firavunun orta parmağından dir- Paris’teki Fransız Bilim Akademisi ta- rinden geçen ve ekvatorda sona eren bir ip seğine kadar olan mesafe olarak tanım- rafından kurulan, aralarında Jean-Charles düşünür ve bu ipi 10 milyon parçaya bö- lanmıştı. Bu referanstan türetilen tahta de Borda, Joseph-Louis Lagrange ve Pier- lersek, bu parçaların her birinin uzunluğu ve granit uzunluk standartları, piramit- re-Simon Laplace’ın da bulunduğu seçkin 1 metre olacaktır. lerin yapımında çalışanlara dağıtılmış ve bilim insanlarından oluşan bir komisyon kullanılmıştı. Dağıtılan bu uzunluk stan- yeni uzunluk biriminin Dünya’nın çevre- dartlarının her dolunay zamanı kontrol sinden çıkarılmasını önerdi. edilmesi, ölçümbilimde kullanılan tabir ile “kalibre edilmesi” şartı vardı. Bu za- manı unutanlara veya önemsemeyenle- re ölüm cezası verilirdi. İşte bu uzunluk CUBIT PALM “Cubit”tanımı (solda).“Cubit”kullanarak yapılan piramitler (üstte) 41
1 Metre Neye Eşittir? Günümüzde nasıl elde edilir? İkinci metre prototipi, 1889 İlk metre prototipi, 1799 Yeni metre prototipi 1889’da 20 mm x 20 mm büyüklüğünde ve X-kesitinde bir Hesaplanan bu büyüklüğe göre, Hol- Jan Hendrik van Swinden çubuk olarak imal edildi ve kullanılmaya landalı Jan Hendrik van Swinden met- başlandı. Yeni prototipin bir öncekinden rik sistemin uzunluk standardı olarak Başlangıç Paris üzerinden geçen en önemli farkı, minimum kütlede maksi- ilk metre prototipini 22 Haziran 1799’da meridyeni meridyen mum rijitlik sağlayan kesitiydi (Tresca ke- Fransız yetkililere 25 mm x 4 mm büyük- siti). Ayrıca 1 metrelik uzunluk, prototi- lüğünde ve dikdörtgen kesitli bir platin- Londra pin iki ucu arasındaki mesafeyle değil, uç- yum çubuk şeklinde sundu. Bu standart lara yakın yerlere çizilen iki çizgi arasın- aynı yıl Ulusal Fransız Arşivi’ne kaldırıldı. Dunkirk daki mesafeyle ifade ediliyordu. Bu proto- Artık Fransız Bilim Akademisi tarafından tipler üye ülkelere dağıtıldı. tasarlanan metrik sistem doğmuştu. Başlangıç Strasburg noktası Yangın, savaş, deprem gibi doğal afetler 1 Ocak 1840’ta yayımlanan ölçüler Paris sonucunda metre prototipine zarar gelme ve ağırlıklar ile ilgili bir kanunla, met- ihtimalinin olması, ayrıca zamanla proto- re Fransa’da geçerli uzunluk birimi oldu. Bordo tipin büyüklüğünde birtakım değişiklik- 1840-1870 yılları arasında Fransa devle- ler meydana gelmesi nedeniyle, uzunluk ti, 1799 yılında arşive alınan metrenin 25 Başlangıç Cenova standardının doğal bir kanuna ya da do- kopyasını çeşitli ülkelere dağıttı. noktası ğal bir olaya dayandırılarak oluşturulup Madrid kabul edilmesi için sürekli çalışma yapıldı. 1850’li yıllarda, metrenin yanı sıra baş- ka standartlar ve ölçü birimleri de kullanı- Barselona DUNKIRK lıyordu. Örneğin 1871’de Orta Avrupa’da Württemberger inçi, Ren inçi ve Viyana 0 500 km PARIS inçi olmak üzere üç ayrı inç kullanılıyordu. Dolayısıyla da ülkeler arasındaki alışveriş- Dunkirk-Barselona arası ölçümleri Dunkirk-Paris arası ölçüm sonuçları lerde farklı ölçü standartlarının kullanıl- Metrenin simgelediği uzunluk ması birtakım karışıklıklara yol açıyordu. Kırmızı Çizginin on milyonda biri 1 metre (1/10.000.000) Metre Konvansiyonu, 1875 Ülkeler arasında taşınan ürünlerde bi- rimden kaynaklanan karışıklıkları orta- dan kaldırmak amacı ile 20 Mayıs 1875’te 17 ülke tarafından Paris’te Metre Kon- vansiyonu imzalandı ve Ölçüler ve Ağır- lıklar Bürosu (BIPM) kuruldu. Met- re Konvansiyonu’nun kurucuları arasın- da olan Osmanlı İmparatorluğu, bu kon- feransta Miralay Hüsnü Bey tarafından temsil edilmiş ve ilk yıllık ödeme olarak, ülke sınırları buyüklüğüne göre belirlenen en yüksek dördüncü fiyat ödenmişti. 1879’da ilk “Ölçüler ve Ağırlıklar Genel Konferansı”nda metre prototipi onaylandı ve geçerliliği garanti edildi. İlk 1 metre uzunluk standardı, 1799 1 metre ve tanımını anlatmak için hazırlanmış madalyonlar Kırmızı Çizgi Paris üzerinden geçen meridyen dikkate alınarak hesaplanan 42 Dünya’nın çevresinin çeyrek dilimi
>>> Bilim ve Teknik Eylül 2012 İlk defa 1892 yılında Albert Michel- Işık hızının belirlenmesi Metrenin günümüzdeki son, metreyi kadmiyumdan yayılan kır- tanımı mızı ışığın dalga boyu cinsinden ölçtü ve 1975 yılında, ışığın boşluktaki hızı c bu konuda yapılan çalışmaların hızlanma- = 299.792.458 m/s olarak kabul edilmiş- Ekim 1983’te farklı dalga boyuna sa- sına sebep oldu. tir. Bu değer, ilgili tarihteki birincil seviye hip yeni ışınım kaynaklarının ileride da- metre referans standardına uyumludur ve ha da geliştirilebileceği düşünüldü. Bu- 1927 yılında, mastar bloğu denilen lazer ışınının dalga boyu ve frekans ölçüm nun üzerine metre standardı için her- hassas metal parçaların büyüklükleri- değerleri kullanılarak tespit edilmiştir. hangi bir dalga boyu belirlemek yeri- nin ölçülmesinde kullanılan kadmiyum- ne, ışığın boşluktaki sabit hızının kulla- dan yayılan kırmızı ışığın dalga boyu, λCd Tespit edilen c değeri kullanılarak 1 nılmasına karar verildi ve 1 metre “ışı- 643,84696 nanometre olarak belirlendi ve metrelik mesafe ölçümü yapıldığında, ğın boşlukta 1/299.792.458 saniyede al- böylece ilk defa ışığın dalga boyu aracılı- 1975 yılında kullanılan metre standar- dığı yol” olarak tanımlandı. Bu tarihten ğı ile ölçüm işlemlerine bir standart geti- dı ile yapılan ölçüm 4 nm belirsizlikte itibaren ışığın 1975 yılında ölçülen boş- rilmiş oldu. uyumludur. Daha sonra c = 299.792.458 luktaki hız değeri, belirsizliği 0 olan sa- m/s değeri, belirsizlik değeri “0” olan sa- bit değer kabul edilerek, metre birimi el- Metrenin ışınımdan bit bir değer olarak kullanılmaya başlan- de edildi. elde edilmesi için mıştır. ilk resmi tanımlama, 1960 Metre, bu tanım sayesinde doğal bir 1889 yılında imal edilen X-kesitli metre prototipi olgu ile elde edilebildiği için hasar gör- Ekim 1960’ta metre, Kripton-86 ga- me, bozulma gibi etkenlerden bağımsız- zından elde edilen kırmızı-turuncu ışığın laştırılmış ve Dünya’nın her yerinde elde dalga boyu cinsinden belirlendi ve bu şe- edilebilir hale gelmiştir. Bu tanıma uy- kilde kabul edildi. Kısacası 1.650.763,73 gun olarak elde edilen metre, başka bir adet kırmızı-turuncu ışığın dalga boyu referans ile karşılaştırılmadan doğrudan (mλeKrtr=ey6i 0ve5r,7m8e0k2t1e0d3ir.nanometre) değeri 1 ışık ile ölçülen bir büyüklük olduğun- dan, birinci seviye ölçüm olarak adlan- 1970’li yıllarda kararlılığı yüksek lazer- dırılır. Böylece uzunluk standardının ta- lerin ortaya çıkması ile lazerin metre stan- nımı fiziksel bir olaya dayandırılmıştır. dardının tanımlanmasında kullanılması düşünüldü. Dünya’nın çevresinin belirlenmesi İskenderiye a Güneş ışınları Syene İskenderiye a Syene Günümüzde metrenin elde edilmesi a0 => (İskenderiye - Syene) arası mesafe Güneş ışınları açısı 3600 => Dünya çevresi Gebze, saat 13:30, 21.04.2011 Metre günümüzde 1983’teki tanımına göre (ışığın boşlukta 1/299.792.458 sani- Dünya çevresi = (İskenderiye - Syene) * 360 / a yede aldığı yol) üç temel yöntemden biri kullanılarak elde edilir: Asya a Dünya’nın çevresinin bulunması MÖ 200’lü yıllara dayanır. İskenderiye Dünya üzerinde (aynı meridyende) iki ayrı nokta arasındaki Syene mesafe ölçülür. Aynı saatte, güneş ışınların bu iki ayrı noktaya hangi açıyla geldiği tespit edilir. Tasarım ve Çizim: T. Yandayan, 2011 Foto TY Tespit edilen açı ve iki nokta arasındaki mesafekullanılarak Dünya’nın çevresi hesaplanır. MÖ 200’lü yıllarda İskenderiye ve Syene şehirleri dikkate alınarak, Dünya’nın çevresinin hesaplandığı kaynaklarda belirtilir. 43
1 Metre Neye Eşittir? Günümüzde nasıl elde edilir? PT 1.553.164,13 x λCd Işığın 1 /299.792.458 saniyede luktaki dalga boyu değerleri (metre cin- λCd boşlukta kat ettiği sinden) veya frekans değerleri belirsizlik- (b) M2 M1 K yolun uzunluğu leri ile birlikte yer alır. Örneğin bu belgeye 1m göre metre, frekans ölçümü yapılmadan S2 F3 E2 F4 S1 Kararlı lazer (yine aynı belgede belirtilen koşullarına S3 F1 E1 F2 göre hazırlanmış) bir kadmiyum lambası- 1m nın interferometrik yöntemlerle kullanıl- Kadmiyum ile 1 metrenin elde edilişi, 1927 masıyla elde edilebilir. 1.650.763,73 x λKr Metrenin günümüzdeki tanımı, 1983 λKr TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsü 1m Referans kararlı lazer kullanılarak test lazerin ABD’de, İngiltere’de ve Almanya’ dalga boyunun/frekansının tespit edilmesi da Metre Konvansiyonu’nun ardından Kripton-86 ile 1 metrenin resmi tanımı, 1960 1900’lü yılların başında kurulan ulusal TÜBİTAK UME imalatı portatif kararlı lazer metroloji enstitülerinin temel görevleri a) Işığın veya düz elektromanyetik arasında, ülke içinde ölçüm birliğinin sağ- dalganın t zamanda kat ettiği l yolun he- c) Uygulama rehberinde (mise en lanması için referans standartlarının oluş- saplanması: Uzun mesafelerin ölçümünde pratique) verilen ışınımların kullanıl- turulması, bunların ülke içinde dağıtılma- tercih edilen bu yöntemin diğer bir adı da ması: Uygulama rehberi, birinci seviye re- sı ve uluslararası alanda bağlantılar ger- “uçuş zamanı”dır. Bu yöntemde l uzunluğu, ferans birimlerinin nasıl elde edilebilece- çekleştirilmesi yer alır. 1980-1992 yılla- ölçülen t zamanının, l = c × t denkleminde- ğini açıklayan talimatların yayımlandığı rı arasında ülkemizde bir ulusal metroloji ki yerine konulması ile bulunur. Işığın boş- kaynak belgedir. Bu belgede metrenin el- enstitüsü kurma çalışmaları gerçekleştiril- luktaki hızı c = 299.792.458 m/s olarak alı- de edilebileceği ışınım kaynaklarının boş- miş, ilk olarak 1985’te TÜBİTAK Marma- nır. Eğer ışık veya kullanılan elektroman- ra Araştırma Enstitüsü’ne bağlı olarak ar- yetik dalga boşluk haricinde bir ortamda dından da 1992 yılında TÜBİTAK’a bağlı yayılıyorsa, bu durumda farklı yöntemler olarak Ulusal Metroloji Enstitüsü (TÜBİ- kullanılarak havanın kırılma indisi tespit TAK UME) kurulmuştur. edilip gerekli düzeltmeler yapılır. Metre birimi, günümüz tanımına gö- Örneğin Ay ile Dünya arasındaki me- re, yukarıda açıklanan yöntemler ile TÜ- safenin ölçülmesinde ve mesafe değişim- BİTAK UME’de elde edilip ülke endüstri- leri için yapılan araştırmalarda bu yöntem sinin kullanımına sunulmaktadır. kullanılır. Dünya’dan gönderilen lazer ışı- nı, Ay yüzeyine bırakılan yansıtıcılardan Metrenin Gelişimi yansır, gidip gelme zamanı tespit edile- rek Ay ile Dünya arasındaki mesafe “mm” Kırmızı Çizginin on Kırmızı Çizgi mertebesinde bir hassasiyette ölçülebilir milyonda biri 1 metre Paris üzerinden geçen (1/10.000.000) meridyen dikkate Benzer şekilde, silah sistemlerinde- alınarak hesaplanan ki uzun mesafe ölçüm sistemlerinde de Dünya’nın çevresinin “uçuş zamanı” yöntemi kullanılır. çeyrek dilimi Dünya çevresinin 40 milyonda biri b) Işığın veya düz elektromanyetik 1 metreye denk gelir. dalganın f frekans değeri yardımıyla bu- Dünya’nın çevresi (Kutuplardan) lunan, boşluktaki dalga boyu ‘λ’ değeri- 40.008.000 m’dir. nin kullanılması: Işığın λ dalga boyu de- 40.008.000 / 40.000.000 = 1,0002 m ğeri, ölçülen f frekansı ve c = 299.792.458 m/s değerlerinin λ=c / f denklemindeki Dikdörtgen kesitli çubuk X kesitli çubuk Kr86 dalga boyu standardı Işığın 1/c saniyede aldığı yol yerlerine konulması ile bulunur. İnterfe- rometrik yöntemlerde dalga boyu değe- 1.650.763,73 x λKr Işığın 1 /299.792.458 saniyede ri kullanılarak uzunluk birimi metre el- λKr boşlukta kat ettiği yolun de edilir. uzunluğu 1799 1889 1m 1m 1960 1983 44
<<< Bilim ve Teknik Eylül 2012 İnterferometrik ölçme yöntemi (1) - İnterferometrik ölçme yöntemi (2) - Tanfer Yandayan yüksek lisans ve Dinamik interferometre yöntemi Statik interferometre yöntemi doktora öğrenimini Manchester (Mesafe interferometreleri) (Mastar bloğu interferometreleri) Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde tamamladıktan Işığın gidip gelme zamanı çok kısa olduğu için, kısa mesafe öl- Mastar bloklarının mastar blok interferometreleri ile ölçümün- sonra, 1997 yılında TÜBİTAK çümlerinde (100 m’ye kadar) t zamanı arzu edildiği kadar hassas he- de, ışık ile elde edilen metre biriminin endüstriye aktarımı gerçek- Ulusal Metroloji Enstitüsü’nde saplanamayabilir. Böyle durumlarda, dalga boylarının sayılmasına leştirilir. Bu amaçla mastar blokları yansıtma yapabilecek çok düzgün (UME) çalışmaya başladı. 1998 dayanan yöntem kullanılır. Dinamik interferometrede, sabit yansıtı- yüzeylere, moleküler çekim kuvvetleri kullanılarak yapıştırılır. Mastar yılından beri Boyutsal Grup cı ve hareketli yansıtıcıdan yansıyan ışınımlar girişim oluşturur. Ha- blok interferometresinin içine yerleştirilip ışığın dalga boyu ile karşı- Laboratuvarları’nı yönetmektedir. reketli yansıtıcının ilerlemesi sırasında bu girişimlerde değişim mey- laştırılarak ölçümü yapılan bu mastarlar, daha sonra endüstrinin kul- Ülkemizin uzunluk ölçümleri dana gelir. Hareketli yansıtıcı, kullanılan ışık kaynağının dalga boyu- lanımına sunulur. Bu yöntemde, mastarın boyu kullanılan ışınım kay- delegesi ve Avrupa Metroloji nun yarısı (λ/2) mesafede ilerlediğinde beyaz ya da siyah girişim olu- nağı sayısına göre önceden belirli bir mertebede bilinmelidir. Örne- Birliği uzunluk teknik komitesi şur. Bu şekilde hareketli yansıtıcının kaç dalga boyu hareket ettiği bu- ğin 3 farklı dalga boyuna sahip ışınım kaynağı kullanıldığında, mas- ulusal bağlantı noktasıdır. lunur. Sayılan dalga boyu miktarı, dalga boyu değeri ile işleme konup tar bloğu boyunun genelde ±4 mikron doğrulukta önceden bilinme- hareketli yansıtıcının ilerleme mesafesi metrenin günümüzdeki tanı- si yeterlidir. İnterferometrede, yansıtıcıdan, sabit konumda yer alan mına göre tespit edilir. (L boyu ölçülecek) mastarın üst yüzeyinden ve mastarın konumlan- Dinamik interferometre Statik interferometre (Mesafe interferometresi) (Mastar blok interferometresi) Yansıtıcı Ölçüm yapan Yansıtıcı ışık Referans ışık Referans ışık Ölçüm yapan ışık Lazer Lazer Yansıtıcı plaka Hareket ünitesi ve yansıtıcı L Boy (L) = (N adet ışık dalga boyu + küsürat) / 2 Dalga boyu sayımı Kamera veya göz ile inceleme Dinamik interferometre ile mesafe ölçümü Statik interferometre ile mastar büyüklüğü ölçümü Mesafe interferometresi ile 1 metreyi 0,1 mikron doğrulukta ölç- dırıldığı yansıtıcı plaka üzerinden yansıyan ışıkların birleştirilmesi ile mek mümkündür. Mesafe değeri küçüldükçe ölçüm doğruluğu da artar. girişim desenleri oluşturulur. Bu girişim desenleri değerlendirilerek L Atomik kuvvet mikroskoplarının hareket eksenine bağlanan lazer inter- mastar boyu ölçülür. ferometre yardımı ile atomlar arasındaki mesafe 10 pikometre hassasi- yette ölçülebilmektedir (1 pikometre, metrenin trilyonda biridir). Lazer interferometre ile mesafe ölçümü Yansıyıcı yüzeye yapıştırılmış mastar bloğu Ay ile Dünya arasındaki mesafenin ölçümü (Solda) The International Bureau of Weights and Measures Ay yüzeyine bırakılan yansıtıcılar (Ortada) (BIPM), wKw., Mw.betirpomlo.goyrgFile, Tanklarda uzun mesafe ölçme sistemi kullanılır. (Sağda) Tischler, Brown & Sharp TESA SA, 10012.017.0206, İsviçre YKaanydnaaykalna,rT., “Metrenin 200 yıllık yolculuğu”, CŞuubmath2u0ri0y0e.t Gazetesi Bilim ve Teknik dergisi, Yandayan, T., “İmalat Metrolojisinde Laser Kullanarak Yapılan Ölçme Teknikleri,” II. Ulusal Ölçümbilim Kongresi Bildiriler Kitabı, s. 216-232, 23-24 Ekim 1997. 45
Börteçin Ege Alan Turing Bilgisayar BBialbimaslıerinin 46 Bu sene Alan Turing’in doğumunun 100. yıldönümü. 1912 yılında Londra’da doğan bu dâhi matematikçi, mantıkbilimci ve kripto analist, bilim çevrelerince uzun yıllardan beri bilgisayar bilimlerinin kurucusu olarak kabul ediliyor. Çocukluğu, gençliği ve öğrenim hayatı 1954 yılında hayli 23 Haziran 1912’de Londra’da doğan Alan Mathi- genç bir yaşta hayata son Turing’in babası Julius M. Turing Hindistan Sivil veda eden Alan Hizmetleri’nde çalışan bir devlet memuruydu. An- Mathison Turing, nesi Ethel Sara ise Madras Railways adlı bir demiryo- geliştirdiği ünlü Turing lu kuruluşunun baş mühendisinin kızıydı. Genç çift, makinesi ve diğer çocuklarının İngiltere’de doğup büyümesini istiyor- kuramları ile sadece du. O nedenle Alan Turing’in doğumundan kısa bir modern bilgisayar süre önce İngiltere’ye geri dönüp Londra’ya yerleşti- bilimlerinin temelinin ler. Erken çocukluk döneminden itibaren dâhilik be- atılmasını sağlamakla lirtileri gösteren Alan, söylendiğine göre okuma yaz- kalmadı, II. Dünya mayı çok erken yaşlarda kendi kendine öğrendi, sayı Savaşı sırasında Alman saymaya hatta bulmaca çözmeye başladı. Ordusu’nun şifreleme sistemi Enigma’nın Altı yaşındayken temel öğrenimine başlayan Alan nasıl çalıştığını özellikle matematiksel alanlarda gösterdiği başarı- çözümleyerek savaşın larla öğretmenlerinin dikkatini çekti. Temel bilimsel daha kısa zamanda hesaplama yöntemlerini, örneğin diferansiyel hesabı bitmesini, böylece henüz öğrenmemiş olmasına ve daha sadece 15 ya- belki de milyonlarca şında olmasına rağmen, 1927 yılından itibaren ileri insanın hayatının düzey matematik problemlerini kendi kendine çöz- kurtulmasını sağladı. meye başladı. 1928 yılında 16 yaşındayken Albert Bu dehanın doğumu, Einstein’ın çalışmalarıyla karşılaşan Alan, bunları sa- bu yıl İngiltere ve dece anlamakla kalmadı aynı zamanda ders kitapla- ABD başta olmak rının yardımı olmadan Einstein’ın bu çalışmalarını üzere birçok ülkede kendi kendine yorumlamaya başladı. çeşitli bilimsel etkinliklerle kutlanıyor. Beşeri bilimlere doğa bilimlerine verdiği kadar Bilgisayar dünyası ile önem vermediği için temel öğrenim not ortalaması yakından uzaktan az da olsa düşecek, bu nedenle Alan üniversite hayatı- ilgilenen herkesin na çok arzuladığı Trinity College’da değil ikinci terci- tanıması gereken bu hi olan King’s College’da başlamak zorunda kalacak- dehanın hayatına ve tı. 1931’de King’s College’da öğrenim hayatına başla- başarılarına biraz daha yan Turing, buradan 1934’te, matematik alanında üs- yakından bakmaya tün dereceyle mezun oldu ve merkezi limit teoremi ne dersiniz? üzerine hazırladığı bir tez dolayısıyla 1935’te, henüz 22 yaşındayken King’s College’a akademik üye seçildi.
>>> Bilim ve Teknik Eylül 2012 Karar verilebilirlik problemi 1900 yılında Paris’teki bir konferansta ünlü Al- Alan Turing’in Turing makinesi sayesinde karar man matematikçi David Hilbert tarafından Entschei- verilebilirlik probleminin çözümsüz olduğunu ka- dungsproblem denilen şu soru ortaya atılmıştı: Mate- nıtlaması, bilgisayar bilimleri alanında gerçek bir matiksel olarak formüle edilmiş bir ifadenin doğru- devrim yaratmıştır (kuramsal bilgisayar bilimleri bu luğunu ya da yanlışlığını ispat edecek bir yöntem var temel üzerine kuruludur). Turing makineleri, özel- mıdır? Uzun bir süreden beri bu soruya cevap arayan likle bir bilgisayar tarafından yapılan işlemin veya Turing, sorunun ortaya atılmasından tam 36 yıl son- hesabın belirli bir zamanda gerçekleşmesinin daha ra 1936’da “On Computable Numbers, with an Appli- önceden garanti edilemeyeceğini, dolayısıyla bu iş- cation to the Entscheidungsproblem” adlı makalesiyle lemin veya hesabın gerçekleştirilememe olasılığının bu soruyu cevaplamayı başardı. Bu çalışmada Avus- her zaman var olduğunu açıklaması açısından çok turya asıllı ünlü matematikçi ve mantıkbilimci Kurt önemlidir (bu böyle olmasaydı hiç çökmeyen bilgi- Gödel’in “The Limits of Proof and Computation” (He- sayarların, sonsuz döngüye girmeyen yazılımların saplama ve İspatlamalardaki Sınırlar) adlı çalışması- geliştirilmesi mümkün olurdu). nı yeniden formüle eden Turing, Kurt Gödel tarafın- dan geliştirilen evrensel aritmetik tabanlı kuramsal dili, bugün Turing makinesi olarak adlandırdığımız kuramsal bir alete dönüştürdü. Her ne kadar karmaşık görünse de Alan Turing tarafından icat edilen Turing makinesinin ana fikri esasında hayli basittir: Turing makinesi bir insanın gerçekleştirebildiği temel hesapları, daha önceden belirlenmiş sıralamada yapabilen ve böylece (bir in- san tarafından) çözülmesi mümkün bütün matema- tiksel problemleri çözebilen ve hatta matematiksel kanıtları bile gerçekleştirebilen bir makinedir. Alan Turing, Turing makinesi’nin yardımıyla bir algorit- mayla çözülmesi mümkün olan her türlü matema- tik probleminin Turing makinesi ile çözülebileceği- ni kanıtlamıştır. Bu çözüm aynı zamanda, hem ma- tematiğin eksik olduğu dolayısıyla bir matematiksel ifade veya kuramın ispatı için genel bir yöntem bu- lunamayacağı, hem de David Hilbert tarafından or- taya atılan karar verilebilirlik probleminin çözümsüz olduğu anlamına geliyordu. 47
Bilgisayar Bilimlerinin Babası: Alan Turing katkıda bulundu. Zamanın en güçlü şif- releme sistemlerinden birine sahip olan Enigma’nın şifre oluşturma ve deşifre et- me yöntemlerinin Alan Turing tarafından bulunması, İngiltere ve ABD’nin Alman denizaltılarına karşı verdiği mücadeleyi, dolayısıyla da II. Dünya Savaşı’nı kazan- masında hayli önemli bir rol oynamıştır. İlk bilgisayarlar üzerine çalışmaları ve Turing testi Doktora dönemi Kripto analiz üzerine II. Dünya Savaşı’ndan sonra 1945 yılın- çalışmaları dan 1948 yılına kadar Londra yakınların- Turing’in bu çalışması aslında Ameri- daki İngiliz Ulusal Fizik Laboratuvarı’nda kalı ünlü matematikçi ve mantıkbilimci 1939’da doktorasını tamamlamasından (National Physical Laboratory) çalışan Tu- Alonzo Church’ün yine 1936’ta yayımla- kısa bir süre sonra Cambridge’e geri dö- ring, 1948 yılından sonra Manchester nan çalışmasının hemen ardından gelmiş- nen Turing burada Avusturya asıllı ünlü Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak ti (Turing, kuramsal bilgisayar bilimleri- filozof Ludwig Wittgenstein’dan matema- çalışmaya başladı. Burada bilgisayar bi- nin kurucularından Church’ün de bu ko- tiğin temelleri üzerine dersler almaya baş- limleri alanında kuramsal çalışmalar yü- nu üzerinde çalıştığından habersizdi). Fa- ladı. II. Dünya Savaşı’nın patlak vermesiy- rütmesinin yanı sıra dünyanın ilk bilgisa- kat Turing’in çalışması, Church’ün ken- le İngiltere’nin Bletchley kasabasında, Al- yarlarından biri sayılan Manchster Mark- di geliştirdiği lambda kalkülleri ile yap- manlar tarafından geliştirilmiş olan ve Al- I’ın yapımı üzerinde de çalışan Turing, tığı ispat ile karşılaştırıldığında çok daha man Ordusu’na ait gizli mesajların şifre- 1950 yılının Ekim ayında bilim dünya- anlaşılırdı, o nedenle de yayımlanmasın- lenmesinde kullanılan Enigma adlı şifre- sında hayli ses getiren, günümüzde bile dan hemen sonra bilim çevrelerinde daha leme mekanizmasının çözülmesi için ya- yapay zekâ dünyasını etkilemeye devam fazla kabul görmüştü. Tahmin edilebilece- pılan çalışmalara katıldı ve buradaki ça- eden “Computing Machinery and Intelli- ği gibi Turing’in özellikle bu son çalışma- lışmaları sırasında yine kendi geliştirdiği gence” başlıklı makalesini yayımladı. Yazı- sı herkesten önce Alonso Church’ün dik- matematiksel modellerle Enigma’nın ça- sında yapay zekâ alanındaki problemlere katini çekti ve Turing kısa bir süre sonra lışma şeklinin deşifre edilmesine büyük değinen, bir gün makinelerin de tıpkı in- Church tarafından doktora öğrencisi ola- sanlar gibi düşünüp düşünemeyeceği ko- rak Princeton Üniversitesi İleri Araştır- nusunu irdeleyen Turing, çalışmasında bu malar Enstütüsü’ne davet edildi (Turing’in tür problemlerin çözümünde yine kendi doktora tezinin konusu Turing makinele- geliştirdiği Turing testinin kullanılmasını ri tarafından çözülemeyecek problem- önerdi (materyalist düşünceye sahip bir ler olacaktı). Church’ün doktora çalışma- kişi olan Alan Turing, bir insan gibi dü- larını Princeton’da yürütme ve kendisiyle şünme yeteneğine sahip bilgisayarların en beraber çalışma teklifini kabul eden Tu- geç 2000’li yıllara kadar geliştirebileceğini ring, 1936-1938 yılları arasında kendisi- düşünüyordu; Turing testini de bilgisayar- ni matematiğin yanı sıra kriptoloji alanın- ların “zekâ seviyesinin” ölçülmesi amacıy- da da geliştirdi ve çok kısa bir süre içinde la geliştirmişti). (1938’de) doktora çalışmasını tamamlaya- rak doktor unvanı almaya hak kazandı. 48
Turing testinde karşı tarafta bir bilgisayar mı yok- <<< Bilim ve Teknik Eylül 2012 sa bir insan mı bulunduğunu bilmeyen bir sorgula- bu resimdeki sözcüğü girmesi istenir. Turing testin- yıcı (insan), değişimli olarak bir bilgisayar ve bir in- den alınan bu basit mantığa göre, söz konusu re- Börteçin Ege, san ile bir klavye sistemi üzerinden iletişime geçiri- simde bir insan tarafından kolaylıkla okunabile- Viyana Teknik Üniversitesi lir. Sorgulayıcı bu iletişim sırasında, bir ekranda sa- cek ancak bilgisayar programları tarafından okun- Bilgisayar Mühendisliği dece karşı taraftaki bilgisayar veya insandan kendi- ması zor olan harfler ve rakamlar görülür. Eğer gi- Bölümü’nü bitirdikten sonra, sine gelen mesajları görür. Sorgulayıcının kendisine rilen harfler ve rakamlar resimdekilerle aynı değil- yüksek lisans öğrenimini gelen bu mesaj metinleri haricinde, ses veya görüntü se, ya alanı dolduran kişi yanlış yapmıştır ya da kö- de 2005 yılında yine Viyana gibi herhangi bir ek iletişim kanalına sahip olması- tü niyetli bir program alanı doğru doldurmayı ba- Teknik Üniversitesi’nde na kesinlikle izin verilmez. Test sırasında sorgulanan şaramamıştır. tamamladı. Yüksek lisans bilgisayarın ve insanın her ikisinin de amacı, kar- çalışması kapsamında şı taraftaki sorgulayıcıyı sorgulananın insan olduğu- Turing testi günümüzde her ne kadar bilgisa- Siemens-Almanya için na ikna etmektir. Testin sonunda sorgulayıcının, sor- yarların “düşünce gücünün” ölçülmesi açısından birbiriyle bilgi alışverişinde guladıklarından hangisinin insan hangisinin bilgisa- önemli kriterlerden biri olarak kabul edilse de, bazı bulunabilen iki yar olduğunu söyleyememesi durumunda bilgisayar bilim çevrelerince geçerliliği tartışmalı bir test ola- ilişkisel veritabanı “zekâsını ispat etmiş” ve Turing testini geçmiş sayılır. rak görülür. modelleyerek programladı. Şu anda Hacettepe Turing testinin pratikteki kullanımı Biyolojideki matematiksel Üniversitesi’nde semantik problemler üzerine çalışmaları web üzerine doktora Turing testinin praktikte en önemli kullanım öğrenimi görüyor. Ayrıca alanlarından biri çoğu web sayfasında rastlanan 1952 yılından 1954 yılına kadar biyolojideki ma- çeşitli firma ve kurumlara CAPTCHA testidir (Completely Automated Public tematiksel problemler üzerine de yoğunlaşan Alan semantik web teknolojileri Turing Test to Tell Computers and Humans Apart). Turing, 1952 yılında halen gelişim biyolojisi alanın- konusunda danışmanlık Adını Turing testinden alan ve 2000 yılında Carne- daki en önemli matematiksel modellerden biri olan yapıyor. gie Mellon Üniversitesi tarafından geliştirilen bu ve aynı zamanda Turing mekanizması olarak da bi- güvenlik sisteminin görevi, web üzerinden örneğin linen reaksiyon-difüzyon modelini geliştirdi. Alan bir e-posta hesabına veya bir bloğa girmek isteye- Turing’in başka bir ilgi alanı da bitkilerin yapıların- nin bir insan mı yoksa bir bilgisayar sistemi mi ol- da Fibonacci dizileri olup olmadığının incelenme- duğunu belirlemektir. siydi. Çalışmalarının büyük bir bölümü hâlâ gizli tutulan Alan Turing, günümüzde modern bilgisa- Kötü niyetli giriş denemeleri, örneğin bir hedef yar bilimlerinin “babası” olarak kabul ediliyor. 1966 sistemi çok kısa bir zaman aralığında ve hiç dur- yılından beri her yıl ACM (Association for Compu- maksızın yapılacak binlerce giriş denemesiyle çö- ting Machinery) tarafından bilgisayar bilimlerine kertmek veya girilen sistemde üyeler ile ilgili bilgi- katkıda bulunanlara verilen ve bilgisayar bilimle- leri sistematik bir şekilde takip ederek, üyeler ve po- ri alanının Nobel’i sayılan Turing Ödülü (ACM Tu- litik görüşleri hakkında bilgi toplamak gibi amaçla- ring Award) en prestijli ödüllerden biridir. ra hizmet edebilir. İşte bu nedenle CAPTCHA tes- tinde, bir web sayfasına girmek isteyen kişiye “kul- Erken yaşta hayata veda lanıcı giriş alanı”nda bir resim gösterilerek kişiden Hayata 1954 yılında, hayli genç bir yaşta (42) ve- da eden Turing’in çalışmalarının ve bilim dünyası- na yaptığı katkıların önemi ölümünden ancak yıl- lar sonra anlaşılabildi. 2012 yılı, bu dehanın doğu- munun 100. yılı anısına Alan Turing Yılı ilan edildi. KMaeyienra, kCl.a,r“Der Geist in der universellen Xavier, M., “Intelligenz ist ein soziales Produkt: Rechenmaschine”, Spektrum der Wissenschaft, Alan Mathison Turing zum 100. Geburtstag”, 19.06.2012. Heise Online, 23.06.2012. Enzensberger, H. M., “Das Phantom”, Der Spiegel, Ocak 2012. 49
Search