Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Kardelen Bülten Sayı: 02 | ÇYDD Gaziosmanpaşa Şubesi

Kardelen Bülten Sayı: 02 | ÇYDD Gaziosmanpaşa Şubesi

Published by Taşkın Demirel, 2020-08-28 16:21:42

Description: ÇYDD Gaziosmanpaşa Şubesi aylık yayını

Search

Read the Text Version

İÇİNDEKİLER 30 Ag.ustos Onurumuzdur .5 Özge Çamcı Türk Milletinin .Sanli Tarihinin Dönüm Noktasi: 30 Ag.ustos 6 Dr.Murat Çamcı Destansı Zaferimizi Çag.da.s Türkiye ile Taçlandıracag.ız 8 9 Çağdaş Gençlik Gaziosmanpaşa 10 . Imdat Deniz Bozkaya . Insan Yanan Bir Maddedir Elif Şahin Sanat ve Sanat Akımları 12 Beyza Öztaşkın Eyvah! Çevirmen Makineler 14 Melike Doğan Eksik Bir .sey mi Var? 18 Buse Coşkun Polat Cehaletten Ba.ska Karanlık Yok 19 Taşkın Demirel Mükemmel Ama Mutsuz Çocuklar 20 Uz. Psk. Ceren Koç

Karıncalardan Salgınla I.lgili Ne Ög.renebiliriz 22 24 Sibel Çağlar 26 Anlamak Çözmeye Yetmez 46 48 Dr. Murat Çamcı 49 52 30 Ag.ustos Çag.da.s Türkiye Yolunda Bir Ulusun 54 Emsalsiz Destanı Özge Çamcı Bir Güne.s Dog.uyor Nida Ay Ya Zafer Ya Ölüm Sudenaz Korkmaz 30 Ag.ustos Zaferi Beyza Öztaşkın Hürriyet Dü.süncesinin Ölümsüz Abidesi: 30 Ag.ustos Ceren Gürbüz Kardelen’in Kitapları Kardelen’in Filmleri 57 61 Beni Tanıyın Melike Doğan

KARDELEN ÇYDD GAZİOSMANPAŞA ŞUBESİ YAYINI İmtiyaz Sahibi ÇYDD Gaziosmanpaşa Şubesi Yönetim Kurulu Yayın Sorumlusu Özge ÇAMCI Grafik Tasarım & Arka Kapak Fotoğrafı Taşkın Demirel Editör Murat Çamcı Adres ÇYDD Gaziosmanpaşa Şubesi Utku Ersoy Çağdaş Etkinlik Merkezi Sarıgöl Mah., Laleli Cad. No.30, Aydın Pasajı Gaziosmanpaşa / İstanbul Telefon 0 212 616 00 76 0 554 457 88 66 E-Posta [email protected] Credits Images: freepik.com & pexels.com Arka kapak fotoğrafı izinsiz kullanılamaz. The back cover photo can’t be used without permission. 4

KARDELEN B a,s y a z ı 3O0NAUĞRUUSMTUOZSDUR 30 Ağustos 1922’de Gazi Mustafa Kemal sal, eğitsel, çevresel pek çok sorununun Atatürk’ün önderliğinde kahraman ko- çözümünü; tüm yurttaşlarımızın fırsat mutanlarımızın, ordumuzun, yiğit halkı- eşitliği ve sosyal devlet ilkeleriyle barış mızın yediden yetmişe desteğiyle kazan- içinde çağdaş eğitimden yararlanmasını, dığı “Büyük Zafer” sömürgeci devletlerin kısacası gerçek demokrasiyi geliştirmek- Anadolu’yu parçalama ve paylaşma ka- tir. Hukukun üstünlüğünü, laik ve bilim- rarlarını boşa çıkardı. Bu zafer ülkemize sel eğitimi yaşama geçirmeyi ilke edi- laik, demokratik, çağdaş bir hukuk devleti nen bir anlayışın iktidarda, muhalefette, olmanın kapılarını açtı. tüm toplum kesimlerinde benimsenmesi ve bu doğrultuda birlikte çalışılması tek Büyük Komutan Mustafa Kemal Atatürk çaredir. bu zafer için “Ulusal tarihimiz çok bü- yük, parlak zaferlerle doludur. Ama Türk Yurttaşlar olarak, ülkemizin güvenliği ulusunun burada kazandığı zafer kadar tehlikeye düşmedikçe din, mezhep, et- kesin sonuçlu, yalnız bizim tarihimize nik ve benzeri hiçbir savaş istemiyoruz. değil, dünya tarihine yeni bir akım ver- Yurtta ve dünyada barış istiyoruz. mekte kesin etkili bir meydan savaşı hatırlamıyorum. Türk Devleti’nin, genç 30 Ağustos 1922’de tüm varlığını ortaya Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli burada koyarak özgürlük ve bağımsızlığın bedeli- sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı bura- ni ödeyenlere ve gelecek kuşaklara borcu- da taçlandırıldı.” dedi. muz var. Bunun için 30 Ağustos’ta anma törenlerinde, meydanlarda, Atatürk’ün Şimdi bize düşen; ülkemizin güvenliği, huzurundayız. sağlığı, yönetsel, ekonomik, sosyal, siya- ÇYDD Gaziosmanpaşa Şubesi Yönetim Kurulu adına, Özge Çamcı Şube Başkanı 5

ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ TÜRK MİLLETININ ŞANLI TARİHİNİN DÖNÜM NOKTASI: 30 AĞUSTOS Dr.Murat Çamcı ÇYDD Gaziosmanpaşa Şubesi Eğitim Koordinatörü M ustafa Kemal Paşa komutasındaki dusunu tamamen yurttan atmak amacıyla bir Türk ordusunun zaferi ile sonuçlanan yıl kadar süren hazırlık döneminden sonra 26 Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Ağustos 1922’de Başkomutan Mustafa Kemal Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü Paşa, Büyük Taarruz’u başlattı. en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçti. Büyük Önder Mustafa 26 Ağustos’ta Kocatepe’de şafak sökerken... Kemal Atatürk komutasındaki Türk ordusunun Başkomutan Mustafa Kemal, 26 Ağustos sabahı 26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos’ta zaferiyle Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa (Çakmak), sonuçlanan Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa (İnönü) ile Meydan Muharebesi, dünya tarihinin gördüğü muharebeyi yönetmek üzere Afyonkarahisar en büyük kahramanlık destanlarından biri sınırlarında kalan Kocatepe’de yerini aldı. Topçu olarak tarihe geçti. ateşleriyle şafak vakti başlayan harekatın de- 1919 yılında Birinci Dünya Savaşı sonrası İtilaf vamında Türk askeri, sabahın ilk ışıklarıyla hücu- Devletleri, Mondros Ateşkes Antlaşması hüküm- ma geçip Tınaztepe’yi ele geçirdi ve Belentepe lerine dayanarak türlü bahanelerle Anadolu’yu ile Kalecik Sivrisi’nden düşmanı uzaklaştırdı. işgale başladı, ordusunun cephanesi elinden Taarruzun ilk gününde 1. Ordu birlikleri, Büyük alınan Türk milleti zor durumda bırakılmaya Kaleciktepe ile Çiğiltepe arasında 15 kilometre- çalışıldı. lik alanda, düşmanın birinci hat mevzilerini ele Ünlü yazar Halide Edip Adıvar’ın ‘’Türk’ün Ateşle geçirdi. 5’inci Süvari Kolordusu, düşman gerile- İmtihanı’’ kitabında anlattığı işgal günlerinde, rindeki ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda itilaf donanması İstanbul’a, Fransızlar Adana’ya, bulundu, 2’nci Ordu ise cephede tespit görevini İngilizler Urfa, Maraş, Samsun ve Merzifon’a, aksatmadan sürdürdü. Türk ordusu, 27 Ağustos İtalyanlar, Antalya ve Anadolu’nun güneybatısı- sabahı yine bütün cephelerde yeniden taarruza na yerleşti. geçti ve aynı gün Afyonkarahisar, 8’inci Tümen tarafından düşman işgalinden kurtarıldı. 28 15 Mayıs 1919’da İtilaf Devletlerinin izniyle ve 29 Ağustos’ta başarıyla sürdürülen taarruz, Yunan Ordusu İzmir’e çıkarma yaptı düşmanın 5’inci tümeninin etkisiz kılınmasıyla Bu durum karşısında Türk milleti, tarih boyun- neticelendi. 29 Ağustos gecesi durum değer- ca gösterdiği ‘’millet olma bilinci’’ içerisinde lendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete işgallere karşı Kuvayımilliye hareketini başlat- geçilip taarruzun kısa sürede sonuçlandırıl- tı. İki seçenek vardı; ya işgal güçlerine teslim masında hemfikir oldu ve planın 30 Ağustos’ta olunacak ya da yıkılan yakılan bir ülke, yılmaz aksamadan uygulanması için gerekli önlemler evlatlarının azmiyle yeniden ayağa kalkacak alındı. ve küllerinden doğacaktı. 1920’de TBMM’nin açılması üzerine işgal güçleri tüm baskıcı poli- Büyük Zafer ve bir kırık kağnı tikalarını Atatürk ve silah arkadaşları üzerine Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, Türk yoğunlaştırdı, özellikle Batı Cephesi’nde hare- Ordusu’nun Kurtuluş Savaşı’nda kazandığı en ketlilik başladı. 1921’de Polatlı’ya kadar gelen önemli zaferin arifesinde, 30 Ağustos sabahın- Yunan ordusunu püskürtmek, daha birkaç yıl da şimdi belde olan Kütahya’nın Altıntaş ilçes- önce tarih literatürüne ‘’Çanakkale geçilmez’’ ine bağlı Zafertepe Çalköy’de birliklere taarruz sözünü altın harflerle yazdıran vatan evlatlarına emrini verdi. düştü. Sakarya’da 22 gün 22 gece süren kanlı O’nun bizzat yönettiği Dumlupınar’daki mey- çarpışmaların ardından durdurulan düşman or- dan muharebesinde kahraman Mehmetçik, 6

KARDELEN Yunan birliklerini Allıören, Keçiler, Kızıltaş deresi masının yarım saat gecikmesi üzerine, görevini yolunun iki yanında tamamen sarıp imha etti. yerine getirememenin üzüntüsü ile kendisini Kızıltaş deresi bölgesinde açık kalan alandan vurarak intihar etmesiydi. bazı Yunan birlikleri, General Trikopis, General Kocatepe’den verilen emirle Büyük Taarruz’u Diyenis ve birçok Yunan komutanı kaçtı. başlatan Türk askerleri, taarruzun ilk ve ikinci Büyük Zafer’in ertesi günü, 31 Ağustos’ta gününde tüm tepeleri ele geçirmeye başladı. Zafertepe Çalköy’de bir evin bahçesindeki kırık Çiğiltepe’de bulunan Yunan askerlerine karşı kağnının üzerine muharebe alanlarının hari- direnen 57’nci Tümen Komutanı Albay Reşat tasını koyan Başkomutan Mustafa Kemal, Fevzi Bey ile Mustafa Kemal Paşa arasında, şu telefon Paşa ve İsmet Paşa ile durum değerlendirme- konuşması geçti: si yaparak Yunanlıların yeniden savunma “Verdiğim sözü yerine getiremedim” düzenine geçmesini önlemek ve onları mağlup Sonraki yarım saatte Çiğiltepe’yi düşman ask- etmek için İzmir’e girme görüşünde birleşti. erinden alamayan Albay Reşat Bey, ‘’Verdiğim sözü yerine getiremediğim için yaşayamam’’ “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” diyerek beylik tabancasıyla intihar etti. Mustafa Kemal Paşa, Büyük Zafer sonrası 1 Mustafa Kemal Paşa’ya, Çiğiltepe sırtlarında Eylül’de Dumlupınar’da, Batı Cephesi’ndeki çarpışan 57’nci Tümen Komutanlığını yeniden tüm subay ve erlere okunmak üzere yayım- telefonla aradığında Albay Reşat Bey’in intihar ladığı bildiride, şu ifadelere yer verdi: ettiği söylendi ve ‘’Yarım saat zarfında o mev- ‘’Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları, kiyi almaya size söz verdiğim halde, sözümü Afyonkarahisar-Dumlupınar Büyük Meydan yapamamış olduğumdan dolayı yaşayamam’’ Muharebesi’nde, zalim ve mağrur bir ordunun yazdığı notu okundu. temel varlığını inanılmayacak kadar az bir za- Çiğiltepe, Albay Reşat Bey’in ölümünün 15 daki- manda yok ettiniz. Büyük ve seçkin ulusumuzun ka sonrasında düşman askerlerinden kurtarıldı. fedakarlıklarına layık olduğunuzu kanıtladınız. Sahibimiz olan büyük Türk ulusu, geleceğine “Türk Cumhuriyeti’nin temeli burada güvenmekte haklıdır. Savaş alanlarındaki başarı sağlamlaştırıldı” ve fedakarlıklarınızı yakından görüp izliyorum. Büyük Önder Atatürk, Büyük Zafer’den tam iki Ulusumuzun size olan övgülerinin iletilmesine yıl sonra, 30 Ağustos 1924’te, Şehit Sancaktar aracılık etme görevinin arkasını bırakmayacak, Mehmetçik Anıtı’nın temel atma törenine katıl- sürekli olarak yerine getireceğim. Ödüllendirme mak üzere Zafertepe Çalköy’e geldi. için Başkumandanlığa öneride bulunulmasını, Törene katılanlara iki yıl öncesini hatırlatan Cephe Kumandanlığına buyurdum. Bütün ark- Atatürk, Büyük Zafer’i şu cümlelerle anlattı: adaşlarımın, Anadolu’da daha başka meydan ‘’Afyonkarahisar-Dumlupınar Meydan Savaşı muharebeleri de verileceğini göz önünde bu- ve onun son parçası olan 30 Ağustos Zaferi, lundurarak ilerlemesini ve herkesin akıl gücünü Türk tarihinin en önemli dönüm noktasıdır. ve yurtseverliğinin kaynaklarını kullanarak, Ulusal tarihimiz çok büyük, çok parlak zafer- yarışmayı bütün gücüyle sürdürmesini talep lerle doludur ama Türk ulusunun burada ka- ederim. Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ile- zandığı zafer kadar kesin sonuçlu, yalnız bi- ri!’’ 27 Ağustos’ta Afyonkarahisar, 30 Ağustos’ta zim tarihimize değil dünya tarihine yeni bir Kütahya’nın kurtuluşunu 1 Eylül’de Gediz, 3 adım vermekte kesin etkili bir meydan savaşı Eylül’de Emet ve Tavşanlı’nın kurtuluşları izle- hatırlamıyorum. Besbellidir ki yeni Türk dev- di, 9 Eylül’de İzmir’de Yunan Ordusunu denize letinin, genç Türk Cumhuriyeti’nin temeli bu- döken Türk ordusu, Mustafa Kemal Paşa’nın rada sağlamlaştırıldı, ölümsüz yaşayışı burada emrini büyük bir başarıyla yerine getirdi. taçlandırıldı. Bu alanda akan Türk kanları, bu göklerde uçuşan şehit ruhları, devletimizin, Verdiği sözü yerine getiremediği için cumhuriyetimizin ölümsüz koruyucularıdır. intihar etti Türk ulusu burada kazandığı zaferle, açığa vur- Büyük Taarruz’dan akıllarda kalan en önemli duğu gücü ve istemiyle, bu belli gerçeği bir olaylardan biri, 57’nci Tümen Komutanı Albay kere daha tarihin bağrına çelik kalemle koymuş Reşat Bey’in, 27 Ağustos’ta Çiğiltepe’nin alın- bulunuyor.’’ 7

ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ ÇAĞDAŞ GENÇLİK GAZİOSMANPAŞA DİYOR Kİ: DESTANSI ZAFERİMIZİ ÇAĞDAŞ TÜRKİYE İLE TAÇLANDIRACAĞIZ! T arihte bugün, tüm güzellikleri, zengin yeraltı ve yerüstü kay- tam 98 yıl önce nakları bir bir emper- Türkiye halkının yalizme, yerli ve emperyalizme ve yabancı tekelle- açık işgale karşı re terk edildi, bir yürüttüğü kararlı bir özelleştirildi. mücadele kesin bir zaferle sonuçlandı. On yıllar önce Her karışında bir özgürlük emperyalizme boyun eğmeyen tüm ve bağımsızlık savaşının kanı olan yurdumuz, Amerikan ve NATO üsleriyle Anadolu halkına bin selam olsun! doldu taştı. İşgalci emperyalistlere, sömürücüle- re, İstanbul merkezli Saray iktida- Bundan kırk sene önce Mahir’lerin, rına, manda ve himayecilere karşı Deniz’lerin uğruna ölümü göze al- zaferle devam eden kurtuluş mücade- dığı “Tam Bağımsız ve Gerçekten lesi, laik ve bağımsız temelli yeni bir Demokratik Türkiye” anlayışı müca- Cumhuriyet’in kurulmasıyla sonuçlan- dele rehberimizdir. Biz de bugün ül- dı. Hanedanlığın hüküm sürdüğü dev- kenin tüm kaynaklarını peşkeş çeken, let yönetimi, halk egemenliği anlayışı doğal alanlarını rant uğruna yakıp yı- kan; gerici politikalarla bir din devleti karşısında yenik düştü. oluşturmaya çalışanlara karşı müca- 46’lardan başlayarak emperyalizmin dele etmeye devam edeceğiz. yörüngesine sokulan, emperyalizme bağımlı hale gelmeye zorlanan Türkiye, Emperyalizmin işgal güçlerini yerle ilerleyen yıllarda gittikçe laik ve ba- yeksan etmek için canı pahasına mü- ğımsız temelde kurulan yeni cumhu- cadele eden Türk halkının anıları önün- riyetin izlerinin silikleşmesine sahne de saygıyla eğiliyoruz. oldu ve oluyor. Yardımlar adı altında NATO’ya girilen süreçle birlikte ülkemiz 95 yıldır emperyalizme karşı bağım- emperyalizmin gizli işgali altına girdi, sızlık bayrağını taşıyanlara selam bağımsızlığını kaybetti. Yurdumuzun olsun! 8

.KARDELEN İMDAT Deniz BOZKAYA hukukçu tipi var’ derlerdi. Bir kere adamın tekinin kediyi kovmak için tekme attığını “H epimiz bu toplumun birer görmüştüm de adamı laf yağmuruna tu- ferdi olarak doğmuştuk. tup kavga etmiştim. Ah canım Kadıköy Ben de erkek kuzenim de... kedilerim... Takardım kulaklığımı Pink Aslında özünde herkesin amacı ortaktı; Floyd - High Hopes dinleyerek beslerdim insan olabilmek ya da ben öyle sandım. hepsini. Doğduğumdan beri varoluşsal sancılar içindeydim. Hep kendimi daha çok Şimdi mi? geliştirmek için çalıştım. Çok okudum. Okul Yapamıyorum maalesef. saatlerimde ders ki- Tanımadığım bir erkek taplarımın arasına tarafından gün or- makaleler koyar tasında bıçaklanarak onları okurdum. öldürüldüm. Gerekçesi Ders kitaplarım- ise etek giymem oldu. dan daha işlevli Birkaç sene ceza aldı. oldukları aşikardı. Tabi takım elbise önem- Dergiler alır onları li... Ben eski hayatım- okur ve bitirince daki hiçbir şeyi yapama- de hep bir sonraki ayı merakla beklerdim. yacak bir melek oldum. “ Lisede müzik hocamın desteği ile gitar çalmayı öğren- Ben sokak ortasında bıçakla- dim. Sesim de kimine güzel gelirdi,öyle nan Ceren’im, eski sevgilisi tarafından çalar söylerdim kimi zamanlar. Gezmeyi öldürülen Pınar’ım, boşandığı kocası çok severdim. İstanbul’da girmediğim tarafından kızının gözü önünde boğazın- delik, bilmediğim belde yoktu. Hatta dan bıçaklanan Emine’yim, Özgecan’ım, dostlarım bana ‘Evliya Çelebi’ lakabını Münevver’im ve ben daha niceleriyim. takmışlardı, sahi onları da çok özledim. Hayat hikayemizin yazılması için ölmem- Bir analog fotoğraf makinem vardı anne izi beklemeyin. Bir kadının çıkaramadığı yadigarı onunla gezdiğim her yeri çeker, ses olun, soluk olun. Gelin birlik olalım sonra da Sirkeci’ye yıkatmaya giderdim. İstanbul Sözleşmesi Yaşatır diyelim. Hakkımda biraz deli derlerdi. Sanırım Bir kadının daha ölmemesi için çaba sarf haksızlığa tahammülsüzlüğüm ve edelim! lafımı esirgemememiş kaynaklı ‘Sende #istanbulsozlesmesiyasatır 9

ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ BI.NI.RSAMNAYDADNEDAI.NR Elif ŞAHİN Ne çok yandık yaşamak için… gruplar arasında çatışma yoktur. Bir Senelerce zulüm gördük, susuz otelin yakılmasından dolayı can kaybı bırakıldık, odalarda yakıldık ama vardır.” sözlerini vurgulamıştır. Ancak hep ayaktaydık yıkılmadık. Bazı sözler olayın gerçek boyutu bu mudur bilmem vardır ki hacmi yoktur ama ağırlığı çoktur. ama bana kalırsa gerçek olan tek şey ola- yın katliam olmasıdır. Bu yaşanan katliam “Sizin hiç babanız yandı mı?” 2 Temmuz 1993 yılında tarihe kara leke ilk değildi ve son da olmayacaktı çünkü olarak yazılan Sivas Katliamı yaşan- dı. O gün, Pir Sultan Abdal Şenliklerine katılmak için Sivas’a giden 33 aydını- mız yana yana can verdiler. Yana yana can olduk, yana yana çoğaldık biz. Aziz UNUT MADI Nesin’in hedef gösterilerek ateşe verildi- ği Madımak Oteli’nde Hasret Gültekinler, Metin Altıoklar, Nesimi Çimenler, Muhlis Akarsular ve daha niceleri hayatından oldular. 2 Temmuz günü Cuma namazın- dan sonra etkinliğin gerçekleştiği kültür merkezinin önüne yürüyüş gerçekleştirdi- Gazi’de, Çorum’da ve Maraş’ta da buna ler ve “Sivas laiklere mezar olacak” diye çok benzer zulümler görmüştük. Sivas’ta sloganlar attılar. Devamında ise Madımak Aziz Nesin’in “dinsiz, günahkar” olma ba- Otelini ateşe verip camlarını indirdiler. hanesi öne sürülmüş ve halk ozanlarımız- Dönemin Başbakanı Tansu ÇİLLER: “Çok la beraber oradaki görevliler hayatını ya- şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar narak kaybetmiştir. görmemiştir.” diyerek halktan büyük tepki çekmiş ve dönemin Cumhurbaşkanı “Birimize bir şey olursa ne yaparız?” so- Süleyman DEMİREL ise “Olay münferit- rusuna “Kalanlar ölenler için şiirler ya- tir. Ağır tahrik var. Bu tahrik sonucu halk zar” cevabını aldığımız yerdir Madımak… galeyana gelmiş... Güvenlik kuvvetleri el- lerinden geleni yapmışlardır... Karşılıklı Utançtır Madımak… 10

KARDELEN “Yine hasret var türkülerde Temmuzda Başbağlar’da sünniydik. Her Yine hasret sonu gelmez şeyi becerdik de insan olmayı beceremedik. Bir alev var yüreklerde Türkülerden mi bilinmez “Eylemleri sözdü, silahları sazdı, Yan yüreğim yan! Ozan olmaktı kiminin de Ozanlar ilinde Yürek bir damla ateşle kanmaz. günahı. Bedende kuş misali can, Suçları Pir Sultan’ı anmak, Uçar Sivas ellerinde. Cezaları yanmaktı, Ozan yanar gönül, ozan yanar, Toplu mezar oldu onlara alev alev Türkü yanmaz…” Madımak…” - Bülent ECEVİT MAK LIMDA Sivas’ta artık hiçbir şey eskisi gibi olma- yacak ve insanlar birbiri ile tanışırken “Yananlardan mısın, yakanlardan mı?” diye soracaktı. Kalbin varsa türkü yakar- sın, kalbin yoksa insan… Şimdi hangi ab- dest temizleyecek ellerindeki kanı bilin- mez. Bir ateştir ki hala yakar ciğerimizi, bir yangındır ki pare pare acıtır içimizi... Artık elimizden gelen aydınlarımızı hak- kı ile anmak ve bizlere mirası olan sazları sözleri yaymaktır. Cesetlerin yakılması- Öyle de oldu. Ozanlarımız yanarak can ve- nın yasak olduğu güzel ülkemde diri diri rirken bıraktıkları sazlar, sözler bize miras insanların yakıldığı günlerin tekrar yaşan- kaldı. Tarih onları yakanları unuttu ama maması ümidiyle... yananların her biri hafızada, yananlar ya- şıyor hala… Ateş bile utandı kendinden Madımak’ta yaşamını yitiren 35 canımızı o gün Metin’i kızından Hasret’i daha doğ- saygıyla ve minnetle anıyorum. mamış oğlundan ayırdığı için. Sivas’ın or- tasında o gün 35 canı yakmadılar sadece… O gün orada insanlığı yaktılar. Biz hiçbir zaman anlayamadık bir olmayı. Biz aslın- da insandık. 2 Temmuzda Sivas’ta alevi, 5 11

ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ SANAT VE SANAT AKIMLARI Beyza ÖZTAŞKIN Sanat; duyguların, düşüncel- Biçim Görüşü. Clive Bell’e göre bir erin, estetiğin ve tasarımın eserde önemli olan çizgi, renk ve birleşimi sonucu ortaya çıkan şekillerin kendi arasında ki kombi- üstün yaratıcılık biçimidir. Bana nasyonudur. Sanatı tamamıyla este- göre tanımına bakarsak; Sanat, insan tikle iç içe tanımlar. İkinci bir görüş ruhundan, insan beyninden, insan ise sanatın duyguların dışavurumu elinden çıkan ve doğada hazır bulu- olduğu görüşüdür. R.G. Collingwood, nan güzellikle insanın kendi yarattığı “Sanatın İlkeleri” isimli kitabında güzelliğin harmanlanmasıyla oluşur. sanatın duygu ve düşüncelerden Maddi bir amaç gütmez. Sanatçının doğan yaratıcılık olduğunu savunur. gördüğü, duyduğu ya da hisset- Neo-Wittgenstein’a göre ise sanat tiklerini farklı açılardan farklı yollarla ucu açık bir kavramdır ve tanımlana- insanlara veyahut sanatçının kendi maz. Bu görüşün tersini iddia eden beğenisine sunmasıdır. Sanat, birçok Kuramsal Sanat Görüşü de sanatın farklı açıdan tanımlanır. İlki Baçat tanımlanabileceğini ve bilinçli bir in- sanın elinden veya fikrinden çık- ması gerektiğini destekler. Sanatın da her dalda olduğu gibi alt başlıkları vardır. Güzel sanat- lar, hitap ettikleri duyulara ve es- erlerin zaman çevrelerine göre ikiye ayrılır: Fonetik (edebiyat, musiki) ve Plastik Sanatlar. (re- sim, fotoğrafçılık, heykelcilik, seramik, mimari vb.) Benim ilg- imi çeken daha çok plastik san- atlar. Birbirinden farklı teknik ve fırçalarla çizilen tablolar. Resim sanatı ve modern sanatla bera- ber gelen sayısız sanat akımı... Rönesans etkisiyle oluşan yeni fikirler... Mesela bunlardan biri Ön Raffaeloculuk akımı. 19. 12

KARDELEN yüzyılın kraliyet havasından ve gelenekselliğinden sıkılan bir grup genç İngiliz ressam- lar topluluğudur. 25 yaşından küçük Dante Gabriel Rossetti, William Holmen Hunt ve John Everett Millais tarafından kuru- lup birçok modernist ressama il- ham olmuştur. Yine bazı yaşan- mışlıklar üzerine ortaya atılan bir diğer akım da Dadaizm akımıdır. 1. Dünya Savaşının yoğun sisli havasından etkilenen sanatçılar, o dönemin barbarlığına tepki göstermişler ve burjuvaya olan nefretlerini vurgulamışlar. Öyle ki Leonardo Da Vinci’nin en ünlü eseri Mona Lisa tablosunun estetiğini hiçe sayıp “Mona Lisa With Moustache” adlı eseri öne Benim gözümde modern sanatın sürmüşler. ikinci karşılığı Kübizm akımıdır. 1906 Sanatın farklı akımlarının içinde Fransa’sında ortaya çıkan ve sanat “Modern Sanat” denilen bir dönem anlayışına yepyeni bir anlam kazan- var ki bu kavrama yeni bir boyut ge- dıran, resim dışı unsurların resimle- tirmiş. Genellikle 1880’lerin empre- rde kullanıldığı, ilk kolajların yapıldığı syonistlerinden 1960-1970’lere kadar bir dönem. Pablo Picasso’nun “Girl devam eden sanat dönemi olarak With Mandolin” ve “Ağlayan Kadın’ı, açıklanır. Bu dönemde sanatçı artık Juan Gris’in “Guitar On a Table” ve sadece gördüğünü değil de duyu- Georges Braque’nin “Houses At larıyla algıladıklarını hayal gücüyle l’Estaque” eserleri ise bu akımın baş destekler. Örneğin; ilk modernist yapıtları. ressam olan Manet, resim yaptıkları tuval vb. malzemelerin özelliklerini Sonuç olarak, sanat birçok açıdan bir ön plana çıkarmış. Onu takip eden bütünü oluşturur. Ufak bir ilhamdan Cezanne de eserlerini tuvalin dikdört- tümevarım gerçekleşir ve uzun yıllar gen şeklini kullanarak resmetmiş. zevk ve estetik anlayışımızı etkiler. Anlıyoruz ki; doğa, çevre, gökyüzü Sanat, tabiata ilave edilmiş insandır taklidi yapmak bir kenara bırakılmış ve “Sanat, gerçekleri tanımamı- yerine belirli nesne ve duyguların za yardımcı olan bir yalandır.” temsili başrolü kapmış. (P. Pİcasso) 13

ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ EYVAH! ÇEVIRMEN MAKINELER Melike DOĞAN Makine çevirisi, çeviri sek- makinelerin çeviri dünyasını ele törünün vazgeçilmez kol- geçirip biz insan çevirmenleri sa- larından biridir. 1990’lar- hanın dışında bırakmaları korku- da makine çevirisi teknolojisinin suydu. Bunu hemen güncel bir gelişmesiyle çeviri sektörünün örnekle açıkla- âdeta merkezine oturmuş, mak istiyorum. günümüzde ise teknolojinin iyice Geçtiğimiz gün- gelişmesiyle sektörde büyük bir lerde Japon alan kaplar hâle gelmiştir. Peki bir robot şir- nedir bu makine çevirisi? keti olan Donut Robotics tam 8 Makine çevirisi Google Translate, farklı dile çe- C-Face Smart Mask gibi örnekleri viri yapabilen olan, çeviri sürecinin bir yazılım C-Face Smart tarafından gerçekleştirildiği çe- Mask isimli bir viri türüdür. İnsanın kısa süre- maske ürettiğini de ucuz çeviri isteği sonucu açıkladı. Her ne doğmuştur. Şimdilerdeyse çevi- kadar teknoloji ri sektörü, insanlar ve makinel- harikası olsa da erin ortak çalışması sonucunda bir maskenin 8 ilerliyor. İlk duyulduğunda ku- farklı dile çeviri lağa çılgınca gelen ancak biraz yapabiliyor ol- düşündükçe tüyler ürperten bir ması ‘E ben ne yapacağım şimdi?’ durum bu. Özellikle de benim gibi dedirtiyor insana. Ancak müstak- çevirmen adaylarının kabuslarına bel meslektaşlarım, endişelen- girebilecek, felaket senaryolarına meye gerek yok. Öncelikle şunu konu olabilecek cinsten bir olay. unutmamalıyız, makineler insan Üniversiteye başladığımda mak- yapımı ürünlerdir. İnsan üretm- ine çevirisini de sürekli duymaya eye devam ettiği sürece makine başladım. İşleyişi, örnekleri, iş im- olacaktır. Bunu şöyle açıklayalım; kanları, çıktıları… Ancak benim oda- makine çevirisine örnek olabilecek klanabildiğim tek nokta, gelecekte cihazların, uygulamaların hepsi 14

KARDELEN bir yazılıma sahip. Çeviri eylemi da teknik çeviriler için birebirken, bu yazılım sayesinde gerçekleşi- bu gibi yapıtların çevirisinde pek yor. Bu yazılımı üreten de bir in- tabii başarısız olacaktır. Böylesi san. İnsanın ürettiği bir yazılım eserler teknik terimlerin öte- olmadığı sürece makinelerin çevi- sinde mecazlar içeren, belli bir ri yapması da, mevcut teknolojiy- duygu yoğunluğu sonucunda or- le, mümkün görünmüyor. Bir diğer taya çıkmış, kimi zaman okuyuc- husus da şudur ki çeviri sadece uların bile üzerine düşünmesini dilden dile gerçekleşen bir ak- gerektiren ifadelerden oluştuğu tarım süreci değildir. Dil kültürün için motamot çevrilebilecek ya bir parçası olduğu için kültürden da önce çevirmenin kendisi an- kültüre, aynı lamadan karşı tarafa aktarabi- zamanda dil leceği türden metinler değildir. insan ürünü Öyle ki şiir çevirilerine baktığınız olduğu için zaman motamot çevrilmediği- d ü ş ü n c e d e n ni, hedef dilin kafiye düzenine d ü ş ü n c e y e , göre aktarıldığını ve çeviri şiirin duygudan duy- artık hedef dilde ayrı bir melodi- guya da bir ak- ye sahip olduğunu göreceksiniz. tarım sürecini Bunların hepsi insan duygu ve kapsar. Bunlara düşüncesinin birer ürünüdür. Bu en güzel örnek sebeple makine çevirisinin insan edebî eserle- çevirmenleri işinden etmesi gibi rdir, şiirlerdir. bir durum şu an için söz konusu Hepsi belli bir değildir. Hatta makine çevirisiyle duygu ve bu birlikte insan istihdamına ihtiyaç duygunun ak- duyulan bir alan daha ortaya tarılması isteği çıkmış (bkz.Post-Editing) ve çe- s o n u c u n - viri sektörüne yeni bir kol daha da ortaya çıkmıştır. Okuyanlar eklenmiştir. bu duyguları anlayabilme ve özümseme yeteneğine sahiptir. Sonuç itibarıyla, makine çeviris- Çünkü bizler düşünebilen ve en inin sektörü hızlandırdığı ve ko- önemlisi hissedebilen varlıklarız. laylaştırdığı su götürmez bir Somut düşüncelerin yanı sıra gerçek. Ancak sektörün her daim duygularımız ve ruhumuz var. Bu insanlara ihtiyacı vardır ve ilerde halde şunları söyleyebiliriz, ma- de insan çevirmenlere ihtiyaç kine çevirisi basit diyaloglar ya olacaktır. 15





ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ EKSİK BİR ŞEY Mİ VAR? Buse COŞKUN POLAT nı düşünüyorsunuz. E ksikliğini hissettiğimiz her şe- Belki de resmi tamamlayan o yin yerini azalan diğer şeylerle boşluktur. doldururuz. Reçel kavanozu- nun içine tekrar reçel koyan birini ta- Peki kalbinizin yapbozunu neden bo- nımadım hiç. Boş kavanozların içini zuyorsunuz? Kalbinizde kaybolan ve hep başka şeyler doldurur. Dondurma boşluk yaratan o parçayı aramak ya da kabının içini bir açıp bakıyorsunuz, ye- o boşluğa biraz daha yer açmak yeri- rini başka bir yiyecek almış. Reçel ka- ne niçin oraya uygun olmayan başka vanozunun içinde ise pirinç tanecikleri parçalar aramak peşine düşüyoruz? yüzüyor. Oranın şeklini alsa bile rengi, dokusu, deseni tutar mı? Eksilen her şey yeni bir boşluk. O boş- luğu bile olduğu gibi kabul edip bağ- Su bile boşluktan sızar… rımıza basamıyoruz. İçini hep başkası doldursun istiyoruz. Nedir bu her şeyi doldurma telaşı? Evimizi halıyla kaplıyoruz, tek bir boş- luk kalmayana dek… Dilimiz bile izin vermiyor boşluğa… Durmaksızın konuşuyor, dinlemiyor, nefes almak için boşluk bırakmıyor. Ardından dilimize pelesenk oluyor ııııı, hııım, şey gibi parazit sesler… Yüzümüze bakıp kaç bahar, kaç kış gördüğümüzü anlatan o derin çizgileri de rahat bırakmıyoruz. Yapbozunuzun bir parçası kaybol- Her yer o kadar dolu ki, kimse dokuna- duğunda başka bir parça yerine koy- cak, bakacak yer bulamıyor. muyorsunuz değil mi? Her yerde kay- bolan parçayı arıyorsunuz. O parça Kapınızı aralayın, boşluktan içeri sızan olmadan resmin tamamlanmayacağı- ışığı göreceksiniz… 18

KARDELEN CEHALETTEN BAŞKA KARANLIK YOK Taşkın DEMİREL İ ster birey ister toplum açısından zik öğretmeni olarak çalışıyor ve aynı olsun, insan için amaç her zaman zamanda şu anda okuduğunuz dergi ve her koşulda iyiye ve daha iyiye de dahil olmak üzere grafik tasarım- ları yapıyorum, etkinlikler ve törenler gitmektir. Mustafa Kemal Atatürk bu- için videolar hazırlıyorum. ÇYDD için eğitim, bilgim, deneyimim dahilinde nun yolunu açıkça göstermiştir: “Benim elimden gelenleri yapabilmekten onur manevi mirasım, bilim ve akıldır.” Bilim duyuyorum. ve akıl dışında başka yol aramak ay- Başta da değindi- ğimiz gibi, amaç dınlığa götür- iyiye, güzele, barı- şa doğru gitmek- meyecektir. 12. tir. Bu yolun bir varış noktası yok- Gece adlı eserin- tur. Goethe’nin “Işık, daha çok de Shakespeare ışık”* deyişi gibi, iyiyi, daha iyiyi, “Diyorum ki, ce- güzeli daha güze- li istemeli ve ara- haletten başka malıyız. Işığın pe- şinde olmak esas karanlık yok (I görevlerimizden biridir. ÇYDD için, küçük ya da büyük say, there is no bir taşın altına elini sokmak bu arayışın önemli bir parçasıdır. darkness but ig- * Goethe’nin ölümünden önce söyle- norance)” yazar. diği son sözleri “Işık, daha fazla ışık” tır. Aslında görme sıkıntısı yüzünden Açıktır ki, ülke- yardımcısından panjuru açmasını is- temektedir fakat hayatı boyunca ışı- mizdeki cehalet ğı kovalamış olan bir şair ve yazara, bu sözün metaforik anlamı daha çok karanlığı bulutla- yakıştırılmıştır. rının aşılması ve 19 aydınlığa giden yürünmesi anla- mında en önem- li kuruluşlarından biri Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’dir. ÇYDD ne kadar çok kişiye dokunursa o ka- dar “daha yaşanılır” bir ülke olacağımızı düşünüyorum. Özellikle Gaziosmanpaşa Şubesi’nin bu yöndeki çalışmalarını ya- kından biliyordum. Bu açıdan, aydınlı- ğın peşinde olan biri olarak yollarımızın ÇYDD ile kesişmemesi kaçınılmazdı. 2019 yılından itibaren gönüllü olarak ÇYDD Gaziosmanpaşa Şubesi’nde fi-

PSIKOLOJI ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ MÜKEMMEL AMA MUTSUZ ÇOCUKLAR Uz.Psk. Ceren KOÇ Mükemmel olmak zor değil imkansızdır, ler, fark etmeden çocuğun kendi iç mükemmel insan yoktur. Çocuklara motivasyonunu oluşturmasına engel vereceğimiz temel şey öncelikle sevgi olabiliyor. ve güvenin hakim olduğu bir bağdır. Çocuk ile ebeveyn arasındaki ilişki nere- Yaşadığımız dönemin en önemli değer- deyse sadece çocuğun okul başarısın- lerinden biri başarı. Sürekli olarak daha dan ibaret olduğunda, psikolojik ve ak- başarılı olmaya çalıştığımız bir yarışın ademik içindeyiz. Yetişkinlerin dünyasına adım sorunlar adım ilerleyen gençler için de aynı şey baş gös- geçerli. termeye başlay- Aileler, çocuklarının başarıya ulaşması abiliyor. ve sonucunda iyi bir geleceklerinin Ebeveynin olması için çırpınıyorlar. Aslında son hedefleri derece iyi niyetli bir çaba bu; rekabetçi çok yük- dünya düzeni içinde çocuklarının geride sek old- kalmaması adına gösterilen bir gayret. uğunda, çocuğun Başarılı ve “mükemmel” olmaya çalışan stresi gençlerin dünyaları nasıl? Araştırmalara artıyor. göre başarının ilişkili olduğu psikolojik faktörler; iyimserlik, merak, yeterlilik his- Bazı si ve olumsuz duygularla ve güçlüklerle çocuklar başa çıkabilme becerisi. stresle baş edebiliyor; ancak stres altında olmak Bu psikolojik faktörler, gençlerin ebev- başarı için gerekli olan sorun çözme, eynleri ile güvenli bir bağ kurması muhakeme ve otonom düşünme bec- koşulunda sağlıklı bir şekilde gelişiyor. erilerinin gelişmesini sekteye uğratıyor. Ebeveynin tepkisel ya da aşırı kontrol- cü değil de ilgili ve çocuğunun ihtiyacı Gençlerin düşünmesine, kendi seçim- olduğu anlarda yanında olduğu ilişkil- lerini yapmalarına ve seçimlerinin erde, gençler başarı ile ilişkilendirilen sonuçlarını yaşamalarına izin verilme- bu faktörlerde daha sağlıklı bir gelişim si ise kimliklerinin, yeterliliklerinin, so- gösteriyorlar. rumluluk duygularının ve bağlı olacak- ları değerlerin gelişiminde önemli rol Çocuklarının notları konusunda aşırı oynuyor. hassas ve aşırı ilgili davranan ebeveyn- Ebeveynin mükemmeliyetçi yaklaşım- 20

KARDELEN PSIKOLOJI ları, çocuk ve gençlerde depresyon, Güçlü ve zayıf yanlarını olduğu gibi ka- kaygı bozuklukları, alkol ve madde bullenemeyen, zayıf yanları ile başa kullanım bozuklukları, yalan söyleme çıkma yollarını öğrenememiş olan bu davranışı, yeme bozuklukları, umursa- gençler, olumsuz duygularla ve hayat mazlık, boşluk hissi, kendine güven- içindeki zorluklarla başa çıkmakta zor- meme ve kendini suçlama, kendini lanıyorlar. Sağlıklı bir kimlik geliştire- kesme davranışı ve intihar gibi sorun- memiş oluyorlar. Sürekli olarak onay- lara yol açabiliyor. lanma ve kabul görme ihtiyacı onları yorabiliyor. Genç; madde ve alkol kullanma, rastge- le cinsel ilişkiye girme, kendini kesme Ebeveynlerin, çocuklarının sağlıklı bir gibi kendine zarar verici davranışlarla; kimlik oluşturması yolunda gösterece- rekabetçi dünyadan biraz olsun uzak- kleri tutumlar zaman zaman zor olabili- yor; ama imkansız değil. laşıp ra- hatlamaya Çocuklarının ilgi alanlarına saygı gös- çalışabiliy- termek, korunmalarının gerekli olduğu or. durumlarda onları korumak, kaygıyla ya olumsuz diğer duygularla baş etme Öte yan- şekillerini gözlemlemek, kendilerinden dan, farklı oldukları alanları kabullenmek ve kendini seçimlere saygı göstermek bu tutumlar mükem- için yalnızca birkaç öneri. mel olma- ya adayan Kaçınılması gerekenler ise başarıyı para bu gençler ile ödüllendirmek, başarısızlıklarda dışarıdan büyük cezalar vermek, okul hayatlarına çok mutlu dair tüm kararları onlara danışmadan görüne- vermek, hayatlarının her alanını kontrol biliyorlar. etmeye çalışmak ve onlardan mükem- Anne ve mel olmalarını beklemek. babalarını hayal kırıklığına uğratmaktan korkuy- Bir ebeveynin çocuğunun başarılı ol- orlar; başarılı olabilmek adına çalışıyor- masını istemesi çok doğaldır; ancak lar ve bu süreçte mükemmel olma- koyulan hedeflerin gerçekçiliği ve larına zarar verebilecek ya da kusurlu hedeflerin çocuğa uygunluğu başarıya olan herhangi bir şeye tahammülleri ulaşmasında yardımcı olacaktır. olmuyor. Özellikle lise yıllarında sadece başarı Mükemmel olmak zor değil imkansızdır, odaklı yaşamış olan gençler, üniversite mükemmel insan yoktur. Çocuklara döneminde ve sonrasında insan ilişkile- vereceğimiz temel şey öncelikle sevgi rinde, üniversitedeki akademik hayatta ve güvenin hakim olduğu bir bağdır. ya da iş hayatında sorunlarla başa çık- mada zorluklar yaşayabiliyorlar. 21

BILIM I. LGI. LI. NKEARÖIG~NRCEANLEABRI.LDI.RAI.NZ?SALGINLARLA Sibel ÇAĞLAR Dışarı çıkıp eve geri gelmeden önce kendil- ederek ölümüne neden oldu. erini temizlerler. Gerekli durumlarda kendil- Yuva dışında çalışan karıncalar, hastalık yapan erini dezenfekte etmek için belirli kimyasal unsurlara maruz kalır kalmaz, hastalık daha maddeler kullanırlar. Yaşam alanlarına gelen tam baş göstermeden sağlıklı karıncalardan ziyaretçilerin belirli sayıda olmasını sağlarlar. uzak durmaya başladılar; davranışları da değiş- Evlerini dezenfekte ederler. Hayır, onlar biz in- ti, dışarı- sanlar değil; karıncalar… da daha çok zaman Sosyal mesafenin hayatımıza girmesinden çok geçirmeye önce karıncalar bunu çok başarılı bir şekilde başladılar zaten yapıyorlardı. ve diğerleri- yle teması Tüm karasal hayvan biyokütlesinin nered- kısıtladılar. eyse dörtte birini oluşturan karıncalar, doğa- da görülebilecek olası salgınlardan korun- Davranış ma konusunda en başarılı türlerden birisidir. değişikliği Bakalım onlardan salgınlardan korunma hastalan- konusunda neler öğrenebiliriz? mayan ikin- ci grupta Sosyal Mesafe ve Karıncalar da görüldü: kendilerini Sosyal mesafe konusunda onlardan öğrenebi- izole ettiler leceğimiz çok şey var. 2018 yılında Stroeymeyt ve hatta yuvada kalan “hemşire” karıncalar ve ekibinin yaptığı bir çalışma karınca kolonile- da yumurtaları daha güvenli bir yere taşıdı. Bu rinin hastalığa neden olabilecek bir organizma davranış değişikliği sayesinde hastalık yayıl- ile karşılaştığında tepkisel olarak davranışlarını ması engellendi, sağlıklı karıncalar ve kraliçe nasıl değiştirdiklerini gözlemledi. karınca da korunmuş oldu. Kolonilerdeki işçi karıncaların yarısı yuvada- Temizlik ve Bakım ki yumurtalara bakıcılık yaparken, diğer yarısı da yuvanın dışında yiyecek aramaya çıkıyordu. Karıncaların hastalıkların yayılmasını durdur- Dışarı çıkan karıncalar da hastalık kapmaya mak için geliştirdikleri stratejilerden bir tanesi daha müsait oluyorlardı. de temizlik ve bakımla ilgili. Karıncaların bazı alt türleri, mantar hastalığına yakalanan yavru- Araştırmacılar, yiyecek peşindeki karıncaların larını ve yuva arkadaşlarını yalayarak sporları birazını mantar sporuna (Metarhizium brun- ağzında depolayıp sonra bu sporları bir yumak neum) maruz bıraktı. Karıncanın kabuğuna tu- halinde tükürerek mekanik yöntemle temizler. tunan sporlar bir iki gün içinde hayvana nüfuz Ya da kimyasal yöntem kullanarak hasta birey- 22

lerin üzerine zehirli bir sıvı yayar, böylece man- BILIM tarları öldürür. puisat. “Ama kesin olan şu; karıncalar gibi, Zehir bezlerinde üretilen ve karıncaların arka hastalıkların yayılmasına karşı en etkin uygu- taraflarındaki asit deliğinden salgılanan bu lamalardan bazıları aslında doğada gözlenen sıvı, ağırlıklı olarak formik asitten oluşur. Bu maddelerdir. nedenle formik asit, adını Latincede “karınca” anlamına gelen “Formica”dan almıştır. Salgınları Önlemede Karıncalar Bir Reh- ber Olabilir Yuvayı Dezenfekte Etme Mevcut ve olası salgınlara karşı strateji Bazı karınca türleri, yuvalarında özel bir reçine geliştirmek için uzmanlar, karıncaların sos- biriktirir. Ancak bu reçine bildiğimiz reçinelere yal mesafe, dezenfekte etme ve doğadan bileşikler kullanma gibi teknikleri inceleyebil- benzemez. irler. Hastalanan genç üyeleri zehirlemek veya İçerdiği özel yuvadan dışarı atmak gibi uyguladıkları bazı kimyasallar korunma taktikleri bizler için geçerli olmasa da sayesinde onlardan öğrenmemiz gereken pek çok taktik hastalıkları olabilir. yuvadan uzak tutma- Çoğu insan topluluklarının doğru düzgün ya yarayan temizlik ve dezenfeksiyon önlemlerine sahip bir bileşime olmadığı, diğerlerinin de ancak son birkaç sahiptir. yüzyıldır bunlardan yararlandığı düşünülürse, Karıncalar, karınca gibi böceklerin milyonlarca yıldır bu yuvalarının kuralları uygulaması etkileyici bir örnek… etrafında- ki kozal- Okuma Önerisi: Dünyanın İlk Çiftçileri İnsanlar aklı çam Değil, Fijili Karıncalar ağaçların- dan yoğun İleri Okumalar: bir şekilde bu reçineyi içeri taşırlar. What Can We Learn From Ants About Epidem- İsviçre’deki Lozan Üniversitesi’nden bir ics?; https://www.discovermagazine.com/ araştırmacı olan Michel Chapuisat tarafından planet-earth/what-can-we-learn-from-ants- yönetilen bir inceleme sonucunda, reçinesiz about-epidemics yuvada üç kat daha fazla mantar ürediği ve hastalığa sebep olan bakterilerde belirgin bir Social network plasticity decreases disease artış olduğu görüldü. Karıncalar biriktirdikleri transmission in a eusocial insect; https://sci- antiseptik özellik taşıyan bu reçine ile yuva- ence.sciencemag.org/content/362/6417/941 larını mikroplara karşı koruyorlardı. Ants avoid superinfections by performing “Büyük olasılıkla reçine toplama eğiliminde risk-adjusted sanitary care; https://www.pnas. bazı genler vardı ve bunlar evrimsel olarak org/content/115/11/2782 aktarıldı. Hiçbir karınca ‘Hastalığı nasıl öldüre- bilirim?’ diye düşünmedi. ”diye belirtiyor Cha- Formik asit, adını karıncadan alıyor!; https:// www.birgun.net/haber/formik-asit-adini-kar- incadan-aliyor-78727 23

MATEMATIK ANLAMAK ÇÖZMEYE YETMEZ DDrr..MMuurraattÇÇAAMMCCI I Hayır, yanılıyorsunuz! Matematikte söy- hatırlamalıyım. Matematik bu rolün hakkı- lenmiş en güzel sözü söyleyen adam bir nı sonuna kadar verdi ve insanlar matema- matematikçi değil. (En azından bildiğimiz tiği kullanarak takvimleri oluşturdu, pira- kadarıyla.) mitler yaptı, kuralları birbiriyle çelişmeyen Fakat, onu yakından tanıyorsunuz! En gü- geometriler ortaya koydu. Matematiğin zel şarkılarından birinin içine gizledi bu ortaya çıktığı bütün toplumlar birbirinden sözü Bülent Ortaçgil: “Anlamak çözmeye farklı kültürler ve hatta birbirinden farklı yetmez!” inançlar ve dinler matematiğin bu yönü- Anlamak çözmeye yetmez, anlamak çöz- ne ve gücüne saygı duydular ve hatta bir meye yetmez, anlamak çözmeye… noktada pek çok kültür matematiğe bir Ama neden? “Tanrısallık” atfetti. Geçtiğimiz yüzyılın başında matematiğin Sonuçları kesin olan, kesin net ve tartışma başına bir felaket geldi. Matematik gerçe- götürmez rakamlarla konuşan bir disiplin ğin anahtarını kaybetti. Ünlü matematikçi halini aldı matematik. Doğru soruları sor- Morris Kline “Matematik: Kesinliğin Kaybı” duğunuz müddetçe bu gerçekten de böy- kitabında bu durumu şöyle açıklıyor: “19. leydi. Yanlış sorular ise sevgili dostlar, en yüzyılın başlarındaki keşifler, tuhaf geo- başından beri vardı. Kline’ın felaket dedi- metriler ve tuhaf cebirler, matematikçile- ği şey işte bu pek çok yanlış sorunun ar- ri istemeye istemeye matematiğin gerçek tık gizlenemez hale gelmesinden başka olmadığını ve matematiksel bilim yasa- bir şey değildi. Sanırım bu noktada mese- larının doğru olmadığını anlamaya zorla- leyi daha açık bir hale getirmeliyim; gelin dı. Örneğin birbirinden farklı birçok ge- yanlış sorulardan birinin peşine düşelim ve ometrinin uzaysal deneyime aynı ölçüde matematiğin bu yeni kriz karşısında takın- denk düştüğünü buldular. Hepsi doğru dığı tavrı inceleyelim. olamazdı. Görünüşe göre matematiksel 2’den büyük ama 2’ye en yakın sayı kaçtır? tasarım doğaya içsel değildi, ya da öyley- Yalnızca doğal sayılardan bahsediyorsak se bile insanoğlunun matematiği bu tasa- bu pek de yanlış bir soru sayılmaz. Cevabı rımın zorunlu açıklanışı değildi. Gerçeğin bulmak da zor değil… anahtarı kaybedilmişti. Bunun fark edili- Doğru bildiniz, yanıtımız 3! şi matematiğin başına gelen felaketlerin Fakat, eğer rasyonel sayılardan ya da daha ilkiydi.” kötüsü reel sayılardan bahsediyorsak? O Bunlar hiç şüphesiz büyük cümleler ve zaman yanıtımız ne olmalı? sözlerin sahibi de hiç küçümsenmeyecek 2,1 mi? bir matematikçi… 2,01 olamaz mı? Peki felaket derken tam olarak neyi kaste- 2,001 daha da yakın olmaz mıydı? diyor? Ve bunun konumuzla ilişkisi ne? Sıkı durun… Sanırım bunu açıklamak için matematik 2.00000000000000000000000000001‘e adını verdiğimiz “organizmanın” 4-5 bin ne dersiniz? yıllık gelişimi boyunca öncelikle yaşadığı- Sanırım sıkıntıyı yaratan durumu sezinle- mız dünyayı onun yasalarını bilhassa örün- diniz. Siz hangi sayıyı söylerseniz söyleyin tülerini ortaya koymak için kullanıldığını daha yakınını bulmak mümkündür. 24

MATEMATIK Peki 2’den küçük ama 2’ye en yakın olan yıllarca çözümsüz bıraktığı bu meseleyi sayıyı bulmak istersek… açıklamak için ortaya koyacağı kavramın 1,9 tanımı da Özdemir Asaf’ın mutluluk tanı- 1,99 mından farklı değildi… 1,999 “Bir değişkenin ardışık değerleri sabit bir 1,9999999999999…. sayıya olabildiğince çok yaklaştığında Durum değişmez. Bir reel sayıları bir kez elde edilen(elde edileceği farz edilen) son kabul ettiyseniz, doğal sayıların o güvenli noktaya limit denir” zemininden ayaklarınız kayar. Yanlış soru- Limit! lardan biri buydu ve Pisagor’un öğrenci- Sürekli yaklaşsak da asla ulaşamadığımız, lerinden Hippasus’un bu soruya çok ben- sürekli uzaklaşsak da asla yeterince uzak- zer bir soruyu sorduğu, bir irrasyonel sayı laşamadığımız o değer. Gerçek hayatta bularak bunu gizlemeyi reddettiği için biz- mutluluğun ya da pekala aşkın da tanımı zat Pisagor’un emriyle boğdurulduğunu olabilecek bu ifade matematikte yukarıda pek çoğumuz bilir. Bilmeyenler buraya göz bahsettiğimiz problemi de makul ölçüler- atabilir. de çözüme kavuşturan limitin tanımıdır. Cantor’un ezeli düşmanı Kronocker’in Ve 18. yüzyılın başında ünlü matematikçi “Yalnızca doğal sayılar Tanrı’nın eseridir, Cauchy tarafından tam anlamıyla tanım- geri kalan her şeyi insanlar uydurdu” di- lanmış ve eski matematiğin içine özenle yerek bu sayıları lanetlemesinin sebebi bu- yerleştirilmiştir. dur. Reel sayı doğrusu, yani o masum düz Bu yeni yapı Zenon taraf ından ortaya ko- çizgi, biraz derinlemesine incelendiğinde nan pek çok paradoksu da nihai sonuca ulaşmaya çalıştığınız her noktayla aranıza ulaştırarak çözmüştür. (Bakınız) sonsuz uçurumlar koyan dipsiz bir kuyu ya- Cauchy bir bakıma Leibniz ve Newton’un ratır. Uzayın uçsuz bucaksız derinliklerinde temellerini attığı Calculus’u ayakları üzeri- aradığımız sonsuzluğu kağıdımızın üzerine ne oturmuştur. Ve matematik gerçek an- kalemimizle koyduğumuz bir küçük nok- lamda eksiklikleriyle yüzleşerek doğanın tanın etrafında karşımıza çıkarır. Insanın dilini anlamamıza yardımcı olmuş ve pek en temel özelliği bu tip sorunları çözümsüz çok fiziksel olayın matematiksel yasaları bırakmamasıdır. Başlangıçta matematiğin bu sayede ortaya konabilmiştir. bu sorun için ortaya koyduğu en temel çö- Hatta sıfırın anlaşılmaz doğası gereği ta- züm “görmezden gelmek” oldu. nımsız olan sıfıra bölme işi bile belli ölçüde Adını kitaplarda okuduğumuz yüzlerce bü- sorun olmaktan çıkabilmiştir. (ki bu apayrı yük matematikçi bu sorunu tüm yönleriy- bir yazının konusudur) le hissetti fakat bu durumla yüzleşmekten Ama ne pahasına? kaçındı ve ya ortaya koyduğu çözümden Şaşırtıcı gelebilir ama matematik bunca tatmin olmayarak açıklamaktan kaçındı. başarıyı kesinliğinden belli ölçüde taviz ve- Zira, anlamak çözmeye yetmezdi. rerek ve “tanrısallık” vasfından tamamen Işte yine matematiğin muamma kısmına vazgeçerek yapabilmiştir. Ve kim bilir bel- geldik.(Bakınız.) Mevcut yaklaşım önümü- ki de bu yeni alanı açarken yaptığı tanımla zü tıkıyor ve netice alamıyoruz ama bir şey- biz diğer ölümlüler için aşkı tanımlamıştır. ler yapmalıyız. Olamaz mı? Olabilir… Özdemir Asaf bir aforizmasında şöyle der; “Mutluluk ya peşinden koştuğunuz şeydir, Anlamak çözmeye yetmez. asla ulaşamadığınız ya da elinizden ka- çırdığınız şeydir, artık geri alamadığınız.” 1) Matematik: Kesinliğin Kaybı – Morris Kline Matematiğin olgunluk çağına geldiğinde 2) Calculus- T. Finney 3) Analiz 1 – Ali Nesin 4) Matematik Dünyası – Yıl 2001- Sayı 4 25

30 AĞUSTOS ÇAĞDAŞ TÜRKİYE YOLUNDA 97 yıl önce bugün Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde gerçekleşen Büyük Taarruz, Türk ordusunun zaferiyle sonuçlandı. BİR ULUSUN EMSALSİZ DESTANI Özge Çamcı ÇYDD Gaziosmanpaşa Şubesi Başkanı 26

20 Temmuz 1922’de kendisine 4. kez başkomutanlık yetkisi verilen Mustafa Kemal, işgalcilere karşı hazırlıklarını gizlice yürüttü. Bunun başlıca iki nedeni vardı; gereken cephane ve malzemeyi toparlayabilmek, savaş için yeterli asker sayısına ulaşmak. 27

Başkumandan Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı Fevzi Çakmak , Garp Cephesi Kumandanı İsmet İnönü ve Birinci Ordu Komutanı Nureddin İbrahim Konyar, bir araya gelerek taarruz ile ilgili son detayları görüştü. 28

Hatta büyük taarruz öncesinde diplomatlara bir çay partisi bile verildi. Bunun ardından da milli mücadelenin en kritik savaşlarından biri olanbüyük taarruz için düğmeye basıldı. 29

Savaşa katılan Türk ordusundaki asker sayısı 207 bin civarında iken, Yunan askeri sayısı ise yaklaşık 225 bindi. Yunan ordusunun silah ve cephane konusunda Türk ordusuna karşı sayıca üstünlüğü de bulunuyordu. Hava desteğinde ise Türk ordusunun gücü, karşısındaki orduya göre oldukça zayıftı. 30

İki ordu arasındaki savaş, piyade ve süvari birlikleri arasında geçecekti. Türk süvari birlikleri kendilerine düşen hayati görevi layıkıyla yerine getirerek savaşın kazanılmasında önemli rol oynayacaktı. 31

26 Ağustos gecesi Afyon’da başlayan Büyük Taarruz’u Mustafa Kemal, bizzat kendisi yönetti. Birçok cephede bulunan Mustafa Kemal’in savaş meydanlardaki büyük tecrübesi, buradaki savaşın kazanılmasında da önemli rol oynayacaktı. 32

Nazım Hikmet, Büyük Taarruz Zaferi’ni anlattığı şiirinde muharebeninin başlangıç anlarını şu sözlerle tasvir eder; “Dağlarda tek, tek ateşler yanıyordu. Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında, birdenbire beş adım sağında onu gördü. 33

Paşalar onun arkasındaydılar. O, saati sordu. Paşalar: “Üç” dediler. Sarışın bir kurda benziyordu. Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı. Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu. Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlıyacaktı. 34

Sis nedeniyle bir saat geciken topçu ateşi, sabahın ilk ışıklarıyla birlikte başladı. Yaklaşık yarım saat süren yoğun bombardımanla Yunan mevzileri büyük yıkıma uğratıldı. 35

Piyade birliklerinin taarruzu sayesinde kısa sürede Tınaztepe, Belentepe ve Kalecik bölgeleri geri alındı. Bu sırada cephe gerisine sızan süvari birlikeri de, Yunan ordusunun İzmir-Afyon iletişim bağlantısını kesmeyi başardı. 36

Geri çekilmeye başlayan Yunan ordusu ile Türk askerleri arasında şiddetli çatışmalar yaşandı. Türk ordusu, Yunan askerlerini takibi sürdürdü. Yunan askerlerinin Afyon’u terk etmesinin ardından Türk ordusu 27 Ağustosta kente girdi. Cepheye her türlü desteği veren halk, askerleri coşkuyla karşıladı. 37

Afyon’un kurtuluşu, düşman kuvvetlerinin sıkışmasına yol açtı. Yunanlar demiryolu hakimiyetini de kaybetti. Türk askerleri, 30 Ağustos günü ise Kütahya’ya vardı. Dört gün süren Büyük Taarruz, Dumlupınar Meydan Muharebesi (Başkomutanlık Meydan Muhaberebesi) zaferiyle taçlandırıldı. 38

Bu savaşta Türk ordusu yaklaşık 2 bin 500 kayıp verirken, Yunan ordusundaki ölü sayısı ise 8 bini aştı. İki gün sonra Yunan generali Nikolaos Trikupis, Uşak’taki karargahında binlerce asker ile birlikte esir alındı. 39

Mustafa Kemal Atatürk, kazanılan bu zaferin ardından Türk askerlerine “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri” talimatını verdi. Bu emir doğrultusunda üç koldan ilerleyen Türk ordusu; 1 Eylül’de Uşak’ı, 2 Eylül’de Eskişehir’i, 6 Eylül’de Balıkesir ve Bilecik’i, 7 Eylül’de Aydın’ı, 8 Eylül’de Manisa’yı geri aldı. İşgalci askerlere son darbe ise İzmir’de vurulacaktı. 40

9 Eylül’de İzmir’in de geri alınmasıyla birlikte Anadolu toprakları, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları sayesinde ilk kez rahat nefes alıyordu. 41

Çanakkale ve Sakarya savaşlarında işgalci güçler geri püskürtülürken, Başkomutanlık Meydan Muharebesi ilk kez zaferle sonuçlanan taarruz savaşı olarak tarihe geçti. 42

30 Ağustos 1922 yıllarca süren Kurtuluş Savaşı’nın zaferle sonuçlandığını müjdeleyen bir tarih olarak da kayıtlara geçti. İlk kez 1926 yılında Zafer Bayramı olarak kutlanan 30 Ağustos, her yıl çeşitli etkinliklerle yurt geneli ve KKTC’de kutlanmaktadır. 43

ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ G“aBzii..zosBmudKaZeonrampefapecso.reazyi.i.eONsygraoit.srnaileoYnKkaaourzlgi~sa.rvmneedanLsicki.isi.n?led”elKareornAurlausi 1. Nida Ay Sarıyer İstinye Anadolu Lisesi 2. Sudenaz Korkmaz Sultangazi Cumhuriyet Anadolu Lisesi 3. Beyza Öztaşkin Gaziosmanpaşa Anadolu Lisesi Mansiyon: Ceren Gürbüz Gaziosmanpaşa Anadolu Lisesi 44

KARDELEN Ga“Azi.toastmduK..aeronrkmpepvacoese.zayKi.e.suI.lygrkoi.trnvueelYnuOasor.rgSi~tsr.aamevoanakssc.uiii.n”lldlekaarornAurluasi 1. Medine Araz Turgut Özal Ortaokulu 2. Meryem Sütçü Gaziosmanpaşa Karlıtepe Ortaokulu 3. Alaranur Aybar Gaziosmanpaşa Ortaokulu Mansiyon: Arda Yi.rmibeş / Göztepe Öğretmen Harun Reşit İlkokulu Ismail Efe / Rami Ortaokulu İlkokulu 45

ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ Kompozisyon Yarışması Birincisi BİR GÜNEŞ DOĞUYOR Nida Ay Her sabah uyanıp göğsünde türlü bahanelerle Anadolu’yu işgale Atamın silüeti ve devletimizin başladı. Ordusunun cephanesi elinden bayrağını taşıyan okul ünifor- alınan Türk Milleti zor durumda bırakıl- mamı giyip bu kutsal değerleri göğ- dı. 15 Mayıs 1919’da İtilaf Devletlerin’in sümde taşımanın verdiği gururla izniyle Yunan Ordusu İzmir’e çıkar- Atamın izinden yürümeye, okula gidi- ma yaptı. Bu durum karşısında Türk yorum. On yedi yaşında bir kız çocuğu Milleti, tarih boyunca gösterdiği “mil- olarak özgürce okuyor, yaşayabiliyor- let olma bilinci” içerisinde işgallere sam elbette bunları borçlu olduğum karşı Kuvayımilliye Hareketini başlattı. ecdadımızdan haberdar olmalı ve on- Şimdi Türk Milletin’in karşısında iki se- lara sonsuz saygımı yaşam boyu sür- çenek vardı; ya işgalci güçlere teslim dürmeliyim. Bir kadın olarak, sahip olacak vatanlarından vazgeçeceklerdi olduğum hakların mücadelesinde en ya da çok zor durumda olan bir ülke, büyük adımlardan biri olan Büyük yılmayan evlatlarının azmiyle yeniden Taarruz sayesinde bugün ben, ben şahlanacak, küllerinden doğacaktı. olarak bu vatanda var olabiliyorum. Bu toprakların insanları atalarından Bu yıl 98. kez, 30 Ağustos Zaferi’ni, dinledikleri savaş hikayelerinden daha Türk Milleti’nin Büyük Taarruz’u ba- da umutsuz ve bir yardım eline muh- şarıyla sonuçlandırmasını ve düşman taç haldeydiler. Onlar için en doğru güçlerini topraklarımızdan temiz- kararları alması gereken İstanbul’daki lemiş olmasını ilk günkü heyecanla yöneticiler kendi fanatiği oldukla- kutluyor, aziz şehitlerimizi minnetle rı görüşler arasında ayrılmışlardı. Bu anıyoruz. Bu zafer üstün bir emek ve durumda, sorumlu oldukları halk için fedakarlığın göstergesidir. Kadınıyla, doğru kararlar almaktan uzaktaydı- erkeğiyle; çocuğuyla, yetişkiniyle, tüm lar. Oysa Anadolu’da gittikçe ağrıla- etnik unsurlarıyla tam bir Türk Halkının şan vergi yükü ve dahası altında ezilen zaferidir. Birliğimizin, vatan sevgimi- halk bitap düşmüştü. Ardı arkası kesil- zin bundan daha büyük bir göstergesi meyen savaşlara yiğitlerini gönderen olamaz. kadınlar hayatın her alanında oldu- ğu gibi vatan mücadelesinde de geri 1919 yılında Birinci Dünya Savaşı son- planda kalmış, bağırlarına taş basmış- rası İtilaf Devletleri, Mondros Ateşkes lardı. Kundaktaki yavrularını yoksulluk Antlaşması hükümlerine dayanarak içerisinde vatan için büyütmeye çalış- 46

KARDELEN tılar. Bütün bu vaziyetin ortasında bir ruz emri verdi. umut çıkmıştı Samsun’a Bandırma 30 Ağustos Zaferiyle sonuçlanan Vapuru ile. Bu umut tüm vatanı kısa Büyük Taarruz, Kurtuluş Savaşı sı- sürede ışığı ile kaplamıştı. rasında Türk Ordusunun Yunan Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Kuvvetlerine karşı başlattığı genel sal- Kurtuluş Mücadelesi tüm yurtta baş- dırıdır. Bakanlar Kurulu taarruz kararı- lamıştı. 1920’de TBMM’nin açılması nı almış ve 14 Ağustos 1922 tarihinde üzerine işgal güçleri, tüm baskıcı poli- kolordular taarruz için yürüyüşe geç- tikalarını Mustafa Kemal ve silah arka- mişti. 26 Ağustos’ta başlayan saldı- daşları üzerine yoğunlaştırdı. Özellikle rı sonrasında 9 Eylül’de Türk Ordusu Batı cephesinde hareketlilik başladı. İzmir’e girmiş ve 18 Eylül’de Yunan Bu hareketliliği durdurmak yine bir- Ordusu’nun Anadolu’yu tamamen kaç yıl önce “Çanakkale Geçilmez” terk etmesiyle Büyük Taarruz bir Türk sözünü söyleten vatanın evlatlarına Zaferi olmuştur. düşmüştü. Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Kurtuluş Mücadelesi için cepheye gi- komutasındaki Türk Ordusun’un den yiğitler geride bıraktıkları anaları, 26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos bacıları, eşleri, evlatlarından en büyük Zaferiyle sonuçlanan beş gün beş yardımı görmüşlerdi. Bütün yurt, içeri- gece süren Başkomutanlık Meydan sinde bulundukları yoksulluğu umur- Muharebesi ve Büyük Taarruz, dünya samadan canla başla ellerinden gelen- tarihinin en büyük kahramanlık des- den daha da fazlasını yapmışlardı bu tanlarından birisi oldu. toprakların savunması için. Yılmadan, umutsuzluğa kapılmadan sürmüştü Zafer, tüm yurtta her sene coşku ile vatan mücadelesi. kutlanıyor ve hakkında birçok güzel söz söyleniyor. Ancak hiçbiri, hepimi- Bu millet bu toprakları kolay kazanma- zin hafızlarından silinmeyen o cüm- mıştı, hiç de kolay geri vermeyecekti. lenin ötesine geçemedi. “Ordular İlk Yıllarca düşmanın baskılarına, entrika- Hedefiniz Akdeniz’dir, İleri!” larına rağmen topraklar ele geçirile- memişti, bugün de geçirilemeyecekti. 30 Ağustos Zafer Bayramı Türklerin Türk Milleti bu toprakları vermemek topraklarından asla vazgeçmeyecek- için canından, malından, her şeyin- lerinin bir imzasıdır. Bunu tüm dünya den vazgeçerek düşmana karşı diren- 30 Ağustos 1922’de anlamış ve bir daha di. Bu direniş, emek, vatanseverlik de Türklerle savaşmaya cesaret edeme- 30 Ağustos 1922’de ilk ödülünü aldı. miştir. Bizlerin görevi, günlük hayatı- Başkomutan Mustafa Kemal Paşa mızda Kurtuluş Mücadelesi bilincini Türk Ordusun’un Kurtuluş Savaşın’da yitirmemek ve yıldönümlerinde coşku kazandığı en önemli zaferin arifesinde ile kutlamalara devam ederek bu bi- 30 Ağustos sabahında birliklere taar- linci hafızlarda canlı tutabilmektir. 47

ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ Kompozisyon Yarışması İkincisi ya zafer ya ölüm Sudenaz Korkmaz Takvimler 19 Mayıs’ı gösteriyordu. larında mavi gözlerinde kurtuluş umudu Durgun bir gökyüzü, dingin bir parlayan o yiğit kahramanı hiç hesaba deniz, bir de kapkara bulutlar… katamadılar. 26 Ağustos’u gösterdi tak- Düşman istiyordu ülkeyi. Vatan gidecek- vim yaprağı. Türk askeri zincire dolama- ti elden. Özgürlüğümüz, benliğimiz, mil- yacaktı bağımsızlığını. Yıkacaktı tutsaklık letimiz gidecekti. Düşman eline verilir tabularını. Vatanı vermeyecekti düşman mi bu güzel vatan? Müsaade eder miydi hakimiyetine. Saldırdı var gücüyle hainle- göğsü Türk kudretiyle dolup taşan meh- re. Gün 30 Ağustos Büyük Taarruz günü. metçik? Müsaade eder miydi İzmir’in Korkudan titreyen düşman, Türk’ün gücü dağlarında açan çiçeğimiz, Mustafa karşısında duramadı ayakta. Çareyi kaç- Kemal’imiz? Elbette hayır. Samsun’dan makta buldu. Öyle kolay mıydı binler- doğdu güneşimiz. Arkasına aldı kılıçtan ce can alıp kaçmak? O tarihi söz dökül- keskin ordumuzu. Tam üç yıl direndiler. dü dudaklardan “Ordular, ilk hedefiniz Süngülerinde Türk şanıyla, göğüslerinde Akdeniz’dir, ileri!“ Onlar kaçtı Türk ordu- imanlarıyla savaştılar hainlerle. Ne çok su kovaladı. Ya zafer ya ölüm dendi. Yıllar asker daldı sonsuzluğa ne çok kan karış- sonra büyük zafer kazanıldı. Bir bıçak gibi tı toprağa. Ne çok çocuk öksüz kaldı, ye- saplandı düşmana Türk’ün gücü. “Zafer, tim kaldı. Ne çok anaların, eşlerin bağrı- zafer benimdir diyebilenlerindir.“ dedi. na yangın düştü. Göz yaşları sel oldu da Atatürk , inandı millet , kuratıldı vatan. Ve süzüldü yanaklardan. O yaşlarda saklıydı tarih Türk’ü yazdı. vatan sevgisi. İçlerinde kopsa da feryatlar “Vatan sağ olsun!” dedi tüm dudaklar. Biz bu zaferi etimizle kemiğimizle kazan- dık. En büyük cephanemizdi vatan sevgi- Aylar geçiyor, yıllar geçiyor ama savaş- miz. Yılmadan canımız pahasına savaştık, lar bitmiyor. En büyük şanıdır ya Türk‘ün bu zafer öyle bizim oldu. Kızardı ufuktaki cesareti, yılmadan zafere koşuyor. Yıl şafaklar, yükseldi umutlu çığlıklar. Bayrak 1922’yi ay Ağustos’u gösteriyor. Mondros süzüldü yine göklerde. Bu zafer ki öyle Mütarekesi bitmiş, Yunan gözlerini gü- güzel geldi millete. Cumhuriyet geldi, zel ülkeme dikmiş. Gittikleri yerleri yı- egemenlik geldi, çağdaşlık geldi. Bir çift kıyorlar, silahsız masumların canlarına mavi gözün ışığında şanıyla geldi, şere- kastediyorlar. İnönü’ ye kadar kadar girdi fiyle geldi. En güzel armağandı bu zafer hain Yunan. Ama varsayamadılar karşıla- bize iyi ki de geldi. Bu zafer için, bu vatan rında bağımsızlık ateşini yakmış, yürek- için canını veren başta başkomutanımız lerine vatan sevgisini nakşetmiş, ayakta Mustafa Kemal Atatürk’ü ve tüm şehitle- dimdik duran Türk ordusunu. Hele baş- rimizi sevgi, saygı ve minnetle anıyoruz. 48

KARDELEN Kompozisyon Yarışması Üçüncüsü 30 AĞUSTOS ZAFERİ Beyza Öztaşkın 30Ağustos, Atatürk’ün padişahlarının mezarlarına Yunan “Ya istiklal, ya ölüm!” bayrağı dikilmiş, Yunan ordusu- parolasıyla başlat- nun ayakları altında çiğneniyor tığı Kurtuluş Savaşında Türkün ve Osmanlının elinden hiçbir şey gerçek kurtuluş güneşinin doğ- gelmiyor. İtilaf devletleri, Türkleri duğu ve Başkomutan Meydan İstanbul ve Anadoludan tama- Muharebesi’nin kazanıldığı gün- men atmak istiyor. Fakat hesap dür. 30 Ağustos 1924’ten beri coş- etmedikleri bir şey var: Mustafa kuyla kutlanır ve bu yıl 98. yıldönü- Kemal Atatürk. Mustafa kemal ön- müdür. Asil Türk milleti, kahraman derliğinde eldeki tüm kuvvetler Türk ordusu ve ebedi başkomutan toplanır ve kurulan bu ordu 1. ve 2. Mustafa Kemal Atatürk’ün önder- İnönü Savaşları’nda düşmanı dur- liğinde 26 Ağustos 1922’de başla- durur. Yunanlılar bu yenilgiden yan ve 30 Ağustos 1922’ye kadar sonra ordularını güçlendirmek 5 gün devam eden muazzam bir için İngilizler tarafından o döne- zafer örneğidir. Bu zafer sadece min en ileri silahları ile donatılarak 5 günlük bir uğraş sonucu kaza- kuvvetlerini arttırırlar. 100.000 ki- nılmadı tabii ki. Arkasında kanlı şiye karşılık 45.000 kişilik Türk or- Kurtuluş Savaşı, vatanın her böl- dusu tekrar taaruza geçer. Ordu gesinde varlığını sürdüren muha- yetersizdir, Kütahya ve Eskişehir rebeler, varını yoğunu savaşa feda muharebeleri kaybedilir. En kritik eden yorgun halk ve varından savaş ise Ankara kapılarında ve- fazlası canını veren muazzam bir rilecektir. Türk ordusu çekilmek ordu. zorunda kalınca Atatürk, İsmet İnönü’nün çadırına gider. İnönü, Yıl 1918. 1. Dünya Savaşından mağ- yıkılmış ve umudunu yitirmiş hal- lup çıkan Osmanlı dağılmış, Yunan dedir. Mustafa Kemal’e her şeyin ordusu topraklarımızda cirit atı- bittiğini söyler. O ise karşılığında yor. Ordu, silahını kuşanmayı bı- asıl şimdi kazandık der ve ordu- rakmış; başkent İstanbul ve İzmir yu vatanın bağrına doğru Sakarya işgal altında.Osmanlı Devletinin üzerinden Ankara önlerindeki 49

ÇYDD GAZIOSMANPASA ŞUBESİ Polatlı’ya kadar çekmesini emre- -öyle ki sadece Mustafa Kemal ve der. Emirden memnun olmayan 2 yakın mesai arkadaşının haber- İnönü’ye şöyle der: “Bırak gelsin- dar olduğu - taaruz planının esası ler, onları vatanın harim-i isme- silahça ve sayıca bizden üstün du- tinde boğacağım.” Çekilmenin ar- rumda olan düşmanı bir darbede dından Yunanlılar Mustafa Kemal çökeltmekti. Bu durumu Mustafa Paşa kaçıyor, Türkler pes etti diye Kemal Nutuk’ta şöyle anlatır: kendilerini cesaretlendirirler.Bu Hakikatte ordumuz ihtiyaçlarını kritik dönemde Türkiye Büyük ve noksanlarını tamamlamak üze- Millet Meclisi Mustafa Kemal’i gö- re bulunuyordu. Ben daha haziran reve çağırır ve ordunun başına ortalarında taaruza karar vermişi- geçmesini ister. Artık başkomu- tim. Bu nedenle kuzeyde oyalama tandır. Halktan istenilen son bir muharebesi yapılırken düşmana fedakarlıkla zaten hemen hemen hiç beklemediği yerden düşma- hiçbir şeyi kalmamış olan halk, nın en güçlü olduğunu düşün- elinde avucunda ne varsa vererek düğü Güney Cephesinden yani orduya güç ve moral kazandırır. Afyon’dan saldırırlar. Bu, 100.000’e Dünya tarihinde benzerine pek az yakın insan, binlerce at ve araba de- rastlanan 23 Ağustos gününden mekti. Afyon’un kuzeyindeki cep- 13 Eylül’e kadar 22 gün 22 gece heden güneyindeki cepheye bu aralıksız devam eden Sakarya büyüklükte ki bir birlik kaydırması Meydan Muharebesi ile Yunan yapılacak ve bu kaydırma, uçakla- ordusu yenilir. Savaş kazanılmış rıyla her gün hava keşfi yapan düş- ancak ordunun bir kısmı firar et- mana sezdirilmeyecekti. Zordu miş bir kısmı da şehit düşmüştür. ama Atatürk bunun bilincindeydi. Bu kayıpların büyüklüğü yenilgi 14 Ağustos 1922’den 25 Ağustos sayılacak kadardır. Bunun üzeri- 1922’ye kadar bu yürüyüş düşma- ne Atatürk: “Hattı müdafaa yok- na fark ettirilmeden tamamlana- tur, sathı müdafaa vardır. O satıh rak orduya, 300 yıldır verilmemiş bütün vatandır. Vatanın her karış olan düşmana taaruz emri başko- toprağı vatandaş kanıyla sulanma- mutan Mustafa Kemal Atatürk’ün dıkça, vatan terk olunamaz.” der. talimatları gereği İsmet Paşa ta- Bu emir bütün savaş kurallarının rafından verilmiştir. 26 Ağustos ezberini bozmuştur. Türk toprak- 1922 saat 5.30’da Dumlupınar’da larındaki düşmanın yok edilmesi başlıyor top seslerinin Yunanlıları amacıyla planlanan, aylarca üze- dövmeye başladığı kanlı dakika- rinde gizlilik ve titizlikle çalışılan lar. 26 Ağustos sabahı tüm ordu- 50


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook