Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Daha Güçlü Orduya

Daha Güçlü Orduya

Published by Adaleti Savunanlar Derneği, 2020-07-12 05:27:02

Description: dahagucluorduya

Search

Read the Text Version

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C senaryolarının konuşulduğu, iç güvenlik plan seminerleri yapılabilir. Veya, 2010 kışında olduğu gibi, Devlet Ermeni soykırım iddialarını etkisiz bırakmak için gayret gösterirken, 3. Ordu Komutanlığınca Ermenistan Sınırında yapılan kış tatbikatı, basına kapalı ve devlet ricalini davet etmeden yapılabilir. Büyük seviyedeki askeri birliklerle yapılan tatbikatların amacı, personeli eğitmek, becerisini arttırmak ve planların uy- gunluğunu denemek olmanın yanında, esas olarak caydırıcı- lığı arttırmak ve milli politikaların desteklenmesini sağlamak olmalıdır. Bunun için askeri tatbikatların planlanmasında ve icra- sında siyasî otoritenin iradesi görülmelidir. Böyle olursa, as- keri gücün, iç siyasette ve millete karşı gayri meşru ve keyfi kullanımlarının da önüne geçilmiş olur. Dış Siyasetin Ulaştığı Ülkelere TSK ‘de ulaşmalıdır. TSK; BM Barış Gücüne ve çok uluslu askeri oluşumlara asker vererek; Gürcistan ve Arnavutluk ordusunun yeniden kurulması ve askeri tesislerin yeniden inşasında sorumluluk üslenerek; Lübnan ve Suriye gibi komşu ve bölge ülkeleri ile eğitim ve askeri işbirliği anlaşmaları yaparak; Özbekistan, Türkmenistan, Kırgızistan ve Kazakistan gibi Orta Asya Ülkelerine, Gürcistan ve Azarbaycan gibi Kafkas Ülkelerine, Arnavutluk, Bosna Hersek, Kosova ve Makedonya gibi Balkan Ülkelerine askerî hibe yardımı yaparak; Bir kısım NATO ülkeleri ile Pakistan, Mısır, Sudan gibi Müslüman Ülkelerden, Gambiya, Burma, Faso, Senegal, Ni- jerya ve Çat gibi Afrika Ülkelerinden karşılıklı askeri eğitim müesseselerine askeri öğrenci kabul ederek ve göndererek; c101C

c ADNAN TANRIVERDİ C toplam 27 ülkeye giderek, 22 ülkeden de Türkiye’ye getirerek askeri eğitim vermek suretiyle Uluslar arası askerî ilişkilerde bulunmakta, Ülkemizi tanıtmakta ve Milli politikaya destek vermektedir. Coğrafi konumu, tarihi misyonu, temsil ettiği medeniyet, büyük devlet olma geleneği, TSK’nin disiplini, köklü askeri geleneğe sahip olması, teknoloji kullanmadaki becerisi, ÜL- KEMİZİ, özellikle üçüncü dünya ülkeleri ve İslam Ülkeleri tarafından tercih edilen, askerî eğitim işbirliği yapmak için can atılan ülke konumuna sokmaktadır. Milli alaka ve menfaatlerimizin sağlanması, bölge liderliği- nin tesis ve idamesi, dış politikanın desteklenmesi, bölgemiz- de ve ilgi alanımızda istikrar ve barışın tesisi, ve ekonomik im- kanların arttırılması için Dışişleri ve Milli Savunma Bakanlık- larımızın onayları ile, Silahlı Kuvvetlerimizin dost ülkelerle; Eğitim işbirliği faaliyetleri arttırılmalıdır. Savunma Sanayii alanında anlaşmalar yapılarak, harp sa- nayi ihtiyaçları karşılanacak seviyeye getirilmelidir. Savunma işbirliği anlaşmaları yapılmalıdır. Bu hedeflere ulaşabilmek için; Öncelikle, İçişleri Bakanlığı terörle mücadele ve iç güven- lik görevlerini üslenecek seviyeye getirilip, TSK iç güvenlik görevlerinden arındırılmalıdır. Silahlı Kuvvetlerimizin iç güvenliğe angaje edilmesinin en çok dış odakları memnun edeceği unutulmamalı. Asayiş görevleri ile daha fazla hemhal olması için gayret göstereceklerinden de emin olmalıyız. TSK tamamen dış güvenliğe yöneltilip, sınır ötesi için operasyonel güce eriştirilmelidir. Profesyonel personelden dış operasyon gücü vasıtasıyla, Ülkemizi ilgilendiren mesele- lerde kararlı hale sokulmalıdır. c102C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Eğitim ve yeniden teşkilatlanma ihtiyacı duyarak Türkiye’den yardım bekleyen ülkelerin isteklerine cevap vere- bilmek için, emekli askeri personelden, ticari amaçlı yardım heyetlerinin oluşması Milli Savunma ve Dışişleri Bakanlık- larınca teşvik ve sağlanmalıdır. Bu heyetlerin ülkemizde ve talep eden devletlerin vatanlarında askeri personeline eğitim ve silahlı kuvvetlerinin yeniden organize edilmesinde görev yapmaları, MSB ‘lığının iznine ve Genelkurmay Başkanlığının kontrolüne tabi olmak şartıyla, desteklenmelidir. Bu heyet- lerin faaliyetlerinde kullanılacak bilgi, belge ve dokümanlar Genelkurmay Başkanlığınca temin edilmelidir. Askeri yardım heyetlerinden savunma sanayi ürünlerinin ilgili ülkelere pa- zarlanmasında da yararlanılmalıdır. Böylece, hem dost ülkelere askeri yardım, hem de milli po- litikaların askeri güç ile desteklenmesi sağlanmalıdır. 10 Haziran 2010 c103C

c ADNAN TANRIVERDİ C SİYASİ İRADE TSK ÜZERİNDEKİ OTORİTESİNİ GÜÇLENDİRMELİDİR Genelkurmay Başkanlığı, iki general ve bir amiralin açığa alınma süreci ile ilgili yorumsuz bir açıklamayı sitesinde ya- yınladı. Meseleyi bütün çıplaklığı ile ortaya koyarak, gelişmeler hakkında bilgilenmemizi sağlayan Genelkurmay Başkanlığı- na teşekkür etmek gerekir. Bu süreçte idarenin bariz hataları var. En büyük hata Yüksek Askerî Şûra’dadır. “TBMM’yi cebren ıskat veya vazife görmekten cebren men ve teşvik etmeye eksik teşebbüsten” haklarında 10-20 yıl ağır hapis istemi ile hazırlanan iddianame, sunulan mahkeme- ce kabul edildiği halde, generaller ve amiralin terfi istemi ile YAŞ’a sunulması ve YAŞ’da da terfilerine karar verilmesi ola- cak şey değildir. Aslında ilk yanlışı Bakanlıklar yapmıştır. Haklarında çok ciddi suçlar iddia edilen askerlerin görev- leri başında bulunması, bu komutanların birlikleri ile beraber tüm Silahlı Kuvvetlerin disiplinini menfi yönde etkileyeceği gibi, TSK ‘nın Millet nezdindeki itibarının da aşınmasına se- bep olacağı açık iken, suç isnat edilen askerlerin, hem de ge- neral/amiral seviyesindeki askerlerin, iddianamenin sunulan mahkemece kabulünden sonra, yani temmuz ayı içinde açığa alınmaması idarenin hatasıdır. c104C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Bu basiret ve cesaret o zaman gösterilemedi. İcranın gösteremediği cesareti, 10. Ağır Ceza Mahkemesi hakimleri göstererek, 102 şüpheli hakkında 23 Temmuz 2010 tarihinde Mahkemece tutuklama kararı verildi. Tutuklama, açığa alınmadan daha ağır şartlar içermektedir. Bakanlıklar şüpheli muvazzaf askerleri açığa alabilseydi, tutuklamaya gerek olmayacağı gibi, sonradan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından kaldırılsa da, açığa alınan asker- lerin terfileri de söz konusu olmayacaktı. Şûra’nın kararına rağmen terfilerin Milli Savunma Bakan- lığı ve İçişleri Bakanlığınca onaylanmaması, bariz hataların telafisi için isabetli bir iradedir. Ancak Bakanlıklar, idari işlemin devamını getirememiştir. Tutuklamaların arkasına sığınılacağına, iddia edilen suçlar gerekçe gösterilerek, bekleme sürelerini doldurduğu halde terfi ettirilmeyen general ve amiraller emekliye sevk edilme- liydi. Açığa alınması gerekirken alınmaması, terfi ettirilmediği halde bekleme süresi dolanların emekli edilmemesi, üstüne üstlük üst rütbe görevlerine atama kararnamelerinin onay- lanması Bakanların ve icranın, sürecin bu hale gelmesindeki tutukluklarıdır. Aynı iddianamede ismi geçen diğer muvazzafların hala görevleri başında tutulması da idari hatadır. 16 Aralık’ta yar- gılamalar başladığında, bu askerler duruşmalara nasıl gidip gelecekler? Yargılama safhası ne kadar sürecek? Görevleri ile birlikte, yargıç karşısındaki sorguları nasıl bağdaştırılacak? Ast ve üstleri ile emir komuta münasebetleri nasıl devam edecek? c105C

c ADNAN TANRIVERDİ C Genelkurmay Başkanları bu süreçte suç isnat edilenlerin arkasında görünmüştür. Bu tarafgirlik Milletin gözünden kaçmamaktadır. Aynı sü- reçte Askeri Yüksek İdare Mahkemesi de Genelkurmay Baş- kanlığı ile paralel hareket etmiştir. Halbuki şaibelilerin TSK ile ilişiği kesilebilseydi, yeni Ge- nelkurmay Başkanı ile başlayan yeni dönem Ordumuzun gü- cünü ve Millet nezdindeki itibarını arttırıcı faaliyetlere imkan verebilecekti. Suç isnat edilen muvazzafların TSK ile ilişkileri yargılama- ların başlamasından önce kesilmelidir. Bu işlem, kendilerinin emekliliklerini istemeleri ile en eh- ven şekilde gerçekleştirilebilir. Bu görev Genelkurmay Başka- nı ve üst Komuta kademesine düşer. Emekli olmamakta direnenler açığa alınmalıdır. Bu görev de ilgili Bakanlara düşer. Bu iki yöntem ile ilişik kesme mümkün olamaz ise, Aralık Şûrası, zanlıları re’sen emekli etmelidir. Artık, Ordumuzun görevlerindeki başarılarını ve Milleti- mize sadakatle bağlılığını konuşmak istiyoruz. Asker, siyasî otoriteyi desteklemeli ve geçmişte yanlış işle- re bulaşanları bünyesinden ayırmalıdır. Askerlik fedakarlık mesleğidir. Asker görevini canından üstün tutmalıdır. Asker, kendini iddia edilen hususlarda suçsuz bile görse, mevcudiyeti TSK’ya zarar veriyorsa istifa etmesini bilmelidir. 25 Kasım 2010 c106C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C TSK İÇ HİZMET KANUNUN 35’ İNCİ MADDESİ İktidar ve muhalefeti ile, 211 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetle- ri İç Hizmet Kanunun 35. maddesinin değişmesi hususunda ülke sathında bir konsensüs sağlanmıştır diyebiliriz. Bu madde cuntacılar tarafından darbelere dayanak yapıl- dığı gibi, darbeci cuntaların oluşmasında da teşvik edici bir unsur olmuştur. Mevcut hali ile, “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi, Türk yurdu- nu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve korumaktır.” bu madde; Silahlı kuvvetlerimizin dış güvenlikten ziyade iç güvenliğe yönelmesine, siyasete mü- dahale etmesine, siyasi iktidarları vesayet altına almasına ve rejim muhafızı gibi görev yapmasına neden olmuştur. Bu görevi yapabilmek için de rejim düşmanları yaratarak, ülke sathında devlet eliyle bölünmelere yol açmıştır. Devlet mekanizmasında otoriter bir konuma geldiğinden denetlenememiş, kendi başına buyruk hale gelmiş ve yurdu koruma görevinden ziyade, daha kolay olan, yetişme şartla- rına uygun olmamasına rağmen, rejimi koruyan iç güvenlik kuvveti haline dönüşmüştür. Bunun sonucu olarak da müdahaleler, darbeler ve vesa- yet sistemi oluşmuştur. c107C

c ADNAN TANRIVERDİ C 35. Madde, geniş bir bakış açısı ile, TSK’nın yeniden ya- pılanması kapsamında ele alınmalıdır. TSK rejim muhafızı olmaktan çıkarılmalıdır. İç güvenlik görevi TSK’nın sorumluluğundan alınmalıdır. TSK, Siyasetin dışına çıkarılmalıdır. Tamamen dış tehditlere karşı kullanılacak bir konuma ve güce getirilmelidir. Barış zamanında, gerginlik döneminde ve savaş halinde- ki görevleri ifade edilmelidir. Barış zamanında, kıtalararası ve denizaşırı mesafelere, it- tifaklar çerçevesinde güç göndermeye imkan vermelidir. Savunma konsepti değiştirilerek, yurt savunması sınır öte- sinden başlatılmalıdır. Olağanüstü durumlarda, parlamento onayıyla, özel yetiş- miş unsurlarının iç güvenliğe tahsis edilebilmesi için de bir açık kapı bırakılmalıdır. Yeni 35. Madde şöyle ifade edilebilir: “Silahlı Kuvvetlerimizin Vazifesi: Milli hedeflere ulaşmak için tespit edilen milli politika- ları desteklemek, Yurdumuza karşı, sınır ötesinden gelebilecek silahlı teca- vüzleri caydırmak, Tecavüzü, vaki olmadan önce sınır ötesinde önlemek, Dışarıdan tecavüz vaki olduğu halde, yurdumuzu topyekûn savunma esasına göre savunmak, Kolluk Kuvvetlerinin yeterli olamayacağı olağanüstü durumlarda, iç güvenlikte kullanılmak üzere, TBMM’nin kararı ile, kolluk kuvvetlerini uygun unsurlarla takviye et- mektir.” c108C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Bunun dışında, Milli Güvenlik Kurulunun yapısı ve Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinin iç tehdit bölümü de 35. madde ile birlikte ele alınmalıdır. Ana Muhalefet Partisinin önerdiği şekli ile, (Silahlı Kuvvet- lerin vazifesi, Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini ‘Parlamenter demokratik sistemin iş- lerliği çerçevesinde ve Anayasaya bağlı olarak’ korumaktır.) 35. madde; Orduyu siyasetin dışına çıkarmaya yetmez. Siyasetle uğraşmaktan vazgeçiremez. İç güvenliğe bulaşmasını engellemez. Barışta Milli hedeflere götüren milli politikalara aktif des- tek verecek görevleri içermez. Devletimizin selameti ve Milletimizin refahı için; Ülke- miz ve Milletimiz, dışa yönelmiş bir silahlı kuvvetlere la- yıktır ve muhtaçtır. 27 Temmuz 2010 c109C

c ADNAN TANRIVERDİ C MAĞDURLARIN ZARARLARI MİLLETÇE PAYLAŞILMALIDIR YAKIN TARİHİMİZİN ASKER MAĞDURLARI: 28 Şubat sürecini 8. Cumhurbaşkanımız Merhum Turgut Özal’ın vefat tarihi olan 17 Nisan 1993 tarihinden başlatmak lazımdır. Ama, inançlı insanların hukuk dışı tasfiyesinin başlangıcı- nı, 12 Eylül 1982 Anayasasının 125. maddesinin YAŞ’ a verdiği yetki ile 926 Sayılı Kanunda yapılan değişikliğin tarihi olan 29 Temmuz 1983 tarihine kadar götürmek gerekir. 28 Şubat süreci, özellikle,Türk Silahlı Kuvvetlerindeki ay- rışmanın, daha doğrusu inançlı insanlar üzerindeki baskının yoğunlaştığı dönemdir. Bu dönem Silahlı Kuvvetlerimizdeki İslami inancını yaşa- mak isteyen askerlerimizin üzerine kabus gibi çökmüştür. Horlanmış, dışlanmış, astlarının nezdinde bile ikinci sınıf insan muamelesi görmüş, mesaide arkadaşları, evlerinde ya- kın komşuları kendilerinden uzaklaşmış, bazı yerlerde teset- türlü eşler evlerinde bir nevi hapis hayatına mahkum edilmiş, askeri sağlık birimlerine ve sosyal tesislerine alınmamış, kurs- lara ve mesleki gelişim programlarından dışlanmış, harp aka- demilerine kabul edilmemiş, girmişse bir kulp takılıp çıkar- tılmış, komutanlık ve itibarlı görevlere yaklaştırılmamışlardır. c110C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Bu baskının ağırlığını, bütün mağdurlar üzerlerinde fazla- sıyla hissetmişlerdir. Bütün mağdurlardan ne anladığımıza gelince, bunu biraz açmak gerekir. 29 Temmuz 1983: 23 Eylül 2010 süreçteki mağdurları aşa- ğıdaki dört grupta toplayabiliriz. Birlikler bünyesinde örgütlenen Batı Çalışma Grubunun elemanları tarafından tespit edilerek Genelkurmay Başkanlı- ğına kadar rapor edilen bir kısım inançlı subay ve astsubay- lar, neye uğradıklarını anlayamadan, ne ile suçlandıklarını bi- lemeden, herhangi bir belgeye dayanmaya bile ihtiyaç duyul- madan, hoyratça ve hukuk dışı bir işlem olan Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) Kararlarıyla re’sen emekli edilmişlerdir. Yani bunlara YAŞ MAĞDURLARI diyebiliriz. Sayısı 1637 olan bu mağdurları, re’sen emekli edildikleri zaman bulundukları sta- tü dikkate alınarak üç ayrı kategoride mütalaa etmek gerekir. • Kendileri re’sen emekli edildikleri zaman emeklilik hakkı- nı almış ve göreve devam eden emsalleri de, içinde bulun- duğumuz zamanda, yaş hadlerinden dolayı kadrosuzluk- tan emekli olmuş olanlar; • Kendileri emekli edildikleri zaman emeklilik haklarını al- mamakla beraber içinde bulunduğumuz zamanda emsal- leri emeklilik hakkını kazanmış ancak, yaş haddi nedeniyle kadrosuzluktan emekli olmamış olanlar; • Kendileri re’sen emekli edildikleri zaman emeklilik hakla- rını kazanmadıkları gibi, göreve devam eden emsalleri de henüz ne normal emeklilik ne de kadrosuzluktan emeklilik hakkını kazanmamış olanlardır. 1. Bir Kısım subay ve astsubaylar da; İslami inancı Devlet için tehdit gören en yukarı kademedeki ideolojik kadrolarla aynı zihniyeti paylaşan en yakın amirleri tarafından, tabir c111C

c ADNAN TANRIVERDİ C yerinde ise ezile ezile, kulp olacak bir suça teşvik edilerek, davet edildikleri sosyal toplantılara eşli olarak katılmadıkları gerekçesi ile alınan savunmalar gibi bazı zorlama belgelerle, YAŞ’a götürülmeye bile gerek görülmeden, üçlü kararname- ler veya bakan kararlarıyla re’sen emekli edilmişlerdir. Bunlara KARARNAME MAĞDURLARI diyebiliriz. Miktarları hakkında net bilgi o lmamakla birlikte 200 civa- rında oldukları değerlendirilen, ancak gerçek sayıları ilgili bakanlıklarca bilinen bu grup mağdurlar aslında YAŞ Karar- ları ile emekli edilenlerden daha fazla eziyet görmüşlerdir. Bu mağdurlara yargı yolu açık olmasına rağmen tarafsız davranamayan idari yargı, zorlama belgeleri delil sayarak, bu mağdurların haklarını teslim etmemiştir. Bu mağdurları YAŞ mağdurlarından ayrı düşünmemek gerekmektedir. Bunları da YAŞ mağdurları gibi üç ayrı statüde düşünmek gerekmektedir. 2. Bir kısım subay ve astsubaylar da; üstün hizmetlerine ve Silahlı Kuvvetlerimize olan gönül bağına rağmen, hatsız baskı ve atılma tehdidi altında, kazanmış oldukları emekli- lik haklarını kaybetbe endişesiyle, sözde kendi istekleri ile emekliliklerini istemek zorunda kalmışlardır. Kesin sayıları belli olmamakla beraber YAŞ Mağdurları- nın birkaç misli olan bu m ağdurların baskı altında emekli oldukları bağımsız bir yargı tarafından, sıralı sicil dosyaları- nın incelenmesinden anlaşılması mümkündür. Bu mağdurlar da YAŞ mağdurları safında düşünülmelidir. Özlük haklarından doğan sosyal kazanımları ellerinden alınmadığı için, YAŞ mağdurlarının birinci kategorisindeki mağdurlara sadece maddi kayıplar açısından benzemektedirler. 3. Mesleğinin baharında, ideallerinin doğrultusunda bin bir zahmetle girdikleri askeri okullardan inançları nedeniyle atılan öğrenciler de, hayallerine indirilen darbe ile, bu dö- nemin büyük mağduriyete uğramış kurbanlarındandırlar. c112C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Uygulanan işlemlerin yargı denetimine açık olması bu mağ- duriyete gözümüzü kapatmamıza gerekçe olamaz. YAŞ mağ- durlarını sayarken bu mağdurlar ayrı düşünülmemelidir. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 dönemlerinin askerî mağ- durları da 1983:2010 arası askerî mağdurlardan farklı değildir. KAMU HİZMETİ YAPARKEN UĞRANILAN ZARAR- LAR KİŞİLER ÜZERİNDE BIRAKILMAYIP, KAMU TARA- FINDAN PAYLAŞILMALIDIR. Bu idare hukukunun temel bir prensibidir. Kamu hizmeti yapılırken, bazen kişiler idarenin hiçbir kusuru olmadığı halde, terörle mücadelede görev alan bir kamu görevlisinin çatışma sırasında aldığı yaradan sakat kal- ması veya şehit olmasına benzer eylemle zarar görebileceği gibi; idarenin yetki ve gücünü elinde bulunduran görevlilerin yetkilerini hukuk dışı yöntemlerle muhataplarının üzerinde kullanması suretiyle, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat süreçle- rinde olduğu gibi, idarenin kusurundan dolayı şahıslar zarar görmüş olabilirler. Kusuru olsun-olmasın zarardan dolayı idarenin sorumluluğu vardır. Adil devlet bu zararları kişiler üzerinde bırakmayarak, milletin bütün fertlerine bölüştürür ve mağdurların hakla- rını onları memnun edecek bir şekilde teslim eder. Eğer ge- rekirse, kusurluları da bulur, onlara rücu eder. Bir fiil ceza kanunlarında suç teşkil ediyor ise, güvenlik kuvvetleri faili yakalayıp yargıya teslim eder. Bağımsız yargı da faili hak ettiği ceza ile cezalandırılır. Bu yol mevcut iken idare, fertler hukuk dışı işlem ve eylemlere muhatap ediliyor ise, mağduriyetler ortaya çıkıyor demektir. Mağdur; mazlum, yani günahsız olduğu halde gadre uğ- rayan, gaddarlığa, yani zalimin zulmüne maruz kalan anlam- larında kullanılan dilimizde yerleşmiş bir kelimedir. Mağdur- c113C

c ADNAN TANRIVERDİ C luğun derecesi ise manevi yönü ile çekilen üzüntü ve sebep olduğu psikolojik çöküntünün derecesi ile; maddi yönü ise mağdurun mağdur olmayan emsallerinin ulaştıkları mad- di imkanlarla ölçülebilir. Telafisi, manevi yönden üzüntüyü unutturacak bir tazminat, maddi yönden de emsalinin imkan- larına maddi olarak ulaştırılmakla mümkündür. 1983:2010 MAĞDURLARININ ZARARLARI NASIL TE- LAFİ EDİLEBİLİR? 1. YAŞ Mağdurları; • Kendileri re’sen emekli edildikleri zaman emeklilik hakkını almış ve göreve devam eden emsalleri de, içinde bulundu- ğumuz zamanda, yaş hadlerinden dolayı kadrosuzluktan emekli olmuş olanların mağduriyetlerinin giderilmesi için; ~~ Haksız idari işlemler, bütün sonuçları ile birlikte geri alınmalıdır. ~~ Emsallerinin kadrosuzluktan emekli edildiği derece ve kademeye intibakları yapılmalıdır. ~~ Re’sen emekli edildiği tarihten emsalinin emekliliğine kadar geçen sürede emsallerinin aldığı maaş ve tazmi- natların toplamı tazminat olarak ödenmelidir. ~~ Görevinden uzakta geçirdiği sürelere ait emekli sandığı ve OYAK kesenekleri ilgili kurumlarına yatırılmalıdır. ~~ Emsallerinin derece ve kademesinden emekli maaşı bağ- lanmalıdır. ~~ Önce almış oldukları ikramiyeler mahsup edilerek emekli ve OYAK ikramiyeleri ödenmelidir. • Kendileri emekli edildikleri zaman emeklilik haklarını al- mamakla beraber içinde bulunduğumuz zamanda emsal- leri emeklilik hakkını kazanmış ancak, yaş haddi nedeniyle kadrosuzluktan emekli olmamış olanların mağduriyetleri- nin giderilmesi için; c114C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C ~~ Haksız idari işlemler, bütün sonuçları ile birlikte geri alınmalıdır. ~~ Emsalinin kadrosuzluktan emekli edildiği derece ve ka- demeye intibakları yapılmalıdır. ~~ Re’sen emekli edildiği tarihten emsalinin emekliliğine kadar geçen sürede emsallerinin aldığı maaş ve tazmi- natların toplamı tazminat olarak ödenmelidir. ~~ Görevinden uzakta geçirdikleri sürelere ait emekli sandı- ğı ve OYAK kesenekleri ilgili kurumlarına yatırılmalıdır. ~~ Emsallerinin derece ve kademesinden emekli maaşı bağ- lanmalıdır. ~~ Önce almış oldukları ikramiyeler mahsup edilerek emekli ve OYAK ikramiyeleri ödenmelidir. ~~ Emsalleri kadrosuzluktan emekli yaş haddine ulaşma- yanların emekli derece ve kademeleri emsallerine para- lel olarak arttırılmalıdır.   • Kendileri re’sen emekli edildikleri zaman emeklilik hakla- rını kazanmadıkları gibi, göreve devam eden emsalleri de henüz normal emeklilik ve kadrosuzluktan emeklilik hak- kını kazanmamış olanlardır. ~~ Haksız idari işlemler, bütün sonuçları ile birlikte geri alınmalıdır. ~~ Emsallerinin derece ve kademelerine intibakları yapıl- malıdır ~~ Re’sen emekli edildiği tarihden intibakının yapıldığı ta- rihe kadar emsalinin aldığı maaş ve tazminatlar, tazmi- nat olarak ödenmelidir. ~~ Görevinden uzakta geçirdikleri sürelere ait emekli sandı- ğı ve OYAK kesenekleri ilgili kurumlarına yatırılmalıdır. ~~ İsteyenlerin ve uygun bulunanların emsallerinin derece, kademe ve rütbesindeki TSK’daki görevlere atamaları yapılmalıdır. c115C

c ADNAN TANRIVERDİ C ~~ İsteyenlerin emsallerinin derece ve kademesindeki maa- şı ile bir kamu görevine atandırılmalıdır. ~~ TSK ‘de veya kamuda göver istemeyenler 25 fiili hizmet yılı üzerinden emekli maaşı bağlanmalıdır. ~~ Önce almış oldukları ikramiyeler mahsup edilerek emekli ve OYAK ikramiyeleri ödenmelidir ~~ Emekli maaşı bağlananlar, emsali kadrosuzluktan emek- li oluncaya kadar, emekli derece ve kademeleri, emsal- lerinin hizmet yılı artışına paralel olarak arttırılmalıdır. 2. Yargı yolu açık olduğu halde, yani YAŞ’a getirilmeden idari işlemle (Subaylar üçlü kararname ile, astsubaylar bakan onayı ile) re’sen emekli edilenlerin (12 Mart Muhtırası ve 12 Eylül mağdurları da bu şekilde re’sen emekli edilmiştir.) mağ- duriyetlerinin giderilmesi için; • YAŞ mağdurları gibi işlem görmelidirler. 3. İslamî inançları nedeniyle emekliliğe zorlananların mağ- duriyetlerinin giderilmesi için; • İnançlarından dolayı emekliliğe zorlandıkları yargı yolu ile belirleme imkanı verilmelidir. • Emsalleri YAŞ haddinden ve kadrosuzluktan emekli edi- lenlerin derece ve kademelerine intibakları yapılarak, emekli maaşlarında ayarlama yapılmalıdır. 4. Askeri okullardan inançları nedeniyle çıkarılanların mağduriyetlerinin giderilmesi için; • Ödedikleri tazminatlar iade edilmelidir. • Haksız olarak çıkarıldığı askeri okulda geçirdikleri süre karşılığında, bu okuldan mezun olsalardı kazanacakları statünün aylık gelirlerinin, okullardaki geçirdikleri eğitim süreleri ile çarpımından çıkacak sonuç kendilerine tazmi- nat olarak ödenmelidir. c116C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C • Silahlı Kuvvetlerdeki emsalleri emekli olanlar, emsallerinin emekli derece ve kademesine intibak ettirilerek emekli ma- aşı bağlanmalıdır. • Emsalleri emekli olmayanlar, emsallerinin yaş haddinden dolayı emekli olacakları derece ve kademeye kadar borç- landırılarak, emsallerinin emekliliği ile birlikte emekli ma- aşı bağlanmalıdır. SONUÇ; Adil devlet, mağdur ettiği fertlerini mağduriyeti ile baş başa bırakamaz. Kaynağını bulur ve fertlerin zararlarını mil- letin fertlerine paylaştırarak hakkaniyetli bir şekilde zararları tazmin eder. Asker mağdurlar dönemi de ancak böyle kapanır. 06 Ocak 2011 c117C

c ADNAN TANRIVERDİ C TUNCELİ- SARIYAYLA KARAKOL BASKINI Tunceli’nin Nazimiye İlçesi’nin Sarıyayla Jandarma Karakolu’na 30 Nisan günü saat 23.00 sıralarında kalabalık bir PKK’lı terörist grup tarafından silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda bir astsubayımız, bir uzman Çavuşumuz ve iki erimiz şehit oldu. 7 askerimiz de yaralandı. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Şehitleri- mizin ahiretlerinin mağmur olmasını diliyorum. Baskının; “Demokratikleşme Açılımını” ve “Anayasa Değişiklik Sürecini” etkilemek amacıyla yapıldığı yolunda yorumlar bulunmaktadır. Böyle ise, bu iki siyasi girişimin muhaliflerinin, bu baskının ve bundan sonra da yapılması mümkün olan terör olayları- nın organizatörleri arasında olması gerekir. Böyle bir durumu kabul etmek mümkün değildir. Muhalifler, terör eylemlerini, siyasi çıkarları için kullanabilirler. Ama bu tür terör olayları- nın arkasında olduğunu söylemek, kanaatimce doğru olmaz. Karakol Baskının amacını ifade etmeden önce, Güvenlik Kuvvetlerinin Terörle mücadele konseptini anlamak gerekir. Konsept; Hava ve iklim şartlarının uygun olduğu mevsimlerde (Mayıs:Ekim Ayları arası), sabit jandarma karakolları ve kışla- lar savunulurken, bölge dışından getirilen takviye birliklerle, terör gruplarına taarruzi hareketler icra etmek; c118C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Hava ve iklim şartlarının uygun olmadığı mevsimlerde (Kasım:Nisan ayları arasında) ise, takviye birlikleri kışlaları- na ve hatta bölge dışına çekildikleri için, bölgedeki sabit jan- darma karakol ve askeri kışlalarda savunma yapmak olarak özetlenebilir. Konsept ve uygulaması böyle olunca, terör grupları, sene- nin altı ayı, dağdan inip dağıldıkları köy ve mezralarda, kışı güven içinde geçiriyor, olumsuz hava ve arazi şartlarından sıyrılıyor, bölge insanına ideolojik eğitim veriyor ve müteakip yaz sezonunda yapacağı eylemler için planlar hazırlama fırsa- tı buluyor. Bölgedeki otoritesini pekiştirmek için de, terörist gruplar; Kış başlangıcında, arazide aktif mücadele yapan takviye güvenlik kuvvetleri bölgeden ayrıldıktan sonra ve kendileri de dağdan inmeden önce; Kış sonunda da, henüz takviye güvenlik kuvvetleri bölge- deki yerleşmesini tamamlamadan ve kendisi de kırsal alanda- ki harekat üslerine gitmeden önce; Ses getirecek, baskın ve pusular icra ediyor. Yani, mayıs- haziran aylarında yapılan pusu ve baskınla- rın, eylemlerine karşılık verme imkanının bulunmadığı gü- venli hareket yapma ortamından istifade ederek, bölge insanı üzerindeki otoritesini devam ettirme amacına dönük faali- yetler olarak değerlendirmek gerekir. Temeldeki amaç ise, 2006 yılından itibaren, Türkiye için yeni bir siyasi örgütlenme safhasına giren ve bunun adını “Kürdistan Topluluklar Birliği/Kürdistan Meclisi” (KCK/ TM) koyan, PKK Yönetiminin “Demokratik Açılım Süreci- ne” kendi hedefleri ile dahil olmak istemesidir, diyebiliriz. PKK, geçmişte de, sınır ötesi üsleri baskı altına alındığı ve Irak Sınırına yakın topraklarımızda teröristlere karşı etkin ted- c119C

c ADNAN TANRIVERDİ C birler alındığı dönemlerde, eylemlerini, ülkemizin iç bölgele- rine ve öncelikle de Tunceli İli bölgesine kaydırmıştır. PKK, hem “Demokratik açılım Sürecine” taraf olmak istiyor, hem de bu talebine Türkiye’yi zorlamak için yapılan terörist eylemlerin, kendi kontrolü dışında, KCK’nın yönetiminde yü- rütüldüğü izlenimini vermek istiyor. Kanlı olaylarda parmağı olmadığı kanaatini Türk Kamu oyuna kabul ettirmek istiyor. Demokratik Açılımın başarısı, PKK terör örgütünün tas- fiyesi ile mümkündür. Örgütün tasfiyesi, hem siyasî iktidara, demokratik hakla- rın ifadesinde ve hukuk devletinin tesisinde güçlü davranma imkanı verecek; hem de Kürt Halkının olmayacak ayırımcı ha- yaller peşinde sürüklenmelerini önleyecektir. Bunun için de Türkiye içindeki ve Türkiye’ye dönük sınır ötesindeki silahlı grupların eylemlerine son verilmeli ve bu te- rörist gruplar yok edilmelidir. Türkiye’nin geleceği, temel hak ve özgürlüklerin pekiştirilmesi, hukukun üstün kılınması ve iç barışın tesisi için öncelikli hedef bu olmalıdır. 26 senedir, temin edilemeyen bu hedefe ulaşmak için, güvenlik kuvvetlerinin yeniden dizayn edilmesine ihtiyaç vardır. Sınır İçi İç Güvenlik Harekatı: Terörle mücadelede çok başlılık önlenmeli, iç güvenlik İçiş- leri Bakanlığına, Dış güvenlik de Milli Savunma Bakanlığına ve Genelkurmay Başkanlığına verilmelidir. İçişleri Bakanlığı ve bünyesindeki Jandarma ve Emniyet Teşkilatı, Terörün etkin olduğu bölgelerde, profesyonel kadro- lara sahip operasyon gücüne eriştirilmelidir. Bu imkanın kısa zamanda sağlanması için, TSK bünyesin- de kurulmuş olan profesyonel kadrolu komando tugayları ile, c120C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C iç güvenlik eğitimi görmüş birlikleri, gönüllülük esasına göre İçişleri Bakanlığına devredilmelidir. Terörle mücadele güçleri, elektronik takip ve istihbarat im- kanı veren ve kış-yaz harekat icra etmesini sağlayacak teçhi- zatla donatılmalıdır. Kış ayları boyunca teröristlerin barındıkları yerleşim bi- rimlerine, etkili operasyon güçleri ile baskınlar düzenlenerek, teröristler barınaklarından sökülünceye kadar bu yerleşim bi- rimleri kontrol altında tutulmalıdır. Sabit askeri tesislerin savunulması için tedbirler alınmalı- dır. Ama savunarak terörle mücadele edilemeyeceği, terörist grupların tespit, takip ve etkili operasyonlarla bertaraf edil- mesi şuuru, güvenlik güçlerine yerleştirilmelidir. Terörle mücadele birlikleri bölge insanının lisanını da ko- nuşabilmelidir. Sınır Ötesi Terörle Mücadele Harekatı: Sınır ötesi terörle mücadele harekatı Silahlı Kuvvetlerin asli görevi olmalıdır. Özel Kuvvetler Komutanlığına bu maksatla, bütün halinde sorumluluk verilmelidir. Bu seçkin güçten azami istifade etmek için, Özel Kuvvet- ler Komutanlığı, Ankara’da değil, Türkiye’deki teröristlere üs veren ülkelerin Türkiye ile olan sınırlarına yakın yerlere ko- nuşlandırılmalıdır. Mücadelenin tahmin edilen süresine göre, konuşlanma, sabit veya seyyar garnizonlar halinde olmalıdır. Tamamen profesyonel hale getirilen, elektronik takip ve istihbarat imkanı ile kış-yaz her mevsim ve hava şartlarında harekâta imkan veren teknik teçhizatla donatılmalıdır. Görevin ihtiyacına göre, Özel Kuvvetlerin kadroları geniş- letilmelidir. Bu komutanlık Kolordu veya Ordu Komutanlığı c121C

c ADNAN TANRIVERDİ C seviyesinde olmalıdır. Sorumluluk bölgesindeki Ordu Komu- tanlığı emrinde harekat yapmalıdır. Teröre destek veren ülkenin değişmesi halinde, Özel Kuv- vetler Komutanlığı, o ülke sınırına kaydırılmalıdır. Sonuçta, Demokratik Açılım Sürecinin başarısı ile terörle mücadele- deki başarının birbirine bağlı iki sorun olduğu kabul edilmeli, meselenin birisine ağırlık verip ikincisinin ihmal edilmesi ile çözülemeyeceği kabul edilmelidir. 05 Mayıs 2010 1. http://www.adnantanriverdi.com/index.php/siyaset-ko- nulari/dis-siyaset/irak-dosyasi/160-sinir-otesi-harekat-nasil- olmali-18-ekim-2007.html 2. http://www.adnantanriverdi.com/index.php/siyaset-ko- nulari/dis-siyaset/irak-dosyasi/163-guvenlik-kuvvetlerimiz- neden-buyuk-kayiplar-verdi-23-ekim-2007.html 3. http://www.adnantanriverdi.com/index.php/siyaset-ko- nulari/dis-siyaset/irak-dosyasi/162-sinir-otesi-yetmez- topyekun-mucadele-gerekir-23-ekim-2007.html 4. http://www.adnantanriverdi.com/index.php/siyaset-ko- nulari/dis-siyaset/irak-dosyasi/160-sinir-otesi-harekat-nasil- olmali-18-ekim-2007.html c122C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C YAŞ MAĞDURLARI YAŞ’IN VE AYİM ‘İN İNSAFINA BIRAKILABİLİR Mİ? 12 Eylül 1980 ihtilali ile birlikte; Anayasanın yürürlüğe girişine kadar 2324 Sayılı Kamu Dü- zenini koruma Kanunu ile; Anayasanın kabulü ile birlikte geçici 15. maddenin koru- ması altında; TSK Personel Kanununda disiplinsizlik nedeniyle re’sen emeklilik işlemi yetkisini YAŞ’a veren değişikliğin yapıldığı 1983 tarihinden itibaren de Anayasanın 125. maddesinin şem- siyesinde; Yüksek Askeri Şura ideolojik tasfiye mekanizması olarak görev yapmıştır. Bu mekanizma, 1983 öncesinde 1020; sonrasında da yo- ğunluk 28 Şubat 1997 döneminde olmak üzere 1637 subay ve astsubayı savunma hakkı vermeden, yargılamadan ve yargıya baş vurma imkanı da ellerinden alınarak mağdur etmiştir. 12 Eylül Referandumu, 1982 Anayasası ile bir kısım kurul- ların kararlarına getirilen yargı denetimi engelini kaldırmış, bu meyanda Yüksek Askeri Şura (YAŞ)’nın disiplinsizlik nedeniy- le re’sen emeklilik işlemlerini de yargı denetimine açmıştır. Değişiklik, yapıldığı tarihten sonraki işlemlere yargı yolu- nu açarken, önceki işlemlerin kamu vicdanında açtığı yarayı saramamıştır. c123C

c ADNAN TANRIVERDİ C Bu yaranın sarılması elzemdir. Nasıl sarılacağı, siyasî iradenin basiret ve kararlılığına bağlıdır. YAŞ, 1980:2010 ARASINDA VERDİĞİ KARARLARI GERİ ALIR MI? Basına yansıyan haberlere göre, çıkarılacak uyum yasası ile; mağdur askerlerin önce YAŞ’a müracaat etmesi; YAŞ’da da, çı- karılmayı hak etmeyenler hakkındaki re’sen emeklilik işlemle- rinin geri alınması, işlemi geri alınmayanların da Askeri Yük- sek İdare Mahkemesine (AYİM) başvurmaları sağlanacaktır. Ağustos 2010 toplantısındaki gerginlik, 2002 yılından beri Başbakan ve MSB’nın muhalefet şerhine rağmen alınan karar- lar ve Şûranın iki sivile karşı 15 asker üyesi dikkate alındığın- da; YAŞ Üyelerinin insafa gelerek, daha önce verilmiş kararla- rı kaldıracak iradeyi göstereceklerini düşünmek, gaflet olmaz ise saflık olur. Belki popüler olmuş bir kaç tanınmış kişiye ait işlemi gös- termelik olarak kaldırabilir. Ama genel haksızlığı giderici bir tutum beklemek gerçekten saflık olur. Bu durumda YAŞ’ın fonksiyonu, önceki re’sen emeklilik iş- lemlerini onaylayarak, mağdurlara AYİM yolunun açılmasını sağlamaktan ileri gitmeyecektir. AYİM ADİL KARAR VEREBİLİR Mİ? Askerî Yüksek İdare Mahkemesine seçilen hakim ve subay üyelere bu görevde bulundukları sürede sicil verilmemektedir. Aynı kademede olanların arasındaki kıdem, üye seçilme- den önceki sicillerine göre yapılmaktadır. Hakim sınıfından olan üyeler arasında kıyasıya bir gene- rallik ve mahkeme başkanlığı yarışı her devre mensupları için sürdürülmektedir. Sicil almayan hakim üyeler, kararları ile idareye yaklaşarak temeyyüz etmeye çalışmaktadırlar. c124C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Bu bakımlardan, yüksek yargıdaki hakimlerin rütbe ta- şıması hem hakim teminatını zedelemektedir, hem de yargı bağımsızlığını ihlal etmektedir. Subay üyelerin azami kalış süresinin 4 yıl olması ve kurmay subaylar arasından seçilmesi, bu üyelerin idarenin kontrolünde tutulmalarına sebep olmaktadır. Mahkeme üye- liğinden sonra tekrar rütbesinin gerektirdiği askeri görevlere dönecek bu subaylar, tayin ve terfi beklentisi içinde, idareye bağımlılıktan kurtulamamaktadırlar. AYİM’e üye olarak seçilenler, Subay üyeler dahil,  rütbelerinden istifa etmiş sayılsalar, Subay üye olarak seçilenler de yaş hadlerine kadar göreve devam etseler, Mahkeme Başkanları, Daireler genel kurulu kararı ile se- çilecek, üniforma ve rütbesinden sıyrılmış, üç kişi arasın- dan Cumhurbaşkanınca atansa, ideolojik kadrolaşmayı hesaba katmaz isek, hakim temina- tı, bu güne nazaran oldukça iyi bir şekilde temin edilmiş olacaktır. Ancak köklü bir çözüm istendiğinde; Sivil üyelerden oluşacak AYİM’ in Danıştay’a, Askeri Yargıtay’ın da Yargıtay’a birer daire olarak bağlanması en ide- al şekildir. Adlî müşavirlerin dışında, askerî mahkemelerde görevlen- dirilecek hakim ve savcıların sivil olması, Terfi ve atamaların Adalet bakanlığı tarafından yapılma- sı, ideal askeri hakim teminatı sağlayacaktır. Asgarî sayılan değişiklikler yapılmadan, mevcut hali ile AYİM’den adil, Genelkurmaydan bağımsız ve tarafsız karar vermesini beklemek de, gerçeklerle bağdaşmayacaktır. c125C

c ADNAN TANRIVERDİ C Sonuçta; Basında yer aldığı şekli ile mağdurları YAŞ ve AYİM’e tes- lim edecek bir yasa, görünürde eski YAŞ mağdurlarına yargı- ya başvurma hakkını vermiş olacak, ama, mağdurların ikinci defa hüsrana uğramalarından başka bir işe yaramayacaktır. Mağdurların tamamına yakınını ferdi olarak Anayasa Mah- kemesine, TBMM insan Hakları Komisyonuna ve Avrupa İn- san Hakları Mahkemesi önüne götürecektir. En uygun çözüm; Referandum ile son verilen uygulamaların geçmişte mağduriyetlere sebep olduğu kabul ediliyorsa ve gerçekten mağduriyetlerin kaldırılması isteniyor ise, tesis edilen hak- sız işlemleri ortadan kaldıran ve kaybedilmiş hakları teslim eden bir yasa çıkarılarak mesele TBMM’nde çözülmelidir. Eğer, re’sen emekli edilenlere uygulanan işlemin haklı olup ol- madığının mutlaka idare tarafından gözden geçirilip yargı deneti- mine tabi tutularak belirlenmesi prensip olarak kabul ediliyorsa; o zaman, YAŞ ve AYİM dışında bir çözüm aramak gerekmektedir. MGK ve yetkili Sivil İdare Mahkemesi alternatif çözüm olabilir. 28 Şubat 1997 tarihli Milli Güvenlik Kurulu (MGK) top- lantısında alınan ve siyasete müdahale niteliği taşıyan 18 maddenin dördü, YAŞ mağdurlarının durumu ile ilgilidir. MGK bu günkü yapısı ile YAŞ’ya nazaran daha tarafsız karar verebilecek bir yapıya sahiptir. Beş askere karşılık Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanların oluşturduğu yedi sivil üyesi bulunmaktadır. YAŞ Mağdurlarının şahsi dosyaları (1.,2.,3. sicil üst ve Kuv- vet Komutanlığı nezdindeki) bütün içerikleri ile birlikte MGK’na getirilebilir. Asker üyeler, tesis edilen re’sen emeklilik işlemle- rinin kaldırılması halinde ortaya çıkacak olumsuzlukları ifade etme imkanına sahip oldukları gibi, sivil üyeler de önlerine c126C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C getirilen dosyalarda hak ihlalinin bulunup bulunmadığını inceleyebilirler. MGK’ndan, YAŞ’ya nazaran daha tarafsız ve adil karar çıkacaktır. MGK’nca, önüne gelen dosyalar içinde, re’sen emeklilik işleminin kaldırılmamasına karar verilenler ise, yine yasa ile vaaz edilmiş ve bu maksatla görevlendirilmiş sivil idare mah- kemesine sevk edilerek, işlemi kaldırılmayanlar için yargıya başvurma hakkı ve tesis edilen işlem hakkında yargı denetimi yolu açılabilir. Sivil idare mahkemesinin, AYİM ile mukaye- se edilemeyecek derecede bağımsız ve hakkaniyetli kararlar vereceği kuşku götürmez bir gerçektir. Bu alternatifin uygulanabilmesi için, uyum yasası çıka- rılmalı ve bu yasa ile; 12 Eylül 1980 tarihinden, uyum yasasının çıkarılacağı tari- he kadar, YAŞ Kararları ile TSK’nden çıkarılanların dosyaları MGK Genel Sekreterliğine gönderilmesi; Bu dosyaların, MGK Genel Sekreterliğinde, içinde sivil idare hukukçularının da bulunduğu bir komisyon tarafından incelenmesi; İncelenen dosyaların MGK’na sevki ve bu kurulca incele- nip karara bağlanması; MGK’unca re’sen emeklilik işlemlerinin kaldırılmasına ka- rar verilenlerin özlük haklarının emsallerine intibak ettirilme- si ve kaybedilmiş hakların iadesi; İşlemleri onaylananların ise, tefrik edilmiş yetkili İdare Mahkemesine başvurması; İmkanları sağlanmalıdır. Tesis edilen bütün re’sen emeklilik işlemlerinin bir yasa ile kaldırılmasının bazı mahzurlar içerdiği kanaati mevcut ise, MGK ve yetkili sivil idare mahkemesi alternatifi kullanılmalıdır. 23 Kasım 2010 c127C

c ADNAN TANRIVERDİ C ASKERLİK SÜRESİ Dar ve popülist pencereden bakılarak, askerlik süresi, tek tip askerlik, bedelli askerlik ve profesyonel askerlik meseleleri ülke yararına olarak çözülemez. Yükümlülerin beklentileri ile savunma ihtiyaçları denge- lenmelidir. Hem ülke savunmasının ideal şekilde yapılması ve hem de askerlik çağına gelmiş gençlerimizin istismarının önlenmesi için meseleye daha geniş açıdan bakmak gerekmektedir. Birinci olarak; Ülkemizin bölgemiz ve Dünya üzerindeki gelişen etkinliği dikkate alınarak, Silahlı Kuvvetlerimizin vazifesi yeniden ifa- de edilmelidir. TSK İç Hizmet Kanununun 35. maddesi değiştirilerek Si- lahlı kuvvetlerimiz; Milli hedeflere ulaşmak için tespit edilen milli politika- ları desteklemek, Yurdumuza karşı, sınır ötesinden gelebilecek silahlı teca- vüzleri caydırmak, Tecavüzü, vaki olmadan önce sınır ötesinde önlemek, Sınıra tecavüz vaki olduğunda da, yurdumuzu topyekûn savunma esasına göre savunmak, c128C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Kolluk Kuvvetlerinin yeterli olamayacağı olağanüstü durumlarda, iç güvenlikte kullanılmak üzere, TBMM’nin kararı ile, kolluk kuvvetlerini uygun unsurlarla takviye et- mekle görevlendirilmelidir. İkinci olarak; Silahlı Kuvvetlerimizin yeni vazifesi ışığında, dışarıdan gelecek tecavüzlere karşı sınırlarımızdan başlayan savunma konsepti değiştirilerek, Yurt savunması, tehditlerin sınır öte- sinde ve kaynağında bertaraf edilmesini sağlayacak bir kon- septe oturtulmalı ve Silahlı Kuvvetlerimiz bu ihtiyaca göre yeniden organize olmalıdır. Üçüncü olarak; İç güvenlik ve terörün yurt içi uzantıları ile mücadele göre- vi Silahlı Kuvvetlerin üzerinden alınıp, aşamalı olarak, tama- men İçişleri Bakanlığına bırakılmalıdır. Jandarma Genel Komutanlığının Genelkurmay Başkanlığı ile organik irtibatı kesilmeli, aşamalı olarak profesyonel hale getirilmeli, profesyonel personelinin silahlı Kuvvetler bünye- sinde yetiştirilmesinden vazgeçilmeli, askerlik yükümlüleri- nin jandarma bünyesinde görev yapmasına son verilmelidir. Dördüncü olarak; Ülkemize yönelmiş silahlı terörün dış destek, üs ve bağ- lantıları ile mücadele görevi, Silahlı Kuvvetlerimizin, terörle mücadele teknik ve taktiklerine uygun olarak yetişmiş profes- yonel personelden kurulu birlikleriyle yapılmalıdır. Askerlik yükümlüleri bu görevlerde kullanılmamalıdır. Beşinci olarak; Barış zamanında ve alçak düzeyli çatışmalarda görev yap- mak üzere yetişmiş, donanımlı profesyonel askerlerden oluş- muş birlikler bulundurulmalıdır. Bu görevler için Kara Kuv- vetlerinden üç kolordu hazırlanabilir. Mevcut birliklerin 1/3 c129C

c ADNAN TANRIVERDİ C ü bu maksatla ayrılmış olur. Tabii bu güce, barış zamanında yükümlülerden görevlendirme yapılmaması gerekir. Altıncı olarak; Silahlı kuvvetler küçültülmelidir. Üzerine düşmeyen görevler nedeniyle büyük karargahlar haddinden fazla şişirilmiştir. Aradan çıkarıldığında etkinlikte eksilme olmayacak karargahlar, komuta-kontrol seviyesine in- dirilmelidir. Genelkurmay Başkanlığı, Ordu Komutanlıkları, Donanma Komutanlığı, Taktik Hava Kuvvet Komutanlıkları bunlardandır. Bunun dışında, ordu evleri, askeri gazinolar, askeri kamp- lar, askerlik şubeleri, askeri hastaneler ve askeri mahkemeler sivilleştirilmelidir. Bu şekilde de en azından asker miktarında %10 civarında bir azaltma mümkündür. Yedinci olarak; Silahlı Kuvvetler siyasetin dışına çıkarılmalıdır. Bunun için Milli Güvenlik Kurulunun ve Yüksek Askeri Şuranın yapısı değiştirilmeli, İç Hizmet Kanununun 35. maddesi değiştiril- meli, Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde iç tehdit değerlendir- meleri çıkartılmalıdır. Sonuç olarak, topyekûn savunma için zorunlu askerlik yü- rürlükte bırakılmalıdır. Barış zamanında, yükümlülük nedeniyle silah altına alı- nanların tek görevi, topyekûn savaş durumunda görev yapa- cakları birliklerdeki asli görevlerini öğrenmek ve pekiştirmek olmalıdır. Yukarıdaki tedbirler alındıktan sonra, barış zamanı asker miktarı mevcut durumun %15-20’si civarına iner. Bu da yakla- şık 150-200 bin civarında olur. Her yıl kaynakta askerlik yapabilecek erkek vatandaşımı- zın miktarı yaklaşık 500 bin civarındadır. Askerlik süresi bir c130C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C yıl olur ise, 300-350 bin kaynak fazlası yükümlü bulunur. Süre altı ay olur ise, bu fazlalık 150-175 bine düşer. Avrupa’da zorunlu askerlik uygulayan 11 ülkede, askerlik süresi 9-12 ay arasında değişmektedir. Mükemmel bir askeri eğitim için ihtiyaç duyulacak asgari süre ile, yükümlülerin eğitime tabi tutulacak miktarı askerlik süresinin, bedelli askerliğin uygulanıp uygulanmayacağının ve askerliğin tek tip olup olmaması konusunun belirleyicile- ridir. Barış görevleri ve sınır ötesi terörle mücadele görevleri de profesyonel birliklerin cins ve büyüklüğünün belirleyicisidir. Bu nedenle, öncelikle yukarıdaki meselelerin hal edilmesi gerekmektedir. Bütün bu mülahazalar muvacehesinde; Topyekûn savunma ihtiyacı nedeniyle zorunlu askerlik yürürlükte kalmalıdır. Barış ihtiyaçları ve terörün dış desteklerine karşı kullanıl- mak üzere profesyonel birlikler oluşturulmalıdır. Barış zamanında yükümlü olduğu için silah altına alınan- ların görevi sadece eğitim olmalıdır. Kaynak durumuna ve eğitim için yetecek süreye göre za- man içinde tedrici düşürülmek üzere askerlik süresi 12 aya indirilmeli ve tek tip olmalıdır. 23 EKİM 2010 http://www.adnantanriverdi.com/index.php/askeri- konular/milli-guvenlik-konulari/milli-guvenlik-siyaset- belgesi/266-profesyonel-ordu-24-mayis-2010.html c131C

c ADNAN TANRIVERDİ C PROFESYONEL ORDU ASKERLİK KUTSAL BİR VATAN HİZMETİDİR YÜKÜMLÜLÜK OLDUĞU KADAR, BİR HAKTIR DA! Ülkemizde zaman zaman, profesyonel askerlik ve bedelli askerlik gündeme gelmektedir. İç güvenlik görevleri sırasında hayatını kaybeden askerle- rimizin sayısının arttığı dönemlerde profesyonel askerlik; Kaynaktaki yığılmanın arttığı dönemlerde de bedelli asker- lik talepleri ve ihtiyaçları konuşulmaktadır. Askerlik sistemi konuşulurken birinci öncelikli olarak Dev- letin dış tehditlere karşı güvenliği, ikinci öncelikli olarak da vatandaşların talepleri dikkate alınmalıdır. BEDELLİ ASKERLİK : Bedelli askerlik ; bir ay gibi kısa bir süre fiili askerlik yap- tıktan sonra, yasal olarak belirlenmiş bir nakdî bedeli ödeye- rek askerlikten muaf olma durumudur. Bedelli askerlik, askerlik hizmetinden bir şekilde sıyrılmak için uygulana gelmiş olan ara çözümlerdendir. Bir zamanlar, bu durumu hicvetmek için, TSK mensupları- nın arasında; Dövizle askerlik yapana Mister Mehmet, Kısa dönem askerlik yapanlara Mehmet Bey c132C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Kamu Kurum ve kuruluşlarında askerliğini tamamlayanla- ra Mehmet Efendi Bedelli olarak askerlik yapanlara Mehmet Ağa Yükümlülüğünü silah altında tamamlayanlara da MEH- METÇİK deniliyordu Türkiye’nin jeopolitik konumu, Devlete, yurt savunmasını savsaklama şansı bırakmamaktadır. Milletin her ferdi yurt savunması için hazırlanmalı ve çağ içinde kaldığı sürece de eğitimini sürdürmelidir. Bu yükümlü- lük de vatandaşlarımızın arasında adaletle yerine getirilmelidir. Bu bakımdan, meseleye bir bütünlük içinde bakmak gerek- mektedir. Mevcut statüyü düşündüğümüz zaman, bir kısım yüküm- lülük çağına girmiş olan vatandaşlarımız, askere gitmemek için bütün yasal yolları denemekte ve hatta yasalara da mu- halefet ederek askerlik hizmetini mümkün olan son ana kadar ertelemektedirler. Aslında, bu isteksizliğin sebepleri araştırılmalı ve askerlik hizmeti hem istenen ve kaçınılamayacak bir yükümlülük ve hem de yurt savunmasını en etkin bir şekilde yerine getirecek hale getirilmelidir. Kaçışın en önemli sebepleri olarak; Birincisi, hayatî risk taşıyan terörle mücadelede görev alma ihtimali, İkincisi, yüksek tahsil yaptıktan sonra veya erken yaşlar- da ekonomik hayata atılan gençlerin uzun süre bu girişimle- rinden koparılması veya orta tahsilini tamamladıktan sonra askerlik yükümlülüğü nedeniyle hayatını düzene sokmada- ki gecikme, c133C

c ADNAN TANRIVERDİ C Üçüncüsü de; ihtiyaç sahibi ailelerine destek veren genç- lerin silah altına alınmalarından sonra bakmakla yükümlü olduğu yakınlarının zarurete düşmesidir diyebiliriz. Bedelli askerlik taleplerinin azalması için bu sorunlara köklü çözüm aranmalıdır. PROFESYONEL ASKERLİK: Profesyonel ordu, askerliği meslek olarak kendi istekleri ile seçmiş ve bir ücret karşılığı bu görevi üslenmiş kişilerden oluşan ve diğer vatandaşlardan zorunlu askerlik yapmasını istemeyen askerlik sisteminin adıdır. Neden Profesyonel Ordu İsteniyor? Bedelli askerlik talepleri için saydığımız sebeplere: Birincisi, hayatî risk taşıyan terörle mücadelede görev alma ihtimali, İkincisi, yüksek tahsil yaptıktan sonra veya erken yaşlar- da ekonomik hayata atılan gençlerin uzun süre bu girişimle- rinden koparılması veya orta tahsilini tamamladıktan sonra askerlik yükümlülüğü nedeniyle hayatını düzene sokmadaki gecikme, Üçüncüsü de; ihtiyaç sahibi ailelerine destek veren gençlerin si- lah altına alınmalarından sonra bakmakla yükümlü olduğu yakınla- rının zarurete düşmesidir diyebiliriz. ilaveten, Profesyonel ordunun daha etkin muharebe gücüne sahip olacağı inancı ile, Profesyonel ordunun siyasetle ilgilenmeyeceği inancını, Profesyonel ordu talebini yapanların gerekçeleri olarak görmekteyiz. Ülkemizde, zorunlu askerlik sistemi uygulanmaktadır. Öğ- renim ve meşru erteleme sebepleri dışında her erkek Türk Va- c134C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C tandaşı askerlik hizmetini kanunlarda belirtilen süre ile yap- mak zorundadır. Batı Ülkelerinde Uygulanan Askerlik Sistemi Nasıldır? ABD’de profesyonel askerlik uygulanmaktadır. Ancak pro- fesyonel ordunun yetersiz kaldığı durumlarda kongrenin zo- runlu askerliği yürürlüğe sokma yetkisi bulunmaktadır. Avrupa ülkelerinden; İngiltere, Fransa, İspanya, Hollanda, Belçika, İrlanda ve Lüksemburg (7 Ülke) profesyonel askerlik uygularken; Almanya, Avusturya, Polonya, Norveç, İsveç, Macaristan, Danimarka, Yunanistan, Estonya, Litvanya, Letonya (11 Ülke) zorunlu askerlik sistemini uygulamaktadır. Bu ülkelerde zorunlu askerlik süreleri 9 ila 12 ay arasında değişmektedir. Zorunlu askerlik sistemini uygulayan ülke- lerin tamamına yakınında, vicdanî retçilere, kamu kurumla- rında alternatif hizmet imkanı tanıyacak yasal düzenlemeler bulunmaktadır. Ülkemiz için ordumuzun bütünüyle profesyonelleşmesi- nin mahzurları : Yukarıda sayılan sebepler, bazı çevreleri profesyonel asker- lik sistemine geçilmesinin gerekli olduğu düşüncesine sevk etmektedir. Bu düşünce yaygınlaşarak, Ülkemizi profesyonel orduya doğru götürmektedir. Mesele tartışılırken aşağıdaki mahzur, maliyet ve değerlendirmeler de dikkatten uzak tutul- mamalıdır. Sefer Kadrosunun tamamını profesyonel yapmak müm- kün değildir.(1,5-2 milyon) Zorunlu askerlik olmaz ise seferde, sefer kadrolarının ta- mamlanması mümkün olamayacak veya seferberliğin ilanını müteakip, çok kısa süreli bir eğitim ile ihtiyaç karşılanmaya c135C

c ADNAN TANRIVERDİ C çalışılacaktır. Eğitimsiz birliklerle savaşın ihtiyaçlarını karşıla- mak mümkün değildir. Derleme-toparlama personelden olu- şacak birliklerde, birlik ruhu da gelişmemiş olur. Dolayısıyla muharebe gücü zafiyete uğrar. Profesyonel ordularla emper- yalist görevler yapılmıştır ama, vatan savunmasının yapıldı- ğının örnekleri yoktur. Silahlı Kuvvetlerde, yeteri kadar farklı statüde profesyonel personel zaten mevcuttur (Subay- astsubay, kurmay olan-ol- mayan, subay-General, asker-sivil memur, uzman vb.) Bunlar arasında bile statü mücadelesi vardır. Bir de artacak sözleş- meli uzmanlar, birlik içerisindeki kutuplaşmaları arttıracaktır. Askerlik, özellikle, karacı muharip birliklerde, bedeni ye- terlilik ister. Uzman kadrolar, yaşları ilerledikçe, yeniçeri oca- ğına döner. Ticaretle uğraşanından, bedenî yeteneğini kaybe- denine kadar; ordu, görevini aksatan personel deposu haline gelir. Askerlik hizmeti vatandaşlar için bir yükümlülük olmakla beraber, aynı zamanda bir de haktır. Personel alımında, ideo- lojinin, yeteneğin önüne geçtiği dönemlerde, silahlı Kuvvetler Milletin silahlı gücü olmaktan çıkar, bir kısım zümre, grup ve ideolojilere hizmet eden güç haline getirilir. Askerlik yapma hakkından mahrum bırakılmanın acısını en çok YAŞ mağdur- ları bilirler. Silahlı Kuvvetlere personel alımı imkanını elle- rinde bulunduranların ideolojisine uygun olmayanların pro- fesyonel kadrolara girmeleri engellenir, ama yükümlü olarak Silahlı Kuvvetlerin bünyesinde vatan savunması görevi üsle- nebilirler. İslâm inancına göre, halis niyetle ve salih amelle ya- pılmış 15 aylık askerlik, gece-gündüz 1500 sene nafile ibadet yapma sevabını kazandırır. Bu inançlı insanlar için vazgeçi- lemeyecek bir haktır. Yükümlülüğün meşakkati ile mukayese bile edilemez. c136C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Başlangıçta, kadrolar küçültülüp çekirdek haline indirilebi- lir. Ancak zaman içinde, çekirdek kadroların yetersiz hale ge- leceğine kesin gözü ile bakılmalıdır. Bu günkü barış kadroları zaten hizmetlerin yürütülmesi için asgari yeterli miktardır. Yani profesyonel kadroların da silahlı kuvvetlerimizin şim- diki barış kadroları miktarında olması gerekir. Bu da perso- nel giderlerinin asgari yıllık 18-20 Milyar TL olması anlamına gelir. Yani profesyonel orduda sadece personel giderleri MSB’ lığının 2010 yılı bütçesinden (2010 yılı bütçesi 15,118 Milyar TL) fazladır. Silahlı Kuvvetlerin modernizasyon ve işletme gider- leri için bir bu kadar daha kaynağa ihtiyaç duyulacaktır. Per- soneli profesyonel yapacağız ama, ya kadrolar boş kalacak; ya da profesyonel personel, demode ve gayri faal silah ve teçhi- zat ile görev yapacak. Ya da savunma bütçesinin en az 2 misli arttırılması gerekecektir. Çok teknik ve modern silahların (Uçak gibi, gemilerin atış kontrol sistemleri gibi, Tankların atış kontrol sistemleri, füze sistemlerinin nişancıları ve Ks. Komutanlıkları gibi) kritik mü- rettebatı ile; özel harekât timlerinin personeli profesyonel as- kerlerden oluşabilir. Halen bu personelin %90’ına yakını zaten profesyoneldir. İç güvenlik harekâtı ve terörle mücadele arızî bir durum- dur. Aslında bu tür mücadele için, Özel Kuvvetler Komutan- lığına bağlı özel harekât timleri mevcuttur. Harekât ihtiyacına yetecek derecede bu birliklerin miktar ve kadrolarını, geçici olarak arttırmak yeterlidir. Hizmet tamamlanınca kadrolar tekrar ihtiyaç miktarına indirilebilir. TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİNDE NASIL BİR AS- KERLİK SİSTEMİ UYGULANMALIDIR? TSK ‘nin Vazifesi Yeniden Belirlenmelidir. Her şeyden önce Türk Silahlı kuvvetlerinin (TSK) vazifesi- nin yeniden tarif edilmesi gerekmektedir. c137C

c ADNAN TANRIVERDİ C İç Hizmet Kanunun 35. maddesi ile TSK ‘ne verilen vazife 1 “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve koru- maktır.” değiştirilmelidir. Silahlı kuvvetlerimiz; Milli hedeflere ulaşmak için tespit edilen milli politika- ları desteklemek, Yurdumuza karşı, sınır ötesinden gelebilecek silahlı teca- vüzleri caydırmak, Tecavüzü, vaki olmadan önce sınır ötesinde önlemek, Sınıra tecavüz vaki olduğunda da, yurdumuzu topyekûn savunma esasına göre savunmak, Kolluk Kuvvetlerinin yeterli olamayacağı olağanüstü durumlarda, iç güvenlikte kullanılmak üzere, TBMM’nin kararı ile, kolluk kuvvetlerini uygun unsurlarla takviye et- mekle görevlendirilmelidir. İç güvenlik ve terörle mücadele görevi TSK ‘inden alınıp İçişleri Bakanlığına verilmelidir. İç Hizmet Kanunun 35. maddesinin yukardaki şekilde dü- zenlenmesi halinde, iç güvenliğin ve terörle mücadelenin Si- lahlı Kuvvetlerin sorumluluk alanı dışına çıkarılması, TSK’ne sadece dış tehditlere karşı savunma görevi verilmesi gerekir. İç güvenlik ve terörle mücadele, tamamen İçişleri Bakanlı- ğının sorumluluğuna bırakılmalıdır. Jandarma Genel Komutanlığının Genelkurmay Başkanlığı ile olan organik bağları koparılıp, her yönüyle İçişleri Bakanlı- ğına bağlı, profesyonel personelden oluşan bir kolluk kuvveti haline getirilmelidir. Bunun için, Silahlı Kuvvetler bünyesinde oluşturulmuş, profesyonel kadrolu komando tugayları ile, iç güvenlik amacıyla eğitilmiş birlikler, gönüllülük esasına göre jandarma Genel Komutanlığına bağlanmalıdır. c138C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Böylece, sınırlarımız içindeki terörle mücadele ve iç güven- lik harekatı, yetişmiş, profesyonel kolluk kuvvetleri ile yerine getirilme imkanı sağlanmış olacaktır. Terörün dış silahlı destek ve bağlantıları ile mücadele gö- revi Silahlı Kuvvetlere verilmelidir. Bu görev için en uygun birlik Genelkurmay Özel Kuvvetler Komutanlığıdır. Özel Kuvvetler Komutanlığı kuruluşuna yeteri kadar ko- mando, hava indirme, helikopter birlikleri ve hava gücü de verilerek, tamamen profesyonel hale getirilmelidir. Kolordu büyüklüğünde teşkilatlandırılan bu kuvvet, Ülke- mizdeki teröre üs veren ve destekleyen komşu ülkelerin sını- rına konuşlandırılmalı, sınır ötesindeki terörist üs ve tesisleri hedef olarak verilmelidir. Alçak düzeyli çatışmalar için yetişmiş ve donanımlı bir- likler barıştan itibaren hazır olmalıdır. Sınır ötesinden ani gelişecek tehditlere karşı kullanılmak üzere, Doğu ve Güneydoğu Anadolu için 9. Kolordu, Batı Anadolu ve Trakya için de 5. Kolordu, kuruluşlarında, zırh- lı, mekanize, komando, hana indirme tugayları, olduğu halde profesyonel hale getirilmelidir. Ayrıca, milli dış politikalarımıza uygun olarak, sınır ötesi dost ve müttefik ülkeleri desteklemek ve birleşik harekât yap- mak üzere, merkezde 4. kolordu da profesyonel hale getiril- melidir. Deniz ve Hava Kuvvetleri bütün unsurları ile profesyonel hale getirilmelidir. Topyekûn savunma için zorunlu askerlik gereklidir. Ülkemizin jeopolitik konumu, topyekûn savaş için hazır- lıklı olmayı gerektirmektedir. Bu nedenle, zorunlu askerlik devam etmelidir. c139C

c ADNAN TANRIVERDİ C Ancak, barış zamanındaki zorunlu hizmet, eğitim amaçlı olmalı, sınır ötesi terörle mücadele dahil alçak düzeyli çatış- malar için profesyonel kadrolu birlikler hazır tutulurken, yü- kümlüler sefer görevleri için yetiştirilmelidir. Tek tip askerlik olmalıdır. Yükümlülerin tahsil seviyesi, Kadroların gerektirdiği rütbe ve kıdemlerin verilmesi sırasın- da dikkate alınmalıdır. Bedelli askerlik uygulamaları engellenmelidir. Muvazzaflık süresi 12 ay, ihtiyatlık eğitimi de ihtiyatlık döneminin toplamı için, 15 er günlük iki dönem olmalıdır. Profesyonel Kolorduların dışındaki kolordular kadro ve teşkilatı içinde eğitim kolordusu olarak, hizmet yapmalıdır. Yükümlüler kolordulara blok olarak tertip edilmeli, hiz- metin ilk dört ayı temel eğitim, ikinci dört ayı manga, takım bölük eğitimi ve tatbikatı, üçüncü dört ayı da tabur eğitimi ve tatbikatı şeklinde yapılmalıdır. Yükümlüler, muharebe, muharebe destek ve muharebe hizmet destek birliklerinin unsurlarında görevlendirilmeli, karargâh ve geri hizmetlerde istihdam edilmemelidir. İhtiyat eğitimi de, birlik seferberliği şeklinde ve muharebe görevi tatbikatı olarak gerçekleştirilmelidir. Zorunlu eğitime tabi tutulan yükümlüler, gönüllülük esa- sına ve yeterliliklerine göre, profesyonel kadroların ihtiyaçları için ve Jandarma Genel Komutanlığının terörle mücadele bir- liklerinin tedarik kaynağı olarak değerlendirilmelidir. Topyekûn Savunma organizasyonu içinde Gayri Nizami Harbin (GNH) Teşkilatlandırılması unutulmamalıdır. Ülkemizin işgal edilen bölgelerinde, mukavemetin ve meş- ru devlet otoritesinin devam ettirilebilmesi için, barış zama- c140C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C nından itibaren, yükümlü yedeklerden GNH Teşkilatlandırı- lıp eğitilmelidir. Bu gücün iç politik mücadelelere alet edilmemesi için aşa- ğıdaki tedbirler alınmalıdır. Gayri Nizami Harp unsurları kesinlikle, Ülkenin fiili olarak, düşman silahlı kuvvetleri tarafından işgal edilen bölgelerinde ve düşman gerisinde görev yapacak şekilde dizayn edilmeli- dir. Bunun dışındaki zaman, durum ve yerlerde aktif görev ve- rilmeleri ve yapmaları engellenmelidir. Sefer görevi olarak, GNH Teşkilatında görev verilecek per- sonel, TSK’nin muvazzaf profesyonel personeli gibi düşünül- meli, bir siyasi partiye veya herhangi bir derneğe üye olmasını önleyecek hükümler konulmalı, hatta GNH görevlerine son verildikten sonra bile aktif siyasete girmeleri engellenmelidir. GNH Teşkilatında görev verilecek personelin Kamu Hiz- metinde görev alması da engellenmelidir. GNH Teşkilatında görev verilen personel bilgileri ve en- vanterine sokulan silah ve malzeme kütüklerinin birer sureti Cumhurbaşkanlığı makamında da bulundurulmalıdır. Böyle- ce, hem ideolojik bir kadrolaşma önlenebilir, hem de “b” ve “c” fıkralarında istenen hususlar kontrol edilebilir. GNH Teşkilatının personel ve malzeme envanterleri ile teş- kilatlanma ve savaşa hazırlık durumları, Cumhurbaşkanlığın- ca görevlendirilecek ehil heyetler tarafından periyodik olarak denetlenmelidir. Silahlı Kuvvetler Küçültülmelidir. Genelkurmay, Ordu Komutanlıkları, Donanma Komutanlı- ğı ve Taktik Hava Kuvvet karargahları komuta-kontrol karar- gahları haline dönüştürülmelidir. c141C

c ADNAN TANRIVERDİ C Milli Savunma Bakanları, karargahını yönlendirebilecek dirayette olmalı, Genelkurmay Başkanlığının Milli savunma Bakanlığına bağlanması sağlanmalıdır. Ordu evleri, askeri kamplar, askeri gazinolar, askerlik şu- beleri, asker hastaneleri ve askeri mahkemeler sivilleştirilme- lidir. Silahlı Kuvvetler Siyasetin dışına çıkarılmalıdır. Cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, Silahlı Kuvvetlerimizin üstlendiği, Cumhuriyeti koruma ve kollama misyonu, Dev- letin Yasama, Yargı ve Yürütme Erkleri ile bilinçlenmiş sivil toplum kuruluşları tarafından etkili bir şekilde üstlenilebile- ceğinden, artık bu görev silahlı kuvvetlerimizden alınmalıdır. Bunun için TSK İç Hizmet Kanunun 35 inci maddesi, TSK’nin, idareye re’sen el koymasına yasal dayanak yapılamayacak şe- kilde değiştirilmelidir. Genelkurmay Başkanı dahil beş Orgeneralin Milli Güven- lik Kuruluna üye olması, Silahlı Kuvvetlerimizin üst Komuta Kademesini ve Karargahlarını iç ve dış siyaset ile aktif olarak ilgilenmek mecburiyetinde bırakmaktadır. Olumsuzluklara sebep olan bu durumun düzeltilmesi için MGK ‘nun oluşumu ve görevleri ile ilgili yasal mevzuat yeniden düzenlenmelidir. Milli Güvenlik Siyaseti Belgesinde (MGSB) belirtilen iç teh- ditlere karşı tedbir alma görevi verildiğinden, Genelkurmay Başkanlığınca hazırlanan “İrtica İle Mücadele” ve benzeri iç güvenlik görevlerine ait planlar, TSK’ ni millete karşı savun- ma planları hazırlayan, Milletin bir kısmını tehdit ve düşman olarak algılayan bir güç konumuna sokmakta ve Millet ile TSK’nin arasına büyük uçurumlar koymaktadır. Bu tür teh- ditler, asayiş meselesi olarak algılanmalı ve bertaraf edilmesi görevi Silahlı Kuvvetlere verilmemelidir. c142C

c DAHA GÜÇLÜ ORDUYA C Silahlı Kuvvetler personeli, savaş hukukuna göre yetişti- rildiğinden, iç güvenlik görevlerinde kullanılması, kendi va- tandaşlarımıza karşı hukuk dışı uygulamalara sebep olmak- tadır. İç güvenlik ve asayiş görevleri, hukuk nosyonuna sahip güvenlik güçleri tarafından üstlenilmeli, Silahlı Kuvvetler, ta- mamen dış tehditlere karşı donatılıp eğitilmelidir. Bu nedenle, Silahlı Kuvvetlerimiz, aşamalı olarak aktif iç güvenlik görev- lerinden çekilmelidir. Yüksek Askerî Şûra, Silahlı Kuvvetlerimiz ile ilgili Kanun, Tüzük ve Yönetmelik Taslakları, Strateji, konsept, hedef ve ana programlar hakkında görüşler bildiren bir istişare orga- nıdır. 1982 Anayasası ve daha sonra 926 sayılı TSK Personel Kanununda yapılan değişikliklerle, bu kurula verilen yetkiler ve bu yetkilerin yargı denetimi dışında tutulması, YAŞ’nın hukuk dışı uygulamalar yapan bir kurum olarak algılanma- sına ve bazen de keyfiliğe sebep olmaktadır. Askerliğin teme- li disiplin, disiplinin olmazsa olmazı da İTAAT ve HUKUKA riayettir. Her ne sebep olursa olsun, idarî işlemler yargı dene- timine kapalı olmamalıdır. Bunun için Anayasa’da ve Kanun- larda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Kuruluş amacı Askerî Disiplinin temini olan Askerî Mah- kemelerde, askerî sistem içinde, hakim güvencesi zedelendi- ğinden, yargı birliği sağlanacak şekilde, ama askerî disiplinin zedelenmesini önleyecek tedbirler alınarak, Askerî Yargı Siste- mi yeniden düzenlenmelidir. Kuvvet Komutanlıkları kuruluşunda bulunan askerî okul- lar Milli Savunma Bakanlığına bağlanmalı; askere alma işlemi ve sorumluluğu, yükümlülerde olduğu gibi profesyonel per- sonelde de MSB lığına bırakılmalıdır. Uygulamalı eğitimi içe- ren sınıf okulları ise Kuvvet Komutanlıklarına bırakılmalıdır. c143C

c ADNAN TANRIVERDİ C Profesyonel ve yükümlü personelin İslamî dini inançlarını kışlalarında da yaşayabilmeleri için imkanlar geliştirilmeli, Kara Kuvvetlerinde tabur, diğer kuvvetlerde dengi seviyedeki birlik- lerde din işleri subayları görevlendirilmelidir. Jandarma Genel Komutanlığının, Genelkurmay ile organik bağı koparılmalıdır. SONUÇ: Profesyonel askerlik ve bedelli askerlik meselesi, topyekûn savunma ihtiyacı da göz önünde bulundurularak bir bütün olarak değerlendirilmelidir. Deniz Kuvvetleri ve Hava Kuvvetleri ile Kara Kuvvetlerin- den üç kolordu ve Özel Kuvvetler Komutanlıkları profesyonel hale getirilmelidir. Zorunlu askerlik devam ettirilmeli, muvazzaflık süresi 12 ay, yedeklik süresi toplam bir ay olmalıdır. Bedelli askerlik uygulaması engellenmelidir. Genelkurmay, Ordu Komutanlıkları, Donanma Komutan- lığı ve Taktik Hava Kuvvet karargahları komuta-kontrol ka- rargahları haline dönüştürülerek; Ordu evleri, askeri kamplar, askeri gazinolar, askerlik şubeleri, asker hastaneleri ve askeri mahkemeler sivilleştirilerek, TSK küçültülmelidir. GNH Organizasyonu güçlendirilmelidir. TSK siyaset dışında tutulmalıdır. 22 Mayıs 2010 “Silahlı Kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve Anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyetini kollamak ve koru- maktır.” İç Hizmet Kanunu Md.35 c144C


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook