Fiyatı: 9 TL (KKTC 11 TL) Kuşağının En Parlak Tarihçisi Niall Ferguson ile Ufuk Turu Sayı 43 Ekim 2015 Tüm Bildikleriniz Tarih Olacak! Sultan Vahdettin SeVr’i Onaylamadı SEVR’İ GÖSTERİP LOZAN’A RAZI ETTİLER Mehmet Çelik Şükrü Hanioğlu Mustafa Budak Mustafa Armağan İslamın Kayıp Medeniyeti Cİzre 43 DerinTarih @derintarih derintarih DerinTarih derintarih derintarih.com 9 772147 055007
içindekiler 58 Sevr’i Gösterip Lozan’a Razı Ettiler K A PA K Sultan Vahdettin SeVr’i Onaylamadı D O S YA S I Mehmet Çelik, Şükrü Hanioğlu, Mustafa Budak, Mustafa Armağan 42 46 94 TIBB-I NEBEVÎ EKİM DEVRİMİ ANKARA’YI NASIL RESULULLAH(SAV) ONU Ahmet Ağırakça ‘YOLDAŞ’ YAPTI? “BABASININ ANNESİ” DİYE SEVERDİ Norman Stone 100 Adnan Demircan 114 110 GAZNELİ MAHMUD’UN BAŞARI KILAVUZU “PENDNÂME” Muharrem Kesik 126 GALATA’DAN NAZİ KAMPLARINA GENÇ OSMAN’IN KADERİNİ ÇİZEN SEFER KANADA’DAKİ İŞÇİ TÜRKLER EN MEŞHUR BANKER AİLESİ HOTİN KENDİ HAPİSHANELERİNİ KENDİLERİ YAPTILAR Semavi Eyice Abdülkadir Özcan Işıl Acehan 02 Bizden Haberler 14 Bunu da Gördük 30 Ayın Kelimesi Simit 132 Derin Kitap 04 Bizden Size 16 Aktüel 36 1 Kitap 1 Yazar 138 Vitrindekiler 06 Okur Hattı 20 Miras Metinler 50 Niall Ferguson Söyleşi 142 Bulmaca 08 Gündem 22 Ayın Tarihi 106 İsmail Kara 144 Çizgisel Tarih 26 Eşyanın Kalbi Gömlek 120 Şehir Tarihi 12 Soru Cevap
BİZDEN HABERLER EKİM 2015 Okur Hattı: 0212 467 52 52 [email protected] Tüm Bildikleriniz Tarih Olacak! “Derin Tarih” Sayı 43, Ekim 2015 Yeniden ISSN 2147-0553 İzleyicisiyle Diyalog Dergi Yayıncılığı A.Ş. Adına İmtiyaz Sahibi Buluştu MUSTAFA ALBAYRAK Genel Yayın Yönetmeni MUSTAFA ARMAĞAN Yazı İşleri Şefi ÖZLEM KOCUKELİ ÖZBAY Editörler HALİL SOLAK, MUNİSE şİMşEK M ustafa Armağan ve Yavuz Baha- Editör Yardımcıları dıroğlu’nun birlikte hazırlayıp RABİA ALBAYRAK, OLCAY CAN KApLAN sunduğu, cumartesi akşam- BüşRA SEZgİN, SAMET TINAS Sorumlu Yazı İşleri Müdürü BURHAN İSTENCİ ları TVNET’te yayınlanan ve Yayın Kurulu MAHMUT AKYüREKLİ, SALİM AYDüZ dergimizin adaşı “Derin Tarih” programı yeni yayın MUSTAFA BUDAK, M. FATİH CAN döneminde izleyicisiyle buluştu. 12 Eylül’deki YUSUF ZİYA CÖMERT, şİNASİ güNDüZ MUSTAFA KAÇAR, MUHARREM KESİK programın konuğu dergimizin yazarlarından ABDüLKADİR ÖZCAN Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Enstitüsü Öğretim MEHMED NİYAZİ ÖZDEMİR, MüFİD YüKSEL Üyesi Prof. Dr. Tufan Gündüz’dü. Danışma Kurulu C AHMET AĞIRAKÇA, ALİ BİRİNCİ M Araştırmalarını İran tarihi ve Osmanlı-Safevî AHMET DEMİREL, UĞUR DERMAN Y EKREM BUĞRA EKİNCİ, SEMAVİ EYİCE CM ilişkileri üzerine teksif eden Gündüz ile geçen ayki İzleyicilerin sorularıyla katıldığı “Derin Tarih” her MEHMET gENÇ, HüSREV HATEMİ, İSMAİL KARA Cumartesi saat 22.00’de TVNET ekranlarında yeni KEMAL KARpAT, AYKUT KAZANCIgİL kapak konumuz “Sünni İran Nasıl Şii Yapıldı?” soru- konu ve konuklarıyla dergimizin yanı sıra rehberlik MAHMUD EROL KILIÇ, HEATH W. LOWRY etmeye devam edecek size. üMİT MERİÇ, EMİNE güRSOY NASKALİ su etrafında Anadolu’daki Sünni-Şii nüfus hareket- ORHAN OKAY, NORMAN STONE Velhasıl Derin Tarih’i hem okuyun, hem izleyin liliğinden isyanlara, Türkmen beyliklerinden Yavuz diyoruz. Çeviri MY Z-ALp ÇEVİRİ (İNgİLİZCE) CY Sultan Selim’in Anadolu’da 40 bin Aleviyi katlettiği OSMANLICA DERgİ (OSMANLICA) CMY iddiasına kadar pek çok konu masaya yatırıldı. Grafik-Tasarım SEDA ERTüRKOĞLU, FERHAT ACAR Sosyal Medya K SUAT ÖZDEMİR SON SULTAN ABDÜLHAMİD ÖZEL SAYISI RAFLARDA Fotoğraf Okurlarımızın teveccühüne mazhar olan ilk iki özel sayımızın ardından üçüncü özel MUSTAFA CAMBAZ, SEDAT ÖZKÖMEÇ sayımız da Temmuz ayında raflardaki yerini aldı: Son Sultan Abdülhamid. Abdülhamid Han’ın açtığı kurum ve kuruluşlar, dönemin sembolü haline gelen Yıldız Sarayı, emperyalist devletle- Reklam re karşı tatbik edilen İslam birliği politikası, Sultan’ın bilinmeyen tasavvufî kimliği, jurnallerin Genel Müdür: ABDULLAH HANÖNü altında yatan gerçekler, dönemin karikatürlerindeki Abdülhamid, Sultan’ı Batı’ya karşı savunan Genel Müdür Yrd.: ZİYA KADAM, güLAY BAYRAK İngiliz prenses ve daha pek çok çarpıcı başlık konunun uzmanları tarafından Sultan’ı daha iyi anlamak isteyenlere ışık tutuyor. Reklam Müdürü: AYşEgüL DAg Rezervasyon Müdürü: ABDULLAH BİLgİÇ François Georgeon ses getirecek bir tartışmanın fitilini ateşlerken, Kemal Karpat, 0212 612 29 30 (1727) Franco Cardini ve Engin Akarlı gibi isimler Mail: [email protected] de görüşleriyle sayımıza önemli katkılarda bulundular. Bediüzzaman Said Nursi’nin Baskı Sultan hakkında yazdığı mektubun Osman- ÖZCAN URAL (Satın Alma ve Baskı Müdürü) lıca aslı ile ilk kez yayınlandığını ekleyelim. Abdülhamid Han’ın harem ahalisine yazdığı Abone - Satış - Dağıtım tenbihnâmenin aslı ve Latinize edilmiş metni BİRLİKTE DAĞITIM A.ş. de bütün okurlarımıza hediye! Abone ve Okur Hattı Abdülhamid literatürüne ciddi bir katkı 0212 467 52 52 yapan Sultan Abdülhamid özel sayısı Kasım ayı ortasına kadar raflarda kalacak. Tükenme- [email protected] den edinin. [email protected] Basım Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık A.ş. Sancaktepe, İstanbul 0212 354 30 00 Kurumsal Dağıtım Turkuvaz Dağıtım pazarlama A.ş. Samandıra, İstanbul 0216 585 91 00 www.turkuvazmatbaacilik.com İletişim - Yönetim Yeri Maltepe Mah. Çayhane Sok. No:1 34010 Zeytinburnu, İstanbul 0212 467 65 05 www.derintarih.com - [email protected] Her hakkı mahfuzdur. Dergideki yazı, fotoğraf ve diğer görsellerin izin alınmadan veya kaynak gösterilmeden her türlü ortamda çoğaltılması yasaktır. 2 DERİN TARİH / 2015 EKİM
Sevr proje, Lozan antLaşmadır B undan 95 yıl önce İsviçre’nin çinileriyle ünlü Sevr fabrikasında antlaşmayı imzalayan Rıza Tevfik atılan imzanın bir iki yıl içinde unutula- cağını söylüyordu ama yanıldı. Geçen Ağus- tos’ta Foreign Policy’de çıkan yazıda Sevr’in hâlâ yaşadığı yazıldı; şaşırmadık, zira Sevr’i o kadar az tanıyorduk ki! Gerçekten de “Sevr öcüsü” Millî Mücadelecilerce o kadar abartılarak kamuoyuna pompalanmıştı ki, sahiden de böyle bir “antlaşma” varmış zannettirildi. Perde arkasın- dakiler Sevr’in nasıl ölümü gösterip sıtmaya razı etme siyasetinin silahı olarak kullanıldığını biliyorlardı. İlginçtir Sevr, Gazi’nin Nutuk’unda tam 9 kere “antlaşma” değil “proje” diye geçmektedir ki, doğrusu da budur. Bizi okullarda bir haritayla aldattılar. Yunanlar Anado- lu’yu işgal etmek istemiş de biz onları ve arkasındaki yedi düveli yenmiş, Sevr’i de yırtıp atmışız! Bu kadar eblehçe bir anlatı ancak tuluat tiyatrolarında geçerli olabilir ama ‘inkılap tarihlerimiz’in tuluatlardan kalır yanı yoktur. Tek bir kişiyi haklı çıkarmak saplantı- sıyla bir tarih yazılamayacağını bilmek için âlim olmaya gerek yok. Ayrıca Sevr, 433 maddelik son derece şümûllü bir projedir ve Osmanlı’dan sonra Yakın ve Orta Doğu’da doğan boşluğu yeniden dizayn etmeyi hedefler ki, Türki- ye’nin kurulması da aynı dizaynın bir parçasıdır. Bir başka deyişle Sevr, İngiliz Yeni Dünya Düzeni Projesi’dir ve bu proje içinde Türkiye diye bir devlete de bu antlaşmayı imzalaması karşılığında yaşama hakkı lutfedilmektedir. İşte Lozan müzakereleri, bu Sevr temelinde yürütüle- cek ve İngiliz Yeni Dünya Düzeni’ne zinhar itiraz etme- yecek bir Türkiye’nin kurulmasına İsviçre’nin bir başka şehrinde cevaz verilecektir. Eğer Mondros’tan Lozan’a uzanan süreci “Atatürk yoktu, düşmanlar çoktu/Atatürk geldi, düşmanı yendi” saf- tirikliğiyle ele almaya devam edersek daha çok havanda su döveriz. Cum- huriyet efsanelerinden sıkılanlar ise Sevr sorgulamamıza buyursunlar. Eminiz ki okudukları karşısında çok şaşıracaklar. Yakın tarihi sorgulama yolundan bizi kimse çeviremez. Hayırla kalınız. Mustafa Armağan Genel Yayın bizden sizeYönetmeni
OKUr HATTI twitter.com/derintarih Okur Hattı: 0212 467 52 52 [email protected] @eyupturedi / eyüp türedi Abdülhamid Han’ı anlamak dünü, HErKES SUSSA DA SİZ BİZ DE YAZABİLİYOr ABONELErE MOBİL bugünü ve yarını anlamaktır. KONUŞUN! MUYUZ? İMKÂNI SAĞLANSIN Arşivlik muhteşem bir sayı Öncelikle çok bilgilendirici Derginizi yeni gördüm ve görür Günümüzde mobil imkânlar bir dergi çıkarıyorsunuz. Eylül görmez hoşuma gitti. Eylül kâğıt ortamlardan daha çok @_giritli / Giritli sayınızda Sünni İran’ın nasıl Şii sayısını alarak inceledim. Gayet En güzeli de okunan @derintarih olduğundan bahsetmişsiniz. güzel bir çalışma. Ekibinizi kullanılıyor ve daha dergisinin bulmacalarını yaza Tarihçilerin hâlâ bu konuda kutlarım. “Eylül’ün Dün- kolay ulaşılabiliyor. saklayıp bilgileri tazelemek. araştırma yapması çok dikkat yası” bölümüne ya da Dergiye sahip çekici. Ve kapakta yazdığınız herhangi bir bölüme olmamıza rağmen @selmanbuyukK / Selman BüyükK gibi İran sadece İran değildir. yazı gönderdiğim bu imkândan fayda- İran’ı anlamak Türkiye’yi, takdirde beğenilirse lanamıyoruz. Abone 3-5 gündür Şia meselesine fena Osmanlı’yı, Sünni-Şii olaylarını yayınlanma ihtimali var olan okurlarınızı (bir kafam takıldı. Ama bu ayki sayı anlamak için önemli. Pek dile mı? kod veya şifreyle) bu derdime derman olacak. getirilmeyen konular üzerinde Selman Demir / Erzurum uygulamaları kullanabilir durmanız biz okuyucuları hale getirmeniz güzel olurdu. @mesut_bostan / mesut bostan gerçekten heyecanlandırıyor. Bir DT: İstisnalar hariç dışarıdan ge- Burak Fatih Demirtaş İsmail Kara @derintarih’te bu ay İran tarihçi olarak tarihi len yazılara maalesef yer ve- devriminin Türkiye’den ne kadar ve bu kadar güzel remiyoruz ama Genç İNDEKS KİTAPÇIĞI nasıl göründüğünü yazmış. anlattığınız için çok Kalemler köşesine HAZIrLAYIN mutlu oluyorum. gelen yazıları değer- Bir tarih öğretmeni olarak @ozanmustafa / mustafa ozan Ellerinize ve lendiriyor ve uygun çalışmalarınızdan dolayı tebrik Serdar-ı Hakan Abdülhamid Han. emeklerinize sağlık. bulduklarımızı ediyorum. Âcizane bir iki önerim Müthiş bir özel sayı çıkarmış. Ahsen Gökçe / İstanbul zaman zaman olacak: Dergiler 40 sayıyı aştığı yayınlıyoruz. için hangi konuyu hangi sayıda @Ma_denizhan / Denizhan Ali YENİ ENgDAHL’LAr Bu vesileyle bulabileceğimizi bilemiyoruz. Soykırım planlayan ekmek İSTİYOrUZ bir kez daha Bunun için içindekiler bölümleri- dagıtır mı? Ellerinize saglık. Ağustos sayınızda William Eng- duyuralım: Genç Ka- ni ayrı bir kitapçıkta yayınlamanız dahl’ın petrol yazısını okudum faydalı olur. Ayrıca özellikle genç- @cosank / Coşan Kılınçarslan ve çok beğendim. Bir tarih lemler köşemiz yeni yazarlarını ler tarafından kullanılmayan eski öğrencisi olarak farklı milletten bekliyor! Türkçe kelimelerle ilgili her sayıda @derintarih Uşak/Banaz’a 1 tane ünlü bir tarihçinin yazısına yer 60 kadar örnek cümle verseniz Derin Tarih gelmiş. Onu da ben vermeniz çok hoş olmuş. Tebrik HEr AY Bİr İSLAM ÂLİMİ harika olur. İlki benden olsun: ‘’O aldım. Bulamayacak kişi için de ediyor ve diğer sayılarda da TANITIN şarkı kulaklarında ihtizaz ediyor- hüzünlendim. ünlü tarihçilerin yazılarına yer Derginizin içeriği çok güzel. du”(titriyordu). Avrupa’nın etnik vermenizi istirham ediyorum. Belgelerle iddiaları kanıtla- @edebya / Mustafa Uysal Tunahan İnce / İstanbul manız da bu güzelliği iki ve mezhep yapısı, dünyayı @derintarih Bu sayıyı, İran cehaletim katına çıkarıyor. yöneten gizli örgütler yüzünden bir solukta okudum. VEFAKÂr DErgİYE Dergi mutfağın- hakkında da yazılar Tavsiye etmem işinizi engeller TEŞEKKÜrLEr daki herkesin görebilir miyiz? bitirirken :) Eylül sayınızda, Temmuz ellerine sağlık. Altun Kadem / ayında müessif bir kaza sonu- Sizden ricam, Erzurum Ayın tweeti olmak için orijinal cu vefat eden İbrahim Halil bu güzelliklere tweetlerinizi bekliyoruz. Kutluay kardeşimizin yazısını bir yenisini SAYENİZDE UYANDIK neşretmişsiniz. Kendisine ve ekleyerek her ay Size iki sebepten ötürü te- HATASIZ KUL OLMAZ ailesine karşı bu vefakâr dav- İslam dünyasının şekkürü borç bilirim. Önce- ranışınızdan ötürü meslektaşı kendisine çok şey likle insanımızın uyanmasına • 41. sayıda hediye ettiğimiz bir tarih öğretmeni olarak borçlu olduğu alim- yardımcı oldunuz. İkincisi de II. Abdülhamid’in Osmanlı’ya teşekkür ederim. lerden birine yer vermeniz. Biz bilgi birikimimize büyük katkı Hizmetleri adlı kitabın 69. say- Mustafa Ünlü / Karabük tarihseverlerin her ay bir İslam sağladınız. Allah razı olsun. fasında verilen tarihin doğrusu âlimini tanıma isteği eminim ki Enes Fatih Şöhretli / Yozgat 23 Aralık 1893 olacaktır. Düzeltir, karşılıksız kalmayacak. özür dileriz. Muhammet Çetiner / İstanbul • Son Sultan Abdülhamid özel sayımızda hediye ettiğimiz mek- tup metni ilk kez Cengiz Göncü tarafından “Sultan II. Abdülha- mid’den Harem-i Hümâyûn’a Tenbihler” adlı makalede (Milli Saraylar, 2010) yayınlanmıştır. 6 DERİN TARİH / 2015 EKİM
Gündem İSTANBUL’DA SELÇUKLU RÜZGÂRI SAMET TINAS han Cuma Camii, Karatay Medre- sesi, Alaaddin Camii gibi müstes- Tsamet.tı[email protected] na eserler animasyonlar eşliğinde ürk ve İslam Eserleri renklenip ışıklanarak sırlarını ziya- Müzesi’ndeki Selçuklu- retçisinin irfanına açıyor. lar Sergisi’ni duymuş olmalısınız. Bin yıllık Anadolu topraklarını Ortaçağ’ın bu görkemli mirasa ait kıymetli en önemli merkezi haline getiren parçaları görmediyseniz çok şey kervansaray ve yollar haritalarla kaçırdınız demektir. teşhir ediliyor. Kaynaklardan ilham alınarak yapılan çadır, ev hayatı, Selçukluların 3 asırlık renkli sultan, asker, kadın, aktar ve hiz- tarihine bir el uzanışı kadar ya- metkâr tasvirleri Selçuklularla bağ kın olmak ilginç bir tecrübeydi. kurmak üzere hazırlanmış. Diğer Konya Selçuklu Belediyesi’nin taraftan Tuğrul Bey ve Alparslan’ın organizasyonu ve Kültür Bakan- sikkelerinden büyülenmemek ne lığı’nın katkılarıyla düzenlenen mümkün! sergi hanedan-iktidar alametleri, mimari-kentler ve yapılar, sembo- 13. yüzyıl Akşehir’ine ait işle- lizm-mimari, sembolizm-düğüm- meli sanduka ve tabut gibi ahşap ler ve desenler, inanç-tasavvuf, oyma eserler, atalarımızın sanat ve ticaret-kervansaraylar ve yollar, estetik seviyesinin bizden fersah saray-av ve savaş gibi kısımlardan fersah ötede olduğunu ispat eder- oluşuyor. cesine yükseliyor. Müzenin giriş katında Selçuk- Osmanlılarla zirveye çıkacak luların siyasî tarihi, idarî yapısı ve olan halı sanatının 13. yüzyıl Kon- sultanların alametleri yer alıyor. ya’sına ait numûneleri de, vaktiyle Üst katta savaş, sosyal hayat, eğ- kendilerine uzanan ellerle aramız- lence ve saray kültürünü anlatan da görünmez ama hakikati su gö- animasyon gösterisi izlenebilir. türmez derin bir rabıta tesis ediyor. Girişte Selçukluların Siriderya (Sey- hun)’dan çıkışları ve Anadolu’ya gi- Selçuklu ve Anadolu deyince rişlerini anlatan kısa bir tarihçeyle ilk akla gelen tasavvuf kurumları buluşuyoruz ki insanı bir mıknatıs ile medreseler de unutulmamış gibi içine çekiyor. tabii ki. 17. yüzyıla ait Mesnevi ve Gündelik hayata dair eşya ve Füsusü’l-Hikem yazmaları bölümün semboller sergiye damga vurmuş: 12. ve 13. yüzyıllara ait yıldız çinile- gözdeleri. 1288 yılına ait Caca Bey ri, kâse, kandil, küp ve testiler bun- lardan bazıları. Hayatın hemen her vakfiyesi olan Selçuknâme’nin kop- alanında kendini gösteren Selçuklu sanatında sonsuzluğu temsil eden yasını vitrinden çekip almamak geometrik ve bitkisel bezemeler İs- için kendinizi zor tutuyorsunuz. lam sanatının zarif örnekleri olarak mutlaka görülmeli. 17 Kasım’a kadar açık kalacak olan sergiyi mutlaka gezin. Defter Duvara yansıtılan ekranda Isfa- ve kaleminiz de yanınızda bulun- sun. Zira bu fırsat bir daha ayağı- nıza gelir mi bilinmez. 8 DERİN TARİH / 2015 EKİM
siz sorun tarihçiler cevaplandırsın! Tarihle ilgili merak ettiğiniz soruları e-maille [email protected] hesabına veya postayla Maltepe Mah. Çayhane Sok. No: 1 Zeytinburnu - İstanbul adresine gönderebilirsiniz. ‘at sisteMi’ Prof. Dr. Adnan Demircan selçuKlu sultanlarını niçin Kuruldu? KiM KoruYordu? Hz. Ömer (ra) döneminde cizye miktarının artması ve fethedilen bölgelerden ha- Selçuklularda Osmanlılardaki gibi kapıkulu askeri var mıydı? raç vergisi alınması sebebiyle devletin gelirleri epeyce arttı. Hz. Ömer elde edilen Şule Kılıç / İstanbul gelirleri, Müslümanlara dağıtmak amacıyla Atâ divanını oluşturdu. Atâ veya atıyye Selçuklularda sultanın yanında, yani merkezde bulunan askerlere yılda bir defa ödeniyordu. Divanın düzenlenmesinde iki önemli kriter belirlendi. “Hassa ordusu”denilirdi ki, bunlar Osmanlı’daki Kapıkulu askerine Birincisi, atıyye alacakların isimleri Hz. Peygamber’in (sav) mensup olduğu benzer bir görev icra ediyordu. Sel- çuklu ordusunun temelini başkent ve Haşimoğullarından başlanarak kabilelerine göre yazıldı. Bütün sarayda bulunan bu hassa kuvvetleri ile topraklı süvariler (İktâ‘ askeri/timarlı Kuzey kabileleri (Adnanîler) yazıldıktan sonra Güney Arapları sipahi) oluşturmaktaydı. Selçuklu’daki Kapıkulu askeri hükümdarın şahsına Atâ sistemi nedir? (Kahtanîler) ise Sad b. Muâz’ın mensup olduğu Evs kabilesinin mahsustu. Çeşitli milletlerden ya Atâ kimlere Abdüleşhel boyundan başlanarak yazıldı. İkinci kriter ise esir edilmek veya köle olarak satın veriliyordu? atıyyenin miktarıyla ilgiliydi. Hz. Ömer, İslama yaptıkları alınmak suretiyle oluşturulurdu. Elif Çakır hizmetleri dikkate alarak maaşları belirledi, herkese eşit Bunlar küçük yaşlarda saraya alınır ve Kayseri dağıtmadı. Hz. Peygamber’in amcası Hz. Abbas ile Hz. eğitilirlerdi. Bunların içinde atlı olanlar da vardı. Kapıkulu askerlerinden bir Peygamber’in hanımlarına en yüksek miktarı ödedi. Onlardan grup“Halka-i Hâs”denilen birliği mey- dana getirirdi ki, bunların en önemli sonra Bedir’e katılanlar geliyordu. Diğerleri ise katıldıkları sefer- görevi sultanın emniyetini sağlamaktı. Bir diğer sınıf da“Mülâziman-ı yatak” lere ve hizmetlerine göre tasnif edildi. idi. Bunlar sefer sırasında hükümdarın çadırını beklerlerdi (Osmanlılardaki Kavalalı osManlı’Yı Prof. Dr. Süleyman Kızıltoprak Yeniçeri solaklarına benzetilebilir). nasıl YeneBildi? Kapıkulu askerlerinin tamamı yılda Mehmed Ali Paşa sıradan bir valiyken teknikler sebebiyle verim dört defa maaş alırdı. Osmanlı İmparatorluğu’nu yenmeyi arttı. Yapılan fetihler yoluyla nasıl başardı? Sema Gürbüz / Ankara genişleyen sınırlar sayesinde nüfus hızla Doç. Dr. Muharrem Kesik çoğaldı. Bundan istifade eden Mehmed 1805’te Mısır valisi olan Kavalalı Meh- Ali Paşa 1830’ların başında modernleş- med Ali Paşa öncelikle Mısır’ın coğrafi tirdiği ordusunu 100 bin kişilik bir güç ve idari bütünlüğünü sağladı. Yerel güç haline getirdi. sahibi Memlûk beylerini ya öldürttü ya Mehmed Ali Paşa’nın yaptığı reformlar da tarafına çekti. Böylece geleneksel güç sonucunda askerî, idari ve ekonomik odaklarını ortadan kaldırdı. Öte yandan açıdan elde ettiği başarılar, Osmanlı ulema ve eşraf ile iyi ilişkiler kurdu. O Padişahı II. Mahmud tarafından kaygıyla dönemde Bağdat ve Şam valilerinin izleniyordu. Valinin merkezî otoriteyi üstesinden gelemediği Vehhabi isyanını hiçe sayan hareketlerine tepkili olan II. bastırarak gücünü ispatladı. Bu başa- Mahmud ona ders vermek için fırsat rısının karşılığında valiliğinin sınırlarını kolluyordu. Ancak Mısır valisi ondan genişletti. Mısır’daki eski sisteme yönelik önce davranarak oğlunu Osmanlı operasyonlarına devam etti. Memlûk üzerine gönderdi. Kuvvetleri iki Osmanlı beylerinin yönetimindeki askerî yapıyı ordusunu da yenmeyi başardı. Kısaca değiştirerek modern bir ordu kurdu. Mehmed Ali Paşa yaptığı idarî, Güçlü bir idare kuran Paşa çev- tarımsal, ekonomik ve askerî resine meydan okuyarak reformlar sonucunda Mı- 1815’ten itibaren Suriye ve Afrika’nın güneyine sır’ı Osmanlı’ya meydan doğru yayılma faaliyet- okuyabilecek güçlü lerine hız verdi. Tarım- bir devlet konumuna da kullanılan modern getirmiştir. 12 DERİN TARİH / 2015 EKİM
“GÖRÜNEN PROJE, KILAVUZ İSTEMEZ. ” İstanbul’da yıllardır beklenen gayrimenkul fırsatı, Başakşehir’de ortaya çıktı. Avrupa yakasının en fazla yatırım yapılan bölgelerinden Başakşehir, hem değerini her geçen gün artırıyor hem de ideal şehir hayatının nasıl olması gerektiğinin örneğini veriyor. Başakşehir’de bölgenin değer ve standartlarını daha da yukarı taşıyan Nidapark Başakşehir, tüm dikkati üstünde topluyor, sunduğu ayrıcalıklarla herkesin beğenisini kazanıyor. Yaşamak için, yatırım için doğru projeye ne denir? Nidapark Başakşehir.
Bunu da gördük • OSMANLI KUDÜS’Ü Mescid-i Aksa İşgal Altında İken Gülemem! Fotoğraflarla Dünden Bugüne Kudüs, IRCICA, İstanbul, 2015.
• MAHZUN KUDÜS Gün geçmiyor ki Kudüs’ten yürek dağlayan haberler gelmesin. İşgalci İsrail’in yine Mescid-i Aksa’ya -kim bilir kaçıncı defadır- saldırısı, mukaddes mabedin için- de cemaate ateş açması ve yıllar önce yakılmasına benzer bir şe- kilde tahrip etmesi, eşi menendi olmayan bir uygulamayla mabede girişlere ‘yaş sınırlaması’ getirmesi gibi haberler artık vaka-i adiyeden sayılmaya başlandı. Buna mukabil altın yürekli Filistinli kardeşlerimiz bütün müslümanlara ve dünyaya inat, çıplak elle bu zulme dur demeye çalışırken karşılarındaki korkunç teknolojik gücü imanlarıyla durdurabi- leceklerine inanmaktan bir an olsun fütur getirmeyerek hepimize okkalı bir ders veriyorlar. Direniyorlar çoluk çocuk demeden. Peygamber Efen- dimiz’in (sav) mucizelerinden birine tanık olan bu pek kutsal yapının kurşundan ağır sorumluluğunu yükleniyorlar nahif omuzlarına. Buna Osmanlı’nın bıraktığı sorumluluk demek de mümkün. Osmanlı’nın, yani bizim... Biz nerede miyiz? Onu da tarih yazacak bir gün. İyi mi yazacak, kötü mü? Asıl mesele bu. 2015 EKİM / DERİN TARİH 15
Aktüel özlem kocukelİ özBAY [email protected] Eskişehir’de Selçuklu dönemi SELÇUKLU CAMİİNDE eseri 748 yıllık Alaaddin Camii’nin TEK PARTİ SKANDALI restorasyonu sırasında sıvaların sökülmesiyle ortaya çıkan yazılar, saraybosna’daki 13 YILDA 4 bİN ECDAD OSMANLICA NUTUK YOLDA Tek Parti zulmünü bir kez daha 127yıllıkmüze YADİgÂrI YENİLENDİ gündeme getirdi. yenidenaçıldı Nutuk 88 yıl sonra orijinal alfabesiyle, Selçuklu ve Osmanlı eseri yüz- yani Osmanlıca yayınlanacakmış. Türk Camideki Allah (cc) lafzı ile saraybosna’da, avusturya- lerce han, hamam, cami, mescit, Tarih Kurumu 1927’de Osmanlı elifbasıy- Peygamber Efendimiz (sav) ve macaristan imparatorluğu çeşme, köprü ve kemer son 13 la basılan Nutuk’un Latin harflerine akta- Dört Halifenin isimleri Arap döneminde kurulan ve savaş yılda gerçekleştirilen restorasyon rımında bazı kelimelerin hatalı yazıldığı harfleriyle değil, Latin harfleriyle zamanında dahi açık kaldıktan çalışmalarıyla yeniden hayat bul- iddiaları üzerine harekete geçmiş. TTK yazılmış. Yetmemiş, Hz. Muham- sonra ödenek yokluğundan du. Başta Türkiye olmak üzere Bal- Başkanı Refik Turan, Nutuk’un 1927’den med ismi de adeta kasıtlı olarak 2012 yılında kapatılan Ulusal kanlar ve Ortadoğu’daki kültürel sonra bir daha Osmanlıca olarak yayım- “Muhamet” şeklinde yazılmış. Yeni müze (zemaljski muzej) varlıklar, Vakıflar Genel Müdürlü- lanmadığını, Harf İnkılabı’ndan sonra Şafak’ın haberine göre camiye yeniden açıldı. bosna Hersek ğü’nün çalışmalarıyla ihya ediliyor. bütün basımların Latin alfabesiyle yapıl- çocukluğundan beri geldiğini an- başbakanı denis zvizdiç’in Vakıflar Genel Müdürü Adnan dığını söylemiş. Kimse kusura bakmasın latan 82 yaşındaki Hüseyin Küçük- yanı sıra bakanlar, diplomatlar Ertem yaptığı açıklamada, hem ama anlayamadık: www.tbmm.gov.tr da- çiftçi 1940’lardan sonra caminin ve çok sayıda vatandaşın sayısal, hem de proje bazlı önemli hil pek çok internet sitesinde pdf olarak restore edildiğini, bunun ezanın katıldığı törende müzenin işlere imza attıklarını ifade etti: rahatça bulunabilecek olan 1927 tarihli Türkçe okutulduğu dönemlere giriş kapısındaki“kapalı” “Türkiye’de 2002-2015 arasında 4 Nutuk’u onca para harcayarak yeniden denk geldiğini ve bu yazıların o ibaresinin bulunduğu tahtalar bin civarında kültürel varlığımızın “özel” olarak basmanın mantığı nedir? zamanlar yazıldığını aktardı. öğrenciler tarafından indirildi. restorasyonunu gerçekleştirdik. Kim okuyacak ve okuyan ne anlayacak- 1888 yılında hizmete giren Her yıl 250 şantiyeyi ayakta tutu- tır? Araştırmacılar için basılıyorsa kü- Durumun 1940’lara kadar ve 1992-95 arasındaki bosna yoruz. Bu, çok önemli bir rakam. tüphanelerde mezbul miktarda mevcut. her camide aynı olduğunu ifade savaşı’nda dahi kapanmayan Daha da artırmaya gücümüz yeter Halk için basılıyorsa Latin harfli baskısı eden Küçükçiftçi, “O dönemlerde müzenin yeniden açılması ancak ‘Hem kontrollü, hem de okunuyor mu ki Osmanlıcası okunsun? Kur’an öğrenmek yasaktı. Biz bi- için birçok protesto gösterisi daha kaliteli restorasyon olsun’ Paranızı harcayacak yer bulamıyorsanız raz kaçak maçak, köşelerde orada düzenlenmiş, çok sayıda diye sayıyı 250 ile sınırladık”. Ecdad o başka! burada öğrendik. Ancak bizden diplomat, din adamı ve sivil yadigârı emanetler bir dönem 3-5 yaş büyük olanlar hiç öğrene- toplum kuruluşu yetkilisi öylesine hor görülmüştü ki, bugün medi, çünkü çok sıkı yasaktı. Kim kampanyalara destek vermişti. Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün işi nerede Kur’an okuyorsa orayı ba- nice osmanlı mirasının tahrip zor. Böylesi mukaddes bir mirası sıyor, cezalandırıyorlardı” ifadele- edildiği ülkemizde de böyle ihya yolunda ha gayret diyoruz! rini kullandı. Küçükçiftçi Tek Parti bir birlik ruhunun yeşermesini döneminde babasıyla birlikte bu camiye geldiğinde önce imamın temenni ediyoruz. ‘Çocukları çıkarın, çıkarmazsanız kendi imamınızı bulun’ uyarısıyla VAN KALESİ DE UNESCO YOLUNDA Merdivenler ile ana kayaya oyulmuş sur yatakları ve karşılaşmış. Babası engel olunca surlar bulunuyor. da jandarma onbaşısı zorla çıkar- Van Kalesi ve eski Van şehrinin UNESCO Dünya Van Gölü’ndeki Akdamar Kilisesi geçtiğimiz Nisan mış küçük çocuğu. Mirası Geçici Listesi’ne alınması için başvuruldu. ayında geçici listeye alınmıştı. Van Kalesi’nin UNESCO Urartu Krallığı tarafından yaptırılan ve başkent yolu açık olsun diyoruz. Biz bu kadarını aktaralım, Tek Tuşba’yı kuş bakışı gören 3 bin yaşındaki Van Kalesi, Parti zulmünün nereye kadar Kral I. Sarduri tarafından MÖ 840-825 tarihlerinde gidebileceğini varın siz tahmin yaptırılmış. Kalede Urartulardan kalma Madır edin. (Sardur) Burcu, Analı-Kız açık hava tapınağı, 1. Argişti, Kurucular, Menua ve II. Sarduri’nin kaya mezarları, Bin 16 DERİN TARİH / 2015 EKİM
aktüel ‘PANOrAMA 1326 bUrSA’NIN festival TÜrKLÜK MErKEZİNE TEMELİ ATILDI ANLAMLI MÜZE beyoğlu sahaf festivali Bursa Osmangazi Belediyesi nan süreci resmeden 16 tabloda bu yıl 9. düzenlenecek olan Moğolistan’ın başkenti Ulanba- C tarafından yaptırılacak olan dün- Bursa’da kabri bulunan padişahla- beyoğlu sahaf festivali 11 tor yakınlarında, Bilge Tonyukuk M yanın en büyük ikinci panoramik rın dönemlerine ait eser ve bilgiler ekim’e kadar tepebaşı’nda Külliyesi’nin bulunduğu alanda ikinci Y müzesi “Panorama 1326 Bursa”nın de yansıtılacakmış. Türk müzesinin açılması planlanı- CM temeli geçtiğimiz ay atıldı. ziyaret edilebilir. yor. Moğolistan’daki Türk anıtları MY Zengin sergi alanı yanında bizi kapılarını 17 eylül’de açan projesinin yeniden canlanması için CY Bursa’nın fethini anlatan her ay- çevre dostu bir müze bekliyor, festivalde asırlık kitaplar, TİKA ve Moğolistan Eğitim Kültür ve CMY rıntı titizlikle incelenerek yapımına söyleyelim. ABD’deki Çevre tarihe tanıklık eden dergiler, Bilim Bakanlığı arasında imzalanan K başlanan müzede fetihte önemli Dostu Binalar Konseyi tarafından eski metinler ve fotoğraflar, iyi niyet anlaşması kapsamında Bilge bir rol oynayan Balabancık ve Akti- geliştirilmiş kriterler çerçevesinde film, tiyatro afişleri, nadide Tonyukuk Külliyesi bölgesindeki kazı mur Hisarları, günlük hayatı temsil tabiata saygılı bir bina olarak ta- çalışmalarının bütün hızıyla devam eden figürlerle fethi gerçekleştiren sarlanmış ve sivil mimari örneği bir levhalar, mektuplar, ettiğini söyleyelim. Müzede kazılar- Orhan Bey’in fetih anındaki duru- yapı olarak tescillenecekmiş. kartpostallar ve özel da bulunan eserler sergilenecekmiş. mu da tasvir edilecekmiş. koleksiyonlar uygun fiyatlarla Yayın yönetmenimiz Mustafa Göktürk tarihi uzmanlarından Müzenin 3 boyutlu tasarımlar Armağan’ın deyişiyle “Osmanlı’yı sizleri bekliyor. Türk kazı heyeti başkanı Prof. Dr. ve balmumu heykellerle de bir ilki kuran şehir Bursa”ya yakışan bir Yer: tepebaşı, trt binası yanı Ahmet Taşağıl âbidenin gelecek oluşturacağını ekleyelim. müze olacağına şüphemiz yok; nesillere ders niteliğinde öğütler açılışını sabırsızlıkla bekliyoruz. beyoğlu - istanbul verdiğini söyledi. Göktürklerin ünlü Beylikten Cihan Devleti’ne uza- Tarih: 11 ekim’e kadar. veziri Tonyukuk’un Türk tarihinin bilgeliğiyle tanınmış önemli kişilerin- HELEN’DEN OSMANLI’YA konferans den biri olduğunu belirten Taşağıl 5 KATMANDA 5 MEDENİYET şunları ekledi: “doğu akdeniz’de osmanlı Kırşehir’deki Kalehöyük büyük bir yapı olduğunu düşün- Geçmişini Hatırlamak”başlıklı “Özellikle İslam öncesi, kayıtların bölgesinde 3 yıldır süren kazılar düklerini belirten Adıbelli şunları son derece az olduğu bir dönemde sonucunda Osmanlı, Selçuklu, söyledi: ücretsiz konuşmalar dizisi Çin kaynaklarının onun hakkında Roma, Bizans ve Helenistik döne- 26 ekim-24 mayıs arasında verdiği bilgiler son derece ilginçtir. me ait tarihî kalıntılara ulaşıldı. 5 “Bu yapı inşa edilirken Roma gerçekleştirilecek. bu ayki Türk kültür tarihinin önemli abideleri ayrı tabakada 5 medeniyete ait dönemine ait tabakayı tahrip olan Orhun kitabeleri bunları söyler izleri ortaya çıkaran kazı ekibi, MÖ etmiş. Ancak Helenistik dönem program şöyle: bize. Tonyukuk’un başarılarını anlatır. 5. yüzyıla tarihlenen demir çağına tabakasına yaklaşık 2,5 metreden Konuşmacı: sinan kuneralp Orta Asya coğrafyası, Kuzey Çin ve kadar indi. itibaren rastlıyoruz. Temeller Konu: tanzimat ve tanzimat Avrasya coğrafyasına genel olarak buralara kadar inmediği için nis- baktığımızda eski Türklerden kalma Kazıların bilimsel danışmanlığı- peten korunmuş. Kerpiç duvarlar, sonrası dönemlerde rum ve İslam öncesi döneme ait çok sa- nı yapan Ahi Evran Üniversitesi Ar- moloz taşlarla örülmüş duvarlar asıllı osmanlı diplomatlarının yıda âbide alanları gördük. Bu anıtın keoloji Bölümü Başkanı Yrd. Doç. ortaya çıkıyor. Osmanlı dönemi- önemi, ilk olmasıdır”. Dr. Işık Adak Adıbelli 11 metreye ne ait seramik parçaları, sikkeler Günce, anı ve yazışmaları kadar indiklerini, mimari yapıların görüyoruz”. Konuşmacı: maria-Christina Tonyukuk’tan 14 asır sonrasına yanı sıra dolgu tabakalarına da neler kalmış acaba? rastladıklarını belirtti. MÖ 2. veya 3. yüzyıla ait bulun- Chatziioannou tulara bakılırsa Roma İmparator- Konu: osmanlı TİKA Başkan Yardımcısı Ali Mas- Roma dönemine ait buluntu- luğu döneminde burası canlı bir imparatorluğu’na tanıklıklar; kan projenin uzun soluklu olduğunu lar daha çok çöp çukurları imiş. ticaret merkeziymiş. 19. yüzyılda yunan ticaret ve tamamlanmasının belki de 10 yılı Bunun sebebi, Selçuklu dönemi ağları Örneği bulacağını söylese de biz şimdiden yapılarının Roma dönemine ait Tabii ki 5 ayrı katmanın konuş- Yer: yunanistan istanbul sabırsızlanmaya başladık. tabakayı tahrip etmeleriymiş. tuğu 5 ayrı dili çözmek pek kolay başkonsolosluğu olmasa gerek. Kazı ekibine ha gay- Tarih: 26 ekim 2015 İtinalı bir iş çıkartılacağına inanı- Selçuklu döneminde bölgede ret diyoruz. Kazmanıza bereket! yoruz. Saat: 19:00 18 DERİN TARİH / 2015 EKİM
MMeitirnalesr Sâmiha Ayverdi’nin, “Bir devrin, gerçek ve yaşanmış hayat tablosu” olarak takdim ettiği İbrâhim Efendi Konağı adlı kitabından iktibas ettiğimiz aşağıdaki bölüm Sultan II. Abdülhamid muhaliflerinin psikoloji ve zihniyetini daha iyi anlamamıza yardımcı olacak nitelikte. Bir devri içeriden idrak etmek için 20. asrın önemli yazarlarından Samiha Ayverdi’nin samimi sesine kulak verelim. “Bizdik Utanmadan İftira Atan”* İ kinci Sultan Abdülhamid, hemen veze ilim adamlarının diyârı olan garp, her teşebbüsünü baltalayan ya da kendi hâliyle halleşip kalsa gene bir şey çürüğe çıkaran gizli düşmanları- değildi. Ne çâre ki aynı zihniyet hayran- na rağmen, bir memleketin kal- lığı, hudutlarımızı geçip İmparatorluğa kınmasında insan gücünü değerlendir- da atlamış bulunuyordu. Garp, sanâyi- menin ve cehâletle güreşmenin hemen de, ticârette, iktisatta, ilim ve fendeki tek selâmet çâresi olduğuna inanmış inkâr götürmez üstünlüğüne rağmen büyük devlet adamıydı. İbrâhim Efendi hesapsızca halka kayan politikasının bunu belki herkesten iyi biliyor fakat cezâsını çekeceğe benzerken tutar ta- kendisinin de nîmetlendiği o mevcut rafı kalmamış Osmanlı İmparatorluğu, fakat sun’î refâhı zedeleyecek bir hare- eni enine boyu boyuna uymayan bir kete iştirakten duyduğu ürküntü, onu mâcerâ, bir heves uğruna, yerleşmiş pâdişâhın kültür ve iktisat politikasına » Samiha Ayverdi ve oturmuş devlet mefhûmunu yıkarsa fiilen yanaşmaktan uzak tutuyordu. (1905-1993) hâli ne olurdu? Gene biliyordu ki İmparatorluk, dün- *** yâya parmak ısırtan haşmetli devirleri- İşte gizli cemiyetlerin ve yabancı ne, askerlik, siyâset, idâre ve cemiyet sahâlarına lâzım menfaatlerin ağına düşmüş bir alay mâsum fakat gâ- olan ehliyetli zümreleri, bilgi ve ihtisas zümreleri ye- fil vatan evlâdı, hep bu mevhum hürriyet heyecânıyla tiştiren bir kapalı sınıf disiplini içinde hazırlayıp, her arkalarından itilerek, tutmuş evvelâ Sultan Abdülme- birini yerli yerine oturtmak sûretiyle erişmişti. Şimdi cid’i öldürmek istemiş; onu beceremeyince, gelmiş ise, değişen dünyâya karşı değişmeyen usûllere demir Sultan Abdülaziz’in tahtını başına yıkmış; şimdi de Os- atıp kalmış bir mantalite [anlayış], irfan [kültür], siyâ- manlı İmparatorluğu kadar Avrupa siyâsî çevrelerini set ve cemiyet hâyatımıza pençesini geçirmiş bulunu- de parmağında oynatan İkinci Sultan Abdülhamid gibi yordu. Bir vakitler kıl kadar aksaklık göstermeyen o bir politika canbazıyla uğraşmaya başlamıştı. Halbuki nizamlı âhenkli devlet, şimdi ilimden de, ihlâstan da, zamânın pâdişâhı, devlete ve hükümdâra kafa tutan teşebbüs ve gayretten de mahrum kütlelerin elinde bu câhil kalabalığa: Size bugün istediğinizi vermek, idi. Bu uykulu ve korkulu gidişin tek çâresi, cehâletle süt çocuğuna baklava, börek yedirmek gibidir. Daya- güreşmek ve onu yenmekti. Lâkin Avrupa, Osmanlı namazsınız, kaldıramazsınız, etmeyin eylemeyin… İmparatorluğu’nun ölüm fermânını yazmıştı. Onun hürriyetten evvel hür olmanın yollarını arayalım, için de pâdişâhın her iyi işine kötü diyen, her isâbet- mektepler açalım, cehâletle boğuşalım, o bizi yenme- li hareketini yanlışlıkla damgalayan ve her adımını den biz onu yenelim… yollu sözler ediyordu. köstekleyen bir yaygaracı sınıf hazırlanıp piyasaya sü- Ne yazık ki pâdişâhın, derdini kimselere anlatması rülmüştü. Altın keseleriyle gaflet birleşince, elbette ki mümkün değildi. O, İmparatorluğun mîrâsını bölüş- bu kampanyayı yürütecek zümreler de eksik olmazdı, mek gününü bekleyenlerin alttan alta kışkırtmaları, nitekim olmuyordu da. siyâsî teşebbüsleri, iftirâ ve isnatları [haksız yere yakış- *** tırmaları] altında her gün biraz daha milletin gözün- Garp, millî hâkimiyet esâsına körü körüne bağlı- den düşürülüyor, sevimsiz, korkunç bir zebânî hâline lık ve esâretten hürriyete geçiş parolasının peşindeki getiriliyordu. çocukça çabalayışı ile başına daha neler getirecekti, *Rıza Tevfik’in “Sultan Abdülhamid Han’ın Ruhaniyetinden İs- bilinmez. Ama bu düşük çeneli politikacıların, bu ge- timdat” şiirinden. 20 DERİN TARİH / 2015 EKİM
Ekim’in Dünyası [email protected] RABİA ALBAYRAK Dost gibi göründüler 20 Ekim 1827 - Yunanistan Mora isyanı sırasında Navarin Limanı’nda bulunan Osmanlı ve Mısır donanmaları, savaşmayacaklarını beyan etmeleri üzerine birlikte hareket eden İngiliz, Fransız ve Rus donanmalarının limana girişlerine izin verdiler. Müttefik gemileri kısa süre sonra savaş çı- karmak için bahane aramaya başladılar ve Mısır gemilerinden ateş açıldığını ileri sürerek saldırıya geçtiler. Navarin faciası diye anılan bu ateş üç saat sürdü ve Osmanlı donanması ağır bir darbe aldı. Ayasofya’da ilk restorasyon Elveda Girit! 10 Ekim 415 - Türkiye 6 Ekim 1908 - Yunanistan Bizans devrinde İstanbul’un en büyük kilisesi unvanına sahip Ayasofya 404 yılında çıkan bir ayaklanmadan sonra yanarak harap olmuştu. II. The- 1898’den beri özerk bir şekilde idare edilen Osmanlı vilayeti Girit’in dosius binayı beş nefli olarak yeniden inşa ettirerek hizmete açtı. Cons- Türkiye’den ayrılıp Yunanistan’la birleşmesi kararlaştırıldı. Girit soru- tantinus tarafından 15 Şubat 360’da yapımı bitirilerek açılan kilise pek nuyla ilgili başlarda çekimser davranan Yunan yönetimi, bu kararın çok kez yenilenmiş, Sultan Fatih’in İstanbul’u fethinden sonra da camiye ardından şenlikler yapılmasına izin verdi. Kısa süre sonra da Fransa, çevrilmiştir. Fethin simgesi sayılan Ayasofya ne yazık ki 1934 Ekim’inde Büyük Britanya, İtalya ve Rusya adada düzenin bozulmaması ve Müs- müzeye çevrildi. Bugün Fatih’in vasiyetine rağmen boynu bükük, müze lüman halkın güvenliğinin sağlanması şartıyla Girit’in Yunanistan ile olarak hizmet vermekte. birleşmesini kabul edeceklerdi. GS’li futbolcu boksör oldu Gazze’de bağımsızlık mücadelesi Ekim 1910 - Fransa 1 Ekim 1948 - Filistin Paris’e giderek Avrupa’nın önemli takımlarından Racing Club’da futbol oynayan Sabri Mahir bir süre sonra boksa başladı. Fransa Kudüs Müftüsü Emin el-Hüseynî başkanlığında Şam’da bir toplantı Mübtediler Boks şampiyonasına katılan Sabri, ringlerdeki ilk yapılarak Gazze’de bütün Filistin topraklarını içine almak üzere Filistin maçlarında önemli galibiyetler kazanıp ikinci olunca yeşil Devleti’nin kurulduğu ilan edildi ve Ahmed Hilmi Abdülbaki cumhur- sahalardan uzaklaştı. Boksu tercih etti ve ilk maçında Fransa orta başkanlığı makamına getirildi. İsrail’in kurulmasının ardından Arap sıklet şampiyonu Bernard ile berabere kaldı. Birliği İsrail’e savaş ilan etmiş fakat istenilen sonuç alınamamıştı. 22 DERİN TARİH / 2015 EKİM
INSIGNIA BİRİNCİ SINIF 1.6 DİZEL OTOMATİK Yeni 1.6 Dizel Otomatik seçeneğiyle Insignia, sizi birinci sınıf bir yolculuğa davet ediyor. Lansmana özel fırsatları kaçırmamak için bu davete kulak verin. opel.com.tr * Ortalama yakıt tüketimi 3.9 - 4.3 lt / 100 km, ortalama CO2 emisyonu 104 - 114 g/km
Türklerin hâkimiyeti [email protected] RABİA ALBAYRAK sürmeli! İlk yapay uydu 3 Ekim 1903 – Avusturya yörüngede Çar II. Nikola ile Avusturya-Macaristan İmparatoru Franz Joseph, 4 Ekim 1957 - Rusya Steiermark eyaletindeki Mürzsteg av köşkünde anlaşmaya vararak Osmanlı’nın Makedonya’daki egemenliğinin mümkün olduğunca Sputnik serisinin ilk uzay aracı Sovyetler Birliği tarafından uzaya fır- sürmesine karar verdiler. Amaçları arasında kendi denetimlerinde latıldı. İnsanoğlunun yörüngeye yerleştirdiği ilk uydu olma özelliğini Sultan II. Abdülhamid’i bölgede reformlar yapmaya zorlamak da taşıyan Sputnik ile bilim insanları başta ay olmak üzere çeşitli gök vardı. Avusturya İçişleri Bakanı Kont Goluhovski’nin çabalarıyla cisimlerini inceleme fırsatını buldular. imzalanan antlaşma, Rusya’nın Japonya ile bir çatışmaya girmekten korkmasından dolayı kolayca uygulanmıştı. İsnognializermdiandası cLuizmbohnu’driayete doğru 3 Ekim 1932 - Irak 4 Ekim 1910 – Portekiz 1. Dünya Savaşı’nın ardından galip devletler Osmanlı’nın Arap vilayetlerini paylaşmaya Sabaha karşı 2’de, halkı korkuyla uyandıran başlamışlardı. Bu çerçevede Irak İngiliz 20 top atışıyla Portekiz Cumhuriyeti’ni kuran mandasına girdi. Üstelik 1926 Temmuz’un- darbe girişimi başladı. Bu, ordu ve donan- da Musul da Irak topraklarına katılmış ve İn- manın isyanı için verilen bir sinyaldi. Krala gilizlerin petrol sömürüsü burada faaliyete bağlı birlikler birkaç saat içinde etkisiz hale geçmişti. 1932’ye gelindiğinde milliyetçilerin getirildi. Telgraf ve telefon bağlantılarıyla yoğun baskılarından dolayı manda yönetimi demiryolu ulaşımı ihtilalcilerce engellendi. sona erdi ve Irak bağımsız bir devlet olarak Öğle vakitlerinde başkent Lizbon artık Milletler Cemiyeti’ne kabul edildi. asilerin elindeydi. Neyse ki Kral II. Manuel darbeciler krallık sarayını zapt etmeden kısa süre önce ailesiyle birlikte Cebelitarık’a kaçmayı başarmıştı. İlkİslambankacılığı İngiliztarlalarında teşebbüsü mekanik atlar 25 Ekim 1985 - Birleşik Arap Emirlikleri 3. İslam Bankası Kongresi’nde ulema meclisi İslam 10 Ekim 1902 İNGİLTERE bankaları kurulmasının şer’i bir zaruret olduğunu dile getirdi. Ayrıca faiz yoluyla elde edilen her kazancın şer’an Londra’da üretilen Ivel-traktörü tarla- haram kılındığı belirtildi. Günümüzde sistemin içinde lardaki yerini aldı. Mekanik at olarak önemli bir yer tutan İslam bankacılığı pek çok akademik tanıtılan traktörün iki silindirli motoru çalışmaya konu olmakta. ham petrolle çalışıyordu ve ileri-geri sürüş için sadece tek bir vitese sahipti. Köylüler traktördeki üç saban de- mirinin yardımıyla bahçelerini ekip biçebiliyorlardı. 24 DERİN TARİH / 2015 EKİM
3 BÜYÜKLER AVRUPA’DA, TÜM MAÇLARI TİVİBU’DA.
Eşyanın Kalbi ŞEYMA AYDIN [email protected] F âş itmez idi râz-ı dili Yûsuf-ı Ken’ân / Çâk olma- lü, kahramanın gerçek ölüm kalım kriziyle yüzleştiği ev- sa dâmânı Züleyhânuñ elinden” der Fuzûlî. Yu- suf’un gömleği Züleyha’nın eliyle yırtılmasaydı, redir. Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek romanında ise gönlünün sırrını açığa vurmazdı. Tarihin müstes- İzmir’in işgali sırasında yaşanan müşkil bir aşk hikâyesi anlatılır. na aşklarından Yusuf ile Züleyha’nın muhabbeti Yusuf’un Osmanlı’da Mevlevî olmak isteyenler Kazancı Dede’ye gömleğiyle sembolleştirilir malum. Hz. Yakub’un, oğlunun müracaat eder; dede de, “Dervişlik âteşten gömlek, de- mirden leblebidir. Aç kalmak, döğülmek, haksız yere söz kanlı gömleğini görünce ağlamaktan ışığı sönen gözleri, işitmek vardır. Dervişlik, ölmezden evvel ölmek demektir. Bunlara dayanabilirsen gir” derdi. Bektaşiler ise “bir göm- yine oğlunun gömleğine kavuşunca nura kanat çırpar. lekten baş göstermek” tabirini tarikata beraber giren iki derviş için kullanırlarmış. Tabirin ümmet birliğine de gön- Kadim zamanlardan beri kimlik sembolü olarak kulla- derme yaptığını belirtelim. C M nılagelmiş gömlek. Bu yüzden kıssalardaki gömlek ibare- İnsanoğlunun sırtındaki hikâyesinden evvel lügatteki Y CM lerinin alt metnini dikkatli okumak gerek. Dönüşümlerin gömlekle tanışalım. Arapça disâr, gömlek demek olup seyr MY CY “gömlek değiştirmek” tabiriyle adlandırılması hiç de tesa- ü sülûkten sonra varılan kâmil kulluk mertebe- CMY si anlamına da gelir. Aba diye bildiğimiz Arapça K düf değil. Öyle ki Joseph Campbell’in Kahramanın Sonsuz abâe veya abâye de geniş fakat kısa bir nevi göm- Yolculuğu kitabında da değindiği “ateşten gömlek” sembo- lektir. Dizden biraz aşağı iner; üst tarafında, baş ve yanlarında kollar için birer delik bulunur. Keçi kılından dokunan kalın ve kaba kumaştan olup kökeni Hz. Muhammed’e (sav) kadar uza- nır. Halk dilinde köynek, Orta Türkçe devrinden beri bilinen bir kelimedir ve gönlek/könlek’den gelir. Gön, “ten üstüne giyilen” anlamında- dır. Eskiden erkekler dizden yukarı, kadınlar ayak bileğine kadar uzanan gömlekler giyer- miş zira. Latincesi camisia olan gömleğin en eski hikâye- sinin antik Mısır’da başladığı rivayet edilir. Başlarda giysi ile ten arasında atlet rolünde kullanıldığı kayıtlarda geçer. Kalasiris denilen, baş için ortasına delik açılmış dikdörtgen bir keten parçası olan bu giysi insanoğlunun ilk gömleği kabul edilir. Chiton ise Yunanlara has drapeli bir başka gömlek çeşidi. Antik Roma’da düğmesiz gömlekler ke- merle birlikte tunica interior adıyla kullanılırmış. Ba- bil’deki seçkinlerin uzun, kölelerin ise kısa gömlek giydiğini de belirtelim. 26 DERİN TARİH / 2015 EKİM
Eşyanın Kalbi 15. yüzyılda gömleğin kollarına manşet, C 16. yüzyılda boynuna yaka eklenmiş. M Şef’in gömleği Bu yakalar dantel ve fırfırlarla Y ABD-Oregon’daki süslenip soylu bir görünüme CM kabile topraklarına bürünmüş. Öyle ki, İngilte- MY beyazlar yerleşince, re’de belli bir toplumsal statüde CY Kızılderili Şef Joseph olmayanların bu tarz gömlek giy- CMY kabilesiyle beraber meleri yasakmış. K Kanada’ya göçer. Gömleği de “Şef’in gömleği” diye ünlenir. 18. ve 19. yüzyılların Avrupa’sında çok katlı ve kolalı yakalar moda olmuş. Zamanla külfetli yakaların boyunda Tabiat kumaşa dokundu oluşturduğu basıncın göz sağlığına olumsuz etkisi anlaşı- 1893 yılına ait tabii lınca yakalar daha mütevazı boyutlara inmiş. 1920’lerde kumaşlardan üretilen gömlek rengârenk ve takılıp çıkarılabilen yakalar moda olurken Amerika yerlileri tarafından 1950’lerin başlarında kadınlar için ilk kez “erkek kesimli” giyilirdi. gömlekler üretilir. Hippi akımının dünyayı kasıp kavur- duğu 1960’larda erkekler vücudu sımsıkı saran gömlekler Hükümlü nişanesi giymişler. Avustralya-Sidney’deki Hyde Park Barracks Cezaevi hükümlüleri Fransa’da yeni doğan erkekler, babalarının gömleği- 1840’ta bu pamuklu ve mavi çizgili ne sarılırdı. İtalya’da ise erkek, sevgisinin nişanesi olarak gömleği giyerlerdi. gömleğini sevdiceğinin kapı eşiğine bırakırdı gizlice. Ban- Macar hanımların eline sağlık niére denen, arkası bol gömlek de savaş ya da turnuvala- Üzerindeki stilize desenler ve zarif el işçiliği 19. yüzyıl Macaristan ev ra katılan süvarilerin eşlerince dikilir ve kocalarına uğur hanımlarının zevkini yansıtıyor. getirsin diye hediye edilirdi. Müsabaka ya da çarpışmadan Gönüllerin muhafızı Savaşlarda silah darbelerinden koruyan dönen erkek de kanla lekelenmiş gömleğini cesaret demir tel ve levhalarla bezeli zırh, asıl ve aşklarının simgesi olarak eşlerine armağan marifetini üzerine işlenen duaların ederdi. tılsımıyla gösterirdi. İmanlı yüreklerin muhafızları 28 DERİN TARİH / 2015 EKİM “Aşk ile meydana bîperva girer miy- dim eğer / Halka-i dağ-ı melametten zırih-pûş olmasam” (melametin dağladığı halkalar ile zırhla örtülü olmasam, aşk ile pervasızca meydana girer miydim?) der Nâbî. Zırhlar muharebelerde ok, kılıç, süngü gibi silah dar- belerinden korunmak için giyilen demir tel ve levhalardan gömleklerdi; ama asıl mahfuz, onu taşıyanın yüreğindeki Allah aşkıydı. Zırhlı gömlek halka örmeli olup bazen göğse gelen kısımları levhalarla takviye olunurdu. Zırhların teni zedelememesi için altına pamuklu ve di- kişli kalınca hırkalar giyilirdi. Keten ve ipekten olanları da vardı ki bunlara silah geçmesin diye ayet ve dualar yazılır ve tılsımlı gömlek diye anılırdı. Aynı şekilde padişahların zırhları gümüş ve altın kakmalarla tezyin olunur, üzeri- ne Kur’an-ı Kerim’den ayetlerin yanında padişahların isimleri yazılırdı. Yavuz Sultan Selim’e ait böyle bir gömlek Türk İslam Eserleri Müzesi’nde teş- hir edilir. Gömlek üstünde arkadan tokalarla bağlanan bir göğüslük takılıdır, bunun karna gelen kısmı daire şeklinde oyuktur. Kumaşın pek, gönlün hafif olsun, ey göm- lek.
Heyecanlanmakta haklı! Çünkü tüm dünyada iş dünyasının en prestijli ödüllerinden Stevie Awards; VEPLUS'ı aynı kategoride 2 ödüle birden layık gördü... Lifestyle ve Experimental & Innovation dallarında aldığı Silver ödüllerle, VEPLUS yenilikte ve teknolojide, şimdi dünyada en önlerde.
Ayın kelimeSi Simit B undan 80 sene Saraylı Simit ci planda kalıyor, ama önce “simit dük- Kaçlık Simittir? dostlukları da samimî bir kânlarda satıla- dostluktur. Hiç bir kah- valtı simitle çayın yerini cak, simit ismi tutamaz.” etrafında hızlı yemek Eğer bu ayrılmaz iki- mekânları, hatta lokanta- lar açılacak” denilse, kim liye bir üçüncü arkadaş inanırdı? Hele “simit”in gerekiyorsa, o muhak- “saraylı” olacağına hiç ih- kak peynirdir. Sait Faik timal verilir miydi? millî hikâyecimiz, simit Daha geçenlerde um- de “millî yiyeceğimiz” de- reden dönen bir dostum, Mescid-i bir Levanten’i dinleyelim: “İşçiler, sek, asla yalancı çıkmayız. Daha 17. Haram’ın çok yakınında böyle bir hatta alt derecede memurlar açlıkları- yüzyılın sözlüğü Meninsky’de “çörek, “saray”da kifaf-ı nefs ettiğini keyif- nı simitle giderirler. Bir bardak çayla gevrek” olarak geçiyor. Karşısında le anlattı. Londra’da, Berlin’de veya iki simit bir kahvaltı veya bir yemek Batı dillerinden bir açıklama da yok. Newyork’da Türk usulü yeme içme yerine pekâlâ geçebilir”. Willy Sper- Yani Avrupalının benzer bir yiyeceği mekânları... co, Yüzyılın Başında İstanbul kitabında mevcut değil. Simit, düne kadar sokaklarda, sadece İstanbul’da okul zamanı 250 Redhouse Efendi’nin Müntehabat-ı sadece seyyarların sattığı daha çok bin adet simit satıldığını belirtiyor. Lügat-ı Osmaniye’sinde, yani 1850’ler- çocuklara ve ucuza karın doyurmak Simit ve çay de “semid”in karşılığı olarak yazdığı- isteyenlere, daha doğrusu midesini na ne demeli: “Malûm bir nevi beyaz susturanlara mahsus bir yiyecekti. Simit ve çay: İşte vazgeçilmez ikili. ekmek halkası”. “Malûm” olduğuna Hatta bir aralar öylesine rağbetten Bir de peynir olursa değmeyin keyfi- göre herkesçe bilinen demek. Bir şe- düşmüş ki, Cumhuriyet’in 29 Ağustos ne! Simit ve çay muhabbeti bize mut- yin herkesçe bilinmesi, bilhassa o za- 1934 günkü nüshasında, “Simit göz- laka Sait Faik’i hatırlatır. 1950’lerin manlar, hayli vakit alır. den düştü. Halk galetaya rağbet edi- başında yayınlanan Havuz Başı kita- Ahmed Vefik Paşa kelimenin -ne- yor” başlıklı bir haber yer alıyor. Simi- bında bir hikâyenin adıdır “Simitle dense- Hindce olduğunu kaydettikten de rağbetin azalmasının sebebi olarak çay”: sonra “beyaz un, beyaz ekmek hal- galetanın simitten 20 para ucuz olma- “Yalnız simitten, sabahın o leziz, kası” diyor. Bize kalırsa simit halis sı gösteriliyor. insan icadı yemişinden söz açma- muhlis Türkçe bir kelime; tadıyla ve Halkın simit muhabbeti için kay- lıydım. Ama ne yaparsın, çaya kıya- kültürüyle bize aidiyetinden şüphe nağımız Evliya Çelebi. Türkçenin madım. Simidin yanında, o da ikin- yok. Sadece Arapça ve Farsça kelime- Evliya’sı İstanbul esnafı meyanında lere yer verilen Latin harfli Osman- “esnaf-ı simitçiyan”ı da sayar, yani si- lıca sözlüklerimizde Mustafa Nihat mitçiler esnafı. “Dükkân 70, neferat Özön’de Ferit Devellioğlu’nda ve hat- 300, pirleri Reyyan-ı Hindî’dir, Sel- ta Mehmet Kanar’ın lügatlerinde böy- man belin bağlayıp İmam Hasan’a ve le bir kelimeye rastlanmaz. Hüseyin’e simit halka hedaya getirüp Raif Necdet (Kestelli) Resimli Türkçe ol şehzadelerin hidmetinde olurdu. Kamus’unda (1927) simid veya simit Kabri Mısır diyarında Kına şehrinde şeklinde yazdığı kelimenin Türkçe ol- Abdürrahim Kınavî cenbinde med- duğunu belirtiyor. “Halka” ve “halka fundur. Kuddise sırrıhül-aziz” (cilt.1, şeklindeki ekmek” açıklamasından sf. 266). D. mehmet DoğAn sonra “cankurtaran simidi”ni de açık- Yüzyılları atlayıp, 20. yüzyılın başı- lıyor. “Tahlisiye simidi, gemilerde si- [email protected] mit şeklinde mantar”. na gelelim. İzmir doğumlu Venedikli 30 DERİN TARİH / 2015 EKİM
Kamus-ı Türkî’ye atf-ı nazar eyler- yor o zamanlar. Tabiî “simitci” sadece Sin-mim-tı ile yazılırsa “simit” imalatçı değil. ”Simit gezdirip satan kolye ve kolye dizilişi anlamına ge- sek neyle karşılaşırız? Şemseddin liyor. Ki bu kelimenin şeklini ifade Sami de “simid yahud simit” diyor. adam” açıklaması da var. Kamus’da ediyor. Sin-mim-dal şeklinde yazılırsa Gayri dil belirtmediğine göre, Türkçe “simid” gafil olmak ve sehiv anlamı olarak kabul ediyor ve “Küçük halka “simidci ekmeği”nin tarifine de yer yanında yükselmek mânasına geli- şeklinde has ekmek” açıklamasını veriliyor: “Simid için hası alındıktan yormuş. Çiftçinin toprağı sürerek, veriyor. Sonra “simid unu”nu tarif sonra kalan kabaca undan yapılan kazarak ekime uygun hale getirmek ediyor: “Simid imalinde kullanılan ekmek ki ikinci nev’i olub daha ucuz- için kabartmasına benzetilerek bir has un”. Ardından “tahlisiye simidi”- dur” deniliyor. şeyi kökünden sökmek, düzeltmek nin açıklaması: “Denize düşenlerin ve halka şeklinde yapmak anlamında tutunması için gemilerde bulunan Yeni Türkçe Lügat’te M. Bahaed- simid şeklinde mantar”. kullanılmış. A Dictionary of Egyptian din (M. Baha Toven) daha muhtasar Arabic’e göre de Kıptî dilinden Arap- Kamus-ı Türkî’de “simidci” de var. bir açıklamaya yer veriyor: “Halka şeklinde has undan yapılan lezzetli ça’ya geçmiş. Açıklama ilgi çekici: “Simid yapan ekmek”; “tahlisiye simidi”ni de şöyle Urfa ve Antep’te “simit kebabı” ekmekçi.” Simidin açıklamasında da açıklıyor: ”Denizde batmayan simit ekmek kelimesi geçiyor, demek ki şeklinde mantar”. bile var! Halil Soran/Munise Soran Ur- simit börek, çörek nev’inden sayılmı- fa’da Pişer Bize de Düşer isimli yemek Şemseddin Sami Türkçe sözlüğü yazmaya başlıyor. Sonra gelenler kitabında, “Köfte bulgurundan daha benzer ifadeler kullanıyor veya ben- ufak ve undan daha iri bulgura simit” zerlikten kaçmak için ufak tefek denildiğini yazıyorlar. Simit kebabı değişiklikler yapıyor. Raif Necdet’in da tahmin edilebileceği gibi bu ince benzerlikleri yanında kelimenin şe- bulgurdan yapılan kebap. kil yönünden adlandırılması farklılık taşıyor. Simit “halka” anlamına da Simidin Türkçeliğine fazla delil ge- geliyor. En bilinen halka can simi- rekmez: Eğer Yunancaysa, Yunanlar- di. Raif Necdet’te geçen can simidi, da kendilerine mahsus simit var mı? Şemseddin Sami’de olduğu gibi M. Ve eğer Arapçaysa, Araplar simidi bilir Bahaeddin’de de yok. Onlar “tahli- mi? Tabiî biz biraz önce bahsi geçen o siye simidi”yle yetiniyorlar. M. Baha güzelim lezzetli çıtır “simit”ten bah- kısa ifadeyi tercih ediyor. “Tahlisiye sediyoruz. Nitekim, Günay Karaağaç simidi”ni kullanımına göre değil, batmama özelliğine göre tarif ederek Türkçe Verintiler Sözlüğü’nde bu an- ifadesini farklılaştırıyor. Velhasıl söz- lükçülük zor zenaat! lamıyla simit kelimesinin Arapçaya, Ermeniceye, Rumenceye, Bulgarcaya, Simit yoksa Sırpçaya, Arnavutçaya, Makedoncaya Arapça mı? ve Yunancaya geçtiğini kaydediyor. Yunanistan’da “simitçi” karşılığında Emrullah İş- “simitçis” kullanılıyormuş. ler Türkçe-Arapça Hadi bir tahminde bulunalım: Bu Kapsamlı Sözlük’te sözlüğün yeni baskısında simidin Fransızcaya, Almancaya, İngilizceye “simit”in Arapça de geçtiği kaydedilecek… Çünkü si- olduğunu belirtiyor. Ni- mit dünya markası oldu, tıpkı “dö- ner” gibi… şanyan, Sözlerin Soyağacı’n- Hani şu sıralar boşuna değil simi- da Arapçada ince bulgur veya din beşlik simit gibi kurulması! Si- irmik anlamına geldiğini kay- mit sınıf atlayınca ne oldu? Bu halis dediyor. Aramicede de “un” de- gıdanın, susamdan başka aksesuarı mekmiş. Akadcada ise “samidu” reddeden simitin artık peynirlisi, ka- şarlısı, haşhaşlısı, mahleplisi hatta öğütmekmiş. Kubbealtı’nda ay çekirdeklisi bile var! Ne dersiniz, simit “beşlik simit” gibi kurulmakta, “simigdali irmik, Arapçaya kasım kasım kasılmakta haklı mı? Yunancadan, Arapçadan da Türkçeye geçmiş olabilir” deniliyor. 2015 EKİM / DERİN TARİH 31
» Maximilian’ın hediyesi olarak Sultan III. Murad’a sunulan saatlerden biri. D‘Z amOaKunnıannRSuuLhTaun’n a A vusturya İmparatoru Maximilian, Sultan III. Mu- Saraydaki üst düzey devlet adamları da Sultan’ın ilgisinin rad’ın tahta geçtiği haberini alınca elçilik heyeti farkındaydılar. Zira 1582 Haziran’ında oğlu Şehzade Meh- yeni hükümdarın cülûsunu kutlamak için İm- med’in sünnet düğünü için düzenlenen ve neredeyse iki ay süren şenlik esnasında Siyavuş Paşa ve Mahmud Paşa Sultan’la paratorluk payitahtına yolculuk hazırlıklarına Şehzade’ye düğün hediyesi olarak çalar saatler sunmuşlardı. başladı. Asıl mesele “Grand Turko”ya takdim edilecek “hediy- 1583’deyse Kraliçe Elizabeth İngiliz tüccarların “memalik-i Osmaniye”de ticaret yapmalarını sağlayacak imtiyazı elde ye-i mülûkâne”leri seçmekti. Osmanlı hükümdarının şanına edebilmek için elçisi vasıtasıyla Padişah’a dört kısımdan olu- şan devasa bir saat göndermişti. yaraşır hediyeler… Elbette ziyaretin asıl hedefi ekonomikti. Padişah’ın tek merakı elbette saatler değildi. 16. asrın so- Yeni Sultan’ın tahta çıkışı vesilesiyle eskiden yürürlükte olan nunda İstanbul’da dört yıl geçiren Alman din adamı Salomon Schweigger, Sultan’ın özellikle tarih kitapları okumayı sev- anlaşmalar yenilenecekti. diğini kaydetmiş. Yine İspanyolların Amerika’yı keşfini anla- Halı, kitap, altın ve gümüşten mamul eşyalar, ipekli ku- tan Tarih-i Hind-i Garbî ve Fransa tarihi üzerine Tevârîh-i Pâ- dişâhân-ı Françe gibi dünya tarihiyle alakalı kitapları tercüme maşlar vs. dışında Sultan’a sunulacak hediyeler arasında biri ettirmesi Sultan’ın geçmişe duyduğu merakı yeterince açıklar. vardı ki, İmparator onunla hedefi 12’den vuracağından emin- Astronomiye ilgisini ise Rasathanenin kurulmasına verdiği büyük destekte görüyoruz. Ayrıca rüyalarını bir deftere kay- di: Saatler! dedip düzenli olarak tabir ettirmesi geleceğin kilidini kurcala- III. Murad’ın saatlere tutkusunu neredeyse duymayan kal- dığını haber veriyor bize. mamıştı. Kayıtlardan anlaşıldığı kadarıyla çeşitli tarihlerde İmdi, bir bütün halinde düşündüğümüzde III. Murad’ın saraydaki saat ustalarına oldukça cömert davranan Padişah, “Sultânü’l-Berreyn ve’l-Bahreyn/Karaların ve Denizlerin Sul- tanı” olarak mekâna hâkimiyetinin yanında, saat tutkusunu yeni saat yaparak kendisine sunan ya da bozuk saatleri tamir “zamana” da hükmetme gayreti olarak yorumlayabilir miyiz? eden saatçilere “ihsan-ı şahaneler”de bulunmuştur. Padişahların zamanla -tabiatıyla zamanı gösteren alet olan saatle- münasebetleri ortaya koyulduğunda sorumuza tam Maximilian’ın Bohemyalı Frederic başkanlığındaki elçilik bir cevap bulmuş olacağız. Buyurun size Osmanlı dünyasının renkli atlasında keşfedilmeyi bekleyen bir ada daha! heyeti, “dünyanın idare edildiği” Topkapı Sarayı’na geldiğin- Kaynak: Kemal Özdemir, Osmanlı’dan Günümüze Saatler, İst., 1993. de evvela 30 bin dükalık vergiyi teslim ettiler. Ardından tak- dim edilen hediyelerin ardından sırada üç adet saat de vardı. O güne kadar saraydaki saatlerin en mükemmellerinden olan bu saatlerden ilki, saat başı çaldığında Osmanlı atlıları sa- vaşıp ardından geri dönüyor, ikincisi saat başı çaldığında alet üzerindeki bölmelerde bulunan hokkabazlar sağa sola koştu- ruyor, üçüncüsündeyse ağzında kaz olan bir kurdun bulundu- ğu saat çalınca kaçmaya başlayan kurdun peşine düşen silahlı bir Türk avcısının onu avlamasının izlendiği bir sahne yer alı- yordu. Saatlerin Sultanı çok mutlu ettiğini tahmin edebiliriz.
Tel: 0212 292 86 20 pbx Web: www.gunsal.com
© Tarık bakıcı DİPLOMAT TARİHÇİ ALTAY CENGİZER 1. Dünya Savaşı’nDa beka mücaDeleSİ veren tek taraf OSmanlılarDı Konuşan: MunİSE ŞİMŞEK [email protected] D ışişleri Bakanlığı’nda Siyaset Planlama Genel Müdürü olarak görev yapan Büyükelçi Altay Cengizer ile diplomatlık ve tarihçiliği sentezleye- rek kaleme aldığı Adil Hafızanın Işığında kita- bındaki tezlerini konuştuk. Osmanlı Devleti’ni sona hazırlayan 1. Dünya Savaşı’nı, kitabınızın isminden de anlaşılacağı gibi “adalet” tartı- sında yorumluyorsunuz. Bu, Büyük Harb’e belli bir “ta- raf ”tan bakanların göze alamadığı türden bir sorgula- ma biçimi. Nasıl ve neden geliştirdiniz bu bakış açısını? LSE’de (London School of Economics) Uluslararası Tarih Bölümü’nde mastırımı tamamlarken, Türkiye’nin 1. Dünya Savaşı’nda oynamış olduğu son derece önemli rolün, olağa- nüstü fedakârlık ve cesaretin sadece Avrupa’da değil, ülke- mizde de hafızalardan silinmiş olduğunu, daha da kötüsü, son derece yanlış bilindiğini fark ettim. Hâlbuki Osmanlı İmparatorluğu’nun şahsında Türkiye, gerçek anlamda bir ölüm-kalım savaşı vermiş, modern dünyayı doğuran 1. Dünya Savaşı’nın önde gelen beş muharip tarafından biri olmuştu. En fazla sayıda cephede savaşmış tek ülke Türki- ye’dir. Üzerinde artan tehditler yüzünden nispeten erken bir safhada savaşa dâhil olmak zorunda kalmış, Alman- ya’nın teslim olmasından sadece on gün öncesine kadar da direnmişti. Her şeyden önce, bu savaşta gerçek anlamda beka mü- cadelesi veren tek taraf Osmanlılardı. Diğerleri, Çarlık Rus- yası, İngiltere, Almanya, Avusturya-Macaristan ya da Fransa gibi ülkeler Osmanlıların kullandığı tabirle düvel-i muazza- ma, Büyük Güçler hiyerarşisindeki yerlerini kaybetmemek 36 DERİN TARİH / 2015 EKİM
1 Kitap 1 Yazar yahut daha ileri götürmek amacıyla 1. Dünya Savaşı’nda verdiğimiz müca- osmanlı savaşa girmek zorundaydı ya da Balkan devletleri örneğinde ol- dele, sonraki nesilleri tarihin büyük 20. yüzyıl başında iyice keskinleşen duğu gibi yeni toprak kazancı uğrun- ırmaklarına iade etmiştir. Geleceğin Büyük Güçler arasındaki rekabet Osmanlı Devleti’ni nasıl etkiledi? da bu savaşa taraf olmuşlardı. nesilleri, dünyanın en güçlü devletle- 1908 Devrimi’nden bir yıl kadar Savaş Avrupa dengelerine ilişkin ri üzerimize çullanmışken çok büyük önce uluslararası siyaset arenasında devrimsel nitelikte bir değişim ortaya endişe ve mülahazalardan kaynak- fedakârlıklar neticesinde elde tutu- çıktı. İngiltere ve Rusya 1907 tarihli bir dizi sözleşmeyle aralarındaki an- lanan nedenlerle başlamış olsa da labilmiş bu mirası daha da güçlü bir laşmazlıkları asgariye çekme yoluna gittiler. Avrupa’daki siyasî değişimin derhal Osmanlı İmparatorluğu’nun şekilde sahiplenecek, gereğini yerine de etkisiyle bu ilişki gittikçe bir it- tifaka benzemeye başladı. İngiltere geleceği hakkında büyük bir müca- getirecektir. açısından mesele Almanya’nın denge- lenmesi iken, Rus Çarlığı da 1905 yı- deleye dönüşmüştür. Bunun da sebe- Bu geniş perspektiften bakıldığın- lında Japonya karşısında aldığı müthiş yenilginin bir yan sonucu olarak Av- bi, Osmanlı topraklarının müttefik da, üçüncü hususun ne olduğu ken- rupa’ya yeniden geri dönmek çabasın- daydı. Bu da öncelikle Habsburglarla kazanmak amacıyla teklif edilmesi, diliğinden ortaya çıkar: Osmanlıla- tarihî anlaşmazlık ve karşılıklı çeke- memezliğin alevlenmesi, yani Balkan- bilhassa İtilaf Bloğu’nun iç dengele- rın son saatinin ne anlama geldiği, lar ve netice itibariyle ezelî Boğazlar meselesinin yeniden gündeme gelme- rini Osmanlılar üzerinden verilen bu 1914’den 1923’e verilen mücadelenin si demekti. sözlerle sağlayabiliyor olmasıdır. Bun- niteliği anlaşıldığında Türkiye’nin İşte, İngiltere birtakım üst denge mülahazalarıyla aslında ne zamandır ların arasında en öne çıkan da, İtilaf muhafaza ettiği büyük potansiyel ve pratiğe dökemediği o “muhteşem yal- nızlığı”nı artık sürdüremeyeceğinin Bloğu’nun galibiyeti halinde İngiltere açılımlar çok daha iyi görülecektir. farkına vardığı andan itibaren Avru- pa’daki ittifak sistemi de kesin bir ya- ve Fransa’nın İstanbul ve Boğazları pıya kavuşmuştur. Artık her yerde ve her an için birbirine rakip iki blok söz Çarlığa söz vermiş olmalarıdır. Hangi kaynaklardan beslendiniz? konusudur. İkinci husus, Osmanlıların gerek 1. Dünya Savaşı’na yaklaşımımızda Bu da diplomasinin, hem de ol- dukça süratli bir şekilde bütün esnek- düşmanlarının, gerek müttefikle- çok büyük eksiklikler, olağanüstü sığ liklerini yitirmesi anlamına gelmiş, 1910’dan itibaren müthiş bir silahlan- rinin beklediğinin çok üstünde bir ve suçlayıcı yaklaşımlarla karşılaştı- ma yarışı başlamıştır. Avrupa’da iki it- tifak arasındaki rekabet süratle derin- performans sergilemiş olmalarıdır. ğım için bu konuda mufassal bir eser leşmiş, nihayet 1914 Ağustos ayında da savaş kopmuştur. Avrupa’da en ufak köylerde dahi meydana getirmek için çalıştım. Har- İşte aslında beş-altı yıla yayılmış iki büyük savaşta ölenlerin isim- vard’dayken çok önemli fakat el atıl- bu kısa süreçte, Osmanlıların da devletlerarasında denge oyunlarına leri anıtlara kazınmışken, o mamış bilimsel makalelere ulaştım, başvurma imkanları sona ermiş olu- yordu. Bu yüzden uluslararası siyasî nesli tanımlamış büyük bazı Rus kaynaklarını ve makaleleri tarih açısından bakıldığında, Jön Türklerin tarih sahnesine geç çıkmış fedakârlığın unutul- de tercüme ettirdim. oldukları söylenebilir. Nitekim önce maması gerektiği- Esasen, Türkçe ve İngilizce lisa- Trablusgarp, bilahare Balkanlarda ne inanıyorum. nında Türkiye’deki en zengin kütüp- haneye sahip olduğumdan şüphe duymuyorum. Bu sayede çok kuvvetli bir zeminden hareket etme imkânım ALTAY CENGİZER oldu. Fakat kitabıma gerçekten de öz- KİMDİR? gün bir nitelik kazandıran husus, 35 yılı aşkın bir diplomasi tecrübesi için- den gelmemdir. Bu da zannederim Boğaziçi Üniversitesi mezunu. anlattıklarımın perde arkasını London School of Economics’te daha iyi görmemi sağlamıştır. uluslararası tarih alanında yüksek lisans yaptı. Colombia Üniversitesi’nden ‘kriz idaresi ve önleyici diplomasi’diploması bulunan Cengizer, 2007-09 yılları arasında Harvard Üniver- sitesi Weatherhead Center for International Affairs üyesi oldu ve bu süreçte 1908-18 dönemini çalıştı. Halen Dışişleri Bakanlığı’nda Siyaset Planlama Genel Müdürü. ADİL HAfıZANıN ışığıNDA, Altay Cengizer, Doğan Kitap, 2014, 732 sayfa, 32¨ 2015 EKİM / DERİN TARİH 37
1 Kitap 1 Yazar görüldüğü üzere Osmanlılar diploma- Trablusgarp ve Balkan Harpleri dâhil “1. Dünya Savaşı bütün kıtaya yayı- C si dünyasında yalnızlığa itilmiş, mü- hangi badirelerden geçerek geldikle- lan 3. Balkan Savaşı’dır”. Bu sözü- M cadelelerini hep tek başlarına yürüt- rini, topraklarının ne zamandır em- nüzü açabilir misiniz? Y mek zorunda kalmışlardır. İngiltere ve peryalist paylaşımın nesnesi olmuş CM Fransa düşmanca bir siyaset izlemiş, olduğunu, 93 Harbi ve 1878 Berlin 1. Dünya Savaşı’nın hemen önce- MY Çarlık Rusya’sı da varoluşsal bir tehdit Kongresi kararlarını unutmamız ço- sinde yaşanan bir dizi kriz ve çatış- CY olmaya devam etmiştir. cukluk olur. mayı, özellikle de Balkan Harplerini CMY hatırlatmak isterim. Osmanlılar Bal- K Osmanlı Devleti 1. Dünya Savaşı’n- İddialı tezlerinizden biri de olum- kanlardan ayrıldığı anda büyük Avru- da tarafsız kalabilir miydi? suz Jön Türk algısını çürütmek. Bu pa dengelerinin en kritik bir yerine algıyı besleyen faktörler nelerdir? oturmuş Balkan dengeleri alt üst oldu. Osmanlı İmparatorluğu’nun savaş İttihat ve Terakki’yi tarihteki yerine Türk ve Müslüman unsurların Balkan- dışı kalması hiçbir şekilde mümkün hakkıyla oturtabiliyor muyuz? lardan, oralarda hiç yaşamamışçasına değildi. Bunun aksini iddia etmek, ayrılmaları, büyük acılar ve katliam- ezelî Doğu Sorunu’nun varlığını red- Hafızanın siyasîleştirilmesi, diğer lar eşliğinde gerçekleşti. Sırbistan’ın detmekle eş anlamlıdır. Osmanlılar be- deyişle bir dönemin özel tarihsel şart- nüfus ve yüzölçümünün iki misline kalarını sağlamak için savaşa girmek larının oluşturduğu zemin üzerinde çıkması, Habsburgların ayrışma ve zorundaydılar. İtilaf Bloğu hiçbir şekil- ortaya çıkmış olgulardan bugünün ikincil bir güç konumuna itilmeleri de inandırıcı garantiler vermemişti. siyasî ihtiyaçları için faydalanılmaya korkularını iyice depreştirerek daha kalkışılması tehlikeli bir yoldur. Bir radikal bir siyasete iterken, Çarlık Zamanın Osmanlı hükümeti o içi dönem ya da bir nesil hakkında hü- Rusya’sıyla esasen 1908 İlhak Krizi sı- boş, yalan oldukları apaçık sözde top- küm verirken, sonradan ne olduğunu rasında son derece bozulmuş ilişkile- rak garantilerini kabul etmiş olsaydı, bilmenin kibrini üstlenemeyiz. rinin de iyice tahrip olmasına yol açtı. bütün mensuplarının Divan-ı Harp’te Daha Mart 1909’da Rusya’yla Avustur- yargılanması gerekirdi. Osmanlıların Tarihten gerçekten de bir şey öğ- ya-Macaristan arasında bir savaş çık- anlamlı bir tarafsızlığı muhafaza etme renilecek ve ders alınacaksa, asıl far- ması son anda engellenebilmişti. imkânları da hiçbir zaman olmadı. kında olunması gereken, belirli bir Tarafsız kalabilmiş İspanya ve Baltık aksiyonun sahiplerinin tercihlerini Hal böyleyken, Osmanlı unsuru- ülkelerinin içinde bulundukları coğ- belirleyen çerçeve ve karşı karşıya nun ortadan çekilmesiyle saha her rafya da, tarihten devraldıkları şartlar bulundukları açmazlardır. İttihat ve biri birbirinin zıddına giden Megalo da baştan aşağı farklıdır. Terakki’yi tarihteki yerine bihakkın İdea’ya sahip, tatmin olamamış ve oturtabilmiş değiliz. baştan aşağı silahlanmış devletlere Osmanlıların bu mukadderat anına kalmış oldu. Balkanlar artık her an patlamaya hazırdı. 1. Dünya Savaşı, bu defa olduğu yerde tutulamamış “Üçüncü Balkan Harbi”dir. Ermeni anlatısının hataları Tehcir öncesinde Ermenilerin savaş ortamında oluşturdukları tehlike neydi? Bugün galebe çalmış gözüken Er- meni anlatısı tamamen siyasî hedefle- re sahiptir. Böyle olduğu içindir ki me- selenin insanî özüne varmakla ilgisi olmayan bu anlatımın büyük eksiklik- leri gözlerden kaçırılmaya çalışılmak- ta, sorgusuz-sualsiz kabule zorlanmak- tadır. Bu anlatım, örneğin Osmanlı İmparatorluğu’nun 1. Dünya Savaşı’na girişini tamamen Pan-Türkist emellere bağlar ki, bu saçma bir iddiadır. Hâlbuki hiçbir büyük insanî ha- 38 DERİN TARİH / 2015 EKİM
1 Kitap 1 Yazar Ermenilerin hiç da olsa büyüklüğün tohumlarını her bahsetmediği, zaman bağrında taşımaya devam et- dise bize inandırılmak istendiği kadar bahsetse de miş, geleceğine sahip çıkacağını ümit basit ve tek taraflı izahata müsait de- geçiştirmeye ettikleri, kurtlar sofrasına yeniden ğildir. çalıştığı Ermeni geri dönmesini sağlayacak gücü yaka- İsyanı olgusunun, layacağına inandıkları büyük bir ülke Ermeni anlatısının dışarıdaki ve Ermeni anlatısının idealinin peşinden koşarken gözlerini içerideki sahiplenicileri, kamuoyunu, başlıca eksiklikleri kapattılar. Herhangi bir başka ülke kumsalın hemen kenarında, annesi- için değil, bu ülke için! nin yanında deniz gözlüklerini takmış arasında olarak küçük balıkları izlemekle yetin- görülmesi gerekir. Bütün bu hususları daha fazla an- mesi gereken on yaşlarında bir çocuk latmak, toplumsal hafızanın önemi mertebesinde görüyor. Okurlarınızın kitabınızda en fazla üzerinde durmak isterdim. Hürriyet etkileneceği bölüm hangisi sizce? içinde onurunuzla yaşamanız uğrun- Aslında meselenin insanî özüne da yapılan fedakârlıkların farkında ol- varmak isteyen, basit şnorkelleri atıp Kitaptan etkilenmelerin bir “toplu mazsanız, potansiyellerinizin gerisine derinlere gitmek ve ne olduğunu anla- görüş”, bir nevi gestalt yaratmasını düşüp ne kadar şaşaalı gözükse de as- mak isteyenler, tamamen siyasî emel- diliyorum. Bugün hangi fedakârlıkla- lında elden düşme bir hayat yaşama- lere bağlı kılınmış Ermeni anlatısına rın sırtına basarak güvenle bu ülkede nız kaçınılmazdır. Benim ana fikrimin karşı çıkanlardır. oturuyoruz, hangi açılımlarımızı nasıl de bu olduğunu zannediyorum. muhafaza etmeyi başardık, Balkanları İşte Ermenilerin hiç bahsetmediği, hangi acılar içinde bıraktık, hemen Söyleşiyi bize vereceğiniz yeni kitap bahsetse de geçiştirmeye çalıştığı Er- sonra da İstanbul nasıl gitti geldi ve müjdesi ile kapatmak isteriz. meni İsyanı olgusunun, söz konusu Türkiye’nin aynı zamanda Avrupalı anlatının başlıca eksiklikleri arasında niteliği ve bunun yeni bir yüzyılda ne Yeni kitaplara doğru yönelmek, görülmesi gerekir. Hiç de etkisi azım- anlama geldiği gibi. Kısaca yapacak yepyeni şeyler ortaya koymak yö- sanacak, ikinci plâna atılabilecek bir daha ne kadar çok işimiz olduğu anla- nünde güçlü bir arzu duyuyorum. Şu olgudan bahsetmiyoruz. şılsın istiyorum. sıralarda özellikle ilgimi çeken konu, o meşhur Şark Meselesi. Kırım Harbi Ermeni İsyanı gayet güçlüydü. Şüp- Çanakkale ve daha 12 cephede son sonrası dönem ilginç olmakla bera- hesiz Ermeni unsurunun büyük ço- nefeslerini veren şehitlerimiz, solmuş ber, siyasî tarih açısından Berlin Kong- ğunluğu bu isyana 1915 bahar ayları resi ve hemen öncesi, yani 1876-78 itibariyle karışmış da değildi ve trajedi dönemi oldukça ilgi çekici. burada yatmaktadır. Lâkin Osmanlı or- duları da düşmanla temas halinde, bü- Tabii Şark Meselesi aynı zamanda yük lojistik sıkıntılar içinde ölüm-ka- daha büyük, daha derin, daha tarihî lım savaşı vermekteydi. Bu şartlarda Doğu-Batı probleminin bir parçası cephelerden herhangi birinin yarılma- veya siyasileşmiş veçhesi olarak da sı, diğerlerinin de düşmesi anlamına düşünülebilir. gelmekteydi. Bu siyasileşme süreci üzerinde dur- Sarıkamış’tan sonra şartlar daha mak, Batı’nın galebe çalış yöntemleri- da ağırlaşmışken, düzenli Ermeni çe- ni irdelemek, edinimlerini ne şekilde telerinin çok kalabalık sayılarda cep- kalıcı siyasî kazançlara dönüştürebil- heyle cephe gerisini bölmeye çalışan diğini, devredebilme kapasitelerine bir kama işlevi görmeye kalkışması, nasıl ulaştığını, Doğu’nun da aslında zaten zar zor işleyen lojistik ağlara bir saldırı altında olduğunu tam an- vurdukları darbeler ve isyanın daha lamıyla idrak edemeyip nasıl hare- da genişleme temayülü içine girmesi, ketsiz kaldığını ortaya koyabilmek savaş halindeki bir ülkenin göz yuma- isterdim. bileceği bir durum değildi. Klasik anlamda sona ermiş olsa da, Ne olduğunu anlamanın yolu, hadi- Şark Meselesi günümüzle de son de- selere doğru ağırlıkları verebilmekten rece ilişkili, esas itibariyle de cevap- geçer. Ermeni anlatısı ise ne Balkan landırılmamış büyük bir sual olarak Harplerinden sonra kendi radikal un- kalmaya devam ediyor. surlarının ne planlamaya başladığın- dan, ne de isyan keyfiyetinden bah- setmeye yanaşıyor. 40 DERİN TARİH / 2015 EKİM
AHMET AĞIRAKÇA yöntemlere denk gelmesi sebebiyle acıkmadıkça yememesini öğütlemiş, dikkat çekicidir. Zaman zaman yürü- az yemekle hayatını sürdürebileceği- [email protected] mek, koşmak ve az yemek bunlardan ni ifade etmiştir: “Sağlığı korumak üç ir doktor Hz. Peygamber’in bazılarıdır. şeyle olur: Bal yemek, kan aldırmak (sav) huzurunda birini te- ve dağlama. Ama dağlama yapmaktan davi ederken iman ve tak- Hastalandığında ziyaretine gelen ümmetimi alıkoyuyorum.” vasından dolayı O’na şöyle birçok Arap ve Arap olmayan heyet- sorar: “Allah’ın Resulü, acaba şu tedavi ler ona bazı ilaçlar tavsiye ederler, Hz. Ayrıca et ve tatlı gibi gıda madde- ve ilaç bir işe yarıyor mu?” Hz. Pey- Aişe (ra) de bu ilaçları ona hazırlayıp lerinin insana fayda verdiğini, yemek gamber hayret ederek, kesin bir ifade verirdi. Bir kısmı gayrimüslim olduğu yerken düzgün oturup bir yere daya- ile “Subhanallah! Acaba Cenab-ı Allah halde Hz. Peygamber bunların tavsiye nılmaması gerektiğini, özellikle yüzü- yeryüzünde hiç ilacını ve tedavi usulü- ettiği ilaç ve tedavi usullerini kabul et- koyun veya sırt üstü yemenin tehlikeli nü yaratmaksızın bir hastalık yaratmış miş ve uygulamıştır. olduğunu ifade buyurmuştur. Su içer- mıdır? Bu tedaviyi bilen bilir, bilmeyen ken bir nefeste değil, en az üç defa ne- bilmez. Şayet sen hastalığa tam ve ke- Hz. Peygamber hastalıkları iki kıs- fes alarak ve suyu emerek kabın içine sin fayda veren bir ilacı bulmuş isen ma ayırır: Kalbî hastalıklar, bedenî has- üflemeden içmek gerektiğini, bunun Allah’ın takdir ve emriyle mutlaka bir talıklar. Kalbî hastalıklar septik duy- daha yararlı olduğunu, artan yemekle- iyileşme meydana gelir” buyurmuştur. gularla oluşan ve şehevî duygulardan rin üstünün kapatılarak korunmasını kaynaklanan hastalıklar şeklinde ikiye tavsiye etmişti. Hz. Peygamber sıhhatli iken de ayrılır. Bedeni hastalıklar ise insan vü- hasta iken de tabiplere başvururdu. cudunda görülen maddî eksikliklerdir. Önem verdiği hususlardan biri de Hastayken tedavi olması gayet tabiî- hoşlanmadıkları yiyecek ve içeceklerin dir. Fakat sıhhatliyken başvurduğu ve Hz. Peygamber çok yemenin za- hastalara zorla verilmemesiydi. Bu- ashabına da tavsiye ettiği bazı yöntem- rarlarından söz etmiş, insanoğlunun ler bugün koruyucu hekimlik denilen 42 DERİN TARİH / 2015 EKİM
Doğudan Batıya İlahi Bilgilendirme hakkında özellikle tavsiyeleri vardır. Metodu Hummayı su ile tedavi etme, hastanın ensesinden aşağıya su akıtma (ateşli TIBB-I hastanın başına, koltuk altlarına suya NEBEVÎ batırılmış bez koyarak ateşi düşürme), hacamat (kan aldırma), kirli kanın vü- nun yanında daha önce tıp öğrenimi hastalığı, efsunlanmış ve sihirlenmiş cuttan atılması anlamında hacamat ile görmemiş olanların insanları tedaviye kimse ile kalp hastalığı. tedavi, hangi günlerde ve nasıl haca- kalkışmamalarını, kimsenin sağlığı ile mat yapılacağı, yaranın sert ve kızgın oynamamalarını, yanlış tedavi sonucu Bu gibi hastalıkların tedavi usulle- bir demirle dağlanması da tedavi yön- hastaya zarar veren bir kimse olursa ri ile tedavilerinde kullanılan ilaç ve temlerinden bazılarıdır. onun bu zararı tazmin etmek zorunda bitki isimlerine de sık sık rastlanmak- olduğunu söylemiştir. tadır. Deva ve edviye, perhiz, nekahat İlk karantina Suriye’ye dönemi, pazı, siyah çörek otu, çörek Hastalık ve ilaç isimleri otu, kimyon, mantar veya yer elması, “Herhangi bir bölgede bulaşıcı bir kudret helvası, sinameki, sennut (tere- hastalık varsa orada bulunanlar hasta- Hz. Peygamber’in bizzat adını zik- yağı, bal ve dereotu karışımı olan bir lığın olmadığı bir başka bölgeye gitme- rettiği, bir kısmının da o günkü top- mürekkeb ilaç), udu’l-hindi, göz ilacı, sinler. Bu bölgeye dışarıdan başkaları lumda bilinegeldiği birçok hastalık ve göze sürme çekerek hastalıktan koru- gitmesin” hadisi, bulaşıcı hastalıkların ilaç isminden haberdarız. Hadis mec- mak, kına, sarı sabır, kabızlığı giderici önlenmesi için dünya tarihinde ilk mualarında zikredilen hastalıklardan ishal yapıcı yavşan otu, Yemen za’ferâ- defa uygulanması istenen bir karan- bir kısmı şunlardır: nı bunlardan bazılarıdır. tina metodunu işaret eder. Bu da Hz. Ömer’in (ra) hilafeti döneminde Suriye Cüzam, çiçek hastalığı, humma, Bunlarla ilgili olarak aynı dönemde bölgesinde çıkan veba salgınının ön- uyuz, idrar yolları ve testislerde yan- kullanılan tedavi isim ve usullerini de lenmesi ve diğer bölgelere yayılmama- ma, karın ve mide ağrıları, akciğer görmekteyiz. Perhiz, bulamaç yedir- sı için Hz. Peygamber’in hadisine uyu- hastalıkları, kızamık, alaca, meşi veya me, mantar suyu ile göz tedavisi, ilaç larak alınan bir önlemdi. ishal, baş ağrısı, yarım baş ağrısı, göz sıkmak, ilacı burna çekmek, hastanın hastalığı, boğaz hastalığı, siyatik, akıl ağzının bir tarafına ilaç koymak, has- Hz. Musa devrinde cüzamlılara uy- tayı ziyaretinde ona güzel sözler söy- gulanan karantina bölgesel değil, mev- lenmesi, hurmanın bazı zehirlenmeler ziî karantinaydı. Hastalar bir araya top- sonucunda görülen hastalıklara iyi lanarak toplumdan tecrit edilmişlerdi. gelmesi, zehirli bir gıda yiyen kimse- Ama Hz. Ömer devrinde Suriye tama- nin içeceği bir ilacı yoksa hemen mi- men karantina bölgesi ilan edilmişti. desindeki her şeyi tümüyle kusması Çörek otunun “her derde devadır” diye nitelendirilmesi de bu bağlam- da değerlendirilebilir. Bu bitkinin tek başına yahut birlikte kullanıldığında daha faydalı olacağı başka bitkiler- le karıştırılarak kullanılması tavsiye edildiği gibi, bazen yenilerek, bazen suyu içilerek, bazen balla karıştırılarak kullanılmasının fayda vereceği belirtil- miştir. Hadisteki “her derde devadır” ibaresi genel bir ifade ve manâ içerir. Habbetü’s-sevdâ’ hakkında son de- rece önemli bilgiler veren Ahmed Şem- suddin, bugünkü tıbbın da kabul ettiği şekilde bu bitkinin terkibinde birçok hastalığa şifa verecek özelliklerin ol- duğunu kaydeder. Hatta çörek otunun birçok deri hastalığına iyi geldiğini; uyuz, saçkıran, alaca ve egzama gibi 2015 EKİM / DERİN TARİH 43
Doğudan Batıya » Kan aldır, şifa bul Kadim kültürlere ait tıbbî bilgilerin pek çoğunda kan aldırmak yaygın bir tedavi yöntemidir. Minyatürde muhtemelen böyle bir kan verme sahnesi canlandırılmış. hastalıkları iyi ettiğini kaydetmiştir. likte Resulullah’a gittim. Hasta çocuğu türlü şifa vardır” buyurdular. Arapların Ayrıca damar sertliği, mide ağrıları, diş gören Resulullah: “Niçin bademcik eski bir tedavi yöntemi ile parmak- eti iltihapları, çocuklardaki kemik eri- iltihapları için böyle tedaviler uygula- larına bez dolayıp boğazı ağrıyan ço- mesi ve kadın hastalıklarına iyi geldiği, yıp çocuklarınızın boğazını ellerinizle cukların bademciklerini yukarı doğru kan dolaşımının rahatça gerçekleşme- sıkıp acıtıyorsunuz? Şu ud-i hindi ile kaldırdıkları, bazen de bunları çıka- sine yardımcı olduğu ve doktorlar ta- tedavi etsenize. Çünkü bu bitkide yedi rarak ameliyat ettikleri belirtilir. Hz. rafından tavsiye edildiği bilinmektedir. Peygamber bu yöntemi çocuklara çok Bugün Almanya ve Hollanda’daki ilaç ÖLÜM HARİÇ HER ŞEYE DEVA ızdırap verdiğinden yasaklamış, yerine fabrikaları çörek otunun tablet, draje ud-i hindî ile tedavîyi tavsiye etmiştir. ve şuruplarını imal edip piyasaya sür- Resulullah’ın (sav) tavsiye ettiği müşlerdir. çörek otuyla ilgili tedavi yöntemleri Ayrıca taze ve bekletilmiş hurma- önemlidir ve eski bir tıp usulü olarak yı ayrı ayrı ve karıştırarak yemenin; Boğaz ağrısına ‘Ud-i Hindi’ bilinmektedir. Çörek otu hadislerde yumurta, balık, soğan, sarımsak, nar, tedavisi “habbetu’s-sevda”diye geçer. Arap- üzüm, kuru üzüm, incir, ayva, şeker çada buna “habbetu’l-bereke”veya kamışı, patlıcan, mercimek, haşlama, Hz. Peygamber’in hadislerinde bir “kemmunu’l-esved”adı verilir. Bugün peynir, sirke, zeytinyağı ve zencefil başka tedavi yöntemi ve ilaç da “ud-i faydaları bilinen, çağımız tabip ve gibi gıda maddelerini düzenli olarak hindî” adı verilen bitkidir. Bununla farmakologlarının ittifakla belirttikleri kullanmanın faydalarını anlatmıştır. ilgili olarak şöyle buyurmuştur: “Ud- gibi etkili ve önemli bir ilaç olarak Anber, misk, fesleğen gibi güzel ko- i hindi’yi kullanmaya devam ediniz. kabul edilmiştir. kuların da insana yararlı olduğunu Zira bunda yedi çeşit şifa vardır. Uzre açıklamıştır. bademcik iltihabı için buruna damla- Hz. Aişe’den (ra) gelen bir rivayette tılır. Zatu’r-rie ve zâtu’l-cenb (akciğer Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Taun hastalığı ve bununla ilgili ka- hastalıkları) için ağızdan alınarak te- “Şu çörek otu Sam’dan başka her türlü rantina uygulaması, sineğin bir kana- dâvî yapılır. Bunu hastalarınıza içiri- hastalığa şifadır.”Hz. Aişe, “Sam nedir dında zehir, diğer kanadında panzehir niz.” Bu bitki adından da anlaşılacağı ey Allah’ın Resulü?”diye sorduğunda taşıdığını bildirmesi, cüzam (lepra) gibi Hindistan menşeli olup ayrıca bu- “Sam, ölümdür”buyurdular. Aynı hastalığına yakalanan kişinin zaman- hur olarak da kullanılır. hadisin diğer bir varyantı şöyledir: la aslana benzemeye başladığını, as- “Şu çörek otunu devamlı kullanın. landan kaçar gibi ondan kaçınılması Ashabtan Ümmü Kays bt. Mihsan Zira onda her derdin devası vardır, ve uzak durulması gerektiğini ümme- şunları anlatır: Boğaz ve bademcikle- yalnız Sam bunun dışındadır. Sam da tine anlatması Hz. Peygamber’in tıp rinden hasta olan küçük oğlumla bir- ölümdür.” konusunda ilahî bilgi aldığını göster- mektedir. Bugün bilinen bir gerçek olarak da cüzam mikrobunun aslan şeklinde ol- ması Hz. Peygamber’in bu bilgisinin ilahi menşeli olduğunu ispatlamakta- dır. Ahmet Ağırakça Prof. Dr., Mardin Artuklu Üniversitesi Rektörü. 44 DERİN TARİH / 2015 EKİM
EKİM DEVRİMİ ANKARA’YI NASIL ‘YOLDAŞ’ YAPTI? Sınıfsız toplum, ortak mülkiyet ve sermayenin tabana eşit dağılımı gibi sloganlar eşliğinde Rusya’da 1917’de patlak veren Ekim Devrimi kadim bir ütopyayı hayata geçirdi. Lenin ve Troçki’nin liderliğindeki hareket nasıl oldu da 20. yüzyıla damgasını vuracak bir güce ulaştı? Lenin Batı’dan destekçi bulamayınca önce Müslümanlarla, sonra da Mustafa Kemal’le nasıl işbirliği yaptı? İşte Ekim Devrimi’nin farklı bir vechesi... 46 DERİN TARİH / 2015 EKİM
İzdüşüm B olşevikler 1917 Ekim Devrimi’nden sonra ikti- darı ele geçirdiklerinde çok büyük bir yanılgı içindeydiler. Alman orduları Rusya topraklarının içlerine kadar girmiş, başkent St. Petersburg’u Prof. dr. NorMAN SToNE DERİN TARİH İÇİN YAZDI tehdit ediyorlardı. Millî müdafaa en önemli öncelikti. Lenin Lenin’e göre orta sınıflar enflasyon ve vergi değirmeninde bu fikri reddetti, öyle ki Rus askerlerine savaş alanını terk öğütülüp paramparça edilmişti; rehinelerin kitleler halinde öldürülmesi emrini verdi (Devrimin çıkarlarına hizmet eden etmelerini, hatta komutanlarını öldürmelerini öğütledi. her şey mubahtır). Bunun sebebi Almanya’da da bir devrimin yaşanacağı bek- 1918 yılında karşı-devrimci generaller Batılı müttefikle- rin de desteğiyle güney Rusya’da güçlerini toplayıp 1919’da lentisi taşımasıydı. saldırılara başladılar, böylece Rusya’da iç savaş başlamış 1. Dünya Savaşı üç yıldır devam ediyordu ve muazzam acı- oldu. Lenin bu noktada hayatının en önemli fakat beklen- meyen ittifakını yaptı. lara sebep olmuştu. Peki, ne için? Lenin meselenin tamamen Rusya geçmişte farklı milletten insanları bünyesinde barındıran devasa bir imparatorluktu. Ruslar yalnızca kapitalistlerin kârı ve emperyalizmle ilgili olduğunu söylü- Ukrayna’da yaşayan 40 milyon civarında insanın Rus olarak kabul edilmesi halinde ülke içindeki çoğun- yor, çok yakından tanıdığı Alman solunun da kendisiy- luğu teşkil ediyordu; öte yandan Ukrayna’da da ayrı- lıkçı birtakım milliyetçi gruplar mevcuttu. Ukrayna- le hemfikir olmasını umuyordu. Eğer Rus solu işareti lıların kendilerine ait bir dilleri vardı. Ruslar bu dile ‘jargon’ adını vermişti. Lenin ve milletlerden sorumlu verirse Alman solu devrimi gerçekleştirecek; devasa komiser Stalin, Ukraynalıları yüreklendirmeye başladı ve bunun sonucunda iç savaş sırasında Ukraynalı mil- grevler ve kitlesel düzeyde askerden kaçmalar neti- liyetçiler susturulmuş oldu. Bunun yanında Bolşevik- lerin pek çoğu Ukrayna asıllıydı. 1918’de Almanların cesinde Batı’daki savaş da sona erecekti. himayesindeki Bağımsız Ukrayna yıkıldı. Ama Bolşe- viklerin kullanabileceği çok daha güçlü bir silahları Elbette böyle olmadı. Savaş bir heyecan daha vardı. Ruslar ‘halkların kardeşliği’ adı- dalgası yaratmıştı ve çok az kişi Lenin gibi dü- na Müslümanlarla ittifak yapma- ya başladılar. Elbette Bolşevikler şünüyordu. İngiltere ve Fransa’da sosyalistler bütün dinlerden nefret ediyor- du ve 1917 itibariyle Orta Asya zaten hükümete girmişti; Almanya’da da sen- emirleri, Çarı destekleyen aşı- rı-gerici unsurlar olarak görü- dikalar ordu ile işbirliği yapıyordu. 1918 yılın- lüyordu. da Almanya yıkıldığında bile Asker Konseyleri » Sosyalizmin Bolşevik modeline göre örgütlenmiş ve Mareşal sembolleri Çekici kaldıran figür von Hindenburg’u liderleri olarak seçmişlerdi. Al- işçiyi, elinde orak olan kadın ise köylüyü temsil man çiftçilerse Rusya’daki köylülerin aksine karşı ediyor. devrimin tabanını meydana getirmişti. Lenin Bol- şevik Devrimi’nin bütün dünyada bir etki dalgası yaratmasını umuyordu ama devrim gerçek- leştiğinde çok az insan bu durumdan haberdar olmuştu. Rusya bir süredir savaşta zayıf düş- müştü ve Batı’da hiç kimse radikal sosyalistlerin başarıya ulaşabileceğini düşünmüyordu. Bazı Almanlar süre- ce müdahil olup -kendi ülkeleri dâhil olmak üzere- bütün imparatorlukların düşmanı olan Bolşevikleri devir- mek istiyordu. Dışişleri Bakanı Amiral Hintze, Bolşeviklerin Almanya’nın tam da Rusya’da istediği kişiler olduklarını söy- lüyordu, zira Bolşevikler ülkede kaosa yol açmıştı. Lenin’in hayatta kalmak için başka yollar bulması gerekiyor- du. Moskova’da kısa süre için- de bir terör rejimini hayata geçirdi ve Çarlardan çok daha acımasız bir yol izledi. 2015 EKİM / DERİN TARİH 47
» Taksim’e bakan Rus generallar Taksim meydanındaki anıt aslında Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Sovyetlerle yapılan işbirliğini de temsil ediyor. Mustafa Kemal’in arkasında duran iki Rus generali M. Vasilyeviç Frunze ve K. Yefremoviç Voroşilov’dur. Bolşeviklerden Togan’a vaad rini istiyordu (Enver diğer bütün dele- ra’da Enver’in büyük rakibi Mustafa geler gibi beş dakika konuşma hakkı Kemal’le ilgilenme kararı almışlardı. Bununla birlikte hayranlık uyandı- olması karşısında çok öfkelendi ve ka- Enver Orta Asya’ya tek başına gitti ve rıcı bir bilgin olan Başkırtlı Zeki Velidi tılımcılara yazılı bir konuşma metni pan-Türkçü bir ayaklanma başlatmak Togan gibi ilerici Müslümanlar da var- dağıtıp salonu terk etti). üzere çalışmalar yürütürken orada dı. Togan ayrı bir Müslüman ve Tatar öldürüldü (bu olay 1922 yılında, mo- kimliğinin tanınması için önce Rus Zeki Velidi Togan da toplantıya ka- dern Türkiye Cumhuriyeti’nin bağım- liberalleriyle, sonra da Bolşeviklerle tılmıştı; ancak Stalin ve Troçki Togan’a sızlığını kazandığı Sakarya Muharebe- ittifak yapmıştı. Togan’ın anıları son Başkırtların bağımsızlığı hak eden bir si ile aynı zamanda gerçekleşmişti). derece ilginçtir. 1918 yılında Gatchina ulus olmadığını, sadece aşiret ve mol- Sarayı’nı Beyaz general Yudenitch’ten lalardan müteşekkil olduğunu söy- Ankara’nın Moskova ile korumak için bir Başkırt köprüsü inşa lediler. Togan kısa süre sonra canını kârlı ittifakı ettirmişti ve kendisine bağımsız Baş- kurtarmak için İran’a kaçtı (sonra da kırtistan’ın kurulacağı vaat edilmişti. İstanbul Üniversitesi’nde son derece Bolşeviklerin bu dönemde kurmuş saygın bir Türkoloji profesörü oldu). olduğu en dikkat çekici ilişki Türk mil- Aşağı yukarı aynı şey Kafkasya’da liyetçileri ile bağlantılarıydı. 1919’da Çeçenlerin de başına geldi. Bolşevik- Ne var ki Enver kısa süre sonra Ankara ve Moskova arasında iletişim ler 1919’un sonunda TransKafkasya’ya hayal kırıklığına uğradı; çünkü Bol- kurmak oldukça zordu. Grip salgınları girdiklerinde hem Ermenistan’ı, hem şevikler milliyetçi bir Türk ayaklan- ve iç savaşın ortasında bir mektubun de Azerbaycan’ı kısa sürede kontrol masının çoktan patlak verdiği Anka- altına almışlardı (Gürcistan 1921’e ka- dar bağımsız bir devlet olarak kaldı). Eylül 1920’de Bolşevikler Bakü’de an- ti-emperyalizm gündemiyle ‘Doğu İş- çileri Kongresi’ni örgütlemeyi başardı. 1919’da Lenin, batı Avrupalı sol partilerin temsilcilerini bünyesinde barındıran Komünist Enternasyonali (Komintern) kurdu; Komintern’in bir dünya devrimine katkıda bulunması umuluyordu. Bakü Kongresi’nde 40 yaşında bir Ukraynalı Yahudi olan Ko- mintern sekreteri Grigory Zinoviev, kulakları tırmalayan Yahudi aksanıyla Almanca konuşarak ve özellikle de İn- gilizleri kötüleyerek bir dünya devri- mi çağrısı yaptı. Diğer pek çok kişiye ek olarak zamanında Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı savaştığı için Libya proletaryasının temsilcisi ilan edilen Enver Paşa da Zinoviev’le hemfikirdi. Enver Moskova’ya Alman General von Seeckt’in yoğun ısrarları neticesinde gitmişti ve Bolşeviklerin Orta Asya’da yürüteceği mücadeleyi desteklemele- 48 DERİN TARİH / 2015 EKİM
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333