Sayı 60 Mart 2017 Türkiye’deki darbelerde de ABD parmağı vardır Fiyatı: 11 TL (KKTC 13 TL) Tüm Bildikleriniz Tarih Olacak! Prof. Dr. HASAN KÖNI Amerika’nın Karanlık Tarihi OSMANLI ABD İLİŞKİLERİ Şükrü Hanioğlu Çağrı Erhan Cengiz Sunay 60 46. Yıldönümünde 12 Mart Muhtırasını @derintarih DerinTarih derintarih derintarih derintarih.com Hatırlamak 9 772147 055007 Gisela Bock Devrimler Kadın Haklarını Değil Erkek İktidarını Korumuştu DerinTarih
iÇiNDEKiLER 04 Bizden Haberler 06 Bizden Size 08 Okur Hattı 10 Soru Cevap 12 Bunu da Gördük DOSYA 14 Aktüel 52 Amerika’nın 18 Ayın Tarihi Karanlık Tarihi 20 1. Dünya Savaşı’nda Bu Ay David E. Stannard, Hasan Köni, Peter Kuznick 22 Gündem 96 24 Deşifre 1 Kitap 1 Yazar: Süleyman Berk 26 Eşyanın Kalbi Perde Süleyman Berk 28 Mercek 32 76 Mustafa İnal Abdullah B. 12 Mart Muhtırası MAMduenhsaa‘unrrdDememViarcraonl 30 Tablodaki Sırlar Cengiz Sunay Engin Beksaç 36 Derin Yorum Hüsamettin Arslan 50 Avrupa Tarihi Aynur Kırcı 82 Tarihçi Gözüyle Şükrü Hanioğlu 88 Osmanlı - ABD Münasebetleri Çağrı Erhan 100 Miras Metinler 106 Ayın Kelimesi: Terbiye D. Mehmet Doğan 112 Defter İsmail Kara 134 Derin Kitap 46 Halil Solak 102. yıldönümünde 136 Vitrindekiler Çanakkale Zaferi 142 Bulmaca Ahmet Yurttakal 144 Çizgisel Tarih Hasan Aycın 2 DERİN TARİH / 2017 MART
MART 2017 40 Tüm Bildikleriniz Tarih Olacak! Söyleşi: Gisela Bock Sayı 60, Mart 2017 ISSN 2147-0553 Konuşan: Rabia Albayrak İmtiyaz Sahibi Diyalog Dergi Yayıncılığı A.Ş. Adına 102 116 MUSTAFA ALBAYRAK Cumhuriyet Bir Galata Kulesi Genel Yayın Yönetmeni Sistem Bunalımı MUSTAFA ARMAĞAN Üzerine İlan Edilmişti Semavi Eyice Yayın Koordinatörü Mustafa Armağan ÖZLEM KOCUKELİ ÖZBAY 122 130 Yazı İşleri Şefi HALIL SOLAK Nizamiye Şah Abbas Medreseleri Editör Olcay Can Kaplan MUNISE ŞIMŞEK Mustafa Alican Editör Yardımcıları OLCAY CAN KAPLAN BÜŞRA SEZGIN ÖZTÜRK, SAMET TINAS Sorumlu Yazı İşleri Müdürü BURHAN İSTENCİ Yayın Kurulu MAHMUT AKYÜREKLI, MUSTAFA BUDAK M. FATİH CAN, MEHMET ÇELİK, ADNAN DEMİRCAN MUSTAFA KAÇAR, AVNİ ÖZGÜREL, LÜTFI ŞEYBAN MÜFİD YÜKSEL Danışma Kurulu AHMET AĞIRAKÇA, ALİ BİRİNCİ, AHMET DEMIREL UĞUR DERMAN, D. MEHMET DOĞAN EKREM BUĞRA EKINCI, SEMAVİ EYİCE MEHMET GENÇ, ŞİNASİ GÜNDÜZ, HÜSREV HATEMİ İSMAİL KARA, KEMAL KARPAT, AYKUT KAZANCIGIL MUHARREM KESİK, MAHMUD EROL KILIÇ HEATH W. LOWRY, ÜMİT MERİÇ, MEHMET NİYAZİ ÖZDEMİR, NORMAN STONE RAMAZAN ŞEŞEN Grafik-Tasarım SEDA ERTÜRKOĞLU, METIN TAHA YILMAZ Çeviri Z-ALP ÇEVIRI (INGILIZCE) OSMANLICA DERGI (OSMANLICA) Sosyal Medya: SUAT ÖZDEMİR Fotoğraf MUSTAFA CAMBAZ, SEDAT ÖZKÖMEÇ Reklam Genel Müdür: ABDULLAH HANÖNÜ Genel Müdür Yardımcıları: ZİYA KADAM GÜLAY BAYRAK ALTINDAĞ Reklam Grup Müdürü: MERYEM BAHADIR Reklam Müdürü: AYŞEGÜL DAG Rezervasyon Müd: ABDULLAH BİLGİÇ 0212 4676565 (1727) Mail: [email protected] Baskı ÖZCAN URAL (Satın Alma ve Baskı Müdürü) Abone - Satış - Dağıtım BİRLİKTE DAĞITIM A.Ş. 0212 467 52 52 www.birlikte.com.tr [email protected] [email protected] Basım Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Sancaktepe, İstanbul 0216 585 90 00 Kurumsal Dağıtım Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Samandıra, İstanbul 0216 585 90 00 www.turkuvazmatbaacilik.com İletişim - Yönetim Yeri Maltepe Mah. Fetih Cad. No: 6 34010 Zeytinburnu, İstanbul 0212 467 65 05 www.derintarih.com - [email protected] Her hakkı mahfuzdur. Dergideki yazı, fotoğraf ve diğer görsellerin izin alınmadan veya kaynak gösterilmeden her türlü ortamda çoğaltılması yasaktır. 2017 MART / DERİN TARİH 3
[email protected] Nasreddin Hoca’nın D. MEHMED DOĞAN’A ÖDÜL C memleketindeydik M 2016 Kültür ve Tarihi Müzesi’nin Y Genel Yayın Yönetmenimiz çok konuda dinleyicileri aydınla- Turizm Bakanlığı kurucusu Prof. Dr. CM Mustafa Armağan Konya Akşehir tan daha sonra kitaplarını imza- Özel Ödülü edebiyat Fuat Sezgin adına MY Belediyesi’nin davetlisi olarak git- ladı. Okurlarıyla bol bol sohbet et- dalında dergimizin Hasan Engin Tuncer CY tiği Akşehir’de “Abdülhamid’in me imkanı buldu. yazarlarından D. ödüllerini Cumhur- CMY Kurtlarla Dansı” başlıklı iki konfe- Mehmet Doğan’a ve- başkanı Erdoğan’ın K rans verdi. Akşehir’e gidilir de Nasreddin rildi. 9 Şubat 2017’de elinden alındı. Hoca’nın huzuruna çıkılmaz mı? Cumhurbaşkanlığı Tören, ödül alan Lise öğrencilerine yönelik gün- Kültür Müdürü İbrahim Öncel Külliyesi’nde yapılan isimlerin Cumhur- düz yaptığı konuşmasında genç- ile beraber karlar altındaki me- törende ödül alan başkanı Erdoğan leri Nasreddin Hoca’nın fıkraları zarlıkta ziyaret ettiği Nasreddin isimlerle ilgili tanıtı- ile hatıra fotoğrafı ışığında tarihte yolculuğa çıka- Hoca’nın türbesindeki kitabeleri cı film gösteriminin çektirmesiyle sona ran Armağan, “Mürekkep yalamış inceleyen Armağan, özellikle Yıl- ardından müzik da- erdi. adam” deyiminin nereden geldiği- dırım Bayezid zamanında mermer lında Nesrin Sipahi, Her ay kelimelerin ni açıklayınca salonda bir şaşkın- sandukaya kazınan kitabeyi ve en şiir ve çeviri dalında kökenine dair bizi lık belirdiğini hiç unutmuyor. son 1907 (1324) yılında Sultan II. Cahit Koytak, tiyatro zevkli bir yolculu- Abdülhamid’in emriyle Konya Va- dalında Kenan Işık ğa çıkaran değerli Akşam da Belediye Başkanı Dr. lisi Faik Bey tarafından yaptırılan adına eşi Beril Işık, yazarımız Mehmet Salih Akkaya’nın katıldığı bir otu- tamir kitabesini okudu, bu arada edebiyat dalında D. Doğan’ı tebrik edi- rumda büyüklere konferans veren daha önceki bazı okuma hataları- Mehmet Doğan, ku- yor, kendisine uzun Armağan, Sultan II. Abdülhamid’e nı da düzeltme fırsatını buldu. rum olarak da İslam ve sağlıklı bir ömür dair akıllardaki pek çok soruya Bilim ve Teknoloji diliyoruz. cevap verdi ve ona atılan iftira- Anadolu bir başka. Verimli, hu- ların mesnedsiz olduğunu ortaya zurlu, meraklı zihinlerle dolu. Hatasız Kul Olmaz koydu. Derin Tarih’in görevlerinden biri • Her Ocak sayısının şanındandır bu tür hata- Sultan’ın manevi özelliklerin- de bu verimli ve bakir insan kay- lar. Geçen sayımızda Prof. Orhan Okay’ın vefat den gündelik hayatına, Almanlar- nağına doğruları doğru bir şekil- tarihi sehven 13 Ocak 2016 yazılmış. Doğrusu la münasebetinden Musul petrol- de aktarabilmenin yollarını bul- tabii ki 13 Ocak 2017 olacaktı. lerine dair faaliyetlerine, Filistin mak. İşte Yayın Yönetmenimizin meselesinde gösterdiği hassasiyet- şehir şehir gezerek yapmaya çalış- ten Avrupa ile ilişkilere kadar pek tığı da bu. 4 DERİN TARİH / 2017 MART
Bizden Size [email protected] BEŞ YILLIK HASBIHAL deş katlinin sebebi neydi? Yavuz 40 bin Aleviyi katletti mi? gibi tarihimize atılan iftiraları çürüttük. İ nsan inanamıyor. 60 ay olmuş yola çıkalı. 60 ayrı ka- pak, 60 ayrı dünya demek… Normal sayılar yetmedi. 1. Dünya ve Çanakkale savaş- Nisan 2012’de tarih alanında bu ‘derin’ yolculuğa larından Sultan II. Abdülhamid’e, Endülüs’ten Resulullah “Vira bismillah” diyerek çıktığımızda ektiğimiz tohu- Efendimiz’e (sav), İstanbul’dan Tasavvuf’a 7 özel sayı ha- mun bu kadar bereketli bir harmana dönüşeceğini doğ- zırladık. Rabbimize şükür ki, mahcup etmedi. rusu tahmin etmiyorduk. Şimdi Yeni Türkiye gibi biz de yeni bir döneme giriyo- 10 bin sayfayı aşkın bir koleksiyon var artık karşımız- ruz. Bundan sonra da en iddialı dosyalarla huzurlarınız- da ve 1,5 milyona yaklaşan bir tiraj…. Onlarca kitap, pos- da olacağız. İkinci Beş Yıllık Planımızda yeni Türkiye’nin ter, ilave. Ve binlerce, onbinlerce dost… Bize düşmanlık- ufuklarına gerecek hamleler birbirini takip edecek. la ömür geçirenlerle işimiz yok. Bizim işimiz Hakikat ile. Yalan sisi dağılacak. “Biz sussak hakikat susmayacak” İlk sayımızın kapağına çıkardığımız Kâzım Karabe- çünkü. kir’in sözüyle anlatırsak “Kuvvet sistir kalkar, hakikat Dergimiz 6. yılına girerken sizlere yeni sürprizlerimiz güneştir doğar.” Hakikat güneşinin yüzünü sıvama- de olacak. Bizi takip edin. ya kimsenin kudreti yetmeyecektir, gördük. Artık yeni bir Türkiye’nin eşiğindeyiz. İnşa- Yeni sayılarda buluşmak dileğiyle. allah 5 yıllık dergicilik serüvenimizde binlerce Hayırla kalın. sayfada dile getirdiğimiz tarihî gerçekler refe- randumdan sonra Türkiye’nin öz hakikati ola- Mustafa Armağan rak yalan sislerini dağıtacak ve Genel Yayın Yönetmeni bu ülkenin çocuklarına yıllardır okutulan ya- » Derin Tarih’in beş yıl önce yayınlanan ilk sayısı lan yanlış bilgilerden kurtuluşun da ferahla- tıcı müjdesini verecek- tir. Her fırsatta ve her mec- rada vermiş olduğunuz des- tek ve iltifat sayesinde 5. yılı- mızı doldurduk, Allah’a hamd u senalar olsun. Dile kolay 60 ay… Kolay olmadı elbette. Ya- kın tarihte herkesin “aman girmeyin, tehlikeli sular” dediği alanla- ra cesaretle girmekten çekinmedik. Zira bizim düstûrumuz tekti: “Hakkın hâtırı âlidir, hiçbir şeye feda edilmez!” Cumhuriyet tarihi boyunca hiç yayınlanma- yan yahut sansürlenerek sunulan pek çok metni ilk kez bu sayfalarda olduğu gibi okudunuz. Hazırladığımız her dosyayı, ele aldığımız her konuyu ehline yazdırmaya gayret ettik. Neredeyse “kitap çapında” dosyalara imza attık, üniversiteler- de derslerde okutulduk, tezlerde kaynak olduk. Mil- yonlarca gence tarihi sevdirdik, medeniyet şuuru aşı- ladık. Osmanlı tarihine dair kafaları kurcalayan sorulara cevaplar verdik: Padişahlar neden hacca gitmedi? Kar- 6 DERİN TARİH / 2017 MART
TÜRK HAVA YOLLARI İLE MAVİLİKLERE UÇMANIN TAM ZAMANI! 599 $PHUKET 689 $SEYŞELLER 731$ZANZİBAR ‘dan başlayan fiyatlarla ‘dan başlayan fiyatlarla ‘dan başlayan fiyatlarla 799 $MAURİTİUS 869 $ANTANANARİVO ‘dan başlayan fiyatlarla ‘dan başlayan fiyatlarla DETAYLI BİLGİ İÇİN: TURKISHAIRLINES.COM’U ZİYARET EDEBİLİRSİNİZ.
Okur Hattı 0212 467 52 52 [email protected] YASAK KİTAP BULUNDU! DT: Bir anne: Üzgün. Bugün okulda ŞAPKA MESELESİ KİTABI HARİKA öğretmeni 5. sınıftaki oğluma @turansayar03 / Turan Sayar “Osmanlı padişahları kardeş @MehmetFatihOruc / Mehmet Fatih Oruç Derin Tarih yine yaptı yapacağını. Şapka katiliydi” diye öğretmiş. Bu nasıl Hepsi birbirinden güzel ama Mustafa Sabri Meselesi. O kayıp ve yasak kitabı 80 yıl eğitim? diye yakınıyor. Çağlar’ın Efendi’nin Şapka Meselesi kitabının yeri ayrı. sonra @derintarih buldu. öğretmeni ise Sultan Abdülhamid’e Mutlaka tavsiye ederim. @derintarih ‘korkak, sarayından çıkmayan biri’ ÜÇ MÜKEMMEL ESER demiş, o da soruyor bize. Başka MARAŞ ADINA TEŞEKKÜRLER kime sorsun? Yalan sevgili Çağlar, @cpt_nhr / Nehar yalan! @BozogluMuhammed / Muhammed Bozoğlu Bu hayattaki en güzel bağımlılığım @derintarih dergisine bir Maraşlı olarak bu ay ki @derintarih dergisidir. Elinize sağlık sayısında Maraş’ı anlattığı için teşekkürü bir borç @mustafarmagan hocam. Bu ay da üç bilirim. Eyvallah hocam @mustafaarmagan mükemmel eser sundunuz bize... ON NUMARA OLMUŞ BİR SULTAN VAR... @efkarfabrikasi / Efkâr Fabrikası @bsrrbetul / Büşra Betül Altuntaş Derin Tarih’in Şubat sayısı 99. yıldönümünde Bir Sultan Var Sultan’dan İçeri… bilinmeyen Abdülhamid’ on numara olmuş. @derintarih Harika bir sayı daha, Emeği Mustafa Armağan’a ve ekibine helal olsun! geçen herkese teşekkürler. TARİH VE HAKİKAT MÜTHİŞ BİR DOSYA @dogangun_md / Muhammed Doğangün @EkremOzden86 / Ekrem Özden @derintarih @mustafarmagan evlatlarımıza doğru @derintarih yine müthiş bir dosya ve ve hakikatli tarih öğretmemizde destekleriniz için hediye kitapla çıkmış. Yüreğinize sağlık teşekkürler @mustafaarmagan BİZİ İNSTAGRAM’DAN TAKİP EDİN! Bizi instagram üzerinden takip etmek için, www.instagram.com/derintarih veya QR kodu kullanabilirsiniz. 8 DERİN TARİH / 2017 MART
Soru - Cevap SIZ SORUN TARIHÇİLER CEVAPLANDIRSIN! Tarihle ilgili merak ettiğiniz soruları e-maille [email protected] hesabına veya postayla Maltepe Mah. Fetih Cad. No: 6 Zeytinburnu - İstanbul adresine gönderebilirsiniz. Prof. Dr. Adnan Demircan Prof. Dr. İsmail Taşpınar Doç. Dr. Muharrem Kesik HZ. PEYGAMBER’İ SÂBİÎLİK HANGİ PARALARI İLAHLAŞTIRANLAR VAR MI? NASIL DOĞDU? KULLANDILAR? İslam tarihinde Hıristiyanların Hz. İsa’ya Sâbiî kime denir? Nasıl ortaya Büyük Selçuklular ve Anadolu Selçuk- yaptığı gibi Hz. Peygamber’i (sas) ilahlaş- çıkmıştır? luları ne tür paralar kullanıyorlardı? tıran bir mezhep ya da grup var mıdır? Haluk Emiroğlu / Mersin Haşim Çakır / Giresun Hanife Bozkurt /İstanbul Sâbiîlik, Arapların Mezopotamya’nın Selçukluların ilk hükümdarı Tuğrul İslam tarihinin hiçbir döneminde Müs- güneyinde yaşayan ve ışık-karanlık Bey sadece altın sikkeler bastırmıştı. lümanların peygamber sevgisi, onu Hz. düalizmine dayalı agnostik inançlara İlk gümüş sikke Alparslan zamanında İsa gibi beşer üstü bir konuma getiren sahip bir topluluğa verdikleri isimdir. kullanıldı. Bakır sikkeler ise halkın işlerini bir mezhebin ya da grubun doğmasına Sabiîler kendilerini “Mandaye” veya kolaylaştırmak için dolaşıma girdi. “Nasurâye” diye isimlendirir. Kutsal dilleri yol açacak bir sapkınlığa dönüşme- Mandence’de sabaa, ‘vaftiz olmak, suyla Türkiye Selçukluları da farklı türde miştir. Zira Hz. Peygamber’in beşeriyet yıkanmak’ anlamına gelir. Araştırmacılara paralar kullanmışlardı. Bunlar darp vasfı Kur’an’da sık sık vurgulanır. Yüce göre bu din MÖ 2. yüzyılda Yahudilik edildikleri malzemelere göre, “fels” adı Allah, Hz. Peygamber’e, “De ki: Rabbimi içerisindeki heterodoks akımlar arasında verilen bakır, “dirhem” denilen gümüş, tenzih ederim. Ben, sadece beşer bir ortaya çıkmıştır. Onlar Hz. Yahya’yı “dinar” adı verilen altın paralardı. elçiyim” (İsrâ 17/93) diye seslenmekte- ‘büyük önder’ ve ‘ışık peygamberi’ olarak Türkiye Selçuklularında mali işlerle dir. Hz. Peygamber de vefatından önce adlandırmışlardı. Kutsal kitaplarından ticari faaliyetlerde geçerli olan para Müslümanları kendisini aşırı bir şekilde Ginza’da verilen bilgiye göre -Yahudi- birimi ise gümüş sikkeydi. Anadolu’da yüceltmemeleri hususunda uyarmıştır: lerin de kışkırtmasıyla- Roma valisi Hz. yeterli miktarda bakır ve gümüş maden- “Beni, Meryem oğlu İsa’nın övüldüğü Yahya ve ona inanan binlerce Nasurayı leri vardı. Ancak para basmaya yetecek gibi aşırı şekilde övmeyin. Benim için katletti. Bu katliamdan kurtulan Sabiîler kadar altın madeni mevcut değildi. Dev- ‘Allah’ın kulu ve Elçisi’ deyin” (Buhârî, içe kapanmış bir dinî topluluk olarak let bu açığı dış ticaret veya vergi yoluyla bugünkü Mezopotamya’nın güneyine “Hudûd”, 31; Dârimî, “Rikâk”, 68). kapatmaya çalıştı. Kur’an ve hadislerdeki bu vurgular yerleşmişlerdi. Sultanların kendine özgü sikkelerin sebebiyle Müslümanların peygamberi Yazılı ve ezoterik (sır, gizli bilgi) darbından başka devletlerin paralarının ilahlaştırılması mümkün olmadığı gibi mahiyette farklı kutsal metinleri olan da piyasada değişim aracı olarak kulla- böyle bir anlayışın taraftar bulması da Sabiîlerin üç temel kitabı vardır: Ginza, nıldığı görülmektedir. Bunlar arasında imkânsızdır. Tarihte Hz. Peygamber’e Draşya d Yahya ve Kolasta. Sabiî öğre- Abbasi dinarları, Bizans (Bizantiner, be- övgüde aşırıya gidenler olsa da onu tilerinin tamamına, metafizik evren ile zant, solidus), Ermeni, Gürcü ve Süryani ilahlaştıran gruplar olmamıştır. içinde yaşanılan evrenin oluşturduğu bir paraları sayılabilir. Batılı devletlerden düalizm hâkimdir. En önemli ibadet, boy özelikle Floransa’nın florileri de günlük abdesti şeklinde bütün vücudun suya ticarette kullanılmaktaydı. O dönemden daldırılmasıyla icra edilen vaftizdir. Vaftiz günümüze ulaşan en eski para Sultan I. ibadeti bir akarsuda yerine getirilmesi Mesud’a (1116- 55) ait bakır sikkelerdir. gerektiğinden Sabiîler genellikle nehir kenarlarında yaşadılar. 10 DERİN TARİH / 2017 MART
Dolu Dizgin Ali Naci Karacan Haydan Gelen Huya, Lozan’dan Gelen Kumar Masasına Gider Yakın tarihimizin resmî kalemşörlerinden Ali Naci Karacan’ın ısmarlama Lozan kitabından kazandığı parayı son kuruşuna kadar kumar masasında kaybettiğini biliyor musunuz? C umhuriyetimizin yeni ye- ni hesaplaşmaya başladığı Naci Karacan kalemine güven- yakın tarihin kırılma nok- diği kadar güvenmez iradesine ve paraları çarçur etmemek için hanı- tasıdır Lozan. Hadi daha açık söy- mına teslim eder. leyelim, resmî ideolojinin tapusu, Sadun Tanju’nun Dolu Dizgin Ali kurucu felsefesi. Halkın zihniye- Naci Karacan: Bir Gazetecinin Hayatı tine bu zaferin (!) bir şekilde ka- isimli kitabından öğreniyoruz ki zınması şarttır. Bunun için biraz Hasan Âli, “Her bakımdan Lozan gecikmeli de olsa -antlaşmanın Konferansı’nın bütün safhaları- üzerinden 20 yıl geçmiştir- 1943’te nı ve onun büyük kahramanının Tek Parti iktidarınca bir gazeteci yüksek şahsiyetini en doğru, en kiralanır: Ali Naci Karacan. sade ve fakat en heyecan verici bir İki buçuk ayda alelacele yazdığı tarzda anlatan tek eserdir” diyerek ci ise çocuklarına “paranın hepsini hanımına verdiğini, zaten kumar Lozan Konferansı ve İsmet İnönü ad- kitabı övgülerle karşılıyordu. oynamasının mümkün olmadığı- nı” söyler. lı kitap haliyle pek hoşuna gider Hayatının en önemli misyonu- Ne var ki saatler ilerledikçe kelâ- Halk Partisi vekillerinin. Öyle ki, nu yerine getiren Karacan, An- mın değil, zafiyetin borusu öte- cektir. Ali Naci kumar masasının Başbakan Şükrü Saracoğlu ve Millî kara’dan döner dönmez kulüpte yanından geçerken bir ses işitir: Gecenin şansını bir de sen dene ba- Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel bir eğlence tertip eder. Yakın çev- kalım! Koşa koşa hanımından 200 lira alır ve masaya oturur. Lakin hızlarını alamayıp bir de önsöz ka- resinin davet edildiği bu eğlen- oturuş o oturuş. Sadun Tanju, Ka- racan’ın gece boyunca kayınbirade- leme alırlar. Üstüne üstlük aylık cede, câlib-i dikkat bir de masa rinden “Celâl monşer bana iki yüz daha getir” demek suretiyle, ka- 400 lirayla paşalar gibi geçinilen mevcuttur: bakara masası. Aile- zandığı bütün parayı o gece kumar masasında nasıl hiç ettiğini anlatır. bir dönemde 5,000 TL’lik telif ücre- si bir Ali Naci’ye, bir de endişeyle Ertesi gün ölüm sessizliği vardır evinde. Kimse yanaşmaz yanına. ti de cabası! bu kumar masasına bakar. Ali Na- Durumun farkına varan kumarbaz gazeteci günü kurtarmasını da bi- lir: “Olur böyle şeyler, hayat tecrü- besidir, aldırmayın.” Ne diyelim? Haydan gelen huya, Lozan’dan gelen baraka masasına gider.
Bunu da Gördük ———————————————————————————————————— 12 DERİN TARİH / 2017 ŞUBAT
——————————————————————————————————————————— Kâbe Niyet: Tevhidin Merkezi Kısmet: TURIZM BELDESI Kâbe’nin çevresi ve çehresi, uzun yıllar sonra karşılaşıp tanımakta zorlandığımız eski bir dost gibi bugün. Şehri çepeçevre saran tatlı eğimli tepeleri gökdelenlerin çelik zırhları perdeliyor. Kâbe’nin ardından ufku görebilmek uğruna seğiren gözlerimize 60 metrelik boyuyla Mekke Kraliyet Saat Kulesi Oteli çivi gibi saplanıyor. 1970’lerin ortalarında işlemeye başlayan “kör kazma” Hz. Peygamber (sas) döneminden kalma Bilâl-i Habeşî Mescidi’nin de bulunduğu sayısız tarihî yapıyı yerle bir etti. Zarif kafes işi meşrebiyeleriyle adeta ruha kanat takan Osmanlı evleri yıkıldı. Hz. Ebubekir’in (ra) evinin üzerine meşhur oteller zincirinin Mekke şubesi konduruldu. Yetmedi, Hz. Peygamber’in doğduğu ev kurban pazarı olarak kullanıldı; sonra kütüphane yapıldı. Daha sayardık ama ne gönlümüz elveriyor, ne de yerimiz. Birbirinden 46 yıl uzaklıktaki şu iki fotoğraf her şeyi anlatmıyor mu zaten? Son olarak 2012 yılında sökülen Mimar Sinan eseri Osmanlı revaklarının büyük bölü- münün eski yerlerinden 20 metre geriye yerleştirildiğini söyleyelim de, buruk bir teselli tebessümü ilişsin dudaklarınıza. 2017 MART / DERİN TARİH 13
Aktüel ÖZLEM KOCUKELİ ÖZBAY [email protected] GÜNEY AFRİKA’NIN OSMANLI KRİKET KULÜBÜ Güney Afrika’da Osmanlı adını taşıyan bir spor kulübü olduğunu biliyor muy- dunuz? 1863’te Güney Afrika Müslümanlarının eğitim ve dinî meselelerini yerinde görmek ve onlara rehberlik yapmak üzere Cape Town’a gönderilen âlim Ebubekir Efendi’nin örnek faaliyetlerini hatırladıkça bu habere çok da şaşırmadık aslında. 1882 yılında Abdullah Agmat tarafından kurulan Osmanlı Kriket Kulü- bü’nün bütün masrafları Osmanlı Devleti tarafından karşılanmış zamanında. TİKA Başkanı Dr. Serdar Çam’ın geçtiğimiz ay twitter hesabından “Din-eğitim-spor: Osmanlı Kriket Kulübü (Hepsi bir arada). Takkeli kulüp başkanı, kriket, dinî eğitim, hatim, hafız, zikir, kalıpları yıkan bir kültür” mesajıyla gündeme gelen kulüp 135 yıldır Güney Afrika’da Osmanlı mirasını yaşatıyor. Hem de en sportif çalımlarla! GAİBNED’DÜELKHAAPMILAİDRINCIAAMÇTİİI SEMPOZYUM FELSEFE, EĞITIM, SANAT VE BILIM TARIHI SEMPOZYUMU Edebiyat Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Felsefe ve Bilim Tarihi Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliği ile düzenlenecek olan II. Uluslararası Felsefe, Eğitim, Sanat ve Bilim Tarihi başlıklı sempozyum 03-07 Mayıs 2017’de gerçekleştirilecek. Bildiri özeti göndermek isteyen katılımcılar ayrıntılı bilgiye http://www.febts.com/ index.php/tr/bildiri-ozet-gonderme linkinden ulaşabilirler. Yer: Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi Tarih: 03-07 Mayıs 2017 İnsana Değer Veren Dernekler Federas- neli çocukların ilahileri ise huzur dalgaları mi- BIR BOSNA ALEGORISI yonu (İDDEF) tarafından Afrika’nın en sali yayıldı Gine semalarına. 21 bin metrekare Bosna-Hersek sanatının önemli temsilcilerinden, yoksul ülkelerinden Gine’nin başkenti alan üzerinde inşa edilen külliye ülkenin en Bosna’nın vakanüvisi gibi çalışan Mersad Berber Konakri’de, Mahmud Ustaosmanoğlu adına büyük İslamî kompleksi durumunda. Ana bö- yapımı devam eden külliye içindeki medrese lümü oluşturan II. Abdülhamid Han Camii’nin (1940-2012), ülkesinin çok katmanlı tarihî ve II. Abdülhamid Han Camii geçtiğimiz ay sarı kubbesinde Kudüs’teki Mescid-i Aksa’nın tecrübesini yansıtan tablolarıyla Türkiye’de. törenle ibadete açıldı. Kur’an-ı Kerim tilaveti mimarisinden esinlenilmiş. Kız ve erkek med- ile başlayan törende konuşan Gine Din İşleri resesi, 500 öğrenci kapasiteli İslami İlimler Yer: Pera Müzesi Bakanı Abdulkarim Jobari, Konakri Belediye İhtisas Merkezi, günde 100 kişi kapasiteli sağ- Adres: Meşrutiyet Caddesi No: 65 Başkanı Süleyman Torancalu ve İDDEF Genel lık ocağı, günlük üç bin kişi kapasiteli aşevi ve Koordinatörü Mehmet Turan Müslümanlar misafirhane de bulunan külliyenin açılışını da Beyoğlu – İstanbul arasında birlik ve dayanışma mesajı verdi. Gi- heyecanla bekliyoruz. Tarih: 7 Mayıs’a kadar. 14 DERİN TARİH / 2017 MART
Aktüel Fetihten bugüne tabii afetler DİPLOMAT neticesinde hasar gören mescid MÜTEFERRİKA’NIN yenilenerek kapılarını açtı. YENİ BİR ESERİ BULUNDU FETİHTEN YADİGÂR ŞEYH SÜLEYMAN MESCİDİ AÇILDI İlk Türk matbaasının kurucusu Geç Roma dönemi mimarisine göre Ekonomi Kalkınma Bakanı Carlo Kalenda, Vakıflar İbrahim Müteferrika’nın inşa edilmiş bir mezar yapısı olan ve Genel Müdürü Adnan Ertem, İstanbul Valisi Vasip İstanbul’un fethinden hemen sonra Şeyh Şahin ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş yeni bir eseri bulundu. Aralık Süleyman Efendi tarafından tekkeye çevrilen katıldı. Mescid 18. yüzyıl ortalarında deprem ve 1736-Şubat 1737 arasındaki İstanbul Zeyrek’teki Şeyh Süleyman Mescidi yangında zarar görmüş, onarılsa da 19. yüzyılda elçilik görevi sırasında Polon- restorasyon sonrasında kapılarını açtı. Vakıflar yeniden tabii afetlere maruz kalmıştı. Osmanlı ya’ya gidip Lehistan Kraliyet Genel Müdürlüğü ile İtalyan Mimarlık, Sanat döneminin sonlarına doğru bir kez daha elden Başhatmanı ile görüştükten ve Kent Restorasyonu Derneği’nce yürütülen geçirilen ve bir yangın sonrasında sıvaları ve kalem sonra gözlemlerini aktardığı proje kapsamında restore edilen mescidin açılış işleri yenilenen yorgun mescid son restorasyonun rapor ve sefaretname şimdiye törenine Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, İtalya ardından gençleşmiş olmalı. Gidelim, görelim. kadar bilinmiyordu. Prof. Dr. Erhan Afyoncu ve Dr. Ahmet Önal’ın gün yüzüne çıkardığı eserle ilgili olarak Osmanlı Araştırmaları dergisinde yayınlanan makaleye göre “sefaretname” Süleyma- niye Kütüphanesi’nde, çeşitli devletlerle Osmanlı İmparatorluğu arasında 18. yüzyıla ait yazışmaları içeren bir mecmuada yer alıyor. Eserden Müteferrika’nın diplomatik görüşmesinin ayrıntıları ve bölgeye dair önemli gözlemler dışında pek çok yeni bilgi edinmek müm- kün. Mesela Osmanlı elçisi adına sarayda verilen ziyafet, yemek masasındaki oturma düzeni, yiyecek ve içecekler, kıyafetler ve eğlenceler… Biz onun adını matbaa ile ansak da bu eserle anlaşmış olduk ki diplomat Müteferrika’yı da gözden kaçırmamalı. HAVADAN PALMİRA’NIN YIKILIŞ ANI II. ABDÜLHAMİD’İN TORUNU VEFAT ETTİ Rusya Savunma Bakanlığı Suriye’deki Osmanlı Hanedanı üyesi Bülent Osman Palmira Antik Kenti’nde DEAŞ tarafından 9 Şubat gecesi Paris’te vefat etti. Anne yapılan tahribatın drone ile çekilmiş son tarafından Sultan II. Abdülhamid’in, baba görüntülerini yayınladı. Taş platformlar tarafından Plevne kahramanı Gazi Osman üzerine oturtulmuş, 16 adet sütunun Paşa’nın torunu olan Osman, Hanedan üzerinde duran Tetrapylon anıtının ortadan üyeleri arasında iş dünyasında başarı kaldırıldığı anlaşılan görüntülerden gösteren isimlerdendi. Dünya lastik endüstrisi tiyatronun ön cephesinin tamamen devlerinden Michelin’in başkan yardımcılığına yıkıldığı ve heykellerden geriye moloz kadar yükselmişti. İstanbul’a getirilen cenazesi, yığınlarının kaldığı gözleniyor. Tarihi 14 Şubat Salı günü Ö. Tuğrul İnançer’in MÖ 19. yüzyıla kadar giden Palmira’daki kıldırdığı cenaze namazının ardından vasiyeti Tetrapylon küp şeklinde inşa edilmiş, her üzerine Fatih Sultan Mehmed’in de türbesinin köşesinde bir kapı bulunan özel bir yapıydı. bulunduğu Fatih Camii haziresine defnedildi. Nur içinde yatsın. 16 DERİN TARİH / 2017 MART
Mart’ın Dünyası Vurulup tertemiz alnından uzanmış yatıyor Bir hilâl uğruna ya Rab, ne güneşler batıyor! Mehmet Akif Ersoy 18 Mart 1915 Türkiye Osmanlı Muzaffer, Çar Tarih Oldu Osmanlı İmparatorluğu’nun Çanakkale’de dünyanın en büyük donanmalarına karşı kazandığı zafer, Rus Çarı’na giden yardımı engelledi. Bu zafer savaşın seyrini değiştirecekti. Rusya’da Çarlığa son verilip Bolşevikler iktidara geldi. Yeni kurulan SSCB Brest-Litowsk Antlaşması’nı imzalayarak 1. Dünya Savaşı’ndan çekildiğini açıkladı. Şehri Kül Eden 8 Mart 1921 Barbarlık İspanya JAPONYA 10 Mart 1945 10 Yılda İki ABD, Tokyo’yu Napalm bombalarıyla yüklü 344 Başbakan adet B-29 uçağıyla bombaladı. Tarihe ‘Tokyo Suikastı bombardımanı’ olarak geçen saldırı, şehrin üçte birine tekabül eden 40 km²’lik bir araziyi kül etti. İspanya Başbakanı Eduardo Bombardımanda 7,415 kişi hayatını kaybederken Dato, kendilerini daima İs- 278 bin ev yandı. panyollardan ayrı tutan Latin kökenli Katalanlara mensup 3 3 Mart 1891 Kuzey İrlanda militan tarafından Madrid’deki parlamento binasından çıkar- Bir Garip Bestekâr Rakibe Kızdı, ken öldürüldü. Aynı zamanda “Penaltı”yı Bastı! prestijli bir hukukçu olan Dato, TÜRKİYE 16 Mart 1913 3 farklı dönemde başbakanlık Günümüz futbolunda ceza mânâsına yapmıştı. Bu, 10 yıl içinde İspan- İstanbul musikisinin nadide bestekârlarından gelen ve kazanan takıma büyük ya başbakanlarına yönelik ikinci Tatyos Efendi hayatını kaybetti. Kemençeci avantaj sağlayan penaltı bir kaide suikattı. 1912’de José Canalejas Vasilaki ve Tanburî Cemil Bey gibi meşhur olarak kullanılmaya başlandı. William de benzer şekilde öldürülmüştü. bestekâr ve sazendelerin meşklerine katılan McCrum isimli kalecinin rakip takımın Tatyos Efendi’nin bestelediği “Gamzedeyim bir müeyyidesi olmadığı için sürekli HAZIRLAYAN: SAMET TINAS Deva Bulmam” şarkısını, yegâne ahbabı faul yapıp oyunu ihlal etmesine tepki Ahmet Rasim’in kendisi ve cenazesi hakkında olarak geliştirdiği vuruş, o günden yazdıklarını okuduktan sonra dinleyin bir de! sonra futbol kitaplarına geçti. 18 DERİN TARİH / 2017 MART
1. Dünya Dedi savaşçı: “Ben gidiyorum / Hicret ediyorum Savaşı’nda Varsa ağlatmak isteyen anasını /Dul koymak isteyen karısını Bu Ay Ve istiyorsa çocukları yetim kalsın / Arkamdan gelsin.” Adil Erdem Bayazıt Enver Paşa’dan Müsterih Olun, Liman Paşa’ya Mevzubahis Yeni Vazife Ruslardır! 24 Mart 1915 Türkiye 31 Mart 1915 İran Müttefiklerin 18 Mart’ta Çanakkale Başkumandanlık Vekili Enver Boğazı’nı zorlama girişimi Enver Paşa İran’a giren Osmanlı Paşa’yı kelimenin tam anlamıyla askerlerinin Ruslara yardım alarma geçirdi. Sadece boğazın eden İran liderlerinden bazılarını güney kısmını savunacak olan bir ordu cezalandırdıklarına, bölgeye yapılan kurmaya karar verdi. General Liman von askerî harekâtın kesinlikle işgal için Sanders’den 1. Ordu’nun komutanlığını değil, sadece orada bulunan Ruslar bırakıp yeni kurulan 5. Ordu’nun aleyhine olduğuna, mevcut devlet komutanlığına geçmesini istedi. idaresine hiçbir şekilde müdahale edilmeyeceğine dair bir açıklama yaptı Britanya Boğaz’da (HR. SYS,2337/10-35,11-21). Fena Çuvalladı 15 Mart 1917 - Rusya 18 Mart 1915 İngiltere Rusya’ya Soğuk Duş Müttefikler Çanakkale Boğazı’nı delmeye yönelik kararlı bir girişimde bulundu. Buna karşılık Osmanlı Baskıcı ve anti-demokratik bir devlet yapısı içindeki askerleri paralel mayın tarlalarını alışılmadık bir dizilişle Çarlık Rusya’sında savaş şartlarıyla baş gösteren yerleştirerek Müttefik filosunun komutanı Robeck’i ekonomik ve politik sorunlar toplumda keskin tuzağa düşürmeyi başardı. Müttefiklerin üç gemisi bölünmelere yol açtı. Yaşananların tek sorumlusu batmış, iki gemisi ve bir savaş kruvazörü ağır hasar kabul edilen Çar II. Nikola tahtından feragat etti. Rusya görmüşken Osmanlı çok az bir kayıp vermişti. topraklarındaki Romanov saltanatı ve 1000 yıllık monarşi yönetimi tarihe karışmış oldu. 20 DERİN TARİH / 2017 MART HAZIRLAYAN: BÜŞRA SEZGİN ÖZTÜRK
Gündem ———————————————————————————————————————— Bir Osmanlı Bürokratından Şaşırtan Karikatürler Ö mer M. Koç Koleksiyonu’na ait çarşı’da bir Amerikalı diplomata satıl- SAMET TINAS [email protected] Yusuf Franko Kusa Bey’in kari- mış vaktiyle. Ve 60 sene boyunca bir- katür albümü 26 Ocak’ta Koç çok ülke gezmiş. Afganistan, Nepal, » Fransa Büyükelçilik Sekreteri “oryantal Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Kamboçya, Vietnam, Endonezya ve Ja- salonu”nda (1886). Araştırma Merkezi (ANAMED) öncülü- ponya derken Kanada’da serginin kü- ğünde ilk kez gün yüzüne çıktı. Yusuf ratörü Bahattin Öztuncay tarafından Franko da kim diyenlerin meraklarını keşfedilip Ömer Koç Koleksiyonu’na giderelim hemen. 19. yüzyıl sonu Rum dâhil edilmiş. asıllı Osmanlı bürokratı, Hâriciye Nâ- zırı, Mutasarrıf, cemiyet adamı… Tabii Karikatürlerin, Yusuf Franko’nun en az bunlar kadar öne çıkan bir husu- da bir parçası olduğu 19. yüzyıl sonu siyeti de oyunbaz karikatüristliği. Beyoğlu Pera’sına ait renkli enstan- taneler barındırdığını görünce ANA- “Yusuf Franko’nun İnsanları: Bir Os- MED’in Beyoğlu’ndaki binâsından da- manlı Bürokratının Karikatürleri” ad- ha isâbetli bir ev sahibi olamazdı diye lı sergide Franko’nun 1884-96 yıllarına düşünüyor insan. Franko’nun eserleri- ait karikatürleri yer alıyor. Albümün ni ağırlıklı olarak mekânlar ve sosyal hikâyesi, kendisi kadar ilginç. Kapalı- ağlar perspektifinden okumaya çalı- 22 DERİN TARİH / 2017 MART
———————————————————————————————————————— Yusuf Franko » Sergiyi büyük bir alâkayla gezen ziyaretçiler. » “Bâb-ı Âli İstişare Sirki”. Üç üye Gabriel Noradunkyan Efendi, Nişan Civanyan Efendi ve Nikolaki Sgouridès Efendi (Ocak 1885). Mehmet Genç Hoca Osmanlı’nın en övülecek taraflarından birinin hız- lı bürokrasi olduğunu söyler. Peki bu bürokratların sanatkâr yüzüyle karşı- laşmış mıydınız? İşte fırsat! Son dev- rin Rum bürokratlarından Yusuf Fran- ko’nun karikatürleri ziyarete açıldı. şan sergi, bir taraftan Naum Tiyatrosu » Tarihi tespit edilemeyen “Kefaret” isimli hiciv yüklü karikatür. gibi dönemin güzide mekânlarına de- ğinirken, diğer taraftan albümde ken- ko’nun karikatürleri sergileniyor. Franko’nun makalelerini ihtiva eden dine yer bulamamış, “artık olmayan” Daha çok zenginler, yüksek cemiyet iki ciltlik bir yayın da sergiyle eş za- mekânlara da götürüyor ziyaretçileri. mensupları, Osmanlı paşaları, levan- manlı satışa sunuldu. Orijinal albüm, tenler, sanatçılar ve diplomatların hi- bir camekân içinde, hemen yanında Girişte Yusuf Franko ve ailesi hak- civ yüklü portreleri bunlar. Renkler ve sayfalarını çevirebileceğiniz dijitali ile kında geniş bir bilgilendirme köşesi stilize ayrıntılar aradan geçen bir as- teşhir ediliyor. karşılıyor bizi. Hemen yanında Cumhu- rı aşmış zamana rağmen canlılık ve sı- riyet gazetesinde çıkan 5 Mart 1933 ta- caklığını koruyor. Roberto Preziosi’nin Velhasıl-ı kelam küçük ama o öl- rihli vefat ilânı var. Ahmed Tevfik Paşa çizdiği Franko karikatürü, Mihran Ba- çüde zengin ve renkli bu sergi bana kabinesinde Hâriciye Nâzırı olduğunu lassan’ın kaleminden org çalan bir Er- unutmayacağım bir saat yaşattı. Fran- gösteren Başbakanlık Osmanlı Arşivi meni müzisyen, Servet-i Fünun’da çıkan ko’nun dokunsanız canlanacak çizgi- vesikası da unutulmamış. sanatkâr Madam Sera Bernar’ın gör- lerinin peşine takılıp bir asır öncesi- selleri Franko’nun karikatürleri dışın- nin İstanbul’una yürümek isteyenler, Karikatürlerin sergilendiği salon- da en çok ilgi uyandıran parçalardan. da, sağ tarafta tuhaf bir ağ haritası gö- Hatırlatalım: 1 Haziran 2017’ye ka- receksiniz. “Yusuf’un Dünyasını Ha- Karikatürlerden müteşekkil tiyatro- dar vaktiniz var. ritalandırmak” adlı bu hususi harita vâri bir slaytı da izleme imkânı bulu- Franko’nun karikatürize ettiği kişile- yorsunuz. Albümünün tıpkıbasımıyla rin Pera&Galata bölgesinin neresinde yaşadıklarına işaret ediyor. Büyük ha- cimlere getirilerek rahatlıkla izlene- bilme imkânı verilmiş. Bu, serginin niçin bir Beyoğlu hikâyesi olduğunun da ipuçlarını veriyor. Haritanın hemen karşısında Os- manlı İmparatorluğu’nda mizahın ge- liştiği 19. yüzyıla ait bilgiler ve Fran- 2017 MART / DERİN TARİH 23
Deşifre————————————————————————————————————————— Hilafet’e Karşı 3 Komutanlı Toplantı 3 Mart 2004 Hilafetin kaldırılışının 80. yıldönümüydü. Atatürkçü Düşün- ce Derneği’nin Ankara’da düzenlediği panele Kuvvet Komutanları niçin katılmıştı? Yakın tarihin unutulmuş bir sayfası... H ilafet 3 Mart 1924’te kaldırıldı. giren komutanlar ayakta alkışlanıyor; eğitim veren okullarda beyinler yıkan- KPSS sınavlarında dahi kar- kimileri “Dayan Denktaş, Türkiye se- dı” diye rahatsızlığını dillendiriyordu. şımıza çıkan sorulardan bi- ninle”, kimileri de “Hükümet istifa, rinin cevabıdır bu. Takvimler 3 Mart Erdoğan Amerika’ya” sloganları atı- Akdeniz Üniversitesi emekli öğre- 2004’ü gösterdiğinde laik Türkiye’nin yordu. Kapanışta ise “Ulusal Uyanış ve tim üyesi Çetin Yetkin’in hedefinde idaresinde “İslamcılar” söz sahibiydi. Birlikteliğe Çağrı” tebliği okunmuştu. de hükümet vardı: “Adım adım Hila- Kemalist zihniyet bundan fena halde feti geri getirmeye çalışıyorlar. İslam- rahatsızdı. Atatürkçü Düşünce Der- ADD Başkanı Av. Ertuğrul Kazan- cı bir iktidar Hıristiyan güçlerle el ele neği’nin “Hilafet’in kaldırılışının 80. cı, “Cumhuriyet Tehlikede” başlığını vermiş, işbirliği yapıyor. İktidar açısın- Yıldönümü” adıyla Ankara’da düzen- taşıyan açılış konuşmasını yaparken, dan bakıldığında kendi potansiyelini lediği panel bu rahatsızlığın bir teza- “Cumhuriyet ve devrim tehlikededir. artırarak ülkeyi ters-yüz etmek duru- hürüydü. İşin ilginç tarafı, Türk Silahlı Ulusalcılar birleşiniz. Çözüm Kema- mu var.” Kuvvetleri’nin neredeyse bütün komu- lizmdir” ifadeleriyle maksadını açıklı- ta kademesiyle katıldığı panelin bir yordu. Belli ki siyasî iktidarın Müslü- Hâlbuki ortada ne Hilafet getirme gövde gösterisine çevrilmesiydi. man kimliğinden rahatsız olmuşlardı. niyeti vardı, ne de buna dair bir ema- re. Devleti korkular üzerine inşa eden 4 Mart 2004 tarihli Sabah ve Hürri- Diğer konuşmacılar da hükümeti Kemalist zihniyet, kendisinden gay- yet gazetelerine göre panele dönemin Hilafet hasreti çekmekle suçladılar. İÜ rı herkesi rejim düşmanı bellemişti. Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök Rektör Yardımcısı Nur Serter, “Hilafe- Şimdi de İslamî referanslarla hareket ve Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim tin kaldırılmasına rağmen Türkiye’de eden bir rejim düşmanı iktidardaydı(!). Fırtına dışındaki bütün komuta kade- şeriat özlemi duyan çevreler ne yazık Câhil halk tehlikeyi fark edememiş ve mesi eşleriyle birlikte katılmıştı. Tri- ki 80 yıldır şeriat devleti kurma ütop- onları seçmişti. Öyleyse darbe dâhil bün şovuna dönüşen panelde salona yasını sürdürüyorlar. Siyasal İslamcı- her teşebbüs meşruydu. lık adı altında bu işin teorisyenlerini yetiştirdiler. Kendi düşüncelerine göre Lakin bütün çabalar beyhudeydi. Zi- ra Sezai Karakoç’un dediği gibi “Gök- lerden gelen bir karar vardır”. SAMET TINAS 24 DERİN TARİH / 2017 MART
Eşyanın Kalbi —————————————————————————————————————— Yuvanın ve Odanın İpekten Peçesi İKBAL BETÜL ARMAĞAN GÖZLÜ [email protected] toplumlarda haneleri dışarıdan izole edebilmek için halı ve kilim kullanılır- Perdeler, hep perdeler… / Her yerde, her yerdeler. ken, daha sonraları en değerli kumaşların do- kunmaya başlanmasıyla değişime uğramış perde- Pencerede, kapıda, / Geçitte, kemerdeler… ler. Seneler boyunca, yaşanılan mekânlarda içerisi ve dışarısı arasında tek bağlantı sadece kapılar ol- Perdeler, hep perdeler… muş. Bu yüzden geçmişe baktığımızda perdeyle ilgi- li bildiklerimizin çoğu pencere değil, kapılarda kul- Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in de tanımladı- lanılan perdelerden geliyor. ğı gibi perde her yerde süsüne düşkün vefa- Pencerelerimizin yegâne ihtiyacı olan perdelerin lı dostu olmuş insanoğlunun. İnsanların, on- aslında kapılardan geçerek hanelerimize girmiş ol- ları yabancı gözlerden ve dışarıdan gelen rahatsız ması hayli şaşırtıcı. İsterseniz gelin bu öyküye daha edici ışıklardan korumak için dizayn ettiği dekora- yakından bir göz atalım. tif kalkanlar desek daha doğru olur aslında. Tarihî Net bir bilgiye ulaşılamamakla birlikte bazı kay- serüvenleri boyunca kâh bizleri soğuktan korumak naklara göre ilk pencere perdesi Latinler tarafından için birer kapı, kâh evlerde ayrı odalar oluşturmak kullanılmış. Eski Mısır’da da perde kullanımının için büyük duvarlar olmuşlar. Modern zamanlarda yaygın olduğunu biliyoruz. Antik Yunan ve Roma’da ise olması gereken yerde tahtına kurulmuş, yalnız ise tapınakların dekorasyonlarında üzeri resimli ke- pencere kenarlarında görülür olmuş bu narin ku- ten kumaşlardan yararlanılmış. 6. yüzyıldan itiba- maşlar. ren Bizans’ta ipek üretimi oldukça büyük boyutla- ra ulaşmış. Bu dönemde son derece renkli, desen ve Perdenin bu ilginç hikâyesi tarih öncesi dönemle- kompozisyon açısından zengin kumaşlar üretilmiş re kadar uzanıyor. İnsanların barınma amacıyla kul- ve İstanbul’da satılmış. landıkları yerlerin girişine astıkları postlar ilk ilkel Bu dönemde perdenin yalnız dekoratif amaçlı perdeler olarak bilinmekte. Yerleşik hayata geçen kullanıldığını düşünmeyin sakın. Mekânların ısı düzenlemesini sağlayabilmek amacıyla kullanıl- mış senelerce. Ortaçağ’da pencereler tahta kepenk- ler, mumlu ve yağlı kâğıtlarla kapatılıyordu. Duvar- lar da ısıyı geçirmemesi amacıyla halılarla veyahut kalın örtülerle kaplanıyordu. Böylelikle güvenli ve sıcak bir ortam oluşturulmaya çalışılıyordu. Bu dö- nemlerde yalnızca soylu sınıfın hanelerinde yünlü dokumadan yapılma perdeler kullanılmış. El emeği Fırfırlı mahremiyet Bu eski evin sahibi hanım Fırfırlı keten perdeler el örgüsü danteli fon olarak tepede birleşip aşağı kullanıp altına incecik bir tül kısımda iki yana asmış. açılan formlarıyla bugün de en popüler modellerden. 26 DERİN TARİH / 2017 MART
——————————————————————————————————————————— Perde Barok, Rokoko, Fransız tarzı… Perdeler duvarların dünyaya açılan ka- Rönesans dönemine geldiğimizde per- pılarında birer sürgü delerdeki zengin işlemeler göze çarpar. Teks- til geliştiği için evlerin neredeyse her köşesi per- olmuşlar tarih delerle kaplanırmış. Bu dönemde perdeler ağırlıklı boyunca. olarak aksesuar amaçlı kullanılmış. Yatak etrafında perde kullanımı da yine bu dönemde ortaya çıkmış. Her devirde farklı bir yüzle karşımıza çıkmış bu eş- 16. yüzyıl Avrupa’sında genellikle zarif desenli, zen- ya hiçbir zaman bırakmamaya yemin etmiş sanki in- gin bordürlü, parçalı ve kısa perdeler tercih edilmiş. sanoğlunun peşini. Bu dönemde genellikle turuncu, kahverengi ve yeşil renkler perdelerde hâkimiyet kurmuş. Hepsi bir yana da, son yolculuğunda bile dünyaya açılan yeşil bir perdesi vardır insanoğlunun. Bir daha 17. yüzyılda ise Fransız tarzı kabartmalı, ikili per- asla aralayamayacağı, rengini ve desenini kendisinin deler kullanılmış. Bunlar dar bir kornişle halkalar seçemeyeceği tek perde… vasıtasıyla asılmış, ipek, tafta ve ketenlerden oluşu- yormuş. Kornişin kullanımı da bu dönemde artış gös- Ne diyordu hem şair? termiş. 18. yüzyıla doğru şatafatlı perdeler ön plana çıkmış, ağır kadifeli ve püsküllü modeller revaçtay- Ya benim sevdiklerim, / Şimdi nerde, nerdeler? mış (günümüzde halen kullanılmakta olan duş per- Önü bomboş perdenin; / İçerde, içerdeler! deleri de büyük ihtimalle kornişin ortaya çıkmasıyla Perdeler, hep perdeler… kullanılmaya başlanmış). … 18. yüzyılda Barok ile ona karşı ortaya çıkan ve Pa- Son noktada son perde; / Çevrilmiş seccadeler. ris’ten Avrupa’ya yayılan Rokoko tarzı perdelerde de Orada işte işte, / Ölümden azadeler! kendine yer bulmuş elbette. Neo-klasik dönemden de Perdeler, hep perdeler… nasiplenmiş perdeler. Nakışlı satenler, renkli ipekli brokarlar genellikle yumuşak ve açık renkli bir hava- da kullanılmış. Perdeler çeşitli renk ve desenleriyle bizleri çevrele- yen duvarların dünyaya açılan kapılarında birer sürgü olmuşlar tarih boyunca. Hâlâ evlerimizin baş köşesin- deki bu kumaşlar bazen gecekonduların camına zor bela iliştirilmiş yamalı bir örtü, bazense şık malikâ- nelerin görkemli misafirleri olarak çıkar karşımıza. Fransız tarzı Rokoko usulü Kornişi gizleyen süslü 18. yüzyılda paravanı, tiyatro görülmeye perdesine öykünen fonu başlanan Rokoko ve dantelli tülüyle 17. usulü perdelerin yüzyıl Fransız modellerini modernize edilmiş hatırlatıyor. bir modeli. 2017 MART / DERİN TARİH 27
Mercek ————————————————————————————————————————— El Bab Tamam Sırada Münbiç Var Mercidabık Zaferi’nin yıldönümü olan 24 Ağustos 2016’da başlayan Fırat Kalkanı Harekâtı’nda son durum ne? El Bab’tan DEAŞ’ı temizleyen TSK’nın yeni hedefi Münbiç mi? Trump’ın Ortadoğu siyaseti- nin ipuçları gelecek için ne söylüyor? MUSTAFA İNAL [email protected] Türk Ordusu 9 Aralık’ta El Bab’ın Deklarasyonun ardından Rus uçak- yakın köylerine ulaştı. Aynı dönemde ları El Bab’ın güneyindeki DEAŞ hedef- A BD’nin 2015 başından itiba- Türkiye Halep’te sıkışmış olan muha- lerini vurarak TSK ve ÖSO’ya destek ren DEAŞ’la mücadele adı al- liflerin tahliyesi ve Suriye’de kalıcı ateş- verdi. Nihayet Rusya’nın kararlılığı ve tında verdiği büyük destekle kesin sağlanması hususunda Rusya ile Türkiye’nin arabuluculuğu ile 30 Ara- PKK/PYD, Dicle’nin batısındaki Cezi- anlaştı. Ancak ertesi gün FETÖ’cü bir lık 2016’dan itibaren rejim ile 7 büyük re kantonu ile Fırat kenarındaki Koba- polis, Rusya’nın Ankara Büyükelçisi- muhalif grup arasında kesin bir ateş- ni’yi birleştirerek Türkiye sınırı boyun- ni öldürdü. Suikast hızla gelişen Tür- kes sağlandı. ca bir “Terör Koridoru” oluşturdu. “Üst kiye-Rusya ilişkilerini bozmak ama- Akıl” planını ortaya koydu. Bunun üze- cıyla düzenlenmişti. Putin, “Karlov’un Ocak 2017’den itibaren kararlılığı- rine Türkiye, PKK/PYD’nin kesinlikle öldürülmesi Rusya-Türkiye ilişkilerine nı artıran TSK ve ÖSO 15 Şubat 2017’de Fırat’ın batısına geçmesine müsaade zarar vermeyecek” diyerek meseleye El Bab’ın merkezine girerek şehri DE- etmeyeceğini açıkladı. Türkiye’yi bir noktayı koydu. Böylece gözler ABD’ye AŞ’ın elinden aldı. 2,860 DEAŞ ve 360 süre oyalayan ABD, YPG’nin Fırat’ın ba- çevrildi. Zorda kalan ABD’nin Ankara PYD teröristi öldürülürken ÖSO da tısına geçerek 11 Ağustos 2016’da Mün- Büyükelçisi John Bass, Karlov saldırı- 470 şehit ve 720 gazi verdi. Oysa Oba- biç’i ele geçirmesini sağladı. sının arkasında ABD desteği olduğuna ma DEAŞ ile mücadelenin çok zor ol- yönelik iddialara “delil gösterin” şek- duğunu ve 40 yıl sürebileceğini ifade Bunu bekâ sorunu olarak gören Tür- linde karşılık verdi. Oysa delil 17 yıldır etmişti. kiye, kendi göbeğini kendi kesmeye ka- Pensilvanya’da ikamet ediyor. rar verdi. 24 Ağustos 2016’da “Fırat Kal- TSK kısa sürede hâkimiyet sağladı. kanı” harekâtıyla Karkamış üzerinden Rusya, Türkiye ve İran Dışişleri Ba- Tamamen temizlenmesinin ardından Cerablus’a girdi ve bölgeyi 15 saatte DE- kanları 20 Aralık 2016’da imzaladıkla- bölgeyi Türkiye, alt ve üst yapısını ye- AŞ’tan temizledi. TSK’nın ateş desteği- rı Moskova Deklarasyonu ile Suriye’nin nileyerek, göç etmek zorunda kalan ni arkasına alan ÖSO, ilk etapta Cerab- toprak bütünlüğüne destek verdikleri- Suriyelilerin iskânına açacaktır. Böyle- lus-El Rai-Azez hattını, 16 Ekim’de de ni ifade ederken, üç ülke Suriye’de ga- ce Cerablus’ta başlattığı imar ve iskân DEAŞ’ın kalesi Dabık’ı ele geçirdi. rantör oldu. Bunlar kalıcı bir ateşkes politikası bölge için bir model teşkil ve siyasî bir çözüme ulaşılması için As- edecek. Türkiye Cerablus-Azez arasındaki tana’da ABD, rejim ve muhaliflerin de yaklaşık 100 km’lik hattı güneye doğru katılımıyla görüşmeler yapmayı karar- Obama yönetiminin Ortadoğu poli- 50 km derinleştirerek 4-5 bin kilomet- laştırdı. Bu arada Türkiye harekât ko- tikası fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Bu ba- rekarelik bir alanda terörden arındırıl- nusunda Rusya ile büyük oranda uz- şarısız ve ikircikli politikalar sonucu mış güvenli bölge oluşturmayı hedefle- laştı. Buna göre Rusya, Türkiye’nin El Türkiye ABD’den uzaklaşıp Rusya’ya mişti. Hedefe ulaşmada en kritik nokta Bab’ı almasına destek veriyor, yalnız yaklaştı. Bu sebeple Trump yönetimi DEAŞ’ın Suriye’deki ikinci önemli mer- harekâtın daha güneye inmesine kar- Türkiye’yi kazanmak ve ABD’nin bo- kezi El Bab’dı. 300 bin nüfuslu El Bab, şı çıkıyordu. zulan imajını düzeltmek için hazırlık yolların kesiştiği oldukça stratejik bir yapıyor. Obama’nın başarısızlığının en bölge. Bu nedenle DEAŞ bütün gücünü önemli sebebi, müesses nizama tama- kullanarak burayı savundu. 28 DERİN TARİH / 2017 MART
————————————————————————————————————— Münbiç’e Ne Olacak? men teslim olmasından kaynaklandı. benzer bir harekâtın Akçakale-Tel Ab- » Hedef Münbiç Trump düşündüğü politikaları uygula- yad üzerinden Rakka’ya yapılabileceği- Suriye’deki savaşın güncel seyrini gözler önüne maya kalkınca büyük bir dirençle kar- ni ifade ediyor. 18 Şubat’ta ABD Başkan seren harita (yanda). Suriyeli muhalifleri Astana şılaştı. Örneğin Rusya ile sıkı ilişkiler Yardımcısı Mike Pence ile görüşen Baş- görüşmelerinde temsil eden Muhammed Alluş kurma taraftarı olan Ulusal Güvenlik bakan Binali Yıldırım ise ABD’nin terör (üstte). Başkanı Michael Flynn, Rus büyükelçi- örgütü PYD/YPG’ye destek vermesinin siyle yaptığı telefon görüşmesi istihba- kabul edilemez olduğunu ifade eder- “Üçlü Görev Gücü”nün kurulması ka- rat tarafından basına sızdırılınca isti- ken, “Gülen’in iadesi iki ülkenin ilişki- rarlaştırıldı. fa etmek zorunda kaldı. Bilindiği gibi lerinde yeni bir sayfa açar” dedi. Flynn, Fetullah Gülen’in iadesini des- Gelinen noktada Türkiye’nin tavrı tekliyordu. Trump, Rusya ile iyi ilişkiler kur- çok net: Irak ve Suriye’nin toprak bü- mak istediğini açıklamasına rağmen tünlüğünü savunuyor. Türkiye ilk he- İngiltere Başbakanı Theresa May, müesses nizamın baskıları sonucu Rus- defi El Bab’ı almış ve 2 bin kilometre- ABD ziyaretinin ardından vakit kay- ya’nın Kırım’ı boşaltmasını isteyince karelik bir alanı DEAŞ’tan temizledi betmeden Ankara’ya geldi ve ABD, İn- ilişkiler bir anda gerildi. Bütün bu ge- Böylece oyunu bozmuş, Kobani ve Af- giltere, Türkiye ittifakı üzerinde gö- lişmeler Rusya’yı rahatsız etti ve art ar- rin kantonlarının birleşmesini engel- rüşmelerde bulundu. Ardından Trump da bazı olumsuzluklar meydana geldi. lemiştir. 8 Şubat günü Cumhurbaşkanı Erdo- CIA Başkanı’nın Türkiye’yi ziyaret ede- ğan’la telefon görüşmesi yaptı. Ertesi ceği gün bir Rus uçağının yanlışlıkla Harekâttaki ikinci hedefimiz Mün- gün CIA Direktörü Pompeo, ilk yurtdı- Türk birliğini vurması ve 4 askerimi- biç’ten PKK/YPG unsurlarını temizle- şı ziyaretini Ankara’ya gerçekleştirdi. zin şehit olması oldukça şüpheli görü- mek ve ÖSO’nun kontrolündeki gü- MİT Başkanı Fidan ile bir değerlendir- nüyor. Ayrıca bu aşamada Lavrov’un venli bölgeye dâhil etmek. Obama me yaptıktan sonra Cumhurbaşkanıy- PYD’yi terör örgütü olarak görmedikle- döneminde Türkiye’ye verilen sözler la görüştü. Aynı gün İngiltere Genel- rini açıklaması ve 16 Şubat Astana top- tutulursa ABD, Suudi Arabistan ve Ka- kurmay Başkanı da Ankara’ya geldi. lantısı öncesinde Moskova’da Kürt Kon- tar’la birlikte Rakka operasyonuna ABD Genelkurmay Başkanı Joseph feransı düzenlenmesi de dikkat çekici. katılmayı da kabul edecektir. Ancak Dunford ise 17 Şubat’ta İncirlik’te Hu- Türkiye bu operasyonda PKK/YPG un- lusi Akar’la kapsamlı bir görüşme yap- Rusya ÖSO’nun kontrol ettiği alan- surlarının yer almamasını, onun ye- tı. El Bab’tan sonra hedeflerinin Mün- ların dışında PKK/PYD’nin işgal ettiği rine ÖSO örneğinde olduğu gibi bölge biç olduğunu ifade eden Akar, ABD’nin bölgelerin de güvenli bölge olmasını halkından oluşan güçlerin eğitilerek verdiği sözleri hatırlatarak YPG’nin Fı- savunmakta. Açıkçası Moskova, Tah- kullanılmasını istemektedir. rat’ın doğusuna çekilmesi gerektiğini ran’ı da yanına çekerek PKK/PYD kar- söyledi. tını oynamaya devam ediyor. Buna rağ- Sonuç olarak Trump yönetiminin men Astana’da varılan mutabakatla Suriye ve Irak’ta nasıl bir politika izle- Askerî kaynaklar ABD ile mutaba- ateşkesin devamının sağlanması için yeceği henüz netleşmedi. Yeni ABD yö- kata varılması halinde Fırat Kalkanı’na Türkiye, Rusya ve İran’dan oluşacak netiminin Münbiç konusunda atacağı adım turnusol görevi görecek. Mustafa İnal Dr., Emekli Albay. 2017 MART / DERİN TARİH 29
Tablodaki Sırlar ———————————————————————————————————— 2 7 6 4 3 1 5 Vatikan Papalık Sarayı Borgia Bölümü duvar resmi Pinturicchio CEM SULTAN ve II. BAYEZİD VATİKAN’DA AĞIRLANIYOR ENGİN BEKSAÇ [email protected] Prof. Dr., Trakya Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı. İtalyan ressam Pinturicchio (1454-1513), hocası Pietro Pe- mek üzere yaptırdığı salonlarda tavanlarla birlikte bü- rugino ve öğrencisi Raffaello ile İtalyan Rönesans res- tün duvarları kaplayan bu geniş boyutlu ikonografik minin en önemli temsilcilerindendir. Vatikan’daki Pa- tasvirin emrini vermişti. palık Sarayı’nın Borgia Bölümü’nde 1492-94 yılları arasında Pinturicchio ve çırakları tarafından dekore edilen Azizler Papa’nın saray görevlilerinden teolog, tarihçi ve ya- Salonu’nun baş duvarındaki St. Catherine’s Disputation (“İs- zar Dominikan Rahibi Annio Da Viterbo (1437-1502), kenderiyeli Azize Katherina’nın İmparator Maksentius Hu- Paolo Cortesi (1465-1510) ve Domeniken Rahibi Fran- zurunda Pagan Filozoflarla Tartışması”; “Papa’nın Huzu- cesco Colonna (1433-1527) tarafından dönemin ruhuna runda Cem Sultan” diye de bilinir) adlı tablo, diğerleriyle uygun bir kurgu planlanarak antikiteyi din ile buluş- birlikte ikonografik bir bütün oluşturur. turan, Katoliklik ile birlikte Papa ve Papalığı yücelten bir anlatım tarzı ortaya çıkarılmıştır. İşte bu ikonog- 1492-1503 arasında papalık yapan ve VI. Aleksander rafi içinde en ayrıcalıklı duruma sahip olan bu duvar diye anılan Rodrigo Borgia (1431-1503), hayatını geçir- resmidir. 30 DERİN TARİH / 2017 MART
————————————————————————————————————————— Dosya 1 AZIZE VE YENIDEN FETIH: Azize Katherina’nın, 2 ZAFER TAKINDAKI BARIŞ MESAJI: İmparator Maksentius’un Hıristiyanlara zulmünü pro- Zafer takı ilk Hıristiyan İmparator Büyük testo için onunla görüşmeye gitmesi, buna mukabil Hı- Konstantin’in taklarının benzeri olup hem ristiyanlık ve ilkeleri konusunda imparatorun en güvendiği 50 pagan filozofla tartışmak bu imparatora, hem de Katolik Hıristi- zorunda bırakılması dikkat çeker. Sah- yan dünyanın güç ve varlığına işaret nenin konusu Hıristiyanlığın Paganizm eder. Üstündeki altın boğa heykeli de karşısındaki zaferi gibi durmaktaysa Borgia ailesinin amblemi olarak Papa VI. Alek- da, alt açılımlar farklı. İlki, Azize Kat- sander ve ailesini sembolize eder. Bu kısımdaki en herina’nın Katolik âleminin en yük- dikkat çekici sembolik unsur, zafer takı üzerinde- sek yargı kurumunun koruyucusu (Baş ki yazıdır. Latince “Pacis Cultori”, “Barışa İnanan” Azize) olmasıdır. İkincisi, İspanya’da İs- veya “Barış Dostu” anlamına gelir. Böylece Katolik lamiyete karşı sürdürülen “Yeniden Fe- Hıristiyanlığın zaferini ve Papanın evrensel barışı tih” hareketi içinde bu topraklardaki son sağlayıcı bir güç olduğu inancını vurgular. İslam devletinin (Endülüs) 25 Kasım 1491’de Katolik İspanyolların eline geçmesi üzerinden 4 CEM SULTAN’IN SON YILLARI: “Pacis Cultori” yazısının he- okunabilir. Azize Katherina, Katolik âleminin İslami- definin kim olduğu, Osmanlı kıyafetiyle tasvir edilen şahısların yet karşısındaki zaferinin müjdecisi kimliğine bürün- kimliğinde gizlidir. Bu şahıslardan biri, duvar resminin yapıldı- müştür. ğı süreçte Roma’da bulunan Cem Sultan (1459-95) olmalıdır. İm- parator Maksentius’un tahtı yanında, yüzü bize dönük 3 II. BAYEZID PAZARLIKTA: Osmanlı kıyafeti için- biçimde tasvir edilmiştir. Hatta resimde doğrudan deki süvarinin, o süreçte Osmanlı tahtında bulunan karşıya bakan tek figürdür. Ağabeyi II. Bayezid ile girdiği saltanat mücadelesi neticesinde öl- II. Bayezid’i temsil etmesi akla uygundur. Ön- dürüleceğini düşündüğü için Avrupa’ya git- ceki Papa VIII. Innocentius’la Cem Sul- miş, 14 Mart 1489 günü geldiği Roma’da 5 yıl tan’ın rehin tutulması için pazarlık ya- 11 ay kadar kalmıştı. Bu durumu Osmanlı pan ve karşılığında haraç ödeyen II. aleyhine kullanmak isteyen, Papa VI. Alek- Bayezid’in anlaşmanın taraflarından sander’in selefi Papa VIII. Innocentius tara- biri olarak Roma’da bulunduğu dü- fından rehin tutulmuş; karşılığında II. Baye- şünülebilir. Pinturicchio’nun, Fatih zid’den haraç alınmıştı. Cem Sultan’ın 1495’te Sultan Mehmed’in portresini yapmak vefat ettiği düşünülürse, tablodaki tasviri hayatının için İstanbul’a gönderilmiş olan Vene- son iki-üç yılına tekabül etmektedir. dikli ressam Giovanni Bellini’nin 1479-81 6 KIM KIMDIR?: Osmanlı süvarisi ve Yeniçeri alaylarının arasında tuttuğu defterlerdeki desenlerden fay- arkasında görülen süvarilerden siyah elbiseli olanın Papa VI. dalandığı anlaşılıyor. Aleksander’in oğullarından Juan (Giovanni) Borgia’nın (1474- 5 SADAKATIN SEMBOLÜ: II. Bayezid olduğunu 97) portresi olduğu tahmin edilir. Tar- tahmin ettiğimiz atlının yanı başındaki tazı sadakat tışmalı da olsa Azize İskenderiyeli ve bağlılığı sembolize eder. Cem Sultan’ın Roma’da Pa- Katherina’nın, resmin yapıldığı pa’nın kontrolü altında bulundurulmasına gönder- süreçte 12-13 yaşlarında olan me yaptığını düşünebiliriz. Papa VI. Aleksander’in kı- zı Lucrezia Borgia’nın (1480- 7 SÜLÜN VE ŞAHIN: Fondaki manzara ulvi 1519) portresi olduğu görüşü söylemi tamamlar. Fakat bu ve 1502-08’de Pin- de yaygındır. İmparator Maksen- turicchio’nun Sienna’daki Duomo’da yaptığı du- var resimleri arasında da yer alan “Papa II. Pius’un tius’un ise Papa VI. Aleksander’in di- Ancona’ya Varışı” konulu çalışmasındaki amblemi ğer oğlu Cesare Borgia’nın (1475-1507) port- gözden kaçırmamak gerek. Vatikan’daki duvar res- resi olduğu düşünülür. Yeniçeri giysileri içinde minde oldukça küçük kalan, fakat Sienna’dakinde bü- gösterilmiş olan, Mora Despotu Andrea Paleologos (1453-1502) olup İmparator Maksentius’un tahtının sağ tarafında yer ala- yük işlenmiş olan amblem, bir sülüne saldıran cak şekilde sahneye yerleştirilmiştir. Tahtın arkasındaki bö- şahin olarak teşhis edilir. “Aptalca saflık lümde portresi bulunan şahıslar arasında Pinturicchio’ya bu kaybettirir. Ama yüce inancımızla karan- işi sipariş eden Troilo Baglioni ile ressamın kendisi ve mimar lıklardan sonra aydınlıkların geleceğine baba Antonio Da Sangallo (1455-1534) da görülmektedir. inanalım” şeklindeki genel açılımı, iki duvar resminin yorumlanmasında da yol göstericidir. 2017 MART / DERİN TARİH 31
İslam Tarihi —————————————————————————————————————— İlk Müslümanların Kur’an Öğretmeni Abdullah B. Mes’ud ADNAN DEMİRCAN [email protected] Mekke soylularının hor gö- vağından, nalınlarından ve temizli- etmişti. Bu sırada Zühreoğullarının rüp aşağıladığı bir çobanın ğinden de sorumluydu. Resulullah Abd b. Zühreoğulları koluna mensup dünyanın en büyük mede- yıkandığı zaman çeşitli eşyaları si- bazı kişiler Abdullah b. Mes’ud’u kast ederek, “Ümmü Abd’ın (Abdullah b. niyetlerinden birinin ilmî geleneği- per yaparak onu gizler, uyuduğu za- Mes’ud’un annesi) oğlunu bizden uzak tut” dediler. Bunu duyunca Allah Re- ne öncülük edeceğini kim bilebilirdi? man onu uyandırır, tehlikeli ve ten- sulü şöyle buyurdu: “Niçin? Öyleyse Allah beni niçin gönderdi? İçlerinde Cahiliye döneminde çobanlık yapan, ha yerlerde beraber yürürdü. Ona o zayıfın hakkı kendisine verilmeyen bir topluluğu Allah kutlu kılmaz.” Mekke’nin zayıf ve sahipsiz sakinle- kadar yakındı ki, bu yakınlık karak- Onun Bedir seferine katıldığını ve rinden Abdullah b. Mes’ud’un hayatı terine de yansımıştı. Hâl ve tavır yö- Ebu Cehil’i öldürdüğünü biliyoruz. Uhud ve Hendek seferlerine katıldığı İslamla şereflenince tamamen deği- nünden Efendimize benzetiliyordu. da zikredilir. şecekti. Kûfe ekolünün kurucusuydu, Huzeyfe’nin, “Evinden çıkışından dö- Esmer, kısa boylu ve za- yıf biri olan Abdul- Kur’an’ı ve sünneti bilme hususun- nüşüne kadar siret ve ahlakıyla, vakar da sahabenin en büyüklerindendi, ve sükûnetiyle, hâl ve tavırlarıyla Al- Kur’an ve hadis ilmiyle kendinden lah’ın Elçisi’ne en çok benzeyen kişi sonraki Müslümanların yolunu kandil Abdullah b. Mes’ud idi. Ancak evinde gibi aydınlatmıştı. nasıl davrandığını bilemem” dediği ri- Mekke ve Tâif civarındaki dağ- vayet edilir. lık bölgede yaşayan Hüzeyl kabilesi- Ebu Musa el-Eş’arî, Abdullah b. ne mensup olan babası Mes’ud b. Gâ- Mes’ud’un Allah Resulü’ne yakınlığını fil cahiliye döneminde Abd b. el-Hâris şu sözleriyle anlatır: b. Zühre ile müttefik olunca Mekkeli Peygamber’i gördüm. İbn olmadığı hâlde burada doğup büyüdü Mes’ud’u da başka konumda değil, İbn Mes’ud. Allah Resulü’nün (sas) Er- onun ailesinden biri olarak gör- kam b. Ebi’l-Erkam’ın evine girmesin- düm. Allah Resulü şöyle buyurdu: den önce Müslüman olmuştu. Anne- “Müslümanların istişaresi olmak- si Ümmü Abd bt. Abdüved ile kardeşi sızın bir kişiyi emir tayin edecek Ukbe de ilk Müslümanlardandı. Da- olsaydım Abdullah b. Mes’ud’u ta- hası müşriklerden korkmadan ve bas- yin ederdim.” kılarına aldırmadan Kâbe’de açıktan Habeşistan’a hicret eden Müs- Kur’an okuyan ilk sahabeydi. Hz. Pey- lümanlardan olsa da sonradan gamber’in, onun Kur’an okuyuşunu geri dönmüş ve Medine’ye hic- zevkle dinlediği nakledilir: “Kur’an’ı ret edenler arasında yer almış- şu dört kişiden öğreniniz: İbn Üm- tı. Allah Resulü’nün, onu Zübeyr b. mü Abd (İbn Mes‘ud), Muâz b. Cebel, el-Avvâm ile kardeş ilân ettiği bilinir. Übey b. Kâ‘b ve Sâlim” (Buhârî, “Fezâi- Bazı rivayetlere göre Mu’âz b. Cebel ile lü’l-Kurân”, 8). de kardeş yapılmıştı. Allah Resulü’nün sırdaşı olmasının Hz. Peygamber hicretten sonra Me- yanı sıra seferlerde döşeğinden, mis- dine’de insanlara ev veya arsa tahsis 32 DERİN TARİH / 2017 MART
————————————————————————————————————— Abdullah bin Mes’ud Allah Resulü şöyle buyurdu: “Müslümanların istişaresi olmaksızın bir kişiyi emir tayin edecek olsaydım Abdullah b. Mes’ud’u tayin ederdim.” 2017 MART / DERİN TARİH 33
İslam Tarihi —————————————————————————————————————— » Ebu Cehil’i o öldürmüştü Hz. Peygamber’i bir gölge gibi takip eden Abdullah b. Mesud Bedir’de Ebu Cehil’i öldürmüştü. Bedir Savaşı’nda Müslüman askerlerle müşriklerin çarpışmalarını gösteren minyatür. PEYGAMBERDEN lah b. Mes’ud’la alakalı pek çok hadise Habbe b. Cüveyn’ın hatırası ise şöy- HADİS NAKLEDERKEN nakledilmiştir. İşte onlardan biri: ledir: ÖYLE BİR TİTREDİ Kİ... Bir gün Allah’ın Elçisi ona ağaca çı- Hz. Ali’nin (ra) yanındaydık. Abdul- Amr b. Meymûn anlatır: kıp bir şey getirmesini emreder. Ar- lah’ın bazı sözlerini naklettik. Orada- Bir yıl boyunca zaman zaman kadaşları bacaklarının çelimsizliği- kiler onu övüp, “Ey Müminlerin Emi- Abdullah b. Mes’ud’un yanına ne bakıp gülerler. Bunun üzerine Hz. ri! Abdullah b. Mes’ud’dan daha güzel gittim. Bu süre içinde Hz. Pey- Peygamber şöyle buyurur: “Ne gülü- ahlâklı, daha şefkatli öğreten, insan- gamber’den bir hadis naklettiğini yorsunuz? Abdullah’ın tek bir ayağı, larla oturup kalkması daha güzel olan ve “Allah Resulü şöyle buyurdu” kıyamet günü mizanda Uhud’dan da- ve daha fazla takva sahibi birini gör- dediğini hiç duymadım. Sadece bir ha ağır gelir.” medik” dediler. Bunun üzerine Hz. gün hadis nakletti ve ağzından o Ali, “Size Allah’ı hatırlatırım. Bunu sözler çıkıverdi. Hemen büyük bir Zeyd b. Vehb de şöyle bir hatırası- gönülden mi söylüyorsunuz?” dedi. hüzne kapıldı. Alnından ter boşaldı- nı anlatır: “Evet” diye karşılık verdiler. Bunun ğını gördüm. Hadis bittikten sonra, üzerine Hz. Ali, “Ey Allah’ım! Seni şa- “İnşaallah ya bunun biraz fazlasını, Bir topluluk içinde Ömer’in yanın- hit gösteriyorum ki, onun hakkında ya buna yakın bir şeyi, ya da bundan da oturuyorduk. Derken zayıf, incecik ben de onların sözlerinin benzerini biraz azını söylemiştir” dedi. bir adam çıkageldi. Ömer ona bakma- veya fazlasını söylüyorum” dedi. Aynı hadiseyi Alkame b. Kays ya başladı. Sevinçten yüzü aydınlan- şöyle nakleder: dı. Sonra üç defa, “İlim dolu küçü- Efendimizin vefatından sonra Abdullah b. Mes’ud her perşem- cük beden” dedi. Gelen Abdullah b. Hıms’a hicret ettiyse de Hz. Ömer (ra) be gecesini sohbetle ihya ediyor- Mes’ud’du. onu Kûfe’ye gönderdi. “Zatından baş- du. O gecelerin hiçbirinde, “Allah ka ilah olmayan Allah’a yemin ederim Resulü şöyle buyurdu” dediğini ki, ondan istifade hususunda sizi nef- duymadım. Bunun bir tek istisnası sime tercih ettim. Onun kıymetini bi- oldu. O zaman da ona baktım, bir lin ve ondan ilim alın” diye de bir ya- asaya dayanmıştı. Asaya baktım zı yazdı Kûfelilere. Abdullah b. Mes’ud (titremesinden dolayı sağa sola) burada kadı ve beytülmâl görevlisi sallanıyordu. olarak vazifelendirildi. Diğer Müslü- manlara atıyye (gelir) tahsisi yapılır- ken ona da 6 bin dirhem tahsis edil- mişti. Hasan-ı Basrî talebesiydi Hz. Ömer uğradığı suikast netice- sinde hayatını kaybedince Medine’ye döndü fakat bir müddet sonra Hz. Os- man (ra) tarafından eski vazifesine ta- yin edildi. Buradaki görevi sırasında birçok öğrenci yetiştirerek ilmî bir te- mel oluşturdu. Hz. Osman çoğaltılan Kur’ân nüshalarının dışındakilerin imha edilmesini talep edince araların- da gerginlik çıktığı, bu süreçte Halife- nin onun gelirini kestiği rivayet edilir. Hz. Osman kendisini Kûfe’den ge- ri çağırınca bazı kişiler gitmemesi yö- 34 DERİN TARİH / 2017 MART
————————————————————————————————————— Abdullah bin Mes’ud » Dört kutlu kişiden biri Hz. Ömer, Hz. Osman, Hz. Ali ve bilmediğim bir ayet yoktur. Bununla İlk Müslümanların Kur’an öğretmeni Abdullah b. diğer sahabiler vasıtasıyla rivayet et- birlikte Allah’ın Kitabını benden daha Mesud, Hz. Muhammed’in iltifatına mazhar olmuş tiği hadislerin sayısı 850’ye yakındır. iyi bilen ulaşılması mümkün birinin bir sahabeydi. Resulullah “Kur’an’ı bu dört kişiden Bunların çoğunu Ahmed b. Hanbel’in var olduğunu bilsem hemen ayağına öğreniniz” buyururken onu işaret ediyordu. Müsned’inde ve Tirmizî’nin Sünen’inde gider, ondan faydalanırdım” (Buhârî, Fotoğrafta Nijerya’da çocuklara Kur’an öğreten bulmak mümkün. Kur’ân-ı Kerim’e ve “Fezâilü’l-Kurân”, 8). bir genç. hadise vukufiyeti onu fıkıh alanında da otorite haline getirmiştir. Şöyle de- Kûfe’de gelişen fıkhî ekol üzerinde nünde telkinde bulundularsa da o, Ha- diği nakledilir: onun görüşlerinin ciddi tesiri vardır. lifenin talebi doğrultusunda hareket ederek Medine’ye döndü. Vefatından “Yemin ederim ki, Allah’ın kitabın- Vefatından önce Allah’a hesap ver- önce hastalığı sırasında Hz. Osman da, nerede nâzil olduğunu bilmediğim menin mesuliyetini düşünerek söyle- kendisini ziyaret ederek helâllik dile- bir sure ve kimin hakkında indiğini diği, “Öldükten sonra hiç diriltilme- miş, kestiği atıyyeleri ödeyeceğini söy- meyi çok arzu ederdim” sözü ihlas ve lemişti. Fakat bu defa teklifi reddeden KARANLIK GECEDE zühdünü ispat eden çarpıcı örnekler- İbn Mesud olmuştu. DAHİ TANINIRDI dendir. Ashap arasında Kur’an’ı en iyi bilen Son derece mütevazı bir kişiliğe Medine’de hicrî 32 (652-53) yılın- hafızlardan biriydi. Kendi sözüne göre sahip olan Abdullah b. Mes’ud da, 60 yaşındayken vefat eden İbn 70’ten fazla sureyi bizzat Hz. Peygam- saçlarını uzatır, temiz ve güzel Mes‘ud’un cenaze namazının Ammâr ber’den öğrenmişti. Hatta kendisine giyinmeyi severdi. Süründüğü b. Yâsir veya Hz. Osman tarafından ait bir Mushaf’ı olduğunu da biliyo- güzel kokularla karanlık gecede kıldırıldığına dair rivayetler mevcut- ruz. Kûfe’de yetiştirdiği talebeler saye- dahi tanınırdı. Abdurrahman, Utbe tur. sinde Kur’an ilimlerine büyük faydası ve Ebu Ubeyde adlarında üç oğlu olmuştu. Tefsir ve kıraat sahalarında vardı. Daha çocuk sahibi olmadan Abdullah b. Mes’ud “Beni Osman b. yetiştirdiği en meşhur öğrencileri Ha- Hz. Peygamber kendisine “Ebu Maz’ûn’un kabrinin yanına defnedin” san-ı Basrî, Katâde, Ebu Abdurrahman Abdurrahman” künyesini vermiş, dediği için vasiyeti üzerine Bakî me- es-Sülemî ve Ebu Amr eş-Şeybânî’dir. bu sebeple dünyaya gelen erkek zarlığına defnedilmiştir. çocuğuna bu adı koymuştu. Adnan Demircan Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi. 2017 MART / DERİN TARİH 35
DERİN YORUM HÜSAMETTİN ARSLAN Prof. Dr., Uludağ Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi. [email protected] CUMHURİYET’İN YENİDEN İNŞASINA “KİMLER” KARŞI ÇIKIYOR? 1908’de II. Meşrutiyeti I lımlı veya “sert” liberal, milliyetçi, gelenekçi, dindar bü- alkışlayanlar bugün tün farklılıkları ve renkleriyle Türkiye’nin muhafazakâr- Başkanlık Sistemi’ne ları “bilinçle” ya da “kendiliğinden” (bilinçdışı) “devletin” neden karşı çıkıyor? özgürlüğüne öncelik verirler. Devlet hür olmaksızın “yurttaş- Başkanlık Sistemi ları” hür olamaz; devletin hür olmadığı yerde düşünce ve ifade dışlanan Kürtleri yeniden hürriyeti, kanaat ve inanç hürriyeti olamaz. İttihat ve Terak- sisteme dâhil edecek ki’nin ve tabii vârisi CHP’nin elitleri ve onların türevi kişiler ve mi? “Beyaz Türkler” gruplar, yani genelde milliyetçi-Kemalist, liberal ve sol kesim- niçin “hayır” diyor? Yeni ler tersini düşünürler veya devletin özgürlüğü fikrini yok sa- sistemin azınlıklar için yarlar. Devlete özgürlük diye bir şey olamaz; yegâne özgürlük büyük bir fırsat olduğunu “devletten özgürlük”tür. İllegal örgütlere, devlete muhalif ente- hiç düşündünüz mü? lektüel elitlere, azınlıklara, devlet düşmanlarına özgürlüktür. Şu soruya herkes toplumdaki konumuna ve ideolojisine göre farklı cevaplar verebilir: Özgürlük, tamam, fakat “kim için ve ne için özgürlük?” Fakat devletler de özgür olmak isterler. Onlar da başka devletlerden ve güçlerden özgür olmak isterler. Güçlü devletler daha özgür, zayıf devletler daha “bağımlı”dır ve bu durum devletlerin halklarıyla anlaşmalarına (ahitlerine, yani anayasalarına) yansır. Zayıf devlet rejimleri korku rejim- leri; güçlü devlet (başka devletlerden özgür devlet) rejimleri öz- gürlükçü rejimlerdir. Türkiye Cumhuriyeti -geçmişine kıyasla başka devletlerden- kuruluş yıllarındakinden daha özgürdür. Bireysel tarihi uzun hiçbir vicdan sahibi bunu reddedemez. “İlerleme” teolojisine göre yaşayan “modernler” kendilerinin akıllı ve zeki, daha önceki devirlerde (mesela en az bin yıllık Ortaçağ’da) yaşayanların ve henüz modernliği temellük edeme- miş toplumların mensuplarının “ahmak ve aptal” olduklarına 36 DERİN TARİH / 2017 MART
» Sokaklara taşan coşku II. Meşrutiyet’in ilanından sonra kutlama yapan İstanbul halkı. Bu çoşku kısa sürdü. Zira II. Abdülhamid’i istibdat rejimi kurmakla suçlayan İttihat ve Terakki Cemiyeti kısa süre içinde emsali görülmemiş bir baskı yönetimi inşa edecekti. inanırlar. Bu tam bir aptallık ve ahmaklık göstergesidir. paradigmada değişme… “Ulus-devlet vizyonundan/ges- Çünkü bir insanın kendisi dışında herkesin aptal olduğu- taltından” “imparatorluk vizyonuna/gestaltına,” yani pa- nu düşünmesi, onun katıksız bir aptal olduğunu gösterir. radigmasına geçiş. Adı ister rejim, ister sistem olsun fark Ve bizi “aptallıktan ve ahmaklıktan” sadece geçmiş deni- etmez. Bahis konusu değişme, bu politik vizyon değişme- len tecrübeyi öğrenmek kurtarabilir. Geçmişin tecrübesi- sinin türevidir. ni bize en iyi tarih öğretir. Tarih insanı akıllı yapar. “Rejim mi, sistem mi?” tartışmasıyla ilgili değişmenin Türkiye kapsamlı olduğu kadar “anlamlı/önemli” bir öncülüğünü yapan ve diyelim ki, “Türk muhafazakârlığı- politik değişmenin de eşiğinde. “Cumhuriyetimiz” yeni- nı”, yani “mütedeyyin halkı” temsil eden iktidar partisi den kuruluyor, yeniden inşa ediliyor. Ana muhalefet par- elitleri ile “ulus-devlet vizyonu”nu savunan ana muhalefet tisi bu politik değişmeyi (parlamenter rejimden Başkanlık partisi elitleri arasında bir tartışmadır. Osmanlı geçmişle- idaresine geçiş) reddediyor ve halka bunun aslında bir “re- rini miras aldıklarını düşünen kültürel muhafazakârlar jim değişmesi” (bayat “laiklik elden gidiyor” teranesinin ile Osmanlı geçmişlerini reddeden politik tutucular ara- yeni versiyonu) olduğunu dikte ediyor. Değişmenin öncü- sında bir çekişme. Birinci kategoride yer alanlar Tür- sü durumundaki iktidar partisi “rejim değişikliği” ithamı- kiye’nin mevcut Türkiye, bölge ve dünya şartlarında na, bunun bir rejim değil, “yönetim sistemi” değişimi ol- “ulus-devlet” vizyonuyla idare edilemeyeceğini, devletle- duğunu söyleyerek karşılık veriyor. ri emperyal devletler karşısında özgürleştirmedikçe ve Türkiye mevcut sorunlarının Osmanlı’nın mirası coğraf- Bu rejim-sistem tartışmasını daha geniş bir çerçeveye yalara açılmadıkça çözülemeyeceğine inanıyorlar. Bunda yerleştirebiliriz. Bunu “devletin vizyonunda değişme,” dev- şaşılacak bir şey yok. Türkiye’de “muhafazakârlık” (poli- letin ulus-içi ve uluslararası vizyonunu değiştirmesi ola- tik muhafazakârlık değil), daha önce başka bir yerde sa- rak görüyorum. Tartışma aslında bir “vizyon” tartışması- vunduğum gibi, Osmanlı İmparatorluğu’nun çöküşünden dır. Daha “akademik” terimlerle dile getirmek gerekirse, doğmuştur. bu değişme bir “politik gestalt değişimi”dir, yani politik 2017 MART / DERİN TARİH 37
DERİN YORUM İmparatorluğun kaybı İstanbul, Selanik, İzmir, Adana, Van, Şam, Mısır ve Kudüs gibi şehirlerinde kutlanan “devrim şenliklerine” pek iti- Muhafazakârlığımızın alâmet-i farikası zannedildiği gi- bar etmedi. Devrim kutlamalarında Enver ve Niyazi Bey- bi sadece gelenek ve din değil, “şeriat” hiç değil, imparator- ler, Başpiskopos İzmirliyan, Fuad Paşa ve Prens Sabahad- luğun kaybıdır. Türkiye’de muhafazakârlık, imparatorluk din “kült” şahsiyetlere, Ermeni Taşnak ve Hınçak legal devletini ve coğrafyasını derin ve köklü muhafaza etme örgütlere dönüştü. Bu şenliklerde daha önce “kızıl sultan”, endişesiyle birlikte doğmuştur. İmparatorluğu korumak; “diktatör” diye lânetlenen Sultan Abdülhamid’e övgüler devleti, geleneği ve geleneğin kutsallarını koruma endişe- yağıyordu. Çünkü zorla da olsa istediklerini vermişti. Dev- sinin adıydı. Türkiye’de muhafazakârlık imparatorluğun rim festivallerini süsleyen sloganları, padişaha övgü hariç çöküş travmasının çocuğudur. Meşruiyetini buradan alır. Fransız Devrimi’nden çalınmış sloganlardı: “Yaşasın ana- 2017 Nisan’ında halkoyuna sunulacak sistem değişikliği- yasa, hürriyet, eşitlik ve adalet!” “Ve Padişahım çok yaşa!” ni daha iyi anlamanın yollarından biri, imparatorluk Tür- kiye’sinde İttihatçı subayların tehditleri altında Sultan II. Fakat Osmanlı İmparatorluğu Fransa değildi. 1789 Fran- Abdülhamid’in Meclis-i Mebusan’ı toplantıya çağırmasıyla sız Devrimi’nin aktörlerinin Fransa’nın bekası gibi sorun- gerçekleşti: 25 Temmuz 1908’de Meşrutiyetin yeniden ilâ- ları yoktu, fakat Osmanlı Türkiye’sinin vardı. İmparator- nı rejim değişikliği mi, yoksa sistem değişikliği miydi? luk “milliyetçilik” denilen seküler ideolojiye ve “petrol”e çarpmış, “özgürlük ve eşitlik” fikirleri emperyal güçlerin Darbenin aktörleri ve destekçileri 1908’i 1789 Fransız Osmanlı’ya karşı kullandıkları etkili silahlara dönüşmüş- Devrimi benzeri bir “devrim” (İnkılab-ı Kebir) görüyorlardı. tü. 1908’de Kanun-ı Esasi’nin ilânıyla gerçekleşen değişme- Bu sözde devrimin en coşkulu destekçileri İttihat ve Terak- ye tepkiler ile bugünkü Başkanlık ya da Cumhurbaşkan- ki’nin yandaşları, imparatorluğun azınlık tebaası Yahudi- lığı sistemi teklifine tepkiler arasındaki paralel ve karşıt ler, Ermeniler ve Rumlardı. 1908 darbesini “devrim” şen- sosyal ve ideolojik eğilimleri veya trendleri tespit etmek likleriyle kutladılar. Arap ve Kürt tebaa imparatorluğun mümkündür (şüphesiz 1908 ile 2017 arasında Türkiye’de ve dünyada pek çok şey değişti, fakat pek çok şey de değiş- » İstanbul Ermenileri Meşrutiyet’i Osmanlı bayrakları ve medi). Temel karşıtlık o zamanki değişmenin bir “darbe,” “hürriyet, uhuvvet, adalet” yazılı pankartlarla kutlarken. şimdiki değişmenin “demokratik” olmasıdır. 1908 Darbe- si bir elit hareketiydi; oysa Başkanlık Sistemi hareketi bir halk hareketidir. Diğer karşıtlıklar halk kesimlerinin te- mayülleriyle ilgilidir. Kuvvetle muhtemeldir ki, o günün “devrimci” militer ve politik elitleri -mucizevî bir şekilde yaşasalardı- Başkan- lık Sistemi’ne “hayır” derlerdi. Onlar benim neslimin in- sanlarını 1960 darbesinde Menderes’i idam ederek 27 Ma- yıs’ı bayram olarak kutlamaya zorlayan militer ve politik elitlerin, militer ve politik cedleriydi. Kuvvetle muhtemeldir ki, günümüzün Başkanlık Sistemi’ne “hayır” diyen şiddet örgütleri FETÖ, PKK, DH- KP-C o zamanın örgütleri olsalardı Ermeni Taşnak ve Hınçak örgütleri gibi, 1908 Darbesi’ne evet derlerdi. 1908 Darbesi’ni festivallerle destekleyen halk kesimleri, İmpa- ratorluğun “modernleşmiş/sekülerleşmiş beyaz”larıydı. İmparatorluğun “Kızılderilileri” Sultanlarının iktidarı- na el konulmasını sabır ve sükûnetle karşılamışlardı. Gü- nümüzün Türkiye’sinin “modern/seküler beyazları” (be- nim için “beyaz” “jakoben” yani “halka rağmen halkçı” mânâsına geliyor) Başkanlık Sistemi’ne “hayır” demeye hazırlanıyorlar: Kemalistler, sosyalistler, Alisiz Aleviler, memleketsiz/vatansız liberaller, Hz. Muhammed’siz (sas) Türkçüler ve İslamcılar. 1908 Darbesi’nin mimarı İttihat ve Terakki’nin yavru- su CHP, Başkanlık Sistemi referandumunda “hayır” deme- ye hazırlanıyor. Şaşılacak bir şey yok! MHP’nin İttihadçı kanadı (Bahçeli muhalifleri) CHP’li MHP de hayır deme- ye hazırlanıyor. “Beyaz ülkücüler” hayır demeye hazırla- nıyor. Bunda da şaşılacak bir şey yok! 1908’i yaşasalardı Abdülhamid’i devirmeye giden Ermeni ve Yahudi silahlı 38 DERİN TARİH / 2017 MART
» Dualar Hamidiye Alayları için Sultan II. Abdülhamid’in adını taşıyan Hamidiye Alayları, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde özellikle Ermeni isyancılara karşı verdikleri mücadeleyle memleket müdafaasına hizmet ettiler. Diyarbakır’daki Hamidiye Alayı dua ederken... milis güçlerin içinde yer alırlardı. Fakat “Kızılderili ülkü- savaşa hazırlık sürecinde) 60 küsur Kürt milletvekilinin cülerin” referanduma “evet” diyecekleri apaçıktır. Burada bulunduğu AK Parti ile ittifak kurmayı reddetmiş, AK Par- sergilediğim karşıt ve paralel eğilimler mantığını bir tek ti’ye karşı jakoben CHP ile işbirliği yapmış ve bunun bedeli Türkiye’nin “azınlıkları”nın muhtemel tavırları ihlâl ede- de teraziye-tartıya gelemeyecek kadar ağır olmuştur. HDP bilir. Türkiye’nin bugünkü azınlıklarının hatırı sayılır bir ve PKK tecrübesi fiyaskoyla neticelenmiş, örgütün Suriye kısmı Başkanlık Sistemi’ne “evet” diyebilir. Çünkü Başkan- versiyonu PYD emperyal güçlerin sirk maymununa dönüş- lık “kozmopolit” bir Türkiye’ye “ulus-devlet”ten daha açık- müştür. HDP bir silahlı örgütün partisidir; “beyaz” olduğu tır. Türkiye’de “etnik” milliyetçilik artık anakronizme dö- için “jakoben,” jakoben olduğu için beyazdır. Şimdi de ay- nüşmüştür. nı şeyi yapmaya, 1924 Anayasası’nda Kürtleri politik sah- nenin dışına iten CHP (1924’ten bugüne Türkiye, “sözde” Kürtler Başkanlık Sistemi’nin neresinde? çok-partili parlamenter sistem dönemi dâhil 1924 anayasa- sı Türkiye’sidir) ile birlikte Başkanlık referandumuna “ha- Söylenenlerin aksine Başkanlık Sistemi “ırkçılığın” ve yır” demeye hazırlanıyor. “etnik milliyetçiliğin” panzehiridir. Parlamenter demok- rasi Batı dışı toplumlarda politik partileri “etnik” partile- Osmanlı İmparatorluğu’nun Kürtleri 1908 Darbesi’ni re dönüştürür. Etnisizm/etnikçilik, mevcut dine alternatif desteklememişlerdi; Abdülhamidci idiler. Türkiye’nin bir seküler dindir. Başkanlık Sistemi’nin faziletlerinden bi- bugünkü Kürtlerinin, yani “zenci” ve “Kızılderili” ri, CHP’nin durumunda olduğu gibi, partiye bir mezhep Kürtlerinin Başkanlık referandumuna “hayır” demeleri- ve din gibi “bağlılığı” yumuşatma potansiyeli taşımasıy- ni gerektirecek bir şey yok fakat “evet” demelerini gerek- dı. CHP bunu kendisi için bir risk telakki ediyor olabilir. tirecek çok şey var. “Büyük Birleşik Kürdistan” mitolojisi Nitekim HDP (aslında HDPKK) bir türlü Türkiye partisi ecel döşeğinde. Bunu en iyi Kürt halkların gördüğünü dü- olamamış ve etnik bir parti olarak kalmıştır. HDP, Kürt şünüyorum. Başkanlık Sistemi’nin, Türkiye Kürtlerinin İttihat ve Terakki’dir, yani Kürt CHP’dir. Kürtlere rağmen- “devlete” bağlılık ve aidiyet hislerini parlamenter sistem- dir; Kürtlerle birlikte değildir. Hâkim çizgileriyle “beyaz” den daha fazla takviye edeceği nettir. Türkiye’nin Kürtle- Kürtlerin partisidir; jakobendir. Çünkü adı ister Kürt, ister ri “sözde” parlamenter sistemden hep mustaripti. Çünkü Türk olsun, bütün milliyetçilikler “beyaz”dır. 1908’de HDP Başkanlık Sistemi “ulus-devlet” vizyonuna alternatif bir diye bir parti olsaydı, 1908 Darbesi’nin şakşakçılarından vizyonla, imparatorluk vizyonunun mahsulüdür. Ulus-dev- biri olurdu. let vizyonu “ya; ya da” mantığı ile işler; ötekileştirici ve dış- layıcıdır. İmparatorluk vizyonu “hem; hem de” mantığıyla Bu tespitlerin doğruluğunu anlamak için uzağa gitme- işler; dışlamaz, içerir, ötekileştirmez. ye gerek yok. Barış Sürecinde (benim literatürümde TC ile 2017 MART / DERİN TARİH 39
8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ Devrimler Kadın Haklarını Değil Erkek İktidarını Korumuştu Kadın tarihine dair ezber bozan çalışmalara imza atan Alman tarihçi Gisela Bock ile Avrupa’nın son yüzyıllarına damgasını vuran ‘cinsiyetlerin kavgası’ndan Fransız Devrimi’nde kadının rolüne Doğu’da ve Batı’da kadın tarihini konuştuk. KONUŞAN: RABİA ALBAYRAK Bu iki benzeşme noktasını biraz ri kendi kelimeleriyle, kendi sesleriyle sunmak demekti. Bu sayede bu farklı Women in European History (Avrupa açalım. Zaman unsurunu ne şekilde kelimeler ve sesler cinsiyetler arası ve cinsiyetler içi bir diyalog olarak sunu- Tarihinde Kadınlar) kitabınızda cinsi- dâhil ettiniz kitabınıza? labilirdi. Bu sebeple kitabım “olgular Tarihsel devamlılık ve tarihsel de- ve rakamlar”la ilgili değil. Odak nok- yet meselesini meslektaşlarınızdan çok tam, toplumsal ve siyasî bir tarih sun- ğişim karmaşık olaylardır; dolayısıy- manın yanı sıra geçmişe, bugüne ve farklı bir perspektiften okuyorsunuz. la değişim ve bu değişimin özneleri geleceğe ait fikirler, kavramlar, yargı- 2000 yılında basılan kitap üzerine (kadın ve/veya erkeklerin özneliği) ço- lar ve vizyonları ortaya koymaktı. ğunlukla tekil kişilere atfedilemez. Bu 25 yıldan uzun bir süre çalıştım. Ara- kişiler bir grup, etkileşim ve süreçler Peki ya mekân? larında Türkçenin de olduğu yedi dile bütünü dâhilinde ele alınmalıdır. Ay- Burada dikkat etmemiz gereken çevrildi. Elbette bugün yazacak olsam rıca kitabımın sadece kadınlar üzerine ortaya farklı bir eser çıkardı. Yine de değil, erkekler üzerine de yazılmış ol- meselelerden biri Avrupa’nın çeşitli yazdıklarım büyük oranda geçerliliği- duğunu söyleyebilirim. bölgeleri arasındaki ciddi farklılıklar ni koruyor. ve bu bölgelerin her biri içindeki kar- Zaman ve mekân gibi iki önem- maşıklıklar var. Söz gelimi Avrupalı Kitabı yazmaya başladığımda 300 li meseleyi ele almayı amaçlayan te- kadınların tarihini ele alan çok sayıda sayfalık bir hedef konmuştu, bu ne- mel yaklaşımımın hedefi, kadınların çalışma, Batı Avrupa’nın “büyük” dev- denle Avrupa tarihinde kadınlarla il- içinde bulunduğu durumu ve hepsin- letlerini (İngiltere, Fransa, Almanya) gili pek çok önemli mesele dâhil edi- den önemlisi querelle des sexes (cinsi- ele alır, Orta ve Doğu Avrupa ya da Gü- lemedi. Ancak kitabım (en az) iki yetlerin kavgası) denilen mefhumun ney Avrupa ülkeleri ile Balkanlara da- bakımdan diğerlerine benziyor: birin- yeniden inşası sürecinde cinsiyetler ha az önem verir ya da hiç vermez. cisi, zaman içinde sürekliliği ve deği- arasındaki ilişkiyi, mücadeleyi, sava- şimi analiz etmesi ve dengelemesiyle; şı veya çekişmeyi ortaya koymaktı. Bu ikincisi, mekâna göre benzerlik ve de- da geçmişte yaşamış kadın ve erkekle- ğişiklik gösteren unsurları, yani Avru- pa’nın farklı bölgelerindeki durumu ele almasıyla. 40 DERİN TARİH / 2017 MART
————————————————————————————————————————— Gisela Bock ALMAN TARİHÇİ GISELA BOCK 2017 MART / DERİN TARİH 41
Söyleşi ————————————————————————————————————————— » Üç öncü isim Gisela Bock (sağda) dünyaca ünlü kadın tarihi araştırmacıları Françoise Thébaud ve Karen Offen ile. Kadın haklarının durumu Batı’da nasıl? söylenmelidir. Ve bu faaliyetlerine lardan biri. Burada kadınlar, erkekler rağmen kadınlar Avrupa toplumların- ve güç ilişkilerinden bahsediyoruz. Özellikle de Doğu ile kıyaslandığında? da ikinci sınıf insan olarak görüldüler. Kadınların “ikincil” olarak görülme- Öncelikle “Doğu” nedir, “Batı” ne? Bu şaşırtıcı değil mi? ye başlanmalarının ardındaki faktö- rü araştırmanın pek faydalı olacağını Neden sadece “farklılıklar”dan bahse- Her şeyden önce kadınlar yalnızca düşünmüyorum. Bunun yerine bu du- diyoruz da “benzerlikleri” es geçiyo- Avrupa ülkelerinde değil, dünyanın rum tarihî olarak cinsiyetler arasın- ruz? Bunun temel sebebi, pek çok in- tamamında ikinci sınıf vatandaş ola- daki muhtemel güç ilişkilerinden biri sanın dediğinin aksine Batı ideolojisi rak görülmüştür; arada yalnızca bi- olarak görülmeli. değil. 2000’lere kadar “Doğu”daki ka- çimsel farklılıklar var. İkinci olarak, dınların tarihi ile ilgili (hem “Batı”da, özellikle Avrupa toplumlarında ka- Sanayi Devrimi’nden kadınların payına hem de “Doğu”da) çok az şeyin bilini- dınlar Ortaçağ’dan başlayarak “ikin- düşen ne oldu peki? yor olmasıdır. Tabii ki 2007 yılından cil” (inferior, en çok kullanılan ifade beri yayınlanan ve önemli bir tarihî budur) olarak görülmeye yüksek sesle Burada da kronolojik ve coğrafî ola- bilgi kaynağı olan Aspasia. Internatio- veya sessiz bir biçimde karşı koymuş, rak farklı durumlarda farklı olgular- nal Yearbook of Central, Eastern, and Sout- başkaldırmışlardır. “Querelle des sexes” dan söz edebiliriz. Elbette en bilinen heastern European Women’s and Gender (cinsiyetlerin kavgası) ya da “querelle Britanya’daki durum; zira bu ülkede History sayesinde çok şey değişti. des femmes” (kadınların kavgası) baş- Sanayi Devrimi sırasında kadınların lığı altında bu gelişimi masaya yatır- kazanımları 1920 yılından kısa süre Ortaçağ Avrupa’sında kadınlar ilmî dım (benzer bir çalışma yürüten di- sonra kadınların tarih yazımının or- ğer isimler arasında Gerda Lerner ve taya çıkmasıyla başlamıştır. Bazı ta- faaliyette bulunuyor muydu? Okuma, Karen Offen sayılabilir). Bu dönem As- rihçiler kadınların devrimden kârlı pasia International Yearbook of Central çıktığını söyler, diğerlerine göreyse yazma, öğretme, özel bir ilgi alanı Eastern’da karşımıza çıkan şey, çoğun- Sanayi Devrimi’nin kurbanlarıdır. lukla fikirler savaşı, polemik ve hiciv- geliştirme vs. den ibarettir; bir hareketten bahset- Bugün o dönem kadınlarının (ve Evet, kesinlikle. Tabii bütün ka- mek mümkün değil. çocukların) emeğinin ucuz olmasının imalathane ve fabrikaların ortaya çı- dınlar değil. Çoğunlukla üst sınıfla- 19. yüzyıldan itibaren ortaya çıkan kışında önemli bir faktör olduğu yo- ra mensup olanlar. Özellikle vurgula- modern kadın hareketi ve elbette da- rumunu yapabiliriz. Fakat geleneksel mak istiyorum ki, kadınlar arasında ha geniş anlamda feminizm bu isyan- mevcut din, sosyal sınıf vb. pek çok farklılığı göz önünde bulundurduğu- muzda genel anlamda kadınlar hak- kında çok az şey söylenebilir ya da 42 DERİN TARİH / 2017 MART
————————————————————————————————————————— Gisela Bock anlamda kadınlarca yapılan işler ba- şük ücretli işlerin çok önemli bir yer ERKEK İKTİDARI sit bir biçimde ortadan kalkmamış, tuttuğunu görürüz. İÇİN KADIN DEVRİMİ varlığını sürdürmüştür. İtalya’daki duruma bakarsak (19. yüzyılın sonla- Böyle bir ortamda feminist hareketle- Fransız Devrimi’nde de, Rus rında Kuzey İtalya), kadın fabrika işçi- Devrimi’nde de kadınlar önemli lerinin çocuklarını yetiştiremeyecek rin ne kadar sıcak(!) karşılandığını tah- rol oynadı (tabii Fransız Devrimi’ne kadar yoksul olduklarını ve devletin katılan kadınların çok azı kadın sokağa bırakılmış çocukların bakımı min etmek zor değil. hakları adına mücadele etmişti). için özel bakımevleri kurduğunu gö- Feminist hareketler ilk ortaya çık- Hem yoksulların ve halk kitleleri- rürüz. nin önemli bir kısmını meydana tığında bir tepki yaratmayı amaçladı- getiren toplumsal grup olarak, hem Bu tür kurumlar Fransa’da da açıl- lar; ancak bu tepki genellikle olum- de kadınların özgürlük ve eşitlik mıştır. Britanya’da ise yoktur. Farklı- suz oldu. Ama pozitif tepkiler de yok taleplerini modern bir biçimde lıkların bazıları Sanayi Devrimi’nin değildi. 19. yüzyılın başında yaşamış ortaya koyan önemli kişilikler başka ülkelerde, farklı zamanlarda ilk temsilciler, yüzyılın ortasındaki olarak. Bu çerçevede karşımıza yaşanmış olmasından kaynaklanır. öncüler, bundan kısa süre sonra orta- çıkan en önemli örnek, Olympe Ancak bu ülkelerin hepsin- ya çıkan güçlü yerel örgütler, 1870’ler de Gouges ve onun Kadın ve Dişi de kadınların imalatha- ve 80’lerde ortaya çıkan ulusal örgüt- Vatandaş Hakları Beyannamesi ne, fabrika ve özel- (1791) adlı eseridir. Ne yazık ki de likle de ev içindeki ler ve 90’lardan itibaren Gouges 20. yüzyıla kadar unutul- emeklerinin, yani dü- ortaya çıkan uluslara- muştu. Evlilikteki eşitliğini sağla- rası örgütler farklı tep- mak, boşanma hakkını elde etmek, kilerle karşılaştı. Gü- kadınlar ve erkeklerin köleleştiril- mesini engellemek için mücadele nümüzde son saydığım etti. Ne var ki, her iki devrimde de örgütlerden bazıları BM üyele- kadınlar başlangıçta elde ettikleri ri tarafından da tanınıyor. kazanımlara karşın, orta ve uzun vadede kaybeden taraf oldular. Ni- hayetinde devrimler erkek iktidarı ve erkeklerin hakları için verilen bir mücadele biçimi hâlini aldı. 2017 MART / DERİN TARİH 43
Söyleşi ————————————————————————————————————————— GISELA BOCK İsimsiz savaşçılar alan ve Avrupa refah devletlerinde ka- KİMDİR? dınlar ve erkeklerle ilgili uygulamaya Avrupa’da kadınlarla ilgili sosyo-po- konan politikaları içeren uzun bölü- 1942 doğumlu Alman tarihçi. me atıfta bulunmak istiyorum. Freiburg, Berlin, Paris ve Roma’da litik düzenlemelerden örnekler verir eğitim aldı. 1971 yılında Özgür Bir başka önemli nokta da, bizzat Berlin Üniversitesi’nde doktorasını misiniz? kadınların bu politikalarla ilgili yar- tamamladıktan sonra European Kadınlar yıllar boyunca bireysel ve gılarının değişmiş olması. Örneğin University Institute ve University 19. yüzyılın sonlarında pek çok işçi of Bielefeld gibi saygın kurumlarda örgütlü olarak mücadele verdiler. Ör- kadın -sosyalist olsun olmasın- kadın- çalıştı. 2007’de emekliye ayrıldı. neğin Britanya’da neredeyse 80 yıllık ların gece çalışmasının yasaklanma- Avrupa tarihinde kadınlar üzerine bir mücadele geçmişi var (19. yüzyı- sını desteklemiştir. 1920’lerde yaşa- pek çok çalışmaya imza attı. lın ortalarından 1928’e kadar). Ancak mış kimi feministler ve 1970 yılından Britanya’da bütün yetişkin erkeklerin itibaren mücadele veren çoğu femi- Türkçeye Avrupa Tarihinde oy verme hakkı kazanmaları da uzun nist (ve diğer kadınlar) ise bu yasağı Kadınlar adıyla tercüme edilen süre almıştır; erkeklerin tam oy hak- kınamaktadır ve yasak Avrupa’da bü- Women in European History (2000) kı kazanmaları ile kadınlarınki ara- yük oranda yürürlükten kaldırılmış- kitabı dışında katkıda bulunduğu sında kısa bir farkı süre var: 1918- tır. bazı eserler şunlar: Machiavelli 1928. and Republicanism (1990), Beyond 2. Dünya Savaşı’nda kadınların, Equality and Difference: Citizens- Avrupa ülkelerinde kadınlar oy hip, Feminist Politics and Female hakkı mücadelesine Britanya’dan son- çeşitli propagandalarla erkeklerin Subjectivity (1992), Maternity and ra başladılar. Bunlar “süfrajet” olarak Gender Policies: Women and the bilinen azınlıktı; diğerleri ise “suff- bıraktıkları boşlukları doldurma- Rise of the European Welfare States ragist” [kadınların oy kullanmasına 1880s-1950s (1994). onay veren] ve “constitutionalist” [ana- ya itildiklerini görüyoruz. Çalışmak yasacı] olarak anılıyordu. Örneğin İs- » Cinsiyetlerin kavgası kandinav ülkelerinde erkeklere tam kadınların özgür seçimi miydi, yoksa oy hakkı verilmesi ile kadınlara tam Gisela Bock Avrupa’daki cinsiyet oy hakkı verilmesi arasındaki geçiş, bir dayatma olarak mı karşılarına çık- tartışmalarını 25 yıllık araştırmaları ışığında Britanya’dan çok daha az tartışmalı incelemiş. Yaklaşımını farklı kılan, kadınların olmuş, daha kısa sürmüş ve daha ön- mıştı? medeni, politik ve sosyal haklar için ce tamamlanmıştır. Kadınlar tarih boyunca hem ev verdikleri mücadeleleri anlatırken odağa kadınları ya da erkekleri değil,“cinsiyetlerin Farklı ülkelerde çok sayıda farklı içinde (ev hanımlığı mesleği), hem kavgasını”yerleştirmiş olmasıdır. sosyal politikalar uygulandığından ve de dışarıda çalışmıştır. Her iki dün- kadınlar bu politikaları başka şekiller- ya savaşında da bu iki tür işin sınır- de değerlendirdiğinden burada bu so- ları oldukça genişlemiştir. 1. Dünya ruya kısa bir cevap vermek mümkün Savaşı’nda savaşan devletlerde yaşa- görünmüyor. O yüzden kitabımda yer yan kadınlar ev işlerine ek olarak dı- şarıda da düşük ücretli savaş işlerine katılmaya teşvik edilmiş ve anneler çoğunlukla askerde bulunan kocala- rının gelirine karşılık bir yardım al- mıştır. 2. Dünya Savaşı sırasında da kadın- lar savaş işlerinde çalışmaya teşvik edilmiştir; ancak zorlama yoktur. Bu sırada çok sayıda kadına aile yardımı sağlanmış, birçok kadınsa (özellikle de Britanya ve Sovyetler Birliği’nde) savaş bölgelerinde veya civarında is- tihdam edilmiştir. Almanya’da savaşa katılan askerle- rin geride bıraktığı işler ve mühim- mat yapımı Alman kadınlar tarafın- dan değil, milyonlarca erkek ve kadın yabancı işçi tarafından devam etti- rilmiştir. Bunlar zorla ya da köle gi- bi çalıştırılan işçilerdi ve bunları Al- manya’ya getirip çalışmaya zorlamak dönemin önemli emek gücü politika- larından biriydi. 44 DERİN TARİH / 2017 MART
YENİ YENİ YENİ Mihrabad Yayınları, Damla Yayın Grubu’nun Tescilli Markasıdır. / mihrabadyayin w w w . m i h r a b a d y a y i n l a r i . c o m
İz Bırakanlar—————————————————————————————————————— 102. yıldönümünde Çanakkale Zaferi Bombacı Mehmed Çavuş’tan Kumandana Mektup: “Sağ Kolumu Kaybettim. Zararı Yok, Sol Kolum Var” Çanakkale’de vatan için feda edilen nice canlar, canından bir parçayı cephede bırakıp dönen nice gazimiz var. Tıpkı Bombacı Mehmed Çavuş gibi... O bir film veya efsane kahramanı değil, vatan sevgisinin imandan geldiğine inanan bir Anadolu çocuğuydu. AHMET YURTTAKAL [email protected] 1915’te Akbaş Limanı’ndan vapurla yağmuru altında eritecek güçteydi. Çanakkale’ye geçip Kumkale’de tahki- Saat 18.00’de başlayacak hücumda T arihimizin destanî sayfaların- mat kurar. dan Çanakkale Zaferi’nin öyle silah atılmayacak, sadece süngü ve el kahramanları var ki, bir mektu- 70. Alay, 27/28 Haziran 1915’te Ça- bombalarıyla hücum edilecekti. Muh- bun satırlarında ya da bir derginin say- nakkale’den vapurla Kilye Limanı’na, temel ki, Mehmed Çavuş bu muhare- falarında unutulup gitmiş. oradan Sarafim Çiftliği’nden geçerek bede el bombası kullanan erat arasın- Behramlı köyünün altındaki Kiremit- daydı. Kadir oğlu Mehmed Çavuş da za- lidere’de Güney grubunun emrine gi- ferin unutulan kahramanlarından. rer. Birliğin 1. Tümen Komutanı Cafer 1. Tümen Komutanı Yarbay Ca- 1891’de Denizli’nin Çivril ilçesinin Tayyar (Eğilmez), 70. Alay Komutanı fer Tayyar’ın, “Bu taarruzun başarıya Madenler köyünde doğar. Ailesi Yö- Yarbay Vasıf Bey, 3. Tabur Komutanı erişmesini Allah’tan niyaz eder, arka- rük olduğundan önce Afyon Dinar’ın Bnb. Reşad (Çiğiltepe)’dır. (Vasıf Bey daşlarımın fedakârlık ve kahraman- Seydimelik, daha sonra da Bülüçalan Çanakkale’den sonra Kafkas Cephe- lıklarını beklerim. Şehit olacakların köyüne gelirler. si’nde Oğnut sırtlarında, Reşat Bey de ruhuna Fatiha sunar, gazi olacakların Başkomutanlık Meydan Muharebesi’n- gözlerinden öperim” emriyle Türk as- Kadir oğlu Mehmed askerlik çağı- de Çiğiltepe’de şehit olmuştur.) keri sarsılmaz iman gücü ve yürekle- na geldiğinde Balkan Harbi’ne katılır, ri titreten “Allah! Allah!” nidalarıyla sonra memleketine döner. 1. Dünya Mehmed Çavuş ve birliği, Güney düşmana saldırdı. Taarruzu Binbaşı Savaşı başlayıp seferberlik ilan edil- grubunun sağ kanadını teşkil eden Zı- Reşat Bey yönetecekti ve en önde Meh- diğinde 1. Kolordu 1. Tümen 70. Alay ğındere’deki Şehitlersırtı’na yerleştiri- med Çavuş’un bağlı olduğu 9. Bölük 3. Tabur emrine verilir ve savaş önce- lir. 2 Temmuz 1915 günü taarruzla cep- bulunuyordu. Taarruza katılan subay sinde İstanbul’da talim görür. 14 Mayıs hedeki ilk muharebelerine katılır. ve erler ateş yağmuruna rağmen ola- 1915’te 70. Alay’ın Çanakkale’ye hare- ğanüstü bir mücadele vermiş ve vatan ket etmesi emredilir. Bu taaruz Zığındere vadisinde düş- toprağını canları pahasına savunmuş- manın eline geçen siper hatlarının ge- lardı. 25 Mayıs 1915’te Galata rıhtımında ri alınması için planlanmıştı. Taarruza hareketine yarım saat kala İngiliz E 11 Mehmed Çavuş’un taburu 70. Alay 3. Reşat Bey o günkü muharebede ba- denizaltısı, alayın bindiği Karadeniz va- Tabur ile 124. ve 71. alayların 3. taburla- şından yaralanmış, buna rağmen mev- puruna bir torpil atar. Neyse ki vapura rı katılacaktı. Tarihe “Üçler Hücumu” ziiyi terk etmemişti. O günü kendisin- değil, hemen önündeki bir Alman şile- olarak geçecek bu taarruz çok tehli- den dinleyelim: bine isabet eder. Alay vapurdan indi- keliydi. Düşman makineli tüfekler ve rilerek Galata limanından Bakırköy’e topçu desteğiyle Türk askerlerini ateş “Önde 70. Alay’ın 3. Tabur İmamı Hü- doğru yayan, oradan da Uzunköp- seyin Efendi olduğu ve bütün erler tara- rü’ye trenle gider. Ardından 7 Haziran 46 DERİN TARİH / 2017 MART
——————————————————————————————————————— Mehmed Çavuş fından tekbir getirilerek Alay’ın 9. ve bulundukları yerde baş kaldırmamak Fakat ayağa kalkarak koşmamızla tek- 10. bölükleri adeta manevralarda hü- şartıyla barınabilmişlerdir. Bu sırada rar yere yatmamız bir oldu. Ancak 20- cum edercesine ve subayları önde bu- subayları başlarında olduğu halde iler- 30 adım koşabildik ki; o zaman bir lunduğu halde ‘Allah Allah’ diye hay- lemekte olan 11. ve 12. bölüklerin erle- kıyamet koptu, yer gök sarsılmaya baş- kırarak düşman üzerine atıldı. Ne ri takım takım ileri gönderilmiş, daha ladı. Arkasına yattığım bir cenaze yığı- yazık ki topçu ateşiyle düşman cep- yarı yolda iken yarı yarıya şehit olduk- nı arasından ileriye baktım. Piyade ve hesinin tam olarak tahrip edileme- larından avcı hatları takviye olunama- makineli tüfekler durmadan işliyor, mesi, düşmanın yağmur gibi yağan mıştır.” göz açmak, başkaldırmak imkânı yok. şarapnel, piyade ve özellikle yandan Sağa sola baktım erat yere yapışmış, ateş altına alan fazla sayıdaki maki- O günkü muharebelerde 70. Alay 2. geriye baktım; sanki müthiş ve sağa- neli tüfek ateşleri de erleri tümüyle Taburda görevli Teğmen Hasan Remzi nak halinde yağan dolu gibi top mer- eritmiş, sağ kalan ve düşman siperle- Efendi taarruzu şöyle nakleder: mileri yerin altını üstüne getiriyor.” rine 30 metre kadar yaklaşan erler de “O ne geceydi, ne uzun gece idi… Taarruz 3 Temmuz sabahı sona Her taraf birden fırladı. ‘Allah Allah…’ 2017 MART / DERİN TARİH 47
İz Bırakanlar —————————————————————————————————————— ermişti. İleri hat ve irtibat siperleri şe- Mehmed Çavuş Conkbayırı’nda birlikler arasında yer verildi. Taarruz hitler ve acı içerisinde inleyen yaralı- cephesi çok dardı. Tabur birçok hücum larla dolmuştu. Bu manzarayı bizzat Ağustos başında Conkbayırı’nda dalgaları halinde ve erat ancak birer yerine giderek gören Yarbay Cafer Tay- şiddetli savaşlar başladığında Seddül- adım açılmış olarak yere yattı. Hücum yar, Kolordu Komutanlığı’na bu şartlar bahir cephesinde bulunan 3. Tabur, emri verildi. altında taarruz edilemeyeceğini yazdı. henüz kaybettiği erlerinin yerini dol- Raporu dikkate alan Faik Paşa’nın hü- duramadan 28. Alay’ın 3. Taburu’nu Birden parlayan, koşan Türk sün- cumdan vazgeçildiğini bildirmesi böl- teşkil ederek Conkbayırı’na hareket güleri yıldırım gibi İngiliz siperleri- gedeki görevinin de sonu olmuştu. emri aldı. Tabur 9/10 Ağustos gece- ne aktılar ve bu kahramanlar bir an- si hava karardıktan sonra Conkbayı- da kendilerini İngilizlerin ikinci hat 28 Haziran-5 Temmuz arası yapı- rı’nın güneyinde bulunan bir dere ağ- siperlerinde buldular. Boğaz boğaza, lan taarruzlar bittiğinde Türk tarafı- zına geldi. Burada 28. Alay’ın ihtiyatı süngü süngüye inatçı bir savaş başla- nın zayiatı 15.903 kişiydi. İngiliz resmî olacaktı. Düşmanın hava ve yer gözet- mıştı. Hâkim Türk süngüleri koşuyor harp raporlarında “Cephe ilerisinin lemesinden sakınarak gündüz yapılan ve delecek göğüs arıyordu. Düşman- cesetlerle halı gibi örtülmüş” olduğu- yürüyüşün yorgunluğuyla tabur derin sa perişan bir halde kaçıyordu. Taar- nun belirtilmesi muharebenin deh- bir istirahate dalmıştı. ruz durdurulduğu zaman tabur geri- şetini anlatmaya yeter. 70. Alay 3. Ta- ye alındı ve 400 mevcudunun yarısını bur’un verdiği zayiat 6 subay ile 158 er “70. Alay 3. Tabur yukarı” diye bir kaybettiği görüldü. Fakat başarılan iş şehit, 4 subay ile 285 er yaralı olmak emir geldi ve hepsi bir anda silaha dav- çok büyüktü. üzere toplam 443’tür. ranarak Conkbayırı tepesine çıktı. Sa- bah yaklaşmıştı, burada grup grup Büyük bir zafer kazanılmıştı. Meh- Mehmed Çavuş sağ kalan erlerin toplanmış hücum kuvvetlerini subay- med Çavuş birliğiyle Conkbayrı’daki içindeydi. Diğer taburlardan bu tabu- lar maneviyatı yükseltecek sözlerle ce- şanlı muharebeye iştirak etmişti. Düş- run bölüklerine birer subay verildi. saretlendiriyordu. Tabura ön saftaki manın attığı el bombalarını korku- suzca patlamadan geriye göndererek, onlara kendi bombalarıyla birçok za- yiat verdirdi. Nihayet şiddetli bir savaş gününde İngilizler bunu anlamış ola- caklar ki, bombaları biraz bekledik- ten sonra fırlatarak Mehmed Çavuş’un hamlesini önlemeye çalıştılar. İşte böyle bir muharebe safhasında bir düşman bombasını geri fırlatmak isterken bomba Mehmed Çavuş’un elinde patladı. Yaralı olarak hemen 1. Tümen Seyyar Hastanesi’ne kaldırıldı. Sağ elini kaybetmişti. Oradan İstanbul Haydarpaşa Hastanesi’ne sevk edildi ve tedavisine başlandı. Uzun süre hastanede kalan çavuş, bir an önce çok özlediği cepheye arka- daşlarının yanına dönmek istiyordu. Tabur kumandanına yazdığı mektup- taki şu dokunaklı ifadelere bir bakın: ‘Sağ kolumu kaybettim. Zara- rı yok, sol kolum var. Onunla da pekâlâ iş görebilirim. Beni müte- essir eden ve yine kıtama iltihakla düşmanla çarpışmama mâni olan şey yaramın henüz iltiyâm bulma- mış (iyileşmemiş) olmasıdır. Has- taneden kurtularak hâlen harbe iştirak edemediğim için beni ma- » Dinar Belediyesi tarafından yaptırılan Mehmed Çavuş anıtı. 48 DERİN TARİH / 2017 MART
——————————————————————————————————————— Mehmed Çavuş zur görünüz. Atfediniz, muhterem » Gazi Mehmed Çavuş ve hanımı Fatma İpek. 1. Dünya Savaşı bittiğinde cephede- kumandanım.” ki karamanlar memleketin dört bir ra bekçiliği de bırakmak zorunda ka- yanındaki evlerine dönmüşler, birço- Kahramanlık vesikası bu mektup larak sadece çiftçilik yaparak geçimi- ğu tevazu denizinin enginliği içinde Harp Mecmuası’nın 8. sayısında fotoğ- ni sürdürdü. Mehmed Akif’in dediği gibi “Sessiz rafıyla birlikte şöyle takdim edilmiş: yaşadım, kim beni nereden bilecek?” 28 Temmuz 1945 Çarşamba günü dercesine sessizce bir köşede ömürleri- “Conkbayırı ve Seddülbahir muhâ- 54 yaşında hayat gözlerini yuman Ga- ni tamamlamışlardır. Bu kahramanla- rebatında medhe şâyân büyük kahra- zi Mehmed Çavuş eski mezarlığa def- rımızı bulup hatıralarını yaşatmak ve manlıklar göstererek düşman tarafın- nedildi. 1992’de gazeteci-yazar Ayhan gelecek nesillere aktarmak aziz hatıra- dan atılan bombaları patlamadan yine Kalkan öncülüğünde, J. Yzb. Tuncay larına en büyük katkı olacaktır. düşmana atmak suretiyle cesaret ve Uysal ile Belediye Başkanı Yaşar Yener şecaat harikaları ibraz etmiş ve niha- Emeksiz’in desteği ve ailenin de izniy- Kaynakça yet yine böyle bir bombayı alarak düş- le Dinar asri mezarlığında mütevazı Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale Cephesi (04 Haziran mana havale edeceği sırada her nasılsa bir anıtmezar yaptırılarak buraya nak- 1915 - 09 Ocak 1916), V’inci Cilt III’ üncü Kitap, Gn. Kur birdenbire infilak eden bombadan sağ ledildi. Kabri 18 Mart’ta ve diğer özel ATASE Başkanlığı Yayınları, Ankara 2012. el bileğini kaybetmiştir.” günlerde başta ailesi ve yöre halkı ol- C.F. Aspinall-Oglander, Büyük Harbin Tarihi Çanakkale, Geli- mak üzere pek çok kişi tarafından zi- bolu Askerî Harekâtı, (haz. Metin Martı),c. I, Arma Yayınları, Mehmed Çavuş’un kopan kolunun yaret edilmektedir. İstanbul, 2005. tedavisi için Almanya’ya gönderilmesi İbrahim Naci, Allahaısmarladık, Çanakkale Savaşı’nda Bir düşünüldüyse de bu tasavvur gerçek- Dinar Belediyesi Mehmet Çavuş’u Şehidin Günlüğü, İstanbul 2013. leşmedi. Kendisine kahramanlıkların- unutmadı. 2005 yılında el bomba- Erdemir, Lokman, Çanakkale Savaşı: Siyasi, Askeri ve Sosyal dan dolayı iki harp madalyası takdim sı atar vaziyetteki heykeli yaptırıl- Yönleri, Gökkubbe Yayınları, İstanbul 2009. edildi. Böylece iki defa harp madalyası dı. 2010’da Dinar Lisesi’nin adı Dinar Erdemir, Lokman, Hasan Remzi Fertan’ın Harp Hatıraları, alan er olarak tarihe geçti. Mehmed Çavuş Anadolu Lisesi, 2016’da Bağcılar Belediyesi Kültür Yayınları, İstanbul 2016. yakınlarının da yaşadığı Dere Mahal- Keleş, Zülâl. “Cafer Tayyar Eğilmez ve Çanakkale Muharebel- Gazi memleketine dönüyor lesi’nin adı Gazi Mehmed Çavuş Ma- eri” Ed.: Erdemir, Lokman; Solak, Kürşat. Çanakkale Muhare- hallesi olarak değiştirildi. Aynı mahal- belerinin İdaresi Komutanlar Ve Stratejiler, Çanakkale Valiliği Mehmed Çavuş seferberlikte çıktı- lede bir sokağa da Bombacı Mehmed Yayınları, Çanakkale 2015. ğı memleketi Dinar’a 1916’da gazi ola- Çavuş Sokağı ismi verildi. Perk, Kadri. Çanakkale Savaşları Tarihi, Askeri Mecmua, sayı rak döndü. Belediye Başkanı Kadir Çe- 56, Askeri Matbaa, İstanbul 1954. tinkaya ve kaymakamla birlikte Dinar 7 çocuğu olan Mehmed Çavuş’un Torunu Bayram İpek’in aile albümü. halkı onu coşkuyla karşıladılar. Ona hatırası, Burdur’da yaşayan, hayatta- Gazeteci Yazar Ayhan Kalkan kişisel arşivi. bir görev vermek istiyorlardı: “Sana ki tek evladı Ali İhsan İpek ve torunu istediğin yerde hükümet kapısı açık- Bayram İpek tarafından gelecek ku- Ahmet Yuttakal tır. Böyle karar aldık, nerde çalışmak şaklara aktarılmaktadır. Araştırmacı - Yazar. istersen söyle.” Gazi Mehmed Çavuş bu teklifi “Sağ olun. Ben bahçelerimi gezerek tabiatla iç içe olmak isterim. Gücüm yeterse çiftçiliğime devam ederim” diyerek reddetti. Kaymaka- mın, “Madem tabiatı çok seviyorsun seni Dinar’ın tarla ve bahçelerini ko- rumakla görevli kır bekçisi olarak alı- yoruz. Altına bir at ve bir tüfek vere- ceğiz, ziraatımızı koru” sözü üzerine görevi kabul etti. Vatanı düşmandan koruyan Çavuş, sivil hayatında da yaz kış demeden at sırtında Dinar ovala- rında görev yaptı. Askerlik şubesine sık sık giderek Çanakkale’de savaştığı cepheleri, bu- lunduğu birlikleri anlatıp “Gazilik” unvanı verilmesini talep ettiğini ve gazilik maaşı için başvuruda bulundu- ğunu biliyoruz. Ne hikmetse kendisi- ne maaşı bir türlü bağlanmadı. Savaş- tan ancak 7 yıl sonra gazilik belgesini alabildi. maaşı bağlandı. Bir süre son- 2017 MART / DERİN TARİH 49
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145