Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore 65 - Derin Tarih (Ağustos 2017)

65 - Derin Tarih (Ağustos 2017)

Published by sedatfurkanileri, 2019-10-29 09:51:42

Description: 65 - Derin Tarih (Ağustos 2017)

Search

Read the Text Version

Sayı 65 Ağustos 2017 ZAFERLER AYI AĞUSTOS ÖZEL DOSYA Fiyatı: 11 TL (KKTC 13 TL) Tüm Bildikleriniz Tarih Olacak! Üzülme Ey Aksâ! PROF. DR. AVI SHLAIM Ürdün ve İsrail Filistin Devletinin Kurulmaması İçin İşbirliği Yaptı Mustafa Alican Mustafa Armağan Semavi Eyice Yavuz Bahadıroğlu Fahameddin Başar Osmanlı Kudüs’ü Taksim Meydanı’nın Mustafa Budak Nasıl İhya Etmişti? Öteki Hikâyesi D. Mehmet Doğan İsmail Kara 65 Taha Kılınç Mustafa Özel @derintarih DerinTarih derintarih derintarih derintarih.com Haithem F. Al-Ratrout 9 772147 055007 Ahmet Varol DerinTarih

⨀ 戀、爀 琀愀琀氀㄁  栀甀稀甀爀 愀氀洀愀礀愀  最攀氀、渀

Bizden Size [email protected] İMKÂN MESELESİ DEĞİL, İMAN MESELESİ Bu satırları yazdığım sırada işgalcilerin metal dedek- törleri söküp yerlerine termal kameraları taktıkları için Mescid-i Aksa’ya girmemekte direnen Filistinli Müslümanların üzerine Yahudi yerleşimcileri, daha doğrusu işgalcileri salmışlardı. Elleri, belleri ağır silahlarla donanmış, namaz kılanların arasına dalan işgalciler çocuk, yaşlı demeden açtıkları ateşle masumları alçakça vuruyorlar- dı. Ve Mescid-i Aksa hepimizin hüznünü kuşanmış, gözyaşla- rını granitlerine akıta akıta müminlerinin teşrifini bekliyor- du. İslamın Mekke ve Medine’deki kardeşleriyle beraber üç “harem”inden Kudüs’te olanı, şu saatlerde “namu- sa mahrem” olanların kanlı ellerinde bir kalp gibi hicap içinde çırpınıyordu; İslamın kalbiydi çırpı- nan… Birmilyaraltıyüzmilyon Müslümanın namusu- nu koruma işini Kudüs’te yaşayan üçyüzbin Filis- tinli kardeşimize havale etmiştik. O kanaryaların- ki kadar naif omuzlara, Osmanlı şemsiyesi parçalandıktan sonra “binbir başlı kar- talı” başında taşıma vazifesi düşmüştü. ‘Bu kadar zulme nasıl dayanıyorsu- nuz?’ soruma ‘Bizim imtihanımız da bu’ diye cevap veriyordu üniversitede okuyan Filistinli genç, ‘Allah bizi bu- nunla imtihan ediyor. Ya sizin imtiha- nınız? Siz kendi imtihanınıza bakın.’ Kamp ateşinin yüzlerde dalgalandı- ğı gibi imanın, yiğit yüzlere vurduğu ba- zı anlar vardır. Dikkat ettim, bu sözü sarf eden Filistinli gencin yüzü o sırada bir bayrak gibi dalgalanıyordu. Bilenler bi- lir: Her Filistinlinin yüzü bir bayraktır. O mazlum bayrağın dalgalandığı zaman neler yapabileceğini bilenler bundan korkuyor. Bilin ki imandan korkuyorlar, imkândan değil. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da bugün- kü (25 Temmuz) grup toplantısında öyle demiş: “Biz Müslümanlar için mübarek beldelerimizi koru- mak imkân değil, iman meselesidir.” Ne mutlu imkânını imanına çevirenlere… Elinizdeki sayıda Mescid-i Aksa’nın neden korunması ge- rektiğine dair dosyayı hazırlamamızın gerekçesi ezcümle bu- dur. Daha az merâret kesbetmiş sayılarda buluşmak ümidiyle. Hayırla kalınız efendim. Mustafa Armağan Genel Yayın Yönetmeni 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 1

iÇiNDEKiLER 01 Bizden Size * DERİN TARİH’te * DERİN TARİH’te * D DOSYA 04 Okur Hattı 08 Bunu da Gördük İBLEKLGEKLEERZLE ERİN TARİH’te 10 Eşyanın Kalbi Pantolon 26 12 Aktüel Kudüs 14 Ayın Tarihi 16 1. Dünya Savaşı’nda Bu Ay Mustafa Armağan, Haithem F. Al-Ratrout Avi Shlaim, Ahmet Varol, Taha Kılınç 92 Önce “Millî” Eğitim 58 ÖZEL Düşüncesi, Sonra Müfredat, DOSYA Sonra Ders Kitabı… Abdülhamid’in Kitapları 68 İsmail Kara ÖMmuherarHraekmanVaÖrzoal lp Zaferler Ayı Ağustos 110 Ayın Kelimesi Köşk Mustafa Alican, Fahameddin Başar D. Mehmet Doğan D. Mehmet Doğan, Mustafa Budak 114 Vitrindekiler 118 Bulmaca 120 Çizgisel Tarih Hasan Aycın DERGİMİZİ TEMİN EDEMEYEN 62 96 OKURLARIMIZIN DİKKATİNE! “Serden Amerikan Emperyalizminin İlk Mayıs ayında başlatılan linç Geçen” Adam Büyük Romanı: Nostromo kampanyasının etkisiyle bazı kitap 100 Yaşında mağazaları ve marketler Derin Mustafa Özel Tarih’i satmama kararı almıştır. Hasret Yıldırım Bayi ve kitabevi satışlarımız ise devam etmektedir. Derin Tarih’e bu kanallardan da ulaşamayan okurlarımız dergi temini ve abonelik için 0 212 467 52 52 numaralı telefon numarasını arayabilir, ayrıntılı bilgiye www.birlikte.com.tr adresinden ulaşabilirler. 2 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

AĞUSTOS 2017 18 Tüm Bildikleriniz Tarih Olacak! Bir Zamanlar Buralar Sayı 65, Ağustos 2017 Hep Mezarlıkmış ISSN 2147-0553 Semavi Eyice İmtiyaz Sahibi Ketebe Kitap ve Dergi Yayıncılığı A.Ş. Adına 104 24 MUSTAFA ALBAYRAK Şapka İnkılabı’nın Enes Bayraklı: Medya Tetikçileri “Annan Planı Kabul Genel Yayın Yönetmeni Edilseydi Kıbrıs Sorunu MUSTAFA ARMAĞAN Kasım Hızlı Ortadan Kalkardı” Yayın Koordinatörü Konuşan: Olcay Can Kaplan ÖZLEM KOCUKELİ ÖZBAY 108 112 Yazı İşleri Şefi MUNİSE ŞİMŞEK Padişahtan Menderes’ten Dalkavuklara Taviz Yok Ailesine Son Mektup Editörler OLCAY CAN KAPLAN, SAMET TINAS Yavuz Bahadıroğlu Yücel Mutlu Editör Yardımcısı BÜŞRA SEZGİN ÖZTÜRK Sorumlu Yazı İşleri Müdürü BURHAN İSTENCİ Yayın Kurulu MUSTAFA BUDAK, M. FATİH CAN, MEHMET ÇELİK ADNAN DEMİRCAN, MUSTAFA KAÇAR AVNİ ÖZGÜREL, MÜFİD YÜKSEL Danışma Kurulu AHMET AĞIRAKÇA, ALİ BİRİNCİ UĞUR DERMAN, D. MEHMET DOĞAN EKREM BUĞRA EKİNCİ, SEMAVİ EYİCE MEHMET GENÇ, ŞİNASİ GÜNDÜZ, HÜSREV HATEMİ İSMAİL KARA, KEMAL KARPAT, AYKUT KAZANCIGİL MUHARREM KESİK, MAHMUD EROL KILIÇ HEATH W. LOWRY, ÜMİT MERİÇ, MEHMET NİYAZİ ÖZDEMİR, NORMAN STONE, RAMAZAN ŞEŞEN Grafik-Tasarım SEDA ŞAHİN, METİN TAHA YILMAZ Çeviri Z-ALP ÇEVİRİ (İNGİLİZCE) OSMANLICA DERGİ (OSMANLICA) Sosyal Medya: SUAT ÖZDEMİR Fotoğraf MUSTAFA CAMBAZ, SEDAT ÖZKÖMEÇ Reklam Genel Müdür: ABDULLAH HANÖNÜ Genel Müdür Yardımcıları: ZİYA KADAM GÜLAY BAYRAK ALTINDAĞ Reklam Grup Müdürü: MERYEM BAHADIR Reklam Müdürü: AYŞEGÜL DAG Rezervasyon Müd: ABDULLAH BİLGİÇ 0212 4676565 (1727) Mail: [email protected] Baskı ÖZCAN URAL (Satın Alma ve Baskı Müdürü) Abone - Satış - Dağıtım BİRLİKTE DAĞITIM A.Ş. 0212 467 52 52 www.birlikte.com.tr [email protected] [email protected] Basım Turkuvaz Haberleşme ve Yayıncılık A.Ş. Sancaktepe, İstanbul 0216 585 90 00 Kurumsal Dağıtım Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Samandıra, İstanbul 0216 585 90 00 www.turkuvazmatbaacilik.com İletişim - Yönetim Yeri Maltepe Mah. Fetih Cad. No: 6 34010 Zeytinburnu, İstanbul 0212 467 65 05 www.derintarih.com - [email protected] Her hakkı mahfuzdur. Dergideki yazı, fotoğraf ve diğer görsellerin izin alınmadan veya kaynak gösterilmeden her türlü ortamda çoğaltılması yasaktır. 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 3

Okur Hattı 0212 467 52 52 [email protected] ÇOK ÖZEL POSTERLER TAVSİYE ÜZERİNE TANIŞTIM ZAFERLER SAYISI Şubat ayında çok değer verdiğim @TarihMeydani / Tarih Meydanı ve örnek aldığım hocam tarafından @61celebioglu61 / Muhammet Osmançelebi Sultan II. Abdülhamid Han’ın hazırlattığı dergiyi almaya başladım. Bundan @derintarih özel sayısı tavsiyemdir. Kaçırmayınız. Mekke ve Medine posterlerini hediye sonra da takip etmeye devam 15 Temmuz ve Kut’ul-Amare ile Zaferler sayısı ediyor. Kaçırmayın. edeceğim. Emeği geçen herkese olmuş. Ellerinize sağlık @mustafarmagan sonsuz şükranlarımı sunuyorum. 7 HANÇER DARBESİ Erdinç Güven / Mersin SANMA BU TEKERLEK KALIR TÜMSEKTE @Cagiran_fz / Zeyneb Cagiran NEDEN BULAMIYORUM? @omerfaruksari42 / Ömer Faruk Sarı Osmanlı’dan bu güne millî iradeye Baştan beri derginizi bayiden satın Bu tekerlek tümsekte kalmayacak Allah’ın izniyle, saplanan 7 Hançer Darbesi! 15 almak suretiyle takip ediyordum. yanınızdayız @derintarih Temmuz’un sene-i devriyesinde Ancak son iki aydır yaşadığım @derintarih’te Teşekkürler. Mersin merkezde hiçbir yerde ALLAH’IN VERDİĞİ RÜTBE dergiyi buşamıyorum… Dergiye nasıl İDEOLOJİK DEĞİL, İLMÎ ulaşabilirim? @zzgnyy / Zeyneb GÜNAY Fırat Yaman / Mersin Omuzlarında rütbesi olan alçaklara karşı rütbesi Al- @BerraSevim1 / Mockingbird lah tarafından verilen yiğitlerin destanı! Teşekkürler. Yaşadıklarımız ve yaşattıkları her şeyi bize DT: Mayıs ayında başlatılan en iyi şekilde aktardığınız için teşekkürler kampanyanın etkisiyle bazı mağaza ŞEHİTLER SAYISINI KAÇIRMAYIN! @mustafarmagan @derintarih ve marketler dergimizi satmama kararı aldılar. Fakat dergimiz gazete @masumelider / MASUMDER ASRIN İHANETİ bayilerinde ve bazı kitapçılarda Bu ay Derin Tarih dergisi Şehitler mevcut. Liste için şu adresi Özel Sayısını kaçırmayalım. @derintarih @dmrcmeric1 / CAHİL BÜKÜCÜ MERİÇ kullanabilirsiniz: www.birlikte.com.tr Yine “Derin Tarih” yine “MUHTEŞEM” GERÇEKLERİ ÖĞRENME ZAMANI sayı. Bu asrın ihanetini unutursak kalbimiz kurusun... @ElfBetl / EBŞ Gerçekleri ve gerçek tarihi öğrenmenin vakti. Her sayısı ayrı bir değer! BİZİ İNSTAGRAM’DAN TAKİP EDİN! FACEBOOK’TAN GELENLER Bizi instagram üzerinden takip etmek için, Bayram Budak www.instagram.com/derintarih veya QR kodu kullanabilirsiniz. 15 temmuz 2016’da tanklar geçerken Bağdat caddesinin çocukları alkışlıyordu. Bu zihniyet hala var memlekette maalesef. Metin Baransel Derginizin Mayıs sayısını tedarik etmek istiyo- rum. Yasak ve toplatılma umrumda değil. Ben dergilerimin eksik olmasını istemiyorum... Ekrem Çetin Denizli’den Derin Tarih okuyucusu olarak, doğru bildiklerini söylemekten geri durmayan ve her zaman doğrunun peşinde olan tarihçi Mustafa Armağan’ın yanındayız. Fatih Cömert Mustafa hocam sonuna kadar yanındayız, bu ülkede artık gerçekler konuşulacak, tarihin yeniden yazılma zamanı geldi geçiyor da. Bilal Kureş Uydurma tarihlerin gerçekleri ortaya çıktı, çıkmaya devam edecek. Bizler yayınlanmasa da çevremize bu ve benzeri delilleri gösterip artık gerçeklerin ortaya çıkmasına elimizden geldiğince katkıda bulunuyoruz. 4 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

SON BAŞVURU TARiHi: 02 MART 2018 KATILIM BiLGiLERi iÇiN: WWW.ALBARAKAHAT.COM değerlerinize değer katıyoruz

 DAdosvyeart—o—ria—l ——————————————————————————————————————— İstanbul Enerji A.Ş. Gündüzün Aydınlığını İstanbul’un Gecelerine Taşıyor İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bir iştiraki olarak 1962’de “Bel- li kararlarının oluşturulması ve uygu- leri arasında yer alan Sultanahmet Ca- Pet” adıyla kurulan İstanbul Enerji lanmasında aktif rol almaktadır. mii, Ayasofya Müzesi, Beyazıt Camii, 2006 yılında çalışma alanını öncelikle Yavuz Sultan Selim Camii, Yeni Camii, “Yenilenebilir Enerji Kaynaklarından Uygarlık tarihinin başlangıcından Rumeli Hisarı, Anadolu Hisarı ve Flor- Elektrik Üretimi”ni kapsayacak şekil- itibaren aydınlatma, insanoğlu için ya Yeni Camii’nin mimari aydınlatma de genişletmesi nedeniyle şirketin ismi vazgeçilmez bir unsur olmuştur. Tarih uygulamalarını gerçekleştirmiştir. Ay- “İstanbul Enerji Sanayi ve Ticaret Anonim öncesi çağlarda ateş ile başlayan aydın- dınlatılan bu eserler sadece İstanbul’da Şirketi” olarak değiştirilmiş ve faaliyet latma, bugünün teknolojik şartlarında yaşayan vatandaşlarımızın değil kül- alanında daha etkin yol alması sağlan- LED lambalarla devam etmektedir. tür başkentini ziyarete gelen turistle- mıştır. rin de büyük beğenisini kazanmıştır. İstanbul Enerji, İstanbul’un tarihi Günümüzde enerji yönetimi, ya- ve kültürel değeri olan yapıları, sanat Alman Çeşmesi, Dikilitaş, Örme Sü- kıt yönetimi, aydınlatma, atık yağ ge- ve mühendislik eserlerini aydınlatarak tun, Yılanlı Sütun, Su Terazisi, Milion ri kazanımı faaliyetleri kapsamında kenti güzelleştirmektedir. Tarihsel ve Taşı, Yerebatan Sarnıcı, Ahi Çelebi Ca- sektördeki iş fırsatlarını en iyi şekilde kültürel kimlik taşıyan İstanbul için mii, Değirmen Han ve Galata Kulesi, değerlendirerek, belediye ve bağlı ku- yaptığı mimari aydınlatmalar ile İstan- topluma farkındalık kazandıracak özel ruluşların enerji ve aydınlatma ile ilgi- bul’u daha anlamlı ve daha etkili bir günlerde Kız Kulesi’nin mimari aydın- görünüme kavuşturmaktadır. Kentin latma projeleri ile ilgili çalışmalar da karakterini belirleyen kentsel değerle- İstanbul Enerji tarafından başarıyla ta- ri aydınlatarak, yapıların mimari özel- mamlanmıştır. Mimar Sinan’ın hayat liklerinin, biçimlenişinin ve işlevinin verdiği Büyükçekmece, Küçükçekme- de ortaya çıkmasını sağlamaktadır. ce ve Silivri Köprülerinin aydınlatma çalışmaları da İstanbul Enerji tarafın- İstanbul Enerji, mimari aydınlat- dan başlatılmıştır. mada hedefini; tarihi ve kültürel değe- ri olan yapıları, sanat ve mühendislik Kız Kulesi eserlerini, başka bir deyişle kenti oluş- turan öğeleri aydınlatarak kenti güzel- Üsküdar’da, Salacak’ın 150-200 met- leştirmek olarak belirlemiştir. re açıklarında bulunmaktadır. Kız Ku- lesi’nin ne zaman yapıldığı hakkında Tarihsel ve kültürel kimlik taşıyan kesin bir bilgi olmamakla birlikte, bazı kentlerin mimari aydınlatmaları ile kaynaklarda kulenin mimari yapılan- de tanındığı düşünülürse aydınlatılan ma sürecinin M.Ö. 341’e kadar indiği kentsel değerler, içinde bulundukları görülmektedir. kentin görünüşünü daha anlamlı, etki- li ve tanınır kılmaktadır. Kız Kulesi’nin eski zamanlardaki isimleri, Damalis ve Leandros’dur. Da- İstanbul Enerji 2010 Avrupa Kültür malis ismi, zamanın Atina kralı Kha- Başkenti Ajansı ile imzaladığı sözleş- me kapsamında kentin en önemli eser- » Kadına yönelik şiddete karşı Uluslararası Mücadele Günü’nde İstanbuldaki tarihi yapıları, farkındalık için turuncu renkte aydınlattık... 6 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

———————————————————————————————————————İs—tan—bulXExnxexrxjixAxx.Şx. » III. Ahmet Çeşmesi bir kitabe yerleştirir. 1857’de kule’ye III. Ahmet Çeşmesi tekrar fener ilave edilir ve 1920 yılında ris’in karısının adıdır. Damalis ölünce fenerin lambası otomatik ışık sistemi- Üsküdar Meydanı’nda iskelenin kar- bu sahillere gömülmüş ve kuleye de bu ne kavuşur. şısında bulunan Sultan III. Ahmet Çeş- isim verilmiştir. Ayrıca, kule Bizans za- mesi, 1728 yılında boğazdan gelip ge- manı’nda “küçük kale” anlamına ge- Kız kulesi tarihin akışı içinde; tica- çen yolcuların ihtiyaçlarını görmesi len Arcla olarak da anılmıştır. ri gemilerden vergi toplama, savun- amacıyla, deniz kenarına inşa edilmiş; ma, fener, 1830’daki kolera salgınında bugünkü yerine meydan düzenleme İstanbul’un Fethi’nden sonra adada- karantina hastanesi ve radyo istasyonu çalışmaları sırasında taşınmıştır. ki mevcut kule yıktırılıp yerine ahşap olarak birçok farklı amaç için kullanıl- bir kule inşa edilir. 1719’da bu ahşap mıştır. Cumhuriyet’ten sonra bir süre Som mermerden olan III. Ahmet kule çıkan yangınla kül olur. 1725 yı- deniz feneri olarak da kullanılan kule; Çeşmesi’nin, III. Ahmet ve Sadrazam lında şehrin Başmimarı Nevşehirli Da- 1964 Savunma Bakanlığı’na, 1982 De- Nevşehirli Damat İbrahim Paşa’nın mat İbrahim Paşa tarafından kâgir ola- nizcilik İşletmeleri’ne devredilir. Gü- birlikte hazırladıkları kitabesi; III. Ah- rak yeniden inşa edilir. Kule üst kısmı nümüzde özel bir şirket tarafından res- met’in celi sülüsüyle yazılmış, çeşme- değiştirilerek üst tarafa camlı bir köşk tore edildikten sonra, restoran olarak nin üzerindeki beyitler dönemin ünlü ve onun üzerine de kurşunla kaplı bir kamuya açılmıştır. şairlerinden Nedim, Şakir ve Rahmi ta- kubbe eklenir. Ünlü hattat Rakim Efen- rafından kaleme alınmıştır. S ve C kıv- di kule kapısının üzerindeki mermere rımların ve bezemelerin bir hayli güç- Sultan II. Mahmut’un tuğrasını taşıyan lü olduğu çeşmede, çokgen gövde belli bir yükseklikten sonra kare prizmaya dönüşmekte; çeşmenin çokgen priz- ma gövdesindeki nişlerin üzerindeki rozetler, çeşmeye farklı bir hava kat- maktadır. Çeşmenin cephe tasarımın- da kullanılmış vazolardaki lale, gül ve krizantem işlemeler, çeşmedeki sanat- sal işçiliğin güzel örnekleri arasında gösterilebilir. Ayrıca; mukarnas, sivri kemer ve palmet gibi çeşmenin diğer mimari güzellikleri çeşmeye göz alıcı bir estetik katmıştır. Bugün Üsküdar’ın en işlek cadde- lerinden olan Hâkimiyet-i Milliye ve Paşalimanı Caddesi’nin kesiştiği kav- şakta kalan çeşme, İstanbul en güzel çeşmelerinden biridir. KIZ KULESİ EFSANELERİ le öleceği kehanetinde bulunur. Kızını çok seven kral, onu korumaya almak için Salacak açıklarındaki kayalıklara bir kule Leandros Efsanesi inşa ettirir ve kızını bu kuleye yerleştirir. Günlerden bir gün, Efsaneye göre, Leandros adlı bir genç Afrodit’e bağlı Hero şehirden kuleye gelen bir meyve sepetinden çıkan yılan, kızı sokar ve kız ölür. adlı bir rahibeye aşık olur. Ama aşk Hero’ya yasaktır. Hero Kız Kulesi’nde yaşar. Leandros, her gece onu görmek için yüze- Battalgazi Efsanesi rek Kule’ye gelir. Hero da onun Kule’yi bulması için ateş yakar. Battalgazi Tekfur’un kızına aşık olur. Tekfur kızını Battalga- Her gece bu şekilde buluşurlar. Fırtınalı bir gecede Hero’nun yaktığı ateş söner. Ve Leandros Boğaz’ın serin sularında yo- zi’ye yar etmek istemez. Bu sebeple kızını Kule’ye yerleştirir. lunu kaybeder ve ölür. Bunu duyan Hero acıya dayanamayıp Battalgazi Kule’yi basarak kızı alır ve atına atlayıp kızla birlikte intihar eder. Üsküdar’dan uzaklaşır. “Atı alan Üsküdar’ı geçti” sözünün bu olaydan geldiği rivayet edilir. Prenses Efsanesi Vaktiyle bir falcı, şehrin kralına; kızını bir yılanın zehriy- 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 7

 Bunu da Gördük ———————————————————————————————————— Nureddin Zengî’nin Yadigârı Artık Yerle Yeksan Halid b. Velid önderliğindeki İslam ordusu tarafından fethedilen Musul sey- yah ve coğrafyacıların öve öve bitiremediği bir şehirdi. Irak’ın kapısı, Horasan’ın anahtarı ve Şam’ın girizgâhıydı. Hamamları, çarşıları, hanları ve camileriyle göz kamaştırırdı. Şüphesiz şehre damgasını vuran eserlerden biri de Ulu Camii. Eski bir tapınaktan camiye çevrilen eser bugünkü hâlini Zengîlerin büyük hükümdarı Nureddin Mahmud Zengî döneminde almış. Bu sebepledir ki namı Nuri Camii diye yürümüş. Selahaddin Eyyubî’nin yetişmesinde büyük emeği geçen Nured- din Zengî, Eyyubî ordusuna gönderdiği kuvvetlerle Kudüs’ün fethine de yardım etmiş. Haçlılara nefes aldırmayan Zengî’nin bıraktığı bu hatıra ne yazık ki, 2017’nin Haziran ayında Irak ordusu ile DEAŞ arasındaki çatışmalarda bombaların hedefi oldu. Göz alıcı işlemeleriyle tevazudan şehre başını eğerek bakan minaresi tamamen yıkılırken caminin çok az bir kısmı ayakta kalabildi. Irak ordusu ca- minin DEAŞ tarafından bombalandığını açıklarken, karşı taraf ABD uçaklarınca vurulduğunu ileri sürdü. Anlayacağınız ortada faili meçhul bir cinayet var. Ortadoğu’daki iç savaş ve çatışmalar binlerce Müslümanı canından ederken hafızamızı da tahrip ediyor. İslam dünyasının parçalanmışlığı yüzünden hem bugünümüz, hem geleceğimiz, hem de bizi biz yapan kimlik hızla yok oluyor. 8 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

——————————————————————————————————————— Musul Ulu Camii 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 9

 Eşyanın Kalbi —————————————————————————————————————— Pantolon Nasıl “Türkleşti”?  İKBÂL BETÜL ARMAĞAN GÖZLÜ [email protected] P antolon, genellikle belden ayak bileklerine kadar uzanan ve her Fransızca “pantolon”, İngilizce malılar da Kuzeylilerden “bracae”yi bacağı ayrı ayrı saran, iki parça- “pantaloon”, Rusça “pantalony” bu ke- öğrenmişlerdi. limeden geliyor ama bugün kullanım- Pantolon İran’da giyilen ve Eski Yu- dan oluşan bir giysi. Boyları uzun ve- dan düşmüşler; İngilizcede “pants” nan ve Romalılarca küçümsenen bir kıyafetti. Hatta 397 yılında İmparator ya kısa, bacaklara yapışık veya bol, pa- kelimesinin kullanımı daha yaygınsa Honorius’un Roma’da pantolon giyil- mesini saygısızlık addedip yasakladı- çaları dar veya geniş, kıvrık veya düz da argo bir ifade biçimi olarak kabul ğı bilinir. olabilir. Keten, kumaş, kot gibi farklı ediliyor. Avrupa’da “trouser” gibi pantolon- la ilgili kelimeler genelde “bacaklık” kumaşlarla dizayn ediliyor olsa da hep Avrupa’nın pantolonundan ön- anlamına gelir. Bugün kaba bir keli- me olan Fransızca “culotte” için de ay- aynı temel parçalardan meydana geli- ce Anadolu’da çakşır ve potur giyilir; nı şey geçerli. Fransız Devrimi sırasın- da radikallere verilen “sans culotte” yor. zenginler mavi şayaktan, fakirler ise (donsuz) tabiri Türkçeye “baldırı çıp- lak” olarak çevrilmiş. Kelimenin kökeni Roma’da ruha- siyah bezden şalvarı tercih ederlerdi. Yeniçeri Ocağı’nın kapatılmasın- ni kişiliğiyle tanınan ve yine burada Edmondo de Amicis 1870’lerde kıya- dan sonra halkın sağa sola dağılan ye- niçerilerin peşine düşüp dizden aşa- 303 yılında Diocletion tarafından ba- fet değişimini, “Her gün binlerce kaf- ğılarının güneşten yanık olmasıyla ayırt ederek öldürdükleri; bu arada şı kesilmek suretiyle öldürülmüş bir tan kaybolmakta ve binlerce İstanbu- başkalarının, bilhassa harman topla- din adamı, fizikçi ve aynı zamanda lin ortaya çıkmakta, her gün eski bir Hıristiyan hekimlerin piri olarak anı- Türk ölmekte ve Tanzimatçı bir Türk lan Aziz Pantaleone’e dayanır. Kendisi doğmaktadır” cümlesiyle anlatmış. Venedik’in koruyucu azizidir ve halen Avrupa’da pantolon; peştemal gibi kutsal olduğuna inanılan kanı Ravel- kullanılan örtünün, çorap yerine kul- lo’da saklanıyor. lanılan dolağın ve kısa pantolonun ev- Azizin adı pan-leone “tümüyle as- rimiyle ortaya çıkmış. Eski Yunanlar lan” (pan=tamamıyla, leon=aslan) an- Doğuluların giydiği “tulakoi” ve Ro- lamına gelse de zaman içinde İtalyan hikâye kül- türündeki, aziz karakteri ile taban tabana zıt komik soytarı Pantaleone’den ötürü kazınmış zihinlere. Giydiği bol pantolonları ve terlikleriyle nam sal- mış, paranın kölesi olmuş, hizmet- çilerini aç bırakan, çevresi tarafın- dan alaya alınan, kadınlarla sürekli flört etmeye çabalayan, esmer ve zayıf bir ihtiyar rolü ile hayat bu- lan 16. yüzyıl Venedik komedisi- nin bu meşhur karakteri, İtalyan tiyatro topluluklarıyla Fransa ve İngiltere’yi dolaşmış, kelime- nin yayılması da böyle gerçek- leşmiştir. Bu karakter öylesine meşhur olmuş ki, Shakespeare da- hi ona eserlerinde yer vererek po- pülaritesini onaylamıştır. 10 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

——————————————————————————————————————————Pantolon yan köylülerin kazaya uğradıkları ka- yi tercih ediyorlardı. 19. yüzyılın so- Seyirlik bir sanat eseri yıtlara geçmiştir. Yeniçerilerin baldı- nuna gelindiğinde Kadın Hakları Ha- 1900’lerin başında rı çıplak olması gibi denizciler, işçiler, reketi pantolonu gündeme getirdi ve efeler de dizden aşağısını çıplak bıra- eteğin kadınların rahat davranması- Romanya erkeklerinin kan pantolonlar giyerlerdi. nı önlediğine dair gündemi sarsacak giydiği bu geleneksel bir tartışma başlattı. Bunun hemen pantolon renkli, zarif Coğrafyayla uyumlu ardından feminist eylemci Amelia işlemeleri ve paçalarındaki Bloomer’in kadınların her ortamda kurdeleleriyle “giyme de Bugüne kadar kullanım alanları giyebilecekleri özel pantolonlar tasar- ve bölgeleri düşünüldüğünde panto- ladığını görüyoruz. seyret” dedirtiyor. lonların dağlık bölgelerde kısaldığı, Çin konforu ovaya indikçe uzadığı bir kural ola- 1920’lerde gündeme oturan çar- Çin’deki etnik rak çıkarılabilir. Ege zeybekleri kısa liston dansıyla birlikte paçaların sa- giyerken, Karadeniz ve Erzurum’da lınması için dizden aşağısı bollaşan, gruplardan olan paçalar dardır. Şalvarlar güneye gidil- geniş paçalı pantolonlar gençler ara- Jino erkeklerinin dikçe uzar ve bollaşırken, çöle varıldı- sında hızla yayıldı. 1960’larda “İspan- giydiği pantolon ğında entariye döner. yol paça” adıyla geniş paçalar yeniden moda oldu. Hatta okul kapılarında öğ- bol kesimi Sultan III. Selim Yeniçeri Ocağı’nı retmenlerin ellerinde makasla geniş ve yumuşak kaldırmak istediğinde Batı ölçülerine paçalı öğrencileri beklediği de meş- kumaşıyla uygun asker kıyafetine “karı elbise- hur rivayetler arasında. Bu modadan konforda sınır si” diye itiraz edilmişti. Tanzimat’tan kısa süre sonra ortaya çıkan ve “Blue tanımıyor. itibaren cübbe yerine ceket geçince Jean” adı verilen tarz ise kadın ve er- şalvar da gittikçe daralıp pantolona kekleri pantolonda buluşturan ilk dönüştü. Avrupalıların tuhaf bulup ürün olarak piyasaya sürüldü. Yine de birkaç yüzyıl güldükleri “Pantolone” şunu hatırlatmakta fayda var: 1970’le- bu giysiye adını verip sonunda me- re kadar dünyanın birçok yerinde ka- denî kıyafet ölçüsü oldu ama ismi bi- dınların çalışma hayatında pantolon ze yadigâr kaldı. giymesi yasaktı. Fransız Devrimi sonrasında erkek- Günümüzde pantolon modası ba- ler yüksek ökçeli ayakkabı ve ipek yanlar ve erkekler için benzer kalıpla- külotlu çorap giymeyi bırakıp panto- ra bürünmüş durumda. Dizden aşağı lonu sahiplendiler. 19. yüzyılda kadın- daralan, tayta benzeyen, Orta Çağ kı- lar ata binerken pantolon giyiyorlardı yafetlerini hatırlatan pantolonlar ye- ama binicilik dışında pantolonlarını niden revaçta. kabarık eteklerinin altına gizleme- Sultan’a yaraşır Sultan II. Abdülhamid’in törenlerde giydiği resmî üniformanın pantolonu yanlardaki kırmızı şeritleriyle dikkat çeker. 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 11

Aktüel ÖZLEM KOCUKELİ ÖZBAY [email protected] TESTİ ÜSTÜNDE DÜNYANIN EN ESKİ GÜLÜCÜĞÜ Suriye sınırında yer alan, dünyanın en önemli antik kentlerinden Gaziantep Karkamış Antik Kenti’nde bulunan küpler ve kaplar arasında 3,700 yıllık bir testi var ki, üzerindeki gülücük emojisi görenleri şaşkına çeviriyor. Şerbet içmek için kullanıldığı tahmin edilen testi 37 asır boyunca muhtemelen dünyanın en eski gülücüğünü taşıyıp bugüne ulaştırmış. Emojinin testi üzerine nasıl işlendiği henüz bilinmiyor. Kazı başkanı, İtalya Bolonya Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nikolo Marchetti Karkamış’ta bu yıla kadar genellikle Demir Çağı, Geç Hitit döne- mine ait kalıntılar bulduklarını, ancak bu yıl Hitit İmparatorluğu’na ait tabakalara ulaştıklarını vurguluyor. “Gülümseyen testi” parçalanmış hâlde gün ışığına çıkarılmış. Usta restoratörler tarafından birleştirilince de daha önce eşine rastlanmayan bir eser çıkmış or- taya. Marchetti’den öğrendiğimize göre testi diğer buluntularla birlikte Gaziantep Arkeoloji Müzesi’ne teslim edile- cekmiş. Dileriz sergilenir de bize de Gaziantep yolu görünür. DAÜFNRYOADİMSİYRAASSI DLAİSTUENSEİ’NSDCEO SERGİ “TANZIMAT’TAN CUMHURIYETE TÜRK RESMI” Erken dönem Türk resminin seçkin örnekleri ile Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminde İstanbul’da çalışmış yabancı sanatçıların eserlerinden oluşan sergi, Sakıp Sabancı Müzesi’nin sürekli sergilerinden. 1850-1950 yıllarına yoğunlaşan koleksiyonda Raphael, Konstantin Kapıdağlı, Osman Hamdi Bey, Şeker Ahmed Paşa, Süleyman Seyyid, Nazmi Ziya Güran, İbrahim Çallı, Feyhaman Duran, Fikret Mualla gibi yerel sanatçılar yanında Fausto Zonaro ve Ivan Ayvazovski gibi yabancı sanatçıların eserleri de görülebilir. Yer: Sakıp Sabancı Müzesi Adres: Sabancı Cad. No: 42 Emirgan – İstanbul Tarih: Sürekli sergi Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür mizi hatırlayalım: İstanbul (1985), Divriği GÖSTERİ Örgütü’ne (UNESCO) bağlı Dünya Miras Ulu Camii ve Darüşşifası (Sivas) (1985), Komitesi, Aydın’ın Karacasu ilçesindeki Göreme Milli Parkı ve Kapadokya (Nev- “HOCAPAŞA MEVLEVILERI - SEMA AYINI” Afrodisyas Arkeolojik Alanı’nı Dünya Mirası şehir) (1985), Hattuşa (Boğazköy) - Hitit Galata Mevlevilerinin sunduğu sema gösterisi Listesi’ne ekledi. Böylece Türkiye’den listeye Başkenti (Çorum) (1986), Nemrut Dağı giren varlık sayısı 17’ye ulaştı. UNESCO’nun (Adıyaman - Kahta) (1987), Xanthos-Le- ve Semazen Dünyası sergisi Hocapaşa resmî internet sitesindeki açıklamaya göre, toon (Antalya - Muğla) (1988), Pamukka- Kültür Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Derviş geçtiğimiz ay Polonya’nın Krakov şehrinde le-Hierapolis (Denizli) (1988), Safranbolu aksesuarlarından heykellere, kıyafetlerden müzik toplanan Dünya Miras Komitesi’nin 41. Ge- Şehri (Karabük) (1994), Troya Antik Kenti aletlerine kadar sema kültürüne ait önemli izler nel Kurulu’nda Danimarka, Fransa, Alman- (Çanakkale) (1998), Edirne Selimiye Camii barındıran sergi ve gösteri için ayrıntılı bilgiye ya, İran, Polonya, Rusya, Japonya, Brezilya, ve Külliyesi (Edirne) (2011), Çatalhöyük http://www.hodjapasha.com/ adresinden Türkiye ve İngiltere ile Hırvatistan-İtalya-Ka- Neolitik Kenti (Konya) (2012), Bergama Çok radağ’dan 11 kültürel alan Dünya Mirası Katmanlı Kültürel Peyzaj Alanı (İzmir) (2014) ulaşabilirsiniz. Listesi’ne eklenerek koruma altına alındı. Bursa ve Cumalıkızık: Osmanlı İmparator- Yer: Hocapaşa Kültür Merkezi UNESCO’nun gelecek yılki toplantısında ise luğu’nun Doğuşu (Bursa) (2014), Diyar- Adres: Ankara Cad. Hocapaşa Hamam Sok. No: 3.B Türkiye’nin dünya mirası adayı Göbeklitepe bakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri (2015), Arkeolojik Alanı olacak. UNESCO Dünya Efes (İzmir) (2015), Ani Arkeolojik Alanı Sirkeci - Fatih - İstanbul Mirası Listesi’ndeki 17 mekân ve eseri- (Kars) (2016), Afrodisias (Aydın) (2017). Tarih: 1, 5, 8, 12, 15, 19, 22, 26, 29 Ağustos. 12 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

Zeynel Bey Türbesi’nden sonra DÜNYANIN ILK Hasankeyf’teki baraj gölü alanında AYAK PROTEZI kalan diğer eserlere de yol göründü! MISIR’DA BULUNDU HASANKEYF’TEKİ DİĞER ESERLER DE TAŞINACAK Mısır’ın Luksor şehri yakın- Zeynel Bey Türbesi’nin ardından Batman’ın taşıma proje çalışmaları tamamlanmış. larındaki Şeyh Abdülkurna Hasankeyf ilçesinde baraj gölü alanında Taşımada, SPMT adı verilen lastik tekerlekli nekropolisinde 3 bin yıllık kalan diğer tarihî eserlerin de yıl sonuna özel platformlar yapının kaydırılacağı yöne ahşap ayak protezi bulundu. kadar yeni yerlerine taşınacakları haberini yerleştirilecek, hidrolik krikolar ile kaldırılan İnsanlık tarihindeki en eski aldık. Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu yapı raylar üzerinde hareket ettirilerek protez cihazı olabileceği Artuklu Hamamı, İmam Abdullah Zaviyesi, Er konumu değiştirilecekmiş. tahmin edilen, ahşaptan oyul- Rızk, Süleyman Han, Koç ve Kızlar camilerinin Tarihî eserlerin hasar almadan yeni yerlerine muş olan yapay başparmak, Yeni Kültürel Park Alanı’na yerleştirileceğini ulaştırılmalarını temenni ediyoruz. türünün tek örneği. Modern açıkladı. Bu eserlerden Artuklu Hamamı, İmam Her şeyden önce tarihe ve ecdada hürmet… mikroskopi, X-ışın teknolo- Abdullah Zaviyesi ile minaresi ve Orta Kapı’nın jisi ve bilgisayarlı tomografi kullanılarak incelenen protezin bir rahibin kızı tarafından kul- lanıldığı ve ayağına birkaç kez yeniden uydurulduğu anlaşıldı. İsviçre’deki Basel Üniversitesi Antik Uygarlıklar Bölümü’nden Mısırbilimciler, buluntunun insan fizyonomisini oldukça iyi bilen bir sanatçının elinden çıktığı kanaatindeler. Teknik ustalığın farkına varmak için protez uzantının hareketli- liğine ve kuşağının sağlam yapısına bakmak yeterliymiş. Ne kadar ince işlenmiş oldu- ğundan, kullanıcısının tabii bir görünüm, estetik ve rahat kullanım istediği de anlaşılı- yormuş. Mısır tıbbının bugüne ilham veren uygulamalarını, beyin ameliyatlarındaki hayret veren teknolojilerini düşünün- ce bu protez bizi pek de şaşırt- madı aslında. Yine de bulguları doğrulaması açısından dikkate değer. TAKKELİ DAĞ’DA SULTAN HAMAMI OSMANLI YER ADLARI SÖZLÜĞÜ GÜNCELLENDİ Anadolu Selçuklu başkenti Konya’da 5 bin yıllık Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü sur ile sarnıçların bulunduğu Takkeli Dağ’daki Yayınlarından çıkan, Tahir Sezen imzalı Osmanlı kalede Selçuklu sultanlarının kullandığı, alttan Yer Adları (2006) adlı sözlük Başbakanlık Osmanlı ısıtmalı bir hamam bulundu. Necmettin Arşivi tarafından güncellendi. Osmanlı Devleti’nin Erbakan Üni. Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. dağılmasından sonra 40’tan fazla devletin ortaya Dr. Ahmet Çaycı kalede mescid, sarnıç, dehliz çıktığını, özellikle Türkiye dışında yer alan eski ve zindanların da bulunduğunu belirtiyor: Osmanlı toprakları üzerinde kurulu idarî birimlerin “Hamamlar Sultana tahsis edilmiş mekânların (eyalet, vilayet, sancak, kaza ve nahiyeler) başında geliyor. Külhan kısmında su ısıtılıyor. bugün ad ve statülerinin değişmesinden dolayı Buradaki dar alanda halvetler var; burası haritalarda yerlerini tespit etmenin mümkün yıkanma yerleridir. Alt bölümünde ise ısınan olmadığını düşününce eserin değeri daha iyi suyun dolaşması için boşluklar oluşturulmuş.” anlaşılıyor. İdarî birimin yeni ve eski harflerle adı, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, unvanı ve bağlı olduğu nahiye, kaza, sancak, eyalet Karamanoğulları ve Osmanlı’ya ait olmak üzere veya vilâyetin belirtildiği sözlük araştırmacılar binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini saklayan kadar belge tasnifi yapan personelin de Takkeli Dağ’ın başka sürprizlerine de hazır çalışmalarını kolaylaştırıyor. www.devletarsivleri. olalım diyoruz. gov.tr sitesi üzerinden erişebilirsiniz. 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 13

Ağustos’un Dünyası Bin atlı akınlarda çocuklar gibi şendik Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik Yahya Kemal Beyatlı 30 Ağustos 1922 Türkiye Nihâî Zafer 15 Mayıs 1919 tarihinde Yunanların İzmir’e çıkmasıyla başlayan Millî Mücadele, Kütahya’nın Dumlupınar mevkiinde mağlup edilmeleriyle son buldu. 26 Ağustos’ta başlayan Büyük Taarruz ile Türk ordusu 9 Eylül’de İzmir’e girmiş ve zafer kazanmıştı. Harp, Başkomutanlık veya Dumlupınar Meydan Muharebesi olarak tarihe geçti. İlk Buharlı Gemi 27 Ağustos 1979 Yollarda TÜRKİYE ABD 7 Ağustos 1807 Kayıt Yaparken Amerikalı mühendis Robert Fulton’un tasarla- Ahirete Göçtü yıp Charles Brown’un inşa ettiği Clermont, ilk buharlı yolcu gemisi olarak seferini gerçek- Son dönemin önde gelen leştirdi. New York-Albany arasında vuku bulan neyzenlerinden Akagündüz sefer, günümüz modern gemilerin nüvesini Kutbay, sanata Gavsi Baykara’nın teşkil eder. Gemi Hudson Irmağı boyunca vasıtasıyla başlamıştı. Üsküdar saatte 8 km hızla 240 km. yol kat etmişti. Musiki Cemiyeti’ne devam eden merhum, İstanbul Radyosu’nun 13 Ağustos 1913 İngiltere imtihanını kazandı. Şeb-i Arûs ‘da Halil Can’dan sonra Neyzenbaşılık Yavru Vatanın Fethi Paslanmaz Çelik yaptı. Neyden çıkarttığı dem Hayatımızda seslerinin eşine hâlâ ulaşılamayan KIBRIS 1 Ağustos 1571 müzisyen, bir radyo programında İngiltere’nin Sheffield bölgesinde bir Venedik Cumhuriyeti’nin elinde bulunan araştırma ekibinin başında bulunan kayıt yaparken vefat etti. Kıbrıs, Girit adası ile beraber denizaşırı toprak- Harry Brearley, tüfek namlularının ların en ehemmiyetlilerindendi. Zaten adayı paslanmasını engelleyecek bir metal HAZIRLAYAN: SAMET TINAS almak isteyen Osmanlı Devleti, hacca giden bulmaya çalışıyordu. Krom ve demir Müslümanların buradan saldırıya uğramasıyla alaşımları üzerinde çalışan Brearley, kararını netleştirdi. Padişah II. Selim Han’ın hava ve su ile temas ettiğinde paslan- lalası olan Lala Mustafa Paşa’nın 11 aylık mu- mayan çeliği keşfetti. Sonra bunun hasarasıyla ada Osmanlıların eline geçti. mutfak malzemelerinde kullanabile- ceğini fark etti. Böylelikle metal önce namlulara, sonra mutfaklara, sonra da bütün hayatımıza girmiş oldu. 14 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

Yine yola çıkıyoruz. Yine mazlumların yanında olacak; kurbanlarınızı 106 ülke ve bölgede ihtiyaç sahiplerine ulaştıracağız. Tıpkı 25 yıldır yaptığımız gibi, bu bayram da ümmete kurban. 620 KURBAN BEDELİ

1. Dünya Ellerde dolaşan bu siyah sancak / Göklere yükselen bir âh olmasın! Savaşı’nda Doğru mu bu kadar ye’se kapılmak / Korkarım, bu matem günah olmasın! Bu Ay Orhan Seyfi Orhon Borsaya Zaruri Tatil! İngiltere Yine Şaşırtmadı: Emanete Hıyanet! 1 Ağustos 1914 - Türkiye 8 Ağustos 1914 Japonya 1. Cihan Harbi sebebiyle borsada en ufak bir hamleye dahi izin yoktu! Osmanlı İngiltere parası ödendiği borsasında bütün cari işlemler hâlde (hem de son taksidinin bankaya yatırıldığı gün) teslim durduruldu. Bu esnada işlem yapacaklar etmediği Sultan Osman ve için de cezai yaptırım uygulanacağı Maliye Nezareti beyannamesiyle Reşadiye zırhlıları ile birlikte gazetelerde duyurulmuştu. Kısacası Şili Hükümeti adına inşa edilmiş ülke salâha erinceye kadar Esham ve olup Osmanlı tarafından satın Tahvilat borsasında hesap kitap işi askıya alınması kararlaştırılan iki torpidoya el alınmıştı (HR.MA,1104/77_1-2). koydu. Sultan Osman’a “Agincourt”, Reşadiye’ye ise “Erin” isimleri verildi. Japonya’dan İngiltere’nin bu hukuksuz davranışı Almanya’ya Ültimatom Devlet-i Aliyye tarafından teessüfle karşılandı (HR.MA,1105/41). 15 Ağustos 1914 Japonya 30 Ağustos 1914 - Suudi Arabistan Japonya, Almanlara yaptığı uyarıda öncelikle Japonya ve Çin sularındaki Alman harp gemilerinin çekilmesini veya Suud Emiri: “Hâzır ve silahlardan arındırılmasını istedi. İkinci olarak da bir ay müheyyâyız ve’s-selâm” zarfında Kiyaçao’nun (Jiaozhou) tahliye edilmesini talep etti. İtalya Hariciye Nezareti, Almanya’nın Japonya ile harbe Suud Emiri Suud bin Reşid, girmemek için bu talepleri kabul edeceğini belirtmişti. Osmanlı’nın 1. Dünya Savaşı’na Önce İttifak devletleri kanadında olup sonra saf değiştire- katılması durumunda bölgedeki cek olan İtalya’nın, Almanya’nın nasıl bir siyaset izleyece- bütün kabileleriyle birlikte ğine dair öngörüsü, daha o günden kararsızlığının sinyalini hükümetin emrinde olacağını bir veriyor gibiydi. Almanya’nın ültimatomu cevapsız bırakması telgrafla Dâhiliye Nazırı Talat Bey’e üzerine Japonya 23 Ağustos günü savaşa girdiğini ilan etti bildirdi. İşte o telgraf: (DH.EUM.5.Şb,2/19-B). “Biz ve kaffe-i Devlet-i Aliyye-i Osmaniye ve millet-i necîbe-i 16 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS İslâmiyenin fevz ve nusreti için evâmir-i aliyyelerine hâzır ve müheyyayız ve’s-selâm” (DH. EUM.7.Şb,1/30). HAZIRLAYAN: BÜŞRA SEZGİN ÖZTÜRK



 Usta Kalemler ————————————————————————————————————— Taksim Meydanı’nın Öteki Hikâyesi Bir Zamanlar Buralar Hep Mezarlıkmış 18 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

——————————————————————————————————————— Taksim Meydanı Beyoğlu’ndaki Müslüman ve Hıristiyan mezarlığı nereye uzanıyordu? Mezar taşları şimdi hangi hastanenin duvarlarında? Meydana konulmak istenen İnönü heykeli bugün nerede? AKM’nin yerinde hangi bina vardı? USTA KALEMLER Prof. Dr. SEMAVİ EYİCE yazdı » 1960’ların sonunda Taksim Meydanı. Solda Maksem, karşıdaki yeşillik alanda Gezi Parkı, ortada Taksim Cumhuriyet Anıtı. 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 19

 Usta Kalemler ————————————————————————————————————— T aksim Meydanı’nın en göze çar- » AKM ve Süngü Heykeli tanbul’da hastalanıp burada hayatını pan eseridir bugünlerde yıkıla- Taksim Meydanı’ndaki AKM binası ve eskiden kaybetmiş meğer. Beyoğlu mezarlığı cak olan Atatürk Kültür Merke- önündeki parkta bulunan, 27 Mayıs askerî kaldırılırken Feriköy’deki Hıristiyan zi, yani AKM. İlk gittiğimde aldığım darbesinin simgelerinden Süngü Heykeli. Heykel mezarlık arazisine buradaki her ka- intiba kullanışlı bir bina olmadığı yö- 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kaldırıldı. bir taşının ismini yazmışlar; tabii bu nündeydi. Benzer amaçlı binalar Av- doktorun adı da kaydedilmiş. Biz Müs- rupa’da genellikle klasik üslupta olup hemen dışında, Kasımpaşa sırtlarına lümanlar onu da yapmadığımız için sütunlar üzerine inşa edilse de AKM uzanan sık servilerle kaplı bir yerdey- Beyoğlu Mezarlığı’ndaki kişileri tespit klasik üslupta bir bina değil. Güya mo- di. Beyoğlu Mezarlığı olarak anılan etmek çok güç. dern bir yapı inşa etmiş bizimkiler. karma bir mezarlıktı. Hıristiyanlara Bir defa İstanbul modern bir şehir de- ait kısmı uzun süre dava konusu ol- 1. Cihan Harbi sırasında Alman- ğil! Bu zevksizlikler hep zamana uy- duktan sonra arazisi yine Türkiye’ye lar balonla Beyoğlu’nun resimlerini ma merakı yüzünden yaşanıyor. Arzu kaldı. çekmişler. Bunlarda da seçildiği gibi ettikten sonra antik devrin kılıfı o bi- ağaçlar içerisinde bir alandır Beyoğlu naya pek âlâ giydirilebilirdi ama eskiyi Bu mezarlıkta İstanbul’da ölmüş mezarlığı. Meydan yoktur; yemyeşil toptan kaldırmak istiyorlardı herhalde. olan yabancılara ait mezarlar da vardı. bir ağaçlık sahadır. Ne garip değil mi, Bunların arasında Kanuni zamanında bölgeyi vaktiyle biz tırpanladık; şim- AKM ile ilgili pek bilinmeyen bir İstanbul’a gelen 50 kişilik Alman he- di de ağaçlandırmaya çalışıyoruz. O husus, mezarlık üzerine inşa edilmiş yetin doktorunu tespit etmiştim. İs- zamanlar meydan diye bir şey söz ko- olmasıdır. İlerisindeki Gezi Parkı da nusu olmadığı için mevcut meydanın yıkılan Taksim Kışlası’nın arazisi üze- tarihî bir hususiyeti de yok. Kışlanın rine yapılmıştır. Mezarlık Galata sem- yıkılmasıyla ortaya çıkan boşluktan tini çevreleyen Ceneviz surlarının teşekkül etmiş meydanımsı bir yer... 20 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

——————————————————————————————————————— Taksim Meydanı Kışlanın yan tarafında su makse- mi vardı. Taksim’e adını veren de bu su taksim merkezidir zaten. Beyoğ- lu, Büyükdere ve Sarıyer’den gelen su kanalları buradaki merkezde top- lanıyor; Kasımpaşa, Karaköy ve Beşik- taş’a su buradan taksim ediliyordu. 1740’lardan itibaren söz konusu böl- gelere buradan su dağıtılırdı. Vaktiyle bu su teşkilatının ayakta duran parçasını mermerle kaplatmak istemiş, ayrıca yine su tahsis edilerek Roma’daki Aşk Çeşmesi gibi turistik bir mekân hâline getirilmesini tek- lif etmiştim. Roma’ya gidenler bilir, Aşk Çeşmesi’ni yılda milyonlarca in- san ziyaret eder; sırtlarını dönüp su- yun aktığı havuza bozuk para atarlar. Taksim maksemi de mermerle kap- landıktan sonra şırıl şırıl suyu akıtı- lıp devirdaimle ziyan olmadan depo- dan pek âlâ geri akıtılabilirdi o su. Ama bizim memlekette laf dinleyen de yok, soru soran da. Bizim insanımız bu işlerden o ka- dar uzak ki, bendeniz Anıtlar Kuru- lu Başkanı iken devrin muhafazakâr (!) Kültür Bakanı su deposunun üzeri- ne cami yapmayı planlamıştı. Projeye göre altında garaj ve mağazalar ola- cak, cami tarihî su deposunun üzeri- ne inşa edilecekti. Ben de bunun uy- gun olmadığını bildirdim. Ne derse beğenirsiniz? “Su maksemini yıka- rız!” “Yıkamazsınız, bu iş doğrudan bizden geçer ve orası su taksiminin 18. yüzyıldan itibaren düğüm nok- tasıdır” diye cevap verdim. AKM’nin oraları sordu, “Onu da siz bilirsiniz, nasıl duracağını bir düşünün” dedim, “Taksim Abidesi, AKM ve cami mi- marî olarak ahenkli durur mu?” » Gezi’ye niyet, Taşlık’a kısmet 1940 yılında Viyanalı heykeltıraş Rudolf Belling’e sipariş edilen ve Gezi Parkı’na yerleştirilmesi düşünülen fakat buna imkan bulunamayınca bugün Maçka’daki Taşlık Parkı’na konulan İnönü heykeli (sağda). Gezi Parkı ve yerleştirilmesi planlanan heykelin kaidesini (üstte kırmızı ile işaretli alan) gösteren Pervitiç haritası. 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 21

 Usta Kalemler ————————————————————————————————————— » Taksim’in su gibi aziz muhafızı Taksim’e adını veren, suyun taksim edildiği maksem, meydan ile İstiklal Caddesi’nin kesiştiği noktada, sağda yer alır. Sekiz köşeli küfeki taşından bir gövdeye ve piramidal, sekiz köşeli bir çatıya sahip olup giriş kapısının üstünde 1732 tarihli kitabesi vardır. Harbiye yönünde uzanan yapı Taksim Haznesi, yani su deposudur. ŞİNASİ DE ORADAYDI, Hastane duvarındaki mezar EVLİYA ÇELEBİ’NİN AİLESİ DE... taşları Zaman zaman Taksim civarında kazılar yapıldıkça kemikler çıkar. Bunları antik Bir ara Gezi Parkına İsmet İnö- devirden kalma falan sanıyorlar. Hiç alakası yok! Bunlar oradaki Hıristiyan me- nü’nün heykelini koymaya çalıştılar. zarlarının bakiye-yi izamıdır. Bir kısmı da Müslüman mezarlığından kalanlardır. Heykel yapıldı da bir türlü yerine yer- Müslüman mezarlığı aşağıya; Tophane’ye, deniz kıyısına doğru uzanırdı. Orada leştiremediler. Mermer kaidesi konul- epey meşhur isimler medfunmuş. Mesela 19. asır edebiyatçılarından Şinasi... La- du, iki yanına kabartmalar yapıldı ve kin mezar taşı kayıp. Nihayetinde Şinasi’nin hatırasını yaşatmak için bir büst yapıp üzeri tahtayla kaplatıldı. Abidenin al- İTÜ binasının önüne diktiler. Yeniçerileri topa tutan Karacehennem İbrahim Ağa çısı, bronz dökümü, kaidesi, hepsi bit- da orada medfunmuş. Evliya Çelebi’nin ailesi, Kadirî şeyhi İsmail Efendi, Rıfaî şeyhi mişti. Rönesans devri kahramanları- Saçlı Hüseyin Efendi de. Tam AKM’nin yerinde bir jandarma karakolu vardı. Yıkıp nın heykellerini takliden yapılmış bir AKM binasını yaptılar. Vaktiyle beş altı adet mezar taşı orada dururdu fakat onları eserdi. At üstünde dik otururlarmış; da kaldırdılar. bizimkiler de o tip bir İsmet İnönü heykeli yapmışlardı. Başı açık, üzerin- de üniforma var ve en mühimi, Tak- sim Abidesi’nden daha yüksek. 22 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

——————————————————————————————————————— Taksim Meydanı » Beyoğlu Mezarlığı’nın Tophane sırtlarında, deniz gören bir arazide bulunan, harap hâldeki son kalıntıları. Arkada tek tük serviler seçiliyor. Tarih 1800’lerin sonu olmalı. Bugün yerlerini apartmanlar ve oteller almış durumda. Yerine konulamamasıyla ilgili bir- vanmadıysa- aralarda beyaz taşlar gö- bir bölümü de hâlen gömülü ve diki- çok rivayet çıktı. İsmet İnönü’yü bu- rürsünüz. Bunlar kırılıp da malzeme li mezar taşlarının bulunduğu Aşık- raya koyarsanız “deliririz” diyenler olarak kullanılmış olan mezar taş- lar Mezarlığı’dır. Çürüklük Kabrista- bile vardı. Sonunda kaideyi kaldırdı- larıdır. Buradaki apartmanların te- nı içerisinde bir mesire yeri, Aşıklar lar da temizlendi orası. Aslında gaye, melinde de üst üste istif edilmiş bi- Mezarlığı kısmında da Safa Meydanı opera binasının yapılacağı yere İsmet zim Müslüman mezar taşları vardır. ve dua yeri gibi hususi mahaller var- İnönü heykelinin konulmasıydı. Ya- Apartmanların birini yıkıp da yeni- dı. Yine Beyoğlu Mezarlığı’nda aile so- hut anıtın yanına veya yerine konula- den yapmaya kalktıkları zaman ken- faları da yer almışsa da bugün hiçbiri caktı. Mütemadiyen bunun propagan- di gözlerimle gördüm bu mezar taşla- mevcut değil. dası yapılıyordu zaten. Lakin hiçbiri rını. gerçekleştirilemedi. Bugün İstanbul Mezarlık ağaçlık içerisinde, Haliç’e Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Fa- Beyoğlu Mezarlığı’nın bir kısmı bakar bir konumdaymış. Bunları hep kültesi’ne gelmeden, hemen sağdaki da Şişhane yokuşundan aşağı, tersa- fotoğraflardan biliyoruz. Müslüman Maçka Taşlık Parkı’ndadır bu heykel. nenin bulunduğu yere iniyordu. Ka- kısmında daha çok denizciler, bazı sımpaşa semtindeki Yahya Kethüda esnaf ve tarikat mensupları medfun- Gümüşsuyu Hastanesi’nin duva- Mahallesi’nin üstlerine kadar uzanan muş. rına dikkatli bakarsanız -üzerleri sı- mezarlığın arasındaki tâli yollar za- manla insanların yürüme yolları hâ- Cemal Paşa Bahriye Nazırı olma- line gelmiş, böylece mezarlık parçala- dan önce topçuydu. O zaman acemi ra ayrılmıştır. İlk bölüm, Meyyitzade erlerin hepsini toplayıp bu mezarlığı Türbesi’nin bulunduğu yerdir. İkinci yıktırmıştı. Bir iki tane denizci her kısım, Ceneviz ve Rum mezarlıkları- nasılsa mezar taşı kurtarmış ve Piya- nı kapsayan Çürüklük Kabristanı’dır. le Paşa Camii’nin oraya dikmişler. Üçüncü bölüm, ismini Türk okçula- rından Tozkoparan Ahmed Efendi’den Sonuç olarak pek çok tarihî eser gi- alan Tozkoparan Mezarlığı’dır. Diğer bi Beyoğlu bölgesindeki mezarlıklar da tarih şuursuzluğumuzun kurbanı olmuştur ne yazık ki. 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 23

 Söyleşi ————————————————————————————————————————— DIŞ POLİTİKA UZMANI ENES BAYRAKLI “Annan Planı Kabul Edilseydi Kıbrıs Sorunu Ortadan Kalkardı” Türk-Alman Üniversitesi Öğretim Üyesi Bayraklı ile Kıbrıs meselesinin dününü, bugününü ve geleceğini konuştuk.  KONUŞAN: OLCAY CAN KAPLAN 24 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

————————————————————————————— Dünden Bugüne Kıbrıs Müzakereleri 1974’de Türkiye’yi Kıbrıs Barış “Annan Planı’ndan planı doğuran şartlar bugün ortada bugüne çok şey değişti. yok. Türkiye bu planı kabul ettiği dö- Harekâtı’nı yapmaya zorlayan sebepler Özellikle siyasî nemde önünde AB’ye tam üyelik hede- konjonktür ve planı fi vardı. İstikamet o hedef üzerinden nelerdi? doğuran şartlar...” çiziliyordu. 15 Temmuz 1974’de Yunanistan’da- nemdi. Bunun Kıbrıs’a yansıması da Kıbrıs’taki çözüm AB’ye üyelik çer- ki  askerî cuntanın desteklediği Kıb- olumlu oldu. çevesinde anlam ifade ediyordu. Ge- rıs’taki milliyetçi Rumlar III. Makari- çen 13 yıllık süre içerisinde Avru- os’u devirerek iktidarı ele geçirdi. 20 Türkiye en başından beri Annan pa’daki siyasî yelpaze aşırı sağa doğru Temmuz 1974’de TSK’nın Kıbrıs’a ha- Planı’nı iki tarafın da onaylaması ge- kaydı. İktidara gelen bu milliyetçi par- rekât düzenlemesinin en büyük sebe- rektiğini savundu. Plana göre, bölün- tiler Türkiye’nin AB üyeliğinin önüne bi budur. Çünkü darbecilerin maksa- müş  Kıbrıs Adası bağımsız bir dev- set çektiler. Tabii olarak yaşananlar dı adayı Yunanistan ile birleştirmekti. let olarak birleşecekti. Birleşik Kıbrıs Kıbrıs’taki müzakereleri de olumsuz 1960 tarihli anlaşmanın ihlali anla- Cumhuriyeti’ndeki bakanlıkların üç- yönde etkiledi. Avrupa’daki Türkiye mına gelen bu adım, Kıbrıs’taki Türk- te biri Türklerden oluşacaktı. Dev- karşıtı hava 2013 Gezi olaylarıyla bir- lerin can güvenliğini de ortadan kal- let başkanlığı ve başbakanlık Rumlar likte ikili ilişkileri daha da gerdi. 15 dırıyordu. Türkiye’nin uluslararası ve Türkler arasında 10 ayda bir dönü- Temmuz darbe girişimiyle ilgili, özel- anlaşmalardan doğan hakları vardı ve şümlü icra edilecekti. Nisan 2004’de likle Batı basınında çıkan haber ve bunlar kullanıldı. Türkiye adada ga- adanın iki yakasında gerçekleştirilen yazılardan da bu durum anlaşılıyor. rantör ülke konumundaydı. 1974 şunu halkoylamasında Türk tarafı  % 64,91 Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili yakın gösterdi ki, 1960’da yapılan anlaşma oranında kabul, Rum kesimiyse  % gelecekte çok net bir resim göremiyo- işlemiyor. Müdahaleyle birlikte Kıb- 75,38 oranında red oyu kullandı. Tür- ruz. rıs’taki Türklerin can ve mal güvenli- kiye çıkan sonuçtan memnun olmadı. ği korumaya alındı. Fakat aradan ge- Türkiye-AB ilişkileriyle Kıbrıs müzake- çen 43 yıla rağmen müzakerelerden O dönem açısından değerlendirirsek, bir sonuç alınamadı. Türkiye’nin Annan Planı’nı destekleme- releri arasında doğrudan bir bağlantı si doğru muydu? Müzakereler ne zaman başladı? olduğu gözüküyor. Kıbrıs sorunu ilk olarak 1950’li Dönem için söylemek gerekirse en Tabii. Bu noktada şu ortaya çıkıyor: mantıklı yol, bu anlaşmanın onaylan- yıllarda gündeme geldi. Ada İngilte- masıydı. Türkiye de bu sebeple arka- Türkiye’nin AB’ye üye olmadığı, Kıb- re’nin hâkimiyetindeyken başlayan sında durdu, destekledi. Rum tarafı rıs’ın ise bir bütün olarak AB üyesi ol- sorunlar Türkiye ve Yunanistan’ı kar- kabul etmiş olsaydı müzakereler çok duğu bir ortamda adada yaşayan Türk- şı karşıya getirdi. Yarım asrı aşkın bir hızlı bir şekilde sonuçlanacaktı. 2010’a lerin can ve mal güvenliğinden kim süredir Türkiye dış politikasının ana gelindiğinde belki de Türkiye Avrupa sorumlu olacak? Türkiye böyle bir or- merkezi Kıbrıs sorunu ve etrafında şe- Birliği’ne tam üyelik aşamasına gele- tamda Kıbrıs’taki garantörlük hakkı- killenen müzakereler sürecidir diyebi- cekti. Orada da tabii olarak Avusturya nı kaybedecek. AB’nin de geçmişine liriz. gibi Türkiye aleyhtarı ülkelerin bloka- baktığımızda askerî çatışmaları dur- jıyla karşılaşacaktık. durma konusundaki hayli beceriksiz Adadaki Rumların 1950’li yıllar- olduğu görülüyor. Bu sebeple Türkiye da bağımsızlık için İngiltere’ye karşı Rum kesiminin AB’ye Kıbrıs soru- AB’ye güvenemez. başlattıkları kampanyadan itibaren nu çözülmeden alınmasını büyük bir Türkiye bu soruna müdahil olmuştur. problem olarak görüyorum. Eğer bu Devam eden müzakerelerde Türkiye ne- 1960’daki anlaşma bu müzakereler so- gerçekleşmemiş olsaydı Kıbrıs mesele- nucunda ortaya çıkmıştır. 1974’deki si de, Türkiye’nin AB üyeliği de farklı lere dikkat etmeli? müdahalenin ardından 1976’da Kıbrıs bir şekilde ilerleyebilirdi. Garantörlük hakkını mutlaka de- Türk Federe Devleti kuruldu. 15 Kasım 1983’de Kıbrıs Türk Federe Meclisi’nin Annan Planı süreciyle bugün gerçekleş- vam ettirmeli. Türkiye, uzun süre zar- aldığı kararla Kuzey Kıbrıs Türk Cum- tirilen müzakereleri mukayese edebilir fında asker sayısını azaltmayı kabul huriyeti bağımsızlığını ilan etti. Bu misiniz? ediyor fakat garantörlük hakkından tarihten sonra da sürekli müzakereler vazgeçilmemeli. Rumlar ise 2004’te- dönemi başladı. Annan Planı’ndan bugüne çok şey ki şartlar varmış gibi garantörlüğün değişti. Özellikle siyasî konjonktür ve de kalkması gerektiğini savunuyor. Müzakerelerde sonuca en çok yaklaşıl- Ama o dönemin şartları şu an mevcut değil. Türkiye-AB ilişkilerinin doğası dığı an, Annan Planı’nın devreye sokul- değişti. Ayrıca Kıbrıs, coğrafî konum sebebiyle bölge güvenliğinde önemli duğu döneme tekabül eder herhalde. bir yer haline geldi. Artık bütün bölge Evet, haklısınız. 2004-05 yılları ara- güvenlik hassasiyetleriyle yönetiliyor. Ortadoğu’nun hali ise malumunuz. sı Türkiye’nin Avrupa Birliği müzake- relerini sorunsuz yürüttüğü bir dö- 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 25

 Dosya ————————————————————————————————————————— DOSYA ÜZÜLME EY AKSA! Geçtiğimiz 14 Temmuz günü, 1967’den bu yana ilk kez Mescid-i Aksa’da Cuma na- mazı kılınamayışıyla patlak veren olaylar yeni boyutlar kazanırken yaşananlara sessiz kalmamız düşünülemezdi. Filistinli kardeşlerimizin yüklendiği, Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın kurşundan ağır sorumluluğuna, Osmanlı’nın bıraktığı sorumluluk demek de mümkün. Kudüs dosyamızda atlarımızı şehrin tarihine sürerek oradaki hazineleri sayfalara taşımaya gayret ettik. Mustafa Armağan Kudüs’ün hizmetkârları Osmanlıları anla- tırken, Prof. Dr. Avi Shlaim İsrail ve Ürdün’ün Filistin devletinin kurulmaması için bir asır önce nasıl işbirliği yaptığını deşifre etti. Doç. Dr. Haithem F. Al-Ratrout şeh- rin iki önemli abidesi Kubbetü’s-Sahra ve Aksa Camii’nin mimari ve teknik ayrıntıla- rını kaleme aldı. Ahmet Varol Filistin meselesine duyarlılığımızı sorgularken, Taha Kılınç Kudüs’ün ruhuna yabancı Siyonist işgalin ne kadar köksüz olduğunu delille- riyle açıkladı. İşte Mescid-i Aksa’sıyla, Kubbetü’s-Sahra’sıyla, muhteşem Osmanlı katkılarıyla Ku- düs-ü Şerif’ten bir kaç unutulmaz kesit. 26 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

———————————————————————————————————— Kudüs’ün Hizmetkârları Osmanlılar Kudüs’ün Hizmetkârları Filistinli olmak, tek yönlü bilet almak gibi bir şey aslında. Gemileri yakmak, terörist bir devlete karşı seccadesine koy- duğu apak alnıyla savaşmak, en basit insanlık haklarından mahrum bir şekilde yaşamak ama buna karşılık cepheyi asla terk etmemek gibi bir civanmertliktir yaptığı.  MUSTAFA ARMAĞAN [email protected] Mekke, Medine ve Kudüs. İslam Hz. Ömer’in adalet anahtarı, Mescid-i Aksa’nın asırdide ruhu me- inanç ve medeniyetinin saca- Abdülmelik bin Mervan’ın göz nu- tal dedektör ve termal kamera yerleş- yağı bunlar. İslam’ın kalbgâhı- ru, tirilen kapılarının dışında atıyor, Fi- listinli babalar, anneler ve çocuklarla nı teşkil ediyorlar. Üçü de birer “harem-i Selahaddin Eyyûbî’nin göz bebeği, beraber. şerif” barındırıyor sinesinde. Başka bir Eyyûbîlerden Melikül-Adil’in, Mem- Sayılara bakarsan bir buçuk milyar kişiyi aşmış ümmetin ortaya bıraktığı deyişle bir Müslümanın ölmeden önce lûklerden Baybars’ın sebili, yükü 300 bin Filistinlinin omuzlamış olması bir garip. Ama bu gariplik Filis- gitmesi gereken üç kutlu mekânı. Sen Yavuz Sultan Selim’in binlerce tinlilerin bükülmez imanları karşısın- da fırına atılan buz kalıpları gibi eriyip O Mekke-i Mükerreme ki Ka’be-i Mu- kandil altındaki hazin münacatı, buharlaşıyor. azzama’yı havidir. Sen Kanuni Sultan Süleyman’ın “Şehidoloji” diye bir bilimin ders ki- tabı yazılıyor burada ey ümmet! O Medine-i Münevvere ki, Ravza-i akıttığı berrak çeşmeler, Bilin ki “15 Temmuz ruhu” buradan Mutahhara’yı bağrına basar. Sen Sultan II. Abdülhamid’in Kubbe- kalıcı oturum almış. O Kudüs-i Şerif ki Mescid-i Aksa’dır tü’s-Sahra duvarlarına çiniler üzerine Filistinli olmak, tek yönlü bilet al- mak gibi bir şey aslında. Gemileri yak- kalbi, Kıble Mescidi, ilk kıblesi Müslü- yazdırdığı Yasin, mak, terörist bir devlete karşı seccade- sine koyduğu apak alnıyla savaşmak, manların. Sen 26 cami, 63 medrese, 9 dergâh, en basit insanlık haklarından mahrum bir şekilde yaşamak ama buna karşılık Üçü de “harem” sayılır Müslüman- 36 zaviye, 11 tekke, 29 çeşme, 9 türbe ve cepheyi asla terk etmemek gibi bir ci- vanmertliktir yaptığı. larca, bu yüzden muhteremdir, hürme- 144 dönümlük kutsal pınar. Değerlerin metalaştığı bir çağda te layıktır. Birinde kılınan namaz di- Çağlamaktasın hâlâ ki, yaydığın imanı ve değerleri uğruna ölmek diye bir şeyin hâlâ var ve savunulabilir oldu- ğerlerinde kılınmışçasına muteberdir. enerjiden korkanlar çağıltını bastırma- ğunu hatırlatmaktır başka bir deyişle. Birbirinden ayrılamayan kardeşler, bir ya koştular. Filistin, bir halkın dramı olduğu kadar Müslümanların da en yaman kutsal zincirin halkaları, gök ile yerin Günlerdir içerin bomboş, kedile- imtihanı. Bir imtihan ki, mazisinde biz de varız. Biz, yani Türk, yani Os- buluştuğu altın noktalar… rin o tüyden adımları ve küçük zeytin manlı… Kudüs ki gökte yapılıp yere indiril- yapraklarının rüzgârda bir o yana, bir miş şehirdir. bu yana sürüklenmeleri haricinde buz Mescid-i Aksa ki, yeryüzünde kesmiş gibi vücudun. Ka’be’den sonra inşa edilen ikinci mes- - Müminlerim nerede? ciddir. - Seni korumak için dışarıda bekli- Efendimizin (as) İsrâ (gece yürüyü- yorlar! şü) ve Mirac mucizelerine şahit olmuş - İçeri gelseler ya! kutsal beldedir. - Gelseler cesetleri gelir, ruhlarını Hz. Zekeriya’nın sessiz çığlığı, kapıda bırakarak… Hz. Meryem’in çilesi, Mescid-i Aksa binlerce kez yaşadığı İmam Gazali’nin şaheseri İhya’yı ka- felaketlerden birini daha yaşıyor bu- leme aldığı ilham bulutu. günlerde. 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 27

 Dosya ————————————————————————————————————————— Kudüs’te Osmanlı olmak Bu başka bir pencereydi benim için. ülkelerinde hep gördük ve göreceğiz… Piyer Loti de seyahatinde Kudüs’e bir Peki Osmanlı Devleti gözü gibi bak- Kudüs Mescid-i Aksa’dan ibaret de- başka pencere açmaz mı? İşte yazdıkla- ğil elbette. Bir labirent gibi etrafını çe- rından birkaç satır: tığı Mecsid-i Aksa’ya neler yaptı? Neler viren sokaklar, evler, çarşılar, kahveler, ekledi? Ne tür yatırımlarda bulundu? tekkeler, camiler, manastırlar… Alış “Şimdiyse tüm bunların üzerine Bunları Mescid-i Aksa’dan başlayarak veriş canlı diyebiliriz. ölüm sessizliği çökmüş; birbirine düş- Kudüs surlarına kadar olabildiğince at- man dinlerin tapınaklarından arda ka- lamadan gözden geçirelim. Gelmişken çarşıdan çocuklara bir- lanlar, Allah’ın huzurunda beklenme- şeyler alayım, paramız burada kalsın dik bir uyum içinde bir araya gelmiş. El-Halil’den çıktım yola niyetiyle bir dükkâna yöneliyorum. Belki de mahşer gününe kadar bu böy- “Neredensiniz?” diye soruyor dükkan le sürecek… O eski acılı devirler aklı- İşte el-Halil Kapısı karşımızda. Es- sahibi. “Ene Türki” dememizle içeriye ma geldiğinde, bu sessizlik, bu rahatla- ki bir kapı gerçi ama bir Kudüs fanati- koşuyor. “Nereye kayboldu? Bir şey mi ma ve barış ortamı, beyaz taşlarla kaplı ği sayılabilecek olan Kanuni Sultan Sü- oldu?” diye aramızda konuşurken elin- dev avludaki papatyalar ve diğer kır çi- leyman Han başka birçok kapıyı tamir de naylonlar içinde sakladığı bir şeyler- çeklerinin arasında kendimi garip his- ettirdiği gibi onu da 1538 yılında esaslı le çıkageliyor. Dedem, diyor, elindeki sediyorum” (Pierre Loti, Kudüs 1895, Çev: H. bir tamirden geçirtmiş. eski nüfus cüzdanlarımıza benzeyen defteri göstererek. Askerlere mahsus E. Yalt, Lotus: 2011, s. 60). Peki Mahmudiye Saat kulesine ne defter bu. İnanılmaz bir şey! Kudüs Çar- Heyhat, yazarın Sultan II. Abdülha- demeli? Sultan II. Abdülhamid’in sa- şısı dönüyor, zamanlar dönüyor, hafı- at kulelerini tahta geçişinin 25. yıldö- zalar yüz yıl öncesine dönüyor. Dedesi mid devrinde gelip tattığı “bu sessizlik, nümünde imparatorluk sathına yay- Osmanlı askeriymiş Cihan Harbi’nde. bu rahatlama, bu barış ortamı” sadece ma projesinin bir parçası olarak tam 7 Zaman zaman onlara bakar, gevşeklik- 22 yıl sonra kızılca kıyamete dönüşe- yılda yaptırılmış ve 1907-08 yıllarında lerine eseflenir, siz de adam mısınız, cek ve o kıyamet, günümüze kadar sü- bitirilmiş. Surların bir burcu üzerine biz askerde işte böyle yürürdük diye rüp gelecekti. dikilen kule hem ezani, hem de vasa- ayağa kalıp askerdeki gibi rap rap di- ti saatleri gösterir ve kadranı harekete ye yürürmüş. Öyle diyor ve bizi tarihin Şu bir gerçek ki, “Osmanlı şemsiye- geçerek ezan vakitlerini ve saat başları- kalbinde taa kalbimizden vuruyordu. si”, Kudüs’ün ve Müslüman halkının nı cemi cümleye bildirirdi. üzerine birkaç ay fazlasıyla 400 yıl bo- Defter elimde, Cemal Paşa’nın or- yunca sürmüş olan bir huzur ve barış Saat kulesi İngilizlerin işgaline ka- dusundan bir neferin torunu yanık iklimini teneffüs ettirmişti. Şemsiye- dar sadece 10 yıl ayakta kaldı. Ronald yüzüyle karşımda. Kendi fotoğrafının nin kapanmasının ardından nasıl bir Storr tarafından Sultan Abdülhamid’in çekilmesine müsaade etmiyor ama kanlı hesaplaşmanın yürütüldüğünü ismini Kudüs’ten kazımak için husu- defterin, tabii ki! yalnız Filistin değil, Irak, Yemen, Su- sen yıktırıldı. Saat ve kadranları Lond- riye, Libya ve Bosna gibi eski Osmanlı ra’ya götürülüp Big Ben’de kullanıldı. » Armağan’ın Kudüs ziyareti esnasında rastladığı esnafın dedesine ait Osmanlı askeri olduğunu gösteren vesika. 28 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

———————————————————————————————————— Kudüs’ün Hizmetkârları » Barış’ın son haritası Kudüs şehrinin demografik yapısını gösteren 1883 tarihli harita. İngilizlerin, gelecekteki emelleri için daha o günden bölge hakkında bilgi topladıkları anlaşılıyor. Üzerinde Sultanın tuğrası ve Türk bay- Asırlar sonra bu defa Sultan II. Ab- Bu arada Osmanlılar Kubbetü’s-Sah- rağı bulunan kulenin Osmanlı’ya 20 dülhamid’in hizmetkâr eli buraya uza- ra’daki müezzin mahfilini yeniletmiş- bin Franga mal olduğunu öğreniyoruz. nacak, kubbenin sekizgenine ünlü hat- ler, bir merdiven ilave etmişler ama bu tat Mustafa Şefik Efendi hattıyla Yasin muhdes yapılar 1954-64 restorasyonla- Şimdi Salahiye Medresesi var karşı- suresini yazdıracak, kendi ismini de rında kaldırılmış. mızda. Selahaddin Eyyûbî’nin yaptırdı- tuğra şeklinde kapının yanında bir ye- ğı medrese. Yapım yılı 1193. Yani Sela- re koyduracaktır. Son derece pahalı Meşhur Mirac Kayası da Osmanlıla- haddin Eyyûbî’nin vefat yılı. Yaklaşık halılar, seccadeler yaptırıp buraya ser- rın hizmetkârlığından nasiplenen eser- üç asır sonra Kudüs’ü sahiplenen Os- diren Sultan, bir de şimdi Mescid-i Ak- lerden. Kudüs Muhafızı Karakulak Hacı manlı Devleti bu binayı dinî ve ilmî bir sa’da bulunan muhteşem bir avizeyi Mustafa Efendi Lale Devri’nde kayanın külliyeye dönüştürdü. Ne yazık ki Sul- Efendimizin (as) Mirac’a sudur ederken yanı başına zarif bir küçük kubbe yap- tan Abdülmecid devrinde Fransız Be- ayağını bastığı Kaya’nın üzerine astır- tırmış, bir Sakal-ı Şerif hediye etmiştir. yaz Pederler’e verilmişse de oğlu Sultan mış. II. Abdülhamid onu geri almış ve yine Burada Eyyûbîler devrine ait bir Se- Müslümanların hizmetine vermişti. bil göze çarpar. Sultan Melikü’l-Adil Lakin 1917’de Kudüs’ün düşüşü üzeri- ne İngilizler onu yine Fransızlara tes- lim edecekti. Kubbetüs-Sahra’nın hemen yanı ba- şında bulunan Kubbetussilsile da Eme- vi Halifesi Abdülmelik bin Mervan ta- rafından Harem-i Şerif içine yapılan ilk bina olarak 685 yılında inşa etti- rildi. Kanuni Sultan Süleyman Kubbe- tü’s-Sahra’yı olduğu gibi Kubbetussilsi- le’yi de çinilerle kaplattı (En son 2012’de TİKA tarafından restore ettirilmiştir). Ve Kubbetü’s-Sahra. Piyer Loti’nin çi- nilerinden dolayı Mavi Cami dediği Mu- allak Kaya’nın üzerine 685 yılında Ha- life Abdülmelik bin Mervan tarafından yaptırılan muhteşem eser. Mısır’dan toplanan vergilerle tam 7 yılda bitiril- miş. Mimarları Reca bin Hayve el-Bey- sani ve Yezid bin Sellam. Osmanlı pa- dişahları ve valileri son defası Sultan II. Abdülhamid devrinde olmak üzere bu- rayı defalarca restore ettirecekti. 16 milyondan fazla mozaikle süsle- nen Kubbetü’s-Sahra 1546 yılında Ka- nuni Sultan Süleyman tarafından ta- mir ettirilmiş, 40 penceresi çiniyle bezenmiş, kapılar bakır plakalarla kap- lanmış, şimdi altın rengindeki kubbe ise çiniyle örtülmüştü. 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 29

 Dosya ————————————————————————————————————————— 1193 yılında yaptırmış onu. Kanuni Sul- » 20. yüzyıl başlarında çekilen fotoğrafta Mescid-i Aksa tan Süleyman ise burayı birazdan bah- ve Kudüs’ün eski mahallelerinden biri görülüyor. sedeceğimiz Sebil kanalından getirdiği suyla beslemiştir. Yusuf (veya Mizan) Kubbesi, Mescid-i oranın su ihtiyacını en iyi şekilde kar- Aksa ile Kubbetü’s-Sahra arasında yer şılamaktır. Kudüs de taş ve kiremit ark- Geldik Mescid-i Aksa’ya… Buranın alan taş minberdir. Kadı Burhaneddin larla su getirilen şehirlerden olmuştur. ismine biz Mescid-i Aksa diyoruz ama bin Cemaa’nın 1309 yılında yaptırdığı Kanuni’nin Sebil Kanalı denilen ark- Araplar Mescidü’l-Kıble, yani Kıble Mes- minber Sultan Abdülmecid tarafından la suyu Mescid-i Aksa’ya getirip Sultan cidi diyorlar. Çünkü “aksâ” yani en İmam Emir Muhammed Reşid’e 1259 Süleyman Havuzu’nu oluşturması bu uzak mescid burasıydı ve Müslümanla- tarihinde yenilettirilmiştir. hizmetlerden sadece biridir. Hatta Ka- rın ilk kıblesiydi. Aslında Mescid-i Ak- nuni’nin sebilleri o kadar çoktur ki “Ka- sa 144 dönümlük arazinin tamamının Osmanlı devrinde restore ettirilen nuni Sebilleri” diye meşhurdur. İsimleri ismidir. Mescid-i Aksa minarelerden biri Ba- şöyle: Babu’n-Nâzır Sebili (1536), El-Vadi bu’l-Mahkeme Minaresidir. Sebili, Babussilsile Sebili, Meryem Sebi- Mescid-i Aksa 638 yılında Hz. Ömer li, Sultan Havuzu Sebili (1541). tarafından fethin hemen ardından ah- Mescid-i Aksa avlusundaki en meş- şaptan ve hurma dallarından yaptırıl- hur yapılardan biri olan Memlûk Sulta- Bu arada mezarı da hemen o civar- mış. Zamanla yıkılan camiyi Halife nı Kayıtbay’ın sebilini ilk olarak Mem- da bulunan Bayram Çavuş’un dergâhı- Abdülmelik 709 yılında yeniden yaptır- lûk Sultanı İnal yaptırmış, son tamiri nı zikretmeden geçmeyelim. Kurşunlu mış, tekrar yıkılınca Mervan ve diğer ise Sultan II. Abdülhamid’e nasip ol- Medrese de denilen bu yapı halen ayak- halifeler sırasıyla restore ettirmiş. muştur. Sultan burayı 1882 yılında ye- ta olup 1541 tarihlidir ve fakir fukara- nilettirip su getirtmiştir. nın barınması için yaptırılmıştır. Osmanlı padişahları orayı Kahire’ye sefere gitmeden önce ilk ziyaret eden Mescid-i Aksa avlusundaki Kanuni Onun yakınında ise İsrailli Osmanlı Yavuz Sultan Selim zamanından Sul- Sultan Süleyman’ın Kudüs valilerinden tarihçisi Amy Singer’ın hakkında Otto- tan II. Abdülhamid zamanına kadar Kasım Paşa’nın Sebili de 1526-27 yılla- man Soup-Kitchen adlı bir kitap yazdığı nakış nakış işlemiş, suyundan ahşabı- rında yaptırılmıştır. Haseki (Hürrem) Sultan Tekkesi bulu- na kadar her türlü ihtiyacını karşıla- nur. İnşa tarihi 1552 imiş. Burası da fa- mışlardı. Turunç Havuzu da denilen Osman- kirlere hizmet için kurulmuştu. lı Fıskiyesi 1472’de Memlûk Sultanı Bay- Mesela Kanuni 1536 yılında Mescid-i bars tarafından yaptırılmıştı. Bugünkü Kudüs surlarındaki diğer birçok kapı Aksa’yı restore ettirmişti. fıskiye ise Kanuni devrine aittir (1526). gibi Arslanlar Kapısı da Kanuni Sultan Süleyman’ın büyük restorasyonundan Sultan II. Mahmud ve oğlu Abdüla- Babussilsile Sebili de denilen Kanuni geçmiştir (1539). ziz de bu mübarek mekâna hizmet et- Sultan Süleyman Çeşmesi 1536 tarihli mek için adeta yarışmışlardı. 1817 res- olup Arapça kitabesi mevcuttur. Yavuz Sultan Selim Han zamanına torasyonunda II. Mahmud kubbesini ait bir eser olan Özbek Zaviyesi ise Ya- yeniletmişti. Bugün kubbedeki motif- Osmanlı imzası vuz geldiğinde Mescid-i Aksa kapısında ler bu restorasyondan kalmadır. Nite- bekleşen kalabalığın ikameti için yaptı- kim kubbe pencerelerinin altında şu Bu arada Osmanlıların bir şehri al- satırlar okunur: dıktan sonra öncelikli işlerinden biri, “Bismillahirrahmanirrahim. Bu kubbe-i şerifeyi yenileyen iki karanın sultanı ve iki denizin hakanı, haramey- nin ve bu ilk kıble mescidinin hadimi, Allah yolunda mücahid ve o mabudun inayetine mazhar Efendimiz Sultan Mahmud Han’dır. 1233.” Torunu Sultan II. Abdülhamid de bü- tün ahşap aksamı yenilettiği gibi na- kışlarla süsletti, camiyi lüks halılarla donattı, eşi benzeri olmayan avizeler getirterek ışıl ışıl aydınlattı. Mescid-i Aksa’nın avlusundaki yapı- lara peygamberlerin isimlerinin veril- mesi adettendir. İşte Eyyûbîler devrin- de 1250 yılında yaptırılan Süleyman Kubbesi de Sultan II. Abdülhamid dev- rinde restore ettirilen Mescid-i Aksa av- lusundaki yapılarından biridir. 30 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

———————————————————————————————————— Kudüs’ün Hizmetkârları rılmıştır. 1731’de Şeyh Osman el-Buha- mir ettirildi, güçlendirildi, çeşitli ka- Osmanlı’dan rahatsız olanlar ri tarafından genişletilen yapıda Hanefi pılar eklendi. Şark Kapısı kitabesinde fıkhı okutulur, Nakşi zikirleri yapılırdı. şöyle yazar: Lakin Osmanlı bugün hâlâ güç ve kudret anlamına gelir Kudüslülerin El-Halil kapısında Kanuni Sultan Sü- “Kale-i Şerifenin restorasyon emrini hafızalarında. Siz varken, diyordu Mes- leyman’ın yaptırdığı benzersiz bir kita- veren Sultan-ı Azam ve Hakan-ı Muaz- cid-i Aksa’nın bahçesinde oturan kara be göze çarpar. 1539-40 yıllarında yazı- zam, milletlerin, kalem ve kılıç erbabı- yağız bir delikanlı, güçlüydük. Bu sıra- lan kitabede ilginçtir, Hz. İbrahim’in nın efendisi, Haremeynin ve Kudüs böl- da pazusunu şişiriyordu. (as) adı geçmektedir: “La İlahe İllallah gesinin hizmetkârı Osman oğlu Sultan İbrahim Halilullah”. Süleyman’dır. Kubbetü’s-Sahra’nın kub- O pazu bakın İsrail’i de nasıl rahat- besi ayakta durdukça Allah da onu ha- sız etti. Cumhurbaşkanı Recep Tay- Yine el-Halil kapısı önünde Sultan yır yolunda baki kılsın.” yip Erdoğan’ın 25 Temmuz 2017 tarih- II. Abdülhamid bir sebil yaptırmıştı. li Grup Konuşmasında İsrail yönetimi Maalesef daha İttihad ve Terakki dev- Ünlü Hz. Ömer Camii Sultan Abdül- tarafından çözümsüzlüğe doğru itilen rinde bu güzelim sebil sökülüp kaldı- mecid tarafından baştan aşağı restore Mescid-i Aksa’nın bir imkân mesele- rılmıştır. Abdülhamid düşmanlığının edilmişti. Babu’l-Amud denilen Şam si değil, bir iman meselesi olduğunu ulaştığı boyut yalnız isim ve tuğrala- Kapısı Kanuni, Hz. İsa’nın göğe yüksel- vurgulaması karşısında İsrail Dışişle- rının kırılıp kazınması şeklinde değil, diği yer olarak bilinen Miraç Camii -ki ri Bakanlığı ürktü ve “Osmanlı İmpa- yaptırdığı eserlerin ortadan kaldırıl- bugün kilisedir- Osmanlı’nın Kudüs-i ratorluğu devri geçti, Kudüs İsrail’in masına kadar varmıştı maalesef. Ay- Şerif’e hizmet etmek için yarıştığı dev- başkentidir ve başkenti olmaya devam nı davranışın İngilizlerden de gelmesi rin yadigarlarındandır. edecektir” şeklinde küstahça bir tepki ise manidar. Yazımızın başında hatır- verdi. layacağınız gibi yine el-Halil kapısının Ancak Sultan II. Abdülhamid’in 26 önündeki burçta yer alan muhteşem Eylül 1892 tarihinde açılışı yapılan ve Neydi Osmanlı’dan rahatsızlıkları- saat kulesini de İngilizler yıktırmıştı. muazzam Hicaz Demiryolu projesinin nın sebebi? Biliyorlar çünkü. İyi bili- bir parçası olarak kondurulan demir- yorlar. Biz sadece kılıç sallamayız; imar Kalede bulunan Osmanlı Ramazan yolu istasyonu şehrin tarihinde mo- ederiz, kalpleri de, şehirleri de... İşte topu İngilizlerce indirilmiş, Selahad- dern dönemi açan bir gelişme olmuş- Kanuni, işte Abdülhamid, işte Mescid-i din Caddesi’nde bulunan Mücahidler tur. Bugün binası Yahudilerin elindedir Aksa’ya gözleri gibi verdikleri değer. Kabristanı’na taşınmıştı. Kudüslü San- ve üzerindeki, 125 yıl önceye ait “Ku- Biz düzen kurucu bir ülkeyiz, Bayram duka ailesi bu topa sahip çıkmış ve mu- düs” yazısı Osmanlı devrinin bu şehir- Çavuş’tan Karakulak Hacı Mustafa’ya hafaza altına almış olup halen bu aile- deki gün batımı sayılabilir. Şehir mo- uzanan, oradan İttihad ve Terakki dev- nin muhafazası altındadır. dernliğe adım atmış ama Osmanlı’nın rinde kurulan Selahaddin Eyyûbî Kül- elinden çıkmış, ardından da bir felaket liyesi’ne zincirlenen bir dizi yapıcılık Kudüs Kalesi’nin hemen tamamı Ka- devri başlamıştır. adımının mimarlarıyız. Bu yalnız iba- nuni Sultan Süleyman tarafından ta- det değil, inşa eden miras bize Osman- lı’dan kaldı, iyi biliyorlar. Aynı 25 Temmuz günü Türkiye’nin talihsizliğinin sembolü olan partinin genel başkanı, “Osmanlı parçalanmadı mı?” diye soruyordu. İsrail aynı soruyu soruyor, Kemal Kılıçdaroğlu da tekrar ediyordu. Burada Kılıçdaroğlu’nun Os- manlı düşmanlığı ile İsrail’in Osmanlı düşmanlığı ortak bir kökten mi besle- niyor sorusu cevaplandırılmayı bekle- mektedir. Bence kök ortak… Ama açıklaması mahkememizden sonra… Not: Osmanlı Devleti’nin Kudüs’teki hizmetleriyle ilgili kısım- larda Fotoğraflarla Dünden Bugüne Kudüs (IRCICA, 2015) adlı kitaptan faydalanılmıştır. Mustafa Armağan Araştırmacı - Yazar. 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 31

 Dosya ————————————————————————————————————————— El-Aksa’nın İki Önemli Abidesi Kubbetü’s-Sahra ve Aksa Camii Kubbetü’s-Sahra ve Aksa Camii üç semavî dinin kutsal kabul ettiği Müslüman Kudüs’ün unutulmaz sembolleridir. Filistin’deki An-Najah Ulusal Üniversitesi öğretim üyelerinden Haithem F. Al-Ratrout bu muazzam eserleri mimari ve tarihî açıdan inceliyor. 32 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

————————————————————————————————— Kubbetü’s-Sahra ve Aksa Camii  HAITHEM F. AL-RATROUT [email protected] E meviler, Kudüs şehrinin inşası sırasında, Mescid-i Aksa ve çev- lu bir simgesi olarak yaptırılan Mes- aynı mimari tarzın ürünleridir. Oku- resine dair genel planlamanın cid-i Aksa, bölgedeki Müslümanlar makta olduğunuz makalenin önemi tarafından inşa edilen erken dönem tam da burada ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada amaç, El Aksa bölgesindeki aslî öğeleri olan Kubbet-üs-Sahra’yı genel şehir yapısının kasıtlı bir biçim- en önemli iki yapının tarihini ve mi- mari niteliklerini, bu yapıların tarihî ve Aksa Camii’ni inşa ettiler. Bu ya- de güçlü ve yapmacık bir etki yarat- ve mimari gelişimleri bağlamında bi- limsel ve akademik bir bakış açısıyla pıların inşa edilmesinin ardında hem mayı hedefleyen bir parçasıdır. kısaca ele almaktır. Bu temel amaca ulaşmak üzere, makalede disiplinlera- dinî, hem de siyasî sebepler yatmak- Mescid-i Aksa’nın inşasına ilişkin rası ve çok-disiplinli bir yaklaşım be- nimsenmiş; özellikle tarih, arkeoloji tadır. Halife Abdülmelik, Kudüs şeh- İslamiyetin ilk yıllarında yapılan ge- ve mimari disiplinlerinden faydalanıl- mış, aynı zamanda bu yapıların dinî rinin üç tek tanrılı dinin kutsal say- nel planın bir parçası olarak, El Aksa kaynaklarda nasıl yorumlandığı ele alınmıştır. dığı bir bölge olmasından ileri gelen bölgesinde 7. ve 8. yüzyıllarda birçok zenginliği ve aynı zamanda Kudüs’ün bina inşa edildi. Kubbetü’s-Sahra ve insanlık tarihinde inşa edilmiş, dün- Aksa Camii, bazı özel işlevleri yerine yanın ikinci mescidine ev sahipliği getirmek üzere tasarlanmış en önem- yapması ve Müslümanların ilk kıblesi li yapılar arasında yer alıyordu. Sonuç olması sebebiyle bu yapıları inşa ettir- olarak her iki yapıda farklı formlar or- miştir. Kudüs’te İslamiyetin üç boyut- taya çıktı. Ne var ki bu iki önemli yapı 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 33

 Dosya ————————————————————————————————————————— Altın Bir Rüya: » Şekil 1 Kubbetü’s-Sahra’nın yakın bir tarihte kuzeybatıdan çekilmiş bir fotoğrafı (Duncan, 1972, s.15). Kubbetü’s-Sahra Kubbetü’s-Sahra, El Aksa bölgesinin merkezinin hemen yakınında, birkaç metre ötede, kuzeybatıda yer alır. Se- kizgen şeklindeki yapının ortasında yer alan sütunun dış yüzünü çevrele- yen tavanın hemen altında yer alan Kufi yazısına göre 691 yılında (Hic- ri 72), Emevi Halifesi Abdülmelik bin Mervan zamanında yapılmıştır. Mila- dî 9. yüzyılda restore edilmiş, yapının kurucusunun adı silinip yerine Abbasi Halifesi Memun’un adı yazılmıştır. Mimari yapısına ilişkin bilimsel ça- lışmalar, 1862 yılından beri, araların- da Melchior de Vogüé ve meslektaşla- rı, Wilson (1864) [Moscrop, 2000, s.53], Clermount-Gannaeu (1873), Richmond, Creswell, Van-Berchem (1922), Raby, John (1992) ve al-Ratrout’un da yer al- dığı (1998) birçok bilim insanı tarafın- dan gerçekleştirilmektedir. Ne var ki, İslamın erken dönemleri açısından bu yapıların sahip olduğu tarihî, mimari ve sembolik anlamlar halen araştırıl- mayı beklemektedir (Şekil 1). Kubbetü’s-Sahra adı, bu mekânın Müslümanlar için sahip olduğu önemi göstermektedir. Yapının üzerine inşa edildiği kayanın İslamiyetteki kutsallı- ğı, Aksa Camii’nin burada inşa edilmiş olmasından ileri gelir [Abd al-Baqi, 1994, 1: s.133] (Şekil 2). Burası aynı zaman- da Müslümanların ilk kıblesi [İbni Ke- sir, 1994, 1: s.259] ve Hz. Muhammed’in gece yürüyüşünün (İsra) istikametidir. Dahası Kur’an’da dünyanın sonuyla ilgili olarak anlatılan pek çok olay, İb- ni Kesir gibi bazı Müslüman yorumcu- lara göre bu bölgede geçmektedir [Kâf Suresi 41. Ayet; İbni Kesir, 1994, 4: s.294; el-Awaisi, 1997, s.20]. Kubbetü’s-Sahra’nın neden inşa edildiğiyle ilgili olarak birbirinden farklı detaylar içeren iki farklı gö- rüş bulunmaktadır. Bunlardan ilki El-Yakubî’ye aittir. El-Yakubî’ye göre bu yapının inşa edilmesinin ardında Abdülmelik ve Abdullah bin Zübeyr arasında, kimin halife olacağıyla ilgi- li siyasî çekişme yatmaktadır. Abdül- melik bu yapıyı inşa ettirerek, rakibi- 34 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

————————————————————————————————— Kubbetü’s-Sahra ve Aksa Camii » Şekil 2 Yukarıda, altta: Kubbetü’s-Sahra nin hac mevsiminde Müslümanların gendir (Şekil 3). En dışarıda kalan se- kayasını çevreleyen dairesel duvarın planı desteğini kazanmasına mani olmayı kizgen duvar, Kubbetü’s-Sahra’nın dış (Kaynak: Sağ: al-Ratrout, 1998, s.286). amaçlamıştır [El-Yakubî, 1999, 2: s. 182]. sınırını belirler. Bu duvar büyük taş Yukarıda, üstte: Kayanın günümüze ait bir iç El Makdisî’nin yorumuna göre ise, parçaları kullanılarak inşa edilmiş mekan fotoğrafı (Kaynak: Duncan, 1972, s.57). “Abdülmelik eski Suriye ve Kudüs’te- olup 1,3 metre kalınlığındadır [Rich- ki muhteşem Hıristiyan mimarisini mond, 1934, s. 14]. Sekiz cephenin her » Şekil 3 Üstte, sağda: Kubbetü’s-Sahra’nın gördükten sonra bunun Müslümanla- birinin uzunluğu 20,6 metre; yük- planı. Solda: Yapının dairesel duvarlarının inşaat rın kafasını karıştırabileceğini düşün- sekliği ise 2,6 metre uzunluğundaki halinde göründüğü biçimiyle çatısız olarak üç müş, bunun önüne geçmek maksadıy- korkuluk duvarı da (parapet) dâhil ol- boyutlu modellemesi (Kaynak: Al-Ratrout). la Kubbetü’s-Sahra’yı inşa etmiştir” [El mak üzere 12,1 metredir. Sınırı teşkil eden bu duvarın dört yüzü, neredey- Makdisî, 1987, s.139]. se tam tamına dört ana yönü gösterir. Ne El Yakubî, ne de El Makdisî ya- Bunların her birinin ortasında bir ka- pı ve –kapılarla birlikte– toplam yedi pının inşa edilmesinin ardında yatan pencereyle yarım daire şeklinde des- asıl sebebi ortaya koyabilecek somut tek kemerleri bulunur. Clermont-Gan- ve ikna edici bir delil ortaya koyabil- neau’ye göre bu pencerelerden beşi miştir. Kubbetü’s-Sahra’nın mimari gerçekten kullanılmaktadır. Pencere- güzelliği ve dekoratif zenginliğinin er- ler farklı renklerle bezenmiş mozaik ken dönem Müslüman yazarları etki- camla dolu delikleri çevreleyen alçı leyerek Kubbetü’s-Sahra’nın niçin inşa kalıplarından yapılmıştır. Ne var ki edildiğiyle ilgili bazı hipotezler geliş- en dışarıda kalan pencereler yalnızca tirmeye ittiği anlaşılıyor. Fakat Abdül- dekoratif amaçlıdır ve her zaman böy- melik’i Kubbetü’s-Sahra’yı inşa etmeye le olmuştur [Clermont-Ganneau, 1899, 1: iten sebep her ne ise, bunun El Aksa s.181]. bölgesinin yeniden inşa edilmesiyle doğrudan bağlantılı olduğunun akılda Sınır duvarının hemen üzerinde tutulması gerekiyor. küçük kemer şeklinde bir korkuluk duvarı bulunur. Her bir cephede, üzeri Kubbetü’s-Sahra, El Aksa bölgesin- daire şeklinde kemerlerle desteklenen de ve Kudüs semalarındaki en göz alıcı toplam 13 adet boşluk vardır. El-Umarî yapıdır. Bu durum, Abdülmelik’in bu 1347 yılında (Hicri 748) duvarların üze- yapı ile El Aksa bölgesinin ve uzaklar- rinde oyuklar olduğunu yazmıştır da görülen Kudüs’ün en dikkat çekici [El-Umarî, 1924, 1:140]. Tüm duvarların binasını yaptırmak istemiş olabileceği üst tarafı El-Umarî’nin de ifade etti- görüşünü destekliyor. Burada söz ko- ği gibi, mozaik bir kaplamayla süslen- nusu yapının inşası için gerçekleştiri- miştir [El-Umarî, 1924, 1: 140]. Bu moza- len büyük ölçekli çalışmanın ve sarf ik süslerin varlığı Clermont-Ganneau edilen insan emeğinin, Abdülmelik’in tarafından da teyit edilmiştir [Cler- ve oğlu Velid’in Kudüs’le ilgili planla- mont-Ganneau, 1899, 1: p190]. Maalesef rının bir parçasını oluşturduğu açıkça dış yüzeydeki mozaikleri bugün göre- görülüyor. Bu plana göre devasa Eme- miyoruz, zira bunlar 16. yüzyılda sera- vi saraylarının inşa edilmesi [Ben-Dov, mik fayanslarla değiştirilmiştir [Rich- 1985, s. 220] ve Kudüs çevresindeki yol- mond, 1924, s.36]. Ancak aşağı kısımlar ların onarılması gibi önemli kilomet- halen mermerle kaplıdır ki, bunların re taşlarının keşfedilmesiyle birlikte, bir kısmı yapı ilk inşa edildiğinden be- şehrin içinde ve çevresinde gerçekleş- ri burada durmaktadır. tirilen bu çalışmalarla Abdülmelik’in asıl amacının Kudüs’te üç boyutlu bir Ortada yer alan duvar da sekizgen İslamiyet sembolü inşa etmek olduğu şeklindedir (Şekil 3). Orta duvar yapı- görülüyor. nın iç kısmını iki ayrı kemerli yola ayı- rır. Bu duvar üzeri yuvarlak kemerleri Kubbetü’s-Sahra’nın mimarisi destekleyen 8 mendirek ve 16 mermer sütundan inşa edilmiştir. Tüm men- Kubbetü’s-Sahra eşit uzunlukta cep- direk ve sütunlar, duvarın tamamını helerden oluşan sekizgen bir yapıdır; çevreleyen süslenmiş ahşap bağlantı toplam üç adet eşmerkezli halka şek- kirişleriyle birbirine bağlanmıştır. linde üç sıra duvarı vardır. Bunlardan en içeride kalanı daire, diğerleri sekiz- 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 35

 Dosya ————————————————————————————————————————— Bu duvarın hem iç, hem de dış yüzü » Şekil 4 ra’nın planının kubbeyi taşıyan tam- başta altın sarısı olmak üzere farklı Sağda: al-Ratrout’un Kubbetü’s-Sahra’nın burun iç yarıçapından faydalanarak renklerde mozaiklerle süslenmiştir. planlamasına ilişkin teorisi. Solda: Kubbet-üs- inşa edilen altın dikdörtgen bölme- En içerde kalan duvar ise küçük bir Sahra’nın enine kesitinde görülen orantısal sistem lere dayalı olduğunu ileri sürmüştür girintiye sahip olmakla birlikte daire- (Kaynak: Al-Ratrout, 2002, ss. 282-286). [Chen, 1980, s. 41]. Wilkinson, Chen’in sel şekildedir ve kubbenin üzerine in- bu teorisine karşı çıkmış ve onun id- şa edildiği kayayı çevreler. Yarım daire çatı kullanılmıştır [Clermount-Ganne- diasının alandaki pratik planlama şeklindeki kemerleri destekleyen top- au, 1899, 1: s.200]. metoduna değil, yalnızca saf mate- lam dört mendirek ve 12 sütundan olu- matiksel hesaplara ve karmaşık ana- şan bu duvar bir silindir şeklindedir. Planlamasına ilişkin farklı yorum- lizlere dayalı olması sebebiyle kabul Bu duvarın bir kısmı, tamburu simge- lar ortaya koyan çok sayıda ayrıntılı edilemez olduğunu ifade etmiştir ler [Richmond, 1924, s.11] ve üzerinde yu- araştırma sonucunda, Kubbetü’s-Sah- [Wilkinson, 1981, s. 156]. Wilkinson’a gö- varlak kemerleri destekleyen 16 pence- ra’nın yapımıyla ilgili yedi teori or- re yapı, Bizans döneminden bu yana re vardır. Bu duvarın hem iç, hem de taya atılmıştır. Bunlardan ilki 1888 var olan ve tüm sekizgen yapılarda dış cephesi ilk yapıldığında cam ve se- yılında Mauss tarafından ortaya atıl- kullanılmış olan hazır bir plana göre deften yapılma mozaiklerle kaplıydı mıştı ve merkezdeki kubbenin dış inşa edilmişti. Jacobson Wilkinson’un [Richmond, 1924, s.15]. çeperine işlenmiş iki kare şeklinden bu teorisi kabul etti ve bu teorinin o hareketle geliştirilmişti [Mauss, 1888, ana kadar teorik olarak incelenmedi- Kubbetü’s-Sahra’nın çatı sistemi s.14]. Ardından Fikri [akt. Osman, 1988, ği ifade etti [Jacobson, 1983, s.145]. 1998 iki ayrı öğeden oluşmaktadır. En iç- s.243] Kubbetü’s-Sahra’nın planının yılında al-Ratrout, Kubbetü’s-Sahra’yı teki duvarın içinde kalan ve kayayı kayanın yakınlarında kesişen iki kare yeniden inceledi ve yapının altın böl- çevreleyen alanın tamamını örtmek şekle dayalı olduğunu ileri sürmüştü. menin değil, sekizgenin oranına göre üzere ahşap bir kümbet kullanılmış- Osman ise [Osman, 1988, s. 245] başka inşa edildiğini söyledi [al-Ratrout, 2002, tır [İbni Fakih, 1996, s.15; İbn Abd Rabbih, bir teori ortaya atarak binanın planı- s.156] (Şekil 4). 1953, 7: s.255; el-Makdisî, 1987, s.146]. Ne nın Kutsal Kaya üzerine yerleştirilen yazık ki bu ilk kubbe 11. yüzyılda ger- ve en tepe noktasındaki açısı 45 de- Yukarıda kısaca özetlediğimiz bu çekleşen bir depremde yıkılmıştır [İb- rece olan bir ikizkenar üçgene daya- teorilerin hangisinin gerçeğe en yakın ni Esir, 1966, 9: s. 294]. Yıkılan kubbenin lı olduğunu söylemiştir. Chen ise 1980 olduğundan bağımsız olarak, bütün te- yerine ilk kubbede yer alan malzeme- yılında matematiksel bir yaklaşım- orilerin planın mükemmel bir hesaba, ler de kullanılarak yeni bir kubbe ya- la yapıyı incelemiş ve Kubbetü’s-Sah- kendi içinde çeşitli ahenk ilişkilerine pılmıştır [Richmond, 1924, s.13; Warren, sahip olduğunu ve yüksekliklerin bel- 1970, s.39]. Kubbetü’s-Sahra’nın en iç li bir mantığa göre tutarlı olarak belir- duvarının etrafında kalan alanın ör- lendiğini kabul ettiği görülmektedir. tülmesi için tamburdan sınır duvarı- Plan, bölmeler ve yükseklik birbiriy- na kadar uzanan tek eğimli ahşap bir le bağlantılıdır ve dikkatlice hesaplan- 36 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

————————————————————————————————— Kubbetü’s-Sahra ve Aksa Camii mıştır. Bu durum Kubbetü’s-Sahra’nın lanılan bu süslemelerin amacı, tıpkı yanlar sekizgen yapılarla ölülerin ye- inşasına ne kadar büyük bir önem at- Kâbe’de olduğu gibi, uzun mesafeler- niden doğması arasında bir bağlantı fedildiğini göstermektedir. Binanın den bile bir etki yaratmaktır. Kub- kurarlar. Hıristiyan mezarları üzerin- boyutları, bölgede Kubbetü’s-Sahra ile betü’s-Sahra ile üzerinde kuruldu- de sekizgen şekiller görmemizin sebe- aynı dönemde inşa edilmiş olan di- ğu Kutsal Kaya arasında Mekke’deki bi belki de budur. Müslümanlar açısın- ğer binalarla ahenk içindedir. Sözgeli- Kâbe’ye benzer bir ilişki vardır. Başka dan bakıldığında ise “yeniden doğuş” mi binanın ortasında yer alan duvarın bir ifadeyle Kâbe, Kubbetü’s-Sahra’ya gününde Kur’an’da ifade edildiği üze- (tambur) iç yarıçapı, Altın Kapı’nın iç ilham veren arketiptir. re “...O gün Rabbinin Arş’ını bunların kenarlarının uzunluğuyla bire bir ay- da üstünde sekiz taşıyıcı taşır” [Hak- nıdır (20,37 metre). Binanın ana kapı- Kubbetü’s-Sahra’nın dekorasyonu ka, 17]. Sekizgenin sekiz tarafı, Rab- larının genişliği ise (2,81 metre), Haş- ile ilgili en önemli sorun, sofistike bin tahtını taşıyacak sekiz meleği sim- mi ve Esbat Kapılarının genişliği ile sembolik sistemlerin bolluğu ve fark- gelemektedir [İbn Kesir, 1994, 4: s. 532]. aynıdır. Bu tür bağlantılar, Kudüs’te- lı yorumlamalara mahal verebilen so- Bu, sekizgen şeklinin geometrisiyle de ki binaların yapımında kullanılan bir yutlamaların çokluğudur. Söz gelimi uyumlu bir görüştür. Aslına bakılırsa tür yerel planlama örneğinin burada Rosen-Ayalon’a göre Kubbetü’s-Sahra Müslümanlara ait mabetlerde sekizgen da kullanılmış olabileceğini göster- cenneti sembolize etmektedir. Yazar ilahî güçle ilişkilendirilir. İslamiyetin mektedir. çalışmasının bir başka bölümünde ise ilk günlerinde sekizgen şekil, yeniden “yeniden diriliş” temasının işlendiğini doğuşla belli ölçüde bağlantılı olsa da Kubbetü’s-Sahra’nın tespit ettiğini söyler. onu sembolize etmemektedir. dekorasyonu Mimari açıdan bakıldığında Hıristi- Kubbetü’s-Sahra’nın dekorasyonun- da mermer, ahşap, alçı ve mozaik gibi farklı malzeme ve dokulardan faydala- nılmıştır. Binanın hem içinde, hem de dışında dekorasyon için en çok kulla- nılan malzeme cam mozaiktir. Örne- ğin iç yüzeydeki mozaiğin kapladığı toplam alan 1200 metre karenin üze- rindedir [Van Berchem, 1922, s.42]. Mo- zaiklerde kullanılan sanatsal motif- ler hiç kuşku yok ki, kendi başlarına birer tema ve konuya sahiptir. Kubbe- tü’s-Sahra’nın mimarisinde ifadesini bulunan görsel mesajın parçalarından birini oluşturmaktadır. Mimari ve bitkisel kompozisyon- lar, dekorasyonların ana teması ola- rak ön plana çıkmaktadır. Bu süsle- melerin bir kısmı üslup bakımından Altın Kapı ve İkili Kapı’da yer alan motiflere çok benzer. Grabar Akdeniz bölgesi ve İran’da geç antik dönem mimarisinde dış cephede renkli mo- zaik kullanımının son derece nadir görüldüğünü söyler [Grabar, 1996, s.55]. Bunun tek istisnası, kisve renklerinin kullanımının yasaklandığı ve kisve- nin üzerinde altın işlemeler olan si- yah bir örtüye dönüştürüldüğü Abba- si dönemine kadar her yıl renkli bir ‘kumaşla’ (kisve) kaplanan Kâbe’dir [Burckhardt, 1976, s.4]. Kubbetü’s-Sah- ra’da ise bölgede bilinmekte olan bazı mozaik dekorasyon tasarımı teknolo- jileri kullanılmıştır. Dış cephede kul- 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 37

 Dosya ————————————————————————————————————————— Kubbetü’s-Sahra’nın Vefalı Yoldaşı Aksa Camii Aksa Camii, Mescid-i Aksa bölgesi- atıldığı, fakat tamamlanmasının oğlu nin güney duvarı yakınında, Kubbe- Velid zamanına denk geldiği sonucu- tü’s-Sahra’nın karşısında yer almakta- na varmamak zordur. dır. Aksa Camii’nin yapımı hiç şüphe yok ki, Müslümanların İslamiyetin er- Aksa Camii’nin mimarisi ken dönemlerinde Mescid-i Aksa böl- gesine dair geliştirdikleri vizyonla- Aksa Camii kuzey-güney doğrultu- rının bir parçasıdır. Ömer Camii’nin sunda inşa edilmiş dikdörtgen bir taş yerine yapılan bu yapı, ondan çok da- yapıdır. Ortasında genişçe bir nef ile ha büyük ve çok daha ihtişamlıdır kalkanlı keresteden bir çatı ve güney [Rosen-Ayalon, 1989, s.5]. Bu, ilk dönem yakasında bir kümbet bulunur (Şekil Aksa Camii’nin tarihi ve mimarisine 5). Nefin duvarlarında iki sıra kemerli ilişkin bir dizi soruyu beraberinde ge- pencere yer alır. Kemerlerin uçları ha- tirmektedir. fifçe sivridir. Pencereler dikey konum- da olup her bir kemerin üzerinde üç Al Makdisî, Aksa Camii’ne ilk atıfta tane pencere bulunur. Nefin her iki bulunan kişidir (985, Hicri 375). O bu tarafında kuzey güney doğrultusun- yapının Abdülmelik tarafından 685- da, uçları hafif sivri sıra kemerlerle 705 (Hicri 66-86) yılları arasında in- birbirinden ayrılmış koridor sıraları şa ettirildiğini söyler. El Vasıtî’nin 11. vardır [Hamilton, 1949, s.4]. yüzyılın başındaki yazılarında, el-Sa- yutî (Hicri 813-880) ve el-Uleymî’nin Binanın dekorasyonunda ağırlık- (Hicri 896) yazılarında da bu bilgi yer la renkli mozaik ve mermer kulla- alır. nılmıştır. Aksa Camii’nin bugünkü görünümü yukarıdaki gibidir, fakat Bunların aksine İbni Esir Aksa Ca- İslamiyet’in ilk dönemlerinde bundan mii’nin Abdülmelik’in oğlu Velid ta- çok farklı görünüyordu. Binanın yeni- rafından inşa ettirildiğini (Hicri, 86- den yapımıyla ilgili en eski yazılı ka- 96) söyleyen ilk kişidir. Creswell ve yıtlar, büyük bir ihtimalle Abbasi Ha- Sharāb da Mısır’da Afrodit Köyü’nde lifesi Mehdi tarafından yapılan (Hicri bulunan bazı el yazmalarından hare- 164) ve Aksa Camii’nin görünümünü ketle İbni Esir’nin Aksa Camii’nin Ve- önemli ölçüde değiştiren bir yapı ça- lid tarafından yaptırıldığı yönündeki lışmasına işaret eder. Mescid-i Aksa, iddiasını destekler [Bahat, 1996, s.85]. Mehdi’nin talimatıyla gerçekleştirilen Söz konusu el yazmalarında Kudüs va- yeniden yapım işlerinden 10 ya da 20 lisi ile 709-714 (Hicri 90-96) yılları ara- yıl kadar öncesinde Ebu Cafer el-Man- sında Mısır valiliği yapmış olan Müs- sur tarafından, Hicri 130 (Miladi 746) lüman Kurrah İbni Şarik arasındaki yılında gerçekleşen depremin etkisiy- yazışmalar yer almaktadır. Bu yazış- le göçen bölümleri restore edilmiştir mada “Beytülmakdis camiinin inşaa- [Briggs, tarihsiz, s.38]. tında çalışan” vasıflı amelelerin yap- tığı restorasyon işlerinden söz edilir 1938-42 yılları arasında Aksa Ca- [Creswell, 1969, 1: ss.373-374]. mii’nde gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları sırasında Hamilton, ku- Ne var ki Rosen-Ayalon’a göre az sa- zeyden güneye uzunluğu bugünkü yıda işçinin varlığı, yapılmakta olan binadan 19 metre daha kısa olan ori- işin çok büyük boyutta olmadığını, jinal binanın bugünkü zeminin 0.50- bu durumun daha ziyade ya El Aksa 0.80 metre kadar altında, mermer bir bölgesindeki küçük çaplı bir inşaat işi- zemininin bulunduğunu ortaya koy- ne veya uzun süredir devam etmekte muştur. İlk binada kubbe yoktu ve olan düzenli bir restorasyon faaliye- bina kuzeyden güneye uzanan kori- tine işaret ettiğini söyler. Dolayısıyla dorlara ayrılmıştı. Bu koridorları bir- Aksa Camii’nin yapımı ile ilgili ola- birinden ayıran sıra kemerlerin mer- rak ilk adımın Abdülmelik tarafından kez noktaları arasındaki ortalama 38 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

————————————————————————————————— Kubbetü’s-Sahra ve Aksa Camii » Şekil 5 Solda: Kudüs’teki Aksa Camii’nin bugünkü görünümü. Siyah uzaklık 4.20 metre, kalınlıkları ise renk, bugünkü Aksa Camii’de görülebilen Müslümanlardan kalma 0.62 metreydi. Bu sıra kemerlerin so- kalıntıları (Hamilton, 1949). Üstte: Aksa Camii’nin planı (Duncan, 1972, nunda aynı boyutlarda bir duvar ayağı s.17). yer alırdı. Caminin kuzey cephesinde genişliği 4 metre olan ve kuzey duva- » Şekil 6 rına paralel konumlanmış bir veran- Kudüs’teki Aksa Camii’ne da yer alıyordu (Şekil 6). Binanın ana dair, bu yapının İslamiyetin ilk ekseni ve bunun genişliği ya da tespit dönemlerinde nasıl göründüğünü edilen kapıların sayısı ile ilgili bir bil- gösteren bir rekonstrüksiyon. Kuzeydoğuya giye sahip değiliz. Orijinal bina Abba- bakan sağdaki çizimde Abdülmelik’in yapısına ilişkin siler döneminde kuzey-güney hattı- mimari ayarlamalar, soldaki resimde ise Aksa Camii’nin nın bugünkü kuzey duvarına kadar arkeolojik kalıntılar ve al Makdisi’nin tanımları ışığında uzatılması, zeminin yukarı taşınma- bilgisayar ortamında hazırlanmış güneybatıya bakan bir görüntüsü sı, merkezde geniş bir nef yapılması, görülmektedir (Kaynak: Al-Ratrout). kubbenin ve kubbeyi taşıyan kemerle- rin yapılmasıyla değiştirildi (Şekil 7). » Şekil 7 Yeni binanın kuzeyden sonradan ya- Mescid-i Aksa’nın İslamiyet’in pılan kubbeye kadar uzanan nefinin uzunluğu yaklaşık 52 metreydi. Her ilk dönemlerinde nasıl iki tarafta merkezleri arasındaki me- göründüğünü gösteren bir safe ortalama 4.28 metre olan 12 ke- rekonstrüksiyon. Kuzeydoğuya mer yer alıyordu [Hamilton, 1949, s.63]. bakan sağdaki çizimde, İslamiyet bağlamında Aksa Camii Abdülmelik’in yapısına ilişkin ile genel olarak Mescid-i Aksa bölge- mimari ayarlamalar, solda ise sinin şehircilikle arasındaki ilişkinin Mescid-i Aksa’nın arkeolojik tam manası, el Makdisî’nin binanın yerine ilişkin açıklamalarına bakıla- kalıntılar ve Al Makdisî’nin rak anlaşılabilir [el-Makdisî, 1987 (985), tanımları ışığında bilgisayar s.146]. Buna göre Aksa Camii eksenel bir konsepte sahiptir; dolayısıyla bu ortamında hazırlanmış caminin planında yapılan her değişik- güneybatıya bakan bir görüntüsü liğin sebebi, Kubbetü’s-Sahra’nın zo- runlu konumudur. görülmektedir. Al Makdisî’nin sözünü ettiği Ab- basi döneminde gerçekleştirilen Ak- sa Camii ile ilgili düzenlemeler 1033 yılındaki (Hicri 425) depreme kadar devam etmiştir. Bugünkü kubbenin kuzeyine doğru uzanan 15 korido- run tamamı, mesnetleriyle birlikte bu depremde yıkılmıştır. Nedendir bilinmez, ortadaki üç kapı ayakta kalmıştır. Depremin ardından nefin sıra kemerlerinde içeri doğru hafif- çe bir eksen kayması olmuştur [Ha- milton, 1949, s.71]. Binanın depremden sonra inşa edilen nefi, yıkılan nef ile aynı boyuttadır; fakat nefi destekle- mek için bu kez merkezleri arasında- ki uzaklık ortalama 7.43 metre olan yedi kemer kullanılmıştır. Bu aşama- daki destekler ve ayaklar, önceki dö- neme göre çok farklı bir karaktere sahiptir. Yeni destek ve ayaklar eskile- rine göre çok daha büyüktür. Khus- 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 39

 Dosya ————————————————————————————————————————— rū’nun Aksa Camii ile ilgili yapmış ol- değişiklik ise 1345 yılında (Hicri 746) Kâbe’nin kutlu kardeşleri duğu açıklama [Khusrū, 1949, ss. 56-65] gerçekleşti. Bu değişiklik verandada- ve sonradan keşfedilen bir kitabeye ki adına ithaf edilmiş kitabeden de Sonuç olarak denilebilir ki; Mes- göre, 1033 yılında (Hicri 425) bu bü- anlaşılacağı üzere 14. yüzyılın orta- cid-i Aksa bölgesiyle özdeşleştirilmiş yük değişikliğin yapılması talimatı- larında Memlûk sultanları Kamil ve farklı dinî veçheler ve Müslümanların nı veren kişi Fatımî Halifesi Tahir’dir Malik Naid Hasan’ın idaresinde Ak- buradaki dinî faaliyetleri, Emevi mi- (Hicri 411-427). sa Camii’ne son halini veren İzzed- marların kökleri İslamiyet inancının din Aybek’le özdeşleştirilmiştir. O za- derinlerinde yatan bazı fikirler geliş- 12. yüzyılda Tapınak Şövalyeleri mandan bu yana binada kayda değer tirmesine imkân sağlamıştır. Bu çer- Aksa Camii’ni kendi ihtiyaçları için bir değişiklik yapılmamıştır [Hamil- çevede Kubbetü’s-Sahra’nın sekizgen kullandı ve ön tarafına bir veranda ton, 1949, s.74]. tasarımıyla Aksa Camii’nin geniş ne- inşa ettiler. Yapının evrimindeki son fi, bölgenin sahip olduğu sembolik ha- KUBBETÜ’S-SAHRA’NIN YAPIMINDA ORANTISAL SISTEM KULLANILDI Binanın orantısı, bir kareden hareketle çizilen bir sekizgen üzerinde inşa edilmiş olmasından ileri gelir [el-Ratrout, 2002, s.168]. Binanın farklı bölümlerindeki uzunluk ve genişlikler arasında 1:1613 oranı sürekli olarak tekrarlanmaktadır. Bu değer Kubbetü’s-Sahra’nın plan, bölme ve yüksekliğinde de ortaya konmuş olup, binanın yapımına gösterilen ihtimamın bir başka göstergesini oluşturmaktadır. Bu oran sekizgene bağlı olduğu için, bina içerisindeki farklı bölmelerin uzunluğu, bir karenin köşegenleri vesilesiyle belirlenmiş olabilir. Binanın yapıldığı dönemde, bu bölgede başka bir sekizgen bina bulunmuyordu. Dolayısıyla binanın planını yapan kişilerin oranlar arasındaki ilişkiyi tespit etmek üzere başka bir yapıyı inceleyebilmeleri mümkün değildi. Fakat Altın Kapı’nın boyutları, Kubbetü’s-Sahra ile tam bir ahenk içindedir. Söz gelimi Altın Kapı’nın iç ke- narlarının uzunluğu ile Kubbetü’s-Sahra’nın iç yarıçapının uzunluğu bire bir aynıdır (20.37 metre). Nablus’taki Meryem Ana ve Ravenna’daki St. Vitale Kiliselerinin planlarında yer alan oranlar da, Kubbetü’s-Sahra’nın planındaki oranlarla uyumludur. Fakat bölme ve yükseklikte herhangi bir benzerliğe rastlamak güçtür. 40 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

————————————————————————————————— Kubbetü’s-Sahra ve Aksa Camii reketlerden ileri gelmektedir. Mescid-i bu bölgeyi tasarlayanlar, Beytülmak- işaret etmektedir. Burada esasen dinî Aksa’nın İslamiyetteki kutsiyeti Mek- dis’e dair mutlak bir İslamî imge oluş- bir amaçla, canlı ve güzel formların ke’ye kadar uzanmaktadır. Her bir turmak istemişlerdir. sıra dışı zenginliğini açığa vuran bir form hem fonksiyonunu, hem de Mes- yaratıcılık vardır. Farklı inşaat mal- cid-i Aksa bölgesindeki çok önemli iki Müslümanlar surlarla kaplı alan zemelerinin kullanıldığı, mikro ve binanın anlamını yansıtmaktadır. içerisinde yer alan binalarına büyük makro mekânsal ilişkilerin ustalıkla bir önem vermişlerdir; Kubbetü’s-Sah- sergilendiği, sağlam bir planlamaya Bu formların mimari ve sanatsal ra’da gördüğümüz haliyle plan, bölüm dayanan ve güçlü görsel imgeler içe- anlamda ele alınış biçimleri, ilginç bir ve yüksekliklerin boyutlarının koor- ren bu formlar aynı zamanda yapısal envanter teşkil etmektedir. Örneğin dinasyonu ve ince geometrik hesapla- çözümler de sunmuştur. Mescid-i Ak- mozaik süslemelerin bir binanın tüm ra Hıristiyanların erken dönem bina- sa surlarının içinde kalan alanda yer dış cephelerine uygulanması, 7. yüz- larında rastlamak mümkün değildir. alan erken dönem dinî yapıların cin- yıl mimarisinde hiç görülmeyen bir Grabar’s göre, “Geç antik çağda ya da sini, tarzını ve karakterini belirleyen şey değilse de, kesinlikle çok nadirdir erken dönem Hıristiyanlıkta Kubbe- başlıca özellikler bunlardır. [Grabar, 1996, s.63]. Tasarımcının niyeti tü’s-Sahra gibi bir yapı yoktur. Bu ya- yerel inşaat tekniklerini ve mimarlık pıyı ve surlar arasında kalan bölgeyi Dipnot metotlarını kullanarak görsel bir etki üzerine inşa ettikleri topografik ya- 1. “Mescid-i Aksa” ifadesi, eski Kudüs’ün surlar içinde kalan ve veya duyusal bir izlenim yaratmaktır. pıyla bağdaştırmak üzere yer seçim- günümüzde Aksa Camii ve Kubbetü’s-Sahra’nın da içinde yer aldığı lerini özel olarak yapmışlardır. Erken genel bölgeyi ifade etmek için de kullanılmaktadır. Bu yazının çevi- Formlar ve bu formların dekorasyo- dönem İslam abidelerinin planlanma- risinde Mescid-i Aksa binasının değil, surlar içinde kalan bölgenin nu, Mekke’deki kutsal yapılarıyla Mes- sına dair ilginç olan şey, bu binaların tamamının ifade edildiği durumlarda “El Aksa” ifadesi kullanılmıştır. cid-i Aksa arasında bağlantı kuran ve boyutlarının standartlaştırılma bi- onu belleklerinde özel bir yere kuran çimleridir. Haithem F. Al-Ratrout Müslümanlar açısından önemli sem- Doç. Dr., An-Najah Ulusal Üniversitesi Mimarlık boller barındırmaktadır. Bu durum Gerçekten de Mescid-i Aksa surla- ve Mühendislik Bölümü Öğretim Üyesi, yalnızca surlar içinde kalan bölge için rın içinde kalan bölgede inşa edilen Beytülmakdis Çalışmaları Vakfı. geçerli değildir. Zira tasarımcı burada erken dönem İslam eserlerinde gördü- uzaktan gelip geçen izleyiciyi de etki- ğümüz kimi fikir ve konseptler, son lemek istemiştir. Başka bir ifadeyle, derece sofistike bir mimari tasarıma 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 41

 Dosya ————————————————————————————————————————— Oxford Üniversitesi’nden Prof. Dr. Avi Shlaim Ürdün ve İsrail Filistin Devletinin Kurulmaması İçin İşbirliği Yaptı Oxford Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Avi Shlaim ile İsrail’in Mescid-i Aksa’yı ibadete kapatmasıyla yeniden gündeme gelen Filistin meselesini konuştuk: Osmanlı tecrübesinden Ürdün Kralı Abdullah’ın Filistin’e ve Araplara nasıl ihanet ettiğine, Balfour Deklarasyonu ve İngilizlerin Ortadoğu’daki emellerinden ABD Başkanı Trump’ın İsrail planlarına Filistin’in bölüşülme tarihine dair insanın kanını donduran ayrıntılar... 42 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

————————————————————————————————————— Avi Shlaim ile Söyleşi © SEDAT ÖZKÖMEÇ 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 43

 Dosya—————————————————————————————————————————  KONUŞAN: OLCAY CAN KAPLAN Osmanlı’yla başlayalım. Osmanlı Devleti’nin bu denli et- nik ve dinî çeşitliliğe sahip bir coğrafyayı uzun yıllar so- runsuz yönetmesini neye bağlıyorsunuz? Pek çok kusuru olmakla birlikte Osmanlı İmparator- luğu’nun belki de en önemli fazileti çok etnisiteli bir imparatorluk olmasıydı. Bu imparatorluk çatısı altında yaşayan birbirinden farklı çok sayıda etnik ve dinî grup medenî ve dinî özerkliğe sahipti. Bu esnek yapı saye- sinde imparatorluk sınırları içinde barışçıl bir şekilde bir arada var olabiliyordu. Fakat 19. yüzyılın sonların- da milliyetçiliğin yükselişiyle birlikte, bu farklı gruplar Osmanlı çatısı altında bir arada yaşama iradelerini terk edip kendi kaderlerini kendileri tayin etme arzusuna kapıldılar. Bu durum imparatorluk için hayatî zorlukla- rı beraberinde getirecekti. Osmanlı Devleti’ne isyan eden Arap aşiretleri destekleyen emperyalist güçler hakkında ne düşünüyorsunuz? Arapların Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklan- maları aslında Araplara değil, İngilizlere ait bir fikir- dir. İngiltere aralarında Osmanlı İmparatorluğu’nun da bulunduğu pek çok devlete karşı bir dünya savaşı yürü- tüyor ve eşyanın tabiatı gereği bu savaşta ittifak kura- bileceği gruplar arıyordu. Mekkeli Şerif Hüseyin’e ken- di üzerine düşeni yapıp Osmanlı Türklerine karşı bir Arap isyanı tertip etmesi halinde savaş sonunda kendi yönetiminde bağımsız bir Arap krallığı kurulacağı vaa- diyle ilk yaklaşan İngilizlerdi. Elbette bu, Şerif için ve- rilmesi kolay bir karar değildi; çünkü Osmanlı İmpa- ratorluğu’nu idare eden yöneticiler, tıpkı kendisi gibi Müslümandı. Dolayısıyla Şerif aslında kâfirlerle bir olup Müslümanlara karşı bir ayaklanma örgütlemiş olacak- tı. Nihayetinde bu pazarlıkta kendi payına düşeni yaptı. Şerif ve oğulları, Arabistanlı Lawrence ile işbirliği ya- parak bir Arap isyanı başlattılar. Fakat savaş sona erdi- ğinde İngilizler bağımsız bir Arap krallığı kurulmasına engel olarak Şerif ile aralarındaki anlaşmayı çiğnediler. İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Balfour’un 1917’deki Bal- four Deklarasyonu için “Filistin-İsrail çatışmalarının 44 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

————————————————————————————————————— Avi Shlaim ile Söyleşi Balfour Deklarasyonu klasik bir sömürge dönemi belgesidir; Arap çoğunluğun hak ve özlemlerini tamamıyla yok saymıştır. Yoğun bir Arap muhalefetiyle karşılaşmış ve bu muhalefet İngiliz mandasının sona erdiği 1948 yılına dek sürmüştür. işaret fişeği” diyorsunuz. Bu deklarasyonun Ortadoğu’ya verdiği zararları özetleyebilir misiniz? İngilizler 1917 yılında Balfour Deklarasyonu’nu ya- yınlayarak, daha önceden Şerif’e verilen ve Filistin’in de sınırlarına dâhil olduğu bağımsız bir Arap krallığı kurulması vaadinden geri adım atmış oldular. Deklaras- yonda İngilizlerin, Filistin’de “Yahudiler dışında kalan grupların” medenî ve dinî haklarına tecavüz edilme- mesi şartıyla bir Yahudi devletinin kurulmasına des- tek vereceği söyleniyordu. Deklarasyonun yayınlandığı 1917 yılında Filistin nüfusunun %90’ını Araplar oluştu- ruyordu, nüfusun yalnızca %10’u Yahudi’ydi. Ne var ki İngilizler Yahudi azınlığın ulusal haklarını tanırken, ül- kenin çoğunluğunu meydana getiren Arapların bu hak- ları kullanmalarına mani oluyordu. Dolayısıyla Balfour Deklarasyonu klasik bir sömürge dönemi belgesidir ve Arap çoğunluğun haklarını ve özlemlerini tamamıyla yok saymıştır. En başından itibaren yoğun bir Arap mu- halefetiyle karşılaşmış ve bu muhalefet İngiliz manda- sının sona erdiği 1948 yılına dek sürmüştür. Dolayısıyla deklarasyonun çok uzun vadeli birtakım sonuçları ol- muştur: Siyonistlerin Filistin’i işgal etmeleri ve Arapla- rın buradaki varlıklarının kademeli olarak ortadan kal- dırılması sürecini başlatmıştır. Türkiye’de Filistin’i Bölüşmek adıyla yayınlanan kitabınız- da Ürdün Kralı Abdullah ile İsrail Devleti arasındaki kar- maşık ilişkilere dair son derece ilginç tespitlerde bulunu- yorsunuz. Kral Abdullah İsrail’in kuruluşunda nasıl bir rol oynadı? Araplar ve İsrail Devleti arasındaki ayrılıklara yöne- lik standart Siyonist anlatıya göre 1948 yılında bütün Arap devletleri yeni Yahudi devletini daha doğmadan yıkıp bütün Yahudileri denize dökme kararlılığıyla bir araya gelmiştir. Oysa kitabımda Filistin üzerine verilen savaşta İsrail’e karşı birleşen Arap unsurlar arasında de- rin ayrılıklar olduğunu ortaya koyuyorum. Arap ülke- leri savaşı başlatarak Birleşmiş Milletler’in 1947 tarihli ayrılma planını da bozmuş oluyordu, oysa Ürdün Kralı Abdullah bu planı sessiz sedasız kabul etmişti. Kral 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 45

 Dosya ————————————————————————————————————————— AVI SHLAIM KIMDIR? Filistin’i Bölüşmek Avi Shlaim Oxford Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü emekli profesörü ve Arap-İsrail Küre Yayınları, 2017, çatışması üzerine çalışan en dürüst tarih- 493 sayfa, 38 ¨ çilerden. 1945 Bağdat doğumlu Britanyalı akademisyen aynı zaman İsrail devleti vatandaşı. İsrail resmî tarih öğretisine getirdiği eleştirilerle tanınan Shlaim, Siyonizm ve İsrail’in kuruluşuna dair farklı yorumlarıyla öne çıkıyor. Kitaplarından bazıları: The Iron Wall: Israel and the Arab World (2001), Lion of Jordan: The Life of King Hussein in War and Peace (2007), Palestine: Reap- praisals, Revisions, Refutati- ons (2009). Türkçeye tercüme edilen kitapları: Filistin Uğruna (Küre, 2012) ve Filistin’i Bölüşmek (Küre, 2017). Abdullah’ın amacı, Filistin’in kendisi ile Siyonistler ara- da Filistin’in özgürlüğü için verilen mücadele süresince sında paylaşılmasıydı. Tabii ki bu planın asıl mağdurları Filistinlilere yönelik düşmanlık, İngiliz politikalarını be- Filistin halkı olacaktı ki öyle de oldu. Kral Abdullah’ın lirleyen daimi faktörlerden biriydi. Öte yandan Kral Ab- orduları Batı Şeria’yı ele geçirdiler ve burası sonradan dullah, işbirliği içinde oldukları biriydi ve bu dönemde Trans-Ürdün krallığına dâhil edildi. Koalisyonun Arap İngilizlerin bölgede izledikleri politikanın kalbinde, Ür- üyeleri Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasını şiddet- dün’ün ileride kurulması muhtemel Filistin devletinin le reddederken Kral Abdullah ayrılma planını kabul et- merkezini teşkil edecek olan Batı Şeria’yı da içine alacak ti. Doğrusu kendi amaçları doğrultusunda burada bir şekilde genişlemesiyle ortaya çıkacak bir büyük Ürdün Yahudi devletinin kurulması işine de geliyordu. Savaşın devleti planı yatıyordu. Dolayısıyla Filistin’in İngiliz man- ardından Arap Birliğinin Kral Abdullah’ı hain ilan et- dası altındaki dönemi ile ilgili muhalefetin merkezinde, mesinin sebebi budur. İngilizlerin bir Yahudi devletinin kurulmasını önleme- leri değil, Haşimoğulları ile işbirliği yaparak bir Filistin Ortak payda: Filistin düşmanlığı devletinin kurulmasının önüne geçmesi yer alıyordu. İngilizlerin bu süreçteki payı neydi peki? Eserinizi üzerine bina ettiğiniz tez olan Kral Abdullah ile Kitabımda iki tezi savunuyorum. İlki, 1947 yılında Yahudi Ajansı arasındaki anlaşma hakkında biraz daha Kral Abdullah ve Yahudi Ajansı’nın Filistin’i kendi ara- larında pay etmek ve bağımsız bir Filistin devletinin bilgi verebilir misiniz? Bu anlaşmayla Filistin’in kaderi kurulmasına mani olmak üzere gizli bir anlaşma im- zaladıkları yönünde. İkinci tezimse İngilizlerin Haşimo- arasındaki paralellikler neler? ğulları ve Siyonistlerin Filistin’i kendi aralarında paylaş- Kral Abdullah 1947 yılında Yahudi Ajansı ile imzala- maya yönelik gizli anlaşmalarından haberdar olduğu ve bu gizli anlaşmaya gizlice olur verdiği. Bunun sebebi, Fi- mış olduğu gizli anlaşmaya göre Filistin topraklarının listin millî hareketi liderinin Hitler’e müttefik olmuş Baş bir kısmında bağımsız bir Yahudi devleti kurulmasına Müftü Hacı Emin El Hüseyni olmasıydı. yönelik girişimlere muhalefet etmeyecek, Yahudiler de Kral Abdullah’ın Batı Şeria’yı ele geçirmesine mani ol- İngilizlerin bakış açısına göre Filistin devleti bir müf- mayacaktı. Ortalık sakinleştiğinde iki taraf arasında tü devleti olacaktı. Dolayısıyla 1947 ve 1949 yılları arasın- bir barış antlaşması imzalanacaktı. Başka bir deyişle bu, Filistin’in iki tarafça barışçıl bir şekilde paylaşılma- 46 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS

————————————————————————————————————— Avi Shlaim ile Söyleşi sını düzenleyen bir anlaşmaydı. Fakat Arap Birliği İngi- rum yaratmak” gibi bir stratejileri vardı. Bunun gerçek- liz mandasının sona ermesini müteakip Filistin’i işgal teki karşılığı, gelecekte kurulacak Yahudi devletinin sı- etmeye karar verip Filistin’i paylaşma planlarını silah nırlarını genişletmek üzere, mümkün olduğunca fazla zoruyla suya düşürünce, Kral Abdullah’ın elinde Arap toprağın mülkiyetini ele geçirmekti. Araplar Filistin’e Birliği ile birlikte hareket etmekten başka seçenek kal- göç eden Yahudiler ve Yahudilerin Filistin’deki toprak madı. Bununla birlikte, kendi ordularıyla yeni kurulan mülkiyeti ile ilgili birtakım kısıtlamaların hayata geçi- İsrail devleti ordularının doğrudan karşı karşıya gelme- rilmesini talep etti ancak İngilizler bu talepleri reddet- meleri için elinden gelen çabayı gösterdi. Her iki ordu ti. İngiliz mandası Arapların demokrasi, özgürlük ve ba- arasında, özellikle Kudüs ve çevresinde bazı silahlı çatış- ğımsızlık taleplerini yok sayarak Yahudilerin bölgedeki malar yaşandıysa da, Haşimoğulları ve Yahudiler Filis- emellerini hayata geçirmelerine destek oldu. tin devletinin kurulmasının önlenmesi zemininde aynı safta durmaya devam ettiler. Birleşmiş Milletler’in Kasım 1947 tarihli ayrılma pla- nı, Filistin topraklarının %55’inin Yahudilere, %45’inin- “Şeytanî ittifak” olarak tanımladığınız bu birlikteliğin Fi- se Araplara verilmesini öngörüyordu. Araplar haksız, adaletsiz ve gayri hukukî buldukları bu paylaşım planı- listin meselesine zararlarını açıklar mısınız? nı reddettiler ve planın hayata geçirilmesini engellemek Arapların 1948 savaşındaki ortak tavrı, Filistinlileri üzere savaş ilan ettiler. Savaş süresince İsrail kontrolü al- tındaki toprakları daha da genişletti ve nihayetinde İngi- desteklemek ve Filistin’de bir Yahudi devletinin kurul- liz mandası altındaki Filistin topraklarının %78’i üzerin- masına engel olmaktı. Kral Abdullah Siyonistlerle gizli- de kontrol sağladı. Batı Şeria’nın da parçası olduğu geri ce işbirliği yaparak Arapların geri kalanı ile olan ittifa- kalan %22’lik kısım Ürdün’ün kontrolüne geçti. Gazze Şe- kına ihanet etti. Başka bir ifadeyle, 1948 yılında savaşan ridinin kontrolü ise Mısır askerî hükümetine verildi. taraflara baktığımızda, bir tarafta bütün Araplar, diğer tarafta İsrail devleti gibi bir dengeden bahsedemeyiz. “Tünelin sonunda ışık göremiyorum” Daha doğru bir tanımlama Haşimoğulları ve Yahudileri bir tarafa, Filistinliler ve Arap milliyetçilerini diğer ta- Arap ve Yahudi toplumları arasındaki çatışmalar İsrail’in rafa koyarak yapılmalıdır. Kral Abdullah’ı eleştiren kim- seler, onun Arapların yanında savaşa girmesi halinde so- kuruluşuyla birlikte Arap devletleri ile İsrail arasında bir nucun çok daha farklı olabileceğini ileri sürerler. savaşa dönüştü. Arap-İsrail savaşlarını değerlendirmek ge- Filistin’de Yahudiler topraklarını nasıl arttırdılar? Sizce rekirse sizce kazananlar ve kaybedenler kimler? BM veya ABD Yahudilerin yeni yerleşim yeri kurmalarını 1948 Savaşı’nda kazananlar İsrail ve Ürdün’dü; kaybe- engelleyebilecek mi? dense Filistinliler oldu. 750 bin Filistinli mülteci durumu- Balfour Deklarasyonu yayınlandığında Yahudiler Fi- na düşerken Filistin adı da haritalardan silindi. Araplar ve İsrail arasında daha sonra gerçekleşen bütün savaşlar listin’deki toprakların yalnızca %2’sinin mülkiyetine sa- Arap ve Yahudi toplumları arasında değil, Arap devletleri hipti. Fakat iki savaş arası dönemde Avrupa’dan giderek ile İsrail arasında cereyan etti ve her seferinde kazanan artan sayıda Yahudi Filistin’e göç etti ve Yahudiler daha İsrail oldu. Fakat Filistin sorunu Arap - İsrail çatışmasının fazla toprak sahibi oldular. Siyonistlerin “sahada fiilî du- merkezinde kalmaya devam etti ve İsrail’in savaşlarda el- de ettiği zaferler bu sorunu çözemedi. İsrail’in muaz- » İşte Filistin böyle buharlaştırılıyor! İsrail’in bir devlet terörüne imza atarak 1917’den bugüne Filistin topraklarını işgal edişi haritalar üzerinde çarpıcı biçimde görülüyor. 2017 AĞUSTOS / DERİN TARİH 47

 Dosya————————————————————————————————————————— İsrail’de bu hükümet iktidarda kaldığı sürece İsrail’in politikalarında değişiklik olacağına dair bir emare yok. Yani siyasî kriz devam edecek. zam bir askerî gücü bulunuyor ancak Filistin sorunu as- Başbakan Netanyahu bir zamanlar İsrail’in yanında kerî yöntemlerle çözülemeyecek kadar siyasî bir mesele. silahlarından arındırılmış bir Filistin devleti kurulma- sına karşı çıkmayacağını söylerdi. Fakat 2015 seçimle- Yaser Arafat’la destansı bir direnişe dönüşen Filistin da- rine yaklaşıldıkça tutumunu değiştirdi ve kendisi gö- revde olduğu müddetçe bağımsız bir Filistin devletinin vasının geleceği hakkında ümitli misiniz? Filistin’deki kurulmayacağı sözünü verdi. Dolayısıyla şu an görev- de bulunan İsrail hükümeti iki devletli çözüme karşı- siyasî ayrışma İsrail ile ilişkileri etkiliyor mu? dır. Bunun en bariz göstergesi, İsrail’in Batı Şeria’daki 1993 Oslo Görüşmeleri İsrail - Filistin sorununun çö- yerleşim yerlerine yenilerini eklemeye devam etmesi. İsrail’de bu hükümet iktidarda kaldığı sürece İsrail’in zümüne yönelik son derece mütevazı bir ilk adımdı. Bu politikalarında değişiklik olacağına dair bir emare yok. görüşmelerin yapıldığı dönemde ben de bütün eksiklik- Yani siyasî kriz devam edecek. Bölgenin geleceği pek lere rağmen anlaşmanın İsrail’in yanında merkezi Doğu parlak görünmüyor, kendi adıma tünelin sonunda ışık Kudüs’te yer alan bağımsız bir Filistin devletinin kurul- göremediğimi söylemeliyim. masına imkân sağlayacağına dair çok umutluydum. Filis- tinliler ülkenin %78’i üzerindeki haklarından vazgeçmiş, ABD Başkanı Donald Trump başkanlık seçimleri öncesi Filistin topraklarının geri kalan %22’sini teşkil eden Ba- tı Şeria ve Gazze Şeridi’nde bağımsız bir devlet kurabile- Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıyacağının sözünü ceklerini umuyorlardı. Fakat böyle olmadı. 1995 yılında İzak Rabin Yahudi bir fanatik tarafından öldürüldü, Li- verdi. Bu, İsrail’in yakında Kudüs’le ilgili emellerine ula- kud yeniden iktidara geldi ve anlaşma çerçevesinde İsra- il’in üzerine düşenleri yapmayı reddetti. Hem İşçi Partisi, şacağının bir işareti olabilir mi? hem de Likud hükümetleri boyunca İsrail Batı Şeria’daki Donald Trump’ın seçim kampanyası sırasında İsra- yerleşim yerlerine yenilerini ekledi. Bu, Filistinlilerle (Os- lo’da) yapılan barışa aykırıydı. İsrail burada barış ile daha il’deki Amerikan elçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşı- fazla toprak arasında bir seçim yapmak zorunda, zira her yacağını söylediği doğru. Fakat Trump göreve geldiği ikisine birden sahip olması mümkün değil. günden bu yana bu sözünü hayata geçirecek bir adım atmadı. Muhtemelen danışmanları Başkana Amerikan İsrail’in gelecek perspektifinde Filistin meselesi nerede elçiliğini Kudüs’e taşımanın İsrail’in Kudüs üzerindeki duruyor? 2015 yılında BM Filistin bayrağını göndere çekti. yegâne hâkim unsur olduğunu kabul etmek anlamına Sizce bundan sonraki adım ne olacak? geleceğini, bu durumda iki devletli çözümün de tama- men rafa kalkacağını açıklamışlardır. 48 DERİN TARİH / 2017 AĞUSTOS


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook