Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore hayatsağlık dergisi Sayı 12

hayatsağlık dergisi Sayı 12

Published by Hayat Vakfı, 2019-09-25 06:36:48

Description: hayatsağlık dergisi Sayı 12 Aralık 2014

Search

Read the Text Version

hayatsağlık Sağlık ve Sosyal Bilimler Dergisi aralık 2014 sayı 12 .Dört aylık dergi İnsan ve doğa arasındaki ilişki gerilimlidir. Başlangıçta insan, bir parçası olduğunu düşün- Aralık 2014 Sayı 12 düğü doğayı anlamaya, açıklamaya, yasalarını keşfetmeye çalıştı. Doğanın döngüselliği içinde Sahibi kendini konumlandırdı. Sonra o çok güvendiği Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı aklıyla doğaya tahakküm etmeye kalktı, hatta başardığını bile sandı. Ve doğaya tutsak olmak- adına tan kurtulduğunu düşünürken kendi aklının Ahmet Özdemir tutsağı oldu. Bugünlerde yeniden doğanın ku- cağına dönmeye çabalıyoruz. Ancak bu sanıl- Sorumlu Yazı İşleri Müdürü dığı kadar masum ve riskten azade bir süreç Ahmet Özdinç değil. Popülerleşen herşey gibi doğa ile tema- sımız da istismara açık. İnsan-doğa arasındaki Editör bu hikâyenin en net gözlenebildiği alanlardan M. İnanç Özekmekçi biri de tıp. Son zamanlarda, özellikle alternatif arayışların yükselmesiyle birlikte, sağlık adına Konuk Editör tıbbi bitkiler üzerinden doğa ile daha doğru- Ayşegül Köroğlu dan -ama o kadar da sorunlu- bir ilişki kurma- ya başladık. Yayın Kurulu Ali İhsan Taşçı HayatSağlık bu sayısında tıbbi bitkilere odak- Altay Ünaltay lanıyor. Türkiye’nin farklı üniversitelerinde- Enes Karabulut ki akademisyenlerin katkısıyla hazırlanan bu Eyüp Süzgün sayımızda, tıbbi bitkiler konusunun ne kadar Hakan Ertin hassas olduğu, ince elenip sık dokunması ge- M. Alpertunga Kara rektiği ve aynı zamanda bilimsel çaba gerektir- Murat D. Çekin diği gözler önüne seriliyor. Tasarım Uygulama İyi okumalar dileğiyle.. Ahmet Yumbul Baskı - Cilt Pınarbaş matbaacılık ltd. şti. 0212 544 5877 İletişim Hasekisultan mahallesi Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 . 0533 668 0911 Faks. 0212 632 8579 [email protected] ISSN 1309-6001 Dergide yeralan yazılardan yazarları mesuldür. © Yayın hakları yayıncıya aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

içindekiler 04 14 Haberler Türkiye’nin Bitki Zenginliği Sadık Erik 24 30 Eczacılık ve Deniz Mehmet Zeki Haznederoğlu Tarihte ve Günümüzde Tıbbi Bitkiler 40 Ayşegül Köroğlu Neden Tıbbi Bitki 44 Kemal Hüsnü Can Başer Kanıta Dayalı Bitkilerle Tedavi 48 (KDBT) Abdullah Olgun Farmakognozi ve İlaç Araştırmalarında Doğal Bileşiklerin Rolü İhsan Çalış

içindekiler 74 64 Bitkisel Ürünler ve İlaç Etkileşimleri Bitkisel Tıbbi Ürünler ve Tülay Çoban İyi İmalat Uygulamaları (GMP) Müge Kılıçarslan 102 82 Fonksiyonel Dispepsi Tedavisinde Kullanılan Tıbbi Bitkiler Oksidanlar, Antioksidanlar ve Antioksidan Etkili Yüksek Bitkiler Nurgün Küçükboyacı, Hanife Aykut Bilgehan Doğru, Şerife Funda Işık, Ayşegül Köroğlu 126 118 Murat D. Çekin ile ‘Zeytinburnu Tıbbi Bitkiler Bahçesi ve Türkiye’de yetişen Rubus türlerinin botanik özellikleri ve tıbbi bitkiler’ üzerine halk arasındaki kullanılışları Ebru Özdemir, Şükran Kültür

haberler 2014 Fizyoloji ve Tıp Nobeli beynin “GPS” sistemini keşfedenlerin oldu 2014 yılı Nobel Fizyoloji veya Tıp bunların sonucunda değişik mekan- bir düzen sergilediğini saptadılar ve ödülü, İngiliz-Amerikan bilim ların beyinde haritaları oluşuyordu. bunlara “şebeke hücreleri” (grid cells) adamı John O’Keefe ve Norveç asıllı Böylece hem bu hücrelerin sadece gi- adını verdiler. Bu hücreler, entorinal May-Britt Moser ile Edvard Moser dilen bölgeleri kayıt altında tutmadı- korteksin başın yönünü ve odanın çiftine, “beynin konum algısı” üze- ğını; aynı zamanda buradaki konum sınırlarını tanıyan başka hücrelerle rine yaptıkları çalışmalar nedeniyle hücrelerinin birbirleriyle etkileşimi birlikte hipokampüsteki konum hüc- verilmeye layık görüldü. sayesinde, bulunulan çevrede zihin- releriyle işbirliği içinde çalışıyordu. sel bir haritalama ve hafıza oluşturma 1960’lı yıllarda John O’Keefe’nin merkezini keşfetti. Bu iki buluşla beraber bilim adam- beynin, davranışları nasıl kontrol ları, beynin bulunulan çevrede ko- ettiğiyle ilgili merakının başlattığı John O’Keefe’nin çalışmaların- numlandırma ve yol bulma konusun- serüven, ilerleyen zamanlarda nöro- dan destek alarak benzer çalışmala- da nasıl bir sistemi olduğu sorusuna fizyolojik metodları kullanarak bazı ra devam eden May-Britt Moser ve bilimsel yanıt getirmiş oldu. Böylece çalışmalar yapmasına sebep oldu. Edvard Moser çifti, beynin bu kez hipokampüsteki “konum hücreleri”, Farelerde yaptığı deneylerde O’Kee- başka bir bölgesi olan entorinal kor- entorinal korteksteki “şebeke hücre- leri”, baş, boyun ve iç kulaktaki yön fe, beynin hipokampüs bölgesindeki teks bölgesinde benzer sinir hücre- ve denge hücreleri ile gözün görerek bazı sinir hücrelerinin, bulunulan lerinin yol bulma durumunda, yani kaydettiği görsel belleğin, beynin ko- konuma göre harekete geçtiğini, fare konum değiştirirken aktive olduğu- num algısı sistemini oluşturduğu or- yer değiştirdiğinde ise başka hücre- nu gördüler. Hipokampüs ile hemen taya çıkmış oldu. lerin aktive olduğunu gördü. O’Keefe yanındaki entorinal korteks arasında “konum hücreleri” (place cells) adını işaretleşmeyi inceleyen çift, farelerin Yapılan pek çok çalışma sonra- verdiği bu hücrelerin, görme duyu- belli bazı noktalardan geçerek, bir sında, farelerde bulunan konum ve sundan bağımsız olarak, bulunulan konumdan başka bir konuma gider- şebeke hücrelerinin insanlarda da yerin beyinde bir kaydını yaptığı so- ken bu ikinci bölgedeki bazı hücrele- aynen bulunduğu kanıtlandı. Bunun nucunu çıkardı. Öyle ki her konum rin de etkinleştiğini ve burada aktive üzerine bu durumdan en çok etkile- için ayrı hücreler aktive oluyor ve olan hücrelerin altıgenler biçiminde nen hastalıkla ilgili incelemeler yapıl- dı: Alzheimer hastalarındaki yön-yol kaybetme ve nerede bulunduğunu bilmeme gibi durumları kontrol eden hipokampüs ve entorinal korteks böl- gelerinin, bu tip hastalarda en erken hasar gören kısımlar olduğu ve dola- yısıyla o bölgelerdeki konum ve şebe- ke hücrelerinin de zarar görmesiyle ilişkili olduğu gözlemlendi. Bu alan- da yapılacak diğer çalışmalar ve arta- cağı düşünülen bilgilerin Alzheimer gibi hastalıklara olumlu etkilerinin olacağına inanılıyor. Gözde Can 6 hayatsağlık

haberler Evham hissine yeni bir bakış Karanlık bir odada tek başınıza Deney ortamı ise, deneklerin ortam- Üçüncü ve dördüncü basamaklar- oturuyorsunuz. Bulunduğu- dan yalnızca dokunma hissini alabi- da ise, yalnız oldukları halde ortamda nuz ortamda kimse olmadığından lecekleri şekilde tasarlanmış. Bunun kendilerinden başka birilerinin de eminsiniz ancak bir anda yalnız ol- için deneklerin gözleri kapatılmış ve bulunduğunu söyleyen ve bu nedenle madığınız yönünde içinizde bir his kulaklarına da dış sesleri duyamaya- Bulunuş Hissi bulgularını gösteren bi- beliriyor ve her an birinin size zarar cakları şekilde kulaklık yerleştirilmiş. reyler seçilerek MR, EEG ve PET gibi verebileceği ihtimalini düşünüyor- Kullanılan robot sisteminde, deneğin yöntemlerle herhangi bir beyin hasa- sunuz. Işığı kapatırken aslında boş biri önünde diğeri arkasında olmak rına sahip olup olmadıkları incelen- olduğuna emin olduğunuz odanın üzere iki robotik sistem yer alıyor. miş. Yapılan incelemelerin sonunda, ışığını, mümkünse hemen açma his- Denek eliyle öndeki robotik siste- Bulunuş Hissi hastalarının beyin ha- si içinizde doğuyor. Işığı açtınız ve mi tutuyor ve arkasındaki de öndeki sarının frontoparietal kortekste yo- odada kimse olmadığına tekrar ikna kolun yaptığı hareketlerin aynısını ğunlaştığı görülmüş. Oysa daha önce oldunuz ve aynı emniyet içinde ışı- senkronize ve asenkronize bir şekilde yapılan çalışmalarda frontoparietal ğı kapatıp oturdunuz. Bir süre sonra tekrar ediyor. korteks ile beraber, şizofreni hastalı- yine aynı his... Peki, bu hissin nedeni ğında olduğu gibi, Bulunuş Hissi’nin ne olabilir? Bu sistem üzerinden dört basa- temporoparietal ve insular korteksle maklı bir deney düzeneği hazırlan- bağlantılı olabileceği düşünülmüştü. Bu konuyla alakalı bugüne kadar mış. Birinci basamakta bu iki kol Dolayısıyla, bu çalışmayla elde edilen pek çok araştırma yapıldı. Halk tabi- tam bir senkronizasyona sahip. Yani yeni sonuçlar Bulunuş Hissi hastalığı riyle çoğunlukla “aşırı evhamlı” diye öndeki ve arkadaki kollar eş zaman- ile alakalı literatür bilgilerinde de bir de tabir edilen bu tür kimselere tıbbi lı olarak aynı hareketleri yapıyor. Bu değişikliğe gidilmesini sağlamıştır. literatürde Bulunuş Hissi (Feeling of deney sonucunda, deneklerin büyük Presense, FoP) hastası denilmektedir. bir kısmı sistemin kendi hareketle- Sonuç olarak, yaptıkları bu çalış- Çeşitli dergilerde ve uluslar arası ma- riyle bağlantılı olduğunu söyleyerek, mayla söz konusu araştırmacılar, Bu- kale arşiv sitelerinde hemen hemen kendi kendilerine dokundukları his- lunuş Hissi’nin beyin kaynaklı hisler her gün bu konuya dair yeni bir ma- sine kapıldıklarını belirtmişler. ile vücut tepkileri arasındaki uyum- kalenin veya araştırmanın yer aldığı- suzluktan kaynaklandığı sonucuna nı görebiliyoruz. Geçtiğimiz günlerde İkinci basamakta ise, iki kol ara- varmışlardır. Böylece, Bulunuş His- “Neurological and Robot-Controlled sında senkronizasyon yok (asenkro- si’ne ve tedavisine yönelik farklı bir Induction of an Apparition” (Current nize). Buna göre, öndeki ve arkadaki bakış açısı ortaya koyarak hastalığın Biology 2014 Nov 17; 24(22): 2681-6) kol arasında 500ms’lik bir gecikme yeni bir gözle değerlendirilmesinin başlığıyla yayımlanan bir makale, bu oluyor. Bu deney sırasında deneklerin önünü açmışlardır. sorunun ne kadar çarpıcı sebepleri bir kısmında korku ve sağa sola doğ- olabileceğini gözler önüne seriyor. ru eğilme veya kaçma gibi durumlar Ahmet Gündüz Olaf Blanke ve arkadaşları tarafından gözlenmiş. Deney sonunda denekler, yapılan araştırmanın temel hipotezi odada tamamen yalnız olmalarına ise söz konusu hissin beyin-beden rağmen, arkalarından yapılan doku- uyuşmazlığının bir sonucu olabilece- nuşun ortamda bulunan başka biri ği şeklinde belirtilmiş. tarafından yapıldığı hissine kapıldık- larını belirtmişlerdir. Bu basamağa Çalışmada ön hazırlık olarak, ka- bağlı olarak deney süreci sonunda tılımcıların ortamda tamamen yalnız beş deneğin Bulunuş Hissi semptom- olduklarına ikna olmaları beklenmiş. larını gösterdiği tespit edilmiş. hayatsağlık 7

haberler DNA’nın uzay serüveni Son dönemlerde bilim adamları- döndükten sonra DNA parçaları özel ter bağlarının kopmasına ve DNA’nın nın merak ettiği ve üzerinde çok bir solüsyonla temizlenerek aracın hidrolizine neden olduğu belirtiliyor. sayıda araştırma yapılan ‘uzayda ya- dış yüzeyinden alınmıştı. Aynı zamanda yüksek radyasyonun şam var mı?’ sorusu bu sefer farklı bir da DNA hasarına yol açtığı tespit bakış açısıyla karşımıza çıkıyor: Aca- Yapılan araştırmanın geçtiğimiz edilmiş. ba insanoğlu Dünya atmosferi dışın- günlerde Plos One’da yayınlanan (doi: da yaşayabilir mi? 10.1371/journal.pone.0112979) so- Ancak araştırmacılar uzay yolcu- nuçlarına göre, DNA parçalarına at- luğundan dönen DNA parçalarının % Mart 2011’de İsveç’te başlatılan bir mosfer dışı gazların uyguladığı sıcak- 53’ünün hasar almadan kurtulduğu- araştırmada, bu sorunun yanıtını al- lığın 1000°C üzerinde olduğu tahmin nu, % 35’inin de biyolojik fonksiyon- mak isteyen bilim adamları, atmosfer ediliyor. Bunun yanı sıra radyasyon, larını tam olarak gösterdiğini ifade dışına fırlatılacak olan uzay aracının kuruma, yerçekimi ve basıncın etki- ediyorlar. Örneğin, yeşil floresan pro- (TEXUS-49) dış yüzeyine pozisyon- lerinden de söz ediliyor. Yüksek sı- tein içeren gen laboratuar ortamında ları farklı olacak şekilde, on beş adet caklığın, DNA’da atmosferden çıkar- fare fibroblastına nakledilmiş ve fare DNA parçası yerleştirmişlerdi. Bu ken ve atmosfere girerken fosfodies- hücrelerinde yeşil renk ortaya çıkmış. DNA parçalarının bir kısmı yeşil flo- resan proteini taşıyan plazmid DNA, DNA parçalarının atmosferik ko- diğerleri ise antibiyotik direnç kase- şullardan etkilendiği, fakat DNA’daki ti olarak tanımlanan gen kasetiydi. genetik materyalin en uç koşullarda TEXUS-49 atmosferden çıkıp toplam bile dayanıklı olabileceği şeklinde yo- 268 km irtifaya ulaşmış ve on üç da- rumlanan araştırma sonuçlarının, ge- kika sonra atmosferden geçerek Dün- lecek yıllardaki yeni araştırmalar için ya’ya dönmüştü. Uzay aracı Dünya’ya ilham kaynağı olacağı düşünülüyor. Büşra Mancar E-kitap okumanın yarardan çok zararı olabilir Teknolojinin hayatımıza iyice yer- LED’li cihazlardan e-kitap okuyanla- PSG (polisomnografi), melatonin se- leşmesiyle birlikte iletişim, eğ- rın kıyaslandığı araştırma için on iki viyesi ölçümü ve toplam uyku süresi lence ve okuma amacıyla tabletler ve genç on dört gün boyunca izlenmiş. ile etkin uyku süreleri gibi nesnel ve dev ekranlı akıllı telefonların kullanı- Çalışmada katılımcılar ardarda beşer Karolinska uyku testi gibi öznel test- mı giderek artmaktadır. Mavi ışık ya- gün yatmadan dört saat önce basılı lerle değerlendirilmişler. yan bu cihazlar (LED / Light Emitting kitap ya da e-kitap okumuşlar. Katı- Devices) taşınma ve ulaşılma kolaylı- lımcılar, EEG (elektroensefalografi), Sonuçta akşam vakitlerinde e-ki- ğından ötürü günün her saatinde kul- tap okunduğu zaman normalde baş- lanılabiliyorlar. Proceedings of The laması gereken melatonin salgısının National Academy of Sciences’da ya- baskılandığı görülmüş. Uyku hormo- yınlanan bir çalışmada (DOI:10.1073/ nu olarak da bilinen melatonin salgısı pnas.1418490112) akşam saatlerinde vücudun günlük ritminin düzenlen- LED kullanımının gece uykusunu ve mesinde rol oynuyor; gece dinlenme- sabah performansını nasıl etkiledi- mizi ve sabah zinde uyanmamızı sağ- ği irdelenmiş. Kağıda basılı kitap ve lıyor. Katılımcıların EEG’leri e-kitap okunan gecelerde derin uyku fazının 8 hayatsağlık

haberler Akdeniz diyeti yaşam süresini etkiliyor mu? Akdeniz bölgesinde yaşayan insanla- zararın tamiri arasındaki dengesizlik) ile ilişkisini incelemek üzere yapılan rın genelde uzun ve sağlıklı yaşadığı azaltarak bu kısalmayı yavaşlattıkları ve geçtiğimiz günlerde British Medi- söylenir. Peki bu insanlar ne yaparak öne sürülmektedir. Telomerler, kro- cal Journal’da yayınlanan bir çalışma- bu şekilde sağlıklı ve kaliteli yaşıyor- mozomun sonlarında bulunan DNA da (doi: 10.1136/bmj.g6674) araştır- lar? Beslenme şekillerinin uzun ve dizileridir ve her hücre bölünmesi macılar, Akdeniz diyetine uygun ola- sağlıklı yaşamalarında bir etkisi ola- gerçekleştiğinde biraz daha kısalırlar. rak beslenenlerin telomer uzunlukla- bilir mi? Akdeniz diyeti hangi besin- Bu kısalmaya yaş, kronik hastalık ve rının, normal sağlıklı beslenenlerden lerden oluşmaktadır? beslenme gibi faktörler de etki ede- daha uzun olduğunu saptamışlar. bilmektedir. Her hücre bölünmesi Akdeniz insanlarının sebze, mey- gerçekleştiğinde telomerlerin bo- Daha önce Akdeniz diyetinin, ve, kuruyemiş, bakliyat, tahıl, zey- yunun kısaldığı göz önüne alınırsa, kronik hastalıkları ve ölümleri azalt- tinyağı ağırlıklı olarak beslendikleri, telomerlerin boyu ne kadar kısa ise, mak gibi sağlığa faydalı etkileri ol- normalden biraz fazla balık ile az gerçekleştirilebilecek hücre bölünme duğu biliniyordu fakat yaşlanmanın miktarlarda süt ürünleri, et ve kümes sayısı daha da az olduğundan yaşam bir belirtisi olan telomer uzunluğuyla hayvanları tükettikleri bilinmektedir. süresinin de göreceli olarak daha az arasındaki ilişkinin ne olduğu hak- Bu besinlerin antioksidan ve antienf- olduğu, telomerlerin boyu ne kadar kında bir çalışma yapılmamıştı. Bu lamatuar özelliği taşıdıkları; dolayı- uzun ise de daha fazla hücre bölün- çalışma uzun telomerlerin Akdeniz sıyla yaşlanmanın biyolojik işaretçile- me sayısına sahip olacağından dolayı diyetiyle ilişkisi olabileceğine işaret rinden biri olan telomerlerin kısalma- biraz daha fazla yaşam süresine sahip ederken beslenme şekillerinin hayatı- sını hızlandıran enflamasyon ve oksi- olduğu iddia edilebilir. mızı ne kadar etkileyebileceği husu- datif stresi (vücuttaki serbest oksijen sunda bir başka kanıt niteliği taşıyor. radikalleri ile bunların sebep olduğu Akdeniz diyetinin telomer boyu Eşref Tatlıpınar daha kısa sürdüğünü göstermiş. Ay- daldıkları ve sabah uyandıklarında diyabet gibi metabolik hastalıklara, rıca, e-kitap okuyanların basılı kitap kendilerini daha az dinlenmiş hisset- kalp damar rahatsızlıklarına ve bazı okuyanlara göre yatmadan önce daha tikleri görülmüş. kanserlere yakalanma riskini artırdığı az uykulu oldukları, uykuya daha geç biliniyor. Bu yüzden uyku kalitesini Uyku bozukluklarının obezite ve bozan ve ertesi sabaha daha yorgun kalkılmasına sebep olan e-kitapla- rın doğrudan uykuyu, dolaylı olarak da sağlığımızı ve günlük yaşantımızı olumsuz yönde etkileyebileceği ih- timaline işaret eden araştırmacılar, uyku bozukluklarından ve bunun olumsuz sonuçlarından sakınmak için akşam saatlerinde LED kullanı- mının kısıtlanmasını ve maruz kalı- nan ışık seviyesinin düşürülmesini tavsiye ediyorlar. Hande Kılıçkaya hayatsağlık 9

haberler Ebola virus hastalığının dünü, bugünü ve geleceği 1976 yılının Ekim ayında Zaire hü- güncellemelerine göre yaklaşık % 50 virüs türü bulunmaktadır: Zaire ebo- kümeti (şimdiki Kongo Demok- mortalite ile seyreden bu hastalığa lavirüs (EBOV-Z), Sudan ebolavirüs, ratik Cumhuriyeti), ABD Hastalık karşı başta ABD, İngiltere ve diğer bir- Taï Forest ebolavirüs, Bundibugyo Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) çok batı ve dünya ülkeleri havaliman- ebolavirüs ve Reston virüs. Sanılanın yetkililerinden, alışılmadık ve ölüm- ları ve yakın yerleşkelere karantina aksine Ebola Virüs hastalığı sadece cül bir hemorajik (kanamalı) ateş sal- sistemleri kurdu. insanlarda değil, primat diye adlandı- gınını kontrol altına almaları için ta- rılan maymun, şempanze ve goril gibi lepte bulundu. Bunun üzerine Zaire’ye Son salgından bu yana en az 18 hayvanlarda da hastalık yapmaktadır. varan ekip, yaptığı incelemeler sonucu hasta, Avrupa ve Amerika kıtasında Ebola virüs hastalığının bulaşma re- hastalık etkeninin filovirüs adlı virüs tedavi edildi. Salgının Türkiye ayağın- zarvuarının ne olduğu, uluslararası ailesine ait olduğu saptadı. O dönem- da ise en ciddi tehlike, Fildişi Sahille- yardım kuruluşlarının olağanüstü de hastaneye gelen hastalar sıtma, tifo, ri’nden gelen bir vatandaşın, Ebolaya çabalarına rağmen, hala gizemini ko- sarı humma vs. benzeri hastalıklara benzer semptomlar gösterdiği gerek- rumaktadır. Ancak birtakım veriler ait ortak semptomlar gösterdiği için, çesiyle acil müdahale ile karantina- ve kanıtların ışığında hastalığın rezar- tanı konulup uygun tedavi verilmek- ya alınmasıdır. Marmara Eğitim ve vuarının meyve yarasaları olabileceği te son derece güçlük çekildi. Ancak Araştırma hastanesinin bir kısmının teorisi ortaya atılmıştır. sonradan, hastalığın nedeninin daha boşaltıldığı bu vakada Türk yetkililer önce karşılaşılmamış bir virüs olduğu hastanın sıtma ile enfekte olduğunu Hastalığın rezarvuarı hala gize- anlaşılıp, bu virüse Zaire’deki bir nehir yapılan testler sonucu bildirdi. mini koruduğundan dolayı, salgının olan Ebola ismi verildi. 1976’da nasıl başladığı hala merak CDC verilerine göre, Ebola vi- konusu. Bilim adamları, ilk bulaşın 1976’dan günümüze kadar başta rüsünün 2-21 günlük bir prodromal enfekte hayvanlarla olduğu daha son- Kongo olmak üzere Sudan, Gabon (hastalığın vücuda girişinden has- ra hızlı bir şekilde insandan insana ve Uganda’da görülen bu hastalık, 23 talığın başlamasına kadar geçen dö- yayıldığını düşünmekte. Ebola virü- Mart 2014 tarihinde Dünya Sağlık nem) dönemi vardır, ancak ortalama sü direkt temas yoluyla, derinin veya Örgütü (DSÖ), Gine’de Ebola virüsü süre 8-10 gün olarak seyretmektedir. mukozal membranların delinmesiyle tespit etmesinin ardından, 8 Ağustos Ebola virüs hastalığında yüksek ateş, vücuda girebiliyor. Virüs hava, su ve 2014’de resmi olarak salgın duyuru- şiddetli baş ağrısı, kas ağrısı, güç- yiyeceklerle bulaşmazken, vücut sıvı- sundu bulundu. 2014 salgınıyla bir- süzlük, ishal, kusma, karın ağrısı ve ları (idrar, tükrük, ter, dışkı, kusmuk, likte 3 batı Afrika ülkesi olan Gine, açıklanamayan kanama gibi belirtiler anne sütü, semen vs.), sterile edilme- Liberya, Sierra Leone’nin ardından hastalığa yakalanan kişilerde görülen yen iğneler, enfekte meyve yarasaları Mali, Senegal, Nijerya ve Afrika kıta- ortak bulgulardır. Hastalığın erken veya primatlarla temas ile yayılabilir. sının dışında İspanya ve ABD’de va- dönem belirtileri, Afrika’da görülen Ayrıca şu ana kadar sivrisinek veya di- kalar görüldü. CDC’nin 25 Ekim 2014 birçok hastalığın ortak belirtilerine ğer sineklerle temas ettiğine dair kanıt benzemekte (ateş gibi) ve bu durum bir bulunamıştır. hastalığın teşhisine zorlaştırmakta- dır. Bu nedenle sağlık kuruluşlarına DSÖ, CDC, Sınır Tanımayan Dok- gelen hastalarda, hastalık öyküsü alı- torlar ve Yeryüzü Doktorları gibi bir- nırken mutlaka enfekte hayvan, insan çok kuruluş güncel olarak, Ebola virü- ve vücut sıvılarıyla temas öyküsü sor- sünün yayılmasını önlemeye yönelik gunmakta, eğer temas söz konusu ise çok sayıda afiş, tablo, istatistik ve bro- ortak semptomlara bakılmaksızın ör- şür yayınlamaktadır. Bu çalışmalarda, nekler alınıp serolojik testlerle Ebola halktan herkesin anlayabileceği bir dil virüsü doğrulanmaktadır. ile bulaşma, korunma, önleme yolları ve en yakın sağlık merkezlerine ulaşım Güncel olarak tanımlanan 5 Ebola 10 hayatsağlık

haberler gibi birçok yararlı bilgi bulabilmek söz Animasyon filmler sandığımız kadar konusu. Ebola bulaşının yüksek risk masum mu? grubunda öncelikle sağlık personeli ve hasta yakınları yer almaktadır. Özel- Çocukların ekran başında büyüyor animasyon filmlerinden sadece birka- likle klinik ve hastanelerde bulaşın olması birçok ebeveynin farkında çı. Araştırmada, animasyonlardaki ana yüksek oranda görüldüğü siyah kıta- olduğu ve bu konuda dikkatli olmaya karakter ve yakınlarının ölüm oranı, da, son salgından bu yana sıkı önlem- çalıştığı bir gerçek. Ebeveynlerin ço- ölüm zamanları ve ölüm şekilleri nor- ler alınmaya çalışılsa da yetersizlikler cuklarını ekranın zararlı etkilerinden mal filmlerle karşılastırılıyor. nedeniyle başarılı olunamamaktadır. uzak tutmak adına onlar için hazır- lanmış animasyon filmleri izletmesi Önemli karakterlerin çocuk ani- ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA)’ne ise başvurulan en kolay çözüm gibi masyonlarında filmlerdekinden daha göre şu an Ebola virüs hastalığını en- gözüküyor. Ancak Aralık 2014’de Bri- kısa sürede ölmesi, ana karakterin aile gellemek için herhangi bir aşı veya tish Medical Journal’da yayınlanan üyelerinin ölüm oranının animasyon- tedavi için ilaç bulunmamaktadır. bir araştırma (BMJ. 2014 Dec 16; 349: larda daha fazla olması ve karşılaştırma Ancak semptomlar belirince tedavi g7184) çocuklar için hazırlanmış bu için seçilen filmlerde çocuk ölümüne için temel müdahaleler söz konusu. animasyonlara daha dikkatli yaklaşma- rastlanmazken animasyonlarda görül- Damar içi sıvı ve elektrolitlerin veril- mız gerektiğini belirtiyor. mesi, araştırmanın dikkat çekici sonuç- mesi, oksijen satürasyonunun ve kan ları arasında. Çocukların animasyon basıncının dengede tutulması ayrıca Çocuk animasyonları ve normal izlerken sıklıkla öldürülme sahnelerine Ebola virüsünün dışında başka hasta- filmler arasında yapılan karşılaştırma maruz kaldığı sonucu ise araştırmanın lıkların tedavi edilmesi, ölümcül Ebo- verilerine dayanan araştırma, çocuk- bizi uyardığı bir başka nokta. la virüs hastalığında tedaviye yönelik larda ölüm algısının oluşmasında ekra- sınırlı müdahalelerdir. Bu hastalıktan nın etkisinin giderek arttığını ve çeşitli Yapılan bu araştırma animasyon- kurtulmak için hastaların iyi bir ba- yaş gruplarında ölüm ile ilgili farklı al- lardaki ölümleri incelemek için sağ- kım ve güçlü bir immün sistem cevap- gılar oluştuğuna dikkat çekiyor. kalım analizi yöntemleri kullanılarak larına sahip olması büyük bir önem yapılan ilk çalışma olma özelliğini ta- taşımaktadır. Bütün bunların dışında Araştırmada kapsamına alınan film şıyor ve sonuçları sayısal verilerle des- Ebola virüs hastalığından tedavi olan ve animasyonların belirlenmesi süre- tekliyor. Araştırmacılar ailelerin şiddet kişilerde uzun vadede göz ve eklem cinde, Amerika’da yayınlanan filmlerin ve katliam içerikli Amerikan filmlerine problemleri de ortaya çıkabilmektedir. yaşlara göre uygunluğunu ve içeriğini alternatif olarak animasyonları tercih değerlendirip sınıflandıran bir sistem etmesine rağmen çocukların olumsuz Dünya sağlık otoriteleri Ebolayı de dikkate alınıyor ve en çok gelir geti- etkilenebilecekleri sahnelerin kaçınıl- elimine etmek için hummalı bir çalış- ren film listesinden seçilen 90 animas- maz olduğunu ve duygusal olarak des- ma içerisindedir. Ebola aşısı ile ilgili yon ve 45 film değerlendiriliyor. Buz teğe ihtiyaçları olabileceğinin düşünül- yapılan çalışmalar umut verici düzey- Devri, Aslan Kral, Kayıp Balık Nemo dedir. Yapılan son çalışmalarda virüs ve Shrek, çocukların defalarca izlediği mesi gerektiğini de ekliyor. için uygun aşı olmaya aday iki aşı var- dır. Bu aşı adayları primatlarda % 100 Beyza Nur İlhan yeterlilik gösterse de insan deneklere nasıl uygulanacağı hala bilinmemek- tedir. Her iki adayın faz 1 aşı çalışma- larında, aşının güvenliği, yan etkileri, immün yanıtı ne kadar uyardığı test edilmeye devam etmektedir. Mehmet Anıl Yüzer hayatsağlık 11

haberler Ev tabanlı birincil bakımın hastanede yatış süresine etkileri nın maliyetini artırmaktadır. Bu gibi nik Böbrek Yetmezliği, Depresyon, sorunları çözmek için birçok kap- Psikoz, Kanser, DM komplikasyonla- Türkiye’de çoğunlukla özel hasta- samlı model geliştirilmekte. Bunlar- rı) olan, 54.630 evde bakım almayan neler ve belediyeler tarafından dan biri de Amerikan Gazi Birliğinin ve 1.978 evde bakım alan gazilerin kısıtlı miktarda verilen evde bakım uygulamış olduğu Ev Tabanlı Birincil sağlık durumları ve hastaneye yatış hizmetlerinin, yaşlı popülasyonun ve Bakım (Home Based Primary Care). süreleri incelendi. kronik hastalık prevelansının artması sonucu gelecekte daha fazla yaygınla- Boston Veteran Affair Healtca- Araştırmacılar evde bakım alan şacağı öngörülmekte. re’de çalışan Samuel Edwards ve ar- gazilerin almayanlara göre pulmo- kadaşları 15 Eylül 2014’te yayımlanan ner hipertansiyon, kalp yetmezliği ve Evde Bakım, gerek teşhis ve tedavi makalelerinde (JAMA Internal Me- böbrek yetmezliği gibi kronik hasta- sonrası bakım sürecinde, gerek kro- dicine 2014 Nov; 174(11): 1796-803) lıklara daha fazla sahip olduğunu tes- nik bir hastalığın takibinde, gerekse Amerikan Gazi Birliğinin evde bakım pit ettiler. Ancak evde bakım alanlar- herhangi bir sağlık problemi olmak- la aynı sağlık koşullarında olupta, ba- sızın koruyucu sağlık ve tetkik hiz- programını değerlendirdiler. Evde kım almayanların daha fazla hastane bakım alan gazilerin hastaneye yatış yatış gereksinimi olduğunu gösterdi- metlerinin verilmesi süreçlerinde, ih- sayılarında, evde bakım almayanlara ler. Hastaneye yatışı, birçok faktörün tiyaç sahiplerine kendi ortamlarında göre ne kadar değişiklik olduğunu ve etkilediğini tespit ettiklerinden dola- sağlık bakımı hizmetlerinin verilmesi aynı zamanda hastaneye yatıştaki di- yı spesifik analiz metotları kullanarak olarak tanımlanır. Özellikle kronik ğer faktörleri incelemek için bu prog- Ev Tabanlı Birincil Bakım’ın hastane- hastalıklara bağlı olarak gelişen erken ramı geriye dönük (retrospektif) bir ye yatışları % 5.8 azalttığını buldular. ve geç komplikasyonların tedavileri, çalışmayla incelediler. Araştırmada, hastaların hastane yataklarını uzun 67 yaş üstü, diyabeti ve ek bir kronik Günümüzde artan sağlık harca- süre kullanmalarına bağlı hastalar- hastalığı (KOAH, AIDS, Pulmoner maları ülkelerin gayri safi yurtiçi ha- da sosyal ve psikolojik rahatsızlıklar Hipertansiyon, Kalp Yetmezliği, Kro- sılatlarından (GSYH) daha fazla pay ortaya çıkarmakta, gerekse bu hasta- ayırmasına neden oluyor. Bunun so- ların devlete bağlı sağlık harcamaları- nucunda daha kapsamlı ve daha ucuz bir sağlık planlamasına olan gereksi- nim artıyor. Gelişmiş ülkelerdeki sağ- lık harcamalarının çoğu kronik has- talığı bulunan toplumun niceliksel olarak daha az kesimine gidiyor. Bu kronik hastaların sürekli olarak ayak- tan bakım alarak hastanede yatmaları hem tedavilerinin etkinliğini azaltı- yor hem de maliyetini arttırıyor. Evde bakım hizmetleri ile hem hastaların gereksiz yere hastaneye yatışlarını azaltıp hem de hastaların verimsiz bakım alması engellenebilir. Ahmet Müçteba Yıldırım 12 hayatsağlık

haberler Klinisyenlerde bilimsel tarama davranış modelleri: Günlük hayatta google, yahoo, sisteminde; tanı, etyoloji ve tedavi ulaşabilmek için, girilen anahtar ke- yandex gibi arama motorları ne gibi görevlerden biri (Quick Clinical limeyi koruyarak, kaynak değişimi kadar önemli ve gerekliyse, klinisyen- programı ile) seçildikten sonra arama davranışı sergileriyorlar. Oysa görev lerin hayatında da en az bunlar kadar yapılabiliyor. Her iki sistemde de ilk tabanlı sistemi kullanan klinisyenler, önemli ve gerekli arama motorları aşamada kaynak ya da görev seçil- bilgiye ulaşmak için, tanı-tedavi gibi bulunmakta. Klinisyenler bu sistem- dikten sonra ikinci aşamada anahtar görevi koruyup, anahtar kelimeyi de- lerden faydalanarak en güncel bilim- kelimeler ile arama gerçekleştiriliyor. ğiştirme davranışı sergiliyorlar. Yani sel çalışmalara ulaşabiliyor ve böylece Araştırmada 8 farklı klinik senaryo- klinisyen Pubmed’de aradığı anahtar şahsi bilgi birikimlerinin dinamizmi- ya yanıt bulması istenen 75 klinisyen, kelimeyi bulamadığında diğer bir ni kolaylıkla sağlayabiliyor. bu iki klinik bilgi erişim sisteminin kaynağa (the Merck Manual gibi) olduğu bilgisayarlara rastgele dağı- geçerek, yüzeyel bir arama davranı- Klinik pratikte, güncel bilimsel ve- tılmış. Bu bilgisayarlara yerleştirilen şı gösteriyor. Oysa tanı ya da tedavi rileri takip etmek ve günlük kullanı- programlar üzerinden, klinisyenlerin gibi görevlerden biri üzerinden ara- lan bilgilere ulaşmak için birçok bilgi aranan bilgiye erişimde ki, yüzeyel ya nan anahtar kelime bulunamadığın- erişim sistemi (information retrieval da derinlemesine araştırma gibi dav- da, klinisyen kararlılık gösteriyor ve system) kullanılmaktadır. Bilgi eri- ranışları kaydedilmiş. anahtar kelime üzerinde değişiklik şim sistemlerinin dizaynına yönelik yaparak, derinlemesine bir arama bir çok araştırma mevcutken, farklı Araştırma sonuçlarına göre; kay- davranışı gösteriyor. bilgi arama tasarımlarının, bilgiye nak tabanlı bilgi erişim sistemi kul- ulaşmaya çalışan özneye (klinisyene) lanan klinisyenler, aranan yanıtlara Çalışma sonuçları, bilgi erişim ya da klinisyenin arama davranışına sistemlerinin sadece birer nesne gibi etkisi, üzerinde pek de durulmamış bilgi erişimi sağlamadını aynı zaman- bir konudur. da özneyi yani klinisyeni de aranan bilgiye erişimde yönlendirdiğini gös- Bilgi erişim sistemlerinin, klinis- teriyor. Yani ne aradığınız kadar nasıl yenlerin bilgiye ulaşma davranışları- aradığınız da önemli! na etkisini inceleyen bir araştırmada (Journal of Medical Internet Research Zeliha Nurdan Genç 2010; 12(2): e25), görev ve kaynak tabanlı iki farklı tasarım incelenmiş. Kaynak tabanlı sistemler arasında; Pubmed, Therapeutic Guidelines ve the Merck Manual gibi kaynak- lar yer alırken, görev tabanlı arama hayatsağlık 13

haberler Tip-1 diyabet tedavisinde kök hücre Sağlıklı insanlarda vücudu dışarı- Tip-1 diyabetten muzdarip has- reler kandaki glikoz seviyesine du- da gelen yabancı etkenlere karşı talar kan glikoz seviyesini normal yarlı haldedir ve bu duyarlılık hücre korumakla görevli bir bağışıklık sis- seviyede tutmak için vücuda dışarı- içi ortamdaki kalsiyum konsantras- temi vardır. Bu sistemin herhangi bir dan verilen insülin kullanılmaktadır. yonunu ölçüp değişiklikler sonucu nedenle normalden sapması sonucu Ancak insülin kullanımının hastala- membranın depolarize olmasına se- kendi hücrelerini yabancı olarak al- rı tedavi etmek yerine sadece anlık bep olurlar. Örneğin kan glikoz se- gılaması, onlara saldırması ve tahrip kan glikoz seviyesinin düşmesine viyesinin artışı sonucunda kalsiyum etmesiyle meydana gelen hastalıklar neden olması, kan glikoz seviyesinin kanalları açılır ve hücre içine kalsi- ‘otoimmun hastalıklar’ olarak adlan- devamlı kontrolünü gerektirmesi ve yum girişi olur bunun sonucunda da dırılır. Tip-1 diyabet de bu otoim- uygulama zorluğu nedeniyle Tip-1 insülin salımı artar. mun hastalıklar grubuna dâhildir. Bi- diyabet tedavisinde yetersiz kaldığı linmeyen bir sebeple harekete geçen düşünülmektedir. Araştırmacılar, immün sistemi bağışıklık sistemi, insülin yapımını bastırılmış bir farede beta hücrelerin üstlenen pankreas beta hücrelerini Hastaların insüline bağımlılığını naklinden iki hafta sonra kan seru- tahrip etmekte, bu tahribat % 80’in ortadan kaldırmak için kadavradan munda insan insülini tespit ettikle- üzerine ulaştığında hastalık belirtileri alınan beta hücrelerle tedavi denen- rini belirtiyorlar. Fakat bu yöntemin ortaya çıkmaya başlamaktadır. miş fakat donör sayısının azlığı, beta henüz sağlıklı bir immün sisteme sa- hücresi kalitesinin yetersiz olması hip fare veya insan üzerinde denen- İnsan kök hücresi keşfinin yeni ve devamlı bağışıklık sistemini bas- memiş olduğunun da altını çiziyorlar. yerine koyma tedavilerinin önünü kılayıcı ilaç kullanımı gerektirmesi açtığı bu dönemde Harvard Üniver- gibi sorunlar nedeniyle yeterli başarı Prof. Melton bu tedavinin kullanı- sitesi Kök Hücre Enstitüsü’nden Prof. sağlanamamıştır. Kök hücreden beta ma geçmesi için öncelikle İyi Üretim Douglas Melton ve arkadaşlarının hücre üretiminin bu gibi problemlere Uygulamaları koşulları altında üreti- yürüttükleri bir çalışma, gün geçtikçe çözüm olabileceği öne sürülmektedir. min gerçekleştirilmesi, daha sonra da artış gösteren bir hastalık olan Tip-1 uygun bağışıklık sistemi baskılayıcısı diyabete çözüm sunuyor. Klonlanmamış veya genetik mo- seçimi yapılması gerektiğini belirtiyor. difikasyona maruz kalmamış bu hüc- Büşra Arpaç Taşınabilir naloksana onay Naloksan, opioid zehirlenme- yüksek doz opioid alımının etkilerini önlem olarak ‘Take Home Naloxone’ lerinin tedavisinde kullanılan tersine çevirir. Kısa süreli etkiye sahip programının uygulanmasına karar ilaçlardan biridir. Solunumun bas- olan naloksan intravenöz uygulanır vermişti. Bu program, özel bir eğitim- kılanması, bilinç kaybı, tansiyonun ve opioidlerin etkilerini reseptör dü- den sonra, aile üyeleri ya da bakıcılar düşmesi ve kalp atım hızının azal- zeyinde baskılar. Opioid zehirlenme- tarafından naloksan kullanılmasını ması gibi belirtilerle karakterize olan lerin tedavisinde en önemli basamak, içeriyordu. NHS’nin ‘Take Home Na- naloksanın olabildiğince en kısa za- loxone’ programından sonra opioid manda uygulanmasıdır. zehirlenmelerden kaynaklı ölümler- de azalma kaydedilmesi, naloksanın İskoçya Ulusal Sağlık Servisi’nin toplumda yaygın olarak kullanılabi- (NHS), yüksek doz opioidlerden lecek bir ilaç formuna dönüştürülme- ölümlerin her geçen yıl arttığına işa- sinin önünü açmıştı. ret eden araştırma sonuçları üzerine, İskoçya Hükümeti 2010 yılında bir ‘Take Home Naloxone’ programı- 14 hayatsağlık

haberler Gençlerin kanı gençleştiriyor olabilir mi? Geçtiğimiz günlerde ‘Nature Me- olgun nöronların dentritik yoğun- etkisine bağlanmıştı. Bunun yanı sıra dicine’ adlı dergide yayımlanan luklarının ve sinaptik esneklik ile genç fare kanındaki faktörlerin beyin, farelerle ilgili bir çalışmaya göre, vü- elastikiyet gibi faaliyetlerinin arttığı- karaciğer, kas dokuları ve koku duyu- cuduna genç kanı tatbik edilen yaşlı nı gözlemlemişler. Farelerin algılama su üzerine gençleştirici etkileri oldu- deneklerin beynindeki yaşlanmanın durumları öğretilmiş korku faktör- ğu da not edilmişti. Bilim adamları, (yaşlanma sonuçlarının) geri döndü- lerine verdikleri yanıtlarla ölçülmüş. gençken kanda bulunan bazı prote- ğü iddia ediliyor. Ayrıca farelerin öğrenme yetenekleri inlerin yaşlanmayla miktarının azal- ve hafızaları da test edilmiş. Araştır- masının yaşlılıkta çeşitli fonksiyon Stanford Üniversitesi’nde yapılan macılar, yaşlanmayla gerileyen beyin bozukluklarına sebep olabileceğini çalışmada 18 aylık yaşlı fareler ile 3 fonksiyonları ve histolojisinde an- düşünüyorlar. aylık genç farelerin dolaşım sistem- lamlı bir gelişme ve gençleşme oldu- lerinin birbirine bağlanmasıyla aynı ğunu bildiriyorlar. Araştırmacılardan Dr. Tony Wy- fizyolojik ortamı paylaşması prensi- ss-Coray genç farenin kanındaki bine dayanan ‘parabiosis’ tekniği kul- Bu çalışmada gözlemlenen so- faktörlerin beyni reşarj edip daha lanılmış. Bu şekilde ‘genç kanın’ yaşlı nuçların genç fare kanında daha faz- gençmiş gibi işlemesini sağladığını farenin vücudunda dolaşması sağla- la miktarda bulunan Creb (cAMP ifade ediyor. Bu faktörlerin kayna- narak bunun beyin yapısı ile işlevleri Response Element Binding) proteini ğını araştırdıklarını ve bu durumun üzerine etkileri araştırılmış. Kontrol sayesinde elde edildiği düşünülüyor. insanlarda da geçerli olup olmadığını gruplarında, damarlarına genç farenin Daha önce Science dergisinde yayın- bilmediklerini fakat klinik çalışmala- kan serumu ve bu serumların (prote- lanan benzer bir çalışmada hipertro- rın planlandığını söylüyor. Şimdilik inlerin yapısı bozulmuş) ısıtılmış hali fik myokard hastalığı bulunan yaşlı çalışmalar sadece fareler üzerinde verilenler ile sadece serum fizyolojik farelere genç fare kanı tatbik edildi- olsa da ileri yaşla gelen Alzheimer sıvıları verilen ve herhangi bir şey uy- ğinde hipertrofinin gerilediği ve kalp gibi nörodejeneratif hastalıklar için gulanmayan yaşlı fareler yer almış. kasında güçlenme olduğu kaydedil- şifa hedefleniyor. mişti. Bu etki ise GDF11 (Growth Araştırmacılar farenin beyin ke- differentiation factor) adlı proteinin Hande Kılıçkaya sitini mikroskopla incelediklerinde na benzer bir diğer uygulama, Ameri- otoenjektördü. Yetkililer, FDA’in asıl Emniyet Genel Müdürlüğü’nce ka Birleşik Devletleri’nda FDA (Food amacının opioid bağımlılığını ve kö- hazırlanan ‘2014 Türkiye Uyuşturucu and Drug Administration) tarafından tüye kullanımını önlemek olduğunu Raporu’nda da opioid kullanımının % 3 Nisan 2014 tarihinde naloksanın belirtiyorlar. 17 arttığı belirtiliyor. Raporda dikkat otoenjektör formunun kullanılması- çeken en önemli ayrıntılardan biri, nın onaylanması ile başlatıldı. Otoma- on üç yaşındaki bir çocuğun opioid tik defibrilatörler gibi nasıl kullanıla- kullanımından ölmesi. Olumlu etki- cağına dair bir kılavuz ile kullanıcıları leri ve uygun kullanım koşulları göz yönlendiren otoenjektör, özel eğitim önünde bulundurulduğunda nalok- ihtiyacını da ortadan kaldırıyordu. san, ülkemizde de gün geçtikçe artan FDA tarafından yapılan açıklamaya opioid zehirlenmelere karşı etkin bir göre, onaylanan bu ürün yüksek doz çözüm olarak değerlendirilebilir. opioidlerin etkisini tersine çeviren ilk Emre Akbaş hayatsağlık 15

Türkiye’nin Bitki Zenginliği Sadık Erik* Ülkemizin bitki zenginliği, 11 cilt halinde km2’lik Türkiye’de5 12.000 bitki çeşidi olması toplanmış olan ve biz botanikçilerin kı- çok anlamlıdır. Türkiye florası ile ilgili çalış- saca “Türkiye Florası” dediğimiz fakat tam adı malar bibliyografik olarak Demiriz tarafından “Flora of Turkey and the East Aegean Islands” derlenmiştir.6 On birinci cilt 2.000 yılında ba- olan dev eserde toplamıştır. 11. cilt hariç diğer sılmıştır ve aradan geçen süre zarfında yapılan ciltler İngiltere Edinburgh şehrindeki Kraliyet araştırmalarda4, Floraya 400’e yakın tür daha Botanik Bahçesinde oluşturulan Türkiye Florası eklenmiştir. Bu yapısıyla Anadolu, editörünün ekibi tarafından hazırlanmış ve Prof. Dr. P. H. “Küçük Asya” diye nitelemesi boşuna değildir Davis tarafından edite edilmiştir. Birinci cilt ve tam bir kıta özelliği göstermektedir. 1965, son cilt ise 1988 yılında basılmıştır1. Ar- tan bulgular nedeniyle ek cilt olarak 11. cilt yer- O zaman hemen şu soru akla geliyor: bu li botanikçiler tarfından yazılmıştır2. Bu 11 cilt kadar küçük bir Anadolu yarımadasında nasıl sayısal olarak değerlendirildiğinde toplam bitki olur da bu kadar zengin bitki çeşitliliği olur? Bu çeşidi sayısının 12.000 olduğu ortaya çıkmak- sorunun cevabı aşağıdaki özelliklerde gizlidir: tadır3. Çeşit dediğimiz zaman, tür ile beraber alttür ve varyete gibi taksonomik birimleri bir- 1. Anadolu, Avrupa ve Güneydoğu Asya likte ifade etmiş oluyoruz. Son olarak da 2000 yılından günümüze kadar olan katkıları (Flora- Kıtaları Arasında Köprü Oluşturmaktadır. ya eklenen yeni taksonlar ve yeni taksonomik Bu özelliği ile Anadolu, hem Avrupa kıta- değişiklikler) içeren Türkiye Bitkileri Listesi yayınlanmıştır4. sına ait hem de GD Asya kıtasına ait bitkileri birlikte barındırmaktadır. Dolaysı ile zenginli- Bu 12.000 çeşit bitki ne anlam ifade ediyor? ği bir anlamda iki katına çıkmaktadır. Anado- Bu sayı çok önemli zira 10 milyon km2’lik Avru- lu’nun sahip olduğu çok çeşitli habitat yapısı, bu pa kıtasında 13.000 bitki çeşidi varken, 814.000 iki kıtadan gelen bitkiler için barınak görevi de görecek mikroklima alanlarına sahiptir. Her iki * Prof. Dr. Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji kıtadan gelip köprüde karşılaşan bazı bitki tak- Bölümü, [email protected] sonlarının yakın akrabaları arasında gerçekle- şen gen alış verişi ile de yeni hibritler veya yeni türler ortaya çıkarak tür zenginliği artmaktadır. 16 hayatsağlık

2. Birçok Cinsin Gen Merkezi Anado- başı’nda ve sadece gölün bir noktasında yeti- şen, Sevgi çiçeği olarak adlandırılan Centau- lu’dur. rea tchihatcheffii verilebilir. Anadolu, bazı cinslerin ve birçok türün ya b. Diğeri de orta derecede yaygın olan ende- mik türlerdir. Buna örnek olarak ta İç Ana- primer ya da sekonder gen merkezi veya olu- dolu izole havzasındaki Tuz Gölü çevresinde şum merkezidir. Bu ne demek? Bu bitkilerin ya yetişen Tuzcul bitkiler yani halofitler verile- sadece Anadolu’da ya da sadece yakın çevresin- bilir. Buradaki aşırı tuz oranı, 40 kadar en- de yetişiyor olması demektir. Yani Anadolu veya demik türe ev sahipliği yapmaktadır. Diğer yakın çevresinde ortaya çıkıp buradan diğer tuzlu bölgelerde de benzer bitkileri görmek bölgelere yayılıyor anlamına gelmektedir. Bu mümkündür. gibi cinslere örnek olarak Isatis (çivitotu), Aly- c. Son olarak çok geniş yayılışlı endemiklerden ssum, Phlomis (çoban çırası), Centaurea (pey- söz edilebilir. Bunlar sadece siyasi sınırlar gamberçiçeği), Verbascum (sığırkuyruğu), Ac- içinde kalmak koşulu ile ülkenin her tara- hillea (civanperçem), Allium (soğan), Anthemis fında yetişebilirler. (papatya), Iris (süsen) gibi bitkileri verebiliriz. Endemik türlerin bu şekilde farklı boyuttaki Florada bu cinslerin tür yayılışına bakıldığında yayılış alanları, onların ekolojik tolerans sınırla- çoğu türlerinin Anadolu’ da yetiştiği görülür7. rı tarafından belirlenmektedir. Bu cümleden olarak ülkemizin GD Anadolu Centaurea tchihatcheffii (Asteraceae) bölgesi, sahip olduğu özel koşuları ile tahıl ve baklagillerin tarihte ilk tarımının yapıldığı yer- Benzer şekilde serpantin ana kayaya, cibsli yüzün önemli bir gen merkezi konumundadır. alanlara, kalkerli alanlara özgü endemikler de söz konudur. Görüldüğü gibi habitat çeşitliliği 3. Anadolu’ da Tür Endemizmi Yüksektir tür sayısı zenginliği yanında endemik türlerin Türkiye de endemik tür sayısı 4000 civarın- de artışına neden olmaktadır. dadır ve oran olarak % 33’ tür. Başka bir ifadeyle neredeyse ülkede yetişen her 3 türden biri en- İkinci endemik gurubu ise Paleo endemik- demiktir, yani sadece ülke sınrları içinde doğal lerdir, yani eski devirlerden kalma, yayılış alanı olarak yetişmektedir3,8. Bu ise ülkemizde çok giderek küçülmüş, barınak alanlarında yaşamı- farklı habitat çeşitlerinin olmasının bir sonu- nı devam ettiren endemiklerdir. Buna en tipik cudur. Arızalı topoğrafyanın oluşturduğu izo- örnek olarak ülkemizin GB Anadolu bölgesin- le alanlar, mikroklima alanları, farklı anakayaç de, Muğla, Fethiye, Marmaris gibi bölgelerin yapıları, farklı toprak çeşitleri, dağların yüksek vadi içlerindeki mikroklima alanlarında koru- kesimlerindeki ekstrem şartlar, tuzlu, cipsli, ser- pantinli alanlar, kendine özgü bitkileri seçerek endemizm oranının artmasına yol açmaktadır. Endemik tür deyince bir paragraf açalım: iki türlü endemik vardır. Birincisi Neo Endemik- ler yani yeni endemiklerdir. Bunlar tür oluşum mekanizmaları olan doğal seçim, mutasyon, ge- netik rekombinasyonlar ve izolasyon gibi meka- nizmalarla ortaya çıkan bilim dünyası için yeni olan türlerdir. Bu endemikler de yayılış bakı- mından guruplara ayrılabilir: a. Çok lokal veya nokta endemikler. Çok özel toprak yapılarında veya dar bir mikroklima alanında çok dar yayılışa sahip olan ende- mikler. Buna en tipik örnek olarak ülkede sadece Ankara’ da, Ankara’da da sadece Göl- hayatsağlık 17

narak Tersiyerden günümüze kadar gelebilen zey, doğu ve batı yönlerinden yüksek dağlarla relik endemik bir tür olan Günlük veya Sığala çevrili oluşu relik endemiklerin burada yaşaya- ağacını (Liquidambar orientalis) verebiliriz. gelmesinde önemli etken olmuştur. Türkiye’nin bazı relik endemikleri: Türkiye’deki endemizm yönünün bir başka Helleborus vesicarius, Noel Gülü, (Ranun- özelliği de bazı cinslerin, cins olarak ülkemize özgü olmalarıdır. Sayıları 15 kadar olan bu cins- culaceae), Amanoslar lerin tüm türleri sadece ülkemizde yetişmekte- Graelsia davisiana (Brassicaceae, Turpotu- dir: 1. Leucocyclus / Asteraceae, L. Formosus (G. giller), Kayseri Podocytisus caramanicus (Fabaceae, Bakla- Anadolu) 2. Olymposciadum / Apiacea, O. Caespitosum giller), D. Toroslar Biebersteinii orphanidis (Gerananiaceaea, (K. ve B. Anadolu) 3. Crenosciadum / Apiacea, C. Siifolium (Ispar- Dönbabagiller), Niğde Linum aretioides, Keten otu, (Linaceae, ta, Kütahya) 4. Microsciadum / Apiacea, M. Minutum (G. Ketengiller), B. Anadolu Chronanthus orientalis (Fabaceae, Baklagil- ve B. Anadolu) 5. Necrantus / Orobanchaceae, N. Orobanchoi- ler), Bozdağ des (Kars, Yalnızçam) Asperula nitida (Rubiaceae) 6. Pseudophyleum / Poaceae, P. Gibbum (B. Ferula drudeana, Çakşır, (Apiaceae, Mayda- Anadolu) nozgiller), O. Toroslar 7. Neotchatchewia / Brassicaceae, N. Isatidea Echinops onopordon, Engerek otu, (Aste- (D. Anadolu) raceae, Papatyagiller), Antalya 8. Physocardamum / Brassicaceae, P. Davisii Globularia davisiana, Küreçiçeği, (Globula- (D. Anadolu) riacaea,Küreçiçeğigiller), Antalya 9. Thurja / Caryophyllaceae, T. Capitata (D. Asyneuma pulvinatum (Campanulaceae, Toroslar) Çançiçeğigiller), Antalya 10. Phyrna / Caryophyllaceae, P. Ortegioides (D. Rhodothamnus sessilifolius (Ericaceae, Fun- ve G: Anadolu) dagiller), Artvin 11. Kalidiopsis / Chenopodiaceae, K. Wagenitzii Dorycostoechas hastata (Lamiaceae, Ballı- (O. Anadolu) babagiller), Antalya 12. Cyathobasis / Chenopodiaceae, C. Fruticu- Liste incelediği zaman, en önemli barınak losa (O. Anadolu) alanı olarak Antalya görünmektedir. Antal- 13. Sartoria / Fabaceae, S. Hedysaroides (B. To- ya’nın topoğrafik konumuna bakıldığında ku- roslar) 14. Nephelocloa / Poaceae, N. Orientalis (B. An- adolu) 15. Ekimia / Apiaceae, E. Bornmüelleri (Bur- dur)9. 4. Birçok Kültür Bitkisinin Anaç Türleri Anadolu ve Yakın Çevresinde Yetişmektedir. Örneğin incir, üzüm, zeytin, kiraz ve fındı- ğın anavatanı konumundadır. 30 kadar meyve türünün kökeni de Anadolu’dur. Elmanın 500, eriğin 200, şeftalinin 100, üzümün 1200 çeşidi Anadolu’da yetişmektedir5. Tahıllardan Triticum monococcum (Siyez 18 hayatsağlık

veya kaplıca buğdayı), MÖ: 3 bin-4 bin yılların- ortaya çıkmaktadır. Bu yapıda bir Akdeniz ele- dan beri bu topraklarda yetiştirile gelmektedir. menti olan defne bitkisi işe Karadeniz elementi Halen ülkemizde Kastamonu ve çevresinde ye- olan ıhlamuru yan yana görmek mümkündür. tiştirilen bu yerli tür, ıslah çalışmalarıyla birçok kültür formuna da genetik kaynak vazifesi gör- Bu temel FCB’lerin de kendi içlerinde bitki müştür. Buğday dışında diğer doğal buğdaygil coğrafyası bakımından eyalet olarak adlandırı- türleri de, geliştirilecek formlar için genetik lan provensler yer alır. Örneğin kuzeydeki Av- kaynak rolü oynamaktadır. rupa-Sibirya FCB’sinde, doğu ile batısı arasında da fark vardır. Doğu Karadeniz bölgesi, oseanik 5. Bitki Coğrafyası Bakımından Türkiye 3 iklimi ile (her zaman yağışlı ve ılık) batıda ol- mayan birçok türü barındırır: başlıca ağaç tür- Farklı Bitki Coğrafya Bölgesinin Karşılaşma leri arasında Picea orientalis (doğu ladini), Abies nordmanniana (Kafkas göknarı), Rhododend- Yeridir ron caucasicum (Kafkas ormangülü), Quercus Kuzeyde Karadeniz bölgesinde “Avrupa-Si- pontica (Pontik meşesi), Lonicera iberica (ha- nımeli), Betula medwedewii (Huş), Alnus bar- birya”, Ege ve Akdeniz bölgelerinde “Akdeniz” bata (sakallı kızılağaç), çeşitli Rhamnus (cehri) ve İç Anadolu, Doğu ve G. Doğu Anadolu bölgelerinde de “İran-Turan” bitki coğrafyası Asyneuma virgatum (Campanulaceae) bölgeleri yer almaktadır. Anadolu yarımada- sının, Avrupa ve Asya kıtaları arasında köprü türleri, Sorbus subfusca (üvez), Rosa hirtissima konumunda olmasından sonra diğer önemli (kuşburnu), Phyllirea decora (akçakesme) gibi bir özelliği de yerküre üzerinde işgal ettiği ko- odunlu türler sadece bu kolçik provens denilen num, tam da bu sözü edilen 3 bitki coğrafyası- bölgede yer almaktadır. Bu bölgenin alpinik ke- nın karşılaşma alanında yer almasıdır. Peki bu simlerinde de Kafkas bölgesinde de yer alan, fa- ne anlam ifade ediyor? Şöyle yanıtlayalım: her kat batıda yer almayan alpinik çayır üyeleri olan FCB (Fitocoğrafya Bölgesi)’sinin kendine özgü bitkiler de yer almaktadır9. bir iklimi ve bu iklim etkisinde şekillenen ve- jetasyonu (bitki örtüsü) ve bu yapı içinde yer FCB deyince bu arada bir terimden bahset- alan floristik kompozisyonu bulunmaktadır. Bu mek lazım, o da enklav terimidir. Enklav deyin- da bitki çeşitliliğini artıran önemli bir etkendir. ce de Fitocoğrafik element tanımı gündeme Eğer 3 değil de daha fazla FCB olsaydı kuşkusuz gelmektedir. Israrla o FCB’de yer alan, doğal çeşitlilik daha da fazla olacaktı. Tersine sadece olarak o FCB dışına çıkmayan türlere Fitocoğ- tek FCB olsaydı o zaman da monoton bir iklim, rafik element tanımı yapılmaktadır. Ancak, yu- monoton bir vejetasyon sonucu daha az bitki karda ülkenin topoğrafyasının ne kadar arızalı çeşitliliği olacaktı. Bu konuda en iyi örnek yine olduğuna değinmiştik. İşte bu arızalı yapı, di- İngilteredir. Topoğrafyası hemen hemen düz, iklim her yerde aynı ve bitki çeşitliliği de sadece 2.000 civarında. Bu FCB’lerin oluşturduğu farklı vejetasyon yapıları doğada düz bir çizgi ile birbirlerinden ayrılmaz. Topoğrafyanın durumuna göre gi- rintili çıkıntılı bir sınır söz konusudur. Bu sınır bölgelerinde Ekoton denilen geçiş zonları yer alır. Bu zonlar, her iki bölgenin karışımı olup ayrı bir yapı ortaya koyarlar, bu da sekonder ola- rak çeşitliliği artırmaktadır. Örneğim Marmara bölgesinin kıyı kesimlerinde Karadeniz vejetas- yonu ile Akdeniz vejetasyonu kesişince ortaya Yalancı maki denilen ayrı bir vejetasyon yapısı hayatsağlık 19

ğer FCB içlerinde mikroklima bölgeleri yarat- Diğer etkisi, dar alanda çok çeşitli iklim zon- makta. Örneğin Akdeniz bölgesinde Amanos ları oluşturabilmesidir. Örneğin düz bir ovada Dağlarının yüksek kesimleri, iklim bakımından birden yükselen dağ, aşağıdan yukarı doğru, aynen Karadeniz özellikleri gösterdiğinden, bu- belirli yükseklikler arasında farklı bitki zonla- rada birçok Avrupa-Sibirya elementlerine rast- rı oluşturmaktadır. Ilgaz Dağını örnek alırsak, layabiliyoruz, kavak, gürgen, şimşir, taflan gibi. 1000-1200 m’ler arasında geniş yapraklılar zonu Benzer şekilde bu enklavlar, diğer FCB içlerinde (gürgen, kavak, ıhlamur, akçaağaç, söğüt, kar- de yer alabilmektedir. Başka bir örnek, Ankara topu, meşe, üvez, kayın, ormangülü, erik, gibi) Çubuk Karagöl mevkiindeki göl ve çevresindeki türleri görürüz. Yükseldikçe 1600 m’ye kadar mikroklima, burada çok sayıda Avrupa-Sibirya karaçam zonunu, bundan sonra yukarı doğru elementinin, İran-Turan bölgede yer alan Kara- sarıçam ve Uludağ Göknarı zonunu görürüz. göl’de küçük bir enklav oluşmasına yol açmıştır. Odunlu türlerin bittiği alpinik kesimde ise, ço- ğunlukla sert iklim koşullarına adapte olmuş, Diğer FCB’lerin de kendi içlerinde yatay ve yastık şeklinde büyüyen bitki zonunu görürüz. dikey yönde farklı provensleri bulunmakta ve Astragalus (geven), Acantholimon (çobanyastı- bu özellik, o FCB içinde de ayrıca çeşitliliğe yol ğı) ve benzeri kurakçıl karakterli bitkiler gibi. açmaktadır. Görüldüğü gibi aşağıdan yukarı farklı zonlar, farklı bitki örtüsü ve farklı türler çeşitliliği arıza- Aubrietia canescens (Brassicaceae) lı topoğrafyanın bir sonucudur. Diğer bir olgu da, bir FCB’ de yer alan dağ, o FCB’ de farklı 6. Anadolu Topoğrafya ve İklim yönün- FCB elementlerinin oluşmasına yol açmasıdır. den Çok Çeşitlilik Göstermektedir. Örnek Ağrı platolarında, yüksek kesimlerde Avrupa-Sibirya özellikleri görülürken aşağıdaki Yukarıda da değinildiği gibi en temel etken- ovalarda Akdeniz özellikleri görülebilmektedir. lerden biri topoğrafyadır. Zira topoğrafya ana iklim bölgeleri, ana FCB’ler yarattığı gibi ikincil Diğer güzel bir örnek ise güneydeki Amanos olarak çok farklı konumda izole alanlar ve mik- Dağlarıdır. Dağın alt kademelerinde 500- 600 roklimalar yaratarak da çeşitliliği artırmaktadır. m arsında maki, daha yukarda kızılçam (Pinus Arızalı topoğrafyanın yol açtığı habitat çeşitlili- brutia) ve sırasıyla yükseldikçe karaçam (Pi- ği çok fazladır. Yüksek dağların arsında kalmış nus nigra) zonu, sedir (Cedrus libani) ve Toros vadiler, mikroklima alanları, bazı bitkiler için göknarı (Abies cilicica) zonu ortaya çıkar. 2000 buzul devrinde barınak görevi görmüştür. Yu- m’den sonra ise, yayla bölgesine gelindiğinde karıda Sığala ağacında bu örneği vermiştik. Bu tıpkı bir Karadeniz iklimi görülür, yoğun bir sis gibi lokal alanlarda yukarıda adını verdiğimiz ve nemli mikroklima burada kalıntı olarak bir relik endemik ve endemik cinsler korunarak çok Avrupa-Sibirya elementinin yetişmesine günümüze kadar gelebilmişlerdir. olanak sağlar. Bir başka örnek, Kuzeyde Artvin ili sınırla- rında yer alan Çoruh vadisidir. Vadinin oluş- turduğu sıcak mikroklima etkisi ile burada bazı Akdenizli elementler de yetişebilmektedir, Pi- nus pinea (fıstık çamı), Olea europaea (zeytin) gibi. Arızalı topoğrafyanın diğer etkisi de dar alanda daha fazla tür barındırabilmek için yü- zey genişliği sağlamasıdır. Kabaca ne kadar ge- niş yüzey, o kadar fazla bitki anlamına gelmek- tedir. 20 hayatsağlık

A --------------------------------------- B Alyssum, Lamium, Geranium, Iberis, Arenaria, Şekilde de şematik olarak görüleceği gibi A ve Prangos ve Ferula gibi cinslerin bazı türleri özel B noktaları arasındaki düz topoğrafya, C ve D kök ve gövde yapılarıyla hareketli yamaçlarda arasındaki arızalı topoğrafyadan daha az yüzey tutunabilirler. oluşturmaktadır. Üstteki topoğrafyayı İngiltere, alttaki topoğrafyayı da Türkiye olarak düşüne- Son olarak şunu da ekleyebiliriz: Kayalık sa- biliriz. bit yamaçlarda da kovuk veya çatlaklarda suk- kulent dediğimiz etli gövde veya yaprağa sahip CD bitkiler yetişebilmektedir. Sedum (damkoruğu) Arızalı topoğrafyanın diğer bir sonucu da ve Saxifraga (taşkıranotu) ve bazı Rosularia tür- bir yükselti olarak vertikal yönde farklı zon- leri suyun hemen hemen hiç olmadığı bu habi- lar yaratmanın yanında farklı bakı veya yönler tatlarda yaşayabilmektedirler. oluşturmasıdır. Örneğin bir dağ yükseltisinin doğal olarak 4 farklı yönü veya yamacı olacak- Yukarıda sıraladığımız özelliklerinden do- tır. Her bir yamacın güneşlenme, rüzgâr, ısı ve layı Türkiye bitki zengini bir ülkedir. Bir ince- nem özellikleri de farklı olacağından bu farklı lemeye göre Türkiye dünya kara yüzeyinin % 4 yön veya yamaçta da farklı vejetasyon birim- 0.6’sını kapladığı halde, yeryüzündeki floranın leri, farklı türler yer alacaktır. Örneğin kuzey % 2.5’unu oluşturmaktadır. ılıman kuşakta yer alan ülkemizde kuzey yönü- ne bakan yamaçlarla güneye bakan yamaçlar Dianthus calocephalus (Caryophyllaceae) arasındaki vejetasyon farkını yolculuklar sıra- sında hep gözlemişizdir. Kuzey yamaçlar nemli Diğer bir kaynakta da ülkemizin sahip oldu- rüzgarlara açık olduğundan yeşil örtü ile kaplı ğu bitki zenginliği ve bunun özel dağılımı göz iken güney yamaçların kuru iklim özellikleri ile önünde tutularak 122 adet “Önemli Bitki Alan” çıplak olduğu, fakat çıplak denilince, tamamen (ÖBA) oluşturulmuştur. Her bir alanın kendine çıplak olmayıp kendine özgü otsu vejetasyona özgü endemikleri ve floristik yapısı vardır. Kü- sahip olduğunu, tür çeşitliliğinin daha fazla ol- duğunu söyleyebiliriz9. Dağların yarattığı bir başka sonuç ise farklı eğim derecelerinde yamaçlar oluşturması, bu yamaçlardan da bazılarının sabit yamaç, ba- zılarının ise hareketli yamaç oluşturmalarıdır. Örneğin hareketli yamaçlarda yer alan bitkiler genel olarak “kazmofit vejetasyon” olarak ad- landırılırlar ve başlıca şu bitkilerden oluşur: Ru- mex (kuzukulağı), Centranthus, Aethionema, FLORİSTİK ÖZET TABLO Bitki grubu Yerli tür Yabancı Kültür türler Toplam tür Türaltı Toplam Toplam takson kaynaklı tür taksonlar taksonlar içindeki Eğreltiler yüzdesi Gymnospermler - 90 - - 90 18 90 0.7 Dikotiller 22 - - 22 2265 40 0.3 Monokotiller 7426 75 92 7593 501 9858 82.1 1450 21 46 1517 2784 2018 16.8 Toplam 8988 96 138 9222 12.006 100.0 hayatsağlık 21

çük bir örnek verirsek bu alanlardan biri olan ülkemizde 18 meşe türü bulunmaktadır. Kahramanmaraş’ın Keklikoluk ÖBA’nında 2 • Avrupa’da doğal ormanların tüm orman ala- km2’lik bir alanda 43 endemik tür bulunması, 1600-1700 m yükseklikteki kalker anakayada nına oranı % 1 olduğu halde, ülkemizde bu ne kadar özgün ve özel bitkiler bulunabileceğini oran % 93’tür. Yani ormanlarımızın nere- açıkca göstermektedir10. deyse tümü doğal ormanlardan oluşmakta- dır. Doğal ormanların tabii olarak florası da Ülkemizin bitki zenginliğinin keşfi aslında zengin olacaktır. çok yeni olmayıp Dioscorides dönemine kadar • Anadolu’nun % 27’si ormanlarla kaplıdır, uzanmaktadır. Dioscorides (MÖ. 1), yazdığı orman oluşturan odunlu türlerin sayısı 462 ‘’Materia Medica‘’ (Tıbbi Materyeller) adlı ese- civarındadır, Bu türlerin % 13’ü endemiktir. rinde Anadolu’nun tıbbi ve aromatik bitkiler • Türkiye’deki endemik tür sayısı (3.400), Av- yönünden tür zenginliğine işaret etmiştir. rupa’daki endemik tür sayısına (3.500) ya- kındır. Sadece İstanbul ili dâhilinde (5.500 km2’lik • Türkiye Florası üzerinde yurtdışı ve yurti- bir alan) 2.450 bitki türü saptanmıştır. Bu sayıyı çinde yapılan araştırmalarda bazılarına göre İngiltere’nin 2000, ve Hollanda’nın 1550 türü ile haftada bir, bazılarına göre de ayda bir yeni kıyaslarsak çok küçük bir alanda bile habitat çe- bitki türleri Floraya eklenmektedir. şitliliğine bağlı olarak tür zenginliğinin de nasıl • Örneğin ilk 11 cilt itibarı ile tür sayısı 9222 ortaya çıkabileceğini kolayca anlayabiliriz5. olduğu halde, bu ciltten sonra (2.000 yılın- dan buyana) 400’e yakın tür daha Floraya Diğer kanıtları da şu şekilde sıralayabiliriz: • Tüm Avrupa kıtasında 27 meşe türü varken, En büyük familyalar; cins, tür, endemik tür sayıları ve oranları Familyalar Cins Tür End. Tür Familyadaki Floradaki End. End. Oranı (%) Oranı 1 Asteraceae (Papatyagiller) 140 1186 446 38 15 71 2 Fabaceae (Baklagiller) 45 1013 400 39 14 88 3 Lamiaceae (Ballıbabagiller) 142 574 256 44 9 32 4 Brassicaceae (Turpgiller) 30 539 210 39 7 36 5 Poaceae (Buğdaygiller) 102 524 55 10 2 35 6 Caryophyllaceae (Karanfilgiller) 37 479 193 40 6 17 7 Scrophulariaceae (Yüksükotugiller) 10 471 244 52 8 21 8 Lilaceae (Zambakgiller) 26 461 171 37 6 35 9 Apiaceae (Maydanozgiller) 5 434 130 30 4 7 10 Boraginaceae (Hodangiller) 7 314 113 36 4 6 11 Rosaceae (Gülgiller) 272 58 21 2 80 12 Ranunculaceae (Düğünçiçeğigiller) 202 48 24 1 13 Rubiaceae (Kökboyasıgiller) 173 79 45 3 14 Cyperaceae (Japonşemsiyesigiller) 141 2 1 0 15 Orchıdaceae (Orkidegiller) 140 31 22 1 16 Chenopodıaceae (Kazayağıgiller) 109 11 10 0 17 Euphorbıaceae (Sütleğengiller) 105 13 12 0 18 Papaveraceae (Haşhaşgiller) 92 24 26 1 19 Dipsacaceae (Fescitarağıgiller) 91 34 37 1 20 Iridaceae (Süsengiller) 91 41 45 1 TOPLAM Sayı 7411 2559 Oran (%) 88 Sıralama tür sayısına göredir. 22 hayatsağlık

eklenmiştir. Yani tür sayısı 10.000’e iyice • Toplam Takson Endemizmi: % 31 yaklaşmıştır. Türkiye Florasını bir temel özelliği, dinamik Son ciltte Floraya eklenen yeni bitki türle- bir yapıya sahip olmasıdır. Yani sürekli bir de- ğişiklik söz konusudur. Bu değişiklikler, daha rinden bazı örnekler: önce adlandırılmış bazı türlerin sinonime (eş - Kalidium caspicum / Chenopodiaceae (Kars) ad) indirgenerek geçerli isim olmaktan çıkması - Holostachys belangeriana / Chenopodiaceae şeklinde veya bazı türlerin taksonomik seviye- lerinin değiştirilmesi suretiyle olmaktadır, yani (Kars) bir tür alttüre veya varyeteye indirgenebilmekte - Bienertia cycloptera / Chenopodiaceae (Kars) veya tersine tür seviyesine çıkarılmakta ya da - Hammada ramosisima / Chenopodiaceae bir tür ait olduğu cinsten başka bir cinse trans- fer edilmektedir5,7,10. (Malatya) Dinamizmin bir başka yönü ise Türkiye için - Brachychiton populneus / Sterculariaceae (İçel, yeni türlerin bulunmasıdır. Bilim dünyası için yeni olarak bulunan türlerle sayı sürekli olarak Adana), Kültür artmaktadır. Sonuç olarak tür sayısı artışı, bitki - Pilularia minuta Durieu / Marsileaceae (İzmir) zenginliğinin bir başka göstergesidir. - Azolla filiculoides Lam: / Salviniaceae (Edirne) Şimdi Türkiye Florasındaki, yayınlanmış - Brossardia papyracea. / Brassicaceae (Van) ciltler itibarı ile (araştırma makalelerinde yer - Lunaria annua L. / Brassicaceae (Kırklareli) alan yeni türler hariç) son sayıları görelim. - Barbamine procumbens / Brassicaceae (Art- • Floradaki toplam familya sayısı: 174 (yerli, yabancı, kültür dâhil) vin) Endemik • Floradaki toplam cins sayısı: 1.251 - Hablitzia tamnoides / Chenopodiaceae • Floradaki toplam tür sayısı: 9.222 • Floradaki yerli tür sayısı: 8.988 (Kars) • Floradaki toplam türaltı taksonlar - Aptenia cordifolia / Aizoiaceae (Lesmos, Samos) - Sicyos angulata / Cucurbitaceae (Trabzon) • Alttür: 1.697 - Hylotelephium telephium / Crassulaceae • Varyete: 1.086 • Floradaki toplam türaltı takson sayısı: 2.783 (K.D. Anadolu) • Floradaki toplam takson sayısı: 12.006 - Phedimus stellatus / Crassulaceae (Muğla) • Floradaki Endemizm Durumu: - Prometheum muratdagense / Crassulaceae • Endemik tür sayısı: 2.981 • Endemik alttür sayısı: 497 (Kütahya) Endemik • Endemik varyete sayısı: 390 - Ekimia bornmüelleri / Apiacae • Toplam Endemik Takson Sayısı: 3.778 - Andromeda polifolia / Ericaceae (Trabzon) • Endemizm Oranları: - Phacelia tanacetifolia / Hydrophyllaceae (Bolu) • Tür Endemizmi - Dichondra repens / Convolvulaceae (Antal- • Toplam tür sayısına göre: % 31 ya) Park. • Yerli tür sayısına göre: % 32 - Flueggea anatolica / Euphorbiaceae (Mersin) • Alttür Endemizmi • Toplam takson sayısına göre: % 4 Sm, Endemik. • Toplam alttür sayısına göre: % 29 - Mericarpaea ciliata / Rubiaceae (Urfa) • Varyete Endemizmi - Platanthera holmboei / Orchidaceae (Antalya) • Toplam takson sayısına göre: % 3 - Mibora minima / Poaceae (Edirne) • Toplam varyete sayısına göre: % 36 - Cenchrus incertus / Poaceae (Samsun) - Microstegium vimineum / Poaceae (Giresun) Bu listede yer alan bitki türleri, Floraya cins olarak yeni girmektedir. Bu bitkilerin çoğu alien adı verilen yabancı kökenli bitkiler olup zaman içerisinde doğallaşıp floranın doğal bir üyesi konumuna geçmişlerdir. Diğer bir kısım bitki- ler ise ülkemizin sınırlarının hemen ötesinde yetişmekte olup sonradan Türkiye sınırları içine yayılmış bitkilerdir9. hayatsağlık 23

Tür sayısı yönünden en zengin cinsler; tür sayıları, endemik tür 26 Circium 58 21 36 sayıları ve oranları (%) (Köygöçüren) 55 27 49 54 30 55 Endemik Endemizm 27 Onobrychis 52 29 55 Tür Oranı (%) (Korunga) 21 41 Cinsler Tür Sayısı Sayısı 15 29 28 Gypsophyla 27 54 (Çöven) 13 26 Astragalus 15 31 1 (Geven) 410 247 60 29 Anthemis 21 44 (Papatya) 18 40 Verbascum 35 78 2 (Sığırkuyruğu) 233 199 85 30 Trigonella-(Yonca) 51 21 48 3 Centaurea 179 111 62 31 Taraxacum- 51 (Peygamberçiçeği (Hindiba) 4 Allium 161 64 40 32 Arenaria 50 (Soğan) 5 Silene 136 54 40 33 Sedum 49 (Nakıl) (Damkoruğu) 48 6 Campanula 114 61 53 34 Minuartıa (Çançiçeği) (Yıldızçiçeği) 7 Galium 105 51 48 35 Bupleurum 47 (Yoğurtotu) 8 Hieracium 99 66 67 36 Tanacetum 45 (Pireotu) 45 Trifolium 9 (Üçgül) 96 10 10 37 Sideritis (Dağçayı) 10 Alyssum 95 54 57 38 Erysimum 44 11 Onosma 93 46 49 Floraya eklenen ağaç ve çalı türleri (Emzikotu) 90 13 14 (Bu bitkiler Floradaki sıraya göre aşağıda ve- 88 45 51 12 Euphorbia 87 11 rilmiştir) (Sütleğen) 84 13 15 1. Magnolia grandiflora (Magnoliaceae) / Ma- 84 22 26 13 Salvia nolya (Adaçayı) 2. Cistus monspeliensis (Cistaceae) / Laden 3. Acer undulatum (Aceraceae) / Akçaağaç 14 Carex 4. Pistacia x saportae (Anacardiaceae) / Çitlen- (Ayakotu) bik 15 Ranunculus 5. Acacia karroo (Fabaceae) / Akasya (Düğünçiçeği) 6. Crateagus xalbanica (Rosaceae) / Alıç 7. Sorbus baldaccii (Rosaceae) / Üvez 16 Veronica 8. S. migarica (Rosaceae) / Üvez (Venüsçiçeği) 9. S. caucasica var. yaltirikii / Gökşin (Rosaceae) 10. Pyrus oxyprion (Rosaceae) / Ahlat 17 Stachys 81 37 45 11. P. yaltirikii (Rosaceae) / Ahlat 12. P. serikensis (Rosaceae) / Ahlat 18 Hypericum 80 33 41 13. Lonicera implexa (Caprifoliaceae) / Hanı- (Binbirdelikotu) 70 32 46 70 25 36 meli 19 Dianthus 14. Betula browicziana (Betulaceae) / Huş (Karanfil) 15. Amygdalus zielinskii (Rosaceae) / Badem 16. Cotoneaster tomentosus (Rosaceae) 20 Alchemilla 17. Rhododendron xrosifacies (Ericaceae) / Or- (Civanperçemi) mangülü 21 Vıcıa-Bakla 64 7 11 22 Lathyrus-(Burçak) 62 19 30 21 35 23 Potentilla 60 14 30 (Beşparmakotu) 60 22 37 59 24 Ophrys (Orkide) 25 Scrophularia (Yüksükotu) 24 hayatsağlık

18. R. davisianum (Ericaceae) / Ormangülü • Oleaceae (Zeytingiller): 9 19. R. x filidactylis (Ericaceae) / Ormangülü • Lauraceae (Defnegiller): 9 20. Adromeda polifolia (Ericaceae) 21. Alnus glutinosa subsp. betuloides (Betulace- Listede görüldüğü gibi odunlu türler yönün- den en zengin familya Rosaceae familyasıdır. ae) / Kızılağaç Familyadaki 272 tür içinde 128 tanesi (% 47) 22. Salix myrsinifolia (Salicaceae) / Söğüt odunludur. Sayısal olarak bu familyayı 30 tür 23. S. purpurea subsp. leucodermis (Salicaceae) ile Salicaceae ve 25 tür ile Rhamnaceae takip etmektedir. / Söğüt 24. S. rizeensis (Salicaceae) / Söğüt Kaynakça 25. Brachychiton populneus (Sterculiaceae) Ada- 1. Davis PH. Flora of Turkey and the East Aegean Is- na, İçel, kültür lands, vol. 1-10, Edinburgh University Press. 1965- 26. Chamaecytisus anatolicus (Fabaceae) Ispar- 1988. 2. Güner A. Özhatay N. Ekim T. Başer KHC. Flora Of ta, Endemik. Turkey and the East Aegean Islands, supp. 2, Edin- 27. Flueggea anatolica (Euphorbiaceae) 5 m, burgh Univ. Press. 2000. 3. Erik S. Tarıkahya B. Türkiye Florası Üzerine, Kebi- Çalı, Endemik, Mersin11. keç 17: 139- 163, Ankara, 2004. 4. Güner, A. (Ed.) Türkiye Bitkileri Listesi (Damarlı Floradaki türler otsu ve odunsu olarak de- Bitkiler) Namaş Matbaacılık San. Ve Tic. AŞ, İstan- bul, 2012. ğerlendirildiğinde şu tabloyu görmekteyiz: 5. Gökyiğit AN. Türkiye’nin Biyolojik Zenginliği ve • Gymnospermler (Açık tohumlular): 24 (% 5) Korunması. Orat Yapım, İstanbul, 2007. • Angiospermler (Kapalı tohumlular): 438 (% 95) 6. Demiriz H. Türkiye Flora ve Vejetasyonu Bibliog- • Toplam Odunlu Tür Sayısı: 462 rafyası. TBAG-DPT, TUBİTAK, 1993. • Odunluların Toplam Tür Sayısına Oranı: % 5 7. Turan L. (Ed). Biyolojik Çeşitlilik ve Türkiye. TÜ- • Toplam Otsu Tür Sayısı: 8526 BİTAK, Ankara, 2007. • Otsuların Toplam Tür Sayısına Oranı: % 95 8. Ekim T. Türkiye’nin Nadir Endemikleri. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Özgün Ofset, 2007. Odunlu türler bakımından en zengin baş- 9. Erik S. Türkiye Bitki Örtüsü Ders Notları. H.Ü., 2002. lıca familyalar ve tür sayıları: 10. Ö zhatay N. Türkiye’nin BTC Boru Hattı Boyunca • Rosaceae (Gülgiller): 272 Önemli Bitki Alanları. BTC Şirketi, İstanbul, 2006. • Familyadaki odunlular: 128 11. Erik S. Anadolu’nun Bitki Varlığı. Tabiat ve İnsan, • Odunluların familyadaki oranı: % 47 1998; 2, 29-33. • Fabaceae (Baklagiller): 1013 • Familyadaki odunlular: 55 • Odunluların familyadaki oranı: % 5 • Salicaceae (Söğütgiller): 30 • Rhamnaceae (Cehrigiller): 25 • Fagaceae (Kayıngiller): 21 • Ericaceae (Fundagiller): 18 hayatsağlık 25

Eczacılık ve Deniz Mehmet Zeki Haznedaroğlu* Türkiye’de deniz ile ilgili yazılarda ülkemi- ğu sürece arayıp GPS bilgilerini alabiliyorken zin üç tarafının denizlerle kaplı olduğu denizde bu şansınız yoktur. Denizde indiğiniz ve dünya çapındaki yayınlarda ise dünyanın % derinlikte kalabileceğiniz süre önceden daki- 70’inin deniz olduğu söylenerek konunun ne kalarla hesaplanmalı, “vurgun yememek” için denli önemli olduğu hep vurgulanır. Deniz ve dikkatle saatinizi kontrol etmeli ve kaldığınız ilaç denince eczacılıkta kullanılan maddelerin süreye bağlı olarak bir sonraki dalışınızı da temelde canlılarca kendilerini savunma ama- geciktirmelisiniz. Çalışma ortamınızdaki süre cı ile sentezlendiği ve deniz içinde temel sa- kısıtlılığı yanı sıra dalış ekipmanınıza bağlı ha- vunmanın bu maddeler aracılığı ile olduğuna reket zorluğunuz vardır. Aradığınızı bulmanın dikkat çekilir. Tüm bu vurgular sonrasında da heyecanını yaşayarak topladığınız bitkileri yu- deniz kökenli etkin madde araştırmalarının ye- karı taşırken tüpünüzdeki oksijeni sakin nefes- terli miktarda yapılamadığı eklenir. ler alarak saklamak ve bir yandan da akıntı ile mücadele etmek durumunda kalmanız berabe- Aslına bakarsanız ülkemizde ve dünya ça- rinde bitki toplarken eldiveninizin kenarından pında etrafımızdaki canlıları yapılan tüm ça- teninize değen yaygın bulunabilen bir deniz kır- lışmalara rağmen yeterince bilememekteyiz. kayağı yukarıdaki ilk yardıma kadar kaşınma- Tübitak’ın yayınladığı, Bilim ve Teknik dergi- nıza neden olur; bu arada saatinizi, tüpünüzde sinde her yıl dünyada 15.000 yeni bitki türü- kalan havanızı ve dalış arkadaşınızı kontrol et- nün bildirildiğini ve bu bildirilen rakamın da meyi unutmamalısınız. Bu gibi nedenlerle de- önümüzdeki yıllarda azalmasının beklenmediği nizde, eczacılıkta kullanılabilecek bitki aramak belirtilmektedir. Deniz ortamında bildiklerimiz ve bulmak karadakinden daha zorlu bir süreç ise çok daha azdır. Sonuçta karada yürüyerek olarak tanımlanabilir. bitkileri bulabildiğiniz koşullar denizde bu- lunmamaktadır. Bir bitkiyi karada güneş oldu- Ayrıca deneme yanılma yolu ile yüzyıllar- dır damıtılarak oluşmuş halk arası kullanım * Yrd. Doç. Dr. , Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi bilgileri de deniz ortamı için nadirdir. Sonuçta Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, eczacılık ve bitki çalışmalarının temel kaynağı [email protected] 26 hayatsağlık

etnobotanik, deniz bitkileri için son derece sı- Deniz kökenli canlılarda yapılan araştırma- nırlıdır. Nadiren sahilde bulunabilen az sayıda- lar incelendiğinde antibakteriyel, antifungal, ki türün kullanımı eskilere dayanmaktadır. antiprotozoal, antituberküloz, ve antiviral etki- lerin yaygın olarak araştırıldığı ayrıca bağışıklık Bu koşullara rağmen gelişen teknoloji, in- ve sinir sistemi rahatsızlıkları ile antidiabetik ve sanların keşfetme dürtüleri, denizdeki kaynağın antiinflamatuar etki araştırmalar yaygındır1,3. büyüklüğü ve önemi ile her geçen gün araştır- 2011 yılında 352 yayın ile 1152 yeni bileşik malar artmaktadır. Bu derlemede günümüzde rapor edildiği ve bir önceki yıldan % 15 daha kullanılan deniz kökenli ilaçların genel duru- fazla yeni madde bulunduğu belirtilmektedir4. munu değerlendirmek hedeflenmiştir. 2014 yılında yayınlanan bir derlemede ise 382 makalede 1241 yeni bileşenin eklendiği belir- Bu amaçla Pubmed arama motorunda “ma- tilmektedir. Bu çalışmada taranan türler; deniz rine drugs”, “marine natural products”, “mari- mikroorganizmaları ve fitoplanktonları, deniz ne pharmacy” gibi anahtar kelimeler ile son 5 kaynaklı bakteriler, mangrovlardan elde edi- yıl içinde yayınlanan derlemeler incelenmiş ve len bakteriler, deniz kökenli mantarlar, siya- göze çarpan sonuçlar bir araya getirilerek konu- nobakteriler, dinoflagellatlar, kirpikliler, algler, nun ana hattı çizilmiştir. süngerler, sölenteralar, yosun hayvancıkları, yumuşakçalar, tunikatlar ve ekinodermler ve Deniz ortamı çok çeşitli canlıların yaşadığı, mangrovlardır. Balıklar bu çalışmada incelen- gözümüzden uzak, ayrı bir dünyadır. Eczacı- memiştir 5. lıkta neler kullanılmaktadır diye baktığımızda bitkiler âleminden çiçekli deniz bitkileri, makro Denizde aklımıza ilk gelen, soframızda algler, mikro algler çeşitliliği yanı sıra hayvan- önemli yer sahibi balıkların, gelişen teknoloji ile lar âleminden balıklar, süngerler, yumuşakçalar terapötik etkileri de araştırılmaktadır. Özellikle hatta taban birikintilerinin barındırdığı organik kardiyovasküler hastalıklarda, nörodejeneratif bileşikler bulunmaktadır. Bu noktada sadece hastalıklarda, serbest radikal aracılı hastalıklar deniz bitkileri değil deniz kelimesi anahtar keli- ve kanserde umut vaad etmektedir. Balıklardan me olarak seçilmiştir. Konunun genişliği nede- elde edilen diğer bileşiklerin yanında özellik- niyle ruhsat almamış ancak çalışmalarda etkin le kollajen, jelatin ve biyoaktif peptidler hayat bulunan maddelere bu yazının kapsamında de- ğinilmemiştir. hayatsağlık 27

Tablo 1. Ruhsatlandırılmış deniz kökenli ilaçlar. 12, 27 Bileşik İsmi Doğal Ürün veya Kaynak Tür Terapötik Alan Onay Durumu Türevlendirme (Ticari Marka) Doğal ürün türevi Sünger Kanser FDA/EMEA Onaylı Cytarabine (Cytosar-U®; Cryptotethya crypta Anti-viral Depocyt®) Doğal ürün türevi Sünger Nöropatik Ağrı FDA/EMEA Onaylı Vidarabine Cryptotethya crypta Hipertrigliseridemi (Vira-A®) Salyangoz Kanser FDA/EMEA Onaylı Conus magus Kanser FDA/EMEA Ziconotide (Prial®) Doğal ürün Balıklar Kanser Onaylı Omega-3-yağ asidi EMEA Onaylı Omega-3-acid ethyl esters Doğal ürün türevi Tunikatlar (Lovaza®) Ecteinascidia turbinata FDA/EMEA Onaylı Sünger Trabectedin (Yondelis®) Doğal ürün Halichodria okadai FDA/EMEA Onaylı Deniz tavşanı Tezgah üstü satış Eribulin mesylate Doğal ürün türevi Dolabella auricularia (OTC) (Halaven®) Doğal ürün türevi EMEA Onaylı Brentuximab vedotin (SGN-35) (Adcetris®) FDA Onaylı Iota-carrageenan Doğal ürün Kırmızı alg Antiviral (Carragelose®) Doğal ürün Eucheuma / Cnondus Doğal ürün Ecteinascidin 743/ Tunikat Kanser Yondelis TM Kanser E7389/Halaven Sünger (halichondin B-derived) Lissodendoryx sp. kurtaran metabolitler olarak tanımlanmaktadır. pigmentler, sülfatlı polisakkaritler, tirozinaz in- Balıklardan elde edilen heparin miyokard in- hibitörleri yaygın olarak derinin korunması ve farktüste, unstabil anjina, venöz trombozda ve anti aging ürünlerde kullanılmaktadırlar10. pulmoner embolizmde yaygın olarak kullanıl- maktadır. Omega 3 yağ asitleri kronik kalp ra- Süngerler Porifera üyesi hayvanlardır ve hatsızlıklarında, kronik enflamasyonda yaygın 5000 ile 10000 arası tür ile temsil edildiği dü- olarak kullanılmaktadır6. şünülmektedir. Terpenoidler, alkaloitler, polia- setilenler izole edilmiştir11, 12. Süngerlerden ve Denizde balıklardan sonra aklımıza algler tunikatlardan pek çok antikanser bileşik izole gelir. Görebildiğimiz, yüzerken üstümüze geldi- edilmiştir13. Başka bir hayvan ailesi olan yumu- ğinde rahatsız olduğumuz makro algler haricin- şak mercanlar da diğer hayvanlar gibi savunma de aslında görmediğimiz mikro algler denizde amaçlı terpenoidler ve steroitler üretmektedir1. daha yaygındır; fotosentetik kapasiteleri ile çok önemlidir. Denizde biyokütle ve organik bile- Özgün ve biyoaktif madde arayışında deniz şiklerin en önemli üreticileridir. Mikroalgler dip tortusu da temel araştırılan kaynaklardan farklı biyosentez yolakları ile karasal bitkiler- bir tanesidir. Deniz dibinden izole edilen Strep- den çok farklı ve özgün metabolitler üretirler7. tomyces fradiae suşundan (PTZ0025) elde edi- Alglerden antiinflamatuar ve antialerjik ilaçla- len fradimycins A ve B etkin maddeleri insan rın bulunması amacıyla yapılan araştırmalar da kolon kanserine karşı etkin bulunmuştur. An- olumlu sonuçlar vermektedir8. Algler özellikler tibakteriyel, antifungal, sitotoksik, antitumoral kanser tedavisinde kullanım olasılıkları araştırı- etkileri ile umut vaad eden 200’e yakın yeni ve lan alkaloitler içermektedir9. farklı bileşik rapor edilmiştir14. Alglerden kozmesötik preparatlarda da yay- Deniz canlılarından elde edilen peptidler gın olarak faydalanılmaktadır. Florotanenler, apoptozis, tübülin – mikrotubulüs dengesini ve anjiyogenez inhibisyonu gibi farklı mekanizma- 28 hayatsağlık

lar ile hücre ölümünü indüklemektedir. Dola- toplayabilen özel cihazların geliştirilmesiyle et- bella auricularia deniz yumuşakçasından elde kin madde izolasyonu ve analizinde sağlanan edilen Dolastatin 10 etkin maddesi bu farklı ilerleme ile binlerce özgün madde aydınlatıl- mekanizmaları kullanarak lösemi kanser hücre- mıştır 25. Halihazırda 118 deniz kökenli madde- lerini öldürmektedir15. nin preklinik, 22 maddenin klinik çalışma aşa- masında olduğu tahmin edilmektedir 26. Matriks metalloproteinaz inhibitörleri enf- lamasyonda, kardiyovasküler sistem ve oto- Doğal bileşenler genellikle başka türlere immün nörolojik rahatsızlıklarında, kıkırdak karşı savunma veya saldırı, yaşam alanların- hastalıklarında, yara iyileştirmede ve kanserde daki kompetisyonda galip gelme, haberleşme, kullanımı söz konusu bileşiklerdir. Uzakdoğu’da beslenme gibi ekolojik ilişkilere bağlı sentezlen- sofralarda yer alan alglerden bu etkide sülfatlı mektedir. Deniz ortamında bu kimyasallar daha polisakkaritler florotanenler izole edilmiştir 16. fazla önem kazanmaktadır. Dünya yüzeyinin % 70’i deniz olsa da deniz ekosistemlerinin çalı- Dünya çapında en yaygın görülen enfeksi- şılması 1970’lerin ortasında scuba dalışın ge- yonlardan biri olan Mycobacterium tuberculosis lişmesi ile başlamıştır. Derinlerde hareket ede- çoklu ilaç direnci ve HIV gibi viral enfeksiyon- bilen uzaktan kumandalı cihazların 1990’larda larla da etkileşimi ile en çok araştırılan alan- geliştirilmesi ile artmıştır. Omurgasızlar deniz lardan biridir. Deniz kökenli olarak alglerden, hayvanlarının % 60’ını teşkil eder ve 1990 yı- siyanobakterilerden ve süngerlerden tedavide ümit veren bileşikler elde edilmiştir [17]. Deniz organizmalarından pek çok antikan- ser ve antimalaryal bileşik elde edilmiştir18. De- niz kökenli antikanser maddelerin incelendiği bir çalışmada alkaloitler, antrakinonlar, terpen- ler, terpenoidler, benzotiyazoller, makrolitler, sfingolipidler, peptidler, tanenler, steroitler gibi madde gruplarından bileşikler elde edildi- ği; bunların yarısının yeni bileşik olduğu ve % 92.7’sinin kemoterapötik ajan olduğu belirtil- mektedir 19. Bilimsel bir derlemede ümit veren antikanser bileşiklerin denizin derinliklerin- de olduğu vurgulanmaktadır 20. Karideslerden elde edilen serbest yağ asitleri, trigliseritler ve karotenoitlerin kanser koruyucu etkilerinden bahsedilmektedir 21. Pek çok madde farklı kli- nik deneme aşamalarında antikanser etkisi ile denenmektedir 22. Anti HIV etki ile deniz kökenli 130 üzerin- de madde bulunmaktadır. Bu maddeler temelde alkaloit ve siklik depsipeptidlerdir; büyük ço- ğunluğu süngerlerden elde edilmektedir 23. Deniz kökenli maddelerin depresyonda kul- lanımını tartışan bir makale de güncel olarak yayınlanmıştır 24. Deniz ve eczacılıkla ilgili çalışmalar ilk baş- larda kolaylıkla toplanan canlılar ile başlamıştır. Scuba dalış ve sonrasında da derinlerden örnek hayatsağlık 29

lından bu zamana 11.000 yeni bileşik izole edil- Denizden özgün maddeler bulma arayışı, klinik diği rapor edilmiştir. Son 50 yılda deniz kökenli çalışmalar sonrasında FDA ve EMEA onayı alan yaklaşık 20.000 özgün ve biyoaktif bileşen izole maddelerle başarıya ulaşmış olarak yorumlana- edilmiştir. Buna rağmen sadece 8 onaylanmış bilmektedir. Bu maddeler Tablo 1’de özetlenmiş- ilaç bulunmaktadır. Preklinik çalışmaları süren tir. Gözden uzak ve zorluklarla dolu deniz orta- pek çok farklı deniz kaynaklı etkin madde bu- mı, sundukları ile bize her geçen gün yaklaşmak- lunmaktadır. 2016 yılında deniz kaynaklı madde ta ve yeni çözüm fırsatları sunmaktadır. araştırmalarının dünyada 8.6 milyar dolar olaca- ğı düşünülmektedir. Deniz ortamında çalışma- Kaynakça nın bir diğer güçlüğü de kaynak canlının teşhi- 1. Wei WC, Sung PJ, Duh CY, Chen BW, Sheu JH, Yang sidir. Taksonomik güçlüklerin yanısıra yaygın birlikte yaşam koşulları teşhisi güçleştirmektedir. NS. Anti-Inflammatory Activities of Natural Pro- Son zamanlarda tunikat ve süngerlerden elde ducts Isolated from Soft Corals of Taiwan between edilen bileşiklerin aslında bu canlılar ile beraber 2008 and 2012. Marine Drugs. 2013; 11: 4083-4126. yaşayan mikroorganizmaların metabolik ürünle- 2. Mayer AMS, Rodriguez AD, Taglialatela-Scafati O, ri olduğu fark edilmiştir. Deniz çiçekli bitkilerin- Fusetani N. Marine Pharmacology in 2009-2011: de bir bireyde 100’ün üstünde farklı alg ve canlı Marine Compounds with Antibacterial, Antidiabe- tespit edilmiştir. Diğer bir güçlük ise denizde tic, Antifungal, Anti-Inflammatory, Antiprotozoal, yaşamın statik olmaması ve etkin maddelerin ve Antituberculosis, and Antiviral Activities; Affecting miktarlarının çok büyük farklılık gösterebilme- the Immune and Nervous Systems, and other Mis- sidir. Çalışmalarda gereken miktarda maddeyi cellaneous Mechanisms of Action. Marine Drugs. temin etmek bu noktada iyice güçleşmektedir. 2013; 11: 2510-2573. Ekosistemi koruyarak bu maddelerin temini en 3. Kim KSS-K. Marine Invertebrate Natural Products temel problemlerdendir27. for Anti-Inflammatory and Chronic Diseases. Evi- dence-Based Complementary and Alternative Medi- Bu yazıda elde edilen bilgiler ancak okyanus- cine. 2013; http://dx.doi.org/10.1155/2013/572859: daki bir damla olabilecek şekilde özetlenmiştir. 4. Blunt JW, Copp BR, Keyzers RA, Munro MHG, Prinsep MR. Marine natural products. Natural Pro- duct Reports. 2013; 30: 237-323. 30 hayatsağlık

5. Blunt JW, Copp BR, Keyzers RA, Munro MHG, 18. Duffy R, Wade C, Chang R. Discovery of anticancer Prinsep MR. Marine natural products. Natural Pro- drugs from antimalarial natural products: a MED- duct Reports. 2014; 31: 160-258. LINE literature review. Drug Discovery Today. 2012; 17: 942-953. 6. Kumar NSS, Kumar NSV, Jaiganesh R, Therapeutic Drugs: Healing Power of Marine Fish, in Advances 19. Sawadogo WR, Schumacher M, Teiten MH, Cerel- in Food and Nutrition Research, Vol 65: Marine la C, Dicato M, Diederich M. A Survey of Marine Medicinal Foods: Implications and Applications - Natural Compounds and Their Derivatives with Animals and Microbes. 2012, Elsevier Academic Anti-Cancer Activity Reported in 2011. Molecules. Press Inc: San Diego. p. 269-286. 2013; 18: 3641-3673. 7. Zhou ZF, Guo YW. Bioactive natural products from 20. Indumathy S, Dass CR. Finding chemo: the search Chinese marine flora and fauna. Acta Pharmaco- for marine-based pharmaceutical drugs active aga- logica Sinica. 2012; 33: 1159-1169. inst cancer. Journal of Pharmacy and Pharmaco- logy. 2013; 65: 1280-1301. 8. Vo TS ND, Kim SK. Potential targets for anti-inf- lammatory and anti-allergic activities of marine al- 21. Lopez-Saiz CM, Suarez-Jimenez GM, Plascencia-Ja- gae: an overview. Inflammation & Allergy - Drug tomea M, Burgos-Hernandez A. Shrimp Lipids: A Targets. 2012; 11: 90-101. Source of Cancer Chemopreventive Compounds. Marine Drugs. 2013; 11: 3926-3950. 9. Guven KC, Percot A, Sezik E. Alkaloids in Marine Algae. Marine Drugs. 2010; 8: 269-284. 22. Petit K, Biard JF. Marine Natural Products and Rela- ted Compounds as Anticancer Agents: an Overview 10. Thomas NV, Kim SK. Beneficial Effects of Marine of their Clinical Status. Anti-Cancer Agents in Me- Algal Compounds in Cosmeceuticals. Marine Dru- dicinal Chemistry. 2013; 13: 603-631. gs. 2013; 11: 146-164. 23. Zhou XF, Liu J, Yang B, Lin XP, Yang XW, Liu YH. 11. Abdelmohsen UR, Bayer K, Hentschel U. Diversity, Marine Natural Products with Anti-HIV Activities abundance and natural products of marine spon- in the Last Decade. Current Medicinal Chemistry. ge-associated actinomycetes. Natural Product Re- 2013; 20: 953-973. ports. 2014; 31: 381-399. 24. El-Alfy AT, Abourashed EA, Matsumoto RR. Na- 12. Noro JC, Kalaitzis JA, Neilan BA. Bioactive Natural ture Against Depression. Current Medicinal Che- Products from Papua New Guinea Marine Sponges. mistry. 2012; 19: 2229-2241. Chemistry & Biodiversity. 2012; 9: 2077-2095. 25. Gerwick WH, Moore BS. Lessons from the Past and 13. Cooper EL, Yao D. Diving for drugs: tunicate an- Charting the Future of Marine Natural Products ticancer compounds. Drug Discovery Today. 2012; Drug Discovery and Chemical Biology. Chemistry 17: 636-648. & Biology. 2012; 19: 1631-1631. 14. Chen G, Wang HF, Pei YH. Secondary metabolites 26. Nastrucci C, Cesario A, Russo P. Anticancer Drug from marine-derived microorganisms. Journal of Discovery from the Marine Environment. Recent Asian Natural Products Research. 2014; 16: 105-122. Patents on Anti-Cancer Drug Discovery. 2012; 7: 218-232. 15. Zheng LH, Wang YJ, Sheng J, Wang F, Zheng Y, Lin XK, Sun M. Antitumor Peptides from Marine Orga- 27. Martins A, Vieira H, Gaspar H, Santos S. Marketed nisms. Marine Drugs. 2011; 9: 1840-1859. Marine Natural Products in the Pharmaceutical and Cosmeceutical Industries: Tips for Success. Marine 16. Noel Vinay Thomasa PM, Se-Kwon Kima. Potenti- Drugs. 2014; 12: 1066-1101. al matrix metalloproteinase inhibitors from edible marine algae: A review. Environmental Toxicology and Pharmacology. 2014; 37: 1090- 1100. 17. Garcia A, Bocanegra-Garcia V, Palma-Nicolas JP, Rivera G. Recent advances in antitubercular natu- ral products. European Journal of Medicinal Che- mistry. 2012; 49: 1-23. hayatsağlık 31

Tarihte ve Günümüzde Tıbbi Bitkiler Ayşegül Köroğlu* İnsanın tarih sayfasına gelmesiyle avcılık-top- kullanmaya başladıktan sonra ulaşmıştır4. Gıda, layıcılıkla başlayan birliktelik, bitkilerin kul- giyim, barınma, avlanma gibi basit ihtiyaçla- lanımında günümüze kadar gelen süreç içinde rı dışında insan, bitkilerin değişik kısımlarını farklı bir nitelik kazanmıştır. Duygusallık, hu- zehir, dinsel ritüel aracı, halusinojen, uyarıcı, zur arayışı, estetik, çıkar kaygısıyla süre giden sarhoşluk verici, dayanıklılık sağlayıcı ve açlığı insan-bitki birlikteliği, bitkilerin tıbbi amaçla baskılayıcı gibi özel amaçlar yanında ilaç olarak kullanılmasında farklı bir boyut kazanır. Do- da kullanmıştır5. ğanın gözlemlenmesi ve deneme-yanılma yolu ile edinilmiş olan bitkilerin sağlıkta kullanılma Bitkilerin tıbbi kullanımını, çivi yazısıyla bilgisi, zaman içerisinde önceleri kulaktan kula- yazılmış kil tabletlerde yer alan tıp kayıtların- ğa daha sonra ise yazılı kaynaklarla günümüze dan öğreniyoruz. M.Ö. 2600’lü yıllarda yazıldığı kadar ulaşmıştır. Paleoantropolojik çalışmalara tahmin edilen Mezopotamya uygarlıklarına ait göre, yazılı kanıtlardan önce ilk bulgu olarak bu kanıtlarda, yaklaşık 1000 bitki veya bitkiler- kabul edebileceğimiz, günümüzden yaklaşık 60 den elde edilen yağ (Cedrus sp.), reçine (Com- bin yıl öncesine tarihlenen Şanidar Mağarası’ın- miphora myrrha (Nees) Engl.) veya süt (Papa- da sonsuz dinlenmeye bırakılmış yaşlı adamla ver somniferum L.) gibi ürünlerin yer aldığını birlikte bulunan bitkiler, yalnızca görünüşle- görmekteyiz. Sümerlerin uzun yaşamaya önem ri nedeniyle değil, aynı zamanda iyileştirici verdiklerini ve ilaçlarını hazırlarken nane, incir, özellikleri nedeniyle de seçilmişlerdi1-3. İnsan köknar, söğüt gibi bitkilerden yararlandıkları belirgin anlamıyla yaratıcı ve üretici olma du- kil tabletlerle günümüze kadar ulaşmıştır. Ta- rumuna, M.Ö. 10 bin sıralarında, göçebelikten rihi kayıtlarda rasladığımız bu bitki ve ürünle- yerleşik düzene geçtikten sonra ve onun ardın- rinin çoğu günümüzde de kullanılmaktadır3,6,7. dan da M.Ö. 3 bin dolaylarında yazıyı icat edip Doğu kültürlerinde uygulanan özellikle * Prof. Dr., Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Hindistan ve Çin geleneksel tıp sistemleri, Batı Farmasötik Botanik Anabilim Dalı, ve Arap kültürlerinden farklı olarak sistematik [email protected] bir bütünlüğe ve uygulamaya sahiptir. Hin- distan geleneksel tedavi sistemi olan Ayurveda 32 hayatsağlık

(=yaşam bilgisi, ayur: yaşam; veda: bilgi), yaşa- bulus terrestris L. (çoban çökerten), Trigonella mın her alanında mükemmel gelişmeyi amaç- foenum-graecum L. (çemenotu) gibi bazı bizim lar. Amacı, yaşam süresini uzatmak, mükemmel de tanıdığımız türler, bu sistemde tanımlanan sağlığı yaratmak ve hastalıkları vücuttan uzak- ve çok kullanılan bitkilerdir. Bitkiler özsu, çay, laştırmaktır. Fizyolojik, kültürel, dini ve felsefi toz, tablet, sütle hazırlanan ekstreler veya ten- kavramların birlikte yer aldığı bir sistemdir. tür gibi formülasyonlar şeklinde kullanılmakta- Ayurveda tedavi sisteminin 3000-5000 yıllık bir dır2,3,8-11. geçmişi vardır. Bu sistem ile ilgili ilk bilgi M. Ö. 1200’lü yıllarda “Artharva-veda” ile “samhita” Geleneksel Çin Tıbbı (GÇT), doğanın mo- larda verilmiştir ve bunlar ayurvedanın köşe deli ve kanunlarının uzlaştığı ve onları insan taşları olarak kabul edilir. M.Ö. 900 yıllarında vücuduna uygulayan medikal bir sistemdir. yazılan “Charaka samhita”da 341 ve M.Ö. 600 GÇT’nın kökenleri 4000 yıldan fazlasına dayan- yıllarında yazılan “Sushruta samhita”da ise 395 maktadır ve günümüzde de uygulanmaktadır. tıbbi bitki tanımlanmıştır. Sağlıklı ve uzun yaşa- Geçmişten günümüze ulaşan 6000’den fazla ya- mın sırlarını veren Ayurveda, günümüze ulaş- zılı kayıt, Çinli doktorların tıp alanındaki klinik mış en eski, mükemmel ve bütünsel bir tıp sis- deneyimlerinin ve teorik çalışmalarının uzun temidir. Bu sistemin en önemli özelliği, insanı, tarihini göstermektedir. Çin tıbbına ait ilk ör- bedeni ve zihniyle bir bütün olarak görmesi ve nek olduğu kabul edilen “Wu Shi Er Bing Fang” onun tüm unsurlarını bir uyum ve denge için- adlı kitap M.Ö. 350’de yazılmıştır. Bu eserde 247 de bir arada tutmaya çalışmasıdır. Prensipleri doğal ürün ve 150 civarında birleşik ilaç formü- lasyonun kullanılışı, faydaları ve sinerjik etkileri evrensel ve her zaman geçerlidir. Bu sistemde tanımlanmıştır. Tarım, tıp ve eczacılığın baba- yer alan drogların büyük kısmı gıda veya tıb- sı olarak kabul edilen efsanevi Çin İmparatoru bi amaçla kullanılan bitkilerden oluşmaktadır. Shen Nong’un yazdığı monografta 252 tıbbi Nigella sativa L. (çörekotu), Ocimum sanctum bitki kayıtlıdır. Bu tıbbi bitkilerin birçoğunun L. (fesleğen), Piper nigrum L. (karabiber), Tri- terapötik etkisi günümüz tıbbi uygulamalarıyla hayatsağlık 33

doğrulanmıştır. Örneğin Coptis chinensis Fran- ları inceleyerek ve drogların özelliklerini belir- ch. antidiyareyik, Ephedra sinica Stapf  astıma leyerek ilerleyebileceği inancındaydı13. karşı ve Melia azedarach L. antihelmentik et- kilidir. M.S. 659’da ilk Çin Ulusal Farmakopesi İbn-i Sina (980-1037), Buhara’lı büyük bir yayınlanmıştır. Farmakopede 850 tıbbi ürün yer alim, filozof ve hekimdir. İbn Sina 21 yaşına almaktadır2,3,8,12. kadar Buhara’da yaşamıştır. 10 yaşında Kuran’ı ezberlemiş, sonra filozofi, matematik, geometri, İslam tıbbının günümüze ulaşmış en önem- tıbbi ilimler ve metafizik konularını hocaların- li bilim insanları, Ebu Reyhan Bîrûni ve İbn-i dan ve kitaplarından okuyarak öğrenmiştir. Bu Sina’dır. Ebu Reyhan Bîrûni (973-1051) Türk- sıralarda İbn-i Sina 16 yaşındadır. 18 yaşında menistan doğumlu tibbi ilimler bilginidir. Gaz- devrin bütün bilimlerini öğrenmiş 21 yaşında neli Mahmut’un Hindistan’ı almasından sonra ise ilk eserini “Toplama” adı altında yazmıştır. Hindistan’a gitmiş, Sanskritçe öğrenmiş ve Hin- Kitaplarının tam adedi bilinmemekle beraber distan geleneklerini ve bilimini incelemiştir. Bi- 100’den fazla olduğu sanılmaktadır. Bizimle il- runi 100’den fazla eser yazmıştır. İlimler tarihi gili en önemli eseri “Şifa” ve “Kanun fit Tıb”dır. alanındaki geniş bilgisine ilâveten hekimlik ve Kanun fit Tıb (1020 yıllarında), her biri ayrıca eczacılık ilminde de geniş bir bilgi birikimi- bölümlere ayrılmış 5 kitaptan oluşur. 2. kitap ne sahipti. Bu bilim adamı tarafından, hayatı- basit ilaçlar (droglar) konularını içerir. Bu eser nın sonlarına doğru tamamlanmış olan “Kitab 11. yüzyılın başlarında yürürlükte olan tıb bilim al-Saydada fi al-Tıb” isimli eserinde eczacılık, ve görgüsünün bir sentezidir. Hipokrat ve Ga- droglar ve drogların çeşitli dillerdeki isimleri len yanında Antik Yunan bilginleri tarafından hakkında bilgiler bulunmaktadır. al-Saydada atılmış temellerle Bizanslılar ve Arapların kur- farmakolojik bir eser olup beş fasıl üzerine ku- dukları bilgi birikimleri üzerine kurulmuştur. rulmuştur. İkinci ve üçüncü bölümlerinde basit Ayrıca Hint kaynaklarında yer alan bilgileri de ve karışık droglardan bahsedilmekte, eczacılık derleyerek bu bilgilere eklemiştir. Kânûn, 785 tarif edilmekte ve eczacının vasıfları belirtil- kadar bitkisel, hayvansal ve madensel droğun mektedir. Birûni eczacılık ilminin bitkisel drog- tarifini ve kullanılışını içerir. Kanun fit Tıb, 12. 34 hayatsağlık

yüz yılda Latince’ye çevrilmiş, 15. ve 16. yüz yıl- oscorides (M. S. 20-90), özellikle tıbbi bitkiler larda 36 defa basılmış, 17. yüz yılın ortalarına ile ilgilenmiştir. Yunanca olarak yazdığı “de ma- kadar tıp okullarında ders kitabı olarak okutul- teria Medica (İlaçlar Bilgisi)” isimli eseri, 1500 muştur2.13-15. yıl kadar tedavi alanında ve tedavi kitapları yazarlarınca ana kaynak olarak kullanılmıştır. Tarihsel süreçte Anadolu ve tıbbi bitkiler Bu eserde 600’den fazla tıbbi bitkinin tarifi ve- Asya ile Avrupa arasında bir köprü konu- rilmekte ve tedavi edici özellikleri anlatılmakta- munda olan Türkiye, yüz yıllardır bitkisel ilaç dır. Kitapta yer alan bitkilerin önemli bir kısmı ve baharat ticaretinde önemli rol oynamıştır. Anadolu ve Akdeniz Bölgesi bitkileri olup gü- Anadolu’da ilaç etken maddesi olarak kulla- nümüzde de tedavi amacıyla kullanılmaktadır. nılan bitki ve bitki kısımları ticaretinin tarihi Bu kitap Anadolu tıbbi bitkileri hakkında bili- çağlardan beri yapıldığı bilinmektedir16. Bu nen en eski ve en önemli kaynaktır3,13. dönemlerde yabani bitkilerden yararlanıldığı gibi, bazı önemli tıbbi bitkiler drog elde etmek Bergama’da doğmuş ünlü hekim-eczacı Ga- için yetiştirilmekteydi. Sümerlerin Haşhaşı ta- lenos (129-200), yaşamı boyunca 50 kadar eser nıdıkları kayıtlıdır3. Anavatanı Mezopotamya yazmıştır. 540 bitki ve bitkisel drog tanımlamış, bölgesi olan Zeytin, M.Ö. 4000’li yıllarda Sa- aynı zamanda formülasyonlar vermiştir. Bitki- miler tarafından Anadolu, Doğu Akdeniz ve sel ekstrelerin sadece yararlı bileşikler değil aynı Ön Asya’da kültüre alınmıştır. Fenikeliler ara- zamanda zararlı bileşikler de taşıyacağından cılığıyla M.Ö. 2600-1600 yılları arasında Mısır, bahsetmiştir3,13,20,21. Kıbrıs ve Girit’e daha sonra da Yunanistan ve Kuzey Afrika’ya yayılmış ve tüm Akdeniz’de ye- Selçuklular döneminde Anadolu’da kul- tiştirilir olmuştur17. M.Ö. 2300 yıllarında Hitit lanılan bitkisel droglar hakkında en ayrıntılı imparatoru Sargon tarafından Fırat bölgesinde bilgiler İbn Baytar (1197–1248)’ın El-Müf- “Safran” kültürü yaptırılmıştır18. Ayrıca Hititler redat isimli eserinde bulunmaktadır. Bu eser ve sonrasında Bizans döneminde Anadolu’dan Osmanlı İmparatorluğu döneminde yazılmış elde edilen bazı drogların dış ülkelere satıldığı birçok kitap için kaynak olmuştur13,22. Osmanlı da bilinmektedir. Hitit döneminde kullanılan İmparatorluğu döneminde Anadolu’daki tıbbi bazı bitki adları ile bugün Anadolu’da kullanı- bitki kullanımıyla ilgili bilgi kaynağı, İbn Batuta lan bazı bitki adları arasında büyük bir benzer- (1304–1369) ve Evliya Çelebi (1611–1681?)’nin lik görülmektedir (haşşika= haşhaş; samama= eserleridir13. susam; tarmus= tirmis; zertun= zeytin)13,19. M. Ö. 460-377 yılları arasında yaşamış olan Hip- Ülkemizde kullanılan droglar üzerindeki pocrate İstanköy (Cos) adasında doğmuştur. ilk bilimsel araştırmalar 19. yüzyılın sonlarında Hekimliğin babası olarak kabul edilir. Hekimlik başlamıştır. Bu konu ile daha çok eczacılar il- ve sağlıkla ilgili 150 kadar eseri vardır. Hippoc- gilenmiştir. Yerli droglar üzerinde araştırmalar rate’ın eserlerinde 400 kadar drog bulunmakta- yaparak, sonuçlarını yayınlayanların başında dır ve bunların çoğunluğu bitkisel kökenlidir. Giorgio Della Sudda (Faik Paşa) (1831–1913) Kavun suyunu laksatif, Ornithogalum cauda- ve Pierre Apery (1852–1918) gelmektedir. Ana- tum (Aiton) Maire’den elde ettiği suyu ise diü- dolu’yu her yönüyle konu alan çalışmalar ancak retik olarak, Veratrum album ekstresini emetik, Cumhuriyet döneminde güncellik kazanarak zeytinyağını ise yara tedavisinde kullanmıştır. öne çıkmış ve bu nedenle de doğa ile insan iliş- Atropa belladonna L.’dan elde ettiği anastezik kileri konuları üzerinde araştırmalar ve yayın- özellikli ekstreyi nasıl kullandığını ayrıntılı ola- lar başlamıştır. İstanbul Üniversitesi Farmasötik rak anlatmıştır2,3,13. Botanik ve Genetik Kürsüsü Başkanı Ord. Prof. Adana-Kozan ilçesinin kuzeyinde bulunan Dr. A. Heilbronn (1885–1961), Türkiye’de tıbbi Anabarza şehrinde doğmuş olan Pedanius Di- bitkiler alanında bugünkü anlamda, farmakog- nozik araştırmaları başlatmıştır13,22. Osmanlı İmparatorluğu döneminde de dış hayatsağlık 35

ticarete devam edildiği ve bu devirde sadece kullanmanın ilk ve basit şekili, yaprak, çiçek, Anadolu’da yetişen ve yetiştirilen bitkilerin de- meyve, kabuk, kök gibi ham drogların, toz, ğil, imparatorluk sınırları içindeki diğer ülkeler- infüzyon (demleme), lapa, tentür ve diğer far- den gelen drogların da ihraç edildiği kayıtlıdır. masötik formlarda hazırlanmasıdır13,25. Ancak Cumhuriyet dönemindeki drog ticareti ile ilgili günümüzde gelişmiş ilaç formülasyonlarının yayınlarda ise yaklaşık 70 bitkinin ihracatının bitki kaynaklı preparatların hazırlanmasında da yapıldığı belirtilmektedir. 1991 yılında Türki- kullanılması mümkündür. ye’den tedavide ve sanayide kullanılan 100 ci- varında bitkisel drogun ihraç edildiği belirtil- Doğu ve Batı tıp sistemleri birbirini etki- miştir. 2005 yılında yayınlanan bir çalışmaya lemiştir. Benzer hastalıkların tedavisinde aynı göre Türkiye’de iç ve dış ticareti yapılan tıbbi ve veya benzer bitkilerin kullanılması ilgi çekici- kokulu bitki türü sayısı alt türler de dâhil olmak dir. Buna örnek olarak, Pedanius Dioscorides üzere 347’dir, bunlardan 139 türün ihracatı ya- ve Shen Nong’un Materia Medica isimli eser- pılmaktadır. Bu bitkiler genellikle “diğerleri” adı lerinde Tussilafo farfara L. ekstresinin antitüs- altında ihraç edilmektedir23. sif olarak kullanılması verilebilir. Ayrıca, Hip- pocrates’ın emetik etkisi nedeniyle kullandığı Bitkilerin tıbbi değeri Veratrum album L. Shen Nong’un kitabında Yeşil bitkilerin en önemli özellikleri, karbon- aynı amaçla Veratrum nigrum L. ve antipiretik dioksit, su ve mineral gibi inorganik maddeler- etkisi nedeniyle Avrupa’da uzun yıllar kullanıl- den organik maddeleri sentezleyebilmeleridir. mış olan Nepeta cataria L. yağı bu eserde Nepeta Son evrimsel kanıtlara göre, yaklaşık 3 milyar tenuifolia Bentham türü olarak kayıtlıdır. Galen yıl önce bazı ilkel organizmalar, güneş enerjisini gibi eski hekimler, insan vücuduna etki eden doğrudan yakalayarak onu glukoz gibi besinle- doğal ürünlerin farklı bileşikler içerdiklerinin rin sentezinde kullanma yeteneği geliştirmiş- farkındaydılar2,3. lerdir. Bu organizmalarda özel pigment mole- küllerindeki elektronlar ile etkileşen fotonlar, Bitkilerden elde edilen farmakoljik aktif bi- elektronları daha yüksek düzeylere itmişler ve leşiklerin bilinmesinden önce bitkiler “doctrine böylece aktifleşen moleküller enerjilerini diğer of signatura” gibi daha çok gözleme dayalı ve moleküllere geçirmişlerdir. bilimsel temeli olmayan şekillerde (döneme uy- Yüksek yapılı bir hücrede yapım ve yıkım gun olarak) tedavide kullanıldılar. Örneğin sarı reaksiyonları aynı zaman diliminde, hücrenin çiçekli bitkiler sarılık tedavisinde, kırmızı renk- farklı bölgelerinde, bir birinden bağımsız olarak li bitkiler kan hastalıkları tedavisinde kullanıl- yürütülebilir. Yapım işlemleri sonucunda şeker- mıştı, ceviz beyine benzediği için bu organa iyi ler, lipitler, proteinler ve nükleik asitler primer geldiğine inanılıyordu2,3,5. Ancak 19. Yüzyılın metabolitler olarak öncelikli olarak sentezlenir. başlarından itibaren organik kimyadaki geliş- Ayrıca yaşamsal önemi olmayan ancak sadece melerle başlayan süreçte, farmakolojik aktif o türe, cinse veya familyaya özgü olarak bitki- bileşiklerin, tıbbi bitkilerden saflaştırma yolu lerin birincil kimyasal maddelerinden (primer ile elde edilmesi, bitki ikincil bileşiklerinin ilaç metabolitler) biyosentetik olarak üretilen ikin- sanayiinde önemli bir yer tutmasına neden ol- cil kimyasallar (sekonder metabolitler), onların muştur. Atropin (Atropa belladonna), dijitoksin zehir, halusinojen, uyarıcı ya da ilaç olarak kul- (Digitalis purpurea L.), efedrin (Ephedra ssp.), lanılmasını sağlayan kimyasal bileşiklerdir. Bu forskolin (Coleus forskohlii Briq.), helenalin kimyasal bileşikler alkaloit, terpenoit, fenolikler (Arnica montana L.), kinin (Chinchona cordifo- gibi değişik kimyasal gruplar altında sınıflan- lia Mutis ex Humb. veya C. succirubra Pavon), maktadır. Bu doğal kimyasal bileşiklerin mole- kolşisin (Colchicum autumnale L. veya Glori- kül ağırlıkları 2000 amu’dan daha küçüktür5,24. osa superba L.), morfin (Papaver somniferum Bu etkileri elde etmek ve bitkileri ilaç olarak L.), taksol (Taxus brevifolia Nut.) ve vinkristin, vinblastin (Catharathus roseus (L.) G. Don) gibi 36 hayatsağlık

pek çok bitkisel kökenli biyoaktif molekül, tıp- len ve 2005 yılında FDA onayı alan “sorafenib” ta yaygın olarak kullanılır hale gelmiştir. Etkisi olmuştur. Bu yöntemin yeni ilaç keşfindeki bek- tek bir maddeye bağlı olmayan ancak belli etkin lentilere tam olarak cevap verdiği söylenemez. madde veya etkin madde grupları üzerinden 2007 yılında sadece 17 yeni ilaç kabul edildi. Ec- standardize edilen Cimicifuga racemosa (L.) zacı ve kimyacılar, doğanın eşsiz molekül bileşi- Nutt. (izoflavonoitler), Ginkgo biloba L. (ginkgo minden yararlanmak için huperizin A (Huper- glikozitleri), Hypericum perforatum L. (hiperi- zia serrata (Thunb. ex Murray) Trevis.), triptolit sin) ve Valeriana officinalis L. (valepotriyatlar) (Tripterygium wilfordii Hook.f.), celastrol (Trip- gibi standardize ekstreler ile Vitex agnus-castus terygium wilfordii), kapsaisin (Capsicum sp.) ve L. tohumlarından hazırlanan kuru ekstreler bir- kurkumin (Curcuma longa L.) gibi umut veren çok hastalığın tedavisinde tercih edilir olmuş- doğal ürünlere dönmüşlerdir. Aktif biyolojik tur25-27. moleküllerin ve yeni ilaçların keşfinde doğa- nın sunduğu ilhamdan yararlanmak elbette ki Günümüzde tıbbi bitkiler önemli bir avantaj sağlamaktadır. Ayrıca doğal Dünya Sağlık Örgütü’nün 2011 verilerine ürünler, araştırıcılar tarafından pek dikkat edil- göre; bitkisel ilaçlara dayalı geleneksel tıbbın meyen ancak önemli bir özellik olan sinerjik kullanımı dünya genelinde devam etmekte ve etkili ilaçların keşfinde ve geliştirilmesinde de nüfusun % 70-95’i sağlık sorunlarını ilk aşama- önemli ipuçları sunarlar. Birçok modern ilacın da bitkisel droglar ile gidermeye çalışmaktadır. temelinde “bir hastalık, bir hedef, bir ilaç” stra- Endüstrileşmiş ülkelerde, son yıllarda tıbbi bitki tejisi vardır. Birçok hastalığın patogenezinde araştırmalarında büyük bir artış görülmektedir. birden çok neden yatmaktadır. Ancak özellik- Günümüzde tıbbi bitki piyasasının yıllık yak- le kanser tedavisinde olduğu gibi tek bir ama- laşık 80 milyar dolar ve tıbbi amaçla kullanımı ca yönelik olarak seçilmiş bir bileşiğin sonuca olan 10.000 yüksek bitki taksonunun olduğu ulaşması her zaman mümkün görülmemekte- tahmin edilmektedir27,28. dir. Bu nedenle “daha az yatırım, daha az ilaç” Halen klinik kullanımı olan ilaçların yarısı görüşü yerine çoklu bileşiklerle uygulanan te- doğal kaynaklı ürünlerdir. Doğal ürünler, aktif daviye (multi-component therapeutics) ilgi art- ilaç molekülleri, öncü bileşikleri, tasarım mo- maktadır. Bu yeni görüş beraberinde kompleks delleme bileşikleri olmaları yanında yeni sente- hastalıklara yaklaşımda daha etkili olabilecek tik yöntemlere de ışık tutmaları açısından bü- yeni avantajlar sunmaktadır. Bu yeni yaklaşım, yük önem taşımaktadır. Bu istatistiksel verilere birçok antibiyotik, antimalaryel ve antikanser rağmen ilaç endüstrisi potansiyel ilaç adayı ola- ilaçlara karşı direnç gelişimini önleyebilir veya cak doğal ürünlerin geliştirilmesinde kimyasal en azından yavaşlatabilir3,24,29-31. yarı sentez yöntemlerini de benimsemektedir. Bunun önemli nedenlerinden birisi de doğal Newman ve Cragg tarafından hazırlanan ürünlerin lider ilaç kaynağı olabilecek molekül- ve 2012 yılında 4.’sü güncellenen 30 yıllık sü- lere sahip olmalarına karşın bu bileşiklerin çok reçte doğal kaynaklı yeni ilaçların incelendiği düşük miktarlarda elde edilebilmeleridir. Doğal çalışmada, doğal ürün veya doğal ürün türev- ürün analoglarının hazırlanmasında çeşitli yön- lerinin, yeni ilaç kaynaklarının keşfedilmesi ve temler vardır. Basit fonksiyonel grup transfor- gelişmesinde önemli bir rol oynadığı vurgulan- masyonlarıyla doğal ürünlerin kimyasal modi- maktadır. Doğrudan bitkiden elde edilen FDA fikasyonlarının elde edilmesi mümkündür. Yeni onaylı (solamargines, Solanum americanum ilaçların keşfedilmesinde alternatif bir yaklaşım Mill.) antikanser etkiye sahip bir ürün olması- olarak kombinasyonel sentez, 1990’lı yıllarda na karşılık, 2010 yılı verilerine göre doğal ürün araştırmacılar ve ilaç firmaları tarafından tercih veya türevlerinin oranı % 50’dir. Bunlar anti- edilir olmuştu. Bu yöntemin insanlığa kazan- bakteriyel, antifungal, antiviral, antiparazitik, dırdığı, antitümör etkili Bayer tarafından üreti- antikanser ve antidiyabetik ilaçlar içinde yer hayatsağlık 37

almaktadır. Doğa ananın yeni ilaç keşfi ve geliş- sistem enfeksiyonlarında kullanılan fenolik tirilmesinde sunduğu sayısız molekülün, insan bir glukozit olan arbutindir. Bu bileşik insan sağlığının korunmasında ve yeniden kazanıl- vücudunda hidrolize olup oksitlenene kadar masında önemli bir rol oynadığı bu çalışmalar- etkisizdir. Bir başka örnek de barsak bakte- da vurgulanmaktadır31. rileri tarafından laksatif antronlara dönüştü- rülen sennozitir. Bu bitki kimyasalları, ilaç Tedavi amacıyla bitkilerin kullanılması- değil ancak ilaç öncüsü moleküllerdir. 3. Modern yapısal biyoloji, protein hedefli in- nın nedenleri hibitör komplekslerinin (örn. asetilkolines- Bitkilerin; teraz-huperizin A) kristal yapılarının tayi- 1. izole edilen dijitoksin, rezerpin, taksol, nini mümkün kılabilir. Çalışmalar birçok vinkristin, vinblastin ve morfin gibi biyoak- durumda hedef ve doğal inhibitör arasında- tif moleküller, ki anahtar kilit ilişkisinin keskin olmadığını 2. biyoaktif moleküllerden, [örn. galegin (Ga- göstermiştir. lega officinalis L), taksol, morfin, podofilo- toksin (Podophyllum peltatum L.) ve kellin Ülkemizdeki durum (Ammi visnaga (L.) Lamk) vb.] türevlenen Türkiye, Mezopotamya uygarlıklarından yüksek aktiviteye sahip ancak düşük toksi- günümüze kadar gelen süreçte olduğu gibi bu- siteli metformin, nabilon, oksikodon, takso- gün de bitkisel drog elde edip kullanan ve ihraç ter, teniposit, verapamil ve amiyodaron gibi eden bir ülkedir ancak henüz yeterli seviyede yarı sentez ürünleri ya da bu kaynağını kullandığını söylemek mümkün 3. bitkinin bir kısmı veya tamamından elde değildir. Son yıllarda bütün dünyada yoğun- edilen dorgların ham drog olarak doğrudan laşan doğaya dönüş izlerinin sonucunda ülke- veya total ekstreleri halinde ekinezya [Echi- mizde de tıbbi bitkilere olan talep artmıştır. Do- nacea purpurea (L.)  Moench), yabanmersi- layısıyla ülkemiz de bu sürecin içine girmiş ve ni (Vaccinium macrocarpon Ait.), sarımsak hekimlerimiz de tıbbi bitkiler ve bitkisel ilaçlar (Allium sativum L.), ginkgo, sarı kantaron konularında eğitim alma ihtiyacı hissetmişler- örneklerinde olduğu gibi] bitkisel ilaç şek- dir. Bunun yanında bu yoğun talebin karşılan- linde kullanılmaları mümkündür. Ancak masında geleneksel bitkisel tıbbi ürünleri kulla- bunun yanında bitkilerin sunduğu başka nacak kişilerin sağlığı ve güvenliği düşünülerek, imkanların olduğu da unutulmamalıdır. Bu bu tip ürünlerin ruhsatlandırılması, etkinlik, avantajları da şu şekilde sıralayabiliriz3,30: güvenlilik ve kalitesi ile ilgili uyulması gerekli 1. Bazı doğal bileşikler (kurkumin, rezveratrol, olan usul ve esasların belirlenmesi amaçlanmış- kersetin gibi, insan sağlığında kullanılabi- tır. Sağlık Bakanlığı, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu lecek hedef moleküllerdir. Bu hedeflerden tarafından hazırlanan yönetmelik 6 Ekim 2010 bazıları, asetilkolinesteraz ve monoaminok- Çarşamba günü 27721 sayı ile Resmi Gazete’de sidaz A ve B gibi sadece hayvansal kaynaklı yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. olan doğal ürünlerin üretilmesi olabilir. Tarihsel kültür zenginliği ile bitki çeşitlili- 2. Birçok bitkisel bileşiğin sağlık üzerine doğ- ğindeki zenginlik birleşince, Türkiye tıbbi bit- rudan etkisi olmamasına rağmen, insanın kilerin, ham drog, etkin ve yardımcı madde mide-barsak sisteminde oluşan metabolit- üretimi ve çeşitli farmasötik formlarda üretimi leri nedeniyle önemi vardır. Örneğin, uzun konusunda dünyada söz sahibi olabilecek bir yıllardan beri ağrı kesici ve ateş düşürücü ülkedir. Bu bilgi birikimini değerlendirmek olarak kullanılan söğüt kabuğu, salisilik üzere ülkemizde de bütün dünyada olduğu gibi asitin prokürsörü olan salisin içerir. Salisin, tıbbi bitkilerin halkımıza doğru tanıtılabilmesi barsaklarda salisilik alkole hidrolize olur ve ve doğru bir şekilde sunulabilmesi için çeşitli daha sonra bakteriler tarafından salisilik çalışmalar yapılmalı ve yapılmaktadır. asite dönüştürülür. Bir başka örnek, üriner 38 hayatsağlık

1. Envanter çalışmaları: Yurt içi ve yurt ticari amaçlarla aşırı miktarda toplanmasıdır. dışında ticareti yapılan doğal bitkilerin tam bir Dünyada bizden önce var olan bitkisel doğal listesi, toplayıcı, aracı, ihraç eden firma ve ilgi- kaynaklardan, bizden sonraki kuşakların da en li devlet kurumlarıyla birlikte hazırlanmalıdır. az bizim kadar yararlanmaya hakları olduğunu Tam listesi hazırlanan bitki türlerinin envante- akıldan çıkarmadan, doğal bitki örtüsünün ko- ri yapılmalı, bilimsel özellikleri saptanmalı ve runması önemli bir konudur. Türkiye’de mevcut bunların saklanıp, devamlı suretle yenilenebile- ulusal ve uluslararası yasalarla bazı bitki türleri ceği bir veri tabanı oluşturulmalıdır. Ülkemizde ve bunların doğal yaşam ortamları korunmaya iç piyasada kullanılan ve ihracatı yapılan tıbbi çalışılmalıdır. bitkiler ile birlikte gelecekte ihracat potansiyeli olan bitki türleri doğadan toplanırken sürdü- Tıbbi bitkilerin kullanımı için gereken talep rülebilir kullanımları esas alınarak toplanmalı, doğadan karşılanamayacak kadar fazladır. Tıbbi bunun için bitkileri ihraç eden firmalar, ilgili bitki kültürü ile doğa tahribi önlenmiş olacağı resmi kuruluşlar bitki toplayıcılarını çeşitli eği- gibi ilaç sanayinin istediği nitelikte, kontrol- tim seminerleri ile birlikte eğitilmelidir. Özel- lü olarak üretilmiş tıbbi bitki elde edilmesi de likle ekonomik değeri yüksek olan bitki türleri mümkün olacaktır. Ülkemizde anason (Pimpi- kültüre alınarak bu bitkilerin doğal tarımına nella anisum L.), gül (Rosa damascena Miller), geçilmelidir23. Dünya’da özellikle son 20-30 yıl haşhaş (Papaver somniferum), şeker pancarı içinde tıbbi bitkilerin ekim alanları birçok ülke- (Beta vulgaris L.), şerbetçi otu (Humulus lupulus de önemli ölçüde artmıştır. Buna paralel olarak L.), zeytin (Olea europaea) gibi türler, halkımız ülkemizde de her geçen gün tıbbi bitki yetişti- tarafından kültürü yapılan tıbbi bitkilerin bazı- riciliği gelişme göstermektedir32. Bunun sonucu larıdır. Bu bitkilerden elde edilen droglar tıbbi olarak tıbbi bitki yetiştiriciliği yapan çiftçilerin çay, çeşitli farmasötik dozaj şekillerinde etkin bilgi ve tecrübelerinin artması ile kaliteli ürün madde ve yardımcı madde olarak sağlığı koru- elde edilmesi sağlanmış olacaktır. mak ve sürdürmek amacıyla kullanılmaktadır. Bununla birlikte, hammadde olarak ülkemiz- Ancak ülkemizdeki en büyük sorun tarımda de üretilen bu tıbbi bitkilerin yine ülkemizde kullanılan enerjinin yüksek maliyetli olmasıdır. müstahzar haline getirilmesi için alt yapı çalış- İlaç sanayiinin istediği yüksek kaliteli ürünün malarının yapılması, ülke ekonomisi açısından dünya piyasası ile rekabet edebilir olması önem- önemlidir. Böyle bir süreç, üreticimizden baş- lidir. Ayrıca ülkemizde halen tıbbi amaçla kaç layıp ilaç şekillerinin ülkemizde üretilmesi ile doğal ya da kültürden elde edilen bitki türünün yerli ilaç sanayimize kadar uzanan bir alanda olduğu ve ne kadarının ihraç potansiyeline sa- daha fazla gelir elde edilmesi için iş potansiyeli hip olduğu belli değildir. ve topraklarımızın daha verimli kullanılmasını sağlayacaktır. 2. Tıbbi bitki kültürü: Ülkemiz, gerek iklim gerekse toprak açısından birçok bitkinin 3. Etnobotanik Çalışmalar: Birçok uy- kültürünün yapılmasına elverişlidir. Ülkemiz garlığa ev sahipliği yapmış olan Türkiye, kültürel florası, tıbbi bitki zenginliği bakımından büyük zenginliği ve zengin floristik yapısı bakımından bir olanak sunmasına karşılık doğal bitki örtü- etnobotanik çalışmalar için oldukça zengin bir sünün korunması son zamanlarda sık sık gün- araştırma ortamı oluşturmaktadır. Türkiye’de deme gelen ve gündemdeki yerini uzun süre ko- son yıllarda etnobotanik çalışmaların önem ka- ruyacak bir konudur. Tüm dünyada hızla artan zandığı bu konuda çok fazla yayın yapıldığı bi- nüfus ve gelişen teknoloji doğal kaynaklar ve linmektedir. Yapılan ve yapılacak olan etnobo- dolayısıyla bitki türleri üzerinde büyük bir bas- tanik çalışmalar halkımız ile bitkiler arasındaki kının oluşmasına neden olmuştur. Bugün bitki ilişkiyi gelecek kuşaklara aktarması bakımından örtüsünü tehdit eden başlıca iki unsur, doğal önem taşımaktadır. Böylece geleneksel bilginin yaşam ortamlarının tahribi ve bitki türlerinin unutulup kaybolması önlenecektir. Özellikle hayatsağlık 39

geleneksel halk ilaçları üzerine bilimsel temele lanımları sırasında yan etkilerinin de olacağını dayanan araştırmalar ile geniş halk kitlelerinin bilmemiz gerekmektedir. Doğanın bir parçası yararına sunulabilecek yeni ilaçların keşfedile- olan bitkiler, vücudun doğal olarak yapacağı bilmesi mümkün olacaktır. Etnobotanik çalış- işleve doğal yolla katkıda bulunurlar. Doğadaki maların bir merkezde toplanması, kültürel de- şifalı bitkiler iyi bir yardımcıdır, ancak onlardan ğerlerimize, çok sayıda gen kaynağı bitkimiz ile mucize beklemek haksızlık olur. endemik bitkilerimize sahip çıkmak ve şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da gelecek ku- Ülkemiz açısından yaklaştığımız zaman, hal- şaklara bu bilgilerin ve kültürel zenginliğin ak- kımızın uzun yıllardan beri günlük rahatsızlık- tarımını sağlamak açısından önemli ve gerekli larını gidermek için halk ilaçlarının hazırlanma- bir adım olacaktır. sında kullandığı bitkilerin envanter çalışmaları- nın yapılması önemlidir. Bu çalışmalar, tarihsel Etnobotanik çalışmalar ile belirlenen bazı geçmişe sahip bitkisel ilaçların günümüz koşul- bitkiler etnobotanik bilgilere paralel olarak larında yeni ilaç öncü molekülleri veya formü- kullanılırken (örn. Galega officinalis diyabet te- lasyonlarının keşfinde temel oluşturmalıdır. An- davisinde kullanılır. İçerdiği galeginden sentez- cak unutulmaması gereken önemli bir konu da lenen metformin biguanidin tipi antidiyabetik doğanın sunduğu biyolojik çeşitliliğin de uçsuz ilaçlar için model oluşturmuştur.) bazılarının bucaksız moleküler bileşime sahip olduğudur. farklı farmakolojik etkilerinin tespit edilmesi Bitkilerin taşıdığı ve çalışmalarla izole edilip ya- nedeniyle günümüzde bu farklı etkilerinden pıları aydınlatılan her yeni molekülün, yeni ilaç- dolayı kullanılmaları söz konusudur (örn. Cat- ların keşfinde ve geliştirilmesinde öncü olduğu, haranthus roseus (L.) G.Don.f. Madagaskar’da yarı sentez, kombinasyonel sentez gibi kimyasal diyabet tedavisinde kullanılmıştır. Günümüzde işlemlere açık olduğu ya da sinerjik etkileşimler ise bitkiden elde edilen vinkristin ve vinblastin nedeniyle total bitki ekstrelerinin de farmakolo- kanser kemoterapisinde kullanılmaktadır)2,30. jik değere sahip olduğu unutulmamalıdır. Etnobotanik çalışmaların yapılması biyolojik aktivite çalışmalarına temel oluşturması açısın- Kaynakça dan önemlidir. Ayrıca bu bulguların veri ban- 1. Lewin R. Modern İnsanın Kökeni, TÜBİTAK Popü- kalarında toplanması ve kütüphanelerin oluş- turulması gereklidir. Botanik, farmakognozi, ler Bilim Kitapları, Çeviri: N. Özüaydın, 7. basım, kimya, biyokimya, farmakoloji gibi bilim alan- TÜBİTAK, Ankara, 2000. larının koordineli disiplinlerarası çalışmaların 2. H einrich M, Barnes J, Gibbons S, Williamson EM. yapılması klinik çalışmalara daha kısa sürede Fundementals of Pharmacognosy and Phytothe- gidilmesini sağlayacaktır. rapy, Churchill Livingstone, Edinburgh, 2004. 3. Ji H-F, Li X-J, Zhang H-Y. Natural products and Sonuç drug discovery. EMBO reports. 2009; 10(3), 194- Geçmişten günümüze insan bitki ilişkile- 200. rinin tıbbi boyutuna baktığımız bu çalışmada, 4. Akurgal E. Anadolu Kültür tarihi. TÜBİTAK Po- bitkilerin insan sağlığında ham drog, standar- püler Bilim Kitapları. Nurol Matbaacılık, Ankara, dize ekstre, ilaç etkin maddesi ve ya öncü mo- 1998. leküller olarak yer aldığını ayrı ayrı inceledik. 5. S alim AA, Chin Y-W, Kinghorn AD. “Drug dis- Bitkiden ilaca giden birlikteliğimizde bitkile- covery from plants” In: Bioactive Molecules and rin kendi oluşturdukları kimyasal madde veya Medicinal Plants. (eds.) Ramawat, K.G., Mérillon maddelerden yarar beklediğimizi unutmama- J.M. Chapter DOI: 10.1007/978-3-540-74603-4_1, lıyız. Bitkiler ancak vücudumuzun doğal işlev- Springer, 2008. lerine destek sağlarlar. Bu kavramları göz ardı 6. Çığ Mİ. Mezopotamya’da tıp. Denge. Selçuk Ecza etmeden, tıbbi bitkiler için de kalite, güvenilir- Deposu Kurumsal Yayını. 2005; 4, 10-15. lik ve etkinlik çalışmalarının yapılması ve kul- 7. Kozikoğlu İ. Tarihte ilk reçete. Sanovizyon. 2010; 1, 10-11. 8. Steiner RP. Folk medicine. The art and the scien- 40 hayatsağlık

ce. American Chemical Society. Washington, DC, 21. D urmaz M. Bergama’lı lokman hekim Galenos. 1986. Bergama Kültür ve Sanat Vakfı. İzmir, 2010. 9. Kahya E, Öner M. Biyoloji tarihi. İlk uygarlıklardan on dokuzuncu yüzuıla. İmge Kitabevi Yayıncılık 22. Baytop, A. 2003. Türkiye’de Botanik Tarihi Araştır- Paz. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Ankara, 2007. maları, TÜBİTAK Yayınları Akademik Dizi 3. 10. K halsa KPS, Tierra M. The way of ayurvedic herbs. The most complete guide to natural healing and 23. B ayramoğlu, M.M., Toksoy, D., Şen, G. 2009. Tür- health with traditional ayurvedic herbalism. Moti- kiye’de tıbbi bitki ticareti. II. Ormancılıkta Sosyo-E- lal Banarsidass Publishers Private Limited, Delhi, konomik Sorunlar Kongresi. 19-21 Şubat 2009, 2010. SDÜ, Isparta. 89-98. 11. Tiwari, M. Ayurveda. A life of balance. The comple- te guide to ayurvedic nutrition and body types with 24. K ettles TJ, Studies towards the discovery of antibac- recipes. Motilal Banarsidass Publishers Private Li- terial natural products and the development of a no- mited, Delhi, 2010. vel ruthenium-catalyzed homo diels-alder [2+2+2] 12. G üvenç A, Olgun, A. Geleneksel Japon tıp sistemi cycloaddition. A thesis presented to The University olan kampo’nun modern Japon tıbbındaki yeri ve of Guelph, In partial fulfilment of requrements fort Türkiye için dersler. Hayatsağlık Sağlık ve Sosyal he degree of Master of Science in Chemistry, Gu- Bilimler Dergisi. 4, 38-47, 2011. elph, Ontario, Canada, 2012. 13. B aytop, T. Türkiye’de Bitkiler İle Tedavi, Geçmişte ve Bugün. Nobel Tıp Kitabevleri, İstanbul, (1999). 25. Balunas MJ, Kinghorn AD. Drug discovery from 14. İ bn-i Sina. El-Kânûn Fi’t-Tıbb. İkinci kitap. Çevi- medicinal plants. Life Sciences. 2005; 78, 431-441. ren: Kâhya, E. Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara, 2009. 26. Evans WC. Trease and Evans Pharmacognosy. 15th 15. İ bn-i Sina’ın Küçük Tıp Kanunu. Kitab El-Kânûn ed. SAUNDERS. International Edition. Edinburgh, El-Sağir fi’t-Tıbb el-Reis Ebu Ali el Hüseyin İbn 2003. Sina El-Buhari. Çeviren: Keskinbora, HK. Bahçeşe- hir Üniversitesi Yayınları No: 86, Başakşehir, İstan- 27. K inghorn AD, Pan L, Fletcher JN, Chai H. The rele- bul, 2013. vance of higher plants in lead compound discovery 16. Ö zhatay N, Koyuncu M, Atay S, Byfield A. Türki- programs. Journal of Natural Products. 2011; 74: ye’nin Doğal Tıbbi 1539-1555. Bitkilerinin Ticareti Hakkında Bir Çalışma. Doğal Hayatı Koruma Derneği, İstanbul, Türkiye. 1997. 28. R obinson MM, Zhang X. The Worlds Medicines 17. Altınyay Ç. 2006. Olea europaea L. üzerinde Far- Situations 2011; Traditional Medicines: Global Situ- makognozik araştırmalar. Farmakognozi Anabilim ations, Issues and Challenges, World Health Orga- Dalı Yüksek Lisans Tezi. Danışman: Altun ML. An- nization. Geneva, 2011. kara Üniversitesi sağlık Bilimleri Enstitüsü. Ankara. 18. Basker D, Negbi M. Uses of saffron. Economic Bo- 29. P aterson I, Anderson EA, The renaissance of natu- tany. 1983; 37, 228-236. ral products as drug candidates. Science, 2005; 310, 19. S ütlüpınar N. Türkiye’de Doğal İlaçlarla Tedavinin 451-453. Bugünkü Durumu, Bitkilerle Tedavi. MİSEP X. (Meslek içi sürekli eğitim programı). İstanbul Ecza- 30. Rout SP, Choudary KA, Kar DM, Das L, Jain A. cı Odası Yayınları/14. 1994. Plants in traditional medicinal system-future sour- 20. Cowen DL, Helfand WH. Pharmacy. An illustrated ce of new drugs. İnternational Journal of Pharmacy History. Harry N. Abrams, Inc., Publishers, New and Pharmaceutical Sciences. 2009; 1, 1-23. York, 1990. 31. Newman DJ, Cragg GM. Natural productsas sour- ces of new drugs over the 30 years from 1981 to 2010. J. Nat. Prod. 2012; 75, 311-335. 32. Kan, Y. 2005. Türkiye’de tıbbi ve aromatik bitkilerin üretim ve tüketim potansiyelleri. Farmakognozi ve Fitoterapi Sempozyumu 2. “Bitkiden İlaca”. 27-28 Mayıs 2005, İstanbul. hayatsağlık 41

Neden Tıbbi Bitki Kemal Hüsnü Can Başer* İnsanlar tarihin ilk çağlarından beri hasta- bitkisel drog standart ilaç hammaddesi olarak landıklarında dertlerine devayı çevrelerinde endüstriyel yollarla üretilmeye başlanmıştır. aramışlar, içgüdüsel olarak ve/veya hayvanların davranışlarını gözlemleyerek doğanın kendile- İlaçların bilimsel yasası kabul edilen Farma- rine sunduğu sayısız imkânlar içinde şifalı ve kopelerde, son yıllarda, bitkisel drog monog- zehirli doğal kaynakları keşfetmişlerdir. Yararlı raflarının sayılarının artışı dünyada bu alanda bilgiler nesilden nesile aktarıla aktarıla günü- standartlaşmaya verilen önemi göstermektedir. müze kadar ulaşmıştır. Yüzyılları aşarak bize 1994’ten beri ülkemizin de resmi farmakopesi ulaşan bilgileri bilimin süzgeçinden geçirerek olan Avrupa Farmakopesi (EP)’nin 2014’te yü- bugün daha bilinçli kullanabilme imkânına sa- rürlüğe giren 8. baskısında 250’yi aşkın bitkisel hibiz. drog monografı bulunmaktadır. 2010 yılında çı- kan Çin Halk Cumhuriyeti Farmakopesinin son Modern ilaç sanayii, doğal kaynaklardan baskısında 2165 bitkisel monograf mevcuttur2. elde edilen hammaddeleri ya ekstre veya izole kimyasallar halinde; ya onları daha etken form- Bitkilerle tedavi (Fitoterapi) standart ham- larına türevleyerek veya o molekülleri model maddelerle yapıldığı zaman etkili olur. Aksi alıp daha etkin bileşikler sentezleyerek kullan- takdirde, bitkilerle tedavinin suistimali yani kö- maktadır1. tüye kullanımı ortaya çıkar ki Farmakognozi bi- limi bu sebepten doğmuştur. Bitkisel drogların Doğal ilaç hammaddelerini inceleyen bilim tarımsal üretimle üretilmeleri öncesinde tama- dalı Farmakognozi’dir. Farmakognozi sayesin- men doğadan toplanmaları söz konusuydu. Do- de eczacılık bilimleri son yüzyılda büyük geliş- ğadan toplamanın ise limitleri vardır. Yani, tüm meler göstermiştir. Özellikle bitkisel ilaç ham- dünyanın ihtiyacını giderecek miktarda bitkisel maddelerinin botanik, kimyasal, farmakolojik droğun doğadan toplanması mümkün değildir. ve klinik etkilerinin incelenmesiyle çok sayıda Bu nedenle, talebi yüksek olan bitkisel drogla- rın benzerlerinin toplanması, etken maddeleri * Prof. Dr., Kind Saud University, College of Science tüketilen (ekstre edilen) drogların yeniden pi- Department of Botany and Microbiology, yasaya verilmesi gibi yüzlerce tağşiş yani aldat- [email protected] 42 hayatsağlık

maca yöntemleri ortaya çıkınca farmakognozi göstermektedir. bilimi sayesinde gerçek droglar sahtelerinden 1994 yılında ABD’de yürürlüğe giren Gıda ayırdedilebilmiştir. Önceleri sadece botanik özellikleriyle yapılan ayırdetmeler, daha sonra- Takviyeleri Sağlık ve Eğitim Yasası (DSHEA), ları kimyasal ve farmakolojik yollarla da yapıla- pekçok bitkinin gıda takviyesi sıfatıyla yeniden bilmiş olup günümüzde moleküler yöntemlerin tanımlanmalarına ve geniş kitlelerin kullanımı- uygulamaya koyulmasıyla konuya kesin çözüm na sunulmalarına yol açmıştır. Ancak, ABD’de getirilebilmiştir. hem ilaç ham de gıda’dan sorumlu Gıda ve İlaç İdaresi (FDA)’nin denetiminde yürütülen mev- Bilimdeki büyük ilerlemelere rağmen, hala zuatın benzerlerinin başka ülkelerde Sağlık Ba- pek çok hastalığa kesin tedavi bulunamamış kanlıkları yerine Gıda ve Tarım Bakanlıklarının olması kimseyi ümitsizliğe sevketmemelidir. denetimine verilmesi uygulamalarda karışıklık- Dünyada var olduğu bilinen ve varolduğuna lara yol açmıştır4. inanılan çiçekli bitki türü sayısı 270.00-750.000 arasındadır. Bu varlığın sadece yaklaşık % 15’i Ülkemizde de benzer bir karışıklık söz ko- üzerinde az veya çok bilimsel araştırma yapıl- nusudur. İyi bir denetleme mekanizması kura- mıştır. Dünya’da 75.000 kadar bitkinin tıbbi mamış olan Gıda ve Tarım Bakanlığı çok sayı- amaçlarla kullanıldığı belirlenmiş ise de 20.000 da bitkisel ürüne gıda takviyesi ruhsatı vermiş, rakamının daha gerçekçi olduğu öne sürül- piyasayı dolduran bu ürünlerin çoğu, denetim mektedir. Dünya nüfusunun % 80’inin, Afrika eksikliği nedeniyle, endikasyon belirtilerek yani nüfusunun ise % 95’inin yegâne tedavi imkânı- hangi hastalığa iyi geldiği ifade edilerek satışa nın tıbbi bitkiler olduğu WHO (Dünya Sağlık sunulmaktadır. Hâlbuki gıda takviyesi sınıfına Örgütü) raporlarına girmiştir. Ülkemiz flora- dâhil ürünler asla endikasyon belirtilerek sa- sında bulunan 10.000 tür çiçekli bitkiden 1000 tılamaz. Gıda takviyesi ruhsatı almış ve hiçbir kadarının halk tıbbında kullanıldığı tahmin denetime tabi olmayan bu tip ürünlerin çoğu edilmektedir3. Bu rakamlar yapılan etnobotanik internet veya posta yoluyla ilaç kisvesi altında ve benzeri çalışmalar ışığında yapılan tahmin- satılmaktadır. Devlet denetim gücünü göster- lerdir ve sayı yeni araştırmalarla sürekli artış mediğinden halk sağlığı tehlike altındadır. Gıda takviyeleri hariç, bitkisel ilaçlarla ilgili hayatsağlık 43

olarak, Avrupa Birliğinde iki esas kabul görmek- etkilerini içerdikleri kimyasallar yoluyla ger- tedir: İyi tanımlanmış kullanım (Well-establis- çekleştirirler. Bu nedenle tedavide önemli olan hed use) ve Geleneksel (Traditional) kullanım. bitkinin içerdiği yararlı kimyasalların uygun dozda vücuda alınmasıdır. Kullandığımız bitki İyi tanımlanmış kullanıma tabi bitkisel ilaç- kısmı yaprak, çiçek, meyve, tohum, kök, göv- lar Sağlık Bakanlıklarından ilaç ruhsatı almak de veya usare olabilir. Taze bitkilerin yaklaşık zorundadır. Geleneksel kullanıma tabi bitkisel yüzde 53’ü su olduğundan etken maddeyi daha ilaçlar ise Avrupa’da en az 15; Dünya’da ise en yüksek dozda alabilmek için bitkisel materyali az 30 yıl kullanılmakta olduğu ispatlanmış bit- kurutmak gerekir. Kurutulmuş bitki kısmı uzun kisel droglarla yapılan bitkisel ürünlerdir. Bu süre saklanabilir. ürünler yine Sağlık Bakanlıkları tarafında basit- leştirilmiş bir ruhsat sürecinden sonra satış izni Bitkileri tedavi amacıyla kullanmanın en ba- alırlar. Bu tip ürünler için Sağlık Sigortaları geri sit yolu çay yapmaktır. 100-150 gram bitkinin ödeme yapmaz ancak Bakanlıkça denetlenme- üzerine sıcak su ekleyip 10 dakika beklettikten leri ve eczaneler’de satılmaları yeterli güvenceyi sonra kullanmak veya kök, gövde gibi kısımla- sağlamaktadır. rı kaynatarak hazırlanan sulu ekstreleri içmek, hafif rahatsızlıkların giderilmesinde yararlı- Avrupa Farmakopesi bitkisel ilaç hammad- dır. Çaylarda tıbbi bitki etkisini suda çözünen delerinin standartlarını oluştururken, Avrupa kimyasallar yoluyla gösterir. Daha güçlü bir İlaç Ajansı (EMA)’nın Tıbbi Bitkisel Ürün- etki isteniyorsa bitkisel materyalin uygun bir ler Komitesi (HMPC) Topluluk Monografları çözücüyle ekstre edilmesi sonucu elde edilen (Community Monographs) adı altında bitkisel ekstrenin kullanılması uygundur. Yağda çözü- drogların kullanım monograflarını yayınlamak- nen kimyasallarca zengin bir ekstre elde etmek tadır2. Prospektüs bilgileri içeren bu monograf- için bitkisel materyalin bir sabit yağ ile muame- lar adı geçen droglar için kullanım standartını le edilmesi gerekir. Aromatik bitkilerden uçucu getirmeyi amaçlamaktadır. yağlar distilasyon yoluyla elde edilebilir. Etken maddenin ne olduğu biliniyorsa onun bitkisel Tıbbi bitkilerden nasıl yararlandığımız konusuna gelince. Bitkiler vücutta fizyolojik 44 hayatsağlık

materyalden doğrudan izole edilerek saflaştı- Kaynakça rılması tercih sebebidir. Haşhaş meyvesinden 1. Başer, K.H.C. (2008). Tıbbi Bitkiler ve Sağlığımız, morfin, belladon yaprağından atropin, koka yaprağından kokain, kekik’ten timol veya kar- Fitomed (5): 8-10. vakrol, tıbbi nane’den mentol gibi çok sayıda 2. B aşer, K.H.C. (2012). Bitkisel Drogların Dtandart/ etken bileşik ilaç hammaddesi olarak kullanıl- maktadır5,6. Farmakope Monografları, MİSED (27-28): 42-78. 3. B aşer, K.H.C., Honda, G., Miki, W. (1986). Herb “Bitkisel ilaçlar etkiliyse neden çok sayıda bitkisel ilaç yok?” sorusu akla gelebilir. Bunun Drugs and Herbalists in Turkey. Tokyo, Japan. nedeni, ilaç firmalarının, yeterli patent koruma- 4. Başer, K.H.C. (2003). Industrial Plants as Sources of sı olmadığından çok güçlü bir etki olmadıkça bu alana yatırım yapmakta tereddüt etmelerin- Dietary Supplements. In: Dietary Supplements, Ed. de yatmaktadır. Zira bitkiler gibi doğal ham- M. Maffei, Taylor and Francis, London, pp. 31-42. maddeler ve onlardan izole edilen kimyasallar 5. Başer, K.H.C. (1995). Tıbbi Bitkiler, Bilim ve Tek- patentlenemez. Sadece etki patentlenebilir. Etki nik, 331: 76-79. bilgisi etnobotanik yolla elde edilmişse kar- 6. Başer, K.H.C. and Buchbauer, G. (Eds.) (2010). maşık etik sorunlar ortaya çıkmaktadır. Bu ve Handbook of Essential Oils: Science, Technology benzeri sebeplerden ötürü büyük ilaç firmaları and Applications, CRC Press, Boca Raton, London, konuya yeterli ilgiyi göstermemektedir. Zira ilaç New York geliştirme 10-20 yıl süren ve en az 200 milyon dolara malolan araştırma-geliştirme yatırımları gerektirir. Sentetik kimyasallar patentlenebildi- ğinden firma sentetik ilaç üretimine yatırımını güvenle yapabilmektedir ancak doğal ürünler için süreç daha sorunludur. Peki, “tıbbi bitki araştırmalarının geleceği var mıdır?” elbette vardır. Daha onbinlerce bit- ki araştırılmayı beklemektedir. Deniz ve tatlı su farmakognozisi etkin kimyasallar konusunda yeni ümitler vermektedir. Bitki dışı canlıların ve mikroorganizmaların potansiyeli araştırılmayı beklemektedir. Araştırma teknikleri geliştikçe, doğal ürün- lerin ilaç hammaddesi olma potansiyellerinin araştırılmasında artış gözlenmektedir. Araştır- malar sürdükçe, yeni tedavi imkânlarının orta- ya çıkması beklenmelidir. Araştırma sonuçları- nın ticarileştirilmesi ise müteşebbis eczacıları beklemektedir. hayatsağlık 45

Kanıta Dayalı Bitkilerle Tedavi (KDBT) Abdullah Olgun* Kanıta Dayalı Tıp 60.000-80.000 yıl öncesine tarihlendirilen tıbbi Günümüzde kanıta dayalı tıp (KDT) yak- bitkiler bulunmuştur 2,3. İnsanlığın bu alanda laşımı, tıbbi uygulamalardaki bütün karar sü- hem halk tıbbı hem de akademik olarak çok reçlerinde bilimin ulaştığı en güncel verilerin/ ciddi bir bilgi birikimi mevcuttur. Bu devasa kanıtların, karar vericiler (hekim, eczacı, hem- bilgi birikimine dayanarak bir hasta için bitki- şire, teknisyen vb.) tarafından kullanılmasına lerle tedavi kararı verecek olan bir uzman en imkân tanımaktadır. KDT “Tıbbi kararın, mev- doğru kararı nasıl verebilir? Sezgilerine, insan cut en iyi kanıtın ışığında, deneyimlerin has- fizyolojisine ve bitkilerdeki etken maddelere tanın özellikleri ve seçimleriyle birleştirilerek dair kendi bilgilerine, ustasından/hocasından verilmesi için belirlenen sistematik yaklaşım” öğrendiklerine, kitaplara, makalelere, klinik ça- olarak tanımlanabilir 1. Yakın bir gelecekte de lışmalara vb. göre mi karar verecektir ve bunlar- her tıbbi kararın (hastaya önerilen ilaç, istenen dan hangi bilgi kaynaklarını daha çok dikkate tetkik vb.) hangi kanıta dayalı olarak verildiği- alacaktır? İnsan organizmasının baş edilmesi nin karar verici tarafından bildirilmesi –tıp her neredeyse imkânsız olan karmaşıklığı ve her ne kadar bilim olduğu kadar bir sanat olarak da bireyin benzersiz oluşu, benzer şekilde tedavi- kabul edilse de– büyük olasılıkla rutin bir uygu- de kullanılan bitkilerin de neredeyse bizler ka- lama olacaktır. Bu durum tıptaki en temel ilke dar karmaşık ve binlerce farklı kimyasal içeren olan “Önce zarar verme!” (Primum non nocere) canlı organizmalar oluşu karar süreçlerini daha ilkesinin de gereğidir. da zorlaştırmaktadır. Bu nedenle sistem sevi- yesinde yaklaşımlara ihtiyaç vardır ve yeni bir Bitkilerle Tedavide Bilimsel Kanıtlar Ne- bilim alanı olan “sistem biyolojisi” bu ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Geleneksel bilimsel yaklaşım, den Önemlidir? çoğunlukla sistemin çok küçük bir parçasına Bitkilerin tedavide kullanılmaları insanlık odaklı –“fragmante”- bilgi üretmektedir. Siste- min davranışı ise çoğunlukla parçaların davra- tarihinin ilk zamanlarından beri devam etmek- nışlarının toplamından daha farklı olmaktadır. tedir. Irak’taki Şanidar Mağarası’nda yaklaşık * Prof. Dr., İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, [email protected] 46 hayatsağlık

Bu “fragmante” bilimsel verilere dayanarak alı- Kanıt değerleri kanıt piramidi ile de ifade nacak bitkilerle tedavi kararları akla/mantığa/ edilir. Kanıt piramidinde kanıt değerinde git- sağduyuya/sezgilere uygun gelse de, arzu edilen tikçe artan şekilde sıralama şöyledir: in-vitro sonucu vermeyebilir. Tedavi sonuçları katı bi- çalışmalar, hayvan çalışmaları, klinik görüşler/ limsel kriterlere göre değerlendirildiğinde ço- editör yazıları, olgu raporları, olgu serileri, va- ğunlukla elde edilen başarı “plasebo”dan daha ka-kontrol çalışmaları, kohort çalışmaları, ran- üstün bulunamayabilir. domize kontrollü çalışmalar, meta analizler ve sistematik derlemeler 1. Plasebo Etkisi Plasebo etkisi çok güçlüdür. O kadar güçlü- Kanıtlara Nasıl Ulaşılır? dür ki kişi aldığı ilacın plasebo olduğunu bildi- Bitkilerle tedavi de kanıta dayalı bir şekilde ği durumda dahi etkili bulunmuştur 4. Plasebo yapılmalıdır. Bu nedenle tedavi konusunda ka- doğru ve etkin kullanılırsa ve sağlık çalışanları rar vericilerin KDBT eğitimi almaları gereklidir. plasebo etkisinden nasıl en iyi şekilde yararla- Ancak bu şekilde hastalara gerçekten yararı ola- nacakları konusunda eğitilirlerse, “önce zarar cak kanıtları bulma becerilerini geliştirebilirler. verme prensibine” uygun şekilde hastalar çok Kanıtların bulunabileceği çok sayıda veri- fayda görebilir. tabanı mevcuttur. Bunların başında Amerikan Ulusal Sağlık Enstitüsü Veritabanı (www.ncbi. Hangi Kanıtlar Daha Değerlidir? nlm.nih.gov) ve bunun bir alt veritabanı olan KDT uygulamalarında karar vericinin kulla- PubMed (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pub- nacağı kanıtların değerlerine göre derecelendir- med) gelir. meleri mevcuttur. Araştırma sonucu elde edilen Hastaların ve sağlık pofesyonelleri dışın- en iyi kanıtlar; randomize kontrollü çalışmalar daki kişilerin ilaçlar ve tıbbi bitkiler/gıda des- (RKÇ), sistematik derlemeler, meta analizler ve tekleri konusundaki kanıtlara ulaşabilecekleri rehberlerdir 1. hayatsağlık 47

veritabanlarından biri MedlinePlus’tır (www. Sistemler: BMJ Clinical Evidence (http:// nlm.nih.gov/medlineplus/druginfo/herb_All. clinicalevidence.bmj.com) , UpToDate (http:// html). MedlinePlus kanıt değerini Doğal İlaçlar www.uptodate.com) ve PIER:The Physician’s Kapsamlı Veritabanı (Natural Medicines Com- Information and Education Resource (http:// prehensive Database, www.naturaldatabase. www.acponline.org/clinical_information/pier) com) kriterlerine göre sunar. Buna göre bitki- sel ilaçlar herhangi bir hastalık/semptom teda- Özetler: ACP Journal Club (acpjc.acponline. visinde kullanım için; “Etkili, Olasılıkla Etkili, org) ve EBM (ebm.bmj.com) Muhtemelen Etkili, Muhtemelen Etkisiz, Olası- lıkla Etkisiz, Etkisiz, ve Yetersiz Kanıt” şeklinde Sentezler/Sistematik derlemeler: Cochrane ölçeklendirilir. Etkili (Effective) ve Olasılıkla Kütüphanesi (http://www.cochrane.org) Etkili (Likely Effective) puanı alan ürünler ge- nellikle tavsiye için uygun olarak kabul edilir. Orijinal araştırma makaleleri: PubMed Muhtemelen Etkili (Possibly Effective) puan (http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed) alan ürünler yararlı olabilir, ancak çoğu insan için tavsiyeyi destekleyecek yeterince yüksek Diğer: Yararlanılabilecek diğer veritaban- kaliteli kanıt yoktur. Diğer daha düşük kanıt se- ları ve internet sayfaları arasında Tripdatabase viyelerinde puan alan ürünlerin kullanımı tav- (www.tripdatabase.com) ve Kanıta Dayalı Tıp siye edilmez. Merkezi (http://www.tripdatabase.com) sayıla- bilir. Tıbbi bitkilerle ilgili birçok otorite tarafın- dan tavsiye edilen bağımsız veritabanlarından Geleneksel Tıp ve Kanıtlar birisi de Ulusal Standart (National Standard) Geleneksel tıpta kullanılan tıbbi bitkilerin (https://naturalmedicines.therapeuticresear- gerçekten etkili olup olmadığının test edilme- ch.com) veritabanıdır. Bu veritabanının kanıt si özellikle yeni tedavi imkânlarının keşfi için skorlama sistemi ise; A (Güçlü Pozitif Bilimsel çok önemlidir. Bu konuda Japonya’nın gelenek- Kanıt), B (Pozitif Bilimsel Kanıt), C (Belirsiz Bi- sel tıp sistemi olan Kampo’ya dair yaklaşımı ve limsel Kanıt), D (Negatif Bilimsel Kanıt) ve E stratejisi örnek alınabilir 5. (Güçlü Negatif Bilimsel Kanıt) şeklindedir. Kanıta Dayalı Yaşamak Kanıtlara ulaşmak için kullanılabilecek yak- Kanıta dayalı yaklaşımlar sadece tıp veya tıb- laşımlardan biri de İngilizce “systems” (sistem- bi bitkiler için değil hayatın tamamı için geçerli ler), “synopses” (özetler), “synthesis” (Sentez- olmalıdır. Gelecekte “kanıta dayalı yaşamak” ler/Sistematik derlemeler) ve “studies” (orijinal ilkesiyle yaşayan toplumlar gerçek mutluluk, araştırma makaleleri) kelimelerinin ilk harfleri- sağlık ve refaha en yakın toplumlar olacaktır. ne göre “4S” denilen hiyerarşik yapıdır 1. Kaynakça Her bir 4S hiyerarşik yapısı için şu verita- 1. Yılmaz E, Çöl M. Kanıta Dayalı Tıp. Journal of Cli- banları örnek olarak verilebilir 1: nical and Analytical Medicine. 2013; 1847:1-6. 2. Lietava J. Medicinal plants in a middle paleolithic grave Shanidar IV. Journal of Ethnopharmaco- logy.1992; 35(2): 263-266. 3. http://en.wikipedia.org/wiki/Shanidar_Cave 4. Kaptchuk TJ, Friedlander E, Kelley JM, Sanchez MN, Kokkotou E, Singer JP, Kowalczykowski M, Miller FG, Kirsch I, Lembo AJ. Placebos without deception: a randomized controlled trial in irritable bowel syndrome. PLoS One. 2010; 5(12):e15591. 5. Güvenç A. Olgun A. Geleneksel Japon Tıp Sistemi Olan Kampo’nun Modern Japon Tıbbındaki Yeri ve Türkiye İçin Dersler. HayatSağlık Sağlık ve Sosyal Bilimler Dergisi. 2011; 5: 38-47. 48 hayatsağlık

.Kızılelma Cd Topçu Emin Bey çıkmazı 30 Fındıkzade Fatih İstanbul www.betim.org.tr [email protected]

Farmakognozi ve İlaç Araştırmalarında Doğal Bileşiklerin Rolü İhsan Çalış* Farmakognozi, klasik anlamda bitkisel ve göre, doğal ilaçların biyolojik, biyokimyasal, hayvansal kaynaklı drogları tanımlayan bir ekonomik özellikleri ve kimyasal içerikleriy- bilim dalıdır. Farmakognozi’nin kelime anlamı, le ilgilenen uygulamalı bir bilim dalıdır. Alanı Yunanca pharmakon (drug) ve gignosco (bil- doğal kaynaklarla sınırlıdır ve varlığı tarihsel gi) kelimelerinden hareketle türetilmiştir.1 Tür- olarak Yunanlı hekim Pedanius Dioscorides’in kiye’de ilk farmakognozi ders kitabı Ecz. Kim. “materia medica” isimli eserine dayanır.5 Bu Prof. Dr. Sarım Çelebioğlu (1897 - 1982) tara- nedenle, eczacılık alanında, ilaç hammaddele- fından yazılmıştır.2 Çelebioğlu, farmakognozi rinden doğal kaynaklı olanları tanıtan, incele- bilim dalını, insan ve hayvan sağlığında kulla- yen başlıca disiplinlerden birisidir.6 nılan drogları inceleyen, eczacılığın en temel dallarından biri olarak tanımlanmıştır. Farma- Günümüz kitaplarında yapılan tanımlara kognozi bilim dalında Türkiye’de ilk doktora ça- göre, farmakognozi, biyolojik kaynaklı ilaçlar lışmasını yapan Prof. Dr. Turhan Baytop (1920 veya eczacılıkta kullanılan doğal kaynaklı ilaç- - 1922), bu bilim dalını, “Biyolojik drogların lar ve zehir bilimidir. Bu terim, tıbbi bitkileri, tanınması, hazırlanması, ticareti, muhafazası, drogları, ekstreleri, doğal kaynaklardan elde bileşimi ve kullanılışı ile meşgul olur” şeklinde edilen saf bileşikleri ve sağlığa yararlı olan tüm tanımlamıştır.3 Drog ise, ilaç haline getirilebilen doğal gıdaları kapsar.7 Aromaterapi, Geleneksel biyolojik, anorganik veya sentetik kökenli ilkel Çin Tıbbı (TCM)’nda kullanılan droglar da ayrı maddelerdir. Uzunca yıllar, özellikle bitkisel başlıklar altında kaynak kitaplara girmeye baş- kaynaklılar olmak üzere, makroskopik ve mik- lamıştır.8 roskopik analiz yöntemlerinden yararlanarak, drogların tanım, teşhis, kalite kontrolü ve stan- Bu bilim dalının tanımı, bilimdeki geliş- dardizasyonu ile ilgilenmiştir.4 Bir başka tanıma melere ve yeniliklere bağlı olarak, son yarım yüzyılda özellikle doğal bileşiklerin kimyası ve * Prof. Dr., Yakın Doğu Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi Farma- biyolojik aktivitelerini kapsayacak şekilde de- ğişmiştir. Dolayısıyla, Farmakognozinin çalış- kognozi Anabilim Dalı, Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) ma alanı, drogları, droglardan elde edilen mad- deleri, ilaç olma potansiyeli yüksek olan doğal Üyesi. [email protected] 50 hayatsağlık


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook