Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore hayatsağlık dergisi Sayı 19

hayatsağlık dergisi Sayı 19

Published by Hayat Vakfı, 2020-05-02 15:57:34

Description: hayatsağlık dergisi Sayı 19 Mart 2019

Search

Read the Text Version

ISSN 1309-6001 Sağlık ve Sosyal Bilimler Dergisi mart 2019 sayı 19 Beslenmenin DEHB’e Etkisi Osmanlı Saray Mutfağı Rüzgar Enerjisi Ne Kadar Yeşil? Vetejeryan Beslenme ve Sağlık Çocuklarda Görülen Besin Alerjisi İbrahim Kamil Berkman ile Söyleşi Diş Çürükleri ve Çocukluk Obezitesi Dünya Gıda Sistemi ve Küresel Isınma Kitap Değerlendirmesi: The End of Alzheimer’s Karasal Bitkiler Üzerindeki Tehdit: Nanopartiküller



Sağlık ve Sosyal Bilimler Dergisi mart 2019 sayı 19 .Dört aylık dergi İnsan tarih boyunca, yalnızca içinde yaşadığı dünyayı anlamlandırma ihtiyacı duymakla kalmaz, kendini hem Mart 2019 Sayı 19 bu bütünün bir bileşeni olarak hem de tamamen tekil Sahibi bir varlık olarak tanımlamaya çalışır. Kadim kozmo- lojilerde doğanın organik bir parçası olan insan mikro Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı kozmostur ve doğayı önemsemesi ile kendini önemse- adına mesi aynı anlama gelir. Bu tasavvurda insan kendini görmek için doğaya bakar ve doğanın sağlığının bozul- Ahmet Özdemir masını kendi sağlığının bozulması olarak görür. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Geçmişten bu yana bir bütünün parçası olarak konum- Ahmet Özdinç lanmakta olan insan uzunca bir süredir bu bütünden Editör uzakta, bireysel bir konumda mukim. Son dönemde do- ğadan kopuşun, insana farklı açılardan etkisine dikkat Halil Aziz Velioğlu çekiliyor. Beslenme alışkanlıklarının değişiminin sağlı- Yayın Kurulu ğa etkileri ve gıda güvenliği ile ilgili endişeler de yine bu Ali Tarık Altunç dönemin konusu. Betül Şekerci Son yıllarda çevrenin ve gıdanın insan sağlığıyla ilişkisi Çağrı Emin Şahin üzerine ortaya çıkan pek çok yeni akım dikkat çekiyor. Ekrem Abdullah Dönmez Doğaya yakın yaşamanın ve temiz beslenmenin önemi- ne vurgu yapan yaklaşımlar, yitirilen bütünselliği yeni- Enes Karabulut den kurma çabasında görünüyor. Esen Çalım Eyüp Süzgün Hayatsağlık bu sayısında beslenme konusunu ele alıyor. Hümeyra Şahin Bektay Keyifli okumalar dileğiyle.. M. İnanç Özekmekçi Merve Aktan Süzgün Muhammed Yunus Bektay Özlem Bildik Yapım Selika Tasarım Uygulama Ahmet Yumbul Baskı - Cilt Elma Serigrafi Matbaa Ltd. Şti. 0212 567 3067 İletişim Hasekisultan mahallesi Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 0533 668 0911 0212 632 8579 [email protected] ISSN 1309-6001 Dergide yeralan yazılardan yazarları mesuldür. © Yayın hakları yayıncıya aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

içindekiler 06 18 Haberler Diş Çürükleri ve Çocukluk Obezitesi 22 Abdulkadir Tiftik Çocuklarda Görülen Besin 26 Alerjisindeki Artış Neden? Dünya Gıda Sisteminin Tanzimi Ayşenur Günaydın Üzerinde Küresel Isınmanın Etkileri Çağrı Emin Şahin 30 34 Beslenmenin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğuna Etkisi Rüzgar Enerjisi Ne Kadar Yeşil? Elifnur Asılkefeli Abdurrahman Fatih Birinci

içindekiler 38 42 Vetejeryan Beslenmenin Karasal Bitkiler Üzerindeki Tehdit: Sağlık Üzerine Etkileri Nanopartiküller Sezen Atasoy Şule Nur Karavuş 48 52 Osmanlı Saray Mutfağında Kitap Değerlendirmesi Beslenme ve Sağlık “The End of Alzheimer’s” Tuğba Aydeniz Merve Aktan Süzgün 56 İbrahim Kamil Berkman ile “Beslenme ve Mikrobiyota” Üzerine...

haberler Hangimizin Beyni Daha Yaşlı? İnsanoğlu doğar, büyür, yaşlanır ve üç yaş daha genç olduğunu tespit renme ve nöronların büyümesinde en sonunda ölür. Fizyolojik olarak eden çalışma, beyin metabolizmasıy- etkili olmaktadır. baktığımızda çocukluk çağında me- la ilgili araştırmalara yeni bir boyut tabolizma, organ fonksiyonları gibi kazandırıyor. Kadınların beyinleri- Çalışmada, cinsiyetin beyin yaş- özellikler daha yavaş iken, büyüdük- nin erkeklerden daha genç olabile- lanması üzerindeki etkilerini tespit çe normal hızına ulaşır ve yaşlandığı- ceği evrimsel teorisyenler tarafından etmek amacıyla kognitif olarak nor- mızda tekrardan yavaşlamaya başlar. halihazırda tahmin ediliyordu. Fakat mal 20-82 yaşları arasında 205 birey Peki ya vücut ağırlığımızın yaklaşık bu hipotezi desteklemek amacıyla incelenmiş. İlk olarak, PET (pozitron %2-3’ünü oluşturan, milyarlarca daha önceden yapılan araştırmalar emisyon tomografisi) görüntüleri nöron ve trilyonlarca sinaps bağlan- postmortem analizlerle incelenmiş aracılığıyla katılımcıların serebral tılarından oluşan beynimizin yaşlan- iken bu çalışmanın yaşayan normal kan akışı, beyindeki oksijen tüketimi, ması nasıl gerçekleşir? bireylerde yapılması özgünlüğünü bölgesel total glukoz kullanımı ve ae- ortaya koyuyor. robik glikoliz parametreleri değerlen- Beynin yıllar içerisinde yaşlanma- dirilmiş. Daha sonra bireylerin me- sı ve buna etki eden faktörlerin araştı- İnsanlarda normal yaşlanma sü- tabolik beyin yaşını hesaplamak için rılması nörodejeneratif hastalıkların recinin beyin metabolizmasındaki regresyonu rastgele gerçekleştiren bir anlaşılmasında anahtar rol oynuyor. azalma ile ilişkili olduğu bilinmekte- makine öğrenmesi algoritması kulla- 2018 Aralık ayında PNAS’ta yayımla- dir. Özellikle aerobik glikolizin beyin nılmış. Algoritma, beyin metaboliz- nan bir çalışma [Proc Natl Acad Sci yaşlandıkça azaldığı düşünülmekte- ma datalarına uygulanarak, gerçek USA. 2019 Feb 19;116(8):3251-3255], dir. Beyinde yeterli oksijen olmasına kronolojik yaşa karşı eğitilmiş ve test cinsiyet farklılığının beyin yaşlanma- rağmen glukozun aşırı tüketimine edilmiş. Çapraz doğrulama neticesin- sı üzerindeki etkisine ışık tutuyor. bağlı oksidatif olmayan metabolizma de, algoritmaya dayalı tahmini yaşın Yapay zeka ile geliştirilen algoritma “aerobik glikoliz” olarak tanımlan- (metabolik beyin yaşı) katılımcıların sayesinde kadınların beyin yaşının, maktadır. Kadınlarda daha da artmış gerçek kronolojik yaşıyla yüksek ko- aynı kronolojik yaştaki erkeklerden olduğu gözlenen aerobik glikoliz, öğ- relasyon göstermesi, geliştirilen yön- GETAT Klinik Araştırmalar Yönetmeliği Yayımlandı Sağlık Bakanlığı tarafından ha- giren tedavi yöntemleri on beş başlık olan klinik araştırmalar için ise her- zırlanmış olan “Geleneksel ve (apiterapi, fitoterapi, refleksoloji vb.) hangi bir yönetmelik bulunmamak- Tamamlayıcı Tıp (GETAT) Uygula- altında toplanmıştır. Tanımlanan taydı. 19 Mart’ta yayımlanan yönet- malarının Klinik Araştırmaları Hak- tedavi yöntemleri ile ilgili yapılacak meliğin bu boşluğu dolduracağı ön- kında Yönetmelik” 19 Mart’ta Resmi görülmektedir. Gazete’de yayımlandı. Yönetmelikte GETAT kapsamına giren klinik araş- GETAT Klinik Araştırmalar Yö- tırmaların usul ve esasları, bu kap- netmeliği, 2013 yılında yayımlanan samda yer alan etik kurulun yapısı Klinik Araştırmalar Yönetmeliği’n- ve çalışma usullerine yer verilmiştir. den farklı olan tarafları ile dikkat 2014 yılında GETAT Uygulamala- çekmektedir. Klinik Araştırmalar rına İlişkin Yönetmeliğin yayımlan- Yönetmeliği’nde klinik araştırmalara masından sonra GETAT kapsamına geçmeden önce yöntemin “İnsan dışı deney ortamında veya deney hayvan- 6 hayatsağlık

haberler temin başarısını ortaya koymuştur. ayrı kaldırılarak cinsiyete bağlı me- kıyaslandığında erişkin kadın beyni- Cinsiyet farklılığının metabolik tabolik beyin yaşı farklılığı yeniden nin daha genç olduğu ve bu durumun hesaplanmış. Buradan da, beyindeki erişkin yaşamı boyunca devam ettiği beyin yaşı üzerindeki etkisini değer- glikoz kullanımının –diğer paramet- belirtilmektedir. Hızla gelişen tekno- lendirmek için ise kadınların beyin- relere oranla– kadın-erkek metabolik loji çağında, makine öğrenmesi uygu- lerinin daha genç olduğu görüşünden beyin yaşı farklılığıyla daha fazla iliş- lamalarıyla beyin yaşlanmasına etki yola çıkılmış. Bu durumda algoritma kili olduğu anlaşılmış. eden faktörlerin değerlendirilmesi, yalnız erkekler üzerinde eğitildiğinde bu alandaki çalışmaların metodolo- kadınların beyin yaşının daha genç Yapılan çalışmanın sonuçlarına jisi için yeni bir kapı aralamaktadır. çıkacağı öngörülmüş. Bu nedenle bakıldığında, erişkin erkek beyniyle Metabolik beyin yaşının hesaplanma- algoritma ilk olarak yalnızca erkek- sı ise, bilişsel işlevlerde azalma riskini ler üzerinde eğitilmiş ve sonrasında ve beyin yaşlanmasına olumlu-olum- kadınlar üzerinde test edilmiş. Ay- suz etki eden diğer parametrelerin rıca ortalama metabolik yaşın (ger- belirlenmesini mümkün hale getir- çek yaşın çıkarılmasıyla) kadınlarda mektedir. Beyin yaşlanmasında cinsi- 3,8 yaş daha az çıktığı tespit edilmiş. yet farklılığının etkisi, evrimleşme ve Metabolik beyin yaşındaki kadın-er- doğal seçilim de düşünüldüğünde ol- kek farklılığının erkekler üzerindeki dukça karmaşık ve multifaktöriyeldir. verileri eğitmeye özgü olmadığını Bu durumun açıklığa kavuşması için doğrulamak için, algoritma sadece farklı gruplarla yapılacak daha fazla kadın verisiyle de eğitilmiş. Sonuçta araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. erkekler için metabolik beyin yaşının kadınlarla karşılaştırıldığında 2,4 yıl Zehra Şeker daha büyük olduğu belirlenmiş. Ka- dınların daha genç beyin yaşında ol- masının hangi spesifik parametrelere bağlı olduğunu belirlemek amacıyla her bir parametre veri setinden ayrı ları üzerinde etkinliğinin kanıtlanmış başlığı farklılıklardan birisidir, bu Uzun yıllardır uygulaması mev- olması” şart koşulmaktaydı. GETAT başlık altında yer alan maddelere cut olduğu bilinen geleneksel tedavi uygulamaları kapsamındaki klinik göre klinik araştırmalara katılan gö- yöntemlerinin etkinliği, deneme ve araştırmalarda ise insan üzerinde nüllülerin “araştırmadan doğabilecek gözlem yoluyla aktarılmış bilgilere uzun yıllardır uygulanan yöntemler zararlara karşı güvence altına alın- dayanmaktadır. Sağlık Bakanlığı, bu için aynı şartın geçerliliği her zaman ması” amacıyla  sigortalandırılması tedavi yöntemlerinin günümüz bi- gerekli olmayacağı düşünülerek etik zorunlu tutulmuştur. TİTCK tara- limsel bakış açısıyla ve kanıta dayalı kurul tarafından değerlendirileceği fından ruhsatlandırılmış, geleneksel olarak sürdürülmesini desteklemek- bildirilmiştir. Bir diğer farklılık etik bitkisel tıbbi ürün, bitkisel ürün, ho- te, yayımlanan yönetmeliği GETAT kurulun kapsamı ile ilgilidir. GETAT meopatik ürünlerle yapılacak klinik kapsamına giren yöntemler üzerine Klinik Araştırmalar Yönetmeliği’ne araştırmaların ve girişimsel olmayan yapılacak klinik araştırmalar için yol göre bu alanda yapılacak olan klinik GETAT klinik araştırmalarının gö- gösterici olarak görmektedir. araştırmaların değerlendirilmesi için nüllüye getirebileceği bir risk bulun- en az yedi en fazla on beş kişiden maması veya riskin kabul edilebilir Şule Nur Karavuş oluşacak olan etik kurul kurulacağı bir düzeyde olması sebebiyle sigorta belirtilmiştir. Yönetmelikte yer alan kapsamı dışında tutulan klinik araş- “Gönüllülerin Sigortalandırılması” tırmalar içerisinde belirtilmişlerdir. hayatsağlık 7

haberler Genetik Şifremiz Yüzümüzden Okunur mu? Yapay sinir ağları ve derin öğren- ile fenotipteki (dış görünüşteki) kli- yardımcı olacak programlara ihtiyaç me algoritmaları ile nadir gene- nik göstergeleri analiz ederek genetik duyulmuştur. Çünkü tüm fenotipik tik hastalıklara tanı koymak tek bir hastalık tanısı konabileceği gösteril- klinik göstergeleri tanımak en dene- fotoğraf çekilmek kadar kolay olabilir miş ve bu yöntemin hekimler için yimli klinisyen için bile oldukça zor- mi? devrim niteliğinde olduğu öne sürül- dur. Hastalıklara ait klinik gösterge- müştür. leri tanımak ve genetik mutasyonlar Yapay zekâ teknolojileri, sağlık ile eşleştirmek üzere eğitilen yapay alanındaki gelişmelerine her gün bir Genetik hastalıkların sıklıkla has- sinir ağlarının, yakın bir gelecekte yenisini ekleyerek sunulan hizme- taların fenotipinde değişime neden doktorların daha hızlı ve güvenilir tin hastalara hızlı ve hatasız şekilde olduğu bilinmektedir. Her birinin tanı koymasına yardımcı olacağı ön- ulaşmasını sağlamaktadır. Bunun genlerimizde bir karşılığı olan ve çok görülmektedir. son örneklerinden biri de yapay sinir sayıda farklı fenotipik karakteristiğe ağlarını eğiterek ve derin öğrenme al- sahip bu sendromların çoğunluğu Yüz tanıma sistemleri aslında ha- goritmalarını kullanarak, hastaların nadir hastalık kategorisine girer. Her yatımızın içinde yer alan ve telefon yüzüne ait tek bir fotoğraf ile binler- ne kadar yeni nesil dizileme ile ka- şifrelerinde, sosyal medya hesapla- ce genetik hastalık arasından başarılı lıtsal hastalıkların teşhisinde büyük rında ve akıllı şehirlerde kullanılan tahmin listeleri oluşturan DeepGes- başarılar elde edilse de her hasta için bir teknolojidir. Tıp alanında kulla- talt uygulamasıdır. 2019 Ocak ayın- genetik sorgulama yapmak mümkün nımı ise hızlı, kesin ve düşük maliyet- da, Nature Medicine‘da yayımlanan değildir. Bu nedenle klinik ve fenoti- li tanı koymada ve bu sayede hastala- [Nat Med. 2019 Jan;25(1):60-64.] pik bulguları analiz ederek ön teşhis- rın yaşayacağı sorunları hafifletmede makalede, yüz tanıma uygulaması ler sunacak veya ayırıcı tanı koymaya umut vadetmektedir. Bu amaçla fe- 8 hayatsağlık

haberler notipteki klinik göstergeler ile gene- Bu tip yazı- Bu tür teknolojiler arama alanı- tik mutasyonları eşleştirmede derin lımlarda sıklıkla nı daralttığı ve hastalara tanı koyma öğrenme algoritmaları ve yapay sinir benzer fenotipteki süresini kısalttığı için oldukça değer- ağlarını kullanan programlardan biri hastalıkları bir- lidir. Ayrıca ileride bu uygulamanın de DeepGestalt isimli yüz görüntüsü birinden ayırma fenotipik analiz yeteneği arttıkça, analiz sistemidir. Araştırmacılar par- ve hasta birey ile benzer bir dış görünüme sahip tanı çaların oluşturduğu bütünün, tek tek hasta fenotipine konmamış hastaları eşleştirerek yeni parçaların toplamından daha önemli sahip sağlıklı bi- genetik sendromları da tanımlayabil- olduğunu savunan Gestalt kuramını reyleri ayırt etme mesi beklenmektedir. Fenotip anali- temel alarak bir uygulama geliştir- konusunda sorun- ziyle genom sekanslarına ait verilerin miştir. lar yaşanmaktadır. birleştirilmesi, genetik varyasyonla- Programın kapasi- rın yorumlanmasında ve kişiselleşti- Derin öğrenme, makinelerin ken- tesini geliştirmek rilmiş tıbbın geliştirilmesinde önemli di kendini eğitmesidir. Daha fazla ve klinik kulla- bir unsur haline gelecektir. Ne yazık eğitim verisi ile beslenen sinir ağları nımını arttırmak ki bireye ait genetik bilgilerin bu den- daha gelişmiş bir yapay zekâ ortaya için araştırmacılar bu problemlere li ulaşılabilir olması, kişisel sağlık ve- koyar. Büyük miktarda veri ile bes- çözüm aramışlardır. Bu amaçla bir- rilerin güvenliği konusunda akıllarda lenen konvolüsyonel yapay sinir ağ- birinden farklı yüz özelliklerine sahip bir soru işareti oluşturmaktadır. ları görüntüleri başarılı şekilde ana- iki genetik hastalık için (Cornelia de liz eder ve bir süre sonra desenleri Lange sendromu [CdLS] ve Angel- Deneyimli ve alanında uzman kendi başına ayırt etmeye başlar. Bu man sendromu) yapay sinir ağları klinisyenler, insan zihninin bilgisa- durumda bilgisayar destekli yüz ta- çok sayıda pozitif ve negatif kohort yarlı sistemlere kıyasla son derece nıma sistemleri başarılı tahminlerde ile eğitilmiştir. Sonuçta DeepGestalt, sınırlı bir hafızaya sahip olmasından bulunmak için genetik hastalık tanısı CdLS için %96,88 ve Angelman send- dolayı dar bir veri depolama ve işle- konmuş kişilere ait çok sayıda fotoğ- romu için %92 doğrulukta tahmin me kapasitesine sahiptir. Bu nedenle rafa yani derin ileri beslenmeye ihti- yapabilmiştir. Rutin genetik testlerin DeepGestalt ve benzeri programların yaç duyar. maliyeti düşünüldüğünde arama ala- yardımı gelecekte klinik hekimleri nının daraltılmasının özellikle ultra için vazgeçilmez olacaktır. Gün be DeepGestalt programı ilk olarak nadir hastalıkların teşhisindeki öne- gün veri işleme hızı ve kapasitesinin fotoğraflarda yer alan yüz bölgeleri- mi oldukça fazladır. artmasıyla yalnızca bir fotoğraf kul- ni belirleyip belli bir oranda büyütür. lanılarak genetik hastalıklara tanı ko- Daha sonra her bölge için grilik ska- Özelleşmiş Gestalt modeli ise fo- yabildiğimiz günlerin gelmesi yalnız- lası hesaplayarak ayırt edici yüz özel- toğraflardan aldığı örüntüleri kulla- ca zaman ve büyük veri meselesidir. liklerini sınıflandırır. Bu amaçla klinik narak olası hastalık seçeneklerinin olgulardan ve bilimsel yayınlardan bir listesini sunmakla kalmıyor, ay- Fatmanur Babalı elde edilen hasta fotoğraflarının bu- rıca hastalığın farklı genetik formları lunduğu Face2Gene platformu kulla- arasında da bir sınıflandırma yapabi- nılmış ve yapay sinir ağı kendisini 216 liyor. Noonan sendromundan (anor- genetik hastalık için 17.000’den fazla mal yüz özellikleri ve bazı gelişimsel hastanın yüz fotoğrafı ile eğitmiştir. kusurlara neden olan bir hastalık) Böylece daha önce geliştirilen yüz muzdarip kişilerin, beş farklı olası analiz programlarının en büyük ek- genetik mutasyondan hangisine sa- sikliği olan yetersiz veri probleminin hip olduğunun belirlenmesi için 278 de üstesinden gelindiğini söylemek hasta fotoğrafı ile eğitilen modelden mümkündür. Klinikten alınan veriler %64 doğrulukta sonuçlar elde edil- ile %91, yayınlardan alınanlar ile %89 miştir. Üstelik mevcut verileri kul- doğrulukta olası hastalıkları listeleme- lanarak düşük maliyetli, hedefli bir yi başaran uygulama, alanında uzman DNA testi ile tanının doğrulanması hekimlerden çok daha yüksek bir per- da mümkündür. formans göstermiştir. hayatsağlık 9

haberler Kilo Kontrolünde Kahvaltı Altın Öğün Olmayabilir 21. yüzyılın en önemli sağlık sorun- kadar doğrudur? Soruya yanıt bulabil- farklı olmuştur. Kahvaltı yapan veya larından birisi de obezitedir. Yük- mek için Avustralya’nın Melbourne yapmaların karşılıklı olarak incelendiği sek gelirli ülkelerde, tüm yaş grupların- şehrindeki Monash Üniversitesi’nde, makalede, gün içinde kahvaltı yapma- da görülme olasılığı son yıllarda artış halk sağlığı üzerine çalışmalar yürü- nın kilo kaybına sebep olmadığı orta- gösterdiği için halk sağlığı kuruluşları ten 7 doktor tarafından 1990 ile 2018 ya çıkmıştır. Kahvaltı yapmamanın da obeziteye çözümler aramaktadır. arasında Pubmed ve Ovid Medline’da kilo alımına sebep olmadığı görülmüş, indekslenen makaleler taranmıştır. böylece iki fikri de destekleyecek kanıt Obeziteyi önlemek ve yönetmek [BMJ, 2018 Nov 29; 364:l42] Yayın- bulunamamıştır. Yedi haftalık bir ta- için geliştirilen stratejilerden birisi lanmamış ya da devam etmekte olan kip sonucunda elde edilen sonuçlara de düzenli olarak kahvaltı yapmak- çalışmaların varlığı da düşünülerek, bu göre kahvaltı yapmayan kişiler lehine tır. Avustralya, ABD ve İngiltere gibi çalışmalara ulaşmak için clinicaltrials. küçük derecede ağırlık artışı gözlen- ülkelerin otoriteleri düzenli kahvaltı- gov ve Dünya Sağlık Örgütü’nün ara- miştir (yaklaşık 0.44 kg). Vücut kitle nın obeziteye karşı önleyici bir faktör ma portalı kullanılmıştır. Her iki tara- indeksine dayanarak bir analiz yapıldı- olduğunu ifade etmişlerdir. Kahvaltı mada da sadece bir arama terimi kulla- ğında ise kahvaltı yapımının kilo alımı yapılmamasının, günün ilerleyen sa- nılmıştı, o da ‘kahvaltı’ idi. Taramalar üzerinde belirgin bir etkisi olmadığı atlerinde daha fazla enerji tüketimine sonucu ortaya çıkan derlemede dikkate ortaya çıkmıştır. sebep olduğu varsayımından yola çı- alınan kesim yüksek gelirli ülkelerde kılarak geliştirilen bu hipotez acaba ne yaşayan yetişkinlerdi. Araştırmada yanıt aranan bir diğer nokta ise düzenli kahvaltı yapımının Araştırmacılar farklı toplulukları gün içerisindeki enerji alımına etkisi incelemişlerdir, örneğin 2014 yılın- incelenmiştir. Yapılan derleme çalış- da Dhurandhar yüksek kilolu ve obez masında kahvaltı yapımının günlük olan yetişkinler üzerinde çalışmalarını enerji alımını arttırdığına dair kanıt- yaparken, 2005 yılında Farschi hastane lar ortaya çıkartılmıştır. Fakat kahval- çalışanları üzerinde kahvaltı yapımının tı yokluğunun günlük kalori alımının kilo kaybı üzerine etkisini incelemiştir. artmasıyla ilişkili olduğunu gösteren Araştırmalar incelendiğinde ortaya çı- hiçbir kanıt elde edilememiştir. kan sonuç, otoritelerin söylemlerinden Ömer Faruk Özkanlı Bebeğin Sağlığını Sadece Anne Yaşı mı Etkiliyor? Günümüzde çocuk sahibi olma Micheal L. ve arkadaşları tara- değerlendirmek için gestasyonel di- yaşı giderek artmaktadır. Artan fından Ekim 2018’de British Me- yabet, preeklampsi ve eklampsi mev- anne yaşı ile bebekte kromozom ano- dical Journal’de yapılan çalışmada cudiyeti araştırılmıştır. Bebek sağlığı malilerinin, özellikle de down send- [BMJ.  2018 Oct 31;363:k4372.] ileri için ise bebeğin doğum haftası, do- romunun arttığını gösteren araştır- baba yaşının anne ve bebek sağlığı ğum ağırlığı, Apgar skoru, ventilas- malar bulunmaktadır. Bebek sağlığı üzerine etkileri araştırılmış, 40 mil- yon ihtiyacı, yoğun bakım ünitesine üzerine ileri anne yaşının etkilerini yondan fazla canlı doğumun kayıt- yatışı ve postpartum antibiyotik kul- inceleyen birçok araştırma olmasına ları retrospektif olarak incelenmiştir. lanım ihtiyaçları değerlendirilmiştir. rağmen ileri baba yaşının anne ve be- Bu çalışmada kabul edilen optimum bek sağlığına etkisini inceleyen çalış- baba yaş aralığı 25-34’tür. Annenin Araştırmanın sonuçlarına göre, ma sayısı sınırlıdır. gebelik sürecindeki sağlık durumunu babası 35 yaş ve üzeri olan bebekler- de doğum ağırlığı ve Apgar skorunda 10 hayatsağlık

haberler Şekerlemenin Kalp ve Damar Sağlığına Etkisi Uyku insanın zihinsel ve fiziksel alınarak takip edilmiştir. İlk olarak de- Çalışmada günlük uyku süresinin sağlığı için çok önemli olan ya- mografik özelliklerini, sosyoekonomik 8 saatten fazla ve 6 saatten az olması şamsal bir işlevdir. Amerikan Uyku durumunu, yaşam tarzı davranışlarını, ölüm ve majör kardiyovasküler risk Tıbbı Akademisi ve Uyku Araştırma- kişisel ve aile hastalık geçmişini ve ilaç artışıyla ilişkilendirilmiştir. İlginçtir ki, ları Derneği yetişkinler için 7 saat veya kullanımını değerlendiren standardize gün içinde şekerleme yapanlardaki kar- daha fazla gece uykusunun gerekli ol- anketleri doldurmuşlardır. Anketlerde, diyovasküler risk artışı, gece uykusunu duğunu belirtmektedir. Öte yandan 8 gündüz şekerlemeleri ve gece uykuları azaltıp şekerleme yapanlarda gözlen- saatten fazla uyku süresinin kardiyo- hakkında sorulara da yer verilmiştir. memiştir. vasküler hastalıklar (KVH) ve mortalite Böylece farklı uyku düzenleri incelen- ile ilişkisi net olarak bilinmemektedir. miş, gündüz şekerlemelerinin ölümler Araştırmacılar, günlük optimal Daha uzun (8 saatten fazla) uyku süre- ve KVH üzerindeki etkileri değerlendi- uyku süresinin 6-8 saat olduğunu ve sinin azalmış ya da artmış ölüm riski ve rilmiştir. bundan az ya da çok olan uyku süreleri- KVH ile ilişkili olup olmadığı ise açık nin kardiyovasküler risk artışına sebep değildir. Katılımcılardan 6 saaten az uyuyan- olacağını ileri sürmüştür. ların vücut kitle indeksleri ve bel-kalça Chuangshi Wang ve arkadaşları, oranlarının diğer katılımcılardan daha Naçize Akbıyık günlük ortalama uyku süresi ve gündüz yüksek olduğu saptanmıştır. Aynı za- şekerlemeleri ile majör kardiyovasküler manda bu katılımcıların diyabet ris- olaylar ve ölümler arasındaki ilişkiyi kinin de daha fazla olduğu görülmüş- araştırmışlardır. PURE (The Prospec- tür. 6 saatten az ya da 8 saatten fazla tive Urban Rural Epidemiology) çalış- uyuyanların büyük bir çoğunluğunda masına [Eur Heart J. 2018 Dec 5] Kuzey depresyon belirtileri ve en az 1 sağlık Amerika ve Avrupa, Güney Amerika, problemi tespit edilmiştir. 8 saatten Orta Doğu, Güney Asya, Güneydoğu fazla uyuyanlarda kardiyovasküler risk Asya, Çin ve Afrika’dan 35-70 yaş ara- artışı anlamlı olarak saptanmıştır. 6 sa- sındaki 116,632 kişi katılmıştır. atten az uyuyan katılımcılarda risk yine artmış, ancak anlamlı bir artış gözlen- Katılımcılar 8 yıl boyunca gece uy- memiştir. kusu ve gündüz şekerlemeleri dikkate azalış; ventilasyon ve yoğun bakım Sonuç olarak 45 yaş ve üzerinde ihtiyacında, antibiyotik kullanımın- baba olmanın, anne ve bebek sağlığı da, erken doğum ve ölüm oranların- açısından olumsuz etkiler yarattığı da artış gözlenmiştir. 55 yaş ve üstü tespit edilmiştir. İleri yaş babalığın olan babaların bebeklerinin tıbbı toplumdaki artışının neden olacağı bakıma ihtiyaç oranı daha yüksek kümülatif riskin hem ekonomik hem bulunmuştur. Anne sağlığıyla ilgili de genel halk sağlığı açısından önem- olarak ise, 45 yaş ve üstü babaların li olduğu vurgulanmıştır. eşlerinde daha genç babaların eşleri- ne kıyasla, gestasyonel diyabet daha Nilüfer Yıldırım fazla görülmüş fakat preeklampsi ve eklampsiye dair herhangi bir anlamlı sonuç bulunamamıştır. hayatsağlık 11

haberler Mitokondriyal DNA Babadan da Kalıtılıyor Olabilir DNA’mızın büyük bir çoğunlu- şarak mtDNA’nın insanlarda babadan cunda 9 homoplazmik ve 31 heterop- ğu hücre çekirdeğinde bulunur. da aktarılabileceği hipotezini yeniden lazmik varyant gözlenmiş. Saptanan Genetik kodumuzun bir kısmı da hüc- canlandırdılar. anormal derecede yüksek seviyedeki relerin enerji santralleri olarak görev heteroplazmi oranları sebebi ile iki kız yapan mitokondri organeli içerisinde Mitokondriyal bozukluk şüphe- kardeş ve anne de incelemeye alınmış yer alır. Bilim insanları uzunca bir sü- si taşıyan hastalara mtDNA sıralama ve çok küçük farklılıklar göstermekle redir mitokondrilerdeki bu DNA’nın analizi yapılması yeni nesil dizileme birlikte hepsinin aynı mtDNA hete- (mtDNA) yalnızca anneden kalıtıldı- tekniğinin gelişmesi ile birlikte rutin roplazmi modelini paylaştıkları tespit ğını düşünüyorlardı. Kasım 2018’de bir uygulama haline gelmiştir. Bununla edilmiş. Ailedeki heteroplazmi modeli- yayınlanan bir araştırma [Nature.2019 birlikte bu analizleri yapan klinik labo- nin kökenini daha fazla araştırmak için Jan;565(7739):296-297] bu inancı sar- ratuvarlar sadece önceden rapor edil- çocuğun büyükannesi ve büyükbaba- sacak sonuçlar içeriyor. miş patojenik veya muhtemel patoje- sının da dizileme analizleri yapılmış. nik mutasyonları rapor etme eğilimin- Varyant bölgelerin pozisyonlarına da- mtDNA kalıtımında alg ve bitkiler- dedir. Olağandışı sonuçlar özellikle yanarak çocuğun annesinin heterop- de paternal, maya, drosophila, fare ve patojenik durumlar içermediğinde ge- lazmi gösteren 21 varyantı annesinden, koyunda da biparental kalıtımın varlığı nellikle göz ardı edilir. Araştırmacılar, 10 varyantı babasından, 9 homoplaz- bilinmesine karşın insanlardaki durum mitokondriyal hastalık şüphesi ile kli- mik varyantı ise hem annesinden hem tartışmalıdır. Yıllar önce insanlarda nik değerlendirmeye başvuran ancak babasından aldığı sonucuna varılmış. biparental kalıtımın varlığını saptaya- patojenik durum sergilemeyen birey- Büyükbabanın kızı ile benzer heterop- bilmek için yapılmış olan çalışmalar lerdeki sıra dışı sonuçları incelemeye lazmi modeli ortaya koymasından yola çeşitli nedenlerle bir sonuca varama- almışlar. Bu çalışmada ilk olarak yor- çıkarak araştırmanın ilerleyen basa- mıştı. Öncü çalışmaların üzerinden gunluk, hipotoni, kas ağrısı ve ptosis maklarında incelemeye büyükbabanın günümüze kadar on altı yıl geçmiş açısından değerlendirilen dört yaşında anne ve babası, kız kardeşleri ve onla- olmasına rağmen bugüne kadar bipa- bir erkek çocuk incelemeye alınmış. rın çocukları da dahil edilmiş. Bulgula- rental kalıtımın raporlandığı yeni bir Çocuğun mitokondriyal bir bozukluğa rın mtDNA’nın babadan da aktarıldığı çalışma olmamıştır. Söz konusu çalış- sahip olduğu düşünüldüğünden mtD- görüşünü desteklediği görülmüş. mayı gerçekleştiren araştırmacılar bir- NA sıralama analizi yapılmış ve insan biri ile akrabalık ilişkisi bulunmayan mitokondriyal dizi referansına göre Bu bulguları doğrulayabilmek için üç ayrı aileden toplam 17 bireyle çalı- hizalanmış. Elde edilen veriler sonu- iki aile daha incelemeye alınmış. Diğer iki ailede de yüksek seviyede heterop- lazmi ve ilk aile ile karşılaştırıldığında mtDNA’nın geçiş modeli bakımın- dan çarpıcı benzerlikler tespit edilmiş. Analizler bağımsız ve farklı tekniklerle çalışan iki laboratuvarda daha ger- çekleştirilmiş. Aynı sonuçlara ulaşan araştırmacılar, bu örneklere dayanarak biparental kalıtımın varlığının su gö- türmez bir şekilde ortaya konabileceği iddiasındalar. Bedriye Nur Üstün 12 hayatsağlık

haberler Sentetik Materyal ve Hücre, Yapay Ventrikül İçin Bir Araya Geldi Dinlenmesi dahi hareketle geçen araştırmacı, yapay kalp yapı taşlarını ince çeperli doku sayesinde ekip, ger- tek organımız. İnsan ömrü bo- gözden geçirmek için kolları sıvadı. çek kalp ventrikülünde olduğu gibi yunca, milyarlarca kez kasılabilecek İnsan kök hücresinden üretilen kalp konformasyonel helikal şekli elde kadar güçlü. Üretim teknolojileri- kök hücresinin de yapay kalp tasarı- edebilmiş. nin son yüzyılda gösterdiği ivmeyle mında tek başına yetersiz olduğunu insanoğlu bir benzerini tasarlamak ortaya koyan ekip, hücrenin bir na- Yapay kalbin fonksiyonunda isteyince, 1947 yılında yapay doku nofiber içerisindeki davranışını ince- değerlendirme parametresi olan ve organ tanımını ortaya çıkarmıştı. leyerek insandakine en benzer kalp adrenerjik yanıt, ventrikülün kont- Hemen hemen hiçbir organda gö- ventrikülünü tasarlamayı başardı. raktilitesini ölçmek için incelenmiş. rülmeyen mekanik kabiliyeti, yapay Çalışmanın özgün değeri ise hücre ve Adrenerjik yanıt testinde inmeye uğ- kalp tasarımını alanının ilklerinden nanomalzemeyi bir arada içeren ilk ratılmış ventrikül, kalbin atım gücü- kılmayı başarmıştı. Yaptığı çalışma- yapay kalp modeli olması. Hücre or- nü arttıran ilaca (isoprotenol) farklı larla 1956 yılında bir ilke imza atan ganizasyonu kadar bağ dokudan olu- konsantrasyonda maruz bırakılmış. Dr. Willem Johan Kolff tasarladığı ilk şan matris içeriğinin de önemli ol- Sıvıda hacim düzeyinde yer deği- yapay kalp modelini, yir- duğunu öne süren ekibin yapay kalp şikliği yapabilecek kadar güçlü atım mi iki yılın sonunda bir modeli, bu prensipten ilham alıyor. insanda uygulamıştı. Baş- gösteren bu ventrikülden ta ömrü dakikalarla sınırlı Araştırmada ilk olarak hücreler alınan sonuçta, ilaç kul- olan bu tasarım, 1980’e arası bağ dokunun bileşenleri belir- lanımıyla inme durumu- gelindiğinde insan haya- lenmiş. Hücrelerin birbirine tutun- nun azaldığı görülmüş. tına yıl düzeyinde katkı masını sağlamak için kalp dokusuna Ventrikülün inme duru- sunabilecek kadar gelişti- benzer bir nanofiber ağ tasarlanmış. munda ilaca gösterdiği rilmişti. Son on yılda ise Nanofiber ağ yapısı, polimerlerin olumlu yanıt, araştırıcıla- kök hücre teknolojisin- koni biçiminde sarmal bir formda ra hastalık modelli yapay deki yenilikler yapay kalp örülmesiyle oluşturulmuş ve ventri- kalp tasarımı konusunda tasarımına mikro skalada kül kavitesi elde edilmiş. Son adımda ilham vermiş. Düzensiz bir boyut getirmişti. Kul- örüntüye eklenen kalp kök hücreleri ritim gösteren bir ventri- lanılan yapı taşının malzemeler ol- ise nanofiber arası boşluğa kendili- kül kontraktilitesi de elde duğu yapay kalp, yerini kök hücre te- ğinden yerleşebilmiş. Ortaya çıkan edebilen ekip yapay kalp melli çalışmalara bırakmıştı. Hayvan modelini, aritmide kullanılabilecek kök hücresinin kullanıldığı modeller bir model olarak sunuyor. umut vaad eder olmuş, insanlık ya- Bahsedilen yöntemle hazırlanan pay kalp tasarımında hayal bile ede- yapay kalp modelinin, test ve or- meyeceği bir serüvene girmişti. tam koşulları değiştirilerek aritmi ve inme dışında başka hastalıklar için de Hücre merkezli modellerin geli- tasarlanabileceği düşünülüyor. Yeni şimi, malzeme merkezli modellerin ilaç uygulamalarına ve kalp hastalık- basit ve mekanik görülmesine yol larına analiz temeli sağlayabilecek bu açarken; hayvansal hücre-merkez- yenilikle, hayvansal hücre merkezli li yapay kalp ile elde edilecek klinik yapay kalp üzerinde yapılan testin sonuçların, insan kalp verileriyle yanıltıcılığının önüne geçilmesi he- uyuşamayacağını iddia eden bir grup defleniyor. Hümeyra Şahin Bektay hayatsağlık 13

haberler Alzheimer Hastalığının Nedeni Bakteri mi? World Alzheimer 2015 raporuna arkadaşlarının yaptığı bu çalışmada Araştırmanın bulguları beyne ge- göre 2050 yılında 130 milyon P. gingivalis’in gingipain salgılanması çen P. gingivalis bakterilerinin salgı- Alzheimer hastası olacağı öngörül- yolu ile nöronal hasarı arttırarak Alz- ladığı gingipainlerin Alzheimer has- mektedir. Ortalama yaşam süresinin heimer hastalığının patogenezinde rol talığının patogenezinde önemli bir rol uzamasıyla vaka sayısı artmakta ve ya- aldığı varsayılmış. Alzheimer hastala- oynadığına ve geliştirilen gingipain şanılan maddi-manevi kayıplar, has- rının beynindeki gingipain immunre- inhibitörünün hastalığın tedavisine talığının nedenlerini, patofizyolojisini aktivitesinin Alzheimer hastası olma- yeni bir boyut kazandıracağına dair ve tedavisini daha fazla araştırmayı yan kontrol grubundan daha yüksek kanıtlar sunmaktadır. Bu çalışmada zorunlu hale getirmektedir. Alzhe- olduğu gösterilmiş. Ayrıca gingipain- kullanılan gingipain inhibitörleri ile imer hastalığının etiyolojisi için bir- ler, tau ve ubiquitin (nöronal fonksi- klinik faz bir çalışması 34 hasta ile çok hipotez ortaya konulmuş olsa da yon için gerekli olan) protein pato- tamamlanmış olup sonuçları henüz nedeni tam olarak bilinmemektedir. lojisi ile ilişkili bulunmuş. Nörotok- açıklanmamıştır. Ayrıca klinik faz iki Alzheimer hastalığının ilerlemesini sisiteyi engellemek için, gingipainleri ve üç çalışmalarının yapılacağına dair durdurmak ve bu hastalığın nedenini hedef alan güçlü, seçici, beyne geçebi- kayıt clinicaltrials.gov’da bulunmak- ortaya koymak amacıyla birçok çalış- len gingipain inhibitörleri tasarlanmış tadır. ma yapılmaktadır. ve geliştirilip test edilmesi sağlanmış. Elde edilen verilere göre gingipain Nilüfer Yıldırım Pubmed veri tabanında kronik inhibitörlerinin oral uygulanması diş iltihabının temel patojeni olan, ile fare beyninde gingipain kaynaklı gram negatif anaerobik bakteri Porp- nörodejenerasyonun ve amiloid plak hyromonas gingivalis ve Alzheimer oluşumunun engellendiği, nöroinfla- ilişkisini inceleyen, ilki 2012 yılında masyonun ve P. Ginivalis bakteri yü- yayımlanmış 13 makale bulunmakta- künün azaldığı gözlemlenmiş. Ek ola- dır. Ocak ayında Science Advances’ta rak Alzheimer hastası olan 10 bireyin [Sci Adv. 2019 Jan 23;5(1):eaau3333.] Beyin Omurilik Sıvısı (BOS) ve tükü- yayımlanan farelerde yapılan çalışma- rüğü incelenerek BOS’da P. gingivalis da P. gingivalis’in ağızdan beyne geçe- DNA’sının tespitinin ileride tanı testi bildiği ve gingipain adında bir prote- olabileceği öne sürülmüş. az salgıladığı gösterilmiş. Dominy ve Esnek Programım Ağrısız Başım Ülkemizde de sıkça tartışılan bir Mart 2019’da halihazırda kulla- 63 dahiliye servisi ile anlaşılmış. 63 konudur intern ve asistan dok- nılmakta olan standart mesai prog- servisten 31’i standart mesai saatleri- torların nöbet günlerinde 32 saati ramının, daha esnek bir program- ne göre çalışacak şekilde ayarlanmış. bulan mesaileri. Sağlık çalışanları bu la değiştirilmesinin hasta güvenliği Geri kalan 32’sinde ise mesai saatleri- süreyi aşırı olarak niteleyip hafifletil- açısından sorun oluşturmayacağını nin ayarlanması servis yöneticilerine mesini isterken, hastane kapasiteleri- gösteren bir makale yayımlandı [N bırakılarak esnek bir program oluş tu- ni zorlayan hasta sayıları, söz konusu Engl J Med. 2019 Mar 7;380(10):905- rulmuş. Söz konusu esnek programda, isteği imkansız hale gelmiştir. Zaman 914]. Makaleye göre, esnek program haftalık maksimum 80 saatlik çalışma içerisinde belli bazı düzenlemelere gi- ile standart programı karşılaştırmak süresi aynı kalacak şekilde, mesai sa- dilmiş olsa da, nihai çözüm hala geti- için, ABD’de, 2015-2016 yılları ara- atlerinin uzunluğu ve mesailer arası rilebilmiş değildir. sında, asistan doktor eğitimi bulunan geçirilmesi gereken zaman esnek tu- 14 hayatsağlık

haberler Doğada Antidepresan Sessizliği İlaç kaynaklı kimyasal kontaminas- yon, son yıllarda doğadaki biyoçe- şitliliği etkileyen potansiyel bir risk faktörü olarak kabul edilmektedir. Ekolojik stres faktörlerine maruz ka- lan habitatlarda ilaçların mortaliteyle sonuçlanan etkileri nadir olmakla be- raber subletal (öldürücü dozun altın- daki) etkinlikleri giderek artmaktadır. Özellikle insanlar üzerinde yüksek bi- yolojik aktiviteye sahip ilaçların (anti- depresanlar, antiepileptikler vb.) doğal kaynaklara karıştıktan sonra canlılar üzerindeki olası etkileri ile ilgili bilgiler müş ve kur yapma dönemlerindeki yüksek sesle öttükleri kaydedilmiştir. oldukça kısıtlıdır. davranışları gözlemlenmiş. Kur dö- Fluoksetine maruz kalmanın erkek nemlerinde fluoksetine maruz kalan sığırcıkların kur davranışlarını direkt Mayıs 2018’de İngiltere’de yapılan dişi sığırcıkların erkeklere karşı sinirli olarak etkilemediği, bununla beraber bir araştırmada [Chemosphere.  2018 davranışlar sergilediği, erkek sığır- dişi sığırcıkların çekiciliğini azalttığı Nov;211:17-24] kontamine su kaynak- cıkların ötme sürelerinin kısaldığı ve rapor edilmiştir. larıyla beslenen Avrupa sığırcıklarının daha sessiz öttüğü görülmüş. Çiftleş- (Sturnus vulgaris) üreme fizyolojile- me davranışlarındaki bu değişikliğin Su ve besin kaynaklarına karışan rindeki değişikler incelenmiştir. Sığır- ilk bakışta hormon seviyelerindeki fluoksetin miktarı terapötik dozunun cıkların İngiltere’de bulunan 30 farklı bir dengesizlikle ilişkili olabileceği dü- (0.33 mg/kg) oldukça altında bulunan atık su arıtma tesisi ile çevresindeki su şünülebilir. Ancak araştırmacılar bu konsantrasyonlarında (0.03 mg/kg) kaynaklarını ve besinleri (solucan ve durumu testosteron ve östrojen sevi- dahi kuşlar üzerinde davranış değişik- çeşitli bitkiler) tükettiği tespit edilmiş. yeleri ile ilişkili bulmamıştır. Erkek liğine sebep olmuştur. Araştırmadan Araştırmada, kanalizasyonlar aracılı- sığırcıklar, fluoksetinden arındırılmış elde edilen sonuçlardan hareketle flu- ğıyla doğaya karışan SSRİ türevi anti- besin kaynaklarından beslenen dişi oksetin benzeri ilaçların ileride farklı depresan fluoksetin (Prozac) konsant- sığırcıklar ile eşleştirildiğinde, kur dö- canlı türlerinin popülasyon dinamik- rasyonuna (2.7 mcg/ml) kronik olarak nemi davranışlarının normale döndü- leri üzerinde de olumsuz etki göstere- maruz kalan dişi ve erkek sığırcıkların ğü, ötme sürelerinin uzadığı ve daha bileceği düşünülmektedir. testosteron, östrojen seviyeleri ölçül- Şule Nur Karavuş tulmuş. İki programı kıyaslayabilmek standart programın uygulandığı ser- Çalışmanın sonuçları topluca yo- için de programların birbirilerine kar- vislerdeki ölüm oranı arasındaki fark rumlandığında, ABD’deki sistemde, şı üstünlükleri olup olmadığını göste- anlamlı olmayınca esnek programın servis çalışanlarına kendi mesai saatle- ren bir klinik çalışma metodu kullanıl- servislerde uygulanması, hasta güven- rini ayarlama izni vermenin, herkesin mış. Programlar ayarlanıp çalışmaya liği açısından, standart program kadar standart olarak her gün aynı saatlerde başlandıktan bir yıl sonra, çalışmaya güvenli bulunmuş. Ayrıca hastaların çalıştığı programdan daha verimsiz katılan servislerdeki hastaların kayıt- hastanede kalma süresinin uzamasına, olmayacağı söylenmiş. Makalenin ları incelenmiş. İki programdan elde hastaneye ödedikleri ücrete ve tabur- sunduğu kanıtlar ışığında, bu tarz bir edilen sonuçların karşılaştırılması cu olmalarını takiben 7 gün içindeki esnek program uygulamasının yay- amacıyla, öncelikle hastaların taburcu ölüm sayıları gibi parametrelere bakıl- gınlaşmasının servis çalışanları adına olduktan sonraki otuz gün içerisinde mış. Sonuç olarak esnek program ile faydalı olacağı sonucuna varılabilir. gerçekleşen ölüm oranları takip edil- standart program karşılaştırmasında miş. Sonuçta esnek programın uygu- esnek program aleyhine bir fark tespit Murat Can Çelik landığı servislerdeki ölüm oranıyla edilememiş. hayatsağlık 15

haberler Baba Beni Okula “Zamanında” Gönder Halk arasında hiperaktiflik ola- izni verilirken, 1 Eylül 2010 veya daha lulara konulan DEHB tanısındaki ar- rak bilinen Dikkat Eksikliği ve sonrasında doğmuş ise, o sene oku- tışın yanı sıra, ağustos ayında doğan Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) la kayıt yaptıramıyor. Bu uygulama, çocukların eylül ayında doğanlardan adlı hastalık sıklıkla okul çağındaki aynı sınıf içerisinde, 2010 ve 2011 do- 120 gün fazla süreyle tedavi aldıkları çocuklarda görülür. Son 20 yılda bu ğumlu çocukların olmasından ötürü, görülmüş. hastalığın teşhisinin konulduğu ço- çocuklar arasında yaş ve dolayısıyla cuk sayısı kayda değer bir biçimde olgunluk farkına neden oluyor. Sonucu doğrulamak amacıyla ku- artmıştır. Kasım 2018’de Timothy J. ralın yürürlükte olduğu eyaletlerde, Layton ve arkadaşlarının bu konu- Araştırmada, kuralın ortaya çı- çocukların ve ailelerinin sahip olduk- da yaptığı çalışmada [N Engl J Med. kardığı durum ile sınıfın küçük yaşta ları diğer kronik hastalıklar karşılaştı- 2019 Feb 14;380(7):692-3], ABD ge- olan çocuklarında artmış DEHB tanı- rılmış. Bu karşılaştırmanın sonucun- nelinde 407 bin çocuğun, özel bir si- sı arasında ilişki olup olmadığını gö- da, araştırmacıların iddiasını olumsuz gorta şirketinden temin edilen sağlık rebilmek için 2 grup çocuk seçilmiş. etkileyecek bir durum görülmemiş. kayıtları incelenmiş. Çalışmada in- Aralarında 11 ay olacağından, ağus- Buna ilave olarak. eylül ile ağustos celenen çocuklar okudukları okulun tos ve eylül doğumlu çocukların ön- dışındaki aylarda doğan çocuklara bulunduğu eyaletlere göre 2 gruba celikle incelenmesi uygun görülmüş. konulmuş DEHB tanı sayıları karşı ayrılmışlar: Okula başlamak için do- Çalışmanın sonucunda söz konusu karşıya getirilmiş ve karşılaştırmada ğum ayı sınırı kuralı olan eyaletlerde kurala sahip eyaletlerde bir yıllık yaş anlamlı bir farka ulaşılamamış. Ay- okuyanlar ve bu kuralın olmadığı farkının, küçük olan ağustos doğum- rıca, eylül ve ağustos ayında doğan eyaletlerde okuyanlar. lu çocuklara %34 daha fazla tanı kon- çocukların verileri geriye doğru, okul masına neden olduğu gösterilmiş. öncesi çağı da dahil edilerek incelen- Söz konusu kuralla okula başla- Kuralın geçerli olmadığı eyaletlerde miş. Ağustos doğumlu çocukların yacak çocukların doğum tarihi dik- ise eylül doğumlulara konulan ile okul öncesi çağlarda aldığı DEHB ta- kate alınıyor. Örneğin okul çağına ağustos doğumlulara konulan tanılar nısıyla, eylül doğumluların aynı dö- gelmiş çocuk, eğer 31 Ağustos 2010 karşılaştırıldığında anlamlı bir fark nemde aldığı tanılar arasında bir ilişki veya aynı yılın daha erken bir tari- bulunamamış. Çocukların okula geç kurulamamış. hinde doğmuşsa, o çocuğa kayıt olma başladığı eyaletlerde ağustos doğum- Sonuç olarak bu çalışmada, hem bedensel hem zihinsel olarak çok hızlı gelişim gösterdikleri ilkokul çağlarında, çocukların okullara ge- reğinden geç yazdırılmasının, onları mental olarak kötü etkilediğinin altı çizilmiş. Çocukların zamanlarının çoğunu olması gerektiği gibi yaşıtla- rıyla değil, kendilerinden daha olgun olan büyükleriyle geçiriyor olmala- rının, henüz mekanizması bilinmese de, çocukları DEHB olarak zikretti- ğimiz hastalığa sürüklediği kanıtlan- mış. Murat Can Çelik 16 hayatsağlık

BATI’DAKİ BİYOMEDİKAL ETİK TARTIŞMALARINDA ÖZERKLİK VE İNSANLIK ONURU Heike Baranzke İngilizce orijinalinden çeviren M. Kemal Temel Kök hücre araştırmaları, reprodüktif insan klonlama tasarıları, kimerizm ve transgenez ürünü canlıların yaratımı vb. hususların tartışıldığı ve böylece ki- min (ya da neyin) bir “insan” olduğunun biyolojik bakımdan dahi sorgulandığı günümüzde, “insanlık onuru“ içeriği her zamankinden de tartışmalı ve muğlak, geçmişteki sağlam yeri artık oynak bir nosyon haline gelmiştir. Dr. Baranzke, esaslara dair bu eserinde, bir süredir yerli yersiz bir biçimde kullanılmakta olu- şundan ötürü halihazırda anlamı bulanıklaşmış olan bu esasi kavrama açıklık getirmeye girişmekte, bunu yaparken de kavramın antikiteden moderniteye dek tarihi süreçte beslenmiş olduğu eklektik kaynaklara ve dolayısıyla geçir- diği girift gelişime etraflıca değinmektedir. Alman biyoetiği ile Amerikan bi- yoetiği arasındaki yaklaşım farkına dikkat çekmekte, çeşitli etik perspektifleri ve bunların sonuçlarını kıyaslamaktadır: özne-odaklılık, muhatap-odaklılık, eylem-odaklılık. Dr. Baranzke’nin bu çok yönlü çalışması, “insanlık onuru“nun gerek tarihini, gerekse bugünkü etik rol, anlam ve yerini inceleyenler için Türk- çe literatürde yararlı bir kaynak olacaktır. hayatsağlık 17

Diş Çürükleri ve Çocukluk Obezitesi Abdulkadir Tiftik Obezite son yılların önemli gündem madde- desteklemekte diş hekimlerinin önemli bir rolü lerinden birisidir. Çocukluk obezitesi ise bulunmaktadır. adeta bir global epidemi halini almış bulunmak- tadır. Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığınca 2008 yılında dental çalışanlar ve hastalar yayımlanan “Türkiye Beslenme ve Sağlık Araş- hedeflenerek yapılan bir anket çalışmasında or- tırması- 2010” raporuna göre Türkiye’de obezite taya çıkan genel kanaat, diş hekimlerinin HIV, sıklığı yüzde 30 olarak bulunmuştur. Çocukluk Hepatit, diyabet, kardiyovasküler hastalıklar obezitesi prevelansı ise 2000 yılında yüzde 5 iken açısından hastalarını takip etmesi gerektiğidir.4 2013 yılında yüzde 6.3’e yükselmiştir.1 Diş hekimlerinin genel sağlığın ayrılmaz Dünya obezite konusunda alarma geçmiş parçası olduğu kanaati günden güne toplum- durumda iken, başta pediatri ve endokrinolo- lar nezdinde kabul görmekte ve genel sağlığın ji hekimleri olmak üzere pek çok meslek kolu iyileştirilmesi için oynadıkları rolün boyutu ve konunun çözümü adına ciddi sorumluluklar önemi de artmaktadır. Amerikan Diş Hekimliği taşımaktadır. Bu sorumluluğa sahip bir baş- Birliği (ADA), Amerikan Çocuk Diş Hekimleri ka meslek grubu da diş hekimliğidir. Nitekim Birliği (AAPD), Amerikan Dental Hijyenistler Amerikan Diş Hekimleri Birliği Dergisi’nde Birliği (ADHA) gibi diş hekimliği dünyasının 2005 yılında yayımlanan makalede diş hekim- önemli kurumları obeziteyi önlemek ve çürük lerine, obezitenin sadece hastaların ağız sağlığı- oluşumunu azaltmak adına şekerli gıdaların na etkilerinden dolayı değil, genel sağlığa ciddi (enerji içecekleri, gazlı içecekler gibi) tüketi- etkilerinden dolayı, konuyla mücadele etmede minin azaltılması konusunda bildirler yayınla- çağrıda bulunulmuştur.2 Diş hekimleri hem ge- mışlardır.5,7 2008 yılında ABD’de elde edilen bir nel sağlık hem de ağız sağlığını korumak adı- başka veri bunun kanıtı niteliğindedir. Yetişkin- na beslenme alışkanlıkları konusunda hastaları lerin genel sağlık hizmeti almayan yüzde 24’lük bilgilendiren ve sağlıklı yaşamak noktasında parçasının yüzde 23’ü aynı zaman diliminde diş toplumu bilinçlendiren kimselerdir.3 Böylece hekimliği hizmeti almak için başvurmuştur.8 Bu obezitenin önlenmesinde önemli bir basamağı istatistik diş hekimlerinin bilinçli ve ilgili olma- sı gerektiğini hatırlatmaktadır. 18 hayatsağlık

Çocukluk Obezitesi ve Beslenme Çocukluk obezitesi modifiye edilen ve edi- Obezite terimi genel olarak aşırı yağ biriki- lemeyen pek çok faktörün tetiklediği multi- mi olarak tanımlanmaktadır. Etiyolojisi olduk- faktöriyel bir etiyolojiden köken almaktadır.18 ça kompleks olan obezite; genetik, çevresel, bi- reysel etkiler neticesinde şekillenir.9 Obezite ve Modifiye edilebilir faktörlerden birisi diyet ter- bilhassa çocukluk obezitesi pek çok sağlık so- cihleridir. Araştırmalar şekerle tatlandırılmış rununa yol açmaktadır. Hipertansiyon, yüksek gıda maddeleri tüketimindeki artışın, obezite kolesterol, astım, uyku bozuklukları, karaciğer epidemisinin ana sebeplerinden birisi olduğu- hastalıkları, tip 2 diyabet, koroner kalp hastalık- nu ortaya koymuştur.19 ları gibi problemlere yol açabilmektedir.10 Yapılan bir araştırmada Amerika Birleşik Diş çürükleri, bakterilerin devamlı olarak Devletleri’nde 1988-1994 yılları arasında tü- karbonhidratı fermente etmesi sonucunda pH ketilen şekerli atıştırmalıklar ve %100 meyve seviyesinin düşmesine bağlı olarak dişin mine- suyundan elde edilen kalori değerinin günlük ral dokusunun çözünmesi ile meydana gelmek- 242 kcal olduğu, 1999-2004 yılları arasında ise tedir. Bakteriler diş yüzeyinde bulunan biyo- bu miktarın 270 kcal’ye yükseldiği belirlenmiş- film içerisinde çalıştıklarından dolayı tükürük, tir.11 Bu istatistiğin ardından geçtiğimiz 30 yıl bakteri ürünlerini uzaklaştırmada etkisiz kal- içerisinde obez erişkinlerin ve obez çocukların maktadır.20 Dolayısıyla beslenme alışkanlıkları sayısının ikiye katlandığı, obez ergen bireylerin çürük gelişiminin ve ağız hijyeninin bozulma- sayısının üçe katlandığı bilgisi obezite etiyoloji- sının önemli etkenlerinden birisidir. Yapılan sinde rol oynayan faktörlerden en etkili olanını bir çalışmada şeker ve nişasta içerikli ürünlerin ortaya çıkartmaktadır.12 yüksek düzeyde tüketiminin biyofilm oluşumu Obeziteye yol açan sebeplerin arasında dik- ve olgunlaşmasını ve asit üretimini artırdığı kat çeken ve modifiye edilebilir olan faktör kötü saptanmıştır. Aynı çalışma bazı asidojenik ve beslenme alışkanlıklarıdır. Kötü beslenme alış- aside dayanıklı bakterilerin yüksek karbonhid- kanlıkları obezitenin en önemli sebeplerinden rat tüketimi olan hastaların dişleri üzerindeki birisi olarak görülmektedir. Şekerlendirilmiş biyofilmde yoğun oranda bulunduğunu tespit gıdalar, fast-food, tatlı atıştırmalıklar gibi gli- semik endeksi yüksek gıdaların sık tüketilmesi kalori alımını artırmakta ve bugün çocukluk obezitesinin en önemli tetikleyicilerinden gö- rülmektedir.13 Şekerli içeceklerin tüketimi yıl- lar içerisinde dramatik olarak artmıştır. Çeşitli araştırmalarda bu gıda maddelerinin tüketimi ile uzun dönem kilo alma ve obezite arasında pozitif bir ilişki bulunmuştur.14 Çocukluk obe- zitesi ve beslenmeyi inceleyen bir makalede akıllı gıda tercihinin çocukluk obezitesini önle- mede önemli olduğunu belirtmiştir.15 Beslenme Alışkanlıkları ve Ağız Sağlığı Çocukluk obezitesi ile çocukluğun prevelan- sı en yüksek hastalığı olan diş çürükleri arasın- daki ilişki literatüre geçmiştir.16 Şekerlendiril- miş içeceklerin -meyve suları, gazlı içecekler- ve karbonhidrat içeri yüksek atıştırmalıkların sık tüketimi çocukluk obezitesinin ve diş çürükle- rinin gelişiminde ortak risk faktörüdür.17 hayatsağlık 19

etmiştir.21 Bu durum çocukluk obezitesi ve diş sağlanması: Bir anket çalışmasına göre diş he- çürüklerinin gelişiminin bir noktada aynı so- kimlerinin yarısı obezite farkındalığı konusun- rundan kaynaklandığını göstermektedir. da katılımcı bir tavır sergilemekle birlikte bilgi eksikliğine sahip olduklarını beyan etmişler- Ağız Sağlığını Korurken Obeziteyi dir.23 Farkındalığı oluşturmak sadece klinikler- de hekimlere yapılacak bilgi aktarımı ile değil, Önlemek diş hekimliği fakültelerinin müfredatlarında 2017 yılında yapılan bir derlemede, diş he- konuyla ilgili değişiklikler yapmakla mümkün kimleri ve örgütlerinin çocukluk obezitesini ön- olacaktır. lemek ve şekerli gıdaların tüketimini azaltmak hakkında farkındalığın arttığını ortaya koy- 3) Ağız sağlığının obeziteyi önlemekteki ro- muştur.22 2005 yılında Vann ve ark. yaptıkları lünün medya yoluyla topluma bildirilmesi. Ör- çalışmada pediatrik diş hekimlerine çocukların neğin bir çalışma San Francisco ve Berkeley’de genel sağlıklarına katkıda bulunmaları adına bir gazlı içeceklerin vergilendirilmesi tartışmasın- çerçeve çizmelerini önermişlerdir. Bu bağlamda da ağız sağlığı vurgusunun neredeyse hiç bu- diş hekimlerinin hastaları ile iletişimlerinde şu lunmadığını belirtmekte ve bunun ağız sağlığı konulara dikkat çekmeleri istenmiştir: a) erken profesyonelleri için kaçırılmış bir fırsat olduğu- çocukluk çağı çürükleri b) düzenli öğün aralık- nu söylemektedir.24 ları ve sağlıklı atıştırmalıklar c) gazlı içeceklerin tüketimini sınırlamak. “Çocuğun ne yediği de- Koruyucu tıp uygulamaları odak noktasını ğil, nasıl ve ne zaman yediği çürük gelişiminde hastalıkları oluşmadan önlemek hedefine doğ- belirleyicidir.” anlayışıyla diyet düzenlemeyi diş rultmuşken, diş hekimlerinin artık global bir hekimlerine tavsiye etmişlerdir.22 kriz halini almış obezitenin ve bilhassa çocuk- Aynı makalede pediatrik diş hekimleri- luk obezitesinin önlenmesindeki rolü gözden ne çocukluk obezitesini önlemek için şu çağrı kaçırılmamalıdır. yapılmıştır: i) ebeveyn, öğretmen ve çocuklar üzerine etkili diğer kimseleri genel sağlık alış- Diş hekimi, yalnızca hastalarının dişleri ve kanlıkları hakkında bilgilendirmek. ii) karar ağız çevresi dokularının sağlık durumuyla ilgili vericileri, okullarda ve diğer kamusal alanlarda değil, hastaların genel sağlığı ile de birinci dere- sağlıklı yaşam tarzını geçerli kılmaları için des- ceden ilgilenmek sorumluluğundadır. Obezite teklemek.23 gibi yıkıcı sonuçlar doğurabilecek bir sağlık prob- Sanghavi ve arkadaşları diş hekimlerinin lemini önlemek, diş hekimi için diş çürüğü gibi çocukluk obezitesinin önlenmesi ve aynı anda kendi alanını ilgilendiren hastalığın etiyolojik ağız hijyeninin de sağlanması adına tavsiyeleri faktörünü elimine ederek mümkün olduğundan aşağıdaki gibi sıralanmaktadır.18 diş hekimlerinin kritik bir rolü bulunmaktadır. 1) Ulusal ağız sağlığı örgütlerinin bildiri ve Bu bağlamda diş hekimi adeta bir diyetisyen gibi rehberlerini takip etmek: Son yıllarda pek çok hastalarına beslenme eğitimi vermek ve soruna örgüt çocukluk obezitesi ve diş çürüklerinin dair bilinç kazandırmak sorumluluğundadır. ortak risk faktörlerine dikkat çekmeye başla- mıştır. Şekerlendirilmiş gıdaların tüketiminin Ebeveynlerin de erken çocukluk çürüğünü kısıtlanması adına yapılan çağrılar, bu örgütle- önlemek adına diş hekimlerinin tavsiyelerini rin yapabileceklerinin ancak kısıtlı bir kısmını takip etmek ve böylece çocukluk obezitesinin oluşturmaktadır. Bu örgütler, şekerlendirilmiş de önüne geçilmesini sağlayacak alışkanlar ka- gıdaların vergilendirilmesi, reklamlarının ya- zanılması noktasında bilinçli olmak sorumlulu- saklanması ve okul ve benzeri kamusal kuruluş- ğu bulunmaktadır. larda satışının yasaklanması gibi yaptırımlara öncülük edebilirler. Diş çürükleri ve çocukluk obezitesi ortak 2) Ağız sağlığı çalışanlarının konu hakkın- etiyolojiden köken alan iki problemdir. Diş daki farkındalığının artırılması ve eğitimlerinin hekimleri ve hekimlerin tavsiye ve uyarıları neticesinde alınacak günlük önlemler her iki hastalığın önlenmesi konusunda önem arz et- mektedir. 20 hayatsağlık

Kaynakça Acad Nutr Diet. 2016;116(1):21-27. 1. World Health Organization Facts and Figures on 14. Anderson PM, Butcher KE. Childhood obe- Childhood Obesity. 2014. Available from: http:// sity: trends and potential causes. Future Child www.who.int/end- childhood-obesity/facts/en 2006;16:19-45 2. GlickM. Expanding the Dentist’s Role in Health 15. Huang JY, Qi SJ. Childhood obesity and food intake. Care Delivery. Is it Time to Discard the Procrustean World J Pediatr 2015;11(2):101-107 Bed?. J Am Dent Assoc 2009;140(11):1340-1342. 16. Hayden C,Bowler JO, Chambers S, Freeman R, 3. Tavares M, Chomitz V. A healthy weight interven- Humphris G, Richards D, Cecil JE. Obesity and tion for children in a dental setting: A pilot study. J dental caries in children: a systematic review and Am Dent Assoc. 2009 Mar; 140(3):313-6. meta-analysis. Community Dent Oral Epidemiol. 4. Greenberg BL, Glick M, Frantsve-Hawley J, Kan- 2013;41(4):289-308. tor ML. Dentists’ attitudes toward chairside scre- 17. Tinanoff N,Holt K.Children’s sugar consump- ening for medical conditions. J Am Dent Assoc. tion:obesity and dental caries. Pediatr Dent. 2010;141(1):52-62. 2017;39(1):10-1. 5. American Academy of Pediatric Dentistry. Policy 18. Sanghavi A, Siddiqui N.J. Advancing oral health on dietary recommendations for infants, children, policy and advocacy to prevent childhood obesity and adolescents. Policy Manual. 2012;37(6):56-8. and reduce children’s consumption of sugar-swee- 6. American Dental Association. Currentpolicies tened beverages. Journal of Public Health Dentistry. 1954–2015. Research to investigate the relationship 2017(77) S88-S95 between diet, nutrition and oral health: American 19. Hsiao A, Wang YC. Reducing sugar-sweetened be- Dental Association. 2015. ADA publication 52H- verage consumption: evidence, policies, and econo- 2015. [Cited 2016 Aug 15] Available from: http:// mics. Curr Obes Rep. 2013;2:191–9. www.ada.org/en/member-center/ leadership-go- 20. Thylstrup A. When Is Caries Caries, And What vernance/historical-publications-policies Should We Do About It? Quintessence Int. 1998; 29 7. American Dental Hygienists’ Association. Poli- (9):594–98 PMID: 9807144 cymanual [cited 2016 August 16]. Available from: 21. Ribeiro AA, Azcarate-Peril MA, Cadenas MB, Butz http://www.adha.org/ policies-positions-partners- N, Paster BJ, Chen T, et al. (2017) The oral bacte- hips rial microbiome of occlusal surfaces in children 8. Strauss SM, Alfano MC, Shelley D, Fulmer T. Iden- and its association with diet and caries. PLoS ONE tifying unaddressed systemic health conditions at 12(7): e0180621. https://doi.org/10.1371/journal. dental visits: patients who visited dental practices pone.0180621 but not general health care providers in 2008. Am J 22. Vann WF, Bouwens TJ, Braithwaite AS, Lee JY. The Public Health. 2012;102(2): 253-5. childhood obesity epidemic: a role for pediatric 9. Incledon E, Wake M, Hay M. Psychological predic- dentists? Pediatr Dent. 2005 Jul-Aug;27(4):271–6. tors of adiposity: systematic review of longitudinal 23. Curran AE, Caplan DJ, Lee JY, Paynter L, Gizlice Z, studies. Int J Pediatr Obes. 2011;6(2-2):e1-e11 Champagne C, et al. Dentists’ attitudes about their 10. Visscher TL, Seidell JC. The public health impact of role in addressing obesity in patients: a national sur- obesity. Annu Rev Public Health 2001;22:355-375. vey. J Am Dent Assoc. 2010 Nov;141(11):1307–16. 11. Wang YC, Bleich SN, Gortmaker SL. Increa- 24. Somji A, Nixon L, Arbatman L, Mejia P, Aziz A, Gu- sing caloric contri- bution from sugar-sweete- tierrez KS, Dorfman L. Advocating for soda Taxes: ned beverages and 100% fruit juices among US how oral health professionals fit in. CDA J. 2016 children and adolescents, 1988-2004. Pediatrics. Oct;44(10):627–31. 2008;121(6):e1604-e1614. 12. El-Behadli AF, Sharp C, Hughes SO, Obasi EM, Ni- cklas TA. Maternal depression, stress and feeding styles: towards a framework for theory and research in child obesity. Br J Nutr. 2015;113(suppl):S55-S71. 13. Banfield EC, Liu Y, Davis JS, Chang S, Frazier-Wo- od AC. Poor adherence to US Dietary Guidelines for children and adolescents in the National Health and Nutrition Examination Survey population. J hayatsağlık 21

Çocuklarda Görülen Besin Alerjisindeki Artış Neden? Ayşenur Günaydın Dünyanın dört bir yanında besin alerji- tanımlar. Alerjik reaksiyonlar antijenlerin vü- si görülme sıklığı giderek artmaktadır. cut tarafından “kendinden olmayan” şeklinde Özellikle endüstriyel toplumlarda görülen artış tanımlanması sonucu immün sistemin antikor belirgin olmakla beraber son yıllarda bu olgu üretmesiyle oluşur. Çoğu zaman besinler “ken- Türkiye’de de dikkat çekmektedir. Ülkemizde dinden” olarak kabul edildiği için vücut immün son on yılda besin alerjisi oranında iki kata ya- yanıta gerek duymaz. Besin alerjileri ise vücu- kın artış görülmüştür ve bunun çocuklarda gö- dun yanlışlıkla belirli bir yiyeceği “kendinden rülme sıklığı %6-7 civarıdır.1 olmayan” olarak algılaması ve vücudu koruma- ya yönelik aşırı ve potansiyel olarak ölümcül bir FDA tarafından yayımlanan raporda 160’tan immün yanıt başlatması durumunda meydana fazla gıda maddesinin alerjik reaksiyonlara ne- gelmektedir.5 Alerjik reaksiyonlar sonrası gö- den olabileceği belirtilmiştir. Bu reaksiyonla- rülen semptomlar deride kızarıklık, kurdeşen, rın %90’ına sebep olan; süt, yumurta, balık, kusma, ishal, solunum zorluğu ve hayatı tehdit kabuklu deniz ürünleri, sert kabuklu meyveler edici anafilaksiye kadar gidebilir. Anafilaksi yü- (ceviz, fındık gibi), yer fıstığı, buğday ve soya zünden her yıl ABD’de yaklaşık 150 kişi hayatını olmak üzere sekiz temel yiyecek belirtilmiştir.2 kaybetmektedir.6 Bu alerjen yiyeceklerin çok az bir miktarı bile alerjik reaksiyonlara sebep olabilmektedir ve Besin kaynaklı bütün advers reaksiyonlar bu reaksiyonlar sadece besinlerin yutulmasıyla “gıda alerjisi” değildir. Çeşitli immünolojik, tok- değil, dokunma ve solunum yoluyla da tetikle- sikolojik veya metabolik nedenlerden dolayı ad- nebilmektedir.3 vers reaksiyonlar görünse de, bu reaksiyonların sadece bir kısmı gerçek manada “gıda alerjisi” İnsan vücuduna girdikten sonra kendine olarak tanımlanmaktadır (Şekil 1). Besin kay- has bir karşıt madde oluşmasına sebep olan naklı reaksiyonları iki gruba ayırabiliriz: Birinci yabancı maddelere “antijen” denir. Bir antijen, grup immünolojik değildir (besin intoleransı). alerjik reaksiyona sebep olursa artık o antijene Bu gruba laktoz intoleransı (sütte bulunan şeker “alerjen” denir.4 Antikorların oluşumunu açık- türüne karşı hassasiyet) örnek olarak verilebi- layan Burnet’e göre, vücut temas ettiği madde- lir ve çoğu kişi bu durumu düşük oranda ya- leri “kendi” veya “kendinden olmayan” olarak 22 hayatsağlık

şadığında farkında olmayabilir. İkinci grup ise Şekil 1: Besin Kaynaklı Advers Reaksiyonlar immünolojik temellidir (aşırı duyarlılık reaksi- yonları). İmmünolojik reaksiyonlar immünog- eden bireylerde alerjik hastalıkların gelişimi lobulin E (IgE) molekülleri aracılığıyla veya IgE gösterilmiştir.15 molekülünün yer almadığı reaksiyonlar sunucu da gözlenebilir. Yiyeceklere verilen ani ve hayatı 2. Hamilelik ve emzirme döneminde an- tehdit eden advers reaksiyonlar, IgE’nin aracılık nenin beslenmesinin çocukta besin alerji geli- ettiği aşırı duyarlılık ile ilişkilidir.7 şiminde bir risk faktörü olabileceğine dair ça- lışmaların bir kısmı annenin alerjen olabilecek Besin alerjisinin erken dönemde saptanması besinlerden kaçınması gerektiğini söylerken di- ve bu olguyla savaşmanın yollarını bulmak için ğer bir kısmı da annenin bu yiyecekleri yemesi çok sayıda araştırma yapılmaktadır. IgE antiko- gerektiğini savunmaktadır.16,17 ru 1966’da keşfedildikten sonra immünolojik marker olarak kullanılmış ve çeşitli alerji test- Alerjen gıdalarla ilk tanışma zamanını erte- lerinin geliştirilmesinin önünü açmıştır.3 Fakat lemenin alerjik reaksiyonların gelişimine sebep bu testlerin kimi zaman yanlış pozitif sonuç olabileceği söylenmektedir. Fakat 2015 yılın- verebileceği belirtilmektedir. Alerjide teşhis ol- da yayımlanan bir çalışmada yer fıstığı alerjisi dukça karmaşıktır zira gıdaya özgü IgE tespiti geliştirme riski altındaki bir popülasyonda ya- her zaman klinikte alerjiye işaret etmez. Bu ne- şamın erken dönemlerinde yer fıstığına maruz denle bu testin yanında, dikkatli bir tıbbi öykü, kalmanın alerjiye karşı koruyucu olduğu gös- laboratuvar çalışmaları ve birçok vakada tanıyı terilmiştir.18 Şu anda gıda alerjisi için halihazır- doğrulamak için bir oral gıda verme zorunlulu- da bir tedavi yoktur ve durumu yönetmek esas ğu olduğu belirtilmektedir.8 itibariyle rahatsız edici gıdalardan kaçınmaya ve bu gıdalara maruz kalma durumunda acil Bütün bu çalışmaların beraberinde dünya semptomatik tedavi planına dayanır. Üzerinde çapında alerji görülme sıklığındaki artışın ne- denleri üzerine yoğun bir şekilde araştırılmak- tadır. Genetik, yaşam tarzı ve çevresel faktör- lerin, ayrı ayrı veya birlikte, hangimizin alerji geliştirdiğinin belirlenmesinde rol oynadığı varsayılmaktadır. Bu konuda uzmanların öne sürdüğü birkaç hipotez bulunmaktadır ve bu hipotezlerden bazıları aşağıda sıralanmıştır.9 1. Modern yaşamın bir sonucu olarak ge- lişmiş toplumlarda alerjilerin daha fazla görül- mesi alerjinin bir “medeniyet hastalığı” olarak tanımlanmasına yol açmıştır.10 Erken yaşlarda enfeksiyonlara veya mikroorganizmalara daha az maruz kalma, alerji riskinin artmasına neden olabilir. Buna genel olarak 1989’da önerilen hij- yen hipotezi denmekteyken 2003’te Rook tara- fından ortaya konan “Old Friends Mechanism” teorisi halinde şimdilerde alerji uzmanlarınca daha fazla rağbet görmektedir.11,13 Bunu dolay- lı olarak destekler nitelikteki çalışmalarda evcil hayvanlarla yakın temasta bulunan çocukların ve kalabalık ailelerden gelenlerin alerji geliştir- melerinin daha az olası olduğu gösterilmiştir.14 Ayrıca alerji gelişiminde yaşanılan çevrenin ro- lünü vurgulayan bir çalışmada uluslararası göç hayatsağlık 23

çalışılan iyileştirilmiş terapötik stratejiler, oral rointestinal enfeksiyonların ve gıda alerjisinin ve dilaltı immünoterapi, Çin bitkisel ilaçları, prevalansının artmasında rol oynayabilir.23,24 anti-IgE antikorları ve değiştirilmiş aşıları içe- rir.8,19 5. D vitamini eksikliğinin alerji gelişme ris- kini artırabileceği söylenmektedir. Bazı araştır- 3. Sezeryan ile doğan bebeklerde alerji ge- malar, ekvatordan uzaklaşıldıkça (dolayısıyla D lişiminin daha fazla olabileceğini öneren ça- Vitamini yapmak için gerekli olan güneş ışığına lışmalar vardır.20 Bebekler doğum kanalıyla maruziyet azaldıkça) kandaki D vitamini seviye- doğum sırasında annelerinden koruyucu mik- sinin düştüğünü ve bunun da alerji yapma riskini roorganizmalar elde ederken sezaryen ile do- artırdığını göstermektedir.25 Fakat diğer yandan ğan bebekler bundan mahrum kalmaktadır. yüksek doz D vitamini takviyesinin bebeklerde Bu durumun, bebeklerde görülen alerji, astım, alerjik hassasiyeti önlemediği de gösterilmiştir.26 obezite ve diyabette artışa sebep olan önemli bir faktör olabileceği düşünülmektedir. 6. Fıstık alerjisini çocuklara yapılan aşı ile ilişkilendiren teori en az diğerleri kadar tartış- 4. Düşük lifli diyetler ve yaygın antibiyotik malı bir yaklaşımdır.27,28 Bu teoriye göre yer fıs- kullanımı nedeniyle değişmiş bağırsak florası tığı alerjisinin çoğaldığı 1990’larda, etkinliğini vücudun bağışıklık fonksiyonunu değiştirebilir artırmak için aşılarda yardımcı madde olarak ve bu tarz beslenme ile yaygın antibiyotik kulla- yer fıstığı yağının kullanımı artmıştır. Ayrıca nımının alerjiye sebep olabileceğine dair çalış- çapraz reaktiviteden dolayı aşıda bulunan bir malar mevcuttur.21 maddeye çok benzer yapıdaki alerjen maddele- re karşı aşırı duyarlılık reaksiyonlarının gelişe- Gastrointestinal mukozal bariyer, alınan gı- bileceği ifade edilmiştir. daların işlenmesi, emilmesi ve atık ürünlerin boşaltılması için muazzam bir yüzey alanı sağ- Sonuç olarak, “alerjilerde neden bu artış layan karmaşık bir yapıdır. Bu bariyer yabancı var?” sorusunun cevabını tam manasıyla bilen antijenlerin sisteme girmesini önlemek için yok gibi gözükmektedir. Altta yatan sebebin tek hem fizikokimyasal hem de hücresel faktörleri bir şey olduğunu düşünmek yerine, D vitamini kullanır. Bununla birlikte, bağırsak bariyerinin eksikliğinden bağırsak sağlığı ve çevre kirliliği- ve bağışıklık sisteminin çeşitli bileşenlerinin ne kadar çeşitli nedenlerden kaynaklanabileceği gelişimsel olgunlaşmaması, bebek mukozal ba- yönünde önerilerde bulunulmuştur ve bunla- riyerinin etkinliğini azaltır.22 Örneğin, yeni do- rın bir bütün olarak değerlendirilip her birinin ğan döneminde enzimatik aktivite yetersizdir alerji gelişiminde bir payı olabileceği göz önün- ve sIgA (salgılayıcı immünoglobulin A) sistemi de bulundurulmalıdır. dört yaşına kadar tam olarak olgun değildir. So- nuç olarak, mukozal engelin bu olgunlaşmamış Alerji semptomlarını baskılamak için teda- hali, yaşamın ilk birkaç yılında görülen gast- vilerimiz olsa da, henüz tam manasıyla küratif bir yaklaşım yoktur ve ilk etapta alerjinin geli- şimini halihazırda önleyememekteyiz. Şimdilik, yapılabilecek en iyi yöntem alerjiyi doğru bir şekilde uzman kontrolünde yönetmektir. Gıda alerjilerinin yönetimi, hastanın, sorumlu aler- jeni yutmamak için eğitilmesini ve istenmeyen bir maruziyet durumunda semptomatik tedavi başlatmayı içerir. Besin alerjilerinin sadece yut- ma değil temas ve solunum yoluyla da ortaya çıkabileceği için toplumda besin alerjisi bilinci- nin oluşturulması mühimdir. Bir adamın yeme- ği başka birinin zehiri olabilir.3 Dolayısıyla besin alerjisi olgusu sadece hasta ve hasta yakını de- ğil, toplumdaki tüm fertlerin duyarlı olmasını gerektiren bir konudur. 24 hayatsağlık

Kaynakça 16. Desroches A, Infante-Rivard C, Paradis L, Paradis J, 1. Şaşihüseyinoğlu AŞ, Kont Özhan A, Serbes M, et Haddad E. Peanut Allergy: Is Maternal Transmission al. Çocukluk Yaş Grubunda Deri Testi ile Allerjen of Antigens During Pregnancy and Breastfeeding a Duyarlılığının Dağılımı. Asthma Allergy Immunol. Risk Factor? Vol 20.; 2010. 2017;15(1). doi:10.21911/aai.24. 17. Maslova E, Granstr C, Hansen S, et al. Peanut and 2. Falcpa. Food Allergen Labeling and Consumer Pro- tree nut consumption during pregnancy and aller- tection. Public Law. 2004:905-911. gic disease in children-should mothers decrease 3. Smith M. Another Person’s Poison: A History of Food their intake? Longitudinal evidence from the Da- Allergy - Matthew Smith - Google Books. nish National Birth Cohort. J Allergy Clin Immunol. 4. Uzm Dyt Müjgan Öztürk Tanju Besler Hacettepe 2012;130:724-732. doi:10.1016/j.jaci.2012.05.014. Üniversitesi -Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve 18. Du Toit G, Roberts G, Sayre PH, et al. Randomi- Diyetetik Bölümü HH. BESİN ALERJİLERİ. zed Trial of Peanut Consumption in Infants at Risk 5. Burnet FM, Fenner F. THE PRODUCTION OF for Peanut Allergy. n engl j med. 2015;9:803-816. doi:10.1056/NEJMoa1414850. ANTIBODIES Second Edition MACMILLAN AND 19. PALISADE Group of Clinical Investigators AR101 Oral Immunotherapy for Peanut Allergy. N Engl J COMPANY LIMITED HEAD OFFICE:’ LONDON Med. 2018;379(21):1991-2001. doi:10.1056/NEJ- 1953. Moa1812856. 6. Nutrition C for FS and A. Allergens - Food Aller- 20. Papathoma E, Triga M, Fouzas S, Dimitriou G. Ce- gies: What You Need to Know. sarean section delivery and development of food 7. Jackson W. Food allergy. 2003. allergy and atopic dermatitis in early childho- 8. Sicherer SH, Sampson HA. Food allergy. J Al- od. Pediatr Allergy Immunol. 2016;27(4):419-424. lergy Clin Immunol. 2010;125(2):S116-S125. do- doi:10.1111/pai.12552. i:10.1016/J.JACI.2009.08.028. 21. MacDonald TT. Immunity, Inflammation, and Al- 9. Cochrane S, Beyer K, Clausen M, et al. Factors influ- lergy in the Gut. Science (80- ). 2005;307(5717):1920- encing the incidence and prevalence of food allergy. 1925. doi:10.1126/science.1106442. Allergy Eur J Allergy Clin Immunol. 2009;64(9):1246- 22. Weaver LT, Laker MF, Nelson R, Lucas A. Milk fe- 1255. doi:10.1111/j.1398-9995.2009.02128.x. eding and changes in intestinal permeability and 10. Rosenberg CE. Pathologies of Progress: The Idea of morphology in the newborn. J Pediatr Gastroenterol Civilization as Risk. Bull Hist Med. 1998;72(4):714- Nutr. 6(3):351-358. 730. doi:10.1353/bhm.1998.0217. 23. Mayer L. Mucosal immunity. Pediatrics. 2003;111(6 11. Strachan DP. Hay fever, hygiene, and household Pt 3):1595-1600. size. BMJ. 1989;299(6710):1259-1260. 24. Sampson HA. Food allergy. Part 1: immunopat- 12. Rook GAW, Adams· V, Hunt· J, et al. Mycobacte- hogenesis and clinical disorders. J Allergy Clin Im- ria and other environmental organisms as immu- munol. 1999;103(5 Pt 1):717-728. nomodulators for immunoregulatory disorders. 25. Matsui T, Tanaka K, Yamashita H, et al. Food allergy 2004;25:237-255. doi:10.1007/s00281-003-0148-9. is linked to season of birth, sun exposure, and vita- 13. Bloomfield SF, Rook GA, Scott EA, Shanahan F, min D deficiency. Allergol Int. 2019;68(2):172-177. Stanwell-Smith R, Turner P. Time to abandon the doi:10.1016/J.ALIT.2018.12.003. hygiene hypothesis: new perspectives on aller- 26. Rosendahl J, Pelkonen AS, Helve O, et al. High-Dose gic disease, the human microbiome, infectious Vitamin D Supplementation Does Not Prevent Al- disease prevention and the role of targeted hygie- lergic Sensitization of Infants. J Pediatr. 2019;0(0). ne. Perspect Public Health. 2016;136(4):213-224. doi:10.1016/j.jpeds.2019.02.021. doi:10.1177/1757913916650225. 27. Fraser HA, Kennedy RF. The Peanut Allergy Epide- 14. von Mutius E, Vercelli D. Farm living: effects on mic : What’s Causing It and How to Stop It. childhood asthma and allergy. Nat Rev Immunol. 28. Baird FJ, Lopata AL. The dichotomy of pathogens 2010;10(12):861-868. doi:10.1038/nri2871. and allergens in vaccination approaches. Front Mic- 15. Cabieses B, Uphoff E, Pinart M, Antó JM, Wright robiol. 2014;5:365. doi:10.3389/fmicb.2014.00365. J. A systematic review on the development of asth- ma and allergic diseases in relation to international immigration: The leading role of the environment confirmed. PLoS One. 2014;9(8). doi:10.1371/jour- nal.pone.0105347. hayatsağlık 25

Dünya Gıda Sisteminin Tanzimi Üzerinde Küresel Isınmanın Etkileri Çağrı Emin Şahin Tarımsal genişleme ve verimin arttırılmasıy- ülkelerde de sıklığının günbegün arttığını gös- la gıda üretiminin gelişimi sayesinde küre- termiştir. Yani beslenme yetersizliği ve obezite sel yetersiz gıda sorunuyla mücadelede oldukça aynı ülkelerde, birlikte artış göstermektedirler.3 yol katedilmiştir. Son 60 yıldır gıda talebi baş döndürücü bir hızda artmasına rağmen yeter- 1950’lerde dünyada hızla artan gıda üretim siz beslenen insan sayısında düşüş görülmüştür. kapasitesini ifade etmek için kullanılan “Yeşil Yüksek verimli tahıl çeşitleri, sentetik gübre Devrim”den beri, gıda üretimi artış göstermek- üretimi, pestisitler ve tarımsal işçiliğin meka- tedir. Söz konusu bu artışa yükselen gıda talebi nizasyonu bu gidişatta önemli yer tutmaktadır. ve artan dünya nüfusu da eşlik etmekte ve bu Yine de küresel yetersiz beslenmenin ve mikro- durum, gün geçtikçe daha çok sorun teşkil et- besin eksikliklerinin sağlık sorunları içerisin- mektedir. Gıda üretim kapasitesinin artış hızı deki oranı yüksektir. İki milyardan fazla insan, düşerken, nüfus ve gıda talebi artış hızı yüksel- bir veya daha fazla mikrobesin yetersizliğinden mektedir. Dünya kendi kendine yetebilmek ve muzdarip durumdadır.1 üretimini yeterli seviyede tutabilmek için, için- de bulundurduğundan daha fazla suya, daha Beş yaş altı 160 milyon çocuk sağlıklı boy fazla ekilecek alana ve çok daha fazla gıdaya ortalamasından daha kısa, 50 milyon çocuk erişmek zorunda kalacaktır.4 Bu durum insan- gerektiğinden daha zayıftır. 790 milyon kişi ları günden güne gezegenin farklı sistemlerini günlük ihtiyacı olduğundan daha az yani ye- (orman, dağ vb.) daha vahşice dönüştürmeye tersiz enerji almaktadır. Yıllık üç milyon çocuk zorlamakta ve gıda krizinin 21.yy’ın en önem- gıda yetersizliğinden ölmektedir. Bu sayı dünya li sorunlarının başında görülmesine neden ol- üzerinde bir yıl içerisinde ölen tüm çocukla- maktadır. rın yarısını oluşturmaktadır.2 Diğer yandan 38 milyon çocuk aşırı kiloludur. Her 8 yetişkinden Bu yazıda küresel ısınmanın dünya gıda birisi olmak üzere yaklaşık 672 milyon insan tanzimini hangi mekanizmalarla etkilediği ve obezdir. Obezite öncelikle gelişmiş ülkelerde etkileyeceği konuyla ilgili yapılmış bilimsel ça- ön sıralara oynayan bir sağlık sorunu olarak or- lışmalar ışığında değerlendirilmiştir. Gıda üre- taya çıksa da, son araştırmalar gelişmekte olan timinden tüketimine, gıdaya erişimden gıda güvenliğine dek konular ele alınmış ve bireysel 26 hayatsağlık

ve toplumsal önerilerde bulunulmuştur. toprağın sürekli nem kaybetmesine yol açarak Küresel ısınma da tıpkı gıda krizi gibi toprağın havalanmasını da engellemekte ve verimi düşürmektedir.11 Özellikle dünya gıda 21.yy’ın en önemli sorunlarındandır ve gıda tüketiminin temel taşlarından buğday ve mı- krizini daha derinleştirecek niteliklere haizdir. sırın veriminin düşeceği, pirincin ise daha az Bilindiği üzere gıda üretimi, tarımsal üretimin etkileneceği beklenmektedir. Küresel ısınmanın miktarı ve besin kalitesinin yanında; toprak ka- faydası olarak ise; atmosferik karbondioksitin litesi, su mevcudiyeti, güneş ışığı, karbondioksit, konsantrasyonunun artmasıyla yüksek enlem- sıcaklık uygunluğu ve bazı durumlarda tozlayı- lerde potansiyel verimlilik artışına yol açabile- cı bolluğu gibi uygun biyofiziksel kaynakların ceği düşünülmektedir. dinamik dengesine bağlıdır. Küresel ısınmayla birlikte artan sıcaklıklar ve ani-şiddetli yağmur Sonuç olarak; tarım, balıkçılık ve hayvancı- boşalmaları, ekinleri olumsuz etkilerken; su lık etkilenerek küresel ısınmanın gıda üretimini kıtlığı artışına, balıkçılığın azalmasına ve toz- etkilemesi mümkündür. Elbette gıda tanzimi laşmayı sağlayan böceklerin ekosistemden dış- yalnızca arz ile ilişkili bir durum değildir. Ayrı- lanmasına yol açmaktadır.5 Tıpkı patojenlerden ca gıdaya erişim, talebi karşılayabilme ve tüket- veya hava kirliliğinden olduğu gibi belli hava me alışkanlıkları ile de ilgilidir.12 şartları altında da üretim azalmaktadır. Ayrıca gelişmekte olan coğrafyalarda tarımsal üretim Gıdaya Erişim büyük ölçüde fiziksel emeğe bağlıdır. İklim de- Gıda yetmezliği için dünya üzerinde en risk- ğişikliğinin, tarımsal üretimin bu boyutlarının li bölgeler Sahraaltı Afrika ve Güney Asya’dır. her birini etkilemesi beklenir. Bu etkilenme- Her iki bölge için de küresel ısınmanın sorun- lerin istisnaları bulunmakla birlikte genellikle larından çok çatışma, kaynakların dağıtımı so- olumsuz etki görülmektedir. runları gibi diğer durumlar ön plana çıkmakta- dır. Bu noktada “gıda erişimi” de gündeme gel- Geçtiğimiz on yılda, 2006-2015 arasındaki mektedir. Uluslararası Gıda Politikası Araştır- küresel toprak sıcaklıkları, yirminci yüzyıl orta- ma Enstitüsü’nün IMPACT (Uluslararası Tarım lamasından 1,0 0C daha sıcak seyretmiştir. Gele- Ürünleri ve Ticaret Politika Analizi) modelini cek yıllarda, ılımlı bir sera gazı emisyonu senar- kullanarak yaptığı simülasyonlarda, dünyadaki yosunda bile, bu emisyonun şu anda dünyanın en önemli üç tahıl tanesinin (buğday, pirinç ve birçok bölgesinde yaşanan en aşırı sıcaklıkları mısır) enflasyona göre düzeltilmiş fiyatlarının aşan ortalama yaz sıcaklıklarına yol açması bek- artacağını göstermektedir. Artışın 2050’ye dek lenmektedir.6 Küresel ısınma suyun tedarikini; %31 ile %106 arasında olması tahmin edilmek- yeraltı su birikmelerinin düzeninin bozulması, tedir.13 Yüksek gıda fiyatlarının, yoksulluğu ve buzulların erimesi ve karların erken dönem- düşük gıda güvenliğini yalnızca kentsel fakirler lerde erimeye başlaması, tuzlu suyun akarsular için (bu kesime etkisi kesin olduğu için) değil, gibi tatlı su kaynaklarına karışması gibi farklı aynı zamanda kendi ürettiğini de tüketebilen yollardan etkileyebilmektedir.7 Yapılan çalışma- kırsal kesimdeki insanlar için de artıracağını lar, kutuplarda iklim özelliklerinin bozulmaya göstermektedir.14 başladığını ve ekvatora doğru etkisini genişle- teceğini göstermektedir. Ani ve yoğun yağışla- rın olması, taşkın ve sele sebebiyet vermesi bu durumun ilk işaretlerindendir.8 300C’nin üze- rindeki hava sıcaklıkları yağmurla beslenen gı- dalar için verimli değildir.9 Bu etkinin ilerleyen dönemlerde artacağı ve ekinlerin veriminde ciddi düşüşlere yol açacağı tahmin edilmekte- dir. Kötü şartların sulamalı tarım yoluyla veya farklı tarım uygulamalarıyla dengelenebileceği düşünülmektedir.10 Yine de artan sıcaklıklar hayatsağlık 27

Düşük ekonomik-büyüme/hızlı iklim deği- Gıda Güvenliği şikliği senaryosunda, dünyadaki bütün ülkele- Gıda güvenliği, piyasaların arz ve talep di- rin %43’ü, yüzyılın sonuna kadar mutlak olarak namiklerinden bağımsızdır. Yiyecek stoklarının şimdi olduğundan daha fakir olacaktır.15 Tüm bozulma ve zararlılara karşı korunması, güvenli senaryolardan gelen niteliksel mesaj açıktır: Be- ve besleyici yiyecekler pişirilmesi ve tüketilen lirsiz iklim değişikliği, gelişmekte olan dünya- besinlerin emilmesi ve saklanması için yeterin- da gıda üretimini olumsuz etkilemese bile gıda ce sağlıklı olması gerekmektedir.18 Güvenli su ve elde etmek için büyük ölçüde zayıflamış tüketici sanitasyon sistemleri olmadığı zaman, aşırı ya- satın alma gücü anlamına gelebilecektir. Büyük ğışlar ve uzun süreli kuraklıklar; aşırı derecede ekonomik kayıplara da yol açma potansiyeline patojen bakteri, parazit, mikotoksin ve bir dizi sahiptir. Gelişmiş mahsul verimi, toplam küresel virüsün su kaynaklarını enfekte etmesine neden üretim seviyesini yükseltse bile, gelişmekte olan olur.19 Nitekim son dönemlerde ülkemizde de ülkelerdeki pazarlar ve gıda sistemleri, küresel gördüğümüz su kaynaklı nörovirüs gibi etken- pazarda mevcut gıdalara ulaşmak için mücade- ler veya zoonoza bağlı salgın hastalıklar bunu le etmeye devam edebilir. Gıdanın üretildiği ve destekler niteliktedir. Oluşan enterik enfeksi- satıldığı yer ile yiyeceğin ihtiyaç duyulduğu yer yonlar ve ishalli hastalıklar, çocuğun beslenme arasındaki kopukluk, iklim değişikliğinin dü- durumu, büyümesi ve gelişimi üzerinde derin şük enlemli tarım alanları üzerindeki beklenen etkilere de sahip olmaktadır.20 1986-2007 yılla- etkileri nedeniyle daha da genişleyebilir. Bu rı arasında dünya genelinde 70 ülkenin ulusal tehlikeler, önümüzdeki on yılda gelişmekte olan olarak temsili olan demografik ve sağlık araştır- ülkelerin şehirlerinde gerçekleşmesi beklenen malarına ilişkin yapılan 171 ekolojik analizde, demografik değişimlerle (çoğunlukla göçe bağ- iyileştirilmiş temizlik ve suya erişimin, 5 yaşın lı nüfus artışı) birlikte düşünüldüğünde önlem altındaki çocuklarda boy gelişim geriliği sevi- alınmazsa ciddi sıkıntılara yol açabilecektir.16 yelerinin azalması ile anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur.21 Bununla birlikte, etkilerin büyüklüğü, ülke- Yiyecek kaybını ve atık miktarını azaltmak ler içindeki zenginliğe ve ayrıca yiyecek grubu- da gelecekteki talebin karşılanmasına yardımcı na bağlı olarak değişecektir. Literatürden çıka- olabilir. Mevcut üretim, lojistik ve tüketim sis- rılan ders, yerel analizlerin gerekli olduğudur. temleri küresel gıda üretiminin neredeyse üçte Gıda fiyat artışlarının gıda güvenliğine etkisi, birinin (yıllık 1.4 milyar ton) ya kaybedilmesine ekonominin yapısına, gıda fiyatlarındaki fiyat ya da boşa gitmesine neden olmaktadır. Geliş- değişimlerinin göreceli büyüklüğüne ve çiftçile- miş ülkelerdeki gıda atıklarının çoğu tüketici rin esnek ekolojik ve ekonomik koşullara adap- hanelerinde gerçekleşirken, gelişmekte olan te olma yeteneğine bağlıdır.17 bölgelerde bu atıklar pazarlara ulaşmadan önce büyük ölçüde haşere gibi zararlılardan ve man- tarlardan kaynaklanmaktadır. Hane tüketimin- de lavaboya dökülen yağlar su kaynaklarının kirlenmesinde önemli etkenlerdendir. Tarım alanlarında yanlış ve bilinçsiz sulamanın kul- lanımı da orta-uzun dönemde su havzalarına zarar vermektedir.3 Çevresel değişimin daha iyi yönetimi, özel- likle sera gazı emisyonlarının ve diğer kirleti- cilerin azaltılması ve arazi, su ve kimyasalların tarımsal kullanımındaki bilincinin ve verimli- liğin arttırılması birçok ulusal gıda sisteminde- ki mevcut stresi hafifletecektir. Küresel ısınma gıda tanzimini tarım, hayvancılık ve balıkçılık 28 hayatsağlık

gibi üretim süreçlerinin verimini azaltarak, üre- gterm view. J. Prod. Agric. 3:293–97 ticiyi yeni yöntemler bulmaya zorlayarak henüz 9. Schlenker W, Roberts MJ, 2009. Nonlinear tempe- gıdanın ortaya çıkmasından bile önce etkile- meye başlamaktadır. Bin bir zorlukla üretilen rature effects indicate severe damages to U.S. crop gıdalar, küresel ısınmanın tetiklediği değişim- yields under climate change. PNAS 106:15594–98 lerin arttırdığı düşük gıda güvenliği ve ortaya 10. Davin EL, Seneviratne SI, Ciais P, Olioso A, Want çıkarttığı lojistik sıkıntılarıyla gıdaya erişimi de T, 2014. Preferential cooling of hot extremes from zorlaştırmaktadır. Bununla birlikte artan dünya cropland albedo management. PNAS 111:9757–61 nüfusuna eşlik eden kıtlıklar, savaşlar ve göç- 11. Lobell DB, Hammer GL, McLean G, Messina C, lerle birlikte gıda üretim-tüketim dengesinin Roberts MJ, Schlenker W, 2013. The critical role of korunamaması da küresel ısınmanın dolaylı extreme heat for maize production in the United sonuçlarındandır. Geçtiğimiz her gün dengeyi States. Nat. Clim. Change 3:497–501 bulmak ve öncelikleri iyi ayarlamak daha da 12. Barrett CB, 2010. Measuring food insecurity. Scien- hayati öneme sahip olacaktır. Küresel ısınma- ce 327:825–28 nın dünyayı yeniden şekillendireceğini göz ardı 13. Nelson GC, Rosegrant MW, Palazzo A, Gray I, In- etmeden, önlemler ve yeni uygulamalarla so- gersoll C, et al. 2010. Food Security, Farming, and runların çözümünü aramak, küresel boyutlarda Climate Change to 2050.Washington, DC: Int. Food tartışılan meseleye ulusal düzeyde hazırlıklı ol- Policy Res. Inst. mak gerekmektedir. 14. Ivanic M, 2008. Implications of higher global food prices for poverty in low-income countries.World Kaynakça Bank Policy Res. Work. Pap. 4594 1. IFPRI (Int. Food Policy Res. Inst.) 2015. Global 15. Burke M,Hsiang SM, Miguel E, 2015. Global non-li- near effect of temperature on economic production. Nutrition Report Actions and Accountability to Nature 527:235–39 Advance Nutrition and Sustainable Development. 16. Myers Si, Smith MR, Guth S, Golden C, Vaitla B, Washington, DC: IFPRI Mueller N, Dangour AD, Huybers P, 2017. Climate 2. Black RE, Victora CG, Walker SP, Bhutta ZA, Chris- Change and Global Food Systems: Potential Impa- tian P, et al. 2013. Maternal and child undernutriti- cts on Food Security and Undernutrition Annual on and overweight in low-income and middle-inco- Review of Public Health 38:1, 259-277 me countries. Lancet 382:427 17. Morton JF, 2007. The impact of climate change on 3. FAO, IFAD, UNICEF, WFP and WHO 2018. The smallholder and subsistence agriculture. PNAS State of Food Security and Nutrition in the World 104:19680–85 2018. Building climate resilience for food security 18. Parfitt J, Barthel M, Macnaughton S, 2010. Food and nutrition. Rome, FAO waste within food supply chains: quantification and 4. Whitmee S, Haines A, Beyrer C, Boltz F, Capon AG, potential for change to 2050. Philos. Trans. R. Soc. et al. 2015. Safeguarding human health in the Anth- B 365:3065–81 ropocene epoch: Report of The Rockefeller Foun- 19. Rose JB, Wu F, 2015. Waterborne and foodborne dation–Lancet Commission on planetary health. diseases. In Climate Change and Public Health, ed. Lancet 386:1973–2028 BS Levy, JA Patz, pp. 157–72. Oxford, UK: Oxford 5. Akalın M, 2014. “The Climate Change Impacts on Univ. Press Agriculture: Adaptation and Mitigation Strategies 20. Ngure FM, Reid BM, Humphrey JH, Mbuya MN, for these Impacts”, Hitit University Journal of Social Pelto G, Stoltzfus RJ, 2014. Water, Sanitation, and Sciences Institute, Year 7, Issue 2, pp. 351-377 Hygiene (WASH), environmental enteropathy, nut- 6. Battisti DS, Naylor RL, 2009. Historical warnings of rition, and early child development: making the future food insecurity with unprecedented seasonal links. Ann. N. Y. Acad. Sci. 1308:118–28 heat. Science 323:240–44 21. Fink G, Gunther I, Hill K, 2011. The effect of water 7. Jim´enez C B, Oki T, Arnell NW, Benito G, Cogley and sanitation on child health: evidence from the JG, et al. 2014. Freshwater resources. See Ref. 74, pp. demographic and health surveys 1986–2007. Int. J. 229–69 Epidemiol. 40:1196 8. Carlson RE, 1990. Heat stress, plant-available soil moisture, and corn yields in Iowa: a short- and lon- hayatsağlık 29

Beslenmenin Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğuna Etkisi Elifnur Asılkefeli Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozuklu- ve kimyasallar ya da alkol, sigara kullanımının ğu (DEHB) okul çağı çocuklarında yaygın çocuklarda DEHB görülme riskini artırdığı gö- olarak görülen, ciddi derecede dikkat eksikliği rülmüştür.1,6 ile aşırı hareketlilik gibi temel belirtileri olan nörogelişimsel bir bozukluktur. Yapılan araş- Bireylerde dikkat eksikliği ve hiperaktivite tırmalar okul çağı çocuklarının % 5-10’unun birlikte görülebileceği gibi yalnızca dikkat ek- DEHB tanısı aldığını ve tanı alma riskinin erkek sikliği ya da yalnızca hiperaktivite de görülebi- çocuklarda daha yüksek olduğunu göstermek- lir.6 Dikkat eksikliği ve hiperaktivitenin birlikte tedir.1 1970’lerde çocuklar arasında sık görülen görülmesi ile DEHB tanısı alan bireylerde ciddi bu bozukluğun tedavisiyle ilişkili çalışmalar- oranda dikkat eksikliği, aşırı hareketlilik ve öğ- da besinlerin etkisi araştırılmaya başlanmıştır. renmede sorunlar görülmektedir.1 Bu temel be- Literatürde DEHB’de beslenmenin önemini lirtiler dışında günlük yaşamda unutkanlıklar, vurgulayan birçok araştırma olmakla birlikte sıklıkla eşyalarını kaybetme, dikkatini bir konu bunların sonuçları kanıta dayalı tıp açısından üzerinde tutmada zorluk yaşama, gereğinden tartışmalı bulunmaktadır.2,3,4 Bu yazıda mevcut fazla konuşma, sırasını beklemede zorlanma, literatürden örnekler sunularak DEHB’de be- karşısındakinin sorusu ya da cümlesi bitme- sinlerin ve beslenme düzeninin alternatif bir den tamamlama ya da cevap verme, uzun süre tedavi yöntemi olarak görülüp görülemeyeceği oturduğu yerde kalamama gibi belirtiler de gö- tartışılacaktır. rülebilir. Ancak DEHB’nin bir bozukluk olarak görülebilmesi için bu gibi belirtilerin günlük DEHB Etiyolojisi, Tanı ve Tedavisi yaşamı, işi, eğitimi, sosyal yaşamı olumsuz yön- Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu- de etkiliyor olması beklenmektedir.6 nun nedenleri tam olarak bilinmese de yapılan araştırmalar genetik, çevresel ve psikososyal DEHB’nin rehabilitasyonunda temelde ilaç etkenlerin önemli olduğunu göstermiştir. Bun- tedavisi ile birlikte psikososyal ve eğitsel destek ların dışında doğum sırasında yaşanan kompli- önemli yer tutar.7 İlaçlar DEHB’de görülen do- kasyonlar ile hamilelik dönemindeki çevre kirli- pamin ve norepinefrin gibi nörotransmiterle- liği, annenin yediği yiyeceklerdeki koruyucular rin düşük olan düzeylerini artırmaya yardımcı olur.8 Ne var ki ilaçların yan etkileri söz konusu 30 hayatsağlık

olduğundan alternatif tedavi yöntemleri üze- ölçüde uzak oldukları ve daha çok fast-food rine çalışmalar yapılmaktadır.1 Bunlardan bir tarzı beslendikleri görülmüştür. Aynı zamanda tanesi de beslenme düzenindeki değişikliklerle DEHB tanılı katılımcıların kontrol grubuna kı- dikkat eksikliği ve hiperaktivite belirtilerinin yasla daha fazla şeker ve kafein, daha az meyve azaltılmasıdır. ve protein tükettikleri bildirilmiştir. Ancak bu çalışmanın sonuçlarından Akdeniz tipi beslen- Araştırma Verilerinden Örnekler meden uzak olanların DEHB geliştirdiğine dair Yapay gıda boyaları, koruyucular, rafine şe- bir anlam çıkarmak sağlıklı olmayacaktır. Tanısı kerin diyetle alınması ve demir, çinko, magnez- olan bireylerin dürtüsellik gibi çeşitli belirtilerin yum gibi minerallerin eksikliği çocuklardaki de etkisiyle sağlıklı beslenme tercihleri yapmak- DEHB belirtileri ile ilişkilendirilmiştir.1 ta zorlandıkları da düşünülebilir. Aynı zamanda DEHB tanılı 106 çocuk ve ergenle yapılan DEHB tanılı bireylerin beslenme tarzı işlevsel çalışmada, kontrol grubuna yalnızca ilaç veri- olmayan aile yapılarından da kaynaklanabilir.10 lirken araştırma grubuna ise ayrıca beslenme listeleri verilmiş ve tavsiye edilen ve edilmeyen Renklendirici ve Koruyucular besinler belirtilmiştir. Tavsiye edilen listede, Besinlerin hiperaktiviteye etkisi alanında ilk süt, et, balık, yumurta, sebze, meyve, kakao, çay, çalışma 1970’lerde Dr. Benjamin Feingold tara- kahve gibi besinler yer almakta ve 3 öğün yemek fından yürütülmüştür. Bu araştırmada renklen- yeme önerisi ile istediğinde istediğini yememe diriciler ve diğer katkı maddelerinin çocuklarda şartı bulunmaktadır. Tavsiye edilmeyen listede hiperaktiviteyi artırdığına yönelik sonuçlar elde ise kızartmalar, yağlı et, tuz, soslar, dondurma, edilmiş olsa da, daha sonra yapılan çalışmaların pasta, kola, şeker, tatlılar, cips, hazır meyve su- bir kısmı bu sonuçları desteklerken, bir kısmı ları gibi besinler yer almaktadır. Araştırmanın ise bunu destekleyici sonuçlara ulaşmamıştır.11 sonucunda tavsiye edilen liste puanı yükseldik- Farklı bir araştırmada yapay gıda renklendi- çe dikkatsizlik seviyesinin arttığı görülmüştür.9 ricileri ve sodyum benzoat çocukların yedikleri Bir başka araştırmada 60 DEHB tanılı ço- besinlerden 1 hafta boyunca çıkarılmıştır.12 Ar- cuk ve ergen ile 60 kişilik kontrol grubunda bir dından 3 hafta boyunca bu çocuklar araştırma bütün olarak beslenme tarzının DEHB üzerin- grubu ve kontrol grubu olarak ikiye ayrılarak deki etkisi incelenmiştir. DEHB tanılı çocuk ve yalnızca araştırma grubundaki çocuklara ya- ergenlerin Akdeniz tipi beslenmeden önemli pay gıda renklendiricileri ve sodyum benzoat hayatsağlık 31

içeren besinler verilmiş ve her iki gruptaki ço- Demir cuklardaki davranış değişiklikleri bir gözlemci Yapılan bir araştırma düşük feritin seviyesi- ve aileler tarafından incelenmiş, ardından da nin ciddi düzeydeki DEHB belirtileri ile ilişkili psikologlar tarafından değerlendirilmiştir. De- olduğunu belirterek DEHB tanılı çocukların de- ğerlendirmelere göre gıda renklendiricileri ve mir takviyesinden faydalanabileceğini öne sür- sodyum benzoat içeren besinlerle beslenmedik- müştür.7 Söz konusu bu çalışmada DEHB belir- leri süreçte çocukların hiperaktif davranışların- tileri için klinik değerlendirme yerine ailelerin da azalma görülürken, tekrar bu tür besinleri al- değerlendirmelerinin kullanılması çalışmanın maya başladıklarında hiperaktif davranışların- güvenirliğini eleştiriye açık hale getirmiştir. da artış gözlenmiş. Yapılan bir başka çalışmada Magnezyum ise beslenme rutininden içeriğinde koruyucu, Magnezyum DEHB belirtilerini azaltmada tatlandırıcı ya da katkı maddesi bulunan yiye- etkili olduğu düşünülen ve kakao, ayçiçeği, bit- cekler çıkarılan DEHB tanılı çocukların hipe- ter çikolata, buğday kepeği, bakliyatlar ve fındık raktif davranışlarında, kontrol grubuna kıyasla gibi besinlerde daha yoğun olarak bulunan bir azalma olduğu gösterilmiştir.13 mineraldir.1 DEHB tanısı olan 51 ve tanısı olmayan 15 Diyetlerinden 3 hafta boyunca gıdalardaki çocukla yapılan bir araştırmada DEHB tanılı katkı maddeleri çıkarılan ve sebze, meyve, balık, çocuklardaki magnezyum oranının daha düşük et, yumurta, buğday, yulaf gibi besinlerle besle- olduğu bulunmuştur. Bu bulgudan hareketle ya- nen 27 çocukla yapılan benzer bir çalışmanın pılan çalışmada 30 gün boyunca magnezyum ve devamında bu çocuklardan seçilen araştırma B6 vitamin takviyesi alan grubun, multivitamin grubuna E282 kodlu koruyucu içeren ekmek alan kontrol grubuna kıyasla kaygı düzeylerin- verilmiştir.14 Araştırmanın sonucunda işlenmiş de, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bulguların- gıdalar ve koruyucuların çocuklarda görülen da düşüş olduğu sonucuna ulaşmıştır.18 hareketlilik ve dikkatsizlikle ilişkili olduğu bu- Sonuç lunmuştur. 1970’lerden bugüne beslenme ve DEHB iliş- kisi araştırılmış ancak tartışmalı sonuçlar elde Şeker edilmiştir. DEHB’de kullanılan ilaçların olası Şekerin DEHB üzerindeki etkisi üzerine yan etkilerinden kaçınabilmek adına farklı te- 1980’lerde çalışmalar yapılmış olsa da bu ça- davi yöntemleri üzerinde çalışmalar sürdürül- lışmalara katılan çocuk sayısının çok az olması müştür. Bir bütün olarak beslenme biçiminin nedeniyle araştırma sonuçları sağlıklı veriler veya minerallerin, şekerin, koruyucu ve tatlan- sunmamıştır.1 dırıcıların DEHB üzerindeki etkisiyle ilgili pek 1994’te 48 çocukla yapılan bir çalışmada ya- çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmaların ardın- pay tatlandırıcı ve şekerin çocukların davranış- dan beslenmenin DEHB belirtilerini azaltmada larını etkilemediği sonucuna ulaşılmıştır.15 Ça- önemli olduğunu, ancak tek başına bir tedavi lışmaya katılan çocukların davranışları DEHB yöntemi olarak değerlendirmek yerine beslen- belirtileri bakımından da değerlendirildiğinde me düzenindeki çeşitli değişikliklerle var olan yalnızca 5 çocuğun tanı kriterlerini karşılaması, tedavi sürecinin desteklenebileceğini söylemek DEHB ve şeker ilişkisini anlamak açısından ye- daha doğru olacaktır. tersiz görünmektedir. Çinko Kaynakça Çinko takviyesinin hiperaktivite, dürtüsellik 1. Konikowska K, Regulska-Ilow B, Rozanska D. The ve sosyal uyum bozulmaları ile ilgili belirtileri azalttığı ancak dikkat eksikliğine herhangi bir influence of components of diet on the symptoms of etkisi olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.16 Araş- ADHD in children. Roczniki Państwowego Zakładu tırmacılara göre çinko takviyesi tek başına bir Higieny. 2012; 63(2). tedavi yöntemi olarak değil ancak var olan teda- 2. Arnold LE, Hurt E, Lofthouse N. Attention-deficit/ viyi destekleyici olarak kullanılabilir.1 32 hayatsağlık

hyperactivity disorder: dietary and nutritional tre- 12. Bateman B, Warner JO, Hutchinson E, Dean T, atments. Child and Adolescent Psychiatric Clinics. Rowlandson P, Gant C, ... Stevenson J. The effects 2013; 22(3), 381-402. of a double blind, placebo controlled, artificial food 3. Barke ES, Brandeis D, Cortese S, Daley D, Ferrin colourings and benzoate preservative challenge on M, Holtmann M, ... Zuddas A. Non-pharmacologi- hyperactivity in a general population sample of cal interventions for attention-deficit/hyperactivity preschool children. Archives of disease in childho- disorder: systematic review and meta-analyses of od. 2004; 89(6), 506-511. randomised controlled trials of dietary and psycho- logical treatments. The American Journal of Psychi- 13. Carter CM, Urbanowicz M, Hemsley R, Mantilla atry, 2013. L, Strobel S, Graham PJ, Taylor E. Effects of a few 4. Rucklidge JJ, Johnstone J, Kaplan BJ. Nutrient food diet in attention deficit disorder. Archives of disease in childhood. 1993; 69(5), 564-568. supplementation approaches in the treatment of 14. Dengate S, Ruben A. Controlled trial of cumulative ADHD. Expert review of neurotherapeutics. 2009; behavioural effects of a common bread preservati- ve. Journal of Paediatrics and Child Health. 2002; 9(4), 461-476. 38(4), 373-376. 5. Willcutt E. The etiology of ADHD: Behavioral and 15. Wolraich ML, Lindgren SD, Stumbo PJ, Stegink molecular genetic approaches. Cognitive and affe- LD, Appelbaum MI, Kiritsy MC. Effects of diets high in sucrose or aspartame on the behavior and ctive neuroscience of psychopathology. 2005; Ox- cognitive performance of children. New England Journal of Medicine. 1994; 330(5), 301-307. ford University Press, Oxford. 6. American Psychiatric Association. Diagnostic and 16. Bilici M, Yıldırım F, Kandil S, Bekaroğlu M, Yıl- dırmış S, Değer O, ... Aksu H. Double-blind, place- statistical manual of mental disorders (5th ed.). bo-controlled study of zinc sulfate in the treatment of attention deficit hyperactivity disorder. Progress 2003; Washington, DC: Author. in Neuro-Psychopharmacology and Biological Ps- 7. Pfiffner LJ, Barkley RA, DuPaul GJ. Treatment of ychiatry. 2004; 28(1), 181-190. ADHD in school settings. Attention deficit hypera- 17. Konofal E, Lecendreux M, Arnulf I, Mouren MC. Iron deficiency in children with attention-deficit/ ctivity disorder: A handbook for diagnosis and tre- hyperactivity disorder. Archives of pediatrics & adolescent medicine. 2004; 158(12), 1113-1115. atment. 2006; 3, 547-589. 8. Biederman J. Attention-deficit/hyperactivity disor- 18. Nogovitsina OR, Levitina EV. Neurological aspe- cts of the clinical features, pathophysiology, and der: a selective overview. Biological psychiatry. corrections of impairments in attention deficit hy- peractivity disorder. Neuroscience and behavioral 2005; 57(11), 1215-1220. physiology. 2007; 37(3), 199-202. 9. Ghanizadeh A, Haddad, B. The effect of dietary education on ADHD, a randomized controlled clinical trial. Annals of general psychiatry. 2015; 14(1), 12. 10. Ríos-Hernández A, Alda JA, Farran-Codina A, Fer- reira-García E, Izquierdo-Pulido, M. The Mediter- ranean diet and ADHD in children and adolescents. Pediatrics. 2017; 139(2), e20162027. 11. Kanarek RB. Artificial food dyes and attention defi- cit hyperactivity disorder. Nutrition reviews. 2011; 69(7), 385-391. hayatsağlık 33

Rüzgar Enerjisi Ne Kadar Yeşil? Abdurrahman Fatih Birinci İklim değişikliğinin sonuçları itibariyle ortaya maya başlamıştır.2 Rüzgar enerjisinin çiftçilikle ciddi riskler koyması, karbon salınımı konu- ilgili bir konu olmaktan çıkıp popülerlik kazan- sunda dünya çapında bir farkındalık yaratmıştır. ması ancak 1970’li yıllardaki petrol fiyatlarının Bu farkındalık, 2015 yılından beri 164’den fazla ani yükselmesinden sonra gerçekleşmiştir. 1978 ülkenin yenilenebilir enerji üretiminde hedef yılında ABD Kongresi, tüketilen enerjinin belli programlar yapmasını neden olmuştır.1 Örneğin bir kısmının yenilenebilir kaynaklardan (rüzgar İsveç gibi bazı İskandinav ülkelerinde, üretilen enerjisi de bu kategoridedir) tedarik edilmesi- enerjinin %100’ünün yenilenebilir kaynaklı ol- ni şirketlere şart koşan bir yasa teklifini kabul ması ana hedef olarak belirlenmiştir. Bu yazıda, etmiştir.3 Söz konusu bu tarihten sonra küresel bir yenilenebilir enerji türü olarak güneş enerji- çapta çevre konusunda farkındalıklar oluşmaya sinden sonra en fazla bilinirliğe sahip olan rüzgar başlamış ve hükümetlerin teşvik programlarının enerjisi, canlılarla ve yabani hayatla etkileşimi artmasıyla da rüzgardan enerji üretimi ivmeli bir açısından kritik edilecek ve bu enerji türüne karşı şekilde yükselmiştir. Örneğin ABD’de rüzgardan dile getirilen belli başlı itirazlar ortaya konacak- elektrik üretiminin payı 2005 yılında %0.5 iken tır. bu oran 2017 yılında %6.5’e çıkmıştır.4 Buna mukabil ABD’nin kurulu rüzgar gücü 2017 yı- Rüzgar, M.Ö 5000’li yıllarda Nil Nehri’n- lında 89 GigaWatt’a, Çin’inki ise 149 GigaWatt’a de teknelerin hareketi için değerlendirilmeye ulaşmıştır. Üstelik bu trendin ilerleyen yıllarda başlanmasından günümüze kadar önemli bir azalacağına dair hiçbir işaret de yoktur. Çünkü enerji kaynağı olarak kullanılagelmiştir. Persli- dünyanın en çok nüfusa sahip devleti Çin, diğer lerin İran’da yel değirmenleriyle tarımsal sulama ülkelerin tamamından daha fazla rüzgar türbini yapmaya ve gıdaları öğütmeye başlamasıyla bu santraline sahip olacağı, 2030 ve 2050 yıllarına enerjinin kullanımı zamanla Orta Doğu’ya son- yönelik orta ve uzun vadeli bir yatırım programı rasında da Hollanda aracılığıyla tüm Avrupa’ya açıklamıştır. Bu programa göre Çin, 2030 yılına yayılmıştır. Gelişen rüzgar kullanım tekniğiyle kadar 495 GigaWatt, 2050 yılına kadar da 1000 19. yüzyılın sonlarında, ABD’de çiftçiler toprak- GigaWatt rüzgar enerjisi kapasitesine ulaşmayı larını sulamak ve elektrik ihtiyaçlarını gidermek hedeflemektedir.5 Çin gibi gelişmiş ülkelerin ha- için ahşap yerine artık çelik pervaneler kullan- 34 hayatsağlık

ricinde gelişmekte olan ülkelerde de rüzgar ener- rüşün aksine türbin üretimi ve kurulumu önemli jisinin kullanımına yönelik yatırımlar hız kazan- bir karbon salınımı kaynağıdır. 8 MegaWatt ener- maktadır. Örneğin ülkemizde 2008 yılında 363 ji üreten ortalama bir rüzgar türbini yaklaşık 105 MegaWatt olan kurulu rüzgar gücü, 2017 yılında metre kule ve 80 metre pervane uzunluğuna (9 6.87 GigaWatt’a ulaşmıştır. Türkiye 2018 yılında adet çift katlı otobüse eşdeğer) sahiptir. Türbin ihale süreci tamamlanan yeni santral projeleriy- aktif halde iken toplam uzunluğu 187 metrenin le 2023 yılında 20 GigaWatt üretim kapasitesine üzerine çıkmaktadır ki, buna zeminin altındaki ulaşmayı hedeflenmektedir.6 kısımlar dahil değildir.9 Kurulum aşamasında her bir türbin için zemine 10-15 metre derinliğinde Çevre koruma örgütlerinin çevreci olarak bir delik açılır ve bu çukur çelik ve Birleşmiş Mil- üzerinde ittifak ettiği, küresel ısınma ve iklim letler tarafından da önemli bir karbon emisyon değişikliği gibi birçok probleme karşı çözüm lis- kaynağı kabul edilen betonla doldurulur. 36 ton telerinde ilk sıralarda yer alan rüzgar enerjisi ne kanatlar, 56 ton gövde, 71 ton kule ve zemin al- kadar çevre dostudur? Spesifik olarak bazı canlı tındaki betonla birlikte toplam ağırlık 170 tonu türlerinin neslini korumak amacıyla kurulmuş bulmaktadır. ABD Çevre Koruma Ajansına topluluklar, söz konusu bu sektöre karşı en faz- (EPA) göre beton üretiminde kullanılacak olan la itiraz eden kuruluşlar olarak öne çıkmaktadır. her 1000 kg çimento, 900 ile 1100 kg arasında Örneğin ABD’de Yarasaları Koruma Topluluğu karbon salınımına sebep olmaktadır.10 İronik bir (Batcon) ve Britanya’da nesli tehlike altında olan şekilde türbinler, azaltmayı hedeflediği karbon kuşlarla ilgili projeleriyle tanınan Kuşları Koru- salınımını fiziksel şartları gereği arttırarak işe ma Kraliyet Topluluğu (RSPB) 2000’li yılların başlamaktadır. başından itibaren bu konuda kamuoyu oluştur- maya çalışmaktadır. Bu tür kuruluşlar haricinde Rüzgar enerjisinin, tartışmaya daha az açık rüzgar enerjisine yönelik şikayetlerin çoğunluğu olan en önemli dezavantajlardan biri de arazi santrallere yakın yerleşim yerlerinde ikamet eden kullanımıyla ilgilidir. Dünya nüfusu artarken insanlardan gelmektedir. Bu tarz bölgelerde yaşa- tarım arazilerinin giderek azaldığı günümüzde, yan insanlar, türbinlerin çıkardığı gürültü nede- tarımsal amaçla veya yerleşim ihtiyacı için kul- niyle özellikle gece saatlerinde uyku kalitelerinin lanılabilecek alanları ve ormanları santral yapı- ve sosyal refahlarının kötü yönde etkilendiğini mı için kullanmak, bir problemi çözerken yeni ifade etmektedirler. Ancak gürültü sorunu konu- problemler oluşturulması anlamına gelmektedir. sunda yapılan çalışmalar farklı sonuçlar ortaya 2 MegaWatt’lık nispeten düşük kapasiteli ka- koymuştur: 2014 yılında Kanada Hükümeti tara- bul edilebilecek bir rüzgar türbininin kurulumu fından, Güney Ontario ve Prince Edward adasın- için yaklaşık 6000 metre karelik bir alana ihtiyaç da yapılan araştırma sonucunda türbin gürültüsü duyulmaktadır. Bunun yanında yapılan yatırımı ve uyku bozuklukları arasında ilişki bulunmuş- karşılayabilecek verimli bir rüzgar türbini santra- tur.7 Bir başka araştırma Avustralya’da rüzgar linde, iki türbin arası mesafe pervaneler aktifken çiftliklerine yakın yerleşim yerlerinde yaşayan oluşan çember uzunluğunun en az 5 katı olma- insanlarla yapılmıştır ve türbin gürültüsünün, sı gerekmektedir. Ayrıca bir türbin, 5 km’lik bir doğrudan bir sağlık etkisine neden olduğuna dair mesafe içerisinde diğer türbinin çalışma verimini bir kanıta ulaşılamamıştır.8 İlerleyen teknolojiler etkileyebilmektedir.11 Gürültü nedeniyle yerle- ile sektörün her seferinde daha düşük desibelde şim yerlerine, çiftçi baskısından ötürü tarımsal türbin üretme kapasitesi nedeniyle, gürültü iti- alanlara girmekte zorlanacak olan santraller için razını, yazının bundan sonraki kısmında rüzgar nispeten daha savunmasız görülen alan ormanlık enerjisi ne kadar yeşil sorusunu cevaplarken kul- alanlardır. Yukarıdaki verilere uygun olarak etkili lanmayacağız. ve verimli bir santral için ciddi bir ormansızlaş- tırma müdahalesi gerekmektedir. Salt kullanılan Karbon salınımı konusunda rüzgar türbinleri alandan ziyade, kurulum için ağır vasıta iş araç- yapısal problemler içermektedir. Rüzgar enerjisi- larının geçişine uygun yollar da inşa edildiği dü- nin teşvik edilmesinin ve temiz olarak nitelendi- şünüldüğünde, yaban hayata verilen tahribat çok rilmesinin en önemli dayanağı oldukça az kar- fazla artmaktadır. bon salınımı yaptığı düşüncesidir. Ancak bu gö- hayatsağlık 35

Rüzgar enerjisinin, sorgulanmaya başlanma- malardan birinde de, türbinlerin hava araçlarını sının ana sebeplerinden olan diğer bir dezavantajı uyarmak maksadıyla çıkardığı kırmızı ışığın ya- ise direkt bir şekilde yarasa ve kuş ölümlerine se- rasaları türbinlere çekmiş olabileceği kanaatine bep olmasıdır. ABD’de rüzgar türbinleri 2013 yı- ulaşılmıştır.15 Kırmızı ışık, böceklerin çekme- lında 600.000’den fazla yarasanın ölümüne neden si veya ağaçlara olan benzerlik, sebep ne olursa olmuştur.12 Bazı türler için soyun tükenmesi teh- olsun, yarasa ölümleri rüzgar enerjisi kurulma likesini ortaya çıkaran bu durumun sebepleriyle kapasitesiyle doğru orantılı bir şekilde artmaya ilgili özellikle 2014 yılı sonrası yapılan araştır- devam etmektedir. Yarasaların bitki tozlaşmasın- malar sıklaşmıştır. Ölü yarasalar incelendiğinde, daki rolü belki bir şekilde tolere edilebilir. Ancak mağara ve oyuklarda yuva yapan türlerden ziya- bu uçan memeliler zararlı haşereleri tükettiği de, ölen büyük çoğunluğun ağaçlarda yuva yapan için tarımda milyar dolar seviyesinde direkt fay- yarasa türleri olduğu saptanmıştır. Bu durum da sağlamaktadır. Organik tarımın trend haline rüzgar türbinlerinin yarasalar tarafından ağaç geldiği günümüzde kimyasal içerikli spreyler gibi algılandığını düşündürmektedir.13 Yarasala- kullanmadan zararlı böcekleri uzaklaştırmak son ra zarar verme fikrini destekleyen başka bir veri derece önem arz etmektedir.16 de, ölümlerin daha çok rüzgar hızının 5 m/s’nin altında olduğu bölgelerde kurulan santrallerde Kuşlardaki durum ise daha trajik bir hal al- gözlenmesidir. Hava akımı, rüzgar hızının düşük mıştır. Küresel çapta her yıl 6 ila 18 milyon ku- seyrettiği yerlerde, ağaç ya da türbinin etrafından şun rüzgar türbinlerine çarpması sonucu öldüğü geçerken benzer karakter gösterir. Dolayısıyla ya- düşünülmektedir. Yapılan araştırmalarda kuşla- rasaların sonarları türbini ağaçtan ayırt edemez rın türbinlere çarparak ölmesinin, daha çok ilk- ve türbinin çarpması sonucu ölürler. Bu risk rüz- bahar ve sonbahar gibi göç mevsimlerinde tavan gar şiddetinin yüksek olduğu yerlerde ortadan yaptığı gözlenmiştir. Kuşlar sürüler halinde göç kalkar yani yarasalar türbinin ağaç olmadığını ederken pervanelerin doğurduğu hava akımına kolaylıkla ayırt edebilir. Diğer bir çalışmada ise kapıldığında bu hava akımından kurtulmak için ölü yarasaların mideleri incelenmiş ve kısa bir yeterince güçlü manevra yapamazlar ve türbine süre önce böcekle beslendikleri tespit edilmiştir. çarparak yaşamlarını yitirirler. Kuşlar, gündüz- Bu böceklerin pervaneleri döndüren aksamın leri fazla rüzgar alan ve daha yüksek kapasitede bulunduğu, kule ve pervanelerin birleştiği yerde- çalışan türbinlere, geceleri ise alçak uçuş yaparak ki gövdemsi yapı olan nacellalara yerleşen türler daha kısa türbinlere çarparak ölürler. Bu yüzden olduğu ve böylelikle yarasaları türbinlere çekmiş özellikle üreme oranı düşük olan yırtıcı türler, olabileceği düşünülmüştür.14 Son yapılan çalış- nesillerinin yok olma tehlikesiyle karşı karşıya- dırlar.17 Düşük veya yüksek kapasiteli santraller ile az rüzgarlı veya çok rüzgarlı bölgelerde kurulan santrallerin hepsinde kuş ölümlerinin olması, türbin geliştirmelerinin bu sorunu çözebileceği- ne dair yaklaşımın temelsiz bir iyimserlik oldu- ğunu düşündürmektedir. Hali hazırda bazı rüz- gar enerjisi sektörü temsilcileri kuş ölümlerinden dolayı direkt olarak türbinleri savunmaktan vaz- geçmiş görünmektedirler. Bunun yerine, türbin kaynaklı kuş ölümlerinin, toplam kuş ölümleri sıralamasında kedi saldırıları ile kuşların ara- ba-bina camlarına çarpıp ölmelerinden sonra geldiğini ifade etmektedirler. Buna ek olarak enerji sektörünün oluşturduğu istihdama vurgu yaparak ekonomik argümanları zarar verici etki- lerine karşı kullanmaktadırlar. Sonuç olarak rüzgar türbinleri, hem arazi tü- 36 hayatsağlık

ketimiyle, hem birçok hayvan türünün (kuşlar ve mation paper. Govern of Australia, Canberra, Aust- yarasalar) neslini tehdit etme yoluyla doğrudan, ralia. www.nhmrc.gov.au/guidelines/publications/ hem de bu canlıların besin piramidindeki yeri eh57/. Erişim tarihi: 3 Mart 2019 düşünüldüğünde diğer canlıları da dolaylı olarak 9. Vestas V164. Wind-Turbine-Models. https:// olumsuz etkilemektedir. Dolayısıyla rüzgar türbi- en.wind-turbine-models.com/turbines/318-ves- ni teknolojisi vadettiği çevreye katkı hedefinden tas-v164-8.0/. Acccesed March 2,2019 oldukça uzak görünmektedir. Bir teknoloji şirketi 10. Concrete CO2 Fact Sheet. National Ready Mixed olduğu kadar medya gücü de olan Facebook’un Concrete Association. June 2018. http://www.nrm- Norveç’te 294 MegaWatt’lık, Google’ın ise dünya ca.org/greenconcrete/concrete%20co2%20fact%20 çapında yaklaşık 3 GigaWatt’lık rüzgar türbini sheet%20june%202008.pdf/. Erişim tarihi: 2 Mart yatırımlarına, Amazon, Microsoft gibi dev şir- 2019 ketler eşlik etmektedir.18 Bu da göstermektedir 11. Gaughan R. How Much Land Is Needed for ki, yukarıda bahsi geçen tüm itirazlara rağmen, Wind Turbines? 2018. https://sciencing.com/mu- rüzgar enerjisi teknolojisi uzun yıllar boyunca ch-land-needed-wind-turbines-12304634.html. ciddi bir kamuoyu tepkisine maruz kalmayacak Erişim tarihi: 3 Mart 2019 gibi görünmektedir. 12. Boyle R. Wind Turbines Kill More Than 600,000 Bats A Year. What Should We Do? https://www. Kaynakça popsci.com/blog-network/eek-squad/wind-turbi- 1. Kieffer G, Couture TD. Renewable energy target nes-kill-more-600000-bats-year-what-should-we- do. Erişim tarihi: 3 Mart 2019 setting. Abu Dhabi: International Renewable Ener- 13. Cryan PM, Gorresen PM, Hein CD, Schirmacher gy Agency, 2015 MR, Diehl RH, Huso MM, Hayman DTS, Fricker 2. Shahan Z. History of Wind Turbines, Renewab- PD, Bonaccorso FJ, Johnson DH, Heist K, Dalton le Energy World; 2014 https://www.renewab- DC. Behavior of Bats at Wind Turbine. PNAS Octo- leenergyworld.com/ugc/articles/2014/11/his- ber 21, 2014; 111 (42) 15126-15131 tory-of-wind-turbines.html/ 14. Goldman JG. Bats Get Confused By Wind Turbines 3. Public Utility Regulatory Policies Act of 1978-Of- Pretending To Be Trees. University of Washington fice of Electricity. https://www.energy.gov/oe/ser- Conservation. https://www.conservationmagazine. vices/electricity-policy-coordination-and-imple- org/2014/10/bats-get-confused-by-wind-turbines- mentation/other-regulatory-efforts/public. Erişim pretending-to-be-trees//. Erişim tarihi: 3 Mart 2019 tarihi: 1 Mart 2019 15. Giese C. Red light at night: A potentially fatal att- 4. Electricity generation with wind-US Energy Infor- raction to migratory bats. Leibniz Institute for Zoo mation Administration. https://www.eia.gov/ener- and Wildlife Research.Aug 27, 2018. https://www. gyexplained/index.php?page=wind_electricity_ge- eurekalert.org/pub_releases/2018-08/fb-rla082418. neration/. Erişim tarihi: 3 mart 2014 php. Erişim tarihi 3 Mart 2019 5. Tisheva P. China’s wind capacity to surpass 495 GW 16. Bats. USGS Science For A Changing World. htt- by 2030 - GlobalData-Renewables Now. https:// ps://www.usgs.gov/ecosystems/status-and-tren- renewablesnow.com/news/chinas-wind-capacity- ds-program/science/bats?qt-science_center_obje- to-surpass-495-gw-by-2030-globaldata-523767// . cts=0#qt-science_center_objects. Erişim tarihi: 3 Erişim Tarihi: 1 Mart 2019 Mart 2019 6. Türkiye Rüzgar Enerji Kongresi-Enerji ve Tabi 17. UK Ecologist: ‘Wind Farms Driving Birds, Bats to Kaynaklar Bakanlığı. https://www.enerji.gov.tr/ Extinction’.KCET. https://www.kcet.org/redefine/ tr-TR/Bakanlik-Haberleri/Turkiye-Ruzgar-Enerji- uk-ecologist-wind-farms-driving-birds-bats-to-ex- si-Kongresi/. Erişim tarihi: 2 Mart 2019 tinction-0/. Erişim tarihi: 3 Mart 2019 7. Onakpoya IJ, O’Sullivan J, Thompson MJ, Heneg- 18. Judge P. Facebook signs for 294MW of wind power han CJ .The effect of wind turbine noise on sleep in Norway. DataCenterDynamics https://www.da- and quality of life: A systematic review and meta-a- tacenterdynamics.com/news/facebook-signs-for- nalysis of observational studies. Environ Int. 2015 294mw-of-wind-power-in-norway/. Erişim Tarihi Sep; 82():1-9. 8. National Health and Medical Research Council 3 Mart 2019 Evidence on Wind Farms and Human Health.Infor- hayatsağlık 37

Vetejeryan Beslenmenin Sağlık Üzerine Etkileri Sezen Atasoy Vejetaryanlık, kırmızı et, tavuk, balık, süt ya faaliyetlerinin gelişmesi ve sağlık üzerine ve süt ürünleri, yumurta gibi besinleri olumlu etkileriyle ilişkilendirilmesi sebebiyle tercihe bağlı sınırlarda tüketen kişiler için kul- vejetaryen diyetler birçok ülkede gittikçe artan lanılan bir terimdir. İnsanların anatomik ve fiz- bir trend haline gelmiştir. Vejetaryen beslenme yolojik özellikleri hem et, hem de otla beslenen etnik ve dini sebeplerden dolayı da tercih edil- omnivor canlılar olduğunu göstermektedir. La- mektedir. Budizm, Hinduizm ve Jainizmi inanç kin eski zamanlardan beri toplanması ve erişile- olarak benimseyen kişiler bütün hayat ve can- bilirliği her zaman daha kolay olan bitkisel be- lıların kutsal olduklarına inanırlar, bu yüzden sinler insan sağlığı için çok önemli bir yiyecek hayvanlara acı ve zarar verilmemesi için veje- kaynağı olmuştur. Hayvanların avlanması zor taryen beslenmeyi benimserler. Vejetaryen ki- ve çoğu zaman tehlikeli olduğu için insanların şiler ahlaki, etik ya da manevi sebeplerin yanı ağırlıklı olarak bitkisel beslendiği görülmekte- sıra hayvan hakları ve refahı, hayvancılıkla ilgili dir, fakat vejetaryenliğin tarihsel geçmişi tam sosyal veya çevresel kaygılar nedeniyle de bu tip olarak bilinmemektedir.1 beslenmeyi tercih ederler.2 Vejetaryenizm hakkında çok eski yıllara ait Vejetaryen diyet bir yaşam tarzı ve kişinin bilgiler yetersiz olmakla birlikte, ilk olarak Yu- kimliğinin bir parçası olabileceği gibi, sağlıklı nan filozof ve matematikçi Pisagor tarafından yaşam ve beslenmenin de bir parçası olabilir. M.Ö. 6. yüzyılda bahsedildiği görülür. Pisagor, Son yıllarda vejetaryen beslenme popüler bir bütün türler arasında eşitlik olması gerektiğini konu haline gelmiştir. Bilgi ve deneyimlerin savunmuş ve reenkarnasyon hakkındaki fikirle- paylaşıldığı, aynı zamanda çeşitli fikirlerin de ri onu et tüketiminden uzaklaştıran bir yaşam tartışıldığı sosyal medya uygulamalarının yay- biçimine yönlendirmiştir.1 Bilinen ilk vejetar- gınlaşması nedeniyle birçok vegan ve vejetar- yen topluluk 1847’de İngiltere’de kurulmuştur. yen topluluklar oluşmuş ve bu tip beslenmeyi Bundan üç yıl sonra ise Amerikan Vejetaryen tercih eden kişilerin sayısında her geçen gün ar- Topluluğu faaliyetlerine başlamıştır. tış gözlenmektedir. Gelecekte bu oranların daha da artması beklenmektedir. Bugüne kadar yapı- Günümüzde ise beslenme ve sağlık üzerine lan prevalans çalışmaları Çin’de %0.77, İtalya’da bilimsel araştırmaların artması, sosyal med- 38 hayatsağlık

%0.79, Amerika’da %2.4-3.3, Güney Avustral- sebze, kuruyemiş ve tahıl tüketimine karşılık ya’da %3-8, İskandinav ülkelerinde %3.8-15.6, daha az et ve süt ürünleri tüketiminin sağlık Güney Asya’da %33 ve Hindistan’da %36 oran- üzerinde olumlu etkileri olduğu gösterilmiştir. larında vejetaryen ve vegan beslenmenin oldu- Vegan ve vejetaryen diyetlerin kalp ve damar ğunu göstermiştir.2,3 sağlığını koruduğu çeşitli çalışmalarla ortaya konulmuştur. Ayrıca bu diyetle beslenen kişi- Vejetaryenler bazı farklılıklarla birbirinden lerin düşük beden kitle indeksine (BKİ) sahip ayrılan beslenme tiplerine sahiplerdir; yumur- olduğu, metabolik bir sendrom ya da diyabetin ta, süt ve süt ürünlerini tüketen fakat kırmızı görülme sıklığının daha az olduğu, düşük kan ve beyaz et tüketmeyen lakto-ovo vejetaryenler, basıncına sahip olduğu ve hipertansiyon, hi- süt ve süt ürünlerini tüketen fakat kırmızı, be- perkolesterolemi, iskemik kalp rahatsızlıkları, yaz et ve yumurta tüketmeyen lakto vejetaryen- inme, obezite ve kanser gibi hastalıkların ön- ler, yumurta tüketen fakat kırmızı, beyaz et, süt lenmesinde olumlu etkiye sahip olduğunu gös- ve süt ürünleri tüketmeyen ovo vejetaryenler, termiştir.5 Bunun yanında vejetaryenler ve özel- yumurta, balık, süt ve süt ürünleri tüketen fa- likle de veganlar vitamin B12, çinko ve demir kat kırmızı et ya da tavuk eti tüketmeyen pesko gibi biyolojik işlevler için esansiyel besin öğele- vejetaryenler ve vejetaryen beslenmenin en katı rinden yetersiz beslendikleri için anemi, osteo- şekli olan hayvanlardan elde edilmiş hiçbir ürü- poroz ve B12 vitamin eksiliği gibi çeşitli sağlık nü tüketmeyen veganlar. Tüm vejetaryenlerin riskleriyle de karşı karşıya kalırlar.5 Vejetaryen yaklaşık %10’u vegandır ve hayvansal olmayan ve vegan beslenmede günlük hayvansal protein- ürünlerden oluşan beslenmeyi tercih edenlerin lerin alımının azalması en ciddi problemlerden sayısı giderek artmaktadır. Veganlar türler arası biridir. Fakat öğünler dengeli ve çeşitli besinler eşitliği destekleyerek hayvanların öldürülmesi ile zenginleştirilerek yeterli enerji alımı sağla- ya da zarar görmesini engellemeyi amaçlarlar. nırsa protein eksikliğinin önüne geçilebilir. Bal, jelatin, yün, deri, ipek, inci, kuş tüyü gibi hayvansal ürünleri, hayvanlar üzerinden test Vejetaryenler iyi şekilde planlanmış diyetleri edilen, hayvansal süt ve yağ içeren çeşitli mah- takip ederek, gerekli besin öğelerinin dengeli ve sülleri ve ilaçları da tüketmezler. Veganlar etik yeterli şekilde alındığından emin olmalıdırlar. değerleri sadece beslenmelerinde değil, hayat B12 vitamini, kalsiyum, D vitamini, demir, yağ tarzlarında da benimsedikleri için etik vejetar- asitleri ve çinko vejetaryen beslenmeyi seçenler yenler olarak da bilinirler.4 için dikkat edilmesi gereken temel besin öğele- ridir. Bitkisel gıdalar yeterli miktarda aktif B12 Genel olarak vejetaryen diyetler omnivor di- vitamini içermemektedir. B12 vitamini eksikli- yetlere oranla daha düşük kalorili, protein, yağ, ğine karşı vejetaryenler düzenli olarak B12 vita- B12 vitamini, kalsiyum ve iyot açısından fakir mini takviyesi yapılmış pirinç ve soyalı içecekler, diyetler olmalarına rağmen karbonhidrat, lif, kahvaltılık gevrekler ve lahana gibi yiyecekleri mikronütrientler, fitokimyasallar ve antioksi- tüketmeli veya günlük B12 vitamin takviyesi al- danlar açısından ise daha zengin diyetlerdir.3,4 malıdırlar. Süt ve süt ürünleri bazı vejetaryenler Vejetaryen beslenmede genel olarak sebzeler, için kalsiyum kaynağı iken, diyette yeterli mik- meyveler, tahıllar, kuru baklagiller ve kabuklu yemişler tüketilmektedir. Bu tip beslenmenin lif, folik asit, vitamin C, vitamin E, potasyum ve magnezyum açısından zengin olduğu, aynı zamanda doymamış yağ ve birçok fitokimyasal içeren besinlerin bolca tüketilmesinin sağlığa oldukça yararlı olduğu çeşitli çalışmalarla gös- terilmiştir. Vegan ya da vejetaryenliğin seçilmesinin en önemli nedenlerinden biri sağlıklı bir yaşam tarzının sürdürülmesidir. Daha fazla meyve, hayatsağlık 39

tarda kalsiyum alamayan diğer vejetaryen ve çinkoya bağlanarak emilimini azaltmaktadır. Bu veganlar için kalsiyum içeren yeşil yapraklı seb- nedenle yeterli miktarda çinko alımını sağlamak zeler, tofu, lahana, badem, tahin gibi besinlerin için tahıllar, baklagiller ve soya ürünlerinin ya- düzenli olarak tüketilmesi gerekmektedir.5 Aynı nında çinko bakımından zengin fındık, kuruye- zamanda kalsiyum takviyeli çeşitli içecek ve yi- mişler, tofu ve çinko ile takviye edilmiş ürünle- yecekler ile kalsiyum destekleri gün içerisinde rin tüketilmesi önerilmektedir.6 mutlaka tercih edilmelidir. Soya içeceklerindeki kalsiyum karbonat ve elma ya da portakal su- Kaynakça yundaki kalsiyum sitrat malat en iyi kalsiyum 1. Leitzmann C. Vegetarian nutrition: past, pre- takviyelerindendir. D vitamini eksikliği sadece vejetaryen beslenenlerde değil toplumdaki bir- sent, future 1–3. 2014;(C): 1-7. doi: 10.3945/ çok bireyde görülen bir sağlık problemidir. Özel- ajcn.113.071365. likle yaşlılarda D vitamini ihtiyacı artmaktadır. 2. Cramer H, Kessler CS, Sundberg T, et al. Cha- Yeterli miktarda D vitamini alımını sağlamak racteristics of Americans Choosing Vegetarian için özellikle kış aylarında düzenli olarak soya ve and Vegan Diets for Health Reasons. J Nutr Educ pirinç sütü, portakal suyu, kahvaltılık gevrekler Behav. 2017;49(7):561-567.e1. doi: 10.1016/j. ve D vitamini ile takviye edilmiş gıdalar tüketil- jneb.2017.04.011. melidir. Besinlerin yetersiz kaldığı durumlarda 3. Jaacks LM, Kapoor D, Singh K, et al. Vegetarianism ise günlük 5-10 mg D vitamini takviyesi gerek- and cardiometabolic disease risk factors: Differen- lidir. Vücutta ve özellikle kanda hemoglobinin ces between South Asian and American adults. Nut- yapısında bulunan demir bitkisel ve hayvansal rition. 2016. doi:10.1016/j.nut.2016.02.011. kaynaklardan alınmaktadır. Fakat bitkisel kay- 4. Tunçay GY. Veganism in Terms of Bioethics naklardan alınan HEM olmayan (hemoglobin from Different Viewpoints. J Curr Res Heal Sect. ve miyoglobin olmayan) demirin emilimi, hay- 2016;6(1). vansal gıdalardan gelen HEM demirden biraz 5. Woo KS, Kwok TCY, Celermajer DS. Vegan Diet, daha düşüktür. Dolayısıyla vejetaryen ve özel- Subnormal Vitamin B-12 Status and Cardiovascular likle vegan beslenenlerde demir ihtiyacı fazla- Health. 2014:3259-3273. doi:10.3390/nu6083259. dır. Yeşil yapraklı sebzeler, tam buğday ürünleri, 6. Özcan T, Baysal S, Üniversitesi U, Fakültesi Z, Mü- baklagiller, bulgur ve patates demir kaynağı ola- hendisliği G. Vejetaryen Beslenme ve Sağlık Üzeri- rak tüketilmelidir. Demir emilimini kolaylaştır- ne Etkileri. J Agric Fac Uludag Univ. 2016;30(2):101- mak için demir içeren gıdalarla birlikte C vita- 116. mini içeren gıdalar da tüketilmelidir. Vejetaryen beslenenler omega-3 yağ asitlerinden olan alfa linoleik asitten (ALA) zengin keten ve kenevir tohumu, ceviz, kanola yağı ve soya ürünlerini düzenli olarak tüketmelidirler. Bitkisel kaynaklı besinler ALA’dan zengin iken, uzun zincirli yağ asitlerinden olan eikozapentaenoik asit (EPA) ve dokozahekzaenoik asit (DHA) yoksundurlar.6 Bu yüzden özellikle veganların EPA ve DHA ile takviye edilmiş soya sütleri ve tahıllı yiyecekleri tüketmeleri önerilmektedir. Hamile ve emziren kadınlarda uzun zincirli yağ asitleri alımı önem- li bir faktör olduğundan deniz alglerinden elde edilen EPA ve DHA içeren besinler tercih edil- melidir. Vejetaryen diyetlerde çokça tüketilen tahıl ve baklagillerdeki yüksek fitik asit miktarı çinko eksikliğine sebep olmaktadır.6 Fitik asit 40 hayatsağlık

Biyoistatistik yöntem ve prensiplerden yararlanırken önemli olan, doğru veriyi seçmek, doğru yerde kullanmak, doğru yöntemlerle değerlendirmek ve elde edilen sonuçları doğru bir şekilde sunmaktır. Bu bilgiler ışığında ve günümüz teknolojisi sayesinde elle çözüme neredeyse hiç ihtiyaç duyulmadığı gerçeğinden hareketle, bu kitap- ta yalın bir anlatım tekniği seçilmiş ve formül vermemek tercih edilmiştir. Bu anlatım tekniğiyle, biyoistatistik bilimi ve araçlarını, korkulacak bir bilim dalı olmaktan çıkararak sevilen ve ilgi duyulan bir bilim haline getirmek, ayrıca araştırmacıların temel düzeyde istatistik değerlendirmelerini yapabilecek donanıma sahip olmalarını sağlamak, en azından nerede yardım almaları gerektiği konusunda bilinç düzey- lerini artırmak amaçlanmıştır. hayatsağlık 41

Karasal Bitkiler Üzerindeki Tehdit: Nanopartiküller Şule Nur Karavuş Nanoteknoloji boyutları 1-100 nanometre özellikler sergiler.3 Yeni ürünler geliştirmek için arasında olan farklı tür maddeleri ince- bu özelliklerin avantajlarından yararlanmak leme, modelleme, ölçüm ve düzenlemeyi esas nanoteknolojinin temel amacıdır.4 Bu alandaki alan bilim dalıdır. Son yirmi yılda nanotekno- araştırmaların başlangıcı, Richard Feynman’ın loji alanındaki gelişmeler sürekli bir ivme ile 1959’da yaptığı “There is plenty of room at the büyük bir yol kat etmiştir. Elde edilen birikime bottom” adlı konuşmasına dayanmaktadır.5 rağmen, bu teknolojinin hala keşif aşamasında Feynman’ın konuşması birkaç atomun manipü- olduğu ve daha da büyüyeceği öngörülmekte- le edilerek nano boyutlarda ve istenilen şekilde dir.1 Sürekli artan endüstriyel talebi karşılamak partiküller elde edilebileceği fikrini ortaya at- için nano boyutta malzemeler yüksek miktar- mıştır. Konuşmasından kısa bir süre sonra ful- larda üretilmektedir. Bu durum, çevre bilimi lerene (60 karbon atomunun sıralandığı nano araştırmalarını nanomalzemelerin ekolojik et- boyutta molekül) ve karbon nanotüp içeren kilerini incelemeye yönlendirmiştir.2 Yapılan ürünlerin piyasaya sürülmesi onun bu fikrini çeşitli araştırmalarda nanopartiküllerin ekosis- haklı çıkaran ilk girişimlerden olmuştur.5 De- temler ve bu sistemler üzerinden dolaylı olarak vamında süregelen farklı şekil ve element kom- gıda zinciri üzerindeki bazı toksik etkileri bildi- pozisyonlarının tasarlanması ve endüstride kul- rilmiştir. Bu derlemede güncel literatürden fay- lanım avantajlarının keşfedilmesi, bugün fazla- dalanarak karasal ekosistem üzerinde biriken sıyla aşina olduğumuz nano teriminin küresel nanopartiküllerin, gıda olarak tüketilen bitkiler olarak yayılmasına öncülük etmiştir. üzerinde göstermiş olduğu toksik etkilerin in- celenmesi hedef alınmıştır. Günümüzde nano boyutta üretim, su filt- releme tekniği, kozmetik ürünlerin kalitesi- Bir malzemenin boyutu 100 nm’nin (10-9 m) nin iyileştirilmesi, uzun süre tazelik vadeden altına düşürüldüğünde bileşenlerin iletkenlik, buzdolapları, ilaç taşıyıcı sistemleri gibi birçok ısı transferi, erime sıcaklığı, optik özellikler ve farklı alanda yaygın olarak kullanılmaktadır. mıknatıslanma gibi çeşitli özelliklerini etkile- StatNano tarafından Mart 2016’da yayınlanan yen makroskopik Newton mekaniğinden zi- yıllık rapora göre, hem Avrupa Patent Ofisi’nde yade kuantum mekaniğine dayanan olağandışı hem de Amerika Birleşik Devletleri Patent ve 42 hayatsağlık

Ticari Marka Ofisi’nde (USPTO), nanotekno- hammadde üretim aşamasında salınma, (ii) loji alanında 2006’dan 2015’e kadar belirgin bir kullanım aşamasında salınma, (iii) NP içeren patent başvurusu artışı görülmüştür.6 StatNano ürünlerin elden çıkarılmasından sonra salınma. yıllık raporuna göre; nanomalzeme kullanı- Ulaşılabilir üretim hacimlerinden elde edilen mında elektronik (%36) inşaat (%13), kozmetik datalara göre; titanyum oksit ve silisyum oksit (%11), sağlık (%3), tekstil (%7), spor ve fitnes NP doğaya yayılımı kantitatif olarak en fazla (%7), petrol (%4), beyaz eşya (%5) gibi çeşitli olan türlerdir. 2010 yılında yıllık üretim mik- alanlarda geniş yayılım göstermektedir. tarları her ikisinin toplam 10.000 tonun üzerin- de olduğu tespit edilmiştir.9 İşlenmiş NP’lerin 21. Yüzyılın başından bu yana, yeni ve daha indirekt (NP içeren beyaz eşya, ilaçlar, tekstil iyi nanomalzeme tasarlanmasını teşvik edilmiş vb. ürün atıklarının karışması) yollarla doğaya ve nanomalzeme kullanan ürün sayısında hızlı karışması mümkün olduğu gibi tarımsal faali- bir büyüme kaydedilmiştir. 2000 yılında ilk ola- yetlerde kullanılan nano-pestisitler, NP içerikli rak Amerika Birleşik Devletleri tarafından baş- gübreler aracılığı ile direkt olarak da karışabil- latılan Ulusal Nanoteknoloji Girişimi’ne (NNI) mektedir. Direkt kullanımlardan bir diğeri de, 2017 yılında ayrılan bütçe 1.4 milyar dolar ola- NP’lerin kirli toprakların iyileştirilmesinde ve rak belirlenmiştir. Birçok ülke tıpkı NNI gibi stres altındaki bitkilerin detoksifikasyonunda büyük yatırımlar yaparak nanoteknoloji alanın- kullanılmasıdır. da lider olmak için birbiri ile yarışmaktadır.5 Bu yarış hali, nano boyutta materyal üretim hızının NP’ler toprak altı tabaklara direkt ve indi- giderek artmasına sebep olmaktadır. rekt yollarla ulaştıktan sonra, toprakta yetişen mikroorganizmalar, bitkiler ve diğer canlılar Nanomalzemelerin sahip olduğu büyük po- ile etkileşime girerek kimyasal ve biyolojik de- tansiyel, insan sağlığı ve doğa için muhtemel ğişikliklere sebep olmaktadır. Son zamanlarda riskleri de beraberinde getirmektedir. Üretimde analiz teknolojilerinin gelişmesi sonucunda öl- total risk değerlerinin hesaplanması, yarar-za- çüm metodlarına eklenen yeni yöntemlerle be- rar dengesinin anlaşılması çok önemlidir. Fa- raber NP’lerin bitkiler üzerinde sebep olduğu kat bu alanda alınan önlemlerin oldukça kısıtlı fitotoksik etkiler ile ilgili araştırmalar giderek olmasının sebep olduğu temel endişeleri, bu hızlanmıştır. Bu alanda yapılan bir dizi araş- alandaki hızlı teknoloji değişimi, ticarileşme tırma NP’lerin toksik etkilerine ilişkin risk de- yollarına ve düzenleyici çerçevelerin uygunlu- ğerlendirmelerinin, değişen iklim şartları, CO2 ğuna ilişkin belirsizlik gibi durumlar da besle- miktarı ve yağış hacmi karşısındaki etkinlikle- mektedir.7 Nanopartiküller (NP) üzerinde artan rinin kapsamlı olarak araştırılması gerektiğini tartışmalar farklı disiplinler tarafından toksisite savunmaktadır.10 NP’lerin toprağa karıştıktan ve risk değerlendirme çalışmalarının artmasına sonra pH, toprağın organik madde içeriği, fos- sebep olmuştur. fat miktarı, iyon şiddeti, toprak biyolojisi gibi parametrelerle etkileşerek kompleks yanıtlar Eko-toksikoloji araştırmaları NP’lerin ne- verdiği bilinmektedir.11 Aynı zamanda NP’lerin den olduğu toksik etki incelemelerinin yoğun bitkiler üzerinde oluşturduğu morfolojik, fizyo- olarak sürdürüldüğü alanlardan biridir. Yeni lojik değişiklikler ve fitotoksisite miktarları bit- keşfedilen ölçüm ve tespit metotları sayesin- kinin yapısal değişikliklerinden etkilenmekte ve de NP’lerin doğal sistemler üzerindeki toksik farklılık göstermektedir (tablo 1). etkinliklerine ilişkin veriler giderek artmakta- dır. Çeşitli yollardan doğaya karıştığı bilinen Gıda olarak tüketilen bitkiler üzerinde yü- işlenmiş nanomalzemelerin su, toprak ve hava rütülen çalışmalarda, NP’lerin bulunduğu top- gibi farklı ekosistemler üzerindeki atıkları ince- rakta yetişen bitkilerin besin değerlerinin ve lendiğinde, toprakta bulunan miktarının hava mahsül kalitesinin22 (Resim 1) olumsuz yön- ve suya göre daha fazla olduğu görülmüştür.8 de etkilendiği görülmektedir. Karşılaştırmalı Ekosistemlerde tespit edilen işlenmiş NP’lerin analizlerin yürütüldüğü bir diğer araştırmada doğaya temel olarak üç ayrı senaryo üzerin- marul, lahana gibi yüzey alanı geniş sebzelerde den yayıldığı düşülmektedir; (i) nano boyutta hayatsağlık 43

Tablo 1: Farklı NP türlerinin gıda olarak tüketilen bitkiler üzerinde sebep olduğu morfolojik ve fizyolojik değişiklikler. Bitki (Türkçe adı) Morfolojik değişiklikler Fizyolojik değişiklikler NP Referans Fotosentetik performansta, total AgNP Cucumis sativus Kök korteks hücrelerinde klorofil, karetonoid ve protein 12 (Salatalık) dejenerasyon, endodermis miktarında anlamlı azalma, önemli ZnO NP tabakasında incelme ölçüde yükselmiş oksidatif stres CS/TPP NP, 13 Tohum çimlenmesinde azalma, TİO NP 14,15 Lycopersicon Taze bitki ağırlığı ve kuru bitki yapraklarda antioksidan enzim artışı, ZnO NP esculentum ağırlığında azalma klorofil ve karotenoid miktarında düşüş AgNP 16 (Domates) Köklerde oksidatif strese bağlı Yüksek konsantrasyonlarda tohum CuNP 17 hücresel hasar çimlenmesin tamamen inhibisyonu 18 Pisum sativum Kloroplast bileşenlerinde bozulma, CeO2 NP (Fasulye) fotosentetik pigment oranlarında 19 azalma CoNP, ZnNP 20 Beta vulgaris L. - Fe, Cu ve Zn seviyeleri, aminoasit ve Zn NP 21 (Pancar) protein miktarlarında azalma 22 Zn NP Triticum aestivum Kısa bitki boyu, düşük buğday Fotosentetik pigmentlerde azalma ve L. (Buğday) tanesi ağırlığı genotoksik etki Coriandrum Biyokütle ve köz uzunluğunda sativum (Kişniş) azalma, kök hücrelerinde plazma Superoksit dismutaz (SOD), Peroksidaz zarı hasarı (POD), Malondialdehit (MDA) bitkilerde stres durumlarında artan Lactuca sativa Yüksek konsantrasyonlarda bitki parametrelerde yüksek aktivite (Marul) büyümesi ve biyokütle artışında Hücresel ve kromozomal modüllerde inhbisyon şiddetli NP birikimi Mitotik indekste artış, yüksek Allium cepa Artan konsantrasyonlarda bitki konsantrasyonda enzim (Soğan) kök uzamasının inhibisyonu ekspresyonlarının tümünde farklılaşma Vicia faba (Bakla) Kök hücrelerinde genotoksik Artan konstantrasyonda çimlenme etkinlik yüzdesinde azalma Solanum Bitki kütlesi, sürgün uzunluğu, melongena L. yaprak genişliğinde azalma (Patlıcan) NP birikiminin daha fazla olabileceği vurgu- yetişen sebze, meyvelerin tüketilmesi gibi farklı lanmıştır.23 Besin zincirine katılan diğer bitkiler yollar üzerinden olabilmektedir. Karasal ekosis- üzerinde NP biyoakumülasyonu ile ilgili veriler temde diğerlerine göre daha fazla olan NP’ler için ileri araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır. burada yetişen bitkilerin tüketimi ile besin zin- cirine katılmaktadır. Yakın zamanda yapılan bir NP’lerin direkt kullanımda (kozmetik ürün- araştırmada, CeO2 NP içeren toprakta yetişti- ler, ilaçlar vb.) insan sağlığı üzerindeki toksik rilen barbunya fasulyesi ile beslenen böcekler- etkinliği kanıtlanmış olmasına rağmen indirekt deki seryum (Ce) miktarları incelenmiş, besin maruziyet (Resim 2) sonrasında oluşabilecek zincirinin alt basamaklarında (bitkiler) biriken toksik etkilerin neler olabileceği henüz hala seryumun daha yüksek basamaklara (böcekler) tam olarak anlaşılamamıştır. Uzun süredir na- aktarımının olduğu bildirilmiştir.26 NP’lerin be- nomalzemelerin insan sağlığı üzerindeki zararlı sin zinciri ile beraber bitkilerden daha yüksek etkileri tartışılmaktadır. Son yıllarda sürdürü- basamaklara (insanlar) aktarımı ile ilgili kap- len araştırmalara göre nanomalzemelerin farklı samlı bilgiler için ek çalışmalara ihtiyaç duyul- ekosistemlerde (toprak, su ve hava) sebep oldu- maktadır.1 ğu bilinen toksik etkileri yanı sıra birçok açı- dan hala belirsizliğini korumaktadır. Bununla Bugün bilinen çevre üzerindeki toksik et- beraber çevreye yayılan NP’lerin insan sağlığı kinliğine karşın nanomalzemeye dayalı tekno- üzerindeki etkisi ile ilgili çalışmalar oldukça lojiler, mevcut yaklaşımların ötesinde, çevresel sınırlıdır. İnsanların NP’lere indirekt maruzi- iyileştirme için umut vadeden, verimli ve düşük yeti; NP ile kontamine olan su kaynaklarının maliyetli çözümlerden biri olarak ortaya çık- kullanılması, motorlu taşıtlardan havaya karı- mıştır. Yeşil nanoteknoloji ile NP üretiminde şan NP’lerin solunması ve NP içeren toprakta zararlı kimyasalların kullanımının azaltılması, 44 hayatsağlık

(a) (b) Resim 1: (a) Artan MCN (mezaporöz karbon nanopartikül) NP konsantrasyonlarında Oryza sativa L. gövdesinin uzama sürecin- de gösterdiği farklılıklar.24 (b) * günün ardından yer fıstığının tohumlanma sürecinin karşılaştırmalı fotoğrafları ** 4 günün ardından tohumların uzunluklar17 bunun yerine bitki ekstreleri veya mikroorga- REACH, Avrupa’da kullanılan kimyasallarla nizmalar kullanılmasıyla doğa dostu üretimin ilgili önde gelen mevzuattır. Nanomalzemeleri mümkün olduğu savunulmaktadır.27 NP’lerin mevcut yasalar üzerinden düzenlemeye çalıştığı tarım faaliyetlerindeki olumlu etkilerinin sür- için nanopartikülleri yapıldığı ana malzemeyle dürülmesi gerektiğini savunan araştırmacılar, (Zn, Ti, Ag vb.) aynı şekilde değerlendirmiştir. NP’lerin üretiminde yeşil nanoteknoloji ile eko- Fakat nanopartiküllerin ana malzemelerinden toksikolojik etkilerin azalabileceğini ileri sür- önemli ölçüde farklı özelliklere sahip olmaları mektedir. nedeniyle düzenlemede karışıklıklar ve eksik- likler oluşmaktadır. REACH’in aksine, Avrupa Hem Avrupa’da hem de ABD’de, nanotekno- Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) düzenlemele- loji ile bağlantılı olarak artan risklerle mücade- rinde nanomalzemeleri ana maddesi üzerinden le etmek için sıkı düzenlemeler geliştirilmiştir. Nanomateryal içeren ürünler Dermal Soluma Hava yoluyla yayılma Nano kozmetikler Sindirim Nanopartiküller Damar içi Besinler Nanomateryal içeren Su ve toprağa ilaçlar yayılma Nanopartikül birikimiyle gözde, deride, böbreklerde, akçiğerde ve barsaklarda oluşan toksik etkiler Suda yaşayan organizma ve bitkilerde nanopartikül birikimi İnsan sağlığı üzerindeki zararları Ekolojik zararları Resim 2: İnsanların NP’lere direkt ve indirekt maruz kalma yolakları. (Kumar Vineet, Dasgupta Nandita RS. Environmental Toxi- city of Nanomaterials. Vol 91.; 2017) hayatsağlık 45

değerlendirmemiş ve kullanılan ürünün aktif lic Health. 2015;12(5):5581-5602. doi:10.3390/ bileşeninin bir nanomalzeme olmasına dikkat ijerph120505581. etmiştir.5 3. Nowack B, Bucheli TD. Occurrence, behavior and effects of nanoparticles in the environment. En- Gelişen nanoteknoloji endüstrisinin hayati viron Pollut. 2007;150(1):5-22. doi:10.1016/J.EN- bir parçası olan nanomalzemelerin karasal bit- VPOL.2007.06.006. kiler üzerindeki etkileriyle ilgili araştırmalar 4. Oberdörster G, Maynard A, Donaldson K, et al. halen devam etmekte ve  bu alanda daha fazla Principles for characterizing the potential human inceleme gerekmektedir. Mevcut bilgilere daya- health effects from exposure to nanomaterials: Ele- narak, nanomalzemelerin karasal bitkiler üze- ments of a screening strategy. Part Fibre Toxicol. rinde çok yönlü toksik etkiler oluşturduğu ve bu 2005;2:1-35. doi:10.1186/1743-8977-2-8. durumun birçok faktöre bağlı olduğu sonucuna 5. Kumar Vineet, Dasgupta Nandita RS. Environmen- varılabilir. Nanopartiküller düşük konsantras- tal Toxicity of Nanomaterials. Vol 91.; 2017. yonlarda bitki büyümesi üzerinde zararlı haşe- 6. StatNano. 2016b. StatNano Annual Report 2015. ratlara karşı koruma, hızlı büyüme gibi faydalı http://statnano.com/publications/3864 (accessed etkiler gösterebilir. Ancak nanopartiküllerin December 29, 2016). daha yüksek konsantrasyonlarının  tam tersine 7. George A. International handbook on regulating büyüme üzerinde inhibe edici etki, membran nanotechnologies. Prometheus. 2011;29(3):319-324. bozulmaları, hücre duvarı lizisi, gen ekspresyo- doi:10.1080/08109028.2011.630446. nu, stres hormon salınımı gibi önemli olumsuz 8. Lee W, Kim SW, Kwak J Il, Nam S, Shin Y, An Y. sonuçları olduğu kanıtlanmıştır.  Ekosistem- Research Trends of Ecotoxicity of Nanoparticles in de oluşturduğu birçok toksik etkinin kanıtlan- Soil Environment. 2010;26(4):253-259. masına karşın, nanomalzeme üretiminin büyük 9. Piccinno F, Gottschalk F, Seeger S, Nowack B. In- bir hızla artmaya devam etmesinin  ilerleyen dustrial production quantities and uses of ten en- yıllarda yol açacağı sonuçların ulaşabileceği gineered nanomaterials in Europe and the world. boyutlar endişe vericidir. İncelenen literatür ışı- J Nanoparticle Res. 2012;14(9):1109. doi:10.1007/ ğında, nanoteknoloji uygulamalarının inovas- s11051-012-1109-9. yonu, etiği ve sosyal etkilerinin çok yönlü ola- 10. Du W, Xu Y, Yin Y, Ji R, Guo H. Risk assessment of rak değerlendirilmesi ve kontrol altına alınması engineered nanoparticles and other contaminants gerektiği sonucuna varılabilir. in terrestrial plants. Curr Opin Environ Sci Heal. 2018;6:21-28. doi:10.1016/j.coesh.2018.07.010. “Değişimin hızlılığı ve ortaya atılan yeni du- 11. Dimkpa CO. Soil properties influence the response rumların hızı, doğanın serinkanlı temposun- of terrestrial plants to metallic nanoparticles expo- dan çok, insanoğlunun aceleci ve düşüncesiz sure. Curr Opin Environ Sci Heal. 2018;6:1-8. do- temposuna ayak uydurur.” i:10.1016/J.COESH.2018.06.007. 12. Tripathi A, Liu S, Singh PK, et al. Differential ph- Rachel Carson ytotoxic responses of silver nitrate (AgNO3) and silver nanoparticle (AgNps) in Cucumis sativus L. Kaynakça Plant Gene. 2017;11:255-264. doi:10.1016/J.PLGE- 1. Shapira P, Youtie J. The Economic Contributions of NE.2017.07.005. 13. Amooaghaie R, Norouzi M, Saeri M. Impact of zinc Nanotechnology to Green and Sustainable Growth. and zinc oxide nanoparticles on the physiological In: Basiuk VA, Basiuk E V, eds. Green Processes for and biochemical processes in tomato and wheat. Nanotechnology: From Inorganic to Bioinspired Na- Botany. 2017;95(5):441-455. doi:10.1139/cjb-2016- nomaterials. Cham: Springer International Publis- 0194. hing; 2015:409-434. doi:10.1007/978-3-319-15461- 14. Giorgetti L, Spanò C, Muccifora S, et al. An integ- 9_15. rated approach to highlight biological responses 2. Gottschalk F, Lassen C, Kjoelholt J, Christen- of Pisum sativum root to nano-TiO2 exposure in sen F, Nowack B. Modeling flows and concent- a biosolid-amended agricultural soil. Sci Total En- rations of nine engineered nanomaterials in viron. 2019;650:2705-2716. doi:10.1016/J.SCITO- the Danish environment. Int J Environ Res Pub- TENV.2018.10.032. 46 hayatsağlık

15. Nakasato DY, Pereira AES, Oliveira JL, Oliveira 21. Youssef MS, Elamawi RM. Evaluation of phytotoxi- HC, Fraceto LF. Evaluation of the effects of pol- city, cytotoxicity, and genotoxicity of ZnO nano- ymeric chitosan/tripolyphosphate and solid li- particles in Vicia faba. Environ Sci Pollut Res. 2018. pid nanoparticles on germination of Zea mays, doi:10.1007/s11356-018-3250-1. Brassica rapa and Pisum sativum. Ecotoxicol En- viron Saf. 2017;142:369-374. doi:10.1016/J.ECO- 22. Thunugunta T, Channa Reddy A, Kodthalu Seetha- ENV.2017.04.033. ramaiah S, et al. Impact of Zinc oxide nanoparticles on eggplant (S. melongena): studies on growth and 16. García-Gómez C, García S, Obrador AF, González the accumulation of nanoparticles. IET Nanobio- D, Babín M, Fernández MD. Effects of aged ZnO technology. 2018;12(6):706-713. doi:10.1049/iet-n- NPs and soil type on Zn availability, accumulation bt.2017.0237. and toxicity to pea and beet in a greenhouse expe- riment. Ecotoxicol Environ Saf. 2018;160:222-230. 23. Keller AA, Huang Y, Nelson J. Detection of nanopar- doi:10.1016/J.ECOENV.2018.05.019. ticles in edible plant tissues exposed to nano-copper using single-particle ICP-MS. J Nanoparticle Res. 17. Yang J, Jiang F, Ma C, et al. Alteration of Crop Yield 2018;20(4). doi:10.1007/s11051-018-4192-8. and Quality of Wheat upon Exposure to Silver Nanoparticles in a Life Cycle Study. J Agric Food 24. Hao Y, Xu B, Ma C, et al. Synthesis of novel mesopo- Chem. 2018;66(11):2589-2597. doi:10.1021/acs.jaf- rous carbon nanoparticles and their phytotoxicity c.7b04904. to rice (Oryza sativa L.). J Saudi Chem Soc. 2018. doi:10.1016/j.jscs.2018.05.003. 18. AlQuraidi A, Mosa K, Ramamoorthy K. Phytotoxic and Genotoxic Effects of Copper Nanoparticles 25. Li X, Yang Y, Gao B, Zhang M. Stimulation of pea- in Coriander (Coriandrum sativum—Apiaceae). nut seedling development and growth by zero-va- Plants. 2019;8(1):19. doi:10.3390/plants8010019. lent iron nanoparticles at low concentrations. PLoS One. 2015. doi:10.1371/journal.pone.0122884. 19. Gui X, Zhang Z, Liu S, et al. Fate and Phytotoxicity of CeO2 Nanoparticles on Lettuce Cultured in the 26. Majumdar S, Trujillo-Reyes J, Hernandez-Viezcas Potting Soil Environment. Abhilash PC, ed. PLoS JA, White JC, Peralta-Videa JR, Gardea-Torresdey One. 2015;10(8):e0134261. doi:10.1371/journal. JL. Cerium Biomagnification in a Terrestrial Food pone.0134261. Chain: Influence of Particle Size and Growth Sta- ge. Environ Sci Technol. 2016;50(13):6782-6792. 20. Ghodake G, Seo YD, Lee DS. Hazardous phyto- doi:10.1021/acs.est.5b04784. toxic nature of cobalt and zinc oxide nanopar- ticles assessed using Allium cepa. J Hazard Ma- 27. Singh J, Kumar S, Alok A, et al. The potential of gre- ter. 2011;186(1):952-955. doi:10.1016/J.JHAZ- en synthesized zinc oxide nanoparticles as nutrient MAT.2010.11.018. source for plant growth. J Clean Prod. January 2019. doi:10.1016/J.JCLEPRO.2019.01.018. hayatsağlık 47

Osmanlı Saray Mutfağında Beslenme ve Sağlık Tuğba Aydeniz Osmanlı Devleti’nde saray mutfağı için kul- kuşluk vaktidir ve günümüzdeki gibi kahvaltı lanılan matbah-ı âmire, Fatih Sultan Meh- olmayıp sade bir yemekten oluşmaktadır. Ak- med’in İstanbul’u fethetmesi ve başşehir olarak şam öğünü de akşamüzeridir.2 belirlemesinden sonra Topkapı Sarayı’nın ikin- ci avlusunun sağında teşkilatlandırılmıştı. Bu Osmanlı saray mutfağında yemeklerin hazır- mutfağa bağlı başka hizmet grupları da bulun- lanması, sofraya getirilmesi bir usule göre olur- maktaydı (kiler-i âmire, fırın-ı hâs, kârhane, du. Yemeklerin hazırlanmasında ihtimam gös- helvahane gibi). Matbah-ı âmireden mesul kişi- terilen hususların başında ise seçilen malzeme- ye “emin” denilirdi. lerin helal, temiz ve iyi olması geliyordu.3 Aynı zamanda mutfak temizliği ve düzeni de önemliy- Matbah-ı âmire kendi içinde birçok mut- di. Bu ölçü, “…usûl-i nezafet ve hıfz-ı sıhhat…”4 faktan oluşurdu. Saray çalışanlarının, saraydaki şeklinde belirlenmiştir. Yani, yemek yapılan or- içoğlanların ve saray halkının yemekleri farklı tam, kullanılan araç-gereç ve kurulan sofralar mutfaklarda pişerdi. Buna göre, harem ahali- temizlik ve sağlık şartlarına uygun olmak mec- sinin yemeklerinin pişirildiği mutfaklara mat- buriyetindedir. Bu sebeple saray mutfağının teftiş bah-ı hâs denilmektedir. Bu mutfağın içinde edildiği, yemeklerin temiz ve sağlıklı bir ortamda padişahın yemeklerinin pişirildiği mutfağa ise pişirilmesine dikkat gösterildiği görülmektedir. kuşhâne ismi verilmiştir. Bu mutfak, en güzel ve İleri tarihli bir belgede bu konuda bir komisyon iyi malzemenin kullanıldığı, yemeklerin özenle kurulduğu yazmaktadır. Bu komisyon, Topkapı pişirildiği yerdir.1 Saray mutfağında hazırlanan yemeklerin temiz Saray Mutfağında Özen Gösterilen ve güzel pişirilmesini tetkik ve takip etmiştir.5 Bu şartları sağlamayan sofralar için gerekli tedbirle- Hususlar rin alınması istenmiştir.6 İstanbul’un fethinden itibaren 20. Yüzyıla kadar Osmanlı toplumunda iki öğün yemek Arşiv kayıtları incelendiğinde, Osmanlı sa- yendiği bilinmektedir. Sabah ve akşam öğünle- ray mutfağının yiyecek listelerinin, İslâmî ve rinin saat olarak tespiti tam anlamıyla mümkün geleneksel tıp esaslarına göre düzenlendiği gö- olmamakla birlikte öğün tayininde ezanî saat rülmektedir. Buna göre, yiyeceklerin ısıtıcı ve esas alınmaktadır. Bu durumda sabah öğünü soğutucu etkileri göz önünde bulundurulmuş, 48 hayatsağlık

mevsime göre sebze ve meyve tercih edilmiş, lar da yapılabilir: taze bakla kalyesi, badem ayrıca vücutta oluşan kan, balgam, safra, sevda yağıyla lapa, sade pirinç çorbası, yahni, Arap salgılarının yani hıltların dengesi dikkate alın- aşı, muhallebi) mıştır. Kış mevsiminde insan vücudunun iç ısısı Yaz mevsiminin başlarından sonuna kadar yüksek olduğundan, kuvvetli yiyecekleri haz- hafif çorbalar pişirilmesi ve bu mevsim ye- medecek durumdadır. Saray mutfağında hazır- meklerinde kokulu ot kullanılmaması gerektiği lanan yemeklerin kışın kuvvetli olması bunun- yazmaktadır. Yaz mevsimine göre tertip edilen la ilgilidir. Ayrıca kış yemeklerinde baharatın yemek listesi şu şekildedir11: daha fazla kullanılması, şalgam ve maydanoz Cuma: Dane pirinç, koruk çorbası, patlıcan çorbası, pirinç pilavı ve etlerin ağırlıklı olarak dolması, tavuk kebap kebap şeklinde yapılması, mevsime uygun ye- Cumartesi: Sütle tane pirinç, limon çorbası, mek seçimidir. Dolayısıyla kışın soğuk tabiatlı limon suyuyla tavuk çorbası, tavuk kebap yiyecekler tercih edilmemektedir.7 Yazın ise ha- Pazar: Sebze pilav, pazı kalyesi, koruklu ka- fif çorbaların, soğuk sebzelerin yendiği, baharat bak dolması, nar ekşili tavuk çorbası, tavuk ve kokulu otların az kullanıldığı görülmektedir.8 kebap Pazartesi: Sumak çorbası, kabak kavurması, Saray mutfağında sadece belirli gıdalarla ye- sade tavuk çorbası, tavuk kebap mek yapılmadığı dikkati çekmektedir. İncelenen Salı: Koruklu kabak aşı, tavuk çorbası, pi- yemek listelerinde beyaz veya kırmızı et, pirinç rinç ekşili, tavuk kebap ve baharat çeşitleri ağırlıktadır. Diğer kültürler- Çarşamba: Sütlü pirinç, etli patlıcan kavur- le olan etkileşimi dikkate aldığımızda Osmanlı ması, nane çorbası, limonlu yumurtayla ta- saray mutfağında hayvanî ve nebatî gıdaların vuk çorbası, tavuk kebap dengeli kullanımı açısından bir doğu-batı sen- Perşembe: Pirinç lapası, kabak kavurması, tezinin var olduğunu söylemek mümkündür.9 ekşili tutmaç, ak çorba, nohut ve soğanlı ta- vuk kalyesi, tavuk kebap Topkapı Sarayı Müzesi Arşivi’ne 9599 nu- (Bu yemeklerin yerine değişimli olarak şun- mara ile kayıtlı bir defterde (Resim 1,2) saray lar da yapılabilir: Rişte çorbası, ekşili çorba- mutfağının “Füsûl-i erbaine münasip gıdalar lar, ekşili kalyeler) beyan eder” başlığı ile mevsimlere göre haftalık Güz faslının başında yaz yemekleri ve so- beslenme listesinde yer alan yemeklerin bazıları nunda kış yemeklerinin yenmesi, daha lezzetli şunlardır: olması için kokulu otların mevsim başında daha az, mevsim sonunda ise daha fazla kullanılması İlkbahar mevsiminin başlarında hafif kış ye- tavsiye edilmektedir. Sonbahar mevsimine göre mekleri yenmesi ve kokulu otların az kullanıl- tertip edilen yemek listesi şu şekildedir:12 ması tavsiye edilmektedir. İlkbahar mevsimine Cuma: Dane pirinç, maydanoz çorbası, ha- göre tertip edilen yemek listesi şu şekildedir:10 vuç çorbası, tavuk kebap Cuma: Pirinç pilavı, nohut, nane çorbası, ta- Cumartesi: Dane pirinç, limon suyu ile ta- vuk çorbası, tavuk kebap vuk kebabı Pazar: Börek tutmaç, elma kalyesi, sütlü Cumartesi: Maydanoz ve badem çorbası, pi- buğday, nane çorbası, tavuk kebap Pazartesi: Dane pirinç, ayva kalyesi, nane rinçli sade tavuk çorbası, tavuk kebabı çorbası, şalgam kalyesi, tavuk kebap Pazar: Pirinç pilavı, oğul otu çorbası, kesta- Salı: Kelem kalyesi, soğan dolması, tarhana çorbası, tavuk kebap neli tavuk çorbası, tavuk kebabı Çarşamba: Dane pirinç, pazı buranisi, pı- Pazartesi: Sebzeli pilav, köfteli pirinç çorba- rasa kalyesi, kestaneli sadece tavuk çorbası, tavuk kebap sı, kestaneli tavuk çorbası, tavuk kebabı Perşembe: Pirinç lapası, turp kalyesi, köfte Salı: Hamurlu erişte, nohutlu soğanlı tiritli tavuk kalyesi Çarşamba: Lapa, tavuk böreği, nohut aşı, ekşili tavuk çorbası Perşembe: Elma kalyesi, yağlı ıspanak ka- vurması, sade tavuk çorbası (Bu yemeklerin yerine değişimli olarak şun- hayatsağlık 49

Resim 1,2. Mevsimlere göre yemek listesi. kebap, tavuk kebap yahni, muhallebi, mahmudiye) Kış faslında kokulu otların daha fazla kulla- Saray mutfağının alışveriş listeleri de bu düzenlemeye uygun şekilde belirlenmektedir. nılması tavsiye edilmektedir. Kış mevsimine Mesela Matbah-ı âmire’ye ait bir masraf defte- göre tertip edilen yemek listesi şu şekilde- rinde hayvani gıdalar, sebze, bakliyat, yemiş ve dir:13 baharatların olduğu liste örnek olarak sunula- Cuma: Şalgam çorbası, kestaneli tavuk çor- bilir. Bu liste, koyun, ördek, yumurta, kaymak, bası, tavuk kebap şeker, yağ, lahana, patlıcan, maydanoz, kereviz, Cumartesi: Şalgam kalyesi, havuç çorbası, pancar, semizotu, ıspanak, şalgam, pazı, havuç, tavuk kebap fındık, kestane, kuru armut, biber, karanfil, kır- Pazar: Kelem kalyesi, tavukla nohut âb, ta- mızı ve kara biber, tarçın, hardaldan oluşmak- vuk kebap tadır.14 Matbah-ı âmire için alınacak erzakın Pazartesi: Dane pirinç, paça, kendene çor- miktarlarını, cinslerini ve fiyatlarını gösteren bası, pirinçli tavuk çorbası, tavuk kebap bu listelerden başka eksiklerin tedarik edilmesi Salı: Tavuk kavurması, maydanoz çorbası, için verilen talimatlar, bunların yerine getirilip kestaneli tavuk çorbası, tavuk kebap getirilmediğinin takibi gibi mutfakla ilgili pek Çarşamba: Dane pirinç, kelle, soğanlı tiritli çok kayıt arşivde yer almaktadır.15 Bu kayıt- tavuk kalyesi, tavuk kebap lardan hareketle, Osmanlı saray mutfağının Perşembe: Sarmısaklı Dane pirinç, pırasa hareketli, dinamik bir yer olduğunu söylemek kalyesi, köfte kebap, sade tavuk çorbası, ta- mümkündür.* vuk kebap Saray mutfağında her malzemenin farklı (Bu yemeklerin yerine şunlar da yapılabilir: yerlerden getirtildiği dikkati çekmektedir. Bu zerde, tavuk böreği, aya köftesi, pastırma, * Bu kalabalık ve dinamizm, Ramazan aylarında daha da artmaktadır. Kurulacak iftar sofraları için daha büyük hazırlıklar gere- kirdi. 1231 senesi ramazanına ait listelerden birinde mutad olduğu üzere Ramazan başlangıcından sonuna kadar padişah için her gün 3 vukıyye (kıyye) şeker, 3 vukıyye revgan-ı helal, 2 vukıyye revgan-ı tere ve 100 adet yumurta ve 100 adet güllaç ve iki adet baharlı taze sucuk ve 100 vukıyye revgan-ı sade ve 20 kile dakik-i hâs alınmıştır. C.SM, 53/2698 (13 Ş 1231). 50 hayatsağlık


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook