Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore hayatsağlık dergisi Sayı 15

hayatsağlık dergisi Sayı 15

Published by Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı, 2019-09-21 07:45:08

Description: hayatsağlık dergisi Sayı 15 Nisan 2017

Search

Read the Text Version

ISSN 1309-6001 Sağlık ve Sosyal Bilimler Dergisi nisan 2017 sayı 15 Psikiyatri Müzeleri Zika Virüsü Sağlık Arayışında Müzelerin Rolü Pedro’nun Zorunlu İstanbul Seyahati Yaşayan Müze: Ecz. Hikmet [Derman] Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Tarihçesi Anadolu’da İlk Türkçe Diş Hekimliği Literatürü Şeyhoğlu ile Görüşme Nil Sarı ile ‘Tıp Tarihinin Tarihi ve İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Müzesi/ İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Tarihi Müzesi’ Koleksiyonu 1933-2015



Sağlık ve Sosyal Bilimler Dergisi nisan 2017 sayı 15 .Dört aylık dergi Müze fikri modernitenin ve ona bağlı ilerlemeci zaman algılayışının bir ürünüdür. Zamanı döngü- Nisan 2017 Sayı 15 sel değil de geçmiş, bugün ve yarın şeklinde dilim- lendiren modern akıl; müzeciliği geçmişin mirası Sahibi ve sonraki kuşaklara aktarmanın bir aracı olarak Hayat Sağlık ve Sosyal Hizmetler Vakfı görmüştür. Gerçekten de izleyen kişinin sergile- nen objeden bir şeyler öğrenmesi üzerine dayalı adına klasik müzecilik anlayışı, geçmişin artık geçmiş Ahmet Özdemir olduğunun bilinciyle eski eserlerin toplanması, Sorumlu Yazı İşleri Müdürü muhafaza edilmesi ve sergilenmesi mantığından Ahmet Özdinç hareket eder. Ancak son yıllarda müzecilik kav- ramı önemli bir dönüşüm geçirdi. Artık giderek Editör durağan mekanlar olmaktan çıkan müzeler, hem M. İnanç Özekmekçi geniş ölçekte birer kültürel mekan olarak kurgu- lanmaya hem de ziyaretçilerin objelerin pasif izle- Yayın Kurulu yicileri olmaktan çıkarak mekanla ya da bir şekilde Ali İhsan Taşçı sergilenen objelerle temas kurdukları bir anlayışa Altay Ünaltay evrilmeye başladı. Tıp da gerek dünyada gerekse Enes Karabulut ülkemizde müzecilik konusunda önemli girişim- Eyüp Süzgün lerin yaşandığı bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Hakan Ertin Türkiye son yıllarda sağlık müzeciliği konusunda M. Alpertunga Kara önemli aşamalar kaydetmeye başladı. HayatSağ- Murat D. Çekin lık’ın 15. sayısını tıp müzeciliğine ayırdık. Yapım İyi okumalar dileğiyle.. Selika Tasarım Uygulama Ahmet Yumbul Baskı - Cilt Seçil ofset matbaacılık ltd. şti. 0212 629 0615 İletişim Hasekisultan mahallesi Küçükmühendis sokağı 7 Fatih İstanbul 0212 588 2545 0533 668 0911 0212 632 8579 [email protected] ISSN 1309-6001 Dergide yeralan yazılardan yazarları mesuldür. © Yayın hakları yayıncıya aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.

içindekiler 04 16 Haberler Zika Virüsü Ali Tarık Altunç 22 32 İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Müzesi/Koleksiyonu 1933-2015 Psikiyatri Müzeleri Fulya Kardeş Gülmez Nuran Yıldırım, Hakan Ertin 40 Sağlık Arayışında Müzelerin Rolü Necla Güher

içindekiler 44 50 Yaşayan Müze: Anadolu’da İlk Türkçe Ecz. Hikmet [Derman] Diş Hekimliği Literatürü Şeyhoğlu ile Görüşme... İlter Uzel Elif Vatanoğlu 72 64 Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı Tarihçesi Pedro’nun Zorunlu Arsen Yarman İstanbul Seyahati (Hatıratı) Üzerine Şaziye Dinçer Bahadır 92 Nil Sarı ile ‘Tıp Tarihinin Tarihi ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Tarihi Müzesi’

haberler Çevre Dostu Yeşil Evler Sağlığımızla İlgili Riskleri Azaltabilir Günümüzde çevresel ajanların kimyasal ajanlara maruziyet miktarı, uyup uymadığı konusunda inceleme- sağlığımızda yarattığı çok sayı- küf, pasif içicilik, haşereler veya fare ler yapmışlar. da olumsuz etki, çeşitli çalışmalarla gibi hayvanların bulunması, atıkların gösterilmiştir. Buna küçük bir örnek güvenli bir biçimde evden uzaklaştı- 1 yılın sonunda elde edilen verile- olarak, hava kirliliğinin yoğun oldu- rılması gibi başlıkları içermekteydi. re göre, çevre dostu evlerde yaşayan ğu bölgelerde astım görülme riskinin bireylerde, geleneksel evlere göre, ve astımlı bireylerdeki atak sıklığının 2012-2013 yılları arasında yürü- hasta bina sendromu semptomlarının artışı verilebilir. Peki ya evlerimizde- tülen bu çalışmaya, Boston şehrinin 1.35 kat daha az gözlendiği belirlen- ki çevresel ajanlara maruziyet sağlığı- 3 farklı bölgesinde ikamet eden ka- miş. Ayrıca astım hastalığına sahip mızı nasıl etkiliyor? tılımcılar seçilmiş. Bu bölgelerin 1 çocuklarda astım ataklarının, astım tanesi sadece geleneksel metotla inşa belirtilerinin, hastane ziyaretlerinin Geçtiğimiz Ekim ayında, Ame- edilen binalardan, 1 tanesi sadece ve astım ile ilişkili gidilemeyen okul rican Journal of Public Health çevre dostu yani yukarda belirtilen günlerinin çevre dostu materyalle adlı dergide yayınlanan bir çalış- ölçütlere sahip binalardan, 1 bölge inşa edilmiş binalarda geleneksellere maya (Am J Public Health,   2015 ise hem çevre dostu hem geleneksel göre daha az olduğu görülmüştür. Dec;105(12):2482-9) göre çevre dostu binalardan oluşmaktaydı. Geleneksel materyalle inşa edilmiş ve belli ölçüt- binaların yaşı 6 ay ila 37 yıla kadar, Bu sonuçlar, çevre dostu binaların lere sahip evlerde yaşayan bireylerde, çevre dostu binaların yaşı 8 aydan 4 sağlığa olan pozitif etkilerinden öte, astım ve ‘hasta bina sendromunun’ yıla kadar çeşitlilik göstermekteydi. daha iyi inşa politikaları oluşturmak Toplamda 235 katılımcı seçilmiş olup ve sağlık harcamalarını azaltmak adı- (baş ağrıları, mide bulantısı, burun çalışmanın başlangıcında ve sonun- na önemli bir değerlendirme kriteri da, evleri ziyaret eden çalışma ekibi, olarak karşımıza çıkmaktadır. kanaması, baş dönmesi gibi 14 belir- ev halkına birer adet anket dağıtıp, tiden oluşan bir sendrom) görülme sonrasında evlerin belirtilen ölçütlere Mehmet Anıl Yüzer sıklığının azaldığı gösterilmiş. Bu öl- çütler, yeterli havalandırma sistemi, 6 hayatsağlık

haberler Çocukluk Çağındaki Fakirlik, Duygusal Kontrol Mekanizmalarını Etkiler mi? Her insan hayatının farklı za- mekan, ayrıca bu resimlerin birleşti- (TSST) isimli stresi ölçen bir testi kul- manlarında duygusal anlar ya- rilmiş hali gösterilmiştir. Araştırma- lanarak stresin bu mekanizmaya olan şamıştır. Peki, bu durumda tepkileri- cılar, katılımcıların parmak uçlarına etkisini incelenmiş olması. Yüksek miz beynimizde nasıl düzenleniyor? yerleştirilen cihazlarla gösterilen beklenti/ düşük geri bildirim siste- Duygusal kontrol yani regülasyon, bi- resimler arasında; kadın/erkek, dış mine dayanan bu testten sonra belirli reyin beyninde çeşitli yolaklarla duy- mekan/iç mekan, yüz/mekan gibi ter- aralıklarla tükrük kortizol düzeyleri gularına verdiği tepkilerin düzenlen- cihler yapmasını istemişler ve eş za- ölçülmüş. Her ne kadar iki grup ara- mesini sağlayan bir mekanizmadır. manlı fonksiyonel manyetik rezonans sında kortizol düzeylerinde belirgin Bu sistemin dengeli çalışması bireyin görüntüleme (fMRI) çekimleriyle bir fark gözlenmese de, fMRI’da duy- hem akli hem fiziki sağlığı açısından ilgili bölgelerin aktivasyonunu göz- gunun oluşum yolaklarında artma ve çok önemlidir. Yapılan son çalışmalar lemlemişler. regülasyondaki azalmanın stresle bir- sosyoekonomik eşitsizliğin bu siste- likte belirginleştiği gösterilmiş. mi ortadan kaldırdığını göstermiştir. Sonuçta duygunun tetiklediği be- Amerika’daki yapılan bir çalışma sos- yin bölgelerinden amigdala ve insula Düşük sosyoekonomik düzeyin yoekonomik eşitsizlikten yola çıkarak gibi alanlarda aktivite artışı gözlenir- çocuklarda kognitif, matematiksel, çocukluk çağındaki fakirlik ve erişkin ken, duygusal regülasyonu gösteren fiziki ve daha pek çok konuda deza- dönemdeki duygusal regülasyon ara- bölgelerden biri olan dorsolateral vantaj oluşturduğu biliniyor. Bu du- sındaki ilişkiyi incelemiştir (Social prefrontal korteksteki (DLPFC) akti- rumun beyinde hangi mekanizma- Cognitive and Affective Neuroscien- vasyonun, çocukluk döneminde sos- larla etkilerini ortaya çıkardığı hala ce; 2015:1596-1606). yoekonomik seviyesi düşük olanlarda netlik kazanmış değil. Bu çalışmayla normal olanlara göre daha az olduğu birlikte bu konuda ilerleme kaydedi- Duygusal regülasyon, çeşitli fak- gözlenmiş. leceği ve ileride yapılacak çalışmalara törlerle kontrol edilse de temelde 2 ışık tutması düşünülüyor. şekilde oluşturulur; içsel ve dışsal Araştırmanın bir diğer öne çı- kontrol. Önceki çalışmalar dışsal kan özelliği ise Trier social stress test Fatma Nur Öztürk kontrolün sosyoekonomik düzeyden etkilendiği ortaya koymuştur. Bu ça- lışmada ise, duygusal regülasyonun içsel parçası üzerine yoğunlaşılarak, erken çocukluk döneminde bilinç dışı oluşan içsel mekanizmaların, ço- cukluk çağında düşük sosyoekono- mik düzeye daha hassas olabileceği öne sürülmüştür. Çalışmaya 23’ü düşük, 26’sı orta sosyoekonomik düzeye sahip 54 kişi katılmış ve bu bireylerde içsel kontrol mekanizmalarını değerlendirebilmek için ‘görev performansı’ kullanılmış- tır. Bireylere gri fonda korkulu ve nötr insan suretleri ve iç mekan/dış hayatsağlık 7

haberler Söz Konusu Akıllı Telefon Olunca: Kısıtlayıcı bir ebeveyn misiniz yoksa açıklayıcı mı? Çocukların akıllı telefon bağım- lılığı ciddi bir problem haline ve ya içeriği konusunda kısıtlayan nlerin bu konuya yaklaşımlarını be- yaklaşım, çocuklarına medyanın ne- lirleyen unsurların neler olduğu ve bu gelmektedir. Bu konuda ebeveynlerin den tehlikeli olabileceği, neden ekran unsurların ebeveynlerin çocuklar ile yaklaşımları son derece etkili olduğu başında uzun zaman harcamaması akıllı telefon arasındaki arabuluculu- gibi çeşitli faktörler ile de bu yakla- gerektiği gibi konularda açıklama ya- ğunu pozitif mi yoksa negatif mi et- şımların değiştiğini görmekteyiz. Son pılan yaklaşım ve son olarak herhangi kileyeceği konusu 2015 yılının Kasım zamanlarda yapılan çalışmalar med- bir kısıtlama ya da açıklama olmaksı- ayında Cyberpsychology Behaviour ya bağımlılığını aşırı ve kontrolsüz- zın birlikte medya kullanımına dayalı and Social Networking tarafından ce meşguliyet, eksikliğinde endişeye yaklaşım şeklindedir. Son yöntem yayınlanan bir makale (Cyberpsychol kapılma, rahatsız hissetme ilerleyen akıllı telefon kullanımının kontrol Behav Soc Netw. 2015 Dec; 18(12): süreçte ise bireylerin mental sağlık, edilmesine yönelik bir yaklaşım türü 737- 43.) ile açıklanmıştır. fiziksel sağlık, sosyal ilişkiler, akran olarak kabul edilmemiştir. Bu da akıl- Kore’de Myongji Üniversitesi ve ilişkileri ve akademik performans lı telefonun bilgisayar, televizyon gibi Kore Üniversitesi işbirliğinde yapılan olgularında sorunların yaşandığı du- ortak kullanıma uygun olmayan kişi- araştırma ebeveynlerin kendi bağım- rum olarak tanımlamaktadır. Medya sel kullanıma uygun bir medya aracı lılıklarının, kişisel özelliklerinin ve bağımlılığının bir parçası olarak gö- olarak kabul edilmesi ile açıklanmış- akıllı telefon konusundaki risk algıla- rülen akıllı telefon bağımlılığı için de tır. Ebeveyn önlemlerinin çocukları rının ölçülmesine, bulunan sonuçla- benzer semptomlar saptanmıştır. medyadan koruma konusunda pozi- rın da ebeveynlerin çocuklarına yak- Çocuklarını medyanın etkisinden tif etkisi olduğu çalışmalarda dile ge- laşım yöntemi ile ilişkilendirilmesine korumak isteyen ailelerin yöntem- tirilmektedir. Peki ebeveynlerin ço- dayanıyor. Çalışma ilkokulda eğitim leri ise geçmiş çalışmalarda 3’e ayrı- cuklarına yaklaşımlarını neler belir- alan çocuğa sahip 460 ebeveyn ile yü- larak sınıflandırılmış. Bu yöntemler liyor? Hangi bireyler bu konuda ne rütülmüş. Ebeveynlere çalışma hak- çocuklarını medya kullanım süresi tür yaklaşımları benimsiyor? Ebevey- kında bilgi verildikten sonra 3 farklı Alzheimer’da Erken Tanı Alzheimer hastalığı son yıllarda me tekniklerinden elde edilen veriler, rüntüleme teknikleriyle hipokampüs görülme sıklığı oldukça artan sol hipokampüs hacminin uzamsal hacminin ölçülmesinin Alzheimer nörodejeneratif bir hastalıktır. Hasta- bellek, sağ hipokampüs hacminin ise hastalığının erken teşhisinde kulla- lığın teşhisindeki en önemli iki gös- sözel hafızayla ilişkili olduğunu gös- nılabileceği belirtilmiş. Yapılan araş- terge, medial temporal lob küçülmesi termişti. tırma üç temel başlıkta toplanıyor: ve epizodik bellekteki bozulmadır. Epizodik bellek ile hipokampüs hac- Epizodik belleğin, medial temporal Cleveland’da bulunan Luo Ruvo mi arasındaki bağlantıyı doğrulamak, lobun bileşenlerinden olan hipokam- Beyin Sağlığı Merkezi ve Nörolo- bağlantının sağ ve sol yarım küre ara- püs hacminde görülen küçülmeyle ji Enstitüsü’nden Aoron Bonner ve sında farklılık gösterip göstermediği- oldukça yakın bir ilişkiye sahip ol- ekibinin, Alzheimer’s Research and ni bulmak ve son olarak da özellikle duğu daha önce yapılan çalışmalarda Therapy dergisinin 15 Ekim 2015 farklı hafıza grupları arasında bu bağ- işaret edilmişti. Aynı şekilde, lezyon tarihli sayısında (Alzheimer’s Res lantıyı karşılaştırmak. analizleri ve fonksiyonel görüntüle- Ther.2015Oct 15;7(1):61.doi) yayım- lanan makalelerinde, daha iyi gö- Bahsi geçen çalışmada, farklı de- 8 hayatsağlık

haberler unsur için 3 farklı test uygulanmış. tığı bu konuda aldıkları önlemlerin da çocukların akıllı telefon bağımlı- Ebeveynlerin kendi akıllı telefon ba- de çocuğuna açıklamalar yapma yö- lığının önlenmesi için uygulanacak ğımlılıklarını ölçmek adına, internet nünde olmadığı, daha çok kısıtlı süre stratejilerde yalnızca çocukların değil bağımlılığının belirlenmesi için lite- telefon kullanmasına izin vermek gibi ebeveynlerin de hedef kitle olarak ratürde kabul görmüş bir test olan ve yöntemler belirledikleri görülmüştür. kabul edilmesi gerektiğini belirtmiş- akıllı telefon kullanımının ölçülme- Kişilik analizinde ise açık ve dışadö- lerdir. Ebeveynlerin yaklaşımlarını sine dayanan ‘Y-IAT’ temel alınmış. nük bireylerin açıklayıcı yöntemleri belirleyen unsurların açıklanması bu Kişisel özellikleri ise psikolojide beş tercih ettiği anlaşılmıştır. Uyumluluk noktada önem arz etmektedir. Belir- büyük faktör kuramı olarak kabul oranı yüksek çıkan bireylerin her iki lenen etkenlere göre çeşitli stratejiler edilen özellikler ile açıklanmış. Kişi- yöntemi de tercih ettiği, sorumluluk uygulanabilecektir. Bu stratejiler ile liği belirleyen bu beş faktör ise şöyle: ve duygusal denge oranı yüksek çı- aileler açıklayıcı bir yöntem tercih et- duygusal denge uyumluluk, sorum- kan bireylerin ise, kısıtlayıcı yönteme meye teşvik edilmelidir. Bu yöntemin luluk, açıklık ve son olarak dışa dö- eğilimlerinin daha fazla olduğu açık- çocuklar üzerinde daha etkili olduğu nüklük. Akıllı telefonun üzerindeki lanmıştır. Sorumluluk oranı için de belirtilmiştir. risk algıları ise Koruma Motivasyon çok belirgin bir fark olmadığı belir- Teorisi üzerinden belirlenmiş. Ayrı- tilmiştir. Ayrıca çalışmaya göre akıllı Beyza Nur İlhan ca ebeveynlerin ne tür yaklaşımları telefonu risk olarak algılayan, akıllı olduğunun belirlenmesine yönelik telefon çocuğum için ileride çok teh- sorular da araştırmanın diğer bir yö- likeli olabilir gibi daha kesin korku nünü oluşturmuş. içeren düşünceye sahip bireyler, her iki yöntemi de tercih etmekte iken, Geçmişte konu ile ilgili çalışma- bu konuda duyarlılığını belirten fakat larda akıllı telefon bağımlısı olan akıllı telefona daha iyimser yaklaşan ebeveynleri çocuklarının örnek al- ebeveynler için bu algı, herhangi bir dığı, rol model olarak gördüğü açık- yöntemin kullanılmasında öngörücü lanmıştır. Yapılan araştırmanın sonu- faktör olarak kabul edilmemiştir. cunda ise kendileri de bağımlı olan bireylerin konuya daha ilgisiz yaklaş- Araştırmacılar çalışmanın sonun- recelerdeki hafıza sorunlarına göre Araştırmacılar böylece, hipokampüs dört gruba ayrılan 226 katılımcıya hacminin küçülmesiyle seyreden Al- manyetik rezonans görüntüleme ile zheimer hastalığında, hipokampüs ayrıntılı bir beyin görüntülenmesi hacmi ve bu alanla spesifik bağlantılı yapıldıktan sonra, katılımcılar sözel olan uzamsal belleğin Alzheimer’ın bellek ve uzamsal bellek testlerine erken teşhisinde kullanılabileceğini tabi tutulmuş. Araştırmaların sonu- ortaya koymuş oldu. cucunda, epizodik bellek ile hipo- kampal alan arasında bir ilişki ol- Bu çalışma ile uzamsal bellek bo- duğu, ancak söz konusu bu ilişkinin zukluklarının Alzheimer hastalığı- sağ veya sol yarım kürede farklılık nın erken teşhisinde kullanılmasının göstermediği ortaya koyulmuş. Ay- önünün açıldığını belirten araştırma- rıca Alzheimer hastalığı gelişme riski cılar gelecek çalışmaların epizodik fazla bireylerde uzamsal bellek eşi- belle performansı ile beynin farklı ğinin hipokampüsün hacmiyle bağ- alanlarının ilişkisinin araştırılması lantısının tanısal olduğu bulunmuş. gerektiğini vurguluyor. Fahri Akkaya hayatsağlık 9

haberler Kırmızı Et ve İşlenmiş Etin Kanser Üzerine Etkisi Günümüzün en büyük sağlık so- bazı maddelerin (HAA, heterosiklik analiz çalışmasının desteklediği görü- runlarından biri olan kanserden aromatik amin; PAH, polisiklik aro- lüyor. Meta analize göre günde kişi başı korunmak için ciddi çabalar harcan- matik hidrokarbon) açığa çıkmasına 100 gr kırmızı et tüketimi kolorektal makta. Bunların başında ise sağlık- neden olabiliyor. Özellikle yüksek sı- kansere yakalanma riskini %17, günde lı beslenme ve mutfaklarımıza giren caklıkta kızartma, ızgara ve barbekü kişi başı 50 gr işlenmiş et tüketimi ise ürünlerin düzenlenmesi geliyor. Dünya gibi yöntemlerle pişirildiğinde bu kim- %18 arttırıyor. Aynı zamanda kırmı- Sağlık Örgütüne (WHO) bağlı Ulus- yasallar çok daha yüksek miktarlarda zı et, pankreas ve prostat; işlenmiş et, lararası Kanser Araştırma Kurumu açığa çıkıyor. mide kanserine ve daha 15 çeşit kanser (IARC) Fransa’nın Lyon kentinde 26 türüne davetiye çıkarıyor. Ekim 2015 tarihinde 10 farklı ülkeden Dünya genelinde kırmızı et tüketim 22 bilim insanının katılımı ile kırmızı oranı %5-%100, işlenmiş et tüketimi ise Kırmızı et ve işlenmiş et tüketiminin et ve işlenmiş et ürünleri ile kanser ris- %2-%65 seviyelerinde. Ortalama kişi sindirim sitemi üzerindeki kanser meka- ki arasında ilişkiyi açıkladığı bildirisi başı kırmızı et tüketim miktarı 50-100 niği incelendiğinde, bu ürünlerin tüketi- tüm dünyada gündem oluşturdu (Lan- gr, yüksek miktarda tüketilen yerlerde mi ile kolorektal preneoplastik lezyonlar cet Oncol. 2015 Dec;16(16):1599-600.). ise 200 gramın üzerinde. IARC çalış- arasında sıkı bir ilişki olduğu görülüyor. ma grubu, beslenmemizde bu denli İncelenen çalışmalarda iyi pişmiş kırmı- Bildiride kırmızı et; memeli hay- yeri olan et ve et ürünleri hakkında zı etin insan idrarında yaşayabilen bak- vanların kaslarından elde edilmiş (sığır, farklı kıtalarda bulunan ülkelerde, çe- terilerde mutasyonu arttırdığı, bununla dana, domuz, kuzu, koyun, at, keçi), şitli etnik ve beslenme alışkanlığı olan beraber oktidatif stres göstergelerinin dondurularak veya kıyma olarak da bölgelerde yapılmış 800’den fazla epi- ve yağ oksidasyon ürünlerinin de arttığı saklanabilen genelde pişirilerek tüke- demiyolojik çalışmayı değerlendiriyor. görülüyor. Asıl mekanizma ise ürünle- tilen bir ürün olarak, işlenmiş et; tuz- Bu çalışmaların ortak özelliği geniş bir rin NOC (N-nitroz bileşenleri), Haem lanmış, baharatlanmış, fermantasyon örneklemde kırmızı et ve işlenmiş et demir, HAA ve PAH gibi kimyasalların işlemine maruz kalmış, dumanlanmış tüketim verilerinin ayrı ayrı yer almış ortaya çıkması ile gerçekleşiyor. Özellik- veya bir şekilde raf ömrünü uzatmak olması ve potansiyel şüphelenilen kan- le aşırı kırmızı et tüketimi (günlük kişi amacına yönelik madde eklenmiş bir serli bölgenin tanımlı olması. Değer- başı 300-420 gr) NOC, yüksek sıcaklıkta ürün olarak tanımlanıyor. Bunların ya- lendirmeler sonucunda epidemiyolojik pişirilmiş et HAA ve direk ateşle temas nında et ile birlikte sakatat ve kan gibi verilerin büyük çoğunluğu kolorektal edip dumanlanarak pişen etlerde PAH diğer ürünler ile kümes hayvanlarının kanseri işaret ediyor. Kırmızı et tüke- salınması ciddi manada tetikleniyor. Bu etlerinin de işlenmiş et içerisinde bulu- timi ile kolorektal kanser ilişkisini in- kimyasallar hücrelerin DNA yapısını nabildiği ifade ediliyor. celeyen 14 kohort çalışmanın yarısı, az bozarak kanser mekaniğine katkı sağlı- miktarda kırmızı et tüketimi için pozi- yorlar. Kırmızı et; protein, B vitaminleri, tif sonuç ortaya koyuyor. Bunun üzeri- demir ve çinko gibi önemli biyolojik ne, et tüketimi yüksek olan Avrupa’dan IARC çalışma grubu bu bildirisi maddeler içeren bir besin kaynağıdır. 10 ülkenin verilerini içeren bir kohort ile işlenmiş et ürünlerini; sigara, solar Eti pişirme işlemi hem lezzeti arttır- çalışmasının eklenmesi ile bu sonuç radyasyona maruz kalma ve alkol gibi makta hem de sindirimi kolaylaştırma- daha da güçleniyor. İşlenmiş et ürünle- kanser için en yüksek risk taşıdığı ko- sına rağmen kansere sebep olabilecek rinde ise içerisinde Avrupa ülkelerden, nusunda yeterli veri olan etkenlerin de Japonya’dan ve Amerika Birleşik Dev- bulunduğu Grup 1 içerisine aldığını, letlerden de veriler içeren 18 kohort ça- kırmızı eti ise kanser için yüksek risk lışmanın 12’sinde kolorektal kanser ile taşıdığı konusunda sınırlı veri olan et- pozitif sonuç alınıyor. Bu sonucu 9 in- kenlerin içerisinde bulunduğu Grup 2 formatik vaka kontrol çalışmasının ve A içerisine aldığını duyurdu. 10 kohort çalışma ile yapılan bir meta Muhammed Cihan Işık 10 hayatsağlık

haberler Hava Kirliliği, Gürültü ve Sıcaklık Erken Doğumda Etkili mi? Erken doğum, 37. gebelik haf- tasından önce yapılan doğum olduğu ifade edilmiştir. Isı ve ortam si’nin hava kalitesi gözlem şebekesi sıcaklığına bakıldığında ise, tüm ha- tarafından elde edilmiş. Ses ölçüm- olarak tanımlanmaktadır. 30 ile 37. milelik sürecinde stresi artırarak et- leri gündüz (08-22) ve gece (22-08) haftalar arasındaki doğum çok erken kili olmakla birlikte son trimestırda olarak yapılmış. Nem oranları, gün- doğum, 30. haftadan önceki doğum- bu etkenlere aşırı maruziyetin, düşük lük minimum ve maximum hava sı- lar ise son derece erken doğum olarak doğum ağırlığına sebep olduğu gös- caklıkları ise, meteroloji ajansı tara- ifade edilmektedir. Erken doğumun terilmiştir. fından çalışma boyunca kaydedilmiş. görülme sıklığı %5-13 arasındadır. 2015 Kasım’da yayınlanan bir ça- Çalışmanın sonuçlarına baktı- Gelişmiş ülkelerde meydana gelen lışmada (Environmental Research. ğımızda 2001-2009 yılları arasında erken doğumlar; yeni doğan ölüm- 2015 Nov; 145:162-168) Madrid’de meydana gelen doğumların %8.2’si lerine ve kalp, akciğer gibi organları 2001-2009 yılları arasında hava kirli- erken doğum, %6.8’i çok erken do- etkileyerek yaşam boyu sakatlıklara liğinin, gürültü seviyesinin ve ortam ğum ve %1.4’ü ise son derece erken neden olmaktadır. Euro-PERISTAT sıcaklığının erken doğum üzerine doğum olarak gerçekleşmiştir. Erken (Avrupa Yenidoğan Sağlığı Bilgi Sis- kısa dönem etkileri araştırılmış. Ça- doğumlara PM2.5 ve gündüz ses se- temi) 2014 raporuna göre erken do- lışma süresince 298.705 canlı doğum viyesinin maximum sınırı aşmasının ğum oranı giderek artmaktadır. gerçekleşmiş. Madrid, hava bileşen- anlamlı şekilde etki ettiği gösterilmiş. Erken doğum nedenleri tam ola- lerine bakıldığında PM2.5 oranı ile Gündüz ses seviyesi erken doğumu rak anlaşılamasa da ortam sıcaklığı, Dünya Sağlık Örgütü kriterlerine yaklaşık %30 oranında arttırıyor. Sı- trafiğe bağlı hava kirliliği, havadaki göre temiz havaya sahipken, ozon caklık ölçümleri diğer çalışmalardan maddelerin bileşenlerinin oranı, tra- ve azotdioksit yönünden kirli hava- farklı olarak iki kola ayrılmış ve sıcak fik gürültüsü gibi çevresel değişken- yı barındırmaktaymış. Ayrıca Mad- havanın erken doğum üzerinde etki- lerin riski artırdığını gösteren epide- rid’in havasının sıcak olması, küçük li olduğu, fakat bunun tersine soğuk miyolojik çalışmalar vardır. Yapılan partiküllerin çözünürlüklerinin dü- havanın etkisi olmadığı gözlenmiş. çalışmalara baktığımızda hava bile- şük olmasına ve bu sebeple hava kir- Tüm bu sonuçlardan yola çıkarak şenlerinden ultra ince parçacıklar ve leticilerin etkisinin artmasına neden şunu söyleyebiliriz; ısı, sıcaklık, hava PM2.5 (2.5µm’den küçük partiküller) oluyormuş. kirliliği ve gürültü, erken doğuma oranındaki artışının, hamilelikte ok- Bu çalışma çevresel değişkenlerin uzun ve kısa dönem etkileri nedeniy- sidatif stresi artırarak erken doğu- kısa dönemdeki etkilerini değerlen- le önemli halk sağlığı sorunlarına yol ma neden olduğu belirtilmiştir. Ses dirmek amacı ile yapılmış ve mekana açmaktadır. Erken doğuma yol açan kirliliğinde, özellikle uçak gürültüsü bağlı toplu veriler ile çalışılmış. Ça- etkilerin, annenin davranış ve mekan ve çalışma ortamlarındaki gürültü- lışma için 27 merkez belirlenmiş ve değişikliği ile azaltılarak, sağlıklı be- ye maruziyetin, yine stresi artırarak bu merkezlerdeki ölçümlerin avera- beklerin doğumuna yardımcı oluna- endokrin sistem aracılığı ile fetal bü- jı alınmış. Hava kirleticilerine olan bilir. yüme üzerine olumsuz etkiye sahip günlük maruziyet, Madrid Belediye- Şule Karaköse hayatsağlık 11

haberler Zayıflamanın Üç Kilosu Beş Lira Obezite çağımızın önemli sağlık Obez kişilerin ekonomiye etkilerine amaçladıkları kontrollü bir çalışma sorunlarından biridir. Yüksek bakıldığında da çok büyük bir kayba yapmışlar (Soc Sci Med.  2015 Nov; enerjili yiyecekleri ve fast-food ürün- neden oldukları görülmektedir. Aşırı 145: 44-52). Bu alt gruplar; 1-ka- lerini aşırı tüketme, motorlu taşıtla- kilo yüzünden iş gücünde azalma, işe dın-erkek, 2-yalnız yaşayan-ilişkisi rın kullanımıyla birlikte fiziksel akti- gelememe, sağlık giderlerinin fazla bulunan, 3-yüksek eğitim düzeyine vitelerde azalma, televizyon veya bil- olması gibi pek çok faktöre bakıldı- sahip-düşük eğitim düzeyine sa- gisayar karşısında yemek yeme obe- ğında yıllık 322 dolardan 6694 dolara hip, 4-yerli-göçmen, 5-çalışan-işsiz, zitenin temel sebepleri arasındadır. kadar değişen maddi bir kayba neden 6-şehirde yaşayan-kırsalda yaşayan Obezite değerlendirmesi günümüzde olmaktadır. Bu sonuçlardan hareket- olmak üzere 6 tanedir. Çalışma, Al- vücut kitle indeksi (BMI) isimli bir le obez kişilere finansal teşvikle kilo manya’da Baden-Württemberg reha- parametre aracılığıyla yapılıyor. Bu verdirilebilir mi sorusu akıllara geli- bilitasyon kliniğinde kilo vermek için parametreye göre vücut kitle indeksi yor. Bununla ilgili daha önceden bir- tedavi gören 18-75 yaşları arasındaki, 30-39.9 arasında olanlar obez kabul kaç çalışma yapılmış. Bu çalışmala- vücut kitle indeksi 30 ve üzeri olan edilirken, 40 ve üzeri olanlar öldürü- rın, metodoloji ve örnek boyutu sağ- 700 kişiyle yapılmış. Hamileler, yeme cü obez sınıfına dahil ediliyor. lam bir temele dayanmasa da, finan- problemleri olanlar, son 5 yılda her- sal teşvikin kilo verme üzerine pozitif hangi bir tümör hastalığı geçirenler, 1980-2008 yılları arasında dün- bir etkisi olduğu ortaya koyulmuş. alkol ve sigara kullananlar çalışmaya yadaki obez kişi sayısı ikiye katlan- dahil edilmemiş. Çalışma başladık- mıştır. 2008 yılında Almanya’da 14- Bu konuyla ilgili Alfredo R. Palo- tan sonra da biri hamile olduğu, biri 80 yaşları arasındaki 20.000 kişinin yo ve arkadaşları 2010 yılının Mart de tümörü olduğu gerekçesiyle 2 kişi katıldığı araştırmaya göre erkekle- ayından, 2012 yılının Ocak ayına çalışmadan çıkarılmış. Bu 700 kişinin rin yüzde 66’sı, kadınların ise yüzde kadar süren ve finansal teşvikin alt katıldığı çalıma, biri kontrol grubu 50’si fazla kiloludur (29.9>BMI>25). grupları nasıl etkilediğini bulmayı 12 hayatsağlık

haberler olmak üzere rastgele 3 grup şeklinde Çalışmanın sonuçlarına baktığı- hepsinin ötesinde para ödülü, mikta- gerçekleştirilmiş. Kontrol grubuna mız zaman erkekler, ilişkisi olanlar ve rından bağımsız olarak, başlı başına normal rehabilitasyon tedavisi veril- çalışanlar herhangi bir finansal teşvik kilo vermede etkili olmuş. miş ve bu gruba herhangi bir maddi olmadan da ciddi miktarlarda kilo ödül vaat edilmemiş. Deney grup- vermiş. Tam tersi olarak kadınlar, Finansal teşvikin sosyoekonomik larında ise, rehabilitasyonla birlikte yalnız yaşayanlar ve işsizler ise, para adaletsizliği ortaya çıkardığı, dok- hedefe ulaşmaları durumunda, bir ödülü vaat edilince önemli oranda tor-hasta ilişkisini ortadan kaldırdığı gruba 150 euro, diğer gruba da 300 kilo vermişler. Yani kadınlar, yalnız ve kişinin kendi kendisini yönetmesi- euro para ödülü verileceği söylenmiş. yaşayanlar ve işsizlerde finansal teş- ni, karar vermesini engellediği gerek- Deney gruplarındaki hedef, sosyoe- vik çok etkili olmuş. Göçmenlerde ve çesiyle etik olarak pek çok tartışmayı konomik durumları ve diğer sağlıkla şehirde yaşayanlarda vaat edilen 150 da beraberinde getirmiştir. Etikçiler, ilgili farklılıklar göz önüne alınarak, 4 euro pek etkili olmamışken, 300 euro ekonomik olarak düşkün kişilerin bu ayın sonunda ağırlıklarının % 6-8‘ini ödül vaat edilince, kilo verme oran- duruma mecbur bırakıldığını iddia vermeleri olarak, doktorlar tarafın- ları iki katından fazla olmuş. Eğitim ediyor. Yine de çalışmanın olumlu dan belirlenmiştir. Kilo kaybı hedefin düzeyindeki farklılıklara baktığımız sayılabilecek sonuçlarından yola çı- % 50’sinden az olmuşsa, kişi herhangi zaman dikkate değer bir ayrım görül- karak, normalde kilo vermede çok bir ödül alamamış. Fakat kilo kaybı, mese de düşük eğitim düzeyine sahip zorlanan, kilo veremeyen kişilerde hedefin % 50’si ve bunun üzerindeki olanlarda finansal teşvikin daha etki- bu yöntemin uygulanması sağlık po- sayılara ulaşmışsa, katılımcı verilen li olduğu söylenebilir. Genel olarak litikasına dönüştürülebilir mi sorusu kiloyla orantılı olarak para ödülü al- ödülünün miktarı ile kilo verme ora- akıllara geliyor. mış. nı arasında pozitif bir ilişki var ancak Zehra Böge hayatsağlık 13

haberler İnsan Olmanın Duygusal Bedeli İnsanlar, birbirleriyle sosyal etkile- Empati ve merhamet olumlu sos- neden olan dehümanizasyon da bek- şime girecekleri zaman karşıdaki- yal davranışlar için harekete geçirici lenen duygusal tükenmişliğe karşı bir nin de kendileri gibi düşünebildikle- birer kaynaktırlar. Fakat insanlar, çeşit savunma mekanizması şeklinde rini ve hissedebildiklerini yani birer yardım etmenin maddi veya manevi ortaya çıkıyor olabilir mi?” sorusu- zihne sahip olduklarını varsayarlar. bir yük getireceğini düşündükleri za- nun cevabını aramışlar. Yayınladıkla- Buna rağmen kişiler çeşitli durum- manlarda duygularını düzenleyebil- rı makalede (The Emotional Cost of larda diğerlerinin insanlığını (hu- mekte ve bu tür duyguları baskılaya- Humanity: Anticipated Exhaustion manness) reddetme eğilimindedirler. bilmektedirler. Örneğin doğal afetler Motivates Dehumanization of Stig- Dehümanizasyon olarak kavramsal- sırasında diğerlerine yardım etmenin matized Targets. Social Psychological laştırılan; sözlü veya fiziksel olarak para ve zaman kaybı olacağını düşü- and Personality Science, 2016; 7 (2): kendini gösterebilen bu olay, kısaca nen insanların merhamet duygusun- 105) iki deney olarak planladıkları insanlara “zihin atfetmeme” şeklinde dan sakınmaları gibi hekimlerin de araştırmanın birinci deneyinde, top- tanımlanır. Kişiler, sosyal gruplar ve devamlı maruz kaldıkları duygusal lum-dışı, damgalanmış (stigmatized) toplumlar arası gerçekleşebilen de- yük dolayısıyla, hastalarının acılarına bireylere yardım etmenin, beklenen hümanizasyon, daha önceki çalışma- karşı hekim olmayanlara göre daha az duygusal tükenmişlikte artışa neden larda insanın karşısındakinin acısına empati kurduğu görülmüştür. (Cheng olup olmadığını ve bunun dehümani- karşı hissettiği merhameti baskılama- ve ark. 2007) Iowa Üniversitesi’nden zasyona yol açıp açmadığını araştır- sı yoluyla saldırganlık, şiddet, işken- Cameron ve arkadaşları, “Olumlu mışlar. Bir internet sitesinden online ce ile büyük ölçekte de köleleştirme, sosyal davranışa neden olan empati ve olarak yapılan deneyde, deneklerden soykırım ve terörizm gibi ahlak dışı, merhamet duyguları; maddi, manevi bir paragraf okuyup ardından bir an- insan haklarını yok sayan davranış- bedelden kaçınmak için baskılanabi- ket doldurmaları istenmiş. larla ilişkilendirilmiştir. liyorsa, olumsuz sosyal davranışlara 56 yaşında düşkün biri olan Ha- 14 hayatsağlık

haberler rold’ın yardıma muhtaç durumunun uyuşturucu bağımlısı Harold’a yar- yeni. Böylece dehümanizasyon fe- anlatıldığı paragrafta katılımcıların dım etmenin (hasta Harold’a kıyasla) nomeninin, kişinin bir etkileşim so- bir kısmına Harold’ın uyuşturucu çok daha yorucu olduğunu düşün- nucunda beklediği duygusal yükün bağımlısı olduğu, bir kısmına da müş ve araştırmacıların öngördüğü ağırlığıyla bağlantılı olarak bir sa- kontrol edilemez bir hastalığa sa- şekilde ona daha az zihin atfetmişler. vunma mekanizması şeklinde ortaya hip olduğu bildirilmiş. Bu ayrımla çıkabileceği sonucuna varılmış. Bu uyuşturucu bağımlısı olan Harold’ın Duygusal bedelin fazla olmasının sonuçla birlikte daha önceki çalışma- damgalanmış (stigmatized) bir he- gerçekten dehümanizasyona yol açtı- larda sadece ahlak dışı davranışlarla def olması amaçlanmış. Paragrafın ğını gören araştırmacılar planladık- ilişkilendirilen bu fenomenin insan- sonunda ise izlemek üzere oldukları ları ikinci deneyde yardım etmenin ların yaşadıkları maddi veya duygu- Harold ile ilgili videonun “duygusal sonucunda beklenen duygusal tü- sal çıkar çatışmalarında olası tehli- olarak yoğun” ve “üzücü” olabileceği kenmişliği manipüle ederek dehüma- kelerden korunma amacıyla devreye notu düşülmüş. Deneyin devamında nizasyonu azaltmayı denemişler. İlk sokulduğu görülmüş oldu. Ayrıca bu sorulan “Harold’a yardım etmenin ne deneydekilerden farklı insanlardan deneylerin bizlere gösterdiği bir di- kadar yorucu/tüketici olabileceğini oluşan bu grupta bu sefer katılımcı- ğer ilginç nokta ise, insanların kendi düşünüyorsun?” şeklinde sorularla ların yarısının okuyacağı paragrafın duygularını düzenlemede oldukça katılımcıların bekledikleri duygusal sonundaki “duygusal olarak yoğun” etkili olduğu ve bu düzenlemenin dış tükenmişlik araştırılmış. Harold’ın ve “üzücü” ifadeleri “ilham verici” ve manipülasyonlara da bir o kadar açık fotoğrafının gösterilmesiyle birlik- “yapmaya değer” ifadeleriyle değişti- olduğu gerçeğidir. te sorulan sorularla da irade, duygu rilmiş. Bunun sonucunda ise katılım- tanıma, hafıza, düşünme gibi faillik cılar Harold’a yardım etmenin çok da Kaynakça içeren ve açlık, korku, öfke, acı, arzu, yorucu olmayacağı yönünde cevaplar ChengY, Lin CP, Liu HL, Hsu neşe gibi deneyimi gösteren birtakım verirken, uyuşturucu bağımlısı Ha- YY, Lim KE, Hung D, Decety J. Ex- insani melekelere Harold’ın ne oran- rold’ı, hasta Harold’dan daha fazla de- pertise modulates the perception of da sahip olduğu sorgulanmış. hümanize etmemişler. pain in others. Current Biology 2007; (17):1708–1713 Bu deneyin sonunda insanlar Bu çalışmadan elde edilen veri- ler sosyal psikoloji alanında oldukça Özge Uslu hayatsağlık 15

haberler Beynin Dil Haritası Yeniden Çiziliyor İnsanda dilin oluşumu ve gelişimi, konuşma ile karakterize Broca afazisi tüleme sonuçları ve korteks kalınlık dil yetisinin sinir sistemindeki alt ve Wernicke bölgesinin hasarı son- ölçümleri karşılaştırıldığında, yay- yapısı uzun yıllardır nörologlar ve rasında akıcı, ahenkli ama anlamsız gın kanaate ters düşen veriler orta- nörobilimciler tarafından çalışılmak- konuşmanın eşlik ettiği, işitilenin an- ya çıkmıştır. Sadece Wernicke alanı tadır. Dil kullanım bozukluğu yaşa- laşılmasında zayıflama ile karakterize hasarlanmış hastalarda tek kelime yan hastalar bu alanda yapılan araş- Wernicke afazisi. anlama becerisinde bir bozulma göz- tırmalar için önemli kaynak oluştur- lenmez iken, sonuçlar bu becerinin muş, literatürün temelini oluşturan Northwestern Üniversitesi nöro- daha önce dilsel işlevi ihmal edilmiş bilgiler genellikle inme geçirmiş ya- loglarından, bilişsel nörobilim ala- sol anterior temporal bölge ile ilişki- hut travma kaynaklı beyin hasarı olan nındaki çalışmaları ile tanınan li olduğunu göstermiştir. Mesulam’a kişilerden elde edilmiştir. ABD’de Marsel Mesulam, anlama problemi göre, bu zamana değin Wernicke afa- inme sonucu her yıl yaklaşık 100 bin yaşayan afazi hastalarını gözlemle- zili hastalarda hem kelime hem cüm- kişinin, belirli beyin bölgelerindeki yerek elde ettiği verilerle beynin on le anlama kusurunun beraber tespit edinilmiş işlevsizleşmeye bağlı ola- edilmesi, çalışmaların çoğunlukla rak dil kullanma bozukluğu yaşadığı, yıllardır kabul gören dilsel inme geçirmiş ve Wernicke alanının yani afazik hale geldiği bilinmektedir. şebekelerini sorgulamaya yanı sıra birçok farklı bölgeden gelen Klinik pratikte çok sayıda farklı tipte açmıştır. Hastalarının tek sinir hücre uzantılarını içeren kor- afazi ile karşılaşılsa da, iki örnek hem kelime anlama ile cüm- teks altı ak maddeleri de hasarlanmış 1800’lü yıllardan bu yana biliniyor le anlama becerilerinin kişilerde yapılmasından kaynaklan- olmaları hem de etkilenen bölgele- aynı düzeyde olmadığını mıştır. PPA hastalarında sadece kor- rin dil şebekesindeki rolleri itibari ile gören Mesulam ve ekibi, tikal etkilenme olması, bu farklılığın öne çıkar: beynin Broca bölgesinin bu farklılığın hali hazırda ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bunun işlev kaybı sonucu dilsel motor faali- tartışmaların devam et- yanında, cümle anlama becerisinin yetlerin bozulduğu tutuk, zorlanarak tiği Wernicke bölgesinin sadece Wernicke alanına atfedileme- sınırları ve genel anlamda yecek kadar karmaşık bir nöral alt beyinde dilin anatomik yapısının olduğu, anlama düzeyinin yerleşimi hususunda yeni Wernicke’nin yanı sıra Broca alanı ve bilgilere kaynaklık edebi- dorsal frontal korteks hasarından da leceğini düşünmüş, 72 pri- etkilendiği görülmüştür. mer progresif afazi hastası ile yaptıkları çalışmalarını Bu sonuçlarla anlaşılmıştır ki, be- geçtiğimiz haziran ayında yinde dilin anatomik yerleşimi husu- Brain dergisinde yayınla- sunda temel bilgiler düzeyinde dahi mışlardır. Buradaki primer progresif sorgulamalara ihtiyaç vardır. Kelime afazi (PPA), ilerleyici dil bozukluğu- ve cümle anlamanın nöral temelleri- nun tek başına ya da diğer bilişsel/ nin ayrımı, bu işlevlerin tek ve sınırlı davranışsal bozukluklarla beraber bir alana sıkıştırılamayacağını, ante- görüldüğü bir nörodejeneratif has- rior temporal bölge gibi işlevi gözden talık olup kendini büyük oranda ya- kaçırılmış bir alanın varlığını ortaya zılı ve sözlü ifadeleri okuma, anlama koymuş, dil şebekesinin değişime ne güçlüğü ile gösterir. Ortalama yaşları denli açık olduğunu göstermiştir. 65 olan bu PPA hastalarının kelime anlama, obje adlandırma, yüklem ve Merve Aktan cümle anlamlandırma, söylenileni tekrarlama düzeyleri ile beyin görün- 16 hayatsağlık

haberler Uyku Bağışıklık Belleğini Güçlendiriyor Bağışıklık sistemi, vücudun zarar- şırlar ve lenf düğümlerine gidip bura- tinin, T hücrelerinin lenf düğümle- lı etkenlerden arınması ve ko- daki savunma hücreleri olan T hücre- rinde kalmasını sağlayarak antijen runması amacıyla her türlü yabancı lerine tanıtırlar. Bu aşamadan sonra sunan hücreyle etkileşimini arttırdığı uyarana karşı geliştirilen tepkilerin yabancı etken birçok farklı yolla sa- ve bellek T hücresi oluşumunu müm- toplamıdır. Bu sistemin yapısı ve işle- atler ya da günler içerisinde vücuttan kün kıldığı düşünülmektedir. Ayrıca, yişi oldukça karmaşıktır ki hala açık- uzaklaştırılırken, kendisine antijen NREM’de salınımları artan büyüme lanamamış pek çok yönü mevcuttur. tanıtılmış T ve B hücrelerinden bir hormonu ve prolaktinin özellikle an- Özellikle vücudun yabancı bir uyara- kısmı bellek hücrelerine dönüşür ve tijenle karşılaşılan ilk 24 saatin içeri- na ilk defa maruz kalışının ardından, o yabancı ajanın bilgisini uzun yıllar sinde belleğin yoğunlaşmasına yar- bağışıklık sisteminin bu uyaranla il- hatta bazen ömür boyu muhafaza dımcı olduğu yakın zamanda ortaya gili oluşturduğu belleği ve tekrar kar- eder. Aynı etkenle tekrar karşılaşma çıkarılmıştır. şılaşması durumunda gösterdiği daha durumunda vücut savunmasının ya- etkili ve hızlı tepkileri mümkün kılan nıtını hızlandırır ve güçlendirirler. Uykunun, hücrelerin protein sen- işleyiş, araştırmacıların merakını cez- tezi ile enerji dengesini yeniden dü- betmekte ve çalışmalarına sıkça konu Uykunun NREM safhasının, öğ- zenleyerek miktarını ve işlevini etki- olmaktadır. renilen yeni bilgilerin kısa süreliden lediği çok sayıda enzim, hormon veya uzun süreli belleğe geçirilmesi, belle- faktör mevcuttur. Bunların hem psi- Almanya Tuebingen Üniversite- ğin sürekli yeniden etkinleştirmelerle kolojik belleğe hem de bağışıklık bel- si’nden bir grup bilim adamı, bağı- yoğunlaştırılması (konsolidasyonu) leğine katkılarının çözümlenmesi ge- şıklık belleği ile psikolojik belleğin gibi psikolojik belleği güçlendirici et- rekmektedir. Zira büyük farklılıklar benzerliklerinden yola çıkarak her kilerinin varlığı araştırmacıları bağı- göstermelerine rağmen bu iki bellek ikisi üzerine uykunun etkisini ince- şıklık sisteminin başına uykuda neler türünün birbirlerine benzeyen yön- leyen bir derleme yayınladılar (Wes- geldiğini sorgulamaya yöneltmiştir. lerinden yararlanarak önemli adım- termann, J. ve ark., Trends Neurosci. Nitekim antijenik bellek oluşumu- lar atmak mümkündür. Özellikle aşı 2015 Oct;38(10):585-97). Belleğin nun özellikle aşılanma sonrası uyku- geliştirme çabalarının halen sürdüğü öncelikle alınan bilgiyi hücresel dü- nun NREM safhasında uyanık duru- sıtma, AIDS gibi hastalıklarda bellek zeyde bir temsil oluşturarak depola- ma göre çok daha güçlü olduğu tespit hücrelerini etkinleştirecek ve bellek- dığı, ikinci aşamada bu yeni oluşan edilmiş, antijen sunan hücrelerin lenf lerini güçlendirecek etkenlerin tespiti ve bozulmaya yatkın kısa süreli tem- düğümlerine toplanma ve T hücre- faydalı olacaktır. silleri uzun süreli ve kalıcı olanlara lerini uyarma düzeyinin yükseldiği, dönüştürdüğü, son olarak depolan- antijen tanıtma işini kolaylaştıracak Merve Aktan mış bilgileri ihtiyaç halinde uygun salgıların arttığı ve sonuçta antijene bağlam içerisinde yeniden etkinleş- özgü bellek hücrelerinin daha faz- tirmeyle geri çağırdığı bilinmektedir. la çoğaldığı görülmüştür. Bağışıklık Psikolojik bellek için nispeten daha sisteminin uykuyla uyarılan bu etkin aşina olunan bu safhalar, kişi vücudu- halinin olumlu etkisi uzun süreli ol- na yabancı olan herhangi bir etkenle muş, bir yılın sonunda hala antijene yani antijenle karşılaştığında bağışık- özgü bellek hücreleri ve antikorlar sa- lık sisteminde de aynı şekilde ilerle- yıca yüksek bulunmuştur. mektedir. Antijenin vücudun doğal savunmasını geçmesi halinde etkin Bu olumlu tablonun arkasındaki hale gelen antijen sunucu hücreler, mekanizma net bir şekilde bilinme- antijeni alıp küçük protein parçacık- se de, uykunun NREM safhasında ları (epitop) halinde yüzeylerinde ta- kortizol hormonundaki düşüşe eşlik eden minimum asetilkolin faaliye- hayatsağlık 17

Zika Virüsü Ali Tarık Altunç Zika virüsü son zamanlarda dünya sağlık Zika virüs, Flaviviridae ailesinin Flavivirüs otoritelerinin en önemli gündemi olarak takımının bir üyesidir. Aynı takımın üyeleri karşımıza çıkmaktadır. Avrupa ve Amerika’dan olan Dang Ateşi, Sarıhumma, Batı Nil virüsü Zika virüsü ile ilgili vakaların sıkça rapor edil- gibi sivrisineklerle taşınan virüslerle evrimsel mesiyle beraber virüsle alakalı yayınlar had saf- olarak ilişkilidir2. Sivrisinek, kene gibi eklemba- haya ulaşmıştır. Mikrosefali, Guillan-Bare send- caklılarla taşınan virüslere genel olarak Arbovi- romu gibi ciddi hastalıklarla ilişkilendirilen rüsler denilmektedir. Arbovirüsler, sıklıkla me- virüs, Brezilya’da düzenlenecek olan 2016 Yaz meliler ve kuşlar gibi omurgalılar ile kan emici Olimpiyat Oyunları esnasında dünya genelinde vektörleri içeren kompleks bir bulaş döngüsüne bir salgın yapma tehlikesi taşımaktadır. Aedes sahiptir. Zikavirüs de Aedes cinsi sivrisineklerle cinsi sivrisineklerin Fransa, İspanya, Slovenya, taşınan pozitif RNA’ya sahip, zarflı bir Arbovi- Bosna-Hersek, Belçika, Japonya, Yeni Zelanda, rüstür2,3. Lübnan, İsrail, Suriye, Meksika, A.B.D, Arjan- tin, Paraguay, Kamerun, Nijerya, Güney Af- Zika virüs 1947 yılında Uganda’da “Orman rika ve daha birçok ülkede popülasyonlarının Sarıhumma Virüsü” araştırmaları esnasında, bulunduğu dikkate alınırsa tehdidin boyutları Rhesus maymunundan ilk kez izole edilirken, anlaşılacaktır1. insan kanından ise, 1968 yılında Nijeryalı has- talar üzerinde yapılan bir çalışmada elde edil- Zika virüse ilişkin bilgileri toparlama amacı miştir. 1951-1981 yılları arasında Uganda, Tan- taşıyan bu çalışmanın ilk bölümünde, Zika virü- zanya, Mısır, Orta Afrika Cumhuriyeti, Sierra sün sınıflandırılması yapılacak ardından virüse Leon, Gabon gibi Afrika ülkeleri ile Hindistan, ait epidemiyolojik süreç ele alınacaktır. Daha Endonezya, Filipinler, Tayland, Malezya, Viet- sonra virüsün taşınma yolları hakkında genel nam gibi Güney Doğu Asya ülkelerinde Zika bilgi verilecek, devamında viral enfeksiyona ait virüsün varlığına dair serolojik bulgular rapor klinik bulgular, enfeksiyonla ilişkili hastalıklar, edilmiştir. İlerleyen çalışmalarda Aedes Egypti tedavi yaklaşımları ve salgına yönelik alınabile- sivrisineğinden izole edilen virüs 2007 yılın- cek tedbirler incelenecektir. da Yap Adalarında, ilk defa Afrika ve Asya dı- 18 hayatsağlık

şında bir bölgede, görülmüştür4. 2013 yılında açısından ciddi önem arz etmektedir8. Fransız Polinezyasında virüse bağlı gerçekleşen Zika virüsün geçiş yolları hakkında yapılan salgında 19000 kişiye Zika virüsün bulaştığı tahmin edilmektedir2. Brezilya’da düzenlenen çalışmalar, virüsün anneden bebeğe perinatal 2014 Dünya kupası ile Fransız Polinezyasından olarak (plasental yolla, doğum esnasında ya da Latin Amerika ülkelerine geçen5 virüse, 2015- emzirme sırasında) bulaşabileceğini göstermek- 2016 yılları arasında Brezilya, Amerika Birleşik tedir. Yeni doğum yapan ve Zika virüsle enfekte Devletleri, Kolombiya, Meksika, Endonezya ve olan iki anne ve bebekleri ile ilgili bir vakada, Malezya’nın da aralarında bulunduğu 33 ülkede annelerden birincisi doğumdan hemen sonra rastlandığı rapor edilmiştir6. bebeğini emzirmeye başlamış, doğumdan son- raki 2. günde annenin tükürük ve süt örnek- Bu denli büyük salgınlar yapan Zika virüs, lerinde, 3. günde de bebeğin kan ve tükürük Aedes cinsi sivrisinekler olan Aedes Albopictus, örneklerinde Zika virüs pozitif çıkmıştır. Diğer Aedes Hensilii, Aedes Aegypti türlerinin insanla- anne ise bebeğini hemen emzirmeye başlama- rı ısırması ile taşınmaktadır. Bu türlerin virüsü mış, doğumdan sonraki 2. güne kadar bebek bulaştırma yetenekleri ise yaşadıkları bölgeye enteral yolla beslenmiştir. Bu süre zarfında an- göre değişmektedir. Örneğin Singapur’da yaşa- nenin kan testlerinde Zika virüs pozitif iken yan Aedes Aegypti türü sivrisineklerin bulaş- bebeğin kan testlerinde negatif bulunmuştur. tırma kapasiteleri çok yüksek iken, Senegal’de 3. günden itibaren anne bebeğini emzirmeye yaşayan hemcinslerinin7, Amerika’da yaşayan başlamış, 4. günden itibaren de bebeğin kan Aedes Alpobictus ile Aedes Aegypti türü sivrisi- örneğinde Zika virüs pozitif bulunmuştur9. Bu neklerin bulaştırma güçleri oldukça zayıftır. Bir çalışma Zika virüsün emzirme yolu ile anneden bölgede yaşayan Aedes türlerinin bulaştırma bebeğe geçebileceğini göstermektedir. Bir diğer güçlerinin tespit edilmesi, o bölgede Zika virü- çalışmada ise kan ve idrar örneklerinde Zika vi- sün yayılmasına karşı geliştirilecek politikaların rüse rastlanmayan fakat bebeklerine mikrosefa- belirlenmesi ve Zika virüsün o bölge için ne öl- li tanısı konmuş iki annenin amniyon sıvısından çüde bir tehdit oluşturduğunun ön görülmesi virüs izole edilmiştir. Annelere mikrosefaliyle hayatsağlık 19

ilişkili HIV, Sitomegalovirüs, Herpes-simpleks, tin dezavantajı, diğer Flaivivirüslere bağlı olarak dang ateşi, Parvovirüs B19 gibi birçok virüse yalancı pozitif sonuçlar vermesi ve testte çıkan yönelik yapılan testler de negatif çıkmıştır10. Bu negatif sonuçların hastada Zika virüs enfeksiyo- bulgular Zika virüsün anneden bebeğe perina- nunu dışlamakta yeterli olmamasıdır14. tal yolla geçtiği tezini kuvvetlendirmektedir. Zika virüs enfeksiyonunun, bebeğin kafa İleri sürülen bir diğer bulaşma yolu ise cinsel gelişiminin yeterli düzeyde olmaması veya kafa yoldur. Bir vakada, virüsün salgın yaptığı ülkeye seyahat ettikten sonra salgının olmadığı mem- büyümesinin durması sebebiyle baş çevresinin leketine dönen bir erkeğin, hastalığı seyahate normalden küçük olması durumu olan mikro- katılmayan eşine bulaştırması, aynı evde yaşa- sefaliye yol açtığı düşünülmektedir. Zika virü- yan çocuklarına virüsü bulaştırmaması hastalı- sün Brezilya’da hem anneden hem de bu anne- ğın cinsel yolla bulaştığını düşündürmektedir11. lerin fetüslerinin amniyotik sıvılarından izole Diğer bir vakada ise, Zika virüs enfeksiyonu edilmesi, virüsün mikrosefaliyi de içine alan belirtileri gösteren ve tedavi almayan bir hasta, çeşitli sinirsel gelişim bozukluklarına yol açma belirtiler düzeldikten 2 hafta sonra kanlı semen potansiyelinin olduğunu göstermiştir16. Diğer şikâyetiyle hastaneye başvurmuştur. Yapılan tet- bir çalışmada, mikrosefali tanısı alan bir fetüsün kiklerde hastanın kan ve idrar örneğinde Zika beyin hücrelerinden Zika virüs izole edilmiş17, virüse rastlanmazken semen örneğinde virüsün laboratuvar ortamında yapılan araştırmalarda tespit edilmesi virüsün cinsel yolla bulaştığına ise Zika virüsün hücre ölümünü tetikleyen bir dair şüpheleri güçlendirmiştir12. Bunun dışında protein olan Kaspaz-3 aktivasyonu ile insan kök Fransız Polinezyasında yapılan başka bir araş- hücrelerinin ölümünü artırdığı ve hücre döngü- tırmada Zika virüsün, diğer Arbovirüsler gibi sünü bozduğu gösterilmiştir18. kan nakli ile de bulaşabileceğini gösterilmiştir13. Zika virüs ve mikrosefali ilişkisi ile alakalı Kan nakli, perinatal olarak ve cinsel yol kayıt altınan alınan istatiksel veriler şunlardır: ile bulaşan bu virüs enfeksiyonunun tanısını Brezilya’da 2001-2014 yılları arasında bildirilen koymak oldukça güçtür. Çünkü Zika virüs en- mikrosefali sayısı 163, 22 Ekim 2014 ile 5 Mart feksiyonu, insanların %80’inde asemptomatik 2016 tarihleri arasında bildirilen mikrosefali sa- seyreder. Kuluçka süresi birkaç gün ila bir hafta yısı 6158’dir19. Brezilya’daki mikrosefali insidan- arasındadır. Ateş, makulopapüler döküntüler, sı, daha önce Zika virüsü salgını görülen Fransız baş ağrısı, konjuktivit, kas ve eklem ağrıları Polinezyasında mikrosefaliye ait verilerin tekrar enfeksiyonun belirtileridir. Enfeksiyonun ken- incelenmesine neden olmuştur. Önceki yıllarda dine has belirtilerle seyretmemesi klinik tanıyı ülkenin yıllık mikrosefali görülme sıklığı 0 ile 2 engellemektedir14. Zika virüs enfeksiyonun ke- arasında iken, virüsün salgın yaptığı Mart 2014 sin tanısı “One Step RT-PCR” (Tek Adımlı Ters ve Mayıs 2015 tarihleri arasında 8’i mikrosefali- Transkriptaz Polimeraz Zincir Reaksiyonu) li olmak üzere 18 çocuğun merkezi sinir sistemi yöntemiyle konulmaktadır15. Ancak bu test, yal- bozukluğu ile doğduğu tespit edilmiştir6. nızca virüsle son 2 hafta içerisinde karşılaşmış hastalarda güvenilir sonuçlar vermektedir. Çün- Zika virüsün mikrosefali dışında beyin yapı- kü kan dolaşımında bulunan virüs miktarı hızla lanmasının tahribi, serebellar agenez, ventrikül azalarak hastalık saptanamaz hale gelmektedir. dilatasyonu20 erken doğum ve ölü doğum21 gibi Bundan dolayı hastalık belirtileri ortadan kalk- diğer konjenital anomalilerle de ilişkili olduğu tıktan 5 ila 7 gün sonra yapılan testlerde negatif düşünülmektedir. sonuç çıkması, kişiye hastalığın bulaşmadığını göstermemektedir. Antikor tabanlı serolojik Zika virüsle irtibatlı olduğu düşünülen testler ise virüsle karşılaşıldıktan sonraki 2 ile 12 bir diğer hastalık Guillan-Bare sendromudur hafta arasında doğru sonuç vermektedir. Bu tes- (GBS). Beyinde yüksek protein düzeyi ve nor- mal hücre sayısı ile seyreden ve otoimmün me- kanizmalarla açıklanan akut anaflaktik felç tab- losu olarak tanımlananan Guillan-Bare sendro- 20 hayatsağlık

muna Campylobacter jejuni, sitomegalo virüs, Bu rakam önceki yıla kıyasla, görülme sıklığında Epstein-Barr virüs, varicella zoster, ve Mycop- %19’luk bir artışı göstermektedir6. lasma pneumoniae enfeksiyonlarının yol açtığı bilinmektedir. Bu enfeksiyonlardan C. jejuni, Tedavisi olmayan bozukluklara yol açma otoantikor yanıtına dayalı moleküler mimikri potansiyeli taşıyan Zika virüsün aşısı ya da spe- mekanizması ile sinir hücrelerini tahrip etmek- sifik bir antiviral ilacı bulunmamaktadır. Zika tedir22. Zika virüsün de buna benzer bir yanıtla virüs aşısının elde edilmesine yönelik çalışma- GBS’ye sebep olabileceği öne sürülmektedir23. lar halen sürdürülmektedir. Zika virüsün orta- ya çıkardığı semptomlara karşı başvurulacak Zika virüsün GBS ile ilişkisine dair sayısal tedavi semptomatiktir. Semptomatik tedavide verilere bakıldığında, virüsle alakalı olan mik- aneljezik ve antipiretik ajanlar kullanılırken he- rosefalik vakalardaki verilere benzer bir tab- patopati, alerji, nefropati gibi yan etkilere kar- lo ortaya çıkmaktadır. Fransız Polizesyasında şı dikkatli olunmalıdır. Zika virüslü hastaların Ekim 2013 ile Kasım 2014 tarihleri arasında serolojik testlerini bozarak klinik tanıyı engel- 42 hastaya Guillan-Bare sendromu tanısı kon- lediği için tedavide aspirin kullanımından da muştur. Bir önceki yılla kıyaslandığında bu sayı, kaçınılmalıdır2. hastalığın görülme sıklığında 20 kat artış anla- mına gelmektedir. Brezilya’nın Bahia bölgesinde Çocuk sahibi olmayı düşünen ve Zika virüsle 2015 yılının haziran ayı içerisinde GBS tanısı enfekte olduğundan şüphelenen çiftlere bir süre alan 42 hastanın 26’sı (%62) Zika virüs enfek- hamilelikten kaçınmaları tavsiye edilmektedir. siyonu geçirmiş hastalardır. 2015 yılı içerisinde Bu süre kadınlar için 8 hafta erkekler için ise 6 ülke genelinde 1708 GBS vakası tanımlanmıştır. ay olarak belirlenmiştir. Virüse semende bulaş- madan sonra 2 aya kadar rastlanabildiğinden hayatsağlık 21

bekleme süresi erkekler için daha uzundur24. Kaynaklar Zika virüs salgınının önlenmesinde Aedes 1. http://ecdc.europa.eu/en/healthtopics/vectors/ popülasyonlarının kontrol altında tutulması da mosquitoes/Pages/aedes-aegypti.aspx Erişim tarihi: önem arz etmektedir. Leucaena leucocephala 16.04.2016 bitkisinden elde edilen tripsin inhibitörünün, 2. Pinto V, Luz K, Parreira R, Ferrinho P. Zika Virus: Aedes larvalarının gelişimlerini durdurduğu ve A Review to Clinicians. Acta Médica Portuguesa. geciktirdiği gözlenmiştir25. Wolbachia bakteri- 2015; 28:760-765 leriyle enfekte olan sivrisineklerin, arbovirüsleri 3. Fauci S. Morens D. Zika Virus in the Americas — taşıma kapasitelerinin azaldığı saptanmıştır. Bu Yet Another Arbovirus Threat. The New England bakterilerle yapılan çalışmalar, Zika virüs salgı- Journal of Medicine. 2016; 374;7, 601-603 nının kontrol altına alınması için umut vadet- 4. Hayes E. Zika Virus Outside Africa. Emerging Infec- mektedir26. tious Diseases. 2009; 15(9): 1347–1350 5. Musso D. Zika Virus Transmission from French Özetleyecek olursak, Zika virüs Aedes cin- Polynesia to Brazil. Emerging Infectious Diseases. si sivrisineklerle taşınan bir arbovirüstür. Ae- 2015; 21(10): 1887 des cinsi sivrisineklerin yoğun olarak yaşadığı 6. http://www.who.int/emergencies/zika-virus/situ- Güney Amerika ve Güney Doğu Asya ülkeleri ation-report/5-february-2016/en/ Erişim tarihi: başta olmak üzere onlarca ülkede virüse rast- 16.04.2015 lanmıştır. Ateş, makulopapüler döküntüler, 7. Christofferson R. Zika Virus Emergence and Ex- baş ağrısı, konjuktivit, kas ve eklem ağrıları ile pansion: Lessons Learned from Dengue and Chi- seyreden virüs enfeksiyonunun kendine özgü kungunya May Not Provide All the Answers. The semptomları yoktur fakat virüs kanda tespit edilebilmektedir. Zika virüsün mikrosefali baş- American Society of Tropical Medicine and Hygiene. ta olmak üzere birçok konjenital anomaliyle ve 2016; 15-0866 bunların yanında Guillan-Bare sendromu ile 8. Chouin-Carneiro T, Vega-Rua A, Vazeille M, Gi- ilişkili olduğu düşünülmektedir. Virüs; peri- rod R, Goindin D, Dupont- Rouzeyrol M. Lou- natal yolla, kan tranfüzyonu ve cinsel temasla renço-de-Oliveira R, Failloux AB. Differential Sus- bulaşmaktadır. Virüsün salgın yaptığı ülkelerde ceptibilities of Aedes aegypti and Aedes albopictus yaşayan ya da bir şekilde virüsle enfekte oldu- from the Americas to Zika Virus. PLOS Neglected ğundan şüphelenen çiftlere hamilelik planlarını Tropical Diseases. 2016; 10(3):e0004543 ertelemeleri önerilmektedir. Virüsün henüz bir 9. Besnard M, Lastere S, Teisser A, Cao-Lormeau VM, aşısı ve spesifik bir antiviral ilacı yoktur, tedavi Musso D. Evidence of perinatal transmission of semptomları gidermeye yöneliktir. Zika virus, French Polynesia, December 2013 and February. Eurosurveillance. 2014; 19(13). pii: 20751. 10. Calvet G, Aguiar S, Melo ASO, Samapaio SA, Fi- lippis I, Fabri A, Araujo ES, de Sequeira PC, de Mendonça MC, de Oliveira L, Tschoeke DA, Sch- 22 hayatsağlık

rago CG, Thompson FL, Brasil P, Dos Santos FB, S1934-5909(16)00106-5 Nogueira RM, Tanuri A, de Filippis AM. Detec- 19. http://www.who.int/emergencies/zika-virus/si- tion and sequencing of Zika virus from amniotic fluid of fetuses with microcephaly in Brazil: a case tuation-report/10-march-2016/en/ Erişim tarihi study. Lancet Infectious Disease. 2016; pii: S1473- 17.04.2016 3099(16)00095-5 20. Meaney-Delman D, Rasmussen SA, Staples JE, 11. Foy BD, Kobylinski KC, Foy JLC, Blitvich BJ, Rosa Oduyebo T, Ellington SR, Petersen EE, Fischer M, AT, Haddow AD, Lanciotti RS, Teshi RB. Probab- Jamieson DJ. Zika Virus and Pregnancy What Obs- le Non–Vector-borne Transmission of Zika Virus. tetric Health Care Providers Need to Know. Obstet- Colorado, USA. Emerging Infectious Disease. 2011; rics & Gynecology. 2016; 127(4):642-8 17(5):880-2 21. Torjesen I. Zika virus outbreaks prompt warnings 12. Musso D, Roche C, Robin E, Nhan T, Teissier A, to pregnant women. The BMJ. 2016; 352:i500 Cao-Lormeau V. Potential Sexual Transmission 22. Yuki N ve Hartung HP. Medical Progress Guillain– of Zika Virus. Emerging Infectious Disease. 2015; Barré Syndrome. The new england journal of medi- 21(2):359-61 cine. 2012; 366(24):2294-304 13. Musso D, Nhan T, Robin E, Bierlaire D, Zisou K, 23. Cao-Lormeau VM, Blake A, Mons S, Lastère S, Ro- Yan AS, Cao-Lormeau VM, Broult J. Potential for che C, Vanhomwegen J, Dub T, Baudouin L, Teissier Zika virus transmission through blood transfusion A, Larre P, Vial AL, Decam C, Choumet V, Halstead demonstrated during an outbreak in French Poly- SK, Willison HJ, Musset L, Manuguerra JC, Despres nesia, November 2013 to February 2014. Eurosurve- P, Fournier E, Mallet HP, Musso D, Fontanet A, Neil illance. 2014; 19(14). pii: 20761 J, Ghawché F. Guillain-Barré Syndrome outbreak 14. Kline MW ve Schutze GE. What Pediatricians and associated with Zika virus infection in French Pol- Other Clinicians Should Know About Zika Virus. ynesia: a case-control study. The Lancet. 2016; pii: JAMA Pediatrics. 2016; 170(4):309-10 S0140-6736(16)00562-6 15. Faye O, Dupressoir A, Weidmann M, Ndiaye M, 24. Mccharty M. Couples at risk from exposure to Zika Alpha SA. One-step RT-PCR for detection of Zika virus should consider delaying pregnancy, says virüs. Journal of Clinical Virology. 2008; 43(1):96- CDC. The BMJ. 2016; 352:i1813 101 25. Filho LC, de Souza TM, Tabosa PM, Soares NG, 16. Tetro JA. Zika and microcephaly: causation, cor- Rocha-Bezerra LC, Vasconcelos IM, Carvalho AF. relation, or coincidence? Microbes and İnfection. Trypsin inhibitor from Leucaena leucocephala se- 2016; 18(3):167-8 eds delays and disrupts the development of Aedes 17. Mlakar J, Korva M, Tul N, Popović M, Poljšak-Pri- aegypti, a multiple disease vector. Pest Managment jatelj M, Mraz J, Kolenc M, Rus KR, Vipotnik TV, Science. 2016; doi: 10.1002/ps.4284 Vodušek VF, Vizjak A, Pižem J, Petrovec M, Županc 26. Caragata EP, Dutra HLC, Moreira LA. Exploi- TA. Zika Virus Associated with Microcephaly. New ting Intimate Relationships: Controlling Mosqu- English Journal of Medicine. 2016; 374(10):951-8 ito-Transmitted Disease with Wolbachia. Trends 18. Tang, H, Hammack C, Ogden SC, Wen Z, Qian Parasitology. 2015; 32(3):207-18. doi: 10.1016/j. X, Li Y, Yao B, Shin J, Zhang F, Lee EM, Christian pt.2015.10.011 KM, Didier RA, Jin P, Song H, Ming GL. Zika Vi- rus Infects Human Cortical Neural Progenitors and Attenuates Their Growth. Cell Stem Cell. 2016; pii: hayatsağlık 23

İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Müzesi/Koleksiyonu 1933-2015 Nuran Yıldırım, Hakan Ertin Kuruluş leten görevlendirilir. Fakat Sıhhat ve İçtimai İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Kolek- Muavenet Vekili (Sağlık ve Sosyal Yardım Baka- siyonu, her ne kadar resmen 1933 Üniversite nı) Dr. Refik Saydam, bir kişinin iki ayrı görev Reformu ile kurulmaya başlanmışsa da teme- yapmasını uygun görmez. Dr. Ünver, iki daldan li Üniversite Reformu öncesine, Dr. A. Süheyl birini seçmek zorundadır. Tedavi ve Farmako- Ünver’in İ. Ü. Tıp Fakültesi’ne intisabıyla baş- dinami Kliniği’ni tercih eder. lar (1929). Dr. Ünver, bir yandan Prof. Dr. Âkil Muhtar Özden yönetimindeki Tedavi ve Far- Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü’ne uygun makodinami Kliniği’nde çalışır, bir yandan da biri bulunamayınca, rektörlük ve dekanlık, Dr. İstanbul kütüphanelerinden ve müzelerinden Ünver’den yeni kürsünün kuruluşunu üstlen- Türk Tıp Tarihi ile ilgili bilgiler toplar ve tıp ile mesini ister. Tedavi ve Farmakodinami Klini- ilgili minyatürleri çizerdi. Çünkü kendisi aynı ği’ni bırakan Doç. Dr. A. Süheyl Ünver asaleten zamanda hattat ve tezhipçi idi. 1932 yılında Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü’ne tayin edilir. Bükreş’te düzenlenen Uluslararası Tıp Tarihine Kongresi’ne, ‘Türkiye’de Hastaneler’ ve ‘Veba Dr. Ünver, 9. Uluslararası Tıp Tarihi Kong- Hastalığı’ konulu iki bildiriyle katılmıştı (1932). resi için Romanya’ya gittiğinde, Bükreş’teki tıp Ayrıca Tedavi Seririyatı ve Laboratuvarı Dergi- tarihi enstitüsünü görmüş, Cluj’daki enstitünün si’ne farmakoloji ve tıp tarihine yönelik makale- de methini işitmişti. Bu enstitülerde olduğu gibi, ler yazmaktaydı.1 Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü’nün mutlaka bir araştırma enstitüsüne bağlı olması gerektiği- Üniversite Reformu’nda Tıp Fakültesi yeni- ni düşünmekteydi. Bu arada kendisine İstanbul den yapılandırılırken, Rektör Prof. Dr. Neşet Üniversitesi’nin Beyazıt’taki merkez binasının Ömer İrdelp’in önerisiyle ders programına alı- ikinci katında küçük bir oda tahsis edilir. Tıp Fa- nan, Tıp Tarihi ve Deontoloji dersleri için hoca kültesi Kütüphanesi’ndeki yazma eserler ve eski aranırken akla gelen ilk isim, tıp tarihi yayın- matbu tıp kitaplarıyla kimi eski resimler devre- larıyla dikkati çeken Doç. Dr. A. Süheyl Ünver dilir. Dr. Ünver, bu küçük odada, bir dolap, bir olur. Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü’nde vekâ- masa, birkaç sandalye, lise mezunu bir sekreter ve eski yazı bilen Hattat Refet Bey ile çalışmaya 24 hayatsağlık

başlar. Tıp Fakültesi Dekanı Ord. Prof. Dr. Tevfik Hamidiye Etfal Hastanesi ilaç kaplarını Tıp Tarihi Müzesi’ne Salim Sağlam’ı ziyaret ettiği bir sırada, Roman- bağışlayan Dr. İhsan Rıfat Sabar hakkındaki yazı, 1956 ya’da ve diğer Avrupa ülkelerindeki benzerleri gibi, yeni kürsünün adının, Tıp Tarihi Enstitüsü O yıllarda müze ve koleksiyon ayrımı yapıl- olmasını önerir. Tıp Tarihi Enstitüsü, hem Türk madığından, toplanmakta olan koleksiyon, Tıp Tıp Tarihi hakkında araştırmalar yapacak hem Tarihi Müzesi olarak adlandırılır, demirbaş ka- de Tıp Fakültesi ders programında yer alan Tıp yıtları da bu şekilde tutulur. Tıp Tarihi Müzesi, Tarihi ve Deontoloji derslerini üstlenecektir. Tıp Doç. Dr. A. Süheyl Ünver’in odasındaki dolap- Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tevfik Salim Sağlam larda sergilenmeye başlanır. bu öneriyi uygun görür, o sırada makamında bu- lunan Prof. Dr. Sedat Tavat da destekleyince Tıp Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı müfettiş- Tarihi Enstitüsü adı resmiyet kazanır. lerinden Dr. Bedi N. Şehsuvaroğlu, asistan ola- rak kürsü kadrosuna katıldıktan sonra (1950), Dr. Ünver bir yandan, üniversite yönetimi- müze ve kitaplığı zenginleştirme çabaları hız nin göndermiş olduğu tarihî resimlerin tasnifi kazanır. ile müze çalışmalarına başlar, bir yandan da sa- haflardan satın aldığı el yazması tıp kitaplarını, 1955 yılında Tıp Tarihi ve Deontoloji Kürsüsü, Tıp Fakültesi Kütüphanesi’nden gelen kitaplara merkez binanın giriş katında yedi odaya yayılmış ekleyerek, bir başvuru kitaplığı kurar. Tıp Tari- bulunmaktaydı. En büyük mekân olan seminer hi Enstitüsü, bu gelişmelerle bir odaya sığamaz salonu Tıp Tarihi Müzesi’ne de ev sahipliği yapı- hâle gelince, Merkez Bina’nın giriş katındaki yordu.3 büyük bir salona taşınır.2 Tıp Fakültesi Kütüpha- nesi’nden gelenler arasında, 1827 yılında açılan Tıp Tarihi Müzesi’ne nasıl malzeme toplandı- Tıbhâne-i Âmire’nin mührünü taşıyan kitaplar ğını Süheyl Hoca’dan dinleyelim: vardır. 1970’li yıllarda ise 1856’da kurulmuş olan Cemiyet-i Tıbbiye-i Şâhâne’nin kütüphanesi ko- “Müze Malzemesi: Enstitünün kuruluşundan leksiyona dâhil olmuştur. beri bu sahadaki mesai memnuniyete şâyândır. Tıbbî folklor, eski tıbbî aletler, orijinal resim, Tıp Tarihi Müzesi, kuruluş aşamasında ilk vitrinler, 1934 minyatürler ve nadir fotoğraflarla koleksiyonu- muz satın alınan ve gerek teberru edilen mal- zeme ile zenginleşmektedir. Bunlar dekanlıkça verilen bir büyük salon, bir asma kat ilavesiyle yapılan Tıp Tarihi Müzesi’ne konacaktır. Bu hayatsağlık 25

meyanda parası Prof. Dr. İhsan Rıfat Sabar ta- bağışlanır. Süheyl Hoca, Tıp Tarihi Müzesi’ne rafından verilerek satın alınan Yıldız Fabrikası yapılan bu katkıdan çok memnun olur. 4 Nisan mamulatından Şişli Etfal Hastanesi ilaç kapları 1956 tarihinde, Tıp Fakültesi Dekanlığı’ndan, ve diğer eczanelerden temin edilenler, ilk defa Dr. Sabar’a teşekkür edilmesini ve bu tür ba- bizde röntgen tarzında kullanılan krooks borusu ğışlara bir örnek olmak üzere gazetelere haber ve buna mümasil emsalsiz ve nadide eşya top- verilmesini rica eder.1,4 lanmıştır ve hâlâ da bulunduğu nisbette tedarik olunmaktadır.”1 Tıp Tarihi Müzesi Sonraki yıllarda, seminer salonunun yan İ.Ü. Merkez Bina zemin katta Tıp Tarihi ve Deontoloji Anabilim Dalı mekânları, 1981 karşısında, Adli Tıp Kürsüsü’nün bulunduğu koridorun başında yer alan geniş bir mekân, Süheyl Hoca’nın sözünü ettiği ilaç kapları, II. içine asma kat da yaptırılarak vitrinlerle donatı- Abdülhamid’in, kuşpalazından ölen küçük kızı lır ve kapısına, Tıp Tarihi Müzesi tabelası asılır. Hatice Sultan anısına yaptırdığı, Hamidiye Etfal 1970 yılında Adli Tıp Kürsüsü, Çapa’ya taşın- Hastanesi eczanesi için Yıldız Çini Fabrikası’n- dıktan sonra, Tıp Tarihi Müzesi’nin yanındaki da üretilmişti. Bu değerli ilaç kaplarından 103 salon, yağlı boya tablolar için daimi sergi alanı adedi, 1956 yılında Tıp Fakültesi Fizyoloji Kür- olarak düzenlenir. Duvarlara özellikle Büyükel- süsü’nden Doç. Dr. İhsan Rıfat Sabar tarafından çi Dr. Hulusi Fuat Tugay tarafından, İstanbul Şe- 713 liraya satın alınır ve Tıp Tarihi Enstitüsü’ne hir Kütüphanesi Kurma ve Yaşatma Derneği’ne bağışlanmış olan iki büyük boy yağlıboya tablo ile Şeref Akdik, Feyhaman Duran gibi ünlü res- samların eserleri asılır. Feyhaman Duran’ın en değerli eserleri arasında sayılan Atatürk yağlı- boya tablosu da bunlar arasındadır. Bağış yoluyla edinilen el yazması eserlere, Süheyl Hoca’nın dostu kitapçı Raif Yelkenci kanalıyla satın alınanlar eklenince zengin bir el yazması tıp kitapları koleksiyonu oluşturulur.1 Tıp Tarihi Enstitüsü’ndeki bu müze tanın- dıkça vefat eden hocaların ve kimi ünlü hekim- lerin aileleri; diplomalar, belgeler ve kitaplar Tıp Tarihi Müzesi, 2- Sergi Salonu, 3- Seminer Salonu, 4-Kürsü Başkanlığı ve sekreterlik, 5-Tevfik Salim Sağlam Kütüphanesi, 6- Neşet Ömer İrdelp Kütüphanesi, 7- Depo, 8- Âkil Muhtar Özden Kütüphanesi, 9 ve 10- Fotoğraf atölyesi, 11-Mutfak, 12-WC 26 hayatsağlık

bağışlar. Bunların en önemlileri; Âkil Muhtar Tıp Tarihi Müzesi, İ.Ü. Merkez Bina. Bedi N. Şehsuvaroğlu: Özden, Tevfik Salim Sağlam ve Neşet Ömer “Memleketimizde Tıp Tarihi ve Deontoloji Öğretimi ve İstan- İrdelp’in kütüphaneleri ve kişisel evrakıdır. Bu bul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Enstitüsü”, İ. Ü. Tıp Fakültesi Mec- kütüphanelerin her biri orijinal dolaplarında muası, Cilt 32, 1970, s.370. ayrı ayrı odalara yerleştirilir. lı ve Cumhuriyet dönemlerine ait tıbbi-cerrahi Âkil Muhtar Özden’in kişisel evrakı, defter- aletler, değerli mikroskoplar, Atatürk’ün müşa- leri, kimlikleri, madalyaları gibi değerli objeler vir hekimlerinden Dr. Kâmil Berk’in Atatürk’ün Tıp Tarihi Müzesi’nde ayrı bir dolapta sergilenir. son hastalığında kullandığı serum tüpü, Prof. Aynı zamanda bir ressam olan ve II. Abdülha- Dr. Lutfü Aksu tarafından Atatürk’ün tahnitinde mid ile Atatürk’ün ölümlerine tanık olan Âkil kullanılan alet, Pasteur’un iç hastalıkları hocası Muhtar Özden’in bu iki devlet adamını ölüm Zoeros Paşa’ya ve Freud’un Dr. İzzettin Şadan’a döşeklerinde gösteren karakalem çizimleri de yazmış olduğu mektuplar kazandırılır. bunlar arasındadır. Atatürk’ün müdavi hekim- lerinden olan Âkil Muhtar Özden’in, Atatürk’ün Tıp Fakültesi’ne ait çeşitli tarihlerde veril- son hastalığı sırasında tuttuğu günlük mahiye- miş diplomalar, kimlik belgeleri, ilaç yapımında tindeki notlar, Prof. Dr. Bedi N. Şehsuvaroğlu tarafından yayına hazırlanmış, ani vefatı nede- Tıp Tarihi Müzesi kurucuları, A. Süheyl Ünver ve Bedi N. niyle ailesi tarafından, Atatürk’ün Sağlık Hayatı Şehsuvaroğlu (Hürriyet Yayınları, İsanbul 1981) adıyla yayım- lanmıştır. Hamidiye Etfal Hastanesi ilaç kapları Ünlü Ressam Feyhaman Duran’ın, Özden ailesi bireylerine ait yağlıboya tabloları da Âkil Muhtar Özden’in kızı Aliye Haldun Sarhan ta- rafından bağışlanmıştır. Âkil Muhtar Hoca’ya ait zengin preparat koleksiyonu, fotoğraflar, su- luboya tablolar da bu şekilde koleksiyonumuza dâhil olmuştur. Tevfik Salim Hoca’nın masası, altın kaplama yazı takımı ve ahşap oymacılığının en güzel ör- neklerinden sayılan sandalyesi, Tıp Fakültesi’nde ilk radyografilerin çekiminde kullanılan crooks tüpü de müzenin değerli varlıkları arasındadır. Zamanla müzeye; antik dönemden Osman- hayatsağlık 27

kullanılan mermer havanlar, sterilizasyon alet- lip listelenir ve İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlı- leri ve etüvler; nazarlıklar, bitkisel drog örnek- ğı’na bildirilir. leri, kan taşları ve şifa tasları gibi folklorik tıp objeleri toplanır. Nuran İşcan (Yıldırım), 26 Ekim 1970 günü kürsüde Osmanlıca okutmanı olarak çalışmaya Prof. Dr. Süheyl Ünver, Cerrahpaşa Tıp başladığında kendisine verilen ilk görev, Süheyl Fakültesi’ne gittikten sonra, Bedi N. Şehsuva- Hoca’nın kısa bir süre önce Cerrahpaşa’ya gi- roğlu; Tıp Fakültesi’nin kullanımdan düşmüş derken beraberinde götürdüğü demirbaşları ve mühürlerini, hocaların ve tanınmış hekimlerin kalan kitapları listelemektir. Tespit edilebilen evrakı ile resimlerini, kliniklerde kullanılmayan eksikler Dekanlığa bildirilir. tıbbi araç-gereçlerle müzenin zenginleşmesine önemli katkılarda bulunur. Abdüllatif Suphi Paşa Konağı’nda müzenin tabelası Abdüllatif Suphi Paşa Konağı’nda, 1983- 2011 1967 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fa- kültesi resmen iki fakülteye bölünür; İstanbul Tıp Fakültesi ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi. Bu arada, Tıp Tarihi Enstitüsü kurucusu Prof. Dr. A. Süheyl Ünver ile Prof. Dr. Bedi N. Şehsuva- roğlu’nun arası açılır. Süheyl Hoca Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ni tercih eder. Yeni fakültenin fii- len ayrılması ve Cerrahpaşa’ya taşınması üç yıl sürecektir. Tıp Tarihi Müzesi, Abdüllatif Suphi Paşa Konağı Prof. Dr. Bedi N. Şehsuvaroğlu’nın 13 Mayıs 1977 tarihinde aniden vefatı üzerine, Tıp Tarihi Prof. Dr. Süheyl Ünver, 1970 sonlarında İs- ve Deontoloji Kürsüsü’ne iki sene Adli Tıp Kür- tanbul Tıp Fakültesi’nden ayrılırken; Tıp Tarihi süsü Başkanı Prof. Dr. Cahit Özen vekâlet eder. Enstitüsü’nün demirbaşına kayıtlı olan; Feyha- Almanya’dan Doç. Dr. Arslan Terzioğlu’nun gel- man Duran imzalı tabloların bir kısmını, yazma mesiyle kürsü faaliyetleri hareketlenir (1979). eserlerin tamamını, Hamidiye Etfal Hastanesi Tıp Tarihi Müzesi de Dr. Terzioğlu’nun sorum- ilaç kaplarının çoğunu, kütüphane kartoteksle- luluğundadır. rini ve ayrıca pek çok tarihi resim ile kimi müze objelerini beraberinde götürür. Çoğu tespit edi- İstanbul Üniversitesi’nde Haziran 1968’de başlayan öğrenci olayları, öğrencilerin sağ ve sol kamplara bölünmesine yol açar ve silahlı ça- tışmalar başlar. 12 Mart 1971 askerî müdahalesi ardından şiddetlenen çatışmalarda öğrenciler, ana giriş kapısının iki yanındaki iki köşkte bu- lunan Rektörlük makamını ve ofislerini, sık sık işgal ederler ve çalışmaları sekteye uğratırlar. Bunun üzerine İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Terzioğlu’nun girişimiyle Fa- tih-Horhor’daki Abdüllatif Suphi Paşa Konağı satın alınır. Rektörlük ve büroları, tarihî yarım adanın Osmanlı’dan günümüze ulaşan ilk sivil kâgir mimari eseri olan Abdüllatif Suphi Paşa Konağı’na taşınır. 28 hayatsağlık

12 Eylül 1980 askeri darbesiyle ordu yöneti- 1983 sonbaharında başlayan taşınma sıra- me el koyunca öğrenci olayları durulur. Rektör- sında, İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. lük merkez binaya dönme hazırlıklarına başlar. Cemalettin Öner’in emriyle depoda yığınlar hâlinde durmakta olan kayıt dışı kitaplar, çu- 1981 yılında yürürlüğe giren YÖK Kanunu vallara doldurulup SEKA’ya gönderilmek üzere ile adı değişen Tıp Tarihi ve Deontoloji Anabi- bir kamyona yüklenir. Kitapların SEKA’ya gön- lim Dalı, bu sırada Merkez Bina’nın giriş katın- derilmekte olduğunu duyan kimi kişiler kamyo- da soldan ilk ve ikinci koridorda dokuz mekâna nun yolunu kesip, şoföre bir miktar para vere- yayılmıştı. İlk koridorda; Tıp Tarihi Müzesi ile rek kitapları sahaflara satarlar. Sahaflardan biri, sergi salonu bulunmaktaydı. İkinci koridorda; o sırada Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve seminer salonu, yanında anabilim dalı sekreter- Deontoloji Anabilim Dalı Başkanı olan Prof. liği ve başkanlık odası, bitişiğinde Tevfik Salim Dr. Nil Sarı’yı arayarak kitap çuvallarından söz Sağlam Kütüphanesi, Neşet Ömer İrdelp Kütüp- eder. Dr. Sarı da dekanlık ile temasa geçerek hanesi, depo ile koridorun sonunda Âkil Muh- bazılarını satın alır. Satın alınanlar arasında yer tar Özden Kütüphanesi vardı. Fotoğraf atölyesi alan eski diplomalar ve tarihî belgeler bugün ise girişin solundaki merdivenin iki yanındaydı. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Müzesi’nde Ayrıca bir mutfak ile tuvaleti vardı. sergilenmektedir. İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü, Beyazıt’ta- Konu gazetelere intikal eder. Prof. Dr. Bedi ki Merkez kampüs ana kapısının yanındaki iki N. Şehsuvaroğlu’nun eşi Leyla Şehsuvaroğlu, köşk yerine, 1924 yılından önce Harbiye Nezare- İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü’ne başvurarak ti olarak kullanılmış olan Merkez Bina’nın tama- şikâyetçi olur. Dr. Terzioğlu hakkında soruştur- mına yerleşmeye karar verince, Tıp Tarihi ve De- ma açılırsa da, bu göstermelik soruşturma ak- ontoloji Anabilim Dalı’nın Abdüllatif Suphi Paşa lanma ile son bulur. Konağı’na taşınması istenir. Boşaltacağı mekân- lara Rektörlüğe bağlı birimler yerleşecektir. Tıp Tarihi Müzesi’nde Prof. Dr. Kazım Arısan resim sergisi açılışı, İ. Ü. Merkez Bina. Soldan; Nuran Yıldırım, Kazım Arısan, Bedi N. Şehsuvaroğlu, Aliye Haldun Sarhan, 7 Haziran 1976 hayatsağlık 29

Tıp Tarihi Müzesi, Abdüllatif Suphi Paşa Ko- samında kalır. İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi nağı’nın ikinci katına yerleştirilir. İki müze vit- ve Etik Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Arslan rini de üçüncü kattaki anabilim dalı başkanlık Terzioğlu’nun bu durumdan haberi olmadığı odasının yanına konur. Bu müze 1991 yılında için, Tıp Tarihi Koleksiyonunu, bu düzenleme- “İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Müzesi” adıy- ye göre müzeye dönüştürmek için hiçbir çaba la Kültür Bakanlığı müze rehberine girmiştir. sarf etmez. Daha sonra Dr. Terzioğlu müzenin adını; “Ord. Prof. Dr. A. Süheyl Ünver ve Prof. Dr. Bedi N. Bu dönemde; Dr. Feridun Frik varisleri tara- Şehsuvaroğlu Tıp Tarihi Müzesi” olarak değiş- fından tıbbi malzeme, kuru hacamat, süt sağma tirmiştir. aparatı, enjektör gibi tıbbi araçlar yanında Dr. Frik’e ait plaket ve belgeler bağışlanır. Tıp Tarihi Müzesi’nin Fatih’e taşındığı yıl, müzeleri ilgilendiren çok önemli bir kanun yü- Ecz. Kimyager Naşit Baylav’ın ailesinden sa- rürlüğe girer; 21 Temmuz 1983 tarihli ve 2863 tın alınan; yazma eserler, nadir bulunan Arap sayılı, “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma harfli basılı botanik kitapları koleksiyona ka- Kanunu”. Bu kanunun 26. maddesiyle; bakan- tılır. Bu yazma eserlerin bir kısmı taşınırken, lıklar, kamu kurum ve kuruluşları, gerçek ve Dr. Terzioğlu’nun odasında bulunan ve kilidi tüzel kişilerle vakıflara, Kültür ve Turizm Ba- çilingir marifetiyle açtırılan bir komodinde bu- kanlığı’ndan izin almak şartıyla, kendi hizmet lunmuştur. Hepsi kayıtsız olan bu yazma eserler konularını veya amaçlarını gerçekleştirmeleri arasında, 15. yüzyılın tanınmış Osmanlı Hekim için, her çeşit taşınır kültür varlığını içeren özel Cerrahı Şerefeddin Sabuncuoğlu’nun Mücer- müzeler kurma yetkisi verilir. rebname adlı eserinin olması hepimizi heyecan- landırmıştı. Bu kanun ve yönetmelik yürürlüğe girdik- ten sonra Tıp Tarihi Müzesi, Kültür ve Turizm Tıp Fakültesi Histoloji ve Embriyoloji Ana- Bakanlığı’ndan onaylanmaz ve koleksiyon kap- bilim Dalı emekli öğretim üyelerinden Prof. Dr. Türkân Erbengi, 1950-1965 yıllarında aynı Tıp Tarihi Müzesi, Max Clara preparatları vitrini önünde, sağdan; Abdullah Köşe, Hakan Ertin, Alpertunga Kara, Sadun Kandan, Arslan Terzioğlu, Türkân Erbengi, Arın Namal, Öztan Öncel, Ayşe Nur Gökçe, Bülent Özaltay, Doğan Üvey, 6 Ekim 1998 30 hayatsağlık

anabilim dalında çalışmış olan ünlü Alman Suphi Paşa Konağı’ndaki taşınır kültür varlık- Anatom Prof. Dr. Max Clara’nın histolojik pre- ları, çağdaş müzecilik, kütüphanecilik ve arşiv- paratlarını bağışlar. Histoloji preparatları, 6 cilik yöntemlerine uygun olarak; temizlenir, çe- Ekim 1998 tarihinde, Dr. Erbengi’nin yaptırdığı şitli cephelerden fotoğrafları çekilir ve tanımları vitrinde sergilenmeye başlanır. yapılarak listelenir. Ayrıca depolardan koliler içinde, vaktiyle bağışlanmış olup hiçbir işlem Dr. Terzioğlu emekli olunca Anabilim Dalı görmemiş, çok sayıda koleksiyon objesi çıkar. Başkanlığını üstlenen Prof. Dr. Öztan Öncel Bunlar da aynı işlemlere tabi tutularak kayıt al- döneminde, 18 Ocak 2007 tarih ve 26407 sayılı tına alınır. Obje envanter numaraları üretilir ve Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, RFID akıllı etiketleme sistemine tabi tutulur. “Taşınır Mal Yönetmeliği” uyarınca, Tıp Tarihi Müzesi ile anabilim dalının diğer varlıklarının, Yazma eserler, nadir basma tıp kitaplarının bu yönetmelikle belirlenen usul ve esaslar çer- önemli bir bölümü, tarihî önemi haiz fotoğraf çevesinde envanter numaraları yenilenerek sis- albümleri, radyografi albümleri, preparat ko- teme kaydedilmesi gerekirken bu da yapılmaz leksiyonları ile eski fotoğrafların çoğu dijitalize ve Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı’nın neredey- edilir. Depolarda çuvallar içinde bulunan kitap- se bütün varlıkları kayıt dışı kalır. lar ve süreli yayınlar tasnif edilir. Böylece müze- lik obje sayısı yaklaşık 3.500’e yükselir. Ayrıca; Abdüllatif Suphi Paşa Konağı’ndan Depoya 241 adet el yazması eser, 974 adet Tıp Fakültesi 2011 yılında Rektör Prof. Dr. Yunus Söy- Eczacı Mektebi talebe dosyası, harem ağalarına let’in talimatları doğrultusunda, İstanbul Üni- ait 43 defter ve pek çok tarihî fotoğraf da müze versitesi’nde bulunan koleksiyonların Kültür kapsamına alınır. Bakanlığı’ndan onaylı özel müzelere dönüştü- rülmesi çalışmaları başlar. Bu kapsamda İstan- El yazması eserlerin en değerlisi 1465 tari- bul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Koleksiyonu’nun hinde ünlü Osmanlı hekim cerrahı Şerefeddin bulunduğu Abdüllatif Suphi Paşa Konağı’nın Sabuncuoğlu tarafından yazılmış olan, Cerra- restorasyonu ve müze olarak yeniden düzenlen- hiyetü’l-Haniye’dir. Cerrahi hastalıklar ile uy- mesi gündeme gelir. Bunun için Tıp Tarihi ve gulamaların anlatıldığı bu eserde ameliyatlar, Etik Anabilim Dalı’nın konaktan taşınması ge- minyatür tekniği ile çizilmiş resimlerle gösteril- rekmektedir. O zaman anabilim dalının bütün miştir. varlıklarının kayıt dışı olduğu anlaşılır. Üstelik, “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu” Başka Birimlere Verilen Tablolar uyarınca kayıtsız tarihi varlıkların taşınması ya- İstanbul Tıp Fakültesi Koleksiyonu’nun en saktır. değerli parçası, tanınmış ressamlarımızdan İ.Ü. Rektörlüğü İdari ve Mali İşler Daire Nazmi Ziya Güran imzalı, Atatürk’ün yağlı- Başkanlığı’nca yapılan “İ.Ü. İstanbul Tıp Fakül- boya boy tablosudur. Atatürk’ün sağlığında, tesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Tıp Tarihi 1341/1925 yılında yapılmış olan, 200x120 cm Müzesi ve Kütüphanesi Envanter Uygulaması ve ebadındaki tablonun Atatürk’ü gerçek boyuyla Taşıma İşi” ihalesiyle, anabilim dalındaki, Tıp betimlediği düşünülmektedir. Ekspertizlerin Tarihi Koleksiyonu, kütüphaneler ve arşiv kayıt değer biçmede zorlandığı bu çok değerli tablo- altına alınmaya başlanır. Bu kapsamda Tıp Tarihi nun ilginç bir öyküsü vardır. Koleksiyonu’na, ilerde müze olarak onaylandı- Prof. Dr. Nuran Yıldırım, bir gün Dr. Terzi- ğında kullanılmak üzere, “İstanbul Tıp Fakültesi oğlu’nun istediği bir kitabı ararken, kitaplığın en Tıp Tarihi Müzesi” adı verilir. üstünde rulo şeklinde bir bez görür. Merak edip 1 Haziran 2011 tarihinde Anabilim Dalı baktığında Atatürk’ün tam boy yağlıboya res- Başkanlığına atanmış olan Prof. Dr. Nuran Yıl- miyle karşılaşır. Altında Arap harfleriyle yazılı dırım ile Dr. Hakan Ertin’in nezaretinde, kayıt Nazmi Ziya imzasını ve 1341 tarihini görünce işleri ve envanter çalışması başlar. Abdüllatif sevinçle kucaklayıp Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Arslan Terzioğlu’nun makamına koşar. Bu hayatsağlık 31

İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığındaki İstanbul manzaralı tablo geri alınırken. Soldan; Av. Enver Kibiroğlu, Tıp Fakültesi Genel Sekreteri Ekrem Aydın, Dekan Bilgin Saydam, Dekan Yardımcısı Ateş Kadıoğlu, Hakan Ertin, Nuran Yıldırım, 11 Ocak 2012 çok önemli tablonun ressamını ve 1925 yılında Dr. Yıldırım 2012 yılında bir gün doktora yapıldığını söyleyip Dr. Terzioğlu’na teslim eder. öğrencilerine vize sınavı yapacaktır, fakat yer Kısa bir süre sonra Dr. Terzioğlu bu tablo ile bir- bulamaz. Tıp Fakültesi öğrencilerinin ders ça- likte A. Guftel (?) imzalı 1848 tarihli “İstanbul” lıştığı yerde boş masa olup olmadığına bakmak konulu yağlıboya tablo (75x105 cm) ve Abdul- için kütüphanenin orta salonuna girdiğinde du- lah Çizgen imzalı, “Topkapı Sarayından” konulu varda Nazmi Ziya’nın Atatürk tablosunu görür. yağlıboya tabloyu (58x72 cm), o yıllarda İstanbul Derhal Hulusi Behçet Kütüphanesi Müdürü Tıp Fakültesi Dekanlığını yürütmekte olan Prof. Perihan Hanım’a gidip tablo hakkında bilgi alır. Dr. Cemalettin Öner’e verir. Atatürk tablosu De- Tablo, senelerce önce Dekanlık tarafından gön- kanlık tarafından çerçevelenip Hulusi Behçet derilmiş ve Perihan Hanım’a zimmetlenmiştir. Kütüphanesi ile aynı binada bulunan Kemal Atay Dr. Yıldırım Dekan Prof. Dr. Bilgin Saydam’a Amfisi’ne, diğer iki tablo ise İstanbul Tıp Fakülte- durumu anlatır ve makamındaki iki tablo ile si Dekanlık makamı duvarına asılır. birlikte bu üç tablonun anabilim dalına iade edilmesini ister. Bu talebi olumlu karşılanır. İl- Prof. Dr. Nuran Yıldırım’ın, anabilim dalı gililere haber verilir. Ekspertize inceletilen tab- başkanlığını üstlendiği 2011 yılında, Tıp Ta- loların orijinal oldukları belgelenir ve Prof. Dr. rihi ve Etik Anabilim Dalı onarım nedeniyle Nuran Yıldırım’a zimmetlenerek, sıkı güvenlik Abdüllatif Suphi Paşa Konağı’ndan, İstanbul önlemleriyle Tıp Tarihi Koleksiyonu’nun bulun- Tıp Fakültesi’nin Çapa yerleşkesindeki Hulusi duğu depoya götürülür. Behçet Kütüphanesi’ne taşınır. Dr. Yıldırım’ın ilk işi Kemal Atay Amfisi’ne bakmak olur. Tablo Prof. Dr. Arslan Terzioğlu’nun Rektör Prof. yerinde yoktur. Hemen Dekan Prof. Dr. Bilgin Dr. Bülent Berkarda’ya verdiği ve rektörlüğü Saydam’dan randevu alır ve tabloyu sorar. De- boyunca makamında duran, Âkil Muhtar Öz- kan böyle bir tablodan haberi olmadığını fakat den’in ünlü tavşan diseksiyonu tablosu ise Dr. aratacağını söyler. Berkarda tarafından rektörlüğü bitince Cerrah- 32 hayatsağlık

paşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim 4. İstanbul Tıp Fakültesi Personel Arşivi, İhsan Rıfat Dalı’na gönderilir. Günümüzde Cerrahpaşa Tıp Sabar dosyası. Fakültesi Tıp Tarihi Müzesi’nde sergilenmekte- dir. 5. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Ta- rihi Müzesi, Spatula 1992; 12: 12-5. Çok değerli kültür varlıklarına sahip olan, İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi Koleksiyonu, 6. Bilgil T. “Türkiye’de Bir Tane Tıp Tarihi Müzesi hâlâ bir depoda, uygun bir mekânda müzeye Var. Atatürk’ün Hastalığında Kullanılan Aletler İle dönüşeceği günü beklemektedir. Pasifik’teki Yerlilerin Küçülttüğü İnsan Kafatası İlgi Topluyor”, Tercüman Gazetesi, 2 Kasım 1976. Kaynakça 1. Tıp Tarihi Enstitüsünün Kuruluşu ve İnkişafı, İstan- 7. Terzioğlu A. Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane ile Ahmed Fethi Paşa ve Abdüllatif Suphi Paşa döne- bul: TEN Tıp ve Eczacılık Neşriyatı,1962. minden bugünkü İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Tarihi 2. Şehsuvaroğlu BN. Memleketimizde tıp tarihi ve de- Müzesine kadar bizde müzeciliğin gelişmesine kısa bir bakış, Türk Tıp Tarihi Yıllığı. Acta Turcica His- ontoloji öğretimi ve İstanbul Tıp Fakültesi Tıp Ta- toriae Medicinae 2000; VII: 9-20. rihi Enstitüsü, İ. Ü. Tıp Fakültesi Mecmuası 1970; 32: 368-75. 8. Uslu S. “Tıbbın 160 Yıllık Tarihi”, Cumhuriyet Ga- 3. Şehsuvaroğlu BN. Tıbbi Deontoloji Dersleri, cilt I, zetesi, 26 Mayıs 2000. İstanbul, 1975. hayatsağlık 33

Psikiyatri Müzeleri Fulya Kardeş Gülmez Psikiyatri müzeleri; 1970’lerden yirminci kabul edilen Avrupalı Aklı Birleştirme (Con- yüzyılın sonlarına kadar geçen süreçte akıl has- necting the European Mind) başlıklı ortak proje tanelerinin ve dolaylı olarak da akıl hastalıkları diğer ortak girişimlere de yol gösterici olmuş- ile psikiyatri alanının geçmişini hatırlamak için tur. Bu projede, Belçika-Gent’den Museum Dr. kurulan ve günümüzdeki örneklerine göre daha Guislain, Hollanda Haarlem’den Het Dolhuys, pasif kalan mekanlardır. Kısmen bu müzeler, Göppingen Almanya’dan MuSeele, Danimar- hastaların uzun süreli kaldıkları akıl hastane- ka’dan Museum Ovartaci ve İngiltere’den Wel- lerinin küçültülmesine ve kapanmasına karşı lcome Trust yer almıştır. Bu çerçevede konuya kurumsal bir tepki olarak ve hastane anılarını ilişkin atılan bir diğer önemli adım ise Ulusla- korumak amacıyla ortaya çıkmıştı. Ancak ku- rarası Psikiyatri Müzeleri Birliği’nin oluşturul- rulan bu çok sayıdaki müze de hastaların kendi ması olmuştur. Psikiyatri tarihi, koleksiyonları tecrübe ve hikayelerinden yoksun durumdaydı. ve çeşitli psikiyatri temaları üzerine tartışma- Geçtiğimiz yıllarda dünyanın pek çok yerinde ların yapıldığı uluslararası konferans ilk olarak ortaya çıkan yeni psikiyatri müzelerindeyse; 2007’de Göppingen’de MuSeele’de, ikincisi ise uzmanlar, hastalar ve hasta yakınları tarafından 2009 yılında Asya, Avrupa, Afrika, Avustural- organize edilen ve daha halka dönük sergileri ya ve Amerika’dan ülkelerin katılımıyla Prag’da amaçlayan bir anlayış değişikliği gözlemlen- yer alan Bohnice Hastanesi’nde gerçekleşmiştir. mektedir. Günümüzde bu kurumlar, düzenle- Yine bu Hastanenin kuruluşunun 100.yılı mü- dikleri sergilerle çok geniş bir izleyici kitlesine nasebetiyle uluslararası bir sergi ‘Mental Illness ulaşan birer müzeye dönüşmüş durumdadırlar. in the Course of Ages’ adıyla ziyarete açılmıştır. Ayrıca, son yıllarda özellikle Avrupa’da ortaya 2011 yılında da Museum Dr. Guislain’ın yürü- çıkan yeni bir eğilim olarak, psikiyatri müzele- tücülüğünde Gent’te üçüncü konferans gerçek- rinin kendi aralarında işbirliğine gittiği görül- leşmiştir. mektedir. Konferanslardaki tartışmalarda ön plana 2009 yılı Haziran ayında, ‘Eğitim, Görsel-İ- çıkan konulardan biri sanat ve psikiyatri ara- şitsel ve Kültürel Yönetim Ajansı’ tarafından sındaki ilişki olmuştur. Bethlem Royal Hospital 34 hayatsağlık

Museum (İngiltere), The Museum, Psychiatric İtaya’da, Museo Laboratorio della Mente’de hastane kurallarının, günlük işleyişin, hasta hi- Hospital in Aarhus (Danimarka), The Uncons- kayelerinin anlatıldığı uygulamalar cious Museum (Brezilya) ve The Museum Dr. Guislain (Beçkika) gibi psikiyatri müzelerinin tal illness and me, 1997-2008’ sayılabilir. hepsi geniş bir sanat koleksiyonuna sahiptir. Bu Sanat ve psikiyatri arasındaki ilişkiden baş- müzelerde sergilenen ve burada kalan hastala- rın yaptığı resim çalışmalarının yanı sıra filmler ka, psikiyatri tarihinin izleyicilere nasıl sergi- ve müzik de giderek müzelerin popüler birer lenmesi gerektiği konusu da Uluslararası Psi- unsuru haline gelmiştir. kiyatri Müzeleri Birliği’nin konferansının ana temalarından birisi olmuştur. Bugün psikiyatrik Psikiyatri müzelerinin en başarılı ve eski ör- müzeler için fiziksel düzenlenmeler oldukça çe- neklerinden biri, aynı zamanda Avrupa’nın en şitlidir. Bazıları çok büyük ve eşsiz tarihi binala- eski psikiyatri kurumlarından biri olan Bethlem ra sahipken kimilerinin binaları daha küçüktür Royal Hastanesi’nin müzesidir. Yılda yaklaşık ve bunlar kısıtlı olanaklara sahiptir. Bu neden- 150.000 ziyaretçisi ile Bethlem Museum of The lerden dolayı kimi müzeler sahip oldukları has- Mind ayrıcalıklı bir yere sahiptir. 13. yüzyıldan tane binası dışında da sergiler düzenlemektedir. beri ruh ve sinir hastalıkları hastanesi olarak hizmet veren Avrupa›nın bu en eski ruh hasta- 2007’de Rolf Brüggemann ve Gisela Smid- lıkları hastanesinin 1970’den bu yana açık olan Krebs tarafından kaleme alınan ‘Locating the müzesinde sergilenen eski yapılardan kalan ka- Soul’ (Ruhu Yerleştirmek) adlı kitap Avrupa’da- pıların, hastane mobilyaları ve arşiv malzeme- ki psikiyatri müzelerini konu almaktadır. Av- sinin ve hasta kayıtlarının geçmişi 16. yy’ a ka- rupa’daki 3 farklı ülkede ( Hollanda, Belçika, dar uzanmaktadır. Müze alanının büyüklüğüne İtalya) yer alan psikiyatri müzelerinin amaçları bağlı olarak bir dönem koleksiyonun sadece kü- doğrultusunda içerdikleri temalar; psikiyatri çük bir bölümü sergilenmiş ve sürekli sergilerin tarihi, ruh sağlığının önemi, ruh sağlığı ile il- temaları da değişiklik göstermiştir. Hastanenin gili veriler konusunda farkındalık, damgalama, sahip olduğu sanat koleksiyonu sürekli sergile- sosyal kapsayıcılık, Avrupa Birliği’nin onayladı- rin ana unsurlarından birini oluşturmaktadır. ğı temel haklar ve ruh sağlığına dair dataların Sanat aracılığıyla terapinin hastane geçmişinde bilinirliğidir. Bu müzeler, ‘normal ve anormal önemli bir yere sahip olması ve bu bakımdan olan nedir ?’ başlığında dikkatleri çekmek için hastane koleksiyonunun önemli bir kısmını izleyenleri sorgulamaya davet eden kalıcı ve sü- oluşturması bir yana, bu hastanede misafir edi- reli sergileri kullanmakta ve bu bağlamda güçlü len sanatçıların hastane koleksiyonuna katılan bir toplumsal katalizör olarak işlev üstlenmek- eserleri de düzenlenen sergilerin dikkat çekici tedirler. yanını oluşturmaktadır. Londra Sağlık ve Tıp Müzeleri Birliği üyesi olan bu müze, daha ge- niş bir kitleye ulaşmak için hastane alanı dı- şında sergiler düzenlemektedir. Diğer yandan internetin giderek yaygınlaşmasıyla psikiyatri müzelerinin online ziyarete başlanması süreci- ne Bethlem Royal Hastanesi de dahil olmuştur. Yine Connecting the European Mind projesinin ortaklarından Wellcome Trust da sanat ve akıl hastalıklarının tarihi üzerine sergilerini web si- tesi üzerinden paylaşmaktadır. Online ziyarete açılan bu sergiler arasında ‘Delilik ve Moder- nizm’ ve ’Bobby Baker’s Diary Drawings: Men- hayatsağlık 35

Museo Laboratorio della Mente 2007-2009 yılları arasında Avrupa’daki psi- kiyatri müzelerinin yürüttüğü bir başka çalışma 36 hayatsağlık “Avrupa Aklın Yaşam Boyu bir Keşfi” adlı pro- jedir. İnsanları eğitmek ve ruh sağlığı hakkında kendi önyargılarını sorgulamalarını sağlamayı amaçlayan bu proje, Het Dolhuys ve Dr. Guis- lain müzeleri tarafından hazırlanan interaktif testlerden oluşan bir modül içerir. Ayrıca hasta tanıklıkları ile tarihi bir perspektiften akıl has- talığı tedavisine yer verilmektedir. Ruh sağlığına dair tüm bakım, tedavi mer- kezlerinin ve hastanelerin kapatıldığı Avrupa Birliği’ndeki tek ülke İtalya’dır. İtaya’da, hastane geleneklerinin, günlük işleyiş kurallarının, has- ta hikayelerinin dijital uygulamalarla anlatıldı- ğı Museo Laboratorio della Mente bir hastanın hezeyanlarının dinlenebileceği şekilde tasar- lanmış bir odaya da sahiptir. Yine bu müzede ilgi çeken alanlar; Ames Odası (illüzyon odası), doktorun çalışma odasının canlandırması, has- taların duvar yazıları ve videolarıdır. Hastane, hastalar ve hekimlerin dünyasına dair dijital uy- gulamaların bulunduğu bu müze 2010’da Ulus- lararası Müzeler Konseyi  [ICOM] tarafından İtalya’nın en iyi müzesi ödülünü almıştır. Museum Het Dolhuys, Dr. Guislain Mu- seum ve Museo Laboratorio della Mente’de gösterilen filmler ise ruh sağlığı alanındaki uy- gulamaları ve müdahaleleri, Belçika, İtalya ve Hollanda’daki sağlık sistemleri çeşitliliğini, psi- kiyatri alanına yönelik ortak uygulamalara dair belgeleri dökümante etmektedir. Yürütülen çalışmalardan biri de, akıl has- talığı ile ilgili olarak hala mevcut önyargıları ve damgalanmayı izleyicilere göstermek için, bu üç müzenin ziyaretçileriyle yapılan bir dizi görüşmedir. Yürütülen bu çalışmalarla akıl hastalığı ve damgalama konularında kalıcı bir diyalog için paylaşılan bir eğitim alanı oluştur- mak, psikolojik bozuklukları olanlara ya da psi- kolojik olarak dezavantajlı olan kimselere karşı her türlü hoşgörüsüzlüğü yenmek amacıyla üç müze de etkin bir şekilde çalışmaktadır. 1941’de Almanya Hadamar’daki psikiyatri kliniği, Nazi döneminde Almanya’daki ölüm merkezlerinden biri olarak kullanılmıştır. Gü-

Almanya Göppingen’deki MuSeele uzmanları için bir eğitsel kaynak olarak kulla- nılmış ve aynı zamanda halkın yararlanmasına nümüzde Hesse Hadamar’da bununla ilgili bir açık olmuştur. Bu şekilde, Müze gelecekteki anı merkezi bulunmaktadır. 1940-45 yılları ara- sağlık uzmanları ve benzer şekilde halk için bir sında Almanya Hesse’deki akıl hastanelerinde psikiyatrik hizmetler tarihi sunma gibi öğretici Nazi ötenazi programı kapsamında yaklaşık bir amaca sahip olmuştur. Aralık 2008’de, görsel 20 binden fazla hasta öldürülmüştür. Hadamar ve işitsel malzemelerden oluşan koleksiyon Batı ötenazi merkezi, tarihle yüzleşmenin, hatırla- Ontario Üniversitesindeki Arşiv ve Araştırma manın ve gelecek nesillere bu üzücü olayı aktar- Koleksiyonları Merkezi’ne, bazı eşyalar da şehir manın en önemli mekânlarından biridir. müzesi olan Londra Müzesi’ne bağışlanmıştır. Londra’da, iyi bir arşiv ve eğitim merkezi- Kanada’da da Eski Hamilton Akıl Hastane- ni bünyesinde barındıran müze, 1970’te, daha sinin arazisinde, yeni modern tesisler inşa edil- sonradan Londra St. Joseph Bölgesel Akıl Sağlı- diğinde bir de müze kurulmuştur. “Exhibiting ğı Hizmetleri Merkezi (RMHCL) olarak bilinen Madness in Museums” kitabı yazarlarından eski Londra Psikiyatri Hastanesi’nde kurulmuş- Nathan Flis ve David Wright, Müzede, Onta- tur. Müze koleksiyonu, Batı Ontario Üniversi- rio’da 1876’dan 1976’ya kadar olan psikiyatrik tesinde psikiyatri ve psikoloji lisansüstü prog- ramları için ve aynı türden sağlık hizmetleri Avustralya’daki Brisbane Müzesi’nin 2009’daki Goodna’yı Anma sergisi hayatsağlık 37

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Müzesi’nden kareler broşüründe bulunan öğelerin tuhaf seçimine dikkat çekmiştir. Sergilenenler arasında hem- tedavilere ait dokümanlar, fotoğraflar ve eşya- şire kıyafeti giydirilmiş bir manken, eski bir lardan oluşan koleksiyonun biraz umursamaz tekerlekli sandalye, hastalar tarafından kulla- bir alaycılıkla sunulduğunu belirtmiş, müze nılan oyunlar (eskimiş oyun kartları ve bir tür iskambil oyunu tahtası), deri el bileği bağları, su tedavisi icin kullanılan bir tekne, yuvarlak cerrah testeresi (hidrosefalik basıncı rahatlat- mak amacıyla kafatasında delikler açmak için) gibi cerrahi aletler, hidrosefali bir çocuğa ait beynin korunmuş bir parçası, bir ‘Utica beşiği’ [dikdörtgen şeklinde, kapaklı ve kafesli ahşap bir sandık; histerik hastaları zapt etmek icin kullanılan bu sandık adını muhtemelen New York Eyaletindeki Utica Akıl Hastanesinden almıştır) ve ECT (elektro konvulsif tedavi) ci- hazı görülmektedir. Yine de, küçük bir gönül- lüler grubu tarafından kurulan ve işletilen bu Müze, psikiyatrik tedavinin tarihini uzmanlar ve halk için koruduğunu belirtmektedir. Müze ile ilgili açıklama yapan Psikiyatri Kürsü başka- nı D.r Robert Zipursky, ‘… akıl hastalıklarının gelecekteki durumuna bakacak olursak, geçmiş ile ve son 130 yıl içerisinde kaydettiğimiz ilerle- me ile irtibat halinde olmamız önemlidir… Bu alanda muazzam ve etkileyici değişiklikler oldu ve umarım gelecekte akıl hastalığını anlamanın tamamen yeni bir yolunu göreceğiz.’ Flis ve Wright’a göre eski tür müzelerde ser- gilenenlere bakıldığında bu tür müzeler; ‘deli- liğin’ geçmişinin daha çok bir şiddet ve travma geçmişi olduğu yönünde ısrarcı görünmektedir. Bunlar hastaya güç vermekten ziyade, onu ih- mal edip ona haksızca davranmaktadır, ve hatta onu görünmez yerine koymaktadırlar. Dolayı- sıyla bu durum alandaki yeni anı merkezlerinin hedeflerine aykırıdır. Türkiye’ye baktığımızda henüz ruh sağlığı konusunda bilinçlendirmeyi, stigma (damga- lama) ile mücadele etmek için çalışmalar dü- zenlemeyi amaçları arasında bulunduran bir müzenin mevcut olmadığını görüyoruz. Ancak açılan sergiler buna yönelik umudu beslemek- tedir. Ülkemizde psikiyatri tarihinin serüveni- ni ziyaretçilere sunan iki müze bulunmaktadır; bunlardan biri Osmanlı dönemi ruh sağlığı te- 38 hayatsağlık

davi yöntemlerine yer verirken diğeri ise Cum- Edirne’de Sultan II.Bayezid Külliyesi Darüşşifası bünyesindeki müze huriyet dönemi psikiyatrisini aktaran bir kurum müzesidir. Bunlardan ilki Edirne’de Sultan II. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Bayezid Külliyesi Darüşşifası bünyesinde açılan Müzesi ise, 1924 yılından beri faaliyet gösteren müzedir. Trakya Üniversitesi’nin kültürel miras hastanenin; psikiyatri, nöroloji ve nöroşirurji ve korumacılık alanında gerçekleştirdiği en bü- alanlarındaki öncülüğünü, bu sürece tanıklık yük projelerden birisidir. Darüşşifanın, Trakya eden kültürel mirasını toplumla paylaştığı bir Üniversitesi bünyesinde Sağlık Müzesi’ne dö- kurum müzesidir. Ruh Hastalarını Readaptas- nüştürülmesi 1997 yılında gerçekleşmiş, Ruh yon Derneği, Yıldız Teknik Üniversitesi Sosyal Hastalarını Readaptasyon Derneği’nin katkıla- Bilimler Enstitüsü Sanat ve Tasarım Anasanat rıyla 2000 yılında da Şifahane kısmı, Psikiyatri Dalı Müzecilik Yükseklisans Programı ve Ba- Tarihi Bölümü olarak düzenlenmiştir.  Müze- kırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi işbir- nin Darüşşifa’dan sonra ikinci bölümü olan Tıp liğiyle Nisan 2008’de tarihinde kapılarını halka Medresesi ise Uluslararası Rotary 2420.Bölge açmıştır. Guvarnörlüğü işbirliği ile düzenlenerek 2008 yılında hizmete girmiştir.1997 yılında müzeye Müze koleksiyonu, Hastane’nin Bakırköy’de dönüştürülen külliyenin darüşşifa bölümü, Av- kuruluşundan günümüze kadarki dönemine ait rupa Konseyi 2004 Yılı Avrupa Müze Ödülü’nü tarihi ve kültürel değerini yansıtan her türlü bil- alarak önemli bir tanıtım fırsatı yakalamıştır. gi, belge ve nesneyi kapsamaktadır. Koleksiyo- nun neredeyse tamamı Cumhuriyet dönemine Geçtiğimiz yıl Abdi İbrahim İlaç firması aittir ve Hastanenin tarihi yanı sıra Cumhuriyet tarafından yürütülen çalışmaların ardından dönemi Türk psikiyatri, nöroloji ve beyin cerra- müze yenilenerek ziyarete açılmıştır. Müze Da- hisi tarihinden de kesitler sunmaktadır. Müzede rüşşifa ve Tıp Medresesi olmak üzere iki ana mekanın yeterli olmaması sebebiyle koleksiyo- bölümden oluşmaktadır. Ziyaretçiler; 15 ve 18. nunun ancak az bir bölümü sergilenebilmekte- yüzyıllar arasındaki dönemde yapılan ameli- dir. Koleksiyonun içeriğinde; Hastane’de görev yatları, hastalıklara nasıl tedaviler uygulandı- yapmış ve hizmet almış kişilerle ilgili veya kul- ğını ve ameliyat teknikleri gibi birçok konuyu lanmış oldukları tıbbi veya kişisel malzemeler, hem metinlerle hem de canlandırmalarla gö- Mazhar Osman döneminden günümüze Hasta- rebilmektedir. Dârüşşifa’da musıki icrası, dö- ne bünyesinde kullanılmış tıbbi cihazlar, Hasta- nemin tedavi yöntemlerini gösteren balmumu ne’nin yönetim, işleyiş ve faaliyetlerine ilişkin heykelleri, Osmanlı Tıbbından günümüze ilaç kurumsal malzemeler, ruh sağlığı ve sinir has- hazırlama yöntemlerine ait belgesel ve ilaç ya- talıkları ile ilgili teşhis ve tedavi aletleri bulun- pımında kullanılan bitkilerden örnekler de sergilenmektedir. Müzede bir  “Osmanlı bimar- hanesi” canlandırılmıştır. Müzenin ana mekanı olan “Psikiyatri Tarihi Bölümü” ndeyse müzikle terapi ortamının canladırması bulunmaktadır. Hastalar, hekimler, hasta bakıcılar, hanende ve sazendeler canlandırmaları ile ışık ve ses düzeni bütünlük içinde yer almaktadır. Edirne’nin kül- tür hayatının önemli merkezlerinden biri haline gelen bu müze, önümüzdeki dönemlerde, külli- yenin diğer bölümlerini de içine alarak daha da büyüyecek. Geçtiğimiz yıl 235 bin 437 kişinin ziyaret ettiği müze yeni tasarımı ile ziyaretçi sa- yısını artırmayı amaçlamaktadır. hayatsağlık 39

maktadır. Tıbbi malzemeler ve cihazlar arasın- lar tarafından yapılmış resimler psikoloji tarihi da; Yatan Hasta Eczane Birimi’nde 1970’lerden açısından eşsiz birer kaynak niteliğindedir. 2004 beri korunmuş olan eczacılık malzemeleri, yılında, bu koleksiyonun bir bölümü “Çığlığın reçeteler, laboratuvarda 1960’larda kullanılan Işıkla Buluşması’ sergisine ve bir yayına dö- cam malzemeler, psikiyatri müzelerinde sıkça nüştü. Amaç “psikopatolojik sanat-psikiyatrik rastlanan EKT Cihazı ve “Tesbit Gömleği ve Ke- hastaların yaratıcılığı ve sanat tedavisi” konu- meri” de sergilenenler arasındadır. Türkiye’de larını psikiyatri dünyasında yeniden gündeme modern psikiyatrinin kurucularından ve sem- getirmek ve bunları toplumla da paylaşmak- bol isimlerinden Mazhar Osman’ın ve yetiştir- tı.  ‘Çığlığın Işıkla Buluşması’ sergisi toplumun diği uzmanların sadece psikiyatrinin gelişimine psikiyatri hastalarına bakış açısını değiştirmeyi, değil, beyin cerrahisi ve nöroloji alanlarının da sanatla tanı ve tedavi yöntemini yeniden günde- Türkiye’deki gelişimine katkısı büyüktür. Cum- me getirmeyi amaçlıyordu. huriyet döneminin ilk akliye mütehassıslarının fotoğrafları, yayınları, 1930’lu yıllarda cerrahi 2015’de Abdi İbrahim İlaç Firması’nın katkı- kliniğinde yapılan ilk beyin ameliyatlarına ait larıyla hazırlanan ve şizofreni konusunda top- defterler ve çizimler bu tarihe ışık tutmaktadır. lumsal farkındalık yaratmayı, insanların hasta- Koleksiyonda bulunan farklı yıllara ait Hasta lığa karşı olan önyargısını kırmayı hedefleyen Fihristi, Hasta Dosyaları dönemin hem tıp hem “Görmezden Gelmeyelim” projesi kapsamında toplumsal tarihine dair veriler sunmaktadır. “Tarih Öncesinden Günümüze Şizofreni Serü- Bunların içersinde Hasta duhul varakası, tıbbi veni” isimli sergi açıldı. Sergide ilk çağlardan gü- müşâhede ve muayene varakası, kefâletnâme, nümüze ruhsal hastalıkların tanısı ve tedavisin- yemin belgesi gibi belgeler bulunmaktadır. de kullanılan yöntemlerin tarihsel gelişimi, batı Koleksiyonun bir bölümünü, Hastanenin ku- ve doğu toplumlarının farklı dönemlerde konu- ruluşundan itibaren düzenlenen meşguliyetle ya yaklaşımı, bu serüvenin ana oyuncularından tedavi ve rehabilitasyon çalışmalarına tanıklık olan bilim insanları ve hekimlerin öyküleri il- eden eserler oluşturmaktadır. Bunlardan bazı- ginç görsel ve canlandırmalarla anlatılmaktadır. ları; resim ve el işleri sergisi kitapçıkları (1966, Sergi, ziyaretçilere sadece izleyici olacakları de- 1963) ile rehabilitasyon etkinliklerinde kullanı- ğil, zaman zaman farklı duyularıyla deneyimle- lan müzik enstrümanları, Hastane çalışanları ile yebilecekleri bir serüven sunmaktadır. Yaklaşık hastaların ortaklaşa çıkarmış olduğu aylık sos- iki yüzyıl önceki tedavi denemelerinden biri yal readaptasyon dergisi olan “Kendi Sesimiz” olan dönr yatak deneyimini burada yaşamak dergisi ve resim çalışmalarıdır. mümkün, ayrıca şizofreni hastalarının beyninin içine davet eden Empati Kabini mevcuttur. Ser- Bakırköy’de olduğu gibi geçmiş yıllarda İs- gi hem sağlık profesyonelleri ve akademik çev- tanbul Üniversitesi bünyesinde de sanatla terapi renin meslek tutkuları ve bilgi birikimleri doğ- çalışmaları yürütülmüş, sanat laboratuvarları rultusunda kitaplarda kalmış pek çok konuyu açılmıştır. Psikiyatri müzelerine bakıldığında canlandırmalar yardımıyla görmelerini ve hayal “Psikopatolojik sanat” bu müzelerin içeriğinde etmelerini sağlayacak bir deneyim oluşturmak ağırlığını hissettirmektedir. 19. yüzyıl sonların- hem de kamuoyunun bu alandaki ilgisini artı- da, psikiyatri hastanelerinde birikmeye başla- rarak şizofreniye önyargılardan uzak, farklı bir yan hasta resimleri, sanatçıların ve toplumun açıdan bakılabilmesini ve şizofreni hastalarını ilgisini çekmeye başlamış, ancak bu yapıtlar, 20. anlayabilmelerini sağlayı amaçlıyor. Ruh sağlığı yüzyıl başlarından itibaren toplumu ve sanatçı- ve ruh hastalıklarının toplumda farkındalığını ları derinden etkilemiştir. İÜ İstanbul Tıp Fa- artırma ve damgalamayla mücadele etme konu- kültesi Psikiyatri Ana Bilim Dalı’nda 1957-1992 sunda desteğin artması için daha çok sergilerin yılları arasında faaliyette bulunan Psikopatolo- ve müzelerin açılması dileğiyle... jik Sanat Laboratuvarı bu klinikte yatan hasta- 40 hayatsağlık

Kaynakça 7. International Conference on  Psychiatric Museums 1. Coleborne CMD. Exhibiting Madness in Museums: and History of Psychiatry, http://cms.netnews.cz/ files/attachments/355/10221-icmhp-letak_2.pdf. Remembering Psychiatry through Collections and Display,New York: Routledge, 2011. 8. Psychiatric Museums And The History Of Psychi- 2. Edirne Yenigün Dergisi 16 Aralık 2011; 7:2018. atry, http://www.museion.ku.dk/2009/11/psychiat- 3. Erkoç Ş., Kardeş F., Artvinli F. “Bakırköy Prof. Dr. ric-museums-and-the-history-of-psychiatry/. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Kısa Tarihi”. Dü- 9. http://www.museele.de/images/kombimuseele1.jpg şünen Adam: Psikiyatri ve Nörolojik Bilimler Der- 10. http://www.bethlemheritage.org.uk/Missions.asp gisi 2011; 24:1-12. 11. Ginn G. Revİew of Jo Besley’s Rememberıng Go- 4. Erkoç Ş., Kardeş F., Artvinli F. Bakırköy Ruh ve Si- nir Hastalıkları Hastanesi Müzesi. İstanbul: Kaknüs odna: Stories From A Queensland Mental Hos- Yayınları, 2012. pital, Museum Of Brısbane. http://journals.pub- 5. Yazıcı O. Psikopatolojik Sanat ve Sanat Tedavisi. lishing.monash.edu/ojs/index.php/ha/article/ Çığlığın Işıkla Buluştuğunda. İstanbul: Pınarbaş view/243/255. Matbaası, 2006. 6. A Lifelong Exploration of the European Mind, http://www.museodellamente.it/en/home/28-pro- jects/22-a-lifelong-exploration-of-the-europe- an-mind.html. hayatsağlık 41

Sağlık Arayışında Müzelerin Rolü Necla Güher Milletlerarası Müze Konseyi(ICOM) mü- ketle ortaya çıkan bu iki kurum; Wellcome Col- zeyi şöyle tanımlar: “Toplumun ve ge- lection& Library (Londra, İngiltere) ve Dresden Hijyen Müzesi (Dresden, Almanya), hastalığı lişimin hizmetinde olan, halka açık, insana ve değil sağlığı ve sağlık için ortaya konan tüm kül- türel ürünleri çalışma konusu haline getiriyor. yaşadığı çevreye dair tanıklık eden malzemelerin O halde her şeyin başladığı o zamana döne- üzerinde araştırma yapan, toplayan, koruyan, lim… 1911 Dresden, “Uluslararası Hijyen Sergisi” bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve Sergi Afişi zevk alma doğrultusunda sergileyen, kar düşün- cesinden bağımsız sürekliliği olan bir kurum- dur.”(7 Temmuz 1995 18. Genel Kurul Toplantısı) Her birey her toplum sağlıklı olmayı arzu- lar.. Sağlığın müze konusu olmasını iki örnek üzerinden açıklamayı doğru buluyorum. Çünkü söz konusu bu iki müze doyumsuz bir meraka ve insanın idealleştirilmesine dayanıyor. Ayrıca; özellikle Dresden, İstanbul Sağlık Müzesi’nin il- ham kaynağı… Her iki müze de sağlığın sadece tıp biliminin içinde açıklanamayacağının far- kında. Sergi programları ve etkinlikleri sağlıklı bir toplum için gereken tüm olguları bir arada vermeyi amaçlıyor. Her iki kurum toplum- sağ- lık ve bilim için buluşma noktası olarak hareket etmekte. Sağlıklı bir toplum için açık bir plat- form olma idealini hedefliyorlar. Her iki kurum için de müze tanımını ne kadar doğru algıladık- larını şimdiden söylemek gerek. Resmi kurumlardan bağımsız sivil bir hare- 42 hayatsağlık

Karl August Lingner(1861-1916) aracı haline geldi. 1945 Ocak bombardımanında değerli hazinesi olan koleksiyonunun büyük bir Bir gargara markası olan ‘Odol’ün sahibi işa- bölümünü kaybetti. Yıllar boyunca Doğu Al- damı Karl August Lingner’in önderliğinde ve manya Sağlık Politikalarının temsilcisi olduktan finansmanında hazırlanan sergide; sanatın ve sonra 1991 yılında küllerinden yeniden doğdu. teknolojinin birleşimi ile ortaya konulan eşsiz Bugün müze finansal açıdan kent yönetimince modellerle insan anatomisi anlatılmış, sağlıklı desteklenmekte, sergileme etkinleri ve çalışmala- yaşamın kaynakları, beslenme hakkında ser- rını sponsorlukla sürdürmektedir. gileme tasarımları hazırlanmıştı. Hatta sergi alanının etrafına yüzme havuzları inşa edilerek Dresden Hijyen Müzesi’nin döneminin çok sağlıklı yaşam ve egzersiz vurgusu yapılmıştı. ötesinde bir müzecilik anlayışı ortaya koyduğu- Bu denli özenli bir sergiye ziyaretçilerin ilgisi de nu söylemek gerekir. Sanatla teknolojiyi akıllı- çok büyük oldu. Sergiyi beş milyon kişi ziyaret ca birlikte kullanan Müze, sanayileşmekte olan etti. Bu inanılmaz başarının altında sağlığın Avrupa’nın sağlıklı toplum sağlıklı insan idea- ele alınışı ve hiç şüphesiz sanat ve teknolojinin lini somutlaştırmak adına öncü bir kurumdur. sergi tasarımında benzersiz bir biçimde ortaya Nitekim adının ‘hijyen’ olması da tesadüfi de- konulması yatıyor. ğildir. Nitekim salgın hastalıklarla yıllarca mü- cadele eden Avrupa’nın, sanayileşme süreci ile İkinci sergiyle birlikte 1930 yılında Dresden birlikte gittikçe artan kentli nüfusunun potan- Hijyen Sergisi, Müze’ye dönüştü. Müze binası siyel hastalıkları düşünüldüğünde adı başka ne stilize aslan şeklindeydi. Yapı kente sırtını döner- olabilirdi ki. ken yüzünü bugün de varlığını sürdüren büyük parka, yani doğaya dönmüştü. Sergileme tasarı- mında sergi alanlarının çizgisel kesişme noktası şeffaf adam yani insandı. Şeffaf adam müzenin neredeyse simgesi haline geldi. Şeffaf Adam gü- nümüzde bile en fazla ilgiyi çeken nesnedir. 1933 yılında bu müze Nazi Almanya’sının propaganda hayatsağlık 43

Bugün müzenin sürekli sergi salonlarına Peki, bunu nasıl yapıyorlar? Müze çalışmala- bakıldığında “İnsan Macerası” altında yedi ana rı, çok disiplinli uzmanlık alanlarının ortak üre- başlıkla karşılaşıyoruz: Şeffaf Adam, Yaşam ve timidir. Müze yönetiminde tıp bilimleri değil Ölüm, Yeme ve İçme, Üreme, Hafıza-Düşün- sosyal bilimler hakim. Tıp bilimi profesyonelle- me-Öğrenme, Hareket, Güzellik-Saç ve Deri. ri sergi kurgusunda, etkinliklerde danışman ya Tüm bu salonlar insan doğasının bir parçasını da eğitmen olarak rol alıyorlar. Tasarım sanatçı- ele alırken başlıktaki konulara farklı bakış açıla- ların liderliğinde yapılıyor. rı getirmeye çalışmaktalar. Didaktik bir sunum yerine keşfetmeye dayalı tasarımlar ortaya ko- Peki, bu tür üretim müzeye ne kazandırıyor? yuyorlar. Süreli sergilerine bakıldığında ise in- Bunun en basit cevabı toplumla müze arasında sanı-sağlığı ilgilendiren diğer konuları ziyaret- güçlü bir iletişim elbette. Çünkü sergi konuları çilerine sunduklarını görüyoruz. Uyku ve Rüya toplumsal olgulardan ortaya çıkıyor. Dolayısı ile (2007), Güzel Nedir? (2010), İnanç (2011), Spor müze; toplum ve sağlık alanında eşit söz hakkı- (2011), Tutku (2012), Zenginlik (2013), Dans na sahip bir platforma dönüşüyor. (2014), Biz Aileyiz (2015), Moda (2016). Süreli ya da süresiz tüm sergiler etkinlik, seminer ve İkinci kurumumuz olan Wellcome Collecti- konferanslarla tartışılıyor. İzleyiciler ise top- on&Library ise; girişte bahsettiğimiz doyumsuz lumdaki tüm bireyler… merakın sonucu. İngiliz eczacılık sektörünün liderlerinden Sir Henry Solomon Wellcome (1853-1936) etnografi, antropoloji, ve tıp ala- nında inanılmaz bir koleksiyon oluşturmuştur. Ölümünün ardından kurulan Wellcome Trust Vakfı, tıp alanındaki koleksiyon ile Wellcome Tıp Tarihi Müzesi’ni açmıştır. 2000’li yıllara gelene kadar tıp tarihinde hizmet veren ve büyük çoğunlukla tıp profes- yonellerince tanınan müze; tıp tarihi üzerine yaptığı çalışmalarla tanınan tarihçi Roy Por- ter’in(1946-2002) yönetici olması ile yepyeni bir yapıya kavuşmuştur. Koleksiyonun büyük bir bölümü elden geçirilmiş, ilgisiz olan kolek- siyon Londra Bilim Müzesi ve British Museum olmak üzere birçok müzeye devredilmiştir. Tıp ve Sağlıkla ilgili koleksiyon ‘Wellcome Collec- tion’ adı altında toplanmış, tıbbi dokümanlar ‘Wellcome Library’ adıyla tasnif edilmiştir. Her iki yapı birbirini desteklemekte ve birlikte sergi üretimleri yapmaktadır. Sürekli sergi alanı Sir Henry Wellcome ko- leksiyonunu oluşturan nesneler bir araya geti- rilerek ‘Medicine Man’ adı altında toplanmıştır. Bu sergi, daha çok insan temelinden hareketle, insana dair paha biçilmez etnografik nesneler- den oluşmaktadır. İkinci sergi alanıysa ‘Medi- cine Now’ dır ve bu salon dinamik olarak ge- lişimini sürdürmektedir. Yaşam ve tıp bilimi, genom, beden, obezite konularını inceleyen bu alan içinde serbest bir form alanı kurulmuş ve 44 hayatsağlık

sergi başlıkları ile ilgili düşünceler, fikirler ser- kurum çevresindeki ailelere ulaşmaktalar. bestçe tartışılır hale gelmiştir. Koleksiyon ve kütüphane dijital dünya ile Süreli sergileri tıpkı Dresden Hijyen Mü- de ziyaretçisine ulaşmayı hedefliyor. Sergiler zesi’nde olduğu gibi ele alınmaktadır. Heart için tasarlanan dijital oyunlar, ücretsiz kütüp- (2007), Deri (2010), Kir: Günlük Hayatın Pis hane erişimi, görsel metaların ücretsiz paylaşı- Gerçeği (2011), Süper İnsan (2012), Adli Tıp: mı hatta daha fazlası için rehberlik hizmetleri Suçun Anatomisi (2015), Ses (2016). Fakat bu gerçekleştirilmekte. Tüm bu çaba koleksiyon sergilerde ortaya konulan etkinlikler akşam ve kütüphanenin toplumsal iletişime ve birlik- kuşağında yer alan interaktif etkinliklerdir ve te sağlık için bir şeyler üretmeye dair felsefesini yetişkinleri hedefler. Çünkü kurumca yapılan ortaya koyuyor. araştırmalarda kentli yetişkinler için yeterince etkinlik yapılmadığı sonucuna varılmıştır. Ye- Dresden Hijyen Müzesi ve Wellcome örnek- tişkinler için ortaya konulan etkinlikler doğru- lerini yeniden değerlendirirsek nasıl bir sonuca dan katılım gerektiren, zaman zaman sahnenin varırız? bile paylaşıldığı, şaşırtıcı ve bir o kadar da keş- fe dayalı dinamik programlardır. Örneğin ‘Ses Her iki kurum da tıp tarihi müzesi değil, Sergisi’ etkinlikleri içinde; ses sanatçıları, opera yönetim kadrosu sosyal bilimcilerden oluşuyor, sanatçıları ve ses uzmanları tarafından sesin ça- sürekli sergileri insan macerasını ele alıyor, sü- lışma mekanizması, ses egzersizleri, ses ve kişi- reli sergileri ise insanı ve sağlığı etkileyen tüm lik arasındaki bağlantılar tartışılmaktadır. konuları irdeliyor, her ikisi de tıbbın bugün ve geleceği için referanslar veriyor, toplum- bilim 2015 sonunda bu akıma Wellcome Library ve sanat için yeni bir tartışma alanı, serbest kür- de katıldı. Doğrudan kütüphanenin içinde ku- sü görevi yürütüyorlar… Aslında bize kim oldu- rulan alanda her türlü belge ile daha önce tespit ğumuzu söylüyorlar! edilen konular uzmanlarca ziyaretçilere anlatılı- yor, belgeler canlı olarak kullanıma açılıyor. Kısacası tıp ve sağlık perspektifi ile insanın kendini tanıması için rehber rolünü üstleniyor- Bununla birlikte aile ve çocuklar unutulmuş lar… değil. Çocuklara ve ailelere ev ödevlerinde yar- dım ediliyor, oyun ve etkinliklerle aile- çocuk Kaynakça iletişimi güçlendirilmeye çalışılıyor. Hatta bu 1. Güher N. Geçmişten Geleceğe: Avrupa’da Halk Sağ- çalışmaları komşuluk ilişkileri ile başlatmışlar, lığı ve Tıp Bilimleri Müzeleri, AB LdV Hareketlilik Projesi, yayınlanmamış proje raporları, 2011. hayatsağlık 45

Yaşayan Müze: Ecz. Hikmet [Derman] Şeyhoğlu ile Görüşme... Elif Vatanoğlu Doç. Dr. İnci Hot’un Anısına İnci Hot’un ardından.. miz planlardan biri ile ilgili sözleri geçti: ‘Elif, İnsanın akademik hayatının bazı dönüm bir hafta sonu ikimiz birlikte Safranbolu’ya gi- noktaları oluyor; doktorayı bitirmek,   doçent- delim’;  ‘tamam ilk fırsatta yapalım, ben hiç gör- lik sınavına girmek gibi…Kişisel hayatımın za- medim daha önce, seninle beraber görmek çok manlardaki en kritik dönüm noktası, hem aka- isterim’ dediğimi hatırlıyorum.. Safranbolu’ya demik yoldaşım hem de sırdaşım olan Doç. Dr. İnci’yle gidemedik. Fakat 11-12 Ekim tarihle- İnci Hot’u 2015 Aralığında kaybetmek oldu.. rinde Safranbolu’da geçirdiğim tüm saatlerde Elbette İnci Hoca’nın vefatı bütün camiamız İnci yanımdaydı; onunla doluydum...Gördü- için çok büyük bir kayıp; ancak ben bir de çok ğüm her güzelliği onun da gördüğünü düşün- yakın ve sevdiğim bir arkadaşımı, can dostumu düm ve en önemlisi sevgili Hikmet Derman kaybetmiş oldum. Profesyonel yaşamımızdan Şeyhoğlu ile görüşürken yanımda oturduğunu insanları özel hayatımıza kabul edebilmek, on- hayal ettim. Eminim o da benim gibi Hikmet larla yakınlaşmak hiç de kolay bir süreç değil. Hanım’la tanışmaktan çok etkilenirdi. Yazıma Sevdiğimiz ve saygı duyduğumuz birçok mes- akademik dönüm noktalarından bahsederek lektaşımız olabiliyor; ne var ki bunlar arasından başlamıştım; işte İnci’nin gidişi ile hayatıma çok yakın dostlar edinebilmek oldukça ender. dolan negatif dönüm noktası sanki Hikmet Ha- İnci, benim için sadece omuz omuza ürettiğim, nım ile tanışınca biraz olsun hafifledi. Hikmet mesleki alanda birlikte ilerlediğim meslektaşım Hanım ile tanışmak yeni ve pozitif bir dönüm değil; aynı zamanda kardeşimdi... Apansız bir noktası oldu benim için.. Akademik hayatımda hastalıkla çok kısa bir süre içinde aramızdan ay- beni bu kadar etkileyen bir başka kişilik olma- rılışının şokunu atlatabilmiş değilim. Onun ve- dığını söyleyebilirim. Sevgili İnci; kafamda ve fatından sonra akademik hayatımı İnci’den önce ruhumda şöyle hissediyorum: sen de benimle ve İnci’den sonra şeklinde ayırıyorum adeta. geldin Safranbolu’ya ve birlikte tanıştık sevgili Eczacı Hikmet Derman Şeyhoğlu ile görüşmek Ecz. Hikmet Derman Şeyhoğlu ile.... için Safranbolu’ya doğru yol alırken, aklımdan İnci ile yaptığımız ancak gerçekleştiremediği- Sözlü tarih çalışmaları sosyal bilimlerin farklı disiplinlerinde son dönemde gitgide po- 46 hayatsağlık

püler hale gelen bir metodoloji haline geldi. Bu şüm. Tam babamın eczanesinde çalışıp onun tür çalışmalar özellikle yazılı belgeye dayalı kla- sik tarihçiliğin aksine sosyal ve beşeri bilimler yükünü hafifletmeyi planlamışken babam bana; için oldukça zengin bir perspektif sunuyor. Bu zenginlik sadece yazıya geçirilmemiş olayların ‘kızım, okullarımıza çok zor öğretmen bulabili- ilk ağızdan aktarılmasıyla sınırlı değil, buna ek olarak ‘olayı deneyimleyen’ kişinin kendi pen- yoruz, hazır her konuda donanımlısın, gel ve bu ceresine bir kapı açarak hem tarihsel alanı de- okullarda boş olan derslere gir, çok hayırlı bir iş neyimler ve öznellikler üzerinden yeniden ku- rabilmeye imkan tanıyor hem de tarihçiye ge- yapmış olursun’ dedi. Ben de kendimi bu okullar- leceğe ‘duyguları’ da taşıyabilme fırsatı veriyor. Tıp alanı da sözlü tarih çalışmalarının yapılabi- da öğretmenlik yaparken buldum ve bundan çok leceği bakir topraklardan biri. Tıp tarihinin yanı sıra, sağlık sosyolojisi ve sağlık antropolojisi zevk aldım...” alanlarında ‘derlenmesi’ ve ‘aktarılması’ gereken Tam bu noktada   Hikmet Hanım’ın babası oldukça fazla sayıda konu başlığı mevcut. Bu yazıda Ekim ayında Safranbolu’nda Ecz. Hik- Eczacı Mehmet Hidayet Derman’ın hayat hi- met Şeyhoğluyla gerçekleştirilen mülakattan kayesine de değinmek gereklidir. 1885 yılında derlenen bilgilerin bir kısmı tıp tarihinde sözlü Safranbolu’da doğan Mehmet Hidayet Bey aynı tarih metodolojisinin kullanılması gerektiğini yerde Rüştiyeyi bitirdikten sonra Kastamonu göstermek amacıyla ele alınmıştır. İdadisi’nde öğrenimine devam etmiş, 4 Mart 1906 tarihinde ise İstanbul Darülfünunu Tıp Cumhuriyet’in Ablası: Ecz. Hikmet Fakültesi Eczacılık Okulu’ndan mezun olmuş- tur. Kendisinin 1906 tarihli mezuniyet diplo- (Derman)  Şeyhoğlu ması hem Ecz. Hikmet (Derman) Şeyhoğlu’nun 19.07.1922 tarihinde Safranbolu’da doğan evinin duvarında hem de Kent Müzesi’nde gö- rülebilir. Mezuniyetinden sonra Mehmet Hida- Hikmet Şeyhoğlu, İlkokulu doğduğu yerde yet Bey, Safranbolu Memleket Hastanesi’ne 17 bitirdikten sonra, orta ve lise öğrenimini İs- kuruş aylık maaş ile tayin edilmiştir.   1912 yı- tanbul’da Kandilli Kız Lisesi’nde yatılı olarak lında Balkan Harbi başladığında gönüllü olarak geçirmiştir. Cumhuriyetin ilanından bir sene Ereğli Redif Taburu’na müracaat ederek Ecza- önce doğmasından dolayı bölgede kendisinden cı Mülazım rütbesi ile harbe katılmıştır. Har- ‘Cumhuriyetin Ablası’ olarak bahsediliyor. İs- bin sonunda Safranbolu’ya dönerek beldedeki tanbul’a okumaya giderken babasının ona he- mevcut tek eczane olan ve Ermeni eczacısının diye ettiği fotoğraf makinesiyle çektiği İstanbul fotoğrafları şu anda tarihi birer belge niteliğin- de ve gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor. Bu fo- toğrafların Hikmet Hanım’la birlikte akademik bir çalışmaya konu olup mutlaka  yayınlanması gerektiğini   düşünüyorum. 1941 yılında girdi- ği İstanbul Üniversitesi Eczacılık Okulu’ndan 1945 yılında mezun olan Hikmet Derman, me- zuniyetinden   hemen sonra döndüğü memle- ketinde kendisi gibi eczacı olan babası Hikmet Derman’ın eczanesinde çalışmaya başlamadan önce; birkaç yıl Karabük ve Safranbolu Ortao- kullarında öğretmenlik yapmıştır. Bunun sebe- bini kendi sözlerinden dinleyelim: “Fakülteyi bitirmiş, Safranbolu’ya dönmü- hayatsağlık 47

ölümü üzerine kapanan Rum Kilisesi Vakıf Ec- tur. Böylesine onurlu bir babanın yetiştirdiği zanesi’ni satın alarak bu mekânı Şifa Eczanesi Ecz. Hikmet (Derman)  Şeyhoğlu’nun babasın- adıyla çarşıya taşımıştır. Eczane faaliyetlerine dan devraldığı misyonu en güzel şekilde günü- devam ederken, bir taraftan da o zamanlardaki müze taşıdığını görüyoruz. Hikmet Şeyhoğlu Memleket Hastanesi’ne ( Şimdiki Sağlık Mes- babasına ait Safranbolu Eczanesi’nin muhafaza lek Lisesi) atıyla giderek orada fahri eczacı- edilen bütün malzemelerini; diploma, belge ve lık yapmıştır. 23 Ocak 1920’de fakir, kimsesiz, fotoğraflarla birlikte Safranbolu Kent Müzesi’ne yetim – özellikle de yetim kız- çocuklarının bağışlamıştır. okutmayı hedefleyen ‘’Muin-i Maarif Cemiye- ti’ni kurmuştur. Mehmet Hidayet Derman Bey, Küçük yaştan itibaren meslek haysiyetini ve Kastamonu Öğretmen Okulu’na kız çocuklarını mesleğin gerektirdiği özverili çalışmayı tam ola- her yıl kendi elleriyle götürmüş ve bu çocuklar rak bilen bir babanın telkinleri ile büyüdüğünü Safranbolu’nun ilk kadın öğretmenleri olarak belirten Hikmet Şeyhoğlu; 3 Nisan 1952 yılında mezun olmuşlardır. Karabük’te kendi eczanesini ‘Karabük Eczanesi’ adıyla hizmete açmıştır. 165 m2 ‘lik  zemin ve Mehmet Hidayet Derman Safranbolu’da nöbet dairesi olarak kullanılan 100 m2 ‘lik asma gençlik hareketlerinde de daima öncü olarak katlık alandan oluşan eczanede, laboratuvar ve çalışmıştır. 28 Nisan 1920 tarihinde Dr. Ali Ya- soğuk serum odası da mevcut. Formülü bilinip ver Bey ile birlikte Müdafaa-i Hukuk Cemiye- de piyasada bulunmayan pek çok ilacı temin ti’ni kuran Mehmet Hidayet Bey Safranbolu’da ettiği prodüvilerle eczane laboratuvarında gece İstiklal Madalyası sahibi dört kişiden biridir. yapıp sabah gün ağarırken yatmaya giden Hik- Safranbolu Ortaokulu’nun [şimdiki lise] açıl- met Şeyhoğlu, mesleğinin halktan büyük saygı ması yine kendisinin gayreti ve okul müdür- gördüğü bir devri doyasıya yaşadığı için bunun lüğünü bizzat üstlenmesi ile 1948’de mümkün zevkli bir yorgunluk olduğunu ifade ediyor. olmuştur. Eczacı Mehmet Hidayet Bey 1957 yı- Hikmet Hanım beni bizzat eczanesine götüre- lındaki vefatına dek, Safranbolu’daki tek eczane rek gezdirdi ve halen aktif olarak hizmet veren olarak geceli-gündüzlü hizmet vermiş, güçsüz eczanesinin personeliyle tanıştırdı. Bu, çok etki- ve yoksulları kollayarak yardımlarına koşmuş- lendiğim ve heyecanlandığım bir anı olarak her zaman belleğimde yaşayacak.     Ecz. Hikmet Hanım mesleğinin yanı sıra yine babasından devraldığı hayırseverlik mis- yonunu en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan bir isim. 1951 yılında Türkiye Yardım Sevenler Derneği Karabük Şubesi kurucularından olup şehirde ve civar ilçelerdeki pek çok gencimize yüksek tahsil bursu veren bu kurumun başkanı olarak 51 sene boyunca hizmet etmiştir. Kendi- si halen Türkiye Yardım Sevenler Derneği Ka- rabük Merkezi Danışma Kurulu Başkanlığı’nı yürütmektedir. Şeyhoğlu aynı zamanda 1960 yılında hizmet vermeye başlayan Türk Kültür Derneği Karabük Şubesi’nin de kurucuları ara- sındadır. 1964-1965 öğretim yılında Karabük’te yabancı dilde eğitim ilk Kolejin açılmasına ön- cülük eden Şeyhoğlu, bu kurumun da yıllarca yönetiminde çalışmıştır. Yine Demokrat Parti zamanında Bağımsız ilk kadın Belediye Meclis 48 hayatsağlık

azalığı görevinde bulunmuştur. Karabük 5000 ve şişelerde bulunuyor. İthal edilen ilaçların bir Evler Çocuk ve Doğum Hastanesi’nin kurulu- çoğunun ruhsat tarihleri 1900’lü yılların başına şunda görev almıştır. uzanmaktadır. Bunlardan günümüze kadar mu- hafaza edilenlerden birer numune bulunmakta 15.05.2005 tarihinde Yeditepe Üniversitesi ve hatta bunlar arasında 1880’lerin sonuna ta- ile Ecz. Hikmet Şeyhoğlu arasında yapılan bir rihlenen ruhsatı olanlar da yer almaktadır. protokolle, eczacılık tarihi açısından büyük de- ğere sahip olan eczacı ve laboratuvar malzeme- Müzedeki bankonun ön vitrininde sergile- leri ile babası Ecz. Mehmet Hidayet Derman’ın nen havanların  reçete üzerine imal edilen Ca- eczanesinden hatıra kalan eczacılık malzeme- cheler ve Peqeute için kullanıldığını öğreniyo- lerini Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakülte- ruz. Bu havanlarda cachelerin yanı sıra haricen sine  hibe etmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Dev- kullanılan ilaçlar ve pomatlar da yapılıyormuş. leti ve Milleti’ne ulusal ve uluslararası düzeyde Hikmet Hanım, ilaç yapımında kullanılan ha- üstün hizmetleri ile Türkiye’nin ve Karabük’ün vanlardan, özellikle pomat vilkilsan, pomat tanıtımına sağladığı katkılar, halkın refahı, eği- helmerik gibi uyuz ilaçlarının üretiminde kul- timi, mutluluğu ve sosyal gelişimi için yararlı lanılan büyük havanların burada sergilenmedi- hizmetlerinden dolayı, Karabük ili adına 13 ğini ifade ediyor. Aynı bankonun önündeki pi- Temmuz 2009 tarihinde TBMM Başkanı Köksal lül tezgahında, bugünün drajesine muadil olan Toptan tarafından kendisine üstün hizmet ödü- ilaçların yapımında da yine havanlar kullanılı- lü verilmiştir. 72 senelik eczacı olan ve bunun 64 yor; tezgahta sergilenen bu havanlar o günün senesini Karabük Eczanesi vasıtasıyla Karabük eczacılığına ışık tutar nitelikte.. ve civarına hizmet vermekle geçiren Şeyhoğlu halen mesleğini icra eden en eski eczacı olarak Laboratuvardaki mermer masanın üzerinde 2.02.2016 tarihinde Türkiye Eczacılar Birliği ta- bulunan kırmızı mum ve mühür ise, şişe içinde rafından verilen ödüle layık görülmüştür. yapılan ilaçların hastanın kullanımına güvenli bir şekilde ulaşması için eczacı tarafından ağzı Hikmet Hanım’la birlikte babasının eczane- bağlanarak mühürlenmesi için kullanılmıştır. sinin sergilendiği  Safranbolu Kent Tarihi Mü- Türk Eczacılık tarihinde büyük yeri olan Pertev zesi’nde geçirdiğimiz zaman oldukça ilginçti. ve A.Neşet laboratuvarlarından gelen ilaçların Burada Safranbolu Eczanesi’nin orijinal mobil- yalarının bir kısmının küçültülerek yeniden ya- pıldığını görüyoruz; bankonun önündeki eczacı masaları bu şekilde yeniden yapılarak yerleşti- rilmiş. Eczanenin arkasındaki laboratuvar kıs- mında bulunana vitrin ve dolap orijinal halleriy- le birebir Safranbolu Eczanesi’nde var oldukları şekliyle yerleştirilmişler. Yine Eczaneye ait iki adet orijinal sandalye de tamir edilerek bura- da sergilenmekte. Laboratuvar bölümünün sağ duvarında; küçük numuneleri bulunan droglar, ilaç yapımında kullanılan tendür, ekstra flüvit ve toz olarak kullanılan bitkisel ilaçlardan bazıları ilk olarak göze çarpıyor. Yine doğrudan doğru- ya eski laboratuvar eczacılığında kaynatılarak terkiplerin içine giren droglar da bu mekanda sergilenmekte. Laboratuvarda gördüğümüz ilaç yapmakta kullanılan prodivüler çoğunlukla Türkiye’ye ithal olarak getirilen asırlık kavanoz hayatsağlık 49

kutuları da yine ön vitrindedir. Eczanede gör- görmesi gerektiğini düşünüyorum. Özellikle de düğümüz masada bulunana albümün içinde, sağlık alanında çalışan tüm meslek mensupla- burada kullanılan mesleki kitapların isimleri rının Kent Müzesi’nin içindeki Safranbolu Şifa bulunmaktadır. Fransızca, Osmanlıca ve Latin- Eczanesi’ni ziyaret etmesi son derece önemli. ce olarak yazılmış olan bu kitapların bir kısmı Yeditepe Üniversitesi’ndeki Karabük Eczanesi Safranbolu’yu bu ziyaretim beni hem şaşırttı Müzesi’nde bulunmaktadır. Bu albümde ayrıca hem de çok mutlu etti. Zira Hikmet Hanım ara- müzedeki materyallerin birer fotoğrafları da cılığıyla böyle bir tarih yolculuğuna çıkacağımı, mevcuttur. Müzenin girişinde sağ duvarda Ecz. deyim yerindeyse tarihe dokunacağımı tahmin Mehmet Hidayet Bey’in mezuniyet resimlerini etmiyordum. Ecz. Hikmet (Derman)  Şeyhoğ- görüyoruz. İstanbul Darülfünunu Tıp Fakülte- lu’nun eczacılık tarihimiz açısından çok önemli sinin   Tıp, Eczacılık,Veterinerlik bölümlerinin olduğunu biliyordum. Fakat babasının, eşinin 1906 tarihli padişahın mührünü taşıyan toplu ve tüm ailesinin yaşam öyküsünü dinlemek ve mezuniyet resmi çok ilginç bir tarihi belge ola- özellikle de kendisinin  eşi az bulunur toplum- rak derhal gözümüze çarpıyor. Sol duvarda ise sal duyarlılık ve yardım faaliyetlerine adanmış Ecz. Mehmet Hidayet Bey’in ilk görev yaptığı yaşamını öğrenmek yolumu aydınlattı. Hikmet Memleket Hastanesi’nin dışarıdan görünüşü, Hanım daha uzun yıllar yanı başımızda olsun; hastane ameliyathanesi, hasta koğuşu fotoğraf- tüm yaşamıyla bizlere örnek olsun, ilham ver- larıyla, Hidayet Bey’in o dönemde görev alan sin. Nice uzun ve mutlu senelere Hikmet Ha- doktorlar, hastane müfettişleri ve personeliyle nım. çekilmiş çeşitli fotoğrafları bulunmaktadır. Di- ğer fotoğraflar ise, Ecz. Mehmet Hidayet Bey’in      aile yaşantısı ve sosyal ilişkilerine ilişkindir. Yolu Safranbolu’ya düşen herkesin Kent Müzesi’ni 50 hayatsağlık


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook