2. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Önemi 43 Amerikal› felsefecilerden John Rawls genifl kabul gören bir adalet teroisi gelifl-tirmifltir. Bu teori, genel olarak Kant’›n yaklafl›m›na dayanmaktad›r. Rawls, tümak›lc› insanlar›n kabul edebilece¤i ilkelere ulaflmaya çal›flmaktad›r. Teori, özellikleahlaki yarg›lar› objektif uygulamak isteyenler için kullan›fll› bulunmaktad›r. Rawls’›n adalet görüflü iki temel prensip üzerinde kurulmaktad›r. Bunlar (Rawls,2001); 1. Her bireyin, birbirine maksimum seviyede uyumlu, eflit özgürlük anlay›fl› ol- mal›d›r. 2. Sosyal ve ekonomik eflitsizlik; a. Herkesin lehine olarak beklentiler karfl›lanmal›, b. Herkese pozisyonlar ve imkânlar aç›k olmal›d›r. ‹fl dünyas›nda adalet yaklafl›m› alt›nda kararlar, eflitli¤e, do¤ru, faydalar›n (ge-lirler/ödüller) ve maliyetlerin bireyler ya da gruplara göre tarafs›z da¤›t›m›na da-yanmaktad›r. Adalet, faydalar›n ve birlikte çal›flmadaki a¤›rl›klar›n eflit da¤›t›m› du-rumlar›n› karakterize eden hassas bir konudur (Lewis, Goodman ve Fandt 1995). Yaklafl›m›n temel ilkesi, daha önce de¤inildi¤i gibi, eflit olanlara eflit, eflit olma-yanlara eflit olmadan davran›lmas›d›r. Örne¤in, iki kifli ayn› iflte ayn› özelliklerlebirbirlerinden fark› olmadan çal›fl›yorlarsa, eflit ücret alacaklard›r. Ancak birisi di-¤erinin iki kat› çal›fl›yorsa iki kat› ücret alacakt›r (Hosmer, 1990). Faydalar ve yüklerin adil da¤›l›m› söz konusu oldu¤unda ortaya ç›kmakta vekabul edilebilir kurallarla uzlaflma sa¤lamaktad›r. Bir bütün olarak toplum için ada-let, sosyal adalet olarak ifade edilmektedir. Sosyal adaletin anlam›, sosyal girdile-rin ve de¤erlerin da¤›t›m›n›n insanlara do¤ru bir oranda yap›lmazs›d›r (Hal›c›,2000). Bireyler kendilerini sa¤l›k, gelir, ifl, bar›nma vb. yönlerden di¤er insanlarla re-kabet halinde buldu¤unda, ekonomik adalet önem kazanmaktad›r. Herkesi tatminedecek bir sosyal gelir yoksa sosyal gelir ve yüklerin nas›l da¤›laca¤› sorunu orta-ya ç›kmaktad›r. En önemli problem, kayna¤›n s›n›rl› olmas›d›r (Hoffman ve Moo-re, 1990). Bu yaklafl›m›n genel sorusu fludur; “Bu do¤ru mu ya da adil midir?” Örne¤in,iflgörenler ödeme ölçülerinin adil olup olmad›¤›n› bilmek isterler; tüketiciler ise,al›flveriflte fiyatlar›n do¤rulu¤u ile ilgilenirler. Yeni vergi kanunlar› haz›rlan›r-ken, adilli¤i üzerinde düflünülmesi gerekmektedir. Adalet yaklafl›m›n› kullana-rak organizasyonlar, “Maliyetleri kim ödüyor?” ve “Faydalar› kim kazan›yor?” so-rular›n› göz önünde bulundururlar. Paylafl›m do¤ru görünüyorsa, eylem büyükolas›l›kla adildir. Ç›karlar yüksek ise neyin adil neyin adil olmad›¤›na iflaret etmek tehlikeli birdurumdur. Toplumsal kurallar›n geleneklere dayanarak baz› gruplara imtiyazlarverdi¤inden beri genellikle gruplar aras›ndaki eflitsizlikler toplumlar›n sosyal tansi-yonunu yükseltmekte ve sistemin de¤iflmesi için eylemci talepleri ortaya ç›karmak-tad›r (Lewis, Goodman ve Fandt, 1995). Faydac› yaklafl›mda oldu¤u gibi, adalet yaklafl›m›nda da önemli bir güçlük, fay-da ve maliyetin do¤ru olarak ölçülememesidir. Bir di¤er s›n›rl›l›k ise birçok sosyalfayda ve yük manevi, duygusal ve psikolojiktir. Birçok insan ne yaz›k ki hayat flart-lar›n› mutlu bir flekilde kabul etmemekte ve çok az insan sosyal paylafl›mdanmemnun ve tatmindir. Bu nedenle adalet yaklafl›m›n› kullanmak zordur. Her nekadar herkes do¤ru davran›fllarla ilgili ise de ço¤u adaletin bunu tamamen gerçek-lefltirece¤ine flüphe ile bakmaktad›r. Bu duruma ra¤men, ahlaki çat›flmalara karfl›
44 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik adalet yaklafl›m› ifl dünyas›nda birçok durumda uygulanmaktad›r (Lewis, Good- man ve Fandt, 1995) Do¤u ve Bat› Medeniyetlerinde ‹fl Ahlak›na ‹liflkin Bak›fl Aç›lar›n›n Temelleri Buraya kadar daha çok Bat› dünyas›n›n ifl ahlak› aç›s›ndan konular ele al›nd›. ‹s- lam ve Do¤u Dinlerinde (Hinduizm, Budizm, vb) ahlak konusunda birçok yakla- fl›m olmakla birlikte yukar›da s›ralanan Bat› felsefesindeki ahlak kuramlar›yla kar- fl›laflt›rma kolayl›¤› aç›s›ndan tasavvuftaki ahlak anlay›fl›n› temel almak uygun ola- cakt›r. ‹slam ve Do¤u Dinlerinde Ahlak Felsefesi Tasavvuf’un insan benli¤ini ele al›fl› ile ça¤dafl psikolojinin ve kadim Hindu gele- ne¤inin insan ruhu anlay›fl› aras›nda büyük bir paralellik vard›r. Tasavvufta benlik “nefs” terimi ile ifade edilir. Nefis ruhun d›flavurumudur ve yedi kattan oluflur. Sufiler, Kur`an-› Kerimin çeflitli ayetlerine dayanarak, insan nefsinin alt› merte- besinin oldu¤unu ileri sürmüfller ve kendilerinden de yedincisi diye nefs-i-kâmile- yi ilave ederek yedi mertebeye ç›karm›fllard›r (www.sorularlaislamiyet.com, 2011). 1. Nefs-i Emmâre: Allah`›n emirlerine uymayan, yasaklar›n› çekinmeden ya- pan ve zevkine tabi olan nefistir. 2. Nefs-i Levvâme: Allah`›n emirlerine bazen uyan, bazen uymayan, iflledi¤i günahlardan dolay› üzülen ve sevaplardan dolay› sevinen nefistir. 3. Nefs-i Mülheme: Mümkün mertebe Allah`›n emir ve yasaklar›na uyan ne- fistir. 4. Nefs-i Mutmainne: ‹mân esaslar›na inanan, ‹slâm`›n emir ve yasaklar›na uyan, bu konularda hiç bir flüphe ve tereddüdü olmayan, neticede Allah ile manevî bir ba¤ kuran ve bunun lezzetine ulaflan nefistir. 5. Nefs-i Radiye: Her yönüyle Hakk`a yönelen, Allah`tan gâfil olmama fluuru- na eren ve O`ndan raz› olan nefistir. 6. Nefs-i Mardiyye: Bütün benli¤i ile Hakk`a teslim olan ve böylece Allah`›n kendisinden raz› oldu¤u nefistir 7. Nefs-i Kâmile: Bütün kötülüklerden s›yr›l›p manevi olgunlu¤a eren nefis. Bu mertebeye eriflen bir kiflinin bütün s›fatlar› güzeldir ve her hali ibadet say›l›r. Bu nefis katlar›n›n Bat› felsefe ve psikolojisindeki karfl›l›klar›n› görmek hiç de zor de¤ildir. Örne¤in, S. Freud’un insan psikolojisini kabaca id, ego ve süperego olarak üçlü s›n›fland›rmas›nda Nefs-i-Emmare ve Nefs-i-Levvame’nin id olarak temsil edildi¤i, Nefs-i-Mülheme ve Nefs-i-Mutmaine’nin egoyu temsil etti¤i ve Nefs- i Radiye, Nefs-i Mardiyye ve Nefs-i Kâmile’nin de süperegoyu temsil etti¤i söylene- bilir. Yine Kant’›n pratik ak›l olarak tarif etti¤i ve bize ödevlerimizi yapt›ran akl›n da Allah’›n emir ve yasaklar›na uyan nefis olan Nefs-i-Mülheme’ye denk oldu¤u görülebilir. Hinduizm’de ve ondan etkilenen Teozofi gibi ak›mlarda da insan benli¤inin ye- di kat› vard›r. Bunlar›n ilk dördüne Kama Manas yani arzular›n akl› denir ki insa- n›n afla¤› benli¤ini ifade eder. 1. Fiziki beden 2. Enerjetik beden 3. Astral beden (can) 4. Arzular›n akl› (Kama),
2. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Önemi 45 Bu dört bedenin üzerinde ise 5. Saf ak›l 6. Sezgi 7. Saf irade Bulunur ki bunlar da insan›n evrenin kozmik zekâs› ile paylaflt›¤› üst benlik yada bilinçlerini yani ruhunu temsil eder. Burada da ilk dört benli¤in Freud sistemin-de idi saf akl›n egoyu, sezgi ve saf iradenin de süperegoyu temsil etti¤i söylenebi-lir. Yine ilk dört benli¤in toplam› olan Kama Manas’›n Nefs-i-Emmare ve Nefs-i-Levvame’yi temsil etti¤ini de söyleyebiliriz. Özetle tasavvufta “‹nsan-›-Kâmil” ya daYahudi Kabbalas›nda ‹branice “Adam Kadmon” olarak ifade edilen mükemmel in-san, ahlaken de mükemmel bir insand›r. Buna göre bir insan›n ahlaken ilerlemesi,benli¤inin (egosunun) fark›ndal›k düzeyinin artmas›yla mümkündür. Fark›ndal›¤›yükselen insan, kendisine daha yüksek bir ahlaki referans noktas› seçecektir. Vic-dan olarak da adland›r›lan içimizdeki erdem ve iyili¤in kayna¤› hem tasavvufahem de Hint dinlerine göre insan›n üst benli¤i ya da ruhun üst katlar›d›r ki bu üstbenlik, yarat›c› güç (tanr›) ile iletiflim halindedir. O halde bir eylemin iyi olup ol-mamas› o eylemi ortaya koyanda sevgi, cömertlik, fedakârl›k, dürüstlük, adalet, tu-tarl›l›k ve benzeri erdemlerin içerilmesine ba¤l›d›r denebilir. Bu gibi görüfller Henri Bergson taraf›ndan ifade edilen sezgici ahlaka tekabületmektedir. Bergsoncu epistemolojiye göre zekâ bilimsel bilgiyi üretir, ancak ah-lak ve metafizik bilgiyi üretemez. Ahlak›n ve metafizi¤in kayna¤› zekâ de¤il sezgi-dir (Güçlü, 2003) Bergson’un metafizik temel önermesi yarat›c› tekâmüldür. Yara-t›c› tekâmül ise bir olufl halini ifade etmektedir. Gerçekli¤e gelince, o, varl›k veonun oluflunu hayat› tekamülü halinde vicdani bir ak›fl olarak hissetmektedir (De-deo¤lu, 2003).Ahilikde ‹fl ve Meslek Ahlak› De¤erleriTürk ifl ahlak› aç›s›ndan en önemli tarihi referans Ahilik kurumudur. Bir sistemi ah-laki perspektiften de¤erlendirmede kullan›labilecek ilk k›stas belki de insana ver-di¤i de¤er, önem ve rolde uzanmaktad›r. Her hareketin temel hedefinin insanlar›mutlu etmek oldu¤u dikkate al›n›rsa bu kriterin gereklili¤i anlafl›labilir. Ahilikte in-san sistemin merkezine oturtulmufl olup, her fley onun mutlulu¤u için gelifltirilmifl,hiçbir fleye “eflref-i mahlukat” kabul edilen insandan daha fazla de¤er verilmemifl-tir (Ekinci, 1990). Bireylerin tek tek toplumu oluflturmas›, insan olgunlaflmas›n›n sonuçta toplu-mun refah düzeyine olumlu etkide bulunaca¤› gerçe¤i Ahileri insan odakl› olmayayönlendirmifltir. Ekonomik ve sosyal hayatta insanc›ll›k Ahi anlay›fl›nda para, malve zenginli¤e baflka manalar yüklemektedir (Ar›c›,1999). Ahilik, baflkalar›n›n s›rt›ndan geçinme duygusu ve amac›yla mücadele etmek vekendi el eme¤i ile geçinme ülküsünü yay›p, kendi kendine yeter olma hedefini gü-den bir kurulufl olmufltur (Bayram, 1995). ‹bn Batuta Seyahatnamesi’nde, Ahilerinzorbalar›n hakk›ndan gelmek, onlar› yok etmek, zalim gruplarla mücadele etmekhususunda eflleri benzeri olmad›¤›n› söylerken, Ahilerin sadece konuklar› a¤›rlamagörevi görmediklerini belirtmekte ve onlar›n ayr›ca kötülüklere karfl› olduklar› gi-bi kötülükleri ortadan kald›rmaya ve böylece toplumda güvenli¤i sa¤lamaya çal›-flan bir nevi “polis ve zab›ta” görevi gören kimseler olduklar›n› söylemifltir (fieker,1993). Ahilikte “melamet” kültürü hâkimdir. Mo¤ol sald›r›lar› sonucu bölünen vebu dönemde ‹slam’› yeni tercih etmifl Türkler aras›nda, ‹slam’› anlamada ayr›lantoplumu entegre edici rol üstlenen Ahilik, bir nevi toplum katmanlar› aras›nda
46 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik “tampon” görevi görmüfltür. (Ekinci, 1990). Ahi üyelerinde dünyay› terk etme, “ahiret asketizm”i düflüncesi yoktur. (Weberyen Protestan Ahlak›na oldukça yak›n olan bu inanç 400 y›l sonra ortaya ç›kacak olan Püriten dünyevi çilecili¤inin müjdecisi say›labilir. Ancak Avrupa’daki sanayi toplumunun oluflumunda önem- li rolü oldu¤u düflünülen bu yüksek çal›flma ve giriflim ahlak›, ülkemizde maalesef tarih içinde bir Türk ticaret ve sanayi burjuvazisi oluflturamam›flt›r. Ahilik yerini loncalara b›rakm›fl, Osmanl› Devletinin duraklamaya girmesiyle birlikte Türkler de giderek ticaret ve sanayiden çekilerek asker ve köylü bir millet haline gelmifller- dir. Öyle ki 20.yüzy›l›n bafllar›nda bir Türk eczac›n›n varl›¤› bile toplum taraf›n- dan flaflk›nl›kla karfl›lanm›fl, 1950’lere kadar Türk’ten sanayici ve ifl adam› olup ol- mayaca¤› tart›fl›lm›flt›r. II. Mahmut’tan beri r ülkede milli burjuvazinin gelifltiril- mesine çal›fl›lm›flt›r.) Sosyal rollerini, toplumla karfl›l›kl› yard›mlaflma ile yerine ge- tirme vard›r. Ahiler Hz.Muhamed’in flu sözünü benimsemifllerdir: “‹nsanlar›n en hay›rl›s› insanlara en faydal› oland›r.” Ahi ahlak›n›n oluflmas›nda, her örgüt kültüründe oldu¤u gibi mitlerin, efsane- lerin ve kahramanlar›n önemli etkisi vard›. Ahi ahlak›na katk›s› olan kahramanlar flöyle s›ralanabilir ve bir Ahi’de de bu özelliklerin olmas› aranmakta idi yani Ahi olabilme hakk›na flu ahlaki özellikleri olanlar kavuflabilir: Kimde Hz.Adem’in özür dilemesi, Hz.Nuh’un sebat›, Hz.‹brahim’in vakar›, Hz.‹smail’in do¤rulu¤u, Hz.Mu- sa’n›n ihlas›, Hz.Eyyub’un sabr›, Hz.Muhammed’in cömertli¤i varsa ve yine kimde Hz.Ebu Bekir’in ac›mas›, Hz.Ömer’in hamiyeti, Hz.Osman’›n utangaçl›¤›, Hz.Ali’nin bilgisi bulunursa, sonra da bütün bunlarla beraber nefsini horlar, ay›plar›n› görür- se o kimse Ahi’dir, Ahi olma hakk›n› elde eder (Anadol, 1991). Ahilikte bu özellik- lere sahip iyi ahlakl› olan›n, mesleki yeteneklerinin ço¤alt›lmas›na ve ahlaki olarak olgunlaflmas›na yard›m edilir. Ahi feta niteliklerine paralel kuvvetli, cömert, mert ve yi¤ittir. Ahiler özel giriflimcili¤i destekleyen bir anlay›fltayd›lar. Düflük fiyat ve kalitesiz girdi kullanma, temelli rekabet onlarda kabul görmüyordu. Yolsuzlukla, doland›r›c›l›kla haks›z gelir elde etme bir Ahi’ye uzakt›. Ahilik kendini ve yak›nla- r›n› geçindirecek insafl› ve dürüst bir ticarete karfl› olmay›p mal biriktirme ve y›¤- ma peflinde koflan haris ve istismarc› ticarete karfl›d›r (Ekinci, 1990). Kur’an’daki “...ta ki servet içinizde yaln›z zenginler aras›nda dolaflan bir devlet olmas›n...” aye- ti gere¤ince para ve mal›n baz› insanlarda birikmesini önlemeye çal›fl›yorlard›. Pa- ran›n devinim h›z›n› art›rmak da bir amaçlar› idi. Örne¤in, bir Ahi geliriyle hemen bir di¤er Ahi’den, o da baflka Ahi’den al›flverifl yaparak paraya hareket kazand›r›l›- yor, ekonomik canl›l›k sa¤lanmaya çal›fl›l›yordu. Paran›n dönüflüm h›z› art›r›larak paradan daha fazla fayda elde etme hedefleniyordu.Ahilerin arkadafll›¤› ve dostlu- ¤u teflvik etmesi üyelerin kiflili¤ine de katk›s› oluyordu. (Bodur, 1999). Weberyan yaklafl›m ve Ahilik aras›nda da paralellikler kurulabilir. Özü çok ça- l›flma ve rasyonellik olan Weberci yaklafl›mda Protestan ahlak› ve Kapitalizm Ru- hu aras›nda bir ba¤ kurulmufltur. Bat› dünyas›n›n çal›flma ahlak› toplumun dini ve ahlaki de¤erleri ile ba¤lant›l›d›r. Weber’e göre verimlilik ve ülkenin ilerlemesinin Protestan de¤erleri ile yak›n alakas› vard› (Arslan,2001). Ona göre çok çal›flma ve rasyonellik ile elde edilecek toplumsal baflar›n›n temelini hem ekonomik yaklafl›m hem de dini de¤erlerle yo¤rulan ifl ve çal›flma ahlak› oluflturur. Protestanl›¤›n te- melindeki ahlaki kaideler ve de¤erler sistemi Kapitalist anlay›fl›n özelliklerini belir- ler. ‹slam dini de Protestanl›k gibi çal›flmay› ö¤ütler ve ekonomik iflleyifle etki et- meye çal›fl›r. Ahilikteki çal›flma ahlak› de¤erlerinin gelifliminde dini yaklafl›mlar›n önemli pay› vard›r. Ahilerdeki ifl ahlak› sosyo-ekonomik ve kültürel kurallar ile harmanlanm›flt›r. Çal›flma ve ifl hayat›n› sistemlefltirecek de¤erleri bünyesinde ba-
2. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Önemi 47r›nd›ran, örne¤in çok çal›flmayla günahlar›n affedilmesi aras›nda bir ba¤ kuran ‹s- SIRA S‹ZDElam dini çal›flmay› kutsallaflt›rm›flt›r (Bodur, 1999). 2‹fiLETMELERDE ‹fi AHLAKINA ‹L‹fiK‹N PROBLEM VE‹K‹LEML‹ KONULAR DÜfiÜNEL‹M SORUAyr›mc›l›k D‹KKAT‹nsan kaynaklar›n›n bafllang›ç fonksiyonu olan ifle alma, bir çok ahlaki soruna ne- SIRA S‹ZDEden olacak kararlar› almay› gerektirir. Bat› ülkelerinde en s›k rastlanan sorun ifle AMAÇLARIMIZeleman al›n›rken etnik az›nl›klara ayr›mc›l›k uygulanmas›d›r. Örne¤in ABD’de be- K‹TAPyazlar genellikle zencilere karfl› ayr›mc›l›k yapt›klar› için “Eflit F›rsatlar Yasas›”ad›yla bilinen bir federal yasa iflletmelere belli oranda zenci, kad›n veya etnik az›n-l›k çal›flt›rma yükümlülü¤ü getirmektedir. Bunun bizde benzer bir uygulamas› bel-li bir iflçi say›s›n›n üstündeki iflletmelerde belli bir oranda eski hükümlü ve özürlüçal›flt›rma yükümlülü¤üdür.‹fflaat (Whistle Blowing) ve Örgüte Sadakat“‹fflaat” ‹ngilizce “Whistle Blowing” yani düdük çalma terimiyle ifade edilmektedir.Bu terim, ahlaki olmayan uygulamalar› düdük çalarak haber vermek ve dikkatiçekmek fleklinde bir benzetmeye dayanmaktad›r. E¤er bir iflletmede ifl ahlak›nauygun olmayan uygulamalar meydana geliyorsa, çal›flanlar›n bu uygulamalar› ön-ce firma yönetimine e¤er önlem al›nm›yorsa kamuoyuna veya hukuki mercilerebildirme hakk›n›n varl›¤› kabul edilmektedir. Burada iffla etme ile iffla etmeninfarkl› oldu¤unun alt›n›n çizilmesi gerekmektedir. ‹hbar etme haber vermek anla-m›ndad›r, ancak haber verilen fley gizli ya da aç›k olabilir. Örne¤in, yang›n ihbar›bilinen bir durumun haber verilmesini anlat›r. Ancak iffla edilen bir fley mutlakagizli ve bilinmeyen bir durumun a盤a ç›kar›ld›¤›n› gösterir. Bu durumda çal›flan-lar›n firmaya olan sadakatleriyle “ifflaat” aras›nda bir çeliflki yaflanacakt›r. ‹fflaya ko-nu olan durumlar flunlar olabilir: • Kurum içi ya da d›fl› kifli ya da gruplara gereksiz yere zarar verici uygulama- larda bulunmak, • ‹nsan haklar›na ayk›r› faaliyet ya da tutumlar, • Yasalara ayk›r› davran›fllar ve her tür yolsuzluk, • Söz konu örgütün amaçlar›n ayk›r› hareketler (örne¤in Yeflilay Derne¤inin tafl›nmazlar›n› içki firmalar›na kiralamas›), • Kamuyu bilgilendirmemenin ahlaki olmayaca¤› di¤er tüm durumlar (Duska, 1997).Acaba çal›flanlar›n firma içinde olup bitenleri d›flar›ya yans›tmalar›ShIRanA gSi‹ZnDoEktadan sonrahakl› görülebilir?Küçülme ve ‹flten Ç›karmalar DÜfiÜNEL‹M‹flletmelerin çal›flanlar›na yönelik önemli bir ahlaki sorumluluklar› da küçülmeler(downsizing) s›ras›nda çal›flanlara karfl› tutunduklar› tav›rlardaSoOrtaRyUa ç›kar. Artanrekabet koflullar› ve her gün yenilenen teknolojilerin bir sonucu olarak flirketler vedi¤er örgütler esnek ve daha küçük yap›lar olmaya zorlanmaDk‹taKdK›ArlTar. Bu süreçiçerisinde insanlar› ifllerinden ç›karmak önemli bir ahlaki sorun oluflturmaktad›r.fiuras›n› kabul etmek gerekir ki iflletmelerin do¤rudan istihdam yaratmak gibi biramaçlar› yoktur. ‹stihdam, üretim faktörlerinden biri olan emeS¤IiRnAiflSl‹eZtDmE ecilik faali- AMAÇLARIMIZ K‹TAP
48 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik yetlerine katk›s› kadar olacakt›r. Baflka bir deyimle istihdam iflletmecilik faaliyetle- rinin bir yan ürünüdür. ‹fl Yerinde Cinsel Taciz ve Kad›nlara Yönelik Sorunlar ‹fl yerinde cinsel taciz, karfl› cins taraf›ndan yap›lan her türlü istenmeyen, rahats›z edici ve devaml›l›k arz eden cinsel tutum ve davran›fllar› ifade etmektedir. Bilimsel literatürde cinsel tacizin pek çok farkl› tan›m› yap›lm›fl ve halen yap›lmaktad›r. Cin- sel tacizin hukuksal temellerinin kurucusu kabul edilen Mac Kinnon’a göre, cinsel taciz “eflit olmayan güçler aras›ndaki iliflkiler kapsam›nda dayat›lan istenmeyen cinsel talepler”dir (Kinnon, 1979). Cinsel taciz; bir ifl yerinde bir kiflinin bir baflka kifliyi cinsel amaçl› olarak tehdit etmesi, hakaret etmesi veya hor görmesi, taciz edildi¤i hissini verebilecek veya onun ifl performans›n› olumsuz olarak etkileyebi- lecek, ifl güvenli¤ini ortadan kald›rabilecek, tehlikeli y›ld›r›c› bir çal›flma ortam›na yol açacak, tekrar edilen ve istenmeyen sözlü, fiziki veya el-kol ile yap›lan cinsel yaklafl›mlar, afla¤›lay›c› cinsel konuflmalar ve cinsel ayr›m güden sözler olarak ta- n›mlanabilir. Cinsel taciz deyimi, sözlü tacizden, dokunma ya da okflamalara ve ›r- za geçmenin de¤iflik biçimlerine kadar cinsel fliddet biçimlerinin tümünü kapsa- maktad›r. Y›ld›rma Psikolojik taciz de denen y›ld›rma davran›fllar›, ifl yerinde yöneticilerin astalar›na ya da çal›flanlar›n birbirlerine karfl› uygulad›klar› iflten ayr›lmaya zorlayan bezdiri- ci davran›fllard›r. Bunlar, kifliyi afla¤›lama, yaln›z b›rakma, yok sayma, alay etme, küçümseme, lakap takma, hakaret ve fiziksel fliddet uygulama olabilir. Tüketiciler ve ‹fl Ahlak› ‹flletmelerin en önemli sorumluluklar›ndan biri de tüketicilere olan sorumlulukla- r›d›r. ‹fl ahlak›n› ilgilendiren pek çok sorun iflletmeler ile tüketiciler aras›ndan so- rundan kaynaklanmaktad›r. Gelece¤in organizasyonlar›nda tüketici odakl›l›k, ifli pazarda yapabilmeye devam etmenin ön flart› olarak kabul edilmektedir. Hatta ba- z›lar›na göre, yegane çal›flma ruhsat›d›r. Organizasyonlar, eylem ve faaliyetleri ile tüketicilerine gerçek anlamda odakland›klar›n› afla¤›daki unsurlar› dikkate alarak göstermek zorundad›rlar; I. 20. yüzy›l›n klasik organizasyonlar›nda herhangi bir üretim süreci, üretimin planlanmas› ile bafllar. Yar›n var olmay› düflünen organizasyonlar ise tüke- ticinin e¤ilimini ve ürüne yapaca¤› katk›y› proaktif bir yaklafl›mla araflt›rarak sürece bafllamal›d›rlar. II. Tüketici odakl›l›k ka¤›t üzerinde kalmamal›, ürünün geliflimini tüketici bek- lentileri tayin etmelidir. Bunun ise bir derece ötesi, organizasyon taraf›ndan tüketici beklentilerinin trendleri önceden tahmin ederek tüketiciye karar vermesi konusunda yönlendirmeler yap›labilmesidir. III. Tüketici oda¤› bir niyet ifadesidir. Organizasyonun dura¤anl›¤a karfl› ç›kt›¤›, yeni yönetim disiplini ve kavramlar›n› kucaklamaya haz›r oldu¤u anlam›n- dad›r. Ayr›ca en iyi organizasyonlar taraf›ndan benimsenmifltir. IV. Ayr›ca tüketicilere en iyi hizmeti vermeyi ve iflleri bir seferde do¤ru yapma- y› sa¤layacak yeni sistem ve süreçler yaratma anlam›na gelir. V. Tüketici odakl›l›k, devrimsel de¤il evrimsel bir süreçtir. Çok fazla özen, gay- ret ve sab›r ister. Sürece tam hakim olmay› ve tüketiciyi çal›flan olarak alg›- lamay› gerekli k›lar.
2. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Önemi 49 Tüketici odakl›l›k, somut bir kavram olmaktan ziyade, optimum performans veyüksek baflar›ya ulaflmaya yönelik bir yaklafl›m, bir düflünce fleklidir (Goodwin,Cathy 1991, Vol.10, s.149-167).Rekabete Dayal› Sorunlar‹fl ahlak›n›n firmalar taraf›ndan ciddiye al›nmas› ve desteklenmesi için en önemlifirma d›fl› unsur rekabet koflullar›d›r. Çünkü piyasada tekel durumunda olan veciddi rakipleri olmayan bir firman›n tüketiciler taraf›ndan boykot edilerek cezalan-d›r›lmas› neredeyse imkâns›zd›r. Bu tür firmalar›n afl›r› kâr ile düflük kaliteli ürün-leri satt›klar› ya da tek al›c› olduklar› pazarda sat›n ald›klar› ara maddelerin fiyat›-n› tek bafllar›na ve afl›r› düflük belirledikleri görülebilir. Tam rekabet piyasas› ger-çekleflmesi pek mümkün olmayan bir ideali yans›t›yorsa da devletin denetim yoluile piyasalardaki rekabeti sa¤lamas› ifl ahlak› aç›s›nda da çok önemlidir. Do¤al ola-rak rekabetin yoklu¤u gibi haks›z ve sald›rgan rekabetlerin de ahlaki yönden s›n›r-lanmas› gereklidir. Ülkemizde Rekabet Kurulu böyle bir misyon yüklenmifltir.Hisse Sahiplerine ‹liflkin Sorunlar‹flletmelerin sosyal sorumlulu¤unun önemli bir parças› da iflletmenin paydafllar›na(ortaklar›na) karfl› olan sorumlulu¤udur. Paydafllar özel kifliler olabilece¤i gibi tü-zel kifliler de olabilir. Paydafllar iflletmenin ortaklar›d›r ve paydafllar iflletmenin or-taklar›d›r ve iflletme yönetimi ortaklar›n ç›karlar›n› korumak durumundad›r. Pay-dafllar, yönetimde söz sahibi olan büyük paya sahip ortaklar olabilece¤i gibi, men-kul k›ymetler borsas›ndan o iflletmenin hisse senetlerini alm›fl olan küçük yat›r›m-c›lar da olabilir. Paydafllar›n temel haklar› flunlard›r: • Da¤›t›ld›¤›nda kâr pay› almak, • Sermaye art›r›m›nda rüçhan hakk›n› kullanmak (Art›r›lan sermayede pay›na düflen yeni hisseleri öncelikli ve ucuza alma hakk›), • Genel kurulda yönetimi belirlemek ve gündemdeki di¤er konularda oy kul- lanmak, • ‹flletme faaliyetlerine iliflkin y›ll›k almak, • Sahip oldu¤u hisseleri baflkalar›na satabilmektir.Do¤al Çevreye ‹liflkin SorunlarEndüstri devrimiyle birlikte gezegenimizde üretilen mallar›n çeflidi ve miktar› flim-diye kadar hiç görülmedik flekilde artm›flt›r. Sa¤l›k teknolojileri ve beslenme koflul-lar›ndaki iyileflmeye paralel olarak ölüm oranlar› azalm›fl ve dünya nüfusu h›zlaartmaya bafllam›flt›r. Milyarlarca insan her gün atmosferdeki oksijeni solumakta, suiçmekte, çeflitli yiyecekleri tüketmekte, d›flk›lamakta, y›kanmakta ve giyinmekte-dir. Bu temel ihtiyaçlar için dahi muazzam miktarda do¤al kaynak tüketilmekte vedo¤al çevreye at›klar b›rak›lmaktad›r. ‹çti¤imiz suyun pet fliflesini çöpe att›¤›m›zdaondan kurtulmufl olmuyoruz. Çünkü att›¤›m›z flifle çöp toplama merkezlerinde top-ra¤a kar›flmak için y›llarca beklemek durumundad›r. Çamafl›rlar›m›z› y›kamak içinkulland›¤›m›z deterjanlar›n içindeki kimyasal maddeler, topra¤› zehirlemekte, ta-r›msal üretime zarar vermektedir. Bu örnekleri daha binlerce ço¤altmak mümkün-dür. Özet olarak flunu söyleyebiliriz ki dünyam›z endüstriyel üretim tüketim iliflki-lerinin bir sonucu olarak tehlikeli bir biçimde kirlenmekte ve ›s›nmaktad›r. Ozontabakas›ndaki delik, kitlesel cilt kanserleri oluflumu tehlikesini içermektedir. O hal-de çevre kirlili¤i ve do¤al kaynaklar›n tüketilmesi konusunun önemi ifl ahlak› aç›-
50 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik s›ndan tart›fl›lmaz derecede önemlidir. Bir Amerikan K›z›lderili atasözü “biz dünya- y› atalar›m›zdan miras almad›k ama torunlar›m›zdan borç ald›k” demektedir. ‹flletmenin çevreye karfl› sorumlulu¤unu iki ana bafll›k alt›nda inceleyebiliriz: • Çevre kirlenmesini önlemek ya da en aza indirmek, • K›t olan do¤al kaynaklar›n gelecek kuflaklarca da kullan›l›aca¤› bilinciyle hareket etmek. MESLEK AHLAKI Meslek ahlak› belli bir mesle¤in mensuplar›n›n uymas› gereken ahlaki ilkelerdir. Bu ilkeler genellikle toplumsal kültür ve de¤erlerden ba¤›ms›zd›r. Örne¤in, hekim- ler dünyan›n her yerinde ayn› hipokrat yeminini ederler. Yine muhasebecilerin ve avukatlar›n uymas› gereken meslek ahlak› ilkeleri hemen her yerde ayn› özellikle- ri tafl›r. Meslek ahlak› ifl ve çal›flma ahlak›n›n önemli bir k›sm›n› oluflturmaktad›r. Mes- lek (profession) ve mesleki (profesyonel) terimleri birden fazla anlama sahiptir. Bir anlamda meslekilik ya da profesyonellik amatörlü¤ün karfl›t›d›r. Bir ifli para karfl›- l›¤› beklemeden zevk için yapmak amatörlüktür. Profesyonellik ise hayat›n› o iflten kazanmay› gerektirir. Di¤er bir anlamda ise profesyonellik, bir iflin maharetli ve iflin gereklerine uygun bir tarzda yap›ld›¤›n› gösterir. Klasik olarak meslek denince genellikle hukuk, t›p, ilahiyat ve akademisyenlik kapsan›r. Ancak zaman›m›zda di¤er baflka ifl gruplar› da meslek kapsam›nda de- ¤erlendirilmektedir. Bir iflin meslek say›labilmesi için baz› koflullar vard›r. • Mesleklerin entellektüel bir boyutu vard›r ve belli bir akademik e¤itim süre- sini gerektirirler. Bu akademik e¤itim ihtisaslaflmay› da gerektirir. • Meslekler, mensuplar› için özgeci yani fedakârca davran›fllar beklerler. Bafl- ka bir deyiflle bir mesle¤in mensuplar›n›n amac› birinci olarak kendilerine ihtiyaç duyanlara hizmet etmektir. (hastalar, ö¤renciler, müvekkiller) Baflka- lar›na ve topluma hizmet etmek meslek olman›n esas›n› teflkil eder. • Bir meslekte bütün meslek üyelerinin yer ald›¤› organize bir meslek örgütü- nün varl›¤› gereklidir. Bu meslek örgütü, özerk ve kendi kendini yöneten kolektif bir özelli¤e sahip olmal› ve ehliyet sahibi üyelerini kontrol etmek, mesleki e¤itim için rehberlik yapmak, mesleki uygulamalar için kabul edile- bilir standartlar gelifltirme gibi sorumluluklar tafl›mal›d›r. • Son olarak meslekler toplumda çok özel bir iliflki içindedirler. Bu özel ilifl- ki, belirli meslek sahiplerine baz› güç ve ayr›cal›klar verir. Bu tür ayr›cal›k- lar›n ard›nda yatan neden, genellikle tekel özelli¤i tafl›yan bu mesleklerin topluma karfl› görevlerini etkili bir flekilde yerine getirebilmeleri ve meslek- lerinin gereklerini yapabilmeleri için bu tür ihtiyaçlara ihtiyaç oldu¤udur. Bunun yan›nda toplum baz› meslekler için ek imkânlar da sunar; e¤itim yar- d›mlar›, kütüphaneler, hastaneler, araflt›rma faaliyetleri gibi. Bir mesle¤in toplumdan sa¤lad›¤› avantajlarla, toplumu o meslekten sa¤lad›¤› avantajlar, bir meslek ile toplum aras›nda bir tür sosyal sözleflmenin varl›¤›na iflaret et- mektedir. ‹flte bu sözleflme belli bir meslek ile toplum aras›ndaki iliflkilerde ahlaki bir altyap› oluflturmaktad›r ve meslek sahiplerinin topluma karfl› özel bir ahlaki sorumluluklar› oldu¤unu göstermektedir. Geleneksel meslek ahlak›n›n temelinde yatan düflünce meslek sahiplerinin mesleklerini icra etmek suretiyle kendilerine ihtiyaç duyanlara hizmet ederek ka- mu yarar›na çal›flt›klar›d›r. Baflka bir deyiflle bir mesle¤in icras›ndan kaynaklanan, maafl, gelir, güç, statü gibi kiflisel faydalar, meslek sahibi ikinci planda gelmelidir.
2. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Önemi 51Örnek vermek gerekirse bir doktor para kazanmak için hasta bakmaz ama hasta-lar›na bakt›¤› için para kazan›r. Buna göre meslek sahibi olmak ifl adaml›¤› ve ifl-çilikten ayr›lmaktad›r. Çünkü bu gruplar aç›kça u¤rafllar›n›n temel amac›n›n kâr yada ücret oldu¤unu ifade etmektedirler. Biliyoruz ki hukukçular, mali müflavirler, mühendisler gibi meslek gruplar›n›nkendilerine özgü meslek ahlak› ilkeleri vard›r. Öyleyse bu meslekler farkl› bir iflahlak› m› oluflturuyorlar. Bu soruya verece¤imiz cevap hay›r olacakt›r. Bu ilkeler,belirli mesleki faaliyetlere yönelik olarak belirlenmifl, ve genel ahlaki kabullerdenyola ç›k›larak haz›rlanm›fl yol gösterici ilkelerdir (Stenberg, 1994). ‹zveren (1988), mesle¤i, insan kiflili¤inin bir parças› ve toplumsal iliflkilerindekiflinin kendine ve topluma karfl› önemli bir ödevi oldu¤unu belirtmektedir. Buödevin içeri¤i olarak kifliye yönelen yükümlülükler mesle¤in gerekleridir. ‹zve-ren’e göre hem bireysel ahlak›n hem de sosyal ahlak›n gerekleri olan bu yüküm-lülükler flunlard›r: • Bir ahlak sorunu olarak meslek yetene¤i: Kifli bir mesle¤e girmekle bu mes- le¤in gereklerini yerine getirme yükümlülü¤ünü üzerine almaktad›r. • Bir ahlak sorunu olarak meslek onuru: Meslek onuru, kiflisel onurdan bafl- ka ve onun da ötesinde bir kitle onuru olarak kiflinin mensubu oldu¤u mes- le¤e karfl› kendisinin ve toplumun sayg›nl›k duygusudur. Meslekleri ay›rt eden bir di¤er nokta da mesleki faaliyetlerin baflar›yla ölçülme-sinin zorlu¤u ve bazen de anlams›zl›¤›d›r. Baz› mesleki faaliyetler önceden belirle-nen bir ç›kt› miktar›yla ölçülemezler. Örne¤in, mesle¤inde çok iyi ve baflar›l› olanbir doktorun da hastas› ölebilir. Çok iyi bir avukat da bir davay› kaybedebilir. Çün-kü tedaviye cevap vermeyen hastal›klar ve kazan›lma flans› olmayan davalar var-d›r. Mesleklerin de¤erlendirilmesinde ç›kt›lardan çok meslek sahiplerinin insanla-ra nas›l davrand›¤› önem tafl›r. Bu konuda ahlak literatüründe “erdem” teorisi ad›y-la bilinen teoriye göre, bir meslek sahibiyle müflterisi aras›ndaki iliflki, flefkat, ilgi,güven, sorumluluk gibi erdemler taraf›ndan belirlenmelidir. Zaman›m›zda eski kla-sik meslekler de (t›p, hukuk, ilahiyat, e¤itim) giderek ticarileflmektedir. Bu da ka-mu ahlak›nda bir erozyon olarak nitelendirilmekte ve meslek ahlak›n›n köfle taflla-r› olan do¤ruluk, dürüstlük ve sosyal sorumlulu¤un azalmas›na neden olmaktad›r.Yeni kuflaklar›n kaybolan bu ahlaki de¤erlerin yerine geçecek yeni ahlaki de¤er-ler oluflturmas› bir gerçeklik halini almaktad›r.
52 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve EtikÖzet Örgütsel ve küresel düzeyde etik kültüre duyulan ‹fl ahlak›n›n dayand›¤› temelleri ve tarih içindeAMAÇ ihtiyac›n nedenini aç›klamak. AMAÇ geçirdi¤i aflamalar›n› ifade etmek. 1 3 Günümüzde örgütler büyümüfl, ulusal s›n›rlar› Tarihsel süreç içinde ahlak felsefecilerinin yakla- aflm›fl, küreselleflme olgususyla da uluslar ötesi fl›mlar› asl›nda ifl ahlak›n›n farkl› temellerini de iliflki a¤lar› gündeme gelmifltir. Bu geliflmeler bir oluflturmufltur. Herkesin ahlakl› olmak sorumlu- yandan kültürel etkileflimi beraberinde getirir- lu¤una iflaret eden yaklafl›mlardan, faydal› olan›n ken, di¤er yandan ise etik problemlerin artmas›- ahlaki oldu¤u yaklafl›mlar›na, normlara uygun na yol açm›flt›r. Ortaya ç›kan yeni ifl yapma bi- davranmaktan sonuçlar›n faydas›na, erdemlilik- çimleri, teknolojiler ve iliflki biiçimleri örgütlerde ten görecelili¤e gibi farkl› yaklafl›mlar, ifl ahlak›- etik kültüre olan ihtiyac› daha belirgin hale getir- n›n dayand›¤› temeller olarak say›labilir. Bu sü- mifltir. Küreselleflmenin beraberinde getirdi¤i reçte toplumsal geliflmeler ve bak›fl aç›lar›ndaki olumlu katk›lar yan›nda olumsuz sonuçlara ba- farkl›l›klar›n ifl ahlak›na yaklafl›mlar› etkilemedi- k›ld›¤›nda da etik kültüre küresel ölçekte duyu- ¤ini söylemek de yanl›fl olacakt›r. lan ihtiyac›n da artt›¤› aç›kt›r. Do¤u ve Bat› medeniyetlerini ifl ahlak› aç›s›ndan “‹fl ahlak›” kavram›n›, ortaya ç›k›fl nedenlerini, AMAÇ incelemek ve sahip olduklar› farkl› bak›fl aç›lar›- 4AMAÇ bu nedenlerin oluflumunu ve kavram›n geliflimi- n› aç›klamak. 2 ni anlamak. Her iki medeniyette de din kaynakl› de¤er ve ‹fl dünyas›nda ticaret var oldukça ifl ahlak›na olan normlar›n ifl ahlak›na bak›fl aç›lar› üzerinde etki- ihtiyaç da söz konusudur. Dolay›s›yla asl›nda ifl li oldu¤u aç›kt›r. Bunun yan›nda, Do¤u ve Bat› ahlak› kavram›n›n ortaya ç›k›fl› oldukça eskidir. medeniyetinde kurumsal birikimlerin farkl› aç›- Dinlerin ifl ve ticarete bak›fllar› aras›ndaki farkl›- l›mlar sa¤lad›¤›, ifl ve ticarete bak›fltaki farkl›l›k- l›klar, ifl ahlak› konusunda da farkl› bak›fl aç›lar›- lar›n ifl ahlak› konusunda da farkl› bak›fl aç›lar›- n›n ortaya ç›kmas›na yol açm›flt›r. Kavramsal ola- na yol açt›¤› söylenebilir. Dönemsel olarak fark- rak ifl ahlak› konular›n›n konuflulmaya ve tart›fl›l- l› medeniyetlerin birbirlerinin birikimlerinden et- maya bafllanmas› ise, iflletmecilik faaliyetlerinin kilendikleri de ayr›ca vurgulanmal›d›r. daha organize bir flekilde gerçeklefltirilmeye bafl- lanmas›, fabrikalaflma ve iflletmecilik lietratürü ‹flletmelerde ifl ahlak›yla ilgili olarak karfl›lafl›lan ile olmufltur. AMAÇ sorunlar› bafll›klar halinde aç›klamak 5 Yirminci yüzy›l boyunca ifl ahlak›ndaki geliflim- ‹flletmelerde ifl ahlak›yla ilgili olarak karfl›lafl›lan ler dönemsel olarak aray›fl, profesyonelli¤in ifl sorunlar genel olarak, ifle alma ve iflten ç›karmla- ahlak›na yans›malar›, ifl ahlak›nda karmafla, dü- larda ayr›mc›l›k, örgütte ahlaki olmad› düflünü- zen getirme aray›fllar› ve küresel ifl ahlak› aray›fl- len konu ve uygulamalar› iffla etme ya da tam lar› fleklinde s›ralanabilir. tersine örgüte sadakatsizlik gösterme, haks›z ye- re iflten ç›karmalar, cinsel taciz, psikolojik taciz veya yuld›rma, tüketicileri aldatma ya da yan›lt- maya yönelik her türlü uygulama, haks›z rekabet oluflturan tutum ve davran›fllar, hisse sahipleri- nin yan›lt›lmas› veya haklar›n›n yeterince göze- tilmemesi ile do¤al çevreyi kirleten ya da yok sa- yan her türlü uygulamalar s›ralanabilir.
2. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Önemi 53Kendimizi S›nayal›m 4. Afla¤›dakilerden hangisi ifl ahlak› için yanl›flt›r? a. ‹fl ahlak›, uygulamal› bir ahlak bilgisidir ve ifl ha-1. Afla¤›dakilerden hangisi ifl ahlak›n›n gereklili¤i için- yat›nda karfl›lafl›lan tüm ahlaki sorunlar› inceler.de yer alamaz? b. ‹fl yerindeki sorunlar, çal›flanlar aras›nda, çal›- flanlarla yöneticiler aras›nda, iflletme ve iflletmey- a. Çeflitli geliflimlerle tar›m toplumundan sanayi le al›flveriflte bulunanlar ya da iflletmeyle çevre- toplumuna geçifl sel faktörler aras›nda olabilir. c. ‹fl ahlak›, ifl yerinde iyi ve nazik olmak ya da kâ- b. 1980’li y›llardan itibaren tüketim toplumuna ge- ra ve servete karfl› olmak gibi bir anlama sahip çifl, insanlar› gayri ahlaki yollara itmifltir de¤ildir. d. ‹fl ahlak›, ifl dünyas›na ait özel bir ahlak›n var ol- c. Strateflistlere göre, artan nüfus karfl›s›nda önlem du¤udur. al›nmazsa gelirlerden daha fazla pay alma ad›na e. ‹fl ahlak›, genel ahlaki sorunlardan ayr› bir yön- insan fliddete yönelecektir. temle ele al›nmazlar. d. Askeri alandaki teknolojik geliflmeler iflletmele- 5. ‹fl ahlaki ile ilgili araflt›rmalar ilk olarak hangi dö- rin elindedir ve insanl›k için tehlike arz etmek- nemde bafllad›? tedir. a. Orta ça¤da e. Do¤an›n insanl›k taraf›ndan h›zla yok edilmesi, b. Antik ça¤da acil önlemleri gerekli k›lmaktad›r. c. 1900-1920 aras› d. 1920-1950 aras›2. ‹fl ahlak›n›n iflletmeler aç›s›ndan öneminin artmas› e. 1950-1970konusunda afla¤›dakilerden hangisi söylenemez? 6. Hangi dönemde ABD’deki okullarda ifl ahlak›, felse- a. ‹flletmelerin daha fazla çevreye duyarl› olmas› feden ayr›, bir bilim dal› olarak ele al›nmaya bafllam›flt›r? gereklili¤i a. Orta Ça¤da b. ‹nsan haklar›n›n dünyan›n birinci önceli¤i ol- b. Antik Ça¤da mas› ve bu konunun ifl ortam›na tafl›nma gerek- c. 1900-1920 aras› lili¤i d. 1920-1950 aras› e. 1950-1970 c. Din, dil ve etnik ayr›mc›l›¤›n iflletmelerde daha s›k gündeme gelir olmas› 7. ‹yi iradeyi, “ödevi yerine getirme”ye ba¤layan yakla- fl›m afla¤›dakilerden hangisidir? d. Çok uluslu iflletmelerin farkl› kültürlerden in- sanlar› çal›flt›rmas› sebebiyle faaliyetlerine k›s›t- a. Kant yaklafl›m› lama getirilmesi gereklili¤i b. Antik Yunan Ahlak› c. Adalet ahlak› e. ‹flletmelerin hükümetle ve yerel yönetimlerle da- d. Erdem ahlak› ha fazla iflbirli¤ine gitme zorunlulu¤u e. Sonuçsalc›l›k3. ‹fl ahlak›n›n tarihsel geliflimi göz önüne al›nd›¤›nda 8. Afla¤›dakilerden hangisi ifl ahlak›n›n ikilem konula-afla¤›dakilerden hangisi söylenemez? r›ndan birisi de¤ildir? a. Eski Yunan ve Roma dünyas›n›n yazar ve filo- a. Ayr›mc›l›k zoflar› iflletmecilik ve ticari faaliyetlere iyi gözle b. ‹fflaat ve örgüte ba¤l›l›k bakmazlard›. c. Örgüt imaj› d. ‹flten ç›karmalar b. O tarihlerde bu tür faaliyetleri para kazanma h›r- e. Çevre ile ilgili sorunlar s›, yalan ve dolanla kar›flm›fl varsay›l›r ve barbar tüccarlarla iliflki sonunda medeniyetlerinin bu toplumlardan bulaflacak yolsuzluklarla dejenere edilece¤i düflünülürdü. c. ‹fl ve çal›flma kölelerin ve afla¤› s›n›flar›n bir özel- li¤i olarak bilinirdi, bu tutum ticari faaliyetler için de sürdürülmüfltür. d. Bu olumsuz tutum her toplumda ayn› de¤ildi, örne¤in Yahudilik serveti, Tanr›n›n bir lütfu ola- rak görüyor ve kiflinin iflindeki baflar›s›n› tanr›sal bir onay olarak kabul ediyordu. e. Faiz yasa¤› her üç semavi dinde de vard› ancak, h›ristiyanl›kta bu yasa¤›n kalkmas› Katolik mez- hebi sebebiyle olmufltur.
54 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik“9. .................., belli bir mesle¤in mensuplar›n›n uyma- Yaflam›n ‹çindens› gereken ahlaki ilkelerdir. Erin Brockovich’in öyküsü! “Hayatta en çok baflar›s›zl›klar›mdan bir fleyler ö¤ren-a. ‹fl ahlak› dim” dedi Erin Brockovich. Bu ismi kuflkusuz Julia Ro-b. Meslek ahlak› berts’›n baflrol oynad›¤› o ünlü filmden hat›rlad›n›z.c. Profesyonel ahlak Yaflarken hayat› filme çekilen Erin Brockovich ‹stan-d. ‹flletme ahlak› bul’dayd› ve dün bir ö¤len yeme¤inde bir araya gelereke. Ahilik hem hayat hikâyesini bir kez daha dinledik hem de gi- riflti¤i çevre mücadelesini.10. ‹flyerinde yöneticilerin astalar›na ya da çal›flanlar›n Brockovich, Garanti Bankas› Özel Bankac›l›k’›n dave-birbirlerine karfl› uygulad›klar› iflten ayr›lmaya zorlayan tiyle ço¤unlu¤u ifl kad›n› ve akademisyenlerden oluflanbezdirici davran›fllara ............... denir. bir grubun önündeydi ve en dikkatimi çeken cümlesia. Y›ld›rma de baflar›s›zl›k üzerine söyledi¤i oldu. Kendisi gerçekb. Rekabetle ilgili sorunlar bir baflar› öyküsünün kahraman›yd› ama iflte hayattakic. Yasal zorunluluklar baflar›s›zl›klar› müthifl ö¤retici buluyordu.d. Kâr pay› da¤›t›m›ndaki adalet Öyküsü kötü bafllam›flt›. 1991’de kötü bir trafik kazas›e. Meslek ahlak› geçirmiflti. 3 çocu¤uyla var olmaya çal›fl›yordu ve ka- zayla ilgili davas›n› yürüten hukuk bürosunda daha son- ra dosyalama görevlisi olarak çal›flmaya bafllam›fl ve ifl- te hayat›n›n yönünü de¤ifltiren olaylar silsilesi de böy- lece bafllam›flt›. Brockovich, California’daki bir emlâk dava dosyas›n›n içindeki sa¤l›k raporlar›n› inceleyip, konuflu araflt›r›nca da korkunç bir gerçekle karfl›laflm›flt›. Bölgede oturan pek çok insan 1960’lardan bu yana Krom 6 zehirine maruz kal›yordu ve buna Pasific Gas ve Electric Com- pany’nin kompres istasyonundan yer alt› sular›na zehir- li at›klar s›zd›rmas› sebep oluyordu. Hukuk e¤itimi ol- mamas›na ve asl›nda tesadüfler eseri kendini bir hukuk bürosunda bulmufl olmas›na ra¤men, Brockovich ve patronu Ed Masry, girifltikleri hukuk mücadelesi sonun- da Pasific flirketini 600’den fazla bölge sakinine 330 milyon dolar ödemeye mahkum etmeyi baflarm›flt›. Brockovich’in bu olaydan sonra bir halk kahraman›na dönüflmesi ise gecikmemiflti. Motivasyon konuflmalar› ‘Asl›nda’ diyor: “Daha sonra ödenen 300 milyon dolar, dava için ve olaylar› temizlemek harcad›klar› 200 mil- yon dolar› da düflünecek olursan›z, flirkete bu olay 1 milyar dolara patlad›. Oysa baflka seçenekleri de vard›.” Brockovich flimdi dünyay› dolafl›yor. Motivasyon ko- nuflmalar› yap›yor ve insanlara “Siz de yapabilirsiniz. Bir kifli bir fleyi de¤ifltiremez. Ama kalabal›klafl›rsan›z, önünüzde kimse duramaz” diyor.
2. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Önemi 55 S›ra Sizde Yan›t Anahtar›Erin Brockovich, çevre felaketi yaratan kimyasallara S›ra Sizde 1karfl› bir savafl açm›fl adeta. fiu günlerde Yunanistan’da ‹fl hayat›nda karfl›lafl›lan tüm ahlaki sorunlar› inceler.nehirlerin yeflil akmas›na yol açan bir baflka çevre fela- Bu sorunlar, çal›flanlar aras›nda, çal›flanlarla yöneticilerketiyle u¤raflt›¤›n› anlat›yor ve uyar›yor: “Kanser 26 ya- aras›nda, iflletme ve iflletmeyle al›flveriflte bulunanlar yafl›n alt›ndaki gençlerde ve çocuklarda h›zla art›yor. S›rf da iflletmeyle çevresel faktörler aras›nda olabilir. ‹fl ah-insanlar temiz suya ulaflam›yor diye.” lak›, ifl yerinde iyi ve nazik olmak ya da kâra ve serve-Erin Brockovich’in hikayesinden kuflkusuz hepimizin te karfl› olmak gibi bir anlama sahip de¤ildir. ‹fl ahlak›alaca¤› dersler var. Merak edenler için bir de dip not bu konusunda reddedilmesi gereken ilk yarg›, ifl dünyas›-arada. Brokovich’e hep en çok be¤endi¤i filmin hangi- na ait özel bir ahlak›n oldu¤u buna da ifl ahlak› dendi-si oldu¤u sorusu sorulurmufl. “Hep kendi filmim oldu- ¤i fleklindeki yanl›fl kan›d›r. ‹fl ahlak› ya da ifl dünyas›n-¤unu düflünürler. Oysa de¤il” diyor ve en çok be¤endi- da karfl›lafl›lan ahlaki sorunlar genel ahlaki sorunlardan¤i filmin, Türkçe’ye ‘iyilik yap’ olarak çevrilen Kevin ayr› bir yöntemle ele al›nmazlar.Spacey’in baflrol oynad›¤› ‘Pay it Forward’ oldu¤unu”söylüyor. S›ra Sizde 2 Çal›flanlar›n firmaya olan sadakatleriyle “ifflaat” aras›n-Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› da bir çeliflki yaflanabilir, bu nedenle ifflaya konu olan durumlar kurala ba¤lanmal›d›r: Kurum içi ya da d›fl› ki-1. c Yan›t›n›z yanl›fl ise “Örgütsel ve Küresel Düzey- fli ya da gruplara gereksiz yere zarar verici uygulama-de ‹fl Ahlak› Kültürüne Duyulan ‹htiyaç” konu- larda bulunuldu¤unda; insan haklar›na ayk›r› faaliyetsunu yeniden gözden geçiriniz. ya da tutumlar oldu¤unda; yasalara ayk›r› davran›fllarda2. d Yan›t›n›z yanl›fl ise “Örgütsel ve Küresel Düzey- ve her tür yolsuzlukta ve örgütün amaçlar›na ayk›r› ha-de ‹fl Ahlak› Kültürüne Duyulan ‹htiyaç” reketler söz oldu¤unda “ifflaat” söz konusu olmal›d›r.konusunu yeniden gözden geçiriniz.3. e Yan›t›n›z yanl›fl ise “‹fl Ahlak› Kavram›n›n Orta- Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek ya Ç›k›fl› ve Geliflimi” konusunu yeniden göz- Kaynaklar den geçiriniz.4. d Yan›t›n›z yanl›fl ise “‹fl Ahlak› Kavram›n›n Orta- Akarsu, B. Felsefe Terimleri sözlü¤ü, 1984, Savafl Ya-ya Ç›k›fl› ve Geliflimi” konusunu yeniden göz- y›nlar›, Ankara.den geçiriniz. Aktan, C.C, Ahlaki Yeniden Yap›lanma ve Toplam Ah-5. c Yan›t›n›z yanl›fl ise “‹fl Ahlak› Kavram›n›n Orta- laka Do¤ru, 1999, ARI Düflünce ve Toplumsal De¤i-ya Ç›k›fl› ve Geliflimi” konusunu yeniden göz- flim Derne¤i Yay›nlar›.den geçiriniz. Ar›c›, K, 1999, “Bir Sivil Toplum Kuruluflu Olarak Ana-6. d Yan›t›n›z yanl›fl ise “‹fl Ahlak› Kavram›n›n Orta- dolu Ahili¤i”, (Ahiyan-› Rum), II. Uluslararas› Ahilikya Ç›k›fl› ve Geliflimi” konusunu yeniden göz- Kültürü Sempozyumu Bildirileri, Kültür Bakanl›¤›,den geçiriniz. K›rflehir, s.38-48.7. a Yan›t›n›z yanl›fl ise “Genel Ahlak Teorileri Ba¤- Arslan M, 2001 “Work Ethic Values of Protestant British,lam›nda ‹fl Ahlak›n›n Temelleri” konusunu ye- Catholic Irish and Muslim Turkish Managers”, Jour-niden gözden geçiriniz. nal of Business Ethics, vol.31, No: 4.8. c Yan›t›n›z yanl›fl ise “‹flletmelerde ‹fl Ahlak›na Bayram, M, 1995, Ahi Evren, Diyanet Vakf› Yay›nlar›,‹liflkin Problem ve ‹kilemli Konular” konusunu Ankara.yeniden gözden geçiriniz. Beauchamp Tom l. ve Bowie Norman 1988 “Ethical9. b Yan›t›n›z yanl›fl ise “Meslek Ahlak›” konusunu Theory and Business, 3rd. ed.”, Prentice-Hall inc.,yeniden gözden geçiriniz. New Jersey.10. a Yan›t›n›z yanl›fl ise “‹flletmelerde ‹fl Ahlak›na Behrman, J. N. 1981, Discourses on Ethics and Busi-‹liflkin Problem ve ‹kilemli Konular” konusunu ness, Gunn and Hainn, Cambridge.yeniden gözden geçiriniz.
56 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve EtikBentham, J. 1998 “Legislator of the world: writings on Shaw W. H. and Barry, V. 1992, “Moral Issues in Busi- codification, law and education edited by Philip ness”, Woodworth Publishing, London, New York. Schofield and Jonathan Harris” Oxford: Clarendon, Smith A, An 1976, inquiry into the nature and causes ofBodur, H. E, 1999 “Ahilik ve Türk Giriflimcilik Kültürü- the wealth of nations, general editors R.H. Camp- nün Oluflumuna Katk›lar›,” II. Uluslararas› Ahilik bell and A.S. Skinner; textual editor W.B. Todd Ox- Kültürü Sempozyumu Bildirileri, Kültür Bakanl›¤›, ford: Clarendon Press. K›rflehir, s.58-70. Sorrel, T ve Hendry J. 1994, Business Ethics, Butter-Brandt, R. Facts, 1996, “Values, and Morality”, Cambrid- worth-Heinemann, Oxford. ge [England] New York: Cambridge University Press, St.Thomas Auqinas, 1915, The “Summa theologica” ofCevizci, A, Felsefe Tarihi, 2009, Say Yay›nlar›, ‹stanbul, St. Thomas Aquinas; literally translated by FathersCleek M A ve Leonard S L, 1998, “Can Corporate Codes of the English Dominican Province, London: Burns Oates & Washbourne Ltd. of Ethics Influence Behaviour”, Journal of Business Ethics, cilt 17 s.619-630. Stackhouse, M.L., McCann, D.P., Roels, S.J., and Willi-Dedeo¤lu, M.M. 2003, Sevgi Ahlak›, ÜBL Yay›nlar›, An- ams, P.N, 1995,. On Moral Business William B. Eerd- kara. mans Publishing Company, Michigan.Duska R. F, 1997 “Whistle Blowing” in Encyclopedic Dictionary of Business Ethics, Blackwell. Stenberg, E. 1994, Just Business, Warner Books, Lon-Ekinci, Y, Ahilik, 2001, Talat Matbaas›, ‹stanbul, (Geor- don. ge Richard, 1995).Goodin, R. E 1994, Utility and the Good, in A Compa- fieker, M, 1993, ‹bn Batuta’ya Göre Anadolu’nun Sos- nion to Ethics, Ed. By Peter Singer, Blackwell. yal-Kültürel ve ‹ktisadi Hayat› ile Ahilik, Kültür Ba-Goodwin, Cathy 1991, ‘Privacy: Recognitionof A Con- kanl›¤›, Ankara. sumer Right’, Journal of Public Policy and Marke- ting, Vol.10, s.149-167. Weber, M., 1982, Essays in Sociology, eds, H.H GertGüçlü, A. Uzun, E. Uzun, S. Yolsal Ü. H, 2003, Felsefe and W. Mills, Routledge and Kegan Paul, London. Sözlü¤ü, Bilim ve Sanat Yay›nlar›, Ankara.Hal›c› Ali, 2000, ‹flletme ‹fllevleri Aç›s›ndan ‹fl eti¤i ve ‹s- tanbul Menkul K›ymetler Borsas›’nda ‹fllem Gören ‹flletmelere Yönelik Bir Araflt›rma, Yay›nlanmam›fl Doktora Tezi.Baflkent Üniversitesi.Hoffman W.Ml ve Moore J M 1990, Business Ethics; Rea- ding and Cases in Corparete Morality, McGraw-Hill Pub.Com., 2nd. Ed., NewYork.Hosmer L. The Ethics of Management, 1990, 2nd ed., Ir- win Inc.‹zveren, A., 1988Sosyal Ahlak, Ankara, A‹T‹A bilim di- zisi Kinnon, 1979.Lewis, P.S., Goodman S.H. ve Fandt P.M., 1995, Mana- gement Challenges in the 21 st. Century, West Pub- lishing Com., St. Paul.Mengüflo¤lu, T., 1983, Felsefeye Girifl, Remzi Kitabevi, ‹stanbul.Mill. J. S., Faydac›l›k, 1986, MEGSB yay›nlar›, ‹stanbulPazarl›, O, 1980, ‹slam Ahlak›, Remzi Kitabevi, ‹stanbul.Pettit, P. Consequencialism, in “A Companion on Et- hics” 1994, Ed. By Peter Singer, Blackwell, London.Rawls J, 2001, Justice as Fairness, Harvard University Press, New York.
3‹fiLETMELERDE SOSYAL SORUMLULUK VE ET‹KAmaçlar›m›z Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra; Ahlak teorilerinin ifllevini tan›mlayabilecek, Normatif ahlak teorisinin bak›fl aç›s›n› aç›klayabilecek, Normatif olmayan ahlak teorisinin bak›fl aç›s›n› aç›klayabileceksiniz.Anahtar Kavramlar • Hak • Erdem • Ahlak Teorileri • Meta-Etik • Egoizm • Görecelilik • Faydac›l›k • Tan›mlay›c›l›k • Hedonizm • Ödev Ahlak› • Adalet‹çindekiler • G‹R‹fi • AHLAK, ET‹K VE AHLAK TEOR‹S‹ ‹flletmelerde Sosyal ‹fl Ahlak› ve Etik Sorumluluk ve Etik Yaklafl›mlar ARASINDAK‹ ‹L‹fiK‹ • NORMAT‹F AHLAK TEOR‹LER‹ • ERDEM AHLAKI • NORMAT‹F OLMAYAN AHLAK TEOR‹LER‹
‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlarG‹R‹fi Resim 3.1Ahlak›n çal›flma konular› yani ahlaki de¤er ve ilkelerin neler oldu¤u, nas›l olufltu-¤u, neyin ahlaka uygun neyin uygun olmad›¤›na yönelik ‘nas›l’ ve ‘kim’lerin kararverece¤i konusu geçmiflte oldu¤u gibi günümüzde de genifl bir tart›flma gündemioluflturmaktad›r. Ahlak felsefesi, ahlak denilen fenomen üzerinde düflünme, ahlak üzerine felse-fe yapmad›r. Bu tan›m gere¤i ahlak filozoflar›n üzerinde düflünmesiyle var olmuflfleklinde alg›lanmaktad›r. Oysa, ahlak› filozoflar bulmufl de¤ildir. Filozoflar üzerin-de düflünmeden de ahlak vard›. En ilkel toplumun bile kendine göre bir ahlak›vard›r. Böylece ahlak her yanda ve her yönüyle yaflam›m›z›n içindedir. Günlük ya-flam›m›zda davran›fllar›m›z›n pek ço¤u ahlakla ilgili eylemlerdir. Ancak “Hangidavran›fl›m›z ahlaka daha uygun?”, daha do¤rusu “Nas›l hareket edersem ahlakauygun davranm›fl olurum” bunu kestirmek kolay de¤ildir. Ahlak alan›nda elimiz-de neyin ne kadar ahlakl› oldu¤unu tart›p biçmeyi sa¤layacak bir ölçüm de yok.Ayr›ca ahlak›n kifliye, topluma, ça¤a göre de¤iflmesi bizi ahlaki olan› de¤erlendir-mede dikkatli olmaya davet etmektedir. Çünkü ayn› davran›fl farkl› birey, toplumve ça¤larda birbirinden ayr› ve birbiriyle ba¤daflmayan biçimde de¤erlendirilmek-te ve ahlaki ikilemleri besleyerek problem yaratmaktad›r. Öyleyse ahlakl› olmak isteyen bir kifli, grup ya da topluluk do¤ru davranmakad›na neyi temel kabul edecek? Hangi ahlak› esas alacak? Ahlakl›l›k ya da ahlakiolan konusunda ortak kabulü ne oluflturacak? ‹nsan davran›fllar›n› ahlak bak›m›n-dan de¤erli ya da de¤ersiz k›lan nedir? K›sa-ca, insanlar için bir davran›fl› do¤ru di¤eriniyanl›fl, birini yap›labilir di¤erini yap›lmama-s› gerekir diye düflündüren nedir? Hangi ey-lemler gerçekte do¤ru, yanl›fl ve izin verile-bilir, bunlar›n do¤ru, yanl›fl ya da izin veri-lebilir oldu¤unu nas›l biliyoruz? Daha so-mut bir yap›land›rma ile konuya yaklafl›rsaksorulara flöyle devam edebiliriz: Yalan söy-lemek her zaman yanl›fl m›d›r? Ben bir fleyyapmak istedi¤imde, toplum onun yanl›fl ol-du¤unu söylerse hangi yolu izleyece¤im? Uzun vadeli sonuçlar konusunda kayg›-lanmay› bir kenara b›rak›p hayattan niye zevk almal›y›m? Do¤ru ve yanl›fl hakk›n-
60 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik SIRA S‹ZDE da kurallar koyma yetkisine gerçekte kim sahiptir? Vicdan güvenilir bir yol göste- rici midir? Yaflam tarz›n›n, s›rf o yaflam tarz› içinde büyüdü¤ümüz için iyi oldu¤u- 1 nu söyleyebilir miyiz? DÜfiÜNEL‹M Kifliler yaflam içerisinde ahlaki yarg›larda bulunurken ve eylemlerini gerçeklefl- SORU tirirken bir tak›m ikilemlere düflmektedirler. Karfl›lafl›lan bu ikilemleri çözümleye- D‹KKAT bilmek ve eylemleri meflrulaflt›rmak için farkl› durumlarda geçerli olabilecek genel sonuçlara ulaflabilir miyiz? Yoksa tüm de¤erleri birey ve durumlara göre de¤iflken SIRA S‹ZDE mi kabul edece¤iz? Bu ve benzeri sorulara ahlak felsefecileri taraf›ndan gelifltirilenAMAÇLARIMIZ teorileriler arac›l›¤›yla cevap verece¤iz. K‹TAPTELEV‹ZYON Kifliler yaflaSmIRiAçeSr‹iZsDinEde ahlaki yarg›larda bulunurken ve eylemlerini gerçeklefltirirken bir tak›m ikilemlere düflmektedirler. Karfl›lafl›lan bu ikilemleri çözümleyebilmek ve ey- ‹NTERNET lemleri meflrulaflt›rmak için farkl› durumlarda geçerli olabilecek genel sonuçlara ulafla- fiekil 3.1 bilir miyiz?DÜfiÜNEL‹M Ahlak, Etik ve Ahlak Teorisi AHLAK,SEOTR ‹UK VE AHLAK TEOR‹S‹ ARASINDAK‹ ‹L‹fiK‹ Aras›ndaki ‹liflki Ahlak, bireysel ve toplumsal olarak do¤rular› ve yanl›fllar› belirleyen sosyal süreç- lerdeki kurallar, de¤erler ve inançlarla ilgilidir. Etik ise do¤ru ve yanl›fllar› belirle- meye yarayaDn‹ KkKuAraT l ve ilkelerin sebeplerini aç›klamaya iliflkin uygulamalar ve ah- lak çal›flmalar›yla ilgilidir. Bir kimsSeIR, AbSir‹ZtDoEplum düzeni içerisinde baflkalar›yla bir arada var olan, bir bi- rey olarak ahlaki hayat› yaflar, içinde bulundu¤u toplumun ahlaki ilke ve de¤erle- yrianidhaahyaayt›aAetMayAlgeÇemLçAliRerImrMiIyeZlyeecçisailm›fllte›¤fl›tidrier.¤Aernlecraikn bununla yetinmeyerek tafl›y›c›s› olmaya anlam› üzerinde düflünmeye bafllar. Bu flekilde kulland›¤› ahlaki kavramlar›n ne oldu¤unu, gerçekte ne anlam ifade etti¤i- lnuinardaeflvt›armm›aKnyda‹abTiasAefllaflPre.yBleöry, ldeec¤eearlhelrakvedeünzeyyüinkiseakfl›piyieütizkeyrionlduenadügflirümniüflr.oNluer.yBaupmyoa-- s› gerekti¤i üzerinde durarak; “Ne yapmal›y›m?’”,”Nas›l yapmal›y›m?” sorusunu ce- sv›anpdlaamisaeyaoT EçdLaüEl›flVflü‹›ZrnYcvOeeNsihnaiycaits›inm› laehfltliarkerieiklkedlaevrreand›aflytaanbdu›lrumnaurç.aDbaasv›rna›ng›flötastnersior.nSraonbrua-- nunla ilgili gerekçelerini aç›klar. Teori, böylece ahlak›n eti¤e geçifl sonras› karfl›m›- za ç›kan durum ve davran›fllara yön verme ifllevidir. Ahlak, e‹ NtiTkEteRnN EöTnce gelir ve etik gerekçelendirmeler sonras›nda ise ahlak teori- sine dönüflür. Tüm birey ve toplumlar belirli faaliyetlerde do¤ru ve yanl›flla ilgili te- mel ahlak duygusuna sahiptir. Etik, ahlaki belirsizlik durumlar›nda normatif kural- lar› genellefltirme ve ahlak› sistemli ve akla uygun bir hâle getirme ile ilgili bir gi- riflimi gösterir. Bu sürecin sonunda ortaya ç›kan normatif kurallar ise haklar teori- si ve adalet teorisi gibi ahlak teorisini oluflturur (Bkz. fiekil 3.1). Etik Ahlak› Akla Ahlak Teorisi Herhangi bir Uygun Hale Getirir Oluflur duruma (Rasyonellefltirir) uygulanabilir. Ahlâk Etik Ahlak Ahlaki Sorunlara Teorisi Potansiyel Çözümler
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 61 Teoriler arac›l›¤›yla ahlak›n üç tür düflünme flekli oldu¤unu söyleyebiliriz. fiekil 3.2Bunlar; Temel Ahlak Teorileri 1- Tan›mlay›c› inceleme: Ahlak›n tarihsel ya da bilimsel incelemeleridir. Bu-rada amaç, ahlak olgusunu aç›klamak ya da/ahlaki/etik sorularla beraber bir insando¤as› teorisi oluflturmakt›r. 2- Normatif düflünme: Bu düflünme flekli neyin do¤ru, iyi, yükümlülük oldu-¤unu sorar. Dolay›s›yla ‘daima do¤ruyu söyle’, ‘birine zarar vermek her zamanyanl›flt›r’, fleklindeki normatif yarg›lar ileri sürme ve bu yarg›lar için nedenler gös-termeye çal›fl›r. 3- Meta-etik (kavramsal) düflünme: Bu düflünce tarihsel inceleme ve nor-matif yarg›lamalar› benimsemez. Kavramsal bilgi kuramsal bir yaklafl›mla flu soru-lar› sorar: Ahlaki olarak iyi ve do¤ru ifadelerin anlam› ve ifllevi nedir? Ahlaki yarg›-lar ya da de¤erler nas›l oluflturulur ya da do¤rulan›r? Ahlaki olan veya olmayanaras›ndaki fark nedir? Bu düflünme flekillerini teoriler bafll›¤› alt›nda ayr›nt›l› inceleyece¤iz. Ahlak literatürüne tarihsel olarak bak›ld›¤›nda ahlak anlay›fl›n›n Bat›l› tarzda ge-nel olarak normatif ve normatif olmayan ahlak teorileri olarak iki görüfl taraf›ndanyönlendirilip belirlendi¤i söylenebilir. Bunlardan birinci grup normatif ahlak teori-leri ikinci grup ise normatif olmayan ahlak teorileri bafll›klar› alt›nda de¤erlendi-rilecektir. (Bkz. fiekil 3.2) AhlakNormatif Normatif OlmayanTeleolojik Deontolojik Erdem Tan›mlay›c› Meta-Etik Ahlak› AhlakNORMAT‹F AHLAK TEOR‹LER‹Normatif ahlak, ahlak›, felsefenin normlar koyan bir alan› olarak kabul etmekte-dir. Normatif ahlak, insanlar›n de¤erlendirmelerinin ve eylemlerinin ço¤u zamannormlar taraf›ndan belirlendi¤ine vurgu yapar. Dolay›s›yla normatif ahlak, nas›lahlakl› yaflanmas› gerekti¤ini anlat›r. Normatif ahlakta filozof böylece bir tak›mahlaki ilkeler koyup, bir hayat modeli oluflturur. K. Nielsen’in ifadesiyle ‘sadeceneyin iyi ve do¤ru oldu¤unu de¤il, nas›l iyi bir insan olunaca¤›n› da gösterme-ye çal›fl›r’. Normatif ahlak, neyin do¤ru-neyin yanl›fl; neyin iyi-neyin kötü oldu¤unu bil-mek istedi¤imizde ahlak alan›ndaki davran›fllar›m›z için temel kriter olarak ifllevgörecek temel normlar›n peflindedir. Böylece, normatif ahlak›n ifllevi ahlaksal do¤-ru ve iyinin en üst ilkelerini sa¤lamakt›r. Normatif ahlak kuramlar›n›n en temeldeamaçlad›¤›, belli durumlardaki eylemlerle ilgili yarg› ve karar vermede bize rehber-lik etmektir.
62 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik fiekil 3.3 Normatif ahlak üçe ayr›lmaktad›r: Temel Teolojik 1. Sonuçsalc› ahlak (teleolojik ahlak) Ahlak Teorileri 2. Ödev ahlak› (deontolojik ahlak) 3. Erdem ahlak› Sonuçsalc› (Teleolojik) Teori Teleoloji olgusu temelde bir gayeye yönlendirmeyi ifade etmektedir. Teleolojik ah- lak, kabaca gaye (amaç) teorisidir. Teleoloji kavram› Yunanca ‘tamamlama’ ve ‘bilgi’ sözcüklerinin birleflmesinden oluflmufltur. Teleoloji, ‘hayal edilen amaçlara ulaflmay›’ veya ‘arzu edilen sonuçlar› elde etmeyi’; do¤ru davran›fl, ahlaki yüküm- lülük ya da ödev gibi kavramlara tercih etmektedir. Kullan›lacak araçlar›n ahlakili- ¤i konusunda kafa yormayan bu görüfl aç›s›ndan bir davran›fl›n ahlaki durumunu belirleyen tek etkili faktör sonuçlar›n iyili¤idir. Böylece eylemlerin ahlakili¤ini de- ¤erlendirmede odak noktas› olarak ‘sonuçlar’ al›n›rken normatif temel olarak ise ‘iyi’ esas al›n›r. Teleolojik teori bireylerin yapm›fl oldu¤u eylemlerin sonuçlar› üzerine odakla- n›r ve eylemin do¤ruluk ve yanl›fll›¤›n›, iyilik ve kötülü¤ünü sonuçlar›na bakarak de¤erlendirir. Bu teoriye göre ahlaki davran›fllar hedef yönelimlidir. Dolay›s›yla te- leolojik görüfl aç›s›ndan insan davran›fl› tek bafl›na ne do¤ru ne de yanl›flt›r. Önem- li olan husus, belirli bir durumda bir davran›fl›n sonucu olarak meydana gelen fley- dir. Bu teoriyi benimseyen birçok felsefeciye göre, bir davran›fl›n ahlaki olarak do¤rulu¤u sadece o davran›fl›n sonuçlar› taraf›ndan belirlenebilir. Bu aç›dan, ‘e¤er sonuçlar iyi ise ya da arzu edilir ise o zaman davran›fllar do¤rudur; yok e¤er so- nuçlar kötü ya da arzu edilmez iseler, o zaman davran›fllar yanl›flt›r’. Bu tür yak- lafl›m› benimseyen ahlak teorisyenlerine bu nedenle sonuçsalc›lar ad› verilmifltir. Sonuçsalc› ahlak teorilerini egoizm ve faydac›l›k olarak ikiye ay›rabiliriz. Teleolojik Ahlak Egoizm Faydac›l›k Ahlaki Hazc›l›k Eylem Kural Egoizm Egoizm Egoizm, herhangi bir bireyin, baflkalar›na karfl› ne yükümlülü¤e mecbur, ne de bir fedakârl›¤a katlanmak zorunda olmad›¤›n› öne sürerek davran›fllar›n ancak bireyin kendisi için en yüksek iyiye izin vermesi durumunda gösterilmesi gerekti¤i düflün- cesini kabul etmifltir. Bu çerçevede egoistler, bir davran›fl›n do¤rulu¤unu ölçerken, kendileri için en iyi ve uzun vadeli kazançlar› esas al›rlar. E¤er bir davran›fl uzun vadede birey için kötüye oranla ‘en yüksek iyi’yi ortaya ç›kar›yorsa ya da muhte- melen ç›karacaksa, bireyler o davran›fl› ortaya koymal›d›r. Egoizm, bireyler için do¤ru ve kabul edilebilir davran›fllar› bireyin ‘kiflisel ç›ka- r›’ üzerinden tan›mlarken, her bireyin kendi kiflisel ç›karlar›n› maksimize edecek
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 63flekilde karar al›p davranacaklar›n› kabul eder. Egoizm, bu yaklafl›m› kiflilerin bü-tün tercihleri için genellefltirirler. Böylece, egoizm ‘kiflisel ç›kar, zenginlik, güç,flöhret, baflar›l› bir kariyer, iyi bir özel yaflam ve sa¤l›k’ gibi olgular karfl›s›nda birkiflinin hiçbir yükümlülük ve fedakârl›¤a mecbur olmadan kendi ç›karlar›n› maksi-mize ediflini ahlaki bir tercih olarak görür. Egoizm teorilerinden ahlaki egoizm vehazc›l›k olarak iki flekilde söz edilmektedir.Ahlaki EgoizmAhlaki egoizm bak›fl aç›s›nda kabul edilebilir tek geçerli davran›fl standard› kendi-ni gelifltirme olarak görülür. Bir bireyin belirli bir durumda kendisi için uygun olanflartlar› belirledi¤ini, kendisi için yararl› ve yarars›z olan fleyleri hesaplad›¤›n› veböylece kendi geliflimine en yüksek katk›da bulunacak davran›fl› gerçeklefltirdi¤i-ni kabul etmektedir. ‹lk örne¤ini Thomas Hobbes (1588-1679)’un görüfllerinin oluflturdu¤u ahlakiegozim, kiflisel ç›kar›n ahlak yoluyla meflrulaflt›r›lmas›d›r. Hobbes’un, ‘insan insa-n›n kurdudur’ fleklindeki meflhur tan›mlamas›, insan do¤as›n› bencillikle ve sald›r-ganl›kla karakterize etmifltir. ‹nsan do¤al durumunda bencildir ve varl›¤›n› korumaiçgüdüsüyle hareket etmektedir. Dolay›s›yla her insan›n insanla savafl› söz konu-sudur. Hobbes, iyi ve kötüyü arzular›m›z›n tatmin ve tatminsizli¤iyle iliflkilendire-rek, her bireyin sadece kendisinin irade ve kontrolünde niyet etti¤ini arzu ve istek-lerini gerçeklefltirmesini ‘iyilik’ olarak de¤erlendirmifltir. Ahlaki egoizm, insan›n kendini düflünmesini, sadece kendi ç›kar›n› gözeterekyapmas›n› bilimsel bir yasa olarak de¤il, ayn› zamanda bir ahlak yasas› olarak be-lirler. Bir yükümlülük kuram› olarak ahlaki egoizm, normatif bir ahlak görüflüdür.‹nsan›n nas›l davranmas› gerekti¤ini belirten, ahlaki kurallar koyan, en az›ndanbir ahlaki ilke gelifltiren bu kuram, herkes kendi öz ç›kar›n› hesaba katarakyapmal›d›r derken, ahlak kural›n› evrensellefltirerek, kategorik bir biçimde ortayakoymaktad›r. Ahlaki egoizm böylece nesnel ya da metafizik ahlaki de¤erlerininvar olmad›¤›n›, bilimsel yasalar›n ahlaki olgu ya da fenomenleri aç›klamak içinfazlas›yla yeterli oldu¤unu, ahlakl›l›¤›n do¤al arzu, istek, ilgi, ç›kar ya da benzeridavran›flsal faktörlere geri götürülebilece¤ini savundu¤u için, do¤alc› bir ahlakanlay›fl›d›r. Ahlak› psikolojiye indirgedi¤i için de ahlaki egoizm bilimci bir etik gö-rüflüdür.Hazc›l›kHazc›l›k ya da hedonizm ilk kez Sokrates’in ö¤rencisi Aristippos ve Epikuros tara-f›ndan gelifltirilmifltir. Hedone, eski Yununca’da haz ve zevk anlam›na gelmekte-dir. Hedonizm ise hazc›l›k demektir. Hedonizmin temelinde, ‘hayat›n en önemlide¤eri haz ve zevk almakt›r ve ideal yaflama ancak bu flekilde ulafl›l›r’ fikri vard›r.Ahlaki eylemin amac›n› hazda bulan yaklafl›m Aristippos (‹.Ö. 435-355)’da netleflir.Bu teoriye göre iyi demek haz demektir; haz veren her fley iyi, ac› veren her fleyise kötüdür. Aristippos’a göre her davran›fl›n nedeni, mutlu olma iste¤idir ve haya-t›n amac› hazd›r. Haz, insan› insan eden duygudur. Plato, Aristotle, Mill, Moore,Sidgwick, Ross, Broad ve Epikuros da hazc›l›¤› tart›flan filozoflardand›r. Bu teoriye göre, bir eylem, ancak haz getiren veya haz amaçlayan bir eylem isede¤erlidir. Ne var ki, bu kaba formuyla hazc›l›k, niceliksel hazc›l›k olarak da ad-land›r›l›r. Hazc›l›¤›n bu formu Aristippos d›fl›nda, pek az kifli taraf›ndan temsil edil-mifltir. Baflka bir deyiflle, ‘iyi’yi ve ‘en yüksek iyi’yi mutluluk sayan, mutlulu¤u isebedensel hazza indirgeyen hazc›l›¤›n karfl›s›nda onun çok daha inceltilmifl ve ge-
64 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik SIRA S‹ZDE niflletilmifl bir biçimi olan niteliksel hazc›l›¤›n yani, mutlulukçulu¤’un (eudaimo- nizm) daha yayg›n oldu¤u görülür (eudaimonia, Gerekçe mutluluk anlam›na ge- 2 lir). Mutlulu¤un formülünü: ‘Mutluluk=haz alma’ olarak tan›mlayan bu görüflte, hazlar içsel olarak iyidir ya da kendisinde iyi olan her fley kendi bafl›na haz tafl›r, DÜfiÜNEL‹M diye düflünülür. Bir hazc› için ac› bile iyi bir yol olabilir ya da ahlaki aç›dan iyi ve SORU do¤ru olarak kabul edilebilir. D‹KKAT Sizce hayattaSIsRaAdSe‹cZeDhEaz almay› ve zevk duymay› amaç edinen ve hazla sonuçlanacak ey- SIRA S‹ZDE lemler içinde olan bireyin durumu nedir?AMAÇLARIMIZ K‹TAP Bu görüDflÜafiÜç›NsE›nL‹dMan dikkat çeken nokta, haz alarak ya da zevk duyarak yaflama-TELEV‹ZYON n›n k›sa ve uzun dönemde sonuçlar›n›n farkl› olmas›d›r. K›sa dönemde haz veren ‹NTERNET ve zevk al›naSnO pReUk çok eylemin uzun dönemde ac› veren sonuçlar› vard›r. Hazz›n yo¤unlu¤u, süreklili¤i ve miktar› bu sonuçlar› uzun dönemde daha dramatik k›l- maktad›r. Di¤er taraftan uzun vadede haz veren ve zevk al›nan pek çok eylemde k›sa vadedeDa‹cK›lKaArlTa içiçe bireyi b›rak›r. Örne¤in, yo¤un bir emek ve uzun bir sü- reç gerektiren keman çalmak kifliye k›sa vadede ac› uzun vadede haz verirken, si- gara içmekS, IaRlAkoS‹lZaDlEmak, bankaya borçlanmak ve aldat›c› davranmak k›sa vadede yo¤un bir haz verirken uzun vadede ac›lar›n temel kayna¤›d›r. Fakat pek çok kifli bugün bu teorinin ‘iyi yaflam, hedonist yaflamd›r’ kabulüyle hareket etti¤i için k›- sa vadeli yAüMkAsÇeLkARhIMaIzZlar için uzun vadede büyük bedeller ödemektedir. Teorinin temel sorunu, haz veren fleyi ‘iyi’ olarak gösterirken, ‘do¤ru’ olarak gköimstienrezmevekmKi?es‹soiTdruirAs.uAPnyur›caakliansgaenti›rnmzeekvtekdpire.flÖinrdnee¤kionfl,m“Gase›r,çbeuktetühr aszozn›uyçalaflar›yasençmsigeas-i ray› alan m›, yoksa satan m›? Kredi çeken müflteri mi, yoksa borçland›rabilen piya- say›Eigsoteizdmi¤TiEinLgEnibVici‹ ZeyYlöiOknNsleelnvdeirenbitielelinkskealpoiltaanl sahipleri mi?” sosyal, ekonomik, psiko- her iki türü de lojik vb. de¤iflik ba¤lamlarda de¤iflik yönlerden elefltirilmifl ve çeflitli olumsuz an- lay›fllarla birlikte an›lm›flt›r. Bu anlay›fllardan birisi, egoist bir insan›n zevk düflkü- nü ve zevk‹ pN TeEreRsNt,E Tyemek, içmek, cinsel tatmin, flan, flöhret gibi arzular›n› gider- mekten baflka bir fley düflünmedi¤idir. Di¤eri ise hayat›n yüksek amac› ve erdem- lerin kriteri olarak zevkin görülmesidir. Dolay›s›yla teori aç›s›ndan önemli bir so- ru, “‹nsanlar›n her zaman kendi ç›karlar› aç›s›ndan hareket etmeleri do¤ru mu- dur?” Baflka bir deyiflle, insanlar›n ç›karlar›na uygun oldu¤u için dürüst davranma- malar›, merhametli olmamalar›, yard›m severli¤i reddetmeleri ne denli kabul edile- bilir? ‹nsan olarak kiflilerin gerçek özç›karlar› bu mudur? Faydac›l›k Faydac›lara göre, faydac›l›k bir ahlak teorisidir. Jeremy Bentham taraf›ndan temel- leri at›l›p sonra John Stuart Mill, Henry Sidgwick, A. Marshall vb. taraf›ndan gelifl- tirilen bu teori bir yüzy›ldan daha fazla bask›n ahlak ve adalet teorisi olarak kabul görmüfltür. Faydac› teorinin temel kavramlar› kimi de¤iflikliklere u¤rasa da varl›¤›- n› korumakta ve ‘objektif’ bir anlay›fl olarak cazibesini ifl dünyas›nda hâlâ devam ettirmektedir. Faydac› teori, eylemlerin ahlaken do¤ru olup olmad›¤›n›, ortaya ç›kan sonuç- lara göre de¤erlendirmektedir. Bu teoriye göre, herhangi bir eylemin do¤as›nda var olan bir iyilikten veya do¤ruluktan söz edebilmemiz mümkün de¤ildir. Fayda- c› ahlak anlay›fl›, iyili¤i ve mutlulu¤u kiflinin elde etti¤i ‘faydaya’ göre aç›klar. Ki- flinin hissetti¤i kötülük ve mutsuzluk ise ‘ac›’ ile aç›klan›r. ‹nsanlar›n nihai amac›
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 65iyilik ve mutlulu¤a ulaflmak oldu¤u için, bireylerin yapt›¤› tek fley fayday› maksi-mize edip, ac›y› minimize etmektir. Faydac›l›k aç›s›ndan böylece birey için önem-li olan ‘kötü’ye göre ‘iyi’nin mümkün olan en yüksek dengesini sa¤lay›c› davra-n›flta bulunmakt›r. Faydac›l›¤›n temel konular›n› ele alan ve bu teoriyi gelifltiren filozoflar belirtti-¤imiz gibi Jeremy Bentham (1748-1832) ve John Stuart Mill (1806-1873)’dir. Bent-ham ve Mill’in gelifltirdi¤i bu teoriye göre, herhangi bir davran›fl›n do¤ru veya yan-l›fl olmas› davran›fltan etkilenen kiflilere iyilik ya da kötülük getirmesine ba¤l›d›r.Faydac›l›kta, belli bir davran›fla karar vermeden önce di¤er davran›fl seçenekleri-nin de gözden geçirilmesi gereklidir. ‘Herkes için en fazla iyi sonucu veya en azkötü sonucu gerektirecek olan davran›fl veya uygulama seçildi¤i takdirde do¤rudavran›fl da seçilmifl olacakt›r.’ Böylece, bir karara varmadan önce ilk yap›lmas›gereken fley davran›fl ile ilgili seçenekleri belirlemektir. Seçenekler belirlendiktensonra ise eylemden etkilenecek her bir kifli için ve topluca herkes için elde edile-cek fayda ve maliyet hesaplanmal›d›r. Bu hesaplama sonucunda, faydas› en fazlamaliyeti ise en az olan seçenek seçilmelidir. Faydac› kuramlar aç›s›ndan ‘bir eylemin ahlaki de¤eri o eylemin faydas› ile öl-çülmelidir’. Dolay›s›yla bir insan›n eylemi, o insan için seçenek dâhilinde olan ey-lem tarzlar› içinde en faydal› olan› seçti¤i ölçüde ahlaki olacakt›r ya da ahlaki birde¤er tafl›yacakt›r. Faydac›l›¤›n öne ç›kan isimlerinden olan Bentham’a göre, enfaydal› yani en do¤ru eylem, “en çok say›daki insan için en fazla mutluluk’tur.”Bentham, toplumun mutlulu¤unu, toplumdaki bütün bireylerin mutluluklar›n›ntoplam› olarak kabul etmektedir. Dolay›s›yla Bentham’a göre, bir eylemin do¤rueylem olmas› için her halükârda fayday› en çoklaflt›rmas› gerekir. Klasik faydac›l›¤›n önemli isimlerinden bir di¤eri olarak Mill Faydac›l›k adl› ça-l›flmas›nda faydac›l›¤›n bireye bak›fl›n› ve ahlak anlay›fl›n› aç›kça tan›mlamaktad›r.Fayda ya da en büyük mutluluk ilkesini ahlak›n temeli olarak kabul eden Mill, ey-lemleri vermekte olduklar› mutluluk oran›nda iyi sayarak, faydac›l›¤›n “sonuçsalc›”karakterine vurgu yapm›flt›r. Mill’in bak›fl›nda fayda ve mutluluk insan davran›flla-r›n›n amac› ve onlar› yöneltme kural›d›r. Baflka bir deyiflle, ‘istenir’ ve ‘arzuya de-¤er’ olarak görülen fley, mutluluk ve faydadan baflka bir fley olamaz. Yaln›zca her-kesin kendi mutlulu¤unu arzulad›¤›n› söylenebilir ve gerçek budur. Böylece, Milliçin mutluluk, insan›n yaflay›fl amaçlar›ndan ve ahlak›n ölçütlerinden birisidir. Freser, faydac› teorinin di¤er teorilere göre daha fazla kabul gören bir teori ol-du¤unu öne sürmektedir. Bunun nedeni ise faydac› teorinin önseziler ve uzun yü-kümlülük listesine yöneltmek yerine, deneyime ba¤l› kararlar verilebilmesi ve top-lumsal olarak gözlemlenebilen olaylar›n sonuçlar›na iflaret etmesi olarak ifade edil-mektedir. Baflka bir deyiflle, faydac› teorinin sayal bir faydaya dayanmas› ve fayda-n›n ölçülebilir ve k›yaslanabilir olarak kabul edilmesi davran›fllar›n de¤erlendirile-bilmesi aç›s›ndan onu kullan›fll› k›lm›flt›r. Özellikle faydac› teoriler, kiflileri ahlakiikilemlerde kurtar›c› çözümlemesiyle en fazla tercih edilen teori olmufltur. Örne-¤in, faydac› teoriye göre, bir eylem sonuçta faydal› ise süreç içerisindeki baz› fley-ler hofl görülebilir. Bu kabule göre; yalan söylemek kötüdür ama bir çal›flan›n mo-tivasyonunu k›rmamak için ya da bir hastan›n psikolojisini yükseltmek için do¤ru-yu oldu¤u gibi söylememek (tam olarak do¤ruyu söylememek) kabul edilebilir birdurumdur. Zira sonuç itibariyle sa¤lanacak fayda zarardan daha çoktur. Faydac›l›k teorisi, iyili¤i bireye ba¤l› olarak tan›mlad›¤›ndan ve toplumu birey-lerin toplam›ndan ibaret gördü¤ü için, bireycidir. Faydac›l›k, evrensel insan hakla-r›yla de¤il, ama insanlar›n yasalarla düzenlenerek garanti alt›na al›nm›fl haklar› ve
66 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik SIRA S‹ZDE özgürlükleri fikrine katk› sa¤lam›flt›r. Özellikle J. S. Mill bir kural faydac›s› olarak DÜfiÜNEL‹M ‘birinin özgürlü¤ü, di¤erinin bafllad›¤› yerde biter’ sözüyle faydac› teorinin gelifl- mesine katk› sa¤lam›fl ve önünü açm›flt›r. SORU D‹KKAT Sonuca yönelik faydac› teoride bir ‘pratiklik’ ve ‘gerçeklik’ bulunmakla bera- SIRA S‹ZDE ber, faydac› teori sonunda ahlaki olmayan bir tak›m eylem ve tutumlara taviz ver-AMAÇLARIMIZ mek, hatta teflvik etmekle elefltirilmifltir. Nitekim kimi yöneticilerin ahlaki olma- K‹TAP yan baz› karar ve eylemleri ‘faydac› savunma’ ile meflrulaflt›rma vakalar›na s›kl›k-TELEV‹ZYON la rastlan›lm›flt›r. ‹NTERNET Velasquez (1998) bu konuda yaflanm›fl bir örnek verir. 1960’larda Ford piyasa- daki rekabetten dolay› k›sa sürede yeni bir araba üretir ‘Ford Pinto’. Ancak fazla zaman geçmeden araban›n bir tak›m sak›ncalar içerdi¤i anlafl›l›r. Arabada gaz de- posu, dingilin arkas›na yerlefltirildi¤i için arkadan çarpma durumunda deponun delinip gaz›n arka koltuklara do¤ru yay›lma ihtimali yüksek görülür. Yap›lan test- ler bu ihtimali kuvvetle destekler. Gerçek bir kaza olmas› durumunda küçük bir k›- v›lc›m trajik sonuçlara yol açabilir. Bu durumda flirket karar vermek için bir yol ay- r›m›na gelir: Ya bu hata düzeltilecek ya da görmezden gelinerek üretime devam edilecektir. Kâr-zarar analizi yap›l›r. Hatan›n düzeltilmesi flirkete 137 milyon $’a mal olmaktad›r. Ancak böyle bir seçenek 180 kiflinin ölümünü, 180 yan›k vak›as›- n› ve 2100 araban›n yanmas›n› önleyecektir. Di¤er taraftan o dönemde flirket bafl- ka bir seçene¤i daha de¤erlendirir. ‹lgili dönemde insana, yan›klara ve arabalara biçilen de¤er dikkate al›narak flirkette yeni bir hesaplama daha yap›l›r. Bu seçene- ¤e göre, inSsIaRnA Sh‹aZyDaEt›na biçilen de¤er resmi olarak 200.000$ sigorta flirketlerinin ciddi yan›klara biçti¤i de¤er 67.000$, araba için ise 700$ fleklindedir. Ortaya ç›kan hesaplara göre, üretimin düzeltilmesi maliyeti 137$ iken; üretime devam seçene¤i- nin toplamDmÜfiaÜlNiyEeLt‹Mi 49 milyon $’d›r. Tabi bu maliyetler sat›lacak arabalara eklene- rek karfl›lanaca¤› için tüketiciler arabalar› daha pahal›ya sat›n alacaklard›r. Faydac›lS›kO tReoUrisine göre do¤ru karar, daha fazla insana daha fazla kazanç ve en az zarar verecek karard›r. Bu durumda düzeltmeye gitmek yerine üretime de- vam etmek dD a‹ KhKaAdTo¤rudur. Ancak bu sonuç kâr-zarar hesaplamas›n›n parasal yü- züdür ve sadece flirket aç›s›ndan ele al›nm›fl eksik bir hesaplamad›r. Yak›nlar›n› kaybedenlerin çekti¤i ac›lar, ölenlerin yar›m kalan hayatlar›nda tamamlayamad›k- lar›n›n do¤uSIrRdAuS¤‹uZDeEksiklikler, ölmeyip de yananlar›n çekti¤i ›zd›raplar hiçbir sigor- ta flirketinin veya resmikabullerin hesaplar›na almad›¤› bedellerdir. Bu olayda Ford, üretiAmMeAÇdLAeRvIaMmIZ karar›n› al›r ve sat›fla devam eder. Ancak 60 ölüm ve bunun iki misli de yan›k vakas› sonucunda araba nihayet piyasadan çekilir. ‹fl Hayat›ndaKE‹tikT, EA dPitör. Suna Tevrüz, Beta Bas›m A.fi., 2007, ‹stanbul Faydac›l›k teorisi, sa¤lad›¤› birtak›m katk› ve sahip oldu¤u bir tak›m kolayl›k- lar yan›ndTaE LbEaVz‹ ›Z YekOsNik ve zay›f yönleri nedeniyle de elefltirilere maruz kalm›flt›r: Bu elefltirilerden birincisi, faydac›l›¤›n gerçekten iflleyen bir teori olup olmad›¤›n›n sorgulanmas› gereklili¤ine iliflkindir. Bu bak›fl aç›s›na göre, baz› önemli durumlar- da davran›fl›n sonuçlar›n› tahmin edemeyebiliriz yani davran›fl›n fayda ve de¤eri hesaplanam‹ NaTyEaRbNilEirT. Bu nedenle bireyden davran›flta bulunmadan önce muhtemel sonuçlar›n› ölçmesini beklemek gerçekçi olmayabilir. Söz konusu teoriye yap›lan di¤er bir elefltiri, iyi sonuçlar verse bile baz› davran›fl veya eylemlerin özünde yan- l›fl olabilece¤idir (h›rs›zl›k, cinayet, iflkence, kölelik vb.). Di¤er bir elefltiri ise fay- dac›l›¤›n adil olmad›¤›yla ilgilidir. Çünkü faydac›l›k toplam fayda ile ilgilenmekte ancak bu faydan›n nas›l da¤›t›laca¤›yla hiçbir flekilde ilgilenmemektedir. Dolay›s›y-
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 67la potansiyel sorumluluk ve maliyet eflit olmayan bir flekilde (adaletsizce) da¤›t›la-bilir. Örne¤in, otoyol yap›m› için evinizin çok az bir bedel karfl›l›¤›nda ve sizin is-te¤iniz olmamas›na ra¤men devlet taraf›ndan zorla sat›n al›nmas› durumundaki gi-bi.Ödev Ahlak› (Deontolojik Teori) fiekil 3.4 Deontolojik TeorilerDeontoloji terimi yap›lmas› gereken, kurallar, görevler ve emirler anlam›ndaki ‘de-ontos’ (duty, ödev) sözcü¤ünden türetilmifltir. Deontolojik teoriler, göreve ya daödeve dayanan teorilerdir. Bu teoriler, ahlaki iyili¤i, mutluluk, haz ve faydayla sa¤-layacak hiçbir fleyin olmad›¤›n› ileri süren filozofuyla ünlüdür. Bu nedenle ‘KantAhlak›’ olarak da bilinir. Deontolojistlere göre, faydac›lar ahlak dünyam›z›n çokbasit bir resmini çizmifllerdir. Bir eylemin do¤rulu¤una karar vermede sonuçlar›yeter flart olarak almak çok basit bir yaklafl›md›r. Bu nedenle, deontolojik teori ey-lemlerin sonuçlar›n› de¤il, bizatihi eylemin kendisini esas al›r. En az›ndan baz›davran›fllar sonucuna bak›lmaks›z›n ahlaken bir yükümlülüktür. Ödev, ilke, irade,yükümlülük, yasa ve kurallar deontolojik teorinin anahtar kavramlar›d›r. Bu teoriye göre, sonuçlar›na bak›lmaks›z›n baz› ahlaki ilkeler ba¤lay›c›d›r. Bunedenle bir eylemin sonuçlar› iyi olsa bile baz› eylemler yanl›fl olarak de¤erlendi-rilebilir. Örne¤in, bir deontolojist, masum bir insan› öldürmenin ya da bir kifliyeciddi bir haks›zl›k yapman›n do¤ru olmad›¤›n› düflünür. Bu davran›fllar sonucun-da ortaya ç›kacak fayda ne olursa olsun fark etmez. Çünkü böyle bir davran›fl birbirey olarak kiflinin haklar›n› ihlal etmektedir. Fakat faydac›lara göre bir kiflininölümü e¤er en yüksek fayday› sa¤l›yorsa, o davran›fl kabul edilebilir bir davran›flolarak görülebilir. Böylece deontolojik kuramc›lar, do¤rulu¤un belirleyicili¤indedo¤ru olan fleyleri yapmaya yo¤unlafl›rken (örne¤in, dürüstlük gibi ahlaki ilkelereba¤l› kalarak), faydac›lar toplum refah›n› en üst düzeye (maksimum fayda) ç›kara-cak fleyleri yapmaya yo¤unlafl›rlar. Deontolojik TeorilerKant Haklar AdaletAhlâk› Teorisi Teorisi Deontolojik ahlak teorilerini, Kant ahlak›, haklar teorisi ve adalet teorisi bafll›k-lar› alt›nda inceleyece¤iz.Kant Ahlak›Ödev Ahlak›’n›n Bat› felsefesindeki en büyük temsilcisi Kant’t›r (1724-1804). Ay-d›nlanma filozofu olan Kant’›n ahlak anlay›fl› öylesine yenilikler getirmifltir ki Kantiçin ‘Ahlak›n Newton’u’ yak›flt›rmas› bile yap›lm›flt›r. Bu iddia sahiplerine göre fi-ziksel dünyan›n yasalar›n›n bulunabilece¤ini gösteren Newton’du; tinsel dünyan›nkesin ahlak yasalar›n›n ak›l taraf›ndan bilinebilece¤ine ilk iflaret eden de Kant’t›r.Bu benzetmenin bir abart› olmad›¤› MacIntyre’nin flu sözleriyle daha iyi anlafl›la-cakt›r: Kant’›n eti¤e/ahlaka iliflkin sürdü¤ü fikirler ahlak tarihi aç›s›ndan bir dönümnoktas› olarak görülür. Kant’a karfl› ç›kan pek çok düflünür de dâhil olmak üzerefelsefe yaz›lar›n›n büyük ço¤unlu¤u için ahlak, Kant’ç› terimlerle ifade edilir. Çün-
68 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik Resim 3.2 kü Kant kendi dönemine kadar ulaflan ve o güne kadar ahlak tarihine egemen Immanuel Kant olan ‘mutlulukçu ahlak’ anlay›fllar›n› tersine çevirerek ahlakta yeni bir dönemin SIRA S‹ZDE DÜfiÜNEL‹M bafllat›c›s› durumunda olan bir filozoftur. SORU Kant oldukça orijinal felsefi bir yap› ge- D‹KKAT SIRA S‹ZDE lifltirmifltir. O, felsefi ahlak›n amac›n›n, ah-AMAÇLARIMIZ K‹TAP laki geçerlili¤i olan nihai temelleri olufl-TELEV‹ZYON ‹NTERNET turmak oldu¤unu belirtmifltir. Bu nihai te- meller, sezgi, vicdan ve faydaya de¤il, ak- la dayanmaktad›r. Bu ba¤lamda ahlak, ‘her bir bireyin kiflisel ç›kar ve amaçlar›n- dan tamamen uzak, herkese yol gösteren ve görevler yükleyen kural ve prensipler SIRA S‹ZDE manzumesini sa¤layan bir sistem’dir. Ah- laki kurallar, e¤er evrensel olarak benim- senir ve bütün rasyonel bireyler taraf›n- DÜfiÜNEL‹M dan kabul edilirse akl›n prensipleri olarak karfl›m›za ç›kar. Dolay›s›yla faydac› ahlak tyeaonrli›lflelrairn›ihtoeSflmOgeölRdreUebnilsiraizrs,aznirabuantceaokribfluu tarz düflüncenin karfl›s›ndad›r: Hatalar› ve flekilde yaln›z kalmay›z ve dostlar›m›z olur; dostlar›m›z olmal›, çünkü kötü durumlarda ve çaresiz kalabiliriz; yalan söyleme- meliyiz zira Dti‹cKaKriAiTtibar›m›z› ve iflimizi kaybedebiliriz. Kant’›n ahlak anlay›fl›n›n temeli, her yerde ve her zaman ‘neyi yapmak gerekti- ¤ine’ de¤il,SI‘RnAeySi‹ZiDstEemek gerekti¤i’ne dayan›r. Ona göre, bilinçsiz bir ‘yapma’n›n karfl›s›nda, ‘isteme’ bir bilinç ve sistem iflidir. Bu prensip ‘imperativ’ yani zorunlu bir karaktere sahiptir; çünkü insan her zaman zorunlu olarak ‘iyiyi’ istemez. Bun- dan dolay›AMKAaÇnLtA,R‘IkMaIZtegorik buyruk’tan söz etmektedir. Ahlakili¤in belirlenmesinin ve temellendirilmesinin tek yolu ‘kategorik buyruk’tan kaynaklanan iyiyi istemedir. Öte yandan istemenin otonomlu¤u ahlakili¤in temel prensibidir. Kendisi d›fl›ndaki tüm varl›klKar›‹nT aAdePta otomati¤e dayal› davran›fllar› karfl›s›nda, potansiyel olarak onu de¤il de bunu yapabilme yetene¤i, yani özgürlü¤ü, insan› di¤er varl›klardan üstün k›lan yegâne bir özelliktir. Buna göre ahlak, zorunlu bir flekilde özgürlü¤ün fonksiyonTuEdLuErV; ‹yZaYnOiNdavran›fl›n ahlaki olarak eflsiz k›ymeti, e¤ilimden dolay› de¤il, iradi ya da istemsel olarak bir iyilik yap›ld›¤›nda ortaya ç›kar. Kant ahlak›‹iNleT EilRgNilEi Tgenifl bilgiye http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/34/922/11498.pdf adresinden ulaflabilirsiniz. Neden ödev yükümlülü¤ümüzü yerine getirmeye niyet ederiz? ‹yilik için. Kant’a göre ‘iyi olan fley’ nesne olamaz, iyi olan tek fley ‘iyi niyet’tir. Bütün nes- neler onlar› kullanma niyetlerimize ba¤l›d›r ve niyetlerimize göre onlar iyi ya da kötü olurlar. Ayn› zamanda ‘iyi niyet kendi bafl›na iyidir’ bir sonuca ve koflula ba¤l› de¤ildir diyen Kant, iyi niyetin ahlaki niyet oldu¤unu söylemifltir. Baflka bir deyiflle, eylemi anlaml› k›lan, onun temelinde yatan ‘isteme’nin, herhangi bir içe- rik taraf›ndan de¤il, tamamen ahlak yasas› taraf›ndan belirlenmifl olmas›d›r. Bir eylemin de¤eri, özünde iyi olan niyete ba¤l›d›r. fiu dünyada insanlar aras›nda, zengin-fakir, ak›ll›-daha az ak›ll› gibi farkl›laflmalar vard›r. Kant’›n ahlak sistemin- de ‘isteme’ye verilen önem iç dünyada herkese tam hürriyet ve eflitlik sa¤lamak- t›r. fiöyle ki her insan, ahlak kurallar›na uyarak vicdan›yla uyumlu yaflama kapa- sitesine sahiptir; baz› insanlar mal ve serveti yetmedi¤i, sa¤l›¤› elvermedi¤i ya da
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 69baflka nedenler yüzünden iyilik yapamayabilir olsa da her insan iyili¤i her durum-da isteyebilir. Demek oluyor ki ahlak, eylemin bizzat kendisinde de¤il, her fley-den önce insan›n bir fleyi, do¤ru dürüst yapmak/yaflamak istemesinde, kurtulufluiçin verdi¤i mücadelededir. Kant’›n kategorik emrinin ilk formülasyonu ‘ayn› zamanda evrensel bir kuralhaline gelebilecek kurallara uygun davran’d›r. Her ne kadar bu cümle garip gelsede Kant ekonomik faaliyetlerde bile bir kiflinin ahlaki olup olmad›¤›n› gösteren birtest olarak kullan›r. Bu örne¤e göre; düflünün ki çaresizce paraya ihtiyac›n›z var.Geri ödeme niyetiniz olmamas›na ra¤men, birinden geri ödeyece¤inize söz vere-rek borç para vermesini ister misiniz? ‹çinde bulundu¤unuz finansal durumun bas-k›s› yalan söylemeyi hakl› ç›kar›r m›? Kant bu eylemin kural›n› evrensellefltirerekflöyle der: ‘Parasal aç›dan çaresiz bir durumda bulunan birinin geri ödeme niye-ti olmaks›z›n yalan söyleyerek borç para almas› ahlaki aç›dan göz ard› edilebilir’.Böyle bir evrensel kural akla uygun mudur? Kant, buna hay›r diye cevap verir. Böylelikle kategorik emir ya da yükümlülük bir test gibi çal›flarak eylemlerinahlaki olup olmad›¤›na bakar. Bir eylem ancak ve ancak eylemin temelindeki ka-tegorik testi geçerse gerçeklefltirilebilir. E¤er testi geçemezse eylem ahlaki olarakyasaklanm›flt›r. Kant’a bu noktada verilecek di¤er iki örnek flöyle belirtilebilir.Bunlardan ilki ifl dünyas›nda çal›flan, yönetici ve müflteri h›rs›zl›¤›na yöneliktir vebu durum ifl hayat›nda büyük bir problemdir. Farz edelim ki hakl› sebeplerle pat-ronuna k›zan bir çal›flan firmadan bir fleyler çalmay› düflünüyor. H›rs›zl›¤a izin ve-ren bir kural evrensellefltirilebilir mi? Olmaz, çünkü ürün ve hizmet s›n›rl›d›r ve or-tak mülkiyet imkâns›zd›r. E¤er h›rs›zl›¤a izin veren bir kural evrenselleflseydi özelmülkiyet diye bir fley olmazd›. E¤er herkesin herkesten bir fley alma hakk›/özgür-lü¤ü olsayd›, kimse bir fley sahibi olamazd›. Norman Bowie, bu konuda yaflad›¤› bir an›s›n› flöyle aktarmaktad›r: ‘Mary-land’de tatildeyken bir deniz ürünleri ma¤azas›n› duvar›nda bir yaz› gördüm: ‘Çekbozdurmuyoruz, bu da sebebi’ yaz›n›n alt›nda neredeyse tüm duvar› kaplayanüzerinde ‘geri döndü, yetersiz bakiye’ yazan ve önceden dönmüfl çeklerin fotoko-pileri var. Bu ma¤azada art›k böyle bir uygulama olamayaca¤›n› ve bu döneminkapand›¤›n› iflaret eden bu yaz›lar, yetersiz bakiye gösteren çek olaylar›n›n veyakredi kullan›mlar›n›n ola¤an hale gelmesi durumunda bu tür ticaret uygulamalar›-n›n imkâns›z olaca¤›na dair birer delildir. Di¤er bir örnek ise, anlaflmalar›n tekrar müzakere edilmesiyle ortaya ç›kan du-rumdur. Örne¤in, General Motorsun yönetiminde Jose Lopez’in bulundu¤u dö-nemde tedarikçilerle yaflanan ünlü General Motors hilesi, firmaya afl›r› kazanç sa¤-lam›flt›r. Çünkü Lopez, firma tedarikçileri ile fiyat› yeniden müzakere ederek afla-¤›ya çekmifl ve firman›n maliyetlerde herhangi bir k›s›tlama yapmad›¤› halde afl›r›kârl›l›k yapmas›na neden olmufltur. Tedarikçisi ile daha önce yap›lm›fl olan anlafl-malar› fiyatlama aç›s›ndan yeniden müzakere etmesi kendisinin maliyetleri k›sma-mas›n› ve kâr›na kâr katmas›n› sa¤lam›flt›r. Ancak sorulmal›d›r ki bu tür bir taktikkategorik emir testinden geçer miydi? Cevap hay›rd›r. E¤er anlaflmalar› bozmayaizin veren bir kural evrensellefleydi kontrat/sözleflme diye bir fley kalmazd›. ‘Öyle davran ki senin iradenin ‘maksimi’ her zaman ayn› zamanda genel birkanun ilkesi olarak geçebilsin’. Davran›fl›n arkas›ndaki maksim genel tabiat kanu-nu olsun. Dolay›s›yla genel yasa ve genel kural olmas›n› isteyebilece¤in bir ilkeye,maksimum yap: Kant’›n ifadesi ‘öyle hareket et ki hareket ve davran›fllar›n ayn› za-manda baflka insanlar için de bir ilke, bir yasa olsun’ fleyliyle ahlaki yönlendirme-lerde s›kl›kla kullan›lmaktad›r. Bu aç›l›m›yla Kant’a göre ahlak›n temelini herkese
70 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik göre de¤iflmeyen bir fley oluflturmal›d›r. Ancak bu flekliyle ahlaki davran›fl koflul- sal bir durum olmad›¤› gibi, mutluluk ve faydaya da dayanmayacakt›r. Kant’a gö- re, ahlaki davran›fl, durum ve koflullar ne olursa olsun, ortaya konmas› gereken bir davran›flt›r. Bu nedenle ahlaki davran›fl› motive eden güç, mutluluk, zevk ya da haz de¤il, ancak mutlulu¤u hak etmek ve do¤ru olmak olabilir. Kant’a göre bir davran›fl›n do¤ru olmas› ahlaki olmas›na ba¤l›d›r. Ahlaki aç›dan iyi olmak ancak erdemle mümkündür. Erdem ise, mümkün oldu¤unca do¤al e¤i- limlere teslim olmamak, yaln›zca özgür olan ahlak yasas›na itaat etmek üzere ey- lemde bulunmakla gerçekleflebilir. Dolay›s›yla Kant aç›s›ndan bir davran›fl›n ahlaki olmas› için o davran›fl›n baz› genel prensiplere uygun olmas› gerekir. Bu prensip- ler afla¤›daki gibi s›ralanabilir: Evrensellefltirilebilirlik ve tersine çevrilir olmas›: Bir davran›fl›n evrensel- leflmesi onun genel-geçer olmas›, o davran›fl›n her durumda kabul görmesi ve dav- ran›fl› herkesin yapmas›n›n arzu edilir olmas› anlam›na gelmektedir. ‘Herkes ayn› fleyi yapsa ne olurdu?’ sorusuyla genel geçerlik test edilebilir. ‘‹yi olurdu’ cevab›, ‘benim yapmam do¤ruysa, herkesin yapmas› da do¤rudur’un kabul edilmesidir. ‘Ayn› davran›fl› bir baflkas› sana yapsayd› hofluna gider miydi?’ sorusuna verilen olumlu cevap ise ‘tersine çevrilebilirli¤in’ kabulüdür. Dolay›s›yla ‘iyi’ durumda olanlar ‘kötü’ durumda olanlara yard›m etmelidir. Akl›yla hareket eden insan, her- kes yard›mdan kaç›nd›¤› takdirde, bir gün kendisinin de tek bafl›na kalaca¤›n› dü- flünerek yard›m›n› esirgemez. Tolstoy’a göre, bu prensibi Hz. Muhammed’in dini anlay›fl›nda ve ‹slâm tarihinde görmek mümkündür. Hz. Muhammed’e sordular ki; ‘Dinin esas› ne üzerine kurulmufltur?’ O da flöyle cevap verdi: ‘Kendiniz için iste- di¤inizi baflkalar› için de isteyin; kendiniz için istemedi¤inizi baflkalar› için de is- temeyin’; ve ‹slâm inanc›na göre ‘kendisi için istedi¤ini mümin kardefli için iste- meyen’ gerçek mümin de¤ildir. Baflka varl›klara sayg› duyulmas›: Kifli, amac›na ulaflmak için baflkalar›n› araç olarak kullanmamal›d›r. ‹nsanlara itibar etmeli ve onlar›n sahip olduklar› hak- lar toplumun refah› veya mutlulu¤u için feda edilmemelidir. Kifli davran›fl›yla bafl- kalar›n› kendi amac› için kullanm›yorsa ve onlar›n seçimlerine sayg› duyup, bu ka- pasitelerini gelifltirmelerine yard›mc› oluyorsa ahlakl›d›r. Aldatma, doland›rma, zorlama ve bask› kiflinin seçme özgürlü¤üne gösterilen bir sayg›s›zl›kt›r, dolay›s›y- la ahlaki de¤ildir. Kendi yeteneklerini baflkalar›n›n yarar›na gelifltirmek: Ak›l sahibi olan kendisine verilmifl olan melekeleri gelifltirmeyi arzular. Bu melekelerin kendisine verilmesinin nedeni hem kendisine hem de baflkalar›na hizmet edebilmesidir. Do- lay›s›yla baz› beceri ve yetenek sahibi olanlar›n, zorluklarla karfl›laflsa bile bu me- lekeleri gelifltirme görevi vard›r. Deontolojik teoriler geçti¤imiz yirmi y›l içerisinde davran›fl bilimcilerin en faz- la baflvurduklar› teori olmufltur. Özellikle baz› durumlar› önleme ve de¤ifltirme ümidiyle davran›fla yön gösterme kurallar› fleklinde deontolojik mant›k etkili ol- mufltur. Ancak deontolojik teori baz› ciddi elefltirilerden de kurtulamam›flt›r. Bun- lardan birincisi; deontolojik teorinin hak ve ilkelere niçin sayg› gösterilmesi gerek- ti¤ini aç›klamada baflar›s›z oldu¤u yönündedir. ‹kincisi; deontolojik teoriler bir ödevin yerini tutabilecek baflka bir ödevi tan›mlamada yetersiz olmakta ve ortaya çat›flma ç›kt›¤›nda, bir hakk›n ya da ödevin di¤erine önceli¤ini belirlemede baflar›- s›z olmaktad›r. Son olarak da bir hakk›n ya da kural›n hangi durumda ihlal edile- bilece¤ini belirtmediklerinden dolay› elefltirilmifllerdir.
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 71Haklar TeorisiDeontolojik teorilerden görev ve ilkelerden daha çok ‘haklar’ üzerine yo¤unlaflanteoriye haklar teorisi denmektedir. Haklar teorisi, 13. yüzy›lda yaflam›fl Katolik dü-flünür Aquino’lu Thomas’›n öncüsü oldu¤u temelde ak›lc› olan Do¤al Yasa Kura-m› olarak bilinen anlay›fla dayan›r. Ancak yüzy›llar sonra, Do¤al Yasa Kuram›, ge-rekçe, içerik, kavram ve anlam aç›s›ndan de¤iflikli¤e u¤rayarak ‘haklar temeline’dayal› bir ahlaki görüfl durumuna gelmifltir. Hak, kiflinin bir fley ile ilgili olarak sahip oldu¤u ruhsatt›r. Bu ifadeye göre birkifli belli bir davran›fl› gösterme veya eylemde bulunma veya baflkalar›ndan bellibir flekilde davran›fl görme ruhsat›na sahipse, o kifli o flekilde davranma ve baflka-lar›ndan o davran›fl› bekleme ve görme hakk›na sahiptir. Haklar› birkaç gruptatoplayabiliriz: • Bunlardan ilki, bireylerin yasal haklar› vard›r; bunlar iktidarla ve kanunlar- la de¤iflebilir, uluslara göre farkl›laflabilir. Çünkü kültürlerin ahlaki gelenek ve görenekleri haklar›n oluflmas›nda etkili olmaktad›r. Seyahat edebilme hakk› ya da anlaflmalara göre edinilen haklar bu gruptand›r. • Ahlaki haklar vard›r, ahlaki haklar›n ise kökleri derinlerdedir ve evrenseldir, kolay kolay de¤iflmez. Di¤er taraftan haklar› genel ve özel haklar olarak da grupland›rmak mümkündür. • Özel haklar kiflilerle s›n›rl›d›r. Örne¤in, kontratlar kiflilere özel haklard›r. Ta- raflar›n hak ve görevleri karfl›l›kl› olup sadece o kiflileri ilgilendirir. • Genel haklar ise tüm insanl›¤a aittir. Yaflama hakk› gibi. Kant ahlak›nda ‘ne yapmal›y›m?’ fleklindeki temel soru, haklara dayal› ahlak te-orisinde ‘nelere hakk›m var?’ fleklinde karfl›l›k bulmaktad›r. Bu teori, hukuk devle-ti ve liberal doktrinin toplum yaflam›nda hâkim k›l›nmas›yla birlikte, özellikle II.Dünya Savafl›’ndan sonra, evrensel düzeyde ele al›nan ve ba¤lay›c› kurallar duru-muna getirilen ‹nsan Haklar› Bildirgesi ile ahlaki ve politik aç›dan haklar›n en te-mel göstergelerden birisi olarak kabul edilir. Toplumsal yaflamda, bireylerin yafla-ma, düflünce, inanç, iletiflim, seyahat vb. haklar›n› ve özgürlüklerini güvence alt›-na alan bir yap›n›n temel dayana¤›n› oluflturur. Haklar teorisi aç›s›ndan bir toplum-da hukuki ve yönetsel düzenlemeler kadar toplumu oluflturan kiflilerin insan ol-maktan kaynaklanan haklar›n›n neler oldu¤unu bilmeleri ve istemeleri için sosyo-kültürel yap›da da de¤iflimlere ihtiyaç gösterir. Baflka bir deyiflle, haklar teorisi bi-reylerin, bireysel hak ve özgürlükleri konusunda bilinçlenme düzeyine ba¤l› ola-rak talep edilen ve geliflen bir yap› gösterecektir. Haklar teorisi genel olarak bütün kifli ve gruplara yönelik belli temel hak ve öz-gürlüklerin korunmas›yla tutarl› karar ve davran›fllar› içermektedir. Bu haklar veözgürlükler Birleflmifl Milletler ‹nsan Haklar› Evrensel Bildirisi’nde yer alan haklar-d›r. Yaflam ve güvenlik, do¤ruluk, gizlilik, vicdan özgürlü¤ü, konuflma özgürlü¤üve özel mülkiyet gibi alt› hak özellikle ahlaki karar ve davran›fllarda dikkate al›n-mas› ve uyulmas› gereken haklar› ifade eder. Baflkalar›na devredilmeyen do¤alhaklar olarak görülen ve kiflilerin sahip ç›kmas› ve sayg› göstermesi gereken temelhaklar› flöyle ifade edebiliriz: Yaflama ve Güvenlik: Bireylerin yaflam›n›n güvenlik içinde olmas›d›r. Bu haközellikle ifl dünyas›nda firmalarda, kimyasal maddelerin kullan›m›na s›n›rlamalargetirilmesini sa¤lar. Do¤ruluk: Bu hak bireylerin bilgilendirilmeleri gereken konularda kas›tl› ola-rak aldat›lamayaca¤›n› belirtir.
72 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik Gizlilik: Vatandafllar›n kendilerine ait kiflisel bilgileri, hükümetten, di¤er ku- rum ve kiflilerden, çal›flanlardan koruma haklar› oldu¤una iflaret eder. Vicdan Özgürlü¤ü: Bu hak kiflilerin, kendi inanç ve ahlaki ilkelerini ihlal ede- cek emirleri yerine getirmeme haklar›n›n oldu¤unu belirtir. Özel Mülkiyet: Bu hak ise, kiflilere, yaflam›n temel ihtiyaçlar›n› elde etme, kul- lanma ve sahip olma hakk› verir. Kazan›lm›fl haklar› belirleyen ve onlar› koruyan ‘haklar doktrini’ bireylerin ve kurumlar›n, ahlaki olarak karar almalar›nda ve de¤erlendirmede bulunmalar›nda önemli bir temel olarak artan oranda kabul görmektedir. Çünkü, bu haklara ulafl- mada ve baflka insanlar içinde bu haklar› koruyup kollamada gösterilen baflar›- s›zl›klar, söz konusu kurumlarda ahlaki de¤erlerden uzaklaflmay› beraberinde getirecektir. Anlafl›ld›¤› gibi, bu teori esas olarak, ‘bireylere de¤er verilmesi’ ilke- sine dayanmaktad›r. Özellikle büyük ölçekli iflletmelerin, toplum içindeki birey- lerin amaç, hedef ve ilgi odaklar›n› görmezlikten gelip onlar› kendi amaçlar› için kullanmalar›, bu haklar›n ihlal edildi¤ine yönelik uygulamalara dikkat çekmifltir. Örne¤in, kad›nlar›n cinsiyet ayr›mc›l›¤› nedeniyle tepe yönetim pozisyonlar›na gelememeleri bu flekilde kad›nlara yönelik kariyer f›rsat ve imkânlar›n›n s›n›rlan- d›r›lmas› ve pek çok ülkede az›nl›k ve göçmenlerin tehlikeli ve riskli ifllerde ça- l›flt›r›lmas› ve ücretlerinin çok düflük tutulmas›, çocuklar›n a¤›r ifl koflullar›nda sö- mürülmesi vb. gibi bu haklar›n ihlal edildi¤i durumlar. Yine çevre kirlili¤i aç›s›n- dan bir firman›n zararl› kimyasal at›klar› gündüz de¤il, gece çevreye boflaltmas› durumu da en temel haklara (yaflama hakk›na gibi) sald›r›da bulunmas› demek olacakt›r. Haklar teorisi, güvenlik, gizlilik, irade ve yaflama gibi temel hak özgürlükleri- nin bulundu¤u ve bunlar›n bireylerin kararlar›nda göz ard› edilmeyece¤i temel de- ¤iflkenler oldu¤u temeline dayanmaktad›r. Böylece haklar teorisi, di¤er kiflilerin davran›fllar›na karfl› olan s›n›rlar› içermektedir. Örne¤in, “Bir insan›n di¤er insan- dan zarar görmeme hakk› vard›r,” ifadesi bu haklardaki karfl›l›kl› yükümlülü¤e dikkat çekmektedir. Örne¤in, Hammurabi Kanunlar› ödeme ve sa¤l›k hizmetlerine iliflkin haklar› ayr›nt›lar›yla aç›klam›flt›r. Hammurabi Kanunlar›’na göre, e¤er biri doktora para verirse, o kiflinin uygun hizmeti alma hakk› vard›r. E¤er doktor para- y› kabul ederse, uygun hizmeti sunma yükümlülü¤ü vard›r. Ayr›ca e¤er doktor uy- gun hizmeti yap›yorsa, kendisine uygun ödeme yap›lma hakk› vard›r ve e¤er has- ta uygun hizmeti ald›ysa doktora yeterli ücret ödeme yükümlülü¤ü vard›r. Dolay›- s›yla bu haklar (yaflam, sa¤l›k, varl›k ve özgürlük) hükümetler taraf›ndan icat edil- medi¤i veya yarat›lmad›¤› için do¤al haklar olarak kabul edilir. Haklar teorisinde kiflisel haklar›n s›n›rlar› ve bu s›n›rlar›n çizilmesine yönelik tart›flmalar›n oldu¤u görülmektedir. Daha fazla özgürlük yanl›s› olanlara göre, hak- lar›n varl›¤› toplumsal, yasal ya bireysel haklar› zedelemekte ve dolay›s›yla her tür- lü s›n›rlamalar›n kald›r›lmas› gerekmektedir. Bir di¤er gruba göre ise haklar›n, di- ¤er insanlar›n haklar› ile toplumun kabul görmüfl ahlaki kurallar›yla s›n›rland›r›l- mas› gerekmektedir. Ancak, bu ayr›mda özellikle her türlü ahlaki s›n›rlaman›n kal- d›r›lmas›yla haklarda özgürleflmeyi savunanlar›n görüfllerini henüz yeterince te- mellendiremedikleri ve böyle bir durumda kiflinin kendi sahip oldu¤u öznel de- ¤erlerin özgürlükleri k›s›tlay›c› bir unsur olmamas›n›n garantisi bulunmad›¤› da söylenebilir. Dolay›s›yla, haklar teorisinde kiflinin sahip oldu¤u haklar›n toplum ya da grupla dengeli olarak de¤erlendirilmesi fakat bu noktada kiflinin odak noktas› olarak al›nmas› gerekti¤inin alt› bir kez daha çizilmelidir. Örne¤in, bir iflletmede as›l olan, çal›flanlar olarak bireylerin haklar›d›r. Bu haklar, kabul görmüfl organi-
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 73zasyon ve toplum haklar› ile di¤erlerinin haklar›n› zedelemedi¤i sürece geçerli veas›l kabul edilmelidir. Belirtilen hususlar d›fl›nda haklar teorisinin en zay›f noktas›, temel haklar aç›-s›ndan denge sa¤lamas›ndaki zorluk olarak belirtilmektedir. Özellikle az›nl›kla-r›n ve kad›n çal›flanlar›n, erkek çal›flanlara karfl› temel haklar›ndan olan, çal›flmave ifl kurma konusunda zorland›klar› dikkat çekmektedir. Bir baflka husus ise, ifl-letmelerin kendi ülkeleri d›fl›nda yat›r›m yapmalar› sonucu, o ülkedeki insanlar›nçal›flma haklar›na katk›da bulunmalar›na karfl›l›k, kendi ülkelerinde bu haklar›neksilmesine neden olduklar› yönündeki tart›flmaya aç›k bir durumdur. Sorun,böyle bir durumda ‘kimin’ çal›flma hakk›na sayg› gösterilmesi gerekti¤idir. Bu türzay›f noktalar›na karfl›n, teorinin, insan haklar›n› koruma ve yükseltmede hassa-siyet kazanmay› sa¤lamas› yönüyle de¤erlendirmelerde önemli bir katk› sa¤lad›-¤›na inan›lmaktad›r.Adalet Teorisi SIRA S‹ZDE SIRA S‹ZDEAdalet teorisinin temelini eski Yunan filozofu Aristo’nun ö¤retileri oluflturmaktad›r. DÜfiÜNEL‹M Resim 3.3Aristo’nun eflit olanlar›n eflit, eflit olmayanlar›n da eflit olmayanDbÜifirÜflNeEkLi‹lMde ele al›n- John Rawls (S19O2R1-U)mas› gerekti¤ini vurgulayan temel adalet il- D‹KKAT SIRA S‹ZDEkesine dayanmakla birlikte as›l teorinin ge- SORUliflimine katk› sa¤layan Harvard filozoflar›n- AMAÇLARIMIZdan John Rawls (1921-)’t›r. D‹KKAT K‹TAPRawls, Hobbes, Locke, Rousseau ve TELEV‹ZYONKant’tan ödünç ald›¤› toplum sözleflmesi fik-ri ile ifle bafllar. Bu nedenle Rawls’›n teorisi- SIRA S‹ZDEnin bir tür toplumsal sözleflme oldu¤u iddi-a edilmekte ve baz› durumlarda teori sosyal AMAÇLARIMIZsözleflme ve adalet teorisi (John Locke veJohn Rawls) olarak birlikte ele al›nmakta-d›r. Ancak Rawls adaletin ilkelerini ve ko- K‹TAPnumunu belirlemeye çal›flt›¤› ‘Do¤rulukOlarak Adalet’ görüflüyle öne ç›kar. Rawls,adaleti sosyal kurumlar›n bir erdemi olarakele al›r, ancak adaletin tek bafl›na kullan›lan bir kavram olmaTdE›¤L ›EnV›‹ ZbYeOliNrtir. Adaletteorisi de hak teorisi gibi görev temelli olup, haklarla yak›ndan iliflkilidir.John Rawls’un adalet teorisi ile ilgili genifl bilgiye http://www.flsfde‹ NrgTiEsRi.NcoEmT /sayi10/81- ‹NTERNET94.pdf adresinden ulaflabilirsiniz. Rawls taraf›ndan ortaya at›lan adalet teorisi, ahlaki davran›fllarla ilgili kararlar-da haklara ba¤l› olarak dürüstlük, eflitlik ve tarafs›zl›k ilkelerini esas almakta vekiflilerin karar ve davran›fllar›nda fayda ve maliyetleri ne ölçüde eflit da¤›tt›¤›nagöre de¤erlendirme yapmaktad›r. Bu aç›dan Rawls, iyiye göre hakk›n önceli¤ioldu¤unu ileri sürerek flöyle söyler: ‘Adaletin birincil sorunu, kurumlar›n temelhak ve ödevleri da¤›tma ve sosyal iflbirli¤indeki kazançlar›n bölünmesindekiyöntemi belirlemektir.’ Hareket ve politikalarda da¤›t›m ile ilgili ahlaki ilkeleriesas alan bu teori için kiflilerin genç ya da yafll›, zengin ya da fakir, kad›n ya daerkek, tembel ya da çal›flkan olmalar›n›n, yani toplum içindeki statülerinin hiçbirflekilde önemi yoktur. Önemli olan adaletli davranmalar›, adil olan› seçmeyekendilerini zorlamalar›d›r.
74 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik Adalet teorisinde yukar›daki görüfle hizmet eden üç alt bafll›k vard›r; Da¤›t›m (Bölüflüm) Adaleti: ‹nsanlar aras›nda iyinin ve kötünün (refah ve s›- k›nt›n›n), hakkaniyetle paylaflt›r›lmas›yla ilgilidir. Herhangi bir konuda bireyler e¤er o konunun s›n›rlar› içerisinde eflitlerse, di¤er yönlerden farkl› olsalar bile (din, dil, ›rk, ulus, cinsiyet vb.) faydalar ve maliyetler eflit olarak da¤›t›lmal›d›r. Örne¤in, e¤er istihdam edilen kiflilere verilen ayl›k maafl, yapt›klar› belli bir ifl için ise ayn› ifli yapanlara ayn› maafl›n verilmesi gerekir. E¤er çal›flt›¤› saat ücretine göre ücret al›yorsa daha uzun çal›flana verilen ücret, daha k›sa çal›flana verilen ücretten daha fazla olmal›d›r. Bu haliyle adalet prensibi, ifle al›nma, terfi ettirilme, ücret ödenme ve iflten ç›kar›lmas›nda bölüflümün din, dil, ulus, cinsiyet fark› gözetmeksizin hak- l› olmas›n› savunur. Adalet teorisinin temelinde insanlara hak ettiklerinin vermek vard›r ancak neyi hak ettikleri konusundaki fikirler oldukça farkl›d›r. Dünyada ya- flanan krizlerin temelinde da¤›t›m adaletinin geliflmifl ülkeler lehine yoksul ülkeler aleyhine bozulmas›n›n yatt›¤› belirtilmektedir. K›sas Adaleti: Bir toplulukta oluflan refah ve s›k›nt›n›n toplulu¤u oluflturan bi- reyler aras›nda hakkaniyetle bölüfltürülmesi, genel anlamda adaletin tam yerine getirilmesi aç›s›ndan yeterli olmayabilir. Çünkü toplulu¤u oluflturan bireyler hata yapabilir ve yap›lan hatalardan dolay› çevre zarar görebilir. Bu durumda hatay› (yanl›fl ifli) yapan› cezaland›rmak k›sas adaletiyle ilgilidir. K›sas adaleti, verilecek cezan›n adil olmas›n› öngörür. Cezan›n adaletli olmas›n›n baz› flartlar› vard›r. fiart- lar›n bafl›nda hatay› yapan kiflinin, yapt›¤›n›n sorumlulu¤unu tafl›yabilmesi ve he- sap verebilir olmas› (ne yapt›¤› ve yapt›¤›n›n sonucunu) görebilmesi gerekmekte- dir. K›sas adaletinin iflleyebilmesi için kiflinin hatay› bilerek ifllemifl olmas› gerekir. Ayr›ca hatal› davran›flla ilgili tüm bilgilerin (delillerin) toplanmas›, eksik bilgiyle ce- zaland›rmaya gidilmemesi laz›md›r. Son olarak da, verilecek cezan›n yap›lan ha- tayla orant›l› olmas› ve kim taraf›ndan yap›l›rsa yap›ls›n ayn› hataya ayn› cezan›n verilmesi gerekir. Cezay› hatay› yapana göre ayarlamak ya da küçük bir yanl›fla bü- yük bir ceza vermek ne adalettir ne de hakkaniyet! Adaletin güce ve güçlüye göre tan›mland›¤› küresel ekonomide ‘hem suçlu hem de güçlü’ fleklinde flaflk›nl›¤›m›z› gizleyemedi¤imiz maalesef say›s›z örnek vard›r. Telafi Adaleti: Hatalar ve yanl›fllar baflkalar›na zarar verir. ‘Telafi edici adalet’ zarar görenin zararlar›n›n telafi edilmesi ya da haks›zl›¤a u¤ramas› durumunda or- taya ç›kan haks›zl›¤› giderecek flekilde davranmakt›r. Bu durumda e¤er birinin ma- l›na zarar verdiysem, o mal› yerine koymal›y›m, sa¤l›¤›na zarar verdiysem tedavi- sini üstlenmeliyim. Telâfinin verilen zararla orant›l› olmas› gerekir. Ancak birçok durumda zarar› aynen karfl›lamak mümkün olmaz. Zarar verdi¤im bir kiflinin kolu- nun kesilmesine veya ölmesine sebep olmuflsam bunu nas›l aynen telafi edebili- rim! Bu gibi durumlarda hiç olmazsa maddi zarar karfl›lan›r. Ancak uygulamada te- lâfi edici ya da düzeltici adalet yerine getirilmesi tart›flmaya aç›k bir tablo sergiler. Örne¤in, burkalar içine sokulmas› sonucu birçok Afgan kad›n›n D vitamini eksik- li¤inden dolay› erken yaflta kemik erimesi rahats›zl›¤› çekmelerinin veya sömürge- ci ülkelerin, girdikleri ülkelerin imkânlar›n› sömürerek insanlar›n› ma¤dur etmele- rinin telafisini kim nas›l yüklenecek? Öyle anlafl›l›yor ki ahlaki ilkelere uyulmad›- ¤›ndan adaletin en zor iflledi¤i alan telafi edici adalettir. Adalet teorisinde ön plana ç›kan adalet, iyinin ve kötünün da¤›t›m›yla ilgili ola- rak da¤›t›mc› adalettir. Da¤›t›mc› adalet bireylere karfl›laflt›rmal› davranmas›yla ilgi- li bir bak›fl sunar. Bu bak›fl aç›s›ndan tipik adaletsizlik durumu, benzer koflullarda bulunan benzer iki kifliden birine, di¤erinden daha iyi ya da daha kötü davran- makt›r. Bu durumda adaletsizlik, ilgili konudan sorumlu birey ya da gruba yükle-
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 75nir. Birey ya da grup, söz konusu bireylerin ve bireylerin koflullar›n›n farkl› oldu-¤unu gösteremedikçe ‘adaletsizlikle’ suçlanacakt›r. Örne¤in bir vericinin oldu¤uama üç hastan›n böbrek nakli bekledi¤i durumda, hangi hastay› seçmek adaletli-dir? Doktorun burada seçti¤i hastan›n koflullar›n›n farkl›l›¤›n› çok iyi ortaya koyma-s› gerekir. Sidgwick adaleti, söz konusu durumlar çerçevesinde flöyle formüle eder; ada-let, benzer durumlar benzer davranmak iken; adaletsizlik, benzer durumlarda fark-l› davranmakt›r. Bu durum adaletin gerekli koflulunu sa¤lamakla birlikte yeterli ko-flulunu sa¤lamaz. Çünkü Sidgwick’in esas olarak söyledi¤i, ‘e¤er adil olmak istiyor-sak, kurallara göre eylemde bulunmam›z gerekir’. Bu formül belli bir dereceye ka-dar do¤ru olmakla birlikte, bize kurallar›n ne olmas› gerekti¤i konusunda hiçbirfley söylemez. Oysa as›l önemli olan kurallar›n adil olmas›d›r.ERDEM AHLAKIErdem, ahlak›n en temel kavram›d›r. Bu nedenle dinlerin ve klasik felsefecilerinen fazla vurgulad›¤› ahlaki de¤erdir. Erdem ilkça¤ ve ortaça¤›n de¤erleri varl›¤›niçinde gören, rasyonel ve nesnel ö¤retilerinin aksine, özneye ait bir fleydir ve de-¤erlere yönelik eylem için öznenin ihtiyaç duydu¤u liyakat, yararl›l›k ve yeterlilikolarak anlafl›labilir. Baflka bir deyiflle erdem, bir de¤erin gerçeklefltirilmesinde öz-nenin belirli bir tarzda eylemde bulunabilme kapasitesi, yetisi ve yeterlili¤i anla-m›na gelir. Örne¤in, Türkçede erdem önceleri ‘artam’ fleklinde söylenmifltir. ‘Ar-tam’›n ‘artmak’ fiilinden geldi¤i hat›rland›¤›nda ‘artam’ veya ‘erdem’in insandafazladan bulunmas› gereken bir kapasite olarak anlafl›ld›¤› aç›kt›r. Bu nedenle er-dem kavram›, her tür üstünlük ve fazilet için kullan›lm›flt›r. Arapça’da fazilet ola-rak kavram›n karfl›l›¤›n›n olmas›, erdemin bir fazlal›k ve üstünlü¤ü iflaret etti¤inigösterir. ‹yi huyluluk, iyi kalplilik, iyi niyetlilik, iyi sözlülük, iyi davran›fll›l›k k›sa-ca, iyi ahlakl›l›kt›r. Erdemlilik ço¤u kere ahlakl› ve karakter sahibi biri olmakla eflanlaml› kullan›l›r. Erdem ahlak› denildi¤inde ilk akla gelen filozof Aristo’dur. Aristo için insan ileilgili sorulmas› gereken ‘insan› özgür bir varl›k k›lan eylem tarz› veya ifllev hangi-sidir?’. Buna verilen cevap erdemdir. Aristo için erdem ise ‘insan›n ifllevlerini en iyiflekilde yerine getirme hali’dir. Böylece Aristo, erdemi, herhangi bir fleyi yerine ge-tirirken en iyi flekilde yapmak, mutlulu¤u ise bir fleyi en iyi flekilde yerine getirme-nin verdi¤i duygu olarak tan›mlar. Erdem ahlak›, normatif ahlak teorilerinden biridir. Ancak erdem teorisi, ödev-lere ve kurallara odaklanan deontolojik teori ve sonuçlara odaklanan teleolojik te-orinin aksine, erdemleri yani kiflinin ahlaki karakterini tan›mlamaktad›r. Baflka birdeyiflle, bu teori ahlakl›l›¤›n temelinde iyi karakter özelliklerinin ve erdemleriningelifltirilmesinin bulundu¤unu söyler. Örne¤in, ihtiyac› olan birine yard›m gerekti-¤i apaç›k bir gerçektir. Bu yard›m› gerçeklefltirirken sonuçsalc› ya da faydac› biri‘iyiyi maksimize etmek için’ bir deontolojist ‘ahlaki olan bir kural do¤rultusundadavran›laca¤› için’ bir erdem etikçisi ise ‘hay›rsever bir olarak, bir kiflinin yard›maihtiyac› oldu¤u için’ harekete geçer. Erdem ahlak›, her deontolojik ve teleolojik teorilere sorulan ‘Nas›l yaflamal›y›z?’sorusuna cevap ararken, nas›l bir kifli oldu¤umuzu ortaya koyan ahlaki karakter bukarakterin dayanaklar› olarak erdemlerin kendileri, motifleri, ahlak e¤itimi, arka-dafll›k ve aile iliflkileri vb. konular›n d›flar›da b›rak›lm›fl olmalar›n› sert bir flekildeelefltirmifltir. Bu teorinin ortaya ç›kmas›nda büyük bir etkiye sahip olan ElizabethAnscombe bunlardan biridir. 1958 y›l›nda Anscombe ‘Modern Ahlak Felsefesi’ bafl-
76 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik Resim 3.4 l›kl› bir makale yay›nlam›fl ve ahlak›; yükümlülük, görev ve haklara yönelik tart›fl- Elizabeth malardan kurtar›p, t›pk› Aristo dönemindeki gibi, erdemi tekrar merkez almak ge- Anscombe (1919-2001) reklili¤ini yazm›flt›r. Böylece 1960’l› ve 1970’li y›llarda erdem ahlak›: 1- ‘yapmaktan’ ziya- de ‘olmak’la ilgilenen ‘Ne tür bir eylemde bulunmal›y›m?’ sorusundan ziyade ‘Nas›l biri olmal›y›m?’ sorusunu soran ve belirli deontik kavramlar olarak öne ç›kan ödev, yükümlülük, do¤ruluk gibi olgular yerine olgunluk, erdem gibi kavramlar› merkeze alan ajan/flah›sa dayal› bir aç›l›m yapm›flt›r. Böylece erdem ahlak›n› di¤er ahlak te- orilerinden ay›ran özellik ‘eyleyen temelli’ olufludur; erdem ahlak›n›n temel kriteri ey- lemde bulunan kiflinin ‘ahlaksal iyiyi içsel- lefltirip içsellefltiremedi¤i ya da ahlaki ba- k›mdan ‘iyi karakter’e ulafl›p ulaflamad›¤›d›r. Çünkü kifli belirli koflullarda erdemli eylemlerde bulunabilir; ancak bu onun tü- müyle erdemli biri oldu¤unu göstermez. T›pk› ‘bir k›rlang›ç ile bahar gelmez’ sö- zünde oldu¤u gibi. Bu bak›fl aç›s›yla erdem ahlak›, ahlaki kararlar ve ahlaki bir tu- tum gelifltirmenin bir süreç oldu¤unu, erdemlerin hangi yollarla gelifltirildi¤inin ve insan› ahlaki bir varl›k olarak nas›l infla edece¤imizin sorular›n› sordu¤umuzda ce- vab›n özellikle ilk y›llar›m›zda bize verilecek ahlaki e¤itimden geçti¤ine dikkat çekmektedir. Gerçekte, insan›n çocukluk y›llar›nda kazanaca¤› erdemlerle, karma- fl›k karar alma süreçlerinin üstesinden rahatl›kla gelebilece¤ini, ancak bu iflin son- raki y›llara b›rak›lmas› durumunda bunun zor olabilece¤inin alt›n› çizmektedir. Anscombe, II. Dünya Savafl›’nda Hiroflima ve Nagazaki’ye bomba atma karar›n› ‘askeri bir gerekçe’ olarak aç›klayan Amerika’n›n 33. Baflkan› Harry S. Truman için yazd›¤› mektubunda ‘sen bir katilsin’ ifadesi kullanm›fl ve çal›flt›¤› üniversitenin Truman’a onursal ödül verme fikrine karfl› ç›karak bu konudaki sorumluluktan kendini kurtaramayaca¤›n› belirtmifltir. Ayn› flekilde Watergate skandal› ortaya ç›k- t›¤›nda baflkanl›ktan 1974 y›l›nda istifa etmek zorunda kalan Nixon, ‘fleytan adam’ olarak nitelendi¤inde erdem ahlak› bak›fl›yla yarg›lanm›flt›r. Erdem ahlak›, bireyde bulunan erdemi veya iyi özelliklerindeki geliflme ve iler- lemeyi ahlakili¤in kayna¤› olarak görür. E¤er kifli ahlaks›zl›k özelliklerinden ar›n- m›fl ve erdemli birey ise iyidir. Genel olarak mertlik, cesaret, adaletlilik, dürüstlü- lük, cömertlik gibi özelliklerle ifade edilen erdem tan›mlamas›nda liste daha fazla geniflletilebilir. Bu listelerde yer verilen erdemler arac›l›¤›yla erdem ahlak› bize ah- laki karar, yarg› ve yaflam›n nesnel yeterliliklerinin dayana¤›n›n Mutlak olan ve Mutlak olana giden de¤erlerle iç içe oldu¤unun göstererek din- ahlak birlikteli¤ini ve gereklili¤ini ça¤r›flt›rm›flt›r. Erdemlerin bu flekilde ortaya koyulmas› ahlakta dinî söylemi hâkim k›lan özel- likleri verir. Örne¤in, H›ristiyanl›kta ‘‹nsanlar›n sana yapmalar›n› istedi¤in fleyi sen de onlara yap.’ inanc› merhametli ba¤›fllay›c› inançl›, çileci bir hayat› erdemler olarak görür. Kur’an-› Kerim’de ise eyleyen olarak önce insana ve insan›n ay›rt edi- ci özelliklerine (‹nsan yücedir, çünkü o Allah’›n yüklemek istedi¤i emaneti kabul edendir. (Ahzâb, 33/72); Allah’›n kendi ruhundan üfledi¤i (Hicr, 15/29); halifesi olarak seçti¤i (Bakara, 2/30) ve kötülü¤ün ve iyili¤in kaynaklar› olarak yetenekle- ri verdi¤i (fiems, 91/8-9) varl›kt›r. Dolay›s›yla ona verilen düflünce ve ak›l yetene-
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 77¤i ile birlikte ‘iyi’yi ‘kötü’den ay›rt etmek ve hangisini seçece¤ine karar vermek onakalm›flt›r. Böylece insan özgürlü¤ün sorumlulu¤unu yüklenmifl bir varl›kt›r ve busorumlulu¤un bafl› ise ‘güzel ahlakl› olmak’ erdem ahlak›na sahip bulunmakt›r. Erdem ahlak›n›n avantaj›, sonuçsalc› ve deontolojik teorilerin her durumda kul-land›klar› do¤runun ne oldu¤una (Do¤ru nedir?) yönelik karar verme çabalar›nda-ki karmafl›k süreçlere girmemesidir. Di¤er taraftan her iki teoride de ahlaki bir iki-lemle karfl›laflt›¤›nda ço¤unlukla mu¤lak ve birbirinin z›dd› olan örnekler ortayakoyulmas›na karfl›n, erdem ahlak› böyle bir ahlaki ikilem durumunda pratik zekâ-n›n önemini vurgular. Böylece profesyonel karar verme yetene¤ini olumsuz etki-leyecek bask›lara karfl› durmak için genel karakter yeterlili¤i sa¤lam›fl olur.NORMAT‹F OLMAYAN AHLAK TEOR‹LER‹Normatif olmayan ahlak teorilerine göre; normatif teorilerin tümü; ‘tüm insanlar›nen yüksek derecede hazza ulaflmalar› gerekir’. ‘Kendin için isteyebilece¤in yasa,baflkalar›n›n da isteyebilece¤i bir yasa olmal›d›r’ ve ‘Herkes kendi ç›kar ve fayda-s›n› gözetmelidir’ vb. gibi yönlendirmelerde ‘olan’a de¤il, ‘olmas› gereken’ üzerineodaklanmas› dolay›s›yla bir norm niteli¤i tafl›d›¤›n› belirtmekte ve bu durumu elefl-tirmektedir. Bu nedenle normatif olmayan teoriler kimi zaman elefltirel teoriler ola-rak tan›mlanm›flt›r. Bu teoriler olgular› ve durumlar› tan›mlamaya, onlar› birbiriylekarfl›laflt›rmaya, çözümlemeye, ortak ve farkl› yanlar›n› göstermeye çal›flm›flt›r. Normatif fiekil 3.5 Olmayan Normatif olmayan Ahlak Teorileri Ahlak TeorileriTan›mlay›c› Meta Ahlak AhlâkObjektivizm Görecelik ‹drakçilik Sezgicilik Normatif olmayan teoriler Anglo-Sakson felsefe çevrelerinden ortaya ç›km›flt›r.Tan›mlay›c› ve metaetik fleklinde iki ana gruba ayr›lan normatif olmayan ahlak te-orilerinin bu gruplar alt›nda da farkl› kollara ayr›larak kendini geniflletti¤i görül-mektedir (Bkz. fiekil 7). Bunlar aras›nda ad›ndan en fazla söz ettiren görecelilik te-orisine bu konu içerisinde ayr›ca de¤inilecektir. Bunun yan›nda Ross’un sezgicili-¤i, Ayer’in duygusalc›l›¤›, Hare’›n mant›kç›l›¤› da üzerinde durulan di¤er teorilerolarak belirtilebilir.Tan›mlay›c› AhlakAhlak alanlar›ndaki bilimsel yaklafl›m› tan›mlayan bu görüfl norm bildirmek ya dakural koymak yerine, sadece insan eylemlerinin sonuçlar›n› tan›mlamaktad›r. Nor-matif olmayan bir inceleme alan› olarak tan›mlay›c› ahlak, ahlaki davran›fl ve inanç-lar›n olaylara ve olgulara dayanarak tan›mlanmas› ve aç›klanmas›d›r. Baflka bir de-yiflle, tan›mlay›c› ahlak dünyan›n nas›l bir yer olmas› gerekti¤i veya olup olmad›¤›hakk›nda hiçbir sonuca ulaflmadan dünyay› sadece tan›mlar. Tan›mlay›c› ahlak in-
78 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik sanlar›n gerçekte ne yapmay› seçtiklerini ve bireylerin farkl› durumlarda ayn› ter- cihler yap›p yapmad›klar› hakk›nda gözlemler yapar ve bilgiler toplar. Antropolog, sosyolog ve tarihçilerin ahlaki davran›fl› incelerken kulland›klar› bu teoride göz- lemci, ahlaki olgu ve olaylara d›flar›dan bakmakta, olaylar› bilimsel bir yaklafl›mla gözlemlemekte ve tasvir edip aç›klamaktad›r. Ahlak›n bu branfl› durumsal ahlak konusuyla ilgilidir. Örne¤in, bir bireyin neden bir durumda h›rs›zl›k yaparken di- ¤er bir durumda yapmad›¤›n› araflt›r›r. Tan›mlay›c› ahlak hangi de¤erlerin benim- senmesi, hangi ideallerin pefline düflülmesi gerekti¤i sorular›na hiçbir flekilde ce- vap verememektedir. Tan›mlay›c› ahlak›n üzerinde en çok durdu¤u konular; top- lumun flan, fleref, itibar kurallar›, insan hayat›na zarar verme (öldürme vb.) ile ilgi- li kurallar, kürtaj hakk›, akrabal›k sistemleri ve yafll›lar›n korunmas›d›r. K›saca, tan›mlay›c› ahlak temel olarak flu sorular› yöneltir: Bireyler ahlaki norm- lar olarak neleri ileri sürerler? Bireyler ahlaki problemler oldu¤unda gerçekte nas›l davran›rlar? Bireyler alg›lad›klar› ahlaki ikilemleri nas›l çözümlerler? Bireyleri ah- lakl› ya da ahlak d›fl› davranmaya sevk eden en etkili nedenler nelerdir? Bireylere veya gruplara ahlaki seçimleri yaparken hangi inançlar sistemi efllik etmektedir? Normatif ahlak ne yap›lmas› ne yap›lmamas› ve nas›l davran›lmas› gerekti¤i üzerinde dururken, tan›mlay›c› ahlak insanlar› hâlihaz›rda ne yapt›klar›, nas›l dav- rand›klar› ve bunlar›n nedenleri üzerinde durmaktad›r. Benzer biçimde, normatif ahlak verilen karar›n ya da ortaya ç›kan davran›fl›n baflkalar› taraf›ndan nas›l karfl›- lanaca¤›, onaylan›p onaylanmayaca¤›n› dikkate al›rken; tan›mlay›c› ahlak, ahlaki eylem ba¤lam›nda olmas› gereken de¤er ya da norm yerine, ahlaki inançlar›m›zla ilgili sosyolojik ya da psikolojik olgularla ilgilenir. Normatif ahlak bir reçete yakla- fl›m iken, tan›mlay›c› ahlak çözümleyici bir yaklafl›md›r. Bir ahlak/etik filozofu ah- laki görevleri tan›mlayabilir ve çözümleyebilir ancak, ahlak›n as›l görevi bu de¤il- dir. Bu nedenle normatif ahlakç›lar, tan›mlay›c› ahlak› bireylere ne yap›p ne yap›l- mamas› gerekti¤ini belirtmemesi, hayatlar›n› nas›l sürdürmeleri gerekti¤i konusun- da yaflamlar›na rehberlik yap›p yol göstermedikleri ve insanlara belli bir yaflam bi- çimi ve hayat tarz› sunup sorumluluklar›n› bildirmedi¤i için elefltirirken tersi karfl› ç›k›fllar da tan›mlay›c›lar taraf›ndan kullan›lm›flt›r. Göreceli Ahlak Do¤ru davran›fl›n tüm insan topluluklar› için ayn› oldu¤unu yani tek ve mutlak bir do¤ru oldu¤unu savunan mutlak ahlak anlay›fl›n›n karfl›s›nda olan göreceli ahlak teorisine göre, do¤ru farkl› kültürlere, toplumlara, zamanlara ve hatta kiflilere göre de¤iflebilir. Baflka bir deyiflle, ‘do¤ru’, ‘yanl›fl’; ‘iyi’ ve ‘kötü’ gibi ahlaki de¤erlen- dirmeler birey, grup ve toplumsal kültüre göre de¤iflir. Dolay›s›yla davran›fla ahlaki standartlar koymak do¤ru de¤ildir. Görecelilik ‘ahlaki plüralizm’ olarak da adlan- d›r›lmaktad›r. Bu teoriye göre, toplumsal düzende bir de¤il, birden çok ahlaki norm ve ilkeler vard›r. Objektif de¤er teorisini kabul etmeyen görecelili¤e göre, ahlaki de¤erler insan zihninin ürünüdür, dolay›s›yla farkl› zaman, mekân ve toplumlarda de¤iflmeyen ve kiflilere sorumluluk yükleyen ahlaki de¤erlerden söz edilemez. Böylece bütün in- sanlar› ba¤lay›c› temel prensipleri olan kural koyucu (normatif) ahlak sistemleri kurmak da mümkün de¤ildir. Böylece rölativistler için ahlak temelinde ba¤lay›c› olan genel-geçer ve kay›ts›z flarts›z bir norm bulmak imkâns›zd›r. Ahlaki rölativiz- me/görecelili¤e göre, ahlak normlar›n›n zaman›n ak›fl›yla de¤iflti¤i, zaman zaman birbiriyle çarp›flt›¤› bir yerde, iyi ve kötü s›fatlar› bütünüyle rölatiftir.
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 79 O’Connor rölatif temellendirmenin ahlak sahas›nda onu hâkim görüfl haline ge-tirebilece¤ine dikkat çekmektedir. O’Connor’a göre: Bir nesnenin k›rm›z› olup ol-mad›¤› hususunda ç›kan bir anlaflmazl›¤› çözmek için, üzerinde ittifak edilen belir-li usuller vard›r. Oysa bir eylemin iyili¤i ve kötülü¤ü konusunda ortaya ç›kan biranlaflmazl›¤›n çözümünde herkesin kabul edebilece¤i bir usul bulmak imkâns›zdenecek kadar zordur. ‘A’ flahs›s›n›n ahlaken iyi dedi¤i bir fiile ‘B’ flahs›n›n kötüdedi¤i ve her ikisinin de bunu sezgi ile kavrad›¤›n› söyledi¤i bir durumda, onlar-dan birine ‘do¤ru’ di¤erine ‘yanl›fl’ deme imkân› kalmayacakt›r. Örne¤in, ahlakiprensip ve ilkeler farkl› zaman, mekân ve bölgesel çeflitlili¤i karfl›lad›¤›nda ahlakalan›nda rölativizm hâkim olacak ve her fley rölatif olarak de¤erlendirilecektir.Böylece birilerinin iyi dedi¤ini, di¤erleri beklenmedik flekilde red edecek; birileri-nin ödev olarak gördü¤ünü di¤erleri gülünç bulacak ve birilerinin örnek davran›flolarak nitelediklerine di¤erleri yapt›r›mla karfl›l›k verecektir. Dolay›s›yla evrenselve herkes için geçerli ahlaki prensip ve normlardan söz edilmeyecektir. Bu noktada flu soruyu yöneltebiliriz. Evrensel karakterde temel ahlak prensip-lerinden söz etmek imkâns›z olunca ne olur? Bu durumda; ahlaki ikilemlerin herbiri kendi savunucular›na göre do¤ru olur. Nazilerin Yahudilere, Amerikal›lar›nIrakl›lara; Afganlara ve di¤er iflgal etti¤i halklara reva gördükleri eylemler kendile-ri ve kendi de¤erleri ad›na ahlaki olur. Böylece adalet ile zulüm, do¤ruluk ile ya-lanc›l›k, namusluluk ile namussuzluk ayn› derecede iyi ve do¤ru olarak görülebi-lir. Bu sonuç ise insanl›¤›n ahlaki pusulas›n› kaybetmesi ya da insan› insan k›lanahlaki fazilet ve erdemin önemini kaybetmesi demektir. Bu konuda piflmanl›k dayeter özür de¤ildir. Dünyan›n büyük finansal skandallar›ndan biri kabul edilen En-ron olay›nda Enron genel müdürü Andrew Fastow eski patronlar›n›n doland›r›c›-l›kla ilgili ceza davas›ndaki ifadesinde flöyle aç›klama yapm›flt›r: ‘Enron için ben biro zamanlar bir kahramand›m; numaralar yapt›¤›mda (evrakta sahtecilik) kendimeve Enron’a yard›m etti¤imi düflünmüfltüm. Göreceli ahlak anlay›fl›na göre flirketinvarl›¤›n› sürdürmesine yard›m etmek için yap›lan küçük bir doland›r›c›l›k o zamanBay Fastow için ahlaki bir sorun de¤ildi. Sonras›nda durum ortaya ç›kt›¤›nda söy-ledi¤i ‘anlad›m ki ben ahlak pusulam› kaybettim’ aç›klamas› durum geç kavransada oldukça manidard›r! ‘‹nsan herfleyin ölçütüdür’ fleklindeki ünlü önermeyi ortaya atan Yunanl› filo-zof Protagoras’a dayanan rölativizm, bireyi birim olarak alarak tüm elefltiri ihti-mallerini, elefltirinin geçerlili¤ini ve anlaml›l›¤›n› ortadan kald›r›p anlams›z k›lacakbir sonuca yöneltir: ‘Herkesin kendine göre bir do¤rusu vard›r; do¤ru veya ger-çek tek de¤ildir, herkese göre de¤iflir; tek veya birkaç de¤il, sonsuz anlamland›r-ma vard›r; herkes kendine özgü anlamland›rma/çözümleme yapar’. Bu tespit bu-günün ve yar›n›n en temel problemlerinden birine bizi götürür. Bu da rölatif(post-modern) bir anlay›flla buland›r›lm›fl ve ‘iyi’nin ve ‘kötü’nün tarifinin zorlafl-t›¤› ve birbirine girdi¤i bir ahlak anlay›fl›n›n egemenli¤idir. Ahlaki rölativizmlekarfl›m›za ç›kan bu kaypak ve çat›flmal› durum için Bauman flöyle demektedir:‘Kurallar›n ço¤ullu¤u ahlaki seçimlerin içkin ve onar›lamaz biçimde müphem gö-rünmesine neden olacakt›r. Bu müphemlik bir taraftan bize daha önce hiç sahipolmad›¤›m›z bir seçim özgürlü¤ü sunarken, di¤er taraftan hiç bu kadar ›st›rapl› ol-mad›¤›m›z bir tereddüt durumuna sokar. ‘‹flte günümüzün derin de¤er tart›flmala-r› ve rölativizmin belirsizlik ve kaypakl›¤› nedeniyle insan› tereddüte sürükleyenyap›s› dünyay› flimdiden yormufltur’. Göreceli teoriye baflka bir elefltiri “Ahlaki prensibin yeri neresi olacak, buprensibin kayna¤›n› nereye yerlefltirece¤iz? Bu yer kültür mü, toplum mu, kifli mi
80 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik yoksa grup diye adland›rd›¤›m›z bir fley mi olacak? S›n›r› nas›l çizece¤iz?” sorula- r›n› yönelten Velasquez (1998)’den gelmektedir. Daha farkl› bir elefltiri ise insan haklar›na yönelik olarak insan›n soyutlaflt›r›lmas›nda söz konusudur. Rölativist te- orinin görecelili¤i kutsamas› insan haklar›n›n varl›¤›n› neredeyse imkâns›z k›l- maktad›r. Bu postmodern bak›flla insanlar›n ulusal kimliklerinden ve yaflad›klar› co¤rafyadan ba¤›ms›z olarak birtak›m haklara sahip oldu¤unu savunmak kolay de¤ildir. K›sacas›, hakikat iddialar›n›n görecelefltirilifli, kaç›n›lmaz olarak insan haklar›n› meflrulaflt›ran evrensel, ilkesel ve normatif temelin y›k›lmas›yla sonuçla- nacakt›r. Böylesine temelsiz bir durumda; do¤ruyla yanl›fl›, iyiyle kötüyü birbirin- den ay›rt edecek herhangi bir ölçütten yoksun olunacakt›r. Bu ahlaki boflluk ise haklar alan›nda hemen hemen her türlü düflünce ve prati¤i meflrulaflt›r›c› bir ifllev görecektir. Görecelilik teorisine itiraz›n ahlak›n sadece kültürel de¤erleri de¤il insani de- ¤erleri dikkate almas› gerekti¤i noktas›nda yap›lmas› gerekir. Kültür sadece belli ahlaki davran›fllar›n önceli¤ini tan›mlamaktad›r. Ahlak anlay›fl›n› flekillendiren de- ¤erlerin kültürel yap›ya göre de¤iflti¤ini ileri sürmek, gerçek ve makul bir yaklafl›m olarak görülebilir. Ancak do¤ru ve yanl›fl kavramlar› herkes için ayn› fleyi ifade et- medi¤i sürece sömürü, çat›flma ve ahlak d›fl› uygulamalar›n önlenmesi zordur. Bu nedenle yap›lan de¤erlendirmelerde relativizm aflman›n son noktas› ahlaki de¤er- leri mutlak bir varl›kla iliflkilendirme olarak ortaya konulmaktad›r. Görecelili¤in genel geçer ve mutlak olan› reddi Dostoyevski’nin ünlü sözünü hat›rlat›r. “Tanr› yoksa her fleye izin verilebilir” Ama Tanr› varsa, ahlak diye bir fley oldu¤unu söylemek mant›kl›d›r. Meta-Etik Normatif ahlak; ahlaki olarak neyin do¤ru neyin yanl›fl, yükümlülüklerimizin neler oldu¤unu, neyin ya da kimin ahlak olarak iyi, kötü ya da sorumlu oldu¤una karar vermemizi sa¤layacak yükümlülük ilkeleri ve genel de¤er yarg›lar›n› ortaya koyar. Meta-etik ise dolayl› sonuçlar d›fl›nda eyleme iliflkin hiçbir ahlaki ilke ya da hedef önermez; esas olarak sadece felsefi analizden oluflur. Meta-etik, böylece ‘erdem’, ‘sorumluluk’, ‘iyi’, ‘ödev’, ‘yükümlülük’ gibi temel kavramlar›n anlamlar›n›n analiz edilmesini sa¤lamaktad›r. Böylece normatif ahlakda oldu¤u gibi ahlak yarg›lar› vermekten de¤il, ahlaki ifadeler üzerine yarg›lar vermekten; ahlaki ak›l yürütme- den de¤il, ahlaki ak›l yürütme üzerine ak›l yürütmelerden meydana gelmifltir. Me- ta-etikçiler göre, etik ‘ahlak yarg›lar› alan›’d›r. Meta-etik önermeler, ahlak ve onunla ba¤lant›l› konular hakk›nda hiçbir iddia- da bulunmay›p etik cümleler, kuramlar, sistemler hakk›nda konuflur; baflka bir de- yiflle nas›l ahlak eti¤in inceleme konusu ise, etik de meta-eti¤in konusudur. Dola- y›s›yla meta-etik de de¤erler ve normlar, birer olgu olarak görülür ve önermeyi di- le getiren kifli ya da topluluk ifadedeki de¤er ve normlar›n geçerlili¤ine iliflkin ki- flisel yarg›s›n› iflin içine katmad›¤› gibi söz konusu ahlaki normlar›n X kiflisi ya da Y toplulu¤u için fiilen geçerli oldu¤unu ileri sürer, ama geçerli olmalar› gerekti¤i iddias›nda bulunmaz. Meta-etik genelde flu sorular› sorar: 1-’Do¤ru’, ‘yanl›fl’, ‘iyi’, ‘kötü’ gibi etik kav- ramlar›n tan›m› ve anlam› nedir? Bu ya da benzeri kavramlar›n yer ald›¤› yarg›lar›n önemi, anlam› ve ifllevi nedir? Bu kavramlar›n ya da yarg›lar›n kullan›m kurallar› nelerdir? 2- Bu kavramlar›n ahlaki ya da ahlaki olmayan kullan›mlar› birbirinden nas›l ay›rt edilebilir? ‘Ahlaki’nin ‘ahlaki olmayan’ dan fark› nedir? 3- ‘Eylem’, ‘vic- dan’, ‘özgür irade’, ‘niyet’, ‘söz verme’, ‘özür dileme’, ‘gerekçe’ gibi kavramlar›n an-
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 81lam› nedir? 4- Etik yarg›lar ve de¤er yarg›lar› gösterilebilir mi, aç›klanabilir mi yada bunlar›n geçerlilikleri kan›tlanabilir mi? Evet ise, hangi anlamda, hangi flekilde?Ahlaki argümantasyonun mant›¤› nedir? Meta-etik, ‘normatif’ de¤il ‘bilimsel’dir. Çünkü, 20. yüzy›lda baflat de¤er halinegelen ‘bilimsellik’ düflüncesine göre, herhangi bir ahlaki ilke önermemek, iyiyi, kö-tüyü, yükümlülü¤ü söylememek (bilimsel bak›fl buna nesnellik özelli¤i demekte-dir.) bilimselli¤in ölçütüdür. Ahlak meta-etik görüflle ‘normatif’ olmaktan kurtar›l-m›fl, ‘bilimsellefltirilmifl’ ama bir benzetmeyle ona ‘lobotomi’ yap›lm›fl bitkisel yafla-ma terk edilmifltir. Çünkü bu teoride ahlak›n/eti¤in yöneldi¤i nesne ‘insan’ de¤ilve insan iliflkilerinin bir bütünü olarak görülebilecek ‘yaflam’ de¤il ama yarg›larvard›r. Böyle bir ahlak/etik çözüm beklenen alanlar için elveriflli bir bak›fl getirme-mektedir. T›pta organ nakilleri, ac›s›z ölüm (ötenazi) vb. konularda kal›c› cevaplarbulunamamaktad›r.SonuçTüm ahlak teorilerinin, ortak problemi; ister ‘en yüksek iyi’, ister ‘do¤ru eylem’, is-ter ‘hak ve adaletli davran›fl’, isterse ‘ahlaki bir karakter’ tan›mlar›nda olsun, hep-sinin kendine göre bir ahlakl›l›k tan›m› yapmalar›na ra¤men ahlaki sorunlar› çöz-mede yetersiz kalmalar›d›r. Hedonist ö¤retiler, mutlulukçu ve yararc› olan tüm ahlakl›l›¤› do¤al ya da do-¤al temelli toplumsal istek e¤ilim ve ihtiyaçlar›n karfl›lanmas›na yönelik eylemle-rinde bulduklar› bilinmektedir. Di¤er taraftan, Kant’›n ödev ahlak› deontolojik ah-lak ö¤retileri ise tam bir karfl›tl›kla, ahlakl›l›¤› otonom bir ak›l varl›¤› olarak kendi-sine koydu¤u ahlak yasalar›na ba¤l› eylemlerde bulmaktad›r. Erdem ahlak› olarakifade edilen ö¤retideki esas ise ahlaki eylemi erdemlerin çoklu¤u ve ço¤ullu¤un-da görmesidir. Tüm ahlaki teoriler ça¤lar üstü geçerlili¤e sahip Mutlak ve Kutsal olan d›fl›ndaanl›k, rölatif ve çat›flmal› durumlar karfl›s›nda eksik ve çaresizdir. Bu durum ahlak›salt bilimsel bir çaba olarak gören ve ahlak› tinsel alan›n d›fl›nda b›rakan bütün te-orilerin kendini kurtaramad›¤› bir sonuçtur. Mutlak ve tek olan›n kurallar›n› ahlakiolan›n d›fl›nda tutmak insano¤luna hangi aç›dan bak›l›rsa bak›ls›n yarar sa¤lama-m›flt›r. Küresel çerçevedeki parçalanm›fll›k, bölünmüfllük ve ezilmifllikler hangi ah-laki ortak paydada buluflturulursa buluflturulsun daima eksik ve yetersiz kalmayamahkûm görünmektedir.
82 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve EtikÖzetA M A Ç Ahlak teorilerinin ifllevini tan›mlamak. A M A Ç Normatif olmayan ahlak teorisinin bak›fl aç›s›n› 1 Ahlak felsefesi, ahlak denen fenomen üzerine 3 aç›klamak. düflünmedir. Bu tan›m gere¤i, ahlak, filozoflar›n Normatif olmayan teoriler, ahlak ö¤retilerini ta- üzerinde düflünmesiyle var olmufl alg›lan›r. Oysa n›mlamaya, onlar› birbiriyle karfl›laflt›rmaya, çö- en ilkel toplumlar›n bile ahlak› vard›r. Ama ne- zümlemeye, ortak ve farkl› yanlar›n› göstermeye yin ahlakl› oldu¤unu kestirmek kolay de¤ildir. yönelik ahlaki bak›fl aç›s› ortaya koyan teoriler Bu nedenle neyin iyi, neyin kötü; neyin do¤ru, olarak aç›klanabilir. Bu teorilerin ilk aya¤›n› me- neyin yanl›fl; neyin izin verilebilir, neyin izin ve- taetik ve tan›mlay›c› ahlak bak›fl aç›s› oluflturur- rilemez oldu¤unu aç›klayabilmek için ahlak te- ken, ikinci aya¤›n› ise, görecelilik, sezgicilik ve orilerinden yararlan›yoruz. Baflka bir deyiflle ah- objektivizm gibi yaklafl›mlar oluflturur. lak teorilerinin ifllevi, ahlaki yarg›lar ve sorunla- ra yönelik ikilemleri çözmektir. Normatif ahlak teorisinin bak›fl aç›s›n› aç›kla-AMAÇ mak. 2 Normatif ahlak, ahlak› felsefenin normlar koyan bir alan› olarak kabul etmektedir. Bu teoriler, ne- yin iyi, neyin kötü; neyin do¤ru neyin yanl›fl ol- du¤unu bilmek istedi¤imizde ahlak alan›ndaki davran›fllar›m›z için temel kriter olarak ifllev gö- recek normlar›n peflindedir. Böylece normatif ah- lak›n fonksiyonu do¤ru ve iyinin en üst ilkeleri- ni sa¤lamakt›r. Bu ilkeler ve davran›fllar, teleolo- jik, deontolojik ve erdem ö¤retileriyle yol göster- meye çal›fl›r.
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 83Kendimizi S›nayal›m 6. Do¤ru davran›fl›n birey, grup ve toplumsal kültüre göre de¤iflece¤ini savunan ahlak teorisi afla¤›dakiler-1. Afla¤›dakilerin hangisi ahlak›n düflünme flekillerin- den hangisidir?den biridir? a. Meta ahlak a. Metafizik düflünme b. Göreceli ahlak b. Meta-etik düflünme c. Ahlaki egoizm c. Objektif düflünme d. Tan›mlay›c› ahlak d. Epistemolojik düflünme e. Kant ahlak› e. Etimolojik düflünme 7. Afla¤›dakilerden hangisi adalet teorisini gelifltiren2. Afla¤›dakilerden hangisi normatif olmayan ahlak te- düflünürdür?orilerinden biridir? a. Sidgwick a. Teleolojik ahlak b. Kant b. Deontolojik ahlak c. Rawls c. Tan›mlay›c› ahlak d. Aristotle d. Erdem ahlak› e. Anscombe e. Faydac› ahlak 8. Mutlulu¤u, “insan›n yaflay›fl amaçlar›ndan ve ahlak›n3. Afla¤›dakilerden hangisi egoizm teorilerinden biridir? ölçütlerinden biri” olarak gören düflünür afla¤›dakiler- a. Faydac›l›k den hangisidir? b. Görecelilik c. Kuralc›l›k a. Jeremy Bentham d. Hazc›l›k b. Manuel G. Velasquez e. Eylemcilik c. Immanuel Kant d. John Stuart Mill4. ‘Kategorik buyruk’ kavram›ndan afla¤›daki hangi dü- e. Jose Lopezflünür bahsetmektedir? 9. “En çok say›daki insan için en fazla mutluluk”un en a. Aristippos do¤ru davran›fl oldu¤unu savunan düflünür afla¤›daki- b. Sidgwick lerden hangisidir? c. Bentham d. Epikuros a. Jeremy Bentham e. Kant b. Henry Ford c. Norman Bowie5. Afla¤›dakilerden hangisi Teleolojik Ahlak Teorilerin- d. Aquino’lu Thomasden biridir? e. John Rawls a. Faydac› ahlak teorisi 10. “De¤erlendirmeye yarayan, genel ya da genel geçer b. Kant ahlak› olma iddias›nda olan önerme” ifadesi afla¤›dakilerin c. Adalet teorisi hangisinin tan›m›d›r? d. Haklar teorisi e. Erdem ahlak› a. Ahlak b. Norm c. Etik d. Erdem e. Betimleme
84 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik Yaflam›n ‹çinden d›m ald›¤› haberi ulaflt›. (‘Hongkong Christian Coaliti- on’nun Hans Weiss’a gönderdi¤i 12 Haziran 2001 tarih-“ CHICCO (ARTSANA S.P.A.) li e-mail) Bu örnek uluslar aras› kampanyalar›n etkisini Chicco, tüm dünyada bir düzine farkl› marka olarak gösteriyor. çal›flan ‹talyan Artsana Holding’in bir parças›. Alman- ya’da hamileler, bebekler ve küçük çocuklar için say›- ”Kaynak: Hans Weiss, Klaus Werner, Markalar›n Kara s›z ürünleri olan Chicco ve Pretanal markalar› ile tan›- n›yor. Artsana 40 y›ldan fazla bir süredir faaliyette. Kitab›, MediaCat Kitaplar›, ‹stanbul, 2003 Pretanal sadece bebek donan›m› ve hamile ürünleri satan flirketler aras›nda tüm Avrupa’da en çok ma¤a- Kendimizi S›nayal›m Yan›t Anahtar› zaya sahip olan›. Çin’deki Chicco tedarikçi firmalar›ndan biri olan Zhili 1. b Yan›t›n›z yanl›fl ise “Ahlak, Etik ve Ahlak Teori- Handicraft Factroy’de 19 Kas›m 1993’te bir yang›n ç›k- si Aras›ndaki ‹liflki” konusunu yeniden gözden t›. Orada bulunan a¤›rl›kl› olarak kad›nlardan oluflan geçiriniz. 200 eleman kaçmaya çal›flt›. Ancak çok az› kaçabildi. Çünkü çal›flanlar mallar› çalar korkusuyla fabrika bir 2. c Yan›t›n›z yanl›fl ise “Normatif Olmayan Ahlak hapishane gibi kilitlenmiflti; pencerelerde demir par- Teorileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. makl›klar vard› ve acil ç›k›fllar kapat›lm›flt›. Bina ayn› zamanda mal deposu olarak da kullan›ld›¤› için yan- 3. d Yan›t›n›z yanl›fl ise “Normatif Ahlak Teorileri” g›n h›zla yay›ld›. konusunu yeniden gözden geçiriniz. 87 kifli öldü, 47 kifli a¤›r yaral› olarak kurtuldu. Al›nan bilgilere göre çal›flanlar› fabrikaya hapseden iki müdür 4. e Yan›t›n›z yanl›fl ise “Normatif Ahlak Teorileri” yine Artsana S.p.A/Chicco için mal üreten yeni bir fab- konusunu yeniden gözden geçiriniz. rikada çal›fl›yorlar. Artsana S.p.A./Chicco ancak y›llar sonra, 1997 y›l›nda 5. a Yan›t›n›z yanl›fl ise “Normatif Ahlak Teorileri” ma¤durlara yaklafl›k 155 Euro ödemeye raz› oldu. An- konusunu yeniden gözden geçiriniz. cak ma¤durlar›n bir teki dahi flimdiye kadar ‹talyan flir- ketinden tek bir kurufl almad›. 6. b Yan›t›n›z yanl›fl ise “Normatif Olmayan Ahlak fiirket 1999 y›l›nda avukatlar› arac›l›¤›yla, paran›n yan- Teorileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. g›n felaketiyle hiçbir ba¤lant›s› olmayan sosyal projeler- de kullan›lmak üzere da¤›t›ld›¤›n› ilan etti. Bu, ma¤dur- 7. c Yan›t›n›z yanl›fl ise “Normatif Ahlak Teorileri” lar için ayr›lan fonun kötüye kullan›lmas› demek tam konusunu yeniden gözden geçiriniz. anlam›yla. Bu nedenle Hongkong’daki Toy Coalition, ‹talyan flir- 8. d Yan›t›n›z yanl›fl ise “Normatif Olmayan Ahlak ketini yine de kurbanlara tazminat ödemeye zorlamak Teorileri” konusunu yeniden gözden geçiriniz. için Chicco oyuncaklar›na karfl› uluslar aras› bir kam- panya bafllatt›. Artsana S.p.A/Chicco (‘Nerede bir bebek 9. a Yan›t›n›z yanl›fl ise “Normatif Ahlak Teorileri” varsa biz de oraday›z.’), web sitesinde gururla 1998’den konusunu yeniden gözden geçiriniz. beri var olan bir flirket kodeksi oldu¤unu ve bu kodek- sin, tüm üretici firmalara çal›flma saatleri, ücret, yafl› kü- 10. b Yan›t›n›z yanl›fl ise “Normatif Ahlak Teorileri” çük olanlar›n çal›flt›r›lmas› ve çal›flanlar›n sa¤l›klar›n›n konusunu yeniden gözden geçiriniz. güvence alt›na al›nmas› konular›ndaki kurallara uyma yükümlülü¤ü getirdi¤ini ifade ediyor. Dikkat! 2001 y›l›n›n May›s ay› sonunda, kitap yay›na haz›rlan- d›ktan sonra Zhili fabrikas›nda bu y›l›n Temmuz ay›nda ç›kan yang›n›n ma¤durlar›n›n ve ölenlerin yak›nlar›n›n her birinin ‹talyan firmas› Chicco’dan 11.250 dolar yar-
3. Ünite - ‹fl Ahlak› ve Etik Yaklafl›mlar 85S›ra Sizde Yan›t Anahtar› Yararlan›lan ve Baflvurulabilecek KaynaklarS›ra Sizde 1Ahlak, etikten önce gelir ve etik gerekçelendirmeler Akarsu, B. (1982), Ahlak Ö¤retileri, Remzi Kitabevi, ‹s-sonras›nda ise ahlak teorisine dönüflür. Tüm birey ve tanbul.toplumlar belirli faaliyetlerde do¤ru ve yanl›flla ilgili te-mel ahlak duygusuna sahiptir. Etik, ahlaki belirsizlik Arslan Z.(2001) “ Postmodern Söylem ve ‹nsan Haklar›”durumlar›nda normatif kurallar› genellefltirme ve ahlak› Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergi-sistemli ve akla uygun bir hâle getirme ile ilgili bir giri- si, 56-1.flimi gösterir. Bu sürecin sonunda ortaya ç›kan norma-tif kurallar ise haklar teorisi ve adalet teorisi gibi ahlak Arslan, M., (2001), ‹fl ve Meslek Ahlak›, Nobel Yay›nc›-teorisini oluflturur. l›k, Ankara.S›ra Sizde 2 Do¤an, Ö. (2004) Etik- Ahlak Felsefesi-, ‹nkilap Kitape-Bireyin bilmedi¤i, haz alarak ya da zevk duyarak yafla- vi, ‹stanbul.mak k›sa ve uzun dönemde sonuçlar› itibariyle farkl›-d›r. K›sa dönemde haz veren ve zevk al›nan pek çok K›l›ç, R. (1993), “Ahlak› Temellendirme Problemi”, Fel-eylem, uzun dönemde ac› sonuçlar verir. Duyulan haz- sefe Kongresi Bildiriler Kitab›.z›n büyüklü¤ü ve süreklili¤i bu sonuçlar› uzun dönem-de daha ac› hale getirir. Bunun yan›nda, yar›nlarda haz Kök, S. B. (2001), ‹fl Ahlak› ve Sosyal Sorumluluk, Betaveren ve zevk al›nan pek çok eylem, bugünde bireyi Bas›m Yay›m A.fi., ‹stanbul.ac›lar içinde b›rak›r. Pieper, A. (1992), Eti¤e Girifl, Çev. Veysel Ataman-Gö- nül Sezer, Ayr›nt› Yay›nlar›, ‹stanbul.
4‹fiLETMELERDE SOSYAL SORUMLULUK VE ET‹KAmaçlar›m›z Bu üniteyi tamamlad›ktan sonra; Etkilenenler yaklafl›m›n›n tan›m›n› ve geliflim aflamalar›n› aç›klayabilecek, ‹flletmeler ve liderler için etik sorumlulu¤un ne anlama geldi¤ini ifade edebilecek, Liderlik tarz›n›n iflletmedeki etik anlay›fl› ve örgüt kültürünü nas›l flekillendir- di¤ini aç›klayabilecek, Etik ile liderlik, iflletme yap›s›, iflletmenin denetim sistemi ve örgüt kültürü aras›ndaki iliflkiyi anlatabileceksiniz.Anahtar Kavramlar • Örgüt Kültürü • Liderlik, Etik Liderlik • Etkilenenler Yaklafl›m› • Etik Sorumluluk‹çindekiler‹flletmelerde Sosyal ‹flletmelerde Ahlaki • G‹R‹fiSorumluluk ve Etik Karar Alma ve Etik • B‹R SOSYAL VE EKONOM‹K Liderlik ETK‹LENEN OLARAK ‹fiLETME • ‹fiLETME VE L‹DER ‹Ç‹N PRAGMAT‹K PRENS‹PLER • ‹fiLETME STRATEJ‹S‹, L‹DERL‹K VE AHLAK SORUMLULU⁄U • ‹fiLETME YAPISI VE L‹DER‹N ET‹K SORUMLULU⁄U • L‹DERLER, DENET‹M S‹STEMLER‹ VE ET‹K SORUMLULUK • ‹fiLETMELERDE L‹DERL‹K, KÜLTÜR VE ET‹K SORUMLULUK
‹flletmelerde Ahlaki Karar Alma ve Etik LiderlikG‹R‹fiKarmafl›k yasal ve etik sorunlardan etkilenenler olarak iflletmelerin do¤as› ve so-rumlulu¤u ile ilgili önemli sorular, bugün ifl dünyas›nda hala tart›flma konusudur.Örne¤in, iflletmeler rasyonel, kiflili¤i olmayan kurumlar m›d›r? ‹flletmeler politik veekonomik gruplar›n yönetimindeki ifl birlikleri midir? ‹flletmelerin bir vicdan› varm›d›r? ‹flletmelerin topluma karfl› etik sorumlulu¤u var m›d›r? E¤er varsa hangi s›-n›rl›l›klar içinde? Bu sorular, afla¤›da ortaya konmaya çal›fl›lan sorunlu konular›nda birer parças›d›r. • E¤er iflletmeler bir vicdana sahip de¤ilse ve öncelikle kiflili¤i olmayan, kâr amaçl› kurumlarsa, müflteriler, çal›flanlar, hükümet ve toplum gibi etkilenen- lere yönelik sorumluluklar› nelerdir? Kurallar nelerdir ve bu faaliyetleri kim yönetmelidir, etkilenenlere yönelik hangi etik yükümlülüklere sahiptir, e¤er de¤ilse gelecekteki durum nedir? • E¤er iflletmeler kâr amaçl› kurumlardan daha fazla bir anlam tafl›yorsa, etik sorumluluklar›n›n temeli ve kayna¤› nedir? Kimlere ekonomik yükümlülük- leri yan›nda baflka sorumlulu¤u vard›r? ‹flletmeler nas›l etkilenenlere karfl› etik ve sosyal sorumluluklar›n› uygulayabilir? Bu tart›flmalar›n bafllang›c›, iflletmelerin do¤as› ve sosyal sorumlulu¤uyla ilgiliüç farkl› görüfle dayanmaktad›r: 1) ‹flletmelerin vicdan› yoktur ve kiflili¤i olmayankurumlard›r, sadece hissedarlar›na karfl› sorumludurlar. 2) ‹kinci görüfle göre ifllet-meler bireylere benzer. ‹flletmelerin vicdan› vard›r ve etkilenenleriyle iliflkilerindebir etik kurumu gibi davran›r. 3) Üçüncü bak›fl aç›s› ise iflletmeleri bir ekonomikve sosyal etkilenen olarak aç›klamaktad›r. Bu bak›fl aç›s› karfl›t görüfllerle uzlaflma-ya çal›fl›r.‹flletmelerin Vicdan› Yokturfiu bir gerçektir ki iflletmelerin büyük k›sm›, iflletme sahipleri ve hissedarlar› için kâramaçl› çal›fl›r. Buradaki önemli soru, iflletmelerin hissedarlar›na oldu¤u kadar etkile-nenlerine karfl› da etik sorumlulu¤unun olup olmad›¤›d›r. “‹flletmelerin kiflili¤i yoktur,kâr amaçl› kurumlard›r” görüflü, “iflletmelerin öncelikli görevi kâr elde etmektir, etiksorumlulukla hareket etmek de¤ildir” temeline dayan›r. Bu görüfl, iflletme eti¤inin çer-çevesi için önemlidir çünkü iflletmelerin kiflili¤i olmayan varl›k” olarak tan›mlanmas›,kuruma etik mesuliyet ve sorumlulu¤un bir katk› sa¤lamayaca¤›n› iddia eder. Fayda-c›l›k temelli bu görüfl, iflletmelerin genifl kesimi için en iyiyi sa¤lad›¤›n› varsayar.
88 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik Adam Smith (1723-1790), bu görüflü ilk savunan bilim adam›d›r. Ona göre bi- reyler, kiflisel ç›karlarla motive olur “görünmez el” ilkesini benimser ve toplumun ekonomik refah›n› destekler. Bu görüfle göre iflletmeler kiflisel ç›karlar› ve sahiple- rinin ekonomik beklentilerini karfl›layan etik d›fl› kurumlard›r. Sosyal sorumluluk- ta kurallar ve bu kurallar›n uygulanmas› gereklidir. Bu hükümetlerin görevidir, ifl- letmelerin de¤il. Thomas Hobbes ve Locke’nin felsefesi de bu mant›¤› yans›tmaktad›r. Onlar›n görüflüne göre iflletmeler öncelikle, iflletme sahipleri, hissedarlar ve kâr elde etme kapasitesini art›ran gruplarla ilgilenmelidir. ‹flletmeler kâr elde etti¤inde toplum kâr elde eder. ‹flletmelerin üretme rolü, sorumluluk kurallar›n›n üzerinde bir öne- me sahiptir. Bu görüflü savunan günümüz bilim adamlar›ndan biri Milton Friedman’d›r. Ona göre iflletmelerin sadece bir sosyal sorumlulu¤u vard›r. O da kaynaklar›n›, karlar›- n› art›rmak için kaynaklar›n› ve faaliyetlerini tasarlamak oldu¤u kadar oyunu ku- rallar›na göre oynamakt›r. Oyunun kurallar› ise müdahale ve sahtekarl›k olmaks›- z›n aç›k ve özgür rekabettir. Ona göre serbest pazar sistemi “oyunun kurallar›n›” tan›mlar ve bu toplumun iflletmelerin temel sorumlulu¤u olan iflletme sahiplerinin ve hissedarlar› için kâr elde etmeyi baflarmada topluma yard›mc› olmas› için elve- rifllidir. Friedman, iflletmelerin görevinin topluma yard›m etmek olmad›¤›n› savun- mufltur. Ona göre iflletmede sosyal sorumluluk faaliyetleri tasarlad›klar› gibi ger- çeklefltiren yöneticiler, hissedarlar›n paras›n› kullanmazlar. Bu yöneticiler hissedar- lar›n vergi memurlar›d›r çünkü onlar temel çal›flanlar yerine kamu görevlileri gibi hareket etmifl olurlar. Benzer flekilde Theodore Levitt’e göre iflletmelerin sadece iki sorumlulu¤u var- d›r: Birincisi asgari seviyede yüz yüze iliflkilerde nezaket kurallar›na uyma ve ikin- cil maddi kazanc›n yollar›n› araflt›rmakt›r. Bu bak›fl aç›s›yla etik sorumlulu¤un kaynaklar›, iflletmelerin d›fl›ndad›r. “Görün- meyen el”, “hükümetimin eli” ve di¤er etik denetim mekanizmalar›, iflletmelerin fa- aliyetlerini gözlemlemeli ve disiplin alt›na almal›d›r. Bu görüflün destekleyicilerin- den olan John Kenneth Galbraith’a göre ise iflletmeler kiflili¤i olmayan kurumlar- d›r ve hükümetler iflletmelerin sosyal sorumlulu¤unu art›rmak yerine faaliyetlerini etik aç›dan denetlemelidir. Yukar›da örnekleri ve görüflleri verilen bilim adamlar› ve araflt›rmac›lar yan›n- da pek çok filozof, iflletmelerin birey olmad›¤› ve amaçlar›n›n olamayaca¤› görü- flünü savunmaktad›r. Ancak iflletme içindeki çal›flanlar, iflletmenin sosyal sorumlu- luklar›n›n oldu¤una inanmaktad›r. Örne¤in, Manuel Velasquez iflletmelerin bir bi- rey olarak görülemeyece¤ini iki nedene ba¤lam›flt›r. Birincisi, e¤er iflletmeler yan- l›fl hareketlerinden sorumlu tutulursa, bireylerin yanl›fllar› araflt›r›lamaz ve cezalan- d›r›lamaz. Bu nedenle iflletmelerin eti¤e uygun olmayan davran›fllar› engellenme- melidir. ‹kincisi, iflletmelerin amaçlar› olan bireylerin görülmesi onlar›, “insanl›ktan daha genifl” olarak görmemize neden olur, “sonuçlar› ve refah› çal›flanlar›nkinden daha önemli olan” bireyler. Bu nedenle iflletme çal›flanlar› iflletmenin amaçlar›n› ve bireylerin meflrulu¤unu feda ederek iflletmenin ç›karlar›n› ikincil duruma düflüre- bilir. Sonuçta iflletmenin içindeki bireydir, iflletmenin kendisi de¤il. Ve çal›flanlar yasal olmayan ya da etik d›fl› davran›fllar›ndan dolay› hesap vermelidir. Velasqu- ez’e göre iflletmelerin sosyal ve etik yükümlülüklerine ra¤men, iflletmeler bir birey gibi davranan ya da amaçlar› olan kurumlar de¤ildir.
4. Ünite - ‹flletmelerde Ahlaki Karar Alma ve Etik Liderlik 89‹flletmelerin Vicdan› Vard›rKarfl›t görüfle göre iflletmeler, t›pk› bireyler gibidir. ‹flletmelerin vicdan› vard›r, ger-çekten de¤il ama iflletmenin sahiplerine ve etkilenenlerine karfl› bir etik kurum gi-bi davranmal›d›r. ‹flletme davran›fl› bu nedenle t›pk› bireylerin davran›fl› gibi etikstandartlara göre gelifltirilmelidir. ‹flletmeler amaçlara yönelik hareket eder ve bunedenle hareketlerinin etik aç›dan hesab›n› vermelidir. Yine bu bak›fl aç›s›na göreiflletmelerin sadece yasal ya da etik aç›dan hareketlerinden sorumlu de¤ildir ayn›zamanda sosyal sorumlu davranmas› gerekir, “iyi vatandafl” olmal›d›rlar. Kenneth Goodpaster ve John Matthews örne¤in, iflletmeler amaçlara, ekono-mik de¤erlere ve stratejilere sahip olmalar›yla inan›ld›¤› için, bir vicdana sahip ol-mal›lar. Bu bilim adamlar› gerçekte iflletmelerin bireylerle eflit düzeyde bir vicdanasahip olmalar› gerekti¤ine inanmaktad›rlar ancak iflletmeleri bir birey olarak kabuletmek, iflletmelerin sorumlulu¤unu analiz etmede bir iskelet sunar. E¤er iflletmele-rin bir amac› olmazsa, bu bilim adamlar›na göre bir iflbirli¤i olarak iflletmeler nas›letik aç›dan sorumlu tutulabilir? Peter French’a göre ise iflletmeler amaçlar yönünde davranmal›d›r ve faaliyetle-rinden etik aç›dan sorumlu tutulmal›d›rlar. French’e göre iflletmeler kendi “iflletmeiç karar yap›s›”na göre hareket etmelidir. “‹flletme iç karar yap›s›”, iflletmenin ak›flflemalar› ve politikalar›ndan oluflturulur. ‹flletme kararlar› ak›fl flemalar›n›n ve ifllet-me politikalar›n›n karar yap›s›yla vücut bulur. French’e göre iflletmenin kararlar› ilebireylerin “iflletme içi karar yap›s›”na yönelik fikirleri ba¤lant›l›d›r. “‹flletme içi ka-rar yap›s›” bireylerin, bireysel hareketlerinin kolektif biçimidir. French’e göre ifllet-melerin kararlar› bireylerin iflletme içindeki kararlar›yla benzer de¤ildir. ‹lk görüfle benzer flekilde iflletmelere yönelik bu bak›fl aç›s›, belli s›n›rl›l›klarasahiptir. Uygulamada eflit kolektif yap› ve sadece bireylerle politik kararlar›n al›n-mas› çok zordur. Özellikle büyük iflletmelerde farkl› fikirler ve kararlar aras›ndakolektiflik ve ifl birli¤i de¤iflkendir. Hatta iflletme baflkanlar› ve üst düzey yönetici-leri kararlar› al›rlar ve uygulanmas› için bask› yaparlar. ‹flletmelerin bir birey ve etik kurumu olarak görüldü¤ü bak›fl aç›s›, bugün bi-linçli bir flekilde yerlefltirilmeye çal›fl›lmaktad›r ancak bu bak›fl aç›s› sadece birey-sel bir bak›fl aç›s›d›r. ‹flletme içi politik ve çeflitli ç›kar gruplar›n›n varl›¤›n› göz ar-d› etmektedir.B‹R SOSYAL VE EKONOM‹K ETK‹LENEN OLARAK‹fiLETMEÜçüncü görüfl olan iflletmeyi toplumda sosyal ve ekonomik etkilenen olarak gör-me, iflletme ile hizmet götürdü¤ü kurumlar aras›nda iliflkinin do¤as›n›n bir pragma-tik de¤erlendirmesi üzerine odaklan›r. Etkilenenler, bak›fl aç›s› kâr amaçl› kurumlar› yasal bir varl›k ve bireylerin vegruplar›n iflbirli¤i olarak görür. ‹flletme lideri ve üst düzey yöneticileri, sermayedar-lar›n ve iflletme sahiplerinin karlar›n› maksimize etmek için kiralanm›fllard›r. Ancakbunu baflarmak için çeflitli etkilenenlerin (çal›flanlar, müflteriler, tedarikçiler, hükü-met kurumlar›) beklentilerini, haklar›n› ve taleplerini karfl›lamak zorundad›r. Bu ba-k›fl aç›s›na göre, iflletmenin temel yükümlülü¤ünü, iflletme sahiplerinin ekonomikbeklentilerini karfl›lamakt›r. Ancak hayatta kalmak ve baflar›l› olmak için iç ve d›fletkilenenlerin yasal, sosyal, politik ve çevresel taleplerini cevaplamak zorundad›r. ‹flletmeler, daha sonra etkilenenleriyle olan iliflkilerinde sosyal ve etik aç›dansorumludur. Etkilenenlerin yasal haklar›, dürüstlük ve do¤ruluk gibi etik standart-
90 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik lara yönelik talepleri kadar maliyet ve fayda analizini faydac›l›¤a göre gerçeklefltir- mek zorundad›r. Etkilenenler analizi, do¤ru ve yanl›fl› de¤erlendiren belli bir etik prensibi desteklemez ancak, farkl› durumlarda iflletmenin ve etkilenenlerinin etik prensiplere uyum sa¤lamas›n› sa¤lar. Buradaki önemli nokta, iflletmeler baflar›l› olabilmek için haklara sayg›l› olmay› ve birimlerinin ç›karlar›n› yasal hale getir- mekle yükümlüdür. ‹kinci görüflün aksine, iflletmeler bireylere benzemez çünkü iflletmeler bireylerden fazla yaflar ve gelecek nesilide planlar›na katarlar. Bu nedenle iflletmelerin ç›karlar›, bireylerinkiyle benzer de¤ildir. ‹flletmelerin vicdan sahibi olmas› olas› bir metafor de- ¤ildir ancak bu görüfl, ifletmelerin hissedarlar teorisinin önemli bir parças› olan etkile- nenlerine karfl› sosyal ve etik oldu¤u kadar yasal ve ekonomik davranmak zorunda- d›r, anlam›na gelmektedir. Sosyal Sözleflme ‹flletmelere etkilenenler bak›fl aç›s›yla bakan görüfl ayn› zamanda “sosyal sözleflme” kavram› temeline de oturmaktad›r. ‹flletme ile etkilenenleri aras›ndaki sosyal sözlefl- me, kesin ve aç›k fikir birli¤ine dayan›r. Benzer flekilde Patricia Werhane “karfl›l›kl› güvene dayanan iliflkiler” kavram›n› kullanm›fl ve bir etkilenenin ya da grubun bir di- ¤erinin ç›kar›n› gözeterek davranmas› anlam›na gelen “ güven ve ba¤l›l›k” temeline dayan›r. Böylesi iliflkiler, karmafl›k toplumlarda faaliyet gösteren iflletmeler için özel- likle çok önemlidir. Laura Nash “sözleflmeye dayanan etik” kavram›n› kullanm›flt›r. “Sözleflmeye daya- nan etik” kavram› “sosyal sözleflme” kavram›yla iliflkilidir ve etkilenenler yaklafl›m›n›n kalbini oluflturmaktad›r. “Sözleflmeye dayanan etik” iflletmeler, müflteriler ve etkile- nenler aras›ndaki sosyal oldu¤u kadar ekonomik iliflkilerin önemine vurgu yapar. ‹fl- letme yöneticileri ve müflteriler aras›ndaki iliflkiler ve sosyal sözleflmeler, bir “sat›c› so- rumludur” anlay›fl›na dayan›r, “sat›c›n›n ya da al›c›n›n dikkat etmesi” de¤ildir. Bu kavram, bir “iliflki kurmay› mümkün k›lma” kalitesine sahiptir. De¤er ekler sa- t›c›lar›n ve al›c›lar›n karfl›l›kl› ç›karlar› temeline dayan›r. Güvene dayanmayan iliflkiler, uzun dönemde iflletmelerin ekonomik amaçlar›nda baflar›s›z olmas›na neden olur. Etkilenenler analizi sosyal sözleflmeler ve “sözleflmeye dayanan eti¤i” temel al›r. Yani iflletmeler karfl›l›kl› güvene dayanan iliflkilerle yaflam›n› sürdürmek ve kâr elde etmek için yasal, ekonomik ve çevresel oldu¤u kadar sosyal ve etik yükümlülükleri vard›r. Topluma, ev sahibi ülkeye ya da çeflitli ç›kar gruplar›na karfl› sosyal sorumlu- lukla davranmak, iflletmelerin ekonomik olmayan önemli bir yükümlülü¤üdür. ‹fllet- meler sosyal ve etik aç›dan çal›flanlar›na karfl› güvenli ve sa¤l›kl› bir ifl ortam› sa¤la- makla yükümlüdür. ‹flletmeler ayn› zamanda performans› ölçüt alan dürüst ve eflit üc- retlendirme sistemi kurmak zorundad›r. Buna ilaveten müflterilerini hizmetleriyle ürünlerin içeri¤iyle ilgili do¤ru bir flekilde bilgilendirmek, güvenli hizmet ve ürün sun- mak zorundad›r. ‹fiLETME VE L‹DER ‹Ç‹N PRAGMAT‹K PRENS‹PLER Norman Bowie ve Ronald Duska’a göre iflletmelerin yükümlülükleri kâr elde etme- den çok daha fazlad›r. Yükümlülükler, dürüst davranmay›, kaç›n›lamayan ya da sa- vunmas› olmayan zararlara neden olma ve di¤erleri için zararl› olabilecek durumlar ile di¤erlerinin düzeltemeyece¤i durumlar› engellemeyi de içerir. Ayr›ca iflletmeler gerçek anlamda “yapmas› gerekenler ve yapabileceklerini belirtmeyi” ve “minimum etik” standard› kriterlerine göre etik olmal›d›r.
4. Ünite - ‹flletmelerde Ahlaki Karar Alma ve Etik Liderlik 91 “Yapmas› gerekenleri ve yapabileceklerini belirtme”, e¤er maliyetler müflterile- SIRA S‹ZDErin talebini kesecekse iflletmelerin güvenli ürünler üretmesini etik aç›dan gerektir-mez anlam›ndad›r, müflteriler ürünün güvenli¤ine karfl› fiyat›n› da de¤erlendirir. 1E¤er satamayacaksa neden iflletmelerden güvenli ürünler üretmesi talep edilir yada beklenir? ‹flletmeler, “yapabileceklerini” yapmal›d›r. DÜfiÜNEL‹M SORU “Minimum etik” standard›na göre iflletmeler di¤erlerini olas› zamandan koruma D‹KKATfaaliyetleri konusunda taahhüt etmeli ürünü ya da hizmeti üretmemelidir. En az›n-dan iflletmeler belli standartlara göre sataca¤› güvenli ürünleri tasarlamal›, üretme- SIRA S‹ZDEli, da¤›tmal› ve satmal›d›r. AMAÇLARIMIZ K‹TAPEtkilenenler Olarak ‹flletmelerin Sosyal Gücü ve Etik TELEV‹ZYONTemeli ‹NTERNETKeith Davis’e göre iflletmelerin ve liderin sosyal sorumlulu¤u sosyal güç ve “e¤er ifl-letmeler güce sahip olduklar›nda sadece kurulan iliflkiler iflletmelerin ayn› zamandabu alanlarda hareketlerinden dolay› sorumlu tutulmalar›n› zorunlu k›laca¤›” görüflü-ne dayan›r. Bu bak›fl aç›s› “sorumlulu¤un kati yasas›” olarak da adland›r›lmaktad›r.Uzun vadede toplumun sorumlu buldu¤u durumlarda gücünü kullanmayan ifllet-meler, bu gücü kaybetme e¤ilimindedir. Davis iflletme profesyonellerinin sosyal so-rumlu olmak için izlemesi gereken befl genifl ilke ya da yükümlülük önermifltir: • ‹flletmeler “toplumun kaynaklar›n›n vekili” gibi bir sosyal role sahiptir. Top- lum, kaynaklar›n› kullanmalar› için iflletmelere emanet etmesi için iflletmeler sadece iflletme sahipleri, müflteriler ve sendikan›n de¤il tüm etkilenenlerinin ç›karlar›na hizmet etmek zorundad›r.‹flletmelerin “toplumun kaynaklar›n›n vekili” olmas› ne anlama gelmSIeRkAteSd‹ZirD?E• ‹flletmeler, toplumdan ald›klar› girdilerin aç›k bir makbuzunu ve kamuoyu- na faaliyetleriyle ilgili aç›k bilgilendirme ile yani iki aç›kDÜsfiiÜstNeEmL‹Mgibi faaliyetgöstermelidir.• Faaliyetlerin, ürünün ya da hizmetin kârl›l›¤› kadar sosyaSlOmRaUliyeti, üretimedevam edilip edilmeyece¤i karar› için göz önünde bulundurulmal› ve he-saplanmal›d›r. Teknik ve ekonomik kriterler, iflletmeninDü‹rKeKtiAmTe devam et-me karar›ndan önce iflletme faaliyetlerini, ürünleri ya da hizmetlerinin sos- yal etkileriyle desteklenmelidir.• ‹flletme içi faaliyetlerin, ürünün ve hizmetin sosyal maliySeIRtiA, tSü‹ZkDeEticinin tüke-timinin toplum üzerindeki etkilerini ödeyecek flekilde ücretlendirilmelidir.• ‹flletmeler, temel sosyal beklentileri içeren etkinli¤i iAçMinAÇbLAirRIbMiIrZey gibi yü- kümlülükleri vard›r.Bu befl ilke, iflletmenin etkilenenleriyle olan iliflkilerinin etik temelini yaratmakve gözden geçirmek için bir yap› sa¤lar. K‹TAPEtkilenenler Yaklafl›m›n›n S›n›rl›l›klar› ve Lider‹flletmeler için etkilenenler görüflü, iflletmelerin sosyal ve etikT EsoL EruVm‹ ZlYuOluN klar›n› an-lamada artan bir flekilde kullan›lan bir yaklafl›m haline gelmifltir. Ancak ayn› za-manda bu görüfl elefltirilmektedir. Baz› tart›flmalar liderlerle ilgilidir, ekonomik te-melli ve kârlar› maksimize etmeye odaklanma temellidir. Bir baflka elefltiri konusubu görüflün, iflletmelerin sosyal sorumlulu¤u için güvenilir bir‹ NteToE RriNkEtTemele sahipolmamas›d›r.
92 ‹flletmelerde Sosyal Sorumluluk ve Etik Etkilenenler görüflünün, iflletmeler ve liderler için takip edilmesi gereken aç›k etik standartlar önermemesine ra¤men, bu görüfl gerçekçidir, pratiktir araflt›rmac›- lara ve iflletme çal›flanlar›na uyabilecekleri etik prensipler ortaya koyar. Etik etkile- nenler bak›fl aç›s› ayn› zamanda iflletmeleri ve lideri ilgili taraflar›n kârlar›n› art›r- maya yönelik hem ekonomik hem de do¤ruluk, dürüstlük ve faydac›l›k ilkelerine göre davranmaya zorlar. Bugün, iflletmelerin faaliyetleriyle ilgili filozofik program- larla pek çok iflletme yöneticisi karfl›laflmamaktad›r. Bu iflletmelerin önemli sorun- lar› içermediklerinden kaynaklan›yor gibi görünmektedir. ‹flletme etik sorumlulu- ¤u aç›s›ndan etkilenenlerin zay›f yönleri ve sonuçlar›n› ortaya koymak, etik sorun- lar karfl›s›nda iflletmenin sosyal sorumlulu¤unu ve etik aç›dan durumunu analiz et- mek için daha uygulanabilir ve aç›k bir kavramsal iskelet sundu¤u aç›kt›r. ‹fiLETME STRATEJ‹S‹, L‹DERL‹K VE AHLAK SORUMLULU⁄U Yönetim literatüründe “yap› stratejiyi izler” kabul edilmifl bir organizasyon prensi- bidir. Bir iflletmenin yap›s›, yönetsel ba¤l›l›k teorisine göre, stratejisi ile uyumlu ol- mal›d›r. E¤er iflletme uyumlu ve rekabete karfl› etkin faaliyet göstermek istiyorsa örgüt kültürü, etik sorumlulu¤unu izler ve stratejiden de etkilenir. Strateji ve yap›, çal›flanlar›n ahlak davran›fllar›n› nas›l etkiler? ‹flletme liderleri stratejiyi oluflturmak- tan ve stratejiyi aç›kça ifade etmekten sorumludur. Etik analistleri için stratejinin anlam› yap›, kültür, lider ve kontrol sistemleri ara- s›ndaki organizasyonel ve kavramsal iliflkinin, iflletme çal›flanlar›n›n hareket ve davran›fllar›n›n eti¤e uygunlu¤unu nas›l etkiledi¤idir. Burada tart›fl›lan, tasarlanan ve kararlaflt›r›lan stratejinin, afla¤›daki yollarla iflletme faaliyetlerinin etik ve meflru- iyetine etkileridir: • Strateji, iflletme faaliyetlerinin tüm yönetsel yönlerini belirler. Yat›r›m strate- jisi örne¤in, müflteri tatmini ya da ürün kalitesinin üzerindeki eflsiz büyüme- yi vurgulayabilir. Liderleri gelifltirecek teknik unsurlar› vurgulayabilir. Ya da genel bir strateji, iflletmenin faaliyetlerini, sosyal konulara, çal›flanlar›n hak- lar›na ya da di¤er paydafllar›n gerekliliklerine do¤ru yönlendirebilir. • Strateji, liderin de¤erlerinin ve ödüllendirme faaliyetlerinin denetimini vurgu- lar. Bu yolla strateji, yönetim için etik aç›dan neyin önemli oldu¤unu yans›t›r. • Strateji, iflletme faaliyetlerinin yönünü ve niteli¤ini belirler. Kârl›l›¤› vurgula- yan bir strateji, müflterilerin beklentilerini ve güvenli¤ini ya da yenilikçi fi- kirleri göz ard› eden bir nitelik oluflturabilir. Bunun yan›nda organizasyonel ödüllendirme ve denetim sistemleri s›kl›kla, genifl stratejik yönelimin niteli- ¤ini ve neyi vurgulad›¤›n› yans›t›r. ‹nsan kaynaklar› gelifltirme giderlerinde- ki elde edilecek faydalar› vurgulamak, donat›lm›fl, gerçekçi olmayan hareke- te geçme ve özel aktar›m sistemlerinin varl›¤›n›n bir göstergesidir. Yat›r›m stratejisi, iflletmenin beklentilerini, ifl görme yollar›n›, ödülleri, motivas- yonunu performans›n› oluflturur ve etkiler. Strateji, iflletme faaliyetlerini, etik ya da eti¤e uygun olmayan davran›fla neden olan etkileri yöneten denetim sistemlerinin seçimini de etkiler. Stratejinin Dört Düzeyi ‹flletmeler, stratejileri en az dört düzeyde belirler: Yat›r›m, firma, iflletme ve fonk- siyonel. Yat›r›m stratejisi, en genifl düzeydir. ‹flletmenin toplumdaki rolünü, ifllet- menin gelecekte paydafllar taraf›ndan nas›l alg›lanaca¤›n› tan›mlar, iflletmenin prensiplerini ve de¤erlerini ortaya koyar ve iflletmenin varl›k sebebini gösterir.
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190