Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Kütahya Özel Eğitim Anaokulu Yıllık Dergisi

Kütahya Özel Eğitim Anaokulu Yıllık Dergisi

Published by aliakarsu030726, 2022-06-14 10:54:29

Description: Okul Dergimiz

Search

Read the Text Version

2022 HAZİRAN SAYI 01 KÜTAHYA ÖZEL EĞİTİM ANAOKULU YILLIK DERGİSİ

KÜTAHYA ÖZEL EĞİTİM ANAOKULU DERGİSİ DERGİ GÖREV DAĞILIMI SAHİBİ KÜTAHYA ÖZEL EĞİTİM ANAOKULU SORUMLU MÜDÜR SEVİL ALTUNDAL EDİTOR ALİ AKARSU YAZI İŞLERİ ALİ AKARSU GRAFİK TASARIM ALİ AKARSU YAYIN KURULU: -GİZEM AKAN -ALİ CENK AKILEVİ -GÖNÜL MENGÜÇ -YILDIRIM BAYAZIT -SONAY BALTA -ZEKİYE ÇELEBİ -ŞENOL USLUPEHLİVAN -İBRAHİM AYAZ -TUĞBA ÖZSOY -ELİF NUR TATOĞLU -ÖZNUR AY -ERSİN ERMEÇ -ŞEMSETTİN KAYALI -TUGAY USLU AYRICA DERGİMİZİ ÇIKARMA SÜRECİMİZE SPONSOR OLARAK BİZE BÜYÜK KATKI SAĞLAYAN BUĞRA HAN ÇETİN'E TEŞEKKÜR EDERİZ HTTPS://KUTAHYAOZELEGİTİMANAOKULU.MEB.K12.TR

İSTİKLÂL MARŞI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Bastığın yerleri \"toprak!\" diyerek geçme, tanı! Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı; benimdir, o benim milletimindir ancak. Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ? Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl? Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ! Cânı, Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl. vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli: Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım; Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeliEbedî Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. yurdumun üstünde benim inlemeli Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar; O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- taşım; Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar, Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden na’şım; O \"Medeniyet!\" dediğin tek dişi kalmış canavar? zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım. Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın… Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl: Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın. Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl! MEHMET AKİF ERSOY

Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927

İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ HASAN BAŞYİĞİT HER ÇOCUK ÖZELDİR Bir müziği güzel kılan farklı notaların ahenk içerisinde bir araya gelmesidir. Bu farklılıkları birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde “Her çocuk özeldir” anlayışıyla yarına hazırlayan özel eğitim kurumlarımız, ilimizde farklı kademelerde eğitimlerine devam eden 713 özel öğrencimize hizmet vermektedir. Özel eğitim kurumlarımız özel öğrencilerimizin var olan potansiyellerini ve yeteneklerini geliştirmeyi hedeflerken yetersizliğin engele dönüşmesini önleyecek müdahaleleri gerçekleştirmektedir. İlimizde gerçekleştirdiğimiz çalışmalar ile bu çocuklarımızın imkânlarını iyileştirerek eğitime ulaşabilmeleri, temel gereksinimlerini en azından kendileri karşılayabilecek seviyeye gelmeleri, becerilerine göre meslek sahibi olarak topluma kazandırılmaları için gayret gösteriyor, tüm imkânlarımızı onlar için seferber ediyoruz. Eğitimin temel amacı bireyi topluma kazandırarak geleceğe hazırlamaktır. İnsanı merkeze aldığımız eğitim sürecinde Kütahya’mızdaki her çocuğun iyi bir eğitim ortamında nitelikli bir eğitim alabilmesi için elimizden gelenin en iyisini yapmaya özen gösteriyor; onlara verilen bu değeri hissetmelerini istiyoruz. Onlara verilen değerin bir göstergesi olarak ortaya çıkan bu derginin hazırlanmasında emeği geçen yönetici, öğretmen ve personelimize; ayrıca özel çocuklarımıza sahip olan ailelerimize sabırları, sevgileri ve emekleri için teşekkür ediyorum.

OKUL MÜDÜRÜ SEVİL ALTUNDAL OKULUMUZ VE BİZ 2019 Yılı Şubat ayında eğitim öğretim hayatına başlayan okulumuz Kütahya Özel Eğitim Anaokulu, Otizmli, Zihinsel Yetersizliği olan, Down Sendromlu, İşitme Engelli vs. gibi özel gereksinimi olan çocuklarımıza eğitim veren bir kurumdur. Okulumuzda 0-3 yaş Erken Çocukluk grubunda ki öğrencilerimizin Ailelerine rehberlik edilmekte, 3-6 yaş arasında ki öğrencilerimize de Okul Öncesi eğitim verilmektedir. Özel eğitime ihtiyacı olan bireylere yönelik olarak hazırlanan Okul Öncesi Özel Eğitim Öğretim Programı ilerlemecilik felsefesi temelinde tasarlanmıştır. İlerlemecilik felsefesi, eğitim ortamlarında katı bir disiplin anlayışına karşı çıkar, aktif öğrenme yaklaşımını temel alır ve bireysel farklılıkları gözetir. İlerlemeci felsefeye dayanan program bireysel farklılıkları temel alarak öğrenci ve aile merkezli uygulamaları yansıtır. Öğrencinin programdaki gelişimsel düzeyi temelinde amaçlar seçilip uygulamalar planlanırken, program kurumda uygulamaların eğitimci tarafından gerçekleştirilmesi ve uygulamaların evde ebeveyn tarafından desteklenmesine dayanır. Bu doğrultuda süreç temelli, yaparak ve yaşayarak öğrenmeyi hedefleyen, hem bilgiyi hem de süreci merkeze alan, becerilerin öğretilmesinde ortak strateji-yöntem ve teknikleri öne çıkaran bir yaklaşım benimsenmiştir. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün veciz sözünde ifade ettiği ‘’Eğitimde feda edilecek tek bir fert yoktur. ‘’ düsturundan hareketle Çocuk ve Aile odaklı eğitim hizmeti sunmaktayız. Bu kapsamda alanında uzman olan öğretmenlerimiz tarafından, öğrencilerimizin günlük hayatta ihtiyaç duydukları temel öz bakım becerilerini kazanmaları, kendilerini ifade edebilmeleri, çevresi ile iletişim kurabilmeleri, sosyalleşebilmeleri, bir üst öğrenime geçiş için ihtiyacı ve performansı doğrultusunda gerekli olan eğitim çalışmaları yapılmaktadır. Psikolojik Danışmanımız Velilere rehberlik ederek, çocukların gelişiminde ortak tavır ve tutum geliştirmeleri için Aile Eğitimleri, Veli Buluşmaları düzenlemektedir. Ayrıca , Paneller,projeler, seminerler ve etkinlikler organize edilerek, okulumuzun varlığından insanları haberdar ederek daha çok öğrencinin faydalanmasını sağlamak, toplumun özel gereksinimli çocuklara ve özel eğitime bakışını değiştirmek için çalışmalar yapılmaktadır. Öğrencilerimize , aynı tanıyı almış çocukların gruplandırılması ile 5 kişilik sınıflarda, bir Okul Öncesi Öğretmeni, bir Özel Eğitim Öğretmeni olmak üzere iki Öğretmen tarafından eğitim verilmektedir. Okul olarak öğrencilerimize en iyi şekilde eğitim verebilmek için İdare, Öğretmenlerimiz, Personelimiz ve Velilerimizden oluşan bir ekip gücüyle çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Bu münasebetle aydınlık yüzlü çocuklarımın eğitimine katkı sağlayan , onları hayata hazırlayan, Yardımcım, Öğretmenlerim, Personelim ve Velilerime teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

MÜDÜR YARDIMCISI ŞEMSETTİN KAYALI OKUL ÖNCESİNDE ÖZEL EĞİTİM OKUL ÖNCESİ ÖZEL EĞİTİM HİZMETLERİ Okul öncesi özel eğitim sıfır-altı yaş arasındaki risk altındaki çocuklarla gelişim geriliği olan ya da tanılanmış (Down Sendrorumu, Otizim Spektrum Bozukluğu vb.) özel gereksinimli çocuklara ve ailelerine sağlanan uzman destekli eğitim hizmetidir. Okul öncesi özel eğitim hizmetleri üç grup çocuğu ve ailelerini kapsamaktadır. a- Gecikmiş gelişim ya da özel gereksinimli olma riski taşıyan çocuklar: Prematüre doğum, sosyo ekonomik alt düzey gruplar, ihmal edilmiş çocuklar, yetersiz beslenme, doğum sırasındaki travmalar, hamile annenin içki, sigara ve/veya madde bağımlısı olması gelişimsel riski taşımasına neden olur. b- Gelişimsel geriliği olan çocuklar: Çocuğun fiziksel, bilişsel, sosyal, iletişimsel ve öz bakım gibi alanların birinde veya birkaçında beklenen gelişimi gösterememesi gelişimsel olarak geri kalmasına neden olur. c- Tanılanmış özel gereksinimli çocuklar: bu grubu görme, işitme, bedensel ve zihinsel yetersizliği olan çocuklarla konuşma, davranışsal ve sosyal sorunları olan çocuklar oluşturur. Erken Eğitimin Önemi: Öğrenme güçlüğü yaşayan çocuklar için eğitim ve öğretim hayat boyu devam eden bir süreçtir. Bu çocuklar genellikle gelişim süreci içerisinde akranlarının kendiliklerinden öğrendikleri becerilerin önemli bir bölümünü ek destek hizmetiyle öğrenirler. Bu nedenle 0-6 yaş döneminde bu çocuklara motor gelişim, dil ve konuşma gelişimi, sosyal gelişim ve öz bakım alanlarında destekleyici eğitim çalışmalarına daha yoğun biçimde yer vermek gerekir. Çocukların ömür boyu yaşamın ve eğitiminin temelini oluşturacak bu dönem çok önem arz etmektedir. Erken Eğitimde Ailenin Önemi: Özel gereksinimli çocuklar yaşamlarının önemli bir bölümünü ailesiyle geçirmektedir. Bu nedenle aile be sürecin doğal bir parçasıdır. Eğitim sürecine katkı sağlayan ailelerin çocuklarında bedensel gelişimin arttığı, dikkat süresinin uzadığı, sosyal gelişimin hızlandığı, motor becerilerde gözle görülür gelişme olduğu, öğrencinin ve ailenin özgüveninin arttığı gözlemlenmiştir. Çocuk ve aile bağının güçlendiği, ailenin sorunlarla başa çıkma gücünün de arttığı bilinmektedir. Erken Eğitimde Okulumuzun Rolü: 0-3 yaş aralığında Erken Çocukluk Eğitimi Programı ile başlayan, 3-6 yaş Okul Öncesi Özel Eğitim Hizmeti ile devam eden bir eğitim kurumuyuz. Eğitim içeriğimizde grup eğitimi, bireysel eğitim, aile eğitimi / rehberliği sürecin temelini oluşturmaktadır. Ailelere çocuklarının durumunu kabullenme, eğitim sürecinde neyi nasıl yapacağı konusunda rehber olma gibi amaçlar gütmekteyiz. Okulumuza yönlendirilmesi yapılan öğrenci okulumuz BEP Kurulu tarafından ailenin de içinde olduğu ayrıntılı değerlendirmesini yapılır ve öğrencinin eğitsel öncelikleri belirlenir. Buna bağlı olarak BEP hazırlanır ve bireysel ve grup eğitimine başlanır. Öğrencinin eğitim süreci ve gelişimi standart ölçeklerle takip edilir. Amacımız kısa vadede BEP’te aldığımız amaçlara ulaşmak, uzun vadede bir üst eğitim kurumuna hazır buluşluluk düzeyini en üst düzeye çıkararak göndermektir.

KÜTAHYA ÖZEL EĞİTİM ANAOKULU OKUL DERGİSİ İÇİNDEKİLER İçİndekİler 01 Eğitsel Yazı Kuşağı 02 Editörün Notu 03 Ailelerin Uyum Süreci Öğretmenlerimizin paylaşmış 04 Oyun olduğu bilgiler 05 Kaynaştırma Eğitimi 06 İşitme Yetersizliği 07 Davranış Becerileri 08 Sınıflarımız 09 Neşeli Adımlar Sınıfı 12 Minik Kelebekler Sınıfı Birbirinden güzel ve eğlenceli 16 Akıllı Karıncalar Sınıfı sınıf görsellerimiz 18 Sevimli Pandalar Sınıfı 20 Çalışkan Arılar Sınıfı 23 Meraklı Baykuşlar Sınıfı 26 Erken Çocukluk Sınıfı

KÜTAHYA ÖZEL EĞİTİM ANAOKULU OKUL DERGİSİ İÇİNDEKİLER İçİndekİler 29 Belirli Gün ve Haftalar 30 18 Mart Çanakkale Zaferi Belirli Gün ve Haftalar 32 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Etkinliklerimiz Bayramı 34 Down Sendromu Farkındalık Günü 36 3 Aralık Dünya Engelliler Günü 38 Veli Röportajları 39 Semra TUNÇAY- Sevil SÖĞÜT 40 Nazife DEMİR- Hatice AKSU Velilerimizle gerçekleştirdiğimiz 41 Sevde TONKUŞ röportajlarımız 42 Emine SARKIN

KÜTAHYA ÖZEL EĞİTİM ANAOKULU OKUL DERGİSİ İÇİNDEKİLER İçİndekİler 43 Projelerimiz 44 Özel Arkadaşım Etwinning Projesi Okul çapında yıl boyunca 45 İçindeki Balonu Patlat Etwinning yürüttüğümüz projelerimiz Projesi 46 Bana Ayna Olur Musun ? Etwinning Projesi 47 Engelleri Aşalım Sevgiyle Buluşalım Etwinning Projesi 48 Kim Farkında Olmak İster ? Bilgi Yarışması 49 Harekete Geçtim İnovasyon Çalışması

01 EĞİTSEL YAZI KUŞAĞI ÖĞRETMENLERİMİZ SİZLER İÇİN YAZDI

ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENİ 02 DERGİ EDİTÖRÜ ALİ AKARSU EDİTÖR NOTU Sevgili okurlarımız; Öncelikle, hazırlamak için uzun zamanlar harcadığımız, gerçekleştirmeyi çok istediğimiz okul dergimizi okurken umuyoruz ki en az bizim kadar eğlenirsiniz. Çocuklarımız okulumuzdan mezun olduktan sonra bile okulumuz ile aranızda bir bağ olabilecek bu dergiyi anı olarak saklamak isteyeceğinizi düşünüyoruz. Derginin editörlüğünü yaparken çocuklarımızın birbirinden güzel fotoğrafları arasında seçim yapmak benim için oldukça güçtü. Hepsi birbirinden değerli çocuklarımız, koca bir yılı geride bırakıyorlar. Her birinin güçlü yönlerini keşfettiği bir yıl oldu. Hepsi öğretmenleriyle çok güçlü bağlar kurdu. Okulun \"ikinci yuva\" anlamını belki de en çok hissettiğimiz okulumuzda bir çok öğrencimiz ilklerini yaşadı. Anneden ilk defa ayrılma, İlk defa başka biriyle yemek yemek, ilk defa bezini başkasınız değiştirmesi hatta ilk defa bez takmama, pandemiden dolayı belki de ilk defa bu kadar çok çocukla kaynaşma fırsatı, ilk masa başı etkinlikleri, ilk defa servisle gelip gitmek... Yeterli anlayış ve özen gösterildiğinde çocuklarımızın toplumda bağımsız olarak var olabildiklerini, özel eğitimde farkındalığın en az çocuklara olduğu kadar topluma da öğretilmesi gerektiğini anlatma amacıyla çıktığımız, bu amacımızın sesini topluma duyurabilmek amacıyla yaptığımız bu dergi için bütün mesai arkadaşlarıma teşekkür ediyor ve siz okurlarımıza dergimizi okurken iyi eğlenceler diliyorum.

REHBER ÖĞRETMEN 03 ELİF NUR TATOĞLU AİLELERİN UYUM SÜREÇLERİ Özel gereksinimli çocuğa sahip olacağını öğrenmek aileler için zorlu bir süreci beraberinde getirir. Bu zorluklar kimi zaman psikolojik, kimi zaman sağlık, kimi zaman duygusal, kimi zaman ise maddi durumlardan kaynaklanabilmektedir. Bu yazımızda sizlere özel eğitim gereksinimli bireye sahip ailelerin genel olarak verdiği tepkilerden bahsedeceğiz. Bu yeni duruma uyum sağlama sürecinde aileler çeşitli basamaklardan geçmektedirler. Bu basamakları geçiş hızı ise ailelerin kendi içerisindeki dinamiğine, sosyal çevreden gördüğü desteğe, en çokta bireyin içsel yapısına bağlı olarak değişmektedir. Ailelerin özel gereksinimli çocuklarını kabul etme sürecinde verdikleri tepkiler üç evreden oluşmaktadır; Birinci evre; Şok, İnkar(Reddetme),Üzüntü ve Çöküntü; İkinci evre; Karışık duygular, Suçluluk, Öfke ve Utanma; Üçüncü evre ise; Pazarlık, Yeniden düzenleme, Kabullenme ve Uyum’dur Birinci Evre; Gerçekle yüzleşilen şok, inkar, üzüntü ve çöküntü duygularının yaşandığı evredir. Bu ilk tepkiler her ailenin vermiş olduğu tepkilerdir ve çok normaldir. Şok döneminde, anne-baba tepkilerinde hissizlik, soyutlanma duyguları ve ağlama davranışları görülebilir. Aileler bu dönemde çocuklarının gelişimsel yetersizlikleri olduğu haberine hazırlıksızdırlar bu da kişilerde şok etkisi yaratır. İnkar döneminde, aileler yaşadıkları duygularla mantığa bürünerek başa çıkmaya çalışabilirler. Bir koruma biçimi olan inkar, bilinmeyen korkusundan ve çocuğun gelecekte neler yapabileceğinin belirsizliğinden kaynaklanabilmektedir. İnkar, kişiye kendini yeniden toparlama ve problemle başa çıkabilmek için gerekli enerjiyi sağlamakta zaman kazandırdığı için bir anlamda olumlu görülebilir. Üzüntü ve çöküntü döneminde ise, ‘mükemmel çocuk’ düşüncelerinin, yeni karşılaşılan gerçekle yer değiştirdiği ve hayal kırıklığı duygularının farkına varıldığı dönemdir. Aile yoğun üzüntü ve keder duygusu içinde kendisini umutsuz hissetmektedir. Üzüntü ve çöküntü, yararlı bir tepki olup yaşanması engellenmemelidir. Karşılaşılan bu durumu kabullenme fırsatı doğurmaktadır. İkinci Evre; Kararsızlık, suçluluk, öfke, utanç duygularının yaşandığı evredir. Karışık duygular dönemi, sevgi ve kızgınlık duygularının bir arada yaşandığı dönemdir. Aileler bu duygu ile kendilerini ya çocuklarına tam adarlar ya da reddederler. Suçluluk döneminde, suçluluk ve pişmanlık duyguları ‘keşke’ ile başlayan düşünce biçimlerini doğurur. Suçluluk sürecinde, ‘Çocuğun gereksinimlerini abartılı biçimde karşılamak’ sık görülen bir tepki biçimidir. Öfke ve utanma döneminde, aile bu dönemde ‘Neden ben?’, ‘Niye bizim başımıza geldi?’ sorularına cevap aramaktadır. Çocuklarındaki gelişim geriliğini kendi geriliği olarak algılamaktadırlar. Çoğu zaman toplumun çocuklarına göstereceği ret, acıma ve garipseme duygularını düşünür, bu duygularla baş etmeye çalışırlar. Üçüncü Evre; Ailenin yaşamlarındaki gerçeği kabul edip, uyum sağlamaya çalıştıkları bir evredir. Pazarlık döneminde, aile amaçlarına ulaşma durumunda yapacaklarını belirlemekte, dileklerinin gerçekleşmesi umuduyla planlar yapmaktadır. Yeniden düzenleme döneminde, aile artık farklı özelliğe sahip çocuğu için neler yapabileceği konusunda gerçekçi bir şekilde düşünmeye ve çocuklarına daha verimli bir ilişki kurmaya çalışırlar. Kabul ve uyum dönemi, kabullenme aktif ve devamlı bir süreç olup, problemi tanıma, anlama ve çözmek için bilinçli çaba göstermeyi gerektirmektedir. Çocuğun gereksinimleri karşılanmaya çalışılır ve uzmanlarla işbirliği yapılır. Uyum, kabul etme aşamasının eyleme dönüşmüş bir aşamasıdır. Bu evreleri her aile, kendi sistemi içinde farklı yaşayabilmektedir. Bazı aileler tek bir dönemde takılıp kalabilmektedir. Bu aşamalardaki duygu durumları belirli bir zaman diliminde, belirli bir yoğunlukta yaşandığı sürece sağlıklıdır. Fakat ailenin kabul sürecinin uzun sürmesi, aile ve çocuğun yaşamını olumsuz etkilemektedir. Bizler hepimiz özeliz; çocuklarımız ise bizim en özellerimiz o yüzden onları kabul edip gelişmeleri için elimizden geleni yapmalıyız.

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ 04 TUĞBA ÖZSOY OYUN ÇOCUKLARIMIZIN GELİŞİMİ VE OYUNUN ÖNEMİ Oyun için birçok tanım yapılabilecek olsa da kısaca belli bir amaca yönelik olan veya olmayan, kurallı ya da kuralsız gerçekleştirilen fakat her durumda çocuğun gönüllü ve hoşlanarak yer aldığı fiziksel, bilişsel, dil, duygusal ve sosyal gelişiminin temeli olan gerçek hayatın bir parçası ve çocuk için en etkin öğrenme sürecidir. Oyunun tarihçesine baktığımızda ise İnsan varoluşundan itibaren oyun ortaya çıkmıştır yani oyun ve oyuncağın geçmişinin insanlık tarihi kadar eski olduğu arkeologların yaptığı çalışmalarda ortaya konmuştur. Ülkeden ülkeye ulustan ulusa çocuk oyunlarında ayrıcalıklar görülebilir. Bununla birlikte dünyanın hemen hemen her yöresinde çocuk oyunlarının ortak yönleri ve özellikleri de vardır. Krasnor ve Pepler, oyun ve gelişimsel beceriler arasındaki ilişkiyi incelemiş ve oyunun hangi yönlerden önem taşıdığını üç biçimde ele almışlardır; 1- Oyunun tanısal önemi: Oyun çocuğun gelişimsel düzeyini yansıtmaktadır, bu nedenle tanısal bir araçtır. Oyun oynayan bir çocuğun gözlenmesi sırasında çocuğun davranış ve hareketlerin hem gelişimsel özellikleri ile ilgili ipuçları verirken hem de ruhsal ve psikolojik olarak yaşadıklarını da yansıta bilmektedir. 2-oyunun deneyimsel önemi: Oyun yoluyla çocuklar bedenlerini tanıma ve becerilerini denetleme fırsatı bulurlar. Giriştikleri işlerin hangisinde başarı sağlayabileceklerini keşfeder, hangi durumlarda sınırlılıkları olduğunu öğrenebilirler. 3- oyunun gelişimsel önemi: Oyun çocukların gelişimlerinde rol oynayan bir etkendir ve çocukları ruhsal fiziksel sosyal zihinsel olarak geliştirir. 3-6 yaş arası çocuğun gelişimi açısından en önemli dönemidir. Öğrenme açlığı mevcuttur. Her şeyi öğrenmek isterler, enerjiktirler, yorulmak nedir bilmezler. Bu dönemde biz öğretmenler oyunu potansiyel bir öğrenme aracı olarak değerlendiririz. Yani çocukların eğitimi ilk olarak oyunla başlar. Oyun çocuğun gelişimi öğrenimi açısından yararları çok önemli olup yetişkin yaşamı içinde de etkileri sürecek bir araçtır. Oyun içinde kazanılan deneyimler, duygular, düşünceler, güven ve dostluklar ile daha nice bilgi ve beceriler çocuğun okul yaşamında, akademik becerilerinde, sosyal ve özel hayatında mutlu ve uyumlu bir yetişkin olmaya yönlendirir. Oyun ile insan ilişkileri, yardımlaşma, konuşma, bilgi edinme, deneyim kazanma, psikomotor gelişimi, duygusal ve sosyal gelişimi etkilenecek ve olumlu davranışlar kazanmaya başlayacaktır. Çocukluk döneminde çocukların en ciddi işi oyun oynamaktır. Çocuk oynadıkça becerileri artar ,yetenekleri gelişir, çevresini bilinmeyenleri tanır, kendisi için anlaşılır duruma getirir. Çocuk oyun oynarken özgürdür, kuralları kendi koyar-bozar. Yetişkinlerin kısıtlamaları yoktur. Oyuncaklar da çocuk gelişiminde büyük bir yer tutarlar ancak çocuklarımıza sarılmazlar ve onları sevemezler. Bu açıdan çocuklarımıza kaliteli zaman geçirmeye önem vermeliyiz. Beraber oyun oynamak etkileşimde bulunmak ilişkimizi de olumlu olarak etkileyecektir. Ayrıca hem sizinle hem de çevresiyle etkileşim yollarını nasıl olduğunu yavaş yavaş öğreneceklerdir.

ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENİ 05 ALİ CENK AKILEVİ KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİ Özel Eğitimde Kaynaştırma Eğitimi Nedir? Kaynaştırma eğitimi; özel eğitim gerektiren bireylerin, yetersizliği olmayan akranları ile birlikte eğitim ve öğretimlerini resmi ve özel; okul öncesi, ilköğretim, orta öğretim ve yaygın eğitim kurumlarında sürdürmeleri esasına dayanan, destek eğitim hizmetlerinin sağlandığı özel eğitim uygulamalarıdır. Özel gereksinimli bireylerin aileleri ve yaşıtları ile birlikte eğitim gereksinimlerini en iyi şekilde karşılandığı ortamlarda eğitim görmeleri amacıyla Türkiye’de kaynaştırma yoluyla eğitim uygulamaları başlatıldı. 1983 yılında yürürlüğe giren Özel Eğitime Muhtaç Çocuklar Kanunu ile başlayan uygulama özel gereksinimli bireylerin topluma etkin katılım ve yaşam kalitelerini artırmalarını sağlamaktadır. Kaynaştırma uygulamaları sayesinde özel eğitim ihtiyacı olan çocuklar; ·Kendine güvenir, ·Cesareti artar, ·Sorumluluk alma bilinci değişir, ·Sosyal uyum ve akademik başarısı artar, ·Topluma kabulü artar, ·Etkin sosyal iletişim, ·Etkin katılım, ·İşbirliği ve toplumsal yaşam ve uyum becerileri kazanırlar, ortak yaşam alanlarında birlikte yaşamayı öğrenirler. Kaynaştırma eğitiminin ilkeleri; ·Özel eğitime ihtiyacı olan bireylerin yaşıtları ile aynı kurumda eğitim görme hakkı vardır. ·Özel ve genel eğitimin ayrılmaz parçasıdır. ·Eğitim bireylerin ihtiyaçlarına göre planlanır ·Aile- Okul- eğitsel tanılama sürecine göre karar verme süreci gerçekleşir. ·Eğitim normal insanlar ve doğal ortamlarda verilmelidir. ·Amaç bireyi toplumun parçası haline getirmektir. Kaynaştırma uygulamaları sayesinde normal gelişim gösteren akranlar, özel eğitim ihtiyacı olan akranlarına karşı, önyargıları azalır, hoşgörü gösterirler, ortak yaşam alanlarında birlikte yaşamayı öğrenirler, farklı özellikleri olan bireyleri tanıma olanakları artar, koşulsuz kabule uygun davranış gösterirler. Kaynaştırmayı etkileyen faktörler arasında öğretmen tutumları, yaklaşımları, uygun personel ve destek servislerin olmayışı, genel ve özel eğitimin farklı algılanışı, fiziksel çevrenin yetersizliği yer almaktadır. Kaynaştırma öğrencisi özel eğitim alacağı çocukların özelliklerine göre belirlenir. Buna göre; Görme engelliler İşitme engelliler Ortopedik Engelliler Dil ve konuşma engelliler Disleksi gibi öğrenme güçlüğü olan çocuklar Uyum güçlüğü olanlar Otistik çocuklar Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocuklar kaynaştırma öğrencisi olarak kaynaştırma eğitimi alır.

ÖZEL EĞİTİM ÖĞRETMENİ 06 YILDIRIM BAYAZİT İŞİTME YETERSİZLİĞİ İŞİTMENİN DOĞASI İnsan, beş duyusu vasıtasıyla algılayabildiklerini beyninde yorumlayarak anlamlandırır. İşitme duyusu da insanın çevresini algılamasına yardımcı olan, çevresindeki canlılarla iletişimini sağlayan bir duyudur. İşitmenin gerçekleşebilmesi için; a) Sesin olması, b) Sesin kulağa ulaşması, c) O sesin insan kulağının alabileceği frekans ve şiddet sınırları içinde olması, d) Sesin kulaktaki dış, orta ve iç bölümleri aşması, e) Sesin işitme merkezine ulaşması ve merkezce algılanması gerekmektedir. Bu işlevlerden birinin aksaması işitme yetersizliğini ortaya çıkarabilmektedir. İŞİTME ENGELİ NEDİR? Bir bireyin işitme eşik düzeyinin, herhangi bir frekansta odyogram üzerindeki sıfır eşiğinden belirli derecede sapması bir işitme kaybı gösterir. İşitme testi sonucunda belli bir bireyin aldığı sonuçlar kabul edilen normal işitme eşiklerinden belirli derecede farklı olup, bir kaybın derecesi bireyin dil edinmesine ve eğitimine engelleyici derecede ise işitme engelinin varlığından söz edilir. İŞİTME KAYBININ BELİRTİLERİ NELERDİR? 1. Konuşmalarda ve diğer seslerde belirgin bozukluk, 2. Söylenenleri anlamakta güçlük çekmek, 3. Söylenenlerin birkaç kez tekrarlanmasını istemek, 4. Televizyonun ve radyonun sesini fazla açmak, 5. Toplu konuşmalardan çekilmek uzaklaşmak, 6. Konuşurken sürekli yüze bakma arkadan seslenildiğinde duymakta zorluk çekme, 7. Bebeklerde, seslere tepkisiz olma. İŞİTME ENGELLİ BİREYE YÖNELİK TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR? 1. İşitme kaybı olan bireylere uzmanlarca işitme cihazları önerilmektedir. 2. Geçici işitme kayıplarında uzman doktor kontrolünde ilaçlar kullanılmaktadır. 3. Bazı tür işitme kayıpların da koklear implant takılarak tedavi yoluna gidilir. İşitme eğitimi yapılırken uyulması gereken bazı kurallar ve ilkeler vardır. Bunlar; • İşitme engelli diye bilinen her çocukta bir işitme kalıntısı vardır ve ondan yararlanılabilir. • İşitme kaybı ne denli fazla olursa olsun her çocuk işitme eğitimine alınmalıdır. • İşitme eğitimine olanakların el verdiği oranda erken başlanmalıdır. • İşitme eğitimini planlanması ve uygulanmasında bireyselleştirmeye özen gösterilmelidir. Birbirinin aynısı işitme eğrisi veren çocuk bulmak güçtür. Böyle olsa dahi bu iki çocuğun diğer etmenlerden ötürü işitme eğitiminden yaralanma dereceleri farklı olacaktır. Bunu yeterince dikkate alabilmek için çocuğun iyi tanınması gerekir. İşitme ölçümleri belirli aralıklarla yinelenmeli, işitme eğrileri yinelenmelidir. • İşitme eğitiminin kulak yoluyla yapılması temel sayılırsa da diğer duyularla desteklenmesinde yarar vardır. • İşitme eğitiminin küçük çocuklarda oyun biçiminde, yaş ilerleyip okula başlayınca ünite ve diğer okul çalışmalarına bağlı olarak ele alınıp yürütülmesinde yarar vardır. • İşitme eğitiminde çocuklara genellikle okul, öğretmen ya da bir yetişkin tarafından planlanan seslerin verilmesi olağan ise sıra çocuklara kendi istedikleri sesleri dinleme,duyma fırsatı verilmelidir. Hatta bu bazen yaratılmalıdır. • Çalışmaları önceleri doğa ya da araç seslerini ayırdetme biçiminde başlanmalı sonradan konuşma seslerine geçilmelidir. • Doğal seslerden en iyi biçimde yararlanma fırsat ve olanakları kollanmalıdır. Bir uçağın ani geçişi tren korna sesi, gök gürültüsü, zil çalması, rüzgar esmesi, çaydanlığın kaynaması, ustaların tıkırtısı, her türlü makinadan çıkan seslerin oluştuğu anda yararlanılması yararlı olur. • Seslerden doğal olarak yararlanma olanağı bulunmadığından ki her zaman olmayabilir, sesin depolama özelliğinden yararlanılmalıdır. Ses kayıtları bu amaçla biriktirilmeli, yeri geldiğinde kullanılmalıdır. • Yardımcı işitme araçlarından yararlanılmalıdır. Hangi çocuğun hangi tür işitme aracından yararlanabileceği ilgili uzmanlar saptar. Fakat bunun okulda, merkezlerde en verimli biçimde kullanılmasında uzman ve öğretmenin görevi büyüktür. Yardımcı araç çok bol kullanılmalıdır. Teyp, pikap, trompet, davul, tef, zil, boru, kaval, maşa düdük, piyano, diapozon, megafon, mikrofon, steteskop, video vb. araçlar burada sayılabilir.

OKUL ÖNCESİ ÖĞRETMENİ 07 GİZEM AKAN DAVRANIŞ BECERİLERİ Okul Öncesi Dönemin Temel Taşları: Davranış Becerileri Bir anaokulu öğretmeni olarak sıklıkla karşı karşıya geldiğim bir sorudur. “ Okula başlamaya hazır bir çocuk neleri bilmelidir?” Bu soruyu soran velilerin beklentisi, şekilleri, rakamları, sesleri tanıma, 20’ye kadar sayma gibi birçok akademik beceriyi içeren bir liste ile cevaplanmaktır. Anaokulunu tamamlayan çocukların okula iyi bir başlangıç yapmalarını sağlayan akademik beceriler olsa da, çocukların okul öncesi dönemde başarılı olmalarını sağlayan sosyal davranışlardır. Sosyal davranış becerileri gelişmiş öğrenciler sınıf ortamının verimliliğine katkıda bulunur. Öğretmen bir öğrencinin sergilediği zarar verici davranışı yönetmeye çalışırken, diğer öğrenciler çalışmaya karşı ilgilerini kaybedebilirler, dersin ritmi bozulabilir. Çocuğunuzda basit davranış şekillerini geliştirmeye çalışmanız, onun öğrenmeye hazır bulunuşunu pekiştirerek sınıf ortamında kolayca öğrenmesini sağlarken, aynı zamanda öğretmenin davranış problemlerini yönetmek yerine öğrencilerin öğrenme süreçlerine odaklanmasına yardımcı olacaktı Okul öncesi dönem öğrencileri üzerine yoğunlaşılan davranış biçimlerinin bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz: 1.Sessizce bir duruma odaklanmak (10-15 dakika) Okul öncesi çocuğunun dikkat süresi kısadır. Okul öncesi öğretmenleri öğrencilerin dikkatini uyanık tutmak konusunda oldukça başarılıdırlar. Zaman zaman öğrenciler çember zamanı aktiviteleri, hikaye dinleme ya da masa başı çalışmalarda yerlerinde düzgün oturmak konusunda sıkıntı yaşayabilmektedirler. -Evde hikaye dinleme, masada oturarak resim yapma, kütüphanede zaman geçirme gibi etkinlikler, okul öncesi çocuklarında bu becerinin gelişimini aile tarafından destekleyecek güzel egzersizlerdir. 2.Sıra beklemek, paylaşmak Anaokuluna başlayana kadar evinde tüm oyuncaklarının sahibi olan çocuk, okula başladığında oyuncak ve malzemeleri sıklıkla birçok çocuk ile paylaşmak durumunda kalır. İlgi köşelerinde oynamak, bahçede kaydıraktan kaymak, salıncağa binmek vb. birçok durumda sırasını beklemek zorundadır. -Çocuğunuzun aileden sonra katılacağı ilk sosyal çevresi olan okulda karşılaşacağı problem durumlarını en aza indirmek için paylaşma, sıra bekleme gibi basit fakat önemli sosyal becerileri deneyimleyeceği ortamlar yaratın. Yaşıtları ile bir araya getirin. Lego , puzzle gibi tek bir oyunla çocuğunuzun ve bir diğer arkadaşının oynamasını sağlayarak onlara paylaşma şansı tanıyın. Evde aile bireyleri ile birlikte sıralı kutu oyunları oynamak, bu becerileri destekleyeceği gibi kalabalık bir akşamüstü parka gitmek, okula başlama öncesinde ihtiyaç duyulan sosyal becerileri desteklemek için en iyi fikirdir. 3.Başka çocukların varlığına tahammül etmek Bir anaokulu sınıfı yaklaşık 20 kişiden oluşur. Okula başlayan çocuk, bu ortamda ilginin ve zamanın diğer çocuklar ile paylaşılacağının bilincinde olmalıdır. Çocuklar her parmak kaldırdıklarında söz alamayabileceklerine, tüm ilginin kendi üzerlerinde olmayacağına alıştırılmalıdırlar. -Çocuğunuza ilginin odağındaki tek çocuk rolünü yüklemeden, ilginin paylaşıldığı grup ortamlarında kendisine verilen değerin azalmadığı konusunda destek olun. 4. Otoritenin farkına varmak Anaokulu öğrencileri bir yetişkin ya da akrandan bir şeyler öğrenebileceklerini, okuldaki yetişkinleri dinlemeyi ve saygılı olmayı öğrenmelidirler. -Bu beceriyi geliştirmek için çocuğunuzun gerek kendi yaşıtı, gerek kendisinden büyük ve küçük çocuklar ile gerekse farklı yetişkinler ile iletişim kuracakları ortamlar hazırlayın. Evde her birey tarafından uygulanacak ortak kurallar oluşturun. Sorun yaşanan durumlarda evde bir yetişkinin karar vermesini ve bu kararın uygulanmasını sağlayın. 5. Dürtülerini kontrol edebilmek Öğrenciler, sınıf ortamında dürtülerini ve vücutlarını kontrol etme durumundadır. Ellerini, bacaklarının hareketlerini kontrol etmek, çocukların çıkartmaktan keyif aldıkları komik sesleri çıkarmamak olarak düşünebilirsiniz bu kontrolü. -Çocuklara kişisel alandan bahsetmek, birbirimize vurmak, tırmalak, itmek gibi davranışların hoş olmadığını öğretmek, çocukların, ellerini ve ayaklarını kendilerine saklamaları için yararlı olabilir. 6. Ebeveynden ayrılabilmek Çocukların çoğu okulun ilk günlerinde aileden ayrılma kaygısını yaşayabilir. İlk günlerde yeni bir ortamı keşfetmenin verdiği heyecan ile ayrılık sürecini fark etmeyen çocuklar, birkaç hafta sonra da davranış değişikliği gösterip okula gitmemek için direnebilirler. Oysa bu süreci ebeveyn olarak kolaylaştırabilirsiniz. -Kendisini okul çıkışında alacağınız ya da okul servisini kapı da karşılayacağınız konusunda çocuğunuza güven vererek bu sürece başlayabilirsiniz. Çocuğu okul açılmadan önce bu süreç hakkında bilgilendirmek, öğretmeni ile tanışmaya çocuk ile birlikte gitmek, çocuğu okul fikrine alıştırır. Tabi ki bunların yanında en iyi yöntemin hızlı bir hoşçakal demek olduğunu bilmelisiniz. Anne babası tarafından okul kapısında hızlı bir sarılma ve “hoşçakal, okuldan sonra görüşürüz, keyifli bir gün geçir” cümleleri ile okula bırakılan öğrencilerin bu süreçte okula daha çabuk uyum sağladığı araştırmalarca da kanıtlanmıştır. Sınıf kapılarında, okul girişinde bekleyen ebeveynden ayrılmak çocuk için çok daha zordur. Çocuğunuzun hissetmesi ve emin olması gereken tek şey, sizin okula ve öğretmenine güvendiğiniz, çocuğunuzun okulda sizsiz güvende ve mutlu olduğunu bilmenizdir. 7. Öz bakım ve öz yönetim becerilerine sahip olmak Yaklaşık 20 öğrenciden oluşan bir grupta çocukların giyinme, fermuar kapatma, el yıkama, tuvalet ihtiyacını kendi başına giderme, ayakkabı giyinme, sırt çantasını sırtına takma gibi öz yönetim ve öz bakım becerilerine sahip olması önem taşımaktadır. -Her fırsatta çocuğunuzun bu becerileri geliştirebilmesi için ona fırsat verin. Çocuğunuzun kendi işini kendi yapabilir duruma gelebilmesi için ona ayakkabısını, montunu giydirmekten, onu kaşık ile beslemekten kaçının. Kendi ile ilgili ihtiyaçlarını karşılama konusunda bağımsız davranması yönünde çocuğunuzu teşvik edin. Çocuğunuz ayakkabısını giyinmeye çalışırken sabırlı olun, bekleyin. Bilin ki bir sonraki sefer daha hızlı olacaktır. Küçük çocukların bizim kendilerine tanıdığımız yapabilecekleri listesinden çok daha fazla şeyi yapabileceklerini, birçok beceriye sahip olduklarını hatırlayarak bu süreçteki gelişimlerine katkı sağlayabilirsiniz. Çocuklar bu becerilerin bir ya da birçoğunda zaman zaman zorluklar yaşasalar da unutmamanız gereken nokta şudur; yukarıdaki maddeler sadece yol göstericidir, çocuğunuzun öğretmeni çocukların yaşayacakları her türlü sorunu çözebilecekleri bilgi ve donanıma sahiptir.

08 SINIFLARIMIZ Sanat eseri tadında sınıf görselleri

NEŞELİ ADIMLAR SINIFI 09 Neşeli Adımlar sınıfından Emir Günay çizgi çalışması yapıyor. Dünyayı fikirleriyle şekillendiren, yazdıklarıyla insanlara yön veren herkes işe, küçük yaşlarda çizgi çizmekle başladı. Neşeli Adımlar sınıfından Erva Alpaslan örüntü Neşeli Adımlar sınıfından Gökçe çalışması yapıyor. Bu çalışma aynı zamanda el Sarkın göz koordinasyonu ve ince motor kas parmak boyası çalışması yapıyor. becerilerine de katkı sağlamaktadır.

NEŞELİ ADIMLAR SINIFI 10 Akdeniiiiizzz akşamlaaaarrrııı Anaokulumuzdaki her sınıfımızda öğrenme merkezlerimiz bulunuyor. Kamp tadında bir müzik etkinliği Ne demek 2+2 Öğretmenim benim bir 5 yapmaz ? elmam vardı. Onu yesem soru çözerken olmaz mı ? Ben şimdi uyusam sınav süremden gitmemesi lazım aslında

NEŞELİ ADIMLAR SINIFI 11 Bak kızım balık tutmak sabır gerektiren bir iştir. Öncelikle... Öğretmenim bildiğiniz bi balıkçı numarası varsa hani hiç uğraşmasak mı tutmakla falan ?

MİNİK KELEBEKLER SINIFI 12 Biz bütün yıl böyleydik. Gerek yemek gerek park için hep el ele verdik. Okuldaki en büyük kazanım arkadaşlıktır. Okul bitmesine yaklaştığımızda Bilge Hissediyorum Umut Kağan'ın \"servis geldi\" haberiyle arkadaşlar geliyor!!! bütün işi gücü bırakıp hazırlanmaya başladık. Bir cisim yaklaşıyor!!! Servislerin geldiğini derin sezgileriyle anlayan Umut sayesinde okulun bittiğini anlayabildik

MİNİK KELEBEKLER SINIFI 13 Dersler Biraz Yıl boyunca sınıf işleyişi ile alakalı abartmadın kararları toplantılar yaparak beraber 5 dk olsun Abarttınız 10 dk iyidir almaya çalıştık. mı selim Hadi 7.5 olsun kimsenin YANİ kalbi kırılmasın Arkadaşlar DENEDİK mevzuatta EN AZINDAN yazıyor. 50 diyor MÜKEMMEL işbölümümüz sayesinde bütün öğrencilerimize eşit şartlar sağladık (Sağladığımızı düşünüyoruz)

MİNİK KELEBEKLER SINIFI 14 TİRELLİ 2022 TAKVİMİ BASINA SIZAN GÖRÜNTÜLER Lastik firmalarının yüzü olduk. ( Bir miktar kraker karşılığında) Ramazan Davulculuğu İş Haline Getirilsin Derneği Başkanı Selim Macar, davulculuk hünerlerini sergilerken Sınavdan düşük alan Umut, sınav kağıdına bakmak istedi. Yaptığı yanlışları görünce yüzünün aldığı şekil.

MİNİK KELEBEKLER SINIFI 15 Asaf kadar kendimizi özgür hissetmek dileğiyle Ali Akarsu'nun kadrajından, \"Sabahın ilk ışıklarıyla başlar benim çocuklarım dünyayı boyamaya. Mesaileri uzun. Zira dünya çok Biz de Cümhuriyeti böyle koruyacağız renksiz\" Türkiye Böbrek Vakfı Sağlıklı Yaşam Kanaat önderimiz Selim 21 Mart Kitabı'nı açan Selim Lahmacunun sağlıksız broşürlerini dağıtıyor. olduğunu öğrendi. (İnanın biz de şok olduk)

AKILLI KARINCALAR SINIFI 16 Don Kişot'umuz Yavuz Selim yel değirmenleriyle girdiği mücadeleden dönmüş. İbrahim hocamız gururlu Hızır'ın özel olarak tasarladığı roket havalanmadan biraz önce 3, 2, 1

AKILLI KARINCALAR SINIFI 17

SEVİMLİ PANDALAR SINIFI 18 Sonra demiş ki: Sevimli pandalar sınıfından Alime Sen yapsaydın. Gökçe arkadaşlarının soğuk ahaahahaahaha esprilerinden maske ile korunmaya çalışırken ahahahaaha Yeter yapmayın haaaaahhaa artık espri Ön kapıya Kalemim yok !! ulaşırsak oradan Kalemim nerede ? kaçabiliriz Sevimli Pandalar sınıf birşeyler deniyor Buraya çizdiğim gibi arka kapıdan deneyelim. Ön kapıda çok insan olur

SEVİMLİ PANDALAR SINIFI 19 AYIKLA BAKALIM PİRİNCİN TAŞINI ÇAĞATAY Çağatay Keler nesneleri renklerine göre sınıflandırma etkinliği yapıyor. OYUN PARKI Oyun parkını dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften kayarken ben kaydırakta Yavaş yavaş sallanıyor Arkadaşlarım, salıncaklarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Öğretmenlerimiz bize hiç karışmazken Oyun parkını dinliyorum, gözlerim kapalı Kerem öğrencimizin Oyun Parkı adlı şiiri

ÇALIŞKAN ARILAR SINIFI 20 Kurabiye var, simit var siz tam olarak ne aramıştınız ? Lavoro Italiano, Perfetto, Delizioso Yine mükemmel bir pizza yaptım Akoru bozulmuş dur halledeyim Sanat yüksek uygarlığın imzasıdır güzel söz yazın bunu

ÇALIŞKAN ARILAR SINIFI 21 O hareketi yanlış yapıyorsun bak gösteriyorum Gerçekten hoş mu geldin 2022 ? pozu MİSAAAAFİİR ÇOCUĞUUUU GİBİYDİNNN !!!

ÇALIŞKAN ARILAR SINIFI 22 Spoiler yediğimizde sinemada biz de elimizde mısır aynı bu şekil kaldık Yaşam koçumuz hamza'dan asla pes etme antrenmanı BENZER İŞLER

MERAKLI BAYKUŞLAR SINIFI 23 bütün masraflarımı kısıyorum. aylık çikolata masrafı hariç. çikolata önemli

MERAKLI BAYKUŞLAR SINIFI 24

MERAKLI BAYKUŞLAR SINIFI 25 Uzay ekibi kıymetlimisssss!!! göreve hazır Yarıynmaarikıanaydthoaaprnloaalrubımri d?beeğnil

ERKEN ÇOCUKLUK SINIFI 26 Okulumuz bünyesinde 3-6 yaş okul öncesi eğitime ek olarak 0-3 yaş erken çocukluk eğitimi veriyoruz. Ailelerimiz ile gerçekleştirdiğimiz bu çalışmada ebeveynlerin çocuklarımın gelişiminde sahip olmaları gereken tutum ve yaklaşımları öğrenci eğitimleri üzerinden sağlamaya çalışıyoruz. Ailelerimizi çocuklarımızın akademik hayatında iyi birer uygulamacı olmaları yolunda destek vermeyi hedefliyoruz. Tavşanın dağa küstüğünü öğrenen Asel Meva arabuluculuk yapmaya çalışıyor. Erken çocukluk eğitiminde en önem verdiğimiz nokta ailenin etkin kılınmasıydı. Amacımız okul yaşı gelmeyen çocuklarımıza hem okul ortamını deneyimleme fırsatı sağlamak hem de ebeveynlerin eğitici rolünde çocuklarıyla sağlıklı iletişim kurmasını sağlamaktı.

ERKEN ÇOCUKLUK SINIFI 27 DEFNE ASEL İŞCAN YAĞMUR DEMİR ASEL MEVA AVCI ÇıNAR KAHRAMAN HALİL İBRAHİM ALPARSLAN KESİCİ

ERKEN ÇOCUKLUK SINIFI 28 ALİ SEYDİ KAYA ALPARSLAN KESİCİ ASEL MEVA AVCI YAĞMUR DEMİR HALİL İBRAHİM DEFNE ASEL İŞCAN

29 BELİRLİ GÜN VE HAFTALARIMIZ

30 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ GÖRÜNTÜLERİMİZ 18 Mart Çanakkale Zaferi, vatan topraklarını korumak için şahlanan bir milletin kahramanlık destanıdır. Büyük zorluklar ve yokluklar içerisinde kazanılan bu zafer, Türk milletinin cesareti ve dehasıyla tarih sayfalarına altın harflerle kazınmıştır. Yüce Türk milletinin şanlı destanı Çanakkale Zaferi’nin 107. yılında Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile silah arkadaşları başta olmak üzere bu kutlu zaferin kahramanı aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyoruz.

31 Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.

32 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI GÖRÜNTÜLERİMİZ Türkiye Büyük Millet Meclisinin açıldığı 23 Nisan 1920, yüce Türk milletinin var olma mücadelesinin en önemli adımıdır. Ulusal bağımsızlığımızın bütün dünyaya ilan edilerek egemenliğin millet iradesine verildiği bu tarihî günün 102. yılını idrak ediyoruz. Gurur ve coşku dolu bu günde, Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Birinci Meclisimizin kuruluşunda yer alan kahramanlarımıza minnet ve şükranlarımızı sunuyor; 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutluyoruz.

33 SEVİNİN ÇOCUKLAR ÖVÜNÜN BÜYÜKLER 23 NİSAN KUTLU OLSUN

34 DOWN SENDROMU FARKINDALIK GÜNÜ GÖRÜNTÜLERİMİZ Down sendromu bir kromozom anomalisi olup doğum öncesi tanı yöntemleri ile saptanabilmektedir. Vücudumuzda olması gereken kromozom sayısı 46 iken bu sendromda sayı 47'dir. Bu farklılığın nedeni; iki adet olması gereken 21. kromozomdan üç adet bulunmasıdır. Down sendromlu bireylerin bilişsel, dil, hareket gelişimleri ile sosyal, duygusal ve iletişim becerilerinde olağan gelişim gösteren yaşıtlarına göre gecikmeler yaşanmaktadır. Bu nedenle çocukların en erken dönemde özel eğitim ve fiziksel rehabilitasyon ile desteklenmesi önem arz etmektedir. Bu bireylerin uygun eğitim ortamlarında, ihtiyaç ve özelliklerine uygun düzenlemeler yapılarak ve destekler sağlanarak pek çok başarı elde edebildikleri bilinmektedir. Birleşmiş Milletler, down sendromlu bireylerin sorunlarına dikkat çekmek ve toplumda farkındalık yaratmak amacıyla 21 Mart'ı resmi 'Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü' olarak tanımıştır.

35 +1 FARKLA ÖZELİZ Buhar | 18

36 3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ GÖRÜNTÜLERİMİZ 1992 yılında Birleşmiş Milletler kararı ile 3 Aralık “Uluslararası Engelliler Günü” olarak kabul edilmiştir. Tüm dünyada engellilerin topluma kazandırılması ve haklarının diğer insanlarla eşit ölçüde sağlanması, toplumlarda engelli kişilerin güçlendirilmesi amacı için bugün anılmaktadır. Biz de her yıl bu günü toplumda var olduğumuzu göstermek, doğru yönlendirme ve imkanlar sayesinde istihdama katılabildiğimizi göstermek ve toplum bilincini oluşturup farkında bir toplum oluşturma hedefiyle anıyoruz.

37 Eğitimde feda edilecek tek bir fert yoktur M.K.ATATÜRK Buhar | 18

38 VELİ RÖPORTAJLARI

39 Sevil SÖĞÜT Semra TUNÇAY 1.Kendinizi tanıtır mısınız? 1.Kendinizi tanıtır mısınız? İsmim Semra TUNÇAY 33 yaşındayım. Küçük yaşta anne ve babam ayrıldı. Adım Sevil SÖĞÜT, 29 yaşındayım. 2011 de evlendik. 10 senelik evliyiz 2 çocuğum var. Başta babaannemle birlikte yaşadım. Daha sonra babam tekrar evlendi birlikte Biri 6, biri 4 yaşında. yaşamaya başladık. Bir abim var, birde öz kardeşimden farksız kız kardeşim. Liseden sonra çalışmaya başladım. 25 yaşında evlendim. Çalışmaya devam 2. Çocuğunuzun özel gereksinimli olduğunu ilk ne zaman ettim. Yiğit’e hamile olduğumu öğrendikten sonra da çalışmayı bıraktım. öğrendiniz? 2.Çocuğunuzun özel gereksinimli olduğunu ilk ne zaman Yeni doğduğunda işitme tarama testinden geçemedi. Önceki çocuğumuzdan da öğrendiniz? tedirgindik. 1 yaşına kadar bekledik. Pandemi dönemi girince 2.5 yaşında Eskişehir’de tedavi başladı. İşitme cihazı takıldı. 2-3 ay sonra anne demeye başladı. Anne sözüne Yiğit doğduğunda da çok hareketli bir çocuktu. Hem güler yüzlüydü. Biz onu dünyalar bizim oldu. Cihaz takıldıktan 6 ay sonra eğitime başladık. Geçen sene erken bir sorun gibi görmüyorduk ama sonrasında 6 ay 8 aylıkken bir çocuk çocukluk eğitimine geldik. oturmaya başlarken Yiğit’te daha başlamamıştı. Sürekli zaten doktora gidiyorduk yine doktora gittik Yiğit çok zayıf bir çocuktu. Doktorda kilosundan 3. Çocuğunuzun özel gereksinimli olduğunu duyduğunuzda dolayı yapamıyor olabilir 11 aya kadar bekleyelim dedi. Bizde 11. Aya kadar verdiğiniz ilk tepki ne oldu? bekledik. Emeklemeye de başlamıştı. Tekrar doktora gittik kan testi verdik. Röntgen çekildi bi şey çıkmadı biz geri döndük. 14 aylıkken oturmaya Üzüldüm, çok üzüldüm ağlamaya başladım. Önceki çocuğumda da işitme sorunu vardı ve başladık. Algısında da bir problem vardı biz yine yaşıtlarından geriden kaybettim. Öyle olunca Ekrem’de de aynı sorun var Allah bunuda vesile ederek onu geldiğini düşündük. Biz eşimle otizm olabileceğini düşündük. Doktora gittik. benden alacak diye çok korktum. Eşim çok destek oldu. Ben olaylara hep olumsuz İsmine tepki veriyor. Gözüne odaklanıyor otizm değil dedi. Doktorlar gelişim bakarım eşimse olumlu bakar. Sonrasında düşündüm çaresi var Rabbim dermanınıda geriliği dediler. Çocuk nöroloji için Eskişehir’e yönlendirdiler. Bizim sürecimiz vermiş. Cihaz takılıp duyabilir. Bütün ailemiz benden çok üzülüyorlardı. orda başladı. 3 gün yattık. O süreçte sürekli kan ve idrar aldılar. Doktor genetik bölümüne yönlendirdi. Angelman Sendromundan şüphelendiğini 4. Çocuğunuzla ilgili aklınıza gelen ilk anınız? söyledi. İlk olarak Praderwill Sendromu çıktı daha sonra Angelman Sendromu olduğu 2 yaş 8 aylıkken kesinleşti. Ekrem deyince aklıma yaramazlığı, ağlaması geliyor. Doğunca ilk 6 ay 8 ay sürekli ağlıyordu. Eğitime başlayınca uslandı. O kadar akıllı bir çocuk ki Ekrem 2.5 yaşında 3.Verdiğiniz ilk tepki ne oldu? doktora gittiğimizde doktor siz bu zaman kadar nasıl anlaştınız diye sordu. Ekrem ben ne desem anlardı. Hiçbir zorluk çekmedik, kendi işini kendi görüyor. Sabahları ben Yiğit’in bir şeyi olduğuyla ilgili düşüncelerimiz zaten vardı. Yıkıldık ama bir hayvanların yanına iniyorum kendi uyanırsa kıyafetlerini giyiyor çantası alıp hazırlanıyor. hafta içinde toparladık. Çünkü beklediğimiz bir sonuçtu. Artık önümüze Abisi bazı şeyleri Ekrem’den öğreniyor. bakmaya Yiğit için neler yapabiliriz diye düşünmeye başladık. Angelman Sendromuna sahip çocukların aileleriniz olduğu bir gruba girdim. Onların 5. Yaşadığınız süreci kısaca anlatabilir misiniz? desteği benim için çok iyi oldu. 2.5 yaşında kulak arkası, 3 yaşında tek taraflı implant ameliyatı oldu. Ameliyatı olalı bir 4.Çocuğunuzun özel gereksinimli birey olduğunu duyunca sene oldu. Rehberlik Araştırma Merkezi’ne rapor çıkartmaya gittik. Özel eğitim ilk ne hissettiniz? bölümünde çalışan Dilek hocayla eşim daha önceden tanışıyordu. O konuşmada Dilek hoca erken çocukluktan bahsetmiş. Allah razı olsun iyi ki vesile olmuş Yıldırım hocamdan Başta üzüldüm. Ne yapacağız diye kaygılandım. Onu nasıl geliştirebilirim diye çok şey öğrendik. Başta çok korktum yaşı çok küçük rehabilitasyona da gidiyor çok düşündüm. yorulur mu diye ama iyi ki başlamışız. Erken çocuklukta pazartesi ve perşembeleri 2’şer Çocuğunuzla ilgili aklınıza gelen ilk anınız? saat geliyorduk. Doğduğunda gülerek bakması, hep gülümsemesi. Çocuğunuz eğitim almadan önceki haliyle şimdiki hali arasında ki farkları 6. Çocuğunuzun eğitim almadan önceki haliyle şimdiki hali gözleyebiliyor musunuz? arasında farkları gözlemliyor musunuz? Yiğit eğitime başlaman önce yürüyemiyordu şimdi desteksiz yürüyor. Ayrıca pandemiden dolayı sürekli evdeydi Yiğit çok sıcakkanlı birisi okul o açıdan çok Ekrem’de çok büyük fark var. Eğitim var eğitimcik var. Biz başta hiçbir şey bilmiyorduk. iyi oluyor arkadaşlarıyla oynuyor. Oturma süresinde artış oldu. Şimdi benim senin, senin diyor. Gizem hocam daire üçgen kare çalışacağım diyordu ben Ekrem nasıl öğrenecek diye düşünürken ekrem hepsini çok hızlı öğrendi. 5.Özel gereksinimli çocuğa sahip olacağını öğrenen anne ya da babaya tavsiyeniz ne olurdu? 7. Özel gereksinimli çocuğa sahip olacağını öğrenen anne ya da babaya tavsiyeniz ne olurdu? Karamsar olmasınlar. Ne yapacağız, nasıl olacak gibi düşüncelere dalmasınlar. Nasıl iyi gelebilirim diye düşünsünler. Çabuk toparlanmalarını 2 çocuğum var ikisi de aynı benim gözümde ama Ekrem daha bir değerli. Özel çocukların öneririm. Ne gibi eğitimler alabiliriz diye araştırmalarını öneririm. sevgisi daha çok oluyor. Allah’tan gelene razı olsunlar. İsyan etmesinler. Kendilerine zaman versinler zamanla alıştım. 6.Sizin ve çocuğunuzun hayatı bir film olsaydı hangi türde olurdu? İsmini ne koyardınız? 8. Sizin ve çocuğunuzun hayatı bir film olsaydı hangi türde olurdu? İsmini ne koyardınız? Dramatik komedi olurdu. Yeryüzü Meleğimiz olabilirdi. Sevgi ile Gelen Mucize koyardım. Ekrem’in gelişi benim için bir mucize. Türü ise dram 3 olurdu çünkü ben Ekrem’de çok duygulanıyorum. Eğlenceli olsun, konuşsun eğitinde bir şeyler başarsın duygulanıyorum.

Hatice AKSU Nazife DEMİR 1.Kendinizi tanıtır mısınız? 1.Kendinizi tanıtır mısınız? Adım Nazife. Ev hanımıyım. Bir kızım var Yağmur. Bu sene erken çocukluk Adım Hatice 4 çocuk annesiyim. 35 yaşındayım. İzmir’de ilkokulu okudum. 12 yaşında konfeksiyona girdim. 19 yaşıma kadar çalıştım. Eşimle evlenip Gediz’e taşındım.2007’de eğitimine başladık. İlkokul mezunuyum. Dikiş kursuna gittim. kızımı kucağıma aldım. 2010’da oğlum doğdu. 2.Çocuklarınız özel gereksinimli birey olduğunu ilk ne 2.Çocuklarınız özel gereksinimli birey olduğunu ilk ne zaman zaman öğrendiniz? öğrendiniz? Benim uzun zaman çocuğum olmadı o yüzden hamilelikte yapılan testleri de yaptırmadım. Doğunca öğrendim. Ense açıklığı yüzünden doğunca ameliyat Anne karnındayken öğrendim. oldu. 1.5 yaşında eğitime başladık. 3.Verdiğiniz ilk tepki ne oldu? 3.Verdiğiniz ilk tepki ne oldu? Ağlamak oldu. Üzüldüm, korktum. Ölecek sandım. Down sendromunun ne olduğunu bilmiyordum. Doktorlar açıkladılar. Eğitimle çoğu şeyi başardığını söylediler. 4.Çocuğunuzun özel gereksinimli birey olduğunu duyunca ilk ne Şimdi o korkularım azaldı. hissettiniz? 4.Çocuğunuzun özel gereksinimli birey olduğunu duyunca ilk ne hissettiniz? Çok şaşırdım. Üzüldüm ama onlardan vazgeçmedim. Onlar bana Allah’ın emanetiydi öyle düşündüm. Hiç bilmediğim duymadığım bir şey olduğu için çok korktum. Ona bir şey olacak diye çok korktum. 5.Çocuğunuzla ilgili aklınıza gelen ilk anınız? 5.Çocuğunuzla ilgili aklınıza gelen ilk anınız? Yavuz Selim’in ilk yürüdüğü an. Fizikten eve geldik, dinlendik ve çalışmaya başladık. Koltuktan bir adım, iki adım karşıya atma çalışıyoruz. Bir baktım gitti, yürümeye başladı Ameliyattan çıktığı ilk an çok mutlu olmuştum. çok mutlu oldum korkutmamak içinde çok fazla tepki veremedim. Hemen kameraya çektim. Babasını, amcalarını, babaannesini aradım. Onlarda geldiler. Onlarda çok 6.Çocuğunuzun eğitim almadan önceki haliyle şimdiki hali sevindiler. O gün akşama kadar yorulmadan yürüdü. Hamza’nın da ilk işitme cihazı arasında farkları gözlemliyor musunuz? takıldığı an. Sesimi ilk defa duyunca iki tarafına baktı. Güldü. Çok büyük farklar görüyorum. Başta Yağmur bir şeyi isterken çok çekinirdi, 6.Yaşadığınız süreci kısaca anlatabilir misiniz? korkardı, Şimdi ise daha girişken oldu. İsteklerini gösteriyor anlatmaya çalışıyor. Okulun yolunu öğrendi. Okulun sokağının köşesine geldiğimizde 2018 de Yavuz Selim’e hamileydim. Hamileliğimde bir farklılık olduğunu hissediyordum. mutlu oluyor. Biz çok memnunuz iyi ki başlamışız. Bir ders bitince ikinci dersi Bulantılarım çok fazlaydı. 4 aylıkken testlerde çocuğunuzda ense kalınlaşması var heyecanla bekliyorum. alacağız dediler. Ben şok geçirdim o anda hiç beklemiyordum. Başka doktorlara gittik. Kendi kararınız dediler. Eşim çok fazla destek oldu. Hamilelik süreci çok zor geçti. Yavuz 7.Özel gereksinimli çocuğa sahip olacağını öğrenen anne 36 haftalık doğdu ama 4 haftalık gelişim geriliği vardı. 1 hafta küvezde kaldı. O süreçte ya da babaya tavsiyeniz ne olurdu? hastaneye gelip gittim sürekli. Yavuz Selim 40 günlük oldu. Gülümsemesi lazım gülümsemiyordu. Işık tutuyoruz, gözünü kırpıştırmıyor. Eşim fark ediyordu ama ben Araştırma yapmalarını önerirdim. Korkmasınlar. Ben eltim sayesinde bu konduramıyordum. 5 aylık oldu doktorumuz Ankara’ya yönlendirdi. Orada görmediği eğitimden haberim oldu. Şimdi rehabilitasyon merkezinde olsun başka yerde anlaşıldı. Az görenlerde eğitim aldık. Onları uyguladık. Aynı zamanda fizik çalışmalarına olsun kiminle karlılaşsam okuldan bahsediyorum. Kesinlikle okula gelsinler. başladık. 1.5 yaşında eğitime başlamış olduk. Selim 1 yaşındayken Hamza’ya hamile olduğumu öğrendim. Doktorlar Selim’den daha ağır, aldırın dediler. Biz yine 8.Sizin ve çocuğunuzun hayatı bir film olsaydı hangi türde çocuğumuzdan vazgeçmedik, doğurmaya karar derdim. Bu süreçte ben çocuklarım özel olurdu? İsmini ne koyardınız? olmalarına üzülmedim. Doktorların söyleyiş tarzlarına üzüldüm. ‘Bu çocuk engelli alalım.’ Maceralı olurdu. İsminide ‘Anne Kız Macerası’ koyardım. Bana bir sorun ben anneyim, babasına sorun, neden direk karar veriyorsunuz? O çok üzücüydü.Yavuz 1.5 yaşındayken, Hamza doğdu.İyiki çocuklarımı doğurmuşum. Onlar 4 sayesinde çok şey öğrendim. Yürüyemez dediler yürüdüler. Konuşamaz dediler babıldamaya başladılar. 0 7.Çocuğunuzun eğitim almadan önceki haliyle şimdiki hali arasında farkları gözlemliyor musunuz? Eğitim bizim çocuklarımız için çok önemli o yüzden her veli erkenden eğitime başlamalı. Biz çok faydasını gördük. Bütün öğretmenlerimize çok teşekkür ederiz kendi çocukları gibi ilgileniyorlar. 8.Özel gereksinimli çocuğa sahip olacağını öğrenen anne ya da babaya tavsiyeniz ne olurdu? Araştırmalarını tavsiye ederdim. Evde tutmayın, saklamayın, ortamlara alıştırın. 9.Sizin ve çocuğunuzun hayatı bir film olsaydı hangi türde olurdu? İsmini ne koyardınız? Gülümsemek yada Melek koyardım. Bizim çocuklarımız hep gülsün isterdim. En çok komedi olurdu, dram az olurdu.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook