Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bilim ve Teknik Dergisi 523. Sayı - Haziran

Bilim ve Teknik Dergisi 523. Sayı - Haziran

Published by sedatileri, 2019-10-23 11:50:10

Description: Bilim ve Teknik Dergisi 523. Sayı - Haziran

Search

Read the Text Version

“Türkiye Bilim, Teknoloji, Yenilik Sistemi ve Performans Göstergeleri 2010”Derginizle Birlikte... TBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Haziran 2011 Yıl 44 Sayı 523 4 TL Bilim ve Teknik Haziran 2011 Yıl 44 Sayı 523 Güneş EnerjisiTürkiye’nin ve Dünyanın Enerji Sorununa Nihai Çözüm Güneş Enerjisi Uzaylılarla Temas Küften Fare Zehirine Bir İlacın Hikayesi Güneş’in Fiziği Türkiye’nin Yeni Güneş Enerjisi Mükemmeliyet Merkezi GÜNAM 23 9 771300 338001

TBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Yıl 44 Sayı 523 Haziran 2011 “Benim mânevi mirasım ilim ve akıldır” Mustafa Kemal Atatürk Getty Güneş gökadamız Samanyolu’ndaki yüz milyarlarca yıldızdan biri, ancak bizim icin yeri cok özel. Bize en yakın yıldız olan Güneş, Dünya’daki yaşam için vazgeçilmez bir kaynak. Güneş’in konumu ve özellikleri yaşamın başlamasına ve devam etmesine en elverişli koşulları sağlamış durumda. Güneş üzerine çalışan araştırmacılar Güneş’teki olayların nasıl oluştuğunu, Güneş’teki patlamaların nedenini, Güneş’in enerjisini, üzerindeki lekeleri, kütlesini ve hareketini, manyetik alanının nasıl değiştiğini, Güneş’teki tüm bu değişimlerin Dünya’ya etkisini anlamaya calışıyor. Dergimizin bu ayki ana konusu güneş enerjisi. Bu konuyu ele alırken temel enerji kaynağımız Güneş’i bir tanıyalım istedik. Arkadaşımız Zeynep Ünalan“Güneş’in Fiziği”başlıklı yazısıyla Güneş hakkındaki sorulara verilen cevaplar yoluyla onu daha yakından tanımamıza yardımcı oluyor. Güneş’in bize ulaşan ışınlarını fotosentez yoluyla en verimli şekilde kullanan bitkiler bu enerjiyi diğer canlıların da kullanımına sunuyor. Canlılığın sürmesi için gerekli temel enerjinin yanı sıra başka enerji kaynaklarına da gerek duyuyoruz. Sahip olduğumuz kaynaklarla ilgili birçok sorun yaşıyoruz. Şu an kullandığımız enerji kaynaklarının bir gün tükeneceği sık sık dile getiriliyor.Tereddütler yaşıyoruz. Bizi nasıl bir dünya bekliyor? Araçlarımız nasıl çalışacak ya da evlerimiz nasıl ısınacak, aydınlanacak? Kirlenen çevremiz bu duruma daha ne kadar dayanabilecek? Tüm bu sorulara cevap aranırken, gerek çevre kirliliği, iklim değişiklikleri gibi küresel kaygılar, gerekse enerji kaynaklarının giderek azalması ve fiyatlarının artması nedeniyle, enerji teknolojileri alanında zorunlu bir değişim süreci yaşanıyor.Temel enerji kaynağımız Güneş burada da imdadımıza yetişiyor. Güneş enerjisini kullanıma sokacak teknolojiler her geçen gün daha verimli ve ulaşılabilir hale geliyor. Bilim veTeknik dergisi ekibi olarak iki ay önce Orta DoğuTeknik Üniversitesi’ndeki Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama Merkezi’ni (GÜNAM) ziyarete gitmiştik. Bu ziyaret sırasında merkez başkanı Prof. Dr. RaşitTuran’ın güneş enerjisi hakkında anlattıklarını, çalışmalarını ve heyecanını görünce bu konuyu sıcağı sıcağına dergimizde işlemeye karar verdik. Hocamızın editörlüğünde güneş enerjisi teknolojilerini anlatan yazılar hızla hazırlandı. Prof. Dr. RaşitTuran’a ve yazıları hazırlayan diğer araştırmacılarımıza katkıları için teşekkür ediyoruz. GÜNAM’da ve ülkemizde güneş enerjisi teknolojileri alanında yapılan çalışmaları öğrenince, gelecek için umudumuz arttı. Biz dergi ekibi olarak araştırma enstitüleri ve merkezlerini ziyaretlerimizi sürdürüyoruz. Sizlere de tavsiye ederiz. Buralarda ve ülkemizde gerçekten çok güzel işler oluyor. Ülkemiz son yıllarda Ar-Ge ve yenilik göstergelerinde en hızlı gelişmeyi sağlayan ülkeler arasına girdi.Türkiye’nin bilim, teknoloji ve yenilik sisteminin 2010 yılı performans göstergeleri kitapçığı dergimizin ekinde. TÜBİTAK Bilim veTeknik dergisinde de güzel çalışmalar planlanıyor. Bunlardan bazılarını şimdiden haber verebiliriz.Yeni yayın döneminin başında (Ekim 2011)“Bilim Söyleşileri”ne başlayacağız. Ülkemizin değişik bölgelerinde bilim insanlarımızı sizlerle buluşturacağız. Yine yeni yayın döneminde dergimizle birlikte animasyonlu, etkileşimli bilim CD’leri vermeye başlayacağız. Bilimin renkli dünyasına açılan pencere Bilim veTeknik ile bir kez daha karşınızdayız. Saygılarımızla Duran Akca Sahibi Yazı ve Araştırma Grafik Tasarım - Uygulama Mali Yönetmen TÜBİTAK Adına Başkan Alp Akoğlu Ödül Evren Töngür H. Mustafa Uçar Prof. Dr. Nüket Yetiş ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) Genel Yayın Yönetmeni İlay Çelik Web Abone İlişkileri Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ([email protected]) Sadi Atılgan E. Sonnur Özcan Duran Akca Dr. Özlem Kılıç Ekici ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) İdari Hizmetler Yayın Kurulu Dr. Bülent Gözcelioğlu İmran Tok Prof. Dr. Ömer Cebeci ([email protected]) ([email protected]) Doç. Dr. Tarık Baykara Dr. Özlem İkinci Prof. Dr. Salih Çepni ([email protected]) Yazışma Adresi Abone İlişkileri Fiyatı 4 TL Prof. Dr. Süleyman İrvan Dr. Zeynep Ünalan Bilim ve Teknik Dergisi (312) 468 53 00 Yurtdışı Fiyatı 5 Euro. Dr. Şükrü Kaya ([email protected]) Atatürk Bulvarı Faks: (312) 427 13 36 Dağıtım: TDP A.Ş. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Onat Dr. Oğuzhan Vıcıl No: 221 Kavaklıdere 06100 [email protected] http://www.tdp.com.tr Prof. Dr. Muharrem Yazıcı ([email protected]) Çankaya - Ankara İnternet Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. Konuk Editör Redaksiyon Tel www.biltek.tubitak.gov.tr ihlasgazetecilikkurumsal.com Prof. Dr. Raşit Turan Sevil Kıvan (312) 427 06 25 e-posta Tel: (212) 454 30 00 ([email protected]) (312) 427 23 92 [email protected] Baskı Tarihi: 29.04.2011 Özlem Özbal Faks ISSN 977-1300-3380 ([email protected]) (312) 427 66 77 Bilim ve Teknik Dergisi, Milli Eğitim Bakanlığı [Tebliğler Dergisi, 30.11.1970, sayfa 407B, karar no: 10247] tarafından lise ve dengi okullara; Genelkurmay Başkanlığı [7 Şubat 1979, HRK: 4013-22-79 Eğt. Krs. Ş. sayı Nşr.83] tarafından Silahlı Kuvvetler personeline tavsiye edilmiştir.

İçindekiler 16 Güneşten gelen ışık tayfı güneşte bulunan elementlerin bilgisini içerdiği kadar Güneş’in manyetik alanıyla da ilgili ipucu içerir. Güneş’ten gelen ışığın tayfına yani hangi dalga boyundaki ışıktan hangi yoğunlukta bize geliyor bilgisine baktığımızda, mordan kırmızıya gökkuşağı renklerinin sıralandığı tayfta bazı siyah çizgiler görürüz. Güneşin fotosfer tabakasında bulunan atomlar güneşin iç katmanlarından gelen ışığın belli dalgaboylarında olanlarını soğurmuş, o dalga boylarındaki ışık bize ulaşmamış ve tayfta bu kısımlar siyah çıkmıştır. Soğurma tayfındaki bu siyah çizgilere daha dikkatli bakıldığında aslında bu çizgilerin birbirine çok yakın iki veya daha fazla çizgiden oluştuğu görülür. Bu çizgilerin yarılıp birkaç çizgiye ayrışmasına sebep manyetik alandır. 28 Bilim tarihi ilginç keşif hikâyeleri ile doludur. Dikkati çeken ise“rastlantı”nın bu keşiflerin pek çoğunun ortaya çıkmasında oynadığı olağanüstü roldür. Bilim insanının olup bitene yepyeni bir gözle bakabilme ve her şeyi sorgulama özelliği ile bir araya geldiğinde rastlantılar milyonların yaşamını etkileyecek keşiflere dönüşmüştür. Pek çok keşfin ortak yönü görünüşte birbiri ile ilgisi olmayan gerçekler arasında daha önce görülemeyen bağlantıların kurulmasıdır. Bilim tarihinde buna en güzel örneklerden biri sığırlarda ortaya çıkan bir kanama hastalığını, fare veya kobay zehirini, başarısız bir intihar teşebbüsünü, bir Amerikan başkanının kalp krizini ve dünya genelinde milyonlarca insanın her gün kullandığı bir ilacı kapsayan hikâyedir. Diğer keşiflerde olduğu gibi, varfarinin hikâyesi de bilim insanlarının laboratuvarlarda geçen sayısız günlerini ve gecelerini, alın terlerini, hem zihinlerini hem de fiziksel kaynaklarını olağanüstü bir kararlılıkla problemin çözümüne odaklamış olmalarını içerir. ? 44 2009 yılı verilerine göre dünya toplam enerji tüketimi 11.164 milyon ton petrol eşdeğeri (Mtep) olarak gerçekleşti. Bugünkü verilerle bu talebin % 85’ten fazlası fosil yakıtlara dayalı kaynaklardan karşılanıyor. Uzun süreli eğilimler dikkate alındığında dünya enerji talebindeki yılık artış ortalama % 1,8 civarında seyrediyor. Enerji sektörü, iklim değişikliğine neden olan sektörler arasında önlerde yer alıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2010 tarihli öngörülerine göre 2030 yılında enerji talebinin karşılanabilmesi için 20 trilyon ABD doları yatırım yapılması gerekiyor. Gelecek için yatırımların, fosil yakıtlara dayalı enerji üretimine yapılması halinde, bu günkü sera gazları düzeyinin % 50 oranında artacağı hesaplanmış. Oysa sürdürülebilir bir gelecek için küresel ölçekte sera gazlarının 2050 yılına kadar % 50 oranında azaltılması, vazgeçilemez bir ön koşul.

Haberler ........................................................................................................................................... 4 + Ctrl+Alt+Del / Levent Daşkıran ................................................................................................. 12 92 Tekno-Yaşam / Osman Topaç ...................................................................................................... 14 Türkiye Doğası Güneşin Fiziği / Zeynep Ünalan ................................................................................................. 16 Bülent Gözcelioğlu İlk mesajı aldığımızda ne yapacağız? Uzaylılarla Temas / Alp Akoğlu ................................. 24 100 Bilimsel Keşfin Beklenmedik Kaynağı: Rastlantı - Küften fare zehirine, Sağlık oradan ecza dolaplarına; milyonları kurtaran bir ilacın hikâyesim / Bahri Karaçay ........... 28 Ferda Şenel Mobil Cihazlar ve Güvenlik Riskleri / Oğuzhan Vıcıl ................................................................... 34 102 Gökyüzü Yarasalar Tehlikede / İlay Çelik ..................................................................................................... 40 Alp Akoğlu Türkiye’nin ve dünyanın enerji sorununa nihai çözüm: Güneş Enerjisi/ Şener Oktik ........ 44 104 Güneş Enerjisi Araştırma ve Uygulama Merkezi (GÜNAM)-“Türkiye’nin yeni Bilim Tarihinden Güneş enerjisi mükemmeliyet merkezi” /Raşit Turan-Olgu Demircioğlu................................. 50 H. Gazi Topdemir Kristal Silisyum Güneş Gözeleri: En Çok Bildiğimiz Fotovoltaik Dönüştürücü / 107 Raşit Turan-Fırat Es ....................................................................................................................... 52 Bilim ve Teknik’le İnce Film Güneş Gözeleri % 100 yerli ve daha ucuz/ Mehmet Parlak-Raşit Turan................... 54 Kırk Yıl Organik Güneş Gözeleri/ Levent Toppare-Ali Çırpan-Doğukan Hazar Apaydın- Alp Akoğlu Hava Zekiye Akpınar .................................................................................................................... 56 108 Boya Duyarlı Güneş Gözeleri Yeni ve Daha Ucuz Teknolojiler / Ahmet Macit Özenbaş- Yayın Dünyası Halil İbrahim Yavuz ...................................................................................................................... 58 İlay Çelik Nanoteknoloji Güneş Enerjisi Dönüşümünde Yeni Ufuklar Açıyor / Raşit Turan- 110 Hüsnü Emrah Ünalan-Barış Özdemir-Mustafa Kulakçı .......................................................... 62 Zekâ Oyunları Güneş’ten Elektrik Üretmenin Termal Yolu: Yoğunlaştırılmış Güneş Enerjisi/ Emrehan Halıcı Haydar Livatyalı-Derek Baker ..................................................................................................... 66 Gerçek Bir Köpekbalığı Hikâyesi/ Hakan Kabasakal............................................................... 70 Mikroorganizmaların Çevreye Hizmeti /Özlem Kılıç Ekici..................................................... 74 Kare Kodlar ile Hayatımız Değişecek!/ Meryem Arslan........................................................... 78 Probiyotik ve Prebiyotiklerin ‘Sağlık’lı İşbirliği/ Özlem İkinci................................................ 80 Peroksizomlar/ Abdurrahman Coşkun....................................................................................... 84 Arkhimedes ve Helenistik Dönemde Bilim/ Hüseyin Gazi Topdemir.................................... 88

HKaabfeeirnlerTüketen Parkinson’da Suçlu Ayrıca bakterinin soruna neden olması Bakteri Bakteri mi? için canlı olmasının gerekmediği de gö- rüldü. Çünkü canlı olmayan H. pylori ye- Özlem İkinci Özlem İkinci dirilen farelerde de aynı etki görüldü. Bu yüzden bakterinin biyokimyasal bir bileşi- Kafeini besin kaynağı olarak kullana- Mide kanserine ve ülsere neden olan ğinin soruna yol açtığı düşünülmüş. rak karbondioksite ve suya parça- Helicobacter pylori bakterisinin son layan yeni bir bakteri keşfedildi: Pseudo- kurbanı beyin mi? Dünyadaki insanların monas putida CBB5. Kafein molekülünde yaklaşık yarısının midesinde yaşayan bu bir karbon ve üç hidrojen atomundan bakteri araştırmacılara göre Parkinson oluşan üç metil grubu bulunuyor, yani hastalığını tetikliyor. yapısında bakteriyel çoğalma için gerekli olan karbon, nitrojen ve oksijen bileşik- Daha önce yapılan çalışmalar Parkin- leri var. Pseudomonas putida CBB5 de son hastası kişilerin, Parkinson hastası metil gruplarını uzaklaştırarak kafeini olmayanlara göre daha fazla ülser sorunu kullanabiliyor. Amerikan Mikrobiyolo- yaşadığını göstermiş. Ancak H. pylori ve ji Topluluğu 111. Genel Toplantısı’nda Parkinson hastalığı arasındaki bağlantıyla Iowa Üniversitesi’nden Ryan Summers ilgili bir ipucuna rastlanmamış. ve meslektaşları metil gruplarını kafeinin yapısından uzaklaştıran üç enzimi ve bu Louisiana Devlet Üniversitesi Sağlık enzimlerin üretiminden sorumlu genle- Bilimleri Merkezi’nden mikrobiyolog Tra- ri keşfettikleri çalışmayı sundular. Daha ci Testerman orta yaştaki farelere ülsere ileri düzeyde yapılan testlerle kafeinin yı- neden olan bakteri verildikten birkaç ay kımı sırasında oluşan bileşiklerin, astım sonra bu farelerde olağandışı hareketler tedavisinde, kan akışını artırmak ve kalp gözlediklerini, ancak benzer durumun atışlarını dengelemek için kullanılan ilaç- genç farelere aynı bakteri verildiğinde göz- ların doğal temel taşları olduğu anlaşıldı. lemlenmediğini belirtiyor. Şu an bu ilaçların kimyasal olarak sentezi oldukça zor. Bu nedenle keşfedilen bu en- Sinir bilimci Michael Salvatore bak- zimleri kullanarak daha kolay ilaç üretimi teri verilen farelerin beyinlerinin hare- gerçekleştirilebileceği ve böylece maliyetin keti kontrol eden bölümlerinin daha az de düşürülebileceği ümit ediliyor. dopamin salgılandığını, dopamin üreten hücrelerin muhtemelen, tıpkı Parkinson hastalığında olduğu gibi, ölmüş olduğunu tespit etti. Bu biyokimyasal bileşiğin de, yapısı değişikliğe uğramış kolesterol olduğu dü- şünülüyor. Aslında bu bakteri kendi ko- lesterolünü üretemiyor, ama konakçısının kolesterolünü bir şeker molekülüne ekle- yerek yapısında değişikliğe neden olduğu bilim insanlarınca tespit edilmiş. Koles- terol değişikliğe uğramış bu yapısıyla da, Pasifik Okyonusu’ndaki Guam Adası’nda yaşayanların tropik bir tahılı yemeleri sonucu oluşan ve bu kişilerde Parkinson benzeri bir hastalık olan ALS’a (Amiyot- rofik Lateral Skleroz) yol açan bir toksine benziyor. Testerman ve meslektaşları, ya- pısı değişmiş kolesterolün tek başına fare- lerde Parkinson hastalığınınkilere benzer belirtiler oluşturup oluşturmadığını, bak- teriden kaynaklanan başka bir etken olup olmadığı konularında araştırmalarına de- vam ediyor. 4

Bilim ve Teknik Haziran 2011 Depresyon Teşhisi Biological Psychiatry dergisinin editörü Kaliforniya Chapman Üniversitesi’nden İçin Kan Testi Dr. John Krystal ise araştırmanın gelişme Dimitar Ouzounov ve meslektaşları 11 şeklinin çok büyük önem taşıdığınıi ancak Mart 2011’de Japonya’nın Tohoku bölge- Özlem İkinci depresyonun teşhisinde ve seyrinde yol sinde meydana gelen 9 şiddetindeki depre- gösterici olacak gen ifadesi profilinin gü- min hemen öncesinde Japonya üzerindeki Kanınız depresyonda olup olmadığını- venilir olduğunu söylemek için henüz çok atmosfer koşullarını ve iyonosfer tabaka- zı söylüyor. Kan testleri doktorların erken olduğunu belirtiyor. Çünkü geçmiş- sını incelediklerinde bazı gariplikler gör- pek çok hastalığın teşhisinde ve tedavi- te pek çok testin potansiyel teşhis yönte- düklerini söylüyor. Araştırmacılar küresel sinde yararlandığı en önemli ve yaygın mi olarak açıklandığını, fakat doktorların konumlandırma uydusu sinyallerinin gös- yöntemlerden biri olarak biliniyor. Bir tek psikiyatrik teşhis koyarken ya da tedavi terdiği iyonosferdeki toplam elektron mik- psikiyatri alanında kan testlerinden daha şekillerini seçerken hiçbirinin yeterli has- tarında, Japonya’daki 4 iyonon istasyonun- az yararlanıldığı belirtiliyor. Ama yeni ge- sasiyete ve özgünlüğe sahip olmadığının dan toplanan verilerden hesapladıkları iyo- liştirilen kan testi psikiyatri alanı için de anlaşıldığını vurguluyor. nosferdeki elektron yoğunluğunda ve uydu büyük önem taşıyor. Bu yeni yöntemde verileriyle hesaplanan Dünya’dan çıkan kandaki RNA düzeyine bakılarak belirli Japonya kızılaltı ışın miktarında, deprem öncesinde genlerin etkinliği ile ilgili bilgi ediniliyor. Atmosferindeki büyük bir artış olduğunu tespit ediyor. Bu yaklaşımdan yola çıkan Hollandalı bi- Gariplikler ve 11 lim insanları majör depresyon bozukluğu Mart Depremi Kızılaltı ve elektron yoğunluğu ölçüm- olan kişilerin ve sağlıklı kişilerin gen ifa- leri bazı uzmanlar tarafından 2008’deki de profillerini değerlendirmişler. Kişilerin Zeynep Ünalan Sichuan ve 2010’daki Haiti depremiyle de tam kan örneklerini inceleyerek, majör ilişkilendirilmişti Ancak bu ölçümlerdeki depresyon sorunu olan ancak tedavilerine Sismologların birçoğu büyük depremle- bir değişikliğin sadece yerküremizdeki bir başlamamış kişileri, sağlıklı olan kişiler- ri yer kabuğundaki hareketlilik ve yer hareketlilikten kaynaklanmayacağı bilini- den ayırabilme imkânı sağlayan 7 set gen altındaki ufak sarsıntılardan yola çıkarak yor. Örneğin Güneş’teki hareketlilik, Güneş tanımlamışlar. önceden tahmin etmeye çalışıyor. Ancak fırtınaları ve parlamaları da bu ölçümlerde bir kısım sismologlar diğer doğal olayla- büyük değişimlere neden oluyor. Bunun Çalışmanın araştırmacılarından Dr. rı kullanıyor. Örneğin hayvanların garip ötesinde birçok sismolog bu ölçümlerde sü- Sabine Spijker buldukları yöntemin dep- davranışlarının, atmosferde görülebilen rekli dalgalanmalar olduğunu ve bu dalga- resyonun moleküler düzeyde teşhisi için beklenmedik ışık olaylarının bir depremin lanmaların bir şekilde yerkabuğundaki ha- bir ilk ama çok da önemli olduğunu vur- habercisi olabileceğini söyleyen de var. reketliliğe denk gelebileceğini savunuyor ve guluyor. Psikiyatride ruh sağlığı hastalık- bu yaklaşımı doğru bulmuyor. Ouzounov larının teşhisinde özel ölçütler olmasına ve grubu ise bu konudaki araştırmaların rağmen, bu yeni teşhis yönteminin tarafsız gelecek vaat ettiği inancında ve son yüzyıl- olduğunu ve karşılıklı konuşma konusun- da atmosfer olaylarıyla ilintilendirilebilecek da zorluk yaşayanlar açısından çok önemli 100 deprem olduğunu belirtiyorlar. olduğunu belirtiyor. 5

Haberler Bilim Kurgu David Hughes Değil Gerçek: Bilimkurgu Zombi tiklerini fark etmeden yürümeye başlıyor- Öykü Yarışması Karıncalar! lar. Neticede koloniden ayrılıyor ve bir da- ha yuvalarının yolunu bulamıyorlar. Zom- Türkiye Bilişim Derneği’nin (TBD) ay- Özlem Kılıç Ekici bileştiren fungus, kasların istem dışı ka- lık yayını Bilişim Dergisi, bilimkurgu sılmasına da neden oluyor ve enfekte ka- severleri, bu yıl on üçüncüsü düzenlenen Brezilya’nın tropikal yağmur orman- rıncalar ağaç dallarından yere düşerek or- Bilimkurgu Öykü Yarışması’na katılmaya larında korku filmini andıran bir bi- man zemininden yaklaşık 25 cm yukarı- bekliyor. Yarışmaya katılım için yapıtların 1 yolojik ilişki yaşanıyor. Kahramanlarımız da yer alan bol yapraklı ve nemli bölgede Ağustos 2011 tarihine kadar bilimkurgu@ bir fungus (Ophiocordyceps unilateralis) bilinçsizce dolaşmaya başlıyor. Katil fun- tbd.org.tr adresine gönderilmesi gerekiyor. ve marangoz karıncalar (Camponotus le- gus en uygun zamanı bekliyor ve öldürücü onardi). Bu karıncalar yağmur ormanla- vuruşunu gerçekleştiriyor. Bu nemli böl- “Geleceği bilimkurgu edebiyatı aracı- rının yüksek dallarında yaşıyor, yuvaları- ge fungusun yaşamını devam ettirebilme- lığıyla düşleme ve inşa etme” çağrısıyla nı ağaç kovuklarına yapıyorlar. Koloniler si ve üremesi için uygun koşullara sahip. düzenlenen yarışmayla ilgili TBD Bilişim halinde dolaşıyor ve sürekli ağaç dalların- İlginç olan şu ki, öldürücü vuruş hemen Dergisi’nde şu duyuru yapıldı: dan orman zeminine, oradan tekrar yuka- hemen her zaman güneşin sıcaklığının en rılara çıkarak yaşamlarına devam ediyor- çok hissedildiği öğlen saatlerinde gerçek- “Bugün aklımıza bile gelmeyecek pek lar. Bu normal yaşam döngüsü birgün pa- leşiyor. Zombi karınca, sanki fungus tara- çok alet veya yöntem, ilk ortaya çıktığı dö- razit bir fungusun karıncayı enfekte etme- fından senkronize edilmiş ve zorlanmış gi- nemde insanlık için bir devrim yaratmıştı. siyle korkunç bir şekilde değişiyor. Karın- bi davranarak yaprağın altındaki ana da- Örneğin su kabağı, suyu taşımanın ve depo- calar orman zemininde bulunan fungus marı ısırıyor ve bu vaziyette öylece ölüyor. lamanın yolunu açtığı için mağaralarda ya- sporlarıyla temas edince enfeksiyon baş- Karıncanın başında çoğalan fungus spor- şayan atalarımızın yaşamına büyük bir ko- lıyor ve yaklaşık bir hafta içinde karınca- ları karıncanın çene kemiğindeki kasları laylık getirmişti. Ateş, yazı, takvim, tekerlek, nın tüm vücudu ve başı fungus sporları ta- ve bu kasları yöneten sinirleri kontrol altı- barut, pusula, elektrik, çit, buharlı motor, rafından işgal ediliyor. Enfekte karınca- na alarak karıncanın ölüm ısırığını gerçek- telgraf, telefon, radyo, sinema, televizyon ların kasları deforme oluyor ve yırtılma- leştirmesini sağlıyor. Ölüm ısırığını ger- gibi her yeni buluş, dünyamızı öncesinde lar başlıyor. Fungus enfeksiyonu aynı za- çekleştiren karıncanın çene kemiği kilit- düşünemeyeceğimiz kadar değiştirdi. Üste- manda karıncanın merkezi sinir sistemini leniyor ve ölüm gerçekleştikten sonra bi- lik farkında olmadığımız pek çok gereksini- de etkiliyor. İşte bu noktada karıncaların le karınca bu vaziyette yaprağın altındaki mi yaşamımıza kattı ya da yeni gereksinim- davranışları değişiyor ve tipik zombi dav- lerin ortaya çıkmasına yol açtı. ranışlar sergiliyorlar. Normalde koloniden ve takip edilen yoldan hiç ayrılmayan iş- Değişimi yönetebilmenin dolayısıyla çi marangoz karıncalar düzensiz davranış- gelişmenin yolu, teknolojiyi ‘tüketmekten’ lar sergiliyor, zikzaklar çizerek nereye git- değil üretmekten geçiyor. Teknolojiyi ürete- bilmek için de öncelikle engin bir düş gücü gerekiyor. Bilimkurgu, bilim ve teknoloji kılavuzluğunda işte bu düş gücünü harekete geçiren, deyim yerindeyse ‘şimdinin tuğla- larıyla’, ‘geleceği inşa eden’ bir sanat türü. Bu sanat türü, bilim ve teknolojinin içselleşerek düş dünyamızda boy atmasını sağlıyor... ” Yarışmanın sonuçları 17 Ekim 2011’de açıklanacak. Öyküsü birinci olan yarışma- cıya 3000 TL, ikinci olan yarışmacıya 2000 TL ve üçüncü olan yarışmacıya da 1000 TL ödül verilecek. Bilgi için: David Hughes İnternet adresi: www.tbd.org.tr e-posta: [email protected] 6

Bilim ve Teknik Haziran 2011 ana damarda asılı kalıyor. Birkaç gün son- Niklas Halle’n ra karıncanın başında fungusun yüzlerce sporunu içinde taşıyan bir üreme kesesi lar arasındaki bağlantıyı açıklayan kesin ise 60. Ayrıca bu eğilimin yıldan yıla arttı- oluşmaya başlıyor. Görüntü gerçekten çok bir kanıt olmadığını belirtiyorlar. ABD’de ğı gözlemlenmiş. Üstelik ikizlerin hepsi de ilginç, yaprağa saplanmış ölü karıncanın 100 canlı doğumdan 30’u ikiz doğum ola- tek yumurta ikizi ve bir ailede birden fazla başından uzanan bir sap ve sapın üzerin- rak biliniyor. 1980-1997 yılları arasında ikiz doğum gerçekleştiği de oluyor. de bir kese. Fungus, sporlarını bu keseler- % 50 artış gösteren ikiz doğum sayısının den dışarı fırlatıyor ve yüzlerce öldürücü sebebinin ise Amerikalı kadınlar arasında Kodinhi’deki en yaşlı ikizler 1949 yılın- spor başka karıncaları enfekte etmek üze- yaygın olarak kullanılan doğurganlığı artı- da dünyaya gelmiş. Zaten bu şaşırtıcı du- re orman zeminine yayılıyor. Yapılan araş- ran ilaçlar olduğu düşünülüyor. rumun da 60-70 yıl önce başladığı belir- tırmalar bu şekilde zombi karıncalar ya- tiliyor. Aslında Hint kıtasındaki ikiz ora- ratan 4 fungus türü olduğunu söylüyor. İkizlerin Gizemi Araştırılıyor! nının, dünya genelindeki ikiz oranından Her bir fungus türü tek bir karınca türü- İkizler köyü olarak anılan Kodinhi son daha düşük olduğu vurgulanıyor ne özelleşmiş durumda. Bu tür fungusla- yıllarda bilim çevrelerinin ve medyanın ra Afrika’nın, Brezilya’nın ve Tayland’ın dikkatini çekmiş gibi görünüyor. Yakla- Özellikle bölgedeki hekimler Kodin- tropik ormanlarında rastlanıyor. Uzman- şık 250’ye yakın kayıtlı ikiz olan şehirde hi’deki bu şaşırtıcı durum ile ilgili araş- lar, karıncanın davranışlarını değiştiren ve gerçek ikiz sayısının 300-350 civarında tırmalarını sürdürüyor. Ancak pek çok yönlendiren bu fungusun yaşam döngü- olduğu düşünülüyor. 2000 ailenin yaşadı- bilim insanı için şaşkınlık verici bu durum sünün oldukça karmaşık olduğunu söylü- ğı Kodinhi’de 2008 yılında 15 ikiz doğum ve arkasındaki bilimsel sır hâlâ gizemini yor. Geçtiğimiz yıl araştırmacılar tarafın- gerçekleşmiş. Son 5 yılda doğan ikiz sayısı koruyor. Bölgedeki tıp doktorları sebebin dan bulunan fosilleşmiş bir yaprak örneği genetik olmadığını düşünüyor. Çünkü ikiz bu tür ilişkinin yaklaşık 48 milyon yıl ön- Niklas Halle’n ailelerin bazısı Hindu, bazısı Müslüman, cesinde bile var olduğunu gösteriyor. İşte bazıları da dışarıdan bölgeye göç etmiş bu korku dolu filmin özeti: Katil fungusun insanlardan oluşuyor. Diğer yandan bu tek bir amacı var, üremek için uygun ze- yoğun ikiz doğumların çevresel faktörlere mini bulmak. Kurban karıncanın yapması bağlı olabileceği düşünülse de henüz bu gereken ise ölüm yürüyüşünü gerçekleşti- konuda da kesin bir sonuca ulaşılamamış. rerek kendisi için seçilmiş mezara gitmek. Beslenme gibi çevresel faktörlerin etken olabileceği konusunda bazı fikirler var. Şaşkınlık Yaratan Doğan ikiz bebeklerde herhangi bir sağlık İkizler sorunu yok, bu nedenle bu duruma çevre kirliliğinin ya da herhangi bir kirleticinin Özlem İkinci sebep olmuş olabileceği de düşünülmü- yor. Köyde tüp bebek tedavisi yapılmıyor, Or’da bir köy var uzakta... Güney doğurganlık ilacı kullanılmıyor. Hatta ge- Hindistan’ın Kerala eyaletinde Ko- nellikle yaşı büyük kadınların ikiz bebek dinhi köyü… Olur da bir gün oraya yo- dünyaya getirdiği dikkat çekiyor. lunuz düşerse sokaklarda gezerken sakın bir göz kusurunuz olduğundan şüphelen- Konuyu araştıran bölge hekimlerine meyin Hayır, çift görmüyorsunuz! Sadece göre bu durum “doğal olarak meydana ge- dünyanın en yoğun ikiz nüfusuna sahip len bir anormallik”. Görünen o ki bu gize- Kodinhi köyündesiniz. Yıldan yıla artış min çözülmesi için hekimlerin, genetik ve gösteren ikiz doğum oranı zaten şu an çevre uzmanlarının ve hatta antropolog- dünya ortalamasından 6 kat fazla. ların işbirliğiyle yürütülecek ayrıntılı bir bilimsel araştırma gerekiyor. ABD, İspanya, Filipinler, Brezilya ve Nijerya gibi yüksek oranda ikiz doğum- 7 ların görüldüğü bölgelere Kodinhi de eklendi. Bilim insanları Nijerya örneğin- de, sebebin ikiz bebek dünyaya getiren kadınlarda yüksek seviyede tespit edilen folikül uyarıcı hormon olabileceği ya da kadınların beslenme alışkanlıklarının ikiz doğumlarıyla bir ilgisi olabileceği ihtimal- lerini göz önünde bulunduruyor, ama gene de beslenme alışkanlıklarıyla ikiz doğum-

Haberler NASA NASA NASA Uzay Mekiği Programında Sona Doğru Alp Akoğlu N ASA, Uzay Mekiği programının so- nuna yaklaşırken 16 Mayıs’ta fırlatı- lan Endeavour uzay mekiği hem yerden, hem de NASA’nın bir uçağından böyle fotoğraflandı. Bulutlu bir günde fırlatılan Endeavour uzay mekiği bu uçuşla birlikte son uçuşunu yapmış oldu. NASA, bundan sonra Atlantis’i de son bir kez fırlatarak, programın başlangı- cından yaklaşık 30 yıl sonra uzay mekiği programını tümüyle sona erdirmeyi plan- lıyor. Ne var ki Amerikan hükümeti bu son uçuş için bütçe vermiyor. NASA bütçe olmasa da bu uçuşu yapacağını açıklamış olsa da uzay mekiği programının 135. uçu- şunun yapılıp yapılmayacağı kesin değil. Dolayısıyla 1 Haziran’da Dünya’ya dön- mesi beklenen Endeavour’la birlikte uzay mekiği programı belki de tarihte kalacak. Uzay mekiği programı sona erdikten sonra, ABD uzay uçuşları için tasarlamak- ta olduğu yeni uzay araçlarını kullanıma sokana kadar, astronotlar Uluslararası Uzay İstasyonu’na Ruslar’ın Soyuz uzay araçlarıyla gidip gelecek. Uzay Mekiği programının sona erdi- rilmesinin başlıca nedenleri her uçuşun maliyetinin çok yüksek olması ve artık es- kiyen mekiklerin yeterince güvenli bulun- maması. Bu güne kadar yapılan 134 uçuş- tan ikisi başarısız olmuştu ve bu başarısız- lıklar programın o zamanlar da yoğun bir biçimde sorgulanmasına neden olmuştu. 8

Bilim ve Teknik Haziran 2011 15. Amatör Astronomlar Yaz Okulu E ge Üniversitesi Gözlemevi, Ama- tör Astronomlar Yaz Okulu’nu bu yıl 27 Haziran-30 Temmuz tarihleri arasında düzenliyor. Yaz okulu bu ta- rihler arasında birer haftalık toplam beş dönem halinde yapılacak. 15 yıldır düzenlenen ve bu güne kadar yüzlerce gökyüzü meraklısının katıldığı Ama- tör Astronomlar Yaz Okulu’nda katı- lımcılar gökbilim ve gökyüzü gözlem- ciliği konularında bilgilendiriliyor. Katılımcılar Yaz Okulu süresince Ege Üniversitesi Gözlemevi’nde konakla- yacak ve burada bulundukları sürece bilimsel gözlemleri izleme ve burada görev alan gökbilimcilerden bilgi alma olanağı bulacaklar. Ayrıntılı bilgi için: http://astronomy.ege.edu.tr/gozlemevi/yazokulu/ Hep Küçük Bir göre elektron biraz asimetrik olabilir. Fakat leküller alanın etkisiyle elektrik alanın + ve Top Olarak mükemmel küreden sapma o kadar az ki - yönüne uygun olarak konumlanıyor (yani Resmedilen deneysel olarak belirlenmesi çok zor. Diğer kutuplanıyor). Bu kutuplanma ise atomların Elektron Gerçekten yandan da elektromanyetik kuvvetin, güçlü son yörüngesindeki elektronların yakının- Mükemmel Bir nükleer kuvvetin ve zayıf nükleer kuvvetin da, yerel bir elektrik alan oluşturuyor. Eğer Küre mi? yüksek enerjilerde tek bir kuvvete indirgen- elektronların dipol momenti varsa, bir diğer diği modellerden olan süpersimetrik model- deyişle şekilleri hafif elipsoitse, onların da Zeynep Ünalan lere göre, elektron Standard Model’in öngör- kutuplanması bekleniyor. Elektrik alanı de- düğünden daha büyük bir dipol momente ğiştirdikçe oluşan girişim deseninden (atom- Hangi açıdan bakılırsa bakılsın mükem- sahip olmalı. Bu ise atomaltı parçacıkların lara eşlik eden madde dalgalarının üst üste mel bir küre mi yoksa bir elipsoit mi? bazı etkileşimlerine olanak veriyor. Parçacık binmesi sonucu oluşan desenden) elektro- Peki şeklinin ne önemi var? Eğer tam bir hızlandırıcılarda henüz gözlenmemiş bu et- nun dipol momenti olduğuna dair bir kanıt küre değilse yük dağılımı eşit olmayacak. kileşimler elektronun dipol momenti oldu- bulunamıyor. Daha doğrusu Jony Hudson ve Artı-eksi elektrik kutupları, diğer bir de- ğunu öngörüyor ve örneğin evrende niçin meslektaşları elektronun dipol momentine yişle “elektrik dipol momenti” olacak. Par- maddenin hakim olduğunu, Büyük Patlama şimdiye kadar yapılamamış bir sınırlama ge- çacık fiziğinin şimdiki Standard Model’ine sırasında eşit olan madde/karşı-madde çift- tiriyor: Elektronu Güneş sistemi kadar büyü- lerinden zaman içinde nasıl olup da sadece türsek dipol momentin büyüklüğü ancak saç maddenin kaldığını açıklıyor. teli kalınlığında oluyor. Ekip, araştırmalara devam edileceğini ,ölçümlerindeki hassasi- İngiltere’nin önde gelen üniversitelerin- yeti 10 katına çıkarabilirlerse süpersimetri- den Imperial College’da bir grup araştırma- nin olup olmadığını ortaya çıkarabilecekle- cı soğutulmuş iterbiyum monoflorid (YbF) rini belirtiyor. moleküllerine elektrik alan uyguluyor. Mo- 9

HDaübneyrlaedr aki Intel CEA/INAC Enstitüsü ile beraber yürüt- yayımlandı. Bu teknik sayesinde, gelecekte En Hızlı Optik tükleri araştırmada, optik kovukların özel- yongalarla günümüzden 500 kat daha hızlı Anahtar liklerini çok kısa zaman dilimlerinde de- iletişim kurulabileceği ve yine bu tekniğin ğiştirdi. Geliştirdikleri bir yöntemle mad- çok hızlı kuantum bilgisayarların yapılma- Emre Yüce denin sınırlarını aşarak, ışığın kuantum sı için muhtemelen bir temel taşı olacağı sınırları dahilinde, çok küçük hacimlerde öngörülmektedir. Burada örnek verilen Vakum tüpleri ile çalışan ilk nesil bil- ışığı hapsedip sonra serbest bırakmayı ba- anahtarlama işlemi, günümüz bilgisayar- gisayarlarda elektriğin akışı vakum şardılar. larındaki anahtarlama işleminden 500 tüpleri ile anahtarlanıyordu. Bu bilgisa- kat hızlıdır. Günümüzde bilgisayarların yarlar çok pahalı olmalarının yanı sıra çok Şekil 1’de bu anahtarlama işlemi tem- hızı, elektriksel ve maddesel özelliklerden da yavaş çalışıyorlardı. Yirminci yüzyılın sili olarak gösteriliyor. Kovuğun rezonans dolayı sınırlıdır. Bilgisayarların çalışma ortalarında transistörlerin icadı, bilgisa- frekansının tetikleyici lazer ve inceleyici hızını daha fazla artıramayan üreticiler, yarlara hem hız kazandırdı hem de kü- lazer arasındaki zaman farkıyla nasıl de- çekirdek sayısını artırarak (paralel işlemci) çülmelerini sağladı. Fakat günümüz bil- ğiştiği görülüyor. Tetikleyici lazer ve ince- kapasiteyi artırma yoluna gitmektedir. Bi- gisayarlarının da artan hız ve geniş band leyici lazer (ışığın tüm renklerini kapsayan lim adamlarının önerdiği bu anahtarlama talebini karşılayamayacağı öngörülüyor. beyaz ışık) örnek üzerinde aynı anda bu- yöntemi ise bir kuantum devrimi gerçek- Bu yüzden elektriğe alternatif olarak optik luştuğunda, kovuk kırmızı ışığı hapseder. leştirerek, 500 kat hızlı işlemcilerin yolunu temelli bilgisayarların geliştirilmesi için Tetikleyici lazer ve inceleyici lazer örnek açmaktadır. son zamanlarda büyük çaba sarf ediliyor. üzerinde aynı anda buluşmadığında ise Yakın zamanda mikro işlemci üreticilerin- kovuk eski haline geri dönerek mavi ışığı Kaynaklar den Intel tamamen optik olarak çalışan bir hapsetmeye devam eder. Toplam anah- Koehl, S., Liu, A. ve Paniccia, M., “Integrated Silicon yonga geliştirdi. Bu yonga, anahtarlama iş- tarlama süresi bir piko-saniyeden daha CPPhhtioostttooisnn,iiGccss.,:NYHeüwacrsen,,ecEsils.t,in2Hg2a,trshtaseyuDıik3ae,trsa,aAEyxf.,apC2lol4as-ui2od9no,,n(”2, O0J.1,p1Bt)iac.zsiann, d lemini ışığa bilgi yüklemek için kullanılan kısadır. Anahtarlama işlemi için tek sınır, M., Gèrard, J. M. ve Vos, W. L., “Ultimate fast optical optik kovuklar ile gerçekleştiriyor. kovuğun ışığı hapsetme süresidir. Prensip switching of a planar microcavity in the telecom olarak, anahtarlama işlemi, kovuk eski 1w6a1v1e1le4n, gstahyfraan1-g3e,”2A0p1p1l.ied Physics Letters, cilt 98, sayı Optik kovuklar ışığa bilgi yüklemek rezonans frekansına döndükten hemen Daha fazla bilgi için: için kullanılan temel elemanlardan biri. sonra gerçekleştirilebilir. Işığın miktarın- Emre Yüce, University of Twente, Enschede, The Yarı iletken mikro kovuklar, ışığı küçük daki ve rengindeki değişim, anahtarlama Netherlands, email: [email protected] hacimlerde uzun süre hapsedebildikle- işleminin “açık” ve “kapalı” durumlarını Prof. Dr. Willem Vos, University of Twente, Enschede, The ri için gerek temel fizik araştırmalarında belirlemekte kullanılabilir. Netherlands, email: [email protected] gerekse teknoloji alanında hayli ilgi çek- Prof. Dr. Jean-Michel Gèrard, CEA/INAC Grenoble, miştir. Bilim ve iletişim teknolojilerinde Kısa zaman önce araştırmacılar elde France, email: [email protected] ışığı filtreleyen elemanların (kovukların) ettikleri sonuçları, ABD’nin önde gelen Makalenin yayımlanmış haline ayrıca www. kontrol edilmesi, belirli dalga boylarındaki dergilerinden Applied Physics Letters’da photonicbandgaps.com adresinden ulaşılabilir. ışığı isteğe bağlı olarak seçmeyi mümkün kılar. Işığın dalga boyunu değiştirmek ve Şekil 1. Optik kovuğun çalışması seçmek için kullanılan filtreler genellikle Alt kısım: Gönderilen beyaz ışıktan (kırmızı-yeşil-mavi ışığın birleşimi) yalnızca mavi ışık, üretildikleri malzemenin özelliklerini ta- kovuğun içinde yapıcı girişime girer ve kovuktan geçirilir. Bu durumu “0” olarak adlandıralım. şır. Bu yüzden ancak kullanılan malzeme- Orta kısım: Tetikleyici sinyal ile beyaz ışık aynı anda kovuk üzerinde buluşur. nin elverdiği sınırlar içinde çalışabilirler. Kovuk kontrol sinyali ile anahtarlanır (değiştirilir). Sonuç olarak, kırmızı ışık kovuktan geçirilir. Bu durumu da “1” olarak adlandıralım. Üst kısım: Belli bir süre sonra kovuk “0” durumuna geri döner. Hollanda’daki Twente Üniversitesi’nden, Böylece istenilen bilgi “1” ve “0” olarak aktarılabilir. aralarında Türk araştırmacıların da bu- lunduğu bir grup araştırmacı, Fransa’daki 10

Bilim ve Teknik Haziran 2011 Avrupa BEST Şiddet İçeren oynamamış katılımcıların laboratuvar or- Mühendislik Video Oyunları tamında bu tür oyunları oynadıktan son- Yarışması Saldırganlığı rai şiddet içerikli fotoğraflara bakarkenki Artırıyor beyin tepkilerinin azaldığı görüldü ve bu Avrupa’nın en iyi mühendis- duyarsızlaşmanın bir işareti olarak değer- lik öğrencileri İstanbul Teknik İlay Çelik lendirildi. Üstelik beynin tepkilerinde göz- Üniversitesi’nde yarışacak. 1-11 Ağus- lemlenen bu azalma bu kişilerdeki şiddet tos tarihleri arasında İstanbul Teknik Missoury Üniversitesi’nde yapılan bir eğiliminin de habercisiydi. Katılımcıların Üniversitesi’nde gerçekleşecek yarışma araştırma şiddet içerikli video oyun- şiddet içeren fotoğraflar karşısındaki beyin İstanbul Avrupa Teknoloji Öğrencileri larının beynin şiddete karşı verdiği yanıtı tepkileri ne kadar düşükse saldırganlıkları Birliği (BEST) tarafından, uluslararası zayıflatarak saldırganlığı artırdığı yönünde da o kadar fazlaydı. Daha önceden şiddet bir takım ile koordinasyon içinde dü- bulgular ortaya koydu. Araştırmaya göre içerikli video oyunları oynayarak çokça zenlenecek. Avrupa Teknoloji Öğrenci- şiddet içerikli oyunları oynayanların be- vakit geçirmiş olan katılımcılarda ise şid- leri Birliği, 1989 yılından bu yana mü- yinleri şiddete karşı daha az tepki gösteri- det içerikli fotoğraflar karşısındaki beyin hendislik ve teknoloji öğrencilerini bir yor ve azalan bu tepki saldırgan davranış tepkisi, araştırma sırasında laboratuvarda araya getiren bir öğrenci birliği. Bu birli- eğiliminin habercisi oluyor. şiddet içerikli oyun oynayıp oynamamala- ğin, 30 ülkede 90 yerel grubu ve yaklaşık rından bağımsız olarak, düşüktü. Bartho- 3000 üyesi var. BEST organizasyonları, Missoury Üniversitesi araştırmacıların- low bu sonucun iki şekilde yorumlanabi- Avrupa’nın dört bir yanında bir milyo- dan yardımcı doçent Bruce Bartholow’un leceğini söylüyor. Daha önce şiddet içeren nun üzerinde öğrenciye ulaşarak mesle- belirttiğine göre pek çok araştırmacı daha oyunlarla vakit geçirmiş kişiler şiddete ki gelişim ve kariyer desteği sağlıyor. önce de şiddete karşı duyarsızlaşmanın karşı çoktan duyarsızlaşmış, dolayısıyla la- saldırganlığı artırdığını düşünüyordu, fa- boratuvardaki ek oyun seansından çok az TÜBİTAK tarafından da destekle- kat bu çalışma, söz konusu neden sonuç etkilenmiş olabilirler. Alternatif bir açık- nen bu yarışma, 79 üniversitede ger- ilişkisini deneysel olarak gösteren ilk araş- lama ise hem şiddet içerikli oyunlar oyna- çekleşen yerel yarışmaları 13 ulusal tırma oldu. maya yönelik tercihi hem de şiddete karşı ve bölgesel yarışmanın izlediği, BEST düşük beyin tepkisini etkileyen, henüz mühendislik yarışmaları zincirinin fi- Çalışmada 70 katılımcı arasından rast- ölçülmemiş bir etmenin bulunması. Bart- nali. 5000 katılımcı önce kendi üniver- gele seçilen bazılarına şiddet içeren, diğer- holow her iki durumda da başka ölçülerin sitelerindeki yarışmalara katılıyor. Bu lerine ise şiddet içermeyen video oyunları de dikkate alınması gerektiğini belirtiyor. yarışmaların birincileri ulusal ve böl- oynattırıldı. Bu uygulama- gesel yarışmalarda yarışmaya hak kaza- nın hemen ardından katı- Bartholow yapılan araştırmalara göre nıyor. Bu yarışmalarla Avrupa finaline lımcılara nötr bir fotoğraf gidecek en iyi mühendislik öğrencileri (örneğin bisiklete binen ABD’deki ortalama bir ortaokul öğren- belirleniyor ve 104 finalist EBEC’te bir adamın fotoğrafı) ile cisinin haftada 40 saatten fazla zamanını yer alarak hayallerini gerçekleştirmek şiddet içeren bir fotoğraf video oyunları oynayarak geçirdiğini be- ve Avrupa’nın en iyi mühendisi olmak (örneğin birinin ağzına lirtiyor. Araştırmacılar bu kadar yoğun bir için “vaka analizi” ve “takım tasarımı” silah dayamış bir adamın etki sonucunda çocukların henüz beyin- olmak üzere 2 alanda yarışıyor. fotoğrafı) gösterildi ve bu leri gelişmekteyken şiddet davranışlarını esnada katılımcıların bey- kanıksıyor olabileceğinden endişe ediyor. www.bestistanbul.org nindeki tepkiler ölçüldü. Bartholow psikolojik bir bakış açısından Son olarak da katılımcılar bu oyunların çok etkin eğitim araçları ol- rakiplerine gürültülü nite- duğunu, çünkü katılımcıların belirli dav- liğinde bir ses dinleterek ranış kalıplarını pekiştirdiğini, ancak ne yarışmaları gereken bir deneye katıldı. Ka- yazık ki bu davranışların genellikle şiddet tılımcıların rakiplerine karşı kullandıkları içerikli olduğunu söylüyor. gürültünün düzeyi saldırganlıklarının bir ölçüsü olarak kaydedildi. 11 Araştırma “Call of Duty”, “Hitman”, “Killzone” ve “Grand Theft Auto” gibi şiddet içerikli popüler oyunları oynayan katılımcıların, bu deneyde rakiplerine karşı, şiddet içermeyen oyunlar oynayan katılımcıların kullandığından daha yüksek şiddette gürültü kullandığını, dolayısıyla daha saldırgan olduklarını gösterdi. Ayrıca daha önce pek şiddet içeren video oyunu

Ctrl+Alt+Del Levent Daşkıran Oyun Geliştiricinin Tepesi Attı, 25 Dolarlık Bilgisayar Yarattı nusunda devam eden stratejinin yanlış oldu- Şimdilik temel tasarım halinde sergilenen ğunu düşünmesi. Braben diyor ki “2000’li yıl- bilgisayarın 2011 yılının ilerleyen aylarında ların başından beri bilgisayarlara dair eğitim hazır olacağı belirtiliyor. Hazır olduğunda bil- metodolojisi kelime işlemcileri açıp yazı yaz- gisayar İngiltere’de bu iş için özel olarak kuru- mak, birkaç süslü sunum hazırlamak ve ben- lan Raspberry Pi adlı bir hayır kurumu tarafın- zer temel bilgisayar becerileri üzerine odak- dan dağıtılacak. Gelişmeleri www.raspberr- landı. Oysa ben temel programlama mantığı, ypi.org adresinden takip edebilirsiniz. bilgisayar donanımının çalışma prensipleri gi- Oyun geliştiriciler arasında bilinen bir isim olan David Braben, bi, öğrencilerin bilgisayarın gerçekte ne oldu- 25 dolarlık bilgisayarın öğrencilerin bilgisayarları daha iyi ğunu anlamalarını sağlayacak bilgilerin yeni- anlamasına katkıda bulunacağını düşünüyor. den eğitim sisteminin bir parçası olması ge- rektiğini düşünüyorum.” Uluslararası oyun geliştiriciler arasında bi- linen bir isim olan ve şu aralar İngiltere’deki Braben’in ortaya koyduğu çözüm ise öğ- Frontier Studios adlı oyun stüdyosunun ba- rencilerin derinlemesine kurcalayabilecek- şında bulunan David Braben, hepi topu bir leri ve diledikleri gibi programlayabilecekle- USB bellek büyüklüğünde ve toplam maliyeti ri ucuz bir platform yaratmak olmuş. Sonuç- 25 dolar olan bir bilgisayar ürettiğini açıkladı. ta da ortaya temel bileşenleri ortalama bir Braben’i bunu yapmaya zorlayan şey, 2000’li USB bellek kadar yer kaplayan bir sistem çık- yılların başından beri bilgisayar eğitimi ko- mış. Bu sistemin bir ucunda HDMI yuvası, di- ğer ucunda USB yuvası yer alıyor. USB tarafı- na bağlantı üssünü, HDMI tarafına monitörü bağlıyorsunuz ve işte, bilgisayarınız hazır. Kar- şılığında elinize geçen 700MHz ARM işlemci, 256MB bellek, OpenGL ES 2.0 ile 1080p gö- rüntü çıkışı, Linux işletim sistemi desteği, SD kartların kullanıldığı genişleyebilen depola- ma alanı. 25 dolar için hiç de fena değil... Teknoloji Bir Özgeçmişi Ne Kadar İlginç Hale Getirebilir? İnternet erişiminin, akıllı mobil cihazla- dudaklarının konuşurken yakın plandan çe- Bu ilginç uygulamanın nasıl olduğunu vi- rın yaygınlaşması, bu ikisini içerikle bir ara- kilmiş bir videosu yer alıyor. Videoyu oynat- meo.com/21228618 adresindeki videoda gö- ya getiren birbirinden yaratıcı uygulamala- tığınızda, fotoğraf bir anda canlanarak si- rebilirsiniz.Victor Petit’in kişisel internet sitesine rın da önünü açıyor. Victor Petit adlı bir öğ- zinle konuşuyor gibi bir hale geliyor. victorpetit.fr adresinden ulaşmak mümkün. rencinin hazırladığı özgeçmiş ise, bunun şimdiye kadar karşılaştığım en başarılı ör- Victor Petit’in staj başvurusu için hazırladığı etkileşimli özgeçmiş, günümüzün zengin iletişim araçlarının içerikle bir araya neklerinden biri. getirilmesi konusunda harika bir örnek oluşturuyor Petit, staj başvurusu için kendine bir öz- geçmiş hazırlamaya karar verdiğinde bu- nun diğer özgeçmişler arasından sıyrılması için oldukça ilginç bir yönteme başvurmaya karar vermiş. Petit’in hazırladığı özgeçmişin ön yüzünde kendisine ait bilgiler, arka yü- zünde ise Petit’in bir fotoğrafı ve tam ağza denk gelen yerde bir karekod yer alıyor. iP- hone için tasarlanan bu uygulamada önce telefonunuzu elinize alıp karekod okuyabi- len bir yazılım yardımıyla ağız bölgesinde yer alan kodu telefona okutuyorsunuz. Da- ha sonra telefonu yine ağız bölgesinin üze- rine yerleştiriyorsunuz. Kod sizi bir YouTube videosuna yönlendiriyor. Videoda Petit’in 12

Bilim ve Teknik Haziran 2011 [email protected] 3 Boyutlu, Etkileşimli İnsan Vücudu Atlası Yayında Sağlıklı yaşam için nitelikli bilgi sunmayı amaçlayan Healthline tarafından kullanıma Healthline adlı sağlık kuruluşu, geçtiğimiz ay insan vücu- sunulan ve internet üzerinden duyla ilgili hemen her konuda detaylı ve kolay anlaşıla- ücretsiz olarak erişilebilen bilir bir kaynak olarak kullanabileceğiniz BodyMaps ad- BodyMaps, sizi insan vücudunun lı servisi internet üzerinde kullanıma sunduğunu duyur- derinliklerine doğru detaylı du. Nasıl Google Maps dünya haritası üzerinde farklı kat- bir keşfe çıkarıyor. manlarda kolayca gezinmenizi sağlıyorsa, BodyMaps de insan vücudunun detayları arasında benzer şekilde ge- zinmenizi sağlıyor. Flash teknolojisini kullanan ve baştan sona 3 boyutlu olarak tasarlanan servisi kullanmak için herhangi bir üye- lik ücreti ödemeniz veya bilgisayarınıza program indi- rip kurmanız gerekmiyor. Gezintiye başlamak için sade- ce internet tarayıcınızı çalıştırıp healthline.com/human- body-maps adresine gitmeniz yeterli. Buradan kadın ve- ya erkek vücudunu seçerek vücut bölümleri arasında dolaşabilir, seçtiğiniz bölgeyi 360 derece çevirerek dile- diğiniz bakış açısına göre ayarlayabilir, deriden kemiğe, kas liflerinden sinir dokusuna kadar farklı katmanlar ara- sında dolaşarak detaylı bilgi edinebilirsiniz. Üstelik izle- mekte olduğunuz bölgedeki yapıların fonksiyonlarını daha iyi anlamanızı sağlayan, animasyon tekniğiyle ha- zırlanmış özel filmler de cabası. Daha ne olsun? Wi-Fi Üzerinden Çalışan İlk Kablosuz Fare Üretildi Kablosuz erişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte, HP Wi-Fi Mobile Mouse, Wi-Fi Wi-Fi adı verilen bağlantı standardını hemen hemen her ci- bağlantısıyla çalışan dünyadaki hazda kullanmaya başladık. Hatta bu teknolojiyi sadece bil- ilk fare olarak tanıtıldı. Fakat gisayarları veya mobil aygıtları internete bağlamak için değil, çalışabilmek için Windows 7’ye yazıcı ve benzeri çevre birimlerine uzaktan erişim için de kul- ihtiyaç duyuyor lanıyoruz. Ancak bunca gelişmeye rağmen hâlâ kablosuz fare kullanmak istediğimizde, fareyle gelen alıcıyı bilgisayara bağ- layarak USB yuvalarından birini bu işe feda etmek gerekiyor- du. Bluetooth teknolojisini kullanan fareler de pil ömrü açısın- dan pek de parlak bir performans ortaya koyamıyordu. Nihayet endüstri devlerinden HP, bu soruna el atarak dün- yanın ilk Wi-Fi bağlantılı kablosuz faresini ürettiğini duyurdu. “HP Wi-Fi Mobile Mouse” gibi dünyanın en sıradan isimlerin- den birine sahip olan bu fare, bilgisayarla olan iletişimini her- hangi bir ek parçayla değil, doğrudan Wi-Fi bağlantısı üzerin- den sağlıyor. Üstelik HP, farenin pil ömrünün 9 aya kadar da uzayabileceğini iddia ediyor. Yalnız farenin bir kusuru var: Ça- lışabilmek içinWindows 7 sertifikalı, doğal olarak daWindows 7 yüklü bir bilgisayara ihtiyaç duyuyor. Yakında bu hamle di- ğer popüler üreticiler arasında da karşılığını bulacaktır. Fa- re Haziran ayında Amerika’da 50 dolarlık fiyat etiketiyle satı- şa sunulacak. HP’nin konuya dair basın açıklamasını www. hp.com/hpinfo/newsroom/press/2011/110512xb.html adresinde bulabilirsiniz. 13

Tekno - Yaşam Osman Topaç TunerMatic Gitar akord etme yöntemlerinin tamamına yakını kullanıcının az da olsa bir müzik yeteneğinin olmasını gerektiriyordu. İnternet Radyo Bluetooth ve Televizyonu Stereo Alıcı TunerMatic ise hiç bir kullanıcı Sayısı bir kaç yüzü geçen uydu Evinizde AUX girişi olan mükemmel müdahalesi gerektirmeyen bir gitar ve kablolu televizyon kanallarını bir ses sisteminiz ve Bluetooth akord etme robotu. Tek yapmanız yeterli bulmuyorsanız, 1400 TV yayın yapma kapasitesine sahip gereken TunerMatic’i gitarınızın kanalını gösterebilen Looke TV bir taşınabilir müzik çalarınız varsa, akord vidasına yerleştirmeniz ve o tam size gore. Looke TV ile ayrıca InCharge Home BT kullanarak vidaya ait teli çalmanız. TunerMatic’in 3000’den fazla radyo kanalını müzik çalarınızın içeriğini motorlu başlığı, o tele ait akord da dinleyebiliyorsunuz. evinizdeki müzik sisteminizde vidasını gevşeterek veya sıkarak telin İnternete kablosuz olarak kablosuz olarak dinleyebilirsiniz. uygun gerginliğe gelmesini sağlıyor. bağlanabilien Looke TV’de radyo ve TV kanallarını ülkeye, konuya http://www.xtrememac.com http://www.actiontuners.com/ veya dile göre seçip kullanıcı listeleri oluşturabiliyorsunuz. Looke TV ayrıca SD kart okuyabilen bir medya oynatıcısı. http://www.lookeetv.com/ 14

Bilim ve Teknik Haziran 2011 [email protected] Ekonomik Uzaktan HD Görüntü Kaydedebilen Dizel Motor Parmak İzi Ses Kayıt Cihazı Tarayıcı Mazda tarafından geliştirilen Genellikle gazeteciler tarafından kullanılan profesyonel ses kayıt Skyactiv-G 1.3 benzinli motor, Parmakların mürekkep stampasına cihazlarında kayıt kalitesinin yükseltilmesi dışında çok fazla yenilik 1 litre yakıt ile 30 km mesafe basılarak parmak izi alındığı günleri görülmüyordu. Olympus bu konuda yeni bir adım attı ve stereo kat edebiliyor. Mazda’nın kompakt çoktan geçtik. Artık, örneğin kayıt yapan bir ses cihazı modeline HD görüntü kaydı yapabilen sınıf aracı olan Mazda 2 model pasaport almak istediğinizde, bir kamera yerleştirdiği LS-20M modelini piyasa sürdü. Bu cihaz araçlarda kullanılacak olan parmak iziniz dijital tarayıcılar ile 24 bit/96 KHz stereo ses kaydı yapılırken, aynı zamanda 1080p Skyactiv-G 1.3 motor, 83 HP çekiş kullanılarak alınabiliyor. HD görüntü de kaydedilebiliyor. Uzaktan kumanda ile de kontrol gücüne ve 112 Nm torka sahip. Advanced Optical Systems edilebilen LS-20M, 32GB’a kadar hafıza kartı destekleyebiliyor. tarafından prototipi üretilen AIRPrint, 2 metre uzaklıktan www.olympus.com parmak izi tarayabiliyor. Taşınabilir Çok hafif alüminyumdan üretilmiş Tabii, pasaport almaya gittiğinizde, Radar olan Skyactiv-G 1.3, 14:1 sıkıştırma görevliden 2 metre uzakta olmanız oranı ile seri üretimi yapılan benzinli gerekmiyor ama potansiyel bir Cambridge Consultants firması motorlarda yeni bir rekora suçlunun parmak izini almak tarafından geliştirilen Prism imza atmış. Sıkıştırma istediğinizde çok yakınında 200C taşınabilir radar sistemi, oranının yüksek olması hem olmak istemeyebilirsiniz. Bu gibi güvenlik güçlerinin bir bina içerisinde yakıt ekonomisini hem de durumlarda parmak izi alınacak bulunan insan sayısını öğrenmesi performansı arttırıyor. olan kişinin ellerini kameraya ve bu insanların hareketlerini doğru yöneltmesi yeterli olacak. gözlemleyebilmesi için üretilmiş. www.mazda.com Bir sırt çantasına sığabilecek www.aos-inc.com kadar küçük olan Prism 200C, bina içinden aldığı görüntüleri hem 3D olarak hem de önden, yandan ve üstten görünüş olarak kullanıcıya iletebiliyor. Prism 200C ile alınan bilgiler cihaz üzerindeki ekrandan izlenebildiği gibi, uzaktaki bir alıcıya da iletilebiliyor. Bu sayede, bir duvara yaslanmış bekleyen bir üniveriste öğrencisi gibi görünen bir güvenlik görevlisi, duvarın arka tarafındaki hareketleri uzaktaki bir ekrana gönderebiliyor. http://www.cambridgeconsultants.com/ 15

Zeynep Ünalan Dr, Bilimsel Programlar Uzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Toplum Daire Bşk. Güneş’in Fiziği Güneş Güneş’ten gelen ışığın tayfına ya- rin birbirine çok yakın iki veya da- Lekelerinin ni hangi dalga boyundaki ışıktan ha fazla çizgiden oluştuğu görü- Manyetik hangi yoğunlukta bize geliyor bil- lür. Bu çizgilerin yarılıp birkaç çiz- Alanla İlgili gisine baktığımızda, mordan kır- giye ayrışmasına sebep manyetik Olduğunu mızıya gökkuşağı renklerinin sı- alandır. Zira manyetik alan aynı Nereden ralandığı tayfta bazı siyah çizgiler enerji seviyesinde bulunan ancak Biliyoruz? görürüz. Güneşin fotosfer tabaka- farklı kuantum sayıları olan elekt- sında bulunan atomlar güneşin iç ronların her biriyle farklı etkileşir. katmanlarından gelen ışığın belli Sonuçta elektronların enerjileri dalgaboylarında olanlarını soğur- farklılaşır. Manyetik alan ne kadar muş, o dalga boylarındaki ışık bi- kuvvetli ise elektronların enerji seviyeleri arasındaki fark da o ka- Güneş dar fazladır. Manyetik alan ne ka- lekelerinin dar kuvvetli ise soğurma tayfın- dışında daki çizgilerin arasındaki uzaklık Güneş da o kadar çok olur. Zeeman ay- lekelerinde rışması denen bu etkiyi, gök bi- Güneş limciler Güneş lekelerinin ışık tay- lekelerinin fına baktıklarında görebiliyor. So- dışında ğurma çizgilerinin ayrışma mikta- rı Güneş lekelerindeki manyetik 16 alanın kuvvetini gösteriyor. Veri- ler bu bölgelerdeki manyetik ala- nın fotosferdeki diğer bölgelere göre 1000 kat daha kuvvetli oldu- ğunu ve manyetik alan değerinin 1500 Gauss’a kadar çıkabildiğini ortaya koyuyor. Zeeman Ayrışması: Siyah çizgiler güneş tayfındaki soğurma çizgileri. Güneş lekelerindeki kuvvetli manyetik alanın bir enerji seviyesini nasıl birkaç enerji seviyesine ayırdığının temsili gösterimi. Güneşten gelen ışık tayfı gü- ze ulaşmamış ve tayfta bu kısımlar neşte bulunan elementlerin bilgi- siyah çıkmıştır. Soğurma tayfında- sini içerdiği kadar Güneş’in man- ki bu siyah çizgilere daha dikkat- yetik alanıyla da ilgili ipucu içerir. li bakıldığında aslında bu çizgile-

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Güneş’in Manyetik Alanı Nasıl Doğuyor? Güneş’te iyonize olmuş yani elektronlarından so- ki plazma yer değiştirdikçe manyetik alan çizgileri de yutlanmış atomlar var. Çok yüksek sıcaklık sebebiy- Güneş materyaliyle birlikte yer değiştiriyor. Değişen le yörüngelerine tutunamayan bu elektronlar iyonlar manyetik alan yine yasalar gereği elektrik alan doğu- arasında serbestçe dolaşabiliyor. İyonlar ve serbest ruyor. Ancak Güneş’te elektrik ve manyetik alanların elektronlardan oluşan bu yapıya plazma deniyor. Bu art arda birbirini meydana getirmesi, örneğin üzerin- plazma değişen elektrik ve manyetik alanlarla dolu. den elektrik akımı geçen iletken tel çevresinde mey- Her şeyden önce, serbestçe dolaşan elektronlar de- dana gelen manyetik alanın hesabı kadar kolay değil. mek, elektrik akımı demek. Değişen elektrik akımı ise Güneş’in akışkan yapısı ile manyetik alanın etkileşi- elektromanyetik yasalar gereği, çevresinde manye- mi karmaşık, zira Güneş’te türbülanslı, kıvrılarak iler- tik alan meydana getiriyor. Sürekli hareket halinde- leyen elektrik akımları söz konusu. Güneş Patlamaları, duğunu düşünürsek, manyetik alan çizgile- Güneş’in Dünya’ya bakan yüzünde oluşur- Nedeni ve rinin iyice dolaştığı bölgeler olduğunu hayal sa Dünyamızdaki elektronik ve iletişim sis- Dünya’ya Etkisi etmek zor değil. Güneş lekelerinin bu böl- temleri bundan etkilenebiliyor. Bu ışınlar gelerde oluştuğu söyleniyor. İkililer halinde Dünya atmosferinin dış katmanlarındaki Işıkküre’de (fotosfer) meydana gelen pat- oluşan lekelerden biri mıknatısın kuzey kut- molekülleri iyonize ederek radyo iletişimi- lamalarla sıcak iyonize olmuş gaz balonları bu, diğeri güney kutbu gibi davranıyor. Bir ni sekteye uğratıyor. Oluşan radyo dalga- Güneş yüzeyine, oradan da önündeki güneş Güneş lekesinden diğerine, yukarı doğru ka- ları, GPS ve benzeri coğrafi sistemlerin kul- tacını sürükleyerek ileriye doğru fırlatılıyor. vis çizerek fırlayan manyetik alan çizgileri ve landığı sinyaller için de parazit oluşturuyor. Peki bu patlamaların nedeni ne? Güneş pat- bu manyetik alan çizgilerini izleyerek sıçra- Güneş’teki hareketlilik iyonosferin yoğun- lamalarının manyetik enerjinin aniden Gü- yan plazma, Güneş parlaması olarak adlan- luğunda ani değişimlere ve ısınmaya yol neş yüzeyinden salıverilmesiyle gerçekleş- dırılıyor. açarak uyduların hareketinin ve yüksekliği- tiği düşünülüyor. Güneş’in kuzey manyetik nin değişmesine ve Dünya ile uydular ara- kutbundan güney manyetik kutbuna doğru Güneş parlamalarının Güneş tacında- sındaki iletişimin kısa süreli de olsa kopma- uzanan bir manyetik alan çizgisi düşünün. ki atomlarla etkileşimi sonucu mor öte- sına neden olabiliyor. Bunun için Güneş yüzeyini çamur gibi, man- si X-ışınları yayılıyor. Eğer bu parlamalar yetik alan çizgisini de bir kutuptan diğer kut- İkililer halinde oluşan lekelerden biri mıknatısın kuzey kutbu (K), ba yüzey boyunca uzanan, çamurun içine K diğeri güney kutbu (G) gibi davranıyor. saplanmış bir gitar teli gibi hayal edebilirsi- Bir Güneş lekesinden diğerine, yukarı doğru kavis çizerek niz. Güneş’in kendi ekseni etrafında ekvator- G fırlayan manyetik alan çizgileri ve bu manyetik alan da daha hızlı, kutuplarda daha yavaş dön- çizgilerini izleyerek sıçrayan plazma düğünü hatırlayalım. Bu dönüşte manyetik alan çizgisi de Güneş çamuruyla birlikte sü- rüklenir. Manyetik alan çizgisinin ekvatorda olan kısmı daha çok ilerlerken, kutuplara ya- kın kısmı daha az ilerler. Bükülen manyetik alan çizgileri birkaç dönüş sonunda, özellik- le ekvatora yakın kısımlarda birkaç defa ken- di üzerine dolanır. Bu bükülmüş ve karışmış manyetik alan çizgilerinden milyonlarca ol- 17

Güneş’in Fiziği Güneş’in Kalp Atışları Güneşin Kendi Ses dalgalarının Güneş’in yüzeyinde oluşturduğu küresel tit- Etrafında Dönüşü reşimler Işıkküre’deki gazların kalp atışı gibi bir dışarı bir içeri doğ- ru gidip gelmesine, bu ise Güneş’in bize bir yaklaşıyor bir uzakla- Katı bir yapısı olmadığı, iyonize olmuş gazdan (plazma- şıyor gibi görünmesine neden oluyor. Güneş’ten gelen ışık tay- dan) oluştuğu için, Güneş’in ekvator ve kutuplardaki dönüş fındaki soğurma çizgilerinin kırmızıdan mora, mordan kırmızı- hızı Dünya’nınki gibi aynı değil. Güneş kendi etrafındaki dö- ya doğru kayması bunun bir göstergesi (Bkz. “Güneş lekeleri- nüşünü ekvatorda 25,4 günde, kutuplarda ise 36 günde ta- nin manyetik alanla ilgili olduğunu nereden biliyoruz?”). Dopp- mamlıyor. Yani enlem derecesi arttıkça dönüş hızı azalıyor. ler etkisi denen bu olayın bir benzerini günlük hayatımızda ses Diferansiyel dönüş denen bu hareketin yanı sıra dönüş hızı dalgalarıyla tecrübe ederiz. Bir ambulans bize yaklaşırken si- da Güneş’in iç kısımlarında farklılık gösteriyor, ancak Güneş ren sesinin tizleşmesi, hareket doğrultusundaki dalga cephele- çekirdeği katı bir kütle gibi dönüyor. Güneş yüzeyinin hangi ri büzüştüğü içindir. Yani dalga boyu küçüldüğü (frekansı arttığı) hızda döndüğü fotosfer tabakasında görülen Güneş lekele- için sesi tiz duyarız. Bizden uzaklaşırken ise daha pes (düşük fre- rinin gözlemlenmesiyle hesaplanabiliyor. kansta) bir ses duyarız. Çünkü dalga yayılmış, frekansı azalmıştır. Güneş’ten gelen ışıkta ise ses dalgalarının yerini elektromanyetik Güneş’ten gelen ışık tayfındaki soğurma çizgilerinin dalgalar alır, ancak mantık aynıdır. Dünya’dan 1.600.000 km uzak- kırmızıdan mora, mordan kırmızıya doğru kayması, ta, Güneş’in etrafında dönmekte olan SOHO uzay aracında bulu- Güneş’in bize bir yaklaşıp bir uzaklaştığını gösteriyor. nan Michelson Doppler kamerası Güneş’in bu hareketini görün- tülemeye çalışıyor. 18

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Bizi Koruyan patlamalarla Güneş tacında oluşan delik- çizgileri birleşiyor. Magnetosfer şekil de- Kalkanımız: lerden proton, elektron, helyum çekirdeği ğiştiriyor, basıklaşıyor, sarsılıyor ve titreşi- Magnetosfer gibi parçacıklar saniyede 1000 km gibi bir yor. Uzmanların jeomanyetik fırtına dedik- hızla fırlayarak Dünyamıza kadar geliyor. leri bu şekil değişimi öylece kalmıyor. Es- Güneş patlamalarıyla birlikte ya da on- Güneş tacı kütle atılımı denen bu olay Gü- nek bir kalkan gibi olan magnetosfer kı- lardan bağımsız oluşabilen iki Güneş ola- neş fırtınalarına da eşlik edebiliyor. Güneş sa sürede eski halini alıyor. Bow şoku de- yı daha var: Güneş tacı kütle atılımları ve fırtınaları aslında Dünya atmosferinde yük- nen şok dalgası meydana gelirken, Dün- Güneş fırtınaları. Aniden gelişen şiddetli sek basınçtan alçak basınca doğru oluşan yamızın yakınındaki Van Allen radyasyon Bow şoku hava akımlarına benziyor. Güneş tacı ile kuşaklarındaki manyetik kuvvetle çekilen örneğin Dünyamıza yakın bir nokta arasın- yüksek enerji parçacıklar manyetik alan Van Allen radyasyon kuşakları da büyük bir basınç farkı varsa Güneş’ten çizgileri boyunca ilerliyor. Zaman zaman Dünyamıza doğru bir akım meydana geli- atmosferimize kutuplardan giren bu par- yor. Bu akımın içinde ışınlarla birlikte yük- çacıklar Dünyanın manyetik alan çizgileri sek enerjili parçacıklar da taşınıyor. Güneş boyunca ilerliyor ve yolu üzerindeki par- fırtınalarının etkisi Uranüs’e ve Neptün’e çacıklarla çarpışarak ışımaya neden olu- kadar ulaşabiliyor. Bu fırtınaların süreleri yor. Aurora olarak da adlandırılan bu doğa birkaç dakika ile birkaç saat arasında de- olayına daha çok kutuplara yakın ülkeler- ğişse de Dünya’nın manyetik alanı (mag- de rastlanıyor. Dünya’nın manyetik alanın- netosfer) ve atmosferi haftalarca fırtınanın da meydana gelen ani değişimler, elektrik etkisi altında kalabiliyor. Fırtına Dünyamı- hatlarında akım indükleyerek transforma- za ulaştığında, küremizi bir balon gibi sa- törün manyetik çekirdeğinin yanması gibi ran magnetosferle Güneş’in manyetik alan ciddi sonuçlar da doğurabiliyor. Bir Çan Gibi oluyorsa, Güneş’teki patlamalar da Güneş’i ten yansır, yansıyan dalga ilerleyen dalgay- Çınlayan Güneş sarsıyor ve yüzeyinde küresel titreşimlere la üst üste binerek duran bir dalga meyda- neden oluyor. Ancak Güneş’teki patlama- na getirir ve Güneş’in içinde bir çan varmış- Titreşen bir çan yüzeyinde ses dalgalarından dolayı lar Güneş’in içinde değil, Güneş’in dış kat- çasına çınlamasına neden olur. Titreşen bir oluşan desenlere benzer şekilde Güneş yüzeyinde de manı olan Işıkküre’de meydana geliyor. Gü- çan, bir davul, ince bir metal plakaya çok belli titreşim modlarına özgü desenler oluşur. neş’teki ses dalgalarını Işıkküre’deki patla- dikkatli bakarsak ses dalgalarının yüzeyde Su altında meydana gelen bir patlama malardan kaynaklanan sese indirgeyeme- oluşturduğu desenleri görebiliriz. Benzer nasıl hem suyun yukarı doğru sıçramasına yiz. Zira Güneş’in iç katmanlarında, özellikle şekilde Güneş yüzeyinde de belli modlara hem de su yüzeyinde dalgalanmaya neden Işıkküre’nin hemen altındaki ısı taşınım kat- özgü değişik desenler oluşur. Tabii ki Gü- manındaki hareketlilik de yüzeyde dalgalan- neş’teki ses dalgaları diyapazonun çıkardı- maya neden olur. Jeologların Dünya’nın iç- ğı ses gibi tek bir frekansta değil. İnsan se- yapısını anlamak için deprem ve sarsıntılar- sindeki, bir müzik aletindeki gibi, birkaç fre- dan yararlanması gibi, heliosismologlar da kanstaki ses dalgasının üst üste binmesiy- Güneş yüzeyindeki dalgalanmayı inceleye- le oluşan harmonik bir ses dalgası. Bizden rek Güneş’in iç yapısını anlamaya çalışıyor. 150 milyon km uzakta bulunan Güneş ile aramızda bulunan uzay boşluğu nedeniyle İçi oyuk, kapalı bir ortamda ilerleyen dal- Güneş’in çınlamasını duyamıyoruz. Ancak galar ortamın sınırlarından yansır. Güneş’in araştırmacılar titreşimleri hızlarını on bin- çekirdeği ile yüzeyi arasındaki yoğunluk far- lerce kez artırarak ve 40 günlük bir titreşimi kı çok yüksek olduğu için Güneş de ses dal- birkaç saniyeye sıkıştırarak onları duyabile- gaları için bir kovuk gibi davranır. Güneş çe- ceğimiz düzeye getiriyor. kirdeğine doğru ilerleyen dalga çekirdek- 19

Güneş’in Fiziği Güneş çok kabul gören model. Bu modelle Güneş’in yarıçapından yüzey sı- Katı mı, Gaz mı? caklığına kadar birçok bilgi de hesaplanabiliyor. Güneş’in iç katmanla- rından yüzeye doğru ilerleyen sismik dalgalar da bu modeli destekli- Aslında Güneş’in demirden olduğunu, yüzeyinin katı olduğunu id- yor. Güneş’ten gelen elektromanyetik dalga tayfını inceleyerek Güneş dia eden bilim insanları da var. Ancak Büyük Patlama’dan hemen son- yüzeyinde hangi elementlerin olduğunu bulabiliyoruz.Veriler evrende ra oluşan ilk iki elementin hidrojen ve helyum olduğunu, güneş sis- en yaygın bulunan hidrojenin ve helyumun Güneşimizde de bol mik- temlerini oluşturan dönen gaz bulutlarını düşündüğümüzde Güneş’in tarda bulunduğunu ortaya koyuyor. Dörtte üçü hidrojen, dörtte birine gazlardan oluştuğu fikri daha cazip geliyor. Zaten bilim insanları ara- yakın kısmı ise helyumdan oluşan Güneşimizde çok az miktarda da ol- sında da Güneş’in gazlardan oluştuğunu öne süren Güneş modeli en sa oksijen, neon, karbon, demir gibi daha ağır elementler de var. Tabi- i bu oranlar Güneş çekirdeğinde hidrojenin helyuma çevrimi nedeniy- le çok yavaş da olsa değişiyor. Güneş Siyah Cisim mi? Sarı Renk Güneş’in Sıcaklığı Güneş’ten gelen elektromanyetik dalgaların dalga boyuna Hakkında Bize göre dağılımına (ışık tayfı) baktığımızda, Güneş hangi dalga boy- Ne İpucu Veriyor? lu ışıktan ne oranda yayıyor bilgisini elde ederiz. Aslında Güneş, merkezinde meydana gelen termonükleer tepkimeler sonucu Güneş’in görebildiğimiz kısmı olan Işıkküre’de sarı oluşan enerjinin çok da dışarı çıkamadığı, elektromanyetik dalga- rengi daha baskın görüyoruz. Güneş’in sarı rengini ve ların Güneş maddesiyle çarpışıp yansıyarak gerisin geri döndüğü, siyah cisim ışımasını kullanarak, Işıkküre’nin sıcaklığı- sonra tekrar tekrar Güneş maddesiyle etkileştiği için içerde hap- nı yaklaşık olarak hesaplayabiliriz. Bunun için bilme- sedildiği bir cisim. Benzer bir durum her tarafı kapalı siyah bir ku- miz gereken sarı rengin dalga boyu ve Wien yer değiş- tuda da gerçekleşir. Fizikte siyah cisim olarak adlandırılan böyle- tirme yasası olarak bilinen kısa bir formül. Bu formül si bir cisim, ısıtıldığında sıcaklığına bağlı olarak dışarı ışınım yayar. herhangi bir siyah cismin sıcaklığını, cisimden en yo- Güneş’ten yayılan elektromanyetik dalga tayfı gerçekten de siyah ğun olarak yayılan ışınımın dalga boyuyla ilişkilendiri- cisim ışınımına benzer. Ancak ısı iletimi ve taşınımı sonucunda yor. Bir diğer deyişle, bir siyah cisimden en çok hangi Işıkküre’ye ulaşan elektromanyetik dalgaların belli dalga boyun- dalga boyunda ışık yayımlandığını biliyorsak o cismin da olanları burada bulunan atomlar tarafından soğurulduğu için, sıcaklığını da bulabiliyoruz. Güneş’i sarı gördüğümüz- ışık tayfı siyah cisim ışımasından ufak farklılıklar gösterir. Soğuru- den hareketle Güneş’ten en çok 500 nanometre (10-9 lan dalga boylarına denk gelen yerler yenmiş gibidir. m) dalga boylu dalgaların yayımlandığını söyleyebili- riz. Wien sabitini 500 nm’ye böldüğümüzde elde etti- 0.1 2.0 1.0 0.66 0.5 0.4 ğimiz değer 6000 Kelvin. Bu değer çok daha ince he- 0.08 saplanan 5800 Kelvin değerine hayli yakın. 0.06 0.04 Güneş’in ışıması - 0.02 Işınım W/(m2 x cm-1 5780 Kelvin’deki siyah 0 cismin ışıması - 20 10000 20000 30000 Dalga boyu (cm-1)

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 masını engelleyen yoğun manyetik alan Güneş Lekeleri bölgeleri. Güneş’te iç katmanlardan da- Neden Işıkküre’deki Diğer ha soğuk olan dış katmanlara doğru bir Bölgelere Göre Daha Soğuk? ısı iletimi var. Güneş çekirdeğinin hemen Leke Sayısının Fazla Olduğu dışındaki ışınım katmanında bu ile- Işınım katmanı Dönemlerde (içten dışarı doğru Güneş’in tim ışık fotonlarının bir emilip bir ya- Güneş çekirdeği gidildikçe sıçaklık 7 milyon Dünyamızı yımlanması ile olurken, ısı bir sonra- (15 milyon K) K’den 2 milyon K’ye Daha Çok Isıttığı düşüyor) Söyleniyor. ki konveksiyon katmanında akışkan Işıkküre (fotosfer) 5800 K Bu Bir Çelişki (Güneş lekeleri 3800 K) Değil Mi? içindeki akımlar vasıtasıyla taşını- Güneş tacı (1 - 3 milyon K) Işıkküre’nin sıcaklığı 5800 Kelvin iken yor. Ancak bu taşınım manyetik alan Güneş lekelerinin sıcaklığı 3800 Kelvin ka- dar. Varlığını sadece birkaç gün sürdürebi- çizgilerinin düğümlendiği noktalar- len Güneş lekelerinin yanı sıra çapı 70.000 km’yi bulan Güneş lekeleri fotosfer üzerin- da engelleniyor. Isının dışarıya çıka- de haftalarca hareket ediyor. Güneş leke- lerinin neden diğer bölgelere göre daha madığı bu noktaları biz Güneş lekesi soğuk olduğu tam olarak bilinmiyor. Yay- gın görüşe göre bunun nedeni ısı taşınım olarak görüyoruz. Haliyle sıcaklıkları (konveksiyon) katmanındaki, ısının taşın- da daha düşük oluyor. Güneş lekelerinin hemen etrafın- daki faculae denen parlak benekle- Isı taşınım rin sıcaklığı ise Güneş lekelerinin ak- (konveksiyon) katmanı 2 milyon K- 5800 K sineIşıkküre’deki diğer bölgelere kı- yasla daha yüksek. Çünkü Güneş le- kelerinden dışarı çıkamayan ısı, lekelerin etrafından dolanıyor. İşte bu parlak be- nekler nedeniyle Güneş lekelerinin fazla olduğu zamanlarda Güneş’ten ısı çıkışı da- ha çok yani normal zamanlardakine kıyas- la yaklaşık % 0,1 daha fazla oluyor. 1645- 1715 tarihleri arasındaki 11 yıllık süreçte sadece birkaç Güneş lekesi görülmüş. Ma- under Minimum denen, Güneş’teki hare- ketliliğin çok az olduğu bu dönem ilginç bir şekilde Dünya’da özellikle de Avrupa’da kaydedilen en düşük sıcaklıklara, tarihte küçük buzul çağına denk geliyor. Güneş’in Kütlesi ve Hareketi Newton’un hareket yasaları (kütleçekim dırdığı için, Güneş Sistemi’nin kütle merkezi yasasıyla birlikte) Güneş’in kütlesini, Güneş’in Güneş’in hemen yanında. Aslında Güneş’in etrafında dönen herhangi bir gezegenin yarıçapının hemen dışında. Bu nedenle Gü- Güneş’e olan uzaklığı ve periyodu (Güneş’in neş hafif hafif yalpalıyor ve Güneş Siste- etrafında bir dönüş süresi) ile ilişkilendiri- mi’ndeki Güneş dahil tüm cisimler kütle mer- yor. Bu ilişkiden Güneş’in kütlesi hesaplana- kezi etrafında dönüyor. Yine de yapılan bir- biliyor. Buna göre Güneşimiz 2 x1030 kg. Ya- çok hesapta Güneş’i sabit, gezegenleri onun ni 2 × milyon × trilyon × trilyon kilogram. Ya- etrafında dönüyor kabul etmek ve bu yak- ni Dünya’nın kütlesinin 333.000 katı. Güneş laşımla problemleri çözmek işlem kolaylığı Sistemi’nin toplam kütlesinin % 99’unu barın- sağlıyor ve doğru sonuca ulaştırıyor. 21

Güneş’in Fiziği H He Güneş H H Çekirdeğindeki H Bir Işık Fotonunun Güneş’in Enerjisi Dünyamıza Ulaşması Yüz Yüzyıllar boyunca sadece fizikçi- mını geliştirirken bulduğu E=m.c2 for- Binlerce Yıl Alıyor. ler değil biyologlar ve jeologlar baş- mülü, kütle (m) enerji (E) arasındaki O Zaman Güneş’in ta olmak üzere birçok bilim insanı, ilişkiyi gösteriyor. Bu ilişkinin Güneş’in Çekirdeğinde Dünya’yı ve Dünya’daki yaşam koşulla- enerjisini açıklamak için nasıl kullanı- Hala Nükleer rını sorgulayan herkes Güneş’in yaşıyla labileceği 1920’lere kadar netlik ka- Tepkimelerin ilgilenmiş. Bu soru Güneş’in enerjisiyle zanmamış. F. W. Aston, 1920’de 4 hid- Devam Ettiğini doğrudan ilgili. Günümüzde Güneş’in rojen (H) atomunun bir helyum (He) Nereden enerjisinin kütlesinden doğduğunu atomundan % 0,7 daha hafif olduğu- Biliyoruz? bildiğimiz için Güneş’in şimdiki kütle- nu belirlemiş ve ardından ünlü İngi- sinden ve birim zamanda bu kütlenin liz gökbilimci Arthur Eddington bilim Güneş çekirdeğinde meydana gelen ne kadarını enerjiye çevirdiğinden ha- camiasına, hidrojen çekirdekleri birle- termonükleer tepkimeler sırasında olu- reketle yaşını hesaplayabiliyoruz. Gü- şerek helyum çekirdeğine dönüşürse şan X-ışınları ve gama ışınları Güneş çe- neş ömrünü yarılamış. Neyse ki öm- aradaki kütle farkının Güneş’in devam kirdeği çok yoğun olduğu için ortam- rü çok uzun ve daha 4,6 milyar yılı var. edegelen enerjisini açıklayabileceği- daki parçacıklarla çarpışa çarpışa ener- ni duyurmuş. Bu fikrin kabulünü ko- jilerini kaybediyor. Güneş’in katmanları- Lord Kelvin, Hermann von Helm- laylaştıran en büyük etkenlerden biri nı, plazmadaki çekirdeklerle etkileşe et- holtz gibi fizikçiler 1800’lerde Güneş’in merkezindeki sıcaklık, diğe- kileşe geçip Güneş’in yüzeyine varan ışı- Güneş’in enerjisini kütleçekim ener- ri ise tam da o zamanlarda geliştirilen ğın dalga boyu, görünür ışık seviyesi- jisini ısı enerjisine dönüştürerek sağ- kuantum mekaniği. Klasik fiziğe göre ne kadar iniyor. Bir ışık fotonunun Gü- ladığını düşünmüşler. Hesaplar hepsi artı elektrik yüklü olan proton- neş merkezinden yüzeye olan seyaha- Güneş’in ömrünü 30 milyon yıl ola- ların (hidrojen çekirdeklerinin) birbi- ti bu yüzden yaklaşık 200.000 yıl sürer- rak vermiş. Charles Darwin başta ol- rini itmesi gerekiyor. Ancak kuantum ken, ışığın Güneş yüzeyinden Dünyamı- mak üzere birçok biyolog bu hesa- mekaniğine göre bu parçacıklar bir- za ulaşması sadece 8 dakika alıyor. Ha- ba karşı çıksa da bu konuda fizikçile- birini itse de aynı noktada bulunma liyle bize ulaşan ışık aslında yüz binlerce rin söz sahibi olduğunu kabullendik- olasılıkları var. Üstelik Güneş çekirde- yıl öncesindeki nükleer tepkimelerin bir lerinden olsa gerek çok da ısrarcı ol- ğindeki çok yüksek sıcaklık bu olası- yan ürünü ve bize Güneş’in çekirdeğin- mamışlar. 1890’larda keşfedilen rad- lığı artırıyor. Kuantum mekaniği böy- de nükleer füzyonun şu anda da devam yoaktif parçacıkların ardından enerji- lelikle protonların birleşmesine yani ettiğinin garantisini vermiyor. Ancak bu nin Güneş’teki radyoaktif parçacıkla- füzyon olayına olanak sağlıyor. Tep- konuda bir başka güvencemiz var: Nöt- rın ışınımı yoluyla üretildiği düşünül- kimeye göre 4 hidrojen çekirdeği bir- rinolar. Nükleer füzyon sırasında oluşan müş. Güneş’te bol miktarda radyoak- leşerek bir helyum çekirdeğine dönü- nötrinolar, ışığın aksine, Güneş madde- tif parçacığın olmayışı çözümün rad- şüyor. Bu sırada iki tane e+ (artı yüklü siyle ne elektromanyetik kuvvet ne güç- yoaktivite olmadığını söylüyor. Ancak elektron), iki tane νe (elektron tipi nöt- lü nükleer kuvvet ne de kütleçekim kuv- Güneş’te bol miktarda hidrojen var. rino) ve enerji açığa çıkıyor. veti vasıtasıyla etkileştiği için hızlı bir şe- 1905’te Einstein’in özel görelilik kura- kilde yüzeye, oradan da bize ulaşıyorlar ve halen her an milyarlarcası Dünyamız- dan geçiyor. 22

<<< Bilim ve Teknik Haziran 2011 Güneş’in değişik dalga boylarındaki ışıkla görüntülenmiş resimleri. En solda görünür ışıkla filtrelenmiş kamerayla Güneş’i görüyoruz. Yüzeyi düz ve sadece bir tane Güneş lekelesi var. NASA, Güneş Dinamiği Gözlemevi (Solar Dynamics Observatory- SDO) tarafından çekilmiş Mayıs 2011 tarihli bu fotoğraf Güneş’in şu sıralar çok sakin olduğunu gösteriyor. Kamerada kullanılan ışığın dalga boyunun küçüldüğü fotoğraflara baktığımızda Güneş’in yüzeyindeki hareketlilik belirginleşiyor. Morötesi ve X-ışınlarıyla görüntülenen, Güneş Tacı (korona) görünür hale geliyor. (nm=nanometre=10-9 metre) 160 nm 33,5 nm 30,4 nm 21,1 nm 19,3 nm 13,1 nm Güneş Kanada’daki Sunbury Nötrino Yeraltı Gözlemevi’nin Nötrino Problemi verileri Standard Güneş Modeli’yle uyuşuyor. Bu göz- lemevindeki deney düzeneğinin diğerlerinden farkı Standart Güneş Modeli Güneş çekirdeğinde 4 sadece elektron tipi nötrinoya değil müon ve tau ti- hidrojenin birleşerek helyum oluşturması sırasında pi nötrinolara da hassas olması. Aslında üç tip nöt- ortaya çıkan nötrinoların sayısı hakkında öngörü- rino var, ama Güneş’ten bize sadece elektron tipi de bulunuyor. Ancak bu öngörü 20. yüzyılda yapılan nötrino geliyor. Bu yüzden tasarlanan deneyler ge- nötrino deneylerinde gözlemlenen hiçbir sonuçla nelde elektron tipi nötrinoların sayısını belirlemeye örtüşmüyor. Gözlemler hep beklenen değerin altın- odaklanıyor ve diğer nötrino tiplerine hassas düze- da çıkıyor. Yıllarca çözülemeyen Güneş nötrino prob- nekler kurma ihtiyacı hissedilmiyor. Ama bu da de- leminin kaynağı nihayet 2001 yılında anlaşılıyor. ğişik tipteki bu nötrinoların birbirine dönüşebile- ceğinin göz ardı edilmesi anlamına geliyor. Aslın- p p da bu göz yumuşta haklılar. Zira parçacık fiziğinin νe e Standard Modeli’ne göre nötrinoların kütlesi yok ve kütlesiz olma hali nötrinoların birbirine, örne- n p ğin muon tipi bir nötrinonun elektron ti- pi bir nötrinoya dönüşmesini engelli- p p yor. Sunbury Gözlemevi’nde nöt- ν ν rinoları tespit etmek için ağır su kullanılıyor. Ağır su molekülle- n n ri H20 değil, D2O. Döteryum (D) çekirdeğinde bir proton ve Yukarıdaki resimde, ağır su tankına Güneş’ten gelen bir nötron bulunuyor. Ağır su Kaynaklar elektron tipi nötrino (νe), döteryum çekirdeğine tankına Güneş’ten gelen elekt- http://solar-center.stanford.edu/about/ çarparak nötronu (n) protona (p) dönüştürüyor. ron tipi nötrino, nötrona çarpa- http://solarscience.msfc.nasa.gov/ Bu sırada bir elektron (e) çıkıyor. Aşağıdaki resimde rak onu protona dönüştürüyor ve http://nobelprize.org/nobel_prizes/ herhangi bir nötrino (νe , νmuon veya νtau) döteryum bu sırada çekirdekten elektron saçı- physics/articles/fusion/ çekirdeğiyle etkileşip proton ve nötronu ayırarak lıyor. Ancak her üç tip nötrino da D çe- http://curious.astro.cornell.edu/sun.php yoluna devam edebiliyor. kirdeğiyle etkileşip proton ve nötronu ayı- rarak yoluna devam edebiliyor. Tüm nötrino tipleri- 23 ne hassas böyle bir deneyde, ağır suyla etkileşimle- ri sayesinde belirlenen tüm nötrinolar, kuramdakini tutuyor. Bu da nötrinoların birbirine dönüşebildiği- ni gösteriyor. Bu sonuçtan sonra kuramcılar nötrino- ların çok küçük de olsa bir kütlesi olması gerektiğin- den hareketle yeni kuramlar üretmeye başlıyor..

Alp Akoğlu Uzaylılarlaİlkmesajı aldığımızdaneyapacağız? Temas Evrende küçücük bir noktadan farkı olmayan Frank Drake, bizimle iletişim kurabilecek de- gezegenimizde kendi küçük sorunlarımızla uğraşırken recede gelişmiş uygarlıkların gökadamız Sa- evrenin bize benzeyen ya da çok farklı başka uygarlıklarla manyolu’ndaki sayısını bir formülle hesapla- dolu olabileceği gerçeğini genellikle göz ardı ediyoruz. yan ünlü bir gökbilimci. Drake, aynı zamanda Dün- Ama bir grup araştırmacı olası bir mesaj için gökyüzünü yadışı akıllı varlıkları radyo teleskoplarla “dinleme” büyük bir dikkatle dinliyor. Bu belki de insanlık araştırmasının mimarlarından. Bundan yaklaşık 50 tarihindeki en heyecan verici araştırmalardan biri. yıl önce Drake, dünyanın en büyük hareketli çana- Peki böyle bir mesaj alırsak ne yapacağız? ğına sahip olan Green Bank Gözlemevi’ndeki 100 Sessizce dinleyecek miyiz? metre çaplı çanağı yakınlarımızdaki iki Güneş ben- Yoksa onları dostça selamlayacak mıyız? zeri yıldıza çevirdi. Amacı yıldızların çevresinden gelebilecek olağandışı bir sinyal yakalamaktı. Aslın- da Drake’in Tau Balina ve Epsilon Irmak adlı bu yıl- dızlardan fazla bir beklentisi yoktu. Yine de yaklaşık iki ay süresince toplam 200 saatlik gözlem zamanı- nı bu yıldızları dinlemeye ayırdı. Drake’nin sonunda elde ettiği derin bir sessizlikti. 24

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Drake’in bu çabası günü- li yılın sonunda elde ettiğimiz SETI Enstitüsü’nde bulunan ve müzde dünya çapında yay- şey yine sessizlik. Drake denklemini gösteren bir tabela. gınlaşmış bir çalışma olan SE- TI (Search for Extra-Terrestri- Drake ünlü formülünü ilk al Intelligence-Dünyadışı Akıl- ortaya attığında, hesaplar bize lı Varlıkları Arama) Projesi’nin mesajla ulaşabilecek zeki var- doğmasına yol açtı. SETI Pro- lıkların sayısının 10 civarında jesi kapsamında dünyanın en olduğunu gösteriyordu. Dra- büyük radyo teleskopları ve en ke şimdi bu sayının 10.000 ci- güçlü bilgisayarları gökyüzün- varında olduğunu düşünüyor. deki çok sayıda yıldızdan veri Bu çok yüksek bir sayı gibi gö- almak ve bu verileri incelemek rünse de aslında değil, çünkü için kullanıldı. Proje başlangıç- Samanyolu’nda yaklaşık 300 ta Amerikan hükümeti tara- milyar yıldız var ve bu her üç fından desteklendi. Daha son- milyon yıldızdan yalnızca bi- ra NASA projeye destek ver- rinde bize mesaj iletebilecek di. Ne var ki bütçe kısıtlamaları bir uygarlık olduğu anlamına sonunda NASA projeden des- geliyor. teğini çekti. SETI araştırmala- rı günümüzde hükümetlerden herhangi bir destek almıyor, daha çok özel birtakım spon- sorluklarla yürütülüyor. Drake’in ilk gözlemini yap- tığı o günden bu yana, yani yaklaşık elli yıldır SETI araştır- maları sürüyor. Elbette bu süre içinde teknolojideki gelişmeye bağlı olarak hem gözlem yete- neğimiz hem de elde edilen ve- riyi incelemede kullanılan bil- gisayar teknolojisi inanılmaz derecede gelişti. Ancak bu el- Frank Drake ve yıllardır diden kimse bilmiyor. Bir de de duyulacaktır. SETI araştır- cek bir mesajın neye benze- SETI araştırmalarında çalı- işin diğer tarafı var. Böyle bir macıları tarafından anlamlı yeceğini az çok tahmin edi- şan Seth Shostak, önümüz- mesaj alınırsa bu mesajı ya- bir sinyal alınması durumun- yor. Uzaylılardan gelen sinyal- deki 20-30 yıl içerisinde yak- nıtlayacak mıyız? Buna kim da neler olabileceğini anla- ler büyük olasılıkla doğal ışı- laşık 10 milyon yıldızı dinle- yetkili olacak, kimler karar mak için bundan 13 yıl önce nımdan kolayca ayırt edilebi- yebilecek teknolojiye kavuşa- verecek? SETI Enstitüsü’nde yaşanan lecektir. Evrendeki radyo ışı- cağımızı ve bir gün (bu ya- bir olaya bakmak yeterli. nımı kaynakları genelde ay- rın da olabilir) en azından bir Böyle bir mesaj alınırsa nı anda çok çeşitli frekanslar- Dünya-dışı uygarlık keşfede- araştırmaların önemli bir bö- 1997 Haziran’ında bir gün da enerji yayar. Oysa gelişmiş ceğimizi düşünüyor. Ne var lümünü yürüten ABD’nin bu- sabahın erken saatlerinde bir uygarlığın yayımlayaca- ki anlamlı bir sinyal alsak bile nu kendi halkından ve dünya- Green Bank Gözlemevi’nde ğı bir sinyal belli bir frekansta bu sinyali kendi dilimize ter- nın geri kalanından gizleyece- düzenli atımlardan oluşan bir olacaktır. Herhangi bir gözle- cüme edip edemeyeceğimizi, ğini düşünebilirsiniz. “Uzaylı- sinyal alındı. Sinyalin doğal mevi böyle bir sinyali aldığın- mesajın bize bir şey ifade edip lar” doğrudan üst düzey hü- kaynaklı olmadığı, bir “mü- da onun büyük olasılıkla ya- etmeyeceğini, bizim için teh- kümet yetkilileriyle iletişim hendislik ürünü” olduğu çok pay bir sinyal olduğunu anla- likeli olup olmayacağını şim- kurmadıkça, haber büyük ola- açıktı. Bu alanda çalışan araş- yacaktır. sılıkla tüm dünyada kısa süre- tırmacılar, uzaydan gelebile- 25

Uzaylılarla Temas sinyal keşfettiklerini söylemiş, Druyan da tılmasa da, şöyle de bir gerçek var: İnsan- New York Times’ın bilim muhabirlerin- ların yaklaşık üçte biri zaten uzaylılar ta- Bu olağandışı sinyali alan ekip he- den birini haberdar etmişti. Bilim muha- rafından ara sıra ziyaret edildiğimizi dü- men protokolü uyguladı. Teleskop yıldız- biri de keşfi onaylaması için Seth Shostak’ı şünüyor. Ayrıca insanlar “uzaylıları” tele- dan uzak başka bir kaynağa çevrildi, sin- aramıştı. Yani, sanıldığı gibi bu araştırma- vizyonlarda ve sinemalarda sıkça görme- yal kayboldu. Sonra teleskop yıldıza tek- lar gizli saklı yapılmıyor. Hatta protokolle- ye alışkın. O nedenle uzaylılardan gelecek, rar çevrildi, sinyal yeniden belirdi. Pro- rin de ciddi bir bağlayıcılığı yok. içeriği belli olmayan bir mesajın aşırı bir tokole göre bir başka teleskopla gözlemin korkuya ya da heyecana yol açması bekle- doğrulanması gerekiyordu. Ancak Wood- Normalde, protokole göre olası bir nemez. Elbette, bir gün mesajın içeriği an- bury’deki yedek teleskop yıldırım düşme- Dünya-dışı sinyalin saptanmasının ardın- laşılırsa asıl heyecan o zaman başlayabilir. si sonucu devre dışı kalmıştı. Başka bir te- dan gözlemin bir başka teleskopla doğru- Mesaj dostça ya da düşmanca olabilir. İn- leskopta gözlem zamanı alabilmek içinse lanması bekleniyor. Bunun ardından keş- sanların tepkisi mesajın içeriğine bağlı ola- beklemeleri gerekiyordu. Bu arada araş- fi yapanların bunu Uluslararası Astronomi caktır. tırmacılar sinyalin kaynağını izlemeyi sür- Birliği aracılığıyla tüm dünyaya duyurma- dürdüler. Akşamüzeri yıldız ufkun üzerin- sı gerekiyor. Bu aslında süpernova patla- Önümüzdeki yıllar içinde anlamlı bir de alçalırken bir terslik olduğunu fark et- maları, kuyrukluyıldızlar ya da gama ışını sinyal alınsa bile büyük olasılıkla bu sinya- tiler. Yıldız ufkun üzerinde alçalırken sin- patlamaları gibi acilen yaygın olarak göz- lin gücü çok düşük olacaktır. Bu durumda yalin de zayıflaması beklenirdi. Oysa sin- lenmesi gereken olaylarda rutin olarak uy- olası bir sinyalin incelenmesi için o sırada yal giderek güçleniyordu. Sonunda sinya- gulanan bir süreç. Kısaca, bir SETI gözle- sahip olunan teleskoplardan çok daha güç- lin kaynağını buldular. Sinyal NASA’nın mi de herhangi bir gökbilimsel gözlem gi- lü teleskoplara gereksinim duyacağız. Bu Güneş gözlemleri yapmak üzere fırlatılmış bi değerlendiriliyor. Çünkü böyle bir göz- teleskopların yapılması ve alınan sinyalle- olan SOHO uydusundan geliyordu. lemin doğrulanabilmesi için, olgunun ola- rin incelenmesi uzunca bir zaman alacak, bildiğince değişik gözlemci tarafından bu süre içinde de keşfin verdiği ilk heyecan Yaklaşık 300 metrelik çapıyla Dünyanın en büyük benzer ya da farklı yöntemlerle en kısa sü- da büyük olasılıkla yatışacaktır. radyoteleskobu olan ve SETI çalışmalarında da kullanılan rede gözlenmesi en iyisi. sabit çanaklı Arecibo Radyoteleskobu. Aslında şimdiden olası bir sinyalin içe- Sözünü ettiğimiz bu protokol SETI rebileceği mesajı çözmeye yönelik çalışma- Olaylar gelişirken, SETI Enstitüsü Mü- araştırmacılarının kendi aralarında oluş- lar yapılıyor. Bunlardan biri, İngiltere’de- dürü Jill Tarter, daha önce planlanmış bir turduğu ve çok da bağlayıcılığı olmayan ki Leeds Metropolitan Üniversitesi’nde uçuşunu iptal etmiş ve dönüşünün geci- kurallardan oluşuyor. Bu protokole göre, John R. Eliott adlı bir araştırmacı tarafın- keceğini asistanına bildirmişti. Ancak ger- herhangi bir sinyalin zeki bir uygarlık ta- dan yürütülüyor. Yapay zekâ uzmanı olan çek ortaya çıktıktan sonra kimsenin ak- rafından gönderildiği anlaşılırsa yapılacak Eliott, 60 farklı insan dilinden oluşan bir lına asistanı arayıp durumu haber ver- ilk iş Birleşmiş Milletler’in ve dünya lider- veritabanını içeren bir bilgisayar progra- mek gelmemişti. Bu arada Carl Sagan’ın lerinin haberdar edilmesi. Jill Tarter’ın be- mı hazırlamış. Bu program olası bir sinyali televizyon yapımcısı olan eşi Ann Dru- lirttiği üzere kendilerinin böyle bir bek- tüm bu dillerle kıyaslayarak ondan anlam- yan Jill Tarter’la görüşmek istemiş, ancak lentisi olmasa da, SETI projesini destekle- lı bir mesaj çıkarmayı hedefliyor. Eliott’un Tarter’ın asistanı ona olası bir Dünya-dışı yen kişiler ve kuruluşlar da katkılarından programı uzaylılardan gelebilecek bir sin- dolayı o sırada birer teşekkür mesajı ala- yalin bizim bilgisayar dilinde kullandığı- cak. Ondan sonra keşfi yapan araştırmacı- mız 1’ler ve 0’lardan oluşan ikili sistemde lar bir basın duyurusu yapma özgürlüğüne olacağı varsayımına dayanıyor ve bunlar- sahip olacak, elbette bilgi daha önce bir şe- dan anlamlı ve işlevsel yapılar oluşturma- kilde basına sızmadıysa. yı amaçlıyor. Alınabilecek anlamlı bir sinyalin içeri- Tüm çalışmalara karşın bu uygarlıkla- ğinin anlaşılmasıysa yıllar sürebilir. Hat- rın dilini yine de çözemeyebiliriz. Örneğin ta mesaj Dünya-dışı bir uygarlıktan geldi- zeki canlılar olan yunusların kendilerine ği halde anlamlı bir içeriği olmayabilir. Ya özgü bir dille haberleştiği biliniyor. Henüz da teleskoplarımızın gücü sinyalin içerdiği bu dili çözemedik. Suyla kaplı bir gezegen- mesajı çözmek için yeterli olmayabilir. Bu de, bizden çok daha ileri düzeyde, yunus- durumda belki de anlamsız bir mesajı çö- lara benzeyen canlılar olması mümkün. zebilmek için boş bir çalışmaya girilebilir. Elbette suyla kaplı bir gezegende gelişmiş radyoteleskoplar kurmak zor olacaktır. Yi- Sinyal ilk alındığında ne olacağı tah- ne de gelişmiş uygarlıklar bir şekilde ev- minlere dayanıyor. Paniğe kapılanlar, kor- rende neler olup bittiğini merak edecek ve kanlar da olabilir, bunu sevinçle karşıla- araştıracaktır. yanlar da. Yalnız, bilim insanları buna ka- 26

Şşşş… <<< Bilim ve Teknik Haziran 2011 radyo teleskobu olan ve SETI çalışmalarında da kul- 000000101010100000000000010100000101 Dünya-dışı yaşam araştırmalarında tartışma- lanılan Arecibo teleskobuyla gönderildi. 1679 iki- 0000000100100010001000100101100101010 lı noktalardan biri de sessizce oturup dinlemenin mi li kod içeren Arecibo Mesajı toplam üç dakikadan 101010101010010010000000000000000000 yoksa uzaya mesaj yollamanın mı iyi olacağı. Olası kısa bir süreyle M13 küresel yıldız kümesine doğ- 0000000000000000001100000000000000000 uzaylı dostlarımıza “merhaba” demenin bize bir şey ru gönderildi. Mesaj Frank Drake tarafından, ünlü 001101000000000000000000011010000000 kaybettirmeyeceğini savunanlar olduğu gibi, yerimizi gökbilimci Carl Sagan’ın da katkılarıyla hazırlandı. 0000000000010101000000000000000000111 belli etmenin pek de iyi bir fikir olmadığını düşünen- 110000000000000000000000000000000011 ler de var. Ne de olsa vahşi bir ormandaysanız yerini- İkinci mesaj 9 Ekim 2008’de yakınımızdaki yıl- 0000111000110000110001000000000000011 zi belli etmek istemezsiniz. dızlardan birinin çevresinde dolanan Gliese 581d 001000011010001100011000011010111110 ötegezegenine (Güneş Sistemi-dışı gezegen) yön- 1111101111101111100000000000000000000 Ünlü fizikçi Stephen Hawking, yerimizi bel- lendirildi. “A Message From Earth” (Dünya’dan Bir 000000100000000000000000100000000000 li etmenin pek de iyi olmayacağını düşünenlerden. Mesaj) olarak adlandırılan ve Ukrayna’daki Ulusal 0000000000000000010000000000000000011 Hawking’e göre, bizden daha ileri bir teknolojiye sa- Uzay Ajansı’nın radar teleskobuyla gönderilen sin- 111100000000000001111100000000000000 hip olan bir uygarlık büyük olasılıkla kendi gezege- yal bir yarışma sonunda toplanan toplam 501 me- 0000000001100001100001110001100010000 nindeki kaynakları çoktan tüketmiş olacaktır. Kendi saj içeriyordu. 000100000000010000110100001100011100 durumumuza baktığımızda bunun çok da uzak bir 1101011111011111011111011111000000000 ihtimal olmadığını görebiliyoruz. Halihazırda gerek- Gönderilen sinyaller binlerce ışık yılı uzaktan alı- 000000000000000001000000110000000001 sinimlerimizi sürdürülebilir bir biçimde karşılayabil- nabilecek güçte olsa da, her iki sinyalin de asıl ama- 0000000000011000000000000000100000110 memiz için bir Dünya bize yetmiyor. Gezegenini terk cı olası Dünya-dışı zeki varlıklara mesaj iletmek de- 000000000111111000001100000011111000 etmek zorunda kalmış bir uygarlık kendine yeni kay- ğildi. Arecibo Mesajı M13’in olduğu yere 25.000 yıl 0000000110000000000000100000000100000 naklar arıyor olacak ve büyük olasılıkla bizim gezege- sonra ulaşacak ve bu sırada M13 burada olmayacak 000100000100000011000000010000000110 nimizde aradıklarını bulacaktır. bile. Bu mesajın amacı, toplumun ilgisini SETI ça- 0001100000010000000000110001000011000 lışmalarına ve buraya kurulan yeni donanıma çek- 000000000000110011000000000000011000 Çoğu bilim insanı gelişmiş uygarlıkların en ile- mekti. İkinci mesajın amacıysa, özellikle gençlerin 1000011000000000110000110000001000000 ri teknolojiyle bile yıldızlararası yolculuklar yapama- Dünya ve insanların Dünya üzerindeki etkileri üze- 010000001000000001000001000000011000 yacağını, yapabilecek teknolojileri olsa bile yakın yıl- rine düşünmesini sağlamaktı. 0000010001000000001100000000100010000 dızlara yolculuğun yüzyıllarca süreceğini düşünüyor. 000001000000010000010000000100000001 Hawking gelişmiş bir uygarlığın, örneğin bir yıldızın ABD’deki Kaliforniya Üniversitesi’nde gökbilimci 0000000100000000000011000000000110000 enerjisini milyonlarca güneş kolektörüyle toplayıp bir olan ve onlarca ötegezegenin keşfine imza atmış bu- 000011000000000100011101011000000000 yere odaklayarak bu enerjiyle “kurt delikleri” oluştu- lunan Geoffrey Macy’ye göre gelişmişlik düzeyi ola- 0010000000100000000000000100000111110 rabileceğini ve bunlar sayesinde de çok uzak mesafe- rak bizden 1000 yıl ileride olan bir uygarlık haliha- 000000000001000010111010010110110000 leri çok kısa sürelerde kat edebileceğini söylüyor. Kurt zırda tüm iletişimimizi dinliyor olabilir. Öyle ki, ya- 0010011100100111111101110000111000001 delikleri henüz kanıtlanmamış olsalar da fizikçilerin yınları izlemek bir yana dudaklarımızı bile okuya- 101110000000001010000011101100100000 karatahtalarında çalışıyor görünüyor. cak yeteneğe sahip olabilirler. Macy, saklanmaya ça- 0101000001111110010000001010000011000 lışmanın karıncaların insanlardan saklanmaya ça- 000100000110110000000000000000000000 SETI Enstitüsü’nden Seth Shostak’a göre parano- lışmasına benzeyeceğini düşünüyor. 0000000000000111000001000000000000001 yaya gerek yok. Zaten halihazırda sürekli olarak uza- 110101000101010101010011100000000010 ya radyo ve televizyon yayınları gönderiyoruz. Bu Drake de Hawking’in korkusunun yersiz oldu- 1010100000000000000001010000000000000 yayınlar şimdiden on binlerce yıldıza ulaşmış du- ğunu düşünüyor. Ona göre yıldızlararası yolculuk- 011111000000000000000011111111100000 rumda. Gerçi bu yayınlar bizim teknolojimizle bir lar kâğıt üzerinde mümkün görünse de uygulama- 0000000111000000011100000000011000000 ışık yılı öteden bile alınamayacak kadar zayıf. En ya- da değil. Eğer bu mümkün olsaydı 300 milyon yıldız 000001100000001101000000000101100000 kın yıldızın dört ışık yılı ötede olduğunu düşünür- içeren gökadamızda milyarlarca yıl içinde en azın- 1100110000000110011000010001010000010 sek bizimki gibi bir uygarlık bu yayınları alamaya- dan bir uygarlığın tüm gökadaya yayılmış olması ge- 100010000100010010001001000100000000 caktır. Ama gelişmiş uygarlıkların çok daha büyük rektiğini öne süren Fermi paradoksu gerçek olurdu. 1000101000100000000000010000100001000 ve gelişmiş donanıma sahip olmaları mümkün. Bu- 000000000100000000010000000000000010 nun yanı sıra, en güçlü askeri ve araştırma radarla- Gelecekte herhangi bir sonuca ulaşıp ulaşmaya- 0101000000000001111001111101001111000 rı, bizim teknolojimizle bile yüzlerce ışık yılı öteden cağı belli olmasa da, SETI projesi belki de insanoğ- algılanabilecek kadar güçlü yayın yapıyor. Eğer böy- lunun tarihi boyunca yürüttüğü en heyecan verici 16 Kasım 1974’te AreciboTeleskobu’yla le bir korkumuz varsa tüm radyo, televizyon yayın- çalışma. Bir yandan evrende ne kadar küçük oldu- gönderilen mesaj. Mesaj üstte ikili kodda, larını durdurmalı, radarlarımızı ve hatta tüm ışıkla- ğumuzu bize hatırlatırken, diğer yandan da çevrede altta grafiksel olarak görülüyor. rımızı kapatmalıyız. sessizliği bozan tek uygarlığın biz olduğumuzu gös- teriyor. En azından şimdilik… Bazı korkulara karşın geçmişte uygarlığımızla ilgili basit bilgiler içeren iki güçlü sinyal uzaya gönderildi. Kaynaklar LHeatntelrosnt,oMA.,li“eWnsh”,yWBiereadm, ŞinugbMat e2s0s1a1g.es to Aliens in Bunlardan ilki 16 Kasım 1974’te dünyanın en büyük Folger, T.F., “Contact: the Day After”, Scientific GAmroesrsimcaann,,OLc.,a“kA2st0r1o1n.omers Suggest Crowdsourcing Space Could Destroy our Planet”, Daily Mail Online, 8 Ağustos 2008. 27

Bahri Karaçay RastlantıBilimsel Keşfin Beklenmedik Kaynağı: Küften fare zehirine, oradan ecza dolaplarına; milyonları kurtaran bir ilacın hikâyesi Bilim tarihi ilginç keşif hikâyeleri ile doludur. Dikkati çeken ise“rastlantı”nın bu keşiflerin pek çoğunun ortaya çıkmasında oynadığı olağanüstü roldür. Bilim insanının olup bitene yepyeni bir gözle bakabilme ve her şeyi sorgulama özelliği ile bir araya geldiğinde rastlantılar milyonların yaşamını etkileyecek keşiflere dönüşmüştür. Pek çok keşfin ortak yönü görünüşte birbiri ile ilgisi olmayan gerçekler arasında daha önce görülemeyen bağlantıların kurulmasıdır. Bilim tarihinde buna en güzel örneklerden biri sığırlarda ortaya çıkan bir kanama hastalığını, fare veya kobay zehirini, başarısız bir intihar teşebbüsünü, bir Amerikan başkanının kalp krizini ve dünya genelinde milyonlarca insanın her gün kullandığı bir ilacı kapsayan hikâyedir. Diğer keşiflerde olduğu gibi, varfarinin hikâyesi de bilim insanlarının laboratuvarlarda geçen sayısız günlerini ve gecelerini, alın terlerini, hem zihinlerini hem de fiziksel kaynaklarını olağanüstü bir kararlılıkla problemin çözümüne odaklamış olmalarını içerir. Ortaokul yıllarında iken benim kuşağım- Dakota eyaletlerinde seyahat ediyordum. Bu eya- dan yüz binlerce genci TRT’nin tek kanalı- letler, ABD’deki kilometrekareye en az insan dü- na ve siyah-beyaz ekranlara kilitleyen “Kü- şen üç eyaletten ikisidir. Bu uçsuz bucaksız ovala- çük Ev” adlı bir dizi vardı. Dizi, yazar Laura Ingalls rın yalnızlığını arada bir görülen, ilk göçmenlerden Wilder’ın “Great Plains” (Büyük Ovalar) olarak bi- kalma, yarı yıkık yarı ayakta duran, solgun gri renkli linen topraklarda geçen çocukluk yıllarının Ame- bir iki ahşap binadan oluşan çiftlik evleri bozuyordu. rikasını ve Amerika’ya yerleşen ilk Avrupa kökenli Rüzgârla dalgalanan doğal bitki örtüsü uzaktan ade- göçmenlerin yaşamını anlatıyordu. Wilder’ın diziye ta dalgalı bir denizi andırıyordu. Ovanın ve yol bo- kaynak olan kitapları günümüzde Amerikan çocuk yunca gördüğüm birkaç küçük tepenin tekdüze ren- klasikleri arasında sayılıyor. Geçtiğimiz yaz ilk de- gini yine arada bir görünüp kaybolan çok büyük sı- fa Great Plains’in bir parçası olan Kuzey ve Güney ğır sürüleri değiştiriyordu. Anahtar Kavramlar Bilim tarihi, bilim insanlarını önemli keşiflere götüren rastlantılarla doludur. Günümüzde milyonlarca insanın tedavisinde kullanılan ve bir antikoagülan (kan pıhtılaşmasını önleyen ilaç) olan varfarin de bir tesadüfler zinciri sonucunda keşfedildi. Onun hikâyesi bir küfle başlıyor, esrarengiz bir kanama hastalığını, fare zehirini, bir intihar teşebbüsünü, bir ABD başkanının kalp krizini ve sonuçta milyonlarca insanın tedavisini kapsıyor. Varfarin hikâyesi bilim insanının dünyasına ve yaşama bakış açısına da bir pencere aralıyor. 28

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Yüzyılın başlarında bu topraklardaki çiftçilerinin Alberta’dan Frank Schofield adında bir veteriner Larry Allain yaşamları, ansızın başlayan bir felaketle alt üst ola- patolog hastalığı ilk defa 1921 yılında tespit etti ve caktı. 1921 yılında Great Plains’in Kuzey Dakota’dan 1922’de ve 1924’te yayımladığı raporlarla konuyu bi- Tatlı yoncanın yapısındaki başlayıp Kanada’nın Alberta Eyaleti’ne kadar uza- lim dünyasına duyurdu. Schofield raporlarında has- kumarin küflenmeye neden olan nan bölgesindeki sığır sürülerinde daha önce görül- talığın tahmin edildiği gibi bir patojenden veya bes- mikroorganizmanın ürettiği memiş, bilinmeyen bir hastalık ortaya çıktı. Eyalet- lenme yetersizliğinden kaynaklanmadığını, hastalığa bir enzim tarafından sığırlarda lerin değişik yörelerinde hemen hemen eş zamanlı sığırların yediği küflenmiş “tatlı yonca” otunun ne- kanamaya neden olan olarak sığırlar önce iç kanama geçirmeye başlıyor ve den olduğunu yazdı. Ayrıca hastalığın kurbanların- dikumarol’a dönüştürülüyor. bir-bir buçuk ay içinde ölüyorlardı. Normalde prob- da kanın pıhtılaşmasının normalden çok daha uzun 1880’lerden kalma, restore edilmiş lem olmayan küçük kesikler ve çiziklerle başlayan bir süre aldığını bildirdi. Onunla eşzamanlı olarak, bir öncü çiftliği (South Dakota). ufak bir kanama bile sığırların ölümüne neden olu- bu sefer Kuzey Dakota’dan bir veteriner, Lee Rode- yordu; örneğin numara takmak için kulakları delin- rick de hastalığı tespit etti ve daha sonra, 1932’de ya- diğinde kanama bir türlü durmuyordu. Pek çok sığır, yımladığı bir raporda ölen sığırlarda protrombin adı merada pıhtılaşmamış kan gölcükleri içinde ölü bu- verilen ve kanın pıhtılaşmasında görev alan bir pro- lundu. Amerikan tarihinin en büyük ekonomik fe- teinin düzeyinin aşırı derecede düşük olduğunu laketine, Büyük Depresyon’a doğru gidilen o yıllar- bildirdi. Veterinerler çiftçilere, hayvanlarına bozul- da zaten zor durumda olan çiftçiler çaresizlik için- muş tatlı yonca yedirmemelerini, ayrıca hasta sığır- de veterinerlere ve üniversitelerdeki bilim insanları- lara sağlıklı olanlardan kan aktarmalarını önerdi. Fa- na koşmaya başladı. kat çiftçilerin çoğu hayvanlarını yıllardır bu otla bes- 29

Bilimsel Keşfin Beklenmedik Kaynağı: Rastlantı Great Plains’in zengin mera lediklerini ve daha önce böyle bir şey görmediklerini kadarını, plastik bir süt şişesine doldurduğu ve bir ve otlakları sığır yetiştiriciliğin ileri sürerek bu kurama pek de inanmadıklarını türlü pıhtılaşmayan kan örneğini pikapının arkasına gelişmesini sağlamış. gösterdiler. Ama hayvanlarını beslemek için bozul- atıp aşırı kar yağışlı bir havada, çiftliğinden yaklaşık muş tatlı yonca otunu kullanmayan çiftçiler hastalı- 300 km uzaktaki Madison şehrine, oradaki Wiscon- 30 ğın gerçekten de ortadan kalktığını gördü. sin Üniversitesi’ne bağlı Zirai Araştırma İstasyonu’na götürdü. Cumartesi günüydü ve istasyon kapalıy- O yıllarda sığırların beslenmesinde kullanılan dı. Büyük bir hayal kırıklığı içinde Carlson birileri- yemler arasında ilk sırayı alan tatlı yonca (Melilo- ni bulmak için bu sefer üniversitenin diğer binalarını tus officinalis) aslında ABD’ye Avrupa’dan getirilmiş- denemeye karar verdi. Açık olan bir kapı bulup içe- ti. Baklagillerden olması ve ekim alanlarının azotunu ri girdi. İçeride biyokimya bölümüne ait laboratuvar- artırması, ayrıca Great Plains’de iyi büyümesi yaygın lardan birinde çalışan Karl Paul Link’le karşılaştı. Pi- olarak kullanılmasında etkin olmuştu. Fakat o yıl- kabının arkasındaki ölü danadan, ottan bahsedip bir larda yağışların aşırı olması sonucunda, Penicillium türlü pıhtılaşmayan kan dolu plastik şişeyi Link’in nigricans ve Penicillium jensi gibi mikroorganizma- önüne bıraktı. Link bu karşılaşmayı daha sonra anla- lar kış için depo edilen tatlı yonca otunda küflenme- tırken Carlson’a “Şu anda yapacak pek bir şey yok, sı- ye yol açtı. Normal koşullarda çiftçiler bozulmuş ot- ğırlara bozulmuş otu yedirme ve hasta olanlara sağ- ları hayvanlarına yedirmiyordu, ama o günlerin eko- lıklı sığırlardan kan nakli yap” dediğini aktarıyordu. nomik koşullarında başka da çareleri yoktu. Carlson Link’in laboratuvarından ayrıldığında sa- at öğleden sonra 4’tü, ama Link ve öğrencisi Eugen Kanama hastalığına bozulmuş tatlı yoncanın ne- Wilhelm Schoeffel akşam saat 7 ye kadar kanı ince- den olduğu kısa sürede anlaşıldı ama hastalığa ne- lemiş, konu üzerinde tartışmışlardı. Link, notlarında den olan maddenin keşfi uzun bir süre aldı. Bu keş- Carlson ile karşılaşmasının onda çok derin izler bı- fe giden olaylar zinciri ise, yılların emeği sonucu ge- raktığını yazacaktı. liştirdiği çok değerli damızlık hayvanlarını bir bir kaybeden ve neredeyse iflasın eşiğine gelen Ed Carl- son adındaki bir çiftçinin, tesadüf eseri Karl Paul Link adındaki bilim insanı ile karşılaşmasıyla başla- dı. Sığırlarını art arda kaybeden Carlson, 1933 yılı- nın Şubat ayında artık dayanamayıp ölen danalardan birini, hayvanlarına yedirdiği tatlı yoncadan 50 kg

Rastlantı bu ya, bir ziraatçı olan Link tatlı yon- >>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 ca üzerinde, ama onun farklı bir özelliği üzerin- 1945 yılında Link, ailesi ile birlikte gittiği bir pik- de çalışıyordu. Yine ilginç bir şekilde o tarihten kı- nikte soğukta, aşırı yağmur altında sırılsıklam olun- Karl Paul Link’in keşfettiği sa bir süre önce Minnesota Üniversitesi, Biyokim- ca daha önce tedavisini görmüş olduğu tüberküloz Warfarin ilk olarak fare ve kobay ya Bölümü’nden asistan profesörlük teklifi almıştı. hastalığı nüksetti. Bu nedenle sonraki sekiz ayı la- zehiri olarak kullanılmış. (Üstte) Bölüm başkanı Ross Gortner, Link’e tatlı yoncada- boratuvarlardan ve araştırmadan uzak, tedavi ile Wisconsin Üniversitesinden ki, kanama hastalığına neden olan maddeyi bulmak geçirmek zorunda kaldı. Bütün yapması gereken bu Karl Paul Link sığırlarda üzere araştırma yapmasını önermişti. Fakat Link süreyi yatakta geçirip dinlenmekti, ama o zamanını kanama hastalığına neden olan bu teklifi geri çevirip Wisconsin Üniversitesi’nin okuyarak geçirecekti. Nedenini kesin olarak bilmi- maddenin dikumarol olduğunu teklifini kabul etmişti. Araştırmasını ise kumarin yoruz, ama benim tahminime göre Link tedavi sü- keşfetti. (Altta) içeriği az olan tatlı yonca çeşidi elde etmek üzerinde resince kaldığı yerde kobay görmüş olsa gerek ki fa- yoğunlaştırmıştı. Kumarin, özellikle yeni biçildiğin- reler ve kobaylarla mücadele konusunda o güne ka- de tatlı yoncaya özgü kokuyu veren maddedir. Fakat dar neler yapıldığını öğrenmek üzere okumaya baş- aynı madde ota “acı” bir tat da verir. Otun tadında- ladı. Yapılagelenleri okuyunca kafasında olağanüstü ki bu acılık sığırların onu daha az tüketmesine ne- bir fikir doğdu: Dikumarolü fare zehiri olarak de- den olur. Link daha düşük düzeyde kumarin içeren, nemeliydi! böylece sığırların severek tüketeceği bir tatlı yonca Link ve ekibi dikumarolün yapısını çözdükten çeşidi geliştirmeye çalışıyordu. Fakat Carlson’la ta- sonra, kimyasal yapı olarak ona çok benzeyen, çok nıştığı o günden sonra araştırmasını kanama hastalı- sayıda türevini sentezlemişti. Hatta bunlardan bazı- ğına neden olan maddeyi bulmaya yönlendirdi. ları dikumarolden daha etkindi. Link, tedavisi bit- tikten ve laboratuvara geri döndükten sonra bu tü- O günlerde laboratuvarda kan pıhtılaşmasının ça- revlerin etkisini fareler, kobaylar, tavşanlar ve köpek- lışılması için yeni geliştirilen bir işlemle tavşandan el- ler üzerinde denemeye başladı. Bu çalışmaları sonu- de edilen kan plazmasında bulunan kimyasal madde- cu 42 numaralı türevi seçerek fare veya kobay zehi- ler ayrıştırılabiliyordu. Link’in laboratuvarında da bu ri olarak satılması için Üniversite’yi patent başvuru- teknik kullanılarak hastalığa neden olan madde ay- su yapmaya ikna etti. Seçtiği türeve “warfarin” is- rıştırılmaya çalışıldı. Altı yıllık bir çabadan sonra ni- mini vermişti. Bu isim, Wisconsin Alumni Research hayet 28 Haziran 1939’da kanama hastalığına neden Foundation’ın (Wisconsin Mezunları Araştırma olan madde, Link’in laboratuvarında çalışan Harold Vakfı) ilk harflerinden ve “kumarin”in son dört har- Campbell tarafından kristalleştirilip saf olarak yalı- finden oluşuyordu (Türkçede “varfarin”). Zehir kısa tıldı. Maddenin yapısı çözülünce 3,3’-metilen-bis[4- sürede yaygınlaştı ve keşfinden sonraki on yıl içinde hidroksikumarin] olduğu belirlendi. “Dikumarol” sadece ABD’de yaklaşık 70 bin ton sattı. adı verilen bu madde, Link’in önceki çalışmaların- Varfarinin hikâyesi yine bir rastlantı sonucu yep- da tatlı yoncada miktarını azaltmaya çalıştığı kuma- yeni bir yön alacaktı. 5 Nisan 1951’de Philadephia’da- rinin bir formuydu. Dikumarol, kumarin molekül- ki bir askeri birlikten Link’i aradılar. Yirmi iki yaşın- lerinin birbirine bağlanmasıyla ortaya çıkmıştı. Bağ- da, orduya daha yeni giren bir er intihara teşebbüs lantı, küflenmeye neden olan mikroorganizmanın etmiş ve acile kaldırılmıştı. Acemi asker orduya gir- ürettiği bir enzim tarafından sağlanıyordu. Bu gerçek, me kararından sonra depresyona girmiş ve kurtu- kanama hastalığının neden sadece küflenmiş otları luşu fare zehiri varfarin almakta bulmuştu. Beş gün yiyen hayvanlarda ortaya çıktığını da açıklıyordu. Di- içinde 567 mg varfarin alan asker hâlâ sağ idi, an- kumarolün antikoagülant (kanın pıhtılaşmasını ön- cak bu sefer de “tatlı yonca hastalığı” yüzünden has- leyici) olduğu laboratuvar deneyleriyle de kanıtlan- taneye başvurmuştu. Hastaneye yattıktan sonra kan dı. Kanın pıhtılaşması esnasında K vitamininin ge- nakli ve K vitamini tedavisi uygulanan asker tama- rekli olduğu bir basamağı engellediği bulundu. Kan- men iyileşti. Fakat bu olay varfarinin bir insan tara- da dikumarol miktarı artınca sığırlarda iç kanama fından kullanılırsa ne olacağını gösteren ilk vaka ol- başlıyor ve pıhtılaşma olmadığı için bir-bir buçuk ay ması açısından çok önemliydi. Link daha önce var- içinde ölüyorlardı. Link, K vitamininin dikumarolün farinin suda çözünebilir sodyum tuzunun insanlar etkisine karşı antidot olacağını da açıklamıştı, ama için antikoagülant olarak kullanılabileceği önerisin- ne yazık ki tıp çevrelerinde uzun bir süre K vitamini- de bulunmuştu, ama doktorlar bu öneriye kulak tıka- nin dikumarole karşı herhangi bir etkisinin olmadığı mıştı. Fakat bu vaka doktorların dikkatini çekti. Kısa düşünüldü. Link daha sonra kaleme aldığı, o günle- bir süre sonra varfarin sodyum, antikoagülan olarak ri anlatan kısa özyaşamöyküsünde bu konunun onu kalp krizi hastalarında pıhtılaşmanın önlenmesi için çok rahatsız ettiğini yazacaktı. kullanılmaya başlandı. 31

Bilimsel Keşfin Beklenmedik Kaynağı: Rastlantı 1955 yılının Eylül ayında, o günlerde ABD baş- Varfarin tedavisinde ilacın dozunun çok iyi ayar- kanı olan Dwight Eisenhower kalp krizi geçirmiş- lanması gerekiyordu. İlaç az verilirse kan pıhtılaşma- ti. Ayın 29’unda Link “Başkan sizin geliştirdiğiniz sı riski hayati tehlike oluşturabiliyordu. Fazla verilir- bir ilaç ile tedavi ediliyor” yazan bir kart aldı. Bir se de bu sefer hastada kanama riski artıyordu. İkin- gün sonra ise başkanın basın sekreteri, başkanın ci problem varfarinin tedavi sağlayan dozlarının her tedavisinde varfarin sodyum kullanıldığını açıkla- hastada önemli ölçüde farklılık göstermesiydi. Örne- yacaktı. ABD başkanının tedavisinde kullanılmış ğin bir hastada günde sadece 1 mg ilaçla arzu edilen olması varfarinin kullanımının yaygınlaşmasında antikoagülant işlev sağlanırken, aynı sonucu alabil- önemli bir dönüm noktası oldu. O günden sonra mek için bir başka hastaya bunun on katı, yani 10 mg doktorlar kan pıhtılaşmasını önlemek üzere kalp varfarin verilmesi gerekebiliyordu. Varfarinin kulla- krizi geçiren hastaları, felç hastalarını, damar tıka- nımını zorlaştıran üçüncü problem ise yaygın olarak nıklığı olan hastaları, kalp ritminde bozukluk olan kullanılan pek çok ilaçla etkileşmesi, ayrıca bazı gıda- hastaları, suni kalp kapakçığı taşıyan hastaları ve larda bulunan K vitamininin varfarinin etkisini azalt- ameliyat sonrası hastaları varfarin ile tedavi etme- ması veya önlemesiydi. ye başladı. Sadece 2004 yılında “kumadin” adı ile satılan varfarin 31 milyon reçetede yer aldı. Vücudumuza aldığımız ilaçlar kana geçtikten son- ra hedef organa ulaşarak kendilerinden beklenen iş- Bütün bu gelişmelere bakıldığında varfarinin levi yerine getirirler. İlaçlar vücutta kullanılırken, mucize bir ilaç olduğu düşünülebilir. Ancak ara- özellikle karaciğer tarafından üretilen enzimlerin ça- dan geçen yıllar ilacın önemli yan etkilerinin oldu- lışması sonucu metabolize olur, yani birtakım deği- ğunu da gösterdi. Bunlardan en önemlisi özellikle şiklikler geçirirler. Bu değişiklikler aslında bir açıdan kullanımına başlandıktan kısa bir süre sonra orta- ilacın vücuttan atılması işleminin başlangıcıdır. Vü- ya çıkabilen kanamalardı. O kadar ki yine 2004 yı- cuda alınan ilaçlar ve onların metabolize olmuş form- lında varfarin acil vakalara en fazla neden olan 10 ları bir süre sonra böbrekler tarafından kandan süzü- ilaçtan biriydi. Fakat ilacın yan etkileri aşırı dozda lerek alınır ve idrarla vücuttan dışarı atılır. Yapılan ça- kullanımından kaynaklanıyordu. Bu yan etkisin- lışmalar sıkça kullanılan bazı antibiyotiklerin varfari- den dolayı Amerikan Gıda ve İlaç Kontrol Merke- nin metabolize edilmesini azaltarak etkisini artırdığı- zi (FDA) ilacın kutusuna, siyah bir çerçeve içinde, nı gösterdi. Ayrıca geniş spektrumlu antibiyotiklerin, bu tehlikeyi açıklayan bir not yazılması şartı koy- normalde bağırsaklarda yaşayan ve K vitaminini üre- du. Varfarini ticari olarak satan Bristol-Myers Squ- ten bakterilerin sayısında azalmaya neden olduğu ve ibb şirketi de, 2006 yılından itibaren bu ilacın ku- böylece varfarinin etkisini artırabildiği ortaya çıktı. K tularına “ciddi kanama riski yaratabilir” şeklinde vitamini açısından zengin olan yiyecekler de varfari- bir uyarı mesajı koydu. nin etkisini azaltıyordu. 32

İnsan gen haritasının tamamlanması sonucu <<< Bilim ve Teknik Haziran 2011 ortaya çıkan yeni bilim dallarından biri de gene- masını engelleyerek kan dolaşımındaki K vitami- tik yapı ile ilaçlar arasındaki ilişki üzerinde çalışan ni miktarını azaltır. Sonuçta kanın pıhtılaşmasında Bahri Karaçay, Iowa “farmakogenomik”tir. Bu çalışmalar, hastaların görev alan ve bu işlevi yerine getirmek için K vita- Üniversitesi Tıp Fakültesi genetik yapılarının göz önüne alınmasıyla doğ- minine ihtiyacı olan faktörler çalışamaz olur. Araş- Pediatri Bölümü, ru varfarin dozunun belirlenmesi konusunda çok tırmacılar insanlar arasında VKORC1 açısından Çocuk Nörolojisi Kürsüsü önemli bilgiler elde edilmesini sağladı. İnsan gen iki grup (haplotip grup) olduğunu buldu. Bunlar- öğretim üyesidir. haritasının tamamlanması sonucu öğrendiğimiz dan biri düşük-doz haplotip grubu (A), diğeri ise Ayrıca aynı üniversitenin sırlardan biri de, genetik olarak yüzde yüze yakın yüksek-doz haplotip grubu (B) olarak adlandırıldı. Gen Tedavi Merkezi ve bir oranda birbirimize benzememize karşın, rast- Bu gruplar Afrikalıların neden varfarine karşı da- Holden Kanser Merkezi gele seçilen iki kişinin 6 milyar bazdan oluşan ge- ha dayanıklı olduğunu da açıklıyordu. Afrikalılar- üyesidir. Nörolojik doğum netik malzemesinde, her 1000 bazdan birinde fark da yüksek-doz haplotip grubu (B) bireylerin daha kusurları üzerinde genler olduğu şeklindeydi (bkz. Karaçay, B. Yaşamın Sır- fazla olduğu bulundu. Asya kökenli insanlarda ise düzeyinde araştırmalar rı DNA, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları, 2010). düşük-doz haplotip grubu (A) bireyler daha faz- yürütüyor. Beş yaşın Örneğin genomun belli bir noktasındaki bir nük- laydı. FDA, 2007 yılının Ağustos ayında yayımla- altındaki çocuklarda leotidin, bir grup insanda G (Guanin) olduğu, ama dığı bir bildiri ile “elde edilen yeni genetik bilgile- görülen sinir sistemi başka bir grup insanda da T (Timin) olduğu or- rin, hastaya özel ve doğru varfarin dozunun belir- tümörü nöroblastoma taya çıktı. İşte kişiler arasındaki bu farklılığa “tek lenmesinde yardımcı olacağını” bildiriyordu. ve yine sinir sistemini nükleotid farklılığı” (single nuckeotide polymorp- etkileyen Alexander hism, kısaca SNP) adını veriyoruz. SNP’lerin insan Hem CYP2C9 hem de VKORC1 geninin han- hastalığına gen tedavisi gen haritasının hangi noktalarında oldukları ve de- gi grupta olduğunun belirlenmesi ile hastanın ken- geliştiriyor. Ayrıca ğişikliklerin neler olduğu, gen haritasının belirlen- di genetik yapısına en uygun doz belirlenebilecek alkolün ve LCM virüsünün mesine benzer bir proje ile (Uluslararası HapMap ve herhangi bir yan etki yaşamadan tedavi sağla- fetüs beyni üzerindeki projesi) belirlenmeye başladı. 2009 yılının ilkbaha- nabilecektir. ABD’deki pek çok sağlık merkezi var- etkilerini araştırıyor. rında projenin üçüncü faz verileri yayımlandı. Şu farin kullanacak hastalara genetik test uygulayarak anda 10 milyonun üzerinde SNP bilgisi elde edil- bu kişisel tıp uygulamasını şimdiden yaşama geçir- www.bahrikaracay.com/blog miş durumda. miş durumda. Varfarinin değişik kişiler tarafından değişik Varfarin örneği bilimi kendilerine kariyer ola- oranlarda metabolize edilmesinin arkasındaki ge- rak seçecek okurlar için de çok önemli mesajlar ta- netik değişikliklerin (SNP’lerin) belirlenmesi ama- şıyor. Yaşama yepyeni bir gözle bakabilme ve her cıyla yapılan çalışmalarda, CYP2C9 ve VKORC1 şeyi sorgulama özelliğinin, görünürde birbiri ile adlı iki ayrı gendeki polimorfizmlerin varfarinin ilgisi yokmuş gibi görünen gerçekler arasında daha tedavi gücünü etkilediği bulundu. CYP2C9 ad- önce görülemeyen bağlantılar kurabilmenin, çok lı gen, ilaçların metabolize edilmesinde görev alan çalışmanın ve bıkmak usanmak bilmeden prob- bir enzimi kodlar. Bu genin bazı insanlarda bulu- lemlerin üzerine gidebilme yetisinin, bilimsel ba- nan bir varyantı, etkinliği daha az olan bir enzim şarının vazgeçilmez unsurları olduğunu göz önü- üretir. Bu varyanta sahip kişilerin vücutları var- ne seriyor. Bunların ötesinde yaşamın zaman za- farini dışarı atmakta etkin olmadığı için, yüksek man önümüze çıkardığı beklenmedik olayların in- dozda varfarin aldıklarında kanama riski yüksek- sanlığın kaderini etkileyecek buluşlara dönüşebile- tir. CYP2C9 geninin bu formuna özellikle beyaz- ceğini ve bu açıdan rastlantıların ne kadar önemli larda rastlanır. Afrikalılar ve Uzak Doğulular ara- olduğunu da gösteriyor. sında ise nadiren görülür. CYP2C9 genindeki de- ğişiklikler, önemli olmakla birlikte, varfarin dozu KLianykn, aKk.lPa.r, “The discovery of dicumarol and its Rieder, M. J., Reiner, A. P., Gage, B. F, Nickerson, D. A., açısından insanlar arasında görülen farklılığın sa- sequels”, CRi.rLcu. vlaetiSocnh,eCidiltt, 19, Sayı 1, s. 97-107, 1959. Eby, C. S., McLeod, H. L., Blough, D. K., Thummel, dece %10’unu açıklyor. VKORC1 genindeki poli- Mueller, S., “History of drugs for K. E., Veenstra, D. L., Rettie, A. E., “Effect of VKORC1 morfizm ise görülen farklılığın %30’unu açıklıyor. thrombotic disease. Discovery, development, and haplotypes on transcriptional regulation and warfarin Açık adı “K vitamini epoksit redüktaz” olan bu en- directions for the future”, Circulation, Cilt 89, ds.o2s2e8”,5N-2ew29E3n, 2g0la0n5d. Journal of Medicine, Cilt 352, zim, aslında varfarinin hedefi olan bir proteindir. s. 432-449, 1994. Bu enzim kanın pıhtılaşmasında görev almış olan K vitamininin yeniden kullanımını, böylece vücut tarafından etkin bir şekilde değerlendirilmesini sağlayan bir enzimdir. Varfarin bu enzimin çalış- 33

Oğuzhan Vıcıl Dr, Bilimsel Programlar Uzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Toplum Daire Bşk. Mobil Cihazlar ve Güvenlik Riskleri Mobil cihazlar artık hayatımızın hemen hemen her ala- Kullanımlarının kolay olması, taşınabilir olmaları, veri nında kullanılıyor. Çok değil, daha on yıl öncesine kadar depolama ünitelerinin kapasitelerinin artmış olması, kab- sadece belirli bir kesimin sahip olabildiği mobil cihazlar, losuz ağlara ve diğer cihazlara kolaylıkla (infrared, blueto- günümüzde teknolojik gelişmelerin sonucunda giderek oth, wi-fi, vs. yoluyla) bağlanabilmeleri, diğer elektronik ucuzlamaları ve kullanım alanlarının iyice yaygınlaşmasıy- cihazlarla uyumlu çalışabilmeleri mobil cihazların yaygın- la yedisinden yetmişine hemen herkesin elinde. Cep tele- laşmasındaki en önemli faktörler arasında. Ama bunlar, fonları, Ipodlar, mp3 çalıcılar ve Blackberry’ler ile başlayan birtakım bilgi güvenliği risklerini de beraberinde getiriyor. bu akım günümüzde yerini Iphone’lara, Ipad’lere, akıllı Mobil cihazların sahip olduğu bu özellikler nedeniyle, sa- telefonlara ve tablet bilgisayarlara bıraktı. dece bilgi güvenliğine dair risklerin gerçekleşme olasılığı artmakla kalmıyor, riskler gerçekleştiğinde etkileri de artı- yor. Toplumda mobil cihazlar ve bilgi güvenliğine dair he- nüz yeterli farkındalık yok. Bu durum, güvenlik açıklarının kötü amaçla kullanılması gibi büyük bir risk barındırıyor. Günümüzde birçok kişi, kişisel bilgisayarlara internet hesaplarında aynı şifrelerin kullanılmama- yönelik bilgi güvenliği riskleri ve bu riskler- sı, bilinmeyen üçüncü parti uygulamaların kurulma- den korunma yöntemlerinin neler olduğu ması gerektiğini biliyor. Bir taraftan da üretici firma- konusunda belli bir birikime sahip. Hemen hemen lar güvenlik açıklarına karşı sürekli olarak işletim sis- herkes yalnızca güncel bir antivirüs yazılımı kullan- temi yamaları yayımlıyor ve bilgisayarlar raflardaki manın yeterli olmadığını, casus yazılımlar, Truva at- yerlerini güvenlik yazılımları kurulmuş olarak alıyor. ları ve solucanlar için de önlem alınması gerektiği- Bu sebeple kötü niyetli kişilere, kullanıcıların henüz ni, güvenlik duvarının etkin hale getirilmesi, farklı bilmediği risklerden faydalanmak daha cazip geliyor. 34

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Veri Depolama Üniteleri Kablosuz İnternet Ağları ve Casus Yazılımlar TB’lara ulaşan kapasiteleri ile hard disk- Kablosuz ağlar sayesinde artık hemen Önemli bir başka risk de üçüncü parti uy- ler artık inanılmaz miktarda veri depolamaya her yerden internete bağlanmak mümkün. gulamaların mobil cihazlara kurulması ile imkân veriyor. Bu nedenle hard diskleri belirli Havalimanlarının bekleme salonlarında, ortaya çıkıyor. Çoğunlukla eğlence amaçlı aralıklarla gereksiz şeylerden temizlemeye, CD otellerde, kafelerde, Wi-Fi noktası olan alış- olan ve herhangi bir ücret ödenmeden edi- ve DVD gibi ortamlarda veri yedeklemeye ge- veriş merkezlerinde bilgisayarlarınızla, akıl- nilen bu uygulamaların kurulması ile cihazı- rek duyulmuyor. Özel resimler ve videolar, kişi- lı cep telefonunuzla ve internete bağlanma nıza casus yazılımlar bulaşabiliyor. Casus ya- sel belgeler ve hatta finansal işlemlerinizi yü- özelliği olan diğer mobil cihazlarınızla kab- zılımların etkileri çok çeşitli. Hangi internet rüttüğünüz hesaplar da dâhil çeşitli internet losuz ve ücretsiz olarak internete bağlana- sitelerini ziyaret ettiğinize ilişkin bilgileri be- hesaplarının şifreleri hard disklerde veya flash biliyorsunuz. Kablosuz bağlantı noktaları- lirli bir merkeze göndermekten ve reklam belleklerde tutuluyor. Sadece bunlar da değil: nı araştırdığınızda çoğunlukla birden faz- gösteriminden tutun, tüm veri trafiğinizi iz- Dijital fotoğraf makineleri, kameralar, mp3 ça- la bağlantı noktası görülüyor. Ancak hakla- lemeye varıncaya kadar çeşitli amaçlara hiz- lıcılar ve cep telefonlarında bulunan dâhili ve rında herhangi bir bilgiye sahip olmadığınız met edebiliyorlar. Casus yazılımlar çoğun- harici bellek kartları da veri depolama ve ve- bağlantılar, özellikle de şifresiz olanlar, bilgi lukla antivirüs programları tarafından fark ri paylaşımı için kullanılıyor. Bu nedenle, fark- güvenliği açısından risk taşıyor. Herhangi bir edilemez. Bunlar için geliştirilmiş özel yazı- lı elektronik cihazlardaki verilerin yönetilmesi- ücret ödenmediği için şifresiz ağlar birçok ki- lım kullanmadığınız sürece, ne varlıklarını ni ve senkronize edilmesini kolaylaştıran taşı- şiye cazip gelebilir. Fakat tüm internet trafi- fark etmeniz ne de sisteminizden silmeniz nabilir hard diskler ve diğer bellek ürünleri gü- ğinizin birileri tarafından siz farkında olma- mümkündür. Casus yazılımların bilgisayar- nümüzde hayli revaçta. dan izleniyor olması muhtemel. Bütün inter- lara ve cep telefonlarına kurulması ile birlik- net hesaplarınızın şifreleri ve kişisel bilgileri- te bilgisayarınızda güvenlik açıkları meyda- Peki, mobil cihazlar ve hard diskler gibi veri depolama niz kötü amaçlı kişilerin eline geçebilir. (Oy- na gelir ve aldığınız diğer önlemler geçersiz üniteleri kaybolursa veya çalınırsa neler olabilir? Bü- sa SIM kartlar vasıtasıyla internete bağlan- kalır. Ne kadar güvenlik duvarı ve antivirüs yük ihtimalle pek çok kişinin aklına ilk gelen ve üzüntü ma yöntemlerinde, örneğin 3G modemler- yazılımı kullanmak gibi önlemler almış olsa- doğuran şey ya yitirilen cihazdır ya da yedeği alınma- de belirli ve onaylı iletişim protokolleri kul- nız da, bu yazılımlar nedeniyle tüm veri tra- dığı için kaybedilen verilerdir. Hâlbuki cihazınız çalın- lanıldığı için veriler güvenli bir şekilde iletili- fiğiniz riske girebilir ve üçüncü şahıslar tara- dığında veya kaybolduğunda, eğer daha önceden ge- yor). Bu riskten korunmak için bilinen ve gü- fından izlenip kayıt edilebilir. Hatta casus ya- rekli birtakım önlemleri almamışsanız, kişisel bilgile- venli olduğundan emin olunan bağlantıların zılımlar sayesinde cep telefonunuz veya ka- rin ve gizlilik derecesi yüksek diğer verilerin yetkisiz kullanılması hayli önemli. Kablosuz internet mera bağlantılı bilgisayarınız, haberiniz ol- kişilerin eline geçmesi sonucunda uğrayabileceğiniz madan sizin resimlerinizi veya hareketli gö- maddi ve manevi zarar, çoğu zaman cihazın maddi de- güvenliğini sağlamaya ve iletişimi rüntünüzü çekip başkalarına da yollayabi- ğerinden ve yaşadığınız sıkıntıdan çok daha büyüktür. kriptolu yapmaya yarayan ticari lir. Ayrıca GPRS özellikli telefonlar nedeniyle, yazılımlar da var. bulunduğunuz yerler ve buralarda kaldığı- nız süreler de başkaları tarafından izlenebi- lir. Bu nedenle kaynağı tam olarak doğru- lanmayan ve yayımcısı sertifikalı olmayan üçüncü parti uygulamalar konusunda çok dikkatli olmak gerekir. En iyisi bu tür prog- ramların mümkünse kullanılmamasıdır. 35

Mobil Cihazlar ve Güvenlik Riskleri Aslında günümüzde kişisel bilgisayar güvenliğine yönelik belli bir farkındalık ve altyapı var. Ama ne yazık ki diğer mobil cihazlardaki tehlikeler konusunda henüz istenen seviyede birikim yok. İkinci El Cihazlar Şirketler Açısından Durum Dünya üzerinde şu an kullanılmakta olan mil- Şirketlerde bilgi güvenliğinin sağlanması genellikle yonlarca cep telefonu var. Ülkemizde de cep telefonu çok daha zor ve karmaşıktır. Veriler genellikle“çok gizli”, abonelerinin sayısının 50 milyonun üstünde olduğu “gizli”,“hizmete özel”ve“herkese açık”olmak üzere fark- göz önüne alınırsa, yeni modellerin piyasa ömürle- lı kategorilere ayrılır. Verinin bulunduğu kategoriye gö- ri çok da uzun olmuyor, dolayısıyla da birbiri ardı- re alınması gereken önlem değişir. Personel ve müşteri na yeni ürünler piyasaya çıkıyor. Son yıllarda “mo- kimlik bilgileri ile finansal bilgiler gizlilik seviyesi yüksek da” teknolojiye de bulaştı. Kullanıcılar ihtiyaçları ol- bilgilerdir, dolayısıyla da bu tür bilgileri barındıran veri mamasına karşın daha üstün özellikli, daha şık ta- tabanları çoğunlukla dış ortama açılmaz. Şirket veri ta- sarımlı ve daha fonksiyonel cep telefonlarına rağbet banına uzaktan bağlanmak yüksek güvenlikli protokol- eder oldu. Bu anlayış sadece cep telefonları ile sınırlı ler ile sağlanır. Şirketin intranet ağı etkin güvenlik du- değil, dizüstü bilgisayarlar, mp3 çalıcılar ve tablet bil- varları arkasındadır. Veri tabanları açısından fiziksel gü- gisayarlar için de geçerli. Örneğin günümüzde, or- venlik de önemli bir unsur olduğundan, verilerin tutul- talama bir kaç senede bir cep telefonu değiştiriliyor. duğu yerlere sadece yetkili kişiler erişebilir. Etkin ve gü- Satın alınan her yeni cep telefonu, eskisinin atıl ha- venli kimlik doğrulama sistemleri uygulanır ve kullanı- le gelmesi, bir başkasına hediye edilmesi veya ikin- cılar şirket bilgisayarlarına ancak ondan sonra girebilir. ci el piyasasında değerlendirilmesi anlamına geliyor. Durum böyleyken çoğu zaman sıradan bir silme iş- fonlarından ve SIM kartlardan silinen verilerin ge- lemi ile bu cihazların içindeki verilerin tamamen si- ri döndürülmesini sağlayan ürünlere ek olarak, kı- lindiği varsayılıyor. Hâlbuki veriler, eğer özel bir yol- sa süreliğine ödünç alınan cep telefonlarındaki tüm la silinmediyse, verilerin geri döndürülmesi bazı ya- verilerin kopyalanmasını sağlayan ürünler de sunu- zılımlarla çoğu zaman mümkün. Adli tıp araştırma- yor. Esasında emniyet çalışanları ve bilgi güvenliği ları konusunda uzmanlaşmış ABD merkezli çeşit- uzmanları için tasarlanmış bu ürünler, çocuklarının li şirketler, eBay gibi internet üzerinden alışveriş ya- aktivitelerini izlemek isteyen ebeveynlere de hitap pılan sitelerde satılan ikinci el cep telefonlarının ço- ğunun, sosyal güvenlik numarası gibi kimlik bilgile- ediyor. Herkes tarafından temin rini ve finansal bilgiler içerdiğini, bu verilerin de geri edilebilecek bu tür ürünlerin piya- döndürülebildiğini belirtiyor. Cep sada olması, aynı zamanda çok faz- telefonlarından ve SIM kartlar- la teknik bilgiye sahip olmayan sal- dan silinen verilerin kurtarılması- dırganların da bu ürünlere kolay- nı sağlayan ticari ürünler bulmak lıkla erişebileceğini gösteriyor. da mümkün. Örneğin, ABD’deki Utah merkezli Paraben, cep tele- 36

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Yüksek veri depolama kapasiteleri ve kablosuz Mobil cihazlarla ilgili risk yönetimi ağlara bağlanabilme yetenekleri nedeniyle kulla- nasıl olmalıdır? nımları yaygınlaşan mobil cihazlar, şirket içi ve şir- ket dışı veri akışı üzerindeki kontrolün kaybolma- Önce şirketlerin alabileceği güvenlik önlemleri- sına da neden olabiliyor. Bunun sonucunda, gizli- ni ve bunların olası etkilerini ele alalım. Alınabile- lik derecesi yüksek bilgilerin dışarı sızması ve yet- cek en önemli ama bir o kadar da katı güvenlik ön- kisiz kişilerin eline geçmesi riski doğuyor. lemi, şirket bilgisayarlarına ve ağ bağlantılarına mo- bil cihazların erişiminin tamamen engellenmesidir. Ancak her ne kadar pahalı bilgi güvenliği çözümle- Örneğin şirket bilgisayarlarında CD-Rom, USB flash ri satın alınıp uygulamaya geçirilmeye çalışılsa da, insan bellek, taşınabilir hard disk, Ipod ve mp3 çalıcı gi- faktörü devreye girip alınan önlemleri geçersiz kılabi- bi cihazların kullanılması sistemsel olarak engelle- lir. Örneğin, güncel antivirüs ve antispyware yazılımları nebilir. Kablosuz ağlara cep telefonlarından ve kişi- kullanılsa bile, çalışanlar tarafından şirket bilgisayarına sel dizüstü bilgisayarlardan erişim kısıtlanabilir. Bu takılan mp3 çalıcılar ve USB flash bellekler gibi cihazlar önlemler ilk bakışta etkin bir çözüm gibi görünse de, yüzünden, şirket bilgisayarlarına virüsler ve casus yazı- iş yapma şekline ve kurum kültürüne göre, her şir- lımlar bulaşabilir. Sonuçta zararlı bir program sadece o ket için uygun olmayabilir. Örneğin iletişimin hay- bilgisayara zarar vermekle kalmayıp bilgisayarın bağlı li önemli olduğu şirketlerde, birçok çalışan bir yan- bulunduğu tüm ağ bileşenlerini tehlikeye atabilir. dan kendi taşınabilir bilgisayarları, Outlook tarzında e-posta uygulamaları barındıran Blackberry ve Ipho- ne gibi akıllı telefonlarıyla şirket ağına bağlanırken, bir yandan da bir takım ofis uygulamalarını da bu cihazlar ile çalıştırıyor ve veri paylaşıyorlar. Özellik- le satış, pazarlama, teknik destek ve danışmanlık gi- bi iş kollarında çalışanların hareket edebilme kapa- sitesi vazgeçilmez bir unsur. Bu nedenle, risk azaltı- cı önlemler değerlendirilirken maliyet-fayda analizi dikkatli bir şekilde yapılmalı, mobil cihazların doğ- ru ve yerinde kullanımı için bilgi güvenliği yönetici- sinin de katılımıyla bir kurum politikası belirlenme- lidir. Bu politikalar çalışanlara duyurulmalı ve onlar tarafından benimsenmesi için gerekli bilinçlendirme çalışmaları yapılmalıdır. Çalışanların bilgi sistemle- ri üzerindeki aktiviteleri güvenlik yöneticisi tarafın- dan izlenmeli, şüpheli bir durum olduğunda müda- hale edilebilmelidir. Mobil cihaz güvenliğine yönelik kişisel ve kurum- sal risk yönetiminde dikkat edilmesi gereken diğer hususlar şu şekilde sıralanabilir: 37

Mobil Cihazlar ve Güvenlik Riskleri açık bilgisayarlarda sürekli kullanılıyorlar. ki verileri, özel yazılımlar kullanarak ge- Flash bellekleri tehdit eden virüslerin ço- ri döndürülemeyecek şekilde silmelisiniz. Güvenlik duvarı: Mobil cihaz güven- ğu autorun.inf özelliğini kullanan virüsler. Flash belleklerin manyetik disklere gö- liğindeki önemli bileşenlerden biri de gü- Bu şekilde, belleği cihazınıza taktığınız za- re en büyük risklerinden biri ise güven- venlik duvarlarıdır. Dizüstü bilgisayarla- man, eğer güncel ve etkin antivirüs yazılı- li veri silme işleminin daha zor ve karma- rın kablosuz ağ bağlantıları açıksa, çevre- mınız yoksa, bilgisayarınıza ya da o sırada şık olmasıdır. Aralarında Michael Wei ve deki çeşitli ağlarla sürekli olarak haberle- kullandığınız cihaz her ne ise ona, otoma- Steven Swanson’un bulunduğu San Diego şirler. Güvenlik duvarı, bilgisayarınıza ge- tik olarak bu virüs bulaşır. Antivirüs yazı- Kaliforniya Üniversitesi (UCSD) araştır- len ve giden trafiği kontrol altına almaya lımının yanı sıra USB flash belleğinizdeki macılarının gerçekleştirdiği güncel bir ça- yarar. Bir diğer ifadeyle internete bağlan- autorun özelliğini etkisiz hale getirmek de lışma, katı hal disklerinden (SSD) ve USB manızı sağlayacak olan ağlara izin verir- akıllıca bir önlemdir. flash belleklerden silinen verilerin aslında ken, davetsiz misafirlerden gelen erişimle- tam olarak kaybolmadığını, özel yöntem- ri kısıtlar. Güvenlik duvarları, ağ bağlan- Uzaktan veri silme: Bazı cep telefon- lerle geri getirilebildiğini ortaya koyuyor. tılarınızı sürekli olarak izler ve saldırıları larında uzaktan veri silme özelliği var. Manyetik disklerde en güvenli silme yön- fark ederek otomatik olarak bu bağlantı- Eğer sizin cihazınızda da bu özellik var- temi, silinecek verinin üzerine yeni verile- ları bloklar. Bu nedenle güvenlik duvarı- sa, çalınması durumunda, cep telefonu- rin çeşitli kereler yazılması. UCSD araştır- nın aktif olması sistem güvenliği açısın- nuza uzaktan bir mesaj göndererek ci- macılarına göre, bu yöntem SSD’lerde ve dan çok önemlidir. hazın içindeki tüm bilgileri silebilirsiniz. flash belleklerde tekli dosyaları silmek için Bu özelliğin olmadığı telefonlarda ise sa- kullanıldığında etkili olmuyor ve hâlâ ve- Güvenli ve etkin kimlik doğrulama: tın alınacak bazı ticari yazılımlarla telefo- rilerin önemli bir bölümü geri getirilebili- Mobil cihazlar parola korumalı olmalıdır. nun uzaktan kilitlenmesi ve içindeki veri- yor. (Çalışmanın detayları için http://nvsl. Belirli bir süre kullanılmadığında cihazın lerin silinmesi mümkün. Bu tür yazılımlar ucsd.edu/sanitize adresindeki “Reliably otomatik olarak kapanma özelliği ve tek- hayli çeşitlilik gösterebiliyor. Bazı akıllı te- Erasing Data from Flash-Based Solid Sta- rar açılması için de parola girilmesi özel- lefonlar yalnızca SMS yoluyla açma şifre- te Drives” başlıklı makaleye bakınız.) likleri etkinleştirilmelidir. Bu sayede, bir si gönderildiği zaman tekrar kullanılır ha- yerde unutulduklarında ya da çalındıkla- le geliyor. GPRS özelliği olan bazı telefon- Bu açıdan, verilerin bu belleklerde en rında bile cihazın içindeki verilere yetki- lar ise coğrafi konumunu, istenirse gerçek baştan kriptolu olarak saklanması, cihaz siz kişiler tarafından erişilmesi engellenir. sahibine bildirebiliyor. Tabii ki tüm bun- artık kullanılamayacak duruma geldiğin- ları yapabilmesi için cep telefonunun ba- de ise disk imha makineleri ile fiziksel ola- Antivirüs yazılımları: Artık sadece taryasının tükenmemiş olması ve açık ol- rak parçalanmaları en etkin yol. Gerçi bu masaüstü ve dizüstü bilgisayarların değil, ması gerekiyor. Bu sebeple telefonunuzun son yöntem daha çok, çok hassas veriler- akıllı telefonların da internet ortamından çalındığını anladığınız an ile tepki verme- le uğraşan savunma endüstrisinde ve bazı yayılabilecek virüslere karşı korunması niz gereken an arasında zaman dilimi, çok kamu kurum ve kuruluşlarında uygulanır. gerekiyor. Günümüzde cep telefonları gibi kritik bir zaman dilimi. Cep telefonları için de “master reset” adı mobil cihazlarda antivirüs yazılımlarının verilen silme işlemi yapılabilir. Bunun için kullanılması giderek daha önemli hale ge- İmha ve yeniden kullanım: Kullanıcı- cep telefonunuzun kullanma kılavuzun- liyor, yakın bir gelecekte bu yöndeki ürün- ların belki de en çok ihmal ettiği riskler- daki adımları izlemeniz yeterlidir. Bu ya- ler daha da yaygınlaşıp önem kazanacak den biri de artık kullanılmayacak olan ve- pıldığı takdirde cep telefonunuzdaki tüm gibi görünüyor. Şimdiden birçok yazılım ya el değiştiren cihazlardaki verilerin gü- log dosyaları telefon tekrar açıldığında si- firması, cep telefonlarına yönelik antivi- venliği. Örneğin bilgisayarınızı bir baş- linir. Ancak telefonunuzda harici ek bel- rüs yazılımlarını kullanıcıların hizmetine kasına vermeden önce, hard disklerinde- lek kartı varsa, unutmayın oradaki bilgi- sunmuş durumda. ler hâlâ orada! Günümüzde hayli popüler olan dosya Yedekleme: Yedekleme ilk bakışta bil- paylaşımını kolaylaştıran USB flash bel- gi güvenliği önlemi olarak görülmese de lekler de virüslerin bulaşmasında çok et- cihazınız çalınır veya kaybolursa, en azın- kili. Kişiye özel olmayan, ortak kullanıma dan verilerinizi kurtarmaya yarayan etkili bir yöntemdir. Bilgi güvenliğini ilgilendi- ren yönü ise çoğu zaman depolama ünite- lerinde kesin olarak hangi verilerin oldu- ğunun ve bunların gizlilik derecelerinin bilinememesidir. Yedeğiniz olduğunda ise kaybolan cihazda hangi verilerin olduğu- nu belirleyebilir ve ona göre elinizden ge- 38

<<< Bilim ve Teknik Haziran 2011 len önlemi almaya çalışabilirsiniz. Örneğin internet bankacılığına ait şifrelerin veya kredi kartı bilgileri gibi kişisel bilgilerin çalındığını fark ettiğinizde, ban- kanızı arayıp kredi kartlarınızı iptal ettirebilir ve in- ternet bankacılığı şifrelerinizi değiştirebilirsiniz. Hırsızlıklar, günümüzde sadece cihazın kendi- si için değil, barındırdığı veriler için de yapılma- ya başlandı. Bu nedenle mobil cihaz güvenliğinde belki de en etkin yöntemler, çalındığı zaman ciha- zı ve içindeki verileri değersiz kılan yöntemlerdir. Piyasada 256 bit AES ile korunan donanım taban- OLED ekranli biyometrik USB bellek lı USB flash bellekler ve hard diskler bulmak müm- www.ennovadirect.com kün. Genellikle şirketler ve kamu kurumları için hay- Kriptolama: Mobil cihazlarda hassas verile- li önemli olan bu ürünlerin bazılarında güvenliği ar- rin saklanmaması, saklanacaklarsa da bunun bel- tırmak amacıyla yüksek çözünürlüklü entegre par- li standartlara uygun, kriptolu olarak yapılması ge- mak okuyucular bulunuyor. Kaybolmaları veya ça- rekir. Taşınabilir bilgisayarlar için önemli bir gü- lınmaları durumunda, belirli bir deneme sayısından venlik önlemi de hard diskteki belirli bir bölümün sonra tüm içeriğin kendiliğinden silindiği ürünler de veya bir dosyanın şifreyle korunması yerine ciha- var ve bu ürünler Windows, Linux ve Mac OS işle- zın tam disk kriptolama adı verilen yöntemle şifre- tim sistemlerinde sürücü gerektirmeden çalışıyor. lenmesidir. Bu yöntemde hard disk tamamen şifre- Ayrıca internetten kriptolama için bazı ücretsiz prog- li olduğundan işletim sistemi üzerinde yapılan her ramlar indirmek de mümkün. Yalnız bu programla- şey otomatik olarak şifrelenerek hard diskte tutu- rın yayımcıları verilerin bozulmaması yönünde her- lur. Oturum kapatıldığında tüm hard disk şifrelen- hangi bir garanti vermiyor. miş olduğundan işletim sisteminin tekrar açılabil- mesi için doğru parolanın girilmesi gerekir. Günümüzde kişisel bilgisayar güvenliğine yö- nelik belirli bir farkındalık ve altyapı oluşmuş du- rumda. Buna karşın mobil cihazlardaki tehlikeler konusunda toplumun genelinde henüz gerekli bi- rikim yok. Bu nedenle mobil cihazlardaki bilgi gü- venliğini tehlikeye atan en önemli unsur bu cihaz- ların kullanıcıları ve onlardan kaynaklanan açıklar. Eğer gerekli birtakım önlemler daha önceden alın- mamışsa, mobil cihazınızdaki kişisel bilgilerin ve gizlilik derecesi yüksek diğer verilerin yetkisiz ki- şilerin eline geçmesi nedeniyle uğrayabileceğiniz maddi manevi zarar, sandığınızdan çok daha faz- la olacaktır. Yazıda bahsedilen tüm önlemler, risk- lerin gerçekleşme olasılığını düşüren, riskler ger- çekleştiği zaman da etkilerini en aza indiren ön- lemlerdir. Yoksa riskleri tamamen yok etmek çoğu zaman ya mümkün değildir ya da maliyet etkin bir çözüm değildir. Ancak alınabilecek basit önlemler bile bilgi güvenliği risklerinin gerçekleşme olasılı- ğını hayli düşürecektir. 39

Getty Images İlay Çelik Yarasalar Tehlikede Yarasa, bizimle aynı ortamı paylaşan canlılardan biri. Tıpkı bazı kuş türleri gibi yarasalar da doğal ortamlar kadar yerleşim yerlerini de mesken tutmuş, buna rağmen belki de insanlar tarafından en az ve bazen de yanlış tanınan canlılar arasında. Hızlı, kendilerine özgü uçuşları ve geceleri ortaya çıkmaları dolayısıyla pek göz önünde değiller. Öyle ki hiç yarasa görmediğini söyleyen pek çok insana rastlayabiliriz. Ancak yarasaların bu kadar gözden ırak olması, yaşamımızda pek de önemli olmadıkları anlamına gelmiyor. Aksine yarasalar dolaylı olarak gerçekleştirdikleri işlevler sayesinde hem tarımsal ekonomiye hem de ekosistemlerin sağlıklı olarak işlemesine çok katkıda bulunuyor. Tam da bu yüzden yaklaşık dört yıl önce ortaya çıkan ve ABD’de bir milyondan fazla yarasanın ölümüne yol açtığı düşünülen beyaz burun sendromu, ABD’li yetkilileri alarma geçirmiş durumda. 40

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Yarasalardaki beyaz burun sendro- Ekosistem Hizmetleri ve Yarasalar mu ilk olarak 2006–2007 kışında Newyork’ta, Albany yakınlarında, Doğal ekosistemlerin bir bütün olarak korunmasının gerektiği çoğu yarasaların kış uykusuna yattığı dört ma- zaman sadece çevre korumacıları ilgilendiren bir konu gibi görünür. Oy- ğarada tespit edildi. Daha önce bilinme- sa doğal ekosistemlerin hayati önem taşıyan işlevleri var. Bu işlevler ço- yen bu hastalık dört yıl içinde büyük bir ğu zaman farkında olmasak da bize büyük faydalar sağladığı için, ge- hızla yayıldı ve Kuzey Amerika’da yarasa- nel olarak ekosistem hizmetleri olarak adlandırılıyor. Ekosistem hizmet- ları tehdit etmeye başladı. Daha önce ya- leri işlev türleri açısından birkaç grup altında inceleniyor. Sağlıklı ekosis- pılan araştırmalara göre Newyork’ta hasta- temler bize öncelikle çok önemli düzenleme hizmetleri sunuyor. Düzen- lıktan etkilenen altı yarasa türüne ait po- leme hizmetleriyle büyük sayılara ulaştıklarında çeşitli biçimlerde zararlı pülasyonlar, sendromun ortaya çıkmasına olabilecek böceklerin baskılanması, tarım ürünlerinin ve doğal bitkilerin kadarki son yirmi otuz yıldır ya sabit sayı- tozlaşması, tohumların yayılması, havanın ve suyun temizlenmesi, top- daydı ya da artış gösteriyordu. Beyaz bu- rak içeriğinin dengelenmesi, atıkların (doğal ve insan kaynaklı) ayrıştırıl- run sendromu farklı türler üzerinde fark- ması, zehirli maddelerin sabitlenmesi, hastalıkların önlenmesi, sellerin lı ölçüde etkili olmakla birlikte, en yakın önlenmesi ve iklimin düzenlenmesi gibi çok sayıda önemli işlev kastedi- takip altındaki yerlerdeki koloni kayıpları liyor. Birtakım ekosistem hizmetleriyse ürün ve tedarik hizmetleri olarak hastalığın ortaya çıkmasını takip eden 2-3 niteleniyor ki bunlar yiyecek, yakıt, lif ve ilaç hammaddeleri gibi ürünle- yıl içinde % 95’e ulaştı. Nisan ayı itibariyle rin sağlanmasını içeriyor. Besin döngüleri, toprak oluşumu ve fotosentez hastalık ABD’nin 17, Kanada’nın 4 eyale- yoluyla birincil üretim ekosistemlerin destek hizmetlerine dâhil ediliyor. tine yayılmış durumda. Bu bölgelerde ya- Öte yandan bunlardan biraz farklı olarak ekosistemlerin kültürel fayda- şayan ve kış uykusuna yatan dokuz yara- ları da hesaba katılıyor, çeşitli ekosistem unsurları çeşitli kültürlerde es- sa türünün altısı hastalığın etkisi altında. tetik, manevi ya da eğitsel değer taşıyabiliyor, ayrıca doğal ekosistemler insanlar için her zaman dinlence imkânı sağlayan ortamlar oluşturuyor. Ekosistem hizmetlerinin bu şekilde incelenmesinin aslında önemli bir amacı var. Genellikle verili olarak kabul edilen bu hizmetler dünyadaki ekonomi anlayışlarında karşılık bulamıyor. Oysa bu hizmetler var olma- sa ya da ortadan kalkacak olsa, bunu telafi etmek mümkün olmayabi- lir ya da telafi etmek için çok büyük ekonomik kaynakların seferber edil- mesi gerekir. Bu yüzden bir takım bilim insanları artık ekosistem hizmet- lerinin ekonomik değerlerini tayin etmeye ve ekonomik planlamalarda bunların göz önüne alınmasını sağlamaya çalışıyor. Tabii ki pek çok eko- sistem unsurunun değeri ve önemi, konuyla ilgilenen uzmanlar dışında- ki insanlar tarafından ancak onları kaybetme tehlikesi belirdiği zaman anlaşılmaya başlıyor. İşte yarasalar da insanlara ve doğal ekosistemle- re çok önemli hizmetler sağlayan doğal varlıklardan biri. Özellikle son dört yıldır yaşanan trajik ölçekteki yarasa ölümleri dolayısıyla yarasala- rın ekosistemler için önemine ilişkin güncel araştırmalar yapıldı. Hava- daki böcekler ya da eklembacaklılarla beslenen böcekçil yarasalar hem doğal olarak bulunan hem de insanların oluşturduğu böcek popülasyon- larını baskılayarak ekosistemlerdeki dengeye ve kararlılığa katkı sağlıyor. Meyveyle beslenen yarasalar tohumların farklı ekosistemler arasında ya- yılmasını sağlayarak ormanların biyoçeşitliliğinin korunmasına yardım- cı oluyor. Nektarla beslenen yarasalarsa benzer biçimde çiçekten çiçeğe konarak polenlerin yayılmasına ve tozlaşmaya katkı sağlıyor, böylece çi- çekli bitkilerin genetik çeşitliliğinin korunmasına yardımcı oluyor. Yara- salar ayrıca dışkıları yoluyla besinlerin ve enerjinin ekosistem içinde ye- niden dağılımını sağlayarak kara, su ve mağara ekosistemlerinin devam- lılığına katkıda bulunuyor. 41

Yarasalar Tehlikede parazit mantar nemli ortamlardan hoşla- Wil Orndorff, Virginia Department of Conservation and Recreation - Division of Natural Heritage Uçan Memeli Yarasa nıyor. Yarasaların birbiriyle temas halin- Yarasalara Ne oluyor? de durması da mantarın bulaşmasını ve Yarasalar uçma yeteneğine sahip memeli hay- hastalığın yayılmasını hızlandırıyor. Ay- vanlar. Önayakları perdelenip kanat biçiminde ge- Beyaz burun sendromuna, hastalı- rıca bağışıklık sistemlerinin etkinliğinin lişmiş bu canlılar gerçek anlamda uçabilen tek me- ğın ortaya çıkmasıyla keşfedilen ve Ge- azalmış olması da yarasaların mantarla meliler. Dünya üzerinde 1200’ün üzerinde yarasa omyces destructans adı verilen bir man- mücadele etmesini zorlaştırıyor. türü olduğu biliniyor. Uç iklim koşullarının yaşandı- tar türünün sebep olduğu biliniyor. Has- ğı çöller ya da kutuplar gibi yerler dışında yarasalar talık yarasaları kış uykusunun tipik özel- Hastalığa yakalanan yarasaların kış hemen hemen her tür yaşam alanında yaşayagel- liği olan uzun uyuşukluk döneminde et- uykusu sırasında normalden daha sık mişler. Yarasalar davranışları, konaklama biçimleri kiliyor. Dolayısıyla hastalık kış uykusuna uyandıkları ve daha uzun süreyle uya- ve beslenmeleri açısından çok büyük çeşitlilik gös- yatan yarasa türleri üzerinde etkili. Bu ya- nık kaldıkları, dolayısıyla kışı geçirmek teriyor. Gündüzleri pek çok yarasa türü mağaralarda rasalardaki doğal kış uykusu döngüsü G. için kendilerine gerekli olan yağ depola- ya da mağara benzeri sığınaklarda yaşıyor. Bazı tür- destructans’ın etkili bir patojen olarak or- rını erkenden tükettikleri düşünülüyor. ler de ağaç kovuklarında ya da ağaç dalları arasında taya çıkmasına imkân vermiş. Hastalık yarasaların olağandışı davranış- konaklıyor. Geceleri ise yarasalar gökyüzüne dağılıp lar göstermesine neden oluyor. Örneğin beslenmeye başlıyor. Farklı türlerin besin kaynakla- Kış uykusu bazı sıcakkanlı hayvan- kış uykusu mekânlarının (genellikle ma- rı böcekler, nektar, meyveler, tohumlar, kurbağalar, ların zorlu mevsim koşullarını, besin ya ğaralar ya da madenler) girişine yakın balıklar, küçük memeliler ve hatta memeli kanının da su kıtlığını atlatabilmesini sağlayan yerlerde ya da normalden soğuk yerler- da dâhil olduğu geniş bir yelpaze oluşturuyor. Yara- bir strateji. Kış uykusu ara ara uyanış- de toplanıyorlar, kış ortasında çok soğuk salar yüksek frekanslı sesler çıkararak iletişim kuru- larla bölünen uzun süreli uyuşukluk dö- günlerde bile gündüz vakti dışarıya çıkıp yor ve yollarını buluyor. Geceleri uçan yarasalar çev- nemleri şeklinde gerçekleşiyor. Bu süreç- uçuyorlar ve insanların varlığına olağan- relerine ekolokasyon sinyalleri denen ses dalgaları te bağışıklık sisteminin ve metabolizma- dışı biçimde tepkisiz kalıyorlar. Sonuçta gönderiyor ve çevredeki cisimlere çarpıp geri dönen nın etkinliğinde çarpıcı bir düşüş yaşa- mağaraların içinde, girişinde ya da giri- yankıyı analiz ederek hiçbir yere çarpmadan uçabili- nıyor ve vücut sıcaklığı düşüyor. Kış uy- şe çok yakın yerlerde toplu halde yarasa yor ve avlanabiliyor. Yarasalar bu şekilde zifiri karan- kusundaki yarasaların vücut sıcaklığı G. ölüleri bulunuyor. Ayrıca etrafta, ağaçla- lıkta bile renkler dışında her şeyi algılayabiliyor. destructans’ın azami büyüme gösterdiği rın ya da binaların üstünde ölmekte olan sıcaklık aralığında (1-15°C) kalıyor. Ya- yarasalara rastlanıyor. rasalar kış uykusu sırasında çeşitli fizyo- lojik değişimler geçirdikleri gibi birta- Yarasalar normalde her yıl sadece bir kım tipik davranış kalıpları da benimsi- kez yavruluyor ve popülasyon artışı yetiş- yorlar. Örneğin enerji korunumunu sağ- kin yarasaların hayatta kalmasıyla müm- lamak ve nem kaybını önlemek amacıy- kün oluyor. Dolayısıyla, düşük üreme ora- la kış uykusu için nemli yerler seçiyorlar, nı sendromdan kaynaklı yüksek ölüm kalabalık gruplar halinde, birbirlerine oranıyla birleşince, yarasa popülasyonla- sokularak bir araya geliyorlar. Bu duru- rının kolay kolay kendine gelemeyebilece- mun G. destructans enfeksiyonunu daha ğinden endişe ediliyor. da kolaylaştırdığı düşünülüyor, çünkü bu Visual Greg Turner , Pennsylvania Game Commission 42

<<< Bilim ve Teknik Haziran 2011 Hastalığa Karşı Neler Yapılıyor? Ne yazık ki bir milyondan fazla yarasanın ölümü- ne yol açtığı düşünülen beyaz burun sendromunu önleyecek bir çare bulunamadı. Bu yüzden ilk etapta hastalığın yayılmasını engellemeye yönelik tedbirlere öncelik verildi. ABD’de ilgili pek çok kuruluş bu ko- nuda alarma geçmiş durumda. ABD İçişleri Bakanlığı Balıkçılık ve Yaban Hayatı Servisi bu konudaki çaba- ların sistemli, eşgüdümlü ve etkin biçimde yürüme- sine önayak olmak için geçtiğimiz ayın ortasında bir hareket planı yayımladı. Bu plan kapsamında, beyaz burun sendromunun mekanizmasının ve yayılışının daha iyi anlaşılabilmesine ve önleyici stratejiler geliş- tirilebilmesine yönelik araştırmalar için destek fonla- rı oluşturuluyor. Plan ayrıca yetkililere ve tüm yurt- taşlara hastalığın yayılmasını önlemede faydalı olabi- lecek, hastalık etmenini temizleme yöntemleri, hasta- lığı takip etmeye yönelik stratejiler ve tanı yöntemle- ri sunuyor. Hastalığa sebep olan G. destructans’a Av- rupa’daki bazı yarasalarda da rastlanmış ancak has- talığın diğer belirtileri bu yarasalarda saptanmamış. Şimdilik sadece ABD’yi ve Kanada’yı etkileyen has- talığın daha da yayılabileceğinden ve küresel ölçek- te bir çevre felaketi yaratabileceğinden endişe edili- yor. Görünüşe göre tehlike altındaki yarasaları koru- maya yönelik uluslararası bilgi paylaşımının ve işbir- liğinin sağlanması ve bu konuda uluslararası kamuo- yunda farkındalık yaratılması ekolojik ve ekonomik sürdürülebilirlik açısından önem taşıyor. Virginia Bath County’deki Breathing Mağarası’nda beyaz burun sendomu şüphesi taşıyan yarasalar (sol sayfada üstte),Texas Austin’de bir akşamüstü alacakaranlığında yarasaların AnnW. Richards Congress Avenue Köprüsü’nden gökyüzüne dağılışı (sol sayfada solda), burnunda hastalığın tipik belirtisi olan beyaz mantar büyümesi görülen, kış uykusundaki bir küçük kahverengi yarasa (sol sayfada sağ altta), bir ağaç dalından sarkmış bir küçük kahverengi yarasa (sağda) veVermont’daki Greeley Madeni’nde beyaz burun sendromuna yakalanmış bir küçük kahverengi yarasa (altta) Marvin Moriarty/USFWS Visual Yarasalara Ne Kadar Borçluyuz? Yarasaların, özellikle zararlı böcek popülasyonlarını kontrol altında tutmaları ve bitkilerde tozlaş- mayı desteklemelerinden dolayı, tarımsal ekonomiye dolaylı olarak büyük katkı sağladığı biliniyor. Be- yaz burun sendromu böcek yiyen yarasa türlerini etkilediği için yarasaların maruz kaldığı toplu ölümle- rin tarım zararlısı böcek popülasyonlarında artışa sebep olarak ekonomik açıdan büyük bir etki yaratabi- leceği öngörülüyor. Örneğin 150 büyük kahverengi yarasanın yılda 1.3 milyon zararlı böcek yediği tah- min ediliyor. Benzer şekilde tek bir küçük kahverengi yarasanın tek bir gecede 4-8 gram böcek yiyebildi- ği tahmin ediliyor. Bu miktar şimdiye kadarki toplu ölümler sonucu kaybedilen en az bir milyon yarasa- ya genellendiğinde ise her yıl 660 ila 1320 ton böceğin artık yarasalar tarafından tüketilemediği anlaşı- lıyor. Yarasaların böcekleri yemesi sayesinde böcek ilaçlarından elde edilen tasarruf hesaba katıldığında ise yarasaların ABD’deki tarım endüstrisine yıllık 3.7 ila 53 milyar dolarlık katkı yaptığı tahmin ediliyor. UK.aSy.nFaiskhlaarnd Wildlife Service, “A National Plan for The New York Academy of Sciences, Cilt 1223, 2011. Assisting States, Federal Agencies, and Tribes in Cryan, P. M., Meteyer, C. U., Boyles J. G., Blehert, D. S., Managing White-Nose Syndrome in Bats”, Mayıs 2011. “Wing pathology of white-nose syndrome in Kunz, T. H., Torrez E. B., Bauer, D., Lobova, T., Fleming, bats suggests life-threatening disruption of physiology”, T. H., “Ecosystem services provided by bats”, Annals of BMC Biology, Cilt 8, Sayı 135, 2010. http://www.batcon.org/ 43

Şener Oktik Türkiye’nin ve dünyanın enerji sorununa nihai çözüm: Güneş Enerjisi 44

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Yıllık Güneş Işınımı Karbon Kaynakları Petrol Kaynakları Gaz Kaynaklar Uranyum Kaynaklar Dünyanın Yıllık Enerji Tüketimi 2009yılı verilerine göre dün- Inventux Solar Technologies ya toplam enerji tüketimi 11.164 milyon ton petrol Şekil 1: Güneş enerjisi eşdeğeri (Mtep) olarak gerçekleşti. Bugünkü veri- potansiyelinin diğer enerji lerle bu talebin % 85’ten fazlası fosil yakıtlara da- türleri ile karşılaştırılması yalı kaynaklardan karşılanıyor. Uzun süreli eğilim- ler dikkate alındığında dünya enerji talebindeki yı- lık artış ortalama % 1,8 civarında seyrediyor. Ener- ji sektörü, iklim değişikliğine neden olan sektör- ler arasında önlerde yer alıyor. Uluslararası Enerji Ajansı’nın 2010 tarihli öngörülerine göre 2030 yı- lında enerji talebinin karşılanabilmesi için 20 tril- yon ABD doları yatırım yapılması gerekiyor. Ge- lecek için yatırımların, fosil yakıtlara dayalı enerji üretimine yapılması halinde, bu günkü sera gazla- rı düzeyinin % 50 oranında artacağı hesaplanmış. Oysa sürdürülebilir bir gelecek için küresel ölçek- te sera gazlarının 2050 yılına kadar % 50 oranında azaltılması, vazgeçilemez bir ön koşul. Şekil 2: Almanya’da Leipzig yakınlarında kurulu 40 MW gücündeki güneş enerjisi santrali Şekil 1 Güneş enerjisi potansiyelinin diğer enerji türleri ile karşılaştırılması (Kaynak : Inventux Solar Technologies) 27213 Photon International 12464 7911 4279 287 401 560 750 1256 1815 2536 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 Şekil 3: Güneş gözesi üretiminde artış 45

Türkiye’nin ve dünyanın enerji sorununa nihai çözüm: Güneş Enerjisi Gaëtan Masson EPIA Bu ön koşulun sağlanabilmesi için bütün ül- Şekil 5: Dünyadaki fotovoltaik güç sistemlerinin toplam kurulu gücü keler stratejik planlar yapıyor. Bu planlarda ener- ji verimliliği ve sürdürülebilir (yenilenebilir) ener- çelik alttaş üzerine kaplanan ince yarı iletken taba- ji kaynaklarının kullanımı öne çıkıyor. Yapılan kalardan oluşur. İnce film sistemlerinin en önemli projeksiyonlarda, CO2 salınım düzeyinin bu gün- avantajı, daha az malzeme kullanıldığı için maliye- kü değerinde kararlı hale getirilebilmesi için da- tin düşük olmasıdır. Amorf-Silisyum (A-Si), Kad- hi, 2050 yılına dek yenilenebilir enerji kaynakları- miyum Tellür/Kadmiyum Sülfür (CdTe/CdS) ve na dayalı 10 milyon Megawatt gücünde enerji sant- Bakır İndiyum Galyum Selen (CIGS) malzemele- ralı kurulmasına ihtiyaç duyulacağı öngörülüyor. rinden oluşturulan gözeler, bu tür güneş gözeleri- nin başlıcalarıdır. Burada sözü edilen güneş gözele- Güneş, rüzgâr, biyokütle, jeotermal, hidrodina- ri bir araya getirilerek büyük güç istasyonlarının ku- mik, okyanus ve dalga enerjisi sürdürülebilir ener- rulması mümkündür. Bu istasyonların en büyükle- ji kaynakları arasından öne çıkanlar. Bu kaynakla- rinden biri Şekil 2’de görülen, Almanya’daki 40 MW rın ısıl, mekanik, elektromanyetik, kimyasal ve fo- gücündeki güneş enerjisi santralidir. tovoltaik dönüşümlerle kullanılmasını sağlayacak teknolojiler ile bu teknolojilere dayalı güç sistem- Fotovoltaik güç teknolojilerinin gelişimi büyük leri, bu sektörlerin değer zincirini oluşturuyor. bir hızla sürüyor. 2009 yılındaki genel ekonomik krizle başlayan dönemde yatırımlarda duraklama Yenilenebilir enerji kaynakları içinde güneş gözlenmesine rağmen, güneş gözesi üretim kapasi- enerjisi en yüksek potansiyele sahip enerji türüdür. tesi 2009’da 20 GWp civarında iken 2010’da 36 GWp Yapılan hesaplamalara göre dünyanın gereksinim büyüklüğünü aşmıştır. Buna bağlı olarak 2010 yılın- duyduğu enerjinin çok büyük kısmı Güneş tarafın- da toplam göze üretimi bir önceki yıla göre % 118 ar- dan sağlanıyor. Şekil 1’de güneş enerjisi potansiye- tarak 27 GWp olmuştur. Göze üretiminin son yıllar- li diğer enerji türleri ile karşılaştırılıyor. Burada te- daki değişimi Şekil 3’te görülüyor. Bu üretimin mev- mel sorun, güneş enerjisini ulaşılabilir bir maliyet- cut teknolojilere dağılımı ise Tablo 2’ e görülüyor. le diğer enerji türlerine dönüştürmek. Dönüşüm maliyetinin uygun değerlere indirilmesi halinde diğer enerji türlerine ihtiyaç kalmayacak. Thibkstock Fotovoltaik Güç Sistemleri Göze Üretim Teknolojisi 2009 (%) 2010 (%) Photon International Tek kristalli silisyum 43,2 52,9 Güneş enerjisini elektrik enerjisine doğrudan dö- Çok kristalli silisyum 37,8 33,2 nüştürmekte kullanılan en yaygın yöntem fotovolta- İnce film silisyum (amorf, mikro kristal ve 9 5,3 ik güneş gözesi teknolojisidir. Fotovoltaik güneş gö- mikromorf ) zeleri yarı iletken malzemelerden üretilen ve üzeri- Kadmiyum tellür ince film 6,1 5 ne güneş ışını geldiğinde elektrik üreten elektronik CIGS, CIS ince film 1,7 1,6 aygıtlardır. En eski ve günümüzde en yaygın kulla- Ribon silisyum 1,4 1,2 nılan göze türü, silisyum (Si) dilim üzerine üretilen Diğer teknolojiler 0,9 0,8 göze türüdür. Bu tür gözeler mevcut fotovoltaik pa- zarının % 85’ini oluşturuyor. Si dilim teknolojisine Tablo 1: Fotvoltaik göze üretiminin sektördeki payları, 2009 ve 2010 alternatif olan ince film güneş gözeleri, cam ya da 46

>>> Bilim ve Teknik Haziran 2011 Güneş enerjisinin daha fazla yaygınlaşmasının önündeki en önemli engel hâlâ biraz yüksek olan fi- yatı. Ancak üretim hacmindeki büyüme, Ar-Ge ça- lışmaları sonucu artan verim ve düşen üretim mali- yetleri, fotovoltaik sistemlerin fiyatında düzenli bir düşüşe neden oluyor. 2015 modül fiyatlarının 2010 fiyatlarından % 37 ila % 50 daha ucuz olması öngö- rülüyor. 2010 fotovoltaik modül fiyatlarında Ocak- Şubat 2011 bir aylık ve Şubat 2010-Şubat 2011 bir yıllık değişimler aşağıdaki tabloda özetleniyor. Bu tablodan da anlaşılacağı gibi, güneş enerjisi fiyatla- rı düşüyor ve kısa bir zaman içinde diğer enerji tür- lerinin fiyatını yakalayacak. Modül fiyatlarındaki bu düşüş fotovoltaik güç sistem fiyatlarına ve üretilen enerji fiyatlarına da yansıyor. The international PV trading platform pvXchange Bugün gelişmiş otuz yedi ve gelişmekte olan yir- ThinkstockModül Tipi€ / Wp Ocak-Şubat 2011Şubat 2010-mi üç ülke yenilenebilir enerjiler için teşvik veri- ve Üretildiği Ülke Değişim (%) Şubat 2011 yor. Üretilen enerji sisteme beslendiğinde yüksek Değişim (%) birim fiyattan belirli süre satın alma garantisi bi- Kristalli silisyum 1,67 -2,3 -15,7 çimindeki teşviklerin çoğu kısaca “şebeke besleme Almanya tarifesi” olarak özetlenebilir. Kristalli silisyum 1,41 -4,1 -7,2 Çin Maliyetlerin büyük ölçüde düşmesi birçok ül- Kristalli silisyum 1,61 -1,2 -11,5 kede fotovoltaik sektöründeki teşvikleri çok cazip Japonya hale getirdi. Bu nedenle Almanya ve İspanya başta İnce film CdS/CdTe 1,22 -2,4 -21,3 olmak üzere Avrupa ülkelerinin bazılarında kuru- ABD lumlar sürdürülemez bir hız kazandı. Son yıllarda İnce film a-Si 1,08 0,0 -14,3 teşviklerin yeniden gözden geçirilip teşvik oranları İnce film a-Si/µ-Si 1,23 -2,4 -14,6 önemli ölçüde azaltılmış olmasına rağmen, 2009’la karşılaştırıldığında 2010 yılı kurulum artışı % 139 Tablo 2: Fotovoltaik modüllerin fiyatları ve fiyat değişimleri olarak gerçekleşti. 2010 yılında 18 GWp’tın üstün- de kurulum gerçekleşirken dünyadaki toplam foto- Şekil 4’de 2010 verileri ile fotovoltaik güç sis- voltaik güç 40 GWp değerine yaklaştı. temlerinin maliyetlerine bağlı olarak üretilecek elektrik enerjisi maliyetleri güneş radyasyonuna Türkiye’de Fotovoltaik göre hesaplanıyor. Aynı şekil üzerinde farklı eya- Güç Sektörünün Potansiyeli letlerdeki elektrik satış fiyatlarına bağlı olarak uy- gulanabilir alanlar işaretlenmiştir. Bu şekilde gös- Sürdürülebilir enerji kaynaklarına dayalı ener- terilen değerler umut verici. Güç sistemlerinin ku- ji üretiminde bütün dünya 2020 yılı için hedefler rulum maliyetinin 2$/W’ın altına düşmesi halin- koymuştur. Türkiye için 2010 yılı değerlendirme- de diğer teknolojilerle teşvik gerekmeden rekabet si yapılırsa, ülkemizin toplam enerji talebinin 110 edebilir hale gelecek. milyon ton petrol eşdeğeri (Mtep) aştığı tahmin ed- ilirken, toplam talebin 2010 yılında 126 Mtep, 2020 0.35 Fotovoltaik Güç yılında ise 222 Mtep olacağı öngörülüyor. Elektrik 0.30 Sistemi Kurulum enerjisine olan talep son yıllarda önemli ölçüde arttı. 0.25 Maliyeti 2007 yılında 192 milyar kWs olan elektrik enerji- si üretimi 2010 yılında 210 milyar kWs ulaşmıştır. Enerji Maliyeti (2010)0.20İngiltereKaliforniya Dünyada elektrik enerjisine olan talep artışının en yüksek olduğu ülkeler arasında yer alan Türkiye’de EIA0.15  3/watt ekonomik kriz sonrası talep artışı yavaşlamış gibi 0.10 Güney Eyaletler  2/watt görünse de 2020 yılına kadar bugünkü elektrik ener- 0.05  1/watt jisi üretim kapasitemiz olan yaklaşık 46.000 MW’lik Amerika’nın diğer bölümleri gücümüzü ikiye katlamamız gerekiyor. 0 7.0 3.0 4.0 5.0 6.0 Güneş Radyasyonu (kWh/m2-day) Şekil 4: Fotovoltaik güç sistemlerinin kurulum maliyetlerine göre, üretilecek elektrik enerjisi maliyetlerinin güneş radyasyonuna göre değişimi 47

Türkiye’nin ve dünyanın enerji sorununa nihai çözüm : Güneş enerjisi Ülkemizin yenilenebilir enerji kaynaklarından neşlenme süresi 2738 saattir (günlük ortalama 7,5 elektrik enerjisi üretme potansiyeli, 2010 yılı sonu saat). Bu günkü teknolojilerle ulaşılan noktada itibarı ile kurulu güç ve 2023 hedefleri, Tablo 4’de “konvansiyonel” yolla üretilen elektrik enerjisi ma- özetleniyor. Fotovoltaik üretimde potansiyelin liyetlerine yakın maliyetlerle fotovoltaik elektrik büyüklüğüne karşın kurulumlar ve geleceğe yöne- enerjisi üretilebilecek bölgeler (metrekareye düşen lik projeksiyonlar oldukça belirsiz görünüyor. güneş enerjisi radyasyonu >1650kWs) arasında fotovoltaik güç sistemlerinin kurulumuna uygun Sürdürülebilir Gerçekleştirilebilir Kurulu Güç Kurulum alanlar, Elektrik İşleri Etüt İdaresi tarafından yapı- (Yenilenebilir) Potansiyel 2010 Projeksiyonu lan bir ön çalışmada 4600 km2 civarında olarak be- Enerji Kaynakları 2023 lirlenmiştir. Bu bölgelerde bugünkü teknolojilerle Hidroelektrik 37GW + 5GW 15 245 MW Gerçekleştirilebilir kurulacak fotovoltaik güç 450-500GWp ve üretile- Küçük Hidro potansiyelin bilecek elektrik enerjisi ~650-700 milyar kWs ola- tamamı rak hesaplanmaktadır (http://www.uftp.org.tr). Rüzgâr 87 GW ~1200MW 20GW Türkiye’nin 2010 yılı toplam tüketimi 210 Milyar Jeotermal 2G MW 100 MW 600MW kWs olarak gerçekleşmiştir. Görüldüğü gibi resmi Fotovoltaik 450-500 GW ~5-8 MW 7-10 GW veriler, güneş enerjisi potansiyelimizin ihtiyacımız (~1500kWh/ (Resmi bir hedef olan enerjiden çok daha fazlasını güneşten sağlaya- KWp) 81MW koyulmamış) bileceğimizi gösteriyor. Uluslararası kuruluşlar ta- Yoğunlaştırılmış 1GW rafından yapılan değerlendirmelerde Türkiye foto- güneş voltaik güç santral yatırımları açısından cazip bir Biyokütle ülke olarak öne çıkıyor. Tablo 4: Türkiye’nin yenilenebilir enerji potansiyeli, Yapılan hesaplamalar, ülkemizdeki elektrik 2010 itibari ile kurulu güç ve 2023 hedefi enerjisi tüketici fiyatları bandı göz önüne alındı- ğında, anahtar teslimi kurulum maliyetlerinin 2€/ Elektrik İşleri Etüt İdaresi (www.eie.gov.tr) ve- rilerine göre ülkemizde yıllık ortalama güneş ener- jisi radyasyonu 1527kWh/m2 ve yıllık ortalama gü- 48

<<< Bilim ve Teknik Haziran 2011 Wp düzeyine inmesi ile Türkiye’nin bir çok bölge- ve bu alanlarda araştırma ve geliştirme kuruluşları. Prof. Dr. Şener Oktik, sinde ve kurulum maliyetlerinin 1,5€/Wp düşürül- Bu liste daha da uzatılabilir. Listedeki bütün pay- İngiltere’deki Durham mesi ile de ülkemizin tamamında Güneş’ten doğ- daşlar arasında, değişik düzeylerde kurulacak doğ- Üniversitesi’nden rudan elektrik elde etmek için yapılacak yatırım- ru ilişkiler ile fotovoltaik sektörünün gelişmesi ve Uygulamalı Fizik ve ların “reel olarak” cazip hale geleceğini gösteriyor. güçlenmesi sonucu ile fotovoltaik enerji ülkemizin Elektronik alanında Doktor enerji alternatifleri arasında yerini alabilir. ve 1986 yılında Katıhal Fotovoltaik güç santrallerinin kurulum maliyetle- Fiziği Anabilim Dalında ri farklı çalışma grupları tarafından farklı değerlendi- Fotovoltaik teknolojinin ülkemizde gelişme- Doçent unvanını aldı. Prof. riliyor. Ancak ortaya çıkan birim maliyetler birbirine si, güneş enerjisinin yaygınlaşması açısından çok OKTİK, İngiltere’de iki oldukça yakın, örneğin Rock Mountain Institute ta- önemlidir. Ülkemiz sanayisinin olgunluk kazandı- büyük firmanın Araştırma rafından Eylül 2010‘da yapılan değerlendirmede bü- ğı çok sayıda alanda, güneş enerjisini de kullanan Laboratuvarları’nda ve yük ölçekli arazi kurulumları için 1 Megawatt başı- alt sektörlere transfer edilebilecek birikim var. Gü- Durham Üniversitesi na 3,5 milyon $ (2,5milyon €) tahmin edilirken, EPI- neş enerjisi alt sektörlerinde ülkemizde henüz en- (İngiltere), Lecce A (European Photovoltaic Industries Association) ta- düstriyel örnekler olmadığı için, girişimcilerin te- Üniversitesi (İtalya), rafından yapılan bir değerlendirme 1 Megawatt başı- dirgin yaklaşımları uluslararası ortaklıklar ve güç- Stuttgart Üniversitesi’nde na 2,5-3,0 milyon € bandında. Her iki çalışmanın ön- lü devlet teşviki ile aşılabilir. Bu alanlara yatırım (Almanya) öğretim görüleri de sistem kurulum maliyetlerinin yakın ge- planlarına başlanmalı ve yakın gelecekte “pilot uy- üyesi olarak görev yaptı. lecekte 2 milyon € /Megawatt düzeyinin altına inece- gulamalar” araştırma kuruluşları ile işbirliği içinde Muğla Üniversitesi’nde ği yönünde. Bu öngörülerin ışığında fotovoltaik güç başlatılmalıdır. Değer zincirinin, modül üretimi ve 1998-2002 yılları arasında santrallerinin, bugünkü teşviklerin sınırlı olmasına bu üretimle ilgili göze dışında bütün bileşenler, güç Rektör Yardımcılığı ve karşın, yakın gelecekte Türkiye’nin enerji yatırımla- elektroniği, güç santrallerinin planlanması, kuru- 2002- 2010 yılları arasında rında cazip bir seçenek olarak yer alması kaçınılmaz. lumu, işletilmesi, bakımı, geri dönüşüm sektörü ve Üçüncü ve Dördüncü bunların finansmanı gibi halkalarında Türkiye en- Dönem Rektörlük Ne Yapılmalı ? düstriyel ölçekte olgunluğa sahip. Bu alt sektörler- görevlerini yürüttü. Ocak de faaliyet gösteren yüzü aşkın firma ulusal olduğu 2011 den bu yana bir Fotovoltaik güç dönüşümün kalbi olan güneş kadar uluslararası faaliyetler de yapıyor. Fotovolta- firmanın enerji ve Ar-Ge gözelerinin ana malzemesinden başlayarak anah- ik sektöründe işbirliği hedefi ile TÜBİTAK destek- alanlarından sorumlu tar teslim fotovoltaik güç sistemine kadar fotovol- li kurulan Ulusal Fotovoltaik Teknoloji Platformu, Genel Koordinatör taik sektörün değer zincirinde yer alan paydaşla- UFTP (http://www.uftp.org.tr) ve platformdan yardımcılığı görevlerini rı şöyle sıralayabiliriz: Enerji üretiminde, dağıtı- doğan Güneş Enerjisi Sanayicileri ve Endüstrileri yürütüyor. mında ve tüketiminde yer alan kamu ve özel sek- Derneği, GENSED (http://www.gensed.org/) baş- tör kuruluşları, göze üretimi ile ilgili tüm endüst- ta olmak üzere birçok sivil inisiyatif bu alanda ör- riler, modül üretiminde kullanılan bütün bileşen- gütlenme çabasında. lerin üreticileri ve tedarikçileri, modül üreticile- ri, bu alanların yan sanayi tedarikçileri, fotovolta- Ülkemizin büyük bir bölümünde, özellikle gü- ik güç sistemleri kurulum sektörü (planlama ve uy- ney ve güney doğu bölgelerinde, fotovoltaik yol- gulama) ve bunlara ürün sağlayan tüm yan sanayi- la üretilen elektrik enerjisi “serbest piyasa” elekt- ler, sistem izleme sektörü, lojistik servis sağlayıcı- rik fiyatları ile rekabet edecek düzeye çok yakın. lar, enerji depolama sektörü, elektrik enerjisi ile- Fotovoltaik güç sistemlerindeki maliyetlerin hız- tim ve dağıtım sektörü, inşaat sektörleri, mimar- la düşme eğilimi, var olan teşviklerle “fotovoltaik lık ve mühendislik sektörü, ulaşım sektörü, medya güç santralı kurmayı” yakın gelecekte ticari anlam- da çekici hale getirecek. Türkiye’nin enerji talebin- deki büyüme ve bu alanda yapılan yatırımlar göz önüne alındığında, enerji karışımında fotovoltaik gücün yer alması kaçınılmaz. Dünya genelinde bü- yüme hızı bütün sektörlerin önünde olan fotovol- taik güç sektöründe, ülkemiz sanayisinin hem yur- tiçi hem de uluslararası pazarda yer alma ve bü- yük aktör olma potansiyeli var. Sanayimizin biri- kimlerini bu alana transfer edebilmesi başlangıç- ta önemli bir devlet desteğine, bir can suyuna, ilgili prosedürlerin kolaylaştırılmasına ve doğru adım- ları doğru zamanda atabilmek için sağlıklı bir yol haritasına ihtiyacı var. 49


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook