Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bilim ve Teknik Dergisi 531. Sayı - Şubat

Bilim ve Teknik Dergisi 531. Sayı - Şubat

Published by sedatileri, 2019-10-24 14:43:02

Description: Bilim ve Teknik Dergisi 531. Sayı - Şubat

Search

Read the Text Version

Ay Işığında Füzyon: Laboratuvar-İdare-Medya Üçgeninde Bilim... TBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Şubat 2012 Yıl 45 Sayı 531 5 TL Bilim ve Teknik Şubat 2012 Yıl 45 Sayı 531 OFitzoiğmi obillerin Otomobillerin Fiziği Ekosistem Köprüleri Dillerin Çeşitliliği Yeme Bozukluklarında Moleküler Mekanizmalar 31 9 771300 338001

gettyimagesTBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Yıl 45 Sayı 531 Şubat 2012 “Benim mânevi mirasım ilim ve akıldır” Mustafa Kemal Atatürk Evrende milyarlarca yıldır süren hareket, değişim ve üretim var. Sistemi besleyen ve sürdüren kaynaklar tükenmiyor, işlemler sonucunda atıklar oluşmuyor, düzensizlik ve karmaşa yaşanmıyor. Evrenin küçük bir parçası olan dünyamızda da evrendeki gibi ideal bir sistem yönetimi var. Dünya’daki varlıklar en az malzeme ve enerjiyle en yüksek verimi sağlayacak biçimde tasarlanmış. Fizikçiler, kimyacılar, biyologlar ve matematikçiler evrene ve dünyamıza bakarak bunları söylüyor. Sanatçılar baktığında dünyamızdaki varlıkları estetiğin zirvesinde buluyor; malzeme bilimciler kullanılan malzemelerin en uygun ve en dayanıklı malzemeler olduğunu söylüyor. Ya biz insanların ürettiklerine baktıklarında neler düşünüp, söylüyorlar? Bilim ve Teknik dergisinin hemen her sayısında insanların ürettiği aygıtlardaki bilim ve teknolojiye ilişkin, değişik bilim dallarının bakış ve düşüncelerini aktarıyoruz. Bu sayımızda hayatımızın en önemli parçalarından biri haline gelen otomobillerdeki fizik konusuna bakıyoruz. Arkadaşımız Zeynep Ünalan’ın hazırladığı“Otomobillerin Fiziği”başlıklı yazıda bu araçların teknolojik gelişimine etki eden sürtünme, hava direnci, tepki kuvveti, itki, kütle vb. olgular fizik açısından ele alınıyor. Bilim ve teknoloji alanındaki büyük buluşlar, icatlar ve keşifler, bazılarının hikâyeleri ilgi çekici olduğundan kitaplara, filmlere konu oluyor. Bilimsel sahtekârlık olayları da başarılar kadar kendilerinden söz ettiriyor. Bunlardan bazıları efsaneye dönüşüyor, popülerlik anlamında birçok buluşu ve keşfi geride bırakıyor. Prof. Dr. Nuhan Puralı“Ay Işığında Füzyon: Laboratuvar - İdare - Medya Üçgeninde Bilim”başlıklı yazısında çok yakın bir geçmişte gündemi sarsan ve bir boyutuyla güncelliği hâlâ devam eden efsanevi“soğuk füzyon”olayından hareketle bilimsel sahtekârlık konusunu inceliyor. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerden bahseden bir başka yazımız da“UNIX 40 Yaşında!”başlığını taşıyor. Kırk yıl önce geliştirilen ve günümüz bilgisayar ve internet dünyasının bugünkü seviyesine gelmesinde büyük payı olan UNIX işletim sisteminin doğuşu, başarıları anlatılıyor. Gelişiyoruz derken otoyollarla, demiryollarıyla, sulama kanallarıyla, enerji hatlarıyla, küçüklü büyüklü yerleşim yerleriyle tüm çevremizi kuşatıyoruz. Bu kuşatma, başka canlıların yaşam alanlarını parçalıyor.“Hayvanlar İçin Hareket Koridorları: Ekosistem Köprüleri”başlıklı yazımızda Gülek Boğazı’nda (Adana-Mersin) yapılan Türkiye’nin ilk ekosistem köprüsü örneği sunuluyor. “Coğrafi Bilgi Sistemleriyle Epidemiyolojinin Yeni Çağı”başlıklı yazımızda hastalıkların yayılım ve dağılımının coğrafi bilgi sistemleriyle tespit ve takibi ele alınıyor. Dünya üzerinde yaklaşık 7000 dilin konuşulduğu tespit edilmiş. Geçmişte bu sayının çok daha fazla olduğu düşünülüyor. Peki ne oldu da bu kadar çok dil oluştu? Bütün bu diller nereden geldi, nasıl ortaya çıktı? Nasıl oldu da tek bir insan türü konuşmak için birbirinden bu kadar farklı diller kullanmayı seçti? Tüm bu sorular“Dillerin Çeşitliliği”başlıklı yazımızda irdeleniyor. Bu zengin içerikli dergiyle sizi baş başa bırakıyoruz... Saygılarımızla Duran Akca Sahibi Yazı ve Araştırma Grafik Tasarım - Uygulama Mali Yönetmen TÜBİTAK Adına Başkan Alp Akoğlu Ödül Evren Töngür H. Mustafa Uçar Prof. Dr. Yücel Altunbaşak ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) Genel Yayın Yönetmeni İlay Çelik Sayfa Düzeni / Web İdari Hizmetler Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ([email protected]) Sadi Atılgan İmran Tok Duran Akca Dr. Özlem Kılıç Ekici ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) Yayın Kurulu Dr. Bülent Gözcelioğlu Yazışma Adresi Abone İlişkileri Fiyatı 5 TL Dr. Kıvanç Dinçer ([email protected]) Bilim ve Teknik Dergisi (312) 468 53 00 Yurtdışı Fiyatı 5 Euro. Doç. Dr. Burak Aksoylu Dr. Özlem İkinci Atatürk Bulvarı Faks: (312) 427 13 36 Dağıtım: DPP Prof. Dr. Salih Çepni ([email protected]) No: 221 Kavaklıdere 06100 [email protected] http://www.dpp.com.tr Dr. Şükrü Kaya Dr. Zeynep Ünalan Çankaya - Ankara İnternet Baskı: PROMAT Yrd. Doç. Dr. Ahmet Onat ([email protected]) Tel www.biltek.tubitak.gov.tr Basım Yayın San. ve Tic. A.Ş. Doç. Dr. Gökhan Özyiğit Redaksiyon (312) 427 06 25 e-posta http://www.promat.com.tr/ Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu Sevil Kıvan (312) 468 53 00 [email protected] Tel (212) 622 63 63 ([email protected]) Faks ISSN 977-1300-3380 Baskı Tarihi: 29.01.2012 (312) 427 66 77 Bilim ve Teknik Dergisi, Milli Eğitim Bakanlığı [Tebliğler Dergisi, 30.11.1970, sayfa 407B, karar no: 10247] tarafından lise ve dengi okullara; Genelkurmay Başkanlığı [7 Şubat 1979, HRK: 4013-22-79 Eğt. Krs. Ş. sayı Nşr.83] tarafından Silahlı Kuvvetler personeline tavsiye edilmiştir.

İçindekiler 18 Bilim ve teknoloji alanında, büyük kitlelerin ilgisini çekip popüler olan olayların başında tartışmasız büyük buluşlar ve icatlar, keşifler gibi, insanlık adına olumlu olarak değerlendirebileceğimiz olaylar gelir. Bu buluşların ve keşiflerin bazılarının hikâyeleri o kadar ilginçtir ki, nesilden nesle aktarılıp örnek olaylar haline dönüşür, bir ölçüde efsaneleşir. Ancak bilimsel sahtekârlık olayları da maalesef büyük buluşlar kadar ilgi çeken ve ses getiren olaylardır. Bu olaylardan bazıları o kadar ünlüdür ki adeta efsaneye dönüşmüş, popülerlik anlamında birçok buluşu ve keşfi geride bırakmıştır. Bu yazıda çok yakın bir geçmişte gündemi sarsan ve bir boyutuyla güncelliği hâlâ devam eden efsanevi “soğuk füzyon”vakasını olayın güncel boyutunu içerecek şekilde irdeleyeceğim. 26 Çok hafif olan hava molekülü nasıl olur da 1000 küsur kilogramlık otomobili yerde tutar diye şaşırmayın. Burada bir tane hava molekülünden değil milyarlarcasından bahsediyoruz, yani birlikten kuvvet doğuyor. Otomobile değişik yönlerde çarpan hava moleküllerinden aşağıya doğru çarpanlar otomobilin üstünden yere doğru bir kuvvet uygular. Bu kuvvet özellikle yüksek hızlarda çok işe yarar. 58 Ortaçağ Avrupa’sında, yemek yemeyi reddeden ve evlenmeyen kadınlar neredeyse azize gibi karşılanırdı. Aksine, fazla yemek yiyen ve yediklerini çıkarıp tekrar yemeğe devam edenler ise zevk düşkünü kişiler olarak bilinirdi. Oysa günümüzde bu tür davranışlar çok önemli hastalıkların belirtileri olarak kabul ediliyor, anoreksia ve bulimia nervoza. Tıpkı astım, şeker hastalığı, hipertansiyon gibi yeme bozuklukları da kronik birer hastalık. Beyindeki östrojen ve serotonin gibi bazı moleküllerin işlevsel bozuklukları da nedenlerin başında geliyor.

Haberler ..................................................................................................................................................... 4 + Hawking kadınlar ve süpersimetri / Zeynep Ünalan........................................................................ 12 76 Tekno-Yaşam / Osman Topaç................................................................................................................ 14 Türkiye Doğası Ctrl+Alt+Del / Levent Daşkıran........................................................................................................... 16 Bülent Gözcelioğlu Ay ışığında füzyon: Laboratuvar-İdare-Medya üçgeninde bilim / Nuhan Puralı........................... 18 84 Otomobillerin Fiziği / Zeynep Ünalan................................................................................................. 26 Sağlık UNIX 40 Yaşında! / Börteçin Ege.......................................................................................................... 34 Ferda Şenel Hayvanlar İçin Hareket Koridorları Ekosistem Köprüleri / Bülent Gözcelioğlu.......................... 38 88 Coğrafi bilgi sistemleriyle Epidemiyolojinin Yeni Çağı / İlay Çelik............................................... 42 Gökyüzü Dillerin Çeşitliliği / Özlem Kılıç Ekici.................................................................................................... 46 Alp Akoğlu Moleküler Legolar / Erkut Yılmaz - Adil Denizli ............................................................................... 52 90 Nükleer Enerjide Yeni Adım: Küçük Modüler Reaktörler / Cem Bağdatlıoğlu ......................... 56 Bilim Tarihinden Yeme Bozukluklarında Moleküler Mekanizmalar / Abdurrahman Coşkun................................. 58 H. Gazi Topdemir İnsan Vücudunda Sıcaklık Düzenlemesi / Şenol Dane..................................................................... 64 93 Farkında Olmadığımız Vazgeçilmezimiz: Koku Duyumuz / Özlem Ak İkinci............................ 68 Yayın Dünyası İslam Dünyasında Matematik / Hüseyin Gazi Topdemir................................................................. 72 İlay Çelik 94 Zekâ Oyunları Emrehan Halıcı

Haberler kolay yayılabiliyor. Yetkililer bu virüsün la- duğunu savunuyor. Bu amaçla kullanılabile- boratuvarın dışına çıkması ve milyonlarca cek, hedef kitleye odaklanabilen ve kolayca Laboratuvarda kişiyi öldürmesi olasılığından korkuyor. kontrol edilebilen başka biyolojik silahların Geliştirilen Virüsün biyolojik silah olarak kullanılma- olduğunun da altını çiziyorlar. Bu konuda Kuş Gribi sından endişe duyan ABD hükümeti, bilim çalışan uzmanların bu virüsü laboratuvar Virüsünün Yanlış adamlarına araştırmanın ayrıntılarını bi- ortamında güvenli bir şekilde ele almak ve Kişilerin Eline limsel dergilerde yayımlamamaları çağrı- virüsün dışarıya kaçmasını önlemek gibi Geçmesinden sında bulundu. Araştırmayı yürüten ekibin daha mühim risklerin üzerinde durması ge- Korkuluyor lideri Ron Fouchier, bu çalışmanın ileride rektiği düşüncesi hâkim. Çalışmanın sonuç- daha etkili aşıların ve tedavi yöntemlerinin larının da insanlığa hizmet edeceğine birçok Özlem Kılıç Ekici geliştirilmesi yönünde çok önemli olduğu- kişi yürekten inanıyor. nu belirtiyor. Bu araştırmada dağ gelincik- Virüs kaynaklı ölümcül bir hayvan has- lerini kullanan uzmanlar bu hayvanların Bitkilere Doğal talığı olan kuş gribinin (avian influen- kuş gribi virüsüne karşı gösterdiği bağışıklık Antifriz za) H5N1 adındaki türevi insanları da öl- sistemi tepkisinin insandakine çok benze- dürebiliyor. Tarihsel olarak incelendiğinde diğini belirtiyor. Uzmanlar, salgın olması Özlem Ak İkinci 20. yüzyılda 9-39 yıl arayla antijen kayması durumunda hangi mutasyona karşı dikkat- sonucu ortaya çıkan yeni virüs alt tipleri- li olunması gerektiğini artık bildiklerini ve Bahçe meraklılarına müjde! Alabama ne bağlı dört ya da beş grip pandemisinin salgın başlamadan önce virüsü durdurabile- ve Miami üniversitesilerinden araştır- oluştuğu görülüyor. Son olarak 2005-2008 ceklerini söylüyor. Bugüne kadar insandan macılar bitkilerin doğal antifriz özelliğini yılları arasında pandemi oluşturan kuş gribi insana bulaşma durumu ender olarak çok artıracak yenilikçi bir doğal sprey geliştir- nedeniyle özellikle Asya ülkelerinde yüzler- yakın temas kurulması durumlarında gö- di. HortTechnology dergisinde yayımlanan ce kişi yaşamını yitirdi. İlk görüldüğü 1996 rülmüş. Ancak, laboratuvarda geliştirilen raporda bitkilerin soğuğa karşı direncini yılından bu yana kuş gribi, yüz milyonlarca mutant virüs tipi havada taşınabiliyor ve en artıracak ve soğuk nedeniyle bitki ölümünü kanatlı hayvanın ölmesine neden oldu. İn- ufak bir öksürükle veya tıksırmayla bile in- önleyecek yeni sprey tanıtıldı. “FreezePruf ” sanlara bulaşması çok ender. Özellikle kü- sandan insana kolayca bulaşabiliyor. İşte bu olarak isimlendirilen sprey patenti alınarak mes hayvanları ile yakın temas halinde olan çalışmanın en tehlikeli boyutu da bu zaten. ticarileştirildi. Sprey bitkiler, insanlar ve insanlarda daha çok görülüyor. Bugüne ka- Bu nedenle ABD hükümeti çalışmanın ya- hayvanlar için toksik olmayan maddeler- dar 600 vaka kayıtlara geçmiş ve bunların % yınlanmasında kontrolü elinde tutmak isti- den oluşuyor. Araştırmacılar spreyi pek çok 60’ı hayatını yitirmiş. yor. Öte yandan dünyada bu tür çalışmaları yaprakta, çiçekte ve meyvede test etti. Elde yapan başka laboratuvarlar da var. Hepsini edilen veriler spreyin ilk hasar sıcaklıklığını Hollanda’daki Erasmus Tıp Merkezi ve birden kontrol altına almak mümkün mü? ve ölüm sıcaklığını düşürdüğünü gösterdi. ABD’nin Wisconsin Üniversitesi’nde yü- Bilim dünyası siyasetçilerden biraz farklı Uygulamadan kısa bir süre sonra sprey etki- rütülen araştırma ile amaçları yeni tedavi düşünüyor. Bu virüsün insanların arasına sini gösteriyor. Sprey bitki dostu olduğu gibi yöntemleri geliştirmek olan Amerikalı ve karıştığı zaman kontrolünün neredeyse aynı zamanda çevre dostu olarak da nitelen- Hollandalı bilim insanları, kuş gribi virü- imkânsız olduğunu belirten virologlar bu diriliyor. sünün mutant tipini laboratuvar ortamında nedenle influenza virüsünün biyolojik silah üretmeyi başardı. Laboratuvar ortamında olarak kullanılması riskinin çok düşük ol- üretilen virüs, memeliler arasında çok daha 4

Bilim ve Teknik Şubat 2012 Düzensiz yayımlanan araştırmalarıyla bitkilerin ışık Kadınlar Işıklandırma döngüsündeki düzensizliklere nasıl tepki Erkeklerden Bitkileri Nasıl verdiği sorusuna açıklık getirdi. Daha Şiddetli Etkiliyor? Ağrı Çekiyor Araştırmacılar yaptıkları deneylerde İlay Çelik günde 19 saat ışık altında, iki hafta büyütül- Özlem Kılıç Ekici müş 300 kasımpatı bitkisi (Chrysanthemum Bitkilerin gündüz süresini bir şekilde morifolium) kullandı. Bu bitkiler benzer Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde “algılayarak” büyüme durumlarını çev- sıcaklığa ve karbondioksit konsantrasyonu- elektronik tıbbi kayıtlar kullanılarak resel koşullara göre ayarladıkları biliniyor. na sahip iki seraya rastgele paylaştırıldı. Bir yapılan bir araştırmada her türlü hastalıkta Bu doğal olaylar “sirkadiyan saati” olarak seradaki bitkilere kısa gündüz süresi ve ara- kadınların erkeklere göre daha çok ağrı çek- bilinen, biyokimyasal ve fizyolojik süreçle- lıklı gece aydınlatmalarından oluşan ışık- tiği belirlenmiş. Journal of Pain dergisinde rin çoğunda bulunan 24 saatlik bir sisteme landırma düzeni uygulandı. Diğer seradaki yayımlanan bu çalışmada iki cinsiyet arasın- dayanıyor. Bitkiler sirkadiyan koşullarına bitkilere ise kesintisiz uzun süreli gündüz da görülen ağrı şiddeti farkının istatistiksel uygunluk gösteren çevrelerde daha iyi bü- aydınlığı sağlandı. Karbon depolama açı- olarak hayli fazla olduğu ve bunun neden- yüyor. Ancak şimdiye kadar bitkilerin iç sından, büyüme hem gündüz uzunluğuyla lerinin daha kapsamlı araştırılması gerektiği sirkadiyan saatlerinin seralar gibi düzensiz hem de günlük toplam ışık miktarıyla doğ- belirtiliyor. Araştırmada 250 farklı hastalık ışıklandırılan ortamlarda nasıl tepki göster- rusal korelasyon gösterdi. çeşidi için 72.000’den fazla yetişkin hasta- diği anlaşılamamıştı. dan not edilen 160 binden fazla ağrı belirtisi Araştırmacılar kısa gündüz süresi ve ara- 0-10 skalasına göre derecelendirilerek ince- Kuzey enlemlerdeki bölgelerde bulu- lıklı gece aydınlatması uygulanan bitkilerin lenmiş. Bu skalada “0” hiç ağrı olmadığını, nan seralarda aydınlık süresini uzatmak yapraklarının ve gövdelerinin, kesintisiz 10 ise hissedilen en kötü ağrıyı gösteriyor. amacıyla yoğun biçimde ek ışıklandırma uzun süreli gündüz aydınlığı uygulanan Öncelikle hastalıkla birlikte seyreden ağrı kullanılıyor. Elektrik tasarrufu yapmak için bitkilere göre daha hızlı geliştiğini ve büyü- kayıtları veri tabanından çekilmiş. Kullanı- de ışıklandırma sistemleri elektriğin en az düğünü gördü. Bu da düşük ortalama ışık lan ağrı şiddeti kayıtlarının, ilaç verilmeden kullanıldığı saatlerde ışık verip elektriğin yoğunluğunun bitkileri fotosentez yüzeyle- önceki ilk ağrı kayıtları olmasına dikkat yoğun kullanıldığı saatlerde ışığı kesiyor. rini genişletmeye sevk ettiğini gösteriyordu. edilmiş. Daha sonra bu sonuçlar hastalık Dolayısıyla yapay ışıklandırma doğal günı- Ancak deneyler düzensiz ışık periyotlarının çeşidine ve cinsiyete göre ayılmış. Kayıt şığı döngüsünü bozmuş oluyor. sirkadiyan ritmi bozduğunu ve yaprakların edilen veriler analiz edildiğinde hastalığın özelliklerinde değişiklikler oluşmasını tetik- teşhisi ne olursa olsun her türlü hastalık du- Aarhus Üniversitesi Bahçecilik lediğini gösterdi. Çalışma ayrıca bitkilerin rumunda kadınların ağrıyı erkeklere göre Bölümü’nden araştırmacılar Katrine Heins- düzensiz ışık periyotlarına uyum sağlayabil- daha yoğun hissettiği belirlenmiş. Özellikle vig Kjaer ve Carl-Otto Ottosen Journal of the diğini de göstermiş oldu. Kjaer ve Ottosen, kas, eklem ve boyun ağrıları ile migren ağ- American Society for Horticultural Science’ta araştırmalarının seralarda ek ışıklandırma rılarında hissedilen ağrı şiddetinin kadın- kullanılan bölgelerde sera yetiştiricilerinin larda daha yoğun olduğu söyleniyor. Daha enerji tasarrufu uygulamasına yardımcı ola- önce yapılan birçok araştırmanın sonuçları cağını düşünüyor. da kadınların erkeklere göre daha fazla ağrı çektiğini gösteriyor, ancak bu çalışmada ağ- rının cinsiyetler arasındaki yaygınlığından ziyade ağrının şiddeti göz önünde tutulmuş. 5

Haberler Kar Leoparını cunda elde ediliyor. Elde edilen kök hücre- niye gibi kısa bir sürede 3-D haritasını çı- Kök Hücreleri leri sayesinde kar leoparının genetik malze- karmak için ultrason görüntüleme yöntemi, Koruyabilir mesinin ileride yapılabilecek klonlama veya 3-D hareket yakalama teknolojisi ve patentli üreme işlemleri için kriyoprezervasyon veri işleme yazılımı kullanarak yeni bir tek- Özlem Kılıç Ekici (dokuların veya hücrelerin sıfırın altında- noloji geliştirdi. . Böylece kas kasılması sıra- ki sıcaklıklarda dondurularak korunması) sında kasın yapısında meydana gelen deği- Kar leoparı (Uncia uncia) Orta Asya’nın yöntemi ile saklanması, bu çalışmanın en şiklikler gözlenebiliyor. dağlık bölgelerinde yaşayan büyük bir can alıcı kısmı. Sağlanan kök hücrelerden kedi türü. Çok yükseklerde kayalık kesim- üreme hücreleri ve gamet geliştirilerek nesli Önceki yöntemlerle 15 dakika süren bu lerde yaşadıkları ve ürkek oldukları için tükenmekte olan bu hayvanın yavruları elde iş, tıbbi görüntüleme alanında bir atılım popülasyon sayımı diğer türlerinkine göre edilebilecek. Aynı tekniğin Bengal kaplanı, olarak değerlendiriliyor. Wakeling amaç- daha zor yapılıyor. Soyu tükenmekte olan jaguar ve yaban kedisi için de uygulanma- larının, kas iskelet simülasyon yazılımında bu kedinin doğadaki sayısı gittikçe azalıyor. sının planlandığı uzmanlar tarafından be- kullanılabilecek kas modelleri geliştirerek Son verilere göre tahmini 3500-7000 ara- lirtiliyor. eklemlerdeki gücü ve hareket halindeyken sında kar leoparının hayatta kaldığı belirti- kaslardaki mekanik değişimi tahmin etmek liyor. Monash Üniversitesi Tıbbi Araştırma Kasları olduğunu belirtiyor. Bu yeni teknolojiyle Enstitüsü’nden bir grup araştırmacı ilk defa Görüntülemede bir kasın nasıl şekil değiştirdiği, şiştiği, iç yetişkin kar leoparının kulak dokusundan Yeni Teknoloji kas liflerinin nasıl kıvrımlı hale geldiği gö- embriyonik kök hücresi benzeri hücreler rüntülenebilecek. Wakeling araştırmasının, elde etti. Daha önce hiç kedi ailesinden kök Özlem Ak İkinci çocuklarda tendon nakli gibi ortopedik hücresi elde edilmemişti. Bu anlamda bir ameliyatların sonucunu tahmin edebilecek ilke imza atan bu araştırmada, doğal plu- Simon Fraser Üniversitesi’nden Doç. Dr. yeni yazılım programlarının geliştirilmesine ripotent kök hücresinin tüm faydalı özel- James Wakeling daha önce gözlenmemiş aracı olacağını umuyor. liklerini taşıyan uyarılmış pluripotent kök kas etkinliği detaylarını görüntüleyebilen hücreleri yapay olarak elde edilmiş. Tıp yeni bir sinyal işleme yöntemiyle, gelişmiş dünyasında kısaca iPS olarak bilinen bu tıbbi görüntüleme yöntemlerine bir yenisini hücreler kolayca her türlü hücre tipine fark- ekledi. Wakeling insanların ve hayvanların lılaşabiliyor. iPS hücreleri, vücut hücrelerin- büyüleyici kas hareket mekaniğini tarayıp deki belirli genlerin dışarıdan yapay olarak görüntüleyebilmek ve kas yapısının 90 sa- uyarılması ve bunun sonucunda bu genlerin kodladığı proteinlerin sentezlenmesi sonu- 6

Bilim ve Teknik Şubat 2012 Endüstride maddelere maruz kalınmasının aslında tüm Perfloro kimyasal maddeler özellikle tekstil Kullanılan hayat boyunca etkilerinin süreceği söyle- ve gıda paketleme endüstrilerinde kulla- Kimyasal Maddeler niyor. ABD Çevresel Sağlık Araştırmaları nılıyor. Ayrıca bu kimyasallarla kirlenmiş Bağışıklık Sistemine Enstitüsü’nden immünolog Dori Germo- deniz ürünlerinin tüketilmesi de perfloro Zarar mı Veriyor? lec perfloro kimyasal maddelerin farelerin kimyasal maddelere maruz kalmanın başka bağışıklık sistemini etkilediğini, bu yeni bir yolu. Bulgular üretim ve gıda ürünleri Özlem Ak İkinci çalışmanın verilerinin birkaç yıl önce la- sektöründe kullanılan kimyasal maddelerle boratuvar hayvanlarıyla yapılan çalışmayla ilgili endişeleri attırıyor. Endüstride kullanılan bazı kimyasal örtüştüğünü belirtiyor ve bu kimyasal mad- maddeler aşıların etkinliğine zarar veri- deler için “bağışıklık sistemini baskılayıcı” yor. Florin içeren organik kimyasal madde- tanımını kullanılıyor. Araştırmayı yapan bi- ler (perfloro kimyasallar-PFC) gıda paket- lim insanları çalışmalarında 1999-2001 yıl- lemede ve çeşitli endüstrilerde kullanılıyor. ları arasında doğan 587 bebeği inceleyerek Bu kimyasal maddeler insan da dâhil olmak elde ettikleri verileri değerlendirdi. Araştır- üzere pek çok canlıda tespit edilebiliyor. macılar florin içeren kimyasal maddelere Journal of the American Medical Associati- doğum öncesi maruz kalınması durumunu on dergisinde yayımlanan çalışmaya göre değerlendirmek için, hamilelik sırasında insan kanında bu kimyasal maddelerin annenin kan serumunda bu maddelerin seviyesini ölçtü. Çocuklar 5 yaşına geldi- ğinde kanlarındaki florin içeren kimyasal maddelerin seviyesi tespit edildi. Ardından 5 ve 7 yaşındaki çocukların tetanos ve dif- teri aşılarına bağışıklık sistemlerinin verdiği Tıbbi Hipotez Yarışması yüksek seviyede olması hastalıklara karşı tepki incelendi. Beş yaşındaki çocukların Gülhane Bilim ve Araştırma Toplulu- koruyucu aşıların, örneğin tetanos aşısının kanındaki florin içeren kimyasal maddele- ğu’nun (GÜBAT) düzenlediği Tıbbi etkinliğinin azalması riskini 3 kat artırıyor. rin seviyesinin 2 kat arttığı, 7 yaşına geldik- Hipotez Yarışması’nın bu yıl 7.si yapılıyor. Daha önce yapılan çalışmalarda gösterildiği lerinde ise tetanos ve difteriye karşı oluşan Bütün tıp fakültelerinden öğrencilerin gibi poliklorinat bifeniller bağışıklık siste- antikorların yoğunluğunun % 50 oranında katılabileceği bu yarışmaya gönderilecek mine zarar veriyor. Ancak perfloro kimya- azaldığı gözlendi. Perfloroktan sülfonatın hipotezler Ankara içindeki çeşitli fakülte- sal maddelerin etkisinin poliklorinat bife- (PFOS) ve perflorooktanoik asitin (PFOA) lerden davet edilecek, farklı dallardan öğ- nillerin etkisinden çok daha güçlü olduğu 7 yaşındaki çocuklarda antikor miktarının retim üyelerinden oluşan bir jüri tarafından belirtiliyor. Ayrıca çocuklukta bu kimyasal azalması riskini 3 kat artırdığı tespit edildi. değerlendirilecek. Finale kalan hipotez- ler GÜBAT’ın 13-15 Nisan 2012 tarihleri arasında düzenleyeceği 13. Ögrenci Tıp Kongresi’nde sunulacak ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen diğer tıp fakültesi öğren- cilerinin soruları ile tartışma bölümünde irdelenecek. Buradaki irdeleme sonucunda kazanan ilk üç hipotez yine jüri üyelerince değerlendirilecek. Dereceye giren ilk üç hi- potezden birinciye 2000 TL, ikinciye 1000 TL, üçüncüye ise 750 TL ödül verilecek. Stj. Dr. Abdullah GÜLER 7. Hipotez Yarışması sorumlusu e-posta: [email protected] 7

Haberler Yeni Türler 2012 Herkes İçin Bülent Gözcelioğlu Sürdürülebilir 8 Enerji Yılı Bilim insanları yeryüzünde hâlâ keşfe- dilecek çok sayıda canlı olduğunu dü- Bülent Gözcelioğlu şünüyor. Bunun için de devamlı yeni tür arıyorlar. 2011 yılında Kaliforniya Bilimler Akademisi’nden araştırmacılar tüm kıtalar- da, üç okyanusta, en yüksek yerlerden derin deniz bölgelerine kadar olan ekosistemlerde araştırmalar yaptı ve şimdiye kadar hiç bilin- meyen 140 türü bilim dünyasına tanıttı. Bu türler arasında 72 eklembacaklı, 31 deniz sal- yangozu, 13 balık (bunların 4’ü derin deniz köpekbalığı), 11 bitki, 9 sünger, 3 mercan ve 1 tane de sürüngen türü var. Türlerin listesi- ne aşağıdaki web sayfasından ulaşılabiliyor. www.calacademy.org/newsroom/releases/2011/new_species_list.php Birleşmiş Milletler enerjinin yaşam ka- litesinin artırılmasındaki ve ekonomik Diğer bir keşif haberi 2012 Ocak ayı- kalkınmadaki önemine dikkat çekmek, nın sonlarına doğru Surinam’dan geldi. küresel yoksullukla mücadelede başa- Araştırmacılar Surinam’ın tropikal orman rı sağlamak amacıyla 2012 yılını “Herkes bölgesinde yeni bir tür keşfettiklerini açık- için Sürdürülebilir Enerji Yılı” yılı ilan etti. ladı. Doğa koruma ile ilgili olarak çalı- Hedefler arasında herkesin modern enerji şan sivil toplum kuruluşu Conservation olanaklarından yararlanması, enerji verim- International’ın koordinasyonuyla yapılan liliğinin artırılması ve yenilenebilir enerji araştırmada1300 tür toplayan bilim insan- kaynaklarının daha fazla kullanılmasının ları, bunlardan 46’sının daha önce bilin- sağlanması var. Günümüzde 3 milyardan meyen türler olduğunu açıkladı. fazla insan yiyecek ve ısınma için geleneksel biyokütleye (odun, bitkisel kaynaklar vb.) Türlerin fotoğraflarına buradan ulaşılabilir. bel bağlamış durumda. 1,5 ¬milyardan faz- la insana elektrik ulaşmıyor, milyonlarcası http://www.conservation.org/newsroom/pressreleases/Pages/An- da elektriği satın alabilecek durumda değil. Armored-Catfish-Cowboy-Frog-and-a-Rainbow-of-Colorful-Critters- Bu insanların yaşam kalitesinin artırılması discovered-in-southwest-Suriname.aspx için her şeyden önce enerjiye ulaşabilmeleri ve bunun sürdürülebilir bir biçimde devam etmesi gerekiyor, bunun için de yenilenebi- lir enerji kullanılması önemli. BM, Herkes için Sürdürülebilir Enerji Yılı kapsamında, 2030 yılına kadar üç ana hedef belirledi ve bunlara ulaşılması için hükümet- lerin, özel sektörün ve sivil toplum kuruluş- larının bir arada çalışması gerektiğini belirtti. • Modern enerji hizmetlerine herkesin erişebilmesinin sağlanması • Küresel enerji yoğunluğunun % 40 azal- tılması (enerji verimliliğin artırılması) • Yenilenebilir enerjinin küresel ölçekte % 30 arttırılması

Kepler’den fazla ötegezegen adayı var. Önümüzdeki Gezegenlerin yıldızların çevresinde oluş- 26 Gezegen Daha süreçte ötegezegen keşfi o kadar sıradan tuğundan kimse kuşku duymuyor. O neden- hale gelecek ki artık saymayı bırakıp bu le bu gezegenler oluştuktan sonra bir şekilde Alp Akoğlu gezegenlerde yaşamın izlerini arıyor ola- yörüngelerinden çıkmış olmalılar. İddia ilk cağız. ortaya atıldığında, gezegenlerin yörüngele- Kepler’den sürekli yeni gezegen haber- rindeki kararsızlıklar nedeniyle yörüngele- leri geliyor. Bir süre sonra bu haberler Keşfedilen gezegen sistemlerinin nere- rinden çıkarak sistemlerinden uzaklaştığı belki de sıradan hale gelecek, ama şu anda deyse tamamında birden fazla gezegen var. öne sürülmüştü. Ancak bilgisayar model- sayılar bizi şaşırtmaya devam ediyor. Şimdilik görebildiklerimizin yalnızca yıl- lemeleri bunun başka mekanizmalarının dızına yakın olanlar olduğunu düşününce, olabileceğini gösteriyor. Bir yıldız ömrünün Kepler Uzay Teleskobu’yla yapılan yeni yıldız başına belki de bizim sistemimizdeki sonlarında kırmızı dev aşamasına gelirken keşifler 26 Ocak’ta NASA tarafından açık- gibi çok sayıda gezegen düştüğü açık. Bu gezegenlerini dışa doğru iterek onların bir landı. Buna göre 11 yıldızın çevresinde do- da Samanyolu’ndaki gezegen sayısının yıl- kısmından kurtuluyor olabilir. Ayrıca geze- lanan toplam 26 gezegen daha keşfedildi. dız sayısından çok daha fazla olabileceği genlerin yakınlardaki yıldız sistemlerinin ya Bu gezegenlerin kütleleri 1,5 Dünya kütle- anlamına geliyor. da yoğun gaz bulutlarının kütleçekiminden siyle Jüpiter kütlesi arasında değişiyor, ama etkilenerek yıldızlararası ortama fırlamış ol- çoğunun kütlesi Neptün’ünkinden küçük. Yalnız Gezen ması da mümkün. Gökadamız dinamik bir Gezegenler yapıya sahip. Her şey gökada merkezinin Gezegenlerin dikkat çeken özelliği yıl- çevresinde dolanıyor. Bu hareket nedeniyle, dızlarına Venüs’ün Güneş’e olan uzaklı- Alp Akoğlu özellikle gökadamızın yoğun sarmal kolları- ğından daha yakın olmaları. Bu, gözlem nın içindeki yıldızlar gezegenlerinin bir kıs- süresinin kısa olmasından kaynaklanıyor. Geçtiğimiz yıl gökdamızdaki gezegen- mını kaybediyor olabilir. Yörüngesi daha geniş olan gezegenlerin lerin sayısının yıldızlardan daha fazla saptanabilmesi için daha uzun süre göz- olabileceği açıklanmıştı. Gezegenlerle ilgili Genç yıldızlar da gezegenlerine pek sa- lem yapılması gerekiyor. Çünkü Kepler, diğer haberde belirttiğimiz üzere, Kepler’in hip çıkamıyor olabilir. Bir bulutsudan çok gezegenleri yıldızlarının önünden geçer- yeni keşifleri de bunu destekliyor. Geçtiği- sayıda yıldız oluşur ve başlangıçta bu yıldız- ken yakalıyor. miz yıl çok daha ilginç bir iddia da ortaya lar birbirlerine görece çok yakındır. Genç atılmıştı. Buna göre gökadamızdaki geze- yıldızlar “açık yıldız kümesi” olarak adlan- Bu yeni keşiflerle birlikte Kepler’le 60 genlerin yaklaşık dörtte üçü gökyüzünde dırılan kümeler oluşturur. Bu kümelerdeki kadar ötegezegen kefedilmiş oldu. Geçti- yalnız geziyor olabilir. Bir başka deyişle yıldızlar Samanyolu’nun dönüşüne bağlı ğimiz ay bunların ikisinin Dünya boyutla- gökadamızdaki gezegenlerin çoğu bir yıl- olarak zaman içinde gökadamızın kollarına rında olduğu açıklanmıştı. (Bunun habe- dızın çevresinde dolanmıyor olabilir. dağılır. Bilgisayar modellemeleri, yıldız kü- rini dergimizin geçen sayısında bulabilir- melerindeki sıkışık yapının da gezegenleri siniz.) Yine Kepler’le belirlenen 2300’den yörüngelerinden çıkarabildiğini gösteriyor. 9

Haberler dislik yarışmaları ve staj olanakları ile bir mühendisin kendisini geliştirebilmesi için imkânlar sunuyor. Ülkemizde Orta Doğu Teknik Üniver- sitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Yıl- dız Teknik Üniversitesi ve Ege Üniversite- si olmak üzere toplam 4 üniversitede faali- yet gösterenBEST Türkiye topluluğunun en çok dikkat çeken organizasyonlarından biri mühendislik yarışmaları. Bu yarışmaların“temel mühendislik bil- gileriyle harikalar yaratma organizasyonla- rı” olduğunu söyleyebiliriz. Yarışmaya nasıl katılınıyor? Mühendislik İnsanoğlu var olduğu sürece sınırsız bir Yarışmaya 4 kişilik takımlar halinde, ta- Yarışmalarıyla şekilde öğrenmeye, tasarlamaya, yeni bir mamen kendi isteğinize bağlı bir kategoride Mühendislik şeyler yaratmaya eğilimli oldu ve bunun için katılabilirsiniz. Başvurma hakkına sahip ola- çaba harcadı. İşte bu sürecin doğurduğu en bilmeniz için, BEST’in üniversitenizde olma- Anıl Birkan önemli dallardan biri olan mühendislik de, sı yeterli. Bu yarışmalarda herhangi bir sınıf modern anlamda bilim insanlarının üretti- ayrımı yok. Öğrenim sürecimizin başladığı günden ği kuramsal bilgiyi, tekniker ve teknisyenle- itibaren, gelecekteki mesleğimizi belir- rin uygulayabileceği pratik bilgiye dönüştür- Üniversitenizde BEST olması için ne yap- leyecek adımlar atmaya ve kendimizi geliş- me sanatından başka bir şey değildi. malısınız? tirmeye çalışırız. Doktorluk, yazarlık, öğret- - Önce BEST ile ilgilenebilecek aktif üyeler menlik, oyunculuk, avukatlık, tercümanlık, Arthur Mellen Wellington’a ise göre mü- toplamaya çalışın. yöneticilik… hendislik “beceriksiz birinin iki dolara kö- - BEST hakkında daha detaylı bir araştırma tü yaptığı bir şeyi, bir dolara iyi yapma sana- yapıp genel bilgi edinin. Ucu bucağı olmayan birçok sektörden tı” idi. - Üniversitenizden bir destek yazısı alın. birçok alana dönemsel olarak ilgi duyar, üni- - [email protected]’a katılmak istedi- versiteye girdikten sonraki süreçte mesleki Böyle bir sanatı dar bir bakış açısından ğinizi bildiren bir e-posta gönderin. Böylece yolumuzda küçük adımlar atmaya başlarız. düşünebilmek hayli zor olduğundan, günü- gerekli bütün belgeler size yollanır ve BEST’e müzde lisans seviyesinde düzinelerce bölü- giriş süreci başlar. Peki ya bu yola devam etme sürecinin me ayrılmış olan mühendislik birçok alanı en önemli halkası olan doğru bölümü seç- içinde barındırıyor. Hangi kategorilerde me konusunda, ne kadar bilinçli karar veri- yarışılıyor? yoruz? Seçilen meslekler konusunda her za- Bu kadar geniş ve detaylı bir alanın ev- man doğru mu bilgilendiriliyoruz? rensel geçerliliği, mühendisliğe uluslararası Mühendislik denince akla gelen karma- bir kimlik kazandırmıştır. İşte bu uluslarara- şık işlemlerin ve kuralları, aslında her mü- Birçok meslekte tam olarak ne yapıldığı- sı kavramı ülkemizde en doğru ve işlevsel bir hendisin sahip olması gereken özellikler ol- nı, tam olarak hangi sorumlulukların üst- şekilde temsil eden, kâr amacı gütmeyen öğ- duğu noktasından hareketle mühendisle- lenildiğini çıplak bir şekilde görebiliyo- renci organizasyonlardan biri BEST’tir (Bo- ri yarıştıran bu organizasyonlar, vaka anali- ruz. Ama maalesef bazı meslekler için bu ard of European Students and Technology). zi ve takım tasarımı olmak üzere iki katego- o kadar kolay olmuyor. Kafamızda yüzler- riden oluşuyor. ce soru işareti ile adım attığımız bu mes- Teknik üniversite öğrencileri arasında lekler, bazen bizi hayal kırıklığına uğratıp iletişimi artırmak, işbirliği sağlamak ve öğ- Gözünüz korkmasın, temel mühendis- geleceğimiz konusunda endişeye düşme- renci değişimi yapmak amacı ile sadece öğ- lik mantığına sahip her öğrencinin yapa- mize neden olabiliyor. Peki ya ülkemizde rencilerin katıldığı ve öğrenciler tarafından bileceği ve tasarlayabileceği türden oluyor hangi meslekler yanlış anlaşılıp büyük so- yönetilen bir organizasyon olarak 1989 yı- bu konular. ru işaretlerini de beraberinde getiriyor der- lında Berlin’de kurulan BEST, günümüzde seniz, rahatlıkla “mühendislik” cevabını ve- 32 ülkede, 90’ı aşkın yerel grup ve 3200’ü Yarışmaya gelene kadar, konu hazırlayan rebiliriz. aşkın aktif üye ile faaliyet gösteriyor. Ücret- grup haricinde kimsenin konular hakkında siz eğitim seminerler, farklı okullardan ve bir fikri olmuyor. Herkes konuları yarışmay- 10 ülkelerden teknik üniversite öğrencilerinin la birlikte öğrenip uygulamaya geçiyor. Ko- kaynaşmasını sağlayan toplantılar, mühen- nunun ne olduğunu bilmeden katıldığınız için, takım arkadaşlarınızı seçerken de stra- tejik davranmak çok önemli oluyor. Önce takım tasarımını anlatmaya baş- layalım.

Bilim ve Teknik Şubat 2012 Mesela Somali’de insanlar büyük bir kıt- Mesela İstanbul’un trafik sorununa güneş Toplam 13 bölgesel ve ulusal yarışma vardır: lığın ortasında. Somali’ye çok yakın olan bir enerjisini kullanarak bir çözüm bulmanız is- - Fransa Ulusal Mühendislik Yarışması adada ise yeterli besin kaynağı ve üretim var. tenebilir ya da kendinizi bir anda gelişmiş ve - Baltık Bölgesi Mühendislik Yarışması Ama şu anda ihtiyaç duyulan en önemli şey gelişmemiş ülkeler arasındaki ticaret ve kal- - Merkez Bölgesi Mühendislik Yarışması bir grup mühendis! İşte o mühendisler de kınma savaşının arasında bulabilirsiniz. - Benelüks Bölgesi Mühendislik Yarışması sizlersiniz! - Polonya Ulusal Mühendislik Yarışması İşte önceki yıllardan bazı vaka analizi ko- - İtalya Ulusal Mühendislik Yarışması Yarışma alanının ortasında bir malze- nuları: - Nordik Bölgesi Mühendislik Yarışması me marketi var. İstediğiniz malzemeyi kul- - İspanya Ulusal Mühendislik Yarışması lanarak öyle bir tasarım yapın ki, bu besin- Avrupa Mühendislik Yarışması 2011 - Romanya Ulusal Mühendislik Yarışması leri adadan Somali’ye aktarabilelim. Yalnız - Bir şirket için web-sitesi tasarımı - Portekiz Ulusal Mühendislik Yarışması önemli bir nokta var, aldığınız ve kullandığı- - Maden işçilerinin rahat çalışması için kıya- - Yunanistan Ulusal Mühendislik Yarışması nız her malzemenin belirli bir fiyatı var. En fet çözümü - Ukrayna Ulusal Mühendislik Yarışması uygun bütçeli, en işlevsel, en sağlam, en er- - Türkiye Ulusal Mühendislik Yarışması gonomik tasarımı yap ve Somali’deki insan- Türkiye Mühendislik Yarışması 2011 ları kurtar. Ya da Emirgân açıklarında ben- - İstanbul Boğazı’nda bir tanker kazası vakası Türkiye Mühendislik Yarışmaları zin yüklü bir tanker, büyük bir gümbürtüy- le karaya vurdu. Saniyede 1 ton benzin boğa- Avrupa’nın En Büyük Bu sene 3.sü düzenlenecek olan Türki- zın sularına karışıyor. Öyle bir bot tasarlayın Mühendislik Yarışması ye Mühendislik Yarışması’na ODTÜ ev sa- ki, bu bot boğazdaki canlılar ve çevre için bü- hipliği yapacak. Türkiye’nin dört üniversite- yük bir faciayı önlesin yani deniz suyuna ka- Türkiye’de yapılan bu yarışmalar, Avrupa sinden başarılı mühendislik öğrencilerinin rışan benzini toplasın. Vakit daralıyor. İstan- BEST Mühendislik Yarışmaları Projesi’nin bir araya geleceği yarışma, 4-6 Mayıs tarih- bul Boğazı’nı kurtarmak sizin elinizde. içinde yer alıyor. EBEC (European BEST En- leri arasında yapılacak. Türkiye Mühendislik gineering Competition) olarak adlandırılan Yarışması’ndan bir adım önceki yerel yarış- Bu konu 2010 yılında düzenlenen İTÜ bu proje bu sene 4.yılına girdi. maların tarihleri ise şöyle: Mühendislik Yarışması’ndan, belirli bir ya- İTÜ Mühendislik Yarışması: pıyı, verilen malzemelerle, belirlenen süre- Ghent’de yapılan,İlk EBEC finali bugün- 7-9 Mart 2012 de yapmaya dayanıyor. Ancak tasarımını- kü kadar geniş bir coğrafyaya yayılmıyordu. ODTÜ Mühendislik Yarışması: zın, belirlenen testleri başarıyla geçmesi ge- 18 ülkeden 80 katılımcıyla gerçekleşen etkin- 10-11 Mart 2012 rekiyor. likte Türk takımları yoktu. Fakat bu ilk orga- YTÜ Mühendislik Yarışması: nizasyonun bir sonraki sene yapılacak EBEC 17-18 Mart 2012 Takım tasarımının en eğlenceli bölümle- Projesi’ne ilgiyi ve katılımı artıracağı kesindi. EGE Mühendislik Yarışması: rinden biri işte bu testler. Mesela bir deniz fe- Öyle de oldu. 2010 yılında gerçekleşen, Türk 24-25 Mart 2012 neri tasarımının dalgalara, yağmura, depre- BEST gruplarının da dâhil olduğu EBEC Yarışmalarla ilgili duyuruları ve gelişmeleri me ve daha birçok şeye dayanıklı olup olma- Projesi’nin Romanya’nın Cluj kentindeki fi- takip etmek istiyorsanız: dığını tespit edebilmek için yapılan testlerde naline31 ülkeden 104 yarışmacı katıldı. zevkli ve eğlenceli sahneler yaşanabiliyor. Bu Sosyal Medya Sayfaları: tür testler aynı zamanda mühendisliğin te- Türk grupların yarışmalara gösterdiği facebook.com/TurkiyeBESTMuhendislikYarismasi mel ilkelerinin algılanmasında ve çok yön- ilgi ve verdiği önem, bir sonraki sene Av- Twitter.com/turkishbec lü düşünebilme kabiliyetinin geliştirilmesin- rupa Mühendislik Yarışması’nın ev sahip- Websitesi: www.turkishbec.org de de etkili. liğinin İstanbul Teknik Üniversitesi’ndeki BEST grubuna verilmesiyle hak ettiği kar- İşte geçen seneden bazı takım tasarımı şılığı buldu. konuları: EBEC Projesi 2011 yılında da büyümeye Avrupa Mühendislik Yarışması 2011 devam etti. 32 ülkeden 104 yarışmacının ka- • Güneş ışığını en doğru şekilde kulla- tılımıyla, Avrupa çapında düzenlenen en bü- yük mühendislik yarışması haline geldi. nacak akıllı ev tasarımı • Helyum zeplini tasarımı Neden Proje Deniliyor? • Rube Goldberg makinası tasarımı Türkiye Mühendislik Yarışması 2011 Mühendislik Yarışmaların’dan “proje” • Arıtma görevi yapan bot tasarımı olarak söz edilmesinin nedeni 3 aşama- Vaka analizi ise verilen probleme çözüm lı olmaları. üretmeye dayalı bir kategori. Yarışmacı- lar belirli bir süre içinde, kendilerine verilen EBEC Piramidi olarak adlandırılan yapı, probleme çözüm bulmaya çalışır. Ürettikleri bu üç aşamayı net bir şekilde anlatır. Projede çözümleri, jürilere sunarlar. yer alan üniversitelerin düzenlediği yerel ya- Herhangi bir şirketin vakasından daha rışmalarda dallarında birinci seçilen takım- spesifik alanlardaki bir çok vakaya kadar ge- lar, yerel grupların dâhil olduğu bölgesel ya niş bir alanı kapsayan vaka analizi kategori- da ulusal mühendislik yarışmalarında şans- si, bütün mühendislik öğrencilerinin çözebi- larını sürdürür. Bölgesel ve ulusal yarışmala- leceği cinsten problemler içerir. rın birincileri de son ayak olan Avrupa Mü- hendislik Yarışması’na katılmaya hak kazanır. 11

Zeynep Ünalan HveaSwükpienrgs,imKaedtrıinlar Iain Heath yaşından beri her geçen gün motor nöronları yavaş yavaş işlemez hale gelen, bir on sene öncesine kadar 8 Ocak 1942 doğumlu Stephen Hawking’in 70. harfleri elinin altındaki düğmeye tıklayarak ekranda doğum günü geçen ay Cambridge Üniversitesi’nde beliren harf dizisinden seçerek cümle kuran, ancak el “Evrenin Durumu” adlı bir sempozyum ile kutlan- kaslarının da tamamen işlevini yitirmesi sonucu çev- dı. Kozmoloji alanındaki çalışmalarıyla bilinen bilim resiyle iletişimi yanak kaslarının hareketiyle sınırla- insanlarının katılımı ve konuşmalarıyla renklenen nan ve tüm bu olumsuzluklar içinde kozmolojinin sempozyumun halka açık ancak biletli oturumun- en köklü problemlerine kafa yoran, kuramlar üreten daki konuşmacılardan biri tabii ki Hawking olacaktı. bir bilim insanının “Gün içerisinde en çok kadınları Ama yarım asırdır mücadele ettiği hastalığının iyice düşünüyorum” açıklamasını esprili kişiliğine verme- ilerlemiş olması toplantıya katılmasına müsaade et- li. İçinde bulunduğu durumuna rağmen herkesi gü- medi. Hawking’i 70. yaş gününde yazıyla da olsa top- lümsetebildiği için kendisini ne kadar takdir etsek az. lumla buluşturan New Scientist dergisi oldu. Röportaj sırasında kendisine yöneltilen sorulardan birine ver- Bilim ve Teknik yazarları olarak bizler de diğer po- diği cevap o kadar ilgi çekti ki hem yabancı basında püler bilim dergilerini elimizden geldiğince takip et- hem Türk basınında yer aldı. Hawking’in “Gün içeri- meye çalışıyoruz. New Scientist dergisi elime geçer sinde en çok neyi düşünürsünüz?” sorusuna cevabı geçmez ilk yaptığım Stephen Hawking ile yapılan “Kadınlar” olmuş ve ardından hemen eklemiş: “Ka- bu röportajı okumak oldu. Tabii kadınların karma- dınlar tam bir muamma”. Bu cevap basında hemen şık yapısı ile evrenin yapısı arasında ne gibi benzer- “Evrenini sırlarını çözdü, ama kadınları çözemedi”, likler bulmuş acaba, gibi bir merakla değil. Özellikle “Kadınları düşünüyor” gibi başlıklarla ele alındı. 22 CERN’deki son gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini ve yakın gelecek öngörülerini merak ediyordum. Ancak hayal kırıklığına uğramadım desem yalan olur. Soru- lar çok genel, cevaplar ise çok kısa idi. Gerçi bekledi- ğim açıklamanın bir sorunun cevabında gizli oldu- ğunu sonradan fark ettim. Birazdan onu sizlerle pay- laşacağım. Kendisine topu topu beş soru yöneltilmiş ve her soruya verdiği cevaplar üç dört cümleyi geç- miyor. Cevaplar o kadar kısa ki New Scientist dergi- si fazladan açıklamalar koyma gereği hissetmiş, ara- ya girmiş, cevaplarda geçen bazı kavramları anlatmış. Hayal kırıklığımın asıl nedeni röportajın sonun- da Hawking’in sandalyesindeki teknolojiyi geliş- tirme işini üstlenen Sam Blackburn ile yapılan kı- sa söyleşiydi belki de. Hawking’in konuşma hızının daha doğrusu iletişim hızının dakikada bir kelime- ye düştüğünü okuduğumda, hem röportajın kısalığı- na haklı bir açıklama bulabildim hem de artık Profe- sör Hawking’in anlaşılır açıklamalarının geride kal- dığını anladım. 12

>< Bilim ve Teknik Şubat 2012 Mac filko LEGO Collection 2011 Röportaj “kadınlar” cevabını verdiği ve benim hiç Dolayısıyla süpersimetrik parçacıklar (sparçacık- üzerinde durmadığım, ama ister istemez gülümse- lar) ancak çok çok yüksek çarpışma enerjisinde or- diğim meşhur soruyla noktalanıyordu. Dikkatimi taya çıkabilir, tabii gerçekten varlarsa. çeken Hawking’in üçüncü soruya verdiği cevap ol- du. Soru: “Neyin keşfi evreni anlayışımızda köklü Bir CERN takipçisi olarak hemen belirteyim. bir değişikliğe neden olur?” Cevap, iki cümle. “Her Parçacık fiziğindeki son gelişmeleri CERN’ün ken- parçacığın süpersimetrik bir parçacığının olduğu- di web sayfasından çok, yüksek enerji fizikçilerinin nun keşfi, belki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda. Bu kendi bloglarından takip ediyorum. Bu konudaki M-kuramı lehine güçlü bir kanıt olurdu.” favorim ise “Quantum Diaries Survivor”daki Tom- maso Dorigo’nun blogu. Dorigo’nun blogunda, sü- CERN’deki Büyük Hadron Çarpıştırıcısı’nda he- persimetri konusundaki çalışmalarıyla bilinen Gor- nüz süpersimetrik parçacıkların izine rastlanmadı- don Kane ile yaptığı görüşme sonucu düştüğü not- ğını biliyoruz. Ama hatırlarsanız geçtiğimiz Aralık ları gördüm. Notlarda Standard Model üzerinde de- ayında CERN’den gelen son açıklama Higgs’in izi- ğişiklikler yapılarak ulaşılan ve en basit süpersimet- ne rastlandığı ama henüz net bir şey söylemek için rik model olan MSSM’e (Minimal Süpersimetrik erken olduğu idi. Bu iki konunun ilişkisini biraz ir- Standart Model) göre Higgs’in kütlesinin 125 GeV delemek istedim. Tek bildiğim Higgs parçacığının (Giga eV - milyar elektron Volt) olması gerektiği kütlesinin süpersimetrik parçacıkların kütlesini yazıyordu. (Hemen belirtelim, bir protonun kütle- doğrudan etkileyeceği idi. Parçacık fiziğinin Stan- si 1GeV civarında. Yani Higgs protondan çok daha dard Modeli Higgs parçacığı için kütle sınırlaması ağır). Bu değer CERN deneylerinin son verileriyle koymuyor. Büyük Hadron Çarpıştırıcısı (BHÇ) de- örtüşüyor. CMS deneyi Higgs eğer varsa kütlesinin neyleri Higgs’i hangi kütle aralığında gözlerse, iş- 115 ile 127 GeV arasında olması gerektiğini söyle- te Higgs’in kütlesi budur diyeceğiz. Bir yandan da miş, ATLAS deneyi ise bu aralığı 116-130 GeV ola- Standard Modelin son durak olmadığını biliyoruz. rak açıklamıştı. Süpersimetrik modeller (SUSY), Standard Model ötesi modeller olarak öne sürülen bir sürü modelin Yani son verilerden MSSM doğru kuram olabilir sadece bir grubunu oluşturuyor. Bu modeller ev- sonucu çıkıyor. Ama bunu söylemek için de çok er- rende her fermiona (yarım spinli atom altı parça- ken. Çünkü önce süpersimetrik parçacıkların göz- cık) karşılık bir bozonun (tam spinli atomaltı par- lenmesi gerekir. çacık), her bozona karşılık bir fermiyonun olma- sı gerektiğini söylüyor. Evrendeki parçacık sayısını Eğer evrende süpersimetri var ise ve Higgs 125 doğrudan ikiye katlayan bu modellerin öngördüğü GeV civarında ise BHÇ deneylerinde ilk görülmesi süpersimetrik parçacıkları henüz parçacık hızlan- beklenen sparçacıklardan biri “stop”. Stop, top (yu- dırıcı deneylerinde göremedik. Süpersimetrik mo- karı) kuarkın süpersimetrik eşi. Yine atom çekirde- delleri savunan kuramcılara göre bunun nedeni her ğindeki parçacıkları (proton + nötronları) bir arada parçacığın süpersimetrik eşinin kütlesinin, parça- tutan güçlü nükleer kuvvetin bozonu olan gluonun cığın kendi kütlesinden çok daha fazla olması. süpersimetrik eşi sgluino gözlenmesi beklenen di- ğer bir parçacık. Süpersimetri savunucuları heyecan- la bekliyor. Evrendeki yeni bir simetrinin keşfi Step- hen Hawking’in belirttiği gibi sicim kuramcılarını da sevindirecek. Zira sicim kuramı da süpersimetriyi içeriyor. Evrenin süpersimetrik olduğu kanıtlanırsa, gökbilimciler nötralino parçacığına odaklanacak. Zi- ra bu süpersimetrik parçacık başka parçacıklara bo- zunmuyor, yani kararlı. Nötr olduğu için de etkile- şime girmiyor. Yani nötralino gözlenemeyen ancak evrenin kütlesinin % 83’ünü oluşturduğuna inanılan karanlık madde adaylarından biri. Süpersimetri hayli ilginç bir konu. Yazımızı bu ko- nuyu merak edenlere bir kitap tavsiyesiyle noktaya- lım. TÜBİTAK Popüler Bilim Kitaplarından Prof. Dr. Zekeriya Aydın’ın çevirisiyle sunulan Süpersimet- ri Gordon Kane’in kaleme aldığı, süpersimetri konu- sundaki merakınızı giderecek ve sizi derin fizik kav- ramlarıyla yormayacak bir kitap. 13

Tekno - Yaşam Osman Topaç Güneş Enerjili İpad Tarayıcı Apple Eğitime Kindle Kılıfı Odaklandı E-kitap pazarının liderlerinden Tablet kullanıcılarının en çok Apple, içinde binlerce konuda Amazon Kindle e-kitabı şarj etmeden kullandığı aksesuarlardan 500.000 ücretsiz ders, video, kitap ve bir ay kullanabiliyorsunuz. biri “dock station” tabir edilen sunum gibi kaynakların bulunduğu Yeni piyasaya sürülen, güneş enerjisi istasyonlar. Bu istasyonlar ve iPad, iPhone ve iPod Touch ile şarj olabilen SolarKindle kılıf kullanılarak tabletler hem kullanıcılarının ücretsiz ulaşabileceği kullanarak, Kindle’ınızda bir şarj ile şarj edilebiliyor hem de iTunes U programını tanıttı. iTunes 3 ay boyunca kitap okuyabileceksiniz. masaüstünde el değmeden U 26 ülkeden eğitim kurumlarının Kullanım süresini uzatmak için ayakta kalmaları sağlanabiliyor. sunduğu kaynakları ücretsiz olarak tek yapmanız gereken şey işiniz kullanıcılara sunuyor. Bu eğitim bittiğinde kitabınızın kapağını kurumları arasında Stanford, Yale, kapatıp güneşli bir ortama koymanız. MIT, Oxford, Kaliforniya Üniversitesi Kılıf ayrıca LED okuma lambası Berkeley gibi üniversitelerin yanı sıra da içeriyor. Bu sayede e-kitabınızı New York Modern Sanatlar Müzesi, gece yatmadan önce de rahatlıkla New York Halk Kütüphanesi ve okuyabiliyorsunuz. ABD Kongre Kütüphanesi de var. Öğretmenler ve akademisyenlere de www.solarmio.com öğrencilerine yönelik ders paketleri hazırlamaları ve öğrencilerine iTunes Brookstone tarafından U üzerinden iletmeleri için gerekli piyasaya sürülen tarayıcı imkânlar sunuluyor. Ayrıca, Houghton istasyon ise bu istasyonlara Mifflin Harcourt, McGraw-Hill ve başka bir işlevsel katıyor. Pearson gibi büyük yayınevleri de Bu tarayıcı istasyonu kullanarak iTunes U üzerinden elektronik her türlü resim ve dokümanı ders kitabı satışı yapacak. en fazla 300 dpi çözünürlükte tarayarak tabletinize www.apple.com atabiliyorsunuz. www.brookstone.com 14

Bilim ve Teknik Şubat 2012 [email protected] Kameradan Android Canlı Yayın Fotoğraf Makinesi Japon Cerevo elektronik üreticisi Live Shell canlı yayın cihazını Cep telefonları ve cep tanıttı. Bu cihaz sayesinde herhangi bilgisayarlarında fotoğraf çekme bir video kameradan WiFi veya özelliği artık sıradan ve kablolu ethernet bağlantısı ile vazgeçilmez bir özellik oldu. canlı yayın yapabiliyorsunuz. Fotoğraf makinelerinin bir işletim Üç adet kalem pille 3 saat yayın sistemine sahip bir cep bilgisayarı yapabilen Live Shell’i güç kaynağı olma özelliği ise çok yaygın değil. ile de kullanmanız mümkün. Polaroid tarafından tasarlanan HDMI veya RCA ile kameraya SC1630 Smart Camera, bağlanabilen Live Shell ile en fazla Android işletim sistemine sahip 704 x 528 piksel çözünürlükte WiFi özelliği olan bir“akıllı fotoğraf ve 1,5 Mbps hızında yayın makinesi”. 16MP fotoğraf yapabiliyorsunuz. Yayın yapmak çekebilen SC1630, 3X zuma ve için herhangi bir bilgisayara da 3,2 inch dokunmatik ekrana ihtiyaç duyulmuyor. sahip. Polaroid bu tasarımıyla, fotoğraf makinesinin www.cerevo.com kalitesinden ödün vermek istemeyen kullanıcıları hedeflemiş başarılı bir tasarım. Tabletimsi Ultrabook www.polaroid.com Bilgisayar sektöründe masaüstü, dizüstü, netbook ve tabletten sonra şimdi de ultrabook segmenti doğdu. Aslında çok hafif, çok ince, yeterince hızlı, uzun batarya ömrü olan“gösterişli”dizüstü bilgisayarlara ultrabook deniyor. Lenovo tarafından piyasaya sürülen Yoga, 13,1 inch ekran büyüklüğü, 1,4 kg ağırlığı ve 1,7 cm kalınlığı ile ultrabook sınıfına giriyor. Fakat diğer yandan 360° dönebilen menteşeleri sayesinde spiral ciltli bir ajanda gibi açılan dokunmatik ekranı ile bir tablet görevi de görebiliyor. Windows 8 işletim sistemi kullanan Yoga’ya hem klavye/fare ile (bir bilgisayarda olduğu gibi) hem de ekrandan dokunarak (bir tablette olduğu gibi) girebiliyorsunuz. 1600x900 piksel ekran çözünürlüğü ile tam bir ultratablet olarak sunulan Yoga, 8 saat batarya ömrü vaad ediyor. www.lenovo.com 15

Ctrl+Alt+Del Levent Daşkıran Çiçeklerin Dili Olsa Demeyin, Artık Var Çeşit çeşit renkleri ve kokularıyla her çiçe- Şimdilik tek yapabildiği devre üzerindeki al- Botanicalls Kit, susayan çiçeklerinizin size derdini Twitter’dan ğin ayrı bir anlamı olduğu ve her birinin ayrı gılayıcılar yardımıyla susadığını söylemek ve anlatmasını sağlayan ilginç bir çözüm. bir duyguyu temsil ettiği söylenir. Oysa ne an- su verdiğinizde de teşekkür etmekten iba- latmak istediklerini kendilerine sorsak, belki de ret. Ama farklı algılayıcılar ve yaratıcı uygu- sini sağlamak da mümkün. Detayları spark- sadece ne kadar susadıklarını bize söylemek is- lamalar eşliğinde daha farklı mesajlar verme- fun.com/products/10334 adresinde göre- teyeceklerdi. İşte Sparkfun Electronics adlı bir bilirsiniz. şirket, çiçekleri gerçekten konuşturabilmek için Botanicalls Kit adını verdiği bir devre seti tasar- lamış ve bunu da internetten pazarlıyor. Baskı devre levhası, önceden programlanmış yon- galar ve elektronik bileşenlerden oluşan bu se- ti alıp kılavuzuna uygun bir şekilde birleştiriyor- sunuz, ardından devreyi çiçeğin saksısına yer- leştiriyorsunuz. Son olarak bir ağ kablosu bağ- layıp gücü de verdiğinizde işlem tamam, artık çiçeğinizi dinlemeye başlayabilirsiniz. Bu devre ne yapıyor derseniz, sistemi kur- gulayıp ağ bağlantılarını gerçekleştirdiğiniz andan itibaren çiçeğiniz Twitter üzerinden si- zinle konuşarak derdini anlatmaya başlıyor. Süper İnce Bilgisayarların Fiyatı 500 Dolara mı Düşecek? Bu aralar teknoloji dünyasını ucundan rabook platformuyla rekabet için kolları sı- yarların fiyat seviyesini 500 dolara kadar in- da olsa takip ediyorsanız, Intel’in kişisel bil- vayan AMD, geçtiğimiz yılın sonlarında Tri- dirme vaadi. Buna karşılık Intel de yıl sonu- gisayar piyasasını canlandırmak üzere geç- nity adlı yeni bir işlemci platformu piyasaya na kadar Ultrabook platformunun giriş se- tiğimiz yıl ortaya koyduğu Ultrabook yakla- süreceğini ve bunun “Ultrathin” adı verilen viyesi fiyatlarını 700 dolara çekebileceğini şımından haberiniz vardır. Bu yaklaşım kap- bilgisayarlarda kullanılacağını açıkladı. In- umuyor. Trinity ile ilgili detaylar Şubat ayın- samında Intel, sunduğu dü- şük güç harcayan ve az yer Intel’in Ultrabook platformuna AMD Ultrathin platformuyla da belli olacak. Yine de önden kaplayan bileşenler sayesin- cevap vermeye hazırlanıyor, rekabet kızışıyor. kısaca bilgi almak için bit.ly/ de nihayet Apple’ın Macbook tel bu sistemleri Ultrabook olarak adlandı- amdtrinity adresini ziyaret Air ile yıllardır yaptığı gibi di- rırken AMD’nin Ultrathin olarak isimlendir- edebilirsiniz. züstü PC üreticilerinin de in- meyi tercih etmesi tamamen telif haklarıy- cecik bilgisayarlar üretebil- la ilgili bir konu. Ancak AMD’nin açıklama- Bu arada bir yandan tab- mesini sağladı. Üstelik bu ye- sında kayda değer bir nokta daha var, o da let, bir yandan Ultrabook der- ni nesil cihazlar 1,5 kilo civa- Ultrathin platformuyla üretilecek bilgisa- ken arada ezilen netbook sı- rındaki ağırlıklarına ve 1 san- nıfı oluyor. Kullanışlılık açısın- timin altına düşen incelikleri- dan tabletlerle baş edeme- ne rağmen, Atom ve benzeri yen, performans açısından düşük nitelikli işlemcilerden Ultrabook sınıfının gerisinde değil, Core i5 ve Core i7 gi- kalan netbook platformunu bi üst seviye performans su- üreticiler birer birer terk et- nan işlemcilerden destek alı- meye başladı. Dell netbook yor. Yavaş yavaş Türkiye’ye de giren bu ay- üretimini bıraktığını resmen gıtların yurtdışı fiyatları şu aralar 800 dolar açıkladı, Acer “Artık ben para- civarından başlıyor. Bundan birkaç yıl ön- yı ucuz ürünlerden kazanmak istemiyorum” ce benzer performans ve ağırlık sınıfındaki beyanıyla önümüzdeki dönemde perfor- bilgisayarlara 3 bin dolara yakın para harca- mans ürünlerine yoğunlaşacağının sinyal- mak zorunda olduğunuzu düşünürseniz bu lerini verdi, Samsung Türkiye’nin paylaştığı hiç de fena değil. rakamlara göre Türkiye’de bundan 6 ay ka- dar önce yüzde 22 olan netbook pazar payı Tabii Intel bunu yapınca ezeli rakibi yüzde 13’e geriledi. Bu bilgiler de şu aralar AMD’nin cevabı da gecikmedi. Intel’in Ult- dizüstü bilgisayar satın almaya niyetli olan- ların aklında bulunsun. 16

Bilim ve Teknik Şubat 2012 [email protected] Yeniden Başlamak İsteyenler İçin İşte Fırsat Bugüne dek kullandığınız veya kullanmadığınız işletim sistemlerinin Uzun süredir bilgisayar kullanıyorsanız, işle- yeniden başlatma sürecine tanık olmak isterseniz,The Restart Page güzel bir çalışma. tim sistemleri ve platformlar değiştikçe karşını- za çıkan çeşit çeşit yeniden başlatma ekranla- rına da alışkın olmalısınız. Hani bunun nostal- jisi olur mu bilmem ama, bir zamanlar kullan- dığınız sistemlerin nasıl kapanıp açıldığını otu- rup yeni baştan seyretmek istiyorsanız inter- net üzerinde “The Restart Page” adı verilmiş il- ginç bir sayfahazırlanmış. Siteye girdiğinizde karşınıza Windows’tan Linux’a, AmigaDOS’tan MacOS’a kadar hemen hemen her türden işle- tim sisteminin farklı sürümlerine dair yeniden başlatma butonları çıkıyor. Herhangi birini se- çip sistemi yeniden başlat dediğinizde de sis- tem gerçekten yeniden başlıyor. Tabii yeniden başlama süreci gerçekte değil, tarayıcı ekranın- da olup bitiyor. Bilgilendirici, hatırlatıcı, eğlen- celi, nostaljik; adına ne derseniz deyin bir ziya- ret etmekte fayda var. Sayfaya www.theres- tartpage.com adresinden ulaşabilirsiniz. Otomobil Üreticisi Fareye El Atarsa Otomobil ve bilgisayar aksesuarı tasarımcılarının bir araya gelerek ortaya koyduğu ürünler görenlere parmak ısırtıyor. Bilgisayar ve yan ürünleri konusunda farklı disiplinler- den gelen tasarımcıların birlikte ortaya koyduğu yaklaşım- lar bazen gerçekten ilginç sonuçlar ortaya çıkarıyor. Bun- ların bir örneği de bilgisayar aksesuarı üreticisi Thermalta- ke ve araç üreticisi BMW’nin DesignworksUSA stüdyosunun ortaya koyduğu performansa odaklı fare tasarımı. Özellik- le sıkı oyuncuları hedefleyen bu ürünün şimdilik sadece fo- toğrafları olsa da, 2012’nin bahar aylarında piyasaya çıkaca- ğı söyleniyor. Level 10 M Mouse olarak isimlendirilen ürü- nün teknik özellikleri hakkında henüz detaylı bilgi yok, fa- kat sadece görünüşünün bile insanı heyecanlandırdığını ka- bul etmek lazım. Aslında bu tasarım BMW DesignworksUSA ve Thermal- take’in bir araya gelerek ortaya koyduğu ilk ürün de değil. Aynı ikili daha önce yine Thermaltake Level 10 adını ver- dikleri özel bir kasa tasarımına imza atmış ve büyük beğe- ni toplamıştı. Level 10 M ile fareyi de sete dahil eden ikili, klavye ve monitöre de el atarsa takımı tamamlamış olacak. Detayları bit.ly/bmwmouse adresinde bulabilirsiniz.

Nuhan Puralı Ay ışığında füzyon Laboratuvar - İdare - Medya üçgeninde bilim Bilim ve teknoloji alanında, büyük kitlelerin ilgisini çekip popüler olan olayların başında tartışmasız büyük buluşlar ve icatlar, keşifler gibi, insanlık adına olumlu olarak değerlendirebileceğimiz olaylar gelir. Bu buluşların ve keşiflerin bazılarının hikâyeleri o kadar ilginçtir ki, nesilden nesle aktarılıp örnek olaylar haline dönüşür, bir ölçüde efsaneleşir. Ancak bilimsel sahtekârlık olayları da maalesef büyük buluşlar kadar ilgi çeken ve ses getiren olaylardır. Bu olaylardan bazıları o kadar ünlüdür ki adeta efsaneye dönüşmüş, popülerlik anlamında birçok buluşu ve keşfi geride bırakmıştır. Bu yazıda çok yakın bir geçmişte gündemi sarsan ve bir boyutuyla güncelliği hâlâ devam eden efsanevi“soğuk füzyon”vakasını olayın güncel boyutunu içerecek şekilde irdeleyeceğim. Amacım toplumun bilimi ve teknolojiyi takip etme yöntemlerine ışık tutmak. Fransa Enerji Ajansının, Fleischmann ve Pons’un ileri sürdükleri“Soğuk Füzyon” lim dünyası bu sahtekârlık vakalarına karşı ciddi yöntemini test etmek için kullandıkları cihaz. Düzenek füzyon sırasında açığa önlemler almış olsa da maalesef tamamen direnç- çıkan yüksek enerjili nötronları tespit edebilmek için izole edilmiş bir binanın içine li değildir. Deneylerin bilim ve araştırma kurumla- yerleştirilmiştir. Platinyum-titanyum hücre, etrafını saran bakır borular rında bilim insanları tarafından yapılması, bilimsel yardımıyla soğutulmaktadır. Elek şeklinde platin elektrod ortada görülmektedir. yöntemlerin kullanılmasının zorunluluğu, bulgu- ların basında değil hakemli bilim dergilerinde ya- Bilimin, her birinde önemli bir özelliğin vur- yımlanması, sonuçların tekrarlanabilir olması, so- gulandığı birçok tanımı var. Bunlardan bi- nuçların bilim camiasında tartışılıp sorgulanması ri, bilimi “düzenli bilgi birikimi” olarak ta- ve bu aşamaları geçip genel kabul görmesi bu ön- nımlar. Tabii ki burada bahsedilen bilgi birikimi- lemlerden bazıları. nin bilimsel yöntemler kullanılarak elde edilmesi ve diğer bilim insanları tarafından da kabul gör- mesi gerekir. Bilgi kişisel ve kurumsal yorumlar, inançlar, öncelikler veya çıkarlar doğrultusunda şekillendirilip düzenlenirse, bu durumun sahte pa- ra basmaktan nitelik olarak bir farkı kalmaz. Bi- 18

>>> Bilim ve Teknik Şubat 2012 Önlemler kapsamlı ve aşamalı olsa da sahtekârlık lanmış, özelleşmiş suçlar kapsamındadır. Örneğin Profesör Stanley Pons (sağda) ve her zaman mümkün. Bazen bu tür konular tartı- ABD’de Ulusal Sağlık Enstitüsü (NIH) bünyesin- Martin Fleischmann’nın 1993 yılında şılırken, “sahtekârlık” kelimesinin kasten yapılan de Office of Scientific Integrity, Ulusal Bilim Vak- Fransa’da Minoru İleri Araştırma yanlışı tanımladığı öne sürülerek hataların bazen fı (NSF) bünyesinde de Office of the Inspector Ge- Enstitüsündeki laboratuarlarında, icat kasıtlı olmadan, bilinçsiz olarak da yapılabileceği neral bu suçları araştırmakla görevlidir. Zaten bu ettiklerini öne sürdükleri“Soğuk Füzyon” varsayımından hareketle, “etik dışı davranış” veya alanda deneyim sahibi birçok yazar “etik dışı” yeri- düzeneğiyle birlikte çekilmiş resimleri. “hatalı uygulama” terimleri kullanılıyor. Ben etik ne “bilimsel sahtekârlık” ifadesini kullanır. Bir di- dışı davranış ifadesinin bazı nedenlerle bu duru- ğer önemli itirazım da bilim yolunu terk eden bir mu tanımlamakta yetersiz kaldığını düşünüyorum. bilim insanının bunu bilinçsizce ve istemeden yap- Etik dışı ifadesi dilimize sonradan girmiştir, genel mış olduğunu kabul etmenin mümkün olduğun- tutum ve kabule uygun olmayan, ahlaksız davra- dan duyduğum kuşkudur. Ben bunun mümkün nışları tanımlar. Suç olarak değerlendirilemeyecek olmadığı kanaatini taşıyorum. En azından “soğuk bu davranışların karşılığı, doğal olarak toplum ta- füzyon” olayında yer alan tüm kişilerin ve kurum- rafından ayıplanmak ve dışlanmak şeklinde ola- ların başından beri ne yaptıklarının hayli farkında caktır. Ancak bilimsel sahtekârlık birçok ülkede olduğuna dair yeterince bulgu var. ve kurumda kanunlarla ve yönetmeliklerle tanım- 19

Ay ışığında füzyon: Laboratuvar-İdare-Medya üçgeninde bilim Füzyon nedir? +- İnsanoğlu öncelikle kitle imha silahlarına olan Ağır su ve Elektrolit delice tutkusu ve konforlu hayatının doğurduğu Su Banyosu tükenmez enerji ihtiyacı nedeniyle atomun çekir- değindeki tepkimelerle ortaya çıkacak enerjinin (*) Döteryum çekirdeğinde bir nötron ve bir proton bulunan bir hidrojen izotopudur. peşine düşmüştür. İlk olarak, büyük atomları daha “Ağır hidrojen”olarak da adlandırılır. Döteryum oksijenle bağlandığında küçük atomlara bölerek açığa çıkan enerjiyi keşfet- “ağır su”(D2O) oluşur. Ağır su, bildiğimiz sudan (H2O) farklı fiziksel özelliklere sahiptir. miş, bunu atom bombası ve nükleer reaktörlerde Soğuk füzyon düzeneğinin şematik gösterimi temel çalışma prensibi olarak kullanmıştır. Ancak küçük atomların birleşip daha büyük atom oluştur- Soğuk füzyon nedir? dukları tepkimede, bölünme tepkimesi sonucunda açığa çıkandan çok daha büyük bir enerjinin açı- 23 Mart 1989’da Utah Üniversitesi’nde çalışan iki ğa çıktığı tespit edilmiştir. Örneğin dört hidrojen bilim insanı Stanley Pons ve Martin Fleischmann atomu birleşip bir helyum atomu oluşturduğunda bir basın toplantısı yaparak sıradan laboratuvar ci- oluşan helyumun ağırlığı, dört hidrojen atomunun hazlarını kullanarak laboratuvar ortamında soğuk toplam ağırlığından azdır. Bu kütle kaybı açığa çı- füzyon gerçekleştirdiklerini ve bu yöntemin faydalı kan enerjiye dönüşen madde miktarıdır ve büyük- enerji elde etmek için kullanılabileceğini duyurdu. lüğü mc2 denklemiyle hesaplanır. Bu olaya “füzyon Bu toplantıyı takip eden iki ay içinde tüm dünyada tepkimesi” denir. Evrendeki örnekleri Güneş ben- eşi emsali görülmemiş ölçüde medyatik bir tartışma zeri yıldızlarda gözlenen bu tepkimenin başlaması gelişti. İlk başlarda bilim insanlarını da kapsayan için çok ciddi bir başlangıç enerjisine ihtiyaç duy- iyimser bir hava oluşmuş olsa da, sonuçta kuşkucu ması, gündelik kullanımıyla ilgili en büyük zor- ve sorgulayıcı kanaat egemen oldu. Başlangıçtaki luktur. İnsanoğlu füzyon prensibiyle çalışan ter- iyimser hava ile alkışlanıp üniversite idarelerince monükleer bombayı üretmiş, bu yıkıcı tepkimeyi önlerine milyon dolarlar koyulan “mucitler” daha başlatmak için fitil olarak atom bombasını kullan- sonra dışlanıp çalıştıkları kurumlardan uzaklaştılar. mıştır. Hidrojen bombası olarak bilinen kitle imha silahı bu prensiple çalışır ve yeryüzünde insan eliy- Pons ve Fleischmann, ağır su (*) çözeltisine ba- le yıkıcı güneş patlamaları yaratır. Hidrojen bom- tırılmış paladyum elektrotlardan akım geçirdikle- basının üretilmesi ile füzyon prensibiyle çalışan rinde, zaman zaman beklenmedik şekilde sıcaklık kitle imha silahı üretme tutkusu ve füzyonla ilgili artışı olduğunu gözlemlediler. Veya öyle olduğunu askeri beklentiler tatmin edilmiş olur. Ancak, füz- iddia ediyorlardı. Bu gözlemi yorumlarken, döter- yon tepkimesinin bu haliyle kolay kullanılabilir bir yum moleküllerinin sıkışıp helyuma dönüştüğünü enerji kaynağı olarak sivil amaçlarla kullanılması yani füzyon tepkimesi gerçekleştiğini ve açığa çı- pek mümkün değil. Faydalı enerji kaynağı olarak kan enerjinin sıcaklık artışına neden olduğunu öne bu prensipten faydalanılması, çözülmesi gereken sürdüler. Devasa başlangıç enerjisine gereksinim bir teknolojik problem olarak güncelliğini koruyor. duyulmadığından bu nükleer birleşme tepkimesi Başlangıç enerjisinin kolay ve kontrol edilebilir bir soğuk füzyon olarak isimlendirildi. Görüldüğü gibi yöntemle gerçekleştirilebileceği füzyon esaslı ener- düzenek ve temel prensip Paneth veya Tandberg’in ji üretimi hep iştah kabartan bir teknolojik seçenek icadından pek farklı değildir, hatta aynısıdır. Şimdi olarak bilim, idare ve medya katmanlarında cazip bu olayın gelişimini biraz daha inceleyelim. Pons ve bir hayal olmuştur. En çok talep edilenin sahte- Fleischmann Utah Üniversitesi’nde soğuk füzyon si de en çok olacağından bu alandaki sahtekârlık çalışmalarını kendi imkânlarıyla sürdürüyorlardı. vakaları genele örnek olacak düzeyde üretken ve Zaten kullandıkları basit düzenekler bir ölçüde bu etkileyici boyuta ulaşmıştır. Soğuk füzyon efsanesi durumun sonucudur. Araştırma imkânlarını geliş- dediğimiz olay işte budur. Güneş patlamaları yeri- ne soğuk ortamda, adeta Ay ışığının serinliğinde sonsuz denebilecek kadar çok faydalı enerji üretme hayali, akademik camia dâhil olmak üzere toplu- mun tüm katmanlarını içine alacak devasa aldat- macalar üretmiştir. 20

>>> Bilim ve Teknik Şubat 2012 neyleri yeterince tekrarladıklarını ve sonuçtan emin tirmek için ABD Enerji Bakanlığı’na proje başvurusu olduklarını, insanların tüketemeyecekleri kadar yaptılar. Bu projenin hakemi olarak Brigham Young enerji üretmesine imkân verebilecek bir buluş yap- Üniversitesi’nden Steven Jones görevlendirildi. Jones tıklarını ve varılan noktada yapılacak araştırmaların laboratuvar ortamında füzyon çalışmaları yapıyordu. artık bu icadın teknolojik ve ekonomik boyutunun Projeyi inceledikten sonra resmi olarak grupla gö- geliştirilmesine odaklanması gerektiğini bildirdiler. rüşme talep etti. Jones farklı zamanlarda proje ekibi Jones durumu ortak makale başvurusu yapmak için ile Brigham Young Üniversitesi’nde ve başka yerlerde kararlaştırdıkları buluşma yeri olan havaalanında görüştü. Bu görüşmelerin bazılarında iki üniversite- televizyondan öğrendi ve hemen makalesini Nature nin rektörleri ve başka idarecileri de vardı. Jones ve dergisine faksla yolladı. Takip eden günlerde dün- ekibi çalışmaları sonucunda soğuk füzyonun olabi- yada eşi benzeri görülmemiş bir haberleşme trafiği leceğini, ancak bunun gerçekleşme olasılığının çok yaşandı. Hemen hemen tüm televizyon kanalları düşük olduğunu, bu nedenle faydalı enerji kaynağı soğuk füzyon haberini öncelikli olarak aktardı, ga- olarak kullanılmasının olasılık dışı olduğu kanaatine zeteler haberi manşetten verdi. Üniversite koridor- ulaşmıştı. Daha fazla ek çalışmaya gerek duymuyor, larından yıllık toplantılara kadar hemen hemen tüm bulgularını artık yayımlamak istiyorlardı. Buna kar- bilim ortamında konu hararetle tartışılmaya başlan- şın Pons ve Fleischmann kendi gözlemlerinden çok dı. Bu arada Utah Üniversitesi idarecileri bir avukat emin olmasalar da, soğuk füzyonun faydalı enerji ordusu kurup patent alma işine girişti ve devletten kaynağı olarak kullanılabileceğini düşünüyorlardı. daha çok araştırma yapabilmek için milyon dolar- Sonuçta iki grup anlaşıp çalışmalarını eşzamanlı ya- lık araştırma bütçeleri talep etti. Paladyum, platin yımlamaya karar verdilerse de, öyle olmadı. ve bakır fiyatları tüm borsalarda tavan yaptı, kon- vansiyonel enerji kaynakları ve ilgili sektörler sanki Pons ve Fleischmann sıkı bir açmaz içindeydi, köhnemiş çağdışı sektörler görüntüsü aldı. Nisan eğer gözlemleri gerçekten doğruysa bu yirminci başından itibaren şöhretli üniversitelerden bazı bi- yüzyılın en büyük bilimsel keşfi olabilir, insanlığın lim insanları kendilerinin de benzer sonuçlar aldı- enerji ihtiyacını sonsuza kadar çözebilir, kendilerini ğını bildirmeye başladı. Hatta bazı kurumlar kendi ve kurumlarını her alanda zirveye taşıyabilirdi. İşin deneylerinin daha önce ve ilk olduğunu öne sürerek bir diğer boyutu ise üniversite idaresinin de ben- patent hakkının kendilerinde olduğunu iddia edip zer hayaller görmesi ve soğuk füzyon prensibinin yasal başvurular yaptı. Görüldüğü üzere soğuk füz- patentini almayı düşünmesiydi. Sonunda üniver- yona ilk tepki ciddi bir şaşkınlık, aşırı bir iyimserlik site idaresinin de teşvik etmesiyle, Pons ve Fleisc- ve onun ardından da bir sahiplenme yarışı şeklin- hmann deneylerini basın toplantısında açıkladılar de gelişti. Medya çalışanlarından, idarecilerden ve ve ön makaleyi de önceden kabul garantisi aldıkları bilim insanlarından oluşan, ciddi büyüklükte ve Journal of Electroanalytical Chemistry dergisine ya- yımlanmak üzere yolladılar. Açıklamalarında de- 21

Ay ışığında füzyon: Laboratuvar-İdare-Medya üçgeninde bilim lebilir ve konular somutlaştıkça zıtlık azalır. Temel unsurları insan olduğundan camialar ve kurumlar etkili bir grup olayın doğruluğunu sorgulamadan da yanılgıya ve hataya düşebildiği gibi bir şekilde kabullenmiş ve büyük balığın peşine düşmüştü. düşürülebilir de. Beklentilerin yüksek ve problem- Nisan ortasında Amerikan Kimya Derneği’nin top- lerin çözümünün imkânsız göründüğü dönemlerde lantısında Pons alkışlanıyordu, ancak 1 Mayıs tarihli aldanma ve aldatma daha kolay olur. Soğuk füzyo- Amerikan Fizik Derneği toplantısında işler tersine nun aktörleri sadece Pons, Fleischmann ve Jones de- dönmeye başladı. Fizikçiler soğuk füzyonla ilgili ğildir. Düşünmeden destek açıklaması yapan bilim kuşkuları gündeme getirmeye başladı. Kaliforniya adamları, patent ve fon yarışına giren üniversiteler Teknoloji Enstitüsü’nden Nanthan Lewis her türlü ve siyasi kurumlar, konuyu gerçekmiş gibi sunan olasılığı test etmesine rağmen deneyi tekrarlaya- medya. Hepsi eşit oranda sorumludur. Dolayısıyla madığını ve negatif sonuçlar elde ettiğini bildirdi. soğuk füzyoncular dediğimizde, bu grubun tamamı- CERN’den Douglas Morrison da benzer şekilde nı düşünmemiz gerekir. Bilim adamlarından başlar- negatif bulgulardan bahsetti. Kaliforniya Teknoloji sak Pons ve Fleischmann kendi gözlemlerini sanki Enstitüsü’nden Steven Konin ve Charles Barnes fi- kontrollü bir deney gibi düşünmüşlerdi. Bu temel ziksel olarak soğuk füzyonun imkânsız olduğunu bir hatadır, ancak biri bölüm başkanı iki profesörün bildirdi. Bu arada Jones’un makalesi yayımlanmıştı böyle düşünmesini makul karşılamak mümkün de- ve genelde hava tersine dönmüştü. Amerika Enerji ğil. Deneylerini ciddi bir dergiye yollasalardı veya bir Bakanlığı Mayıs ayı sonunda soğuk füzyon konu- kongrede tartışmaya açsalardı muhtemelen bunların sunda karşıt görüşlerin görüşüleceği bir toplantı hiçbiri başlarına gelmeyecekti. Deney kurguları ve düzenledi. Üç günlük toplantı sonucunda bir araş- yorumları son derece yetersiz ve tutarsızdı. Bunun- tırma kurulu kuruldu ve rapor Haziran ayında açık- la ilgili bir sürü detay verilebilir, ancak en yalın ve landı. Kısaca rapor, soğuk füzyondan kullanılabilir kolay anlaşılır olanı kontrol deneylerinin olmama- enerji kaynağı olarak faydalanılabileceğini gösteren sıdır. Ağır su ile yaptıkları deneyi normal su ile de yeterli bilimsel veri olmadığını ve bu alana yatırım yapıp arada fark olup olmadığına bakabilirlerdi. Bazı yapmanın uygun olmadığını bildiriyordu. yazarlar Jones’un da suçlu olduğunu, haksız olarak Pons ve Fleischmann deneylerini kopyaladığını daha Sonbahara kadar ortalık yatıştı. Konuyla ilgili sonra da onları yayın baskısına zorladığını öne sürü- önemli bazı toplantılar yapılsa da artık soğuk füz- yor. Benim fikrim hakemlerin değerlendirmelerini yon medyada yer almıyordu. 1991 yılında Pons ve sadece dosya üzerinde yapması ve değerlendirme- Fleischmann ABD’den ayrılıp Toyota’nın Fransa’da- den sonra dosyayı tümüyle unutması gerektiğidir. ki araştırma merkezinde çalışmaya başladı. 1995’te ABD Enerji Bakanlığı adına Pons ve Fleischmann’ın Fleischmann buradan da ayrıldı. Pons’un kontratı projesini değerlendiren hakem olan Jones, böyle da 1998 yılında bittikten sonra yenilenmedi. davranabilirdi. Proje sahipleriyle ilişkisini ortak ba- sın açıklamasına kadar getirmesi en azından gerek- Günümüze kadar ciddi hiçbir bilimsel dergi so- siz bir macera olarak düşünülebilir. Utah Üniversi- ğuk füzyon makalesi yayımlamamıştır. Soğuk füz- tesi yönetimi muhtemel maddi kazançları ön plana yonun faydalı bir model olduğu kanıtlanmadığı için alarak Pons ve Fleischmann’ı baskı altına almış, ça- patent de verilmemiştir. Bazı küçük gruplar hâlâ ko- lışmalarını tamamlamadan medya yoluyla kamuya nuyla ilgilense de konunun güncelliği tıpkı bu yazı- bildirilmesini teşvik etmiş, daha sonra da patent ve da olduğu gibi, tipik bir olay olması nedeniyle ders- devlet fonları peşine düşmüştür. Utah Üniversitesi ve lerde ve kitaplarda ibret alınacak bir örnek olarak MIT arasındaki patent yarışı, bilim yatırımının (ve yer almasıyla sınırlı. Konunun hemen hemen her uyanık girişimciliğin) en çarpıcı örneğidir. İdareci- boyutunu kapsayan çok sayıda kitap yazıldı Soğuk ler eldeki bulgunun geçerli olup olmadığını sorgula- füzyonla ilgili yayın, kitap, tutanak, kaset ve diğer madan, doğrudan muhtemel çıkarlarını maksimize belgeler Cornell Üniversitesi kütüphanesinde özel etmeye yönelmiştir. Bilim özünde kamu için yapılan bir bölümde duruyor. Bruce Lowenstein bu arşivi bir etkinlik olduğundan bilim kurumu yönetmek ti- kullanarak 1994 “Cold Fusion Saga” (Soğuk Füzyon cari kurum yönetmekten farklıdır. Bu sebeple benim Efsanesi) adlı derleme bir kitap yayımlamıştır. fikrimce, bilim kurumu idare edenlerin anlık fırsat- lardan çok kamu yararını gözetmesi gerekir. Soğuk Soğuk füzyoncular nerede hata yaptı? füzyon konusu, üniversite idareleri dışında, biri Utah Eyalet Parlementosu diğeri de Amerikan Temsilciler İnsanoğlunun doğası bazı gariplikleri de barındı- rıyor. Aynı olay karşısında farklı bireylerde zıt algılar oluşabiliyor, birinin doğru dediğine diğeri yanlış di- yebiliyor. Belli ölçülerde bu durum makul kabul edi- 22

>>> Bilim ve Teknik Şubat 2012 Şöyle düşünelim: Elinde dünyayı sarsacak nite- Meclisi Alt Komisyonu olmak üzere iki politik ku- likte bir buluş olan bir bilim insanı, eğer bu bilimsel rumda görüşülmüştür. Her iki görüşmede de olayın bir bulgu ise, elindekileri Nature’da ya da Science’ta gerçek olup olmadığı pek tartışılmamıştır. Tartışılan yayımlatmak ister, önceliği budur. Eğer buluş tek- konu böyle belirsiz projelere devlet yatırımı yapıl- nolojik bir icat ise bunu kimse ile paylaşmaz, patent dığında ve projelerin boş çıkması durumunda olu- alma işlemlerine yoğunlaşır. İşlemler yasal koruma şacak riskin göze alınır olup olmadığıdır. Nitekim noktasına gelene kadar da bulgularını sır olarak ko- Utah Eyaleti “ya tutarsa” diye düşünmüş ve başlangıç rur. Bundan başka bir şey düşünmesi pek mümkün olarak 5 milyon doları doğrudan soğuk füzyoncula- değildir. Eğer kalkıp kanalları, gazeteleri dolaşıp rın kullanımına açmıştır. Nedense politikacılar proje “ben çok önemli bir şey buldum” diyerek kamuo- kararları alınırken bilim insanlarına pek danışmaz. yu yaratma yolunu seçiyorsa, iki olasılık vardır: Ya bu kişi bilim insanı değildir ya da “buldum” dediği Soğuk füzyonun diğer önemli aktörü medya, şeyi ederinden fazlaya pazarlamak amacında olan, olaylarda eşit ölçüde kusurlu ve sorumludur. As- dikkat edilmesi gerekli bir kurnazdır. Bir medya lında bilim kurumları bilimin topluma iletilmesi mensubu da kendisine büyük bir buluş veya icatla için basın toplantıları, toplantılar, kitaplar, bildi- ya da gözlemle gelen kişiye bazı sorular sormalı ve riler, çalıştaylar, kitaplar ve dergiler yoluyla dü- ilgili alandan, saygın bir bilim insanından teyit al- zenli olarak medyaya bilgi aktarır. Bu istenen bir dıktan sonra konuyu değerlendirip toplum yararına ilişkidir. Örneğin ülkemizin saygın bilim destek olduğunu görüyorsa yayımlamalıdır. Bu sorgulama kurumu TÜBİTAK’ın bünyesindeki Bilim Toplum yüzde yüz etkin olmasa da, doğru bir karar almaya Daire Başkanlığı’nın görevi budur. Hemen hemen büyük ölçüde yardımcı olabilir. tüm üniversitelerin de basınla ilişkileri düzenleyen bölümleri vardır. Yani bilimin medyada yer alma- 1. Buluşu yapan kimdir? Hangi kurumda çalış- sı istenen ve faydalı etkinliktir. Ancak, bilimsel maktadır? yayımcılık ile günlük yayımcılık farklı prensipler- den yola çıkar. Bilimsel yayınlar ispata dayalı iken, 2. Bu bilimsel çalışma projesi hangi kurumlar günlük medya haberlerinde hiçbir zaman bilim (TÜBİTAK, Devlet Planlama Teşkilatı, Sanayi Ba- insanlarını tatmin edecek ölçüde detay bulunmaz, kanlığı vb) tarafından desteklenmiştir? günlük medya detaydan çok haberin hikâyesinin çarpıcı olmasını önemser. Haberin doğru olup ol- 3. Bu projenin sonuçları hangi hakemli dergiler- madığından ziyade karşıt ve taraftar görüşlere den- de yayımlanmıştır? geli olarak yer vermeyi gözetir. Medyanın durumu sadece bu boyutlarda kalsaydı söyleyecek fazla bir 4. Bu projenin sonuçları hangi kongrelerde tar- şey olmazdı. Ama bir ölçü olması açısından şu ör- tışılmıştır? nek verilebilir: Soğuk füzyon ile ilgili basın toplan- tısı ile aynı gün gerçekleşen ve dünyadaki en büyük 5. Bu sonuçlar başka kurumlardaki bağımsız bi- petrol tankeri kazası ve çevre kirliliği olayı Exxon lim insanlarınca tekrarlanıp teyit edilmiş midir? Valdez tanker faciası medyada soğuk füzyondan daha az yer almıştır. Ayrıca medya mensupları bu 6. Eğer konu teknolojik bir icat ise hangi ülkeler- olayda “bağımsız” olması gereken duruşlarını terk de geçerli olacak şekilde patent alınmıştır? ederek farklı bilim insanları (veya grupları) arasın- da aracılık yapmış, adeta bilgi bankası olarak ça- Şimdi sırasıyla cevapları inceleyelim: lışmıştır. Yayımladıkları haberlerin büyük kısmını, 1. Bilim uzun, zorlu ve sebat gerektiren bir disip- sorgulamadan başka haber kaynaklarından doğru- lindir. Korunmuş temel kalıpları ve tüm yaşamı kap- dan kopyalamışlardır. sayan sürekli eğitim süreçleri içerir. Bazı istisnalar yaşanmış olsa da, bilim insanı veya bilim öğrencisi Medyada bilim haberlerini olmayan birinden ciddi bir buluş beklemek pek ger- takip etmek için faydalı bir kılavuz Soğuk füzyon olayı, kendi türünde dünyanın gel- miş geçmiş en medyatik vakasıdır. Tabii ki son vaka da olmayacaktır, ancak bu tip durumlara karşı güve- nilir önlemler olabilir mi? Mutlak bir çözüm olmasa da etkin önlemler var. 23

Ay ışığında füzyon: Laboratuvar-İdare-Medya üçgeninde bilim 3. Bilimsel bir projenin en temel çıktısı bilimsel makaledir. Bir projeden çıkan makalelerin sayısı, çekçi değildir. Örneğin birçok televizyon kanalında yayımlandıkları dergilerin etkinliği ve aldığı atıflar, bazı taşların veya kristallerin sağlık ve mutluluk o bilimsel makalenin ve aynı şekilde buluşun veya getirdiği şeklinde yayımlar, bilimle hiç ilgisi olma- icadın kalitesini gösterir. Uluslararası dergiler ya- yan kişilerce sanki gerçekmiş gibi sunuluyor. Oysa yımlamadan önce bir makaleyi alanında deneyimli yayımcı kurum bu kişilerin kim olduğunu araştırsa en az iki hakeme gönderir. Bu değerlendirme yön- toplum sağlığı açısından çok yerinde bir tutum ser- temi, sahtekârlığa karşı en ciddi savunma duvar- gilemiş olur. larından biridir. Örneğin televizyonlarda reklam kuşaklarında çıkması için, cilde sürülen bir krem 2. Günümüzde hemen hemen hiçbir ciddi buluş ile hemen iyileşiveren yaşlı romatizma hastalarının veya icat yeterli altyapı, insan kaynağı ve sarf malze- zeybek oynadığı bir reklam filmi çekip romatizma mesi olmadan gerçekleştirilemez. Bu harcamaların hastalarını etkileyebilirsiniz. Bu belki yayımcı ve bütçesi bilim insanlarının kendi birikimlerini aştı- reklam sahibi açısından kârlı, ancak toplum açısın- ğından, araştırma geliştirme projeleri farklı kurum dan kesinlikle zararlı bir aldatmaca olacaktır. Oysa ve vakıflara proje şeklinde sunulup kaynak temin bu reklam yayımlanmadan önce, kremin romatizma edilir. Ülkemizde ve dünyadaki araştırma geliştirme hastalarında etkinliğini inceleyen bilimsel bir maka- faaliyetleri farklı kurumlarca özgünlüğü, yapılabilir- le olup olmadığını sorgulansa, toplumsal hasar ko- liği ve etkinliği araştırıldıktan sonra, belli kurallar laylıkla önlenebilir. çerçevesinde bütçelendirilip desteklenir. Bir proje- nin ciddi bir bilim kurumunca desteklenmesi pozi- 4. Her bilim alanı farklı dernekler bünyesinde tif bir durum olarak değerlendirilmelidir. örgütlenir. Bu dernekler farklı sürelerle toplanarak mensupları arasında bilgi aktarımına imkân veren çalıştay, toplantı, kongre gibi etkinlikler düzenler. Etik konular ve sahtekârlık vakaları çok ciddi ve sakınılması gereken durumlar olduğundan, bu et- kinliklerin bilimsel içeriği saygın bir bilimsel kurul tarafından ciddiyetle organize edilir. Bu sebeple bir icadın veya bir projenin sonuçlarının, ilgili konula- rın tartışıldığı bilimsel kongrelerde gündeme alın- mış ve alandaki üyelerin huzurunda tartışılmış ol- ması, buluş veya icadın kabulü açısından önemlidir. Yakın tarihimizi zihnimizde canlandıracak olursak, enerjisiz bir devri daim sisteminin duyurulması için düzenlenen ve basında çok geniş yer bulan toplan- tıya bilim adamları yerine çok sayıda asker ve sivil emekli bürokrat davet edildiğini hatırlayabiliriz. 5. Bir diğer önemli unsur buluşun veya icadın, bağımsız kişilerce ve kurumlarca denenerek benzer sonuçların çıktığının gösterilmiş olmasıdır. Eğer buluş, sahiplerinin önerdiği şartlarda tekrar edilebi- liyorsa bu önemli bir pozitif unsurdur. Ancak yine yayımlanmış bilimsel makaleleler dikkate alınmalı, konuyla ilgili kişisel görüşler, yorumlar ve sübjektif açıklamalar kuşkuyla karşılanmalıdır. Örneğin bir şahıs belli bir gıda ürününde kanser yapıcı madde olduğunu iddia ediyor olabilir. Hatta birçok durum- da iddia sahibi kendi savına patolojik ölçüde inanı- yor da olabilir. Ancak bu iddianın kabul edilebilir ve kamuya duyurulabilir nitelik kazanması için, o gıda ürününde kanser yapıcı madde tespit edildiğinin mutlaka bağımsız başka kişiler ve kurumlar tarafın- dan da bildirilmesi ve bu dozdaki maddenin kan- 24

ser gelişimine neden olduğunun gösterilmiş olması <<< Bilim ve Teknik Şubat 2012 gerekir. Aksi takdirde gazetelerde ve televizyonlarda yında en zayıf görünen bu halka aslında en sağlam böyle haberlerin yer alması çok önemli bir besinin halkaydı. Tutulan avukatlar ordusu ve yatırılan mil- Prof. Dr., Nuhan Puralı, tüketilmemesi ve toplumun aldatılıp ciddi ölçüde yon dolarlara rağmen ne MIT ne de Utah Üniversite- 1961 yılında İzmir’de doğdu. zarara sokulmasına yol açabilir. si patent almayı başaramadı ve sonunda başvurudan Hacettepe Üniversitesi Tıp vazgeçti. Aslında, bu halkanın sağlam kalmış olma- Fakültesini 1987 yılında bitirdi. 6. Konu sadece bilimsel bir bulgu değilse, fay- sında patent alma işleminin zaman alması ve o sü- Bitlis’te bir dağ köyünde hekim dalı bir icadı da içeriyorsa, ürünün patentli olması reçte bilim dünyasının gösterdiği sorgulayıcı tepki- olarak çalıştı. Cerrahpaşa Tıp sahtekârlık olasılığını düşüren bir unsur olarak de- nin başat hale geçmesi önemli yer tutuyordu. Zaten Fakültesindeki Farmakoloji ğerlendirilebilir. patent başvurusunun ret gerekçesi kuramsal zayıflık Uzmanlığı eğitiminden sonra değil “ürünün faydalı olduğunun ispat edilememesi” İsveç Karolinska Enstitüsü’nde Ancak soğuk füzyon örneği, bu tür önlemlerin de olarak bildirilmişti. Bu cevap günümüzde soğuk füz- Nörofizyoloji Doktorası yaptı. sahtekârlığa karşı mutlak koruma sağlamayabilece- yon başvurularında standart olarak kullanılır, daimi 1997 yılında yurda döndü. ğini çok acı bir şekilde gösteriyor. Sağlıksız (patolo- hareket makinesi türünden başvurulara otomatik Halen HÜ. Tıp Fakültesi Biyofizik jik) bilim bu önlemleri de aşıp geçebilir. olarak verilen ret gerekçesi de aynıdır. Anabilim Dalı Başkanıdır, Ankara Üniversitesi Klinik Şöyle: Bilim insanının yolu Araştırmalar Etik Kurulu üyesidir. Soğuk füzyonu öneren bilim insanlarından 30’dan fazla eseri ve bunlara Martin Fleischmann  Southamton Üniversitesi’nde Bu örnekler bilimde evrensel gerçeğe tek bir de- alınmış 300 civarında atıfı vardır. profesördü, Stanley Pons ise Utah Üniversitesi’nde ney veya bildiri ile ulaşmanın mümkün olmadığını Kimya Bölümü Başkanı idi . Yani birinci madde ta- gösteriyor. Bilim insanı önündeki uzun yolda se- mamdı. batla yürümek durumunda. İşte bu nedenle Nobel Soğuk füzyon projelerine önemli bilim kurum- Ödülü gibi önemli bilimsel ödüller ancak bilgi veya ları fon sağlamıştı. Hatta günümüzde de bu konu- buluş evrenselliğe ulaştıktan ve bu yolda yıllar geçi- ya fon ayıran devlet ve sanayi kurumları var. İkinci rildikten sonra kazanılabiliyor. madde de tamam. Soğuk füzyon makaleleri ciddi dergilerden geri Bilim insanı bilimin yolundan yürümeli, bilimin çevrilse bile fanatikler güç birliği edip kendilerine yöntemini ve yayım araçlarını kullanmalıdır. Eğer uygun dergilere (Journal of Electroanalytical Che- kendinin veya kurumunun sosyal veya ekonomik mistry, Journal of Physical Chemistry, Physics Letters çıkarlarını, bilimsel önceliklerin önüne koyarsa fe- A, International Journal of Hydrogen Energy, Journal laket kaçınılmazdır. Sahtekârlık er veya geç ortaya of Condensed Matter Nuclear Science)  makalelerini çıkar, sorumlu kişiler ve kurumlar büyük zarara uğ- kabul ettirebilir. Üçüncü madde de kısmen tamam. rar. Ancak ilgili kişilerin “ceza görmesi” zararı telafi Soğuk füzyon taraftarları kendi aralarında topla- etmez, çünkü bu aldatmacanın kurbanı ne yazık ki nıp bu konuyu tartışmaya devam edebilir, kongreler toplumdur. Bilimsel olarak kabul görmemiş, hiçbir düzenleyebilir. Örneğin Uluslar arası Soğuk Füzyon deneysel bulguya dayanmayan şahsi gözlemleri ve Konferansı 1994-2002 arasında düzenli olarak top- kanıları ile kameraların karşısına geçen, gazetelerde lanmıştır. Demek ki dördüncü madde de tamam. boy boy fotoğrafları yayımlanan kişilere asla itibar Bazı bilim insanları en az soğuk füzyonun mu- edilmemelidir. Medyanın topluma gerçek bilgi iletme citleri kadar kurnaz olup geçmekte olan şöhret tre- yükümlülüğü vardır. Medya “popülerlik” değil “ger- ninde bir an önce yer kapmak için çerden çöpten çeklik” prensibinden hareket etmeli, bir bilim haberi deney sonuçlarıyla kendilerinin de deneyi tekrarla- yaparken olayın bilimselliğini sorgulamalı, ciddi ve dıklarını bildirebilir. Nitekim soğuk füzyon deneyi- saygın bilim insanlarına danışmalı ve bilim haberci- ni tekrar ettiklerini bildiren çok sayıda bilim insanı liği alanında uzmanlaşmış gazeteci yetişmesi için alt- ve bilimsel kurum olmuştur. Deneyi tekrarladıkla- yapı oluşturup bilim haberciliğinde bu uzmanlardan rını iddia edenler arasında Stanford ve Texas AM faydalanmalıdır. Aynı titiz davranışı sadece habercilik üniversitelerinden, MIT’den, Georgia Institute of alanında değil özellikle gıda, sağlık ve teknoloji ürün- Technology’den ve ülkemizin bazı saygın üniversi- lerinin reklamlarını yaparken de göstermelidir. telerinden bilim insanları da vardı. Böylece beşinci madde de karşılanmış oluyor. LKeawynenakstleairn, B. V., (PDF), Cornell cold fusion archive, SCTDaaleyoumısbe2eo,5skF,9a.G,,nsT.,.,oO9Bo-.a1H,d0“oS,Sto1ctğ9ioeu8nH9kc.aeF,nü1dz9lye9o,3n1.”9,9B1ilim Teknik, Patent başvuruları bilimsel içeriğin geçerliliğin- collection n°4451, Division of Rare and Kadiroğlu, O., “Bilimde Yanılgılar”, Bilim Teknik, den ziyade tasarımın özgünlüğü ve faydalı bir model Manuscript Collections, Cornell University Library, Sayı 328, s. 82-85, 1995. olup olmadığı açısından değerlendirilir. Patent de- retrieved 2008-05-25, 1994. ğerlendirmesinde bilimsel değerlendirmenin ağırlığı GSLaaoynoıgd4m2st,uesii.rn,3,I6D.,-4“.,P8Oa, t1nh9Fo8al9oc.gtiacnadl SFcriaeundce,”2, 0P1h0y.sics Today, sınırlıymış gibi algılanabilir. Ama soğuk füzyon ola- 25

Zeynep Ünalan Dr, Bilimsel Programlar Uzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Arka Kanat Sürtünme Tepki Kuvveti Ağırlık Otomobillerin Fiziği Otomobili yerde tutmaya çalışan hava molekülleri Çok hafif olan hava molekülü nasıl olur da 1000 Yüksek hızda giden bir otomobilin yeri tutma- küsur kilogramlık otomobili yerde tutar diye şaşır- sı zorlaşır, hatta zaman zaman otomobil yerden ha- mayın. Burada bir tane hava molekülünden değil valanır. Bu gibi durumlarda hava molekülleri ara- milyarlarcasından bahsediyoruz, yani birlikten kuv- cı yere doğru bastırabilir. Bazı binek araçlarda gör- vet doğuyor. Otomobile değişik yönlerde çarpan ha- düğünüz arka kanat, yarış otomobillerinin ise hep- va moleküllerinden aşağıya doğru çarpanlar oto- sinde gördüğümüz öndeki rüzgâr kanalının ve ar- mobilin üstünden yere doğru bir kuvvet uygular. Bu ka kanadın işlevi bu kuvveti artırmaktır. Yere hay- kuvvet özellikle yüksek hızlarda çok işe yarar. li yakın olan rüzgâr kanalı havanın çoğunun üstten 26

Bilim ve Teknik Şubat 2012 Hava direnci Sürtünme Rüzgâr Kanalı İtki Tepki Kuvveti geçmesini sağlar. Arka kanat ise ters çevrilmiş uçak Üst kanala giren havanın hızı azalır. Yavaş hareket kanadına benzer. Uçak kanadı nasıl uçağı havalan- eden hava daha büyük basınç uygular. dırmaya yarıyorsa otomobildeki kanat da otomo- bilin yeri tutmasını. Aslında her iki mekanizma da >>> otomobile doğru gelen havayı yararak iki kanal- dan akmasını sağlar. Bernouilli prensibine göre bir akışkanın uyguladığı basınç, moleküllerinin hızı- na bağlıdır ve molekül hızı azaldıkça basınç artar. 27

Otomobillerin Fiziği Momentum ve Güvenlik Üç kapılı küçük bir otomobil ile bundan iki kat temelini fizik kanunları oluştursaydı, herhalde konu- daha ağır olan bir jipin çarpıştığını düşünün. Biliyo- lan trafik yasalarından biri sadece ağır otomobil kul- ruz ki çarpışma öncesi ve sonrası toplam momen- lanıcılarının değil de trafikteki herkesin güvenliğini tum korunur. O zaman jipteki hız değişimi 20 km/ sağlamak için yollardaki araçların kütlelerinin birbi- saat ise küçük otomobildeki hız değişimi 40 km/saat, rinden farkının az olması gerektiğini belirten “mo- jipin hız değişimi 30 km/saat ise küçük otomobilin- mentum korunum yasası” olurdu. Neyse, siz siz olun ki 60 km/saat olacaktır. Yani hafif otomobil daha çok ve kamyon, tır gibi büyük araçlardan uzak durun. hız değişimine uğrayacak ve bu değişim kütle farkı arttıkça artacaktır. Kazalardaki ölüm riskinin hız de- Rüzgâra karşı ğişiminin 4. kuvvetiyle arttığı söyleniyor. Yani yuka- rıdaki örnekte hafif otomobildeki kişilerin ölüm riski Otomobili hareket ettirmek ya da hızını artır- ağır otomobildekilere göre 16 kat (24) daha fazla. Ya- mak için gaz pedalına basıldıkça, yakıttaki kimya- kıt verimlilikleri daha kötü olsa da ağır otomobille- sal enerji kinetik enerjiye dönüşür. Ancak istediği- rin tercih edilmesine şaşmamak gerek. Zira daha gü- miz hıza ulaşsak da ayağımızı gaz pedalından çek- venliler.Tabii bu güvenlik sadece ağır otomobil kul- meyiz. Bunun nedeni otomobilin hareketini engel- lanıcılarını kapsayan bir güvenlik. Trafik yasalarının leyen kuvvetlerdir. 28

>>> Bilim ve Teknik Şubat 2012 likte hareket ettiğini fark etmişsinizdir. Peki bu si- Hava direnci yani aerodinamik direnç, aracın ze çok tehlikeli görünmüyor mu? Aslında dip dibe hava içindeki hareketinden kaynaklanan bir kuv- hareket, yarışçılara dezavantajdan çok avantaj sağ- vettir. Aerodinamik direnci etkileyen, otomobilin lar. Öndeki araç önündeki hava sütununu yararak aerodinamik yapısıdır. Otomobil hareket ederken ilerlerken, arkadaki araç hali hazırda hava molekül- yolu üzerindeki hava moleküllerini iter. Otomobi- lerinden temizlenmiş ortamda, hava direncine kar- lin ön kısmının alanı ne kadar küçük ise yoluna çı- şı enerji harcamadan yol alabilir. Bu birliktelikten kan ve itilmesi gereken hava molekülleri o kadar az kârlı çıkan sadece arkadaki araç değil. Birbirlerine olur, haliyle aerodinamik direnç düşer. Ayrıca tasa- çok yakın olduklarından arkadaki araç zaman za- rımcılar otomobilin şeklini tasarlarken aracın ha- man öndekine hafifçe vurarak ona bedava enerji ak- va içinde ne kadar kolay süzüldüğünün ölçüsü olan tarır ve hızlanmasını sağlar. Bir süre birlikte yol ala- sürüklenme sabitini de düşük tutmaya çalışır. Ha- rak diğer otomobillere fark atmaya çalışan ikilinin va direncinin iyi bir tasarımla dörtte bir oranında bitiş çizgisine yaklaşırken karşılıklı fayda ilişkisini azaltılabildiğini biliyor muydunuz? bozup birbirlerini geçmeye çalıştığına şahit oluruz. Tekerlekler Alçak basınç Birbirine dokunan iki yüzeyin birbirine göre ba- ğıl hareketini engelleyen statik sürtünme kuvveti, yü- Yüksek basınç zey diğeri üzerinde kaymaya başlayınca kinetik sür- tünme kuvvetine dönüşür. Hareket halinde olan bir Elimizi hareket doğrultusunda dik tuttuğumuzda, cismin hızını değiştirmek, duran bir cismi harekete elimizin yüzey alanı büyük olur ve rüzgârı daha çok hissederiz. geçirmekten daha kolay olduğu için kinetik sürtün- me kuvveti statik olandan genelde daha küçüktür. Otomobilin hızı arttıkça hava molekülleri ile Bir otomobil hareket halindeyken tekerleğin yolla te- olan sürtünme de artar ve sürtünmeyi yenmek için mas ettiği nokta yer değiştirmediğine göre her zaman daha çok yakıt tüketmek gerekir. Yüksek hızlarda enerjinin küçük de olsa bir kısmının statik sürtünme- yakıt verimliliğinin düşmesinin en büyük nedeni, yi yenmek için kullanıldığını söyleyebiliriz. Araba yol enerjinin çoğunun rüzgârın direncini kırmak için üzerinde kaymadığı sürece ise kinetik sürtünmeden kullanılıyor olmasıdır. Birçok binek otomobil için söz edemeyiz. Peki tekerleğin hareketini engelleyen yakıt verimliliğinin en düşük olduğu ideal hız 70 ile başka bir kuvvet var mı? Yuvarlanma direncini hiç 100 km/saat arasında değişir. Bu hızın üstünde ha- duymuş muydunuz? Yuvarlanma direnci, tekerleğin va direnci hızla artar. yerle temas eden kısmındaki yassılıktan kaynaklanan ve hareketi engelleyen bir kuvvettir. Alt kısım ne ka- Peki yarış otomobillerinde dikiz aynalarının ko- dar düz ise tekerlek o kadar zor yuvarlanır. Buna göre numuna hiç dikkat etmiş miydiniz? Pürüzlü yüzeyler yuvarlanma direncini azaltmak için neler yapabiliriz? gibi, çıkıntılar da hava direncini artırdığı için aynalar Birçoğumuzun aklına hemen iki şey geliyor. Biri oto- daha iç kısımlara yerleştirilerek yüksek hızlarda olu- mobilin ağırlığını azaltmak, diğeri tekerleğin içindeki şacak hava direnci azaltılmaya çalışılır. hava basıncını artırmak. Etkili bir tasarım ile yuvar- lanma direnci düşürülebilir. Yeri gelmişken yuvarlan- Otomobil yarışı izleyicisiyseniz iki aracın arala- ma direncinde % 5 oranında azalmanın % 1 oranında rındaki mesafe birkaç santimetre olacak şekilde, bir- yakıt tasarrrufu sağladığını da belirtelim. Hem kinetik sürtünme hem de yuvarlanma di- rencinin tekerleğin sıcaklığını artıracağına şüphe yok. Yüksek hızda giden otomobilde tekerlek sı- caklığı 90 santigrat dereceyi bulurken bir yarış oto- mobilinde bu değer 160, 180 dereceye kadar çıka- biliyor. Zaten bu değerin üstünde tekerlek alev alı- yor. Yarış otomobillerinde daha enli tekerlek kulla- nımı bir yandan otomobilin yeri tutuşunu artırır- ken bir yandan da ısının daha geniş bir alana ya- yılmasını sağladığı için tutuşma tehlikesini azaltır. 29

Otomobillerin Fiziği Yarışan atlar İlk benzinli otomobiller birkaç beygir gücü- Bir otomobil motoru yakıtın enerjisini ne kadar ne, Henry Ford’un 1909 yapımı Model T’si ise 77 çabuk tekerleklere iletebiliyorsa o kadar güçlüdür. beygir gücüne sahipti. Şimdiki binek otomobille- Ancak otomobilin beygir gücü tek başına bu bilgi- rin çoğu ise 150, 200 beygir gücü civarında. Tabii ye ulaşmak için yeterli değil. Zira motorun yaptığı bu değer lüks spor otomobillerde 600’e hatta 1000’e krank milini döndürmek yani mile tork (döndürme kadar çıkıyor. Yarış pistlerindeki otomobillerin ço- kuvveti) uygulamak. Otomobilin beygir gücü, tork ğu ise 800 beygir gücünde. ile motorun devir sayısının çarpımına eşit. Haliy- le motorun belli bir zaman aralığında yaptığı devir Beygir gücü tabirini ilk kullanan buharlı ma- sayısı da önemli. Bazı binek otolarında krank mili kinenin mucidi James Watt. Bir makinanın gücü- bir dakikada 2500 defa dönerken bu sayı yarış oto- nü bir atın yapabildiği iş cinsinden ifade ederse o mobillerinde 10.000’e kadar çıkıyor. Otomobil mo- zamanın insanlarının kafasında bir şeyler canlanır torlarını karşılaştırırken maksimum beygir gücün- diye düşünmüş Watt. Bir atın belli bir zaman ara- de çalışırkenki devir sayısına bakmak gerekiyor. lığında bir yükü kaç metre taşıdığına dair ölçüm- Bir otomobil motorunun düşük devirde çalışırken ler yapmış ve sonunda beygir gücünü (güç = birim yüksek tork uygulayabilmesi güçlü bir motor ol- zamanda yapılan iş), 75 kilogramlık yükü bir sani- duğunu gösterir ve düşük yakıt tüketimi sağladığı yede 1 metre taşımak için yapılan iş olarak tanım- için şehir içi kullanıma daha uygundur. lamış. İlk başta değişik buhar makinalarını karşı- laştırmak için kullanılan bu tabir sonraları elektrik motorları ve otomobiller için de kullanılmış. 30

>>> Bilim ve Teknik Şubat 2012 Otomobilin kütlesi Yüksek hızda ani fren mi? Aman dikkat! Duran bir otomobili harekete geçirmek ya da belirli bir hızda giden otomobilin hızını istenen bir Ölümcül yaralanmalara neden olan yüksek hız son hıza ulaştırmak için gereken enerjinin, otomo- değil, ani hız değişimleri. Ani hız değişimlerinde bilin kütlesiyle doğru orantılı olduğunu biliyoruz. iç organlarımızın ve dokularımızın maruz kaldığı Yani otomobil ne kadar hafifse o kadar az enerjiye kuvvet, kütleçekimi ivmesi cinsinden ifade ediliyor. ihtiyaç var. Tabii hafif otomobilin tek avantajı yakıt Bu kuvvete g-kuvveti de deniyor, ama aslında g kuv- verimliliği değil. Düşük kütleli bir otomobilde kü- vet değil; 9,8 m/s2 olan kütleçekimi ivmesi. Kütleçe- çük tekerlekler kullanılabilir, ki bu da yuvarlanma kimi kuvvetini Dünya’nın merkezine doğru olan iv- direncini düşürür. Hafif otomobilde büyük şasiye melenme olarak tarif etsek de Newton hareket ka- ve büyük fren sistemine de gerek yok. nunlarına göre kuvvet ve ivme farklı şeyler. Ancak g-kuvveti tabirini hoş görmek isteyen birinin işi çok Otomobillerin büyüklüğünü azaltmadan kütle- da zor değil. Einstein’ın yıllar önce ifade ettiği gibi, lerini azaltmak için değişik yöntemler araştırılıyor üzerimize etki eden çekim kuvvetini ivmeden ayıra- ve uygulanıyor. Uygulanan yöntemlerden biri metal madığımız gerçeği bu tabiri haklı çıkarmaya yetiyor. yerine köpük dolgu ile takviyeli metal levhalar kul- lanmak. Bir diğeri ise çelikten % 70 daha hafif ve da- Şimdi gelelim ivmenin ölümcül olabilecek so- yanıklı olduğu için özellikle havacılık ve uzay sana- nuçlarına. Diyelim otomobiliniz saate 90 km (sa- yisinde tercih edilen karbon fiber malzemeleri oto- niyede 25 metreye karşılık geliyor) hızla yol alırken mobil gövdesine taşımak. Karbon kompozit kullanı- aniden önünüze bir engel çıkıyor ve engele çarpa- mı otomobilin kütlesini 3-5 kat azaltabilir. Hali ha- rak 0,5 saniye içinde duruyorsunuz. Böyle bir ta- zırda bazı otomobil parçalarında karbon kompozit- lihsiz kaza sonucu ivmeniz 25/0,5=50 m/s2 olur. Bu ler kullanılsa da, hem çeliğe göre daha pahalı olma- değeri 9,8’e bölerek 5,1g’lik bir ivmeye karşılık gel- sı hem de parça birleştirme işleminin daha zahmet- diğini buluruz. 1g’lik bir kütleçekimi ivmesi altın- li olması gibi nedenlerle otomobil gövdesinde henüz da her şeyi normal hissederiz. 2g’lik ivme altında karbon kompozitler kullanılmıyor. Otomotiv en- ise her şey iki kat, 5,1g’lik ivme altında her şey 5,1 düstrisi -sağlayacağı yakıt verimliliğini göz önüne kat daha ağırdır. Astronotlar 0g’lik ortamda kendi- alarak- her şeye rağmen otomobillerde metal yeri- lerini kütlesiz hisseder. ne karbon fiber kullanmak gibi radikal bir değişikli- ğe gitme kararı alsa da, dünyada büyük ölçekte kar- Bir sürücünün hız değişimi sırasında üzerine ne bon fiber üreten birkaç firma olduğu için böyle bir kadarlık bir kuvvet etki etttiğini bulmak için sü- talebin karşılanamayacağı biliniyor. rücünün kütlesi ile otomobilin ivmesini çarparız. Bu durumda kütleçekiminin 1 kilogramlık kütle- ye 9,8 Newton kuvvet uyguladığını hemen söyleye- biliriz. Biyolojik hasar söz konusu olduğunda ma- ruz kalınan kuvvetten daha belirleyici olan, kuv- vetin ne kadar süreyle uygulandığı yani hız deği- şiminin ne kadarlık bir sürede meydana geldiğidir. 31

Otomobillerin Fiziği Örneğin frene bastığımız andan tam durma noktası- sistemi için böyle bir kuvvet yoktur, ancak bu sis- na kadar geçen süreyi iki katına çıkarırsak hissedilen temde bulunanlar sanal bir kuvvetin etkisi altında kuvvet yarıya iner. Uzun süre maruz kalınan 4-5g’lik oldukları hissine kapılır. Ancak sola dönerken sa- bir kuvvet ölümcül olabilirken bir saniyeden daha az ğa savrulmamızın (ya da tersi) asıl nedeni, hareket sürmesi durumunda birçoğumuz en fazla bulantı ve durumumuzu koruma eğiliminde olmamız olarak baş dönmesi yaşarız. Lunarklardaki eğlence trenle- tarif edilen eylemsizliğimizdir. Newton’un ikinci rindeki dik inişlerde hissediğimiz kuvvet de 3-4 g’lik hareket yasası, bir cisme etki eden kuvvet ile cisim- ama kısa süreli olduğu için tahammül edebiliyoruz. de meydana gelen hız değişimi arasındaki ilişkiyi 100 g’lik bir kuvvet ise akciğer atardamarını kalbi- gösterir. Bu ilişki, kütlesi büyük bir cisimde hız de- mizden söküp alacak kadar kuvvetli. ğişimi meydana getirmek için daha çok kuvvet uy- gulamamız gerektiğini söyler. Bu aynı zamanda şu Dönerken anlama da gelir: Bir cismin kütlesi ne kadar fazla ise hız değişimine o kadar çok direnç gösterir. Yani Buzlu yolda dönmek neden zordur? Çünkü oto- bu yasa eylemsizlik prensibini içerir. Otomobil dö- mobilin dönmesini sağlayan yol ile tekerlek ara- nerken hız değişimi merkeze doğru olduğundan, sındaki sürtünme kuvvetidir. Buzla kaplanan yo- hem otomobil hem biz merkezin dışına doğru sav- lun tekerlekle arasındaki sürtünme kuvveti azal- rularak bu değişime direnç gösteririz. mış, otomobilin dönmesini sağlayan kuvvet azal- dığı için de dönüş zorlaşmış olur. Sürtünme kuvve- Virajlarda araçların devrilmesinin nedeni de ti dönüş sırasında otomobilin savrulmasını engel- budur. Peki tır, kamyon gibi yüksek araçların dev- leyen kuvvettir. Bunu başarabilmesinin nedeni, yö- rilme riski neden fazladır? Yatay konumdaki bir nünün virajı bir çembere tamamladığımızda olu- kalemi bir parmağınızın üzerinde dengede tutma- şan çemberin merkezine doğru olmasıdır. ya çalışmışsınızdır. Parmağınız tam kütle merkezi- nin altında değilse kaleminiz uzun olan taraf üze- Peki dönüşlerde kuvvet merkeze doğru ise biz rine devrilir. Moment kolu ne kadar uzun ise tork niye çemberin dışına doğru savruluruz? Bunun (döndürme kuvveti) o kadar fazladır. Kamyonet, nedeni otomobilin ve dolayısıyla otomobilin için- minibüs gibi yüksek araçların kütle merkezi daha deki yolcuların merkezcil kuvvete ters yönde bir yukarıda, haliyle tekerleklerden daha uzakta oldu- kuvvetin (merkezkaç kuvvetinin) etkisi altında ol- ğu için dönüş sırasındaki moment kolu uzundur ve ması değil. Dönen arabanın bulunduğu referans daha kolay devrilirler. 32

<<< Bilim ve Teknik Şubat 2012 Motordan tekerleklere iletilemeyen enerji Benzin deposuna koyduğunuz yakıttaki kimyasal enerjinin ancak % 10 kadarı otomobili hareket ettir- mede kullanılıyor, yani kinetik enerjiye dönüşüyor. Peki enerjinin geriye kalan % 90’ına ne oluyor? Hareketli piston yanma odasındaki hava ya- Söz konusu yakıt verimliliği olunca otomobilin kıt karışımını her sıkıştırdığında ortaya büyük bir mekanik verimliliği termodinamik verimlilik ka- ısı çıkıyor. Ancak bu ısının hepsi maalesef hare- dar önem kazanıyor. Çünkü toplam verimlilik tüm ket enerjisine dönüşemiyor. Isının yanma odasının verimliliklerin çarpımına eşit. Enerji, tekerleklere duvarlarından sızmasıyla meydana gelen ısı kay- kadar olan mekanik aksamda sürtünmeden dolayı bı hayli fazla, ki bu durum bir kıvılcım ateşlemeli kaybedile kaybedile hatırı sayılır oranda düşüyor. benzin motorunun termodinamik verimliliğini % Birçok otomobilin mekanik verimliliği % 45 civa- 38’lere kadar düşürüyor. Tabii verimi düşüren sa- rında. Otomobildeki enerjiyi mekanik bir aksamla dece atıl kalan ısı enerjisi değil. Sıkıştırma oranı, değil de elektrikle iletsek, mekanik aksam olmadı- ateşleme zamanının ayarı, silindirin iç duvarlarına ğından mekanik kayıp da olmaz. Ancak yine % 100 uygulanan kaplama ile sürtünmenin ne kadar azal- de verimliliğe ulaşamayız. Bu sefer de elektriğin le- tıldığı, yanma odasının tasarımı, yanma odasında timi sırasında, batarya ve motorda kayıplar söz ko- yanmadan kalan yakıt miktarı termodinamik ve- nusu olduğundan toplam verimlilik azalır. Elekt- rimliliği doğrudan etkiliyor. Isı enerjisinin hareket rikli otomobillerde ağır ve büyük piller kullanıldı- enerjisine dönüşümü zor ve bir o kadar da verim- ğı için de kütle artışından dolayı verimlilik düşer. siz iken, neden kimyasal enerjiyi doğrudan hareket O zaman elektrikli otomobiller çok daha verimli. enerjisine dönüştürmüyor ya da alternatif tekno- Ancak elektrikli otomobillerde büyük ve ağır piller lojiler kullanmıyoruz da önce ısı enerjisine dönüş- kullanıldığı için kütle artışından dolayı toplam ve- türüyor sonra ısı enerjisini harekete çeviriyoruz? rimlilik düşüyor. Peki bu noktada hibrid otomobil- Bu yerinde sorunun gelecek ayki yazımızın konusu ler bir çözüm olabilir mi? Hidrojenli, elektrikli ve olacağı haberini verdikten sonra şimdilik kısa bir hibrid otomobil teknolojilere değineceğimiz gele- şeyler söyleyelim. Arada termodinamik bir süreç cek yazımızda buluşmak üzere. olmadan yakıtı, örneğin hidrojeni elektriğe dönüş- türen yakıt hücresi kullanımı araştırılan ve gelişti- Çizimler: Barış Hasırcı Ask a Scientist Arşivi, Argonne National Laboratory rilen teknolojilerden. Tabii yeri gelmişken bu hüc- SKcaieynncaekolafrSpeed Belgeseli, 2009 yapımı, Marc H. Ross, Fuel Economy and the relerin çok da basit olmadığını ve pahalı olduğunu National Science Foundation : Physics of Automobiles, Contemporary hemen belirtelim. http://www.nsf.gov/news/special_reports/sos/index.jsp Physics 38, 6, s 381-394, 1997 33

Börteçin Ege Hacettepe Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü UNIX 40 Yaşında! Dr. Green yeni uyanmıştı, onu hayli yoğun bir gün bekliyordu. İlk iş olarak iPhone’nuna uzanıp e-posta hesabını kontrol etti. Kısa bir kahvaltıdan sonra dizüstü bilgisayarını açıp internete bağlandı ve o günün gazetelerine bir göz attı. İçinde iyi bir his vardı, çünkü daha yeni aldığı iPhone ve MacBook gerçekten de hiç sorun çıkarmadan çalışıyordu. Bir an“acaba bir iPad de mi alsam”diye düşündü. Sonra nedense bir zamanlar gayet normal bir PC kullanırken bilgisayarına yüklediği Linux adlı o garip işletim sistemini hatırladı. Bilgisayarına Linux’u virüslerle boğuşmaktan bıktığı için kurmuş, ama her ne kadar virüs derdinden kurtulmuş olsa da arzu ettiği o kullanıcı dostu konfora bir türlü erişememişti. Hayal meyal, Linux’un bilgisayar korsanları ve birtakım başka işgüzarlar tarafından 1970’lerde geliştirilmiş UNIX adlı bir işletim sisteminin PC versiyonu olarak tasarlandığını hatırladı. Bol bol vakti olan bu insanlar değişik kaynaklardan buldukları kod parçalarıyla kendi bilgisayarlarında bedava kullanabilecekleri bir işletim sistemi programlamıştı. Ancak Dr. Green de bir zamanlar bu işletim sistemini kullanma hatasına düşmüştü. Bir an için“herhalde UNIX, Linux’tan bile korkunç ve daha işe yaramaz bir işletim sistemiydi”diye düşündü, ama hemen bu düşünceleri kafasından kovdu. Ne de olsa o eskilerde kalmış işletim sistemlerini artık kullanmak zorunda değildi, hatta arkadaşlarından UNIX ve Linux’un artık hemen hemen hiç bir yerde kullanılmadığını da duymuştu. Evinden çıktı ve yeni aldığı bilgisayar donanımlı otomobiline bindi. Hayatından memnundu, çünkü yeni çıkan teknolojiler yaşamını hayli kolaylaştırıyordu. Yüzünde bir tebessüm belirdi ve“herhalde UNIX ve Linux gibi sistemlerle bu teknolojilerin hiç biri mümkün olamazdı”diye düşündü. Fakat Dr. Green’nin o anda henüz farkında olmadığı bir şey vardı: UNIX ve onun türevi teknolojiler, günlük hayatında attığı hemen hemen her adımına eşlik ediyordu. Herhalde Dr. Green de dahil hemen hemen nın arkasında ne milyon dolarlık bütçeler ne de dev hiç kimse 1969 yılının dünyamızın gelece- kadrolar bulunuyor. Şimdi iki kişilik dev bir kadroy- ğini bu kadar etkileyeceğini düşünemez- la başlayan UNIX devriminin nasıl bugünlere geldi- di: İnsanoğlunun Ay’a seyahat rüyasının binlerce yıl ğini, hangi aşamalardan geçtiğini ve geleceğin neler sonra gerçekleşmesi tüm dünyada büyük bir coşkuy- getireceğini inceleyelim. la kutlanırken, Amerikalı iki bilgisayar bilimci geliş- tirdikleri bilgisayar oyununun yeni bir bilgisayar sis- Uzay Yolculuğu Oyunu teminde çalışmamasının şokunu yaşıyordu. Aslında her şey Multics projesi ve Kenneth 1970’li yıllar şüphesiz en büyük bilimsel ve tek- Thompson tarafından bu proje kapsamında prog- nolojik gelişmelerin yaşandığı bir çağ olarak tarihe ramlanan Uzay Yolculuğu (Space Travel) ad- geçmiş, günümüz bilgisayar dünyasını bugüne ge- lı bir bilgisayar oyunu ile başlıyor. Aralarında Bell tiren en temel teknolojilerin temeli o dönemde atıl- Laboratuvarları’nın da bulunduğu bir şirketler grubu mıştır: İlk ilişkisel veri tabanları sistemlerinin geliş- ve Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) 1964 yı- tirilmesinden tutun da, günümüzün Java, C++ gibi lında Multics (Multiplexed Information and Compu- en modern programlama dillerinin temel felsefesini ting Service) adlı bir proje çerçevesinde dünyada ilk oluşturan nesnesel yaklaşımın bulunması hep bu dö- defa, çoklu kullanıcı destekleyen bir işletim sistemini nemde gerçekleşti. Fakat tüm bu gelişmelerin içinde tasarlayıp hayata geçirmeye çalışır. Ancak projenin öyle biri var ki o olmadan günümüz bilgisayar ve in- ilerleyen aşamalarında o günlerdeki donanım kapa- ternet dünyası bugünkü seviyesine asla bu hızla ge- sitesinin bu iş için yeterli olmadığının anlaşılmasın- lemezdi. Evet, 40 yaşına basması tüm dünyada bü- dan sonra Bell Laboratuvarları 1969 yılında Multics yük bir coşkuyla kutlanan UNIX’ten söz ediyoruz. projesinden çekilme kararı alır. İşin daha da ilginç kısmı UNIX’in bu eşsiz başarısı- 34

>>> Bilim ve Teknik Şubat 2012 Projeden çekilme kararından son- Fotoğraf: Alcatel Lucent Thompson ve bir diğer yakın çalışma sonra Thompson ve arkadaşları yeni alı- ra Multics projesinde çalışmış olan Bell arkadaşı Brian Kernighan, karmaşıklığı nan bir PDP-11 üzerinde UNIX’in bir Laboratuvarları’nın iki çalışanı Ken- ile ünlü Multics sisteminin isminden yola sonraki versiyonunu geliştirme çalışma- neth Thompson ve Dennis Ritchi- çıkarak geliştirdikleri bu yeni işletim sis- larına başlar ve bunu yaparken yine ken- e, Thompson’nun Multics’de geliştirdiği teminin adını Unics (Uniplexed Informati- dilerinin geliştirdiği B adlı programlama Uzay Yolculuğu adlı oyunu tekrar oyna- on and Computing Service) koymaya karar dilini kullanırlar (bu programlama dili yabilmek için yeni bir bilgisayar aramaya verir (daha sonra meydana gelen bir ya- ileride daha da geliştirilecek ve sonunda başlar ve Bell Laboratuvarları’nda bir kö- zım hatası nedeniyle Unics, Unix’e dönü- C adını alacaktır. Bugünkü UNIX’in ne- şede kalmış DEC PDP-7 tipinde bir bil- şecektir). redeyse tamamı C ile geliştirilmiştir). O gisayar bulur. İki arkadaş Uzay Yolculuğu oyununu bu PDP- Ken Thompson ve Dennis Ritchie 1972 dönemdeki donanımların ka- 7’ye yüklemeyi dener. Ne de pasitelerinin yetersiz olması- olsa DEC PDP-7’nin o zamana Yeni bir işletim sistemi geliştirmiş ol- nın bugünkü UNIX’in en kuv- göre hayli modern bir grafik manın heyecanıyla, Thompson ve iki ar- vetli özelliklerinin doğmasına işlemcisi vardır; bunun işle- kadaşı (Dennis Ritchie ve Joseph Ossan- katkıda bulunması talihin ga- rini daha da kolaylaştıracağı- na) Bell Laboratuvarları’ndan PDP’nin rip bir cilvesidir . Bunun en nı düşünürler. Üstelik böylece en yeni modelinin alınmasını talep eder. güzel örneği, UNIX’in bugün bu oyunu General Electrics’e Böylece bu yeni işletim sistemini daha de aynen koruduğu minima- ait merkezi işlem biriminde- da geliştirebileceklerdir. İstekleri AT&T list bir yapıya sahip, ama bir o ki bir anabilgisayarda saati 75 tarafından kabul edilir. Kısa bir süre kadar güçlü çekirdeğidir. As- dolardan oynamaktan da kur- lında bu güçlü mimarinin ar- tulacaklardır. kasında o dönemlere ait bü- yük bir donanım zayıflığı yat- Fakat bu iş sandıkları ka- maktadır: Henüz sabit diskler dar kolay olmayacaktır, çünkü icat edilmemiştir ve o dönem- Uzay Yolculuğu adlı bilgisayar lerde geliştirilen sistemlerin oyunu Multics projesi kapsamındaki bir başarısında, kaynakları maksimum dü- anabilgisayarda kullanılabilecek şekil- zeyde kullanabilmek en önemli perfor- de yazılmıştır ve şimdi, her ne kadar da- mans kriterlerindendir. ha modern olsa da farklı bir işletim sis- 1973-1974’te UNIX kamuoyuna res- temine sahip olan bu küçük bilgisayarda men duyurulur, ama ticari bir ürün ha- normal şartlar altında çalışmayacaktır. line gelmesinin önünde büyük bir engel Bu durumda ya oyunun PDP-7 için ye- vardır. Bu engel Bell Laboratuvarları’nın niden programlanması yada PDP-7’nin da bağlı olduğu AT&T’ye daha önceden işletim sisteminde birtakım değişiklikler açılmış bir tekel davasıdır. Fakat bütün yapılması gerekmektedir. Bunun üzerine bunlar UNIX’in, söz konusu tekel davası Thompson, hem Uzay Yolculuğu oyu- 1982’de sonuçlanıncaya kadar üniversi- nunu PDP-7’de doğrudan çalıştırmasına telerde hızla gelişmesine ve kullanıcı sa- yardımcı olacak shell (sh), printer (pr), yısının hızla artmasına engel olamaz. Te- text editor (ed) gibi yardımcı sistemleri kel davasının 1982’de sonuçlanması üze- geliştirmeye başlar, hem de geliştirdiği rine UNIX yalnızca üniversiteler tarafın- bu yeni fonksiyonların yardımıyla -oyu- dan kullanılan açık kod kaynaklı bir işle- nun kendi kodunda tek bir satır değiştir- tim sistemi olmaktan çıkar ve AT&T ta- meden- oyunu çalıştırmayı başarır. rafından çok yüksek lisans ücretleri kar- şılığında satılan, ticari amaçlı bir işletim Kısa bir süre sonra Thompson, tüm sistemine dönüşür. Her ne kadar en baş- bu geliştirdiklerinin bir bilgisayar oyu- ta IBM, HP ve DEC gibi büyük bilgisayar nundan daha fazlası olduğunu görür. üreticileri piyasaya yeni açılan UNIX’e Normal yoldan gidip bilgisayar oyunu- ilgi gösterip kendi bilgisayarlarında kul- nu PDP-7’de çalışacak şekilde uyarlamak lanmak için gerekli uyarlamalara başla- yerine, oyununun PDP-7’de istediği gi- salar da, UNIX kapılarını üniversitelere bi çalışabilmesini sağlayan yeni bir işle- kapattığı için kısa bir süre içinde eski po- tim sistemi yaratmıştır. Yani UNIX doğ- pülerliğini hızla yitirmeye başlar. muştur! 35

UNIX 40 Yaşında! ğında bellekte çok az yer kaplaması sebe- Dennis Ritchie biyle özellikle düşük kapasiteli sistemler- Berkeley Software Distribution de büyük bir güvenilirlikle kullanılması ile Kaliforniya Üniversitesi’nden Prof. Dr. (BSD) günümüzde bile ünlüdür). UNIX’in zen- Bob Fabry ile iletişime geçilerek, DARPA ginleştirilmiş bu hali 1977’den itibaren çe- ve Kaliforniya Üniversitesi arasında yapı- Günümüzde kullanılan UNIX sü- şitli aralıklarla Berkeley Software Distribu- lan bir anlaşma ile, bu yeni işletim sistemi- rümlerinin ve bunların Linux veya Mac tion (BSD) adı altında yayımlanmaya baş- ni geliştirmeye hizmet edecek Bilgisayar OS X gibi Apple bilgisayarlarında bü- lanır. Fakat UNIX’in kendini aşması ve bu- Sistemleri Araştırma Grubu’nun (Com- yük bir başarıyla kullanılan versiyonla- günlere gelmesindeki en büyük pay inter- puter Systems Research Group) kurulması- rının, zamanında AT&T tarafından Bell net sayesinde olacaktır. na karar verildi. Bu kapsamda Kaliforniya Laboratuvarları’nda geliştirilen UNIX ile Üniversitesi’ndeki UNIX BSD sürümü sil uzaktan yakından ilgisi kalmamıştır. Tah- BSD ve DARPA baştan yeniden yazıldı, lisanslama kural- min edilebileceği gibi bunun en önemli ları büyük ölçüde serbestleştirildi, e-posta sebebi AT&T’nin UNIX’i belirli bir olgun- DARPA (Amerikan Savunma Bakan- sistemi ve TCP/IP gibi bugün de hayli et- luğa getirdikten kısa bir süre sonra yüksek lığı İleri Araştırma Projeleri Ajansı), 4 kili bir şekilde kullanılan ağ protokolle- lisans ücretleri karşılığında satmaya başla- Ekim 1957’de Sovyet Sosyalist Cumhuri- ri geliştirildi. Böylece UNIX, ARPANET’e ması ve yenilikçiliğin yerini ticari kaygıla- yetler Birliği tarafından dünyanın ilk ya- bağlanmak isteyen bilgisayarların yeni iş- rın alması olmuştur. pay uydusu Sputnik’in fırlatılmasından letim sistemi oldu. Bu aşama, UNIX BSD sonra uzay yarışında geri kalmak isteme- sürümünün dünyayı fethetme sürecinde- Bugünkü UNIX’in doğuş sürecini daha yen ABD tarafından kurulan ve ileri tek- ki en önemli mihenk taşlarından biri ola- iyi anlamak için yine 1973-1974’e kısa bir nolojiler üretmekten sorumlu bir kuru- rak kalacak, sonraki yıllarda bile UNIX yolculuk yapmamız gerekiyor. UNIX, ka- luştur. İlk görevlerinden biri genelde bir- BSD sürümünün geliştirilmesi Amerikan muoyuna resmen duyurulmasının hemen birinden farklı ağ yapılarına sahip Ameri- Hükümeti tarafından finansal olarak des- ardından o dönemde Kaliforniya Üniver- kan üniversitelerinin altyapılarını birleş- teklenecekti. Fakat UNIX BSD sürümü- sitesi, Berkeley’de (University of California tirerek üniversitelerarası bilgi alışverişi- nün bu büyük başarısı sadece günümüz at Berkeley, kısaca UC-B) bulunan Prof. Dr. nin artmasına katkı sağlamaktı. 1969 yı- internetinin belkemiği olan ARPANET’in Bob Fabry’nin de dikkatini çeker. Üniver- lında bu amaçla kurulan ARPANET hâlâ hayata geçirilmesini mümkün kılmakla sitenin Bilgisayar Mühendisliği, Matema- bugünkü internetin bel kemiğini oluştur- kalmayacak, aynı zamanda Apple’ın gel- tik ve İstatistik bölümlerinin bir araya gel- maktadır. miş geçmiş en ünlü işletim sistemlerinden mesiyle o zamanlar piyasadaki en modern biri olan Mac OS X ile sonraki sürümle- donanımlardan biri olan PDP-11/45 te- İnternet’in bugünlere gelmesinde ri ve Linux için de ilham kaynağı olacaktı. min edilerek Ken Thompson’dan UNIX’in UNIX’in, UNIX’in bugünlere gelmesin- bir kopyası istenir. İşletim sisteminin yük- de de ARPANET’in katkısı hayli büyük- Mac OS X ve UNIX lenmesinde ortaya çıkan bazı problemle- tür. ARPANET ilk kurulduğunda ağa rin Ken Thompson’ın yardımlarıyla aşıl- bağlı bilgisayarlar birbirinden farklı dona- UNIX’in ticari sistemlerdeki en başarı- masından sonra UNIX öğrencilerin kul- nım yapılarına sahipti, birbirleriyle ileti- lı örneklerinden biri de Apple ürünleri ta- lanımına açılır ve bu yeni nesil işletim sis- şimlerinde ciddi problemler yaşanıyordu. rafından büyük bir başarıyla kullanılma- temi çok kısa bir sürede öğrenciler arasın- Amerikan hükümeti bu sorunun bilgisa- sı. Bugün hepimizin çok yakından tanıdı- da popülerlik kazanmaya başlar. Kısa sü- yarların yeni ve tek bir tip bilgisayarla de- ğı iPhone, iPad, MacBook ve Apple TV gi- re sonra bugünkü PostgreSQL gibi ün- ğiştirilerek değil, işletim sistemlerinin de- bi Apple ürünlerinde UNIX tabanlı bir iş- lü bir veri tabanı sisteminin temelini oluş- ğiştirilerek çözülmesini talep ediyordu. letim sistemi olan iOS (iPhone OS) kul- turan ve o zamanlar sadece bir araştırma projesi olan INGRES’in de, UNIX işletim sistemini baz alacak şekilde uyarlanma- sına başlanır. 1975’te Ken Thompson’nun misafir öğretim üyesi olarak Kaliforniya Üniversitesi’ne gelmesiyle birlikte öğren- cilerin UNIX’e olan ilgisi daha da artar ve işletim sisteminin kodu üzerinde iyileştir- me ve bazı entegrasyon çalışmalarına baş- lanır. Öğrencilerin bu çalışmaları sisteme büyük zenginlik katmaya başlar ve ortaya hâlâ bugün bile programcılar tarafından kullanılmakta olan vi editörü gibi önemli fonksiyonlar çıkar (vi editörü, çalıştırıldı- 36

lanılıyor. iOS de tıpkı kendinden önceki Apple işle- <<< Bilim ve Teknik Şubat 2012 tim sistemleri Mac OS X, Darwin ve NeXTStep gibi nanımlara sağlam ve yüksek performans sürücüleri- bir UNIX çekirdeğine sahip. Hatta kullanıcı kabuğu ni hazır getiriyor, ayrıca güvenli mimarisiyle sisteme Börteçin Ege, açıldığı takdirde Mac OS X altında UNIX komutları- virüs bulaşmasına izin vermiyor. Pardus’un bugüne Viyana Teknik Üniversitesi nın doğrudan kullanılabileceği görülür. Bugün güve- kadar yayımlanmış 5 ana sürümü ve 9 ara sürümü Bilgisayar Mühendisliği nilirliği ve ticari başarıları ile tanınan Apple ürünle- var. Bunlara ek olarak 2 de kurumsal sürümü var ve Fakültesi, Bilgisayar rinin UNIX tabanlı bir işletim sistemine sahip olma- hâlâ TÜBİTAK BİLGEM tarafından geliştirilmesine Mühendisliği Bölümü’nü sı kesinlikle bir raslantı değil. Apple’ın, mükemmeli- devam ediliyor. bitirdikten sonra, yüksek yetçi bir anlayışa sahip efsanevi kurucusu Steve Jobs lisans öğrenimini de 2005 bu seçiminde de hayli isabetli bir karar vermiş ve ya- Android yılında yine Viyana Teknik nılmamıştır. Son zamanlarda adından hayli sık söz ettiren bir Üniversitesi’nde tamamladı. diğer popüler UNIX türevi de Android. 2003 yılında Yüksek lisans çalışması Bazı UNIX Türevleri: Andy Rubin tarafından kurulan Android adlı firma, kapsamında Siemens- Linux, Pardus ve Android 2005 yılında Google tarafından satın alındı ve 2008 Almanya için birbiriyle bilgi yılında ilk Android işletim sistemine sahip HTC alışverişinde bulunabilen Linux Dream adlı cep telefonu piyasaya sürüldü. Linux çe- iki ilişkisel veritabanı 1990’lı yılların başında Finlandiya asıllı Ameri- kirdeği 2.6’nın üzerine kurulu bir mimariye sahip bir modelleyerek programladı. kalı bilgisayar mühendisi Linus Torvalds tarafından işletim sistemi olan Android, günümüzde özellikle Yurtdışında bulunduğu BSD modeli örnek alınarak geliştirilen Linux, günü- cep telefonları, Netbook’lar ve Tablet PC’lerde yay- süre zarfında özellikle müzde hâlâ çok yaygın olarak kullanılan ve sürek- gın olarak kullanılıyor. Commerzbank, Siemens- li geliştirilen bir UNIX türevi. Linux UNIX’i sırf ki- Almanya ve Ericsson- şisel bilgisayar, dizüstü bilgisayar, sunucu bilgisayar Gelecek ne getirecek? Almanya gibi kuruluşlarda platformlarına büyük bir başarıyla taşımakla kalma- çalıştı. Şu anda Hacettepe dı aynı zamanda günümüzde bir çok yenilikçi ve açık Berkeley Software Distribution (BSD) yine kendi- Üniversitesi’nde Semantik kod kaynaklı AR-GE projesinin başarıyla hayata ge- sinden kopmuş olan NetBSD, FreeBSD ve OpenBSD Web üzerine doktora çirilmesine de imkân verdi. projeleri çatısı altında günümüzde de geliştiriliyor. öğrenimi görüyor. Zamanla aynı UNIX örneğinde olduğu gi- Gelecek UNIX ve Linux gibi UNIX kökenli işle- Ayrıca çeşitli firma ve bi Linux’un da türevleri ortaya çıktı. Bunların ara- tim sistemlerinin öneminin daha da artacağına işa- kurumlara Semantik Web sında en bilinenler Ubuntu, Suse Linux ve Red Hat ret ediyor. UNIX ve türevlerinin yakın bir zaman- teknolojileri konusunda Linux’tur. Günümüzde güvenilirliği ile tanınan in- da kişisel bilgisayar platformundan cep telefonları- danışmanlık yapıyor. ternet sunucularının çoğu Linux çalıştırıyor. na ve hatta gömülü bilgisayar sistemlerine kadar he- men hemen her alana girmesi bekleniyor. Örneğin Türkiye’nin ulusal işletim sistemi: Pardus QNX adlı gömülü sistemler pazarına yönelik ve bu Bir çok gönüllünün katkısıyla 2003 yılından itiba- nedenle de günümüzde otomotiv sektöründe yaygın ren TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde geliştirilen Li- olarak kullanılan gerçek zamanlı bir işletim sistemi, nux tabanlı özgür işletim sistemi Pardus, günlük ya- UNIX ve türevlerinin önlenemez yükselişinin can- şamın hemen hemen her alanına yönelik, nitelikli, lı örneklerinden bir diğeri. Audi, BMW, Mercedes, güvenli, yüksek performanslı özgür yazılımları bir Chrysler, Porsche, Toyota, Ford ve Volkswagen gi- arada sunuyor. Pardus Linux çekirdeğiyle tüm do- bi otomobil üreticilerinin, ürettikleri otomobillerde QNX CAR platformunu kullanması, UNIX ve türev- lerinin daha şimdiden hayatımızın her alanına girdi- ğinin bir kanıtı. Her ne kadar biraz geç olsa da, 1999 yılında UNIX’in mucitleri Kenneth Thompson ve Dennis Ritchie’ye ABD Başkanı Bill Clinton tarafından Ulu- sal Teknoloji Madalyası verilmiştir. KDaeynnnaiskRlairtchie, “Yes, A Video game contributed to Björn König, “UNIX-Geschichte”, Technische Unix Development”, 23.07.2001, Universität Berlin, 2010. http://www.people.fas.harvard.edu/~lib215/reference/ MWaikttihpieadsiKa ,re“Gmeps,c“h4i0chJatehrveonUnUinx”i,xD”, er Spiegel, 18.08.2009. Thüisrtkoiryye/’nspinacUeltursaavleİlş.hlettmiml Sistemi: Whttipk:i/p/eddei.aw,“iAknipderdoiiad.:oBregtr/wiebiksiy/sGteemsc”,hichte_von_Unix WPairldfruise,dhEttlpm:/e/wnrwewic.hp,a“rSdyusst.eomrgn.tarhes Programmieren, http://de.wikipedia.org/wiki/Android_ C Programmierung unter Unix und Linux”, Betriebssystem.html. Institut für Technische Informatik, Technische Universität Wien, s. 1, s. 109, 2005. 37

Bülent Gözcelioğlu EkKoösipsrteümleriHayvanlar İçin Hareket Koridorları 38

>>> Bilim ve Teknik Şubat 2012 Günümüz yaban hayatının önemli sorunlarından biri yaşam alanı bozulmaları ve bölünmeleri. Yabani türlerin soylarını sağlıklı bir biçimde devam ettirebilmesi için geniş beslenme, barınma ve üreme alanlarına ihtiyacı var. Ancak artan insan nüfusu, yeni yerleşim yerleri kurulması, yeni tarım alanları açılması, turizm gibi nedenlerle yabani türlerin yaşayabileceği alanlar hızla daralıyor. Türler neredeyse sadece avcılığın ve yerleşim yeri açmanın yasak olduğu milli parklarda, doğa koruma alanlarında yaşayabiliyor. Beslenmek için bu alanların dışına çıktıklarında kaçak avcılık gibi nedenlerle öldürülüyorlar. Bu durumdan en çok etkilenenler büyük memeliler dediğimiz iri vücutlu, popülasyon yoğunluğu düşük hayvanlar. Büyük memelilerin yaşayabileceği alanın büyüklüğüyle ilgili Yellowstone Milli Parkı’nda yapılan bir çalışmada, bozayıların yaşamlarını devam ettirebilmesi için gerekli olan alanın, yasal olarak onlara ayrılmış alandan 10 kat büyük olduğu ortaya çıkmış. Bu, koruma altındaki alanların sınırlarının korunması ve mümkünse daha da genişletilmesi gerektiğinin bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. 39

Hayvanlar İçin Hareket Koridorları Ekosistem Köprüleri Ekosistem köprüleri ilk olarak 1950’lerde Fransa’da yapıldı. Sonra Hollanda, Almanya, İsviçre gibi ülkelerde çeşitli tiplerde (alt ve üst geçitler) geçiş koridorları inşa edildi. Kanada’da ve ABD’de de geçiş koridorları yaygın olarak kullanılıyor. Bu sayede amfibiler, sürüngenler, omurgasızlar, porsuk gibi memeli hayvanlar ve diğer küçük memeliler bu geçişleri kullanıyor. Alt geçitleri genellikle sürüngenler, amfibiler ve küçük omurgasızlar kullanıyor. Böylece bu hayvanların otomobillerin altında kalıp ölmesinin önüne geçilmiş oluyor. Ancak yaban türlerin yaşadığı koru- ban türlerin üzerindeki baskıyı artırmış- olarak da gittikçe zayıflıyorlar. Bu gibi ma altındaki alanların da yoğun insan tır. Türler otoyolda karşıdan karşıya ge- durumları engellemek, bu adaları hay- faaliyetlerinden etkilenmemesi müm- çerken otomobil çarpması riskiyle karşı- vanların geçebileceği biçimde birbirine kün değil. Neredeyse tüm alanlar oto- laştıkları gibi, otomobillerdeki ve yollar- bağlamak için çeşitli çalışmalar yapılı- yollarla, demiryollarıyla, sulama kanal- daki ışıklardan, gürültüden de olumsuz yor. Otoyolların altından ya da üzerin- larıyla, enerji hatlarıyla, küçüklü bü- yönde etkilenir. Bu durum genelde tür- den hayvanlar için geçiş koridorları, tü- yüklü yerleşim yerleriyle kuşatılmış du- lerin yollardan ve yerleşim yerlerinden neller oluşturmak bunlardan en önemli- rumda. Bu kuşatma, türlerin yaşabile- uzaklaşmasına ve iyice kendi adalarının si. Ekosistem köprüsü, ekodük, hareket ceği alanları birbirinden ayırdığı için iç kesimlerine çekilmesine neden olur. koridoru olarak da bilenen bu sistem sa- bu alanlar birbirinden bağımsız “ada- Bu, uzun dönemde çok daha önemli so- yesinde, bölünmüş yaşam alanlarındaki lar” haline gelmiştir. Yaşam alanlarının runlara yol açıyor. Kendi adalarına çeki- hayatta kalabilmeleri için yaban türlere bu şekilde yamalar halinde bölünmesi len türler sadece bulundukları yerlerde- bir şans daha verilmiş oluyor. ve bu bölünmenin gittikçe artması ya- ki bireylerle çiftleşebildiğinden genetik 40

<<< Bilim ve Teknik Şubat 2012 Ekosistem köprüleri bir noktadan da olsa bö- lünmüş yaşam alanları arasında iletişimi ve gen akışını tekrar sağlayan bir sistem. Türler geçiş yo- lunu kullanarak diğer taraftaki bireylerle çiftleş- me şansı bulur ve gen akışı sağlanır. Böylece soyi- çi üreme engellenir ve popülasyon sağlıklı biçim- de yaşamına devam eder. Soyiçi üreme, aynı orta- mı paylaşan çok yakın bireyler arasında gerçekle- şen üremedir. Bu durum uzun dönemde popülas- yonun genetik olarak darboğaza (şişe boynu etki- si) girmesine ve türlerin soyunun tükenme tehli- kesiyle karşı karşıya gelmesine neden olur. Gene- tik darboğaz bir popülasyondaki genetik çeşitliliği azaltan bir durumdur. Genetik dar boğaza girmiş türlere örnek olarak günümüzde sadece üç bölgede yaşayan çitalar (Acinonyx jubatus) verilebilir. Çita- lar 10.000 yıl öncesine kadar Afrika ve Asya’da yay- gın olarak yaşıyorlardı. Son buzul döneminden iti- baren günümüze doğru sayıları gittikçe azaldı. Bu süre içinde besin bulamama, hastalıklar, av gibi et- kiler sonucu hem sayıları hem de genetik çeşitli- likleri çok azaldı. Günümüz çita popülasyonları- nın genetik çeşitlilik oranı diğer memeli türleriy- le karşılaştırıldığında çok düşük. Hatta bu oranın devamlı kendi aralarında üreyen laboratuvar fa- relerininki kadar düşük olduğu kabul ediliyor. İş- te bu durum çitaların soyunu tehdit eden en bü- yük etken. Ülkemizde de genişleyen ve sayıları artan oto- yollar, yeni demiryolları dolayısıyla yaşam alan- ları parçalı hale geldi, gelmeye de devam ediyor. Bununla birlikte yaban hayat için olumlu geliş- meler de oluyor. Türkiye’nin ilk ekosistem köp- rüsü Gülek Boğazı’nda (Adana-Mersin) yapıldı. “Orman Ekosistem Köprüsü” olarak düzenlenen köprü, Mersin Orman Bölge Müdürlüğü Çamalan Orman İşletme Şefliği sahalarından geçen, Gülek Boğazı ile Akdeniz’i İç Anadolu’ya bağlayan oto- yol üzerinde inşa edildi. Bu bölge dağ keçilerinin (Capra sp) yayılış gösterdiği bir alan. Köprü saye- sinde popülasyonlar arası gen akışı sağlanacağı gi- bi yabani türlere otomobillerin çarpmasının önü- ne geçilecek. KCaamynpabkellal,rN. A., Reece, J. B., Biology, Benjamin Handbook Design and Evaluation in Cummings-Pearson Education, 2006 North America, Montana State University-Federal Clevenger, T., Huijser, M. P., Wildlife Crossing Structure Highway Administration, 2011. http://www.wildlifeandroads.org/ 41

İlay Çelik Coğrafi bilgi sistemleriyle Epidemiyolojinin Yeni Çağı 42

>>> Bilim ve Teknik Şubat 2012 İnsan sağlığı çeşitli yönleriyle Dünyadaki tüm verilerin yakla- Coğrafi Bilgi Sistemi Nedir? pek çok bilim dalının merceği altında. şık % 80’inin konum bilgisi ta- Kimi araştırmalar mekanizması şıyan veri olduğu tahmin edili- Coğrafi bilgi sistemi (CBS) temelde bilinen hastalıklara karşı önleyici ve yor. İnsan sağlığına ilişkin veriler de do- çok miktarda bilginin coğrafi bir bağ- iyileştirici tedaviler peşindeyken ğal olarak konumsal nitelik taşıyor, çün- lamda görselleştirilmesini ve analiz edil- kimi araştırmalar hastalıkların kü her canlı gibi insan da bulunduğu or- mesini sağlayan, bilgisayar temelli, güç- moleküler ve genetik tamla sürekli etkileşim halinde. İnsan lü bir haritalama ve analiz teknoloji- mekanizmalarını ortaya çıkarmaya sağlığı ile konum arasındaki ilişki in- si. CBS’ler alansal verinin girişi, depo- çalışıyor. İnsan sağlığıyla ilgili sanların dikkatini uzun süre önce çek- lanması, yönetimi, analizi ve gösteri- araştırmaların bir dalıysa, hastalıklara miş. Örneğin Hipokrat, insanların alış- mi için kullanılıyor. CBS temel olarak daha dışarıdan bakarak hastalıkların kanlıklarının ve bünyelerinin yaşadıkla- konum bilgisi dışındaki bilgileri, örne- dağılımı ve buna bağlı olarak da rı yerlerin doğasıyla uyum içinde oldu- ğin bireylerin sağlık durumlarıyla ilgi- belirleyici etmenler üzerine eğiliyor. ğunu anlattığı “Havalar, Sular ve Yerler” li bilgileri, konumlarla eşleştiriyor. Böy- Epidemiyoloji olarak adlandırılan adlı eserinde bu konuya değinmiş. 19. lece konum bilgisiyle eşleşmiş durum- bu disiplinin geçmişi çok eskilere yüzyılda yapılan ve epidemiyolojinin bir daki her türlü verinin kolayca harita- dayanıyor, ancak bilgisayar disiplin olarak gelişmesine katkı sunan lanması ve bu haritalar üzerinde çeşit- teknolojilerinin gelişmesine birtakım araştırmalar da yine hastalıkla- li sorgulamalar yapılması mümkün olu- bağlı olarak gelişen coğrafi bilgi rın etiyolojisi (hastalığın sebebi ve/veya yor. CBS aynı konumla ilgili farklı bilgi- sistemlerinin yaklaşık son 30 mekanizması) hakkında ipuçları elde et- leri farklı veri katmanlarında saklaya- içinde yaygınlaşmaya mek üzere coğrafyaya başvurmuş. biliyor. Böylece örneğin bir ildeki fark- başlaması, alansal epidemiyoloji lı kanser vakalarının dağılımlarını gös- araştırmalarında yeni bir dönemin Epidemiyolojide “zaman, konum ve teren haritalar, veritabanında farklı veri başlangıcı olarak kabul ediliyor. insan” ilişkisi öteden beri dikkat çekmiş- katmanları olarak saklanıyor ve gerekti- se de konum, bireysel özelliklere dayalı ğinde farklı katmanlar birleştirilerek çe- etiyolojik araştırma yaklaşımlarında ge- şitli ilişkilerin incelenmesi mümkün ola- nellikle geri planda kalmış. Son 30 yılda biliyor. CBS’ler ayrıca güçlü görselleştir- gelişip yaygınlaşmaya başlayan coğra- me işlevleriyle çeşitli amaçlara özel ha- fi bilgi sistemleri (CBS) sağladığı teknik ritaların hazırlanmasına ve alansal bilgi- imkânlar sayesinde epidemiyoloji çalış- nin kolayca anlaşılır biçimde sunulması- malarında konumun -ve zamanın- ele na hizmet ediyor. alınması gerektiği konusunda genel bir farkındalık oluşmasını sağladı. Epidemiyoloji ve CBS Dünya Sağlık Örgütü < 50 Nicel verilerin görsel olarak sunul- 50-75 ması ve haritalama tekniklerinin epide- 76-90 miyolojide uygulanması aslında CBS’nin > 90 başlangıcından çok önceye dayanıyor. Veri yok Örneğin epidemiyolojinin kurucula- rından sayılan John Snow, 1854 yılında Bu harita dünyadaki ülkelerin 2008 yılında kaliteli içme suyu kullanan nüfus oranlarını yüzde olarak gösteriyor. kolera salgınının sebebini araştırırken Böyle bir harita, örneğin çeşitli hastalıkların dağılımıyla birlikte haritalandığında o hastalıklarla içme suyu kalitesi arasındaki oluşturduğu haritada, Londra’daki kole- olası ilişkiler ortaya çıkarılabiliyor. ra vakalarının bir su pompası etrafında yoğunlaştığını göstermişti. Ancak bilgi- sayar destekli haritalama araçları henüz ortada yokken oluşturulan tüm haritalar bazı açılardan sınırlıydı. Bunlardan biri çok miktarda veriyle baş etmenin zorlu- ğuydu. Nicel tematik haritaların ortaya çıkıp da CBS sistemlerinin oluşmasına öncülük etmesi ancak bilgisayar tekno- lojisinin gelişmesini takiben, 1960’lar- dan itibaren mümkün oldu. 43

Coğrafi bilgi sistemleriyle Epidemiyolojinin Yeni Çağı Dünya Sağlık Örgütü Toplam ölüm 17Temmuz 2009’daki durum Toplam ölüm 27 Eylül 2009’daki durum Toplam ölüm 21 Mart 2010’daki durum 1-10 1-10 1-10 11-50 11-50 11-50 51-100 51-100 51-100 101 ve üzeri 101 ve üzeri 101 ve üzeri Hastalığın görüldüğü ülkeler Hastalığın görüldüğü ülkeler Hastalığın görüldüğü ülkeler Bu haritalar yaygın olarak domuz gribi olarak bilinen hastalığa neden olan H1N1 salgınının farklı tarihlerdeki durumunu gösteriyor. Pembe renk laboratuar analizleriyle doğrulanmış H1N1 vakalarının görüldüğü bölgeleri gösteriyor. Sayılarla orantılı farklı büyüklükteki turuncu noktalarsa Dünya Sağlık Örgütü’ne raporlanan H1N1 kaynaklı ölü sayılarını temsil ediyor. Farklı tarihlerdeki haritalar karşılaştırılarak hastalığın yayılışı daha iyi anlaşılabiliyor. CBS epidemiyolojik verilerin görsel- pısına ilişkin politik karar aşamalarında tematik harita olarak adlandırılan, belir- leştirilmesi ve analizi için eşsiz olanaklar ve planlamada da CBS’lere gitgide artan li bir alandaki belirli bir özelliği, olguyu sunarak, tablo halindeki verilerden anla- oranda başvuruluyor. ya da olayı görselleştirmek amacıyla ha- şılması çok zor olan genel eğilimlerin ve zırlanan temsili haritaların oluşturulma- sağlıkla ilgili çeşitli parametreler arasın- Sağlık planlama çalışmalarında ar- sında sıklıkla kullanılıyor. Verilerin tab- daki ilişkilerin ortaya çıkarılmasını sağlı- tık tedaviler kadar önleyici tedbirlere de lolar ve grafikler yerine haritalarla su- yor. Kamu sağlığıyla ilgili kaynaklar, be- önem veriliyor. Bu da hastalıkların, ola- nulması, verilmek istenen mesajın tek- lirli hastalıklar ve sağlıkla ilgili başka ol- sı hastalık etmenlerinin ve risk altında- nolojiye aşina olmayan kişilere bile açık gular ya da olaylar, çevresel faktörlerle ve ki grupların takibini gerekli kılıyor. Buy- ve anlaşılır biçimde iletilmesini sağlı- mevcut sıhhi ve sosyal altyapıyla birlik- sa çok miktarda verinin birbiriyle uyum- yor. Ayrıca karar vericilerin sağlıkla ilgili te haritalanabiliyor. Bu tür bilgiler, birlik- lu ve gerektiğinde bir arada kullanılabi- kaynaklara ve altyapıya ilişkin problem- te haritalandığında hastalıkların izlenme- lecek biçimde saklanması gerektiği anla- leri kolayca görmesine ve anlamasına ve si ve kontrolü ve kamu sağlığı programla- mına geliyor. İşte CBS’ler epidemiyolojik ihtiyaç içindeki bölgeleri ya da topluluk- rı için güçlü araçlar oluşturuyor. izleme bilgileri, nüfus bilgileri ve çevre- ları belirlemesine yardımcı oluyor. sel etmenlerle ilgili bilgiler gibi çok fark- CBS uygulamaları sağlıkla ilgili olgu- lı kaynaklardan gelen bilgilerin bir araya Tematik haritalarda renk seçimi, sa- lara ya da olaylara ilişkin mekânsal ve getirilmesini, saklanmasını ve coğrafi ola- yısal verilerin sınıflara ayrılma yöntemi zamansal eğilimlerin belirlenmesinde rak entegre edilmesini sağlıyor. Sistem- ve kullanılan semboller haritanın içer- yardımcı oluyor. Örneğin bir salgın has- de her bir veri kaydına istenen hassasiyet diği bilgiyi doğru biçimde aktarmasın- talığın hangi bölgede ve ne zaman da- düzeyinde konum bilgisi atanıyor. Bu iş- da önem taşıyor. Bu özellikler gerektiği ha yoğun olarak görüldüğü CBS işlev- lem bir kere standardize edildiğinde CBS şekilde belirlenmediğinde haritalar ya- leriyle ortaya çıkarılabiliyor. Risk altın- farklı hastalıkların izlenebildiği ortak bir nıltıcı olabiliyor. Hatta haritaların art ni- daki grupların ve risk faktörlerinin be- platform haline geliyor. Böylece bir sağlık yetli olarak yanıltıcı biçimde hazırlan- lirlenmesinde, çeşitli toplulukların sağ- organizasyonunun farklı amaçlarla yap- ması ve bu şekilde karar vericilerin ya da lık bakımı ihtiyaçlarının belirlenerek ge- tığı araştırmalardaki veri toplama süreç- kamuoyunun yanlış yönlendirilmesi bile rekli kaynak aktarımının yapılmasın- lerinde tekrarlı işlemlere gerek kalmıyor. mümkün. Örneğin uygun renkler ve sı- da CBS çıktılarından faydalanılıyor. Aşı Örneğin bir hastanın CBS’de zaten kaydı nıflandırma yöntemleri kullanılarak bir kampanyalarında ihmal edilmiş bölge- varsa yapılan araştırma sonucunda hasta- hastalığın yayılışının gizlenmesi de vur- lerin belirlenmesi, hastalık salgınlarının nın sadece belirli bir hastalıkla ilgili bilgi- gulanması da mümkün. öngörülmesi, sağlıkla ilgili bilgilerin hal- sinin sisteme girilmesi yeterli oluyor. Bu ka sunulması, bir noktaya en yakın sağ- da veri toplamanın yüksek maliyet getir- Haritalar Yeterli mi? lık merkezinin belirlenmesi gibi pek çok diği büyük ölçekli araştırmalarda ve pro- uygulamada CBS’ler kullanılıyor. jelerde maliyetin azalmasını sağlıyor. Aslında alansal verilerin bilimsel ola- rak incelenmesi, alansal istatistik olarak CBS’ler örneğin vektör ya da su kay- CBS ve Haritalar adlandırılan ve CBS’den bir araç olarak naklı hastalıkların takibi, çevresel sağ- faydalanan bir disiplinin konusu. Bir ve- lık araştırmaları, elektromanyetik alana CBS’ler alansal bilgiyi tek tek vakalar ri setinin alansal olarak analizi basit ha- maruz kalmayla ilgili modellemeler, çev- düzeyine kadar uzanan bir hassasiyet- ritaların incelenmesinden modelleme- reye verilen zararların ve bunların kamu le görselleştirebilmeyi ve modellerle ön- ye kadar çeşitli karmaşıklık düzeylerin- sağlığına etkilerinin nicel olarak anlaşıl- görülerde bulunabilmeyi sağlayan araç- de aşamalar içeriyor. Alansal analiz süreci ması, trafik kazalarının öngörülmesi ve lar sunuyor. Böylece hastalıkların alansal genellikle üç aşama şeklinde ele alınıyor. trafik kazalarındaki risklerin modellen- dağılımı ve çeşitliliği, yaygınlığı ve sık- Birincisi görsel inceleme, yani çeşitli yön- mesi gibi uygulamalarda sıklıkla kulla- lığı ortaya konabiliyor. CBS’ler özellikle temlerle oluşturulan haritaların görsel nılıyor. Ayrıca sağlık personeli ve altya- 44

Dünya Sağlık Örgütü < 50 Kadınlar < 50 <<< Bilim ve Teknik Şubat 2012 50-59 50-59 60-69 60-69 Erkekler Bu haritalar dünyadaki ülkelerde 70-79 70-79 2009 yılında kadınlara 80-86 80-82 ve erkeklere ilişkin doğumdaki yaşam Veri yok Veri yok süresi beklentilerini ayrı ayrı gösteriyor. Geçersiz Geçersiz Böyle iki haritanın birlikte incelenmesi örneğin kadınların ve erkeklerin yaşam süresi beklentileri arasında hangi bölgelerde ne gibi farklar ya da benzerlikler olduğu ve bu farkların ve benzerliklerin birbirine yakın bölgelerde birbiriyle ilişkili olup olmadığı gibi sorulara yanıt arayan epidemiyoloji ve halk sağlığı araştırmacıları için yol gösterici olabilir. olarak incelenmesi. İkinci aşama veri üzerinde ve- CBS’ler aynı konumla ilgili rinin belirli özelliklerini ortaya çıkaracak ya da vur- farklı bilgileri farklı veri katmanlarında gulayacak değişiklikler yapılarak oluşturulan hari- saklayabiliyor. Örneğin bir şehirdeki taların ve veri üzerindeki bazı hesaplamalar sonucu hava kirliliğinin dağılımı farklı oluşturulan grafiklerin yine görsel olarak incelendi- bir katmanda farklı solunum ği keşif aşaması. Üçüncü aşama ise verilerin alansal yolu hastalıklarının dağılımları istatistik yöntemleri kullanılarak analizi sonucunda, farklı katmanlarda saklanabilir ve söz konusu olguya ilişkin kimi hipotezlerin geçerli- gerektiğinde bu katmanlar liğinin sınanmasını ya da söz konusu olgunun mo- bir arada kullanılarak bu hastalıkların dellenerek olguya ilişkin öngörüde bulunmayı sağ- hava kirliliğiyle olası ilişkilerinin layacak araçlar oluşturulmasını içeriyor. ortaya çıkarılmasına katkı sağlayabilir. KAYNAK: http://www.sehirplancisi.com İstatistiksel yöntemlere aşina olmayan halk sağ- Her ne kadar keşif analizleriyle desteklenen ha- lığı uzmanları giderek artan oranda CBS uygula- rita incelemeleri epidemiyologlar tarafından ge- malarından faydalanıyor. Ancak CBS çıktılarının nellikle yeterli bulunuyorsa da, belirli hipotezle- istatistiksel analizler olmaksızın kullanılmasının ri sınamak ya da örneğin hastalık sıklığıyla çevre- sakıncalar yaratabileceği düşünülüyor. Örneğin sel etmenler arasındaki ilişkileri öngörmek üzere alansal veri CBS’ye veriliyor ve sağlık olgularıyla hastalığın dağılımını nicel olarak modellemek ge- çeşitli çevresel etmenler arasındaki ilişkileri gör- rekiyor. Dolayısıyla CBS’nin epidemiyolojide daha sel olarak incelemek üzere tematik haritalar üre- faydalı olabilmesi için CBS’nin kullanıldığı araştır- tiliyor. Sonunda haritada görülen çarpıcı örüntü- malarda alansal istatistik yöntemlerinin daha faz- ler açıklayıcı bir hipotez oluşturmakta kullanılıyor. la kullanılması gerekiyor. Bu anlamda son yıllarda Bu tür bir yaklaşımsa, varlığı bilimsel olarak doğ- CBS teknolojilerinin alansal istatistikle birleşmeye rulanmamış ancak görünüşte var olan bir örüntü- başlaması olumlu bir gelişme olarak kabul ediliyor. yü açıklamak üzere hipotezler oluşturulması anla- Sonuç olarak CBS’lerin sunduğu çarpıcı ve etkile- mına geliyor. yici haritaların bilimsel olarak geçerli bilgiler ak- tarması, ancak alansal istatistik yöntemlerinin de sürece entegre edilmesiyle mümkün olabilecek. Kaynaklar Johnson, C. P., Johnson J., “GIS: A Tool for Rytkönen, M. J., “Not all maps are equal: Monitoring and Management of Epidemics”, Map GIS and spatial analysis in epidemiology”, India 2001 Conference, Yeni Delhi, Şubat 2001. International Journal of Circumpolar Health, Clarke, K. C., McLafferty, S. L., Tempalski, B. J., Cilt 63, Sayı 1, s. 9-24, 2004. “On Epidemiology and Geographic Information Krieger, N., “Place, Space, and Health: GIS and Systems: A Review and Discussion of Future Epidemiology”, Epidemiology, Cilt 14, Directions”, Emerging Infectious Diseases, Sayı 4, s. 384-385, 2003. Cilt 2, Sayı 2, s. 85-92, 1996. 45

Özlem Kılıç Ekici Dr, Bilimsel Programlar Başuzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Dillerin Çeşitliliği Sözel iletişim ve dil insanoğlunun en tanımlayıcı ve ayırıcı özelliklerinden biri. Dünya üzerinde konuşulan yaklaşık 7000 dilin kökeni insanoğlunun ortaya çıktığı yer olan Afrika ile bir şekilde kesiştiği düşünülüyor. Konuşulan dünya dilleri günümüzde birbirlerine pek de benzemiyor. Gittiğiniz ülkelerde neden burada bu dil konuşuluyor diye sormak hiç aklınıza gelir mi? Doğal olarak Fransa’da Fransızca, İtalya’da İtalyanca, Çin’de Çince, İngiltere’de İngilizce konuşulur diye düşünürüz. Ancak günümüzden yaklaşık birkaç bin yıl öncesine kadar o ülkelerde o diller konuşulmuyordu. Peki ne oldu da bu kadar çok dil oluştu? Bütün bu diller nereden geldi, nasıl ortaya çıktı? Nasıl oldu da tek bir insan türü iletişim kurmak ve konuşmak için birbirinden bu kadar farklı diller kullanmayı seçti? 46

>>> Bilim ve Teknik Şubat 2012 lanılan aletlerin ve davranışların değişmesi, yaratı- Dil düşüncenin sembolleştirilmesi anlamı- cılığın ön plana çıkması da tam 50 bin yıl öncesi- na geldiği ve semboller de kültürün temel ne dayanıyor. İşte bu insan türü Afrika’dan dünya- bileşenleri olduğu için, dil uygarlık ola- nın diğer bölgelerine yayılarak daha önce o bölge- rak adlandırdığımız şeyin vazgeçilmezi. Ancak, in- lere yerleşmiş ilkel grupları elimine etmiş. Çok sa- san dilinin kökeni ve dilsel çeşitliliğin nasıl oluş- yıda bilim insanı, Afrikalı bu küçük grubun diğer tuğu hâlâ belirsizliğini koruyan konular. İnsanlı- ilkel türleri elimine etmesini sağlayan doğal seçi- ğın ve dünyanın yaratılış ve oluşum hikâyelerinin lim avantajının, 50 bin yıl önce dili keşfetmeleri ol- yanı sıra dilsel çeşitliliğin hikâyesi de birçok efsa- duğunu belirtiyor. neye konu olmuş. Bunlardan en bilineni Babil Ku- lesi efsanesi. Babil Kulesi, dünyanın birçok bölge- Diller Arasındaki Yapısal Farklılıklar sinde yerel efsanelerde sözü edilen, Tanrı’ya ulaş- mak için inşa edilmiş bir kule. Efsaneye göre tanrı Günümüzde insan dilinin bağımsız olarak kaç kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini be- defa değişim gösterdiği tam olarak bilinmiyor. Ba- ğenmişliğine kızar ve o zamana kadar aynı dili ko- zı dilbilimciler bütün modern dillerin ortak bir ata- nuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak bir- sının olduğunu savunuyor. Diller arasındaki ilişki- birlerini anlamalarını engeller. Yunan mitolojisi- ler incelendiğinde hepsinin aynı ve ortak bir kök- ne göre tanrıların elçisi kabul edilen Hermes baba- ten geldiği düşüncesi hâkim. İngilizcenin Germa- sı Zeus’a nispet yapmak için konuşulan dili çeşit- nik (Cermen) dillerle, Latince kökenli dillerin La- lendirerek farklı milletlerin oluşmasını sağlar. Do- tin dili ile olan ilişkisinde olduğu gibi, bazı küçük ğu Afrika’da yaşayan bir kabile, kıtlık sonucunda gruplarda bu durum çok açık bir şekilde görülüyor. insanların çıldırması ile farklı dillerin ortaya çık- Ancak bazı dil aileleri incelendiğinde, özellikle aynı tığına inanır. Kuzey Amerika Yerlileri arasında an- grup içinde yer alan bazı dillerin uzun süre ayrı ayrı latılan bir hikâye ise insanların dünyaya yayılabil- değişim gösterdiği dikkate alındığında bu ilişkilen- mesi için tanrı tarafından dillerin çeşitlendirildi- dirmeleri yapmak ve farklılıkları görmek daha da ğini söyler. Çok yaygın bir diğer efsaneye göre de zorlaşıyor. Bazı dillerde düzinelerce yapısal ses var, tanrıların gazabına uğrayan dünyada meydana ge- bazılarında ise yüzlerce. Bazılarının çok karmaşık len büyük sel felaketi sonucunda hayatta kalabilen- kelime yapıları var, bazıları çok basit kelimelerden lerin her biri farklı bir dil konuşur, böylece farklı oluşuyor. Bazılarında fiil sonda, bazıların da baş- diller ve kültürler oluşur. Efsaneler, yıllarca gerçek- ta ya da ortada. Fiilleri cisimlerden önce kullanan- ten olmuş gibi kuşaktan kuşağa aktarılan öyküler. lar, ilgeçleri isimlerden önce kullananlar var. Bazıla- Ama dilin kökeninin araştırılması ve dilsel çeşitli- rında tonlamadaki farklılıklar kelimelerin anlamını liğin nasıl oluştuğu sorusunun yanıtlanması bilim belirliyor. Örnekler böylece uzayıp gidiyor. İçinden insanları için gerçekten zor bir süreç. çıkılması çok zor olan, karmaşık bir durum. Günü- müzde var olan yaklaşık 7000 dil, 32 dil ailesi ara- Dilin Kökeni sında paylaştırılmış; ama bir de tüm bunlardan so- İnsan dilinin kökeni dilbilimciler arasında uzun yıllardır kapsamlı olarak tartışılan bir konu. Buna rağmen hâlâ dilin kökeni ve yaşı konusunda henüz bir fikir birliği sağlanamamış. Bu konudaki çalış- malar 1990’lı yılların başından itibaren dilbilimci- ler, arkeologlar, psikologlar, genetikçiler ve antro- pologlar tarafından yeni yöntemlerin kullanılmaya başlanması ile birlikte hız kazanmış. Hem arkeolo- jik kayıtlar, hem de genetik çalışmalar modern in- sanın atasının Afrika kökenli olabileceğini savunu- yor. İnsan türünün izlerine, zamanımızdan yakla- şık 3,5 milyon yıl öncesinde rastlanmış. İnsan adı- nı hak eden başlangıç noktası ise Homo cinsinin ortaya çıkması ile olmuş. Çağdaş tipte Homo sapi- ens altürünün ilk ırkı olan Cro-magnon insanı ise zamanımızdan 50 bin yıl önce ortaya çıkmış. Kul- 47

Dillerin Çeşitliliği Modern insan dilinin bir dil bilgisi var ve tüm diller yutlanmış birkaç dil daha var. İnanılmaz değil mi? kökeni ile ilgili benzer bazı temel kurallar Aynı dil ailesine mensup dillerin, aynı kökenden, yaklaşımlar farklı üzerine kurulmuş durumda. belki de aynı ilkel dilden türediği kabul ediliyor. varsayımlara göre Alanında saygın ve güçlü Çoğu dilin yazılı tarihi çok kısa olduğu için, çok az temelde dörde ayrılıyor: bir yeri olan Noam Chomsky’den sayıda dilin kökeni kesin olarak biliniyor. Dil aile- etkilenen birçok dilbilimci lerinin belirlenmesi, ancak çok uzun bilimsel çalış- Süreklilik kuramı: uzun bir süre diller arasındaki malar sonucunda mümkün oluyor. Bazı diller bu- Karmaşık bir olgu olan dilin farklılıklardan ziyade benzerlikleri lundukları aile içindeki bir alt grubun tek temsil- birdenbire değil de, birtakım araştırmış. Ancak geçtiğimiz son cisi olarak soyutlanmış olabilir. Örneğin Yunanca, değişiklikler göstererek şu andaki birkaç yıl içinde yani evrensel Hint-Avrupa dil ailesi içinde soyutlanmış bir dil. yapısını aldığını varsayıyor. dil bilgisi kuramı dilbilimciler Bazı dillerin ise bilinen hiçbir yaşayan akrabası yok, Dilin gelişiminin zaman içinde arasındaki popülerliğini bu yüzden de bütün dünya dilleri içinde soyutlan- sözel olmayan ifadelerden, yitirmeye başladığından beri mışlar. Örneğin Baskça Avrupa’da tamamen soyut- yani işaretlerden ve vücut dillerin çeşitliliği konusu ve lanmış bir dil. Dillerin birbiriyle bir dil ailesi oluş- dilinden sözele doğru gelişim dilleri birbirinden bu turacak şekilde akrabalığının saptanmasında o dil- gösterdiği düşünülüyor. kadar farklı kılan sebebler lerin ses yapısı, şekil yapısı, cümle yapısı, köken bil- araştırılmaya başlanmış. gisi ve ortak sözcükleri bakımlarından benzerlikle- Süreksizlik kuramı: ri araştırılır. Dil ailesi ifadesi, dillerin köken akraba- Dilin insana özgün bir olgu Genetik olma kuramı: lığını belirtmeye yarar. Bu terim, akraba dilleri ko- olduğunu ve insandan başka Dil doğuştan gelen, kalıtsal bir yeti nuşan milletlerin aynı soydan geldiği anlamını taşı- hiçbir canlı ile ilişkilendirilmemesi oldğunu varsayıyor. Bu nedenle maz. Aynı soydan gelen ve dilleri akraba olan mil- gerektiğini savunuyor. Bu nedenle dilin gelişiminin tamamen genetik letler olduğu gibi, ırk bakımından birbirleri ile hiç- ancak modern insanın gelişimi olarak kodlandığı düşünülüyor. bir ilişkisi olmayan fakat aralarında kültür ilişkisi ve esnasında birdenbire ortaya kültür bağı görülen milletler de var. çıkmış olabileceği düşünülüyor. Kültürel değişim kuramı: Bu kuramın günümüzdeki Dilin gelişiminin ve farklılaşmasının Dillerin Birbirinden Ayrılmasının ve tek baskın savunucusu ünlü kültürel ve sosyal etkileşimler Çeşitlenmesinin Olası Nedenleri dilbilimci Noam Chomsky. Bu sonucu olduğu varsayılıyor. kurama göre dil, insan beynine İzole olmuş toplulular kalıplaşmış Dünyada bu kadar çok ve çeşitli dil olması ger- özel mekanizmaların bir ürünü birtakım kelimelere ve sözcük çekten büyüleyici ve sadece insanoğluna has bir du- yani her bir dil bilgisi kuralı, söz gruplarına uyum sağlar, ama rum. Hayvanat bahçesinde doğmuş bir şempanzeyi dizimi ve cümle yapısı için beyinde bir yandan da yeni sözcükler götürüp anavatanı olan Afrika’ya bıraktığınızda bu farklı sistemler var. Konuşulan icat etmeye devam ederler. hayvanın doğal yaşam alanındaki şempanzelerle ile- dillerde görünüşte yüzeysel bir Zaman içinde meydana gelen tişim kurması o kadar da zor olmaz. Çünkü bütün farklılık olsa da temelde evrensel değişiklikler öyle bir seviyeye şempanzelerin kendilerini ifade etmek için kullan- gelir ki artık bu topluma özgü dığı sesler, homurdanmalar, bağırtılar, çığırtılar he- hale gelen bu dil dışarıdan men hemen aynı. Ama insan beyni, içinde binlerce gelenler için anlaşılmaz bir soyut düşünce barındırabilecek kapasiteye sahip ol- hal alır. Birbirlerinden ayrılan duğundan, düşüncelerimizi ifade etmek için kullan- gruplar kendi grup kimliklerini dığımız dilin de bir sınırı yok. Öncelikle farklı sesler oluşturmak için vakit kaybetmeden bir araya gelerek fonem denilen ses birimlerini, he- yeni konuşma tarzları icat eder. celeri oluşturuyor. Bizler bu ses birimlerini farklı ter- Bu nedenle dilsel değişikliklerin tiplerde birleştirerek dil bilgisi kuralları çerçevesinde büyük bir kısmı bölünmenin kelimeleri ve cümleleri elde ediyoruz. Her dil bu ele- ardından gerçekleşir. Ancak mentlerin özgün bileşiminin neticesi. İnsanoğlu bu uzmanlar kültürel değişme çeşitliliği sınır tanımadan sonsuza kadar artırabilir. neticesinde bölünen bir dilin gerçek anlamda iki ayrı Biyolojik türlerin yaşam alanı koşullarına uyum dil haline gelmesinin en az sağlaması gibi, dil de aynı şekilde o dili konuşan- 500 yıl aldığını belirtiyor. ların ihtiyaçlarına hizmet etmek için değişebiliyor. Popülasyon genetiğinden sosyal yapıya, iklime ve bitki örtüsüne kadar her şey konuşulan dili etki- leyebiliyor. 48

>>> Bilim ve Teknik Şubat 2012 şısındaki tropikal bölgede. Dilsel çeşitliliğin en zen- Yapılan birçok çalışma en fazla ekvator kuşağın- gin olduğu yer ise Papua Yeni Gine. Yaklaşık 7 mil- da ve tropikal kuşakta görülen dilsel çeşitliliğin, bi- yon insanın yaşadığı ülkede 830 farklı dil konuşulu- yolojik çeşitliliğin bir yansıması olduğunu gösteriyor. yor. Nüfusu 160 milyon olan Nijerya’da ise 521 farklı Dünya üzerinde konuşulan yaklaşık 7000 dilin % 60’ı dil konuşuluyor. Uzmanlar bu durumu şöyle açıklı- tropikal orman kuşaklarında yer alıyor. Bu kuşaklar- yor: Biyoçeşitliliği destekleyen iklim küçük grupların dan biri Afrika’da, diğeri ise Asya’nın güneyinin kar- diğer gruplara karışmaya ihtiyaç duymadan kendi- lerine yetecek kadar gıda üretmesini de sağlamış ya da ekvatoral bölgelerde çok sık görülen bulaşıcı has- talıklar yüzünden gruplar kendilerini diğerlerinden soyutlamıştır. Tropikal kuşakta bu kadar çok dilin hâlâ yaşamasının nedeni bu olabilir. Peki neden bu bölgeden uzaklaştıkça genetik çeşitliliğin azalması- na benzer şekilde, dillerin çeşitliliği de azalıyor? Uz- manlara göre modern insanların ataları Afrika’dan diğer kıtalara göç etmeye başladıklarında daha az kullanılan sesleri de arkalarında bırakmışlar. Birbi- rini takip eden her göç ile kullanılan ses dağarcığı da giderek küçülmüş. Yapılan bir çalışmada, analiz edi- len 504 dil arasında en fazla ses birimi çeşitliliği gös- teren dillerin Afrika kökenli, en az ses birimi çeşitlili- ği gösteren dillerin ise Güney Amerika ve Okyanus- ya kökenli olduğu tespit edilmiş. İnsanların yaşadıkları bölgelerdeki koşullar dilsel çeşitliliği nasıl etkiliyor? Antropolog Ro- bert Munroe’ye göre ılıman iklimlerde yaşayan in- sanlar konuşurken ünsüzleri ünlülerle ayırıyor. Başlıca Dil Grupları Başlıca Dil Aileleri Tek heceli dillerde kelimeler tek heceli, yapım Hint-Avrupa dilleri: ve çekim ekleri yok. Kelimeler cümledeki kullanım Hint-İran dilleri: İran, Afgan, Pakistan, yerlerine göre anlam kazanıyor. Hindistan, Sri Lanka, Nepal dilleri Konuşmada ise birbirine çok benzeyen Slav dilleri: Rusça, Bulgarca, Lehçe, kelimeleri ayırt etmek için çok zengin bir vurgu Çekçe, Slovakça, Baltık dilleri ve tonlama sistemi oluşturulmuş. Roman (Latin) dilleri: İtalyanca, Fransızca, Çin ve Tibet dilleri bu grupta. Eklemeli yani İspanyolca, Portekizce, Rumence bitişken dillerde kelimelerin kökleri Cermen dilleri: İngilizce, Almanca, değişmiyor. Kullanırken kelimeye Felemenkçe, İsveççe, Norveççe getirilen ekler, kelimelerin anlamlarını Hami-Sami dilleri: ve görevlerini belirliyor. Türkçe, Moğolca, Hami dilleri: Eski Mısır dili, Kuşi dili, Macarca gibi Ural-Altay dilleri bu grupta. Libya-Berber dili, Çad dili Çekimli (bükümlü) dillerde kelimeler Sami dilleri: Arapça, İbranice, Habeşçe, Akatça kullanılırken değişikliklere uğruyor. Bantu dilleri: Afrika dilleri Ön ek, iç ek, son ek kavramları var. Bazılarında Çin-Tibet dilleri: Çince, Tibetçe, ünsüzler değişmiyor, ünlüler değiştirilerek Vietnamca ve Kmerce yeni kelimeler yapılıyor, yani kökler ünsüzlerden Ural-Altay dilleri: ibaret. Arapça, Farsça, İngilizce, Hintçe gibi Ural Kolu: Fince, Macarca Sami ve Hint-Avrupa dilleri bu grupta. Altay Kolu: Türkçe, Moğolca, Japonca, Korece, Mançuca, Tunguzca 49


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook