Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Charles Dickens - Edwin Drood'un Gizemi

Charles Dickens - Edwin Drood'un Gizemi

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-30 13:12:13

Description: Charles Dickens - Edwin Drood'un Gizemi

Search

Read the Text Version

bir şey olmuyor. Ama bu da yeterince kötüdür herhal­ de! \" \"Ya Eddy?\" \"O da babasından kalan ortaklık görevine gelir ve varsa gecikmiş borçlarını halledip hissesini eline alır, tıpkı şimdi yaptığı gibi . \" Rosa şaşkın suratı ve çatık kaşlarıyla, bir yandan onaylı nüshasının kenarını ısırırken diğer yandan ba­ şını bir tarafa düşürmüş, dalgın dalgın yere bakıyor ve ayağıyla halıyı düzeltiyordu . \"Kısacası ,\" dedi Bay Grewgious, \"bu evlilik iki ta­ rafça da içtenlikle ifade edilmiş bir dilek, bir fikir, dos­ tane bir proj edir. Bunun başarıyla gerçekleşeceğine dair güçlü bir hissin beslendiğine ve buna dair canlı bir umut görüldüğüne şüphe yoktur. lkiniz de daha birer çocuk­ ken bu fikre alışmaya başladığınızdan, bu umut büyü­ yüp serpilmiştir. Ancak kimi şartlar kimi durumları de­ ğiştirir; bugünkü ziyaretimin kısmi -hatta öncelikli- ne­ deni sana, tatlım, iki gencin ancak özgür iradeleri, kendi bağlılıkları ve birbirlerine uygun olduklarına ve birbir­ lerini mutlu edeceklerine dair verecekleri sözle (ki bu­ nun gerçek mi yanılsama mı olduğu ancak yaşanarak gö­ rülecektir) evlenebileceklerini (öyle icap ettiği için ger­ çekleşen istisnai vakalar olsa da bunların sonucunda or­ taya maskaralık ve sefaletten başka bir şey çıkmaz) söy­ leme vazifemi yerine getirmekti. lkinizden birinizin ba­ basının sağ olduğunu ve bu konuda bir şüphesi olduğu halde, sizin yıllar içinde nasıl değiştiğinizi görüp yine de fikrini değiştirmemesi mümkün olabilir miydi ki? Bu savunulamaz, mantıksız, sonuçsuz ve saçma olurdu ! \" Bay Grewgious bütün bunları sanki sesli sesli oku­ yormuş, ya da daha fenası, bir dersi tekrarlıyormuş gibi l 141

söylemişti. Yüzü ve tavırları öyle ifadesizdi ki doğaçla­ madan eser taşımıyordu. \"Şimdi, tatlım,\" dedi ve 'Vasiyet' bölümünün üstü­ nü çizerken, \"bu durumda, resmi bir görev olmakla bir­ likte bunun gibi herhangi bir durumda, zaten kendili­ ğinden bir göreve dönüşecek olan bu sorumluluktan da kurtulmuş oldum. Notlar, 'dilekler'. . . Tatlım benden di­ lediğin başka bir şey var mı? \" Rosa neredeyse ağlamaklı, bir yardım isteğini bastı­ rırcasına tereddütle başını salladı. \"İşlerine dair bana vereceğin bir talimat var mı? \" Rosa, elbisesindeki kırışığı düzeltirken bir yandan da , \"Ben -ben önce Eddy ile konuşmalıyım, sizin için de sakıncası yoksa tabii,\" dedi. \"Elbette, elbette,\" diye yanıt verdi Bay Grewgious. \"Siz ikiniz ortak karar vermelisiniz. Genç beyefendi ya­ kın zamanda teşrif edecekler mi ? \" \"Daha bu sabah gitti. Noel'de geri gelecek. \" \"Bundan iyisi can sağlığı. Sen de, Noel'de dönünce­ ye kadar onunla ilgili bütün ayrıntıları enine boyuna düşünmüş olursun; o zaman bana da haber verirsin ve ben de köşede oturan bu başarılı bayana karşı iş icabı sorumluluklarımı yerine getiririm. O zamana kadar da epey bir şey birikmiş olur.\" Bir kez daha kalemiyle ka­ ğıda bir çizik atar. \"Notlar. 'Dönüş', evet. Ben artık dö­ nüyorum tatlım.\" Vasisi her zamanki hantallığıyla sandalyesinden kalktığında Rosa da kalktı ve \"Senden, söyleyecek özel bir şeyim olması halinde, Noel'de bana bir iyilik yapıp beni ziyarete gelmeni isteyebilir miyim ? \" Bu ricanın, bunu bir iltifat olarak aldığı her halin­ den belli olan ve yüzünden zerre kadar kesinlik akma- / 142

yan böyle bir adama ne kadar yakıştığı tartışmalı olan bir yanıt vererek, \"Kesinlikle, kesinlikle, \" dedi. \"Uyum­ suz bir adam olarak topluluklara pek yakışmam, ama sonuçta Noel vakti için babası Norfolklu bir çiftçi olan ve bana hediye olarak komşu kent Norwich'den hindi gönderen benim gibi uyumsuz bir katip dostumla otu­ rup yirmi beşi akşamı, bu hediyeden kendimize kereviz soslu haşlanmış hindi yapıp yemekten daha iyi bir pla­ nımız da yok. Beni görmek istemenden elbette şeref du­ yarım, canım. Profesyonel bir kira tahsilatçısı olan ben­ denizi görmekten pek az kişi memnuniyet duyduğun­ dan, bu değişiklik benim için de iyi olacaktır. \" Vasisinin bu tereddütsüz kabulü karşısında minnet­ tar bir havayla elini adamın omuzlarına koyan Rosa, parmak uçlarına kalkıp, aniden onun yanağına bir öpü­ cük kondurdu. Bay Grewgious, \"Tanrı beni kutsasın ! \" diye haykır­ dı. \"Teşekkürler, tatlım ! Duyduğum şeref neredeyse mut­ luluğuma denk. Bayan Twinkleton, Madam, kızımla ola­ bilecek en tatmin edici sohbeti ettim; artık verdiğim ra­ hatsızlıktan sizi kurtaracağım. \" \"Hayır, efendim, \" diye karşılık verdi Bayan Twink­ leton; halinden hoşnut bir edayla doğruldu : \"Rahatsızlık ne kelime, lütfen . . . Hiç de değil ! Böyle demenize müsa­ ade edemem.\" Bay Grewgious hafiften kekeleyerek, \"Teşekkürler, Madam. Gazete okuduğuma göre, saygın bir konuk (ken­ dimi kastederek söylemiyorum; bundan çok uzağım ben) bir okula gittiğinde ya bir tatil , ya da bir nevi lütuf bek­ lermiş. Şu anda, sizin saygın müdiresi olduğunuz okul­ da zaten öğleden sonra tatiline girilmek üzere olduğuna ve günün geri kalanı zaten kendilerine kalacağına göre, J 143

sizden naçizane bir iyilik isteyip de cezalı bir bayan var­ sa eğer, onun şey! . . . \" Hem iffetli hem alaycı bir ifadeyle parmağını salla­ yarak, \"Ah, Bay Grewgious ! \" diye bağırdı Bayan Twink­ leton. \"Ah, siz beyefendiler, siz beyefendiler! Siz beye­ fendilerin kendi hatırınız için, sözleri dinlenmeyen, di­ siplin yanlısı, zavallı hemcinsim amirlerin bu kadar üzerine gelmesi ne ayıp! Fakat dediğiniz gibi olsun. Rosa, tatlım, şu anda bir karabasanın -bir başka deyişle Mösyö La Fontaine'i yazmak için tuttuğu karakalemin­ ağırlığı altında ezilmekte olan Bayan Ferdinand'a gidip vasin Bay Grewgious'un araya girmesi hatırına cezasının kaldırıldığını bildirir misin lütfen? \" Ardından Bayan Twinkleton öyle bir reverans yaptı ki, bacakları mucizevi bir biçimde açılıp, bir asilzade edasıyla başlangıç noktasının neredeyse üç metre geri­ sine kadar kıvrıldı. Cloisterham'dan ayrılmadan Bay Jasper'a uğramayı görev sayan Bay Grewgious, onun katedral girişindeki dairesine gitti ve girişteki merdivenleri tırmandı. Fakat Bay Jasper'ın kapısını kapalı görüp üzerinde de 'Kated­ ral' yazılı bir not bulunca Bay Grewgious'un aklına ayin saati olabileceği geldi. Merdivenleri inip avluyu geçti ve katedralin kısa ömürlü de olsa güzel ve aydınlık akşa­ müzeri havası içeri dolsun diye açık bırakılmışa benze­ yen, devasa, Batı tarzındaki katlanır kapılarının önünde durdu. lçeriyi gözetleyen Bay Grewgious, \"Vay canına ! \" de­ di \"Buradan bakmak Eski Zamanlar'ın boğazından içeri bakmak gibi. \" B u 'Eski Zamanlar'; birden mezar, türbe ve kemer­ lerden çürümüş bir nefes üfleyiverdi ve köşelerde ka- l 144


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook