GİRİŞ 131 en önemli iki kartografik dokümanıyla karşı tografik tasvirindeki bildiğimiz gelişimle tam karşıya olduğumuza ilişkin asla çürütüle- bir uyum içinde bulunmakta ve çok önemli mez deliller vermektedir. Araştırmalar bizi bir boşluğu doldurmaktadır. İkinci haritaya o haritalardan eski olanını 7./13. veya 8./14. gelince, bütün yeni unsurlarıyla 16. yüzyıl yüzyıl, yeni olanını ise 10./16. yüzyıl olarak Arap-İslam kartografyasının olağanüstü bir tarihlendirmeye götürmektedir. Kıyı çizgi- dokümanı olarak ortaya çıkmaktadır. leriyle, nehir sistemleriyle, diğer topografik Bu iki Kuzey ve Orta Asya haritalarına dair ve toponomik unsurlarıyla ve aynı zamanda mülahazalarımı, Arap-İslam coğrafya tarihi derece ağı ile bu haritalar bizim şimdiye alanında kendisine önemli çalışmalar borçlu kadar ifade ettiğimiz şu düşünceyi destekle- olduğumuz büyük Rus arabist W. Barthold273 mektedir: Kuzey ve Orta Asya’nın kartogra- (1869-1930)’un Hazar bölgesinin 18. yüzyılın fik tasvirinin erken dönem gelişimi, tıpkı el- ilk yarısındaki kartografik tasvirine ilişkin Meʾmūn coğrafyasına nispetle el-İdrīsī (548- bir görüşüyle bitiriyorum. Barthold büyük 1154)’nin dünya haritasında ve parça-harita- bir saygı ve takdirle, Arap-İslam kültür çev- larında görüldüğü üzere, bunu daha da aşarak resinin coğrafya tarihindeki rolünü dile ilerlemeye devam etmiştir. Bu geç dönem getirmekte ve şu şekilde devam etmekte- gelişim evresinde, el-İdrīsī haritasında çok dir: «Bazı Arap haritaları daha Orta Çağ’da kabaca ortaya konulan göllerin ve ırmakların Avrupalılar tarafından kullanılmıştır. Arap Kuzey Okyanus’a ulaştığı noktaların enlem ve coğrafyacılarının bazı eserleri XVII. yüzyıl- boylamları bu iki haritamızda gerçeğe yakın da bile Latince’ye çevirilmiş halde yayın- değerlere yaklaşmıştır. Asya’nın iki iç deni- lanmıştır. Buna rağmen Arapların Hazar zinin yani Hazar Denizi’nin ve Karadeniz’in Denizi’ne, Aral Gölü’ne, Seyhun ve Ceyhun'a tasvirleri, el-İdrīsī’nin dünya haritasındaki dair aktardıkları detaylı ve kesin haberler çevre çizgileriyle karşılaştırıldığında dikkate Avrupa bilimine hiç bir etkide bulunmamıştır. değer bir kesinliğe ulaştığı görülür. Bu iki Batı Avrupa 800 yıl önce Araplardan öğre- önemli su havzası, enlemleri, boylamları ve nebileceklerini, XVIII. Yüzyılda Ruslar’dan birbirlerine olan mesafeleriyle derece ağın- öğrendi. 1697 yılında Remezof tarafından da hemen hemen gerçekliğe uygun boyutlar yapılan haritada Aral Gölü (More Aralsko) kazanmıştır. Yine bu haritalar bize, Ortelius ilk defa Hazar Denizi’nden tamamen bağım- ve Mercator’dan beri Avrupa’da yapılan hari- sız, “Amun-Darja” (Amu-Derya, Oxus)’nın, taların Arap-İslam temellerinin izlerine ula- “Syrt” (Sir-Derya, Jaxartes)’ın ve diğer bir- şabilmede başka dayanak noktaları vermek- çok küçük nehrin döküldüğü bir iç deniz tedir271. Asya kartografyası bağlamında ayrın- olarak resmedilmiştir. Bahsi geçen bölgenin tılı bir şekilde ele aldığım272 bu iki haritadan daha eski olanı 13.-14. yüzyılın eseri olarak 273 von Voth, H.: Nachrichten über den Aral-See und den Akdeniz’in, Afrika’nın yarımada yapısının, unteren Lauf des Amu-darja von den ältesten Zeiten bis Güney Asya’nın ve Hint Okyanusu’nun kar- zum XVII. Jahrhundert. Deutsche Ausgabe mit Berichti- gungen und Ergänzungen vom Verfasser. Nach dem rus- 271 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 396. sischen Original übersetzt, Leipzig 1910, Bkz. Vorwort s. 272 a.e., Cilt 10, s. 376-396. VI-VII (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 100, s. 245-336, özellikle 248-249); Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 344-345.
132 G İ R İ Ş coğrafi ve fiziki şartlarına ilişkin daha ayrıntılı şim basamaklarını temsil eden zaman dilim- haberler Rusya’da XVIII. yüzyılın başında lerinden ulaşmıştır. Ellerinin altında bulunan toplanmış ve Büyük Peter tarafından kısmen haritaları model olarak kullanan Avrupalı şahsen (1717 yılındaki Paris ikameti esna- haritacılar bunların kesinliklerine ilişkin hiç sında) kısmen de mektup yoluyla Fransız bir kritere sahip değillerdi. Hazar Denizi’nin saray coğrafyacısı Delisle’e bildirilmiştir. daha eski ve daha doğru tasvirleri 16. yüz- Delisle’in 1723 tarihli haritasında Aral Gölü yıldan itibaren, yani Ptoleme Coğrafyası’nın ilk defa bu adıyla anıldı, her ne kadar Yunan basılı Latince çevirisinin yaygınlaşmasından Basilios Batatzes bu göl hakkındaki ilk haberi sonra, bu eserdeki gerçek dışı tasvirlerin lehi- Avrupa’ya kendisinin getirdiğini ve bu yolla ne, gittikçe unutulmaya yüz tutmuş oldukları 1732 yılında Londra’da büyük bir sansasyon görünüyor274. uyandırdığını iddia etmiş olsa bile. Her halü- 17. ve 18. yüzyılda Jean Chardin, Melchisédec karda XVIII. yüzyılın haritaları ispatlamak- Thévenot, Jean-Baptiste Tavernier, François tadır ki, bu bölgenin coğrafi ve fiziki şartları Pétis de la Croix ve aynı adı taşıyan oğlu, hakkında hâlâ çok açık olmayan bir tasavvur François Bernier, Jean-Baptiste Fabre, bulunmaktadır ve Yunan coğrafyacıların iddi- William Kirkpatrick veya James Rennel gibi alarının kurtarılabilecek kadarını kurtarmaya seyyah bilginler tarafından Avrupa’ya getiri- girişilmiştir. Hatta Delisle Aral Gölü’nden len haritaları ayrıntılı olarak incelemek yeri- bir ırmağı Hazar Denizi’nin kuzey bölgesine ne, Avrupalı haritacıların ellerine geçen hari- doğru “ancien cours de la rivière Sir”olarak ta materyalini ve koordinat çizelgelerini ola- götürür». bildiğince iyi bir şekilde kullanma çabalarını Bu bilgilerin ve zengin açıklamaların iki nok- gösteren çok yatkın iki örnekle yetiniyorum. tasında, bugünkü daha uygun koşullar saye- İlk örnek daha önce dile getirilen İngiliz sinde, Barthold’dan daha farklı görüşlere ula- haritacı Emmanuel Bowen (1738’den şıyorum. Birinci nokta: Ben, Arap coğrafyası- sonra)’ın Map of Turky, Little Tartary, and the nın tasvirî açıklamalarından ziyade, haritaları Countries between the Euxine and Caspian yoluyla ve sadece Hazar Denizi ve Aral Gölü Seas275 (1738’den sonra) isimli haritasının bakımından değil, bilakis daha geniş çaplı sol kenarında bulunan lejanttır. Buradan olarak Avrupa haritacılarını etkilediğinden anlaşıldığına göre o, değişik modellerden ve böylelikle yeni bir çağın önünü açtığından biraraya getirdiği haritası için 1729 yılında eminim. İkinci nokta: Hazar Denizi veya Aral İstanbul’da basılan Doğu Anadolu ve İran Gölü bağlamında şimdiye kadar Rus bilginle- haritasının ve diğer haritaların yanı sıra şu rin 18. yüzyılın ilk yarısındaki araştırmalarının haritaları kullanmıştır: Karadeniz kıyıları- meyvesi olarak görünen şeyin aslında, 17. yüz- nın Asow Boğazından Tuna’nın kuzeydeki yıl Avrupalı ve bu arada Rus kartograflarınca, dökülme noktasına kadar çizimini bir Türk Arap-İslam coğrafyacılarının çalışmalarının haritasından almıştır, ....Dicle nehrini ve yeniden tanınmaları olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Birinci noktada dikkat edilmesi gere- 274 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 345. ken, özellikle Hazar Denizi bakımından, doğu- 275 a.e., Cilt 10, s. 455; Cilt 12, s. 225. batı etkilemesinin devamsız ve tesadüflere bağlı kalmış olmasıdır. İslam kartografyasının ürünleri Avrupalı kartograflara, değişik geli-
GİRİŞ 133 Basra civarındaki bazı parçaları Thévenot’un ou Mer Rouge adlı haritanın kuzey bölümü- seyahatnamesine276 ekli bir Arap haritasın- nü çizmekte kullanmıştır. Burada anılmaya dan277 almıştır. Hemen hemen birbiriyle bir- değer nokta, d’Anville’in, Süveyş ve ʿAḳabe leşik gösterilen Van ve Urmiye (Lake Shahi) körfezlerinin tasvirini bu Türk haritasın- göllerini G. Delisle'den (ki onun Gürcistan dan aldığına işaret etmesidir. Diğer birçok haritasını kullanıyordu) almaktan kaçınmayı şeyin yanında, kuzeyden ʿAḳabe körfezine tercih ediyor, zira Delisle bu gölleri birbirine bir çıkıntı yapan (gerçekte mevcut olmayan) yaslanmış göstermesine ilişkin herhangi bir ve bunun kuzey sonunu iki körfez halinde otorite zikretmiyor. Bowen faydalandığı bazı bölen bir burunu da yine bu haritadan almış- çağdaş haritaları da sayıyor. İkinci bir lejantta tır. Yani d’Anville 18. yüzyılın ikinci yarısın- o koordinatları kaydetmiştir. Bunlar bir dizi da bile hâlâ, Suveyş ve ʿAḳabe körfezleri- yerin, kendisinin daha yaşlı ve genç çağdaşla- nin ve Sina Yarımadası’nın çizimlerinin bu rının gözlem sonuçları olarak verdiği veya İbn Osmanlı haritasında ne derece doğru oldu- Yūnus, el-Baṭṭānī, Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī gibi ğu konusunda Paris’ten hüküm verebile- coğrafyacıların Arap çizelgelerinden alın- cek durumda değildi281. Dolayısıyla, Avrupa mış enlem dereceleridir. Arap çizelgelerin kartografyasında bu hatayı tashih etmek boylam derecelerini, el-Baṭṭānī’nin verdiği için asgari yarım yüzyıllık bir zamana ihtiyaç bir bilgi hariç, almamıştır. Böyle yapmasının duyulmuş olması bizi şaşırtmamalıdır282. sebebi muhtemelen, Arap çizelgelerin değişik 18. yüzyılın coğrafyacılarının en önemli iki sıfır meridyenlerini nasıl kullanacağını bilme- şahsı D’Anville ve İngiliz James Rennel mesidir278. (1742-1830), Arap-İslam öncülerinin başa- İkinci örnek, meşhur Fransız coğrafyacı rılarına karşı büyük bir saygı duymuşlar ve Jean-Baptiste Bourguignon d’Anville (1697- onları layıkıyla övmüşlerdir. Bu iki coğraf- 1782)’in tahminen 945-948/1538-1541 yılla- yacı sadece düzeltilmeleri gereken Asya ve rı arasında çizilen bir Osmanlı-Türk ürünü Afrika haritalarına dair yaptıkları betimle- Kızıldeniz haritasını kullanmasıdır. Bu yici açıklamalarında Arap-İslam kaynakla- harita279 d’Anville’in sunumuna göre Kızıl rının tanıtımına, coğrafi koordinatlarına Deniz’i kuzeyden Jeddah (Cidde)’a kadar ve diğer mesafe bilgilerine tam bir güven tasvir etmektedir. d’Anville bu haritayı, duygusuyla dayanmakla kalmamışlar, aynı Mémoires sur l’Egypte ancienne et moder- zamanda Arap-İslam kültür çevresinde doğan ve çalışmaları esnasında fark ettikleri ne280 isimli eserine eklediği Golfe Arabique haritaları da kullanmışlardır. Kaynakları ve model alınan haritaları dile getirmek kar- 276 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 226. Söz konusu olan eser tografya tarihi içerisinde âdet değildir. Bu şudur: Relation de divers voyages curieux, qui n’ont point nedenle, daha 1755 yılında haritacı Robert esté publiés et qu’on a traduits ou tirés des originaux des de Vaugondy’nin283 meslektaşı d’Anville’in voyageurs français, espagnols, allemands, portugais, an- glais, hollandais, persans, arabes et d’autres Orientaux, 281 Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 417-419. le tout enrichi de figures et de cartes géographiques, Paris 282 a.e., Cilt 11, s. 419. 1663-1667. 283 Essais sur l’histoire de la géographie ou sur son ori- 277 Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 236. gine, ses progrès et son état actuel, Paris 1755, s. 385 ; Sez- 278 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 455-457. gin, F.: a.e., Cilt 10, s. 457. 279 a.e., Cilt 12, s. 317, kuzey tarafı. 280 Paris 1766 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 256), s. 276.
134 G İ R İ Ş eski bir kusurunu ayıplaması aydınlatı- ki Pazar yerlerinde her iki kültür mensupları- cıdır: «Türkiye’nin Asya’daki bölgesine ve nın kişisel temasları yoluyla gerçekleşmiştir. İran devletine gelince, gerçekten d’Anville Bu konuda, 999 yılında II. Silvester lakabıyla tarafından bu ülkeler hakkında Asya harita- papa seçilecek olan Aurillaclı Gerbert (d. sının ilk bölümünde sunulan yeni bilgile- yaklaşık 950, ö. 1003)’e öncü rolü tanınmak- ri sağlayan asıl orijinalleri görmek isterdik. tadır. Onlar bir seyahatnameden beklenebilecek Onun adıyla ilişkilendirilen284 Arap rakam- olanlardan çok farklı detaylar içerir. Bu ori- larının Avrupa’ya getirilmesi olayında, bu jinallerin sunduğu topografi ancak, yerin- olayın ondan bağımsız olduğunu gösteren de çizilmiş olup, aktardıkları bilgiler bizim yeni dokümanlar ve işaretler bilinmektedir. için çok fayda sağlayacak parçaharitalardan Arap rakamları, biri 976 diğeri 992 tarihinde sağlanabilir. » İspanya eyaletinde kopyalanan iki el yazma- sında ortaya çıkmaktadır. Escorial kütüpha- ARAP-İSLAM BİLİMLERİNİN nesinde muhafaza edilen bu önemli dokü- AVRUPA’YA GİDİŞ YOLLARI manlar matematik tarihçileri tarafından hâlâ göz önüne alınmamış görünüyor285. Ayrıca Bu “Giriş”in ilk bölümünde felsefe, astrono- Gerbert’in bize ulaşan bir mektubundan, onun mi, müzik, tıp ve coğrafya gibi Arap-İslam manastır başpapazı Aurillaclı Gerald’dan bilimlerinin Avrupa’daki resepsiyonu ve Joseph Sapien (veya Hispanus) adlı şahsın De özümsenmesi süreci ele alındı. Bu gerçekleş- multiplicatione et divisione numerorum isimli tirilirken de, daha çok ön çalışma karakteri risalesini temin etmesini286 rica ettiği ortaya taşıyan veya olayları süjeye göre değil, yazı- çıkmaktadır. Bu durum, Arap rakamlarının lı ürünleri temel alarak açıklamaya çalışan bu zaman diliminden önce güney Fransa’ya bugüne kadarki araştırmalardan hareket edil- ulaştığına işaret etmektedir287. di. Şimdi burada, Avrupa’daki resepsiyon ve Bir başka örnek olarak: 10. yüzyıldan kalan özümseme sürecine götüren yollar kısaca dile bir usturlap, Latince yazıları köken itibariyle getirilecektir. Arapça harflerin transkripsiyonunu ortaya koymaktadır (Katalog II, 91). Bu ustur- 1) Müslüman İspanya Üzerinden Giden Yol labın kâşifi ve daha önceki sahibi Marcel Kuşkusuz en eski ve en bilinen yol, 711 yılı 284 Bkz. Weissenborn, H.: Gerbert. Beiträge zur Kenntnis fethi sonrası 20 yıl içerisinde büyük bir bölü- der Mathematik des Mittelalters, Berlin 1888; aynı yazar: mü Arap egemenliğine giren İber Yarımadası Geschichte der Einführung der jetzigen Ziffern in Europa yoludur. Orada fatihler tarafından sonraki 150 durch Gerbert, Berlin 1892. yıl boyunca sürdürülen bilimler, İslam dünya- 285 Bkz. van de Vyver, A.: Les premières traductions latines sının merkezinde sürdürülenlerin büyük ölçü- (Xe-XIe s.) de traités arabes sur l’astrolabe, 1er Congrès de aynısıydı. International de Géographie Historique içerisinde. Tome Bu konuyla uğraşının erken bir evresinde II. Mémoires, Paris ve Brüksel 1931, s. 266-290, özellikle şu görüşe ulaşılmıştı: Hıristiyan Avrupa’nın s. 286 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Arap-İslam bilimleriyle olan ilk tanışıklığı, 10. serisi Cilt 90, s. 377-405, özellikle s. 400). yüzyılın son üçte birinde, Barselona etrafında- 286 Bubnov, N.: Gerberti opera mathematica, Berlin 1899 (Tekrarbasım: Hildesheim 1963), s. 101. 287 van de Vyver, A.: Les premières traductions latines, a.y., s. 286-288 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 90, s. 400-403).
GİRİŞ 135 Destombes yazı karakterine dayanarak onu Würschmidt290 geodetik araçlara yönelik «karolingien» olarak nitelemiştir ve usturla- araştırmasında (1912) ayrıca şu sonuca ulaş- bın ön tarafında ve iç diskinde288 Latin alfabe- mıştır: «Gerbert geometrisinde ele alınan sine göre verilen rakamlarda Arap İspanya’sı problemlerin çoğu genellikle aynı formda ve dışında Arap rakamlarıyla erken dönem tanı- aynı yardımcı araçlarla aynı dönemde yaşamış şıklığını bulmaktadır. Verilen bir nota göre, Arap bilginler tarafından çözülmüştür; hatta 980 tarihli bu usturlabın mükemmel yapısı Arap bilginler daha karmaşık bir dizi prob- bu aletle nasıl işlem yapılacağına ve onun lem tartışmışlardır, Gerbert geometrisinde en azından Avrupa’da sınırlı bir coğrafi alan ise sadece basit yardımcı araçlarla ve en kısa içerisinde imal edilebildiği bilgisinin ulaşmış bir zamanda yürütülebilecek problemler bir olduğunu düşünmeye zorluyor. Gerbert’e de araya getirilmiştir.» bir usturlap izafe edilmiştir (Katalog II, s. Bu eserin Arap kökenini, usturlap yazısı 94), fakat bu usturlap çok büyük bir ihtimalle bütün açıklığıyla ele vermektedir. Elbette onun değildir. bu eser, Arapça bir orijinalin doğrudan bir Günümüze ulaşan De mensura astrolabii veya Latince çevirisi değildir, daha ziyade, belki de De utilitatibus astrolabii ve Geometria isim- kendi döneminde Arapça bir usturlap eseri- li eserler Gerbert’in adını taşımaktadır. Bu nin Latince çevirisi temelinde doğmuş görü- eserlerin otantiklikleri ve Arap kaynaklarla nüyor. Bu eserin yer adlarıyla birlikte yedi olan ilişkisi henüz ayrıntılı ve itiraz götürmez iklim çizelgesi gerçi bir Arapça usturlap yazısı açıklığa kavuşturulamamıştır. Arabistik bakış için yabancı bir unsur oluşturmaktadır fakat açılı kapsamlı bir çalışma ise hâlâ eksiktir. H. bu çizelgenin içeriği -ki bu bir Arapça kay- Weissenborn 1888 yılında şu kanaate ulaşmış- nağın bilgisi olmaksızın açıklanamaz291- el- tı: «Ölçüm metotları ve ölçüm araçları, sözde Meʾmūn dünya haritasıyla kesin bir bağlantı- Gerbert geometrisinin ikinci bölümünde ser- nın olduğunu göstermektedir. Latince ustur- gilendiği üzere, Araplardan gelmektedir»289. J. lap eserinin yazarının çizelgeyi kendisinin mi içine yerleştirdiği yoksa çevirmenin Arapça 288 Destombes, Marcel: Un astrolabe carolingien et olan aslında mı bu çizelgeyi bulduğuna dair l’origine de nos chiffres arabes, Archives internationales kesin hüküm veremesek de el-Meʾmūn coğ- d’histoire des sciences (Paris) 15/1962/3-45, özellikle s. 42- rafyasının ve koordinat çizelgesinin oldukça 43 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy erken bir dönemde İber Yarımadası’na ulaş- serisi Cilt 96, s. 401-447, özellikle s. 444-445); Kunitzsch, mış olması gerektiğine ilişkin tek işaret bu Paul ve Dekker, Elly: The Stars on the Rete of the so-called değildir. «Carolingian Astrolabe», From Baghdad to Barcelona. Gerbert’e nispet edilen usturlap hakkın- Studies in the Islamic Exact Sciences in Honour of Prof. daki bir yazının böylesine erken dönemde Juan Vernet içerisinde, Barcelona 1996, Cilt 2, s. 655-672. 289 Gerbert. Beiträge zur Kenntnis der Mathematik des 290 Würschmidt, J.: Geodätische Messinstrumente, a.y., s. Mittelalters, a.y., s. 168; Würschmidt, J.: Geodätische 320 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy Meßinstrumente und Meßmethoden bei Gerbert und bei serisi Cilt 87, s. 362) den Arabern, Archiv für Mathematik und Physik içerisin- 291 Bkz. Lindgren, Uta: Ptolémée chez Gerbert d’Aurillac, de (Greifswald) 3. Reihe 20/1912/315-320, özellikle s. 316 Gerberto. Scienza, storia e mito. Atti del Gerberti Sym- (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi posium (25-27 luglio 1983) içerisinde, Bobbio (Piacenza) Cilt 87, s. 357-362, özellikle 358). 1985, s. 619-638.
136 G İ R İ Ş ortaya çıkması yine Barselona’da Gerbert’in ri içermektedir296. Lupitus’un, kullandığı Lupitus isimli bir rahip çağdaşı tarafından Arapça metniyle yukarıda resmedildiği gibi yazılan usturlap kitapçığı ile daha kolay açık- bir ilişkide olup olmadığı konusunda hüküm lanabilir. Lupitus’a ait risalenin bir kopyası vermek gerçekten zor. Zira ona kelimesi keli- Gerbert veya onun adını taşıyan risalenin mesine çeviri zor gelmiştir veya kendisini yazarı tarafından kullanıldığı sanılmakta- risalenin müstakil yazarı olarak göstermek dır292. istemiştir. Her halükarda sahip olduğu bil- Altı el yazmasına dayanarak Lupitus’un ginin Arap kökenini gizlememiştir, çünkü Sententie astrolabii adlı risalesini tahkik birçok kavramı ve yıldız isimlerini tercüme eden293 J.M. Millás Vallicrosa, bunu Arapça etmeksizin olduğu gibi almıştır. Ayrıca ebced bir eserin doğrudan doğruya çevirisi kabul sayılarını Latin harfleriyle değil, olduğu gibi etmektedir. Bu usturlap eserinin ger- yani Arap harfleriyle ara yerleştirme diskine çek karakteri hakkındaki bilgileri Paul ve ana diskin arka yüzüne taşımaktadır. Fakat Kunitzsch’in al-Khwārizmī as a Source for o, kullandığı model eserin yazarını yani el- the Sentetie astrolabii294 adlı on beş yıl önce Ḫārizmī’yi anmamıştır. yayınlanan bir makalesi sayesinde öğren- el-Ḫārizmī’ye ait risalenin içeriğini hiç de mekteyiz. Kunitzsch, Latince kitapçık ile dürüst olmayan bir tarzda aktaran bu eser Muḥammed b. Mūsā el-Ḫārizmī295 (Halife el- her ne kadar, Latin yazınında bu konuya Meʾmūn, dön. 198-218/813-833, döneminde ilişkin Arapça eserlerin içeriğini ulaşılabilir faaliyette bulundu)’nin usturlap hakkındaki kılan türün tek eseri değilse de, 11. yüzyılın Arapça risalesiyle karşılaştırmıştır. Bundan başlangıcından 16. yüzyıla kadar297 Avrupa çıkan sonuç şudur: Sententie üç bölümdür; usturlap literatürünü derinden etkilemiştir. kısa bir giriş, usturlabın tarifi ve usturla- Görünen şu ki, Gerbert’in risalesi Arapça bir bın kullanımına dair birer bölüm. Görüldüğü modele dayanarak ortaya çıkan en eski metin- kadarıyla birinci bölüm Latince uyarlayıcısı dir. Gerbert’in kendisinin mi yoksa öğrecile- tarafından kendine göre serbestçe formü- rinden veya taraftarlarından birsinin mi bu le edilmiştir. Terminolojisinden anlaşıldı- metni yazdığı sorusu hâlâ yanıtlanmamıştır. ğı kadarıyla ikinci bölüm çok belirgin Arap Sentetie astrolabii’nin ne kadar büyük etki- etkileri taşımaktadır. Üçüncü bölümün yedi- de bulunduğu, bu esere bağlı olarak zengin de biri el-Ḫārizmī’nin metninden kelimesi bir anonim Latince usturlap literatürünün kelimesine yapılmış bir çeviridir ve Latin doğmasından ve günümüze kadar da ulaşmış çevirmenin uzun açıklamalarıyla yaptığı ekle- olmasından anlaşılabilir298. Uyarlamaların ve taklitlerin İspanya dışında 292 Bkz. Lattin, Harriet Pratt: Lupitus Barchinonensis, kuzeye doğru gidiş yolu daha 11. yüzyılın ilk Speculum. Journal of Mediaeval Studies içerisinde (Cam- yarısında oluşmuştu. bridge, Mass.) 7/1932/58-64, özellikle s. 62. Taklit tarzının bilinen en eski numune- 293 Assaig d’història de les idees físiques i mathemàtiques si De mensura astrolabii isimli eserdir ve Reichenaulu Hermann olarak da bilinen a la Catalunya medieval, Cilt 1, Barcelona 1931 (=Estudis Universitaris Catalans. Sèrie monogràfica Cilt 1), s. 275- 296 Kunitzsch, P.: al-Khwārizmī, a.y., s. 231-232. 293. 297 a.e., s. 233. 294 From Deferent to Equant: A volume of studies in the 298 Vallicrosa, J. Millás: Assaig d’història…, a.y., s. 288 history of science in the ancient and medieval Near East vd.; Kunitzsch, P.: al-Khwārizmī, a.y., s. 233. in honor of E.S. Kennedy içerisinde, New York 1987, s. 227-236. 295 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 228-241; Cilt 6, s. 140-143, özellikle 143.
GİRİŞ 137 Hermannus Contractus (1013-1054)'un adını Abaküs denilen hesap tahtasının bu devirde taşımaktadır299. Diğer özelliklerin dışında bu bilindiği ihtimali çok zayıftır. Orta Çağ’ın bu eserde ilginç olan husus, yedi iklim çizelge- devresinin canlılığı Arapların büyük bilim si ve şehirlerin doğudan batıya sıralanışıyla kitaplarını ve felsefi sistemlerini özümseyebil- el-Ferġānī’nin elkitabının henüz Latince’ye mek için daha pek yetersizdi302. çevirilmeden önce de bilindiğinin ipuçları- Arap-İslam bilimlerinin Ortaçağ Hıristiyan nı vermesidir300. Hermann’ın aynı zaman- Avrupa’sında bu acemice ve hiç de dürüst da taşınabilir silindir saati ve kadranı Arap olmayan alınış tarzının bilim tarihi açısından İspanya’dan Avrupa’ya ulaştıran kişi olduğu önemi ve Arap İspanya’dan gelen bilimsel da ileri sürülmektedir. mirasa karşı artan ilgi konusundaki önemli Lupitus ve Gerbert yukarıda adı geçen eser- bir işareti şu örnekte görebiliriz: Piskopos lerin gerçek yazarları olmasalar da veya bu Chartresli Fulbert303 (yaklaşık 975-1029) daha çok sorunlu bir konu bile olsa, bu eserlerin önceden oluşturulan usturlap metinlerinden İslam bilimlerinin, Arap İspanya ile buraya 28 Arapça terim için bir lügatçe304 oluştur- sınır ülkeler arasındaki 8. yüzyılın başların- muştur. da başlayan sosyal ve ekonomik temaslar- Arapça eserlerin çevirileri ve taklitlerinin dan sonra Latin dünyasında İber Yarımadası İspanya’nın Hıristiyanlarca yeniden fethe- yoluyla ulaşan erken dönem resepsiyon tarihi dilen bölgelerinden doğan ilk dalgası, ilk için çok önemli dokümanlardır. Bu süreci zamanlar civar bölgelerle sınırlı kalmış A. van de Vyver301 1931 yılında yayınladığı görünmektedir. Büyük çeviri dalgası ilk ola- bir makalesinde çok güzel bir şekilde ifade rak 12. yüzyılın başlarında ortaya çıkmış- etmektedir: 10. yüzyılın sonu ve 11. yüzyılın tır. 11. yüzyıldan Hermannus Contractus (ö. başında yapılmış olan bu Latince –yazar adı 1054)’un faaliyet ve etkilerinden sonra, yüz- olmadan, kısa ve fena terkipli– adaptasyon- yılın sonuna doğru Malvernli Walcher adını lar, toplanmış notlar ve başlangıç risaleleri tekrar duymaktayız. Bu şahıs, daha 11. yüz- etkisini gösterdi, ve 11. yüzyılda cilalama yılda Arap astronomisinin ve matematiği- ve daha uygun bir formla sunuldu. [Arap- nin ulaştığı Lothring bölgesindendir. Belki İslam dünyasından yapılan] ödünç alınmış de ay tutulmasının zaman özelliklerini tespit bu ilk verilerin, pratik alanda gerçekleştiril- etme girişiminde bulunan ilk Avrupalıdır ve diğini, sadece usturlabın, quadrantın, halkalı kürenin kullanışlarına, Arap sayılarına, ilaç 302 van de Vyver, A.: Les étapes du développement philo- listeleri ve astrolojik formüllere dair idiler, sophique du Haut Moyen-Age, Revue Belge de Philologie et d’Histoire içerisinde (Brüksel) 8/1929/425-452. 299 Manitius, Max: Geschichte der lateinischen Literatur 303 Bkz. Manitius, M.: Geschichte der lateinischen Litera- des Mittelalters, Cilt 2, Münih 1923, s. 756-777; Kren, Cla- tur des Mittelalters, a.y., Cilt 2, s. 682-694. udia: Hermann the Lame, Dictionary of Scientific Biog- 304 McVaugh, M. ve Behrends, F. tarafından yayınlan- raphy içerisinde, Cilt 6, New York 1972, s. 301-303; Borst, mıştır: Fulbert of Chartes’ notes on Arabic astronomy, Arno: Wie kam die arabische Sternkunde ins Kloster Reic- Manuscripta içerisinde (St. Louis, Mo.) 15/1971/172-177; henau?, Konstanz 1988; aynı yazar: Astrolab und Kloster- Krş. Kunitzsch, P.: Glossar der arabischen Fachausdrüc- reform an der Jahrtausendwende, Heidelberg 1989. ke in der mittelalterlichen europäischen Astrolabliteratur, 300 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 206-207. Göttingen 1983, s. 481-482; aynı yazar: Das Arabische als 301 Les premières traductions, a.y., 289 (Tekrarbasım: a.y., Vermittler und Anreger europäischer Wissenschaftsspra- s. 404). che, Berichte zur Wissenschaftsgeschichte (Weinheim) 17/1994/145-152, özellikle s. 151.
138 G İ R İ Ş de bunu 1092 yılında bir usturlap yardımıyla yeni bir astronomi ve matematik taşıdı. Ebū yaptığı gözlem sayesinde başarmıştır305. el-Ḳāsım Mesleme b. Aḥmed el-Mecritī (ö. Resepsiyon sürecinin Batı Avrupa akımı- 398/1007) tarafından yeniden ele alınmış şek- nı ele alırken 11. yüzyılın ikinci yarısında liyle yukarıda adı geçen Muḥammed b. Mūsā Constantinus Africanus tarafından gerçek- el-Ḫārizmī’nin Zīc306 adlı eserinin çevirisiy- leştirilen ve çok büyük önemi haiz Arap tıb- le o, çağdaşlarına Arap astronomisinin, bu bının -daha önce bahsettiğimiz üzere- giriş alanın asimile edilmiş hem teorik hem de mahiyetindeki eserlerini burada bir kenara pratik Hint ve Yunan eserlerinin temelin- bırakıyoruz. Bu konu, Arap-İslam bilimleri- de artık kendine özgü çizgiler taşıyan bir nin Avrupa’daki resepsiyonunun ve özümsen- elkitabından faydalanma imkanını sağlamış- melerinin ikinci yolu çerçevesinde tekrar dile tı. Bu çalışmada aktarılan trigonometri ile getirilecektir. trigonometrik çizelgeler Avrupa’da ileriki Muhtemelen daha 9. yüzyılın erken dönemle- dönemlerde gerçekleşecek olan matematik- rinde vuku bulan İslam dünyasında uğraşılan sel, astronomik ve geodetik bilgi gelişimine bilimlerle tanışma işinden ve bu bilimlerin 10. hizmet etmiştir. Raymond Mercier307, Latin yüzyılın ikinci yarısında başlayan resepsiyo- dünyasının böyle bir eser için hayli hazırlıksız nundan sonra –ki bu resepsiyon sürecinin 11. olduğunu, bu yüzden de özümseme süre- yüzyıldaki diğer gelişimlerini ayrıntılı olarak cinin oldukça yavaş ilerlediğini söylemekte takip edememekteyiz– 12. yüzyıl, Arapça’dan haklı olabilir, ama Avrupalılar, Arapça’dan Latince’ye ve İbranice’ye büyük bir çeviri çeviriler yoluyla kazandıkları matematik ve dalgasını beraberinde getirdi. Bu hareketin astronomi bilgilerini bizzat kendi güçleriyle öncülerinden birisi Bathlı Adelard (1116- yaratmak zorunda kalmış olsalardı bunun ne 1142 yılları arasında faaliyette bulundu)’dır. kadar uzun süreceğini düşünmemiz gerekir. Robert Grosseteste (ö. 1253) ve Roger Bacon Bathlı Adelard’ın, kurulacak matematik ve (ö. 1292) ile birlikte o, resepsiyon ve özümse- astronomi binası açısından temel öneme me sürecinin en önemli üç İngiliz bilgininden sahip diğer iki çalışması el-Ḫārizmī’nin arit- biridir. Laon, Tours, Salerno, belki de Syrakus, metik eserinin ve Öklid’in Elementler’inin Tarsus ve Antakya’da uzun süren ikameti son- Arapça’dan çevirisidir. rasında 1120 yılında İngiltere’ye geri döndü. Bilimler tarihinin 12. yüzyıldan tanıdığı büyük Birçok çevirisi ve kendi eserleri yoluyla çeviri akımı bilhassa Toledo’dan beslenmiş- Bathlı Adelard Avrupa’ya herşeyden önce tir. 92/711 yılında Araplar tarafından alınan bu şehir zaman içerisinde yüksek seviyeli 305 Bkz. Haskins, C.H.: Studies in the history of mediaeval bir bilim merkezi haline geldi. Müslümalar, science, New York 1924, s. 114-117; Schipperges, H.: Die Hıristiyanlar ve Yahudiler arasında ortak Assimilation der arabischen Medizin, a.y., s. 149-150; Ku- bilimsel çalışma geleneğine ve büyük kütüp- nitzsch, P.: Glossar der arabischen Fachausdrücke in der hanelere sahip bu merkez 478/1085 tarihinde mittelalterlichen europäischen Astrolabliteratur, a.y., s. 483; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 214-215; daha fazla ayrın- 306 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 142. tı için bkz. Mercier, Raymond: Astronomical tables in the 307 Mercier, Raymond: Astronomical tables in the twelfth twelfth century, Adelard of Bath. An English scientist and century, a.y., s. 87. Arabist of the early twelfth century içerisinde, ed. Charles Burnett, Londra 1987, s. 87-118, özellikle s. 102-103.
GİRİŞ 139 Kastillerin egemenliğine girdi. Şehrin düş- Johannes Hispalensis tarafından çevirilen mesinden sonra gelişen bilimsel faaliyetleri eserlerin listesi bize o dönemdeki çabaların Valentin Rose308 1874 yılında bütün Avrupa büyüklüğü hakkında bir tasavvur verebilir. için “doctrina Arabum”un (Arap düşüncesi- Hıristiyanlık’a geçen bu Yahudi çevirmen, nin) tarlası» olarak nitelemektedir. aritmetik, astronomi, astroloji, tıp ve felse- Toledo’daki resepsiyon faaliyetlerinin ilk ve fe alanından yaklaşık 20 eseri Arapça’dan en önemli aşaması olan 12. yüzyılın ilk yarısın- Latince’ye tercüme etmiştir311. Bunlardan da hayrete düşürücü büyüklükte çeviri çalış- birisi de el-Ferġānī’nin (3./9. yüzyılın ilk maları gerçekleşmiştir. Bu çalışmalar, İslam yarısı) astronomi elkitabıdır. Böylelikle el- egemenliğinde kazanılmış ön çalışma niteli- Ḫārizmī’nin kitabı yanında, 17. yüzyıla kadar ğindeki üç din mensuplarının “ortak çalışma defalarca yapılan çevirileri sayesinde Avrupa geleneği” olmaksızın düşünülemezdi. Bu bağ- astronomları arasında büyük popülarite lamda, 12. yüzyılda, Toledo’nun geri alınma- kazanan bir diğer astronomik eser hizme- sının üzerinden nesiller geçtiği halde, orada te sunulmuş bulunuyordu. Yine Johannes ağırlıklı olarak kullanılan dilin, edebî Arapça Hispalensis ilk olarak en az yedi adet felsefi olmasa da, günlük konuşma dili Arapçası eseri Latince’de ulaşılabilir kıldı ki el-Kindī, olduğu hatırlatılmalıdır309. Bunun tam tersi- el-Fārābī ve el-Ġazzālī’ninkiler de buna dahil- ne Mozarablar (yani araplaşmış Hıristiyan dir. İspanyollar) «Müslüman fatihlerin idaresinde 1141-1147 yılları arasında, İspanya’da yaşa- 12. yüzyılın ortalarına kadar Roman şiveleri- yan bir İngiliz Chesterli Robert (Robertus ni, batı gotik geleneklerini, herşeyden önce Castrensis, Retinensis vd.)312 hemşehrisi de siyasi haklarını kilise özgürlük sistemini» Hermannus Dalmata ile birlikte Kuran’ın muhafaza edebilmişler. «Böylelikle onlar, her ilk kez Latince’ye çevirisini üstlendi. Yaptığı ne kadar bazı açılardan, özellikle de dilsel önemli işlerden birisi olarak Muḥammed b. uyum yoluyla asimile olmasını bilmiş olmala- Mūsā el-Ḫārizmī’nin313 cebir kitabını çevir- rına rağmen kendi başlarına bir halk olarak mesi de anılmalıdır. Böylelikle algebra kalmışlardır»310. (cebir) kavramını ve bununla ilgili matema- tiksel işlemleri Hıristiyan Avrupa’ya sokan 308 Ptolemaeus und die Schule von Toledo, Hermes içeri- ilk kişidir314. Sinus (cep) kelimesinin, yanlış sinde (Wiesbaden) 8/1874/327-349, özellikle s. 327 (Tek- okunmuş Arapça ceyb sözcüğünün (aslında rarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt Sanskritçe jiva sözcüğünün yerine kullanı- 63, s. 171-193, özellikle s. 171). lan cīb) kelimesi kelimesine çeviri halinde 309 Steiger, Arnald: Zur Sprache der Mozaraber, Sache, Ort und Wort. Festschrift für Jakob Jud içerisinde, Cenev- 311 Steinschneider, M. Die europäischen Übersetzungen re 1942 (Romanica Helvetica Cilt 20), s. 624-723, özellikle aus dem Arabischen bis Mitte des 17. Jahrhunderts, Vi- s. 627; Schipperges, H.: Assimilations-Zentren arabischer yana 1904 (Tekrarbasım: Graz 1956), s. 40-50; Sarton, G.: Wissenschaften im 12. Jahrhundert, Centaurus içerisinde Introduction to the history of science, vol. 2, part 1, s. 169- (Kopenhagen) 4/1955-56/325-350, özellikle s. 336. 172. 310 Schipperges, H.: Assimilations-Zentren arabischer 312 Bkz. Haskins, C.H.: Studies…, a.y., s. 120-123; Sarton, Wissenschaften im 12. Jahrhundert, a.y., s. 336; Palencia, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 175-177. Angel Gonzáles: Los Mozárabes de Toledo en los siglos 313 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 240. XII y XIII. Volumen preliminar, Madrid 1930, s. 117 vd. 314 Bkz. Haskins, C.H.: Studies…, a.y., s. 122.
140 G İ R İ Ş kullanımı da ona aittir315. Chesterli Robert, Robert’e ithaf ettiği kendine ait bir eseri bilinmektedir. 1143 yılında yazılan bu felsefi aynı zamanda kimyaya dair bazı kitapları kitap Arapça ve Latince kaynaklardan bazı metinlerin bir yığışımından ibarettir320. Arapça’dan İngilizce’ye çeviren ilk kişidir316. Liber cursuum planetarum adlı 1139-1140 yıl- ları arasında tamamladığı eseriyle bu tarz bir Bu dönemde Hıristiyan İspanya’da Latince’ye başka derlemeci olan Marsilyalı Raymond’la karşılaşmaktayız. Bu astronomik kitapla ve çevirilen önemli eserlerden birisi de içindeki Arapça kaynaklardan alınan coğrafi Muḥammed b. Cābir b. Sinān el-Battānī317 çizelgesiyle o, vatandaşlarına bir hizmette (ö. 317/929)’nin astronomi elkitabıdır. Tivolili bulunmak istemiştir. el-Battānī’nin yanı sıra Plato (1134-1145 yılları arasında Barselona’da Toledo çizelgelerine ve kendisini taklitçisi gör- yaşadı) ve bir kez de Chesterli Robert tarafın- düğü ez-Zerḳālī’nin Kanon (el-Ḳānūn)’una dan çevirilen bu eser – son çeviri bize ulaşma- dayanmıştır. Onun coğrafi çizelgesi 60 şehrin mıştır– yoluyla Latin dünyası el-Ḫārizmī ve koordinatlarını içermektedir. Böylece o, bir el-Ferġānī’nin biraz önce bahsi geçen eser- Arap çizelgesine Avrupa’da yayılma imkanı lerine ilaveten, İslam dünyasında daha erken sağlayan ilk kişilerden biri, belki de ilk kişi- bir devirde astronomi alanında geliştirilmiş dir321. Kitabı, Roger Bacon’ın kaynaklarından bir dizi işlem ve fikir öğrendi. birisidir ve muhtemelen Albertus Magnus 12. yüzyılın ilk yarısında Arapça’dan tarafından da kullanılmıştır322. Latince’ye çevirilen eserlere dair bu kısa Burada bir de Abraham bar Ḥiyya veya genel bakıştan sonra, sadece çeviriler yoluyla Savasorda (Arapça ṣāḥib eş-şurṭa, yani emni- değil, ayrıca oluşturdukları kendi derleme- yet amiri) diye bilinen, 11. yüzyılın ilk yarı- leriyle Arap-İslam bilimlerinin özümsenme- sında Barselona’da yaşayan Yahudi bilgin sine yönelik katkıda bulunan dönemin bazı de anılmalıdır. O doğrudan doğruya kendi bilginleri de dile getirilmelidir. Bu grubun Latince çevirileriyle değil, daha çok, birçok ilginç bir temsilcisi, 1138 -1142 yılları arasında Arapça kaynağın kendi sunumuyla içerik- İspanya’da, 1143 yılında Toulouse’de yaşayan lerini aktardığı İbranice kitaplarıyla etki- ve Chesterli Robert ile birlikte Kuran’ı tercü- de bulunmuştur. George Sarton’a göre o, me eden Hermannus Dalmata veya bilinen Provence, İspanya ve İtalya Yahudilerinin diğer adıyla Carinthialı Hermann’dır. Onun, İslam bilimlerini Hıristiyan Avrupa’ya taşı- astrolojik konulu bazı kitapları ve yukarıda ma hareketinin ilk kamçılayıcılarından biri adı geçen Ebū el-Ḳāsım Mesleme b. Aḥmed el-Mecrītī (ö. 398/1007)’nin Ptoleme’nin pla- nisfer [bir kürenin üzerinde bulunan verilerin izdüşürümü] üzerindeki şerhinin318 çevirileri yanında kendisinin yazdığı ileri sürülen bazı kitapları319 ve De essentiis başlıklı, Chesterli 315 Bkz. Sarton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 320 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen 176. Medizin, a.y., s. 124-125; Ch. S.F. Burnett, A group of 316 a.e., s. 176. Arabic-Latin translators working in Northern Spain in 317 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 182-187. 318 a.e., Cilt 5, s. 170; Kunitzsch, P. ve Lorch, Richard: the mid-12th century, Journal of the Royal Asiatic Society Maslama’s notes on Ptolemy’s Planisphaerium and related içerisinde (Londra) 1977-1978, s. 62-108; Hermann of texts, Münich 1994. Carinthia, De essentiis. A critical edition with translation 319 Bkz. Haskins, C.H.: Studies…, a.y., s. 43-66; Sarton, G.: and commentary by Ch. Burnett, Leiden 1982. Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 173-174. 321 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 210-211. 322 Bkz. Duhem, P.: Le système du monde, a.y., Cilt 3, s. 216.
GİRİŞ 141 dir323. Abraham bar Ḥiyya’nın Arap-İslam Ḥuneyn b. İsḥāḳ328 (ö. 260/873) olduğunu bilimlerinin Provence’de yeterince bilinme- ispatlamıştır. Gundissalinus’un en meşhur ve mesinden yakındığını bilmekteyiz324. Ḥibbur önemli eseri De divisione philosophiae ’nin ha-Meşiḥa ve-ha-Tişboret isimli eserinde çok büyük bir bölümü Ebū Naṣr el-Fārābī329 Arap cebri, geometrisi ve trigonometrisinin (ö. 339/950)’nin İḥṣā el-ʿUlūm’undan kopya önemli bir bölümünü yüksek bir seviyede edilmiştir. Boethius gibi yazarların Latince ortaya koymaktadır. Bu kitabın, Tivolili Plato eserlerini, İbn Sīnā ve el-Ġāzzālī’nin kitap- (1141) tarafından Liber embadorum adıy- larını da kullandığı anlaşılmakla beraber, o la yapılan Latince çevirisi yoluyla Abraham bu eserleri kaynak olarak zikretmemektedir. bar Ḥiyya, Arap matematiğinin onun tara- Çok değerli bir çalışmasında Ludwig Baur330 fından işlenen elementleri daha önce başka Gundissalinus’un De divisione philosophiae kanallar yoluyla Avrupa’ya ulaşmış olmasına adlı kitabının kaynaklarını araştırarak şu tes- rağmen325 Avrupa matematik bilgisinin geliş- pitte bulunmuştur: Daha çok erken dönem- mesinde oldukça önemli bir etkide bulun- lerde bunun el-Fārābī’nin bir eseri olabileceği muştur Muhtemelen o, Arap müzik teorisinin tahmininde bulunulmuştur. «Esasında böyle Avrupa’ya ulaşmasında da belirli bir rol oyna- Bir tahminin doğmuş olabilmesi, el-Fārābī’nin mıştır326. kitabının (de scientiis / İḥṣā el-ʿUlūm) Çeviri etkinlikleri çoğunlukla 1150-1200 yılla- Gundissalinus tarafından çok ayrıntılı bir rı arasında gerçekleşen sonraki dönem çevir- şekilde kullanılmış olduğunu hesaba katan hiç menlerinden Dominicus Gundissalinus’u kimseyi hayrete düşürmez»331. Baur bu kitabı özümsemenin ilk temsilcisi olarak görebiliriz. [Gundissalinus’un] bir «serbest derleme» ola- Çevirdiği eserlerden daha çok, çevirilerinden rak nitelemektedir332. « Gundissalinus’un bu derlediği kitaplar yoluyla dikkati çekmek- derleme tarzındaki çalışma metodu, bize ne tedir. Johannes Hispalensis ile birlikte İbn kadar yabancı ve yanlış gelse de, bizi şaşırtma- Sīnā’nın eseri olarak tedavüle sürdüğü ve malıdır: Bu, genel olarak geç dönem Eski Çağ yüzlerce yıl bu şekilde kabul edilen De celo ve Ortaçağ’ın metodudur... Ben bu tarz yazın- et mundo isimli risale bağlamında Manuel sal faaliyet ile Eski ve Orta Çağ’ı Yeni Çağ’dan Alonso Alonso327, bu eserin gerçek yazarının ayıran bilginin ve öğreti ödevinin felsefi anla- yışı arasında çok sıkı bir bağlantı düşünül- 323 Sarton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 206. mesi gerektiğine inanıyorum». Orta Çağ’ın 324 Bkz. Vernet, Juan: Die spanisch-arabische Kultur in düşünüş tarzına ilişkin şöyle diyor: «Orada, Orient und Okzident, Zürich ve Münih 1984, s. 197. 325 Sarton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 207; Le- Gundisalvo, Al-Andulus içerisinde (Madrid-Granada) vey, Martin: Abraham bar Ḥiyya ha-Nasi, Dictionary of 16/1951/37-47; Schipperges, H.: Die Assimilation der ara- Scientific Biography içerisinde, Cilt 1, New York 1970, s. bischen Medizin, a.y., s. 65. 22-23. 328 Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 247-256. 326 Bkz. Farmer, H.G.: Clues for the Arabian influence 329 a.e., Cilt 3, s. 298-300. on European musical theory, Journal of the Royal Asia- 330 Baur, L.: Dominicus Gundissalinus, De divisione phi- tic Society içerisinde (Londra) 1925, s. 61-80, özellikle s. losophiæ, Münster 1903 (Beiträge zur Geschichte der Phi- 71 (Tekrarbasım: H.G. Farmer, Studies in Oriental mu- losophie des Mittelalters, Cilt 4, Heft 2-3). sic içerisinde, Cilt 1, Frankfurt 1986, s. 271-290, özellikle 331 a.e., s. 160. 281); aynı yazar: The Jewish dept to Arabic writers on mu- 332 a.e., s. 161. sic, Islamic Culture içerisinde (Haydarabad) 15/1941/59- 63), özellikle s. 60 (Tekrarbasım: a.y., Cilt 1, s. 535-539, özellikle s. 536). 327 Ḥunain traducido al latín por Ibn Dāwūd y Domingo
142 G İ R İ Ş sağlam, objektif olarak gerçek, değiştirilemez olması gereken bir ikinci eserin» katıldığını bir hakikat bilgisinin olabileceğine inanan tespit etmekte: «Bu eser Michaël Scotus’un felsefeyle karşılaşmaktayız. Tüm bilimsel ilgi, Divisio philosophiæ isimli eseridir» demekte- hedefi olarak gördüğü hakikat üzerine yoğun- dir. Bu kitaptan geriye kalan parçalar göster- laşmaktır, mutlak kesinliğe sahip hakikatin mektedir ki bu, Gundissalinus’un kitabından bulunmasına çalışılmaktadır. Bunlar [hakikat ve Arapça kaynaklardan oluşturulmuş bir bilgileri] herkesin ortak malı olarak görü- derlemedir. lüyor, kimin tarafından bulunduğu sorusu Arapça kaynaklarla ve içerikleriyle olan bu önemli bulunmuyordu»333. ilişki tarzı, Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’da Bu açıklama genel olarak Latin yazarlar için, resepsiyonu ve özümsenmesi tarihinde sade- bir dereceye kadar da eski Yunanlar için ce Gundissalinus’da karşılaştığımız bir bilim- geçerli olabilir; fakat bu yargıdan Arap-İslam tarihsel fenomen değildir. Bugün bizler, kay- kültür dairesini müstesna tutmak gerekir. naklarla olan bu tür bir münasebeti o dönem Şimdiye kadarki bilimler historiyografyasında kültür dünyasının özel yaklaşım ve ele alış maalesef çok az önemsenen bir olgu, kaynak tarzı olarak görmeli ve buna göre değerlen- belirtmenin Arap-İslam eserlerinin karakte- dirmeliyiz. Historiyografyaya düşen, arabistik ristik bir özelliği olduğudur. Gerçi bu, Arap- araştırmaların katkısıyla Avrupa bilim tari- İslam kültüründe de aşırmacılığın olmadığı hinin geleneksel tasavvurunu, özellikle 11. veya bütün yazarların bu genel kurala uyduk- ve 13. yüzyıllar arasındaki dönemde, verilere ları anlamına gelmez. dayanarak yeniden gözden geçirmektir. Gundissalinus’un kaynaklarıyla, özellikle Arap-İslam kültüründe bilimlerin hemen çeviriler yoluyla, belki de orijinallerinden hemen bütün alanlarda yaratıcı ilerlemeler beslendiği Arap öncülerinin eserleriyle ilişki gösterdiği 12. yüzyılda, daha 10. yüzyılda baş- tarzı, onları nasıl kullandığı, onun adını taşı- layan Arap eserlerinin ve Arapçaya uyarlan- yan bütün çalışmalar için karakteristiktir334. mış Yunanca eserlerin Arapça’dan Latince’ye Baur335 ayrıca, Gundissalinus’un «birçok ve İbranice’ye çevirilme süreci zirve noktasına Arap yazar üzerine inşa edilen» De divi- ulaşmıştı. Cremonalı Gerhard adıyla bağlantı- sione philosophiae isimli eserinin peşine, lı önemli gelişim belki de uzunca bir süre, sağ- «muhtemelen XIII. yüzyılın başında doğan lam temellendirilmiş bir açıklamayı bekleyen ve tam olarak aynı Arap karakterini taşıyor bilim tarihsel bir fenomen olarak kalacaktır. 1114 yılında İtalya’nın Cremona şehrinde 333 Baur, L.: Dominicus Gundissalinus, De divisione phi- doğan bu bilgin, daha sonra Toledo’ya git- losophiæ, a.y., s. 315 vd. mişti ve ölene kadar (1187) orada çalışmıştı. 334 Ayrıca bkz. Bülow, Georg: Des Dominicus Gundissa- Arap-İslam kültürüne ait eserlerin kuşkusuz linus Schrift von der Unsterblichkeit der Seele, Beiträge bu en büyük Latince çevirmeninin hayatı hak- zur Geschichte der Philosophie des Mittelalters içerisinde kında hemen hemen hiçbir şey bilmemekte- (Münster) Cilt 2, Heft 3, 1897, s. 1-38; aynı yazar: Des Do- yiz. Dönemin bütün çevirmenleri gibi muhte- minicus Gundissalinus Schrift von dem Hervorgange der melen o da ruhban sınıfındandı. Ölümünden Welt (De processione mundi), a.y., Cilt 24, Heft 3, 1925, s. kısa bir süre sonra konulara göre düzenlenen 1-54; The treatise De anima of Dominicus Gundissalinus, çeviri eserleri listesi336 71 başlık içermekte- ed. J.T. Muckle with an introduction of Etienne Gilson, Mediaeval Studies içerisinde (Londra) 2/1940/23-103; 336 Ed. Boncompagni, Baldassarre: Della vita e delle ope- Sarton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 172-173; re di Gherardo Cremonese, traduttore del secolo duode- Kren, Claudia: Gundissalinus, Dictionary of Scientific Bi- ography içerisinde, Cilt 5, New York 1972, s. 591-593. 335 Dominicus Gundissalinus, De divisione philosophiæ, a.y., s. 364, 365.
GİRİŞ 143 dir. Bunlardan 20 tanesi dialetica (mantık ve betimlemesini Paul Kunitzsch338 Cremonalı geometri) 12 tanesi astrologia (astronomi, Gerhard’ın çevirilerine hasredilmiş maka- astroloji), 11 tanesi phylosophyia ve 28 tanesi lesinde vermektedir: «Çevirmenlerin sahip fisica (tıp ve diğer doğa bilimleri) konuludur. olmaları gereken Arapça dil bilgisinin stan- Galen’in337 τέχνη ίατρική isimli eserine ʿAlī dardı ne idi? Özellikle Gerard’ı göz önüne b. Rıḍvān (ö. 453/1061) tarafından yazılan alırsak, onun İspanya’ya İtalya’dan geldiğini şerhin Latince tercümesinin bazı el yazma- biliyoruz; bu demektir ki, o daha önce hiç larına eklenen bu anonim listenin gerçekliğe Arapça bilmiyordu. Bu dili Toledo’da öğrene- ne derece uyduğu şüphesiz kesin değildir. cekti. Ama nasıl bir Arapça öğrenebilecekti? Ayrıca, daha önce G. Sarton’un da işaret ettiği O mıntıkalarda tanınan Arapça, sakinleri- gibi, Cremonalı Gerhard’a ileriki dönemlerde nin «diglossia» diye adlandırdıkları, orada o de yanlışlıkla veya sahip olduğu ün uğruna zaman kullanılan –ve bugüne kadar yan yana çeviriler nispet edilmiştir. Sarton, Cremonalı yaşayabilen– iki dildi: Genelde konuşulan Gerhard’ın yaptığı ileri sürülen bir çok çevi- Arapça halk dili ve klasik Arap yazınının, rinin ilk baskısının onun adını taşımadığına fuṣḥā, gramer kurallarının çok şiddetle hakim dikkat çekmektedir. Bu yüzden onun adına olduğu yazı dili.» yapılan bağlamaları ihtiyatla karşılamalıdır. Dil bilen Toledolu yardımcılar sorunu bağla- Yetişkin iken Toledo’ya gitmiş ve ilk ola- mında, bir müddet Toledo’da ikamet etmiş rak orada Arapça öğrenmiş olan bir İtalyan olan Morleyli Daniel (12. yüzyılın son çeyre- için, çok değişik alanlardaki bilimsel eserleri ği) sık sık zikredilir. Philosophia isimli eserin- Arapça’dan Latince’ye çevirme görevi kolay de, Toledolu Gerardus’un Almagest çevirisin- bir şey olmasa gerek. Düşünülmesi gereken bir de Galippus (Ġālib) isimli bir Mozarabdan başka husus da, 1085 yılında Hıristiyanlarca yararlandığını yazmaktadır339. geri alınmasından itibaren Müslüman bilgin- Stilistik ve terminolojik araştırma ile liste- lerin Toledo’yu terk ettiği ve Arapça ile tema- de verilen 71 başlığın Cremonalı Gerhard’ın sın ancak Hıristiyan Araplar (Mozarablar) tercümesi olduğunu tespit etme gibi zor bir yoluyla gerçekleşebildiğidir. Onların filolojik görev hâlâ üstesinden gelinmeyi beklemek- ve terminolojik zorluklarda ne dereceye kadar tedir. Bu listenin, ölümünden sonra yapılmış yardımcı olabildikleri ise oldukça kuşkulu- olması bir yana, onun yaptığı ileri sürülen dur. Hıristiyanlarca geri alınmış Toledo’daki çevirilerin el yazmaları genelde onun adını dilsel durumun çok güzel ve yerinde bir vermemekte, birkaç istisna hariç, çevirmen olarak anmamaktadır. Her halükarda, listede yer alan çevirilerin hepsinin onun olmadığı cimo…, Atti dell’ Accademia Pontifica de’ Nuovi Lincei 338 Gerard’s translations of astronomical texts, especially içerisinde (Roma) 4/1850-51 (1852)/387-493, özellikle s. 388-391 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and As- the Almagest, Gerardo da Cremona içerisinde, ed. P. Piz- tronomy serisi Cilt 79, s. 9-115, özellikle s. 10-13); Rose, zamiglio, Cremona 1992 (Annali della Biblioteca Statale e V.:Ptolemaeus und die Schule von Toledo, a.y., s. 334 Libreria Civica di Cremona Cilt 41, 1990), s. 71-84, özel- (Tekrarbasım: a.y., s. 178); Sudhoff, K.: Die kurze «Vita» likle s. 73-74. und das Verzeichnis der Arbeiten Gerhards von Cremona, 339 Bkz. Rose, V.:Ptolemæus und die Schule von Toledo, Archiv für Geschichte der Medizin içerisinde (Leipzig) a.y., s. 335-336, 348 (Tekrarbasım: a.y., 179-180, 192); 8/1914-15/73-82. Haskins, C.H.: Studies in the history of mediaeval scien- 337 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 81. ce, New York 1924, s. 15, 126-127; Kunitzsch, Paul: Der Almagest. Die Syntaxis Mathematica des Claudius Ptole- mäus in arabisch-lateinischer Überlieferung, Wiesbaden 1974, s. 85-86.
144 G İ R İ Ş ihtimali yüksektir340. Orada kaydedilen eser- mamıştı. P. Kunitzsch342 genel olarak şu izle- lerin sayısı tek bir çevirmen için çok büyük nimi edinmiş bulunuyor: Arapça’dan çıkan görünmekte ve ele alınan alanların genişliği, ilk eserler Avrupa Ortaçağ’ında, anti-arabizm- olarak 30 yaşlarında Cremona’dan Toledo’ya in başlangıcına kadar diğer eserlerden çok gelip yerleşen bir kimsenin, dâhi bir bilgin daha yüksek bir otoriteye nail olmuştur. bile olsa bu kadar çok eseri Latince’ye çevir- Gerçek çevirmenin kim olduğu sorusunu bir miş olabileceğine inanmayı güçleştirmektedir. kenara bıraksak da, şu bulgu yine de varlığı- Bu listede dikkati çeken bir başka husus da, nı korumakta: Cremonalı Gerhard’ın yaptığı Öklid’in Elementler’i, Muḥammed b. Mūsā ileri sürülen çeviriler listesinde, Toledo’da el-Ḫārizmī’nin Cebir’i, el-Ferġānī’nin astro- Arapça’dan çevirilmiş olan 71 kadar eserin adı nomi elkitabı gibi daha önce birçok kez tercü- bulunmaktadır. Ayrıca bu listede bulunmayan me edilen eserlerin isimlerinin de burada kay- başka çevirmenler tarafından Latince’ye akta- dedilmiş olmasıdır. Ancak şöyle bir tahminde rılmış eserler de vardır. Bunlar bir bütün ola- bulunabiliriz: Listede bulunan eserlerin belir- rak değerlendirildiğinde Arap-İslam bilimle- li bir kısmı gerçekten Cremonalı Gerhard’ın rinin şimdiye kadar 12. yüzyıldaki resepsiyon yaptığı orijinal çevirilerdir. Bunlara hacimli sürecinin kısmi bir tablosunu ortaya çıkar- ve gerçekten çok önemli bazı eserler dahil- maktadır. Avrupa’da bilimlerin gelişiminde dir; Hippokrates ve Galen’in eserlerinin yanı bu sürecin önemi şimdiye dek tinsel bilimler sıra Ptoleme’nin Almagest’i, İbn Sīnā’nın el- historiyografyasında gerçekliğe uygun olarak Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb’ı ve ez-Zehrāvī’nin et-Taṣrīf ortaya konulmamıştır. li-men ʿAcize ʿan et-Taṣnīf isimli eserinin cerrahi bölümü gibi. Cremonalı Gerhard’ın 2) Sicilya ve Güney İtalya Üzerinden Arapça’dan yaptığı çevirinin tamamlanma- Giden Resepsiyon Yolu sından yaklaşık 25 yıl önce, 1150’lere doğru Almagest anonim bir çevirmen tarafından Heinrich Schipperges’in343, tıp alanındaki Sicilya’da doğrudan doğruya Yunanca’dan gelişimi anlatırken, resepsiyon hareketinin Latince’ye çevirilmişti. Bir araştırmacının “Güney İtalya’daki kültür merkezlerinden” tahminine341 göre bu çevirmen Carinthialı başlayıp “İspanya, Fransa ve İngiltere üze- Hermann (Hermannus Dalmata) olabilir. rinden maceralı bir yolculuğun ardından yine Çevirmeni kim olursa olsun Yunanca’dan eski kültür çevresine döndüğünü”, orada ilk yapılan bu tercüme Avrupa’da önem kazan- resepsiyon dalgasının “Salerno okulu”ndan çıktığını, orada da Constantinus Africanus’un 340 Bkz. Kunitzsch, P.: Gerard’s translation of astronomi- (yaklaşık 1015-1087) öncü rolü oynadığını cal texts, a.y., s. 71. belirtir. Bu anlatım dikkate alındığında, 9. 341 Bkz. Lemay, R.: Hermann de Carinthie, auteur de la yüzyıldan itibaren Kuzey Afrika’da yoğun traduction «sicilienne» de l’Almageste à partir du grec (ca. 1150 A.D.), La diffusione delle scienze islamiche nel 342 Kunitzsch, P.: Gerard’s translation of astronomical tex- medio evo europeo. Convegno internazionale içerisinde ts, a.y., s. 73. (Roma, 2-4 ottobre 1984), Roma 1987, s. 428-484. 343 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me- dizin, a.y., s. 185.
GİRİŞ 145 bir şekilde geliştirilen tıp biliminin, hemen Bugün biz sadece ara sıra duymuş ve yeterince sonraki İslam idaresi döneminde Sicilya’ya, bilgi sahibi bulunmuyorsak da, II. Roger İslam Sicilya’dan da Kıta Avrupa’sına sıçrayıp sıç- dünyasının teknolojisinden ve orada yürütü- ramamış olabileceği sorusu cevaplanma- len bilimlerden çok büyük ölçüde ilhamlar yı beklemektedir. Unutmamak gerekir ki, almıştır. Örnek olarak, onun 1142 yılında Akdeniz’in bu büyük ve merkezi adasının, 9. Palermo’da inşa ettirdiği su saati anılabilir. yüzyıldan 1086 yılına kadar Arap idaresinde Bu saatten günümüze 87 cm. boyunda 49 yüksek bir kültürel ve sosyal seviyeye ulaşmış cm. eninde beyaz mermer tabakası kalmıştır. olduğu şüphesizdir344. Bu tabaka şimdi asıl yerinde bulunmamakta, Sicilya üzerindeki Arap egemenliğinin sona Palermo’daki Palatina Cappella’sının girişin- ermesiyle geçen iki buçuk asrın oluşturdu- de duvara yerleştirilmiştir. Arapça, Yunanca ğu yeni düşünce ve kültür, önemini hemen ve Latince yazılmış yazıtta349 II. Roger’ın yitirmemişti. Normanların üçüncü kralı II. eserinin kanıtı vardır. E. Wiedemann’ın350 Roger (yönetimi 1130-1154)’in idaresinde Almanca’ya çevirdiği Arapça yazıtta şöyle Araplar hâlâ nüfusun büyük bir bölümünü deniyor: «Majesteleri Yüce Kral Roger, Allah oluşturuyorlardı345. «Roger birçok Arap çalış- günlerini uzatsın ve sancağını desteklesin, tırıyor ve böylelikle Arap kurumların yeniden zamanı gözlemek için Sicilya’nın, Allah’ın organizasyonuna imkân tanıyordu. Sicilya’nın koruduğu başkentinde 536 h. yılında bir alet Müslüman idaresi tarafından tutulan kadas- imal ettirdi». Roger tarafından yaptırılan saa- tro kayıtları yeni dönemde de Arapça olarak tin ne tür bir saat olduğuna ilişkin soru hakkın- tutuluyordu»346. da Arap Sicilya’yı çok iyi bilen Michele Amari «Mali idare organizasyonu gibi kraliyete bağlı şuna işaret etmektedir: Arapça bir kaynakta ipek imalatı da, Ṭirāz denilen daha önceki bulunan bir habere göre aynı dönemde Malta Arap sistemine bağlanıyordu. II. Roger’ın adasında Arap bir mühendis, hükümran için Alman krallar için taçlanma sembolü olarak bir su saati yapmıştır. Bunda bir kız figürü hizmet gören paltosu da saraydaki Norman saat başlarını göstermek için bir bilyeyi metal atölyesinin bir ürünüdür»347. bir çanağın içine atmaktadır351. «Roger’ın Palermo ve çevresinde sahip oldu- ğu saraylar ve parklar, Arap zevkinden etki- 349 Birçok kez yayınlandı, Arapça metin için bkz. Ama- lenmiştir ve kısmen Arap mimari eserlerinin ri, M.: Le epigrafi arabiche di Sicilia, Bölüm 1, Palermo ve tesislerinin kalıntılarından yapılmıştır. Bu 1875, s. 39. eserler Sicilyalı Arap şairlere konu olmuş, 350 Auszüge aus arabischen Enzyklopädien und Ande- onların beyitlerinde Roger, parkları ve saray- res (Beiträge zur Geschichte der Naturwissenschaften. larıyla birlikte övülmüştür»348. V), Sitzungsberichte der Physikalisch-medizinischen So- zietät (Erlangen) 37/1905/392-455, özellikle s. 412-413 344 Literatür için bkz. Ṣikilliya, Encyclopedia of Islam içer- (Tekrarbasım: Wiedemann, Aufsätze içerisinde Cilt 1, isinde. New Edition, Cilt 9, Leiden 1997, s. 582-591, ayrıca Hildesheim 1970, s. 109-172, özellikle s. 129, 130). konuyla ilgili olarak bkz. Schack, Dietlind: Die Araber im 351 Bkz. Zekeriyyāʾ b. Muḥammed el-Ḳazvīnī: Āsār el- Reich Rogers II., Doktora Berlin 1969. Bilād ve-Aḫbār el-ʿİbād, Göttingen 1848 (Tekrarbasım: 345 Schack, Dietlind: Die Araber im Reich Rogers II., a.y., Islamic Geography serisi Cilt 198, Frankfurt 1994) s. 374; s. 195. Amari, M.: Bibliotheca arabo-sicula, Leipzig 1857 (Tek- 346 a.e., s. 195. rarbasım: Islamic Geography serisi Cilt 153, Frankfurt 347 a.e., s. 195. 1994), Arapça metin s. 142-143; Wiedemann, E.: Auszüge 348 a.e., s. 196. aus arabischen Enzyklopädien und Anderes, a.y., s. 413- 414 (Tekrarbasım: a.y., s. 130-131).
146 G İ R İ Ş Arapça bir kitabın Sicilya’da yapılan bizim olarak 11. yüzyılın sonlarına doğru bütün bildiğimiz en eski Latince çevirisi tahminen kültür mirasıyla, tarihi ve bilimsel eserleri ve II. Roger’ın direktifiyle gerçekleşmiştir. Bu, başarılarıyla Hıristiyan-Latin kültürünün ege- Eugenios adlı bir amiral (veya Emir, amira- menliğine geçmesi, bilim tarihinin en önemli tus regis Siciliae) tarafından çevirilmiş olan tesadüflerindendir. 1085 yılında Kastilyalı VI. Ptoleme’nin optik kitabıdır352. Sicilya’daki Alfons Toledo’yu aldı, 1091 yılında I. Roger daha eski çevirilerin bilinmemesinin sebebi, Araplardan Sicilya’yı kopardı. Diğer yandan muhakkak ki ada halkının büyük bir bölümü- 1099 dan 1291 yılına kadar, Suriye’nin büyük nün buranın Hıristiyanlarca geri alınmasına bir bölümü ki bunların arasında Antakya dek Arapça biliyor olmalarında yatmaktadır. ile Kudüs arasındaki kültür merkezleri de Arap bilimlerinin resepsiyonu ve teşviki bakı- bulunmaktadır, fasılalarla birlikte yaklaşık mından II. Roger büyük hizmette bulunmuş- 200 yıllığına, literatürde Doğu Latinleri ola- tur. Çünkü onun direktifi sayesinde, destekle- rak da isimlendirilen Latin Haçlılar’ın eline riyle ve bir dereceye kadar çalışmalara bizzat geçti. Yeni ele geçirilmiş, veya tekrar kazanıl- katılmasıyla bir coğrafya eseri ve bir dünya mış bölgelerde işlenen bilimlerin resepsiyonu haritası ortaya çıkmıştır. Bunlar, eş-Şerīf el- ve özümsenmesi sürecinde, Güney İtalya ve İdrīsī’nin Nuzhet el-Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Āfāḳ Suriye kültür merkezlerinin temsilcileri, Batı adlı coğrafya kitabı ve büyük bir gümüş dis- Avrupa kültür merkezlerindekilere nispetle kin üzerine kazınan dünya haritasıdır. Bilim önemli bir avantaja sahiptiler. 10. yüzyılda tarihinin ilginç fenomenlerinden birisi de, bu İspanya’da başlayan ve süreğen bir şekilde kitabın 17. yüzyıla kadar Avrupa’da kayda genişleyen hem çeviri faaliyeti hem de yeni değer bir ilgi görmemiş olmasıdır. Buna kar- elde edilen malzemenin özümsenmesi orada şın dünya haritası Avrupa kartografyasını uzun zamandan beri hayli ilerlemişti. Doğu doğuşundan hemen kısa bir süre sonrasından Latinleri kendi açılarından, hem Avrupa kül- itibaren 18. yüzyıla kadar çok derinden etkile- tür merkezlerinde edinilen bilgileri kendileri- miş görünüyor. ne mal etme, hem de, Arap-İslam kültür mer- Sicilya’da bu orijinal ya da Latince çeviri- kezleriyle 200 yıl süren temasları esnasında lerinde Arapça eserlerden gelen ilk tek tük orada bulunan fakat çok yeni katkılar olma- teşvikler, eskiden beri tanınan fakat 11. yüz- ları nedeniyle İspanya üzerinden Avrupa’ya yılın bitiminden itibaren tamamen yeni bir ulaşamamış kaynaklara ve yapılan başarılı ilişki içinde olunan komşu kültür dairesinin işleri tanıma imkânı buldular. kültür ve bilim miraslarının resepsiyon ve Batı ve Kuzeybatı Avrupa merkezlerinde 10. özümsenmesinde bir kuluçka devrinin ema- yüzyıldan beri sürdürülen ulaşılabilir, genel- releri olarak görülebilirler. Bugünkü bakış likle klasik eserlerin çevirilme süreci -bu açısıyla yargılayabileceğimiz kadarıyla, Arap- süreç 150 ila 200 yıl boyunca hayli genişle- İslam dünyasının üç önemli bilim ve kül- mişti- İtalya’ya varma yolu buldu. Güney tür merkezinin hemen hemen eş zamanlı İtalya bölgesinde gerçekleştirilen çeviriler, M. Steinschneider353, Ch. H. Haskins354 ve H. 352 Steinschneider, M.: Die europäischen Übersetzungen aus dem Arabischen, a.y., s. 13; Haskins, C.H.: Studies in the 353 Steinschneider, M.: Die europäischen Übersetzungen history of mediaeval science, New York 1924, s. 171; Sar- aus dem Arabischen, a.y. ton, G.: Introduction..., a.y., vol. 2, part 1, s. 346; L’optique 354 Haskins, C.H.: Studies in the history of mediaeval sci- de Claude Ptolémée dans la version latine d’après l’arabe ence, New York 1924, s. 155-193. de l’émir Eugène de Sicile, ed. A. Lejeune, Leiden 1989.
GİRİŞ 147 Schipperges’in355 çalışmaları sayesinde bilin- oldukları bilgileri doğrudan doğruya tanıma mektedir. Doğu Latinleri üzerinden geçen ve Avrupa’ya aktarma imkânına sahip oldu- yeni yolda, gerçi bu yol bir yol olmaktan ziya- lar. Bu olay şu birkaç örnekle daha belirgin de bir bağlantı hattı idi, resepsiyon süreci yep- kılınabilir: yeni bir karakter kazandı. Arap-İslam bilimle- Kosmograf Zekeriyyāʾ b. Muḥammed el- rinin teori ve pratikte zirve noktasına ulaştığı Ḳazvīnī (d. yaklaşık 600/1203, ö. 682/1283) 12. ve 13. yüzyılda Doğu Latinleri sayesinde bize şunu rivayet ediyor: «el-Melik el-Kāmil Akdeniz üzerinden geçen Güney İtalya ile zamanında Frenkler Suriye’ye çözümünü İslam dünyası merkezleri arasında bir köprü istedikleri bazı sorular yolladılar. Bunlardan oluştu. Artık resepsiyon sadece her zaman bazıları tıp, felsefe ve matematikle ilgiliy- planlı olarak yürütülmeyip, aksine daha çok di. Suriyeli bilginler tıp ve felsefeyle ilgili tesadüfi olarak yürüyen kitap çevirileriyle soruları kendileri çözdüler, matematikle ilgili sınırlı kalmadı. Savaşlar yoluyla sık sık aksa- olanları ise çözemediler. Fakat el-Melik el- mış olsa da yeni ilişkiler altında eskisiyle yeni- Kāmil bütün soruların çözülmesini istedi ve siyle fakat hâlâ bilinmeyen, bilimsel ve teknik bu soruları Musul’da bulunan üstadımız el- araç-gereçleri, silahları veya belirli kurumları Mufaḍḍal b. ʿÖmer el-Ebherī’ye yolladı. O hakkında doğrudan doğruya ve başarılmış geometri bilimlerinde eşsizdi, fakat ona da kitap çevirileri yerine, içeriklerini Arapça çözüm zor geldi. el-Ebherī problemi üstad bilen Hıristiyan hocalardan öğrenme imkanı İbn Yūnus’a [Kemāleddīn, ö. 639/1242] gös- doğdu. Antakya, Urfa, Lazkiye (Laodicaea / terdi, İbn Yūnis problemi kafasından geçirdi el-Lāziḳiyye) ve Kudüs gibi kültür merkezleri ve çözdü. Problem şuydu: Verilen bir yayın bu esnada Doğu Latinleri idaresi altında öncü kirişini dışarı çekelim ve uzatalım, uzantısı bir rol oynadılar. üzerine yayın yüzeyiyle eşit olan bir kare çizi- Bu olgunun kısa sunumuyla, Arap bilim- lebilsin. Aşağıdaki şekilde: leri resepsiyonunun büyük ölçüde Haçlı Seferleri yoluyla gerçekleşen temasların bir el-Mufaḍḍal [el-Ebherī] bu çözümün ispa- sonucu olarak meydana geldiği yönündeki tını bir risale halinde Suriye’ye el-Melik el- 18. ve 19. yüzyılda birçok kişi tarafından Kāmil’e yollamıştı»357. kabul gören “felaket teorisi”ni bilmediğim izlenimi uyanmamalıdır356. Buna karşı sahip 357 el-Ḳazvīnī: Āsār el-Bilād ve-Aḫbār el-ʿİbād, a.y., s. 310; olduğum farklı görüşümdeki vurgu şu nokta- çeviri çok az değişikliklerle H. Suter’den alınmıştır: Beit- dadır: Arap-İslam bilimlerinin üstünlüğünü räge zu den Beziehungen Kaiser Friedrichs II. zu zeitge- öğrenen Haçlılar, resepsiyonun hayli ilerle- nössischen Gelehrten des Ostens und Westens, insbeson- miş evresinde 200 yıl boyunca İslam dünya- dere zu dem arabischen Enzyklopädisten Kemāl ed-din ibn sı merkezlerinde Arap-İslam bilimlerinin en yeni çalışmalarını, başarılarını ve ulaşmış 355 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Me- dizin, a.y., s. 164-188. 356 Bkz. Schipperges, H.: Ideologie und Historiographie des Arabismus, a.y., s. 29, 37, 41, 43.
148 G İ R İ Ş “Frenkler”le kastedilen onların Kralı açıklaması olarak ileri sürülen nem güneyde yoktur, çünkü güney bölgeleri kurak çölller- Staufer hanedanından Alman Kayseri II. dir»359. Üçüncü örnek olarak II. Friedrich’in «Sicilya Friedrich (dönemi 1212-1250)’dir, muhatab soruları» olarak bilinen felsefi nitelik- li olanları verilebilir. II. Friedrich bu soru- ise 626/1292 yılında bir uzlaşma sonrasında ları Muvahhidi hükümdarı ʿAbdulvāḥid er-Rāşid (d. 630-640/1232-1242)’e yöneltmiş- Kudüs’ü Friedrich’e terkeden Eyyubi sultanı tir. O dönemde Septe’de bulunan filozof- sufi ʿAbdulḥaḳḳ b. İbrāhīm İbn Sebʿīn360 Nāṣireddīn Muḥammed el-Melik el-Kāmil (613,614?-668,669?/1216-1270) bu soruları yanıtlamakla görevlendirildi. Kayser’in ilk (d. 615-635/1218-1238)’dir. Friedrich’in böyle sorusu şuydu: «Bilge Aristoteles bütün eser- lerinde dünyanın ezelden beri var olduğu- zor matematiksel bir probleme nasıl ulaştığı nu söylemektedir. Kimse bunun onun görü- şü olduğu konusunda kuşku duymadı. Eğer sorusunu bir tarafa bırakarak başka bir örnek Aristoteles bunu ispatladı ise, ileri sürdüğü deliller nelerdir?» veriyorum: İkinci soru şudur: «Metafiziğin amacı nedir? Eğer varsa, onu önceleyen bilimler neler- II. Friedrich, el-Melik el-Kāmil’e doğa bilim- dir?» Üçüncü soru: «Kategoriler nedir? Ne tarzda lerine ilişkin yedi soru sordu ve bunların, değişik bilim dallarının anahtarı olarak hiz- met ederler? Sayıları kaçtır? Artırılabilir veya bilginleri tarafından cevaplandırılmasını azaltılabilirler mi? Burada hangi ispatlama ve düşünme metotları göz önünde bulundu- istedi. Soruların bir kısmını bir fıkıhçı olan rulur?» Dördüncü soru: «Ruhun ölümsüzlüğü- Mısırlı Şihābeddīn Aḥmed b. İdrīs el-Ḳarāfī nün, eğer ölümsüz ise, delili nedir? Bilge Aristoteles Afrodisiaslı Alexander karşısında (ö. 684/1285) doğa bilimsel başka sorularla nerede durmaktadır?» Beşinci soru Peygamber Muhammed’in bir birlikte Kitāb el-İstibṣār fī-mā Tudrikuhu el- hadisiyle ilgilidir361. Ebṣār isimli bu konuya ayrılmış bir risalede 359 E. Wiedemann tarafından çevrilmiştir: Fragen aus dem muhafaza etmiştir358. II. Friedrich tarafından Gebiet der Naturwissenschaften, gestellt von Friedrich II., sorulmuş sorulardan bazıları şunlardır: dem Hohenstaufen, a.y., s. 484 (Tekrarbasım: Gesammel- te Schriften, a.y., s. 790 ve Natural Sciences serisi, a.y., s. «1) Kürek, mızrak vb. düz cisimlerin bir bölü- 174). 360 Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 465, Suppl. Cilt 1, s. mü berrak bir suya sokulduğunda neden su 844. 361 Bkz. Grabmann, Martin: Kaiser Friedrich II. und sein yüzeyine doğru kırılmış gibi görülür?» Verhältnis zur aristotelischen und arabischen Philosophie, M. Grabmann: Mittelalterliches Geistesleben. Abhand- «2) Süheyl Yıldızı (Konopus) doğarken, neden en yüksek durumunda bulunduğun- dan daha büyük görünür? Halbuki bu olayın Yûnis, H. Suter: Beiträge zur Geschichte der Mathematik bei den Griechen un den Arabern içerisinde, ed. J. Frank, Erlangen 1922, s. 1-8, özellikle s. 3 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy serisi Cilt 77, s. 307-314, özellikle s. 309). 358 Bkz. Wiedemann, E.: Optische Studien in Laienkrei- sen im 13. Jahrhundert in Ägypten, Eder. Jahrbuch der Photographie içerisinde (Leipzig) 27/1913/65-72 (Tek- rarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften, Cilt 2, s. 710-717 içerisinde ve Natural Sciences in Islam serisi içerisinde, Cilt 34, s. 153-160); aynı yazar: Fragen aus dem Gebiet der Naturwissenschaften, gestellt von Friedrich II., dem Hohenstaufen, Archiv für Kulturgeschichte (Leipzig ve Berlin) 11/1914/483-485 (Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften, Cilt 2, s. 789-791 içerisinde ve Na- tural Sciences in Islam serisi içerisinde, Cilt 34, s. 173-175); Sayılı, Aydın M.: Al Qarāfī and his explanation of the rain- bow, Isis içerisinde (Brügge) 32/1940-47/16-26 (Tekrarba- sım: Natural Sciences in Islam serisi, Cilt 34, s. 176-186).
GİRİŞ 149 Bir Arap prense yöneltilmiş doğa bilimsel, çekten alkışlanmaya değer. Daha önceleri felsefi hatta teolojik sorular, Haçlılar’ın İslam tercih edilen, Haçlılar’ın Arap-İslam kültür dünyasının önemli bir bölgesinde bulunma- bölgesi bilimlerinin ve tekniğinin resepsiyonu ları yoluyla yerel kültür mirasıyla tanışma sürecinde kayda değer bir rolü olmadığını sürecine ve bu mirası almalarıyla yepyeni bir savunan görüşe karşın çok önemli ilerleme- resepsiyon ortamının doğduğuna ilişkin tek ler kaydedildi. Son yıllarda ulaşılan sonuç- işaret değildir. Tinsel bakımdan zengin bu lar, yakın gelecekte bilimler historiyograf- atmosfere II. Friedrich’in şahsi temayülü, yasında gerçeğe uygun bir tashihe ulaşılabi- prenslerle ve bilim adamlarıyla özel olarak leceği yönünde ümit verici görünüyor. Eğer buluşması hususi bir kalite kazandırmıştır. Raymond Mercier363 zengin içerikli çalışma- Geçen son on yılda «Doğu Latinler»in sında, Haçlılar’ın, “matematiksel astronomi” Filistin’deki varlıklarının bilimsel yanını bilgilerinin alınmasının aracıları olarak görü- inceleyen birçok liyakatlı denemenin özel lemeyeceği kanaatine ulaşmış ise, bu bulgu bilimsel toplantılarda yapılmış olması362 ger- astronomik kitapların çevirileri anlamında anlaşılmalıdır. Bazı Haçlılar’ın İslam dünya- lungen zur Geschichte der Scholastik und Mystik içerisin- sındaki ikameti esnasında orada bulunan alet- de, Cilt 2, München 1936, s. 103-137, özellikle s. 130-131 lerden herhangi birisiyle karşılaşıp onu bera- (Tekrarbasım: Islamic Philosophy serisi, Cilt 80, s. 275- berinde Avrupa’ya götürmüş olduğu kesinlik- 309, özellikle s. 302-303). II. Friedrich’in felsefi sorularına le farz olunabilir. Böylece Doğu Latinlerini ilişkin, Islamic Philosophy serisi, Cilt 80’de (Ibn Sabʿīn and birçok yönden aletlerin, el araç ve gereçleri- his philosophical correspondence with the Emperor Frede- nin, silahların veya ilaçların imalinde ve kul- rick II, Frankfurt 1999) bulunan diğer çalışmalar şunlardır: lanımında aracılar olarak nitelendirebiliriz. Amari, Michele: Questions philosophiques adressées aux Onlar bu araç ve avadanları kitapları okumak- savants musulmans par l’empereur Frédéric II, Journal la değil de, Suriye’deki ikametleri esnasında asiatique (Paris), 5ème série 1/1853/240-274; Mehren, kişisel olarak ilişkilerle tanımışlardır. Haçlı August Ferdinand: Correspondance du philosophe soufi seferlerinin astronomi alanındaki olumlu yan- Ibn Sabʿîn Abd oul-Haqq avec l’empereur Frédéric II de larından birisi olarak mesela, II. Friedrich’in Hohenstaufen, publiée d’après le manuscrit de la Biblio- 629/1232 yılında el-Melik el-Kāmil’den (veya thèque Bodléienne, contentant l’analyse générale de cette Mūsā b. Muḥammed el-Melik el-Eşref’den, correspondance et la traduction du quatrième traité sur d. 629-635/1228-1237) hediye aldığı altın pla- l’immortalité de l’âme, Journal asiatique (Paris), 7 ème netaryum [gezegen, güneş ve dünya dizgesini série 14/1879/341-454; Ibn Sabʿîn: Correspondance phi- gösteren bir alet] verilebilir. «II. Friedrich losophique avec l’empereur Frédéric II de Hohenstaufen, daha sonraları önemli ziyaretçilerine eşsiz bir Cilt 1: Texte arabe publié par Şerafettin Yaltkaya. Avant değere sahip, güneş, ay ve yıldızların gizemli propos par Henry Corbin, Paris 1941 (Études Orientales bir şekilde hareket ettiği planetaryumunu Cilt 8); Massignon, Louis: Ibn Sabʿīn et la critique psycho- gösterdiğinde, bunun Arap dostu Sultan’ın logique dans l’histoire de la philosophie musulmane, Mé- hediyesi ve bunun kendisi için oğlu ve varisi morial Henri Basset. Nouvelles études nord-africaines et olan Kral Konrad’dan sonra dünyadaki en orientales içerisinde, Cilt 2, Paris 1928, s. 123-130; Lator, değerli şey olduğunu söylemekten büyük bir Esteban: Ibn Sabʿīn de Murcia y su «Budd al-ʿārif», Al- Andalus içerisinde (Madrid ve Granada) 9/1944/371-417; 363 East and West contrasted in scientific astronomy, Occi- Gabrieli, Francesco: Federico II de Sicilia e Ibn Sabʿīn de dent et Proche-Orient içerisinde, a.y., s. 325-342, özellikle Murcia. Las <Cuestiones sicilianas>, Miscelanea de estu- s. 340. dios árabes y hebraicos (Granada) 4/1954/31-64. 362 Örneğin Crusader and Muslims in twelfth-century Sy- ria, ed. Maya Shatzmiller, Leiden 1993; Occident et Pro- che-Orient: Contacts scientifiques au temps des Croisa- des. Actes du colloque de Louvain-la-Neuve, 24 et 25 mars 1997, ed. Isabella Draelants, Anne Tihon, Baudouin von den Abeele, Louvain 2000.
150 G İ R İ Ş zevk duyuyordu»364. Bu planetaryumu II. mancınık, Yunanların ve Sasani İranlıların Friedrich Venosa’da muhafaza ediyordu. bildiği taş atan basit mancınığın hayli gelişti- Benim tahminime göre alt tarafında ekvator rilmiş türüdür (Katalog V, 96). köprüsü taşıyan ve Fransız tarzı diye nitelenen Yine çok büyük bir ihtimalle ateşli silah- usturlab tipi (Katalog II, 101) ve frenk-gotik lar bilgisi Arap-İslam kültür dünyasından ay takvimi (Katalog II, 170) Doğu Latinleri Avrupa’ya 13. yüzyılın sonuna doğru veya aracılığıyla Batı Avrupa’ya gelmiştir. 14. yüzyıl başında geldi. Bu bilgi Avrupa’ya Bence gelecekteki bilimler historiografya- doğrudan Haçlılar’ın aracılığıyla ulaşmamış- sının en ivedi ödevlerinden birisi, burada sa, Güney İtalya üzerinden yolunu bulmuştur bahsi geçen bağlantı yoluyla Arap kültürün- (Katalog V, 101). den Avrupa’ya ulaşan araç-gereçler ve tek- Muhtemelen pusulanın belirli bir tipi de noloji konusunu araştırmaktır. Benim konuy- Avrupa’ya bu yoldan getirilmiştir. Bu pusula, la yoğun uğraşım sonucu kazandığım fikire Haçlı seferlerinden birisinin katılımcısı ola- göre, özellikle İslam dünyasında bulunmuş rak ünlenen Fransız bilgin Petrus Peregrinus veya geliştirilmiş olan silahlar, olabildiğince tarafından 1270 yılında yazılan bir risale- hızlı bir şekilde Haçlılar tarafından alınmış, de tanıtılıyor. Petrus Peregrinus 1269 yılı benimsenmiş, kullanılmış ve aynı bağlan- Lucera kuşatmasında çok büyük bir ihtimal- tı yolu üzerinden kayda değer bir gecikme le hazır bulunmuştu. Apuli Yarımadası’nda yaşanmadan Avrupa’ya ulaşmıştır. [Güneydoğu İtalya’da] bulunan bugünkü Bunlardan birisi, Yunanların ve Romalıların Lucera’ya II. Friedrich 1223 yılında Sicilyalı da çok basit halini bildikleri arbaletin (tata- Arap yakın koruyucularını yerleştirmişti365. roku) çarklı tipidir. Bu türün ayırt edici yeni Daha Arap bilimlerinin resepsiyonu süreci- unsuru, çok büyütülmüş olan yayın bir çark ne dair bugüne nazaran çok daha az şeyin yardımıyla çok daha kolay gerilebilmesidir. bilindiği bir dönemde Petrus Peregrinus’un Bu tür tatar okunun 647/1249 yılında Mısır’ın risalesinde ortaya çıkan bilgilerle Arapça Manṣūra kentinde Haçlılara karşı kullanılmış kaynaklar arasında olası bir ilişki hesaba olduğu belgelenmiştir (Katalog V, 94). Çok katıldı366. Onun tarafından dile getirilen, büyük bir ihtimalle, Kayser II. Friedrich’in fizikal magnetizm, atalet kanunu vb. optik, 636/1239 yılında Accon (ʿAkkā) şehrine yel- astronomi ve kimya konuları bugün kolay- ken açan bir kaptanı, satın almakla görev- lıkla Arapça kaynaklarda tespit edilebilir. lendirdiği tres bonas balistas de torno et de Bu, Petrus Peregrinus tarafından tarif edilen duobus pedibus bu tip bir tatar okudur. pusula türleri için de geçerlidir (Katalog III, Burada “dengeli mancınık”da anılmalıdır. Bu 59 vd.). Hint Okyanusu’nun Arap denizcilik Arap-İslam kültür çevresinde 13. yüzyılın baş- larında ortaya çıkmış ve kısa bir süre sonra 365 Bkz. Schlund, Erhard: Petrus Peregrinus von Ma- Avrupalılar tarafından kullanılmıştır. Bu ricourt, sein Leben und seine Schriften (ein Beitrag zur Roger Baco-Forschung), Archivum Franciscanum Histo- 364 Bkz. Kantorowicz, Ernst: Kaiser Friedrich der Zweite, ricum (Florenz) 4/1911/436-455, 633-643, 5/1912/22-40, 3. Baskı Berlin 1931, Cilt 1, s. 179, Cilt 2, s. 69. özellikle s. 450, 453, 455. 366 Bkz. Schlund, Erhard: Petrus Peregrinus, a.y., s. 643;
GİRİŞ 151 biliminin ileri seviyede geliştirilmiş pusula- çalışmalarına yakın tarihli çalışmalarda işaret sı da 15. yüzyılda Güney İtalya üzerinden edilmiş üç bilginden bahsedilecektir. Bunlar Avrupa’ya ulaşmış görünüyor367. Cenevizli Antakyalı Stephanus (12. yüzyılın birinci yarı- Christoph Kolombus’un ilk coğrafi keşif seya- sı), Fibonacci olarak tanınan Pisalı Leonardo hatinde bu tür bir pusulayı yanında taşıdığı (yaklaşık 1170-yaklaşık 1240) ve Antakyalı bilinmektedir368. Theodorus (ö. 1250)’dur. Otomatlar, usturlaplar, saatler, silahlar ve Antakyalı Stephanus aslen Pisalıdır ve muh- diğer araç-gereçlere dair bize ulaşan minya- temelen Haçlı Seferleri çerçevesinde amcası- türlü Arapça el yazmaları ve bunların Latince- nın patrik olarak görev yaptığı Antakya’ya git- İbranice çevirileri, Haçlı seferleri döneminde miş, orada Arapça öğrenmiş ve Constantinus -ki bu dönem İslam dünyasında okuma arzu- Africanus tarafından tam olarak çevirilme- sunun çok yüksek olduğu bir dönemdi- bu tür yen ʿAlī b. el-ʿAbbās el-Mecūsī (ö. 4./10. kitaplar Doğu Latinleri’nin ilgilerini çekmiş yüzyılın son çeyreği)’nin çevirmenin kendi ve böylelikle de Avrupa’ya gidebilme yolu eseriymiş gibi tedavülde bulunan elkitabını bulmuş olmalıdır. İllustrasyonlu eserlerden yeniden çevirme işini üstlenmiştir. Çok büyük etkilenmek için bunların metinlerinin anlaşıl- bir olasılıkla Stephanus ilk olarak Antakya’da ması her zaman zorunlu değildi. Arap-İslam orijinalini gördüğünde Liber pantegni’nin bilimlerinin Hıristiyan Avrupa kültüründe- Constantinus Africanus’un telifi olmadığını ki resepsiyonuna yönelik gelecekteki araş- fark etmişti369. Liber Mamonis370 isimli bir tırmalar çerçevesinde bana, her iki kültür başka kitapta Stephanus Arap bilimlerinin çevresinden geriye kalan eserlerin bu bakış özümseyicisi olarak belirmektedir. Bu ast- açısıyla karşılaştırılmaları pek ümit verici geli- ronomi kitabında, bir Arap öncüsünü, ismi- yor. Conrad Kyeser (1405), Mariano Taccola ni zikretmese de, takip ettiğini söylemek- (1433), Leonardo da Vinci (1519), Georgius ten çekinmemektedir. İlginç olan rakamların Agricola (1556), Agostino Ramelli (1588) Arapça tarzında verilmeleridir371. ve Fausto Veranzio (1615) gibi yazarların illustrasyonlu Latince ve İtalyanca eserlerinin 369 Bkz. Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen yer yer yaptığım konsültasyonunda, Arapça Medizin, a.y., s. 34-37; Bkz. Talbot, Ch.H.: Dictionary of kaynaklardan geniş çapta etkilenmiş olmaları Scientific Biography içerisinde, Cilt 13, New York 1976, gerektiği kanaatine ulaştım. s. 38-39; Burnett, Charles: Antioch as a link between Ara- Arap-İslam bilimlerinin resepsiyon ve özüm- bic and Latin culture in the twelfth and thirteenth centu- senmesinin İtalya üzerinden geçen ikinci ries, Occident et Proche-Orient: Contacts scientifiques au yoluna dair belirli bir tasavvuru oluşturmak temps des Croisades. Actes du colloques de Louvain-la- için sunulan misallere, son olarak, etkileri ve Neuve, 24 et 25 mars 1997 içerisinde, ed. I. Draelants, A. Tihon und B. van den Abeele, [Turnhout:] Brepols 2000, Horst, Eberhard: Der Sultan von Lucera. Friedrich II. und s. 1-78, özellikle s. 6. der Islam, Freiburg vd. 1997, s. 46-49. 370 Haskins, C.H.: Studies in the history of medieval sci- 367 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 252, 325. ence, New York 1924, s. 98-103; Burnett, Charles: Antioch 368 a.e., Cilt 11, s. 253; Balmer, Heinz: Beiträge zur Ge- as a link between Arabic and Latin culture in the twelfth schichte der Erkenntnis der Erdmagnetismus Zürich 1956, and thirteenth centuries, a.y., s. 13. s. 79 vd. 371 Bkz. Lemay, R.: De la scolastique à l’histoire par le truchement de la philologie: itinéraire d’un médiéviste en-
152 G İ R İ Ş 12. yüzyıl Hıristiyan bilginleri arasında İncil kaynaklarının konu ve malzemelerini, –ken- araştırmaları için Yunanca ve İbranice teşvik dinden problemler eklediği ihtimali inkar edilirken Stephanus, kişinin hem beden hem edilememekle beraber– hayrete düşürücü de ruhu için gıda bulabileceği arabica veritas bir ahenkte kompoze ederek Latin okuyucu- (Arap bilimleri gerçeği)’dan bahsetmekte- ya taşımasında görülebilir. Bu çalışmada o dir372. elbette Arap-İslam matematiğinin kendisinin Pisalı Leonardo Fibonacci373, Antakyalı malumu olan önemli bütün sonuç ve prob- Theodorus ile birlikte Kayser II. Friedrich’in lemlerini ele almış değildir. Sunumunun yük- bilginler halkasındadır ve «Hıristiyan batının sek kalitesi aritmetik ve onluk değer sistemi ilk büyük matematikçisi» olarak kabul edilir. temelindeki cebirle alakalıdır. 1192 yılından beri Bugia (Bicāye, bugünkü Fibonacci görüldüğü kadarıyla sıfır kavramını Cezair’de)’da bulunan Pisa ticaret koloni- cephirum şeklinde Arapça ṣıfr kelimesinden si başkanının oğlu olarak Arap bilginlerle almış ilk matematikçidir (bundan da italyanca temasa geçmek için ya babasının eşliğin- zero olmuştur)374. de ya da yalnız başına Mısır’a, Suriye’ye, 1202 yılında sayılarla paydaları ayıran kesir Yunanistan’a, Sicilya’ya Güney Fransa’ya çizgisi ilk olarak onda görülüyor. Bundan seyahat imkanı bulmuştu. Pisa’ya geri dön- onun kesir çizgisini Batı Arap matematikçile- dükten sonra aritmetik, cebir ve geometri- rinden öğrendiği sonucuna varılabilir, mese- ye dair beş kitap yazdı. Bunlar konuların- la kesir çizgisi Ebū Zekeriyyāʾ Muḥammed da Latince yazılan ilk eserler olmasalar da b. ʿAbdullāh b ʿAyyāš el-Ḫāṣṣār375 (6./12. canlılıkları ve çok yönlülükleriyle kendileri- yüzyıl)’da kendini gösteriyor376. ni göstermektedir. Bu eserlerin özel önemi, Leonardo’nun Avrupalı çağdaşlarına göre yazarının birinci ve ikinci dereceden denk- çok daha yüksek bir matematik seviyesine lemleri kendi dönemine kadar bilinmeyen ulaşmasının açıklaması, onun bir yandan bir mükemmellikte ve açıklıkta ele almasıdır. Arap-İslam ülkelerinde nispeten uzun sayı- Hiç kuşku yok ki onun kullandığı kaynaklar labilecek ikameti sırasında Avrupa’ya henüz Arapça eserlerin çevirileridir. Ayrıca Pisalı ulaşmayan kaynaklarla tanışabilmesinde, Leonardo’nun Cezair’deki ikameti esnasında diğer yandan da Arap-İslam matematikçile- ve diğer Arap ülkeleri ziyaretinde matematik riyle temasında dersler ve tartışmalarla çok eserlerini orijinallerinden tanımış ve sonra özel bir tarzda konuyu kavrayışını keskin- Pisa’ya beraberinde getirmiş olması ihtimal leştirme şansına sahip olmasında aranabi- dışı değildir. Arap matematiğinin resepsiyo- lir. Leonardo’nun özel durumunu Raymond nu ve özümsenmesi tarihindeki yeri, Arapça 374 Bkz. Juschkewitsch, A. P.: Geschichte der Mathematik tre Europe et Islam, La diffusşone delle scienze islamiche im Mittelalter, Basel 1964, s. 351. nel medio evo europeo. Convegno internazionale dell’Ac- 375 Bkz. Suter, H.: Die Mathematiker und Astronomen der cademia Nazionale dei Lincei içerisinde, Ror 1987, s. 399- Araber und ihre Werke, Leipzig 1900, s. 197-198. 535, özellikle 471-472; Burnett, Ch.: a.y., s. 13 376 Suter, Heinrich: Das Rechenbuch des Ebû Zakarîjâ 372 Burnett, Ch.: a.y., s. 18-19. el-Ḥaṣṣār, Bibliotheca mathematica içerisinde (Leipzig) 373 Bkz. Vogel, Kurt: Dictionary of Scientific Biography 3. seri, 2/1901/12-40, özellikle 19 (Tekrarbasım: Islamic içerisinde, Cilt 4, New York 1971, s. 604-613. Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 77, s. 322-360, özellikle 339); Juschkewitsch, A. P.: Geschichte der Mathematik im Mittelalter, Basel 1964, s. 366.
GİRİŞ 153 Mercier377 kendi bakış açısından şu ifadelerle da bulunmaktadır. Barhebreus’un378 tasviri betimlemektedir: «12. yüzyılın Latin dünyası şöyledir379: « Jakobist bir Hıristiyan olan o kadar çok avantajlı durumda bulunmu- Sāḏurī el-Anṭākī [Antakya’lı Theodorus], yordu. Bilginin intikali orada,hemen hemen Antakya’da Süryanicede, Latincede ve eski- tamamen kitaplar yoluyla, hatta Latince tercü- lerin bilimlerinde kendini mükemmelleştirdi. melerin Toledo’da yahut Endülüs’ün herhan- Daha sonra Musul’a gitti ve Kemāleddīn gi bir yerinde yapıldığı hallerde bile. Onların b. Yūnus’un yanında el-Fārābī’nin, İbn oralarda Arapça veya İbranice konuşulan Sīnā’nın, Öklid’in eserlerini ve Almagest’i dünyada yaşayan matematikçilerle çok az okudu. Sonra Antakya’ya döndü, fakat daha temasta olmaları gerekiyor. 13. yüzyılda Pisa'lı fazla bilgiye burada ulaşamayacağını anla- Leonardo (Fibonacci) bir istisna gibi görü- dı. Böylece Musul’a Kemāleddīn b. Yūnus’a nüyor; o bizim anlayışımıza göre Müslüman tekrar gitti ve orada bilgisini derinleştirdi. Kuzey Afrika’da Bicaye (Cezair)’de mate- Daha sonra Bağdat’a gitti ve orada tıp bili- matikle uğraşan toplulukla temas halindeydi. minde mükemmelleşti. Sultan Alaaddin Onun ortaya koyduğu parlak yaratıcı eser Keykubat (d. 618-634/1120-1237)’ın hizmetin- Latin dünyasında şayet yaşayan bilginlerle de bulunmak istedi, fakat Sultan oralı olmadı. temas kurulabilse, neler yapılabileceğini gös- Böylece Ermenistan’a gitti ve Kral Ḥātim380 teriyor. 12. yüzyıldan 16. yüzyıla kadar Latin (I. Heṭum)’in oğlu Konstantin’in hizmetinde bilimler tarihi, geniş çapta bir kitaptan öğren- bulunmaya çalıştı. Fakat buradaki ortamı hoş me mücadelesidir. Ancak bu uzun devrenin bulmadı ve bu yüzden, Frank imparatorunun sonuna doğru Avrupalıları bilim konularının orada bulunan elçisiyle birlikte onun yanına gerçek üstadları olarak müşahade edebiliyo- gitti. İmparator onu büyük bir teveccühle kar- ruz.» şıladı, ona büyük saygı gösterdi, hatta bütün Arap-İslam bilimlerinin Sicilya ve İtalya bir şehri ve çevresini tımar olarak bağışları». yoluyla resepsiyonuna katkıda bulunmuş Arap bilimlerindeki sağlam temelli bilgi- bilginlerden üçüncüsü olarak Antakyalı siyle bu çok yönlü bilginin II. Friedrich’in Theodorus anılacaktır. Daha önce adı geçen sarayına alınmasından kısa bir süre sonra iki bilginin aksine o Pisalı değildir, Sicilya’da orada hakim bilimsel hayatta çok ileri bir bilim adamı ve danışman olarak bir süre konuma ulaştığı anlaşılıyor. Haklı olarak Kayser II. Friedrich’in hizmetinde bulu- onun, Kayser’in el-Melik el-Kāmil’e veya nan bir Hıristiyan Araptır. Hayatı hakkın- da Suriye’li Hıristiyan bilgin Ebū el-Ferec 378 Taʾrīḫ Muḫtaṣar ed-Duvel, Ed. Ṣālḥānī, Beirut 1890, s. İbn el-ʿİbrī (Barhebreus, ö. 1286) farklı din 477-478. mensubu bilginlerin bir arada yaşama ve 379 Suter, H.:Beiträge zu den Beziehungen Kaiser Fried- çalışmalarının canlı bir tablosunu aktaran richs II. zu zeitgenössischen Gelehrten des Ostens und ve İslam dünyasındaki bu temel bilgin- Westens, insbesondere zu dem arabischen Enzyklopädisten lik özelliğinin Haçlılar’ın hakimiyetinde de Kemāl ed-din ibn Yûnis, a.y., s. 8 (Tekrarbasım: a.y., s. 314) devam ettiğini gösteren ilginç bir sunum- çok az değişiklikler yapılmıştır. İngilizce çevisirisi, Burnett, Ch.: Master Theodore, Frederick II’s philosopher, Frede- 377 East and West contrasted in scientific astronomy, a.y., rico II e le nuove cultur. Atti del XXXI Convegno storico s. 326. internazionale, Todi, 9-12 ottobre 1994, Spoleto 1995, s. 225-285, özellikle s. 228-229. 380 Bkz. Burnett, Ch.: Master Theodore, a.y., s. 232.
154 G İ R İ Ş İbn Sebʿīn’e matematiksel, doğa bilimsel ve Sanatına Dair») adlı zarif bir eseri kaleme felsefi sorular yollamasında önemli ölçüde almış olması şaşırtıcı değildir. etkili olduğu söylenebilir. Bu bağlamda Pisalı Leonardo’nun Theodorus’la matematik- 3) Resepsiyonun Bizans Üzerinden sel problemler hakkında yazışmış olmaları Giden Yolu manidardır. Leonardo ona, birinci derece- den belirsiz denklemlerle ilgili problemler Arap-İslam bilimlerinin bu resepsiyon yolu içeren bir mektup yollamıştır: «Theodorus İslam dünyasının merkezinden ve doğusun- da Leonardo’ya ikinci dereceden belirsiz ana- dan Bizans’a oradan da Avrupa’ya uzan- litikten bir problem yolladı. Bu problemi maktadır. Yaklaşık 130 yıl önce Herman Leonardo Liber quadratorum isimli eserinde Usener385 Arapça ve Farsça eserlerin Avrupa çözdü»381. kütüphanelerindeki Bizans tercümelerine Kuşkusuz Theodorus Arapça eserler hak- dikkat çekmişti386. Bunun ardından bilimsel kındaki bilgilerin Sicilya ve Güney İtalya’da araştırmalar zaman zaman Arapça kitapların yayılmasında önemli bir rol oynamıştır. Onun Bizans Yunancası çevirileri sorusuna ilgi gös- Kayser için bir şahincilik kitabını Latince’ye terdi. Mesela bir fabl koleksiyonu olan Kelīle çevirdiğini bilmekteyiz. Bu eser Moamin382 ve Dimne’nin Symeon Seth387 (11. yüzyılın adıyla günümüze ulaşmıştır ve büyük ölçüde sonu) tarafından, ʿAbdullāh b. Muḳaffaʿ (ö. veterinerlik karakteri taşımaktadır. Arapça 369/979)’nın orta Farsça’dan derlediği Arapça orijinalinin (ki bugüne kadar bulunamamış- versiyonuna göre yapılmış çevirisi ve Aḥmed tır), çeyrek yüzyıl sonra X. Alfons’un direk- b. İbrāhīm İbn el-Cezzār388 (ö. 369/979)’ın tıp tifiyle İspanyolca’ya çevrilmiş olan Arapça eseri Zād el-Musāfir’in çevirisi -ki bu eserin “şahincilik kitabı”nın orijinalle383 çok sıkı çevirmeninin diğer Arapça kaynakları bildiği bir yakınlıkta bulunduğu tahmin olunabi- anlaşılmakta389- örnek gösterilebilir. lir. Kayser’in bu ve diğer kaynaklar yanında kendi tecrübelerine dayanarak ve kendi ifa- Uzun bir fasıladan sonra Arap-İslam bilim- desiyle «büyük bir masrafla» sarayına getirt- lerinin Bizans’ta bilinmesine ilişkin soru, tiği Arap şahincilerin de etkisiyle De arte özellikle Otto Neugebauer’in bir Vatikan el venandi cum avibus384 («Kuşlarla Avlanma yazmasında bir astronomi kitabının Yunanca çevirisinde gezegenlerin çifte ek yörüngele- 381 Suter, H.:Beiträge zu den Beziehungen Kaiser Friedri- chs II., a.y., s. 8 (Tekrarbasım: a.y., s. 314). 385 Ad historiam astronomiæ symbola, Bonn 1876. 382 Die Falkenheilkunde des «Moamin» im Spiegel ihrer 386 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 57. volgarizzamenti. Cilt 1: Glessgen, Martin-Dietrich: Editi- 387 Bkz. Krumbacher, Karl: Geschichte der byzantinischen on der neapolitanischen und der toskanischen Version mit Litteratur von Justinian bis zum Ende des Oströmischen philologischem Kommentar, Tübingen 1996 (Zeitschrift Reiches /527-1453), 2. Baskı, Münih 1897 (Tekrarbasım: für romanische Philologie, Beiheft 269); Krş. Burnett, Newe York 1970) s. 896; Sarton, G.: Introduction…, a.y., Ch.: a.e., s. 239. Cilt 1, s. 771. 383 Muḥammed b. ʿAbdullāh b. ʿÖmer İbn el-Bāzyār (3./9. 388 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 304-307. yüzyıl, Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 193, Cilt 7, s. 154, 389 Bkz. Daremberg, Charles: Recherches sur un ouvrage 329); İspanyolca çeviri: Libro de los animales que cazan, qui a pour titre Zad el-Mouçafir, en arabe, Éphodes, en ed. J.M. Fradejas Rueda, Madrid 1987; Burnett, Ch.: a.e., grec, Viatique, en latin, et qui est attribué, dans les textes s. 240. arabes et grecs, à Abou Djafar, et, dans le texte latin, à 384 Birçok edisyonu ve tıpkıbasımı vardır, en eski edisyonu, Constantin, Archives des missions scientifiques et littérai- Willemsen, Carl Arnold: Friderici Romanorum Imperato- res, choix de rapports et instructions (Paris) 2/1851/490- ris Secundi De arte venandi cum avibus, 2 Cilt, Leipzig 527, özellikle 505 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi 1942; Tıpkıbasım Graz 1969, esere yapılmış yorumlardan içerisinde Cilt, 39, s. 1-38, özellikle s. 16). oluşan cilt, Willemsen, C.A.: Kaiser Friedrich der Zweite, Über die Kunst mit Vögeln zu jagen, Frankfurt 1970.
GİRİŞ 155 rinin modelini bulmasından sonra390, bilim ölçüde genel kabulden ve ne ölçüde karşı tarihçilerinin dikkatini çekti. Bu, o zaman koymaktan bahsedilebilir? Kendisiyle birlikte birkaç yıldır ispatlanan ve Kopernik’in, Louvain’deki araştırmacılar, Bizansların bu Ptoleme’nin Almagest’i yoluyla gezegenlerin yoldaki davranışını iki evreye ayırmaya mey- zedelenmiş olan aynı zaman içerisinde daima letmişlerdir: İlk evrenin 9. yüzyıldan 13. yüz- aynı uzaklıkları geride bıraktıkları prensibini yıla kadar, ikinci evrenin ise 13. yüzyıldan 14. yeniden sağlama denemesindeki Arap-İslam yüzyıla kadar devam ettiğini düşünüyorlar. astronomlarının etkilerine ilişkin soruyu İkinci evre bilimsel alanda, Arap-İslam bilim- cevaplandırma yolunu açtı391. leriyle temasın kesin bir rol oynadığı bir tür Otto Neugebauer’in392 ve E.S. Kennedy’nin393 Rönesans’ın meydana geldiğini düşünüyor- ön çalışmalarının ardından, sonraki dönem lar395. Mogenet’ye göre «geleneksel» olarak araştırmacıları, İslam astronomisinin en yeni nitelediği ve astronominin astrolojiden daha gezegen teorileri hakkında, ilgili Arapça ve az ilgi gördüğü ilk evrede de İslam bilimleri özellikle Farsça kitapların Bizans versiyon- etkilerini göstermiştir396. Mogenet’nin ardı- ları üzerinden Avrupa’ya ulaştıkları kanaa- lı Anne Tihon ilk evredeki astronomik ve tine varmışlardır. O zamandan beri David astrolojik uğraşıların karakterleştirmesinde, Pingree (Brown University), Joseph Mogenet iki akımdan bahsederek belirli tarzda bir (Louvain) ve ardılı Anne Tihon ( Louvain) ayrımsayıcı bakış açısına ulaşmıştır. İlk akım tarafından yapılan birçok araştırma-inceleme gerçekten bazı bilgi unsurlarını almakla kal- ve metin edisyonları Arap astronomisinin ve mıştır. İkinci akımın belirleyici özelliği ise, astrolojisinin Bizanslılardaki resepsiyonuna İslam astronomisinde oluşturulan çizelgele- dair bilgimizi kayda değer ölçüde genişlet- rin alınmasıdır397. miştir. Şu anki bilgimize göre, Bizanslıların Arap 1976 yılına kadar kazanılmış sonuçla- astronomisiyle tanışıklıklarına yönelik en rı ortaya koymaya yönelik bir denemesin- eski kanıt 1032 yılından Almagest’e yapıl- de Mogenet394 kendine şu soruyu sormakta- mış şerh-haşiye karışımı yorumlardır398. Bu dır: 9. ve 14. yüzyıllar arasında Bizanslıların çalışmanın anonim yazarı, Ptoleme astro- Arap astronomisine karşı tutumunda ne nomisiyle «yenilerin» (νεώτεροι) astronomi- si arasında -ki bundan Arap astronomları- 390 Bkz. Kennedy, Edward S.: Planetary theory in the me- nı kasdetmektedir- bir karşılaştırma girişi- dieval Near East and its transmission to Europe, Oriente minde bulunmaktadır399. Yazar Άλίμ adında e Occidente in medioevo: filosofia e scienze. Convegno internazionale içerisinde, [Roma] 9-15 aprile 1969, Rom 395 a.e., 46. 1971, s. 595-604, özellikle s. 602. 396 a.e., 48 vd. 391 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 55. 397 Les textes astronomiques arabes importés à Byzance 392 Studies in Byzantine astronomical terminology, Phila- aux XIe siècles, Occident et Proche-Orient: Contacts delphia 1960 (Transaction of the American Philosophical scientifiques au temps des Croisades, a.y., s. 313-324, özel- Society, Cilt 50, Kısım 2). likle s. 316. 393 Late medieval planetary theory, Isis içerisinde (Balti- 398 Mogenet, J.: Une scolie inédite du Vat. Gr. 1594 sur more) 57/1966/365-378. les rapports entre l’astronomie arabe et Byzance, Osiris 394 L’influence de l’astronomie arabe à Byzance de XIVe içerisinde (Brügge) 14/1962/198-221. siècle, Colloques d’histoires des sciences I (1972) et II 399 Tihon, Anne: L’astronomie byzantine (du Ve au XVe (1973) içerisinde. Université de Louvain, Recueil de tra- siècle), Byzantion içerisinde (Brüksel) 51/1981/603-624, vaux d’histoire et de philologie, série 6, 9/1976/45-55, özel- özellikle s. 611. likle s. 45.
156 G İ R İ Ş ki bir kimsenin çizelgelerini kullanmakta- Ḥākimī Çizelgeleri vurgulanarak bahsedil- dır. Bugün bu şahsın Ebū el-Ḳāsım ʿAlī b. mektedir. Bu kompilasyonun yıldız tablosu- el-Aʿlem el-Baġdādī400 (ö. 375/985) olduğu na yönelik incelemesinde Paul Kunitzsch409 bilinmektedir401. «Arap-İslam kökenine dair tartışılmaz bir En eski ikinci kanıt 1072 yılındandır. Bu, işaret» bulmuştur. Yıldız adlarına yönelik Ḥabeş el-Ḥāsib402 (ö. 3./9. yüzyılın sonu)’in de şu tespitte bulunmaktadır: «Gerçi yıldız Zīc adlı eserinden, Aḥmed b. el-Musennā403 isimleri Yunanca ifade edilmişlerse de, sık sık (5./11. yüzyıl)’nın Muḥammed b. Mūsā el- Yunanca veya Ptoleme’nin kullandığı tanım- Ḫārizmī404 (3./9. yüzyılın ilk yarısı)’nin Zīc’ine lamalar yerine Arapça isimlerin motomot yazdığı şerhden ve Arapça astrolojik bir kitap- çevirisinden ibarettir»410. tan405 derlenmiş olan Yunanca anonim bir Bu kompilasyon ayrıca, birçok Arapça terimin kompilasyondur. Bu el yazmasının en önemli Yunan alfabesiyle (κότπ=ḳuṭb gibi) aynen yanı şudur: Burada Yunanca bir metinde alındığı bir usturlap risalesinin çevirisini içer- ilk defa (Ḥabeş’in Zīc’ine dayanarak) sinüs mektedir411. ve ters sinüs fonksiyonları ortaya çıkmakta- Bu bağlamda bilinen tek «Bizans» ustur- dır406. labından da bahsedilmelidir412. Brescia’daki Konumuz için hayli aydınlatıcı olan 12. yüz- Museo dell’Età Cristiana müzesinde bulunan yılın sonundan daha genç bir kompilasyon alet, arka tarafına kazınmış bir nota göre Codex Vat. Gr. 1056’da bulunmaktadır407. 1062 yılında Sergio adlı Fars kökenli bir Geneli itibariyle astrolojik içerikli bu kom- konsül için imal edilmiş olduğu belirtiliyor. pilasyonda yaklaşık 20 Arap, Hint ve sahte- Bizanslıların 11. yüzyılda gökyüzü gözlem- Hint yazarın adı geçmektedir408. Özellikle el- lerinde usturlap kullandıkları kesin olarak Ḫārizmī, Ḥabeş el-Ḥāsib, Kūşyār b. Lebbān kabul edilebilmesine rağmen, bazı olgular, ve ʿAlī b. ʿAbdurraḥmān İbn Yūnus’un bu aletin kuşku duyulmaksızın «Bizanslı» olarak nitelendirilmesini engellemektedir. 400 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 215-216; Mercier, Ray- İlkin, λυρα (Vega) sabit yıldızı Arap tarzıyla mond: The parameters of the Zīj of Ibn al-Aʿlam, Archives internationales d’histoire des sciences içerisinde (Roma) 409 Die arabische Herkunft von zwei Sternverzeichnissen in 39/1989/22-50. cod. Vat. gr. 1056, Zeitschrift der Deutschen Morgenländi- 401 Tihon, Anne: Sur l’identié de l’astronome Alim, Ar- schen Gesellschaft içerisinde (Wiesbaden) 120/1970/281- chives internationales d’histoire des sciences içerisinde 287, özellikle s. 282. (Roma) 39/1989/3-21. 410 a.e., s. 282. 402 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 173-175. 411 Bkz. Tihon, Anne: Tables islamiques à Byzance, a.y., 403 a.e., Cilt 6, s. 142. s. 406. 404 a.e., Cilt 6, s. 140-143. 412 Bkz. Dalton, O.M.: The Byzantine astrolabe at Bres- 405 Bkz. Neugebauer, Otto: Commentary on the astrono- cia, Proceedings of the British Academy içerisinde, Cilt mical treatise Par.gr. 2425, Brüksel 1969; Jones, Alexan- 12, Londra 1926, s. 133-146, 3 Resim; Gunther, R.: The der: An eleventh-century manual of Arabo-Byzantine as- Astrolabes of the World, a.y., s. 104-108; Stautz, Burkhard: tronomy, Amsterdam 1987; Mogenet, J.: L’influence de Die früheste bekannte Formgebung der Astrolabien, Ad l’astronomie arabe à Byzance, a.y., s. 49-50; Tihon, Anne: radices. Festband zum fünfzigjährigen Bestehen des Ins- Les textes astronomique arabes importés à Byzance, a.y., tituts für Geschichte der Naturwissenschaften der Johann s. 316, 318. Wolfgang Goethe-Universität Frankfurt am Main içerisin- 406 Tihon, Anne: a.e., s. 318. de, ed. Anton von Gotstedter, Stuttgart 1994, s. 315-328, 407 Catalogus codicum astrologorum graecorum, Cilt 5, özellikle 319-320; aynı yazar: Die Astrolabiensammlung Kısım 3, Brüksel 1904, s. 7-64. des Deutschen Museums und des Bayerischen National- 408 Bkz. Tihon, Anne: L’ astronomie byzantine, a.y., s. 612; museums, Münih 1999, s. 11; Tihon, Anne: Les textes as- aynı yazar: Tables islamiques à Byzance, Byzantion içeri- tronomique arabes importés à Byzance, a.y., s. 323. sinde (Brüksel) 60/1990/401-425, özellikle s. 405-413.
GİRİŞ 157 Avrupa’da 10. yüzyıldan beri rastlandığı gibi gelişim hareketi sekteye uğramakla kalmamış bir kuş formunda (en-Nasr el-Vāḳiʿ = düşen aynı zamanda o döneme değin oluşturulan kartal) tasvir edilmiştir413. İkincisi, Bizans literatür ortadan kaybolmuştur414. Fakat 13. (=Konstantinopel)’ın enlemi olarak verilen yüzyıldan 14. yüzyıla geçiş dönemecinde Arap- 41° değeri, usturlabın iç diskinde bulunan Fars bilimine yönelik yeni bir ilginin kendini tarihi şüpheli kılmaktadır. Bizans’ın Ptoleme belirgin kılması için çok uzun zaman geçmesi Coğrafya’sındaki enlemi 43° dir ve erken gerekmedi. Bu sefer Konstantinopel’e götü- dönem Arap coğrafyacılarında ise 45° dir ve ren yol doğudan gelmekteydi. ilk kez 13. yüzyılın sonuna doğru 41° olarak Bağdat’ın 656/1258 yılındaki ele geçirilme- (bugünkü değeri 41° 02‘ dır) düzeltilmiştir. sinden hemen sonra, Cengiz Han’ın torunu Üçüncü olarak, usturlabın (ana parça diye Hülagu, Urmiye Gölü’nün yaklaşık 30 km. adlandırılan kısmının) arka yüzünde dörtlü güneydoğusunda bulunan Merāġa kentine bir tanjant quadrantı vardır ve kenardaki yerleşti ve orada evrensel bilgin Naṣīreddīn cetvelle birlikte üst üste bindirilişi ile, daha eṭ-Ṭūsī’nin idaresinde özel olarak inşa edil- sonra müdahale eden bir el tarafından işlen- miş yapısıyla büyük bir gözlem evi kur- diği izlenimi uyandırmaktadır. Bu esnada, durdu (Katalog II, 28). Moğol döneminde Ḥabeş (3./9. yüzyıl)’den beri bilinen tanjant Merāġa önemli bir Hıristiyan nüfusa sahip- fonksiyonu ilk kez 11. yüzyılın ilk yarısından ti ve Bizans idaresinde bulunan Karadeniz itibaren tanjant quadrantı olarak usturlabın kıyısındaki Trapezunt’la (Trabzon) ve bu arka yüzünde karşılaşılmaya başlamıştır. Sabit şehir üzerinden Konstantinopel ile canlı bir yıldız isimlerinin Almagest’tekilerle örtüşmesi ilişki içerisinde bulunuyordu. Bu şehirlerle ve Arapça olmaması bu usturlabın yaşı için olan münasebet, Hülagu’nun ardılı Abaḳa bir dayanak teşkil etmez. Bizanslılar uzun Han 663/1265 yılında Tebriz’i başkent ilan zamandan beri Almagest’e ve verdiği bilgilere ettiğinde daha da büyüdü. Evrensel bilgin yabancı değillerdi. Örümcek (ʿankebūt) diye Reşīdeddīn Faḍlallāh eṭ-Ṭabīb (ö. 718/1318) adlandırılan ön diskle 14 yıldızın pozisyonla- burada İlhanlı Ġāzān (694-703/1295-1304) rında esas olarak alınan burçlar dairesindeki ve Olcaytu (703-716/1304-1306) idaresi altın- kesişme noktasının kesişme değeri olarak 66 da vezir-i azam olarak çalıştığı dönemde yıl için 1° lik değer, Yunan değil Arap-İslam Tebriz önemli bir bilim merkezine dönüştü. kökenlidir. Kısacası bu usturlap, stilinde ve Düşünce tarihinin en önemli şahıslarından ayrıntılı unsurlarında tamamen Arap-İslam olan Reşīdeddīn, döneminin sadece efsanevi dünyasının malıdır. Burada «Bizanslı» olan bir şahsiyeti olmakla kalmadı, aynı zamanda sadece kazınan isimlerin ve diğer ifadelerin Tebrizi, doğudan ve batıdan gelen bilginle- dilidir. Bu durum, o dönemdeki Bizans astro- rin bir vatanı ve farklı kültür tamsilcilerinin nomi yazınının karışık kökenli ve tarihe aykırı buluşma noktası gördükleri bir dünya kenti ve karakterini göstermektedir. bilim-sanat merkezi yaptı. Bize ulaşan eserle- 11. ve 12. yüzyılda Arap dilindeki astrono- ri kentin kültürel ve bilimsel hayatına ilişkin mik çalışmaların Bizans’a girme sürecinin canlı bir tablo sunmaktadır. gerçekten başarılı bir şekilde yürümesinden Şehrin bizzat Reşīdeddīn tarafından inşa etti- sonra Konstantinopel’de kurulan Latin Haçlı rilen Rebʿ-i Reşīdī veya Şehristān-i Reşīdī Devleti (1204-1261) yüzünden sadece diğer kısmı hakkında yine onun tarafından yapılan 413 Kunitzsch, Paul ve Smart, Tim: Short guide to modern 414 Bkz. Tihon, Anne: Les textes astronomique arabes star names and their derivations, Wiesbaden 1986, s. 43- importés à Byzance, a.y., s. 324. 44.
158 G İ R İ Ş ve günümüz araştırmalarının tanıttığı vakıf yetlerle yaptığı yazışmalar417 içermektedir. defterinde ayrıntılı bilgiler edinmekteyiz. Bu yazışmalardan, Rebʿ-i Reşīdī semtinin 1940’lı yıllardan itibaren Reşīdeddīn’in haya- farklı milletlere mensup gruplar için ikamet tını ve eserlerini araştırmayı kendisine ödev yeri olarak kurulduğunu ve Anadolu’da bir edinen Avusturyalı oryantalist Karl Jahn415 bölgenin valiliğini yapan oğlu Celāleddīn’in bu belge hakkında şu bilgileri aktarmaktadır: aşağı yukarı 40 Yunan aileyi Bizanslılara «Adı geçen vakıf defterinden şunları öğre- ayrılmış bölgeye yerleşmeye ikna etmek için niyoruz: Rebʿ-i Reşīdī, Reşīdeddīn’in hem görevlendirildiğini öğrenmekteyiz. Ayrıca, İran’da hem de Anadolu’da kurduğu farklı Konstantinopel ve Venedik’in İlhanlılar’a dinî vakıfların gelirleriyle varlığını sürdür- vergi ödediklerini ve Reşīdeddīn’in de bunu müştür. İlginç olan ise özellikle Rebʿ-i Reşīdī öğrencilerin masrafları için kullandığını da semtinin organizasyon yapısıdır. Buna göre, öğrenmekteyiz418. farklı milletlere mensup çok sayıda sanatçı Tebriz’in o dönemdeki önemine ilişkin bir ve zenaatkar, vakıf yönetiminin gözetiminde başka kanıtı Z.V. Togan önceki yüzyılın orta- belirli bir karşılıkla burada yaşıyor ve çalışı- larında Reşīdeddīn’in yazışmalarından bir yordu. Çok sayıdaki Türkler bir yana burada bölüm olan el-Esʾile ve-el-Ecvibe (Sorular ve çalışanlar Yunanlar, Gürcüler, Ermeniler, Cevaplar)’de bulmuştur. Bu sorular ve cevap- Hintliler, Ruslar, Zenciler ve diğer millet lar, İlhanlılar ile Bizans arasındaki bilimsel mensuplarından oluşmaktaydı...» ilişkinin şimdiye kadar bilinmeyen derece- Reşīdeddīn’in verdiği bilgiye göre, eğitim- de sıkı olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. öğretim ve araştırma kurumlarında «İlhanlılar Mesela, Reşīdeddīn’in hizmetinde bulunan Devletinin değişik bölgelerinden gelen 6000- bir Bizanslı filozof-doktor, Reşīdeddīn’in 7000 öğrenci eğitim-öğretim görmekteydi ve Basileus (muhtemelen Andronikos II. masrafları devlet tarafından karşılanıyordu. Palaiologos, d. 1282-1328)’un sorularına 400’den fazla bilim adamı kendi meskenle- verdiği cevapları Farsça’dan Yunanca’ya rinde ikamet ediyorlardı ve günlük yaşamın çevirmiştir. Reşīdeddīn’in bilimlerdeki ola- sıkıntılarından uzak bir şekilde kendilerini ğanüstülüğünü Kayser’e izah etmek ve vur- sadece araştırmaya ve ders vermeye adayabi- gulamak için şöyle demektedir: «Şayet bugün liyorlardı»416. Aristoteles, Platon ve diğer büyük Yunan Tebriz şehrinin Reşīdeddīn tarafından ilerle- filozofları yaşasalardı, onun öğrencisi sayıl- tilen ticari ve bilimsel faaliyetlerdeki önemli maktan büyük bir gurur duyarlardı»419. rolüne ilişkin daha fazla bilgiyi İslam dün- yasından ve İslam dünyası dışından şahsi- 417 Mukātebāt-i Raşidī, ed. M. Şefīʿ, Lahor 1947, s. 63, vgl. Togan Z.V.: İlhanlılarla Bizans arasındaki kültür müna- 415 Täbris, ein mittelalterliches Kulturzentrum zwischen sebetlerine dair bir vesika (A document concerning cul- Ost und West, Anzeiger der Österreichischen Akademie tural relations between the Ilkhanide and Byzantiens), İs- der Wissenschaften içerisinde, Philologisch-historische lam Tetkikleri Enstitüsü Derisi içerisinde (İstanbul) Cilt 3 Klasse 105, Nr. 16, Wien 1968, s. 201-211, özellikle 208- (1966), s. 1-39, özellikle s. 2. 209. 418 Mukātebāt-i Raşidī, a.y., s. 319; Togan Z.V.: a.y., s. 2. 416 a.e., s. 211. 419 Reşīdeddīn: el-Esʾile ve-el-Ecvibe, yazma İstanbul, Ayasofya 2180, 264b-265a; Togan Z.V.: İlhanlılarla Bi- zans arasındaki kültür münasebetlerine dair bir vesika, a.y., s. 5.
GİRİŞ 159 Arapça ve Farsça redaksiyonunda bize ula- gerçekleşmiş olduğundan bahsetmektedir. şan «Sorular ve Cevaplar», ağırlıklı olarak Bizanslıların, çizelgeleriyle ve usturlap tasvir- felsefi, teolojik ve tıbbi içeriklidir. Farsça leriyle vs. birlikte Farsça’dan çevrilen eser- redaksiyonu 1966 yılında Z.V. Togan tarafın- lere dayanarak ortaya çıkan, şimdiye kadar dan küçük bir inceleme eklenerek tıpkıbasım bilinen kitapları, Krumbacher’in dediği gibi olarak yayınlanmıştır. Sırf bu yazışmalara bilimsel eserler anlamında gerçekte sadece yönelik bir modern çalışmanın olup olmadığı- bir geriye hicret değildir. Ayrıca dikkati çeken nı bilmiyorum. bir başka husus, bahsi geçen eserlerin hiç H. Usener’in denemesinden beri Bizans bilim birisi, Neugebauer’in Vatikan’da keşfettiği tarihine ilişkin yürütülen yeni araştırmalar anonim eser hariç, 13. yüzyılın ikinci yarısında genellikle astronomi ve astroloji üzerinde Fars ve Arap astronomların uğraşmış olduk- toplanmaktadır. Bu konu üzerindeki 20. yüz- ları Ptoleme karşıtı yeni gezegen modelleriy- yılın ikinci yarısındaki incelemeler bizi 14. le bağıntılı değildir. Bu gezegen teorilerinin yüzyılın ilk yarısında gerçekleşen özellikle bazılarının en geç 15. yüzyılın ilk yarısın- astronomik eserlerin Farsça’dan çevirilme da Doğu Avrupa’ya ulaştığı ve Kopernik’in dalgası hakkında aydınlatıyor. Tercüme edi- malumu olduğu424 çoktan beri ispatlandı. len eserlerin çoğu bu arada yayınlanmış veya Bizans’ta kritik eksikliği ve Arap-İslam ast- incelenmiştir420. ronomisinin anlaşılmasında derin bir anlayış Farsça’dan Yunanca’ya çeviri hareketini yetersizliği yönündeki yargı425 doğru olabilir. George Sarton 1947 yılında «Fars Rönesansı» Bu eksiklik ve yetersizlik, Arap astronomisi- olarak nitelemekteydi, bu ona göre aynı nin Bizans’ta tutunamamasının gerçek sebebi zamanda «Arap Rönesansı» olarak da nite- olabilir. Buna ek olarak, hiç de az sayılama- lendirilebilirdi421. Karl Krumbacher422 bu yacak sayıda Bizanslı Ptoleme astronomisinin harekette «bilimsel eserlerin geri hicretinin yeniden inşasına sıkı sıkıya sarılmaları da bu en ilginç örneklerinden birisini» görmektey- sebeplerden birisi olarak görülebilir426. di, ve yine ona göre ilk olarak Yunanlar, Arap-İslam bilimlerinin üçüncü yolunun ancak Arap-Fars aracılığıyla atalarının hik- önemi, kesinlikle Farsça eserlerin Yunanca’ya metiyle yeniden tanışabilmişlerdi. Joseph çevirilmesiyle sınırlı değildi. İtalya, Orta Mogenet423 13. ve 14. yüzyıllarda bilimsel ve Doğu Avrupa ve İran arasındaki kişi- alanda Arap-Fars bilimleriyle temasların sel temaslar, resepsiyonun etkisini artırmış çok önemli yer tuttuğu bir tür Rönesansın ve Doğu İslam dünyasının en yeni bilimsel kazanımlarının Avrupa’ya gecikmeden ula- 420 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 56-57; Tihon, Anne: Les şabilmesini sağlamıştır. Mesela, Kemāleddīn tables astronomiques persanes à Constantinople dans el-Fārisī’nin çok gelişmiş gök kuşağı teorisi la première moitié du XIV siècle, Byzantion (Brüksel) 14. yüzyılın ilk on yılı içinde çok büyük bir 57/1987/471-487, 4 resim; aynı yazar: Tables islamiques ihtimalle bu yoldan Freibergli Dietrich’in à Byzance, Byzantion (Brüksel) 60/1990/401-425; aynı malumu olmuştu (Katalog III, 169 vd.). yazar: Traités byzantins sur l’astrolabe, Physis içerisinde (Florenz) 32/1995/323-357. 424 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 56. 421 Sarton, G.: Introduction to the history of science, vol. 425 Tihon, Anne: Un traité astronomique chypriote du 3, part 1, s. 63. VIVe siècle, Janus içerisinde (Leiden) 64/1977/279-308, 422 Geschichte der byzantinischen Litteratur, a.y., Cilt 1, 66/ 1979/49-81, 68/1981/65-127, özellikle s. 109. s. 622. 426 a.e., s. 109. 423 L’influence de l’astronomie arabe à Byzance de XIVe siècle, Colloques d’histoires des sciences I (1972) et II (1973) içerisinde. Université de Louvain, Recueil de tra- vaux d’histoire et de philologie, série 6, 9/1976/54.
160 G İ R İ Ş Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin (ö. 672/1274) trigono- SON SÖZ metriyi müstakil bir bilim olarak temellen- dirdiği Kitāb eş-Şekl el-Ḳaṭṭāʿ isimli eserinin Başlangıçta, günümüz bilimsel araştırmaları- yine bu yolla Avrupa’ya ulaştığını ve Johannes nın ulaşmış bulunduğu sonuçlara dayanarak Regiomontanus (1436-1476)’un De triangulis Arap-İslam kültür dünyasının evrensel bilim- omnimodis adlı eserinin doğmasına sebep ler tarihindeki konumuna ilişkin bu kataloğun olduğunu tasavvur edebiliriz (Katalog III, s. okuyucusuna genel bir tasavvur sunmak ama- 135 vd.). Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī ömrünün son cıyla kısa bir giriş düşünülmüştü. Bu arada 16 yılını Merāġa’da geçirmiştir ve orada yeni böyle bir girişimin birçok tehlikelerle iç içe kurulan rasathanenin idareciliğini yürütmüş- olduğunu da biliyordum. Bir yandan, konuyla tür. Unutulmamalıdır ki Merāġa ve Tebriz ilgili araştırmalar nispeten uzun sayılabilecek 14. yüzyılda Bizanslılar ve diğer Hıristiyan bir ilerlemeye rağmen daha o kadar genç bir Asya seyyahları tarafından sıklıkla ziyaret evrede bulunmaktadır ki, insan kendini şimdi- edilmiş yerlerdir. Bu bağlamda, Merāġa ye kadar ulaşılmış ve kapsamı mümkün görü- Rasathanesi’nin gökyüzü küresinin aslının çok nen sonuçlara dayanarak oldukça uygun bir erken bir dönemde Avrupa’ya ulaşmış olması panoramanın verilebileceği verilebileceğine ve 1562 yılından beri Dresden’de bulunuşu inandırabiliyor. Diğer yandan, yapılan araş- (Katalog II, 52) bu konuda oldukça aydınla- tırmaların ulaştığı sonuç o kadar hacimlidir ki tıcıdır. Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin trigonometri ilk denemede sadece bir kısmın kapsanması kitabının Bizans yoluyla Batı’ya ulaştığına ve ortaya konulması tehlikesinin kucağına dair tahminimizle, mutlak anlamda, orada düşülebilir. Buna ek olarak, alınması gere- daha önce tercüme edildiği kastedilmemekte- ken malzemelerin, konuların ve problemlerin dir. Osmanlılar’ın tehdit teşkil etmesinden iti- seçimi işinin de çıkardığı zorluklar vardır. Bu baren ve İstanbul’un fethinden sonra, alt kol- denemede başlangıçtan itibaren bana bir- larıyla Roma’ya, Kuzey İtalya’ya ve Doğu ve biriyle çatışan iki duygu da eşlik etti. Birisi, Orta Avrupa’ya ulaşan yeni bir yol oluşmuştu. şimdiye kadar elde edilen bilgiler kısa bir giriş Bu yollarda kitaplar ya orijinalle veya çeviri- çerçevesinde kapsamlı bir şekilde ele alına- ler halinde, ayrıca aletler ve haritalar ve bil- mayacağını duyururken, diğer duygu bu konu- hassa İslam’a karşı ve eski Yunan bilimlerinin nun çok ayrıntılı bir şekilde ele alınmasıyla üstünlük durumunu yeniden kazanma yolun- yaklaşık 15 yıl önce hazırlanmış ve müsvedde daki mücadele düşüncesi Avrupa’ya taşındı. halinde bulunan Geschichte des arabischen Bu hummalı savaşçıların en önemli şahsiyeti, Schrifttums’un coğrafya ve edebiyat ile ilgili daha önceleri Konstantinopel Patrik’i olan ciltlerinin yeniden ele alınıp işlenişinin yeni Kardinal Bessarion’du. Avrupa’daki seyahat- bir gecikme tehlikesiyle karşı karşıya kalaca- leri esnasında Viyana’da G. Peurbach ve J. ğı endişesiydi. Bu sebeple ben, Arap-İslam Regiomontus ile bir araya geldi ve sonuncu bilimlerinin Avrupa’daki özümsenme süreci- şahsın Ptoleme’nin Almagest’ini yeniden ele nin 13. yüzyılı da aşacak ayrıntılı bir tartışma- almasına yol açtı. Bu yeniden ele alışın çoğun- sından vazgeçtim. Gerçi bu tarzda ayrıntılı bir lukla Arap astronomların çalışmalarını akta- tartışma bana her iki kültür arasındaki temel rıyor olması, bize Bessarion’un bilim tarihi- yöntemleri veya bilimsel çalışmanın temel nin tekerleğini boşu boşuna geriye çevirmeye değerleri bakımından bir mukayese yapma çalıştığını göstermektedir427. imkanı verebilirdi, mesela; bilimsel deney, 427 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 58.
GİRİŞ 161 astronomide süreğen ve uzun yıllar süren nımı temin edebilen bir Arap filolojisiyle gözlem uygulaması, eleştirinin önemi, kaynak karşı karşıyayız. Çok erken dönemde gelişen kullanırken alıntı yapılan kaynağı tam olarak bir filoloji ile yakın işbirliği olmaksızın, 3./9. vermek, öncüllerin başarılı işlerini takdirle yüzyılın ilk yarısından Yunanca eserlerin anmak, gelişme-ilerleme kanunu vb. gibi. Bu Arapça’ya çevirilerinde tanıdığımız müke- yönlere, İslam’da yaratıcılığın son bulmasına mellik ve egemen tavır düşünülemezdi. ilişkin sorunun ele alındığı bir sonraki üçüncü Bilim tarihinin en hayrete düşürücü olgula- bölümde sadec kısaca dokunulacaktır. rından birisi de, kimya ve simyada hemen bir Akdeniz bölgesinin önemli bir bölümünün yüzyıl sonrasında resepsiyon ve özümseme ve İran’ın Hicri 1. yüzyılın (m. 7. yüzyıl) evresinin sonlanması ve yaratıcılığa dönüşe- ilk yarısında fethedilmesiyle Müslümanlar, bilmiş olmasıdır. hemen hemen bütün önemli kültür merkez- Doğa bilimsel diğer disiplinlerin birçoğunun lerini kendi egemenlikleri altına alma imka- resepsiyon ve özümseme süreci 2./8. yüzyılın nına sahip oldular. O dönemin kültür taşıyı- sonuna doğru o kadar ilerlemişti ki, hemen cılarının, ister Hıristiyan, Yahudi, Sabii veya hemen onlar da yaratıcılığın eşiğinde bulun- Zerdüşt olsunlar ve İslam’ı kabullenmiş olsun maktaydılar. Bu süreçle birlikte yüksek nite- ve ister olmasınlar, fatihlerle birlikte yaşaya- likte geniş nicelikte bir tinsel bilimler gelişimi bilmiş ve bilimsel çalışmalarını sürdürebilmiş, yaşandı. Franz Rosenthal’in bir başka bağ- hatta yeni efendileri tarafından teşvik görmüş lamda vurguladığı gibi, İslam «eğer ta başlan- olmaları ile bilimler tarihi için doğmuş olan gıçtan itibaren bilimin ( ilm) rolünü dinle bağ- büyük şansın önemi tam anlamı ile değerlen- lantılı ve bütün bir insan hayatının itici gücü dirilemez. İslam dünyasında farklı kültür ve olarak ön plana çıkartmamış olsaydı» elbette din mensuplarının geniş ölçüde uyumlu birlik- bu tür bir yükseliş düşünülemezdi. Yabancı te yaşayışları temelinde, Avrupa Ortaçağ’ının bilim mirasının hızlı bir şekilde alınıp benim- bu biçimiyle tanımadığı bir öğretmen-öğrenci senmesi ve süreğen olarak şekillendirilmesi ilişkisi doğdu. Bu durum, hızlı ve sağlam bir büyük ölçüde, eski kültür mensuplarının ken- öğrenime sebep oldu, bilimsel aşırmacılığı dilerini başlangıçtan itibaren Müslümanlar önledi ve böylece yüzyıllar boyunca süren tarafından kabul edilmiş ve değer verilmiş İslam bilim anlayışının en önemli özellikle- olarak hissedebilmeleriyle bağlantılıdır. rinden birisini oluşturdu. Arap-İslam kül- Şimdiye kadar elde edilen bilimsel araştırma tür çevresinin bu güçlü yanının, 16. yüzyılın sonuçlarına göre şu hükümde bulunabiliriz: başlangıcına kadar resepsiyon ve özümseme Doğa ve matematiksel bilimler alanında yara- sürecinde Latin dünyasında eksik olmasını tıcılık 3./9. yüzyılın ortalarında –bazı durum- belki de ilk olarak Raymond Mercier428 dile larda daha da erken– başlamış, resepsiyon ve getirmiştir. özümseme süreci ise bu yüzyılın sonuna doğru Daha 2./8. yüzyılda mükemmel bir gelişim tamamlanmış görünüyor. Yaratıcılık bütün seviyesine ulaşan, diğer disiplinlerin kurul- bilim dallarında, gerçi her zaman tekdüzelikle masında ve geliştirilmesinde gerekli dona- çizgisel olmasa da izlenebilir bir yoğunlukta ve hatta yeni bilim dallarının temellerini ata- 428 East and West contrasted in scientific astronomy, Occi- rak 15. yüzyıla, bazı dallarda ise 16. yüzyılın dent et Proche-Orient içerisinde, a.y., s. 325-342, özellikle sonuna kadar devam etmiştir. s. 340.
162 G İ R İ Ş Arap-İslam bilimleri tarihine dair araştırma- Schipperges’e borçluyuz. O, 1961 yılında ların erken bir evresinde, bu bilimlerin daha yayınlanan çalışmasını430 ön çalışma olarak 5./11. yüzyılın ilk yarısında sona erdiği ileri nitelemektedir; fakat ne var ki daha iyi bir sürülen bir “altın çağı”ndan bahsetme alış- çalışma bugüne kadar yapılmadı. O, arabistik kanlığı bulunuyor. Bu tasavvurla bir başka kavramı karşısında sınırlandırılmış anlamda- tasavvur ilişkilendirilir: Abbasi Devleti’nin ki Arabizmi «yüzlerce yılı güçlü bir şekilde Moğollar tarafından 656/1258 yılında yıkıl- etkilemiş ve hâlâ etkilemekte olan ve onsuz masıyla Arap-İslam bilimlerinin duraklama modern dünyanın yapısını anlayamayacağı- evresinin başlamış olduğu farzedilir. Her iki mız» bir fenomen olarak tanımlamaktadır431. tasavvur da bilimsel araştırmaların bugünkü Schipperges birçok araştırmasında, sonunu ulaşılan sonucuyla bağdaşamamasına rağmen 1700’lerden sonrası olarak gördüğü432, tıp yine de kendilerinden bahsettirmektedir. alanında 19. yüzyıla kadar devam eden etkiyi Gerçekte 13., 14. ve 15. yüzyıllar da Arap- dışarıda bırakmaksızın433, arabizmin değişik İslam bilimlerinde birçok keşfin, icadın ve evreleri arasına tahminî tarzda sınır çekmeye yeni bilim dallarının kurulmasının zaman dili- çabalamıştır. Burada şu durum da anılmalı- mi olarak belirmektedir. dır: Schipperges 1967 yılında İspanya kütüp- Arap-İslam kültür çevresinde bilimler henüz hanelerinde 200 el yazması kitap arasında ilerlemelerinin ilk evresinde bulunurken, İspanyol hekimlere ait en az 60 adet hiç bilin- 4./10. yüzyılın ikinci yarısında İspanya’dan meyen İspanyolca el yazma kitap keşfetmiş İspanya dışı Avrupa’ya geçiş yolunu bulmaya ve bu eserlerden, 13-17. yüzyılın «İspanyol başlamışlardı. Yüzlerce yıl sürmüş olan bu arabistleri»nin «sadece İber Yarımadası’nın akımın Arap bilimlerinin Avrupa’daki resepsi- okullarında değil, aynı zamanda buraların yonu ve özümsenmesi olarak nitelendirilmesi, da ötesinde Avrupa üniversitelerinde etki- 20. yüzyılın ikinci yarısında yaygınlaşmaya ve de bulundukları» kanaatine ulaşmıştır434. yerleşmeye başladı. Bu tanımlamanın babası İspanyol kütüphanelerindeki bir başka araş- sayılabilecek olan Heinrich Schipperges, bunu tırma seyahatinde Schipperges «İspanya top- hemen hemen aynı anlama gelen “Arabism” raklarında 17. ve 18. yüzyıla kadar İbn Sīnā’ya ile birlikte kullandı429. Arap-İslam bilimleri- yönelik bir Galenizm»in yürürlükte olduğunu nin Avrupa için yüzyıllar boyu bütün çelişkile- tesbit etmiştir435. riyle takip edilebilir kararsız değerlendirilme- Eğer biz Schipperges’in Avrupa arabizmi- si hâlâ devam etmektedir. Bilimsel araştırma- nın, olaylara karşı adil bir bakış açısı için bilim 430 Ideologie und Historiographie des Arabismus, Wies- tarihçisine yeteri derecede önemli ipuçları baden 1961. verecek dereceye henüz ulaşamamasından 431 a.e., s. 5. ziyade, 13. yüzyılın sonlarına doğru yerleşen 432 Bkz. mesela, Handschriftenstudien in spanischen Bi- antiarabizm hâlâ etkilerini sürdürmekte ve bliotheken zum Arabismus des lateinischen Mittelalters, son üç yüz yılın Avrupa merkezli düşünüşüy- Sudhoffs Archiv içerisinde (Wiesbaden) 52/1968/3-29, le tekrar güçlendirilmektedir. Antiarabizm özellikle s. 27-28; aynı yazar: Arabische Medizin im Mit- konusunda öğretici bir sunumu Heinrich telalter, a.y., s. 150. 433 Handschriftenstudien, a.y., s. 22. 429 Schipperges, H.: Arabische Medizin im lateinischen 434 a.e., s. 27. Mittelalter, Heidelberg 1976, s. 149. 435 Zur Wirkungsgeschichte des Arabismus in Spanien, Sudhoffs Archiv içerisinde (Wiesbaden) 56/1972/225-254, özellikle s. 248.
GİRİŞ 163 ne ilişkin çok ince basamaklarla gösterilmiş (1239) ve Palencia (1212) gibi Arap-İslam evrelerinden saparak daha kaba bir devirlere bilimlerinin özümsenme merkezlerinde kurul- ayırma çabası içerisinde, Avrupa’da Arap- muş olması şaşırtıcı değildir436. Arabist olma- İslam bilimlerinin yeteri derecede uzun süre- yan bir bakış açısıyla kaleme aldığı çalışmasın- li alımlama ve özümseme sürecinin sonu- da Herbert Grundmann437 şu sonuca ulaşmak- cunda bir yaratıcılığın belirgin hale geldiği taydı: «Üniversiteler bilgi dürtüsünden, örnek dönemin başlangıcını arayınca, 16. yüzyılın alacağı bir model olmaksızın, kendiliğinden başlarına ulaşıyoruz. Elbette böyle bir ifa- doğmuştur». Buna işaret ettikten sonra o, denin bile tek başına bazı kafaları rahatsız şunu söylemektedir: «Üniversiteler bize artık edeceğinin bilincindeyim. Bununla birlikte o kadar alışıldık olmuştur ki bu kurumla- 19. yüzyıldan ve 20. yüzyılın ilk otuz yılından rın köklerini Avrupa Ortaçağ’ında arama- Jean-Jacques Sédillot, Louis-Amélie Sédillot, nın ne kadar alışılmadık, hayrete düşürücü Joseph-Toussaint Reinaud, Franz Woepcke, ve açıklama gerektiren bir durum olduğunu Michael Jan de Goeje, Eilhard Wiedemann, çok az düşünmekteyiz»438. Schipperges439 bu Carl Schoy, Heinrich Suter gibi yorulmak bil- konuya ilişkin görüşünü şöyle açıklamaktadır: mez bilginlerin çok değerli ve liyakatli öncü «Grundmann’ın, üniversitelerin bilgi dürtü- çalışmaları Arap-İslam bilimlerinin araştırıl- sünden, örnek alacağı bir model olmaksızın, ması tarihini o kadar genişletmiştir ve bize kendiliğinden doğduğu yönündeki görüşüne, o kadar çok kanıt malzemesi vermiştir ki, sadece kısmen hak verebiliriz. Eğer evvelce biz, sorumluluğumuzun bilincinde olarak, bu bir Yunan, Roma veya Bizans modeli yoksa, alanın bilimler tarihindeki yerleşik hükmünü bir Arap modelin olup olmayacağı, yani antik gerçeğe doğru değiştirmek için her tür giri- dünyanın mirasını üniversite için kendine şimde bulunmakla sorumluyuz. has bir katalizörle güncelleştirmiş bir Orta Avrupa’da yaratıcılığın başlangıcını 16. yüzyı- Çağ aracı kültürün bulunup bulunmadığı lın başlarına yerleştiren görüşle elbette bilim- neden sorulmuyor?» Arap modeller arasın- ler historiyografyasının alışılagelen yolundan da Schipperges440 457/1065 yılında Bağdat’ta sapmış oluyoruz. Ayrıldığımız görüş taraftar- kurulmuş Nizamiye Medresesi’ni anmakta- larınca, ulaşılan bir dizi başarı sözde «Erken dır: «Benzer okul binalarının ayrıntılı plan- Rönesans» öncülerinin başarıları gibi tanın- larına sahibiz. Bu yapılar, ortasında bahçesi makta ve temeline Avrupa üniversiteleri yer- leştirilmekte, matematiğin doğa bilimlerinde 436 Bkz. Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissen- kullanımı Roger Bacon (yaklaşık 1219-yak- schaften auf die Entstehung der Universität, Nova Acta laşık 1292)’a, gökkuşağına ilişkin ilk doğru Leopoldina içerisinde (Halle) 27/1963/201-212; özellikle açıklama Freibergli Dietrich (yaklaşık 1250- s. 210. yaklaşık 1310)’e, camera obscura’nın (karan- 437 Vom Ursprung der Universität im Mittelalter, Berlin lık oda), küresel sinüs teoreminin ve para- 1957 (Berichte über die Verhandlungen der Sächischen leller postulat kanıtının bulunuşu Levi ben Akademie der Wissenschaften zu Leipzig. Philol.-histor. Gerson (1288-1344)’a veya trigonometrinin Klasse Cilt 103, Heft 2), s. 63; Schipperges, H.: Einflüsse müstakil bir bilim haline getirilişi Johannes arabischer Wissenschaften auf die Entstehung der Univer- Regiomontus (1436-1476)’a bağlanmaktadır. Üniversitelerin kuruluşuna gelince: Avrupa sität, a.y., s. 201. üniversitelerinin en eskisinin 13. yüzyılın ilk 438 Grundmann, H.: Vom Ursprung der Universität, a.y., üçte birinde, Napoli (1224), Padua (1222), s. 17. Paris (1219), Toulouse (1229), Montpellier 439 Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissenschaften, a.y., s. 211. 440 a.e., s. 108-109 burada Asad Talas’ın şu eserine işaret edilmektedir; L’enseignement chez les Arabes. La madra- sa Nizamiyya et son histoire, Paris 1939.
164 G İ R İ Ş olan kare şeklindeydi, anfileri, konferans akademiler, Avrupa’da 12. yüzyılın ortala- salonları, bütün teknik bölümlemeleriyle bir rından itibaren eğitim konularının çok hızlı merkez kütüphanesi, depoları ve ambarla- resepsiyonunda ve genç bilim adamlarının rı vardı... Profesörlerin atanması bakanlık canlı doğu batı yolculuklarında hem de dış kararıyla oluyordu. Profesörlüğe başlangıç görünüşleriyle tanınır olmuşlardır». dersi, üst seviyedeki idarecilerin ve asillerin Avrupa’da Arap-İslam kültür çevresindeki katılımıyla ve ders sonunda yeni atananın üniversiteler hakkında bilgi sahibi olmak için onuruna, genellikle de Halife’nin huzurunda birçok imkan ve yol mevcuttu. Bu kurumun gerçekleşen bir tartışmayla birlikte oluyordu. alınması ve benimsenmesi için gerekli hazırlık Ders sonunda yeni hoca bir kutlama yemeği ve olgunluk elbette şarttı ve bu şartlara Arap- veriyordu. Derste, tipik skolastik tartışmaları İslam bilimlerinin Hıristiyan Avrupa kültü- organize etmekle görevli profesörler de bulu- ründe resepsiyonu ve özümsenmesi yoluyla nuyorlar ve müzakereci asistanlar görev yapı- ulaşılmıştı. Bunun için inandırıcı dayanak yorlardı. Bağdat’taki Nizamiye Medresesi, noktasını bize Kayser II. Friedrich tarafından İslam’daki yüksek okul kurumlarına genel 1224 yılında Napoli’de kurulan üniversite ver- ders planını getirmiş olan ilk eğitim kurumu- mektedir. Bu okul Avrupa’da kurulan ilk dev- dur». let üniversitesidir442 ve bu yanıyla Bağdat’taki «Bu önemli okul kuruluşunun daha son- öncüsü Nizamiye Medresesi’ne ve İslam kül- raki yansıması bir Bağdat akademisi olan türündeki diğer okullara karşılık oluşturmak- Mustanṣıriyye Medresesi’nde çok daha doğru tadır. II. Friedrich’in Arap-İslam dünyasıyla bir şekilde görülebilir. Bu medrese 1227 yılın- çok yakın bir ilişki içerisinde bulunduğu, o da Halife el-Muṣtanṣır tarafından kurulmuş- dünyanın kültür ve biliminin hayranı ve taraf- tur. Dicle’nin sol kıyısına konuçlandırılan tarı olduğu geniş ölçüde bilinmektedir. bina 1232 yılında tamamlanmıştır ve 4 büyük Yukarıda dile getirilen noktalardan ikincisi kompleksi içermektedir. Bunlardan özel bir de Roger Bacon ile ilgilidir. Bilimler histori- bina tıp, farmakoloji ve doğa bilimleri eğiti- yografyasının bugüne kadar sırtında taşıdığı, mine ayrılmıştı. Bu komplekslere bir hastane, Avrupa merkezci bakış açılarının etkisi altın- merkezi bir yemekhane, hamamlar ve mah- da doğmuş ve çoktan eskimiş tasavvurlardan zenler eklenmişti» (Krş. Katalog V, 65 vd.). gelişen yük sadece Bacon’la sınırlanmıyor. «Dersler arasında pozitif bilimlerin güçlü bir Roger Bacon’ın matematiği doğa bilimsel şekilde vurgulanması dikkati çekmektedir: problemlere uygulayan ilk kişi olarak nitelen- Din ve dil bilimlerinin yanında matematik ve dirilmesi ile, aslında onun Arap öncülerinin, tıp özellikle anılmıştır, geometri, farmako- bu arada İbn el-Heysem’in443 hakkı yenmek- loji ve hijyen tek tek dile getirilmiştir. Böyle tedir. «Roger Bacon, doğa bilimsel araştır- bir okulun önemini şu olgu göstermektedir: maların temelinin deney olduğu yönünde- Bu okul 1258 yılında, Moğolların istilasında ki genel görüşlerini ortaya attığında, Arap kısmen zarar görmüşse de daha sonra bizzat istilacılar tarafından kısa bir sürede tekrar 442 Grundmann, H.: Vom Ursprung der Universität, a.y., inşa ve yeniden organize edilmişti». s. 13-14. Schipperges ayrıca şunu eklemektedir441: «Hiç 443 Bkz. Wiedemann, E.: Roger Bacon und seine Verdiens- kimse kuşku duymamalıdır ki bu tarz ünlü te um die Optik, Roger Bacon Essays, contributed by vari- ous authors içerisinde, Oxford 1914, s. 185-203, özellikle s. 441 Schipperges, H.: Einflüsse arabischer Wissenschaften 186-187 (Tekrarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Sch- auf die Entstehung der Universität, a.y., s. 209. riften Cilt 2, s. 770-788, özellikle 771-772).
GİRİŞ 165 öncülerini -onlara ulaşamaksızın- örnek melidir (Katalog III, 184 vd.). Küresel sinüs almıştır. Bu metotları o kendisi kurmamış, teoreminde448, kendisini Arap öncüleriyle sadece sistematik olarak sunmuştur, tabî temasa geçiren kaynakları kullanmış olmalı- ki Arapların yaptığından biraz daha farklı dır ve Avrupa’da ilk defa girişilen paraleller şekilde. Nasıl Verulamlı Bacon (1561-1626) postulatın kanıtlanmasında (Katalog III, 126 indüktif metodun kurucusu olamazsa, o da vd.) da bir kere daha İbn el-Heysem’e bağlı- deneysel metodun yaratıcısı değildir. Her ne dır449. kadar İngilizler, yurttaşları olan bu iki şahsa Trigonometrinin müstakil bir bilim dalı ola- bu özellikleri vermek istemiş olsalar da»444. rak sözde Johannes Regiomontanus (1436- 19. yüzyılın sonuna doğru P. Mandonnet445, 1476) tarafından kurulması meselesine gelin- Roger Bacon’ın bütün bilimsel fikirlerini ce: Johannes Regiomontanus da Naṣīreddīn Araplardan aldığını tespit etmiştir. eṭ-Ṭūsī’yi öncü olarak almıştır (bkz. yukarı, 1961 yılında Schipperges446 «Bütün eleştirel s. 160). düşünceleri yanında, Roger Bacon önem- Gutenberg’in 1450 yılında kitap basımını li ölçüde Arap düşünürlerden, özellikle geliştirmesi yoluyla ulaşılan ilerlemeyi bir Averroes ve Avencebrol’dan etkilenmiştir. yana bırakacak olursak, Kopernik’in heli- Haksız olarak o, modern bilim metotlarının osentrik [güneş merkezli] sistemi kabul öncüsü yapılmak istenmiştir. Roger’ın ger- yönündeki kararı Avrupa yaratıcılığının bir çekten bağımsız bir düşünsel tutuma sahip başka işaretidir. Heliosentrik sistem evvelce olmasından çok onun kararsızlığının bu hük- Aristerch (3. yüzyıl) ve Seleukos (2. yüzyıl) mün verilmesinde etkisi daha büyük olmuş- tarafından düşünülmüş ve Arap astronom- tur» diye yazmakta. lar ve filozoflar tarafından dikkate alınmıştı. Avrupa’da 14. yüzyılın ilk on yılında Freibergli Onların da kimisi bu sistemi kabul edeme- Dietrich yoluyla tanınan, fakat aslında Arap- miş kimisi de dünyanın dönmesini kabul- İslam kültür çevresinden gelen mükemmel le yetinmişti. Unutmamak gerekir ki -Carlo gökkuşağı teorisi sorununa ilişkin bu girişteki Alfonso Nallino’nun ifadesiyle450– «Kopernik (s. 56 vd.) ve kataloğumuzun optik bölümün- sistemi yüz yıldan da fazla süre için, gözleme deki (Katalog III, 169 vd.) açıklamalara işa- dayanan bir astronomiye hiçbir ilgi göster- retle yetiniyorum. meyen ve desteklenmesi için tek bir kesin Levi ben Gerson (1288-1344)’a nispet edilen veya önemli ispat delili ileri sürmeyecek olan buluşlara gelince: Camera obscura447 mesele- bir felsefi düşünceden ibaret bulunuyordu». sinde, onun İbn el-Heysem’i izlediği söylen- Avrupa’nın en önemli astronomu Tycho Brahe (1546-1601) de bu sistem lehine karar 444 Wiedemann, E.: Die Naturwissenschaften bei den ori- verememiştir. O, yukarı gezegenlerin güne- entalischen Völkern, Erlangener Aufsätze aus ernster Zeit içerisinde, Erlangen 1917, s. 49-58, özellikle s. 58 (Tek- 448 van Braunmühl, A.: Vorlessungen über Geschichte der rarbasım: E. Wiedemann, Gesammelte Schriften Cilt 2, s. Trigonometrie, a.y., Cilt 1, s. 126; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 853-862, özellikle s. 862. 56. 445 Les idées cosmographiques d’Albert le Grand et de S. 449 Juschkewitsch, A. P.-Rosenfeld, B.A.: Die Mathematik Thomas d’Aquin et la découverte de l’Amérique, Revue der Länder des Ostens im Mittelalter, Berlin 1963, s. 151; Thomiste içerisinde (Paris) 1/1893/46-64, 200-221; Sezgin, Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 60. F.: a.e., Cilt 10, s. 217. 450 Astronomie, Enzyklopædie des Islām, Cilt 1, Leiden 446 Ideologie und Historiographie des Arabismus, a.y., s. und Leipzig 1913, Sp. 519b. 11. 447 Bkz. Sarton, G.: Introduction Cilt 3, s. 602.
166 G İ R İ Ş şin uyduları olduğu ve güneşin ay ile birlikte yordu. Bu sistemi o «hoş bir buluş» olarak dünyanın çevresinde döndüğü tasavvuruyla nitelemiş ve kendi teorisinde kullanmıştı454. yetinmiştir451. Biraz önce bahsedildiği gibi, Avrupalı bilginlerin Arap-İslam kültür çevre- Kopernik (1473-1543) Arap astronomlara sinin çalışmalarına 16. yüzyılın ikinci yarısın- bağımlılık gösteren bir gelenekte bulunmak- da bile kendini gösteren bağımlılıkları sadece tadır ve onların gezegen modellerini almış- astronomi ile sınırlı kalmamış, aynı zamanda tır. Gözleme dayalı astronomide bir ilerleme bütün bilim alanları için de geçerli olmuştur. ancak 16. yüzyılın ikinci yarısında, Arap-İslam Avrupalılar’ın, Arap-İslam kültür çevresinde kültür çevresinde altı yüz yıldır yaygın olduğu yürütülen ve daha 4./10. yüzyılda parlak bir biçimde, rasathanelerin astronominin hizme- seviyeye ulaşan beşeri coğrafya ile tanışık- tine sunulmaya başlanmasıyla mümkün oldu. lıkları çok geç gerçekleşmiştir. Bu bilimle Ay yörüngesindeki üçüncü eşitsizlik veya tanışıklık 16. yüzyılın ilk yarısında, yukarı- değişmeyi (variyasyonu) tespit ederek bili- da adı geçen (bkz. s. 77), Leo Africanus’un nen ilk gelişmeyi gerçekleştirmiş olan Tycho adı altında meşhur Afrika tasviri sayesinde Brahe idi. Fakat belirtilmelidir ki, bu değiş- gerçekleşmiştir. Daha 13. yüzyılda öğrenilen menin yarısı daha önce Arap astronomların haritalarının sonraki etkinliği bir yana bırakı- ayın anomali denkleminde bulunmaktaydı452. lırsa, el-İdrīsī’nin Coğrafya’sı, beşeri coğrafya Kopernik’in teorik astronomide, Tycho içeriğiyle Avrupalılar’a hayli geç ulaşmıştır. Brahe’nin ise gözlemci astronomide kaydet- Bu eser 1619 yılında bir özetininLatince çevi- tikleri ilerlemeler elbette Arap-İslam bil- risiyle tanındı. Ne var ki Leo Africanus ve ginlerine bağımlılık evresinin böylece son el-İdrīsī’nin etkilerini ta 19. yüzyıla kadar bulduğu anlamına gelmemektedir. Hatta izleyebiliriz. Aynı şekilde matematiksel coğ- Johannes Kepler (1571-1630) Arap-İslam rafyada ve kartografyada da Avrupalılar’ın öncülerine bağımlıydı. Astronomi alanında Arap-İslam öncülere 18. yüzyılın sonuna, şu anılmalıdır: Endülüs’lü Arap bilgin ez- hatta daha ileri tarihlere kadar çok güçlü Zerḳālī’nin (5./11. yüzyılın sonu) açıkladığı bir şekilde bağımlı oldukları ispatlanabilir. gibi, Merkür yörüngesinin oval olduğunun Birçok bilimsel alanda Avrupa’da yaratıcılı- dedüktif açıklaması Kepler’in Mars yörün- ğın kendini gösterdiği 16. yüzyılda, 13. yüz- gesi açıklamasına benzemektedir453. Kepler yıldan beri arabizme eşlik eden anti-arabizm ez-Zerḳālī tarafından ulaşılan güneş apo- de kendini göstermeye devam etti. Fakat bu geumu (evci) yani güneşin dünyadan en uzak yüzyılda anti-arabizm geçmişin yadsınması ve olduğu nokta değerine (bkz. s. 34) büyük ilgi Araplara ve hatta Yunanlara ölçüsüzce sövme göstermişti. Kopernik de ez-Zerḳālī tarafın- haline dönüştü. Mesela Paracelsus (yakla- dan geliştirilmiş olan güneş modelini bili- şık 1493-1541) şöyle yazmaktadır: «Arapların veya Yunanların düşünceleri ve adetlerini taklit etmek vatanımız için zorunluluk değil- dir, bilakis bir yanılgı ve yabancı bir küstahlık- 451 Bkz. Hellman, C. Doris: Brahe, Dictionary of Scientific 454 Bkz. Toomer, G.J.: The solar theory of az-Zarqāl. A Biography içerisinde, Cilt 2, New York 1970, s. 409-410; history of errors, Centaurus içerisinde (Kopenhagen) Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 38. 14/1969/306-336, özellikle s. 310; Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 452 Nallino, C.A.: a.y., Sp. 520a; Wolf, R.: Geschichte der 43-44 Astronomie, Münih 1877, s. 54-55. 453 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 44.
GİRİŞ 167 tır»455. Nettesheim’lı Agrippa (1486-1535) bu hekim Avrupalı hekimlerce uzun süre bu panaromayı çok daha açık ve seçik bir şekilde keşfin sahibi ününe ulaştı. ağır ifadeler kullanarak ortaya koymaktay- Arap-İslam bilimlerinin ne yadsınması ne dı456. de savunulması 16. yüzyılın bitimiyle sona Arabizmin savunucularına karşı da ağır saldı- erdi, her iki tavır da bugüne kadar devam rılar eksik olmadı. Bu savunuculardan o döne- etmektedir. İslam kültürü, bununla birlikte, min en önemlisi Andreas Alpagus (ö. yaklaşık ona hayranlığını şu ifadelerle çok açık dile 1520)’tu. Arap ülkelerindeki yaklaşık 30 yıllık getiren Johann Wolfgang von Goethe’nin ikameti sonrasında Padua’ya geri döndü ve şahsında bir savunucuya sahiptir: «Bu hakiku- burada arabist olarak faaliyette bulundu, eski lade düşüncelerin meyvelerinden nasibimizi Latince çevirileri tashih etti ve yeni eserler almak istiyorsak, kendimizi doğuya kavuştu- çevirdi. Bunların en önemlisi İbn en-Nefīs (ö. ralım, onun kendisi bize gelemeyeceğine göre. 687/1288)’in İbn Sīnā’nın anatomisine yaptığı Tercümeler bizi sürüklemek, bize kılavuzluk yorumun çevirisidir. Bu eserde belgelenen etmek açısından paha biçilmez değerde ola- küçük kan dolaşımının İbn Nefīs tarafından bilir ama... bu kitaplardaki dil, dil olarak, ilk keşfi bu çeviri yoluyla İspanyol hekim Miguel rolü oynuyor. Bu hazinelerin kaynaklarını Servet (1553)’in eserine girdi ve bu sayede aracısız tanımayı kim istemez ki!457. 455 Bkz. Schipperges, H.: Ideologie und Historiographie 457 West-östlicher Divan. Noten und Abhandlungen zu des Arabismus, a.y., s. 23. 456 a.e., s. 24. besserem Verständnis des West-östlichen Divans, Goethes Werke içerisinde. Im Auftrag des Goethe- und Schiller- Archivs herausgegeben von A. Kippenberg, J. Petersen und H. Wahl, Mainz 1932, s. 234-235; Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Medizin, a.y., s. 165.
168 G İ R İ Ş III. BÖLÜM Duraklamanın Başlangıcı ve Yaratıcılığın Son Bulmasının Nedenleri Geçen iki bölümde İslam kültür dünyasının Arap-İslam kültür dünyasındaki bilginliğin 7. yüzyılın başlarında dünya tarihi sahnesi- karakteristik özellikleriydi. Üniversitelerin ne nasıl birden bire çıktığına, geçmiş veya kurulmasıyla bu karakterisitik özellikler ve komşu kültürlerin bilim miraslarının kararlı, prensipler kendileri için besleyici en asil yer- yoğun, devlet tarafından desteklenen ve din leri buldu. tarafından rahatsız edilmemiş olması şöyle Önceki ikinci bölümde, Arap-İslam bilimle- dursun, aksine teşvik edilmiş resepsiyonu rinin, Yunanca kitapların Arapça tercüme temelinde çok hızlı bir şekilde kendi yaratıcı- ve çalışmalarının İspanya dışı Avrupa’daki lık eşiğine ulaşmış olduğuna ilişkin geçici bir resepsiyon ve özümsenme akımının ana hat- tablo çizmeye çalıştım. Diğer kültürlerden ları gösterildi. Bu süreç bizim bildiğimiz miras alınan bilgiler, tecrübeler, teoriler ve kadarıyla 10. yüzyılın ikinci yarısında başladı aletler yeni kültür dairesinde sadece kulla- ve yaklaşık 500 yıl sürdü. Avrupa’nın yaratıcı nılmaya veya geliştirilmeye devam edilmedi; evresinin başlangıcı 16. yüzyılın başlarında ayrıca buluşlar ve yeni bilgi alanlarının yara- görünüyor ve burada bilimler tarihindeki tılmasıyla çok büyük bir şekilde genişletildi önderlik rolü de yaklaşık bir yüzyıl sonra ve önemli bir yüksekliğe eriştirildi. Ancak şu gerçekleşti. tarihi gerçek de elbette dikkate alınmalıdır: Okuma yoluyla veya Arap-İslam kültür çev- 16. yüzyılın ortasında yaratıcılık gevşemeye resinin başarılı işlerine dair kulaktan dolma başladı ve 16. yüzyıldan 17. yüzyıla geçiş bilgi sahibi ilgili birisinin, bir arabiste veya döneminde, az sayıdaki istisnalar bir yana, bilim tarihçisine, bu kültürün duraklama duraklamaya dönüşme kendini gösterdi. sebepleri hakkında soru sormasına sık sık Bilimler alanında bir gelişim kanunu ile ilgili rastlanır. Soru çeşitli şekillerde ifedesini net bir anlayış, kaynakları gizlemek bir yana, bulur ve şu şekilde de dile getirilebilir: Eğer âdeta aşırı hassasiyetle tam olarak alıntıla- Müslümanlar bilim tarihinde o denli ileri ma alışkanlığı, adil bir eleştiri etiği, deneyin gitmiş idilerse, niçin bugün bu derece geri bilimsel çalışmalarda sistematik olarak kul- kalmış bulunuyorlar? lanılan bir yardımcı araç olarak kullanılma- Bu soruyu yanıtlamak için 1956 yılında sı, bilimsel terminolojiler yaratma ve olanı Bordeaux’da1 bir sempozyum ve yine aynı genişletme çabası, teori ile pratik arasında denge prensibine riayet ve İslam döneminde 1 Classicisme et déclin culturel dans l’histoire de l’Islam. doğan rasathaneler yardımıyla uzun yıllar Actes du symposium international d’histoire de la civilisa- süren astronomik gözlem – bütün bunlar, tion musulmane (Bordeaux 25-29 Juin 1956), organisé par R.Brunschvig et G.E. von Grunebaum, Paris 1957.
GİRİŞ 169 yıl Frankfurt’ta2 konuya ilişkin, yine ağır- sebeplerini göstermedeki zorluğa veya hatta lıklı olarak bu konuyu merkeze alan bir imkânsızlığa işaret etmiştir. Gerçekten ben seminer düzenlendi. Bizi burada ilgilendiren de bu soruya aydınlatıcı hiçbir yanıt vereme- fenomen, her iki toplantıda da çok sayı- mekteyim». da arabist ve bir bilim tarihçisi tarafından Hartner’in bu anlaşılabilir ihtiyatına karşın «déclin culturel», «décadence», «ankylose», ben, Arap-İslam bilimlerinin tarihiyle uğra- «Kulturverfall» ve «Kulturzerfall» [kültürel şım sırasında öğrendiğim faktörleri bura- çöküş, çözülüş] kavramları altında işlendi. da sıralamak cüretkarlığını göstermekten Kendi çalışma alanlarında «dekadans»ın kaçınmıyorum: [gerilemenin] veya «çöküş»ün sebebini bul- 1) İslam’ın erken döneminde Araplar manevî maya çalışan, çok dikkatli ve temkinli bir uyanış havasına ve zaferlerden doğan güven- tutumla bunları açıklamayı amaçlayan farklı lerine paralel olarak güçlü bir bilgi susa- disiplin temsilcilerinin orijinal fikirlerle dolu mışlığıyla doluydular; böylelikle öğrenmeye katkılarıyla burada karşılaşıyoruz. Ancak bu tutkun ve yabancı unsurları almaya hazır kadar çok ve birbirinden bu kadar farklı haldeydiler. açıklamaların yapılmış olması, bir okuyucu- 2) Bu şuuru yansıtan yeni din, bilimleri yu, özellikle konunun yabancısı olan bir oku- engellemediği gibi üstelik teşvik etti. yucuyu çok derin bir şaşkınlığa düşürebilir. 3) Emevi, Abbasi hanedanları ve diğer dev- Yaklaşık 50 yıl önce bu konunun tartışıl- let adamları bilimleri birçok yönden destek- ma koşullarının bugüne göre çok daha az lediler. elverişli olduğunu düşünmeliyiz. Arap-İslam 4) Diğer dinlerin kültür taşıyıcılarına karşı, bilimlerinin öneminin ve tesirinin ayrıntılı memleketlerinin fethedilmesi sonrasında çalışmalarla yaklaşık olarak yeterli seviyede Müslümanlar tarafından iyi davranıldı, değer açıklanamamış olması bir yana, yukarıdaki verildi ve onların yeni topluma katılmasını toplantılara katılan bilginler, bugün bizim sağladılar. sahip olduğumuz bazı geniş çaplı araştır- 5) Daha birinci yüzyıldan itibaren İslam malar ve el kitaplarından mahrumdular. toplumunda, Avrupa’nın Ortaçağ’da ve son- Konunun bu ele alınışının dar çerçevesinde rasında malumu olmayan, eşi görülmedik, yukarıda bahsi geçen katkılarda dile getiri- verimli bir öğretmen-öğrenci ilişkisi gelişti. len açıklamalar ve açıklama denemeleri tar- Öğrenciler sadece kitaplardan değil, bunun tışılmayacak, sadece, katılımcılar arasındaki yanısıra doğrudan doğruya hocalar tarafın- tek bilim tarihçisi olan Willy Hartner3 tara- dan verilen dersler yoluyla bilgiler edindiler. fından yapılan bir mülahaza ele alınacaktır. Bu, öğrenme eylemini kolaylaştırıyor, böyle- “İlerleme ve gerilemenin önemli aşama- ce güvenilir bir bilginin garantisi oluyordu. larını” ana hatlarıyla tasvir ettikten sonra 6) Doğa bilimleri ve felsefe, filoloji ve edebi- Hartner şöyle demektedir: «George Sarton yat başlangıçtan beri, teolojik değil, dünyevi sık sık “Arap kültürü mucizesi”nden bah- bir anlayışla yapıldı ve sürdürüldü. Bilimlerle setmiş ve bu ifadeyle, bu kültürün ilerleme uğraşmak, sadece din adamları sınıfının imti- yazı değildi, bütün meslek gruplarına açıktı. 2 Klassizismus und Kulturverfall. Vorträge, ed. G.E. von Bu yüzdendir ki biyografik ve bibliyografik Grunebaum und Willy Hartner, Franfurt 1960. eserlerde Arap-İslam kültür dairesinin çoğu 3 Quand et comment s’est arrêté l’essor de la culture bilim adamının baş adları meslek niteleme- scientifique dans l’Islam?, Classicisme et déclin culturel leridir, terzi, ekmekçi, marangoz, demirci, dans l’histoire de l’Islam içerisinde, a.y., 319-337, özellikle deve sürücüsü ve saatçi gibi. s. 328. 7) Daha 1./7. yüzyılda camilerde umuma
170 G İ R İ Ş açık ders faaliyeti başladı. 2./8. yüzyılda arap zamkı ve su) geliştirilmesi siyah koyu önemli filologlar, edebiyatçılar ve tarihçiler bir yazıyı mümkün kıldı, böylece yazıların büyük camilerde kendi eğitim kürsülerine zaman içerisinde solmadan veya kahveren- (usṭuvāne) [sütun] sahiptiler. Bu eğitim- gileşmeden daha uzun süreli kalıcılığı sağ- öğretimde derslerin ve tartışmaların nasıl landı5. olduğuna ilişkin bize ulaşan haberler yüksek Tam hakkıyla iddia edebiliriz ki Arap-İslam bir akademik stile tanıklık etmektedirler. Bu kültüründe bilimlerin hızlı, geniş ve köklü büyük camiler, 5./11. yüzyılda devlet üniver- gelişimi üzerinde bütün bu faktörler hep siteleri kurulana kadar kendiliklerinden ilk birlikte rol oynamıştır ve bu faktörler sade- üniversitelere dönüştüler. ce kısa bir zaman dilimi için değil, aksine 8) Arap yazısının karakteri, Arapçanın kolay yüzlerce yıl etkili olarak kalmışlardır. Sık ve hızlı yazılmasına imkan tanıyordu ve böy- sık, genelde dinin, özelde ise ortodoksinin, lelikle kitaplar çok geniş bir yayılma alanı teolojinin veya tasavvufun bilime zarar verici bulabildi. etkisinden bahsetmek haksız bir davranıştır. 9) Hızlı ve köklü bir şekilde gelişen filoloji, Bu tür düşüncelerde, Arap-İslam bilimleri- bilginlere eserlerinin redaksiyonu ve yabancı nin bilinen gelişiminin yüzlerce yıl boyunca dillerle olan ilişkileri için sağlam bir temel sürekli ilerlediği ve yaratıcılığın 16. yüzyıla sağladı. kadar gevşemediğini göz ardı edilmektedir. 10) Yabancı terminolojilerin alınması ve Bunun tam aksine, Aristoteles yüzlerce yıl benimsenmesi, tam tanımlama ve bilimsel “ilk üstad” (el-muʿallim el-evvel) olarak isim- kesinlik için bakış açısını keskinleştirdi, ken- lendirilirken ve Arşimed, Galen, Apollonios dine özgü Arapça terminolojinin ve bilimsel gibi büyük Yunan bilginlerin isimleri saygı dillerin oluşturulmasına götürdü. ifade eden sıfatlarla donatıldığında (el-fāḍıl 11) Yazılı aktarım, önce Hicretin ilk yüz- gibi) teoloji yönünden hiç bir reaksiyon gös- yılından beri ilerletilen geleneksel papirus terilmediğinin hatırlatılması gerekir. Elbette endüstrisi ile, daha sonra ise Çin’den alınan bu durum, bu saygının herhangi bir kimseyi ve İslam dünyasında yazı malzemesi olarak Yunan üstadlarını eleştirmekten alıkoyduğu geniş bir yaygınlık kazanan kâğıdın üreti- anlamında alınmamalıdır. Eleştiri her halü- mi için imalâthaneler kurulmasıyla da ciddî karda olmuştur, fakat belirli bir eleştiri etiği biçimde desteklendi (bkz. s. 175 vd.)4. içinde. Eleştiri adaletsiz, ölçüsüz veya keyfi 12) 4./10. yüzyılda daha iyi ve daha uzun olamazdı. Burada şu üç örnek durumu daha süre kalıcı mürekkebin, bir tür karışım olan belirginleştirir: isden mamul demir palamutu mürekkebinin İlk örnek üç Mūsā kardeşle (Benū Mūsā, 3./9. (karışımda bulunan ögeler: demir sülfatı, yüzyılın ilk yarısı) ilgilidir. Bunlar Pergeli meşe palamutu ekstresi, gummi arabicum/ Apollonios’un konik kesitlere ilişkin kitabı- nın bazı bölümlerini tashih etmişler, kanıt- 4 Bu görüşe karşı, son yıllarda asıl alanı arabistik olma- lar, önermeler ve teoremlerle donatmışlar- yan, Arap-islam kültür çevresine belirli bir küçümsemeyle dır. Yaklaşık 150 yıl sonra büyük matema- yaklaşan bazı kimselerde bir eğilim görünmektedir: Buna göre, Araplar kâğıdı İtalya’dan ithal etmek zorundaymış- 5 Bu bilgiyi sayın Dr. Armin Schopen’e borçluyum. Onun, lar. Bu görüşün arkasında, Arapların bilimler tarihindeki Arap mürekkebine dair yürüttüğü uzun yıllar süren araş- yaratcılıklarına ve Avrupa’daki bilimsel ilerlemeye etkile- tırması bitmek üzere bulunuyor. rinin olduğuna inanmamak yatmaktadır.
GİRİŞ 171 tikçi ve astronom Ebū Naṣr b. ʿIrāḳ, Benū savaş açma ve mahkûm etme veya8 Papa Mūsā’nın bazı durumlarda hata yaptıklarına III. Innozenz’in 1209 yılındaki Aristoteles’i işaret ederek Apollonios’u savunmuştur6. yasaklaması9 gibi tutumlar İslam dünyasında İkinci örnek İbn el-Heysem’in Ptoleme düşünülemezdi. kritiğidir. Bu eleştirisinde İbn el-Heysem, Hıristiyan ve Yahudi bilginlerin Emeviler ve Ptoleme’yi yanlışlığı belli olan gezegenler erken Abbasiler döneminde mazhar olduk- sistemi modelini kurtarmak için bile bile hata ları özgürlüğün, kadirşinaslığın ve bilimsel yapmayı göze almakla suçlamaktadır: «İleri gelişime katkılarının, sonraki yüzyıllarda da sürdüğümüz bu yerler, bizim Almagest’te bozulmadan devam etmiş olduğuna işaret rastladığımız, onun açıktan açığa çelişki- etmemiz belki de faydasız değildir. Buna ye düştüğü noktalardır. Bunların bir kısmı ilaveten onlar, Cordoba’da hüküm süren mazur görülebilir, ama bir kısmı da var ki Muvahhidiler döneminde kısa bir süre devam özür kabul edemez cinstendir. Bir kısmı her eden hoşgörüsüzlük bir kenara bırakılacak beşerin başına gelebilecek yanılmalardandır, olursa, devlet kademelerinde önemli görev- mazur görülebilirler, ama bundan başka öyle ler üstlenmişler, İran’dan Endülüs’e rahat yerler vardır ki, oralarda Ptoleme bile bile hareket edebilmişler ve mesleklerini istedik- hata yapıyor, mesela beş gezegen için sun- leri yerde icra edebilmişlerdir. (Avrupalıların duğu modellerde olduğu gibi bunlar mazur Saladin dedikleri) Sultan el-Melik en-Nāṣır görülemezler»7. Ṣalāḥaddīn’in ve oğlu el-Melik el-Efḍal’in Üçüncü örnek olarak yukarıda (s. 35) adı özel doktoru, meşhur Yahudi hekim ve filo- geçen matematikçi İbn Ṣalāḥ’ın tutumu dile zof İbn Meymūn (Maimonides, ö. 601/1204) getirilmelidir. O, Arap öncülerinin Yunan idi10. 6./12. yüzyılın ortalarından aktarılan bilginlere yönelttikleri eleştirileri sistematik bir rivayete göre11, o dönemde Bağdat’ta bir şekilde izlemiş, haklı olup olmadıklarını Hibetallāh adında üç büyük hekim bulun- tekrar kontrol etmiş ve çoğu kere Yunan maktaydı: Hıristiyan Hibetallāh b. Ṣāʿid İbn bilginleri, kendi öncülerinin eleştirileri kar- et-Tilmiz, Yahudi Ebū el-Berekāt Hibetallāh şısında savunmuştur. b. Malkā ve Müslüman Hibetallāh b. el- Elbette, Arap yazınını iyi bilen bir okuyucu- Hüseyn el-İṣfehānī. Bunlar arasında, el- nun Ebū Ḥāmid el-Ġazzālī (ö. 505/1111)’nin ʿAḍudī hastanesinin direktörü ve Hıristiyan Yunan ve el-Fārābī, İbn Sīnā da dahil olmak cemaatin başkanı olan Hıristiyan Hibetallāh, üzere Arap filozofların bazı görüşlerini Halife el-Mustaḍīʾ (dönemi: 566-575/1170- çürütmeye yönelik Tehāfut el-Felāsife isimli 1180) tarafından baştabipliğe getirilmiş eserini hatırlaması düşünülebilir. Bu çürüt- ve Bağdat civarındaki hekimlerin mesleki melerde, köklü bir felsefe eğitimi sonrasında yeterlilik sınavlarını yapmakla görevlendiril- ortodoks bir teologda doğan şüphe ifadesini mişti12. Arap-İslam kültürü için, Müslüman bulmaktadır. Her ne kadar el-Ġazzālī bu konuda çok aşırı bir tepki göstermişse de 8 Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen Medi- kendini sövgülerden uzak tutmuştur, ayrıca zin, a.y., s. 136. bu her şeyden önce bireysel bir reaksiyon- 9 a.e., s. 66, 136, 160. du, kurumsal değil. Paris Üniversitesi’nin 10 Bkz. İbn Ebī Uṣaybiʿa: ʿUyūn al-Anbāʾ, Cilt 2, s. 117. yaptığına benzer İbn Rüşd’e karşı resmi bir 11 İbn el-ʿİbrī: Taʾrīḫ Muḫtaṣar ed-Duvel, a.y., s. 363-364. 12 Bkz. Meyerhof, Max: Ibn al-Tilmīdh, Encyclopaedia of 6 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 137. Islam, New Edition Bd. 3, Leiden ve Londra 1979, s. 956- 7 İbn el-Heysem, eş-Şukūk ʿalā Baṭlamiyūs, Kahire 1971; 957. bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 86.
172 G İ R İ Ş bir tıp tarihçisi olan İbn Ebī Uṣaybiʿa gibi, İslam dünyasını sadece ekonomik açıdan Hıristiyan bir tarihçi olan İbn el-ʿİbrī’nin zayıflatmakla kalmıyor, aynı zamanda bilim- de, 7./13. yüzyılda farklı dinlere mensup sel ilerlemenin akışını da zedeliyordu ve bu üç hekim hakkında ayrım yapmaksızın Filistin’de bazı bölgelerin işgaliyle -ki bu, büyük bir kabul ve hürmetle yazmış olmala- İslam dünyasının merkezine kama saplamak rı, alışılmadık bir durum değildir. İslam dün- gibi bir şeydi- ulaşılan yeni başarıların ve yasında hâkim olan tolerans atmosferinin kitapların yayılma işini zorlaştırıyordu. kültür tarihi bakımından önemi, 1241 yılın- Bugünkü bilgi seviyemize dayanarak diyebi- da Avrupa’da bir Hıristiyan’ın Yahudi bir liriz ki o dönemde Müslümanlar hem teknik- hekim tarafından tedavi edildiğinde, aforoz te hem de bilimlerde işgalcilerden çok çok edilebilmiş olması göz önünde bulunduru- ileri bir seviyede bulunuyorlardı. İşgalciler lursa daha belirgin bir şekilde ortaya çıkar13. burada karşılaştıkları seviyede, eşdeğer Yukarıdaki açıklamalar ve örnekler, İslam’ın, herhangi yeni bir şey verebilecek durumda gerilemenin veya Arap-İslam kültüründe değillerdi. Müslümanlar özellikle, savunma yaratıcı bilimsel faaliyetlerin duraksaması- gayesinde kanatlanmış olarak, silah geliştir- nın ve sona ermesinin ana sebebi olamaya- mede önemli başarılar sağlamış görünüyor- cağı yönündeki kanaatimi destekleme gaye- lar; meselâ çarklı büyük tatar oku, dengeli sini güdüyor. Kanaatimce, gelişme süreci bir mancınık, ateşli el silahları, el bombaları ve kere kendi dinamiğini geliştirmiş ve uygun ayrıca çelik yay kullanılması vb. gibi. Yalnız koşullar altında yolunu bulmuş ise din, bir uzun vadeli bir bakış açısıyla yaklaştığımız- kültür dairesinde bilimlerin ilerlemesini da, silah tekniğindeki bu gelişmeler, mucit- ciddi anlamda çok zor tehdit edebilir. lerinden çok Haçlılar’ın memleketlerinde Herşeyden önce, Arap-İslam bilimlerinin onların daha çok işine yarıyor ve onlardan tercümeler sayesinde ve 10. yüzyılın ikinci faydalanılıyordu. Savaş tekniğindeki bütün yarısından itibaren bilimsel, teknik aletler bu yenilikler yaklaşık 50 yıllık bir zaman dili- ve araçlar yoluyla Arap İspanya üzerinden minde Avrupa’da yeniden ortaya çıkıyordu. Avrupa’ya ulaşmaya başlamıştır. Yaklaşık Bu silahlara ve onların kullanım ve imal bil- bir yüzyıl sonra Avrupa’ya Sicilya ve Güney gilerine Avrupa’da ilk önce Haçlılar yoluyla İtalya üzerinden geçen ikinci bir yol açılmış- ulaşıldığından hiçbir kuşkuya yer olmasa tır. Avrupalılar’ın 11. yüzyılın sonundan kısa gerek. bir süre önce İslam dünyası ile savaşmaya İslam dünyası merkezinin bir bölgesinin karar vermeleri çok büyük bir önem taşıyor. savaş ve işgal altında acı çektiği sıralarda, Haçlı seferleri adı altında bilinen sekiz savaş, 613/1216 yılında doğu bölgeleri Moğollar 1095 yılından 1291 yılına kadar sürmüştür. tarafından işgal edilmeye başlandı. İran’a Bazen zafer bazen de yenilgi ile sonuçlanan yaklaşık yedi yıl boyunca süren Moğol sal- bu savaşlarda Avrupalılar gerçek anlamda dırıları sırasında -ki bu, 628/1231 yılında hep kazanan ve kârlı çıkan gruptu. Savaşlar ülkenin çok büyük bir bölümünün istilasıyla son bulmuştu– yerel bir çok kültür ve bilim 13 Bkz. Schipperges, H.: Die Assimilation der arabischen merkezi tahrip edilmişti. İslam dünyasının Medizin, a.y., s. 128. merkez bölgeleri 656/1258 yılında Bağdat’ın Cengiz Han’ın oğlu Hülagu tarafından alın-
GİRİŞ 173 masında ve Suriye’nin diğer bölgelerinin durumuna gelmelerini Arap-İslam bilimle- fethiyle başka tahripler yaşamıştı. rinin Avrupa’daki süreğenliliği bağlamında Konstantinopel’in fethiyle (857/1453) anlamalıyız. Böylelikle bu süreğenlik oluşan Osmanlılar İslam dünyasının büyük bir bölü- yeni koşullar altında ilk meyvelerini verme- münde önderliği ele geçirdiler. Bütün geniş- ye başladı. Yeryüzünün yuvarlak formuna leme girişimlerinde Osmanlılar, devletleri ve büyüklüğüne ilişkin açık bir tasavvurla içerisinde eğitim ve bilime özen göstermeyi Araplar daha 1050 yılından önce, Portekiz’de ihmal etmediler ve burada 16. yüzyılın biti- egemenlik ellerinde iken, çok iyi bildikleri mine kadar bilimsel yaratıcılık eksik olmadı. Asya’ya Avrupa’nın batı kıyısından hareket- Bununla beraber Osmanlılar, Portekizler ve le Büyük Okyanus üzerinden geçerek ulaş- İspanyollar’ın başarılarıyla ortaya çıkan yeni mak için cesurca seferlere kalkışmışlardı. Bu durum karşısında nihai bakımdan rahatsız girişimler o kadar çok tekrarlanmış olmalı- edilecek ve kaybedecek tarafı teşkil edi- dır ki, Lisbon limanındaki bir cadde Darb yordu. Dünya politikasında ve bilimlerde el-Maġrūrīn (Yanlış yola gidenler sokağı Müslümanların öncülük rolü bakımından veya maceracılar sokağı) olarak isimlendi- en yıkıcı sonuç, 11. yüzyılın ikinci yarısın- rilmişti14. Herhangi bir kimsenin daha hiç- da Portekiz’in ve Toledo dahil İspanya’nın bir ya da yeterli bir pusulanın henüz deniz çok önemli bir bölümünün kaybedilmesiydi. seferlerinin hizmetine girmemiş bulunduğu Müslümanların İslam dünyasının batısında- bu erken dönemde hedefine ulaşıp ulaşma- ki politik varlıkları Granada’nın 897/1492 dığını bilmiyoruz. Arap öncülerinden politik yılında düşmesine kadar gittikçe azalıyordu. olarak bağımsızlaşan İspanyollar ise kendi- Bu en son kayıptan sonra, İber Yarımadası, lerini bunu yapabilecek durumda hissettiler. Müslümanların yüzyıllar boyunca, içlerin- Gerçi el-Bīrūnī’nin (ö. 440/1048) okyanusun de büyük başarılar gerçekleştirdiği bilim meskûn yeryüzü kütlesini kuşattığına ve bu merkezleriyle birlikte artık İslam dünya- kütleyi çok uzakta bulunan bir kıta veya mes- sına değil, Batı dünyasına ait bulunacaktı. kûn adadan ayırdığına yönelik düşüncesini Bununla ilgili bir gerçeğe dikkat çekmek bilmiyorlardı15; fakat Christoph Kolumbus, gerekir ki, Arap-İslam dünyasına uzun süren Arap nautik bilimcilerin Hint Okyanusu’nda aidiyeti sonrasında İspanya ve Portekiz’in geliştirdikleri pusulalara sahip bulunuyor- hem politik hem de bilimsel bakımdan dünya du16. Bundan başka, Christoph Kolumbus’a sahnesinde ele aldıkları önderliği, Arap- güç veren ve Hindistan’a Güney Afrika rotası İslam dünyasında da bir güç kaymasının üzerinden değil de batı üzerinden ulaşabilme gerçekleştiği aynı 17. yüzyılın başlangıcında kararını kolaylaştıran iki unsur daha bulun- batı ve orta Avrupa ülkelerine devretmek maktadır. Birincisi, Arapların bir derece için zorunda kalmış olmalarıdır. 56⅔ millik yeryüzü ölçümü değerini bilmiş İspanyollar tarafından, yüzlerce yıl boyunca olmasıydı. Fakat buradaki hatası Arap mili Müslümanlardan alınan denizcilik, astrono- mi ve teknik bilgileri sayesinde gerçekleşti- 14 Bkz. el-İdrīsī: Nüzhet el-Müştāḳ, a.y., Cilt 1, s. 548. rilebilmiş olan Amerika’nın keşfinin dünya 15 Bkz. el-Bīrūnī: Taḥḳīḳ mā li-l-Hind, ed. E. Sachau, Lond- çapındaki politik ve ekonomik sonuçları da ra 1887, s. 155-156, İngilizce çerviri E. Sachau, Alberuni’s düşünülmelidir. İspanyollar’ın 15. yüzyılın India, London 1910, Cilt 1, s. 196; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, sonlarına doğru beşinci kıtayı keşfedebilme s. 253. 16 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 253.
174 G İ R İ Ş ile İtalyan milinin aynı ve her ikisinin de Fakat Amerika’nın keşfi ve Portekizler’in Hint Okyanusu’nda belirmeleri yüzünden, 1525 km.den iberet olduğunu zannetmesidir. İslam dünyasının yeryüzünün eski meskûn bölgesindeki merkezi coğrafik konumunu Sonucunda yeryüzünün çevresinin büyüklü- yitirmesiyle, mevcut güç ilişkileri daha uzun süre devam edemezdi. ğünü gerçekten bir çeyrek daha küçük tasav- Bu tarihi dönüşümün sebeplerini tam olarak anlayabilmek için, yine 15. yüzyılın sonlarına vur ediyordu17. İkinci cesaretlendirici unsur, doğru gerçekleşen Portekizler’in Afrika’yı dolanarak Hint Okyanusu’na yaptıkları onun yeryüzünü armut şeklinde tasavvur seferlerin önemini de göz önüne almalıyız. Bütün Avrupalılar arasında, özellikle ülke- etmesidir, bunun sonucu olarak da batıdan leri hemen hemen 400 yıl Arap egemenliği Hindistan’a giden yol çok kısalıyordu. Bu altında bulunan Portekizler’in tam da bu yanlış tasavvura 19. yüzyılın ilk yarısında rota üzerinde öncü konumu ele geçirme- meşhur doğa bilimleri araştırıcısı Alexander leri bu bağlamda çok önemlidir. Eğer bu von Humboldt işaret etmiştir. Amerika’nın takdire değer ve başarılı deniz seferleri giri- keşfi, coğrafya ve denizcilik bilimi açısın- şimleri Hindistan’a giden deniz yolunun ve dan çığır açıcı olan ve Joseph-Toussaint Ümit Burnu’nun descobrimento anlamında Reinaud’un18 150 yıl önce dile getirdiği gibi, saf bir Portekiz “keşfi” olarak değerlendiri- Müslümanların İber Yarımada’sındaki uzun lir ve nitelendirilirse bu bilgi yetersizliğine süren varlıkları olmadan, onların geliştirdik- ve tarihi gerçeğin görmemezlikten gelindi- leri denizcilik ve coğrafi bilgiler olmaksızın ğine tanıklık eder. Herodot bile, Firavun düşünülemeyecek bir başarıydı. Necho (yaklaşık 596-594 i.ö.)’nun emriyle 1492 yılında Araplar Granada ile birlik- Finikeliler’in Afrika’yı gemi ile dolaştıkla- te sadece İber Yarımadası’ndaki 800 yıllık rını rivayet etmektedir19. İslam döneminde hakimiyetlerinin son kalesini kaybetmemiş, sadece Afrika’nın güneyden deniz yoluy- bu kayıp aynı zamanda Arap-İslam dünya la dolaşılması değil, aynı zamanda güney gücünün nihai anlamda sonunun başlangıcı- Fas ile Çin arasında da bir ticaret yolunun nı duyuran bir çan sesisdir. Gerçi Osmanlılar var olduğu da çok iyi bilinen gerçeklik- politikolarak egemenliklerini Akdeniz bölge- tir20. Portekizleri, Afrika’yı dolaşabilmeye sinin geniş alanlarına, Balkanlar’a, Ukrayna ve Hint Okyanusu’nda hakimane bir şekilde ve Kafkasya ile birlikte Karadeniz bölgesine seyrüsefer yapmaya muktedir kılan yeni bir ve Arap Yarımadası’na kadar Arap ülke- denizcilik biliminin kurucusu olarak görmek lerine ve Kuzey Afrika’ya genişletebilme bilim tarihi bakımından gerçekliğe aykırıdır. durumunda idiler. Safeviler de 16. yüzyılda Bugün biz, İber Yarımadası’nın batı kıyıla- İran’da saygıdeğer bir politik gücü temsil edi- yorlardı. Ve 1526 yılında Hindistan’da kuru- lan Moğol-İslam İmparatorluğu çok daha önemli bir politik ve ekonomik güce sahipti. Bu üç büyük İslam Devleti’nde bilimler de hâlâ yüksek bir seviye göstermekteydiler. 17 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 280. 19 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 349. 18 Géographie d’Aboulféda. Traduite de l’arabe en français. 20 a.e., Cilt 11, s. 384, 389 vd. Tome I: Introduction générale à la géographie des Orien- taux, Paris 1848, s. 444-445; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 161.
GİRİŞ 175 rıyla Afrika’nın kuzey batı kıyıları arasındaki ortaya çıkan yeni ekonomik ve askeri güç Arap egemenliği esnasında, Muvahhidiler’in İspanya ve Portekiz’le sınırlı kalmayarak, egemenliğine kadar (1130-1269) devam diğer Avrupa ülkelerine de yaramış ve etmiş düzenli, tam ve canlı bir denizciliğin zamanla ağırlık merkezleri Avrupa içerisin- bulunduğunu gerçekten çok iyi bilmekteyiz21. de konumlanmış oluyordu. Bu denizcilik bilimi geleneğinde, daha önce İspanyollar ve Portekizliler yoluyla dünya kullanılmış deniz rotalarının bilgisiyle ve sahnesinde etkili olan devrimler hakkındaki Arapça haritalara dayanarak Portekizliler ilk bu açıklamalarla, Arap-İslam kültür çevre- Avrupalılar olarak Hindistan’a deniz yoluyla sindeki yaratıcılığın duraksama sebepleri- ulaşmışlar ve orada ele geçen Arap deniz ne ilişkin düşüncemi bazı somut örneklerle kılavuzları, yerinde yapılmış mevcut parça göstermeyi hedefliyorum. Böylece kendimi- ve genel bakış sağlayan ve mesafe bilgileri zi, uygarlık tarihinde sık sık tekerrür eden de içeren haritalar ve orada gelişiminde çok bir tarihi bulguyla karşı karşıya buluyoruz: yüksek bir seviyeye ulaşmış denizcilik bili- Kendi döneminde bilimde önder olan bir mi sayesinde yaklaşık bir yüzyıl için liderlik kültür dünyası yerini, bizzat teşvik ettiği ve pozisyonunu üstlenmişlerdi. eline kendisini vuracak silahları verdiği ardı- Gerçi Portekizler ilkin yaklaşık 100 yıl, lına vermek zorunda kalmıştır. bütün bilim dallarında Arap-İslam kültür Bu tarihi süreci biraz daha somutlaştıracak dünyası karşısında daha geri bir seviyede önemli ve öğretici bir örneği kâğıdın tarihin- bulunuyorlardı, fakat kesintisiz devam eden, de görmekteyim: Müslümanlar, kâğıdı diğer siyasi, iktisadi ve dini sebeplerle başlamış, kültür çevrelerinden almışlar ve devamlı aynı zamanda askeri olarak iyi hazırlan- surette geliştirmişler, Avrupalılara aktarmış- mış seferleri onlara çeşitli zaferler kazan- lar ve daha sonra onlardan ithal etmek duru- dırmıştı. Onların yarım yüzyıl süren istila- muna düşmüşlerdi. Şimdiye kadar yapılan ları esnasında, her zaman zafer elde etmiş araştırmalar22 bu gelişimi kapsamlı bir şekil- olmasalar da, zayıf Arap ve daha sonra onla- de ortaya koyabilmiştir. İlk olarak, Alfred ra yardıma gelen Osmanlı donanmalarını von Kremer’in 1877 tarihli23 Culturgeschichte bozguna uğratmışlar, Kızıl Deniz’in, Güney des Orients unter den Chalifen isimli çalış- Arabistan’ın, Basra Körfezi’nin, Hindistan’ın masında eski olmasına rağmen ustaca ifade ve Malezya Takımadaları’nın kıyı bölge- edilmiş, ana hatlarında hâlâ aşılamamış tas- lerini yakıp yıkmışlar veya ele geçirmişler virini aynen almak istiyorum. ve de ulaşabildikleri doğa zenginliklerini İslam topluluğunun ilk evresinde, diyor, Portekiz’e getirmişlerdi. 16. yüzyılın orta- « yazı, posteki, parşömen veya Güney larından itibaren Portekizler, yüzlerce yıl Arabistan’da yapılan, parlaklığı veya inceliği İslam dünyasının sanki bir iç denizi olan ile ünlü olan deriler üzerine yazılıyordu24. Hint Okyanusu’nda egemen konuma gel- mişlerdi. Hem Portekizliler’in hem de diğer 22 Genel bir bakış için bkz. Bibliographie der deutsch- Avrupalılar’ın bu bölgedeki egemenliğiyle sprachigen Arabistik und Islamkunde von den Anfängen ve Amerika’nın keşfiyle dünyanın politik, bis 1986 nebst Literatur über die arabischen Länder der ekonomik ve stratejik manzarası Arap-İslam Gegenwart, ed. Fuat Sezgin, Gesine Degener, Carl Ehrig- kültür çevresi aleyhine değişmiş, böylece Eggert, Norbert Löchter, Eckhard Neubauer, Cilt 1-21, Frankfurt 1990-1995, özellikle Cilt 1, s. 287-294, Cilt 6, s. 21 Bkz. Picard, Christophe: L’océan Atlantique musulman. 387-389, ayrıca bkz. şu eserin bibliografyası, Bloom, Jo- De la conquête arabe à l’époque almohade, Paris 1997; nathan M.: Paper before print. The history and impact of Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 11-12. paper in the Islamic world, New Haven ve Londra 2001, s. 249-261. 23 Cilt 2, Wien 1877, s. 304 vd. 24 İbn Nedīm: Fihrist, a.y., s. 40.
176 G İ R İ Ş Çok kısa bir süre sonra papirus kullanmaya daki haberi28 başka şekilde izah edilemez; başlanıldı. Zira Araplar, Mısır’ın fethinde, zira orada papirus bitkisi hiç yetişmiyordu. orada daha eski çağdan kalma ve yazma mal- Kâğıt sadece başka maddelerden, pamuktan zemesi olarak kullanılacak papirus bitkisinin ve ketenden elde edilebiliyordu. Bununla işlenmesine özgü çok gelişmiş bir endüstri ile birlikte ketenden kâğıt elde etmeyi Araplar karşılaştılar. Bu endüstri Arap fethi ile sade- daha geç öğrendiler. Bu sebepten şunu ce bir yüksek kalkınmaya kavuştu, çünkü kabulden başka bir çare kalmıyor: Araplar yukarıda da belirtildiği gibi, İslam devleti ve aracılığıyla yayılan pamuk ekimi ile, Mısır’ın idaresi zenaat ve imalat vergisi tanımıyordu. kâğıt fabrikalarında papirusu pamukla karış- Bu endüstrinin esas yeri Dimyat bölgesinin tırmak adeti ortaya çıktı, bununla zamanla sahilinde ve Nil deltasında bulunan Būra sırf pamuktan kâğıt kazanma işi keşfolun- kasabasıydı25. Burada, tahminen Menzale du». Gölü yakınında bol bol yetişen papirus bit- «Yalnız 3. yüzyılın başından 4. yüzyılın orta- kisi işleniyor ve satışa çıkarılıyordu. Araplar larına kadar geçen zaman zarfında bu alan- bu bitkinin eski adını “Fāfīr” şeklinde muha- da büyük bir değişme kendisini gösterdi. faza ederek, ondan imal edilen ürünü yeni Sadece çok pahalı olan Çin kâğıdı ithali Yunanca’da (İslam’dan önce) kullanılan ile yetinilmedi, bilakis Arap Yarımadası’nın “Cárta” anlamında “Ḳirṭās” diye adlandırı- kuzeyinde (Tihāme’de) bir yerli kâğıt imali yorlardı26». işi başladı29». «Bizans bürokrasisinin fazla yazışma sevda- «Bir işgüzar Çinli evvela Abbasi Devleti’nin sına düşürdüğü Doğu ve hatta Batı Roma en uzak kuzey doğu vilayetine ketenden İmparatorluğu [Mısır’ın Müslümanlar tara- kâğıt imali tekniğini sokmuştu. Daha hicre- fından alınmasından sonra] üzerine yazı yazı- tin 4. yüzyılının ikinci yarısındaki bir kitapta lacak malzeme olarak tek kaynağa, Arapların (İbn en-Nedīm’in Fihrist’i) ketenden yapılan Mısır’daki fabrikalarına muhtaç bulunu- birçok kâğıt çeşidinin sayıldığını görüyoruz. yordu, böylece Mısır’da yüksek bir papirus Semerkand’da bu yeni endüstri en yüksek ihracatı oluşmuştu ve satışın ödemesi peşin ürünlerini verecek hale geldi ve bu şehir bir- parayla gerçekleşiyordu27. Bununla beraber den bire ticaret yolu ile bir zenginlik ve geli- öyle görünüyor ki, Mısır’da oldukça erken, şim kazandı, bu arada kâğıt ihracatında çok başka maddelerle yeni bir kâğıt hamuru çeşi- üstün bir konuma ulaştı. Milli bir edebiyatın di elde etme işi bulunmuştu. Böyle bir tah- çok hızlı gelişmesi ile bilimsel araştırmaya minde bulunmadan, bu hayli eski bir yazarın karşı görülen gayretli ilgi gittikçe yükse- bize ilettiği, Abbasi halifesi Muʿtaṣım’ın yeni len bir kâğıt harcaması ile bu branşta ürün hükümet merkezi Semerra’ya, devletin her ve ticaret baş döndürücü bir gelişme ger- tarafından zanaatçıları ve Mısır’ın kâğıt fab- çekleşti. Kâğıt fabrikaları her yerde ortaya rikasından da (usta) işçi getirdiği hususun- çıktı; şuna da işaret edilmelidir ki, Doğu’nun keten kâğıdı ile Batı’nın pamuk kâğıdı ara- 25 Bkz. el-Yaʿḳūbī: Kitāb el-Buldān, Leiden 1892, s. 338; sında ortaya çıkan rekabette kazanan taraf Fransızca çevirisi Gaston Wiet, Yaʿkūbī. Les pays, Kahire sonuncusu oldu. Çünkü bunun maddesi çok 1037, s. 57, 195. 26 Bkz. İbn el-Bayṭar: el-Cāmiʿ li-Müfredāt el-Edviye ve-l- 28 Bkz. el-Yaʿḳūbī: Kitāb el-Buldān, a.y., s. 264; Gaston Aġẕiya, Kahire 1291, Cilt 1, s. 86-87 (berdī maddesi), Cilt Wiet, Yaʿkūbī. Les pays, a.y., s. 57. 3, s. 155 (fāfīr maddesi), Cilt 4, s. 17 (ḳirṭās maddesi). 29 İbn Nedīm: Fihrist, a.y., s. 40, von Kremer şu sözünü 27 Bkz. el-Belāḏūrī: Futūḥ el-Büldān, Leiden 1866, s. 240. ekliyor: «Burada anlaşıldığı gibi, sadece pamuk kâğıdı söz konusu olabilirdi».
GİRİŞ 177 ucuz elde edilebiliyordu, böylece öbürünün «... Parşömen veya papirus üzerine yazılmış rekabeti imkansız oluyordu». kitaplar her yerde o kadar çok pahalıydı «Araplar Mısır’dan hareket ederek adım ki, ancak çok küçük bir çerçeve içinde kalı- adım bütün Kuzey Afrika sahillerini, daha yordu. Araplar, üzerine yazılacak bir ucuz sonra İspanya’yı ve en sonunda Sicilya’yı madde imal edip böylece sadece Doğu paza- fethettikten sonra papirus ekimi bilgisi, ki rı için değil, aynı zamanda Hıristiyan Batı’yı bunu Sicilya’ya soktular, pamuk bitkisi, – da beslemeleriyle, bilim herkese ulaşılabilir ki bunu hem İspanya’ya hem de Sicilya’ya hale gelmişti... 32» ulaştırdılar– ile birlikte kâğıt fabrikacılığı- Sicilya’daki Arap egemenliğinde orta- nı beraberlerinde taşıdılar, bu hem Sicilya ya çıkan kâğıt üretimine ve 12. yüzyıldaki hem de İspanya’da çok geniş bir yayılma İspanyol kâğıt ithalatına bağlı olarak 13. yüz- imkanı buldu30. Xativa [Şāṭibe]’nın fabri- yılın başında Kuzey İtalya’da ilk kez düşük kaları 12. yüzyılda pamuktan yapılan kâğıt kaliteli kâğıt üretme girişimleri oldu, ancak çeşitleri ile büyük bir şöhrete ulaşmıştı, bun- ilk başlarda başarı küçük çaplı kaldı. Fakat lar batı Hıristiyan memleketlerine gönde- daha sonra Ancona civarındaki Fabriona’da, riliyor, diğer taraftan doğu Avrupa kendi Doğu Akdeniz bölgesinin Arap kâğıt sana- kâğıdını, kuşkusuz pamuk kâğıdı da, Charta tının özelliklerini yansıtan ve muhtemelen Damascena adı altında tanınan doğudan, Haçlılar tarafından İtalya’ya getirilen yeni muhtemelen Şam’dan sağlıyordu.» bir teknik ortaya çıkınca durum değişti33. «11. ve 12. yüzyıllarda bu Arap imalatı 13. yüzyılın ikinci yarısında Kuzey İtalya’da Avrupa’da kullanılan eski parşömeni büyük gelişen kâğıt endüstrisi, bu yüzyılın sonuna ölçüde saf dışı etmişti, öyle ki İmparator II. doğru ihraç yapacak duruma gelmiş, 14. yüz- Friedrich kendini 1224 yılında, pamuk kâğı- yılda İspanyol rekabetinin üstesinden gele- dını daha kısa ömürlü oluşundan ötürü, bazı rek Arap pazarını ele geçirmişti. Bu süreç- devlet vesikalarında kullanmayı yasaklama- te Venediklilerin ve Cenevizlilerin ticarî nın zarureti karşısında bulmuştu; sadece becerileri, işbilirlikleri çok önemli bir rol fiyat konusu bu gibi yasağı etkisiz kılıyor- oynamıştır34. Uygun fiyatıyla pazara hakim du. İlk defa 13. yüzyılın ikinci yarısında olan İtalyan kâğıdının bize kadar ulaşan eski Avrupa’da keten kâğıdı kendini göstermişti, Arapça yazmalardan tanıdığımız yüksek kali- bu herhalde ucuz çeşitlerin maddesini yetiş- teye ne zamandan itibaren ulaşmış olduğunu tirmek gayreti ile pamuğa keten maddesini şu anda söyleyebilecek durumda değilim. karıştırmak sureti ile kazanılıyordu; belki bu Eğer bize bu ucuz kâğıtlar yoluyla ulaşmış da yine Arapların icadı idi, zira ketencilik onlarda çok yaygın bir şekilde uğraşılan bir 32 von Kremer, A., a.y., cilt 2, s. 308; ayrıca bkz. Franz , işti31». 308 vd. Ayrıca bkz. Babinger, Franz: Papierhandel und Papierbereitung in der Levante, Wochenblatt für Papier- 30 el-İdrīsī: Nüzhet el-Müştāḳ, a.y., Cilt 1, s. 556; Fransızca fabrikation içerisinde (Biberach) 62/1931/1215-1219 (ayrı çevirisi, Jaubert, P.A.: Géographie d’Édrisi, Cilt 2, Paris basım 12 s.). 1840, s. 37. 33 Bkz. Bloom, J.M.: Paper before print, a.y., s. 210-211. 31 «Bilhassa İspanya’da Bāce bölgesinde, bkz. Aḥmed b. 34 Bkz. a.e., s. 212; ayrıca bkz. Irigoin, Jean: Les origines de Muḥammed el-Maḳḳarī, Nefḥ aṭ-Ṭīb min Ġuṣn el-Anda- la fabrication du papier en Italie, Papiergeschichte. Zeits- lus er-Raṭīb, Cilt 1, Leiden 1855-1860, s. 100; A. von Kre- chrift der Forschungsstelle Papiergeschichte içerisinde mer, Culturgeschichte des Orients unter dem Chalifen, cilt (Mainz), Cilt 13 (No. 5-6, Dezember 1963), s. 62-67; aynı 2, s. 308. yazar: Pariers orientaux et papiers occidentaux, La paléo- graphie grecque et byzantine içerisinde, ed. J. Bompaire und J. Irigoin, Paris CNR S 1977, s. 45-54.
178 G İ R İ Ş ve artık kullanılamayacak durumdaki bildi- Böylece Avrupalılar teknik alanda İslam ğim birçok kitabı düşünecek olursam, İslam dünyasını teorik alandan daha önce geçmiş- dünyasında bu kâğıt ithaliyle meydana gelen lerdir. Buna bağlı olarak Avrupalılar’ın pers- zararın ne boyutta olduğu anlaşılabilir. pektif çizimden daha az ürktüğü ve bu konu- Sorunun özüne gelmek için, Arap-İslam da Müslümanlardan daha becerikli oldukları bilimleri tarihiyle ve [bu bilimlerin] görünüyor. Böylelikle bu çizimler teknik içe- Avrupa’daki resepsiyonu ve özümsenmesiy- rikli el yazmaların çok geniş bir yayılma alanı le uğraşım süresince yaptığım bir gözlemi bulmalarını sağlamıştır. Avrupalılar’ın sahip eklemek istiyorum. Konu şudur: Avrupa’da oldukları avantaj, kitap basım tekniğinin 15. tekniğin pratik bölümünde, teorik bölümü- yüzyılda gelişimiyle daha da büyümüştür. ne göre dikkat çekici ölçüde daha hızlı bir Teknik çizimleri baskı mamülü olarak çoğal- resepsiyon, yaygınlık kazandırma ve resep- tılabilme imkanına sahip olmalarıyla, sonun- siyonu yapılan nesneleri daha ileri seviyede da makine üretimi ve endüstriyel gelişim geliştirme yeteneği izlenimini bende uyan- uygun koşullara kavuşmuştur. Leonardo da dırmış bulunuyor. Vinci, Georgius Agricola, Agostino Ramelli Bu izlenim, yukarıda anılan ve Latin dünya- vb. kimselerin, Arap kaynaklarla bağlantıları sında Æquatorium olarak bilinen astrono- besbelli olan fantazi dolu çizimlerini düşüne- mik araç (s. 20) örneğiyle açıklanabilir. Daha cek olursak, bu çizimler kitap baskısı sayesin- önce belirtildiği gibi, bu araç 4./10 yüzyılın de çok geniş bir yayılma alanı bulabilirken, ikinci yarısında astronom ve matematikçi İslam dünyasında teknik kitapların el yazma- Ebū Caʿfer el-Ḫāzin tarafından icat edil- larındaki resimlerin yerleri çoğu sefer uygun mişti. Endülüs’te Arap astronomlar tarafın- kişiler tarafından yerine getirilmesi amacıyla dan imal edilmiş olan örneklerden sonra bu boş bırakılmıştır. Muhtemelen, kitap basım araç, bildiğimiz kadarıyla İspanya dışında ilk tekniği daha erken dönemde alınmış olsaydı, defa 1276-1277 yılında Novaralı Campanus İslam dünyasında yaratıcılığın şiddetle azal- tarafından tanıtılmıştır. Bu tarihten itibaren masının bir süre önüne geçilebilirdi. 16. yüzyılın ortasına kadar, birçok şekil- Her halükarda, bu fenomene büyük kültür- leri tedavüle çıkmıştır. Gerçi bunlar her lerin ve medeniyetlerin kaderleri açısından zaman kusursuz değillerdi, fakat Avrupa’da bakmalıyız. Bu medeniyetler, zamanı geldi- bu alete yönelik ilgiyi açığa vurmaktadırlar. ğinde bulundukları konumu, yükselişlerini Diğer durumlarda olduğu gibi bu durumda kendilerinin hazırladığı ardılı olan mede- da süslemeye, bezemeye ve gereksiz ilâve- niyete vermek zorundadır. Ayrıca, tarih- lere karşı genel olarak aşırı bir temayül dik- çinin bu olguyu aydınlatma denemesinde, kati çekmektedir, bu da bu araçları zor ve az sebepleri ilintilerle karıştırma durumuna kullanışlı yapmaktadır. Avrupalılar bunların düşmüş olması pek nadir bir şey değildir. matematiksel temellerinde her zaman Arap Bizim sebepleri aydınlatma denememizin öncülerinin seviyesine ulaşabilmiş değillerdi sonucu açısından, savaşların ve yeni deniz ve nadiren onları geçmişlerdi. Fakat konuyla yollları “keşfi”nin birlikte etkisinin yol açtı- ilgilenenlerin çevresi devamlı olarak genişle- ğı İslam dünyasındaki ekonomik ve politik miş ve bu ilgi özel yaratıcılığı teşvik etmiştir. zayıflık, bilimlerde duraklamanın ana sebebi
GİRİŞ 179 olarak görünüyor. Bilimlerin, yaklaşık 800 li genişleyen bu en yeni kültür dairesinde, yıl boyunca kalkınma halinde olduğu İslam öncülerden alınan bilimsel miras büyük bir dünyasında gücünü kaybetmiş olmaları ve hızla gelişmeye devam ediyor. Bu durum yaklaşık 500 yıl önce ulaşma yolu buldukları karşısında bilim tarihçisinin görevi özellik- Avrupa’da etkilerine devam edebilmeleri le zordur; bir yandan geçmişin öneminin ve burada iklimsel ve ekonomik koşulların hatırlanmasını ayakta tutmak, diğer yandan yaratıcılığın süreğen şekilde devam ettiri- da gerçeğe karşı adil olamayan yaygın tarihî lebilmesinde daha elverişli olduğu görüşü gelişim tablosunu revizyona tabi tutmak ve gerçeğe çok da ters değildir. Yarıçapı sürek- düzeltmek.
180 G İ R İ Ş
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242