Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Fuat Sezgin - İslamda bilim ve Teknik -1

Fuat Sezgin - İslamda bilim ve Teknik -1

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-30 13:14:34

Description: Fuat Sezgin - İslamda bilim ve Teknik -1

Search

Read the Text Version

GİRİŞ 31 da bilimsel araştırmalara yeni yollar gösteril- yaptığı açıklamalar, dönemin yüksek bilimsel miş ve Yeni Çağ’ın parlak buluşları için zemin karakteri hususunda bizde gelişen tasavvuru hazırlanmıştır.» destekleyen canlı bir örnektir. el-Bīrūnī’nin Hümanist anlayışlı bir fizikçinin 19. yüzyıl son- fizik tarihindeki gerçek veya gerçeğe yakın larındaki bu son derece bilgilendirici hükmü- değerlendirilmesi hâlâ gerekli araştırma- ne çağdaşımız tıp tarihçisi H. Schipperges’in182 yı beklemektedir. Şimdiye kadar onun daha görüşünü eklemek istiyorum. Yazar bu görü- ziyade özgül ağırlıkların bulunması konu- şü, Schramm’ın İbn el-Heysem’in fizik tarihin- sundaki başarılı çalışması incelenmiş ve deki yeri ve konumuna ilişkin yapmış olduğu bilim tarihi açısından değerlendirilmiştir185. çalışmadan kazanmıştır. Yazar, Schramm’la Birçok kere giriştiği ve başarısızlıkla sonuç- şu konuda aynı görüşü paylaşmaktadır: lanmış deneyleri sonrasında o, bu amaç «Gerçekten İbn el-Heysem doğa bilimine için, modern eczacı piknometresine benze- yeni bir ele alış ve onu Yunanların doğa yen bir avadanlık imal etmeyi başarmıştır araştırmalarından açıkça ayıran Galilei döne- (Katalog Cilt V, s. 9 vd.). Onun ve ardılları- mini aşarak modern deneysel fiziğe bağlayan nın, bir dizi metal ve değerli taşın özgül ağır- metodu ilk defa getiren kimsedir.» Bu döne- lıklarına ilişkin verdikleri değerler modern min fizikle ilgili diğer orijinal fikirlerini ve rakamsal değerlerle hemen hemen aynıdır. başarılı işlerini Ebū er-Reyḥān el-Bīrūnī’nin 5./11. yüzyılın ilginç denemelerinden birisi bize kadar ulaşabilen eserlerinden ve onun de burada dile getirilmelidir: Atmosferin yük- kaybolmuş eserlerinin adlarından öğrenmek- sekliğini belirleme. Bu problem trigonomet- teyiz. O dönemin, doğa bilimi problemleri ile rik-astronomik yolla çözüldü ve bu çözüm uğraşma olgunluğu, el-Bīrūnī ile daha 11 yaş yanlışlıkla İbn el-Heysem’e atfedilen De küçük olan, o sıralar 17 yaşındaki Ebū ʿAlī İbn crepusculis et nubium ascensionibus ismiyle Sīnā arasında geçen yazışmalarda yansıyor. Latinceye çevrilmiş eserin içerisinde bulun- Bu yazışmaların bize ulaşan metni bir yana183, maktadır. Bu eserin gerçek yazarı186 Endülüslü el-Bīrūnī’nin, ışığın hızına ve dünyanın nasıl bilgin Ebū ʿAbdullāh Muḥammed İbn Muʿāẕ ısındığına ilişkin İbn Sīnā ile yaptığı yazışma- el-Ceyyānī’dir187. 1542 yılında Portekiz’de lara atıflarda bulunduğu ve İbn Sīnā’yı çok basılmış olan bu Latince risale Avrupa’yı uzun meziyetli genç bir bilim adamı olarak övdü- süreli etkilemiştir188. ğü «Geçen Devirlerin Kronoloji»sinde (el- Āsār el-Bāḳiye ʿan el-Ḳurūn el-Ḫāliye)184 Natural Sciences in Islam serisi içerisinde Cilt 46, s. 113- 117); aynı yazar, Über die Verbreitung der Bestimmun- 182 Schramm’ın kitabının tanıtımı ve değerlendirilmesi: gen des spezifischen Gewichtes nach Bîrûnî, Erlangen Archives internationales d’histoire des sciences içerisinde Physikalisch-medizinischen Sozietät’in oturum bültenleri (Paris) 17/1964/183-184, özellikle s. 184. içerisinde (Erlangen) 45/1913/31-34 (Tıpkıbasım: Natu- 183 Muhammed Tancî tarafından Türkçeye çevrilerek ral Sciences in Islam serisi içerisinde Cilt 46, s. 119-122); yayınlanmıştır: Beyrunî’ye armağan, (doğumunun 1000. Bauerreiß, Heinrich: Zur Geschichte des spezifischen Ge- yılı münasebetiyle) içerisinde, yayınlayan Aydın Sayılı, wichtes im Altertum und Mittelalter, Erlangen 1914, s. 28 vd. (Tıpkıbasım: Natural Sciences in Islam serisi içerisinde Ankara 1974, s. 231-301. Cilt 45, s. 193-324, özellikle 224 vd.). 186 Bkz. Sabra, A.I.: The authorship of the Liber de crep- 184 Eduard Sachau tarafından yayınlanmıştır, Leipzig usculis, an eleventh-century work on atmospheric refrac- 1878 (Tıpkıbasım: Islamic Mathematics and Astronomy tion, Isis içerisinde (Berkeley) 58/1967/77-85. serisi içerisinde Cilt 30), s. 256-257; İngilizce çevirisi yine 187 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 109. aynı kişi tarafından, Londra 1879 (Tıpkıbasım: Islamic 188 Bkz. Schramm, Mathias: Ibn al-Haythams Stellung in Mathematics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 31), s. der Geschichte der Wissenschaften, Fikrun wa Fann içe- 247. risinde (Hamburg) 6/1966/65-85, özellikle s. 73-74; Sez- 185 Wiedemann, E.: Über das al Bêrûnîsche Gefäß zur gin, F.: a.e., Cilt 5, s. 364. spezifischen Gewichtsbestimmung, Verhandlungen der Deutschen Physikalischen Gesellschaft im Jahre 1908 içerisinde, Braunschweig 1908, s. 339-343 (Tıpkıbasım:

32 G İ R İ Ş Ebū ʿAlī İbn Sīnā’nın (ö. 428/1037) iki baş- İbn Sīnā’nın bu iki eserinden sonra Hıristiyan yapıtı, «Tıp Kanonu» (el-Ḳānūn fī eṭ-Ṭıbb) göz hekimi ʿAlī b. ʿĪsā el-Keḥḥāl’ın (5./11. ile, felsefe ve pozitif bilimler konusun- yüzyılın ilk yarısı) büyük başarısını da dile da yazdığı «Şifā» başlıklı ansiklopedik getirmeliyiz. J. Hirschberg onun kitabını, eseri (Kitāb eş-Şifāʾ), Arap-İslam kül- takip eden 800 yıl boyunca oftalmoloji ala- tür çevresinin en önemli bilimsel başarıları nında yazılmış eserlerin öncüsü ve en ile- arasında hiç şüphe yok ki yer almaktadır. risi olarak görmektedir. Bu eserin Latince Olağanüstü yetenekli ve çalışkan bu düşü- çevirisine dair ise şöyle demekte: «Şayet nürün «Kanon»unu Julius Hirschberg189 şu zamanında bu eserin Latince çevirisi kolay- şekilde nitelemektedir: «[Bu eser] düzeni, ca ulaşılabilir ve buna paralel olarak daha doğruluğu nedeniyle fevkalade, oldukça yaygınlaşmış olsaydı, o dönem Avrupa’sında hacimli ve cerrahlık dahil bütün tıp alanlarını oftalmoloji daha yüksek bir konuma ulaşılır kapsayan eksiksiz bir öğretiler toplamıdır ve ve insanlığın yararına daha iyi işler başarı- dünya literatüründe hemen hemen bir ben- lırdı.»191 Hirschberg, operasyonların narkoz zeri yoktur. Yunanlardan bize miras kalanlar yoluyla yapılmasının o dönemde bilinen tıbbî derleme türü çalışmalar, belirli konulara ait yöntemlerden birisi olduğuna işaret etmek- özetler ve kompilasyonlardır. Kanon ise tam te ve Araplar tarafından uygulanmış olan bir bütünlüğe sahip bir yapıttır. Günümüzde cerrahî “uyutma” (tenvīm) yönteminin tıp buna benzer bir “el kitabı” oluşturmak için tarihçilerinin tamamen meçhulü olarak kal- birçok hekimin katılacağı ortak bir çalışma masını esefle karşılamaktadır192. gerekmektedir. Kanon 500 yıl boyunca geçer- Bu yüzyılın coğrafya alanındaki çalışmaları liliğini korurken, İbn Sīnā da Aristoteles ve arasında, bizim bildiğimiz ilk ve çok hacim- Galen gibi hâkim bir pozisyonda bulundu.» li coğrafya sözlüğüne işaret edilmelidir. Bu Bu kitap 12. yüzyılda Latince’ye çevrildi ve 17. eser Cordobalı Ebū ʿUbeyd ʿAbdullāh b. yüzyıla kadar Avrupa tıp bilimini etkiledi. ʿAbdulazīz er-Bekrī193 tarafından ortaya kon- İbn Sīnā’nın yine aynı şekilde hacimli ve muştur. Bu coğrafyacı, tarihçi ve leksikog- kapsamlı ansiklopedik eseri, doğal cisimler raf, elinin ulaşabildiği birçok monografiden prensibi öğretisini, dünyanın yapısını, varoluş ve diğer kaynaklardan yararlanarak kervan- ve yok oluşu [el-kevn ve-el-fesād], doğadaki saraylar, dağlar, ırmaklar, su kaynakları vs. etkinlik ve edilgenliği, meteoroloji ve coğraf- hakkında alfabetik düzenlenmiş bir başvuru yayı, psikoloji, botanik, zooloji, matematik, eseri meydana getirdi. Yine aynı yazar, beşeri astronomi, müzik, felsefe ve mantık gibi disip- coğrafya doğu ekolüne mensup coğrafyacı- linleri kapsamaktadır190. Bu eser 12. yüzyılda larından bağımsız olarak bize çok değerli bir Johannes Hispaniensis tarafından Latince’ye “ülkeler coğrafyası” eseri bırakmıştır (Kitāb çevrilmiş ve böylelikle yüzlerce yıl Avrupa’da el-Mesālik ve-el-Memālik). Bu eserin yüksek bilimlerin gelişimini etkilemiştir. değeri, onun İspanya ile ilgili çok başarılı betimlemelerinde ve çok nadir ve bize kadar 189 Geschichte der Augenheilkunde, Cilt 2, Geschichte der 191 J. Hirschberg ve J. Lippert tarafından açıklamalarla Augenheilkunde im Mittelalter, Leipzig 1908 (=Graefe- Sæmisch, Handbuch der gesammten Augenheilkunde, Cilt çevrilmiştir. Ali ibn Isa. Erinnerungsbuch für Augenärz- 13), s. 16. 190 İbn Sīnā metafiziği Max Horten tarafından [Alman- te, Leipzig 1904 (Tıpkıbasım: Islamic Medicine serisi caya] çevrilmiş ve yorumlanmıştır. Die Metaphysik Avi- cennas, Halle ve New York 1907 (Tıpkıbasım: Islamic içerisind Cilt 44), s. XXXVII. Philosophy Cilt 40-41), s. VIII. 192 a.e., s. XXXVI; Sezgin, F.: a.e., Cilt 3, s. 338. 193 Muʿcem ma-staʿcem min Esmāʾ el-Bilād ve-el-Mevāḍiʿ, ed. Muṣṭafā es-Seḳḳā, 4 cilt, Kahire 1945-1951.

GİRİŞ 33 ulaşamamış kaynaklardan alınan orta ve doğu da sıralanan büyük başarıları arasında son Avrupa ile kuzey Afrika’ya dair bilgilerde yat- olarak, ʿAbdulḳāhir b. ʿAbdurraḥmān el- maktadır194. Curcānī’nin (ö. 471/1078) dil bilimleri ala- Tarih bilimi alanında ise el-Bīrūnī’nin nındaki çok yüksek önem taşıyan iki eseri Hindistan’a dair yazdığı eserden bahse- anılmalıdır. Bunlar Kitāb Delāʾil el-İʿcāz dilmelidir. Bu eser, örnek alınabilecek bir ve Kitāb Esrār el-Belāġa isimli eserlerdir. hakikat sevgisine, eleştirici bir düşünceye, İlk esere dair yaptığı çok önemli çalışma- keskin bir gözleme, dünya kültürlerine karşı sında Max Weisweiler196 şu tespitte bulun- şaşırtıcı bir açıklığa ve yazarın nesnelliğine maktadır: «Yazar, dil vasıtası ile duyulan tanıklık etmektedir. el-Bīrūnī Hint kültürünü, ifadeleri sebep, amaç ve tesir esasına göre Hindistan’daki dinleri ve bilimleri bizzat ken- psikolojik açıdan kavramaya çalışmakta- disi uzun yıllar orada yaşadığı sıralarda yap- dır.» Görünen o ki el-Curcānī, kendisinin tığı araştırmalar ve gözlemler temelinde ele bu öncü düşüncelerle ve verdiği örneklerle almakta ve işlemektedir. Eserin girişinde şöyle stilistik gramerin temellerini attığının farkında demektedir195: «Bu kitap polemik değildir, değildi. Bu disiplin bir sonraki nesilde ʿilm el- sadece gerçeklerin kaydedilmesidir. Burada meʿānī adı altında sistematik olarak kurgulan- ben, Hintlilerin teorilerini olduğu gibi akta- mış bir ders kitabı formunda dil bilimlerinin racağım ve bunlarla ilişkili olarak Yunanların yeni bir dalı haline gelmiştir197. el-Curcānī’nin benzer teorilerini aralarındaki yakınlığı gös- insanda hayranlık yaratan düşüncelerinin termek için anacağım.» el-Bīrūnī’nin kitabı, bugünden yarına oluşamayacağı, daha ziyade erken Abbasi döneminden beri tanıdığımız, evvelce uzunca süren bir gelişimin neticesi yabancı kültürleri ve dinleri tanımaya yöne- olarak ulaşılabilen yüksek bir seviyeyi gös- lik bir anlayış geleneğinden beslenmektedir. terdiğini ispata kalkışmaya gerek yoktur. Bu Bu gelenek, birçok seyahat kitaplarında, el- alanda daha önceden oluşmuş ve süregelmiş Mesʿūdī’nin şaheser olarak nitelendirilebi- çalışmalar ve başarılar bugün daha iyi bilin- lecek eserlerinde ve el-Bīrūnī’nin «Geçen mektedir198. Devirler Kronoloji» sinde ifadesini bulma- Hellmut Ritter199 yayın ve Almanca’ya çeviri- ya başlamıştı. el-Bīrūnī’nin Hindistan kitabı sini yaptığı ʿAbdulḳāhir el-Curcānī’nin Esrār yabancı uygarlıkları tanıtılmasında aşılama- el-Belāġa (Belagatın Sırları) eserinde «şiirin mış bir zirvedir, hatta sadece Arap-İslam kül- estetik değerlendirilmesinin psikolojik temel- türünde değil. lendirilmesini» keşfetmiştir. Kitabın tahkiki Bu 5./11. yüzyılın seçilmiş olarak bura- ve Almanca çevirisiyle yaklaşık 25 yıl uğra- şan, Arap dilini ve yazınını en iyi bilenler- 194 Mac Guckin de Slane tarafından yayınlanmış olan bu den birisi olan araştırmacı, bildiği kadarıy- eserin bu bölümünün adı Kitāb el-Muġrib fī Ḏikr Bilād la buna benzer bir çalışmanın «İslam kültür İfrīḳiyye ve-el-Maġrib’dir, Cezair 1857 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 134), Fransızca 196 ʿAbdalqāhir al-Curcānī’s Werk über die Unnachahm- çevirisi aynı yazar, Cezair 1913 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 135). lichkeit des Korans und seine syntaktisch-stilistischen 195 Kitāb Taḥḳīḳ mā li-l-Hind min Maḳūle Maḳbūle fī el-ʿAḳl ev Merzūle. Edward Sachau tarafından Lehren, Oriens içerisinde 11/1958/77-121, özellikle s. 79. yayınlanmıştır, Londra 1887 (Tıpkıbasım: Islamic Geog- 197 Krş. Simon, Udo Gerald: Mittelalterliche arabische raphy serisi içerisinde Cilt 105); Burada yapılan alıntılar Sprachbetrachtung zwischen Grammatik und Rhetorik: Max Krause’den alınmıştır, al-Biruni. Ein islamischer Forscher des Mittelalters, Der Islam içerisinde (Berlin) ʿilm al-maʿānī bei as-Sakkākī, Heidelberg 1993, s. 3-4. 26/1942/1-15, özellikle s. 13. 198 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 9, s. 11. 199 Die Geheimnisse der Wortkunst (Asrār al-balāġa) des ʿAbdulqāhir el-Curcānī. Wiesbaden, 1959, s. 1.

34 G İ R İ Ş çevresinde daha önce asla denenmemiş»200 Usturlap tarihinde gelecekteki ilerleme- olduğuna işaret etmektedir. Her halükarda leri etkileyecek olan buluşlardan birisi de el-Curcānī bugün, kendisinden 3 ila 4 nesil ez-Zerḳālī’nin adını taşımaktadır. O, stereog- sonra dil bilimlerinin müstakil bir disiplini rafik polar izdüşümü yerine ufuksal (horizon- haline gelmiş olan ʿilm el-beyān’ın öncüsü tal) izdüşümünü kullanmıştır. Bunu yaparken olarak belirmektedir. de, aletin ana parçası, her bir coğrafî enlem için müstakil bir disk kullanmak yerine, tek 6./12. Yüzyıl bir diske indirgenebilmiştir. Astronomi lite- ratüründe “evrensel disk” olarak tanınan bu Astronomiye yeniden dönecek olursak, şu alet sonraları Avrupa’da çok büyük bir yayıl- panoramayla karşılaşırız: 5./11. yüzyıldan ma şansı bulmuştur (Katalog II, s. 116 vd.). 6./12. yüzyıla geçiş döneminde Müslüman 6./12. yüzyılda ortaya çıkmış astronomik araç- İspanya’da yaşayan ve eserler veren İbrāhīm lardan birisi de Avrupa’da torquetum adıyla b. Yaḥyā ez-Zerḳālī güneş evcinin, yani çok geniş yaygınlık kazanan alettir. Bu alet Güneş ile Dünya’nın en uzak mesafe nokta- Endülüslü astronom Cābir b. Eflaḥ (Katalog sının ekliptikte yıllık değişen yerinin, kendi II, s. 154) tarafından geliştirilmiştir. Cābir b. hareketinin öncülerinden çok daha kesin bir Eflaḥ, Almagest’i düzeltme amacıyla kaleme ölçümüne ulaşmıştır. Ölçüsünde, o hareke- aldığı ve Ptoleme’yi sert dille eleştirdiği ese- tin değeri 299 yılda 1° ye ulaşmıştı, yani bir rinde bu aleti tanımlamıştır. Yazarın çağda- yılda 12,09\" ki bu günümüzde kabul edilen şı Cremonalı Gerhard tarafından Latinceye 11,46\" değeriyle hemen hemen örtüşmekte- çevrilmiş bu Almagest206 kritiği Avrupa’da dir201. Bu değer ve buna yönelik geliştirilmiş hem bu disipline hem de matematik alanında modelin bilgisi, Kopernik’e iki kompilasyon, (Katalog II, s. 12) çok büyük bir etkide bulun- Georg Peurbach’ın Theoricæ planetarum’u muştur. ve Johannes Regiomontanus’un Epitome’si Yine hemen hemen aynı dönemde icat edilmiş üzerinden ulaşmıştı202. Yakın zamanlarda olan bir başka astronomik araç, Şerefeddīn yapılmış olan bir karşılaştırma sonucunda, el-Muẓaffer b. Muḥammed b. el-Muẓaffer eṭ- ez-Zerḳālī’nin güneş teorisini kurmakta kul- Ṭūsī (ö. 606/1209’dan sonra) tarafından yapıl- landığı çizelgelerin, Kopernik’in De revolu- mış çizgisel usturlaptır. Mucidine nispetle tionibus eserindeki çizelgelerle, çok küçük ʿAṣā eṭ-Ṭūsī (eṭ-Ṭūsī Çubuğu) olarak adlan- farklılıklar bir yana, formda ve kurgulamada dırılan bu alette, düzlem-küresel usturlaptaki büyük bir uyum gösterdiği ispatlanmıştır203. projeksiyon, bir çubuk üzerindeki düz bir Johannes Kepler de ez-Zerḳālī’nin güneş çizgiye taşınmaktadır (Katalog II, s. 134 vd.). evcinin tespitine yönelik gözlemleri hakkında Astronominin teorik alanında 6./12. yüzyılda bilgi sahibiydi204. Buna dayanarak, Kepler’in Arap-İslam dünyasının Endülüs bölgesinde Mars yörüngesinin oval olduğuna ilişkin açık- Ptoleme’nin gökyüzü hareketler sistemine lamasının, ez-Zerḳālī’nin Merkür yörüngesi- karşı bir savaş kendini göstermektedir. Bu nin ovalliğine yönelik açıklamasıyla irtibatlı eleştirinin temsilcileri umumiyetle filozoflardı; olabileceği tahmin ediliyor205. Muḥammed b. Yaḥyā İbn Bācce (ö. 533/1139), Muḥammed b. ʿAbdulmelik İbn Ṭufeyl (ö. 200 Ritter, H.: a.e., s. 1. 581/1185), Muḥammed b. Aḥmed İbn Rüşd (ö. 201 Bkz. Toomer, G.J.: The solar theory of al-Zarqāl. A history of errors, Centaurus içerisinde 14/1969/306-336; 206 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 45, 93. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 27, 43. 202 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 43. 203 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 43. 204 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 43-44. 205 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 44.

GİRİŞ 35 595/1198) ve İbn Ṭufeyl’in talebesi Nūreddīn İslam dünyasının batısından Endülüslü mate- el-Biṭrūcī (ö. 600 civarında) gibi. Onlar, geze- matikçi ve astronom Cābir bin Eflaḥ adını genlerin yörüngedeki hareketlerinin tekdü- tekrar dile getirmek istiyorum. Birçok mate- ze oluşu prensibinin ayrık merkezli ve ek matik tarihçisi, onun Almagest kritiği çalışma- yörüngelik (eksantriklik ve episikller) var- sının trigonometri bölümünün Avrupa’da bu sayımı vasıtasıyla bozulduğuna inanıp, bunu disipline çok büyük bir etkide bulunmuş oldu- kendilerinin düşündükleri modellerle düzelt- ğu görüşündedirler. Mesela, Regiomontanus meye çalıştılar. Bu yönde Batı astronomi- (1436-1476) De triangulis omnimodis adlı sine büyük ve sürekli etkiyi bu ekolün son eserinde Cābir bin Eflaḥ’ın kitabından çok temsilcisi Nūreddīn el-Biṭrūcī’nin kitabı yap- şey almıştır. Johannes Tropfke’ye göre210 o, mıştır. Yayınlanmasından çok kısa bir süre «Regiomontanus, eserinin ilk bölümlerin- sonra Michael Scotus (ö. yaklaşık 235) tara- de öncülerinin ulaştığı sonuçları bağımsız fından yapılan çeviri, bu eserin İspanya dışı bir şekilde işlerken, dördüncü bölümünde Avrupa’ya da ulaşmasını sağladı. İbn Ṭufeyl Cābir’in çıkarımlarına kelimesi kelimesine ve İbn Rüşd gibi el-Biṭrūcī de gezegen küre- bağlı kalmaktadır». Küresel trigonometri tari- lerinin yeryüzü orta noktası çevresinde ortak hinde211 temel bir formül onun adıyla adlan- merkezli bir tarzda dönmeleri gerektiğini ve dırılmaktadır: “Geber [Cābir] Teoremi”. Bu yine tıpkı İbn Rüşd gibi gezegenlerin helezoni teorem, dik açılı küresel bir üçgen, verilen bir olarak değişik eksenlerle hareket ettiklerini dik kenar ɑ ve verilen bir komşu açı β ’den düşünüyordu (Katalog II, 12f.)207. hesaplanabilir, bu da cos α = cos ɑ sin β for- Bu dönem matematiğinde, İslam dünyasının mülüne götürür. doğusunda daha önce bahsi geçen Şerefeddīn Son olarak 6./12. yüzyıl matematiğinin eṭ-Ṭūsī (ö. 606/1209’den sonra) önemi çok birinci sınıf bir matematikçisine, Aḥmed belirgin bir rol oynamıştır. el-Muʿādelāt208 b. Muḥammed İbn es-Serī b. eṣ-Ṣalāḥ’a (ö. isimli kitabıyla üçüncü dereceden denklemle- 548/1153) işaret etmek gerekir. İbn eṣ-Ṣalāḥ, rin sistematik bir tarzda ele alınması sürecinde Yunan ve önceki dönem Arap otoritelerinin çok önemli bir yer elde etmiştir. O, ʿÖmer el- ulaştıkları sonuçları yeniden gözden geçir- Ḫayyām’ın yolunu takip ederek aradan geçmiş meye ve eleştirmeye adadığı bir dizi eser yüzyıl boyunca İslam dünyasında matematiğin kaleme almıştır. Böyle bir eleştiriye gerçek- ulaştığı ilerlemeler hakkında fikir veriyor. Bu ten ehil olduğunu, kendi Arap öncülerinin ilerlemeler kendilerini özellikle numerik ve Yunanlara yönelttikleri eleştirileri yeniden geometrik gelenekler bağlamında ve bütün- gözden geçirmede ve kısmen çürütmede cül bir numerik işlemler dizisinin formüle tarihsel olarak adil olmayı ön plana aldığını, edilmesinde ve temellendirilmesinde kendini Matthias Schramm’ın212 onun bir kitabı hak- gösterir209. 210 Geschichte der Elementar-Mathematik, 2. Baskı, Cilt 207 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 36-37. 5, s. 137; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 53. 208 Sharaf al-Dīn al-Ṭūsī, Oeuvres mathématiques: Algè- 211 von Braunmühl, A.: Vorlesungen über Geschichte der bre et géométrie au XIIe siècle. Texte établi et traduit par Trigonometrie, Cilt 1, Leipzig 1900, s. 81-82; Tropfke, J.: Roshdi Rashed, 2 Cilt, Paris 1986. a.e., Cilt 5, s. 131-132; Juschkewitsch, A.P.: a.e, s. 304; 209 Berggren, J.L.: Innovation and tradition in Sharaf al- Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 53. Dīn al-Ṭūsī’s al-Muʿādalāt, Journal of the American Ori- 212 Ibn al-Haythams Stellung in der Geschichte der ental Society içerisinde 110/1990/304-309, özellikle 309. Wissenschaften, Fikrun wa Fann içerisinde (Hamburg) 6/1965, s. 65-85, özellikle 81.

36 G İ R İ Ş kındaki araştırmasından öğrenmekteyiz. imal edilmiş özel bir su saati (Katalog III, Fizik ve teknoloji alanının bu dallarının 6./12. s. 117), ve geç dönem antiketeden bilinen yüzyılda Arap-İslam kültür dünyasında ulaş- farklı sıvıların özgül ağırlıklarını belirlemeye tığı yüksek seviyeyi gösteren en azından iki yarayan bir areometre (Katalog V, 12 vd.) kitap tanıyoruz. Bu eserler ʿAbdurraḥmān tanıtmaktadır. el-Ḫāzinī’nin213 (515/1121 yılında yazdığı) el-Ḫāzinī’nin, bir cismin daha ince havada Mīzān el-Ḥikme ile, Ebū el-ʿİzz İsmāʿīl İbn ağırlık kazandığını ve daha yoğun havada er-Rezzāz el-Cezerī’nin214 (yaklaşık 600/1203 veya suda ise ağırlığının azaldığını bilmesi yılında kaleme aldığı) el-Cāmiʿ beyn el-ʿİlm hayli ilginçtir215. Onun şu düşüncesi de olduk- ve-el-ʿAmel en-Nāfiʿ fī Ṣınāʿat el-Ḥiyel isimli ça dikkate değerdir: «Sıvılar bir kapta, eğer eserleridir. bu kap yerin merkezine daha yakın ise daha Mīzān el-Ḥikme adı bir “Bilgelik Terazisi” büyük bir hacim, eğer daha uzak ise daha konusunda bir eser vaat ediyorsa da, kitabın küçük bir hacim kaplarlar.»216 E. Wiedemann içeriği bunun çok ötesine gitmektedir. Yazar, 1890 yılında Roger Bacon’ın (13.yüzyıl) Opus her şeyden önce, özgül ağırlıkları belirle- majus217 isimli kitabında aynı düşünceyi bul- me konusunda el-Bīrūnī’nin ulaşmış olduğu muş ve her iki yazarın delillerinin birbirlerine sonuçları geliştirmekte ve tamamlamakta- yakın olduğunu ve Bacon’ın argümantasyonu- dır. Kitabın adında geçen terazi, hata oranı- nun «Arab’ınkine oranla biraz daha çapraşık» nı 1/60000 lik bir hassasiyete hedefleyecek bulunduğunu tespit etmiştir. el-Ḫāzinī’nin tarzda yapılmıştır (Katalog V, s. 5 vd.). el- Mīzān el-Ḥikme’si kelimenin tam anlamıyla Ḫāzinī suyun özgül ağırlığının sıcaklık dere- bir fizik kitabıdır ve bize 6./12. yüzyılda Arap- cesine bağlı olduğuna ilişkin açık-seçik bir İslam bilginlerinin bildiği birçok fiziksel yasa- bilgiye sahiptir ve bu anlamda ulaştığı gözlem ları öğretmektedir. Onun, deneylerin İbn el- sonucunu, kendi terazisinde tarttığı suyun Heysem ve el-Bīrūnī’den de alışık olduğumuz yazın kışa göre daha düşük bir ağırlığa sahip yüksek değerli anlatımları ve deneyi çalışma olduğunu belirtmektedir. Ayrıca o, dakikala- sırasında sistematik olarak kullanılacak bir rı ölçmek maksadıyla terazi prensibine göre elaman diye tanıması göze çarpıyor. 213 Bkz. Khanikoff, Nicolas: Analysis and extracts of 215 Bkz. Mīzān el-Ḥikma, ed. Khanikoff s. 68 (Tekrarbasım: Kitāb Mīzān al-ḥikma [Arapça Orijinal olarak verilmiştir] s. 68); ed. Haydarabad s. 69 (Tekrarbasım: s. 414); Ger- «Book of the Balance of Wisdom», an Arabic work on the land, E.: Geschichte der Physik. İlk bölüm: Von den ältesten Zeiten bis zum Ausgange des achtzehnten Jahrhunderts, water-balance, written by Khâzinî, in the twelfth century, Münih ve Berlin 1913 (=Geschichte der Wissenschaften Jourmal of the American Oriental Society içerisinde in Deutschland. Neuere Zeit. Cilt 24), s. 175. (New Haven) 6/1860/1-128 (Tıpkıbasım: Natural Sci- 216 Mīzān el-Ḥikma, ed. Khanikoff s. 38 (Tekrarbasım: ences in Islam serisi içerisinde Cilt 47, s. 1-128); Ibel, s. 38); ed. Haydarabad s. 25 (Tekrarbasım: s. 484); Wi- Thomas: Die Wage im Altertum und Mittelalter, Erlangen edemann, E.: Inhalt eines Gefäßes in verschiedenen Ab- 1908, s. 73-162 (Tıpkıbasım: Naturalsciences in Islam seri ständen vom Erdmittelpunkte nach Al Khâzinî und Roger içerisinde Cilt 45- s. 77-166); Brockelmann, C.: GAL, 1. Suppl. Cilt, s. 902. Metin Bombay’da bulunan bir camide- Baco, Annalen der Physik içerisinde (Leipzig) 39/1890/319 ki bir el yazmasından tahkik edilmiş ve Haydarabad’da (Tekrarbasım: Gesammelte Schriften içerisinde Cilt 1, basılmıştır, 1940. (Tıpkıbasım: Naturalsciences in Islam s. 41); aynı yazar: Inhalt eines Gefäßes in verschiede- seri içerisinde Cilt47, s. 219-510). nen Abständen vom Erdmittelpunkt, Zeitschrift für Phy- 214 Birçok el yazması halinde bize ulaşmış olan eser Aḥmed sik içerisinde (Braunschweig ve Berlin) 13/1923/59-60 Y. el-Ḥasan tarafından yayınlanmıştır, Halep 1979; (Tekrarbasım: Natural Sciences in Islam serisi içerisinde İngilizce çevirisi Hill, Donald R.: The Book of Knowledge Cilt 47, s. 217-218. of Ingenious Mechanical Devices, Dordrecht ve Boston 217 The <Opus majus> of Roger Bacon, ed. Bridges, John 1974; 3606 nolu Ayasofya nüshasının tıpkıbasımı Institut H., London 1900 (Tekrarbasım: Frankfurt 1964) Cilt 1, s. für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissenschaften 157-159; İngilizce çevirisi Burke, Robert B., Philadelphia tarafından yapılmışıtır 2002. 1928, Cilt 1, s. 179-180.

GİRİŞ 37 Söz edilen kitaplardan ikincisi, daha önce bağımsız olarak oluştuğunu bilmemekteyiz219. tanınmayan İbn er-Rezzāz el-Cezerī tara- el-Cezerī’nin kitabındaki kendi yaratıcılık fından Āmid [Diyarbakır] prensi Nāṣireddīn payına gelince: Arap-İslam kültürünün tek- Maḥmūd b. Muḥammed b. Ḳarāʾarslan’ın noloji tarihi araştırmaları kesin ve sağlam isteği üzerine yazılmaya başlanan ve onun sul- bir zemine oturmadıkça ve genel bilim tarihi tan oluşundan iki yıl sonra tamamlanan kitap- çerçevesindeki yeri tatmin edici bir şekilde tır. Birçok nüshalarla ve renkli resimlerle açıklanmadıkça biz, eserinde tanıttığı buluş- donatılmış olarak günümüze ulaşan bu eser, ların bazılarının onun buluşları olduğuna dair mekanik alanında yazmalarına kavuştuğumuz sadece tahmide bulunabiliniriz220. Tek bir şey kitapların kuşkusuz en güzelidir. «Ekinoksal kesin olarak söylenebilir ki, bu eser kültürel ve temporal [gece ve gündüz eşitliği ve gün ve bilimsel açıdan ulaşılan yüksek seviyenin uzunlukları esaslarına göre yapılan] saatler» tarihsel bir tanığıdır. Araçlar ve cihazlar ile ve «cisimleri doğal konumlarından başka bunların imali ve kullanılan malzemeler hak- cisimler aracılığıyla hareket ettiren makine- kında bu eserden yeni bilgiler öğrenmekteyiz. ler» yazarın kitabında ele aldığı konulardan Bu açıdan bakıldığında kitap, her ne kadar bazılarıdır. O, en ince ayrıntılarına varınca- bütün İslam dünyasında ulaşılan teknoloji ya kadar toplam 50 makine ve nesneyi bir seviyesini ortaya koymakta muhtemelen tem- mühendis bakış açısıyla tanıtmakta ve 50’sini sil niteliği taşımıyorsa da, genel bilim tarihini tam ve yaklaşık 100’ünü detay resimlerle öyle- anlamada çok önemli katkılar sağlamaktadır. sine anlaşılır bir şekilde donatmaktadır ki, Bu kitapta tanıtılan bazı araçlar, daha son- bunlar çok ciddi zorluklarla karşılaşmadan raları Avrupa’da araç ve gereçler hakkında imal edilebilir. yazılmış kitaplarda tanıtılan araçlarla yakınlık Haçlı savaşlarının halk arasındaki iletişimi ve göstermektedir; bununla birlikte doğrudan İslam ülkeleri arasında kitap ve bilgi dolaşımı- bir bağlantı yokmuş gibi görünüyor. nı zorlaştırması gibi o dönemin hiç de uygun 6./12. yüzyılın coğrafya alanında en kayda olmayan politik koşulları altında Anadolu’nun değer başarısı, Malaga’da 1042-47 ve 1054-55 doğusunda ortaya çıkmış olan bu eserin, muh- yılları arasında hüküm sürmüş olan II. İdrīs’in temelen Arap-İslam teknolojisinin o zaman- soyundan gelen Ebū ʿAbdullāh Muḥammed lar veya genel olarak ulaşmış olduğu en son b. Muḥammed b. ʿAbdullāh el-İdrīsī tarafın- gelişim basamağını yansıtmış olması beklene- dan meydana getirilmiş coğrafya eseridir. Batı mez. Burada söz konusu olan kitap, maharetli İslam dünyasının bu asilzadesi ya Normanların bir mühendisin yetenek ve anlayışı ölçüsünde, Kralı II. Roger’ın (dönemi: 1130-1154) misa- sahip olduğu bilgi kaynakları temelinde ve firi olarak ya da sadece bir seyyah olarak içinde bulunduğu yaşam koşullarının gerek- Palermo’ya gelmiştir. Uzun yıllar süren ikame- sinimleri çerçevesinde oluşturabileceği bir ti esnasında, ev sahibinin isteğiyle gümüş bir çalışmanın ürünüdür. Mesela hidrolik cihaz- disk üzerinde yuvarlak bir dünya haritası, buna lardaki su durumunu düzenlemeye yarayan bağlı olarak 70 parçaharita ve bir de Nüzhet el- konik valf ilk olarak el-Cezerī’nin kitabında Müştāḳ fī İḫtirāḳ el-Āfāḳ adı altında bir dünya rastlanıyorsa, bu tek başına onu bu gerecin coğrafyası kitabı ortaya koymuştur. Ayrıca mucidi olarak görmemiz için yeterli sebep o, bir sonraki Kral I. Guillaume (dönemi: olamaz218. Ayrıca belirtilmelidir ki, bu tarz valf Avrupa’da 18. yüzyıla kadar bilinmiyordu. 219 Bkz. Mayr, Otto: The Origins of Feedback Con- Bunun bilgisinin Arap-İslam dünyasından mı trol, in: The Scientific American içerisinde (New York) Batı dünyasına geçtiğini, ya da Batı’da bunun 223/1970/111-118, özellikle s. 114; Hill, D.R.: The Book of Knowledge of Ingenious Mechanical Devices, a.y., s. 279. 218 Bkz. Enstitümüzün yaptığı tıpkıbasımın girişi s. VIII. 220 Bkz. Enstitümüzün yaptığı tıpkıbasımın girişi s. VIII- IX.

38 G İ R İ Ş 1154-1161) için kitabının kısaltılmış bir versi- ve sapmalar bir yana bırakılırsa, el-İdrīsī’nin yonunu Üns el-Mühec ve-Ravḍ el-Furec adı haritası öncüsü olan dünya haritasını birçok altında 72 parçaharita ekleyerek sağlamıştır. açıdan aşmaktadır. Mesela, Avrupa, özellikle Gümüşten yapılmış yuvarlak dünya haritası Akdeniz bölgesi nispeten daha iyi gösterilmiş, (Tabula Rogeriana) 1160 yılında isyancılar kuzey doğu Asya tamamen yeniden şekillen- tarafından parçalanmış ve aralarında payla- dirilmiş ve orta Asya da gölleri ve ırmaklarıyla şılmıştır. daha gelişmiş düzeyde ortaya konulmuştur. Dünya haritasının ve parçaharitaların kop- Bunun ardından şöyle bir soru belirir: Aslında yaları, birçok kez yapılmış kopyalamanın son yerinde yürütülmesi ve nesiller boyu devam ürünü olarak coğrafya eserinin birkaç yazma etmesi gereken bir çalışmayı kaçınılmaz kılan nüshası içerisinde bize ulaşmıştır. el-İdrīsī’nin bir haritayı nasıl olur da bir coğrafyacı otur- bu haritaları nasıl yaptığına ve bütün çalış- duğu Sicilya’da gerçekleştirebilmiştir? Ben, malarının coğrafya tarihi açısından önemine böyle bir çalışmanın sonucunun (haritalar ilişkin sorulan soru çoktandır tartışılmakta ve da içeren) kitap olarak el-İdrīsī’ye gerçek- hayli farklı şekillerde yanıtlandırılmaktadır. ten ulaşmış bulunduğuna inanıyorum. Bu Haritaların nasıl oluşturulduğuna ilişkin soru- kitap Ḫānāḫ (Ġāġān veya Cānāḫ) b. Ḫāḳān lan sorunun tartışılmasında, hemen hemen el-Kīmākī isimli birisi tarafından kaleme sürekli olarak şu varsayımdan hareket edil- alınmıştır ve el-İdrīsī bu eseri kendi kay- miştir: el-İdrīsī, Ptoleme’nin dünya haritasını naklarından birisi olarak zikretmektedir222. model olarak önünde bulundurmuş olmalı- Göründüğü kadarıyla Kimak Türklerinden dır. Elbette daha 20 yıl önce bulunmuş olan, bir hükümdarın coğrafi-kartografik eseri olan Halife el-Meʾmūn (dönemi: 198-218/813-833) bu kitap, Arap-İslam kartografi geleneği içe- coğrafyacıları tarafından yapılmış dünya hari- risinde oluşmuş bulunan “haritası yapılacak tası ve parçaharitalar bu tartışmalar sırasın- yerde uzun süreli veri toplama” yöntemini asıl da göz önüne alınamazdı. Sorunun ayrıntılı almıştır. el-İdrīsī’deki kuzey ve kuzey doğu bir tartışmasının Geschichte des arabischen Asya sunumu, el-Meʾmūn coğrafyacılarının- Schrifttums isimli kitabımın 10 ve 11. ciltlerin- kine nispetle oldukça yenidir –tabî ki sözde de ve ayrıca müsvedde halde bulunan beşeri Ptoleme haritalarını burada dile getirmeye coğrafya hakkındaki ciltte yer aldığına işaret bile gerek yok– ve 18. yüzyıla kadar Avrupa’da ederek görüşümü çok kısa bir şekilde aşağıda çizilmiş dünya haritalarının çoğunda bu şekil ifade ediyorum: Aslında harita çizimine bir görülmektedir. Bildiğim kadarıyla şimdiye girişten ibaret olan Ptoleme Coğrafyası, çok kadar hiçbir coğrafya tarihçisi, Avrupa harita- büyük bir ihtimalle hiçbir harita içermemek- larındaki bu Asya formunun nereden geldiği teydi. Ptoleme’ye atfedilen haritalar 13. yüz- sorusunu sormamıştır. yıldan 14. yüzyıla geçiş döneminde Bizanslı Kanaatimce el-İdrīsī’nin dünya haritası, yeter- Maximos Planudes tarafından, Ptoleme’nin sizliklerine rağmen, el-Meʾmūn haritasının, kitabındaki koordinatlar temel alınarak ve Arap-İslam kültür çevresinde ortaya çıkışın- muhtemelen el-Meʾmūn coğrafyacılarının dan beri kartografinin geçirmiş olduğu geli- dünya haritasından istifade edilerek kaza- şimi takip etmemize olanak tanımaktadır. nıldı221. Bugün biz, el-İdrīsī’nin, el-Meʾmūn Ayrıca bu harita, uzun süreden beri tartışılan, haritalarını model olarak göz önünde bulun- portolan diye adlandırılan haritaların köke- durduğunu ispat edebiliriz. Enlem-boylam ninin ne olduğu ve 13. - 14. yüzyılda Avrupalı ağının ortadan kaldırılması ve yerine sehven denizciler ve kartograflar arasında nasıl «bir- yedi iklimi gösteren eşit aralıklı paralelle- denbire ortaya çıkabildiği» sorusunu cevap- rin konulması gibi göze çarpan bazı hatalar 222 Nüzhet el-Müştāq, Opus geographicum içerisinde ed. 221 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 50-57. Bombaci, A. ve diğerleri: Neapel ve Roma 1970-1984, Cilt 1, s. 5; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 349.

GİRİŞ 39 landırmamıza yardımcı olmaktadır. reografik projeksiyona aktarma girişiminde el-İdrīsī dünya haritasının kartografya tari- bulunduk, bize ulaşan küresel dünya haritası hi açısından değerlendirilmesi bir olgunun bu işlem sırasında gerektiğinde tamamlayıcı açığa kavuşturulmasını gerektirmektedir: olarak kullanıldı. İnanıyoruz ki bizim oluş- Onun Coğrafya’sının bazı el yazmalarında turduğumuz harita el-İdrīsī’nin tasavvurlarını bize kadar ulaşan ve birçok kez kopyalanmak- daha iyi yansıtmaktadır ve bu nedenle bir pos- tan dolayı yıpranan dairesel dünya haritası, ter halinde yayınladık. Konrad Miller’in takdire şayan Mappæ arabi- el-İdrīsī’nin kitabının metinsel içeriğine iliş- cæ223 (1926-1931) adlı çalışmasından önce çok kin şunlar söylenebilir: Biz, onun Arapça az sayıda oryantalist tarafından biliniyordu. kaynakları yoluyla, Avrupa ülkeleri coğrafyası Miller kitabında dairesel dünya haritasının ve konusunda çok geniş bilgiler elde etmekte- parçaharitaların bize kadar ulaşmış kopyala- yiz. Keza el-İdrīsī’nin Sicilya, İtalya, Fransa, rını ve aynı zamanda parçaharitaları birleştir- Almanya, İskandinav, Slav ve Balkan ülkeleri mek suretiyle bir dünya haritası yayınladı. el- Avrupalı arabistler tarafından çok ciddi bir İdrīsī’nin dairesel bir dünya haritası çizdiğini şekilde incelenmiştir224. bizzat kaydetmesine ve bu haritanın birçok Bu zaman diliminde felsefe alanında yeni bir el yazmasında bize kadar ulaşan kopyaları- akım doğdu: İşrak felsefesi (felsefe el-işrāḳ). nın dairesel olmalarına rağmen, Miller bu Bu ekolün kurucusu Şihābeddīn Yaḥyā b. dünya haritasının dikdörtgen şeklinde olması Ḥabeş es-Sühreverdī (ö. 578/1191)’dir. Felsefi gerektiğine kanaat getirmişti (Katalog III, sisteminin temeli bir ışık metafiziğidir. « O, s. 28). Orijinali yeniden elde etmek için 70 varlık ve yokluğu, cevher ve arazı, sebep ve adet dikdörtgen parçaharitayı bir araya geti- sonucu, düşünce ve duyguyu, ruh ve bedeni, rerek birleştirme yoluyla el-İdrīsī’nin orijinali kısaca herşeyi işrāḳ öğretisiyle açıklamak- kaybolan dünya haritasını bu şekilde orta- tadır. O yaşayan, hareket eden ve var olan ya koymanın doğruluğuna kendisini inandır- herşeyi “ışık” olarak görmekte, hatta onun mıştı. Miller tarafından yayınlan bu dörtgen Tanrı kanıtı bile bu sembol üzerine kurgulan- şeklindeki dünya haritası geniş çapta yaygın- maktadır.»225 lık kazanmıştır. Bu haritada dünyanın kuzey Bu yüzyıl filolojide bilimsel alanların ter- kısmı, ekvatoral bölgeler genişiliğini alıyor, minolojisine, yabancı dillere ve Arapça’daki bunun sonucu olarak kartografik “resim” yabancı dil unsurlarının araştırmasına yönelik deforme edilmiş bulunuyor, aynı zamanda sürekli artan bir ilgi kendini göstermekte- kuzey Asya ve Afrika’nın şekilleri kayboluyor. dir. Bu ilginin bir önceki yüzyılda öncüleri- Burada söz konusu olan haritayı Miller’in el- nin bulunmadığı düşünülemez. Örnek olarak İdrīsī’nin parçaharitalarına dayanarak elde yukarıda adı geçen el-İdrīsī’nin bitkiler kitabı, ettiğini, kitabın içerisinde bize kadar ula- el-Cāmiʿ li-Ṣıfāt Eştāt en-Nebāt ve-Ḍurūb şan dünya haritasının ise dairesel olduğu- Envāʿ el-Müfredāt226, anılabilir. 1200’den nu ve ikisi arasında oldukça büyük farkla- rın bulunduğunu bilenlerin sayısı çok azdır. 224 Bu konudaki çalışmaların büyük bir çoğunluğu In- Elektronik bilgi işleme yardımıyla parçahari- stitut für Geschichte der Arabisch-Islamischen Wissen- taları dikey olarak derecelendirme ve bir ste- schaften tarafından, Frankfurt, bir araya getirilmiş ve tekrar basımları yapılmıştır: Islamic Geography serisi 223 Mappæ arabicæ. Arabische Welt- und Länderkarten içerisinde Cilt 2-8. des 9.-13. Jahrhunderts in arabischer Urschrift, latein- 225 van den Berg, S.: as-Suhrawardī, Enzyklopädie des ischer Transkription und Übertragung in neuzeitliche Islām içerisinde Cilt 4, Leiden ve Leipzig 1934, s. 547- Kartenskizzen. Konrad Miller tarafından giriş mahiyetin- 548. deki metinlerle yayınlanmıştır, 6 Cilt, Stuttgart 1926-1931 226 Institut für Geschichte der Arabisch-Islamischen (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt Wissenschaften tarafından tıpkıbasımı yapılmıştır, 240-241). Frankfurt 3 Cilt 1995.

40 G İ R İ Ş fazla bitkisel ilaca «yaklaşık bir düzine dilden el-Hādī li-eş-Şādī isimli bu konuda kaleme binlerce sinonim»227 toplamıştır228. Bağdatlı alınmış eserlerindeki malzemeleri bir araya filolog Ebū Manṣūr Mevhūb b. Aḥmed el- getirilmiştir234. Cevālīḳī229 (ö. 539/1144) kitaplarından biri- Burada bir de 6./12. yüzyılda savaş tekniği sini, Arapça’ya alınmış yabancı kelimeler alanında kaydedilen ilerlemelerden bahse- ve Arapçalaşmış kelimelere hasretmiştir dilecektir. 1948 yılında Claude Cahen tara- (Kitāb el-Muʿarreb). Şimdiye kadar tama- fından ilgili uzmanların bilgisine sunulan bir men bilinmez olarak kalmış, nispeten hacimli kitap, bu konu hakkında çok faydalı bilgiler bir Arapça-Farsça sözlük olan eṣ-Ṣaḥīfa el- taşımaktadır. Bu bilgiler konunun uzmanı ʿAẕrā’daʾ230 yazar Muḥammed b. ʿÖmer en- tarihçilerin bazı tez ve hipotezlerinin savunu- Nesefī231 tarafından kendisinin iki öncülü, el- lamaz olduğunu göstermektedir. Söz konusu Ḥuseyn b. ʿAlī ez-Zevzenī’nin232 (ö. 486/1093) olan eser, Eyyubi Sultanı Ṣelāḥaddīn (döne- Kitāb el-Maṣādir ve Aḥmed b. Muḥammed mi: 569-589/1174-1193) zamanında Murḍā b. Aḥmed el-Meydānī’nin233 Kitāb es-Sāmī ve b. ʿAlī b. Murḍā eṭ-Ṭarsūsī (Katalog Cilt V, s. 94) tarafından yazılmış olan Tabṣıra 227 Meyerhof, Max: Über die Pharmakologie und Botanik Arbāb el-Elbāb isimli eserdir. Bu eserde des arabischen Geographen Edrisi, Archiv für Geschich- birçok şeyin yanı sıra büyük bir tatar oku te der Mathematik, der Naturwissenschaft und der Tech- (arbalet) (ḳavs ez-ziyār) tanıtılmaktadır. Bu nik içerisinde (Leipzig) 12/1930/45-53, 236, özellikle s. aletin o döneme kadar yapılmış olanların 51 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt en büyüğü, en uzun menzillisi ve en etkilisi 96, s. 59-68, özellikle s. 65); aynı yazar: Die allgemeine olduğu rivayet edilmektedir. Onun, birbiri- Botanik und Pharmakologie des Edrisi, Archiv für Ge- ne yapıştırılmış çok sayıdaki ahşap ve boy- schichte der Mathematik, der Naturwissenschaft und der nuz plaka katlarından oluşan devasa yayı, bir Technik içerisinde (Leipzig) 12/1930/225-236, özellikle çark kullanılarak (yaklaşık yirmi kişi yerine) 226 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt bir ya da iki kişi tarafından gerilebiliyordu. Bu 96, s. 69-80, özellikle s. 70). tür tatar oku (arbalet) Avrupa’da 13. yüzyılda 228 el-İdrīsī eserini oluştururken muhtemelen el-Bīrūnī’yi ortaya çıkmaya başladı. Leonardo da Vinci’nin örnek almıştır. el-Bīrūnī bitki ilaçları kitabında, Kitāb bu tarz bir fırlatma aletinin dev bir modelini eṣ-Ṣaydana’da, birçok bitkisel ilaç için onlarca dilden resmetme fantazisini muhtemelen bu canlan- değişik isimler ilave etmiştir «hemen her zaman Yunanca, dırmıştır (Katalog Cilt V, s. 119). Görüldüğü Süryanca, Farsça, Hintçe ve sıklıkla da İbranca, merkez kadarıyla haçlı seferleri, Müslümanları Suriye ve güney Asya dilleri (Hwarizm, Belh, Tohar, Zabul, Si- ve Mısır’da kendilerini olabildiğince etkili cistan, Sind ağız ve dillerince vb.)», bkz. Meyerhof, M.: silahlarla savunmaya itmiştir. Bu tür silahla- Das Vorwort zur Drogenkunde des Bērūnī, Quellen und rın geliştirilmesi 7./13. ve 8./14. yüzyıla kadar Studien zur Geschichte der Naturwissenschaften und der devam etmiştir. Medizin içerisinde (Berlin) 3/1933/157-208, özellikle 170 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 96, 233 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 289, Suppl. Cilt s. 171-240, özellikle 184). 229 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 280, Suppl. Cilt 1, s. 506-507. 1, s. 492. 234 Maḥmūd b. ʿÖmer ez-Zemaḫşerī’nin Muḳaddime el- 230 Benim bildiğim tek nüsha İstanbul’da Topkapı Sarayı Edeb isimli eserini 6./12. yüzyılın Arapça-Farsça sözlüğü Müzesi Kütüphanesinde bulunmaktadır, III. Ahmet, no. 2707 (649 H.), bkz. F. E. Karatay’ın hazıladığı katalog Cilt olarak göz önünden bulundurmuyorum. Bu kitabın bir- 4, s. 29. 231 Eserdeki bazı işaretlerden en-Nesefī’nin el- çok el yazmasında rastlanan Farsça, Türkçe ve Moğolca Meydānī’nin bir çağdaşı olduğu sonucuna varılabilir. 232 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 1, s. 288, Suppl. Cilt kelimeler daha sonraki dönemlerin ilaveleri gibi görünü- 1, s. 505. yorlar, bkz. Grotzfeld, Heinz: Zamaḫšarī’s muqaddimat al-adab, ein arabisch-persisches Lexikon? Der Islam içe- risinde (Berlin) 44/1968/250-253.

GİRİŞ 41 7./13. Yüzyıl doğru) aynı mesafeleri kateden orta noktaları bulunmaktadır. Bu Ptoleme modeliyle orta- 7./13. yüzyıl bütün bilim dallarında, bir önceki ya çıkan, hareketlerin tekdüzeliğinin neden yüzyılda uğraşılan disiplinlerin gelişimindeki olduğu aksaklığı Naṣīreddīn çifte episikller devam eden yaratıcılığı ortaya koymaktadır. yoluyla bertaraf etmektedir. Bu modelde bir Ayrıca bu yüzyılın karakterisik yanı şudur; küçük bir daire (ki bunun yarıçapı büyük önceki nesillerden devralınan disiplinlerin dairenin yarıçapının yarısıyla ve böylelikle mümkün olabildiğince sistemleştirilmesi, ilk eksantrik uzunluğunun yarısıyla örtüşür) defa çok kesin tanımlanan disiplinler for- büyük daire içerisinde (yani büyük dairenin munda inşa edilmesi veya zaman içerisinde orta noktasıyla daire çizgisi arasında) ters kazanılan ilerlemeler göz önünde bulundu- yönde batıdan doğuya doğru hareket eder235. rularak yeniden ele alınıp işlenmesi. Gerçi Naṣīreddīn, bu modelini kendisinin tasarladı- yeri gelince ileride bahsedilecekse de burada ğı ve şu şekilde dile getirdiği yardımcı teorem şu nokta dile getirilmelidir: Bilimleri sürekli üzerine inşa etmektedir236: «Bir daire içeri- geliştirme sürecinin sözü edilen son karakte- sinde daha küçük bir daire yuvarlandığında, ristik yöntemi en iyi örneklerini, Naṣīreddīn onun [büyük olanın] yarıçapı diğerinin [küçük aṭ-Ṭūsī’nin Yunan ve Arap bilginlerin meşhur olanın] yarıçapının iki katı kadarsa, akabinde eserlerini “yeniden ele alarak işleme”lerinde küçük dairenin her bir noktası, yuvarlanma bulmuştur ki o bu çalışmalarını taḥrīr olarak esnasında büyük dairenin çapını tanımlar.»237 adlandırıyordu. Bu önerme daha sonra Kopernik’de (ö. 1543), Bu yüzyılın duraklama başlangıcını da içerdi- Ludovico Ferrari’de (ö. 1565) ve Philippe de ğine ilişkin görüş, talihsiz olduğu kadar tarihi la Hire’de (ö. 1718) yeniden ortaya çıkmak- olgularla çelişen ve Arap-İslam bilimleri tari- dır238. hi konusunda bir zamanlar tam bir bilgisizlik Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī’den çok kısa bir süre sonra içerisinde ortaya atılan bir görüştür. Halbuki Müʾeyyededdīn el-ʿUrḍī (670/1272’den önce) durum bunun tam tersidir. ve muhtemelen onun ardından Ḳuṭbeddīn Astronomi alanının teorik yöndeki ilerlemesi, eş-Şīrāzī (ö. 710/1311) birbirlerine büyük İbn el-Heysem ve Ebū ʿUbeyd el-Cūzecānī ölçüde benzeyen iki yeni model geliştirdiler. tarafından başlatılan Ptoleme gezegenler Böylelikle oldukça ilginç bir Merkür modeli modelinin tashihi denemelerinde kendini gös- ortaya çıkmış bulunuyordu239. termektedir (bkz. 5./11. yüzyıl). Ptoleme’nin kendi gezegenler modeline aequansı (geze- 235 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 35. genlerin yörüngelerini sınırlayıp merkezle- 236 Bkz. et-Teẕkire fī ʿİlm el-Heyʾe, el yazması Paris, Bib- ri Dünya’nınkinden ayrı ve yörüngelere eşit liothèque nationale, ar. 2509, varak 37b-38a; Fransızca varsayılan daireler) sokmasıyla zedelediği eşit çevirisi de Vaux, Bernard Carra: Les sphères célestes sur dairesel hareketler prensibini yeniden oluş- l’histoire de l’astronomie ancienne, Paris 1893, appendice turmak için Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī çığır açacak VI, pp. 337-361, özellikle s. 348 (Tekrarbasım: Islamic bir teşebbüste bulunmuştur. Kendi modelin- Mathematics and Astronomy Cilt 50, s. 161-185, özellikle de o, aequans modelinin merkez noktasını s. 172). muhafaza ederek, ortası deferentin (geze- 237 Curtze, M.: Noch einmal über den de la Hire zuge- genlerin yörüngesinin) orta noktasını veren schriebenen Lehrsatz, Bibliotheca Mathematica (Berlin) eksantrik (Dünya’nın merkezi ile gezegen- 9/1895/33-34; Cantor, M.: Geschichte der Mathematik lerin yörüngelerinin merkezleri arasında Cilt 1, s. 780; Tropfke, J.: Geschichte der Elementar-Ma- bulunduğu düşünülen fark uzunluğu) boylamı thematik Cilt4, 2. Baskı Berlin ve Leipzig 1923, s. 126. ek yörünge (episikl) çapına eşit bırakır. (Ek 238 Tropfke, J.: Geschichte der Elementar-Mathematik yörüngelerin) orta noktaları deferent üzerin- Cilt4, s. 126. de doğudan batıya doğru hareket eden geze- 239 Bkz. The astronomical work of Muʾayyad al-Dīn al- gen episikllerinin eş zamanlı olarak (doğuya ʿUrḍī. A thirteenth century reform of Ptolemaic astron- omy. Kitāb al-Hayʾah, yayınlayan George Saliba Beyrut 1990.

42 G İ R İ Ş 7./13. yüzyılın astronomi alanındaki en önemli bilimlerinin tipik gelişmesine şahitlik etmekte başarılarından birisi de, Urmiye gölünün güney olup geleceğin matematikçi nesillerini çok doğusunda bulunan Merāġa’da bir rasatha- derinden etkilemiştir. aṭ-Ṭūsī’nin geometri ne kurulmasıdır. Bu proje yaklaşık 657/1259 alanında (bkz. Katalog III, s. 127) ileride bah- ve 668/1270 yılları arasında Batı Moğol sedilecek olan, paraleller öğretisinin geliştiril- İmparatorluğu’nun kurucusu Hulâgu’nun mesinde oynadığı rolün yanı sıra onun bileşik emriyle, Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī’nin yönetiminde, oranlar teorisine yaptığı katkı da anılmalıdır. Bağdat ve Suriye’de faaliyette bulunurken Onun paraleller öğretisi 18. yüzyılda Öklidci buraya getirilen bir grup astronom tarafından olmayan geometrinin doğmasına yol açmıştır. gerçekleştirilmiştir. Astronomik gözlem ama- Onun «Oranları ölçme» teorisi de Gregorius a cıyla inşa edilmiş büyük ana bina ve burada ilk Sancto Vincentio’nun (1584-1667) «Oranların kez inşa edilmiş devasa aletlerle gerçekleştiri- İsimlendirilmeleri»inde kendini gösteriyor241. len bu girişim, Arap-İslam kültürü içerisinde Bu yüzyılda matematiksel coğrafya alanında rasthaneler tarihi bakımından çığır açıcı bir gerçekleştirilen başarılar hem niteliksel hem öneme sahiptir. Biz bu girişimin etkilerini 16. de niceliksel olarak olağanüstü büyüklükte ve yüzyıla kadar İslam dünyasında takip edebil- geleceği belirleyecek önemdedir. İslam dün- diğimiz gibi, Avrupa’da 16. yüzyılın ortaların- yasının batısında Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī da başlayan gelişimde de görebiliriz. (yaklaşık 600-680/1203-1280), doğu veya batı Bu yüzyıl için karakteristik olan, öncüler ufkunun üzerinde bulunan sabit yıldızların, tarafından kazanılmış başarıların geliştiril- bir usturlap aracılığıyla tespit edilen yüksek- mesi ve mantıksal olarak sistemleştirilme- likleri sayesinde mekanlar arasındaki zaman si gayretinin en veciz örneklerinden birisini farklarını ve dolayısıyla boylam farklılıkla- Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī, trigonometriyi ilk defa rını belirlemeye ilişkin bir metot tanıtmak- bağımsız bir disiplin halinde sunan Kitāb eş- tadır242. el-Marrākuşī ayrıca bu problemi Şekl el-Ḳaṭṭāʿ isimli eseriyle vermektedir. Bu usturlap kullanmadan çözebilecek bir yöntem büyük hizmet, 19. yüzyılın sonlarına doğru de önermektedir. Geschichte des arabisc- gerçek durumun A. von Braunmühl tara- hen Schrifttums’un 10. cildinde açıklanan bu fından ortaya konulmasına dek, uzun yıllar problem ve çözümü en geniş anlamıyla, bir boyunca J. Regiomontus’a atfedilmiştir (bkz. sabit yıldızın yükseklik ve azimutundan [hare- Katalog III, 135 vd.). Küresel trigonometri- ketle] onun saat açısının, diğer bir deyimle, bir nin temel unsuru olan ve Avrupa’da ilk kez sabit yıldızın meridyen çizgisinden geçişinden François Viète’de (1540-1603) ortaya çıkan itibaren belirlenen gökkubbesinin dönüşü ve “polar üçgen” veya “supplementer üçgen” de yıldızın merkezinden hesaplanmasıdır243. Naṣīreddīn’e dayanmaktadır. Gerçi bu, daha önceleri Ebū Naṣr b. ʿIrāḳ tarafından bulun- 241 Bkz. Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 255; Sezgin, F.: a.e., muştu ama ilk kez Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī tarafın- Cilt 5, s. 58. dan açık bir şekilde tasvir edilmiştir240. 242 Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī, Cāmiʿ el-Mebādiʾ ve- Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī’ninkiyle aynı olmayan el-Ġāyāt, tıpkıbasım Frankfurt 1984, Cilt 1, s. 153-154, fakat çok büyük bir ihtimalle onun yüzyılında 160; Schoy, C.: Längenbestimmung und Zentralmeridian ortaya çıkmış olan Öklid “Elementler”inin bir bei den älteren Völkern, Mitteilungen der K.K. Geogra- “yeniden ele alınıp şekillendirilmesi” çalışma- phischen Gesellschaft içerisinde Viyana 58/1915/25-62, sı 1594 yılında aṭ-Ṭūsī’nin kitabı olarak yayın- özellikle s. 39-43 (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi landı. Bu eser de 7./13. yüzyıl Arap-İslam içerisinde Cilt 18, s. 36-71, özellikle s. 48-52); Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 170. 240 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 57 ve Katalog III, 133 243 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 168-171. vd.

43 Elbette saat açısının belirlenmesi yöntemi- zaten bunu iddia etmemektedir. Tam tersine ne ve boylam farklarının tespitinde küresel o, bizzat kendisi tarafından belirlenen koor- trigonometrinin kullanımına ilk olarak el- dinatları, daha önceden beri varolanlardan Marrākuşī’de rastlıyor değiliz. Evvelce el- ayırmak için, kırmızı mürekkeple belirgin ve Bīrūnī kendi hocaları tarafından küresel üçgen tanınır hale getirdiğine işaret etmektedir245. için varılan sonuçları matematiksel coğrafya- Bu koordinatların önemini, 19. yüzyılın orta- nın hizmetine sunmuştu. Sonraki nesillerde larında coğrafya tarihçisi Joachim Lelewel246 –el-Marrākuşī’nin çalışmasını iyice tanıyoruz– gereği ile takdir etmiş, bunu bir «coğrafya daha ileri götüren bir gelişim bulmaktayız. Bu reformu» diye değerlendirmiştir: «İspanya gelişimde yerel saatin belirlenmesi için trigo- çok faydalı bir doğrultmayla daha önceki kar- nometrik-astronomik bütün yardımcı araçla- tografyada çok büyük olarak abartılan boyut- rın sabit yıldızlar gözlemi yoluyla sistematik larından kurtuluyor; bu abartmanın sonucu bir şekilde hizmete sokulmasıdır. Bu, sabit yıl- olarak Afrika’nın kuzey batı tarafı aşağıya dızların yükselmeleri ve eğimlerinden hareket doğru itilmiş ve İspanya’nın büyük bir kısmı prensibini gittikçe daha çok ilk aşamada tutan kuzeye çıkmış ve de batıya doğru uzatılmış- astronomik gözlem tekniğiyle Avrupa’da 16. tı». el-Marrākuşī’nin tashihleri sonucunda yüzyılın ikinci yarısında Tycho Brahe’de kar- Mağrip’teki bütün yerler enlemsel olarak şılaşmaktayız244. yukarı doğru çıkarılmış ve böylelikle de ger- Bahsi geçen coğrafi boylam belirlemeye yöne- çekte olmaları gereken pozisyona kavuşmuş- lik özgün yöntemi Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī lardır. gerçekten kullanmış görünmektedir. O geriye Bağdat’ın batısında ve doğusunda bulunan 130 yerin koordinatlarını içeren bir çizelge bölgeleri, mümkün olabildiğince tam ve doğru bırakmıştır. Bu çizelgenin coğrafya tarihin- bir şekilde astronomik-coğrafik kapsama çaba- deki önemi, Akdeniz kıyı şehirlerinin ve İber larının 5./11. yüzyılın ilk yarısında birbirlerin- yarımadası ile kuzey Afrika’daki birçok yerin den bağımsız başladığı, bugün tatmin edici bir önemli ölçüde düzeltilmiş enlem ve boylam tarzda belgelenmiş görünmektedir247. İslam derecelerini içermesinde bulunmaktadır. Bu dünyasının batısında yapılan ölçüm sonuçla- sayede, Ptoleme Coğrafyası karşısında 19° rından birisi de şudur: Marinos- Ptoleme’den lik ve el-Meʾmūn coğrafyacılarının ulaştığı alınan, Kanarya adalarından geçen sıfır sonuçlarla karşılaştırıldığında ise 8° lik bir meridyeni, Atlas Okyanusuna doğru 17°30' düzeltme ile el-Marrākuşī Akdeniz boylamı- daha batıya, yani Toledo’nun 28°30' daha nın ölçümünde modern değere 2° - 3° kadar batısına kaydırılmıştır. Batı yarımküresinde- yaklaşmış ve Toledo ile Bağdat arasındaki ki bu boylam derecesi tashihinden sonra, boylam farkını 51° 30' lık bir değerle benzer bize kadar ulaşan en eski coğrafi-koordinat şekilde düzeltmiştir. tablolarından birisinde Roma’nın 45°25' ve İspanya’dan Bağdat’a kadar uzanan çok büyük İstanbul’un (Constantinople) 59°50' lik tashih coğrafi bir bölgenin koordinatlarının böylesi- edilen değerleri görülmektedir. Her defasın- ne derinden ve hassas şekilde düzeltilmesi- da 28°30' lık değerin çıkarılmasından sonra nin tek bir insan tarafından başarılamayacağı (Roma 16°50'; İstanbul 31°20') bu değerler ve bir insan ömrü içerisinde yapılamayacağı bugünkü değerler (Roma 16°30'; İstanbul bir gerçektir. Ebū el-Ḥasan el-Marrākuşī de 245 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 171. 244 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 171. 246 Géographie du moyen âge, Cilt 1, Bürüksel 1852, s. 138; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 154-167. 247 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 154-167.

44 G İ R İ Ş 32°57') karşısında Roma için sadece 20' daha natlar çizelgeleri ile ya da Arap çizelgelerin bir büyük, İstanbul için ise 1°37' daha küçüktür. veya her iki türüyle bağlılıklarını gösteriyorlar. Toledo’ya 51°30' lık boylam farkı ve doğuda Ayrıca vurgulanmalıdır ki bu tespit, bu hari- bulunan merkez meridyene 10° lik bir uzaklık- taların Avrupalılar tarafından Arap çizelge- la Bağdat’ın boylam derecesi 80° olarak tespit lerinin koordinatlarına göre çizilmiş haritalar edilmiştir248: olduğu gibi yanlış bir sonuca götürmemelidir. Bu haritalar daha ziyade, zaman zaman Arap- Alexander von Humboldt 1843 yılında Asie İslam dünyasından Avrupa’ya ulaşan farklı centrale isimli eserinde, Libros del saber de kalitedeki haritaların ya kopyalarıdır ya da astronomía’nın (1262-1272 yılları arasında onlara dayanarak kazanılan yeni ürünlerdir. Kastilya kralı Alfons’un emriyle tamamlan- 5./11. yüzyıldan itibaren İslam dünyasının batı mıştır) çizelgelerinde de çifte sıfır meridye- ekolü coğrafyacıları ve astronomları tarafın- ninden bahsedildiğine dikkat çekmektedir249. dan ulaşılan, meskûn dünyanın batı sınırı ile Bugün biz, her iki sıfır meridyenine göre Bağdat arasındaki boylam dereceleri üzerinde yapılmış enlem-boylam çizelgelerinin 12. ulaşılan radikal tashihler bu alanla uğraşan yüzyılın ilk yarısından itibaren İspanya dışı bilginlerin çoğunluğu tarafından hemen far- Avrupa’ya da geçiş yolu bulduğunu ispatla- kedilmemişti. Gerçi batı ekolünden olmayan yabilecek durumdayız. İlkin ağır ağır ortaya bazı çizelgelere bu tür düzeltmeler daha 5./11. çıkan, sonraları yaklaşık 14. yüzyılın başların- yüzyıldan itibaren girmiştir252 fakat yine de dan 18. yüzyıla kadar, mantar misali topraktan bunlar, genelde Bağdat’ın batısında bulunan fışkırırcasına Avrupa’da ortaya çıkan yüzler- yerlerle sınırlı kalmışlardı. 5./11. yüzyılın orta- ce çizelge araştırıldığında şu sonuca varılır: larından itibaren Bağdat’ın hem doğusu hem Onlar ya Arapça örneklerin yanlışlıklarla dolu de batısı için elde edilmiş boylam derecele- kopyaları veya farklı başlangıç meridyenine ri tashihlerini standartlaştırma yolunda ciddi göre kazanılmış boylam derecelerini içeren bir inisiyatif yani Bağdat’tan itibaren doğuya ve kısmen de Ptoleme’nin Coğrafya’sından doğru sayılan boylam derecelerini Toledo’nun ulaşan karman çorman çizelgelerdir250. batısından geçen 28°30' lik sıfır meridyenine Aynı zamanda Geschichte des arabischen taşıma inisiyatifi için 300 yıl kadar bir zaman Schrifttums’ta251 da ayrıntılı bir şekilde işlen- geçmesi gerekiyordu. miş olan bir olguya işaret edilmelidir: 16. yüz- Kartografya tarihi açısından bakıldığın- yılın ikinci onluğundan 18. hatta 19. yüzyıla da bu devrimsel çığır açış, doğulu astronom kadar Avrupa’da çizilmiş olup enlem-boylam Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī (ö. 672/1274) ile batılı ağı taşıyan dünya haritaları ya karma koordi- astronom Muḥyiddīn Yaḥyā b. Muḥammmed b. Ebū eş-Şükr el-Maġrībī’nin (ö. 680/1281) 248 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 162. tarafından 670/1272 yılından çok kısa bir süre 249 Bkz. Schoy, C.: Längenbestimmung und Zentral- önce, Merāġa’da kurulmuş olan rasathane- meridian bei den älteren Völkern, adı geçen yer, s. 54 deki ortak çalışmalar sonucunda gerçekleş- (Tekrarbasım: adı geçen seri, s. 63); Sezgin, F.: a.e., Cilt tirilmiştir. Yani Bağdat’ın batı ve doğusunda 10, s. 162-213. zamanla kazanılan boylam derecelerini bağ- 250 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 205-267. daştırma bu iki bilginin astronomik çizelge 251 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 85-154. eserlerinde yani ez-Zīc el-İlḫānī ve Edvār el- 252 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 164.

GİRİŞ 45 Envār medā ed-Duhūr ve-el-Ekvār’da tutarlı dünya haritalarından çok daha fazla, okya- bir şekilde gerçekleştirilmiştir253 nus tarafından çevrelenmiş meskûn dünya- Eğer, Ebū el-Fidāʾ İsmāʿīl b. ʿAlī’nin (ö. nın ileri düzeyde temel tasvirini vermektedir. 732/1331) büyük boyutlu mukayeseli coğrafî Yukarıda bahsedilen faktörlerden birisi de, koordinatlar çizelgelerinin, Bağdat’ın batı- meskûn dünyanın batı ve doğu arası genişliği sındaki yerlerin çok incelikli tashihlerini önemli ölçüde daraltılmıştır256. henüz içermediğini gözönüne alacak olursak, Kartografya tarihinde şimdiye kadar dikkate Merāġa’da gerçekleştirilmiş bağdaştırma işini alınmayan, 7./13. yüzyıldan 8./14. yüzyıla geçiş haklı olarak kartografya tarihinde devrimsel döneminde doğan bir tarih kitabında257 veri- bir çığır açış olarak değerlendirebiliriz. Bu len bir habere göre, 664/1265 yılında Bağdat girişimin önemi iki örnekte okunabilir: Toledo Rasathanesi’nde Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī yöneti- (28°30') ile Ġazne (104°20') arasındaki boy- minde özel bir kâğıt hamurundan mamul bir lam farkı, bugünkü değer 72°22' ya göre 3°28' küre üzerine dünya haritası yapılmıştır. Buna, lık çok küçük bir hatayla 75°50' olarak tespit Sung Lien (1310-1381) tarafından oluşturul- edilmiştir. Roma (45°27') ile Hindistan’daki muş Yüān Hanedanı’nın salnamelerindeki Daybul (102°30') arasındaki fark, bugünkü bir haber tam olarak uymaktadır. Bu haberde değer 55°15' ya göre 1°48' gibi daha da küçük batıdan (yani orta Asya’dan) Çin’e getiril- bir hatayla 57°03' olarak hesaplanmıştır. Bir miş bir aletten bahsedilmektedir. Bu haberde bütün olarak bakıldığında bu boylam derece- 1267 yılında (yani Naṣīreddīn aṭ-Ṭūsī’nin ölü- leri Avrupalı haritacılar tarafından ilk olarak münden 7 yıl önce) Cemāleddīn adında birisi 19. ve 20. yüzyılda peyder pey biraz daha tarafından Moğol hükümdarı Kubilay Han’a düzeltilme imkanına kavuşmuştur. verilen 6 astronomik araç ve bir yeryüzü Bizim tahminimize göre, ilk kez köklü bir şekil- küresi tanıtılmaktadır. Bu yeryüzü küresinin de tashih edilen koordinatlara dayanarak çizil- ahşaptan olduğu, yedi denizin yeşil, üç kara miş haritalar daha 7./13. yüzyılın ikinci yarısın- parçasının ise ırmakları, gölleri vs. açık renk- da ortaya çıkmıştır. Böyle bir tahmine götüren li (beyaz) olarak resmedildiği bildirilmekte- bazı olgular bulunmaktadır. Bunlardan birisi, dir. Bölge büyüklüklerinin ve bütün yolların Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin et-Teẕkire fī el-Heyʾe uzunluklarının hesaplanabilmesi için küçük isimli eserinin günümüzde kayıp olan bir el kareler çizilmiştir258. «Küçük kareler» ifade- yazması, muhtemelen müellif nüshası, bu sinden birbirlerini kesen enlem ve boylam tarz bir dünya haritası içermekteydi. Joseph dairelerinin kastedildiği kuşkusuzdur. Ayrıca, Needham254 tarafından orijinaline dayanıla- elçi Cemāleddīn ile Moğol İmparatorluğu’nda rak yapılan ve 1959 yılında yayınlanan kopya255 Kubilay tarafından kurulan rasathanenin ilk çok kaba taslak tarzda olmasına rağmen bize müdürünün aynı kişi olduğu ispatlanmış bulu- el-Meʾmūn coğrafyacılarının ve el-İdrīsī’nin nuyor. Cemāleddīn ayrıca bütün imparator- luğun coğrafyasını yazmıştı. Bu hacimli ve 253 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 177 vd. Tutarsız integ- gelecek dönemlerin kompilasyonlarına kay- rasyonların izlerini mesela Kūşyār b. Lebbān’ın (5./11. nak olmuş eserden bize çok küçük parçalar yüzyılın ilk yarısı) tablolarında ve yazarı bilinmeyen kalmıştır259. Destūr el-Müneccimīn’de (5./11. yüzyılın ikinci yarısı) ve Ebū el-Ḥasan el-Marrākūşī’de bulmaktayız. 256 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 310. 254 Science and Civiliation in China, Cilt 3, Londra - New 257 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 310-311. York – Melbourne 1959, s. 563. 258 Kaynakalar hakkında bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 255 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 12, s. 36, Harita no. 15. 311-312. 259 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 312.

46 G İ R İ Ş Bizim, 5./11. yüzyılda gerçekleştirilen çok tım. Brunetto Latini (1260-1266 civarında)’nin önemli ve köklü koordinat tashihlerine göre Livres dou trésor adlı eserine aldığı dairesel yapılan ilk dünya haritalarının henüz 7./13. dünya haritası, el-İdrīsī’nin (578/1154) dünya yüzyılın ikinci yarısında doğdukları yönün- haritası ile, muhtemelen 7./13. yüzyılın ikinci deki tahminimiz lehinde başka bulgular da yarısında yapılan ve Akdeniz ve Karadeniz’i bulunmaktadır. Bunlar 8./14. yüzyılın coğ- çevreleri ile birlikte hemen hemen kusursuz rafya çabaları çerçevesinde dile getirilecek- biçimde gösteren haritalar arasındaki gelişim tir. Burada son olarak, 13. yüzyılın dikkate dönemini belgeleyen çok önemli bir doküman değer başarılarına örnek olarak, mükem- konumundadır. Latini, Toledo ve Sevilla’da mel ya da mükemmele yakın Akdeniz ve bulunmuş Florentinalı bir elçiydi ve oralarda, Karadeniz haritalarının doğuşu dile getiril- Arap-İslam bilimlerinin büyük bir ivmeyle melidir. Bunlar Yeni Çağ kartografya tarihin- devam eden resepsiyonuyla tanışma imkanı de «portolan haritaları» olarak adlandırılan buldu. Bilindiği gibi yine o, Dante Alighieri’- haritalardır. Bu tip haritaların Avrupa kül- nin İslam hakkındaki bilgilerini derinleştir- tür çevresinde tanınan en eskilerinin doğuş di260. İtalya’da birdenbire gün yüzüne çık- tarihi olarak 13. yüzyıldan 14. yüzyıla geçiş mış olan ve 13. yüzyıl Avrupa’sında elden aralığını kabul edebiliriz. Kökeni hakkındaki ele dolaşan eski Imago mundi denen dünya soru ise yaklaşık 150 yıldır tartışılmaktadır. haritalarından çok büyük farklılıklar gösteren Bu tartışma bugüne kadar –bu haritaların el- bu dünya haritası, Arap-İslam kültüründen İdrīsī’nin haritalarıyla yakınlıkları olduğunu gelen, geriye doğru gidildiğinde el-Meʾmūn tesbit eden bazı oryantalistler bir yana bırakı- haritasıyla bağlantısı olan, ama bununla bir- lırsa –matematik ve coğrafya alanında Arap- likte Akdeniz, Anadolu ve Afrika formları İslam kültür dairesinde elde edilen başarılar açısından belirli bir ilerlemeyi gösteren bir hakkında hiçbir bilgi sahibi olunmadan yapıl- numune haritanın kopyası olduğu izlenimi mıştır. Kendiliğinden anlaşılır ki, bu tartışma- vermektedir. Buna rağmen bu haritada, bizim da, mesela Tanca ile Roma, Toledo ile Roma, el-İdrīsī haritasından bildiğimiz kuzey Asya, Roma ile İskenderiye ve Roma ile İstanbul kuzeydoğu Asya ve orta Asya tasvirinde ula- arasındaki doğu-batı boyutları ve mesafelerin şılan ilerlemeler mevcut değildir. Ayrıca dik- daha önceleri bugünkü değerlere oldukça kate değer olan, Brunetto Latini haritasının yaklaşan bir kesinlikle ve doğrulukla ölçül- Arap haritaları tarzında güneye dönük çizil- düğü bilinmiyordu. Bu doğru veriler, el-İdrīsī miş olmasıdır. Dağların ve sıra dağların dikey haritasındaki Akdeniz’in gerçeğe oldukça kesit olarak tasvir edilmesi el-Meʾmūn harita- yakın formu ile çizgi ağlarıyla kaplı mükem- sındaki tasvire uymaktadır261. mel portolan haritalarındaki form arasındaki Tahminimizce batı İslam dünyası orijinli ilerlemeyi açıklayabilen kesin unsurları oluş- bir haritadan kopya edilmiş olan Brunetto turmaktadır. Farklı kültürlerin katkılarıyla –ki Latini haritasının yanı sıra, 7./13. yüzyılın bu katkıların en genci portolan haritalarında ikinci yarısında Asya ile ilgili ilerlemeleri Arap-İslam kültür dairesine aittir –oluşan ortaya koyan kabataslak formda bazı haritalar Akdeniz’in kartografik tasvirinin uzun süren gelişim tarihine ilişkin düşüncemi, Geschichte 260 Bkz. Palacios, Asín M.: La escatologia musulmana en des arabischen Schrifttums isimli kitabımın la Divina Commedia, Madrid 1961, s. 381-386; Sezgin, F.: 10. ve 11. ciltlerinde temellendirmeye çalış- a.e., Cilt 10, s. 223. 261 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 327-386.

GİRİŞ 47 vardır. Bunlar, Marco Polo’nun beraberin- dıran şu gerçekler tespit edildi: Bu haritalarda de getirmiş olduğu iddia edilen beş harita- Afrika’nın üçgen biçimi bilinmekte, Akdeniz’in dır262. Marco Polo’nun Asya yolculuğu sıra- tüm şekli neredeyse tam olarak tasvir edil- sında Çin’e kadar varıp varmadığı tartışma- mekte ve dahası, Avrupa’da bulunan 100 sına263 hiç girmeden, onun giderken (1272) civarında şehir ve ülkenin Arapçalaştırılmış İlhanlılar’ın yönetiminde bulunan batı İran’ı adları ve de şu ana kadar tespit edildiği ve dönerken (1294/1295) de Tebrīz’i ziya- kadarıyla, Afrika’dan 35 ismi taşımaktadır. ret ettiğine işaret etmek istiyoruz. Bu bölge Şimdiye kadar yapılan araştırmalarda, sözbir- matematiksel coğrafyanın ve buna dayalı ola- liği içinde Çin’de «kökleri 1300 yılı dolayları- rak yeni kartografyanın en yoğun şekliyle na kadar» giden bu harita modelinin ortaya işlevsel olduğu bölgedir. İlhanlılar’ın başkent- çıkışı, bu model için örnek teşkil eden bir leri olan Merāġa ve daha sonra Tebrīz’de Arap haritasının varlığı ile açıklanmaktadır. yeni bilim merkezleri doğmuştu. Buralardan Bu model, 1267 yılında, yukarıda adı geçen kitaplar, araçlar, haritalar ve diğer gereçler coğrafyacı ve astronom Cemāleddīn tarafın- genellikle İstanbul yoluyla Batı’ya ulaşmıştır. dan Merāġa’dan Da Du’ya (Pekin) götürül- Otantiklikleri sorusunu Geschichte des ara- müş ve 6 astronomik araçla birlikte Sultan bischen Schrifttums’ta264 ele aldığım Marco Kubilay Han’a sunulmuş, üzerinde boylam ve Polo’nun beraberinde getirdiği ileri sürülen enlem daireleri çizili yeryüzü küresi olmalıdır. haritalar, gerçekten çok acemice yapılmış kop- Bu tahmin doğru olabilir, fakat ben daha çok yalardır, fakat yine de bunlar bir yandan bize şu kanaatteyim: Arap-İslam dünyasının doğu- kadar ulaşan en eski güney Asya’nın kartog- sundan çıkan düzlem-küresel dünya haritaları rafik tasvirini diğer yandan da Asya’nın doğu da ortaya çıkışlarından kısa bir süre sonra kıyısını 140° olarak gösteren ortogonal (dik Çin’e ulaşmıştır. Çünkü bu haritalar üze- açı kesimli) bir enlem-boylamağını içermekte- rinde yeryüzü küresine göre çok daha fazla dir. Ptoleme’ye göre meskûn bölgelerin doğu yer adı yazılabilir. Ben burada, Geschichte çizgisi 180° iken bu ilk olarak 7./13. yüzyılda des arabischen Schrifttums’un267 iki yıl kadar Arap-İslam astronomları tarafından gerçek önce yayınlanan konuyla ilgili cildinden o değerine büyük ölçüde indirgenmiştir265. haritalara yönelik kartografya tarihi açısından 7./13. yüzyılın ikinci yarısında Arap-İslam değerlendirmemi daha geniş okuyucu kitle- kültür dairesinde geliştirilen dünya haritası sine sunmayı faydalı görüyorum. «Avrupa’da modeli sadece Avrupa’ya değil aynı zaman- yeni bir dünya ve portolan haritaları modeli- da Çin’e de ulaşmıştır. Çin’de 14. yüzyılın nin görülmeye başladığı hemen hemen aynı başında, geleneksel yeryüzü tasavvurlarıyla zaman diliminde, o zamana dek Çinlilerin Çin ve kartografik gelenekleriyle bağdaşmayan ve doğu Asya’dan ibaret olan kartografyasının haritalar ortaya çıkmaya başlamıştır. Geçen eski gelenekten ayrılması, dünya yüzünü yan- yüzyılın ortalarına doğru bu haritalar araştır- sıtma sınırlarının Atlantik kıyılarına ve Güney macıların ilgisini kendine çekmeye başladı266. Afrika’dan merkez Rusya’ya kadar genişle- Bu haritaların zamanımıza daha yakın tarihli mesi, bununla eş zamanlı olarak Akdeniz’in redaksiyonları incelendiğinde, şaşkınlık uyan- tam ve kesin şekli ile Afrika’nın üçgen for- 262 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 315-320 267 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 326. 263 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 318, dip not 2. 264 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 315-319. 265 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 317-318. 266 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 321-326.

48 G İ R İ Ş munun belirgin hale gelmesi gibi coğrafya ları meselesinde değil, Orta çağ araştırmaları tarihi bakımından son derece önemli olgu, anlayışının akıntısında, 12. yüzyıldan itiba- portalan haritalarının doğuşuna ilişkin benim ren İspanya dışı Avrupa’da kendini gösteren bildiğim tartışmalarda bugüne kadar dikkate teknolojik yenilikler, yeni doğa bilimleri ve alınmamıştır. Yani hemen hemen aynı dünya felsefi düşüncelerin tarihlendirme ve köken yüzü tasavvurlarını Avrupa’da ve Çin’de aynı sorununu Arap-İslam bilimlerinin resepsiyon zamanda ortaya çıkış fenomeni, kanaatim- ve özümsenmesi bütünselliğinde çözme fırsatı ce, coğrafya tarihçilerini her iki kültürün de da çoğu kez kaçırılmıştır. ortak bir örneğe sahip oldukları varsayımına İslam dünyasının 7./13. yüzyıldaki kartografik yönlendirmeliydi. Aranan bu ilk modellerin, yetisinin karakter ve kalitesine ilişkin olan İslam kültürünün bilimler tarihinde önder kanaatimi desteklemek üzere, bu kartografik durumda olduğu dönem içerisinde buluna- gelişime katkıda bulunan en önemli şahsiyet- bileceğini kanıtlayan yeterli kartografik ve lerden birisine borçlu olduğumuz bir başka matematik-coğrafya dokümanları bize sadece kanıtı daha ileri sürüyorum. Kastettiğim şah- İslam kültürü veriyor değil.» siyet, biraz önce adı anılan evrensel bilgin Bu en yeni gelişim basamağının bize kadar Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī (710/1311)’dir. Coğrafya ulaşan en eski Arapça dokümanı bir Mağrip problemlerini ele alırken, o, astronomi konu- haritasıdır268. Bu harita İber Yarımadası’nın sundaki et-Tuḥfe eş-Şāhiyye fī el-Heyʾe isimli tam şekli ile Akdeniz’in batısını, İngiltere eserinde meskûn bölgelerin kartografik tasvi- ve İrlanda’nın bazı kıyı şeritleri ile birlik- rinden ve zorunlu detayların küçük boylarda te Avrupa’nın batı kıyısını göstermektedir. gösterilmesindeki zorluklardan söz etmekte- Muhtemelen bu Mağrip haritası şimdiye kadar dir. Bu amaca yönelik olarak o, daha basit- bilinen ve doğuş tarihi 1300’ler civarı olarak leştirilmiş ve şematize edilmiş bir Akdeniz kabul edilen «portolan haritalar»ının en eski- haritası oluşturmak için pratik bir metot öner- sinden daha eskidir. Bu en eski portolan hari- mektedir. Akdeniz ve Karadeniz, 1200 kare- tasının ilk araştırmacısı, Gustavo Uzielli269, ye bölünmüş bir dikdörtgene yerleştirilmiş- onu her halükarda 13. yüzyılın bir eseri olarak tir. Boylamlar ve enlemler dereceler yerine tanıtmıştı. Birkaç yıl sonra Theobald Fischer270 kareler yoluyla ifade edilmiştir. Denizler ve Orta Çağ dünya ve deniz haritaları çalışmaları kara parçaları açıkça değişik renklerle tas- çerçevesinde bu haritanın doğuş zamanı ola- vir edilmiştir. 20. yüzyılın ilk yarısında bir- rak 14. yüzyılın sonunu ileri sürmektedir; böy- kaç oryantalist bu tarz bir harita şemasını lelikle daha sonraki «portolan haritaları»nın Ḳuṭbeddīn’den aktarılan verilere dayanarak doğuşuna ilişkin bilimsel çalışmalar için çok yeniden oluşturmuşlardır (aşağıdaki harita). önemli bir çıkış noktası gözden kaçırılmış Haritadaki Kuzey Afrika, Akdeniz, Karadeniz oluyordu. Maalesef sadece portolan harita- ve Avrupa’nın tasvir edilen bölgelerinin şekil- leri şu konuda hiçbir kuşkuya yer bırakma- 268 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 27-31. maktadır: Adı geçen bölgelerin kartografik 269 Studi biografici e bibliografici sulla storia della geo- şekilleri, tıpkı portolan haritalarında karşı- mıza çıktığı gibi, Ḳuṭbeddīn’in malumuydu. grafía in Italia, İkinci baskı 2. Cilt, Roma 1882, s. 229; Yine şüphesiz olan bir başka konu şudur: Fischer, Theobald: Sammlung mittelalterlicher Welt- und Ḳuṭbeddīn, verilerini elinin altında bulu- Seekarten italienischen Ursprungs und aus italienischen nan bir haritadan almıştır271. Bunu destekler Bibliotheken und Archiven, Marburg 1885 (Tekrarbasım: 271 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 313-314. Haritasız olarak Amsterdam 1961), s. 220; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 27-28. 270 Fischer, Theobald: a.e., s. 220.

GİRİŞ 49 mahiyette, çok yönlü bilgin Reşīdeddīn’den (574-626/1178-1229) «Ülkeler Sözlüğü» (ö. 718/1318) aktarılan bir haber ileri sürü- (Muʿcam el-Büldān) isimli eserini ekliyorum. lebilir. Bu habere göre, Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī Yāḳūt herşeyden önce edebiyatçı ve filolog Moğol hükümdarı Arġūn’a 13 Şaban 688 idi. Edebiyat alanında bir dizi çok önemli eser (01.09.1289) tarihinde detaylı bir Akdeniz kaleme aldı. Bunlardan birisi, İrşād el-Erīb haritası sunmuştur. Bu haritada, batıda ve veya Muʿcem el-Udebāʾ olarak isimlendiri- doğuda bulunan kıyılar, körfezler ve şehirler len ve kendi tarzının bize kadar ulaşmış olan ve hatta Bizans topraklarının bütün ayrıntıları en önemli eserlerinden birisi olan biyografik gösterilmiştir272. Şunu da kaydetmek gerekir bilginler sözlüğüdür. Coğrafya alanındaki lek- ki, Ḳuṭbeddīn’in bize karelerle ortaya konma- sikografik ilgisi iki kitap haline dönüşmüştür. sını tavsiye ettiği harita konusunu içeren kita- Bunlardan birisi 623/1226 tarihinde kaleme bı 681/1282 tarihini taşıyor. Bunun portolan alınan ve coğrafi homonümleri (sesdeşleri) haritalarının ortaya çıkış tarihi bakımından ele alan el-Müşterik Vaḍʿan ve-el-Muftariḳ önemi gözden kaçırılmamalıdır. Ṣakʿan isimli eseridir. Bir diğeri de, 4./10. 7./13. yüzyıl İslam dünyasında kartografi ala- yüzyıldan itibaren İslam dünyasında kesintisiz nında elde edilen ilerlemelere, coğrafi leksi- olarak devam eden coğrafi terimler sözlüğü kografinin ulaşmış olduğu bir zirve noktasını, literatürünün zirve noktası olan Muʿcem el- Yāḳūt b. ʿAbdullāh er-Rūmī el-Ḥamevī’nin273 Buldān isimli eseridir. Leksikografik kaynak- ları arasında Yāḳūt, bölgesel beşeri coğrafya- 272 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 312-313. ya ve matematiksel coğrafyaya ilişkin bir dizi 273 Bkz. Brockelmann, Carl: Geschichte der arabischen eseri ve de seyahatnameleri değerlendirmiştir. Litteratur, Cilt 1, s. 479-481, Suppl. Cilt 1, s. 880.

50 G İ R İ Ş Böylelikle onun eseri, Arap-İslam kültürü içe- rı birçok çalışma sayesinde bugün biz, İbn risinde bilimler ve kültür historiyografyasının en-Nefīs’in bu keşfinin Michael Servetus paha biçilmez bir kaynağı haline gelmiştir. (Miguel Servet) tarafından Christianismi resti- Ferdinand Wüstenfeld’in takdire şayan edis- tutio (Viyana 1553) isimli eserine alındığını ve yonunda (1866-1870) bu eser 3500 sayfalık bu yüzden de bu kişinin yüzlerce yıl bu keşfin bir hacime sahiptir. Yāḳūt’un eseri nitelik ve asıl sahibi olarak kabul edildiğini bilmekteyiz. nicelik yönünden, Yeni Çağ’da Avrupa’da Ayrıca Realdus Columbus (Realdo Colombo) bu konunun ilk eseri olarak ortaya çıkmış da De re anatomica libri XV (Venedik 1559) olan Abraham Ortelius’un (1578) Latince isimli eserinde bu keşfi doğrudan ya da dolaylı Synonymia geographica274 isimli coğrafya olarak İbn en-Nefīs’den almış görünüyor. İbn leksikonuyla karşılaştırılırsa Arap dilindeki en-Nefīs’in, İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn’una yazdığı bilimsel edebiyatın bu kolundaki önemli geli- şerhte dile getirdiği akciğer dolaşımı betimle- şimi daha iyi anlaşılır. mesinin Avrupa’ya Andreas Alpagus (Andrea Tıp alanına geçecek olursak, tıp tarihçi- Alpago ö. 1520 civarında) tarafından yapılmış si L. Leclerc’in275, Suriye merkezli olarak bir çeviri yoluyla ulaştığı tahmin ediliyor278. bilimlerin, özellikle de tıp biliminin en par- Bu kişi Suriye’deki 30 yıllık ikameti sırasın- lak zamanı olarak tanıttığı 7./13. yüzyıla ait da Arapça’yı ve Arap tıbbını yakından tanı- ilk önemli gelişme olarak sunduğu ʿAlī b. mış ve öğrenmiştir. Padua’ya geri dönüşünde Ebū el-Ḥazm İbn en-Nefīs el-Ḳuraşī’nin (ö. yanına birçok Arapça kitap almış ve evvelce 687/1288) küçük kan dolaşımını keşfetmesi Cremonalı Gerhard tarafıdan çevrilmiş olan dile getirilmelidir. Mısırlı doktora öğrencisi İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn’u da dahil olmak üzere Muḥyiddīn eṭ-Ṭaṭavī 1924 yılında, İbn en- birçok kitabı Latince’ye çevirmiştir. Nefīs276 tarafından İbn Sīnā’nın el-Ḳānūn fī Bilimsel araştırmalar, 7./13. yüzyılın bir başka eṭ-Ṭıbb eserindeki cerrahî bölümüne yazı- hekiminde de büyük bir keşfin izine rastla- lan şerh hakkındaki doktora çalışması esna- mıştır. Çok yönlü bir tabip ve çok dirayetli sında bununla karşılaşmıştı. Max Meyerhof bir doğa tarihçisi olan ʿAbdullaṭīf b. Yūsuf b. ve Joseph Schacht’ın277 yapmış oldukla- Muḥammed el-Baġdādī (557-629/1162-1232) Kahire’deki ikameti esnasında, 598/1202 yılın- 274 Bkz. Reinaud, J.-T.: Notice sur les dictionnaires géo- da veba salgınından ve kıtlıktan ölen insan- graphiques arabes, Journal asiatique içerisinde (Paris), ların iskeletlerini inceleme fırsatı bulmuş ve 5e série 16/1860/65-106, özellikle 67 (Tekrarbasım: Isla- bunu değerlendirmişti. Gözlemlerine ve ince- mic Geography serisi içerisinde Cilt, 223, s. 1-42, özellikle leme sonuçlarına dair, Mısır hakkında yazdığı s. 3). Kitāb el-İfāde ve-el-İʿtibār fī el-Umūr el- 275 Histoire de la médecine arabe, 2 Cilt Paris 1876 Müşāhede ve-el-Ḥavādis el-Muʿāyene bi-Arḍ (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi Cilt 49), s. 157; Meyerhof, M.: Ibn an-Nafīs und seine Theorie des Lun- 278 Coppola, Edward D.: The discovery of the pulmo- genkreislauf, Quellen und Studien zur Geschichte der nary circulation: A new approach, Bulletin of the His- Naturwissenschaften und der Medizin içerisinde (Berlin) tory of Medicine içerisinde (Baltimore) 31/1957/44-77 4/1935/37-88, özellikle s. 40 (Tekrarbasım: Islamic Medi- (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 79, cine serisi cilt 79, s. 61-134, özellikle s. 64). s. 304-337); O’Malley, Charles D.: A Latin translation of 276 Der Lungenkreislauf nach el Koraschi. Wörtlich über- Ibn Nafis (1547) related to the problem of the circulation setzt nach <Kommentar zum Teschrih Avicenna>… von of the blood, Journal of the History of Medicine and Al- Mohyi el Tatawi, Freiburg 1924 (daktilo nüshası doktora, lied Sciences içerisinde (Minneapolis) 12/1957/248-253 Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içinde Cilt 79, s. 1- (Tıpkıbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 79, s. 25). 338-343). 277 Bu konuda 1957 yılına kadar yayınlanmış olan araştırmalar bir araya getirilmiş ve Islamic Medicine se- risi içerisinde basılmıştır, Cilt 79.

GİRİŞ 51 Mıṣr isimli eserinde bilgiler vermektedir. Bu rak tanımlamış olsa da, onunʿUyūn el-Anbāʿ fī eser sadece gözlemlerden oluşan bir kitap Ṭabaḳāt el-Eṭibbāʾ isimli eserinin kalitesini ve değildir, ayrıca o bölgenin taşları, bitkileri ve karakterini çok yerinde olarak şöyle tanımla- hayvanları, eski eserleri, binaları ve bölgeye maktadır: «İbn Ebī Uṣaybiʿa kendisini Antik özgü yemek türleri hakkında bilgiler aktardı- ve İbrani dünyası efsanelerinin tek yanlılığın- ğı, ülke bilgisi alanında bir eserdir. Binlerce dan koparmıştır. O, tıbbın doğuşuna ilişkin iskelet üzerinde yaptığı anatomik incelemele- her milletin kendine özgü bir tarihi olduğunu rinde öncülerinin ve özellikle Galen’in hata- bilmektedir. Yine ona göre, her millet ken- larını ve belirsizliklerini ele almış ve bunların dine özgü bir tıbba sahiptir. Böylece bir tıp, üzerine gitmiştir. Birçok şeyin yanı sıra el- yüzlerce yıl içerisinde diğerinin yerini alır. Baġdādī, insan alt-kafatasının Galen’in söy- İbn Ebī Uṣaybiʿa, bir milletin tıbbı hakkında lediği gibi, çene bölgesinde birbirine bağlı ‘Bu en eski tıptır.’ denilebileceği konusun- iki kemikten değil tek kemikten oluştuğunu da kuşkuludur. Anavatanı Mısır’da Batı ve tespit etmiştir279. Bu arada o, her ne kadar Doğu’nun farklı milletlerinin kültürlerinin Galen çok büyük bir dereceye sahip olsa da, bir potada eridiği bu Arap tabip, ondan önce insanın kendi gözlemlerine dayanan kanıtla- hiçbir hekimin sahip olamadığı dünya çapında rının, Galen’in öğretisinden çok daha fazla tarihsel bir bakış açısı elde etmiştir. İlk defa güvenilir olduğunu söylemektedir280. onda, yani İbn Ebī Uṣaybiʿa’da tıbbın geçmişi Dönemin hem geniş bakış açılı olgunluğu evrensel tarih bakış açısıyla ele alınmıştır.» hem de kültür dairesi içerisindeki başarılı «...Avrupalı tıp tarihçilerinin, bu bilgiye ulaş- işlerin çokluğu ve büyüklüğü, İbn en-Nefīs mak için takip etmek zorunda kaldıkları uzun ve ʿAbdullaṭīf el-Baġdādī’nin çağdaşı olan bir yol. Bu Arap hekimin evrensel bakış açısı- Aḥmed b. el-Ḳāsım İbn Ebī Uṣaybiʿa’yı (ö. na, Avrupa’nın tıp tarihçileri ilk olarak Antik 668/1270) imkânları dahilinde evrensel bir tıp dönemin ve İncil’in otoritelerini aştıktan sonra tarihi yazmaya sevketmiştir. Tıptarihçisi Edith ulaşmışlardır.»282 Heischkel281 her ne kadar İbn Ebī Uṣaybiʿa’nın 7./13. yüzyıl tıp alanında son olarak Memlük dönemini hatalı bir şekilde «Arap bilimleri- sultanı el-Melik el-Manṣūr Seyfeddīn nin, yaratıcı olmaktan çok, artık sadece varo- Ḳalāvūn283 tarafından 683/1284 yılında lanların yeniden ele alındığı geç dönemi» ola- Kahire’de kurulan hastane anılmalıdır. Bu has- tane Bağdat’taki ʿAḍudī Hastanesi (372/981) 279 Leclerc, L.: Histoire de la médecine arabe, Cilt 2, s. ve Şam’daki Nūreddīn Hastanesi’nden 182-187, özellikle s. 184-185; The Eastern Key. Kitāb al- (549/1153) sonra en yenisi ve bu hastaneler Ifādah waʾl-iʿtibār of ʿAbd al-Laṭīf al-Baghdādī. Kamal arasında, İslam dünyasında o döneme kadar Hafuth Zand, John A. ve Ivy E. Videan tarafından doğan hastanelerin en gelişmişidir. Bazı İngilizceye çevrilmiştir, Londra 1965, s. 272-277. açılardan modern bir hastane hissi veriyor. 280 Serbest tercümesini verdiğimiz bu ifadenin arapçası: Bunlardan birisi ayrılıklı tedavi esasına daya- Fe-inne Cālīnūs ve-in kāne fī ed-derece el-ʿulyā fī et- nan bir hastane bünyesidir. Mesela ruh has- taḥarrī ve et-taḥaffuẓ fī-mā yubāşiruhū we yaḥkīhī, fe-inne talarının özel bir metotla terapileri ve uyku- el-ḥıss aṣdaḳ minhu. Arapça’dan çeviren ve açıklayan Wahl, Günter S.F., Halle 1790, s. 342-343. 282 a.e., s. 210. 281 Die Geschichte der Medizingeschichtschreibung, Wal- 283 Bkz. Terzioğlu, Arslan: Mittelalterliche islamische ter Artelt’in Einführung in die Medizinhistorik. Ihr We- Krankenhäuser unter Berücksichtigung der Frage nach sen, ihre Arbeitsweise und ihre Hilfsmittel, isimli eserinin sonunda, Stuttgart 1949, s. 201-237, özellikle s. 205. den ältesten psychiatrischen Anstalten, Doktora Berlin 1968, s. 88 vd.

52 G İ R İ Ş suzluk sorunu çekenlerin özenli bir şekil- Tinsel bilimlerden de Yūsuf b. Ebū Bekr de müzik yoluyla rehabilitasyonu, hastanede es-Sekkākī’nin (555-626/1160-1229) filoloji- [pratik] tıp eğitimi, çok ayrıntılı organizas- nin disiplinlerarası iki alanında yani ʿilm el- yonu, vakıf senedinde yer alan ve çok ilginç meʿānī ve ʿilm el-beyānda elde ettiği başarı- koşullarla vakıftan kaynaklanan yeterli finans sını dile getiriyorum. Birinci bilim dalını “stil garantisi ve son olarak binanın kendisi ve tef- grameri” olarak çevirirken, ikincisi için ise rişatı örnek olarak gösterilebilir. Tahmin edil- Wolfhart Heinrichs’in288 kullandığı “resimsel mektedir ki kubbesiyle (muhtemelen 11./17. dil” tanımlamasını alıyorum. Daha önce adı yüzyılda çökmüştür) ve haç formundaki yatay geçen ʿAbdulḳāhir el-Curcānī (ö. 471/1038) kesimi ile bu hastane, Avrupa’daki benzer tarafından Delāʾil el-İʿcāz ve Kitāb Esrār el- hastanelere bir model teşkil etmiştir284. Belāġa isimli eserlerinde ortaya konan temel Doğa bilimlerinin bir parçası olarak müzik prensipleri es-Sekkākī Miftāḥ el-ʿUlūm’da289 biliminde de 7./13. yüzyıl zirve noktasıdır. mantıklı bir sistem içerisinde çok kesin belir- Çoğunlukla geç dönem antik kaynakların 3./9. lenen disiplinlerden birisi haline getirdi. Adil yüzyılda Yaʿḳūb b. İsḥāḳ el-Kindī tarafından kalmak prensibiyle şunu da anmak gerekir yeniden işlenmesinden ve kendilerine özgü ki, bu disiplinler, biraz daha evvel, çok yönlü Arap müzik öğretilerini oluşturmak için Ebū bir bilgin olan Faḫreddīn er-Rāzī’nin290 (543- Naṣr el-Fārābī (4./10. yüzyıl) ve Ebū ʿAlī İbn 606/1149-1209) Nihāyet el-Īcāz fī Dirāyet Sīnā (5./11. yüzyılın başları) tarafından klasik el-İʿcāz isimli eserinde bir ara evreye ulaşmış Yunan kaynaklarının hakimane bir şekilde görünüyorlar291. değerlendirilmeleri ve istifade edilmelerinden Arap-İslam historiyografyasının hemen sonra, Ṣafiyyeddīn ʿAbdulmuʾmin b. Yūsūf hemen bütün akımlarının ilerlemeler kay- el-Urmevī (ö. 693/1294), müzik öğretisi için dettiği bu 7./13. yüzyılda dünya tarihçiliği Kitāb el- Edvār285 adlı sistematik yapılı kita- özel bir ilgiyle sürdürüldü. Yüzyılın ilk çey- bında alanındaki son gelişmeleri özetliyor ve reğinde, ʿİzzeddīn ʿAlī b. Muḥammed İbn son halkayı kendisi ekliyor. H.G. Farmer286 el-Esīr’in (555-630/1160-1233)292 el-Kāmil fī onu, 900/1500’lere kadar varlığını devam et-Taʾrīḫ isimli, yaratılıştan 628/1231 yılına ettiren müziğin matematik-fiziksel yönünün kadar dünya tarihini içeren kronik tarzda- «sistematik okulunun» kurucusu olarak nite- ki anıtsal eseri doğdu. Bildiğimiz kadarıyla lendirmektedir. Oktavların 17 eşit olmayan bu eser, Muḥammed b. Cerīr eṭ-Ṭaberī (ö. basamağa ayrılmasının tam sistemli haline 310/923) tarafından yazılmış dünya tarihin- ilk olarak el-Urmevī’nin Kitāb el-Edvār’ında den beri kendi türünün en kapsamlısı ve rastlamaktayız287. 288 Poetik, Rhetorik, Literaturkritik, Metrik und Reimleh- 284 Bkz. Terzioğlu, Arslan: a.e., s. 97; Jetter, Dieter: Das re, Grundriss der arabischen Philologie, içerisinde Cilt 2, Mailänder Ospedale Maggiore und der kreuzförmige Wiesbaden 1987, s. 184. Krankenhausgrundriß, Sudhoffs Archiv içerisinde (Wies- 289 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt1, s. 294, Suppl. Cilt baden) 44/1960/64-75, özellikle s. 66. 1, s. 515. 285 Tıpkıbasım Ḥ.ʿA. Maḥfūẓ tarafından Bağdat’ta, In- 290 a.e., 1, s. 506, Suppl. Cilt 1, s. 920. stitut für Geschichte der Arabisch-İslamischen Wissen- 291 Heinrichs, W.: a.e., s. 184. schaften tarafından Frankfurt’ta, 1984; Edisyonları: H.M. 292 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt1, s. 345, Suppl. Cilt er-Receb, Bağdat 1980 ve Ġ.ʿA. Ḫaşebe - M.A. el-Ḥıfnī, 1, s. 587 Kahire 1986. 286 The Sources of Arabian Music, Leiden 1965, s. XXIII; Manik, Liberty: Das arabische Tonsystem im Mittelalter, Leiden 1969, s. 52 vd. 287 Bkz. Neubauer, E.: Tıpkı basıma yazdığı önsöz, Frankfurt 1984.

GİRİŞ 53 en önemlisidir. Yazar son derece objektiflik 8./14. Yüzyıl ve güvenilirlik izlenimi uyandırıyor. Bununla birlikte onu «belki de İslam’ın erken dönem 8./14. yüzyıla bakacak olursak, bu evrede de Orta Çağ’ın yegâne gerçek tarihçisi» olarak bütün politik fırtınalara rağmen bilimin İslam tanımlamak hatalıdır ve adalete aykırıdır293. dünyasında atılımlarını kaybetmediğini görü- Yine aynı bilim ruhuyla Bağdat’lı tarihçi ʿAlī rüz. Endülüs’ün önemli bir bölümünün kay- b. Enceb İbn es-Sāʿī294 (593-674/1197-1276) bedilmesi nedeniyle, orada yüzlerce yıllık geç- el-Cāmiʿ el-Muḫtaṣar fī ʿUnvān et-Tevāriḫ mişi bulunan bilimsel faaliyete katılım büyük ve-ʿUyūn es-Siyer adında, bize 25 cildinden ölçüde daraldı, fakat sona ermedi. yalnız 9. cildi ulaşan bir başka dünya tarihi Gezegen hareketlerinin tekdüzeliği prensi- kroniği kaleme almıştır. Bize ulaşan cildin bi Ptoleme’nin teorisi nedeniyle bozulmuş değerlendirilmesi sonucunda İbn es-Sāʿī’nin, ve bu problemle İbn el-Heysem 5./11. yüz- öncüsünün eserinin yüksek düzeyinin hiç de yılda uğraşmıştı. Astronomi alanında 7./13. gerisinde kalmadığına hükmedilebilir. yüzyılda yeniden güncelleşen bu problem, Savaş tekniğindeki durum şudur: Haçlıların 8./14. yüzyılda Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin öğrenci saldırılarına karşı kendini savunma kaygısı çevresini harekete geçirdi. Ve tekdüze hare- bu yüzyılda da, bir önceki yüzyılda olduğu ket prensibini yeniden canlandırmaya yönelik gibi, silah tekniğinin sürekli gelişimine sebep hakkında bilgi sahibi olduğumuz en önemli olmuştur. Bu alandaki en önemli yenilik, model Suriye’de ortaya çıktı. Bu yeni mode- barut kullanımıyla ateşli silahların doğması- lin sunucusu ʿAlī b. İbrāhīm İbn eş-Şāṭir (ö. dır. Barut bilgisinin Arap-İslam kültür dairesi- 777/1375)’dir. Modellerinde eksantrikliği (dış ne Çin’den mi geldiği yoksa İslam dünyasında merkezliliği) bertaraf etti ve vektörü [yörünge bağımsız bir şekilde mi bulunduğuna ilişkin ile merkez arasında bulunduğu düşünülen soru henüz yeterince cevaplandırılmamıştır. teorik bağlantı] (gezegen başına bir vektör) Her ne kadar havaî fişeklerin daha önceleri evrenin orta noktasından başlattı, bunu yapar- Çin’de bilindiği kabul edilse bile, barutun ken de Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī’nin çift daire pren- harekete geçirici gücünün (muharrik gücü) sibini kullandı. Onun Merkür modeli özellikle İslam dünyasında tanınmış ve askeri alanda önemlidir; bu modelde Ptoleme’ninkinden kullanılmış olması muhtemeldir. Bildiğimiz daha küçük bir episikli [ek daireyi] temel kadarıyla Araplar 7./13. yüzyılın ikinci yarısın- almıştır. Onun, Ay hareketi için öncülerin- dan itibaren top kullanmışlardır (Katalog V, den daha iyi bir model ortaya koyma girişimi s. 99); muhtemeldir ki el bombalarının ilk kul- mükemmel bir şekilde başarıya ulaşmıştır. lanımları bu yüzyıla uzanmaktadır (Katalog Ay’ın tek tip dairesel hareketini yeniden kur- V, 101 vd.). gulamak için, Ay-Dünya uzaklığının varyas- yonunu aşırı derecede abartan Ptoleme’nin 293 Gabrieli, Francesco: The Arabic historiography of the yaptığı fahiş hatayı düzeltti295. Crusades, Historians of the Middle East içerisinde, ed. Günümüz araştırmaları296 ispatlamıştır ki Bernard Lewis ve P.M. Holt, Londra 1962, s. 98-107, özel- Kopernik, İbn eş-Şāṭir’in ve onun Fars öncü- likle 104. lerinin ve çağdaşlarının modelleri hakkında 294 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Suppl. Cilt 1, s. 590. 295 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 296 Mesela Kennedy, E.S.: Late medieval planetary the- ory, Isis içerisinde (Baltimore) 57/1966/365-378, özellikle

54 G İ R İ Ş bilgi sahibiydi ve dolayısıyla onlardan büyük Peurbach’ın Theoricæ novæ planetarum isimli ölçüde etkilenmiş olması gerekiyor. Kopernik eserlerine yazdıkları şerhlerde Arap-İslam ile onun Arap-İslam öncüleri arasında şimdi- kültür çevresinin anılan gezegen teorilerini ye kadar tespit edilen ortak noktalar şu şekil- çok iyi bildikleri anlaşılmaktadır298, buna göre de özetlenebilir: adı geçen teorilerin 15. yüzyılda (Kopernik’in 1) Hem Kopernik hem de Naṣīreddīn eṭ-Ṭūsī yaşadığı) Krakau’da biliniyor olmaları gerek- ve Ḳuṭbeddīn eş-Şīrāzī kayıtsız şartsız şu pren- mektedir. sibi kabul ettiler: Her gezegen modeli temel Dönemin en önemli başarılarından birisi de, olarak, aynı mesafelerin aynı vektörler tara- Suriye’de Aḥmed b. Ebū Bekr İbn es-Serrāc fından aynı açısal hızla katedildiği bir hareket (ö. 730/1330 civarında) tarafından imal edil- mekanizmasına sahip olmaları gereklidir. miş bir usturlap modelidir. Bu alet (Katalog 2) Kopernik ve onun Arap öncüleri aequans Cilt II, s. 119) normal bir usturlap ile İslam diye kabul edilen yörünge dışı bir dairenin dünyasının batısında geliştirilmiş olan evren- varlığıyla uzlaşabilecek gezegen modellerini, sel diskin özelliklerini kendisinde birleştir- tüm ve yarım eksantrik uzunluğunu da çift mektedir. Böylelikle, usturlap yapımında ile- vektör mekanizmasıyla kurtarmaya çalışmış- ride ne İslam ülkelerinde ne de Avrupa’da lardır. aşılabilmiş bir gelişim seviyesine ulaşılmıştır 3) Kopernik’in Ay modeli İbn eş-Şātır’ın Ay (Katalog Cilt II, s. 84). modeliyle aynıdır. Her ikisi de boyutları bakı- Matematikte, 7./13. ve 8./14. yüzyılda kuzey- mından Ptoleme modelinin boyutlarından çok batı Afrika’da dikkate değer bir gelişim ken- büyük farklılık gösterirler. dini göstermiştir. Bugünkü bilgilerimize göre 4) Kopernik’in Merkür modeli, vektörlerin bu gelişim, İslam dünyasının doğusunda hiç uzunluklarındaki çok küçük değişiklikler bir bilinmeyen cebirsel sembolik bilgisini ve yana bırakılırsa, İbn eş-Şātir’inkiyle aynıdır. kullanımını içermektedir. Bu gelişim özel- 5) Kopernik, eṭ-Ṭūsī’nin Epikür modelinde likle Aḥmed b. Muḥammed İbn el-Bennāʾ kullandığı çift episikller mekanizmasını kul- el-Marrākuşī’de299 (ö. 654-721/1256-1321) ve lanmaktadır ki bunu İbn eş-Şātir de kullan- onun ikinci kuşak öğrencisi olan Ebū el- mıştır 297. ʿAbbās Aḥmed b. Ḥasan İbn Ḳunfuẕ’da300 Yapılan en son araştırmalara göre, gezegen (731-809/1331-1406 veya 741-810/1340-1407) hareketleri hakkında dönemin en yeni Arap- kendini gösterir. Ünlü tarihçi ʿAbdurraḥmān Fars teorileri Kopernik’e Latince çeviriler İbn Ḫaldūn (ö. 808/1406) bize, İbn el- yoluyla değil, Bizans aracılığıyla Tebrīz ve Bennāʾ ’nın, Rafʿ el-Ḥicāb301 isimli kitabında- Merāġa’dan Trabzon ve İstanbul yoluyla ulaş- mıştır. Şunu da hatırlatmak yerinde olur: 298 Bkz. Rosińska, G.: Naṣīr al-Dīn al-Ṭūsī and Ibn al- İki Polonyalı bilgin Czechel’li Sandivogius Shāṭir in Cracow?, Isis içerisinde 65/1974/239-243; Sez- (1430) ve Brudzevo’lu Adalbertus (1482), gin, F.: a.e., Cilt 6, s. 56. Gerhardus’un Theorica planetarum ve 299 Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 255, Suppl. Cilt 2, s. 363-364; Vernet, Juan: Dictionary of Scientific Biography s. 377; aynı yazar: Planetary theory in the medieval Near Cilt 1, New York 1970, s. 437-438. 300 Bkz. Renaud, H.P.J.: Sur un passage d’İbn Khaldûn East and its transmission to Europe, Oriente e Occidente relatif à l’histoire des mathématiques, Hespéris içerisinde (Paris) 31/1944/35-47 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics nel medioevo. Convegno internazionale içerisinde 9-15 and Astronomy seri içerisinde Cilt 44, s. 191-203); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 62. Nisan 1969, Roma 1971 (Accademia Nazionale dei Lin- 301 Aballagh, M. tarafından yayınlanmıştır, Paris 1988; cei), s. 595-604, özellikle s. 600-602Ö Sezgin, F.: a.e., Cilt bkz. aynı yazar, Les fondements des mathématiques à 6, s. 56. travers le Rafʿ al-Hijāb d’Ibn al-Bannā (1256-1321), His- 297 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 6, s. 55-56. toire des mathématiques arabes. Actes du premier col-

GİRİŞ 55 ki ifadesine dayanarak onun, cebirsel sem- öncüsü Muḥammed b. ʿAbdullāh el-Ḥaṣṣār (7./13. yüzyıl)’a bağımlıdır306. İspanyol mate- bolik bilgisinde matemeatikçi İbn Munʿim matikçi Juan de Ortega’nın (ö. 1568 civarında) karekökün bulunmasında kullandığı metot da (Aḥmed b. Muḥammed el-ʿAbderī)’yi302 ve muhtemelen bununla bağlantılıdır307. Fizik ve teknik alanından da oldukça büyük ilgi el-Aḥdeb’i öncü edindiğini bildirmektedir303. uyandıran bir saate işaret edilmelidir. Tarihçi Ḫalīl b. Aybek eṣ-Ṣafedī’nin (ö. 764/1363) hak- 20. yüzyılın son on yılı içinde keşfedilmiş kında bilgi verdiği bu saat yukarıda adı geçen olan İbn Munʿim’in Fıḳh el-Ḥisāb ve İbn el- İbn eş-Şātir’ın eseridir. Onun tarafından icat edilen bu mekanizmayı görmek amacıyla İbn Bennāʾ’nin Ref ʿ el-Ḥicāb isimli eserleri bunu eş-Şātır’ı Şam’da ziyaret eden eṣ-Ṣafedī saati şu ifadelerle tanıtmaktadır308: «Bu saat duvar- teyit etmektedir. da dikey olarak asılı bulunmaktadır, ... bir kemer (veya köprü, ḳanṭara) şeklinde ve 3/4 İbn el-Bennāʾ önemli katkılar içeren diğer arşın boyundadır, ... gece ve gündüz susuz ve kumsuz olarak dönmektedir, özel bir biçimde çalışmalarıyla da öne çıkmaktadır. Bunlardan kurallandırılmış olarak gök küresi hareketle- rini takip etmektedir, ... ve hem günün 2 x 12 bir tanesi karekökün elde edilmesinde kullan- eşit, hem de gündüzlerin 12 eşit saate bölün- mesi esasına göre zamanı göstermektedir». dığı yaklaşık [değer] formülüdür304. Bu konu- Bu kısa ama özlü tanımlama, bizi şu tahmine götürmekte: Burada söz konusu olan muhte- da o, iki durum arasında ayırım yapmakta melen bir mekanik ağırlık saatidir. «yani √a2+r ≈ a bulunduktan sonra kalanın 306 Bkz. Suter, Heinrich: Das Rechenbuch des Ebû Za- daha küçük olarak mı yoksa aynı olarak mı karîjâ el-Ḥaṣṣār, Bibliotheca mathematica içerisinde (Leipzig) 3. seri, 2/190112-40, özellikle 37-39 (Tekrarba- ve önceden bulunan kök parçasından daha sım: Islamic Mathematics and Astronomy seri içerisinde Cilt 77, s. 322-360, özellikle 357-359). büyük olarak mı ortaya çıktığı √aara2+sınr=daaa++ayr2r/raı2ma 307 Bkz. Vernet, J.: Dictionary of Scientific Biography yapmaktadır. Eğer r ≦ a ise, Cilt 1, New York 1970, s. 437. 308 Bu alıntı eṣ-Ṣafedī’nin Kitāb el-Vāfī bi-el-Vefeyāt formülü, buna karrşın r >a ise öncelikli ola- adlı eserinin henüz yayınlanmamış olan 20. cildindendir rak √a2+r=a+ 2a+1 formülü kullanılmalı- ve Description de Damas isimli Fransızca versiyon- dan E. Wiedemann’ın serbest çevirisidir. Bkz. Eilhard dır»305. Şüphesiz İbn el-Bennāʾ bu konuda Wiedemann’ın Fritz Hauser’ın katkılarıyla yayınladığı Über die Uhren im Bereich der islamischen Kultur, Nova loque international sur l’histoire mathématiques arabes Acta. Abhandlungen der Kaiserlich Leopoldinisch- içerisinde, Cezair 1-3 Aralık 1986, Cezair 1988, s. 133-156, Carolinischen Deutschen Akademie der Naturforscher özellikle 140-142. içerisinde Cilt 100, 5, Halle, 1905, s. 19, Tekrarbasım: E. 302 Bkz. Djebbar, A.: L’analyse combinatoire au Wiedemann, Gesammelte Schriften içerisinde Cilt, 3, s. Maghreb: l’example d’Ibn Munʿim (XIIe-XIIIe s.), Orsay 1211-1482, özellikle s. 1229, ve Natural Sciences in Islam 1985 (Publications mathématiques d’Orsay no. 85-01). H. içerisinde Cilt 41, s. 21-292, özellikle s. 39). Suter ve H.P.J. Renaud tarafından savunulmuş olan ve benim de Geschichte des arabischen Schrifttums’a Cilt 5, s. 62 aldığım bu matematikçinin, Sicilya’da Roger II.’nin sarayında faaliyette bulunmuş olan ʿAbdulmunʿim ile identifikasyonu doğru değildir. 303 Bkz. Bkz. Ibn Khaldûn, The Muqaddimah. An intro- duction to history, Arapçadan Franz Rosenthal tarafından çevrildi, Cilt 3, New York 1958, s. 123; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 62. 304 İbn el-Bannāʾ el-Marrākuşī, Talḫīṣ aʿmāl el-ḥisāb, ed. M. Suvīsī, Tunus 1969, s. 63-66; Fransızca çevirisi Marre, Aristide: Le Talkhys d’Ibn Albannâ, traduit pour la pre- mière fois..., Atti dell’Accademia Pontificia de’Nuovi Lin- cei içerisinde (Roma) 17/1864/289-319, özellikle s. 311- 313 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy seri içerisinde Cilt 44, s. 1-31, özellikle s. 23-25). 305 Cantor, M.: Vorlesungen über Geschichte der Mathe- matik, aynı yer, Cilt 1, s. 808.

56 G İ R İ Ş Optik alanında, 8./14. yüzyılda da eskiden mez bir şekilde merceğin ön yüzeyinden gelen olduğu gibi yaratıcılığını gösteren Arap-İslam yansımayı tespit etmiş ve bu yansımayı kendi kültürünün en önemli şahsiyetlerinden birisiy- teorisi çerçevesinde mükemmel bir şekilde le karşılaşmaktayız. Bu kişi, bizim olağanüstü temellendirmiştir». Schramm, Kemāleddīn’in bir fizikçi ve matematikçi olarak da tanıdığımız ulaşmış ulduğu sonucun «ta 1823 yılında ilk Kemāleddīn Muḥammed b. el-Ḥasan el-Fārisī olarak Johannes Evangelista Purkynje tara- (665-718/1267-1318)’dir. İbn el-Heysem’in fından tekrar ulaşılan sonuçla» aynı olduğuna “Optik”ine yazdığı ve henüz gerektiği ölçü- işaret etmektedir. de ve kapsamda değerlendirilmeyen anıtsal Kemāleddīn’in gökkuşağı fenomenine getir- şerhinde, Tenḳīḥ el-Menāẓir isimli eserinde, diği açıklamanın, 14. yüzyılın ilk on yılın- gökkuşağı fenomeninin çığır açıcı bir açıkla- da pek tanınmayan Dominik keşiş Freibergli masını bulmaktayız. Bu açıklamayı, öncüleri Dietrich’in (Theodoricus Teotonicus) De olan İbn el-Heysem ve İbn Sīnā 5./11. yüzyılda iride et radialibus impressionibus isimli ese- bütün uğraşmalarına rağmen yapamamışlardı rinde çok önemsiz farklılıklarla görülmesi (Katalog Cilt III, s. 166 vd.). Gökkuşağının Arap-İslam bilimlerinin Avrupa’daki resep- optik olarak algılanması –ki ona göre bu algı- siyonu tarihine ilişkin bakış açısından çok lama saydam, küresel ve birbirlerinin yakı- büyük bir önem taşıyor. 1902 yılında fizikçi G. nında bulunan damlaların özel mahiyetine Hellmann, sadece bilgisizlikten ya da Arap- dayanmaktadır – güneş ışığının bir damlaya İslam bilimlerinin Avrupa’da resepsiyonu ve girme ve çıkması esnasında iki kat kırılmasıyla özümsenmesi sürecini göz önünde bulundur- ve bir veya iki katı yansımasıyla gerçekleşmek- madığından, Freibergli Dietrich’in kitabın- tedir. Bu sonuca Kemāleddīn el-Fārisī, cam daki gökkuşağı teorisine ilişkin açıklamasını ya da kaya kristalinden (kuvars-Necef taşı) «Orta Çağ Avrupa’sının fizik alanındaki en mamul bir küre üzerinde gerçekleştirdiği bir büyük başarısı»310 olarak tanımlamıştı. dizi sistematik deney sonucunda ulaşmıştır Freibergli Dietrich’in kitabına yönelik bu mü- (Katalog III, s. 166). balağalı övgüden hemen sonra Kemāleddīn’in Şimdiye kadar tespit edildiğine göre, eseri E. Wiedemann’ın öğrencileri arasında Kemāleddīn’in optik alanında ulaştığı önemli tanındı ve Kemāleddīn ile Freibergli Dietrich araştırma sonuçlarından birisi de gözbebeği- arasında bir bağlantı olup olamayacağına iliş- nin yapısına ilişkin öğretisidir. Kemāleddīn’in kin sorulara cesaret edildi. Bu elbette, resep- «Galen’in açıklamasını optik prensipleriy- siyon ve özümsenme sürecinin, bu sürecin le bağdaştırılamaz gerekçesiyle reddettiği- öneminin, boyutunun ve ne tarzda olduğu- ni» ve deneylerle destekli kontrol yoluyla nun günümüzdeki açıklığa kavuşturulmadığı işin hakikatini aramış olduğunu [bundan bir bir dönemde gerçekleşmişti. Açıklamalardan tbuumçu, kbüyyıül köbniclegina]r∗amMıazdttahniasaySrcıhlarnamamzi3z09dtoess-- bir tanesi, Otto Werner’in311 1910 yılında pit etmiştir. Kemāleddīn el-Fārisī, kesilen Leonardo da Vinci’nin fiziği üzerinde yaptığı bir koyundan aldığı göz üzerinde deneylerini çalışmada yer almaktadır ve önemi sadece yapmıştır. Bu esnada o «ilk olarak itiraz edile- bizi burada ilgilendiren soru açısından iba- ret değildir. Werner, Kemāleddīn’in kitabının ∗ Matthias Schramm 19.01.2005 tarihinde aramızdan Avrupa’da tanındığı ve Leonardo da Vinci ayrıldı. Bu not yazar F. Sezgin tarafından çeviriyi kontrol tarafından kullanılmış olması gerektiği tahmi- ettiği sırada eklenmiştir. ninde bulunmaktadır. Ayrıca Kemāleddīn ile 309 Zur Entwicklung der physiologischen Optik in der Dietrich’in tanımlamaları arasında çok yakın arabischen Literatur, Sudhoffs Archiv für Geschichte der Medizin und der Naturwissenschaften içerisinde (Wies- 310 Meteorologische Optik 1000-1836, Berlin 1902 baden) 43/1959/289-316, özellikle s. 311-316. (=Neudrucke von Schriften und Karten über Meteorolo- gie und Erdmagnetismus serisi içerisinde Cilt 14), s. 8. 311 Zur Physik Leonardo da Vincis, Doktora 1910, s. 111.

GİRİŞ 57 bir ilişki olduğu görüşündedir (Katalog III, Muḥammed b. ʿAlī eş-Şeḳūrī’nin (doğumu 169 vd.). Bizce şu konuda hiçbir kuşku yoktur: 727/1327)314 Taḥḳīḳ en-Nebeʾ ʿan Emr el- Freibergli Dietrich, Kemāleddīn’in çalışma- Vebeʾ isimli eserleridir. Günümüze tam olarak ları hakkında, ya kitabıyla dolaylı tanışıklığı ulaşmış ilk iki eser, bulaşıcı etki hakkında ile ya da doğrudan doğruya İslam dünyasın- yazarlarının tecrübelerini aktarmaktadır. İbn daki ikameti esnasında bilgi sahibi olmuş- el-Ḫaṭīb’in önemini Marcus Joseph Müller, tur. Hem çekirdek soruda hem de ayrıntı- daha 1863 yılında Arapça metni Almanca larda ortaklıklar o kadar büyüktür ki, bura- çevirisiyle birlikte yayınlayarak tıp dünyasına da birbirinden tamamen bağımsız yapılmış ulaştırılmıştı. Max Meyerhof’a315 göre veba işlerden bahsedilemez. 14. yüzyılın ilk yarısı, hakkındaki Arapça risaleler, 14. ve 16. yüz- Arap-İslam kültür çevresi bilimlerinin kuzey yıllar arasında Avrupa’da bu konuda yazılmış Afrika’dan Fransa’ya ve İtalya’ya, Suriye’den, olan eserlerden çok çok ileri bir seviyededir. Anadolu’dan ve İran’dan doğrudan doğruya İbn el-Ḫaṭīb’in birkaç cümlesi bunu belgeler: ya da İstanbul üzerinden kısa bir zaman içeri- «[Hastalığın] bulaşıcılığı tecrübe, araştırma, sinde İtalya’ya ve Orta Avrupa’ya ulaşma yol- duyular yoluyla algılama, otopsi ve güveni- larını buldukları bir periyot olarak belirir. Din lir haberler yoluyla sabittir, bunların hepsi adamı kimlikli aracılar, özellikle Dominiken de ispat materyalleridir. Bu meseleye bizzat tarikatı mensupları, bu resepsiyon sürecinde şahit olan veya hakkında bilgisi bulunan her- kendilerine özgü yeteneklerini ispat etmişler kes bilir ki, bu hastalığa düçar olan kişilerle ve çok büyük hizmette bulunmuşlardır. temasta bulunanlar ölüyorlar; temasta bulun- Tıpta, birçok konunun yanı sıra, enfeksiyonun mayanlar ise sağlıklı olarak kalıyorlar. Ayrıca mahiyeti hakkında net bir bilgi sahibi olun- bu hastalığın bir evde ya da bir mahallede bir duğu izlenimi vardır. Müslüman İspanya’da, elbise veya kap yoluyla ortaya çıktığı, hatta 749/1348 yılında batı Akdeniz ülkelerinin bir küpenin bile aynı küpeyi takan başka maruz kaldığı çok yıkıcı veba salgını dolayı- bir şahsın ölümüne sebep olacağı, bir kimse sıyla bazı eserler ortaya çıkmıştır. Bunlardan yüzünden bütün bir ev halkının yok olacağı, bazıları şunlardır: Muḥammed ʿAbdullāh İbn hatta bu hastalığın bir şehirde tek bir evde el-Ḫaṭīb’in (713-776/1313-1374)312 Muḳniʿāt. ortaya çıkması ve buradaki hastalarla temasta es-Sāʾil ʿan el-Maraḍ el-Hāʾil, Aḥmed b. ʿAlī bulunanlarda hemen baş göstermesi, sonra İbn Ḫātime’nin (ö. 770/1369)313 Taḥṣīl el- komşularda ve özellikle bu hastanın evini ziya- Ġaraḍ el-Ḳāṣid fī Tafṣīl el-Maraḍ el-Vāfid, ret eden akrabalarda bu hastalığın görülmesi ve bu çemberin gittikçe genişlediği herkesin 312 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 262, Suppl. Cilt malumudur. Ve veba salgınının hakim olduğu 2, s. 372; Müller, M.J.: Ibnulkhatîbs Bericht über die Pest, bilinen bir ülkeden bu hastalığı taşıyan birinin Sitzungsberichte der Königlich Bayerischen Akademie der Wissenschaften içerisinde (München). Philosophis- 314 Bkz. Renaud, Henri-Paul-Joseph: Un médecin du ch-philologische Klasse 2/1863/1-34 (Tekrarbasım: Isla- royaume de Grenade. Muḥammad aš-Šaqūrī, Hespéris mic Medicine serisi içerisinde Cilt 93, s. 37-70). (Paris) 33/1946/31-64 (Tekrarbasım: Islamic Mathema- 313 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 259, Suppl. Cilt tics and Astronomy seri içerisinde Cilt 92, s. 181-214). 2, s. 369; Bkz. Ayrıca M. el-ʿArabī el-Ḫaṭṭābī tarafından 315 Science and medicine, The Legacy of Islam içerisinde, ed. Arnold, Th.: Londra 1931, s. 311-355, özellikle 340- eṭ-Ṭıbb ve-el-Eṭibbāʾ fī el-Endülüs el-İslāmīye adıyla tah- 341 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 96, s. 99-147, özellikle s. 132-133); Bkz. Ayrıca von Gru- kik edilmiş ve yayınlanmış olan seçki, Beyrut 1988, Cilt nebaum, Gustave E.: Medieval Islam. A study in cultural 2, s. 161-186; Almanca çeviri, Dinānah, Taha: Die Schrift orientation, 2. baskı Chicago 1961, s. 335-336. von Abī Ğaʿfar Aḥmed ibn ʿAlī ibn Moḥammed ibn ʿAlī ibn Ḫātimah aus Almeriah über die Pest, Archiv für Ge- schichte der Medizin içerisinde (Leipzig) 19/1927/27-81 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 92, s. 239-293); Antuña, Melchor M.: Abenjátima de Almería y su tratado de la peste, Religion y Cultura içerisinde (El Escorial/Madrid) 1,4/1928/68-90 (Tekrarbasım: Islamic Medicine serisi içerisinde Cilt 92, s. 294-316.

58 G İ R İ Ş gelmesine değin tamamen sağlıklı sahil şehir- «sadece bize ulaşmayan eserlerin yeteri lerinde bu hastalığın ortaya çıkış tarihi ile has- ölçüde karakteristiklerini içermekle kalma- talığı taşıyan kişinin geliş tarihinin örtüştüğü makta, ayrıca bu vezir-i azamın olağanüs- bilinmektedir»316. tü büyüleyicilikteki ufuk ve ilgi genişliği- Arap-İslam kültüründe tıp biliminin bu nin çapını bize aktarmaktadır... Günümüze dönemde kaydettiği ilerlemenin bir başka ulaşan bu kitap, girişte “Tenksūḳnāme”de belirtisiyle Ṣadaḳa b. İbrāhīm el-Mıṣrī eş- özetlenen, ağırlıklı olarak mediko-farma- Şaẕilī’nin (8./14. yüzyılın ikinci yarısı) oftal- kolojik 4 eserin karakterizasyonu sonra- moloji alanında kaleme aldığı oldukça hacimli sında kendisini, kısmen şiir formundaki ders kitabı el-ʿUmde el-Kuḥliyye fī el-Emrāḍ bir anatomi kitabının Farsça çevirisi olarak el-Baṣariyye317 adlı eserinde karşılaşmaktayız. ortaya koymaktadır ve başlık olarak kitabın J. Hirschberg bu eserin «Hayvan gözlerinin sözde Çinli yazarına nispetle <Wang Shuho> insan gözünden farklılıkları ve insan gözü- ismi verilmektedir. Burada söz konusu olan nün kendine has özellikleri»318 konulu birin- meşhur hekim Wang Shu-ho’nun (265-317) ci bölümün 6. kısmında «görme organının Mo-ching adlı klasik eseri değil, aslında nabız karşılaştırmalı anatomisinin ve fizyolojisinin izleme modaliteleriyle ve hayati insan organ- nüve halini» bulmaktadır; bu karşılaştırmalı larının anatomisini ele alan ve Kin Hanedanı anatomi ve fizyoloji, bilimsel biçimde ilk ola- (1122-1234) döneminde Çin’in kuzeyinde rak 19. yüzyılın ikinci yarısında oftalmoloji el yazılmış Mo-chüeh adlı eserdir. Kuşkusuz kitaplarındaki yerini almıştır (Katalog Cilt IV, Çince orijinalinden alınan birçok illustras- s. 17). yonuyla bu sözde <Wang Shu-ho>, Yakın Tıp konusunda son olarak 8./14. yüzyılın baş- Doğu’da ve hatta Batı dünyasında <resim- langıcında doğan Tenksūḳnāme-i Īlḫānī der li Çin anatomisinin> ispatlanabilir en eski Funūn-i ʿUlūm-i Ḫitāʾī isimli Farsça eser anıl- örneğini teşkil etmektedir.» Kısmen eski Çin malıdır. Bu eser «Çin Bilimlerini» ele almakta ilaçlarını kısmen de diğer ilaçları ele alan far- ve yazarı olarak İlhanlılar’ın vezir-i azamı makoloji kitabı formundaki üçüncü esere, asıl Reşīdeddīn Faḍlallāh b. ʿİmāduddevle (645- mesleği hekimlik olan Reşīdeddīn Faḍlallāh 718/1247-1318) adını taşımaktadır319. Bu kitap bir ek bölüm eklemiştir. Bu ekte Faḍlallāh, «Yunanlar tarafından bilinmeyen Çin ilaçla- 316 M.J. Müller tarafından çevrilmiştir, a.e., s. 18-19 rı listesini, kullanımları ve etkilerinin kesin (Tekrarbasım: 54-55), burada çok küçük değişiklikler ya- tanımlamalarıyla birlikte bir kitap formunda» pılmıştır.. bir araya getirmiştir320. 317 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 137, Suppl. Cilt 2, s. 170. The still missing works of Rashīd al-Dīn, Central Asiatic 318 Geschichte der Augenheilkunde, Cilt 2: Geschichte der Journal (Wiesbaden) 9/1964/113-122; aynı yazar Wissens- Augenheilkunde im Mittelalter, Leipzig 1908 (=Graefe- chaftliche Kontakte zwischen Iran und China in der Mon- Saemisch, Handbuch der gesamten Augenheilkunde, Cilt golenzeit, Anzeiger der Philologisch-historischen Klasse 13), s. 156-159. der Österreichischen Akademie der Wissenschaften içe- 319 Bize kadar ulaşmış, Reşīdeddīn’in kendi dönemin- risinde (Viyana), 106/1969/200-211. de yazılmış tek el yazma İstanbul’da, Ayasofya 3596 320 Jahn, Karl: Wissenschaftliche Kontakte zwischen Iran (264 vd., 713 hicri) bulunmaktadır. Tıpkıbasım Müctebā und China in der Mongolenzeit, aynı yer, s. 201-203. Mīnuvī tarafından yapılmıştır, Tahran 1972; Jahn, Karl:

GİRİŞ 59 Coğrafya alanında da, Arap-İslam kültür Arap-İspanyol kartografyasının ötesinde ula- çevresinde önceki yüzyıllarda yürütülen, yer- şılan büyük gelişmenin bir belgesidir. Örnek yüzünün matematiksel olarak kavranması- olarak Londra verilebilir. Londra’nın koor- nın ve buna bağlı olarak yeryüzünün kartog- dinatları bu çizelgeye göre Bağdat’tan hare- rafik tasvirinin yeni bir kaliteye eriştiğine ketle L42°00', B48°00' dır (bugünkü veriler ilişkin ilginç kanıtlar elde bulunuyor. İslam L44°26', B51°30'). Londra ile Bağdat (Babil) dünyasının batısından astronom ve mate- arasındaki boylam farkı Ptoleme’de 18° lik, matikçi Murcialı (Mürsiyeli) Muḥammed el-Meʾmūn coğrafyacılarında hâlâ 9° lik bir b. İbrāhīm İbn er-Raḳḳām’ın (ö. 715/1315) hata gösterirken, bu çizelgede sadece 2°26' 97 yeri kapsayan önemli bir, koordinatlar lık bir sapma görülmektedir. Daha fazla çizelgesini tanıyoruz. Bu çizelge göstermek- örnekler için Geschichte des arabischen tedir ki, boylam derecelerinde yapılan radi- Schrifttums’a321 işaret ederek şunu vurgula- kal Endülüs-Mağrip tashihlerinin o dönemin mak istiyorum: Matematiksel coğrafya tarihi meskûn bölgelerinin daha büyük bir kısmına için esas teşkil eden bu tashihler şimdiye uzandığını ve Akdeniz’in büyük ekseninin kadar tamamen bilinmez olarak kaldılar ve bu boylamının 44° ye indirildiğini gösteriyor ki, yüzden de, Avrupa’da 13. yüzyıldan 14. yüzyı- bu günümüz değerinden sadece 2° daha uzun- la geçiş döneminde ortaya çıkan yeni haritala- dur. Elbette tashih sadece Akdeniz’in büyük rın kökenine ilişkin sorunun tartışmasında hiç ekseni boylamıyla sınırlı kalmamıştı. Bu tashih göz önüne alınmadılar. meskûn bölgelerin batı sınırıyla Bağdat’ın doğu Bağdat’ın batısında bulunan bölgelerin mate- sunda bulunan yerler arasındaki değerlerde matiksel olarak kavranması sürecinde Arap- de kendini gösteriyor. Boylam derecelerin- İslam coğrafyacıları ve astronomları için, de yapılmış radikal düzeltmeler içeren diğer Bizans hakimiyetinde bulunan Anadolu ve çizelgelerden, bunların bize kadar ulaşan- Ege civarı uzun bir süre çalışma alanlarının larının çok geniş bir yayılma alanı bulduğu dışında kalmıştır. Bugün ulaşılan bilgilere göre tahminine iletmektedir. 20. yüzyılın ortala- bu durum 6./12. yüzyılın sonundan itibaren rında İspanyol oryantalist J. Millás Vallicrosa değişmeye başlamış görünmektedir. Bizi doğ- tarafından bulunan bu tarz bir çizelge bizim rulukları ile hayrete düşüren, 13. yüzyıldan 14. sorumuz açısından çok önemlidir. Çok büyük yüzyıla geçiş döneminde Avrupa’da birdenbi- bir ihtimalle, Endülüs’ün doğusunda bulu- re ortaya çıkıveren söz konusu bölgelerin ve nan Tortosa (Ṭarṭūşa) şehrinde ortaya çıkmış Karadeniz’in haritaları, mesela Giovanni da olan bu çizelgede Bağdat’ın sıfır meridyen Carignano’nun eseri olarak bilinen harita322, noktası olarak kabul edilmesi ve oranın batı- sadece yerinde, gerekli bir zaman süresince ve sında bulunan yerler için kaydedilen boylam devlet desteği ile yapılan astronomik gözlem- derecelerinde kazanılan tashihlerin buna göre lerin ve yeryüzü ölçümlerinin sonucu kabul ayarlanmış olması bizi hayrete düşürmektedir. edilebilirler. Biz, en geç 7./13. yüzyılda İslam Latince’ye çevirilen bu çizelge bize ayrıca bir hakimiyetinde ortaya çıkması muhtemel sade- Portekiz redaksiyonuyla ulaşmıştır, İspanya, ce birkaç Anadolu koordinatı bilmekteyiz. İlk Batı Avrupa, Batı Akdeniz bölgesinde bulu- nan 31 yerin koordinatlarını içermektedir. 321 Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 332-337. Her ne kadar bu çizelge yazma ve okuma 322 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 332-337. hatalarından uzak değilse de, Batı Avrupa’da

60 G İ R İ Ş olarak muhtemelen 8./14. yüzyılın ilk yarı- tır. Onun kitaplarını uygun biçime sokmakla sından gelen ve ʿAbdulḥalīm b. Süleymān aṭ- görevli asistanı, hocasının coğrafya kitabında Ṭūḳātī323 isimli birinin usturlaba dair yazdığı yedi iklimin tasvirinin, meskûn bölgelerin bazı bir kitapta bulunan erken dönem Osmanlı kısımlarının, denizlerinin, dağlarının, vadile- çizelgesi bize 151 yerin koordinatlarını ver- rinin vs. bu konuyla ilgili kitaplarda verilen mektedir; bu yerlerin sekizde biri Anadolu’da enlem-boylam dereceleriyle birlikte verildiği- bulunmaktadır. Bu çizelge, Osmanlı bilgin- ni, diğer eserlerdeki bilgilerle doğruluklarının lerinin, en azından Anadolu enlem-boylam kontrol edildiğini ve verilen bilgilerin yanlış dereceleri ağının şekillendirilmesine çok olmaması için bahsi geçen ülkeleri tanıyan- erken katılımlarının bir belgesidir. Bu çizel- lardan bilgiler toplandığını söylemektedir. ge ayrıca, Anadolu’nun matematiksel ola- Ayrıca, haritaların büyüklüğü sebebiyle ve rak kavranmasında daha o dönemde gerçeğe «işin uzmanlarının metotlarına» göre çizilmiş çok yakın bir kesinlik elde edilmiş olduğunu haritaların «mümkün olabildiğince anlaşılabi- gösterir. Çizelgenin Akdeniz’e ilişkin vermiş lir ve görülebilir» olması ve yerleşim yerleri- olduğu koordinatlar da bu tarz bir kesinli- nin en doğru şekilde işaretlenmesi için kitaba ğe tanıklık eder. Mesela biz bu çizelgede, alışılmadık büyük bir formatın seçildiğini de Roma ile İstanbul ve Roma ile İskenderiye öğrenmekteyiz324. arasındaki boylam farklarının bugünkü değer- Bu dönemden Arapça ve Farsça olarak, yani lerden çok az ayrılık gösterdiğini görmekte- orijinal dilleriyle bize ulaşan harita mater- yiz. Anadolu’nun batı-doğu ve kuzey-güney yalinin, Anadolu’dan Orta Asya’ya uzanan boyutları açısından eṭ-Ṭūḳātī’nin İstanbul ve bölgelerin kabaca çizilmiş bir taslaktan ibaret Ahlat’a (Anadolu’nun doğusunda) ilişkin ver- olması hayıflanacak bir durumdur. Bu hari- diği değerleri burada ele alalım. Boylam farkı ta, Fars coğrafyacı ve tarihçi Ḥamdullāh el- bugünkü değerden sadece 1°29' farklılık gös- Müstevfī’nin (ö. 740/1340) Nüzhet el-Ḳulūb termektedir, hatta enlem farkı sadece 2’ dır. isimli eserinde bulunmaktadır. Harita325 ekva- Okuyucuda, 8./14. yüzyılda ulaşılan sonuçla- torun kuzeyinde boylamda 63° den 112° ye, rın önemine ilişkin uygun bir tasavvur oluş- enlemde de 16° den 45° ye kadar uzanmak- turabilmak için şu durum vurgulanmalıdır: tadır. Bir dik açılarla kesişen (ortogonal) Adı geçen yerler arasındaki enlem ve boylam derece ağında 120 bölgenin isimleri kaydedil- farklılıklarının hatasız ölçümüne ilk olarak 20. miştir. Kullanıcı, haritayı çevreleyen çizelge- yüzyılda ulaşılmıştır. lerde koordinatları okuyabilir. Bu haritanın 8./14. yüzyılın ilk yarısının Arapça ve Farsça kendine has önemi, içerdiği derece ağının, kaynaklar bu konuya ilişkin o kadar çok dokü- yukarıda bahsi geçen Merāġalı astronomlar man ve veri sunmaktadır ki buna dayanarak o tarafından entegre edilmiş ve Toledo’nun dönemin birçok haritacı ve coğrafyacısında şu 28°30' batısındaki sıfır derece meridyeninden fikrin mevcut olduğunu varsaymaktayız: Kesin başlayarak sayılan batı-doğu boylam dere- ve doğru enlem-boylam bilgileri gerçeğe en celeriyle belirlenmesinde yatmaktadır. Buna yakın haritaların oluşturulmasında vazgeçil- ek olarak, açıkça görülen bazı hatalar bir mez bir temeldir. Şu anki bilgime göre bunun en önemli kanıtlarından biririni çok yönlü bir 324 Bkz. Quatremère, Étienne: Raschid-eldin. Histoire bilgin olan ve yukarıda Çin tıbbı hakkındaki des Mongols de la Perse, Paris 1836 (Tekrarbasım: Ams- eserinden söz ettiğimiz Reşīdeddīn bırakmış- terdam 1968), giriş s. CXLVIII, CLX; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 314. 323 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 180-181. 325 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 200-210; Cilt 12, No. 16a.

GİRİŞ 61 yana bırakılırsa, boylam derecesinin bugünkü eseri Cāmiʿ et-Tevārīḫ’dir. Bu eser 700/1301 değerlere 3° ya da 4° kadar yaklaştığı dile geti- yılında İlhanlı Ġāzān’ın direktifiyle, ilkin rilebilir. Moğolların ve Türklerin tarihi olarak başla- Arap-İslam kültür çevresinin coğrafya ala- mış ama birkaç yıl sonra Ġāzān’ın kardeşi ve nındaki önemli katkılarından birisi de, Fas’ın ardılı Olcaytu’nun arzusu üzerine evrensel Tanger kentinden Muḥammed b. ʿAbdullāh tarih eseri haline getirilmiş ve 710/1311 yılın- İbn Baṭṭūta’nın (703-770/1304-1369) büyük da tamamlanmıştır. İlk cilt Cengiz Han’ın ve seyahatnamesidir. İbn Baṭṭūta 22 yaşında onun Doğu ve Batı Asya’daki ardıllarının tari- vatanından ayrılıp, Mekke’ye doğru yola çık- hini, ayrıca Türk ve Moğol boylarını işlemek- mış, İskenderiye ve Kahire’yi ziyaret etmiş, tedir. İkinci ciltte, Moğollarla münasebetleri Nil boyunca giderek Syene’ye (bugün Assuan) olan milletlerin tarihi ayrıntılı bir şekilde ele ulaşmış, oradan Suriye ve Filistin’e geçmiş, alınmaktadır. Bu cilt, İslam öncesi Pers impa- Arabistan’ı Mekke’ye kadar dolaşmış, daha ratorluklarıyla başlamakta, peygamberler ve sonra doğu Afrika’ya yönelmiş ve Mozambik’e halifeler tarihiyle devam etmekte, İran’daki kadar uzanmıştır. Ayrıca Anadolu’yu, İslam hanedanları, Oğuzlar, Türkler, Çinliler, Bizans’ı ve 55 enlem derececesine kadar Yahudiler, Frenkler ve en sonda Budizm Güney Rusya’yı, Orta Asya’yı, Hindistan’ı, ağırlıklı olarak Hindistanı ele almaktadır. Malezya Yarımadası ve Çin’i ziyaret etmiştir. Coğrafyaya ayrılmış olan üçüncü cilt kaybol- Konakladığı duraklarda çok uzun süre ikamet muştur. etmiş ve bazı yerleri defalarca ziyaret etmiş- Reşīdeddīn’in kitabı kuşkusuz Arap-İslam tir. Ayrılışından 24 yıl sonra tekrar Tanca’ya kültür çevresinde, yabancı milletlerin tarih dönmüştür. İkinci seyahati onu Endülüs’e, ve kültürlerinin aynı çevrede yaşayan mil- üçüncüsü ise Kuzey Afrika’ya götürmüştür. letlerin tarih ve kültürleriyle birlikte ele Toplam 27 yıl süren seyahatleriyle İbn Baṭṭūta, alındığı ilk evrensel tarih değildir. Bu ese- Richard Hennig’in326 ifadesiyle, «eski çağın ve rin birçok öncüsü vardır, ʿAlī b. el-Ḥuseyn ortaçağın ortaya çıkardığı en büyük dünya el-Mesʿūdī’nin (345/956 bazı kaynaklarda seyyahıdır». İbn Baṭṭūta’nın oldukça hacimli 346)327 Murūc eẕ-Ẕeheb, Aḫbār ez-Zemān seyahatnamesi, çok keskin gözlem yeteneği ve Kitāb el-ʿAcāʾib isimli eserleri, Maḥbūb yanında tarihi-coğrafi, etnik ve kültür tarihini b. Ḳusṭanṭīn el-Menbicī’nin (350/961)328 ilgilendiren nesneleri algılayabilmesi sebebiy- el-ʿUnvān el-Kāmil ’i, Ḥamza b. el-Ḥasan le paha biçilemez bir coğrafya ve tarih dokü- el-İṣfehānī’nin (ö. 360/970)329 Tevārīḫ Sinī manıdır (Katalog Cilt III, s. 8). Mulūk el-Arḍ ve-el-Enbiyāʾ ’sı, Ebū er-Reyḥān 8./14. yüzyılda birçok dünya, şehir ve yerel Muḥammed b. Aḥmed el-Bīrūnī’nin (362- tarihi, hem bütün İslam periyodunu içe- 440/973-1048)330 el-Āsār el-Bāḳiye ʿan el- ren hem de sadece bu yüzyılla sınırlı kalan Ḳurūn el-Ḫāliye’si (Yunanların, Romalıların, biografik ve başka türden eserler orta- İranlıların, Soġd, Ḫārizm ve Ḥarrān sakin- ya çıkaran historiyografya alanından sade- lerinin, Kıptilerin, diğer Hıristiyanlarla ce bir dünya tarihi ve üç ansiklopediyi ele Yahudilerin dönemleri ve kutsal günler tak- almakla yetineceğim. “Dünya tarihi”inden kastım, yukarıda adı geçen çok yönlü bilgin 327 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 1, s. 332-336. Reşīdeddīn Faḍlallāh (ö. 718/1318)’ın anıtsal 328 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 338. 329 Bkz. a.e., Cilt 1, s. 336. 326 Terræ incognitæ, Cilt 3, Leiden 1953, s. 213. 330 Bkz. a.e., Cilt 6, s. 270-271.

62 G İ R İ Ş vimleri hakkında) ve Taḥḳīḳ mā li-el-Hind’i Nuveyrī (677-732/1279-1332) bu eserden ve daha birçok benzer eser Reşīdeddīn’den331 esinlenerek 30 ciltlik ansiklopedik eserini, önce ve sonra yazılmıştır. Ama Reşīdeddīn Nihāyet el-Ereb fī Funūn el-Edeb335 ortaya bu eserinde Moğollara ve onlarla irtibatlı koymuştur. Bunun hedefi, eğitimli bir [dev- olan milletlere dair “yeni bir yol” takip etmek let] kâtibi veya idarecisi için gerekli bilgileri istemiştir. Bu yol, «ilgili milletlerin orijinal bir araya getirmektir. en-Nuveyrī, öncüsünün tarih kaynaklarına bizzat başvurmak»tır332. aksine, eserinde sadece disiplinlerin (funūn) Bu hedefe Reşīdeddīn, en azından Moğol sayısını artırmakla kalmamakta –mesela tarih tarihinde ulaşmış görünüyor. Eserin bütünü- bilgisini de bu alanlardan birisi olarak kabul ne hakim olan tarafsızlık ve objektiflik anla- ederek, insanla ilgili bütün olayları ve işleri ve yışı el-Bīrūnī’nin yukarıda bahsedilen el-Āsār kurumları kitabına alabilmiştir– aynı zaman- el-Bāḳiye ʿan el-Ḳurūn el-Ḫāliye ve Taḥḳīḳ da muhtevayı yeniden gruplandırmaktadır: 1) mā li-el-Hind isimli eserlerini hatırlatmak- Gökyüzü ve Yer, 2) İnsan, 3) Hayvanlar alemi, tadır. Ancak bu son eser, yöresel ve yerel 4) Bitkiler alemi ve 5) Tarih. Bu ansiklopedi kaynakların yardımcı olarak kullanılması bir bizi, günümüze ulaşmayan kaynakların izine yana, yazarın Hindistan’daki uzun süren ika- götürmektedir ve o dönemin tarihi hakkında meti sırasında bizzat yaptığı gözlemler ve en iyi başvuru kaynaklarından birisidir. halkla doğrudan temasa geçmek suretiyle Bu yüzyılda ortaya çıkan ansiklopedilerden oluşturduğu bilgilerin sonucu ortaya çıkmıştır üçüncüsü Mesālik el-Ebṣār fī Memālik el- ve böylece düşünce tarihinde tarihinde eşsiz Emṣār isimli, Şihābeddīn Aḥmed b. Yaḥyā bir yere sahiptir. İbn Faḍlallāh el-ʿÖmerī (700-749/1301-1349) Yine 8./14. yüzyılın ilk yarısında büyük tarafından yazılan eserdir336. Bu eser 741/1341 hacimli ilk ansiklopediler ortaya çıkmıştır. ve 749/1349 yılları arasında, yazar Şam’da Bunlardan ilki Cemāleddīn Muḥammed b. [devlet] kâtipliği yaptığı sırada doğmuştur. İbrāhīm el-Kütübī el-Vaṭvāṭ333 (632-718/1235- İbn Faḍlallāh’ın, Kahire’deki 740/1339 yılına 1318) tarafından yazılmış olan Menāhic kadar devam eden ikameti esnasında kendine el-Fiker ve-Mebāhic el-İber334 isimli eser- ait ansiklopedik bir eser kaleme alma fikri- dir. Gökyüzü, yeryüzü, hayvan ve bitki dün- ne ulaşmış olması muhtemeldir. Orada en- yası gibi konuları da içeren bu eser, genel Nuveyrī’nin çok büyük rağbet gören eserini karakteri içerisinde yazarının belirgin edebi tanımış olabilir. Yine de İbn Faḍlallāh’ın kita- eğilimine tanıklık etmektedir. Mısırlı tarih- bı, hedefi ve sistematiği itibariyle öncüsünün çi Şihābeddīn Aḥmed b. ʿAbdulvehhāb en- eserinden farklıdır. Mesālik el-Ebṣār bir beşe- ri-coğrafik ansiklopedi olarak nitelendirilirse 331 Bkz. Rosenthal, Franz: A history of Muslim historio- bu yanlış bir değerlendirme olmaz. Eserin graphy, Leiden 1952, s. 114-130. 332 Jahn, Karl: Die Erweiterung unseres Geschichtbildes 335 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 139-140, Suppl. durch Rašīd al-Dīn, Anzeiger der Österreichischen Aka- Cilt 2, s. 173-174; Kratschkowsky, I.: Encyclopædie des demie der Wissenschaften, Philologisch-historische Klas- Islām içerisinde, Cilt 3, Leiden 1936, s. 1045-1047; Cha- se içerisinde (Viyana), 107/1970(1971)/139-149, özellikle pout-Remadi, Mounira: Encyclopaedia of Islam içerisin- s. 143. de. New edition, Cilt 8, Leidn 1995, s. 156-160. 333 Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 54-55, Suppl. Cilt 2, s. 336 Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 141, Suppl. Cilt 2, s. 53-54; Sezgin, F.: tıpkımasıma yazdığı önsöz. 175-176; Daha fazla bibliografik bilgiler için tıpkıbasımın 334 Tıpkıbasım 2 cilt halinde Institut für Geschichte der ön sözüne bkz. Arabisch-Islamischen Wissenschaften tarafından 1990.

GİRİŞ 63 adı da bu tür bir nitelemeye uygun düşmek- tarihi el-ʿİber ve-Dīvān el-Mübtedeʾ ve-el- tedir. 27 ciltlik bu eserin ilk 4 cildi coğrafyaya Ḫaber isimli eserine ek olarak tamamlanan adanmıştır. Diğer ciltler insanların düşünsel Muḳaddime, 19. yüzyılın başlarında Antoine- alandaki başarılarını onların içinde bulunduk- Isaac Silvestre de Sacy339 ve Joseph von ları çevreleri ele alarak işlemektedir. Eserin Hammer-Purgstall340 isimli bilim adamları- tamamı, henüz tam olarak gelişmemiş bir nın bu eserin içeriğine dikkat çekmelerinden ansiklopedi kavramı izlenimi uyandırıyorsa sonra, oryantalistlerin ve oryantalist olmayan da, günümüze ulaşmayan kaynaklardan der- bilim adamlarının ilgisini kendisine çekmiştir. lenen zengin içeriği ve kendi döneminde bili- Bilim adamları dünyasında daha özel ilgiyi, min ulaştığı seviyeyi göstermesi bakımından, Joseph von Hammer-Purgstall’ın İbn Ḫaldūn’u o yüzyılın en önemli yazınsal başarılarından «Arap Montesquieu’sü»341 olarak nitelen- birisidir. Benim kanaatime göre, bu eser içe- dirmesi uyandırmıştır. Bu Prolegomena’da risinde el-Meʾmūn coğrafyasından bize ulaşan önemli sosyolojik, ekonomik, psikolojik dünya haritası, üç adet iklim haritası ve zen- temel düşünceler, bilim tarihi ve tarih felse- gin metin parçaları, coğrafya ve kartografya fesi görüşleri keşfedilmiş ve büyük bir hay- tarihinin en önemli dokümanları arasında ranlıkla yorumlanmıştır. İbn Ḫaldūn pek çok bulunuyorlar337. kişi tarafından sosyoloji ve tarih felsefesinin 8./14. yüzyılın ansiklopedilerinden, dönemin kurucusu görülmüştür. Bazı araştırmacılar da olgunluğunu yansıtan, Arap-İslam bilim- İbn Ḫaldūn’da, bütün bilim dallarının temel lerinin tinsel bilimler alanında ulaştığı en problemlerinin işlendiği görüşüyle yetinmiş- büyük başarılarından olan bir esere dönüyo- lerdir. Devlet teorisi bakımından Muḳaddime, ruz. Bu eser, ʿAbdurraḥmān b. Muḥammed Niccolò Machiavelli’nin (ö. 1527)342 Il princi- İbn Ḫaldūn’un (732-808/1332-1406)338 tarih pe adlı eseriyle karşılaştırılmıştır. eserine yazdığı Muḳaddime yani “Giriş”tir. Savaş tekniği alanında, ateşli silahlar konu- İbn Ḫaldūn’un Merinid sultanı Ebū Fāris sunda bir önceki yüzyılda başlayan geli- ʿAbdulʿazīz’e (dönemi: 768-774/1366-1372) şim 8./14. yüzyılda da devam etmiştir. St. ithaf ettiği ve 779/1377’de tamamladığı dünya Petersburg Asya Müzesi’nin343 Narodov Azii Enstitüsü (Asya Halkları Enstitüsü)’nde bulu- nan ve muhtemelen 14. yüzyılın ilk yarısın- 337 Tıpkıbasım 27 cilt halinde Institut für Geschichte der 339 Ibn-Khaldoun makalesi Biographie universelle içer- Arabisch-Islamischen Wissenschaften tarafından 1988- isinde (Michaud), Cilt 21, Paris, 1811 yılından çok kısa bir 1989 yıllarında yapılmıştır, indeksler ise yine aynı kurum süre sonra, s. 268-270. ve yerde 3 cilt halinde 2001 yılında basılmıştır. 340 Sur l’introduction à la connaissance de l’histoire. Cé- 338 Tunus’ta doğmuş ve Fas, Granada, Tlemsan, Tunus ve öldüğü yer olan Kahire’de çok önemli yüksek devlet lèbre ouvrage arabe d’Ibn Khaldoun, Journal Asiatique görevleri üstlenmiştir, bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, içerisinde (Paris) 1/1822/267-278. s. 242-245, Suppl. Cilt 2, s. 342-344; Bel, Alfred: Encyc- 341 Über den Verfall des Islams nach den ersten drei Jahr- lopædie des Islām içerisinde, Cilt 27, Leiden ve Leipzig 1927, s. 419-421; Sarton, G.: Introduction to the history of hunderten der Hidschrat, Viyana 1812 (göremedim), bkz. science, Cilt 3, Kısım 2, s. 1767-1779; Talbi, M.: Encyclo- Sarton, G.: aynı yer, Cilt 3, 2. Kısım, s. 1776. paedia of Islam içerisinde. New edition, Cilt 3, Leiden ve 342 Bkz. Gilbert, Allan H.: Machiavelli’s «Prince» and London 1971, s. 825-831; Rosenthal, Franz: Dictionary of its forerunners, Durham, N.C. 1938, s. 280 (göremedim), Scientific Biography içerisinde Cilt 7, New York 1973, s. bkz. Sarton, G.: aynı yer, Cilt 3, 2. Kısım, s. 1769-1775. 320-323. 343 Bugünkü signatür C 686’da bulunan yazma el-Maḫzūn fī Cāmīʿ el-Funūn adını taşımaktadır.

64 G İ R İ Ş da yazılan savaş tekniği konulu anonim bir getirmeyi gerçekleştirdi345. Gençliğinde teolo- eserde, barutun muharrik gücü yoluyla bir ji, tarih, edebiyat, şiir ve diğer bilim dallarında mermiyi fırlatmaya yarayan içi oyuk mızrak- mükemmel, sağlam bir eğitim alan bu bilim tan ibaret bir ateşli el silahı tanıtılmakta- aşığı şehzade, daha iktidara gelmeden önce dır. Görünen o ki bu tür ateşli el silahları Ġıyāseddīn Cemşīd b. Mesʿūd el-Kāşī (ö. Avrupa’ya ilk olarak 8./14. yüzyıldan 9./15. 832/1429), Ḳāḍīzāde Rūmī (ö. 840/1436) gibi yüzyıla geçiş döneminde ulaşmıştır (Katalog birçok bilgini yanına, Semerkant’a getirtmişti. Cilt V, s. 133). Bunun yanısıra, yine aynı el Onun Semerkant’ta başardığı işlerin en önem- yazmasında, havan benzeri bir ateşli silahın lisi kuşkusuz, öncülerinin Merāġa’da kurduk- resmi bulunmaktadır. Ama bu silah metindeki larından esinlenerek ve yukarıda adı geçen tarife uymamaktadır. Muhtemelen burada söz bilginlerle birlikte çalışarak inşa ettiği anıtsal konusu olan silah, tarif edilenden farklı havan rasathanedir. Bu Semerkant Rasathanesi’nin benzeri bir silahtır (Katalog Cilt V, s. 133). kuruluşuna ve geliştirilmesine kendisinden Bugüne kadar bilinen çelik yay hakkında- daha genç bir bilgin olan ʿAlāʾaddīn ʿAlī b. ki en eski rivayet 8./14. yüzyılın ilk yarısına Muḥammed el-Ḳūşcī (ö. 879/1474) de katkı- uzanmaktadır (Katalog Cilt V, s. 96). Çok da bulunmuştur. Rasathaneden geriye kalan büyük bir olasılıkla Avrupa, 8./14. yüzyıldan izlere göre şu yargıda bulunabiliriz: Rey (eski 9./15. yüzyıla geçişin hemen öncesinde bunun Tahran)’de kurulmuş olan rasathanenin seks- bilgisine sahip olmuştur. Avrupa’da çelik yay tantını (4./10. yüzyıl, bkz. Katalog Cilt II, s. kullanımına dair en eski rivayet 1435 yılından 25) örnek alarak bu yeni rasathanede yarısı gelmektedir344. yeraltında kurulan gözlem skalasının yarıçapı 30 m. büyüklüğündeydi. Burada yürütülen 9./15. Yüzyıl gözlem sonuçlarının birçoğu346 bizzat Uluğ Bey tarafından sağlanmış olan çizelge-esere, Şu anki bilgimize göre, 9./15. yüzyılda bilimsel Zīc-i Sulṭānī ’ye alınmıştır. Avrupa’da daha faaliyetler bütün alanlarda İslam dünyasının 17. yüzyılın ortalarında John Graves347 buna tamamında hâlâ aktif haldeydi. 6./12. yüzyıl- dikkat çekmiştir. dan itibaren Anadolu’da kurulan Selçuklu Bu yüzyılın anılmaya değer başarılı astrono- devletlerinde ve 8./14. yüzyılın başından iti- mik çalışmalarından biri de Ġıyāseddīn el- baren genişlemeye başlayan Osmanlı top- Kāşī’nin Zīc-i Ḫāḳānī isimli hayli kapsamlı raklarında kurulan yeni kültür merkezlerinin çizelge-eseridir. Bu eseri o, daha Semerkant bilimsel faaliyetlere önemli katkıları olmuş- Rasathanesi’nin kuruluşundan önce, 816/1413 tur. 9./15. yüzyıldan bize kalan ve el yazması yılında Herat’ta bir araya getirmişti. Eserin içe- halinde muhafaza edilen birçok eserden yal- risindeki coğrafik çizelge Maveraünnehir’den nızca çok küçük bir kısmı yayınlanmıştır ve itibaren koordinatlardaki gözle görülür artışa yayınlananların da hemen hemen hiçbiri ince- tanıklık etmektedir. lenmemiştir. Bu gerçek gözden kaçırılmadan, bu yüzyılın ilk yarısında Maveraünnehir’de 345 Grousset, René: Histoire de l’Asie, Cilt 3, Paris 1922, astronomi ve matematik alanlarında öne s. 127 (göremedim); Bouvat, L.: Encyclopædie des Islām, çıkan ve devlet adamı Uluğ Bey Muḥammed Cilt 4, Leiden und Leipzig 1934, s. 1077). Turğay (796-853/1394-1449) adıyla bağlan- 346 Bkz. Kennedy, Edward S.: The heritage of Ulugh Beg, tılı bulunan çalışmaları ele alalım. O, dede- Science in Islamic civilisation içerisinde, İstanbul 2000, s. si Timur’un hayalinde yaşattığı şeyi, yani 97-109. Semerkant’ı İslam uygarlığının merkezi haline 347 Gravius, Johannes: Binæ tabulæ geographicæ, una Nassir Eddini Persæ, altera Ulug Beigi Tatari, London 344 Bkz. Köhler, G.: Die Entwickelung des Kriegswesens 1652 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy und der Kriegführung in der Ritterzeit von der Mitte des serisi içerisinde Cilt 50, s. 1-79). 11. Jahrhunderts bis zu den Hussitenkriegen, Cilt 3, Bres- lau 1887, s. 181-182.

GİRİŞ 65 el-Kāşī, astronomik araç-gereçlerin gelişim merkezini bulmak için her bir deferentin orta tarihinde de azımsanamaz bir öneme sahiptir. noktasına yerleştirilmesi gibi349. Bu konuya ilişkin kaleme aldığı ve bilhas- el-Kāşī’nin aletinin G. Marchionis’e350 (1310 sa Merāġa Rasathanesi’nde bulunan araç- yılında yazmıştır) ve Geoffrey Chaucer’e351 gereçleri tasvir ettiği (Katalog Cilt, II, s. 38 (ö. 1400’e doğru) nispet edilen ekvatoryumlar vd.) risaleden başka, Nüzhet el-Ḥadāʾiḳ348 arasında bir yakınlık göstermesi olgusundan isimli müstakil risalesinde tanıtılmış olan hareketle, bu iki kişiye, aynı zamanda el- Ṭabaḳ el-Menāṭiḳ ve Levḥ-i İttiṣālāt diye Kāşī’nin aletine de modellik yapan doğulu isimlendirdiği iki astronomik alet anılmalıdır. daha eski bir modelin bilgisinin ulaşmış olma- Birisi, 4./10. yüzyılda Ebū Caʿfer el-Ḫāzin sı gerektiği kanaatindeyim. Levḥ-i İttiṣālāt, tarafından icat edilmiş olan Zīc-i Ṣafāʾih adlı “Bağlaç Levhası”352, isimli ikinci alete gelince, aletin bizim bildiğimiz en son gelişim aşama- bu, iki gezegenin boylam dereceleri arasında- sını oluşturmaktadır. Zīc-i Ṣafāʾih, bir geze- ki önceden bilinen farklarla bu her iki geze- genin gerçek posizyonunu ekliptik üzerinde genin günlük olarak kat ettikleri mesafeler herhangi bir zamanda mekanik yolla ve genel- arasındaki aktüel farklara dayanarak ekliptik- likle astronomik çizelgeleri kullanmaksızın te beklenen ittisal (arka arkaya gelme) günle- bulmaya yarayan bir aletti. Konuya ilişkin rini aletsel olarak hesaplamaya yaramaktadır. yerde belirttiğimiz üzere, bu aletin en eski Bunun dışında (ahşaptan veya pirinçten imal versiyonu gerçekten çok eski bir dönemde edilmiş) bu tür bir hesaplama aracı bilinme- Müslüman İspanya’ya yollarını bulmuşlardı. mektedir. Aṣbaġ b. Muḥammed İbn es-Semḥ el-Ġarnāṭī Teorik astronomi alanında da, daha birkaç yıl (ö. 426/1035)’nin ve Ebū eṣ-Ṣalt Ümeyye b. önce tanıtılan ve yukarıda adı geçen ʿAlāʾaddīn ʿAbdulʿzīz el-Endülüsī’nin (ö. 528/1134) ve ʿAlī el-Ḳūşcī (ö. 879/1474) tarafından Merkür İbrāhīm b. Yaḥyā ez-Zerḳālī’nin (5./11. yüz- gezegeni için geliştirilmiş olan model kayda yılın ikinci yarısı) bu aletin oldukça geliş- değerdir353. miş bir şeklini belirten risaleleri, İspanya dışı Avrupa’ya en geç 13. yüzyılın ikinci yarı- 349 Price, Derek J.: The equatorie of the planetis, Cam- sında Libros del saber de astronomía adlı bridge 1955, s. 131. Kastilce ansiklopedik eserde mahfuz kalan 350 Bkz. Poulle, Emmanuel: Les instruments de la théo- çevirileriyle ulaştı. el-Kāşī’nin aletindeki rie des planètes selon Ptolémée: Équatoires et horlogerie en modern özellik, derecelendirilmiş para- planétaire du XIIIe au XVIe siècle, Cilt 1, Cenevre ve Pa- lel bir cetvelle çalışan merkezi bir gösterge ris 1980, s. 192, 260ff. (Alhidade) idi. Bu paralel cetvel ile kazanıla- 351 Price, Derek J. de Solla: Isis içerisinde 54/1963/153 bilen basit işaretlemeli projeksiyonlar yoluyla (el-Kāşī’nin kitabının edisyonu hakkında E.S. Kennedy çok esaslı sonuçlar alınabilmektedir, mesela tarafından yazılmış olan resensiyon); aynı yazar, Chau- paralel cetvelin, gezegenlerin, tasavvur olu- cer, Dictionary of Scientific Biography içerisinde Cilt, 3, nan ek daireli yörüngelerinin deferentler s. 217-218. (yani taşıyıcı büyük yörüngeler) üzerindeki 352 Bkz. Kennedy, Edward S.: The planetary equatorium, aynı yer, s. 78-161, 238-243. 348 El yazması Princeton University, Garrett collec- 353 Bkz. Saliba, George: Al-Qushji’s reform of the Ptole- tion no. 75, Kennedy, Edward S. tarafından İngilizceye maic model for Mercury, Arabic Science and Philosophy çevrilmiş ve yayınlanmıştır, The planetary equatorium of 3/1993/161-162; aynı yazar, Arabic planetary theories af- Jamsshīd Ghıyāth al-Dīn al-Kāshī (d. 1429), Princeton ter the eleventh century AD, Encyclopedia of the History NJ 1960. of Arabic Science içersinde, Cilt 1, London ve New York 1996, s. 58-127, özellikle s. 123-125.

66 G İ R İ Ş Matematik alanında yapılan araştırmalar, Cemşīd b. Mesʿūd el-Kāşī’nin sin 1° nin Ġıyāseddīn Cemşīd b. Mesʿūd el-Kāşī’nin hesap-lanmasında tam ve kesin bir yaklaş- şimdiye kadar incelenen eserlerinde önemli ma (approksimasyon) metodu kullandığı ve birçok başarı tespit etmiştir. Bu başarılardan bunun ilk olarakAvrupa’da François Viète birçoğu Arap-İslam kültürünün o konularda (1540-1603)’le yeniden ortaya çıktığı yönün- ulaştığı son bilimsel seviyeyi ortaya koymakta- deki araştırma sonuçlarını yayınladığında, 19. dır ve bunlar Avrupa’da ya birkaç yüzyıl sonra yüzyıl sonlarının matematik tarihçilerinde ortaya çıkmış ya da yeniden keşfedilmişlerdir. şaşkınlık doğurmuştu358. Burada sadece birkaç tanesi dile getirilecek- el-Kāşī, gezegenlerin günlük hareketlerinin tir. hesaplanmasında bir diğer yaklaşma (iteras- el-Kāşī, dördüncü dereceden denklemlerle yon) yönteminden yararlanmıştır. Gerçi ite- esaslı bir şekilde uğraştığı için Cebir tarihinde rasyon yönteminin daha önceki bilginler tara- özel bir konuma sahiptir. Miftāḥ el-Ḥisāb354, fından, Ay paralaksının [yarıçapının büyüklü- “Hesap Anahtarı”, isimli eserinde konunun ğünün] araştırılmasında ve tespit edilmesinde kısaca işlenişi sayesinde öğrenmekteyiz ki kullanıldığını bilmekteyiz, ama bunun sırf el-Kāşī dördücü kuvvetten 70 tip (gerçekte matematik içerisinde yapılması ilk olarak el- 65)355 denklem bilmektedir ve bunları özel Kāşī’de ortaya çıkmaktadır359. olarak yazacağı bir kitapta toplamayı ve sun- el-Kāşī’nin daire hesaplamadaki mükem- mayı planlamıştır. Şu anda onun bu planını mel sonucu, matematik tarihinde 50 yıldır gerçekleştirip gerçekleştirmediğini bilme- bilinmektedir. O, Arşimed, Ebū el-Vefāʾ ve mekteyiz, eğer böyle bir eser oluşturmuş ise el-Bīrūnī gibi öncülerinin ulaştığı sonuçları bu kitabın bize kadar ulaşıp ulaşmadığı henüz eleştirmekte ve metotlarını yetersiz olarak tespit edilmemiştir. nitelemektedir. el-Kāşī daire çevresiyle çapının Bu bağlamda, el-Kāşī’nin Miftāḥ el-Ḥisāb’da ilişkisini bir iç ve dış çokgen yardımıyla her bir yüksek dereceli aritmetik ve geometrik dizi- 3·228 = 800335168 kenar olarak belirlemiş ve lerin toplanmasına yönelik kuralları nasıl kul- bununla da π ≈ 3, 14159265358979325 sonu- landığına ilişkin çok ilginç örnekler verdiği cuna ulaşmıştır. el-Kāşī’nin bu başarılı çalışma- dile getirilmelidir. Bu işlem sırasında, dör- sı Paul Luckey tarafından360 ortaya konulma- düncü dereceden dizilerin ortaya çıkan top- dan önce Johannes Tropfke361, daire hesap- lamı, 400 yıl önceki öncüsü İbn el-Heysem’in lamasında «gittikçe daha kesin hesaplamalar başarısını hatırlatmaktadır. Bununla birlikte el-Kāşī çözüme kendine özgü bağımısız bir appliquées içerisinde (Paris), 2e série, 10/1865/83-116, yolla ulaşmıştır356. özellikle s. 112-116 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics Franz Woepcke357 1865 yılında, Ġıyāseddīn and Astronomy seri içerisinde Cilt 44, s. 105-138, özellikle s. 134-138); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 63. 354 Ed. Aḥmed Saʿīd ed-Demirdāş, Muḥammed Ḥamdī 358 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 65. 359 Bkz. Kennedy, Edward S.: A medieval interpolation el-Ḥıfnī, ʿAbdulḥamīd Luṭfī, Kahire tarihsiz, s. 199; ed. scheme using second order differences, A Locust’s Leg. Studies in honour of S.H. Taqizadeh içerisinde, London Nādir en-Nābulusī, Dımeşk 1977, s. 413-414. 1962, s. 117-120; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 65. 355 Bkz. Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 268; Sezgin, F.: a.e., 360 Der Lehrbrief über den Kreisumfang (ar-Risāla al- Cilt 5, s. 68. Muḥīṭīya) von Ǧamšīd b. Masʿūd al-Kāšī, Berlin 1953 356 Bkz. Juschkewitsch, A.P. ve Rosenfeld, B.A.: Die Ma- (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and Astronomy seri thematik der Länder des Ostens im Mittelaltter, aynı yer, içerisinde Cilt 56, s. 227-329). 361 Geschichte der Elementar-Mathematik, aynı yer, Cilt s. 90; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 68. 4, s. 215-216; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 66. 357 Passage relatifs à des sommations de séries de cu- bes extraits de deux manuscrits arabes inédits du British Museum de Londres, Journal de mathématiques pures et

GİRİŞ 67 yoluyla gerçek değere yaklaşmanın beklen- dir». el-Kāşī’nin ondalık kesirler yönteminin, medik bir tarzda keskinleştiği yeni parlak bir onun öğrencileri ve onun izinden yürüyen- zamanın» ilk olarak F. Viète ve Adrian van ler aracılığıyla veya Bizanslı İran seyyahları Roomen (1561-1615)’le başladığını söylemek- yoluyla çok kısa bir süre sonra Anadolu’ya tedir. Viète, işleminde poligon hesaplamaları oradan da İstanbul’a ulaşmış olması gerekti- yardımıyla π sayısını 9 ondalık kesire kadar ği hususunda hiçbir kuşkuya yer yoktur. Bu ilerletmiş, van Roomen ise 15 ondalık kesire bağlamda bize ulaşan 15. yüzyıldan bir Bizans kadar götürmüştü. el-Kāşī kendi zamanında hesaplama kitabı366 anılmalıdır. Bu kitabın çoktan 17 kesire kadar gelmişti. yazarı ondalık kesirlerin kullanımını bilmekte Kiriş hesaplaması bağlamında el-Kāşī, ve Bizans ülkesinde hâkimiyet kurmuş olan Avrupa’da Johann Heinrich Lamberts (1728- Türklerin bu tür hesaplama işlemlerini kul- 1777) adıyla bilinen şu trigonometrik formü- lanmakta olduklarını söylemektedir. Ondalık √le362 ulaşmıştır: sin (45°+φ/2) ≈ 1+sin .φ kesirlerin Avrupa’da sistematik olarak ilk 2 ele alınışı, Hollandalı tüccar, matematikçi ve Ondalık kesir tarihinde de el-Kāşī seçkin mühendis Simon Stevin (1548-1620) tarafın- bir konuma sahiptir. Bu alanda onun öncü- dan Flemenkçe kaleme alınan De Thiende sü olarak karşımıza Arap matematikçi el- (Onda Bir) isimli eserde gün yüzüne çıkmış- Uḳlīdīsī (4./10. yüzyıl) çıkıyor. Bununla tır367. birlikte konunun ilk sistematik işlenişini Son olarak el-Kāşī’nin matematik alanında- el-Kāşī’de363 görmekteyiz. Bizim bildiğimiz ki önemli başarılarından birisi Miftāḥ el- kadarıyla İslam dünyasında ondalık kesirlerle Ḥisāb (Hesap Anahtarı) isimli eserinde yer yaygın bir uğraşım el-Kāşī’den sonra kendi- alan düzenli ve yarı düzenli cisimler konulu ni göstermektedir. Avrupa’da ondalık kesir- bölüm anılmalıdır. el-Kāşī’nin bu konuda hiç ler Yahudi matematikçi Immanuel Bonfils bir öncüsü yoktu denemezse de onun, eğik (14. yüzyılın ortaları) tarafından kullanılmış- çizgisel sınırlı cisimlerin, eğik silindirlerin ve tır364. Bu kişinin bu bilgiye ve kullanıma nasıl konilerin, ayrıca düzensiz içi boş cisimlerin, ulaştığı, hâlâ açıklanmayı gereksemektedir. sivri kemerlerin (ojivler), tonosların, kub- Juschkewitsch’e365 göre onun kaleme aldığı belerin, sarkıtların (stalaktitler) hacimlerini kısa taslak «el-Kāşī’nin ondalık öğretisiyle- komplike hesaplamalarla ve konstrüksiyon- karşılaştırıldığında hiçbir öneme sahip değil- larla çok hâkimane bir şekilde ortaya koyabil- mesi Arap-İslam matematiğinin 9./15. yüzyıl- 362 Bkz. Luckey, P.: Der Lehrbrief über den Kreisumfang, da el-Kāşī ile ulaşmış olduğu düzeye tanıklık etmektedir368. aynı yer, s. 49 (Tekrarbasım: Islamic Mathematics and 366 Bkz. Hunger, H. ve Vogel, K.: Ein byzantinische Re- Astronomy seri içerisinde Cilt 56, s. 283); Sezgin, F.: a.e., chenbuch des 15. Jahrhunderts. Text, Übersetzung und Kommentar, Viyana 1963, s. 33; Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, Cilt 5, s. 66. s. 245. 367 Bkz. Minnaert, M.G.J.: Stevin, Dictionary of Scientific 363 Bkz. Luckey, P.: Die Rechenkunst bei Ǧamšīd b. Biography içerisinde Cilt 13, New York 1976, s. 47-51. Masʿūd al-Kāšī mit Rückblicken auf die ältere Geschichte 368 Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 277; Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 69; Dold-Samplonius, Yvonne: Practical Arabic mat- des Rechnens, Wiesbaden 1951, s. 102-114 (Tekrarbasım: hematics: Measuring the muqarnas by al-Kāshī, Centau- rus içerisinde (Kopenhagen) 35/1992/193-242; aynı yazar, Islamic Mathematics and Astronomy seri içerisinde Cilt The volumes of domes in Arabic mathematics, Vestigia Mathematica. Studies in medieval and early modern mat- 56, s. 75-225, özellikle s. 184-196). hematics in honour of H.L.L. Busard içerisinde, ed. M. 364 Bkz. Gandz, S.: The invention of the decimal fractions Folkerts ve J.P. Hogendijk, Amsterdam ve Atlanta 1993, s. 93-106. and the application of the exponential calculus by Im- manuel Bonfils of Tarascon (c. 1350), Isis 25/1936/16-45; Luckey, P.: Die Rechenkunst bei Ǧamšīd b. Masʿūd al- Kāšī, aynı yer, 120-125 (Tekrarbasım: Islamic Mathema- tics and Astronomy serisi içerisinde Cilt 56, s. 202-207); Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 67-68. 365 Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 241.

68 G İ R İ Ş Bu yüzyılın matematik alanıyla ilgili olarak şu ilişkin kaba bir tasavvur üzerine kuruluydu. da dile getirilmelidir: İslam dünyasının batısın- Bu büyük kıtanın matamatiksel olarak kap- da 13. yüzyıldan beri gelişmekte olan cebirsel sanması için daha birkaç yüzyıl beklemek sembolik, Ebū el-Ḥasan ʿAlī b. Muḥammed gerekliydi. el-Meʾmūn haritasından sonra bize el-Ḳaleṣādī’nin (ö. 891/1486) Keşf el-Maḥcūb ulaşan en eski üç Afrika tasviri, el-Kindī ve es- min ʿİlm el-Ġubār isimli eserinde zirve nok- Seraḫsī’nin372 (her ikisi de 3./9. yüzyıl), 4./10. tasına ulaşmıştır369. «Denklemlerde birinci ve 5./11. yüzyıldan anonim373 bir yazarın ve kuvvet, kare ve bilinmeyenin üçüncü kuvveti el-İdrīsī’nin374 (1154 civarında) haritalarıdır şeyʾ, māl ve kaʿb kelimelerinin ilk harfleriy- ve bunlar el-Meʾmūn için yapılan haritanın ya le sembolize edilmişlerdir. Bu işaretler aynı sakat veya kaba reprodüksiyonlarıdır. Buna şekilde katsayılı bilinmeyenler üzerinde de karşın dikkate değer bir gelişme, Naṣīreddīn belirmektedir»370. eṭ-Ṭūsī (ö. 672/1274)’den taslak halde bize 9./15. yüzyıl Arap-İslam kültürü içerisinde kar- ulaşan dünya haritasındaki Afrika tasviridir. tografya alanında kaydedilen ilerlemenin çok Bu dünya haritası diğer taraftan Çin dünya büyük olduğu görülmektedir. Dünya tarihi açı- haritasındaki Afrika tasviriyle ilişkilidir. 1267 sından çığır açıcı sonuçlar doğuran en önemli yılında Merāġa’dan Çin’e yollanan yeryüzü gelişme, güney Afrika’nın gerçeğe oldukça küresinden esinlenen bu Çin dünya haritası yaklaşan formu bağlamındadır. Hint okyanu- 14. yüzyılın başlarında meydana çıkmıştır. Çin sunun, Marinos ve Ptoleme’de görüldüğü gibi, dünya haritasının, orjinal boyutları kopyacı- kapalı bir iç deniz olduğu tasavvuruna karşın, ların yetersiz hassasiyetlerinin kurbanı olan el-Meʾmūn coğrafyacıları haritalarının 3./9. Afrika tasvirindeki en önemli ayırdedici yanı, yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak ortaya çık- kıtanın güney bölümünün bir üçgen şeklin- masından itibaren Afrika kıtasının güneyden de olmasıdır. Avrupa’da Brunetto Latini’den dolaşılabileceğine ilişkin kanaatin Arap-İslam (1265 civarında) Fra Mauro’ya (1459) kadar kültür çevresinde hakim olduğu ispatlanabilir. yapılmış dünya haritalarındaki375 Afrika’nın 3./9. yüzyıl tarihçi ve coğrafyacısı Aḥmed b. yarımada şeklinin reprodüksiyonları bize, Ebū Yaʿḳūb b. Caʿfer el-Yaʿḳūbī’nin aktar- matematik-astronomik olarak elde edilmiş dığı ilginç bir rivayet yoluyla, Dicle üzerinde bir çalışmanın izlerine dair herhangi bir ip ucu bulunan Ubulla’da inşa edilen ve Çin’e ve verebilmekten uzaktır. Elbette bu, o zama- Çin’den ticaret malları taşımada kullanılan na kadar İslam dünyasında zaman zaman gemilerin Mağrip’te bulunan Atlantik limanı Afrika’da bulunan bazı yer koordinatlarının, Māsse’de (Agadir’in güneyi) Behlül camii- 9. yüzyılın başlangıcında başlayan ve devam- nin yanında demir attıklarını öğrenmekte- lı genişleyerek yoğunlaşan çalışma geleneği yiz371. el-Meʾmūn coğrafyacılarının Afrika’yı içerisinde matematiksel coğrafya kurallarına gösteren haritaları, güneyden dolaşılabilir ve göre tespitlerinin denenmediği anlamına gel- 160° doğuya doğru uzanan bir kara kütlesine mez. Bununla birlikte, Afrika koordinatları- nın haritalarda yer almaları yeterli bir zamana 369 Sezgin, F.: a.e., Cilt 5, s. 62. bağlıydı. Bundan da öte, gerçeğe tam uygun 370 Juschkewitsch, A.P.: a.e., s. 270. şekilde bütün bir kıtanın sahillerinin ve diğer 371el-Yaʿḳūbī,Kitābel-Büldān,Leiden1892(Tekrarbasım: Islamic Geography Cilt 40), s. 360; Picard, Christophe: 372 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 136-137; Cilt 12, s. 11. L’océan Atlantique musulman. De la conquête arabe à 373 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 134; Cilt 12, s. 12 374 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 134-135; Cilt 12, s. 13, 18-19. l’époque almohade, Paris 1997, s. 31, 233-234, 248, 511; 375 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 549-550. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 383-384.

GİRİŞ 69 kısımlarının tasviri için nesiller boyu, sürekli Cantino haritası üzerinde modern değerden ve bir hedefe yönelik çalışmaların yapılmış (35°) yarım derece büyük olarak görünmekte- olması gerekliydi. dir377. Buna göre, bu harita Afrika’nın güney Vasco da Gama’nın Hindistan’a yaptığı ilk yarısı boyutlarında, Afrika’nın doğu kıyısının keşif seyahatinden hemen sonra, Afrika’nın Hind Yarımadasının güney noktasından uzak- ve Hindistan’ı da içerecek şekilde güney lığında, enlem ve boylamda tam bir doğruluk Asya’nın konfigürasyonlarının mükemmel ya gösterir ki buna Avrupa ve Asya sözkonusu da mükemmele yakın kartografik tasvirleri- olduğunda 19. yüzyıldan, hatta kısmen 20. nin Avrupa’da tedavüle çıkması, coğrafya ve yüzyıldan önce Avrupa’da yapılan haritalar- kartografya tarihi açısından çok büyük bir da ulaşılabilmiş değildir. Cantino haritasının olaydır. Arap-İslam kültür çevresinde başa- doğruluğu gerçeğinden şu inanca varıyoruz: rılan matematiksel coğrafya, kartografya ve Bu harita bizi, dayandığı bir örneğin izle- bilimsel denizcilik seviyesinin yüksekliği hak- rine götürüyor. Ve o örnek, gerekli enlem kındaki bilgisizlik, Avrupa’da ortaya çıkan ve boylam dereceleri ile diğer uzaklıkların o haritaların gerçek yaratıcılarının kimler tespiti için yerinde, yeteri kadar uzunca bir olduğunu bilme işini güçleştirmektedir. Bu süre yürütülmüş ön çalışmalar temeline daya- haritaların, Portekizli haritacılar tarafından nan bir harita olmalıdır. Daha önce belirlen- Vasco da Gama’nın topladığı ve beraberinde miş ve bilinen bir rota üzerinden güney batı getirdiği verilere dayanılarak yapıldığını dile Hindistan’a ulaşmış ve yine mümkün olabil- getiren ve kabul gören görüş376, bir yandan diğince kısa bir süre sonra aynı rotayı takip çok büyük bir yeryüzü parçasının mükemmel ederek Portekiz’e geri dönmüş olan Vasco haritasının yapılabilmesi için gerekli koşulla- da Gama’nın harita çizimi için gerekli verileri rın kelimenin tam anlamıyla görmemezlikten böylesine kısa bir zaman zarfında kendisinin gelindiğini, diğer yandan ise bu görüşün yan- oluşturamayacağı kesindir. Bu tür seyahat- lışlığını gösteren birçok tarihi kanıtın tanın- lerin amacı, doğası itibariyle ticari ve siyasi madığını ifade eder. Kartografik realitenin idi. Adaletli olmak gerekirse, Portekizlilerin yanlış anlayışının bir örneği olarak, Vasco o dönemde, o haritalar için gerekli koşulları da Gama’nın ilk Hindistan seyahati dönüşü bizzat sağladıkları iddiasında bulunmadıkları sonrasında tahminen 1502 dolayında yapıldığı da belirtilmelidir. Onların bu bakımdan göre- sanılan sözde “Cantino” haritası anılabilir. vi ve başarıları, olabildiğince yerinde yapıl- Bu haritanın günümüz haritalarıyla karşılaş- mış haritaları Portekiz’e getirmek olmuştur. tırılması gösterir ki ekvator çizgisi ve her iki Burada haritacılar kendilerine ulaşan harita- dönence daireleri tamamen doğru bir şekilde ları Portekizce’ye aktarmışlar, çoğaltmışlar Afrika, Arap Yarımadası ve Hindistan üze- ve kendi anlayışları ve zevkleri doğrultusunda rinden geçirilmiştir. Afrika’nın ekvator üze- kamuoyuna sunmuşlardır. Hint Okyanusu’na rindeki doğu-batı uzaklığı ve ekvator ile Ümit ilk seferleri yapan Portekizli denizcilerin çoğu, Burnu arasındaki mesafe Cantino haritasın- Arap ve diğer Müslüman denizcilerin ellerin- da ve günümüz haritasında hemen hemen de sık sık haritalar gördüklerini veya onlardan aynıdır (modern değerler şunlardır: 33°30' haritalar aldıklarını gizleme ihtiyacı da hisset- ve 34°30'). Afrika’nın doğu kıyısı ile ekva- tor çizgisi üzerinde bulunan Kap Comorin memişlerdir. Bildiğimiz rivayetlerden378 birisi (Hindistan'ın güney ucu) arasındaki mesafe 377 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 399. 376 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 354 vd. 378 Bkz. a.e., Cilt 11, s.

70 G İ R İ Ş de, bizzat Vasco da Gama’nın379 Afrika’nın lamış olabileceği konusunda bir tahminde doğu kıyısında Müslüman bir denizciyle ilk bulunulamaz. karşılaşması hakkında yapmış olduğu ayrıntılı Bu konuyu bitirirken, benim kanaatimce keş- anlatımdır. Bundan öğrendiğimiz kadarıyla o, fini ve muhafazasını Portekizlilere borçlu Arap meslektaşının elinde, deniz yolculukla- olduğumuz Arap-İslam kültür dairesinin en rında kullandığı enlem ve boylam daireli hari- önemli kartografik başarısı anılmalıdır. Bu, talar görmüştü. Bu şahıs, Vasco da Gama’ya 1511 yılında Malakka’nın işgalinden çok kısa Hindistan’ın güney batı kıyısına deniz yoluyla bir süre sonra işgalci Portekizliler’in eline giden direkt rota üzerindeki Calicut’a kadar geçen ve burayı alan Alfonso de Alburquerque kılavuzluk etmiş olan denizcilerden birisiydi. tarafından Kral I. Emanuel’e (ö. 1521) gön- Daha 15. yüzyılın ilk yarısından itibaren, derilen «Cava» atlasıdır382. Bu atlasa ilişti- Hint Okyanusu’nu ve güneyden dolaşılabi- tilerek Kral’a gönderilen mektupta Alfonso lir Afrika’yı gösteren haritaların Portekiz’e şöyle demektedir: «Majestenize, Cavalı bir ulaştığına ilişkin haberler de günümüze kadar gemi pilotu tarafından yapılmış çok büyük bir ulaşmıştır. Böylelikle Portekizliler Hindistan’a atlasın kopyasından bir kısmını yolluyorum. giden deniz yolunu öğrenmiş olup380, ancak Bu, Ümit Burnu’nu, Portekiz’i, Brezilya’yı, bu haritalar yardımıyla, sonraları yanlış olarak Kızıldeniz’i, İran Deniz’ini, Baharat Adalarını “Keşif Seferleri” diye adlandırılan seyahatlere [Moluk Adalarını], gemilerin izlediği Çin’den cesaret edebilmişlerdi. ve Formosa’dan giden direk yolu gösteren Bu kısa açıklamalarla, Geschichte des ara- yelken rotalarını, bunların yanı sıra birbirleri- bischen Schrifttums’un381 11. cildinde ortaya ne sınır olan [bu ülkelerin] iç taraflarını tasvir koyduğum araştırma sonuçlarımı, Portekiz etmekte. Bana öyle geliyor ki, bu gördükle- seferleri öncesinde, en son ve gerçeğe oldukça rimin en güzeli. Majesteleri bunu görmekle uygun Afrika’nın ve Hint Okyanusu’nun kar- çok mutlu olacaklardır. Yer adları Cava yazı tografik tasvirinin Arap-İslam kültür çevre- karakterindedir. Yanımda okuryazar Cavalı sinde 9./15. yüzyılda ulaşılan en önemli başa- birisi vardı. Siz Majestelerine, Francisco rılarından birisi olduğunu okuyucuya ulaş- Rodrigues’in, orijinalinden kopyaladığı bu tırma maksadıyla yapıyorum. Portekizlilerin kısmı yolluyorum. Bununla Majesteniz biz- bu konudaki en büyük hizmeti, bu haritala- zat Çinliler’in ve Formosa sakinlerinin nere- rın önemini kavramaları, onları toplayarak den geldiklerini, gemilerinizin altın ocakla- Portekiz’e ulaştırmaları ve böylelikle Avrupa rının bulunduğu Karanfil Adaları’na, Cava, dillerinde çok yaygın hale gelmesine yol açma- Banda ve Hindistancevizi ve Hindistancevizi ları ve böylece son olarak Avrupa’da kartogra- çiçeği Adalarına gelmek için hangi rotayı fik hareketlere çok büyük bir ivme kazandır- takip etmeleri gerektiğini, Siyam Krallığı’nı, malarıdır. Bu haritaların, eğer Protekizlilerin Çinliler’in gemileriyle dolaştıkları ve oradan aracılığı olmasaydı, ne zamandan itibaren ve itibaren daha ileri gitmeyerek döndükleri kimlerin aracılığıyla sadece tek tük değil de çok büyük ölçüde Avrupa’ya ulaşmaya baş- 382 Santarem, Atlas composé de mappemondes, de portu- 379 Bkz. de Barros, João: Ásia. Das feitos que os portugu- lans et de cartes hydrographiques et historiques depuis eses fizeram no descobrimento..., Década I, Liv. IV, Ed. le VIe jusqu’au XVIIe siècle, Paris 1849 (Tekrarbasım: Lissabon 1945, s. 151-152; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 227- 229. Amsterdam 1985); A. Cortesão, Cartografia e cartógra- 380 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 358-362. 381 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 323-444. fos portugueses dos séculos XV e XVI, Cilt 2, Lissabon 1935, 126-130; aynı yazar, The Suma Oriental of Tomé Pi- res and the Book of Francisco Rodrigues, Cilt 1, London 1944, giriş s. 78-79; Cortesão, A. ve de Mota, A. Teixeira: Portugaliae monumenta cartographica, Cilt 1, Lissabon 1960, s. 80.

GİRİŞ 71 Çin Burnu’nu görecektir. Orijinali Frol de la şudur: Miras alınan kartografik dünya resmi- Mar’la birlikte [deniz kazasında] kayboldu. nin en yeni bilgilere göre daha ileri taşınarak Siz Majestelerine açık ve seçik bir şekilde geliştirilmesi yönünde Arap-İslam kültür çev- tasvirlerde bulunabilmek için, o gemi pilotu resinin çabaları 10./16. yüzyılın ilk on yılında ve Pero Dalpoem ile birlikte bu haritanın içe- hâlâ canlı idi. riği hakkında görüş alışverişinde bulundum. Eğer kartografya bilimsel denizciliği refaka- Bu harita son derece doğru ve meşhurdur, tinden ve desteklemesinden devamlı bir suret- çünkü deniz yolculuğunda kullanılmaktadır. le faydalanmamış olsaydı, Hint Okyanusu’nun Bu haritada eksik olan, “Selat” diye adlan- ve Afrika Yarımadası’nın haritalarında böy- dırılan takım adalardır [Malakka ve Cava lesine yüksek bir gelişim basamağına ulaşıla- arasındaki].»383 mazdı. Bugün biz, bu denizcilik biliminin ori- Bu haritaların değerlendirilmesi, nereden, jinalliğini kısmen iyi bir şekilde tanıyabilme nasıl ortaya çıktıklarına ilişkin soru hususun- şansına sahibiz. Çok uzun bir gelişim süreci da günümüzde geçerli kartografya historiyog- sonrasında bu bilim 9./15. yüzyılın ikinci yarı- rafyası kendisini bir çıkmaz sokağa sokmuş sında ve 10./16. yüzyılın ilk çeyreğinde Hint bulunuyor, çünkü bu historiyografyanın daha Okyanusu çevresinde zirve noktasına ulaş- önce gelişen Hint Okyanusu haritalarının mıştır. ortaya çıkışından çok önemli yapı malzemesi Arabistan ile Çin arasındaki birkaç bin yıl- sağlayan çok yüksek seviyeye ulaşmış bulu- lık deniz yolları biliminin doğrudan doğruya nan denizcilik bilgisinin varlığından haberi bize kadar ulaşan en eski dökümanları 9./15. yoktur384. Boylam ölçekleri ve enlem skalaları yüzyılın ikinci yarısına uzanmaktadır. Gerçi, ve neredeyse mükemmel denilebilecek kon- çok daha önceleri denizcilik kuralları, rotalar, figürasyonlarıyla atlasın geriye kalan 26 par- limanlar ve Hint Okyanusu’ndaki mesafe- çası, matematiksel–astronomik temel üzerine lerin bilgileri hakkında yazılı bir edebiyatın inşa edilmiş uzun bir kartografya geleneğine bulunduğu bilinmekte ise de, bu belgeler, tanıklık etmektedir. Bu atlas şimdiye kadar alanın daha yüksek bir gelişimini yansıtan, bilinen en eski ve tam doğru Bengal körfezi, 9./15. yüzyılın ikinci yarısı ve 10./16. yüzyılın Malakka boğazı ve Cava’dan Moluk üzerin- ilk çeyreğinde yaşayan denizcilik biliminin en den Kanton’a kadar Çin Denizi tasvirlerini büyük iki temsilcisinin eserleri ile aşılmış ve vermektedir. İlk olarak bu haritada ve aynı maalesef kaybolup gitmişlerdir. zamanda çok iyi bir formda ortaya çıkan Bu temsilcilerin ilki ʿUmmān yöresinde bulu- Madagaskar Adası, ilk olarak 19. yüzyıl ve nan Culfār’lı Şihābeddīn Aḥmed İbn Mācid b. 20. yüzyılın ilk yarısı kartografyası tarafın- Muḥammed’dir. Ondan bize bir dizi eser kal- dan belirli tashihler geçirdi. Eğer bu atlasın mıştır. Bu eserlerden, yazarının bilgi ve yete- daha o zaman Güney Amerika’nın kuzeydoğu neklerinin yaşamı boyunca süreğen bir gelişim sahil şeridini gösterdiğine385 rastlıyorsak, –bu gösterdiği anlaşılmaktadır. İbn Mācid’e göre, bilgiye Alfonso de Alburquerque de işaret İlm el-Baḥr yani deniz bilimi olarak nitelen- etmekte ve böylece, haritanın aktardığı bilgi- dirdiği denizcilik bilimi, «teorik ve empirik, nin daha sonraki bir Portekiz ilavesi olma ihti- ama sadece kâğıt geleneğine bağlı olmayan malini ortadan kaldırmaktadır– bunun anlamı bir bilimdir» (ʿİlm ʿAḳlī Tecrībī lā naḳlī)386. 383 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 327-328. 386 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid fī Uṣūl ʿİlm el-Baḥr ve-el- 384 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 426-433. Ḳavāʿid, ed. I. Ḫūrī, Dımeşk 1980, s. 171; Sezgin, F.: a.e., 385 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 441. Cilt 11, s. 177.

72 G İ R İ Ş O, denizcileri üç gruba ayırmakta. İlk grup, olmadığını aynı zamanda yıllar boyunca basit deniz kılavuzlarıdır. Bunların yolculuk- Arabistan ile Hindistan ve Güneydoğu Asya ları bazen iyi gider bazen de kötü; verdikle- arasında denizci olarak aktif görev aldığını ri cevaplar bazen doğrudur bazen de yanlış. öğrenmekteyiz. Kitapları –belki arzulanılan Bu denizciler muʿallim (üstad) nitelemesini sistematik içerisinde değilse de– şu izlenimi hak etmezler. İkinci kategorinin orta seviyeli vermektedirler: O, Kutup Yıldızı’nın ve ufuk meʿālime (üstadlar) olan mensupları, bilgile- dairesinde enlemde 11°15' lık belirli mesafeler- rinin büyüklüğü ve kapasiteleriyle tanınırlar. le doğan ve batan bir dizi sabit yıldızın oryan- Onlar yeteneklidirler, gittikleri yerin rotalarına tasyonu ve aynı zamanda pusula kullanımı hâkimdirler, fakat öldükten sonra unutulmaya temeline dayanan bir denizcilik bilimini temsil mahkumdurlar. Denizcilerin üçüncü grubu en etmektedir. yüksek mertebelerini oluşturur. Bu kalitedeki Kitaplarında İbn Mācid, Hint Okyanusu’nda denizci çok meşhurdur, bütün deniz operas- bulunan yüzlerce yerin enlem derecelerini yön yonlarına hâkimdir ve hem kendi zamanında eğiklikleri ile birlikte kaydetmektedir, ama hem de daha sonraları yararlanılan kitapları bununla birlikte mesafe ölçümüne ilişkin yazmış olan bir bilgindir387. somut çok az bilgi öğrenmekteyiz. Yazıları, İbn Mācid ayrıca bir kaptanın sefer esnasın- onun diğer bazı durumlarda olduğu gibi, oku- da gözönünde bulundurması gereken kural- yucunun ön bilgilere sahip olduğunu varsaydığı ları ve ondan beklenen ahlaki prensipleri dile izlenimi vermektedir. Hacimli eseri el-Fevāʾid getirmektedir. Ve yine o, kendisinin deniz- ’in 390 bir yerinde, denizcilik bilimindeki bazı cilik bilimi tarihinde çok önemli bir konuma buluşların kendi başarılı çalışmalarına ait oldu- sahip olduğunun ve başardığı işlerin gelecek ğunu söylemektedir. Bunlardan biri pusulanın nesillerde etkisiz kalmayacağının bilincinde- gelişimindeki başarısıdır. Bu geliştirilen tipin dir. («Bizden sonra, bizlerin kendi alanımız- mıknatıs iğnesi doğrudan doğruya pusulanın da hangi konumda bulunduğumuz hakkında üstüne yerleştirilmiştir yani yön belirleme için hüküm verilebilecek bir zaman gelecektir.»)388 gerekli olan 32 kısma bölünmüş karton diskin İbn Mācid389, kendisinin, bu alanı ileriye taşı- alt tarafına taşıyıcı olarak değil üst tarafı- dığından ve erken dönem eserlerinde düzeltil- na yerleştirilmiş olup kartona bağlı olmadan meye muhtaç şeyleri de bulunduğundan emin- hareket etmektedir (bkz. Katalog 3, s. 65). dir. İçinde bulunduğu andaki bilgi seviyesinin Mevcut eserlerinde İbn Mācid, konusuna üstünlüğü karşısında, daha önceki eserlerinde hâkim, kendine güvenen ve astronominin yazdıklarının arasında artık geçersiz şeylerin temel bilgilerine sahip ve de döneminin bir- bulunduğunu dile getirmek için, çok ilginç bir çok bilim dalında gezinen bir bilgin denizci şekilde, Kur’ân vahyi bağlamında kullanılan olarak belirmektedir. Kullandığı malzeme- terminolojiyi kullanmakta: mensūḫ (iptal edil- ler, matematiksel olarak kapsanan bir Hint miş) nāsiḫ (iptal eden). Okyanusu’nun ve oldukça gelişmiş bir deniz- İbn Mācid’in bize ulaşan eserlerinden çok cilik biliminin söz konusu olduğunu göster- açık bir şekilde, onun sadece bir teorisyen mektedir. Bütün bunlara nasıl ulaşılabildiğini ve hangi bileşenlerin bu biliminin özünü oluş- 387 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 171; Sezgin, turmada önemli rol oynadığını, yaşca küçük F.: a.e., Cilt 11, s. 11, 177. meslektaşı Süleymān el-Mehrī’den öğrenmek- 388 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 18; Sezgin, F.: teyiz. Biz burada takip ettiğimiz kronolojik a.e., Cilt 11, s. 177-178. 389 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 151-152; Sez- 390 İbn Mācid, Kitāb el-Fevāʾid, aynı yer, s. 192; Sezgin, gin, F.: a.e., Cilt 11, s. 178-179. F.: a.e., Cilt 11, s. 261.

GİRİŞ 73 prensibe sadık kalarak, el-Mehrī’nin bu alana düzenlenmiş en eski ansiklopedik başvuru kay- yönelik net tasvirini 10./16. yüzyılın seçilmiş nağı türündedir ve yaşamın bütün alanlarına konuları çerçevesinde dile getireceğiz. dair bilgiler vermektedir. 62. cilt ḳāf harfin- 9./15. yüzyıldan, dönemin seviyesini karakteri- de son bulmaktadır. Yazar, kullandığı fakat ze eden iki ansiklopedi örnek verilecektir. Bu günümüzde büyük bir kısmı kaybolmuş olan ansiklopedilerden birisi, yazı sanatı ve kâtipler kaynakların isimlerini vermektedir. Sayılarını için gerekli bilgiler içeren, Mısırlı devlet kâtibi üç bin olarak veriyor. Şihābeddīn Aḥmed b. ʿAlī el-Ḳalḳaşendī (756- Bu devasa ansiklopediye ilaveten bir eser daha 821/1355-1418) tarafından yazılan ve Ṣubḥ dile getirilmelidir. Bu eser, yazarının o döne- el-Aʿşā fī Ṣınāʿat el-İnşāʾ adıyla bilinen, 10 min kültür tarihine yönelik belirgin ilgisini ana bölümü 14 ciltte içeren meşhur ansiklope- ve tarihî görüşünü yansıtmaktadır. Çok fazla didir391. 814/1412 yılında tamamlanan, içerikçe tanınmayan bu Suriyeli bilgin ʿAbdulḳāhir b. zengin ve sistematik olarak inşa edilen bu Muḥammed en-Nuʿaymī394 (927/1521), kendi ansiklopedi çok net olarak alıntılanan ve isim- memleketindeki okul ve yüksek okulların leri belirtilen kaynaklarıyla, 800 yıllık yaşamın 5./11. yüzyıldan 10./16. yüzyıla kadarki tari- bütün alanlarında çok yüksek bir kültürel par- hini yazmayı üstlenmiştir. Dāris fī Taʾrīḫ el- laklığa doğru gelişen Arap-İslam toplumunun Medāris395 adlı iki cilt halinde bize ulaşan ve en belirgin kanıtlarından biri olarak değerlen- medreselerle ilgileri nedeniyle aynı zamanda dirilebilir. camileri, manastırları, türbeleri de ele alan Bu yüzyılın ikinci önemli ansiklopedisi, şimdi- bu eserin, yazarın daha hacimli Tenbīh eṭ- ye kadar büyük ölçüde fark edilmeden kalan, Ṭālib ve-İrşād ed-Dāris fī mā fī Dımeşḳ min çok yönlü İskenderiyeli bilgin Muḥammed b. el-Cevāmiʿ ve-l-Medāris isimli eserin bir özeti Muḥammed b. ʿAlī el-ʿAvfī392 (818-916/1415- olduğu anlaşılıyor. Birçok konunun yanı sıra 1501) tarafından kaleme alınmış Keşf el- «bilginlerin hayatı ve eserleri hakkında, onla- Beyān ʿan Ṣıfāt el-Ḥayavān isimli eserdir. rın özellikleri ve giysileri ve sultanın son sözü Müellif hattı halinde 62 cilt içerisinde bize söylemesiyle biten aralarındaki tartışmalar, ulaşan eser393 muhtemelen alfabetik olarak Mısır’dan gönderilen ve muallim atamalarını, hangi kitapların hangilerinin yerine okutula- 391 Bkz. Wüstenfeld, Ferdinand: Calcaschandi’s Geo- caklarını düzenleyen emirnameler hakkında graphie und Verwaltung von Ägypten. Aus dem Arabi- bilgiler vermektedir. Bazı muallimler sadece schen, Abhandlungen der Königlichen Gesellschaft der yarım öğretim hakkına (nıṣf et-tedrīs) sahip- Wissenschaften zu Göttingen, historisch-philologische tiler.»396 Bu kitabın önemi, benzeri aynı döne- Classe içerisinde, Cilt 25, Göttingen 1879 (Tekrarbasım: min Avrupa’sında beyhude aramaya kalkışılın- Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 52, s. 1-223); Mi- ca daha iyi anlaşılır. chel, Bernard: L’organisation financière de l’Égypte sous les sultans mamelouks d’après Qalqachandi, Bulletin de leksiyonunda (No. 873 Süleymaniye). Bu ilk cild- l’Institut d’Égypte içerisinde (Kahire) 7/1924-25/127-147 din geç dönem bir kopyası Paris’te bulunmaktadır (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 52, Bibliothèque nationale, ar. 4825. s. 225-245); Björkman, Walther: Beiträge zur Geschichte der Staatskanzlei im islamischen Ägypten, Hamburg 1928 394 Bkz. Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 133; Suppl. Cilt (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 2, s. 164. 53); Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 134, Suppl. Cilt 2, 395 Ed. Caʿfer el-Ḥasanī, 2 Cilt, Dımeşk 1948-1951. s. 164-165. 396 Walther Björkman’ın edisyon hakkında yazdığı tanıt- 392 Necmeddīn Muḥammed b. Muḥammed el-Ġazzī, el- ma, Oriens içerisinde 5/1952/178. Kevākib es-Sāʾire bi-Aʿyān el-Miʾe el-ʿĀşire, Cilt 1, Bey- rut 1945, s. 14-17; Brockelmann, C.: GAL, Cilt 2, s. 57, Suppl. Cilt 2, s. 58. 393 Cilt 2-62 Feyzullah koleksiyonunda (No. 1687-1745, İl Halk Kütüphanesi) İstanbul. 1. cilt Süleymaniye ko-

74 G İ R İ Ş 10./16. Yüzyıl ikamet eden Salomon Schweigger de bu vakıa hakkında bilim ve kültür tarihi açısından çok Bu toplu bakışta anılacak olan 10./16. yüz- önemli ve faydalı bilgiler aktarmaktadır. Bu yıl başarılarından birisi 1575-1580 yılları ara- kişi seyahatnamesinde Taḳiyyedīn’i şu şekilde sında Osmanlı Sultanı III. Murat tarafından nitelemektedir: «...melun ve zavallı bir adam... İstanbul’da kurulan büyük rasathanedir. Böyle Çok önceleri Roma’da bir matematikçinin bir rasathane kurma fikrini sunan kişi çok yanında tutsak ve uşak olarak bulunmuş ve o yönlü bir bilgin olan Taḳiyyeddīn Muḥammed matematikçinin sanatını emmiş ve böylelikle b. Maʿrūf er-Raṣṣād’dır. Bu bilgin, çok büyük bir gökyüzü ustası ve yıldız bilgini haline gel- boyutlarda imal edilmiş yeni aletlerle, “yeni bir miştir; Ptoleme, Öklid, Proklos vd. gibi bil- gözlem tarzı” (raṣad cedīd) yardımıyla köklü ginlerin astronomiye ilişkin eserlerini Arapça bir şekilde tashih edilmiş sonuçlar elde etmeyi çevirilerinden bir Yahudi’nin yanında gizli- hedeflemekteydi. Suriye ve Kahire’deki ika- ce okumuş ve öğrenmiştir.»398 Bu ifadelerin metinden sonra İstanbul’a göçen Taḳiyyeddīn doğru olmadığı ve Taḳiyyedīn’in Roma’da tarafından muhtemelen ilkin Arapça dikte bulunduğunun sadece bir uydurma olduğu ettirilen ve bize Türkçesiyle ulaşan kitap, bu ispatlanmaya değmez. Yalnız bu keskin ifade- rasathane ve aletleri hakkında bilgi vermekte, ler şu konuya kulak kabarttırmalıdır: Daha 13. o zamana değin bilinmeyen boyutlardaki 8 yüzyılda etkisini göstermeye başlayan, Arap- gözlem aracının tanıtımını ve resimli tasvirleri- İslam kültür çevresine karşı düşmanlık ruhuna ni içermektedir. Bunlardan iki tanesinin bizzat 16. yüzyılın ikinci yarısında bilimlerde üstün- Taḳiyyeddīn tarafından icat edildiği anlaşı- lük duygusunun eklendiği bir rekabet anlayı- lıyor. Diğerlerine, 300 yıl önce Merāġa’da şıyla karşılaşıyoruz. O sıralarda bu üstünlük inşa edilen rasathanenin aletler kitabında duygusu gerçeğe pek uymuyordu, fakat kısa rastlanmaktadır. İstanbul Rasathanesi hak- süre içinde gerçek olacaktı. kındaki haberlerin çok kısa bir süre içerisinde İstanbul’da kurulmuş olan rasathanenin mahi- Avrupa’ya ulaşmış ve büyük astronom Tycho yetine gelince: Bu rasathane, Semerkant ve Brahe (1546-1601) tarafından öğrenilmiş oldu- Merāġa’da kurulan ve ünleri İslam dünyasını ğu muhtemeldir. Her halükarda Taḳiyyeddīn da aşan iki öncüsünün halefi olarak doğmuş- ile Tycho Brahe’nin iki aracı arasındaki benzer- tur. Kurucusu olan Taḳiyyeddīn astronom ve lik bu izlenimi uyandırmaktadır. Bunlar, yıldız- fizikçi olarak Suriye ve Kahire’de uzun yıllar lar arasındaki mesafeleri ölçmeye yarayan alet süren faaliyetleri sonrasında, bilgisi ve maha- ile ahşap Quadrant’tır (Katalog Cilt II, s. 64- retini Sultan III. Murat’ın hizmetine sunmak 68). Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun için 1550 yılı civarında İstanbul’a göçmüştü. Bu İstanbul sefirinin papazı olan Stephan Gerlach sultan, kendisine yöneltilen isteği kabul edecek da Türkisches Tagebuch isimli ruznamesi- ve bu pahalı rastahaneyi yaptıracak kadar zeki nin 13 Kasım 1577 olayları arasında İstanbul olmakla beraber bu kurumun değerini gerçek Rasathanesi hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler anlamda takdir edecek kadar basiretli değildi. vermektedir397. Belirgin bir eğilimle [de olsa], Sultan, fanatik danışmanlar ve Taḳiyyeddīn’in 1 Ocak 1578 yılından 3 Mart 1581 yılına kadar rakipleri tarafından, rasathanenin astrolojinin bir başka sefirin papazı olarak İstanbul’da bir aracı olduğu ve devletin bekasını tehdit 397 Bkz. Mordtmann, J.H.: Das Observatorium des Taqī 398 Ein newe Reyssbeschreibung auß Teutschland Nach ed-dīn zu Pera, Der Islam içerisinde (Berlin ve Leipzig) 13/1923/82-96, özellikle s. 85-86 (Tekrarbasım: Islamic Constantinopel und Jerusalem, Nürnberg 1608 (Tekrar- Mathematics and Astronomy seri içerisinde Cilt 88, s. basım: The Islamic World in Foreign Travel Accounts, 281-295, özellikle 284-285. Cilt 28, Frankfurt 1995), s. 90-91.

GİRİŞ 75 edici sonuçlar doğuracağı gerekçesiyle kan- manidardır400. Kısa bir süre sonra Avrupa’da dırıldı ve yapılmasından birkaç yıl sonra onu Georgius Agricola’da401 (1494/1555) ve yıktırdı. Agostino Ramelli’de402 (1531-1600?) tanım- Taḳiyyeddīn muhtemelen, zaman ölçme aleti- lanan çok pistonlu su cihazlarının Arap-İslam ni yani saati astronomik gözlem araçları ara- kültür çevresindekilerle ilişkili olup olmadığını sına sokan ilk astronomdur. Bu amaçla o, veya ondan bağımsız mı geliştiğini şu anda bil- rasathanenin aletlerini tamamlayıcı çok büyük memekteyiz. bir astronomik saat (bingām raṣadī) inşa etti Taḳiyyeddīn ayrıca kendi zamanında yaygın (Katalog Cilt III, s. 117). Sadece rāṣıd (göz- olan bir mekanik kızartma şişine ait iki kons- lemci/astronom) olarak değil, aynı zamanda trüksiyonun tanıtımını yapmaktadır. Bunlardan mühendis olarak da Taḳiyyeddīn Osmanlı birisi su buharıyla, diğeri ise sıcak hava ile dön- İmparatorluğu’nda çok büyük ün kazandı. dürülmektedir. Aslında su ile çalışan konstrüksiyonlar ve İkinci alet, Leonardo da Vinci tarafından tas- saatlere ilişkin bize ulaşan her iki kitabında lağı yapılan mekanik kızartma şişine benze- Taḳiyyeddīn karşımıza önemli bir fizikçi ve mektedir. Bu cihaz da ısıtılan hava aracılığıyla mekanikçi olarak çıkmaktadır. Su-hava basın- hareket etmektedir (Katalog V, 39). Bundan cı ile çalışan aletlere dair 953/1546 yılında başka Taḳiyyeddīn, dişli çark aracılığıyla gücün kaleme aldığı eṭ-Ṭuruḳ es-Seniyye fī el-Ālāt bir yerden diğer bir yere taşınmasıyla çalışan er-Rūḥāniyye399 kitabında Taḳiyyeddīn ger- çok sayıda cihaz tanıtımı yapmaktadır. Onun çekten daha o zamanlar hayli ileri düzeydeki ifadelerinden, bu tür aletlerin o dönemde hayli teknolojiyi gösteren bir dizi makine ve aracın yaygın olduğu anlaşılıyor. Bunlardan birini tanıtımını yapmaktadır. Bugün biz bu maki- kendi buluşu olarak nitelemektedir. nelerin oldukça anlaşılır tasvirleri sayesinde Matematiksel coğrafya alanında 10./16. yüz- rekonstrüksiyonlarını çok büyük zorluklarla yılda, meskûn bölgelerin matematiksel olarak karşılaşmadan yapabilmekteyiz. Bu makineler- kapsanan parçalarındaki genişlemeyi ve kar- den ilkin 6 pistonlu bir su çıkarma ve dağıtım tografik tasvirin yüksek kalitesini ortaya koyan mekanizması dile getirilmelidir. Bu tesisatta koordinat çizelgeleri ve haritalarla karşılaş- nehir akıntısı bir su çarkı aracılığıyla bir eksan- maktayız. Ama bu durumda yine de, kaydedi- trik mili üzerine taşınmıştır. Bu eksantrik, len bu ilerlemelerin hangilerinin 16. yüzyılda pistonları çalıştıracak olan 6 kaldıracı hare- gerçekleştirildiğini ve hangilerinin bir önce- kete geçirmektedir. 6 pistonlu sistemiyle bu ki yüzyılın mirası olduğu konusunda yargıda su tesisatı ilk olarak Taḳiyyeddīn’in kitabında ortaya çıkmaktadır. Yaklaşık 350 yıl kadar 400Şu eserinde el-Kevākib ed-Durriyye fī Vaḍʿ el-Bingāmāt önce İbn er-Rezzāz el-Cezerī kendi dönemin- ed-Devriyye, ed. Sevim Tekeli, 16. asırda Osmanlılarda de 2 pistonlu su tesisatı biliyordu. Dolayısıyla, saat ve Takiyüddin’in «Mekanik saat konstrüksiyonuna bu iki bilgin arasında gerçekleşen bir gelişim döneminin bulunduğu ihtimal dışı değildir. Bu dair en parlak yıldızları» adlı eseri, Ankara 1966, s. 46, bakımdan, Taḳiyyeddīn’in ʿAlī el-Ḳūşcī’ye (ö. 144, 221. 879/1474) ait olan aynı konulu eseri övmesi ve 401 De re metallica. Translated from the first Latin edition kaynaklarından birisi olarak anması oldukça of 1556… by Herbert C. Hoover ve Lou H. Hoover, Lon- 399 Aḥmed Y. el-Ḥasan tarafından Taqiyyeddīn ve-el- don 1912 (Tekrarbasım: New York 1950), s. 185-189. Hendese el-Mīkānīkyye el-ʿArabiyye adı altında yayınlan- 402 The various and ingenious machines of Agostino Ram- mıştır, Halep 1987. elli. A classic sixteenth-century illustrated treatise on technology. Translation and biographical study by Mar- tha Teach Gnudi, annotations… by Eugene S. Ferguson, Toronto 1976 (Tekrarbasım: New York 1994), s. 258-259, Tafel 97.

76 G İ R İ Ş bulunabilmemiz mümkün değildir. Kartografi 931/1525 yılında Sultan Süleyman’a (dönemi ve Akdeniz denizcilik biliminde varılan seviye 926-974/1520-1566) İʿlām el-ʿİbād fī Aʿlām el- konusunda bize ulaşan en önemli kanıtlardan Bilād405 isimli kitapçığını ithaf etti. Bu kitap- birisi, Osmanlı denizcisi Piri Reis’in (ö. 1465- ta 100 yerin enlem-boylam derecelerini ve 1554) Kitāb-ı Baḥriyye isimli eserdir. Piri İstanbul’dan kuş uçuşu uzaklıklarını mil ola- Reis Baḥriyye kavramından «denizler bilimi rak sunmaktadır. Bu yerler kuzey yarım küre- ve deniz yolcularının tekniği»ni anlamaktadır. de, Afrika’nın batı kıyısı ile Çin’in doğu kıyısı Bu anıtsal eser, onun büyük yazarlık yetkinli- arasında bulunan az çok tanınan şehirler- ğine tanıklık etmektedir. Yazarın kararlılıkla dir. Bu heterojen kompilasyonu önemli kılan ulaşmak istediği hedef şudur: Tek tek elde hususlardan biri, boylam derecelerinin tutarlı edilmiş fizyo-jeolojik, arkeolojik ve meteo- bir şekilde Atlantik’teki Kanarya adalarının rolojik verileri temel alarak Akdeniz’de en yaklaşık 17°30' batısına konumlandırılan sıfır uygun ve başarılı yolculuğu mümkün kılmak. meridyenini vermesidir ki dünya haritası üze- Piri Reis bize, bu hedef doğrultusunda toplan- rinde radikal şekilde düzeltilen boylam dere- mış devasa veri materyalinin yanı sıra, kitabı- celerinin, erken dönem Osmanlı Devleti’nde nın içerisinde Akdeniz’deki 200’den fazla ada, çok yaygın olarak bilindiğine tanıklık eder. liman ve bazı kıyıların haritasını bırakmıştır. Bir diğeri ise, Arap-İslam kültür dairesinde Haritaların kalitesi şaşırtıcı derecede yüksek- matematiksel olarak kapsanan dünyanın, bu tir ve bu kalite ancak, o zamana kadar elde dönemde daha da genişletilmiş olmasıdır. Bu edilen ilerlemenin sonucu olarak görülebilir. kitapta kaydedilen koordinatlar göstermekte- Maalesef kitabın içeriği ve detay haritala- dir ki Akdeniz, Karadeniz ve Andolu çevre ve rı, onun sadece bir kısmı bize ulaşan dünya sahil çizgilerinin ana değerleri, modern veri- haritasından daha az ilgi çekmektedir. Bizzat lerle hemen hemen örtüşmektedir. Ayrıca bu kendisinin, kendi döneminde tedavülde bulu- değerler, başka kaynaklar aracılığıyla bildiği- nan dünya haritalarının en kapsamlısı olarak miz çağdaş değerleri tasdik etmektedirler406. nitelediği bu dünya haritası, bilebildiğimiz Kanaatimce bu eserin en büyük kartografik kadarıyla Arap-İslam kültür dünyasında, ele önemi, sonraları Tobolsk olarak bilinen kuzey geçirilebilen bütün haritalara dayanarak aktü- Sibirya kalesinin şimdiye kadar bilinen en el bir dünya haritası yaratılmasına yönelik en eski koordinatlarını Armayat er-Rūs olarak yeni girişim olarak değerlendirilebilir403. kaydetmesinde yatmaktadır. Verilen boylam Piri Reis’in eserinin ikinci redaksiyonun derecesi gerçek değerden çok fazla sapma gös- yapıldığı dönemden kalan bir başka Osmanlı termezken, enlem derecesi 15' kadar bugünkü dokümanı, dolaylı olarak çok ileri seviyede değere yaklaşmaktadır407. Kuşkusuz bu, kuzey gelişmiş ve yine aynı şekilde genişletilmiş Asya’nın matematiksel olarak kapsanmasının bir haritanın varlığına tanıklık etmektedir. Arap-İslam kültür çevresinde çok eski bir Genç yaşta İstanbul Selimiye camii “Zaman tarihten itibaren, mesela 7./13. yüzyıldan itiba- Ölçücüsü” (muvaḳḳıt) olan404 Muṣṭafā b. ren başlamış olabileceği408 yönündeki sadece ʿAlī el-Ḳusṭanṭīnī el-Muvaḳḳıt (ö. 979/1572) bir kanıttan ibaret kalmıyor, ayrıca, Osmanlı 403 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 42-48. 405 El yazmalar için bkz. a.e., Cilt 1, s. 162-163. 404 Daha sonraları Taqiyyeddīn’in öncüsü olarak baş as- 406 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 181-191, 452-454. tronomluğa (Müneccimbaşı) yükseltilmiştir, s. E. İhsa- 407 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 188, 191. noğlu, R. Şeşen, C. İzgi, C. Akpınar, İ. Fazlıoğlu, Osmanlı 408 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 383-396. astronomi literatürü tarihi, Cilt 1, İstanbul 1997, s. 161- 179.

GİRİŞ 77 coğrafyacıları ve haritacılarının daha 10./16. Tilimsān’ı (Tlemcen), beşinci bölüm Tunus’u, yüzyılın ilk çeyreğinde bu bölgelerin gerçek- altıncı bölüm Libya’yı, yedinci bölüm Sudan’ı ten çok iyi bir kartografik tasvirini tanıdıkları sekizinci bölüm Mısır’ı ve dokuzuncu bölüm açısından şimdiye kadar tanımadığımız en eski Afrika’nın ırmaklarını, yeraltı zenginliklerini, tutanak noktasıdır. Ayrıca, görüldüğü kada- bitki örtüsünü ve hayvanlarını ele almaktadır. rıyla kartografya tarihinde asla sorulmamış Bu kitapta toplam 400 yer tanıtılmaktadır. olan, 16. yüzyılda Avrupa’lı haritacı Gerard Yazar, çoğunlukla kendi gözlemlerine dayan- Mercator’un nasıl olup da Tobolsk (58°) şeh- dığını ve bizzat bildiremeyeceği durumlarda rinin enlem derecesi bilgisine ulaştığına ilişkin ise en doğru ve kesin bilgileri güvenilir kişiler- soruyu ancak bu yolla cevaplayabiliriz409. den almaya çaba sarfettiğini not etmektedir. İslam dünyasında bilimin 16. yüzyılda hâlâ Leo Africanus’un Afrika tasviri el-İdrīsī’nin yüksek seviyede bulunduğunu gösteren çok Nuzhet el-Müştāḳ’ı yanında, 16. yüzyılın ikinci ilginç bir örneği deskriptif coğrafya ekolünden yarısından itibaren Avrupa’da Afrika’nın beşeri verebiliriz. Bize bu örneği, Avrupa’da Afrikalı coğrafyasının geliştirilmesi ve genişletilmesin- Leo (Leo Africanus) olarak tanınan el-Ḥasan de kullanılan en önemli kaynaklardandır. G.B. b. Muḥammed el-Vezzān (doğumu yaklaşık Ramusio tarafından 1550410 yılındaki basımın- 888/1483)’dır. Fās (Fez) şehrinde büyümüş dan çok kısa bir süre sonra bu kitap birçok dile ve eğitimini almış olan Granada doğumlu bu çevrilmiş ve yeniden ele alınmıştır411. Avrupalı bilgin, diplomatik hizmetler yoluyla, özellikle yazarların 16. yüzyıldan 18. yüzyıla kadar Leo kuzey Afrika’da olmak üzere birçok İslam ülke- Africanus’un kitabına hangi tarz ve surette sini tanıyıp bir yazar olarak coğrafya ve kartog- bağlı olduklarını Ch. Schefer Fransızca çeviri- rafya ile ilgileniyordu. İstanbul’dan dönüş yol- sinin412 ön sözüne ustalıkla göstermiştir. Çok culuğunda Sicilyalı korsanların eline esir düş- büyük bir ihtimalle İtalya’da Leo Africanus müş, ilk olarak Napoli’ye daha sonra Roma’ya tarafından ortaya konulan Afrika ve Güney satılıp Papa X. Leo tarafından 6.1.1520 yılında Asya haritası Avrupa’da kartografyanın gelişi- bizzat Papa’nın adıyla Giovanni Leo olarak mini çok derinden etkilemiştir. Ramusio tara- vaftiz edilmişti. İtalya’daki ikameti sırasında fından kopyalanmış ve her ikisinin adıyla teda- İtalyanca öğrendi ve Arapça öğretti. Yazar vülde olan haritalar Arap stiline göre güneye olarak faaliyetlerini Roma ve Bologna’da dönüktür ve enlem-boylam skalalarıyla çok devam ettirdi. Afrika coğrafyası dışında kuzey belirgin bir şekilde Arap kökenli olduklarını Afrikalı 30 bilginin biyografilerini içeren diğer göstermeye yetmektedir413. Bunlar, 16. yüz- bir eser derledi. Afrika kitabını esaretinin yıl başından itibaren Ptoleme Coğrafya’sının 6. yılı olan 1526’da İtalyan dilinde tamamla- dı. 935/1529 yılında Tunus’a döndü ve orada 410 Ramusio, Gian Battista: Navigationi et viaggi, Cilt 1, Müslüman olarak öldü. 3. Baskı Venedig 1563 (Tekrarnasım: Amsterdam 1970), Söz konusu kitap 9 bölümden oluşmaktadır. Varak 1-95. Birinci bölüm Afrika’nın ve Afrika halkının 411 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 103, dipnot 1. genel fiziksel ve iklimsel özelliklerini işlemek- 412 Description de l’Afrique tierce partie du monde, écrite tedir. İkinci bölüm Marrākuş (Marrakesch) par Jean Léon African,… mise en François. Novelle édi- bölgesini şehirleriyle ve dağlarıyla ele almak- tion annotée par Charles Schefer, 3 Cilt, Paris 1896-1898 tadır. Üçüncü bölüm Fās’ı, dördüncü bölüm (Tekrarbasım: Islamic Geography serisi içerisinde Cilt 136-138, Frankfurt 1993), Önsöz Cilt 1, s. 30-36. 409 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 388. 413 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 102-103, Cilt 12, s. 306- 310.

78 G İ R İ Ş basılmasından az sonra ortaya çıkmaya başla- oynadı. Görüldüğü kadarıyla, yaklaşık 200 yan haritalarla olan bağların kopmasına sebep yıl devam eden devrenin ağırlık merkezi- olmuşlardır. Bu dönüm noktası, kendisini ni, ülkenin iç kesimlerinin kartografyası için 1539 yılından itibaren Ptoleme haritalarının gerekli verilerin tespiti oluşturmaktadır. yayınlanmasına adamış olan İtalyan kartograf Bu türden bilinen en eski doküman, Hint Giacomo Gastaldi’nin (ö. 1567) 1560 yılında Moğol İmparatorluğunun ilk yüzyılının ikinci yayınladoğı Asya haritası tayin etmektedir414. yarısına uzanmaktadır. Bu doküman, gayet Burada, matematiksel coğrafyanın ve haritacı- hacimli ve bizzat Hindistan’da doğmuş olan lığın Hint Yarımadası bağlamında yaşadığı ve bir çizelge-eserdir. Bu eserin yazarı Ebū el- kapsamlı bakışla ayrıntılı şekilde kavranılması Faḍl ʿAllāmī (958-1001/1551-1593) Moğol zor olan bir gelişime işaret edilmelidir. Daha İmparatorluğu’nda görev yapan bir devlet ada- önce dile getirildiği gibi, el-Bīrūnī daha 5./11. mıydı. Moğol tarihi mahiyetindeki Ekbernāme yüzyılın ilk yarısında kapsamlı bir faaliyet isimli eserinin, aynı zamanda Āʾīn-nāme müs- çerçevesinde Hindistan’ın önemli bazı nokta- takil başlıklı, beşeri coğrafyayı muhteşem bir larının koordinatlarını kendi araştırmalarıyla şekilde sosyal, idari ve mali kurumların tas- belirtebilmişti. Bu, olağanüstü derecede çalış- viriyle bağıntılandıran üçüncü bölümünde, kan bir bilginin, yıllarca süren çalışması saye- 656 yerin koordinatlarını veren büyük bir sinde ulaşabileceği en büyük sonuçtu. Geriye çizelge sunmaktadır. Bu yerlerin 45 tanesi kalan çalışmayı gelecek kuşaklar tamamla- Hindistan’da bulunan şehirlerdir. 3050 küçük yacaktı ve bu birçok yüzyıl içinde gerçek- yeri de kısmen mesafe ölçüleriyle birlikte leşebilecekti. Bugünkü bilgilerimiz ışığında vermektedir. Hindistan’da bulunan yerlerin görüldüğü kadarıyla, önemli kıyı noktalarının verilen koordinatlarının hepsinin kalitesi yük- enlem dereceleri ve bu noktalar arasındaki sektir. Enlem dereceleri bugünkü değerlerle yönler 7./13. ve 8./14. yüzyılda o derece ayrın- hemen hemen aynıdır ve boylam dereceleri tılı bir şekilde gerçekleştirilmişti ki, artık Hint ise çok önemsiz sapmalar göstermektedir416. Yarımadası’nın dış çizgilerinin bir taslağını Āʾīn-nāme’de muhtemelen bu konuya özgü ortaya koymanın olanağı sağlanmıştı415. çağdaşı kaynaklardan seçilerek kayda geçiril- Ülkenin daha başarılmayı bekleyen iç kesim- miş olan ve ayrıca 11./17. yüzyılın ilk yarısın- lerinin matematiksel olarak kavranılma- dan417 gelen zengin veriler bizde, Hindistan’ın sı işinin başlamasında Timur ve ardıllarının İslam’ın idaresi altında bulunduğu sürede idaresi altında Semerkant okulunda hâkim matematiksel olarak kapsanmasının yüksek olan bilimsel faaliyetlerin, Bābür tarafından bir seviyeye ulaştığı kanaatini uyandırmak- 932/1526 yılında Moğol İmparatorluğu’nun tadır. 10/16. yüzyılın Hindistan tasvirininin kurulması sonucunda politik güçle birlikte dikkate değer seviyesine yönelik en eski kanıtı Hindistan’a taşınması harekete geçirici rol oranın haritasını beraberinde getirip 1596 yılında Amsterdam’da yayınlayan Hollandalı Jan Huygen van Linschoten’e borçluyuz418. 414 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 92-93, 97, 99 vd., Cilt 12, 416 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 10, s. 193-194. 417 Bkz. a.e., Cilt 10, s. 194-202. s. 177-181, 252, 311. 418 Bkz. a.e., Cilt 12, s. 252; Slot, B.J.: The origins of 415 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 565-567. Kuwait, Leiden vb. 1991, s. 13-15.

GİRİŞ 79 Burada Hindistan haritalarından Hint b) İkinci mesafe herhangi bir açıyla merid- Okyanusu denizciliğine geçiyoruz. Mevcut yene eğik olarak alınmaktadır. Bu mesafe- kanıtlara göre, zirve noktasına daha 9./15. nin hesaplanması, geminin harekete başladığı yüzyılda erişmiş olan bu bilimin trigono- esnada, Kutup Yıldızı’nın yüksekliği, merid- metrik-astronomik temele dayanan kendine yene eğik olarak giden rotanın açı büyüklüğü mahsus özellikleri ancak 10./16. yüzyılın ilk ve ayrıca kutup yüksekliğinin belirli sefer çeyreğinde ilk olarak Süleymān el-Mehrī’nin mesafesine göre dereceler halinde tespit edil- eserinden öğrenilmektedir. Bizim çok kısa mesiyle sağlanır. Böylece dik açılı bir üçge- bir süre önce adını andığımız bu bilgin deniz- nin hesaplanması gerçekleştirilir. Bu üçgende ciye göre de, Hint Okyanusu’nda geliştirilen hipotenüs, yani dik açının karşısında bulunan denizcilik bilimi, teori ve gözlemden oluşan ve kenar, her defasında ölçülecek olan mesafe- her bir konuya ilişkin sorular alanında değiş- dir. kenlik gösteren yani gelişim yasasının kural- c) Üçüncü mesafe, boylam derecelerinin larına boyun eğen bir disiplindir. Yüzlerce yıl bulunmasına götüren ölçümdür. Burada söz devam eden bir süreç içerisinde müstakil bir konusu olan, okyanus sularında bulunan kıyı- bilim dalı haline gelen bu alanın üç esas taşı- lardaki aynı coğrafi enleme sahip olan yerler yıcı direği şunlardır: arasındaki mesafelerin, başka bir ifadeyle, 1) Kutup Yıldızı’nın veya kutup yakını diğer ekvatora paralel olan mesafelerin ölçümü- sabit yıldızların 24 saat içerisinde değişen dür. en yüksek ve en düşük noktalarının ortasın- Bu metot sahillerde veya açık denizde bulu- da bulunan kutbun yüksekliğinin denizden nan iki nokta arasındaki boylam dereceleri ölçülmesi ile enlem derecelerini elde etme farkını elde etme işine denk bir değer taşır. metodu. Bu işi amaçlayan denizci bundan önce (b) 2) Süleymān el-Mehrī’nin empirik olarak işleminde anlatıldığı şekilde hareket eder, (tecrībī) kazanılan ölçümden ayırdığı “ḥisābī” yani o meridyene eğik bir mesafeyi kateder, kapsamı içerisinde ulaşılan açık denizde uzak- bu ilk mesafenin (b)ye göre ölçülmesinden lıkların astronomik-matematiksel ölçümü419. sonra herhangi bir açıyla bundan önceki isti- 3) Açık denizde pozisyon belirleme. Bu işlem- kametinin tam tersine doğru harekete başla- de, ölçülecek mesafeler ve ölçüm metotları masından evvel katettiği kutup yüksekliğine üçe ayrılmaktadır: (aynı enlem derecesine) ulaşıncaya kadar yol a) İlk ve en basit ölçme işi meridyene paralel alır. Takip edilen rota açıları ve elde edilen giden mesafelere ilişkindir. Bunların ölçül- kutup yüksekliği farkı ile gemici, sözü geçen mesi için geminin harekete başlaması anında kutup yüksekliği farkından ibaret olan ortak ve belirli bir süre yol aldıktan sonra kutup bir kenarlı iki dik açılı üçgen kurmuş olur. yüksekliklerini ya derece ile veya parmak Birbirine karşı bulunan (aynı enlem dere- ölçüsüne yani ʿiṣbe ’ye (1 ʿiṣbe = 1°36' 26'' ya cesindeki) iki sahil noktası arasındaki boy- da 1°42' 51\") göre ölçmek, her iki ölçü arasın- lam farkını bulmak için denizci, kaydettiği daki farkı mesafelere dönüştürmektir (1° = iki kutup yüksekliği ile saptanan enlem dere- 56 2/3 mil). celeri arasındaki zikzak seyrini karşı sahile ulaşıncaya kadar tekrarlar. Üçgenlerin taban 419 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 199. uzunluklarının toplamı ile aranılan mesafeyi

80 G İ R İ Ş uzunluk ölçüsü ile elde eder ve isterse onu Hint Okyanusu’nda kullanılan farklı pusu- dereceye çevirir (1° = 56 2/3 mil = 1972,3 km.) la türleri hakkında bilgilendirilmekteyiz. (Bkz. Katalog III, s. 38). Özellikle Portekizli tarihçi Hieronimus Sözü geçen (c) yöntemi, kelimenin tam anla- Osorius (1506-1580)’un Arap deniz bilim- mıyla, yaklaşık 500 yıl önce el-Bīrūnī tara- cilerinin kullandıkları pusulanın üç gelişim fından, kara üzerinde Bağdat ile Ġazne ara- sürecini anlatışı gerçekten çok önemlidir421. sındaki yerlerin boylam farklarını tespit için Üçüncü tipte, mıknatıslı iğne ile birlikte kullanılan üçgenler zinciri (triangulation) dönen (32 kısma bölünmüş) diski taşıyan kap, metodunun açık denizde uygulanmasıdır. Bu daha sonraları (İtalyan bilgini Cardanus’un metodu uygulayabilmek için belirli astrono- buluşu sanılıp) “kardan” sistemi diye tanı- mik bilgilerin dışında, trigonometrik kurallara nan silindirik bir mekanizmaya asılmaktaydı. hakim olmak zorunluydu. Arap-İslam kültür Bu tip, görüldüğü kadarıyla daha 15. yüzyıl- çevresinde çok ileri seviyeye gelmiş ve çok da Akdeniz’deki İtalyan denizcilere ulaşmış, büyük bir alana yayılmış olan bu hesaplama hatta Christoph Kolombus da bu tip bir busu- yöntemiyle elbette her denizci işlem yapamaz- layı yanında bulundurmuştu422. Bu tip pusula dı. Eğer gerekli bilgiler yoksa meridyene eğik genel olarak Avrupa’da 20. yüzyılın başlarına giden mesafeler ölçümünde mevcut çizelge- kadar, magnetik iğne karton diskten ayrılıp lerden yararlanabilirdi. diskin üstünde bulunan bir çivi üzerine yer- Açık denizde yön bulma ve belirlenen bir leştirilinceye kadar kullanılmaktaydı. Eğer rotaya geceleyin tam sadık kalabilme konu- İbn Mācid’in açıklamalarını doğru anlıyorsak sunda -pusulanın kulanılmasına kadar- kuzey (Yukarı s. 72, Katalog III, 67) o, pek yayıl- ve güney kutup yıldızlarının yanı sıra, doğuş mamış [ve Avrupalıların bilgisine ulaşmamış] ve batış noktaları yaklaşık 11°15' kadar bir- bulunan bu yeni tipin mucididir. birlerinden aralıklı bulunan ve böylece ufuk Her iki büyük denizcilik bilgini İbn Mācid ve dairesinin 32 parçaya bölümlenmesine ilet- Süleymān el-Mehrī tarafından kaydedilmiş meye götüren 15 sabit yıldıza bağlı kalınmış- Hint Okyanusu limanları, adaları, burunla- tır. Tam olarak belirlenememekle beraber rı ve körfezleri arasındaki mesafe ölçümleri 3./9. veya 4./10. yüzyıl olması muhtemel bir bugünkü değerlere şaşırtıcı derecede yakın- zaman diliminde pusula bilgisi Arap-İslam dır. Özellikle el-Mehrī tarafından bildirilen kültür dairesine ulaşmıştı. Çok büyük bir ihti- Doğu Afrika kıyısıyla Sumatra veya Cava ara- malle magnetik iğne en eski formunda Çin’de sındaki okyanus ötesi 7 uzaklık çok önemlidir, ortaya çıkmış, ama ilk olarak Hint Okyanusu çünkü ekvatorun yaklaşık 1° kuzeyinde bulu- deniz bilimcileri tarafından sistematik tarzda nan bu iki yer arsındaki mesafe bugün aktüel deniz seyrüseferlerinde kullanılmıştır420. Arap olan değerden sadece yarım derece farklılık kaynaklarındaki çok çeşitli rivayetler bir yana, göstemektredir423. Yine şaşırtıcı bir şey, bu sıklıkla Portekiz kaynakları tarafından da kesin ekvator uzunluğunun 1519 yılı civarında Portekiz’de Jorge Reinel tarafından çizilmiş olan haritada ortaya çıkmasıdır –bunu ancak bir Arap haritasının örnek alınmasıyla anlaya 420 Bkz. Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 232-265. 421 Osório, Jerónimo: De rebus Emmanuelis libri XII, Köln 1574, Liber I, Varak 27a vd.; Sezgin, F.: a.e., Cilt 11, s. 253-256. 422 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 253. 423 Bkz. a.e., Cilt 11, s. 214-219.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook