Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Kalemin İzi

Kalemin İzi

Published by Merih Önkol, 2023-07-10 12:27:34

Description: Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi'nin "Kalemin İzi" adlı edebiyat dergisi

Keywords: MSBL,Kalemin İzi,Menteşe

Search

Read the Text Version

11-B KALEMİN İZİ Her şair, hayatın izini sürer ve şiirleri, o izi okuyabilenler için haritaya dönüşür.



KALEMİN İZİ MENTEŞE SOSYAL BİLİMLER LİSESİ ADINA SAHİBİ: MÜRSEL ÖZATA (OKUL MÜDÜRÜ) YAYIN SORUMLUSU: MEHMET ALİ ENİL (OKUL MÜDÜR BAŞ YRD.) YAYIN YÖNETMENİ : SAFİNAZ ERCAN (T.D. EDB. ÖĞRT) İSMAİL ZORBA(T.D. EDB. ÖĞRT) YAZI İNCELEME KURULU: HATİCE TÜRKÖZ ÖZCAN YAŞAR YAYIN KURULU: SAFİNAZ ERCAN (T.D.EDB. ÖĞRT) ÖĞRENCİ YAYIN KURULU: MERİH ÖNKOL (MSBL-11.SINIF) BEYZA ELİZ KURUM (MSBL-11.SINIF) ŞEVVAL YILDIRIM (MSBL-10.SINIF) GÜLCE NUR (MSBL-9.SINIF) ÖĞRENCİ YAZI KURULU : SERKAN KAĞAN ÜNALAN (MSBL 10.SINIF) YAĞMUR AYBEDİS (MSBL 10.SINIF) TASHİH VE REDAKSİYON : SAFİNAZ ERCAN (T.D. EDB. ÖĞRT.) SAYFA DÜZENİ : MERİH ÖNKOL (MSBL-11.SINIF) YAZIŞMA ADRESİ : KÖPRÜBAŞI MAH. GMK BULVARI ULA KAVŞAĞI NO 192 ULA/MUĞLA 0 (252) 242 34 64 HER YAZAR KENDİ YAZISINDAN SORUMLUDUR.

İSTİKLÂL MARŞI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak Bastığın yerleri \"toprak!\" diyerek geçme, tanı! Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; Sen şehîd oğlusun, incitme, yazıktır atanı; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Verme, dünyâları alsan da, bu cennet vatanı. Çatma, kurban olayım çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül… ne bu şiddet bu celâl? Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl, Şühedâ fışkıracak, toprağı sıksan şühedâ! Hakkıdır, Hakk’a tapan, milletimin istiklâl. Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim; bendimi çiğner, aşarım; Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli: Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Değmesin ma’bedimin göğsüne nâ-mahrem eli! Bu ezanlar-ki şehâdetleri dînin temeli Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar; Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar, O zaman vecd ile bin secde eder –varsa- \"Medeniyet!\" dediğin tek dişi kalmış canavar? taşım; Her cerîhamdan, İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır rûh-i mücerred gibi yerden Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın; na’şım; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. O zaman yükselerek Arş’a değer, belki başım. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın… Kim bilir, belki yarın… belki yarından da yakın. Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl; -Kahraman Ordumuza- Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl: Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet; Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklâl! Mehmet Akif ERSOY

GENÇLİĞE HİTABE Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve hâricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen,Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Mustafa Kemal ATATÜRK

Mustafa Kemal ATATÜRK 1881-193∞



Değerli Gençler Gelişim yolculuğumuzda zamanın ruhuna uygun bir şekilde hep birlikte ilerlemek büyük önem taşıyor. Sizlerin bilim, kültür, sanat ve diğer sosyal alanlara ilgi duyması, bu konularda yazılar yazması eğitim yaşamınızda göstereceğiniz gelişim açısından tamamlayıcı olacaktır. Gençlerimizi daha ileriye taşıyabilmenin öğrenmeyi öğrenmekten, bilgi ve deneyimi odak noktası yapan ortak akıl üretiminden geçtiğine inanıyoruz. Bu anlayışla sizlerin kişisel gelişiminizde okullarda gerçekleştireceğiniz ders dışı her türlü etkinliğin önemli bir yeri olduğuna inanıyorum. Bu nedenle sizlerin kültürel potansiyel etkinliğinizi gerçekleştirebileceğiniz bir okulda olmanız sizleri geleceğinizde çok daha donanımlı niteliklere sahip olmanızı sağlayacaktır. Bu yüzden okulumuzda model alınabilir projeler yaratan yaklaşımları sonuna kadar desteklemeye devam edeceğiz. İnsanlığın kültür tarihinde bilgi aktarımının ve bunun sürekliliğinin ancak yazıyla sağlanabildiğini görüyoruz. Böylece toplumlar için paha biçilmez değer taşıyan birikimlere her geçen gün bir yenisinin eklenmesi mümkün hâle geliyor. Zamana, mekâna ve kültür dünyasına açılan Kalemin İzi dergisinin dijital ortamda yayın hayatına başlaması da siz öğrencilerimizin gelişimi açısından önem taşıyor. Öğrencilerimizin kültürden, sanattan ve hayatın içinden yola çıkarak yazdıkları her yazı bizim için çok kıymetlidir. Gençliğin sözü geleceğin sözüdür. Gençlerimizin entelektüel bakış açılarını sunan Kalemin izi dergisi sayesinde gençlerimize ilham veren, ufuk açan çalışmalarının bir yayın hâline gelmesi bizleri gururlandırıyor. Böylece dergimiz öğrencilerimizin yazmasına, kendilerine ifade etmesine kaynaklık edecek. Özene ve yakından bakmaya, sakince düşünüp hayat dolu çözümler bulmaya ihtiyaç duyduğumuz zamanlardayız. Dergimizde ileride çok farklı alanları, isimleri ve yazı tarzlarını bir araya getirebilmek, görüş ve bilgi alışverişinde bulunabilmek, kültüre ve bilgiye dayalı analizler yapabilmek dergimizin ve de gençlerimizin farkını ortaya koyacak. Çalışmada emeği geçen herkese içten teşekkürlerimi sunuyorum. Yeniliklerle ve tazeliklerle dolu Kalemin İzi dergisinin okulumuza, gençlerimize güzellikler getirmesi dileklerimle.. Mürsel ÖZATA Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi Müdür

KALEMİN İZİ Merhaba… Kalemin İzi sizlerle bir araya gelmenin tarif edilemez mutluluğunu yaşıyor. Mutluluk kavramı çoğumuzun avucunun içinden kayan bir kelebek gibi kısa ömürlüdür. Ama bazı mutluluklar vardır ki insan yaşamının her anında yanında gururla taşıyacağı hatıralar madalyonu oluverir. Kalemin İzi’nde gölgesi olan genç yazarlarımızın boy verip serpildiğini görmenin mutluluğunu ve onurunu yaşıyoruz. Kalemin İzi, şimdilik dijital bir dergi olarak hayat buluyor. Modern çağın hızla yarıştığı bir zaman diliminde siz okurlarımızla şimdilik dijital bir ortamda buluşturuyoruz gençlerimizi. Umudumuz ve idealimiz baskıdan çıkmış hâliyle elinizde, yüreğinizde taşıyacağınız bir dergiyle karşınıza çıkmak. Dergimizin yazılarında hep özgünlüğü aradık. Çünkü özgün olmayı başarabilen insanlar ayaklarının üzerinde dimdik durmayı başarabilen insanlardır. Böyle insanların da yüzdelik olarak toplumumuzda bir hayli düşük bir oranı karşıladığını düşündüğümüzde bizim gibi öğrenci ağırlıklı dergilere eğitim dünyamızda ne kadar ihtiyaç duyulduğunu takdir edebilirsiniz. Düşünce ve duygu boyutunda gençlerimize Yunus Emre’nin “Her dem yeni doğarız / Bizden kim usanası” dizelerini düstur ederek yaratıcılık kavramının dergimiz için vazgeçilmez bir kavram olduğunu her zaman ortaya koyduk. Gençlerimiz dergi için yazılacak yazıların hangi özelliklere sahip olacağını sorduklarında, bizler her zaman “Kendinizi ifade edin, yeter!” cevabını verdik. Kalemin İzi yazarlarının “kendilerini ifade ederek” var olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşamasını istedik. “Söz uçar yazı kalır.” ve kalıcı olan her ifade yazarını sıradan ve sürüden olmaktan çıkarır. Bu Yüzden gerek yazarlık atölyesi çalışmalarımızda gerek dergi çalışmalarımızda heyecanımız, ideallerimiz hiçbir zaman bitmedi. Her şeyin bittiği anda biliyoruz ki gençlerimiz Kalemin İzi’ni daha yeni, daha ileri düzeyde yazılarla yaşatmaya devam edecekler. Her sayıda dergimiz bu ilk sayının noktayı koyduğu yerde yepyeni sayılara yepyeni cümlelere hayat verecek. İsmail ZORBA – Safinaz ERCAN

“Kelimelerden, cümlelerden uzak kaldığımız an düşünme tüm tazeliğini kaybeder. Okuma ve yazma da böyle her zaman tazelenmeli, yenilenmeli. Yeri geldi yaşadığı zorluklar karşısında kışa inat her daim açan kardelenler gibi baharı ve umudu müjdelemelidir.” İsmail ZORBA ([email protected]) OKUMAK VE YAZMAKTAN ÖTESİ Son iki yıldır rüyada gibiyim. Öğrencilerimle öyle bir okuma serüvenine giriştik ki. Bir kitap bitiyor arkasından başka bir kitapla devam ediyor okuma serüvenimiz. Bununla da kalmıyor her okuma sonunda bir araya gelip kitap üzerine yorum ve değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Dahası.. Bu yetmez diyoruz. Bu kitabın yazarıyla bir araya gelme şansımız olur mu? Pekala oluyor. Öğrencilerim ve ben bir okur olarak bize ait okumalarımızı yazarla buluşmalarımızı farklı boyutlara taşıyoruz. Gençler okuma yolculuğunda farklı bir sahaya eviriliyorlar. İlk okumaları ne kadar duygusaldı. Sevdim, sevmedim, beğendim, beğendim. Ya da onların tabiriyle muhteşemdi, tam bir fiyaskoydu, korkunçtu. Sonra beğenileri ölçütleri giriyor devreye. Okumalarına eleştirel bir gözle bakmaya başladıkları için artık “enler, çoklar” devreden çıkıyor. Nedenler, niçinler, nasıllar başlıyor. Onlarla okudukça bizler de değişiyoruz. Genç dimağlarından farkına bile varamayacağımız ayrıntılara tanıklık ediyoruz. Özellikle yazar buluşmalarından sonra gençler okumanın yanında “yazma”nın asıl tamamlamayı sağladığını fark ediyorlar. “Okuma halkaları”, “Yazarlık atölyeleri”nde farklı bir yolculuğa taşıyor bizleri. Ve yazıyla kendilerini ifade etmede nerelere ulaşabileceklerini görmenin tarif edilemez mutluluğunu yaşıyoruz. Onların sözcüklerinde, cümlelerinde, metinlerinde baharın uyanışını yaşıyoruz. Mesleğe ilk başladığım yılları hatırlıyorum. Dersimizin içinde “Kompozisyon” dersleri vardı. Sık sık yazılar yazdırırdık. Ne kadar güzel zamanlardı bizimle paylaştıkları yazıları okuduğumuz zamanlar. Sonra müfredat değişti. Kompozisyon kelimesi uçup gitti uzaklara. Yine yazmalarımız, okumalarımız oldu ama eski özgünlüğümüz ve özgürlüğümüz yoktu. Okuma ve yazma aşamaları ders saatlerinin yetmeyeceği bir zamanlamayı beraberinde getirir. Ders saatlerinde yapılacak her çalışma sınırlıdır oysa. Okumanın ve yazmanın bireyin gelişimine katkısı ve birey üzerindeki gelişim etkisi tamamen geniş zamanlarda gerçekleşir. Buna istek, sabır, mücadele ve her şeyden önce aşkı katmalıyız ki bu yolda yürüyüşümüz hiç sona ermesin. Kelimelerden, cümlelerden uzak kaldığımız an düşünme tüm tazeliğini kaybeder. Okuma ve yazma da böyle her zaman tazelenmeli, yenilenmeli. Yeri geldi yaşadığı zorluklar karşısında kışa inat her daim açan kardelenler gibi baharı ve umudu müjdelemelidir. Ve geldiğimiz noktada artık eser verme zamanlarını yaşıyoruz. Öğrencilerimizin yazıları yerel gazetelerimizin köşelerinde yer buluyor, dergilerde, internette dijital dergi bloglarında ve kendilerinin çıkaracakları dergilerde. Taptaze bir isim, taptaze düşünceler, taptaze yazılar. Dünyayı yeniden keşfe çıkacağız onların yazılarında. Onlar dünyaya bizden daha güzel bakışlarla donatacaklar. Sözcüklerine, cümlelerine insanın özne olduğu nice güzel bağlamları olan yazılar yazacaklar. Hepsi bu kadar mı? Gençler istedikleri sürece bizim yolculuğumuz bitmez. Aynı yolculuğa siz okurlarımı da davet ediyorum. Göreceksiniz durağanlıktan, dünyanın yüklediği tüm sıkıntılardan bir anda kurtulacaksınız. Okuyarak, belki de yazarak nice taze nefesler alıp vereceksiniz.

İÇİNDEKİLER 1-BU SENE NELER YAPTIK? Aramız Açılıyor........................................................................1 Kültür ve Dil.............................................................................2 Kardeş Okul Projesi................................................................3 Şair Evlenmesi.........................................................................4 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı..............................................5 Oku-Yorum Yazı-Yorum İlk Atölye Etkinlikleri................5 10 Kasım...................................................................................5 Prof. Dr. Alaaddin Karaca İle Söyleşi.................................6 Kütüphane Gençlikle Buluşuyor.........................................6 Şair Fahri Kaplan İle Söyleşi................................................7 Yazarlık Atölyeleri..................................................................7 Okulun Kalbi Kütüphaneler.................................................8 \"Doğanın Dili\"..........................................................................8 Yazar İdris Özler İle Söyleşi..................................................9 Ölümünün 50. Yıl Dönümünde Aşık Veysel ‘e Saygı.......9 Kaan Murat Yanık İle Söyleşi..............................................10 Öğrencilerimiz İzmir Kitap Fuarı'nda...............................10 19 Mayıs Gençlik Ve Spor Bayramı.....................................10 \"Üç Yazar Üç Hikâye\".............................................................11 Butimar....................................................................................11 Kompozisyon Yarışması.......................................................12 12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulü.......................................12 Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü......................................12 18 Mart Çanakkale Zaferi.....................................................13 İsmail ZORBA İle Söyleşi.....................................................13 10 Kasım Atatürk'ü Anma Günü........................................13 2- GENÇ KALEMLER Korku........................................................................................14 Ve Sözler..................................................................................14 Sahte Oyun..............................................................................14 Zehir.........................................................................................15 Beni Siz Delirttiniz................................................................15 Sen Atatürk'ü Tanıyor musun?...........................................16 Suç............................................................................................18 Denizkızları.............................................................................18 Balıklar.....................................................................................19 Keşkelere Bıraktık Sevgileri................................................19

İÇİNDEKİLER Şekerden Evler......................................................................20 7 Gece......................................................................................24 Zamansız Zaman...................................................................24 Pullu Dünya............................................................................25 Kendi İçinde Kaybolan Ruh................................................25 Sonsuza Kadar.......................................................................26 Senin İçin................................................................................27 Yokum......................................................................................28 Arayış.......................................................................................28 Şurimşine Mahallesi.............................................................29 Mutluluğa Bir Adım..............................................................35 Bu Son Gecem........................................................................37 Eski Günler.............................................................................38 Son Kez...................................................................................39 Niçin........................................................................................40 Galip........................................................................................40 Mağlup....................................................................................40 Biz............................................................................................40 Kırık..........................................................................................41 Sen............................................................................................41 bir Çini.....................................................................................41 Sevgi Lanetli midir?..............................................................42 Her Anımda Sen.....................................................................43 Yağmur Olma Hemen...........................................................43 Hikaye......................................................................................44 Duvar........................................................................................45 Sen Severken O Ne Yaptı?...................................................45 Kendinle İlk Yalnız Kalışın..................................................46 Yaşam.......................................................................................47 Aşkı Arayanlara.....................................................................48 Alışırsın Elbet........................................................................49 Sadece Sen.............................................................................49 Açelya......................................................................................50 Kaptan......................................................................................51 Gemi.........................................................................................52 Olmayanı Arama Yolculuğu................................................53 Gerçekten Geçer mi?............................................................57

İÇİNDEKİLER 3-OKU-YORUM YAZI-YORUM (MSBL HİKAYE ATÖLYESİ) Ruh mu Çevre mi?.................................................................59 Portakallı Ev...........................................................................59 Ezildiğim Adımlar.................................................................61 Sen, Ben ve Saniyeler...........................................................63 Bilinç Altındaki Olayların Psikolojiye Etkisi Nedir?......64 Geç Ve Güç.............................................................................65 Son Bahar...............................................................................67 Herkes Gider mi?..................................................................68 Güneş Nasıl Görünür?..........................................................72 Başarı'nın Yolları...................................................................74 Muhakkak Sevgi....................................................................75 Benim Evim............................................................................76 Hayalin Ömrü.........................................................................78 Mutluluk Melodisi.................................................................79 Beyaz Güller...........................................................................79 Sıradan Ve Sürüden Uzak...................................................80 Küçük Kapaklar İçerisinde Büyük Anlamlar...................81 İletişim....................................................................................82 Bir Yazarlık Serüveni............................................................83 3-OKU-YORUM YAZI-YORUM (MSBL DENEME ATÖLYESİ) Mavi Atlas...............................................................................86 Sanat, Sanatçı Ve Toplum...................................................88 Aynı Ya da Ayrı......................................................................89 Çatışma....................................................................................91 Kirli Vicdanlar........................................................................93 İnsanların Suçluluk Duygusu İle Savaşı...........................94 Kabullenmek..........................................................................95 Yalan Ve İnsan.......................................................................96 İnsan Ve Film Şeridi.............................................................98 Toplum Ve Ahlak.................................................................100 Algılarımızın Giderek Körelmesi Ve Tüketim Çağı......102 4-BULMACA ZAMANI

Bu Sene Neler Yaptık? \"ARAMIZ AÇILIYOR\" Milli Eğitim Bakanlığı Oku-Yorum Yazı-Yorum ve Muğla Milli Eğitim Müdürlüğü Okur Gezer Yazar projesi kapsamında Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi yazarlık atölyesi eleştirel okuma ve yazma etkinlikleri devam ediyor. Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi Yazarlık Atölyesi öğrencileri ilgili projeler kapsamında etkinliklere Muğla Uluslararası Gençlik Merkezi'nin destek- leriyle Yazar Cansu Zeynep Kaplantaş ve ''Aramız Açılıyor'' hikaye kitabı üzerinden eleştirel okuma ve yazma etkinliğini 29 Nisan 2023 Cumartesi günü Köyceğiz Gençlik Merkezinde gerçekleştirdiler. Yazarla yapılan söyleşide eleştirel yazma ve okumanın yanı sıra kitap üzerine yazdıkları denemeleri ve kitapta seçtikleri hikayelerden esinlenerek yazdıkları hika- yeleri okudular. Yazar; gençlerin kitabı üzerine yaptıkları eleştirileri, yazdıkları deneme ve hikayeleri çok başarılı bulduğunu söyledi. Kalemin İzi 1

Bu Sene Neler Yaptık? \"KÜLTÜR VE DİL\" Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi Oku-yorum Yazı-yorum Atölye etkinlikleri devam ediyor. Prof. Dr. Namık Açıkgöz ile Söyleşimiz MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğünün düzenlediği Oku-yorum Yazı-yorum Projesi kapsamında okuma adımlarımızı Mehmet Kaplan'ın \"Kültür ve Dil\" kitabı üzerinden devam ettirdik. Bu atölye etkinliğimizde Muğla Sıtkı Koç- man Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğrt. Üyesi Prof. Dr. Namık Açıkgöz hocamızla bir araya geldik. Etkinlikte Mehmet Kaplan ile kitabı \"Kültür ve Dil\" üzerinden deneme türünün özellikleri, tür olarak yazma farklılıklarını ve kitabın içeriğinden yola çıkarak Türkçe'nin bir fetih ve medeniyet dili olarak asıl varlığının gençler için önemi üzerinde duruldu. Bu projeye ortak olan Prof. Dr. Namık Açıkgöz'e teşekkür ederiz. Kalemin İzi 2

Bu Sene Neler Yaptık? \"KARDEŞ OKUL PROJESİ\" Kardeş Okulumuzdan Mektup Var! Samsun Sosyal Bilimler Lisesi'nin mektupları okulu- muza ulaştı. Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi ve Samsun Sosyal Bilimler Lisesi'nin \"Kardeş Okul\" Projesi kapsamında mektuplarımız bize ulaştı! Edebiyat Zümreleri- mizin koordinesinde düzenlenen mektuplaşma etkinliği kapsamında kar- deş okulumuz öğrencilerinden gelen mektuplar öğrencilerimiz tarafından heyecanla açılıp okundu. Öğrencilerimiz tarafından yazılan mektuplar Samsun'a doğru yola çıktı. Mektuplar için Samsun Sosyal Bilimler Lisesi'ne teşekkürlerimizi iletiyoruz. Kalemin İzi 3

Bu Sene Neler Yaptık? \"ŞAİR EVLENMESİ\" Tanzimat Dönemi'nde Edebiya- tım ı zın ö neml i yapı taşlar ıOnkdua-n biri ola n \"Şair Evlen mesi\" lumuzda! Edebiyatımızda yazılan ilk tiyatro eserimiz olan \"Şair\" Evlenmesi\" 10/D sınıfı öğrencilerimiz tarafından sahnelendi. Bu tiyatro eseri okulumuzda nice tiyatro eserlerine örnek olacak. Oyunumuzu izlemeye gelen öğrencilere teşekkür eder, başarılı ve keyifli sunumlarından dolayı öğrencilerimizi ve Edebiyat öğretmenimiz Seda KALLİMCİ'yi tebrik ederiz. Başarılarının devamı dileğiyle... Kalemin İzi 4

Bu Sene Neler Yaptık? 29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını Okulumuzda ve Muğla Şehir Stadyumunda düzenlenen törenlerle coşku ile kutladık. Var Olsun Cumhuriyet! OKU-YORUM YAZI- YORUM İLK ATÖLYE ETKİNLİKLERİ MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğünün düzenlediği OKU-YORUM YAZI-YORUM PROJESİ kapsamında ilk okuma adımlarımızı Cengiz Aytmotov'un Toprak Ana romanı üzerinden başlattık. İlk okuma atölyemizde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğrt. Üyesi Doç Dr Gülsine Uzun hocamızla bir araya geldik. Cengiz Aytmotov ve Toprak Ana üzerinde eleştirel, tematik, karşılaştırmalı metinler arası okumalar yaparak öğrencilerimize farklı okuma yöntemleri üzerine deneyimsel bir çalışma yapmış olduk. 10 KASIM 10 Kasım Atatürk ‘ü Anma etkinlikleri kapsamında kompozisyon yarışma- sında birinci olan öğrencimiz Sıla ÖZDEMİR , Sayın Valimiz Orhan TAVLI tarafından ödüllendirildi. Kalemin İzi 5

Bu Sene Neler Yaptık? \"PROF. DR. ALAADDİN KARACA İLE SÖYLEŞİ\" MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğünün düzenlediği Oku-Yorum Yazı-Yorum Projesi kapsamında okuma adımlarımızı Ahmet Mithat Efendi'nin Felatun Bey'le Rakım Efendi romanı üzerinden devam ettirdik. Bu atölye etkinliğimizde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğrt. Üyesi Prof Dr Alaaddin Karaca hocamızla bir araya geldik. \"KÜTÜPHANE GENÇLİKLE BULUŞUYOR\" Muğla Hoca Mustafa Efendi Halk Kütüphanesi ile Menteşe Sosyal Bilimler Lisesisinin paydaşı olduğu \"Kütüphane Gençlikle Buluşuyor\" projesinin bu ayki söyleşi konuğu yazar Münevver Ongun'du. Yazarın \"Son Gül\" kitabı üzerine gerçekleştirilen söyleşide Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi öğrencilerinin yaptığı sunumlar göz doldurdu. Yazar Münevver Ongun, böylesine kaliteli bir okur grubu ile bir araya gelmekten onur duyduğunu belirtti. Etkinliğe İl Halk Kütüphanesi Müdürü Pınar Dengiz, okulumuz Edebiyat öğretmenleri İsmail Zorba ve Safinaz Ercan ev sahipliği yaptılar. Kalemin İzi 6

Bu Sene Neler Yaptık? ŞAİR FAHRİ KAPLAN İLE SÖYLEŞİ MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğünün düzenlediği Oku-Yorum Yazı-Yorum Projesi kapsamında okuma adımlarımızı Yahya Kemal Beyatlı'nın Kendi Gökkubbemiz şiir kitabı üzerinden devam ettirdik. Bu atölye etkinliğimizde Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Öğrt. Üyesi Dr ve Şair Fahri Kaplan hocamızla bir araya geldik. Yahya Kemal Beyatlı ve Kendi Gökkubbemiz kitabı üzerinden Türk şiirinde Türkçe'nin ses varlığının yerini göz önünde bulundurarak karşılaştırmalı şiir metinleri arasında okumalar yaparak öğrencilerimize farklı şiir yazma yöntemleri üzerine deneyimsel bir çalışma yapmış olduk. Atölye etkinliğimize bizzat katılıp heyecanımıza ortak olan hocamız şair ve Dr Fahri Kaplan'a teşekkür ederiz. YAZARLIK ATÖLYELERİ \"Yazarlık Atölyeleri\" etkinlikleri il çapında 2022-2023 Eğitim-Öğretim Yılı 2.döneminde hikâye, deneme, şiir türlerinde ve ülkemizin çok önemli yazarlarının katılımıyla devam edecek. Etkinliğin pilot bölge uygulaması 12 Ocak 2023'te Menteşe ilçesinde Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi yazarlık atölyesi öğrencilerinin katılımıyla Menteşe Belediyesi Konakaltı Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Öğrenciler \"Şehrin Sesleri\" temasından hareket ederek yazacakları hikâyeler için sabahleyin Menteşe ilçesinin tarihi, sosyal, kültürel alanlarını gezerek gözlemlediler. Şehrin ileri gelen esnafları bir araya geldiler. Sonra bu gözlemlerine dair yazılarını yazmak üzere Konakaltı Kültür Merkezi'nde bir araya geldiler. Kalemin İzi 7

Bu Sene Neler Yaptık? \"OKULUN KALBİ KÜTÜPHANELER\" \"Okulun Kalbi Kütüphaneler\" projesi kapsamında öğrencilerimiz yazar Münevver Ongun 'un kitaplarını okudu.Yazarın kitapları, yazma ve okuma üzerine Z Kütüphanemizde söyleşi yapıldı. Yazarımıza eşi emekli öğretmen yazar Nail Ongun ve Muğla Sanatseverler Derneği Başkanı Saadettin Özbek eşlik etmiştir. Öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz adına teşekkür ederiz \"DOĞANIN DİLİ\" Milli Eğitim Bakanlığı Sosyal Bilimler Liseleri \"Oku-Yorum Yazı-Yorum Projesi\" ve Muğla İl Milli Eğitim Müdürlüğünce yürütülen Okur Gezer Yazar Projesi, Menteşe İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce yürütülen etkinlik kapsamında deneme türünde \"Doğanın Dili\" teması çerçevesinde Ula- Akyaka bölgesine yapılan atölye gezisine Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi Yazarlık Atölyesi öğrencilerimizle katıldık. Etkinliğe Danışman öğretmenlerimiz Safinaz Ercan ve İsmail Zorba ile okulumuza gelen depremzede öğrencilerimiz de eşlik etti. Öğrencilerimiz doğamızın sesini dinlediler, yaptıkları gözlemler ve etkinliklerle hatırlayınca mutlu olacakları bir gün geçirerek bugünden kalan izleri de kaleme aldılar. Aynı zamanda 21 Mart Şiir Günü etkinliklerine katılarak sevdikleri şairlerden şiirler okudular. Şiir etkinliğine Muğla Tazelenme Üniversitesi gençleri de katkıda bulundular. Yapılan etkinliklerde bizi her konuda destekleyen başta Okul Müdürümüz Mürsel Özata olmak üzere okul idaremize teşekkür ederiz. Kalemin İzi 8

Bu Sene Neler Yaptık? YAZAR İDRİS ÖZLER İLE SÖYLEŞİ Okulumuzda \"Kütüphaneler Okulun Kalbi Projesi\" kapsamında Edebiyat öğretmenimiz Hatice Türköz rehberliğinde Okuma Halkaları Grubunda yer alan öğrencilerimiz Yazar Buluşmaları Etkinlikleri çerçevesinde Mayıs ayında Eğitimci- Yazar İdris Özler'le \"Öylesine Yazılar\" kitabı üzerinden bir söyleşi gerçekleştirdi. Kitap üzerine eleştirel okuma ve yazma çalışmaları yapan öğrencilerimizin İdris Özler'le yaptıkları söyleşi dinleyiciler üzerinde unutulmaz bir etki yarattı. Söyleşiye İdris Özler'in yanı sıra okulumuz Edebiyat öğretmenleri İsmail Zorba, Ziya Karabulut, Seda Kallimci, Safinaz Ercan ile yazarlar Münevver - Nail Ongun ve Sadettin Özbek katıldılar. ÖLÜMÜNÜN 50. YIL DÖNÜMÜNDE AŞIK VEYSEL ‘E SAYGI Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi ile Tazelenme Üniversitesi’nin hazırladığı “Ölümünün 50. Yıl Dönümünde Aşık Veysel ‘e Saygı” programı MSKÜ AKM salonunda sergilendi.Emeği geçen okulumuz ve Tazelenme Üniversitesi hocalarımızı ve öğrencilerimizi tebrik ederiz. Kalemin İzi 9

Bu Sene Neler Yaptık? KAAN MURAT YANIK İLE SÖYLEŞİ Oku-Yorum Yazı-Yorum ve Okur Gezer Yazar etkinliği kapsamında 16 Mayıs 2023 tarihinde saat 14.00de Muğla Halk Kütüphanesi'nde gerçekleştirilen Kaan Murat Yanık söyleşisine öğrencilerimiz ile katıldık. Öğrencilerimizden Serkan Ünalan ve Selenay Çelen etkinlikte hikayelerini okudu. Kaan Murat Yanık tarafından bu hikayeler değerlendirildi. Öğrencilerimiz yazarlık yolunda bir adım daha attı. ÖĞRENCİLERİMİZ İZMİR KİTAP FUARI'NDA 17 Mart 2023 tarihinde okulumuz Gezi Kulübü ve Edebiyat öğretmenlerinin ortaklaşa düzenlediği İzmir Kitap Fuarı gezimizi gerçekleştirdik. Öğrencilerimiz ile fuarda kitap ile iç içe zaman geçirdik, fuardan birçok kitap ve büyük Keyif alarak döndük. 19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızı okulumuzda öğrencilerimiz ile birlikte kutladık… Kalemin İzi 10

Bu Sene Neler Yaptık? \"ÜÇ YAZAR ÜÇ HİKÂYE\" Menteşe Sosyal Bilimler Lisesi Oku-YORUM Yazı-YORUM projesi kapsamında yazarlık atölyesi etkinliklerine danışman öğretmenleri İsmail Zorba ve Safinaz Ercan rehberliğinde çalışma grubu öğrencileriyle hikâye atölyesinde Türk edebiyatının seçkin kalemleri Osman Çeviksoy, Ataman Kalebozan ve Erhan Genç ile online üzerinden yazarların hikâyelerini eleştirel ve tematik okumalarla yorumladıkları hikayelerin nasıl kurgulanıp hangi yazma yöntemlerinden geçerek yazıldıklarını bizzat yazarlarla yaptıkları söyleşiler üzerinden öğrenerek hikâye kurgulama üzerine deneyim kazandılar. . \"Üç Yazar Üç Hikâye\" etkinliği öğrencilerin bu hikayeler üzerinden hikâye yazma aşamasında yazdıkları hikâyeyi okur ve yazar gözünden farklı bakışlar üzerinden kazanım elde ettiler. BUTİMAR 11 Okulumuz öğrencileri ile 16 Mayıs 2023 tarihinde \" Okur Gezer Yazar\" etkinliği kapsamında Kaan Murat Yanık'ın Menteşe Halk Eğitim Merkezi'ndeki söyleşisine katıldık. Yazarın \" Butimar\" kitabı üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Kalemin İzi

Bu Sene Neler Yaptık? KOMPOZİSYON YARIŞMASI Kompozisyon yarışmasında 2. olan öğrencimiz Sıla ÖZDEMİR’i tebrik ederiz.Başarıları daim olsun… 12 MART İSTİKLAL MARŞI’NIN KABULÜ 12 Mart İstiklal Marşı’nın kabulü ve Mehmet Akif Ersoy ‘u Anma günü etkinlikleri kapsamında “Liseler arası İstiklal Marşı’nı güzel okuma yarışması”nda derereceye giren öğrencimiz Ebru Umut Zengin’e İlçe Milli Eğitim Müdürümüz Sn.İdris Kömürcü tarafından plaket takdim edildi. Öğrencimizi tebrik ediyor,başarılarının devamını diliyoruz. MEHMET AKİF ERSOY’U ANMA GÜNÜ 12 Mart İstiklal Marşı’nın kabulü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Günü etkinlikleri kapsamında ,öğrenci ve öğretmenlerimiz tarafından okulumuzda program düzenlendi. Kalemin İzi 12

Bu Sene Neler Yaptık? 18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ Okulumuzda 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günü Programı… İSMAİL ZORBA İLE SÖYLEŞİ “Okulun Kalbi Kütüphaneler Projesi” kapsamında öğrencilerimiz eğitimci yazar İsmail ZORBA ile okuma , yazma ve hocamızın kitapları üzerine Z Kütüphanemizde söyleşi yaptı. Etkinliğe katılan öğrencilerimize teşekkür ederiz. 10 KASIM ATATÜRK'Ü ANMA GÜNÜ “En büyük eserim...” dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni genç nesle, genç nesli öğretmenlerimize emanet eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, sonsuzluğa göçünün 84. yılında bir kez daha rahmet ve şükran duygularımızla yâd ediyor, aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz... Kalemin İzi 13

GENÇ KALEMLER KORKU Kabuslar görüyorum geceleri, Korkarak uyanmama bile izin vermeyen kabuslar, Sabahları uyanmak istemiyorum. Ne de olsa gerçeğe dönüyorlar. VE SÖZLER Sesler vardı, Karanlık odalara ışık getiren sesler... Ve renkler, Gülünce kısılan gözlerde saklı renkler... Kokular vardı, Yanından geçince sarhoş eden kokular... Bir de sözler vardı. Büyük umutlarla yola çıkıp, Buzdan duvarlarda can veren sözler... SAHTE OYUN 14 Gözler de yalan söyler. Bazen acı, bazen tatlı... Özler ama içinde gizler, Sahte bir tebessümde saklı. Sever ama karanlığa gömer, Kendi oyununda esir eder. Bazen çok ama çok ister, Yine de arkasına bakmadan gider. Beyza Eliz KURUM Kalemin İzi

GENÇ KALEMLER ZEHİR Dudağımdan gitmiyor bu zehir, İçime akıyor beni eritir gibi. Kalp üzülür, bakmak istemese de göz görür, Durduramıyorum, elimde değil. Gece gibi ruha karanlık bürünür, Çürütüyor beni hasret gibi. Hissetmese de kimse soğuk alır götürür, Beklemektense yolunu kalp burada ölür. Yakamazsın beni, artık değil. Ama ateşi söndüremez de kimse. Öldür beni, ya da arkandan güldür. Geri dönüş yok kalp, bunu bil, Umurumda değil gibi istersen süründür. Ama değemez de sana başka kimse. Zehir kalbi eritti, artık çaban boşadır, Ruhun ölümü de, doğumu da bugündür. BENİ SİZ DELİRTTİNİZ Bu toplumda yaşayanlar Bir çiçeği koklamanın Siz nasıl delirmezsiniz? Huzurundan habersiz... Kimliğinizi ve kişiliğinizi kaybedip Karmaşanın ta kendisi olup, Nedir bu sürüklenişiniz? Hayata kendinizce paha biçersiniz Kendi penceresinden bakıp, Gerçekleri göz ardı edenler, Gerçeklere gözünü kapatıp, Yalnızca istediğinizi düşünürken, Büyük resme bakarken Kalan herkesi boşverirsiniz. Yaşamayı kaçıran insanlar Evet beni siz delirttiniz. Ve siz büyük dünyanın, Kendini küçülten insanları Siz değerli olanı görmemenin Asıl değer olduğunu zannedersiniz. Beyza Eliz KURUM Kalemin İzi 15

GENÇ KALEMLER SEN ATATÜRK'Ü TANIYOR MUSUN? Atatürk’ü tanıyor musun? Ben tanıyorum içimde en derinlerde, içimde saklıyorum, okyanusun istiridyesinin incisini sakladığı gibi saklıyorum. Öyle seviyorum, öyle sakınıyorum ki anlatamıyorum kimseye. Aslında onu anlatmaya yeten kelime yok. Türkçede altı yüz on altı bin yedi yüz altmış yedi kelime var ama içinden hiçbiri karşılayamıyor. Öyle güçlü hissediyorum ki içimde, bu hislerin bir karşılığı olamaz kelimelerde. Ben çok yakından tanıyorum onu. Dediği gibi onun da” Beni görmek demek mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlayabiliyorsanız ve hissediyorsanız bu kâfidir.” Seni anlamamak mümkün mü? Damarlarımda dolaşan asil kana kodlanmış sanki duyguların, düşüncelerin, sevgin, merhametin. Hepsini her kalbim attığında hissediyorum ve yeniden yaşıyorum. Düşünüyorum bazen var mı ondan başka diye, yine cevap bulamıyorum. Şöyle bir bakıyorum fotoğrafına, hayranlık içinde. Diyorum acaba marifet sarı saçında mı diye, ama sarı saçlı çok fazla insan var. Sonra acaba mavi gözler mi diyorum. Değil. Marifet o bakışlarda, renklerde değil. Bazen hayal ediyorum otursa şimdi yanıma ne diyebilirdim, ne yapardım? Ağlamak gelirdi içimden özlemli ve yaşlı gözlerle sarılırdım, kokusunu içime çekerdim. Ben seni çok özledim Atam derdim, gözlerimle. Biraz utanırdım da sahip çıkabildik mi ülkeye, ya da her cepheye ben ölmeye gidiyorum diyen şehitlerimizin asil kanına, işte utanırdım bundan. Söyleyemezdim belki kelimelerle, ama gözlerimle anlatırdım her şeyi. Şimdi buraya yazmaya kalksam neler yaptığını, ne kağıtlar yeter ne mürekkepler. Ben size Türk olmaktan gurur duyan bir adamı anlatıyorum “Orduya ilk katıldığı günlere de, bir Arap binbaşısının ‘Kavm-i Necip evladına sen nasıl kötü muamele yaparsın!’ diye tokatladığı bir Anadolu çocuğunun iki damla gözyaşında Türklük şuuruna erdim. Ondan gördüm ve kuvvetle duydum. Ondan sonra Türklük benim en derin kaynağım, en derin övünç membaım oldu. Benim hayatta yegane fahrim, servetim, Türklükten başka bir şey değildir.” diyen bu adamı anlatmaya çalışıyorum, ne kadar boş bir çaba içindeyim aslında. Ve şu anda her yaptığı ile yargılanan kadınlarla ilgili de şu sözlerini anlatmadan geçemeyeceğim. Kalemin İzi 16

GENÇ KALEMLER “Kadınlarımız için asıl mücadele alanı, asıl zafer kazanılması gereken alan, biçim ve kılıkta başarıdan çok, ışıkla, bilgi ve kültürle, gerçek faziletle süslenip donanmaktır. Ben muhterem kadınlarımızın Avrupa kadınlarının aşağısında kalmayacak, aksine pek çok yönden onların üstüne çıkacak şekilde ışıkla, bilgi ve kültürle donanacaklarından asla şüphe etmeyen ve buna kesinlikle emin olanlardanım.” der ve sadece söylemekle kalmaz, bunun için bir çok çalışma yapar. Ve bence en önemlisi her alanda söz sahibi olabilmemizdir, hatta bunu diğer milletlerden önce kazanmamızdır. Kurtuluş Savaşı’nda bağımsızlığımız için cepheden cepheye koşan Türk kadını, Cumhuriyet ile birlikte toplumsal yaşamdaki yerini güçlendirmiştir. Ülkemizde Cumhuriyetin odak noktasında yer alan kadınlar, modern ve çağdaş günlere gelmemizde önemli görevler başarmışlardır. Türkiye Cumhuriyeti kadına dünyadaki birçok medeni ülkeden önce seçme ve seçilme hakkı tanımış, kadın mühendisler, bilim insanları, öğretmenler, avukatlar ve doktorlar yetiştirmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’ni bugün bulunduğu yere getiren de işte o çalışkan ve idealist insanların özverili çalışmaları ve gayretleridir. Ben de bu satırları yazan bir kadın, bir çocuk ve bir genç olarak onun bizi ne kadar önemsediğini, sevdiğini, güvendiğini asla unutamam. Ben Elifçiğin, Kara Fatma’nın, Nene Hatun’un ayak bastığı bu topraklarda yaşamaktan gurur duyan bir Türk kadınıyım. Atatürk’ün bizlere bıraktığı şu mirasla sözlerimi bitirmek isterim “ Ben, manevi miras olarak hiçbir nass-ı katı, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel mihver üzerinde akıl ve ilim rehberliğini kabul ederlerse manevi mirasçılarım olurlar.” demiştir. Aslında bu miras her türlü problemden çıkış biletimizdir. Sana binlerce kez teşekkürü boynumun borcu bilirim Atam. Seni unutmak mümkün değildir. Seni her daim, bugün de olduğu gibi içimde saklayacağıma yemin ederim. Sen rahat uyu, bıraktığın bu mirası unutturmayı başaracak hiçbir güç yoktur. Esra İLDEN Kalemin İzi 17

GENÇ KALEMLER SUÇ Paragraflar yazıyorum Geçmeyeceğim cümleleri düşlüyorum Rüzgarını hissetmediğim yerleri sahipleniyorum Kendimi bu korkağa mahkûm ediyorum Zamanın beni sarstığını fark ediyorum Ama hep aynı yerde devam ediyorum Tüm hayatımı imrenerek yaşıyorum Bunu ben bitiremeyeceğim Biliyorum İlâhi bir güç dokunmadıkça Çürümeye başlamaz bu beden Zihnini ben çürüttüm Bedeni için suçlayacak başka bir şey olsun istiyorum DENİZKIZLARI Yanı başımda uyku Denizkızlarının gelmesini bekledim Onların gelmesi bile daha mümkündü Senin gelmendense Gerçi haksızlık ediyorum sana Birisinin gelmesi için o limanı tanıması gerekir Aynı yerlerden geçmiş olmaları gerekir Aynı hikâyede olmaları gerekir Bu hayalperestliği sana mal edemem Ama istiyorum Işığın olmadığı bu derin sularda Senin de benimle boğulmanı istiyorum Senin ışığında gölge olamıyorsan Benim karanlığımda ben gibi ol istiyorum Ben sevemiyorum Kaç yıl önce zehirlediler bu kafayı bilmiyorum Ama hiçbirine lanet edemiyorum İlke Eylem GÜLAY Kalemin İzi 18

GENÇ KALEMLER BALIKLAR Bu hayatı sevmem için bir bilet geçmişti elime Ama ben yok ettim onu Ve şimdi bile onun için üzülemiyorum Kendim için ağlıyorum Ne kadar istemiyormuşum burayı, bu insanları Mutluluğuma giden tüm yolları kapatmışım Ve geriye bir yığın bırakmışım Balıklar çizmişim insanların kollarına Anlatmaya çalışmışım onlara Ne kadar küçük yaşadığımı bu koca okyanusta Hayatımdan çıkınca aklımdan da çıkarsın sandım Yalan olup olmadığını bilmediğim sözlerinle yaşıyorum hâlâ Onlarla oyalamaya çalışıyorum kendimi Tüm o dertlerin arasından en küçüğünü Yani seni seçiyorum Daha az boğar diye düşünüyorum Herkese yaptığım gibi sana da bencillik ediyorum Sen de içimde döndürdüğüm bu oyunun bir parçası ol istiyorum Acımı kurutursun sanıyorum Ama ben kurumaya devam ediyorum İlke Eylem GÜLAY KEŞKELERE BIRAKTIK SEVGİLERİ Keşkelere bıraktık sevgileri, Sadece neden dert oluruz ki sevmek, Elleri sıkıca tutulası sevgileri. Sevilmek dururken. Halbuki biz değil miydik, Huzur, huzur adı var kendisi kayıp. Sevmek için yaratılan? Sen bilmemeye koy. Oysa bir köpek kadar sadık, Ellerimizde çok zeki bir tasma, Bir kedi kadar huzurlu, Ancak kulağımızda dururken, Bir kuş kadar konuşkan, Bile değiliz. Konuşabiliriz. Yan yanayken ne gerek tabii. Arkanı dö nmeye gör, Sırtında bir hançer. Esra İLDEN Kime bahsedilebilir ki sadıklık, Sadık olmak... Kalemin İzi 19

GENÇ KALEMLER ŞEKERDEN EVLER “Bembeyaz bir kuşun üstüne oturmuş, birbirini takip eden küçük evlerin arasından geçiyordum. Kollarımı iki yana açıp ellerimle bütün evlere dokunup parmak uçlarımı yalıyordum. Çünkü bu evlerin hepsi rengarenk şekerlerden yapılmıştı. Kuşum yorulup bir çatıya konduğunda küçük evler bir anda sallanmaya başlamış ve kuşum beni orada bırakıp gitmişti. Sanki sallanan bu şekerler değildi. Annem beşiğimi salıncak gibi sallıyor olabilir miydi? Bu mutlu düşümü görürken çok mu huzursuzlan- mıştım acaba? Peki annemin o güzel sesine her zaman eşlik eden ninnim neredeydi? Ninnim yoktu ama onun yerine çığlıklar, birbirini takip eden uyanışlar ve bütün sesleri bastıran bir gürültü vardı.Bir anda bacaklarımın üstüne çok ağır bir şey düşmüştü. Canım çok acımıştı. Bu babamın akşam sofrayı kurarken yardım etmem için elime verdiği tabaklardan bile daha ağırdı. Çok korkuyordum. Beşiğim sağa sola çarpıyordu ve ben sanki aşağıya düşüyordum. Annemi istiyordum, babamı da. Abimi ve küçük kuşumu da. Ama yoklardı. Ağlıyordum ama abim gözümdeki yağmurları silmiyordu. Beşiğim sallanmayı bıraktığında gözlerimi yavaşça araladım. Ama ben burayı tanımıyordum. Evimde uyanmamıştım ama neredeydim? Beşiğimin alt tarafında büyük taşlar vardı. Kalkamıyordum yerimden. Gece gibiydi her yer. Benim çiçekli ışığım bile yanmıyordu. Ben karanlıktan çok korkuyordum. Ama biliyordum annem, babam, abim ve kuşum beni almaya geleceklerdi. Onlar beni bırakmazdı. Elimi biraz hareket ettirmeye çalıştığımda oyuncak kuşuma dokunmuştum. Onu alıp sımsıkı sarıldığımda korkum biraz geçmişti. Ben de oyuncaklarımla oynarken düşlediğim hayallere daldım yine. Büyüyünce teyzem gibi pilot olmak istiyordum. Uçmak ve kuşlarla yarışmak. Her yere büyük büyük parklar yapacaktım ki her çocuk parkta oynasın ve yeni arkadaşlarım olsun. Renkli renkli bir sürü uçurtmam olacaktı. Resim çizmeyi çok seviyordum. Bu yüzden büyük tablolar yapacaktım. Babamla top oynamaya hep devam edecektim. Abimin tuşlu ses çıkaran oyuncağından benim de olacaktı. Kalemin İzi 20

GENÇ KALEMLER Neydi onun adı? Buldum, PİLANO. Parmak uçlarıma yükselip abimden gizlice çalmaya başladığımda hep yakalanırdım. Abimde beni kucağına alır ninnimi çalmaya başlardı. Annem de gelip ona eşlik ettiğinde kucağında en az şeker kadar tatlı gelen uykumdan asla kaçamazdım. Bir oda dolusu resimli kitaplarım olacaktı. Hepsinden değişik değişik hikayeler kuracaktım ve herkese anlatacaktım. Yemek yemeyi ve ne kadar yapamayıp her yeri batırsam da annemle yemek yapmayı çok seviyordum. Dünyadaki bütün yemeklerin tadını bilmek istiyordum. Kedim olacaktı, köpeğim olacaktı ve bir sürü atım, kuşlarım olacaktı. Dedemin atları vardı. Annem benim ne kadar düşeceğimi söylese de dedem beni kıramaz, kucağına alır ve atlara götürürdü. Küçük bir tayım vardı ve adını Doru koymuştum. Hep onun sırtına biner ve çiçeklerle dolu bahçelere gittiğimi hayal ederdim. Beşiğimin yırtık kenarından ince bir ışık sızmaya başlamıştı. Ayırt edemediğim bir sürü ses geliyordu. Başımı yavaşça yan tarafa çevirdiğimde beşiğimin yanında bir çerçeve olduğunu fark ettim. Bu bizim fotoğrafımızdı. Annem ile babam yan yanaydı. Abim beni kucağına almıştı. Benim kucağımda ise oyuncak kuşum vardı. Yanımızda tayım Doru vardı. Dedemin çiftliğinde çekilmiştik bu fotoğrafı. Kırılan çerçevesinden çıkarıp kuşuma sarıldığım gibi sarıldım ona. Dışarıdan gelen sesleri dinlemeye ve o boşluktan giren ışığı ara sıra kesen büyük adımları izlemeye başladım. Yerdeydim galiba. Çeşitli adımlar birbirini takip ederken ışığın sızdığı alan gitgide büyümeye başladı. Çeşitli seslerin içinden bir cümleyi herkes tekrarlıyordu. “Sesimi duyan var mı?” Evet ben duyuyordum. Bağırmak istiyordum. Ben buradayım, beni alın canım acıyor demek istiyordum. Ama sesim çıkamayacak kadar halsiz kalmıştım. Dizlerim ağrımaya başlamıştı. Çok susamıştım. Her sabah içtiğim ballı sütümden içmek istiyordum. Çok üşüyordum. Sanki bütün buz parçaları üstümde dans etmeye başlamışlardı. Gözlerim yavaşça kapanmaya başlıyordu. Üzerimde ise devasa bir ışık vardı artık. Hiç tanımadığım bir yüzü fark ettiğimde gözlerimi açtım. Babam gibi biri saçlarımı okşuyor ve seni buradan çıkaracağım, güven bana gibi bir şeyler söylüyordu. Bana gülümsüyordu, ona gülümsediğimde ise daha da mutlu olmuştu. “Burada küçük bir kız çocuğu var. Bacakları sıkışmış.” diye bağırdığında hareketleri hızlanmıştı. Bana sorular soruyordu ama cevapları silinmeye başlamıştı benden. Bacaklarımın üstündeki taşları kaldırıyordu. Taşları tamamen kaldırdı ve “Sedye!” diye bağırdı. Sonra da bana dönüp ne istediğimi sordu. Elimdeki kuşu ve fotoğrafı ona uzatıp sordum. Kalemin İzi 21

GENÇ KALEMLER “Bunları korur musun?” Gözündeki bir damla yağmuru sildi ve elimdekileri aldı. Sonra saçlarımı okşayıp geriye doğru çekildi. Bu sefer onun yerine bir sürü kişi gelmişti ve beni yumuşak beşiğimden çıkarıp sert bir yere yerleştirmişlerdi. Herkes beni kaldırmış ve taşımaya başlamıştı. Anneme benzeyen bir abla vardı yanı başımda. Bana ne istediğimi o da sormuştu. Ondan ise bir ninni istemiştim. Bana gülümseyip telefonundan bir ninni açmıştı. Bu benim ninnimdi ama artık sevmiyordum onu çünkü ilk kez annem söylemiyordu. Günlerdir anneme sürekli ne zaman geleceğini sorduğum o kar işte şimdi gelmişti ama beni mutlu etmiyordu. Üzerime düşen her kar tanesi sanki canımı acıtıyordu.Beni bir araca aldıklarında her şeyin artık eskisi gibi olamayacağını yeni yeni fark ediyordum. Etrafımdaki herkes ellerini birbirine vuruyordu. Ben en son yürümeye başladığımda bu kadar alkışlanmıştım.” ... Odamda yazı yazmayı bitirdiğimde her zaman geldiğim o yere gelip resim çizmeye başlamıştım. Atımı yaslandığım ıhlamur ağacına bağlamıştım. Bu tayım Doru’nun yavrusu Pilano’ydu. Çantamdaki oyuncak kuşum ve aile fotoğrafını çıkarıp yanıma koyduktan sonra defterimi ve renkli kalemlerimi attım çimenlerin üstüne. O günün ardından yaklaşık 20 yıl geçmişti. Benim ise yazmaya başlayalı dört yıl olmuş. hayatım o günden sonra çok değişmişti. O gün ben her şeyimi kaybetmiştim. Annemi, babamı, abimi, beşiğimi oyuncaklarımı, kitaplarımı...bir de sol bacağımı. O gün kaderleri birlikte yazılmış bir sürü insandan biriydim ben. O gün sadece benim beşiğim sallanmamış sadece benim şekerden evlerim yıkılmamıştı. Günler sonra uyandığımda ise yanı başımda beni ilk bulan o abi vardı. Emanetlerimi getirmişti. O hastane odasından dedemin çiftliğine getirilmiş ve orada yaşamaya başlamıştım. Büyüdükçe her şeyi daha iyi anlamıştım. O gece büyük bir deprem olmuştu. Ben ise enkazdan kenara doğru düştüğüm için erken çıkarılan birkaç şanslı kişiden biriydim. Annem, babam ve abim o enkazda derinlerde kalmıştı. Onlar kuş olup gitmişti, tıpkı o gece de rüyama gelen beyaz kuş gibi. Kalemin İzi 22

GENÇ KALEMLER Pilot olmama izin verememişti bacağım ama yetenekli bir aşçı olmama engel olamamıştı. Dedem bu yıllar içinde çiftliği bana emanet edip hayata gözlerini yummuştu. Bir sürü atım, kuşum ve hayvanlarım vardı. Hâlâ orada yaşıyor- dum. Küçük yaşta o bacağımla ata binmeyi öğrendiğim için artık hiç zorlanmıyordum. O günü anlatan devasa tablolar oluşturmuştum hep. O güne dair hislerimi anlatmıştım. Hayatı bedenini terk etmiş kızını o soğukta sadece eline ulaşmış ve hiç bırakmamış babanın resmini anlatmıştın o tabloya hem de defalarca. Bir paket bisküviyi hiç elime alıp yiyememiştim. O günden sonra bütün ninnilerden nefret etmiştim. Bir daha ballı süt içememiş ve piyano sesine tahammül bile edememiştim. Hiç top oynamamıştım. Uçurtma uçurmamıştım. Artık sadece atlarla ilgileniyor, yemek yapıyor, resim çiziyor ve sürekli yazıyordum. O fotoğrafı alıp karşıma koydum ve sanki daha önce hiç yapmamışım, sanki ezbere bilmiyormuşum gibi büyük bir ciddiyetle fotoğrafı kağıda anlatmaya başladım. Şimdi eksik kalmış sol bacağım ise en yakın arkadaşımdı. Sıla ÖZDEMİR Kalemin İzi 23

GENÇ KALEMLER 7 GECE Boğuldum aşkının ağusunda, Cebimde gezdi fotoğrafın, Seni atmalara kıyamadım. Gördüm seni her gece kabusumda, Çaresizdim. Bekledim çaresizce kalbimin avlusunda, Baktım baktım ağladım. İki nergisin dalları arasında. Sevdim seni özlüce, Dillendirdim sözlüce. Duymaz oldun benden geçince, Sarhoştum o mayhoş kokuna, Bıraktın beni öylece. Vurgundum o tatlı bakışlarına. Teslim oldum son gidişine, Engeldin sana kal deyişime. Kal diyemedim, diyemezdim. Artık benimsin sayamazdım. Seni böyle sevemezdim, Kalbimi yerinden çıkarsaydım. Anonim ZAMANSIZ ZAMAN Kalemin İzi Günler oldu doksan Aylar oldu üç, Yıllar geçti çeyrek, Çok baktım fotoğraflarına içler çekerek. Günüm yirmi dört saat, Yirmi üçünü senle yaşarım. Kalan elimde bir saat, Altmışını yine sana adarım. Yavaşladı zamanım sensiz, Toprağa gömdün beni kefensiz. Çok çalıştım ama yapamıyorum onsuz. Bitmez mi bilmem sonunu bildiğim sonsuz. Anonim 24

GENÇ KALEMLER PULLU DÜNYA Nedendir dünya böyle, Süslü cümleler, Bilinmez mi üç günlük sözü? En yaranılınabilirleri... Kalmamıştı Sultan Süleyman’a, Düzene uy demişlerdi de, Tabelası kayıp, bulamadım. Ne beklerler, bilinmez. Somut her şey vardı, Sabır, sabır dilerler En basitinden kalbi kırarlar. Var olmak için. Söz gelimi düşünmeden, Biraz pullanmak, Her türlü çirkin itham belli. Onaylanmak gerekmiş. Düzenlinde tabelasını İhtiyaç dahilinde merhabalar, Ancak bu pullular asabiliyor. Var olmak devri bitmiş efendim, Nasılsına gelemiyorum bile. Sen var edilmeye bak. İyi duracaksın sen de, Esra İLDEN Dik ve kendinden emin... KENDİ İÇİNDE KAYBOLAN RUH Koyu renk perdelerin arasından süzülen güneş ışıklarıyla gözlerini açtı. Kalktı, banyoya gidip ışıkları açtı. Aynada uzunca kendine baktı, soğuk suyla yüzünü yıkadı ve çıktı. Bir kahve içti, giyindi ve beden kendini evden dışarı attı. Gitti, denize karşı oturdu beden. Bir kafede kahve içti ve geçip giden insanları seyretti. Bu sırada ruhu, evde, kanepeye oturup tavanı izliyordu. Beden gezdi, insanlarla buluştu, konuştu, gülüştü... Ama ruh hala evdeydi, eski bir plak çalıp sessizce düşüncelerinde kayboldu. Sonra akşam oldu. Beden, yavaş adımlarla eve çıkan sokakları geçti. Geldi, kapıyı açtı ve onu ruh karşıladı. Uzunca bakıştılar; konuşur gibi, sarılır gibi, birbirini en iyi anlayan iki insan gibi birbirlerine baktılar. Beyza Eliz KURUM Kalemin İzi 25

GENÇ KALEMLER SONSUZA KADAR Zamanın birinde, masmavi ve sonsuz okyanusun içinde küçük bir balık yaşarmış. Yemyeşil ve parlak pullarıyla balık mavi sonsuzlukta özgürce gezer ve yüzermiş. Bir gün okyanus balığın güzelliğini fark etmiş, özgürlüğünden etkilenmiş ve ona aşık olmuş. Onun bu derin sevgisinden çok etkilenen balık da ona kapılmış. Okyanus her gün balığa şarkılar söyler, dalgalarını onu koruması için gönderirmiş. Günler böyle geçerken balık okyanusa çok bağlanmış ama hayat bu ya, okyanus balıkla birlikte gezemez, yüzemez, dans edemezmiş. Balık okyanusun bir yandan var bir yandan yok oluşundan çok sıkılmış, eskisi gibi özgürce gezemeyişinden bunalmış. Bir yandan da gözü gökyüzüne, gizemli kıyılara kayıyormuş. Karar vermiş, kıyıya çıkacak, özgürce gezip sonra okyanusuna geri dönecekmiş. Hızla yüzmüş kıyıya, durmadan. Okyanus onu dalgalarıyla durdurmaya çalışmış, gitmemesi için yalvarmış ama nafile... Daha da hırslanan balık büyük bir dalgaya karşı sıçrayıp kıyıya çıkmış. Önce ne olduğunu anlayamamış, sadece parlak gökyüzüne hayranca bakakalmış. Sonra dönmüş, kumları, yeşil ormanları izlemiş ama hevesi çabuk geçmiş ve dünyanın hayalindeki kadar büyüleyici olmadığını görmüş. Okyanusa dönmek istemiş ama hareket edememiş. Seslenmek istemiş ama nefes alamadığını fark etmiş. Panikle okyanusuna bakmış ve o anda ona tekrar kavuşamayaca- ğını anlamış. Nefes alamadığı için boğulmaya başlamış. Sona geldiğini anlayan balık okyanusa özür dileyen gözlerle son kez bakmış ve kendini bırakmış. O anları içinde fırtınalar koparken izlemiş okyanus. Güzel balığına bakmış ve son kez bir şarkı söylemiş ona: En derin yeşilim, Dalgalardan korkan, Benim küçük balığım, Karanlığımı aydınlatan... Sana veda etmiyorum, Gidenler içindir vedalar. Bense seninle geliyorum, Sonsuza kadar iyi uykular. Beyza Eliz KURUM Kalemin İzi 26

GENÇ KALEMLER SENİN İÇİN Ne zaman sabah kalkıp penceremi açsam, Gözlerimi kamaştırsa, parlasa suratıma güneş, Çeksem içime havayı, uzun uzun solusam, Saçlarımı uçuşturan rüzgar, eser senin için. Ne zaman bi gondol sallansa, bi atlı karınca dönse, Patlasa aniden bi kameranın flaşı, Ne zaman o güneşi balonlar söndürse, Küçük bi çocuk güler senin için. Çizilse duvarlar, boyansa baştan başa, Maviye sürünse bi köpeğin patileri, Yerlere damlasa boyalar, renkler karışsa, Tepemizdeki gökkuşağı selam yollar senin için. Yaksa kumlar ayaklarımı, sular çekilse, Bi kuzu ölse karşı dağların ardında, Kurusa bütün ağaçlar, yaprakları dökülse, Ya da birden sağnak bastırsa, yağan yağmur senin için. Ve ne zaman peşinden o köpek koştursa, Düşse yere ve kanasa dizleri, Balonları patlasa, kalemleri kırılsa, O küçük çocuk ağlar senin için. O serin yaz gecesinde bi gitaristin tırnakları kırılsa, Şişelerin çıkardığı ses büyüler kulaklarımızı. Vazgeçer mi sevdasından bi aşığın sesi kısılsa? İnleyen nağmeler yükselir senin için. Sen de belki okursun bu satırları, bilinmez. Sessizce sayfayı çevirip de iç çekersin biri için, Kimler geldi geçti hayatından sormam, soramam. Ama ben yazıyorum hala, sadece senin için. Ebru Umut ZENGİN Kalemin İzi 27

GENÇ KALEMLER YOKUM İsmin yayılır karanlık gecede, Ben söyleyemem acınası halinden. Kimsenin konuşmadığı bu acı hikâyede, Çekip gidişini izledim sessizce önümden. Baktım hiçbir şey kalmamış elimde, Belki de ne istediğini bilmediğimden. Öfkeden geçilmiyordu sözlerinde, Belki de gerçekleri ben söylediğimden. Bak anılarımız hala hatrımda. Gülüşlerin uçup giderdi sol yanımdan. Dün ise tanıştım sayende aslınla, İşte o an çekildi kanım, can gitti canımdan. Olur ya sözlerimi unutursan, gözlerim kalsın yaranda. Döner de devran özlersen beni, sakın geçme yolumdan. Yaşattığını yaşa, çiçeğin kalmasın dalında. Ben de yokum artık, umudun olmasın yarından. Ebru Umut ZENGİN ARAYIŞ Kendimi arıyorum, derinlerde bi umutla. Belki puslu bir gökyüzündedir cevap, Belki sisli bir ormanda, Belki durgun, bulanık bir suda, Belki de uçurumun kıyısında… Arıyorum gerçeği yıldızsız bir gecede, Dalgalı bir günde, küreksiz bir teknede Fırtınalı, hiddetli bir denizde, Cevaplar bir ufuk kadar yakında, asırlarca ötede… Toprak KUZU Kalemin İzi 28

GENÇ KALEMLER ŞURİMŞİNE MAHALLESİ Birkaç yağmur damlası değiyordu tenime. Daracık sokakta birkaç ses karışıyordu birbirine. Çöp karıştıran bir kedi, tekerliğin arasına geçen bir kaldırım taşının sürtünme sesi ve o ses. Tekerlekli sandalyemin eskidiğini betimleyen o cıyırtı. Bundan birkaç sene öncesine dayanıyordu benim hikayem, çocukluğum kapatıyordu üstünü. Bir trafik kazası benden bir bacağımı almış, karşılığında tanıştırmıştı beni bu tekerlekli sandalye ile. Profesyonel bir futbol oyuncusuydum ama tarihe yazılmıştım, devam etmek istememiştim. Alışmıştım artık. Bir hastanede masa başı doktor danışmanlığı işine başlamıştım. Yalnız yaşıyordum. Aslında bakarsanız çocukluğumdan gelen bir yalnızlıktı bu. Babam ben doğmadan önce şehit düşmüş. Annem anlatırdı. Yedi yaşıma kadar o baktı bana. O okşadı saçımı, ona sığındım. Sonra bir gün bir kapı karşısına bırakıp gitmişti beni. Bekle demişti ama dönmemişti. Çok beklemiştim onu. Her kapım çalındığında içimde bir umutla o kolu tutmuştum. Her açtığımda birer hayal kırıklığı yansımıştı bana. Şimdi bu daracık sokakta iyileşmeye çalışıyordum. Yine kendimi toplamam gerekiyordu, kendime zaman ayırmam. Eski evlerle yaşayan bir mahalleydi burası. Terk edilmişti. Ben gibiydi. Birçok anı sığdırmıştı içine. Yerlerinde çocuklar koşturmuştu. Kaç gözyaşına, kaç gülüşe şahit olmuştur kim bilir? Ama yalnızdı şimdi. Eski diye terk edilmişti. Onu yıpratanlar değer verdikleriydi aslında. Hayat da böyle değil miydi? En çok değer verdiklerimiz acıtıyordu canımızı ama silemiyorduk ne kadar istesek anılarımızı. Biraz daha çevirdim tekerliğimi. Yağmur şiddetini artırmıştı. Aslında geri dönüp bir an önce şirkete dönmem gerekiyordu ama gitmek istemiyordum. Biraz daha ilerlediğimde mahallenin bitişini gösteren paslanmış, yarısı kopmuş, yan duran o tabelayı gördüm. Bir isim yazıyordu. \"Şurimşine Mahallesi\" Dikkatimi dağıtan bir ses işitmiştim. Kapısının önünde durduğum eski, camları kırık, boyası eskimiş, yıkılmaya yüz tutan, toz pembe renkli binadan geldiğini fark ettim. Bir tıkırtı sesi gibiydi. Ama bu ses kedi veya köpeğin çıkarabileceği bir ses değildi. Kalemin İzi 29

GENÇ KALEMLER Yönümü çevirip binayı karşıma aldım. Tehlikeli bir durum olabilirdi ama merak ediyordum. Bir insan olma ihtimali düşüktü sanırım. Yavaş yavaş ilerlemeye başladım. Yarısı kırılmış kapıyı ittirdim. İçeride beni büyük bir salon ve mutfak karşılamıştı. Bir merdiven görünüyordu. Sanırım dubleks bir evdi. Biraz daha ilerledim. Bir tane L bir tane tekli koltuk bulunuyordu. Yerdeki cam kırıklarının içinde bir televizyon, bir halı bulunuyordu. Kırık pencereleri yırtık perdeler kapatıyordu. Biraz daha ilerledim. Mutfak diye gördüğüm yer kırık döküktü. Yönümü çevirdiğimde tek bacağı kırılan, yan duran, ahşap yemek masasının altında bir karartı hissettim. Orada birisi vardı, fark ediliyordu. Korkuma yön verip seslendim. \"Orada birisi mi var? İyi misiniz?\" Bir ses gelmemişti ama yine bir tıkırtı duyulmuştu. \"İyi misiniz? Çıkar mısınız oradan? Korkmayın, belki yardıma ihtiyacınız vardır, çıkın lütfen.\" Bir hareketlenme görünmüştü ve iki ayak ortaya çıkmıştı. Çıplak, soğuktan renk değiştirmiş iki ayak. \"Hadi gelin, yardım edeyim.\" Bir süre sessiz kalmamın karşılığında bir beden karşılamıştı beni. Uzun kırlaşmış saçları, küçük bir yüzü, ela gözleri vardı. Üzerinde bir eşofman ve kolu yırtık bir kazak vardı. Burnunun ucu kızarmıştı. Islandığı bariz belliydi. Elli yaşlarını gösteren, yaşlılığın belirtisi kırışıklıklarıyla ürkek bakışlar atan bir kadın vardı karşımda. Solgundu, üşüyordu. Dikkatimi toplayıp konuşmaya başladım. \"İyi misiniz?\" Hafifçe kafasını salladı. Ben de korktuğu bariz belliydi. \"Lütfen korkmayın benden. Tesadüfen buldum ben sizi. Bir zarar vermem. İzin verin yardım edeyim.\" Biraz daha rahatlamış bir ifade ile gözlerime baktı. Bir cümle döküldü dudaklarından. \"Çok üşüdüm.\" Yavaşça ona yaklaşmaya başladım. Birkaç adım geriye gitmiş sonra durmuştu. \"Adım Asaf Mirza. Benimle gelir misiniz?\" Kalemin İzi 30

GENÇ KALEMLER Sessiz kaldı. Bir an şaşırmıştı sonra hemen kendini topladı. Ama silememişti gözlerinde bir anda beliren akmaya hazır gözyaşını. \"Korkmayın lütfen. Size yardım etmek istiyorum. Burası tehlikeli.\" Hafifçe kafasını salladı. Gülümsedim. Cebimdeki telefonu çıkarıp bir taksi çağırdım. Kapıya doğru yaklaştık. Üzerimdeki paltomu çıkarıp kadına verdim. Üzerine giydi. Minik bir gülümseme bıraktı. Taksiyi beklemeye başladık. ... Anahtarı cebimden çıkarıp koğuğa yerleştirdim ve açtım. Geriye çekilip kadının girmesini sağladım. Yol boyunca hiç konuşmamıştık. Ağır adımlarla içeriye geçti. Evim tek katlı, geniş salonlu, açık mutfaklı, bir misafir odası ve bir yatak odası bulunan, tuvalet ve banyo ile tamamlanan bir evdi. Tek yaşadığım için bana yetiyordu. İçeriye geçip kapıyı kapattım. Kadına döndüm. \"Siz isterseniz banyoya geçin, size benim kıyafetlerimden şimdilik birkaç parça şey ayarlayayım. Sonra bir hastaneye gidelim. Ben zaten orada çalışıyorum. Olur mu?\" Gülümseyip hafifçe başını salladı. Banyonun kapısını elimle işaret ettim. Ufak adımlarla ilerledi. Ben de mutfağa yöneldim. Sonra bir şey işittim. \"Adım, adım Ahlem ve teşekkür ederim.\" Arkama döndüğümde banyonun kapısı kapanmıştı. Utangaç birisiydi, bariz belliydi. Ama daha başka bir duygu vardı gözlerinde. Hissediyordum. O ismi duyunca tekrar acımıştı yüreğimdeki iz. Hiç geçmeyecek olan o iz. … Ahlem Hanım duşunu almış, verdiğim gri bir eşofman, siyah bir kazağı ve tek tek kullandığım beyaz spor ayakkabımı giymişti. Biraz bol kalmıştı ama idare etmişti. Ben ikimize birer sandiviç hazırlamış, sandiviçleri masaya yerleştirmiştim. Camda kalan birkaç yağmur damlalarına dalmıştım. Yağmur biz yolculuk sırasındayken dinmişti. Dalgınlığımı bir ses bozdu. Kalemin İzi 31

GENÇ KALEMLER \"Neden bana yardım ettiniz?\" Ona döndüm, gülümsedim. \"Yardım etmenin bir nedeni mi olur? İhtiyacınızı gidermek istedim. O soğukta sizi orada bırakamazdım.\" \"İlk kez karşılaştım sizin gibi birisiyle. Allah sizden razı olsun. Hiçbir çarem kalmamıştı. Belki de ölecektim.\" \"Anlatmak ister misiniz?\" \"Olur.\" \"Bakın şöyle yapalım, ilk önce ben anlatayım. Hem siz bu arada biraz daha rahatlamış olursunuz.\" \"Siz nasıl uygun görürseniz.\" Anlattım bir süre. Çocukluğumda pek durmamıştım. Nasıl anlatılır bilmezdim çünkü. Hiç kimseye anlatmamıştım. Bittiğinde gözlerimiz tekrardan buluştu. \"Her şeye rağmen ne kadar güçlü kalmışsınız. Ben galiba bunu yapamadım. Hatalarımın sonucuna odaklanmadım hiç. Tekrar tekrar yaptım. Şimdi ise…\" \"Şimdi sıra sizde.\" Derin bir nefes aldı. Anlatmaya başladı. \"Gençliğim çok hareketli geçti benim. Aslında iyi bir eğitim almış bir ailenin tek çocuğuydum. Her isteğimin yapıldığı bir hayatım vardı, aynı şekilde her istediklerini yaptığım. Hiç karşı gelmedim aileme, taki sevgi duygusunu birisi kalbime yerleştirinceye kadar. Birisi vardı, sevmiştim ama ailem kabul etmedi. Başkası ile evlenmemi istiyorlardı. Ama ben dinlemedim. Bir gün yıldırım nikâhı ile evlendim onunla. Mutluydum, ayrı yaşıyorduk ama evlenmiştik sonuçta. Sonra ailem her şeyi öğrendi. Evlatlıktan reddetti beni. Ben ise takmadım bile. Eşimle beraber yaşamaya başladık. İki yıl sonra bir oğlumuz oldu. İşte…\" Kalemin İzi 32

GENÇ KALEMLER Gözyaşlarının sesi devam ettirmemişti hikayesini. \"Tamam, lütfen kendinizi zorlamayın.\" Bir süre ağlamasını sürdürdü. Sonra devam etti sözlerine. \"Her şeyimi kaybettim ben. Her şeyi… Şimdi ise bir şekilde yaşamaya çalışıyorum tabi ki buna yaşam denirse. O sokağa düştü adımlarım. Yağmur bastırınca oraya sığındım. Sonra siz buldunuz beni. Biliyor musunuz ilk kez birisi el uzattı bana? Korkmadı benden, kaçmadı. Size çok teşekkür ederim.\" Elimi uzatıp elinin üzerine koydum. \"Ne demek, tabi ki tutacağım o elinizi. Bundan sonra her zaman yanınızdayım. Şimdi gidelim. Bir sağlık kontrolünden geçin olur mu?\" \"Tamam.\" … Son hastayı da yönlendirdikten sonra Ahlem Hanım'ı bulmak için yerimden ayrılmıştım. Genel sağlık kontrolüne girmişti. Asansöre geçip bir üst kata geçtikten sonra doktorun odasına ulaştım. Kapıyı tıklattım. İçeriden gelmemi işaret eden sesle kapıyı açtım. Doktor Mehir Bey elinde birkaç raporla bir şeyler anlatıyordu. Ama benim dikkatimi verdiğim şey o sesle buluşmuş ağızdan dökülen kelimeler değildi. O iz'di. O iz… Aynıydı, aynı yerde aynı şekildeydi. Olabilir miydi? Yoksa anılar mı karıştırmıştı aklımı? Nefesim takılmıştı boğazımda. Konuşamıyordum, hareket edemiyordum. O gözlerdeki bakış mı getirmişti beni bu hale? Yoksa kazağın hafifçe kıvrılmasıyla ortaya çıkmış, sağ kolunun dirsek ve bilek kısımlarını ayıran, büyük çaplı, su damlası şeklindeki, teninin üzerine konmuş gibi duran o iz mi? Elim istemsizce gitmişti sağ koluma. Yakıyordu canımı dokunduğum yer. O koku tanıdık olabilir miydi bana? Ne yapmalıydım şimdi? Sımsıkı sarılıp bir zamanlar sığındığım o koku ile ilk nefesi mi almalı mıydım? Yoksa yalnızlığın, terk edilmişliğin acı yüzünü göstermeli miydim? Birkaç ses ulaşıyordu kulağıma. Hiçbiri beni harekete geçiremiyordu. Sonra bir dokunuş hissettim omzumda. Eksik bir parçam canımı acıtarak oturmuştu yerine. Gözlerim ulaştı. Oradaydım işte. Çocukluğumdaki yerimi almıştım. Dudaklarım istemsizce hareketlendi ve sesime ulaşan o kelimeyi ulaştırdı ona. \"Anne.\" Kalemin İzi 33

GENÇ KALEMLER İki gözünün arasında bir yerlerdeydim şimdi. Yüz ifadesi değişmişti. Şaşkın ve ürkek bakışları kalbime işlenmişti şimdiden. Yavaşça kesildi gücü. Dizleri üzerine kapandı. Omzumdaki eli ona uyum sağlayıp yeni yerine ulaştı. Bir gözyaşı terk etti onu. Benimkini de yanında götürdü. Elleri hareketlendi daha sonra. Gömleğimin kol düğmesini çıkardı titreyen elleri ile. Yavaşça sıvamaya başladı. Görmek istediği belirdi birden. Dokundu yavaşça. Gerçek değildi sanki. Kısık sesinden bir kelime istemsizce düştü. \"Oğlum.\" (2 yıl sonra) Yavaşça indim arabadan. Annem çoktan inmiş belirmişti yanımda. Annemi kanatlarım altına aldım ve yürümeye başladık. Yine o tabela karşılamıştı bizi. \"Şurimşine Mahallesi.\" Bir süre bekledikten sonra yönümüzü çevirdik o binaya. İlerleyip parmak uçlarımızla ittirdik birkaç parçası daha eksilmiş kapıyı. Aynı salon buradaydı yine. Almıştık aynı yerimizi. Anneme dönüp bir buse kondurdum alnına. Bir annem vardı benim. O gün yanılmamıştım. O iz ile bağlıymışız biz. Tekrardan birleştirmişti bizi. Çocukluğuma dair hatırladığım en net şeydi o. Annemin ve benim kolumda benzer doğum lekelerimiz vardı. Buldum demiştim onu buldum. Emin olmak için bir dna testi yaptırmıştık. Tahminimizde ise yanılmamıştık. Annemdi o benim. Konuşmuş, sığınmıştık birbirimize. Birçok hatasının hayatını kirlettiğini, pişman olduğunu dile getirmişti. İnanmış affetmiştim ben onu. Ona ihtiyacım vardı çünkü. Her şeye rağmen bir şans vermiştim. Hayat çok kısaydı ve dünya çok küçük. Beraber sarılıyorduk şimdi hayata. Annem yanımdayken daha önce istemediğim bir protez bacak yaptırmıştık. Alışması zor olmuştu ama beraber yürümüştük biz bu yolda. O gün tuttuğu elimi hiç bırakmak istememişti, ben de bırakmamıştım. Şimdi yürüyebiliyordum işte. İşime devam ediyordum. Anneme de küçük bir kafe açmıştık. Çeşitli içeceklerini sunuyordu orada. Hayatımız düzene girmişti. Yıllarca pes etmeden verdiğimiz mücadelenin en güzel armağanını yaşıyorduk şimdi. Annem dört kelimeye sığdırmıştı şimdi bizi. Ellerimizi buluşturup tekrarlıyorduk her bir an. Her bir an değerliydi bizim için. An'lar oluşturuyordu bizi. Hayat özel bir zamana değil, değer kattığın bir an'a bağlıydı. Yönümü çevirip annemin ellerini tuttum. Anlamıştı beni. En çok yakışan gülümseyişini yerleştirmişti yüzüne. Bu mahallenin birçok anısı içinde almıştık yerimizi. Ama tek bir fark vardı. Biz terk etmeyecektik burayı. Burası bizim gezgenimizdi. Sımsıkı tutunmuştuk biz ona. \"Sev, yaşa, şükret ve hisset.\" \"Sev, yaşa, şükret ve hisset. Sıla ÖZDEMİR Kalemin İzi 34

GENÇ KALEMLER MUTLULUĞA BİR ADIM 1992’nin bir ekim ayıydı. Yolda düşüncelerimle birlikte usulca yürüyordum. İşim dolaysıyla duygusuz bir insan haline gelmeye başlamıştım, bu durum beni korkutuyordu. Ölüm kavramı içimi ürpertiyordu ve bu kavram yüzünden hiçbir insana bağlanamıyordum. Sevdiğim bir insanı nasıl kaybedebilirdim? Nasıl onun gülüşünü bir daha göremez ve nasıl ona bir daha sarılamazdım? Ben… Ben bunları göze alacak kadar cesaretli değildim. Bu yüzden sevmemeyi seçtim. Birden bacağımdaki baskıyla bu düşüncelerimden koptum. Baskı hissettiğim yere baktığımda, küçük bir kızın sanki onu korumam için bacağıma sıkıca sarıldığını gördüm. Sarışın beyaz tenli ve kırmızı yanaklı bu tatlı kız bana bakıp gülümsedi. Bu sırada kızın arkasından ‘’ Arya, buraya gel kızım anneden kaçılır mı? Hem sana en sevdiğin şekerden almıştım. Tüh! Ben yerim artık!’’ diyen bir kadın sesi geldi. Arya şekeri duyunca hemen bacağımı bırakıp annesine doğru koştu. Yavaşça onlara yaklaştım. Annesi ‘’ Özür dilerim beyefendi, Arya haylaz biraz. Sizi rahatsız ettiği için kusura bakmayın.’’ dedi. Gülümsedim ve ‘’ Sorun değil hanımefendi.’’ dedim. Konuşmayı çok uzatmak istemedim çünkü gözüm, iştahla şekerini yiyen Arya’ya kaymıştı. ‘’Tadı nasıl, güzel mi şekerin?’’ diye sordum. Arya ‘’ Bu benim en sevdiğim şey, dünyanın en güzel şekeri. Biliyor musun? Büyüyünce bu şekerlerden istediğim kadar almak için para kazanacağım’’ dedi. Bu yaştaki bir çocuğun bile bir hedefi varken hayatımda çabalamama değebilecek hiçbir şeyin olmaması beni düşündürdü. Arya ve annesiyle vedalaşıp işe doğru yürümeye devam ettim. Her gün maruz kaldığım o kokuyu hemen tanıdım. Çürük bir et kokusundan farksızdı. Güldüm, işte benim çalıştığım yer burasıydı. İşe gelir gelmez bir ceset getirildi. Kimsesizdi. Biraz incelemek istedim onu. Çok zayıftı, kemiklerini sayabiliyordum. Cesedi getiren adam, incelediğimi görünce ‘’Bu çocuğu ara sokakların birinde çöpün kenarında bulmuşlar, anne ve babası terk etmiş. Bir gün çocuk eve geldiğinde anne ve babasını bulamamış, iki gün beklemiş. En sonunda dayanamayıp ailesini aramaya dışarı çıkmış. Şimdi de burada işte. Bu soğuk ve kasvetli yerde.’’ dedi. Adam uzaklaşınca çocukla yalnız kaldık. Mezarı için toprağı kazarken çocuğa döndüm ‘’ Üzülme, en azından toprağın altında seni terk edecek insanlar olmayacak.’’ dedim ve duraksadım. Kendi halimi düşündüm; acınası haldeydim. Ben yaşıyordum lakin beni terk edebilecek bir insan bile yoktu. Hayatımda kimse yoktu. Küçükken yalnızlıktan korkan biriyken nasıl bu duruma düşmüştüm? Peki, ben ölünce ne olacaktı? Mezarımı kazan olur muydu ki, ya da cesedime bakıp benim ismimi bilebilirler miydi? İnsanlar tarafında hatırlanmayacağımı fark ettim. Açıkçası onlara hak veriyorum, hayatlarında hiçbir rolüm olmadığı halde neden beni hatırlasınlar ki? Düşündüm; doğru muydu bu Kalemin İzi 35

GENÇ KALEMLER Günlerimin hepsi bu şekilde ıstıraplı geçip gidiyordu. Günler aylar geçmişti ama benim hayatım yine aynıydı. Yataktan gözümü kamaştıran güneşe lanetler savurarak kalktım. Rutin olan işlerimi hallederken içimde birden kötü bir his oluşmaya başladı. Her zamankinden farklı bir histi bu. İşe gitmek istemedim, gitmemeliydim. Bedenim gitmemek için direnirken, beynim bunun tek gelir kaynağım olduğunu hatırlattı. İşe doğru yola koyuldum. İşe gelir gelmez hıçkırarak ağlayan bir kadının sesini duydum. Kalbim hızlanmaya başladı. Zar zor yürüyordum. Ağlayan kadını gördüğümde tanıdık geldi. Gariptir ki pek fazla kişi tanımazdım. Kadına yaklaştıkça daha çok hatırlıyordum sanki. Kadının ağlama sesleri artıyordu. Kulaklarımı koparmak istiyordum. Kadına biraz daha baktığımda Arya’nın annesi olduğunu anladım. ‘’Burada ne işi var?’’ diye sordum içimden ama sanki cevabı duymak istemiyordum. Kadın beni gördü ve ağlaması şiddetlendi. Birden bana sarıldı. İlk kez bir insan bana sarılıyordu, irkildim. Kadının omzunda fısıltıyla’’ Sizi çok sevmişti.’’ dediğini duydum. Bu da ne demek oluyordu? Korktum, aklıma gelen şeyden çok korktum. Cesede doğru yaklaştım. Oradaydı. Hayatım boyunca tek gülümsettiğim insan, hayatım boyunca beni seven tek kişi oradaydı. Beyaz teninin üzerindeki morluklar berbat gözüküyordu. Ağlıyordum, ben ilk kez ağlıyordum. Yavaşça Arya’nın cansız bedenini dürttüm ‘’ Arya lütfen kalk.’’ dedim çaresizlikle. Cevap vermiyordu, hiçbir tepki yoktu. Daha hızlı dürttüm. ‘’Arya en sevdiğin şekeri alırım lütfen uyan Arya.’’ diye yalvardım. Olmadı. Bu nasıl olmuştu? Nasıl dünya bu kadar acımasız olabilirdi? O çok saftı, küçüktü. Hiçbir suçu yoktu ki. Toprağı kazmaya başladım. Küreği her toprağa vuruşumla gözyaşlarım toprağa karışıyordu. Beni sevmişti, bana gülümsemişti. Arya’yı kollarıma aldım nazikçe bıraktım toprağa. Daha fazlasını yapamazdım. Kaçmak istiyordum, yok olmak… Oradan hemen ayrıldım. Eve doğru koşmaya başladım. Sadece koşuyor, hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Hayatımdaki olan en güzel anıyı yaşattı bana o küçük kız. Eve gittim. Kendimi yatağa atıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Uyuyakalmışım. Sabah olduğunda vücudumda bir şeyler eksik gibiydi. Lanet savurmadım bugün doğan güneşe. Gücüm yoktu. Yine bir iş günüydü. İşe yürümeye başladım. Yaklaştığımda dün yaşadığım her şey aklıma gelmeye başladı. Kafama vurdum, çömeldim ’’Lütfen sus, korkuyorum, lütfen sus.’’ diye bağırdım düşüncelerime. Kalktım, hızlı adımlarla gittim işe. İçeri girdiğim gibi Arya’nın mezarı karşıladı beni. Mezarın üstünde bir şey vardı, yaklaştım mezara doğru. Bu… Bu onun en sevdiği şekerdi. Şekere uzunca baktım sonra da şekerin altında yatan o mezar. Acı bir tebessümle ‘’Arya, tadı hala güzel mi?’’ diye sordum. O gün daha fazla dayanamayacağımı anlayıp işten ayrıldım. Kalemin İzi 36

GENÇ KALEMLER Bir arabaya atladım. Uçurumun kenarına gidiyordum. Nefes almak ya da ölmek istiyordum. Hayatta bir ümidim yoktu. Hep en iyiler ve saf kalpliler acı çekiyordu. Kötüler mutlu oldukça hayat siyahlaşıyordu. Uçurumun kenarına geldim. Ne istediğimden emin değildim. Ne yapmam gerektiğini de bilmiyordum. Biri beni sevdiyse belki diğer insanlar da beni severdi. Sevilebilir miydim? Bir adım ileri gidip bu işkenceme son mu vermeliydim? Kafamı kaldırıp gökyüzüne baktım ve bir süre daha düşüncelerimle boğuştum. En son bir adım attığımı hatırlıyorum ama ileri mi, geri mi bilmiyorum. Sena METİN BU SON GECEM Bu son gecem sevgilim. Hiç değişmedim, aksine. Bırakıp gittiğin gecedeyim hâlâ. Saklanmadım hiç, korkmadım. Gururumu ilk ayaklar altına alışım değil. Sonu sana çıkar diye yürüdüğüm yollar Daha da uçsuz bucaksız bu gece. Bir kuş konmuş sokak lambasına O kuş bile daha, daha hüzünlü bu gece Bıkmadan usanmadan sana yazdığım dolma kalem İlk defa bu gece yazmıyor. Sana yazdığım son şiir sevgilim Daha kısa, daha bitkin, daha derin… Gülce NUR Kalemin İzi 37


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook