P A N İK -l 201 — Bende de öyle olur, sonra da hemen tuvalete gitmem gerekir. — Bütün bunlar sizin kriz sırasında hissettiklerinize benziyor m u? — Ne benzem esi, aynısı. — Yani korku reaksiyonuyla aynı. — Am a benim korkacağım bir şey yok. N e vahşi hayvan var n e bir şey. Durup dururken oluyor. — Yani yanlışlıkla basılıyor düğm eye, aslında korkacak b ir şey yok. işte korku reaksiyonu ile panik atak arasm da ki en büyük fark da budur. Birinde korkacak gerçek bir obje vardır, kişi bütün bu belirtile rin nedenini bilir, panik atakta ise korkacak bir şey yokken durup du rurken olur. Ancak son zam anlarda bu ataklar pek durup dururken gelm iyor galiba size? — N asıl yani? — Evde yeılnız değilseniz, uzun yola çıkm am ışsanız, yanınızda ağabeyiniz ya da onun kadar güvendiğiniz b iri varsa veya hastanede doktorların yanındaysanız pek gelm iyor galiba? O zam ana kadar hiç konuşm adan oturup bizi dinleyen Zeki Bey karışıyor söze. — Pek değil, hiç gelm iyor D oktor Hanım . Öyle değil m i Yaşar? — Ö yle gibi. — H astalığınız bedensel olsa, neredesiniz, kim in yarandasınız gi bi şeylerle bağlantılı olabilir mi? — Olm am ası gerekir. — Dem ek ki kriz kendinizi güvende hissettiğiniz zam an gelm i yor. — Doğru, gelm iyor. — Öyleyse buna b ir anlam da, \"ölüm korkusu,\" diyebilir iniyiz? — Evet ama ben ölüm den değil, her gün ölüm korkusuyla yaşa m aktan korkuyorum . — Çok doğru. \"Beklenti anksietesi\" denir buna. Bir şeyin olm ası nı beklerken duyulan sıkıntı. O beklenen şey gerçekleştiği zam an du yulandan her zam an daha fazladır bu sıkıntı. Bu her zam an böyledir. Örneğin çok kalabalık m isafir bekleyen bir ev hanım ında günler ön ce başlar bu sıkıntı. N e yapacağım , n asıl yapacağım diye sızlanır du rur. Ama m isafir geldiğinde belki o gün çok yorulur am a duyduğu sı kıntı, daha önce hissettiğinden çok daha azdır, işte böyle bir şey sizin ki. Ü stelik sizin beklediğiniz m isafir filan değil, ölüm . O günden be
2 0 2 MADALYONUN İÇt ri her kapı çalındığında korkuyorsunuz am a ne geliyor ne de gelm e yeceğim diyor. — Siz nihayet anladınız beni, oh yahu! — D iğer doktorlar da anlam ış ve size hastalığınızın panik atak ol duğunu söylem işler am a size belki böyle uzun uzun anlatm adılar. — Beni kim se anlam ayacak sanm ıştım D oktor Hamm. Siz beni benden daha iy i anladınız. A rtık A m erika'ya filan gitm em e gerek yok. Peki ben o iğneyi olm asaydım bu hastalık bana gelm ez m iydi? — İlginç b ir soru. Cevap evet de olabilir hayır da. Panik atak şu anda dünyada çok yaygın bir hastalık. H erkes sizin gibi ilaç alerjisi ol m uyor. En sık geçirilen bir korkuyla ortaya çıkıyor, bir bedensel has talık, am eliyat, trafik kazası filan ama çoğu insanda durup dururken başlıyor. İnsan bir kere panik atak geçirdi m i bu kriz büyük ihtim alle yeniden gelir. H er geçirilen panik atak bir sonraki krize zem in hazır lar, yani geldikçe gelir. Tedavide en önem li şey, hastayı olabildiğin ce bu ataklardan uzak tutm aktır, çünkü atak gelm edikçe gelm e ris ki azalır. Bu nedenle tedavinin özellikle ilk günlerinde, hatta ilk ay larında ilaçlar çok önem lidir. Bu tür ataklar geçiren hastalar diğer in sanlara göre daha evham lı olurlar. A ldıkları her ilaç onlara dokuna cak sanırlar. — Balon bu doğru, artık bu üaçlardan korkuyorum . H epsi de do kunuyor bana, ya sizin verdiğiniz ilaçlar da dokunursa? , — M erak etm eyin ilaçlara çok küçük dozlarla başlayacağız ve alır alm az rahatlam aya başlayacaksınız. İlaçlarla ilgili bir şikâyetiniz olur sa beni hem en arayabilirsiniz. İlaçlardan sonra göreceksiniz, kendi nizi çok daha güvende hissedeceksiniz. Ha geldi, ha gelecek korku su bitecek. — İlaçtan başka b ir tedavisi yok mu bunun? — İnsanların genetik şifresi sonunda çözüldü biliyorsunuz. Panik atak da orada kodlanm ış. Bu hızla giderse bilim adam ları çok yalan da işi kökünden halledecekler ancak henüz o aşam aya gelm edik. Çok yaygın b ir hastalık bu. Ö zellikle gelişm iş ülkelerin, gelişm iş insanla rım seviyor ve süratle yayılıyor. Dünya Sağlık Ö rgütü panik atak ve depresyonun dünyada en yaygın ikinci hastalık olm a yolunda olduğu nu bildiriyor. Bizim ülkem izde de son yıllarda büyük bir artış göster di. Deprem den Irak Savaşı'na, nükleer savaş riskinden ikiz K uleler'in bom balanm asına, içinde yaşadığım ız ekonom ik krize kadar bütün dünyada yaşanan vahşet ve yıkım , insanların güven duygusunu ya
PANİK-1 203 raladı. Doğaya hâkim olm a çabasındaki insanlar, bütün bunlar karşı sında biyolojik olarak tam b ir çaresizlik, sosyal anlam da ise ağır bir yalnızlık hissettiler. İşte siz de bunlardan nasibini alanlardan birisiniz. Tedavide bugüne kadar pek çok yol denendi. Psikoterapi, psikoana- liz bu işi kökünden halleder diyenler oldu ancak çok uzun, zahm etli ve ekonom ik açıdan bedeli çok ağır olan bu yöntem pratik olarak uy gulam aya geçem edi. Ben öncelikle kişinin, hastalığım çok iyi tanım a sını istiyorum . Tedavide en önem li aşam a bu. Siz hastalığınızı yeterin ce iyi tanıdınız mı? — Evet, çok iyi anlattınız bana. — İkinci önem li kural bugünden itibaren acile, hastaneye, poli kliniğe filan gitm ek yok. Tetkik yaptırm ak yok. Yani çok özel durum lar dışında tüm doktorlarla ilişkinizi keseceksiniz. A rtık sizin dokto runuz benim . Önem li bir şey olursa bir tek beni arayacaksınız. — Peki am a ya kriz gelirse? — Gelm eyecek, ilacınız yanınızda, en küçük bir sıkıntıda fazladan ilaç alabilirsiniz. Zaten bir süre sonra ilaca da ihtiyacınız kalm ayacak. — Peki başka bir yasak var mı? — H ayır, canınız ne isterse yapabilirsiniz. İstediğinizi yiyin için ancak alkol yok. İlaç alırken alkol alınm az. A yrıca şim dilik kendinizi hiçbir konuda zorlam anızı istem iyorum . Yalnız kalm ak, yalnız soka ğa çıkm ak gibi sizi korkutan hiçbir şeyin üzerine gitm eyin. Zeki Bey bu noktada tekrar söze giriyor. — H iç kendi uğraşm asın m ı D oktor Hanım ? H albuki biz ona hep çaba göster, yen bu hastalığı diyoruz. G ayret etm ezse nasıl geçecek bu hastalık? — Zeki Bey, bu durum da gayret edecek gücü yok Yaşar Bey'in. Şim di korktuğu şeyleri denerse yenilm e riski çok yüksek. Şim dilik on dan hiçbir şey istem iyorum . N e zam an, \"Ben iyiyim , düzeldim ,\" derse, o zaman bunlan denem eye başlayacak. Salon acele etm eyin, sıkıştır mayın onu. Unutm ayın, bu gerçekten zor bir hastalık. İnsanların elin de olsa dünyada m ilyonlarca kişi bu yüzden psikiyatrlara taşınır m ı? — Peki ama ya sonra, sonra bu hastalık geçecek m i. Eski Y aşar'ı çok arıyoruz. O bizim ailem izin direğiydi. — M erak etm eyin, hepsi geçecek. Eski Yaşar size geri dönecek. — Duydun mu Yaşar, bak Doktor H anım ne diyor. Ö nce senin ha nıma verelim bu m üjdeyi.
2 0 4 MADALYONUN IÇÎ Yaşar Bey ve Zeki Bey istediklerini alm ış olarak çıkıyorlar odadan. H ekim likte bu çok önem lidir, hasta m uayene odasından doyum sağ lam ış olarak çıkm alı. Yoksa ne yaparsanız yapm iyi edem ezsiniz onu. Bazen aynı ilacı bir başka doktor verdiğinde iyi olm ayan hasta, eğer size inanır ve güvenirse, aynı ilaç onu iy i eder. Hem yoruldum , hem de m idem kazınm aya başladı. Y ıllarca yem ek bile yem eden akşam a kadar aç susuz çalıştığım ve m aalesef ağır b ir sigara tiryakisi oldu ğum için , sonunda m idem i hasta etm eyi başardım . Şim di artık biraz da Tuna'nın zoruyla öğlenleri bir-iki lokm a da olsa yem ek yiyorum ama ne yazık ki m idem artık ilaç alm azsam beni rahat bırakm ıyor. Ne zam an, \"A rtık düzeldim ,\" deyip ilacı kessem , kısa süre sonra tekrar ağrılar başlıyor. Am a ben ne zam an hastalanm a, \"B elki de öm ür boyu tedaviye devam etm eniz gerekebilir,\" desem , hem en buna itiraz edi yorlar. \"H ep ilaçla m ı yaşayacağız,\" diyorlar. İnsanlar ruhsal hastalık tan biraz hafife alıyorlar galiba. — Doktor Hanım yemeğiniz hazır. Bir-iki lokma yiyin, dışarısı çok kalabalık. Nebahat Hanım yine size yiyecek bir şeyler getirmiş. Biraz bekledi am a sizin çok meşgul olduğunuzu görünce gitti. — H ay A llah, keşke birkaç dakika da olsa görüşebilseydik, özle dim N ebahat H anım 'ı. — O da sizi özlem iş, ben yine gelirim dedi. — N asıl, iyi m i bari. İnsan bir süre sonra hastalanyla akraba gi bi oluyor. — İyi iyi, benim yanım da oturdu, sohbet ettik biraz. — Tuna sen bugün keyifsiz görünüyorsun, ne oldu, b ir şey m i var? — Yoo, bir şey yok. — Yapm a Tuna, ben seni tanım az m ıyım ? — Ö nem li değil, şu biraz önce çıkan delikanlıya üzüldüm . — Hangisi? — M ustafa, hani aşağıdaki sekreterin getirdiği, hasta. — H a şu M ustafa, ne olm uş ona? — Gariban, açlıktan bayılm ış galiba. Yanında parası da yoktu, vi zite ücretini sekreterle kocası öd ed i... Parayı bir türlü denkleştirem e- diler. — Eeee? — H iç, keşke alm asaydık, çocuğun o parayı ödeyecek h ali m i var. Bir yerde işçiym iş.
PAN İK- 1 205 — O na m ı üzüldün sen? — Üzüldüm ya, gencecik çocuk. O lm adık insandan para alm azsı nız, telefonda size özellikle sordum am a siz al deyince m ecburen al dım. Bunlara karışm ak bana düşm ez tabü, siz em eğinizin karşılığım alıyorsunuz. — Tuna bu hafta loto oynamış miydin sen? — Oynamaz olur muyum? — Kaç tutturdun? — H iç tutturam adım . Bazen üç tutardı, bu hafta onu da tuttura- madım. N eden sordunuz? — Bu hafta tutturan olm uş mu? — Bir kişi bilm iş. 800 m ilyar kazanm ış hem de. Ne şans değil m i? Her hafta bu kadar verm ez. Bu sefer geçen haftadan devretti, ondan böyle çok verdi. B ir gün m utlaka bana da çıkacak. Şim di bu parayı ka zanan kim bilir ne yapıyordur? — N e yaptığını gördün işte, açlıktan bayılm ıştı da, senin poğaça larla aklı başına geldi. — Kim ? M ustafa m ı, o m u kazanm ış! Vay b e ... Peki neden aç, ne den cebinde hiç para yok, neden sevinm iyor? — Tuna benim şim di işim var. Senin sorularına cevap verem eye ceğim . — Vay b e ... O kazanm ış h a ... ben de nasıl üzülm üştüm haline. Az kalsın para bile verecektim ona. A ferin, dem ek becerm iş. İyi olm uş, çok iyi olm uş, hiç olm azsa b ir garibin işine yaram ış. İhtiyacı olan b iri ne çıkm ış hiç olm azsa... Ben odam a girdiğim de Tuna hâlâ konuşuyordu...
Çöp Apartman - 6 Ertesi hafta perşem be günü işte yine N erim anlarm apartm anının önündeyim . Bu sefer yalnız geldim . N erim an babasının yanından ay rılam ıyor. Perşem be günleri m uayenehanede çalışm am , yani benim dinlenm e günüm am a bu gidişle daha uzun bir süre perşem beler ba na kalm ayacak. A partm anın içine girince yine o tanıdık küf kokusu nu duyuyorum . M erdivenleri hızlı hızlı çıkıp kapıyı çalıyorum . Beni nasıl karşılayacaklar acaba? K apıyı Gülben açıyor, Safiye hem en ar kasında. İkisinin de rengi sapsan ve m aalesef yine kokuyorlar. Ancak yüzlerinden geldiğim e memnun olduklarını anlıyorum . İkisi de, \"H oş geldiniz,\" diyerek karşılıyorlar beni. H em en eğilip ayakkabüanm ı çı karm ak istiyorum ; — Am an sakın çıkarm ayın, ev zaten çöplükten farksız, diyor Sa fiye. Salona girip geçen sefer oturduğum koltuğa oturuyorum . İkisi de karşım daki koltuklara yerleşiyorlar. — Babanız nasıl? — İyi değil, N erim an artık eskisi gibi eve sık gelem iyor, bıraka m ıyor babam ı ve b iz hâlâ onu görm eye gidem iyoruz. Son görevim izi yapm adan onu kaybedersek, kendim izi hiç affetm eyeceğiz. B u gidiş le bizim evden çıkabilm em iz hayal. — İlaçlarınızı alm aya başladınız m ı? — Evet, ikim iz de yazdıklarınızı düzenli olarak alıyoruz am a pek b ir faydasını gördüğüm üz söylenem ez. Sadece G ülben artık geceleri yatağım pek ıslatm ıyor, öyle değil m i G ülben, bu hafta galiba sadece bir kez çarşaf değiştirdik. — Ö yle oldu. Keşke bu ilacı daha önce alsaydım ! — Keşke am a artık hayıflanm anın kim seye b ir faydası yok. ila ç ların etkisi m aalesef geç başlayacak. Daha en az bir ayım ız var. — Ya babam bu arada ölürse? — Şim di aklım ıza böyle kötü şeyler getirm eyelim . Siz nasılsınız,
ÇÖP APARTMAN-6 207 ikinizi de iyi görm edim . Çok soluk görünüyorsunuz. Yem ek yem iyor musunuz yoksa? — Bakın kızlar, bu çok önem li bir konu. Yem ek yem em eye devam ederseniz, ikinizi d e hastaneye yatırm am gerekecek. Bunu istem ediği nizi biliyorum , şim di söyleyin bakalım ne yapalım ? — H adi kalkın bakalım , hep beraber m utfağa gidelim . Bana bir sandalye getirirseniz, ben jöne kapının önüne oturayım , siz m utfak giysilerinizi giyinin. Hem konuşur, hem yine kahvelerim izi içeriz. Bana kahve yapm ak istem iyor m usunuz yoksa? İkisi de hafifçe gülüm seyerek ayağa kalkıyorlar. O nlar önde, ben arkada m utfağa doğru yollanıyoruz. Gülben bana sandalye getiriyor ama önce hep birlikte banyoya giriyoruz. Önce ben ellerim i on kere yıkıyorum , sonra da sırayla onlar ellerini yıkarken ben yüksek sesle sayıyorum ve sonunda, 'Tam am , şim di hepim izin elleri tertem iz ol du,\" diyorum . M utfağa girm eden, ikisi de duvardaki çivide asılı be yaz önlükleri üstlerine giyip terliklerini değiştiriyorlar ve başlarına beyaz tülbentler bağlıyorlar. Ben kapının önündeki sandalyeye otu ruyorum . — K ızlar, önce yem ek pişirelim . Ben buradayım , size yard ım a ol maya çalışacağım . Zaten kam ım da aç. Evde ne var, ne pişirebiliriz? — Am an D oktor H anım , size karşı çok utanıyoruz, öyle m ahcup ettiniz ki bizi. Eskiden N erim an evdeydi, o#varken kendim izi ida re edebiliyorduk. Şim di bir kap yem ek bile pişirem iyoruz kendim i ze. Sanki yeteri kadar iyi yıkayam ıyorm uşuz gibi geliyor bize. Bir birim ize güvenem iyoruz. O benden kötü, ben ondan. Süt aldırıyoruz kapıcıya. Uzun süredir sütle idare ediyoruz ama galiba olm uyor. — Olm az tabu, aslında olm ayacağını siz de biliyorsunuz değil m i? — Bilm ez m iyiz, dom uz gibi biliyoruz her şeyi am a bu beter bir hastalık. — Dem ek artık bunun hastalık olduğunu sen de kabul ediyorsun. — Eskiden de biliyordum bunu am a inadım dan öyle söylüyor dum. — in at m ı yoksa um utsuzluk mu? — G aliba her ikisi de. Hem umudum yoktu hem de isteğim , iy i olup da ne olacak yani diyordum . Bu dünya öyle de tatsız, böyle d e ... — Ya şim di?
2 0 8 MADALYONUN İÇİ —. Bilm em ki, hem babam a gitm ek zorundayız, hem de siz varsı nız. G aliba artık ikim iz de iyileşm ek, herkes gibi olm ak istiyoruz, öy le değil m i Gülben? — Ö yle abla, hele sen böyle dedikten sonra. — Am an ne güzel, iyi olm ak isteyen hastayı tedavi etm ek her za m an daha kolaydır. Böyle devam ederseniz, belki de daha çabuk dü zelirsiniz. Ne kadar m em nun oldum bilseniz. Evet, hadi şim di işim i ze bakalım . Ne yiyeceğiz? — V allahi bilm em ki, evde pek bir şey yok ama. — A ç bakalım dolapları, ne bulacaksın? O gün yem ekte m ercim ek çorbası, m akam a ve kayısı kom posto su vardı. K ızlar aslında çok güzel yem ek yapıyor am a her şeyi saya rak tekrar tekrar yıkam ak zorunda olm asalar. Bana söz verdiler, bun dan sonra kapıcıya bir şeyler aldıracaklar v e ben b ir süre o eve hafta da ik i kez gideceğim . A yrıca kendi aralarında daha sıcak b ir ilişki baş ladığını fark ettim . G aliba az da olsa birbirleriyle konuşm aya, sohbet etm eye başlam ışlar. Beni kapıdan yolcu ederken ikisi birden soruyor; — Tekrar ne zam an geleceksiniz?
Tahtını Çaldıran Adam H afifçe vurulan kapıdan iriyan , lacivert takım elbise giym iş, es mer, kocam an pala bıyıklan olan biri giriyor içeri. Elleri iki yanında asker gibi duruyor karşım da. Başım hafifçe öne eğerek selam veriyor. Ben hoş geldiniz diyerek elini sıkıyorum . Son derece zarif bir biçim de sıkıyor elim i. Ben oturm adan oturm uyor. Ne kadar kibar bir adam . Halbuİd görünüşü, kalıbı hiç de öyle değil. Bir de siyah gözlük tak sa film lerdeki m afya babalarına benzeyecek. Tuhaf, garip b ir adam . Gergin ve heyecanlı olduğunu hissediyorum . Ü stelik utangaç galiba. 40 yaşlarında gösteriyor. Karşım da diken üstünde oturur gibi bir ha li var. Benim le konuşm ak belli ki ona çok zor gelecek. Ona yard ım a olm alıyım . — G arip Bey'siniz değil m i? — Evet Hanım efendi. Önüne bakarak konuşuyor. Sesi kalın ve çok uzaklardan gelir gibi. — Beni Yaşar Bey yolladı. Size selam lan var. — Teşekkür ederim . Yaşar Bey nasıl, iyi mi? — İyiler efendim . Size hürm etleri var. — M em leket neresi Garip Bey? — Adana efendim . — Ne iş yapıyorsunuz? — Ben gazino yöneticisiyim efendim . — Gazino yöneticiliği nasıl bir iş? — Zor iş hanım efendi. Eyvah, yahu ben bu adam ı nasıl konuşturacağım . \"Evet Hanım efendi\" den başka bir şey söylem iyor. Am a kanım ısındı bu adam a. Sert ve m esafeli görünüm üne rağm en çok yum uşak kalpli birine ben ziyor. — Adanalı m ısınız? — Ö yle sayılır H anım efendi. — Hep böyle az m ı konuşursunuz?
2 1 0 MADALYONUN IÇI — Evet Hanım efendi. — Bunun yaptığınız işle bir ilgisi var m ı? — Olabilir. — Aman Garip Bey kendim i sorgu hâkim i gibi hissettirdiniz ba na. A rtık ben sorm asam da siz bana aidatsanız. — Kusurum u bağışlayın hanım efendi. Benim ömrüm gazino larda geçti. Sizin gibi bir D oktor H anım efendiye ilk kez geliyorum . Buralarda nasıl konuşulur, nasıl oturulup kalkılır bilm em ben. Bir pot kırm aktan, yakışıksız b ir şey yapm aktan korkuyorum . Bizim beraber olduğum uz hanım lar sizlere benzem ez. — Rahat olun G arip Bey. Son derece saygılı biri olduğunuz belli zaten. Benim görevim sizi dinleyip anlam ak. Buraya kadar geldiğini ze göre önem li bir sorununuz var herhalde. — Yaşar Bey bu kadar ısrar etm ese buraya kesinlikle gelm ezdim . Sorunum uza gelince. Boş yere sizin vaktinizi alacağım . Böyle abuk sa buk şeylerle doktorları işgal etm ek doğru değil. Hem bu kadar özel şeyleri benim gibi bir adam size nasıl anlatacak. — Siz nasıl biriniz G arip Bey. — Kendi halinde, disiplinli, az konuşan biriyim ben. K olay ko lay kim seyle arkadaşlık etm em . Kolay güvenm em . Laubalilikten hiç hoşlanm am , işim e önem veririm . Zaten bütün hayatım işim dir. Başka bir hayatım hiç yoktur. Sabaha karşı gazinoyu kapatır eve gelir yata rım . Öğleden sonra tekrar gazinoya dönerim . Gülm em , şakalaşm am . Kim se de bana şaka m aka yapam az. M esafeli, ciddi insanları severim . Am a çok gayri d d d i bir iş yapıyorum . V e birlikte çalıştığım ız insanla rın hepsi de gayri ciddidir. — Çalışm a saatleriniz bizim kinden çok farklı. Biz kalkarken siz yatıyorsunuz. Bu durum toplum la ilişkilerinizi nasıl etkiliyor? — Toplum benim için gazinodur. Bunun dışında pek kim seyle ilişkim yoktur. — Evli m isiniz? — Evliyim ve iki yetişkin çocuğum var. Ü niversitede okuyor ik i si de. — K aç yaşındasınız siz? — 41. — Çok mu erken evlendiniz? — 17 yaşında evlendim . — Çok erken değil m i? •
TAHTINI ÇALDIRAN ADAM 211 — H em de çok erken. Evlenir inisin diye bana soran olm adı ki. Akrabadan biriyle beni evlendirdiler, oldu bitti. — N asıl gidiyor evlilik. — iy i iyi. Sorun yok. Daha doğrusu, sorun varsa da benim habe rim yok. Ben eve sadece para götürürüm . Başka hiçbir şeye karışm am . Bir de saygı isterim . Zaten var m ıyım yok muyum b elli değil. Sabah gelir, uyanınca da bir-iki lokm a bir şeyler yer çıkarım . Benim hanım becerikli kadındır. H er şeyi o halleder. — Siz iy i bir eş m isiniz? — H ayır, am a kötü bir eş de değilim . Dedim ya yokum ben. — Kaç yıld ır bu işi yapıyorsunuz? — On beş yüdır. Köyden gelince ufak ufak bu işlere başladım . Pat ronlar kısa sürede güvendiler bana, işte o zam andan beri de gazino larda yaşıyorum . — M emnun m usunuz işinizden? — M emnunum. Beni dışarıdaki hayattan kurtardı. Ben dışarda yapam azdım . Burası daha küçük bir dünya ve kuralları belli. Ben de kurallara uym ayı severim . — Peki anladığım kadarıyla buraya kadar b ir sorun yok. — Sorun biraz kom ik. H anım efendi ben kendim e büe ters gelen bir şey yaptım . Yine başım öne eğiyor, O kocam an adam ın yanaldan pem beleşi yor. Şim di bir çocuk gibi kızanyor karşım da. Ne yaptı acaba bu adam kendisini bu kadar utandıracak. Sonra gözlerindeki nem i fark edi yorum. Ama film lerdeki lacivert takım elbiseli, iriyan , kara gözlük lü adam lar hep kavga eder, hiç ağlam azlar, içeri girer girm ez bu ko ca adam ın aslında ne kadar duygusal b iri olduğunu hissetm iştim . Demek yanılm am ışım . * — Şey bacım , ayıplam ayın beni salon. Ah bu Yaşar Bey. Ben git mem dedim , bu kadar ısrar edilm ez ki. Artık hanım efendilik bitti. Bana bacım diyor. — Fena m ı oldu Garip Bey. Bakın ne güzel konuşuyoruz. İnsanız, hepim izin konuşm aya, paylaşm aya ihtiyacım ız var. Bakın siz yıllardır bunu hiç yapm am ış, her şeyi içinizde biriktirm işsiniz. Tabü insan bu kadar yıl konuşm azsa, şim di biraz zorlanır. — Biraz zorlarınm ış. Pek biraz değil bacım . Ben bu işi becerem i yorum . — G arip Bey âşık m ı oldunuz yoksa?
2 1 2 MADALYONUN İÇİ — A h bacım ah, sorm a. Bu yaştan sonra olacak iş değil biliyorum am a bu sefer gönül ferm an d in lem ed i H albuki ben hiç böyle b ir adam değilim . Y ıllardır ne kadınlar geldi geçti. H erkes bana \"Sen taş m ı sın be adam ,\" derdi. Ben de kendim i hakikaten taş zannederdim . En güzeli b ile kılım ı kıpırdatm azdı. Onun için patronlar çok güvenirdi bana. B u işi yapan adam böyle yapm alı. İyi m eyhaneci herkese içi rip kendi içm eyendir. Ama öyle biri çıktı k i, aklım ı başım dan aldı. Feleğim şaştı. N eye uğradığım ı şaşırdım . Eski G arip gitti, başka G arip geldi. H erkes anladı. N asıl anlam asın. Gülm eyen G arip güler, konuş m ayan G arip konuşur oldu. A yağım yerden kesild i. M eğer ben hep gecede yaşarm ışım da güneşi, aydınlığı bilm ezm işim . H ayatım a gü neş doğdu, içim de çiçekler açtı. Yüz kiloluk koca Garip tüy gibi h afif led i de, kanadı olsa uçanm sandı. N e güzel konuşuyor bu adam , duygularını n e güzel anlatıyor. — Eskiden âşıkları görünce kızardım . Boş iş bunlar derdim . Am a yine de bazen sokaklarda el ele gezen sevgilileri görünce içim sızlardı. H ani herkesin bir hayali vardır ya benim hayalim de buydu. Yeni yet m e gençler gibi sevgilim le el ele gezebilm ek. Çocukça hayaller. Koca adam a yakışır m ı bunlar. 41 yaşındayım , 22 yaşında oğlum 20 yaşın da kızım var benim . H ayat erken ihtiyarlattı beni. H iç bilm edim ben öyle şeyleri. Ömrüm pavyonlarda geçti, beni bilen bilir, haram a u ç kur çözm edim . Sonra birden ne oldu bana anlam adım . Elektrik çarpm ışa döndüm . O ötekilerden farklıydı. G ençti, güzeldi ve tem izdi. Kirlenm esine gön lüm razı olm adı. Ö nce korum ak geldi içim den. Yardım etm ek, destek olm ak. Sonra bir de baktım gönlüm su olup akıverm iş. H epsi ik i ay sürdü. N asıl da inandım ona. O da beni sevdi sandım . Yeni yetm e kız lara çevirdi beni. Benim bildiğim adam lar k ızlan baştan çıkanr. Kötü yola düşürür onları. Bizde tersi oldu. O beni baştan çıkardı. O beni kandırdı. Yoldan çıkardı resm en. Sonra da bırakıp gitti. Genç ve zen gin b ir sevgili buldu kendine. Gözüm ün için e baka baka kandırdı be ni. M eğer ötekilerden b ir farkı yokm uş. Benim de diğer adam lardan farkım yokm uş. Salak m ı bu herifler derdim . N e çabuk inanıveriyor- lar kadınlara. En salağı benm işim m eğer. Başka türlü bir yerim vardı benim o âlem de. Sayarlardı beni. B ilirlerd i onlar gibi olm adığım ı. Sadece gönlüm ü değil tahtım ı da çal d ı benim . A lelade biri oluverdim . K andırılm ış, elindeki horoz şekeri alınm ış küçücük, zavallı bir çocuğa döndüm. İçim yandı bacım , içim
TAHTINI ÇALDIRAN ADAM 213 yandı. Kendi başım a söndürem edim bu yangım . Onu bile becerem e dim. Yaşar Bey acele yolladı beni size. Kızınca iyi kızarım ben. Kolay kızmam am a kendi öfkem den kendim bUe korkarım . A nladı herkes rahat duram ayacağım ı. B ir o kadın korkm adı benden. \"Eceline susa mış bu kadın,\" dedi herkes. işte böyle bacım . Güneş gitti yine karanlıkta kaldım . Y ıllardır alış kınım ben ışıksız yaşam aya. Am a güneşi bir kez görünce karanlığa dayanam ıyor insan. Ç ivisi çık tı hayatım ın. Yirm i günde sekiz kilo ver dim. Uyku durak kalm adı bende. Y ıllard ır hayal ettiğim el ele sokak larda sevgilim le gezm enin yerini onu nasıl öldüreceğim in planlan al dı. Gözüm ü kapattığım aiıda her yeri kırm ızı kan kaplıyor. Sonra da o kanın içinde o da boğuluyor ben de. Var m ı bunun bir çaresi. Kandan başka ne tem izler bu pisliği ba cım ? H afifçe ürperdiğim i hissediyorum . Bu adam ciddi. Yaşar Bey'in bu adam ı bana neden bu kadar ısrarla yolladığını şim di daha iyi an lıyorum . içindeki bu sıkıntıyı yok edem ezsek o kadım öldürecek. M uhtem elen hem kendini hem de kadım öldürecek. A slında vahşi bir adam. D uygulan çok şiddetli ve yıllardır hiç d ışan yansıtm adı ğı için evcilleşem em iş. Olduğu gibi, ilk haliyle m uhafaza etm iş ön- lan. Dem irden bir sandığın için e koyup koca b ir kilit asm ış üstüne. Bu kadın işte bu sandığı açm ış. Sahiden hiç korkm am ış m ı bu adam a yaklaşm aya. Bu ne cesaret, bu ne pervasızlık. Bunlan fark etm eyecek kadar aptal b ir kadın bu adam ı baştan çıkaram az. Yoksa ölm eye ka rar verdi d e kendini öldürm eye m i cesaret edem edi? Bunu başkasına yaptırm anın yolunu m u anyor? Ya da heyecan m ı anyor sadece? H a yatının hiç önem i yok mu? Ö lüm le dans etpıeyi m i seviyor? Bakalım sandığı tekrar kapatabilecek m iyiz. — Ne güzel anlattınız bana G arip Bey. Bir de konuşm ayı sevmem diyorsunuz. Bence siz bol bol konuşun. Sizin kadar duygularım güzel ifade eden az insan tanıyorum . Siz anlatırken benim bile gözlerim ya şardı. G özlerim i yaşartan yaşadıklarınız değil, duygularınız ve bunu ifade ediş tarzm ız. Dem ek bu aşkı bu kadar derinden hissederek ya şadınız. Size bu kadar güzel şeyler yaşatan bu kadına neden bu kadar çok kızıyorsunuz. — Ne dedin bacım , niye m i kızıyorum ? — Tabü ya. Dünya gözüyle güneşi gösterm iş size. Bunu hiç ya şam am aktan daha iyi değil m i? K apkara bir çölde çiçek açtırm ış. Ö l
2 1 4 MADALYONUN İÇİ m ek, öldürm ek neden? Yaşanm ış bitm iş. G üzel b ir rüya görüp sonra uyanm ışsınız. Böyle güzel bir rüyayı hiç görm eseniz daha m ı iy i olur du? Yaşadığınız güzelliklerin laym etini neden bilm iyorsunuz? Bu, belki d e sizin anılarınız içind e en değerlisi. Onu yerine koyup kaldı ğınız yerden hayata devam etm ek varken niye kahrediyorsunuz ken d in iz i? — Beni kandırdı, beni terk etti, arkasına bile bakm adan çekip git ti diyorum size. — Siz onu sevdiniz de o sizi sevm edi m i yani? — N e sevm esi, oynadı benim le. — Sizi bırakıp gittiği için m i böyle düşünüyorsunuz? — H e ya. Seven insan bırakıp gider mi? — Sizi aslında hiç sevm eyen, sizi kandıran, duygusuz bencil b iri ni bu kadar sevebilir m iydiniz? Y ıllardır bu âlem de yaşam ış b iri böy le bir hata yapabilir m i? — Yaptı işte. Baştan ben de öyle sandım . — Ben sizin gibi düşünm üyorum . B elli ki o da sizde bir şeyler bul du. Sevdi sizi. Ama dünyada her şey öyle düm düz değil. Kim se kötü olm ak için kötülük yapm az. K im bilir bizim bilm ediğim iz ne var bu işin içinde? — Gönlünü eğlendirdi. Daha iyisini bulunca da sattı beni. — Siz yıllardır kendini şöyle ya da böyle satan hanım larla bera bersiniz. Onları iy i tanıyorsunuz. Siz bari onlara karşı bu kadar ael m asız olm ayın. Tann'nm verdiği cam alm ayı yine Tann'ya bırakın. Sizin derdinizin ilacı Hoşgörü. Hem kendinize hem de başkalarına kar şı daha hoşgörülü olm ayı deneyin. A nlıyorum ki sadece o kadm a de ğil kendinize de kızıyorsunuz. — Kızıyorum ya. Kendim i el âlem e oyuncak ettirdim . — Bak Garip Kardeş. Bana her şeyi en sam im i şekilde anlattın. N e bir eksik ne bir fazla. Seni kınam ak, ayıplam ak ya da seninle alay et m ek, yaşadıklarım küçüm sem ek hiç aklım dan geçm edi. H epim iz in sanız. Sevm ek insana en yakışan duygu. Bunun oyuncak olacak ne si var. Seni kim senin ayıpladığı filan yok. Esas sen yapıyorsun bunu. Sen kendine yakıştıram am ışsm sevm eyi — Sevm eyi değil kandırılm ayı, aldatılm ayı. — Burada eğer biri utanacaksa o sen değilsin. Bırak onu da sahibi düşünsün. Biz insanlar aldatılanı, kandırılanı değil, kandıranı kınarız. U ğraşm a kendinle bu kadar. Ö nce kendini affet, gerisi kolay.
TAHTINI ÇALDIRAN ADAM 215 Bir anda hıçkırıklara boğuluyor o koca adam . Bırakıyorum , hiç do kunmuyorum. Kim bilir o dem ir sandığın içinde onu bu kadar ağlata cak daha neler var? Boşuna m ı takm ış o koca kilidi. Sonra yine yavaş ça konuşm aya başlıyor. Sesi şim di daha yumuşak. — Kusura bakm a bacım . Senin karşında böyle çocuk g ib i... — Çocuk gibi değil insan gibi G arip Kardeş. — Dem ek beni ayıplam adınız ha? — A ksine, rahatladığınızı, öfkenizin azaldığım , kendinize biraz olsun şefkat gösterebildiğinizi gördüm . Biraz önce size tavsiye ettiğim ilacı kullanm aya başladınız bile. N e güzel. Dem ek yıllar sonra âşık ol dunuz. Â şık olm ak nasıl bir şey G arip Bey? — Kötü bacım , kötü. İnsanın aklı başından gidiyor. — Ama biraz önce aşkla ilgili çok güzel şeyler söylediniz, kitap larda şiirlerde bile okum adım ben bu kadarını. — O zam an öyleydi ama bağlandım ona. Beni bırakıp gidince eşekten düşm üş karpuza döndüm . Param parça oldum . Onu öldür meden kendim i toparlayam am artık. — H albuki karıncayı bile incitem eyecek kadar duygulu b ir insan sınız siz. — Bunun böyle olduğunu b ir tek ben bilirdim , herkes korkar ben den. — Çok haklısınız, içeri ilk girdiğinizde kalıbınız ve görüntünüz beni bile etkiledi am a sizi tanıdıkça anlıyorum ki, bu koca gövdenin içinde çok yum uşak ve hassas bir yürek taşıyorsunuz. İnsanlar haklı, kim seye açm am ışsınız içinizi. — Açm am ak değil bacım , açam adım . Bu da benim yapım . — Galiba biraz da yaptığınız iş sizi böyle olm aya zorlam ış. — Am a bu sefer insanlar haklıym ış benden korkm akta dedim. Her gece o kadını nasıl öldüreceğim i düşünüyorum . O zam an rahat lıyoru m . — Sizi bu kadar m utlu etm eyi, ayaklarınızı yerden kesm eyi başa ran bu kadım öldürünce rahatlıyorsunuz demek. — Ama beni sattı, bırakıp gitti. Yine ağlam aya başlıyor. Gururu çok incinm iş ve onu öldürerek ya ralarım sarabileceğim samyor. — Sizi şim di ağlatan aşk m ı, öfke m i? — Öfke tabii. — Ama hani bu kadına âşıktınız. Aşk dünyadaki duyguların en
2 1 6 MADALYONUN ÎÇÎ güzelidir. Bu güzelim duygu neden bir anda duyguların en teh lik eli si olan öfkeye döndü? — Çünkü gururum kırıldı, el âleme iki paralık oldum. — O çok sevdiğiniz kadım öldürerek gururunuzu kurtaracaksı nız öyle mi? — Am a bana yanlış yaptı. — Siz hiç hayatınızda yanlış yapmadınız mı? — İnsanız tabii, ama kim senin gururuyla duygularıyla oynam am ben. — Kaç yaşındaydı bu hanım? — 19. — 19 yaşında ha? 19 yaşında pavyonda çalışıyor ve sizinle oynu yor. Görm üyor m usunuz, o sizinle değil, hayat onunla oynam ış. — Baştan ben de öyle düşünm üştüm , haline acım ış, yardım etm e ye çalışm ıştım . Sonradan beni de baştan çıkardı. — N asıl bir kadındı, biraz aidatsanız onu. — Güzeldi, saftı. Zaten bu saflığı yüzünden düşm üş buralara. D iğerlerine benzem iyordu. D urup durup ağlardı. Kim e güvendiy- se fos çıkm ış. Beni severdi veya benim aptal kafam öyle zanneder di. Sonra zengin ve genç b ir adam geldi gazinoya. Benim kızı be ğendi ve aldı götürdü onu. Gitm em dem edi. Tıpış tıpış düştü arka sına, gitti. — Sizce neden gitti? — N e bileyim ben, sütü bozukm uş zaten. — Peki sütü bozukm uş, başka? — Başkasını bilm em . — Ben de bilm iyorum am a birlikte düşünelim , siz bu âlem i ben den iyi tanıyorsunuz. Bu kadın neden hiç tanım adığı bir adam ın pe şine düşüp gitsin? — Para var işin ucunda. Adam \"gel sana ev açayım ,\" dem iştir. — Yani biraz daha güven içinde ve rahat yaşayacak. — He ya. Diyorum ya, sattı beni. — Sadece sizi m i satm ış, beni severdi dediniz. Ya kendi duygula rı, istekleri, hayalleri... O nlar nerede? — H epsini birden gözünü kırpm adan harcadı. — H iç birlikte hayal kurar m ıydınız? — Kurardık. — O ne isterdi?
TAHTINI ÇALDIRAN ADAM 217 — Benim le evlenm ek, anne olm ak, nam uslu b ir kadın olarak her kes gibi yaşam ak isterdi. — Güzel hayallerm iş am a bunların gerçekleşm eyeceğini ikiniz de biliyordunuz değil mi? — Biliyorsunuz ben evliyim . — Bunu o da biliyordu değil m i? — Tabii biliyordu. Ben ona hiç yalan söylem edim . — Peki, ona ne vaat ediyordunuz? — Ona hiçbir vaatte bulunm adım am a o, öm rüm oldukça onu ko ruyup kollayacağım ı ve ondan hiç vazgeçm eyeceğim i biliyordu. Ona sahip çıkacaktım . Bunlar yetm edi ona. — Üzüldüm o kızın haline, 19 yaşm da düştüğü durum lara bakın. Ailesi filan yok mu? — Yok sayılır. B ir üvey ablası var, biraz o sahip çıkıyordu. — Dem ek gururunuzu kurtarm ak için öldürm eyi düşündüğünüz kadın, 19 yaşındaki bu zavallı? — Yani ben haksız m ıyım? — Kocam an bir adam , küçücük b ir çocuğu öldüresiye dövünce ne kadar haklı olabilirse o kadar haklısınız. Sizin bir işiniz, aileniz ve top lumda bir yeriniz var. Bugününüz de belli, yarınınız da. Ya onun ne si var? Ne bugünü belli, ne yannı. N e ailesi, ne doğru dürüst bir işi, ne de itibarı var. Siz onu kendinizle nasıl m ukayese edersiniz. Siz koca man ve güçlü bir adam sınız, o ise zayıf, çelim siz bir çocuk. Tabu eğer isterseniz onu dövebilir, hatta öldürebilirsiniz. Ama bu hiç de adil ol maz. Ü stelik onu öldürerek gururunuzu kurtaracağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu olsa olsa sizi küçültür. — K üçültür m ü? Bizim âlem de işler öyle değildir bacım . Kadın sana yanlış yapm ışsa onu cezalandıracaksın. — Dem ek sizin âlem de bir zavallıyı öldürm ek size itibar katacak. Katil olarak tem izleneceksiniz. K ansını Öldüren bir genç hatırlıyo rum, benim elim i sıkm am ıştı. \"B en katilim , kirliyim , size de bu p isli ği bulaştırm am ,\" dem işti. — Öyle dedi ha? — H iç daha önce birini öldürdünüz mü? — Yok be bacım , A llah korusun. Yapm adım öyle şey. — Evet, bence de A llah korusun. Ben isteyerek veya istem eyerek adam öldürm üş insanlar tanıyorum . Kendini gerçekten affedebileni hiç görm edim . Bu beter bir iş. Toplum affetse kendileri affetm iyorlar.
2 1 8 MADALYONUN 1 0 Çok yıllar önce birim öldürm üş yaşlı bir adam cağız vardı. Bunadı, her şeyi unuttu, çocuklarının adım bile hatırlam ıyordu am a bir tek unuta m adığı şey vardı, o da öldürdüğü adam ın adıydı. — Unutulm uyor dem ek, ben onu zaten unutm ayacağım . — Bence de onu unutm am alısınız. Yaşanan bunca güzellik unu tulm am ak. Am a sizin niyetiniz kötü. O kızı korkarım özlem le değil, öfkeyle anacaksınız. Keşke biraz daha cesur olabilseniz. — N asıl yani, şim di ben korkak m ıyım ? — G aliba öylesiniz, baksanıza sizi terk etti diye hem en onu öldür m eye kalkıyorsunuz. Korkak insanlar adam öldürür. C esur ve ken dine güvenen insanlar, nefsi m üdafaa dışında başkalarına zarar ver m ezler. Ö zellikle böyle b ir eşitsizlik varsa. — N asıl bir eşitsizlik var burada? — Garip Bey, farkında değü m isiniz, o daha b ir çocuk. 19 yaşında henüz. Doğruyu yapm ayı bilebilse, genç ve güzel bir kızın pavyonlar da ne işi var. H angi genç kız ister bunu? Buralara gelene kadar kim - bilir başına neler geldi. Bunlan em inim siz benden daha iyi biliyorsu nuz. — Doğru değil m i söylediklerim . Siz b ir öfkenin esiri olacak insan m ısınız? Ayrıca yıllardır içinde yaşadığınız o âlem in insanlarına pek benzem iyorsunuz siz. — Doğrudur, pek benzemem. — Öyleyse cesur olun, âlem in kurallarım değü, kendi kurallarını zı uygulayın. — K atil olm ayı kim ister bacım , aslında bu işler bana göre değü. Ama içim deki bu öfkeyi ne yapacağız? — Çocukluğunuzda m aruz kaldığınız haksızlıkların, acıların, sizi sevm esi gerekenlerin sevm eyip sizde bıraktığı boşlukların ve yıllard ır yaşadığınız istism arların bedelini bu kıza m ı ödeteceksiniz? — N e ügisi var D oktor Hanım ? — N e ilgisi m i var? Sevüm iş, sayılm ış, kendiyle barışık insanların katil olduğunu hiç duydunuz mu? — N e yani, ben ben değil de başka biri olsaydım böyle kızm az, o kadım öldürm eye kalkm az m ıydım ? — H er terk edüen insan, onu terk edeni öldürm eye kalksaydı, dünya nüfusu yarıya inerdi. Sık sık gazetelerde bu tür cinayetler yer alıyor. Ö ldürenler nasıl insanlar sizce?
TAHTINI ÇALDIRAN ADAM 219 — A ldatılan erkekler, öldürüp tem izliyor namusunu. — Yapm a G arip Kardeş. Adam öldürenler nam uslu da, adam öl dürm eyenler nam ussuz mu yani? Ö yleyse cezaevinde yatanlar hep namuslu insanlar, dışarıda gezenlerde iş yok, ne dersin? Am a bir in şam öldürm enin hiçbir haklı sebebi olam az. Adam öldürenler genel likle sevilm em iş, sayılm am ış, um utsuz, duygularım kontrol etm ekte zorluk çeken, alm gan, kırılgan, hayatı boyunca pek çok haksızlığa uğ ram ış, içi öfke ve kin dolu insanlardır. — Bu kadın yanlış yapm asa, benim de onu öldürm em gerekm e yecekti. — Sen kim sin G arip Bey Tanrı mı? — Estağfurullah. — Adam öldürm üş her insanın kendine göre haklı bir nedeni var dır. Çoğu sonradan pişm an olur am a iş işten geçer. Y ıllardır çeşitli ne denlerle içinde biriken öfkeyi, bu kızdan çıkaracaksın. İnsanların han gi nedenlerle adam öldürdüğüne dikkat ettin m i hiç? N e kadar sudan sebepler olduğunu fark ettin mi? — O kıza acıdınız siz. H albuki o beni üç kuruşa satan b ir fahişe. — Sizinle beraber olduğu o iki ay içinde de fahişe değil m iydi? — Ö yle saydır, am a tem izdi o zam an. — Sizinle beraberken tem iz, başkasına gidince pis öyle m i? — Am an hanım efendi, siz neler söylediğinizin farkında m ısınız? — Bu kızın çok tecrübesiz, saf ve tem iz olduğunu biraz önce siz söylediniz. Yani bu işte henüz pişm em iş, profesyonelleşm em iş. Bu ilk işi m iydi? — Öyleydi. — Ve daha ilk işinde onu koruyan, kollayan, şefkat gösteren, te miz ve güçlü b ü adam a âşık oldu. A ynen böyle değil mi? — G aliba öyle oldu. — Siz sahip çıkm asaydınız, belki sizin kızınızın da böyle bir ka deri olacaktı. — Am an A llah korusun. Ben buna asla izin verm em . — Onun ne yazık ki sizin gibi bir babası yok. N e dediğim i iyi an lıyor m usunuz G arip Bey? — Anlıyorum bacım , anlıyorum . Ama keşke onu bu kadar çok sevm eseydim . — Bu kadar çok sevdiğiniz için m i onu öldüreceksiniz? — Bu kadar sevm esem , böyle içim yanar m ıydı?
2 2 0 MADALYONUN tÇÎ — O , sizin için yıllardır içinize göm düğünüz hayallerin bir sem bolü olm uş. Onu kaybedince um utlarınız, hayalleriniz de bitm iş. Bütün bunların sorum lusu o değil. — Ben hiç gülm edim bacım . H ayat benim için hep b ir m ücade le oldu. Kim se beni ben olduğum için sevm edi, adam yerine koym a dı. Am a bu kız başkaydı. Anam dan babam dan karım dan görm ediği m i gösterdi bana. M eğer ben de herkes gibi gülebiliyorm uşum . Sonra da bırakıp gitti. Y ine ağlıyor Garip Bey. — Şim di gördünüz mü neden ağladığınızı? Y ıllardır ruhunuza bir diken gibi batan o kocam an, karanlık boşluğu doldurm uş bu kız. A slında ona teşekkür borçlusunuz. Ama sakın unutm ayın, o boşlu ğun sorum lusu bu kız değil. Siz kendi kaderinize ağlıyorsunuz. — Ağlarım ya. Yıllardır hiç ağlam am ıştım . Bu kızı tanım asaydım belki de hiç ağlam ayacaktım kendim e. — Öyleyse iyi ki onu tanım ışsınız, tk ı ay da olsa sevgiyi, aşkı tat tırm ış size. Hiç yaşam am aktan daha iyi değil m i? — iy i ki yaşam ışım ha? K im bilir, belki de öyledir. A slında içim de ki öfkenin birazının da kendim e olduğunun farkındayım . \"Sen ken dini ne zannediyorsun,\" diyorum bazen. Sevilecek biri olsan, bugüne kadar seni de bir seven olurdu. — Kendine haksızlık etm e G arip Kardeş. Kaderim izi biz çizem i yoruz her zam an. Kim se sevm edi diye sen de vazgeçm e kendinden. Ve hiç olm azsa seni sevenin kıym etini bil. — O kız beni sevdi, bunu anladınız siz am a terk edip gidince yü reğim e hançer saplandı sandım . Am a gitse bile beni sevdiği doğru. — O h, nihayet bazı gerçekleri gördünüz. Sizi sevm esi gerekenler den zam anında alam adığınız ne varsa, cöm ert b ir anne gibi verm iş si ze. Y ılların hasretiym iş bu. — N asıl da biliyorsunuz. Bu kızın yarım da sevildiğim i hissettim ben. içim e beton dökülm üş gibiydi. H iç yüzüm gülm ez, hiç iyi bir şey hissetm ezdim eskiden. Bu kız yum uşattı, gevşetti beni. H iç konuşm a yan ben, konuşm aya başladım , içim deki o ağırlık kayboldu. Ama son ra bir kuş gibi uçup gidiverdi hayatım dan. Ben yine acılarım la baş ba şa kaldım . — Ama o acıların sebebi bu kız değil, bunu anladınız değü m i? — Anladım galiba, o kız bana bu acılan unutturm uştu. — Garip Kardeş, hepim izin içinde az çok geçm işin gölgesi var.
TAHTINI ÇALDIRAN ADAM 221 Sanma ki bu acıyı yaşayan tek sensin. Bak kısa da sürse sevm iş ve se vilm işsin. Dünyada h içbir şey sonsuz değildir. H er şeyin b ir başlan gıcı ve bir sonu var. Am a biraz olsun kendini sevm eyi becerebilirsen, bundan sonra daha huzurlu bir hayatın olur. — İnşallah D oktor H anım , inşallah. Ama ben bundan sonra ken dimi sevem em , benim için çok geç. — Am a belki nefret etm ekten vazgeçersin. — Bak belki bu olabilir. Şim diye kadar ya acıdım ya da nefret et tim kendim den. Hep tiksindim . Am a o beni sevdi. Ö nce çok şaştım bu işe, inanm adım . Tam inanm aya başlam ıştım ki, çekip gitti. Ç ılgına döndüm. B ir kere daha haklı çıktım . \"Sen kendini ne sandm , seni kim sever k i,\" dedim içim den. ' — Siz yetişkin bir insansınız, çocuk değilsiniz. H epim izin her yaş ta sevgiye ihtiyacı var ama öncelikle kendim iz hoş tutm alıyız kendi m izi. — Kendim i hoş tutm ayı becerebilir m iyim bilm iyorum am a bir deneyelim bakalım . — Böyle düşünm eniz bile yeter. Em inim becereceksiniz. İçiniz deki öfke şim di biraz azaldı m ı? — Azaldı. A slında inanın D oktor Hanım , ben adam öldürecek biri değilim . N e oldu bana anlam adım . Gözüm döndü. Am a iyi ki o ara kız çıkm adı önüm e. Ve iyi ki buraya gelip sizinle konuştum . H aklıym ış Yaşar Bey. Biz cahil insanlarız. Psikiyatriden, psikolojiden filan anla mayız. O ısrar etm ese, benim aklım a tövbe gelm ezdi buraya gelm ek. Biraz önce kim ler adam öldürür derken, ben alınm ayayım diye \"cah il ler,\" dem ediniz. C ahillik çok kötü şey. Ben onun için çocuklarım so nuna kadar okusun istiyorum . B abalan gibi olm asınlar. — Ç ocuklarınızın iftihar edecekleri, gurur duyacaklan bir baba lan var. — Sağ olun. Ben artık gideyim . A llah razı olsun. H akkını helal et bacım. Sayende daha cesur olacağım . Sonra ayağa kalkıyor. C eketinin önünü saygıyla ilikleyip tam kar şımda eli ik i yanında asker gibi duruyor. Vedalaşm ak üzere elim i uza tıyorum. Elim i sıkm ıyor. Eğilip öpüyor elim i...
Panik- 2 — Hoş geldiniz Yaşar Bey, nasılsınız? — Sağ olun Doktor Hanım , hiç bu kadar iyi olm am ıştım . Size na sıl teşekkür etsem bilm em ki! Eski Yaşar Bey gitm iş, yerine yepyeni, bam başka biri gelm iş. Konuşan, gülen, esprili, hareketli bir adam olm uş. Bakışları b ile de ğişm iş sanki. — Ah D oktor H anım , ik i yıldır yaşadığım ı bir ben bilirim b ir de A llah. Bunu yaşam ayan bilem ez, A llah düşm anım a verm esin bu has talığı. H ayatınım rengi değişti. Ben cesur, kendine güvenen, ne yap tığım bilen, aldı başında bir adam dım , bu hastalık beni paçavraya çe virdi. Kendim e ne güvenim kaldı, ne de cesaretim , bam başka b iri ol dum . Zayıf, korkak, kararsız, havadan nem kapan, gölgesinden kor kan bir acayip adam oldum çıktım . Bu ne de beter hastalıkm ış m eğer. Yakınlarım dan utanır oldum. Aciz, m ız m ız, sürekli hasta, çekilm ez biri oldum . Böyle olduğum u kendim biliyor, buna en çok ben kızıyor am a bu halim i b ir türlü değiştirem iyordum Ağabeyim le karım ın yüzüne bakacak halim kalm adı. \"K oskoca adam , yakışır m ı sana,\" diyordum kendim e am a nafile. O nlar da ba na sürekli, \"Biraz gayret et, kendini bırakm a, iradeni kullan,\" dedik çe iyice beter oluyordum . Yahu benim elim de olsa böyle saçm alar m ı yım ? Eskiden hiç böyle yaptığım ı gören olm uş m u? Başım ağrıyor bile dediğim i kim se duym am ıştır şim diye kadar. Ben çocuk m uyum , b il m iyor muyum bütün bunları. B ir de karşım a geçm işler bana akıl ve riyorlar. Yok ben hiç gayret etm iyorm uşum , yok efendim biraz olsun iradem i kullansam , korkm asam bir şeyim yokm uş. H astanede b ir şey bulam am ışlar, kötü bir şey olsa onlar bilirm iş, falan filan işte. Yahu ben m ahsus mu yapıyorum öyleyse. K im ister böyle hastane köşelerinde dolaşm ayı? Bizim orada ki acile her gidişim izde doktorların suratında m üstehzi gülüşler, yi ne m i Yaşar Bey dem eler. U lan geliyorsam keyfim den m i geliyorum ?
PANİK- 2 223 Pardon D oktor H anım , özür dilerim , saçm alam aya başladım am a öy le dolm uş ki iç im ... Böyle birdenbire rahatlayınca ağzım dan çıkanı kulağım duym az oldu. — Z iyanı yok Yaşar Bey, rahat o lu n . G erçekten çok şey birikm iş iç in iz d e . — H iç sorm ayın D oktor Hanım . M eğer anlaşılm am ak ne kötü şeym iş. Karım yıllardır, \"Sen beni anlam ıyorsun,\" derdi de, \"N e var m ış anlaşılm ayacak, böyle boş işlerle uğraşacağına, sen işine bak,\" derdim . H aklıym ış kadın. — O zam an bu hastalıktan en k ârlı çıkan eşiniz olacak. — O lsun vallahi, bundan sonra onu dinleyip anlam aya çalışaca ğım. H ani bir m usibet bin nasihatten hayırlıdır derler ya, onun gi bi bir şey oldu. Ama bu benim yaşadığım öyle böyle bir m usibet de ğil ki, bende ne din kaldı ne im an. Ben inançlı bir adam ım . Beş va kit nam azım ı kılar, cum aları hiç kaçırm azdım . H astalanınca önce cu m alara gidem ez oldum , o kalabalığa girem edim . Tam nam az kılar ken bana bir şey oluverir de oradan çıkam azsam diye ödüm patlar dı. Sonra nam azım ı da kılam adım , orucum u da tutam adım . A ç ka lırsam bu krizler artacak gibi geldi bana. \"Sen inançlı adam sın, bi raz tevekkül et, alnım ızda ne yazıyorsa o olur, bu kadar korkm a,\" di yorlardı bana. O nlar böyle deyince sanki küfrediyorlar gibi hissedi yordum . H em kendim e hem de onlara olan öfkem daha da artıyor du. Yahu ben çocuk m uyum , ben de biliyorum bunları. Elim de olsa kendim i rezil eder m iyim ? A llah kim seyi başkasına m uhtaç etm esin. Bu da öyle bir hastalık ki yalnız yapam ıyorsunuz, onlara m uhtaçsı nız. H ele ağabeyim e... Yaşar Bey cık aklayarak başım sağa sola sallayıp efkârlanıyor. Çok sem patik b ir adam . N e kadar doğal. — Çocuk gibi yolunu gözlerdim onun. A llah razı olsun, o da elin den geleni yaptı, çok destek oldu bana. A llah sağ gözü sol göze m uh taç etm esin, zor iş bunlar. N eyse bin şükür şim di çok daha iyiyim ama size sorm ak istediğim çok şey var. — Evet, sorun bakalım Yaşar Bey. — Ö nce benim bu iyiliğim geçici m i, ben yine eskisi gibi olur mu yum. lla a bırakırsam halim ne olacak? — Bu soruyu izin verirseniz en son cevaplandırayım . — Tam am am a en önem li soru bu. N erden başlasam bilm em ki, iki yıldır bu anı bekliyorum . Beni tam olarak anlayacak ve sorulan-
2 2 4 MADALYONUN İÇİ m a cevap verecek bir uzm anla konuşm ak, beni teselli etm ek yerine, gerçekleri söyleyecek biriyle açık açık konuşabilm ek bu hastalıkta çok önem li. Ö nce şunu sorm ak istiyorum . Bu gerçekten zayıf, irade siz insanlarda m ı olur? İradem i kullanabilseydim bu hastalığı yenebi lir m iydim ? — Güzel bir soru, cevabı kesinlikle hayır. Bu hastalık yani pa nik atak genellikle aklı başında, güçlü, cesur, becerikli, sosyal, oku m uş yazm ış insanlarda daha çok görülür. Bütün araştırm alar uygar, gelişm iş ülkelerde bu hastalığa daha sık rastlandığım gösterm iştir. Sosyo-ekonom ik açıdan dünyanın en gelişm iş ve güçlü ü lkesi olan A m erika'da panik atak, neredeyse birinci sırada yer alan, ülkede âde ta baştan sona kol gezen b ir hastalıktır. Biliyorsunuz gelişm iş ülkeler de insanların her birinin, b ir avukatı bir de psikiyatrı vardır ve bu iki kişiyle ilişkileri öm ür boyu sürer, yani oralarda sadece hasta olunca gidilm ez doktora. — Peki D oktor Hanım neden böyle kasabada değil de şehirde, ne den köylüde, çiftçid e değil de okum uş yazm ışta? — Aslında sadece şehirlide olur diye kesin bir kural yok am a bili yorsunuz büyük kentlerde yaşam ak kolay değil. Bu, sadece trafik ya da kalabalık m eselesi değü. K ırsal kesim in insanları sın ırlan belli, ro lü belli, içinde iyi ya da kötü, acı ya da tatlı sürprizleri pek az barındı ran düz ve sade bir hayat yaşıyorlar. En yoksulunun bile bugünü de belli, yarım da. İnsanlar tevekkül içind e kaderlerine teslim olur, ya şayıp giderler. Bütün taşlar yerli yerindedir. Başı sonu belli, düm düz b ir yaşam . İnsana düşen sorum luluk çok az, işte böyle olunca da stres çok azalır. — Doğru be D oktor H anım . Düşünüyorum da bizim dedelerim i zin, ninelerim izin hayatım ... G erçi bizim sahip olduğum uz h içbir im kâna sahip olm am ışlar, b ir göz odada, yam başlarındaki hayvanlan ile yaşam ışlar, kâh aç kâh tok yatm ışlar am a sorunlan da küçük ol m uş. A llah'a şükredip oturm uşlar işte. Benim annem in ilk çocu klan yaşam am ış. Dokuz çocuk doğurm uş, biz dördüm üz yaşam ışız. Yani beş çocuklarım da kendi elleriyle göm m üşler. Buna büe \"A llah 'ın işi\" gözüyle bakm ışlar. A cılara bakış tarzlan büe başka türlüym üş. \"Ö len ölür, kalan sağlar bizim dir,\" denirm iş. O m u iy i bu m u iyi bilm iyo- ru m k i... . — Bence eskilerin hayatı kolay am a eksikm iş, renksizm iş, düz m üş. Dünya hızla gelişiyor. Bizler zor am a çök renkli, inişli çık ışlı,
P A N ÎK -2 225 sürprizlerle dolu bir dünyada yaşıyoruz. Çok şey vaat eden am a her şeyin belirsiz olduğu, ayakta kalabilm ek, başarabilm ek, uzaktan bize göz kırpan ışıklara ulaşabilm ek için çok m ücadele etm em izi gerekti ren yaldızlı bir dünya. İşte panik atak bu noktada devreye giriyor. Bu m ücadeleyi kazanm ayı kafaya koym uş, hırslı, cesur, becerikli insan lar, iniş yokuş dem eden sürekli koştukları için , bu yarışta daha çok yoruluyor ve daha çok yara alıyorlar. Elindeki ile yetinen, daha fazla sına talip olm ayan, bu yanşa girm ek yerine, uzaktan göz kırpan y ıl dızlan sadece seyretm ekle yetinenler, doğal alarak daha az etkileni yorlar. — Desenize büyük başm derdi de büyük oluyor. Bizim ailenin motoru benim . Biz dört kardeşiz, ü stelik ben en büyük çocuk da de ğilim. Ağabeyim i siz gördünüz ama bütün işi ben götürürüm , her şey benden sorulur. Şim di biraz övünm ek gibi olacak am a, işleri bu hale ben getirdim . O nlara kalsa biz eskisi gibi küçük bir işletm enin sahi bi olarak kalacaktık. Okuyan, üniversiteden diplom a alan da benim , çalışıp çabalayıp aileyi refaha kavuşturan da. H er konuda ben karar veririm . Kim se zahm et edip ne yapılm ası gerektiğini düşünm ez bile. Nasıl olsa Yaşar var. Sonra da işlerine gelm eyince itiraz eder, bir de benden hesap sorarlar. A ilede bu role ben m i talip oldum yoksa başka çare yoktu da onun için m i yaptım bilm iyorum am a yoruldum . — H aklısınız, çok itibarlı am a yorucu, yıpratıcı bir rol. Kim se sizin kadar o parlak ışıklan yakalam ayı istem edi, istese bile o yola çıkm ayı göze alam adı, onun için de bu rol size kaldı. Çünkü siz bunu hem is tiyor hem de bunu yapabilecek gücü ve cesareti kendinizde buluyor dunuz. Ve hiç düşünm eden bu savaşa girdiniz. — Evet tam bir savaş bu. — Y ıllardır kıyasıya m ücadele eden, yorulm ak, durm ak nedir b il meyen böyle cesur bir savaşçıyı neyle durdurabilirsiniz? — N eyle m i durdurabiliriz? — B elli ki boğazınıza kadar strese batm ışsınız. H ayatla m ücade le etm ekten, kendinize hiç sıra gelm em iş. Ruhsal yapınız zorlanm aya başlam ış. Bir düdüklü tencereyi düşünün; buhar yoğunlaşm ış, ken dine çıkacak bir yol anyor. Patlam am ak, dağılm am ak, yok olm am ak İçin biriken buharı dışarı atacak b ir delik anyor. Am a sahibi o kadar insafsız ki, ona böyle bir kolaylık tanım ıyor. D araldım , patlam ak üze reyim diyor ama sahibi anlam ıyor. Böyle b ir adam ı ufak tefek şikâyet ler durdurabilir m i? M t8
2 2 6 MADALYONUN IÇI — Durduram az. Ben hayatım da bir gün bile \"hastayım , yorgu num ,\" dem edim . N ezle grip bile olsam hep işim in başm daydım . Otuz dokuz ateşle seyahat ettiğim i çok bilirim . — İşte bu nedenle sizi durdurm anın bir tek yolu vardı, sizi kor kutm ak, hem de çok korkutarak biraz olsun durdurm ak ve o biriken enerjiyi bir şekilde dışarı atm ak. Peki sizi neyle korkutabilir? — Beni hem ölüm le hem de deli olm akla burun buruna getirdi bu hastalık. A llah kim senin aklım alm asın. Bazen beni öyle sıkıştırdı ki, içim den garip garip şeyler yapm ak geldi. El âlem e rezil olacağım ya da yakınım daki insanlara zarar vereceğim den korktum . Çok şükür geride kaldı o günler. Böyle bir şeyi yapm ayacağım ı biliyorum ama sıkıntı o kadar artıyor ki, kontrolüm ü kaybetm ekten korktum . — Gördünüz mü, sizi nasıl korkutup kıskıvrak yakalam ış ve iki yıl boyunca kıpırdayam am ışsınız bile. — V allahi aynen öyle oldu. H astalığa yenildim , o benden güçlü ç ık tı. — Yenen de yenilen de sîzsiniz. H astalık sizi yenem ese, o birikm iş enerjiyi dışarı atam ayacak ve siz bundan daha büyük bir kayba uğra yacaktanız. .. Y ani geçirdiğiniz her panik atakla birlikte, buhar düdük lü tencerenin düdüğünden çıktı, o yoğun birikim dışarı atılm ış oldu. Bu, vücudun kendini korum ak için kullandığı savunm a m ekanizm a larından biri. A ncak sonradan silah geri tepti, sizi biraz durdurm ak, birikm iş stresten biraz olsun kurtarm ak isterken, bu sefer de açtığı de liği kendisi de kapatam adı ve böylece hayatınız felç oldu. — Bu herkeste m i böyle olur yoksa ben m i becerem edim ? — G enellikle böyle olur. Baştan ruhsal yapıyı rahatlatan bu delik, sonradan onun da başına dert olur. — Dem ek bu benim zayıflığım dan değil. — D eğil ya, herkeste böyle oluyor. — Peki ya irade, daha güçlü bir irade bunu durduram az mı? — Size bu hastalığın oluş m ekanizm asını anlattım , iradeyle bu krizin önüne çıkm ak dem ek, krizin sizde yaptığı sıkıntıyı biraz da ha artırm ak dem ektir. Çünkü o bir kere yola çıkm ış, ne yapıp edip o enerjiyi d ışarı atacak. — Buna m em nun oldum. Ben m i acizim de bunu durduram ıyo- rum diyordum . Peki şim di ne yapacağız? Bu her seferinde beni köşe ye sıkıştırıp dünyayı bana zindan etm eye devam m ı edecek? Buna dur diyem eyecek m iyiz? •
PANİK- 2 227 — D iyeceğiz, dedik bile. Bakın nasıl da durdu. — Doğru, durdu ama ilaç alıyorum . — Evet ilaç durdurdu. — N asıl yaptı bunu? — A ldığınız ilaç korkunun ilacı. Korkuyu ve buna bağlı oluşan sı kıntıyı yok etti. Böylece o delikten akacak enerji kalm adı. — Yani dere kurudu... Peki ya sonra n asıl durduracağız? Yağm ur yağar da yine sular gürül gürül akm aya başlarsa... — Çok hoş bir benzetm e. Siz hayatın içine girdiğiniz anda yine yağm ur yağacak. H atta anladığım kadarıyla sizin ki sağanak yağış. — Bakın işte bu doğru, benim çok h ızlı bir hayatım var. Yanım ızda yüzlerce kişi çalışıyor. H içbir sıkıntım olm asa onların sorum luluğu var om uzlarım da. Sonra ben yufka yürekli bir adam ım , herkesin der di beni ilgilendirir. Kim seye \"bana ne\" diyem em . Kim hasta, kim sı kışm ış filan, her şeyi görürüm . Çocuğu mu olm uş, odunu köm ürü m ü yok, bilirim . Em ekli oluyorlar, jöne kurtulam ıyorum onlardan. Yok em ekli olduktan sonra aldığı para yetecek m i, yok efendim çoluğuna çocuğuna nereden iş bulacak? Kim ine kam yon alırım , taşım acılık ya par, kim ine ufak bir dükkân açarım . İşte bunlar da benim kendim e gö re küçük zevklerim . — N e güzel zevkleriniz var böyle Yaşar Bey, siz göründüğünüz den daha büyük bir adam sınız galiba? — Teveccühünüz D oktor Hanım . İnsan iyilik yapar da, bunu an latırsa b ir kıym eti kalm az o iyiliğin. Ben bunları hiçbir yerde anlat m am , çoğunu ailem bile bilm ez. H ani onlardan sakladığım dan değü de, her kafadan bir ses çıkar sonra. H em hanım ların işi belli olm az. Bu adam lara hava atm aya filan kalkarlar A llah korusun. Ben kızarım böyle şeylere. G erçi bizim aileden böyle şeyler beklenm ez. Belki de şim di onların günahım alıyorum ama yine d e her şeyi bilm eleri gerek m iyor. Diyeceğim o ki, siz benim doktorum sunuz, size içim den gelen her şeyi söylüyorum . O nun için bahsettim bunlardan. Um arım beni yanlış anlam am ışsınızdır. — Sizi yanlış anlam ak m üm kün m ü Yaşar Bey, büyük b ir hayran lıkla dinliyorum anlattıklarınızı. — Am an estağfurullah, beni utandırm ayın böyle söyleyerek. Sizin yanınıza nasıl süklüm püklüm geldiğim i unuttunuz m u? A ciz ve korkak bir kedi gibi. — Yapm ayın Yaşar Bey, bu hastalık herkesi böyle y ap ar... Şim di
2 2 8 MADALYONUN ÎÇI gelelim bundan sonra ne yapacağım ıza, çünkü bu kronikleşebilen, ya ni insanlara yerleşm eyi seven, hayah giderek daraltan, özgürlüğü yok eden b ir hastalıktır. — Doktor Hanım ben yıllard ır çalıştığım ve sahibi olduğum işim e bile zor gidip geliyordum . — Yaşar Bey, bundan sonrasında esas olan korkudan korkm am a yı öğrenm ektir. Bunun bir panik atak olduğu kesinleştiği zam an, bilin ki bu sizi ne öldürür ne de deli eder. H astalığın böyle bir gücü yoktur. — Bu kesin m i? — Evet, bedensel b ir hastalık eşlik etm edikçe, insan bu hastalık tan ciddi bir zarar görm ez, sadece korkutur. — Yani kuru gürültü ha? — Sizin tabirleriniz harika. Tam olarak kuru gürültü. Ü stelik hiç bir m üdahale ya da tedavi gerektirm eden kendiliğinden geçer. — Bundan da em insiniz değil m i? A ffedersiniz D oktor H anım , yi ne saçm a sapan konuşuyorum . Em in olm asanız böyle söylem ezsiniz tabü. Bu hastalık inşam o kadar korkutuyor ki. — işte hastalık esas gücünü bu yoğun korku duygusundan alıyor. O bjesiz korku denir buna. Yani ortada korkacak b ir şey yokken, ken diliğinden geliveren, hiçbir şeye bağlanam adığı için de, kişiye doğru dan ölüm ü hatırlatan berbat b ir duygu. — Peki bununla nasıl başaçıkacağız? — Başaçıkm am ız gerekm iyor, sadece ikiye katlam ayın yeter. Yani korkm aktan korkm ayın. Bunun bir panik atak olduğunu, kısa b ir sü re sonra ve size h iç zarar verm eden geçip gideceğini bilin ve bekleyin. — işte bunu yapam ıyorum . Daha gelm eden gelecek diye korku yorum . H ele b ir de yola çıktığım hissedersem elim ayağım birbirine dolaşıyor, çocuktan beter oluyorum . O anda gözüm hiçbir şey görm ü yor. Kendim i hem en bir hastaneye atm ak istiyorum . — H albuki h içbir şey yapm anıza gerek yok. Biraz bekleyebilse- niz, zaten o kendiliğinden geçecek. B ir top düşünün. Bu topu hızla ha vaya doğru atsak, belli bir yüksekliğe kadar çıkar ve sonra kendiliğin den tekrar yere düşer. Panik atak işte böyle bir şeydir. Ö nce giderek yükselir, korku duygusu dayanılm ayacak boyutlara ulaştığında tek rar aynı hızla geriler ve kaybolur. Örneğin siz bunu sadece nabzınızı sayarak bile izleyebilirsiniz. — Nabzım yani kalbim çok hızlı atıyor o zam an.
PANİK- 2 229 — Evet, nabız da tansiyon da önce giderek yükselir, sonra da ken diliğinden hepsi birden norm ale döner. — Ve ben hem en tuvalete koşarım . — Evet, çünkü vücut durum a el koym uş, böbrekler h er zam an kinden daha fazla çalışarak tansiyonu norm ale çekm iştir. Z aten tuva let ihtiyacınız başlam ışsa bilin İd panik atak sizi terk ediyor. — Doğru ya, tuvalete gittikten sonra rahatlam a başlıyor. Dem ek önce yükselir sonra kendiliğinden düşer ve hiç tedavi gerektirm eden her şey norm ale geri döner. Peki ben şim di yine böyle olursam hem en hastaneye koşm ayayım m ı? — Bunu size kesinlikle yasaklıyorum , çünkü gerçekten buna ge rek yok. H astalığın ilacı elinizde. İstediğiniz zam an b ir doz fazla ala bilirsiniz. Yani siz hastaneyi yanınızda taşıyorsunuz. — Bakın üaç cebim de. Orada duruyor mu diye sürekli kontrol ediyorum . — Bir süre sonra ilacı alm ayı da, cebinizde taşım ayı da unutm aya başlayacaksınız. İşte o zam an hastalığı yendiniz dem ektir. — Şim dilik böyle bir ihtim al hiç yok. Her şeyi unutabilirim ama ilacı a sla ... — Zaten şu sıralar ilaçlarınızı unutm anızı hiç istem iyorum . Hep sini çok düzenli kullanacaksınız, am a ilaç tedavisine ne zam an son ve receğim iz en az altı ay sonra belli olacak. — Yani ben en az altı ay ilaç kullanacağım . — Evet bu kesin. İlaç bırakm ak ya da unutm ak ancak ondan son ra mümkün. ■* V ' — I^ zce ben ne zam an kurtulabilirim bunlardan, bir tahm ininiz var mı? — Bunu kesin olarak büem em am a dokuz ay bir y ıl arasında bu işbittâr. — Ya sonra? — Sonrasını o zam an konuşuruz. — Ne güzel, bu söylediklerinize inanam ıyorum Am a şu anda kendim i o kadar iy i hissediyorum ki, siz ne derseniz aynen uygula yacağım . G erekirse yıllarca buna devam ederim , yeter ki bu illet be ni bıraksın. — Korkudan korkm am ayı da deneyecek m isiniz? — Deneyeceğim . Eskiden olsa bunu kesinlikle yapam azdım am a •şim di kendim i buna hazır hissediyorum . Ü stelik bu hastalığın beni öl-
2 3 0 MADALYONUN IÇÎ dürem eyeceğini, deli edem eyeceğini bilm ek beni biraz daha cesaret lendirdi. Zaten talim atınız üzere bir daha hastaneye gitm eyeceğim . — A nlaştık, ben size güveniyorum . — Ben de size güveniyorum , insanın doktoruna güvenm esi bu hastalıkta çok önem li. D oktor Hanım , geçen gün size bir hasta gön derm iştim , A dana'dan bizim G arip, hatırladınız m ı? — H atırlam az olur muyum? — Ç ok ilgilenm işsiniz bizim G arip'le. Ç ok teşekkür ederim size. Farkında m ısınız bilm iyorum am a, bir kadının hayatım kurtardınız. — Dem ek kurtarabildim , bakın işte buna çok m emnun oldum . — Bizim G arip aslm da karıncayı incitm ez, bakm ayın onun o hey betli görünüşüne. H as adam dır am a bu kadın onu öyle b ir değiştir di ki, onu tanıyan herkes korktu. Eğer size gelm eseydi, şim diye ka dar çoktan katil olup hapse girm işti. Ben açık konuşm ayı severim , size yollarken pek üm idim iz yoktu. Ö yle kararlıydı k i... Bazen şu kadınla rı hiç anlam ıyorum . Yahu be kadın sen kanına m ı susadın, baştan çı karacak başka birini bulam adın m ı? Bu adam m hâlâ ne kadar vahşi ol duğunu görm üyor m usun? H adi ne yaptınsa yaptın, kendini o vahşi adam a sevdirdin, sonra bırakıp gitm ek neden? — Am a kızın yaşı çok küçükm üş, yani o da cahil. — N e cahili D oktor H anım , laf aram ızda kız anasının gözü. He pim izi sulu götürür, susuz getirir. Am a bir gün birinin elinde kala cak. iy i ki o bizim G arip olm adı. Çok nam uslu, çok dürüst bir adam dır G arip. N e kadar saygılı olduğunu siz de gördünüz. Efendi adam dır. Ben ailesini de tanırım . H epsi de çok tem iz insanlardır. Bizim fab rikada pek çok akrabası çalışır. H epsi öyledir. Önünden ne kadınlar geldi geçti G arip 'in, h içbirine yan gözle bakm adı am a bu kadın, ne yaptı, etti baştan çıkardı adam ı. Kanına susam ış. Sahi çok m erak et tim , n e dediniz bu adam a da, o kızı öldürm ekten böyle aniden vaz geçti? — O na saygı gösterdim , hürm et ettim , adam yerine koydum ön ce. — Evet, sizden nasıl m em nun kalm ış b ir bilseniz. Dem ek ona hür m et ettiniz. Vay canına, hiç bu aklım a gelm em işti. Bizim söylem ediği m iz neyi söyledi acaba diye m erak ettik biz. İnsana hürm et etm ek ba zen çok önem li olabiliyor demek. — Saygı ve hürm et gören insan kendini saym ayı, kendine önem verm eyi öğrenir. •
PANİK- 2 231 — Benim sizden öğrenm em gereken daha çok şey var. Size tekrar teşekkür ederim . Yine görüşm ek üzere Doktor H anım , hoşça kaim. — G üle güle Yaşar Bey. G arip K ardeş'e ve ağabeyinize benden se lam lar. — Garip size kardeş olduysa artık sırtı yere gelm ez. Sizi tanım ak bize onur veriyor Doktor Hanım. — Sağ olun Yaşar Bey, güle güle.
Çöp Apartman - 7 Bir aydır düzenli olarak haftada iki gün N erim anlann evine gidi yorum . H er seferinde kızlar beni kapıda heyecan ve sevinçle karşılı yorlar. G ülben'in gece işem eleri tam am en kayboldu, ama genel ola rak durum larında henüz başka bir gelişm e olm adı. Değişen tek şey um utlan. Beni tanıdıklan günden beri hayata daha bir um utla bakı yorlar. Bu yüzden evdeki ağır, gergin ve kasvetli hava giderek dağılı yor. .. Safiye artık sesini h iç yükseltm iyor, birbirlerine karşı daha bir sevecen ler... Babalan hâlâ hastanede ve durum u ciddiyetini koruyor ve kızlar hâlâ onu ziyarete gidem edi. Bu durum beni de tedirgin edi yor. H er gidişim de önce onların yem ek yapm asına nezaret ediyorum , sonra da birlikte yem ek yiyip kahve içiyoruz. Safiye fincanlan yıkar ken, ben yine sayıyorum am a eskiye göre daha çabuk yıkıyor fincan lan . H atta bir yandan da benim le sohbet ettiği için yıkadıklarına bak m ıyor bile. Bazen G ülben'le bazen de Safiye'yle yalnız konuşuyoruz. Bugün Safiye'nin günü. G ülben bizi yalnız bırakınca soruyorum ; — Bugün bana biraz çocukluğundan, genç kızlığından bahsetse- ne Safiye. — N e çocukluğu D oktor H anım , ben hiç çocuk olm adım k i... Evin ilk ve en büyük çocuğu olm anın cezasını çektim hep. Annem le babam ın kötü bir evliliği vardı. Babam annem den önce b ir başka ha nım la evliym iş. K ızların b ile haberi yoktur bundan. O kadından bir oğlu olm uş, birbirlerini çok severek evlenm işler. Babam o zam an bir başka ild e görev yapıyorm uş. Çocuk hastalanm ış, kadın çocuğu dok tora götürm ek istem iş. Babam ı aram ış am a babam , \"İşim var, ben ge lip seni alam am , çocuğu sen götü r,\" dem iş. Kadıncağız apar topar ço cuğunu alıp bir taksiye binm iş. Tam hastanenin önüne geldiklerinde bir kam yonun freni patlam ış ve bu kazada hem babam ın ilk eşi hem de bir buçuk yaşındaki oğlu ölm üş. Babam onları kaybedince çok kö tü olm uş. Herhalde kendini çok suçlam ış. Bir yıl yas tutm uş. A ilesi bu
ÇÖP APARTMAN- 7 233 durum a b ir çare ararken, bir yerde annem i görm üşler, beğenm işler ve babam a sorm adan gidip ailesinden istem işler. Annem in ailesi bu ev liliği onaylam ış çünkü annem o zam an 26 yaşındaym ış ve oralarda 26 yaş bir genç kız için oldukça tehlikeli bir yaşm ış. Annem aslında gü zel bir kadındı ama o da bizim gibi titiz ve huysuzdu. Babam dan ön ce iki kere nişanlanıp ayrılm ış. A ile artık evde kalacağından korku- yorm uş ve babam o zam anlar oldukça iyi bir kısm etm iş. Tahsilli, iyi aileden gelen, çok para kazanan, saygın, ciddi bir adam , üstelik çöp- süz üzüm . H azır evi barkı, kendine ait bir düzeni var. Annem in ailesi nin m addi durumu zaten iy i değildi. Annem babam dan habersiz çok yardım e tti onlara. — Peki babana nasıl kabul ettirm işler? — A rtık o kadannı bilm iyorum , apar topar evlendirm işler bun ları. Annem babam ın eski eşinden kalan eşyaları kullanm ak istem e m iş am a ilk zam anlar hiçbir şeye itiraz edem em iş. N eyse kısa bir sü re sonra babam ın tayini başka bir yere çıkm ış ve annem istediğini yaptırm ış. — Bunları annen m i anlattı sana? — Yok, annem bunu benim bildiğim i bilm ezdi. Anneannem den duydum ben bunları. Çok gizli kalm ak kaydıyla o bana her şeyi an la tırd ı. — Peki ya sen, bunu hiç kim seye anlatm adın m ı? — H ayır, kardeşlerim e bile söylem edim . îlk kez size anlatıyorum . Bir gün bunları birine anlatabileceğim e rüyam da görsem inanm az dım. Anneannem öldüğünde ben 11 yaşındaydım . O hayattayken her sene yazm annem bizi toplar, on beş günlüğüne m em lekete giderdik. Aslm da annem le anneannem birbirlerini hiç sevm ezlerdi. Annem onu m utsuzluğunun tek sebebi olarak görürdü. Anneannem de, \"B en onu zorla evlendirm eseydim , böyle kocayı rüyasında görürdü o, evde kalıp kız kurusu olacaktı başım a,\" derdi. — Seni sever m iydi anneannen? — Bilm em , o da annem gibiydi. İçi öfke dolu yani. Annem bir şey lerle uğraşırken beni esir alır, boyuna anlatır, için i boşaltırdı bana. Annem e söyleyem ediklerini bana söylerdi. \"Buruk kız\" derdi anne me. — O ne demek? , — Bilm em , ekşi suratlı dem ek galiba. — Dem ek annen size isim takm ayı ondan öğrenm iş.
2 3 4 MADALYONUN İÇİ — O ndan öğrenm iş tabii. A slında annem okum aya, öğrenm e ye m eraklı b ir kadınm ış. Anneannem çok cahildi. Beş çocuğu olm uş, dört kız, bir oğlan. Dayım evde prens gibiydi. K ızların yüzüne bakan olm azdı. H er b iri iy i kötü bir koca bulup evlenm işler. H içbirinin ko cası babam gibi değildi. O nlar orta h alli insanlar. Babam gibi kocayı annem gerçekten rüyasında bile görem ezm iş. Babam ın ilk karısı öl- m eseym iş, zaten annem i alm azm ış. A lm ış da iy i m i olm uş, orasını bi lem iyorum çünkü ik isi de m utsuz oldu. N e annem in yüzü güldü, ne babam ın ne de bizim . — Birbirlerini sevm ediler mi? — Bence annem babam ı sevdi, ona yaranabilm ek için yapm adı ğı kalm adı ama annem ruhu karanlık b ir kadındı. Onu sevm ek ko lay değildi. — O ne demek? — G üzeldi, becerikliydi, tem izdi am a soğuk, itici, buruk b ir ka dındı. — Buruktu ha? — Ay öyle m i dedim ? Ne tuhaf, am a bazen isim ler n asıl da yerle rini buluyor. Annem bana \"D eli D udu\" derdi. Doğru aslında. Ök gel diğiniz gün sizin yanınızda G ülben'e n asıl \"Pis Südüklü\" diye bağır dığım ı unuttunuz m u? — H ayır unutm adım am a böyle giderse unutacağım . — Sağ ol D oktor Hanım , beni cesaretlendiriyorsunuz. — Safiye bugün fincanları ne kadar çabuk yıkadığım fark ettin m i? — Sahi çabuk yıkadım değü m i? A rtık kendi başım a az da olsa ev de bir şeyler yapabiliyorum am a daha b ir fınn ekm ek yem em lazım . — O lsun, her şeyin bir başlangıcı vardır. İnşallah bunlar da senin iyileşm eye başladığının habercisidir. — İnşallah D oktor Hanım . — Çocukluğundan bahsediyordun. — Çocukluğum dan aklım da kalan h iç güzel bir şey yok. Annem in buruk yüzü, babam ın suskunluğu ve biz çocukların çaresizliği hiç git m iyor aklım dan. Annem her kız doğm uşunda öfkesini benden aldı. Tükürür gibi bakardı yüzüm e. \"N eden kız oldunuz,\" dediğini duyar gibi olurdum hep. İlk regl olduğum da 11 yaşındaydım . Annem m ut fakta fasulye ayıklıyordu. Çok korktum . Bunu annem e n asıl söyleye ceğim i büem edim . Yanına gittim , başım önüm de, fısıld ar gibi anlat-
ÇÖP APARTMAN- 7 235 tim ona olanları. O anda elindeki bıçakla beni öldürecek sandım . Öyle bir baktı k i b an a... Sonra, \"Bu yaşta aybaşı m ı olunur, azgın kız. Ç ık hem en m utfaktan, cenabetsin sen ,\" diye bağırdı bana. — O gün annen sana kendinden iğrenm eyi öğretm iş. — H ele regl günlerim de sıkıntıdan kabım a sığam am hâlâ. — Dem ek fasulyeler onun için tek tek ve defalarca sabunlanıyor. — Fasulyelerini? — Fasulyeler y a ... — H iç böyle düşünm em iştim ama en zor pişirdiğim yem ek hep fasulye oldu. Bir türlü tem izleyem edim onları. Ah ne şanssız bir kız m ışım ben. Şu dünyaya erkek olarak gelm ek varm ış. Hep bunu hayal ettim yıllarca. — N e tü r hayaller? — Ben erkek olsaydım babam annem i, annem de beni sevecek sa nırdım . Daha doğrusu annem böyle düşünürdü. Eğer erkek çocuk do- ğurabilse, babam ın onu seveceğini zannederdi. — Sen ne düşünüyorsun? — Şim di şim di anlıyorum ki, annem ağzıyla kuş tutsa babam a yine de kendini sevdirem ezm iş çünkü onun aklı ilk karısında kal m ış. Babam ın ilk karısı annem e hiç benzem ezm iş. N eşeli, konuşkan, güler yüzlü, sevecen bir kadınm ış. Bütün m em leket severm iş onu. M ütevazı, insanlarla iyi geçinen, rahat biriym iş o. Y ani annem in tam tersi. Annem kendini beğenm iş bir kadındı. Sultanlara selam verm ez di. A dam cağız kaderine razı olm uş ve hiç sorun çıkarm adan yıllar ca taham m ül etm iş annem e. Am a annem intikam ım fena aldı babam dan. — N eyin intikam ı? — Sevilm enin intikam ı. Adam cağızı evinde oturtm adı. Daha ka pıda başlardı adam ı soym aya. Yorgun argın işten gelir, rahatça evine girip sere serpe oturam azdı. Elbiselerini kapıda çıkarttırır, neredey se baştan aşağı adam ı soyar, öyle alırdı içeri. O da eve gelm em ek için elinden geleni yapar, gece yanlarına kadar çalışır, hafta sonlan bile işe giderdi. Am a bu arada evde neler oluyor, biz ne haldeyiz hiç haberi olm azdı. Bizi de sevm edi galiba. — O nu da nereden çıkardın? — Bilm em , bize hiç dokunm adı desem yalan olm az. Ama hiç kö tü davranm adı, dövm edi, sövm edi, her ihtiyacım ızı karşıladı. Bunlar sevdiğini gösterir m i sizce?
2 3 6 MADALYONUN JÇ! — Sevm ek dokunm aktır gibi gelir bana. — Bize kim se dokunm adı. N e annem ne babam . Ha annem do kundu, en çok bizi döverken dokundu. Onda da zaten pek elin i kul lanm az, bazen oklavayla, bazen süpürgeyle döverdi bizi. H iç acım az d ı bize vururken. Bir anne gibi içi sızlam azdı yani. Ben anne olm adım am a insanın yavrusuna biraz içi sızlar gibi geliyor bana. H ayvanlar bi le kıyam ıyorlar yavrularına. Ama o bize kıydı. — Çok canın yanar m ıydı? — Canım değil, içim yanardı. Tuhaf am a dayaktan günlerce hasta yattığım zam anlarda bile vücudum da a a hissetm ezdim . Yüreğim de volkanlar patlardı. En çok da beni değil, kardeşlerim i dövdüğü za man kudururdum . G ülben'in beline vururdu oklavayı. N asıl sakat kalm adık hâlâ şaşıyorum . G erçi biz üçüm üz iyi kötü hayatta kalabil dik, ötekilerin bizim kadar da şansı yokm uş. — Neden? — N eden olacak, bakım sızlıktan, açlıktan. Kız doğurduğunu gö rünce düşm an olurdu çocuğa. Ben o zam anlar küçüktüm , elim den bir şey gelm ezdi. Ama N erim an'ı öldürem edi, izin verm edim buna. — O günleri anlatsana. — Ö yle zor ki bazı şeyleri anlatm ak. Em zirm edi çocuğu. \"H as tayım ben ,\" der, yatağından çıkm azdı. O na hep ben baktım . Biraz ele gelm eye başlayınca onu da hırpalam ak istedi. H areketli bir ço cuktu Nerim an. Ne zam an onu dövecek olsa, ben dikilirdim karşısı na. Okula gitm eye korkardım . Ben yokken o zavallıya neler yapabi leceğinden korkardım . Onun yüzünden bana öyle çok eziyet etti k i... \"Sen karışm a, bu evin kuralları var, o da öğrenecek bu nları,\" derdi. Zor günlerdi o gü n ler... N eyse, sonunda o da büyüm eyi başardı. — Dem ek N erim an bugün hayattaysa bunu sana borçlu. Ç ok fe dakâr bir kızsın sen. O kul hayatından hiç söz etm edin. — Ben lise ikiye kadar okudum , sonra o iş bitti. — Neden? — A slında çok iy i bir öğrenciydim . Lise ikide aynı sın ıfta oku duğum uz b ir delikanlı vardı. Evleri hem en bizim evin yanındaydı. O kula beraber gider gelirdik. G aliba bana âşık olm uştu. Bunu his setm ek b a ıim de hoşum a gidiyor am a açıkça bir şeyler konuşm u yorduk. Bir süre sonra annem , bizim okula beraber gidip geldiğim i zi duym uş. Beni karşısına ald ı, ne orospuluğum kaldı, ne kahpeli ğim . Bir daha birlikte yürüm em izi yasakladı. E rtesi gün M ehm et'e,
ÇÖP APARTMAN- 7 237 \"Annem kızıyor, bir daha benim yanım a gelm e,\" dedim . O günden sonra birbirim ize sadece uzaktan bakabildik. Senenin sonuna doğru benim doğum günüm de bana küçük b ir hediye alm ış, onu verm ek üzere yolda yanım a geldi. Tam o sırada uzaktan annem in \"Safiye,\" diye bağıran sesini duyduk. O korkuyla, \"Ç abuk git yanım dan,\" de diğim i hatırlıyorum . Sonra koca b ir otobüsün fren sesi ve kanlar için de otobüsün altında yatan zavallı çocuk. Bana olan ilgisin i hayatıyla ödedi zavallı. H enüz 17 yaşm daydı. Ben yaşadım , o öldü. N e adalet sizlik. N erden bilsin benim ne kadar uğursuz bir kız olduğum u. — N e uğursuzluğu, nerden çıkarıyorsun bunları? — Annem bana, \"Sen uğursuz geldin bize,\" derdi. H aklıym ış. M ehmet o gün benim yanım a gelm eseydi, bugün hayatta olacaktı. Benim uğursuzluğum yüzünden öldü. A slan gibi bir delikanlıydı. Ben M ehm et'i öyle görünce taş kesildim , kesseler kanım akm ayacaktı san ki. Bağıram adım , ağlayam adım , öylece kalakaldım . O sırada annem geldi yanım a. Beni kolum dan tuttuğu gibi sürüklem eye başladı. Eve nasıl geldik hatırlam ıyorum . Sonra beni dövm eye başladı. Bir yan dan \"Uğursuz kız, el âlem e rezil ettin b iz i,\" diye bağırıyor, b ir yandan ayağından çıkardığı ayakkabısıyla dövüyordu. O gün dövülm ekten ne kadar hoşlandığım ı ve rahatladığım ı anlatam am size. Annem bana vurdukça sanki içim deki pislik dağılıyor, tem izleniyordum . H iç acı duym adım desem yalan olm az, halbuki o gün vücudum da kırılm adık kem ik kalm am ış. B ir süre sonra annem yoruldu am a ben vazgeçm e sin diye, onu kızdırabüecek ne varsa yaptım . — Ne yaptın? — \"M ehm et'i sen öldürdün, keşke sen ölseydin,\" filan dediğim i hatırlıyorum . Annem benim ona karşı gelm em e alışkın değildir. D e liye döndü. Bu sefer oklavayı kaptı, onunla vurm aya başladı bana. — Evde başka kim se yok m uydu? — Yoktu. K ızlar henüz okuldan gelm em işti. Annem o gün benim doğum günüm olduğunu biliyordu. H iç sevm ezdi doğum günlerini. Her doğum günüm üzde bir bahane bulur, kıyam eti koparırdı bize. Ayrıca çok zeki ve akıllı bir kadındı. Doğum günüm de M ehm et'in be nim yanım a geleceğini tahm in etm iştir o. Yani okula, bizi birlikte ya kalam aya geliyordu. M ehm et'in bana doğru geldiğini görünce ödüm koptu am a her şey o kadar hızlı oldu ki, durduram adım onu. — Böyle olacağını büem ezdin k i...
2 3 8 MADALYONUN ÎÇÎ — Bu kadarım bilem ezdim tabii am a onun benim yanım a gelm e sini gerçekten istem iyordum . — Neden? — Ben ona layık değildim , o iyi bir çocuktu. Ben ona sorundan başka bir şey getirm eyecektim . A ilenin tek oğluydu. O ölünce ailesi deliye döndü. Ben bir daha okula gidem edim . O nların evinin önün den geçem edim . O günden sonra dünyayla ilişkilerim neredeyse ta m amen kesildi. Bir sürü arkadaşım vardı. Biri bile beni ziyarete gel m edi, sana ne oldu diye soran olm adı. H erkes M ehm et'in evine git ti. Bana \"k atil\" dediklerini düşündüm hep. \"Senin yüzünden öldü M ehm et, uğursuz kız, katil k ız,\" dediler bana rüyalarım da. G eceleri sabahlara kadar T ann'ya dua ederdim , beni de öldür diye. Ama öl dürm edi. Günahlarım ın cezası bitm eden beni öldürm eyeceğini anla dım o zaman. — N eym iş senin günahların? — Ben günahkâr bir kızım , sakın bunun aksini iddia etm eye kal kışm ayın. Henüz her şeyi bilm iyorsunuz siz. — Tam am , hemen kızm a. Am a kendine haksızlık etm eni istem em doğrusu. — Bana baştan hayat haksızlık etm iş D oktor Hanım . Bir kere dün yaya erkek olarak değil, kız olarak gelm işim . İkincisi sevgisiz b ir an neden doğm uşum ve üçüncüsü de bütün bunlara sahip bir başkası benim uğursuzluğum yüzünden daha 17 yaşında hayata veda etm iş. — Peki bu olaydan sonra annen ne yaptı? — Annem o gün beni dövm ekten yorgun düştü ve sonunda yığı lıp kaldı. İlk kalp krizini o gün geçirdi annem . — Siz bile söyleyecek bir şey bulam adınız değil m i? Uğursuzum ben. Koskoca M eryem Hanım beni döverken yıkıhverdi yere. Bir sü re ikim iz de yerde öylece yattık. Benim yüzüm gözüm m osm ordu. İstesem de kalkam ıyordum yerden. Am a aklım başım daydı. B ir de baktım annem ölüyor. \"Bırakayım ölsün,\" dedim içim den. M ehm et öldü, o da ölsün. Zaten onun ölm esini istem iyor m uydum , keşke sen ölseydin diye bağıran ben değil m iydim ? Sonra bilm em neden kal kıp telefonun başm a gittim . Biraz sonra am bulans geldi. İkim izi bir den hastaneye götürdüler. A yrı ayrı servislere yatırdılar ikim izi de. Sonra hastane polisi beni sorguya çekti. \"N eler oldu sizin evde,\" diye. Çünkü sol kolum ik i yerinden kırılm ış ve bütün vücudum yara bere
ÇÖP APARTMAN- 7 239 içindeym iş. Ben, \"A rkadaşım kaza geçirip öldü, ben de üzüntüden ve heyecandan evin m erdivenlerinden düştüm , annem de beni böyle gö rünce çok korktu, düşüp bayıldı,\" dedim. — Bu senaryoyu n asıl yazdın? — Bilm em , hem en oracıkta aklım a geliverdi işte. — Yani anneni yasalara karşı korudun. — Ö yle m i yapm ışım ? — G erçeği söyleseydin annen yasalar karşısında cezalı durum a düşecekti. — Annem i A llah affetsin. — Sen affettin mi? — Ben mi? — Evet sen. — Annem onu affetm em i benden hiç istem edi k i... Ona göre asıl suçlu hep bendim . H astaneden çıktıktan sonra yıllarca hep yine beni suçladı. M ehm et'in ölüm ünden de, kendi geçirdiği kalp krizinden de beni sorum lu tuttu. \"D işi köpek kuyruk sallam asa, erkek köpek etra fında dolaşm az,\" derdi. — Peki bu arada baban ne yaptı? — H iç, hastaneye geldi gitti, doktorlarla görüştü. İkim ize de en iyi şekilde bakılm asını sağladı ama bir gün bile bana o gün ne oldu ğunu sorm adı. — Neden sorm uyor? — N eler olduğunu tahm in etm iştir belki de. Annem in bizi nasıl dövdüğünü bilm ez olur mu? Dem ek ki sorm ak işine gelm edi. — K ardeşlerin ne yaptı? — O nlar hastaneye gelm ediler, daha doğrusu onları oraya getiren olm adı. Eve çıkınca onlar da soru sorm adı. Annem den dayak yediği mi anladılar am a gerisi bir sır olarak kaldı. M ehm et'i de annem in ne den hastalandığım da hiç konuşm adık. — Dem ek böyle, o günden sonra bir daha okula da gitm edin öy le mi? — Gitm edim , zaten kim se de \"N eden gitm iyorsun?\" dem edi. En doğrusu bu gibi geldi onlara da. H erkes annem in M ehm et'e üzüldü ğünden hastalandığım sandı. Sanırım benim için de öyle düşündüler. M ehm et'in ailesi ertesi yıl başka bir şehre taşm dı. Yani kaybolup git tiler. Annem o günden sonra b ir daha eski sağlığına kavuşam adı. İki
2 4 0 MADALYONUN ÎÇİ kere am eliyat oldu. Hep ben baktım ona. Sonunda yine bir gün evde ikim iz yalnızken öldü annem. — Çok acılı bir hikâye. Bu evde m i öldü annen? — Evet, şim di benim yattığım odada öldü. Babam bir daha o oda ya girm ek istem eyince m ecburen orası benim odam oldu. — N asıl oldu annenin ölümü? — Son ana kadar beni suçlam aktan vazgeçm edi. Y ıllarca ona öyle dikkatli baktım ki am a h içbiri işe yaram adı. H ani siz biraz önce bana sordunuz ya \"A nneni affettin m i,\" diye. — Evet sordum. — A sıl o beni affetm edi. Son sözü ne oldu biliyor m usunuz? \"Pis uğursuz, senin yüzünden ölüyorum . Ö bür tarafta iki elim yakanda olacak. Bunlar yanm a kâr kalacak sanm a sakın.\" — Dem ek ölürken bile böyle dedi. — Böyle dedi ya. Bugüne kadar intihar etm edim se, bunda anne m in payı çoktur. M adem o benim yüzüm den hastalanm ıştı, ona bak m ak da benim görevim di. O ölünce de, öbür tarafa gitm ekten kork tum. Orada bile rahat verm eyeceğinden korktum hep. \"İki elim ya kanda,\" dedi bana. — Bu iki ölüm den de kendini m i sorum lu tutuyorsun? — Sakın beni teselli etm eye çalışm ayın. Benim aklım başım da, ne yin doğru, neyin yanlış olduğunu biliyorum . — D oktorlar insanları teselli etm ez, sadece gerçekleri gösterm e ye çalışır Safiye. Elinde olsa M ehm et'in ölm esine izin verir m iydin? Şim di lütfen sen de gerçekleri söyle bana. — Ah benim dertli başım . Onun yerine ben ölseydim keşke. Şu dünyadan b ir pislik tem izlenm iş olurdu. — Y ıllard ır süren bitm ez tükenm ez yıkanm aların nedenini anlı yor m usun şim di? — Yıkanm aların m ı? — Tabu ya. Ne kadar yıkarsan yıka, ne kendini tem izleyebildin, ne de eşyalarım . — içim p is benim , hiçbir şey tem izlem iyor beni. — için pis değil, altın gibi bir kalbin var aslm da. — G erçekten böyle mi düşünüyorsunuz? — Evet, gerçekten böyle düşünüyorum . M ehm et'in ölüm ünde se nin ne suçun var, üstelik belki de en az ailesi kadar üzüldün ona. Bu kötü b ir rastlantı. ‘
ÇÖP APARTMAN- 7 241 — Kader bu, kötü kader. — Evet, ve bütün bunlar senin elinde değildi. M ehm et'in ölümü nün senin kötü ya da uğursuz olm anla bir ilgisi yok. — Dünyada beni seven, benim varlığım dan rahatsız olm ayan bir tek kişi vardı, o da benim yüzüm den öldü. Bu uğursuzluk değil mi sizce? — U ğursuzluk ne biçim b ir söz, çok anlam sız. T an n 'n ın yarattığı en üstün varlık olan insana \"uğursuz\" dem ek bence kim senin haddi ne düşm em iş. — K ızdınız siz. İnsan denen m ahluku bu kadar çok mu seviyor sunuz? — Seviyorum ya, günahıyla, sevabıyla seviyorum insanları. — İlk günden beri benden nefret etm ediğinizin farkındayım . Ne tuhaf, halbuki ne kadar pis olduğum u görüyorsunuz. Pislikten koku yorum . — Evet kokuyorsun. — Y ine de benden iğrenm ediğinize göre, siz insanları gerçekten çok seviyorsunuz. — Evet öyle. — Bir insan günahıyla da sevilebilir mi? — G ünahsız insan var m ıdır acaba? H epim izin yaşam ım ız boyun ca m utlaka yanlışlan olm uştur. — \"H atasız kul olm az, hatam la sev ben i.\" Bu şarkıyı biliyor mu sunuz? — O rhan Gencebay söyler. Bilm ez olur muyum. Bizim gençliği m izin şark ılan onlar. — Ben bunlar sadece şarkılarda olur sanırdım . Siz dem ek hatala rına rağm en insanlan sevebiliyorsunuz. — M arifet bu zaten. M ükem m eli sevm ek m arifet değil k i... — Bu taş bana, değil m i? — A nladın dem ek, sana tabü. Keşke daha hoşgörülü olabilsen. Hem kendine hem de başkalarına karşı. — Bana kim se hoşgörülü olm adı k i... Yasaklar, kurallar ve ceza larla yetiştim ben. — Bak bunda haklısın. Annen hoşgörüsü h iç olm ayan, çok katı, k u rala bir kadınm ış. Hep cezalandırm ış seni am a farkında m ısın, şim di de aynı şeyi sen kendine yapıyorsun. Sürekli kendini yargılıyor ve cezalandırıyorsun. Yani anneni aratm ıyorsun hani. *
2 4 2 MADALYONUN tÇÎ — Annem kadar katı m ıyım yani? — Bilm em belki de daha katısın. — Annem in ölüm üyle ilgili ne düşünüyorsunuz, bütün olan bite ni anlattım size. — Ne söylem em i istiyorsun, annen senin yüzünden ölm üş m ü de mem gerekiyor. — Öyle değil mi? — O gün seni dövm esini ona sen m i söyledin? — Beni dövm ek için o zam an haklı b ir sebebi vardı. — Neym iş o haklı sebep? — Canım biliyorsunuz işte, bizi yolda M ehm et'le yan yana yaka la d ı. — Bu çok büyük cezalar gerektiren bir suç mu sence? — D eğil m i, sizin kızınız böyle bir şey yapsa, kızm az m ıydınız? — Bir erkek arkadaşı ile yolda beraber yürüdü diye mi? — Ama M ehm et benden hoşlanıyordu. — Ne kötülük var bunda, ilerde senin de bir kızın olursa, bunla ra kızacak m ısın? — Ay benim kafam iyice karıştı. Dem ek bunlar suç sayılm ayabi lir, peki ama annem beni döverken, onu kışkırttım . Belki bir süre son ra yani yorulunca vazgeçecekti beni dövm ekten. — N eredeyse anneni haklı bulduğunu söyleyeceksin. — Siz annem i haklı bulm adınız mı? — Annen seni öldüresiye döverken onu nasıl haklı bulabilirim Safiye? İnsan çocuğunu böyle döver m i? — Siz hiç çocuğunuzu dövdünüz mü? — Ben m i, asla. O nlar benim canım , olabildiğince çok sevdim ben onları. — H iç hata yapm adılar mı? — Mümkün mü böyle bir şey. Sence hata ne demek. — Kurallara uym am ak dem ek. — Kim koyuyor bu kuralları? — Bazen Tanrı bazen de toplum . — Peki bu kurallar neden konuyor? — Bilm em , hepsinin bir sebebi vardır herhalde. — H aklısın, bu kurallar insanlar b ir arada daha m utlu ve huzur lu yaşasın diye konuyor, yani aslında her şey insan için . Sen bu kural-
ÇÖP APARTMAN- 7 243 lan dayak yem eden, bu kadar ağır b ir şekilde cezalandırılm adan öğ renemez m iydin? — Sizin çocuğunuz öğrendi m i? — Sence öğrenm iş m idir? — Siz benim annem den o kadar farklısınız k i... Sizin çocuğunuz kim bilir nasıl m ükem mel biridir. — Bak yine yanıldın. Ben onların mükem mel değil, sağlıklı, m ut lu ve huzurlu olm alarını istedim . Bunun için de en çok ihtiyaçları olan şey nedir biliyor musun? — H oşgörü galiba. — Sen gerçekten zeki b ir kadınsın. Bugüne kadar kim se sana hoş görülü davranm adığı için , sen hayatta en çok ihtiyaç duyduğum uz şeyi öğrenem em işsin am a vakit çok geç sayılm az Safiye. — Bilm em ki. — Ü stelik annenin ölüm ünden kendini sorum lu tutm anı doğru bulm uyorum . Bir kere annen seni fena halde döverken geçiriyor bu krizi. — Am a tam da o sırada ben M ehm et yerine onun ölm esini isti yord um . — Bundan doğal ne var. Bu kadar dayağı kim yese kızar, öfkele nir. Ö fke nasıl b ir duygudur biliyor musun? — Bilm ez olur m uyum, bunu benden iyi kim se bilem ez. — T arif et öyleyse. — N asıl tarif edeyim , inşam boğan, içine gülle gibi oturan bir duy gu işte. — Dışa yansım azsa dediğin doğru. A slında öfke, karşı tarafa za rar verm e isteğidir ve hem en bütün insanların hiç yabancısı olm adı ğı bir duygudur. — Siz de öfkelenir m isiniz? — Ne biçim soru bu, tabii öfkelenirim , hem de sık sık. — Yani siz de başkalarına zarar verm ek istersiniz. — Evet aynen öyle Safiye am a ben de senin gibi bu duyguyla bir şekilde başaçıkar, insanlara zarar verm em , sadece biraz söylenirim o kadar. — Yani ben de sizin gibi m i yapıyorum ? — Evet, içinden annenin ölm esini isterken, yerinden kalkam az ken, am bulans çağırıp duygularının tam tersini yapıyor ve annenin yaşam asm ı sağlıyorsun. Zam anında m üdahale edilm eseydi belki de
2 4 4 MADALYONUN IÇt o gün ölecekti annen. A yrıca polise verdiğin ifadeyle onu bu sefer de yasalar karşısında ceza alm aktan kurtarıyorsun. Bu da yetm iyor, oku la gitm eyip annene yıllarca bakıyor, hizm et ediyorsun. Daha ne yap saydın yani? — Bana öyle şeyler söylediniz k i... İşin tuhafı bütün bunları ina narak söylüyorsunuz. Sanki üzerim den b ir yük kalktı, içim boşal dı. Size m innettarım D oktor Hanım . Bugün yine çok vaktinizi aldım . Benim gibi birine bu kadar zam an ayırm anız, böyle uğraşm anız öy le garibim e gidiyor k i... Kendim i sizin yanınızda \"önem li\" hissediyo rum . Bugüne kadar h iç hissetm ediğim kadar önem li. — Böyle düşünm en ne güzel. İlk defa olum lu bir şeyler çıkıyor ağzından. H adi bakalım ben artık gideyim . İlk fırsatta yine geleceğim am a biraz daha tem iz bir eve gelm ek ve şu m utfak köşelerinden kur tulup tem iz b ir salonda oturm ak isterim , ne dersin? — Sizi çok iy i anlıyorum , elim den geleni yapacağım . — Ama kendini çok yorm a olur mu? — Tam am D oktor H anım , siz de çok yorm ayın kendinizi. Safiye beni kapıya kadar uğurluyor. M erdivenlerden inerken, çok acıklı bir film den çıkm ış gibi hisse diyorum kendim i. N eler anlattı bu kız bana. Bu ne acım asızlık, bu ne vah şet... Kim se durup dururken bu hale gelm iyor. Zavallı Safiye. N asıl bir anneden dünyaya geldiğim iz ne kadar önem li... İşte bu tam bir şans ve kısm et işi. A ilem izi kendim iz seçm iyoruz. Am a bu kadarı na da pes doğrusu. A nlattıklarından öyle çok etkilendim ki, onu din lerken ağlam am ak için zor tuttum kend im i... Ben dinlerken n e hale geldim , bu kız n asıl dayanm ış bu eziyete? Zaten dayanam am ış, duru mu içler acısı... H ay A llah, çok etkilendim , biraz daha profesyonel olabilm eyi ne zam an öğreneceğim ?
Binbir Gece Masalı - 1 ik i gündür Bolu G ölköy'deydik. G ölköy'de D evlet Su îşleri'n in çok güzel b ir konukevi var. Sevgili hocam Prof. Dr. Dikm en A nbal bizim için bu hafta sonu orada yer ayırtm ış. O n beş kişilik bir grup olarak hafta sonunu orada geçirdik. M evsim kış. ik i gün boyunca hiç durmadan kar yağdı. H er taraf çam . O rtada harika bir göl var. Y eşil, m avi ve beyazın m uhteşem kom pozisyonunu seyretm eye doyam a dık. Gölün rengi sürekli değişiyor. G riden m aviye, yeşile, laciverte doğru ağır ağır akarken p ınl pırıl ışıldıyor, bazen de ağlam aya hazır lanan bir çocuğun gözleri gibi buğulanıyor. Bütün zarafetiyle göklere uzanan çam lar, bem beyaz karın altında, yatağından gelinliğinin etek lerini toplayarak kalkan yeni gelinlere benziyor, Konukevinin m üdürü İsm ail Bey bizi kendi evim izdeym işiz gibi hissettirebilm ek için elinden geleni yapıyor. Konukevinin tüm per soneli son derece çalışkan ve güler yüzlü insanlar. H er taraf terte m iz, pırıl p ın l Yem ekler lezzetli, odalar sıcacık, ik i gün nasıl geç ti anlam adık. Grup da çok neşeli. Yirm i beş yıld ır birlikteyiz hep siyle, artık akrabadan yakın olduk, insanın bu kadar eski ve candan arkadaşları olm ası ne büyük şans. H epim iz bunun değerini biliyo ruz. G eçen yıllar daha kalabalıktık. Son b ir yılda grup iki kayıp ver di. Bu yıl yanım ızda değil, kalbim izde götürdük onları. G üzelliğin bu kadan inşam hüzünlendiriyor. Dünya bu kadar güzelken bırakıp gitm ek neden? Pazartesi sabah yola çıkıyoruz. H arika b ir hafta sonu geçirdikten sonra kendim i dinlenm iş ve enerjik hissediyorum . M uayenehane sıcacık. Tuna her zam anki güler yüzüyle karşılıyor beni. Bir yandan paltom u çıkarırken bir yandan yaşadığım güzellik leri anlatıyorum ona. — Siz yine ik i arada bir derede bir şeyler yazm ışsınızdır. — Yazm az olur muyum? H ele o m anzarayı seyrederken kitaba alacağım bölüm leri yazm ak ne kadar keyifli oluyor b ir bilsen.
2 4 6 MADALYONUN İÇt — A rkadaşlarınız kızm adı m ı? Bu ara onları çok ihm al ediyorsu nuz? — K ızm az olurlar m ı? \"Y eter artık biraz da bizim le beraber o l,\" diye tutturdular. — İyi iyi hem yazm ış, hem dinlenm işsiniz. Çok iyi olm uş. Şim di ben size bir de şekerli sabah kahvesi yapanm . içm ediniz değil m i? — H ayır içm edim . — H azırsanız ilk hastam ızı alalım mı? — H azırım . Kim geliyor? — Efendim Ankara dışından geliyorlar. K arı-koca ikisi birden randevu aldı. Uzaktan geldikleri için zam an kısıtlam ası olm asın di ye üç seanshk randevuları var. G aliba sizinle konuşm ak istedikleri önem li şeyler var. — Tam am buyursunlar. Ö nce hangisi gelecek. — N ihal H anım 'ı önce alacağım . N ihal Karahan. K apı hafifçe vuruluyor. Esm er, yeşil gözlü olağanüstü güzel bir hanım giriyor içeri. Çok şık. Parlam ent m avisi b ir döpiyes var üzerin de. Yakasındaki pırlantalar ve elm aslarla süslü antik? gül dalı göz alı yor. U zun boylu, vücudu bir m anken kadar güzel ve zarif. Doğanın o m uhteşem güzelliklerinin ardm dan bir başka doğa m ucizesi oturuyor karşım da. H ayranlıkla bakıyorum ona. — H oş geldiniz N ihal Hanım . — H oş bulduk efendim . Bizim oralardan size çok gelen olm uş. Onlardan aldık adresinizi. Eşim beni çok doktora götürdü am a bir türlü iy i olam adım . H ayranlıkla baktığım bu doğa harikası, konuşm aya başlar başla m az büyü bozuluyor. Bu kadın hiç konuşm adan oturm alı. Sesi görün tüsüne hiç uym uyor. İnsanların sesi, tonlam ası, diksiyonu ne kadar önem li. H enüz hakkında hiçbir şey bilm iyorum am a eğitim ve kültür seviyesinin pek yüksek olm adığım hissediyorum . O hiç ara verm eden konuşm aya devam ediyor. — Benim yıllardır içim sıkılıyor, her yanım uyuşuyor. G eceleri uyuyam ıyorum . Elim ayağım titriyor, m idem bulanıyor, hiçbir şey yi yem iyorum . Sık sık başım dönüyor, düşecek gibi oluyorum . Sürekli sızlanan m ızm ız çocuklara benziyor. H iç susm adan sürek li anlatıyor. H er tür hastalık onda. Belli ki m utsuz. Bu kadar güzel, bu kadar şık ve bakım lı, her halinden varlıklı bir aileye m ensup b iri oldu ğunu hissettiren bu kadın neden bu kadar m utsuz acaba? A nlattıkça
BİNBIR GECE MASALI -1 247 anlıyorum ki evliliği iyi gitm iyor. Yine m i yoksul ailenin güzel kızı ile zengin ailenin on para etm ez aptal oğlunun evlilik hikâyesini dinleye ceğim acaba? — Ben orta halli b ir ailenin kızıydım . Beş kardeştik. Babam sert, otoriter bir adam dır. Küçük bir m em ur m aaşıyla büyüttü bizi. Annem ev hamım. B izi büyütüp adam edebilm ek için saçım süpürge etti. Ben kız enstitüsü m ezunuyum . Daha fazla okuyam adım . D iğer kardeşle rim benim kadar da okuyam adılar. A ilem in tek üm idi bendim , \"Bu kız çok güzel, nasıl olsa iyi bir koca bulur ailem izi kurtarır,\" diyor lardı. Bu yüzden çok özen gösterirlerdi bana. G erçekten de öyle ol du. Çok varlıklı bir aileye gelin oldum . İstanbul H ilton'da dillere des tan bir düğünle evlendik. Balayım ızı A vrupa'da geçirdik, sonra m em lekete döndük. Koca bir köşkte oturuyorum . Eşim m em leketin en ta nınm ış ailesinin oğlu. Köşkte hizm etçiler, uşaklar bana hizm et ediyor. Elim i sıcak sudan soğuk suya sürdürm ediler. Düğünde çok değerli ta kılar taktılar. Birkaç ay içind e ham ile kaldım . Şim di oğlum büyüdü, eşim başka çocuk istem edi. Annem , babam ve kardeşlerim in durum u iyi. M em leketteki bütün genç kızlar bana gıpta ediyor. Ama kadere bakın ki bu hastalık evlendiğim günden beri peşim i bırakm ıyor. Şikâyetlerim in biri bitip biri başlıyor. Bazen durup dururken bayılıyorum . H erkes benim durum uma çok üzülüyor. Ö nce m em leketteki doktorlar gel di eve, sonra civar illerdeki doktorlara başvurduk. O da olm ayın ca eşim beni İstanbul'da bir özel hastaneye yatırdı. Orada b ir hafta kaldım . H er şeyi tek tek incelediler. Bir türlü teşhis koyam adılar. Psi- kiyatristler geldi Bir derdiniz var m ı diye soruyorlar bana. A llah'a şü kür hiçbir derdim yok. B ir sürü ilaçlar verdiler. İlaçlar beni iyice ser sem etti, hiçbirinin bir faydası olm adı. A rtık doktorlara da güvenim kalm adı. Pardon lafım size değil tabü. Sizi bizim m em lekette iyi tanı yorlar, son olarak size geldik. İnşallah buradan eli boş dönmeyiz. Gülüm süyor. H iç hasta gibi b ir hali yok, sanki sorun onun değil benim . Bana zor bir bilm ece sorm uş da, benim bunu bilem eyeceğim den o kadar em in ki, hınzır hınzır gülüm süyor bana. Aslmda bu b il m eceyi çözm em i hiç istem iyor. B elli ki niyeti üzüm yem ek değil bağ cı dövm ek. En zor hastalar işte bunlar. G erçekten iyi olm ak için gelen hastalarla çalışm ak hem daha kolay hem de daha doyurucu. D oktor olduğunuzu hissediyorsunuz. Ama N ihal H anım 'm am acı, bu has talığı en iyi doktorların bile nasıl da anlayam adığı, tedavi edem edi-
2 4 8 MADALYONUN İÇİ ğmi kanıtlayıp bu hastalıkla birlikte yıllarca kardeş kardeş yaşam ak galiba. Benim asıl çözm em gereken problem , bu hastalıktan neden vazgeçm ek istem ediği. Ü ç seans randevu alm akla çok iyi etm işler. Bilm eceyi çözebilm em için N ihal H anım 'm bana pek ipucu verm eye ceği belli. Ben yine de deniyorum . — N ihal Hanım evlilik nasıl gidiyor? — Çok iyi. H er gün A llah'a şükrediyorum bana böyle bir kısm et verdiği için. — Eşinizin ailesiyle ilişkileriniz nasıl? — Ç ok iyi, çok seviyorlar beni. Tabii ben de onlan. — Bu hastalığın yaşadığınız olaylarla bir ilgisi var m ı? — N asıl yani? — Ö rneğin bir şeye kızınca ya da üzülünce artıyor mu? — Beni üzm em eye herkes özen gösteriyor am a olur da kızar veya üzülürsem pat diye düşüp bayılıyorum . Eşim böyle zam anlarda çok üzülür ve telaşlanır. K entin bütün doktorlarını başım a toplar. Sonra ben de çok üzülüyorum eşim i böyle telaşlandırdığım için am a n e ya parsınız, hastalık bu. Elim de değil ki. İnsan hasta olm ayı ister m i? İster tabii, istem ez olur m u diyorum içim den. İşte ilk ipucu gel d i K ızınca ya da üzülünce pat diye düşüp bayılıyor. İnsan kendisi is tem edikçe kızdı ya da üzüldü diye böyle pat diye bayılm az. Am a ilgi çok fazla, kentin bütün doktorları eve çağrılıyor, herkesin ilgisi onun üzerinde. Ö zellikle eşi çok telaşlanıyor ve bu durum belli ki N ihal H anım 'm çok hoşuna gidiyor. — A yılırken ağlam a oluyor mu? — Evet evet, saatlerce hıçkıra hıçkıra ağlıyorum. Böyle zam anlar da eşim sağ olsun başımdan hiç ayrılm az, saçlarım ı okşar, düzelme mi bekler. — Dem ek bu hastalık yoruyor sizi N ihal Hanım ? — Evet çok halsiz kalıyorum . — N ihal Hanım , bu tür psikolojik rahatsızlıklar pek nedensiz de ğildir. Sizce neden hastalandınız, bu konuda b ir fikriniz var m ı? — N eden hastalandığım ı bilsem burada ne işim var D oktor H a nım . Size anlattım işte. N ihal Hanım direniyor, N eden hastalandığım ı sakın bulm aya ça lışm a diyor bana. ■
BÎNBİR GECE MASALI-1 249 — Peki N ihal Hanım , siz şim di çıkın, eşinizi yollayın bana. Biraz da onunla konuşalım . — Beni m uayene etm eyecek m isiniz? — Hayır. N ihal H anım büyük bir hayal kırıldığı içinde çıkıyor odadan. Bende aradığını bulam adı. M uayene bile etm edim onu. Kendisiyle yeterince ilgilenm ediğim i düşünüyor. Bilm iyor ki onu m uayene ede rek anlayabileceğim kolay bir çözüm bulm ayı ben de ne çok isterdim . İlgilenm ediğim konusuna gelince. Çok hem de çok ilgilenm eliyim se ninle N ihal Hamm, aksi takdirde bana sorduğun bilm eceyi çözem em . Şim di eşini bekliyorum . Bakalım bu dünya güzeli kadının nasıl bir ko cası var. Bu kadar m utsuz olduğuna göre berbat bir adam olm alı. Kapı hafifçe vuruluyor, uzun boylu, sarışın, açık renk gözlü Ro- bert Redford'u andıran iyi giyim li, yakışıldı bir adam giriyor içeri. San m etal düğm eli siyah blazer ceket giym iş. M arka olduğu belli olan sa rı, şık kravatın üzerindeki pırlanta taşlı iğne göz alıyor. H afifçe başım eğerek selam lıyor beni. — Efendim ben N ihal Harum 'ın eşi Zafer Karahan. — M emnun oldum efendim , şöyle buyurun. Hayda bu da nereden çıktı. Ben eciş bücüş, ufak tefek aptal görü nüşlü berbat birini bekliyordum . Bilm eceyi çözm ek sandığım dan da zor olacağa benziyor. Zafer Bey m untazam ütülü gri pantolonunu ha fifçe çekerek karşım daki koltuğa oturuyor. Eşinin aksine o kadar gü zel ve yum uşak bir sesi var ki, daha ilk cüm leden onun son derece eği tim li, kültürlü ve görgülü biri olduğunu hissediyorum , — Zafer Bey kendi adınıza da randevu aldığınıza göre, burada bulunuşunuzun tek nedeni eşinizin hastalığı değil. — D eğil tabii efendim . Ben kendim bizzat sizinle görüşm ek iste dim , ama eşim le ilgili sorularınız olursa, onlara da m em nuniyetle ce vap veririm . — Ne iş yapıyorsunuz Zafer Bey? — Efendim ben yüksek m akine m ühendisiyim , şu anda m em le ketteki fabrikaları yönetiyorum . Bu işte bir tuhaflık var ama anlayam adım . Böyle b ir adam ın eşi ne den bu kadar m utsuz ve doyum suz olsun ki. Ancak eşi ile aralarında ciddi bir eğitim ve kültür farkı var. Bu durum Zafer Bey için de ciddi bir sorun oluşturm az m ı? — Zafer Bey eşinizle görüştük, çok güzel bir hamm.
2 5 0 MADALYONUN İÇİ — Ö yledir efendim , eşim çok güzeldir. — Am a bazı sorunları var galiba? — Çok hasta, yıllardır gitm ediğim iz doktor kalm adı. Tetkiklerin hepsi norm al çıkıyor am a şikâyetleri hiç düzelm eden hatta artarak de vam ediyor. — Tetkikler norm al olduğuna göre dem ek ki bedensel bir hasta lık yok am a psikolojik sorunlarına bağlı ruhsal b ir hastalık var. Bu tür hastalıklar nedensiz olm az. Eşinize sordum , hiçbir sorunu olm adığı nı söyledi bana. Şim di aynı soruyu size soruyorum . N eyi var N ihal H anım 'm ? — A nadolu'da, bir eli yağda bir eli balda derler eşim gibilere. — Evet am a ne yağ ne de bal yetm em iş ona. Bu konuda olabildi ğince açık konuşm alısınız benim le. D erin b ir iç geçiriyor, yüzünü ağır bir hüzün bulutu kaplıyor Zafer B e y 'in . — Efendim nereden başlasam bilm em ki. A slında uzaktan bakıl dığında her şey o kadar güzel ki, am a işin aslı h iç de öyle değil. — Eşiniz de m utsuz, siz de, öyle mi? — M aalesef öyle ve bu yüzden ikim iz de hastayız. — Eşiniz bu m utsuzluğunu hasta olarak, bayüarak ifade ediyor. Ya siz, siz nasıl ifade ediyorsunuz? — O benden daha zayıf olduğu için bununla başaçıkam ıyor. Be nim se içim de bir kara bulut olarak hiç kıpırdam adan duruyor. Ben den başka onu gören yok sanıyordum ama siz çok çabuk fark ettiniz bunu. Size ta en başından anlatm alıyım her şeyi. Ben böyle özel ko nulan kim seyle konuşm am . Zaten Türkiye'de pek yakın arkadaşım yok. Eşim , dostum , arkadaşım hepsi A lm anya'da kaldı. Ben burada çok yalnızım . — Evlilik de bu yalnızlığınızı giderem em iş galiba? — Sorun da o ya. N ihal de yalnız, ben de. — N asü oldu bu evlilik? — O sıralar ben ailem e, özellikle de babam a çok kızgındım . O öf keyle ani b ir karar aldım am a bunu anlayabilm eniz için size ailem i iy i tanıtm alıyım . Bu uzun hikâyeyi size anlatsam beni dinler m isiniz? — M em nuniyetle. — Efendim ben aristokrat aileden gelen b ir anne ile bürokrat aile den gelm iş bir babanın oğluyum . Anne tarafım. Fatih Sultan M ehm et'e kadar uzanır. Büyük büyük dedem in dedesi savaşta çok yararlı işler
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333
- 334
- 335
- 336
- 337
- 338
- 339
- 340
- 341
- 342
- 343
- 344
- 345
- 346
- 347
- 348
- 349
- 350
- 351
- 352
- 353
- 354
- 355
- 356
- 357
- 358
- 359
- 360
- 361
- 362
- 363
- 364
- 365
- 366
- 367
- 368
- 369
- 370
- 371
- 372
- 373
- 374
- 375
- 376
- 377
- 378
- 379
- 380
- 381
- 382
- 383
- 384
- 385