Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore dualar-ve-zikirler

dualar-ve-zikirler

Published by yarasa4477, 2020-05-19 14:57:37

Description: dualar-ve-zikirler

Search

Read the Text Version

di veya daha sonrası için kötü olduğunu bilg liyorsan) onu benden, beni de ondan uzaklg laştır. Hayır nerede ise onu bana nasip et, sonra da gönlümü bu sonuca râzı kıl!» Duâ esnâsında kendi işi ne ise onu zikgr retsin ve açıkça söylesin. (Meselâ “Yâ Rab, falan sefere çıkma kararım” veya “falanca ile evlenmem” desin.” (Buhârî, Deavât 48, Tev-h hîd 10. Ayrıca bk. Tirmizî, Vitr 18; İbni Mâce, İkâme 188) Bir başka hadîs-i şerîfte: “Bir işin düşüncesi seni alıp kararsız kıldığı zaman Rabbinden hayrını iste, yani istihâre et, bunu yedi defa kadar yap, songr ra kalbine ağır basana bak, hayır ondagd dır” buyurulmuştur. (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 882) Cuma Gününde Duâ: Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-’dan riva-y yet olunduğuna göre Rasûl-i Ekrem -sallallagh hu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazretleri bu-y yurmuşlardır ki: “Cum’a gününde bir saat vardır. Allah’ıg ın kullarından bir müslim namazda iken Algl lah Teâlâ’dan niyaz ile bir şey isteyip duâsg sı o saate tesadüf ederse Allah teâlâ Hazretgl leri o kimsenin dileğini verir.” Böyle buyurd- duktan sonra mübarek küçük parmağının ucu-n na işaret buyurdu. (bk. Nevevî, el-Ezkâr, 80; Buhâr- rî, Deavât, 61) 101

Cum’a gününün içindeki saat, küçük parm- mağına nisbetle parmağın ulak ucu ne kadar ise, güne nisbetle o kadar az bir müddettir ki o saat içinde her halde duâ müstecâb olur de-m mektir. Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellg lem- Hazretleri: ‫ِإ َّن َي ْو َم ا ْل ُج ُم َع ِة َي ْو ُم ِعي ٍد َو ِذ ْك ٍر‬ “Cum’a günü, ibâdet ve ezkâr ile mügm minlerin kalbi mesrur olacak bir bayram gügn nüdür” buyurmuşlardır. (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 2519) “Size bir sûre haber vereyim mi ki, azamg met semâ ile arz arasını doldurmuş, onu yetmişbin melek teşyî’ etmiştir? O sûre Kehf süresidir. Kim cum’a günü bu sûreyi okursg sa Allah onu ötek cum’aya kadar bu sûre ile mağfiret eder, sonun da üç gün de ziyâdesg si vardır. Ve semâya ulaşan bir nur verilir ve Deccal’in fitnesinden muhafaza edilir. Yagt tacağı vakit bu sûrenin sonundan beş âyet okuyan hıfz olunur ve gecenin istediği vakgt tinde kaldırılır.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sağir, no: 2862) “Ey Rabbim! Perşembe günü ümmetimg min erkenden yaptığı işleri bereketli kıl.” (Tirmizî, Ticâret, 41) 102

Hadîsin şerhinde deniliyor ki, bu günün evvelinde bir ihtiyacını tedarik etmek, nikâh akdetmek ve bunun gibi mühim işler sünnet-t tir. “Cum’a gününde; Yani perşembeyi cumg maya bağlayan gece iki rek’at namaz kılıp Fâtiha’dan sonra onbeş defa Zilzâl Sûresign ni okuyan kimseyi Allah Teâlâ kabir azâbındg dan ve kıyamet korkularından emin kılar.” (Ali el-Müttakî, no: 21356) “Şu duâ ile cum’a günü herhangi bir saatt- te duâ edilirse sahibine muhakkak icabet olun- nur.” ‫اَل ِا ٰل َه ِا َاّل َا ْن َت َيا َح َّنا ُن َيا َم َّنا ُن َيا َب ِدي َع‬ ‫ال َّس ٰم َوا ِت َوا ْالَ ْر ِض َيا َذا ا ْل َج َال ِل َو ْال ِا ْك َرا ِم‬ “Sen’den başka hiçbir ilâh yoktur. Ey Hannân, ey Mennân, ey gökleri ve yeri en güzel şekilde yaratan, ey Celâl ve ikrâm sâhibi!” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 7450) “Cum’a gününde bir saat vardır, mü’mg min bir kul namazda duâ ederken Allah’gd dan bir şey ister ve o saate denk gelirse, Allg lah muhakkak ona icabet eder.” Ashab-ı kir- ram: “Bu saat hangi saattir yâ Rasûlallah” ded- diklerinde: 103

“İkindi namazı ile güneş batması arasındg daki vakittir.” buyurdular (Tirmizî, Cuma, 2; Ali el-Müttakî, no: 21316). Cuma namazından sonra daha oturduğu yerden kalkmadan yüz defa: ‫ُس ْب َحا َن ال ّٰل ِه َو ِب َح ْم ِد ِه ُس ْب َحا َن ال ّٰل ِه ا ْل َع ِظي ِم‬ ‫َو ِب َح ْم ِد ِه َو َا ْس َت ْغ ِف ُر ال ّٰل َه‬ “Allah’ı hamdiyle tesbih ederim. Azîm olan yüce Allah’ı hamd ile tesbîh ederim. Allah’tan beni affetmesini isterim.” diyen kimsenin yüzbin günâhını, ana ve babasının da yirmidörtbin günâhını Allah mağfiret eder.” (Ali el-Müttakî, no: 21321) Cuma Namazından Sonra: İmam-ı Suyûtî, el-Câmi’u’s-sağir’inde riv- vayet eder ki: Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellg lem-Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Kim cuma namazından sonra -konuşgm madan ve kalkmadan- ihlâs sûresini, Felâk sûresini ve Nâs sûresini yedişer defa okursg sa Allah Teâlâ onu gelecek cumaya kadar, zarar verici şeylerden muhafaza buyurur.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 8954; Ali el-Müttakî, II, 648/4985) n 104

Her Namazdan Sonra: Li-îlâfi Kureyş sûresini sabah ve akşam veya beş vakit namazın akabinde en az onbir kere okumaya devam edilirse biiznillahi Teâ-l lâ kişinin hayat tehlikesinden emin kalacağı-n nı İmam Rabbânî, Mektûbat’ında haber ver- riyor. a 105

‫‪SENENİN MUAYYEN ZAMAN-L‬‬ ‫‪LARINDA OKUNACAK DUÂLAR‬‬ ‫‪Senenin Birinci Günü‬‬ ‫‪(1 Muharrem) Okunacak Duâ:‬‬ ‫‪Senenin birinci gününde üç defa okunac-‬‬ ‫‪caktır:‬‬ ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ال َّر ْح ٰم ِن ال َّر ِحي ِم َو َص َّلى ال ّٰل ُه َع َلى‬ ‫َس ِّي ِد َنا ُم َح َّم ٍد َو ٰا ِل ِه َو َص ْح ِب ِه َو َس َّل َم‪ .‬اَل ّٰل ُه َّم‬ ‫َا ْن َت ا اْلَ َب ِد ُّى ا ْل َق ِدي ُم ْالأَ َّو ُل َو َع َال َف ْض ُل َك‬ ‫ا ْل َع ِظي ُم َو ُجو ُد َك ا ْل َع ِمي ُم ال ُم َع َّو ُل َو ٰه ِذ ِه َعا ٌم‬ ‫َج ِدي ٌد َق ْد اَ ْق َب َل َن ْس َئ ُل َك ا ْل ِع ْص َم َة ِفي ِه ِم َن‬ ‫ال َّش ْي َطا ِن َواَ ْو ِل َيا ِئ ِه َو ُجنُو ِد ِه َوا ْل َع ْو َن َع َلى‬ ‫ٰه ِذ ِه ال َّن ْف ِس ا أْلَ َّما َر ِة ِبال ُّسو ِء َوا ْا ِل ْش ِت َغا َل ِب َما‬ ‫يُ َق ِّربُ ِنى ِا َل ْي َك ُز ْل َفى َيا َذا ا ْل َج َال ِل َو ْال ِا ْك َرا ِم‬ ‫َو َص َّلى ال ّٰل ُه َع َلى َس ِّي ِد َنا ُم َح َّم ٍد ال َّن ِب ِ ّى ْالأُ ِّم ِّي‬ ‫‪106‬‬

‫َو َع َلى ٰا ِل ِه َواَ ْص َحا ِب ِه ال َّط ِّي ِبي َن ال َّطا ِه ِري َن‬ ‫َوا ْل َح ْم ُد ِل ّٰل ِه َر ِّب ا ْل َعا َل ِمي َن‬ “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıylg la. Allah (c.c) Efendimiz Muhammed’e âlign ne ve ashâbına salât u selâm eylesin! Algl lah’ım! Sen ebedîsin, Kadîm’sin, Evvel’sin. Fazl u ihsânın çok yücedir. Her şeyi kaplagy yan ve her şeyin sığınağı olan cömertliğin çok yücedir. Yeni yıl gelmiş bulunuyor. Bu sene içinde bizi şeytandan, onun dostlarıngd dan ve ordularından korumanı istiyoruz. Şu dâimâ kötülüğü emreden nefse karşı yardıgm mını istiyoruz. Sana yaklaştıracak şeylerle meşgul olabilmem için yardımını istiyorum, ey Celâl ve İkrâm Sâhibi olan Allah’ım! Allg lah, ümmî nebî Efendimiz Muhammed’e, âline, mübarek ve temiz ashâbına salât eygl lesin! Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur.” Muharrem Ayının İlk On Gününde Okunacak Duâ: ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ال َّر ْح ٰم ِن ال َّر ِحي ِم اَل ّٰل ُه َّم َا ْن َت‬ ‫ا اْلَ َب ِد ُّي ا ْل َق ِدي ُم ا ْل َح ُّي ا ْل َك ِري ُم ا ْل َح َّنا ُن ا ْل َم َّنا ُن‬ ‫َو ٰه ِذ ِه َس َن ٌة َج ِدي َدةٌ اَ ْس َئ ُل َك ِفي َها ا ْل ِع ْص َم َة ِم َن‬ ‫ َوا ْل َع ْو َن َع َلى َه ِذ ِه ال َّن ْف ِس‬.‫ال َّش ْي َطا ِن ال َّر ِجي ِم‬ 107

‫ْالأَ َّما َر ِة ِبال ُّسو ِء َوا اْ ِل ْش ِت َغا َل ِب َما يُ َق ِّر ُب ِنى ِا َل ْي َك‬ ‫َيا َذا ا ْل َج اَل ِل َو ْال ِا ْك َرا ِم ِب َر ْح َم ِت َك َيا َا ْر َح َم‬ ‫ال َّرا ِح ِمي َن‬ “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıylg la. Allah’ım! Sen ebedîsin, Kadîm’sin, dirigs sin, Kerîm’sin, Hannân’sın, Mennân’sın. Bu yeni sene içinde beni ilâhî rahmetten kovulmg muş şeytandan korumanı istiyorum. Şu dâgi imâ kötülüğü emreden nefse karşı yardımıgn nı istiyorum. Yine Sana yaklaştıracak şeygl lerle meşgul olabilmem için yardımını istigy yorum, ey Celâl ve İkrâm Sâhibi olan Allg lah’ım! Rahmetinle lutfeyle ey merhametligl lerin en merhametlisi!” Her kim Muharrem ayının ilk on gününd- de, özellikle birinci ve onuncu Aşûra günleri sabahleyin üç kere bu duâyı okursa Allah Zü’l- celâl Hazretleri’nin o kimseyi tâ gelecek se-n nenin Muharrem ayına kada cemî’ belâlardan emîn ve muhafaza buyuracağı rivâyet olun-m maktadır. 10 Muharrem’de Yedi Defa Okunacak Duâ: Yetmiş defa: ‫َح ْس ُب َنا ال ّٰل ُه َو ِن ْع َم ا ْل َو ِكي ُل ِن ْع َم ا ْل َم ْو َلى َو ِن ْع َم‬ ‫ال َّن ِصي ُر‬ 108

“Allah bize yeter, O ne güzel vekîldir. Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır.” dedikten sonra yedi defa şu duâyı okumalıdır: َ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ال َّر ْح ٰم ِن ال َّر ِحي ِم ُس ْب َحا َن ال ّٰل ِه ِم ْأل‬ ‫ا ْل ِمي َزا ِن َو ُم ْن َت َهى ا ْل ِع ْل ِم َو َم ْب َل َغ ال ِّر َضا َو ِز َن َة‬ ‫ا ْل َع ْر ِش اَل َم ْل َجأَ َو َال َم ْن َجا ِم َن ال ّٰل ِه ِا َاّل‬ ‫ِا َل ْي ِه ُس ْب َحا َن ال ّٰل ِه َع َد َد ال َّش ْف ِع َوا ْل َو ْت ِر َو َع َد َد‬ ‫َك ِل َما ِت ال ّٰل ِه ال َّتا َّما ِت ُك ِّل َها اَ ْسأَلُ َك ال َّس َال َم َة‬ ‫ِب َر ْح َم ِت َك َيا اَ ْر َح َم ال َّرا ِح ِمي َن َو َال َح ْو َل َو اَل‬ ‫ُق َّو َة ِا ّاَل ِبال ّٰل ِه ا ْل َع ِل ِّي ا ْل َع ِظي ِم َو ُه َو َح ْس ِبى ِن ْع َم‬ ‫ َو َص َّلى‬.‫ا ْل َو ِكي ُل ِن ْع َم ا ْل َم ْو َلى َو ِن ْع َم ال َّن ِصي ُر‬ ‫ال ّٰل ُه َع َلى َس ِّي ِد َنا ُم َح َّم ٍد َخ ْي ِر َخ ْل ِق ِه َو َع َلى ٰا ِل ِه‬ .‫ ٰا ِمي َن‬.‫َواَ ْص َحا ِب ِه اَ ْج َم ِعي َن‬ “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıygl la. Allah’ı mîzân dolusunca, ilimlerin nihâyg yet derecesiyle, râzı olacağı şekilde, Arş’ın ağırlığınca tesbih ederim. Allah’tan korugy yacak hiçbir sığınak ve kurtuluş yolu yok, O’ndan yine O’na sığınılır. Çift ve tek olan şeyler adedince, Allah’ın bütün tam kelg limeleri adedince O’nu tesbih ederim. Ey merhametlilerin en merhametlisi, rahmegt tinle bana selâmet vermeni istiyorum. Güng nahlardan korunmaya güç yetirmek ve taatg 109

te kuvvet bulmak, ancak yüce ve Azîm olan Allah’ın tevfik ve yardımıyladır. O bana yetg ter, O ne güzel vekildir. Ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır. Allah, mahlûkâtın en hayırlısı olan Efendimiz Muhammed’e, âling ne ve ashâbına salât eylesin! Âmîn!” Aşûra Gününün Fazîletleri: Rubeyyı’ binti Muavviz -radıyallahu an- ha-’nın rivayet etdiğine göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Ensâr’ın köyleri-n ne Aşure Günü kuşluk zamanı haber gönderd- di ve: “Her kim sabahleyin iftar ettiyse günün geri kalanını imsak etsin, yani bir şey yemegs sin, her kim oruca niyyet etti ise orucunu tagm mamlasın” buyurdu. (Buhârî, Savm, 69) Rubeyyı’ -radıyallahu anha- der ki, biz artık Rasûlullah’ın bu emrinden sonra Aşû-r ra gününün orucunu tutardık ve küçük çocuk-l larımıza da tuttururduk. Onlarla mescide gi-r rerdik ve çocuklarımıza boyalı yünden oyun-c cak verirdik, bunlardan yemek için ağlayan olursa iftar vakti erişinceye kadar bu oyun-c caklarla eğlendirirdik.” (Buhârî, Savm, 47; Müsl- lim, Siyâm, 136) Bakınız, Zaman-ı Saadette, Sadr-ı İsl- lâm’da müslüman evlâdlarına namaz ve oruç gibi ibâdetlere tâ küçükten alıştırmaya nasıl dikkat edilmiştir! 110

Çocukların oruç tutmaları hakkında cumh- hur ulemaya göre bulûğa ermeyen çocuklara oruç vâcib değildir, müstehabdır demişlerdir. İmam-ı Şâfi’î’ye göre çocuğun oruç tutmaya kudret-i bedeniyyesi olursa alıştırmak için oruç emir olunur. Yaş haddini de yedi veya on yaş olarak ta’yin etmiştir. İshak’a göre oruç onik- ki yaşında emrolunur. Ahmed bin Hanbel’e göre ise on yaşında emir olunur. Evzâî de: “Çocuğun kuvve-i bedeniyyesin- ne zaaf ârız olmaksızın üç gün üst üste oruç tutturulursa müstehab olur.” demiştir. Buhârî şârihi şöyle der: Ulemaya göre çocukların ibâdete alıştırılmaları için bu, müs-t tahsen addedilmiştir. Ve bunların vesile-i hayr ve bereket olacağını kabul etmişlerdir. Şu kad- dar ki bu, neşv ü nema çağında olan çocuğun kuvve-i bedeniyyesine zaaf îrâs etmemek şar-t tına bağlıdır. Çünkü sağlam mükellefe bile se-f ferde meşakkatine binaen iftara müsaade edil-m mişdir. Allah’ın: ‫يُ ِري ُد ال ّٰل ُه ِب ُك ُم ا ْل ُي ْس َر َو اَل يُ ِري ُد ِب ُك ُم ا ْل ُع ْس َر‬ “Allah sizin için kolaylık diler, sizin için zorluk dilemez.” (Bakara sûresi, 185) buyurduğu da unutulmamalıdır. Buhârî’nin İbn-i Abbas -radıyallahu anhg hüma-’dan rivayet ettiğine göre: Nebiyy-i Ek-r rem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Medine’yi teşrif buyurdukları vakit yahûdilerin Aşûra günü oruç tuttuklarını gördü ve: 111

“– Bu ne orucudur?” diye sordu. Onlar da cevaben: “– Bu gün iyi bir gündür. Bu gün Allah -azze ve cell- Benî İsrâîl’e düşmanlarından nec- cat verdiği bir gündür; yani Fir’avn’ın şerrin-d den kurtulduğumuz gündür! dediler. Rasûlull- lah da: “– Biz Musa’ya sizden daha yakın bugl lunuyoruz,” buyurdu, Mekke’deki gibi o gün oruç tuttu ve o gün oruç tutulmasını emir bu-y yurdu.” (Buhârî, Savm, 69) Aşûra orucu hakkındaki fıkhî hükme gel- lince: Bu orucun vâcib değil sünnet olduğund- da ulemânın ittifakı vardır. Yalnız ibtidâ-i İsl- lâm’daki hüküm hakkında ihtilâf edilmiştir. Bu oruç İmam Ebû Hanîfe’ye göre vâcibdi. İmâm-ı Şafiî’den gelen iki rivayetin meşhuru-n na göre âşura orucu ilk teşrî’ buyurulduğu za-m mandan berî kat’ıyyen vâcib olmayıp sünnet olarak devam edip gelmiştir. Şu kadar ki müe- ekked bir sünnettir. Ramazan orucu farz kılınd- dıktan sonra âşûra orucu müstehab olmuştur. Bu günün faziletleri cümlesinden olarak, Allah’ın, Âdem -aleyhisselâm-’ın tevbesin- ni bu günde kabul ettiği ve Âdem’in bu gün-d de ‘Safiyyullah’ olduğu, İdris -aleyhisselâm-’ın yüce bir mekâna bu günde ref olunduğu, Al-l lah’ın Nuh’u gemiden bu günde çıkardığı, İbr- râhîm’i ateşten bu günde kurtardığı, Tevrat’ı Musa-aleyhisselâm-’a bu günde indirdiği, Yûs- suf’u zindandan bu günde kurtardığı, Ya’kub’un 112

gözlerinin bu günde iade olunduğu, Eyyûb’un bu günde şifâya kavuştuğu, Yûnus’un balığın karnından bu günde kurtulduğu, Kızıldeniz’in Benî İsrail’e bu günde yarılıp geçtikleri ve kur-t tuldukları, Dâvûd -aleyhisselâm-’ın bu gün-d de mağfiret olunduğu, Süleyman’a bu günd- de mülk ve saltanat verildiği ve Muhammed -aleyhi’s-salâtü ve’s-selâm-’ın geçmiş ve gelec- cek günâhlarının bu günde mağfiret olunduğu rivayet olunur. Dünyânın yaratılmaya ilk baş-l landığı, yeryüzüne yağmurun ilk yağdığı gün âşûra günüdür, diye de rivayet olunmuştur. Bu günde eve çeşitli ve bol erzak almak, muhtaçlara tasaddukta, komşu ve akrabaya ik-r ramlarda bulunmak sene boyunca berekete vesile olur. Yine bu günde oruçlu bulunup ge-c cesini de ihya etmenin büyük ecir ve rizây-ı ilâh- hîye sebeb olacağı ifâde buyurulmuştur. Yahudilere benzememek için dokuzuncu ve onuncu günlerde yahud onuncu ve onbir- rinci günlerde beraber oruç tutulması gerektiği İbn-i Abbas’tan rivayet edilmiştir. er-Ravzu’l-Fâık kitabında şu kıssa anlatıl- lır: Bir vakit Basra’da servet sahibi bir adam vardı. Her senenin âşûra gününde müslüman kardeşlerini evine toplar, sabaha kadar Kur’ân okuyarak okutarak geceyi ihya ederler, nerde fakîr ve yoksul, kimsesiz varsa buldurur, heps- sine tasaddukta bulunur, dul ve yetimlere ikr- ramda bulunur, elinden gelen hayrı fazlasıyla 113

yapardı. Evinin bitişiğinde bir komşusu bulu-n nuyordu ve komşusunun hem anası, hem de kızı senelerden beri yürüyemez vaziyette idiler. Kız, babasına sordu: “– Babacığım bu gün nedir? Komşumuz herkesi evine toplayıp bu geceyi Kur’ân ve zi-k kirle ihya ediyor?” Babası: “– Yavrucuğum, bu gün âşûra günüdür, Allah katında bu günün hürmeti büyüktür, ayr- rıca çok da fazîletleri vardır” dedi. Sonra uykuya vardılar. Fakat kız çocuğun- nun gözüne uyku girmiyordu. Sanki nefesi kes- silmiş bir halde huşû ve haşyet ile Kur’ân’ı ve zikrullah’ı dinliyordu. Kur’ân’ın hatim duâsını yaptıkları vakit, yüzünü semâya doğru çevirdi ve Allah’a niyaz ederek: “– Ey Mevlâm! Bu gecenin senin indindeki hürmeti hakkı için, senin rızânı kazanmak ar-z zusuyla bu gece Kur’ân’ını okumak üzere uyum- mamış kulların hürmeti için beni şu hâlimden kurtar, kalbimin kırıklığını sar!” dedi. Daha söz- zünü bitirmemişti, o anda afiyet buldu, bütün ağrı ve sancılarından kurtularak kalkıp doğrul-d du. Sabahleyin bu hâli görünce şaşıp kalan ba-b bası: “– Kızım bu nasıl oldu?” diye sordu. O da; “– Babacığım, bu gün ile Allah’a tevessül ettim. O da ânında bana sıhhatimi ihsan etti” dedi. 114

SAFER AYINDA OKUNACAK DUÂLAR ‫َا ُعو ُذ ِبال ّٰل ِه ِم َن ال َّش ْي َطا ِن ال َّر ِجي ِم‬ ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ال َّر ْح ٰم ِن ال َّر ِحي ِم‬ .‫٭ َس اَل ٌم َع َل ْي ُك ْم َك َت َب َر ُّب ُك ْم َع َلى َن ْف ِس ِه ال َّر ْح َم َة‬ .‫٭ َس اَل ٌم َع َل ْي ُك ْم ِب َما َص َب ْرتُ ْم َف ِن ْع َم ُع ْق َبى ال َّدا ِر‬ .‫٭ َس اَل ٌم َع َل ْي ُك ُم ا ْد ُخ ُلوا ا ْل َج َّن َة ِب َما ُك ْن ُت ْم َت ْع َم ُلو َن‬ .‫٭ َو َس اَل ٌم َع َل ْي ِه َي ْو َم ُو ِل َد َو َي ْو َم َي ُمو ُت َو َي ْو َم يُ ْب َع ُث َح ًّيا‬ İlâhi rahmetten kovulmuş şeytandan Allah’a sığınırım. Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. “…Selâm size! Rabbiniz merhamet etmeyi kendisine yazdı…” (el-En’âm, 54) “Sabrettiğinize karşılık size selam olsun! Dünya yurdunun sonu (cennet) ne güzeldir!” (er-Ra’d, 24) “…Size selâm olsun. Yapmış olduğunuz (sâlih) amellere karşılık cennete girin!” (en-Nahl, 32) “Doğduğu gün, öleceği gün ve diri olarak karb birden kaldırılacağı gün ona (Hz. Îsâ’ya) selâm olsr sun!” (Meryem, 15) 115

‫٭ َوال َّس اَل ُم َع َل َّى َي ْو َم ُو ِل ْد ُت َو َي ْو َم َا ُمو ُت َو َي ْو َم‬ .‫اُ ْب َع ُث َح ًّيا‬ .‫٭ َس َال ٌم َع َل ْي َك َسأَ ْس َت ْغ ِف ُر َل َك َر ّ۪بي ِا َّن ُه َكا َن ۪بى َح ِف ًّيا‬ .‫٭ َوال َّس اَل ُم َع َلى َم ِن ا َّت َب َع ا ْل ُه ٰدى‬ .‫٭ َو َس َال ٌم َع َلى ِع َبا ِد ِه ا َّل ۪ذي َن ا ْص َط َفى‬ .‫٭ َس َال ٌم َع َل ْي ُك ْم اَل َن ْب َت ِغى ا ْل َجا ِه ۪لي َن‬ .‫٭ َس َال ٌم َق ْولاً ِم ْن َر ٍّب َر ۪حي ٍم‬ ‫٭ َس َال ٌم َع َلى نُو ٍح ِفى ا ْل َعا َل ۪مي َن ِا َّنا َك ٰذ ِل َك َن ْج ۪زى‬ .‫ا ْل ُم ْح ِس ۪ني َن ِا َّن ُه ِم ْن ِع َبا ِد َنا ا ْل ُم ْؤ ِم ۪ني َن‬ “Doğduğum gün, öleceğim gün ve diri olarak kabirdr den kaldırılacağım gün selâm banadır.” (Meryem, 33) “(İbrahim babasına:) Selâm sana, dedi, Rabrb bimden senin için mağfiret dileyeceğim. Çünkü O, bana karşı çok lütufkârdır.” (Meryem, 47) “…Selâm hidâyete tâbî olanlaradır.” (Tâhâ, 47) “…Selâm olsun seçkin kıldığı kullarına!” (en- Neml, 59 “«…Size selâm olsun. Biz kendini bilmezleri (arkadaş edinmek) istemeyiz» derler.” (el-Kasas, 55) “Onlara merhametli Rabb’in söylediği selâm vardır.” (Yâsîn, 58) “Bütün âlemlerde Nûh’a selam olsun! İşte biz muhsinleri (iyiliklerde bulunan, işini sağlam yapan ve ihsan duygusuyla yaşayan güzel insanları) böyle mürk kâfatlandırırız. Zira o, bizim mü’min kullarımızdan idi.” (es-Sâffât, 79-81) 116

‫٭ َس َال ٌم َع َلى* ِا ْب َرا ۪هي َم َك ٰذ ِل َك َن ْج ۪زى ا ْل ُم ْح ِس ۪ني َن ِا َّن ُه‬ .‫ِم ْن ِع َبا ِد َنا ا ْل ُم ْؤ ِم ۪ني َن‬ ‫٭ َس َال ٌم َع َلى ُمو ٰسى َو َها ُرو َن ِإ َّنا َك ٰذ ِل َك َن ْج ِزى‬ .‫ا ْل ُم ْح ِس ۪ني َن ِإ َّن ُه َما ِم ْن ِع َبا ِد َنا ا ْل ُم ْؤ ِم ۪ني َن‬ ‫٭ َس اَل ٌم َع َل *ى ِإ ْل َيا ۪سي َن ِا َّنا َك ٰذ ِل َك َن ْج ۪زى ا ْل ُم ْح ِس ۪ني َن‬ .‫ِإ َّن ُه ِم ْن ِع َبا ِد َنا ا ْل ُم ْؤ ِم ۪ني َن‬ .‫٭ َو َس َال ٌم َع َلى ا ْل ُم ْر َس ۪لي َن‬ .‫٭ َس َال ٌم َع َل ْي ُك ْم ِط ْب ُت ْم فا ْد ُخ ُلو َها َخا ِل ۪دي َن‬ .‫٭ َس َال ٌم ِه َى َح ّٰتى َم ْط َل ِع ا ْل َف ْجر‬ “İbrahim’e selâm! dedik. Biz muhsinleri böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mü’min kullarımr mızdandır.” (es-Sâffât, 109-111) “Mûsâ ve Hârûn’a selâm olsun. Doğrusu biz, muhsinleri böylece mükâfatlandırırız. Şüphesiz, ikisi de mü’min kullarımızdandı.” (es-Sâffât, 120-122) “Selâm olsun İlyâsîn’e! Şüphesiz biz, muhsinlr leri işte böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o, bizim mü’min kullarımızdandı.” (es-Sâffât, 130-132) “Gönderilen bütün peygamberlere selâm olrs sun!” (es-Sâffât, 181) “…Selâm size! Tertemiz geldiniz. Artık ebedî kalmak üzere girin buraya.” (ez-Zümer, 73) “O gece, selâm doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar.” (el-Kadir, 5) 117

‫َال ّٰل ُه َّم َبا ِر ْك ِفى َش ْه ِر ال َّص َف ِر َوا ْخ ِت ْم َل َنا‬ ‫ِبال َّس َعا َد ِة َوال ّظَ َف ِر‬ ‫‪“Allah’ım! Safer ayını mübârek kıl, bizlg‬‬ ‫‪lere onu saâdetle ve zaferle/kazançlarla bigt‬‬ ‫”!‪tirmeyi nasîb eyle‬‬ ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ال َّر ْح ٰم ِن ال َّر ِحي ِم‬ ‫اَل ّٰل ُه َّم َص ِّل َع َلى ُم َح َّم ٍد َع ْب ِد َك َو َن ِب ِّي َك‬ ‫َو َر ُسو ِل َك َو َع َلى ٰا ِل ِه َو َبا ِر ْك َو َس ِّل ْم‪.‬‬ ‫اَل ّٰل ُه َّم ِا ِنّى َا ُعو ُذ ِب َك ِم ْن َش ِّر ٰه َذا ا ْل َي ْو ِم َو ِم ْن‬ ‫ُك ِّل ِش َّد ٍة َو َب َال ٍء َو َب ِل َّي ٍة ِن ا َّل ِتى ِفي ِه َو َي ُكو ُن ِفى‬ ‫ِع ْل ِم َك َيا َد ْه ُر َيا ِد َيا ُر َيا َك ْي َنا ُن َيا َك ْينُو ُن َيا‬ ‫َا َّو ُل َيا أَ َب ُد َيا ُم ْب ِدي ُء َيا ُم ِعي ُد َيا َذا ا ْل َج اَل ِل‬ ‫َو ْال ِا ْك َرا ِم َيا َذا ا ْل َع ْر ِش ا ْل َم ِجي ِد أَ ْن َت َت ْف َع ُل‬ ‫َما تُ ِري ُد‬ ‫َال ّٰل ُه َّم ا ْح ُر ْس ِنى ِب َع ْي ِن َك ا َّل ِتى َال َت َنا ُم ِفى‬ ‫َن ْف ِسى َو َما ِلى َو َا ْو َال ِدى َو ِدي ِنى َو ُد ْن َيا َى ا َّل ِتى‬ ‫ا ْب َت َل ْي َت ِنى ِب ُص ْح َب ِت ِه ْم ِب ُح ْر َم ِة ا ْالَ ْب َرا ِر َوا ْالَ ْخ َيا ِر‬ ‫ِب َر ْح َم ِت َك َيا َع ِزي ُز َيا َغ َّفا ُر َيا َس َّتا ُر ِب َر ْح َم ِت َك‬ ‫َيا اَ ْر َح َم ال َّر ِح ِمي َن‪.‬‬ ‫‪118‬‬

‫َال ّٰل ُه َّم َش ِدي ُد ا ْل ُق َوى َيا َش ِدي ُد َيا َع ِزي ُز َيا َك ِري ُم‬ ‫َيا َك ِبي ُر َيا ُم َت َعا ُل َذ َّل ْل َت ِب ِع َّز ِت َك َج ِمي َع َخ ْل ِق َك‬ ‫َيا ُم ْح ِس ُن َيا ُم ْج ِم ُل َيا ُم َت َف ِّض ُل َيا ُم ْن ِع ُم َيا‬ .‫ُم ْك ِر ُم َال ِا ٰل َه ِا َّال َا ْن َت‬ ‫َال ّٰل ُه َّم َيا َل ِطي ُف َل َط ْف َت ِب َخ ْل ِق َك ال َّس ٰم َوا ِت‬ ‫َوا ْالَ ْر ِض اُ ْل ُط ْف ِب َنا ِفى َق َضا ِئ َك َو َعا ِف َنا ِم ْن‬ ‫َب َال ِئ َك َو َال َح ْو َل َو اَل ُق َّو َة ِا َاّل ِب َك ِب َر ْح َم ِت َك‬ ‫َيا َا ْر َح َم ال َّر ِح ِمي َن َح ْس ُب َنا ال ّٰل ُه َو ِن ْع َم ا ْل َو ِكي ُل‬ ‫َو َال َح ْو َل َو اَل ُق َّو َة ِا َّال ِبال ّٰل ِه ا ْل َع ِل ِ ّى ا ْل َع ِظي ِم‬ ‫َو َص َّلى ال ّٰله َع َلى َس ِّي ِد َنا ُم َح َّم ٍد َو َع َلى ٰا ِل ِه‬ .‫َو َص ْح ِب ِه َو َس َّل َم‬ “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Allah’ım! Kulun, peygamberin, rasûlün Muhammed’e ve âline salât u selâm eyle ve onları mübârek kıl! Allah’ım, bugünün şerrinden, bugündg de ve Sen’in ilminde bulunan her türlü şidgd det, belâ ve musîbetlerden Sana sığınırım. Yâ Dehr, yâ Diyâr, yâ Keynân, yâ Keynûn, yâ Evvel, yâ Ebed, yâ Mübdi’, yâ Muîd, yâ Ze’l-Celâli ve’l-İkrâm, ey şerefli Arş’ın sahigb bi, Sen istediğin her şeyi yaparsın. 119

Allah’ım, ebrâr ve seçkin kulların hürmg metine hiçbir zaman uyumayan gözünle beni, kendileriyle beraber yaşamakla beni imtihan ettiğin malımı, evlâdımı, dînimi ve dünyamı koruyup kolla, rahmetinle ey Azîz, ey Ğaffâr, ey Kerîm, ey Settâr, rahmetinle ey merhametlilerin en merhametlisi! Allah’ım, ey pek güçlü ve kuvvetli olan, ey Şedîd, ey Azîz, ey Kerîm, ey Kebîr, ey Müteâl, izzetinle ve yüceliğinle bütün mahgl lûkâta boyun eğdirdin, yâ Muhsin, yâ Mücmg mil, yâ Mütefaddıl, yâ Mün’im, yâ Mükrim, Sen’den başka ilâh yoktur. Allah’ım, yâ Latîf, semâları ve arzı yaratg tarak lütufta bulundun, hakkımızda vereceğg ğin hüküm ve takdirlerinde bize de lutufkâr davran, bize âfiyet vererek belâlardan sâlim kıl, güç ve kuvvet ancak Sen’in yardımınladg dır, rahmetinle lutfeyle ey merhametlilerin en merhametlisi! Allah bize yeter ve O ne güzel vekildir. Güç ve kuvvet ancak yüce ve azamet sahibi Allah’ın tevfîki iledir. Allah, Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât u selâm eylesin!” Safer ayında yeryüzüne nazil olacak bel- lâlardan biiznillahi teâlâ muhafaza olmak için ilk çarşamba gecesi sabah namazından evvel dört rek’at nafile namaz kılıp birinci rek’at-d da, Fâtiha’dan sonra onyedi Kevser suresi. İkinci rek’atda Fâtiha’dan sonra beş İhlâs-ı şerif üçüncüde Fâtiha’dan sonra bir Felâk su-r 120

resi, dördüncüde bir Nâs suresi okuyup selam verilip duâ edilecektir. Keza safer ayının son çarşambasının gec- cesi veya gündüzü iki rek’at namaz kılıp birinci ve ikinci rek’atta Fâtiha’dan sonra onbir İhlâs-ı şerîf okunacak, namazdan sonra yedi defa istg tiğfar edip el kaldırıp onbir defa Salât-ı Müncg ciye ve sonlarında: ‫ِا َّن َك َع َلى ُك ِّل َش ْي ٍء َق ِدي ٌر‬ “Şüphesiz Sen her şeye kâdirsin/her şeye gücün yeter.” okunacaktır. Salât-ı Münciye ‫اَل ّٰل ُه َّم َص ِّل َع َلى َس ِّي ِد َنا ُم َح َّم ٍد َص اَل ًة ُت ْن ِجي َنا‬ ‫ِب َها ِم ْن َج ِمي ِع ا ْالَ ْه َوا ِل َوا ْا ٰل َفا ِت َو َت ْق ِضى َل َنا‬ ‫ِب َها َج ِمي َع ا ْل َحا َجا ِت َوتُ َط ِّه ُر َنا ِب َها ِم ْن َج ِمي ِع‬ ‫ال َس ِّي َئا ِت َو َت ْر َف ُع َنا ِب َها اَ ْع َلى ال َّد َر َجا ِت َوتُ َب ِّل ُغ َنا‬ ‫ِب َها اَ ْق َصى ا ْل َغا َيا ِت ِم ْن َج ِمي ِع ا ْل َخ ْي َرا ِت ِفى‬ .‫ا ْل َح َيا ِة َو َب ْع َد ا ْل َم َما ِت‬ “Allah’ım! Peygamber Efendimiz Hazgr ret-i Muhammed Mustafâ’ya salât eyle. Öyle bir salât ki; o salât vesîlesiyle bizi bütün korkg ku ve âfetlerden kurtar, bütün ihtiyaçlarıgm mızı gider, bizi bütün günahlardan temizle, 121

bizi derecelerin en yücesine yükselt ve onun vesîlesiyle bizi, hayâtta ve ölümden sonra bütün hayırların en son noktasına ulaştır.” Bu duâlarda, “Beni ve efrâd-ı ailemi ve bil-c cümle mü’minleri yer ve gök afatlarından ve cemî’ belâlardan muhafaza buyur ya Rabbi!” diye duâ edilecektir. Receb Ayında Okunacak Duâ: Receb-i Şerîf girdiği zaman Nebiyy-i Ekr- rem -sallallahu aleyhi ve sellem-: ‫اَل ّٰل ُه َّم َبا ِر ْك َل َنا ِفى َر َج َب َو َش ْع َبا َن َو َب ِّل ْغ َنا‬ ‫َر َم َضا َن‬ “Ey Rabbim! Bize Receb’i ve Şa’ban’ı mübarek kıl ve bizi Ramazan’a ulaştır.” diye duâ ederlerdi (İbn Hanbel, I, 259). Ayrıca Receb ayının birinden itibaren Ram- mazan-ı Şerif sonuna kadar her gün biner aded kelime-i tevhid okumalıdır. Leyle-i Regâib: Leyle-i Regâib’den evvelki perşembe günü oruç tutulup akşam birkaç lokma iftar edip ak-ş şam namazını edadan sonra iki rek’atta bir se-l lâm vermek üzere oniki rek’at nafile namaz kı-l lınacaktır. Her rek’atta Fâtiha’dan sonra üç kere “Kadir” suresi ve oniki kere “İhlâs” sûres- si okunacaktır. 122

Veyahud bir kere “Kadir” sûresi ve üç kere “İhlâs” sûresi okunur. Namaz tamam olduğunda yetmiş kere: ‫َال ّٰل ُه َّم َص ِّل َع َلى َس ِّي ِد َنا ُم َح َّم ٍد ِن ال َّن ِب ِ ّى‬ ‫ا ْألُ ِّم ِى َو َع َلى ٰا ِل ِه َو َص ْح ِب ِه َو َس ِّل ْم‬ “Allah’ım, ümmî nebî Efendimiz Muhg hammed’e, âline ve ashâbına salât u selâm eyle!” duâsı okunacakdır. Sonra secde edilip secdede yetmiş kere: ‫ُس ُّبو ٌح ُق ُّدو ٌس َر ُّب َنا َو َر ُّب ا ْل َم اَل ِئ َك ِة َوال ُّرو ِح‬ “Bizim Rabbimiz, Rûh’un ve melâike-i kigr râmın Rabbi, bütün kusurlardan münezzeh ve cümle eksikliklerden pâk ve yücedir.” Secdeden baş kaldırıp otururken yetmiş kere: ‫َر ِّب ا ْغ ِف ْر َوا ْر َح ْم َو َت َجا َو ْز َع َّما َت ْع َل ُم ِا َّن َك‬ ‫َا ْن َت ا أْلَ َع ُّز ا اْلَ ْك َر ُم‬ “Rabbim, beni mağfiret et, bana rahmet et, bildiğin bütün kusurlarımdan geç, onları bağışla, şüphesiz Sen en yüce ve en kerîmsg sin.” duâsı okunacak. Tekrar secde edip yine yetmiş kere: ‫ُس ُّبو ٌح ُق ُّدو ٌس َر ُّب َنا َو َر ُّب ا ْل َم اَل ِئ َك ِة َوال ُّرو ِح‬ 123

“Bizim Rabbimiz, Rûh’un ve melâike-i kirâmın Rabbi, bütün kusurlardan münezzg zeh ve cümle eksikliklerden pâk ve yücegd dir.” duâsı okunacak. Ve sonra secdede iken dünyevî ve uhrevî ne haceti varsa Hak -celle ve alâ- Hazretleri’nden niyaz edilecektir. Son-r ra kişi secdeden başını kaldırıp namaz ve duâs- sı tamam olmuş olur. Mi’rac Gecesi Namazı: Receb-i Şerîf’in yirmiyedinci gecesine müs- sadif olan mübarek Leyle-i Mi’rac’da oniki rek’at nafile namaz kılınması müstahsen görülmüşd- dür. Her rek’atda Fâtihâ-i şerîfeden sonra başk- ka bir sûre okuyarak iki rek’atda bir selâm ver-m meli ve sonra yüz kere: ‫ُس ْب َحا َن ال ّٰل ِه َوا ْل َح ْم ُد ِل ّٰل ِه َو اَل ِا ٰل َه ِا ّاَل ال ّٰل ُه‬ ‫َوال ّٰل ُه َا ْك َب ُر‬ “Allah’ı tesbih ederim/bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim, hamd Allah’a mahsustur, Allah’tan başka ilâh yoktur, Algl lah en büyüktür.” zikrini okumalı. Sonra yüz kere istiğfar ederek yüz kere de Nebiyy-i Ek-r rem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimize salât ve selâm göndermelidir. Gündüzünde de oruçlu bulunmalıdır. Ma’sıyete dâir olmaksızın yapılacak her duân- nın kabulü inâyet-i ilâhiyyeden umulur. 124

‫‪Berât Duâsı:‬‬ ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ال َّر ْح ٰم ِن ال َّر ۪حي ِم‬ ‫َال ّٰل ُه َّم َيا َذا ا ْل َم ِّن َو اَل يُ َم ُّن َع َل ْي ِه َيا َذا ا ْل َج َال ِل‬ ‫َو ْال ِا ْك َرا ِم َيا َذا ال َّط ْو ِل َوا ْا ِل ْن َعا ِم اٰل ِا ٰل َه ِا اَّل‬ ‫اَ ْن َت َظ ْه َر اللاَّ ِج ِئي َن َو َجا َر ا ْل ُم ْس َت ِجي ِري َن‬ ‫َو َا َما َن ا ْل َخا ِئ ِفي َن‪.‬‬ ‫َال ّٰل ُه َّم ِا ْن ُك ْن َت َك َت ْب َت ِنى ِع ْن َد َك ِفى اُ ِّم ا ْل ِك َتا ِب‬ ‫َش ِق ًّيا َا ْو َم ْح ُرو ًما اَ ْو َم ْط ُرو ًدا َا ْو ُم َق َّت ًرا َع َل َّى‬ ‫ِفى ال ِّر ْز ِق َفا ْم ُح‬ ‫اَل ّٰل ُه َّم ِب َف ْض ِل َك َش َقا َو ِتى َو ِح ْر َما ِنى َو َط ْر ِدى‬ ‫َو ِا ْق َتا َر ِر ْز ِقى َو َا ْث ِب ْت ِنى ِع ْن َد َك ِفى اُ ِّم ا ْل ِك َتا ِب‬ ‫َس ِعي ًدا َو َم ْر ُزو ًقا َو ُم َو َّف ًقا ِل ْل َخ ْي َرا ِت ِف ِا َّن َك‬ ‫ُق ْل َت َو َق ْولُ َك ا ْل َح ُّق ِفى ِك َتا ِب َك ا ْل ُم ْن َز ِل َع َلى‬ ‫ِل َسا ِن َن ِب ِّي َك ا ْل ُم ْر َس ِل « َي ْم ُحوا ال ّٰل ُه َما َي َشا ُء‬ ‫َويُ ْث ِب ُت َو ِع ْن َد ُه اُ ُّم ا ْل ِك َتا ِب»‬ ‫ِا ٰل ِهى ِبال َّت َج ِّلى ا اْلَ ْع َظ ِم ِفى َل ْي َل ِة ال ِنّ ْص ِف ِم ْن‬ ‫َش ْع َبا َن ا ْل ُم َك َّر ِم ا َّل ِتى « ِفي َها يُ ْف َر ُق ُك ُّل َا ْم ٍر‬ ‫‪125‬‬

‫َح ِكي ٍم» َويُ ْب َر ُم اَ ْن َت ْك ِش َف َع َّنا ِم َن ا ْل َب اَل ِء َما‬ ‫َن ْع َل ُم َو َما َال َن ْع َل ُم َو َما اَ ْن َت ِب ِه َا ْع َل ُم ِا َّن َك‬ ‫َا ْن َت ا اْلَ َع ُّز ا اْلَ ْك َر ُم َو َص َّلى ال ّٰل ُه َع َلى َس ِّي ِد َنا‬ .‫ُم َح َّم ٍد َو ٰا ِل ِه َو َص ْح ِب ِه َو َس َّل َم‬ “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıylg la. Allah’ım, ey ihsân ve ikram sahibi olan ve kendisine ihsan edilemeyen, ey Celâl ve İkrâm Sahibi, ey lutfu ve ihsânı bol olan, Sen’den başka ilâh yok, sen kendisine ilticâ edenlerin yardımcısı, kendisine sığınanlara emân veren, korkanların kendisinde emniyg yete kavuştuğu yüce zât’sın. Allah’ım! Beni katında, Ümmü’l-Kitg tâb’da şakî/kötü veya mahrûm veya kovulmg muş veya rızkı dar olarak yazdıysan, Algl lah’ım fazl u ihsânınla kötülüğümü, mahgr rûmiyetimi, kovulmamı ve rızkımın az olgm masını sil, beni katında, Ümmü’l-Kitâb’gd da saîd/iyi, rızkı bol ve hayırlara muvafgf fak olan bir kulun olarak yaz. Şüphesiz Sen Rasûl’ünün lisânı üzere indirilen Kigt tâb’ında bir söz buyurdun ve Sen’in sözün haktır: «Allah dilediğini siler, (dilediğini de) sâbit bırakır. Ümmü’l-Kitâb (Ana Kitâb) O’nun yanındadır.» (er-Ra’d, 39) 126

İlâhî! En büyük tecellin ile «Her hikmetl- li işe kendisinde hükmedilen» (ed-Duhân, 4) ve kesin karar verilen mübarek Şa’bân’ın yarısı gecesinde, bizden bildiğimiz, bilmediğg ğimiz ve Sen’in bildiğin bütün belâları uzakgl laştır. Şüphesiz Sen en yüce ve en keremgl lisin. Allah, Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât u selâm eylesin!” (Bkz. Ali el-Müttakî, no: 5090) Şa’ban-ı şerîfin onbeşinci, Berât gecesi akşam namazından sonra üç kere Yasin sûres- si ve her birinin sonunda bu Berât duâsı okun- nacaktır. Birinci Yâsin-i Şerîften sonra bu duâ okunurken Allah’ın saîd kullarından olmak niyyetiyle okunacaktır. İkinci defa okunurken hayırlı ömür uzunluğu niyyetiyle okunacak-t tır. Üçüncü defa okunurken kaza ve belâlardg dan emîn olup hayırlı rızık için okunacaktır. Berât gecesinde yatsıdan sonra ikide bir selâm vermek üzere yüz rekat namaz kılınır. Her rekatta Fâtiha’dan sonra on kere İhlâs-ı şe-r rîf okunur. On defa İhlâs-ı şerîf okumaya kudr- reti olmayan beş veya üç kere okur. Bu namaz tamam oldukdan sonra okuyabildiği kadar sa-l lavât-ı şerîfe ve huzur-ı kalble tevbe ve istiğfar edip Allah Teâlâ Hazretleri’nden dünyevî ve uhrevî hâcetlerini taleb ve niyaz edecektir. n 127

Leyle-i Kadir: Evvelâ iki rekat namaz, her rekatta Fâtih- ha’dan sonra yedi kere İhlâs-ı şerîf okunacak, selâmdan sonra yetmiş kere istiğfar edilecek-t tir. Sonra yine iki rekat namaz, her rekatta Fâtiha’dan sonra üç kere İhlâs, selâmdan son-r ra şu duâ okunacak: ‫ُس ْب َحا َن َم ْن ُه َو َقا ِئ ٌم َي ْس َه ُر ُس ْب َحا َن َم ْن ُه َو‬ ‫َدا ِئ ٌم َل ْم َي َز ْل ُس ْب َحا َن َم ْن ُه َو َحا ِف ٌظ َال َي ْغ َف ُل‬ ‫ُس ْب َحا َن َم ْن ُه َو َج َوا ٌد اَل َي ْب َخ ُل ُس ْب َحا َن َم ْن‬ ‫ُه َو َر ِحي ٌم َال َي ْع َج ُل ُس ْب َحا َن ال ّٰل ِه َوا ْل َح ْم ُد‬ ‫ِل ّٰل ِه َو َال ِا ٰل َه ِا َّال ال ّٰل ُه َوال ّٰل ُه اَ ْك َب ُر َو اَل َح ْو َل َو اَل‬ ‫ ُس ْب َحا َن َيا َع ِلي ُم‬.‫ُق َّو َة ِا اَّل ِبال ّٰل ِه ا ْل َع ِل ِّي ا ْل َع ِظي ِم‬ .‫َيا َع ِظي ُم ا ْغ ِف ْر ِل َي ال َّذ ْن َب ا ْل َع ِظي َم‬ “Dâimâ ayakta ve uyanık olan zâtı tesbg bih ederim. Dâimâ vâr olan zâtı tesbih edegr rim. Hiçbir zaman gâfil olmayıp dâimâ mugh hafaza eden zâtı tesbih ederim. Cömert olup cimrilik yapmayan zâtı tesbih ederim. Cezâlandırmada acele etmeyip merhametgl le muâmele eden zâtı tesbih ederim. Allah’ı tesbih ederim, hamd Allah’a mahsustur, Algl lah’tan başka ilâh yoktur, Allah en büyükgt tür. Güç ve kuvvet ancak yüce ve azamet sagh 128

hibi Allah’ın tevfîki iledir. Sen’i tesbih ederg rim ey Alîm, Sen’i tesbih ederim ey Azîm! Benim pek büyük olan günahlarımı mağfigr ret eyle!” İftar Duâsı: ‫َال ّٰل ُه َّم َل َك ُص ْم ُت َو ِب َك ٰا َم ْن ُت َو َع َل ْي َك‬ ‫َت َو َّك ْل ُت َو َع َلى ِر ْز ِق َك َا ْف َط ْر ُت‬ “Allah’ım Senin rızân için oruç tuttum. Sana inandım. Sana güvendim. Senin rızgk kınla orucumu açıyorum.” (krş. Ebû Dâvud, Savm, 22) Senenin Sonunda Okunacak Duâ: ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ال َّر ْح ٰم ِن ال َّر ۪حي ِم‬ ‫َو َص َّلى ال ّٰل ُه َع َلى َس ِّي ِد َنا ُم َح َّم ٍد َو ٰا ِل ِه َو َص ْح ِب ِه‬ ‫َو َس َّل َم اَل ّٰل ُه َّم َما َع ِم ْل ُت ِفى ٰه ِذ ِه ال َّس َن ِة ِم َّما‬ ‫َن َه ْي َت ِنى َع ْن ُه َف َل ْم َاتُ ْب ِم ْن ُه َو َل ْم َت ْر َض ُه َو َن ِس ْي ُت ُه‬ ‫َو َل ْم َت ْن َس ُه َو َح ِل ْم َت َع َل َّى ِفي ِه َب ْع َد ُق ْد َر ِت َك‬ ‫َع َل َّى ُع ُقو َب ِتى َو َد َع ْو َت ِنى ِا َلى ال َّت ْو َب ِة َب ْع َد‬ ‫ُج ْرأَ ِتى َع َلى َم ْع ِص َي ِت َك َف ِا ِنّى َا ْس َت ْغ ِف ُر َك َفا ْغ ِف ْر‬ 129

‫ِلى! َو َما َع ِم ْل ُت ِفي َها ِم َّما َت ْر َضا ُه َو َو َع ْد َت ِنى‬ ‫َع َل ْي ِه ال ّثَ َوا َب َفأَ ْسأَلُ َك ال ّٰل ُه َّم َيا َك ِري ُم َيا َذا‬ ‫ا ْل َج َال ِل َو ْال ِا ْك َرا ِم َا ْن َت َت َق َّب َل ُه ِم ِنّى َو َال َت ْق َط َع‬ ‫َر َجا ِئى ِم ْن َك َيا َك ِري ُم َو َص َّلى ال ّٰل ُه َع َلى‬ ‫َس ِّي ِد َنا ُم َح َّم ٍد َو ٰا ِل ِه َو َص ْح ِب ِه َو َس َّل َم‬ “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıylg la. Allah, Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât u selâm eylesin! Allah’ım, bu senede Sen’in nehyettiklg lerinden işleyip de bildiğim, tevbe etmedigğ ğim ve Sen’in de râzı olmadığın günahlarımg mı, yine benim unutup da Sen’in unutmadığg ğın, beni cezâlandırmaya gücün yettiği hâlgd de bana yumuşak davranıp cezâlandırmaktg ta acele etmediğin, Sana isyana cür’et ettg tikten sonra beni tevbeye dâvet ettiğin güng nahlarımı affetmeni istiyorum, beni mağfirg ret eyle! Allah’ım, bu senede Sen’in râzı oldg duğun ve sevap vaat ettiğin amellerden yaptg tıklarımı kabul etmeni istiyorum ey Kerîm, ey Celâl ve İkrâm sahibi! Ümidimi Sen’den kestirmemeni istiyorum ey Kerîm! Allah, Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbına salât u selâm eylesin!” n 130

Arefe Günü Duâsı: Peygamberimiz -sallallahu aleyhi ve sellg lem- Arefe gününde en ziyâde şöyle derlerdi: ‫ َل ُه ا ْل ُم ْل ُك‬.‫اَل ِا ٰل َه ِا اَّل ال ّٰل ُه َو ْح َد ُه َال َش ِري َك َل ُه‬ ‫َو َل ُه ا ْل َح ْم ُد ِب َي ِد ِه ا ْل َخ ْي ُر َو ُه َو َع َلى ُك ِّل َش ْى ٍء‬ ‫َق ِدي ٌر‬ “Allah’tan başka ilâh yoktur, yalnız O vardır ve hiçbir şerîki yoktur. Mülk O’nundg dur ve hamd de O’na mahsustur. Bütün hayg yırlar O’nun elindedir ve O her şeye kâdirgd dir.” Bayram Geceleri: “Ramazan bayramı gecesini ve Kurban Bayramı gecesini sevâbını Allah’tan umarg rak ihya edenin kalbi, kalblerin öldüğü gündg de ölmez.” (İbn Mâce, Sıyam, 68) nnn 131

MUHTELİF VESİLELERLE OKUNACAK DUÂLAR Sefere Çıkarken Okunacak Duâlar: Sefere çıkarken şu beş sûre, evvelinde ve sonunda besmele-i şerîfe ile okunmalıdır: Kâfigr rûn, Nasr, İhlâs, Felâk ve Nâs sûreleri. Çünkü Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “Bir sefere çıktığın zaman arkadaşların içinde hâli en güzel ve azığı en bol bir kimse olmak ister misin ey Cübeyr? Öyle ise şu beş sûreyi oku: Kâfirûn, Nasr, İhlâs, Felâk ve Nâs sûrelerini. Her sûreye besmele ile başla ve besmele ile bitir.” (Heysemî, X, 134) Seferde ise şu duâ okunmalıdır: ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ال َّر ْح ٰم ِن ال َّر ۪حي ِم‬ ‫اَل ّٰل ُه َّم ِب َك اَ ْس َت ِعي ُن َو َع َل ْي َك اَ َت َو َّك ُل َد ِلّ ْل ِلى‬ ‫ُص ُعو َب َة اَ ْم ِرى َو َس ِّه ْل َع َل َّى َم َش َّق َة َس َف ِرى‬ 132

.‫َوا ْر ُز ْق ِنى ِم َن ا ْل َخ ْي ِر َوا ْص ِر ْف َع ِنّى ُك َّل َش ٍّر‬ ‫َر ِّب ا ْش َر ْح ِلى َص ْد ِرى َو َي ِّس ْر ِلى َا ْم ِرى‬ ‫ اَل ّٰل ُه َّم َا ْس َت ْخ ِل ُف َك‬.‫َوا ْح ُل ْل ُع ْق َد ًة ِم ْن ِل َسا ِنى‬ ‫َواَ ْس َت ْو ِد ُع َك َن ْف ِسى َو ِدي ِنى َواَ ْه ِلى َو َما ِلى‬ ‫َواَ َقا ِر ِبى َو ُك َّل َما أَ ْن َع ْم َت َع َل َّى َو َع َل ْي ِه ْم ِب ِه‬ ‫ِم ْن ٰا ِخ َر ٍة َو ُد ْن َيا َوا ْح َف ْظ َنا َا ْج َم ِعي َن ِم ْن ُك ِّل‬ ‫ اَل ّٰل ُه َّم ا ْح َف ْظ ِنى َوا ْح َف ْظ‬.‫ُسو ٍء َيا َك ِري ُم‬ ‫َما َم ِعى َو َس ِّل ْم ِنى َو َس ِّل ْم َما َم ِعى َو َب ِّل ْغ ِنى‬ ‫ َال ّٰل ُه َّم ِا َل ْي َك َت َو َّج ْه ُت َو ِب َك‬.‫َو َب ِّل ْغ َما َم ِعى‬ ‫ا ْع َت َص ْم ُت َال ّٰل ُه َّم َز ِّو ْد ِل َى ال َّت ْق َوى َوا ْغ ِف ْر ِلى‬ ‫َذ ْن ِبى َو َو ِّج ْه ِنى ِل ْل َخ ْي ِر َا ْي َن َما َت َو َّج ْه ُت‬ “Rahman, Rahîm Allah’ın adıyla. Ey Rabbim! Senden yardım istiyorum, sana tevekkül ediyorum, benim işimin zorgl luğunu azalt! Seferimin meşakkatini kolaylg laştır ve beni hayırla rızıklandır. Benden her türlü şerri defet. Rabbim! Sadrıma inşirg rah ver. İşimi kolaylaştır, dilimdeki düğümü çöz. Allah’ım, kendimi, dinimi, ehlimi, magl lımı, akrabamı, bana ve onlara ihsan ettiğin âhiret ve dünyâya müteallik bütün nimetgl lere seni bırakıyorum ve onları sana emâng net ediyorum. Bizim hepimizi her türlü kögt 133

tülükten ve üzücü şeylerden muhafaza et! Ey kerem sahibi Rabbim! Beni ve benim begr râberimdekileri muhafaza et! Beni ve berâgb berimdekileri selâmette kıl, beni ve berâbegr rimdekileri menzilimize ulaştır ey Rabbim! Ey Rabbim! Sana tevbe ettim, Sana sarıldg dım, takvayı bana azık olarak ver, günâhımg mı mağfiret et, her nereye yönelirsem beni hayra yönelt!” (krş. Nevevî, el-Ezkâr, 195 vd.) “Sefere çıkmayı düşünerek evinden ayrg rılan bir kimse yola çıkarken: ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ٰا َم ْن ُت ِبال ّٰل ِه َوا ْع َت َص ْم ُت ِبال ّٰل ِه‬ ‫َو َت َو َّك ْل ُت َع َلى ال ّٰل ِه َو َال َح ْو َل َو َال ُق َّو َة ِا اَّل ِبال ّٰل ِه‬ “Allah’ın ismiyle. Allah’a îmân ettim, Allah’a sarıldım, Allah’a tevekkül ettim, güç ve kuvvet ancak Allah’ın yardımıylagd dır.” derse en hayırlı bir yere çıkmakla nags siblendirilir ve kötü bir yere çıkmanın şerri ondan geri çevrilir.” (Ali el-Müttâkî, no: 17534) “Sizden biriniz bir sefere çıkmak, yahud bir menzilde konaklamak isteyince, eşyasını koyup, etrafa bir çizgi çektikten sonra: ‫َال ّٰل ُه َر ِبّى اَل َش ِري َك َل ُه‬ “Allah Rabbimdir, O’nun şerîki yoktg tur.” derse eşyası muhafaza olunur.” (Ali el-Mütt- tâkî, no: 17553) 134

Gemiye Binerken Okunacak Duâ: Gemiye binerken şu âyet-i celîleler okun- nursa bi-iznillah batmaktan emîn olunur: ‫ِإ َّن َر ِّبي َل َغ ُفو ٌر‬ ‫َو ُم ْر ٰسي َها‬ ‫ ّٰل َِهو َمَما ْ َجقا ٰمَرادلهُري َهواا‬.‫ِبَر ْ ِسح ِيم ٌمال‬ ‫َق ْد ِر ِه َوا اْلَ ْر ُض‬ ‫ال ّٰل َه َح َّق‬ ‫َج ِمي ًعا َق ْب َض ُت ُه َي ْو َم ا ْل ِق َيا َم ِة َوال َّس ٰم َوا ُت‬ .‫َم ْط ِو َّيا ٌت َب َي ِمي ِن ِه ُس ْب َحا َن ُه َو َت َعا َلى َع َّمايُ ْش ِر ُكو َن‬ “Yüzüp gitmesi de, durması da Allah’ır ın adıyladır. Muhakkak ki Rabbim Gafur ve Rahîmdir.” (Hûd sûresi, 41) “Allah’ı lâyık olduğu şekilde takdîr edemr mediler. Halbuki kıyamet günü yeryüzü tarm mamen O’nun kabza-i kudretindedir. Gökrl ler de yine O’nun yed-i kudretinde dürülmr müşlerdir. O, onların şirk koştukları şeylerdr den tamamen münezzeh ve çok yücedir.” (Zümer sûresi, 67) Gazadan Yahûd Hacdan Dönerken Okunacak Duâ: Abdullah bin Ömer -radıyallahu anhümg ma-’dan rivayet edildiğine göre Nebiyy-i Ek-r rem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz gazadan veya hacdan dönerlerken yüksek bir tepeye çıktıkta üç kere: “Allahü ekber” diye tekbîr alırdı. Sonra kelime-i tevhîd söylerdi. 135

‫ « َث اَل ًثا» ٰال ِا ٰل َه ِا َّال ال ّٰل ُه َو ْح َد ُه‬،‫َال ّٰل ُه َا ْك َب ُر‬ ‫ َل ُه ا ْل ُم ْل ُك َو َل ُه ا ْل َح ْم ُد َو ُه َو‬.‫اَل َش ِري َك َل ُه‬ ‫ ٰا ِي ُبو َن ٰتا ِئ ُبو َن َعا ِب ُدو َن‬.‫َع َلى ُك ِّل َش ْي ٍء َق ِدي ٌر‬ ‫َسا ِج ُدو َن ِل َر ِّب َنا َحا ِم ُدو َن َص َد َق ال ّٰل ُه َو ْع َد ُه‬ ‫َو َن َص َر َع ْب َد ُه َو َه َز َم ا اْلَ ْح َزا َب َو ْح َد ُه‬ “Allahü ekber (üç defa), Allah’dan başkg ka ilâh yoktur. Ancak O vardır. Şerîki yoktg tur. Mülk O’nundur. Hamd O’na mahsusgt tur. Ve O her şeye kadirdir. Biz yolculuktan dönen, tevbe eden, kulluk eden, secde eden ve Rabbimize hamd eden kişileriz. Allah vag’ ’dini yerine getirdi ve kuluna yardım etti. Türlü orduları yalnız başına hezîmete uğratgt tı.” (Buhârî, Umre, 12, Meğazî, 29) Yani Cenâb-ı Hak Bedir’de, Hendek’de, Huneyn Vak’ası’nda düşmanları perîşan edip şimdi biz yollarda serbest olarak emniyyet ve selâmet içinde kazançlı olarak gaza ve hacdan dönüyoruz, demektir. İşbu tekbîr ve duâyı, hac ve gazaya giden, gelen ve sâir bir sefer hâlinde olanların yüksek tepe ve dağa çıktıkça okumaları müstehabdır. Şifâ Duâları: Hazret-i Âişe -radıyallahu anha-’dan riv- vayete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleygh 136

hi ve sellem- kendilerine bir hasta getirildiğind- de şöyle duâ ederlerdi; ‫َا ْذ ِه ِب ا ْل َب ْأ َس َر َّب ال َّنا ِس ا ْش ِف َواَ ْن َت ال َّشا ِفى‬ ‫اَل ِش َفا َء ِا ّاَل ِش َفا ُؤ َك ِش َفا ًء اَل يُ َغا ِد ُر َس َق ًما‬ “Bu hastalığı gider ey insanların Rabbi! Şifâ ver, çünkü şifâ verici sensin . Senin verecg ceğin şifâdan başka şifâ yoktur. Öyle şifâ ver ki hiç bir hastalık bırakmasın.” (Buhârî, Merdâ, 20; Müslim, Selâm, 46; Ebû Dâvud, Tıbb, 18, 19) Yine Âişe -radıyallahu anha-’dan rivaye-t te göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, kendisine bir hastanın şifâ bulması için duâ talebedildiği zaman: ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ُت ْر َب ُة اَ ْر ِض َنا َو ِري َق ُة َب ْع ِض َنا يُ ْش َفى‬ ‫َس ِقي ُم َنا ِب ِا ْذ ِن َر ِبّ َنا‬ “Allah’ın adıyla duâya başlarım. Bizim yegr rimizin toprağı ve birimizin tükrüğü vesilesiylg le Allah’ın izniyle hastamız şifâ bulur.” (Buhâ-r rî, Tıbb, 38; Müslim, Selâm, 54; Ebû Dâvud, Tıbb, 19) İbn Abbas -radıyallahu anhümâ-’dan ri-v vayete göre Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleygh hi ve sellem- Efendimiz’e bir hâtûn müracaa- at edip: “– Ya Rasûlallah, ben sar’a illetine duçar oluyorum. Hem de sar’a hâlinde açılıyorum. 137

Allah Teâlâ’ya duâ ediniz ki, bu illeti benden izâle eylesin” dedi. Rasûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz kadına hitaben: “– Dilersen sabret, bu illet mukabilinde sana cennet verilsin. Dilersen sıhhat ve afigy yetin için Allah Teâlâya duâ edeyim,” bu-y yurdu. Sonra o hâtûn: “– Yâ Rasûlallah, böylece sabrederim. Yalnız sar’a hâlinde açılmamam için Allah Teâ- âlâ Hazretlerine duâ ediniz” dedi. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de, o halinde açılmaması için duâ buyurdular. (Buhârî, Merdâ, 6; Müslim, Birr, 54) Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellg lem- şöyle buyururlardı: ‫َض ْع اُ ْص ُب َع َك ال َّس َّبا َب َة َع َلى ِض ْر ِس َك ثُ َّم ا ْق َر ْأ‬ ‫ٰا ِخ َر ٰي ٓس‬ “Ağrıyan dişinin üzerine şehâdet parmg mağını koyup Yâsin-i şerîfin son tarafını nigh hayete kadar oku, biiznillah teâlâ şifâ bulg lur.” (Suyûtî, el-Câmi’us-Sağîr, no: 5218) ‫َض ْع َي ِمي َن َك َع َلى ا ْل َم َكا ِن ا َّل ِذى َت ْش َت ِكى‬ ‫َفا ْم َس ْح ِب َها َس ْب َع َم َّرا ٍت َو ُق ْل ( َا ُعو ُذ ِب ِع َّز ِة ال ّٰل ِه‬ ‫َو ُق ْد َر ِت ِه ِم ْن َش ِّر َما َا ِج ُد) ِفى ُك ِّل َم ْس َح ٍة‬ 138

“Sağ elini vücudunda rahatsız olduğun mahalle koyup yedi defa mesh eyle ve her meshte: «Hissettiğim bu hastalığın şerrindg den Allah’ın izzetine ve kudretine sığınıgr rım!» de. Biiznillahi Teâlâ şifâ bulursun.” (İbn Hanbel, IV, 217) Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellg lem- Efendimiz rahatsızlandıkları zaman onu Cibril tedavi eder ve: ‫ ِم ْن‬،‫ ِم ْن ُك ِّل َش ْي ٍء يُ ْؤ ِذي َك‬،‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه أَ ْر ِقي َك‬ ،‫ اَل ّٰل ُه َي ْش ِفي َك‬،‫َش ِّر ُك ِّل َن ْف ٍس أَ ْو َع ْي ٍن َحا ِس ٍد‬ ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه أَ ْر ِقي َك‬ “Allah’ın ismiyle seni rahatsız eden her şeyden sana okurum. Her nefsin veya hasg setçi her gözün şerrinden Allah sana şifâ versin. Allah’ın adıyla sana okurum.” derd- di. (Müslim, Selâm 40) Peygamberimiz bir rahatsızlıkları olduğu zaman Muavvizeteyn sûrelerini okur, kendi üzerine üfler ve onu eliyle üzerinden silerdi. Ve şöyle buyururlardı: ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه اَل ّٰل ُه َّم َدا ِو ِني ِب َد َوا ِئ َك َوا ْش ِف ِني‬ ‫ِب ِش َفا ِئ َك َوأَ ْغ ِن ِني ِب َف ْض ِل َك َع َّم ْن ِس َوا َك‬ ‫َوا ْح َذ ْر َع ِنّي أَ َذا َك‬ 139

“Allah’ın ismiyle. Ey Rabbim! Beni kendg di devân ile tedavi et, bana kendi şifân ile şifâ ver ve beni kendi fazlınla Senden başkg kalarından müstağni kıl ve beni ezalardan uzak tut.” (Heysemî, X, 180) Henüz eceli gelmemiş bir hastayı ziyaret eden bir mü’min yedi defa: ‫اَ ْسأَ ُل ال ّٰل َه ا ْل َع ِظي َم َر َّب ا ْل َع ْر ِش ا ْل َع ِظي ِم اَ ْن‬ ‫َي ْش ِف َي َك‬ “Büyük Allah’tan, büyük Arş’ın Rabbi Allah’tan sana şifâ vermesini istiyorum!” derse muhakkak afiyet bulur. (Ebû Dâvud, Cenâiz, 8; Tirmizî, Tıbb, 32; İbn Hanbel, I, 239) Humma’ya Tutulan Kimse Hummaya tutulan bir kimse üç gün üst üste yıkanıp her yıkandıkça: ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه اَل ّٰل ُه َّم ِا ِنّى ِا َّن َما ا ْغ َت َس ْل ُت ا ْل ِت َما َس‬ ‫ِش َفا ِء َك َو َت ْص ِدي ًقا ِب َن ِب ِّي َك‬ “Allah’ın adıyla! Allah’ım, ben ancak Senin şifânı aramak ve peygamberini tasdîk etmek için yıkanıyorum” derse hastalığı gi-d der. (Tuhfetüz-Zâkirîn, 216) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- ak-s sırdığı zaman ‫ َح ْم ًدا ِل ّٰل ِه‬Allah’a hamd ederim der, 140

kddeeânnydieliitrs,vinOeersd‫ه‬iُ an‫ل ّٰل‬:‫ا‬v‫كْم‬e‫ َُك‬h‫اُمَل‬â‫ح َحَب‬lْ‫ر‬iْ n‫ص ِلَي‬iAْzُ‫ي‬il‫َو‬lıas‫ ُه‬hl‫ ّٰل‬â‫ال‬hs‫م‬aُ e‫ُك‬ny‫َي‬a‫د‬lِ e‫ ْه‬rs‫ َي‬aiAnhm!lldaeihyt eseicyzeleevshâinibgd verirdi. (Buhârî, Edeb, 126) n Hazret-i Âişe -radıyallahu anha der ki: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazr- retleri’nin vücûd-ı risâletpenâhîlerine hastalık ârız oldukda mu’tad-ı nebevîleri üzerine Muga avvizeteyn sûrelerini okuyarak mübarek elle-r rinin avuçlarına nefes ederler ve sonra müba-r rek elleriyle hasta olan mahallini meshederl- ler idi. Maraz-ı mevtinde ve hâlet-i ihtizârda iken, ben de Muavvizeteyn sûrelerini okur ve nefes ederdim. Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve selgl lem- son hastalığı günlerinde iken kulağımı mübârek ağızlarının yanına tutup dinlediğimd- de arkasını bana dayamış olduğu halde: ‫َال ّٰل ُه َّم ا ْغ ِف ْر ِلى َوا ْر َح ْم ِنى َواَ ْل ِح ْق ِنى ِبال َّر ِفي ِق‬ ‫ا ْألَ ْع َلى‬ “Ya Rabb beni affet, bana rahmet eyle ve beni refîk-i a’lâya ilhak eyle” diyerek duâ ettiğini işittim. (Buârî, Maraz, 19) n 141

Göz Ağrısı İçin: Her gün sabah namazının farzı ile sünneti arasında sağ eliyle alnını tutarak onbeş def’a: ‫َر َّب َنا اَ ْت ِم ْم َل َنا نُو َر َنا َوا ْغ ِف ْر َل َنا ِا َّن َك َع َلى ُك ِّل‬ ‫َش ْى ٍء َق ِدي ٌر‬ “Ey Rabbimiz! Nûrumuzu bizim için tamr mamla, bizi bağışla; çünkü Sen her şeye kâdirsin.” (et-Tahrîm, 8) âyet-i celîlesini okuyup her okudukça: ‫َيا نُو ُر َيا َب ِصي ُر َيا نُو ُر َيا َب ِصي ُر‬ Yâ Nûr, yâ Basîr! Yâ Nûr, yâ Basîr! diyen ve beş def’a da: ‫َيا َر ِّب َق ِّو َب َص ِرى اَل ّٰل ُه َّم ا ْش ِف َا ْن َت ال َّشا ِفى‬ ‫َال ّٰل ُه َّم َعا ِف َا ْن َت ا ْل ُم َعا ِفى‬ “Yâ Rabbî, görüşümü kuvvetlendir, Allg lah’ım şifâ ver Sen Şâfî’sin, Allah’ım âfiyet ver Sen Muâfî’sin!” diyen kimsenin biiznilla-h hi teâlâ gözleri ağrımaz. Ve gözlerinde hasta-l lık varsa biiznillahi teâlâ şifâyâb olur. Gözü ağrıyan ve hatta hastalığın te’siriyle göremez derecelerine gelen bir kimse ellerini kaldırıp Sûre-i Hadîd’in evvelindeki dört âyet-i kerîme ile Sûre-i Haşr’ın âhirindeki üç âyet-i kerîmeyi okuduktan sonra: 142

‫اَل ّٰل ُه َّم ا ْش ِف َا ْن َت ال َّشا ِفى َال ّٰل ُه َّم َعا ِف َا ْن َت‬ ‫ا ْل ُم َعا ِفى‬ “Allah’ım şifâ ver Sen Şâfî’sin, Allah’ıg ım âfiyet ver Sen Muâfî’sin!” diyerek gözler- rini meshederse Cenâb-ı Hakk -azze ve cellg le- Hazretleri onun gözlerindeki hastalığı izâ-l le edip şifâ verir. Gözünün nûru biiznillahi Te-â âlâ artar. Her gün sabahleyin iki baş parmağının tır-n nakları üzerine yedi def’a şu âyeti okuyup gözl- lerini mesheden kimsenin biiznillahi teâlâ nurı basarı artar ve gözlerine ağrı ve zarar ârız ol-m maz: ‫َف َك َش ْف َنا َع ْن َك ِغ َطا َء َك َف َب َص ُر َك ا ْل َي ْو َم َح ِدي ٌد‬ ‫َو َص َّلى ال ّٰل ُه َع َلى َس ِّي ِد َنا ُم َح َّم ٍد َو ٰا ِل ِه َو َص ْح ِب ِه‬ ‫َو َس َّل َم‬ “…Şimdi biz senin perdeni kaldırdık. Bugün artık gözün keskindir.” (Kâf, 22) All- lah, Efendimiz Muhammed’e, âline ve ashâbı-n na salât u selâm eylesin! n 143

Şifa Âyetleri: .‫٭ َو َي ْش ِف ُص ُدو َر َق ْو ٍم ُم ْؤ ِم ۪ني َن‬ .‫٭ َو ِش َفآ ٌء ِل َما ِفى ال ُّص ُدو ِر‬ ‫٭ َي ْخ ُر ُج ِم ْن ُب ُطو ِن َها َش َرا ٌب ُم ْخ َت ِل ٌف اَ ْل َوانُ ُه‬ ‫۪في ِه ِش َف *ا ٌء ِلل َّنا ِس‬ ‫٭ َونُ َن ِّز ُل ِم َن ا ْل ُق ْر ٰا ِن َما ُه َو ِش َف *ا ٌء َو َر ْح َم ٌة‬ ‫ِل ْل ُم ْؤ ِم ۪ني َن‬ ‫٭ َو ِا َذا َم ِر ْض ُت َف ُه َو َي ْش ۪في ِن‬ ‫٭ ُق ْل ُه َو ِل َّل ۪ذي َن ٰا َمنُوا ُه ًدى َو ِش َفآ ٌء‬ “Allah, mümin bir topluluğun kalplerine şifa versin/gönüllerini ferahlatsın!” (et-Tevbe, 14) “…Gönüllerdeki dertlere şifâdır...” (Yûnus, 57) “…Onların (arıların) karınlarından renkleri çeşitli bir şerbet (bal) çıkar ki, onda insanlar için şifâ vardır…” (en-Nahl, 69) “Biz, Kur’ân’dan öyle bir şey indiriyoruz ki o, mü’minler için şifâ ve rahmettir…” (el-İsrâ, 82) “Hastalandığım zaman bana şifâ veren O’dur.” (eş-Şuarâ, 80) “…De ki: O, (Kur’ân) inananlar için doğru yolu gösteren bir kılavuzdur ve şifâdır…” (Fussılet, 44) 144

Şifâ Duâsı: ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه ال َّر ْح ٰم ِن ال َّر ِحي ِم‬ ‫ِب ْس ِم ال ّٰل ِه َا ْر ۪قي َك َال ّٰل ُه َي ْش ۪في َك َا ْذ ِه ِب ا ْل َب ْأ َس‬ ‫َر َّب ال َّنا ِس َوا ْش ِف اَ ْن َت ال َّشا ِفى َال ِش َفا َء ِا َّال‬ ‫ِش َفا ُء َك ِش َفا ًء اَل يُ َغا ِد ُر َس َق ًما ٰا ۪مي َن ِب َر ْح َم ِت َك‬ ‫ ِم ْن ُك ِّل َش ْي ٍء يُ ْؤ ۪ذي َك‬.‫َيا اَ ْر َح َم ال َّرا ِح ۪مي َن‬ .‫ َال ّٰل ُه َي ْش ۪في َك‬،‫َو ِم ْن ُك ِّل َع ْي ٍن َو َحا ِس ٍد‬ Rahman ve Rahîm olan Allah’ın ismiyle. Allah’ın ismiyle sana okurum. Allah sana şifâ versin. Ey insanların Rabbi, bung nun ıstırabını giderip şifâ ver. Şifâyı veren ancak Sen’sin. Sen’in şifândan başka şifâ yoktur. Buna hiçbir hastalık izi bırakmayagc cak şekilde şifâ ihsân eyle! Âmîn. Rahmegt tinle ihsân eyle ey merhametlilerin en mergh hametlisi! Ezâ veren her şeyden, bütün zarg rarlı gözlerden ve hasetçilerden Allah Teâlâ sana şifâ versin. Mü’minler İçin Duâ: Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-’den riv- vayet olunduğuna göre, Nebiyy-i Ekrem -salgl lallahu aleyhi ve sellem- şöyle duâ etmişl- lerdir: 145

‫اَل ّٰل ُه َّم َف َا ُّي َما ُم ْؤ ِم ٍن َس َب ْب ُت ُه َفا ْج َع ْل ٰذ ِل َك َل ُه‬ ‫ُق ْر َب ًة ِا َل ْي َك َي ْو َم ا ْل ِق َيا َم ِة‬ “Yâ Rabb! Ben hangi bir mü’mine onu üzecek ve gönlüne ağır gelecek bir söz söylg lemişsem kıyamet gününde o sözü onun için Sana kurbiyyet eyle; yani o sözden müteessg sir olduğu kadar onu sana yaklaştır.” (Buhârî, Deavât, 34; Müslim, Birr, 88, 89 vd.; Dârimî, Rikak, 53; İbn Hanbel, III, 390) Üzüntülü İken Duâ: İbn-i Abbas -radıyallahu anhüma- der ki: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Hazretleri üzüntülü ve sıkıntılı halinde şöyle duâ ederlerdi: ‫اَل ِا ٰل َه ِا اَّل ال ّٰل ُه ا ْل َع ۪ظي ُم ا ْل َح ۪لي ُم اَل ِا ٰل َه ِا َاّل ال ّٰل ُه‬ ‫َر ُّب ا ْل َع ْر ِش ا ْل َع ۪ظي ِم َال ِا ٰل َه ِا ّاَل ال ّٰل ُه َر ُّب‬ ‫ال َّس ٰم َوا ِت َو َر ُّبا أْلَ ْر ِض َو َر ُّبا ْل َع ْر ِشا ْل َك ۪ري ِم‬ “el-Azîm, el-Halîm Allah’tan başka bir ilâh yok! Arş-ı Azîm’in sahibi Allah’tg tan başka ilâh yok! Bütün semâların ve arzın ve çok şerefli Arş’ın sahibi Allah’gt tan başka ilâh yok!” (Buhârî, Deavât, 27; Müs-l lim, Zikr, 83) Yâ Rabb! Bütün âlemlerin ve Arş’ın sahibi ve yegâne hükümrânı Sen’sin! Başımıza gelen 146

şu sıkıntı ve belâyı izâleye ancak sen kadirsin. Bu sebeble senden istiyoruz. Kâffe-i mahlûkat; yani bütün yaratılmışlar senin kudret elindedir. Bilcümle mahlûkatın şerrinden bizi muhafaza ile himaye eyle demektir. Bir de Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz, belânın ağır basmasın-d dan, yani insana ölümü hayata tercîh ettirecek şekilde gelmesinden, dünyevî ve uhrevî şekâ-v veti mucîb bulunan ve helâke sebeb olan ahv- vâlden ve kötü âkıbet, sû-i hâtimeye dûçar olm- maktan, düşmanlarını sevindirecek bir belâya dûçar olup onları kendisine üzüntü verecek şe-k kilde konuşturmaktan da Allah’a sığınırdı. Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellg lem- şöyle buyurmuşlardır: “Sizden birinize bir düşünce yahud üzüntü geldiği zaman yedi defa: ‫اَل ّٰل ُه! َال ّٰل ُه َر ِّبى َال اُ ْش ِر ُك ِب ِه َش ْي ًئا‬ «Allah! Rabbim Allah’tır! O’na hiç bir şeyi şerîk koşmam ben!» desin.” (Ebû Dâvud, Edeb, 36; İbn Mâce, Duâ, 17) Kul: ‫َال ّٰل ُه َّم َر َّب ال َّس ٰم َوا ِت ال َّس ْب ِع َو َر َّب ا ْل َع ْر ِش‬ ‫ا ْل َع ِظي ِم ا ْك ِف ِنى ُك َّل ُم ِه ٍّم ِم ْن َح ْي ُث ِش ْئ َت ِم ْن‬ ‫أَ ْي َن ِش ْئ َت‬ 147

“Ey yedi göklerin ve büyük Arş’ın Rabgb bi olan Rabbim! Beni her üzüntü verici şeygd den, dilediğin şekilde ve dilediğin yerden kurtar” derse Allah Teâlâ onun üzüntüsünü giderir. (Ali el-Müttakî, no: 3433) Her sabah ve her akşam yedi defa: ‫َح ْس ِب َى ال ّٰل ُه اَل ِا ٰل َه ِا َاّل ُه َو َع َل ْي ِه َت َو َّك ْل ُت‬ ‫َو ُه َو َر ُّب ا ْل َع ْر ِش ا ْل َع ِظي ِم‬ “Allah bana yeter, O’ndan başka ilâh yoktur, O’na tevekkül ettim. O, yüce Arş’ıg ın Rabbidir.” diyen kimsenin dünyâ ve âhiret- te âid ne üzüntüsü varsa Allah giderir, bunda ister sâdık ister kâzib olsun.” (Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101/5081) “Üzüntüye mübtelâ olan kimsenin edeceğ- ği duâ şudur: ‫اَل ّٰل ُه َّم َر ْح َم َت َك َا ْر ُجو َف اَل َت ِك ْل ِنى ِا َلى َن ْف ِسى‬ ‫َط ْر َف َة َع ْي ٍن َو َا ْص ِل ْح ِلى َش ْأ ِنى ُك َّل ُه اَل ِإ ٰل َه‬ ‫ِا اَّل اَ ْن َت‬ «Rahmetini umuyorum ey Allah’ım! Beni göz açıp yumuncaya kadar da olsa kendime bırakma (nefsime bırakma). Benim her hâlimi düzelt. Senden başka ilâh yoktg tur.» (Ebû Dâvûd, Edeb, 100-101/5090; Tuhfetü’z-Zâgk kirîn, 195 (İbn Hıbbân’dan) 148

“Kendisine bir üzüntü, bir keder, bir hastg ‫ه‬ttُ ‫َل‬aul“rı.kA”lvdleaehzrsoeRrlabubükbtüiismnabbdeuitrn,eladOred’nnaunkinmkuhsreitç:ar‫ك‬şıَ le‫ي‬ı‫ر‬rِ r‫ش‬.َî”k‫َال‬i(R‫ى‬yâ‫َر ِّب‬mo‫ُه‬küٗ‫ل ّٰل‬gtgzَ‫ا‬ zû’l-ehâdis, 404 (Teberânî’den) Sıkıntılı İken Duâ: Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle buyurmuştur: “– Ben bir söz bilirim ki, büyük bir üzüngt tüye, sıkıntıya düşmüş bir kul söylerse, Algl lah Teâlâ ona muhakkak bir çıkış yolu açar. Bu, kardeşim Yûnus’un sözüdür: Karanlık içinde kaldığı vakit: ‫َال ِا ٰل َه ِا َّال َا ْن َت ُس ْب َحا َن َك ِا ِنّى ُك ْن ُت ِم َن‬ ‫ال ّظَا ِل ِمي َن‬ «Senden başka ilâh yoktur. Seni tenzih ederim, muhakkak ki ben zâlimlerden olrd dum.» (Enbiya, 87) demişti. (Bkz. Tirmizî, Deavât, 81/3505) Rasûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- gam ve sıkıntı basınca şöyle derdi: ‫َح ْس ِب َي ال َّر ُّب ِم َن ا ْل ِع َبا ِد َح ْس ِب َى ا ْل َخا ِل ُق ِم َن‬ ‫ا ْل َم ْخ ُلو ِقي َن َح ْس ِب َى ال َّر َّزا ُق ِم َن ا ْل َم ْر ُزو ِقي َن‬ ‫َح ْس ِب َي ا َّل ِذى ُه َو َح ْس ِبى َح ْس ِب َى ال ّٰل ُه َو ِن ْع َم‬ 149

‫ا ْل َو ِكي ُل َح ْس ِب َي ال ّٰل ُه َال ِا ٰل َه ِا َاّل ُه َو َع َل ْي ِه‬ ‫َت َو َّك ْل ُت َو ُه َو َر ُّب ا ْل َع ْر ِش ا ْل َع ِظي ِم‬ “Kullara karşı Allah bana yeter, mahlg lûklara karşı Hâlik bana yeter, rızk yiyenlegr re karşı rızık veren bana yeter. Bana O yetg ter ki O bana kâfî gelir. Bana Allah yeter, O ne güzel bir vekildir. Bana Allah yeter, O’ngd dan başka ilâh yoktur. O’na tevekkül ettim. O yüce Arşın sâhibidir.” (Suyûtî, el-Câmiu’s-Sagğ ğîr, no: 6580) “Bir belâya duçar olmuş bir kimseyi gör- rünce -kendi hâline şükrederek-: ‫َا ْل َح ْم ُد ِل ّٰل ِه ا َّل ِذى َعا َفا ِنى ِم َّما ا ْب َت اَل َك ِب ِه‬ ً‫َو َف َّض َل ِنى َع َلى َك ِثي ٍر ِم َّم ْن َخ َل َق َت ْف ِضيلا‬ «Seni mübtelâ kıldığı şeyden beni âfigy yette kılıp, yarattıklarından pek çoğuna beni tafdil eden Allah’a hamd ederim» ders- se bu belâ ne olursa olsun ondan afiyette kıl- lınır.” (bkz. İbn Mâce, Duâ, 22; Tirmizî, Deavât, 37; Tuhfetü’z-Zâkirîn, 198 vd.) Borçtan Halâs Olmak İçin: ‫اَل ّٰل ُه َّم ا ْك ِف ۪نى ِب َح اَل ِل َك َع ْن َح َرا ِم َك َو َا ْغ ِن ۪نى‬ ‫ِب َف ْض ِل َك َع َّم ْن ِس َوا َك‬ 150


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook