Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bilim ve Teknik Dergisi 521. Sayı - Nisan

Bilim ve Teknik Dergisi 521. Sayı - Nisan

Published by sedatileri, 2019-10-22 23:53:10

Description: Bilim ve Teknik Dergisi 521. Sayı - Nisan

Search

Read the Text Version

Çevresel Radyasyon: Japonya’da Korkulan Radyoaktif Çekirdekler... TBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Nisan 2011 Yıl 44 Sayı 521 4 TL Bilim ve Teknik Nisan 2011 Yıl 44 Sayı 521 Nükleer Enerji ve Japonya’daki Nükleer Enerji ve Japonya’daki Son Durum Son Durum Radyasyon ve İnsan Sağlığı Nükleer Santraller ve Güvenlik Japonya Depremi ve Tsunamisi 21 9 771300 338001

Getty ImagesTBeilkivmenik Aylık Popüler Bilim Dergisi Yıl 44 Sayı 521 Nisan 2011 “Benim mânevi mirasım ilim ve akıldır” Mustafa Kemal Atatürk Yine acı bir haber geldi: Japonya’da büyük bir deprem olmuş, ardından tsunami ve nükleer santral hasarı meydana gelmişti. Haber kanalları, internet sayfaları neredeyse saniye saniye bu korkunç olayın detaylarını veriyordu. Olayın sıcaklığı, heyecanı arasında birbiri ardına verilen haberler çok yüzeysel ve birbirinin tekrarıydı, kimi zaman da yanlış bilgiler veriliyordu. Haber bombardımanı korku ve paniği besliyordu. Anlık haberin dışında ayrıntılı, bilimsel verilere dayalı, güvenilir bilgiye ihtiyaç vardı. Bu tür olağanüstü durumlarda, ciddi yayın organları toplumun ihtiyacı olan doğru bilgiyi derleyip izleyicilerine ve okuyucularına sunar. TÜBİTAK Bilim veTeknik dergisi gibi popüler bilim dergileri ise, meydana gelen olayla ilgili verileri değerlendiren bilim insanlarının ulaştığı sonuçları anlaşılır biçimde okuyucularına aktarır. Dergimizin içerik planı ayın ilk haftası kesinleşmişti, yazıların hazırlığı devam ediyordu. 11 Mart Japonya depreminin ardından deprem ve tsunami, nükleer santraller, radyoaktif tehlike konularında yazılar hazırlamaya karar verdik. Yaklaşık 10 gün içinde yazılarımızı hazırladık. “Tsunamiden Dünyaya Acı Bir Ders Daha”başlıklı yazımız tsunami konusundaki çalışmalarıyla tanınan Prof. Dr. Ahmet CevdetYalçıner ve doktora öğrencisi Ceren Özer tarafından hazırlandı. Nükleer enerji, nükleer santral konularındaki bilgilerimizi tazeleyen“Nükleer Enerji ve Japonya’daki Son Durum”başlıklı yazı şu anda ABD’de University of Illinois Urbana-Champaign’de Nükleer Plazma ve Radyolojik Mühendislik Bölümü’nde okuyan Cem Bağdatlıoğlu tarafından yazıldı. Arkadaşımız Alp Akoğlu nükleer santraller ve güvenlik, Zeynep Ünalan ise radyoaktif çekirdekler konularını araştırarak nükleer santraller ve korktuğumuz radyoaktif maddeler hakkında bilgi derledi. Hacettepe ÜniversitesiTıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Gökhan Özyiğit ve GözdeYazıcı radyasyonun insan sağlığına etkilerini anlatan bir yazı hazırladı. Çok kısa sürede, böylesine önemli konularda yazılarıyla dergimize katkıda bulunan araştırmacılarımıza teşekkür ederiz. Son aylarda genç bilimcilerden“lise yıllarından beri okuduğum Bilim veTeknik dergisinde ben de yazı yazabilir miyim?”soruları geliyor. Biz de onlara“Tabii yazabilirsiniz, çünkü bu dergide çalışanlar da dahil yazarlarının tamamı birer Bilim veTeknik okuru”diye cevap veriyoruz. Yurt içinden ve dışından çok sayıda bilim insanından dergimize yazılar geliyor. Bu güzel gelişmeyi tüm okuyucularımızla paylaşmak, bilim dünyasının içinde olan ya da bu dünyayı izleyen herkesin okudukları dergide yazma imkânının olduğunu belirtmek istiyoruz. Saygılarımızla Duran Akca Sahibi Yazı ve Araştırma Grafik Tasarım - Uygulama Mali Yönetmen TÜBİTAK Adına Başkan Alp Akoğlu Ödül Evren Töngür H. Mustafa Uçar Prof. Dr. Nüket Yetiş ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) Genel Yayın Yönetmeni İlay Çelik Web Abone İlişkileri Sorumlu Yazı İşleri Müdürü ([email protected]) Sadi Atılgan E. Sonnur Özcan Duran Akca Dr. Bülent Gözcelioğlu ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) ([email protected]) İdari Hizmetler Yayın Kurulu Dr. Özlem İkinci İmran Tok Prof. Dr. Ömer Cebeci ([email protected]) ([email protected]) Doç. Dr. Tarık Baykara Dr. Zeynep Ünalan Prof. Dr. Salih Çepni ([email protected]) Yazışma Adresi Abone İlişkileri Fiyatı 4 TL Prof. Dr. Süleyman İrvan Dr. Oğuzhan Vıcıl Bilim ve Teknik Dergisi (312) 468 53 00 Yurtdışı Fiyatı 5 Euro. Dr. Şükrü Kaya ([email protected]) Atatürk Bulvarı Faks: (312) 427 13 36 Dağıtım: TDP A.Ş. Yrd. Doç. Dr. Ahmet Onat Redaksiyon No: 221 Kavaklıdere 06100 [email protected] http://www.tdp.com.tr Prof. Dr. Muharrem Yazıcı Sevil Kıvan Çankaya - Ankara İnternet Baskı: İhlas Gazetecilik A.Ş. ([email protected]) Tel www.biltek.tubitak.gov.tr ihlasgazetecilikkurumsal.com Özlem Özbal (312) 427 06 25 e-posta Tel: (212) 454 30 00 ([email protected]) (312) 427 23 92 [email protected] Baskı Tarihi: 29.03.2011 Faks ISSN 977-1300-3380 (312) 427 66 77 Bilim ve Teknik Dergisi, Milli Eğitim Bakanlığı [Tebliğler Dergisi, 30.11.1970, sayfa 407B, karar no: 10247] tarafından lise ve dengi okullara; Genelkurmay Başkanlığı [7 Şubat 1979, HRK: 4013-22-79 Eğt. Krs. Ş. sayı Nşr.83] tarafından Silahlı Kuvvetler personeline tavsiye edilmiştir.

İçindekiler 24 Japonya’da yaşanan deprem ve sonrasındaki tsunaminin ardından nükleer enerji tekrar gündemde. Nükleer enerji gibi gelişmiş bir teknolojinin yalnızca olumsuz gelişmeler ile gündemimize gelmesi üzücü olsa da, nükleer enerjinin anlaşılması için önemli bir fırsat. Nükleer santrallerin çalışma ilkelerinden risklerine, doğaya zararlarından, Japonya’daki son duruma kadar nükleer enerji hakkında yeterli bilgiye sahip olmak önemli. Nükleer enerji hakkında doğru bilgilere sahip olunduğu zaman, konu hakkında tarafsız bir fikre sahip olmak da mümkün olacaktır. 38 II. Dünya Savaşı’nda yaşadığı Hiroşima ve Nagasaki faciasından sonraki en büyük felaketini yaşadı. Depremin ardından tsunamiyle birlikte gelen nükleer tehlike halen atlatılmış değil. Neyse ki Japonya’dan açıklanan radyasyon dozu değerleri, durumun 1986 Çernobil faciası ve sonrasında yaşananlara benzeyeceği korkusunu azalttı. Radyoaktif bir maddenin zaman içinde son atomuna kadar nasıl davranacağı çok iyi bilinse de nükleer bir tehlike durumunda aynı kesinlikle konuşmak mümkün değil. Peki bu kadar korkuya sebep olan radyoaktif elementler hangileri? Radyasyon sızıntısı Dünya’da nasıl ilerliyor? Japonya ne gibi önlemler alıyor? Hangi radyasyon dozu değerleri problem teşkil etmiyor? Günlük hayatta nerelerden, hangi dozda radyasyona maruz kalıyoruz? 58 Dünya’da sadece Köyceğiz Gölü çevresinde orman oluşturabilen Anadolu sığla ağacı toplulukları tarım ve turizm faaliyetlerinin baskısı ile yıllardır parçalanıyor. Elimizde kalan son parçalar da yok olduğunda Anadolu’nun bu eşsiz mirasını sonsuza dek kaybetmiş olacağız. Doğa Koruma Merkezi, sığla ormanlarının devamlılığı için koruma biyolojisi ilkeleri ve peyzaj ekolojisi temel yaklaşımı ile bir koruma stratejisi öneriyor: Köyceğiz halkının ve idarecilerinin katılımı ile uygulamalar yapıyor, sığla ormanlarının Köyceğiz’in temel değerlerinden biri olması ve korunması için çalışıyor.

Haberler ........................................................................................................................................... 4 + Merak Ettikleriniz / Zeynep Ünalan ........................................................................................... 12 90 Ctrl+Alt+Del / Levent Daşkıran ................................................................................................. 14 Türkiye Doğası Tekno-Yaşam / Osman Topaç ...................................................................................................... 16 Bülent Gözcelioğlu 11 Mart 2011 Tohoku-Kanto Depreşim Dalgası (Tsunamisi) “Tsunamiden Dünyaya 98 Acı Bir Ders Daha” / Ahmet Cevdet Yalçıner-Ceren Özer ....................................................... 18 Sağlık Nükleer Enerji ve Japonya’daki Son Durum / Cem Bağdatlıoğlu ........................................... 24 Ferda Şenel Nükleer Santraller ve Güvenlik / Alp Akoğlu ................................................................................ 32 100 Çevresel Radyasyon Japonya’da Korkulan Radyoaktif Çekirdekler / Zeynep Ünalan .............. 38 Gökyüzü Radyasyon ve İnsan Sağlığı/ Gökhan Özyiğit-Gözde Yazıcı .................................................... 44 Alp Akoğlu Küresel Isınmanın Resmi: İklim Modelleme /Ayşe Bihter Çelik................................................. 48 102 Türkiye Kelebekleri İçin Kırmızı Liste / Bülent Gözcelioğlu ................................................... 50 Bilim Tarihinden Küresel Isınma ve İklim Değişikliğinin Türkiye’nin Bitki Çeşitliliği Üzerine Etkileri / H. Gazi Topdemir Latif Kurt ........................................................................................................................................ 54 107 Köyceğiz’de Biterse Dünya’da da Biter Sığla Ormanı/ Okan Ürker-Semra Yalçın ................ 58 Bilim ve Teknik’le Kan Liflerinin Biyokimyası / Handan Yavuz-Adil Denizli ...................................................... 64 Kırk Yıl Tarımsal Atıkların Çevre Dostu Plastiklere Dönüşümü / Erinç Bahçegül ............................ 68 Alp Akoğlu Maddenin “İç Evrenini” Tanımlamak: X-Işınları/ Esin Günay-Yusuf Öztürk 108 Meryem Sarıgüzel ......................................................................................................................... 74 Yayın Dünyası Hücrenin Enerji Santrali Mitokondri / Abdurrahman Coşkun............................................... 76 İlay Çelik Amatör Teleskop Yapımı-6 Teleskobun Diğer Parçalarının Yapımı /Başar Titiz.................. 80 110 Kemâlüddîn El-Fârisî ve Doğuda Bilim Geleneğinin Yeniden İnşası / Zekâ Oyunları Hüseyin Gazi Topdemir................................................................................................................. 84 Emrehan Halıcı

HDaikbekraletrEksikliği ve Yapılan çalışmada yarısı DEHB olan 60 Araştırmacılar daha önce yapılan Min- Hiperaktivite üniversite öğrencisi mizah, müzik, görsel nesota Kalp Taraması sırasında toplanan Bozukluğu olan sanatlar, mutfak sanatları, buluş ve yazma verileri kullanarak 27 yaş üstü bireylerde ek Kişilerde gibi on ayrı alandaki yaratıcılıklarının ba- şeker alımını inceledi. Araştırmada besin Yüksek Yaratıcılık şarı düzeylerini ölçen bir anketi tamamla- alımı bireylere 24 saatte bir anket uygulana- mışlar ve DEHB olanlar bu bozukluğa sahip rak belirlenmişti. Bireylerin beslenmelerini, Özlem İkinci olmayanlara göre daha yüksek puan almış. kilolarını ve boylarını araştıran altı tarama Başka bir anketle de ankete katılanların içeriyordu. Taramalar 1980-1982, 1985- Personality and Individual Differences problem tanımlama ve yapılandırma, fikir 1987, 1990-1992, 1995-1997, 2000-2002 ve dergisinde yayımlanan yeni bir çalışma, üretme, problemi detaylandırma ve belir- 2007-2009 dönemlerinde gerçekleştirildi. dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ginleştirme, problemin çözümüne seçkin Raporun başyazarı, Minneapolis’teki Min- (DEHB) olan genç yetişkinlerin bu prob- bir fikir ekleme gibi yaratıcılık tarzların- nesota Üniversitesi Halk Sağlığı Okulu’ndan leme sahip olmayanlara göre daha yaratıcı dan hangisini tercih ettiği değerlendirilmiş. doktora öğrencisi Huifen Wang şeker alımı olduğunu gösterdi. DEHB olmayan katılımcılar açıklama ve fi- ile vücut kütle endeksi (vücut ağırlığını boy- kir geliştirme tarzını tercih ederken, DEHB la ilişkili olarak ölçen endeks) arasında nasıl DEHB olan kişilerin farklı düşünme tarz- olan katılımcılar fikir üretmeyi tercih etmiş. bir bağlantı olduğuna ilişkin sınırlı veri oldu- larını tercih ettiklerini tespit eden Eckerd Araştırmacılar yaratıcılık tarzını bilmenin, ğunu söylüyor. Wang araştırmadaki altı tara- Üniversitesi ve Michigan Üniversitesi’nden DEHB olan kişilerin güçlü ve zayıf yönleri- ma yoluyla vücut kütle endeksi (VKE) ile ek araştırmacılar, bu kişilerin fikir üretmekten ne uygun kariyer tanımlamasına yardımcı şeker içeren yiyecek ve içeceklerin tüketimi hoşlandığını fakat sorumlulukları tamamla- olabileceğini söylüyor. arasındaki olası ilişkileri incelediklerini an- ma konusunda başarılı olmadıklarını belir- latıyor. Bu eğilimleri cinsiyet ve yaş grupları tiyor. Ek Şeker Alımı açısından incelemişler. Kilo Artışıyla Eckerd Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. İlgili mi? Araştırmada şu bulgulara ulaşılmış: Holly White ve Michigan Üniversitesi’nden . Hem kadınlarda hem de erkeklerde ar- Doç. Dr. Priti Shah çalışmalarını 2006 yılın- İlay Çelik tan VKE düzeyiyle birlikte ek şeker alımı da dan beri tekrar ettiklerini ve tüm sonuçlar- artıyor. da DEHB olan kişilerin standart yaratıcılık Amerikan Kalp Derneği’nin bilimsel bir . 27 yaş üstüne çıkıldığında kadınlarda testlerinde daha iyi sonuç elde ettiğini söy- toplantısında sunulan bir rapor, yetiş- ve erkeklerde, tüm yaş gruplarında ek şeker lüyor. Doç. Dr. Shah DEHB olan kişilerin kinlerde ek şekerlerin tüketimiyle kilo alma tüketimi artış gösterdi. Ancak ek şeker alımı “farklı düşünme” laboratuvar ölçümlerinin arasında bir bağlantı olduğu yönünde bul- 2000-2002 ve 2007-2009 dönemleri arasında daha iyi olduğunu bildiklerini, fakat bu du- gular ortaya koydu. Ek şekerler yiyeceklere her iki cinsiyet için sabit kaldı. Kadınlarda rumlarını gerçek hayatta başarıya çevirip işleme ve hazırlama sırasında ve sofrada ka- ortalama VKE, ek şeker alımlarına paralel çevirmediklerini bilmediklerini ve bu çalış- tılan şekerleri ve şurupları ifade ediyor. olarak sabit kaldı ancak erkeklerde VKE art- mayla da bunu yapabildiklerini belirtiyor. maya devam etti. Öte yandan ek şekerlerden elde edilen kalori miktarı 2007-2009 tarama- Farklı düşünme bir probleme birkaç olası sında 2000-2002 taramasına göre yüzde 10,5 çözüm üretmeyi içeriyor. Nörofizyolojik bir azalma gösterdi. hastalık olan DEHB dikkatsizlik, dürtüsellik ve hiperaktivite özellikleri gösteriyor. Pek çok kişide çocukluk çağında ortaya çıkan bu bozukluk yetişkin dönemde de devam ediyor, kişinin sosyal ve akademik yetenek- lerinde bozukluğa neden oluyor. 4

Bilim ve Teknik Nisan 2011 . 2007-2009 taramasında erkeklerin Wang ek şeker tüketiminin kilo alımıyla olabileceğini düşünüyor. Ebeveynin ölü- günlük kalori ihtiyaçlarının yüzde 15,3’ünü ya da başka kalp-damar hastalıklarıyla münün, ebeveyn acı çekmekten kurtulmuş ek şekerlerden sağladığı görüldü; bu 1980- ilişkili olup olmadığının ya da bunları olduğundan, çocuklar için paradoksal bir 1982 dönemiyle karşılaştırıldığında yüzde artırıp artırmadığının anlaşılması için biçimde rahatlama anlamına gelebileceği- 37,8’lik büyük bir artış anlamına geliyor. güçlü bilimsel kanıtlar gerektiğinin altını ni söylüyor. çiziyor. . Kadınlarda ek şeker alımı 1980-1982 Araştırma ebeveynin kaza ya da intihar arasında toplam kalorinin yüzde 9,9’u ka- Ebeveyn Kaybı nedeniyle ölümünün çocuklar üzerinde en darken, 2007-2009 döneminde yüzde 13,4’ Ölüm Sebebi büyük etkiyi yarattığını da gösteriyor. e yükseldi. Olabilir Rostila ebeveynin beklenmedik bir bi- . Tüm tarama dönemlerinde kadınların İlay Çelik çimde ölümünü kabul etmenin daha zor erkeklere göre daha az ek şeker tükettiği, olduğunu, bireyin buna hazırlanmak için öte yandan genç yetişkinlerin daha yaşlı- Yapılan bir araştırmaya göre ebeveyn- vakti olmadığı için bu sonucun beklenen lara göre daha fazla ek şeker tükettiği gö- lerin ölümü, çocuklarının ölme ris- bir durum olduğunu düşünüyor. Bu du- rüldü. kinde artışa neden oluyor. İsveç’teki Sağlık rumda bir krize ya da depresyona girme Eşitliği Araştırmaları Merkezi’nden araş- riski artıyor. Wang 20 yıl içinde ek şeker tüketimi- tırmacı Mikael Rostila ile Finlandiya’daki nin genel olarak arttığını, VKE’deki artış Åbo Akademi Üniversitesi’nden araştırmacı Rostila araştırmanın bulgularını sağlık eğiliminin açıklanması için başka yaşam Jan Saarela’nın yürüttüğü araştırma, ebe- koruma açısından önemli buluyor, çünkü tarzı etmenlerinin de göz önüne alınması veyn kaybından özellikle etkilenenlerin bir bireyin hastalığının ya da ölümünün gerekiyorsa da, bir halk sağlığı önlemi ola- küçük çocuklar, öncelikle de annelerini yakınlarını nasıl etkilediğine ilişkin çok az rak ek şeker tüketiminin kısıtlanmasının kaybedenler olduğunu gösteriyor. bilgi bulunuyor. Rostila bir bireye yaşamı- tavsiye edilmesi gerektiğini belirtiyor. nın son safhalarında bakılırken, doktorla- Araştırmada 10-18 yaş arasındaki ço- rın ve diğer sağlık personelinin hastanın Amerikan Kalp Derneği ek şekerlerden cuklarda, ebeveynini kaybedenlerin ebe- yakınlarının algılarını ve tepkilerini daha alınan kalorinin günlük, keyfi olarak alı- veynleri hayatta olanlara göre ölüm ris- fazla dikkate alması gerektiğini belirtiyor. nan kalorilerin yarısını geçmemesini tav- kinin iki katına çıktığı görüldü. Annenin Ayrıca sağlık koruma açısından, sevdiği siye ediyor. Örneğin ABD’de çoğu kadının kaybı 40-50’li yaşlara kadar etkili olabi- birini kaybetmekten dolayı acı çekmekte günde 100 kaloriden fazla, çoğu erkeğin de liyor, ancak bu durumda etki daha uzun olan bireylerin takip edilmesinin önemli 150 kaloriden fazla ek şeker tüketmemesi vadede görülüyor. Bu durum ebeveynle- olabileceğini, bunun ölen kişilerin yakın- gerekiyor. Keyfi olarak alınan kalori ifade- rimizin bizim için çok önemli olduğunu ları arasında acı çekme, hastalanma ve siyle, besin ihtiyaçlarının karşılanması için gösteriyor. ölüm oranını düşürebileceğini söylüyor. önerilen meyveler, sebzeler, düşük yağlı süt ürünleri, yüksek lifli tahıllar, yağsız et, be- Mikael Rostila çocukların öncelikle 5 yaz et ve balık gibi besinler gerektiği kadar annenin kaybından etkileniyor olmasının tüketildikten sonra, günlük kalori sınırının değişik şekillerde açıklanabileceğini söy- izin verdiği ölçüde kişinin kendi seçimine lüyor. Bu durum çocukla anne arasında göre aldığı kalori kast ediliyor. Ek şekerler, daha güçlü bir duygusal temas olmasından alkollü içecekler, doymuş ve trans yağlar da ve dolayısıyla çocuğun kayıptan daha faz- dahil katı yağlar, genellikle keyfi kalori kay- la etkilenmesinden kaynaklanıyor olabilir. nağı olarak kabul edilen yiyecekler. Başka araştırmalarda, annelerin ellerinde- ki maddesel ve parasal kaynakları çocuk- larına, babalara göre daha fazla aktardığı, bunun da çocukların sağlığında olumlu bir etki yaratıyor olabileceği gösterilmiş. Araştırmada şaşırtıcı bir biçimde, ebe- veynini kaybeden daha yaşlı bireylerin ölüm riskinin ebeveyni yaşayan aynı yaş- lardaki bireylere göre daha az olduğu gö- rüldü. Rostila bu durumun ebeveynlerin ya- şamlarının son döneminin çocuklara ba- kım yükü getirmesi, onlarda kaygı oluş- turması, pek çok yaşlı ebeveynin de uzun bir dönem hasta olarak yaşamasıyla ilgili

Haberler kuru, nemli bölgelerin de daha nemli hale bitkilerin güneş ışığını ve suyu enerjiye geldiğini ve yağışı baskılayan karbon dioksit çevirmek için kullandığı fotosentezi taklit Karbondioksiti yoğunluğunun azaltılmasıyla küresel yağı- eden, oyun kartı büyüklüğünde, bir güneş Azaltmak şın artacağını söylüyor. pili geliştirdiklerini anlattı. Kuraklığı Önlemeye Araştırma ekibinin çalışması, karbon Massachusetts Teknoloji Enstitüsü’nden Yardım Ediyor dioksitin atmosferin yapısını hızlı bir şe- araştırma ekibinin lideri kimyager Dr. kilde etkileyerek yağışlarda hızlı değişik- Daniel Nocera yapay yaprağın, gelişmek- Özlem İkinci liklere sebep olduğunu göstermiş. Bu so- te olan ülkelerdeki yoksul evler için ucuz nuçların, karbon dioksitin sebep olduğu elektrik kaynağı olacağını söylüyor. Son iklim modellemesi, atmosferdeki kar- iklim değişikliğinin etkilerinin yanı sıra bondioksit yoğunluğunun azaltılmasıyla atmosferik karbon dioksitin yoğunluğunu Nocera geliştirilen cihazın aslında ye- kısa dönemde Dünya’nın daha nemli bir azaltmanın potansiyel etkilerini anlamak şil bitkilere benzemediğini, yeşil bitkileri iklime sahip olacağını gösterdi. Carnegie açısında da önemli etkileri var. Cao, kar- güneş pilinin bu yeni biçimini geliştirmek Enstitüsü Küresel Ekoloji Bölümü’nden bi- bon dioksitin yağış üzerine doğrudan et- için sadece model olarak kullandıklarını lim insanları Long Cao ve Ken Caldeira’nın kisinin hızlı bir şekilde olacağını belirtiyor belirtiyor. Oyun kartı şeklinde ama daha Geophysical Research Letters dergisinde ve eğer karbon dioksit yoğunluğu hemen ince olan cihazın, kimyasal tepkimeleri yayımlanan çalışmalarına göre, küresel azaltılırsa yıl içinde yağışların görülebile- hızlandıracak bileşenler kullanılarak ta- ısınmanın neden olduğu kuraklık karbon ceğini, aksi takdirde bunun yıllar alabile- sarlandığını, aksi takdirde hiç bir tepkime- dioksit yoğunluğunun azaltılmasıyla ön- ceğini söylüyor. nin olmayacağını ya da yavaş olacağını ifa- lenebilecek. Araştırmada atmosferdeki de ediyor. Cihaz parlak güneş ışığı altında sera gazı karbon dioksitin ısıyı atmosferin Yapay Yaprakla bir galon suya yerleştirildiğinde, gelişmek- ortasında hapsetmesi ve ısınan havanın Elektrik Üretimi te olan ülkedeki bir evin günlük elektriğini atmosferde yükselmesinin, yağmur ve fır- karşılayacak kadar elektrik üretilebildiğini tına oluşturacak hava hareketlerini önleme Özlem İkinci de sözlerine ekliyor. Su iki bileşenine ay- eğiliminde olduğu belirtiliyor. Sonuç olarak rıldığında, hidrojen ve oksijen gazı evin en atmosferdeki karbon dioksit yoğunluğunun Sürdürülebilir enerji için önemli kilo- üstüne ya da yanına yerleştirilen bir yakıt artması yağışı baskılıyor. Benzer bir şekilde metre taşlarından biri olarak değerlen- pilinde depolanıyor ve elektrik üretmek atmosferdeki karbon dioksit yoğunluğunun dirilen ilk yapay yaprak geliştirildi. Ame- için kullanılıyor. azalması da yağışı artırıyor. Bilim insanla- rikan Kimya Topluluğu’nun 241. ulusal rı küresel ısınmayla kuru bölgelerin daha toplantısında konuşan bilim insanları yeşil Nocera aslında yapay yaprağın yeni bir kavram olmadığını, ilk yapay yap- 6 rağın on yıldan daha fazla zaman önce Amerika Ulusal Yenilenebilir Enerji Laboratuvarı’ndan John Turner tarafın- dan geliştirildiğini, ancak bunun yüksek verimle fotosentez gerçekleştirmesine rağmen nadir, pahalı metallerden oluş- tuğunu ve ancak bir günlük ömrü olması nedeniyle de yaygın kullanım için uygun olmadığını belirtiyor. Ucuz ve kolaylıkla ulaşılabilir malzemelerden yapılmış ve ka- rarlı olmasıyla sayesinde, yeni geliştirilen yaprak ile bu problemlerinden üstesinden gelinmiş. Laboratuvar çalışmalarında ilk örnek (prototip), verimliliğinde bir azal- ma olmadan en az 45 saat boyunca kesin- tisiz faaliyet göstermiş.

Bilim ve Teknik Nisan 2011 Nocera yeni yaprağın doğal yapraktan tasarlamaya başladı. Türkiye’de elektrikli İstanbul’da tekrar yapıldı. 2007’de hidrojen on kat daha verimli bir şekilde fotosentez otomobil tasarımı ve üretimi yapılabilmesi enerjili araçların da katılımıyla alternatif gerçekleştirdiğini söylerken, kendisinin için disiplinlerarası ortamda yetkin mü- enerjili araç yarışlarına dönüştü. Bu yarış- gelecekte bu verimin daha da artırılabile- hendisler yetiştiren İTÜ Güneş Arabası malarla alternatif enerjilerin kullanımını ceği konusunda iyimser olduğunu belirti- Ekibi (İTÜ-GAE), güneş enerjisi alanında gündeme getirmeyi, bu konuda halkımızın yor. dünyanın en önemli yarışması olan World bilgisini artırmayı, bu güncel konu vasıta- Solar Challenge’a katılacak. Geçtiğimiz sıyla üniversite öğrencilerinin araştırma ve World Solar yıl Avustralya’dan “En İyi Yeni Katılımcı” pratik becerilerini geliştirmeyi amaçladık. Challenge 2011’de ödülüyle dönen ekip, bu yıl derece hedef- 2005-2010 yılları arasında da yarışmaları Bir Türk Takımı liyor. İTÜ Makine Mühendisliği Otomotiv her yıl düzenledik. 2005-2010 yılları ara- İTÜ Güneş Bölümü yüksek lisans öğrencisi ve takım sında güneş enerjili araçların yarıştığı For- Arabası kaptanı Onur Serin “Güneş arabalarının mula G’ye 191 takım başvurdu ve bunlar- tasarımı ve üretimi tamamen bize ait. Bu dan 128 tanesi destek alarak yarışmaya ka- Bülent Gözcelioğlu projede farklı bölümlerden birçok öğrenci tıldı. 2007-2010 yılları arasında da hidro- yer alıyor. Bir yandan elektrikli otomobilin jen enerjili araçların yarıştığı Hidromobil’e Dünyanın en prestijli ve zorlu güneş nasıl yapılacağını öğretiyor, bir yandan gü- 74 takım başvurdu ve bunlardan 55 tanesi arabası yarışına bu yıl bir Türk takımı da neş enerjisinin ve yenilenebilir enerjilerin destek alarak yarışmalara katıldı. Bunun- katılıyor. günlük yaşamda kullanımı ile ilgili model- la yetinmeyen takımlarımızdan bazıları ler geliştiriyoruz.” diyor. uluslararası yarışmalara da katılarak ülke- İstanbul Teknik Üniversitesi’nin güneş mizi temsil etti. arabası “ARIBA”, yarışlarda Harvard, Bununla birlikte İTÜ ekibi güneş MIT, Yale, Tokyo gibi bu alanda en iyi panelleri üretimi için destek bekliyor. İTÜ Her sene artan bir ilgi gören TÜBİ- üniversitelerle birlikte yarışacak. Güneş Arabası’na destek olmak isteyenler TAK Formula G ve Hidromobil Yarışları www.itugae.com/bagis linkinden kendi bu yıl da 11-17 Temmuz haftasında İz- Ülkemizde yapılan Formula G yarışla- isimlerini verebilecekleri güneş panelleri mir Pınarbaşı Ülkü Yarış Pisti’nde yapı- rında elde ettiği başarılarla dikkat çeken ve satın alabilecek. lacak. Yarışlar için son başvuru tarihi 18 AR-GE çalışmaları akademik bildiri ola- Nisan 2011. Bu tarihten sonra yapılacak rak kabul edilen İTÜ Güneş Arabası Ekibi, TÜBİTAK başvurular kabul edilmeyecek. Katılmayı yeni bir hedef için beşinci güneş arabasını Alternatif Enerjili düşünen takımların http://www.biltek. Araç Yarışları tubitak.gov.tr/yarislar/ bağlantısından 2011 indirip elektronik ortamda dolduracakları Yarış Katılım Formu’nu ve Destekler için Bülent Gözcelioğlu-Sadi Atılgan Taahhütname’yi [email protected] adresine 18 Nisan 2011 tarihinde mesai 30 Ağustos 2005’te ülkemiz gençlerini, bitimine kadar göndermeleri gerekiyor. üniversite ve lise öğrencilerini, teknolojik bir atılımın öncüleri olmaları için seferber etmiştik. Herkes, güneş enerjisi ile çalı- şan, özgün tasarımlı araçlarını yaptı ve “Formula G” olarak düzenlenen yarış- maya katıldı. Yarışma 2006’da İzmir’de ve Bilgi için: TÜBİTAK Bilim ve Toplum Programları Müdürlüğü Atatürk Bulvarı No:221 06100 Kavaklıdere-Ankara 0 312 468 53 00 /1253-1522-4994-4202-3939 7

Haberler varsayılıyordu. Şimdiyse daha küçük küt- Risk istatistikleri, sağlık müdahaleleri- leli gezegenlerin bu gezegenlerden daha nin faydalarını farklı şekillerde anlatarak, Kepler Skorları yaygın olabileceği düşünülüyor. Daha ikna edici biçimde kullanılabilir. Riski Altüst Ediyor küçüğü görme yeteneğimiz arttıkça tablo farklı şekillerde ifade etmek kafa karıştırıcı daha da netleşecek. olabiliyor, nitekim sağlık istatistikleri su- Alp Akoğlu nulurken kullanılan iletişim biçimlerinin Ötegezegen araştırmacıları Kepler’le nasıl geliştirilebileceğine ilişkin hararetli Ö yapılan gözlemlerin başarısının ışığında tartışmalar süregeliyor. tegezegen (Güneş Sistemi dışı geze- Dünya benzeri gezegenlerin ne kadar yay- gen) avcısı Kepler Teleskobu’ndan gın olduğunu anlamak için can atıyor ve Örneğin bir yerde bir ilacın kalça elde edilen veriler ışığında, gezegen aday- Dünya benzeri küçük gezegenlerin keşfi kırığı riskini üç yıllık bir dönem içinde larının sayısı 1235’e çıktı. Bunların çeşitli için yalnızca birkaç yıllık gözlem süresine % 50 azalttığını okumuş olabilirsiniz. İlk yöntemlerle gözlenerek ötegezegen olduk- gereksinim olduğunu belirtiyorlar. bakışta bu çok büyük bir gelişme olarak larının kesinleşmesi içinse daha zamana görünebilir. Oysa aslında bu aynı zamanda ihtiyaç var. Sağlık Riskleri şu anlama da geliyor olabilir: Belirli bir Doğru süre boyunca ilacı kullanmayan insanların Günümüze kadar onaylanan ötegeze- Anlaşılıyor mu? % 1’i, ilacı kullananların ise sadece % 0,5’i gen sayısı toplamda 531. Bu gezegenlerin kalça kırığı yaşıyor. Bu şekilde anlatıldığın- çoğu Kepler’den önce keşfedildi ve büyük İlay Çelik da ilacın faydası çok daha az görünüyor. çoğunluğu Jüpiter benzeri, büyük kütleli İlacın etkisi “tek bir kalça kırığı vakasını gezegenler. Kepler’le yapılan yeni gözlem- Risk istatistiklerinin uygun biçimde su- engellemek için 200 insanın üç yıl boyunca lerde giderek daha küçük kütleli gezegen- nulması, insanların bilgiye dayalı karar ilaç kullanması gerektiği” şeklinde de ifade ler bulunuyor. Bu gezegenlerin çoğunun verebilmesi açısından çok önemli. Yeni bir edilebilirdi. Bu şekilde anlatıldığında ise kütlesi Neptün kütlesi civarında. Kepler’in Cochrane Sistematik Değerlendirmesi’ne ilaç pahalı bir seçenek olarak görünebilir. keşifleri arasında süper-dünya olarak ad- göre, aynı risk ve aynı riskteki bir azalma landırılan ve kütlesi beş Dünya kütlesi ka- farklı istatistiksel biçimlerde sunulduğun- İstatistikçilerin her bir sunum tipini dar olan gezegenler de var. da, sağlık profesyonellerinin ve müşterile- tarif eden terimleri var. % 50’lik azalmayı rin algıları değişebiliyor. anlatan ifade Görece Risk Azalması (GRA) Keplerin keşifleri, gökbilimcilerin öte- olarak adlandırılıyor. % 0,5 oranda daha az gezegenler konusunda giderek daha net bir insanın kalçasının kırılacağı ise bir Mutlak tablo çizmesine olanak tanıyor. Kepler’den Risk Azalması (MRA) ifadesi. Bir vakanın önce keşfedilen ötegezegenlerin çoğunluğu önlenmesi için 200 insanın tedavi edilmesi Jüpiter benzeri olduğu için Samanyolu’nun gerekmesi ise bir Tedavi İçin Gereken Sayı bu tür dev gezegenlerle dolu olabileceği (TGS) ifadesi olarak kabul ediliyor. Bu et- kiler “200 kişide 1 kişinin kalça kırığından korunması” biçiminde, sıklık olarak da gösterilebiliyor. Yeni çalışmada Cochrane araştırmacıla- rı, risk istatistiklerinin sağlık profesyonel- leri ve müşterilerce anlaşılma durumunu değerlendiren 35 çalışmadan gelen verileri gözden geçirdi. Çalışmada katılımcıların sıklık ifadelerini olasılıktan daha iyi anla- dıkları görüldü. “İlaç riski % 50 azaltıyor” benzeri Görece Risk Azalması ifadeleri daha az anlaşıldı. Katılımcılar bu şekildeki görece risk azalması ifadelerinin anlattığı risk azalmasını, Mutlak Risk Azalması ya da Tedavi İçin Gereken Sayı ifadelerine göre olamayacak kadar yüksek olarak algıladı. 8

Bilim ve Teknik Nisan 2011 ABD’deki Buffalo Üniversitesi Tıp le yaşları 7. sınıf - 10. sınıfa devam eden Matematiğin “Nobel”i Bölümü’nden, makalenin başyazarı Elie 1000’den fazla ortaöğretim öğrencisinden, Abel Ödülü Akl insanların risk azalmalarını gerçekte 200 öğretmenden ve 49 ebeveynden veriler Sahibini Buldu olduğundan daha fazla algıladığını, mü- toplanmış. Rapora göre Facebook öğrenci- dahalenin etkisi görece olarak ifade edildi- lerin kullandığı sosyal ağ siteleri arasında % İlay Çelik ğinde müdahaleyi kabul etmeye daha kolay 93,4 oranla en popüler olanı. ikna olduklarını söylüyor. Akl’ın ifadesine M göre şu anda bilinmeyen şey, doktorların Görüşülen öğrencilerin pek çoğunun atematik alanında en prestijli ödül- ve politika yapıcıların da sağlıkla ilgili elde sosyal sitelerindeki bilgilerini en az her gün, lerden biri olarak kabul edilen, hatta edilen faydaların sunum şekline bağlı ola- dörtte birinin ise günde birkaç kez güncel- zaman zaman matematiğin “Nobel”i olarak rak farklı kararlar verip vermediği. lediği, ebeveynlerin ise % 80,4’ünün çocuk- anılan Abel Ödülü bu yıl New York’taki Stony larının sosyal ağ sitesindeki profillerini en Brook Üniversitesi, Matematik Bilimleri Araştırmacılar farklı risk formatları- az bir kere incelediği ortaya çıkmış. Öğren- Enstitüsü’nden John Milnor’a verilecek. Mil- nın davranışları nasıl etkilediğinin araştı- cilerin % 48,8’i bazı riskler olabileceğini, % nor ödülünü 24 Mayıs’ta Oslo’da yapılacak rılması için daha fazla çalışma yapılması 28,3’ü sosyal ağ sitelerinin güvenli olduğu- törenle Norveç Kralı V. Harald’dan alacak. gerektiğini, ancak riskle ilgili görece ifade- nu düşünüyor. Yüzde 19,6’sı ise sosyal ağın lerin tek başına kullanılmaması gerektiğini herkesin kullandığı bir şey olduğunu, riskin John Milnor’un bilgece fikirleri ve temel savunmaya yetecek kadar makul sebepler derecesinin kendileriyle ilgili olmadığını ve keşifleri 20. yüzyılın ikinci yarısında mate- olduğunu belirtiyor. Kanada’daki Onta- bu konuda kararsız olduklarını belirtmiş. matik dünyasına büyük ölçüde şekil verdi. rio’daki McMaster Üniversitesi Klinik Epi- Çığır açıcı pek çok bilimsel araştırma gibi demiyoloji ve Biyoistatistik Bölümü’nün Buna rağmen, ankete katılan öğrencile- Milnor’un çalışmaları da bilgece bir kavrayışı baş araştırmacısı Holger Schünemann da rin çoğu (% 72,4) sosyal ağ profilleri aracı- ve berrak bir hayal gücünü yansıtıyor; çarpıcı görece risk istatistiklerinin, faydalar ve lığıyla yabancıların kendileriyle istenmeyen sürprizler ve eşsiz bir güzellik taşıyor.Milnor zararlar arasında mutlak değerlerin verdi- ve rahatsız edici türden iletişim kurduğu- 2011 Abel Ödülü’nü “topoloji, geometri ve ği kadar doğru bir karşılaştırma yapmaya nu belirtmiş. Öğrencilerin % 13,8’i kimlik cebirdeki öncü keşifleri”nden dolayı alacak. imkân vermediğini söylüyor. Schünemann hırsızlığı gibi güvenlik riskleri konusunda, eğer görece risk belirtilecekse mutlak ris- küçük bir grubun da kendileriyle ilgili bilgi- John Milnor, altmış yıllık bir zaman zar- kin de mutlaka verilmesi gerektiğini, çün- lerin gizliliği ve kullanılmasıyla ilgili endişe- fında modern matematikte derin izler oluş- kü görece riskin kararlar konusunda yanlış leri olduğu tespit edilmiş. turdu. Çok sayıda matematiksel kavram, so- bilgilendirmeye yol açabileceğini ekliyor. nuç ve sanı onun adıyla anılıyor. Literatürde Eğitim Fakültesi öğretim üyesi ve ra- Milnor egzotik kürelerine, Milnor lifleme- Gençler, porun yazarlarından biri olan Dr. Micha- sine, Milnor sayısına ve daha pek çoklarına Ebeveynler ve el Henderson’a göre, kötü niyetli davranış rastlamak mümkün. Ancak Milnor’un ba- Öğretmenler biçimlerinin yarattığı riskler hem medya şarısı yalnızca elde ettiği çarpıcı sonuçlarla Sosyal Ağların hem de politik çevreler tarafından vurgu- sınırlı değil. Milnor ayrıca matematik yazını Risklerinden lansa da, çocukların ve gençlerin sosyal ağ için çok iyi birer örnek olarak kabul edilen Habersiz sitelerini kullanırken maruz kalabilecekleri son derece etkileyici kitaplar da yazdı. potansiyel yasal risklere gene de daha az ilgi Özlem İkinci gösterildiğini ifade ediyor. Gizlilik, güven Milnor kariyerinin erken dönemlerinden ihlali, , iftira, fikri mülkiyet hakları ve telif beri çok sayıda ödüle ve şeref madalyasına Sosyal ağ sitelerinin kullanımının yasal hakkı ihlali gibi risklerin olduğunu belirten layık görüldü. 1962 yılında daha 31 yaşın- riskleriyle ilgili hazırlanan rapor Victo- Dr. Henderson, hazırladıkları raporun, yasal dayken, diferansiyel topoloji konusundaki ria’daki (Avustralya) 7. sınıf - 10. sınıf öğren- riskler hakkında sosyal medyanın da parçası çalışmalarından dolayı aldığı Fields Madal- cilerinin % 95’inin sosyal ağ sitelerini (Fa- olduğu bir müfredat programının okullarda yası, Amerikan Matematik Derneği’nden cebook, Myspace) kullandığını ve bunların uygulanmasını önerdiğini söylüyor. Yaşamboyu Başarı (2011), Matematiksel neredeyse % 30’unun sosyal ağların riskleri- İzahat (2004) ve Bilimsel Araştırmaya Ufuk nin farkında olmadığını ortaya koydu. Açıcı Katkı (1982) dallarında aldığı Leroy P. Steele ödülleri ve 1989’da aldığı Wolf Mate- Projede Victoria’daki ortaöğretim öğren- matik ödülü bunlardan bazıları. cileri, öğretmenleri ve ebeveynleri tarafın- dan kullanılan sosyal ağların yasal riskleri Norveçli matematikçi Niels Henrik araştırılmış. Yapılan anket ve görüşmeler- Abel (1802–1829) anısına ilk defa 2003 yılında verilen Abel Ödülü, matematik alanında üstün bilimsel çalışmaları ödül- lendirmeyi amaçlıyor. Bu yıl 6.000.000 Norveç kuronu (yaklaşık 750.000 avro) değerinde para ödülünü de içeren Abel Ödülü, uluslararası düzeyde kabul görmüş beş matematikçiden oluşan bir seçim ku- rulunun önerisiyle Norveç Fen ve Edebiyat Akademisi tarafından veriliyor. 9

Haberler Martı Türkiye’nin nin seyrini diğer motorla tamamlayabil- İlk Hidrojen Teknesi: mesine olanak tanınır. Martı - Hidrojen Hidrojen Teknesi Martı - Hidrojen Teknesi Teknesi’nin elektrik sistemindeki aküler Projesi hayati önem taşımaktadır. Yakıt hücresin- Projenin gelişim süreci hayli uzun. de bir arıza olması durumunda, akülerde Ece Ülgen Proje, Türkiye’nin ilk hidrojen teknesi uy- depolanan enerji sayesinde tekne seyrini gulaması olduğu için kuramsal çalışmalar tamamlayabilmektedir. Ayrıca, teknedeki Dünya nüfusunun artmasıyla enerji tü- çok zaman aldı. Hidrojenin özellikleri, de- motorlar haricindeki bütün elektrik sis- ketimi, buna bağlı olarak da enerji ihti- polanması, hidrojenden enerji üretiminin temleri de akülerden enerji alarak, motor- yacı artıyor. Kimi ülkeler enerji ihtiyaçlarını sağlanması ve güvenliği gibi birçok konu ların ani manevralarda veya kalkış sırasın- fosil yakıtlardan sağlarken, gelişmiş ülkeler proje ekibinin ilk olarak üzerinde çalıştı- da yüksek akım çekmesi sonucunda olu- fosil yakıtların kullanımını sınırlandırarak ğı konular oldu. Proje sonucunda, üretil- şacak gerilim düşümlerinin diğer sistem- bu tür yakıtların çevreye ve insan sağlığına mekte olan Martı - Hidrojen Teknesi’nde lere etki etmesinin önüne geçilmektedir. verdiği zararları önlemeye çalışıyor. Doğada kullanılacak hidrojen enerji sisteminin Bu sayede diğer sistemler sürekli olarak birçok alternatif enerji kaynağı bulunmakta- uygulaması, teknenin tüm elektrik sistemi istikrarlı bir gerilim değerinde çalışabil- dır: Örneğin Güneş enerjisi, rüzgâr, su, jeo- ve tekne tasarımı titizlikle çalışılarak proje mektedir. Martı - Hidrojen Teknesi’nin termal enerji, biyokütle. Hidrojen enerji sis- ekibi tarafından ortaya çıkarıldı. Bu uzun diğer sistemleri ise genel olarak, kumanda temi, kullanılan diğer enerji sistemleri ara- ve özverili çalışmanın başlarında İstiklal sistemleri, algılayıcılar, aydınlatma siste- sında en yüksek enerji içeriğine sahip olan- Projesi adı altında tek tekne üretilmesi ve mi, dahili görüntü sistemleri ve yardım- dır. Sistemde kullanılan hidrojen, doğada bu teknenin adının da İstiklal koyulması cı sistemlerden oluşmaktadır. Kumanda bulunma yüzdesi en fazla element olmasına planlanırken, gelişen süreçte hedefler bü- sistemleri teknenin seyrinin ve enerji rağmen saf halde değildir. Tüm enerji kay- yütülerek projenin kapsamı genişletildi ve yönetiminin düzenlendiği sistemlerdir. naklarından faydalanılarak üretilen hidro- proje ekibi “İstiklal Projelendirme ve Uy- Bu amaçla bir PLC (Programmable Logic jen bir enerji kaynağı değil önemli bir enerji gulama Topluluğu” adını aldı. İlk tekneye taşıyıcısıdır ve tamamen çevre dostudur. de uzunca süren araştırmalar sonucunda, “Cumhuriyet Donanması 1923- 2005” adlı Hidrojen Enerji Sistemi kitaptan da faydalanılarak ikisi hizmet dışı biri ise halen hizmet vermekte olan Do- Hidrojen enerji sistemi, yakıt hücresin- ğan Sınıfı hücumbotlardan esinlenilerek de hidrojen kullanılarak elektrik enerjisi “Martı” adı verildi. üretiminin sağlandığı sistemdir. Yakıt hüc- releri anot ve katot arasındaki elektrolit Teknede 8,5 kW (kiloWatt) net güç malzemeye göre farklılık gösterir. Son za- kapasiteli PEM tipi yakıt hücresi güç mo- manlarda en çok kullanılan yakıt hücresi dülü kullanılmaktadır. Yakıt hücresinde çeşidi PEM (Proton Exchange Membrane kullanılacak hidrojen, 200 bar basınçta sı- - proton değişimli zar) yakıt hücresidir. kıştırılmış gaz olarak iki adet hidrojen tan- PEM yakıt hücresinde gerçekleşen tepki- kından sağlanmaktadır. Tanklardaki hid- me, hidrojen oksijenle birleştiğinde ürün rojen, yakıt hücresine gönderilerek sistem olarak elektrik enerjisinin, suyun ve bir çalıştırılmakta ve havadan alınan oksijenle miktar ısının açığa çıktığı elektrolizin tam modül içerisinde gerçekleşen tepkimeler tersi bir elektrokimyasal tepkimedir. Yakıt sonucu elektrik üretilmektedir. Bu işlem hücresinden enerji elde edilmesi, hidrojeni esnasında açığa çıkan ısı, deniz suyu ile so- yakarak enerji elde edilmesine göre daha ğutma yapılarak (ısı değiştirici ile) ortam- verimli bir yöntemdir. dan uzaklaştırılmaktadır. Yaşadığımız dünyanın geleceğinin ve Yakıt hücresinin ürettiği elektrik gerili- çevre sorunlarının bilincinde olan İTÜ’lü mi değişken değerli olduğundan, sistemde mühendisler ve mühendis adayları hidro- DC-DC çevirici kullanılarak sabit gerilim jenin bu özelliğinden yola çıkarak 2007 yı- elde edilmektedir. Bu sayede elde edilen lında İTÜ İstiklal Projelendirme ve Uygu- akım, istenen akım ve gerilim değerle- lama Topluluğu’nu oluşturup Martı - Hid- rinde aküye gönderilmektedir. Sistemde rojen Teknesi Projesi’ni başlattı. Topluluk, iki adet elektrik motoru kullanılmakta- Türkiye’de alternatif enerji sistemlerinin dır, her motor için bir tane motor sürücü kullanımını yaygınlaştırmayı ve hidrojen bulunmaktadır. Burada amaç motorların enerji sisteminin uygulanabilirliğini gös- birbirinden bağımsız olarak kontrol edile- termeyi amaçlayarak projeyi geliştirdi. bilmesini sağlamaktır. Böylelikle hem tek- nenin manevra kabiliyeti arttırılır hem de motorlardan ya da motor sürücülerinden birinin arızalanması durumunda tekne- 10

Bilim ve Teknik Nisan 2011 Controller - Programlanabilir Mantıksal 2007 yılında başlayan Martı - Hidrojen mühendis ve mühendis adayları, öncelik- Denetleyici) ve bu PLC’yi kontrol eden Teknesi Projesi, 1 Kasım 2010 tarihinde le ülkemize ve daha sonra dünya bilimine bir dokunmatik ekran kullanılmaktadır. Hidrodinamik Tersanesi’nde üretime baş- katkıda bulunmak için çevresindeki mev- PLC, aynı zamanda yakıt hücresinden ve layarak uygulamaya geçti ve üretimi halen cut sorunları gözlemleyip bunlara çözüm teknenin pek çok noktasına dağılmış algı- devam ediyor. Türk Loydu tarafından Yol- üreten çalışmalar yapıyorlar. layıcılardan bilgi toplayarak ve bu bilgileri cu Teknesi statüsünde sınıflanması planla- derleyerek dokunmatik ekrana aktarmak- nan Martı -Hidrojen Teknesi’nin Haliç’te tadır. Aydınlatma sisteminde düşük enerji denize indirilerek gezinti teknesi olarak ihtiyacına sahip LED armatürler kulla- işletilmesi hedeflenmektedir. Martı-Hid- nılarak enerji sarfiyatı en aza indirgen- rojen Teknesi’nin Haliç’te kullanılmasıyla mektedir. Ayrıca gövde içine yerleştirilen hidrojen enerji sisteminin uygulanabilir- sintine pompaları sayesinde de teknenin liğinin gösterilmesinin yanı sıra teknede su alması durumunda suyun tahliyesi sağ- yolcu koltuklarının arkasına konulacak lanmaktadır. LCD ekranlarda alternatif enerji sistemle- ri ve hidrojen enerji sistemi hakkında tanı- Teknenin Yapısı tım filmleri gösterilecektir. Genel olarak Martı-Hidrojen Teknesi Projeyi gerçekleştiren İTÜ İstiklal Pro- yüksek istikrar ve manevra kabiliyeti açı- jelendirme ve Uygulama Topluluğu İTÜ sından katamaran (çift gövde) yapıda ta- Gemi İnşaatı ve Deniz Bilimleri Fakülte- sarlandı. 8,13 metre boyunda ve 3,2 metre si bünyesinde faaliyetlerini sürdürüyor. eninde, 1 kaptan, 1 mürettebat ve 6 yolcu Topluluk, İTÜ’nün farklı disiplinlerinden kapasitesine sahip. Tam yüklü durumda 7 bir araya gelen lisans ve lisansüstü öğren- kW güç ile 7 knot hız yapabiliyor. cilerden oluşuyor. Topluluktaki İTÜ’lü 11

Merak Ettikleriniz Değerli Okuyucularımız, Nasıl oluyor da erkek arılar n kromozomla gelişirken dişi arılar Bilimveteknolojikonularındamerak ettiğiniz, kafanızı karıştıran, 2n kromozomla gelişiyor. Arılar eşeyli üreyen canlılar değil mi? düşündürücü sorularınızı [email protected] adresine yollayabilirsiniz. Onur Yeşilgöz Tüm okuyucularla paylaşabileceğimiz sorularınızı değerlendirecek ve yerimiz elverdiğince yanıtlamaya çalışacağız. Kraliçe arıların vücut hücreleri 32 (2n) kromozom, cinsiyet İlginç bilimsel sorularda buluşmak üzere... hücreleri 16 (n) kromozom taşır. Döllenmiş yumurtadan gelişen arı, 16’sı yumurtadan, 16’sı spermden olmak üzere 32 kro- Japonya’da gerçekleşen deprem ve tsunami sonucu mozoma sahiptir ve bu döllenmiş yumurtadan dişi arılar, 16 kro- Dünya’nın ekseninin kaydığı söylendi. Dünya’nın ekseni mozomlu döllenmemiş yumurtadan da erkek arılar gelişir. Döl- 1 cm bile kaydığında yaşamın biteceğini duydum. lenmemiş bir yumurtadan yeni bir bireyin geliştiği üreme şekline Dünya’nın ekseninin kayması nasıl bir durumdur? eşeyli parteogenez üreme adı verilir. Behlül Uçar Dr. Özlem İkinci Dünya yerine “arz” veya “yerküre” demek daha doğru olur. Evrende olabilecek en düşük sıcaklık -273,15 santigrat derece Büyük bir deprem yerkürede milyarlarca ton ağırlığında ka- (°C) ama bu seviyeye ulaşılamamış diye biliyorum. CERN’de yanın saniyelerle ölçülecek bir süre zarfında aniden yer değiştir- bile bu seviye -272. Peki bundan daha düşük sıcaklığın mesine yol açar. Bu hareket, kendi ekseni etrafında dönen bir topa olamayacağı nereden biliniyor? Nasıl ölçülüyor? Bir belgesel benzetebileceğimiz yerkürenin dönme eylemsizliğinde bir değiş- kanalında -400 °C derece diye bir ifade duydum. Mutlak sıfırı meye yol açar. Yalnız, arzın kütlesini (6x1024 kg, yani arkasında 24 onlar mı yanlış çevirmiş yoksa biz mi yanlış biliyoruz? adet sıfır olan 6) düşünecek olursak en kuvvetli depremin dahi, toplam kütlenin ancak çok küçük bir parçasına denk gelen kıs- Harun Kökten mı hareket ettirebildiği ortaya çıkar. Dolayısıyla depremden veya tsunamiden kaynaklanan, günlerin kısalması ve arzın Güneş etra- Termodinamiğin ikinci yasası mutlak sıfıra izin vermiyor. Zira fındaki yörüngesindeki değişmeler pek küçük miktarlardır. 9 bü- mutlak sıfıra (0 Kelvin = -273,15 °C ) ulaşılması demek % 100 yüklüğündeki bir deprem gündeki saniyelerde (bir gün 86.400 sa- verimlilikle çalışan, dışarıdan enerji almadan sonsuza kadar çalışa- niye sürer) ancak saniyenin milyonda birkaçı kadar oynama yapar. bilen bir Carnot devridaim makinesinin yapılabilmesi anlamına da Düşünün ki yerküre 4,6 milyar seneden beri mevcuttur. Bu kadar geliyor. uzun bir süre içinde tahmin edebileceğiniz gibi sayısız miktarda büyük deprem (ve meteor çarpması) meydana gelmiş olmalıdır. Çevresiyle enerji alışverişi yapmayan, yalıtılmış bir sistem (kapalı Yörünge üzerindeki hareket ve hayat hâlâ devam ettiğine göre ev- sistem) düşünelim. Bu sistemin içerisinde biri sıcak diğeri daha so- rensel kanunlar da hâlâ geçerlidir ve korkmanıza gerek yoktur. ğuk iki bölge olsun. Bu bölgeler arasında ısı iletimine izin verildi- ğinde ısı hep sıcaktan soğuk olana doğru akıyor. Bunun sonucunda Prof. Dr. Polat Gürkan sistemin yararlı iş yapabilme kabiliyeti gittikçe azalıyor, bir diğer de- ğişle entropisi artıyor. Her iki bölgenin sıcaklığı birbirine eşit olunca denge durumuna ulaşılmış ve sistemin entropisi en yüksek değe- rine ulaşmış oluyor. Termodinamiğin ikinci yasası kapalı bir siste- min entropisinin hep artacağını ya da aynı kalacağını ifade ediyor. Carnot çevriminde de arada sıcaklık farkı olan iki hazne var. Sistem bu iki hazne arasında belli termodinamik süreçlerden geçerse yük- 12

Bilim ve Teknik Nisan 2011 [email protected] gerçekleşir. Ekzotermik tepkime sonucunda enerji açığa çıkar. Açığa çıkan bu enerji suyu hızla ısıtıp kaynama noktasına getirebilir. Bunun sonucunda asit ve su karışımından oluşan buhar yüzünüze gelebilir. Ayrıca açığa çıkan bu ısı cam balon jojeyi çatlatıp, asidin etrafa dağıl- masına neden olabilir. İçinde bir miktar su olan balon jojeye asit ekle- diğimizdeyse ısı açığa kademeli ve yavaş çıkar ve ısı asitten daha fazla olan su tarafından emilir. Elde edeceğiniz çözeltinin ısındığını hisse- dersiniz. Bu ısınma balon jojenin çatlamasına ya da asidin yüzünüze sıçramasına neden olacak kadar fazla değildir. Çünkü ekzotermik bir tepkime yavaş da olsa devam etmektedir. Şefika Özcan sek verimlilikte çalışan bir makine elde ediyoruz. Ancak böyle bir Suyu (H2O) elektroliz yöntemiyle elementlerine makinenin sıfır Kelvin’de çalışması için sonsuz iş yapması gerekiyor. ayırabiliyoruz. Peki bu tepkimenin tersiyle yani hidrojen Sıcak hazneden soğuk hazneye akan ısı miktarını hesaplarsanız sı- fır çıkıyor. Böyle bir makineyi çalıştırmak mümkün değilse mutlak ve oksijenin senteziyle neden su elde edemiyoruz? sıfıra ulaşılmaz demek, biraz ters mantık uygulamak oluyor. Yani % 100 verimle çalışan bir makine yapılamamasından, mutlak sıfıra Aybars Tokta ulaşamayız sonucuna varmak garip gelebilir. Ancak kütlesi olan bir cismi ışık hızının ötesine hızlandırmak için sonsuz enerji vermemiz Suyu elde edebilmemiz için gerekiyor. Bu mümkün olmadığı için ışık hızı sınırı koyuyoruz. Bu- elbette hidrojen ve oksi- rada da aynı mantık söz konusu ve benzer sebepten sıcaklık için sıfır jen atomlarını bir araya getir- Kelvin sınırı koyuyoruz. memiz gerekir. Bunu yapmak ilk bakışta kolay görünebilir. Tatmin olmayanlar için kuantum mekaniği üzerinden anlatma- Ancak oksijen gazıyla hidro- ya çalışalım. Sıcaklığı düştükçe sistemin enerjisi de azalıyor. Sistemi jen gazını bir araya getirmek, oluşturan moleküllerin, atomların titreşim, hareket, dönme enerji- su oluşumu için yeterli olma- leri azalıyor ve sistem mümkün olan en düşük kuantum enerji sevi- yabilir. Çünkü ortamdaki her yesine yerleşiyor. Ancak sistemi enerjisinden ne kadar soyutlarsak oksijen ve hidrojen atomu su soyutlayalım asla sıfıra ulaşamıyoruz. Çünkü sistemin üzerinde hiç oluşturmak için bir araya gel- yok olmayan sıfır nokta enerjisi denen bir enerji kalıyor ve enerji de meyecek ve ortamda serbest bir sıcaklığa karşılık geliyor. Yani kuantum seviyesinde mutlak bir atomlar da kalacaktır. Oksi- hareketsizlik olmadığı için mutlak sıfıra da ulaşılamıyor. jen ve hidrojenin su oluştura- cak şekilde bir araya gelmesi Bir yerlerde -273,15 °C’nin altında bir derece ölçümünden bahse- için iki atomun da elektron diliyorsa bir karışıklık ya da yanlışlık olduğundan emin olabilirsiniz. paylaşması gerekir. (Elektron Evrende ölçülen en düşük sıcaklık ve bunun nasıl ölçüldüğüne de paylaşımı oksijen atomunun gelecek sayımızda yer verelim. son yörüngesindeki p orbita- linin 4 elektronuyla, hidrojenin 2 elektronu arasında olmaktadır.) Dr. Zeynep Ünalan Bu elektron paylaşımını gerçekleştirmek için ortama dışarıdan bir enerji vermek gereklidir. Hidrojenin yanıcı, oksijenin yakıcı Suyun içine asit damlatılırken neden asidin içine su damlatılmaz? özelliği yüksek olduğundan ortama ileteceğiniz küçük bir kıvıl- cım tepkimeyi başlatabilir. Bu tepkime ekzotermik bir tepkimedir, Ramazan Orhan yani tepkime sonucunda ortaya büyük bir enerji çıkar. Bu enerji çıkışının farkına bir patlama sesi işittiğinizde varabilirsiniz. Artık Kuvvetli bir asit olan sülfürik asiti seyreltmek istediğimizi dü- hidrojen ve oksijen atomlarının elektron paylaşımı gerçekleşmiş ve şünelim. Bunun için suyla asidi karıştırmamız gerekir. İçinde su molekülünüz oluşmuştur. Eğer yaptığınız deney büyük çaplıysa, bir miktar sülfürik asit olan balon jojenin (altı balon biçiminde, üstü bu patlama ölümcül sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle hidrojen ve ince uzun cam tüp) içine su eklediğimizde, ekzotermik bir tepkime oksijen atomlarını bir araya getirerek su elde etmek şimdilik pratik bir yöntem olarak görülmemektedir. 2H2 + O2 → 2H2O + ENERJİ Şefika Özcan 13

Ctrl+Alt+Del Levent Daşkıran Japonya’daki Büyük Deprem Moore Yasasını da Sallıyor Geçtiğimiz ay Japonya’da yaşanan depre- nanometre üretime geçmeye hazırlanıyordu. min ardından, dünyanın önde gelen tekno- Fakat Japonya’daki deprem nedeniyle şirke- loji devlerine ev sahipliği yapan ülkede tek- tin bu konudaki planları da zora girdi. Bunun noloji ekonomisinin ne kadar büyük bir dar- sebebi, dünyanın önde gelen fotoğraf maki- be aldığına dair haberler de ulaşmaya başla- nesi ve fotoğraf ekipmanları üreticileriyle iş- dı. Lityum iyon pil ve bellek yongası üreten lemci üreticileri arasındaki ilginç bir bağlantı- tesisler büyük hasar gördü, ülkedeki LCD ek- ya dayanıyor. Şöyle ki, mikroişlemci üretimin- ran üretimi ve tedarik zincirleri sekteye uğra- de silikon tabakalarının üzerine transistörle- dı. Bu durumun başta akıllı telefonlar olmak rin dizilmesi litografi adı verilen bir teknikle üzere tüm teknolojik ürünlerde önemli fiyat gerçekleştirilir. Bu teknikte ışığa duyarlı özel dalgalanmalarına neden olabileceği konuşu- bir madde silikon plaka üzerine kaplanır, da- luyor. Ağır hasar gören fabrikaların yeniden ha sonra bu maddenin üzerine belli noktalara üretime geçmesi için aylar geçmesi gerektiği- denk gelecek şekilde ışık yansıtılır. Işığın değ- ne dikkat çekilirken, ülkede üretimi zorlayan diği kısımlardaki madde sertleşir, plaka yıka- bir diğer konu da özellikle nükleer tesislerde- narak sertleşmeyen kısım ayrılır ve bu şekil- ki hasara bağlı olarak yaşanan enerji sorunu. de farklı malzemeler üst üste dizilerek tran- Fakat son gelen haberler işin bu kadarla sistörler şekillendirilir. İşte deprem sırasında da kalmayacağına, Moore Yasası olarak bili- Nikon’un hasar gören fabrikalarından üçü li- nen ünlü yasanın da bu durumdan etkilene- tografi malzemesi üretiyordu ve Intel de 22 bileceğine işaret ediyor. Moore Yasası, mikro- nanometre üretim tesislerinde bu malzeme- işlemcilerde yer alan transistör sayısının ve leri kullanmak üzere Nikon’la anlaşmıştı. İş- buna bağlı olarak da işlem gücünün her 2 yıl- te bu nedenle Nikon tarafında üretimin sek- da bir ikiye katlanacağını söyler. Neredeyse Japonya’daki büyük depremin teknoloji ekonomisi üzerindeki etkileri ilk teye uğraması Intel’i kara kara düşündürüyor. 50 yıldır geçerliliğini koruyan bu yasanın bu- anda düşünülenden daha geniş bir etkiye sebep olacak gibi görünüyor. Detayları http://bit.ly/moorelaw adresinde gün hâlâ uygulanabilmesinin en büyük sebe- okuyabilirsiniz. bi de üretim sürecinde işlemcilerin daha ince üretilmesini mümkün kılan Bu arada hazır Moore Yasası demişken, http://bit.ly/moorecrisis ad- tekniklerin gelişmesi. Şu an mikroişlemci üreticileri, üretim tekniklerin- resinde Moore Yasasının 2020 yılı civarında kuramsal sınıra ulaşmasıyla de her bir katman için 32 nanometreye kadar inmeyi başarmış durum- dünya genelinde bir ekonomik krizin tetiklenebileceğine dair ilginç gö- da. Intel de bunun bir sonraki adımı olarak yeni nesil işlemcilerinde 22 rüşler yer alıyor. İlginizi çekiyorsa bir göz atmakta fayda var. Twitter Üzerinden Kayıp Dillerin Peşine Düştüler İnternet kullanıcıları arasında sosyal medya kullanımı yaygınlaştık- Indigenous Tweets projesi, Twitter üzerindeki mesajları analiz ederek nadir konuşulan dilleri ortaya ça hayli ilginç olaylar ve kullanım biçimleri de gündeme gelmeye baş- çıkarmayı ve canlı tutmayı amaçlıyor. ladı. Bunlardan biri de sosyal medya iletişimi üzerinden, kaybolmaya yüz tutmuş dillerin yeniden keşfiyle ilgili. Dünya üzerinde 6 binden faz- la farklı dil konuşulmasına rağmen, bunların yaklaşık yüzde 60’ının bas- kın diller arasında kaybolduğunu gören St. Louis Üniversitesi’nden Ke- vin Scannell adlı bir araştırmacı, Twitter üzerinden bu dilleri konuşan kişileri bulup ortaya çıkarmaya yönelik olarak “Indigenous Tweets” adlı bir projeye imza atmış. Scannell’in projesi, nadir konuşulan 500 civarın- da dile ait en çok kullanılan kelimelerin dünya genelindeki Twitter me- saj trafiği içinden ayrıştırılmasını sağlayan An Crúbadán adlı bir arama sisteminden oluşuyor. Bu sistem, az kullanılan dillere ait kelimeleri ya- kaladığında konuşulan dili tanımlıyor ve kullanıcısına dair bilgileri pro- jenin ana sayfasında listeliyor. Böylece Twitter üzerinde farklı dilleri ko- nuşan kullanıcıları bulmayı, hatta birbirini tanımayan bu kişileri bir ara- ya getirerek dil bağlarını güçlendirmeyi amaçlıyor. Projenin blog sayfa- sında yazılanlara göre projeye her geçen gün yeni diller eklenmeye de- vam ediyor. http://indigenoustweets.com adresini ziyaret ederek siz de Twitter üzerinde hangi nadir dillerin daha çok konuşulduğunu, kaç tane konuşanı olduğunu ve hatta kimlerin bu dilleri konuştuğunu gö- rebilirsiniz. 14

Bilim ve Teknik Nisan 2011 [email protected] Microsoft Farenin Belini Kırdı Bilgisayar aksesuarları arasında en çok kullanılan sırt bölümü bir anda kubbe halini alıyor. Böylece fare ve yeniliğe en açık olanlardan biri şüphesiz ki fare- ergonomik bir form alarak kullanıma uygun hale ge- dir. Şöyle bir etrafa baktığınızda, klavye ve monitör liyor. Fareyle işiniz bittiğinde bu kez kubbenin üzeri- gibi bileşenlere kıyasla ortalıkta farklı şekil ve fonksi- ne bastırıyorsunuz ve fare yeniden kolayca taşınabi- yonlara sahip çok daha fazla fare olduğunu görürsü- len dümdüz haline dönüşüyor. Bu ilginç tasarım yak- nüz. Microsoft’un Arc Touch Mouse adını verdiği yeni laşımı belki ilerde taşınabilirliğe odaklanan farklı ak- modeli de, taşınabilirlik adına yeni bir şeyler arayan sesuarlara da ilham verebilir. Detaylı bilgi ve video- kullanıcıları hedefleyerek tasarlanmış ilginç bir ürün. lar için http://www.microsoft.com/hardware/arc- Arc Touch Mouse’un özelliği dümdüz ve kavisli form- touchmouse adresini ziyaret edebilirsiniz. lar arasında kolayca geçiş yapabilmesi. Düz haliyle fa- reyi ceket cebine koyabiliyor veya ezmeden çantanın ön gözüne sıkıştırabiliyorsunuz. Fareyi kullanacağı- nız zaman ise düz duran sırt kısmını iki yanından tu- tup sıkıştırıyorsunuz ve bir ‘çat’ sesi eşliğinde farenin Microsoft’un sırtına bastırılınca dümdüz olabilen yeni faresi, taşınabilirlik konusuna ilginç bir yorum getiriyor Saniyeler İçinde Tablete Dönüşebilen Dizüstü Bilgisayar Piyasada Tablet PC’ler piyasaya çıktığından beri, bunları gerçek bir dizüstü bilgisayar gibi kullanırken tablet olarak kullan- bilgisayarlarla karşılaştıran ve bu şekilde kullanmakta ıs- mak istediğinizde, çerçevedeki ekranı döndürmeniz ve rar eden kullanıcılardan “Ama bunların klavyesi yok ki” tar- klavyenin üzerine kapatmanız yeterli. Böylece aygıtın klav- zı şikâyetler yükselmeye devam ediyordu. Sonunda üre- yesini ekranın altına gizleyerek tablet şeklinde kullanma- ticiler de bu ihtiyacı karşılayacak ara çözümler üretmeye ya devam edebiliyorsunuz. Tıpkı tek tuşa basıldığında üs- başladı. Bunlardan şimdilik en ilgi çekici olanı, geçtiğimiz tü açılan otomobiller gibi. Sistemin dezavantajı ise klavye- ay itibarı ile Türkiye’de de satılmaya başlanan Dell’in Inspi- sini de beraberinde taşıyan aygıtın diğer tabletlere oranla ron Duo modeli. Dell Inspiron Duo, o anki ihtiyacınıza gö- daha kalın olması. Ayrıca 4 saatin altındaki pil ömrü de ra- re saniyeler içinde klasik bir netbook bilgisayardan tablet kiplerinin gerisinde kalıyor. Yine de şimdilik piyasada tab- bilgisayara dönüşebiliyor. Peki nasıl? Aygıtın tasarımı, yer- letten dizüstü bilgisayara bu kadar kolay dönüşebilen ikin- leştirildiği çerçeve etrafında kolayca dönebilen dokunma- ci bir ürünün daha olmadığını belirtmekte fayda var. De- tik ekran ve genel tasarımla bütünleşecek şekilde yerleşti- taylı bilgiyi http://www.dell.com/us/p/inspiron-duo/pd rilmiş bir klavye düzeneğinden oluşuyor. Inspiron Duo’yu adresinde bulabilirsiniz. Dell’in yeni modelini ihtiyaca göre dizüstü bilgisayar ya da tablet olarak kullanmak mümkün 15

Tekno - Yaşam Osman Topaç Bilgisayarınıza RainPerfect Off-Road Uzaktan Erişin Street View ITT tarafından geliştirilen Bilgisayarınızdaki bilgilere RainPerfect, her türlü standart varile Google Maps tarafından ücretsiz uzaktan erişebilmeniz için pek monte edilebilen ve güneş enerjisi olarak kullanıma sunulan çok yöntem var. Itwin ise bu ile çalışan bir su pompa sistemi. Street View ile pek çok şehrin yöntemlerden belki de en kolay Öncelikle yapmanız gereken evinizin sokaklarını sanal ortamda olanı. Birbirine yapışık iki flash dikey yağmur borusunun çıkışını gezebiliyorsunuz. Google Street bellek gibi gözüken Itwin’in bir bir varil içine vermeniz. View görüntülerini, 360° parçasını internet erişimi olan görüntü alabilen kayıt sistemleri ev bilgisayarınıza takıyorsunuz. Daha sonra varil üzerine RainPerfect yerleştirilmiş otomobilleri şehirlerin Diğer parçasını ise internet pompa sistemini yerleştiriyorsunuz. sokaklarında dolaştırarak oluşturuyor. erişimi olan iş bilgisayarınıza RainPerfect pompa sistemi, Buraya kadar yeni bir şey yok. veya okul kütüphanesindeki içinde bulunan NiMh batarya Google yetkilileri tarafından yapılan bilgisayara takıyorsunuz sayesinde sürekli 13 PSI basınçla açıklamaya göre artık Street View ve anında ev bilgisayarınızdaki su pompalayabiliyor. Tek bir hizmeti kullanılarak, otomobille bütün dosyalar güvenli bir şarj ile yaklaşık 378 litre su ulaşılamayan cazibe merkezlerinin şekilde ekranınızda kullanımınıza pompalayabilen sistemin bataryası görüntülerine de ulaşabilecek. sunuluyor. İsterseniz evdeki güneş enerjisi ile şarj oluyor. Bu cazibe merkezlerine örnek dosyalarınıza erişebilirsiniz veya olarak Fransa’daki Chenonceaux saklamak istediğiniz dosyaları www.ittflowcontrol.com Şatosu, Dublin’deki Milli Botanik ev bilgisayarınıza Itwin üzerinden Bahçeleri, San Diego’nun göndererek Itwin’i kapasitesi Balboa Parkı’ndaki bahçeler veya sınırsız bir flash bellek Cape Town’daki Kirstenbosch Botanik gibi kullanabilirsiniz. Bahçesi verilebilir. Bütün bunları mümkün kılan ise yine üzerine www.itwin.com 360° görüntü alabilen kameraların yerleştirildiği üç tekerlekli bisikletler. www.google.com/streetview 16

Bilim ve Teknik Nisan 2011 [email protected] Portatif Güneş Gönüllü Enerji Sistemi Kent Estetiği Müfettişleri Japonya’da yaşanan deprem ABD’nin Boston şehri belediyesi, Şarjlı Tornavida felaketi, benzer bir felaket karşısında şehrin yollarında oluşan çukurları, Motorlu Bisiklet alınabilecek tedbirler konusunu duvarları kirleten çirkin görüntüleri tekrar gündeme getirdi. Japon örneğin grafitileri tespit etmek Alman tasarımcı Nils Ferber, 2 adet şarjlı tornavidadan, saatte OS firması tarafından geliştirilen için Iphone ve Android telefon 30 km hız yapabilen bir üç tekerlekli bisiklet tasarlamış. GSR-110B taşınabilir güneş enerjisi kullanıcılarından oluşan bir Modifiye edilmiş bisiklet parçaları ile CNC tezgâhlarında özel panel sistemi, bu tedbirlerden biri gönüllüler ordusu kuruyor. Iphone üretilmiş alüminyum parçalardan oluşan bisikletin tasarımı olabilir. Fuji Electric System tarafından ve Android telefonlar için geliştirilen Lego modelleri üzerinde çalışılarak başlamış. Daha sonra tahta geliştirilen, perdeye benzer esnek Citizens Connect uygulamasını çıtalar kullanılarak gerçek boyutlarda bir model geliştirilmiş. güneş enerjisi panellerini kullanan kullanan“vatandaş”, şehrin Bisikletin çelik şasisinin geliştirilmesi için tel model yapılmış, GSR-110B, şarj edilebilir batarya sorunlarını, sorunla ilgili çektiği bu tel modelin görüntüsü CAD yazılımına kopyalanmış ve sistemi ile birlikte 3 kg ağırlığında. fotoğraflarla ve sorunun bulunduğu bu çizim üzerinden gerçek çelik şasinin boyutları belirlenmiş. Sadece aktif kullanım sırasında yer yerin GPS koordinatları ile birlikte Daha sonra çelik borular kullanılarak CAD yazılımında kaplayan ve kullanılmadığı Boston Belediyesi’ne bildirebiliyor. tasarlanan bisiklet şasisi hayata geçirilmiş. Kendi elektrikli durumlarda tamamen gözden bisikletini kendi yapmak isteyenler için ideal bir örnek. kaybolan rulo enerji panelleri sayesinde aracınızda, evinizde veya www.nilsferber.de ofisinizde saklayabileceğiniz bu güneş enerji sistemleri, uygun hava şartlarında 40 Watt’a kadar güç çıkışı verebiliyor (16 W enerji panellerinden, 24W bataryadan). www.os-worldwide.com Hatta kullanıcı daha sonra belediye yetkililerinin sorun ile ilgili aldığı tedbirleri takip edebiliyor. Sadece Android telefonlar için geliştirilen Street Bump ise telefonda bulunan hareket sensöründen aldığı verileri kullanarak, yollarda oluşan çukurların yerini ve tahmini büyüklüğünü Boston Belediyesi’ne bildirebiliyor. Bu programı Android telefonuna yükleyen kullanıcının Boston sokaklarında aracıyla dolaşırken uygulamayı çalıştırması yeterli. www.cityofboston.gov 17

Ahmet Cevdet Yalçıner Ceren Özer 11Mart 2011 Tohoku-Kanto Depreşim Dalgası (Tsunamisi) “Tsunamiden Dünyaya Acı Bir Ders Daha” 11 Mart 2011 günü yerel saatle 14.46’da (Greenwich zamanı ile 05.46’da) Japonya’nın kuzeydoğusundaki Tohoku Bölgesi açıklarında (38,3°K, 142,4°D) 9.0 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kıyıdan yaklaşık 130 km uzaklıkta, 1000 m su derinliği olan yerde ve yerin 32 km altında odaklanmış olan bu deprem, Japonya tarihinde görülmemiş büyüklükte bir tsunamiyi tetikledi. Depreme ve tsunamiye bu denli alışkın ve ne yapılması gerektiğini bilen Japonlar bile bu kadarını beklemiyordu. Tsunami dalgaları deprem merkezine en yakındaki bölge olan Iwate’den Ibaraki’ye kadar uzanan Japonya’nın kuzeydoğu kıyılarına yaklaşık 25 dakikada ulaştı ve müthiş bir yıkıma neden olarak karada ilerlemeye başladı. Önüne gelen her türlü malzemeyle -tonlarca ağırlığındaki gemiler, paramparça olmuş ahşap yapılar, ağaçlar, otomobiller, tarlalardaki ürünler- kütlesini daha da büyüterek karada ilerlemeye devam etti. Çok şiddetli akıntı hızıyla ilerleyen su kütlesi, karada birçok yerde 5-6 kilometre kadar içeriye sokularak hasar alanını büyüttü. Japonya’nın kuzeydoğu kıyılarındaki kentlerde büyük hasara ve can kaybına yol açmış olan bu deprem, merkezinden 350 km güneydeki başkent Tokyo’da da şiddetli olarak hissedildi. Depreşim dalgaları 24 saat boyunca Pasifik’te ilerleyerek Şili’ye kadar ulaştı. 18

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2011 Japonya Tarihinde Tsunamiler: olan bu dalma-batma bölgesi, uzun dönem içinde bi- riktirdiği enerjinin açığa çıkması ile pek çok büyük Japonya tsunami felaketini tarihte ilk defa yaşa- deprem oluşturmuş ve bu depremlerin bir çoğu za- mıyor. Bölgede tarih boyunca bilinen en eski tsuna- rar verici depreşim dalgalarını tetiklemiştir. 1896 yı- mi afeti, 869 yılında Sendai bölgesini vuran “Jogan lında meydana gelen Büyük Meiji Depreşim Dalgası Tsunamisi”dir.Yapılan paleotsunami araştırmaları da bunlardan biridir. sonucu bulunan tortullar Jogan Tsunamisi’nin Sen- dai bölgesinde çok geniş bir kıyı alanında etkili ol- Japonya tarihinde en büyük yıkıma sebep olmuş duğunu ve o tarihlerde kıyıdan 4 km uzakta bulu- 5 deprem ve tetiklediği tsunamiler listesi şöyledir: nan Tagajo kalesine kadar ulaştığını göstermektedir. 1498 Enshunada Denizi - 31.000 can kaybı 1000 kadar can kaybı yarattığı bilinmektedir 1586 Ise Körfezi - 8000’in üzerinde can kaybı 1707 Nankaido - 30.000 can kaybı Japonya’nın en büyük adası olan Honshu’nun ku- 1771 Ryukyu Adaları - 13.000’in üzerinde can kaybı zey kısmı, Pasifik plakasının Kuzey Amerika plakası 1896 Sanriku (Meiji) - 27.000’in üzerinde can kaybı altına daldığı birleşim sınırı üzerinde yer alır. Bura- daki plakalar, yıllar boyunca birbiri altına dalıp bat- mak üzere zorlanarak çok yüksek düzeyde enerji bi- riktirir. 869 yılında meydana gelen depreme de sebep 19

11 Mart 2011 Tohoku-Kanto Depreşim Dalgası (Tsunamisi): “Tsunamiden Dünyaya Acı Bir Ders Daha” Tohoku-Kanto Depreşim Dalgasının Ardından Tohoku-Kanto Tsunamisi’nin Pasifik’te yayılımı (0., 1., 3., 6., 9. ve 15. saatlerde su düzeyi durumu) Yakın alan etkileri: Japon Yangın ve Afet Yönetimi Ajansı’nın (The Japanese Fi- re and Disaster Management Agency-FDMA) 24 Mart 2011’de yayımladığı verilere göre tsunami sonrası ölü sayısı 9353’e ulaşmıştır. 13.266 kayıp, 3105 de yaralı olduğu bildirilmekte- dir. Deprem ve tsunami nedeniyle 325 yangın meydana gel- miş, 243.390 kişinin de yaşadıkları bölgelerden tahliye edilme- si gerekmiştir. Japonya’daki Limanlar ve Havalimanları Araştırma Enstitü- sü’nün (Port and Airport Research Institute-PARI) GPS ölçüm şamandıralarında elde ettiği verilere göre, tsunami dalgaları deprem olduktan yaklaşık 30 dakika sonra Sendai bölgesinde- ki Miyako, Kamaishi ve Kesennuma şehirlerine ulaşmıştır. Su derinliğinin yaklaşık 200 metre olduğu yerlerde alınan ölçüm- lerde, dalga yüksekliğinin 6,5 metreye ulaştığı görülmüştür. Dalgalar kıyıya geldiğinde ise dalga yükseklikleri ve akım derinlikleri daha da artmaktadır. PARI’nin Sendai bölgesi kı- yıları boyunca yerleştirilmiş aygıtlarından gelen ölçüm verile- ri kıyılardaki baskın derinliklerinin 15 metreye kadar çıktığı- nı, dalga tırmanma yüksekliklerinin ise bazı yerlerde 24 metre- yi bulduğunu göstermektedir. Tohoku-Kanto Tsunamisi’nin yakın alanda oluşturduğu en düşük ve en yüksek dalga genlikleri dağılımı Uzak alan etkileri: Japonya’nın kuzeydoğusunda oluşan dalgalar, Pasifik’te Tohoku-Kanto Tsunamisi’nin yakın alanda 5., 10., 15. ve 20. dakikalarda oluşturduğu su düzeyi Amerika kıtasına doğru yola çıkmış, 8 saatte Hawaii’ye, 14 sa- Pasifik’te ilk dalganın varış zamanı dağılımı ve Dalga Enerji Dağılım Haritası atte de Amerika kıyılarına ulaşmıştır. Tohoku Kanto Depreşim Dalgası’nın uzak alan etkileri genelde şiddetli akıntılar ve li- 20 man içi çalkantıları olarak gözlemlenmiş, bazı bölgelerde tek- ne hasarları meydana gelmiştir. Az sayıda can kayıpları arasın- da, Hawaii’nin kuzeybatı kıyılarında meraklı bir tsunami göz- lemcisinin kıyıyı terk etmemesi nedeniyle denize sürüklenme- si ve ABD’nin batı kıyılarındaki bir başka can kaybı gösterile- bilir. Ayrıca, Amerika kıtası batı kıyılarında 3 metrelere varan dalga yüksekliği ve hemen her limanda ve nehir ağzında şid- detli akıntılar ve çalkantılar gözlenmiştir. Kuzey Amerika kıyılarında Kaliforniya’nın kuzeyindeki Crescent City Limanı’nda 35 tekne hasar görmüş, Santa Cruz Limanı’nda ise 20 tekne batmış, 100 tekne hasar görmüştür. Los Angeles’ın kuzeyindeki Ventura Limanı’nda çok sayıda tekne hasar görmüş, Rendondo kumsalı limanında ise büyük bir tekne batmıştır. Los Angeles yakınlarındaki Santa Ana ne- hir ağzında tsunami etkisi 4 saat devam etmiş, akıntı hızı 2 m/s düzeyine ulaşmıştır. Kuzey Kaliforniya bölgesinde teknelerin limanı terk etmeleri çağrısı yapılmasına rağmen açık denizde- ki kötü hava ve dalga koşulları nedeniyle liman ortasında bek- lemek zorunda kalmışlardır. Dalganın Meksika ve Güney Amerika kıyılarına doğru ilerlemesi sırasında etkisinin azaldığı görülmüş; Meksika’nın Manzanillo bölgesinde çalkantı yarattığı gözlenmiş, hasar sap- tanmamıştır.

<<< Bilim ve Teknik Nisan 2011 TSUNAMİ (DEPREŞİM DALGASI) NEDİR? Depreşim Dalgası Hareket Biçimi Denizlerin ya da okyanusların herhangi bir bölge- sinde yerel olarak oluşan depreşim biçimindeki olay- Depreşim dalgası ilk oluştuğunda genellikle tek Tsunami Sözlüğü lardan (deniz tabanı deformasyonu, çökmeler, otur- bir dalga biçimindedir. Ancak kısa bir süre içinde malar, zemin kaymaları, göçmeler, volkanik hareket- 4 veya 5 dalgaya bölünerek kıyılara doğru hareket Depreşim Dalgası Tırmanma ler, meteor çarpmaları gibi kütle hareketleri) herhangi eder. Önde giden dalga “centilmen” dalga olarak ta- Yüksekliği: Dalganın tırmandığı biri ya da birkaçının birden oluşması sırasında denize nımlanır. Ancak ikinci ve üçüncü dalgalar etkili ola- en yüksek noktanın sakin geçen potansiyel enerjinin kinetik enerjiye dönüşme- bilecek niteliktedir. Arkadan gelen diğer dalgalar ise su düzeyinden dikey uzaklığı si ve buna bağlı olarak gelişen akıntılarla ve su düzeyi daha küçüktür ve daha az etkilidir. Depreşim Dalgası İlerleme değişimi ile uzun dönemli dalga ya da dalgalar oluşur. Uzaklığı: Dalganın kıyılarda Bu tür dalgalar dünya dillerinde tsunami olarak adlan- Depreşim dalgasının hızı, bulunduğu derinliğin ilerlediği en uzak noktanın dırılmıştır. karekökü ile doğru orantılıdır. Derin sularda hızlı, kıyıdan yatay uzaklığı Tsunami sözcüğü, 1896 yılında Japonya’daki Bü- sığ sularda yavaş hareket eder. Ancak rüzgâr dal- Depreşim Dalgası Pozitif yük Meiji Tsunamisi afetinde yaklaşık 27.000 kişinin galarından farklı olarak çok daha uzun periyotlu Genliği: Dalga tepelerinin sakin ölümüne neden olmasından sonra, Japonların tüm olurlar ve dalganın altında bulunan su molekülle- su düzeyine düşey uzaklığı dünyaya yaptıkları yardım çağrısı içinde yer alan bir rinin birbirlerini iterek yer değiştirmesi ile hare- Depreşim Dalgası Negatif sözcük olarak tanınmış, o tarihten beri de birçok dil- ket ederler. Bu itme ve yer değiştirmenin sonucun- Genliği: Dalga çukurunun sakin de tsunami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Tsunami da su kütlesinde yatay düzlemde sürekli akıntı ve su düzeyine düşey uzaklığı sözcüğü Japonca kaynaklıdır, tsu (liman) ve nami (dal- sürekli su transferi oluşur. Su kütlesinin bu davra- Dalga Yüksekliği: Dalga tepesi ga) sözcüklerinin birleşiminden oluşur ve liman dal- nışı, sığ sulara geldiğinde dalga boyunun (iki dal- ile dalga çukuru arasındaki gası anlamında kullanılır. Bunun nedeni, zayıf bir tsu- ga tepesi arasındaki mesafe) kısalmasına, çok şid- dikey uzaklık. naminin bile kıyılarda ve sığ sularda şiddetli akıntılar detli akıntılar oluşmasına, ve su düzeyi yükselme- Dalga Boyu: Art arda gelen oluşturması ve özellikle limanlarda hasara yol açması- sine (genlik artması) neden olur. Kıyılara gelen ön- iki dalganın tepe noktaları dır. Bu tür dalgalar kıyılarda şiddetli akıntılar oluştura- cü dalga, denizin önce geri çekilmesine veya kara- arasındaki yatay uzaklık rak karada ilerler ve önüne gelen her türlü engeli silip ya doğru ilerlemesine, karaya su taşınmasına ve ar- Dalga Periyodu: Art arda gelen süpürür. Bu özelliği nedeniyle“süpürtü dalgası”olarak dından da karada dalga tırmanmasına neden olur. iki dalganın tepe noktaları da adlandırılır. Ancak, denizin herhangi bir bölgesin- Bunun sonucu olarak da kıyılarda şiddetli akıntı- arasındaki zaman aralığı de yerel olarak oluşan depreşim nedeniyle ortaya çık- lar ve su düzeyi değişimleri gerçekleşir. Depreşim ma özelliği nedeniyle bu dalgalara Türkçe’de “depre- dalgası, yüksekliği düşük bile olsa genellikle liman- şim dalgası”adı verilmesi uygun olacaktır. lar ve küçük tekne barınaklarında etkili olur. Za- ten Japonca’da liman dalgası sözcükleri ile tanım- lanmasının nedeni de budur. 21

11 Mart 2011 Tohoku-Kanto Depreşim Dalgası (Tsunamisi): “Tsunamiden Dünyaya Acı Bir Ders Daha” Türkiye’de Depreşim Dalgası Riski Marmara Denizi’nde su derinliği en fazla 1100 metre civarında- dır. Bu derinlikte kırılacak fay, tsunami oluşturabilir. Ancak Marmara Denizi’nin kapladığı alan dikkate alınırsa meydana gelecek olası tsuna- mi, Japonya’da yaşanan tsunamide görülen dalga yüksekliklerine ve ka- radaki akıntı şiddetine ulaşmayacaktır. Yine de çok yoğun yerleşim olan kıyı alanları, tekne barınakları, limanlar, dere ağızları ve düşük kotlu kı- yı yerleşimleri gibi kırılgan bölgeler, tsunami dalgalarından etkilenebilir. 365 Tsunamisi’nin Doğu Akdeniz’deki yayılımı (0., 30., 60. ve 120. dakikalarda su düzeyi durumu) AKDENİZ: Marmara’dan Ege’ye ve Akdeniz’e doğru gidildikçe fayların tsunami MARMARA: oluşturma karakterleri de artar. Doğu Akdeniz çanağında dalma-bat- Marmara Denizi’nden geçen Kuzey Anadolu fay hattı, kuzey ve gü- ma bölgesine bağlı düşey atım özellikli fay bölgeleri vardır. Tarihsel ve- ney kolları olmak üzere iki bölüm halindedir. Bu kollardaki faylar ge- rilere göre, bu fayların tsunami oluşturduğu ve Akdeniz kıyılarında et- nelde yapısal olarak yanal (doğrultu) atımlı faylardır. Bu faylar tek bir kili olduğu bilinmektedir. parça halinde değil, segmentler halinde Marmara Denizi’nde doğu- Akdeniz’deki bilinen en büyük tsunami 365 yılında meydana gelmiş- batı doğrultusunda sıralanmış haldedir. Ancak Prens Adaları’nın güne- tir. Tarihsel verilere dayanarak, deprem merkezinin Girit’in batısında yer al- yinden geçen bölgedeki faylar, düşey (normal) atımlı fay niteliği taşır. dığı, deprem büyüklüğünün 8 civarı olduğu ve Doğu Akdeniz’in tümün- Bu nedenle tsunami yaratma özellikleri vardır. de etkili olduğu tahmin edilmektedir. Şekil 5’te 365 depreminin fay para- metreleri kullanılarak yapılan sayısal modelleme sonucu elde edilen dalga yayılımı zamana göre verilmektedir. Tarihsel verilere göre elde edilen dep- rem oluşum mekanizmaları kullanıldığında, 2 saat için yapılan benzetim sonucu, dalgaların Doğu Akdeniz’de şekildeki gibi yayıldığı görülmektedir. Prof. Dr. Ahmet Cevdet Antik Dönemde Depreşim Dalgaları Yalçıner, Japonya Tohoku Üniversitesi’nde ve ABD Güney Dünya’da bugün izleri bulunanlar arasında en eski depreşim Kaliforniya üniversitesi’nde dalgası MÖ 5800 civarında Norveç’in güneybatısındaki Storegga Konuk Araştırmacı olarak açıklarında meydana gelen, denizaltı heyelanına bağlı oluşan ve çalıştı. Malezya Tsunami Uyarı İskoçya kıyılarını da vuran depreşim dalgasıdır. Sistemi Danışmanlığı, UNESCO adına Sumatra Tsunami MÖ 1631 yılına rastlayan dönemde ise Ege’de patlayan Santo- Araştırma Ekibi Başkanlığı rini (o zamanki adi Thera) volkanının krater çökmesi ile oluşan ve Hint Okyuanusu Ülkeleri depreşim dalgasının bölgemizdeki önemli tarihsel olaylardan biri Tsunami Modelleme Eğitim olduğunu unutmamalıyız. O dönemdeki Minos uygarlığının de- Direktörlüğü yaptı. Avrupa niz yapılarına ve deniz araçlarına etki eden depreşim dalgası, kı- Birliği Descartes Ödülü finalist yılarda verdiği zararla uygarlığın en önemli yaşam kaynağı olan proje araştırmacısı. Halen ODTÜ deniz ticaretini sona erdirmiş ve halkın Girit Adası’ndan ve diğer İnşaat Mühendisliği Bölümü, adalardan, Mora’ya ve Anadolu’ya göç etmesine neden olmuştur. Kıyı ve Deniz Mühendisliği Bilim Dalı’nda profesör olarak görev Olağandışı büyük deniz dalgalarından tarihte ilk bahseden- yapıyor. ler 2500 yıl öncesinde Eukleides, Heredotos, Aristoteles ve Stra- bo olarak bilinir. Depreşim dalgası ile depremler arasındaki ilişki- 22 den tarihte ilk bahseden kişi ise MÖ 426 tarihli deprem ve depre- şim dalgası olayındaki gözlemlere dayanan Eukleides’tir. Euklei- des, denizde su düzeyinin çökmesi, kıyı çizgisinin önce geri çekil- mesi ve ardından çok büyük dalga olarak karaya ilerlemesini an- latarak, bu tür büyük dalgaların depremlere bağlı olarak oluşabi- leceğini ifade etmiştir.

<<< Bilim ve Teknik Nisan 2011 Tsunamiden Korunma Konusunda Temel Kurallar 365 Tsunamisi’nin Doğu Akdeniz’de özellikle İskende- Depreşim dalgaları çoğunlukla depreme çıkmak zorunludur. Karada bulunan kişile- run, Bingazi ve Sicilya kıyılarında etkili olduğu bilinmekte- bağlı nedenlerle oluşur; yatık eğimli ve dü- rin kıyıdan uzaklaşarak, denizde teknede dir. Bu depremin oluştuğu yer ile etkili olduğu kıyılar ara- şük kotlu kıyılarda, körfezlerde, nehir ağız- bulunan kişilerin ise su derinliği en az 50 m. sındaki mesafe düşünüldüğünde, 365 Tsunamisi’nin uzak larında ve liman içlerinde yaratabilecekleri veya daha derin yerlere doğru uzaklaşarak alan etkisi gösterdiği anlaşılmaktadır. Bu örnek, Akdeniz çok şiddetli akıntılar nedeniyle daha çok olası dalga ve akıntı etkilerinden kurtulma- çanağında meydana gelebilecek bir deprem sonrası olu- etkilidirler. ları olanaklıdır. şacak tsunaminin ülkemiz kıyılarında da etkili olabileceği- ni göstermektedir. Türkiye kıyılarında tarih içinde defalarca Unutulmamalıdır ki, dalganın karada depreşim dalgaları oluşmuştur. Bundan ilerleme hızı, insanın koşma hızından daha Akdeniz’de yaşanmış bir başka depreşim dalgası da sonra da oluşması beklenmelidir. Günü- fazladır. Merak edip dalganın kıyılardaki 10 Temmuz 1956’da Santorini Adası açıklarında, 13 daki- müzde kıyıların çok çeşitli amaçlarla, çok davranışlarını izlemek çok tehlikelidir. Kaç- ka arayla meydana gelen iki deprem (7,5 büyüklüğünde) sayıda tesisle donatılmış ve çok yoğun mak için çok geç olabilir. Depreşim dalgası sonucu oluşmuştur. Dalgalar Güney Ege kıyılarında önemli kullanılıyor olması nedeniyle, bir depreşim nedeniyle yaşamını yitirenlerin bir bölümü çalkantılar yaratarak etkili olmuştur. Ülkemiz kıyılarında da dalgasının, tarihteki etkilerine kıyasla gü- meraklı kişilerdir. Bodrum Yarımadası ve Didim’de yarattığı etkiler görgü ta- nümüzde çok daha unutulmaz izler bırak- nıkları tarafından saptanmıştır. Benzer bir tsunaminin gü- ması olasıdır. Depreşim dalgası konusundaki uyarıları nümüzde oluşması durumunda, turizm amacıyla çok yo- ciddiye almak zorunludur. Unutulmamalı- ğun kullanılmakta olan kıyılarda ve tekne barınaklarında o Tsunamide önden gelen centilmen dalga, dır ki, Hawaii Hilo’da 1960 yılındaki depre- zamankine kıyasla daha fazla etki yaratması beklenmelidir. kıyılarda birkaç dakika içinde olağandışı şim dalgası için 10 saat önceden uyarı ve- su yükselmesi veya alçalması (çekilmesi) rilmiş ve korunma yöntemleri tekrarlanmış yaratır. Bu ilk dalga, arkadan gelebilecek iken yine de 61 can kaybı olmuştur. olan bir veya iki etkili dalganın habercisidir. Bu durumda arkadan gelecek olan ikinci ve Deniz tabanında oluşan herhangi bir dep- üçüncü dalganın etkiili olacağı bilinmelidir. rem nedeniyle depreşim dalgası oluşabilir. Kıyılarda iken bir deprem hissedildiğinde Depreşim dalgası fark edildiğinde ya kıyıdan uzaklaşmak yararlı bir önlemdir. da uyarı alındığında en kısa zamanda kıyı çizgisinden uzaklaşmak ve yüksek bir yere Yakın Tarihte Depreşim Dalgaları O deprem, sadece bahsedilen depreşim dalgası- Ceren Özer, ODTÜ İnşaat nı oluşturmakla kalmamış, dünya üzerinde bilimsel, Mühendisliği Bölümü’nden Yazılı kaynaklarda yer alan bilgilere dayanarak, sosyal, psikolojik, kültürel sarsıntılara da neden ol- 2003’te mezun oldu. 2007’de son iki yüzyılda en çok can alan depreşim dalga- muş ve afet yönetimi konusunda çok önemli deği- Kıyı ve Deniz Mühendisliği Bilim sı olaylarına baktığımızda, 1883’teki Karakatau Vol- şimlerin kapısını aralamıştır. Dalı’nda yaptığı yüksek lisansında kan Patlaması ile oluşan ve Hint Okyanusu’nda etkili tsunamilerin baskın alanında olan depreşim dalgasını, 1896’da Japonya’nın kuzey- 2004 Hint Okyanusu tsunamisi, insanlık için yüz- oluşturduğu kuvvetler üzerine doğusunda ve Pasifik kıyılarında etkili olan Büyük yıllarca anlatılacak çok önemli bir olay olarak düşü- çalıştı. AB ve TÜBİTAK destekli Meiji depreşim dalgasını ve 1960 Şili depreşim dal- nülürken, 11 Mart 2011’de Japonya’dan gelen acı bir projelerde görev aldı. UNESCO galarını görürüz. Ama çok yakın tarihli, iki önem- haber dünyayı başka biçimde sarstı. 2011 Tohoku- adına Malezya’daki tsunami li tsunami olayı geçmiştekilerin etkilerini çok fazla- Kanto depremi ile “Japonya’da yaşanmış tsunamiler” modelleme kurslarında eğitmenlik sı ile aşmaktadır. tarihi baştan yazılacak ve deprem sonrası oluşan tsu- yaptı. UNESCO koordinasyonunda, nami, kayıtlara “bölgede yaşanan en büyük tsunami” hükümetlerarası Akdeniz 26 Aralık 2004 Pazar günü Greenwich saati ile ge- olarak geçecek. Tsunami Uyarı Sistemi kurulma ce yarısı 00:58:53’te (Endonezya saati ile 07:58:53) çalışmalarında araştırmacı olarak Endonezya’nın Sumatra Adası’nın kuzeydoğusun- görev yapmaktadır. Doktora da 3,307° K 95,947° D koordinatlarında meydana çalışmasına aynı bölümde devam gelen 9,3 şiddetindeki depremin yarattığı depreşim etmektedir. dalgası, Hint Okyanusu’nu çevreleyen on ikiden faz- la ülkenin kıyılarında olağanüstü hasar yaratmış, bü- 23 yük çoğunluğu Güney Asya kıyılarında olmak üzere, 25’ten fazla milletten çeyrek milyondan fazla insanın canını almış ve insanlık tarihinin yaşadığı en büyük doğal afetlerden biri konumuna gelmiştir.

Cem Bağdatlıoğlu Nükleer Enerji ve Japonya’daki Son Durum Japonya’da yaşanan deprem ve sonrasındaki tsunaminin ardından nükleer enerji tekrar gündemde. Nükleer enerji gibi gelişmiş bir teknolojinin yalnızca olumsuz gelişmeler ile gündemimize gelmesi üzücü olsa da, nükleer enerjinin anlaşılması için önemli bir fırsat. Nükleer santrallerin çalışma ilkelerinden risklerine, doğaya zararlarından, Japonya’daki son duruma kadar nükleer enerji hakkında yeterli bilgiye sahip olmak önemli. Nükleer enerji hakkında doğru bilgilere sahip olunduğu zaman, konu hakkında tarafsız bir fikre sahip olmak da mümkün olacaktır. 24

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2011 Salınan bu nötronların 1 tanesi başka bir Nükleer santrallerden önce, nükleer tepki- uranyumun fisyona uğramasına sebep olursa, melerden ve bu tepkimelerin ne olduğun- sürekli bir zincirleme tepkime gerçekleşiyor de- dan bahsedilmelidir. Nükleer bir tepki- mektir. Dolayısıyla nükleer santrallerin çalışabil- me, en basit tanımıyla kimyasal tepkimeden fark- mesi için gerekli olan koşul bu şekilde sağlanmış- lı olarak atomların çekirdeklerinin değişimi ile so- tır. Bu tepkime sırasında ortaya çıkan ısı enerjisinin nuçlanan tepkimedir. Örneğin, Dünya’nın ener- toplanarak elektriğe dönüştürülmesi nükleer sant- ji kaynağı olan Güneş sanılanın aksine “yanmaz”. ralin temel çalışma ilkesidir. Güneş enerjisi, füzyon sonucu atomların birleşme- Yukarıda bahsedilen döngünün sağlanabilmesi siyle ortaya çıkar. için çözülmesi gereken bazı sorunlar vardır. - Doğal olarak çıkarılan uranyumda U-235 izoto- Günümüzde nükleer santraller “nükleer fisyon” pu % 0,72 oranında bulunur ve bu miktar genelde ile çalışır. Fisyon, füzyonun aksine (füzyonda iki sürekli bir tepkime sağlanması için yeterli değildir. atomun çekirdeği birleşir) atomun çekirdeğinin - Uranyum tarafından salınan nötronlar çok hızlı- bölünmesidir. Bu reaktörlerin çoğunda çekirdeği dır. İçgüdüsel olarak daha hızlı nötronların uranyum bölünen atom, uranyum elementinin U-235 izoto- çekirdeğini daha kolay böleceğini düşünsek de, pudur. İnanması güç olsa bile, günümüzde nükleer nötronlar çok hızlı olduklarında çekirdeğin içinden reaktörlerde uygulanan U-235 fisyonunun aynısı- uranyum atomunu bölemeden geçerler. Dolayısıyla nın yaklaşık iki milyar yıl önce Dünya’da 12 fark- salınan bu nötronların (moderatör ile) yavaşlatılma- lı bölgede doğal olarak meydana geldiği bilinmek- sı gereklidir. tedir. - Fisyon sonucu ortaya ısı çıkar. Bu ısının fisyonun gerçekleştiği çekirdekten alınması yani çekirdeğin Nükleer Enerji Nedir? soğultulması gerekmektedir. Bu üç temel soruna çok farklı şekillerde çözüm Nükleer enerji santrallerinin dünya çapında on- bulunabilir ve bu farklı çözümler farklı reaktör tür- larca farklı türü bulunsa da, elektrik üreten bütün lerini oluşturur. Reaktörler, kullandıkları yakıt türü- nükleer santrallerin çalışma ilkeleri neredeyse ay- ne (U-235 oranı), kullandıkları nötron yavaşlatıcı- nıdır. Nükleer tepkimeyle ısıtılan su, su buharına ya (moderatör), kullandıkları soğutucuya, teknolojik dönüşür. Daha sonra bu buhar ile elektrik türbinle- seviyelerine ve kullanım amaçlarına göre farklı grup- ri döndürülerek elektrik elde edilir. Evlerde kullanı- lara ayrılabilir. Her ne kadar bu sorunların çözülme- lan türden, elektrik alıp hava üfleyen elektrikli van- si için kullanılan malzeme ve sistemler farklı olsa da, tilatörlerin aksine, bu türbinler havayla döndürülüp “basınçlı su reaktörü” nükleer reaktörlere güzel bir elektrik üretir. Sonuçta petrol, kömür, doğalgaz ve örnek olduğundan yazıda bu türün nasıl çalıştığını nükleer enerjiyi birbirinden ayıran temel fark tür- anlatalım. binleri döndürecek buharı sağlayacak ısının nasıl el- Bu reaktörlerde yakıt, çubuklar halinde yan ya- de edileceğidir. na yerleştirilir. Bu çubuklarda (1-2 santim çapında Nükleer Santraller Nasıl Çalışır? Kontrol Odası Nükleer santrallerin nasıl çalıştığını bir ko- Yakıt Buhar Buhar nu başlığı altında anlatmak hayli güçtür. Dünya- Jeneratörü Hattı da onlarca farklı amaçta ve seviyede nükleer sant- ral teknolojisi kullanılsa da, bütün bu farklı çeşitler Elektrik Türbini temelinde U-235 izotopuna nötron çarptırılma- sı ile izotopun fisyona uğratılması esasına dayanır Sıcak Su Hattı Deniz/Göl (uranyumun diğer izotoplarının fisyona uğrama- Suyu sı oldukça zor olduğundan o izotopların fisyona Çekirdek uğramadığı varsayılır). U-235’in fisyona uğraması İkincil Dış Çekirdek Ana Dış Çekirdek için uygun hızda bir nötron ile çarpışması gerekir. Su Pompası Çarpışma sonucu fisyona uğrayan uranyum, daha küçük iki farklı element olarak (örneğin Kr-92 ve Ba-141) ikiye bölünür. Fisyon sonucunda aynı za- manda bölünen atomdan ortalama 3 adet nötron açığa çıkar. 25

Nükleer Enerji ve Japonya’daki Son Durum landığımız 100 Watt’lık bir ampulü bir sene boyun- ca durmaksızın yakmak için 325kg kömüre gereksi- ve uzunluğunda) bulunan uranyumda U-235 izoto- nim duyarız. Buna karşın aynı ampulü nükleer ener- pu yaklaşık % 3 oranındadır. Hazırlanan bu çubukla- jiyle yakmak için gerekli olan uranyum yarım gram- rın yaklaşık 64 tanesinin yan yana yerleştirilmesi ile dan, yani bir atacın yarısından, daha azdır. Dolayı- reaktörün çekirdeği hazırlanır. Bu çekirdek yaklaşık sıyla nükleer enerji, diğer seçeneklere göre inanıl- 12-18 ayda bir, % 25 kadarının yenilenmesiyle işlevi- maz ölçüde daha verimlidir. Kömür ile çalışan enerji ne devam eder. santralleri günde iki kez kamyonlarca kömüre gerek- sinim duyarken, nükleer bir reaktör sadece iki yılda Çekirdek, reaktörün merkezinde, bir su bir yeniden dolum ile çalışabilir. Tepkimelerdeki bu havuzunun ortasına yerleştirilir. Bu tür reaktörlerde verimlilik reaktörlere de doğrudan yansımaktadır. su, hem nötron yavaşlatıcı (moderatör) hem de so- ğutucu görevini üstlenir. Çekirdekten geçen su, fis- Nükleer Atıklar yona uğrayan atomların saldığı nötronlarla çarpışıp onları yavaşlatarak tepkimenin sürekliliğini sağlar- Yıllar boyunca fisyona uğrayan yakıt bir süre sonra ken aynı zamanda ısınır. Bu sıcak su, reaktörün için- verimliliğini kaybeder ve değiştirilmesi gerekir. An- de başka bir suyu ısıtmak için kullanılır. Ancak kul- cak çekirdekte bulunan bu nükleer atık bir süre da- lanılan bu suyun reaktörün içinde kaynamaması ge- ha ısı vermeye devam eder ve soğutulması gerekir. rekir. Suyun kaynamasının önlenmesi için çekirdek Santrallerde yapılan olağan uygulama bu atığın reak- yüksek basınçta tutulur (reaktör adını bu yüksek ba- törün içinde bir atık havuzuna koyulmasıdır. Atık bu sınç özelliğinden alır). Isı geçişi sırasında reaktörden atık havuzlarında 2 sene kadar bekletildiğinde ısı sa- geçmekte olan radyoaktif su ile türbinlerin çevrilme- lımı neredeyse durmuş olur. sinde kullanılacak olan su birbirleri ile temasa geç- mez, dolayısıyla reaktörden çıkan su radyoaktivite- Çekirdekten çıkarılan bu atıkta, tahmin edileceği den arınmış olur. Elde edilen bu su, su buharı olarak gibi, radyoaktif elementler bulunur. Bu radyoak- türbinlerin döndürülmesinde kullanılır. tif elementler zamanla kendi kendilerine (fisyonda olduğu gibi) bölünerek başka elementlere dönüşür. Reaktör çalışır durumdayken üretilen elekt- Radyoaktivite bu kararsız elementlerin bölünürken rik miktarını sürekli kontrol etmek, bunun için de açığa çıkardığı parçacıklardır. reaktörün hızını kontrol etmek gerekir. Bu kontrol yakıt çubuklarının üzerine nötronları yalıtıcı silin- Yakıttaki bu radyoaktif elementlerin hepsi dirlerin geçirilmesiyle sağlanır. Yakıt çekirdeğinin Dünya’nın oluşumunda doğal olarak var olan, ancak üzerinde bulunan bu silindirler aşağı indirildikçe zamanla bölünerek yok olmuş elementlerdir. Ancak salınan nötron miktarı azalır, böylece tepkime hı- bu radyoaktif ve zararlı elementler yakıtın % 5’inden zı da yavaşlatılmış olur. Dolayısıyla eğer bu “kont- azında bulunur (yakıtın geri kalanı tahmin edileceği rol çubukları” yakıt çubuklarına tamamen geçiri- gibi uranyumdur). Bu noktada akla gelen ilk çözüm lirse nükleer fisyon durdurulmuş olur. Reaktörün zararlı kısmın ana yakıttan ayrıştırılmasıdır. Ancak hızını kontrol etmenin başka bir yolu da çekirdek- bu ayrıştırma işlemi ile yakıtın % 1’ini oluşturan plü- ten geçen suyun nötronları ne kadar yavaşlattığı- tonyum da ayrıştırılabileceğinden ABD başta olmak nı kontrol etmektir. Çekirdekteki suyun nitelikleri üzere bazı ülkeler bunu bir güvenlik tehlikesi olarak (ısısı ve/veya basıncı) değiştirilerek tepkimenin hı- yorumlamış ve işlemi yasaklamıştır. 59 nükleer reak- zının ayarlanması da mümkündür. tör ile elektrik gereksiniminin % 75’ten fazlasını nük- leer enerji ile sağlayan Fransa’da bu işlem yasak de- Farklı türlerdeki nükleer reaktörlerde çekirde- ğildir. Yakıtın yeniden işlenmesinin yasak olmadığı ği soğutmak için su yerine basınçlı su, ağır su, süper- Fransa’nın tarihi boyunca kullandığı bütün nükleer kritik su, sıvı metal, gaz ve erimiş tuzdan herhangi bi- atık bir basketbol sahasına sığacak boyuttadır. ri kullanılabilir. Nötronları yavaşlatmak için su yerine grafit, ağır su, sıvı metal veya erimiş tuz kullanabilir. Buna karşın yeniden işlemenin yasak oldu- ğu ülkelerde nükleer atığın miktarı hayli fazla- Nükleer Tepkimelerin Verimliliği dır. Özellikle ABD’de, hükümetin çok yüksek atık saklama standartlarıyla başa çıkamayan şirketler Nükleer bir tepkime, kimyasal bir tepkime- çözümü atıklarını reaktörde saklamaya devam et- den (kömürün yakılması, doğal gaz kullanılması, mekte bulmuşlardır. vb.) yaklaşık bir milyon kat daha fazla enerji salar. Örneğin; 1 ton kömürün yakılmasıyla elde edilecek İlk bakışta bu çözüm geçici bir çözüm olarak olan enerji miktarı, 1 gram uranyum ile elde edile- görünse de, bu eylem “sorunu görmezden gel- bilir. Basit bir örnek vermek gerekirse, evimizde kul- 26

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2011 mek” değildir. Atıklarda bulunan zararlı maddele- tartışma bu izotoplar için de geçerlidir. Dolayısıy- rin (plütonyum dışında) ortalama yarı ömrü 30 yıl- la, nükleer atık sorunu esasında bu atıkların 500 se- dır. Dolayısıyla 300 sene sonra atığın radyoaktivite- ne kadar saklanması sorunudur, çünkü bu süre daha si baştaki radyoaktivitesinin binde birine düşer. Bu dolmadan ortada bir sorun kalmayacaktır. süre sonunda bu maddeler insan ve doğa için sağ- lık riski oluşturmaz. Nükleer atıkların saklanması için ülkeler farklı çözümler bulmaktadır. Bu alanda ülkelerin sıkı poli- Ancak yakıtta bulunan plütonyumun yarı öm- tikalarını yansıtacak en iyi örneklerden biri atıkların rü 24.600 yıldır. Dünya’nın oluşumunda bolca bu- taşınmasında kullanılan nükleer atık tanklarıdır. Bu lunmuş olsa da, günümüzde doğadaki plütonyum tanklar, nükleer enerji kurumunun standartlarına miktarı yok denecek kadar azalmıştır. Dolayısıyla uygun olmalı ve her biri bu kurum tarafından onay- plütonyum, atıkta bulunan diğer maddelerin aksine lanmalıdır. Bir nükleer atık tankı 100 metre yüksek- daha uzun ömürlü olduğu için nükleer atıklar tar- likten beton sertliğindeki bir zemine düşme, yarım tışmasında dikkate alınmalıdır. Plütonyumun taşı- saat boyunca 80.000 derece celsius ateşte yanma ve 8 dığı sağlık riski yalnızca bu madde vücuda alındı- saat boyunca sualtında kalma testlerinin hepsini, ar- ğında veya maddeye çok yakın olunduğunda (her- dı ardına geçmelidir. hangi bir risk olması için 5 cm’den yakın olunmalı- dır) ortaya çıkar. Evinizdeki bir rafta kilolarca plü- Sandia Ulusal Laboratuvarı’ndaki mühendisler tonyum ile yaşayabilirsiniz; plütonyum yemekleri- tarafından günümüzde kullanılan bir tank buna ben- nize, havaya ve temas ettiğiniz eşyalarınıza karış- zer bir sınava sokulmuştur. Saatte 130 km hızla giden madığı sürece size bir zararı olmaz. bir trenin üzerine konulan tank, bulunduğu tren düz duvara çarptıktan sonra çevresindeki bütün kurşunu Nükleer atıklarda plütonyuma benzeyen başka eritmeye yetecek olan bir ateşe maruz bırakılmış, da- izotoplar da bulunur ancak plütonyum için yapılan ha sonra 600 metre yükseklikten beton sertliğinde zemine bırakılmıştır. Tank yere saatte 380km hızla vurup 1,5 metre gömülmüş olsa da üzerindeki boya- ya gelen hasardan başka bir zarar görmemiştir. Nükleer atık konusunun bu kadar gündemde ol- masının sebebi teknolojik değil diplomatiktir. Birçok çözüm olsa da, çözümlerin uygulanması devletlerin izni ile gerçekleşecektir. Atıklar göz önüne alındığın- da, nükleer reaktörler alternatifleriyle kıyaslanmalı- dır. Ortalama bir kömür reaktörü 1 yılda çevreye 27

Nükleer Enerji ve Japonya’daki Son Durum menin yapılması reaktörde bulunan araçlarla müm- kün değildir. Kısaca, bir nükleer santralin patlama- 1000 ton sülfür dioksit sı için zenginliğinin en az % 20 olması gerekirken, 5000 ton nitrojen oksitler dünyadaki en zengin yakıtla çalışan reaktörün yakıt 1400 ton sera gazı parçacığı zenginliği yalnızca % 5’tir. Kötü niyetli insanlar re- 7.000.000 ton karbon dioksit aktörün kontrolünü ele geçirse bile, isteseler de bir 1.000.000 tona kadar da kül salar. nükleer reaktörü patlatamazlar. Buna kıyasla bir nükleer reaktör doğaya 0 gram sülfür dioksit, 0 gram nitrojen oksitler, 0 gram sera Bunların dışında nükleer reaktörlerde onlar- gazı parçacığı, 0 gram karbon dioksit ve 0 gram kül ca güvenlik sistemi bulunur. Buna bir örnek kont- salar. Nükleer reaktörlerin bacalarından çıkan duman rol çubuklarıdır. Reaktörlerde, yakıt çubuklarındaki su buharıdır ve zararlı hiçbir madde içermez. fisyonu durdurmak için kullanılan kontrol çubukla- rı bulunur. Bu kontrol çubukları içi boş silindir şek- Nükleer güvenlik lindedir ve yakıt çubuğunu saracak şekilde tasarlan- mıştır. Yakıta geçirildiğinde bu kontrol çubukları Nükleer enerji akla geldiğinde en çok korku- yakıttaki fisyonu tamamen durdurur. Günümüzde lan risklerden biri de nükleer sızıntıdır. Bir reak- kontrol çubukları yakıtın üzerinde elektrikli mıkna- törden yayılan ve reaktörün sebep olduğu radyas- tıslarla duracak şekilde yerleştirilir. Bu mıknatıslar yon miktarına nükleer sızıntı denir. Çoğu insan elektriklerini santralin kendisinden alır, dolayısıyla radyasyonun yalnızca insan yapımı cihazlar ve santralin elektrik üretiminde bir arıza olursa bu çu- yapılardan salındığını düşünse de, her saniye başka buklar doğal olarak kendi kendilerine yakıtın üzeri- birçok kaynaktan radyasyona maruz kalmaktayız. ne düşerek santrali durdurur. Topraktan ve gökyüzünden vücudumuza her an kü- çümsenemeyecek kadar çok radyasyon gelir. Do- Çekirdekteki tepkimenin hızının kontrolsüzce ğadan gelen bu radyasyona çevre radyasyonu de- artmasının önlenmesi için reaktörler “pasif güvenlik” nir. Dünya çapında bir ortalama verilse de, çevre adı verilen sistem ile tasarlanır. Bu sistem sayesin- radyasyonu bölgeden bölgeye normalin 200 kat ka- de reaktör çekirdeğinin ısısı arttıkça tepkimenin hı- dar üstünde olabilir. Örneğin ABD’de Colorado’da zı yavaşlar. Dolayısıyla bir reaktör insan gözetimin- yaşayan bir insan, Bulgaristan’da yaşayan bir insa- de olmasa da pasif güvenlik ile normal işletim süre- nın hayatı boyunca maruz kaldığı toplam radyasyo- cinde asla aşırı ısınamaz. nun iki katına, her sene maruz kalmaktadır. Başka bir örnek vermek gerekirse, yediğimiz her yemek- Reaktörlerde kullanılan başka bir güvenlik sis- te her zaman bir miktar radyoaktif potasyum bu- temi de kalın dış çekirdeklerdir. Ana dış çekirdek lunur. Ortalama bir yetişkinin vücudunda her saat 15 cm kalın metal üzerine sertleştirilmiş beton- yaklaşık 18 milyon potasyum atomu parçalanarak dan yapılır. İkincil çekirdek ise bu ana çekirdeği radyasyon yaymaktadır. Ortalama bir reaktör de, ta- kaplayacak şekilde yapılır. Ana çekirdeğin içerisin- bii ki az da olsa bir miktar radyasyon yayar. Ancak deki basınç yüksek olsa da ikincil çekirdekteki ba- bu miktar çevre radyasyonundan 300 kat daha az- sınç atmosfer basıncından az olacak şekilde inşa dır. İnanması güç olsa da, nükleer reaktörler çevre- edilir. Dolayısıyla ana çekirdekte ve ikincil çekirdek- mizdeki en radyoaktif yapılar değildir: Ortalama bir te bir sızıntı olsa bile, binanın basıncı dış basınçtan kömür santrali, bir nükleer santrale göre 100 kat da- daha düşük olduğu için hava sadece içeri sızar, dışa- ha fazla radyasyon yayar. rı sızmaz. Kaza yapan Çernobil reaktöründe bahse- dilen bu güvenlik sistemlerinin hiçbiri yoktu. Kont- Halkı korkutan başka bir şey de bir nükleer rol çubuklarının ucundaki madde hatalı bir şekilde santralin atom bombası gibi patlayacağı korkusu- tepkimeyi bir süreliğine hızlandırmaya sebep ola- dur. Ancak bir nükleer santralin, yakıtının yapısın- cak şekilde tasarlanmıştı, pasif güvenlik yoktu (çe- dan dolayı, nükleer bir silah gibi patlaması fiziksel kirdek ısındıkça tepkimenin hızı artıyor, çekirdeğin olarak imkânsızdır. Nükleer bir patlama için kulla- daha da ısınmasına sebep oluyordu) ve reaktörün nılan yakıtın en az % 20 oranında zenginleştirilmiş koruyucu dış çekirdeği yoktu. olması (% 20 oranında U-235’e sahip olması) gere- kir, aksi takdirde gereken zincirleme tepkime açığa Dünya çapında nükleer enerji çıkmaz. Savaşlarda kullanılan ve savaş için yapılmış nükleer silahların zenginlik oranı en az % 80’dir. % Dünya 2009 yılında enerji ihtiyacının % 14’ünü 20 yeterli olsa da, etkili bir patlama yaratmak için nükleer enerji ile karşıladı. 2011 yılı itibarı ile 47 ül- yeterli olamaz. Nükleer santrallerde bu zenginleştir- ke nükleer enerji üretmekte veya üretmeye başla- 28

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2011 mak üzere. Bununla beraber Mart 2011 itibarı ile dünyada üretimde olan 62, tasarı aşamasında olan 158 ve yakın gelecekte yapılması önerilen 324 nükleer reaktör var. Bu sayılardan da anlaşılacağı gi- bi nükleer enerji dünya çapında çok önemli yere sa- hip bir teknoloji. Nükleer enerjiye karşı görüşler Nükleer enerjinin çevresel ve ekonomik yükünü niz: www.iaea.org/newscenter/focus/chernobyl) öne sürerek nükleer enerjiye karşı çıkan kişilerin İnsanların nükleer enerjiye cephe almasının bir ve organizasyonların savlarından biri, reaktörlerin yapımı için gereken çok yüksek sermayedir. Nük- diğer sebebi nükleer atıklar konusundaki belirsiz leer reaktör yapan bir şirket, eğer reaktörde bir arı- politikalardır. Atıkların ne yapılacağı teknik bir so- za çıkarsa batma riskiyle karşı karşıya kalır. Sant- run olmaktan ziyade politik bir sorun olduğu için, ralde yaşanan bir kaza sonucunda (çevreye hiçbir nükleer enerji karşıtları gibi yandaşları da bu tu- zarar gelmese de) reaktörün çekirdeğinde bir hasar tumu protesto etmektedir. Her teknolojinin do- oluşmuşsa şirketin bu kazadan sağ çıkması hay- ğal olarak zayıf yanları olduğu için, nükleer ener- li zordur. Bu gerçek nükleer reaktör yatırımı yapa- jiyi yargılamak bu sektörün gelişmesinde önemli cak şirketler için ciddi bir olumsuzluk oluştursa da, yer sahibidir. Nükleer enerji sektörü iletişim ve bil- toplum için iyi haberdir. Batma riskini göze almak gi paylaşımı yönünden örneğin silah, uçak, bilgisa- istemeyen şirketler doğal olarak güvenlik önlemle- yar sektörlerine kıyasla daha gelişmiştir, dolayısıy- rine ve doğru işletime önem verir. la bu alanda araştırma ve geliştirme çok hızlı iler- lemektedir. Ekonomik zorlukların dışında geçmişte yaşa- nan nükleer kazalar toplumda sağlık ve güvenlik Japonya’da yaşanan kaza kaygılarının ve korkunun artmasına sebep olsa da, geçmişten bugüne nükleer santrallerin sebep ol- Bildiğiniz gibi geçtiğimiz haftalarda Japonya’da duğu kanıtlanmış ölüm sayısının 50’den az olması yaşanan depremin ardından bölgede bulunan nük- nükleer teknoloji karşıtları tarafından kullanıldığı leer reaktörler kapatıldı ve erime tehlikesi altına gibi yandaşları tarafından da kullanılır. Unutmayın girdi. Ne yazık ki bölgede ne olduğunu kısa zaman- ki Çernobil kazasından sonra bile Çernobil bölge- da öğrenmek yalnızca bizler için değil, reaktörde sinde ve komşu ülkelerde kanserden ölüm oranla- rında bir artma görülmemiştir. (Bu konu ile detay- lı bilgileri International Atomic Energy Agency (IA- EA), World Health Organization (WHO) ve United Nations Development Programme (UNDP) tarafın- dan 2005’te ortak hazırlanan raporda okuyabilirsi- 120 2009 Yılı Nükleer 100 Enerji Kullanımı (%) 80 60 Reaktör Sayısı (Mart 2011) 40 20 0 ABD Almanya Arjantin Belçika Brezilya Bulgaristan Çek Cum. Çin Ermenistan Finlandiya Fransa G. Afrika G. Kore Hindistan Hollanda İngiltere İspanya İsveç İsviçre Japonya Kanada Macaristan Meksika Pakistan Romanya Rusya Slovakya Slovenya Ukrayna 29

Nükleer Enerji Ve Japonya’daki Son Durum mını 6,5 metre yüksekliğe kadar dalgalara dayanık- lı olacak şekilde tasarlamış. 6,5 metreden hayli bü- görevli personel için de hayli güçtür. Buna karşın, yük olan tsunami dalgası reaktöre vurduğunda bü- reaktörde ciddi bir kaza olursa, kazanın ne oldu- yük olasılıkla reaktördeki elektrik sistemlerini dev- ğu bilinmese de bir kaza olduğu, çevrede yapılacak re dışı bırakmış ve (suya dayanıklı olması gerektiği radyasyon ölçümleri ile dakikalar içinde öğrenile- halde) jeneratörün de durmasına sebep olmuş. Bu bilir. Basında gündeme gelen konu ile ilgili haber- reaktörler bu tür durumlara günümüz reaktörlerin- ler olmuş bir kaza korkusunu değil olabilecek bir den çok daha dayanıksızdır. Dolayısıyla reaktörler- kaza korkusunu yansıtmaktadır. de yaşanan temel sorun elektrik tesisatı, bu sorunun yaşanmasına sebep olan temel nedense deprem de- Kaza hakkında şuana kadar bildiğimiz gerçek- ğil tsunamidir. ler ise şunlardır: Reaktörün tasarımından dolayı, reaktör ken- 1971-1978 yılları arasında yapılan ve yakın za- di haline bırakıldığında doğal bir su döngüsü ol- manda kapatılması planlanan Japon Fukuşima re- maz ve dolayısıyla çekirdekten ısı uzaklaşmaz. Hiç aktörü, deprem hissedildiği an, insan onayı bek- ısı alınmadığı taktirde yakıt aşırı ısınarak çekirde- lemeksizin kontrol çubuklarının yakıta indirilme- ği eritebilir, ardından ikincil çekirdeği de delerek siyle anında % 100 kapalı duruma getirilmiş. Bu iş- toprağa karışabilir (hiçbir şey yapılmasa da bunun lemden sonra reaktörde bulunan dizel jeneratörler olacağı kesin değildir). Yeni bir pompa gelene ka- devreye girerek fisyonu durdurulmuş olan çekir- dar büyük olasılıkla yakıtın bulunduğu ana çekir- değin içinde bulunduğu suyu çeviren su pompala- değin içerisindeki su kaynamaya başlamış ve dola- rına güç vermeye başlamış. Fisyon durmuş olsa da yısıyla su seviyesi düşmüştür. Su seviyesinin yakı- çekirdekte bulunan radyoaktif maddelerin ısı ver- tın bir kısmını açıkta bırakacak seviyeye inmesi ke- mesi devam eder, dolayısıyla soğutulmalıdır. Veri- sinlikle istenmeyen bir durumdur. Büyük olasılık- len grafikte çekirdeğin zamanla nasıl soğuduğunu la Japonya’da da bu durum bir süreliğine meydana görebilirsiniz (grafikteki farklı çizgiler iki farklı re- gelmiş, sudan çıkan yakıtın kaplamasındaki zirkon- aktörü gösteriyor). yum ortamda bulunan su buharıyla etkileşime gi- rerek zirkonyum oksit oluşumuna ve hidrojen salı- Şu ana kadar elimizde olan bilgilere göre reaktö- mına neden olmuştur. Yanıcı bir gaz olan hidrojen rü tsunami vurana kadar olağan dışı bir durum ile aynı zamanda havadan daha hafif olduğu için re- karşılaşıldığını düşünmemize sebep olacak bir veri aktör içerisinde yükselmiş ve dış ünitede birikmeye yoktur. 100 seneyi aşkın zamandır bölgede tsunami başlamıştır. Biriken bu hidrojenin miktarı zaman- yaşamamış olan Japon tasarımcılar, reaktör tasarı- la artmış ve en sonunda dış ünitenin patlaması- na neden olmuştur. Ancak unutulmaması gereken Japon Fukuşima Reaktörü dış ünitenin esasında tam olarak bu tür bir patlama için tasarlanmış olduğudur. Olası bir hidrojen bi- Nükleer rikmesine karşı patlamanın gücünü içeri değil dışa- Atıklar rı yönlendirmek için çekirdeklere kıyasla dayanık- Dış Ünite Ana Yakıt Çekirdek İkincil Çekirdek Dış Çekirdek Islak Kuyu 30

Verilen Isı 7% Kapatıldıktan Sonra Çekirdek Isısı <<< Bilim ve Teknik Nisan 2011 6% tif halde olan bu element insan vücuduna girdiğin- 5% 0.001 0.1 10 de hayli zararlı olabilir. İnsan vücudu tiroit bezinde Cem Bağdatlıoğlu 4% Gün iyot biriktirmeye çok eğilimlidir. Dolayısıyla bu 2009’da İstanbul 3% tür bir tehlikede, bölgede bulunan insanlara iyot Amerikan Robert 2% tabletleri verilerek tiroit bezlerinin iyotla dolması Lisesi’nden mezun oldu. 1% sağlanır, böylece radyoaktif iyot ile yüzleşen insanlar Şu anda ABD’de de 0% bünyelerinde daha fazla iyot biriktiremedikleri University of Illinois için radyoaktif iyottan, dolayısıyla radyasyondan Urbana-Champaign’de 0.00001 korunmuş olur. Nükleer bir kazanın etkilerinin Nükleer Plazma ve uzak bölgelere yayılma yolu iyot, sezyum ve ksenon Radyolojik Mühendislik sız ve kolayca parçalanacak panellerin birleştirilme- gazlarıdır. Havaya karışan bu gazların etkisi doğal Bölümü’nde eğitim siyle yapılmış dış ünite, bir patlama olduğunda re- olarak olay yerinden uzaklaştıkça ve zaman geçtik- görüyor. Çalışmalarını aktörü korur. Gerçekte de Japon Fukuşima reaktö- çe hızla azalır. yenilenebilir enerjiler, rünün dış ünitesinin tam olarak bu sebepten patla- güç, güvenlik ve dığının aksini gösteren bir bilgi henüz yoktur. Japonya’da yaşananlardan sonra çevre konularında ne olacak? yoğunlaştıran Dolayısıyla yaşanan patlamalar korkulması gere- Bağdatlıoğlu’nun ken, tamamen beklenmedik olaylar değildir. Bu pat- Japon reaktöründe yaşanan arıza, çekirdekteki Stanford Üniversitesi lamalar sırasında, su seviyesi ve ısı problemini çöz- suyun devri-daimi devam ettirilerek önlenebilirdi. People to People Student mek için Japon yöneticiler reaktörün içini deniz su- Bu gibi durumlarda pompa kullanmadan doğal ola- Leader Programme’den yu ile doldurmaya karar vermiştir. Ana çekirdeğin rak su döngüsü olan reaktörlere “pasif döngü” sis- “Üstün Akademik Başarı” içi (yakıtın bulunduğu çekirdek) olağan işletimde temine sahip reaktörler denir. Günümüzde bu pasif ödülü bulunmaktadır. bile çok yüksek basınç altında çalışır, suyun ısınma- döngüye sahip reaktörler tasarlanmakta olsa da, ne Yazar 2011 yılında sı ve basıncın artması çekirdeğin içine daha çok su yazık ki Japon reaktörlerinde bu sistem yoktu. Amerikan Nükleer Enerji doldurulmasını hayli zorlaştırır. Bu işlem için özel Derneği’nin bursu ile pompalar gerekir ve ana çekirdeğin içine su doldu- Japonya arızasından sonra, ülkeler nükleer enerji ödüllendirilmiştir. rulması bu yüzden (yakında bu tür pompalar bu- programlarına tekrar bakmaya başlamış durumda. lundurulmadığından) zaman almıştır. Ancak göz- Almanya bazı reaktörlerinin işletim lisanslarını ye- lemcilerin anladığı kadarıyla Japon yönetimi, ek gü- nilememe, İsviçre reaktör siparişlerini askıya alma venlik olarak olağan işletimde radyasyon emici gaz- kararı alırken ABD durum çözüldükten sonra nük- lar bulunduran ikincil çekirdeği de su ile doldurma leer politikasını gözden geçireceğini açıkladı. Bu ka- kararına varmıştır. Şemada küçük görünse de, bu rarlar nükleer enerji alanında bir gerileme değil iler- çekirdek hayli büyüktür ve doldurmak için çok fazla lemedir. Nükleer enerji mühendislerinin uzun za- su gerekebilir. Bazı gözlemcilerin pompalanan bu mandır önerdiği ancak zorunlu standartlar arası- kadar deniz suyunun nereye gittiği yönündeki kor- na alınmayan pasif döngü sistemi ve “koruma tep- kularını bu hacim açıklar. sisi” (koruma tepsisi, reaktörün zeminine yerleştiri- len çok kalın bir beton tabandır, yakıt eriyip bütün İkincil çekirdeğe doldurulan su, yakıtın ısısını dı- çekirdekleri geçse de bu “tepsi”den geçemeyecektir) şarıdan emmek dışında çok önemli başka bir görev teknolojileri günümüz gelişmelerinden sonra reak- de üstlenebilir. Suya çarpan erimiş yakıt şiddetli bir törlerde zorunlu hale getirilerek reaktörlerin daha tepkimeye girerek “dağılır”. Bu dağılım erimiş yakı- da güvenli hale gelmesi sağlanabilir. tın ikincil çekirdeğin tabanına küçük bir alanda de- ğil, hayli geniş bir alanda temas edeceği anlamına KCaarybnoank,lMarax W. “Nuclear Power: http://www.scientificamerican.com/article.cfm?id= gelir. Bu şekilde ikincil çekirdeğin kalın tabanının Villain or Victim?” 1997 ancient-nuclear-reactor delinmesi ve yakıtın reaktörden çıkması imkânsız Ghiassi-nejad, M; Mortazavi, SMJ; Cameron, http://www.stanford.edu/group/efmh/winds/ denecek kadar zor olur. JR; Niroomand-rad, A; Karam, PA; “Very High global_winds.html Background Radiation Areas of Ramsar, Iran: http://www.nei.org/resourcesandstats/ Bölgede ölçülen ani radyasyon artışının ve son- Preliminary Biological Studies” documentlibrary/reliableandaffordableenergy/ ra aynı şekilde ani inişinin sebebi yakıtın suyun dı- HHeearbltsht,PAhlyasnicsM, 8.;2H(1o)p: 8le7y-,9G3e, 2o0rg0e; OWc..ak, 2002 graphicsandcharts/ şına çıkmış olması olabilir. Radyasyon sızıntısı ol- “Nuclear Energy Now” 2007 uselectricityproductioncostsandcomponents/ duğunda, korkulan temel madde iyottur. Radyoak- Kaku, Michio; Trainer, Jennifer. “Nuclear Power: http://www.world-nuclear.org/info/reactors.html Both Sides” 1983 http://www.msnbc.msn.com/id/5174391/ Mortazavi, S. M. J., Ikuhima T, Mozdarani H and Deadly power plants? Study fuels debate Sharafi AA. Radiation Hormesis and Adaptive Responses Induced by Low Doses of Ionizing Radiation. Journal of Kerman University of Medical Sciences, Vol. 6, No. 1, 50-60, 1999. 31

Alp Akoğlu Nükleer Santraller ve Güvenlik 32 Bir nükleer santral işletimi sırasında çevreye hemen hemen hiçbir zararlı madde salmazken, meydana gelebilecek bir kazada çevresine çok büyük zarar verme potansiyeline sahip. Bir nükleer santral kazasının etkisi, geleneksel enerji santrallerinde meydana gelebilecek bir kazanın etkisiyle karşılaştırılamayacak ölçüde büyük. Bu nedenle nükleer enerji santrallerinde güvenlik ve güvenilirlik öncelikli bir konu. Sayıları az da olsa yaşanan kazaların sonucunda ve toplumun nükleer enerjiye tepkisel yaklaşımının da etkisiyle nükleer santrallerdeki güvenlik önlemleri gündemde geniş bir yer tutuyor. Dünyanın giderek artan enerji ihtiyacını kar- Kötü Örnek: Çernobil şılayabilmek için göze alınan riskler de gi- derek artıyor. Günümüzde yenilenebilir Tarihteki en büyük nükleer santral kazası olan enerji kaynaklarının kullanımı ne kadar güvenliyse, Çernobil nükleer santralinde yaşanan kaza, güvenlik bu kaynaklardan elde edilen enerjinin yoğunluğu da önlemlerinin ne kadar önemli olduğunu tüm dünya- bir o kadar düşük. Günümüzün başlıca enerji kay- ya gösterdi. Uzmanlar, Çernobil’de yaşananların bir nağı olan ve kömür, petrol ve doğalgaz gibi fosil ya- nükleer reaktörde olabilecek en kötü kaza olduğunu kıtlardan elde edilen enerjinin yoğunluğu yüksek ol- belirtiyor. Kazaya yol açan olaylar ve reaktör tasarımı sa da bunlar yenilenebilir kaynaklar değil ve çevre- göz önünde bulundurulduğunda, bu olaydan önemli ye verdikleri zarar çok büyük. Bu kaynakların kulla- dersler çıkarılıyor. Çernobil kazası, özellikle güvenlik nımı sırasında ortaya çıkan atıkların, uzun dönemde ve güvenilirlikle ilgili neler yapılmaması gerektiği ko- çevreye zarar verme potansiyeli çok yüksek. Görece nusunda bizi aydınlatıyor. O nedenle nükleer santral temiz enerji sağladığı düşünülen hidroelektrik sant- güvenliği konusuna girmeden önce bu kazanın nasıl rallerse tüm dünyada başlıca enerji kaynaklarından olduğuna kısaca değinmekte yarar var. biri, ancak onlar da çevreye ve ekosisteme verdikleri zararlar nedeniyle eleştiriliyor. Çernobil’deki kaza bir deney sırasında oldu. Dene- yin amacı sorunlu olduğu bilinen soğutma sisteminin Günümüzde bu enerji kaynaklarına en güçlü al- yedek ünitelerinin gerektiği gibi çalışıp çalışmayaca- ternatif nükleer enerji olarak görülüyor. Bu neden- ğını görmekti. Santraldeki reaktörlerden her biri 1600 le tüm risklerine ve tüm karşıt görüşlere karşın nük- yakıt kanalı içeriyordu ve sağlıklı bir soğutmanın ger- leer enerjiden vazgeçilmesi mümkün görünmüyor. çekleşebilmesi için bu kanalların her birinden saat- Bunun yerine, bu kaynaktan en verimli ve en güvenli te 28 ton su geçmesi gerekiyordu. Bu suyu sağlayan şekilde nasıl yararlanılabileceği üzerine çok kapsam- pompaların elektriği kesildiğinde gerekli gücü sağla- lı araştırmalar yürütülüyor. yacağı düşünülen üç dizel jeneratör 15 saniye içinde devreye giriyor ancak yeterli güce ulaşmaları bir da- Tarihe bakacak olursak, nükleer enerji kaynaklı kikadan uzun sürüyordu. Soğutma suyunun devret- kazaların sayısı çok az. Hem toplum sağlığı açısın- meyeceği bu bir dakikalık süreyse kabul edilebilir de- dan hem de mali açıdan düşününce risk çok büyük ğildi. Bu aslında bir tasarım hatasıydı. Söz konusu de- olduğu için, mühendisler bu santrallerin tasarımını ney, bu hatayı telafi edecek bir çözümle ilgiliydi. Dış yaparken bir kazaya yol açabilecek her türlü etkeni elektrik kaynağı devre dışı kaldığında, santralin elekt- öngörmek durumunda. Geçmişte yaşanan kaza sayı- rik üreten türbinlerinin hareket enerjisi ve buhar ba- sı az olmakla birlikte, yeni santraller tasarlanırken bu sıncıyla bir dakika boyunca pompaların çalışmasına kazalardan önemli dersler çıkarılıyor.

yetecek kadar elektrik üretebileceği düşünülüyordu. >>> Bilim ve Teknik Nisan 2011 Bu da dizel jeneratörler devreye girene kadar su pom- Bu güne kadar reaktör kalbinin eridiği 10 kadar palarını çalıştırmaya yetecekti. Aslında deney daha kaza meydana geldi. Bunların ikisinin, Çernobil’deki Çernobil’de yaşananlar önce de iki kez tekrarlanmış ve başarısız olmuştu. ve Three Mile Island’daki (Üç Mil Adası) kazaların dı- bir nükleer reaktörde olabilecek şındakilerin çoğu, askeri reaktörlerde ve deneme re- en kötü kaza. Kazaya yol açan Reaktör çalışanları deneyi reaktörün bakıma alın- aktörlerinde oldu ve genelde küçük çaplı kazalardı. olaylar ve reaktör tasarımı dığı döneme denk getirmeyi uygun gördü. Böylece Geçtiğimiz ay, Japonya’daki depremin ardından göz önünde bulundurulduğunda deney yüzünden elektrik üretiminde kesinti olmaya- Fukushima Dai-ichi’de (Fukuşima 1 numaralı sant- bu olaydan önemli dersler caktı. Ne var ki deneyin gerçekleşebilmesi için reak- ral) yaşanan olayın Çernobil’e dönme olasılığının bu- çıkartılıyor. Çernobil kazası törün tam güce yakın bir performansla çalışması ge- lunmadığı ifade ediliyor. Çünkü santralin tasarımı, özellikle güvenlik ve güvenilirlikle rekiyordu. Bakım için kapatılmış reaktörü hızlandır- kullandığı yakıtın özelliği ve güvenlik önlemleri çok ilgili nelerin yapılmaması ma çabaları ve deneyin gerçekleşebilmesi için diğer daha farklı. Yine de bir doğal afetin nükleer bir ka- konusunda bizi aydınlatıyor. güvenlik sistemlerinin devre dışı bırakılması sonu- zaya yol açması, güvenlik önlemleri alınırken riskle- Çernobil kazası sonrasında cunda reaktör kontrol dışında hızlandı. Çok kısa sü- rin doğru değerlendirilemediğini gösteriyor. Japonlar reaktörle dış ortamı ayıran sağlam re içinde, deneyden yaklaşık bir dakika sonra, bir pat- kriz yönetimi konusunda çok başarılı olmasa, kaza- bir fiziksel engel olmadığından lama meydana geldi. Bunun ardından, aşırı ısınan re- nın daha kötü sonuçlar doğurması mümkündü. Bu radyoaktif yakıtın neredeyse aktörün tepkimeleri kontrol etmede kullanılan grafit kaza, reaktörlerin yanı sıra onlarla aynı odada bulu- tamamı çevreye yayıldı. içeren kalbi, kısmen de olsa yanmaya başladı. Grafitin nan atık yakıt havuzlarının da büyük risk oluşturdu- Yukarıda: Kazanın hemen kazanın oluşumunda rolü olmasa da yüksek sıcaklık- ğunu gösterdi. Fukushima Dai-ichi’deki 4 numara- sonrasında 4 no’lu reaktörün ta saldığı karbon monoksit yanabilir bir gaz olduğun- lı reaktörün atık havuzundaki atık yakıtın zincirleme bulunduğu binadan geriye dan durum daha da kötüleşti. tepkimeye girerek atmosfere radyoaktif parçacıklar kalanlar görünüyor. saçması olasılık dahilinde. Aşağıda: Günümüzde kazanın Çernobil kazasında reaktör kabının basıncın etki- Nükleer enerji uzmanlarına göre Çernobil kazası gerçekleştiği reaktör binası kalın siyle patlamasıyla radyoaktif yakıtın önemli bir bölü- bu güne kadar yaşanmış en kötü kaza ve bundan son- betonla örtülmüş durumda. mü reaktörün dışına, çevreye yayıldı ve yangının da ra böyle bir kaza yaşanması pek olası değil. Özellikle etkisiyle atmosferin yükseklerine (yaklaşık 18 km) ta- günümüzde faaliyette olan çoğu santral ve kurulmak- şınarak Rusya ve Avrupa başta olmak üzere geniş bir ta olan santraller, olası kazaların etkilerini reaktör bi- alana yayıldı. 33

Nükleer Santraller ve Güvenlik Nükleer santrallerde en temel acil güvenlik ön- lemlerinden biri, kontrol çubuklarının yakıt çubuk- nası içinde hapsedecek şekilde tasarlanmış durumda. larının arasına indirilmesiyle tepkime hızının düşü- Bu yine de kaza sırasında hiç bir radyoaktif serpinti rülmesidir. Bu, reaktörün kapatılması anlamına gelse olmayacağı anlamını taşımıyor. de reaktör belli düzeyde ısı üretmeye devam eder ve bunun sonucunda reaktörün sıcaklığı kısa süre için- Fukushima Dai-ichi’den çıkarılacak dersler mutla- de reaktörün erimesine yol açacak düzeye çıkabilir. ka olacaktır. Henüz içeride neler olup bittiği yetkili- Bu nedenle reaktörü soğutan sistemin her koşulda lerce bile tam olarak anlaşılamamış durumda. Nükle- kesintisiz çalışmasını sağlamak birinci önceliktir. er santral kazalarında, kazaların nedenlerinin anlaşıl- ması için yapılan incelemeler uçak kazalarında oldu- Fukushima Dai-ichi örneğinde görüldüğü gibi, ğu gibi uzun sürüyor. Ancak, 1970’lerde yapılan bu tip bir reaktörde meydana gelebilecek kaza sonucunda reaktörlerin eksiklikleri zaten büyük ölçüde biliniyor, dışarıdan müdahale çok zordur. Sistem görece kapa- sonraki dönemlerde yapılan ve tasarlanan reaktörler- lı bir sistem olduğundan ve yüksek radyasyon salımı de bu eksiklikler büyük ölçüde giderildi. söz konusu olabileceğinden, insan müdahalesi bir fa- ciayı önlemede yetersiz kalabilir. General Electric / Hitachi’nin Yeni Kuşak Reaktörler ve Güvenlik dünyanın en gelişmiş nükleer Yeni nesil santrallerde güvenlikle ilgili öne çıkan reaktörü olarak tanıttığı Yeni kuşak reaktörler bir kaza sırasında çevrele- en önemli kriterlerden biri pasif güvenlik sistem- ESBWR kaynar su reaktörlü ri için önemli bir tehdit oluşturmayacak şekilde ta- leri. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün nükleer enerji santrali sarlanmış olsalar da, reaktörde meydana gelecek bir (OECD) Nükleer Enerji Ajansı’nın 2010 yılı rapo- tasarımı. Reaktörü çevreleyen hasar çok ciddi maddi kayıplara yol açar. Çünkü bir runa göre, günümüzün üçüncü nesil reaktörlerinde odalarda bulunan suyun santralin her bir ünitesinin maliyeti 2-2,5 milyar do- bir kaza olması durumunda radyoaktif maddelerin bir bölümü yerçekimiyle, ları bulur ve bir kaza santralin tümüyle kapatılması- çevreye saçılma olasılığı birinci nesil reaktörlerdeki- bir bölümü de pompalarla nı gerektirebilir. nin 1600’de 1’i kadar. Bu, eski reaktörlerin hali hazır- reaktöre akarak onu bir da çok büyük risk taşıdığı anlamına gelmiyor, çün- süre soğutuyor. Reaktörün Gerek toplum sağlığı bakımından gerekse maddi kü bu reaktörler de işletme ömürleri süresince gü- içindeki buhar basıncının yönden barındırdığı riskler düşünüldüğünde, nük- venlik açısından geliştiriliyor. Günümüzde güvenlik artmasını önlemek için su leer güvenlik kurallarını belirleyen yetkili kurulların önlemlerinin maliyeti, bir nükleer santralin toplam buharı yoğuşturma havuzunda yanı sıra üreticiler de riske atamayacakları yatırımla- maliyetinin yaklaşık dörtte birini oluşturuyor. yoğuşturuluyor. Bu önlemlere rını korumak için güvenlik önlemlerini ön planda tu- karşın basınç fazla yükselirse tuyor. ABD’deki Nükleer Düzenleme Komisyonu’nun Nükleer enerjide güvenlik çok yönlü olarak ele basınç azaltma süpapları tıpkı (NRC) güvenlik kurallarına göre, işletmede olan alınıyor. Her şeyden önce tasarımın ve kurulu- bir düdüklü tencerede olduğu nükleer reaktörlerin kalplerinin hasar görme olası- mun en üst kalitede olması gerekli. Güvenliğin te- gibi buharı dışarı vererek lığının, 10.000 çalışma yılında 1’den az olması gere- mel prensipleri şöyle özetlenebilir: Ekipmanın ken- basıncı dengeliyor. kiyor. Çoğu işleticinin uyguladığı güvenlik önlemleri disinden ya da insan hatalarından kaynaklanabile- çerçevesinde kaza riski hali hazırda 100.000 çalışma cek her türlü etkiyi soruna dönüşmeden giderebil- yılında 1’den az. Güncel tasarımlar 1.000.000 çalışma mek, hataları izleyecek ve bildirecek mekanizmaları yılında 1’den azı, üzerlerinde çalışılan dördüncü ne- kurmak, herhangi bir kaza durumunda yakıtı koru- sil tasarımlarsa 10.000.000 yılda 1’den azı hedefliyor. yarak radyoaktif sızıntıya engel olacak çeşitli sistem- leri bulundurmak, ciddi bir kalp hasarı durumunda Türbin jeneratörü bunun etkilerini santralin dışına çıkmayacak şekil- de engellemek. Pasif soğutma su depoları Kazaya hazırlık önlemleri, radyoaktif maddeyi Reaktör basınç kabı Basınç azaltma supapları içeren reaktör kalbi ile santralin dışı arasına konu- 34 Çelik-beton koruma kabı lan fiziksel engellerden ve yedekleriyle birlikte çeşitli Yoğuşturma havuzu güvenlik sistemlerinden oluşuyor. Bu sistemlerin de insan müdahalesine olabildiğince gerek duymayacak Kontrol odası şekilde tasarlanması gerekiyor. Atık yakıt havuzu Tipik bir santralde yakıtla santralin çevresi ara- sında birçok fiziksel engel vardır. Öncelikle yakıt ka- tı seramik topaklar halinde, yakıt çubuğu olarak ad- landırılan zirkonyum alaşımı tüplerin içinde tutu- lur. Yakıt “yanarken” bu tüplerin bütünlüğü bozul- maz ve tepkimeler sırasında ortaya çıkan radyoak-

tif yan ürünler büyük ölçüde bu tüplerin içinde ka- >>> Bilim ve Teknik Nisan 2011 lır. Yakıt çubukları duvar kalınlığı 30 cm’yi bulabilen, yükseldiğinde reaktör kalbinde su kabarcıkları olu- yüksek basınçlı bir çelik kabın içinde yer alır. En dış- şur ve bu da zincirleme tepkimeleri sağlayan nötron- Tipik bir santralde yakıtla santralin taysa duvarları en az 1 metre kalınlıkta, güçlendiril- ları dizginleyerek tepkime hızını düşürür. çevresi arasında birçok fiziksel engel miş bir beton koruma kabuğu bulunur. Yakıt normal bulunur. Reaktörü çevreleyen koşullar altında akışkan olmadığı için bu engeller an- Günümüzde, nükleer enerji santrallerinde kulla- çelik beton kapların yanı sıra, cak bir kaza durumunda işlevseldir. nılan teknoloji ortalama yirmi yıl öncesinin teknolo- yakıtın kendisi de dışarı taşmasını jisi. Kırk yıl önce kurulan ve çalışmakta olan santral- engelleyecek şekilde katı seramik Fiziksel engellerin durumu sürekli olarak kont- lerin sayısı da az değil. Özellikle 1970’lerin başların- topaklar (yukarıda) halinde, yakıt rol edilir. Reaktörün içinde dolaşan soğutma suyu- da yapılmış olan santraller çoğunlukla aktif soğutma çubuğu olarak adlandırılan zirkonyum nun radyoaktivitesi sürekli izlenerek yakıtın durumu sistemlerine sahip, yani elektriğe bağımlı. Daha son- alaşımı tüplerin (solda) içinde tutulur. kontrol edilir. Yüksek basınçlı soğutma suyunda bir ra yapılmış olan santrallerse ek güvenlik önlemlerine Soğutmada herhangi bir sorun kaçak olup olmadığı izlenir. karşın özellikle soğutmada yine ağırlıklı olarak aktif olmazsa yakıt“yanarken”bu tüplerin sistemlere bağımlı. Güncel tasarımlardaysa acil bir bütünlüğü bozulmaz ve tepkimeler Fiziksel engeller dışında, bir nükleer reaktör- durumda yerçekiminden yararlanarak reaktörü so- sırasında ortaya çıkan radyoaktif yan de kontrol altında tutulması gereken üç temel şey ğutabilecek sistemler yer alıyor. ürünler büyük ölçüde bu tüplerin nükleer tepkime hızı, yakıtın sıcaklığı ve radyoaktif içinde kalır. maddelerin reaktör içinde kalıp kalmadığıdır. Gele- neksel reaktör güvenlik sistemleri çoğunlukla “ak- Westinghouse AP-1000 kaynar su tif sistemler”dir. Aktif sistemlerin kaza durumunda reaktörlü nükleer enerji santrali devreye girmesi için elektrikli ya da mekanik bile- tasarımı (aşağıda sağda). şenlere gereksinim duyulur. Bu sistemlerde aslında Yeni nesil santrallerdeki güvenlik basınç azaltma supapları gibi pasif güvenlik önlem- önlemleri arasında daha az parça leri de bulunur. Ancak bu sistemler diğer sistemlerle kullanımı da önemseniyor. Bu birlikte çalışmadıklarında yani tek başlarına yetersiz grafikte AP-1000’in önceki kuşak kalırlar. Tam pasif güvenlik sistemleriyse mekanik ya reaktörlere göre parça oranı da elektrikli sistemlere değil, ısı iletimi, kütleçekimi karşılaştırılıyor. (aşağıda solda) ya da yüksek sıcaklıklara dayanıklılık gibi fiziksel ol- gulara dayanır. Yeni kuşak santraller aktif güvenlik sistemlerinin yanı sıra pasif güvenlik sistemlerini ye- dek olarak bulundurur. Reaktörlerde zincirleme tepkimelere yol açan nötronların soğurulması için kontrol çubukları kul- lanılır. Bunun yanı sıra bazı güvenlik unsurları mad- denin doğasından kaynaklanır. Örneğin sıcaklık bel- li bir düzeyin üzerine çıkınca tepkimelerin verimli- liği düşer. Bazı yeni reaktör tiplerinde güvenlik ön- lemi olarak bu özellikten yararlanılır. Yine, sıcaklık Buhar jeneratörü Pasif soğutma su deposu Türbin jeneratörü Beton koruma kabı Çelik koruma kabı Reaktör basınç kabı % 50 % 35 % 80 % 45 daha % 85 35 daha az vana daha az pompa daha az boru az bina bileşeni daha az kablo

<<< Günümüzde nükleer atıklar Yeni tasarımlardan biri olan Westinghouse AP- Yeni tasarımlar beraberinde bilinmeyenleri de ge- önemli bir sorun.Yüksek 1000’de reaktör odasının üzerinde özel bir su depo- tiriyor. Çoğu yeni tasarım, denenmiş tasarımlar üze- radroaktiviteye sahip atıklar su var. Sistemin soğutmasında bir sorun olduğun- rine inşa edilse de bir nükleer santralin karşı karşı- reaktörden çıktıktan sonra da uzun da bu su reaktör bölgesine dolarak reaktörün soğu- ya kalabileceği risklerin yol açabileceği hasarlar tam bir süre soğutulmaları gerektiğinden tulmasını sağlıyor. Bu tasarım, bu ve sahip olduğu olarak öngörülemeyebiliyor. Japonya’da yaşanan olay hemen paketlenip bir yere diğer pasif güvenlik önlemleriyle bir kaza sonrasın- bize bunu gösterdi. Beklenenden çok daha büyük bir atılamıyor. Bunun yerine santralin da üç gün süresince hiçbir müdahale olmasa bile re- deprem ve sonucunda da yine öngörülenden çok da- içinde bulunan soğutma aktörü koruyabiliyor. Bu reaktöre sahip iki santral ha büyük bir tsunami meydana geldi. havuzlarında bekletiliyor. Çin’de kurulma aşamasında. Reaktör tasarımı yapan (yukarıda solda) başka şirketler de benzer güvenlik önlemlerine sa- Yeni tasarımlar pasif güvenlik sistemleriyle ku- Düşük radyoaktiviteye sahip hip tasarımlar geliştiriyor. ramsal olarak eski santrallere göre çok daha güven- atıklarsa kurutulduktan sonra li görünse de yeni tasarımların özellikle doğal afetler beton bloklar içine hapsedilip Güvenlik önlemleri arasında, olabildiğince az bi- karşısında denenmemiş olması başka soru işaretleri- santral binasının yakınlarında leşen kullanımı da önem taşıyor. Tasarımcılar dep- ne yol açıyor. depolanıyor. (yukarıda sağda) rem gibi doğal afetlerden, yıpranmadan ya da terörist saldırılardan etkilenebilecek bina bileşenleri, borular, Yine Japonya’daki Fukushima Daiichi kazası, nük- Çakıl yataklı reaktörde yakıt vanalar, kablolar, pompalar ve benzeri unsurları ola- leer atıklarla ilgili bir gerçeği de gündeme taşıdı. Fu- yüksek sıcaklığa dayanıklı bildiğince azaltma çabası içinde. Güncel tasarımlar- kushima Daiichi’deki dört numaralı reaktörün yanın- grafit içine hapsedilmiş da bu özellik en az diğer önlemler kadar öne çıkıyor. daki atık havuzundaki yakıt, erime riskiyle karşı kar- uranyum ya da başka radyoaktif şıya kaldı. Dışarıdan su desteğiyle buradaki atık yakı- elementlerden oluşuyor. Çoğu henüz tasarım aşamasında olan, bazısı da tın suyun dışında kalmaması sağlanmaya çalışılıyor. denenen ve su yerine sıvı metal gibi akışkanların kullanıldığı reaktörler de var. Bu reaktörlerin çoğu, Günümüzde nükleer atıklar önemli bir sorun. bir kaza durumunda ısıyı konveksiyon yani ısıtaşı- Yüksek etkinliğe sahip atıklar reaktörden çıktıktan nım yoluyla reaktörün dışına güvenli bir şekilde ata- sonra da uzun bir süre soğutulmaları gerektiğinden bilecek yetenekte. Yine denemeleri yapılan çakıl ya- paketlenip bir yere atılamıyor. Bunun yerine santra- taklı reaktörde, yakıt yüksek sıcaklığa dayanıklı gra- lin içinde bulunan soğutma havuzlarında bekletili- fit içine hapsedilmiş uranyum ya da başka radyoak- yor ve çoğu reaktörün atık havuzu neredeyse tama- tif elementlerden oluşuyor. Reaktör sıvı yerine hel- men dolmuş durumda. yum, azot, karbon dioksit gibi tepkimeye girmeyen bir gazla soğutuluyor. Bu reaktörün en önemli özelli- UKaluysnlaarkalraarsı Nükleer Enerji Birliği (IAEA) Raporları ği yakıtın belli bir sıcaklıktan sonra nükleer tepkime- (http://www.world-nuclear.org/) leri kendi kendine durdurması. Yani bu sistem kar- BALAailllttkiıımnne,,,vJVV.eA..,,T.4N,e.BküNneknielkesn,ieelArtNtrE,aünRlkıe.klGrej2ei.,,0rYK0Se7oantnietkUr,afJlu.lFek.rl,,aNYraeen,xBitUiGlifmeunkvelaerarTatie,oknniNk,uAclğeuasrtoPsow20e0r,4 maşık güvenlik önlemlerine gerek duymuyor. Çakıl Shcttipen:/t/iwficwAwm.scerieicnatnif,icŞaumbaetri2c0a0n9.com/article.cfm?id= yataklı reaktörün en önemli dezavantajı basınçlı su new-nuclear-designs-balance-safety-and-cost reaktörleriyle elde edilenin yaklaşık onda biri kadar http://www.nature.com/news/2011/110322/full/471417a.html enerji elde edebilmesi. 36

Zeynep Ünalan Dr, Bilimsel Programlar Uzmanı, TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi Japonya’daÇevresel radyasyon korkulan radyoaktif çekirdekler Sezyum-137, İyot-131 ve Radyoaktivite reaktörlerde tehlikeli bir durum olduğunda korku- lan elementlerin başında sezyum-137 geliyor. Çün- Sezyum, çekirdeğinde 55 protonu olan bir ele- kü nükleer reaktörlerde kullanılan uranyum ve plü- ment. Çekirdeğinde 55 protonu ve 78 nötronu olan tonyum atomlarının her ikisi de nötron yakalaya- 133 (55+78) atom ağırlığındaki sezyum atomuna, rak nükleer fisyona uğruyor, yan ürün olarak da sez- sezyum-133 izotopu deniliyor. Sezyum-133 karar- yum-137 ortaya çıkıyor. Üstelik sezyum-137’nin ya- lı, yani atom çekirdeğindeki proton ve nötron sayı- rılanma süresi 30 yıl. Yani eldeki sezyum-137 mikta- sı muhafaza ediliyor ve zaman içinde bozulmuyor. rının yarılanması için 30 yıl geçmesi gerekiyor. Eli- Buna karşın çekirdeğinde 55 protonu ve fazladan nizdeki bir kilo sezyum-137 30 yıl sonra 500 grama, 4 nötronu daha olan yani 82 nötronlu sezyum-137 bir 30 yıl daha sonra 250 grama düşüyor. On yarı- (55+82) izotopu, kararsız. Atom çekirdeği radyas- lanma süresi sonunda, yani 300 yıl sonra elinizde 2 yon yayıyor ve içeriği değişiyor, bir diğer değişle sez- gram kadar sezyum-137 kalıyor. Peki sezyum-137 yum-137, sezyumun radyoaktif bir izotopu. Periyo- nasıl yarılanıyor? Sezyum-137 önce beta, arkasından dik tabloda gördüğümüz birçok elementin, birden da gama ışıması yaparak baryum-137’ye dönüşüyor. çok izotopu var ve bu izotoplardan bazıları kararlı, Sezyum-137 çekirdeğindeki nötron protona dönü- bazıları radyoaktif. Toplam sayıları 39 olan sezyum şüyor ve çekirdekten elektron (eksi elektrik yüklü) ve izotoplarından kararlı olan sadece sezyum-133. Do- elektron tipi nötrino salınıyor. Bazı radyoaktif atom- ğada çeşitli minerallerde bulunan sezyum-133’ten larda ise proton nötrona dönüşüyor ve çekirdekten yerkabuğunda kilogram başına 1,9 miligram var. karşı-elektron (pozitron: elektron ile aynı kütlede, Killi topraklarda bu oran yükselirken deniz suyun- ancak artı elektrik yüklü parçacık) yayılıyor. Salınan da 0,5 mikrograma kadar düşüyor. Dünya’da radyo- elektron ya da karşı-elektrona beta ışıması deniyor. aktif sezyum olmasının tek sebebi ise eskiden yapılan 55 protonlu sezyum çekirdeğindeki nötronlardan bi- nükleer silah denemeleri ve nükleer kazalar. Neyse ki rinin protona dönüşmesi sonucu, 56 protonlu bar- miktarı çoğu yerde 1 kilogram toprakta 0,3 nanog- yum elementi ortaya çıkıyor. ramı (bir gramın milyarda biri) geçmiyor. Nükleer 38

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2011 Elektronların atom çekirdeği etra- N Nötron sayısı fında belli yörüngelerde bulunma- sı gibi, nötronlar ve protonlar da atom çekirdeğinde belli kuantum enerji seviyelerinde bulunuyor. Japonya 11 Mart 2011’de Sezyumdan baryuma dönüşümle- 126 II. Dünya Savaşı’nda yaşadığı Hiroşima ve Nagasaki rin yarısından fazlasında, baryum faciasından sonraki en büyük çekirdeği yüksek enerjili bir kuan- Bozunma türü felaketini yaşadı. Depremin tum seviyesinde bulunuyor ve dü- 82 ardından tsunamiyle birlikte şük enerjili seviyeye inerken fazla β+ gelen nükleer tehlike halen enerjisini gama ışınımı olarak salı- 50 β- atlatılmış değil. Neyse ki yor. Bazı zamanlarda ise enerji faz- α++ Japonya’dan açıklanan lası, çekirdeğin iç yörüngelerdeki 28 radyasyon dozu değerleri, Fisyon durumun 1986 Çernobil faciası elektronlarla etkileşip elektronlar- 14 ve sonrasında yaşananlara Proton benzeyeceği korkusunu azalttı. Nötron Radyoaktif bir maddenin zaman içinde son atomuna kadar Kararlı Çekirdek nasıl davranacağı çok iyi bilinse de nükleer bir tehlike dan birinin yörünge dışına fırlatıl- 6 6 14 28 50 82 Z durumunda aynı kesinlikle masıyla atılıyor. Gerek beta parça- Proton Sayısı konuşmak mümkün değil. Peki bu kadar korkuya sebep cığı gerek gama ışınımı, madde ile Atomlar ve izotopları olan radyoaktif elementler hangileri? Radyasyon sızıntısı etkileşebildikleri ve elektronları yö- Dünya’da nasıl ilerliyor? rüngelerinden koparıp atomu iyon- Diğer radyoaktif elementler gibi, Japonya ne gibi önlemler alıyor? laştıracak kadar kuvvetli enerji- bir insanın yüksek dozda sezyum- Hangi radyasyon dozu değerleri ye sahip oldukları için iyonlaştırıcı 137’ye maruz kalması yanıkla- problem teşkil etmiyor? radyasyon kategorisine giriyor. Be- ra, akut radyasyon sendromuna ve Günlük hayatta nerelerden, ta ışınımının enerjisi birkaç yüz bin ölüme neden oluyor. Sezyum-137 hangi dozda radyasyona elektronVolt’tan (eV) birkaç mil- sindirim ya da solunum yoluyla vü- maruz kalıyoruz? yon elektronVolt’a (MeV) kadar de- cuda alınırsa genellikle kaslarda bi- “Lütfen dışarı çıkmayın. ğişebiliyor. Çekirdekten hızla fırla- rikiyor, kemik ve yağ dokusunda da Evlerinizde kalın. tılan elektronlar olan beta parça- yerleşebiliyor. Baryuma dönüşümü Kapıları ve pencereleri sıkıca cıkları, tamamen soğurulana kadar sırasında ortaya çıkan beta ve ga- kapatın. Havalandırmayı havada bir metre kadar, plastik ya ma ışınları bu dokular tarafından açmayın. Çamaşırlarınızı da alüminyum gibi hafif metaller soğuruluyor ve kanser riski artıyor. evlerinizin içerisinde kurutun”. içinde ise birkaç milimetre yol ala- Toprağa karışması durumunda ise Bunlar 14 Mart 2011’de biliyor. Yüksek enerjili elektroman- -yarı ömrü 30 yıl olduğu için- ye- Japonya hükümet sözcüsü yetik dalgalar olan gama ışınları- tişen ürünlerden otlaklardan otla- Yukio Edano’nun Fukuşima nın enerji aralığı ise çok daha ge- yan çiftlik hayvanlarına kadar her çevre halkına yaptığı uyarılar. niş. Birkaç bin eV’luk enerjiye sa- şey etkileniyor. Bu uyarıların başlıca sebepleri hip düşük enerjili olanlarını dur- Fukushima Dai-ichi’ deki (Fuku- Sezyum-137 ve İyot-131. durmak için bir alüminyum folyo şima 1 numaralı santral) patlama- yeterli iken yüksek enerjili olanla- nın ardından yakıt çubukları ısınıp rı durdurmak için çok daha ağır bir içinde bulundukları kaplamayla et- metal olan kurşundan birkaç santi- kileşince ortaya çıkan sezyum-137 metre kalınlığında bir duvar gere- ve iyot-131, reaktör çevresinde- kiyor. ki havada da tespit edildi. Neyse ki Günlük hayatta, televizyon ve iyot-131’in yarı ömrü 8 gün ve iki radyo dalgalarından Güneş’ten ge- ay gibi bir sürede çevre radyoaktif len mor ötesi ışınlara kadar, çeşit- iyottan temizleniyor. Çernobil ka- li elektromanyetik ışınlara maruz zası sonucu sezyum-137’nin sağlık kalıyoruz. Ancak görünür ışık da- etkisi tam tespit edilemedi -belki de hil tüm bu ışınların enerjisi, atom- yeterli veri toplanamadığından- an- larımızdan elektron koparacak ka- cak iyot-131 kaynaklı tiroit kanseri dar yüksek enerjili olmadığından, vakaları biliniyor. İyot-131 beta par- iyonlaştırıcı olmayan radyasyon tü- çacığı salarak ksenon-131’e dönüşü- rüne giriyor. yor. İyot-131 sindirim ya da solu- 39

Çevresel Radyasyon Japonya’da Korkulan Radyoaktif Çekirdekler num yoluyla vücuda girince tiroit dokusunda yerle- önüne geçilemiyor. İyonize radyasyon türüne giren şiyor ve beta parçacıkları DNA’nın yapısını bozarak bir diğer parçacık da nötron. Nötronlar genellikle tiroit kanserine sebep oluyor. Çernobil kazası son- nükleer fisyon olayında, nükleer reaktörlerde atom- rası iyot-131 bulaşmış süt içen birçok çocukta tiro- ların parçalanması sırasında ortaya çıkıyor. Serbest it kanseri tespit edilmiş. Radyasyona maruz kalın- nötronlar hidrojen gibi hafif elementler tarafından masının ardından 24 saat içerisinde kararlı iyot izo- durdurulabiliyor. Enerjisi yüz ile yüz bin eV ara- topu vücuda alınırsa, vücut bu iyotu kullanıyor ve sında değişen X-ışınları da iyonlaştırıcı radyasyon, radyasyonlu izotopun emilimi engellenmiş oluyor. ancak diğerlerinden farklı olarak kaynağı atom çe- Vücut tarafından kullanılmayan iyot fazlası da vü- kirdeği değil. Elektronların vakum tüpü içerisinde cuttan atılıyor. Bu önlem Çernobil sonrası uygulan- elektrik alan uygulanarak hızlandırılmasıyla ya da mamış, ancak şimdilerde Japonya’da uygulanıyor. elektronların büyük atom numaralı atom çekirdek- lerinden saçılması sırasında elde ediliyor. α++ Alfa Plastik Kurşun Beton Alınan Radyasyon Dozu ve Japonya’daki Radyasyon Yayılımı β- Beta Bir malzeme tarafından soğurulan iyonlaştırıcı γ0 Gama ve X ışınları n0 Nötron radyasyon dozunun ölçü birimi Gray. 1 Gray (Gy) 1 kilo maddede depolanan 1 joule’lük enerji olarak ta- nımlanıyor. Ancak Gray cinsinden verilen değer, alı- nan radyasyon dozunun biyolojik etkisini belirlemi- yor. Her bir iyonlaştırıcı radyasyon türünün vücuda etkisi farklı. Soğurulan radyasyon miktarının biyolo- Alfa parçacığı, nötron ve X-ışınları, beta parça- jik etkisini ortaya çıkarmak için, soğurulan doz o rad- cıkları ve gama ışını dışındaki diğer iyonlaştırıcı yasyon türüne özgü bir katsayıyla çarpılıyor. Bulunan radyasyon türleri. İki proton ve iki nötrondan olu- doz eşdeğerinin birimi Sievert (Sv). 1 Sievert oldukça şan helyum çekirdeği olan alfa parçacıkları, proton büyük bir değer. Zira vücutlarına 1 Sievertlik radyas- numarası 82’den büyük izotopların radyoaktif bo- yon alan kişilerin bir kısmında baş dönmesi ve kusma zunmasında ortaya çıkıyor. Alfa parçacıkları milyar başlıyor. 4 Sievert’te ölüm oranı % 50. 8 Sievert’te ise elektronVolt (GeV) seviyesinde çok yüksek enerji- kurtulma şansı yok. ye sahip olsalar da bir nötrona veya beta parçacığına Alınan radyasyon söz konusu olduğunda radyas- kıyasla çok daha büyük kütleli oldukları için havada yonun miktarı kadar, hatta ondan da önemli olan ancak birkaç santim ilerleyebiliyor ya da bir kâğıtla nokta, bu miktarın hangi sürede alındığı. Bir yılda alı- durdurulabiliyor. Kısacası vücudu uygun giysiler- nan 2 mSv’lik (miliSievert) radyasyonun vücudumu- le örtmek gibi basit yöntemlerle alfa ve beta parça- za hiçbir olumsuz etkisi yokken, aynı doz bir dakika cıklarından korunmak mümkün. Ancak bu parça- içerisinde alınırsa insanı hasta edebiliyor. Dünya Sağ- cıkların vücut içine alınması durumunda etkilerinin lık Örgütü tarafından belirlenen yıllık etkin doz eş- değeri 2,4 mSv. Japonya, nükleer reaktörlerde meyda- na gelen patlamalardan bu yana çevrede tespit edilen Baryum-137 Nötrino en yüksek doz eşdeğerini saatte 400 mSv olarak açık- ladı. Bu doz nükleer reaktörlerde ve uranyum ma- denlerinde çalışan kişiler için Dünya Nükleer Birliği (World Nuclear Association, WNA) tarafından belir- lenen yıllık limitten 20 kat fazla. Yine WNA raporla- rına göre bir bölgede yılda en az 100 miliSievert’e ma- Gama ruz kalmak kansere sebep olabiliyor. Çernobil felaketi sonrasında reaktöre 15 km me- safelik bir bölgede bulunan 24.000 kişi iki gün için- de tahliye ediliyor. Tahliye sonrası yapılan radyas- yon ölçümleri, kişilerin ortalama 450 mSv radyas- Sezyum-137 Beta yon aldığını gösteriyor. Tabii kaza sırasında santral- (elektron) de bulunan 134 kişinin aldığı radyasyon bu miktarla 40

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2011 ALAN A AKW_FUKUSHIMA-I-131 ALAN E ALAN A AKW_FUKUSHIMA-I-131 ALAN E 20110320-120000 20110320-120000 ALAN B ALAN C ALAN D ALAN B ALAN C ALAN D I-131 I-131 kıyaslanamayacak kadar yüksek. 800 ile 16.000 mSv tahliye ederken en güvenli bölgenin 30 km’lik alan arasında bir radyasyona maruz kalıyorlar, bu kişile- dışındaki bölgeler olduğunu duyurdu. 18 Mart 2011 rin 28’i akut radyasyon sendromu sonucu ilk üç ay itibariyle reaktöre yakın çevrede ölçülen en yüksek içinde hayatını kaybediyor. Japonya hükümeti reak- doz değeri saatte 100mSv olarak belirlendi. Böl- tördeki patlamanın ardından Fukuşima 1 numara- geden uzaklaştıkça radyasyon miktarı düştüğü ve lı santrale 20 km’lik mesafede oturan 200.000 kişiyi rüzgâr radyasyonu Pasifik Okyanusu’na yönlendir- diği için 17 Mart itibariyle Tokyo’da belirlenen doz Radon:Yerkabuğunda bulunan radon, alfa parçacıkları salan elementlere saatte 0,44 mSv. bozunuyor ve soluduğumuz havaya karışıyor. Bir çok volkanik kaya türü ve uranyum madenlerinden çıkan radon gazı, soluduğumuz havadaki radon Viyana’daki Meteoroloji ve Jeodinamik Merkez miktarını artırıyor. Radon gazı yoluyla maruz kalınan radyasyon yılda 0,2 Enstitüsü belli aralıklarla Japonya’dan yayılan radyas- mSv ile 3 mSv arasında değişiyor. Bodrum katlarında ve havalandırılma- yonun haritasını çıkarıyor. En son 20 Mayıs 2011 ta- yan kapalı mekânlarda radon gazı miktarı daha yüksek. Türkiye’de hava rihli haritada, sızıntının en fazla olduğu 25x25 km2’lik yoluyla aldığımız radyasyon miktarı şehirden şehre ufak değişiklikler gös- (haritada çok küçük olduğu için göremediğimiz) tu- terse de ortalama yılda 1 mSv civarında. runcu E bölgesinde doz eşdeğeri saatte 10mSv. Mor Nükleer tıp ve ilaçlar: Bilgisayar tomografisi, kanser tedavisinde kulla- renkle belirtilen A bölgesinde ise saatte 0,4 μSv (mik- nılan radyoterapi, plütonyum içeren kalp pili, diş hekimliğinde kullanılan roSievert). bazı tıbbi malzemeler. Dünya’da insan başına tıbbi radyolojik cihazlar yoluyla alınan radyasyon miktarı 0,5 mSv olsa da bu değer radyoterapi Radyasyon Kaynakları görmüş bir kişi için 100 katına çıkabiliyor. Dünya Nükleer Birliği verilerine göre oluşturulmuştur Binalar ve toprak: Toprak ve kayalarda Dünya’nın oluşumundan beri var olan radyoaktif izotoplardan ortalama yılda 0,3 mSv radyasyon alıyoruz. Nükleer endüstri %1 Türkiye’de topraktan alınan radyasyon dozu ise saatte 15 ile 80 nanoGray (1 Gray’in milyarda biri) arasında değişiyor. Tuğladan ve taştan yapılan Besin ve su Tıp evler tahta evlere göre daha fazla radyasyon içeriyor. Birleşmiş Milletler’in %11 %14 atomik radyasyonun etkileri üzerine çalışan bilimsel komitesinin (United Nations Scientific Committee on the Effects of Atomic Radiation, UNSCE- Toprak ve Binalar l %14 AR) 2008 yılı raporunda da yer alan bilgiye göre Türkiye’de bina dışında %18 l %1 yapılan ölçümler topraktan alınan radyasyonun 15 ile 80 nanoGray ara- l %18 sında değiştiğini gösteriyor. Radon l %14 Kozmik: Kozmik radyasyon ile atmosfer dışından gelen ışınlar kast edi- %42 l %42 liyor. Bazı bilim adamları kozmik ışınların tanımını uzaydan gelen atom l %11 çekirdekleriyle sınırlıyor. Bu tanıma göre kozmik ışınların % 90’ını proton- Kozmik Işınlar lar (hidrojen çekirdeği), % 9’unu alfa parçacıkları (helyum çekirdeği) ve % %14 1’ini diğer elementler oluşturuyor. Atmosfer dışından gelen, enerjisi en az X-ışınları kadar olan tüm elektromanyetik dalgaları kozmik ışın tanımına %85 katanlar da var. Doğal Radyasyon Deniz seviyesinde yaşayan bir insan için yılda 0,3 mSv olan radyasyon dozu rakım yükseldikçe değiştiğinden, en yüksek doz artışını uçak yolcu- luklarında yaşıyoruz. UNSCEAR’ın 2008 raporuna da girmiş bilgiye göre, ülkemizde kozmik ışın radyasyonunun dozu saatte 8,4 ile 35,6 nanoGray arasında değişiyor. Besin ve su: Besinlerde bulunan radyoaktif çekirdeklerin başında potas- yum-40 ve radyum-226 geliyor. Muzda 130, havuçta ve patateste 126, kırmızı ette 111 Becquerellik radyasyon var. Bir yıl içinde her gün bir muz yiyerek aldığımız radyoaktivite dozu 0,036 mSV. 41

Çevresel Radyasyon Japonya’da Korkulan Radyoaktif Çekirdekler Radyasyona maruz kalma riski olan işçiler için konulan radyasyon dozu aralığı 250 mSv/yıl Acil durumlarda izin verilen radyasyon dozu üst sınırı (ülkeden ülkeye değişiyor) 35 mSv/yıl Brezilya’da, Sudan’da ve Hindistan’daki bazı bölgelerdeki 20-50 mSv/yıl (Kerela, Madras) doğal radyasyon dozu Günde 1,5 paket sigara içen bir insanın sigaranın içerdiği 13 mSv/yıl kurşun-210 ve polonyum-210 sebebiyle aldığı radyasyon dozu 7 mSv/sefer Bilgisayarla göğüs 4,9 mSv/yıl tomografisi sırasında tek Kozlu, Karadan, Üzülmez kömür 4 mSv/gün seferde alınan doz ocaklarında işçilerin maruz kaldığı 2,4 mSv/yıl Fukuşima reaktörünün yakınında yaşayan 0,5 mSv bir kimsenin aldığı doz ortalama doz 0,6 mSv/sefer Doğal radyasyon dozu (Dünya ortalaması) 0,438 mSv/yıl Çernobil nedeniyle Türk halkının aldığı Dünya Sağlık Örgütü 0,1 mSv/sefer kişisel doz ortalaması tarafından belirlenen doğal 0,05 mSv/sefer Mide bağırsak röntgeni sırasında tek seferde alınan doz 0,05 mSv/yıl radyasyon kaynaklı yıllık Göğüs röntgeni sırasında tek seferde alınan doz etkin doz 17 Mart 2011 itibariyle Tokyo’da belirlenen doz İstanbul-New York gidiş-geliş uçak yolculuğunda alınan doz Basınçlı hafif su reaktörü çevresindeki radyasyon doz sınırı (Dünya’daki nükleer reaktörler çevresindeki radyasyon bu sınırın altında ~0,0002 mSv) Çizimler: Emel Sungur Özen 42

<<< Bilim ve Teknik Nisan 2011 Danimarka 0.45 Sv/yıl ABD 0.88 mSv/yıl Almanya Brezilya 3.8 mSv/yıl 35 mSv/yıl Çin 3 mSv/yıl İran (Ramsar) Japonya 260 mSv/yıl 1.26 mSv/yıl Hindistan (Kerela) 35 mSv/yıl Havadaki radyasyonun Japonya’ya uzak ülkele- leer reaktörde çalışan işçiler için belirlenen yıllık rad- Doğal Radyasyon Dünya Haritası re ulaşması ve bir risk oluşturması şimdilik söz ko- yasyon dozu kadar radyasyon alması için, 19 kilo ka- Doğa kaynaklı radyasyonun nusu değil. Ancak örneğin Japonya’ya yakın Rusya dar ıspanak yemesi gerektiğini belirtiyor. 1 Sievert- Dünya’da en yüksek olduğu yer ve Amerika’nın batı kıyılarında radyasyon miktarın- lik radyasyon alımı kanser riskini % 4 artırırken bu İran’ın kuzeyinde bulunan da artış hâlihazırda tespit edildi. Tabii endişe uyan- miktar 20 milyon bequerele karşılık geliyor. Bu da an- Ramsar şehri. Bunun temel dıran ve ülkelerin önlem aldığı bir diğer husus da cak yılda her gün bir kilo radyasyonlu ıspanak yiye- sebebi olarak bu bölgede bulunan Japonya’dan ithal edilen tarım ve sanayi ürünleri. Ül- rek oluşabilecek bir durum. Fukuşima bölgesindeki radyum-226 izotopunun sıcak su kemizde de 11 Mart 2011’den itibaren ithal edilen tüm sütlerdeki radyasyon miktarı ise son açıklamaya gö- kaynaklarıyla yeryüzüne taşınması gıda ürünleri insan, hayvan ve bitki sağlığına yönelik re normal sınırın 17 kat üstünde. Caracappa’nın he- ve radyumun -içinde çözünmüş kontrollerden ve Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun saplarına göre, içilen sütün de kanser riskini % 4 art- oksijen oranı çok düşük olan- (TAEK) radyasyon güvenliği kontrollerinden geçiyor. tırması için bir kişinin toplam 58.000 su bardağı (200 anoksit sularda çözünebilmesi Mart 2011 sonu itibariyle Japonya’da radyasyon dozu mililitrelik) süt içmesi gerekiyor, ki her gün bir bar- gösteriliyor. en yüksek iki gıda ürünü süt ve ıspanak. Japonya Ta- dak süt içse bu 160 yıl sürüyor. Japon hükümeti rad- rım, Orman ve Balıkçılık Bakanlığı’nın açıklamasına yasyonlu sütün az miktarda içilebileceğini açıklarken KTüarykniyaeklAatrom Enerjisi Kurumu: göre Japonya dışarıya çok az süt ihraç ederken hemen ıspanak yenmemesini öneriyor. http://www.taek.gov.tr hemen hiç ıspanak ihraç etmiyor. UNSCREAR 2008 Raporu: İçme suyuna gelince, şimdiye kadar Tokyo, To- Sources and Effects of Ionizing Renssealaer Politeknik Enstitüsü’den sağlık fizik- kaimura ve Hitachi dahil olmak üzere bir çok şe- radiation çisi Peter Caracappa Japonya’daki süt ve ıspanakta- hirde yapılan ölçümlerde elde edilen en yüksek de- http://www.unscear.org/ ki sezyum-137 ve iyot-131 seviyelerini incelemiş. Yi- ğer 200 Becquerel. Sınır doz değeri ise 1 yaş altı be- docs/reports/2008/0986753_ yeceklerdeki radyasyon genelde belli miktardaki mal- bekler için 100, yetişkinler için 300 Becquerel. Report_2008_Annex_B.pdf zemede bir saniyede bozunan radyoaktif çekirdek Radiation Effects research miktarı olan Becquerel cinsinden ifade ediliyor. Ya- Tabii tüm bu rakamlar aynı kalmıyor, zaman foundation: http://www.rerf.jp/ ni Becquerel, Sievert gibi radyasyonun biyolojik etki- zaman yükselen değerler sızıntının durdurulması index_e.html sini içermiyor. Japonya’nın İbaraki bölgesinde bir ki- durumunda zamanla azalarak bir süre sonra nor- http://www.newscientist.com/ lo ıspanakta 54.000 Becquerel seviyesinde iyot-131 mal değerlere dönebilir. Ümit edilen de bu. Aslın- special/japanquake kaynaklı radyasyon tespit edilmiş, ki bu yasal sınırla- da hepimiz günlük hayatımızda sudan, topraktan, http://wap.npr.org/news/ rın 27 kat üstünde. Ispanağın radyasyonlu gıda ürün- besinlerden ve kozmik ışınlardan, kısaca doğadan Health/134746912?page=1 leri listesinin başında yer almasının sebebi olarak da, radyasyon alıyoruz. Ancak doğal kaynaklı radyas- geniş yapraklı olduğu için üzerinde çok toz birikme- yonun tamamı insanoğlu için sınır radyasyon dozu si gösteriliyor. Caracappa bir kişinin ıspanaktan, nük- değerinin çok çok altında olduğu için endişe duy- madan hayatımıza devam edebiliyoruz. 43

Gökhan Özyiğit Gözde Yazıcı Radyasyon ve İnsan Sağlığı Bazı atomların çekirdekleri doğal veya yapay olarak stabil olmadığı için, fazla enerjilerini iyon- laştırıcı radyasyon şeklinde yayarak stabil hale gel- meye çalışırlar. İşte bu tür elementlere radyoaktif çekirdekli element adı verilir. Özellikle nükleer re- aktörlerin gerek yakıt çubukları gerekse fizyon so- nucu oluşan ürünleri, çeşitli yapay radyoaktif çekir- dekler içermektedir. (radyoaktif iyot-131, radyoak- tif sezyum-137 gibi). Tıpta da tanısal veya tedavi amaçlı birçok radyoaktif çekirdekli element kulla- nılmaktadır. Örneğin nötron bombardımanı sonu- cu elde edilen kobalt-60 harici radyoterapide, irid- yum-192 brakiterapide, iyot-131 bazı tiroit kanser- lerinin tedavisinde yaygın olarak kullanılan radyo- aktif çekirdekli elementlerden bazılarıdır. IAEA IAEA İyonlaştırıcı Radyasyon ve Çevre IAEA İyonlaştırıcı Radyasyon ve Radyoaktivite Dünya’nın oluşumundan beri tüm canlılar do- ğal iyonlaştırıcı radyasyon ile iç içe yaşamaktadır. Radyasyon, enerjinin bir ortamda elektromanye- “Çevresel radyasyon” olarak adlandırılan bu du- tik dalga veya parçacık halinde ilerlemesidir. Bu bağ- rum tamamen doğaldır ve insanın bundan kaçına- lamda radyo ve televizyon dalgaları, mikrodalgalar bilmesi mümkün değildir. Doğal radyasyonun baş- ve güneş ışığı da aslında günlük hayatımızın bir par- lıca iki kaynağı vardır: Kozmik radyasyon ve yerka- çası olan radyasyon kaynaklarıdır. Ancak bazı rad- buğundaki doğal radyoaktif maddelerden kaynak- yasyon türleri atomun yapısının bozulmasına neden lanan radyasyon. Özellikle yer kabuğundan kay- olabilecek enerji seviyesindedir. İşte bu tür radyasyo- naklanan radyasyonun temel kaynağı radon gazı- na “iyonlaştırıcı radyasyon” adı verilir. Bu bağlam- dır. Bunun dışında insanlar tıbbi amaçlı tanı ve te- da X-ışınları ve gama ışınları elektromanyetik iyon- davi yöntemlerinden, havaalanları ve alışveriş mer- laştırıcı radyasyona, alfa, beta, nötron, proton, elekt- kezlerinde bulunan X-ışını ile çalışan dedektörler- ron ise parçacık iyonlaştırıcı radyasyona örnek ola- den de sürekli olarak iyonlaştırıcı radyasyona ma- rak gösterilebilir. Buna karşılık güneş ışığı, radar dal- ruz kalabilir. gaları, kızılötesi ışınlar, mikrodalgalar ve cep telefo- nundan kaynaklanan radyasyonlar iyonlaştırıcı ol- Radyasyon dozları genellikle Sievert (Sv) adı mayan sınıfta yer alır ve atomun yapısını bozmaları verilen birimle ifade edilir (1 Sv = 1000 mSv = söz konusu değildir. Çünkü enerjileri atomdan elekt- 1000000 µSv). Bulunduğu coğrafyaya da bağlı ol- ron koparmak için yeterli düzeyde değildir. mak üzere, bir insan yılda ortalama 2,4 mSv/yıl çevresel radyasyona, 0,6 mSv/yıl tıbbi amaçlı rad- yasyona ve 0,001 mSv/yıl diğer kaynaklara bağlı 44

>>> Bilim ve Teknik Nisan 2011 Bulantı, kusma, iştahsızlık ve halsizlik gibi ön be- iyonlaştırıcı radyasyona maruz kalır. Hatta dünya- lirtiler ile başlayan ARS tablosunda, özellikle tüm nın bazı bölgelerinde bu yıllık dozlar dünya ortala- vücut dozu 2 Sv’i (2000 mSv) geçtiğinde kemik ili- masının 200 katına çıkabilmektedir. ği etkilenmesi başlar. Etkilenen ilk hücreler lenfosit- lerdir, iyonlaştırıcı radyasyon alımının ardından ilk Çevresel dozun haricinde, radyasyonla çalışan 24-36 saat arasında sayıları hızla azalır. Bu durum kişiler için yıllık maksimum sınır 50 mSv/yıl (ardı- kişinin bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açar. şık 5 yıl ortalaması 20 mSv/yıl değerini geçmemek Bu tabloda ölüm nedeni genellikle sekonder enfeksi- kaydıyla), diğer insanlar için maksimum 5 mSv/ yonlardır. Eritrosit ve trombositlerin etkilenmesi 30- yıl (ardışık 5 yıl ortalaması 1 mSv/yıl değerini geç- 60 gün sonra ortaya çıkar. Bu nedenle anemi ve ka- memek kaydıyla) olarak belirlenmiştir. Ancak te- namalara bağlı ölümler genellikle daha geç dönem- mel prensip, çevresel radyasyon kaynakları dışın- de görülür. ARS olgularının % 50’sinde 30 gün için- daki yapay radyasyona mümkünse hiç maruz kal- de ölümle neticelenen tüm vücut doz eşiği 4-5 Sv’dir. mamaktır. Radyasyon ve İnsan Sağlığı Doğal sebeplerden kaynaklanan radyasyon ve IAEA IAEA İshal, kramp tarzı karın ağrıları sindirim siste- tıbbi gerekliliklerden dolayı alınması gereken rad- minin etkilendiğinin göstergesidir ve radyasyon yasyon dışında, insanların doğrudan iyonlaştırı- dozunun 4 Sv (4000 mSv) üzerinde olabileceğini cı radyasyona maruz kalması kesinlikle önerilmez. gösterir. Sindirim sistemi sendromunun özellik- Çünkü iyonlaştırıcı radyasyon atomun yapısını bo- le bağırsakların yüzey mukozasının hasara uğra- zar ve zincirleme olarak DNA’yı ve hücre yapısını masına bağlı olduğu düşünülmektedir. Radyasyo- etkileyerek, kısa veya uzun dönemde insan sağlığı- na maruz kalındıktan sonraki ilk 7 gün içinde ken- na ciddi şekilde zararlı etkilere yol açar. İyonlaştırı- dini belli eder ve ölümcül bir tablodur. cı radyasyonun fiziksel, yani atom düzeyindeki et- kileri saniyealtı zaman biriminde, daha sonra mey- dana gelen kimyasal reaksiyonlar saniyeler içinde, hücresel etkileşimler saatler içinde, organ ve doku hasarı ise günler ve hatta yıllar içinde ortaya çıkar. Radyasyonun zararlı etkisinin temel nedeni, doğ- rudan veya dolaylı olarak hücre içindeki DNA’nın yapısının bozulmasından kaynaklanır. Yani rad- yasyon hücresel düzeyde genetik şifreye hasar verir ve dolayısı ile hücrenin tüm hayati fonksiyonları temelden etkilenebilir. Eğer iyonlaştırıcı radyasyo- nun DNA’ya verdiği bu hasar düzgün olarak tamir edilemez ise, kısa veya uzun dönemde ciddi sonuç- lar doğurabilecek hastalıklar ortaya çıkabilir. İşte iyonlaştırıcı radyasyonun bu etkileri, akut (erken) dönem ve geç dönem olarak iki grupta incelenir. Radyasyonun Akut Dönemde Sağlığımıza Etkileri Radyasyonun akut (erken) dönemde sağlımız üzerindeki etkileri belirli doz eşiklerine bağlıdır, bu eşikler geçildiği zaman etkilerin görülme sıklığı ve şiddeti artar. Radyasyon yanıkları, ciltte kızarık- lık, saç ve kıllarda dökülme bu etkilere örnek olarak gösterilebilir. Ancak tüm vücut dozunun özellikle 1 Sv (1000 mSv) üzerine çıkması durumunda akut radyasyon sendromları (ARS) adı verilen ve haya- ti tehlike oluşturan bir dizi hastalık tablosu oluşur. 45

Radyasyon Kazaları ve İnsan Sağlığı İyot Tabletlerini IAEA Tüm vücut dozunun 10 Sv (10000 mSv) üzerin- Radyasyona bağlı kanserler, radyasyona maruz Ne Zaman Kullanalım? de olduğu durumlar maalesef % 100 ölümcüldür. kalınmasının hemen sonrasında değil bir latent pe- İyot tabletleri yetkili Santral sinir sisteminin etkilenmesine bağlı ola- riyot (2-3 yıl) sonrasında ortaya çıkar. En sık görü- kurumlar tarafından rak şiddetli baş ağrısı, bulantı, kusma, dengesizlik, len kanserler tiroit kanseri, lösemiler başta olmak bilgi verilmediği nöbet geçirme, bilinç kaybı ile kendini belli eden üzere akciğer ve meme kanserleridir. Özellikle ço- müddetçe kesinlikle bu ARS tablosunda, ölüm genellikle ilk 24-36 saat cuklar ve gençler kanser oluşumu açısından rad- kullanılmamalıdır. içinde gerçekleşir. yasyona çok daha fazla hassastır. Bu kanserlerden İyot tabletleri korunmanın temel yolu radyasyona maruz kalma- radyasyonun bir antidotu Şunu özellikle belirtmek gerekir ki, ARS adı ve- maktır. değildir. Çok ciddi yan rilen tablo tüm vücudun yüksek doz iyonlaştırıcı etkileri vardır. Dış ışınlara radyasyona maruz kaldığı (>1000 mSv) durum- Radyasyon uzun dönemde kanser dışında özel- (gama radyasyonu), larda ve nükleer reaktör kazaları sonrası reaktöre likle hamile kadınların bebeklerinde de ciddi sağ- radyasyonun diğer komşu ilk 30 km’lik sınır içinde görülen durum- lık problemlerine yol açabilir. Hamileliğin ilk 3 ayı zararlı etkilerine lardır. Bu nedenle reaktör kazalarında tahliye alanı içinde yüksek doz radyasyona maruz kalmak ge- ve diğer radyoaktif olarak ilk aşamada 30 km’lik bir alan seçilir. Çer- nellikle fetüsün ölümüyle sonuçlanır. Daha sonra- elementlere karşı hiçbir nobil kazasında 30 km sınırının dışında hiçbir ol- ki dönemlerde ise gelişme, büyüme ve zekâ gerili- koruyucu etkisi yoktur. guda ARS gözlenmemiştir. Bu kazada ARS gözle- ğine neden olabilir. Benzer şekilde tiroit nen olguların tümü olaya yakından müdahale eden kanseri dışında diğer reaktör çalışanları ve yüksek doz radyasyona ma- Radyasyonun önemli bir diğer etkisi de hem kanserlere karşı da hiçbir ruz kalan diğer personeldir. Dolayısı ile ARS genel erkek hem de kadın üreme hücrelerinde görülür. koruyucu etkisi yoktur. toplumu değil reaktör personelini ve reaktörün ya- Özellikle bir seferde alınan 3,5 Sv üzeri dozlar kı- İyot tabletleri yerine iyot kın çevresindeki yüksek radyasyona maruz kalan sırlığa yol açabilir. Bununla beraber iyonlaştırıcı içeren iyotlu tuzlar da insanları ilgilendiren bir durumdur. radyasyonun genetik geçişli sağlık problemlerine kesinlikle kullanılamaz. yol açabileceği konusunda yeterli veri yoktur. Çünkü önerilen iyodu tuzdan almak mümkün Kazalar Sonrası Oluşan Radyasyon değildir. Bu dozlarda alınmaya çalışılacak Kazalar sonrası doğaya saçılan radyoaktif mad- iyotlu tuz ölümcüldür. delerin yaymış olduğu iyonlaştırıcı radyasyon, vü- Benzer şekilde cut içine dışarıdan ışınlama yoluyla (özellikle ga- dezenfektan maddelerde ma ışınları) veya dahili bulaşma yoluyla (su ve gı- bulunan tentürdiyot dalarla sindirim sistemine ve solunum yoluyla) alı- gibi solüsyonlar da nır. Dışarıdan ışınlama radyoaktif maddeleri içe- bu amaçla kesinlikle ren bulutlardan doğrudan ışıma yoluyla veya de- kullanılmamalıdır. riye ve kıyafetlere bulaşan radyoaktif elementle- rin ışıması yoluyla zarar verir. Buna karşılık hava- Radyasyonun Geç Dönemde daki radyoaktif elementler, doğrudan solunmaları Sağlığımıza Etkileri veya radyoaktif kirlenmenin olduğu bölgedeki kir- lenmiş toprak ve su yoluyla önce bitkilere ve hay- İyonlaştırıcı radyasyonun uzun dönemde insan vanlara sonra da bunları tüketen insanlara bulaş- sağlığına etkileri bütün toplumu ilgilendiren bir ko- ma yoluyla zarar verir. nudur. İyonlaştırıcı radyasyonun en önemli geç dö- nem etkisi kanser riskinin artmasıdır. Çevresel rad- Radyasyondan Nasıl Korunabiliriz? yasyonun etkisi dışında maruz kalınan her 1 mSv dozun, 100.000 kişi içinde sadece 5 olguda ölüm- Radyasyondan korunmanın 3 temel prensibi cül kansere yol açtığı tahmin edilmektedir. Aslında vardır: Mesafe, süre ve bariyer. Radyasyonun etki- bu risk örneğin sigara gibi kanserojenlere kıyasla çok si mesafenin karesi ile ters orantılı olarak azalır ve düşüktür. Bu nedenle 0,1 Sv (100 mSv) üzerinde do- radyasyona maruz kalınan süre azaldıkça da etki- za maruz kalanların yakından izlenmesi, bu dozun si azalır. Ayrıca araya konan koruyucu bariyerler aşağısında kalan popülasyona ise sadece risk hakkın- de radyasyonun etkilerine karşı vücudumuzu ko- da bilgi verilmesi önerilmektedir. rumada en etkili yöntemlerdir. Kaza sonrası reak- törün etrafında belli bir bölgenin tahliye edilmesi (mesafenin artırılması), işçilerin vardiyalar ile ka- zaya müdahale etmesi (süre) ve evlerden dışarı çı- 46

kılmaması veya koruyucu maskelerin ve giysilerin <<< Bilim ve Teknik Nisan 2011 giyilmesi (bariyer) bu prensiplere örnektir. Ancak cuda girerse özellikle tiroit bezinde yoğun bir şe- özel giysiler ve maskeler de maalesef sadece par- kilde emilime uğrar. İyot-131 ilk aşamada beta ışı- Doç. Dr. Gökhan Özyiğit, çacık radyasyona etkilidir ve radyoaktif elementle- ması ile tiroit hücrelerinde ölüme yol açarak tiroit Hacettepe Üniversitesi Tıp re karşı fiziki bir bariyer oluşturur. Bu tür bariyer- fonksiyonlarını bozar ve hipotiroidiye yol açabilir. Fakültesi’ni 1996’da bitirdi. lerin gama ışınlarına karşı koruyucu etkisi yoktur. Ancak daha önemlisi, uzun dönemde tiroit kanse- Uzmanlık eğitimini HÜ Gama ışınlarından korunmanın tek yolu evlerin en ri riskini ciddi oranda artırır. İşte bu nedenle, iyot- Tıp Fakültesi Radyasyon iç bölümleri ve sığınaklardır. 131’e maruz kalınmadan 6 saat önce alınacak po- Onkolojisi Anabilim Dalı’nda tasyum iyodür içeren özel iyot tabletleri doğrudan 2001’de tamamladı. Yine Önem taşıyan diğer koruyucu önlemler su ve gı- tiroit bezine gidecek ve bezleri bir anlamda doyu- 2001’de ABD’de, Washington da güvenliği ile ilgilidir. Özellikle rüzgârlar ve yağ- racaktır. Böylelikle daha sonra vücuda giren rad- Üniversitesi Mallinckrodt murlar aracılığıyla atmosferdeki radyoaktif mad- yoaktif iyot-131 elementi tiroit bezlerinde tutuna- Radyoloji Enstitüsü’nde ve deler toprağa ve yeraltı sularına karışır. Bu şekil- mayarak idrarla vücuttan atılacaktır. İyot tabletle- ardından 2002’de ABD’de de bitkilere ve hayvanlara geçen radyoaktif mad- ri hamile ve emziren kadınlar tarafından da kulla- Houston’da Teksas Üniversitesi delerin süt ve sebzeler aracılığıyla bizlere geçme- nılabilir. M.D. Anderson Kanser si tehlikesi vardır. Ayrıca sular da benzer şekilde Merkezi’nde birer yıl süreyle kirlenebilir ve içme sularımız da riskli hale gelebi- Japonya Fukuşima Nükleer yoğunluk ayarlı radyoterapi lir. Bunu önleyebilmek için kazanın olduğu bölge- Santral Kazasının Türkiye’ye Etkisi üzerinde klinik çalışmalar de hayvanlar kapalı ortamlara alınmalı ve radyo- Olabilir mi? yaptı. 2004’te yardımcı doçent, aktif maddelerin bulaşmamış olduğu tespit edilen 2006’da doçent oldu. Hacettepe yemlerle beslenmelidir. Gıdalar da sıkı radyasyon Aramızdaki mesafenin hayli uzun olması, at- Üniversitesi 2010 yılı Bilim kontrolünden geçirilmeli ve izin verilen limitlerin mosfer olayları ile ülkemize ulaşabilecek hava- Teşvik ödülü başta olmak üzerinde radyasyon içeren sebze ve meyvelerin tü- daki radyoaktif maddelerin iyice seyrelmesi so- üzere, çeşitli ulusal kongrelerde ketilmesi engellenmelidir. Gıdalarda en sık rastla- nucu, sağlığımızı erken veya geç dönemde olum- bildiri ve yayın teşvik ödülleri nılan radyoaktif maddeler iyot-131 ve sezyum-137 suz yönde etkileyebilecek radyasyon seviyelerinin kazanmıştır. elementleridir. Türkiye’de gözlenmesi açıkçası çok mümkün gö- Gözde Yazıcı, Hacettepe rünmüyor. Dolayısı ile Japonya’daki nükleer sant- Üniversitesi Tıp Fakültesi Sulara bulaşan radyoaktif elementlerin çeşit- ral kazasından Türkiye’nin Çernobil kazasındaki- İngilizce Tıp Bölümü’nü 2001’de li filtrasyon veya saflaştırma işlemleri ile temizlen- ne benzer şekilde etkilenmesi çok olası görünmü- bitirdi. 2007 yılında Hacettepe mesi mümkündür. Ancak suyu kaynatmanın rad- yor. Bununla beraber ithalat yoluyla Japonya’dan Üniversitesi Tıp Fakültesi yasyonu azaltmaya hiçbir etkisi yoktur. Su tüketimi gelecek gıda ve gıda dışı tüm ürünlerin radyoak- Radyasyon Onkolojisi Anabilim ile ilgili olarak, yetkili makamların uyarıları doğ- tif kirlenmeye maruz kalıp kalmadığı denetlen- Dalı’nda uzmanlık eğitimini rultusunda hareket edilmelidir. melidir. Ayrıca bu aşamada ülkemizde hiçbir şe- tamamladı. 2010 yılında, kilde koruyucu önlem olarak iyot tableti kullanıl- mecburi hizmetini Yüksek Doz Radyasyona mamalıdır. İyot tabletleri sadece reaktör çevresin- tamamladıktan sonra Hacettepe Maruz Kalanlar de yüksek doz I-131 elementine maruz kalan Ja- Üniversitesi Tıp Fakültesi pon halkında faydalı olabilir. Japonya’da bile yük- Radyasyon Onkolojisi Anabilim Bu kişilerin öncelikle üzerlerindeki tüm kıyafet- sek radyasyon dozlarına maruz kalmamış çevre- Dalı’nda öğretim gürevlisi olarak ler (iç çamaşırları dahil) çıkarılmalı ve plastik bir lerde yaşayan halkın iyot tabletleri almasına ge- çalışmaya başladı. torbaya koyularak güvenli ve kapalı bir ortama ta- rek yoktur. şınmalıdır. Bu kıyafetler kesinlikle yakılmamalı, 47 radyasyon güvenlik elemanlarına teslim edilmeli- Sonuç olarak ister iyonlaştırıcı olsun isterse ol- dir. Daha sonra ılık su ve sabunla yıkanılarak vü- masın, radyasyon Dünya’nın başlangıcından beri cuttaki radyoaktif maddeler temizlenmelidir. Ma- vardır ve hayatımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Bu- ruz kalınan doza bağlı olarak alınacak diğer ön- nunla beraber yapay iyonlaştırıcı radyasyon tıpta lemler için mutlaka tıbbi yardım istenmelidir. olduğu gibi uygun ve güvenli bir şekilde kullanıl- dığında hayat kurtarıcı rol oynamaktadır. Ancak İyot Tabletleri Sadece nükleer savaş durumunda, bu müthiş gücün sade- Tiroit Kanserine Karşı Etkilidir ce insanlığın değil Dünya’nın da sonunu getirebi- leceği akıldan çıkarılmaması gereken bir gerçektir. İlaçla korunulabilen, radyasyona bağlı tek kan- ser türü tiroit kanserleridir. Reaktör kazaları son- Kaynaklar rasında atmosfere yoğun olarak saçılan radyoak- http://iaea.org tif iyot-131 izotopu, gıdalar veya solunumla vü- http://www.who.int http://taek.gov.tr/sss.html

Ayşe Bihter Çelik Kİükrelsieml IsınmManıon Rdesemlil: eme İklim değişikliklerinin olumsuz etkilerinin en aza indirilmesi konusunda tüm dün- ederken, diğer yandan da bilim adamları önemli çalışmalar yapıyor. İtalya’daki Yeni yada yoğun bir çalışma var, bu değişikliklerin aynı zamanda ekonomik ve politik Teknolojiler, Enerji ve Sürdürülebilir Ekonomik Ulusal Ajansı da (ENEA, Italian Natio- boyutları olduğu için devletler bu konunun üzerine daha fazla eğilmeye başladı. nal Agency for New Technologies, Energy and Sustainable Economic Development) Her ne kadar 2009 Kopenhag zirvesinde istenilen sonuçlara ulaşılmadıysa da, bir Akdeniz ve iklim değişimleri üzerine bilimsel çalışmaların yürütüldüğü, gelecek için yandan sivil toplum örgütleri insanları iklim konusunda bilinçlendirmeye devam çözüm önerileri üretmeye çalışan kuruluşlardan biri. ENEA, Dünya Meteoroloji Organizasyonu’nun İklim ve Dinamikleri üyesi ve dünyadaki 170 gözlem istasyonundan bi- ri de onlara ait. Bu istasyon, Akdeniz’deki Lampedu- İklimbilimci Florinda Artuso iklimi; “belli bir sa adasında. Çalışmalar Akdeniz bölgesi üzerinden bölgede karakteristik olarak hâkim olan sıcaklık, ya- yürütülüyor. İklim, tanımı gereği bölgesel bir özellik ğış ve rüzgârların oluşturduğu ortalama meteoro- taşıdığından, bölgesel ölçümlerle elde edilen verile- lojik koşullar” olarak tanımlıyor. Bu koşullar, kara- rin evrensel ölçümlerle kıyaslanmasıyla genel durum ya gelen güneş ışınlarıyla, karadan uzaya doğru ya- hakkında da bilgi edinilmesinin daha sağlıklı olduğu yılarak giden enerji arasındaki kararlılığa bağlı. Bu düşünülüyor. Yani tıpkı yapbozun parçalarının bir kararlılık ise farklı karasal bileşenlerin (atmosfer, ok- araya getirilmesiyle bir resim oluşturulması gibi. Di- yanus ve toprak) etkileşimiyle şekilleniyor. Böylece ğer yandan bölgesel ölçümler, iklim çeşitliliğinin an- iklim araştırmaları sera gazı salınım miktarları, ok- laşılması açısından da önem taşıyor. yanus yüzey sıcaklıklarının hesaplanması ve toprak ölçümlerini de kapsıyor. Sonuç olarak, küresel ısın- manın başlangıcından bu yana yaşanan değişiklikler, günümüzdeki durum ve gelecekte yaşanabilecek de- ğişiklikler hesaplanabiliyor. İklim çalışmalarının en önemli amacı, tarih öncesi dönemde yaşanan doğal süreçlerle, tarih sonrası ya- şanan süreçlerin ve insan etkeninin devreye girdiği süreçlerin karşılaştırılması ve bu anlamda hem böl- gesel hem de küresel verilerin elde edilmesi. Sonuç olarak da, iklim değişiminin olumsuz etkilerinin dü- şük düzeye indirilmesi amaçlanıyor. Bu amaçla, bir- çok organizasyon kuruluyor, birçok proje geliştirili- yor. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ve Hükümetler Arası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) bu kuruluşlara verilebilecek örneklerden ikisi. Süreç; gözlemlerin yapılması, verilerin elde edil- mesi, modellemelerin yapılması ve verilerin son ha- 48

>< Bilim ve Teknik Nisan 2011 liyle IPCC’ye sunulması ve yıllık raporlar hazırlanma- İklim Modelleme Ayşe Bihter Çelik 1984’te sı, nihayetinde de siyasal yetkililer tarafından iklim Bursa’da doğdu. Lisans değişiminden kaynaklanacak zararların hafifletilmesi Yaklaşık 20 yıldır uygulanan “iklim modelleme” eğitimini sosyoloji, yüksek ve uyum stratejilerinin geliştirilmesi şeklinde işliyor. yöntemi üç farklı ölçüm gerektiriyor; Sera gazı salı- lisans eğitimini gazetecilik nım miktarlarının ölçümü, okyanus yüzeyi sıcaklık üzerine tamamladı ve Neden Lampedusa? ölçümü ve toprak yüzeyi sıcaklık ölçümü. Modelleme halen İstanbul Üniversitesi için, sıcaklık, yağış, rüzgâr, Dünya’nın dönüş hızı ile Gazetecilik Bölümü’nde Ölçümler, Akdeniz’deki Lampedusa adasında ya- yönü ve Ay’ın konumu gibi parametrelerin yanı sıra doktora öğrencisi. “RELATE pılıyor. Adanın seçilmesindeki amaç, atmosferdeki sudaki yoğunluğun ve tuzluluk oranlarının değişimi- Project” kapsamında bilim gaz oranının ikincil etkilerden (yani insan tüketimiy- nin de bilinmesi şart. Bu parametrelerle ilgili düzenli gazeteciliği eğitimi aldı. le ortaya çıkan zararlı gazlardan) uzak olması. Diğer olarak elde edilen veriler sisteme girilerek iklim mo- yandan, çok fazla yeşil alanın olmaması da tercih se- delleme yapılıyor. Yani sonraki süreç tamamen sayısal bebi, çünkü yeşil alan arttıkça CO2 oranı azaldığın- olarak bilgisayar ortamında gerçekleştiriliyor. Sonuçta dan, yine çok doğru bir ölçüm yapılamıyor. Coğrafi elde edilen modeller, gerekli alanlarda kullanılabiliyor. özellikleri ile bulunduğu bölgenin iklim özelliklerini yansıtıyor olması ve şehirleşmenin gelişmemiş olma- Bu alanlara iklim değişimlerinin tarım faaliye- sı da Lampedusa’nın iklim çalışmaları için vazgeçil- ti üzerindeki ve ekosistemler üzerindeki etkisini ana- mez bir alan olmasını sağlıyor. ENEA, adaya kurdu- liz etmek, geleceğin iklim koşulları hakkında öngörü- ğnuımarmaşitkırtamrlaairsıtialesyıoşınnuımilesaCl eOtk2 ivleerdsioğnerusceuraokgyaaznı suasltıa- de bulunabilmek amacıyla “iklim modelleme” yönte- ve toprakta oluşan değişimleri hesaplıyor. mi ile hazırlanmış görsel modeller örnek olarak veri- lebilir. Aşağıdaki model, iklim değişiminin Akdeniz bölgesindeki zeytin verimine olan etkisini gösteriyor. Maviden kırmızıya doğru verimlilik artıyor. Modelde, 1958’den günümüze, zeytin ekilen alanların veriminin ne kadar düştüğü açık bir şekilde görülebiliyor. İklim modelleme yönteminin kullanıldığı önemli bir örnek- lerden biri de, iklim değişiminin etkilerini anlamak ve gelecek senaryolarıyla üretebilmek adına araştırmalar yapılan Circe Projesi. Ölçüm Süreci Ortalama 1958-1967 Ortalama 1988-1997 Lampedusa’dan düzenli olarak alınan hava ör- nekleri laboratuvarlara gönderilerek analizleri yapı- lıyor. Böylece, saatlmınoımsfermdeikbtaurlulanrıanorCtaOy2a ve diğer se- ra gazlarının çıkarılıyor. Değişim Katsayısı 1958-1967 Değişim Katsayısı 1988-1997 Ulusal Okyanus ve Atmosfer Dairesi (NOAA) ta- rafından belirlenmiş gaz standartları tüm dünya- da geçerli. Daha sonra veriler, Dünya Sera Gazı Veri Merkezi’nin (WDCGG) veritabanına giriliyor, iklim modelciler 170 istasyon tarafından girilmiş verileri Circe Projesi alıp ihtiyaca (örneğin iklim değişiminin tarım faali- yeti üzerindeki etkisinin araştırılması) göre modelle- Proje, Mayıs 2007’de Avrupa Komisyonu 6. Çerçeve Programı kapsamın- me sürecinde kullanıyor. Diğer bir ölçüm yöntemi de da başlatıldı ve 2011’de son bulacak. Amaç, Akdeniz bölgesindeki iklim de- okyanus yüzeyi sıcaklık ölçümlerinde kullanılan uy- ğişikliklerinden elde edilen modeller ve senaryolar üzerinden, değişiklikle- du gözlem tekniği. Düzenli olarak uydudan elde edi- rin hem çevresel hem ekonomik hem de sağlıksal etkilerinin ortaya çıkarı- len veriler uzun vadeli karşılaştırmalar için kullanı- lıp, uyum ve hafifletme stratejilerinin geliştirilmesi. Proje, sosyal etkilerin (ör- lıyor. İklim modelcilerin kullandığı diğer bir verita- neğin göç) yanı sıra, turizm, enerji, tarım, balıkçılık gibi alanlardaki ekono- banı sistemi de, ABD Coğrafi Araştırmalar Ajansı’na mik etkileri ve bunların insan sağlığı üzerindeki etkilerini de ortaya çıkarma- (USGS) ait. Sonuç olarak, iklim modelleme için ge- yı amaçlıyor. Proje on üç farklı alanda yürütülen araştırmalarla devam ediyor. rekli tüm bilgileri gerek kendi bünyelerindeki çalış- (http://www.circeproject.eu/) malardan gerek dünya çapındaki bilim merkezlerin- KAratyunsaok, Fla.,rENEA, Söyleşi, 2 Mart 2010. http://www.palermo.enea.it:16080/lampedusa/eng/ den alınan verilerle elde ediyorlar. Calmanti, S., ENEA, Söyleşi, 3 Mart 2010. http://www.circeproject.eu/ http://clima.casaccia.enea.it/index.php http://www.ipcc.ch/index.htm 49

Bülent Gözcelioğlu Zegris (Zegris eupheme), kırmızı liste kategorisi: NT (tehlikede değil), Fotoğraf: Onat Başbay Kırmızı ListeTürkiye Kelebekleri İçin Anadolu cadısı, fisto, dumanlı apollo, turuncu süslü, beyazöncü, sarı azamet, Akdeniz oyklösü, kleopatra, orakkanat, narin orman beyazı, yalancı beyaz melek, benekli melek, dorukların benekli meleği, zegris, sevbeni, şeytancık, Anadolu gelinciği, isli bakır, dağ ateşi, mavi zebra, balkan kaplanı, karsandra, everes, minik kupid, mavi osiris, esmer korubeni, karamavi, doğulu esmergöz, Anadolu çokgözlüsü, çokgözlü esmer, çokgözlü anadolu çillisi, lacivert Anadolu çokgözlüsü, çokgözlü Erzincan mavisi, sultan, şehzade, sarı bantlı kadife, yırtık pırtık, sarı ayaklı nimfalis, cengâver, böğürtlen brentisi, Hataylı iparhan, güzel nazuğum, rus melikesi, mersin kızılmeleği, laz güzelesmeri, lidya yalancı cadısı, Anadolu piri reisi, küçük zıpzıp perisi, pironiya, nostrodamus, sarı benekli zıpzıp… Çoğu kişi bu sözcükleri bir kelime oyununun parçası sanabilir. Ancak bu sözcükler aslında sayıları çok da fazla olmayan doğaseverlere, doğa fotoğrafçılarına, ülkemiz doğasına ve kelebek meraklılarına yabancı değildir. 50


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook