İzdüşüm savaşları” yapıldı. Bu savaşlarda amaç, bol bayrak sallandı ve dönemin Baş- için neden bu kadar önemliydi ki? açık bir şekilde modern tüfeklere karşı bakanı Margaret Thatcher misilleme Savaş çok kısa sürdü, İngilizlerin savunmasız olan ve çareyi hükümetin sözü vererek halkın büyük çoğunluğu- biraz daha insanî bir tavır benimse- nun isteklerine cevap verdi. Dünyanın zaferiyle bitti. 14 Haziran’da Arjantin diği Şili’ye sığınmakta bulan yerlileri geri kalanı yaşananlar karşısında şaş- teslim oldu, 11 bin Arjantinli esir alın- ortadan kaldırmaktı. Daha sonra bu kınlığa düşmüştü, dı ve topluca ülkelerine gönderildi. topraklar kullanıma açıldı ve Arjantin Bunlar yoksul, eğitimsiz askerlerdi ve büyük bir zenginliğe ulaştı. Ancak son- Almanca bir kitaba Saçma Savaş adı aptalca bir dava uğruna NATO’nun en ra bir şeyler kötü gitti ve 1982’deki sıra profesyonel ordularından birine karşı dışı dönem bunu ortaya koydu. verildi. Falkland Adaları İngiltere’den savaşmakla görevlendirilmişlerdi. 12 bin kilometre uzakta bulunan ve 2 Nisan 1982 sabahı erken saatlerde geçimlerini koyun güderek sağlayan Falkland Adaları Arjantin’den 800 İngiltere halkı bir son dakika gelişme- 2 bin kişilik nüfusu bulunan bir yerdi. kilometre uzaklıktaydı ve Arjantin siyle uyandı: Arjantin, Falkland Adala- İklimi berbattı. İngilizler bir zamanlar 1818 yılında İspanya’dan bağımsızlı- rını işgal etmişti. Haberin ardından va- dünya üzerindeki kara parçalarının ğını kazanana dek çeşitli dönemlerde tansever tepkiler gün yüzüne çıktı, bol dörtte birinden müteşekkil bir impara- İspanya, Fransa ve İngiltere’nin kont- torluğa sahipti. Falkland Adaları onlar rolüne geçmişti. 1833’te İngilizler, 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 49
» Arjantin milliyetçiliğinin öncüsü pek çok bakımdan Avustralya’daki Sid- ney’e benzeyen bu şehri diğerlerinden Juan Peron Arjantin’de 1943’te yapılan askerî darbede rol aldı. Kısa sürede yükselerek ayırıyordu. İngilizlerin demir yollarına 1946’da başkan olan Peron, İngiltere karşıtı milliyetçi politikalar izledi fakat ülkesinin maddi yaptığı yatırım ülkenin iç kesimlerin- problemlerini çözmeyi başaramadı. Ünlü Evita müzikaline konu olan Eva ve Juan Peron çifti. de yer alan geniş bölgelerin -Pampas- gelişmesine ön ayak oldu. faydalı bir deniz üssü olarak kullana- lenciler dahil olmak üzere herkes at bilecekleri bu ada üzerinde hak iddia sırtında dolaşıyordu. O zamanlar bile 1914 yılına gelindiğinde Arjantin, ettiler. O dönemde amaçları Latin buranın yerlileri, İspanyol medeniye- bugün Birinci Dünya Ülkesi diye ta- Amerika’da halen yaygın olan köle tinin özelliği olan dokunaklı gururla- nımladığımız ülkelerden biri konu- ticaretini sonlandırmaktı. Buraya ço- rıyla meşhurdu. İki kölenin taşıdığı bir mundaydı. Çoğu İtalyan ve İspanyol ğunluğu İskoçlardan oluşan bir grup dilencinin yanına yanaştığı bir Fransız olan göçmenler akın akın ülkeye geldi insan yerleştirildi ve onlar imparator- gezgin, dilenciye neden köleleri satıp ve 1 milyonu aşkın nüfusu, opera bi- luğun tamamında olduğu gibi İngiliz- bir iş kurmadığını sordu. Cevabını da nası ve Avrupa’dan şehri ziyarete ge- ler gibi bir hayat sürdüler: kanunun aldı: Bayım, sizden para istedim, nasi- len sokak sanatçıları ile Buenos Aires egemenliği, berbat yiyecekler. Kısa hat değil. bir dünya şehriydi artık. Bu dönemde süre sonra Arjantin hükümeti Falk- Buenos Aires’i Pera’nın devasa bir ver- land Adalarının Arjantin’e ait olduğu Arjantin’in Falkland Adalarında siyonu olarak düşünebiliriz. iddiasıyla ortaya çıktı. hak iddia etmesi de bu kategoride de- ğerlendirilebilir. Buna ek olarak ülke Yakın zamanlarda Adanalı bir ima- Ne var ki bu, ülkenin başındaki varlığını İngilizlere borçluydu. 1807’de mın haklı bir ifadeyle “ayakta yapılan dertlerin en küçüğüydü. Arjantin La- Buenos Aires İngiliz işgal güçlerini ye- zina” diye tanımladığı tango, 1920’ler- tin Amerika’da Brezilya’dan sonra en nilgiye uğratmış, bu sayede özgüveni de dünyayı kasıp kavurdu. Bu dans fazla toprağı bulunan devasa bir ül- artmıştı; yani bu borcun biraz dolaylı kökenini İtalyan brio’sundan alıyordu; kedir. Ancak bu dönemde nüfusu çok olduğunu söyleyebiliriz. Ancak Latin biraz İspanyol biçimciliği, biraz da ar- azdı ve İspanyollar tarafından ancak Amerika İspanya’nın boyunduruğun- kada çalan caz ezgileriyle şekillenmiş- 18. yüzyılın sonlarında adamakıllı bir dan esas olarak İngilizlerin -elbette ti. Nedendir bilinmez, özellikle Finlan- sömürge idaresine tabi tutulmuşlardı. kendi ticarî çıkarları uğruna- buraya diya ve Türkiye’de popüler hale geldi. Merkezi, Plata nehrinin ağzındaki bir akıttığı mali desteğiyle kurtulmuş- liman şehri olan Buenos Aires’ti ve tur, tıpkı aynı dönemde Osmanlı’dan bu şehir Bolivya’dan başlayıp Paragu- bağımsızlığını kazanan Yunanistan’a ay’dan İspanya’ya uzanan gümüş (‘pla- akıtıldığı gibi. ta’ ismi buradan geliyor) ticaretinin önemli bölgelerinden biriydi. 1930 yılına kadar Arjantin (İngiliz- Şili’deki yüksek And Dağları ile Gü- cedeki kullanımıyla Argentine) nere- ney Atlantik arasında yer alan geniş bölgede yalnızca yerliler yaşıyordu deyse İngiliz İmparatorluğu’nun bir ve neredeyse hiçbir altyapı yoktu. Di- parçasıydı ve et ticaretinde çok önem- li bir yer tutuyordu. İngiliz bankaları ve Londra’da şubesi bulunan şirketler, 50 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
İzdüşüm Serbest sömürü mü? ayakta kalabildi. İn- olarak görülmeye Arjantin siyasî olarak da İngilizler- gilizlerin 1. Dünya başlandı. Kadim İn- den oldukça etkilenmiştir. İlk olarak Buenos Aires’te federal yönetim yan- Savaşı sebebiyle giliz-Arjantinli elit lıları ile merkezi yönetim yanlıları arasında sürekli bir mücadele vardı. yatırım yapacak halen güç sahibiydi Arjantin, Brezilya ve Paraguay’la sınır sorunu yaşıyor, bu da 1860’larda yerli fazla bir parası kal- ve et ihracatı her (Kızılderili) nüfusunun yarısını kaybet- mesine yol açan akıl almaz bir savaşa mamıştı. Parası olan şeyden önemliydi. sebebiyet veriyordu. Amerikalılarsa aynı Ancak bu elitin hâki- Asker kökenli kişiler politikanın dümenindeydi, ancak daha sonra li- sofistike biçimde ya- miyetine karşı koyan beral ve parlamenter sisteme geçildi. İngilizlerin izinden gidilerek serbest tırımlar yapmıyordu: bir göçmen-proleter ticaret doktrini kabul edildi. Serbest ticaret doktrini- hareket vardı ve söz ko- 1860’larda İngilizlerin yaptıklarını taklit etmek neredeyse evrensel bir ni bir kenara bırakıp kendi nusu elitin Jokey Kulübü ate- fenomendi, tıpkı 1990’lardan itibaren Amerika’nın aşağı yukarı aynı sebep- sanayilerinin çıkarlarını güt- » Margaret şe verildi. Juan Peron adında lerle taklit edilmeye başlanmasında meye başladılar ve en ufak bir bir demagog, adına başarılı olduğu gibi: aralıksız “ilerleme” için Thatcher Atlantik formülü. Bir İtalyan Başba- kan, İngilizler gibi bir otoriteye sahip sorun yaşandığında yatırımı bir müzikal yazılmış olan do- olmak için bıyığını beyaza boyadı. geri çekme ya da başka bir yerde kâr- yumsuz karısı Evita ile 1946 yılında Ancak liberal sistem, ekonomik temellerin çöktüğü 1930 yılına kadar larının peşinden koşma eğilimindey- iktidarı ele geçirdi. Ülkenin ekonomisi diler. yerle bir oldu. Arjantin ise hâlâ esas olarak Av- Arjantin bugün hâlâ bu borç bata- rupa’ya yaptığı et ihracatıyla ayakta ğından çıkabilmiş değil: yüksek enflas- duruyordu ama artık Avrupa’nın pa- yon ya da kitlesel iflaslar, bazen ikisi rası yoktu. İflaslar yaşandı, egemenliği birden yaşanmaya devam ediyor. Ar- yeniden eline almak isteyen eski dü- jantin baş rakibi Brezilya’nın gerisinde zenin temsilcilerinin önderliğindeki kaldı; bir zamanların yoksul ülkesi Şili askerî darbelerle parlamenter demok- de Arjantin’i çoktan geride bırakmıştı. rasi çöktü. İşin bir de şeytani tarafı var: Peron Arjantin daha sonra dünyanın gö- 1945 yılında Avrupa’dan kaçan çok sa- zünde tekinsiz bir siyasetin toprağı yıda Naziye kucak açtı, şüphesiz bun- da Nazilerin ırkî saflığa dair fikirlerini kendisinin de benimsemiş olmasının etkisi vardı. 1982 yılında halefi Leopoldo Galtie- ri Falkland Adalarını işgal ettiğinde iş- galin arka planında ekonomik kriz ve ödenemeyen borçlar yatıyordu. Askerî darbe -meyveli tartlar kadar büyük apoletleri ve sıra sıra kırmızı suratlı kız arkadaşları olan o gösterişli pa- lavracılar- muhalefete karşı neredey- se sadistçe bir düşmanlık içindeydi. Zararsız ve değersiz Falkland Adaları uğruna ucuz milliyetçiliği harekete ge- çirmek bir intikama davetiyeye çıkarı- yordu. Thatcher’la birlikte bu intikam gerçekleşti. Peki Arjantin ne zaman kendisini meşhur eden o ciddiyete kavuşacak? Ve yanlış giden şey neydi? » Sömürge imparatorluğu hâlâ hayatta Belki de bunlar Papa’nın kafasını Osmanlı’nın 1915’teki sorunlarına 1982’de Arjantin’in Falkland Adalarını işgal etmesine İngiltere savaşla karşılık verdi. yormak yerine üzerinde düşünmesi Bu refleks, sömürgeciliğin tarihte kalmadığını gösteriyordu. Birkaç ay süren savaşı gereken şeylerdir. kazanan İngilizler tam 11 bin Arjantinliyi esir almıştı. 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 51
KÂZIM KARABEKiR PAŞA OSMANLI’YI YIKAN MASONiK OYUNU DEŞiFRE EDiYOR 52 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Dosya İ ngiltere, Fransa ve İtal- ve siyaset adamları arasında ya 1800’lerin ortala- ehemmiyetli mevki sahibi rında Osmanlı şehirle- yaptılar. Onlara birçok mad- rinde loca açmak için di menfaatler de gösterilmiş neden yarışıyorlardı? İttihat olduğundan çabuk yumuşa- ve Terakki liderleri nasıl Ma- dılar ve her türlü propagan- sonluğun tahtına çıkartıldı? daları kabule müsteid (yat- 31 Mart Vakası’nda Mason- kın) bir hale geldiler. İlmî ve ların rolü neydi? Balkanlarda insanî bir kardeşlik! dolayı- Masonların teşvikiyle patlayan sıyla onlardan her türlü ma- isyanı Kâzım Karabekir nasıl lumatı kolayca aldılar ve her sezdi? Kimleri uyardı, ancak işte müzaheretlerini (yar- dikkate alınmadı? Kalemi de dımlarını) de temin ettiler. kılıcı gibi sert olan Karabekir Paşa’nın Cihan Harbine Ne- Henüz işgal altına alınma- yan yerlerin Racaları, Prens- den Girdik, Nasıl Girdik, Na- leri şöyle dursun, henüz istiklallerini kaybetmemiş sıl İdare Ettik? adlı kitabında bulunan Belucistan, Afganis- Osmanlı’nın tasfiyesinde Ma- tan, İran ve hatta Osmanlı- sonik güçlerin oynadığı rolü ların bazı vezirleri, şehzade- deşifre etmişti. Sadece dünü leri ve hükümdarları bile bu değil, bugünü anlamak için de bir yol haritası hükmündeki MASONLAR localara girmeye can attılar. hayatî tespitleri okurlarımızla Çünkü oraya girmeyen bir paylaşıyoruz. (DT) “Recül-i Devlet” (devlet ada- İSLAM mı) ilmî ve insanî bir kafadan 17. asırdan beri Mason- mahrum sayılacağı ve bir Av- luğun maksadı ve teşkilatı ÂLEMİNİ rupalıya muhatap olamaya- tamamı ile değişmişti. Buna cağı hakkında propagandalar sebep müterakki (gelişmiş) İSTİLAYA yapılmış ve fiilî bazı misaller devletlerin müstemlekecilik de gösterilmiş idi. (sömürgecilik) siyasetlerine atılmış olmaları idi. İşgal olu- OSMANLI’DAN İşte bu suretle 18. asırda nan yerleri az kuvvetle elde tutabilmek ve müstemleke “ Masonluk artık milletlerin olmağa istidadı olan (yatkın) BAŞLAMIŞTI hayat ve ölümü üzerinde başka yerleri kolayca işgal müessir (etkili) bir kuvvet edebilmek için Masonluğun haline gelmiş bulundu. Çün- ilmî ve insanî gibi gösterilen kü İngilizlerden başka Fran- şiarını (ilkesini) bir maske sızlar da, İtalyanlar da, hatta olarak kullanmayı pek fayda- küçük müterakki (gelişmiş) lı bulmuşlardı. Meselâ İngi- devletler de bu teşekkülü lizler; Hindistan’a ayak basar siyasî emellerine tam elve- basmaz oradaki hükümdar, ” rişli birer müessese haline Raca, prens… gibi ileri ge- koymuşlardı. lenleri Masonluk teşkilatına Müstemlekelerinin geniş- aldılar. Her tarafta açtırdık- liği, işe pek erken başlama- ları mükellef ve her türlü ları, siyasî ve iktisadî büyük konforu havi (olan) localarda kudretleri dolayısıyla Mason- bu zatlara büyük itibarlar ve luk cephesinden İngiltere ve menfaatler göstererek kendi- Fransa dünyanın her tarafın- lerini İngiliz mütefekkirleri da hakim vaziyettedirler. Bu- nun pek mühim bir sebebi de ellerinde bulunan Mu- 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 53
» Tehlikeyi sezen basiretli gözler Kâzım Karabekir, Cihan Harbine Neden Girdik, Nasıl Girdik, Nasıl İdare Ettik kitabında Mason Localarının Osmanlı İmparatorluğu aleyhine yürüttüğü faaliyetleri ayrıntılı bir şekilde deşifre etmektedir. Kâzım Karabekir TBMM Başkanı iken (1946) ve bahsi geçen kitaptaki Masonluk bölümü. sevilerin bu teşekkülde pek ziyade işe yaramalarıdır. Hıristiyan olmayan devletler idare- sindeki Hıristiyanları istiklallerine ka- vuşturmak ve bu sûretle siyasî emel- lerine alet etmek ve paralayacakları İslâm camiasını da bu suretle müs- temleke yapmak için, Hıristiyan ço- cuklarını o devletlerin hudutları için- de türlü adlarla açtıkları mekteplerde ve müesseselerde yetiştirir ve onlara ihtilâl fikirleri aşılarken kemale ermiş insanlarını da Mason localarına alarak orada kendi emellerine uygun bir hale getiriyorlardı. Bu ameliye (işlem) en ziyade buna müsteid (yatkın) olan Osmanlı Devle- ti içinde yapıldığından bu memleket de bu istiladan nasibini aldı. İstanbul, Selânik ve İzmir gibi büyük şehirlerde o maksatla mektepler açılmağa baş- landığı ilk devirlerde “Mason Locaları” da kurulmağa başlandı. Şark siyasetin- de Kırım seferinden (1854-55) sonra tekrar rekabete kalkışan İngiltere, Fransa ve İtalya, Osmanlı şehirlerinde loca açmak hususunda da birbiriyle adeta yarış ediyorlardı. Her biri ken- di nüfuzunu genişletmek için Türk olmayan unsurları aralarına alıyor ve onlara ihtilâl fikirlerini aşılıyordu. Kapitülasyonların da inzimamı (ek- lenmesi) ile yarı müstemleke haline giren Osmanlı Devleti’nin Türk unsu- rundan göze çarpan bazı şahsiyetler 54 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Dosya de localara alınmıştı. Bunlar Masonlu- içyüzünü de anlatarak onun Osmanlı OSMANLI’YI ÇÖKERTEN ğun görünüşte modern esasları olan: İmparatorluğu’nu paralamak husu- GÜCE DIKKAT! sunda ne müessir bir kuvvet olduğu- “Hukuk ve vazifede müsavat (eşit- nu kendisine öğrettiler. Meşrutiyetçi- İlim erbabı(na) nerede ve ne mev- lik), itikatlara hürmet, vicdan hürriye- lerin ve onların dayandığı Sultan (V.) kide olursa olsun hürmet etmekten ti, aileye ve insaniyete hizmet” Murad’ın Mason olması zaten kendi- en büyük zevk alanlardanım; fakat, sini kuşkuda tutan Padişah bu suretle mason localarının Osmanlı câmiasını idealleri üzerine usulüne göre ye- Masonluğa karşı aleyhdar bir vaziyet nasıl parçaladığını, sonra Talat Bey gibi min etmişlerdi. Bulgarlar, Rumlar ve almış oldu. Efkâr-ı umumiyeyi (kamu- vasat seviyede, fakat müteşebbis bir Ermeniler gibi Türk’ün gayri unsur- oyunu) de Masonluğa düşman etmek insan elinde nasıl kuvvetleri toplayarak lara aynı zamanda istiklâl fikirleri için ortaya “Masonluk kızıl gâvurluk- memleketi hurdahaş ettiğini, en sonra de verildiğinden bunların “vatan ve tur!” şeklinde bir parola atıldı. da Filozof Rıza gibi harîs bir insanı nasıl insaniyet”den anladıkları büsbütün Üstâd-ı Azam yaparak kendi mahfil başka şeylerdi. Bîtaraf (tarafsız) bir İttihatçı biraderler mensuplarını terzîl (rezil ettiğini) ve unsur gibi görünen Museviler de asla hatta Malta’ya nefyettiğini (sürdüğünü) Osmanlı Devleti’nin elinde değildi. Bu Meşrutiyetin ilânını (1908) mütea- hiçbir Türk kafasından çıkarmamalıdır. suretle Mason teşkilatına giren Türk kip Masonluk Osmanlı diyarında ye- Masonluk bir ilim yuvası olmak sıfatıyla münevverleri Türklerden ayrılmak niden bir hız aldı. Buna sebep, ortaya hürmete şayandır; fakat istenilen pro- ve hatta onları mahvetmek isteyen ve şu yolda birtakım fikirlerin atılmış pagandaları memlekete yaymak ve bir tamamıyla büyük devletlerin elinde olması idi: milleti istenilen istikamete yürütmek birer âlet olanların içinde ve onlarla a- Güya bilhassa İtilaf devletleri, Ma- kudretini de hâiz bir teşekkül olduğunu birlikte gözü kapalı yürüyorlardı. Ma- da düşünersek, mensup olan Türkler son “biraderler”inden aldıkları ilham- son olmayan hükümet erkânımıza gözlerini açmalı ve milletin kudret (ve) lar veya onlara verdikleri haberler (yetkililerimize) ve hususiyle Hari- kabiliyeti(ni) gözden kaçırmayarak, hep haricî (dış) kaynaklardan geliyor ciye (Dışişleri) mensuplarımıza kar- gelen fikirlerin faydalı ve zararlılarını iyi veya oraya gidiyordu. Bu suretle yan- şı soğuk davranıyorlar ve ehemmi- ayıklamalıdır. Siyasi ve iktisadi müthiş lış düşünceler ve tedbirlerle Osmanlı yet vermez görünüyorlarmış!... harâbiyet esintileri o kanaldan memle- Devleti gibi Türklük de tehlikeye dü- b- Memleket dahilinde Türkün gayrı kete pek kolay yayılmış ve koca Osmanlı şüyordu. Ana unsur olan Türk mille- unsurların elinde bulunan locala- imparatorluğu çatır çatır çökmüştür. tinin ve onun din kardeşi olan diğer rın Türkleştirilmesi memleketimi- İslâm unsurlarının istikballeri için zin menfaatı iktizasındanmış (çı- (Kâzım Karabekir, Bulgaristan Esareti ve Not- hiçbir şey düşünülmüyordu. Yabancı karları gereğindenmiş)!... kaynaklardan gelen şüpheli ve hatta Bu propagandalara kapılan İttihat lar-Hatıralar, Haz.: Ö. H. Özalp, Emre: 2003.) zararlı birtakım cereyanlar kolaylıkla ve Terakki Cemiyeti Masonluğu ele bir ideal mahiyetini alıveriyordu. almakla memleketin dışında ve içinde hürmet ve itibar kazanacağını sandı. Şark (Doğu) siyasetine en geç atılan İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni bu Almanlar bu hali görünce Sultan Ha- yanlış yola çeken kuvvetler ona her mid’e yukarı bahislerde izah ettiğim türlü kolaylıkları göstermekte de ge- veçhile “İttihad-ı İslamcılığı” telkin cikmedi. İlk önce memleketimizde ettiler ve bu arada Mason localarının MASONLUĞUN KURULUŞ AMACI NEDIR? Açılan mason locaları hakkında bir fikir edinmek için biraz Bütün milletlerin ilim ve fenne masonluk hakkında malumat verelim: müştak oldukları ve mektepler, Esas maksadı taassup ve cehalete karşı mücadeleden ibaret klüpler, kütüphaneler, müzeler, halk dershaneleri... velhasıl her olan mason locaları, vaktiyle, müsbet ilmin papasların taassu- yerde ve her zaman ilim ve fennin ve sanatın her türlü tedris ve buyla inkişaf edemediğinden ve“Dünya dönüyor!”diyen bir tatbikatı serbest ve hiçbir memlekette dinî kayıtlar altında bu- dâhinin (Galile) taassuba kurban olmasından, açık tedrisatın lunmadığı bir zamanda bulunduğumuzdan klüplere mukayyet mümkün olamadığı eski zamanlarda gizli çalışır bir cemiyetti; (kayıtlı) mahdut insanlar arasındaki rabıtanın bütün münevver- fakat, hala muhafazakârlığı tamamıyla muhafaza etmiş, ne mera- ler arasında bulunması elbette daha makuldür. siminden ve ne de kurtuluş derecelerinden hala vazgeçmemiştir. (Bulgaristan Esareti ve Notlar’dan.) 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 55
bir Şura-yı Âli kurulmasına lüzum gös- ve emsali Selanik’te orada Masonluğun bu terdi. Azalığa (üyeliğe) layık gördüğü zatları birden 33. dereceye çıkardı. çalışmış biraderler! kadar terakki edişini Masonluğun son basamağına çıkartı- lan “biraderler” şunlardı: Cemiyetin Bu zatları birden- (ilerleyişini), bu bahsin Lideri Talat Bey (Paşa), Kâtib-i umu- misi Mithat Şükrü (Bleda) Bey, azadan bire son basamağa baş tarafındaki tarih- Erkânıharb Kaymakamı (Kurmay Yar- bay) Faik Bey (Kafkas cephesinde Ko- çıkaran zat, Mısır çe izhar eder (ortaya lordu kumandanı Paşa iken şehit oldu) ve mahkeme reislerinden Fuat Hulusi Şura-yı Âlîsi azasın- koyar). (Demirelli) Bey, Musevi vatandaşlar- dan (Emanuel) Karasu ve David Kohen dan Sakakimi bira- 1909 Mart 3’de (31 » Şer ağacı derdi! Mısır Şura-yı Mart 1325 irticaından Kökenleri ve felsefi alt yapısı eskilere Âlîsi aynı zamanda » Midhat Şükrü (Bleda) az evvel demek) İstan- dayanan Masonluğun teşkilat yapısı, Prens Aziz Hasan Pa- bul’da Şura-yı Âlî kurul- Eski ve Kabul Edilmiş İskoç Riti’nin bu şeceresinde tasvir edildiği gibi 1801’de şa’yı da salahiyet-i vasia du ve “Âmir-i Âzam”lığına yekpare bir yapıya büründü ve diğer ülkelerdeki mahfilleri açıldı. Bu arada (geniş yetkiler) ile Türki- Prens Aziz Hasan Paşa, fahrî altta okla gösterdiğimiz “Turkey” ye’de bir Şura-yı Âlî teşkiline emr-i hâkim azalığına da Kont dalının 1861’de çıktığına dikkat! memur kılıyor! Bu Prens ise Meş- Dalberlıya intihap olundu (seçildi) (Ertuğrul Düzdağ arşivi) rutiyetin hemen akabinde İstanbul’a ve bu, her tarafa ilan ve tebşir edildi gelmiş, ilk önce Edirne’de bir süvari (müjdelendi). fırkası (tümeni) kumandanlığına ta- Türk Masonluğunun tahtına yerle- yin olunmuştu. İstanbul’da teşkilatla şen İttihat ve Terakki ricali, “zabitle- yakından alakadar olsun için olacak rin siyasetle alakası kesilmelidir” diye ki Selimiye Kışlasındaki üçüncü fırka ortaya koyduğum fikrimi karşılamak (tümen) kumandanlığına naklolundu! üzere onları da Mason localarına kayıt Mason Şura-yı Âlîsinin; müstakil ile elden çıkarmamağa çalışıyorlardı. Osmanlı İmparatorluğu’ndan önce Meşrutiyet’in istihsali umdesiyle İngilizlerin idaresinde bulunan Mısır (elde edilmesi ilkesiyle) teşekkül eden Hidivliğinde kurulmuş olmasını ve İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni siyasî 56 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Dosya bir fırka (parti) haline koymalarıyla sa- diseleri gibi korkunç neticeler veren TÜRK IMPARATORLUĞU kat bir yol tutan cemiyet erkânı (yöne- bu hadisenin de ancak sathî (yüzeysel) NASIL PARÇALANDI? ticileri) bu sefer büsbütün tehlikeli bir ve ârızî sebepleri ortaya atılabilmiş, işe de girişmişlerdi. Bu halin pek feci iç yüzü kapalı kalmıştır. Yoksa bize akıbetler doğurabileceği hakkında- tarihimizi bütün incelikleriyle yazdır- Avrupalılar, Şark’ta müstemle- ki irşatlarıma aldıran olmadı. Onları mayan da böyle gizli bir kuvvet midir? keci siyasetini takibe başladıkları yanlış yollara sürükleyen ellerin diğer zaman masonluk çok işlerine yara- taraftan da Meşrutiyeti de ve bütün 31 Mart irticaı vakıa, 2. ve 3. or- dı. Ellerine geçirdikleri memleketleri münevver (aydın) tabakayı ve bilhassa dulardaki zabitlerin himmeti ile ateş ellerinde tutabilmek ve başkalarını mektepli zabitleri de ortadan kaldı- memleketin her tarafını sarmadan da işgal edebilmek için masonluk rarak ve şimdiye kadar atılan terakki evvel, yerinde ve pek çabuk bastırıldı. maskelerini kullanmayı pek faydalı adımlarını da alt üst ederek Osmanlı Fakat bu facia sırf birkaç gâfil vatan- buldular. Devleti’ni müstemleke haline ge- daşın eseri imiş gibi onların ölüm ce- Hükümdarlardan başlayarak bütün tirmek ve paylaşmak planını ileri devlet adamlarını mason yaptılar; tatbik için çalışıldığından zasına uğratılmaları ile mes’ele onlara masonlukta yüksek rütbeler verdi- ben ve benim gibi bir- halledilmiş ve hadise de ler. Mükellef localar açtılar. Mason olanlara kaç arkadaşım endişe- izah olunmuş sayıldı. büyük itibar ve menfaatler temin ettiler. de idik. Ben mütalâa- Halbuki bir taraftan Onlarla ilmî ve insanî(!) bir kardeşlik tesis larımı açıkça icap bu terhibî (kor- ettiler. Böylece hususi bir dostluk münase- edenlere ve bilhassa kutucu) cezalar betlerini kurduktan sonra, onlardan her türlü Talât Bey’e söyledik- verilirken o bir malumatı kolayca aldılar ve her işte müzâ- ten sonra askerlik- (öbür) taraftan heretlerini (desteklerini, yardımlarını) temin ten başka bir şeyle da işin iç yüzü ettiler. Bütün Şark memleketlerinin anahtarları araştırılma- lı ve tarihe uğraşmadım. Fakat vesikalar ha- bu suretle Avrupalıların ellerine geçti. Masonluğun tahtına zırlanmalıydı. Şark milletlerini nüfuz ve esareti altına çıkarılarak biraderleri » Emanuel Karasu Böyle yapılma- almak isteyen Garb’ın bu zalim siyasetine, her vasıtası ile avutulanların dı. Osmanlı tari- yerde, maalesef masonlaşan devlet ricâli alet memleketin başına bir fela- hinde görülen üçün- oldular. Bunda gafletin hissesi olduğu gibi, ket getirecekleri iddiasına sabit cü fakat daha şümullü şahsî menfaatin de büyük tesiri oldu. Bazı olan cemiyet azasından bazı şahsiyet- olan bu irtica da diğerleri gibi Osmanlı vezirlerinin, şehzadelerinin, hatta ler muhalefete geçtiler. Bu suretle İtti- terbiyevî (eğitici) tesirini yap- padişahlarının mason localarına girmeye can hat ve Terakki içinde beliren ve sonra madı, silindi, gitti. atmalarının hikmetini başka türlü izaha imkan siyasî bir inkısama müncer olan tefri- Mason olmayana yoktur. Bütün bu devlet adamları, bu vezirler, kada (bölünmeye yol açan ayrılıkta) hayat hakkı yok bu şehzadeler, bu prensler, bu racalar, bu Masonluğun da büyük tesiri oldu. padişahlar vicdanlarını sattılar, milletlerine Nihayet Şura-yı Âli teşekkülünün 31 Mart irticaının tenkili ihanet ettiler; memleketlerini yabancıların 41. günü 31 Mart 1325 (13 Nisan 1925) akabinde (bastırılmasından son- esaret ve nüfuzları altına sokmaya -bilerek, irticaı patladı! ra) İttihat ve Terakki lideri Talât bilmeyerek- alet oldular. Siyaset hayatında haricî (dış) kuv- Bey’e Masonlukta son bir adım da vetlerin tesiri pek yamandır: Bu attırıldı ve en üst başa oturtuldu: kuvvetler, istediklerini istedikleri Üstad-ı Azam intihap olundu (seçil- yerlerde yine o vatanın evlâdlarına di)!... Büyük ümitlerle 10 Temmuz yaptırabilecek kadar geniş teşkilata Meşrutiyetin idealist ve atılgan bir sahiptirler. şahsiyeti sıfatı ile birdenbire sivri- Tarihten ibret almayan milletler bu len Talât: Demek oluyor ki Osmanlı tehlikeye daima maruzdurlar. Devleti’nin mukadderatında başrolü 31 Mart’ın iç yüzü ne idi? Nasıl oldu oynayabilmek kabiliyetini göstermiş da bu felaketin önü alınamadı? Bugün ve isbat etmişti: Yazık ki Osmanlı Dev- elimizde bu suallere vuzuhla (açık- leti’nin kendi sadrazamlığı devrinde lıkla) cevap verebilecek bir eser yok: parçalanması mukaddermiş! Patrona Halil ve Kabakçı Mustafa ha- Artık bütün memleket içinde 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 57
Birinci Balkan Harbi Joel Levy, Gizemli Cemiyetler Kitabı, Alfa Yayınları, İstanbul, 2010. (1912) sonuna doğru İttihat ve Terakki, bir hükümet darbesi ile iktidar mevkiini ele alınca Masonluk faaliyetini de arttırdı. Elaziz’e, Malatya’ya varıncaya kadar OSMANLI’YI MASONLAR VE varabileceklerinden korkuyordum. Mason locaları açılmasına devam olun- MISYONERLER YIKTI Gerek resmî ve gerekse hususî su- du. Az zamanda yalnız İstanbul’da 24 rette “bir Balkan ittihadı” karşısında loca açılmış oldu. Bütün memlekette- Asırlarca Garb’ın karşısında yıkılmaz bulunduğumuzu Dahiliye Nezaretini kilerin sayısı 58’i buldu. Masonluğun bir kale halinde duran Türk devletini de eline alan Üstad-ı Azam Talât Bey’e siyasî ve içtimaî mevki ve servet gibi zaafa düşürmek, parçalamak ve sonra ve Harbiye Nazırı Mahmud Şevket Pa- birtakım menfaatlara bir basamak da yutmak için, Garplılar bir taraftan şa’ya bildirdik. Hiç olmazsa ordu za- haline getirilmesi de onun maharetle misyonerler vasıtasıyla türlü türlü mek- bitleri ile ne siyaset sahasında ve ne örülmüş ağına düşmeyi kolaylaştırı- tepler açarak Hıristiyan çocuklarına de Mason localarında oynanmasını yordu. ihtilal fikirlerini aşılarken, diğer taraftan da hassaten rica ettim. Aksi halde 31 da siyonist Yahudiler vasıtasıyla, Mart gibi yalnız efradın (askerlerin) Almanlar; Osmanlı Devleti’nin Ma- kemâle ermiş insanları, açtıkları mason değil, bir kısım zabitlerin (subayların) sonluk kanalı ile İtilaf devletlerinin localarında yaldızlı sözlerle modern ve idare edeceği bir ihtilal karşısında eline düştüğünü görerek bu halden milliyet duygularından, yani Müslü- kalınabileceği ve bunu da bir Balkan hoşlanmıyorlardı. Onların da ellerin- manlık ve Türklük’ten soyarak kendi ittifakı darbesinin takip edeceği endi- de bu localarda bazı unsurlar vardı. emellerine uygun bir hale getiriliyordu. şemi bildirdim. Menfi propagandaları hissolunuyor- du. Bilhassa ordunun da Masonluğa Mason teşekküllerine giren devlet Bir yıl sonra korktuğum bu isyan sokulduğundan şikayet ediyorlardı. adamları gözü kapalı bu ağ içinde çıktı. Esasen bu isyan bir yıl evvel 1910’da (1326) ilk Arnavutluk ihtila- yürüyorlardı. Mason biraderlerden baş göstermiş iken büyük fedakârlık- linin tenkilinde (bastırılmasında) ben aldıkları ilham ile yanlış düşünceler, la önleyebilmiştim.* Bu hadiseyi ileri de müretteb kolordu erkân-ı harbi- yanlış tedbirler hem devleti, hem sürerek ikazlarımın boşa gitmesinin yesinde idim. Bu mıntıkada dolaşan Müslümanlığı, hem Türklüğü düşürü- cezâsını İttihat ve Terakki acı tattı. Fa- Alman gazetecilerinin de “Türkiye’de yordu. Ana unsur olan Türk milletinin Mason olmayana hayat hakkı verilmi- ve onun din kardeşleri olan diğer İslâm yormuş, bütün zabitler Mason olmuş!” unsurlarının istikballeri için hiçbir şey diye endişeli sualler sorduklarına veya düşünülmüyordu. Yabancı kaynaklar- propaganda yaptıklarına bizzat şahit dan gelen şüpheli ve zararlı birtakım oldum. cereyanlar kolaylıkla bir ideal mahiye- tini alıyordu. Şüphe etmiyordum ki İttihat ve Te- rakki erkânını Masonluğun üst başına İşte Türk imparatorluğunu bu iki çıkaran eller onlara 31 Mart gibi bir müessese parçaladı ve yıktı: darbe daha hazırlıyorlardı. Bu darbe- nin müessir (etkin) olabilmesi için iç 1) Misyonerlerin açtıkları mektepler; ihtilâlini bir dış darbe ile tamamla- 2) Yahudilerin idare ettikleri mason yarak bu sefer hedefleri ne ise oraya locaları. (Kâzım Karabekir Paşa) 58 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Dosya kumandan ve zabitleri ğına bir misal olmak de yine localara alma- üzere Balkan Harbin- ları ve onlara yüksek de Edirne kalesinde- mevkiler vermeleri ki bir hatırayı nakle- idi. deyim: Cihan Harbi sıra- Kalenin en büyük larında kolordu ku- ihtiyacının biri(nin) mandanlarından Faik de tuz olduğunu Paşa Üstad-ı Azam in- düşünen bir Musevî, tihab olunmuştu (seçil- » Talat Paşa evinin kuyusuna çuval- mişti)! Şeyhülislâm Musa larla tuz dökerek tuzlu su Kâzım Efendi’nin bile bir gün yapmış, sonra da ihtiyaç baş Üstad-ı Azamlığa çıkabileceği söy- gösterince teneke teneke pahalı- leniyordu! ca satmış, zengin olmuştur! İstihbarat şubesi şefi sıfatı ile Enver Musevilerin bu ticarî gayretle- Paşa’nın dikkatini çektim: “Bu rine, İngilizlerin vadettiği yüzden aleyhimizde yine Filistin Yahudi Hükûmeti müthiş cereyanlar başla- siyaseti de karışmıştı. dığını, zabitlerin olsun Bunun için Osmanlı- şu Masonluk oyununa ların da harbe karı- sokulmamalarını, Ma- şarak hırpalanma- son locaları vasıtası ile sını ve bu suretle yıkıcı tesirlere mani emellerinin tahak- olmasını” bildirdim. kukunu (gerçekleş- Vatan ve mesini) dört gözle insaniyet maskesi bekliyorlardı. Ermenilere ge- » Sırlar kuyusu Cihan Harbi başladı- » Mahmud lince: Onlar da vatan ğı zaman, Masonluğun ne ve insaniyete yemin Masonluğun faaliyetlerini ve üyele- müessir (etkili) bir kuvvet ol- Şevket Paşa ederken ‘vatan’dan ken- rini büyük bir gizlilik içinde tutması duğunu bilen ve bundan telaşa di müstakil vatanlarını anla- merakları cezbeder. 1784 tarihli tablo Viyana Mason Locası’ndaki düşen Almanlar, İngilizlerin öteden mışlar ve o ‘insaniyet’e de Türk’ü bir tekris törenini tasvir ediyor. beri zahiren Türk Masonluğuna kıy- imha etmek manasını vermişlerdi. kat ne yazık ki felaket bütün milletin üzerine olanca dehşetiyle geliyordu. met vermezmiş gibi bir tavır takınmış Bunlar kendi anlayışları olamazdı. İttihat ve Terakki sukut edip (dü- olmalarından istifade ile salahiyet Çünkü asırlarca hükmü altında yaşa- şüp) Kâmil Paşa tekrar sadrazam olun- ca Masonluğun tehdit altına girmesi (yetki) sahibi üç Alman Masonundan dıkları Türk; kendi milliyetlerini kur- de gösterdi ki memleketteki zalimane parti kavgaları işine dış ellerin karış- mürekkep bir heyeti İstanbul’a gön- muştu. İktisadî kalkınmaları da her ması ile gizli sahnelerde de devam edecektir. Nitekim Birinci Balkan Har- derdiklerini ve İstanbul’dan da Ber- sahada hiçbir maniaya (engellemeye) bi (1912) sonuna doğru İttihat ve Te- rakki, bir hükümet darbesi ile iktidar lin’e karşılık bir heyet gönderildiğini uğramamış olduğundan memleketin mevkiini ele alınca Masonluk faaliye- tini de arttırdı. İşin en feci ciheti, bazı işittim. Almanların bu kanaldan da sanayi ve ticaretinde en ön saflara geç- bizi harbe teşvik ettikleri hissolunu- miş bulunuyorlardı. Bunlardan başka yordu. birçok memuriyetlere, hatta Nazır- Localardaki Musevî vatandaşlar her lığa (Bakanlığa) kadar yükseltilerek şeyden önce şimdiye kadar olduğu Türklerden farksız tutuluyorlardı. Bu gibi bu defa da iktisadî kazançlarını müsaadelerin tesiri ile refah ve saadet birinci plânda tuttuklarından Osman- içinde yaşayan Ermenilerden Türk’ün lı Devleti’nin harbe girmesini çok isti- bu civanmertliklerine karşı böyle küf- yorlardı. Çünkü memlekette ne kadar ran (nankörlük) ile bir mukabele mi bahalanacak (pahalılanacak) madde beklenirdi? Herhalde vatan ve insa- varsa ucuzca toplayarak stoklarını niyet kelimelerine verdikleri zehirli yapmışlardı. Bu kavmin gözü açıklı- manaları da Masonluk müessesesi- 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 59
» Öldürücü darbe le “vatan ve insaniyete hizmet” için daki İttihatçıları kapı dışarı ediyor. ettikleri yeminlerini yerine getirmiş Demek ki memleketimizin siyasî Karabekir Paşa’ya göre Osmanlı olacaklardı. kanaatleri muhtelif olan evlatları İmparatorluğu’nun hızla çözülmesine yol böyle ilmî ve insanî gibi süslü ta- Almanların elinde alet olanlar daha birler altında birbirinin gözlerini açan süreç tam da Masonların istediği ilk günden, İtilaf zümresinin elinde oymaya kalkışabiliyorlarmış! gibi işledi. II. Meşrutiyetin Osmanlı’yı alet olanlar da Almanların Marne mu- b- İngilizler ise donanmaları İstan- özgürlüğüne kavuşturduğu yolundaki vaffakiyetsizliği meydana çıkar çık- bul’a gelince bütün Türk Mason- iyimser havayı yansıtan bu resim kısa bir maz Osmanlı Devleti’ni harbe sürük- larını kapı dışarı ederek yerlerine lemek için faaliyete geçtiler. İngiliz ve kendileri geçip oturdular. Demek sürede kan, barut ve acıya Fransızların da bizim artık Almanların ki bütün gayretler, bütün himmet- bulanacaktı. safında cephe almamızı istedikleri ga- ler Osmanlı Devleti’nin bu günlere zetelerinin beyanatından ve gizli pro- düşürülmesi için imiş!... ni siyasî maksatlarına bir alet gibi kul- pagandalarından anlaşılıyordu. Görülüyor ki Cihan Harbi’nde ve lananların aşılamış olması lâzım gelir. Mütarekede Masonluk bu suretle mü- Acı misaller essir kuvvet olarak kendine düşen Rumların ideallerini burada tasrihe rolü yapmıştır. (açıklığa kavuşturmaya) ihtiyaç yok- Masonluğun da her samimî teşek- tur. Yalnız onların zengin tacirleri de kül gibi insanî gayelere matuf esaslar- * İttihat ve Terakki (adlı) eserimde bütün bu tafsilat ve vesikaları Yahudiler gibi kazanç için fırsat kolla- la başladığı halde yine her teşekkül gösterdim. O zaman mürettep kolordu kumandanı Şevket makta idiler. Onlar da ideallerine ka- gibi hayli müddetten beri tereddi et- Turgud Paşa, erkân-ı harbiye reisi de Fevzi Bey’di (Müşir Fevzi vuşmak için bu iktisadî faaliyetten de miş (yozlaşmış) bulunduğunu ve siyasî Çakmak). Ben de harekât şubesi müdürü idim. istifade etmek istiyorlardı. maksatlara alet edildiğini Mütareke- Kaynak: Kâzım Karabekir, Cihan Harbine Neden Girdik, Nasıl deki şu acı misaller de gösterir: Girdik, Nasıl İdare Ettik? Kitap 2, İstanbul 1937, s. 94-107 (metnin Demek ki Türk’ün gayri bütün a- Mütareke devrinde Rıza Tevfik Üs- henüz Atatürk’ün sağlığında yayınlandığına dikkat edilmeli). unsurlar dört gözle Türklerin harbe girmesini bekliyorlardı. Çünkü Türk tad-ı Azamlığa geçiyor ve localar- milletine ihtilâl, suikast, yangın, çalıp çırpma, ahlâkı ifsat... gibi bozgunluk âmillerinin serbestçe işlenilmesine harp en müsait bir saha idi. Bu suret- 60 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Kayıtlar ATATÜRK’ÜN DEĞİŞMEZ İÇİŞLERİ BAKANI ŞÜKRÜ KAYA BİR MASON ÜSTADIYDI “D inler işlerini bitirmiş, va- üstadlığını tanımaları ve zifeleri tükenmiş, yeniden “ihtiyaç zamanında kendi- uzviyet ve hayatiyet bula- sini muavenet ve himayete mazhar kılmalarını rica” mayan müesseselerdir.” 3 Aralık 1934 ediyor. Buna karşılık Şükrü Kaya da geçerli belgeleri tarihli TBMM tutanağında bulunan (“vesâik-i mutebereyi”) haiz bulunan Masonlara İçişleri Bakanı Şükrü Kaya’ya ait bu ihtiyaç zamanında yardım ve himaye etmeyi vaad pozitivist/ateist ifade, Masonlara ait ediyor. Takdir edersiniz ki bu yardım ve himayeyi Tesviye dergisinde yayımlanmış bir yapacak şahsın anlı şanlı bir bakan olması çok şeyi belgeyle daha da manidar hale geliyor değiştiriyor. (Sayı: 11, Nisan 1994). Tam 8 Mason üsta- dının kaleme aldığı bir Tek Parti iktidarında savunduğu fi- başka kaynaktan Şükrü Kaya’nın İçişleri Bakanı kirler ve dindarlara nefes aldırmayan iken ve Mason Localarını kapattığı söylenen Gazi icraatı ile Kemalizmin bayraktarlığını Mustafa Kemal Cumhur- başkanı iken Mart 1930 yapan Şükrü Kaya, Tesviye dergisinden tarihinde -müstakbel Başbakan Hasan Saka, öğrendiğimize göre Cumhuriyet’in yine Gazi devrinin de- ğişmez Dışişleri Bakanı kuruluşundan 6 ay sonra, 11 Mayıs Tevfik Rüştü (Aras) “biraderler” ile birlikte- Yüksek Şura tarafından 33. 1924 tarihinde gerçekleştirilen tekris dereceye layık görüldüğünü ve me- rasim-i lazıme ifa edildiğini (gerekli (Masonluğa giriş) töreniyle Resne Mason törenini yaptıklarını) öğreni- yoruz (Türkiye’de Hür Masonluk Tarihi, İst. Locası’na kabul edilmiş. Enteresan 1951, Tan Matbaası, s. 117). olan nokta şu ki, Mason olduktan Daha neler ve neler... Mesela yine Gazi Cumhurbaşka- sonra bahtı bir açılmış, pir açılmış. nı, İsmet Paşa Başbakanken, devrin TBMM Başkanı Kâzım Paşa’ya (Özalp) Devletlular arasında girip şimşek 1930 Haziran’ında İstanbul’da topla- nan Yüksek Şura tarafından 33. dere- hızıyla yükselmiş! Böylece tekris edil- ce verilmiş ve aynı merasim-i lazıme dikten sadece 3 ay sonra peş peşe 3’er ay görev yapacağı Tarım ve Dışişleri bakanlıklarına getirilmiş, ardından 10 yıl kesintisiz yürüteceği Dahiliye ona da yapılmış (ve bu paşamız da Selanik’te iken 3. dereceyi almış)! O (İçişleri) Bakanlığı’na giden inanılmaz kadar ki, Masonluğa düşman sanılan Mahmut Esat Bozkurt’un hıncı- yükselişi başlamış. Anlayacağınız Ma- nın Mason olmak için başvurduğu locadan red cevabı alması olduğunu sonluk Kaya’ya fazlasıyla yaramış! aynı kitabın 124. sayfasının 1 nolu dipnotundan öğreniyor ve doğrusu Dergiye göre Şükrü Kaya Beyoğ- laik(!) devletlularımızın tarikatlara kan ağlatırken bir başka tarikat olan lu’nda bulunan Resne Locası’na 239 Masonluğa bu candan teveccühleri karşısında gözlerimiz yaşarıyor! Me- Matrikül numarasıyla kaydolmuş. 18 ğer biz Cumhuriyeti ne sanmışız! Haziran 1925’te kalfalığa, belgede Mustafa Armağan geçtiği üzere 30 Haziran 1926’da ise 3. dereceden üstadlığa terfi eylemiş. Yayınladığımız Masonluk diploma- sı onun üstadlığa geçişini tasdik edi- yor ve “Yeryüzündeki mevcut umum Masonların” İçişleri Bakanlığına hazırlanmakta olan Şükrü Kaya’nın 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 61
MASON ŞEYHÜLISLAM: MUSA KÂZIM EFENDI Mason Padişah (V. Murad), Mason şehzadeler, bakanlar, hatta generaller çıkmıştır ama Mason Şeyhülislam var mıdır? En azından birini biliyoruz... TARİH ATLASI tatbiki”nden bahsedilip “Cumhur Reisi lamlık makamını da Yahudilik (“Cı- Mustafa Kemal Paşa’ya 33. Derecenin fıtlık”) edip sonsuza kadar Musa’ya, MUSTAFA ARMAĞAN tevcihi”nin münasip olacağının teklif yani Musa Kâzım Efendi’ye verdiler.” edilmesi, cevabın ise “Şimdilik kalsın, (Akt.: İ. Hami Danişmend, Tarihî Ha- » Araştırmacı-Yazar kendinizi gösteriniz, sonra görüşürüz” kikatler, c. 2, Tercüman: 1979, s. 153.) şeklinde geldiğini 1951 tarihli 8 Mason 1 908 yılında II. Meşrutiyet’in biraderin ortak olarak hazırladıkları Hakkındaki ithamlar ve dediko- ilanıyla yaptıkları hazırlıklar Türkiye’de Hür Masonluk Tarihi adlı dular artınca istifa edecek (Thierry doğrultusunda bir süre sessiz sedasız kitapta okuyabiliyoruz (s. 112-3). Zarcone, “Sufizm ve Franmasonluk: iktidarı paylaşan Masonlar, askerî ve Şeyhül İslâm Musa Kâzım Efendi siyasî başarısızlıklar arttıkça kamuoyu Meşrutiyet devrindeki bunalımın (1865-1920)”, Çev.: Can Kapyalı, tarafından eleştirilmeye ve giderek başlangıcında ise bir Şeyhülislamın Mimar Sinan, Sayı: 109, Eylül 1998, karar mekanizmalarından tasfiye varlığını görmek şaşırtıcıdır. Musa s. 44) ama sonra üç defa daha aynı edilmeye başlanacaktır. Başlangıçtaki Kâzım Efendi’nin 12 Temmuz 1910 makama getirilecektir. sürur ve memnuniyet 1. Dünya Sa- tarihinde Şeyhülislamlığa getirilmesi vaşı’na doğru gidilirken yerini kriz ve üzerine Şair Eşref’in yazdığı ünlü Aynı tarihlerde, Büyük Üstadlığa belirsizliğe bırakmıştır zaten. hicviye bu “kripto Müslümanlar”ın seçilecek olan Filozof Rıza Tevfik’in iktidara ‘gelişi’yle birlikte devletin bü- “Mason değilsen cevap ver!” diye sıkış- Bu belirsizliğin ancak “laik” Cum- ründüğü ‘yeni’ çehreyi ortaya koyması tırılması üzerine Musa Kâzım Efendi huriyet’in kurulmasıyla giderilebildi- bakımından gayet manidardır: 14 Kasım 1911 günü bir “beyanname” ğini Masonik kaynaklar kadar 1923- yayınlayarak iddialara cevap vermiş ve 24 döneminde serbestçe açılma ve ‘Avdetîler ile hükûmetimiz Mason olmadığını ilan etmiştir. devletlular katında yeniden örgütlene- Benzedi devlet-i Yehûdâ’ya bilme, yayılma imkânını bulan Mason Bâb-ı Fetvâ’yı da Cıfıtlık edip Sırât-ı Müstakim’de çıkan beyanna- localarının aleni faaliyetleri de açıkça Verdiler ilâ nihâye Mûsâ’ya. mede 12 yaşından itibaren Nakşibendî ortaya koymaktadır. tarikatına müntesip bulunduğunu, Beyti şöyle ifade edebiliriz: Kur’an’ın 10 cüzüne ait olan basıl- Nitekim daha 1925 gibi erken bir “Dönmelerin kabineye girmesiyle mamış tam 3 bin sayfalık bir Kur’an tarihte “Cumhuriyet hükümetinin hükümetimiz de adeta bir Yahudi tefsir-i şerifi (talebesi Ahmed Midhat zaten Mason Prensiplerini kabul ve devletini andırır oldu. Hatta Şeyhülis- Efendi’nin yardımlarıyla) kaleme aldığını, dolayısıyla Mason olamaya- 62 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
» Şeyhülislam Musa Kâzım Efendi » Meşrutiyetin hemen ardından Adalet Bakanlığı’na getirilecek olan Macedonia Risorta Locası üyelerinden İttihatçıların çok saygı duyduğu Manyasizade Refik Bey Le Temps gazetesine (üstte) şu demeci vermiştir: “Masonluk ve İtalyan Masonluğu bize manen destek verdi... Hakikatte İtalyan locaları İttihat ve Terakki’ye yardımcı oldular, bizleri korudular, bizlere birer sığınak oldular. Çoğumuz Mason olduğumuzdan teşkilatlanmak için genelde localarda toplanırdık. Üyelerimizi de localardan seçmeye çalışırdık, çünkü locaya üye olabilmek için sıkı bir kontrolden geçilmekteydi.” cağını (sanki mani ne?) ve Masonluğu değilim” şeklindeki açıklaması gerçi Thierry Zarcone onun Selanik’te bu- kastederek “İslâmiyetin üstünde veya ikna edici argümanlarla donatılmış- lunan ve İttihatçıların sık sık buluş- ona eşit hiçbir meslek veya mezheb” sa da ne hasımlarını, ne de ilginç- tuğu İtalyan Mason locası Macedonia bulunmadığını ifade etmişti. tir Masonları tatmin edebilmiştir. Risorta’nın Üstad-ı Muhteremi, yani Nitekim Temmuz 1959 tarihli Türk başkanı olduğunu yazar (kaynağı, Musa Kâzım Efendi şu sözlerle Mason Dergisi’nde “Şeyh-ül-İslam Victor Bérard’ın La Mort de Stamboul kendisini Masonluktan tamamen uzak Musa Kâzım Efendi” başlığıyla çıkan (1913) adlı kitabıdır). Bu locaya Talat biri gibi göstermeye çalışmıştır: bir yazıda ona açıkça “Üstadımız” Paşa da kaydolmuştur. İstanbul’a denilmekte, yani Masonlarca alenen geldiğinde 1909 yılında kurulmuş olan “Binaenaleyh İslâm dinine muhalif sahiplenilmekte ve tek bir paragraf- Osmanlı Meşrık-ı Azamlığına bağlı olup bana isnâd olunan bir mezhep ta Masonluk ile bağlantısı matrikül Meşrutiyet locasına kaydolmuştur. veya mesleği [Masonluğu-MA] kemal-i numarasına varıncaya kadar veril- Keza bir Mason üstadı olan Kemalet- şiddetle reddeder ve memleketin mektedir: tin Apak’ın Ana Çizgilerile Türkiye’de selâmeti ve diyanetin siyaneti [dinin Masonluk Tarihi (İst. 1958, s. 88) adlı korunması] namına bu gibi telvisata “Musa Kâzım Efendi Üstadımızın kitabında da Meşrutiyet Mahfili’ne [çamur atmalara] asla ehemmiyet Masonik hayatı Resne Muhterem kayıtlı olduğu belirtilmiştir. vermemelerini (…) bu gibi merdut Mahfili’nde başlar, Matrikül numa- [reddedilmiş] ve menfur [nefret edilen] rası 4 olup, 24/3/1910 senesinde 30 Zarcone’un Musa Kâzım Efendi sözlere asla kulak asılmamasının kat’î uncu dereceyi ihraz etmiştir (almış- hakkındaki nihai kanaati şöyledir: surette lüzumunu, çünkü selâmet-i tır).” (Cafer Ergin, “Şeyh-ül-İslam din ve dünyanın ancak bu noktada Musa Kâzım Efendi”, Türk Mason “Jön Türk olan Musa Kâzım bulunduğunu halisane ihtar eylerim… Dergisi, Yıl: 9, Sayı: 35, Temmuz Efendi Mason ve Bektaşi olmuştur. (“İttihadı Terakki’nin meşhur Şeyhü- 1959, s. 1907.) Müslümandır ancak hiçbir zaman da lislâmı Musa Kâzım efendinin itham- Nakşibendilikten vazgeçmemiştir ve lara cevabı: ‘Ben farmason değilim’”, Şeyhülislam Musa Kâzım Efen- bütün bunların yanında inancı, hak Yakın Tarihimiz, c. 1, İst. 1962, s. 94.) di’nin Masonluğu hakkında müstakil mezheplerine aykırı bir çizgi içinde bir makale kaleme almış bulunan kırma görünümlüdür.” Musa Kâzım Efendi’nin “Mason 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 63
MUSTAFA KEMAL MASONLUĞA SADIK KALMAMIŞ MIYDI? “Bir zamanlar ben de Mason olmuştum”demişti Mustafa Kemal. Peki Kemalist propagandanın maharetiyle neden‘Mason düşmanı’ gibi gösterildi? Masonların Ankara’daki lokaline her yıl ne kadar yardımda bulunuyordu? Nutuk’ta sarf ettiği hangi sözler Mason Akaidinin esaslarındandı? İşte M. Kemal’in Masonluğa düşman olduğu efsanesini bitiren sarsıcı deliller! 64 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Dosya YESEVÎZÂDE ALPARSLAN YASA » Masonluğa karşı mıydı? saklıyorlar. Bunlara ilaveten Resmî Te- messül İdeolojisinin Mustafa Kemal’i “[email protected] M. Kemal’in Masonluğun aleyhinde tabu haline getirip şahsî kanunla ustafa Kemal hayatında olduğu iddiası, 1940’larda, maksadlı olarak koruma altına alması da serbest tar- hiçbir suret ve vesile ile Masonluk aleyhdarları tarafından ortaya tışmaya mani olduğu için meselenin bir Mason locasına gir- atılmış ve bu uydurmayı, -milliyetçi ve hallini iyice zorlaştırıyor. memiştir ve Farmason dine hürmetkâr görünmek isteyen- Millet olmamıştır!” Bu sözler, “Tek Adam”ın, Partisi Lideri Yusuf Hikmet Bayur dahi Bu meseleyi ilk defa 1977 senesin- İngiliz müellifi Armstrong’un Boz- desteklemişti. Mustafa Kemal kayınpederi de ele almış ve hakikati büyük ölçü- kurt Mustafa Kemal isimli kitabındaki Muammer Bey, baldızları ve eşi Latife de gözler önüne sermiştik (Yeni Devir, kendince mühim addettiği iddiala- Hanım’la birlikte Çankaya Köşkü’nde. 11-14 Aralık 1977, Makalenin tekrar rına, kalemşörlerinden Necmeddin neşri: Şura, 17 Temmuz 1978, sy.27). Sadık’a (Sadak) dikte ederek verdiği yır, Kemal Bey, sen bunu söylemeye O zaman Fransız tarihçi Benoist-Méc- cevaplarda geçiyor. Armstrong, Fethi mezun değilsin! Beşeriyetin günün hin’den naklen, biz de onun “Vedata” Okyar benzeri zabit arkadaşları gibi birinde bu mes’ut neticeye erişmesi locasında tekris edildiğini zannetmiş- “Bozkurt”un da Farmason olduğunu, gayr-i vârid değildir!” şeklinde şiddet- tik. Halbuki 1982 Kasım’ında Üstad-ı “Vedata” Locasına intisab ettiğini id- le itiraz ediyor. (M. Raif Ogan, Türkiye’de- dia ediyor, “Bozkurt” da, müellifin bu ki Masonluk; İç Yüzü ve Sırları, İst.: 1950. Azam Kemalettin Apak’ın Ana Çizgi- iddiasını pek haşin bir üslupla tekzip lerile Türkiye’deki Masonluk Tarihi ki- ediyor (Akşam, 11 Aralık 1932). Aynı konuşma, daha evvel Sedat Sima- “Konuşmalar daha da kötüleyici tabı (İstanbul, 1958) elimize geçince bir hal alınca, Atatürk elini masaya vi’nin Yedigün mecmuasının Aralık 1938 1900’lü senelerde “Vedata” isimli bir vurarak konuşmacıları susturdu. Son- locanın mevcut olmadığına muttali ra, hiç kimsenin beklemediği, herkesi tarihli sayısında herhalde Öke’nin rivaye- olmuştuk. Demek ki bu bilgi yanlıştı. şaşkınlık içinde bırakan şu konuşma- tiyle Niyazi Ahmet Okan’ın kaleminden (“Vedat” mahfili 1925’de teşkil edil- yı yaptı: ‘- Bir zamanlar ben de Mason miş.) olmuştum’.” nakledilmiştir.) Bu sözler de Mustafa Kemal’in uşa- Bu meselede araştırmacı, böylesine Mamafih yine 1978 senesi içinde ğı Cemal Granda’nın hatıratından Fransa’da bulunan bir arkadaşımızın (Atatürk’ün Uşağı İdim, 1973, s. 294). taban tabana zıt rivayetler ve iddialar- yardımıyla muhtelif obediyansları Sene 1933’tür. İzmir’de Naim Palas la karşı karşıyadır. Bir taraftan kendisi temsil eden Fransız Büyük Locaları- Oteli’ndeki sofrada “Tek Adam” ile nın (hatta Dünya Masonlarının) or- Recep Zühtü, Salih Bozok, Kılıç Ali, Nutuk’ta “millî sır” tabir ettiği Makya- Tahsin Uzer gibi yarenleri o sıralarda tak eseri Dictionnaire universel de la İzmir’deki Zühal Locası’nın pencere- velist siyaset icabı zaman ve zemine franc-maçonnerie isimli 2 ciltlik Ma- lerine kurşun sıkılması hadisesi vesi- göre birbirini nakzeden beyanlarda lesiyle Masonluğu konuşmaktadırlar. bulunuyor, diğer taraftan Masonluk son ansiklopedisini temin etmiş ve Masonluk aleyhindeki iddialar üzeri- aleyhdarları aynı Makyavelist anla- onda, tekris edildiği locanın “Mace- ne “Tek Adam” asabileşiyor ve tartış- yışla onun ismini istismar ederek Ma- donia Risorta et Veritas” olarak tasrih mayı keserek bir ara “Beyoğlu’ndaki sonluğa taarruz siyaseti takip ediyor, edildiğini görmüştük. Bunun üzerine bir Mason Locasında” tekris edildiğini Masonların büyük bir kısmı da Kema- yeni bir makale kaleme aldık (Sebil, 1 belirtiyor. Dediğine göre girmiş ama lizme zarar vermemek endişesiyle bil- locaya devam etmemiş... dikleri hakikati efkâr-ı umumiyeden Aralık 1978 ve Risale-Dış Politika, Ekim Yine Granda’nın naklettiğine göre, işret meclislerinden birinde bir gece 1988). söz dönüp dolaşıp Masonluğa geliyor. Bizim neşriyatımızın üzerinden bir Sofrada hazır bulunanlar arasında -hususi hekimi- Üstad-ı Azam Dr. Mim hayli zaman geçtikten sonra hâlâ bir Kemal Öke de vardır. Dr. Öke, “Ebedi kısım Masonluk aleyhdarlarının “M. Şef”in talebi üzerine Masonluk hak- Kemal’in Masonluğa düşman olup kında izahat verirken, Masonluğun Mason Localarını kapattığı” efsanesi- nihai hedefi olan “İnsanlık İdeali”nin ni devam ettirdiğini ve Türkiye Ma- tahakkukunun belki de bir hayal ol- sonlarının da, kendi aralarında “Ebe- duğunu söyleyince “Ebedi Şef”: ‘Ha- di Şef”in tekrisi hususunda bir türlü mutabakata varamadıklarını hayretle müşahede etmekteyiz. Buna binâen, geçmişte yazdıkları- mızı tekrar etmeden, yeni bilgilerin ışığı altında, bu meseleyi bir kere daha aydınlatmak istiyoruz. Bunun 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 65
için başlıca şu beş suale cevap » Kapatılmadı, tatil edildi! Halbuki M. Kemal’in Masonluk vermek iktiza ediyor: aleyhinde mevsûk hiçbir ifadesi, Mason Locaları M. Kemal tarafından hatta imâsı bile gösterilemez. Bi- 1) Mustafa Kemal Masonluk kapatılmamış, sadece o devrin siyasî lakis! aleyhdarı mıydı?, 2) Mason şartları sebebiyle kısmen “uykuya yatmıştı”. Localarını kapattı mı, yoksa 1948’de, “Millî Şef”in müsaade, hatta Mesela Nutuk’unda sarf etmiş “bizzarûre hâl-i nevme” mi teşvikiyle tekrar ve resmen faaliyete geçti. girdiler?, 3) Niçin bir “kapan- Sözde İnönü Zaferi sonrasında M. Kemal ve olduğu aşağıdaki sözler, Mason ma stratejisi” takip edildi?, 4) İsmet Paşalar. Akaidinin başlıca eseslarından- Kemalizmin “zinde kuvvetleri” dır ve Anderson Nizâmatı’nın Masonlar mıydı?, 5) M. Kemal patmadığınız takdirde hepinizi yarın bilhassa Allah ve dinle alakalı 1. tekris edilmiş miydi? teşkil edeceğim Divan-ı Harb-i Örfiye mükellefiyeti ile Michel André (sıkıyönetim mahkemesine) verir ve (Chevalier de) Ramsay’nin 1737 Şimdi sırasıyla bu soruları ce- astırırım!” sözleriyle onu huzurundan Nutku’ndaki fikirlere tekabül et- vaplandıracağız. kovmuşmuş… Atilhan bu sözleri Eski mektedir: Van Mebusu İbrahim Arvas’ın 1964’te 1. M. Kemal Masonluk “Efendiler, bütün beşeriyetin basılan Tarihî Hakîkatler adlı kita- tecrübe, mâlumat ve tefekkürde SUAL aleyhdarı mıydı? teâlî ve tekemmülü[yle], Hıris- bından naklediyor. Ne var ki kitapta tiyanlıktan, Müslümanlıktan, Tespit edebildiğimiz kadarıyla “Ebedi Şef”in, Üstad’a bu şekilde hi- Budizmden sarf-ı nazar ederek Müslüman kesimde ilk defa Mus- tabının hiçbir delili, şahidi görülmü- basitleştirilmiş ve herkes için tafa Kemal ismini Masonluğa kar- yor! Belli ki rahmetli Arvas, bizzât anlaşılacak hâle konulmuş şı kullanan rahmetli Raif Ogan’dır. şâhidi olmadığı ve kim bilir hangi “ÂLEMŞÜMÛL SÂF VE LEKESİZ 1950’de çıkan Masonluk aleyhdarı Masonluk aleyhdârının uydurduğu bu kitabında “Atatürk’ün, memleket hayâlî konuşmayı birilerinden duy- BİR DÎN”in teessüsü ve insanla- ve millet için muzır görerek ma- muş ve muhtemelen, bu rivâyet ken- rın şimdiye kadar kavgalar, lev- son şebekesini dağıttığını”, “Masonlu- di hissiyâtına uygun düştüğü için onu siyat, kaba arzu ve iştahlar arasında ğu ilga ettiğini”, “bunun Atatürk’ün tenkîd süzgecinden geçirmemek gibi bir sefâlethânede yaşamakta oldukla- en hayırlı inkılâbı olduğunu” iddia bir zaaf göstererek hikâyeyi kitabına rını kabul ederek bütün vücudları ve etmekte ve “Ata sağ kalsaydı, esrarlı olduğu gibi dercetmiştir. zekâları zehirleyen ufûnet tohumları- mason tarikati açılamazdı” diyerek na galebe etmeye karar vermesi gibi “Atatürk’ün zararlı bulduğu ve kapat- şerâitin husûlünü müstelzim olan bir tığı bir sapıklık ve gerilik müessesesi- “CİHÂNŞÜMÛL İTTİHÂDÎ HÜKÛMET” ni yaşatmak isteyenler Atatürkçü ola- tahayyülünün tatlı olduğunu inkâr mazlar” hükmüne varmaktadır. Ogan edecek değiliz.” (Nutuk, MEB: 1981, iddiasında anlaşılmaz bir mantıkla 1/713.) Masonluğa karşı sempati ve sada- Dr. Mim Kemal Öke’nin Yedigün’de çı- katini herhalde bundan daha vazıh surette ifade edemezdi. kan rivayetine istinad ediyordu. Öte yandan İngiltere obediyansına tâbi Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Bu hususta ikinci bir garâbet de Bü- yük Doğu’daki “Görünmiyen İnkılâp” Büyük Locası’nın yayın organı Mimar Sinan dergisinin 1976 tarihli 21. sayı- tefrikasının müellifi rahmetli Cevat Rifat Atilhan’ın yaptığı neşriyattır. sında şöyle bir hâdise nakledilir: “Köpeği bir gün Atatürk’ü ısırır. (Bu ne tenâkuz!) Türk Oğlu Düşmanını Tanı isimli kitabında (Yağmur: 1970, Köpeğin kendi sahibini ısırması bir takım endişelere yol açar. O zaman- s. 60-2) naklettiğine göre Reisicumhur ların [1925 senesi] tanınmış veteriner ile adaşı arasındaki konuşmada güya doktorlarından Hayim Naum Kardeş “Ebedi Şef” gazaba gelerek “Haydi İstanbul’dan çağrılır. Görüşmeleri es- defolun buradan! Cehennem olun nasında Hayim Naum’un Mason oldu- gidin, Yahudi uşakları! Benim mil- ğunu öğrenen Atatürk, bu vesile ile letim bana kahraman sıfatını verdi; Masonlara selâmlarını gönderir.” ben sizin gibi bir Çıfıt Yahudiye uşak mı olacağım? Bu gece sabaha kadar Bunun üzerine “Meşrik-ı Âzam Türkiye’deki bütün localarınızı ka- 66 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Dosya murahhası olan” Vefa Muhterem rat-ı tâzimkârânemizi hâk-i pây-i saadetinin devamı ve yurdumuzun Mahfili’nde, “muhterem ve mübec- sâmî-i Riyâsetpenâhîlerine arz ve refahla yükselmesi, maddî ve manevî cel Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal tekrâr eyleriz, Efendimiz Hazretleri.” terakkisi yolunda görülen muvaffa- Paşa Hazretlerinin” “Hayim Naum kiyâtın temâdîsi (başarıların devamı) Kardeşi” Mason camiasına “selâmla- Mektupta geçen “taassub, cehâlet temenniyâtına hürmetle ve candan rını tebliğe memur etmesi” sebebiyle ve akaid-i bâtıla” tâbirleri ile Mason alkışlarla müttefikan karar verilmiş “Gazi Paşa Hazretlerinin şereflerine, jargonunda “irtica”ın, yani İslamın olduğu mâruzdur, Ulu Gazimiz.” kemâl-i şevk u şâd ile, bir müselles kasdedildiğine dikkat etmek lazımdır. alkış icrâ edilir.” Bununla da iktifâ Beynelmilel bir Mason toplantısın- edilmez, bu selamdan pek mütehassis Her yıl üç bin lira yardım da hakkında “kemâl-i şevk u şâd ile olan Mason camiası, “Ebedi Şef”e, Üs- müselles alkış icrâ edilerek” tebcil tad-ı Âzamının imzasıyle, bir taabbüd M. Kemal’in Masonlara teveccühü edilen “Ebedi Şef” de bu hareketten havasında, coşkun bir teşekkürnâme elbette bir selamla kalmıyor; serbest- duyduğu memnuniyeti beynelmilel gönderir, ki bunda “efkâr ve ezhânı çe teşkilatlanıp faaliyet göstermeleri- Mason camiasına Riyâset-i Cumhur [fikir ve zihinleri] bâtıl akîde ve an’a- ne müsaade ve devletin birçok kilit Umumî Kâtibi (Genel Sekreteri) Hik- nelerden kurtarmağa azmetmiş ve mevkiini onlara teslim ettiği gibi, bey- met Bayur’un şu telgrafıyla iletmiştir: muvaffak olmuş bir kahraman selâm- nelmilel Mason ictimalarına iştirak lanmaktadır”. “Efendimiz Hazretleri” etmelerini, hatta bunlardan birinin “Türkiye hakkındaki her temen- diye başlıyan ve Üstad-ı Azam Servet İstanbul’da yapılmasını da memnu- niyâtı hâvî telgrafınızdan Reis-i Cum- Yesârî’nin imzâsını taşıyan 9 Mayıs niyetle karşılıyor. Kemalettin Apak’ın hur Hazretlerinin memnun oldukla- 1341 (1925) tarihli teşekkürnâme şu kitabından öğrendiğimize göre, Bey- rını bildiririm, Efendim.” (Bayur’un iki cümleyle bitiyor: nelmilel Mason Cemiyeti’nin (Asso- da -kendisi bunu şiddetle tekzip emiş ciation maçonnique internationale olsa da- Mason camiasına mensup ol- “Makasıd-ı esâsiyesi (asıl maksatla- -AMI-) 5-13 Eylül 1932 tarihlerinde rı) meyânında hassaten taassub, cehâ- İstanbul’da yapılan toplantısında 23 duğunu Behzat Binez, Mimar Sinan let ve akaid-i bâtıla (batıl inançlar) ile ülkenin Meşrik-ı Azam ve Büyük Lo- mücâdele gayesini tâkîb eden Mason- caları temsil edilmiş ve bu toplantının dergisinde (-sayı 41, 1981: 97-) dile luk, Zât-ı Riyâsetpenâhîlerinin faâli- Reisi seçilen Üstad-ı Azam Mustafa getirmiştir. Masonik faaliyetlerine yet-i mütezâyide-i fazîletperverîleri Hakkı Nalçacı, “Reisicumhur Ulu Gazi “Tek Adam” devrinde başlamış olan sâyesinde sevgili memleketimizi pek Hazretleri”ne aşağıdaki tâzim telgra- Binez, o seneleri “Masonluğun mânen yakında en muazzam hayır ve mü- fını çekmiştir: ve maddeten bir gelişme ve genişle- kemmeliyete vâsıl olmuş göreceğin- me devri” olarak vasıflandırmakta ve den emîn ve mutmâindirler. Teşekkü- “Milletler arasındaki Mason Birliği “Atatürk’ün Masonca düşündüğü” tes- Konvanının İstanbul’da toplanması bitinde bulunmaktadır (-s. 98-). münasebetile, hür ve laik Türkiye’mi- zin Büyük Kurtarıcısının sağlık ve 1949’da TBMM’de Masonluk hak- kında Dâhiliye Vekiline verilen bir sual takrîrinde (soru önergesinde): “Bu teşekkül, kökü dışarıda, beynel- milel ve Siyonist bir teşekküldür. Atatürk’ün kapattığı bu teşekkülün tekrar açılması, onun ruhunu tâzib eder!” denilmişti. Büyük Loca’nın aynı sene yapılan kongresinde Tür- kiye Süprem Konseyi Suvren Gran Komandörü Op. Dr. Öke bu ithama şu cevabı vermişti: “Şu dakikada onun ruhunu tâ- » 23 ülkeden Masona özel ziyafet Beynelmilel Mason Cemiyeti’nin 5-13 Eylül 1932’de İstanbul’da yapılan toplantısı şerefine Tokatlıyan Oteli’nde verilen ziyafetten bir kare. 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 67
zib değil, tâziz ediyoruz. Atatürk ma- Bu mahfil 1925 senesinde tesis tanzim ve tertip olunan bu güzel lo- son teşekkülü için çok büyük iltifatta edilmiş olup Ankara’da tekti. Apak’a kal”, “Ebedi Şef”i de cezbetmekte, bulunmuş, Ankara’daki binaya her yıl göre: “Ankara gibi TC’nin her ba- bir taraftan onun huzuruyla şerefyâb üç bin lira yardım etmişlerdir. Bugün kımdan yeni bir ruh fışkıran ve mü- olurken, diğer taraftan ona bol bol başımızdakiler de aynı yardımda bu- teselsil inkılâp hamleleri doğan baş- ruhî gıdasından ikram etmekteymiş. lunmuşlardır. Atatürk memleketimizi şehrinde, zamanın vekîl, meb’ûs, Herhalde onun da iştirakiyle bu Loca, ziyarete gelen tanınmış şahsiyetleri yüksek me’mur ve serbest meslek “Devletin ve Hükümetin masonik kal- bu lokalde kabul ve ziyaret etmiş- sahibi birçok münevverlerini etrafın- bi” haline gelmişti (Üstâd-ı Muhterem lerdir. Mason teşekkülünü Atatürk da toplayıp değerli bir Masonik muhit Tamer Ayan’ın Atatürk ve Masonluk adlı kapatmamıştır. Siyasî ahvâl o zaman yaratmıştı.” 1935’te üye sayısı 300’ü kitabından, 2008, s. 302). böyle bir imâyı mecbûrî kılmıştı” geçmişti. Yine Apak’ın kalemiyle: “Bu (Türk Mason Dergisi, sayı: 1, Ocak 1951’den lokalimiz, gayet ince bir zevkle çok Hakikaten Masonluğa bu derece naklen: Tesviye, sayı: 67, Mart 2006). güzel tertip ve tanzim olunmuştu. O iltifat eden, Ankara’daki binasına her vakitler memleketin muhtelif yerle- yıl 3 bin lira yardımda bulunan ve Ankara’daki bu lokal Cumhuriyet rinden Ankara’ya gelen Masonlar, iş- ecnebi misafirlerini Mason lokalinde Mahfili’ne aitti. Apak’ın verdiği ma- lerini Cumhuriyet Mahfilinin toplantı kabul etmekten çekinmeyen bir zat, lumata nazaran binası “Yenişehir’de günlerine göre ayarlarlar ve bu güzel nasıl oluyor da onlara düşman göste- Emniyet Abidesi karşısındaki köşenin lokalin cazip muhiti içinde ruhî gıda- rilebiliyor? İşte bu da, Kemalist propa- başında bulunmaktaydı ve Belediye- larını alırlardı.” gandanın bir başka tahrifi! “Kemalist den Hükümetin de yardımıyla satın propaganda” diyoruz, çünkü netice alınmıştı”. Demek ki “gayet ince bir zevkle olarak bu mantıksız propaganda Ke- malizmi muayyen bir kesimin nezdin- de makbul kılmaya yarıyor. GAZİ YOLUNDA BÜTÜN MASONLAR TEK CEPHE 2. Locaları kapattı mı, yoksa Kemalist rejimde büyük Türk Masonları, İnkılâp SUAL mecburen “hâl-i nevme” mi bir inkişaf gösteren Mason- yolunda Gazi’nin en sa- geçtiler? luğun 1930’lardaki yayın dık, en disiplinli asker- organı, toplam 19 sayı leridir! Siyasî kanaatleri Cevat Rifat Atilhan’ın Türk Oğlu çıkan Büyük Şark mecmua- ne olursa olsun, Gazi Düşmanını Tanı isimli kitabındaki (s. sıydı. Dr. Fahreddin Kerim yolunda bütün Masonlar (Gökay), Murat Mahfili’ne tek cephelidir!” 63) iddiasına nazaran 1935’te “Ata- 2. defa Üstad-ı Muhterem türk bütün celâdetiyle kapattırmış” seçilmesi vesilesiyle irad Aynı mecmuanın Ekim olmasına rağmen 1948’de İnönü’nün ettiği ve yanda kapağı 1934 tarihli sayısında müsaadesiyle yeniden faaliyete geçen görülen Şubat 1934 da 1918-21 devresinin Mason Localarının tekrar kapatılması tarihli 14. sayısında (s. Üstad-ı Azamı Fuat için TBMM’de 1951 Nisan’ında DP To- 9) neşredilen nutkunda Hulusi Demirelli, Türkiye kat Milletvekili Ahmet Gürkan’ın yap- Kemalizm-Masonluk Meşrik-ı Azamı’nın 25. tığı kanun teklifi, Cumhurreisi Celal beraberliğine dikkati yıldönümü vesilesiyle irad Bayar’ın tesiriyle reddedilmişti. Gür- çekiyor ve Kemalizmin zinde kuvvetleri- ettiği nutukta aynı tespitte kan, “Merhum Atatürk’ün bu kapat- nin Masonlar olduğunu beyan ediyordu: bulunuyordu: “Türklük kadar yüksek ma işinde vatanperverlik ve milliyet- olan Gazi’yi gerçi Türk Masonluğu çilik hislerine dayandığını biliyoruz” “Türk Masonluğu, Büyük İnkılâpçı- sinesine alabilmiş değildir. Fakat o, Türk diyordu (a.e., ss. 50, 55). Teklifi destek- nın yolunda yürüyen amelelerdir! İşte Masonluğunun mefkûrelerini tahakkuk leyen Afyon Milletvekili Gazi Yiğitbaş Masonluğumuzun hayâtiyetindeki ettirenlerin başındadır. Masonluğu da “Masonluk Cemiyetinin Atatürk ta- sırlardan biri de, bizim için en büyük sinesine ve bağrına o basmıştır.” rafından beynelmilel, gizli, zararlı ve ülkü olan, fakat yerine getirilemiyen Birinci cümleyi herhalde Türkiye kökü dışarıda olduğu için kapatılmış dileklerimizin Büyük Türk tarafından Meşrik-ı Azamı’na kaydolmadığı, fakat olduğunu” iddia ediyordu. yaratılan İnkılâp İdeolojisinde mevcut İtalya Meşrik-ı Azamı’na bağlı kaldığı olmasıdır. Bir kumandan için matlup şeklinde anlamak lazım. Mason neşriyatı İddialar doğru olsa Mason dernek- olan şey, kendisine ve mefkûresine iman içinde bu tür beyanlar sayısız denilecek lerinin resmen feshi ve mensupların- etmiş askerlere mâlikiyet değil midir? kadar çoktur… dan mahkeme huzurunda hesap so- rulması lazım gelmez miydi? Halbuki 68 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Dosya » Atatürk Masondu! Atatürk’ün Masonluğa girdiğini ve hayatı boyunca da Masonluk ideallerinden sapmadığını iddia eden Üstad Tamer Ayan’ın bu görüşleri yanda her iki baskısının kapağını gördüğünüz Atatürk ve Masonluk adlı kitabında dile getirilmiştir. ortada ne fesih, ne de kanunî takip “MASONLUĞUN PRENSİPLERİ etmişlerdi. Ajansın haberi aynen şöy- var. Dahası, bu mesele insanda efkâr-ı ŞAHSİYETİNDE MEVCUT” le: umûmiyeyi (kamuoyunu) aldatma- ya matuf bir oyun oynandığı intibaı Londra Obedi- “Mes’ûl ve ma’ruf imzalar altında bırakıyor. Masonların da ken- yansına tâbi Ma- Ajansımıza verilmiştir: Türk Mason di aralarında bir hayli tartışıp sonların (THKEMBL) Cem’iyeti, Memleketimizin sosyal ihtilaf ettikleri bu meselede en -yine üyelere mah- tekâmülünü ve günden güne artan objektif bilgileri, Üstad-ı Azam sus- yayın organı muazzam terakkilerini nazar-ı itibara Apak’ın kitabı ile Üstad-ı Muh- Mimar Sinan’ın 100. alarak ve TC’de hâkim olan demokra- tik ve cidden laik prensiplerin tatbi- terem Ayan’ın Kalbimizde Saklı Doğum Yıldö- katından doğan iyilikleri müşahede Kalan Atatürk ve Masonluk’unda nümü sayısında ederek faaliyetine -bu hususta hiçbir (1981, sayı: 41, s. kanun olmaksızın- nihayet vermeği (Ank.: 2008) bulmak mümkün. 4-6), Büyük Üstâd ve bütün mallarını Memleketin sosyal Bu meselede Mason camia- Şekûr Okten’in ve kültürel kalkınmasına çalışan Halk Mesajı’ndan: Evlerine teberruu muvafık görmüş- sında dahi birbirine bu kadar zıt “Bizim için tür” (Apak, s. 164). değerlendirmelerin çıkmasının mühim olan, Atatürk’ün ‘tekris’ başlıca sebebi, herhalde Masonluk merasiminden geçip ‘önlük’takmış Binaenaleyh hiçbir suretle resmen aleyhdarlarının Kemalizmi tahrif olması değil, O’nun ruh ve fikir yapısıdır. “kapatma/kapanma”, daha doğrusu ve istismar etmeleri, onu Masonlu- […] Masonluğun bütün ana prensip- “fesih” olmadığı meydanda. (Bunun ğa karşı kalkan olarak kullanmak sû-i leri, evvela şahsiyetinde ve sonra, bu gayr-i resmî bir talimatla olduğunu niyetiyle yaptıkları propagandayla zi- şahsiyete uygun düşen eserlerinde iddia edenler ise hiçbir delil göstere- hinleri bulandırmış olmalarıdır. Hal- mevcuttur. […] Sanki Masonluk diye bir miyor.) buki mesele, izan sahipleri için ayan şey dünyada olmasa idi, Atatürk, sözleri beyan ortadadır. Şöyle ki: ve hareketleri ile onu kurabilecekti. […] Dahiliye Vekili Şükrü Kaya’nın Biz O’nu her gün kutluyoruz, çünkü resmî beyanı da (“fesih” kelimesi is- Mason teşkilatının yetkili temsil- mabetlerimizde her gün tekrarladığımız tisna edilirse) Mason makamlarının cileri, Anadolu Ajansı’na verdikleri sözler, O’nun ağzından çıkmış gibidir.” açıklamasıyla aynı mahiyettedir: 9 Ekim 1935 tarihli beyanatlarında derneklerini fesih değil, sadece faali- “Türk Masonları kendi ideallerinin yetlerini -şimdilik- tatil, mallarını da Hükûmetin esas programında dâhil Halkevlerine teberru ettiklerini ifade olduğunu görerek kendi teşkilatla- 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 69
Dosya » Masonlar Anıtkabir’de makul izah şöyle olabilir: a) Mason âleminin haricindeki bazı 1 Kasım 2014: Türkiye Masonları arz-ı ubudiyet için Anıtkabir’de… “Kurarak Türk Ulusuna emanet ve armağan ettiğiniz Laik Demokratik Cumhuriyetimizin temel prensiplerini amiller: Bundan kasdedilen, husu- özümseyen ve benimseyen Türkiye aşığı Masonlar olarak sonsuz sevgi ve saygılarımızla sen Almanya, İtalya ve Sovyetler huzurundayız…” (Büyük Üstat Ömer Köker) (http://masonlocasi.blogspot.com/2014/11/ Birliği gibi memleketlerde Mason- masonlar-antkabirde-2014.html) (9.1.2015) Muhakkak ki Kemalizmi Resmî İdeoloji olarak luğun yasaklanması, dünyadaki yaşatanların başında Sabatailer, Masonlar ve Gizli-Kuvvet geliyor… kuvvetli Mason aleyhdarı cereyanın Türkiye’ye de yansıması, bunun da MUSTAFA KEMAL NASIL rını kendileri feshetmişlerdir. Hükû- Kemalist rejime ciddi şekilde zarar MASON OLMUŞ? metin bu iş üzerinde hiçbir teşebbüsü vermesinden endişe edilmesidir ve alâkası yoktur” (Apak 1958: 164). (Apak, Aras, Ayan ve Akev). “Bir zamanlar ben de Mason b) Türkiye’deki Masonluğun bünyevi olmuştum. Bir gün bir arkadaşım beni Bundan başka, resmî Mason faaliye- sıkıntıları: Bu husus Apak’ın kale- alıp, Beyoğlu’ndaki Mason Cemiyeti’ne tinin tatilinin bir kanun ve resmî emir minden şöyle ifade edilir: “Kuru ve götürdü. Daha ne olduğumu bile an- olmadan vuku bulduğu o kadar açık- sert bir realistik zihniyetle ideale layamadan kendimi cemiyetin içinde kıymet vermeyip Masonluğu artık buldum. Mermer merdivenlerden tır ki Illustration mecmuasının Kasım cazibesini kaybetmiş ve rolünü bi- büyük bir salona indik. Orada yüzlerini tirmiş tarihî bir müessese saymak, görmediğim bir takım kişiler vardı. Bizi 1935 tarihli nüshasında “Türkiye’deki bunun neticesi olarak Masonluğa buyur edip oturttular, kahveler sun- bütün Mason Localarının aniden çıka- karşı gittikçe artan bir alakasızlık dular, hal hatır sordular. Orada fazla rılan bir kanunla feshedilip (dissoluti- ve devamsızlık göstermek, şahsi kalmadık, tekrar merdivenlerle daha on) mallarının da Hükûmetçe müsâ- bazı meseleleri Masonik sahaya da da aşağıya indik. Bir öncekinden daha dere (confiscation) edildiği” şeklinde intikal ettirmek ve nihayet cezri geniş bir salonda bulduk kendimizi. bir haber çıkınca bizzat Hükümetin bir tasfiye lüzumuna kanaat getire- Salonda büyük bir kalabalık toplanmış, inisiyatifiyle bazı Mason temsilcileri rek vâki olacak bir kapanıştan ileri- kılıçlı bir tören yapılıyordu. Bu işleri Dahiliye Vekaletinde toplantıya davet de daha canlı ve imanlı bir kalkın- daha önceden bildiğini anladığım ar- edilmiş (Ayan 2008: s. 320) ve orada ha- ma için faydalanmayı düşünmek” kadaşım kolumdan tutmuş, durmadan zırlanan bir tekzib veya tavzih yazısı (Apak, s. 162). Bu o kadar doğru bir ne yapmam gerektiğini anlatıyordu. mecmuaya gönderilerek A.A.’na veri- teşhistir ki, 1948’deki uyanış esna- Kılıçların arasından geçip, kutsal bir len beyanattaki ifadeler aynen tekrar sında, (Yüksek Şurâ’nın 13 atölyesi kitaba el bastık. Bütün bunlar olup edilmiştir. aynen faaliyete devam ederken) 1. bittikten sonra bir daha ne o binaya ile 3. dereceler Remzî Localarının gittim, ne de oradakilerle karşılaştım. 3. Niçin bir “kapanma hiçbiri uyandırılmamış, eski Ma- Şimdi gitsem, arasam o binayı belki sonlar arasında “seleksiyon veya de bulamam. İşte benim Masonluğum SUAL stratejisi” takip edildi? cezrî tasfiye yapılarak” yeni localar bundan ibaret…” (C. Granda anlatıyor.) kurulmuştur (Ayan, s. 349, 390; Apak, Bu bir “kapatma”, daha doğru bir s. 171). tabirle “fesih” olmasa da, stratejidir. Masonlar bu hususta birbirini nakze- 4. Kemalizmin “zinde den birçok iddia ileri sürmekle bera- ber bunların bir ortalaması olarak en SUAL kuvvetleri” Masonlar mıydı? 1935 Ekim’inde Dahiliye Vekale- ti’nde kafa kafaya verip bu fırtınalı devreyi en az zararla atlatmak için resmen tatil ilanında bulunmayı en münasip yol olarak değerlendiren heyetin hemen hepsi memlekette en mesul makamları işgal eden zatlardır ve şu 8 kişiden müteşekkil heyetin ta- mamı 33 dereceli masondur: 70 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
» 25. yıldönümü telgrafları Türkiye Meşrik-ı Azamı’nın 25. kuruluş yıldönümü vesilesiyle Üstad-ı Azam Muhiddin Osman Omay tarafından Kemalist rejimin büyüklerine çekilen telgraflar (Büyük Şark, Birinciteşrîn 1934, sayı: 16, s. 3). Kemalizm ile Masonluk başlangıcından günümüze kadar hep böyle sarmaş dolaştır. » Cumhuriyet Mahfili Dâhiliye Vekili Şükrü Kaya, Amir-i Hâkim-i Azam (Yüksek Şura’nın başı) 1930’lu senelerde Ankara’da faaliyet Dr. İsmail Hurşit, İstanbul Emlak gösteren ve Tamer Ayan’ın tabiriyle Bankası Müdürü, Üstad-ı Azam (Meş- “Devletin ve hükumetin Masonik kalbi” olan rik-ı Azam’ın başı) Muhiddin Osman Cumhuriyet Mahfili’nin Kızılay Meydanı Omay, Yüksek Şura Azasından Dr. civarındaki mabedi (Mimar Sinan, Ekim Fuat Süreyya Paşa ve Muhib Nihad 2012, Ergin Koparan). Kemalettin Apak’a Kuran, Devlet Şurası (Danıştay) Reisi göre, o zamanlar aza sayısı 300’ü geçmişti Mustafa Reşat Mimaroğlu, Ankara Va- ve mühim bir kısmı milletvekilleri ve yüksek lisi Nevzad Tandoğan ve mebuslardan memurlardı. Üstad-ı Azam Mim Kemal Dr. Rasim Ferit. Öke’ye göre Ebedi Şef bu mahfile senede 3.000 TL yardım yapıyor ve bazı ecnebi Tabii hepsinin gerisindeki “Tek misafirlerini bu mabette kabul ediyordu. Adam”ı unutmamak lazım; zira Üs- tad-ı Muhterem Ayan’ın dediği gibi (s. CUMHURİYET’İN MASON DEVLETLÛLARI 317) “Atatürk’ün ‘Ebedi Şef’ ve ‘Ulu Önder’ olarak her şeyin başında ve üs- Cumhuriyet devrinde Mason olduğu Yıldızı), Süleyman Asaf İlbay (Resne tünde tek yetkili olduğu bir dönemde ve Cumhuriyet), Prof. Dr. Neşet Ömer onun izni ve hatta teşviki olmaksızın bilinen mühim simalar ve mensup İrdelp (Resne), Yakup Kadri Karaosma- İçişleri Bakanı’nın kendi kendine böy- oldukları localar şöyle: Yunus Nadi Aba- noğlu (Cumhuriyet Yıldızı), Lütfi Kırdar lesi bir Masonluğu koruyucu tasarruf- lıoğlu (Murat Mahfili), Ahmet Ağaoğlu (Güneş ve Zühâl), Necip Ali Küçüka ta bulunması çok zor, hatta mümkün (Özkardeş), Hoca Mahmud Esat Efendi olmayacak bir cesaret işidir.” (Ayan’dan; oğlu Samet Ağaoğlu’nun da (Ziya-yı Şark), Mustafa Necati (Resne ve Mason olduğu malum), Dr. Besim Ömer Vefa), Fethi Okyar (Macedonia Risorta), Bunun içindir ki Ayan, bütün Ma- Akalın Paşa (Ziya-yı Şark ve Necat Mah- Kazım Özalp (Macedonia Risorta, 33 sonların Ebedi Şef’e şükran borcu ol- filleri), Münir Akkaya (Cumhuriyet), Dr. derece), Abdülhâlik Renda (Étoile duğu kanaatindedir: Tevfik Rüştü Aras (Macedonia Risorta, d’Orient), Dr. Reşit Galip (Murat), Ha- 33 derece), Saffet Arıkan (Zühâl), Falih san Saka (Aydın, 33 derece), Dr. Refik “Bütün kardeşler ve tabii Atatürk, Rıfkı Atay (Aydın), Refet Bele (Meşru- Saydam (Ayan’dan naklen), Hasan Rıza son derece akıllıca ve Masonlara yakı- tiyet ve Murat), Burhan Belge, Midhat Soyak (Muhibban-ı Hürriyet), Edip Ser- şır basiretle davranmışlardır. […] Türk Şükrü Bleda (Vatan), Hasan Cemil vet Tör (Macedonia Risorta), Mehmet Masonluğunu kapanmadan sadece Çambel (Bizansio Risorta), İbrahim Cemil Uybadın (Murat, 33 derece), uykuya yatmakla kurtardıkları için Necmi Dilmen (Selâmet ve Gençlik Ruşen Eşref Ünaydın (Murat), Muhid- adlarını Türk Masonluk tarihine yaz- Mahfilleri), Kâzım Nami Duru (Mace- din Üstündağ (Ziya-yı Şark), Hasan Âli mak gerekir. […] Başta Atatürk olmak donia Risorta ve Ziya-yı Şark), Dr. Sami Yücel (Vefa)… üzere, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya Kar- Günzberg, Cevat Abbas Gürer (Resne), deş’e ve diğer katkısı olanlara, Türk Dr. Hakkı Şinasi Paşa (Cumhuriyet 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 71
Masonları olarak ne kadar minnet ve » Kemalist rejimde senelerce derecelidir… Selanikliler ve İstanbul şükran duyulsa azdır… Masonluğun doktorlarından çoğu Masondur…” yıpranmadan bugünlere gelmesinin Millî Müdafaa Vekilliği ve TBMM planını yapmışlar ve eyleme geçirmiş- Reisliği yapan Kâzım Özalp 5.SUAL Tekris edilmiş miydi? lerdir” (s. 379, 375). (1882-1968) (yanda) ile Mustafa Kemal’in değişmez Sabataî Harbiye ve Erkân-ı Harbiye Mek- Aslında o devirde CHP, devlet ve Hariciye Vekili Tevfik Rüştü Aras teplerinden sıra arkadaşı Ali Fuad Masonluk (+ Sabataîlik) neredeyse (1883-1971) (üstte). Her ikisi Cebesoy Paşa’dan (ve daha birçok kay- aynileşmiş bulunuyor ve bu da an- de Masonlukta 33. dereceye naktan) öğrendiğimize göre M. Kemal cak “Tek Adam”ın mutlak iradesiyle kadar yükselmişlerdi. İkisinin daha Harbiye sıralarında her fırsatta mümkün oluyordu. Macedonia Risorta’daki tekris gizli cemiyetler teşkil etmeye uğraşı- kayıtları günümüze intikal yor, hükümet darbesi yapmayı plan- Masonluk Kemalist rejimde fev- ettiği halde, M. Kemal ile Kâzım kalade bir inkişaf göstermiş, 25 yeni Nami Duru, Fethi Okyar ve Ali lıyordu. Gerek Cebesoy’un Sınıf Arka- loca, 10 yeni atölye açılmış, loca ve Fuat Cebesoy gibi aynı locadan daşım Atatürk isimli hatıratında (1981, atölye toplamı 44’e ulaşmıştı. İstan- arkadaşlarının kayıtları kayıptır bul, İzmir, Ankara, Bursa, Manisa, veya ifşa edilmemektedir. s. 119-20), gerek Falih Rıfkı Atay’ın Samsun ve Gaziantep’te faaliyet gös- teren localarda Üstad-ı Azam Mehmed Rifat Yorulmaz’ın Farmasonluk isimli Mustafa Kemal’in Mütareke Defteri adlı Fuad Akev’in Dictionnaire universel de kitabına göre ise (1934, s. 242), 2.500 kitabında (Sel: 1955, s. 49-50), gerekse la franc-maçonnerie’deki makalesine Mason mevcuttu. Kalburüstü münev- değişik vesilelerle anlattıklarından verlerin pek mahdut olduğu o günün anlaşılıyor ki küçük yaşlardan iti- göre (1974: II/1329), 2 binden fazla, Türkiye’sinde bu mühim bir sayıydı. baren herkesin önüne geçmek, baş Akev gibi Sabataî cemaatine (ve belki Ayan’ın kaydettiği gibi: “Bu kadro, olmak ve insanlara hükmetmek ih- Masonluğa da) mensup olan Haydar genç Cumhuriyet yöneticileri ve yön- tirası bütün hayatına yön vermiştir. lendiricileri arasında seçkin yapıtaşla- Kendisini “Tanrımsı” (age, s. 18) olarak rı niteliğindeydi”. vasıflandıran Atay anlatıyor: “Bir gün kendisine niçin Libya’ya gittiğini sor- Yine Haydar Rifat’ın doğrudan Ma- muştum, ‘Enver gittiği için!’ cevabını son kaynaklarına dayanan kitabına verdi. Akılsızca da olsa kahramanlık nazaran (s. 214-7), bütün üyelerinin şöhreti veren hiçbir sergüzeştte on- tek tek M. Kemal tarafından tayin dan geri kalmamalı idi” (s. 105). edildiği “Büyük Millet Meclisi’nde aşa- ğı yukarı 92 mebus Masondur. Cemil Bunun içindir ki en küçük bir Bey Tekirdağı, Rasim Ferit Bey 33 de- muhalefete veya itiraza tahammülü recelidirler. Mebuslardan Edip Servet yoktu. Kimi ve neyi mani olarak gör- Bey’e [Tör] ve eski mebuslardan Dr. müşse bertaraf etmekte tereddüt gös- Fikret Bey’e [Fikret Takiyeddin Onu- termemiş, emellerini gerçekleştirmek ralp] tarikatin Üstad-ı Azam payesi için “millî sır” parolası altında daima tevcih olunmuştur… Aydın Mahfili- zaman ve zemine göre üslup ve tavır ne mensup Yunus Nadi Beyefendi 19 değiştirmiş, yeteri kadar muktedir mevkie gelince velinimeti Osmanlı padişahlarına en ağır hakaretlerle hü- cum etmekten, Anadolu ve Rumeli’yi Türklere vatan yapan bütün Osmanlı hanedanını öz diyarlarından kovmak- tan, sıra arkadaşı Ali Fuad Paşa’yı veya onca iyiliğini gördüğü Kâzım Kara- bekir Paşa’yı İstiklâl Mahkemesi’ne çıkarttırmaktan yahut sınıf arkadaşı Adanalı (kendisine dans etmeyi öğ- rettiği Ayıcı lakabı ile maruf ) Miralay Arif Bey’i, dava ve loca arkadaşları Ca- vid Bey’i, Dr. Nazım’ı vs. ipe göndert- 72 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Dosya mekten çekinmemiştir. KARASU’NUN MASON YÜZÜ İtalyan Karbonari modeli esas alın- “Zevk ve saltanatına düşkün, her mıştı. Tamer Ayan’ın izahıyla söyler- Başta Talat Paşa olmak üzere gizli sek: zilleti irtikab edecek menfur bir şah- İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin öncü kadrosuna mensup birçok ihtilâlciyle “Hem İttihatçı, hem de Mason olan sıyet” sözleriyle (Söylev ve Demeçleri beraber Mustafa Kemal’in de tekris asker ve sivil arkadaşlarının etkisiyle, edildiği İtalyan Macedonia Risorta ‘önce Mason, sonra İttihatçı’ kuralına 2006: II/1) hakaret ettiği cennetmekân Locası’nın Selanikli Yahudi Üstad-ı uygun olarak, önce Macedonia Risorta Abdülhamid Han, bütün zekâsı ve gü- Muhteremi Emanuel Karasu (1860- Locası’nda Mason olmuş ve bunu taki- cüyle çırpınarak beynelmilel Siyoniz- 1934). (Iacovella’nın kitabından. ben de İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne me ve emperyalist Avrupa’ya rağmen Altında Fransızca “Avukat, Türk 1907 yılında 322 numara ile üye ya- Osmanlı’yı ayakta tutmayı başardığı Parlamentosunda Musevî Mebus” pılmıştır. […] Atatürk, en azından Ce- sırada o, İmparatorluğun milliyetler yazmaktadır). Abdülhamid Han’ı miyet’in toplantılarına katılabilmek arasında paylaştırılarak tasfiye edil- devirerek Siyonizmin önünü açan için, (Yugoslav Masonu) Kargotich’in mesi planları yapıyor ve İttihatçıları ve Osmanlı İmparatorluğu’nun açıkladığı gibi Mason olmuştur. Çün- bu siyaseti benimsemeye zorluyordu emperyalist Avrupa tarafından kü yakın dostlarından olan İttihatçıla- (Cebesoy, 114-7). Bunun içindir ki stra- sömürgeleştirilmesini hazırlayan rın çoğu Mason oldukları gibi, İttihat teji muvaffak olduğu zaman memnu- ihtilâlin perde arkasındaki beyni ve Terakki’nin gizli toplantılarının niyetini “Osmanlı Devleti maaliftihâr olduğu gibi, gayet manidar şekilde yapıldığı merkez üssü ve arşivi de Ma- (övünerek söylüyorum ki) ölmüştür!” ona hâl’ini tebliğ eden heyete de dâhil son Mabedi’nin yanındaki Bekleme sözüyle ifade edecektir. olmuştu. Vefatında, 18 Haziran 1934 Odası’dır. Mason olmayanların buraya tarihli İngiliz The Times gazetesinin girebilmesi ve toplantıya katılması Aralık 1904’te yüzbaşı rütbesiyle yazdığı gibi: “Siyasi hayatında elbette ki mümkün değildir. Bunun Şam’daki 5. Orduya tayin edilince “Va- birçok yüz kızartıcı hadise vardı. 1. tek pratik çözümü Mason olmaktır” tan ve Hürriyet namile gizli ve ihtilal- Cihan Harbi’nde İaşe Müfettişliği’ne (Ayan, s. 162, 204-5). ci bir cemiyet teşkil etmiş, Yafa’da bir getirilince, halka dağıtılması gereken şubesini açmış, faaliyetini Rumeli’ye mallardan gayr-i meşru kazanç Macedonia Risorta (“Dirilmiş Ma- de teşmil etmek maksadile Mısır ve sağlamış ve 2 milyon TL’den fazla kedonya”) Locası 1864’te Selanik’te Yunanistan’dan geçerek gizlice Sela- bir meblağı zimmetine geçirmişti. kurulup uzun bir müddet uykuya ya- niğe gelmiş ve orada da cemiyetin bir Halbuki o esnada, pek çok fukara, tan Macedonia Locası’nın 1900 güzün- şubesini teşkil etmişti. Meşrutiyetin açlıktan veya küflenmiş ekmeklerin de uyandırılmasıyla teşkil edilmişti. ilânı sıralarında bu cemiyet İttihat ve sebep olduğu hastalıklardan Bunu sağlayan İtalya Meşrik-ı Azamı Terakki namını almıştır”. ölüyordu” (Iacovella, 1998, s. 41). (Grande Oriente d’Italia) Üstad-ı Aza- mı Ernesto Nathan’ın bu maksatla Son cümleler, kendi ağzından ya- Selanik’e gönderdiği Üstad-ı Azam Kaymakamı ressam Ettore Ferrari ile zılmış resmî inkılâp tarihinin (Tarih Nathan’ın kavimdaşı Emanuel Kara- su’nun faaliyetiydi. Sonradan Selanik IV) 1934 baskısından (s. 18) iktibas mebusu olan Karasu (Carasso), Meş- edilmiş olup yanlış anlamaya mahal rutiyet ihtilâlinin perde arkasındaki verecek şekilde mübalağalıdır. beyniydi ve locasını ihtilâlin laboratu- arı haline getirmişti. Başta Talat Paşa, Ali Fuad Paşa’nın da anlattığı gibi Midhat Şükrü (Bleda), İsmail Canbolat aslında Selanik’te onun teşkilatından ve Mustafa Rahmi (Evrenos) olmak evvel kurulmuş bir ihtilâlci gizli ce- üzere İttihatçıların öncü takımının miyet daha vardı ve İttihad ve Terakki mühim bir kısmı bu locaya mensup- buydu. Vatan ve Hürriyet’in Cebesoy tu. dahil bütün mensupları İttihad’a geç- tikleri için kendisi de -iltimasla- Se- Bu ihtilâlciler Fransa Meşrik-ı Aza- lanik’e gelince “bu emr-i vâkii kabul mı’na (Grand Orient de France) tâbi ve İttihad’a intisab zorunda kalmış”, Veritas Locası’nın da müdavimiydiler. böylece iki ihtilâlci gizli teşkilat bir- Ahmed Rıza ile Rumeli Umumi Müfet- leşmişti. Takvimler 27 Eylül 1907’yi tişi Hüseyin Hilmi Paşa Veritas Loca- göstermekteydi (Cebesoy, s. 113). İşte sı’nda tekris edilmiş, Câvid Bey ise bu, M. Kemal’in Macedonia Risorta Mahfili’nde tekris edildiği tarihtir. Önce Mason, sonra İttihatçı Zira, İttihatçı teşkilatlanmasında 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 73
» Şükrü Kaya » İsmail Canbulat » Muhiddin Osman Omay » Rahmi Arslan Evrenos İspanya Meşrik-ı Azamı’na tâbi Perse- İhtilâl öncesinde Macedonia Risorta latlanmış İtalyan Labor et Lux, Yunan verancia Locası’na intisab etmişti. Meş- üyelerinin sayısı 200’e yaklaşmıştı; Philippos, Romen Steaoa Salonicului rutiyet ihtilâlini nihai hedefine ulaştı- bunlardan 23’ü Rumeli’ndeki 2. ve 3. locaları da ihtilâl için çalışmaktaydı ran ve M. Kemal’in Kemal’in “Hareket Orduların üst rütbeli muvazzaf zabit- ve Sultan Abdülhamid’i devirerek bir Ordusu” ismini verdiği, kendisinin de leriydi (A. Iacovella, Gönye ve Hilâl, Tarih an evvel Osmanlı’yı çözülüşe sürükle- Erkân-ı Harbiye Reisi olduğu Ordunun Vakfı: 1998, s. 42). Veritas’ın üye sayısı mek emeli peşindeydiler. Kumandanı Hüseyin Hüsnü Paşa da ise 150’yi geçmişti (P. Dumont, Osman- Farmasondu (bkz. Hür ve Kabul Edilmiş lıcılık, Ulusçu Akımlar ve Masonluk, Yapı Kâzım Karabekir’in yazdığı gibi: Masonlar Büyük Locası’nın internet sitesi). Kredi: 2000, s. 66). Yine Selanik’te teşki- “[İngiltere, Fransa, İtalya gibi emper- yalist devletler] parçalıyacakları İslam LOCALARI KAPATMADILAR, SADECE UYKUYA YATIRDILAR Mustafa Kemal Mason localarını kapattı 4) Masonlar ancak kısmen uykuya Azam Mehmed Fuad Akev’in kaydettiği mı, yoksa “bizzarure hâl-i nevme” mi girdi- girmişlerdir; zira faaliyetini tatil ettiğini gibi (Dict. uni. de la f-m, 1974: II/1329), “sırrî ler? Şu 6 hususa dikkat edince “kapatma” resmen ilan eden sadece Masonluğun ilk gizli bir teşekkülün (formation secrète meselesi aydınlanmaktadır: üç derecesini bünyesinde toplayan (remzî mystique)” hiçbir zabıta takibi olmadan dereceleri tanzim eden) Büyük Loca (Türk kendi kendine kapandığını iddia etmek 1) Her ne kadar Mason emlâki Halkev- Yükseltme Cemiyeti)’dir; yoksa 4-33. de- akıl kârı mıdır? lerine devredilmişse de, bu hukukî mu- recelerden atölyelerin tâbi olduğu Yüksek amele -kasden- usulüne uygun (umumi Şurâ (Türkiye Yüksek Masonluk Cemiyeti) 5) Güya yerli localar faaliyetlerini tatil heyet kararıyla) yapılmadığı için 1948’de faaliyetine devam etmiş, bu çerçevede etmişken ecnebi localar –hem de Türkiye tekrar faaliyete geçtiğinde uzun seneler 16 masonu 33 dereceye yükseltmiş, bu haricindeki büyük localarına tâbi olarak- süren davaları müteakip olsa dahi önceki meyanda 1939’da 1-3. dereceler için faaliyetlerine rahatça devam ediyorlardı Masonluk hükmi şahsıyeti olan Türk de üç yeni loca (İdeal, Kültür ve Ülkü) (Apak, s. 172; Akev 1974: II/1330). Yükseltme Cemiyeti adına açılan davalarla kurmuş, 1948’deki uyanışta bu localar (Ayan, s. 389), İstanbul, Ankara ve İzmir’deki çekirdek vazifesi görmüştür (Ayan, s. 384). 6) Hepsinden mühimi, gerek locaların üç binanın geri alınması mümkün olmuş- Üstelik Apak’ın kaydettiği gibi, Büyük (hakikatte sadece Remzî Locaların ve tur (Apak, s. 178). Loca Masonlarından bir kısmı aralarındaki kısmen, zahiren) faaliyetinin tatil edildiğini görüşme ve dayanışmayı devam ettiriyor- ilân eden resmî Mason beyannamesinde 2) Mason binaları Halkevlerine teslim lardı: “İstanbul’da, İzmir’de ve Ankara’da olsun, gerekse Dâhiliye Vekilinin izahatın- edilmeden evvel bütün evrak ve Masonik birçok biraderler grup grup muayyen gün- da olsun, Masonluk asla muzır yahut “kökü eşya emin mahallere nakledilmişti (Ayan, lerde lokanta ve gazinolarda veya mahdut dışarıda” tehlikeli bir teşekkül olduğu s. 380). mikdarlarda dahi olsa evlerde toplanıp bir veya en azından hükümete (totaliter CHP araya geliyorlar ve böylece hep beraber iktidarına) ters düştüğü için değil, bilakis 3) Yine bir kanunla veya mahkeme yemek yeyip eğlenerek hem birbirlerine Masonluk hükümet programında kararıyla, hatta derneğin umumi heyet ka- olan tahassürlerini gideriyorlar, hem mündemiç olduğu, daha açık bir ifa- rarıyla “fesih” gerçekleşmediği için 1948’de de eski yılların şimdi daha da tatlılaşan deyle, zaten Kemalist iktidar bütünüyle “Millî Şef ve hükumet tarafından yakılan hatıralarını tazeliyerek yarına ümid ve di- Masonlukla aynileşmiş bulunduğu için yeşil ışık, hatta isteğe” (Ayan, s. 386) mebni leklerini kaybetmiyorlardı.” Zaten Üstad-ı artık varlığına ihtiyaç kalmadığı ifade dernek (yeni unvanıyla Türkiye Mason ediliyor. Öyleyse bu ne menem bir “kapat- Derneği), İstanbul vilayetine verilen bir di- ma” veya “kapanma”dır? lekçe ve nizamnameyle kolaycacık tekrar faaliyete geçebilmiştir. 74 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Dosya » Mustafa Reşat Mimaroğlu » Fikret Takiyeddin Onuralp » Edip Servet Tör » Hüseyin Hüsnü Paşa camiasını müstemleke yapmak için, arz ederim” (Ayan, s. 37). Azası bulunduğunu” tekrar etmekte- Hıristiyan çocuklarını o devletlerin dir. Dünya Masonluğu bu hususta öy- hududları içinde türlü adlarla açtıkları Hakikaten Bilâl Şimşir’in İngiliz lesine ittifaka varmıştır ki birçok bü- mekteplerde ve müesseselerde yetişti- Belgelerinde Atatürk adlı kitabında yük locanın internet sitesinde benzeri rir ve onlara ihtilâl fikirleri aşılarken, tesbiti görmek mümkündür (Mesela kemale ermiş insanlarını da mason bulunan (1979: III/96) İngiliz işgal kuv- franc-maçonnerie.org veya Lake Har- localarına alarak orada kendi emelle- vetleri kumandanı General Harington riet Lodge No 277.). rine uygun bir hale getiriyorlardı. […] imzalı ve 20 Ocak 1921 tarihli istihba- [Localarda] Türk münevverleri, Türk- rat raporunda M. Kemal’in “1907’de Üstelik İstanbul İtilâf Kuvvetleri ta- lerden ayrılmak ve hatta onları mah- Selanik’e tayin edilince, hem İttihad rafından işgal edildiği zaman Mustafa vetmek istiyen ve tamamile büyük ve Terakkî’ye, hem de İtalyan Mason Kemal’in himayesine sığındığı (Lord devletlerin elinde birer alet olanların Locası’na kaydolduğu” bildirilmiştir Kinross, 2011: s. 180, 182) İtalya Fevkalâ- içinde ve onlarla birlikte gözü kapalı (Ayan, s. 195). de Elçisi ve Farmason Comte Sforza yürüyorlardı. […] Ana unsur olan Türk milletinin ve onun din kardeşi olan Bundan başka o zaman yüzbaşı ve da, Les Bâtisseurs de l’Europe moderne diğer İslam unsurlarının istikballeri sonradan M. Kemal’in en yakınların- dan olan Kâzım Nâmi Duru, hemşeh- isimli kitabında (Paris, 1931: s. 343-364; için hiçbir şey düşünülmüyordu” (İs- risi Koylan’a “Kolağası Mustafa Kemal, Ayan, s. 193), himaye ve desteğini esir- lâm-Türk Ansiklopedisi Mecmuası, Eylül belediye doktoru Tevfik Rüştü (Aras) gememiş olduğu M. Kemal’in Mason ve Fethi (Okyar) beylerle beraber olduğunu kaydediyor. 1947, 79/5). İtalya Meşrik-ı Âzamı’na tâbi locaya devam ettiklerini” söylemiştir (Ayan, Mustafa Kemal’in Mason olduğuna İtalyan Locası’na kayıtlı s. 191). Hâlbuki Iacovella’nın İtalya dair deliller böylece sıralanıp gidiyor Meşrik-ı Âzamı’ndan aldığı listede (s. ama ne gariptir ki, olmadığına dair Bütün bu locaların evrakından 61) sadece Dr. Tevfik Rüştü’nün kaydı hiçbir delile rastlanmıyor. Bu mesele- mühim bir kısmı 1917 Selanik yangı- görülmektedir. Binaenaleyh liste bir deki belki tek muamma, İtalyan Ma- nında ve 2. Cihan Harbi’nin felaketle- hayli eksiktir. Bununla beraber yine son mecmuasının, onun tekris edildi- ri içinde zayi olmuştur; bir kısmı da aynı Meşrik, elinde sağlam bilgiler ol- ği ve ölünceye kadar sadık kaldığını mahzurlu bulunduğu için gün ışığına beyan ettiği Macedonia Risorta Loca- çıkarılmamaktadır. Osman Zeki Koy- malı ki, yayın organı olan Rivista Mas- sı’nın ismini neden Macedonia Risorta lan, Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar sonica mecmuasının Ocak 1973 tarihli et Veritas olarak belirttiğidir. Türkiye- Büyük Locası Üstad-ı Azamı Şekûr li Masonlar İtalya Meşrik-ı Azamı’na Okten’e gönderdiği 12 Ekim 1981 ta- nüshasının (Vol. 64-8 yeni seri) 46. say- sorup bizi de aydınlatamazlar mı? rihli mektubunda Mustafa Kemal’in fasında (Ayan, s. 519-21), “Modern Tür- Masonluğunu “gün ışığına çıkarma- kiye’nin babası Mustafa Kemal Paşa Yesevîzâde Alparslan Yasa nın kendisine nasib olduğunu” ifade Atatürk’ün 1938’de Macedonia Risorta Dr., Hacettepe Üniversitesi Mütercim- ederek mektubunu şu tavsiyeyle biti- et Veritas Locası’nın Azası bulunduğu- Tercümanlık Bölümü Eski Öğretim Görevlisi. riyordu: “Netice itibarı ile, bize karşı nu” kaydetmektedir. umumî bir antipati devam ettiğinden, Ata’mızın intisabı konusunun harice Fransız ve dünya Masonluğunun intikalini asla tecviz etmiyorum. Ma- mafih, Localara tamimini takdirinize ortak eseri Dictionnaire universel de la franc-maçonnerie de (1974: I/91), bu bilgiye istinaden “Modern Türkiye’nin babasının, 1938’de vefatında, İtalyan Locası Macedonia Risorta et Veritas 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 75
JÖN TÜRKLÜK VE SİYASAL MASONLUK İttihad ve Terakki Cemiyeti Masonlar tarafından mı yönlendiriliyordu? Masonlar ile Cemiyet’in siyasî çizgileri ne kadar örtüşüyordu? İttihatçıların tamamının Mason olduğu söylenebilir mi? Cemiyeti“Masonluk”komplosuyla açıklamak ne kadar doğru? İşte derinlikli bir analiz. TARİHÇİ GÖZÜYLE M. ŞÜKRÜ HANİOĞLU tarihî süreç içinde incelenmesi ise ol- Bu yazıda da vurgulandığı gibi, dukça farklı bir resmin ortaya konul- kuruluşu 18. asırda gerçekleşmiş Pa- » Prof. Dr., Princeton Üniversitesi Yakın Doğu masına yardımcı olmaktadır. ris’teki Grand Orient de France’ın Çalışmaları Enstitüsü Öğretim Üyesi. şubesi olarak 1858’de İstanbul’da teş- [email protected] Ebüzziya Tevfik Bey 1911 yılında kilatlanan L’Union d’Orient locası, kaleme aldığı bir değerlendirmede devlet ricâlinin önemli simalarını üye J ön Türklük ile siyasal Masonluk Tanzimat’ın ilerleyen yıllarında Os- yapmayı başarmıştı. Bunun dışında arasındaki ilişki popüler tarihçili- manlı ricâli içinde Masonluğa intisab İngiliz, İtalyan ve Alman obediyans- ğin önemli konularından biridir. Konu edenlerin sayısında önemli bir artış larına bağlı değişik localar da Tanzi- ele alınırken genellikle duygusal yak- olduğunu vurgulamıştı. Kendisinin mat’ın ilerleyen yıllarında İstanbul’da laşımlar çerçevesinde bir belirleyicilik anlatımına nazaran “L’Union d’O- faaliyete geçmişlerdi. ilişkisi kurulmakta ve Jön Türklük ile rient’a mensub olan âzânın sülsânını bu hareketin en önemli siyasal örgüt- (üçte birini) ricâl-i mühimme-i Osma- Pâyitahttaki bir diğer aktif örgüt- lenmesi olan Osmanlı İttihad ve Te- niye teşkil etmekde idi. Hattâ hane- lenme ise Megali Anatoli adlı Yunan rakki Cemiyeti’nin perde arkasından dân-ı saltanatdan da bir prens dahil locası tarafından gerçekleştiriliyordu. “Masonlar tarafından yönlendirildiği” idi. Âlî ve Fu’ad ve Fâzıl Mustafa ve Ancak buradan hareketle Mason ör- ileri sürülmektedir. Raşid ve Tulça mutasarrıflığında vefat gütlenmesinin Osmanlı siyaseti üze- eden Süleyman Paşa ve Edhem Bey rinde etkili olduğu ya da belirli bir Bu yaklaşım sadece çok yönlü ve ve Münif Paşalar vesâir emsâli ekâbir siyasal programı benimsettirmeye çetrefil bir ilişkiyi basit bir “perde ar- bu cemiyete intisab eylemişler” idi. çalıştığını savunmak zordur. Bu ör- kasından yönlendirme”ye indirgemek- gütlenmeye dahil olan ricâl arasın- le kalmamakta, yanı sıra Jön Türklük Ebüzziya Tevfik buna ilâveten “az da siyasal tercihler konusunda fark- genişliğindeki bir hareket ve Osmanlı çok efkâr-ı münevvere sahibi olub da lılaşmalar olduğu gibi, söz konusu İttihad ve Terakki Cemiyeti karma- rahîk-i serbestî ile sermest olan terak- mehâfilde liberal düşünceler ve ana- şıklığındaki bir örgütlenmeyi de ba- kiperverân-ı İslâm’ın kâmilen bu ce- yasacılığı destekleme dışında keskin sit bir “komplo” kuramı yardımıyla miyete dahil” olduklarını belirtiyordu eğilimler ya da belirgin bir program açıklamaktadır. Söz konusu ilişkinin bulunmuyordu. (“Farmasonluk,” Mecmua-i Ebüzziya, no. 100 [16 Haziran 1911], ss. 681-82). 76 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
» Rumuzlar, mekanlar, sırlar 1870-80’e ait taş baskı üzerinde her şeyi gören göz, sandık, arı kovanı, kuzu, mala, çengel, gönye ve pergel gibi birçok Masonluk sembolü tasvir edilmiş. Mason üstadlara verilen bir amblem (altta). Veliahd Murad Efendi 20 Ekim Joel Levy, Gizli Cemiyetler Kitabı, Alfa Yay., İstanbul, 2010. 1872 tarihinde Cleanthi Scalieri adlı bir Rum banker aracılığıyla I Proodos Ancak bu hareketleri söz konusu ör- şısındaki muhalefet cephesinin önem- (Terakki) adlı locaya katılmıştı. Bir gütlenmenin faaliyetlerine indirgemek li yapılarından biri olarak algılaması süre sonra şehzâde Nureddin Efendi doğru değildir. Buna karşılık, Sultan neticesini doğurmuştu. de aynı locaya üye olacaktır. Scalieri Abdülaziz’in hal‘i sonrasında V. Mu- uzun yıllar L’Union d’Orient locasın- rad’ın tahta geçirilmesinin, Mason Scalieri’nin kurduğu ve V. Murad’ı da çalışarak idarecilik görev- örgütlenmesini siyasetin önemli mer- Çırağan Sarayı’ndan çıkartarak ye- leri üstlenmiş, daha sonra kezlerinden biri haline getirdiği tar- niden tahta geçirmeyi amaçlayan bir Müslüman üyelerin sa- tışmasızdır. komitenin (detaylı bilgi İsmail Hakkı yısındaki artış nede- niyle Fransız obedi- V. Murad’ın kısa süreli saltana- Uzunçarşılı, “V. Murad’ı Yeniden Padişâh yansının onayı ile tı sonrasında tahttan indirilmesi ise Yapmak İsteyen K. Skaliyeri-Aziz Bey Envâr-ı Şarkiye yeni iktidarın bu örgütlenmeyi, kar- Komitesi,” Belleten, 8/30 [1944], ss. 245- adında, toplantı- larında Türkçe- 325’de verilmektedir) akim bırakılan nin kullanıldığı faaliyeti ise II. Abdülhamid’in Mason ayrı bir loca da örgütlenmesini önemli bir tehdit ola- kurmuştu. Yu- rak görmesine neden olmuştur. nan Masonluğu üzerine kaleme Siyasal Masonluk ve Jön alınan eserler Sca- Türklük lieri’nin, teşkilâta giren Namık Kemal Scalieri daha sonra kaçtığı Pire’de ve Midhat Paşa benzeri V. Murad adına girişimlerini sürdür- isimler aracılığıyla Osmanlı müş ancak ciddi neticeler alamamış- anayasacılık hareketinde de önem- tır. 1891’de ölmüş, buna karşın II. li roller oynadığını iddia etmektedir Abdülhamid rejimine karşı muhalefet (Örneğin, bkz. Marinos Pollatos, Diakosia cephesine katılmış olan siyasal Ma- sonluk, faaliyetlerini sürdürmüştür. Hronia Elleniku Tektonismu, 1740-1940, İlginçtir ki Batı basınında “Jön Atina, 1952, ss. 51-53). Türk”lük sıfatıyla anılan ilk mu- Masonluğun Osmanlı anayasal ha- reketini kendi eylem ve başarısı ola- rak takdim etme amacının ürünü olan bu abartılı iddialara dikkatle yaklaş- mak gereklidir. Şüphesiz bu dönemde siyasal Masonluk, liberal girişimler ve anayasacı hareketleri desteklemiştir. 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 77
TARİHÇİ GÖZÜYLE M. ŞÜKRÜ HANİOĞLU halefet hareketleri gerçekte siyasal rıştığında Osmanlı Liberal Komite- » Masonların, üyeleri olduğunu Masonluk tarafından ortaya konul- si bir beyannâme ile yeniden ortaya muştu. Bu örgütlenme ilk olarak 1891 çıktı (“A Turkish Manifesto,” The Times, belirttikleri V. Murad adına yılı sonlarında Londra’da La Turqu- 26 Kasım 1895). Bir sureti İngiliz elçisi İngiliz Kralı’na yaptıkları başvuru. ie Libre adında bir muhalefet dergisi tarafından Londra’ya iletilen beyan- (Daily Mail, 9 Nisan 1901). çıkartmıştı. Dergi Parti Constituti- nâmede Osmanlı Hürriyetperverân onnel Ottoman adında bir örgütün Cemiyeti/Ottoman Liberal Commit- ği iddia ediliyordu (Currie’den Salis- yayın organı olduğunu savunuyor, tee adlı örgütün Ermeni Komitesi ile gerçekte ise Scalieri’nin oğlunun li- işbirliği yapmadığı belirtildikten son- bury’e 27 Kasım 1895/no. 891 tarih ve derliğindeki Osmanlı Masonları ta- ra bu yapılanmanın kuruluş tarihinin sayılı yazı ve ekli beyannâme, National rafından neşrediliyordu. 1875 yılına kadar geri götürülebilece- Archives, F.O. 78/4623). Bu ise şüp- Bu dergide 1892 yılı Temmuz hesiz farklı bir “Jön Türklük” tari- ve Ağustos aylarında Le Comité hine atıfta bulunuyordu. Libéral Ottoman adlı bir örgütün beyannâmeleri yayınlandı. Batılı Siyasal Masonluğun örgütsel faa- kaynakların bir Jön Türk cemiyeti liyetini gerçekleştiren Comité Liberal olduğunu düşündükleri bu örgüt Ottoman ilerleyen tarihlerde adını aslında siyasal Masonluğun bu dö- genellikle Avrupa devletlerine sunu- nemdeki faaliyetlerinde kullandığı lan beyannâmelerle duyurdu (Örneğin unvan idi. N.O. C’Conor’ın Temmuz 1900/no. 922 1893 yılında İstanbul’daki Jön tarih ve sayılı yazısına ekli beyannâme, Türkler tarafından basıldığı id- dia edilen (printed by the Otto- National Archives, F.O. 78/5060). Ancak man Committee of “Young Tur- bunların ciddi bir etki yaratması söz key” at Constantinople) bir kitap konusu değildi. Burada ilginç olan, geniş yankı yarattı. The Armenians örgütün Jön Türklüğe sahip çıkma and the Turks under Abddul-Hamid iddiasından vazgeçmesi ve Mason teş- adlı bu kitabı esas alan La Turquie kilâtıyla ilişkisini daha açık biçimde sous Abd-ul-Hamid başlıklı bir diğer ortaya koymasıydı. İngiltere Kralı’na risâle ise İstanbul’daki Jön Türk mat- iletilen bir başvuruda kullanılan “Les baasında basıldığını iddia eden bir membres Franc-Maçons du Comité ibareyle (Imprimerie du Comité de la Liberal Ottoman de Constantinople” Jeune-Turquie à Constantinople) neş- ifadesi bunu tüm açıklığıyla ortaya rolundu. Batı basını bu yayın faaliye- koymaktadır (L[ansdowne]’dan O’Co- tini Jön Türklüğe atfediyordu. nor’a 8 Mayıs 1901/no. 107’nin müsved- Halbuki İstanbul’da henüz öğren- ci örgütlenmesi ötesinde bir faaliyete desi, National Archives, F.O. 78/5119). geçememiş olan Jön Türklük yabancı Bu dönemde Jön Türklüğün şemsi- dillerde kitap basarak bunu Avru- pa’ya dağıtabilecek imkânları hayal ye örgütü haline gelmiş olan Osmanlı dahi edebilecek durumda değildi. Söz İttihad ve Terakki Cemiyeti, bütün konusu kitapları yayına hazırlayarak muhaliflerin kendi çatısı altında yer dağıtan Comité Libéral Ottoman, aldığını savunmakla birlikte Comité daha geniş bir kavram olan Jön Türk- Liberal Ottoman’ın ayrı bir teşkilât- lüğe sahip çıkmak istiyordu. Kendisi- lanma olduğunu vurgulamaya özen ne rakip olabilecek ciddi bir örgütlen- göstermişti (Ahmed Riza, “Respectons me ise ortada gözükmüyordu. la Constitution,” Mechveret Supplément 1895 yılı sonlarında Hınçak Komi- tesi tarafından düzenlenen Bâb-ı Âlî Français, no. 101, 15 Temmuz 1900, s.1). gösterisi ve akabinde meydana gelen Comité Liberal Ottoman da buna uy- olaylar sonrasında siyasal ortam ka- gun bir faaliyet planı sergiledi ve “Jön Türklük”ü temsil iddiasından vazgeç- ti. 1901 yılında sabık Sultan Murad nâmına İngiliz Kralı VII. Edward 78 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
ve Ligue des Droits de l’Homme’a “İnkılâb-ı Azîm”sonrasındaki en önemli gelişme, mektuplar gönderen Comité Liberal Masonluğun popülerliğinden yararlanmak Ottoman daha sonra siyaset sahne- isteyen İttihad ve Terakki çevrelerinin bağımsız sinde fazla gözükmedi. bir Osmanlı obediyansı kurarak bunun üzerinden yabancı müdahalesine karşı çıkmaları olmuştu. Bunun nedeni, Jön Türklüğü çatısı altında toplayan İttihad ve nıp, Masonların Fransız İhtilâli’nden mına gelmez. Ancak farklı Jön Türk Terakki Cemiyeti’nin siyasal Ma- sonluğun faaliyetlerini “yüksek si- başlayarak özgürlükçü ve anayasal örgütlerinde Masonların görev almış yaset” olarak görmesi ve anlamsız bulmasıydı. Necmeddin Ârif Bey hareketlerin başarıya ulaşmasındaki olmasının siyasal yaklaşımlar ve eği- tarafından İshak Sükûtî’ye gönderi- len 19 Şubat 1901 tarihli mektupta rolünü vurgulamış, ancak satır ara- limleri derinliğine etkilemediğinin altı kullanılan, “Utanmadan gûya İstan- bul’da Libéral Ottoman nâmında bir larında bu örgütle kendilerinin farklı çizilmelidir. cemiyet varmış da ânlar da ânın re’i- si ve âzâsı imişler gibi davranıyorlar. teşkilâtlar olduklarına dikkat çekmiş- “İnkılâb-ı Azîm”den önce Kim yutar bu dolmayı, ama sersem ti (“Franmasonlar,” Şûra-yı Ümmet, no. İttihatçılar ve Masonluk kaz Abdülhamid yutar bile!!” ifadesi 27 [29 Nisan 1903], s. 3). bu yargıyı oldukça açık biçimde dile getirmektedir (Arkivi Qëndror i Shtetit, V. Murad’ın 1904 yılında vefatı, 1906 yılında Jön Türk hareketi Fondi Dr. I. Temo, 19/106-5/296/1644). uzun süre onun kurtarılması ve ye- Osmanlı Terakki ve İttihad ve Te- Saflar bu şekilde ayrıldığında Ma- sonlar, Jön Türklük üzerinde iddi- niden tahta geçirilmesini temel hedef şebbüs-i Şahsî ve Adem-i Merkeziyet alarda bulunma yerine hareketle iyi ilişkiler kurma üzerine odaklanmış- edinmiş olan siyasal Masonluğun faa- cemiyetleri etrafında örgütlendiğinde lardır. 1902 Kongresi sonrasında Jön Türklük ikiye ayrıldığında siyasal liyetlerinde önemli bir düşüşe neden de benzer bir durum ortaya çıkmış- Masonluk, ağırlıklı olarak Sabahad- din Bey ve İsmail Kemal Beylerin oldu. Bu tarihten sonra belirgin bir tır. Her iki örgüte katılanlar arasın- başını çektikleri liberal kanadı des- teklemiş, buna karşılık Ahmed Rıza siyasal Masonluk planlama ve eylem- da Masonlar bulunmuş ama dahilî Bey ve İcraatçılar adı verilen grup- ların oluşturduğu diğer kanat ile de ciliğinden bahsedebilmek zordur. hizipler oluşturmadıkları gibi genel iyi ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Doğal olarak, bu gelişme söz konu- siyaset konusunda farklı yaklaşımları Mason yayın organı L’A- cacia dergisi 1903 yılında su tarih sonrasında Jön Türk hareketi benimsememişlerdir. Örneğin Terakki yayınladığı bir yazıda Ah- med Rıza Bey’in Doğu içinde Masonların yer almadığı anla- ve İttihad Cemiyeti yeniden örgütle- Sorunu’na yaklaşımını övmüş ve Jön Türkle- nirken Mısır Masonluğunun liderle- rin başarıya ulaşarak 1876 Kanun-i Esasî’si- rinden Muhammed Ali Halim Paşa ni yürürülüğe koyma- larını dilediklerini ifa- da hey’et-i merkeziyeye girmiş, ama de etmişti (O. Pontet, örgütün genel siyasetleri üzerinde- “La Franc-Maçonnerie ki etkisi, Mason olmayan üyeler, et la question d’Orient,” örneğin Dr. Bahaeddin Şakir’e L’Acacia, no. 3 [1903], kıyasla fazlasıyla sınırlı ol- ss. 203-207). Ahmed Rıza Bey verdiği cevap- muştur. ta dikkatli bir dil kulla- 1907 yılında Osmanlı Terakki ve İttihad Ce- miyeti ile birleşerek bu örgütün Haricî Merkez-i » V. Murad Umumîsi unvanını ala- cak olan Osmanlı Hür- riyet Cemiyeti’nin 10 kurucusundan Mehmed Tahir Bey haricindekile- rin Mason olması, Sela- nik örgütlenmesi hakkında değişik iddiaların ortaya atılmasına neden olmuştur. 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 79
TARİHÇİ GÖZÜYLE M. ŞÜKRÜ HANİOĞLU Gerçekten de Hürriyet Cemiyeti’nin tion Constitutionelle: La Décentrali- » Jön Türklüğe atfedilen kitap erken örgütlenmesinde İtalyan obe- sation et la Réforme Administrative diyansına bağlı Macedonia Risorta başlıklı risâleyle Sabahaddin Bey’in 31 Mart Vak’ası sonrasında Hareket ve Labor et Lux ile Fransız obedi- tezlerine destek vermişti. Ordusu komutanları (üstte). yansına (Grand Orient de France) İstanbul’daki Jön Türk Matbaası’nda bağlı Véritas localarına kayıtlı üyeler “İnkılâb-ı Azîm” sonrasındaki en basıldığı iddia olunan La Turquie sous önemli roller oynamışlardır. Bunların önemli gelişme, Masonluğun popüler- Abd-ul-Hamid başlıklı kitabın kapağı. yanı sıra İspanya obediyansına bağ- liğinden yararlanmak isteyen İttihad lı Perseveranza ve Yunan obedi- ve Terakki çevrelerinin bağımsız bir sal programını gerçekleştirme alanın- yansına bağlı Filippos localarının Osmanlı obediyansı (Grand Orient) da kullandığı yorumu yapılabilir. üyelerinden de harekete katılanlar kurması ve bunun üzerinden yabancı olmuştur. Bu locaların Avrupa ve müdahalesine karşı çıkmaları olmuş- Burada ilginç olan, Ebüzziya Tev- Mısır’dan gizli muhaberat ve yasak tu. 1909 yılında yaşanan bu geliş- fik Bey’in yazımızın başında zikret- yayınların getirilmesi, saklanma- me uluslararası Mason teşkilâtında tiğimiz makalesinde vurguladığı gibi sı ve dağıtılması alanında öncele- önemli tepkilere neden olmuş, İngiliz Tanzimat’ın ilerleyen yıllarından iti- ri Hürriyet Cemiyeti, daha sonra Mason yapılanması, milliyetçi eğilim- baren entelektüeller ve bürokratlar ise Terakki ve İttihad Cemiyeti’ne lerini eleştirdiği yeni kurumu tanıma- arasında Masonluğa duyulan yaygın önemli katkıları gerçekleşmiştir. yı dahi reddederken, Fransız ve İtal- ilgidir. Bu yazıda da dile getirildiği yan obediyansları mesafeli bir ilişkiyi gibi Farmasonluğun, “yarım asırdan Ancak bu katkının ötesinde, Ma- benimsemişlerdi. ziyade bir zamandan beri lisanımız- sonluğa ait belirli siyasal programın da -küfrüyâtın mertebe-i kusvâsını bu kanalla Terakki ve İttihad Cemi- Bu açıdan bakıldığında, Masonla- ifham eden- sıfat-ı reddiyenin eşna‘ı yeti’ne kabul ettirilmesi benzeri bir rın İttihad ve Terakki’yi değil, İttihad olmak üzere isti‘mâl olunmakda” bu- durumun gerçekleşmediğinin altı çi- ve Terakki’nin Masonluğu kendi siya- lunmasına karşın böylesi bir popüla- zilmelidir. Örneğin Dahilî Merkez-i rite kazanmış ve bürokraside aşırı ilgi Umumî ve Selânik teşkilâtı içinde görmüş olmasının nedenleri üzerinde Talât Bey (Paşa) benzeri ileri gelen durulması gerekir. Masonlar olmasına karşılık, Manas- tır örgütlenmesinde Mason üye sayı- Ebüzziya Tevfik Bey’in sunduğu sı oldukça az olmuştur. Bunun yanı “özgürlük şarabıyla sarhoş olma” te- sıra örgütün askerî kanadının Enver zinin bu aşırı ilgiyi açıklama konusun- Bey (Paşa) ve Ahmed Niyazi Bey da yetersiz kaldığı ortadadır. Bu yö- benzeri liderlerinin Mason olmadıkla- nelimin toplumsal nedenlerini ortaya rı da vurgulanmalıdır. koymak, şüphesiz son dönem Osmanlı seçkinlerini anlama konusunda meka- Bu iç içe geçişin en önemli nedeni, nik ve indirgeyici komplo kuramların- şüphesiz Masonluğun II. Abdülhamid dan daha yararlı olacaktır. rejimi ile başından beri çatışmacı bir ilişki içine girmesi ve liberal muha- lefeti desteklemesidir. Ancak bunun fazlasıyla genel bir siyaset olduğu- na işaret etmek gereklidir. Nitekim Terakki ve İttihad Cemiyeti’nin en önemli rakibi olan Sabahaddin Bey de bilhassa Yunan Masonları ile son derece iyi ilişkiler geliştirmişti. 1908 sonrasında İttihadçılığa karşı liberal bir seçenek olarak ortaya çıkan Saba- haddin Bey’e destek verenler arasın- da çok sayıda Mason olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Scalieri’nin oğlu da 1911 yılında İstanbul’da yayınlayarak V. Murad’a ithaf ettiği La Régénéra- 80 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Selçuklu Tarihi İSTANBUL’U ALAMADI AMA TÜRK DENİZCİLİĞİNE İLK ÇAPAYI O ATTI MUHARREM KESİK ti. Danişmendname’ye göre Sultan Turasan’ın maiyetinde [email protected] bulunuyordu. Turasan emrindeki 20 bin kişilik askerî kuv- ırçın dalgaların kan kardeşi, Bizans’ın deniz- vetle Danişmend Gazi’den ayrılıp yanında Çaka, Kara Tona den gelen korkulu rüyası… İzmir ve çevresi ve Hasan Hoşâvendî’yi bulundurup Kayseri’den İstanbul’a ile Ege kıyılarındaki adalarda egemenlik tesis kadar akınlar düzenledi. Ancak bu faaliyetleri bir deniz sa- ederek bölgeye hâkim olan ilk Türk deniz sa- vaşında son bulacaktı. Çaka Bey bu sıralarda muhtemelen vaşçısı Çaka Bey hakkında ne yazık ki fazla bilgi yok. Var- Bizanslı Kumandan Kabalika Aleksandr’a esir düştü (1078). lığından, Bizans İmparatoru I. Aleksios Komnenos’un kızı Bizans İmparatoru Nikephoros Botaneiates ona “proto- Anna Komnena’nın eseri Alexiad’a kaydettiği bilgiler saye- nobilissimos” unvanı ile bazı imtiyazlar tanımış ve hedi- yeler vermişti. Anna Komnena’ya göre Çaka Bey, sarayda sinde haberdar olabiliyoruz. Kendisinden bahseden başka Homeros’u okuyup anlayacak kadar Bizans dilini ve savaş metotlarını öğrendi. Bizans tahtına göz diktiği belirtilen bir kaynak olan Danişmendname’ye göre Çaka Bey Oğuzla- rın Çavuldur boyuna mensup bir Türk beyidir. Malazgirt Savaşı’ndan sonra Büyük Selçuklu Sultanı Al- parslan tarafından Anadolu’nun fethiyle görevlendirilmiş- 82 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Asırlar sonra Osmanlı’nın deniz zaferleriyle taçlanan Türk denizcilik tarihinin ilk kahramanıydı. Bizans’ın imparatorluk unvanını korkusuzca kullandı. Hedefi büyüktü: İstanbul. Bizans Prensesi Anna Komnena’nın günlüğüne bile konu olan bu Türk kumandanı kimdi dersiniz? Çaka Bey’in dalgalardan kıyılara savrulan nefes nefese hikâyesine buyurun. 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 83
Selçuklu Tarihi Çaka Bey’in denizciliğe önem verme- ferlere başladı. Selçuklu Sultanı Süley- kurtarmak üzere gönderilen bir do- sinin sebebinin İstanbul’u ele geçir- manşah’ın Büyük Selçuklularla Halep nanmayı mağlup etti. Üstelik gemi- mek olduğu anlaşılmaktadır. önlerinde giriştiği mücadelede (1086) lerin çoğunu ele geçirmişti. Bu olay ölümü üzerine Bizans’a karşı İznik’te Çaka Bey’in ilk deniz galibiyeti olarak I. Aleksios Komnenos’un tahta çıkı- yerine vekil olarak bıraktığı Ebu-l Ka- tarihe geçti. Bizans bu kez daha güç- şından sonra Çaka Bey’in İzmir’i ele ge- sım ile birlikte hareket etti. lü bir donanma yolladı üzerine. Fakat çirdiğini görürüz. Ancak İstanbul’dan Konstantinos Dalassenos kumanda- hangi şartlar altında ayrıldığını ve han- Çaka, 1086 yılında donanmasıyla sında ilerleyen Bizans donanmasını gi tarihte İzmir’e egemen olduğunu bi- İzmit’e saldırdı. Balkanlar’da yaşa- Sakız adasında meydana gelen kara lemiyoruz. Çaka Bey burada gemi yapı- yan Peçeneklerle ittifak kurup ortak savaşında mağlup etti. mından anlayan birinin yardımıyla 40 bir plan dahilinde Bizans’ı ele geçir- gemi inşa edip ilk Türk deniz donan- me hazırlıkları yaptı. Fakat merke- Çaka Bey stratejik hamleleri birer masını oluşturarak Bizans’a karşı se- ziyetçi bir politika izleyen Sultan birer devreye sokuyordu: Savaştan Melikşah’ın, Porsuk adlı bir emirin sonra Dalassenos ile yaptığı görüşme- » Körfezin yeni hâkimi idaresinde İznik’e gönderdiği ordu de İstanbul’da iken kendisine verilen planlarını altüst etti. Ebu-l Kasım Bi- imtiyaz ve rütbeleri geri istedi. Ay- Denizciliği Bizans’ın elinde esir tutulduğu zans ile anlaşmak zorunda kalsa da rıca kızının da imparatorun oğlu ile yıllarda öğrenen Çaka Bey, donanmasını Çaka Bey mücadelesinden vazgeç- evlenmesini talep etti. İstekleri ger- kurduktan sonra İzmir Körfezi ve civarını meyerek Urla ve Foça’yı ele geçirdi. çekleştirilirse adaları imparatorluğa ele geçirdi. Bu bölgeyi üs edinerek Bizans’a Akabinde Midilli ve Sakız adalarını iade edeceğini ekledi. Fakat iki taraf karşı seferlere girişti. İzmir Körfezi’nin bir fethederek Sisam ve Rodos’a kadar arasında bir anlaşma gerçekleşmediği minyatürü. hâkimiyet sahasını genişletti. gibi Çaka Bey kuvvet toplamak üze- re İzmir’e geri döndü. Konstantinos Kendini imparator ilan etti Dalassenos ise kuvvetleriyle Sakız ka- lesine saldırıp geri aldı. Ancak Midil- Hatta Bizans tarafından Niketas li’de başarısız oldu. Kastamonites komutasında adaları Ali Rıza İşipek, Türklerin İlk Amirali Çaka Bey, Denizler Kitapevi, İstanbul, 2013. 84 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Çaka Bey Balkanlar’daki Peçenek- TÜRK DENİZCİLİĞİNİN hazırlığına girişti. Bu arada Midilli, lerle yeniden temasa geçerek ittifak İLK TERSANELERİ Sakız, Sisam ve Rodos’ta tekrar ege- arayışına girmiş; ayrıca Bizans’ın hiz- menlik sağladı. metinde bulunan Anadolu Türklerini Türkiye Selçukluları Gemlik (Kios), hizmetine davet etmişti. Muhtemelen Antalya, Sinop, Alanya (Alâiye) ve Fetihleri Çanakkale Boğazı yö- Sakız adasını 1090 yılında geri aldı. Beyşehir gölü yakınındaki Kubadabad nünde gelişti. Karadan Edremit’i ele Bizans’ın Sicilya ile savaş halinde ol- Sarayı civarında tersaneler kurmuşlar- geçirip Abydos’u kuşattı. Muhteme- masından istifade ederek Sisam adası dı. Beyşehir gölünde, Büyük Saray’ın len Trakya üzerinden İstanbul’a ulaş- ile Rodos’u da geri aldı. Peçeneklerle altında göl kıyısında iki gözlü küçük maya çalışıyordu. Adeta küllerinden oluşturduğu ittifaka İznik’te bulunan bir tersane vardı. Bu, muhtemelen doğuyor, hızla nüfuz ve kudret kaza- Ebu’l Kasım da katıldı. İttifak karşısın- gölde dolaşmak ve balık avlamak için nıyordu. Artık İzmir ve civarı ile ada- da çaresiz kalan İmparator Aleksios, çeşitli büyüklükte teknelerin yapımın- larda sıkıca tutunmuştu. Şimdi sıra Kumanlarla anlaştı. Ancak nedendir da kullanılıyordu. kuzeye, yani Bizans arazisine doğru bilinmez, Çaka Bey Bizans’a karşı gi- süratle yayılmaktaydı. rişilecek ortak mücadeleye katılmak- Türkiye Selçukluları dönemin- tan vazgeçti. Yalnız kalan Peçenekler den zamanımıza kadar gelebilen Onun önlenemez ilerleyişi, dama- ise Kumanların saldırısı sonucu ağır tek tersane Alanya’dadır (üstte). 13. dı I. Kılıç Arslan’ı da tedirgin ediyor- kayıplar verdiler (29 Nisan 1091). yüzyılda kurulan tersane, gemi yapım du. Türkiye Selçukluları, Anadolu’da ve saklama amaçlı gözler, top döküm kendilerinden daha güçlü bir devlet Bu arada Çaka Bey kendini “İmpa- yeri, günümüzde bulunmayan ancak istemezdi elbette. Zaten doğuda Da- rator” (Basileios) ilan ederek donan- suyun altında temelleri görülebilen nişmendliler güç kazanmakta ve Kılıç masını güçlendirdi ve kızını I. Kılıç mendirek ve bu kompleksi koruyan Arslan’ı tedirgin etmekteydi. Ayrıca I. Arslan ile evlendirdi. Amacı, iyi bir bir kuleden oluşuyordu. Sadece gemi Kılıç Arslan, Çaka Bey’in ülkesini ya- asker olan Sultanın desteğini almaktı. imal eden ya da gemilerin kışın sak- yılma alanı olarak görüyordu. Aleksios ise Çaka Bey’in faaliyetlerini lanması için kullanılan bir yapı değildi. yakından takip ediyordu. Daha fazla Donanma yapabilecek kapasitedeydi. güçlenmesini istemediği için 1092 baharında Midilli’yi geri almak üzere Tersanenin kuruluş amacı, Doğu karadan Ioannes Dukas idaresinde bir Akdeniz’de ticarî ve askerî egemen- orduyu, denizden de Kostantinos Da- liği ele geçirmek, Ege denizindeki lessenos komutasında büyük bir do- ticarî etkinliklere katılmak, hatta nanmayı Çaka Bey’in üzerine yolladı. mümkün olduğunca yeni üsler elde edebilmekti. Bu Çaka Bey, Midilli adasının savun- dönemde bölgede deniz masını kardeşi Yalvaç (Galabatzès)’a ticareti ve bu ticaretten bıraktı, kendisi de hazırlıklara başla- elde edilen gelir olağanüstü dı. Bizans ordu ve donanmasının üç boyutlardaydı. Bazı araştır- ay devam eden kuşatması başarılı macılar ticaret hacminin Türk olmayacaktı. Yine de Çaka Bey asker- topraklarını dünyanın en zengin lerinin adayı sağ salim terk etmeleri ülkesi yaptığını iddia ederler. şartıyla Midilli’yi Bizans’a bırakmak zorunda kaldı. Fakat Bizanslı kuman- danlar verdikleri söze uymadılar; Türkler adayı boşaltırken aniden hü- cuma geçerek gemilerini tahrip etti- ler. Kısa bir süre sonra Sisam adası da Bizans’ın eline düştü. Bizans İmparatoru Aleksios’un son müdahalesine rağmen Çaka Bey’in pes etmeye niyeti yoktu. Kısa zaman- da “Dromon” adı verilen hücum ge- mileri ile çifte kürekli ve üç kürekli gemilerden oluşan yeni bir donanma 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 85
Ali Rıza İşipek, Türklerin İlk Amirali Çaka Bey, Denizler Kitapevi, İstanbul, 2013. » Paylaşılamayan ada Bizans’ın fitnesi 11. yüzyılda Ege ve Akdeniz’de Bizans İmparator, nispeten daha iyi ilişki- donanmalarına göz açtırmayan Çaka Bey ler içinde olduğu I. Kılıç Arslan’a mek- özellikle adaları hedef alıyordu. Ege’deki tubunda şu sözlere yer veriyordu: Sakız adası iki taraf arasındaki mücadelede defalarca el değiştirmişti. Adanın 16. “Şanı Büyük Sultan Kılıç Arslan! yüzyıldaki halini yansıtan bir gravür. Biliyorsun ki, sultanlık sana baba mirası. Oysa kayınpederin Çaka görü- Bu durumun farkında olan İmpa- nüşte Roma (Bizans) Devleti’ne karşı rator Aleksios, Çaka Bey ile I. Kılıç silahlanıyor ve kendisine İmparator Arslan’ın arasını bozmak istedi. Ka- (Basileus) dedirtiyor. Ama besbelli bu yınpeder ile damadın Bizans’a karşı bir aldatmaca. birlikte hareket etme ihtimalini orta- dan kaldırmak ve iki rakibin birinden Aslında öylesine büyük tecrübe kurtulmak elini epeyce hafifletecekti. sahibi bulunan ve son derece bilgili Aynı şekilde bunların birbirlerini za- bir kişi olan Çaka, kendisinin Rum- yıflatmasına yönelik faaliyetlere de lar üzerinde Basileus (imparator)’luğa ağırlık verdi. hiçbir hakkının bulunmadığını ve bu kadar büyük bir devletin başına geç- mesinin imkansız olduğunu biliyor. Kurduğu bütün tezgah sana yönel- miştir. Bu durum karşısında sen ne onu başıboş bırakmalı, ne de cesaretini yitirmelisin. Yapman gereken, tahtın- 86 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Selçuklu Tarihi dan (hâkimiyetinden) yoksun bırakıl- Tarihçi, biraz da duygusal bir kaybetti. Yeni başkent Konya oldu. mamak için uyanık durmak. Bizans Prensesi Böylece Selçuklular Konya ve çevresi- ne münhasır bir devlet olurken hem Bana gelince, ben Tanrı’nın yardı- Bizans İmparatoru I. Aleksios Bizans’ın merkezi İstanbul’dan, hem mıyla onu Rum ülkesinin sınırların- Komnenos’un kızı olan Anna Komnena de denizden uzaklaşmış oldular. dan kovarım. Seni de kendi çıkarın babasının iktidar yıllarını anlattığı Alexi- için ülkelerini ve egemenliğini uya- ad isimli eseriyle tanınmıştır. Edebiyat, Sultan I. Kılıç Arslan’ın Haçlıları nıklıkla korumaya ve olabilirse barış- felsefe, coğrafya ve tarih üzerine iyi bir ciddiye almamak, kendi soyundan çı yollardan, o bunu istemezse silahla eğitim almış olan Anna’nın adını ölüm- olan Danişmendlilere karşı kıyasıya onu yeniden kendi buyruğuna alma- süzleştiren kitabı zevkle okunmasıyla bir mücadeleye girmek, Bizans’ın ya davet ederim.” da meşhurdur. başlıca düşmanlarından olan kayın- pederi Çaka Bey’i öldürtmek, son İmparatorun kışkırtmaları kısa Teklifini kabul eden I. Kılıç Arslan olarak Büyük Selçuklularla savaşmak sürede meyvelerini verdi. İki Türk bir ziyafet tertip etti. Çaka Bey’in da- gibi hataları sebebiyle devlet zayıfla- hükümdarı, akrabalık ilişkilerine dı. Ayrıca Kılıç Arslan’ın genç yaşta rağmen birbirlerine düşman oldu. madına da bu yakışırdı zaten, değil ölümü sonrasında çocukları arasında I. Kılıç Arslan ordusu ile Çaka Bey’e mi? Ama hayır, kayınpederini ağır- çıkan taht kavgaları, henüz kuruluş karşı harekete geçerken, bir Bizans aşamasında olan Türkiye Selçukluları- donanması da denize açıldı. lamak yerine ziyafet sırasında nı buhrana sürükledi. Haçlı Seferleri öldürttü (muhtemelen 1095 ve Büyük Selçuklulara karşı girişilen Abydos’ta bulunan Çaka Bey geliş- yılında oldu bu olay). Böy- mücadeleler, denizcilik ve donanma me üzerine damadı I. lece İmparator Aleksios kurma faaliyetlerinin de kesintiye uğ- Kılıç Arslan ile konuş- çok önemli bir düşmanın- ramasına yol açacaktı. maya karar verdi. dan kurtulmuş oldu. Sultan I. Kılıç Arslan ise Selçuklu donanmasının kıyıda bir şehrin kuşatılmasında ve deniz aşırı henüz emekleme devresinde kara parçalarına asker nakli dışında, olan Türk denizciliğine büyük bir denizde meydana gelen bir savaşta na- darbe indirdiğinin farkında değildi. sıl bir netice elde ettiği hususunda bir Ayrıca hem Bizans’ın ömrünün uza- şey söyleyemiyoruz. Belki de Selçuklu masına yol açtı, hem de 1097’de Haç- donanması denizde mücadele verebi- lılara karşı girişmek zorunda kalacağı lecek boyutta gelişme gösterememişti. büyük mücadelede yanında yer ala- Kaynaklarda böyle bir deniz savaşın- dan bahsedilmemektedir çünkü. cak önemli bir müttefiğini elleriy- le yok etti. Çaka Bey ile başlayan Türk denizci- I. Kılıç Arslan zamanında liği gelecekte büyük bir gelişme kay- düzenlenen I. Haçlı Seferi detmiş, devletin zayıflamasından son- sırasında Türkiye Selçuk- ra da Selçuklu’ya tâbi beylerin eliyle lu Devleti başkent İznik’i yükselişini devam ettirmiştir. Diyebi- liriz ki, Osmanlılar zamanındaki şanlı deniz savaşlarıyla şavkıyan altın de- vir, ilhamını Çaka Bey’den almıştır. Muharrem Kesik Doç. Dr., İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi. 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 87
Yakın Tarih 27 M19A6Y5ISSEDÇAİMRLBEERSİİNNEDEN © DERİN TARİH ARŞİVİ 88 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Darbeyle kapatılan DP’nin halkın gönlüne kök salan sevgisini kim imha edebilirdi ki? 1965 seçimlerinde DP’nin devamı olarak gördüğü AP’yi ezici bir oy oranıyla iktidara taşıyan halk, darbecilere önemli bir mesaj vermişti. AHMET DEMİREL üye vermişlerdi ve örgütsel yapılarını da emekliye ayırdığı Ragıp Gümüş- korumaktaydılar. Asıl mesele, 29 Ey- pala’nın başkanlığında kurulmuştu. [email protected] lül 1960’ta kapatılan DP’nin yarattığı Programı büyük ölçüde DP’nin prog- siyasî boşluğun nasıl doldurulacağıy- ramına benziyordu. 27 Mayıs 1960 darbesi dı. Bu boşluk askerî müdahaleyle ge- Türkiye’nin siyasî len olağanüstü ve kısıtlı şartlar altında DP’nin mirasına sahip çıkarak hayatını temelden dolduruldu. AP’den iki gün sonra kurulan YTP sarsmıştı. Türkiye’yi ise siyasî arenaya, 27 Mayıs sonrası 1950-60 arasında tek başına yöneten Yeni kurulan ilk parti, 19 Ocak’ta hükümetin Maliye Bakanı Ekrem Ali- Demokrat Parti (DP) kapatılmış, yö- Sosyalist Partisi oldu. Bunu 6 Şubat’ta can’ın başkanlığında atılmıştı. Parti- neticileri ve milletvekilleri cezalara Mutedil Liberal Parti izledi. 11 Şubat nin programı AP programından çok çarptırıldığı gibi siyaset yapmaları günü 4 yeni parti siyasî arenaya ka- farklı değildi. da yasaklanmıştı. 1957 seçiminde oy- tıldı. Bunlar Adalet Partisi, Çalışma ların neredeyse yarısını alan iktidar Partisi, Cumhuriyetçi Mesleki Islahat Darbeden sonraki ilk seçim 15 partisinin dışarıdan müdahaleyle or- Partisi ve Memleketçi Serbest Parti’y- Ekim 1961’de yapıldı. Çoğunluk sis- tadan kaldırılması, elbette o partinin di. Seçime katılabilmek için son tarih temi yerine nispi temsil sistemine ge- gerçekten ortadan kalktığı anlamına olan 13 Şubat günü bunlara 7 parti çilmişti. Seçim kanununda ülke barajı gelmiyordu. Bütün cezalar ve yasakla- daha katıldı: Yeni Türkiye Partisi, Tür- yerine seçim çevresi barajı vardı. malara rağmen DP’nin mirasına sahip kiye İşçi Partisi, Güven Partisi, Müsa- çıkan ve siyasî boşluğu doldurmaya vat Partisi, Millete Hizmet Partisi, Mu- Seçime ikisi eski (CHP ve CKMP), niyetlenen parti veya partilerin kurul- hafazakâr Parti ve Cumhuriyetçi Parti. ikisi de yeni (AP ve YTP) olmak üzere ması kaçınılmazdı. 4 parti katıldı. Seçimlerden önce asıl Bu kadar çok parti kurulmuş olma- merak konusu, 27 Mayıs’taki askerî Darbeden yaklaşık 8 ay sonra, 12 sına rağmen, DP’nin bıraktığı boşluğu müdahalenin ardından CHP’nin nasıl Ocak 1961’de siyasî partilerin faali- doldurmaya esasen iki parti adaydı: bir sonuç alacağı ve DP’nin asıl miras- yetlerine tekrar izin verildi. 27 Mayıs Adalet Partisi (AP) ve Yeni Türkiye Par- çısının kim olacağıydı. harekâtıyla faaliyetleri durdurulan tisi (YTP). AP yönetime güven vermek Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve amacıyla 27 Mayısçıların önce Genel- Milletvekili seçimine katılma oranı Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi kurmay Başkanlığına getirdiği, sonra yüzde 81 düzeyinde gerçekleşirken, (CKMP), siyasî faaliyetlerin serbest bı- kesin bir galibinin olmadığı görüldü. rakılmasından önce Kurucu Meclis’in CHP yüzde 36,7’lik bir oy oranıyla bir kanadı olan Temsilciler Meclisi’ne 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 89
173 milletvekili çıkarırken, AP yüzde Partilerin illerden ve artık oylarla çıkardıkları 34,8 oranında oy alarak 158 milletve- milletvekilliklerinin dağılımı killiği kazandı. Oyların yüzde 14’ünü alan CKMP 54, yüzde 13,7’sini alan YTP Parti İllerden çıkan Artık oylardan çıkan Toplam ise 65 milletvekili çıkardı. Hiçbir ba- milletvekili milletvekili ğımsız aday milletvekili seçilememişti. AP Sayı Yüzde CHP Sayı Yüzde Sayı Yüzde 240 100,0 Partilerin Cumhuriyet Senatosu se- CKMP 204 85,0 36 15,0 134 100,0 çimlerinde aldıkları oy oranları, Mil- MP 102 76,1 32 23,9 11 100,0 let Meclisi seçimlerinde aldıklarıyla TİP 11 100,0 31 100,0 büyük ölçüde paraleldi. CHP yüzde YTP 0 0,0 25 80,6 15 100,0 37, AP yüzde 35,3, YTP yüzde 13,9, Toplam 6 19,4 13 86,7 19 100,0 CKMP ise yüzde 13,4 oranında oy al- 2 13,3 16 84,2 450 100,0 mıştı. Ama çoğunluk sistemi AP’nin 3 15,8 133 lehine çalışınca oy oranı bakımından 317 CHP’nin gerisinde kalsa da AP, tam 71 senatör çıkararak Cumhuriyet Senato- Yüzdeler yatay okunmalıdır. Yani AP kazandığı 240 milletvekilliğinin yüzde 85,0’ini oluşturan 204’ünü illerden, yüzde 15,0’ini su’nda en çok üyeye sahip parti unva- oluşturan 36’sını artık oylardan kazanmıştır. nını elde etti. CHP 36, YTP 27, CKMP ise 16 senatör çıkarabilmişti. dan 1,5 yıl geçtikten sonra kendi eliy- “21 Ekim Protokolü” adıyla bir bildi- le devirdikleri partinin mirasçılarına riyi ilan etti. Buna göre, TBMM top- CHP’nin seçimleri tek başına ka- sorunsuz bir biçimde devretmesi pek lanmadan önce duruma el koyulacak, zanamaması 27 Mayıs yönetimi için beklenemezdi. siyasî partilerin faaliyetleri yasakla- ciddi bir sorun doğurdu. DP’nin mi- nacak, seçim sonuçları geçersiz sayı- rası üzerinde hak iddia eden CHP dı- Yeni darbe mi geliyor? lacak, Millî Birlik Komitesi (MBK) fes- şındaki 3 parti hem toplam oy oranı, hedilecek ve iktidar “ulusun gerçek hem de milletvekili sayısı açısından Seçimlerin hemen ardından 21 ve yetenekli temsilcilerine” devredi- çoğunluğu elde etmişti. Ama DP’yi Ekim’de, kendisine “Silahlı Kuvvetler lecekti. Ayrıca bu kararların uygulan- deviren askerî yönetimin iktidarı ara- Birliği” adını veren ve ordu içinde ol- ması 25 Ekim’den bir gün sonrasına dukça etkili bir grup subay İstanbul bile bırakılmayacaktı. Harp Akademisi’nde toplantı yaparak ÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ S 19 Mart 23 Temmuz 1912 Seçimleri 1914 Seçimleri 18 Mart II. Abdülhamid’in II. Meşrutiyet ilan Meşrutiyetin 2. seçimi gergin İttihatçılar, Bab-ı Ali Son Osmanlı Meclis-i bir ortamda geçti. Seçmen- baskınının ardından huzurunda edildi. ler İttihatçıların hücum ve Mebusan’ı son Dolmabahçe Sarayı’nda tek parti rejimi toplantısını yaptı 1908 baskılarına maruz kaldı. kurmuşlardı. Nisan’da ve Sultan Vahdettin ilk Meclis açıldı. Muhalifler seçimi,“dayaklı” meclisi 9 Nisan’da ya da“sopalı seçim”diye yapılan seçimde 1877 adlandırdılar. İttihatçılar 270 meclisin neredeyse feshetti. sandalye alırken muhalifler tamamı İttihatçılardan 1920 15 mebus çıkarabildi. oluştu. 1911 1914 28 Mart 17 Aralık 11 Aralık 1919 Seçimleri 23 Nisan Osmanlı-Rus Savaşı’nın çık- II. Meşrutiyet’in ilk İlk ara seçim yapıldı. Aralık ayında yapılan seçimler BMM açıldı. İstiklal ması üzerine meclis dağıldı. parlamentosu İstanbul’da Kaybeden taraf tek oy ülkenin büyük bir kısmı işgal Savaşı’nı yürüttü ve toplandı. Parlamentoya farkla İttihatçılar oldu. altındayken gerçekleşti. Seçimi Lozan görüşmelerine Aynı yılın Aralık ayında seçilen mebusların çoğu ezici bir çoğunlukla kazanan açılan ikinci meclis 14 Şubat İttihatçıların önerdiği ya da Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i katıldı. desteklediği adaylardı. Hukuk Cemiyeti grubu oldu. 1878’de II. Abdülhamid tarafından tatil edildi ve anayasa askıya alındı. 90 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Yakın Tarih Silahlı Kuvvetler Birliği daha önce Gürsel, siyasî parti liderleri ve kuvvet bir tutum içine girmeyecek, Yassıa- de Haziran’da Hava Kuvvetleri Komu- komutanlarıyla Çankaya’da bir top- da’da çeşitli cezalara çarptırılmış ki- tanı İrfan Tansel’in MBK tarafından lantı düzenledi. Liderler kuvvet ko- şilerin affı ile ordudan uzaklaştırılmış görevden alınmasını engelleyerek bü- mutanlarının önünde “Çankaya Pro- “Eminsu”ların orduya geri dönmesi- yük bir güç gösterisinde bulunmuştu. tokolü” olarak anılan bildiriye imza ni söz konusu etmeyeceklerdi ve en attılar. Buna göre, partiler 27 Mayıs’a önemlisi, Cemal Gürsel’i Cumhurbaş- 21 Ekim Protokolü, MBK’yı hemen karşı çıkmayacak, anayasaya aykırı kanı seçeceklerdi. harekete geçirdi ve 23 Ekim’de Cemal MİLLÎ BAKİYE SİSTEMİ NEDİR? » Org. Cemal Gürsel Millî bakiye sistemine göre her il bir se- artık oylarının toplamı, seçim çevrelerinde çim çevresiydi. Önce her seçim çevresinde yapılan ilk milletvekili dağıtımından sonra geçerli oyların toplamı o seçim çevresin- açıkta kalan toplam milletvekili sayısına den çıkacak milletvekili sayısına bölünerek bölünerek“milli seçim sayısı”bulunacak- “seçim sayısı”tespit edilecekti. Her seçim tı. Her bir partinin“milli seçim çevresi” çevresinde her bir partinin aldığı toplam içindeki toplam artık oyları da“milli seçim oylar içinde ne kadar “seçim sayısı”varsa o sayısı”na bölünerek açıkta kalan milletve- parti, o seçim çevresinde o kadar milletve- killikleri siyasî partiler arasında dağıtılacak- kili çıkaracaktı. Bağımsız adayların seçimi tı. Buna göre her bir partinin“milli seçim kazanabilmesi için her bir seçim çevre- çevresi”nde toplanan artık oyları içinde ne sinde en az o seçim çevresindeki “seçim kadar“milli seçim sayısı”varsa o parti“milli sayısı”kadar oy alması gerekiyordu. seçim çevresi”nden o kadar milletvekili çıkaracaktı. Seçim çevrelerindeki milletvekillikle- riyle siyasî partiler arasında yukarıda be- Görüldüğü gibi sistem tek bir oyun lirtilen esasa göre dağıtıldıktan sonra her dahi boşa gitmesini önlüyor ve siyasî par- partiye ait geriye kalan geçerli artık oylar, tilerin aldıkları oy oranlarıyla kazandıkları ülke genelini kapsayan“milli seçim çevresi” milletvekili oranlarının hemen hemen eşit içinde toplanacaktı. Daha sonra bütün par- olmasını sağlıyordu. Böylece sistem, doğal tilerin“milli seçim çevresi”içinde toplanan olarak küçük partilerin yararına işliyordu. EÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ 28 Haziran 1 Eylül 1935 Seçimleri 28 Şubat 15 Mayıs 2. grup seçime katılmadı. Sadece CHP katıldı. Kadınlar ilk kez mec- CHP yine tek parti Yeter Söz Milletin! Açıklama şöyleydi:“Lozan Katılım oranı %20 oldu. lise girdi. 8 Şubat’ta Seçimler tek dereceli, Antlaşması henüz imzalan- yapılan seçimde 415 olarak katıldı. genel, eşit, gizli oy ve açık madığından ülke içinde bir 1927 milletvekili seçildi. tasnif esasına göre yapı- ikilik yaratmamak için bu Gayrimüslimler ilk kez 1943 lınca CHP sandıkta ağır bir seçime katılmıyoruz. Ama bu seçimde meclise darbe aldı. DP, Menderes seçimden sonra partileşme başbakanlığında hükümeti girmiş oldular. kurdu, Celal Bayar da cum- kararımız var; sonraki hurbaşkanı seçildi. seçime katılacağız”. 1935 1950 1923 29 Ekim 1 Mayıs 1931 1939 Seçimleri 21 Temmuz 1946 1954 Seçimleri Cumhuriyet ilan edildi, CHP dışında sadece 26 Mart’ta yapılan Hileli Seçim DP yüzde 57 oyla tarihi Gazi Mustafa Kemal bağımsız milletvekili seçimle 6. dönem bir başarıya imza attı, cumhurbaşkanlığına adayları katılabildi. mebusları belirlendi. Demokrat Parti erken seçime hazır değildi, mecburen katıldı. 490 sandalyenin seçildi. Usulsüzlükler nedeniyle DP’nin sahibi oldu. oy oranı yüzde 13,1’de kalırken CHP yüzde 85,4 oy oranıyla birinci parti oldu. 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 91
Çankaya Protokolünün 21 Ekim Pro- 1965 Seçimi sonuçları tokolüne üstün gelmesiyle 25 Ekim’de TBMM açıldı. AP içindeki bir kanadın Parti Oy oranı Milletvekili sayısı Temsil oranı Temsil oranı eksi Cumhurbaşkanlığı için Gürsel’e karşı oy oranı Ali Fuat Başgil’i aday gösterme girişi- AP 52,9 240 53,3 0,4 mi Genel Başkan Gümüşpala’nın ağır- CHP 28,7 134 29,8 1,1 lığını koyması üzerine sonuçsuz kaldı. CKMP 2,2 11 2,5 0,3 Gürsel Cumhurbaşkanı, Suat Hayri Ür- MP 6,3 31 6,9 0,6 güplü Cumhuriyet Senatosu, Fuat Sir- TİP 3,0 15 3,3 0,3 men de Millet Meclisi başkanlıklarına YTP 3,7 19 4,2 0,5 seçildi. MBK’nın görevi sona ererken, Bağımsız 3,2 0,0 - 3,2 komitenin üyeleri yeni anayasa uya- Toplam 100,0 0 100,0 rınca tabii senatör olarak Cumhuriyet 450 Senatosu’nda görev aldılar. sistemine geçilmesini sağlamıştı. 7 rüşmeler sırasında millî bakiye siste- Artık yönetimin sivillere tamamen Haziran 1964’te Cumhuriyet Senato- minin Türkiye’nin sosyal bünyesine devri için sıra son adımın atılmasına, su üçte bir yenileme seçimlerinde se- uygun düşmediğini ve ülke seçim or- yani yeni hükümetin kurulmasına natörlükler nispi temsil esasına göre tamına girdiğinden seçim kanununda gelmişti. Ve görev Gürsel tarafından dağıtılmıştı. herhangi bir değişiklik yapılmasının İnönü’ye verildi. sakıncalı olacağını öne sürdüler. Buna Hükümet 1965 yılı başında bu kez karşılık YTP ve CKMP tasarıya destek Türkiye’nin ilk koalisyonu milletvekili seçimi kanununa el attı verdi. ve hazırladığı yeni seçim tasarısını 7 1965 seçimine kadar ülke siyasî ta- Ocak 1965’te Millet Meclisi’ne sundu. Bahsi geçen sistem küçük parti- rihinde ilk kez koalisyonlarla tanıştı. Tasarı yürürlükteki nispi temsil yön- lerin lehine olmasına karşın, Millet Önce İsmet İnönü’nün başkanlığında temi yerine millî bakiye sistemini ön- Partisi (MP) Başkanı Osman Bölükba- birbiri ardına 3 koalisyon hükümeti görüyordu. şı, beklenenin aksine, CHP’nin küçük kuruldu. İnönü’nün bağımsızlarla bir- partileri korumak amacıyla yola çık- likte kurduğu 3. koalisyon hükümeti, Ana muhalefetteki AP başından madığını öne sürerek tasarıya karşı 17 Nisan 1964’te Cumhuriyet Senato- beri tasarıya karşı çıkıyordu. AP söz- çıktı. Sonuçta CHP, YTP, CMKP ve su üyelerinin seçimine ilişkin kanunu cüleri Millet Meclisi’nde yapılan gö- değiştirmiş ve senatör seçimlerinde çoğunluk sisteminden nispi temsil ÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ S 1957 Seçimleri 15 Ekim 12 Ekim 14 Ekim 12 Eylül Oy oranı düşse de 419 Darbe sonrası seçim Nispi temsil esasına İlk kez birleşik oy 3. askerî darbe yapıldı, sandalye kazanan DP DP’nin varisi sayılan AP, göre yapılan seçimler- pusulası kullanıldı. AP siyasi parti faaliyetleri yine tek başına iktidar. YTP ve CKMP oyların de AP yine tek başına 149, CHP 185, MSP 48, yüzde 60’ından fazlasını iktidar oldu. Necmettin MHP 3, CGP 13, DP 45, askıya alındı. 1960 alsa da iktidar olamadı. Erbakan bağımsız TBP 1 ve bağımsızlar 6 İnönü başkanlığındaki olarak meclise girdi. mv çıkardı. CHP-MSP 1980 27 Mayıs CHP koalisyon hükümet- koalisyonu kuruldu Demokrasiye ilk darbe. leri dönemini başlattı. 1969 ama kısa ömürlü oldu. 16 Ekim 1981 İlk kez bütün siyasi par- Asker yönetime el 1961 12 Mart 1971 1973 tiler temelli kapatıldı. koydu; kurucu meclis Hükümete Muhtıra Faaliyetleri ancak 24 1965 Seçimleri Türkiye bu kez kısmi askerî 1977 Seçimleri Nisan 1983’de serbest 1961 Anayasasını Darbeye Darbe müdahaleyle tanıştı. TİP ve Ecevit’li CHP birinci parti hazırladı. MNP Anayasa Mahkemesi çıksa da tek başına hükümeti bırakıldı. Milli bakiye sisteminin tarafından kapatıldı. kuracak çoğunluğu elde uygulandığı seçimlerde AP 240, CHP 134, CKMP 11, MP edemedi. 31… milletvekili çıkardı. Koalisyonlar dönemi... 92 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Yakın Tarih bağımsızların oylarıyla tasarı Millet AP’nin ezici galibiyeti millî seçim çevresinden milletvekili Meclisi’nde kabul edildi. Cumhuriyet seçilmişlerdi. Senatosu’ndaki görüşmelerden sonra 10 Ekim 1965’te yapılan millet- 13 Şubat 1965’te, yine aynı partilere vekili genel seçimine 6 parti katıldı. Türkiye’nin siyasî hayatında ilk kez mensup senatörlerin -tabii senatörler Seçime katılma oranı yüzde 71,3 dü- bir sosyalist parti de bu sistem saye- ve kontenjan senatörlerinin- oylarıy- zeyinde gerçekleşti. Bu, 1950’den beri sinde 15 milletvekili kazanarak Millet la milletvekili seçim kanunu Millet en düşük katılma oranıydı. Meclisi’nde grup kurmayı başarmıştı. Meclisi’nden geldiği biçimiyle kabul TİP’in 15 milletvekilinden 2’si seçim edildi. Tahminlerin aksine AP oyların yüz- çevrelerinde çoğunluğu sağlayan de 52,9’unu alarak 240 milletvekili adaylardan, 13’ü ise artık oylarla mil- Seçimin galibinin tek başına ik- çıkardı. Bu sayı AP’nin tek başına hü- letvekili seçilenlerden oluşuyordu. tidar olabilmesi için mutlaka yüzde kümeti kurmasına yetecek düzeydey- 50’nin üzerinde oy almasını öngören di. CHP’nin oyları ise 1950’den o yana 1965’in ilk aylarından aynı yılın ve böylelikle bir partinin tek başına en düşük düzeyine inmişti. Oyların sonbaharındaki genel seçimlere kadar iktidar olmasını bir hayli zorlaştıran ancak yüzde 28,7’sini alan CHP millî görev yapan Ürgüplü hükümeti Millet bu seçim sisteminin getirilmesinin bakiye sistemi sayesinde Millet Mecli- Meclisi’nin toplandığı 22 Ekim günü temel sebebi, artık DP’nin devamı ol- si’nde 134 sandalyeyle temsil edilme istifa etti. Aynı gün AP milletvekili duğu açıkça görülen AP’nin tek başına imkânı buldu. Bu sistemden esasen Ferruh Bozbeyli Millet Meclisi Başkan- iktidara gelmesini önlemekti. küçük partiler yararlandılar: MP yüz- lığına seçildi. de 6,3’lük oy oranıyla 31, YTP yüzde Seçim kanununun TBMM’de kabul 3,7’lik oy oranıyla 19, TİP yüzde 3’lük Cumhurbaşkanı Gürsel 23 Ekim’de edildiği 13 Şubat 1965 günü, hükü- oy oranıyla 15, CKMP de yüzde 2,2’lik hükümeti kurma görevini AP genel metin getirdiği bütçe tasarısı reddedi- oy oranıyla 11 milletvekilliği kazandı. başkanı Süleyman Demirel’e verdi. De- lince İnönü başbakanlıktan istifa etti. mirel AP’li milletvekili ve senatörler- İnönü’den sonra başbakanlık görevi- CKMP hiçbir ilde çoğunluğu sağla- den oluşan kabinesini 27 Ekim’de açık- ni AP’nin Kayseri listesinden bağım- yamamış ve kazandığı bütün millet- ladı ve TBMM’den güvenoyu alarak ilk sız senatör Ürgüplü üstlendi ve zor vekilliklerini artık oyların toplandığı hükümet çalışmalarına başladı. şartlar altında önemli bir işlev gördü. millî seçim çevresinden çıkarmıştı. Ürgüplü’nün kurduğu hükümet aynı YTP’nin genel başkanı Alican aday ol- Ahmet Demirel yılın sonbaharındaki seçimlere kadar duğu Sakarya’da, CKMP genel başka- Prof. Dr., Marmara Üniversitesi işbaşında kalmayı başararak seçim nı Alparslan Türkeş de aday olduğu Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğretim Üyesi. öncesinde yeni bir hükümet krizinin Ankara’da doğrudan milletvekili se- yaşanmasına meydan vermedi. çilecek sayıda oy alamamış ama yeni seçim sistemi sayesinde artık oylarla EÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ SEÇİMLER TARİHİ 6 Kasım 20 Ekim 1995 Seçimleri 18 Nisan 22 Temmuz Yüzde 92.3 gibi rekor DYP birinci, ANAP ikinci, SHP Refahlı Seçim DSP birinci, MHP Ak Parti oy oranını art- bir katılımla gerçekle- üçüncü parti oldu. RP yüzde sürpriz yaparak ikinci tırarak yine tek başına şen seçimlerin galibi 16 oy oranıyla onları takip Seçimlerin galibi yüzde parti oldu. CHP ise par- iktidar. CHP yüzde 21 ile Özal’ın ANAP’ı oldu. ederken DSP 7 sandalyenin 21 ile RP oldu. CHP lamentoya giremedi. ikinci olurken onu yüzde Darbenin gözdesi MDP sahibi oldu. Yasaklı liderler barajı kıl payı aştı. 14,3 ile MHP takip etti. ise hezimete uğradı. Demirel, Erbakan ve Türkeş Bağımsız adaylarla se- yıllar sonra TBMM’ye girmeyi çime giren DTP üyeleri partilerine geri dönerek başardılar. grup kurdular. 1983 1991 1997 1999 2007 29 Kasım 1987 17 Nisan 1993 28 Şubat 3 Kasım 2002 12 Haziran 2011 ANAP 292 milletvekili Özal’ın beklenmedik vefatı Postmodern Darbe Ezber Bozan Seçimler AK Parti üç seçim arka çıkararak birinci parti dengeleri değiştirdi. Demi- RP laiklik karşıtı eylemlerin Önceki dönemde mecliste bulu- arkaya oy oranını artı- olurken SHP 99, DYP rel, cumhurbaşkanı oldu; odak noktasına geldiği nan partilerin hepsi baraj altında. rarak tarihe geçti. CHP bahanesiyle Anayasa Mah- Yeni kurulan AK Parti tek başına ve MHP ile bağımsız ise 59 sandalyenin Tansu Çiller başbakan. kemesi tarafından kapatıldı. iktidar olarak koalisyon dönemini olarak meclise giren sahibi oldu. bitirdi. CHP yüzde 19,4 oy oranıyla milletvekillerinin kur- ana muhalefet partisi oldu. duğu BDP muhalefette. 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 93
Hicaz’ı Güzellestiren Hz. İbrahim’den itibaren cazibe merkezi olmuş Mekke. İslamiyet’ten sonra da öyle. Hac ibadetinin huzur içinde ifa edilebilmesi için Osmanlılarca gerçekleştirilen imar faaliyetini Talha Uğurluel’in akıcı kaleminden okuyacaksınız. 94 DERİN TARİH / 2014 HAZİRAN
İslam Tarihi Osmanlı Vefası TALHA UĞURLUEL [email protected] Yazının görselleri Belgelerle Osmanlı Devrinde Hicaz adlı kitaptan alınmıştır. H er şey kucağında bebeğiyle genç bir kadının bu ıssız vadiye bırakılmasıyla başladı! Kurak topraktan emsalsiz bir suyun fışkırmasıyla bir anda etraf şen- lendi, toprak bereketlendi. Cürhümlerden Amalikalara çölün önemli durağıydı artık Mekke. Yıllar sonra Hz. İbrahim, oğlu Hz. İsmail ile birlikte kimselerin bilmediği çok eski bir binanın temelini kumların arasından çıkardığında bir anda yeryüzünün 2014 HAZİRAN / DERİN TARİH 95
HAREMEYN MEFTUNLARI Selçuklular, Eyyübîler, Zengîler ve Memlukler Kâbe’nin tamiri, Mescid-i Haram’a eklemeler ve Mekke içinde sayısız hayır eseri vücuda getirmekte yarışmıştı. Bazı isimler ön plana çıktı ve aradan geçen yüzyıllar boyu hiç unutulmadı. Emevi Hükümdarı Velid bin Abdül- melik’in iktidarı tam bir şantiye dö- nemiydi. Mekke, Medine ve Kudüs’te yoğun imar faaliyetlerine girişildi. Bu isimler arasında Abbasi Halifesi Harun Reşid’in eşi Zübeyde Hanım’ı unutmamak gerekir. Bu hayırsever kadın hızla nüfusu artan ve Hac dö- neminde devasa kalabalıklara hizmet vermek zorunda kalan Mekke’nin sıkıntısını gidermek için Vadi-i Nu- man’dan çıkan bir suyu 60 km uzun- luğunda bir kemer üzerinden Arafat’a ulaştıracaktı. Bu su Ayn-ı Zübeyde (Zübeyde Suyu) diye meşhur olmuştu. Nureddin Zengî ve Memlük Sultanı Kayıtbay’ın da Haremeyn’e katkıları olmuştur. Nice tahribat ve değişikliğe rağmen bugün göz önündeki bazı yapılarda hâlâ isimleri ziyaretçilere göz kırpar. en büyük cazibe merkezlerinden biri Devasa sıradağlarla çevrili vadiyi ne haline gelecekti. Çünkü bu ıssız vadi- zaman yağmur yağsa sel basıyor, Kâbe de dünyanın en eski yapısının temel- zarar görüyordu. Hz. Ömer etrafına bir tavaf duvarı çektirdi. Böylece hem leri saklıydı. Nuh tufanının Kâbe’yi barındıran Mescid-i Haram’ın yıktığı binanın te- sınırları belli olacak, hem de herhangi melleri üzeri- bir selde su binaya ulaşamayacaktı. ne yenisi inşa edildi ve bir Hz. Osman döneminde Müslüman- mıknatıs gibi ların sayısı bir hayli artmış, bu çevrili insanları ken- alana sığmaz olmuşlardı. Tavaf alanını disine çekmeye genişleten Hz. Osman etrafına revaklı başladı. Önce Ca- bir gölgelik inşa ettirdi. hiliye Arapları- nın, sonra İslami- Emeviler döneminde Hz. Ebube- kir’in torunu Abdullah bin Zübeyir, yet’in merkezi oldu. Haccac’ın kuşatmasından zarar gören İslam toplumunun 630’da Kâbe’yi tamir ettirecek, 6 sütunla sağ- Mekke’yi fethiyle ilk değişim baş- lanan taşıma sistemini 3’e indirecekti. ladı. İçinde yüzlerce put bulunan Kâbe önce heykellerden temiz- Abbasiler devrinde metaf (tavaf ya- lendi. pılan alan) yine dar gelmeye başlamış- tı. İslam medeniyetinin sınırları İspan- 96 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
İslam Tarihi » Osmanlı yadigârı revaklar Osmanlı döneminde Harem-i Şerif çeşitli inşa ve tamirlere sahne oldu. Fotoğrafta II. Selim’in emriyle Mimar Sinan’a yaptırılan revak ve kubbelerin 1880’deki hali. Alttaki Surre çantası ise Hac yolculuğuna yaraşır bir zarafetle ışıldıyor. ya’dan Orta Asya’ya ulaşmış, Hacca Haremeyn’i ko- kasındaki 4 beyaz gelen Müslümanlar revaklara sığmaz rumaya çalıştığı kubbeden müte- olmuştu. Abbasi Halifesi Mehdi, Kâbe gibi bu konuda şekkil büyük bina etrafındaki eski revakları kaldırarak en küçük bir Kanuni’nin yaptır- çok daha geniş, üçlü revak sistemini zaafı affetmeye- dığı Mekke Süleyma- kurduracaktı. Bu genişletme o kadar cektir. Kanuni niye Medresesi’dir. isabetli ve ilerisi hesaplanarak yapıl- devrinin ünlü Kâbe’nin kapısı yer- mıştı ki, Abbasi revaklarının çevirdiği denizcisi Piri den biraz yüksektir. metaf tam 10 asır yetecek, Müslüman- Reis’in idamında İçine girilebilmesi lar ibadetlerini yerine getirebilecekti. bunun büyük etki- için de bir merdive- si vardır. Kısa süren ne ihtiyaç vardır. Haremeyn’e ait tamir ve inşa fa- saltanatında Yavuz Sul- aliyetlerinde hiç şüphesiz en büyük tan Selim güvenlik tedbirleri al- Sultan Süleyman pay Osmanlı’ya aittir. Yavuz Sultan Se- mış, Selman Reis’i Portekizlilere karşı Kâbe’ye hariku- lim’in Mısır’ı fethi ve Haremeyn hiz- Kızıldeniz’e göndermişti. lade basamaklı metlerini Memlüklerden devralmasıy- bir rampa yap- la birlikte Osmanlılar bu toprakların Haremeyn’e asıl ve en esaslı yatırım himaye, tamir ve ihyası için canla Kanuni Sultan Süleyman dönemin- tırmış olup bu başla hizmet etmişlerdir. Son nefesini de yapılacaktır. Yakın zamana kadar şaheser bugün verdiği 1520 yılına kadar Yavuz, Kızıl- elimizdeki siyah beyaz fotoğraflarda Mekke Müze- deniz’in kapısı Bab-ı Mendeb’i tutarak görülen Kâbe revaklarının hemen ar- si’nde sergi- lenmektedir. Hürrem Sultan’ın da bu beldeye hizmeti çoktur. Eşinin arkasın- dan Mekke Hase- ki Külliyesi’ni yaptı- rıp şehrin içine birçok hayır eseri konduracaktır. Evliya Çelebi, Hürrem Sultan’ın yaptırdığı sebillere atfen “Bir tarafın- dan bal, diğer tarafından meyve şer- beti dağıtılırdı” diyecektir. Sinan’ın itinalı dokunuşları II. Selim döneminde Mimar Sinan bizzat padişah tarafından bazı yapıla- rın bakım ve tamirleriyle vazifelen- 2015 HAZİRAN / DERİN TARİH 97
İslam Tarihi dirilmişti. Başlıcaları Mescid-i Haram, » Şehr-i Nebî’ye hürmet Mescid-i Aksa ve Ayasofya’dır. Medine-i Münevvere’ye Osmanlı döneminde Abbasi Halifesi Mehdi’nin yüzyıllar ciddi yatırımlar yapıldı. Misafirhaneler, önce Kâbe’nin etrafına yaptırdığı re- hastaneler ve vakıflar bunlardan birkaçı. Surre vaklar her ne kadar devşirme mermer Alayları sırasında hediyelerin içine konulduğu sütunlarla taşınsa da üzeri düz ahşap Mahmil-i Şerif, muhafaza ettiklerine nazire çatıydı ve dökülmeye yüz tutmuştu. yaparcasına göz kamaştırıyor. Üzerindeki Mimar Sinan bu örtü sistemini tama- yazıların nefaseti kadar padişah tuğrası da men kaldırtarak çatıyı soğan kubbe- dikkat çekmekte (altta). lerle donattı. 2013 yılına kadar kıs- men görebildiğimiz, Kâbe’yi bir inci belgesiyle doludur. IV. Mehmed’den II. dizisi gibi çeviren bu revak kubbeleri Abdülhamid’e kadar birçok padişaha bir estetik harikasıdır. ait kitabe ve levhaya rastlanabilir. 2000’lerin başlarında Mekke’de Aslında Osmanlı’nın Haremeyn’e açılan müze Osmanlı dönemine ait ilgisi Yıldırım Bayezid döneminde birçok eserin kitabesi ve yine o dö- başlamış olup oğlu Çelebi Mehmed nemine tarihlenen birçok tamiratın kutsal topraklara ilk ciddi yardımı gönderen padişahtır. I. Ahmed’den iti- baren Kâbe’nin örtüsü İstanbul’da do- kunmaya başlamış ve Surre Alayları ile her sene Mekke’ye gönderilmiştir. I. Ahmed ve oğlu IV. Murad Kâbe’nin altın oluklarını değiştirtmişlerdir. Bu oluklar bugün Topkapı Sarayı’n- da Mukaddes Emanetler Dairesi’nde sergilenmektedir. Yine IV. Murad’ın Kâbe’ye yaptırdığı altın kapı 1940’lara kadar muhafaza edilmiş, sonrasında yenisiyle değiştirilerek Suud yönetimi tarafından Riyad Müzesi’ne taşın- mıştır. Bu altın kapının fotoğrafı Mekke Müzesi’nde görülebilir. Aslında çok daha önemli bir Osmanlı inşa faaliye- ti vardır ki, o da IV. Mu- rad’ın Kâbe tamiratıdır. I. Ahmed döneminin sonla- rında büyük bir sel Kâbe’nin üç duvarını yıkacak, bunun üzerine IV. Murad tarafından Kâbe yeniden inşa edilecek- tir. Böyle bir hizmete vesile olması dolayısıyla bugün Mes- cid-i Haram’ın kapılarından bi- rinin adı hâlâ Bâb-ı Murad (Mu- rad Kapısı) olarak söylenir. Mekke ve Medine civarında günümüze ulaşan hizmetle- 98 DERİN TARİH / 2015 HAZİRAN
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270