Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?

Published by uvdeveli, 2018-07-18 13:13:39

Description: Gazeteci Yazar Umut Veli Develi tarafından kaleme alınmış olan, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun gerçekleştirdiği önemli konuşmalarından derlenmiştir.

Keywords: Kemal Kılıçdaroğlu,Umut Veli Develi,CHP

Search

Read the Text Version

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?Oğlum Önder, Kızlarım Sude Naz ve Asya Melek’eAydınlık bir gelecek umudumla... 1

Umut Veli DEVELİ KILIÇDAROĞLU NE SÖYLEDİ?%50’ye Anlatılması Gereken MeselelerISBN : 978-605-245-847-11. Basım : Nisan 2018Tür : DerlemeYazan / Derleyen : Umut Veli DEVELİEditör : Selvi SARITAÇGrafik Tasarım : Önder DEVELİBasın PR : Sirius Medya Ltd. Şti. / 0212.2169175Baskı ve Cilt : Kenan Ofset - Hamit Işık Merkez Efendi Mh. Davutpaşa Cd. Güven Sanayi Sitesi C Blok No:258 Topkapı - Zeytinburnu - İstanbul Tel: 0212 613 3120 / Sertifika No :12461CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2016 - 2017 yılıTBMM CHP Grup Toplantıları, Taksim Mitingi, Yenikapı Mitingi, Ada-let Yürüyüşü, Maltepe Mitingi ve Çanakkale Adalet Kurultayı’nda yap-tığı konuşmalardan derlenmiştir...Copyright © 2018. Bu kitabın yayın hakları Yazar Umut Veli Develi’yeaittir. Eserin bütün hakları saklıdır. Yazarın yazılı izni olmadan hiçbir şe-kilde kopya edilemez, çoğaltılamaz, yayımlanamaz. 2

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi? Umut Veli Develi Kimdir? 1971 Tokat doğumlu. Gazeteci - Yazar. 1990 yılından beri İstanbul'da yaşıyor. Üç çocuk babası. 1993 yılında medya sektörüne girdi. 1993 - 1995 yılları arasında Türkiye’nin ilk sol radyosu olarakkabul edilen ve ismi daha sonra RADYO UMUT olan ESENLERFM radyosunda aktif görev aldı. Radyo tiyatrosu yaptı. Haber mer-kezinde görev aldı. 1995 yılında ULUSAL RADYO'nun GenelYayın Yönetmeni oldu.1996 yılında ilk sol TV kanalı YEDİTEPETV'de Haber Müdürü oldu. 1997 senesinde ÇAĞDAŞ KADIKÖYgazetesinin kurucuları arasında yer aldı. 1998 senesinde yerel olarak yayın yapan KENT YAŞAM gazete-sine ortak oldu. Yıllar içinde internet yayıncılığı, sektörel ve yerel ya-yınlar yönetti. İstanbul’un sorunlarına yönelik binlerce habere imzaatarak kent gündeminin belirlenmesinde aktif rol alan Umut Veli De-veli bünyesinde Kent Yaşam Gazetesi, Olay34 Gazetesi ve www.ext-rahaber.com haber portalını bulunduran Yaşam Medya ortaklığından6 Temmuz 2013 tarihinde ayrıldı. 20 yıllık gazetecilik hayatı süre-since bir çok ulusal ve yerel TV ve Radyo kanalında yorumcu ola-rak bulundu, programlar hazırladı ve sundu. 2005 yılında Noter Onaylı Yolsuzluk Hikayesi adını taşıyan birkitap yayınladı. Yıllarca bir çok mesleki, yöresel ve yerel sivil top-lum örgütünde görevler aldı. Üye oldu, yönetim kademelerinde bu-lundu. Bakırköy STK Platformunda uzun dönem görev aldı,Ekonomik Kalkınma ve İstihdam Grubu kurucu üyesi, DünyaBasın Mensupları Derneği Genel Sekreteri, İstanbul Cemevi Der-neği Başkan Yardımcısı, Proje Danışmanı, İstanbul Yerel Gazeteci-ler Derneği üyesi ve eski Başkanı, Okan Üniversitesi İletişimFakültesi Danışma Kurulu Üyeliği yaptı. Gazetecilik ve yöneticilikalanlarında aldığı bir çok başarı ödülü var. 1 Eylül 2013 tarihinde yeni şirketi SİRİUS MEDYA'yı kurarakSİYASAL İLETİŞİM, ALGI YÖNETİMİ ve MEDYA alanında ça-lışmalarına devam etti. Develi’nin ayrıca farklı sektörlerde faaliyetgösteren çeşitli şirketlerde ticari faaliyetleri de bulunuyor. 3

Umut Veli DEVELİ Bir çok siyasetçiye danışmanlık hizmeti verdi. 2014 yılında Fer-zan Özer'in Belediye Başkan Adayı gösterilmesi ile birlikte İstan-bul Eyüp'te CHP'nin yerel seçim kampanyasını yönetti. Halen Siyasi Kampanya Yönetimi, Algı Yönetimi, İtibar Yöne-timi, Prodüksiyon hizmetleri, Medya Danışmanlığı, PR Hizmetleri,Yerel Gazete ve Sektörel Dergi Yayıncılığı, Ajans Faaliyetleri, TVve Radyo Program Yapımcılığı ve İmaj Danışmanlığı alanlarındaoluşturduğu deneyimli ekibi ile faaliyetlerine devam ediyor.İletişim0212.2169175 - 05334763160 - [email protected] 4

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?İÇİNDEKİLERAtatürk’ün Gençliğe Hitabesi 6Atatürk’ün Bursa Nutku 7Önsöz 8Anayasa Referandumu 10Terör 25OHAL, Hak, Hukuk, Adalet 37Adalet Yürüyüşü 53Darbe - FETÖ Kumpası 57Dış Politika 78Etnik Kimlik, İnanç Siyaseti 93Ekonomi, İşsizlik, Varlık Fonu 96Eğitim 130Gençler, Kadınlar, Engelliler 138Basın Özgürlüğü 148Suriyeliler 156Man Adası 159Rıza Sarraf 171Taksim Cumhuriyet ve Demokrasi Buluşması 190Yenikapı Demokrasi ve Şehitler Mitingi 200Maltepe Adalet Mitingi 208Çanakkale Adalet Kurultayı Açılış Konuşması 222Çanakkale Adalet Kurultayı Sonuç Bildirgesi 235CHP Türkiye İçin Ne Yaptı? 242Sonsöz 254 5

Umut Veli DEVELİ Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi Ey Türk Gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet,muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel,senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazinedenmahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Birgün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, va-zifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitinidüşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyettetezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar,bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabi-lirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş,bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleke-tin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten dahaelîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidarasahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler.Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasiemelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap vebîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi,vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç oldu-ğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur! Mustafa Kemal Atatürk 20 Ekim 1927 - ANKARA 6

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi? Atatürk'ün Bursa Nutku Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetimbiçimini ve devrimleri benimsemiştir. Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtıve bir davranış duydu mu, “Bu ülkenin polisi vardır, jandarmasıvardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır” demeyecektir. Elle,taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır. Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalaya-caktır. Genç, “Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir”diye düşünecek, ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır. Mahkemeonu yargılayacaktır. Yine düşünecek, “demek adalet örgütünü dedüzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek” Onu hapse atacaklar. Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulun-makla birlikte bana, başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp, hak-sız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını,kayrılmasını istemeyecek. Diyecek ki, “ben inanç ve kanaatimingereğini yaptım. Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer bu-raya haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya koyan neden veetkenleri düzeltmek de benim görevimdir.” İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!” Mustafa Kemal Atatürk 5 Şubat 1933 - BURSA 7

Umut Veli DEVELİ ÖNSÖZ Değerli Okur, Sizler için derlediğim bu kitapta, 15 Temmuz hain darbe giri-şimi sonrası OHAL kapsamında çıkarılan KHK’lar ile yönetilenTürkiye’de, bu yeni dönemde yaşanan sürecin ana muhalefet par-tisi penceresinden ‘Nasıl..?’ değerlendirildiğini gözler önüne ser-meyi amaçladım. Ana muhalefet partisi lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nunTBMM grup toplantılarında yaptığı yaklaşık 500 sayfadan oluşan50’ye yakın konuşmasını tekrar tekrar okuyarak, kronolojik süreçve yaşanan olaylar çerçevesinde belirli başlıklar altına topladım. Sürecin bütünlüğü açısından bu kitapta ayrıca 15 Temmuz haindarbe girişimi sonrası gerçekleşen Taksim ve Yenikapı Mitingleri,Maltepe Adalet Mitingi, ‘Eşitlik ve Demokrasi’ Kadın Buluşması,Çanakkale Adalet Kurultayı ve Çanakkale Sonuç Bildirgesi konuş-malarının tam metnini de bulacaksınız. Türk halkının; zaman zaman endişeli, zaman zaman bananecibir tavırla yaşadığı bu yeni dönemde Darbe’den Terör’e, Eği-tim’den Ekonomi’ye, Adalet’ten Basın Özgürlüğü’ne, Suriyeli-ler’den Dış Politika’ya, MAN Adası’ndan Rıza Sarraf’a onlarcabaşlık altında derlediğim Kılıçdaroğlu’nun konuşmaları oldukçadikkat çekici ve önemli. Çoğunu dinlemiş olmama rağmen okurken farkettiğim enönemli detay, Sayın Kılıçdaroğlu’nun siyasi öngörüleri oldu. SayınKılıçdaroğlu’nun sene başında yaptığı bir çok uyarının, dikkatle al-tını çizerek belirttiği endişelerinin daha sene son bulmadan haklı-lıkla sonuçlanmış olduğunu gördüm. Kemal Kılıçdaroğlu Ankara’dan İstanbul’a gerçekleştirdiğiAdalet Yürüyüşü ile tüm dünyanın dikkatini çok önemli bir nok-taya çekmeyi başardı. CHP lideri toplumun önemli bir kesimini, ik- 8

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?tidar sahiplerinin dilendirdiği ‘Demokrasi, hak, hukuk ve adalet’kavramlarının gerçek anlamını yansıtmadığına inandırdı. KHK’lar, FETÖ ve keyfi uygulamalar sebebiyle demokrasininaldığı darbeyi Ana Muhalefet’in dilinden kamuoyu ile paylaşıp;özellikle 16 Nisan 2017’de Cumhurbaşkanlığı sistemine geçiş veAnayasa değişikliği için yapılan referandumla derin bir yarıkla ay-rışan taraflara ‘Adalet’ ve ‘Özgürlük’ kavramlarının herkes için ge-rekli olduğunu ve bu gerekliliğin toplumun tümünü ilgilendirdiğinihatırlatmak amacındayım. Zira, bu süreçte toplumun adalet bekleyişinin aslında yüzde 50gibi büyük bir oranı bulan kesime hiç ulaşmadığının her fırsatta al-tını çizen CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’nun yapmış ol-duğu konuşmalar ülkenin geleceği açısından oldukça dikkat çekici. Dikkat kesilmemiz gereken önemli bir nokta daha var. Ülkenin‘adalet’ ihtiyacı olduğu doğru da, esas bunu kimden bekliyoruz vehangi yöntemle elde edeceğiz. Buna karşı ne diyoruz, mesele bu… Atatürk, Laiklik, Cumhuriyet gibi konulara hiç girmiyorum.Çünkü artık vatandaşın bıçağı kemiğe dayandı. Bireysel silahlanmahiç olmadığı kadar arttı. Kadın ve töre cinayetleri, taciz ve tecavüz-ler, ekonomik bunalımlar toplumun kantarını bozdu. En kötüsü in-sanlar inancını yitiriyor. Hak, hukuk, adalet güzel birer sözcükten,slogandan öte anlam ifade etmiyor artık toplumda. Bu nedenle Sayın Kılıçdaroğlu’nun gündeme getirdiği konularözellikle Kılıçdaroğlu’nu birkez bile dinleme zahmetine katılma-yan öteki %50 tarafından dikkatle değerlendirilmeli, iyi özümsen-meli ve toplumun en geniş katmanlarına yayılmalı, anlatılmalıdır. İşte bu kitabın ortaya çıkış öyküsü bu düşünceden oluşmuştur. Umut Veli Develi 24 Mart 2018 - İSTANBUL 9

Umut Veli DEVELİ CHP GENEL BAŞKANIKEMAL KILIÇDAROĞLU NE SÖYLEDİ? ANAYASA REFERANDUMU 10

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?Vatandaşın derdi ayrı, bunların derdi ayrı. Anayasa deği- şikliği geldi, girdi. Önce şunu söyleyeyim: Anayasa Ko- misyonunda komisyon üyelerine ve komisyon üyesiolmayıp komisyonda görüşünü bildiren bütün Cumhuriyet HalkPartisi milletvekillerine yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. Bütünayrıntıları anlattılar, üzerine düşen bütün görevleri yaptılar, tarihenot düştüler, “Bu Anayasa değişikliği bir rejim değişikliğidir” dedi-ler. Esat’a kızan adamlar, Esad’ı “Esed” diye tanımlayan adamlar,“Koltuğundan edeceğiz” diyen adamlar, gidip Esad’ın anayasasınıgetirip Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasası olarak Meclisten geçir-mek istiyorlar. Meclisin yetkilerini elinden almak istiyorlar. De-ğerli arkadaşlarım, 140 yıllık parlamento geleneğimizi yer ileyeksan etmek istiyorlar. ANAYASALAR TOPLUMUN UZLAŞMA BELGESİDİR Anayasa değişiklikleri neden önemli? Çünkü anayasalar, birtoplumun uzlaşma belgeleridir. Nerede yaşarsa yaşasın, cinsiyeti neolursa olsun, kimliği ne olursa olsun, eğitim düzeyi ne olursa olsunher vatandaş, anayasa kitapçığını eline aldığında “Bu benim anaya-samdır” diyebilmelidir. Bunu dediğimiz zaman o anayasa gerçekanlamda bir anayasa olmuş olur. Başka? Anayasayı önemli kılanher yurttaşın haklarını güvence altına almasıdır. Benim bir anayasalhakkım varsa ben bu hakkımı özgürce ve güvence altında arayabil-meliyim, anayasa bunu sağlar. O nedenledir ki 1789 İnsan ve Yurt-taş Hakları Bildirgesi’nin 16’ncı maddesi “Hakların güvence altınaalınmadığı ve güçler ayrılığının belirlenmediği bir toplumun ana-yasası yoktur” der. Haklar güvence altına alınacak. Haklar güvencealtına nasıl alınır? Güçler ayrılığı ilkesiyle yani yetkinin bir kişininelinde toplanmamasıyla haklar güvence altına alınır. Şimdi, vatan-daşımız der ki ya, bir kişinin elinde olsa ne fark eder? Şöyle farkeder değerli vatandaşlarım: Bir ülkede yargı bağımsız değilse, si-yasi otoritenin emrindeyse haklar güvence altında değildir, bu an-lama gelir. Benim hak arama güvencem anayasa teminatı altındaolmalı. Güçler ayrılığının temel felsefesi de budur; yasama, yargıve yürütme, birbirini denetleyecek, biri diğerinden üstün olmaya-cak, tarihsel gerçeklere uygun olacak, dünyanın gidişine uygun ola-cak. O zaman biz anlayacağız ki bu anayasa bizim anayasamızdır. 11

Umut Veli DEVELİ BU HEPİMİZİN ORTAK SORUNU Bu Anayasa değişikliği tek başına Cumhuriyet Halk Partisi’ninsorunu değildir. Atatürkçüler, milliyetçiler, demokratlar, liberaller,samimi Müslümanlar, muhafazakarlar, demokrasiyi isteyenler,kadın erkek eşitliğini isteyenler, evimizde huzur içinde yaşayalımdiyenler, bu ülkede adalet bekleyenlerin hepsinin ortak sorunudur.Bu sorunu çözmek için hep beraber bu Anayasa değişikliğine karşımücadele etmek zorundayız. ANAYASA UZLAŞMA KÜLTÜRÜYLE YAPILIR Değerli arkadaşlarım, anayasalar değişmez mi? Elbette değişir,niye değişmesin? En güzel örneğini vereceğim size. Rahmetli Ec-evit’in Başbakanlık yaptığı dönemde anayasanın 38 maddesi değiş-miştir ama nasıl yapmıştır bunu rahmetli Ecevit? TBMM İçTüzüğü’nde olmayan bir uygulamayı başlatmıştır, Anayasa Uz-laşma Komisyonu oluşturmuştur. Partilerin aldığı oylara bakmaksı-zın, partilerin TBMM’ndeki milletvekili ağırlıklarına bakmaksızındemiştir ki “Mecliste grubu olan her siyasi parti eşit sayıda temsilciversin; milletvekili çok olan da az olan da eşit sayıda temsilci ver-sin. Oturalım, hep birlikte anayasa değişikliği yapalım.” Neden?Bir toplumsal uzlaşma yapmamız lazım, anayasa dayatma kültü-rüyle olmaz, uzlaşma kültürüyle anayasa düzenlenir. Ecevit bunuyapmıştır ve anayasanın 38 maddesi değişmiştir. Kavga çıkmışmıdır? Hayır. Toplumda gerginlik olmuş mudur? Hayır. Milletve-killeri arasında kavga çıkmış mıdır? Hayır. Oylama yapılırken biri-leri çıkıp milletin gözünün içine baka baka “Ben evet oyukullanıyorum” diye, sanki maharetmiş gibi, kendi partisine güvenvermek isteyen bir tabloyu sergilemiş midir? Hayır. Herkes gitmiş-tir anayasa değişikliği konusunda oy vermiştir ve anayasanın 38maddesi değişmiştir. BU MİLLİ İRADEYE İHANETTİR Ne yapılmak isteniyor, ne yapmak istiyorlar? Anayasayı değişti-receğiz, ne yapmak istiyorlar? Yüzde 51’le seçilen cumhurbaşka-nına, milletin yüzde yüzünü temsil eden TBMM’yi feshetmeyetkisi veriyorlar. Makul bir insanın kabul edeceği bir şey değil,aklını kullanan bir insanın kabul edeceği bir şey değil, demokrasiyeinanan bir insanın kabul edeceği bir şey değil. Milli iradeye ihanet- 12

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?tir bu. Millet seçmedi mi bu milletvekillerini? Millet seçti. Yüzdeyüzü var burada, her partiden insan var ama bir kişi çıkıyor, yüzde51 oy almış, yüzde yüzlük bir Meclisi “ben feshediyorum” diyor.Sebep? Sebep göstermeye de gerek yok. Böyle bir düzen olabilirmi? Dünyada böyle bir örnek var mı? Mustafa Kemal Atatürk’e ve-rilmeyen yetki birisine verilecek, üstelik Türkiye’yi felakete sürük-leyen birisine verilecek; üstelik hem PKK’nın hem IŞİD’in hemFETÖ’nün hem El Nusra’nın kandırdığı adama vereceğiz biz buyetkiyi. Söyledim, bu, milli iradeye ihanettir. Buna “Evet” diyen,kendisine oy veren vatandaşa ihanet etmiştir. Vatandaş bize niye oyveriyor? Gidin, kanunlara uygun olarak parlementoda görev yapın.Yolsuzluk yapanları koruyun diye bize oy vermez ki vatandaş. 20 TEMMUZ, SİVİL DARBE TARİHİDİR Değerli arkadaşlarım, 15 Temmuz kontrollü darbe girişimindensonra 20 Temmuzda asıl sivil darbe yapıldı, kimse unutmasın bunu.Kimse unutmasın, 20 Temmuzdan sonra Türkiye’ye bakın neleroldu: On binlerce kişi devlet memuriyetinden atıldı, binlerce kişiüniversitelerden atıldı, yüzlerce yayın organı kapatıldı, 147 gaze-teci hapse atıldı, er ve erbaşlar hapse atıldı, askeri öğrenciler hapseatıldı, askerler linç edildi. Üniversiteler susturuldu, OHAL kararna-meleriyle TBMM’nin vermediği yetkiler kullanıldı, TBMM devredışı bırakıldı. Ya, 12 Eylül darbe döneminde bile bunlar olmadı.Yargı tamamen siyasi iktidara teslim edildi. Üzülerek ifade edeyim,Anayasa Mahkemesi dahi siyasi iktidara teslim oldu, demokrasidenve hukuktan vazgeçti. Şimdi diyorlar ki: “Efendim, yeni anayasayapacağız.” Niye yapıyorlar yeni bir anayasa? Düne kadar yoktu,birdenbire niye çıktı ortaya? Darbe döneminden sonra darbecileranayasayı değiştirmişlerdir kendi geleceklerini güvence almak için.Darbeyse hepimiz karşıyız, hep beraber karşı durduk. İnsan hakla-rıyla hep beraber savunduk, neden bir anayasa değişikliği ve nedentoplum bu kadar baskılanarak bir anayasa değişikliği yapılıyor?Kendi geleceklerini güvence altına almak için bu anayasa değişikli-ğini yapıyorlar. Sanıyorlar ki biz yaptıkları yolsuzlukları unutaca-ğız, hukuksuzlukları unutacağız, insan hakkı ihlallerini unutacağız. Bunların hiçbirisini unutmayacağız, tarihe her seferinde not dü-şeceğiz, gelecek kuşaklara da aktaracağız. 13

Umut Veli DEVELİ CUMHURBAŞKANI’NIN TARAFSIZLIĞI BİTER Bir başka konu: Cumhurbaşkanı seçilecek kişi aynı zamandapartinin de genel başkanı olacak yani cumhurbaşkanı tarafsız olma-yacak. Bazı vatandaşlarımız diyebilirler ki ya, ne olacak ya, hemcumhurbaşkanı olsun hem de partinin genel başkanı olsun, ne ola-cak yani? Şu olacak değerli vatandaşlarım: Cumhurbaşkanı olarakvali atayacak ama aynı zamanda o vilayete il başkanı da atayacak.Kaymakam atayacak, ilçe başkanı da atayacak. Şimdi, Cumhurbaş-kanını kim temsil edecek; il başkanı mı, vali mi? Hiç düşündün mübunu değerli vatandaşım? Böyle bir yapı olabilir mi? Sadece bumu? Hayır. Cumhurbaşkanı anayasaya göre hâlâ tarafsız olacakçünkü tarafsızlığını öngören yemin metni değişmiyor. Partiningenel başkanı gelecek Mecliste diyecek ki “Ben tarafsız davranaca-ğıma dair namusum ve şerefim üzerine ant içiyorum.” Bakın, de-ğerli vatandaşlarım, milletvekilleri tarafsızlık üzerine yeminetmezler çünkü her milletvekili bir partinin üyesidir. Genel başkan-lar tarafsızlık üzerine yemin etmezler çünkü her genel başkankendi partinin çıkarlarını savunur ama Cumhurbaşkanı, cumhurunbaşkanı olduğu için yani bütün herkesi temsil ettiği için tarafsızlıküzerine yemin eder. Şimdi, nasıl oluyor da hem tarafsız olacaksınhem de bir partinin genel başkanı olacaksın? Her vatandaşımınbunu kendi vicdanına sorması lazım. Neyine yetmiyor Cumhurbaş-kanlığı, neyine yetmiyor? Ya bu ülke, seni aldı milletvekili yaptı,genel başkan yaptı, Başbakan yaptı, Cumhurbaşkanı yaptı; bir uçakdemedin beş uçak verdi; bir araba demedin 100 araba verdi; birköşk demedi, sana 1100 odalı saray verdi, daha ne istiyorsun arka-daş ya? TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUZ Tarafsız davrandığı sürece hep saygı duydum. Bakın, milletinoyunu almış, hep saygı duydum tarafsız davrandığı sürece. Kendi-sinden istirham ettim: Ya, Allah aşkına şu teklifi geri çek, milletiböleceksin, kavga ettireceksin, Türkiye’yi bütün dünyaya rezil ede-ceksin, bütün demokratik birikimlerimizi yok edeceksin, geri çekinbunu ya. Niye kavga edeceğiz? Türkiye’nin bu kadar derdi var ya,illa bu mu olacak? Sadece bu değil, değerli arkadaşlarım, tarafsızolan bu Cumhurbaşkanı yani partinin genel başkanı aynı zamanda 14

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?kendi partisinin bütün milletvekillerini belirleyecek. Bu ne demek-tir? TBMM üzerine vesayet kuracağım demek; çoğunluk bende is-tediğimi yaptırırım diyecek. Birisi benim sözümden çıkarsa ertesigün onun adını listeden sileceğim, bir daha onu milletvekili yapma-yacağım demek. Böyle bir anlayış olur mu arkadaşlar? Cumhurbaş-kanısın, Cumhurbaşkanı pozisyonunda oturan bir kişi bunuyapmamalı. Bakın, değerli arkadaşlarım, bu sorun sadece Erdoğansorunu da değil, biz Türkiye’nin geleceğini düşünüyoruz. Yarın birbaşkası çıkar, ona da aynı yetkiler verilirse ona da karşı çıkarız. TEK ADAM DÖNEMİ BAŞLIYOR Cumhurbaşkanına kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisiveriliyor yani Cumhurbaşkanı, bir sabah kalkıp diyebilir ki ResmîGazetede bir kararname, İçişleri Bakanlığını kapattım. Sebep?Sebep sormaya hakkınız yok, yok öyle bir şey. Nasıl Meclisi fes-hettim derken hiçbir sebep soramıyorsak, burada da hiçbir sebepyok. Merkez Bankası yöneticilerinin tamamını değiştirdim. Dışiş-leri Bakanlığını kapattım, yerine başka bir bakanlık kurdum. Efen-dim, 15 bakanlık var, bu 15 bakanlığı kaldırıyorum, 3 bakanlıklaben Türkiye’yi yönetirim, mesele bitti. Bu var mı? Var, yetki verili-yor. Peki, eskiden bunları kim yapıyordu? Eskiden bunları TBMMyapıyordu. TBMM bir bakanlığın kuruluşuna veya kaldırılmasınakarar veriyordu yani milli irade karar verirdi. Şimdi, bir kişi kalkı-yor, diyor ki “Ben kapattım, ben açtım, her şeyi yapabilirim.” Üni-ter yapıyı bozacak her türlü kararı alabilir, her türlü kararı alabilir.Şimdi, bütün vatandaşlarıma soruyorum, hangi partiye oy verirseversin: Böyle bir Türkiye’yi biz hak ediyor muyuz Allah aşkına?Millet dedin, vekil dedin, parlamentoya getirdin, yetki verdin, ka-nunu burası çıkarır, TBMMnin, parlamentoların temel özelliğikanun yapma tekelini kendilerinde tutmalarıdır, başka bir otoriteyekanun yapma yetkisini veremez. Siz, sürekli böyle bir yetki veri-yorsunuz yani Türkiye, sürekli olarak bir OHAL döneminin içinegirmiş olacak. Bunu Türkiye hak ediyor mu arkadaşlar? BÜTÇE HAKKI DAHİ DEVREDİLİYOR Yetiyor mu? Hayır. Bütçe hakkını da devrediyorlar. Bütçehakkı, bütün parlamentoların namusudur. Nedir? Her vatandaşvergi verir, o vergilerin nerelere harcandığına TBMM karar verir. 15

Umut Veli DEVELİHer kuruşun nereye harcandığına Meclis karar verir. Şimdi, gerekyok, bütçe çıkmazsa yeniden değerleme oranında artar ve yenibütçe yürürlüğe girer. Bu, doğru değil arkadaşlar. Dünyanın bütünparlamentolarında bütçe hakkı başka bir organa devredilmemiştir,dünyanın bütün parlamentolarında. Biz, ilk kez böyle bir garabetlekarşı karşıyayız. YARGI TEK ADAMA TESLİM EDİLİYOR Meclisi bir adama teslim ettik, sonra? Yargıyı da bir adama tes-lim ediyoruz. Bu anayasa değişikliği gerçekleşir ise bir partiningenel başkanı Anayasa Mahkemesinin 15 üyesinin 12’sini atıyor.Hem Cumhurbaşkanı hem Genel Başkan, Anayasa Mahkemesinin15 üyesinin 12’sinin tayinini çıkarıyor “Buraya sizi atadım” diyor.Şimdi herkes elini vicdanına koyup şu soruma cevap versin: Birpartinin genel başkanı Anayasa Mahkemesine 12 hâkim atarsa oAnayasa Mahkemesi tarafsız olabilir mi? O mahkeme güven verirmi? Ve bu Cumhurbaşkanı, yeri geldiğinde o mahkemede yargıla-nacak. O hâkim bu cumhurbaşkanını mahkûm edebilir mi? Malıgötürdüğünü göre göre beraat ettirecektir, ben adım gibi biliyorum.Bunun adı nedir? Devletin saygınlığına düşen bir gölge değilmidir? Yargının üzerine düşen bir gölge değil midir? Sadece Ana-yasa Mahkemesi mi? Hayır. Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulunada atamanın yarısından fazlasını yapacak. Ne yapacak HâkimlerSavcılar Yüksek Kurulu? Kimin hâkim olacağına onlar karar vere-cek, hangi mahkemede kim görevli onlar karar verecek, yargı ba-ğımsızlığı olmayacak. Bağımsız yargının, tarafsız yargınınolmadığı bir ülkede adalet olur mu? Ne diyorduk? “Adalet mülküntemelidir, devletin temelidir.” Çöken bir devlet yapısının üzerineçöken devlet yapısının anayasasını getiriyorlar. TEK DERTLERİ BAŞKANLIK Şimdi, iki soru soracağım ve bütün vatandaşlarımın bu iki so-ruya kilitlenmelerini isteyeceğim. Birincisi şu: On beş yıldır tek ba-şına iktidardalar. On beş yıldır çıkarmak isteyip de çıkaramadığınızbir kanun var mı? On beş yıldır almak isteyip de alamadığınız birkarar var mı? Hepsini yaptınız. O zaman bunu niye getiriyorsunuz?Her istediğinizi yapıyorsunuz; parlamentodan geçiriyorsunuz.Kanun geldiği zaman aksaklıkları düzelttik mi? Düzelttik. Söyle- 16

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?dik, onlar da kabul ettiler. Her şeyi yapıyorsun, Parlamentoda ço-ğunluğun var, istediğin kararı alıyorsun, peki kardeşim, neden Tür-kiye’yi böyle bir dar kıskacın içine sokuyorsun, neden? İkinci sorum da şu: Getirilen bu anayasa değişikliği Türkiye’ninhangi sorununu çözecek? Bir Allah’ın kulu çıksın desin ki bu ana-yasa değişikliği çıkarsa ekonomi düzelecek, terör bitecek, üniversi-teler özgür olacak, medya özgürlüğü sağlanacak, işsizlik bitecek,aç ve açıkta kimse kalmayacak, bir Allah’ın kulu çıkıp bunu söyle-sin. Diyemezler, neden? İki yıldır fiilî başkanlık sistemi zaten var.Vatandaşım şunu düşünsün: İki yıl önceki Türkiye mi iyiydi, şim-diki Türkiye mi iyi? İki yıl önceki Türkiye’de mi insanlar daha ra-hattı, şimdi mi daha rahat? Açık ne net söylüyorum: BunlarTürkiye’yi yönetmiyorlar ve yönetemiyorlar. Hiç kimsenin der-diyle de ilgilenmiyorlar, tek dertleri başkanlık. SÖZ KONUSU VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR Sevgili vatandaşlarım, değerli konuklarımız; Anayasa görüşme-lerinin birinci turu tamamlandı. Bütün milletvekili arkadaşlarımaözellikle grup başkan vekili arkadaşlarıma, hepinizin önünde teşek-kür ediyorum. Yürekli, onurlu, CHP’ne yakışan bir mücadeleyiverdiler. Bizim mücadelemiz, Türkiye’nin bekası mücadelesidir.Bizim mücadelemiz, bayrak mücadelesidir. Bizim mücadelemiz,cumhuriyet mücadelesidir. Bizim mücadelemiz, vatan mücadelesi-dir. Onun için söylendi, biz de söylüyoruz, “Söz konusu vatansagerisi teferruattır.” Bizim mücadelemiz budur. Bizim, tarihe karşısorumluluğumuz var, ülkemize karşı sorumluluğumuz var. Bu referandum bir partinin meselesi değildir. Bu referandum birmemleket meselesidir, demokrasi meselesidir. Bu referandumdabiz demokrasiyi oyluyoruz. Bu seçimin sağı solu yok; bu seçiminortası, sağı solu, yukarısı aşağısı yok. Bu seçimin sosyal demokratımuhafazakârı yok; ülkücüsü milliyetçisi yok, bu seçim hepimizinortak seçimidir. Referanduma gidip demokrasiyi oylayacağız; yademokrasi ya da tek adam rejimi. Tek adam rejimlerinin nelere malolduğunu öğrenmek isteyenler en son örnek Hitlerdir, gidip baksın-lar. Dünyayı kana buladılar. Bir kişiye bütün bir ülkeyi, 80 milyo-nun kaderini bağlayamazsınız. Bir kişiye 80 milyonun kaderinibağlarsanız Türkiye’yi ateşe atarsınız. 17

Umut Veli DEVELİ “HAYIR”LARIMIZI ÇOĞALTACAĞIZ Bu referandum, Nisanın 16’sında yapılacak referandum bir partiseçimi değil, bir demokrasi seçimi; demokrasiden yana mı tavır ta-kınacağız, otoriter yönetimden yana mı tavır takınacağız? O ne-denle bütün vatandaşlarımdan istirham ediyorum: Sandığagiderken düşünün, aklımız var, oturalım, konuşalım, yakınınızlakonuşun, dostunuzla konuşun, arkadaşınızla konuşun, başka düşün-cesi olan arkadaşlarla konuşun ama her şeyden önce kendi vicdanı-mızda bir tartalım, bir ölçelim çünkü sorun bir partinin sorunudeğil, sorun bir kişinin sorunu değil, sorun Türkiye sorunu. Türkiyesorunu olduğu için sorun evlatlarımızın sorunu, sorun vatan so-runu, sorun bayrak sorunu, sorun demokrasi sorunu, bir araya gele-lim oturalım konuşalım. Sen de kendi vicdanında otur, tart, ölç,tart, biç ve sandığa öyle git. Dediğim gibi A partisi, B partisi olayıdeğil, sağ sol olayı değil, bu bir demokrasi olayı. Benim için de-mokrasi varsa onun için de demokrasi olmalı; benim gibi düşünme-yen insan için de demokrasi olmalı, hepimiz için olmalı ki hepimizdüşüncelerimizi rahat bir ortamda dile getirelim, konuşalım, tartı-şalım, güzel şeyleri yakalayalım, Türkiye’yi büyütelim, herkesin işiolsun, herkesin aşı olsun, herkes huzur içinde yaşasın, böyle birTürkiye’yi arzu ediyoruz. CUMHURBAŞKANI DEVLETİN SİGORTASIDIR Şimdi ben, vatandaşlarıma soruyorum: Elini vicdanına koy veşu soruyu kendi vicdanında tart. Cumhurbaşkanı taraflı mı olsun,tarafsız mı olsun? Bu kadar basit bir soru. Cumhuriyet kurulalı beritarafsız. Neden tarafsız olması lazım? Çünkü cumhurun başkanıdıryani görüşü ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun, yaşam tarzı neolursa olsun 80 milyonu temsil ediyor. 80 milyonu temsil ettiği içintarafsız olması lazım. Şimdi, sandığa gideceksin, vicdanında ölç,tart ve oyunu öyle kullan. Cumhurbaşkanı taraflı olsun diyorsan oayrı bir şey ama tarafsız olsun, benim vicdanım tarafsız olmasındanyana diyorsan “Hayır” oyunu kullanacaksın, bu kadar basit. Cumhurbaşkanı bize göre tarafsız olmalı, bize göre cumhurbaş-kanı bir siyasi partinin üyesi olmamalı, çünkü cumhurbaşkanı dev-letin sigortasıdır arkadaşlar, devletin uyum içinde çalışmasınıngüvencesi cumhurbaşkanıdır. 18

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi? TÜRKİYE RAHAT BİR NEFES ALACAK Sayın Cumhurbaşkanının danışmanlarından birisi dün şöyle birTweet atmış hayır diyenlere: “7 Haziran sonrası Türkiye’deki kaosve istikrarsızlığı mumla ararsınız” diyor, tehdit ediyor. Hayır derse-niz, bak kaos çıkacak, hayır derseniz bilmem şu olacak diye. Hayırdersek ne olacak? Hayır çıkarsa, Sayın Cumhurbaşkanı görev sü-resi doluncaya kadar Cumhurbaşkanlığı görevini sürdürecek. Dahaöncede söyledim, hayır dediğimiz zaman ne oluyor? Bildiğimiz biryol var, parlamenter demokratik sistem. 140 yıllık tecrübe var. Eniyi yol hangisidir? En kestirme yol en iyi bildiğimiz yoldur. En iyibildiğimiz yolu biliriz, nereye gideceğini de biliriz. Sonu belli ol-mayan bir yola neden Türkiye’yi sürüklüyorsunuz? Zaten itirazı-mız da budur. Bunu sadece ben söylemiyorum, Sayın Cumhurbaşkanının da-nışmanı da bir televizyon programına katılıyor, diyorlar ki “Hayırçıkarsa ne olur?” O da şu cevabı veriyor: “Hayır çıkarsa bir şeyolmaz, aynen devam edilir.” Evet, doğru, hayır çıkarsa hiçbir şeyolmaz, aynen devam edilir. Söyleyen kim? Akıl sahibi birisi.Neden? Aynı zamanda bir akademisyen, aynı zamanda YÖK üyesi,diyor ki “Hayır çıkarsa bir şey olmaz, hayat devam eder.” Doğru,hayat devam eder, Meclis yerinde duruyor. Birileri Meclisi mi ka-patacak? Asla izin vermeyiz. Darbe mi olacak? Asla izin vermeyiz.Sayın Cumhurbaşkanı görevinde mi? Görevinde. Başka ne olacak?Türkiye rahat bir nefes alacak. Türkiye’de kutuplaşma olmayacak,hep beraber huzur içinde yaşayacağız. YÜREKTEN TEŞEKKÜR EDİYORUM Bir halk oylamasını geride bıraktık; şimdi bunu değerlendirece-ğim, bunun üzerinde konuşacağım ama öncelikle sandığa gidipoyunu kullanan bütün yurttaşlarıma en içten sevgiler, saygılar su-nuyorum ve onları yürekten kutluyorum. Demokrasiyi oyladık; tekadam rejimi mi, parlamenter demokratik sistem mi? Bütün vatan-daşları sandığa gitmeleri için ikna etmeye çalıştık. “Çocuklarınızagüzel bir miras bırakmak istiyorsanız mutlaka sandığa gidin”dedim. O nedenle sandığa gitmenin tarihi bir sorumluluğu vardı.Bu tarihi sorumluluğu yerine getiren bütün vatandaşlarıma tekraryürekten teşekkür ediyorum. 19

Umut Veli DEVELİ REFERANDUM KOŞULLARI EŞİT DEĞİLDİ Şimdi geliyorum işin püf noktasına. Bu referandum nasıl yapıl-malıydı? Nasıl yapılacağını ben belirleyemem, nasıl yapılacağınıherhangi bir yasa da tek başına belirleyemez, nasıl yapılacağını ön-gören temel kural anayasada yer alıyor. Anayasa şöyle söylüyor,67’ni madde: “Seçimler ve halk oylaması serbest, eşit, gizli, tek de-receli, genel oy, açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yöne-tim ve denetimi altında yapılır.” Soru şu: Gerçekten de bureferandum Anayasanın öngördüğü bu kurallar içinde mi yapıldı?Ben de çok iyi biliyorum, sizler de çok iyi biliyorsunuz ve sandığagidip oy kullanan bütün vatandaşlar da gayet iyi biliyorlar ki Ana-yasada öngörülen bu kurallara göre bir halk oylaması yapılmadı.Ama biz, bütün bunlara rağmen sandığa gidip oyumuzu kullandık.Eşit olmayan koşullarda bir referandum yapıldı. Bakınız değerli ar-kadaşlarım, devletin bütün bürokratlarını kullandılar; valileri, kay-makamları, savcıları, hâkimlerini, hepsini kullandılar. Bir tehditunsuru olarak devlet vatandaşın karşısına çıktı. Sadece bu mu?Hayır. Devletin bütün mali imkânlarını kullandılar; gak dedikçepara, guk dedikçe para harcadılar, her türlü parayı harcadılar. Sa-dece paralarını değil, sadece bütün bürokratlarını değil bütün maliimkânlarını; arabalarını, forslarını, uçaklarını, televizyonlarını, pa-ralarını, her şeyi kullandılar ama buna rağmen yılmadık, yılmaya-cağız, yolumuza devam ettik buna rağmen. OHAL’DEN İMKAN DEVŞİRDİLER Sadece bununla da yetinmediler. Olağanüstü hâl uygulamasın-dan yararlanarak, yani OHAL uygulamasından yararlanarak birkanun çıkardılar. Çünkü, OHAL çerçevesinden çıkan kanun dolayı-sıyla Anayasa Mahkemesi de “Ben buna bakmam” diyor, bütünözel televizyonların, özellikle havuz medyasının tek taraflı yayınyapmasına her türlü imkânı sağladılar. Devletin televizyonu dışındaaşağı yukarı bütün televizyon kanalları kendileri için çalıştı amabuna rağmen yılmadık, buna rağmen direndik, buna rağmen san-dığa gittik, buna rağmen hayır oyunu verdik. Devletin televizyon-ları, özel televizyonlar, devletin paraları, imkânları, forsları,devletin bürokrasisi, devletin özel olarak çıkardığı yasalarla bizimelimizi kolumuzu bağlamaya, bizim üzerimizde baskı kurmaya ve 20

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?sandığa gitmemeye… Sadece bu mu? Hayır. Özel anketörler bul-dular, ceplerine para doldurdular, bir gün önce açıklama yaptırdılar“Evet yüzde 60 çıkacak” diye, bütün bunları yaptılar. Ama biz, vic-danımızla, ahlakımızla, demokrasiye olan bağlılığımızla kararlı birşekilde gittik ve güçlü bir hayrı sandıkta ifade ettik. % 49 DEMOKRASİ PAYDASININ BÜTÜNÜDÜR Halk oylamasında bu ülkenin insanlarının yarısı HAYIR diyerekdemokrasiye sahip çıktı. Devletin bütün imkanlarını kullanmala-rına, oluşturdukları yandaş medya manipülasyonlarıyla ve YüksekSeçim Kurulunun bütün ayak oyunlarıyla 49’un altına indiremedi-ler. Yüzde 49, demokrasi paydasının bütünüdür, demokrasiye ina-nanların bütünüdür. Bu, sadece CHP’nin değil, bunu yaparsakhaksızlık yapmış oluruz, yüzde 49 bu ülkede demokrasiye inananbütün insanların ortak oyudur. Önümüzdeki süreçte yüzde 49 pay-dayı büyütmek için mücadele edeceğiz. Demokrasiden yana olanbütün siyasal partilerle, bütün meslek kuruluşlarıyla, bütün siviltoplum örgütleriyle konuşacağız. Bizim ‘Hayır’ımız sona ermiş birhayır değildir; biz demokrasi mücadelesini yeni başlatıyoruz. HEDEFİMİZ %49’U DAHA DA BÜYÜTMEK Dolayısıyla, önümüzdeki süreçte yüzde 49 paydayı küçültmekdeğil, büyütmek için mücadele edeceğiz. Herkesle konuşacağız.Demokrasiden yana olan bütün siyasal partilerle, meslek kuruluşla-rıyla, sivil toplum örgütleriyle konuşacağız. Bizim Hayır’ımız sonaermiş bir hayır değildir; biz demokrasi mücadelesini yeni başlatı-yoruz ve başlatacağız. Verilen mücadele, bizim demokrasi tarihimi-zin en önemli taşlarından birisidir, bir kilometre taşıdır. Bütünbaskılara rağmen, bütün saldırılara rağmen silahlı ve silahsız, eşitolmayan koşullara rağmen bu ülkenin seçmenlerinin yarısı sandığagitti ve demokrasiden yana tavır koydu. Bu, çok değerlidir, olağan-üstü değerlidir. Bu değeri korumak her Cumhuriyet Halk Partilininboynunun borcudur, bizim boynumuzun borcudur, bu değeri koru-yacağız. BU BAŞARI, HERKESİN ORTAK BAŞARISIDIR Bu başarı, demokrasiyi savunan herkesin ortak başarısıdır. İzinverirseniz, Saadet Partilileri, Saadet Partili olsun olmasın bütün 21

Umut Veli DEVELİmütedeyyin kardeşlerimi, demokrasiden yana olan, ahlaktan yanaolan, ahlakın bütün inançların temeli olduğuna inanan bütün vatan-daşlarıma yürekten teşekkür ediyorum gidip hayır oyu kullandık-ları için. Vatan Partisi’ne ve üyelerine, ÖDP’nin Genel Başkanınave üyelerine, HDP’nin bütün üst düzey yöneticileri hapiste olma-sına rağmen, güneydoğuda yaşanan bütün acılara rağmen, bütünbaskılara rağmen, gidip hayır oyunu kullanan doğu ve güneydoğu-daki bütün vatandaşlarıma; Demokrat Partiye ve onun Sayın GenelBaşkanına; Anavatan Partisi, Doğru Yol Partisine, bütün bunlara te-şekkür ediyorum. Tabii, bir teşekkürüm daha var. Türkiye’nin be-kasını her şeyin üstünde tutan ülkücülere ve milliyetçilere deyürekten teşekkür ediyorum. Hiç kimse unutmasın bir ülkü etrafında hepimiz birleştik. Türki-ye’nin bekası için, demokrasimiz için, hepimizin özgürlüğü için,düşüncelerimizi özgürce ifade etmek için hepimiz demokrasi pay-dasında birleştik. Çok önemlidir bu ve biz gerçekten de bir tarihyazdık ve bu tarih bir demokrasi tarihidir, bir demokrasi tarihidir.Bu destanı hep birlikte yazdık. Tabii, sivil toplum örgütlerine de te-şekkürümüz var, bazı meslek odalarına; gecelerini gündüzlerinekatıp sokak sokak gezen, insanları birebir ikna etmeye çalışanbütün sivil toplum örgütü üyelerine ve meslek kuruluşu ve yöneti-cilerine de yürekten teşekkür ediyoruz. Bu teşekkürü yapmakbenim boynumun borcudur ve tabii, son teşekkürü de CumhuriyetHalk Partisinin örgütlerine yapmak istiyorum. Hepimiz gece gün-düz demokrasi için çalıştık. Hepimiz kucaklayıcı bir dil kullandık.Saldırıya uğradık, ses çıkarmadık; kurşunlandık, ses çıkarmadık;bıçaklandık, ses çıkarmadık sırf demokrasi için. “Kılıçdaroğlu di-lini değiştiriyor, bize tuzak kuruyor” dediler. Dilim dün neysebugün de, yarın da böyle olacaktır. Hiç kimsenin kötülüğünü iste-medik, hiç kimseye zulüm yapmadık. Hiç kimseyi, benim hoşlan-madığım düşünceleri dile getirdi diye onu ötekileştirmedim. Onubüyük bir sabırla dinledim, çünkü bu ülkede birlikte yaşıyoruz, bir-likte yaşayacağız, demokrasiyi birlikte güçlendireceğiz. APM RAPORUNDAKİ DETAYLAR ÖNEMLİ 25 Nisan bizim için aslında bir dönüm noktası oldu, Türkiyeiçin. 2017 25 Nisanı’nda Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi 22

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?toplandı ve Türkiye’yi yeniden denetime aldı. Kızıyorlar “NedenAvrupa Konseyi bunu yaptı?” diye. “Batılılar bize düşman” diye.İyi de aynı Avrupa Konseyi 2004’te bizi denetim dışına çıkardığızaman hep birlikte alkışlamıştık. Bunu yapanlar aynı insanlar.Hangi gerekçeyle bizi denetime aldılar, hiç bu sorulmuyor. Bununüzerinde hiç durulmuyor. Bakın değerli milletvekilleri, AvrupaKonseyi Parlamenterler Meclisi bu kararı alırken iki temel saptamayapıyor. Bir, “15 Temmuz 2016’ta yapılan darbe girişimine karşıçıkan Türk halkını takdir ediyoruz” diyor. Yani darbeye karşıduran, demokrasiyi savunan vatandaşı, Türkiye Cumhuriyeti yurt-taşlarını takdir ediyoruz diyor. Bunu raporun başlangıcında söylü-yor. Başka? “Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditlere, IŞİD,PKK gibi terör tehditlerine atıf yapıyor, Türkiye’nin vatandaşlarınıve demokratik kurumlarını koruma hakkı vardır diyor, terörle mü-cadele etme hakkı vardır” diyor. Peki, sonra ne diyor? “Sen bunlarıdemokratik ölçüler içinde yapmıyorsun. Sen, demokrasiyi kesintiyeuğrattın. Bireysel hak ve özgürlükleri yok ettin. Gazetecileri hapseattın, öğrencileri hapse attın, OHAL kararnameleriyle TürkiyeBüyük Millet Meclisinin yetkilerini gasp ettin. Üniversitelerdenhocaları attın.” O kadar ilginç bir tanımlama yapıyor ki “kamu gö-revlilerini kamudan atıyorsun” diyor. “Banka hesaplarına el koyu-yorsun, sosyal güvenlik kurumuna şerh koyup fişliyorsun bir dahabunu kimse çalıştırmasın diye, mal varlıklarına el koyuyorsun. Buadam ne? Sivil ölüm, yaşayan ölü konumuna getiriyorsun. Hangidemokrasi bunu kabul eder” diyor. Yine aynı şekilde, son yaşadığı-mız referandumdaki bütün eşitsizlikler, bütün haksızlıklar bu ra-pora da girdi ve referandumun doğru yapılmadığını, meşru birreferandum olmadığı yine bu rapora girdi. Bunların hangisi yanlış? 80 MİLYONUN CUMHURBAŞKANI OLAMAZ Demokrasi hepimiz için geçerli. Benim gibi düşünmeyen insaniçin de geçerli. Evet oyu kullanan vatandaşların bir kısmı da bugünpişmanlar. Neden? Bugün, tarafsız bir Cumhurbaşkanlığı süreci do-luyor artık. Bir partinin genel başkanı, artık 80 milyonun cumhur-başkanı olamaz, o dönem bitti. Bir partinin genel başkanı sadece opartiye oy verenlerin cumhurbaşkanıdır ve saygıyı da bu çerçevedegörecek. Bir partinin genel başkanı hangi tarafsızlık üzerine yemin 23

Umut Veli DEVELİedecek? Nerede bu kural? Tarafsız olması gereken, hiçbir partiyeüye olmaması gereken bir cumhurbaşkanı bugün törenle partisineüye oluyor artık. Üye olunca ne oluyor? Bir partinin genel başkanı,Anayasa Mahkemesine Hâkim tayin edecek, bir partinin genel baş-kanı Hâkimler Savcılar Kuruluna hâkim tayin edecek, bir partiningenel başkanı vali tayin edecek, bir partinin genel başkanı valitayin edecek, bir partinin genel başkanı bütün üst düzey yönetici-leri tayin edecek. Devlet? Devlet de o olacak. Buna izin verecekmiyiz? Elbette vermeyeceğiz. YASAYA AYKIRI KARAR VERENE ÇETE DENİR YSK’nın Türkiye’ye yaşattığı tabloyu hepimiz biliyoruz, bütündünya biliyor, bütün uluslararası raporlara girdi. Yüksek Seçim Ku-rulunda görev yapan 10 hâkim yasalara uymamışlardır. Yasalarauymayıp eylem yapanlara, yasalara aykırı karar verenlere bizimhukukumuzda “Çete” denir. Orada oturan, karar veren 10 yargıç,yargıç değil Yüksek Seçim Kurulunun çetesini oluşturmaktadır.Adli, idari ve siyasi açıdan bizim tarihimizde bu, mühürsüz seçimolarak kaydedilmiş bir tarihtir. Siz kalkacaksınız yasanın açık hük-müne rağmen yasayı tanımayacaksınız. Ben kanun uygulamamdiyor, kanunları tanımam diyor. Ne yaparsın sen? Ben, bir yerdenemir alırım, bir tek adamdan emir alırım, oradan talimat alırım.Onun önünde iki büklüm eğilirim. Benim cüppemde ilik de var,düğme de var diyor. Yargıç dediğin onurlu bir insandır; kimseninönünde eğilmez; yasaları uygular, hukukun üstünlüğüne inanır.Gerdan kıran adama yargıç mı denir? Tabii, YSK’da bir yargıcımız var, onurlu bir yargıcımız var, dikduran bir yargıcımız var. “Yaptığınız uygulama Anayasa ve yasa-lara aykırıdır” diye şerh düşen bir yargıcımız var. Onu buradan say-gıyla selamlıyorum, onurlu durduğu için, hukukun üstünlüğüneinandığı için. Şimdi, bu Yüksek Seçim Kurulundaki çete uygula-masını adaletin bütün aşamalarına yaymak istiyorlar. Ne kadar il veilçe yönetimlerinde avukat varsa hepsini şimdi hâkim yapmaya ça-lışıyorlar. Adliyeye siyaseti sokmayın diye, kışlaya siyaseti sokma-yın diye, camiye siyaseti sokmayın diye söyledik. Şimdi, üçüne desiyaseti soktular. Hâkim siyasallaşırsa adalet olmaz, adalet olmazsadevlet olmaz. 24

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi? CHP GENEL BAŞKANIKEMAL KILIÇDAROĞLU NE SÖYLEDİ? TERÖR VE TERÖRLE MÜCADELE 25

Umut Veli DEVELİBüyük umutlarla başladığımız, başlamayı düşündüğümüz yeni yılda acı olaylarla karşılaştık. Aslında her yılsonu bir milattır. İnsanlar geçmiş yılın yani 365 günün bir he-sabını yaparlar ve 1 Ocak’tan itibaren de yeni bir yıla umutla gir-mek isterler. İnsanlık tarihi hep umudu yaşatmıştır. İnsanındoğasında umut vardır. Eğer umutsuz bir toplum yaratırsak, öylebir ortam yaratırsak bir devleti yaşatamayız, bir toplumu yaşatama-yız. En büyük acılara göğüs gerecek miyiz? Gereceğiz. En büyükacıları yaşamamıza rağmen hayata umutla bakacak mıyız? Bakaca-ğız. 2016’da çok büyük acılar yaşadık. Yüzlerce askerimiz, polisi-miz, vatandaşımız, korucumuz şehit oldu; kimisi kör kurşunlakimisi bir bombayla. Bütün bu acıları yaşarken dönüp şu soruyuhep kendimize sormak zorundayız: Bu memleket bu hâle nasılgeldi? Eğer bu soruyu kendimize sormuyorsak, çok özür dilerimama, biz insan değiliz. Bu soruyu kendimize soracağız. Bu güzelmemleket, birlikte yaşadığımız memleket, komşumuzu sorgulama-dığımız, tam tersine “komşu komşunun külüne muhtaçtır” dediği-miz bir geleneği nasıl yok ettik? Kimler yok etti? Eğer bu soruyusormazsak, emin olun, güzel bir gelecek inşa edemeyiz. En büyükendişem ne biliyor musunuz? En büyük endişem 2017’nin 2016’yıaratmasıdır. Böyle bir tabloyu içime sindiremiyorum. Böyle birtabloyu Türkiye kaldıramaz daha uzun süre. BU MEMLEKETİ BU HALE KİMLER GETİRDİ? Şu soruyu da sormak zorundayız: Bu memleketi bu hâle kimgetirdi derken, kimler getirdi bu hâle? Türkiye’yi kimler yönetiyor?Kimler sorumlu bu işten? Hep söylerim, ya bakkal mı sorumlu buişten? Manav mı sorumlu bu işten? Simitçi mi sorumlu bu işten?Hamamcı mı sorumlu bu işten? Sanayici mi sorumlu bu işten, buişten kim sorumlu? Hiç ortada sorumlusu yok. Her türlü acının ya-şandığı bir Türkiye’de, hiçbir sorumlunun olmadığı bir Türkiye’deyaşıyoruz. Ahlak dediğimiz bir kavram var. Anayasayı okudum,Anayasa da söylüyor zaten “Sorumlu hükümettir” diyor. Sorumlu“Türkiye’yi yöneten siyasilerdir” diyor. Ortada sorumlu yok. Neolduğu belli değil. Ve dönüyor, ülkeyi yöneten Sayın Başbakandiyor ki “Buna benzer terör eylemleri olacaktır.” “Önleyeceğiz”demiyor, “Olacaktır” diyor. Türkiye’yi umutsuzluğa sürüklemek 26

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?için bundan daha farklı bir cümle kullanamazsınız zaten. Herkeskaygı içinde, herkeste kaygı var. Bir öldürülme korkusu Türki-ye’nin üstüne sinmiş vaziyette ama size şunu söyleyeyim, heryerde rahatlıkla, her yerde gururla söyleyebilirsiniz: İyi ki bu mem-lekette Cumhuriyet Halk Partisi var. Evet, mazlumun başı derdegirdiği zaman Cumhuriyet Halk Partisi orada. Terör olayları dolayı-sıyla hayatını kaybeden aileler acılarını paylaşırken CumhuriyetHalk Partisi orada. Bir kişiye haksızlık yapıldığı zaman Cumhuri-yet Halk Partisi orada, Türkiye’nin sorunları gündeme geldiğizaman çözüm üreten tek parti olarak Cumhuriyet Halk Partisiorada. Saygınlığımızı korumak için, hukuk devletini güçlü kılmakiçin her türlü çabayı harcayan parti olarak Cumhuriyet Halk Partisiorada. Siyasette düzeyi yükselten, doğruya doğru, eğriye eğridiyen, iktidarın yaptığı doğrulara hepsi yanlıştır demeyen, doğruyadoğru diyen, doğrunun hakkını teslim eden Cumhuriyet Halk Par-tisi var, Cumhuriyet Halk Partisi orada. İnsan sevgisi üzerine inşaedilen bir siyaset anlayışını Türkiye’de yaymak istiyoruz, yaygın-laştırmak istiyoruz. Bize oy vermeyen, hayatı boyunca CHP’ye oyvermeyen vatandaş mağdur olduğu zaman onun yanında olan parti-nin de CHP olduğunu kimse unutmasın. Binlerce, milyonlarca kişi var. “Hayatımda CHP’ye hiç oy ver-medim” diyen milyonlarca kişi var. Şimdi, o vatandaşlara seslen-mek istiyorum: Elinizi vicdanınıza koyun, kavgadan bıkmadınızmı? Elinizi vicdanınıza koyun, gözyaşından bıkmadınız mı? Elinizivicdanınıza koyun, annelerin feryadından bıkmadınız mı, korkma-dınız mı, yılmadınız mı, üzülmediniz mi? Gencecik çocukları baba-lar toprağa verirken üzülmediniz mi? Ve şimdi size hayatı boyuncahiç CHP’ye oy vermemiş vatandaşıma sesleniyorum: Memleketibu hâle kim getirdi diye kendinize sormayacak mısınız? Biz nelerleuğraşıyoruz, onlar nelerle uğraşıyor. Biz, Türkiye’nin sorunlarınasıl çözülür diye, buyurun gelin oturalım konuşalım; terörü mü bi-tirmek istiyorsunuz, bizden ne istiyorsanız kapımız açık, her türlüdesteği verelim yeter ki bitirin terörü. Ve şu gerçeği artık 80 milyoninsanın kabul etmesi lazım: Türkiye yönetilmiyor, Türkiye yönetil-miyor arkadaşlar. Başbakan var, doğru; bakanlar da var, doğru;Cumhurbaşkanı da var, doğru ama Türkiye yönetilmiyor. Eğer dev-lette liyakat sistemini bozarsanız bozduğunuz andan itibaren dev- 27

Umut Veli DEVELİleti çökertirsiniz. Şu anda çöken bir devlet gerçeğiyle karşı karşıya-yız, altını çiziyorum çöken bir devlet gerçeğiyle karşı karşıyayız.Teröre teslim olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Mücadeleyi nasılyapacağını bilmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Terörle müca-dele tumturaklı laflarla olmaz. Terörle mücadele akılla olur, basi-retle olur, bilgiyle olur, kültürle olur; terörün yeşermeyeceğialanları yaratacaksınız. Birilerinin sırtını sıvazlarsanız terörü yeşer-tirsiniz. 70 İLDEN IŞİD’E MİLİTAN KATILDI Biz bunları söylediğimiz zaman “Vay, işte bak, yine CHP nesöylüyor.” CHP, yaptığın hataları sana hatırlatıyor ki; bir musibetbin nasihatten evladır, bir daha aynı musibeti yapma diye sana ha-tırlatıyoruz. Dünyanın dört bir tarafından militanlar Türkiye üzerin-den Suriye’ye ve Irak’a geçti. Bunu ben söylemiyorum. Bakın, sizeaçıkça ifade de edeyim değerli arkadaşlarım. 12 Ağustos 2012’deIŞİD komutanı söylüyor: “Bize savaşın başında katılan savaşçılarınçoğunun yanı sıra teçhizatımız ve tedarikimiz Türkiye üzerindengeldi.” Peki, bunlar gelirken bu ülkenin hükümeti kimdi? Bu ülke-nin istihbaratı yok muydu? IŞİD militanları, IŞİD örgütleri televiz-yonlara çıkıyorlardı, illerde gösteri yapıyorlardı, sözde toplunamazlar kılıyorlardı, İnternet siteleri vardı, yayın organları vardı,hükümet neredeydi? Musul Konsolosluğumuz basıldı, 49 vatanda-şımız günlerce rehin tutuldu çıkıp dediler mi “Bunu IŞİD yaptı?”diyemediler. Bir terör örgütüyle ideolojik akrabalık kurarsanız bunlar başı-nıza gelir. 50 sefer söylemedik mi ya başka devletlerin iç işine ka-rışmayın kardeşim. Size ne ya? Defalarca söyledik. TIR’larla silahgönderdiler, ne işin var senin silah göndermeyle? Başka bir ülkeniniç işine karışmaya senin ne işin var, niye karışıyorsun sen? Şimdi, osilahların tamamı Türkiye’ye döndü. El Nusra ile akrabalık kurdu-lar, diyalog kurdular ve çıktı bunu bu ülkenin Cumhurbaşkanımuhtarlar toplantısında söyledi. “Putin söyledi, ‘El Nusra’yı çekin’Biz de arkadaşlarımıza söyledik, El Nusra Halep’ten çekilsin diye.”Ne demektir bu, biliyor musunuz? Koskoca Türkiye Cumhuriye-ti’ni bir terör örgütüyle muhatap kılmak demektir ve bunu da bütündünyaya Cumhurbaşkanı ağzıyla itiraf etmek demektir. 28

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi? Şimdi, hayatı boyunca CHP’ye oy vermeyen vatandaşıma sesle-niyorum: Bir ülkenin Cumhurbaşkanı bunu yaparsa Türkiye Cum-huriyeti’nin itibarı derinden sarsılır. Bir hukuk devleti, hukukunüstünlüğüne inanan bir devlet değil, terör örgütleriyle iş tutan birdevlet imajı doğar. IŞİD’i beslediniz. Defalarca söyledim, 70 ildenIŞİD’e militan katıldı. Eğer Türkiye’de 70 ilden IŞİD’e militandevşiriliyorsa, böyle bir iklim yaratılmışsa nasıl mücadele edecek-sin? IŞİD militanları Suriye’de yaralandığında onları Türkiye’yegetirip tedavi ediyorsanız, tedavi ettikten sonra eline silahı veriptekrar gönderiyorsanız ve bunu söyleyen de Türkiye Cumhuriye-ti’nin Sağlık Bakanıysa ne diyeceksiniz? Şimdi ben yine, hayatı boyunca CHP’ye oy vermemiş vatanda-şımın vicdanına sesleniyorum: Devlet böyle mi yönetilir? Devletinvalisi, devletin kaymakamı, devletin savcısı, devletin rektörü, dev-letin hâkimi nasıl oldu da teröre teslim edildi, terör örgütlerine tes-lim edildi? O makamlar nasıl oldu da terör örgütlerine verildi? BirAllah’ın kulu çıkıp da “Ya bu işin sorumlusu benim” niye demi-yor? Hepsi söz birliği ediyorlar “Bu işin sorumlusu CHP” diye. Ya,CHP iktidarda mı? İnsanda biraz vicdan olur, insanda biraz ahlakolur. HER ŞEYİ ÜST AKIL YAPIYOR! Şimdi onu bıraktılar “Efendim, bir üst akıl bunları yapıyor.”Bunlar hiçbir şey yapmıyorlar, her şeyi üst akıl yapıyor! Sen Hükü-met değil misin kardeşim? Hükümet, hükmeder. Oradan geliyorzaten. Sen hükmetme gücünü kaybetmişsin, aciz durumdasın vebunu itiraf ediyorsun: “Üst akıl yapıyor, ben bir şey yapamıyorum.Üst akıl bu tuzakları kuruyor!” Sen hükümetsin tuzağı boz karde-şim. “Bunları yapamıyorum.” Yapamıyorsan istifa edeceksin kar-deşim, istifa edeceksin. “Ben beceremiyorum” diyeceksin,“Yönetemiyorum” diyeceksin. “Terörü engelleyemiyorum, önleye-miyorum” diyeceksin, “Yanlış yaptım” diyeceksin. “PKK terör ör-gütüne de, FETÖ terör örgütüne de, IŞİD terör örgütüne deTürkiye’yi teslim ettim, beni affedin” diyeceksin. “İzzeti ikbal ilebabı hükümetten çekiliyorum” diyeceksin. Bunu dersen ben sanasaygı duyarım. Bunu demediğin takdirde sen saygıyı hak eden birhükümet değilsin kardeşim. 29

Umut Veli DEVELİ TÜRKİYE’Yİ PEŞAVER’E ÇEVİRDİLER Değerli arkadaşlarım, şu anda hiç kimsenin can ve mal güven-liği de yok. Biz ülkemizde yaşarken görüş ayrılıklarımız olabilir,fikir ayrılıklarımız da olabilir, her birimiz ayrı bir partinin üyesi deolabiliriz, her birimiz ayrı bir partiye sempati de duyabiliriz, hiçbirpartinin üyesi de olmayabiliriz ama bir ortak paydada hepimizinbuluşması lazım, o da demokrasidir. Demokrasi olmalı ki, sen dedüşünceni özgürce söyle, ben de düşüncemi özgürce söyleyeyim.Oturup bir kahvede birlikte tartışabilelim. Yolda, caddede birbiri-mize düşüncelerimizi kavga etmeden açıklayabilelim. Bu memle-ketin huzura ihtiyacı var. Birlikte yaşayacağız biz bu memlekette.Gideceğimiz bir başka memleket, başka bir coğrafya, başka bir yer,başka bir vatan yok, bu vatanda hepimiz huzur içinde yaşamak isti-yoruz. Kimliklerimiz farklı da olabilir ama biz bu ülkede huzuriçinde yaşamak istiyoruz. Demokrasimizi güçlendirelim ama totali-ter bir yapıyı Türkiye’ye getirirseniz Türkiye’yi bölersiniz, ayrıştı-rırsanız, Türkiye’yi zor bir sürecin içine sokarsınız. Tarihe birbakın, tarihten örnek alın, tarihsel olaylara bakın, demokrasi kadargüzel bir şey yoktur. Herkes aynı şeyi düşünmek zorunda değildir,farklı düşünceler bir toplumun dinamiğini oluşturur, bir toplumungelişmesini sağlar. Ekonomisi güçlü olan Türkiye, şu anda ekono-mide sınıfta kalmıştır. Demokrasisi kısmen güçlü olan ve bütünArap dünyasının imrendiği Türkiye, şu anda bir dikta yönetimiylekarşı karşıyadır. Türkiye’yi Peşaver’e çevirdiler, neredeyse herhafta sonu bir yerde bir eylem, bir olay oluyor, masum insanlarımızhayatını kaybediyor. BU ÜLKEYİ BÖLDÜRTMEYECEĞİZ Ben merak ediyorum, Oslo’da bunlar yok muydu? Bunlar vardı.Dolmabahçe’de bunlar oturmuyorlar mıydı beraber? Oturuyorlardı.Habur’da yan yana değiller miydi? Yan yanalardı. Kimi suçluyor-lar? Demiyorlar mıydı “Apo ile görüşün şerefsizdir, bunu söyle-yen.” Sonra ne dedi? “Görüşmek için ben gönderdim, nediyorsunuz siz?” dedi. Allah aşkına “Ne istediniz de vermedik”diyen kimdi, CHP’nin Genel Başkanı mıydı o? Allah esirgesin.“Ne istediniz de vermedik.” Memleketi verdiniz, parsel parsel sattı-nız ya, bunu da siz söylediniz. Cumhuriyet Halk Partisinin Genel 30

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?Başkanı olarak söylüyorum: Onlar, bu milleti ayıracaklar, biz ayır-mayacağız. “Evet” diyen vatandaşım da “Hayır” diyen vatandaşımda benim başımın üstündedir. Bölmeyeceğiz bu ülkeyi, böldürtme-yeceğiz. BİR TERÖR ÖRGÜTÜNÜN DÖRT PARMAĞINI GETİRDİNİZ KENDİ SİMGENİZ YAPTINIZ Değerli arkadaşlarım, geçtiğimiz hafta Müslüman dünyasıyla il-gili kısaca bir açıklama yapmıştım, Müslüman dünyasının içindeyaşadığı sorunları anlatmıştım, üniversite sayısını anlatmıştım, bi-limdeki geriliği anlatmıştım ve İslam dünyası neden bu hâle geldi;bunları anlatmaya çalışmıştım. Ve demiştim ki Ramazan ayı sabır,ibadet, rahmet, mağfiret ve bereket ayıdır. Dün bir olay yaşandı.Suudi Arabistan dahil 7 ülke Katar’ı, teröre destek vermekle suçla-dılar ve Katar’ın büyükelçilerini ve vatandaşlarını kendi ülkelerin-den çıkmaya davet ettiler. İslam dünyasının geldiği noktaya bakın.Barış ayında, bereket ayında, mağfiret ayında İslam dünyasınınkendi içine düştüğü çelişkiye bakın. Dolayısıyla hepimizin ama hepimizin bunlardan ders çıkarmasılazım. Karışan Ortadoğu’da yaratılan terörden, can kaybından,akan kanlardan herkesin ders çıkarması lazım. Değerli arkadaşlar,eğer siyaseti, eğer politikayı siz etnik kimlik üzerinden, inanç üze-rinden yaparsanız acıyı ve kanı asla önleyemezsiniz. Şimdi, değerliarkadaşlarım, bizim bu konuda Hükümete önerilerimiz var. Birinci öneri şu: Katar, İhvan’a desteğini kesmeli yani Müslü-man Kardeşlere desteğini kesmeli. Bu konuda İhvan’ı destekleye-cek siyasetten Adalet ve Kalkınma Partisi uzak durmalıdır.Müslüman Kardeşleri destekliyor, başta Adalet ve Kalkınma Parti-sinin Genel Başkanı. Bu, çok tehlikelidir ve o desteğini süratle çek-melidir. Aynı şekilde Rabia simgesinden de vazgeçmeli. Çünküdeğerli arkadaşlarım, Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik ArapEmirlikleri, Müslüman Kardeşleri terör örgütü olarak görüyor. Sizgitmişsiniz Müslüman dünyanın bir kesiminin terör örgütü olarakgördüğü İhvan’ın simgesini getiriyorsunuz Adalet ve KalkınmaPartisinin simgesi hâline getiriyorsunuz. Hani bunun yerlisi, hanibunun millisi? Ne yerli ne milli. Bir terör örgütünün dört parma-ğını getirdiniz kendi simgeniz yaptınız. Akıl alacak şey değil. Ada- 31

Umut Veli DEVELİlet ve Kalkınma Partisinin İhvan’dan desteğini süratle çekmesilazım. İkincisi: Yemen’deki kirli savaşın bitirilmesi konusunda baştaBirleşmiş Milletler olmak üzere Türkiye’nin de her türlü desteğivermesi lazım. Yemen’deki kirli savaş süratle sonlandırılmalı. Üçüncüsü: Türkiye, Suudi Arabistan ile Katar arasında taraf ol-mamalıdır, tarafsızlığını korumalıdır. Arap dünyasıyla ilgili bizimtemel politikamız Arap dünyasıyla dostluğumuzu koruyacağız amaArap dünyasındaki kavgaların tarafı olmaktan özenle kaçınacağız.Taraf olmak soruna taraf olmaktır, sorunun parçası olmaktır. Amatarafsızlığını korursanız çözümün parçası olursunuz, çözümün anaaktörü olursunuz. Dolayısıyla bu konuda dış politikayı yürütenlerindikkatli olması lazım. ‘EVET’ OYU VERDİNİZ, TERÖR BİTTİ Mİ? “Evet oyu verin, terör bitecek” dediler. Bütün billboardlardayazılıydı. Çıktılar televizyonlara sabah, öğle, akşam bu propagan-daları yaptılar. Referandum bitti, terör başladı. Merak ediyorum,onlar bu doğruları yani terörün devam edeceğini niçin halktan giz-liyorlardı? On beş yıldır iktidar olanlar terörü zaten bitiremeyecek-lerdi. Teröre destek verenler terörü bitirir mi? Teröristlerin arkasınısıvazlayanlar terörü bitirir mi? Caddeler, sokaklar kazınırken, vali-lere, kaymakamlara talimat verip “Bunlara dokunmayın” diyenlerterörü önleyebilir mi? Terörü önlemek akıl işidir, akıl. Lafla terörönlenmez, terörü önlemek akıl işidir ve bunlarda da olmayan şeyakıl. Bir parti düşünün aklını bir kişiye teslim etmiş. Düşünemiyor.Bütün hayat refleksleri dumura uğramış durumda. Gelecek talimatıbekliyor, talimata göre hareket ediyor. Demokrasimizin önündekien ciddi tehlike budur. Referandumdan bu yana yüzlerce şehidimizoldu, yüzlerce insan hayatını kaybetti. VATANDAŞ SORMALI; TERÖR NEDEN BİTMEDİ? Vatandaşın şimdi soru sorma zamanıdır. “Siz evet oyu kullanın,terör bitecek” demiştiniz. Buyurun, terör niye bitmedi? Terör niyebitmedi? Hayır oyunu kullananlar bunu gayet iyi biliyorlardı, terö-rün bitmeyeceğini de biliyorlardı. Onların teröre destek verdiğinide çok iyi biliyorlardı ama benim sözüm evet oyunu kullananlarda. 32

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?Şimdi sizin elinizi vicdanınıza koyup bu soruyu iktidar sahiplerinesormanız lazım, deyin ki “Sizin sözünüze inandık, sandığa gittik;evet oyu kullandık. Peki, bu terör nedir, bu terör belası nedir? Niyeengellemiyorsunuz” diye sorun. Soru sormak kadar güzel bir şeyyoktur. Soru sormak aklın kullanılması demektir ve bunu sorunama cevabını da mutlaka bekleyin, isteyin, ısrarla sorun, bu terörbelasından Türkiye neden kurtulamadı diye sorun. TERÖRE, TERÖRÜ YAPANLARA, TERÖRÜ DESTEKLEYENLERE NASIL LANET OKUMAYIZ! Değerli arkadaşlarım, size bir öyküden söz etmek isterim, dra-matik bir öykü. Söyleyeceğim kişi Gümüşhane’nin Torul ilçesininDemirkapı köyünde doğdu. Yıl 1993’tü, doğduğunda annesi se-vindi, babası sevindi, yeni bir can dünyaya gelmişti, yeni bir umutgelmişti dünyaya. Kucakladılar, annesi onu besledi sütüyle, meme-siyle ve o büyüdü, ilkokulu bitirdi, ortaokulu ve liseyi Gümüş-hane’de bitirdi. Büyük umut bağlanmıştı. Babası inşaat işçisiydi, 4kardeşten birisiydi. İnşaat işçisi olarak çalıştı ve çocuklarının oku-ması için, yetişmesi için emek harcadı, alın teri döktü babası. BabaHamit Yılmaz inşaatlarda çalışırken çocuklarının üniversiteyi bitir-mesini de bekliyordu ve Necmettin Yılmaz liseden sonra girdiğiüniversite sınavında Artvin Üniversitesini kazandı, mezun oldu,öğretmen oldu ve o da atama bekleyen öğretmenler listesine girdi.Zamanı geldi ve atama gerçekleşti. Gümüşhane’nin Torul ilçesininDemirkapı köyünde doğan Necmettin kardeşimiz Şanlıurfa’nın Si-verek ilçesinin Çiftçibaşı köyüne öğretmen olarak atandı, bir köy-den diğer bir köye atandı. Değerli arkadaşlarım, henüz genç bir öğretmendi ve yolun ba-şındaydı. Hani, Âşık Veysel “Uzun ince bir yoldayım” der ya. Buöğretmen kardeşimiz uzun ince bir yolun daha henüz başındaydı.Köye umut götürdü, köye güzellik götürdü, köye heyecan götürdü.O, sadece bir öğretmen değil, çocuklarımıza dünyayı anlatmayıhedef edinmiş bir kahramandı ve o kahramanımız PKK terör ör-gütü tarafından katledildi. Cenazesi Tunceli’den kaldırılırken İlBaşkanımız hepimizin duygularına tercüman olacak güzel bir ko-nuşma yaptı. Evet, bir öğretmen; evet, çocuklarımızı yetiştiren biröğretmen. Evet, hepimizin umudu olan öğretmenler ve bir terör ör- 33

Umut Veli DEVELİgütü bunu katletti. Cesedi Pülümür Nehri kıyısında bulundu.Alındı, bakıldı, evet, bu o öğretmenimizdi. Teröre nasıl lanet oku-mayız! Terörü yapanlara nasıl lanet okumayız! Terörü destekleyen-lere nasıl lanet okumayız! O öğretmenin şahsında bütün eğitimcikardeşlerimin başı sağ olsun diyorum. Siz bedel ödüyorsunuz, ço-cuklarımız için. Siz bedel ödüyorsunuz, evlatlarımız için. Babayıaradım, babayla konuştum. Baba, tabii, elbette -Bizde derler ya“Allah kimseye evlat acısı vermesin” diye- evlat acısı yakıyor, yü-reğini yakıyor. Ama sonuçta geldiğimiz nokta şu: Bu kardeşimizhepimizin onuru ve hepimizin gururudur. Ona Allah’tan rahmet di-liyoruz, ailesine ve bütün eğitim camiasına başsağlığı diliyoruz,tıpkı Şenay Aybüke gibi onu da sonsuzluğa uğurladık. O da bir öğ-retmendi, o da PKK kurşunuyla hayatını kaybetmişti. Değerli arkadaşlarım, bu arada tabii insanüstü çabayla terörlemücadele eden güvenlik güçlerimiz var. Her gün şehitlerimiz geli-yor. Onlara da buradan Allah’tan rahmet diliyoruz, onların yakınla-rına da başsağlığı diliyoruz. Hepimizin başı sağ olsun diyoruz.Terörü lanetliyoruz kim yaparsa yapsın, PKK terörünü de lanetli-yoruz, FETÖ terörünü de lanetliyoruz, DHKPC’ yi de lanetliyoruz,kim yaparsa, El Nusra’yı da lanetliyoruz, kim yaparsa yapsın. Buülkede hiç kimsenin hayatı ucuz değil. Teröre kim ortam hazırlı-yorsa, kim teröre destek veriyorsa, kim Habur’da çadır mahkeme-leri kuruyorsa hepsine lanet olsun diyoruz. Kim terör örgütüylemasaya oturuyorsa, kim valilere talimat verip “Aman bunlarPKK’lı, bunlara dokunmayın” diyorsa hepsine ama hepsine lanetokuyoruz. TERÖR BİR İNSANLIK SUÇUDUR Daha acı bir olay ise, Amerika’nın Las Vegas kentinde yaşandı,59 kişi hayatını kaybetti bir terör olayı sonucu ve çok sayıda yaralıvar, 500’den fazla yaralının olduğu ifade ediliyor. Terörden büyükacılar çekmiş bir ülkenin sorumlu bir kişisi olarak ifade ediyorum;teröre karşı bütün ülkelerin ortak tavır sergilemesi lazım. Terörüeğer bir insanlık suçu olarak tanımlıyorsak, hangi ülke olursa olsunve terör nerede kendisini gösterirse göstersin, insan olarak hep bir-likte teröre karşı durmalıyız. Dolayısıyla Amerika’da yaşanan buacı olay dolayısıyla Amerikalılara başsağlığı dileklerimizi iletiyo- 34

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?ruz, geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Umuyoruz ve diliyoruz,dünya ve Türkiye terörden tümüyle kurtulmuş olur. 13 Temmuz 2015’de Sayın Davutoğlu geldiğinde dedim ki, “Birdiğer temel sorunumuz da toplumsal barış. 30-35 yıldır bu ülke te-rörden çok çekti, bu sorunu çözmemiz lazım. Akılcı politikalarlabu sorunu çözmemiz lazım. Elin oğlu kendi sorununu çözüyor da,biz kendi sorunumuzu niye çözmeyeceğiz? Oturalım masaya, otu-ralım bu sorunu çözelim. Çözebiliriz, Türkiye’nin bu sorunu çözmekapasitesi de var, birikimi de var dedim. Ama sorunu çözmek içindört ilkeden yola çıkmak gerekiyor dedim. Nedir dört ilke? Bir, busorunu çözmek için samimi ve dürüst olacaksınız; iki, gizli kişiselbir ajandanız olmayacak; üç, millete hesabını veremeyeceğiniz an-gajmanlara girmeyeceksiniz; dört, her aşamada halka bilgi verecek-siniz. Eğer biz bunlara yaparsak bir araya geliriz ve biz bu sorunuçözeriz.” Nasıl çözüleceğinin yol haritasını da zaten daha önce ya-zılı olarak kendilerine bildirmiştik. Şöyle düşünün; 2002’de ülkeyi sıfır terörle devraldılar. 2002’deterör yoktu. Bugün üç terör örgütüyle mücadele ediyoruz. PKKdaha güçlendi, FETÖ yeni bir terör örgütü olarak ortaya çıktı veIŞID. Ülkenin 71 ilinden IŞID’a gidip katılanlar oldu. Şimdi şu so-ruyu AK Partili kardeşlerime sormak isterim. Üç terör örgütünü ba-şımıza bela eden hükümetin adı ne? Evet, üç terör örgütünübaşımıza bela eden hükümetin adı ne? Türkiye’de bu sorunu çözecek olan partinin adı CumhuriyetHalk Partisidir. Dört yılda çözmezsem siyaseti bırakacağım dedim.15 yılda çözemedi, 15 yılda... Dört yılda çözeceğim, bu ülkeninbütün sorunlarını dört yılda çözeceğim. Çünkü ben vatandaşın ce-bini düşünüyorum, kendi cebimi değil. Ben siyaseti köşeyi dönmearacı olarak kullanmıyorum, ben siyaseti halka hizmet hakka hiz-met için kullanıyorum siyaseti. NİYE ISRARLA İŞİD’İN YANINDA DURUYORSUNUZ? Tarihimizin en kanlı terör olaylarından birisini İŞİD gerçekleş-tirmiştir. Dönemin Başbakanı, “bu terör eylemini IŞID militanlarıgerçekleşti” deyimini kullanmadı, kullanamadı. Çünkü onlara silahgönderiyorlardı, onlara destek veriyorlardı, onların yanında duru-yorlardı. Nasıl sulandırırız dediler, “kokteyl terör” dediler bu. Her 35

Umut Veli DEVELİterör örgütünün destek verdiği bir kokteyl terörden söz ettiler. Hayatını kaybedenlerin yakınları bugün bir anma töreni yapmakistediler, sayıları 100 civarında. Çocuklarını anacaklar, o günü ana-caklar, bir daha böyle bir tabloyla hiç kimse karşı karşıya kalmasındiyecekler, çok iyi niyetlerle yola çıktılar, ama buna izin verilmedi.Niçin izin verilmiyor? Bir terör eylemini kınamak için aileler biraraya geliyorsa, neden izin verilmiyor? İzin vermemek, terörün ya-nında durmak demektir. Niye terörün yanında duruyorsunuz? Niyehâlâ ısrarla IŞID’ın yanında duruyorsunuz? Bırakın insanlar terörekarşı duygularını dile getirsinler, terörü ve teröristleri lanetlesinler.İnsanın hayatı bu kadar ucuz mudur? Maalesef üzülerek ifade ede-yim, bu gerçekleşmedi. 36

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi? CHP GENEL BAŞKANIKEMAL KILIÇDAROĞLU NE SÖYLEDİ? OHAL HAK, HUKUK, ADALET 37

Umut Veli DEVELİDeğerli arkadaşlarım, madem referandumdan söz ettik, Türkiye’nin demokrasisinden söz ettik, OHAL uygula- malarına kısaca değinmek isterim. İki OHAL kararna-mesi daha yayımlandı. Önce sizi başa götüreyim. Milli GüvenlikKurulu toplanırken ve toplantıdan sonra Hükümete OHAL için birtavsiyede bulundu. Bu tavsiyede Milli Güvenlik Kurulu ne söylü-yordu, aynen okuyorum değerli arkadaşlarım: “Demokrasimizin,hukuk devleti ilkesinin, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerininkorunmasına yönelik tedbirlerin etkin bir şekilde uygulanabilmesiamacıyla Anayasa’mızın 120’inci maddesi gereği hükümete ola-ğanüstü hâl ilan edilmesi tavsiyesinde bulunulması kararlaştırılmış-tır.” Ne için? Demokrasimizin, hukuk devleti ilkesinin,vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerinin korunması için. Ve devam ediyor, daha önemli bir cümle: “Bu tavsiye sadece vesadece demokrasiye, hukuk devletine, hak ve özgürlüklere yöneliktehditlerin ortadan kaldırılması için yapılacak çalışmaları kolaylaş-tırma amacına yöneliktir.” Şimdi geliyorum uygulamalara. BinaliBey şöyle bir açıklama yapmıştı referandum öncesi: “Başkanlık re-ferandumu öncesi OHAL kaldırılmış olacak. OHAL ile seçime gi-dildi dedirtmeyiz” demişti. Tam tersi yapıldı. Her seferinde süredoldu ve uzatıldı, yeniden süre uzatıldı. Bu olduğu hâlde, toplu birrakam vereyim değerli arkadaşlarım, son yayımlanan kararnamelerdâhil görevine son verilenler: Kamudan atılan 4 bin 195 yargı men-subu, 385 mülki idare amirleri, 20 bin 672 kişi Emniyet Genel Mü-dürlüğünden, öğretim elemanlarından 5 bin 300 kişi,eğitim-öğretim hizmetlerinden 33 bin 480 kişi, Türk Silahlı Kuv-vetlerinden 8 bin 832 kişi, Din Hizmetlerinden 2 bin 198 kişi, Sağ-lık ve Yardımcı Sağlık hizmetlerinden 6 bin 784 kişi, Mahalliİdarelerden 2 bin 349 kişi; toplam 102 bin 319 kişi kamu görevin-den sorgusuz sualsiz atıldı. Ve bunların hiçbirisinin haklarını aramaözgürlükleri yok. BEŞ AYDA 7 KİŞİ TAYİN EDEMEDİLER Değerli arkadaşlarım, 23 Ocak 2017’de bir OHAL Kanun Hük-münde Kararnamesi yayınlandı. Diyor ki “Olağanüstü Hâl İşlem-leri İnceleme Komisyonu kuracağız.” Yani hata falan varsa bukomisyon bir araya gelecek, bu hataları düzeltecek. Ne zaman? 23 38

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?Ocak. Ocak, Şubat, Mart, Nisan, Mayıs… Beş ayda 7 kişiyi bula-madılar, beş ayda 7 kişi tayin edemediler. Beş ayda 7 kişiyi bula-mayan bir hükümet, koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni sağlıklıyönetebilir mi? Yönetemez, ben de biliyorum, yönetemez. Çünkühükümet hükümet değil, hükümet de bir kişiye bakıyor. Ne söyle-yecek acaba, 7 kişiyi oraya gönderdik onay verecek mi, vermeye-cek mi? Ne Adalet Bakanı Adalet Bakanı ne Sağlık Bakanı SağlıkBakanı ne Başbakan Başbakan, bunların tamamı fasa fiso, hiçbiri-nin yetkisi, hiçbirinin görevi yok, koltuklarında oturuyorlar. Bo-şuna mı diyoruz, freni patlamış bir kamyon gibi Türkiye bir yerleredoğru sürükleniyor. ANAYASA FİİLEN ASKIYA ALINMIŞTIR Son yayımlanan kararname ile 1 gazete, 14 dernek, 1 dergi, 18vakıf ve 13 özel sağlık kuruluşu tekrar kapatıldı. 609 şirket Tasar-ruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredildi. En az 140 bin kişinin pa-saportu iptal edildi. Kapatılan eğitim kurumları sonucunda 130 binkişi işsiz kaldı. Öyle bir noktaya geldi ki dijital ansiklopedinin ya-saklandığı bir süreci yaşıyoruz, hangi gerekçeyle. Ve yine son ka-rarnameyle bir düzenleme daha yapıldı. Görevine iade edilenpersonelin, yanlışlık yaptık, kararnameyle görevine iade edilen per-sonelin görev yapmadığı süre içinde uğradığı manevi zararı tazmindavası açmasın diye OHAL’e hüküm koydular. Bir kişi hakkınıarayamayacaksa, orada demokrasiden söz edilebilir mi? Türkiye’de OHAL uygulamasıyla Anayasa fiilen askıya alın-mıştır. Türkiye’de Anayasa yürürlükte değildir çünkü AnayasaMahkemesi “Anayasaya aykırı bütün OHAL düzenlemelerini bengörmüyorum ve bunlara bakmayacağım” demektedir. Anayasa’nıngüvence altına aldığı hiçbir hak yoktur ve söz konusu da değildir.Bir OHAL kararnamesiyle herkes her an hapse atılabilir ve tutukla-nabilir, mal varlığına el konulabilir. Bu nedenle hiç kimsenin canve mal güvenliği yoktur. O kadar ki Türkiye Büyük Millet Meclisi-nin vermediği yetkileri bile OHAL kararnameleriyle düzenliyorlar.Vermediği yetkiler düzenlenirken Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanı itiraz dahi etmemektedir ve Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanlığının açıkça onuruyla oynanmaktadır. Dikta yönetimleri-nin bütün koşulları OHAL kararnameleriyle sağlanmıştır. 39

Umut Veli DEVELİ KADIYI SATIN ALDIĞIN GÜN ADALET ÖLÜR Devleti devlet yapan adalettir, devleti devlet yapan haktır, hu-kuktur devleti devlet yapan. Güzel bir deyiş buldum değerli arka-daşlarım, tarihimizden güzel bir ifade, Osmanlıdan kalan bir ifade,Osmanlıda hâkimin unvanı kadı, “Kadıyı satın aldığın gün adaletölür, kadıyı satın alırsan adalet ölür” diye. “Adaletin öldüğü gün dedevlet ölür” diyor. Onun için “Adalet mülkün temelidir” diyoruz.Ben şimdi bütün annelere sesleniyorum: Bu ülkede adalet var mı?Hukuk var mı? Hak var mı? Vallahi de billahi de adalet de yok, hakda hukuk da yok. Bakın yemin ediyorum eğer siz, bir haftalık birçocuğu annesinden ayırıyorsanız hiç kimse kalkıp bana haktan, hu-kuktan, adaletten söz etmesin. Komutan emretti diye dışarı çıkıplinç edilen bir erin hakkını, hukukunu arayamıyorsanız o ülkedeadalet, hak yoktur. Olağanüstü Hâl Kararnameleri yayınlıyorlarşimdi, binlerce üniversite hocasını üniversiteden attılar. Oysa bizçocuklarımızı ne umutlarla üniversiteye gönderiyoruz, iyi yetişsin-ler diye. Bunların çoğu hakkında idari soruşturma bile açılmamış,aldılar kapının önüne koydular. 150’ye yakın gazeteci hapiste. Ga-zetecinin günahı ne Allah aşkına? Yazı yazacak, elindeki tek etkiliunsur kalemi, o kadar, başka bir şey yok. Yazı yazıyor, düşüncesiniaçıklıyor. Söyledim, yine söyleyeceğim: Bir ülkenin gazetecileriözgür değilse, bir ülkenin medyası özgür değilse o toplumun ken-disi özgür olamaz arkadaşlar, yoktur öyle bir şey. TÜRKİYE’DE HAPİSHANELER TIKA BASA DOLU O kadar ki değerli arkadaşlarım, son kararnamede bir komisyonkurulması öngörülmüştü ve bu komisyonda görev alacakların, dik-kat buyurun, hukuki sorumlulukları asla olmayacak, idari sorumlu-lukları olmayacak, mali sorumlulukları olmayacak ve cezaisorumlulukları olmayacak. Bu komisyon ne yapacak? Tek bir ki-şiye bakacak, oradan alacağı talimata bakacak çünkü sorumlulukmakamı sadece bir kişi. Yasalara göre sorumlu değil, hiçbir sorum-luluğu yok, yaptığı uygulamalardan insanlar eğer bir haksızlığa uğ-ramışsa haklarını dahi arayamayacaklar. Hak, hukuk ve adaletkavramları artık Türkiye’de yoktur değerli arkadaşlarım. Hukukunüstünlüğü değil, dikta yöneticilerinin egemenliği sağlanmıştırOHAL uygulamalarıyla. Hapishaneler tıka basa doludur. Beş altı 40

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?kişilik odalarda 15-20 kişi kalmaktadır, sırayla uyumaktadırlar. İş-kence ve kötü muamele Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafındanda tanınmıştır. Anadolu Ajansı, işkenceye uğrayanların fotoğrafla-rını bütün dünyaya servis etmiştir ve o kadar ki Medeni ve SiyasiHaklar Sözleşmesi’ne göre Türkiye Cumhuriyeti, Birleşmiş Millet-lere başvurarak 13 maddeyi askıya almıştır “Ben tutulanlara in-sanca davranmayacağım” maddesini askıya almıştır, yani işkenceyapacağım demiştir. Adaletli davranma maddesini askıya almıştıryani adaletli davranmayacağım diye. 150’yi aşkın gazeteci şu andahapishanelerdedir. Şunu söyledim, Türkiye Büyük Millet MeclisiBaşkanına söyledim: 150’yi aşkın gazetecinin hapiste olduğu birülkede siz, bizim ülkemizde demokrasi vardır söylemini anlata-mazsınız. 150’yi aşkın gazetecinin hapiste olduğu bir ülkede de-mokrasi yoktur, düşünce özgürlüğü yoktur, insan hakları yoktur,bunları söyledik. Değerli arkadaşlarım, Ahmet Şık, Ergenekon-Balyoz sürecindeevi basıldı, basılmamış kitabı elinden alındı. Kitabın adı İmamınOrdusu idi. Gülen cemaatinin bütün ayrıntılarını kitapta anlatı-yordu. Yakalandı ve hapse atıldı. Sonra beraat etti. Şimdi, aynıAhmet Şık, FETÖ terör örgütü üyesi diye hapiste. Hangi akıl,hangi mantık bunu kabul eder? Buna hukuk, adalet, demokrasidenir mi? Buna düşünce özgürlüğü denir mi? Buna vicdan denirmi? Buna ahlak denir mi? Maalesef öyle bir tabloyla karşı karşıya-yız. Atilla Taş, attığı tweet yüzünden hapiste, silahlı terör örgütüüyeliğinden hapiste. Hangi terör örgütü? Atilla Taş ne zaman silahaldı eline? Atilla Taş, bildiğimiz saygıdeğer birisi. Murat Aksoy aynı şekilde. Savcı, Atilla Taş ve Murat Aksoyiçin bunların tutuksuz yargılanması gerekir diyor. Hâkim uyuyor,tutuksuz yargılansınlar diye. Hemen aynı gün yeni bir savcı, yenibir mahkeme, 2’si tutuklanıyor, tekrar uzun süre gözaltında kalıyor-lar ve ondan sonra tekrar hapse atılıyorlar. “Tutuksuz yargılanma-ları” gereken diyen savcı ve hâkim, Hâkimler ve Savcılar YüksekKurulu, şimdiki adıyla Hâkimler, Savcılar Kurulu tarafından açığaalınıyorlar. Hangi hâkim bundan sonra hukukun üstünlüğü ilkele-rine göre karar verecek? Sanıyorlar ki bunu kimse bilmiyor, sadecebir grup vatandaş biliyor Türkiye’de. Bütün dünya bütün bu ger- 41

Umut Veli DEVELİçekleri biliyor. Boşuna mı sizi Avrupa Konseyi ParlamenterlerMeclisi denetime alıyor. Bütün bu nedenler, bütün bu ayrıntılarbütün dünya tarafından biliniyor. OHAL UYGULAMASI İLE TÜRKİYE’DE YENİ BİR DARBE SÜRECİ BAŞLADI Değerli arkadaşlarım, OHAL uygulamasıyla Türkiye’de yeni birdarbe süreci başladı. Haklı haksız herkesi tutuklamaya başladılar.Bütün muhalifleri “FETÖ’cü” diye suçladılar. Hapishaneler tıkabasa dolu. Geçenlerde size bir er mektubu okumuştum. İzninizolursa o er mektubunu hepimiz vicdanımızın sesini de dinleyerekdinleyelim. Şöyle diyor: “ Sayın Genel Başkanım –Kemal Kılıçdaroğlu diyebaşlıyor- öncelikle bu kadar masum insanın sesi olduğunuz içinsizlere sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Ben İstanbul Silivri’de otu-ran, 12 Temmuz 2016 günü her Türk evladı gibi vatani görevimiyapmak için Ankara 28. Mekanize Piyade Tugayına teslim oldum.Sizin de bilginizin olduğu 15 Temmuz 2016 günü yaşanan haindarbe girişimi günü ben birliğimde 3 günlük bir erdim.” Daha ön-ceki 5 günlüktü. “Bu 3 gün içinde yürüyüş eğitiminden başka eği-tim almamış, silah zimmeti verilmemiş, başımdaki komutanlarıdahi tanımayan bir askerlik yaptım. 15 Temmuz gecesi de uyumakiçin yatağımdayken ‘tatbikat var’ diyerek hepimizi topladılar. Nesilahım ne mühimmatım vardı. Üzerimde hücum yeleğim bileyoktu. Böylece araçlara bindirildik. Ben daha önce Ankara’ya ayakbasmış biri değilim; ne yolunu ne yordamını bilirim. Alıp bizi araç-larla Ankara İl Emniyetinin önüne götürmüşler. Ben ne bileyim?Bir anda kendimi silah seslerinin arasında buldum. Olay boyuncane araçtan kafamı çıkardım ne de etrafı gördüm. Ben ömrüm bo-yunca eline silah değmemiş biriyim. Tutmayı dahi bilmem. O andaşok geçirdim ve araçta olduğum gibi donup kaldım. Polislerinaraca gelmesiyle de hemen onlara sığındım. Şimdi sizden isteğim,ne olur sesim olun ve yetkililere sorun. Benim suçum, fakir olupbedelli askerlik yapmamak, seve seve asker ocağına gelmek mi?”Yoksa devletimiz tarafından seçilen, görev getirilen başımdaki ko-mutanlara güvenip emirlerine uymak mı? Yoksa hiçbir eylemde bu-lunmadan polislere sığınmak mı? Lütfen şimdi söyleyin bana: 11 42

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?aydır beni anamın kokusundan, babamın gölgesinden, yuvamdanayırıp vatan haini damgasıyla cezaevinde süründüren suçumbenim? Defalarca savcılığa, ilgili makamlara dilekçe yazdım, suç-suzum dedim. Silahım yok, ben 3 günlük bir askerim dedim amane bir cevap geldi ne de sesime kulak verildi. Aylardır bekliyorum.Her gün gözlerim kapıda gelip de çıkaracaklar beni de diğer erlergibi diye. Ama ne gelen var ne de giden var. Ben inşaat işçisi birbabanın oğluyum. Kemal Bey, zar zor geçinen bir aileyiz. Biz,avukat falan tutacak ne paramız ne de pulumuz var. Beni görebil-mek için bile eşten dosttan borç alarak geliyorlar. Ne ailemin ne debenim dayanacak gücümüz kalmadı. Daha 20 yaşında psikolojimalt üstü oldu. Ağlayarak uyanıyorum. Uykularımdan bizim de hakettiğimiz bu muydu, böyle mi sahip çıkacak devletimiz bize? Bir-likte 3 günlük er olduğumda silahımızın olmadığı da dosyamdamevcuttur. Ama neden istemiyorlar neden bakmıyorlar? Tek çaremsizsiniz Kemal Bey. Çaresizliğimi, sesimi lütfen yetkililere duyu-run, bize sahip çıkın. Yüzlerce erin tahliyesi verilmişken, bizlerinburada harcanmasına izin vermeyin” diyor, İsmail Sade diye birerimiz. Şimdi, değerli arkadaşlarım, eğer siz Harp Okulu öğrencilerinialıp hapse atarsanız, eğer siz erleri, erbaşları alıp hapse atarsanız vebunlar sadece ve sadece emirlere uydukları için şu anda hapiste-lerse bunu hangi vicdan, hangi ahlak kabul eder? Ben bunların hak-larını savunuyorum diye bize “FETÖ’cü” diyorlar. Ben hiçbirzaman “Ne istediniz de vermedik” demedim. Ben hiçbir zamanPennsylvania’ya gitmedim. Ali Bardakoğlu’nu hepiniz bilirsiniz.İlahiyat dünyasının yüz aklarından birisidir, eski Diyanet İşleriBaşkanlarımızdan birisidir. Yaptığı bir açıklamada aynen şunlarısöylüyor: “FETÖ’cülük bir maymuncuk gibi herkesin kendi konu-muna güçlendirmek için ötekine doğrulttuğu bir silah oldu.” Evet,ötekine doğrulttuğu bir silah oldu. Değerli arkadaşlarım, öyle bir tabloyla karşı karşıyayız, acı birtabloyla karşı karşıyayız, bir darbe süreciyle karşı karşıyayız,OHAL’le yönetilen bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Kimsenin hak-kını arayamadığı, korkudan arayamadığı bir Türkiye ile karşı karşı-yayız. Biz demokrasiyi istiyoruz, birlikte yaşamak istiyoruz, huzur 43

Umut Veli DEVELİiçinde yaşamak istiyoruz ama “Hayır” diyorlar, “Ya bizim söyle-diklerimizi yapacaksın ya da sana hayat hakkı tanımayacağız”diyor. Ne söylerseniz söyleyin hayat hakkını herkese tanıyacağız,düşünce özgürlüğünü herkes tanıyacağız. Bu ülkede hepimiz birlikiçinde yaşayacağız, kardeşçe yaşayacağız, dostça yaşayacağız. AYNI MENZİLE YÜRÜYENLER DIŞARIDA, AMA DAMATLAR İÇERİDE Biliyorsunuz, söylemiştim, FETÖ’cülerin baklavacılar koluvardı, pastacılar kolu vardı, öğretim üyeleri kolu vardı, fırıncılarvardı, kavurmacılar vardı, şimdi de FETÖ’nün damatlar kolu çıktı.Damatlar içeride, ama onun üstünde hiç kimse içeride değil. Bakınşimdi, aynı menzile yürüyenler dışarıda, ama damatlar içeride. “Neistediniz de vermedik” diyenler dışarıda, damatlar içeride. Ülkeyiparsel parsel sattılar; satanlar dışarıda, damatlar içeride. “Dön artıkbitsin bu hasret” diyenler dışarıda, damatlar içeride. FETÖ lideri-nin kardeşinin cenaze törenine bile koşa koşa gidenler dışarıda, da-matlar içeride. Katar katar Pennsylvania’ya seferler düzenleyipgidip el etek öpenler dışarıda, ama damatlar içeride. Ve daha acıolanı ise OHAL kararnameleriyle hak arayan insanlar içeride, amaTürkiye’yi götürüp acımasız bir şekilde FETÖ’ye teslim edenlerdışarıda. Darbenin siyasi ayağı ortaya çıkıncaya kadar her türlümücadeleyi yapmaya Türk milletine söz veriyorum, hepinize sözveriyorum: Darbenin siyasi ayağını ortaya çıkaracağız. HER DARBE KENDİ HUKUKUNU YARATIR Değerli arkadaşlarım, yine olağanüstü hal uzatıldı, 15 Temmuzdarbe girişiminden hemen sonra Çankaya Köşkünde Sayın BinaliYıldırım’la bir araya gelmiştik. “Çok kısa bir süre için OHAL ilanedileceğini ima etti, yani üç ay bile sürmeyecek çok kısa bir süre”diye ifade etti. Bir yılı aştı. Neden aştı? Herkes şunu çok iyi bilsin,her yerde de anlatın. Anneler özellikle siz anlatın, bu ülkenin ka-dınları özellikle siz anlatın: İki tane 15 Temmuz var. Bir, halkın 15Temmuz’u; iki, sarayın 15 Temmuz’u. Halkın 15 Temmuz’unda in-sanlar sokağa çıktı, yaşlısı genci kadını erkeği. 250 şehidimiz, çoksayıda gazimiz var. Darbeyi engellediler. Türkiye Büyük MilletMeclisi sabaha kadar çalıştı ve demokrasi kazandı. Burada en ufakbir tereddüdümüz yok. Ama bir de 15 Temmuz’u fırsat bilip, 44

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?OHAL ilanıyla bir sivil darbe ortamı hazırlayan sarayın 15 Tem-muz’u var. Biz sarayın 15 Temmuz’una karşıyız. Herkes bunuböyle bilsin. Halkın 15 Temmuz’una evet, sarayın 15 Temmuz’unahayır. Her darbe kendi hukukunu yaratır. 12 Mart 1971 darbesikendi hukukunu yaratmıştır, 12 Eylül 1980 darbesi kendi hukukunuyaratmıştır, 20 Temmuz 2016 sivil darbe o da kendi hukukunu ya-rattı ve devam ediyor. 20 Temmuz sivil darbesi, herkes bu tarihi ha-fızasının bir yerine yazsın, 20 Temmuz darbesi süreci içindeyiz. ERDOĞAN’IN İSTEYİP ÇIKARAMADIĞI KANUN, YAPAMADIĞI ATAMA YOK Şimdi dayatıyorlar, diyorlar ki “Anayasayı değiştireceğiz, rejimideğiştireceğiz, tek kişi olacak ve o kişinin kararıyla Türkiye kurtu-lacak!” Bir kişinin kararıyla Türkiye kurtulacak! Bakın, ben söyler-sem yine diyecekler ki Kılıçdaroğlu yanlış söylüyor. Adalet veKalkınma Partisinin Grup Başkanvekili Bülent Turan var. SayınTuran, 2 Martta CNN Türk programına katılıyor ve şöyle bir cümlekullanıyor: “Şu anda Tayyip Erdoğan’ın isteyip çıkaramadığıkanun, yapamadığı atama yok.” Peki, daha ne istiyorsunuz? Bensöylesem diyecekler ki ya, engel var. Kendileri söylüyor. O nedenleSayın Bülent Turan’a yürekten teşekkür ediyorum bu gerçeği itirafettiği için. ANAYASA MAHKEMESİ MİLLETİN ÇIKARINI SAVUNAN BİR MAHKEME OLMAKTAN ÇIKTI Anayasa Mahkemesi Anayasayı korumakla görevli olan birmahkeme olma niteliğini kaybetmiştir. O Anayasa Mahkemesi mil-letin çıkarlarını savunan bir mahkeme olmaktan çıkmıştır. O kadarki eskiden aldığı kararları bile reddeder konuma gelmiştir. Eğer birAnayasa Mahkemesi iktidarın sopası hâline gelirse, nasıl karar ve-receğine dair bilgiyi, talimatı beklerse o Anayasa Mahkemesi Ana-yasa Mahkemesi olmaktan çıkmıştır. Acaba şu beklenti içine migirdiler: Nasıl olsa Cumhurbaşkanı yarın atama yapacak, 15 kişi-den 12’sini bizden seçecek, o 12 kişiden birisi de ben olayım, onungözüne gireyim. Bunu yapan kişiler hâkim olamazlar, yargıç ola-mazlar. Hukuka ihanet ediyorlar, açık ve net söylüyorum duysun-lar, hukuka ihanet ediyorlar, hukukun üstünlüğüne ihanet ediyorlar. Bakın değerli arkadaşlarım, bu arada bunu iyi dinleyin. Bir 45

Umut Veli DEVELİhâkim, bir savcı diyelim ki seçime girecek herhangi bir partiden,diğer devlet memurlarında olduğu gibi görevinden istifa eder ve se-çime girer. Bir genel müdür, herhangi bir genel müdür, herhangi birdaire başkanı veya herhangi bir kamu görevlisi seçimi kazanama-dıysa bir süre sonra tekrar görevine geri döner ama hâkim, savcı is-tifa edip seçime girerse görevine geri dönemez. Neden dönemez?Çünkü hâkimin siyasi kimliği ortaya çıkmıştır, siyasi kimliği ortayaçıktığı için adalet dağıtamaz, önüne gelen sanığa güven veremez.Bu nedenle yasa bu önlemi almıştır. Şimdi, bir sürü insanı KanunHükmünde Kararnamelerle görevlerinden attılar, içinde hâkimi var,savcısı var, üniversite hocası var… YARGI SİYASETİN GÖBEĞİNDE OLURSA ADALET DAĞITAMAZ Kimler hâkim olabilir? Kanunu var, hâkim olmanın niteliklerivar, giderler sınava girerler vesaire, sonra o sınavı kazananlarhâkim olarak atanır: önce stajyerdir, kurslardan vesaire geçerler.Bir de özel bir yasa var, yine aynı maddenin özel bir düzenlemesivar, (k) bendi: Avukatlık mesleğinden de sınavla hâkim alınabili-yor. Bu da yasal bir düzenleme. Herhangi bir kişi bir yerde avukat-tır, hâkim, savcı olmak ister; açılan sınava girer, başarılı olursahâkim veya savcılık görevine atanır. Şimdi yapılan sınavlarda veyapılan atamalarda farklı bir tablo görüyoruz. İktidar partisininmensupları hâkim olarak, savcı olarak atanıyorlar. Grup başkan ve-killerimiz bu konuda bir çalışmayı tamamladılar. Bu konuda birbaşka arkadaşımız da duyarlı davranıp pek çok çalışmayı yürüttüve kamuoyuna olayı mal etti. Bakın değerli arkadaşlar, isim ver-mek istemiyorum, 7 Haziran seçimlerinde AKP Adana MilletvekiliAdayı, Balıkesir İvrindi İlçe Başkanı, Adana Milletvekili Adayı, İs-tanbul Milletvekili Adayı, Konya AKP Milletvekili Adayı, Adıya-man Milletvekili Adayı, Nevşehir, Ankara Milletvekili Adayı,Taşköprü İlçe Başkanı, Erbaa İlçe Başkanı, Adana Kadın KollarıBaşkanı… Uzun bir liste ama ben bazılarını seçtim. Şimdi, bunlarıgetirip hâkim yapacaklar. Düşünün, seçime girmek için görevindenistifa edip kazanmadığı zaman görevine dönemiyor, ama bir parti-nin kimliğini taşıyanı getiriyoruz hâkim yapıyoruz. Şimdi buradanHâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna seslenmek istiyorum: Eğer 46

Kılıçdaroğlu Ne Söyledi?siz yargının itibarını korumak istiyorsanız, yargının saygınlığınıkorumak istiyorsanız, siyaset yargıya bulaşmasın diye düşünüyor-sanız ve her biriniz onurlu bir görev yapıyor ve düşünüyorsanız butabloya izin vermemeniz lazım. Yargı siyasetten arındırılmalı.Yargı siyasetin göbeğinde olursa adalet dağıtamaz. Toplumun te-meli adalettir, devletin temeli adalettir. Adaleti siyasallaştırdığınızzaman Ankara’daki beylerin istediği olur vatandaşın değil. Milletgidip de artık mahkemeye başvurmaz, Ankara’daki beylere gelir,şöyle bir davam var, bunu hallet diye. Avukat tutmasına gerek yok,ilçe başkanına gitmesi yeterli olur. Böyle bir anlayış olabilir mi?Herkesin buna karşı çıkması lazım. Önümüzdeki günlerde arkadaş-larımız bunu ayrıntılı olarak TBMM’nin gündemine taşıyacaklar. DEMOKRASİ ŞU ANDA OKSİJEN ÇADIRINDA Adalet ve Kalkınma Partisinin programında yazıyor “Düşünceve ifade özgürlükleri uluslararası standartlar temelinde inşa edile-cek. Düşünceler özgürce açıklanabilecek, farklılıklar birer zengin-lik olarak görülecekti.” Düşüncelerini özgürce ifade edenakademisyen kapının önüne kondu kanun hükmünde kararname-lerle, hangi düşünce özgürlüğünden söz ediyorsun? Programa koy-dukları cümleye bakın Türkiye’nin bugün geldiği noktaya bakın.Devam ediyor. “Partimiz yani Adalet ve Kalkınma Partisi bütün va-tandaşlarımızın özgür haber alma ve düşüncelerini yansıtma hak-kını esas kabul eder.” Nasıl bir esassa! “Çağımız demokrasilerinvazgeçilmez koşullarından biri özgür medyanın varlığıdır.” Havuzmedyası da diyebilirdi. “Başta Anayasa olmak üzere medyaya iliş-kin tüm yasal çerçeve ele alınarak medyanın ifade özgürlüğüne ge-tirilen ve demokratik toplum düzeninin gerekleriyle bağdaşmayanyasak ve cezalar kaldırılacaktır.” diyor. Yani 2001’de var olanmedya ile ilgili var olan bütün yasaklar ve cezalar kaldırılacaktırdiyor. “Yazılı ve görsel medyanın özgürlükleri titizlikle korunacakve tekelleşmeye fırsat tanınmayacaktır.” diyor. Bugün geldiğimiznokta, 150’nin üzerinde gazeteci hapiste. Dünyada gazeteci hapistesayısı itibarıyla, gazetecilerin hapiste olması sayısı itibarıyla Tür-kiye dünyada bir numara. Ne söylüyorlardı nereye geldik.“Tekel-leşme kaldırılacakmış!” Cemaatin bütün televizyonları, radyolarıalındı Turkuaz Grubuna verildi bir tekelleşme yaratmak amacıyla. 47

Umut Veli DEVELİ Devam ediyor. “Hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkıbütün unsurlarıyla gerçekleştirilecektir. Tüm bireylerin hak aramayolları kolaylaştırılacaktır.” Ya, taşeron işçisi bile hak arayamıyor.Peki, Birleşmiş Milletlere bir dilekçe verdi “Türkiye CumhuriyetiHükümeti, Kişisel ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ninBazı Maddelerini Türkiye’de uygulamayacağım” dedi, 15 madde-sini. Neydi o? Adil yargılama, adil yargılama yapmayacağım diyor.Tutulanlara insanca davranma, tutulanlara insanca davranmayaca-ğım, işkence yapacağım diyor. Ne zaman söylüyor? 15 Temmuz-dan sonra Birleşmiş Milletlere verdiği dilekçeyle söylüyor. Devamediyor. “Parti içi demokrasi, bireyin ve azınlık görüş sahiplerininhukuku ve demokratik yarışma hakları geliştirilecek.” Allah aşkına,Adalet ve Kalkınma Partisinde parti içi demokrasi var mı? Bir kişivar zaten, parti demek bir kişi. Hangi demokrasiden söz ediyorlar?Davutoğlu yüzde 49,5 oy aldı, 4 Mayıs 2016 darbesiyle kapınınönüne konuldu Davutoğlu, Başbakanlıktan alındı. Hangi parti içidemokrasiden söz ediliyor? Devam ediyor değerli arkadaşlarım.“Parti adaylarının tespitinde tüm üyelerin katılımıyla yapılacak ön-seçim sistemi esas alınacaktır.” Hiç uygulanmadı, hiç ama. Prog-ram bunu söylüyor, tam aksini yapıyorlar. Yine devam ediyor.“Seçimle gelen herkesin kanunen vermek zorunda olduğu mal bil-dirimi şeffaf olarak kamuoyunun bilgi ve denetimine sunulacak.”Hiç kimse mal bildiriminde bulunmadı. Asla şeffaf olmadı. Aldık-ları rüşvetleri nasıl koyacaklar mal bildirimine? Koyamazlar ki ko-yamadıkları için de zaten şeffaf değil. Ama, Davutoğlu’nun hakkınıyemeyelim. Davutoğlu dedi ki “Ben siyasi etik kanununu çıkaraca-ğım.” Adalet ve Kalkınma Partisinin Genel Başkanı “Buna gerekyok. Bu, büyük sorunlar yaratır bizim için” dedi. Doğru tabii, rüş-veti nasıl göstereceksin orada? Hem de etik kanunu olacak, ahlakideğerleri yükselteceksin. Ahlaki değerlerin yerlerde süründüğü birsüreçte ahlaki değerleri yükseltmek için nasıl izin verecekler? Ver-meyecekler. Vermedikleri içindir ki Davutoğlu’nu da kapınınönüne koydular. Devam ediyor. “Milletvekili ve bakanların yargı-lanmaları önündeki anayasal engeller kaldırılacak, dokunulmazlıktüm kamu görevlilerinin yargılanabilmeleri önündeki engeller veayrıcalıklarla birlikte ele alınacak ve milletvekilinin Meclis çalış-malarından oy ve sözlerine inhisar ettirilecektir.” Hiçbirisi yapıl- 48


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook