talebin daha büyük bir memnuniyetsizlik vericibir durumun keşfedilmesini icap ettireceğikanısının maskesini indirecektir (gerçeği günyüzüne çıkaracaktır). Böylesi bir anlayış sürecinsona ermesine yol açacaktır. Mümkün olan şeyiüretmemek, hizmet ve artan talebin ortak üretimiüzerine bina edilmiş bir toplumun motor gücüolan artan düş kırıklığına uğramak için gizlidengizliye ‘artan beklentilerinin’ kanununu açığavuracaktır.Modern şehirlerde yaşayanların zihinseldurumları mitsel gelenekteki cehennemimgesinde ortaya çıkmaktadır. Bir süre içinThanatos (ölüm)’e zincirlenmiş olan Sisyphus,ağır bir taşı yüksek bir dağın tepesine kadariterek çıkarmak zorunda kalır ve taş herseferinde zirveden aşağıya düşer. Tantalus,tanrılar tarafından, yemeklerine katılmak üzeredavet edilir ve bu vesileyle ölümsüzlük verentanrıların yiyeceklerinin nasıl hazırlanacağıhakkındaki bilgileri çaldığından dolayı, kurumuşbir nehir kenarında kurumuş meyve ağaçlarıaltında sonsuza dek açlık ve susuzluğa mahkumolur. Artan talepler dünyası sadece bir kötülük
değil, aynı zamanda, cehennemin ta kendisiolarak da adlandırılabilir.İnsanoğlu herhangi bir şeyi talep etmek içindüş kırıklığı yaratan bir güç geliştirmiştir. Çünküinsanoğlu kendisi için kuramların yapamayacağıhiçbir şey tasavvur edemiyor. Etrafı güç içerenaraç-gereçlerle donatılmış olan insanoğlu, kendiaraç-gereçlerinden biri durumunadüşürülmüştür. Eski çağ kötülüklerinden birtanesini ortadan kaldırmak anlamına gelen herbir kurum, insanoğlu için kendini mühürleyenbir tabut haline gelmiştir. İnsanoğlu, Pandora’nınkutudan çıkmalarına izin verdiği kötülüklerikapatmak amacıyla yaptığı kutularda hapisolmuş durumdadır. Bizim araç-gereçlerimizceüretilmiş olan sistem, gerçeğin önüne set çekmiş,bizi de içine almış durumdadır. Kendimizibirdenbire kendi kurduğumuz tuzağın içindebulduk.Gerçekliğin kendisi insanın karar vermesinebağlı hale gelmiştir. Kamboçya’nın -sonugelmeyecek olan- istilâ edilmesi emrini verendevlet başkanı bu sefer aynı şekilde atombombasının etkili bir şekilde kullanımı için emir
verebilir. ‘Hiroşima şalteri’ yeryüzünü ikiyeayırabilir. Gaia üzerinde hakimiyet elde etmekisteyen Chaos’un gücünü ele geçiren insanoğlu,kuramlarımızın sadece kendi sonlarınıyaratmadığının aynı zamanda bizim desonumuzu getirdiğinin hatırlatıcısıdır. Modernkurumların absürdlüğü, askeri olaylar da açık-seçik görülmektedir. Modern silahlar özgürlüğü,medeniyeti ve yaşamı ortadan kaldırmaksuretiyle savunabilir. Askeri dilde güvenlik,yeryüzünde yaşama son verebilme anlamınagelmektedir.Sivil kurumların temelini oluşturanabsürdlük, daha az açık-seçik değildir. Bukurumlar, yıkıcı güçlerini ortaya koymak içinbünyelerinde ne şalterleri vardır, ne de bunaihtiyaç duyarlar. Güçleri dünyanın kapağınatutturulmuş durumdadır. Memnuniyetyaratmaktan ziyade hızlı bir şekilde ihtiyaçlaryaratmaktadırlar. İhtiyaçlarını karşılamayaçalıştıkları bu süreçte yeryüzünü kullanmakta vetüketmektedirler. Bu, tarım ve imalat sanayi içinolduğu kadar tıp ve eğitim içinde doğrudur.Modern tarım toprağı zehirlemektedir. ‘Yeşil
devrim’ yeni tohumlar aracılığıyla bir hektardanüç kat ürün alma imkanı sağlamaktadır. Fakatbunu gerçekleştirmek için daha çok gübre,böcek ilacı, su ve güç harcanmaktadır. Diğerşeyler gibi bunların imalatı da okyanusları veatmosferi kirletmekte ve dönüştürülemezkaynakların niteliğini bozmaktadır. Tüketim şuanki hızla devam ederse, atmosferde mevcutolan oksijeni, doğada yeniden üretilmesi içingereken süreden daha hızlı bir şekildetüketeceğiz. Bölünme ya da birleşmenin tüketimieşit ya da daha yüksek bir tehlike olmaksızınyerine getirebileceğine inanmak için herhangibir nedenimiz yok. Doktorlar, ebelerin yerinialmaktadır ve insanoğlunun dönüştürüleceğiyönünde söz vermektedir: Genetik olarakplânlanmış, tamamen hijyenik bir dünya.İnsanların biçimlendirildiği birincilbiçimlendirme insanı kendi tuzağına düşürmekolan plânlı bir süreç haline gelmiştir. Bununamacı, her bir kişinin dünyadaki bu oyunda rolalması için eşit bir düzeye getirmektir. Karşıkonulmaz bir şekilde insanoğlu dünyayıişlemekte, üretimde bulunmakta ve
okullaştırmaktadır.Askeri kurumların absürdlüğü ortadadır.Sivil kurumların absürdlükleri de pek gizlisayılmaz. Bu daha korkutucu ve tam olarakönüne geçilemez bir şekilde işlediği içindir.Atom bombasıyla meydana gelecek birkatliamın önüne geçmek için hangi düğmeninaçık kalması gerektiğini biliyoruz. Hiç birdüğme ekolojik Armageddon’un (kıyametin)önüne geçememektedir.Klasik antikitede insanoğlu, dünyanın kendiplanlarına uygun bir şekilde yapılabileceğinikeşfetmişti. Bu öngörüyle dünyanın güvenliksizdramatik ve komik olduğunu algılamışlardı.Demokratik kurumlar ortaya konmuş veinsanoğlunun ancak bu kuramların içerdiğisistemde güvenilmeye değer bulunduğu kabuledilmişti. Beklentiler, insan doğasındaki süreç vegüvenden dolayı insanların her birini dengedetuttu. Geleneksel meslekler gelişme gösterdi veonlarla birlikte kurumlar insanların çalışmalarınaihtiyaç duyar hale geldi.Kurumsal sürece beslenen itimat, gizlice,bireyin yaptığı iyi işlerle yer değiştirdi. Dünya
sahip olduğu insani boyutunu yitirdi ve yabanizamanlara ait karakteristikler olan gerçekihtiyaçları ve kaderciliği tekrar kazandı. Fakatmistik dönemlerde insan benzeri ‘tanrılar adına’barbarlık kaosu değişmez bir şekilde lüzumlugörülürken, günümüzde sadece insanıngerçekleştirdiği plânlama, dünyanın varoluşuiçin bir sebep olarak sunulmaktadır. İnsanoğlubilimadamlarının, mühendislerin veplânlamacıların oyuncağı haline gelmiştir.Bu mantığı kendi işimizde ve başkalarınınişinde görebilmekteyiz. Sokaklarında gündesadece bir düzine arabanın kullanıldığı birMeksikalı kapısının önünde yeni asfalt döşenmişyol üzerinde domino oynuyordu -muhtemelentüm gençliği boyunca orada oturmuş ve dominooynamıştı-. Bir araba üzerinden geçti ve onunölümüne sebep oldu. Bu olayı bana aktaranturist son derece kötü gözüküyordu ve şöylededi: “Ölümü kendisi seçti.”İlk bakışta, turistin verdiği bu cevabın, birtabuya ters düştüğünden dolayı ölen bir adamınölümünü haber veren bazı yaban Bushman’larındemeçlerinden hiçbir farkı yok gibi gözüküyor.
Fakat bu iki ifade zıt anlamları içermektedir.Turist bir makinenin karşı konulamaz mantığıyladüşünürken, yaban insan aşkın gücünüsuçlayabilir. Yaban insan herhangi birsorumluluk sezinlememektedir. Turist ise böylebir sorumluluk sezinlemektedir, fakat bunu inkâretmektedir. Yaban insan ve turist: Her ikisindede dramın klasik yönü, trajedi tarzı, kişisel çabave isyan mantığı yoktur. Yaban insan bununfarkından değildir ve turist ise bunukaybetmiştir. Bushman miti ve Amerika mitidingin ve insandışı güçler tarafından yapılmıştır.Her ikisi de trajik isyanı tecrübe etmez.Bushman için bu olay büyü yasalarınıizlemektedir; Amerikalı içinse bu olay biliminyasalarına tabidir. Bu olay, turistin onun içinfiziksel, sosyal ve psikolojik olayları idare edenmekanik yasalarının büyüsü altına sokmaktadır.1971 yılı umutlu bir gelecek için yapılacakaraştırma yönünden önemli bir değişikliğeelverişlidir. Kurumsal amaçlar devamlı surettekurumsal ürünlerle tezat teşkil etmektedir.Yoksulluk programı, daha çok fakir yaratmakta;Asya’daki savaş daha çok Vietcong üretmekte;
teknik yardım azgelişmişlik oranlarımartırmaktadır. Okullar daha çok okuldanatılmalara yol açmaktadır; ve bir nüfustaki birçeşit önlem nüfusta bir artışa yol açmaktadır.Tüketiciler daha çok şey satın alabileceklerigerçeğiyle ve sineye çekmek zorundakalacakları daha çok aldatılmayla yüzyüzedirler. Son zamanlardaki kadar yetersizlik;bu ayıba ya teknolojik talepler ardındaki bilimselkeşiflerin düzensizliğine ya da etnik, ideolojikya da sınıf düşmanlığının çarpıklığınadayanmaktadır. Hem bilimsel bir bin yıllıkdönem ve hem de bütün savaşları sona erdirecekbir savaş beklentisi sönmüştür.Deneyimli bir tüketici için büyüselteknolojilere safça bir güven duymaktan başkabir yol yoktur. Pek çok insan hassasbilgisayarlardan, hastane kökenlienfeksiyonlardan ve yollardan, havadan,telefondan ya da trafikten kaynaklanan kötütecrübelere sahiptir. Sadece on yıl öncegeleneksel bilgelik bilimsel yükselişe dayanandaha iyi bir yaşam umuyordu. Günümüzde isebilimadamları çocukları korkutmaktadır. Ayın
çekilen resimleri insanoğlunun hatasının,kompleks sistemlerin işletimi sayesinde ortadankaldırılabileceğini büyüleyici bir şekilde ortayakoymaktadır. Bu durum, henüz, insanoğlununhatalarının öğretime uygun olarak tüketmesininkontrolden çıkabileceği yönündeki korkumuzudindirmemektedir.Sosyal reformcular için ne geriye dönüş nede 1940’ların tüketim varsayımına dönüş sözkonusudur. Eşyaları dağıtım problemininonlardan çokça imâl ederek giderilebileceğiümidi ortadan kalkmıştır. Modern tatları,memnun edici en küçük ambalajlama maliyetifırlayıp gitmiştir ve moderni tatlandıran şeyonların modasının hızla geçmekte oluşudur.Yeryüzü kaynaklarının sınırlı olduğuaşikardır. Bilimdeki ya da teknolojideki hiçbiryeni buluş dünyadaki her insana, günümüzdezengin ülkelerdeki fakir vatandaşlarda bilebulunan mal ve hizmeti sağlayamaz. Örneğin,böylesi bir amacı gerçekleştirmek için en yüksekteknolojiyle beraber demirin, tenekenin, bakırınve kurşunun günümüzdeki rezervlerinden yüzkat daha gerekmektedir.
Son olarak, öğretmenler, doktorlar ve işçilerkendilerinin farklı iş yönetimlerinin en azındanbir yönü olduğunu farketmektedirler. Bugruptaki insanlar ortaya koydukları kurumsaluygulamalar için daha çok taleptebulunmaktadırlar ve bu talepler, hizmetkurumlarının sağladıklarından daha hızlı şekildeartmaktadır.Geleneksel aklın düşünce biçiminden şüpheduyulmaktadır. Ekonomi yasaları bile topluma,paranın çoğunun kullanıldığı coğrafi bölgeyeuygulanan dar parametreler dışında inandırıcıgözükmüyor. Gerçekten de, para sadece, parabirimi anlaşma koşullarına bağımlı halegetirilmiş bir ekonomide en ucuz yaygınlığasahiptir. Çeşitli yapılara sahip olan hem kapitalisthem de komünist ülkeler kendilerini, dolarlaifade edilen maliyet kârından alınan verimliliktedbirlerine adamışlardır. Kapitalizm, üstünlükiddiaları ortaya koyarken daha yüksek yaşamstandardı sergilemektedir. Komünizm kesinzaferinin başlangıcı olarak, daha yüksek birbüyüme oranıyla övünmektedir. Bu her ikiideolojinin yükselen verimliliğinin toplam
maliyeti geometrik olarak artmaktadır. En büyükkurumlar, envanter listesinde yer almayankaynaklar için korkunç bir rekabetegirişmişlerdir: Hava, okyanus, sessizlik, güneşışığı ve sağlık. Bu kurumlar çaresizceniteliklerini yitirirken, söz konusu kaynaklarınkısıtlı oluşunu kamuoyu önüne koymaktadırlar.Doğa her yerde zehirlenmekte, topluminsansızlaştırılmakta, iç yaşam istilâyauğramakta ve bireysel uğraşların artmasınınönüne geçilmektedir.Değerlerin kurumsallaşmasına kendiniadamış bir toplum, eşya ve servis üretimleriniböylesi taleplerle tanımlamaktadır. Ürüne ihtiyaçduymanıza yol açan eğitim, ürünün fiyatınadahil edilmektedir. Okul, yaşadığınız toplumaihtiyacınız olduğuna sizi inandırmaya çalışan birreklâm ajansıdır. Böylesi bir toplumda marjinaldeğerler olağan sınırların ötesine geçmiştir.Toplum, en büyük birkaç tüketiciyi; yeryüzünütüketmesi ve şişmiş midelerini doldurmak, dahaküçük tüketiciler üzerinde hakimiyet kurmakonları disipline etmek ve sahip olduklarıylayetinmekten memnuniyet duyanları pasifize
etmek için gücü ele geçirmede rekabet etmeyezorlamaktadır. Doymamışlık ethosu fizikseltahribatın, toplumsal kutuplaşmanın vepsikolojik pasifliğin köklerinde yer almaktadır.Değerler, plânlanmış ve tasarımlanmışsüreçlerde kurumsallaştırıldığında, moderntoplumun üyeleri iyi yaşamın hem kendilerininve hem de toplumun inanmaya ihtiyaçduydukları değerleri tanımayan kurumlara sahipolmasından ibaret olduğuna inanmaktadırlar.Kurumsal değer bir kurumun üretim seviyesiyletanımlanabilir. İnsanın buna tekabül eden değeri,bu kuramların üretimlerini tüketme ve itibaretmeme davranışıyla ölçülmektedir ve bu yeni -ve daha yüksek- bir talep yaratmaktadır.Kurumsallaştırılmış bir kişinin değeri,istenmeyenleri eleyen bir birim olarakkapasitesine bağlıdır. Bir hayali kullanmak için,kişi kendi el işinin idolü konuma gelmiştir.İnsanoğlu kendisini, sahip olduğu araç-gereç-leriyle üretilmiş olan değerleri yakan bir fırınolarak tanımlanmaktadır. İnsanın kapasitesininsınırı yoktur. İnsanoğlununki, Prometheus’uneyleminin en üst düzeye taşınmış halidir.
Yeryüzü kaynaklarının tüketimi vekirletilmesi, insanın imajının yozlaşmasının,bilincindeki gerilemenin bir neticesidir. Bazıinsanlar doğaya, kişilere değil de kurumlarabağlı olan bir organizma olarak bir insankavramına götüren kollektif bilincin değişikliğihakkında konuşmak isteyebilir. Süreklideğerlerin kuramsallaştırılması, bu uygulamanınplânlanmış sürecine olan inanç, alıcı tarafındanarzu edilen sonuçları kesin olarak vermektedir.Bu tüketici ethosu Prometheuscu yanılgınınruhunda yer almaktadır.Global düzeyde yeni bir denge bulmayolundaki çabalar, değerlerin,kurumsallaştırmanın dışına taşınmasına bağlıdır.Homo-faber vizyonuyla ilgili olarakbirşeylerin yapısal olarak yanlış olması şüphesikapitalizmdeki, komünist ve ‘az gelişmiş’ülkelerde büyüyen azınlıkta benzer bir şekildeyaygındır. Bu şüphe, yeni elitin karakteristiğinipaylaşmaktadır. Bu, tüm sınıflara mensupinsanlara, gelirlere, inançlara ve uygarlıklaraaittir. Bunlar çoğunluğun sahip olduğu mitintedbiri haline gelmiştir: Bilimsel ütopyaların,
ideolojik ikiyüzlülüğün, eşya ve hizmetin birdereceye kadar eşit dağılımı beklentileridir.Tuzağa düşmüş olma psikolojisini çoğunluklapaylaşmaktadırlar. Aynı zamanda, belirtilmişamaçlarına tamamen zıt olan sonuçlara yol açangenel konsensüsçe benimsenmiş pek çok yenipolitikanın bilincinde olmayı paylaşmaktadırlar.Bununla beraber, sözde başka bir varlık olanPrometheuscu çoğunluk hâlâ yapısal konudankaçınırken; ortaya çıkan azınlık bilimsel deus exmachina’nın, ideolojik kesin çözümün ve şeytanve cadı avcılığının eleştirisini oluşturmaktadır.Bu azınlık, bizim devamlı surette aldatılmamızın,Prometheus’un zincirlerle kayaya bağlandığıgibi bizim de çağdaş kurumlara bağlandığımızşüphesini oluşturmaya başlamaktadır. Ümit dolubir güven ve klasik ironi, Prometheuscuyanılgıyı açığa vurmak için gizlice plânlamakzorundadır.Prometheus genellikle ‘iç görü’ olarakdüşünülür ya da kimi zaman ‘Kuzey Yıldızısürecini işleten’ olarak kabul edilmektedir. O,ateşi almak için tanrıları kandırmayı başarmışinsanoğluna demiri işlemeyi öğretmiş,
teknolojistlerin tanrısı olmuş ve demir zincirlerikırmıştır.Delphi’nin Pythia’sı, panelleri üzerindeyerini alan bir bilgisayarla yer değiştirmişbulunuyor. Kutsal mabedin (ocacle)hexameterleri (altı vurgulu dizeleri) öğretiminonaltı-bite koduna dönüşmüştür. Dümencikullandığı dümeni sibernetik makineyedönüştürmüştür. Son makine, yerimizibelirlemek için ortaya çıkmaktadır. Çocuklardonuk bir yeryüzünden uzay gemileriyleuçacakların hayalini kurmaktadırlar.Ay üzerindeki insan perspektifinden,Prometheus Umut Gezegeni ve İnsanlığın (Arcof Mankind) olarak parıldayan mavi Gaia’yıayırdedebiliyordu. Yeryüzünün belirliliğininyeni bir anlamı ve yeni bir nostalji,insanoğlunun kardeşi Epimetheus’un yeryüzünüPandora’yla evlendirmesi seçimi yolundagözünü açabiliyor.Bu noktada Yunan miti umut dolu birkehanete dönüşüyor. Çünkü bu mit bizePrometheus’un oğlu Deucalionun, Epimetheusve Pandora’nın kızları olan Pyrrha ile birlikte
yeryüzünde meydana gelen yeni insan neslininbabası olmak için Tufanı geçen Nuh’a benzeyenArk Dümencisi olduğunu söylüyor. Kutu’nun,içi-dışına çıkmış şekli olarak Pandora’nıntanrılardan getirdiği Pythos’un anlamındaki içgörüyü kazanıyoruz.Beklentiler üzerinde umudu değerli kılanşeyler için bir isim bulmak durumundayız.Ürünlerden çok insanları sevenler için ve şunlarainananlar için bir isim bulmamız gerekiyor:Enteresandır her insanAlınyazıları gezegenlerin elyazısına benzer.Özeldir onlardaki herşeyve bir gezegen diğerine benzemez.Üzerinde birbirleriyle buluşabilecekleriyeryüzünü sevenler için bir isim bulmamızgerekiyor.Ve bir insan yaşasa karanlıkta Buluşsa dostlarıyla o karanlıkta enteresandır o karanlık da
mükemmel bir dakikaAteşin ve demirin yaydığı ışıklaPrometheus’un kardeşiyle işbirliği yapanlara birisim bulmamız gerekiyor. Bu kişiler diğerlerinegöz kulak olmak için, sahip olduklarıkabiliyetlerini artırmak için böyle yaparlar:Özeldir her insanın iç dünyası ve bu dünyada eşsiz bir dakika.Ve trajik bir dakika da bu dünyada Özeldir işte bunların hepsi.Ümidini yitirmeyen kardeşlerimizinEpimethean olarak adlandırılmalarınıöneriyorum.
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267