Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Sümeyye Kalyoncu - Mavi (Zor Kadınlar Serisi 1 )

Sümeyye Kalyoncu - Mavi (Zor Kadınlar Serisi 1 )

Published by cg.caglayan, 2016-11-03 02:15:21

Description: Sümeyye Kalyoncu - Mavi (Zor Kadınlar Serisi 1 )

Search

Read the Text Version

ölebilirdin. Bugün yediği son darbeden gerçekten etkilenmişti. Eğitim sırasında Türkçekonuştuğu için; hocası ona arkadan dirseğini geçirmiş ve onu yere düşürmüştü. Birhocası birde yer çarpmıştı ona. Yerden kalkmak isterken belinde hocasının postalınınağırlığını hissettiğinde yaşlar hücum etmişti gözlerine... Birkaç damla damlayıncasaçlarına asılan o eli hissetti. Ve kulağında Rusça iki kelime duydu.-Güçlü ol.Hücresine döndüğünde Anastasia ona gülmüştü. Kısa sürede o kadar çok yaraaçtırmıştı ki kendine... Ve inatla ağlamayı sürdürüyordu. Onun olmayan küçük kızıolduğunu düşündü. Bebek gibiydi ve o tazecik ince beyaz teni her gün bir yara dahaalıyordu. Ona sevgiyle yaklaşırken aynı zamanda başarılı olabilmesi için birkaç tüyovermeye devam etti.-Sakın ağlama! Güçsüz olduğunu kimseye göstermemelisin. Buraya gelen kızların enbüyük hatası ağlamak... İnanır mısın bilmem, 6 sene boyunca birinci kademe kaldım vetek sebebi ağlamamdı. Ağlamaya gücüm kalmadığı zaman 2 sene içinde çok yol katettim ve tahminen iki seneye buradan gideceğim. Akıllı ol. Sende gel benimle. Berabermezun olalım bu okuldan.Mavi gözyaşlarını yine tutmadı. Berrana sarılırken daha çok ağladı. Bu onun sonağlayışıydı. Buradan gitmesi gerekiyordu. İradeli ve dik olacaktı...Çınar ise her sabah yeni bir acıya uyandı. Bir ay boyunca her sabah Mavinin odasınagidip baktı. Kendi evinde yaşayamıyordu. Onun evinde onun kokusuyla kalmak birazdaha sakinleştiriyordu. Fakat her gün onun odasına gidip tekrar tekrar çürütmekkendini ne kadar doğruydu? Ne bir ses, ne bir seda. Ailesi panikte olmadığına göre;nerede olduklarını biliyorlardı. Ama onlardan bir şey öğrenemeyeceğini anladığındaaramalarına son verdi. O evde Mavinin hayaletiyle yaşamaya devam etti. Onun hafifhafif gülümseyen dudaklarını, ağlarken kızaran gözleri... Başka birisinin baktığınıdüşündükçe, içinde ki aç kurtlar kana susamışçasına uluyordu.İşin ilginç yanı Mavinin kaybolduğu gün, Egede şirketini devredip ortadan kaybolmuştuve ondan da kimse haber alamıyordu. Çınarın içine düşen düşünce onu öldürürken;Ege ile Mavinin birlikte olabileceği düşüncesi o kadar gerçekçi ve sahici geliyordu ki...Mavi intikam almak için bunu yapmış olabilirdi. Belki de Egeyi arayıp bulursa Mavisinede ulaşacaktı ama... En çok bundan korkuyordu. Ya Mavisine dokunduysa? Ya öptüyse?Ya sevdiyse? İçki şişeleri sırayla devrilirken her gece Mavisizlik Çınarı gün gün eritti.Onun varlığıyla aydınlanan, gençleşen ruhu; onun gidişiyle karanlığa ve sessizliğe doğruhızlı bir düşüşe geçti. Çok zayıfladı, kısa sürede yıllarca yaşlandı. Hayatında değerverdiği bir insan daha ondan kaçmıştı. Kalbinde ki delik büyümüş ve kalbinin

neredeyse tamamını kaplıyordu.Çınar bu şekilde günlerini geçirirken Ahunun karnı artık belirginleşmeye başlamıştı vebu olayla da ilgilenmesi gerektiğini biliyordu. Ahunun ailesi olayı biliyor ve evlenmeleriiçin baskı yapıyordu. Aynı şekilde tacizlerine Ahununki de ekleniyordu. Maviningelmeyeceğini dört ayın sonunda anlayan Çınar, Ahuyla sade bir nikâh yaptı. Maviyleson olarak yaşadığı evin kapasını kalbinin ki gibi sıkıca kilitledi ve ona ait her şeyi oradabıraktı. Yeni bir hayatı olacaktı. Hayat demeye bin şahit isterdi... Bir kızı olacağınıöğrenene kadar yaşayan bir ölüden bir farkı yoktu... Sonra onun yeşil gözlü, akasyakokan, camdan bebeğinin yerine Tanrı'nın ona bir kız evlat gönderdiğine inandı.Bundan sonra ki bütün enerjisini kızına aktaracaktı... Tıpkı Mavinin istediği gibi; iyi birbaba olacaktı.31Mavi ağzının içine dolan kanı tükürdü ve tekrar çarpışmak için karşı atağa geçti. Ve birdaha suratında patlayan yumrukla kafası yere çarpmıştı. Pes ettiğini gösteren bir elişareti yaptı yattığı yerden. Kalkamadı, dünya dönüyordu. Akademide ki ikinci yılındaartık en üst kademenin bir altına gelmenin haklı gururunu yaşıyordu. Eğer hayattakalabilirse, beyaz formasıyla bu okuldan gidecekti. Bu dalı bitiren ilk kadın olacaktı.Karnında ki sancı git gide büyüyüp vücuduna yayılırken gözlerine hâkim olamadı vekapandı.İki sene içerisinde gösterdiği azim ve kararlılıkla; artık on dil bilebiliyordu. Hücum vesavunma konusunda da kendini epey geliştirmişti ve başarının basamaklarını koşarakçıkıyordu. Her kademe atlayışta mutlu oluyordu. Onu mutlu eden tek şeyin başarıolduğunu keşfettiğinde henüz 21 yaşındaydı. Buradan çıkınca ne yapacağına kararvermemişti. Ama babası gibi bir katil olmayacağı kesindi. Bu okula kendini korumakiçin gelmişti ve başarılı oluyordu. Okul bir savaşçı yetiştirirken aynı zamanda belli başlıülkelerin geleneksel-kültürel öğretilerini de aktarıyorlardı. Kimse buradan çıktıktansonra azgın bir boğa gibi gözüksün istemez. Mavi kırılgan bir kız olarak girdiği okuldankendine güvenen bir kadın olarak çıkacaktı.Okula ilk başladığı yıl Çınarın çok sevdiği o uzun saçlarını kestirip, sarıya boyatmıştı.Aynaya her bakışında onu hatırlamak bir zulümdü. Çocuk gibi duran bedeni artık

oturmuştu. Sımsıkı bacaklara ve karın kaslarına sahipti. Aynanın karşısında kendiniizlerken mest oluyordu. Formda ve sıkı olmak onun kendine olan güvenini artırıyordu.Çınara olan özlemini, hırsını, aşkını okulda ki öğretilere verdiğinde başarı kaçınılmazolmuştu. Artık elleri kirlenmiyordu. Geceleri uyuyabiliyordu. O kırılgan kız yok. Maviöldü, Valeria vücut buldu.Son bir sınavı vardı. Son. Ondan sonra bu hapishaneden başarıyla çıkacaktı. İstanbul'adönecekti. Koğuş arkadaşı Berran iki ay önce dönmüştü ve onu bekliyordu. Tam onyılın sonunda okulunu tamamlayabilmişti, giderken gözlerinde ki sevinç ve heyecangörülmeye değerdi.Son sınavı ise aralarında en acı verici ve en zor olanıydı. Hiçbir kadının bu sınavıgeçemediğini öğrenmek ona inanılmaz bir tat veriyordu. Bu alandan iki senede mezunolabilecek birinin arenadaki son düellosunu izlemeye okulun tamamı gelmişti. Dışarıdaki gürültüler içinde ki hırsı körüklüyordu. Beyaz vücuduna tamamen oturan formasınıniçinde ne kadar seksi gözüktüğünü biliyordu ama bir şey eksikti. Fermuarı en üstekadar çekilmişti. Bu okulun, bu dalından mezun olacaksam kusursuz görünmeliyim diyedüşündü. Fermuarı tuttu ve göğüslerinin çatalı gözükene kadar açtı. Saçlarınıatkuyruğu yaptı ve bir silah seçti.Arenada ki düello nefes kesici geçmişti. Mavi birçok darbe almıştı ama bunları bertarafedebilmişti. İki saat süren düellonun sonunda bitik vücuduyla dimdik heyetinkarşısında durdu. Alnından damlayan terler dağılan saçlarının yüzüne yapışmasınasebep olmuştu. Bir adam onun formasının her tarafına dikkatlice baktıktan sonraheyeti dönüp bir kafa işareti yaptı ve çekildi. Mavi hala anlayamamıştı. Tek hatırladığıkelime heyet başkanının ağzından çıkanlardı.-Özgürsün ve güçlüsün. Bu mertebede ki tek kadınsın. Gitmeden önce senelerdir tozlukutusunda bekleyen damgayı sırtında gururla taşı. İstediğin zaman dönebilirsin. Tebrikederiz.Sevinmedi. Burada kaldığı süre içerisinde öğrendiği en önemli şey; acını, üzüntünü,sevincini kimseye belli etme! Çünkü herkes bunu kullanmak için pusuda bekliyor...Sırtına yapılan baykuş dövmesiyle beraber yola koyuldu.Yeni ismi ve yeni hayatıyla Türkiye'ye giriş yaptığında yine yaz ayındaydılar. Okulunburada ki temsilcilerinin onun için uygun gördüğü bir yerde kalacaktı. Hala neyapacağına karar verememişti. Yeni evinde, yeni hayatına başlarken özlemini çektiği birkâğıda yazmaya başladı.Çınar ise iki yılın sonunda tamamen tükenmişti. İşleri iyi gidiyordu fakat o işleri ile

ilgilenmiyordu. Tüm işlerin peşinde Ahu koştururken o sadece kitap okuyor ve içiyordu.Mavi gittiğinden beri hayatı freni patlamış bir araba gibi hızla duvara çarpmıştı. İki yılınsonunda evli ve çocuklu bir adamdı. İki yılın sonunda pes etmemişti. Maviyi hala heryerde arıyordu. Ona benzeyen kadınları tek tek inceliyordu. Hiçbir zaman inanmamıştıMavisinin gittiğine... Kendinin olduğunu sandığı kızıyla vakit geçirmekten çokhoşlanıyordu. Ayık olduğu zamanlar kitaplardan kafasını kaldırabilirse kızı Akasya ileilgileniyordu. Bir yaşını henüz doldurmuş küçük kızın siyah saçları ve yeşil gözleri vardı.Onun o büyüleyici görüntüsünü ilk gördüğünde adını koymuştu. Akasya... Kızınındoğumu onun için ölüm olmuştu. Mavisi onu bu kız için bırakıp gitmişti. Ve ona yakışırisim sadece akasyaydı. Çınarın ölüşü, yeni hayatın doğuşu oldu Akasya.İstanbul'da günler hızla geçerken; Mavi özgürce sokaklarda dolaşmanın, istediğiniyemenin, istediğini söylemenin mutluluğunu yaşıyordu. Gittiği her yerde ona çevrilengözlere sadece umursamaz tavrıyla cevap vermek kadar eğlenceli bir şey bulamıyorduşu sıralar. Birkaç kez en son yaşadığı evin önünden geçip; evi gözetlemişti. Evde ne ses,ne nefes hiçbir belirti yoktu.Babasının onun için özel olarak yolladığı siyah ferrarisinde; altından kayan yollaryaşamadığı yıllarını yakalamak istercesine akıyorlardı. İstediği zaman istediği yerdeolmanın keyfi bambaşkaydı. Sanırım bu okulu okuduğu için hiç pişman olmayacaktı.Ona verdiği güven ile yürüdüğü asfaltı ağlatırken kıskanç gözlerden haz alıyordu.Kurul her sene İstanbul'da ki Çırağan Sarayında bir balo düzenleyip tüm tanınmışsimaları buraya davet ediyordu. Bazı işleri için paravan olarak kullandıkları şirketleriningöze batmaması için reklam amaçlı düzenlenen birkaç yemek ve balo... Hemİstanbul'da neyin döndüğünü en iyi bu ünlü simalar bilirdi. Bir bilgi elde etmekistiyorsan onlara yakın saflarda durman lazımdı. Günler öncesinden Maviye haberverilmişti ve o mağazaları arşınlarken bir türlü aradığı elbiseyi bulamadı. Bu gece onunbu cemiyete takdim edileceği geceydi ve tüm gözler onun üstünde olmalıydı. Ensonunda ünlü bir Türk moda tasarımcısının kapısında aldı soluğu. Günler kala dikilenelbise; kırmızının en can alıcı tonuydu. Göğüs dekoltesi ise dudak uçuklatan cinstendi.Uzunluğu yere kadar olan siyah elbisenin öndeki aşırı yırtmacı bacağının tamamınısergilemeye yeterliydi. Sadece yürürken açılan bu yırtmaç yürükleri hoplatacaktı. Salaşbir kumaştan yapılan bu elbisenin upuzun bir kuyruğu vardı ve incecik bedeninin herhattını belli eden o elbisenin ucunda durarak ona aynı zamanda şirinlik katıyordu.Geceye hazırlanırken bir sürü telefon konuşması yapmıştı. Onu alacak limuzin, şoförvesaire bir sürü sıkıcı iş. Kısa dalgalı saçlarını küçük bir hile ile beline kadar getirmişti.Onları da güzelce şekillendirip tek omzuna doğru aldı. Hiçbir takı takmadı. Çünkükırmızı ruju yeterince dikkat çekiciydi. Küçük parlak çantasını da alarak evden çıkış

yaptı.Çınar uzun zamandır uzak kaldığı ortamları özlerken; artık toparlanması gerektiğinekarar vermişti. Eski hayatına geri dönmek istiyordu. Mavi yokken nasıl yaşıyordu?Aynen öyle devam etmeliydi. Ahu ise umurunda değildi. Onu gün içindegörmemezlikten gelmeyi başarıyordu, geceleri ise zaten sarhoştu. Ahuyu paraylasusturmak kolaydı. O yüzden banka hesabını boş bırakmıyordu ki; üzerine saldırmasındiye.Çok yakın bir büyüğünün ısrarları ile Çırağan sarayında yapılan baloya gitmeye kararverdi. Son yıllarda hızlı yükselişe geçen bu şirketin çok eski bir tarihi vardı. Tam olarakkimse ne iş yaptıklarını bilmese de; onların çevresinde olan kazanırdı! Bir yerdenbaşlamam gerekiyor diye düşünürken kravatını yatağa savurdu ve yakası açık birşekilde açık mavi keten takımının içinde mekâna yol almaya başladı. Gözlerine bakanonun bitkin görüntüsünden zor zamanlar geçirdiğini anlıyorlardı. Evlendiğinden beridışarı çıkmıyor, hiçbir ortamda bulunmuyordu. Köklü arkadaşlarını bir bir yitirmişti.Hayatla kopan bağını tekrar yapılandırmak zorundaydı. Bir kızı vardı. Onun tek tutanağıoydu ve onun için ayakta kalmalıydı.Gecenin ilerleyen saatlerine ortamda ki insanlar kaynaşmış ve güzel sohbetlerdönerken; Çınarı tanıyan herkes onun gelmesiyle neşelenmişlerdi. Çınarda öyle... Birazolsun düşüncelerden ve acılardan uzaklaşmak ona iyi geliyordu. Arkadaşları bu gece kiçapkınlık turunda hangi hatunları ağına düşüreceğini seçerken Çınarın pekte oralıolacak hali yoktu. Yine çok sevdiği bir arkadaşı; onun şerefine kadehini kaldırdı.-Çınarın aramızda olmasına ve gecenin en güzel kızını kapmasına içelim!Herkes kadehini havaya kaldırdı gülümseyerek ama Çınar anlamamıştı. Soran gözlerlearkadaşına döndüğünde...-Rusya'dan taze gelmiş çıtır çıtır... Herkes onun peşinde ama merak etme onu burayagetirip sana altın tabakta sunacağım. Ama bu ilk ve son kıyağım bir dahakinebırakmam!Çınar cevap vermedi ve güldü. Ciddi olduğunu düşünmüyordu. Arkasını masayadönmüş boğaz manzarasına karşı içkisini yudumlarken arkadaşının sesini duydu ilkönce. Arkadaşı kızın elinden hafifçe tutmuş ve onu takdim ediyordu beğeniyle, açlıklabakan gözlere.-Karşınızda Valeria Ekaterina... Yalnız dikkat! Türkçe bilmiyor.Çınar gözlerini hafifçe devirirken aslında gecenin güzel ilerlediğini düşünüyordu. Bir

kadına dokunmayalı uzun zaman olmuştu. Ağır, ağır dönerken; karşısında duran afetidevrana bakakaldı. Bembeyaz bir teni örten o siyah elbise tüm hatlarını ortayaçıkarırken; sarı saçları tek omzundan aşağı dans ediyordu. İlk önce genzini yakanakasya kokusu, sonra yeşil gözler... Çınar içkinin etkisi olduğunu sanıyordu ve dahadikkatli izledi.-Hayır...Kadın anlamıyormuş gibi arkadaşına baktı. Mavinin içinden püsküren ateşi şuankimsenin göremiyor oluşu ne acıydı. Dönüp dolaşıp tekrar onu bulmak kaderin onunladalga geçiş biçimi olmalıydı... Kadın Rusça konuşarak kısaca ve kibarca müsaade istedi.Teşekkür anlamında hafif bir reverans yapıp insanları yara yara salonun kapısınıbulmaya çalışıyordu. Dünyası kararmış ve tersine dönmüştü. Bu halde kapıyı bulmasıimkânsızdı. Zorlada olsa nefes nefese geldiği kapıdan dışarı kendini atarken arkasındangelen ayak sesini duymak; onun kaçış mekanizmasını kamçılıyordu. İki yıl boyunca çoksıkı bir eğitim alarak hem fiziksel, hem ruhsal acılara katlandığını öğrendiğinisanıyordu. Yanılmıştı. Ruhunu bu adamda bırakmıştı ve hala çaylaktı. Hiçbir okulöğretemezdi kaderinden kaçmayı...Üst kattaki bir odayı gözüne kestirdi ve merdivenleri üçer beşer çıkmaya başladı. Aldığıeğitim sayesinde eli ayağına dolaşmayacaktı hani? Bir stat dolusu adamla başaçıkabilmişti de; bu adamla nasıl başa çıkamıyordu ki... Elbisesinin azizliğine uğradığı osıralar neredeyse basamakları bitirecekti. Eteği bacaklarına dolaşınca tökezledi ve vakitkaybetti. Şimdi basamakları dörder beşer çıkan Çınarın uzun bacaklarıylasavaşamayacaktı titreyen bacakları... Yukarı da odanın kapısını açtığında tek dileğiiçerde kimsenin olmaması ve kapıyı kapatıp kilitleyebilmekti. İlk dileği gerçek olmuştu,oda boştu, ama ikincisi olmadı. Beceriksiz elleri o kilitleyemeden karşıdan gelen baskıyıkarşılayamamıştı. İlk round'ı kaybetmişti o zaman ikinci round! Tanımamazlıktan gel.Çınar kapıyı kapatıp Maviyi içeri ittiğinde odanın kapısını kilitledi ve anahtarıylaberaber banyoya gitti. Klozete attı ve sifonu çekti. Gözleri dönmüştü. Bu kadaryaklaşmışken bırakmayacaktı. Onun sevdiği kadın olduğundan bir an şüpheduymamıştı. Rusça konuşan kadının sesi kulaklarında uğuldarken elini dur anlamındahavaya kaldırdı.-Dur...Kadın durdu cevap vermedi. Ne cevap vereceğini bilemedi. Bu kadar kolayyakalanabileceğini hiç düşünmemişti. İlk karşılaşmada kalbinin ağına düşmüştü. Aldığıeğitim hani? Kadın sisli gözlerini adamın gözlerinden ayırmazken; adam tekrarkonuşmaya başladı. Adım adım yaklaşırken;

-Sensin.-Anlamıyorum. Lütfen beni serbest bırakın.Beceriksiz bir aksanla gerçekten başarılı bir performans sergiliyordu ama Çınar aldığıakasya kokusundan onun olduğunu anladı ve kaçış yolu kapalıydı.-Rol yapma. Neden... Mavi neden... ?Mavi daha fazla direnemeyeceğini biliyordu. Ne yaparsa yapsın İki yılda on yılyaşlanmış gibi gözüken bu adamın boynuna sarılıp kokusunu içine çekmek istiyordu.Dengesini yavaşça kaybederken odada ki koltuğa oturdu. Buranın bir toplantı salonuolduğunu henüz anlamıştı. Bir şekilde Çınarı bertaraf etmeliydi... Türkçe konuşmayabaşladı.-Gerçekten bilmek ister misin?-Bana bunu neden yaptığını bilmeye hakkım var. Ayrıca...-Başka bir hayat seçtim.-Bu mu seçtiğin hayat? Nasıl bir hayatı seçmişsin? Benim sana veremeyeceğim ne varyeni hayatında?Mavi kenara sıkışıyordu gittikçe ve Çınarın damarına basıp ondan kurtulmanın yolunubulmuştu. Yerinden doğruldu ve karşısına dikildi. Kollarını açtı ve kendini gösterdi.-Bu hayat Çınar. Ben birisine bağlı kalmak için çok gençtim. Hala öyleyim. Tatmakistediğim başka duygular var... Anladın mı?Çınar duyduğu kelimeler ve kararlılıkla duran karşısında ki kadına yaşlı gözlerinideğdirdi. Kırpsa akacaktı biliyordu. Mavi devam etti.-Senin hırpaladığın o kız var ya... Hani benimsin diyip kandırdığın... Gençliğinden,baharından çaldığın...Derin bir nefes aldı ve cümlesine devam etti. Sinirini kontrol altında tutmayaçalışıyordu. Çınarın devam et dercesine bakan gözlerine daha ateşli bakmaya devametti.-Ben senden ne öğrendim biliyor musun? Saf duyguları kana kana içerken; doymayıpbaşkalarının yatağında sabahlamayı... Gerçekten güzel bir duyguymuş.Çınar hiddetle yerinden kalktı ve Maviyi tek kolundan tutup kendine doğru çekti.

Dişlerini sıkarken gözünden akan bir damla yaş pürüzsüz cildinde yol alıyordu. Bu seferağlayanın Mavi değil de Çınar olması dünyanın tersine döndüğünün bir işaretiydi. MaviÇınarın canının en çok neyi acıtacağını biliyordu. Sözlerini sakınmadan savurdu onunyüzüne.-Beni bir daha görmek istersen; belli bir ücret ödeyeceksin.Çınarın dişleri hırsla birbirine geçerken Mavinin kolunu mengene gibi her dakika dahaçok sıktığını bilmiyordu. Hiçbir şey diyemiyordu. Tam toparlanacağım derken, karşısınaçıkıyor ve bambaşka bir hayat seçtiğini söylüyor...-Kolumu bırak!-Ben seni tanıyorum Mavi. Dışını istediğin kadar değiştir. Ama gözlerinde kimasumiyetten bir damla içselerdi anlardım. O kadar tecrübem var. Bu ucuz oyundanvazgeç! Bir hayat kadınıyla, masumiyetini gizlemeye çalışan bir kızın arasında ki farkıanlayacak kadar yaşım var.Mavinin kolunu bırakırken Mavi kurtulmanın etkisiyle kapıya doğru koşup kapıyavurdu ve dışarıya burada olduklarını bağırdı. Kimsenin duymadığını biliyordu çünkü bukat bu gece kullanılmıyordu. Şuan buradan çıkmak için nelerini vermezdi ki... Çınarınsinirlendiğini gördüğünde söylemlerini devam ettirdi.-İster inan ister inanma umurumda değil. Ben bu hayatı seçtim.Çınar bir koltuğa oturup gülüşüyle ağlamasını karıştırırken Mavinin duygularını alt üstettiğini bilmiyordu...-Bir daha tekrar edersen seni buradan saçlarından tutup sürükleyerek çıkaracağım!-Yaparsın sen! Hiç şüphem yok. Sen bir kızın masumiyetinin ateşini başka kollardasöndürürken; ben 19 yaşında karnımda bebeğimle yatağımda tek başıma ağladım! Sengünahlarına bir bebeği ortak ederken, benim burada kalmamı nasıl bekleyebildin?Benden bebeğimi aldın, gençliğimi aldın, masumiyetimi aldın... Hala neyin peşindesin?Benden alabileceğin hiçbir şey yok artık. Mavi öldü. Valeria ise seni hiç tanımadı...Uzatma o yüzden.Kapının tıkırdayan sesiyle Mavi arkasına döndüğünde artık gözyaşlarını tutamadı.Görevlinin kapıyı açmasıyla hızlıca odadan çıktı. Görevlinin o çıkarken yiyecekmiş gibibakan gözleri Çınarın gözüne takılınca hırsını adamdan çıkardı. Çınar adamın boğazınayapışmış hırpalarken; Mavi çoktan arabasıyla İstanbul'un sokaklarının bütünradarlarına yakalanacak hıza erişmişti.

Eve geldiğinde kendini sıcak duşun altına attı. Kıyafetlerini bir kenara atıp küvetin içineoturdu ve hıçkırıklarını bastırmaya çalıştı. Tepesinden akan su gözyaşlarını gizlemesineyardımcı oluyordu. Kimden saklıyordu ki? Hala küçük bir kız çocuğu gibi davranıyordu.Kendini sadece fiziksel anlamda koruyabilirdi. Duygusal anlamda o hala 21 yaşındaküçücük bir kızdı. Kalbi bir adamın koynunda kalmıştı... Ona tekrar erişebilmeninhayaliyle aldığı eğitimlerin hiçbirisi hiçbir işe yaramıyordu şuan. Dudağını ısırdığını farketmeden kanının küvette ince bir sicim şekilde akışını izledi...32Ertesi sabah uyandığında hayatına kaldığı yerden devam edemediğini gördü. Sadeceoyalamıştı kendini. Çınarı tanıdığından beri onun ela gözlerinden başka sığınağı yoktu.Nasıl vazgeçebilirdi ki o dev adamdan? Onun sıcaklığı ile kavrulduğu geceler bir saniyebile aklından çıkmıyordu. Onun şefkatli dokunuşlarına öyle muhtaç kalmıştı ki...Dün gece onu gördüğünde ne yapacağına karar verememişti. Aslında soğukkanlılığınıkoruyup kaçmasaydı belki olay bu kadar büyümeyecekti. Sırf elinden kurtulabilmekiçin ona gerçekten çirkin bir yalan söylemişti. O adamı deli edecek tek şeyin sahibiolduğu tek kadının bedeninden başka bir elin gezinmesiydi. Mavinin düşünürken bilemidesi bulanıyordu. Başka birisinin kirli ellerinin onun vücudunda ne işi vardı ki?Dalgın dalgın kahvaltısını yaptı ve spor kıyafetlerini giyip yakında ki parka koşuya gitti.Kafası o kadar karışıktı ki, üçüncü turun ortasında çarpıp yere devirdiği adamı görmedi.Adamda çok boştaymış ki küçük bir darbe ile yıkılmıştı. Adam söylenerek yerdenkalkarken Mavide söyleniyordu.-Havaya değil, önüne baksaydın düşmezdin.-Ben-... Mavi?Adam yerden kalkıp sesi çıkaran kadını gördüğünde gözlerinden ışıltılar saçmayabaşlamıştı. Mavi ona tanıdık gelen bu yüzü incelerken; kim olduğunu çabucak hatırladı!-Ege bey.-Mavi, inanmıyorum sensin! Nerdeydin kızım ya?

-Ben dil eğitimi için yurt dışına çıkmıştım.-Anladım. Bende şirketi devredip uzun süre uzaklarda yaşadım. Sana nerdeydin diyesordum ama bende yoktum ortalıkta.-Neden devrettin?-Usulsüz birkaç iş yapmıştım. Yakalanmamak için devredip yurt dışına çıktım.Usulsüzlükleri düzeltince de geri döndüm. Yaklaşık 2 yılımı aldı. Ya böyle ayaküstüolmaz bir kahve içelim mi?Mavi sadece gülümseyerek cevap verdi adamın adımlarına eşlik ederken. Özgürolmanın en güzel yanı buydu. İstediğin zaman istediğin kişiyle istediğini yapmak!Senelerdir tatmadığı bir duyguydu. Yürüyerek sahil kenarında bir kafeye gelmişlerdi.Mavi buz gibi bir limonata istedi. Ege ise sıcak bir kahve... Ege özlemle onagülümserken;-Mavi ben dönünce seni çok aradım ama bulamadım. Çınara hiç ulaşamadım.Döndüğümde evlenmişti ve kucağında bir kız çocuğu vardı. Bana düşmanıymışım gibidavrandı. Ben anlamadım.-Benim de pek haberim yok açıkçası. Evlendiğini bile senden öğreniyorum. Ahuyla?-Evet. Kısa bir süre sonra da bebekleri olmuş zaten. Çınar karısı ve çocukları ileilgilenmekten olsa gerek dış dünya ile bağlantısını kesmiş. Ona ulaşacağım bütünkanallar kapalıydı.-Benim pek bir şeyden haberim yok. Merak etmiyorum zaten. Eeeee keyfin nasıl senondan haber ver?-Mavi... Seni son gördüğümde bir kız çocuğuydun ama şuan masada karşımda oturandilber gözlerimi kamaştırıyor.Mavinin masanın üzerinde duran eline uzandı ve tuttu. O sırada ikisi de keyiflegülümserken; oradan arabayla geçmekte olan adam ikisinin ortak tanıdığıydı.Çınar gördüğü manzarayla arabadan inip Egeyi yumruklamak istese de sakin kalmayıtercih etti. Hala Ege ile Mavinin beraber kaçtıklarına dair bir saplantısı vardı. Çınaronun eline uzanırken kırk defa düşünürken; Ege öylesine tutmuş ve Mavi karşısındakeyifle gülüyordu. Gerçekten ağrına giden bir görüntüydü. Arabanın gazına yüklenipasfaltı ağlatırken Mavinin gülüşleri Egeyi aydınlatıyordu.Çınar şirkete giriş yaparken burnundan soluyordu. Katına geldiğinde etrafına gürleyip,

esmeye başladı. Uzun süredir patronlarını göremeyen çalışanların toparlanması birazzaman almıştı. Mavinin çalıştığı oda hala eşyalarıyla duruyordu. Çınar beyin kesintalimatı vardı o odaya kimse alınmayacaktı. Kendini tekrar işlerine gömerken aklındadönüp duran tek bir şey vardı; Mavi.Atıfı şirkete çağırıp birkaç plan yapmak istiyordu. Atıf son iki senedir sadece Maviyiaramıştı. Ona dair hiçbir iz yoktu ve şimdi patronu ortaya çıktığını söylerken acabakafayı mı yedi adam diye düşünmeden edemiyordu. Çınar kısaca olayı özetledi;-İsim değiştirmiş. Muhtemelen buna uygun kimlik ve pasaport da var. Onubulamamamız için nüfus kayıtlarında kendini öldü göstermiş. Umarım anladın. Yeniismi Valeria Ekaterina. Tüm bilgileri istiyorum. Ne bulabilirsen, kime ulaşabilirsen...Her şeyi Atıf. Artık elimizde en azından ismi var.-Peki patron.Atıf odadan çıkarken arayabileceği isimleri aklından geçiriyordu. Eğer birinin ismibiliyorsa geri kalanı teferruattı. Atıfın ulaşamayacağı bilgi yoktu...Mavi günün geri kalanını evinde oyalanarak geçirmişti. Tatil seçenekleri bakıyordukendine. Uzaklaşmak için iyi bir fırsattı bu. Uzaklaşmak istiyor muydu?Çınarın telefonu masanın üzerinde sesli bir şekilde titrerken duştan saçlarınıkurulayarak çıktı. Henüz kızı ve Ahu gittikleri yerden henüz dönmemişti. Arayan Atıftıve evde Ahu yokken konuşmak için iyi bir vakitti.-Dinliyorum.-Patron, kaynağı Rusya olan bir şirkette çalışıyor gözüküyor. Bu şirket geçen akşam kibaloyu düzenleyen şirket. Ama şirkette ki görevi bilinmiyor. Ve ilginçtir ki ValeriaEkaterina ismine ait kayıtlar çok yakın zamana ait. Onlarda işte Türkiye'ye girişyaptıktan sonra olanlar başka hiçbir bilgi yok patron. Ama şirketin ülkemizde kiyöneticisini tanıyorsunuz... İletişime geçmek ister misiniz?-Kimmiş ki?-Zamanında sizin yanınızda çalışıyordu. Çok yardımınız dokunmuştu. Size yardımcıolacaktır. Ogün Erenler. Numarasını mesaj olarak atacağım. Şuan ki bulunduğupozisyonda sizin çok yardımınız oldu. Mavi hanımla ilgili öğrenmek istediklerinizisorabilirsiniz.-Atıf. Ege gelmiş. Onunla ilgili bir bilgin var mı?

-Patron oda yakın zamanda döndü. Size ulaşmak istedi ama engelledik. Siz kesinlikleulaşmak istemediğinizi söylemiştiniz.-Tamam, numarayı yolla.Çınar daha üstünü bile giyinmeden adamın numarasını çevirdi. Ogünü az tanıyorduama aramasına engel değildi. Birkaç çalıştan sonra açılan telefonla; hal hatır soruldu veÇınar uzatmadan konuya girdi.-Ogün. Sizin şirkette çalışan genç bir kız var. Geçen akşam baloda tanıştım. Valeria...Sanırım adı buydu. Benim onu tekrar bulmam lazım.-Çınar bey. Evet. Valeria şirketimizin halkla ilişkiler kısmında görev alıyor.-Ben onunla tekrar görüşmeliyim. Mümkün mü?-Ben anlamadım ama neden? Size bir hatası mı oldu?-Hayır. Yarın akşam onu sana söyleyeceğim otel odasına gönder olur mu? Kendisine birşey söyleme. Sürpriz yapacağım.-Valeria? Ben doğru anladıysam... Sizin aranızda daha önce bir şey mi geçti?-Evet, o gece tanıştık ve birlikteydik. Ne anladıysan doğru. Yarın bana gönder.-Peki, Çınar Bey.Çınar konuyla ilgili en sağlıklı ve doğru bilgiyi Maviden alacaktı. Egenin icabına isesonra bakacaktı. Eğer Maviye bir daha dokunurken görürse onu... Şimdilik ilk işi tekrarMaviyi kazanmaktı.Diğer günün akşamı olana kadar Çınar neredeyse dakikaları da sayacaktı. Ahuya şehirdışında olduğunu söylerken Ahunun bununla pek ilgili olmadığını görmek keyfiniartırmıştı. Dolapta duran açık renk takımlarını giydi. Duş alıp hazırlanması en az birkadının ki kadar uzun sürmüştü. İki senenin bakımsızlığı iki saatte anca atabilmişti.Maviyi tekrar görebilecek olmanın heyecanıyla yanıp tutuşuyordu.Mavi ise sade beyaz uzun askılı bir elbise giymişti. Üzerinde ki dantel detaylı gözdolduruyordu. Son hazırlıklarını da tamamlayıp evden çıktı. Önemli bir görüşmeolduğu söylenmişti sadece kendisine. Sanırım bu casusluk işiyle ilgili ilk işiydi çünküyönetici hiçbir bilgi vermemişti. Sadece adres vardı ve bir otel odasında görüşecekolmak ihtimali artırıyordu.Çınar bir saat öncesinden odaya gelip stresini atmak için birkaç bardak içki içmişti bile.

Kapının tıkırtısıyla yerinden kıpırdandı loş odada ilerleyip, derin bir nefes alıp kapıyıaçtığında Mavinin akasya kokan beyaz teninin parlaklığıyla gözleri kamaştı. Mavi kısabir şaşkınlıktan sonra soran gözlerini Çınara dikti.-Valeria Ekaterina... Buyurun. Bende sizi bekliyordum.Çınarın kapıdan çekilmesiyle ne olduğunu anlayamasa da patronunun onuyönlendirdiği ilk iş olduğu için geri adım atmayacaktı. Belli ki bu Çınar ilgiliydi.Profesyonelce davranıp dar, kısa holden geçip, geniş odaya geldi. Oda boğazmanzarasını çok güzel bir açıdan görüyordu. Loş odanın kapısı kilitlendi. Salonunortasına geldiğinde hiç istifini bozmadı. Ayakta duruyordu. Arkasından gelen Çınaryakınından geçerken elinde ki küçük çantasını aldı ve yatağın üzerine fırlattı. YavaşçaMavinin karşısında kalan koltuğa oturdu. Odanın loş ışığında Çınarın yüzüne vuran ışıkonu daha çekici gösterirken elinde ki viski bardağına vuran kısımlar ışık saçıyordu.Mavi ne yüz ifadesini, ne pozisyonunu bozmadı. Çınarın tam karşısında ayaktaduruyordu ve birisinin konuya girmesi gerekiyordu.Dinliyorum. Patronum neden yolladı beni buraya?Çınar çenesini kaşırken haince gülümsedi. Mavinin şuan kaçacak yerinin olmaması onurahatlatıyordu. Viski bardağını elinde çevirirken, onun yüzüne hiç bakmadan bardağadoğru konuştu;-Meraktan ölüyorsun değil mi?-Dinliyorum. Lütfen başla.-Geçen akşam dediklerini değerlendirdim diyelim. Seni görmem için belli bir ücretödemem gerektiğini söyledin hatırladın mı?-Evet.-Güzel. Patronuna istediğinden çoğunu verince seni bana sundu. Birde para her şeyisatın alamaz derler. Ne komik değil mi?Bu ne demek?Mavi birkaç gece önce söylediği bu yalanın altında kalacak değildi. Yalanınıyutmayacaktı ama Çınarın şuan nereye çıkmak istediğini anlar gibiydi. Onu caydırmakistediğini biliyordu. Mavi inatla ve yüz ifadesini bozmadan devam etti.-Anladım. Patronum keşke bana sorsaymış. Bu akşam başka bir randevum daha var. Oyüzden sizin için konuşacağım ve paranızı iade ettireceğim merak etmeyin.

-O şerefsiz Egeyle mi?Mavi bunu hiç beklemiyordu. Ama Çınarın yüzünde ki kıskançlık ve nefreti gördükçeonu körüklemekten geri kalmadı. Ege onun için güzel bir noktaydı ve Çınarı oradanvurmaya başladı.-Ege beyin her zaman önceliği var.-O zaman işimizi çabuk halledelim. Diğer randevuna da yetiş.Mavi beklemediği bir tepki almıştı. Genelde Çınar tepki verip ona bunlarısöylememesini söylerdi. Ama şimdi ters tepen tepkisiyle karşı karşıya kalmıştı. Çınarınbunu yapacağına ihtimal vermiyordu. Hala üstüne geldiğini düşünüyordu. İnadındanvazgeçmeyecekti. Çınar elinde ki bardağı bıraktı ve gözlerini Maviye sabitledi.Konuşmaya devam etti.-Tamam. Soyunmaya başla. Benimde vaktim kısa.Mavinin verebildiği tek tepki gözlerini kocaman açmaktı. Hala Çınarın yüzünde kiciddiyetten korkmuyordu. Maviye sözlerini yutturmak için yapıyordu hepsini.Mavi saçlarına tek omzunda toplayıp kolunun altından beline kadar giden incefermuarı açtı. Çınardan intikamını bu şekilde alacağını biliyordu. Askılarınıomuzlarından düşürdü ve elbisesi tek hamlesiyle ayaklarının dibine düştü. İçinden biradım atarak çıktı. Ayağında ki topuklu ayakkabılar ve üzerinde ki dantel iç çamaşırıylakalmıştı. Gözlerini bir an Çınardan ayırmıyordu ki ona her an dur desin diye. Ama Çınarkararlığını korumaya devam etti. Mavi elbisesini çıkartıp duraksayınca bir süre onuizledi. Yeşil gözlerinden çıkan ateşi odayı ısıtıyordu. Devam etti.Evet Valeria. Hala çıplak değilsin. Yeterince hızlı değilsin. Randevuna yetişemeyeceksin.Mavi derin bir nefes aldı ve omurgasından giren ürperti onu üşütürken Çınarınyerinden kalkışını izledi. Umursamaz haliyle yanından geçip giderken Mavi sutyenininkopçasını açmıştı ve askılarını yavaş yavaş düşürüyordu. Bedeninde ki titreme onu elegeçirirken, gözyaşları tek kırpışına bakıyordu akmak için. Beyni o kadar uyuşmuştu ki...Çınar arkasından gelen sıcaklığını hissedemedi. Tam arkasında dururken; ellerini onuntam omuz bitimine koydu ve başparmakları ile sutyenin askısını çekti. Ona eziyetçektirerek yaparken bu işi Mavinin üşüyen ensesine dudaklarını değdirdi. Onun halanasıl korkak ve yaralı olduğunu biliyordu. Ne yaparsa yapsın değişemeyecekti Mavi.Çınar ise bunu itiraf etmesi için devam etti.Sutyeni hala omuzlarından düşmemek için savaşırken; Çınar sıcak nefesini arkasından

yaklaştırıp onun kulağına verdi. Fısıltıyla kulağına doğru konuşurken elleriomuzlarından kollarına, oradan beline gidiyordu. Mavinin iki eli kopçaları sökülensutyeni göğsünde tutabilmek için birleştirmişti. Kulağında ki sıcak nefesle gözlerinikapattı ve yaşlar süzülmeye başladı. Sessiz kalmak için büyük çaba sarf ediyordu. Çınardevam etti.-Demek yeni hayatın bu öyle mi? Sana tek soru soracağım.Ellerini belinden kaydırıp önüne göbeğine doğru kaydırırken avuç içleri heryeri kaplıyorve yakıyordu. Mavinin küçücük bedeni onun kollarında kaybolurken; onu kendinedoğru bastırdı ve kulağına söylediği kelimelerin volümünü artırdı.-Egede sana böyle dokundu mu?Mavi hıçkırmamak için derin bir nefes aldı. Bedeni onun sıcak kollarının arasındatitrerken ağırlığını istemeden ona veriyordu yavaş yavaş.-Cevap ver bana!Mavi ağzını açsa hıçkırıklara boğulacağını biliyordu. Bedeninin kontrolünü kaybederkenkendini ağlayarak ve hıçkırarak güvendiği kollara bıraktı.Çınar cevabını almıştı. Kollarında kendini yavaşça bırakan kadını yavaşça tutup yatağınüzerine sırt üstü yatırdı. Yatağın kenarında ayağa kalkıp kendi ceketini çıkarttı. Mavigözleri kapalı ağlarken; iki senenin tüm biriktirdiklerini akıtıyordu yatağa. Çınar onunayağındaki ayakkabıları da çıkarttı rahat edebilmesi için. Üstünü daha fazlaçıkaramayacaktı o böyle ağlarken. O sırtüstü yatarken yanına uzandı ve üzerine eğildi.-Sana birisi dokunmuş olsa; bunu ben bilirdim. Sen benimsin...Mavi aynı şiddette ağlamaya devam ediyordu. İki senedir öyle çok şey büyütmüştü kiiçinde; ağlayacak bir omuzu yoktu. Çınar uzanıp onun küçük yüzünü tek avcunun içinealıp gözyaşlarını sildi. Yüzüne, nefesine, sesine, kokusuna hasret kaldığı kadınınınyüzüne öpücüklerden yol çizmeye başladı. Sırayla alnını, gözlerini, burnunu, şakağını...Yüzünde öpmediği yer bırakmadı o ağlarken... Mavi hala elleri göğsünde ki sutyenitutarken bir türlü sakinleşemiyordu. Çınar onun büründüğü yalancı karakterdensıyrılışını izlerken hala aynı Mavisi olduğunu gördü. Utangaç, naif, güzel... Maviyeağlarken yardımcı oldu ve sırtını dikleştirdi. Sırtında ki kopçalarını birleştirdi ve elleriniserbest bırakmasını sağladı.Çınar onu kucağına alıp banyoda ki lavabonun önünde ayaklarını yere basmasınısağladığı. O hala onun akasya kokan camdan bebeğiydi. Çınar arkasından uzanıp suyu

açtı. Onun saçlarını arkasında toplayıp yüzünün açılmasını sağladı.-Elini, yüzünü yıka bir tanem. Sakin ol. İstersen duş alabilirsin.Mavi yüzünü yıkayıp aynadan ona bakarken hayır anlamında başını salladı. Yüzünü onadoğru dönerken kokusuna yenik düştü. Onun kaslı, dev gibi vücuduna sığındı. Ellerinietrafında dolarken Çınar kısa sürede onu kaldırıp lavabonun düz kısmına oturttu. Mavibiraz daha kendisine geldiğinde ayrıldı ondan. Çınar geri çekilip, Mavinin yüzünde kisaçlarını geriye doğru yavaşça atarken ve okşarken;Benim güzel bebeğim. Mavim... Sen bu masumiyetle yalan söyleyemezsin, kötülükyapamazsın... Bence bir daha deneme oldu mu? Konuşacağımız çok şey var. Amasakinleşmeni istiyorum.-Tamam.Mavi dakikalar sonra fısıltıyla bir cevap verebilmişti.-Seni yatağa götüreyim. Biraz dinlen. Ben duş alacağım tamam?Cevap vermesini beklemeden kucağına aldı ve yatağa yavaşça yerleştirdi. Üzerinenevresimi çekti ve saçlarından öpüp duşa gitti.Yaklaşık on dakika sonra belinde ki havlu ile banyodan çıktı. Yatağa doğru yaklaştığındaMavinin hala uyanık yeşil gözlerine gülümsedi.33Çınar yarı çıplak bedeniyle yatağa girdi. Yan yatmış, gözlerini dikkatlice açmış olanMaviye çevirdi yönünü. Odada ki kasvetli hava sıcacık olmuştu. Şefkatle kaynayagözlerle birbirlerine baktılar dokunmadan. Çınar gözünü ayıramıyordu. Her günhayaliyle yaşarken şimdi yanında nefes alıyor olması kadar sevindirici bir şey yoktu.Onlar öyle hipnotize olmuş şekilde birbirlerine bakarken Çınarın telefonu böldü. Çınarkomodinin üzerinde ki telefonuna uzandı. Arayan Ahuydu. Telefonun üst tuşuna basıptamamen kapattı. Tekrar Maviye döndü onu kollarının arasına aldı.-Uyuyalım. Yarın güzel bir gün olacak sevgilim.

Mavi onun kokusuyla uykuya teslim olurken; Çınarda onun saçlarına gömdü yüzünü.Biraz sonra oda uykunun huzurlu kollarıyla buluştu. Gecenin bir yarısı Mavi gözleriniaçtı. Lavaboya gitmesi gerekiyordu ve bunu sabaha erteleyemeyecekti. Yavaşça Çınarınkollarından çıkmaya çalışıyordu. Kolları gevşeyip onu serbest bırakınca Mavi yavaşçayatakta kaymaya başladı. Tam ayağına yere atacakken koluna sıkıca yapışan elle Çınaradoğru döndü. Çınarın gözleri açık değildi. Mavi hala onun uyuduğunun farkındaydı.Durup onu izlemeye ve dinlemeye devam etti.-Kaçma Mavi. Gitme.Mavi onun uyku sersemi mırıldandığı cümlelerle yanına sokuldu tekrar. Biraz kendiniyukarı alıp onun üzerine doğru eğildi. Çınar hala bileğini sıkıca kavramış bırakmıyordu.Biraz sabit kalınca gevşetiyor ama hareket ettirince tekrar sıkıyordu.-Mavim.Mavi gülümsedi. Onun o sert kalıbının içinde ki adamı tanımayı ne çok istiyordu.Başından beri hislerini açıkça belli eden birisi gibi gözükse de tam tersi ne çok şeyisaklıyordu içinde... Mavi cevap vermeyeceğini biliyordu ama sessizce;-Efendim.-Bebeğim.Çınar ona cevap verince gülümsedi. Hala uyuduğunu biliyordu. Devam etti.-Çınarım.-Minik kurdelem.-Aşkım.-Beni çok sev.-Neden?-Senden başka kimsem yokmuş.Mavi gülümsemesine engel olamıyordu diyalogu devam ettiremedi. Gülümsemesigittikçe artıyordu. Boşta kalan eliyle ağzını kapatmaya çalışıyordu ama kaçankahkahalar Çınarı uyandırmıştı. Çınar uykulu gözleriyle ona bakarken kafasını sallayıpaymaya çalıştı kendini. Tepesinde gülüp duran kıza baktıkça hayretler içinde kalıyordu.-Mavi sen kafayı mı yedin gecenin bu vakti.

-Hahahahahaha! Ay ay ay. Çok komik ne yapayım.-Yahu neye gülüyorsun kızım delirdin mi?-Ben hiç akıllanmadım ki. Akıllı olsam burada işim ne?Çınar eğlenceli muhabbeti dinlemek için doğruldu. Gerçekten Mavinin bu saatte neyegüldüğünü bilmiyordu. Ama onu böyle gülerken görmek, izlemek kadar güzel bir yoktu.Hala elini gevşetmemişti. Mavi gülümsemesini bastırdığında kolunu kaldırdı ve onunbileğinde olan elini gösterdi.-Lavaboya gitmeme izin verir misin?-Ha pardon özür dilerim.Çınar uyku sersemliğini açtığında Mavi çoktan yatağından inip yatağın diğer tarafınadolaşmıştı. Üzerinde ki iç çamaşırları onun güzelliğini katmerlendiriyordu. Onu böyleizlemek hoşuna gidiyordu. Mavi lavaboya girmeden hemen önce Çınar;-Aslında bende gelmeliyim. O pencereden kaçabilirsin. Önlem almalıyım.-Yok daha neler! Bana deli diyene bak. Sen yaşlandıkça deliriyorsun asıl. Bunuyormusun mu demeliydim?-Hemen gir çık bence ben sinirlenmeden!Mavi gülümseyerek lavaboya girdi ve işini çabucak haletti. Çınar sırtını yatağa vermiştive banyonun kapısından gözlerini alamıyordu. Ne olursa olsun oradan çıkmamaihtimali onu çıldırtıyordu. Ondan öğrenmesi gereken o kadar şey vardı ki... Amabanyodan çıkan iç çamaşırlı hatun onu düşüncelerden sıyırdı. Kusursuz vücudu gözünüdolduruyordu. Önceden de güzeldi. Ama bu kadar seksi değildi. Mavi dalgın dalgınyatağın kendi tarafına yürürken Çınar dayanamadı.-Of of of of.-Ne oldu?-Bir şey söylesem sana yapar mısın?Mavi gözlerini şaşkınca açtı yatağın kendi tarafında ayakta dururken. Çınar gülümsedi.-Kendi etrafında şöyle bir döner misin?Mavi itaat ederek kendi etrafında döndü. Çınarın beğeniyle gülümseyen dudaklarındançıkacak kelimeleri bekledi.

-Çok... Güzel...-Biliyorum.Ciddi bir tavırla yatağa girdi ve arkasını ona dönüp uyuyormuş numarası yaptı. Çınarişareti almıştı ve bir dakika daha beklemeyecekti. Arkasından hızlıca ona sokuldu veküçücük bedeni kollarının arasında kaybolurken dokunmak istediği her yere dokundu.-Yakından bakmak isterim küçük hanım.-Başım ağrıyor Çınar.-Hahahahahaha! Nerden öğrendin sen bunu?-Televizyondan duymuştum. Öyle deyince vazgeçiyor hemen erkekler ve yine midiyorlar.-Anladım.Bu sefer nazlanma sırası Çınara gelmişti ki; çok güzel yerden vurmuştu zaten Maviyi.Üzerinde ki ellerini çekerken artık onunda duramayacağını biliyordu. Bu sefer Çınararkasını döndü. Mavi bir süre şaşkınlıkla sırtı dönük kalmıştı ama dayanamıyordu böyleyapmasına. Çınarın sırtına yüzünü döndü.-Uyudun mu?Çınar ona bilerek ses vermemişti çünkü istememesini söylemesine bozulmuştu biraz.Mavi ses gelmeyince biraz sonra devam etti.-Anladım. Keşke uyumasaydın ya. Tüh. Bu sutyende beni sıktı bunalttı. Çıkartamıyorumelim yetişmiyor. Yardım et diyecektim.Çınar gülümseyerek hızla Maviye döndüğünde Mavi kahkahalarını tutamamıştı.-Ben açarım yavrum. Dur yardım edeyim!-Sapık herif.-Sapığım evet. Sapık oldum. Sapığın oldum. Sapkın oldun. Yolumu kaybettim. Tutkulağımdan doğru yola çek.Öpücükleri bulduğu her yeri ısıtıp, ıslatırken Mavi hala gülümsüyordu. Biraz sonra ikiside yorganın altında fazlalıklarından kurtulmuştu. Çınar çok uzatmadan çoktan onunüstüne çıkmıştı. Biraz geri çekilip gözlerine baktı. Çınar ona içinde ki sevgiden sözleriylebirkaç bir şey akıtmak istedi.

-Şimdi o güzel dudakların beni öpecek öyle mi?-Şimdi o sıcak dudakların benim yine nefesimi kesecek öyle mi?-Saçlarının her bir telinden ayak parmak ucuna kadar öpeceğim.Bunu söylerken çoktan dudakları Mavinin boynunda ıslak ve yakıcı izler bırakmayabaşlamıştı. Mavi nefes nefese kalırken;-Beni sev Çınar. Başka bir şey istemem.Uzunca bir süre birbirlerini sevip nihayete erip kendilerini yatağa attıklarında ikisi demutlulukla gülümsüyordu. Nefes nefes kalan Mavi;-Bu ilk üçe girer!-Ne!?-Bu performans diyorum ilk üçe girer.-Mavi! Ne diyorsun sen ya? Başladın yine garip garip konuşmaya.-Ahahahah. Zaten hayatımda üç kere seviştim Çınar. Üçü de kimle bil bakalım?Çınar gülümsemesine engel olamıyordu onu tekrar kollarının arasına sıcağına şefkatineçekerken;-Laflara bak sen! Duyan da yüz kere sevişmiş sanacak. Hâlbuki ikincisinde canı yanacaksanıyordu.-Çınar! Bununla dalga geçme, bilmiyordum.-Hala çok ürkeksin. Bir de bana saçma sapan numara çevirmeye çalışıyorsun.-Hiçte! Ben cesurum!-Tamam kanıtla.-Tamam nasıl?-Şimdi böyle çırılçıplak kalk yataktan ve beş dakika şurada dur.Mavi hiç tereddüt etmeden yataktan kalktığı gibi yatağın yanında onun gösterdiğiyerde durdu. Ellerini yüzüne kapatıp öylece beklemeye başladı.

-Hayır! Ellerini indir ve bana bak!-Hayır! Uzatma bu kadarı bile fazla.-Hiç cesur değilsin. Tamam, gel yatağa gel.Mavi hızlıca yatağa geri döndü ve Çınara sokuldu. Yeşil gözlerini kaldırıp ona baktı.Dudaklarının pembeliği öpülmekten kırmızıya dönmüştü. Çınar sevgiyle ve aşkla onabakmaya devam etti. Elleri tekrar onun vücudunda dolaşıyordu. Sonra kaşlarını çatıpona baktı. Mavi ise ne olduğunu sorar bir yüz ifadesi yaptı.-Korunmadık.-Eyvah! Ne yapacağız şimdi? Acaba hamile kaldım mı? Yok kalmadım. Ne yapacağız ya?Çınar of.-Ooooo sakin ol yavru kuş. Yarın küçük bir hap yutacaksın. Ve bir dahakine dahatemkinli olacağız.Mavi sıkıntılı bir nefes verdi. Bir daha olabilecek miydi? Biraz birbirlerinin nefesinidinledikten sonra Mavi kafasını kaldırmadan sordu.-Kızının adı ne?-Akasya.-Güzel mi?-Çok.-Ahu?-Mavi ne duymak istediğini biliyorum. Ben bunu sana anlatamadım hiç. Ahunun benimhayatımda hiçbir yeri yok. Seninle tanıştığım o gün herkesim, her şeyim sen oldun.Onunla evlendim. Çünkü kızımın bir babaya ihtiyacı vardı. Ve kayıtlarda öldü gözükensevgilim benden son bir şey istemişti.-Ben duramadım Çınar. Yapamadım.-Haklısın. Beni dinlemeyi öğrenmelisin bundan sonra. Şimdi sen anlatmak ister misin?-Rusya'daydım. Özel bir okul. Dövüş ve istihbarat eğitimleri veriyorlar. İki yıldabitirdim. Babamın planladığı bir şey... Beni kimsenin bulamaması için kimlik değiştitabi. Valeria ismini aldım. Çok eziyet çektim orada... Günlerce aç kaldım, dayak yedim.Ama dayak yiye yiye yememeyi öğrendim. Sonra okulu bitirdim ve sırtımda ki dövmeyi

aldım. Sonra senin yanına geldim... Seni bulmak gibi bir düşüncem yoktu ama...-Ege?-Ne Egesi ya? Nerden çıkarttın sen Egeyi? Adam iki yıldır yokmuş. Şirketini kaybetmiş.Sende sırt çevirmişsin. Geçen bir kafede dertleştik. Yazık.-El ele mi?Mavi yerinden doğrulup ona şaşkın ve hızlı bir bakış attı. Çınar ne anlama geldiğinibiliyordu bu bakışın.-Sizi gördüm. Tesadüfen. O şerefsizin gözü sende. Bir daha asla! Selam bilevermeyeceksin!-Kıskançsın.-Kusura bakma paylaşmayı sevmiyorum. Benim kadınımsın. Ben iki senedir seninhasretinle yanıyorum. Sen beni görür görmez kaçıyorsun ama Egeyi görür görmez el eledertleşiyorsun. O şerefsizi alnının ortasından vurmadığıma dua et.Mavi gülümseyip tekrar onun göğsünde ki yerine geri döndü. Gülümseyerek gözlerinikapatırken;-Benim kıskanç sevgilim. Seni seviyorum.-İyi ki benimsin. Bir daha benden bir nefes adım öteye gitmeyeceksin! İzin vermemMavi. Her şeyi düzelteceğim aşkım.Her şey açıklığa kavuşurken mutluluğa kapattılar gözlerini.34Mavi gözlerini açtığında saat öğleyi çoktan geçmişti. Biraz hareket etmeye çalıştı uykusersemliğiyle ama göğsünde ki bastı onu durdurdu. Biraz daha gözlerini açıpincelediğinde Çınarın başının kendi göğsünde olduğunu gördü. Çocuk gibi sarılıp başınıyaslamıştı onun göğsüne. Mavi biraz kendini yukarı aldı ve sırtını yatağın başına doğruyasladı. Onu bu hareketiyle Çınar mırıldandı ve uyandı. Yavaşça başını Maviningöğsünden kaldırırken Mavinin onun o uykulu gözlerini görmek için can atıyordu.

Göğsünde ki ağırlık azaldıkça çıplak göğsünün açılmaya başladığını gördüğünde isekapatmak için tekrar Çınarın başını tutup göğsüne yasladı.-Aaaaa kalkma!?-Mmmmm bence de burası çok güzel. Çok rahat!Mavi refleksle yaptığı bu hareketten sonra onu göğsünden itip üzerine pikeyi çekti.Çınar gülümseyerek kalkarken;-Ama nedeeenn?-Sapıksın çünkü!-Mavi her gecenin sabahı bunu yapacak mısın?-Evet. Çünkü şuan oda çok aydınlık. Dün gece karanlıkta çokta bir şey görmemişsindir.Şimdi müsaade ette kalkayım ben.-Sen öyle san! Bütün ayrıntılarıyla biliyorum. Ezberim kuvvetlidir. Tamam, hadikalkabilirsin. Ben ne yapayım? Yoksa kucağımda mı gitmek istiyorsun duşa.Maviyi gıdıklayıp güldürürken kucaklayıp banyoda ki jakuzinin içine attı. İkisi degevşeyip rahatladıktan sonra güzel havlulara sarınıp tekrar yatağın üstüne uzandılar.Mutlulukla gülümserlerken;-Mavi. Seni Şiledeki eve yerleştireceğim. Bir süre orada kalmanı istiyorum. Ahugeldiğini öğrenmemeli. Ne dersin?-Olur.-İstemiyorsan başka bir yer ayarlayabilirim.-Sen nasıl istersen öyle olsun. Ben artık pes etmeyeceğim.-Her şeyi yoluna koyacağım aşkım söz.-Sana güveniyorum.Üstlerini giyinip peş peşe otelden çıktılar. Mavi Şiledeki eve yol alırken Çınar bazıişlerini yoluna koyabilmek için şirkete gitti. Bir yandan da Mavi evde sıkılmasın diyekorumalarla beraber bilgisayar, tablet, dvd gibi şeyler göndermişti. Büyük taş evinönünde yaklaşık on tane korumayla beraber Mavi evde zaman geçirmeye başladı. Çınaronu sürekli arayarak ve mesaj atarak kontrol ediyordu. Bu gece aldıkları ortak kararlaÇınar Ahunun ve kızının yaşadığı eve gitmişti. Dikkat çekmemek için birkaç gece

Ahunun yaşadığı evde kalacaktı.Kapıdan girer girmez Akasyanın şakıyan sesiyle koşan kızı kucağına aldı veöpücüklerine boğdu. Kız annesinden çok babasını seviyordu. Ahuyla muhattapolmamak için sürekli kızıyla ilgilendi o gece. Ahu Çınarda ki değişimi fark ediyordu.Ama daha çok duruma alıştığını düşündüğü için seviniyordu. Evlendiklerinden beri ayrıyatmışlardı ve belki bu değişimle Çınarı kendine yaklaştırabilirdi.Mavi ise elinde ki bilgisayarla uzun zamandır yapmak istediği bir şeyi yapıyordu.Okulda öğrendiği birkaç program sayesinde Ahunun sosyal hesaplarına e-mailhesaplarına ulaşmıştı. Tabi ki de hepsinin gelen mesaj kutusu boştu. Ama Mavi elindeolan adresler ile kayıt altına girip silinmiş mesajları da bulabildi. En yakın zamandangeriye doğru yavaş yavaş okumaya başladı. Saatleri süren okuma seansından sonraartık sabaha doğru gözleri kapanmaya başlamıştı ki bir mesaj buldu.\"Evet, sonuç pozitif. Çınarı ikna ettim evliliğe. Sende kaybol ortadan. İstediğin parayıhesabına yollayacağım. Sesini çıkarma.\"Mavi gönderilen isme baktı ve onun da banka hesaplarına ulaştı. O zamanlar Ahununonun hesabına yüklü miktarda para göndermiş olduğunu gördü. Bunu neden yaptığınıhala anlayamamıştı. Konuşmaların geri kalanı bir şekilde kayıt altından da temizlenmişgözüküyordu. Bu yüzden adamın mail adresini hackledi ve orayı okumaya başladı. Ahuonu engellediği için adamın hiçbir maili ona ulaşamamıştı. O tarihteki mailleri kontrolebaşladı.\"O benim çocuğum! Çınarla hesabını çabuk gör!\"\"Beni parayla susturamazsın! Peşine düşeceğim bu işin!\"\"O kızın bileklerini bana kestirdin. Beni kandırdın. Sen Çınarla rahat rahat benimevladımla yaşayacaksın diye işlemedim ben suçu!\"\"Seni mahvedeceğim Ahu!\"Mavi her şeyi anlamıştı da hangi çocuktan bahsettiğini anlamamıştı. Bunu çözmenintek bir yolu vardı. Adamın bilgilerine ulaştı ve telefon numarasını buldu. Gecenin kaçolduğu umurunda değildi. Hemen numarayı tuşladı ve aradı. Adamın adı Kenan Bakiidi, telefon biraz uzun çaldı ama sonunda açıldı. Uykulu bir ses cevap verdi.-Alo?-İyi geceler. Rahatsız ettim. Ben Kenan Baki ile görüşecektim.

-Benim. Siz kimsiniz?-Ben... Sizinle görüşmek istiyorum.-Kimsin dedim.-Bak sana zarar vermeyeceğim. Lütfen. Ahuyla ilgili seninle konuşmak istediklerim var.Adam arayanın kim olduğunu bilmiyordu ama Ahuyla ilgili her şeye açıktı. Sonundaölüm olsa bile konuyla ilgili olacaktı. Kısa bir duraksamadan sonra adam bir yerbelirledi ve randevulaştılar.Mavi telefonu kapatınca evden nasıl çıkabileceğini düşündü. Kimse onu buraya hapisetmiyordu ama korumalar nereye giderse ona hesap soracaklardı. Bu yüzdenşüphelendirmemesi lazımdı. Çınarın haberi olmaması lazımdı. Bu yüzden çabuk birplan yaptı tutmasını umarak ve birkaç saatlik uykusuna daldı.Sabah olduğunda Çınar evden çıkar çıkmaz telefonuna sarıldı ve Maviyi aradı. Sesiniözlemişti. Yaklaşık 18 saattir görmüyordu bu yüzden özlemişti. Sanki yıllar geçmiş gibi.Mavi hiçbir şey belli etmemek için sevinçle telefonunu açtı.-Aşkım.-Canım. Günaydın. Nasılsın iyi uyudun mu prensesim?-Evet, bir tanem. Burası çok rahat ve güzel. Aklın kalmasın. Bugün ne yapacaksın?-İşyerinde toplanması gereken bir sürü iş var bebeğim. Akşamda birkaç saat yanındaolmak istiyorum. Bana yemek hazırlamak ister misin?-Yaşasın! Tamam hazır olacağım. Ama şimdi biraz çıkıp koşmak istiyorum. Buranınhavası çok güzel ve temiz. Ama korumalar peşimden gelmese olur mu? Azıcık koşupgeleceğim.-Nerden çıktı şimdi Mavi koşu yapmak?-Sen bu vücudun yatarak oluştuğunu düşünmüyorsun değil mi? Hatta yakın zamandasenin de bana katılmanı isteyeceğim. Beraber koşarız. İzin vereceksin şimdi değil mi?-Tamam, bir tanem. Lütfen uzaklaşma fazla. Seni seviyorum.-Teşekkürler aşkım!Mavi gülümseyerek telefonu kapatır kapatmaz dolaba yöneldi ve spor için bir şeylergiyindi. Evden çıkarken korumalar ona hiç bir şey sormadı. Yalandan koşmaya başladı.

Birkaç yakın turdan sonra açılmaya başladı. Kısa bir süre sonra ana yola geldi. Bağlıolduğu şirketi arayıp bir araba istemişti zaten. Yolun üzerinden onu aldı ve istediğikafeye bıraktı. Kapıdan içeri girerken; gözleri adamı aradı. Hiç tanımadığı için tekrartelefonla aradı.-Kenan bey ben geldim. Neredesiniz?Kapıdan giren sen misin?Adam korkuyla yerinden kalktı. İki sene önce bileklerini canice kestiği kız şimdikarşısındaydı. Mavi onun ayaklandığını görünce yanına atladı. Yüzünü hatırladı. Evet oadamdı. Adamın yanına yaklaşıp kulağının dibine kadar girdi.-Bence sakin ol. Otur.Adam şuan panik yaparsa her şeyi berbat edeceğini düşünerek oturdu. Zaten onunmekanındaydılar ve kadın bir zarar veremezdi. O yüzden konuşmasının uygunolduğunu düşündü. Mavi sakince karşısına oturdu ve garson gelene kadar hiçbir şeysöylemedi. Garson gelip önlerine birer kahve koyunca konuşmasına giriş yaptı.-Kenan bey. Beni tanıdığınızı umuyorum. Unutmuş olamazsınız. Ama unuttuysanızhatırlatayım.Mavi yavaşça iki bileğini açıp masaya koydu ve bileklerinde ki izlerini sergiledi. Adamdikkatlice bileklerine baktı bir süre. Göstermesine gerek yoktu. Maviyi unutmasıimkânsızdı. Cevap veremedi. Mavi cesurca devam etti.-Bunu isteyerek yapmadığınızı düşünüyorum doğru mu?-Ahuyla ilgili bir şey söyleyeceğim demiştiniz.-Tamam. Yavaş ol. Anlatıyorum işte. Ben bazı bilgilere ulaştım. Ama açıklığakavuşturmanı istediğim birkaç şey var. İlk önce bunu size kim yaptırdı.-Ahu.-Güzel. Sizi neden kullandı?-Siz Eker ailesinin kızısınız. Büyük patron zaten sizin ailenizle ilgili değişik planlarsürekli yapıyor. Ahu, Boranın bir kız kardeşi olduğunu öğrenince iletişime geçti ve seniöldürmem için beni kullandılar. Ben Ahuyu yıllardır deli gibi seviyorum. Bunu hiçbirzaman söyleyemedim ona. Yada o biliyordu ve kullandı. Her neyse. Sizi öldürmemionlar istedi.

-Anladım. Büyük patronun ismini biliyor musun?-Hayır. Ama Ahu onunla direk iletişimde... Kimse o adamla direk bir şekilde iletişimkuramaz. Ama Ahu senin sayende buna ulaştı. Şuan olaylar ne durumda bilmiyorum.Beni ondan uzaklaştırdılar. Bunu da büyük patronun yaptığını biliyorum. O benikullandı ve bir kenara attı. O şerefsizle evlendi.-Yavaş ol! Peki. Son sorumu cevaplarsan seninle yeni ve güzel planlara başlayacağız.Sana kızgın değilim. Bana yardım etmen lazım.-Dinliyorum.-Bebek meselesi nedir?-Siz bunu nasıl öğrendiniz bilmiyorum ama... Her şeyi yüreklice konuşuyoruz madem;Ahunun şuan Çınara yutturduğu çocuk benim... Yani o Çınarı uyutuyor senelerdir.Çınarın o olaydan sonra onunla birlikte olmayacağını biliyordu. Bu yüzden bu pislikplanı yaptı. Benimle birlikte olup hamile kaldı. Ve çocuk Çınarınmış gibi yaptı... Kısa birsüre sonra da evlendiler. Bu nasıl oldu bilmiyorum. Çınar hamile olduğunu ilkduyduğunda onu neredeyse öldürüyordu. Ama nasıl olduysa evlendiler...-Offff... İşler sandığımdan da derin ve kademeli işlenmiş bir plan. Ahunun acemiceyaptığını sanıyordum ama demek bir yere mensup. Bu mensup olduğu yer ise bizimdüşmanlarımız. İkimizde kullanıldık.Bakın hanım efendi. Bu size düşman olan her kimse; sanırım sizin ailenizden başkabirilerini de öldürmüş. Babanıza acı çektirmek için ailenizden iki kişiyi öldürmüş vesırada abiniz ile siz varsınız. Babanıza hiçbir şey yapmayacak. Ama siz kendinizikorumak zorundasınız.-Beni öldürmeye çalışan adam şimdi bana dikkatli ol diyor... Hayat gerçekten çok garip.-Ben gerçekten çok büyük bir oyuna kurban edildim. Katil oldum ve bebeğimi elimdenaldılar.-Ve benim bebeğimin de katili oldun... Her neyse. Sizi korumaya aldıracağım.Karşılığında şahitliğinize ihtiyacım var. Çocuğunuzu vereceğim size. Kabul mü?-Kabul. Yeter ki bebeğimi bana verin.Anlaşıp oradan ayrıldığında şirketin gönderdiği arabaya bindi. Arabada sürekli telefonlakonuştu. Şirket sayesinde adamı güvenli bir yere aldırdı ve plan yapmaya başladı. Busırada eve geldiğinde havanın kararmış olduğunu fark etti. Çınar defalarca aramıştı

ama Mavinin telefonu kapalıydı ya da meşguldü. Çınar eve gelmişti ve evde sağa soladönerek ona ulaşmaya çalışıyordu. Bir yandan da kendine kızıyordu... Kaçmasına tekrarizin vermişti. Evdeki koltuğu söylene söylene tekmelerken Mavi içeriye girdi ve Çınarınöfkesiyle karşı karşıya kaldı.Onu o halde görmeyi hiç beklemiyordu. Üstünde ki beyaz gömleğin üç düğmesiniaçmıştı ve kollarını kıvırmıştı evde deli danalar gibi sağa sola saldırırken Mavi kapınıngirişinde kala kalmıştı. Bu kadar erken gelmesini beklemiyordu. Sinirdin yüzü kıpkırmızıolmuştu.-Çınar... Erken gelmişsin...-Mavi! Neredeydin!Çınarın ilk kez bu kadar ciddi ve yüksek sesle konuştuğuna şahit oluyordu. Yavaşçakoltuğa oturdu. Yutkundu.-Ben biraz hava aldım.-Mavi. Yalan söyleme! Bu kadar saat ne yaptın sen? O şerefsizle mi buluştun yoksa?-Aşkım kendine gelir misin? Sadece hava aldım. Biraz düşündüm yalnız kalmayaihtiyacım vardı.-Gelemem ben kendime. Bütün şileyi arattırdım. Saatlerce telefonunu aradımkapalıydı. Sonra açıldı ama meşguldü...-Bana inanmıyor musun? Sana kimseyle görüşmedim diyorum.Çınar öfkesine hâkim olamıyordu hala. Kendini tatmin eden bir açıklama alamamıştı.Onun her an zarar görmesinden yada gitmesinden o kadar korkuyordu ki... Mavininoturduğu üçlü koltuğun diğer köşesine oturdu. Elinde ki viski bardağına odaklanmıştı.Sinirle dişlerini sıktı ve yeni cümlesine başlamadan önce bardağı köşeye fırlattı ve kırdı.-Seni seviyorum dedikçe bana bunu yapmak zorunda mısın?-Aşkım.Mavi yerinden kalkıp onun yanına oturdu ve onun hissiz vücuduna sarıldı. Çınar tepkivermemek için elinden geleni yapıyordu. Mavinin geldiğinden beri doğru düzgünaçıklama yapmaması ve böyle kaçamak yapması onu mahvediyordu. Mavi beceriksizcesarıldı ve yüzünü yasladı onun koluna. Gözlerine yaş dolarken sesinin volümünü baya

düşürmüştü.Senden gizli bir şey yapmıyorum aşkım ne olursun inan.-İnanmak istiyorum Mavi. Bana da hak ver.-Veriyorum aşkım. Bana böyle davranma ama.O kedi gibi sokulurken Çınar daha fazla dayanamadı ve onun sıcağına sokuldu. Şimdiliksorgulamayacaktı ama onu bir daha serbest bırakmayacaktı. Bir süre öyle konuşmadansarıldılar ve sakinleştiler. Çınar saatin ilerlediğini fark ettiğinde ayrılığın vakti gelmişti.Yavaşça ayaklandı. Evden ayrılırken Mavisini öptü. Korumaları tembihledi ve kızınınyanına döndü.Mavi kimsesiz yatağına dönerken planının ikinci kısmını planlamaya başlamıştı bile. Birçok plan ve program kafasından geçerken uykuya daldı. Sabah yine Çınarın araması ileuyanmıştı. Uykulu sesi ile konuşmaya başladı.-Efendim aşkım?-Günaydın prenses. Hala uyuyor musun?-Mmmm evet hayatım.-O zaman hemen kalk ve bize kahvaltı hazırla.-Bize derken?-Seni Akasya ile tanıştıracağım.Mavinin istediği şey ayaklarına gelirken telefonu kapatıp çoktan kahvaltı sofasınıhazırlamıştı. Baba kız neşeyle kapıdan girerken Akasyayı kucağına aldı ve sevinçle onunyüzüne küçük öpücükler koydu. Hiçbir şeyden haberi olmayan bir melekti. Keyiflekahvaltılarını yaptıktan sonra salonda oturmaya başladılar. Bir sürü eğlencelimuhabbetten sonra Akasya çoktan kucaklarında uyuyakalmıştı. Mavi onu yukarıda kiyatak odasına yatırdığında sevgilisinin sıcak kollarına geri döndü. Biraz ona sırnaştıktansonra konuyu doğrudan açmaya karar verdi. Bilgisayarını açtı ve gerekli belgeleretıklayıp anlatmaya başladı.-Hayatım ilk önce buna ulaştım. Oradan bu adamınkine girdim. Bunları okumanıistiyorum.Çınar sessizce okudu ve ilk sorusunu yöneltti.

-Sen bunlara ulaşmayı nasıl başardın?-Ben... O okulda öğrendim. Her neyse... Bu adam benim bileklerimi kesen adam.Çınar bilgisayarı kucağından hiddetle kenara koyup ayağa kalktı. Sinirle Maviye döndü.-Şimdi mi söylüyorsun bunu?-Sakin ol. Bitirmedim daha. Ben dün bu adamla görüştüm...Çınarın ağzı bir karış açık kalmıştı. Hangisine daha çok şaşıracağını kestirememişti.Yalan söylemesine mi? Yoksa o adamla konuşmasına mı?-Sen... Mavi. Sen... ne yaptığının farkında mısın? Tek başına mı gittin. Bana yalansöyledin?-Bak. Dinle.-Neyini dinleyeceğim ya? Neyini? Ben senin üstüne bu kadar titrerken sen beni nasılhiçe sayıp yalan söyleyip o adamla buluşursun?-Akasya senin kızın değil.-Nasıl?Çınar üst üste yaşadığı şokla ne söyleyeceğini bilemez bir şekilde kalktığı yere gerioturdu. Ağzı açık ve bir noktaya sabitlenmişti.-Çocuk o adamın. Seni kandırıyor. Yani DNA testiyle öğrenmeliyiz. Ama bunu sinirleyapmayacağız. Beraber plan yapmalıyız. Ve olay düşündüğümden daha büyük birboyutta. Ahu beni sadece seni sevdiği için öldürmeye çalışmadı. Babam bunu biliyordusanırım. O yüzden beni gönderdi o okula... Bak olaylar yeni yeni birleşiyor zihnimde...Ahunun mensup olduğu bir yer var. Burası her neresi ise abimle beni öldürmekistiyorlar. Annemle kardeşimi öldürenlerde onlar-Çınar anlamaya çalışarak sözünü kesti.-Asıl katil Ahu? Bizim hayatımız bu yüzden mi mahvoldu?-Aşkım. Sakin olmak zorundayız.Çınar onun bebeksi yüzüne döndü ve gözlerinde ki kararlılığı gördü. Hem üzerinde kiyüklerden kurtulurken; hem de sinirden canı yanarken tek sığınmak istediği Mavi idi.Mavi onun şefkate ne kadar ihtiyacı olduğunu biliyordu. Aynı şekilde onunda canıyanıyordu ama onun ki kadar olamazdı. Kandırılmış ve acı çekiyordu. Mavi ise

savaşmadan onu terk edip gitmişti. Biraz sakinleştirmek istemişti. Sıcağına sokuldu.-Çınar. Her şey açıklığa kavuşacak. Ben ne yapıyorsam ikimiz için yaptım. Akasyayı nekadar sevdiğini biliyorum. Ama gerçekleri öğrenmen gerekiyordu. Bak... Ben sana birbebek veremedim ama--Sssshh... Her şey düzelecek aşkım. Akasyayı seviyorum evet. Ama Ahudankurtulmalıyız...-Kurtulacağız...Mavi yavaşça onun dudaklarına uzanırken ikisi de her şeyi unutmuştu. Anınheyecanıyla uzunca birbirlerini öptüler. Çınar ona doyamazken geri çekildi;-Bak. Aşkım. Ben Akasyayı eve bırakıp geleyim. Bu gece yanında kalabilir miyim?-Evin sahibi sensin aşkım. Komik olma.-Benim sahibimde sensin. O yüzden izin istedim.-Evet kalabilirsin. Konuşup plan yapmalıyız...35Çınar Akasyayı eve bıraktıktan sonra bir şekilde Ahuya yalan uydurup evden çıktı.Mavinin yanına gelene kadar saatler ömür gibi geçmişti. Onun bu olayı çözmesi onuhem rahatlattı hem korkuttu. Mavinin gözü kara oluşundan, ona zarar verecekinsanlardan koruyamamaktan, onun tekrar gitmesinden ölesiye korkuyordu. Yeşil gözlübebeğini bir daha kollarından ayırmayacaktı. Bu gece onların miladı olmuştu. İlk kezaralarında ki duvarın kalktığını ve bir bütün olabildiklerini hissediyordu. Çınar bununiçin çok uğraşmıştı ve sonunda duaları kabul olmuştu. Sevdiği kadınla bir yuvakurabilmek için can atıyordu.Bir yandan da evinde yaşayan yılanın başını nasıl koparacağını düşünüyordu. Maviyeyaptıkları, Çınarı kandırması... Kabul edilebilir gibi değildi. Onu öldürmek için zamanınıbekleyecekti. Ama şimdi Mavisinin her zamandan çok ona ihtiyacı vardı.Ahu Çınarın evden yine kaçtığını görünce artık bir şeylerin ters gittiğini düşünmüştü. İki

yıldır sürdüğü sefanın sonuna geldiğinin farkına vardı. Ne acı... Yıktığını sandığı birrüyayla kendi masalını yaşayacaktı aklınca. Evdeki hesap çarşıda az kalalı çok olmuştu.Mavi onun sandığı kadar kırılgan ve kimsesiz değildi artık... Dönmüş olabilme ihtimaliyüksekti... Çünkü Çınarı hayata bağlayan tek bağ oydu. Mavi gittiğinden beri her geceiçip evde tatsızlıklar çıkarıyordu. Nikâhta bile neredeyse ayakta zor duruyordusarhoşluktan. Hele ki sabahlara kadar ismini sayıklaması... Ahuyu deli etmeyeyetiyordu. Mavide olup da onda olmayan neydi ki?O koskoca adam yıkılmış, yerine huysuz birisi gelmişti. Tek ilgilendiği şey kendininsandığı kızıydı. Mavinin gidişiyle rahatlayacağını sanmıştı ama işler iyiden iyiye sarpasarmıştı. Çınar zayıflamış, hasta olmuş, günlerce içmiş, eve hep sarhoş gelmiş...Sabahlara kadar Mavi diye inlemişti. Ahunun canı yanıyordu ama zaferin tadı başkaydı.Yine de şuan Mavinin dönmesi her şeyi alt üst edecekti. Elinde tuttuğu iplerin yavaşyavaş kaydığını hissediyordu. Evin içinde sağa sola volta atarken en yakın arkadaşınıaradı. Biraz onu rahatlatması gerekiyordu.-Alo Demet? Hemen gelmelisin. Çok kötüyüm.-Hemen geliyorum canım!Ahu Demete son zamanlarda Çınarın geçirdiği değişimleri anlatmaya başladı. Ortadabir şeyin olduğu belliydi evet ama bunun henüz Maviyle ilgisi kanıtlanamamıştı. Bu ikikadın bir araya gelince zaten hiç iyi şeyler olmuyordu.-Eeeee sen ne yaptın İnci işini? Son durum ne?-Ne yapacağım. Aynen konuştuklarımızı yaptım. Abisine mağdur numarası yaptım.Abisi sinirden deliye döndü. Sonra kaza haberi geldi... Son durum ne bilmiyorum haberyok. Ama o İnci yellozunu bu sefer bitireceğim.-Oh iyi olmuş. Milletin nişanlısına göz dikmek ne demek öğrensin. Hayatım senin enazından düşmanın nerde ne yapıyor belli. Benim şuan haberim bile yok. Mavi gelmişmidir ki ya?-Geldiyse bile sakin ol. Çınar senin kocan ve bebeğiniz var. O kadar kolay değil o işler.Mavi dediğin kız daha 21 yaşında salak bir şey. Merak etme her türlü icabına bakarız.Sen keyfine bak şimdilik. Güzel canını sıkma.-Offff haklısın kanka ya. Tamam sıkmayacağım canımı. Ama içim içimi kemiriyor. Neysene içersin? Emine kızım bak bakalım buraya!!!İkisi hain planlarını yaparken Çınar çoktan Mavinin kollarının arasında ki yerini almıştı.

Kapıdan girer girmez dudaklarına yapışınca Mavi ilk önce şaşırdı. Sonra karşılıkvermeye başladı. Sevdiği adamın ateşine karşılık vermek kadar güzel bir şeytatmamıştı. Onun olmak için can atarken çoktan Çınarın kucağında merdivenleriçıkıyordu.Öpücüklerin ardı arkası kesilmiyordu. Nefes nefese kendilerini yatağa atana kadarçoktan üzerindekilerden kurtulmuşlardı. Salondan itibaren çıkarılan kıyafetler evin heryanına dağılmıştı. İkisi de yıllardır su içmiyormuş gibi birbirlerinin tenini içerken; ÇınarMavinin cesaretine ve ataklığa hayran kalmıştı bu sefer.Çınar onun üzerine geçip bacaklarının arasında ki yerini aldığında geldiklerinde beri hiçayrılmayan dudaklarını ayırdı. Nefes nefeseydiler ve kalplerinin gümbürtüsünü çokrahatlıkla duyabilirdiniz. Mavinin öpülmekten kızara dudaklarına baktı odanıncamından vuran ayışığıyla. Öyle tatlı görünüyorlardı ki... Dayanamadı tekrar öptü.Tekrar... İçinde yavaş yavaş ilerlerken; alnını onunkine yasladı. Nefesleri birbirleriniısıtırken Çınar şehvetle ve fısıltıyla bir şey sordu.-Ömrümün sonuna kadar benimle kalır mısın?-Nasıl?-Evlen benimle. Karım ol. Evim ol. Yerim ol. Yurdum ol. Gizlim ol. Saklım ol.Mavi içinde ki hareketliliğe dayanamıyordu ve küçük bir inlemeyle kıvrıldı. Çınar tamolarak yerleştiğinde tekrarladı sorusunu.-Adının arkasından Çelebi denilsin istiyorum. Mavi Çelebi. Benimle evlenir misin?-Evet.Bu cevap dünyalara bedeldi Çınar için. O anda öylesine içinden gelmişti ki... Ne birçiçek, ne böcek, ne hazırlık... Vücutlarının tek olduğu tam o an o soruya o cevabı almakkadar zevk verici bir şey yoktu. Gece ilerlerken ve onlar birbirlerinin bedenlerindeyegâne tatlar tadarken Ahu hain planlarına devam ediyordu.Çınar ve Mavi sıcak bedenlerinde birbirlerini dinlendirirken nefeslerinin düzenegirmesiyle Çınar aralarında ki sessizliği tekrar bozdu.-Gerçekten kabul mu ettin şimdi?-Pişmansan sözümü geri alayım?-Hayır. Artık çok geç. Hatta dur!

Çınar yerinden kalkıp beline bir havlu doladı ve merdivenlerde çıkardığı ceketinibulmaya gitti. Yıllardır cebinden bir kere bile çıkartmadığı, her gün hangi ceketigiyiyorsa onun cebine koyduğu o güzel kutuyu buldu ve odaya geri döndü. Yatağa giripMaviyi tekrar kollarına aldığında; kutusunda uzun zamandır bekleyen serveti çıkarttı.Mavi şaşkınlıkla ve heyecanla yüzüğün parmağa geçişini izledi...Artık cebimde değil, parmağında. Yüzük bunun için çok mutlu olmuştur eminim. İkisenedir bu günü bekliyordu.-Nasıl iki senedir?-Gittiğin gün. Beni terk ettiğin gün... Eve bununla gelmiştim. Planım o gün parmağındaolmasıydı. Sadece biraz gecikti. Yine senin parmağında...-Çınar... Özür dilerim. Ben... Ne diyeceğimi bilmiyorum...Mavi Çınara sımsıkı sarılırken gözlerini parmağında ki yüzüğün güzelliğinden veparlaklığından alamıyordu. Öyle güzel bir zamanda gelmişti ki bu teklif ve bu yüzük...-Çınar çok güzel bir yüzük... Ben gerçekten teşekkür ederim.-Çocuklarımın annesi olacak kadın için az bile.-Çocuklar? Mesela kaç tane?-Bir sürü...-Delisin sen!-Delinim.Mavi gülümseyerek onun kollarında ki tatlı uykusuna daldı.Sabah uyandığında Çınar arkasından sarılmış onu kollarının arasında kaybetmişti.Akasya kokusunun en yoğun olduğu yerden boynundan sarhoş edici o akasya kokusunualırken uyanması çok zordu. Gerçekten bu kokunun onun üzerinde anestezik maddegörevi görmesi ilginçti. Kollarında kımıldanan Mavinin sıcaklığıyla uyandığında;Mavinin yastığın üzerinde duran elinde ki yüzüğüne hayranlıkla bakan gözlerini gördü.Çınar onu boynundan öperken;-Bayan Çelebi. Yüzüğünüz çok güzel. Nereden aldınız?-Bilmiyorum. Gönlü zengin eşimin hoş hediyesi. Lütfen kıskanç gözlerle bakmayınız.-Eşinizin?

-Evet.Çınar onu kendine çevirirken Mavi gülümsemesine engel olamıyordu. Yatakta bir sürekeyif yaptıktan sonra asıl konuya gelmişti iş;-Mavi. Planın ne?-Akasyayı bir şekilde hastaneye götürüp DNA testi yaptırmalıyız. Ama bunu öyle birşekilde yapmalıyız ki; sanki tesadüfen farkedilmiş gibi olmalı. Yani saldırgan davranıpAhunun tepkisini çekmemeliyiz. Bu sefer biz mağduru oynayacağız. Akasyanın kızınolmadığını ortaya çıkardığında; boşanma işlemini gerçekleştirebilirsin. Geri kalanınıabime ve babama bırakacağım. Bir şekilde asıl düşmanımızla Ahunun bağlantısı var.Babam senelerdir karısını ve çocuğunu öldüren asıl kişiyi arıyor. Bu kadar yaklaşmışkenvazgeçmeyeceğiz. Sakin olacağız.-Mavi senin bu işin içine girmeni istemiyorum. Bak abin, baban, ben bu işihalledeceğiz. Sen her şeyin dışında kalacaksın. Tamam, mı bebeğim?-Üzgünüm.-Ne demek üzgünsün Mavi!-Kalamam Çınar. O her kimse, kardeşimi ve annemi parçalayıp benim yatağıma koydu.Gece boyu ben onlara sarıldığımı sandım. Sabah kalktığımda ellerim ve vücudum kaniçindeydi. Babamın gözündeki nefret ve üzüntü benim içime işledi ve senelerce bunutaşıdım. Senelerce hapis hayatı yaşadım! Bunların hepsinin bir karşılığı olacak! Konuseninle alakalı değil. Asıl sen karışmamalısın...Mavi her kurduğu kelimede kenara sıkışan duygularını gözyaşı olarak gözlerinedoldurup akıtırken çoktan Çınarın kollarından çıkıp banyo yoluna girmişti. Sinirlebanyoya girip kapıyı kapattığında Çınar ettiği edeceği lafa pişman olmuştu. Maviyiengelleyemezdi ama sakinleştirebilirdi. Bu yüzden şimdilik bu tutumundanvazgeçecekti. En kısa zamanda Borayı davet etmesi gerekiyordu. Yataktan hiçkıpırdamadan Mavinin çıkışını bekledi. Bu hassas konuda üstüne gitmeyecekti. Hemengönlünü alması gerekiyordu. Mavi göğsünden bağladığı havluyla salınarak çıkarkenÇınar gülümsemesine hâkim olamadı. Onu böyle görmek hoşuna gidiyordu.Mavi eline aldığı küçük havluyla aynanın karşısında saçlarının fazla suyunu alırken;Çınar dayanamayıp yerinden kalktı. Onun cevap vermesine yada kaçmasına olanakvermeden arkadan yakaladı, kucakladı ve yatağına geri getirdi. Mavinin sinirli yüz

hatları onu tekrar ateşlese de kendine hakim olmayı tercih etti.-Seni seviyorum. Özür dilerim.-...-Cevap vermeyeceksin öyle mi?-...-O zaman şimdi bende parmağında ki yüzüğün bana verdiği yetkiye dayanaraküzerinde ki havluyu alıyorum.-Hayıııırrr! Pis sapık!Gülüşmeler tekrar odayı sarınca sinirli hava kırılmıştı. Kahvaltılarını yaptıktan sonraÇınar planın kendine düşen kısmı hakkında derin düşüncelere dalmıştı. Hemen bunuortaya çıkartıp boşanmak istiyordu. Maviden müsaade isteyip evin yolunu tuttuğundaartık onu Maviden hiçbir kuvvetin ayıramayacağını biliyordu. Arabayla seyirhalindeyken; Borayı aradı. Birkaç çaldı ve açıldı.-Çınar? Bir problem mi var?-Sanada merhaba Bora.-Bu aralar diken üstündeyim özür dilerim. Nasılsın iyi misin?-İyiyim uzatmayacağım. Bora buraya gelmeniz lazım.-Her şeyden haberim var. Mavi bana anlattı tüm olanları. O şuan tepedeki adamı bulupkendi elleriyle öldürmenin derdinde ama buna izin vermeyeceğiz Çınar. O yüzden bizgelene kadar Maviye sahip çık. Onun zarar görmesini kimse istemez.-Beni pek dinleyeceğe benzemiyor. Ama tamam elimden geleni yaparım. Yardımınaihtiyacım var yine de. Kardeşinin ne kadar inatçı ve aksi olduğunu bilmiyorsun...-Sen biliyorsun ve ona evlenme teklif ettin?-Hemen yetiştir mi sana?-Ben onun abisiyim Çınar. Tabi ki de bana söyleyecek. Çünkü babama bunu kabulettirecek tek kuvvet benim. Her neyse; tebrik ederim. Beni çok mutlu ettiniz. En kısazamanda yanınızda olacağım. O zamana kadar Maviyi gözünün önünden ayırma.Gerçekten şuan büyük tehlike arz ediyor.

-Tamam. Görüşürüz.Çınar sevdiği kadını bu olaydan nasıl kurtaracağım diye düşünmekten çoktan evegelmişti. Şimdi odaklanması gereken başka bir konu vardı ve planını dantel gibiişlemişti aklında. Salona hızlı bir giriş yapıp kızını kucakladı. Biraz onunla ilgilendiktensonra üstünü değiştirmek için odasına çıktı ve bir doktor arkadaşını aradı.-Taner ben Çınar. Senden bir şey isteyeceğim. Birazdan kızımı ve eşimi getireceğim. Birşeyler uydur ve üçümüzden de kan al oldu mu? Hem DNA testi, hem kan grubu testiyapılsın.-Hayırdır abi?-Sen dediğimi yapınca neler olduğunu anlayacaksın. Görüşmek üzere.Bunu ayarlar ayarlamaz salona geri döndü. Ahu sofranın kurulması için emirleryağdırırken Çınarın gülümseyerek inen yüzü onun aklında ki şüpheleri bir an olsunsilebilmişti. Ona sarılmak ne kelime, gülümseyemezdi bile, o yüzden soğuk bir şekildemasaya davet etti. Çınar kızını da alıp masaya oturduktan biraz sonra planını işlemekoydu.-Ahu. Akasyanın ateşi var! Fark etmedin mi? Nasıl annesin sen?-Hayır nerden çıktı? Yoktu öyle bir şey!Çınar kucağında Akasya peşinde Ahu ile arabasına ilerlerken telaşlanmış numarasınıgerçekten profesyonelce çeviriyordu. Kızını kucağından hiç bırakmadan arabanınanahtarını Ahuya verdi ve kullanmasını söyledi. Akasyayı Ahunun kucağına verirse ateşiolmadığını hemen anlayacaktı. Bu yüzden arabayı Ahu kullandı telaşlı bir şekilde.Hastaneye vardıklarında Çınarın Taneri bulması ve kızını muayene ettirmesidakikalarını almıştı. Taner hızlı bir muayeneden sonra tedirgin aileye döndü.-Kanı ile ilgili bir iltihap ya da uyuşmazlık söz konusu olabilir. İkinizden ve Akasyadankan alınacak. Sisteme girişlerini yaptım. Eğer kan transfüzyonu gerekirse sizden teminetmemiz gerekecek.Ahunun yüzünde ki renk değişimi Çınarın gözünden kaçmamıştı ve atik davranıpAkasyayı tekrar kucağına aldı. Kan alma bölümüne doğru ilerlerken Ahunun arkasındanmırıldanan sesine kulak asmadı bile. En sonunda sinirlenip döndü.-Kendine gel Ahu! Akasya benim her şeyim! Onun sağlığı için ne gerekiyorsa yapılacak.Kes sesini ve git kan ver.

Ahu başına gelebilecekleri düşünürken en fazla bir karışıklık olmuştur diye bir yalanatıp olaydan sıyrılmayı düşünüyordu. Kanlar verilip beklemeye geçildiğinde içinde kikurtlar ciğerini kemiriyordu. İki saatlik bekleyişten sonra Taner aileyi odasına çağırdı.Çınarın yüzüne anlamlı bir bakış attıktan sonra;-Ben nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum, konudan emin olabilmek için her tahlili üç keredaha tekrar ettirdim ve sonuç aynı... Bu nasıl oldu bilmiyorum ama ortada büyük biryanlışlık var.Nasıl yani doktor bey?Ahunun başından aşağı kaynar sular dökülürken artık başına nelerin geleceğini tahminedebiliyordu.-Kan grubu testinde Çınarın kızının Akasya olma ihtimali 0 çıktı. İki kere daha tekrarettirdim ama sonuç aynıydı. Yani Akasya Çınarın kızı değil. Emin olmak için kanı DNAtestine gönderdim ve orada da yapılan üç tahlilde Akasya Ahunun kızı evet ama Çınarındeğil. Üzgünüm.Çınar şaşırmış bir şekilde Ahuya dönerken Ahu timsah gözyaşlarını hazır bir şekildebekletiyordu. Çınarın ağzından çıkan kelimelerle bir bir döküldü odaya.-Midemi bulandırıyorsun Ahu! Böyle pis bir oyuna nasıl bebeğini alet edebildin? Sennasıl annesin? Nasıl insansın? Boşanma davası açıyorum. Eğer en kısa zamandaimzalamazsan, seni cümle aleme rezil ederim!-Çınar! Ne yaptıysam seni sevdiğim için yaptım! Lütfen...-Tek kelime etme. Alçak.-Çınar...Çınar hışımla odadan çıkarken kazandığı zaferin verdiği tatla ağzında ki gülümsemeyeengel olamıyordu. Bir yükten kurtulmanın verdiği hafiflik dünya üzerinde başka hiçbirinsanı bu kadar hafifletmezdi. Kapının tokmağına dokunup açtığında beklemediğibiriyle karşılaştı...-Mavi! Ne işin var burada?Ahu onun ismini duyunca yerinden nasıl kalktığını bilemedi. Çınarı aşıp Mavinin sarısaçlarına elini geçirdiğinde hastane koridorları çoktan çığlıklarla inliyordu. Çınar olayamüdahale edemeden çoktan Mavi Ahuyu alaşağı etmişti. Tek hamleyle saçındakiellerden kurtulup onu yere sermişti. Akasyanın onları izleyen masum gözlerine

takılınca gözleri kenara çekildi. Ahu yerde ağzı burnu kan içinde olmasına rağmen halasöyleniyordu.-Sen hayatımıza girene kadar her şey normaldi! Pislik! Adi karı! Benden kocamı vehayatımı çalamazsın.Çınar sinirle Maviyi kenara çekerken hala olayın hangi tarafına müdahale edeceğinekarar verememişti. Mavi ise yüzünde ki zafer gülümsemesi ile Ahunun yanınayaklaşmaya çalışırken; Çınarın kollarının müdahalesinden kurtulamıyordu.-Çocuğun babası da geldi bak! Ve polisler! Cinayete azmettirdiğin için tutuklanacaksın!Polisler yerde ki kadına kelepçeyi takarken; nasıl bu raddeye geldiklerini düşünüyordu.Mavinin Kenana nasıl ulaştığını. Olaya polisi nasıl anlattıklarını, kızını nasıl elindenaldıklarını anlayamadan karakola götürülmüştü bile. Kenan kızını kucağına alırkenMaviye bin teşekkür etti. Çınar ise hala olayın şoku ve sinirindeydi. Uzak durmasınısöylerken Mavi neyi anlamamıştı ki? Hem bu adamın burada ne işi vardı? Mavi onunlanasıl görüşüp buraya getirmişti? Polisler nasıl Kenana dokunmadan Ahuyu içeri almıştı.Kafasında bir sürü soruyla Maviyi sürükleyerek arabasına bindirdi. Akasyayı alıpgötüren adam gerçekten umurunda değildi. Mavinin içine girdiği tehlikeden haberiyoktu. Arabaya bindiklerinde sinirle Maviye döndü.-Mavi sen! Sen nasıl yapıyorsun bunu! Ben sana ne dedim!-Çok bile bekledim. Kaybolan iki yılım var Çınar. Üzgünüm seni dinlemem gerekirdiama sabredemedim. O pislik şuan hak ettiği yerde!-Asıl katil o adam! O dışarıda Ahu içeride nasıl başardın bunu?-Ahunun suçu benimle sınırlı değil. Daha önce karıştığı birçok olay var. Cinayeteazmettirdiği sadece benim olayım değil anlayacağın. Kenanın olayı bir sır olarak tarihigömüldü. Sende sesini çıkarmazsan iyi olur! Ahu işlediği günahların bedelini ödeyecek.Bu sırada senin boşanma işlemin daha kısa sürede sonuç verecek. Mağdurdurumdasın. Tek celsede bitecek. Sevinmen lazım.-Mavi! Boyundan büyük işlere karışmaman gerekiyordu! Sana inanmıyorum. Ben sanagüvenip arkamı dönemeyecek miyim? Arkamı dönüyorum ve bir yerlerden çıkıpolayları karıştırıyorsun.-Olayları karıştırdım öyle mi? Karından ayrıldığın için pişman oluyorsan...Mavi sinirle derin bir nefes aldı. Beklediği karşılık bu değildi. Gözünde ki yaşlarladevam ederken;

-İndir beni.-Saçmalıyorsun.-İndir, yoksa atlarım.Çınar sinirle Mavinin bileğine yapıştı ve arabayı durdurdu.Olayların geldiği boyuttan gerçekten hoşnut değildi. Mavinin sinirini haksız buluyordu.O masum kızın yerine gelen asi kadından şuan hiç hoşlanmamıştı. Sinirle Maviningözlerine bakarken onun yaşlı gözlerinde ki üzüntüyü, acıyı, nefreti karma karışık birşekilde gördü. Şuan onu durdurmak demek daha çok ateşlemek demekti. Bu gibidurumlarda üstüne gitmemesi gerekiyordu. Ve hatasını anlaması gerekiyordu. Bileğiniyavaşça serbest bıraktı. Bırakmasıyla Mavi arabadan inip kalabalık sokağa karıştı...36Mavi kalabalık sokakta ağlaya ağlaya hızla yürürken; neden ağladığını, niyeyürüdüğünü, neden sinirlendiğini bilmeyerek adımlarını sıraladı arka arkaya. Çınarderin bir nefes aldı. Peşinden bir süre izledi ve arabanın gaz pedalına yüklendi. Şiledekievlerine geri dönerken Atıfı peşine takmayı ihmal etmedi. Biraz sakinleştikten sonraMaviye derdine anlatacaktı. Mavi çok genç, sabırsız ve hırslı bir kızdı. Yılların acısını üçgün gibi bir sürede çıkarmak istiyordu. Zarar göreceğini aklına gelmiyordu. Geliyordubelki de ama umursamıyordu. Ona zarar gelirse canı yanacak o kadar insan vardı ki...Sadece bu aralar çok kontrolsüz davranıyordu ve durup düşünmesi lazımdı. Çınar onuyalnız bıraktı. Eve geldiğinde üzerini değiştirip salonda ki koltuğunda beklemeyekoyuldu.Mavi sokağın sonunda bulduğu sahil boyunu epeyce yürümüştü. Elinde ne telefonu, necüzdanı vardı... Siniri geçince söylediklerine ve yaptıklarına biraz olsun pişmanolmuştu. Çınarı defalarca kırmıştı, terk etmişti ve bu tavrından vazgeçmiyordu. Oadamın ise onun zarar görmemesinden başka derdi yoktu. Cahillik ettiğini kendinekabul ettirdi sahilde bir bankta donarken. Biraz sonra yanına başına kapüşonunugeçirmiş meczup görünümlü bir adam oturduğunda korkusuz gözlerini ona dikmişti.Uzunca bir süre sessiz adamı izledikten sonra adam zahmet edip başında ki kapüşonuçıkarttığında adamın tanıdık yüzünü incelemeye başladı. Adam derin bir nefes alıp

konuşmaya başladı.-Yenge sen her sinirlendiğinde böyle kendini bir yerlere mi atacaksın?-Ne yengesi be?- Hayır, eğer böyle yapacaksan ben Çınar beyden araba isteyeceğim. Çünkü çok hızlıyürüyorsun ben yetişemiyorum.-Atıf?-Olmaz böyle yenge! Adamcağızı bu kadar hırpalama!-Ben bir şey yapmadım. Kendisi kaşındı.-Ne yapıyorsa senin için yapıyor. Yeter artık eziyet etme. İki senedir senin peşindekoşmaktan beni de kendini de helak etti. Sen onu tanımıyorsun. Ben senelerdir onunyanındayım. Senden önce ki Çınarla, senden sonra ki Çınar çok başka. Yenge onunsenden başka kimsesi yok... Bir ailesi olmadığını biliyorsun değil mi?-Ben biraz abimden öğrenmiştim. Ailesine ne oldu bilmiyorum. Ama oda hiçbahsetmedi.-Ailesi yok yenge. O yetimhanede büyümüş. Bu kadar serveti kendi başına yaptı.Senelerce ailesiz olmanın hırsını sağdan soldan insanlardan çıkarttı. Seni tanıdığındanberi kendine geldi. Her şey düzelecek derken; şimdi sen terk ediyorsun. Yapma derim.Seni çok seviyor.-Bende onu seviyorum ama bana haksızlık yapıyor.-Yenge bak yanlış anlama da senin yaşın daha çok genç. Onun yaşadıklarıyla seningördüklerin ters orantılı. Adam gelmiş 34-35 yaşına ilk kez kalbi çarpıyor. Erkeklerböyledir. Biraz fazla korumacı davranıyor. Sende hep yanlış anlıyorsun.Mavi bir süre sessiz kalıp Atıfın söylediklerini değerlendirdi kafasında. Gerçektenhaksızlık etmişti bu sefer. Geldiğinden beri Çınarın arkasından iş çeviriyordu. Sırfintikam için. Hem Çınar ona destekte oluyordu ama inatla bu işi kendi halletmekistemişti. Boşu boşuna kalbini kırmıştı onun şimdi. Atıfın kolundan tutmasıylaayaklandı.-Hadi yenge bak hasta olacaksın Çınar beyden paparayı ben yiyeceğim. Seni götürüpteslim edeyim.-Tamam.

Şehir merkezinden eve yolculuk kısa sürede tamamlanmıştı. Atıf Mavinin inmesineyardımcı olmuştu ve iyi akşamlar dileyip geri dönmüştü. Mavi çekinerek salonagirdiğinde Çınarın uyuyakaldığını gördü. Koskoca adam iki büklüm koltuğun üstündeuyuyakalmıştı. Mavi onu hiç uyandırmadan yanına sokuldu ama hareketlilikle veburnunda ki akasya kokusuyla gözlerini açtı. Uykusunun arasında kedi gibi sırnaşanbebeğine kollarına sardı. Saçlarının arasından öpücüklerini geçirirken uykulu sesiyle;-Geçti mi sinirin?-Özür dilerim. Cahillik ettim.-Beni bırakma Mavi.-Bırakmadım ki. Azıcık yürüdüm.Çınar gülümseyerek ayaklandı ve onu kucağına aldı. Mavi merdivenlerden yukarıçıkacaklarını sanırken Çınar bir kapıyı açtı ve aşağı inen merdivenlere yöneldi. Mavihenüz anlayamamıştı nereye gittiklerini ama merakı kısa sürede gidivermişti. Karanlıkzemin katta ışıltılı ve masmavi havuzu görmesiyle gözleri aydınlanmıştı.-Hiiii Çınar! Burada havuz mu vardı?-Çığlık atma.Mavi kendini çığlıklarla havuza savrulurken hatırladı. Üzerinde ki kıyafetlerle havuzundibine battı ve su yüzüne çıktı. Bu arada köşede soyunan Çınarı görmüştü. O batıpçıkarken Çınar da çoktan iç çamaşırlarıyla suyun içine atlamıştı. Çınar bu soğuk süprizleilgili hesap edemediği bir detay vardı. Mavi yüzme bilmiyordu! O batıp çıkarkenpanikle ağzına ve burnuna dolan suları genzinden aşağı hissederken Çınar havuzunortasında çırpınan kızı tek koluyla tuttu ve su yüzüne çıkardı.Mavi nefes nefese öksürürken Çınar hala bunun şaka olduğunu düşünüyordu. Mavinefes almaya çalışırken öksürükle karışık ağzından birkaç kelimeyianlamlandırabilmişti;-Ben... Yüzme... Bilmiyorum...Çınarın şaşkınlıkla açılan gözleri ve şefkatle etrafına sarılan kollarının arasındasakinleşince onun boynuna daha sıkı sarıldı. Çınar tekrar duymak istiyordu.-Mavi? Yüzme bilmiyor musun? Nasıl yani? Sen hiç havuza, denize girmedin mi?-Dalga mı geçiyorsun sen? Sana hapis hayatı yaşadığımı söylemiştim. Babamın beni

denize götürmeyişine tepki olarak bende havuza girmedim yıllarca! Of Çınar! Çıkartbeni. Korkuyorum.Çınar kollarını bir mengene gibi onun etrafında sarmıştı. Tek kolu yeterli oluyordu onuhavada tutabilmek için ama güven verircesine sarmıştı. Onun panik haline karşılık osakindi. Güven vermek istercesine havuzun ortasında kollarını sımsıkı dolamıştı ona...Havuzdan çıkarmaya hiç niyeti yoktu...-Çınar ben nefes alamıyorum. Aşkım ne olursun çıkart beni.-Sakin ol. Bana güveniyor musun?-Güveniyorum. Ama çıkart nefes alamıyorum.-Nefes alıyorsun Mavi. Sakinleş.Mavi nefes nefese ona daha sıkı sarıldı ve bacaklarını ona doladı. Boynunda ki ellerinibir an olsun gevşetemiyordu. Suyun içinde hareket etmediği için titremeye başlamıştı.Kendini çaresizce Çınara bastırırken;-Mavi. Sakin ol. Bak su çok güzel. Azcık kollarını gevşetir misin? Sana bakmakistiyorum. Lütfen.-Gevşetemeeeemm!Mavinin sesi havuzu çınlatmıştı. Kimsenin duymayacağını bile bile neden bağırıyorduki? Çınar gülümseyerek onun kollarının boynundan bir nebze olsun ayrılmasınısağlamıştı. Titreyen bedeni kollarının arasında küçücük kalıyordu.-Üşüdün mü?-Çok üşüyorum aşkım. Ne olursun çıkalım.-Tamam bana bir söz vereceksin şimdi.-Söz. Ne dersen söz.-Bir daha senden habersiz iş yapmayacağım aşkım. Tekrar et ve söz veriyorum de.-Söz aşkım.-Tekrar et dedim!-Bir daha senden habersiz... Ay! Bırakmasana! Tamam söz! İş yok söz. Ay!

Tamam. Şimdi seni ısıtayım mı?-Tamam çıkart ısıt aşkım.-Çıkmamıza gerek yokki.Çınar ona yaramaz bakışlar atarken Maviyi daha çok kendine bastırdı. Dudaklarıyavaşça birbirini bulurken; Mavinin ıslak dudaklarının ne kadar üşümüş olduğunu farketti Çınar. Isıtmak istercesine derin ve tutkulu öpüyordu onu. Yavaşça kollarını gevşettive onu suyun içine bırakmaya başladı. Mavi öyle asılıyordu ki onun boynuna batmasızaten imkânsızdı. Bir süre bu şekilde birbirlerini esir alırken ilk geri çekilen Mavi oldu.-Yaaaaaa bırakıyorsun beni! Tamam çıkalım. Lütfen. Odamıza gidelim. Bak odamızagidelim sana sürpriz şeyler yapacağım.-Mesela?-Ne istersen!-Hmmmmm. Tamam seni çıkartacağım ve odamıza kadar ne istediğime kararvereceğim. İştahım açıldı şuan!-Çok sapıksın. Hadi çıkart beni!Çınar Maviyi kenara götürdü ve sudan çıkartıp oturttu. Kendisi de arkasından çıkıncaMavinin üzerinde ki beyaz elbisenin ıslak oluşu onun iştahının daha çok açılmasınasebep olmuştu. Mavi üzerinden sular damlayarak kenarda onu beklerken gerçektençaresiz ve seksi duruyordu. Çınar yine dayanamadı.-Hmmm. Karar verdim ne istediğime.-Ne?-O ıslak elbiseleri ben çıkartmak istiyorum.-Bak aşkım. Çok üşüdüm gidelim yukarı sen çıkart tamam?Çınarın odaya kadar sabredecek gücü yoktu. Merdivenleri hızlı hızlı çıkarken gençkadının kalbi çok hızlı çarpıyordu. Odaya geldiklerinde koşa koşa banyoya girdi Mavi vetam kapıyı kapatacakken arkasından Çınarda girdi ve kapıyı kapattı. Mavi ne yapacağınıbiliyordu ama banyo çok aydınlıktı ve şuan soyunamazdı. O şakacı ve yaramazgülümsemesiyle üzerine gelirken birkaç adım geri atmak zorunda kaldı. Çınar onun buürkek halinden rahatsız olmuştu.

-Hey! Korkuyor musun? Neden kaçıyorsun ki?-Şey ben. Sen git yatağa ben geleceğim.-Hayır. Bana aşağıda bir söz verdin.-Burası çok aydınlık. Ben... Soyunamam burada.-Her seferinde böyle utanacak mısın? Artık alışsan diyorum.-Alışamıyorum. Bak hadi sen git içeri.-Hayır.Mavi onun üzerine gelişini kabullendi. Bedeni üşürken ruhu cayır cayır yanıyordu onunolmak için. Sıcak nefesine o kadar muhtaçtı ki şuan... Dayanılmaz bir istek duyuyordu.Vücuduna ulaşan elleri geri çevirmedi. Çınar onu lavabo ile kendi arasında şıkıştırırken;üzerinde ki ıslak elbisesini eteklerinden tutup yavaşça başından çıkardı. Islak elbiseyiyere attıktan sonra onun utangaç dudaklarını çenesinden kaldırıp kendi dudaklarınadeğdirdi. Hafif hafif öperken tek istediği onun içinde ki arzu ateşine cevapverebilmesiydi. Mavinin de onu istediğini biliyordu ama çok yeni ve az deneyimlediğibu tecrübeyi kolayca ve serbestçe dışarı vuramadığını biliyordu. Onu biraz rahatlatmakistedi. Çenesinden tutup yanaklarından boynuna öpücüklerden ıslak ve yakıcı bir yolçizerken;-Benden çekinmeni istemiyorum. Rahat ol.Mavi öylesine utanıyordu ki; Çınar onun istekli bedeninin kasıldığını hissedebiliyordu.Öpücüklerini derinleştirirken;-Seni istiyorum Mavi. Senin de beni istediğini duymak istiyorum. Bir fikrim var. Hazırhissettiğin zaman söyle. O zamana kadar iç çamaşırların üzerinde kalacak anlaştık?Mavi sadece başını sallamakla yetindi. Çınar ona belinden sarılıp vücudunu kendinebastırınca Mavi başını yukarı kaldırıp dudaklarına yanıt vermeye başladı. Çınarvücudunu bu şekilde kavrayınca çekinmesi az da olsa geçmişti. Biraz sonra Mavifısıltıyla ve çekinerek;-Tamam çıkart.Çınar gülümsedi. Onu biraz süründürmenin bir sakıncası yoktu.-Neyi?

-Üstümdekileri.-Anlamıyorum seni. Bence daha açık olabilirsin! Benimle konuşmazsan ne istediğinibilemem.-Tamam. Şimdi sutyenimi çıkarabilirsin aşkım.Çınar gülümseyerek parmaklarının tek hamlesiyle sutyenini açtı ve göğüslerinin serbestkalmasını sağladı. Biraz geri çekilip sutyenini kollarından çıkartıp aldı. Çınar geriçekildiği için çıplaklığıyla baş başa kalmıştı Mavi. Bu yüzden gözlerini istemsiz olaraksıkıca kapatmıştı. Çınar onun bu hallerine bayılıyordu. Ama cesur olmasını istiyordu.-Gözlerini aç. Bana bak!Mavi yavaşça gözlerini açarken kalbinin ağzında attığını hissedebiliyordu. O kadarzorlanıyor ve eziyet çekiyordu ki... Çınar dayanamadı ve sarıldı kadınına. Onun güzelboynundan öpücüklerini çalarken çaresizce sarılışı daha çok aşık olmasına sebepoluyordu. Onu kaldırıp lavabonun tezgahına oturttu ve geri çekildi. İşte şimdi yineçıplak kalmıştı.-Hayır dur! Çek ellerini. Bak saklanacak bir şey yok. Çok güzelsin Mavi.Bir süre izledikten sonra tekrar onun dudaklarını esir aldı. Yavaşça iç çamaşırını daçekip alırken Mavinin bundan haberinin bile olmadığını düşünüyordu ki titreyenbacaklarını hissetti. Gülümsemesine hakim olamıyordu. Dantel iç çamaşırınıbacaklarından aşağı çekip alıp bir kenara attı ve daha fazla eziyet çektirmeden sımsıkısarılıp onu kucakladı. Mavi otomatik olarak onun beline bacaklarını doladığındasonunda aydınlık banyodan loş odaya gelebilmişlerdi. Sırtı sıcak ve yumuşak yatakyüzeyiyle buluştuğunda aynı hızla Çınarın üstünde ki ağırlığını ve sıcaklığını hissetti.Çınar onun saçlarını ve yüzünü öperken;-Çok güzelsin. Sana her geçen gün daha çok hayran oluyorum. Mavim. Sen benimkadınımsın. Utanmanı istemiyorum...-Ben alışamadım henüz...-Alışacaksın... Beni senin güzelliğinden mahrum bırakamazsın...Kelimelerin büyüsü odanın havasını renklendirirken birbirlerine sahip olmanın verdiğisevinç ve coşkuyla zamanın nasıl aktığını anlayamıyorlardı. Yorgun bedenleriniyorganın altında birbirlerine sararken; tek istedikleri şey anın hiç bitmemesiydi. Çınarhala hızını alamamış bir şekilde onun yüzüne kondurduğu öpücüklerle ağzında kiakasya tadını katlıyordu. Mavi ise uykunun kollarına yavaşça çekiliyordu sevdiği

adamın koynunda. Yeni günün onlara ne getireceğini bilemeyerek.Birkaç ay sonra Çınar Ahudan ancak boşanabilmişti. Tek celsede hal olan evliliğinprosedür kısmı onları epeyce yormuştu. Boşanma cemiyetin haber sayfalarına bombagibi düşerken masal evliliğin kara kedisi kim diye konuşuluyordu. Çınar artık Mavisinisaklamak yerine yanında her yere götürmeye başlamıştı. Cemiyetin ünlü yemek vebalolarına el ele giderken onun yanına kimseyi yaklaştırmamaya dikkat ediyordu.Çünkü konuşulan çirkin şeylerden bir tanesi Mavinin kulağına giderse nasıl üzüleceğinitahmin ediyordu. Ayrıca Mavinin babasının hala olaylardan haberi yoktu. Kızının abisiyaşında bir adamla birlikte olduğunu duyarsa nasıl bir tepki vereceği merakkonusuydu. Günler böyle aralarından akıp giderken; ilk önce herkesin olayı birazunutmasını beklediler.Ahu işlediği suçlar kanıtlanınca ailesinden ve kızından uzakta hapishane hayatınabaşlamıştı. Çile dolu günler peşi sıra devam ederken; ziyaretine gelen kişinin istediğikişi olmasını temenni ediyordu. Tüm sorunları çözecek ve intikamını alacak tek kişioydu. Camın arkasına geldiğinde telefonu kaldırdı ve ziyaretçisi ile konuşmaya başladı.-Durumlar nedir?-Boşanma işlemi gerçekleştiğinden beri ilişkilerini ilan ettiler. Her yerde beraberler. Hiçayrılmıyorlar.-Babası öğrenmiş mi?-Emin değilim. Yakın zamanda öğrenir. Ters tepki vereceğini düşünmem. Kızınıgüvendiği biriyle evlendirmek isteyecektir zaten.-Anladım. Planın ne?-Ailenin bir araya toplanmasını bekleyeceğim. Hepsini beraber katletmek dahamantıklı. Böylece hem Çınar hem Erkan acı çekecekler.-Düğün günü yapabilirsin bunu.-Henüz belli değil düğün tarihi. O zamana kadar seni buradan çıkartacağım. Sakin ol.İçeride problem çıkartma!-Peki. Şey Ege Bey, son bir şey! Kızım nasıl?-Kızın mı? Adamı başımıza musallat ettin. Zamanında Maviyi öldüremedin, işi elineyüzüne bulaştırdın. Adamın birinden bir çocuk peydahladın ve her şeyi bok ettin. Halakızını mı soruyorsun?

-Patron ben...-Kes sesini. Bu aileyi temizleyene kadar kızını göremezsin...37Ahu içinde ki nefreti hapishane duvarları ardında ilmek ilmek örerken; Çınar ve Maviayrı kaldıkları günlerin acısını çıkarırcasına aşklarını yaşıyorlardı. Çınar onsuz geçirdiğigençliğine onun sayesinde tekrar geri dönerken; Mavi onun tecrübesi ve bilginliğinizevkle içiyordu. Geçirdikleri zor günlerin ardından gelen bu aydınlık günler onlarınyaralarını sarmalarına yardımcı olmuştu. Bir düşüş ne denli hızlı olursa; o denli deçabuk çıkış oluyordu. Karanlık gecelerin, güneşli sabahları onlar için doğuyordu adeta.Beraber geçirdikleri altı ay zarfında Mavi babasına bu ilişkiyi kabul ettirmiş. Çınarınailesi olabilmesi için elinden gelen gayreti göstermişti. Babası ilk zamanlar tepkigösterse de; mantıklı bir karar verip kızının Çınarla olan ilişkisine onay vermişti. Kızıelbette yuvasında durmayacaktı. Hayatının sonuna kadar onu yanında tutamazdı. Birgün bir adama aşık olacaktı. Bu adam yoldan geçen ipsiz sapsız birisi yerine Çınarolursa her bakımdan aklı kalmayacaktı. Aralarında ki yaş farkının belki de kızınınyararına olacağını düşünmüştü. Ayrıca Erkan beyin karısıyla arasında da on yaş vardı.Mutlu bir evlilikleri olmuştu. Şimdi ise kızına dur demeyecekti. Onun mutluluğunaşahit olmak en çok istediği şeydi.Bora ise Maviyi öldürmeye çalışan kişi veya kişileri hala bulamamanın derdindeydi.Öyle ya da böyle kız kardeşine zarar veren insanlar aynı şekilde kendine de zararverecekti. Yıllardır aradıkları düşmanlarının bu kadar yakınlarına gelip sonradanortadan kaybolmasını anlayamıyordu. Tekrar atağa geçmek için neyi bekliyordu ki?Bora İstanbul'a geldiği süre zarfı içinde arkadaşının şirketinde ki sekreter sarışın fıstığagönlünü kaptırmıştı. Bu sebeptendir belki son zamanlarda bir sürü bahaneyle tekrargelmişti. Sekreter kızın ise oralı olmaması onun avının peşinden daha çok koşmasınasebep oluyordu. Bir gece ailecek yemek yerlerken Çınarın yokluğunu fırsat bilen BoraMaviye konuyu açmaya karar verdi.-Yavrukuşum. Sana bir şey söyleyeceğim.-Dinliyorum abi.

-Ben mecnun oldum. Ama Leyla beni görmüyor... Bana yardım etmek ister misin?-Bir dakikaaaaaa! Nasıl yani? Kim bu? İnanmıyorum sana! Tanıyor muyum?-Tanıyorsun. Bana yardım etmeni istiyorum.-Hadi! Çabuk söyle. Hemen ayarlayacağım söz!-Çınarın sana tahsis ettiği sarışın bir sekreter var. Adı Pınar.-Hadi canım! Pınara mı tutuldun?-Neden aşağıladın ki şimdi?-Hayır! Aşağılamadım yanlış anladın! Pınar çok iyi, çok akıllı ve güzelliğinin farkındaolmayan safça bir kız. Çok severim ben onu. Ama onun o taraklarda pek bezi yok. Vesenin ilginin farkında bile değildir eminim. Sen emin misin ondan hoşlandığından? Yaniöyle iki üç gün takılacaksan gerçekten başka bir kız bul. Pınar çok hanımefendi birkızdır. Gerçekten çok güzel bir ailesi var.-Mavi. Sana mecnun oldum diyorum. Nesini anlamadın. Ya senden yardım isteyendekabahat! Kurt kocayınca koyunların maskarası olurmuş. Al işte.-Hayır. Aşk olsun ağabeycim. Tamam, ben halledeceğim bu işi. Yarın şirkete benimodama gel oldu mu? Pınarla beraber bir kahve içersiniz. A ne tesadüf benimde işimçıkar o arada! Ne dersin?-Benim zeki kardeşim.Pınar kendi halinde işine odaklı dünya güzeli bir kızdı. Ve gerçekten kendi güzelliğininpek farkında değildi. Abisi için çok uygun bir kızdı ama onun kırılmasını istemezdi. Abisine kadar değerliyse işyerinde ki tek arkadaşı da onun için o kadar değerliydi. Çokçekingen ve saf bir kızdı. Hala Maviye \"Mavi hanım\" diye hitap ediyordu ki, Mavibundan pekte hoşlanmıyordu. Abisinin onun gibi güzel ve akıllı bir kıza aşıkolmamasına şaşmamalıydı. Onu gören herkes ondan etkilenirdi. O ise bunların farkındaolmadan işlerine ve hayatına devam ederdi.Ertesi gün standart iş koşuşturmasında camın önünden yürüyüp odasına gelen abisinesırnaşıp sarılırken; Çınar bu tabloya dayanamayıp çoktan odayı basmıştı. Gerçektenabisinden kıskanıyor olamazdı değil mi? Sadece Mavinin mutlu oluşu onun çok hoşunagidiyordu. Mavi abisini ve Çınarı karşısında ki koltuklara oturtunca biraz havadan sudankonuşup ortamı ısıttı. Artık zamanının geldiğini hisseden Mavi Pınarı arayıp odasınadavet etti. Pınar gelmeden makamından kalkıp abisi ve sevgilisiyle beraber büyük

camın önünde ki deri koltuklara geçmişlerdi bile. Pınarın kendini rahat hissetmesigerekiyordu. O gerçekten özel ve güzel bir kızdı. Biraz sonra Pınar gelince karşısında kimanzara karşısında şaşırıp kaldı. Mavi onu yanlarına sohbet için çağırmıştı. Kendiyerinden kalkıp Pınarı oturtunca Pınarın şaşkınlığı ve çekingenliği Borayı mestediyordu.-Eveeet! Şimdi canım abime, bitanecik sevgilime ve güzel arkadaşıma birer türk kahvesiyapıp geliyorum. Beni burada bekleyin oldu mu?-Mavi hanım. Ben getirseydim.-Aşk olsun Pınar! Ben yapacağım dedim! Ben şimdi iniyorum aşağıya mutfağa hadigörüşürüz.Çınarın onu aşağıya yalnız göndermeyeceğini ve peşinden geleceğini biliyordu. Böyleceabisi ve Pınarı yalnız bırakma emeline ulaşmıştı. Çınar Mavi kapıdan çıkarken kendinegelmişti. Atladı peşinden ve gitti. Onu mutfağa bile tek başına gönderemiyordu. Onlarodadan çıkarken; Pınar utangaç gözlerini kucağında ki ellerinden ayıramıyordu.Boranın karşısında iki büklüm oturuyordu. Rahatsız olduğu her halinden belliydi. Borabu şekilde oturmasından ne kadar mahcup ve çekingen olduğunu anlamıştı ki; odanınhavasını yumuşatmak istercesine çenesinin bağlarını kopardı.-Pınar hanım, kaç senedir bu şirkettesiniz?-Sekizinci seneye yaklaşıyor efendim.-Ne güzel. Başarılı olmalısınız ki; Çınar ve Mavi sizi yanından hiç ayırmıyor. İkisi de sanaçok güveniyor. Ve seni çok seviyorlar.-Gerçekten mi?-Evet. Senden hep bahsederler. Başarın ve duruşun onları etkiliyor.-Ben... Teşekkür ederim.Pınarın mahcubiyeti ve çekingenliği bu sözler ile artarken bırakın rahatlamayı daha dagerilmişti. Muhabbete yön veremiyordu. Gerçekten çok gerilmişti. Mavinin ve Çınarınodaya girmesi için can atıyordu. Bora onun cevap vermeyişine karşılık konuşmasınıdevam ettirdi.-Hangi okuldan mezunsunuz acaba? Öğrenebilir miyim?-Boğaziçi Üniversitesi, İşletme.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook