Fiyatı: 9 TL (KKTC 11 TL) Norman Stone “Papa bize Arjantin’deki soykırımdan bahsetsin!” Sayı 38 Mayıs 2015 Tüm Bildikleriniz Tarih Olacak! SULTANOSMANLI’DA MASONIK DARBE ABDÜLAZIZ CINAYETI Justin McCarthy “BM’nin tanımıyla bütün ülkeler soykırımcı ilan edilebilir” Gerçek kahraman Hasan Tahsin değil Süleyman Fethi’dir /DerinTarih /derintarih /+DerinTarih /derintarih www.derintarih.com 38 9 772147 055007
YENİ BİR PREMIUM HİZMET. JAGUAR KİRALAMA. Göz alıcı tasarımı ve eşsiz asaletiyle Jaguar, uzun dönem opsiyonel kiralamanın tüm avantajlarıyla Borusan Otomotiv Premium Kiralama’da.
içindekiler 68 OSMANLI’DA MASONIK DARBE K A PA K SULTAN ABDÜLAZIZ CINAYETI D O S YA S I Mehmet Ali Beyhan, Süleyman Kocabaş, Arzu Terzi, Ekrem Buğra Ekinci, Mehmet Çelik, Mustafa Armağan 32 36 46 İSTANBUL’UN MEKÂNSIZ SAKİNLERİ FATİH’İN TABLOSUNDA MEĞER NELER VARMIŞ! ARAPÇADAN İNGİLİZCEYE KELİME GÖÇÜ Semavi Eyice Maria Pia Pedani Fabris Elon Gilad 100 ERMENİ TEHCİRİ ÖZEL Norman Stone D O S YA Justin McCarthy Rabia Albayrak 50 112 122 İZMİR’İN İŞGALİ’NDE GERÇEK KAHRAMAN EBU ZER CENGİZ HAN BUHARA’YA HASAN TAHSİN DEĞİL, SÜLEYMAN FETHİ BEY’DİR Adnan Demircan MERHAMET ETTİ Mİ? Yavuz Bahadıroğlu Göksel Bayhan 20 Bunu da Gördük 22 Aktüel 96 Şükrü Hanioğlu 04 Bizden Size 26 Genç Kalemler 116 İsmail Kara 08 Okur Hattı 28 Ayın Kelimesi Muhayyer 128 Tarihin Tanıkları 10 Soru Cevap 42 Mustafa Armağan 134 Mim Kemâl Öke 12 Eşyanın Kalbi Sandalye 62 Söyleşi Erik Jan Zürcher 138 Vitrindekiler 16 Ayın Tarihi 92 Selçuklu Tarihi 142 Bulmaca 18 Miras Metinler 144 Çizgisel Tarih 2015 MAYIS / DERİN TARİH 1
BİZDEN HABERLER MAYIS 2015 Okur Hattı: 0212 467 52 52 [email protected] HAKİKAT YOLUNDA Tüm Bildikleriniz Tarih Olacak! 4. YIL! Sayı 38, Mayıs 2015 ISSN 2147-0553 Diyalog Dergi Yayıncılığı A.Ş. Adına İmtiyaz Sahibi MUSTAFA ALBAYRAK Genel Yayın Yönetmeni MUSTAFA ARMAĞAN Derin Tarih ailesi olarak 3 yıldır Albay- Yazı İşleri Şefleri rak Yayın Holding bünyesinde Türkiye ve ÖZLEM KOCUKELİ ÖZBAY, HALİL SOLAK dünya tarihinin çetrefilli pek çok yarasına neşter vurduk. Editör 4. yaşımızı 7 Nisan günü MUNİSE ŞİMŞEK kıymetli dostlarımızın katı- lımıyla mütevazı bir şekilde Yayın Koordinatörü kutladık. Tarih severlerin RABİA ALBAYRAK yanında, üç yıldır sadece ortak mekânı değil, bilgiyi Editör Yardımcıları de paylaştığımız Yeni Şafak OLCAY CAN KAPLAN, BÜŞRA SEZGİN ve TVNET de sağolsunlar bizi yalnız bırakmadılar. Sorumlu Yazı İşleri Müdürü BURHAN İSTENCİ Genel Yayın Yönetme- nimiz Mustafa Armağan’ın vardı. Bugün Türkiye’nin en çok Yayın Kurulu dergimizin yorucu, bir o kadar okunan ve tartışılan tarih dergisi MAHMUT AKYÜREKLİ, SALİM AYDÜZ da keyifli sergüzeştini anlattığı olarak Doğu-Batı demeden konuşması şevk ve heyecanımızı artırdı doğrusu. ülkemizin her köşesinde yeni MUSTAFA BUDAK, M. FATİH CAN Her sayımızı ilk sayıdaki heyecanla, sırasında sayımızı iple çeken bir okur kit- YUSUF ZİYA CÖMERT, ŞİNASİ GÜNDÜZ sabahlayarak çıkardığımızı vurgulayan Armağan lemiz var. Bu başarıda herkesin MUSTAFA KAÇAR, MUHARREM KESİK sözlerine şöyle devam etti: “Albayrak Holding gibi desteği ve payı mevcut. Bu büyük bir grubun yayıncılık hayatındaki ilk dergi- bizim için teşvik edici bir gurur. ABDÜLKADİR ÖZCAN, siyiz. Bu sebeple üzerimizde ağır bir sorumluluk Hepinize yanımızda olduğu- MEHMED NİYAZİ ÖZDEMİR, MÜFİD YÜKSEL nuz için teşekkür ederim”. Biz bir hevesle yola çıkmadık. Koşunun mara- Danışma Kurulu C ton olduğunu bilerek hazırlandık. Yani hakikatin AHMET AĞIRAKÇA, ALİ BİRİNCİ M peşini bırakmaya niyetimiz yok. Başarmış olmanın AHMET DEMİREL, UĞUR DERMAN Y şükrü ve söyleyecek daha çok sözü olmanın coş- EKREM BUĞRA EKİNCİ, SEMAVİ EYİCE CM kusu ile nice yeni sayılarda buluşalım diyoruz. MEHMET GENÇ, İSMAİL KARA, KEMAL KARPAT MY AYKUT KAZANCIGİL, MAHMUD EROL KILIÇ HEATH W. LOWRY, ÜMİT MERİÇ EMİNE GÜRSOY NASKALİ, ORHAN OKAY MİM KEMÂL ÖKE, NORMAN STONE AHMET ŞİMŞİRGİL Çeviri CY Z-ALP ÇEVİRİ (İNGİLİZCE) CMY OSMANLICA DERGİ (OSMANLICA) Grafik Tasarım K MUHAMMED NUR ANBARLI SEDA ERTÜRKOĞLU, HARUN YÜCEL Sosyal Medya SUAT ÖZDEMİR Fotoğraf MUSTAFA CAMBAZ, SEDAT ÖZKÖMEÇ TÜRKİYE DERGİ Reklam FUARI’NA Genel Müdür: ABDULLAH HANÖNÜ BEKLİYORUZ Genel Müdür Yrd.: ZİYA KADAM, GÜLAY BAYRAK Reklam Müdürü: AYŞEGÜL DAG 6. Türkiye Dergi Fuarı’nda Derin Tarih okurlarıyla buluşuyor. Rezervasyon Müdürü: ABDULLAH BİLGİÇ Tarihî Sirkeci Garı’nın asırlık ve nostaljik mekânında düzen- lenen fuarda düşünce, tarih, kültür, edebiyat, siyaset, mizah, 0212 612 29 30 (1727) gençlik, çocuk ve daha birçok konuda yüzlerce dergiyi bir ara- Mail: [email protected] da bulacak okurlar. Dört yıldır fuarın en dikkat çeken katılımcılarından olan Derin Tarih’in okurları bu yıl da bütün sayılarımıza, hediye kitap ve posterlere kolayca indirimli olarak ulaşma imkanını Baskı bulacaklar. Ayrıca standımıza uğrayan okurlarımız dergi ekibi ile hasbihale hazır olsun deriz! ÖZCAN URAL (Satın Alma ve Baskı Müdürü) Ulusaldan üniversitelerin mütevazı girişimlerine kadar hemen her tür muhteva ve kapsamdaki Abone - Satış - Dağıtım dergi, tiryakilerinin yanında yepyeni okurlarla da bir araya gelecek. 12-17 Mayıs tarihlerinde özel BİRLİKTE DAĞITIM A.Ş. açılış ve söyleşilerin de düzenleneceği fuarda buluşmak üzere... Abone ve Okur Hattı 0212 467 52 52 [email protected] [email protected] Basım İhlas Gazetecilik A.Ş. Yenibosna - Bahçelievler, İstanbul 0212 454 30 00 Kurumsal Dağıtım Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Samandıra, İstanbul 0216 585 91 00 www.turkuvazmatbaacilik.com İletişim - Yönetim Yeri Yenidoğan Mah. Kızılay Sok. No: 39 Bayrampaşa, İstanbul 0212 467 65 05 www.derintarih.com - [email protected] Her hakkı mahfuzdur. Dergideki yazı, fotoğraf ve diğer görsellerin izin alınmadan veya kaynak gösterilmeden her türlü ortamda çoğaltılması yasaktır. 2 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
“UYAN SULTAN AZIZ UYAN…” “B u ülke 89’dan beri su alan bir gemi.” 16 yaşındayken okuduğum Cemil Meriç’in Bu Ülke’sinin arka kapağındaki bu cümle gözlerimi öyle yakmış olmalı ki, yıllar içinde bu “89”un sırrını çözmeye çalıştığımı itirafa mecburum. Bir yerde hâlâ o düğümü çözmeye çalışmıyor muyuz? ‘Bu ülke’nin sahiplerinin 1789 Fransız İhtilali’nden beri gemilerine dolan pis suları kovalarla denize dökmek ve bu şartlarda gemilerini yüzdürebilmek için nasıl bir mücadele verdiklerini, buna mukabil tayfaların nasıl isyan edip gemiyi ele geçirdiklerini ve bu uğurda kan dökmekten çekinmediklerini biliyoruz (Jack London’ın Gemide İsyan romanı bu süreci anlamak için bir rehberdir). 89’dan bu yana tarihimiz ihanetler ve darbeler ile mağdur ve mazlumlarının resm-i geçididir ve bu kısır döngünün kırılacağı ümidinden başka elimizde bir güvence de bulunmamaktadır. Sultan Abdülaziz’e karşı girişilen darbe ve 6 gün sonra gelen padişah cinayetinin, yani gemimizin gövdesinde yeni bir delik açılmasının içyüzü hâlâ merak ediliyor. Derin Tarih 139. yıldönümünde geniş kapsamlı bir dosya ile bu darbe ve cinayetin anatomisine girişiyor. Hareme uzanan ellerden Masonik operasyona, trajikomik hal‘ fetvasından cinayet delillerine kadar renkli bir yelpazeye yayılan dosyamızı beğeneceğinize inanıyoruz. Bu ayki hediye kitabımız, yakın tarihin bir başka mağduruna, Çerkes Ethem’e ait. İlk kez neşredilen “Nutuk’a Cevaplar”ın yakın tarihimizin yeniden yazılmasını gerektirecek ciddi iddialarla dolu olduğunu söyleyelim. Aykırı sahabi Ebu Zer’den Danişmendli Emir Gazi’ye, Ermeni soykırımı yalanından İngilizcedeki Arapça kelimelere kadar rengarenk bir dergi bekliyor sizi. Tabii Necip Fazıl’ın poster olarak verdiğimiz Osmanlıca elyazılı şiiri de. Yine dopdolu sayılarda buluşmak dileğiyle. Hayırla kalınız. Mustafa Armağan Genel Yayın Yönetmeni bizden size
3 BÜYÜKLERİN ŞAMPİYONLUK SMÜACDADEELCEESİ DIGITURK’TE!
LİG TV
OKUR HATTI twitter.com/derintarih Okur Hattı: 0212 467 52 52 [email protected] MEMLEKET DİJİTAL DÜNYAYA İKİLEME DÜŞÜYORUZ @EbuTur4b / EBU TUR4B DÖNÜŞÜ ADIM ATIN Muhafazakâr kimliğiyle bildiği- Soykırım sakızını çiğneyip duran TANIŞTIM Keşke e-dergi hiz- miz, hatta Cumhuriyet’ten sonra entelijansiyamıza @derintarih’in Derginizle bu irtica ile suçlanan Mehmed Nisan sayısını dikkatle tetkik ay Almanya’ya meti başlatsanız Akif’in Halife Sultan Abdülha- etmelerini öneririm! dönerken Atatürk da dergi ala- mid’e kin beslemesi bir çelişki Havalimanı’nda mayan, maddi değil mi? Bizim gibi her ikisini @emirr_hn EmirHan Balcı tanıştım. İşlenen de seven insanlar ikilem yaşıyor. @derintarih Bu sayı bomba gibi konular çok güzel durumu çok Bizi lütfen aydınlatın! olmuş. Ayrıca Çanakkale Özel ve büyük bir titizlikle iyi olmayanlar Metehan Öztoprak / Sivas Sayısı da harikaydı. Kısacası tarihin hazırlanmış. Emeği geçen da tarih okusalar. gerçeklerini sizlerden öğrenmek herkese teşekkür ediyorum. Çevremde derginizi beğenen, TEESSÜF EDERİM çok güzel. Tabii ki bulmacasını da zevk- okumak isteyen çok kişi var ama Mart 2015 sayısını her zamanki le çözdüm. Umarım kitap dergiyi alamıyorlar. gibi çok büyük bir zevkle aldım @Enes_OzZKAN / Enes ÖZKAN kazanan 5 kişi arasında ben Ahmet Cihat Yakut / Kayseri Dergicilik iste budur. Anket de yer alırım. ve okudum. Ama Kemalizmin yoluyla abonelerin fikirlerini alma, Kevser Erdoğan / Almanya İPEK İSLAMLA İç Yüzü kitapçığı beni muhteşem fikir. Başka dergilere BAĞDAŞIYOR MU? hayal kırıklığına de üyeliğim var ama @derintarih ELİMDEN DÜŞMÜYOR Osmanlı padişahlarının uğrattı. Bu kadar gibisi yok. 1915 olaylarını sade bir bir kısmının ipek giydiği anlaşılması zor okurun en güzel anlayabile- ve bazı değerli ma- bir dil kullanıl- @nurefsan_gs / Nurefsan ceği şekilde açıklamanızdan denleri taktığı, ayrıca mamalıydı. Zor- büyük memnuniyet duy- şarap içtiği söyle- lanmama rağmen Vizelerin stresi Derin Tarih’le atılır. dum. Teşekkürlerimi iletmek niyor. Teokratik bir okuyup bitirdim fakat boynumun borcu oldu. Yeni devleti yönetenlerin maalesef sonuç hüsran @fatihozdogn / Fatih Özdoğan C sayılarınızı, her sayınızda böyle yapmasının yaptığım gibi, şu konuyu da sebebi nedir? oldu. Derin Tarih 1915 Ermeni meselesinin M bitirip öyle bırakayım dedi- Muhammed Mamak Remzi Bahşi 100. yılında kesinlikle okunup, ğim halde bir türlü elimden / Kırşehir incelenmesi gereken bir sayı. bırakamadığımı belirterek Y beklediğimi ileteyim. Erhan Karakülah / İzmir @tutar88 / Mehmet Tutar CM Derin Tarih Nisan sayısında yetkin MY ÂLEM-İ İSLAM NE DEDİ? profesör ve yazılarla soykırım iddia CY İstanbul’un fethi, İslam âle- edenleri adeta tokatlıyor. CMY minde nasıl bir yankı uyan- dırdı? Bu kuşatmaya İslam K dünyasının tepkisi ne oldu? Sorum için kitap önerilerinizi FETİH ÖZEL SAYISI BANKA REKLAMSIZ SAYI @yaprakkoc / Yaprak Koç bekliyorum. Sıkı bir takipçiniz olarak hazırla- Çanakkale özel sayınızda banka @derintarih yine çok iyi. Sultan II. Fatih Ağaç / Malatya mış olduğunuz ve okuduğum reklamlarına yer vermediğiniz Abdülhamid'in yazdırdığı kitap “Çanakkale: Ölüme ve Zafere için hususi olarak teşekkür ede- hediye. Okuyun, okutun. DT: Mustafa Yürüyüş” özel sayınızı çok rim. Gelecek sayılarda da benzer Armağan’ın beğendim. Mayıs İstanbul’un bir durumla karşılaşmak bizleri @hfo54 / Hüseyin Ferdi Olur Fatih’in Rüyası fetih ayı olduğundan ileride bu mutlu edecektir. Tarih sadece kronolojik bilgi (Timaş, 2010) konuda da bir özel sayı bek- M. Enes Berber / İstanbul değilmiş. Mehmet Genç’in kitabını oku- lentimiz olduğunu belirtmek @derintarih teki yazısı teknolojik manızı tavsiye isterim. KÜÇÜKLÜĞÜMDEN BERİ ve demografik tarihin hayatiyetini ederiz. Vahit Kapucı / Bitlis HAYRANIM kavrattı bana. Marmara Üniversitesi Hukuk BEN DE İSTERİM! Fakültesi 1. sınıfında okuyorum. DÜNYA SİYASİ TARİHİNE Öncelikle 4 yıldır bizlere müthiş Yıllardır derginizi büyük bir AĞIRLIK VERİN bilgiler ulaştırdığınız için hepi- beğeniyle takip ediyorum. Tarih, Derginizi iki yıldır aralıksız takip nize teşekkür ederim. 4. yaşınız siyaset ve hukuk gibi alanlarla ediyorum. Birçok tabuyu yıktınız. sebebiyle hediye dergi kampan- yakından ilgiliyim. Küçüklüğüm- Türkiye’de önemli bir boşluğu yanızdan ben de faydalanmak den beri derginize hep hayranlık doldurmak için gece gündüz istiyorum. “Atatürk ve Kürtler” besledim ve İstanbul'a geldi- çalışıyorsunuz ama yakın dönem kapaklı sayınızı heyecanla bek- ğimde sizlerle tanışmak hep dünya siyasi tarihine daha fazla leyeceğim. hayallerimi süsledi. yer vermenizi rica ediyorum. Şerafettin Saim / İzmir Mücahit Ünal Agah Buğra 8 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Celî Sülüs Kategorisi Birinci Yılmaz Turan Türkiye İkinci Üçüncü Menaf Nam Türkiye Üçüncü Teşvik Abdurrahman Depeler Türkiye Ahmed Fares Rizq Mısır Farhad Yaseen Nader Irak Mithat Topaç Türkiye Ömer Faruk Özoğul Türkiye Şahryanşah Bin Sirajuddin Endonezya Sülüs Kategorisi Birinci Ahmed Fares Rızq Mısır İkinci Üçüncü Abdulrazak Karakash Suriye Teşvik Juma Hamaher Suriye Abduh Muhammed Hasan Al Jamal Mısır Abdul Baki Bin Abu Bakar Malezya Hakan Arslan Türkiye Mahfood Thannon Alubaydı Irak Mahmud Muhammed Abdusselam Delil Mısır Muhammed Cabir Seyyid Ebu’l Ula Mısır Ramil Abuzarov Rusya Sülüs Nesih Kategorisi Birinci Ahmed Fares Rızq Mısır İkinci Üçüncü Juma Hamaher Irak Üçüncü Üçüncü Ihab Thabet Filistin Teşvik Muhammed Cabir Seyyid Ebu’l Ula Mısır Mhamed Safar Bati Cezayir Abdurrahman Al Abdi Suriye Benbou Abdullah Muhammed Bil Kasım Cezayir Mahfood Thannon Al Ubaydi Osman Çiçek Irak Riad Al Abdullah Türkiye Suriye Celî Talîk Kategorisi Albaraka Uluslararası Birinci Mustafa Parıldar Türkiye Hat Yarışması Sonuçlandı* İkinci Hanife Yiğit Alpaydın Türkiye Üçüncü Fatih Özkafa Türkiye Hat yarışmamıza katılarak hat sanatının Üçüncü Mithat Topaç Türkiye yaşatılmasına destek veren tüm sanatçılarımıza teşekkür eder, dereceye Celî Dîvanî Kategorisi giren yarışmacılarımızı tebrik ederiz. Birinci Seyit Ahmet Depeler Türkiye *Ödül töreni ilerleyen tarihlerde duyurulacaktır. İkinci Üçüncü Mahmud Abdullatif Dushu Suriye Daha fazla bilgi için: www.albarakahat.com Teşvik Mohammed Ahmad Shalabi Filistin Aytekin Arslan Türkiye Hadi Salih Irak Hüseyin Ali Shaqule Mohammad Adeeb Ali Suriye Muntasır Al Hamdan B.A.E. Ürdün Albaraka Özel Ödülü Jüri, Albaraka Özel Ödülüne layık eser bulunamamıştır.
SIZ SORUN TARIHÇILER CEVAPLANDIRSIN! Tarihle ilgili merak ettiğiniz soruları e-maille [email protected] hesabına veya postayla Yenidoğan Mah. Kızılay Sk. No: 39 Bayrampaşa-İstanbul adresine gönderebilirsiniz. Alman İmparatorunun İstanbul’a ikinci gelişinde II. II. ABDÜLHAMID JÖN TÜRKLER VE Abdülhamid’in rıhtımda İm- BALKAN ŞEHIRLERI paratoriçenin elinden tutarak VE IMPARATORIÇE İttihad ve Terakki hareketinin Balkan ona saraya kadar eşlik ettiği şehirlerinde doğmasının ve gelişme- Sultan II. Abdülhamid’in misafiri kim olursa olsun sinin sebepleri nelerdir? doğru mu? Y. Emre Yazıcı Ahmet Pak / İstanbul kayıkta karşılaması ve elinden tutup saraya getirmesi İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin erken dönem faaliyetleri Payitahtta elbette düşünülemez. Elimizdeki sağlam kaynaklarda örgütlenmiştir. Bürokrat ve yükseko- kul talebelerinden oluşan bu kadrolar böyle bir bilgiye rastlanmaz. Bu olsa olsa bir yakıştırmadır. daha sonra tutuklama ve sürgünlerle dağıtıldı. Bunu takiben Cemiyet Bilindiği gibi padişahlar misafirlerini mabeynde veya uygun gör- ülke içinde Suriye’yi merkez haline getirmiş ve bu durum, örgütün dükleri bir köşkte kabul ederlerdi. Yalnız Ayşe Osmanoğlu’nun bölgedeki gizli teşkilâtının 1897 yılında ortaya çıkarılması ve yerel Babam Sultan Abdülhamid (Hâtıralarım) adlı eserinde destekçilerinin cezalandırılmasına kadar sürmüştür. Bu süreçte örgü- İmparatoriçe’nin haremi görmek istediğini, bunun üze- tün kurucularından İbrahim Edhem Temo’nun girişimleriyle Bulgaristan rine Sultan’ın onu Şale Köşkü’nden Harem-i Hümayuna ve Romanya’da teşkilatlanan Cemiyet; Selânik, Edirne, Tiran ve Draç gibi “kolunda”getirdiğini yazmaktadır (Selçuk: 1986, s. 51). merkezlerde de örgütlenmiştir. Ancak bu örgütlenme Suriye ve Osmanlı dışı Elimizdeki bilgi budur. Bu davranışın o devir kraliyet Balkan teşkilâtına göre zayıf kalmıştır. 1903 Mürzteg programı sonrasında protokolü gereği olduğu anlaşılıyor. Makedonya’ya büyük devletlerin müdahalesi ve yabancı jandarmanın Mustafa Armağan gelişi bölgeyi Jön Türk faaliyetinin C merkezi haline getirdi. M SELÇUKLULAR DENIZCILIKLE ILGILENDI MI? Y Bunun neticesinde bir yandan CM Anadolu Selçukluları denizcilikle ilgilendi kuvvetleri olmak üzere ikiye ayrılmıştır. bölgede örgütlenme kolaylaşmış, öte MY mi? Muzaffer Çetinoğlu / Konya Aslında Selçukluların ilk denizcilik yandan da yabancı müdahalesine CY faaliyetleri daha Süleymanşah devrinde doğan tepki Müslüman nüfusun Jön CMY Yaşadıkları coğrafi şartlar sebebiyle başlamıştı. Süleymanşah’ın Antakya Türk propagandasına gösterdiği ilgiyi K Selçuklular Anadolu’ya gelinceye kadar seferine çıkarken yerine vekil bıraktığı artırmıştır. Ayrıca Vilâyât-ı Selâse’ye denizcilik, gemi yapımı ve deniz savaşları Ebu’l-Kasım, Kios (Gemlik) limanını ele gönderilen Osmanlı subayları da böl- konularında hiçbir tecrübeye sahip değil- geçirerek burada bir tersane kurdu ve gede Rum, Bulgar ve Makedonların lerdi. Askerî kuvvetleri atlı ve yaya olmak gemi yapımına başladı. Bizans aley- başını çektikleri milliyetçi hareketler- üzere kara kuvvetlerinden meydana gel- hine girişilen bu faaliyetler İmparator den fazlasıyla etkilendiler. Bu koşullar mekteydi. Antalya’nın fethinden (1207) Aleksios tarafından dikkatli bir şekilde çerçevesinde daha sonra Osmanlı sonra deniz kuvvetleri de oluşmaya takip ediliyordu. İmparator denizden ve Terakki ve İttihad Cemiyeti’nin dâhilî başladı. 1214 yılında Sinop’un karadan ve karadan gönderdiği kuvvetlerle tersaneyi merkez-i umumisine dönüşecek olan denizden aynı anda kuşatılmış olması bu ve kızaklarda yapımı süren gemileri Osmanlı Hürriyet Cemiyeti bu bölge- durumu teyit eder. Sultan I. Gıyaseddin yaktırmıştı. Bu donanma tamamlanıp de kurulmuş ve bilhassa 2. ve 3. Ordu Keyhüsrev döneminde deniz kuvvetleri harekete geçebilseydi Selçuklularının bölgelerinde hızla yayılmıştır. gelişmeye başlamış ve böylece Selçuk- denizcilik tarihi farklı gelişecekti. Bu olay- luların askerî gücü kara ordusu ve deniz dan 1214’deki Sinop kuşatmasına kadar Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu denizlerde herhangi bir askerî faaliyetine rastlanılmamaktadır. Kısaca Türk denizciliği Türkiye Selçukluları ile başlamıştır. İlk Türk deniz amirali Çaka Bey, Selçuklu çağında yaşamış ve onlarla akraba olmuştur. Doç. Dr. Muharrem Kesik 10 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Eşyanın Kalbi ŞEYMA AYDIN lın’ın Tarih Deyimleri ve Terimleri Söz- lüğü’nde iskemle için “oturulan eşya” [email protected] iya Paşa Terkib-i Bend’inde anlamı dışında; “üzerine sini, tepsi, şamdan, gaz lambası vs. konulan üç “Seyretti hevâ üzre denir taht-ı veya dört ayaklı alet”in adı olduğu da ifade edilir. Üstelik Osmanlı’da “iskem- Süleyman / Ol saltanatın yeller lecibaşı” diye tabir olunan bir memur- dan da bahsedilir. Bu saray memuru, eser şimdi yerinde” der. Hz. padişahın gidiş zamanlarında ata binip Süleyman’ın semada uçabilen muaz- inerken kullandığı gümüş levha- zam tahtının dahi fani dünyaya yâr ol- larla müzeyyen sedefli iskem- madığını söyler ustalıkla. leyi taşır. Bu gümüşlü sedefkârî iskemlenin Taht göklerden yeryüzüne indi- tamiri için her ğinde kendini insanoğlunun itibar ve sene 25 kuruş ve- mevki sevdasına mündemiç halde bu- rildiği kayıtlarda lur. Siyasette “koltuk” (Eski Türklerde geçer. olturuk), akademide “kürsü” (İngilizce Türk kültü- chair-man) suretine bürünür. Minder- ründe bugün- lerle bezeli peyke ve sayvanlar köy evlerinden saraylara, sandallardan faytonlara klasik dönemde yorgun mi- safirlerini ağırlar vakarla. Hâsılı san- dalyenin dört ayak üzerindeki uzun hikâyesi kulak ardı etmeye gelmez. İskemle Latince scamellum’dan ge- lirken, sandalye (sandaliyye) Arapça sandal ağacından teşrif eder dilimize. Ahmed Vefik Paşa, Kamûs-ı Türkî’de sandalya kelimesini “küçük kürsi ve taht” diye tanıtsa da Osmanlı’da üze- rine tabutun konduğu musalla taşına bile iskemle ya da sandalya dendiği vâkidir. Nitekim Mehmet Zeki Paka- Saltanat makamı Osmanlı’da en mühim hükümdarlık alametlerinden biri de padişahların asaletlerine yaraşır tahtlardı. Sultan I. Mahmud’un kıymetli taşlar ve zarif işlemelerle bezeli tahtı (Kebir Musavver Silsilenâme, Levnî, Topkapı Sarayı Müzesi). 12 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
kü koltuğun prototipi olan tahtlardan tutun da divan veya Ehl-i keyif sandalyesi divana benzer minderli oturma yerlerinin bir başlangıcı olan İlk örnekleri 18. yüzyılda Kuzey Amerika’da üretilen sallanan sandalye sedirler hanelerin baş tacıydı. Oturak, oturgaç veya oturgıç rahatına düşkün kitap kurtlarının bugün de vazgeçilmezi. olarak bilinen sandalyeler arkalı ya da arkasız olabilen, daha İtalya’nın 3 ayaklısı çok rahat toplanabilir portatif taburelerdi. Bunlarla beraber 15. yüzyılda Floransa’da üretilen, stilize bir işçilikle bezeli bu bir de ayakçak / ayakçık diye nam salmış “arkalığı bulunma- sandalyenin üç ayağı güç, iktidar ve disiplini sembolize eder. yan kısa iskemleler” vardı ki, daha çok merdiven ile ilişkili olmasına rağmen Orta ve Batı Anadolu’da sandalye manasın- Zengin evlerin misafirlerine Avrupalı aristokratların da kullanılmıştır. Oğuz destanında sandalyeler için bandeng evlerini süsleyen bu denmiş. Rivayetlere göre “badin/badun” ifadelerinin Soğudça- sandalyede ahşap ve kumaşın zarif buluşması göze çarpıyor. da oturmak anlamına geldiğini belirtelim. İngiliz usulü oylumlu asalet Baki kalan eşya imiş, isim değil 17. yüzyılı karakterize eden en önemli ölçütlerden biri idi Yerinden kalkmayanlar için kullanılan kötürüm tabirinin oymacılık. Bu zanaatı icra eden bir sandalye tipi ile ilişkili olduğuna ne demeli? Batı Anado- hünerli eller, sandalyelere de dokunmadan geçmedi. lu’da tahtadan yapılmış alçak sandalyeler için kötürge tabiri Mısır tılsımı kullanılırmış. Hatta Kuşadası’nda çocukların altına konan Maun renkli, arkalığında oturaklara kötürge denirmiş. Eski Türklerde kötürmek veya esrarengiz bir kanatlı Mısır figürü ködürmek aynı zamanda kaldırmak veya yükseltmek an- bulunan bu sandalye 1880’de İngiltere’de üretilmiştir. lamlarına gelirdi. Kaşgarlı Mahmud Divanu Lügâti’t-Türk’de, kötrümün Orta Asya Türklerinin üzerinde oturdukları kere- 2015 MAYIS / DERİN TARİH 13 vet dükkân veya sergi anlamına geldiğini belirtir. Aynı za- manda yüksek mevkiye çıkmış kişi manalarına da gelir. Nite- kim Kutadgu Bilig’de, “Halkın içinde yükselmiş ve üstün kişi” demek için “budun kötrümü” tabiri kullanılır. Eski Türklerde ailede en büyüğün, devlette ise haka- nın oturduğu bir şeref yeri olan tör herkese yâr edilmezdi. Eski Türklerin seki ya da sekü dedikleri minderli sandalyeler ise tezgâh ve dükkânlarda kullanılırdı. Öyle ki Divanu Lü- gâti’t-Türk’de sekü için “dükkân sergisi” tabiri geçer. Hatta Prof. Dr. Bahaeddin Ögel’in Türk Kültür Tarihine Giriş adlı çalışmasında eski Osmanlı dükkân ve dükkançe sözcük- leri açıklanırken bazar seküsü ibaresi geçer. Bugünkü sandalyelerin Avrupa’da tam anlamıyla Rönesans sonrasında yaygınlaştığını ekleyelim. Eski dönem pazarlarından günümüz kafelerine doğru seyreden sandalyeler, en önemli du- raklarından birini Michael Thonet (1796 - 1871) sayesinde yaşar. Bugün de “Thonet sandalye” olarak bilinen tutkal ve vida kulla- nımını en aza indiren bu eşyalar, ilk olarak Liechtenstein Sarayı’na girmiş, 1851’den itibaren de Viyana kafelerinde yaygınlaşıp bütün dünyada tanınmıştır. Diyar diyar gezip de satırlarımızda so- luklanan sandalye için söylenecekler bit- mez. Kâh taht olur rütbe nişaneler, kâh bir kahvehane köşesinde gariplere yoldaşlık eder. Ne diyelim, sırtını sana yaslayan beşer devletli olsun ey sandalye!
İstikbal’in geliştirdiği Yeni iQ Serisi Yataklar, özel yay sistemiyle her uyku pozisyonunda vücudunuzu destekler. Cooler kumaşıyla vücut ısınızı absorbe eder. İstikbal, yeni uyku teknolojisiyle size kesintisiz uykular diler.
Mayıs’ın Dünyası [email protected] RABİA ALBAYRAK Özgür ülkenin çocuk işçileri Mayıs 1907 Endüstri çağına girerken kadın, genç, yaşlı demeden süren sömürü yarışına maalesef çocuklar da eklenmişti. Öyle ki, ABD’ deki çocuk işçiler sorunu hükümetin çözümlemek için üzerinde durduğu konuların başında geliyordu. Ücret ABD ve çalışma şartları ne kadar kötü olsa da karın tokluğuna fabrika bacası temizleyen çocukların sayısı hiç de az değildi! İmparator buyurdu: Radyo için birleşin 27 Mayıs 1903 - Almanya İki rakip Alman araştırma grubu AEG ve Siemens, İmparator II. Wilhelm’in tavsiyesi üzerine radyo ve telsiz telgraf üretebilmek için birleştiler. Berlin’de kurulan yeni firma TELEFUNKEN 1923 yılında kendi mar- kasıyla radyo üretmeye başlamıştı bile. Yıldırım’ın Argeş Savaşı Petrol tröstüne dur kararı 17 Mayıs 1395 – Romanya 15 Mayıs 1906 - ABD Anadolu’da birliği sağlayan Yıldırım Bayezid gözünü Batı’ya çevirdi. Selanik, Teselya bölgesi, Mora ve Arnavutluk’un ardından Macaristan Amerika hükümeti kendi petrol piyasasına üzerine yürüyen Osmanlı kuvvetleri, Eflak’ta Argeş nehri civarında egemen olduğu ve petrol tekeli uyguladığı Mirçea’nın ordusu ile savaştı. Yenilgiye uğrayan Mirçea’nın tahtına Vlad geçirildi. gerekçesiyle 1890 yılından kalma anti-kar- tel yasasını John D. Rockefeller’in petrol Kafkaslardan Osmanlı’ya tröstüne uyguladı. Çerkes Sürgünü yKaraşal ösılndüye, ni kral 21 Mayıs 1864 Rusya 6 Mayıs 1910 İngiltere Kralı VII. Edward 5 günlük bir hastalıktan Yıllarca Rus mezalimi ile mücadele sonra kalp yetmezliği nedeniyle vefat etti. De- eden Çerkesler, büyük katliamlarla karşı fin işleminin Avrupa’dan gelecek delegasyonla karşıya kalarak sürgüne tabi tutuldular. yapılması planlandığından cenaze 20 gün Bu göç hareketi Çerkesleri yersiz yurtsuz bekletildi. Cenaze kafilesinin başını, yeni bıraktı. Puşkin bu elim hadise için şunları kral adayı V. George çekerken Alman İm- yazacaktı: “Onları bereketli otlaklarından paratoru II. Wilhelm de atının üzerinde kovduk. Köyleri yakılıp yıkıldı, bütün bir davetliler arasındaki yerini almıştı. Bin- boy yok edildi”. lerce kişinin baygınlık geçirmesine yol açan bunaltıcı sıcağa rağmen tören İNGİLTERE Buckingham Sarayı’nda tamamlandı. 16 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Miras Metinler AZERBAYCAN CUMHURİYETİ NASIL KURULMUŞTU? B ugün nüfusu 90 milyonu kar ve istiklâl kaybedilir. Bu acı devre geçen Türklük dünyası içe- bir asır kadar devam ettikten sonra, risinde, ilk defa müstakil oldukça uzun süren çeşitli mücadele- ler neticesinde Bolşevik ihtilâlinden cumhuriyet kurmuş olan sonra Azerbaycan Türk Cumhuriyeti ilân edilir ve yeniden istiklâle kavu- Türkler Azerîlerdir. Azerbaycan Türk şur. Fakat, bu çok kısa sürer, tekrar Rus istilâsı başlar. Cumhuriyeti, bizim Türkiye Cumhu- Azerî Türklerinin 1918’de istiklâl riyetinden beş buçuk yıl kadar önce kazanmalarında Türkiye Türklerinin de ehemmiyetli rolü olmuştur. 1917 (28 Mayıs 1918) kurulmuştur. 1917 Bolşevik İhtilâlini istiklâl elde etmek Faruk Kadri Timurtaş için uygun bir fırsat sayan Azerî Türk- (1925-1983) Bolşevik ihtilâlinden sonra, Rus esiri leri, önce öbür Kafkasya milletleri ile beraber bir “Mâverâ-yı Kafkasya 20. yüzyılın ilk çeyreğinde, Türkler arasında ilk istiklâl kazanan- Komiserliği” meydana getirmişlerdi hemen her gün yeni bir (28 Nisan 1917). Bu bir nevi federatif haritanın çizilip çöpe atıldığı lar Azerîler olmuştur. Ne yazık ki, devlet idi. Kafkas cephesi kumandanı günlerde Türk dünyasında ilk C Vehip Paşa’nın Kafkasya milletlerinin kez bağımsız bir cumhuriyetin M bu istiklâl ancak iki yıl sürmüş, 27 Rusya camiasından resmen ayrılmala- kurulduğunu biliyor muydunuz? Y rı için yaptığı telkin ve teklif müsbet Azeriler tarafından kurulup CM Nisan 1920’de bu Türk Cumhuriyeti, sonuç verdi. Ve Azerbaycan Cumhu- kızıl emperyalizmce boğulan MY riyeti ilân edildi. İstiklâl elde etmek bu kısa ömürlü cumhuriyetin CY Sovyet Rusya tarafından ortadan kal- için Ruslarla savaşan orduya Türkiye hikâyesini, tarihî Türkiye CMY Türkleri de katılmışlardı. Enver Pa- Türkçesi metinlerinin son büyük K dırılmıştır. Bilindiği gibi Azerbaycan, şa’nın kardeşi Nuri Paşa “İslam Ordu- hocalarından Prof. Dr. Faruk su”nun başında bulunuyordu. Kadri Timurtaş bakın nasıl bir İran Azerbaycan’ı (cenubî) ve Kafkas- Umumî reyler ile seçilen “Azerbay- letafette anlatmış (Son Havadis, 8 ya Azerbaycan’ı (şimalî) olmak üzere can Millî Şûrâsı”, 28 Mayıs 1918’de bir beyanname ile Azerbaycan Halk Haziran 1968). ikiye ayrılmaktadır. 1918’de istiklâli- Cumhuriyetini ilân etti ve ilk Vekil- ler Heyeti Başkanı Feth Ali Han ile iki ni elde eden Azerbaycan, Kafkas Azer- gün sonra telgrafla bütün dünyaya bu yeni cumhuriyeti bildirdi. Azerbay- baycan’ıdır. Azerbaycan tâbiri önce can Cumhuriyetinin ilânı Türkiye’de büyük sevinç doğurmuştu. İran kısmı için kullanılırken daha Müstakil Azerbaycan Cumhuri- sonra Şimal kısmı için de kullanılmış yeti ancak iki yıl kadar yaşayabildi. Çarlık Rusya’sının emperyalizmini, ve 28 Mayıs 1918’den sonra bu kulla- fütuhat niyetini, istilâ emel ve usulle- nış resmiyet kazanmıştır. (...) Azerbaycan eski bir Türk ülkesi- dir. Burası bin beş yüz yıldan fazladır Türklerin elindedir. Mîladi 4. asırdan itibaren buralarda Hun, Sabır, Hazar, Bulgar, Oğuz, Peçenek, Kıpçak Türk- rini tamamiyle ve aynen benimseyen Sovyet Rusya, ihtilâlden sonra ortaya leri görülür. Bir ara Arap istilâsına da çıkan cumhuriyetleri birer birer ezdi: bu arada Azerbaycan Cumhuriyetini uğrayan Azerbaycan’da Selçuklular, de tekrar ortadan kaldırdı. (...) Atabeyler, Karakoyunlular ve Akko- Aziz Azerî kardeşlerimizin 28 Ma- yıs 1918 ve 27 Nisan 1920 günlerini, yunlular, Safevîler, Osmanlılar, Afşar gönlümüz tamamiyle kendileriyle be- raber olarak anıyoruz. İnşallah yakın ve Kaçar Türk sülâleleri hâkimiyet bir gelecekte müstakil, hür Azerbay- can Cumhuriyetinin kuruluşunu, hep kurmuşlardır. birlikte kutlarız. (...) Kafkas Azerbaycan’ında 18. asır ortalarına doğru müstakil hanlıklar ortaya çıkar. Bunlar yüz yıla yakın bir zaman devam eder. 19. asrın başların- da Rus işgali ile hanlıklar ortadan kal- 18 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Bunu da Gördük GALATA KULESİ’NDEKİ TUĞRAYA İADE-İ İTİBAR Galata Kulesi Bizans zamanında fener kulesi olarak kendisini buradan bırakmış Boğazın maviliklerine. Ne inşa ettirilmiş, Cenevizliler tarafından yeniden yaptırıl- hazin: 1927’de tuğraları yasaklayan kanun çıkarılınca mış. O gün bugün bir kartal gibi şehrin ufuklarını gözet- nobran eller onun bedenine de uzanmış. Kulenin tami- lemekte. Osmanlılar şehri alınca tamir ettirerek bazen rine dair giriş kapısının üstüne asılan kitabedeki tuğra hapishane, bazen rasathane, bazen de yangın gözetle- kazınmaya çalışılmış. Neyse ki taşın vefası insanoğlu- me kulesi olarak kullanmışlar. Tepesindeki külah biçi- nunkine galip gelmiş de solgun izi hâlâ seçilebiliyor. mindeki cumba da bu dönemin eseri. Hezarfen Üstad Bizi utanmaya ve hatamızı tamire davet ediyor. 20 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Banka senin! NEDEN ŞUBEYE GiDESiN? Kuveyt Türk’ten yeni nesil dijital bankacılık platformu: Senin Bankan Senin Bankan, sen neredeysen orada; akıllı telefonunda, tabletinde, bilgisayarında. Türkiye’nin Hesap EFT ve Şube ilk dijital işletim ücreti havale ücreti YOK! faizsiz bankacılık platformu YOK! YOK! Ayrıntılı bilgi ve başvuru: seninbankan seninbankan seninbankan Yeni nesil şubesiz banka seninbankan.com.tr
Aktüel ÖZLEM KOCUKELİ ÖZBAY [email protected] Müjde! 1927’den 1992’ye NOSTALJİK OTOBÜSLE kadar İstanbul’da kullanılan TARİH TURU otobüsler geçtiğimiz ay yeniden sefere başladı. İETT FOTOĞRAFIN KUR’AN’IN İLK YAZILI NÜSHASI ALPARSLAN’IN TÜRBESİNE tarafından aslına uygun olarak OSMANLICASI ALMANLARA EMANET ÇOK YAKLAŞTILAR yeniden imal edilen Büssing, Leyland, Renault-Scemia mar- Geç Osmanlı döneminde Kur’an-ı Kerim’in ilk yazılı nüshası TİKA’nın Türkmenistan’ın Merv ka otobüslerde seyahat tam modernite ve fotoğraf arasındaki bulundu. Ama bir İslam ülkesinde şehrinde Sultan Alparslan’ın meza- bir nostalji turu vaat ediyor. değil, Avrupa’nın göbeğinde, Berlin rını bulmak için gerçekleştirildiği Güzargâh neresi mi? Tabii ki ilişkiyi bir kitap ya da makale Devlet Kütüphanesi’nde. Maerkische kazılardan önemli bulgulara ulaşıldı. tarihî yarımada. Bu otobüslere sayfalarında okumuş olmalısınız. Allgemeine Zeitung isimli gazetenin Kazı çalışmalarının eş başkanların- de nostaljik bir rota yakışırdı haberine göre, Devlet Kütüphanesi dan Selçuk Üniversitesi Edebiyat zaten, değil mi? Yolunuz tarihî Peki, bu ilişkiyi bir sergi basın sözcüsü Jeanette Lamble, Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. yarımadada Topkapı, Fatih, koridorlarında seyreylemek nasıl nüshaların Corpus Coranicusm isimli Osman Eravşar’ın açıklamasına göre Eminönü ve Beyazıt’a düşerse bir araştırma projesi kapsamında, Ortaçağ kaynakları açık şekilde Sul- bu şirin mi şirin otobüslerin olurdu?“Camera Ottomana: Zürih’teki bir laboratuvarda incelendi- tan Alparslan’ın cenazesinin Merv’e durağınıza yanaşmasını bek- Osmanlı İmparatorluğu’nda ğini bildirdi (Proje Avrupa’da bulunan getirilip, Cuma Camii’ne defnedildi- lemeye değer. İETT otobüsle- Kur’an-ı Kerim nüshalarını bilimsel ğini söylüyor. Macan Cuma Camii’ni rinde kullanılan İstanbulkart Fotoğraf ve Modernite, olarak inceliyor). Buna göre yedi yap- içine aldığı düşünülen alanda yapı- burada da geçerli. Kuru kuru 1840-1914”sergisi fotoğraf rak pergament üzerine yazılmış Kur’an lan çalışmalarda Selçuklu yapısına yolculuk olmaz tabii. Tıngır teknolojisinin İmparatorlukta nüshalarının 606-652 yıllarından ait oldukları tahmin edilen çini ve mıngır seyahatinize nostaljik gelişimi ve kullanım alanlarını kaldığı belirlendi. Bu demek oluyor mimari parçalara ulaşılmış. Özellikle şarkılar da eşlik ediyor. Hangi inceliyor. Küratörlüğünü Zeynep ki, büyük ihtimalle Hz. Muhammed’in bir kitabe parçası ekibi hayli heye- otobüsü hangi güzergahta Çelik, Edhem Eldem ve Bahattin (sav) hayattayken yazdırdığı nüsha- canlandırmış. Kırık ve tahrip olmuş yakalayabilirsiniz, işte bilgisi: Öztuncay’ın üstlendiğini de lardan biri ile karşı karşıyayız. Peki bu kitabenin diğer parçalarına da bu nüshalar Almanya’ya nasıl geldi? ulaşılırsa, Alparslan’ın mezar yerinin Renault: 61B Beyazıt-Tak- belirtelim. Tahminler Kahire’de yaşayan bir bilim nerede olduğu açıklık kazanmış sim hattında, 09:30’da Beya- adamına miras kalan nüshaların, 19. olacak. 943 yıldır üzerinde nice zıt’tan hareketle, Beyazıt-Lale- Yer: ANAMED (Koç Üniversitesi yüzyılın sonlarında Almanya’ya getiril- bayrağın dalgalandığı topraklarda li-Unkapanı-Şişhane-Taksim; Anadolu Medeniyetleri diği yönünde. Anlayacağınız Kur’an-ı bir mezar yerini tespit etmek, iğne Araştırma Merkezi) Kerim’in ilk yazılı nüshası Berlin Devlet ile kuyu kazmak demek. Tarihin bu Bussing: 87 Topkapı-E- Kütüphanesi’ne emanet. kıymetli emanetine bir an evvel ula- dirnekapı-Taksim hattında, Adres: İstiklal Caddesi No: 181 şılması için ekibe ha gayret diyoruz. 09:05’te Topkapı Suriçi’nden Merkez Han Beyoğlu / İstanbul hareketle, Edirnekapı-Fa- tih-Unkapanı-Şişhane-Taksim; İletişim: 0 212 393 6000 Leyland: 35 Kocamusta- BİTLİS’TE TARİHÎ MESCİD İBADETE AÇILDI fapaşa-Eminönü hattında, 09:30’da Kocamustafapa- Bitlis’te 426 yıllık Şemsiye Mescidi, 3 yıl süren şa’dan hareketle, Cerrahpa- restorasyonun ardından ibadete açıldı. Şemseddin şa-Yusufpaşa-Unkapanı-Emi- Han’ın oğlu Şerefhan tarafından 1589 yılında yaptı- nönü güzergâhında hizmet rılan tarihî mescidin restorasyonu Şerefiye Meydan verecek. Vakfı tarafından gerçekleştirildi. Vakıflar Bölge Mü- dür Vekili Sait Sancar’ın açıklamasına göre mescitte 22 DERİN TARİH / 2015 MAYIS müftülük tarafından atanan imamla birlikte 100 kişi ibadet edebilecek.
Aktüel SERGİ Aşk-ı Nebi BEYOĞLU’NDA 1500 YILLIK Kutlu Doğum Haftası BİZANS MEZARLARI ÇIKTI kapsamında düzenlenen ŞEHZADE 76 YAŞINDA TÜRK VATANDAŞI OLDU sergide Hz. Peygamber’e (sav) İtalyan millî kahramanı Giuseppe övgü dolu sözlerden oluşan Garibaldi 1863’te İstanbul Beyoğ- ABD’de yaşayan Osmanlı Amerikalı Suzanne Hanım da Türk 63 Hilye-i Şerife ziyaretçileri lu’nda İtalyan İşçi Yardımlaşma Der- C hanedan üyesi Cengiz Nazım vatandaşlığına geçmek için resmî bekliyor. Bugüne kadar neği kurmuştu. İstiklal Caddesi’nde M Osmanoğlu 76 yaşında Türk kim- işlemleri başlatmış. geleneksel İslam sanatları Deva ve Perukar çıkmazlarına bakan Y liğine kavuştu. Sultan V. Mehmed alanında düzenlenmiş bu en Societa Operaia, bilinen adıyla Gari- CM Reşad’ın torunu Mehmed Nazım “Çok zengin bir adam değilim kapsamlı serginin geçtiğimiz baldi binası bir süre önce TÜRSAB’a MY Efendi’nin üç oğlundan ilki olarak ama ailemi burada kurdum, bura- ayki açılış programında bir ilk devredildi. radikal.com.tr’den Ömer CY 1939 yılında Kahire’de doğan Cen- ya çok şey borçluyum. Amerika’yı yaşandı: Ayasofya’da 85 yıl Erbil’in haberine göre bir yıldır süren CMY giz Nazım Efendi, Türkiye Cumhu- çok sevsem de Osmanlı ruhum sonra ilk kez Kur’an-ı Kerim restorasyon çalışmaları sırasında, K riyeti kimliğini New York Başkon- Türkiye’dedir. Yani kalbim ABD’de, binanın statik yapısını sağlamlaştır- solosu Ertan Yalçın’ın elinden ruhum Türkiye’de” diyor Şehzade. okundu. mak için temelleri açılınca görevlileri aldı. Fransız, Lübnan ve Amerikan 91 sene evvel, 3 Mart 1924’te Yer: Ayasofya Müzesi kiremitlerin arasında bir sürpriz vatandaşlıklarından sonra nihayet vatanlarından sürgün edilen Tarih: 10 Haziran’a kadar. bekliyordu: Bir kurukafa. Müze Türk vatandaşlığına kabul edilen Osmanoğullarının kalplerini kay- arkeologları gözetiminde devam Cengiz Nazım Efendi, 263 dolar bettiğimizi biliyorduk. Ruhlarının Hayallerle Dolu Küçük Evler eden kazılarda bunun 4-5. yüzyıla ödeyerek 10 yıllık Türk pasaportu buraya münhasır olduğunu öğren- 2014’te 20. yılını kutlayan tarihlenen bir mezara ait olduğu için de başvuruda bulunmuş. Eşi mek ise buruk bir saadet bahşetti Rahmi M. Koç Müzesi’nin tespit edildi. Ayrıca yedi mezar daha doğrusu. 20. Yıl Özel Sergisi başlığıyla bulundu. Pera bölgesinde kiremit geçtiğimiz Kasım ayında örtülü mezarlara ilk kez rastlanıyor. FATİH’İN GÜLLELERİ DAĞIN TEPESİNDE NE ARIYOR? açtığı bu sergi, tarihte Arkeologlar bölgede bir nekropolün oyuncak, koleksiyon objesi, (mezarlık) olabileceğini ve komşu Konya’nın önemli silüetlerin- Gedik Ahmed Paşa’ya Karamano- hobi malzemesi, vitrin süsü binaların altında da bu tür mezarlar den Takkeli Dağ’da bulunan Ge- ğulları tehlikesini bertaraf etmesi olarak kabul edilmiş seyrine bulunabileceğini öne sürüyorlar. vale Kalesi ve çevresinde 2012’de emrini veriyor. Gedik Ahmed de doyum olmayan bebek Temel kazıları sırasında Osmanlı ve başlatılan kazılarda son olarak Konya’nın kilidi olan Gevale Kale- Bizans dönemine ait pek çok tabak, Fatih dönemine ait gülleler si’ni kullanılamaz hale getiriyor. evlerinden oluşuyor. Bebek evi çanak ve şamdan gibi pişmiş toprak bulundu. Dağda efsanelere konu Fatih’in güllelerini kazı sırasında deyip geçmeyin, her birinde kaplar da bulunmuş. Pera-Garibal- olan 5 bin yıllık sur ile sarnıçlar etrafa dağılmış vaziyette bulduk. döneminin stilize zevk ve di-Bizans-Osmanlı… Tarih akıl almaz arasındaki kaleden temren adı Sayımları yapılarak müzeye estetiğini, kültürünü okumak rabıtalar inşa edip katman katman verilen çok sayıda ok uçları da teslim edildi. Ortaçağ savaş tek- şaşırtmaya devam ediyor. çıkarılmış. nolojisinin en önemli unsurları mümkün. olarak bunları bilim tarihine ka- Yer: Rahmi Koç Müzesi İPEK YOLU’NDA TÜRK ŞEHRİ Peki medeniyetler beşiği Kon- zandırdık.” 1700 rakımda devam Tarih: 16 Haziran’a kadar. ya’da bu gülleler ne arıyor? Nec- eden kazı çalışmalarında bakalım Adres: Hasköy Cad. No: 5 Çin’in İpek Yolu üzerinde bulu- mettin Erbakan Üniversitesi’nden tarihin başka hangi hediyeleriyle nan Chuzhou şehrine Türk merkezi Prof. Dr. Ahmet Çaycı’ya kulak karşılaşacağız! Hasköy / İstanbul kuruluyor. ‘Turk City’ adı verilecek verelim: “Fatih Sultan Mehmed, olan ticaret, sanayi, kültür, sağlık ve turizm merkezi için çalışmalar baş- ladı bile. 1500 Türk firmasının yer al- ması beklenen merkezde üç yıl kira alınmayacak. Amaçlarının Türkiye’ye gelmeden önce Çin halkının Türkiye ve ürünleri hakkında bilgi edinmesi olduğunu aktaran Chuzhou Şehri Belediye Başkanı Zhang Xiangan, bölgede yer alacak firmalara ücretsiz danışmanlık hizmeti vereceklerini de belirtti. Kadim komşularımızın bu zarif jesti kalbî bir teşekkürü hak ediyor. 24 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Genç Kalemler Paris’te Yatan Yurtsuz Ş[email protected] Ö ğrencilik yıllarımda Pa- Yanında yatan Abdürrahim Efen- lanmasını, arkasından Kur’an-ı Ke- ris Bobigny Müslüman di de Paris’te otelden otele taşınır. rim okutulmasını vasiyet etti.” mezarlığında şehzade- Son olarak Saint-Honore adlı bir ler ve hanım sultanla- otelde kalır. Yan odada kızkardeşi Osmanoğulları’nın suçu neydi rın yattığını öğrenmiştim. En çok Şadiye Sultan vardır. Şadiye Sul- ve neden bu kadar ıstırap çekmiş- dikkat çeken isimler Abdülhamid tan’a göre Şehzade intihar etmiştir: lerdi? Cevap basit. En büyük suç- Han’ın iki evladıydı. Sultan Hamid ları İslamı ve bu dine sancaktarlık Han’a borcumu ödemek için gidip “Bir gün odama geldi. Üstü başı yapan milleti tahtlarından, evlat- şehzadelere birer Fatiha okumalıy- perişandı. Halinde bir fevkaladelik larından, canlarından vazgeçecek dım. olduğu aşikârdı. Yanında getirdiği kadar çok sevmeleriydi. Bu yüzden filedeki birkaç konserveyi, bir el- sürüldükleri Avrupa’da kimi açlık- Bu niyetle Paris’e ulaştım. Her bise fırçası ile yarım şişe kolonya- tan, kimi hastalıktan, kimi de ruhî sene milyonlarca insanın görmek yı bana hediye edip savuştu. Sonra bunalımdan vefat etmişti. Ancak için can attığı demir yığını Eyfel’i odasına giren Şehzade Orhan Efen- hiçbir zaman ülkeleri aleyhinde bir değil de, Bobigny’de yatan iki çına- di kendisini ölü buldu. Sürgün acı- girişimde bulunmadılar. Bu bile ül- rımızı görmek arzusuyla yanıyor- larına dayanamayıp düştüğü ağır kelerine olan sevgi ve bağlılıklarını dum. Yaklaşık 45 dakikalık bir ara- ruhî buhran neticesinde kaldığı göstermez mi? ma sonunda iki kardeşin yan yana otel odasında aşırı morfin alarak yapılmış mezarlarını bulmuştum. intihar etmişti. Geride bıraktığı 200 Artık gözümüzü açmalı ve Sul- Ama kabirlerinin halini görünce frank meblağındaki son parasıyla tan Hamid’in “Kızıl Sultan”, Vah- Hz. Peygamber (sav) övgüsüne maz- otel ve cenaze masraflarının karşı- deddin’in “vatan haini”, Kanuni’nin har olan bir hanedanın evlatlarına haremden çıkmayan padişah olma- vefasızlığımızın boyutunu anla- dığını öğrenmeli, sahte ve gerçek dım. O kadar bakımsızlardı ki, 3-5 kahramanları ayırt etmeliyiz. sene sonra bulunmaları imkânsız hale gelecekti. Bir defasında Şehzade Kayıhan Osmanoğlu’na, “Günümüzde gay- Bu iki şehzadenin nasıl vefat rimüslimlerin vaktiyle el konulan ettiğini biliyor musunuz? Şehza- malları ve mülkleri geri verilirken de Ahmed Nuri Efendi Nice’de bir siz neden hakkınızı aramıyorsu- parkta ölü olarak bulunur. Göğsün- nuz?” diye sorduğumda bana, “Biz den çıkan mektupta şunlar yazılı- malı, mülkü değil, alınan itibarımı- dır: “Ölümümden kimseyi mesul zın verilmesini istiyoruz” demişti. tutmayın, açlıktan ölüyorum. Yele- Bunu Bobigny’de şehzade mezar- ğimin iç cebinde beni İslamî usul- larını gördüğümde bir kere daha lere göre Müslüman mezarlığına tasdik ettim. defnetmeye yetecek para var”. Bu satırları okuyan polis, “Daha bir ay Sefa Acay yaşayacak kadar parası olduğu hal- Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi de cenazesini düşünüyor, enayi” Kamu Yönetimi mezunu. diye alay etmiş. 26 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
B eklenmedik bir AYIN KELIMESI bestekârı kim? Ne önemi zamanda kula- var? ğınıza çalınan Muhayyer bir türkü bir Ok gibi hûblar beni yay anda sizi alır, bütün çevre Bir makamın bağlarınızdan koparır ve peşinde... dan yabana attılar başka âlemlere götürür. Çın sabahta, uçsuz bucak- başka muhayyer, bu sefer Saadetdin Bilmediler kadrimi ucuz sız bozkırın orta yerinde, Kaynak’ın şarkısı 20. yüzyıldan “dönül- dere kenarındaki ağaçları mez bir akşam” garipliğine sürüklüyor bahâya sattılar altınlaştıran güneşin göl- beni: gesini yaydığı engin ufuk- Neydi vaktinde güzeller larda mahiyeti meçhul Batan gün kana benziyor kuşlar gibi kanat çırpan Yaralı cana benziyor (esmerim vay vay) bûseler vâdettiler bir ses: Âh ediyor bir gül için Şu bülbül bana benziyor (vay benim Bir söz ile hâsılı şu gön Söğüdün yaprağı nârindir nârin garip gönlüm) lümü aldattılar Gece kapladı her yeri İçerim yanıyor dışarım Keder sardı dereleri… Gördüm ol hûri sıfat serin... Hafız Saadetdin’e rahmetler okur- ağyâr ile ülfet eyler Bu Sivas’ın meşhur “Zeynep” tür- ken, “Allah!” dememek mümkün mü? İşte “Çile bülbülüm çile...” Muhay- Hasetinden Dertliyi top küsü... M. Ekrem Karadeniz’in Türk yer’in bugün de dillerden düşmeyen Mûsıkîsinin Nazariye ve Esasları kita- şahikası... Bir de Safiye veya Müzeyyen lar gibi patlattılar okursa... bında bu türkünün “muhayyer” ma- Güzeller Dertli’yi ok kamında olduğu kaydı var. Bu türkü Muhayyerliğimi tamamen kaybet- gibi yaydan, yani yazdan benim bir süre muhayyerde karar tim ve muhayyer makamına teslim kıra, çöle atmışlar. So- kılmama sebep oldu. İyi de oldu. Zen- oldum! Ve Âşık Dertli’nin mısraları, nunda da hasetinden toplar gibi patlat- gin musikimizin derinliklerine doğru mışlar! bir yolculuğa çıktım. Yahya Kemal’in D. MEHMET DOĞAN Musiki ıstılahlarımızı kayda alan ve tabiri ile “gemiler geçmeyen bir um- kâğıda dökerek kalıcılaştıran Yılmaz manda” idim ve inanır mısınız “hâlâ o [email protected] Öztuna, muhayyer makamının Türk besteler çalınıyordu”. musikisinde çok kullanılan, eski ve basit bir makam olduğunu belirttikten Oysa “muhayyer” denilince, aklıma sonra “hüseynînin inici şeklidir” diyor. musiki kolay kolay gelmezdi. Bir geldi, Bilhassa halk musikisinde çok kullanı- pir geldi. lırmış. Muhayyerin birleşik makamları da var: Muhayyer bûselik, muhayyer İşte Hacı Sadullah Ağa’nın bestesi: ırak, muhayyer kürdî, muhayyer sün- büle, muhayyer zengüle, muhayyer Âh, bir elif çekti yine sîneme cânan bu zirkeş... gece Muhayyerin bir makamın adı olma- dan önceki başka anlamları olabilece- Pek sarıldı bana ol serv-i hırâmân bu gece ğine davetiye çıkarıyor Öztuna, pek Ayın ondördü gibi dün gece mecliste idi yapmadığı bir şeyi yapıyor, “Ha ile ya- zılışı galattır, hı ile olacaktır” diyor ve Kande akşamlayacak ol meh-î tabân bu “hayr” masdarından türediğini belirti- gece yor. Ferit Devellioğlu da aynı fikirde. Ali Nazima ile Faik Reşad’ın müşterek (Sevgili sineme yine bir elif çekti, yani kılıçla yaraladı beni; o servi yü- eseri Mükemmel Osmanlı Lügati’nde rüyüşlü bana bu gece pek sarıldı. Ayın ondördü gibi dün gece aramızda idi, muhayyer, “tahyir edilmiş, birinin ihti- acaba o parlak ay bu gece nerede ak- yarı uhdesine (seçimi eline) bırakılmış” şamlayacacak?) olarak açıklanıyor. Tabii yaygın kulla- nımını da veriyor: “Beğenildiği sûrette 18. asrın sonlarından gelen bu alınmak, beğenilmediği halde reddo- nağmenin melâli devam ederken, bir lunmak şartıyla emaneten alınan mal”. Fakat musiki ilgili bir kayıt yok. Ahmet Vefik Paşa Lehçe-i Osma- ni’sinde iki muhayyere yer veriyor: biri ha ile diğeri hı ile. Birincisini 28 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Seyyah Kelimeler “hayran edici, şaşırtıcı” olarak açık- ya Ankara’nın bir armağanıdır”. Du- İngiliz ve Fransız tüccarlarının kulak- lıyor. Gerçekten “muhayyer” şar- dak bükenler olur. larında ürünün asıl adından çok çınla- kılar beni hayran etti! İkincisinin mış olmalı. tarifi şöyle: “İhtiyara, dileğe bağlı, Tiftik keçisinin yünü tiftik (angora), iradeye menut, beğendiği halde bir zamanların ipek kadar makbul bir Evliya Çelebi’ye göre, Ankara halkı- alınmak şartıyla kaldırılan mal”. giyim malzemesi idi ve tamamen An- nın işi “sof ve muhayyercilik”tir. Bura- Paşamız da kelimenin musiki ta- kara’ya mahsustu. Şimdiki giyim kuşa- dan muhayyerin sofun en âlâsı olduğu rafından söz etmiyor. mımızda bu maddenin yeri neredeyse çıkarılabileceği gibi, farklı bir kumaş kalmadı. Sentetik iplikler gerçek ipeği da anlaşılabilir (Ankara şer’iye sicille- Kubbealtı Lügati’nde de iki ve tiftiği piyasadan sildi. Belki “tiftik” rinde kelimenin hem iade şartlı, hem yerine “moher” desem, konu aydınla- kumaş anlamında da kullanıldığı gö- muhayyer var. İkisinin de Os- nabilir. Tiftiğe öyle yabancılaşmışız ki, rülüyor). “Mohair” böylece seçkin, has manlıca yazılışı aynı, yani “hı” ancak İngilizcesi söylenince anlıyoruz! tüy, yün ve Ankara’da tiftik ipliğinden ile. Birincisinin “tahyir”den tü- dokunan bir nevi çizgili kumaş... Nite- rediği kayd edilmiş. Açıklaması Evet, “moher” İngilizce imlâsıyla kim Batı dillerinde tiftik yüksek kali- “müşteriye memnun kalmadı- “mohair”. Hâlâ günlük hayatımızda tesinden ötürü “asil yün” veya “elmas ğı, beğenmediği takdirde geri yeri olan bu kelimenin aslı ne ola ki? iplik” olarak bilinirmiş. getirmesi şartıyla satılan”. İkin- “Muhayyer” desem, bir benzerlik ku- ci “muhayyer”in Arapça “mu- rulabilir mi? Mutlaka kurulmalı! Çün- Ne diyelim? “Angora’nın moheri/ hayyer”den geldiği belirtilmiş. İşte bu, kü kelimenin aslı “muhayyer”. Tabiî Fetheylemiş her yeri!” musiki ile ilgili olan “muhayyer”. Aynı kelimenin sonundaki “hair”i de ihmal kelimenin iki ayrı madde yapılması bir etmemek lâzım: “Muhayyer”i bilme- Eski musikimizin ses incelikleri, yana, ikincisinin açıklamasında kök- yen bugünün nesilleri, “hair”i çok iyi söz incelikleriyle yarışıyor. İşte Tan- bilgisi vermekten kaçınılması şaşırtıcı bilebilir! Çünkü medeniyet dili Türk- burî Mustafa Çavuş: “Sen çıkarma giz- (yani muhayyer!). çeyi unuttukça, İngilizce kelimelere le aşkın / Muhayyerdir zira perde.” Udî daha fazla aşina olduk. İşte saç, kıl, tüy Nevres: “Gün kavuştu su karardı beni Muhayyer sadece bu anlamlarıyla demek “hair”! Ya muhayyer? üzme güzelim...” Münir Nureddin: mı kültür tarihimizde yerini alan bir “Çepçevre bahar içinde bir yer gördük / kelime? Değil elbette. Hareli, tahrirli, Bir zamanlar bizim alışveriş lisanı- Ferhad ile Şirin’i beraber gördük...” yani çizgili (kâğıt, kumaş) anlamı ya- mızda en çok kullanılan kelimelerden nında, eskiden kullanılan şekerrengin- biriydi “muhayyer”. Malına güvenen İki muhayyer şarkıdan birini seç de bir cins kâğıt da “muhayyer” olarak esnafın: “Muhayyer, al götür, kalite- bakalım! anılıyor. sinden şüphe edersen geri getir” ma- kamında kullandığı bu söz, yüzyıllar Beste Münir’in ama güfte de Yahya Muhayyerle ilgili arayışlarımızı önce tiftik için Ankara’yı mekân tutan Kemal’in. Fazla muhayyer kalmak ol- maz! Celâl Esad Arseven’in Sanat Ansik- lopedisi’ne kadar götürüyoruz; “Mu- hayyer: Hareli ve tahrirli mânasına kullanılır. Hâreli (menevişli) kâğıt ve kumaşlara denir. Ankara’da dokunan sofların bir cinsine de bu isim verilir ki, vaktiyle bunlardan kürk kabı ve kaftan yapılırdı”. Arseven, kelimenin Fransızcasını da kaydediyor: “Moire”. “Moire”nin, hâre, hâreli kumaş olduğunu Çetin Ertürk’ün Fransızca-Türkçe Bilge Söz- lüğü’nden öğreniyoruz. Fransızcadan Türkçeye sözlüklerimizin klasiği Ka- mus-ı Fransevî’de daha tatminkâr bil- giler vardır elbette: “Keçi tiftiği men- sucadı (dokuması), sof, gezi. Hâreli kumaş”... Keçi, tiftik, kumaş ve Ankara... Şim- di desek ki, “bu kelime, bütün dünya- 30 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Usta Kalemler İSTANBUL’UN MEKÂNSIZ SAKİNLERİ » Tuhaf dostluklar Osmanlı İstanbul’unun olmazsa olmaz sakinlerinden sokak köpekleri çocukların eğlencesi, yaşlıların yoldaşı, sosyal hayatın bir parçasıydı (Tablo: Leonardo Mango, “Golden Horn” ). 32 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Prof. Dr. SEMAVİ EYİCE İstanbul’a en çok yakışan DERİN TARİH İÇİN YAZDI tanımlamalardan biridir “köpekli İ stanbul sokaklarında başıboş deki ev ve konakların cephelerinin sokaklar şehri”. dolaşan köpekler Osmanlı dö- koyu kırmızı renge boyanmasıdır. Osmanlı’da bu neminde oldukça meşhurdu. O çağlarda bütün özel inşaatlar, ev- sevimli dostlar ler ve meskenler ahşaptan yapılır ve hemen her köşe Kendi aralarında mahalleleri herkesin kendisinin imal edebildiği başından usulcacık “aşı boyası” ile boyanırdı. Sadrazamın çıkar, selamını ve sokakları paylaştıkları dahi söyle- arzusuna göre şehrin ana yollarında- esirgemezdi ki bütün ahşap binalar koyu kırmızı ahaliden. nirdi. Bir sokağın köpekleri diğer so- renkte aşı boyası ile daha gösterişli bir İstanbul’un hale getirilir. hafızası Semavi kağa gidip yerleşemezdi. Yabancılar Eyice saadetimize İstanbul halkının çeşitli vesilelerle ve kederimize tarafından İstanbul hakkında yazılan belli ettiği ince bir mizah anlayışı var- ortak olan sokak dır. Sadrazamın bu emirnamesi kar- köpeklerinin kitaplarda şehrin iç sokaklarına gir- şısında İstanbul halkından bir zümre renkli hikâyesini derhal harekete geçer. Başıboş dolaşan anlatıyor. meyi tasarlayan yabancıların köpekle- köpekleri yakalayarak aşı boyasıyla, evler ve konaklar gibi kırmızıya bo- Denizi’nde bulunan ve üzerinde hiç re dikkat etmeleri gerektiği bilhassa yayarak sokağa koyuverirler. Sadraza- kimse yaşamadığından Hayırsız Ada mın bu mizahî olaya pek güler yüzle namıyla bilinen adalardan birine gö- belirtilir, bu hususta uyarılırlardı. karşılık vermesi beklenemezdi elbet- türülür. te. Hadiseyi anlatan yazarın ifadesine Hatta bu ikazlardan birinde çok göre Sadrazam İstanbul sokaklarının Bu, korkunç bir katliamdı. Çünkü bu zavallı sakinlerinin hepsinin katli çıplak bir kayalık olan adada ne su, ne ileri gidilmiş olduğunu görmüştüm. için bir ferman çıkaracaktır neredey- de yiyecek vardı. Açlıktan birbirlerini se. Herhalde bazılarının aracılığıyla parçalayan hayvancıklar uzun süre Yazarın iddiasına göre İngiliz seyyah gazabı söndürülmüş ve zavallı başıboş can çekiştiler. İstanbul’un Anadolu köpekler toplu infazdan canlarını kur- yakasında yaşayan insanlar günlerce ile eşi bir gece tarihî İstanbul’un so- tarabilmişlerdi. köpeklerin havlamalarına dayanmak zorunda kaldılar. Bu adanın yakının- kaklarında gezinti yapmak istemiş ve İstanbul’dan sürülen dan geçmek gafletinde bulunan tekne köpekler sahipleri yüzerek kendilerine doğru hava karardıktan sonra yola çıkmışlar. gelen hayvanlardan kurtulmaya çalı- İstanbul’un sokak köpeklerine kar- şıyorlardı. Ertesi sabah İngilizin sadece bastonu şı şiddet kullanımı sonraları da de- vam etti. Köpekler yakın tarihimizde Bu acımasız ve hayvanları hiç ile gözlüklerini, eşinin ise şapkası ile başka bir vesile ile toplu olarak imha edilmeye çalışılmıştır. Emrin hangi çantasını sokakta bulabilmişler. belediye başkanı tarafından çıkarıldı- ğını bilmiyorum. Bu tür kararlar ge- Bu olayın hayal ürünü olduğu nellikle İstanbul’da iki defa belediye başkanlığı yapan Operatör Dr. Cemil aşikâr. Ancak yabancıların, bilhassa Topuzlu Paşa (1866-58) tarafından alınmış olduğundan bunun altında da geceleri, İstanbul’un karanlık sokak- onun imzası olduğunu sanıyorum. larına gelişigüzel girmelerini engel- İlgili emir üzerine şehrin her tara- fındaki sokak köpekleri acımasız bir- lemeye yetmişti. Her ne kadar hadise takım usullerle toplatılarak Marmara hayal ürünü de olsa İstanbul’un her sokağını kendilerine mesken edinmiş sahipsiz sokak köpeklerinin varlığı bir gerçektir. Osmanlı Devleti ile -yakın doğuda ikinci büyük İslam devleti olan- İran arasında açık surette bir çekişme, ade- ta bir rekabet mevcuttu. Her iki devlet de kendisinin daha parlak olduğunu göster- meye çalışıyordu. İşte bu zamanlarda bir gün, İran’dan İstanbul’a hayli kalabalık bir elçilik heyetinin ge- leceği öğrenilir. Acem heye- tinin geçeceği sokaklardaki binaların bakımsız olmama- ları gerektiğine karar verilir. Osmanlı sadrazamının aklına ilk gelen çözüm, heyetin geçeceği sokakların üzerin- 2015 MAYIS / DERİN TARİH 33
» Sokakların efendileri İstanbul sokakları bir bakıma köpeklerden sorulurdu. Esnaftan kadın ve çocuklara herkes onlarla iyi geçinir, elden geldiğince beslemeye bakardı. sevmeyen insanları bile titreten uy- bul’da yayımlanan bir dergide de aynı Yalnızca köpekler değil; kargalar gulama bir hayli uzun sürdü. Böylece resimleri görmek mümkün oldu. So- da zarar gördü bundan. Zannederim güya İstanbul başıboş sokak köpek- kak köpeklerine yapılan katliamlara kuşların en akıllısı olan kargalar kısa lerinden temizlenmiş oldu. Yabancı birkaç sefer daha tanık olduk fakat en sürede türlerinin bu etleri yiyerek öl- gazeteciler bu olayı Batıdaki gazete ve acımasızı Hayırsız Ada’ya sürgün edil- düklerini anladılar ve bu işi insanla- dergilerde anlatmaktan geri kalmadı- meleriydi diyebiliriz. rın yaptığının farkına vardılar. Sonra lar. Hiçbiri de “Aferin Türk idarecileri- da sürü halinde sokaklarda insanlara ne, çok güzel yapmışlar” demedi. Son dönemde de belediyeler sokak- saldırmaya başladılar ki, bu manzara lara zehirli etler bırakarak köpekleri ünlü yönetmen Alfred Hitchcock’un Hatta İstanbul’a gelen yabancı yok etmek istediler. Bizler için köpek- bir ressam, vahşice ölüme mahkûm siz bir İstanbul düşünülemezken on- Kuşlar filmindeki sahneleri aratmaya- edilen bu hayvanların resimlerini çi- lar köpekli bir İstanbul’u düşünemi- zerek Batı Avrupa’daki dergilerden yorlardı sanırım. O zehirli etleri yiyen cak türdendir. birinde yayımlattı. Sonradan İstan- hayvancıklar birer birer öldüler. İstanbul’un önemli bir parçası hali- ne gelen sokak köpekleri hakkındaki notlarımı burada kapatırken bugün artık bu korkunç katliamlardan vaz- geçildiğini ekleyelim. Hatta yiyecek bulamadıkları karlı günlerde kendi- lerine birkaç lokma verilmesini veya kurak yaz günlerinde bir çanak içe- risinde su bırakılmasını tavsiye eden radyo veya televizyon anonslarına bile rastlayabiliyoruz. BOBY BELEDİYENİN ZEHİRLEDİĞİ ETİ YİYİNCE NE OLDU? 30 yıl kadar önce bir akşam eve mutfak kapısı önüne yatmış, kıvranmaya geldiğimde kızım ağlıyordu. Sebebini sor- başlamıştı. duğumda Boby’yi zehirlediklerini söyledi. Boby bir sokak köpeğiydi. Oturduğum ev Kızıma köpeğe bir şey verip verme- yazlıkçıların ikamet ettiği ve bu yüzden diğini sorduğumda bol sarımsağı ezerek sonbaharda okulların açılmasıyla iyice yoğurtla karıştırdıp verdiğini söyledi. Bu tenhalaşan bir mahalledeydi. Sahipsiz basit ve ilkel ilaç fayda etmiş olacak ki, koca köpek hemen can vermemişti. Bitkin köpekler sıcak yaz günlerinde yazlık- bir halde zorlukla nefes alıyordu. Eşim ve- çıların çocuklarından faydalanma teriner arkadaşına haber verdi. 5-10 dakika imkânı bulurlardı. Onlardan aldıkları sonra gelen veteriner muayene etti ve bir yiyeceklerle iyice beslenirler, kışın aç ilaç yazdı. Eczaneden aldığımız ilacı veteri- ner köpeğin arka bacağından enjekte etti. kalırlardı. Boby de bunlardan biriydi. Ayrılırken de köpeğin ölmeyeceğini fakat Çok iri olmasına rağmen inanılmaz eskisi kadar zeki olamayacağını söyledi. derecede sakin bir hayvancıktı. Evimizin Boby hakikaten ölmedi; evimizin kar- karşısında kıvrılır uyurdu. O tarihte tra- şısındaki apartman halkı tarafından be- fik de pek yoğun olmadığından rahatı nimsendi, oranın köpeği oldu. Her sabah pek bozulmazdı. Geceleri bize bekçilik evimin kapısını kapayıp işe gitmek üzere yapar, bir yabancının geçtiğini gördüğün- çıktığımda yanıma gelir, ön ayaklarını de tepki verirdi. göğsüme dayayarak beni bir defa kucak- Boby o gün belediyenin attığı zehirli lar ve peşimden yürüyerek Kadıköy’deki etlerden yemiş ve can havliyle evimizin otobüs durağına kadar eşlik ederdi. arka tarafındaki merdivenden tırmanarak 34 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
1 2 2 3 4 8 7 96 8 5 36 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Osmanlı Tarihi FATİH’İN TABLOSUNDA MEĞER NELER VARMIŞ! MARIA PIA PEDANI FABRIS [email protected] G entile Bellini’nin Lond- bul’da Cennet Bahçesi ile sem- zamanda büyük bir servetin de ra’daki National Gallery’de bolik olarak ilişkilendirilen sahibiydi, bu yüzden de Da- muhafaza edilen Fatih Sul- tek yer, Topkapı Sarayı idi. Sa- rü’s-Saade adı verilen sarayın tan Mehmed’i resmettiği rayın iç kısımlarına girebilmek iç kısmında yaşardı. Bu mekân portresini anlayabilmek için bu resmin için üç ayrı kapıdan geçmek hem sembolik, hem de fiziksel bir İtalyan sanatçı tarafından yapıldığı- gerekiyordu. Benzer bir şekilde bir 2 olarak kapının ve Osmanlı Dev- nı ve sembolizm tutkunu Osmanlı ha- Osmanlı otağında hanedanın çadırı üç leti’nin ötesinde bir yerdeydi. nedanı tarafından sipariş edildiğini göz ayrı grup asker tarafından korunurdu. Bellini’nin tablosunda ke- önünde tutmak gerekir. Aynı zamanda Aynı şekilde San Zaccaria Kilisesi’ne merin gerisinde kalan siyah bu hanedanın İtalya’yı fethetmenin girmek için de önce bir köprüden, son- arka planda Sultan yalnız de- 3 eşiğinde olduğu ve kendisini Asya ile rasında da iki ayrı kapıdan geçilirdi. ğildir. Aynı düzeyde 2 üçü sağda, üçü Avrupa’nın efendisi olarak takdim Bellini’nin tablosunda yer alan tâk, solda olmak üzere toplam altı taç yer etme isteği de hatırlanmalıdır. bana göre yalnızca bir zafer tâkı değil, alır. Taç Batı’da iktidarın sembolüdür Gentile Bellini’nin eseri aynı zamanda bir kapıdır. Bu ve Sultan, 3 beyaz ve kırmızı renkte bir bir İtalyan mahkemesi res- noktada Türk dünyasında sarık giymektedir ki, bu da tacın Müs- midir: Hanedan, Oddone çadıra girmenin ifade ettiği lüman dünyasındaki dengidir. Fatih bu Longo’nun yakın zamanlar- önemi hatırlamamız gereki- renkleri kendisi seçmiş ve I. Murad’ın da belirttiği gibi muhteme- yor; öyle ki Türkçedeki kapı 1371 yılında Osmanlı hükümdarları- len 1 San Zaccaria Venedik 1 kelimesi, bizzat ‘devlet’ an- nın giymesi için seçmiş olduğu altın ve Kilisesi’nin kapısını simge- lamına gelmektedir. Burası beyaz rengi sarığı bırakıp Osman Ga- leyen bir tür zafer tâkının Sultanın adaleti tesis ettiği, zi’nin sarığını giymeye karar vermiştir. önünde resmedilmiştir. Bu Allah tarafından korunduğu İslamın renkleri kapı Fatih’in portresinin yapıldığı yerdir. İçeride iyi ruhlar ve onların ata- 1480 yılında inşa edilmiştir. Bellini bu ları yer alırken dışarısı kötü ruhların Bugün İslamla özdeşleştirilen iki tâkı kendi gözüyle görmüş ya da Vene- mekânıydı. Sultanın önündeki eşiğe renk, kırmızı ve yeşildir, ancak kırmızı dik’ten İstanbul’a doğru yola çıkma- basmanın, hatta çadırının girişinde yer Ortaçağlarda Müslümanlarca pek de dan önce tâkın planını inceleme fırsatı alan iplere dokunmanın cezası idamdı. kabul gören bir renk değildi. Osman- bulmuştur. Osmanlı’da siyasal suçluların kafaları- lılar bu konuda bir istisnaydı, çünkü San Zaccaria, tarihteki en eski Ve- nı Topkapı’nın ilk kapısının civarına kırmızı ve beyaz onların rengiydi. Bir nedik rahibe manastırıdır ve efsaneye asmak, veziriazamları ve adalet işleri- efsaneye göre Osman Gazi’nin oğlu göre Duçe’ye Duçelik tacı ilk kez bu- ne bakan diğer önemli devlet adam- Alaeddin sarık için beyaz rengi seçmiş, rada rahibeler tarafından takılmıştır. larını adaletin asıl mekânında, yani I. Murad ise 1375 yılı civarında ordu- Bu rahibeler Benediktin tarikatına Topkapı’nın üçüncü kapısının ları için Fâtımilerin kullandığı mensuptur ve Ortaçağ geleneklerine eşiğinde boğmak gibi bir dizi yeşilden, Emevilerin kullan- göre Benediktin tarikatı manastırı bir uygulamanın kökeni muhte- dığı beyazdan ve Abbasilerin tür yeryüzü cennetidir. Göğe Yükseliş melen bu gelenekte yatmak- kullandığı siyahtan farklı ola- Günü’nde Duçe San Zaccaria’yı ziya- tadır. rak askerleri için kan kırmızı ret eder, rahibelerle birlikte kilise ko- Bellini’nin tablosunda Sultan 4 renkte bayrağı tercih etmişti. rosunda ilahi okurdu; yani gücünün kapının ötesinde resmedilmiştir; Tabloda Sultan 4 kürk bir yaka sembolünün kaynağını olan bu yer- tıpkı Topkapı’daki Der Saadet (Saadet takmaktadır. Fatih resmî kıyafeti ola- yüzü cennetine girmiş olurdu. Gülru Kapısı) adlı üçüncü kapının ardında ya- rak samur ve kakum kürkü kullanıyor- Necipoğlu’nun da açıkladığı gibi İstan- şaması gibi. İktidar sahibi Sultan, aynı du, ancak tablodaki kürk bir kurda 2015 MAYIS / DERİN TARİH 37
Osmanlı Tarihi OSMAN GAZİ’NİN » İlk ve tek RÜYASINDAKİ YÜZÜĞÜN İZLERİ Gentile Bellini’nin yaptığı bilinen tek madalya. 15. yüzyılda ressamlar tablolarında halı ya da kumaş parçaları kullanırlar- ait gibi görünmektedir. 15. yüzyıl ya- ğı, ruhları Tanrılar katına erişmiş olan dı. Bellini’nin tablosunda da üzerine ipek iplikle incilerin ve mücevherle- zarlarından Spangugnino’ya göre bu atalarıydı. Geçmişte yaşamış hüküm- rin iliştirildiği bir kumaş parçası yer almaktadır. Orta kabaşonun yanında, dönemde İstanbul’da kurt kürkü yay- darların mezarlarını ziyaret etmek, Arapça harflerle yazılmış “Mehmed” ibaresini ve bunun bir yansımasını gın olarak kullanılmaktadır. Eğer Osmanlı’da tahta çıkma ritüelinin görmek mümkün. Kumaş üzerinde yer alan unsurların da, tablonun ikonog- padişahın yakası kurt kürkü ise temel unsurlarından biriydi. Gö- rafisini genişleten sembolik anlamları var. Buna göre kumaş, kapıdan dışarı bu, Türk aşiretleri için bir totem çebe Türk aşiretlerin çadırların- uzanan Osmanlı Devleti’ni sembolize eder. Öncelikle merkezdeki değerli hayvanı olan kurdun sembolize da, kapının hemen önüne bir su- taşla birlikte kabaşondan dört çiçek yer almaktadır. Bu form, Osman Gazi’nin edilmesiyle ilişkilendirilebilir. 5 nak yerleştirilir ve burada atalara rüyasına ilişkin efsanedeki yüzüğün bir kalıntısıdır. Bellini aynı zamanda Fatih için üze- tapınılırdı. Bellini’nin tablolarında yer Hikâyeye göre Osman Gazi, ancak rinde üç taç bulunan bir madalyon alan altı taç arka plandadır, bunlar da cihan iktidarına sahip olacağını müj- deleyen rüyayı gördükten sonra Mal yapmıştır. Bunlar genellikle bu Sulta- kapının ötesindedir. Altı tacın Sultanın Hatun’dan el almıştır. Osman rüyasında Mal Hatun’un babasının göğsünden çı- nın keşfetmiş olduğu üç imparatorluk atalarını temsil ettiğine ilişkin hipotez, kan ayın kendi göğsüne girip bir ağaç dünyaya getirdiğini görür; bu ağacın olarak yorumlanmaktadır. Bu açıkla- aynı zamanda tabloda yer alan 5 yedin- yaprakları dört dağ ile desteklenmekte ve dünyayı sarmaktadır. Birdenbire ma Bertoldo di Giovanni tarafından ci tacın varlığı ile de doğrulanmakta- rüzgârlar dalları iki denizin ve iki kıtanın buluştuğu yerde kurulmuş olan 1480 yılında yapılan ve arka yü- dır. Bu taç incilerden yapılmışsa İstanbul’a doğru eğer. Şehir, iki safir ve zümrüdün ortasında zünde altlarında “Gretie”, “Trape- da diğerlerini hatırlatmaktadır; yer alan bir elmas; Osman’ın par- sunty” ve “Asie” kelimeleri yazılı şüphesiz bu, Fatih’in tacıdır. mağına taktığı yüzüğün sahnesi olan üç mahkûm kızın yer aldığı Dörtler, yediler, dokuzlar gibidir. başka bir madalyondan çıkarıl- maktadır. Ne var ki bu izah, Nati- 6 Bellini’nin tablosundaki 6 dört onal Gallery’de muhafaza edilen tablo çiçek Osman Gazi’nin yüzüğünü sem- ile Fatih’in Bellini tarafından yapılmış bolize eder, yalnızca renkler farklıdır. olan bir başka tablosunda yer alan altı Ortada yer alan yeşil taşın yanında di- tacı açıklamamaktadır. Burada da Sul- ğer dört kabaşon* yer alır: sağ tarafta tanın sağ ve sol taraflarında altı taç yer siyah, sol tarafta beyaz ve yukarı ve almaktadır. Benim kanaatime göre bu aşağıda olmak üzere iki kırmızı [ka- taçlar fethedilen devletleri sembolize başon]. Yeşil İslamın, kırmızı ise Os- etmiyor; Fatih’in atalarını ifade ediyor. manlı sancağının rengidir. İki kırmızı Bunların üçü, Osman Gazi, Orhan taş, Osmanlı saltanatında bir araya ge- Gazi ve I. Murad, emir unvanına len Avrupa ve Asya’yı sembolize ediyor sahipti, diğer üçü ise 1395 yılında olabilir. Beyaz ise bir dönem Akdeniz Mısır Halifesi tarafından Yıldı- (bu isim kısa süre sonra şimdiki Akde- rım Bayezid’e verilen sultan niz’i tanımlamak üzere kullanılmaya unvanını taşıyordu. Bu olayı başlandı) adıyla anılan Marmara Denizi hatırlamak için her Osmanlı ile, siyah ise antik Mar Maggiore, yani hükümdarı tahta çıktığında bugünkü Karadeniz’le özdeşleştiril- kılıç kuşanırdı. mektedir. Topkapı Sarayı’ndaki birinci Eski zamanlarda bir Türk kapının [Bâb-ı Hümâyûn] üzerindeki hükümdarın iktidarının kayna- kitabede [legenda?] Fatih hakkında 38 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Vakıf Emeklilik’in emeklilikle ilgisi yok, şimdiden rahat gelecekle ilgisi var! Eğlenmenin ve öğrenmenin yaşı olmadığını bilenler, hayatta birçok şeyi deneyip hepsinden farklı lezzet almayı sevenler, yeni uğraşlar keşfedip bunu alışkanlık haline getirenler Hobi Kulübü’nde buluşuyor! Hobi Kulübü’nün yüzlerce noktasındaki özel avantajların yanında ilk seans ücretsiz ve indirimli psikolojik destek, alışveriş indirimleri, VIP hizmetler ve Medikal Asistans hizmetine kadar her şey Hobi Kulübü’nde! Yaşam Kulüpleri hizmetlerinden katılımcılarımızın yararlanabilmesi için yatırılan düzenli aylık katkı payı tutarının en az 150 TL olması gerekmektedir. Yaşam Kulübü hizmet ve içerikleri ödenen katkı payı veya toplam portföy büyüklüğüne göre değişiklik göstermektedir. Yaşam Kulüpleri hizmetleri ile ilgili detaylı bilgi www.simdidenrahatgelecek.com internet sitesinde yer almaktadır. Yaşam Kulüpleri kapsamında sağlanan hizmetlerin anlaşmalı kuruluşlardan kaynaklı olarak aksaması ya da hizmetin katılımcının beklentilerini karşılamayacak şekilde gereği gibi verilmemesi durumlarından Vakıf Emeklilik sorumlu değildir. Vakıf Emeklilik, kulüp içeriklerini ve kapsamını değiştirme hakkını saklı tutar.
Osmanlı Tarihi “[İ]ki kıtanın Sultanı ve iki deni- efsanevî atalarından biri olarak zin Hakanı, bu dünyada ve ahi- görülen Oğuz Han’ın torunları- rette Allah’ın gölgesi, Doğu’da nın ayrıldığı kolların sayısıdır. ve Batı’da Allah’ın gözdesi, ka- Bu efsanenin Fatih’in yaşadığı raların ve denizlerin hükümda- dönemde gerçek bir tarihî olay rı, Konstantinopolis Kalesi’nin olarak algılandığını unutmamak fatihi” yazmaktadır. Bellini’nin 7 gerekir; görünüşe göre o dönem tablosunun 7 sol tarafından yer alan ve beyliğin kurucusunu efsanevî bir şah- okunması neredeyse imkânsız olan ya- siyete dönüştürmeye dönük resmî bir » Bir başka Batılı ressamın fırçasından zının aynı imgelere gönderme yapıyor istek vardı. Bellini’nin tablosunda eşik- Costanzo da Ferrara tarafından yapılan madalyaya çok benzediği için aynı olabileceğini düşünüyorum. Burada te yer alanlar ile kare şekildeki taşları sanatçıya atfedilegelen Fatih tablosu. yalnızca bazı Latince kelimeleri oku- saymazsak aynı zamanda 9 değerli taş bugün Topkapı Sarayı’ndaki 3. kapının sütunlarında ve saray içinde yer alan yabiliyoruz: “...ror orbis” (imperator (7’si bir tür, diğer 2’si başka bir tür) gö- pek çok binada kullanılmıştır. Bu renk- lerin sahip olduğu simgesel önemi or- orbis? [dünyanın hükümdarı]), “victor” rülür. 7 ve 9 Moğollar ve Türkler için taya koyan bir İslamî efsane mevcut. Bu, adı Fatih’in mukayese edilmekten [muzaffer]. kutsal rakamlardır; 7 at kuyruğu hoşlandığı Büyük İskender’le de anılan Kaf Dağı’nın hikâyesidir. Bu efsane Os- Bellini’nin tablosunda 8 de- Osmanlı Sultanına eşlik eder ve manlılar ve Hind, Sind ve Kaf’a kadar padişahlarının izinden gitmeye and ğerli taşlardan yapma çiçek sefer sırasında 9 çadırdan olu- içen askerler arasında biliniyordu. Bu dağ, yeşil zümrütten yapılmış ve in- dört ayrı yerde tekrarlanır. 4 şan bir çember, Sultanın kırmı- san dünyasının ucuna yerleştirilmişti. Kaf Dağı’nın ötesinde ebedî hayatın ak rakamı, Osmanlı dünyası için zı renkteki çadırını çevreler. 7 ülkesi yer alıyordu. Bu ülke sıradan in- sanların ve Darü’s-Saade’nin ulaşama- oldukça önemliydi. Fatih, Kanun- 8 ayrıca 7 tepe üzerine kurulu İstan- yacağı yerdeydi. name’sinde devletin ve divanın üze- bul’un rakamı olarak görülürdü; bu National Gallery’deki tablo, bir em- peryal portrenin bütün özelliklerini rinde durduğu 4 kattan bahseder; şehri fetheden Fatih, Osman’ın ai- barındırmaktadır. Bu tablo, Fatih’i yü- celtme ve ona duyulan hayranlık uy- bunlar vezirler, kazaskerler, lesinden 7. hükümdardı; Fatih’e gulaması içinde ayrı ayrı yerleri olan çok sayıda sembolle doludur. Tablo, defterdarlar ve nişancılardır. mağlup olan basileus da kendi Kanunname’de ortaya konulan kanun ve merasimlerle, Topkapı’nın mimari- Buradaki sembolizm, Osman- beyliğinin 7. hükümdarıydı. si ve İstanbul’un yeni şehir planıyla, meşhur Oğuz Han’ın oğulları efsane- lı tahtının üzerine oturduğu 4 Eşikte, kemerin arka tarafında siyle ve Osman Gazi’nin cihan devleti sütunla aynıdır. Kumaş üzerindeki 9 2’si beyaz, 2’si yeşil olmak üzere 4 rüyasıyla ortaya konulmuş bulunan emperyal fikrin görsel bir temsili ola- diğer unsurların açıklaması ise daha taş yer almaktadır. Türkler için çadırın rak görülebilir. zordur. Toplamda 9 24 inci bulunmak- eşiğinin ne kadar önemli olduğuna * Takılara yerleştirilebilecek şekilde geometrik biçim verilmiş taş. Kaynak: “The Portait of Mehmed II: Gentile Bellini, The Making of tadır; bu sayı, Osmanlılar tarafından yukarıda değinmiştik. Aynı renkler an Imperial Image”, Art Turc / Turkish Art, Genéve, 1999, s. 555-8. » Payitahttan Venedik’e Fatih Sultan Mehmed, Venedik San Zaccaria Kilisesi’nin (yanda) kapısını simgeleyen bir tür zafer tâkının önünde resmedilmiştir. Kapının Fatih’in portresinin yapıldığı 1480 yılında inşa edildiği bilinir. 40 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
TARİH ATLASI SULTAN ABDÜLAZIZ’I MUSTAFA ARMAĞAN INGILIZLER ÖLDÜRTTÜ! » Araştırmacı-Yazar Sultan II. Abdülhamid:“Ah bu İngilizler! Bize her fenalık İngiltere’nin eli altından çıkar. Benim felaketim de İngilizlerin eliyle olmuştur. Daha evvel Sultan Aziz vak’ası da yine İngilizlerin teşvikiyle Mithat Paşa ve komitesi tarafından vukua getirildi.” S ultan Abdülaziz’e karşı darbeyi Ortadoğu’da elde ettiklerini kaybet- yakınmıştır: İngilizler mi yaptırdı? Bu soru mek üzeredir. Bu iş ya yürümeli ya “Ah bu İngilizler! Bize her fenalık bazı mahfillerde hep konuşulur ama da çökmelidir. Yerinde duramaz.” nedense belli yerlerde takılır kalır. İngiltere’nin eli altından çıkar. Oysa dünya şartlarını göz önünde İngiliz casusu ve bir ara şerrinden Benim felaketim de İngilizlerin eliyle bulunduran global bir bakış, bize emin olmak için Sultan Abdülha- olmuştur. Daha evvel Sultan Aziz farklı okuma imkânları sunar. Ab- mid’in danışman olarak kullandığı vak’ası da yine İngilizlerin teşvikiyle dülaziz’den sonra tahta çıkan Sultan Vambery ise Londra’ya “Türk impa- Mithat Paşa ve komitesi tarafından V. Murad ile iki kardeşinin Mason ratorluğunun dağılmasını çabuklaş- vukua getirildi.” yapılması, meselenin bir boyutu. tırmalı ve İngiltere’nin Öbür boyutu ise İngilizlerin Os- müdahalesinin kendi- Daha sonra da İngiliz- manlı’yı kimin yöneteceği sorununu lerini Abdülhamid’in lerin bir meclis toplaya- en azından son asırda öz meselesi pençesinden kurtaraca- rak (ne meclisi?) kendisi- olarak görmüş olmalarıdır. ğına inanan unsurlara nin tahttan indirilmesine yardım etmelidir” aklını karar verdiklerini Fransız Nitekim daha sonra Sultan II. vermekteydi. sefirinin ağzından akta- Abdülhamid’in tahttan indirilmesin- rır. (Atıf Hüseyin Bey’in de İngiliz parmağı olduğunu İngiliz Sultan ise tabii ki Hatıratı, Haz. M. Hüla- ajanı Fitzmaurice’in 12 Nisan 1908 oyunun farkındadır. gü, Pan: 2003, s. 248.) tarihli raporundan öğrenmek müm- Tahttan indirildikten kün. Şöyle: sonra yanına doktor Sultanın delici na- (ve muhbir) olarak zarları günümüze kadar “Bizim gayemiz ile Sultan’ın gay- girip çıkan Atıf Hüseyin ulaşıyor ve modern retleri uzlaşmaz haldedir. İngiltere, Efendi’ye şu sözlerle tarihimizin en kanlı darbelerinden 30 Mayıs 42 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
» Sultan Abdülaziz’i Beylerbeyi Sarayı’nın bahçesinde gösteren yağlıboya bir tablo. (Stanislaw Chlebowski, 1867) 1876 harekâtı ile 6 gün sonrasında Üniversitesi bulunan Robert Ko- da açıldığında, İstanbul’un politik gelen feci cinayetin arka planına bi- lej’de 1903 yılına kadar tam 48 yıl durumu karışma yönünden alarm ve- raz olsun uzanmamızı temin ediyor. öğretmenlik, müdürlük ve başkanlık riyordu. İngiltere Sultan Abdüla- Sultan Abdülaziz’in tahttan indiril- yapmış. Okulun kurucusu Cyrus ziz’e karşı bir kumpas içindeydi mesinin İngiliz planı olduğu giderek Hamlin ise kayınbiraderiymiş. ve Sultan’a karşı gizli faaliyetler açıklık kazanıyor. yürütüyordu.” Washburn’un hatıraları Türkçeye Tek kaynakla bahar gelmez elbet- İstanbul’da Elli Yıl adıyla Tolga Neymiş bu kumpas? Birazdan te ama yazana göre de değişir. Biraz Kaya tarafından çevrilmiş, Meydan anlatıyor: şanslı olmalıyız ki, Sultan’ın bu nafiz Yayıncılık tarafından 2011’de neşro- tespitlerini destekleyecek çok önemli lunmuş. “Türkiye’de siyasi kriz 1875- “O zamanlar (İngiliz Bü- bir hatıratı Siirt Kitap Fuarı’nda 1876” başlığını taşıyan bu ilginç yükelçisi) Sir Henry Elliot ismini hatırlayamadığım yayıncısı bölüm, dönemine ışık tutan önemli Türkiye’deki olayların bütün sayesinde temin etmiş oldum. Dönüş bilgiler ve yorumlar içeriyor. gidişatını değiştirecek entrikalar uçağında bitirdiğim kitabın en çar- çevirmekle meşguldü.” pıcı sayfaları muhakkak ki mutadı İngiliz kumpası haricine çıkarak -Robert Kolej’in Kumpas, entrikalar… Başka? Şu serencamını anlatmaktayken- ayrı İngiltere’nin Abdülaziz’in devril- satırlar da onun deşifre hattından bir bölüm halinde verdiği bahistir. mesindeki rolünü Washburn bütün çıkıyor: açıklığıyla yazmış aslında. Şöyle Yazarı George Washburn (1833- diyor bir yerde (s. 130): “30 Mayıs’da şehir, patlayan 1915), bugün yerinde Boğaziçi topların gümbürtüsü eşliğinde yeni “Kolej 1875 yılının Eylül ayın- Sultan Murad’ın tahta geçtiği ha- berleriyle uyandı. Sultan Abdülaziz o gece tahttan indirilmişti. Kendisi daha önce ifade ettiğim kum- pasa kurban gitmiş ve tahttan uzaklaştırılmıştı” (s. 134). Bir Robert Kolej hocasının gözlemlerini dikkate almakta fayda var derim. Her ne kadar olaylara ABD açısından bakıyor olsalar da en azından tarafsız bir gözün, içinden geçilen kaotik süreci çözümleyişi hakikaten aydınlatıcıdır. Bir paragraf sonra ise el bomba- sının pimini çekiyor yazarımız. Şu çarpıcı satırları geçiriyor defterine: “Tahttan indirme hadisesinin ana destekleyicisi Mithat Paşa’y- dı ve Sultan Abdülaziz’i tahttan indirme planlarını bizzat İngiliz gizli servisinin desteğiyle Sir Henry Elliot’la birlikte planla- mışlardı. Bir gün önceden İngiliz Akdeniz Filosu, eğer gerekli 2015 MAYIS / DERİN TARİH 43
TARİH ATLASI » Sultan V. Murad’ın şehzadelik “Hafta sonunda da aniden eski Sultan Abdülaziz’in inti- MUSTAFA ARMAĞAN dönemine ait bir resmi. har ettiği haberi geldi. Haber görürse İstanbul’a girmek için » Le Monde Illustre dergisinin duyulduğunda kimse inanma- Çanakkale açıklarına geldi.” mıştı.” kapağında V. Murad ve Genç Kulaklarınıza inanamıyorsunuz Osmanlılar bir arada görülüyor. Midhat Paşa’nın önü belki ama bu kadar açık bir darbe Özgür Masonlar Büyük Locası’nın açılıyor tasvirinin devamını yazmazsam yayın organı olan Mason Dergisi de haknâşinaslık olurdu. Darbeden Aralık 1993 tarihli nüshasında V. İlginçtir, Abdülaziz’in cinayete giden yolu bu kadar Murad’ı kapağına taşımıştı. intihar ettiğine inanmayanlar i’lerin noktasını yerlerine koya- arasında yazarımız da vardır. rak anlatan metin az bulunur Şöyle der: zira. Aynen alıyorum aşağıya: “Haber duyulduğunda “İlk olarak Sultan’ın kimse inanmamıştı. Bunun- tahttan indirilmesi mem- la ilgili bütün kanıtları du- nuniyetle karşılanmış gibi yunca, bende, eski Sultan’ın, görünse de ilerleyen hafta- onu bayrak ederek bir karşı larda bu tamamen tahttan devrim tertip edilmesinden kor- inen eski Sultan’ın taraftar- kanlar tarafından öldürüldüğü larının devrimcilere karşı bir inancı oluştu.” karşı devrim başlatma sürecine Robert Kolej yöneticisinin bun- dönüştü.” dan sonra sarf ettiği cümle ise İngiliz anahtarının tescili mahiyetinde: İnanılmaz gerçekten de. Bil- “Gerçekte Kraliçe Viktorya, Sir mediğimiz veya bilmemizi isteme- Henry Elliot’a yazdığı telgrafta eski yenlerin bildirmedikleri bu ince Padişah’ın hayatının korunmasını noktayı tereyağdan kıl çeker gibi istemişti.” bir maharetle aşikâre döken Wash- Akla zarar! Kraliçe, sabık Sul- burn, Abdülaziz’in katline yol açan tan’ın canının emniyetini Türk yet- gelişmeler arasında ilk memnuniyet kilerinden değil, İngiliz Büyükelçisin- dalgası geçtikten sonra bir karşı den istiyor! Bu ne demek? ‘Darbeyi devrimin fitilinin ateşlendiğine ve biz yaptık’ veya ‘yaptırdık’ demenin yeni bir ayaklanma ihtimali belirdi- başka bir şekli mi? Metin gayet açık. ğine dikkat çekiyor ki çok önemlidir. Yoruma ihtiyaç yok gibi… Devamında anlattıkları en az onun Var aslında ve yazarımız öyle bir kadar çarpıcı: sıralıyor ki bundan sonraki olayları, bambaşka bir tablo çıkıyor karşı- 44 DERİN TARİH / 2015 MAYIS mıza. Buna göre buraya kadar yaşa- nan trajediler, sonrasında devam edecek, Çerkes Hasan adlı bir binbaşı darbenin başı olan Hüse- yin Avni Paşa ile birkaç bakanı daha öldürüp yaralayacak ama ne kadar gariptir ki, konağın sahibi olduğu ve orada da hazır bu- lunduğu halde Midhat Paşa’nın kılına dokunmayacaktır! “Bu da o zamanlar saldırıdan Mithat Paşa’nın haberi olduğu konu- sunda şüpheler doğurmuştur.”
Daha da önemlisi, şudur: Sultan Abdülaziz Henry ve Türk işbirlikçileri tara- “Bu saldırının sonucunda Mithat tahta çıktığında fından tahta geçirilecektir. General Paşa ülke yönetimindeki en büyük (1861) Osmanlı İgnatiyef’in İstanbul’daki en güçlü güç olmuştu.” İmparatorluğu’nda hâmisi olan Serasker Hüseyin Avni Mason şehzade Murad ve Meşru- Fransız etkisi ağır Paşa da acımasızca katledilmiştir. tiyet denklemi böyle kurulmuştur. basıyordu. Âli ve Artık İngilizlerin önü açılmış gibi Washburn’un II. Abdülhamid’i Fuad paşaların görünüyordu. Sonuçta Sultan Ab- tahta çıkaranın da İngiliz sefiri ölmeleri, Fransa’nın dülhamid’i tahta geçirenler onlar olduğu tespiti kayda değer. Zira Prusya’ya yenilmesi değil midir? biz darbecilerin, özellikle Midhat ve imparatorluğun Paşa’nın Abdülhamid Han’la tahta yıkılması üzerine Ancak bu defa baltayı taşa çıkış pazarlığını yaptığını biliyor- (1871) bu defa vurmuşlardır. Bir yıl içinde Elliot duk, şimdi Elliot’u da buna dahil Fransız etkisi kırılacak emekliye ayrılacak, onun korudu- etme zarureti doğmuştur. ve devlet Rusya ile ğu Midhat Paşa ise Taif’e sürgü- İngiltere arasında ne gönderilecek ve meydan uzun Neden peki? kalacaktır. zaman sonra Osmanlı kaptanının inisiyatifine kalacak denilirken Sultan Abdülaziz tahta çıktığın- » Midhat Paşa bu defa Ruslar hamle yapacaktı. da (1861) Osmanlı İmparatorlu- 93 Harbi patlayacak ve Osmanlı ğu’nda Fransız etkisi ağır basıyor- Devleti, Rusya karşısında ağır bir du. Âli ve Fuad paşaların ölmeleri, yenilgiye uğrayacaktı. Rus orduları Fransa’nın Prusya’ya yenilmesi ve tam İstanbul’a girecekken İngilizler imparatorluğun yıkılması üzerine Kıbrıs tavizi karşılığında onları (1871) bu defa Fransız etkisi kırı- durdurabileceklerdi. lacak ve devlet Rusya ile İngiltere arasında kalacaktır. Rusya ve Çok ağır şartlarla imzalanan İngiltere ise Abdülaziz’in güvenini Ayastefanos Antlaşması eğer Berlin kazanmak için mücadeleye girmiş- Kongresi’nde bozulmamış olsaydı lerdir. Bir bakıma iki ateş arasın- Osmanlı hem Balkanlardaki top- dadır Osmanlı. Ruslar İstanbul’u raklarını kaybedecek, hem de Rus- kontrolleri altına almaya çalışırken ya’ya, ödeyemeyeceği kadar ağır Slavları ayaklandırıyor, buna kar- bir borç yükünün altına girecekti. şılık İngilizler de Sir Henry Elliot Neyse ki Bismark devreye girdi ve eliyle Sultanı tahttan indirmek ve Osmanlı lehine bazı düzeltmeler kendi politikalarına ram olacak bir yapılabildi. Burada İngilizlerin Rus- Sultanı tahta çıkarmak için var güç- ya karşısında aldıkları diplomatik bir leriyle çalışıyorlardı. zaferden söz edebiliriz. İşte İngiliz Büyükelçisi tam bu Raundun bitiş gongu çaldığında sırada Midhat Paşa ile tanışır. “Sir İngilizlerin hiç beklemedikleri bir Henry Elliot’la olan ilişkisi onu adımı atmıştı Sultan Abdülhamid önemli bir komplocu haline geti- ve kafasındaki projeleri birer birer riyordu” cümlesini altını çizerek devreye sokarak bağımsızlık yolunda okumak gerek Washburn’un. Yazarın ciddi adımlar atarken ülkenin dizgin- iddiası, Osmanlı idaresi üzerindeki lerini ellerine geçirdiklerini düşünen İngiliz-Rus mücadelesinin 1876 Ma- İngilizlerin hayalleri de suya düşmüş yıs’ına kadar sürdüğü yönünde. Bu olacaktı. Böylece yazımızın başında aşamada Rus Büyükelçisi İgnatyef gündeme getirdiğimiz İngilizlerin mağlup olacak ve raundu Elliot ka- “meclisi” devreye girerek toplanacak zanacak, mağdur Sultan Abdülaziz ve Sultan’ı tahttan düşürme yolunda ise tahttan indirilerek öldürülecekti. yeni müttefikler bulmaya çalışacaktı. Buldu da. Bundan sonra Veliahd Murad ve ardından Abdülhamid Efendiler “Sir Sonrasını biliyorsunuz zaten: Ab- dülhamid’siz yüzyıl. 2015 MAYIS / DERİN TARİH 45
ARAPÇADAN İNGİLİZCEYE KELİME GÖÇÜ 46 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Avrupa Tarihi İlim adamları bilgiyi, yetini ortaya koyan bilimsel terimler El-kitâbu’l-muhtasar fi hisâbu’l-cebr tüccarlar da meyve ve ve hem eşyaların kökenlerini, hem de ve’l-mukâbele (Cebir ve Denklem He- sebzeyi mi taşımışlardı Arap tüccarların bu dönemde ticaret- sabı Üzerine Özet Kitap) adlı kitaptan sadece Doğu’dan teki konumlarını ortaya koyan eşya Batı’ya? Elbette hayır. isimleri. gelmektedir. Bu kitap 12. yüzyılda La- Onlarla birlikte pek çok Arapça kökenli kelime İşte Ortadoğu’dan geldiğini asla tinceye çevrilmiş ve zamanla el-cebr de Batı dillerine, tahmin edemeyeceğiniz 40 İngilizce kelimesi bugün kullandığımız algebra özellikle İngilizceye kelime. göç etti. Algorithm, (cebir) kelimesine dönüşmüştür. Bu, sofa, candy, magazine, Her ne kadar bu kelimeyi ilk icat Harizmî’nin İngilizceye yaptığı yegâ- sugar... Daha sayalım eden medeniyetin Hintliler mi yoksa ne katkı değildir. Harizmî’nin adı “Ha- mı? İşte dünya dili Babilliler mi olduğu tam olarak biline- İngilizcenin misafir rezmli” (İngilizce Khorezm) anlamına ettiği yüzlerce Arapça mese de zero (sıfır) rakamı için olma- kelimeden 40’ı! gelip (bugünkü Hive, Özbekistan) İn- sa bile, bizzat kelimesi için Araplara ELON GILAD gilizcedeki algorithm (algoritma) keli- teşekkür borçluyuz. Zero kelimesi, [email protected] Arapça ‘hiç’ anlamına gelen sifr keli- mesine dönüşmüştür. udyard Kipling “Doğu Doğu’dur, Batı da Batı, mesinden bozmadır ki, bu kelimenin Kimya alanına geçecek olursak al- asla bir araya gelemez kendisi de Sanskritçede “boş” anlamı- kali (alkali) kelimesinin Arapça el-kali bu ikisi” demiş. Ne saçma! Doğu ile Batı yüzyıllardır na gelen sunya kelimesinin yanlış bir (“sodyum külü”) kelimesinden geldiği bir araya geliyor ki bu durumun tercümesidir. Modern Arapçada sifr görülür. İronik bir şekilde İngilizcede- izleri hem Arapçada, hem de Av- rupa dillerinde izleniyor. hem “sıfır” hem de “hiç” anlamına ki alcohol (alkol) kelimesi de makyaj Arapça kelimeler genellikle gelir. Sifr aynı zamanda İngilizce cip- amacıyla göze sürülen toz antimon İngilizceye doğrudan girmemiş. her (şifre) ve haliyle decipher (deşifre) Çoğunlukla diğer Avrupa dilleri, anlamındaki Arapça el-kuhl [“kuhl” özellikle de İspanyolca ve İtal- kelimesinin de kökenidir. yanca bu geçişe aracılık etmiş. Sayılarla ilgili kelimelere bakarsak, (sürme)] kelimesinden gelmektedir. Bu kelimeler iki ana türe ay- Bu kelime Avrupa dillerine Ortaçağ’da rılıyor: Ortaçağ’da Arapların İngilizcedeki algebra (cebir) kelime- girmiş ve öncelikle sürme, daha sonra bilim dünyasındaki hâkimi- sırasıyla pudra, esans, etanol; yani şa- si Arapça ‘restorasyon’, ‘yenileme’ rabın özü anlamını kazanmış. anlamlarındaki el-cebr kelimesinden Astronomi ve gemicilik alanında gelir. Bu kelime 9. yüzyılda İranlı da Araplar, es-sumût (semt’in çoğulu, ilim adamı ve matematikçi Ebu Ca- yönler) kelimesinden türetilen azi- fer Muhammed bin Musa el-Harizmî muth (azimut) ile yine bununla bağ- tarafından kaleme alınmış olan lantılı olarak zenith (zenit, başucu noktası) kelimesinin semtu’r-re’s (baş Caxtons History Of The World, New Caxton Library Service, London, 1969. yönü, doğrultusu) Arapça kökenli olduğu iddiasında bulunabilirler. İn- gilizcedeki nadir (en alt nokta) keli- mesi de benzer bir şekilde Arapça naziru’s-semt (aksi yön) kelime- sinden gelmektedir. Araplar Avrupalılar için öy- lesine önemli ticari ortaklardı ki, ticaretle ilgili pek çok kelime de Arapçadan gelir. İngilizcedeki arsenal (mü- himmat deposu) kelime- si Arapça daru’s-sina‘a (imalat yeri) kelimesin- den, magazine (patlayı- cı deposu) kelimesi de mahazin (depo) keli- mesinden geliyor. Yine eşyaların kökenlerine atıfta jar (kavanoz) » Doğu’dan baharat getiren Avrupalı tüccarlar. 2015 MAYIS / DERİN TARİH 47
Franco Cardini, L’ Europe En 1492, France Loisirs, Paris, 2000. » Tüccarlar köprü, kelimeler seyyah Doğu dillerinden pek çok kelime tüccarlar vasıtasıyla Avrupa’ya taşınmış; ürünlerin orijinal isimleri küçük farklılıklarla Avrupa dillerine geçmişti. İtalya’da tüccarların Hindistan’dan getirdiği baharatların satıldığı bir aktar. Arapça haşiş (kurutulmuş bitki) keli- mesinden gelmiş. Bu uyuşturucu aynı zamanda bu bitkiyi içmeleriyle meş- kelimesi Arapça cerrah, ream (500 ta- Sanskritçe ve Farsça aracılığıyla Arap- hur dini bir mezhebi ve bu mezhebin C rekabeti ortadan kaldırma yöntemini M bakalık kâğıt topunu ifade etmek için çaya naranj, oradan da İtalyanca (belki ifade etmek üzere kullanılan haşhaşin kullanılan ölçü birimi) Arapça rizma de Portekizce) ve sonrasında Fransızca kelimesinin de kökenidir; bu da İngi- Y kelimesinden gelmekte. aracılığıyla İngilizceye girmiştir. Yine Bunlara ek olarak Arap tüccarların lizcedeki assassin (suikastçı) kelimesi- CM bununla bağlantılı tangarine (manda- Avrupa’ya getirdiği çok sayıda ürün de ne dönüşmüş MY lina) kelimesi de, bu meyvenin vaktiy- mevcut. Artichoke (enginar) kelimesi Sadece bilimsel terimler ve meyve CY Arapça el-karšufa’dan, carob (keçiboy- le ihraç edildiği Fas’taki liman şehri isimleri mi? Bazı mobilyaların kökeni nuzu) kelimesi Arapça kerruba’dan, cof- fee (kahve) kelimesi kahve’den, saffron Tangier’den (Tanca) geliyor. CMY (safran) kelimesi Arapça za‘faran’dan, sumac (sumak) kelimesi summak’tan, Eggplant olarak da bilinen Aubergi- de Avrupa’dan çok uzakta, Arap top- caraway (kimyon, Karaman kimyonu) ne (patlıcan) kelimesi Sanskritçedeki el-karaviye’den, tarragon (tarhun) keli- vatiga-gama (gaz rahatsızlığını iyileş- raklarında atılmış. Mattress (döşek, şil- K mesi tarhon’dan (ki bu da büyük ihti- malle Yunanca kökenlidir) ve tamarind tiren bitki) kelimesinden türemiştir. te) kelimesi Arapça matrah (bir şeyin (Hint hurması, demirhindi) kelimesi Bu kelime Farsçaya bâdengân, oradan atıldığı yer) kelimesinden, sofa (divan, Arapçaya badincan, oradan Katalanca- de Arapça tamr hindi (“Hint hurması”) ya albergínia olarak geçmiş; Fransız- kanepe) kelimesi de Arapça soffa (uzun cada aubergine kelimesine dönüşmüş, kelimesinden geliyor. yer divanı) kelimesinden geliyor. sonra da İngilizceye girmiştir. Sanskritçeyle gelen zincir Arapçadan İngilizceye geçen keli- Apricot (kayısı) kelimesinin yolculu- Hem lime (misket limonu), hem ğu muhtemelen Latincedeki praecoqu- melerin yolculuğunu tatlılarla nihaye- de lemon (limon) kelimeleri Arapça li- um (vaktinden önce hasat edilmiş) ke- ma’dan gelir. Fakat esas itibariyle her te erdirelim: limesiyle başlamış. Kelime Yunancaya iki kelime de Farsça aracılığıyla Sans- Candy (şeker, şekerleme) kelimesi- praikókion, Arapçaya burkuk olarak kritçe nimbu kelimesinden türemiştir. nin kökeni Hintçedir, fakat Avrupa’ya Orange (portakal) kelimesi de Hindis- girmiş, sonra Avrupa’ya İtalyanca ve girişi Arapça kandi (şekerli) kelime- tan’dan başlayan benzer bir yolculuk İspanyolca aracılığıyla girip Fransız- geçirmiştir. Muhtemelen Güney Hin- siyle olmuştur. Sugar (şeker) kelimesi distan’da Dravid dil ailesine mensup caya ve nihayet İngilizceye aktarılmış. doğrudan Arapça sukkar kelimesin- dillerden Tamilcedeki naram kelimesi Hanım sultanların kullandığı eşsiz den gelir. Tıpkı Arapça şarab kelime- kokulu jasmine (yasemin) kelimesi (muhtemelen Fars kökenli) yasmin sinden türeyen syrup (şurup), sherbet kelimesinden, cotton (pamuk) keli- mesi de buna benzer yolla koton’dan (şerbet) ve sorbet (dondurulmuş şer- geliyor. Hashish (haşiş, esrar) kelimesi bet) kelimeleri gibi. Ne var ki şarab tatlı olan şeyler anlamına gelmez, ba- sitçe “içecek” anlamına gelir. Not: http://www.haaretz.com/news/featu- res/.premium-1.642132 sitesinden çevril- miştir. 48 DERİN TARİH / 2015 MAYIS
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280