Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore basin-aciklamalari

basin-aciklamalari

Published by zafer okru, 2021-11-23 20:10:02

Description: basin-aciklamalari

Search

Read the Text Version

ve destek adı altında fondan aktarılan tutar çok fazla. Fon, son yıllarda işsizlere ve işçilere derman olmaktan çok işverenlere derman olmaktadır. Yani siz işsiz kaldığınızda temel ihtiyaçlarınızı giderebilmek için elektrik parasını, su parasını, mutfak masrafları ve kira parası verilmesi gerekir. Baktığımızda bu fondan 25 milyar liralık bir miktarı sanki işverenler açlık sınırında yaşıyormuş gibi onlara verdiler. Bu da yetmedi… 25 milyarını daha alıp GAP’a harcadılar. Bu da yetmedi… İşsizlik fonundan 3 milyona yakın vergi aldılar. Yine yetmedi… İşsizlik fonundan 11 milyara yakın Ziraat Bankası’na, Halk Bankası’na para aktardılar. Şimdi baktığımızda yüzde 90’ı amacı dışı kullanıldı, geri kalan kısmı işsizlere ayrıldı.”

252 KANİ BEKO 18 Aralık 2020 CHP’li Beko: Bu bütçe halkın değil sarayın bütçesidir! Mecliste 2021 bütçesi üzerine CHP Grubu adına söz alan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Bu bütçe halkın değil sarayın bütçesidir” dedi. Beko, “Ülkemizde milyonların salgın sürecinde ekmek ve gelir kaybı yaşadığı; işsizliğin arttığı, esnek ve güvencesiz çalışmanın yaygınlaştığı, işçilerin kıdem tazminatı başta olmak üzere neredeyse bütün haklarının hedefe konulduğu koşullarda hazırlanmıştır. Bu bütçede işçiler, köylüler, esnaflar, öğrenciler, engelliler, emekliler, EYT’liler, yetimler ve işsizler olmadığından dolayı biz CHP olarak bu bütçeye hayır diyoruz, hayır diyoruz, hayır diyoruz” diye konuştu. Asgari ücret tespit komisyonun yürüttüğü görüşmelere değinerek konuşmasına başlayan CHP’li Beko ‘’10 milyona yakın asgari ücretli işçi ailesi ile birlikte açlık sınırı altında yaşarken, komisyondan insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını giderebilecek bir ücret talep etmektedir. Türkiye'de asgari ücret tek bir işçi için hesaplanmaktadır ve bu durum uluslararası standartlara aykırıdır. Asgari ücretle çalışan 10 milyona yakın işçinin hepsi sanki bekarmış gibi hesap yapılmaktadır. Bu nedenle; asgari ücret belirlenirken işçinin ailesi de dikkate alınmalı, en azından 4 kişi için hesaplanmalıdır. Asgari ücretle çalışan işçiden milyarlarca lira vergi alınırken, başta beşli çete olmak üzere fason işverenlerin vergilerini siliyorsunuz. Adalet halkın ekmeğidir. İşçilerin de geleceğidir. Asgari ücret kararını verenlerin adil ve vicdanlı olmasını bekliyoruz. Unutmayalım ki asgari ücret sadece çalışan işçilerin meselesi değil, asgari ücret bir memleket meselesidir. Bu nedenle; diyorum ki; asgari geçim indirimi asgari ücretin dışında kalmalıdır. Asgari ücretten kesinlikle vergi alınmamalıdır. İşçi ve memur ayrımı yapılmamalıdır. Tek asgari ücret olmalı, işçi memur ayrımı ortadan kaldırılmalıdır. 2021 yılı asgari ücreti covid-19 salgını dikkate alınarak hesaplanmalı, en az 3.100 TL olmalıdır. Bunların yanı sıra da; asgari ücretlilere de şeker ve kurban bayramında en az bir maaş tutarında iki ikramiye verilmesi için meclis gerekli adımları atmalıdır!” diye konuştu. İŞÇİLERİN ÖLÜMÜNE NEDEN OLANLARIN KALBİ KURUSUN! Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde hayatlarını çalışarak kazanan fabrika işçilerinin, küçük esnafın, seyyar satıcıların, çiçekçilerin, müzisyenlerin, düzensiz ve günü birlik işlerde çalışanların korona virüs salgını nedeniyle zor durumda kaldıklarını hatırlatan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Devletin özellikle koruması gereken sendikasız işçiler, küçük esnaf, seyyar satıcılar, çiçekçiler, müzisyenler, düzensiz ve günü birlik işlerde çalışan 5,5 milyon vatandaşımız maalesef gelirini kaybetti. Uyarıyorum, GSS primini ödeyemeyen 5 milyona yakın vatandaşımız 2021 yılında borçları ertelenmezse birinci derecede yakınları ile birlikte devlet ve üniversite hastanelerinde tedavi olamayacaklar. Bu bütçenin asıl gündemi bu olmalıdır! Recep Tayyip Erdoğan ve saray, Türkiye ekonomisinin yüzde 5-6 oranında büyüdüğünü söylemektedir. Madem öyle; peki, neden ülkemizde 10 milyon işsiz var? Neden işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri için bütçe ayırmadınız? Bugüne kadar 25 bin işçinin ölümüne sebep oldunuz. İşçilerin ölümüne neden olanların kalbi kurusun, kalbi kurusun, kalbi kurusun!” ifadelerini kullandı.

SOMALİ’YE 3,5 MİLYON DOLAR, BİZE DE 8 DEFA IBAN GÖNDERDİNİZ! Sağlık emekçileri ve çalışanlarının corona virüse karşı hayatını ortaya koyarken şehit sayılmamasını kınayarak konuşmasını sürdüren CHP’li Beko, AKP hükümetinin pek çok ülkeye yardımlar gönderirken yurttaşına 8 defa IBAN gönderdiğini söyledi. Beko şöyle konuştu: “Dünya Sağlık Örgütü ve ILO corona meslek hastalığıdır demesine rağmen siz kabul etmediniz. Neden 620 bin sağlık emekçisine görev vermediniz? Neden 500 bin öğretmenin ataması yapılmadı diye 100’e yakını intihar etti? Neden 30 bine yakın sosyal hizmet uzmanı iş bekliyor? Neden kamuda 14 bin engelli açığı varken engellilerin ataması yapılmıyor? Neden Samsun’da işsiz olan bir yurttaşımız “iş, aş” diyerek intihar etti? Neden biliyor musunuz? Çünkü 5’li çeteye para vermekten, para kalmadı da ondan. Saray 18 yılda 18 işçinin çalışacağı bir fabrika bile açamadı. Milyonlarca insan geceleri aç yatarken, saraya ballı börek verdiniz, millete kuru ekmek, beşli çeteye de peşkeş çektiniz! 3,8 trilyon kredi borcumuz varken, 125 milyar doları merkez bankasından bir gecede yediniz. 5 milyon dolar Tunus’a hibe para verdiniz, Suriyelilere 300 milyar verdiniz, Somali’ye 3 buçuk milyon dolar gönderdiniz, bize de 8 defa IBAN gönderdiniz! Bu bütçe halkın bütçesi değildir.” BU ÜLKENİN İTİBARI SARAY DEĞİL, ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARIDIR! “Bu bütçe sarayın bütçesidir. Bütçede işçiler, köylüler, esnaflar, öğrenciler, engelliler, emekliler, EYT’liler, dullar, yetimler ve işsizler olmadığından dolayı biz CHP olarak bu bütçeye hayır diyoruz, hayır diyoruz, hayır diyoruz” diyerek tepkisini dile getiren Beko sözlerini şöyle tamamladı: “922.7 milyar lira vergi topladınız, bu vergileri kimlerden aldınız, işçiler, memurlar, köylüler, esnaflar, çiftçiler ve yurttaşlardan! Meksika devlet başkanı var olan tek başkanlık uçağını, ülkede bu kadar yoksulluk varken binmeye utanırım diyerek 120 milyon dolara satmıştır. Bizde ise uçan saray ile birlikte sarayın 16 adet lüks uçağı vardır. Sorduğumuzda ise; AKP’liler diyor ki saraylarla, uçaklarla, lüks makam arabalarıyla sarayın itibarını koruyoruz diyorlar. BİZE GÖRE BU ÜLKENİN İTİBARI SARAY DEĞİL; NAZIM HİKMET’TİR, UĞUR MUMCU’LARDIR, BAHRİYE ÜÇOK’LARDIR, DENİZ GEZMİŞ’LERDİR, ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞIMIZIN LİDERİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK VE SİLAH ARKADAŞLARIDIR!” Video link https://www.youtube.com/watch?v=mD3n7_9FQVA&feature=youtu.be

254 KANİ BEKO 24 Aralık 2020 CHP’li Beko’dan MHP’li Osmanağaoğlu’na yanıt: Biraz da memleket meseleleri ile ilgilenin! CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir Mizah Festivali ve müzik öğretmeninin şirket müdürü olarak atanması ile ilgili İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’i eleştiren MHP İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu’na ‘ağır ol molla sansınlar’ diyerek eleştiri yağmuruna tuttu. MHP’li vekil Osmanağaoğlu’na “Terörle, terörün eleştirisi ile kutsalların eleştirisini aynı kefeye koyuyorsunuz ve bunların ayrı şeyler olduğunu bilmiyorsunuz? Cehaletinizi yüzünüze vurduğum için kusura kalmayın siz istediniz” diyen Beko, liyakat konusunda da Tunç Soyer’den ders almasını önerdi. Bir milletvekilinin görevlerini hatırlatarak eleştirilerine başlayan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Bir milletvekili ülkenin genel sorunlarına, yerelde yaşananlara varıncaya kadar elbette ki ülkenin tüm meseleleriyle ilgilidir. Ancak bu ilgideki seçicilik genelde milletvekilinin uzmanlık ya da belli bir birikiminin olduğu alanla sınırlı olması tabidir. Buradan ne demek istiyoruz. Bilmediği, anlamadığı, kendi anladığı dille söyleyelim; kafasının dank etmediği konularda konuşmaması, topa girmemesi gerekir. Atalarımız boşa dememiş ‘ağır ol molla sansınlar’ diye… Bilmediğin, kafanın basmadığı konularda hem de eleştiri ötesi suçlayıcı bir dil kullanırsan; ilk anda belki bu adam ne diyor diye belli bir kesimin dikkatini çekebilirsin. Ancak foyan kısa zamanda açığa çıkar, rezil rüsva olursun. İzmir Milletvekili Tamer Osmanağaoğlu MHP’nin misyonuna uygun olabilir. Ama İzmir’e hiç yakışmıyor. Sayın Osmanağaoğlu, size neden böyle davranıyorsunuz diye sormayacağım. Zira hepimiz biliyoruz ki, partiniz iktidardan nemalanıyor. Saray’ın bekçiliğini yapıyor… Doğal olarak siz de partinizin politikalarına paralel hareket ediyorsunuz. Böyle de olsa soracağımız sorular var: Sayın Osmanağaoğlu hayatınızda bir kere olsun bir karikatür sergisini gezdiniz mi? Diyelim gezmeye fırsatınız olmadı… Peki bir kere olsun bir gazete bayisinden bir karikatür dergisi alıp evinize götürdünüz mü? Bu sorular daha da çoğaltılabilir. Peki, bu soruları neden soruyorum? Çünkü siz terörle terörün eleştirisi ile kutsalların eleştirisini aynı kefeye koyuyorsunuz ve bunların ayrı şeyler olduğunu bilmiyorsunuz? Cehaletinizi yüzünüze vurduğum için kusura bakmayın, siz istediniz. Sayın Osmanağaoğlu İslam adına tecavüz yapanlara, İslam adına kan döküp en vahşi katliamlara imza atanlara, daha açık bir ifade ile soralım IŞİD’in icraatlarına ne diyorsunuz? IŞİD’in taraftarı mısınız yoksa karşısında mısınız?” ifadelerini kullandı. LİYAKATIN NE DEMEK OLDUĞUNU TUNÇ BAŞKAN SİZE ANLATSIN İkinci eleştirisini ise liyakat üzerinden yapan CHP’li Beko, şunları dile getirdi: “18 yıldır Türkiye’de liyakat namına hiçbir şey bırakılmadı. İktidarın yanlısı olmak her makamın her işin liyakat ölçüsü haline getirildi. Hal böyle olduğu halde bugüne kadar iktidar partisine numunelik de olsa tek bir eleştiri yönelttiniz mi? Yöneltmediniz mi? Ve bula bula İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı bir şirketin yönetimine bir müzik öğretmeninin, ilçe belediye başkanlığı yapmış bir yöneticinin getirilmesini buldunuz. Müzik öğretmeninden yönetici olmaz mı diyorsunuz. Kaldı ki yöneticilikte asıl aranan kıstas o kurumu yönetip yönetemeyeceği kabiliyetidir” diyen Beko sözlerini şöyle sürdürdü, “Türkiye Büyük Millet

Meclisi gündemine getirilen ve ülkenin önemli sorunlarını kapsayana tüm araştırma önergelerine hayır oyu verdiniz. Emeklilikte Yaşa Takılanların sorununun çözülmesi için önce evet dediniz, sonra çark ettiniz. Çiftçi borçları araştırılsın dedik, hayır dediniz. Asgari Ücretlilerin sorunlarını araştıralım dedik hayır dediniz, 15 Temmuz ve siyasi ayağının araştırılması önerisine hayır dediniz, Çorlu'daki tren kazasıyla ilgili araştırma önergesine hayır dediniz. Sayın Osmanağaoğlu, sizden bu konularla ilgili de cevap vermenizi, yurttaşlarını bu sorunları ile ilgili görüşlerinizi ve neden hayır dediğinizi açıklamanızı da bekliyoruz. CHP’li belediyelerin yaptığı iyi işlere çamur atmanızı değil!” Ayrıca Liyakatin ne demek olduğunu merak ediyorsanız İzmir’in değerli başkanı Tunç Soyer’e başvurun o size belediyedeki işleyiş konusunu ve liyakati somut örnekleri ile anlatacaktır. Örneğin Tunç Soyer ve ondan öncekiler CHP’den seçildikleri halde en alt kademeden en üst düzey yöneticiye varıncaya kadar hemen her kademede CHP’li olmadıkları halde laikiyle işe aday olup işe alınan ve halen birlikte çalıştığı MHP’li, AKP’li ya da bir başka partiden çalışanları örnek vererek liyakati öğrenmenize katkı sunacaktır. Emin olun, benzer bir örneği partinizin ya da peşine takıldığınız iktidar partisinin hiçbir belediyesinde göremezsiniz. Sayın Osmanağaoğlu; Aliağa Belediyesinde çalışan 300’e yakın işçi ve memur işten atılırken, siz bu konuda ne yaptınız? Atılan işçi ve sürgüne gönderilen memur arkadaşlarımızı ziyaret etme cesaretini gösterebildiniz mi?”

256 KANİ BEKO 25 Aralık 2020 Beko’dan, Bakan Selçuk’a Engelli istihdamı önerisi 10 Milyon Engelliye Kamuda Açık varken neden “iş, Aş” vermediniz? Engelli istihdamının ILO’nun istihdam sözleşmesine göre yapılması gerektiğini hatırlatan CHP’li Beko, kamu ve özel sektör engelli kadrolarındaki açığa dikkat çekerek, Bakan Selçuk’a istihdam önerilerinde bulundu. Türkiye nüfusunun yüzde 13 üne yakını olan 10 milyonu aşkın kişinin engelli olduğunu hatırlatan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, engelli yurttaşların başta istihdam olmak üzere eğitim, sağlık, ulaşım, sosyal yaşam olmak üzere hayatın her alanında sorun yaşadıklarını belirtti. Beko, engellilerin istihdamı konusunda kamuda büyük bir boşluk olduğunu ve yasaya göre kamuda yüzde 4 oranında engelli çalıştırılması gerekli olduğunu vurguladı. Konuyla ilgili yaptığı değerlendirmede, boşlukların doldurulmadığını, doldurulan boşlukların ise liyakatli olanlara verilmediğini söyleyen CHP İzmir Milletvekili Beko, 2019 yılında 14 bin engelli çalışan açığı olmasına rağmen kamuda atama yapılmadığı için 2020 yılında bu açığın kapatılmadığını, katmerleşen bu sorunun bir an önce çözülmesi gerektiğini vurguladı. Engellilere yönelik faaliyetlerin sosyal devlet gereği kamu kurumları tarafından yürütüldüğünü hatırlatan Beko, engelli düzenlemelerinin Türkiye’nin de imzaladığı ILO’nun Mesleki Rehabilitasyon ve İstihdam Sözleşmesi göre göz önünde bulundurarak yapılması gerektiğini dile getirdi. Engelli istihdam sorunuyla ilgili yapılan bütün çalışmalara ve uygulamalara rağmen, sorunun hâlen aşılamadığını kaydeden Beko, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı’na seslenerek, “10 Milyon Engelliye Kamuda Açık varken neden “iş, Aş” vermediniz” diye sordu. Beko değerlendirmesinde; “Özellikle engellilerde istihdam sorunu, diğer insanlara nazaran daha fazladır. Engellilerin istihdam sorununun neden kaynaklandığına bakarsak, öncelikle kişinin engelli niteliğinden dolayı istihdam edilememesi, bir işveren engelli kişiyi işe alacağı zaman, öncelikle ‘özür oranı’ en az olanı veya iş konusunda nitelik olarak en verim alabileceği kişiyi seçiyor. Bu durumda, engeli fazla olan kişilerin iş bulma olanağını ne yazık ki azaltıyor. Eğitim ve beceri olarak en iyi olan engelliler tercih nedeni olurken, ilkokul mezunu bir kişiyle, üniversite mezunu olan bir kişi istihdam konusunda eşit fırsatlara sahip olamıyor. Eğitim ve öğrenim olanaklarına eşit biçimde erişemeyen kişiler arasında haksızlık yaratan bu sorunu bir an önce çözünüz” dedi. EN BÜYÜK ENGEL SEVGİSİZLİKTİR! Kamu ve özel sektörde, kontenjan açıklarının tamamının doldurulması için engelli kontenjanını boş tutan işverene ceza miktarlarının artırılması ve devlet denetiminin sıklaştırılması önerilerini sıralayan Beko, “Öncelikle engellilere yönelik, bilgi ve becerilerini tam manasıyla ortaya koyabilecekleri, uygulamalı meslek edindirme kursları düzenlemelidir. Bu kursları sadece düzenleyerek, kurs bitiminde bir sertifika verilerek, yine işsizliğe devam edilmemesi için, bu kursların sonunda engellileri istihdam edecek işyerlerini, gerekirse devlet eliyle kurmaktır gereklidir. Engellilerin eğitim seviyelerini yükseltmeleri için engellilere

uygun koşullarda okulları daha da çoğaltılarak, engellilerin daha iyi bir eğitim alabilmesi çok önemlidir. Çünkü eğitim seviyesi yükseldikçe işsizlik rakamları düşmektedir. Bütün bunlar sadece benim aklıma gelen çözüm önerileridir. Elbette daha güzel ve değişik fikir beyan edecek olan arkadaşlarda mutlaka olacaktır. Aslında birçok engelli haklı olarak işsizlikten dert yanar. Ama unutmayalım ki; bunların hepsi bir mücadele gerektirir. Engelli yurttaşları bu haklarını almak için ellerinden gelen çabayı göstermektedir. Haklarını talep eden yurttaşlarımıza destek olmak bizlerin de görevidir. Unutmayın ki her sağlıklı insan bir engelli adayıdır ve en büyük Engel Sevgisizliktir!” diye konuştu.

258 KANİ BEKO 29 Aralık 2020 CHP’li Beko 2021 için açıklanan asgari ücreti eleştirdi: 50 milyon yurttaş 2021’i de sefalet içinde geçirecek! Açıklanan asgari ücrete tepki gösteren CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Türkiye’nin yarısı açlık sınırında yaşıyor. AKP iktidarı 500 TL’lik artışla Türkiye’nin yarısını oluşturan asgari ücretle çalışan işçi ve ailelerini 2021 yılında sefalet ücretine ve sefalet içerisinde bir yaşama mahkum etmiştir. 10 milyon asgari ücretli işçi ve aileleriyle birlikte 50 milyona yakın yurttaş 2825 TL’lik sefalet ücretiyle sefalet ortamında 2021 yılında da yaşamaya devam edecektir” dedi. Yaşanan küresel pandemi, enflasyonun artması ve liranın alım gücünün giderek düşmesiyle 2020 yılında asgari ücret ile yaşamanın adeta imkansız hale geldiğine dikkat çeken CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Türkiye'de asgari ücret, asgari ücret değildir. Çalışanların ezici çoğunluğunun ücreti haline gelmiştir. O yüzden asgari ücreti konuşurken istisnai bir ücreti konuşmuyoruz. Yani Avrupa Birliği'nde asgari ücret konuşulurken toplumun yüzde 5'ini ya da 10'nunu ilgilendiren bir şey tartışılıyor. Bizde ise çalışanların yüzde 60'nı ilgilendiriyor. Dolayısıyla istisnai bir ücreti değil ortalama bir ücreti konuşmuş oluyoruz. Bunu düşünerek asgari ücretin arttırılması lazım. Yani asgari ücret Türkiye'de en az kazananların en düşük nitelikli işlerin ücreti olmaktan çıkmış ortalama bir ücret haline gelmiştir. Büyümeden bahsediliyor, bu büyümeden hiçbir çalışan emekçi pay almıyor. Yoksulluğu paylaşıyoruz. Vergilerimiz yüksek, oranlar düşük. Para, pul oldu” açıklamasını yaptı. ASGARİ ÜCRETLE NELER YAPILAMAZ! Asgari ücretin asgari değil ‘sefalet’ ücreti olduğunu söyleyen Beko, asgari ücretlilerin neler yapamayacağını sıraladı. İşte Beko’nun tespitleri: “ Türkiye’nin yarısı açlık sınırında yaşıyor. AKP iktidarı Türkiye’nin yarısını oluşturan asgari ücretle çalışan işçi ve ailelerini 2021 yılında sefalet ücretine ve sefalet içerisinde bir yaşama mahkum etmiştir. 1 Ocak 2021 tarihinden itibaren geçerli olacak asgari ücret, 2825.90 TL olarak belirlendi. 10 milyon asgari ücretli işçi ve aileleriyle birlikte 50 milyona yakın yurttaşın sefalet ücretiyle bir sefalet ortamında 2021 yılında da yaşamaya devam edecektir. Kararda, asgari ücretlilerin hepsinin bekarmış gibi tek başına baz alınmaması, ILO yani Uluslararası Çalışma Örgütü’nün de belirttiği gibi 4 kişilik ailenin baz alınması gerekirdi. Asgari ücretli çalışan bir işçi kardeşimiz; evi kiraysa bundan sonra elektrik parası veremeyecek, su parası veremeyecektir, doğalgazı ödeyemeyecek, ulaşım bedelini maalesef ödeyemeyecek, eğitim konusunda çocuklarına maaşından bütçe ayıramayacaktır. Asgari ücretle çalışan işçiler çocuklarıyla veya ailesiyle tiyatroya ve sinemaya gidemeyecektir, ayda en azından bir kere kitap alıp ailesi ve çocuklarıyla birlikte okuyamayacaktır. Birinci derece yakın akrabalarının düğününe gidip, bir takı bile takamayacak ve ısınmak için kışın birinci derece yakınlarıyla aynı evi paylaşacak!”

KARAR VERENLERİN VİCDANI YOK! CHP’li Beko şunları kaydetti: “Asgari ücretli çalışan işçi kardeşlerimiz 2020 yılında vergi verdiler, işverenlere ise vergi muafiyeti uyguladılar. Demek ki asgari ücretli çalışan işçi kardeşlerimiz vergi vermeye devam edecekler ve başından beri söylediğimiz ‘sakın asgari ücretlilerde işçi memur ayrımı yapmayın!’ uyarımız yine havada kalacak. Bundan sonra da işçilere ayrı memurlara ayrı asgari ücret uygulaması devam edecektir. Ben kesinlikle bu asgari ücret konusunda karar verenlerin vicdanı olmadığını buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum. Milyonlarca yurttaşımız 2 güne bir sofrasına bir kap et yemeği bugüne kadar koyamamıştır. 2021 yılında asgari ücretli çalışan aileler yine sofralarında et göremez olacaklardır. 15 milyon vatandaşımız soğuk kış günlerinde evini ısıtmak için battaniye altında bugüne kadar ısınıyorlardı demek ki bundan sonra da bu şekilde devam edeceklerdir. Asgari ücretle çalışan bu işçi kardeşlerimiz açlık sınırı altında yaşıyorlarsa bu koşullarda ne kadar yaşayabileceklerdir, bu yurttaşlarımızın 65 yaşında emekli olmalarına kesinlikle imkan yoktur.”

KANİ BEKO 260

2021

262 KANİ BEKO 3Ocak 2021 4 MEMURLAR VE EMEKLİLER DE İŞÇİLER GİBİ AÇLIĞA, YOKSULLUĞA, SEFALETE MAHKUM EDİLDİ! PAZAR ENFLASYONU YÜZDE 40, TÜİK ENFLASYONU YÜZDE 14.60; MEMUR ZAMMI İSE SADECE YÜZDE 7.36 OLDU; EMEKLİYE DE 8,36! AKP ekonomik krizlerin faturasını bugüne kadar hep halka kesti. Bugün de yine aynısı oldu. Tek adam rejimi; işçinin, memurun, emekçinin, emeklinin değil sarayın, zenginin ve yandaşın tarafında olduğunu bir kez daha tescilledi. AYÇİÇEK YAĞINA YÜZDE 110, DOĞALGAZ VE ELEKTRİK FİYATLARINA YÜZDE 40 ZAM YAPILAN BİR DÖNEMDE SARAYIN MEMURA, EMEKÇİYE REVA GÖRDÜĞÜ ARTIŞ ORANI 7.36 OLARAK AÇIKLANDI! BAKLAGİLLER %60, PEYNİR %27, YUMURTA %80 ZAMLANIRKEN, EMEKLİYE SADECE 8,36 ARTIŞ YAPILDI! Saray rejimi; müteahhite, yandaşa, zengine dost olduğunu her fırsatta belirtiyor. Bugünkü karar o yüzden kimseyi şaşırtmadı. Bütçede engelli, işçi, emekçi, memur, emekli yani halk yok sayılmışken bugün de farklı bir karar beklenmiyordu. Memura, emekliye insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını karşılayacak ve insan onuruna yakışan bir maaş çok görülmüştür. Onurlu bir yaşam sürdürmeye çalışan ancak zorluklarla baş etmek adına akşamları pazar artıkları ile beslenmek zorunda kalan emekliler; AKP tarafından yine sefalete mahkum edilmişlerdir. Dört maaşla, beş maaşla saraylarda yaşayanların halkın derdiyle dertlenmesi mümkün değildir. Tok açın halinden anlamaz. Halkı açlığa ve yokluğa terk etmeyi tek adam düzeniyle sürdüreceklerini zannedenler, ilk seçimde halkın kararını görecek ve ucube rejimleriyle beraber devrilip, dağılıp gidecekler. Herkes biliyor ki; AKP DEMEK AÇLIK DEMEK, YOKSULLUK, İŞSİZLİK, YOKLUK VE ZAM DEMEKTİR! AKP DEMEK DEVLET İMKANLARIYLA YANDAŞ BESLEMEK, HALKIN İSE KURU EKMEĞE MUHTAÇ HALE GELMESİ DEMEKTİR. Bu düzen böyle gitmez. Yokluğa, açlığa yoksulluğa, zamlara, adaletsizliğe karşı olanların, ezilenlerin, sömürülerin sesi artık bir çığlığa dönüşmüştür. Kulakları sağır eden bu çığlık saraylardan duyulmaz ama sandıkları patlatır. Gitmekte olanın gidişi artık durdurulamaz. Kimse umutsuzluğa, yılgınlığa düşmesin; aydınlık yarınlar artık yakın…

263 KANİ BEKO 5Ocak 2021 6 Beko: “Saray Türkiye’nin yüzde 5-6 oranında büyüdüğünü söyledi!” Saray yönetimine sesleniyorum; “büyüyen ekonomilerde bunlar olmaz”. Milyonlarca insanın işsiz olduğu, gençlerin kayıt dışı çalışmak zorunda bırakıldığı, kadın işsizliğine ve cinayetlerine çözüm üretilmediğini anımsatan CHP’li Beko,” Yılda ortalama yüzde 5-6 büyüdük.” diyen Saray yönetimine sesleniyorum; “büyüyen ekonomilerde bunlar olmaz” dedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, AKP hükümetinin dayattığı, insan onuruna yakışmayan asgari ücret yüzünden emekçi kesimin 2021 yılında da ev kirası, elektrik, su, doğalgaz, ulaşım ve eğitim bedellerini ödeyemeyeceğini, sosyal yaşam etkinliklerinden faydalanamayacaklarını vurguladı. Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın,” yüzde 5-6 büyüdük” sözlerini eleştiren Beko, “Saray yönetimine seslenmek istiyorum. Madem Türkiye yüzde 5-6 oranında büyüdü de neden ülkemizde 10 milyon işsiz var?, Neden işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri için bütçe ayırmadılar? Bugüne kadar 25 bin işçinin ölümüne sebep oldular. Başta Soma, Ermenek madenleri olmak üzere ülkemizin birçok işyerlerindeki iş cinayetlerinden ders almadılar. Hak ettikleri maaşları vermediler. Neden Covid-19’u meslek hastalığı kabul etmediler? Kadro bekleyen binlerce sağlıkçılara, öğretmenlere kadro vermediler. Neden kamuda engelli açığı olmasına rağmen engellilerin ataması yapılmıyor? Büyüyen bir ekonomide bunlar yaşanmaz” dedi. ASGARİ ÜCRETLİ YURTTAŞIMIZ SOFRASINA ET YEMEĞİ KOYAMIYOR Saray yönetiminin işçi, emekçi, memur ve emekliden vergi alırken, iş verenleri vergiden muaf tutulduklarını ve 2021 yılında da ezilen kesimin vergi ödemeye devam edeceğini belirten Beko, 10 milyona yakın açlık sınırı altında yaşayan asgari ücretli işçinin, insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir ücret alamadıklarının altını çizerek, “Biz defalarca asgari ücretliye işçi memur ayrımı yapmayın dedi. Türkiye’de karşı çıktığım bir mesele var. Kamuda çalışan memur arkadaşlarımıza da işçilere de asgari ücret uygulanıyor. Asgari ücretli memur arkadaşlarımız en az 4 bin lira alırken ki ben fazla alıyorlar asla demiyorum. Ancak işçi kardeşlerimiz neden 2 bin 825 lira alıyorlar? Dolayısıyla burada işçi memur ayrımı yapmamak lazım. Aradaki bu fark kaldırılması lazım. Milyonlarca asgari ücretli yurttaşımız sofrasına et yemeği koyamamıştı, 2021 yılında da sofralarına et yemeği koyamayacağı görülmüştür. 15 milyon vatandaşımız soğuk kış günlerinde yine battaniyeyi örterek ısınmaya devam edecektir” sözleriyle tepkisini dile getirdi. Asgari ücretin içerisinde, asgari geçim indirimi(AGİ)nin, AKP öncesi dönemde alınan ‘vergi iadeleri’ olduğunu anımsatan Beko, saray yönetiminin bu durumu asgari ücreti yüksek göstermek gibi bir algı oluşturmakla eleştirerek, asgari geçim indirimi farkının asgari ücretin dışına çıkartılması önerisinde bulundu.

KANİ BEKO 264 SENDİKAL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİN ÖNÜ AÇILMALI Türkiye’de askerden yeni gelen ve üniversiteyi yeni bitiren gençlerin, iş bulabilmek için işverenlerle pazarlık yapmak zorunda kaldığına dikkat çeken Beko, sigorta prim ve vergi giderlerini kendilerine verilmesi koşuluyla çalışan gençlerin 2,5 milyonun üzerinde olduğunu söyledi. Ülkede kayıt dışı çalışanların oranının yüzde 40’lara dayandığını vurgulayan DİSK eski Genel Başkanı Kani Beko, kayıt dışılığın panzehirinin ise sendikal hak ve özgürlüklerin önünün açılmasından geçtiğinin altını çizdi. 2020 YILINDA 413 KADIN ÖLDÜRÜLDÜ Dünya Sağlık Örgütü (WHO) nün verilerinde her 3 kadından birinin cinsel şiddete maruz kaldığı bilgisini de paylaşan Beko, Türkiye’de durumun daha da vahim olduğunu belirterek, 2019 yılında 474 kadının öldürüldüğünü, 2020 yılının ocak -ekim ayları aralığında 413 kadının öldürüldüğünü anımsattı. Beko, 833 bin çalışan kadının, erkek şiddetine maruz kaldığını, 11 milyon kadının ise ev işçisi olarak çalışmaya mahkum bırakıldığını, iş yaşamındaki kadınların yüzde 41’inin herhangi bir sosyal güvenlik kaydı olmadığını vurgulayarak, iktidarın başta kadınlar olmak üzere milyonlara tükenmişlik sendromu yaşattığını söyledi.

265 KANİ BEKO 10 Ocak 2021 CHP’li Beko’dan Şeyh Bedreddin ve Homeros heykeli çağrısı CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir’in dünya tarihine damga vurmuş Şeyh Bedreddin, Börklüce Mustafa ve Homeros gibi isimlerinin birer kültürel miras olarak ilçelerinde yaşatılması gerektiğine vurgu yaparak meydanlarda heykellerinin dikilerek halkı bilgilendiren açıklamaların yer alması için İzmir Büyükşehir ve ilçe belediyelerine çağrı yaptı. Kültürel zenginliklerin öne çıkarılarak turizme de destek verileceğine dikkat çeken Beko, yıllardır iktidarda olan sağ partilerin bu zenginlikleri yok saymasından yakınarak Karaburun’da Şeyh Bedreddin ve Börklüce Mustafa’nın, Bornova’da Homeros’un yerel yönetimlerin öncülüğünde üniversiteler, odalar, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri ile tartışarak projeler şeklinde ele alınması ve heykellerinin dikilmesi gerektiğini vurguladı. Günümüz dünyasında bir ülkenin kendi kendine yeter ya da zengin olabilmesi için mutlaka yeraltında zengin maden yataklarına sahip olması gerekmediğini belirten CHP’li Beko, “Bunun yanı sıra yerüstü zenginlikleri var ve bu yerüstü zenginlikleri içerisinde o coğrafyanın tarihi ve kültürel zenginliği paha biçilmezdir. Tarihi ve kültürel zenginliğe sahip çıkılması bilgi ve bilimsel doğru bir bakış açısını gerektirir. Ne var ki ülkemizde uzun yıllar iktidar olan sağ partiler bu zenginliği göremediler, anlayamadılar. Dünyaya bakış açıları buna müsait değildi. Eğer bu coğrafyada tarih ve kültürel değer olarak bir şeye sahip çıkılacaksa Türk-İslam olmalıydı. Türk ve İslam dışındakiler gavur kalıntıları olarak görüldü, görülüyor. Hatta Türk-İslam tarihi içerisinde dahi yer almanın özel bir kıstası; halk için, insanlık için ne ifade ettiği değil; devlet yanlısı olup olmamasıdır. Tarihte devlete karşı gelenler ya delidir, ya serseri” ifadeleriyle iktidarı eleştirdi. BU DEĞERLERİ GÖRMEZDEN GELEMEYİZ Karl Marx ve Nazım Hikmet’in Şeyh Bedreddin’i dünyaya tanıtan eserler yazdıklarını hatırlatan CHP’li Beko, şunları kaydetti: “İncil’den sonra dünyada en fazla satılan kitap Kapital’dir ve Kapital’in yazarı Karl Marx, Şeyh Bedreddin’den söz eder. Nazım Hikmet, Şeyh Bedreddin Destanı’nı yazmasaydı belki adını bile duymayacaktık. Böyle büyük bir kişiliğin bu topraklarda yaşadığını halk için halk yararına düşündüğünü ve mücadele ettiğini bilmeyecektik. Dünya kültür mirasının bir başka devi Homeros! Homeros da buralıdır. İzmir ve çevresinde yaşamıştır. Batı edebiyatını derinden etkileyen bu ozan bu topraklardan çıkmıştır. Aynı şekilde Şeyh Bedreddin’in yoldaşı, onun sağ kolu olarak kabul edilen Börklüce Mustafa da bu topraklardandır. Börklüce Mustafa’yı başka ülkelerin üniversitelerindeki tarih kürsüleri araştırırken, onun yaşamını, felsefesini, kurduğu ilişkileri ve örgütlenmelerini gün yüzüne çıkartmaya çalışırken biz bu değerleri görmezden gelemeyiz. Börklüce Mustafa’yı da, Homeros’u da sahiplenmesi ve dünya kültürel mirasında canlandırması gereken bizleriz.”

KANİ BEKO 266 HEYKEL DÜŞMANLIĞINA İNAT SAHİP ÇIKMALIYIZ! Bu topraklarda direnişin simgesi olmuş isimlerin, halkın gerçekleri görmesi için onları örgütlemiş kahramanların ayrı bir yeri olduğuna dikkat çeken CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Merkezi hükümetin yok saymasına inat, heykel düşmanlığına, bu ülkenin direnen insanların coğrafyası olduğunun unutulmaya çalışılmasına inat bizim kültürel mirasımız olan bu tarihe damga vurmuş isimlere her zamankinden daha fazla sahip çıkma zamanımızdır. Yerel yönetimler olarak neler yapılabilir, ne tür projeler ortaya konulabilir bunun üzerinde durulması çağrışımı yapıyorum. Bunların üniversiteler, odalar, sendikalar ve demokratik kitle örgütleri ile tartışarak projeler şeklinde ortaya konulması gerektiği inancındayım” ifadelerini kullandı.

267 KANİ BEKO 11 Ocak 2021 Kayyum rektör ve ABD senato baskınını değerlendiren CHP’li Beko: Demokrasi her yerde, herkese lazım! Bakanlık aşı sürecini yönetemiyor! Aşılar nerede! Boğaziçi Üniversitesine rektör atama şeklini ve ABD senatosunun basılmasını antidemokratik girişimler olarak değerlendiren CHP’li Beko, maske skandalını anımsatarak, aşı konusunda da aynı endişeleri yaşadığını söyledi. Beko, “Demokrasi her yerde, herkese lazım. Halkın iradesine rağmen diktatörce işler yapanlar her zaman kaybedendir!” dedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ABD’deki olayları, Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan rektör krizi, aşı, emekli ve memura yapılan zamlar konusunda değerlendirmelerde bulundu. KAPİTALİST ABD’NİN DEMOKRASİ BAYRAMI SONA ERDİ! ABD'de Trump yanlılarının, seçim sonuçlarının onaylanması sırasında ABD kongre binasını basmasıyla başlayan olaylar konusunda, Kapitalist ABD’nin demokrasi bayramının sona erdiğini, demokrasi konusunda bir rota çizemediğini, bu nedenle artık onu belirleme ve hatta başkalarına empoze etme hakkını da kaybettiğini vurgulayan Beko, “Herkese demokrasi dersi vermeye kalkan ancak demokratik ülkeleri karıştırmada usta olan ABD kendi içindeki demokrasilerine yönelik bir saldırıya tanık oluyoruz. Trump demokratik sürece saygı duymamıştır ve demokrat bir anlayışa sahip olmadığını bir kez daha göstermiştir. Buradan çıkarılacak ders ise demokratik seçimlerin öneminin bir kez daha gözler önüne sermiştir. Halkın iradesi baskı altına alınamaz. Demokratik seçim sonuçlarına ve anayasanın temel değerlerine saygı gösterilmelidir” değerlendirmesinde bulundu. BOĞAZİÇİ’NDE YASALAR ÇİĞNENEREK İRADE YOK SAYILIYOR! ABD’de yaşanan antidemokratik olayların bir benzerinin Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşandığına dikkat çeken Beko, iktidarın üniversitelerin özerk ve demokratik uygulamalarını hiçe sayarak Boğaziçi Üniversitesi’ne AKP’li bir ismi rektör atanmasına tepki gösterdi. Rektör atama konusunda Saray yönetiminin yasaları çiğneyerek, üniversite senatosunun kendi rektörlerini seçme iradesine müdahale ettiğini ifade eden Beko, “Bu konuda asıl sorun akademik özgürlük meselesidir. Bu sorunun çözümü ise üniversitelerin iradeleriyle belirlenir. Üniversitelerin karar alma mekanizmalarına yapılan müdahaleyi kabul edilemez. Üniversiteler fikir üreten yerlerdir. Üniversite mensuplarının iradesi hiçe sayılarak rektör ataması politiktir. Antidemokratik uygulamalar üniversitelere zarar veriyor. Bilim yuvaları herhangi bir kişi veya kurumun siyasi aracı olarak kullanılmaması bilimsel açıdan vazgeçilmezdir. Rektör, dekan, bölüm başkanı gibi yöneticiler atanmayla değil seçimle gelirler. Rektör atanan Melih Bulu kendisini bilim insanı olarak görüyorsa, haksız ve hukuksuz bu atama karşısında o atamayı reddeder” dedi. BAKANLIK AŞI SÜRECİNİ YÖNETEMİYOR, AŞILAR NEREDE! AKP iktidarı tarafından 2011'de kapatılan Refik Saydam Hıfzıssıhha Kurumu'nun yeniden açılması çağrısında bulunan CHP’li Beko, kurumun, Cumhuriyet tarihi boyunca pek çok salgın hastalığa karşı aşı geliştirdiğini anımsatarak, “Türk Tabipleri Birliği’nin, “Sağlık

KANİ BEKO 268 Bakanlığı aşı sürecini yönetemiyor, aşılama programıyla ilgili şeffaf olmaya davet ediyoruz.” açıklamasına katılıyorum. Halka maske skandalı yaşatan Saray yönetiminin, aşı konusunda da aynı olumsuzlukları yaşatmasından endişe duyuyoruz” diye konuştu. MEMUR VE EMEKLİYE AÇLIĞA SÜRÜKLEDİNİZ! Memura ve emekliye verilen son zamlar konusunda da eleştirilerini sürdüren Beko, Saray yönetiminin emekli ve memurların insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını karşılayacak ve insan onuruna yakışan bir maaşı çok gördüğünü belirterek, “Onurlu bir yaşam sürdürmeye çalışan ancak zorluklarla baş etmek adına akşamları pazar artıkları ile beslenmek zorunda kalan emekliler; AKP tarafından yine sefalete mahkum edilmişlerdir. Dört maaşla, beş maaşla saraylarda yaşayanların halkın derdiyle dertlenmesi mümkün değildir. Tok açın halinden anlamaz. Halkı açlığa ve yokluğa terk etmeyi tek adam düzeniyle sürdüreceklerini zannedenler, ilk seçimde halkın kararını görecek ve ucube rejimleriyle beraber devrilip, dağılıp gidecekler ” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

269 KANİ BEKO 14 Ocak 2021 CHP’li Beko, atanamayan odyometristlerin sorunlarını Meclis’e taşıdı Mezun sayısı artıyor, alımlar ise azalıyor CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi Kani Beko, odyometri bölümü mezunlarının işsizlik sorununun çözümlenmesi ile ilgili Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yazılı olarak yanıtlanması istemiyle soru önergesi verdi. Başka sağlık çalışanlarının odyometristlerin yerine çalıştırılması sorununa değinen CHP’li Beko ‘’Ülkemizde her yıl binlerce mezun veren odyometri bölümü mezunu olan odyometristlerin görev alması gereken servislerde maalesef başka sağlık çalışanlarına görev verilmekte ve asıl konuyla ilgili yetişmiş olan odyometristler açıkta kalmaktadır. Sağlık Bakanlığının son yıllarda sağlık personeli alımlarında odyometrist atamaları diğer sağlık bölümlerinin gerisinde kalmaktadır. Mezun sayısının giderek artması, alımların az olması ve yanlış istihdam sonucu odyometristler işsizlik sorunu yaşamakta ve mağdur edilmektedir. Önemli olan üniversite açmak değil, binlerce mezuna aynı zamanda iş imkânı sağlayabilmektir” diye konuştu. YETERSİZ ATAMANIN NEDENİ NEDİR? CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın cevaplaması istemiyle TBMM’ye sunduğu soru önergesinde şu sorulara cevap istedi: Odyometri bölümü mezunlarının toplam sayısı ne kadardır? Geçtiğimiz yıl bu mezunlardan kaçının ataması yapılabilmiştir? Bu alanda yetersiz atama yapılmasının sebebi nedir? Yıllık odyometrist ihtiyacı ne kadardır? Bu ihtiyacın yüzde kaçı ilgili alan mezunları tarafından karşılanmaktadır? 2021 yılı için bu alanda öngörülen kadro sayısı ne kadardır? Yetersiz atama nedeniyle odyometristler yerine diğer sağlık çalışanlarının bu alanda görev yaptıkları bilgisi doğru mudur? Eğer doğruysa bu durum hastalar açısından bir risk yaratmaz mı?

270 KANİ BEKO 18 Ocak 2021 Beko: Orman arazileri rant uğruna peşkeş mi çekiliyor? CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Bergama Orman İşletmesi tarafında gençleştirme adı altında kesilen ağaçları Meclis gündemine taşıdı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından cevaplanması istemiyle Meclis’e soru önergesi veren CHP’li Beko, “Eskiden orman köylüsüne tahsis edilen orman arazileri artık rant uğruna peşkeş çekiliyor. Devletin koruması gereken ormanları artık köylü devletten koruyor” diye konuştu. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “İzmir’in Bergama ilçesinde; Bergama Orman İşletmesi tarafında gençleştirme adı altında yüzlerce ağaç kesilmiştir. 2020 yılında orman yangınları oldukça geniş alanlarda etkili olmuş ve bu dönemde yüzlerce orman yangını rapor edilmiştir. Bu süreçte yüz binlerce hektar ormanlık alanı ne yazık ki kaybedilmiştir. Bu kayıpların ardından yapılan bu ağaç kesimleri ile birlikte de bölgede ekosisteme verilen bu zarar artarak devam ettirilmektedir. Ranta dayalı bu çevre politikalarının gelecek nesillerimizi, ormanlarımızı, biyolojik çeşitliliği ve eko-sistemi yok ettiği açıktır” dedi. Bu çerçevede aşağıdaki sorulara cevap istedi; 1.Bergama Orman İşletmesi’nin gençleştirme adı atlında kestiği ağaç miktarı ne kadardır? Bu ağaç kesimleri hangi rapor çerçevesinde yapılmıştır? Hedeflenen yarar, amaç nedir? 2.Bu ağaç kesimleri taş ve mermer ocaklarının bulunduğu bölgede yapılmıştır. Bu kesimlerin nedeni bu maden ocaklarının alanını genişletmek midir? 3.Bu çalışmaları kapsayan bir Çevresel Etki Değerlendirmesi raporu bulunmakta mıdır? 4.Maden ve taş ocaklarının çevreye verdiği zarar açıkken, sağlık problemlerine yol açtıkları kanıtlanmışken yerleşim yeri civarında bu çalışmaların yapılması bölge halkının yaşam alanlarına açık bir tehdit değil midir? 5.Bölgede yaşam alanlarını, biyolojik çeşitliliği, zeytin alanlarını yok eden bu katliamla ilgili bir soruşturma başlatılacak mıdır? 6.Bölge halkının bu ocaklar nedeniyle gördüğü zarar açıktır. Bu konuda bir iyileştirme, zarar tazmininin de içeren bir çalışma yapılması planlanmakta mıdır?

271 KANİ BEKO 18 Ocak 2021 Beko: Orman arazileri rant uğruna peşkeş mi çekiliyor? CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Bergama Orman İşletmesi tarafında gençleştirme adı altında kesilen ağaçları Meclis gündemine taşıdı. Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli tarafından cevaplanması istemiyle Meclis’e soru önergesi veren CHP’li Beko, “Eskiden orman köylüsüne tahsis edilen orman arazileri artık rant uğruna peşkeş çekiliyor. Devletin koruması gereken ormanları artık köylü devletten koruyor” diye konuştu. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “İzmir’in Bergama ilçesinde; Bergama Orman İşletmesi tarafında gençleştirme adı altında yüzlerce ağaç kesilmiştir. 2020 yılında orman yangınları oldukça geniş alanlarda etkili olmuş ve bu dönemde yüzlerce orman yangını rapor edilmiştir. Bu süreçte yüz binlerce hektar ormanlık alanı ne yazık ki kaybedilmiştir. Bu kayıpların ardından yapılan bu ağaç kesimleri ile birlikte de bölgede ekosisteme verilen bu zarar artarak devam ettirilmektedir. Ranta dayalı bu çevre politikalarının gelecek nesillerimizi, ormanlarımızı, biyolojik çeşitliliği ve eko-sistemi yok ettiği açıktır” dedi. Bu çerçevede aşağıdaki sorulara cevap istedi; 1.Bergama Orman İşletmesi’nin gençleştirme adı atlında kestiği ağaç miktarı ne kadardır? Bu ağaç kesimleri hangi rapor çerçevesinde yapılmıştır? Hedeflenen yarar, amaç nedir? 2.Bu ağaç kesimleri taş ve mermer ocaklarının bulunduğu bölgede yapılmıştır. Bu kesimlerin nedeni bu maden ocaklarının alanını genişletmek midir? 3.Bu çalışmaları kapsayan bir Çevresel Etki Değerlendirmesi raporu bulunmakta mıdır? 4.Maden ve taş ocaklarının çevreye verdiği zarar açıkken, sağlık problemlerine yol açtıkları kanıtlanmışken yerleşim yeri civarında bu çalışmaların yapılması bölge halkının yaşam alanlarına açık bir tehdit değil midir? 5.Bölgede yaşam alanlarını, biyolojik çeşitliliği, zeytin alanlarını yok eden bu katliamla ilgili bir soruşturma başlatılacak mıdır? 6.Bölge halkının bu ocaklar nedeniyle gördüğü zarar açıktır. Bu konuda bir iyileştirme, zarar tazmininin de içeren bir çalışma yapılması planlanmakta mıdır?

272 KANİ BEKO 19 Ocak 2021 Beko: Nergis Festivali’ni bir demet nergis alarak evlerimizde yapalım İzmir’in eşsiz doğası ve nergis çiçeğiyle ünlü Karaburun ilçesinde pandemi nedeniyle Nergis Festivali’nin yapılamaması nedeniyle üreticinin zor durumda olduğunu belirten CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, nergis üreticisine destek için herkesin evine nergis almasını istedi. Beko, “26 Ocak’ta yapılamayan Nergis Festivali’ni nergis demetleriyle evlerimizde yapalım” dedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Karaburun’da her yıl düzenlenen geleneksel Nergis Festivali’nin pandemi nedeniyle yapılamamasının nergis üreticisi çiftçinin nergislerinin elinde kalmasına neden olduğunu belitti. Türkiye’de nergis çiçeği üretiminin merkezi konumunda olan Karaburun’da, çiçek üreticilerinin sıkıntılı bir sezon geçirdiğine dikkat çeken Beko, “Her yıl düzenlenen geleneksel Nergis Festivali bu yıl pandemi nedeniyle yapılamazken, geçen yıllara göre artan nergis üretimi ve hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi ile fiyatlar beklentilerin altında kaldı. Karaburun Belediye Başkanımız İlkay Girgin Erdoğan’ın da üreticiye destek çağrısını yineleyerek, bu günlerde herkesi evine bir demet mis kokulu nergis demeti almaya davet ediyoruz. 26 Ocak 2020’de yapılan Nergis Festivali’nde 100 binin üzerinde ziyaretçiye ev sahipliği yapan Karaburun’da üretici de ellerindeki çiçeklerin neredeyse tümünü satma imkânı bulmuştu. Bu yıl festival pandemi nedeniyle yapılamıyor ve nergisler satışların zaten az olması nedeniyle de üreticinin elinde kaldı. İlçede; İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin desteği ile geçen yıl 60 üreticiye 120 bin nergis soğanı dağıttı, üretici dikimini yaptı ve böylece geçen yıllara göre daha fazla hasat gerçekleşti. Şimdi Karaburun’dan başka hiçbir yerde yetişmeyen bu nadide çiçeğe ve üreticisine bu zor dönemde destek olma zamanı” dedi. NARCİSSUS'UN BENZERİ GÜZELLİKTE NERGİS ÇİÇEKLERİ YETİŞEN TOPRAKLAR Nergis çiçeği üretiminin ilçe ekonomisinde çok önemli bir yeri olduğuna dikkat çeken Beko, “Karaburun Mordoğan Mahallesi Muhtarı Şaban Ok ve heyeti ile nergis tarlalarını ziyaret ettik. Karaburun’da halen 160 üreticinin elinde on binlerce demet nergisimiz satılmayı bekliyor. Çiçek deyip geçmeyelim, bu eşsiz güzellikteki ve kokudaki çiçeği alarak bir üreticinin daha gelecek yıl nergis üretimine devam etmesini sağlayabiliriz. Hem üreticimizin ürünü elinde kalmasın hem de evlerimiz ve işyerlerimiz nergisin mis kokusu ile tanışsın. Büyük emekle yetiştirilen bu güzel çiçekler, Ocak ayının sonuna kadar satılmazsa maalesef çöpe gidecek. İzmir’in dayanışma ruhunun Karaburunlu çiçek üreticilerine de iyi geleceğine inanıyorum. Hem Irmaklar Tanrıçası Nana'nın oğlu Narcissus'un hikayesine de, Mordoğan ve Karaburun’un tarihine de ışık tutan nergis çiçeğini belki biraz daha yakından tanımış oluruz. Rivayete göre Narcissus’a çevresindeki bütün dişi varlıklar âşıktır. Mimas eteğinde bir gölcüğün kenarında umutsuz bir aşkın etkisinde eriyip giden Narcissus, çevresindeki hiçbir varlığa kendine gösterdiği derecede ilgi göstermemektedir. Nana'nın oğlu eşsiz Narcissus, o gölün kenarında umutsuzca âşık olduğu kendi varlığını seyrederken, bu korkunç aşkın derin etkisiyle için için eriyerek Mimas topraklarına karışmıştır. Narcissus'un öldüğü yerdeyse ölümsüz Narcissus'un benzeri güzellikte nergis çiçekleri bitmiştir. 12 İyon şehri

arasında yer alan Klazomenai şehrinin kurulduğu Mordoğan, narsizmin kaynağı olan efsaneyi de topraklarında yetişen nergis çiçeğinden almakta. Kendini seven, eşini, dostunu, ailesini seven, iş arkadaşlarını seven herkesi bu eşsiz kokulu ve güzel çiçeğin demetlerini almaya davet ediyorum” açıklamasında bulundu.

274 KANİ BEKO 20 Ocak 2021 CHP’li Beko: Eczane Teknisyenlerinin aşı olmasının önündeki engelleri kaldırın! CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Eczane Teknisyenlerinin öncelikli risk grubunda olmalarına rağmen henüz aşı olamadıkları için Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından cevaplaması istemiyle soru önergesi verdi. CHP’li Beko, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından cevaplaması istemiyle ile verdiği önergesinde Sağlık Bakanlığının açıkladığı öncelikli risk grubunda yer alan Eczane Teknisyenlerinin kendileri ile ilgili olmayan bürokratik engeller nedeniyle, henüz aşı olamadıklarının vurgulandığını ve bunun bir an önce düzeltilmesi gerektiğini kaydetti. Beko, “Halk sağlığı alanında yurttaşlarımıza, sahada en çok katkı veren bu meslek grubuna karşı yapılan ayrımcılık; kariyerlerinin tümünü Cumhuriyet kurumlarına borçlu olanların; cumhuriyet değerlerine karşı tutumunun bir yansıması olarak karşımıza çıkmaktadır. Sağlık alanının; insan olmaktan kaynaklanan temel ve eşit uygulamalar dışında atılacak adımlarla yönetilmesi, halk sağlığını tehdit etmenin ötesinde yurttaşlar arasında yarattığı ayrımcı tutumla aynı zamanda hukuksuzdur da. Aylardır yurttaşlarımız için çalışan sağlık emekçilerinin bu mağduriyetinin bir an önce giderilmesi gereklidir” açıklamalarında bulundu. Beko bürokratik engeller nedeniyle, henüz aşı olamayan Eczane Teknisyenleri için Meclis’e sunduğu soru önergesinde şu soruları yöneltti; 1.Halk sağlığı alanında yurttaşlarımıza, sahada en çok katkı veren Eczane Teknisyenlerine karşı yapılan bu ayrımcılığın sebebi nedir? Niçin bu grup henüz aşılanmamıştır? 2.Eczane teknisyenlerinin aşılanmasına ne zaman başlanacaktır? 3.Bu meslek grubu içinde yer alanların son üyesinin aşılanması için öngörülen en son tarih nedir? 4.Öncelikli aşılanması gerekenler arasında yer alan bu gruptaki emekçilerin aşılanmasının önüne engel çıkarılmasının gerekçesi; aşının, öncelikli olarak siyasal iktidarda yer alan parti üyelerine yapılıyor olması mıdır? 5.Sağlık emekçileri arasında iş barışını tehdit eden bu uygulamadan sorumlu olanlar hakkında açılmış bir soruşturma var mıdır?

275 KANİ BEKO 21 Ocak 2021 CHP’li Beko, Ağız ve Diş Teknikeri istihdamını sordu. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Ağız ve Diş Teknikeri bölümü mezunlarının sorunlarına ilişkin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından cevaplaması istemiyle soru önergesi verdi. CHP’li Beko, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından cevaplaması istemiyle ile verdiği önergesinde “Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti’nde olmak üzere 73 üniversitede bölümü bulunan ağız ve diş sağlığı teknikerlerinin yaklaşık mezun sayısı 25.000 kişi olmasına rağmen şu ana kadar kamuda toplam alım sayısının 2000 civarında olduğu belirtilmektedir. Sağlık Bakanlığının planlamasında kamuda istihdam edilecek olan Ağız ve Diş Teknikeri sayısı her iki diş hekimine bir tekniker olarak belirlenmiştir fakat bu durum planlamada açık bir şekilde yer almasına rağmen halen uygulanmamaktadır. Ayrıca, yeterli sayıda mezunu olmasına rağmen kamu kurumlarında Ağız ve Diş Sağlığı Teknikerliği mezunu olmamış kişilerin, bu alanda istihdam edildiği vurgulanmaktadır” dedi. Bu kapsamda şu soruları yöneltti; 1.Ağız ve Diş Teknikeri bölümü mezunlarının toplam sayısı tam olarak ne kadardır? Geçtiğimiz yıl bu mezunlardan kaçının ataması yapılabilmiştir? 2.Bu alanda yetersiz atama yapılmasının sebebi nedir? Sağlık Bakanlığının planlamasında kamuda istihdam edilecek olan Ağız ve Diş Teknikeri sayısı her iki diş hekimine bir tekniker olarak belirlenmiş olmasına rağmen bu karara neden uygulanmamaktadır? 3.Yıllık Ağız ve Diş Teknikeri ihtiyacı ne kadardır? Bu ihtiyacın yüzde kaçı ilgili alan mezunları tarafından karşılanmaktadır? 4.Ağız ve Diş Teknikeri yerine diğer sağlık çalışanlarının bu alanda görev yaptıkları bilgisi doğru mudur? Eğer doğruysa bu durum hasta sağlığı ve doğru, güvenilir ve sağlıklı muayene/tedavi açısından bir risk yaratmayacak mıdır? 5.2021 yılı için bu alanda öngörülen kadro sayısı ne kadardır? Bu yıl için kadro sayısının arttırılması planlanmakta mıdır?

276 KANİ BEKO 22 Ocak 2021 CHP'li Beko engellilerin sorunlarını Meclis'e taşıdı CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, engellilerin sorunlarına ilişkin Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ‘un cevaplaması istemiyle meclise soru önergesi verdi. Her yıl engelli istihdamı yapılacak söylemleriyle engellilere hayal dağıtıldığını kaydeden Beko, ülkemizdeki engelli hakları sorununun bir insan hakları sorunu olduğunu belirterek, çocuklar ile kadınların da hakları dahil olmak üzere birbirlerinden ayrılamayacağını söyledi. Beko, AKP hükümetinin sürekli iş ve eğitim ile ilgili çeşitli vaatlerde bulunduğunu ancak hiçbirinin yerine getirilmediğini belirtti. CHP’li Beko, Bakan Selçuk tarafından yanıtlanması istemi ile verdiği önergesinde pandemi nedeniyle engellilerin sağlık sisteminde yaşadıkları sorunların daha da arttığına dikkat çekti. Beko, “Türkiye’de 10 milyonu aşkın engelli yurttaşımız bulunmaktadır. Engelli yurttaşlar başta istihdam olmak üzere eğitim, sağlık, ulaşım, sosyal yaşam da dahil hayatın her alanında birçok sorunla karşılaşmaktadırlar. Fiziksel çevre ve koşulların uyumsuzluğu, rehabilitasyon alanlarının kısıtlılığı ve istihdama katılımları önündeki engeller nedeniyle hayata katılımları zor olmaktadır. Covid-19 salgını ile birlikte sağlık sisteminde yaşanan sorunların artması sebebiyle de sağlık hakkına erişimde zorlukların oranı katlanarak artmıştır” dedi. Bu kapsamda şu soruları yöneltti; 1.Ülke genelinde kaç engelli bakım evi bulunmaktadır? Her ilde ücretsiz, nitelikli, tam donanımlı bakım evi var mıdır? 2020 yılı sonu itibarıyla bu bakım evlerinden kaç kişi yararlanmaktadır? 2.Bakım evlerinde kalan engelliler Covid-19 salgını sürecinden nasıl etkilenmiştir? Hayatını kaybeden ve de hasta olan engelli sayısı ne kadardır? Bu konudaki ihmallere ilişkin soruşturma başlatılmış mıdır? 3.Salgın döneminde bu merkezlerde hasta kabulü yapılamadığı bilgisi doğru mudur? Öyleyse ihtiyacı olan yurttaşlar için ne tür çözümler üretilmiştir? Bu yurttaşların bakımları nasıl sürdürülmüştür? 4.Bakım merkezlerinin yetersizliği nedeniyle aylarca, yıllarca sırada bekleyen engelliler olduğu vurgulanmaktadır. Bu durumun sona erdirilmesi adına yeni merkezlerin inşa edilmesi planlanmakta mıdır? 5.Son iki yılda engellilerin istihdamı için yeterli adımların atılmadığı bilinmektedir. 2021 yılında bu açık kapatılacak mıdır? 2021 yılı için planlanan engelli istihdamı ne kadardır?

277 KANİ BEKO 23 Ocak 2021 CHP İzmir Milletvekili Kani Beko’nun Uğur Mumcu’nun ölüm yıldönümü ile ilgili açıklaması. 24 Ocak 2021 Uğur Mumcu hakikatin peşinde onurlu gazeteciliğin simgelerindendir, itibarımızdır! Katledilişinin 28. yılında Uğur Mumcu’yu bir kez daha sevgiyle, dostlukla ve hasretle anıyorum. İçinden geçmekte olduğumuz süreç hakikatin peşinde, halkın bilgi edinme hakkı için mücadele eden gazetecilere yönelik saldırıların suç örgütleri eliyle organize bir hale dönüştüğü; cumhuriyet, demokrasi, laiklik ve temel hak ve özgürlüklerimiz için bedel ödemek zorunda kalınan günlere işaret ediyor. Adaletin ve hakikat mücadelesinin sertleştiği günlerdeyiz. Bu günlerde basın ve fikir emekçilerinin değerini daha çok hissediyoruz. Uğur Mumcu ve hakikat mücadelesi için, halkın bilgi edinme hakkı için canını ortaya koymuş tüm düşünce insanlarımızın aydınlattığı yoldan dönmeyeceğimizi de bu vesileyle bir kez daha haykırıyoruz. Yazdıklarıyla, miras bıraktıkları eserlerle, yetiştirdikleri değerlerle, ilham kaynağı oluklarıyla yolumuza ışık tutan aydınlarımızı unutmayacağız. Her birini hatırlayacağız. Her geçen gün hakikat mücadelesi yolunda çoğalacağız. Bizler eşitlik, özgürlük, kardeşlik, adalet, barış ve demokrasi isteyenleriz. Bu ilkeleri benimseyen geniş halk yığınlarıyız. Laik, demokratik ve sosyal bir hukuk devletinin tüm kurum ve kurallarıyla yaşama geçirildiği bir ülkenin özlemi içindeyiz. Bu yolda birleşmeye devam edeceğiz. Karanlık gölgelerin, kara bulutların dağılacağı günler, inanıyorum ki yakındır. Ülkenin geleceğine, tek adam rejimleriyle ipotek koyabileceğini sananlar, çeteler ve mafya bozuntuları aracılığıyla düşünceyi bastırabileceğini ve düşünce emekçilerini yıldırabileceklerini zannedenler, yolsuzluklarına ve hırsızlıklarına siyasetten devşirdikleri güçle kılıf arayanlar kağıttan kalelerinin bir bir yıkılmasıyla yanıldıklarını kısa zamanda görecek ve ülkenin kaderi değişecektir! Bütün hayatı; cumhuriyet, laiklik ve demokrasi karşıtlarıyla, yolsuzların ortaya çıkarılmasıyla, hakikat mücadelesinde geçmiş olan Uğur Mumcu, dün olduğu gibi bugün de mazlumlar ve mağdurlar adına yürüdüğümüz yolda; yazdıklarıyla, fikirleriyle ve idealleriyle bizimle beraberdir! Katledilişinin ardındaki sır perdesinin onlarca yıldır yırtılıp parçalanması yolunda adım atmayanlar, Uğur Mumcu suikastının suç ortakları olarak tarih sahnesindeki yerlerini almış ve almaya devam ediyorken milyonların gözyaşlarıyla yolcu ettiği Uğur Mumcu’yu saygı, özlem ve hasretle anıyorum.

278 KANİ BEKO 24 Ocak 2021 KHK ile işten atmak sosyal bir cinayettir! CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Kanun Hükmünde Kararnamelerle (KHK) işinden edilen binlerce mağdur çalışanın hukuksuz bir şekilde, Anayasa’ya aykırı olarak işinden atılmasının bir hukuk devletinde kabul edilemez bir uygulama olduğunu belirterek, bu yanlıştan bir an önce geri dönülmesi gerektiğini vurguladı. Beko, “OHAL dönemi KHK'larıyla mahkeme kararı olmadan işten atılmalar ve ihraçların yarattığı mağduriyet bir an önce giderilsin ve bu sosyal cinayetleri durdurun!” çağrısında bulundu. CHP İzmir Milletvekili Beko, yaptığı açıklamada şunları söyledi: “AKP iktidarı halka anlatacağı bir şeyi kalmayınca, başka bir ifade ile ajandası boşalınca uydurma darbe tartışmaları ile gündemi bir kez daha oyalama çabası içerisine girmiştir. Gerçekten darbeye karşı olanlar sadece söylemde değil kendi uygulamalarında da, icraatlarında da bunu açıkça belli ederler. 12 Eylül Amerikancı faşist, diktatörü Evren dönemine, bazı uygulamaları ile rahmet okutanlar, insanlara o dönemleri mumla aratanlar, darbelere karşı olduklarını söyleyemezler. Çünkü hem darbenin kurumlarına sahip çıkacaksın, darbeciler kadar dahi hukuka saygınız olmayacak hem de kendinizi darbe karşıtı, kendinizden olmayanları ise darbeci olmakla suçlayacaksınız! Soruyorum: 1789 tarihli “Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi”nde yer alan suçsuzluk karinesi diğer bir ifade ile masumiyet karinesinin ne olduğunu biliyor mu acaba bugünkü iktidarın sahipleri? Bu karine, insan hakları konusunu tüm dünyaya mâl eden 1948 tarihli İnsan Hakları Evrensel Bildirgesinde, 1950 tarihli Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde yerini almıştır. Biz ülke olarak hem 1948 tarihli Bildirgenin hem de 1950 tarihli Sözleşmenin tarafıyız. Bütün bunları geçelim oturduğunuz koltukları borçlu olduğunuz Kenan Evren Anayasasının 38. Maddesinin 4. Fıkrasında dahi ‘suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz’ yazdığını bilmeniz gerekir. AKP’nin yıllarca ortaklığını yaptığı Fethullahçı tarikatın darbeye kalkışmasıyla olağanüstü bir dönemi yaşadık. Hemen ardından Genel Başkanımızın tabiriyle 20 Temmuz Darbesi geldi. Aradan bunca zaman geçti. Hukuk dışılıklar halen devam ettiriliyor. Haklarında kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmadan, KHK’lerle insanlar işlerinden oldular. Bu durumda olan binlerce memur, öğretmen ve belediye çalışanı var. Kurdukları bir komisyon yıllardır görevini yapmıyor. Bu konuyu sonuçlandırmıyor. Binlerce yurttaş mahkeme kararı olmadan suçlu damgası yedi.. Suçlu muamelesi görmeye devam ediyor. Bunu Evren Diktatörlüğü dahi yapmamıştı. Hukuk devleti ilkesini ayaklar altına alan bu ayıp bir an önce temizlenmelidir. 20 Temmuz Darbesiyle Türkiye yönetilemez”

279 KANİ BEKO 25 Ocak 2021 CHP’li Beko ‘Çaltılıdere Yat İmalat Yeri Projesi’ni sordu? Ranta dayalı kararlar gelecek nesillerimizi yok edecek! CHP İzmir milletvekili Kani Beko , ‘Çaltılıdere Yat İmalat Yeri Projesi’ni Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’a sordu. Bakan tarafından cevaplanması istemiyle meclise soru önergesi veren Beko, bölgenin sulak alan olmaktan çıkarılmasına tepki göstererek, “Ranta dayalı bu kararlar gelecek nesillerimizi de yok edecek” dedi. CHP’li Beko, İzmir’in Aliağa ilçesi sınırları içerisinde yer alan yaklaşık 91 hektar büyüklüğündeki Çaltılıdere sulak alanının, alınan bir karar ile sulak alan olmaktan çıkarıldığına dikkat çekerek, “Bölgede yat ve teknelerin yapımı, bakımları ve diğer ihtiyaçların temini için yapılmak istenen ‘Çaltılıdere Yat İmalat Yeri Projesi’nin yapımına da ilgili karar gerekçe gösterilerek başlandığı vurgulanmaktadır. Bölgeye ve çevresindeki yaşam alanlarına büyük zararlar vereceği vurgulanan bu projenin yapımı için ‘ÇED gerekli değildir’ kararı da alınmıştır. Ranta dayalı bu kararların gelecek nesillerimizi, ormanlarımızı, biyolojik çeşitliliği ve eko-sistemi yok ettiği açıktır’’ dedi. Bu çerçevede aşağıdaki sorulara cevap istedi; 1.İlgili bölge hangi gerekçe ile sulak alan olmaktan çıkarılmıştır? Hedeflenen yarar, amaç nedir? 2.Bu bölgeye hangi gerekçe ve rapora dayanarak bir Yat İmalat Yeri yapılmaktadır? 3.Bölgenin sulak alan olduğu açıkken, ilgili alan birçok çeşit kuşa ev sahipliği yaparken; Çevresel Etki Değerlendirmesi raporunun gerekli görülmemesinin dayanağı nedir? Bu karar hangi gerekçe ile alınmıştır? 4.Yat İmalat Yeri Projesinin çevreye vereceği zarar açıkken, bu çalışmaların yapılması bölge halkının yaşam alanlarına açık bir tehdit değil midir? 5.Bölgede yaşam alanlarını, biyolojik çeşitliliği, sulak alanları yok eden bu katliamla ilgili bir soruşturma başlatılacak mıdır? 6.Bölge halkının geçim kaynağı tarım ve zeytin üretimidir. Proje nedeniyle binlerce zeytin ağacının zarar göreceği açıktır. Bu durumda ortaya çıkacak zarar nasıl tazmin edilecektir? Bölge halkı geçimini nasıl sağlayacaktır?

280 KANİ BEKO 26 Ocak 2021 EMEKLİ, MEMUR VE İŞÇİ AÇLIĞA MAHKUM EDİLDİ! Ekonomik kriz ve pandeminin ağır şartlarında emekli, memur ve işçinin açlığa mahkum edildiğini söyleyen CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, sarayın kötü ekonomi yönetimi sonucunda gerçek enflasyonun yüzde 30’lara yükseldiğini, asgari ücretliye yüzde 21,6, kamu emekçilerine yüzde 7 oranında zam yapılmasını “vicdansızlık ve adaletsizlik” olarak değerlendirdi. Türkiye’de açlık sınırının 3 bin 146 lira, yoksulluk sınırının 11 bin 186 TL’yi aştığını, TÜİK’in sahte enflasyon rakamlarıyla toplumun yanıltmaya devam edildiğini söyleyen Beko, “Pandemi ile artan hayat pahalılığını görmezden gelen Saray yönetimi, her dönem enflasyon farkı aldatmacasıyla işçi, memur ve emeklilerin aklıyla alay etmektedir” eleştirisinde bulundu. GERÇEK ENFLASYON YÜZDE 30’LARI GEÇTİ! Saray'ın, saplantı haline getirdiği yanlış faiz politikaları sonucu, artan hayat pahalılığını görmezden geldiğini vurgulayan Beko, gerçek enflasyonun yüzde 30’ları geçtiğini belirterek, “Memurları Hakem Kurulu kararı ile 2021 yılı için yüzde 3+3 oranında maaş artışına mahkum etmişlerdir. Her dönem enflasyon farkı aldatmacasıyla memur ve emekliler oyalanmaktadır. Memur maaşları erimekte alım gücü düşmektedir. Memur maaşlarına yalnızca enflasyon kadar zam yapılmakta bu zam da altı ay geriden gelmektedir. Halkın; çarşıda, pazarda karşı karşıya kaldığı gerçek enflasyon yüzde 30’ları geçmiş durumda” sözleriyle tepkisini dile getirdi. İKTİDARA ACİL OLARAK YAPMASI GEREKENLERİ SIRALADI İktidara acil olarak yapması gerekenleri sıralayan Beko, iktidara, “Öncelikle TÜİK'in enflasyonu gizleyen ve sahte veri anlayışından vazgeçilmelidir. Kamu çalışanlarına satın alma gücünün korunabilmesi için ek zam yapılması şarttır. Emekçilerin; temel ekonomik sorunları arasında yer alan işsizlik, enflasyon, hayat pahalılığı, yoksulluk, yüksek borçluluk gibi sorunlara kalıcı çözümler için kamucu politikalara dönülmelidir. Asgari ücret vergi dışı bırakılmalı, vergi dilimleri 15’ten yüzde 10’a düşürülmeli ve sabit tutulmalıdır. 2000 yılı öncesi maaş alanlarla, 2000 yılı sonrası maaş bağlananların arasında maaş farkları oluştu. 20 yıldan bu yana emekliler, maaş farklarının verilmesini bekliyorlar. O nedenle bir kez daha vurgulamak isterim, intibak yasası mutlaka çıkarılmalıdır. Ocak ayında ödenen maaşın aralık ayında da aynı şekilde ödenmesi için EŞEL MOBİL sistemi uygulanmalıdır. Sosyo- ekonomik sorunları ancak kamucu politikalarla çözebilirsiniz” çağrısında bulundu.

281 KANİ BEKO 27 Ocak 2021 CHP’li Beko: İşçiler acilen aşılanmalı! Salgında sağlık emekçilerinden sonra işçilerin en riskli kesim olduğunu ve acilen aşılanması gerektiğini savunan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, saray yönetiminin 1 liralık maskeyi dağıtamadığını, grip aşısını risk gruplarına yapamadığını, vaka sayılarını gizleyip, salgının daha da büyümesine neden olduğunu belirterek, “Bu iktidarın aşılamayı adaletli ve şeffaf bir şekilde gerçekleştiremeyeceği de şimdiden görülmüştür” dedi. “Her şartta çarklar dönmeli” diyen saray yönetimi ve patronların şimdiden aşı olmaya başladıklarını söyleyen CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, pandemiden dolayı hafta sonu işine gitmek zorunda olan işçilerin, “Üreten biz, evde kalamayan biz, kuru ekmekle sınanan biz, aşı olamayan yine biziz” dediklerini, tek adam yönetiminde işçilerin hiçbir değerinin olmadığının aşı konusunda da bir kez daha göstermiş olduğunu söyledi. İŞÇİLER DEĞİL SİYASİLER AŞILANDI! Öncelikli aşılanacaklar listesinde işçilerin olmadığını ancak Covid-19’dan ölen insanların çok büyük bir kısmını işçilerin oluşturduğunu ifade eden Beko, Sağlık Bakanlığının Covid- 19’un en yaygın görüldüğü kırmızı bölgelerde işçi ve emekçilerin yoğun olarak görüldüğü risk haritasını anımsattı. Kani Beko, aşılama sürecinin adaletli olması gerektiğinin altını çizdi. Pandeminin başında 1 liralık maskeleri dağıtamayan, grip aşısını risk gruplarına yapamayan, vaka sayılarını gizleyip, salgının daha da büyümesine yol açan AKP iktidarının, aşılamayı iddia ettikleri gibi adaletli ve şeffaf bir şekilde gerçekleştiremeyeceğini ifade eden Beko, “Bu daha başından işçilerin değil de, cumhur ittifakına destek veren siyasilerin aşılanmaya başlamasından belli olmuştur. Oysa siyasi parti genel başkanları ve yöneticileri de tüm yurttaşlar gibi aşı sırasını beklemeliydi. Az olan aşıların bir kısmı da böyle hükümetin ileri gelenlerine yapıldı. Geri kalanlar kaderine terk edildi. Genel Başkanımız sayın Kılıçdaroğlu, “sıram gelince olacağım” sözleriyle örnek bir lider olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur” dedi. HERKESE YETECEK AŞI GELEBİLİRDİ! Salgında riskli gurubun işçi ve emekçilerin olduğunu belirten Beko, toplumsal bağışıklık için 150 milyon doz aşı gerektiğini, ancak eldeki 3 milyon dozla sınırlı aşının sağlık emekçileri hariç, ayrıcalıklı bir kesime gittiğini söyledi. Geri kalan aşıların ne zaman geleceği konusunda ise hiçbir sağlıklı bilginin olmadığını kaydeden CHP’li Beko, “Oysa hepimize yetecek kadar aşı getirebilmenin kaynaklarının olduğu apaçık ortada. Sadece şirketler açısından vergi borçlarının bile bunu yapmaya yetebileceğini biliyoruz. Normale dönmenin yolu, işçilerin mücadelesinden geçiyor. İşçilerin ne zaman aşı yapılacağı belirsizliğini koruyor. Bu durumu değiştirmek için, işçilerin bir an önce ücretsiz olarak aşıya ulaşması için her platform da bunu dile getireceğim” diye konuştu. Aşı gelene kadar, virüslü işçi sayısının artmaya devam edeceği uyarısında bulunan Beko, işçilerin öncelikli olarak aşılanması gerektiğini vurgulayarak şöyle konuştu: “İşçiler üretim dursun dedikçe, iktidar ve patronlar son hız üretimi devam ettiriyorlar. Yine pandemi döneminde işçiler gelirlerinin ciddi bir bölümünü kaybetmiş durumda. Böyle olduğunda insanlar koronavirüs olacağını bilse bile işsiz kalmamak adına çalışıyor, kölece koşullara

KANİ BEKO 282 katlanıyor. İşçiler, fabrikadaki korona virüs sürecinin şeffaf yönetilmesi ve aşı için işçi ve emekçilerin de öncelikli olmasını beklemektedirler. Bir kez daha söylemek isterim ki işçilerin ücretli izin talebine kulak tıkayanlara, emekçiye ölümü reva görenlere sesleniyorum; unutmasınlar ki taşlar değil, yapılan işler anıtları meydana getirir.”

283 KANİ BEKO 28 Ocak 2021 İŞVEREN İŞTEN ÇIKARMAK İÇİN ‘AHLAKSIZLIK’ MADDESİ KULLANILDI! CHP’Lİ BEKO: “İŞÇİYİ GEREKSİZ İŞTEN ÇIKARMAK SOSYAL BİR CİNAYETTİR” CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Çorum OSB’de işten atılan işçilerle ilgili açıklama yaptı. Beko, işten çıkarmaların sosyal bir cinayet olduğunu söyleyerek, işçilerin işlerine iade edilmesi gerektiğini söyledi. Çorum Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunan Ekmekçioğulları Metal A.Ş., Birleşik Metal-İş Sendikası'na üye olan 90’a yakın çalışanı işten çıkardı. İşten çıkarmanın yasak olduğu pandemi döneminde işveren, işçileri işten çıkarmak için \"ahlaksızlık\" maddesini kullandı. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko ise, Çorum’daki duruma sessiz kalmadı. “DERHAL İŞLERİNE İADELERİ SAĞLANMALIDIR” CHP’li Beko, “DİSK Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye olan 90 işçi, keyfi gerekçelerle işten çıkarılmıştır. Pandemi döneminde işten çıkarmak yasak olduğu için işveren hukuksuz bir şekilde ‘ahlaksızlık’ maddesini kullanmıştır. Sendika üyesi olmak ve daha iyi koşullarda çalışmayı talep etmek, işten çıkarma gerekçesi olamaz. Sendika üyesi olmak suç değil, anayasal bir haktır. Bu dönemde anayasal haklarını kullanan kişilerin işten çıkarılması kabul edilemez. Tüm işçilerin hiçbir hak kaybı yaşamaksızın derhal işlerine dönmeleri sağlanmalıdır. İşçiyi gereksiz bir şekilde, kışın ortasında işten atmak sosyal bir cinayet ve anayasal bir suçtur. İşçiyi işten atanlar da bu anayasal suçu işleyenler de adalet karşısında hesap vermelidir.” ifadelerini kullandı.

284 KANİ BEKO 1 Şubat 2021 Beko, anestezi ve diyaliz teknikerlerinin istihdamını Meclis’e taşıdı CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yanıtlanması istemiyle anestezi teknikerleri ve diyaliz teknikerlerinin istihdamını içeren soru önergesi verdi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, dünyada ve ülkemizde büyük bir hızla yayılan Covid-19 virüsü ile birlikte sağlık emekçilerinin yükünün her geçen gün ağırlaştığına dikkat çekerek, “Bu nedenle sağlık emekçilerine olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. 80 bin mezunu olan Anestezi Teknikerlerinin eksik görev tanımı sorunu yaşadıkları ve artan sayılarına rağmen yeterince istihdam edilmedikleri vurgulanmaktadır. Aynı şekilde diyaliz teknikerlerinin istihdam sorunu vardır. Diyaliz teknikerleri sertifikalı personel olarak haklarının korunmasını ve sertifikasız kişilerin diyaliz teknikeri olarak çalıştırılmamasını talep ediyorlar” dedi. 2021’DE KAÇ KADRO AÇILACAĞINI SORDU CHP’li Beko, anestezi teknikerleri ile ilgili şu soruları yöneltti: Pandemi sürecinde en aktif meslek gruplarından birinin de anestezi teknikerleri olmasına rağmen bu alanda yeterli sayıda kadro sağlanmamasının sebebi nedir? Yapım aşamasında olan hastaneler için ameliyathane sayılarını ve ameliyathane başına düşen anestezi teknikeri sayısını arttırmayı düşünüyor musunuz? 2021 yılı için bu alanda öngörülen kadro sayısı ne kadardır? 2021 senesinde hizmete gireceği belirtilen şehir hastaneleri ne zaman açılacak? Bu hastanelere ayrılan anestezi teknikeri kadrosu ne kadardır? CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, diyaliz teknikerleri ile ilgili ise şu sorulara yanıt bekliyor: 20 bin mezunu bulunan diyaliz teknikerlerinin yeni dönem atamasının ne zaman yapılması planlanmaktadır? 2021 yılı için kaç diyaliz teknikeri alınması planlanmaktadır? 2021 senesinde hizmete gireceği belirtilen şehir hastaneleri için ayrılan diyaliz teknikeri kadrosu ne kadardır? Binlerce Diyaliz Teknikeri ne özel kurumlarda ne de kamuda yeteri kadar istihdam edilememektedir. 1 Mart 2019 'da çıkarılan yönetmelikte \"diyaliz ünitelerinde sadece diyaliz teknikerleri çalışacaktır. Sertifikalı personellerin hakkı korunacaktır.\" ibaresi yer almasına rağmen bu alanda hala sertifikasız kişiler çalışmaktadır. Bu durumla ilgili bir denetim yapılmış mıdır? Yönetmeliğin tam olarak uygulanması için bir yaptırım öngörülmekte midir?

285 KANİ BEKO 2 Şubat 2021 CHP’li Beko: Emek sömürüsü salgından daha ölümcül! Bakan Selçuk Yalan Söylüyor! CHP İzmir milletvekili Kani Beko, çalışan yoksul sayısının 7, 7 milyon, yoksul sayısının ise 17 milyonu geçtiğini belirterek, “Emek sömürüsü salgından daha ölümcül hale geldi. Yoksulluk riski altında olan kadın, çocuk ve gençler için koruyucu düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir” dedi. DİSK Genel-İş Araştırma Dairesinin Covid-19 Döneminde Gelir Eşitsizliği ve Yoksulluk Raporunda, Avrupa ülkeleri içinde gelir eşitsizliği en fazla olan ülkenin Türkiye olduğu bildirildi. Önlem alınmazsa Pandemiden sonra küresel yoksulluğun birçok ülkede 3 ila 10 yıl geriye gideceği tahminine yer verildiği raporda, Türkiye’de yoksul sayısı son 2 yılda yüzde 8,4 arttığı, dünyada çalışan yoksul sayısının yüzde 9, Türkiye’de İse yüzde 14,4 olduğu belirtildi. Gelir dağılımı eşitsizliği, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de önemli bir sorun olduğunu kaydeden CHP’li Beko, kapitalist politikaların uygulandığı ülkelerde eşitsizliklerin, yoksullukların ve emek sömürüsünün, salgın hastalıktan daha da ölümcül olduğunu söyledi. Türkiye’de kişi başına Gayrisafi Milli Hasılanın son bir yılda bin 434 Dolar azaldığını kaydeden Beko, 2019’da 9 bin 150 Dolar olan kişi başı milli gelirin, 2020 yılında 7 bin 715 Dolara düştüğünü, bu tutar ile AB ülkeleri arasında son sıralarda yer aldığını söyledi. BAKAN SELÇUK YALAN SÖYLÜYOR! TBMM Genel Kurulunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının 2021 bütçesi görüşmelerinde Bakan Zehra Zümrüt Selçuk tarafından yapılan “Yoksulluk, özellikle aşırı yoksulluk, uluslararası dokümanlarda da ifade edildiği gibi artık Türkiye için sorun olmaktan kalktı” açıklamasının bir yalan olduğunu söyleyen Beko, DİSK Genel İş’in araştırmasındaki verileri paylaşarak, “Bakan Selçuk’un söylediklerinin aksine Türkiye’de yoksulluk gün geçtikçe artıyor. Türkiye’de yoksul sayısı son 2 yılda yüzde 8,4 arttı. 2017 yılında 15 milyon 864 bin kişi olan yoksul sayısı, 2019 yılında 1 milyon 343 kişi daha artarak 17 milyon 207 bin kişiye çıktı. Yoksulluk oranıysa yüzde 21,3’ü buldu” sözleriyle eleştirdi. YOKSUL SAYISI HER GEÇEN YIL ARTIYOR Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun Dünyada İstihdam ve Sosyal Görünüm 2020 Raporuna göre Türkiye’de 2017 yılında 3 milyon 493 bin çalışan yoksul var iken bu sayının 2019 yılında yarım milyon artarak 3 milyon 999 bin kişiye yükselerek yüzde 14,4’ü bulduğu bilgisini paylaşan Beko, yayınlanan raporda bu verilerin TÜİK Bilgi Merkezi’nden elde edilen bilgilere dayandırıldığına dikkat çekti. Beko, “Çalışan yoksul sayısına, salgın ile birlikte kısa çalışma ödeneği ve ücretsiz izin ödeneğine mahkûm edilen yaklaşık 3 milyon 737 bin 831 kişiyi de eklediğimizde bu sayının 7,7 milyondan fazla olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

KANİ BEKO 286 GELİR DAĞILIMI EŞİTSİZLİĞİ GİDERİLMELİ Gelir dağılımındaki eşitsizliklerin, insanca yaşam ve çalışma koşullarını olumsuz yönde etkilediğini, insanların yoksulluk sınırı altında, asgari yaşam düzeyinde, borçlanarak yaşamak zorunda kaldıklarını belirten Beko, emekçilerin taleplerini dile getirerek şöyle konuştu: “Bu eşitsizliklerin giderilmesi için öncelikle toplumu oluşturan tüm fertlere hiçbir ayrım gözetmeksizin eşit, adaletli ve onurlu bir yaşam hakkı sağlanmasıdır. Gelir dağılımı eşitsizliğinin ana kaynağı olan emek ve sermaye arasındaki eşitsizlik son bulmalı, tüm ücretliler ürettikleri değerin karşılığını eşit ve adil bir şekilde almalıdır. Çalışan yoksulluğunu önlemek için asgari ücret başta olmak üzere tüm ücretlilere insanca yaşayabilecekleri bir gelir güvencesi sağlanmalıdır. Kamusal bir hak olan eğitim, sağlık, barınma haklarından herkes eşit şekilde faydalanmalı, bu temel haklar nitelikli ve parasız biçimde sağlanmalıdır. Vergide adalet sağlanmalı az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Asgari ücret vergiden muaf tutulmalıdır. Vergi dilimleri hakkaniyetli bir şekilde yeniden düzenlenmelidir. Yoksulluk riski altında olan kadın, çocuk ve gençler için koruyucu düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Sosyal yardımlar bireysel olarak değil, herkes için ulaşılabilir ve nitelikli bir hak olarak sağlanmalıdır ve Herkes için temel bir gelir güvencesi sağlanmalıdır.”

287 KANİ BEKO 2 Şubat 2021 CHP’li Beko’dan ‘afet’ vurgusu CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir’de yaşanan sel felaketiyle ilgili geçmiş olsun dileklerini iletti, şu mesajı yayınladı: İzmir’de maalesef yine bir doğal afet yaşadık. Depremin ardından henüz 3 ay geçti bugün de yoğun yağışın ardından bir sel felaketi yaşadık. Öncelikle bütün İzmir halkına geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Hayatını kaybeden bir vatandaşımız var, kendisine Allah’tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Başta İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer ve diğer tüm belediye başkanlarımız sahada, vatandaşımızın yanında ve gerekli tüm desteği sağlıyorlar. Tüm belediye ekipleri de gerekli müdahaleyi yapıyor. Tüm belediyelerimiz gerekli iyileştirmeleri hızla yapıyor ve yapmaya da devam edecektir. Yineliyorum bu bir afet durumu, bunun üzerinden siyaset yapmaya ve belediye çalışmalarını karalamaya gerek yok. Bu gibi doğal afet durumlarında birlik olacağımız, halkımızın, İzmirlimizin yaralarını saracağımız zamanlarda siyaseti rafa kaldırmalıyız ki samimi olalım. Felaketten siyasi rant çıkarmaya çalışmak, İzmir Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarını karalamak İzmir halkına haksızlıktır. Alt yapılarda eksiklikler olabilir. Göç alan ve kentsel dönüşümlerin yaşandığı bölgelerde sıkıntılar olabilir. Kentin sorunlarını çözecek deneyim, tecrübe, birikimi olan belediye kadrolarımız var. 20 yıl belediyede çalışan bir personel olarak biliyorum. Deneyim ve olgunluk sahibi olan başkanlarımıza ve halkımıza önemli olan deprem, yangın, sel baskınları gibi afetlerde yardımcı olmak. Öte yandan küresel ısınma ve ekolojik dengenin bozulmasından dolayı 4 ayda yağması gereken yağmur 4 günde yağdı. Afetleri kendi ellerimizle çoğaltmayalım, kendi kendimizin ve doğanın katili olmayalım. Güzel İzmirimin güzel insanlarına tekrar büyük geçmiş olsun, yaralarımızı hep birlikte en kısa zamanda saracağız.

288 KANİ BEKO 4 Şubat 2021 Bir ülkenin Cumhurbaşkanı yalan söyler mi? “Kamucu politikalara dönülmezse şirketler değil ülke batacak!” Sarayın saplantı haline getirdiği yanlış faiz politikaları yüzünden enflasyonun yüzde 30’ları aştığını, üniversite mezunu işsizlerin arttığını, emekli, memur ve işçinin açlığa mahküm edildiğini belirten CHP’li Beko, iktidara “Bu sorunları çözmek istiyorsanız kamucu politikalara dönün” çağrısında bulundu. Üniversite mezunlarının iş arama sürelerinin uzadığını, iş arayan üniversiteli sayısının son 1 yılda 191 binden 217 bine yükseldiğini hatırlatan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Genç İşsizler Platformu’nun, “Yeni mezunlar; KYK kredilerini ödeme fırsatı bulamamakta, yükselen faizler nedeniyle borçları artmakta ve bazı durumlarda haciz ile karşı karşıya kalmaktadırlar” açıklamasını paylaştı. Beko, çalışma ve eğitim alma hakkında kadınların durumunun erkeklere göre çok daha kötü durumda olduğu; cinsiyete dayalı sosyal hak kaybının yaşandığını belirtti. TÜİK verilerinin işsizlikte düşüş gösterse de uzmanların iş gücündeki azalmanın rekor seviyelere geldiğine dikkat çeken Beko, “İşsizlik Sigortası Fonu varlıkları artan işsizlik ve ödemelerle 2020’de 28 milyar TL azaldı. Aralık sonu itibariyle toplam fon varlığı 103,2 milyar TL’ye geriledi” dedi. KAPANAN DÜKKAN SAYISI YÜZDE 141 ORANINDA ARTTI Öte yandan Recep Tayyip Erdoğan’ın Türkiye’de şirket kapanmadı sözlerinin koca bir yalan olduğunu ifade eden Beko, “Aralık ayında geçen yıla oranla % 221 oranında şirket kapandığını TOBB açıkladı. Önceki yıla göre % 141 oranında Aralık ayında kapanan dükkan var. Ama bir taraftan da geri ödemesiz kredilerle büyütülen şirketler var tabii kapanan şirketler onlar değil! AKP’li iki eski bakan Turkcell’in yönetim kuruluna girdikten bir yıl sonra 2014 yılında Ziraat Bankası Turkcell’in vergi cenneti Virgin adasındaki şirketine 1,636,770,735 dolar kredi tahsis ediyor. Şirket bu devasa krediyi ilk taksitinden itibaren yıllarca ödemiyor. Konuyla ilgili Ziraat Bankası açıklamasında borcun 2020 yılı ekim ayında kapandığını belirtiyor. Bu tarih tesadüf Turkcell hisselerinin de Türkiye Varlık Fonuna geçtiği tarih” açıklamasını yaptı.

289 KANİ BEKO 5 Şubat 2021 Diren Boğaziçi! Diren Türkiye! \"AKP İktidarı en küçük demokratik hak arayışından korkuyor. Hak arayışının meşru haklı ve yasal olması onlar için bir şey ifade etmiyor, korkuları çok büyük. Çünkü Boğaziçi direnişi sonuç alırsa; sorunlar sıkıntılar içinde boğulan emekçi halkımızın her kesimine, işçiye, memura, köylüye, küçük esnafa, işsize örnek olacaktır, bilinç taşıyacaktır. O nedenle olayın haklı olup olmaması; iktidarın yaptıklarının yanlışlığının alenen ortada ve anlaşılır olması bir şey ifade etmiyor. Erdoğan da biliyor ki Boğaziçi'nde yaşananların daha doğrusu kendi uygulamalarının elle tutulur bir yanı yoktur. Ne var ki az önce söylediğimiz gibi bu yanlıştan dönmemekte ısrar ediyor; edecektir de. Yanlıştan döndüğünde toplumun her kesiminin hak arayışı mücadelesinde moral bulacağını ve ipleri elinden kaçıracağını düşünüyor. Demokrasi güçleri açısından da bu direniş çok önemlidir. Kazanım açısından bir kırılma noktasını oluşturacaktır. Diren Boğaziçi diyorum. Diren Türkiye diyorum.\" Kani Beko CHP İzmir Milletvekili

290 KANİ BEKO 10 Şubat 2021 Hayvan hakları için çıksın artık bu yasa! CHP’li Beko: Hayvan Hakları Yasası neden hala yasalaşmıyor? CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, 2019 yılında Meclis Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu’nun kurulduğunu hatırlatarak Hayvan Hakları Yasası teklifinin neden hala Meclis gündemine getirilmediğini Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a sordu. Hayvan hakları ile ilgili yazılı olarak yanıtlanması istemiyle soru önergesi veren CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ülkemizde her gün hayvanlara yönelik hak ihlallerinin gündeme geldiğini hatırlatarak bu durumun başlıca sebepleri arasında söz konusu ihlallerin hak temelinde ele alınmaması, yasal düzenlemelerdeki eksiklik ve belirsizlikler ile yaygın cezasızlık politikası olduğunu açıkladı. YASA TEKLİFLERİ VERİLİYOR ANCAK DİKKATE ALINMIYOR 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun alanında ülke mevzuatında ilk olması nedeniyle önemli ancak yetersiz olduğuna dikkat çeken Beko, “Bu nedenle de hak temelli yeni bir düzenlemenin ivedilikle kanunlaşarak yürürlüğe girmesi uzun süredir kamuoyunda bir beklenti olarak dile getirilmektedir. Ayrıca TBMM’nin gündemine de konuya ilişkin her dönemde yasa teklifleri verilmekte fakat bu haklı beklenti doğrultusunda ısrarla adım atılmamaktadır. Şubat 2019’da kurulan Meclis Hayvan Hakları Araştırma Komisyonu, Ekim 2019’da, Meclis’te bulunan beş partinin de ortaklaştığı tavsiye raporunu yayınlamış olmasına rağmen “Hayvan Hakları Yasası” teklifinin Meclis gündemine halen getirilmemiş olmasının gerekçeleri nedir?” diye sordu. AÇIK, KESİN VE CAYDIRICI CEZA VERİLMELİ Hayvan hakkı ihlallerinin Türk Ceza Kanunu kapsamına alınarak açık, kesin ve caydırıcı yaptırıma tabi tutulması gerektiğinin altını çizen CHP’li Beko, şunları dile getirdi: “Mevzuatta türcülüğe sebep olan her türlü tanım ve ayrıma son verilmesi beklentisi ivedilikle yerine getirilmelidir. Cezaların alt sınırı belirlenirken uluslararası taahhütlerin yanı sıra ülke içinde de toplum vicdanını rahatlatacak yönde bir düzenlemenin yapılması gerekmektedir. İlgili düzenlemede pet-shop olarak adlandırılan canlı hayvan satış yerlerinin, üretim çiftliklerinin ve yakın dönemde ortaya çıkan ve tümüyle kayıtsız bir düzlemde yürütülen internet ortamında canlı hayvan ticaretinin, avcılığın ve av turizminin tamamen yasaklanmasına yer verilmelidir. Aynı düzenleme yasaklı ırklar kavramını varolan kanundan çıkarmalı, mizaç testi gibi bilimsel araştırmalar yapılarak hayvanların rehabilitasyonunu sağlamayı hedeflemelidir. Ayrıca hayvanların eşya kapsamından çıkarılarak hayvanlar üzerindeki sömürü, zulüm ve şiddetin her türünün derhal son verilmesini sağlayacak tedbirler alınmalıdır.”

291 KANİ BEKO 12 Şubat 2021 CHP’li Beko, evde hasta bakım teknikeri, biyomedikal teknikerleri ve paramediklerin istihdamını sordu Dünyada ve ülkemizde büyük bir hızla yayılan Covid-19 salgını ile birlikte sağlık emekçilerine olan ihtiyacın her geçen gün arttığına dikkat çeken TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, evde hasta bakım teknikeri, biyomedikal teknikerleri ve paramediklerin istihdamına yönelik Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi verdi. Covid-19 salgını ile birlikte sağlık çalışanlarına olan ihtiyacın arttığına dikkat çeken ve ülkemizde filyasyon ekiplerinin ihtiyacı olan evde hasta bakım teknikeri, biyomedikal teknikerleri ve paramediklerin istihdamının artırılması gerektiğini söyleyen CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, sağlık çalışanlarına bu dönemde daha çok değer verilmesi gerektiğini belirtti. Bu kapsamda üç sağlık teknikerliği için şu soruları yöneltti: Evde hasta bakım teknikerleri için; 27 Şubat 2015 tarihinde çıkarılan Evde Sağlık Hizmeti Sunumuna dair yönetmenliğe göre sağlık birimlerinde görev yapmakta olan her ekipte en az bir evde hasta bakım teknikeri yer almalıdır ibaresi olmasına rağmen bu alanda yeterli atamanın yapılmamasının sebebi nedir? Dünyada ve ülkemizde büyük bir hızla yayılan Covid-19 salgını ile birlikte sağlık emekçilerine olan ihtiyaç her geçen gün artmaktadır. Bu kapsamda filyasyon ekiplerinde de görev ve sorumluluk alabilecek olan evde hasta bakım teknikerleri için 2021 yılında öngörülen kadro sayısı ne kadardır? En büyük problem bu alanda hizmet veren kişilerin diğer sağlık meslek gruplarında olduğu gibi bir meslek tanımlarının olmamasıdır. Evde hasta bakım teknikerlerini kapsayan bir meslek tanımı programının hazırlanması planlanmakta mıdır? Biyomedikal teknikerleri için; 2021 yılında öngörülen kadro sayısı ne kadardır? Bu yıl için kadro sayısının arttırılması planlanmakta mıdır? Biyomedikal teknikerleri yerine diğer sağlık çalışanlarının bu alanda görev yaptıkları bilgisi doğru mudur? Eğer doğruysa bu durum hasta sağlığı ve doğru, güvenilir tedavi açısından bir risk yaratmayacak mıdır? Paramedikler yani İlk ve Acil Yardım Teknikerleri için; 2021 yılında öngörülen kadro sayısı ne kadardır? Bu alanda yetersiz atama yapılmasının sebebi nedir? Bu yıl için kadro sayısının arttırılması planlanmakta mıdır?

292 KANİ BEKO 14 Şubat 2021 Beko: Ay'a, Gördes Barajının dibindeki delikten çıkarsın CHP’li Beko: Gördes, İzmir’e lütuf değil koca bir yüktür! AKP’nin yaptığı Gördes Barajında doluluk oranı hala %, 4,5 seviyesindedir çünkü barajın dibi delik! AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İzmir'e suyu kendi iktidarları döneminde getirildiğini savunmasının koca bir yalan olduğunu söyleyen CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Cumhuriyet döneminin eserlerini bile ‘biz yaptık’ diyen, halk işsizlikten, yoksulluktan kırılırken ‘Ay'a çıkacağız’ diyerek halkı oyalayan Erdoğan’dan dibi delik barajdan İzmir’in suyunu biz verdik sözünü duymak şaşırtmadı! O delikten aya çıkarsın! İZSU o dibi delik baraja milyonları ödedi. 10 yıldır İzmirliye kullanmadığı suyun bedelini ödettiğiniz ve hala doluluk oranı % 4,5 seviyesindeki Gördes Barajının suyu mu İzmir’in su ihtiyacını karşılıyor. Gördes Barajı, İzmir’e lütuf değil koca bir yüktür. İzmirlinin cebinden boşa ödediği milyonlardır sizin getirdik dediğiniz” diyerek eleştirdi. Erdoğan’ın “Aslında büyükşehirler suyu kendileri getirmek zorundadır” sözlerinin kanunen karşılığının da olmadığını ifade eden CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Aya çıkacağız diyerek halkın düştüğü yoksullukla adeta dalga geçen, saraydaki şatafatın hesabını veremeyen ve pandemi döneminde iyice yoksullaşan kesimlerin derdiyle ilgileneceğine İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin suyuyla, havasıyla uğraşan Erdoğan’ın kanunlardan da haberi yok. 1053 numaralı Belediye Teşkilatı Olan Yerleşim Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun’un ikinci maddesinin “Su kaynağını teşkil eden barajlar ana isale hatları ve tasfiye tesisleri DSİ Genel Müdürlüğü, depo ve tevzi şebekeleri belediyelerce yapılır” ifadesi bu konudaki görev dağılımı açıkça tarif etmektedir. İZMİRLİ KULLANMADIĞI SUYUN BEDELİNİ ÖDÜYOR! İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin verilerine göre, İzmir’in yılda ortalama 292 milyon metreküp su tükettiğini, DSİ’nin İzmir’e verebildiği su miktarının ise yıllık ortalama 13 milyon metreküp olduğunu hatırlatan CHP’li Beko, şunları dile getirdi: “DSİ ile İZSU Genel Müdürlüğü arasında, Gördes Barajından İzmir’e su aktarılması amacıyla 2006 yılında bir protokol imzalanmış, İZSU İzmir’e verilecek suyun karşılığında, barajın toplam yapım bedeli olan 270 milyon lirayı 30 yılda DSİ’ye ödemeyi, DSİ ise İzmir’e yılda 59 milyon metreküp su vermeyi taahhüt etmiştir. Geçen yıllarda hiçbir zaman 59 milyon metreküp su verilememiş, hatta 3,5 yıl su seviyesinin düşüklüğü nedeniyle hiç verilememiştir. Ama İzmir DSİ’siz, kendi kaynaklarıyla kente su vermiş, susuz kalmamıştır. 2019 yılında Gördes Barajından İzmir’e alınan su miktarı sadece 4 milyon 350 bin metreküptür. Geçen haftalarda tüm barajları dolduran rekor yağışlara rağmen Gördes Barajı’nda doluluk oranı hala yüzde 4,5 seviyesindedir. Çünkü barajın dibi delik! Buna rağmen DSİ, geçtiğimiz 10 yıl süresince hatta hiç su vermediği 3,5 yıl da dahil olmak üzere ve sanki kendi taahhütlerini yerine getirmiş gibi İZSU’dan tahsilat yapmaktadır. Yani İzmirliye kullanmadığı suyun bedelini ödetmektedir. İZSU’nun Gördes Barajı için bugüne kadar ödediği miktar 55 milyon 611 bin TL’dir. Ama

bunu da yeterli görmeyen DSİ, taahhüt ettiği ama veremediği suyun bedelinin yaklaşık 21 milyon lira tutan faizini de talep etmektedir.”

294 KANİ BEKO 15 Şubat 2021 CHP’li Beko, Hollanda Hükümetini kınadı Hollanda Hükümeti'nin bir rapora dayanarak Srebrenica'da görev yapan askerleri 5000 Euro ile ödüllendirmesi ve toplum önünde itibar sağlayıcı destek vereceğini açıklamasını kınayan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Sözde İnsan Hakları Savunucusu Hollanda Hükümetini aldığı insanlık dışı kararlar nedeniyle şiddetle kınıyoruz” dedi. Beko yaptığı açıklamada şunları dile getirdi: “İnsanlık Tarihi boyunca dünyanın değişik coğrafyalarında geçmişten günümüze birçok soykırım gerçekleştirilmiştir. Bunlardan en büyüğü de 21. yüzyılda neredeyse Avrupa'nın göbeği sayılabilecek nitelikte Bosna Hersek'te 8367 masum, savunmasız Boşnak kardeşimize karşı gerçekleştirilmiştir. Türk milleti ve Balkan toplumu olarak bu soykırımın ödüllendirilmesine şiddetle karşı çıkıyoruz, yapılan soykırımın etkileri hala sürerken Hollanda hükümetinin yaşanan katliamları adeta meşrulaştırır tarzda buna sebep olan kişileri ödüllendirme tavrını halkından kopuk bir inisiyatifle aldığı düşüncesindeyiz. Dün olduğu gibi bugün de Balkanlılar olarak hangi millete karşı olursa olsun gerçekleştirilen soykırımın her türlü vahşetin, katliamın savunulması, teşvik edilmesi ve özendirilmesini kabul etmiyor reddediyor; güçlü bir şekilde kınıyoruz.”

295 KANİ BEKO 17 Şubat 2021 CHP’li Beko: Her tezgah bir aile kurtarır Geçtiğimiz günlerde İzmir Seyyar Satıcılar Derneği’ni ziyaret eden CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, seyyar satıcıların sorunlarını bu kez Meclis kürsüsünden dile getirdi. Meclis’te konuşan Beko, “Pandemi döneminde başta seyyar satıcılar olmak üzere, 5 milyona yakın kişi işsiz kalmıştır. Seyyar satıcılar da diğer esnaf ve işçiler gibi yasal statüye kavuşturulmalıdır. Yasal statüye kavuşan her seyyar satıcının tezgâhı bir aileyi kurtarır çünkü seyyar satıcı esnafı aileleriyle birlikte çalışmaktadır” dedi. İzmir Seyyar Satıcılar Derneği’ni ziyaret ettiğinde seyyar satıcıların yaşadığı sorunları Meclis’e taşıyacağına söz veren CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Meclis’te yaptığı konuşmada pandemi nedeniyle tüm mağdur ve işsiz kesimlerin sorunlarına dikkat çekti. Beko, yaptığı o konuşmada şunları dile getirdi: “Türkiye'nin çeşitli bölgelerinde hayatlarını çalışarak kazanan fabrika işçileri, küçük esnaf, seyyar satıcılar, çiçekçiler, müzisyenler, düzensiz ve günübirlik işlerde çalışanlar tüm dünyayı saran ve yayılma hızı ülkemizde her geçen gün devam eden coronavirüs salgını nedeniyle zor durumda kaldılar. Alınan tedbirler haklı olabilir ancak bunlar pek çok sektörü bitirip bu sektörlerde çalışan milyonlarca emekçiyi evlerine ekmek alamaz duruma düşürmüştür. Başta seyyar satıcılar olmak üzere, 5 milyona yakın kişi işsiz kalmıştır. Seyyar satıcılar da diğer esnaf ve işçiler gibi yasal statüye kavuşturulmalıdır. Yasal statüye kavuşan her seyyar satıcının tezgâhı bir aileyi kurtarır çünkü seyyar satıcı esnafı aileleriyle birlikte çalışmaktadır. Diğer yandan yasal statüye kavuşacak bu insanların ailelerinin de emekli olma imkânları ortaya çıkar, sigortasını ve primini devlete ödeyen bu insanlar da diğer insanlar gibi emekli olma hakkına kavuşur.” SEYYARIN MESELESİ, MEMLEKET MESELESİDİR CHP’li Beko, geçtiğimiz günlerde İzmir Seyyar Satıcılar Derneği’ne yaptığı ziyarette dernek yöneticileri tarafından hazırlanan ve 7 talepten oluşan İzmir Seyyar Satıcıları Raporu’nu CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na ileteceğini belirtmiş “Seyyarın sıkıntısı, meselesi memleketimizin meselesidir” demişti. Beko, “İzmir’de 200 bine yakın seyyar satıcı ve sanatkar bulunuyor. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Tunç Soyer’e yaptığınız ziyarette seyyar esnafının sorunlarına yönelik yaptığı olumlu açıklamalar ile yakın zamanda yaşadığınız sorunlara çözüm bulunacağına inanıyorum. Sorunlara çözüm üreten tavrı nedeniyle kendisini tebrik ediyorum. Umarım en kısa sürede sorunlar biter, esnafımız yeniden eski günlerine döner” dedi. “SABİTİN OLMADIĞI YERDE TEZGAH AÇSIN” Seyyar esnafın Karşıyaka’da olduğu gibi İzmir’in diğer sahillerinde tezgah açma isteğini değerlendiren Milletvekili Beko, bu düşüncenin iyi bir fikir olduğunu belirterek, “Bence de bu şekilde olmalıdır. Pandemiden önce sahil kenarlarına akın eden vatandaşlar, sahilde aradıklarında yiyecek- içecek bulamıyordu. Bu şekilde seyyarların sahilde diğer esnafın olmadığı yerde tezgah açma fikrini değerlendirebiliriz” dedi.

296 KANİ BEKO 19 Şubat 2021 Beko: TÜİK Başkanı Neden Görevden Alındı! Yakın dönemde Türkiye ekonomi yönetiminde çok önemli konumdaki isimler tek tek koltuklarından oldular. Görünen o ki olmaya da devam edecekler. Nitekim Türkiye İstatistik Kurumu'nda (TÜİK) 15 Şubat 2021 itibariyle çok önemli bir görev değişikliği yaşandı. TÜİK'in önceki başkanı Muhammed Cahid Şirin, 22 Mayıs 2020'de göreve getirilmişti. Kariyerindeki hızlı yükselişinde AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın nikah şahitliği ve Emine Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü ile evlenmiş olması önemli aşamalar olarak dikkati çekiyordu. Şirin'in yükselişiyle inişi aynı hızla oldu. TÜİK başkanı; gelişinden bu yana bir yıl dahi olmadan görevden alınmaya götürecek ne gibi hatalar yapmıştı? Kendisine niçin hiç şans verilmemişti? Altı aylık bir bürokrat neyi başaramamış ve ne gibi sorunlara yol açmış olabilir? Şirin göreve başladığında dolar kuru 6,81 TL idi. Görevden alındığı gün ise kur 6.96 TL'ye gelmişti. Bu büyük bir başarısızlık olarak kabul edilemez. Kendisi 6,77-6,84 bandından 120 Milyar Doların Merkez Bankası ve kamu bankaları tarafından sabit tutulmaya çalışılırken buhar edildiği dönemde görev başındaydı. Neredeyse bir bant aralığında sabit kur uygulaması TÜİK'in sorumluluğunda değildi. Fakat daha önemlisi Şirin'in göreve geldiği Mayıs 2020'den ayından Ocak 2021'e kadar tüketici enflasyonu MB rakamlarına göre %11,39'dan %14,97'ye fırlamıştı. Aynı dönemde üretici fiyatları ise sabık başkanın kariyeri gibi zıplamış ve %5,53'ten %26,16'ya fırlamıştı. Fakat bu zıplamaya rağmen kamuoyunda gerçek enflasyon rakamlarının çok daha yüksek olduğu kanısı yaygındı. TÜİK nereden alışveriş rakamları topluyorsa oradan alışveriş yapma yolunda beklenti ve istekler dile getiriliyordu. Nitekim diğer göstergeler de TÜİK'in rakamlarıyla uyumlu olmanın çok ötesindeydi. Devlet kurumları girdikleri zam yarışında TÜİK'i hiç ciddiye almıyor görünüyordu. Ülkede temel hizmet ve tüketim kalemlerinde yaşanan enflasyonla TÜİK rakamları arasında olması gerekli bağ kopmuş ve TÜİK'in inandırıcılığının kalmadığı sıklıkla dillendirilir olmuştu. Ayçiçek yağı fiyatları %110, yumurta %100, süt %25 artmış, çevreci olduğu gerekçesiyle teşvik gören elektrikli otomobilde ÖTV artışı %300 olmuştu. Ayrıca internet hizmeti %34, köprü, tünel ve otoyol geçişleri %26, Genel Sağlık Sigortası primi %22 zam görmüştü. Zamların arkası kesilmediği gibi Nisan ayına kadar 2021 zamlarının artışının hız kesmeden devam edeceği söyleniyordu. TÜİK ise rakamlarına güveniyordu. Fiyat toplanılan bazı marketlerin TÜİK müfettişleri ziyareti öncesi fiyat indirimine gittiği iddiaları her yeni enflasyon rakamları ilanı öncesi dillendirilirken TÜİK'in saygınlığına bir tek TÜİK üst yönetimi ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı önem verir görünmekteydi. Nitekim memur maaşlarına ve emekli memur aylıklarına %7.36, SSK ve BAĞ-KUR emekli aylıklarına da %8.36 oranında zam yapılacağı açıklanırken dayanak noktası kamuoyu nezdinde şaibeli hale gelmiş TÜİK verileriydi. Öyleyse “yetenekli” Bay Şirin'in görevden alınmasının nedeni neydi? Saray yönetimi ne istediyse yapılmıştı. Faizleri ve döviz kurunu baskılamak için enflasyon oranları düşük bulunmuştu. Tüm emekçilerin maaşlarına dayanak olan gösterge maaş artışları düşük tutulmuştu. Maaş ve transfer ödemelerini baskılamak için TÜİK elini taşın altına koymuştu. Ne istendiyse vermişti. Öyleyse bu görevden alınmanın gerekçesi neydi?

Akla gelen ilk açıklama 8 Kasım 2020 günü istifasını sosyal medya üzerinden duyurmak zorunda kalan ve o tarihten bu tarafa nerede olduğu ve ne yaptığı bilinmeyen damat bakan Berat Albayrak'ın Türkiye ekonomisini uçurumun eşiğine getirmiş olmasının bedelini aynı Merkez Bankası Başkanı Murat Uysal gibi Muhammed Cahit Şirin mi ödemekteydi? Yoksa Albayrak'ın selefi Naci Ağbal'ın MB başkanı olmasının ve Lütfi Elvan'ın da Albayrak'ın koltuğuna kurulmasının ardından Albayrak'ın tüm ekibine dönük tasfiye Şirin'i de mi yerinden etmişti? Yani bu bir ekibin tasfiyesi miydi? Yoksa Şirin'in yerine 16 yıldır kurumda çalışan Ahmet Kürşad Dosdoğru'nun getirilmesinde Elvan'ın ve Ağbal'ın yerli ve uluslararası sermayeye verdiği taahhütler mi etkili olmuştu? Bu soruların yanıtını bilmek zor. Belki bunların hepsi bir arada olmuştur. Ama bilinen bir gerçek vardır. Sarayın adamı Bay Şirin kendinden bekleneni yerine getirmiş ve boş bir damacana gibi kenara konulmuştur. Kendinden beklenen ise bu ülkenin işçisinin, memurunun, emeklisinin emeğinin hakkının çalınmasıdır. Sarayın hazırladığı bütçede yandaş vardır. Sermayedar vardır. Ama işçi yoktur. Emekçi yoktur. Emekli yoktur. Şirin gider adı Dosdoğru gelir. Sonuç değişmez. Sarayın iktidarı yıkımın eşiğine getirdiği Türkiye bütçesine halkın sandıkta vereceği cevapla gidecektir. Bu gidiş durdurulamaz!

298 KANİ BEKO 21 Şubat 2021 Beko: İşsizlerin yüzde 94’üne yaramayan İşsizlik Fonu kime yarıyor? İşsizlik Sigorta Fonundan işsizlerin yüzde 94’ünün yararlanamadığına dikkat çeken CHP’li Beko, fondan aktarılan paranın akıbetinin bilinmediğini belirterek, “Fon üzerinden kaynakların işverenlere ve başka yönlere kanalize edilmesiyle ilgili olumsuzlukların yerine her geçen gün yoksullaşan emekçilerin ihtiyaçlarını gidermek için kullanılmalıdır” dedi. Günümüzde sosyal riskler arasında ilk akla gelenlerden birinin işsizlik olduğunu belirten CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İşsizlik Sigortası Fonu ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Halkın büyük bölümünün geçimini ücretle sağladığından, kişinin işini kaybetmesi ve hemen iş bulamaması halinde ciddi tehlike ile karşı karşıya kaldığının altını çizen Beko, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan işçilere yapılan nakdi ücret desteğinin 3 katı ödeme destek ve teşvik ödemelerinin işverenlere yapıldığına dikkat çekti. Beko, 2020’de işveren teşvik ve destek ödemelerine ayrılan kaynak 18 milyar TL iken nakdi ücret desteğine ayrılan miktar 6 milyar TL olduğunu söyledi. SALGIN DÖNEMİNDE İŞÇİLERİN DERDİNE DERMAN OLMADI DİSK-AR’ın araştırmalarını paylaşan CHP’li Beko, “Covid-19 döneminde işsizlik sigortası fonu (İSF) işverenlere destek için değil, işçiler için kullanılsaydı salgın boyunca işçilere yapılan toplam nakdi ücret desteğinin miktarı işçi başına 2.852 TL değil; 5.041 TL daha fazla, 7.893 TL olacaktı. Böylece işçilere ayda 1.168 TL değil bunun iki veya üç katı nakdi ücret desteği yapılabilecekti. Fon salgın döneminde işsizlerin derdine derman olmadı, giderek daha az oranda işçi işsizlik ödeneği almaya başladı. Salgın öncesinde Şubat 2020’de 4 milyon 228 bin işsizin 592 bini (yüzde 14) işsizlik ödeneği alırken, salgın dönemini kapsayan Ekim 2020’de 4 milyon 5 bin işsizin 255 bini (yüzde 6’sı) işsizlik ödeneği almıştır. Ekim 2020 itibarıyla işsizlik sigortasından yararlanan işsizlerin sayısı yalnızca 255 bin 424 kişidir. Aynı dönemde TÜİK’in açıkladığı dar tanımlı (resmi) işsiz sayısı ise 4 milyon 5 bindir. İşsizlerin yalnızca yüzde 6’sı İşsizlik Sigortası Fonundan yararlanabilir iken yüzde 94’ü yararlanamıyor” dedi. İŞTAH KABARTAN KAYNAK OLARAK GÖRÜLÜYOR Fonun, mevcut durumu itibariyle işsizlik sorunun etkilerini gidermekten çok hazineyi finanse eden ve ekonominin tüm kesimlerinin iştahını kabartan bir kaynak görünümünde olduğunu ve fondan aktarılan paraların akıbetinin bilinmediğini vurgulayan Beko, “Fonun yardım ödemelerindeki ağır koşullar fonun gelirlerinin işsizlere yardım etmek yerine birikim olarak artmasına neden olmaktadır. 4447 sayılı Kanunun açık hükümlerine rağmen fon gelirlerine yönelik müdahalelerin önünün açılması fonun geleceği konusunda ciddi endişelere neden olmaktadır. Özellikle nereye harcandığı konusunda kamuoyunun yeterli bilgi sahibi olmadığı ve ne kadar verimli kullanıldığı belli olmayan GAP projesine aktarılan paraların akıbeti konusunda kamuoyunda tereddütler bulunmaktadır” eleştirisinde bulundu.

FON ÜZERİNDE ŞEFFAFLIK ŞART! Fonun tek adam yönetiminde bütçe açıklarının finansmanı aracı haline dönüştüğü eleştirisinde bulunan Beko, konuyla ilgili önerilerini de şöyle sıraladı: “Fonun yeniden iş bulma ve mesleki eğitim amacıyla yaptığı harcamalar yeniden gözden geçirilmeli ve kurum kayıtlarındaki işsizlere ait mesleklere yönelik mesleki eğitim kurslarının açılmasına izin verilmemelidir. Fona ilişkin verilerin birbiriyle tutarlı olması ve verilerin fon kaynaklarının kullanımına katkı sağlayacak ve akıllarda soru işareti bırakmayacak şekilde tutulması ve yayınlanması sağlanmalıdır. Örneğin kurum kayıtlarından işsizlik yardımı kesilen sayısına ulaşılması ve bu kişilerin hangi nedenle yardımlarının kesildiğinin izlenebilmesine imkan sağlayacak şekilde kayıtlarının tutulması sağlanmalıdır. 40 yıllık uzun bir süreç sonunda uygulamaya giren ve 11 yıllık bir uygulama dönemiyle işsizlik sigortası, çalışma hayatına önemli katkılar sağlayan bir kurumsal yapıya kavuşturulması gerekir. Şeffaflık şart. Fon üzerinden işverenlere ve başka yönlere kanalize edilmesiyle ilgili olumsuzlukların yerine her geçen gün yoksullaşan emekçilerin ihtiyaçlarını gidermek için kullanılmalıdır. Bu ise ancak çoğulcu, kamucu bir anlayışla çalışma hayatının ilgili tüm taraflarının ortak katkılarıyla sağlanmalıdır.”

300 KANİ BEKO 23 Şubat 2021 ‘Kozak Yaylası’nda 8 bin 882 fıstık çamını kurban etmeyin!’ CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Çevre ve Şehircilik Bakanı'na İzmir Bergama'daki 8 bin 882 adet fıstık çamı ağacının kesilecek olmasıyla ilgili 'Oluşacak zarar nasıl karşılanacak? diye sordu. Beko, “Yaklaşık 9 bin çam ağacını ranta kurban etmeyin, artık yeter!” diyerek isyan etti. CHP İzmir milletvekili Kani Beko, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum tarafından yanıtlanması istemiyle soru önergesi verdi. CHP’li Beko, yaylanın ünlü çam ağaçlarının yok olma tehdidine dikkat çekerek, “İzmir Bergama Kozak Yaylası’nda Türkiye’nin en kaliteli doğal fıstık çamı ormanının yapılan genişleme sonucunda taş ocağı tehdidi altına girdiği vurgulanmaktadır. Bu kapsamda bölgede bulunan 8 bin 882 adet Anadolu’nun en kaliteli doğal fıstık çamı ağaçlarının kesileceği belirtilmektedir. Kozak’ta bulunan madenin bölge yaşamı üzerine telafisi mümkün olmayan riskleri ortaya çıkaracağı defalarca vurgulanmasına rağmen, Türkiye’nin en önemli fıstık çamı üretim alanlarından biri olan bu bölgede ÇED raporunun genişletilerek yenilenmesi kararının alındığı vurgulanmaktadır. Bölgede büyük bir zarara yola açacak olan bu kararın iptali için bir adım atacak mısınız?” diye sordu. ÖZEL EKOLOJİK HAVZADA KIYIM VAR! Kozak Yaylası’nın Bakırçay Havzası’nın tacı olarak kabul edildiğine vurgu yapan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, şunları dile getirdi: “Kentin yanı başında yükselen Kozak Yaylası, sadece Bergama’nın içinde bulunduğu bölgenin değil, ülkemizin ve hatta dünyanın oksijen deposu olarak da bilinmektedir. Kozak Yaylası aynı zamanda yer altı kaynakları açısından da oldukça zengindir. Sahip olduğu fıstık çamı ekim alanları nedeni ile toplam 17 köyden oluşan, yaklaşık on bin nüfuslu özel bir ekolojik havza olan bu bölgede ağaçların kesilmesinin ardından oluşacak zarar nasıl karşılanacaktır? Bölge insanın yaşamını doğrudan etkileyen bu kararın yol açacağı telafisi olmayan zararlara karşı bir tasarrufunuz olacak mıdır? Çevre Bakanlığı olarak, bu karara karşı bir yaptırımınız olacak mıdır?”


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook