51 KANİ BEKO 16 Kasım 2018 CHP İzmir Milletvekili Kani Beko: “78 ilimizde meslek hastalıkları hastanesi yok” “Bu kanun teklifi OHAL dönemini geri getirecek” “Son 3 yılda 450’ye yakın sağlıkçı intihar etmiştir” “Sağlıkçıları hayat kurtarmaya değil, ölüme sürüklüyorsunuz” ANKARA- CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, geçtiğimiz hafta TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nda görüşülen AKP’nin sağlıkla ilgili kanun teklifine ilişkin Genel Kurul’da çeşitli değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasında öncelikle Türkiye’de 78 ilde meslek hastalıkları hastanesi olmadığı için işçilerin hayatını kaybettiğinin altını çizen Beko, ayrıca kanun teklifinin OHAL döneminde yapılan uygulamaların bu dönemde de yasalaştırılarak devamını sağlamaya yönelik olduğunu ifade etti. MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİ Konuşmasının başında silahlı bir saldırı sonucunda hayatını kaybeden DİSK Lastik-İş Sendikası Genel Başkanı Abdullah Karacan’ın sevenlerine başsağlığı dileyen Beko, daha sonra Meslek Hastalıkları Hastanesi’nin Türkiye açısından önemine değindi. Beko şöyle devam etti: “Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre, her yıl işle ilgili kaza ve hastalıklar sonucunda 2 milyon 300 binden fazla kişinin hayatını kaybettiği ve 300 milyondan fazlasının iş kazası veya meslek hastalıklarına yakalandığı tespit edilmiştir. İşe bağlı ölümlerin beşte 4'ü yani 1 milyon 700 bin kişi meslek hastalığından kaynaklı -270 milyon kişi- iş kazasına maruz kalmıştır. Kalıcı ya da uzun süreli sakatlıklar sonunda 160 milyon meslek hastalığı vakası belirtilmiştir. Yine ILO tahminlerine göre, zararlı etkenler nedeniyle her yıl 438 bin 489 kişinin ölmesi beklenmektedir. Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre dünyada her yıl 11 milyon yeni meslek hastalığı vakası meydana gelecek ve bunların 700 bini maalesef ölecektir. Ama baktığımızda Türkiye'de 78 ilde meslek hastalıkları hastanesi olmadığını bilmekteyiz. Uzmanlar ve doktorlar maalesef olması gerektiği yerlerde yoklar. Dünya Sağlık Örgütü rakamlarıyla kıyaslandığında korkunç bir tablo ortaya çıkıyor. Örgüt \"Çalışırken oluşan rahatsızlıkların yüzde 56'sı meslek hastalığı, yüzde 44'ü iş kazası.\" diyor. Ama bizde meslek hastalığı tespiti yok, dolayısıyla yüzde 99 iş kazası, yüzde 1 meslek hastalığı çıkıyor. Türkiye'de böyle bir istatistik maalesef yok, tıp fakültelerinde böyle bir eğitim yok, meslek hastalığı, tanı tedavi eğitimi yok, basit birkaç saatlik ders var, 16 milyon çalışan var ama bunun uzmanı ne bir hekim var ne de konuyu bilen bir iş yeri hekimi. İş yeri hekimlerinin aldığı eğitimler maalesef yetersiz.’
KANİ BEKO 52 SAĞLIK SEKTÖRÜNDE İNTİHARLAR Son 3 yılda 450’ye yakın sağlıkçının intihar ettiğini hatırlatan CHP’li Beko, “OHAL ilan edildiği dönemde 70'e yakın arkadaşımız maalesef intihar etmiş. Bunların içerisinde doçentler var, hekimler var, polis arkadaşlarımız var, askerler var, öğrenciler var. Dolayısıyla, Genel Kurul toplantısında eğer teklifte yer alan 5'inci madde bu şekliyle uygulanırsa emin olun, yeni bir OHAL dönemine hep beraber gireceğiz” dedi. OHAL sürecinde 150 bine yakın kamu çalışanın mahkeme kararı olmaksızın ihraç edildiğini hatırlatan CHP’li Beko, “Bugüne geldiğimizde ihraç edilen hekim sayısı 3 bin 383 olmuştur, 7.874 ihraç edilen sağlık çalışanını da topladığımızda ihraç edilenler 11 bini aşmıştır. Ancak son süreçte 7 bin 500'e yakın sağlık emekçisi de göreve dönemezse, bu sayı maalesef 18 bini geçecektir” diyerek şöyle devam etti: “OHAL döneminde kamudan ihraç edilen ve daha sonra da intihar eden arkadaşlarımızdan bazılarının hikâyelerini sizlerle paylaşmak istiyorum: Hasan Orhan Çetin, asistan hekim. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde biyokimya asistanı olan Çetin, FETO soruşturması kapsamında açığa alındı. Bunun üzerine ağır bir bunalıma giren Çetin, 19 Şubat 2017'de çalıştığı hastanenin 10'uncu katından atlayarak intihar etti. Ölümünden sonra Çetin'in byLock kullanmadığı yani byLockçu olmadığı ortaya çıktı. İbrahim Halil Özyavuz, radyoloji uzmanı. ByLock kullanıcısı olduğu iddiasıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanan ve Silivri Cezaevine tutuklu olarak gönderilen radyoloji uzmanı doktor İbrahim Halil Özyavuz, 2 Haziran 2018 günü yaşamını yitirdi. Özyavuz'un intihar ettiği öne sürüldü. Mustafa Sadık Akdağ, diş hekimi. Ordu Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde yardımcı doçent olarak görev yapan 34 yaşındaki Sadık Akdağ FETÖ kapsamında gözaltına alındıktan sonra serbest bırakıldı. Psikolojik olarak bu durumun etkisinden kurtulamayan Akdağ, 27 Şubat 2017 tarihinde, evinde başına ateş ederek maalesef intihar etti. Biz daha kaç kişinin intihar etmesini bekliyoruz?” Kanun teklifinin Anayasa’ya da aykırı olduğunu altını çizen Beko, son olarak da “Türkiye'de yaklaşık 145 bine yakın hekim var. Bir doktora 572 hasta düşmektedir. Türkiye'de yine yaklaşık 10 bin kişiye 17 doktor düşerken OECD ülkelerinde 10 bin kişiye 35 doktor düşmektedir” hatırlatmasında bulundu. Ayrıca Beko, bu yasa bu şekilde uygulanırsa tıp öğrencileri, sağlık emekçileri ve hekimlere karşı İşlenecek bir cinayet olacaktır dedi.
53 KANİ BEKO 21 Kasım 2018 Kağıt toplayıcılarının durumu neden düzeltilmiyor? CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, kağıt toplayıcılarının durumunu Meclis gündemine taşıdı. Beko, Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından yanıtlanmasını istediği soru önergesinde atık sektörünün bel kemiğini oluşturan, sektörü ayakta tutan ancak çalışma şartları hiçbir yasa ya da düzenleme ile düzeltilmeyen milyonlarca emekçi için hükümetin ne yaptığını sordu. Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kani Beko, kağıt toplayıcılarının sıkıntılarını DİSK Genel Başkanlığı yaptığı dönemden bu yana uzun yıllardır her platformda dile getirdiğini, dernekleşerek taleplerini daha örgütsel bir şekilde sunan milyonlarca kağıt toplayıcısının en temel hakkı olan çalışma şartlarının iyileştirilmesi isteği konusunda ise AKP hükümetinin hiçbir adım atmadığını dile getirdi. Ocak 2016’da gönderilen tebligat ile firmaların sokakta kağıt toplayan atık kağıt işçilerinden kağıt alması yasaklanarak, kağıt alınması durumunda firmaların 140 bin TL tutarında bir ceza ile karşılaşacakları yönünde bir düzenlemenin yapıldığını hatırlatan CHP’li Beko verdiği önergede, “Düzenlemenin hayata geçirilmesinin ardından katı atık/kağıt üretimindeki değişim ne kadar olmuştur? Tebligat gerekçesi ile uygulanan cezai yaptırım sektörde ne gibi iyileştirmeler sağlamıştır?” sorularını yöneltti. ÇALIŞMA KOŞULLARI DÜZELTİLMEK ZORUNDA! Başta katı atık toplayıcıları olmak üzere tüm sokak çalışanlarına yasal statü verilmeli! Firmaları neredeyse işleyecekleri atıkların tümünü aldıkları kağıt toplayıcılarından kağıt almasını yasaklayan ve cezalandıran düzenlemenin kent yaşamının gerçeklerine uygun olmadığını düzenlemenin uygulanmamasından gördüklerini ifade eden Beko, “Hükümet madem böyle bir kısıtlama ile firmaları cezalandırıyor o zaman milyonlarca kağıt toplayıcısına da bir istihdam yolu açmak zorunda. Bu yönetmelik ve yapılan düzenlemeler eğer kent yaşamının gerçeklerine uymuyorsa da yeni bir düzenleme yapmak, kağıt toplayıcılarının çalışma koşullarını düzenlemek zorundadır. Onlardan kağıt almak zorunda olan firmalara kağıt toplayıcısından kağıt alırsan seni cezalandırırım gibi tepeden inme bir düzenleme değil, firmalarla kağıt toplayıcılarını buluşturan, sektörün kanayan yarası olan istihdam sorunu çözecek, kağıt toplayıcılarına bu firmalar aracılığıyla çalışma koşulları belirleyecek sağlıklı bir düzenleme yapmalıdır” şeklinde konuştu. Bu doğrultuda CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, verdiği önergede ‘Bu süreçte işini kaybeden toplayıcılar hangi sektörlere yönlendirilmiş, hangi istihdam olanakları yaratılmış, özellikle çocuk toplayıcıların eğitim alabilmesi için hangi adımlar atılmıştır? Bu dönemde kaç firmaya ne kadarlık ceza verilmiştir ve tahsil edilmiştir? Politik bir yönetim aracı olarak anılan gerekçelere dayandırılan cezai önlem ve yasak yürürlükten kaldırılmamış olmasına rağmen hangi nedenlerle uygulanmıyor /uygulanamıyor? Yönetmelik ve dayanağı olan hukuki düzenlemeler kent yaşamının gerçeklerine uygun değil ise neden yeni düzenlemeye gidilmemektedir’ sorularına yanıt beklediğini ifade etti. Son olarak Adana'da boş araziye kamyondan dökülen tonlarca narenciye posasının altında kalarak dün yaşamını yitiren atık kağıt toplayıcısı 15 yaşındaki Halil Yeloğlu’na Allahtan
KANİ BEKO 54 rahmet dileyen Beko, bu sorunun çözümü için gerekli adımların derhal atılması gerektiğini bir kez daha vurguladı.
55 KANİ BEKO 22 Kasım 2018 CHP’Lİ BEKO, KAVACIK ÜZÜMÜNÜ MECLİS GÜNDEMİNE TAŞIDI -CHP İZMİR MİLLETVEKİLİ KANİ BEKO: “DÜNYACA ÜNLÜ ÜZÜM BAĞLARINI TOZ BULUTU KAPLADI” “MERMER TOZU YÜZÜNDEN, TOPRAKLARIN GÖZENEKLERİ KAPANIYOR” ANKARA- CHP Milletvekili Kani Beko, İzmir’in Karabağlar ilçesine bağlı Kavacık Köyünde yetişen ve dünyaca ünlü üzüm bağlarındaki çevre kirliliğini Meclis gündemine taşıdı. Konuya ilişkin İzmir Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un cevaplaması istemiyle bir soru önergesi de veren CHP’li Beko, ayrıca dün(Çarşamba)TBMM’de yaptığı konuşmada da durumun önemine dikkat çekti. “ÜZÜM BAĞLARINI, MERMER TOZU KAPLADI” TBMM’de konuya ilişkin bir konuşma yapan Beko, “İzmir'in Karabağlar ilçesine bağlı Kavacık köyünde çıkarılan mermer nedeniyle köyün üzerini ve meşhur Kavacık üzümü diye bilinen üzüm bağlarını büyük bir toz bulutu kaplamaktadır. Bu durum nedeniyle köy ve civarında büyük bir çevre kirliliği ve olumsuz sağlık koşulları oluşmaktadır” diyerek şöyle devam etti: “Aynı zamanda toprak gözeneklerindeki azalma sonucu tarım alanlarında verim düşmekte ve bu durum bölgede ekonomik kayba neden olmaktadır. Bu kapsamda, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’dan şu sorulara ilişkin bilgi istedim: \"Bölgede kaç adet mermer ocağı bulunmaktadır, kaçı ruhsatlandırılmıştır, kaç mermer ocağı ruhsat alımı için başvurmuştur? Ruhsat alımı sırasında ÇED raporları alınmış mıdır? Bu raporların sonuçları nelerdir, olumsuz ÇED raporuna rağmen açılan mermer ocağı var mıdır? Bölgede bulunan mermer ocakları için hangi sıklıkta denetimler yapılmaktadır? Bu denetimlerin sonuçları nelerdir? Bölgede bulunan tarım alanlarına ve yeraltı sularına dair gerekli ölçümler yapılmakta mıdır? Öyleyse sonuçlar nedir? Zarar gören tarım alanları ve ürünlerle ilgili bir tasarrufunuz olacak mı? Çok ince bir yapıya sahip olan toz atıkların kuruduktan sonra havada uçarak insanlarda ve tüm canlılarda akciğer solunum yollarının tıkanmasına neden olduğu bilinmektedir. Bu nedenle kanser vakalarının artması muhtemeldir. Bu konuda bir önlem alınmakta mıdır?”
56 KANİ BEKO 27 Kasım 2018 18 bin sağlık emekçisi ve TIP öğrencisinin ihracını durdurduk CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, işçi ve emeklilerle kahvaltılı toplantılarda bir araya geldi. TBMM Sağlık Komisyonu üyesi olan Kani Beko, AKP iktidarının kendisine ‘şaşı’ bakan herkesi ihraç etmeye devam ettiğini belirterek, komisyonda CHP olarak binlerce sağlıkçıyı ihraçtan kurtardıklarını anlattı. Beko, “Komisyonda yaptığımız ciddi tartışmalar, inançlı duruşumuzun sonunda 18 bine yakın sağlık emekçisi ve TIP öğrencisinin ihraç edilmesini durdurmayı başardık” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kani Beko, geleneksel hale gelen kahvaltılı birlik ve dayanışma toplantılarında bu hafta sonu Seferihisar Belediyesi işçileri ve Bornova Emekli-Sen üyeleri ile bir araya geldi. Öğretmenler Günü olması nedeniyle Seferihisar’daki toplantıdaki konuşmasına öğretmenler gününü kutlayarak başlayan Beko, onların sıkıntılarına da değindi. Beko, “Atatürk ‘Gelecek gençlerin gençler ise öğretmenlerin ellerindedir’ der. 500 bine yakın öğretmen arkadaşımız atamadığı için perişan, bazı arkadaşlarımız intihar etti. Öğretmenler kutsal insanlardır. Eğer ülkemiz 21’inci yüzyılda Avrupa’ya, dünyaya taşınacaksa; Türkiye’den dünyaya barış, demokrasi, insan hakları, kardeşlik, adalet, sendikal hak ve özgürlükler penceresi açılacaksa öğretmenlerin çok ama çok emeği olacağına inanıyorum. Bu yüzden onlara hak ettikleri mesleklerini ve onurlarını sağlamalıyız” diye konuştu. BAŞKAN SOYER’E ‘EMEKÇİ’ TEŞEKKÜRÜ Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’e sendikal haklara verdiği destek için teşekkür eden Beko, işçilere ekonomik gerçekleri anlattı. Kadroya alınmayan teşeron işçilerin sorunlarına değinen Beko, “Emekçi kardeşlerimin şirket işçisi olarak değil kamuda, belediyelerde, özel idarelerde kadrolu işçi olarak çalıştırılması gerekir. Bir düzenleme yapıldı ama adaletsizlik var. Bu adaletsizliği ortadan kaldırmak için mücadele ediyoruz. Size omuz veren, destek ve değer veren kişileri seçin” dedi. CHP’li Beko, “Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz, birleşirsek var oluruz. Mevcut iktidardan kurtulmak için birleşmekten başka yolumuz yok. Pazar yerlerini dolaşıyoruz. Ekonomik kriz almış başını gidiyor. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu da sürekli dile getiriyor ama maalesef bizim söylediklerimizi dikkate almadıklarından dolayı bu noktaya geldik. 551 milyar doları betona gömdüler. Eğer siz bu parayı tarıma, çiftçiye, emekçiye vermiş olsaydınız bugün saman, et, mercimek ithal ediyor olmazdık” ifadelerini kullandı. KADINA ŞİDDET KADER DEĞİL, FITRAT DEĞİL! Bornova Emekli-Sen üyeleri ile buluştuğu kahvaltılı toplantıdaki konuşmasına Kadına Şiddetle Mücadele Günü nedeniyle AKP iktidarının kadın politikalarının kadın cinayetlerini artırdığını belirterek başladı. Beko, “Amerika’nın emperyalist kıskacında olan ülkelerde kadın cinayetleri çok fazla. AKP iktidarı döneminde kadın cinayetlerinde giderek artan bir tablo var maalesef. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında öldürülen kadın sayısı 66 idi. 2018’in ilk on ayında öldürülen kadın sayısı 363. Son 10 yılda tam 2337 kadın şiddet görerek hayatını kaybetti. Bu kader değil, fıtrat değil! Bu politikalara artık dur demek, kadını evde,
işte, okulda, sokakta değersizleştiren politikalara dur demek, toplumsal eğitimi vermek ve bu insanımızı, kadınımızı yok eden rakamları değiştirmek kadın erkek hepimizin görevi” diye konuştu. EYT’LİLER İÇİN CHP OLARAK ADAM GİBİ MÜCADELE ETTİK! Toplantıya katılanları Meclis’te yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgilendiren konuşmasında emeklilikte yaşa takılanlarla (EYT) ilgili Meclis’te verdikleri mücadeleyi anlatan CHP’li Beko, şunları dile getirdi: “Meclis’te CHP’nin yapmak istediği gerçekten sizin ekonomik, siyasi, sosyal haklarınızla ilgili büyük bir mücadeledir. En son Emeklilikte Yaşa Takılanlar ile ilgili yapılan mücadele bana göre adam gibi bir mücadeleydi. Ama MHP liderinin grup başkan vekilini görevden almasıyla emeklilikte yaşa takılan arkadaşlarımıza maaş bağlanması engellendi. Erdoğan emeklilikte yaşa takılanlara maaş bağlanırsa yılda 750 milyar doların harcanacağını dile getiriyordu ancak bize doğru söylemiyor, yanıltıyorlar, kandırıyorlar demiştik. Yaptığımız incelemelerde 700 bin emeklilikte yaşa takılan kardeşimize 1 yıl maaş bağlarsak 10 milyar lira verileceği ortaya çıktı. Bugün ülkemizde 3 milyona yakın Suriyeli misafirlerimize yılda 40 milyar dolar vermişiz. 40 milyar dolar Türk lirasıyla 200 milyar eder ve bu parayı vermişiz. Eğer siz Suriyelilere 200 milyar veriyorsanız bu ülkenin doğudan batıya, kuzeyden güneye her köşesinde emeği olan emeklilikte yaşa takılan kardeşimize 10 milyarı vereceksiniz. Vermiyorsanız biz almasını biliriz!” 18 BİN SAĞLIKÇI VE TIP ÖĞRENCİSİNİN İHRACINI DURDURDUK! TBMM Sağlık Komisyonu üyesi olarak komisyonda sağlık emekçilerinin haklarını nasıl savunduklarını anlatan İzmir Milletvekili Kani Beko, 18 bine yakın tıp öğrencisi, sağlık emekçisi ve hekimin görevden ihracını durdurmak için gece gündüz çalıştıklarını ifade etti. Beko, “Komisyona bir öneri getirdiler içeriği şöyleydi: Bazı siyasi partilerle ilişkisi olanlar üniversitelerde, belediye hastanelerinde, devlet hastanelerinde görev yapamayacak ve tıp öğrencileri tıp fakültelerinden ihraç edilecek. Ben Bornova’da temizlik işlerinde 3 yıl çöpçülük yaparak çocuklarımı okuttum. O zorlukları ben bilirim. Bugün işçi kardeşlerimin çocuklarını hangi zorluklarla okuttuğunu bilenlerden birisiyim. Hele hele bu çocuklar tıp öğrencisiyse, hekim olmuşsa, sağlık emekçisi olmuşsa değer verilmesi gerektiğini bilenlerden biriyim. Sonuçta komisyonda CHP olarak çok ciddi kavgalar yaptık. Komisyondaki arkadaşlarımın inançlı duruşunun sonunda 18 bine yakın sağlık emekçisi ve öğrencinin ihraç edilmesini durdurmayı başardık. Burada yapmak istedikleri şey kendilerine şaşı bakanların diplomasını almaktan başka bir şey değil. Siz Suriye’den gelen Suriyelilere hastaneleri açıyorsunuz, üniversiteleri açıyorsunuz, onlara doktorluk yaptırıyorsunuz, bizim çocuklarımızın ise size şaşı baktıkları için diplomasını almak istiyorsunuz. Yok öyle yağma! Burada Cumhuriyet halk partisi var. Siz o çocukların kılına bile dokunamazsınız. Onlar bizim çocuklarımız, onlar bizim hekimlerimiz, onlar bizim insanlarımız. Onlarla yan yana, omuz omuza sizi devirmek; sarayı teslim almak boynumuzun borcu olsun” açıklamalarında bulundu. BİZ AŞIĞIYIZ, KİMSE İŞTAHINI KABARTMASIN! “İzmir aşığıyız, hiç kimse iştahını kabartmasın” diyerek yerel seçim sürecinin güncel tartışmalarına atıfta bulunan CHP’li Beko, emeklilere de bu süreçte önemli görev düştüğünü söyledi. Beko şunları dile getirdi: “Biz bu toprakların çocuklarıyız, bu ülkenin evlatlarıyız. Türkiye freni patlamış bir tır gibi nereye gideceğini bilmiyor. Almanlar der ki ‘deneyim, tecrübe, birikim aklın öğretmenidir. Zor zamanda yol gösterici olur’. Siz emekliler birer yol
KANİ BEKO 58 göstericisiniz, ülkenin size ihtiyacı var. Artık alanlara çıkma zamanı geldi. Bu işin şakası yok. Önümüzde yerel seçimler var. Demokrasi, özgürlük, barış kardeşlik istiyorsanız faşist diktatörlüğe karşı birlikte omuz omuza mücadele etmek zorundayız. 15 yıl İzmir dışında kaldım. İstanbul’u da Ankara’yı da gördüm. İstanbul ve Ankara'da ya da her hangi bir yerde eğer nefes almak istiyorsanız, saz çalmak istiyorsanız, güzel havada güneşlenmek istiyorsanız, aşık olduğunuz insanlarla sahillerde dolaşmak istiyorsanız sadece CHP’nin iktidar olduğu yerlerde yapabilirsiniz. İzmirliler ‘İzmirli bir kadına aşık olmayan aşık olmuş sayılmaz’ derler. Biz İzmirliyiz, İzmir’e aşığız aşık. Hiç kimse iştahını kabartmasın, İzmir her şeyiyle bizim.”
59 KANİ BEKO 28 Kasım 2018 CHP’Lİ BEKO, İMAM HATİP YAPILMAK İSTENEN OKULU SORDU KANİ BEKO: “YARGI KARARINA UYMAMAK SUÇ DEĞİL Mİ?” CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İstanbul Beşiktaş’ta bulunan ve İmam Hatip yapılmaya çalışılan İsmail Tarman Ortaokulu’na ilişkin yargının kararını hatırlatarak Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’a “Yargı kararlarına uymamak suç değil mi?” diye sordu. HALA KAYIT YAPIYORLAR TBMM Başkanlığı’na Oktay’ın cevaplaması istemiyle bir soru önergesi veren CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “İsmail Tarman Ortaokulu’nun İmam Hatip olmaması için iki yılı aşkın süredir verilen mücadele sonuçlanmış ve Temmuz 2018’de İstanbul 4. İdare Mahkemesi, bahsi geçen okulun kademeli olarak imam hatip yapılması işleminin yasalara aykırı olduğuna hükmetmiştir” diyerek şöyle devam etti: “Bu karara istinaden de okulun imam hatip kısmına yeni öğrenci alınmaması gerekmektedir. Fakat okul yönetimi mahkeme kararını uygulamamakta ve karara aykırı bir biçimde imam- hatip bölümüne öğrenci kaydetmeye devam etmektedir. Düz ortaokula ise hala kayıt yapılmamaktadır.” CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, bu hatırlatmaların ardından Oktay’a konuya ilişkin şu soruları sordu: “Anayasamıza göre mahkeme kararlarının tebliğ edildiği andan itibaren gecikmeksizin uygulanması gerektiği bilinmesine rağmen neden bu iptal kararı uygulanmamaktadır? Yargı kararlarına uymamak suç değil midir? Mahkeme kararını uygulamamakta ısrar eden, İstanbul Valiliği başta olmak üzere sıralı bir biçimde ilgili kamu görevlileri, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü, Beşiktaş Kaymakamlığı, Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürü ve ilgili yetkililerle birlikte Okul Müdürü hakkında bir tasarrufunuz olacak mı? İlgili kamu görevlileri ve yetkililerin kararları uygulamamaları nedeniyle öğrenciler ve aileleri mağdur olmuşlardır. Bu mağduriyetin telafisi için bir tasarrufunuz olacak mıdır?”
60 KANİ BEKO 30 Kasım 2018 CHP’Lİ BEKO, İZBAN İÇİN HÜKÜMETİ GÖREVE ÇAĞIRDI KANİ BEKO: “GREVİN KAZANANI OLMAZ” ANKARA-İzmir’de kent ulaşımının can damarı haline gelen TCDD ve İzmir Büyükşehir Belediyesinin ortak şirketi olan İZBAN AŞ ile Demiryol-İş Sendikası arasında devam eden toplu sözleşme sürecindeki görüşmelerin sonuçsuz kaldığını hatırlatan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Grev bir anlamda işsizliktir. Grevin galibi olmaz. Uzlaşmanın bir yolu bulunmalıdır” dedi. Konuya ilişkin TBMM’de bir basın toplantısı düzenleyen CHP’li Beko, İZBAN’ın, Aliağa- Selçuk arasındaki banliyö hattında hizmet veren, Türkiye’nin havalimanı bağlantılı, en büyük kent içi raylı toplu taşıma sistemlerinden biri olduğunu hatırlatarak şöyle devam etti: “11 Temmuz 2018 tarihinden itibaren devam eden toplu sözleşme görüşmelerinde hiçbir sonuca ulaşılamadığı ve İZBAN'da, makinist, tekniker, teknisyen, istasyon operatörü, gişe çalışanı olmak üzere toplamda 342 işçiyi yakından ilgilendiren TİS görüşmelerinde büyük oranda uzlaşma sağlanamadığı vurgulanmaktadır. Demiryol İş Sendikası'nın enflasyon oranında, yani en az yüzde 25'lik zam talebine karşın İZBAN yetkilileri ise ilk yıl için enflasyonun altında 12-16 arasında, ikinci yıl ise enflasyon oranında zam önerisinde bulunmuşlardır. Hatırlanacağı üzere bir önceki TİS görüşmelerinde de yüzde 11'lik zam teklifi üzerine taraflar arasında uzlaşma sağlanamamış ve sendika 8 Kasım 2016'da greve çıkmıştı. Sekiz günlük grev sonucunda ise işçilerin talepleri kademeli olarak kabul edilmişti.” “GREVİN KAZANANI OLMAZ” Gelinen bu aşamada konunun greve gelmeden uzlaşmanın sağlanması gerektiğinin altını çizen Beko, “Bilinmektedir ki grev süresince işçiler ücret alamayacaklardır. Grev bir anlamda işsizliktir. Grevin kazananı olmaz. Grev her iki tarafında aslında istemeyeceği bir seçenektir, dolayısıyla da uzlaşmanın bir yolu bulunmalıdır” diye konuştu. Bu süreçte Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Cahit Turan’ın uzlaşmanın sağlanması için arabulucu olmasını da isteyen CHP’li Beko, şunları söyledi: “İzmir Banliyö Sistemleri (İZBAN) İzmir’de şehir içi ulaşımın yükünü çekiyor. Aliağa- Selçuk arasındaki 136 kilometrelik banliyö hattında her gün binlerce kişi yolculuk yapıyor. Günde 500 bine yakın insan sabah evinden çıktığında işine gidemeyecek, akşam evine dönemeyecek. Yüzlerce öğrencimiz okula gidemeyecek, aileler çocuklarını kreşe götüremeyecek. Hastalar hastaneye gidemeyecek. Üstelik kışın en soğuk günlerindeyiz ve yaşlılar, hastalar için bu durum kabul edilebilir değildir. İnsanlar sevdiklerine kavuşamayacaklar. Bu durumun çözüme kavuşturulması gereklidir.”
“ASGARİ ÜCRET 2.200 OLMALI” Gazetecilerin bir sorusu üzerine yoksulluk sınırının 6 bin, açlık sınırının ise 2 bin lira olduğunu hatırlatan Beko, önümüzdeki hafta toplanacak olan Asgari Ücret Tespit Komisyonu içinde değerlendirmelerde bulundu. Türkiye’de 10 milyon kişiyi yakından ilgilendiren bu ücretin belirlenirken, 1 kişinin hayat standartları üzerinden değerlendirme yapıldığını vurgulayan CHP’li Beko, “Sanki asgari ücretle çalışanların hepsi bekar yaşıyormuş gibi değerlendirme yapılıyor. Bu yanlıştır. Halbuki bu ücret belirlenirken her birinin ailesinin olduğunu hatırlayarak 4 kişi üzerinden değerlendirme yapılmalıdır. Bu yıl komisyona bir işçi arkadaşımızda katılacak olması doğru bir karardır. Ancak komisyonun Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması hatadır. Asgari ücretle çalışan işçi arkadaşlarımızı, yaşarken öldürmek istemiyorsak, mutlaka asgari ücret en az 2 bin 200 lira olmalıdır” dedi. AB ülkelerinde çalışan asgari ücretlilerin, Türkiye'de çalışan asgari ücretlilerden 2,5 kat daha fazla alım gücüne sahip olduğuna da dikkat çeken Beko, Türkiye’nin OECD ülkelerinin en iyi asgari ücrete sahip olduğunun da gerçeği yansıtmadığını vurguladı. https://www.youtube.com/watch?v=hFgZ2j_unnA&t=9s&fbclid=IwAR2X2DKkNTFjh6Y hS OMDsNr_gsV0B_ScS8OOGz6yDtivLWOL-E6CQsUsiMQ
62 KANİ BEKO 1 Aralık 2018 CHP’Lİ KANİ BEKO: “SENDİKA ÜYESİ OLMAK SUÇ MU?” ANKARA- CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Tariş fabrikasında çalışan 7 işçinin sendikaya üye oldukları gerekçesiyle işten çıkarılmalarını Meclis’e taşıdı. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’un cevaplaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na bir soru önergesi veren CHP’li Beko, sendika üyesi olmanın bir Anayasal hak olduğunu hatırlatarak, “Sendika üyesi olmak suç mu?” diye sordu. TBMM Başkanlığı’na verdiği soru önergesinde, “İzmir’in Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki TARİŞ fabrikasında çalışırken Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Gıda Sanayi İşçileri Sendikası’na (Gıda-İş) üye oldukları gerekçesiyle 6 Kasım 2018 Salı günü sendikal örgütlemede görev almış komite üyesi 7 işçi işten çıkartılmıştır” diyen Beko, şu konularda, Bakan Selçuk’tan bilgi istedi: “ANAYASAL HAK DEĞİL MİDİR?” “Sendika üyesi olmak Anayasal bir hak değil midir? İşveren hangi yasaya dayanarak böyle bir baskı uygulamakta ve işçileri işten çıkartabilmektedir? Sendika üyesi olmak ve daha iyi koşullarda çalışmayı talep etmek işten çıkarılma nedeni olabilir mi? Kurum içinde sendika üyeliğinin yanı sıra sendika seçimi ile ilgili baskı yapıldığına dair iddialar doğru mudur? Sendika üyeliği kadar hangi sendikaya üye olunacağına dair işçilerin kendi iradelerine göre karar verme hakları yok mudur? Sendikal örgütlenme hakkını kullandığı için son bir yıl içerisinde kaç işçi işten çıkarılmıştır? AKP’nin iktidara geldiği ilk dönemde sendikalaşma oranı az da olsa artma eğilimi gösterirken, şu anda yüzde 12’nin altına inmiş ve ülkemiz sendikalaşma oranları açısında Avrupa’nın ve OECD ülkelerinin arasında ne yazık ki sonuncu duruma gelmiştir. Bu kapsamda ülkemizdeki anti-demokratik sendika mevzuatını Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) kurallarıyla uyumlu hale getirmeyi düşünmekte misiniz? Sendikal hak ve özgürlüklerin iyileştirilmesi yönünde bir çalışmanız bulunmakta mıdır?” CHP’li Beko, Disiplin Kurulu kararı olmaksızın işçinin işten çıkarılmasının “sosyal cinayet” olduğunu vurguladı.
63 KANİ BEKO 2 Aralık 2018 CHP’Lİ KANİ BEKO: “AYNI TOPRAKLARIN ÇOCUKLARIYIZ” ANKARA- Bosna Hersek'ten Uluslararası Balkan Kooperatifleri öncülüğünde Türkiye’yi ziyarete gelen heyeti TBMM’de kabul eden CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Aynı toprakların çocuklarıyız. Bu topraklarda var olmak ve yok olmamak istiyorsak Mustafa Kemal’in altını kalın harflerle çizdiği yurtta barış dünyada barış ilkesi çerçevesinde, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olmak için hep beraber mücadele etmeliyiz.” dedi. Kabule, Saraybosna Devlet Üniversitesi’nden Profesör Hazım Basic, Profesör Şahidin Kaçar, Dünya Boşnaklar Kongresi Genel Sekreteri Profesör Almasına İzmirli, İç Sarajevo Novi Grad Bakan Yardımcısı Profesör Taib Selam, Sarajevo ve Travnik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Profesörü Husein Zeko, İkra Fond Başkanı Profesör Samajo Haliloviç ve Bosna Kültür Akademisi Sanat ekibi eşlik etti. TBMM’de gerçekleşen kabulde konuşan CHP’li Beko, öncelikle Bosna Hersek’te yaşanan katliamı hatırlatarak, “Avrupa’nın göbeğinde binlerce insan katledildi. Ben bu insanlara tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Saygı, sevgi ve özlemle onları anıyorum” diyerek şöyle devam etti: “Bosna Hersek’te yaşanan bu katliamı her zaman kınadık ve kınamaya da devam ediyoruz. Biz 6 ay önce İzmir’de Bosna Hersek’de katledilen yurttaşlarımızı anmak ve bu arkadaşlarımızı katledenleri lanetlemek için Konak’da bir basın açıklaması yapmıştık. Bunu Balkan Göçmenleri Derneği organize etmişti. Belediye başkanlarımız da katıldı. Bundan sonra da bu tür yapılacak olan etkinliklerde milletvekili olarak yer almaya devam edeceğim. Ben de sizin devlet gününüzü kutluyorum. Türkiye’de yaklaşık 81 milyon insan var. Çok evrelerden geçen bir ülkeyiz. Ortadoğu da, Balkanlarda, Avrupa’da ve dünyada var olmak istiyorsak, yok olmak istemiyorsak, mutlaka ama mutlaka Mustafa Kemal’in altını kalın harflerle çizdiği yurtta barış dünyada barış ilkesi çerçevesinde, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olmak için hep beraber mücadele etmeliyiz. İki ülke arasında ekonomik anlamda ve de eğitim, sağlık, kültür, turizm ve ulaşım konusunda ortaklaşa bir işbirliği yapmalıyız. 21. Yüzyılda bilim, teknik, teknoloji ve AR-GE çalışmaları konusunda da birbirimizin ihtiyaçları doğrultusunda karşılıklı destek olmalıyız” dedi. “AYNI TOPRAKLARIN ÇOCUKLARIYIZ” Sendika başkanlığı yaptığı dönemlerde pek çok uluslararası toplantıya katıldığını ve burada da kendisi gibi Balkan topraklarında doğmuş insanlarla karşılaştığını ifade eden CHP’li Beko, “Bizler; her ne kadar ulusal kurtuluş savaşı sonrası sınırlarımız çizilmiş olsa bile; aynı toprakların insanıyız. Kalbimiz birlikte, yüreğimiz beraber. Balkanlarda yaşayan Boşnaklar, Arnavutlar, Makedonlar, Kosovalılar var. Oralarda yaşayan ne kadar etnik gruplar varsa aynısı Türkiye’de var. Türkiye bir mozaik. Balkanlarda yaşanan ulusların bir kısmı da ülkemizde yaşıyorlar. Burada barış içerisinde, kardeşlik içerisinde yaşama becerisini göstermeye çalışıyoruz” diyerek şunları söyledi:
KANİ BEKO 64 “Bizde güzel bir söz var; bölüşürsek tok oluruz. Bölünürsek yok oluruz. Birleşirsek var oluruz. Şimdilerde her zamandan çok, birliğe beraberliği, kardeşliğe, arkadaşlığa ihtiyaç duyduğumuz bir dönemi yaşıyoruz. Balkanlardan söz edilince, Spartaküs, Büyük İskender, Şeyh Bedrettin, Mustafa Kemal, Yahya Kemal Beyatlı, Nazım Hikmet ve Mehmet Akif Ersoy gibi bu topraklarda önemli insanlar yetişmiş. Bana göre bunları her zaman bir araya geldiğimizde anmak ve onlardan feyz almak doğru olur diye düşünüyorum.”
65 KANİ BEKO 3 Aralık 2018 CHP İZMİR MİLLETVEKİLİ KANİ BEKO’NUN TARİŞ İŞÇİLERİ İLE İLGİLİ AÇIKLAMASI – 03.12.2018 Değerli basın mensupları, sevgili emekçi dostlarım; Türkiye’de sendikal mücadele hiçbir dönemde çok kolay olmamıştır ama içinden geçtiğimiz süreç en zorlarından biridir. Örgütsüz toplum demokratik olamaz. Türkiye’nin demokrasisi de her geçen gün zayıflıyor. Türkiye’deki 19.3 milyon ücretlinin yaklaşık 16 milyonu işçi statüsünde çalışmaktadır. Türkiye’de işçiler arasında sendikalaşma oranı resmi olarak ancak yüzde 12 civarındadır. Gerçek sendika üyesi sayısı bu rakamın da altındadır. 1.7 milyon değil, 1 milyon dolaylarında bir sendika üyesinden söz edebiliriz. İşçilerin, emekçilerin önüne haklarını kullanmasınlar diye her geçen gün yeni engeller çıkarmayı görev bilenlerin ülkemizi getirdiği tablo budur. Bu gurur duyulacak değil, utanılacak bir tablodur. Ne işçiler, emekçiler ne de onların sözcüsü olarak karşınızda olan bizler haklarımızdan, taleplerimizden ve bunları dile getirmekten vazgeçmeyeceğiz. Aksini düşünenler çok yanılırlar. Bugün sizlerle yaşadığımız zorlu sürecin son halkasını paylaşmak istiyorum. İzmir’in Çiğli Organize Sanayi Bölgesi’ndeki TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı İşletmeleri içinde çalışan 160 işçiden 120’si beş buçuk aylık bir örgütlenme çalışmasının ardından, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’na (DİSK) bağlı Türkiye Gıda Sanayi İşçileri Sendikası’na (Gıda- İş) üye olmuşlardır. DİSK bu ülkenin sendikacılık tarihinin yüz akı örgüttür. İşverenler, patronlar ve onların adamları bunu iyi bilirler. Nitekim üyelik sürecinin tamamlanmasıyla birlikte TARİŞ yönetimine yapılan çağrılara rağmen sendika ile Toplu İş Sözleşmesi (TİS) görüşmelerine başlanmamıştır. Bu haklı talep yerine gelmediği gibi DİSK’te örgütlenen emekçi arkadaşlarımızın sendika değiştirmesi istenmiş ve DİSK üyeliğinden istifa etmeleri yönünde baskılar uygulanmaya başlanmıştır. İlave olarak, işletme tarafından, işten atma tehditleri de gündeme getirilmiştir. Örgütlenme özgürlüğüne ve sendikal mücadelenin temelinde yer alan her tür ilke ayaklar altına alınmak istenmiş ve TARİŞ yönetimi, işçilere “istifa etmezseniz tazminatsız işten atılacaksınız” açıklaması yapmıştır. Bu tehditler fiiliyata dökülmüş, DİSK Gıda-İş üyesi oldukları gerekçesiyle 6 Kasım 2018 Salı günü, sendikal örgütlemede görev almış, komite üyesi yedi işçi arkadaşımız işten çıkartılmıştır. İşlerinden henüz atılmamış işçiler üzerinde ise çok ağır baskı kurulmuş ve tehditler devam etmektedir. İşverenin bu bilindik tavırları bu güne kadar işçileri, emekçileri yıldıramadı, bugünden sonra da yıldıramayacaktır.
KANİ BEKO 66 Anayasanın 51. Maddesi; sendika üyesi olmayı anayasal güvence altına almış ve bir hak olarak tanımıştır. Ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 118. maddesine göre; sendikal hakların kullanılmasını engellemek suçtur ve 6 aydan iki yıla kadar hapisle yargılanmayı gerektirir. Bu fiili işleyenler yasaların gereği olarak cezalandırılacaktır. Sendikalaşma ve sendikalarla ilgili düzenlemenin çerçevesini çizen 6356 sayılı yasa hükümlerine göre on beş yaşını dolduran ve işçi sayılanlar, isterlerse işçi sendikalarına üye olabilir. Hiç kimse sendikaya üye olmaya veya olmamaya zorlanamaz. Anayasa, ülkemizin taraf olduğu 87 No’lu Sendika Özgürlüğü ve Sendikalaşma Hakkının Korunması Sözleşmesi ve yasalarca koruma altında olan sendikalaşma hakkına karşı bu açık ihlal girişimini kabul etmiyoruz. Yaşanan bu baskılara karşı işçi arkadaşlarımın yanında olduğumu ve bu sorunun derhal çözülmesi için gerekli adımların atılması için çabaladığımızı bir kez de bu kürsüden vurgulamak isterim. Türkiye’yi aydınlık yarınlara taşıyabilecek olan anlayış CHP Programında ifadesini bulan anlayıştır. Parti programımızda “CHP, tüm çalışanların kendi tercih ettikleri sendikalarında örgütlenmesini, sendikal hakların en geniş boyutu ile özgürce kullanılmasını demokratik toplumun gereği sayar. Çalışmak her insanın vazgeçilmez hakkıdır.” demektedir ve partimiz de bu ilkelere uyma konusunda azimlidir. Türkiye böyle gidemez. Türkiye demokrasisiz ve örgütsüz ileri gidemez. Değişimi sağlayabilecek olan varolan iktidar değildir. Yıllardır iktidar koltuklarında oturuyorlar. İşçiler ve emekçiler krizin, yokluğun ve yoksulluğun pençesindedir. Çıkış yolu ise daha fazla demokrasi, daha fazla örgütlenme ve daha fazla sendikadır. İŞÇİYİ İŞTEN ATMAK SOSYAL BİR CİNAYETTİR TARİŞ’TEN ATILAN İŞÇİLER İŞE GERİ ALINSIN… YAŞASIN TARİŞ İŞÇİLERİNİN DİRENİŞİ! YAŞASIN GIDA-İŞ! YAŞASIN DİSK!
67 KANİ BEKO 3 Aralık 2018 CHP’Lİ KANİ BEKO: “AYNI TOPRAKLARIN ÇOCUKLARIYIZ” ANKARA- Bosna Hersek'ten Uluslararası Balkan Kooperatifleri öncülüğünde Türkiye’yi ziyarete gelen heyeti TBMM’de kabul eden CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Aynı toprakların çocuklarıyız. Bu topraklarda var olmak ve yok olmamak istiyorsak Mustafa Kemal’in altını kalın harflerle çizdiği yurtta barış dünyada barış ilkesi çerçevesinde, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olmak için hep beraber mücadele etmeliyiz.” dedi. Kabule, Saraybosna Devlet Üniversitesi’nden Profesör Hazım Basic, Profesör Şahidin Kaçar, Dünya Boşnaklar Kongresi Genel Sekreteri Profesör Almasına İzmirli, İç Sarajevo Novi Grad Bakan Yardımcısı Profesör Taib Selam, Sarajevo ve Travnik Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Profesörü Husein Zeko, İkra Fond Başkanı Profesör Samajo Haliloviç ve Bosna Kültür Akademisi Sanat ekibi eşlik etti. TBMM’de gerçekleşen kabulde konuşan CHP’li Beko, öncelikle Bosna Hersek’te yaşanan katliamı hatırlatarak, “Avrupa’nın göbeğinde binlerce insan katledildi. Ben bu insanlara tekrar Allah’tan rahmet diliyorum. Saygı, sevgi ve özlemle onları anıyorum” diyerek şöyle devam etti: “Bosna Hersek’te yaşanan bu katliamı her zaman kınadık ve kınamaya da devam ediyoruz. Biz 6 ay önce İzmir’de Bosna Hersek’de katledilen yurttaşlarımızı anmak ve bu arkadaşlarımızı katledenleri lanetlemek için Konak’da bir basın açıklaması yapmıştık. Bunu Balkan Göçmenleri Derneği organize etmişti. Belediye başkanlarımız da katıldı. Bundan sonra da bu tür yapılacak olan etkinliklerde milletvekili olarak yer almaya devam edeceğim. Ben de sizin devlet gününüzü kutluyorum. Türkiye’de yaklaşık 81 milyon insan var. Çok evrelerden geçen bir ülkeyiz. Ortadoğu da, Balkanlarda, Avrupa’da ve dünyada var olmak istiyorsak, yok olmak istemiyorsak, mutlaka ama mutlaka Mustafa Kemal’in altını kalın harflerle çizdiği yurtta barış dünyada barış ilkesi çerçevesinde, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olmak için hep beraber mücadele etmeliyiz. İki ülke arasında ekonomik anlamda ve de eğitim, sağlık, kültür, turizm ve ulaşım konusunda ortaklaşa bir işbirliği yapmalıyız. 21. Yüzyılda bilim, teknik, teknoloji ve AR-GE çalışmaları konusunda da birbirimizin ihtiyaçları doğrultusunda karşılıklı destek olmalıyız” dedi. “AYNI TOPRAKLARIN ÇOCUKLARIYIZ” Sendika başkanlığı yaptığı dönemlerde pek çok uluslararası toplantıya katıldığını ve burada da kendisi gibi Balkan topraklarında doğmuş insanlarla karşılaştığını ifade eden CHP’li Beko, “Bizler; her ne kadar ulusal kurtuluş savaşı sonrası sınırlarımız çizilmiş olsa bile; aynı toprakların insanıyız. Kalbimiz birlikte, yüreğimiz beraber. Balkanlarda yaşayan Boşnaklar, Arnavutlar, Makedonlar, Kosovalılar var. Oralarda yaşayan ne kadar etnik gruplar varsa aynısı Türkiye’de var. Türkiye bir mozaik. Balkanlarda yaşanan ulusların bir kısmı da ülkemizde yaşıyorlar. Burada barış içerisinde, kardeşlik içerisinde yaşama becerisini göstermeye çalışıyoruz” diyerek şunları söyledi:
KANİ BEKO 68 “Bizde güzel bir söz var; bölüşürsek tok oluruz. Bölünürsek yok oluruz. Birleşirsek var oluruz. Şimdilerde her zamandan çok, birliğe beraberliği, kardeşliğe, arkadaşlığa ihtiyaç duyduğumuz bir dönemi yaşıyoruz. Balkanlardan söz edilince, Spartaküs, Büyük İskender, Şeyh Bedrettin, Mustafa Kemal, Yahya Kemal Beyatlı, Nazım Hikmet ve Mehmet Akif Ersoy gibi bu topraklarda önemli insanlar yetişmiş. Bana göre bunları her zaman bir araya geldiğimizde anmak ve onlardan feyz almak doğru olur diye düşünüyorum.”
69 KANİ BEKO 13 Aralık 2018 3,5 milyon köylüyü şehir hayatı öldürdü! CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ekonomik krizin işsizliği artırarak toplumsal bir travma yarattığını belirterek, “Tütünü, zeytini, pamuğu bitiren AKP, köylüyü, çiftçiyi kalkındırmak yerine 551 milyarı betona gömdü. Tarlasından para kazanamayan 3,5 milyon köylü şehirlere göç etti. Ne iş olsa yaparım dediler inşaatlarda çalıştılar ve tecrübesiz oldukları için iş kazalarında en çok onlar hayatını kaybetti. Şehir hayatı 3,5 milyon köylüyü öldürdü” dedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Salihli ve Kuşadası’nda DİSK Emekli-Sen üyeleri, partililer ve işçilerle buluştu. Emekli-Sen Salihli Şubesinin düzenlediği etkinlikte yüzlerce üye ile bir araya gelen Beko, Emekli-Sen Kuşadası Şubesi üyeleriyle de Kuşadası’nda kahvaltıda buluştu. Beko, Kuşadası İlçe Başkanlığını da ziyaret ederek partililerle bir araya geldi. Emekli-Sen Kuşadası Şubesinin düzenlediği 'Ekonomik Kriz, İşsizlik ve İş Güvencesi' konulu panelde ekonomik gelişmeleri değerlendiren Beko, çarpıcı açıklamalar yaptı. Ülkenin her yerini gezdiğini ve karşılaştığı manzaranın ekonomik verileri kendisine sunduğunu belirten Kani Beko, “AKP iktidarında geçen 16 yılda tütün bitmiş, pamuk bitmiş, zeytin bitmiş. İç ve dış politika çökmüş. 551 milyarı betona gömdüler, Araplar gelecek, şeyhler, şıhlar gelecek bu parayı kurtaracak. Gelen giden olmadı ve 551 milyar betona gömüldü. Bu parayı çiftçiye ver, köylüye ver ki nohut, fasulye, et, küçükbaş hayvan, büyükbaş hayvan ithal etme. Tütüne, pamuğa, pancara kota getirdiler. Tarlasını ekemeyen köylü çaresiz kaldı. 3,5 milyon köylü köylerini bıraktı şehirlere geldi. Ne iş verirsen yaparız abi dediler. İşsiz adam ne yapsın. İnşaat işlerinde çalışmaya başladılar ama deneyim, tecrübe, birikim sahibi olmadıkları için iş kazalarında en çok onlar hayatını kaybetti. Şehir hayatı 3,5 milyon köylüyü öldürdü! AKP iktidara geldiğinden bu yana 23 bin işçiyi iş yerlerinde kaybettik. Yazıklar olsun. Uluslar arası Çalışma Örgütü’nün kriterlerine uymazsanız bu ölümler maalesef devam edecek çünkü iş güvenliği yok, yaptırım yok! 3. Havalimanında 53 işçi öldü. Ben DİSK başkanıyken bu işçilerle bir araya geliyordum orada kayıt dışı çok işçi vardı. Bana göre orada 100’e yakın işçi kardeşimiz öldü. Memlekette yüzde 35 kayıt dışı var” açıklamalarında bulundu. BUNLAR NE YERLİ NE DE MİLLİ! AKP iktidarının Türkiye’nin hemen hemen bütün kamu varlıklarını yabancı sermayeye sattığını savunan CHP’li Beko, şunları söyledi: “2002 yılında Kamu Yönetimi Temel Kanunu diye bir kanun çıkardılar. Biz çok karşı çıktık, eylemler yaptık. Neydi bu kanunun içeriği; kamu işletmelerini ve tüm fabrikaları uluslar arası sermayeye teslim etmekti. Karayolları, havayolları, deniz yolları, Sümerbanklar, tekel fabrikaları, şeker fabrikaları tek tek uluslar arası sermayeye satıldı. Bunlar ne yerli ne milli. Satılan bazı işletmelerin isim listesi var. Şeker fabrikalarını, tekel fabrikalarını İsrail’e satmış. Pektim’i, Tüpraş’ı, Tekelekom’u Amerika’ya satmış. Limanlar ve Seka kağıt fabrikası Yunanlılara satılmış. Bugün bankaların yüzde 75’i yabancı sermayede. Son Varlık Fonuna baktığımızda kanun hükmünde kararname ile fonun başına atayan Recep Tayyip Erdoğan, atanan Recep Tayyip Erdoğan, onaylayan Recep Tayyip Erdoğan. Ziraat Bankası, Halk Bank, Botaş, PTT, Eti Maden, Çaykur, Borsa İstanbul, Türk Hava Yolları, at yarışları, Milli Piyango ve 200 milyar para var bu fonda. Yetki ise damadın elinde. Olacak iş değil, akıl tutulması var. Bunlar bizim elimizde kalan son varlıklarımız. Ama karşımızda tam bir ihanet şebekesi var.”
KANİ BEKO 70 ÜLKEMİZİ İHANET EDENLERE TESLİM ETMEYECEĞİZ Yerel seçimlerin yaklaştığını ve AKP iktidarına karşı her zamankinden daha çok birlikte olma zamanının geldiğini söyleyen CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Bölüşürsek tok oluruz bölünürsek yok oluruz birleşirsek var oluruz. Yerel seçimlere yaklaşırken her zamandan daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var. Ülkemin her yeri gibi Kuşadası güzel bir yer. Bu güzel memleketi başta İstanbul ve Türkiye’ye ihanet edenlere teslim etmemek gerekir. Ulusal kurtuluş savaşımızın lideri Mustafa kemal için ayağa kalkmalıyız, Çanakkale savaşında şehit olan atalarımız için, gezi direnişindeki kahramanlar için, bizim için kahraman olan onlar için hain olan Nazım Hikmet için, Ahmet Kaya, Yılmaz Güney için ayağa kalkmalıyız. Bahriye Üçok’ları, Ahmet Taner Kışlalı’yı, Uğur Mumcu’yu unutmayalım. 1 Mayıs’ta Taksim’de şehit edilen o güzel insanları unutmayalım. Sivas’ta türkü söyleyip saz çaldıkları için katledilen o güzel insanlar için ayağa kalkmalıyız. 10 Ekim’de Ankara’da eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış, kardeşlik demek için toplanan ve katledilen barış elçilerimiz için ayağa kalkmalıyız. Bu ülkenin bağımsız, demokratik, laik, demokratik, sosyal hukuk devleti olması için mücadele eden, eğitimin demokratik ve laik olması için çabalayan başta Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, İbrahim Kaypakkaya ve tüm mücadele elçilerimiz için artık ayağa kalkmalıyız” çağrısını yaptı.
71 KANİ BEKO 16 Aralık 2018 Hükümet kendi eliyle insan yaşamını tehlikeye atıyor CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, imar barışını Meclis gündemine taşıdı. Beko, Çevre ve Şehircilik Bakanının yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde deprem gerçeğine dikkat çekti ve kaçak yapıların denetim olmadan ruhsatlandığı yasa ile hükümetin kendi eliyle insanların yaşamlarını tehlike atıp atmadığını sordu. Çevre ve Şehircilik Bakanının yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde imar affının altında yatan gerçeklerin açıklanmasını isteyen CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ‘İmar Barışı'na başvuran kişi sayısının 14 Kasım 2018 tarihi itibarıyla yaklaşık 8 milyon 600 bin kişi olarak açıklandığını belirtti. Beko, “Hep bir kereye mahsus olduğu söylendi ama sayısız kere af çıktı. Kaçak yapılar ve şehrin inşaat yoğunluğu arttı. Kuralsızlık egemen oldu. Hukuka saygılı insanlar cezalandırıldı ve eşitlik ilkesi kayboldu. Yapılmak istenen barış adı altında masumane bir durummuş gibi görünse de bir imar affıdır. 1985 yılından bu yana değişik şekillerde gelen imar aflarının Türkiye'de yaptığı tahribat ile ilgili elinizde bir istatistiki veri var mıdır?” sorusunu yöneltti. DEVLETİN ESAS GÖREVİ BU YAPILARI ENGELLEMEK DEĞİL Mİ? Kaçak yapıların artıran bu yasanın Türkiye gibi deprem kuşağındaki bir ülkede insan hayatı için büyük bir tehdit olduğunu söyleyen CHP’li Beko, Çevre ve Şehircilik Bakanına “Yüzde 60'ı kaçak olan ülke konut stokuna getirilen affın depreme dayanıksız binaların sayısının artmasını sağlayacağını, en önemlisi de 'Nasıl olsa af geliyor' bakış açısıyla yeni kaçak bina yapılıp yapılmadığının kontrol ve denetimi yapıldı mı? Deprem gerçeği olan Türkiye’de kaçak yapılar, kaçak ilave katlar herhangi bir denetime girmeden bu yasa ile yasalaştı. Bu durumda hükümet kendi eliyle yurttaşlarımızın yaşamını tehlikeye atmış oluyor mu? Kaçak yapıları engellemesi sağlıklı güvenli çevrede yaşanmasını sağlamak devletin esas görevi değil midir? Bunu yapmadığı gibi bunları affederek kendi bağlı olduğu hukuku çiğniyor olmuyor mu?” sorularını yöneltti. 40 KAT TEMELİNİN ÜZERİNE 60 KAT BİNA DİKİLİYOR! Yasada yer alan ‘beyanın esas alınması’ hükmü nedeniyle özellikle turizm bölgelerinde kaçak yapıların arttığı, müteahhitlerin arsa topladığı, binaların kat sayılarının artırıldığı yönündeki haberleri de soru olarak yönelten Beko, şunları dile getirdi: “Ekonomik krizin varlığı herkes tarafından bilinmekte iken ve inşaat sektörünün durmuş olduğu bir dönemde imar barışı adı altında yapılmak istenen nedir? Müteahhitlerin arsa topladığı yönünde gelen bilgiler hükümetinizce araştırılmış mıdır? Özellikle turizm bölgelerinden büyük boyutlarda kaçak inşaat furyası başladığı yönünde kamuoyuna yansıyan bilgiler araştırılmış mıdır? Yasa ile tanımlamış olduğunuz “beyanın esas alınması” nedeni ile bugün başladığı kaçak inşaatını fotoğraflayıp bunu 2018'den önce yaptığını ifade eden beyanlar olup olmadığı, en azından beyanın denetimi yapılmakta mıdır? Sadece bir ilçe belediye örneği üzerinden; Sarıyer Belediye Başkanı’nın yapmış olduğu bir açıklamada ‘Esenyurt'ta kaçak binalar olduğu, 40 katlı bina ruhsatı alındığı, temeller, taşıyıcı sistemlerin 40 kata göre yapıldığı ama 60 kat yapılarak şimdi 20 katın affedileceği’
KANİ BEKO 72 yönündeki bilgiler doğru mudur? Peki bu binanın 40 kata göre yapılan temeli 60 katı nasıl taşıyacak? Yeni binalarda güçlendirme yapabilir mi? Bina depremde yıkılırsa sorumluluk kimin olacaktır?”
73 KANİ BEKO 17 Aralık 2018 ‘Bu bütçe halkın bütçesi değil’ diyen CHP İzmir Milletvekili Kani Beko: HAYIR diyoruz, HAYIR diyoruz, HAYIR diyoruz! Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) Bütçe Kanunu görüşmeleri devam ederken asgari ücret, emeklilikte yaşa takılanlar, taşerona kadro, işçi cinayetleri, çocuk işçi sorunu konularında söz alan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Bu bütçe, işçilerin, köylülerin, esnafların, işsizlerin, halkın bütçesi olmadığından dolayı, bu bütçeye \"hayır\" diyoruz, \"hayır\" diyoruz, \"hayır\" diyoruz” dedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Bütçe Kanunu görüşmeleri devam ederken Meclis kürsüsünde yaptığı konuşmada AKP hükümetinin işçi ve emekçiyi 16 yılda getirdiği noktaya dikkat çekti. CHP olarak bütçeye neden ‘hayır’ dediklerini özetleyen Beko, asgari ücretin neden artması gerektiğinden işçi cinayetlerine; emeklilikte yaşa takılanların sorunlarından taşerona verilen kadronun sıkıntılarına yüz binleri ilgilendiren konularda iyileştirme yapılmadığı için hükümeti eleştirdi. ASGARİ ÜCRETLİYİ YAŞARKEN ÖLDÜRMEYİN! “Asgari ücret memleket meselesidir, şakaya gelmez” diyen CHP’li Beko, “Bir işçi sabah, öğlen, akşam vermiş olduğu enerjiyi, kaloriyi alamazsa siz o işçileri yaşarken öldürmüş olursunuz. Asgari ücretin belirlenmesinde gerçekten hepimize görev düşüyor. 10 milyona yakın asgari ücretli bizden müjdeli bir haber bekliyor. Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'ya üye olan ülkelerin hemen hemen tamamı 4 kişilik bir aileyi baz alırken Türkiye'de maalesef 1 işçi baz alınmaktadır. Oysaki baktığımızda işçilerin yani asgari ücretle çalışan arkadaşlarımızın yüzde 70'inin ailesi var yani çocukları var. Dolayısıyla, asgari ücretin kesinlikle 2.200 lira olması gerekiyor ama vergi ve AGİ dışarıda kalmalı. Hatırlarsanız bir dönemlerde biz vergi iadesi alıyorduk. Vergi iadeleriyle ilgili ne yaptılar? Asgari ücret yüksek görülsün diye vergi iadelerini de asgari ücretin içerisine koydular. Asgari ücretten bir yılda 30 milyar vergi alınmış, işverenler de 176 milyar vergi muafiyetinde bulunmuş. Bu komisyon bana göre yanlış. Gerçekten demokratik bir komisyon olabilmesi için bu komisyonun içerisinde mutlaka DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ gibi işçi konfederasyonları, tabii ki, asgari ücretle çalışan işçi arkadaşlarımızın da olması gerekir. Bir de her zaman söylediğimiz bir şey var, ‘İşçiler ve memurlar arasında ayrım yapmayın’ demiştik. Bugüne geldiğimizde işçilerin ayrı, memurların ayrı asgari ücretleri var, böyle şey olur mu? Dolayısıyla ben -memurların çok fazla ücret aldığını değil- memur-işçi ayrımı yapmadan asgari ücretin tek ücret olması gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuştu. BU, EŞİTLİK İLKESİNE VE ANAYASA'YA AYKIRIDIR! Meclis kürsüsünde kadroya alınan taşeron işçilerin sorunlarını da dile getiren Beko, “Sayın Cumhurbaşkanı ‘Taşeron işçilere kadro veriyoruz’ dediğinde kamuya, belediyelere ve özel idarelere taşeron işçileri aldılar almasına ama ben o zamanlar burada uyarmıştım, dolayısıyla bu Meclisten 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle utanç verici bir yasa çıkarıldı. Ne çıkarıldı biliyor musunuz? 1 milyona yakın kamuda, belediyelerde ve özel idarelerde çalışan
KANİ BEKO 74 bu arkadaşlarımıza 2020 yılına kadar toplu sözleşme yok, kadroluya 4 ikramiye, taşeron işçisine ikramiye yok; kadroluya sosyal hak var, taşeron işçisine sosyal hak yok. Bu, eşitlik ilkesine ve Anayasa'ya aykırıdır. 2020 yılına kadar verilecek olan ücret sadece yüzde 4, artı, yüzde 4; enflasyon yüzde 25 yani siz resmî enflasyonu, bir de pazar enflasyonunu düşünecek olursanız bu arkadaşlarımıza yapılan haksızlığı tekrar gözden getirmek zorundayız” açıklamalarını yaptı. ÇOCUK İŞÇİ SAYISI DA ÖLÜMLERİ DE ARTIYOR! Çocuk işçi konusunun ülkemizin kanayan bir yarası olduğunu dile getiren ve hayatını kaybeden çocuk işçilerin her yıl giderek arttığına dikkat çeken CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “DİSK Genel Başkanlığım döneminde bakanlarla birlikte ‘Çocuklar okulda olsun, riskli ve tehlikeli iş yerlerinde olmasın’ diye bir proje başlattık ama baktığımızda bir arpa boyu kadar yol alamadık. 2 bine yakın çocuk, fiziken ve beynen hazır olmamasına rağmen hâlâ tehlikeli iş yerlerinde çalışıyorlar. Dolayısıyla, Birleşmiş Milletler kararı, 4857 sayılı Yasa ve onunla birlikte Uluslararası Çalışma Örgütünün kararlarına rağmen bu çocukları tehlikeli, riskli iş yerlerinde çalıştırıyoruz. 2013 yılında 50 çocuk, 2014 yılında 54 çocuk, 2015 yılında 63 çocuk, 2016 yılında 56 çocuk, 2017 yılında 60 çocuk çalışırken maalesef yaşamını yitirdi” ifadelerini kullandı. FABRİKALAR YANIYOR, ÖĞRETMENLER İNTİHAR EDİYOR! Bütçenin hiçbir kesimin kanayan yarasına merhem olmayacağını belirten Beko, sözlerini şöyle tamamladı: “AKP Hükûmetinin yarattığı fason işverenler fabrikalarını yakıyorlar; vergi, sigorta ve işçilerin kıdem tazminatlarını ödememek için yurt dışına kaçıyorlar. İstanbul itfaiyesinin istatistiklerine göre, sadece bu yılın altı aylık döneminde İstanbul'da 78 fabrikada yangın çıktı, son beş yılda yanan fabrikaların sayısı 856'yı buldu. Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) için burada konuştum, bir kez daha konuşuyorum. Sayın Cumhurbaşkanının dediği gibi, bir yılda 750 milyar lira değil, bir yılda emeklilikte yaşa takılan arkadaşlarımıza, 700 bine yakın arkadaşımıza maaş bağlarsak, verilecek olan para 8 veya 10 milyar liradır. Daha önce de söylemiştim, 40 milyar doları Suriyeli misafirlere veriyorsak, tabii ki bizim ülkemizin çocuklarına 8-10 milyar lira kesinlikle vermemiz gerekir diye düşünüyoruz. ‘Gelecek gençlerin, gençlerse öğretmenlerin eseri’ dediğimiz bu güzel sözün altında, baktığımızda 500 bine yakın öğretmen işsiz, maalesef, bunların 100'e yakını intihar etmiş. Arkadaşlar, dolayısıyla, bu bütçe, işçilerin, köylülerin, esnafların, işsizlerin, halkın bütçesi olmadığından dolayı, bu bütçeye \"hayır\" diyoruz, \"hayır\" diyoruz, \"hayır\" diyoruz!”
75 KANİ BEKO 21 Aralık 2018 Avrupa birincisiyiz ama ne yazık ki iş cinayetlerinde! Ankara Çankaya Belediyesi, Vedat Dalokay Kokteyl ve Konferans salonunda DİSK’e bağlı Emekli-Sen’in düzenlemiş olduğu dayanışma gecesine katılan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, iş cinayetlerinde Türkiye’nin Avrupa’da 1’inci, dünyada 3’üncü sırada olduğunu söyledi. Yaptığı konuşmada öncelikle yemeğin düzenlenmesinde emeği geçen başta Emekli-Sen Genel Başkanı Veli Beysülen olmak üzere tüm kadrolara teşekkürlerini ileten Beko, “Bu topraklarda eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış, kardeşlik, adalet ve sendikal hak mücadelesini birlikte omuz omuza vermeye devam edeceğiz” diyerek, ülke gündemine dair birkaç önemli noktaya değindi. “Duymayan kulaklar duysun, görmeyen gözler görsün” diyerek sözlerine başlayan Beko, “Ülkemiz, Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) kriterlerine uymadığı için ve de işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri almadığından dolayı iş cinayetlerinde ne yazık ki Avrupa’da 1’inci, dünyada 3’üncü konumdadır. 2018 yılının verilerine baktığımızda ise işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadığından dolayı 2000’e yakın işçi kardeşimizin çalışırken yaşamını yitirdiğini görüyoruz” ifadelerini kullandı. İktidar tarafından betona 551 milyar yatırıldığını hatırlatan CHP’li Beko, “İnsanlarımızın ölmesini istemiyorsak ILO kriterlerine uymalıyız, işçi sağlığı iş güvenliği tedbirlerini bir an önce almalıyız. Her 100 öğrenciden 44’ü liseden önce okulu bırakırken, çocuk işçi sayısı 2 milyonu aşmış, sadece 2017 ve 2018’de doğum yapan kız çocuklarının sayısı 21.957’u bulmuştur. Bu kabul edilebilir bir durum değildir” diye konuştu. BİNLERCE VATANDAŞIN KONUT HAKKI İHLAL EDİLİYOR! Türkiye’de evsiz sayısının 80 bin olduğunun tahmin edildiğini ve kentsel dönüşümle yerlerinden edilen binlerce vatandaşın konut hakkının ihlal edildiğini belirten CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, şunları dile getirdi: “İmar Barışı yasası örneğin… Hep bir kereye mahsus olduğu söylendi ama sayısız kere af çıktı. Kaçak yapılar ve şehrin inşaat yoğunluğu arttı. Kuralsızlık egemen oldu. Hukuka saygılı insanlar cezalandırıldı ve eşitlik ilkesi kayboldu. Tüm bu kuralsızlıklar sonucunda da adalete olan güven zedelendi. Nitekim sağlıklı çalışma koşulları ve iş güvenliği talep ederek sendika ve grev hakkını kullanan 3. Havalimanı işçileri 79 gün sadece yasal haklarını kullandıkları için tutuklu kaldılar. Yetmedi sadece OHAL döneminde onlarca kişi haksız yere işlerinden oldu, 200 bini aşkın kişinin pasaportu iptal edildi veya pasaportlarına tahdit kondu. Şimdi bakıyoruz, Saray rejimi onurlu bir hak mücadelesi olan Gezi’den intikam almak istiyor. Onlarca aydın gözaltına alınarak ifadeye çağrılırken, Gezi direnişine destek verenler tutuklama kararlarıyla yıldırılmaya çalışılıyor. Ama başaramayacaklar!”
KANİ BEKO 76 CHP BAYRAĞINI ANKARA BÜYÜKŞEHİR’İN TEPESİNE DİKECEĞİZ Yerel seçimlerin önemine değinen Kani Beko, “Önümüzde yerel seçimler var. Cumhuriyet Halk Partisi olarak hedefimiz parti bayrağımızı Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin tepesine dikmek. Sizlerin desteği de bu konuda çok önemli. Ne yediğimiz önemli değil kimlerle bir araya geldiğimiz önemli. Önemli olan birlik ve beraberlik içinde bu seçimleri kazanmaktır. Yerel seçimlerde, bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz, birleşirsek var oluruz! YAŞASIN HALKLARIN KARDEŞLİĞİ, YAŞASIN EMEKÇİLERİN BİRLİĞİ!” açıklamalarını yaptı.
77 KANİ BEKO 26 Aralık 2018 CHP’Lİ BEKO: ASGARİ ÜCRET CHP’Lİ BELEDİYELERDE 2 BİN 200 TL OLACAK EN DÜŞÜK ASGARİ ÜCRET VEREN ÜLKELERDEN BİRİYİZ CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, 2019 yılı için belirlenen asgari ücretin TÜİK’in bile belirlediği rakamın altında kaldığını söyleyerek, belirlenen ücretin çok yetersiz olduğunu ifade etti. TBMM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada, Asgari Geçim İndirimi ilave edildiğinde asgari ücretin 2 bin 020 TL olduğunu söyleyen Beko, asıl asgari ücretin 1. 829 TL olduğunu açıkladı. “Açlık sınırının 1.900 lira olduğu, yoksulluk sınırının 6 bin liranın üzerinde olduğu bir ülkede, 2.020 lira kesinlikle yeterli değildir.” diyen CHP’li Beko, Türkiye'de asgari ücretin tek bir işçi için hesaplandığını bunun uluslararası standartlara aykırı olduğunu, asgari ücret belirlenirken işçinin ailesi de dikkate alınarak en azından 4 kişi için hesaplanması gerektiğini ifade etti. Asgari Ücret Tespit komisyonu 2019 yılında geçerli olacak asgari ücreti 2 bin 020 TL olarak açıkladı. Konu üzerine mecliste söz alan Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kani Beko, asgari ücretin bir kişi düşünülerek değil, dört kişilik aile hesaba katılarak belirlenmesi gerektiğini ifade etti. Meclis kürsüsünde asgari ücretlilerin sesi olan eski sendikacı Beko şunları söyledi: “ Öncelikle, belirlenen -AGİ hariç- asgari ücret 1.829 TL'dir. Açıklanan 2.020 lirayı kabul etmek kesinlikle mümkün değildir. Bu, bizim açımızdan çok düşük bir rakamdır. Belirlenen asgari ücret bir geçim ücreti değildir. Evrensel kabul görmüş temel sosyal haklardan birisi olan asgari ücret, bizim ülkemizde ne yazık ki dünyadaki standart ve uygulamalardan çok uzaktır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Asgari Ücret Tespit Komisyonuna her yıl bir işçinin geçimi için gerekli besin içi ve besin dışı harcamalara ilişkin asgari tutarı hesaplar ve bu yıl, bu rakamın maalesef çok gerisinde kalmıştır. Bu yıl TÜİK tarafından verilen rakam 2.213 TL iken, Asgari Ücret Tespit Komisyonu bu rakamın altında bir rakam belirlemiştir. TÜİK rakamının altında bir ücret, asgari ücretin tanımına uymamaktadır. HESAPLAMADA 4 KİŞİLİK AİLE GÖZÖNÜNE ALINMALIDIR 2.020 TL'nin, ilgili yasada tarif edilen işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını, günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret olmadığı TÜİK tarafından tespit edilmiştir. İşçiler insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını giderebilecek bir maaş beklemektedir. Açlık sınırının 1.900 lira olduğu, yoksulluk sınırının 6 bin liranın üzerinde olduğu bir ülkede, 2.020 lira kesinlikle yeterli değildir. Türkiye'de asgari ücret tek bir işçi için hesaplanmaktadır ve bu durum uluslararası standartlara aykırıdır. Asgari ücret belirlenirken işçinin ailesi de dikkate alınmalı, en azından 4 kişi için hesaplanmalıdır.
KANİ BEKO 78 ASGARİ ÜCRET CHP’Lİ BELEDİYELERDE 2 BİN 200 TL OLACAK İşçi ve memurlar için tek asgari ücret saptanmalıdır. Asgari ücretin tespitinde geçim koşulları ve millî gelir artışı dikkate alınmalıdır. Asgari ücretliden 30 milyar lira vergi alıyorsunuz, işverene 176 milyar lira vergi muafiyeti uyguluyorsunuz. Asgari ücret yıllık olarak hesaplanmalı, tümüyle AGİ ve vergi dışı bırakılmalıdır. Asgari ücret net 2.200 TL olmalıdır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bütün belediyelerimizde net 2.200 lira maaş ödeyeceğiz. Yeni kazanacağımız belediyelerde de üç aylık farkı da kendilerine vereceğiz. Buna ek olarak, asgari ücretli yılın iki ayında sadece gelir vergisi için çalışacak. Gelir vergisi dilimleri bu yıl da asgari ücrete göre belirlenmezse, asgari ücretli önümüzdeki yıl temmuz ayından itibaren yüzde 20'lik vergi dilimine girecek ve o aya gelinceye kadar enflasyon artarken asgari ücretlinin 2.020 TL olan maaşı temmuz ayı itibarıyla düşecektir. EN DÜŞÜK ASGARİ ÜCRET VEREN ÜLKELERDEN BİRİYİZ Ayrıca, bu yıl asgari ücretin net ve brütü arasındaki fark 426 TL'den 538 TL'ye yükseldi. Asgari ücretin en önemli maliyeti bu. Bizim buna acilen bir çözüm bulmamız gerekir diye düşünüyorum. Ancak, saatlik ve ABD doları bazında 2017 yılı asgari ücret seviyeleriyle karşılaştırdığımızda, OECD ülkeleri içinde Türkiye, asgari ücretin en düşük olduğu Meksika, Macaristan, Slovakya, Litvanya, Letonya gibi ülkeler arasında yer almaktadır. Üstelik millî gelirden çalışanların aldığı pay da maalesef yeterli değildir. Ücretli çalışanlar ve kendi hesabına çalışanlar 2002 yılında millî gelirden yüzde 38 pay alırken, 2017 yılında yüzde 36'ya gerilemiştir. OECD verilerine göre, asgari ücretin satın alma gücü açısından Türkiye, OECD ülkeleri içinde 18'inci sıradadır. Dolar bazında ise geçen yıl asgari ücret net 425 dolarken bu yıl net 381 dolar olmuştur. Ayrıca Avrupa’da bazı ülkelerde olduğu gibi vergi sisteminden, enflasyondan, ekonomik krizden etkilenen çalışanların kayıplarını giderebilmek için mutlaka EŞEL MOBİL sistemi uygulanması gereklidir.”
79 KANİ BEKO 26.12.2018 CHP’li Beko, tıbbi sekreterlerin kadro sorununu sordu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili ve TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi Kani Beko, Sağlık Bakanına tıbbi sekreterlerin kadro sorununu sordu. Bakanlığın planladığı kadrolu sağlık işçisi alımını diplomalı tıbbi sekreterlerden mi yoksa iki aylık sertifika sahibi, parti referanslı herhangi bir okulun mezunlarından mı yapacağına cevap aradı. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, atanamayan tıbbi sekreterlerin sorununu Meclis gündemine taşıdı. TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi de olan Beko, bu gençlerin kadro sorunlarını kendisine ilettiğini ve yüzlerce gencin mağdur olduğunu söyledi. Tıbbi sekreterlik kadrolarının okul mezunları tarafından doldurulmadığından yakınan gençlerin önünün açılması ve sağlık sisteminde önemli bir yeri olan mesleğin gerekli özeni gösterilmesi için çalışmalar yapacağını dile getirdi. Sağlık Bakanı’nın cevaplaması istemiyle soru önergesi veren CHP’li Beko, “Lise Tıbbi Sekreterlik bölümü mezunları ile Ön Lisans Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik bölümü mezunlarının toplam sayısı ne kadardır? Bu mezunlardan kaçının ataması yapılabilmiştir ve kaçı halen mezun oldukları alanda görev yapmaktadır? Yıllık tıbbi sekreter ihtiyacı ne kadardır? Bu ihtiyacın yüzde kaçı ilgili alan mezunları tarafından karşılanmaktadır? 2019 yılı için ön görülen kadro sayısı ne kadardır?” sorularını yöneltti. PARTİ REFERANSLILAR MI ATANACAK? Bakanlığın tıbbi sekreterlerin iş tanımının net olarak belirlenmesi için bir girişimi olup olmadığını soran Beko, belirsizlik nedeniyle Aile Sağlık Merkezlerinde çalışırken mağdur olanlara dönük bir çalışmanın yapılıp yapılmadığı sorusunu da yöneltti. Beko, “Yapılacak olan 4D sağlık işçisi alımlarında, planlanan veri giriş personeli 2017/6 sayılı genelge göz önüne alınarak diplomalı tıbbi sekreterlerden mi yoksa iki aylık sertifika sahibi, parti referanslı herhangi bir okulun mezunlarından mı yapılacaktır? Genelgeye uyulmadığı takdirde herhangi bir yaptırım uygulanacak mı ya da bu konu da daha köklü bir değişiklik yapılarak yönetmelik çıkarmayı düşünüyor musunuz?” sorularına yanıt bekliyor.
KANİ BEKO 80
2019
82 KANİ BEKO 6 Ocak 2019 CHP’li Beko, Seferihisar ve Urla balık çiftliklerini sordu: Bu resmen hukuksuzluktur! CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir’in Seferihisar ve Urla ilçelerinde mahkeme tarafından verilen iptal kararlarına rağmen sürdürülen ve yapılmak istenen balık çiftliklerini Çevre ve Şehircilik Bakanına “Neden mahkeme iptallerine rağmen yeni ÇED kararları verilmekte ısrar ediliyor” diye sordu ve “Bu resmen hukuksuzluktur” yorumunu yaptı. Seferihisar ve Urla’da belediyelerin de desteğiyle çevre halkının tepkilerine neden olan ve sık sık eylemlerle gündeme gelen balık çiftliklerini Meclis gündemine taşıyan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Çevre ve Şehircilik Bakanının yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi. İzmir’in kıyı kentlerinden olan ve turizm açısından büyük değer taşıyan iki ilçenin denizinin, kültürel mirasının ve yaşamsal alanlarının balık çiftlikleri ile yok edildiğini hatırlatan Beko, “Kıyıya yakın çiftliklere mahkeme her defasında izin vermezken bakanlık işletmeler her istediğinde ÇED olumlu raporunu veriyor. Seferihisar ve Urla Belediye başkanlarımızın da destekleriyle eylemler yaptık, davalar açıldı ve halkın zaferi ile sonuçlandı bu davalar. Mahkeme kararlarına rağmen bakanlığın bu izinleri vermesi resmen hukuksuzluktur. Buna izin vermeyeceğiz” açıklamasında bulundu. MAHKEME İPTALLERİNE RAĞMEN BU ISRAR NEDEN? Verilen iptal kararlarının neden uygulanmadığını ve yeni ÇED kararlarının neden verilmekte ısrar edildiğini soran CHP’li Beko, Çevre ve Şehircilik Bakanına şu soruları yöneltti: “2010 yılında, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından düzenlenen Çevre Düzeni Planı’nda yer alan, Sığacık Koyu’nda iki bölgede ‘su ürünleri yetiştiricilik alanları’ hakkında açılan dava sonucu iptal edildiği halde bu Danıştay Kararı neden uygulanmamıştır? Ardından her iki alan için gerek çipura ve levrek yetiştiricilik, gerekse orkinos yetiştiricilik faaliyetleri için bu plan kararı bertaraf edilerek ÇED gerekli değildir ve ÇED olumlu kararları neden verilmiştir? Seferihisar Belediyesi ve Urla kıyısındaki, AKKOY ve YADEM Çevre Dernekleri, Altınköy Sitesi sakinleri ve yurttaşlar tarafından açılan davalarda verilen iptal kararları neden uygulanmamakta ve yeni ÇED Kararları verilmekte ısrar edilmektedir? Bu çiftliklerin Sığacık Koyu’ndan çıkarılması gerektiği halde neden çıkarılmamaktadır?” TURİZM VE ANTİK KENTİ OLUMSUZ ETKİLİYOR Çiftliklerin faaliyetine devam etmesi halinde, Seferihisar ve Urla Kıyılarındaki otellerin ve turizmin olumsuz etkileneceği bilindiği halde neden ısrar edilmektedir? sorusuna yanıt bekleyen Kani Beko, ayrıca bölgedeki doğal mirasın korunmasına yönelik de şu soruyu yöneltti: “Yine mahkeme kararı ile sabit olan; Urla kıyısında Demircili Mahallesi’nde yer alan AİRAİ Antik Kenti’nin olumsuz etkileneceği ve kıyıların kullanımı ve korunması ile ilgili olarak, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun ilke kararına aykırı olduğu gerçeği karşısında bu tesislerin kaldırılması, kıyıların ve antik kentin korunması için ne gibi icraatlarınız olacak?”
83 KANİ BEKO 7 Ocak 2019 İstanbul’da Romanlarla buluşan CHP’li Beko, İmamoğlu’na destek istedi Romanlar siyasette katılımcı olmalı Romanların Milenyumu Sempozyumu başlığı altında ‘Romanlar Siyasetin Neresinde’ konulu oturumda konuşan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir örneğini vererek “İzmir’de olduğu gibi, Cumhuriyet Halk Partisi kazandığında İstanbul Büyükşehir Belediyesi de Romanlara pozitif ayrımcılık gösterip istihdam paketi oluşturacaktır. Roman yurttaşlarımızın desteği çok önemlidir. Romanlar siyasette de katılımcı olmalı, daha çok milletvekilimiz olmalı, Roman belediye başkanımız olmalıdır” dedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İstanbul’da düzenlenen Romanların Milenyumu Sempozyumu’nda Romanlar Siyasetin Neresinde oturumuna konuşmacı olarak katıldı. CHP’nin İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu’nu tebrik ederek başladığı konuşmasında Romanlardan İmamoğlu’na destek istedi. Roman vatandaşların istihdam sorunundan eğitim sorununa pek çok konuda görüşlerini ve AKP iktidarının sorunları daha da arttırdığını dile getiren Beko, Romanların her alanda olduğu gibi siyasette de katılımcı olması gerektiğini söyledi. İSTANBUL’DA ÖRNEK BELEDİYECİLİK SERGİLEMİŞTİR CHP İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu’nun ilçe belediye başkanlığındaki üretim ve istihdam yaratan belediyecilik başarısını hatırlatan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Adayımız İmamoğlu, istihdamın nasıl yaratıldığını, işsizliğin nasıl azaltıldığını, üretimin nasıl yapıldığını herkese göstermiş örnek bir belediyecilik sergilemiştir. Bu süreçte de siz Roman kardeşlerimle birlikte İstanbul’da da çok önemli işler başaracağına inanıyorum. Ülke genelinde yaklaşık 4 milyon Roman vatandaşımız yaşamaktadır. Ancak kendi tecrübelerimden de gördüğüm kadarıyla, Roman gruplar; çoğunlukla kayıt dışı, geçici ya da yarı zamanlı, vasıfsız ve kas gücü gerektiren düşük gelirli işlerde çalışmaktadır. Sosyal güvenlik sistemine dahil olamamaktadırlar. Düzenli ve kayıtlı bir işe sahip olma oranları oldukça düşüktür. Romanlar iş ortamlarında önyargılı tavırların hedefi olduklarından yakınmaktadırlar. Romanlar arasında eğitim seviyesi düşüktür ne yazık ki. O nedenle de Romanlarla ilgili sürdürülebilir bir sosyal politika oluşturulması zorunludur” dedi. ROMAN BELEDİYE BAŞKANIMIZ OLMALIDIR Türkiye’de ‘Roman açılımı’ yapılmış olmasına rağmen bu projenin içinin anlamlı bir biçimde doldurulmadığını dile getiren CHP’li Beko, bu nedenle belediyelerin Romanlara dair bir sosyal politika oluşturmasının çok önemli olduğunun altını çizdi. “Romanları sisteme dahil etmeye çalışan bir anlayış geliştirilmeli” diyen Beko, “Ulusal İstihdam Strateji taslağına Romanların ilave edilmesi önemlidir. Belediyeler pozitif ayrımcılık gösterip kayda değer bir istihdam paketi oluşturmalıdır. Girişimciliğe dayalı istihdam programı uygulanmalıdır. Sağlıklı çalışma alanları yaratılmalıdır. Kayıt dışı çalışmak zorunda kalanlar sisteme dahil edilmeli, SGK ve iş güvenceleri garanti altına alınmalıdır. İzmir’de olduğu gibi, Cumhuriyet Halk Partisi kazandığında İstanbul Büyükşehir Belediyesi de bu alanda önemli
KANİ BEKO 84 mesafeler kat edecektir, o nedenle Roman yurttaşlarımızın desteği her alanda çok önemlidir. O yüzden Romanlar diğer alanlarda olduğu gibi siyasette de katılımcı olmalıdır. CHP olarak İzmir Milletvekilimiz Özcan Purçu ile Roman yurttaşların Meclis’te temsiliyeti sağlanmış olsa da bu yeterli değildir. Daha çok milletvekilimiz olmalıdır. Roman belediye başkanımız olmalıdır. Romanların yoğun olarak yaşadıkları il ve ilçelerde yerelde temsil edilmeleri sağlanmalıdır” açıklamalarında bulundu. ROMANLARIN KENTSEL DEĞİL, SOSYAL DÖNÜŞÜME İHTİYACI VAR AKP iktidarında geçen 16 yılda demokrasi ve hukuk ilkelerinin yanı sıra tarım da dahil her alanda büyük bir çöküş yaşandığını dile getiren CHP’li Beko, şunları söyledi: “Romanlar da, son yıllarda uygulanan kentsel dönüşüm politikaları sonucunda daha derin bir yoksulluğun ve dışlanmanın içine itilmişlerdir. Kentsel dönüşüm ile birlikte sadece duvar değil Romanların yaşam alanları, kültürleri de dönüştürülmüştür. Romanların kentsel dönüşüm değil, sosyal dönüşüm ve yerinde yenilenme isteklerinin desteklenmesi önemlidir. Şehir dışında değil, uzun zamandır parçası oldukları şehrin merkezinde yaşamak haklarıdır. Barınma hakkı anayasal bir zorunluluktur ve yerine getirilmelidir. Romanların ve tüm yurttaşlarımızın öncelikli sorunlarından birisi de elbette ekonomik krizin yaşandığı bu süreçte yaşanabilir bir ücrete sahip olmaktır. Ayrıca erken evliliklere ve okulları terk etme zorunluluklarının oluşturduğu sorunlara dair çözüm bulunması için de ciddi çalışmaların yapılması gereklidir.”
85 KANİ BEKO 10 Ocak 2019 ‘Kamuya ve belediyelere geçirilen taşeron işçilere hakları verilmeli’ CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, kamuya geçirilen taşeron işçilerinin 2020’ye kadar kısıtlanan ekonomik, demokratik ve sendikal haklarının verilmesini TBMM’de dile getirdi. Daha önce de konuyla ilgili bir Kanun Teklifi veren CHP’li Beko, Meclis’te yaptığı konuşmada sayıları 1 milyona yakın olan işçilerin yüksek enflasyon ve kriz koşullarında reel ücretlerinin ciddi biçimde gerilediğini ve işçilerin yoksullaştığını dile getirdi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, şunları söyledi: “696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle kadro vaadiyle şirketlere geçirilen taşeron işçileriyle yani kamuda, belediyelerde ve özel idarelerde çalışan şirket işçileriyle 2020 yılına kadar toplu iş sözleşmesi yapılmayacak, kadrolu işçi gibi 4 ikramiye verilmeyecek ve bu işçiler sosyal ve ekonomik haklardan yararlanamayacaklardır. Bu işçilere sadece 4+4 zam verilmesi öngörülmektedir. Enflasyonunun yüzde 25, pazar enflasyonunun ise yüzde 50'lere ulaştığı gerçeği ortadayken sayıları 1 milyona ulaşan bu işçilerin ekonomik demokratik sendikal hakları konusunda bir iyileştirme yapmayı düşünmekte misiniz? Bu konuya dair vermiş olduğum kanun teklifini incelemenizi ve kanunun Meclis gündemine getirilmesini talep ediyorum.” CHP İZMİR MİLLETVEKİLİ KANİ BEKO’NUN TBMM GENEL KURULU KONUŞMASI https://www.youtube.com/watch?v=TI5KkJzRFXw&feature=youtu.be CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, kamuya geçirilen işçilerin ücretleri ile mali, sosyal ve sendikal hakları ile ilgili bir kanun teklifi verdi. Merkezi idarelerde kadroya, yerel yönetimlerde şirketlere geçirilen işçilerin ücret ve hakları, 696 sayılı KHK ile 2020 yılına kadar Yüksek Hakem Kurulu'nun taşeron şirketler için karara bağladığı iki toplu iş sözleşmesine endekslenmişti. Kamuya geçirilen işçilere eşit hak ve ücretler sağlanmadığı gibi işçilerin bünyesine geçtikleri kamu idaresi ya da belediye şirketindeki toplu iş sözleşmesinden yararlanması da engellenmişti. İşçilerin önemli bir kısmının geçirildikleri kamu idaresi ya da belediye şirketinin işkolundaki sendikalara üye olma, mevcut kadrolu işçiler ya da şirket işçileri ile aynı sendika çatısı altında bir araya gelmesine de engel getirilmişti. 696 sayılı KHK ile işçilere yılda yüzde 4+4 ücret artışı getirilirken, işçilerin sosyal yardım, prim ve tazminatları için herhangi bir artış söz konusu değil. Enflasyonun yüzde 20'yi aşması beklenirken, kamuya geçirilen işçilerin reel ücretleri ciddi biçimde geriliyor, işçiler yoksullaşıyor. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko'nun kanun teklifi bu sorunlara çözüm üretmek için, 696 sayılı KHK'yı yasalaştıran 7079 sayılı Kanunda üç önemli değişiklik getiriyor. Kanun teklifinin yasalaşması halinde:
KANİ BEKO 86 1) Kamuya geçirilen işçilerin farklı işkolunda yer alması sorunu sona erecek. İşçiler geçirildikleri kamu idaresi ya da belediye şirketi hangi işkolundaysa o işkolunda yer alacak. Böylece işçiler bünyesine geçirildikleri kamu idaresi ya da belediye şirketinin eski işçileri ile aynı sendikaya üye olabilecek, aynı toplu iş sözleşmesinden yararlanabilecek. 2020 yılına kadar yeni toplu iş sözleşmesi yapılmasına getirilen engel de kaldırılmış olacak. 2) Merkezi idarelerde kadroya geçirilen işçilerin 2020 yılına kadar Yüksek Hakem Kurulu toplu iş sözleşmesine tabi kılınmasına son verilecek. Kadroya geçirilen işçiler, eski kadrolu işçiler için imzalanan kamu toplu iş sözleşmelerinden yararlanabilecek. Böylece işçiler arasında eşitlik sağlanacak. Kadroya geçirilen işçiler, 2019 yılında yeni Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolü ve protokolün ardından kamu idarelerinde toplu iş sözleşmesinin imzalanması ile birlikte, bu toplu iş sözleşmelerinin kapsamına girecek. Protokol ve toplu iş sözleşmeleri imzalanana kadar işçilerin mağduriyet yaşamaması için işçilere yıllık yüzde 4+4 ücret artışı değil bir önceki yılın enflasyonu oranında ücret artışı yapılacak. İşçilerin sosyal hakları, prim ve ikramiyeleri de aynı oranda artacak. 3) Yerel yönetimlerde kadroya geçirilen işçilerin 2020 yılına kadar Yüksek Hakem Kurulu toplu iş sözleşmesine tabi kılınmasına son verilecek. Belediye şirketlerine geçirilen işçiler, şirketlerin eski işçileri için imzalanan toplu iş sözleşmelerinden yararlanabilecek. Böylece işçiler arasında eşitlik sağlanacak. Geçirildiği belediye şirketinde toplu iş sözleşmesi bulunmayan işçilerin mağduriyet yaşamaması için işçilere yıllık yüzde 4+4 ücret artışı değil bir önceki yılın enflasyonu oranında ücret artışı yapılacak. İşçilerin sosyal hakları, prim ve ikramiyeleri de aynı oranda artacak. Bu işçiler de belediye şirketinde toplu iş sözleşmesi imzalanması ile birlikte toplu iş sözleşmesi kapsamına girecek.
87 KANİ BEKO 17 Ocak 2019 Kani Beko, cami şampiyonu yapan projeyi sordu CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, yarıyıl tatilinde uygulanacak olan ve 6-13 yaş arası çocukları yarıştıran, en fazla camiye gitme puanı verilecek olan projeyi Milli Eğitim Bakanı’na sordu. Milli Eğitim Bakanlığı ve Server Gençlik ve Spor Kulübü Derneği işbirliğinde yarıyıl tatilinde uygulanacak olan ‘Haydi Çocuklar Camiye’ projesinin neyi amaçladığını Milli Eğitim Bakanı’na soran CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Eğitimi laiklikten uzaklaşarak, dinselleştiren bu proje, çocukları tarikat ve cemaatlere teslim eden bir anlayışın ürünüdür” dedi. CİNSEL İSTİSMAR İÇERİKLİ KİTAP DAĞITMIŞTI… Projenin toplam maliyeti ve işbirliği yapılan derneğe ve il yöneticilerine ödenecek miktarın ne olduğunu soran CHP’li Beko, Server Gençlik ve Spor Kulübü Derneği’nin önceki faaliyetlerine rağmen Milli Eğitim Bakanlığının bu dernekle protokol imzaladığını söyledi. Kendilerine gelen şikayetlerde öğrenci velilerinin çocuklarının dini faaliyet üzerinden puanlandırılmasının yanlış olduğunu belirttiklerini dile getiren Kani Beko, şunları söyledi: “Bize laik eğitimin önemini bilen öğrenci velilerinden ciddi şekilde tepki geldi. Bakanlığın okullarda ‘Kuran ve Sünnet Bütünlüğü’ konulu bilgi yarışması adı altında ‘cinsel istismar’ hikâyesi bulunan kitap dağıtımı için izin verdiği Server Gençlik ve Spor Kulübü’yle yeni bir işbirliği daha yapması tam bir akıl tutulmasıdır. Vakfın hedefi bu dönemde 81 ilde Türkiye genelinde 50 bin çocuğa ulaşmak ve cemaatle namaz kılmayı çocukları yarışa sokarak öğretmek! Projede, çocuklar katıldıkları namazlar ve ezberledikleri surelerden puan kazanacak ve 11 günün sonunda ‘cami şampiyonları’ belirlenecek. Bu dini eğitimin çocuklarına arzu eden aileler tarafından verilmesi en uygun olanıdır. Ancak çocukların dini faaliyetler üzerinden puanlandırılması kabul edilemez. Milli Eğitim Bakanlığı’nın projesi olarak ve üstelik bir yarışma şeklinde sunulması hem laikliğe hem de eğitimin amacının saptırılmasına hizmet etmekten başka bir şey değildir. Bakana soruyorum; acaba Bakanlık yarıyıl tatili için başka hangi projelere onay ve destek vermiştir. Bu projeler için hangi vakıf ve dernekler görevlendirilmiştir. Eğitim içerikli ya da çocukları spora yönlendirecek her hangi bir proje var mı? Projede illerde sorumlu olan gençlik, spor ve izcilik kulüpleri başka hangi alanlarda projeler yürütmektedir? Çocuklarımızın dini faaliyetlerinin puanlandırılmasını doğru buluyor mu Sayın Bakan soruyorum!”
88 KANİ BEKO 18 Ocak 2019 Yetkinin tek başına Cumhurbaşkanına verilmesi doğru değildir! CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, merkezî yönetim bütçesinden yerel yönetimler için yapılan metro ve raylı sistemlerin devri sonrasında, bu bedellerin belediye paylarından mahsup edilerek tahsiline ilişkin usul ve esasların Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenmesinin doğru olmadığını vurguladı. BELEDİYELERE BASKI ARACI OLARAK KULLANILACAK! TBMM’de konuyla ilgili açıklama yapan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, merkezî yönetim bütçesinden yerel yönetimler için yapılan metro ve raylı sistemlerin devri sonrasında bu bedellerin belediye paylarından mahsup edilerek tahsiline ilişkin usul ve esasların Cumhurbaşkanı tarafından düzenlenmesini içeren teklifin partili Cumhurbaşkanı kontrolünde, muhalefet belediyelerine kontrol ve baskı aracı olarak kullanılabileceğini açıkladı. Beko, konuşmasında şunları dile getirdi: “Belediyeler arasında ayrımcılık ve kayırmacılık uygulamalarının olduğu bu dönemde, üstelik 2019 mahallî seçimlerine bu kadar kısa bir süre kala böylesi bir yetkinin Cumhurbaşkanına verilmesi anayasal açıdan bazı sakıncalar içermektedir. Bu düzenlemeyle, partili olan Cumhurbaşkanına herhangi bir kritere tabi olmaksızın belediyeler açısından kesinti tutarlarını belirleme yetkisi verilmektedir. Düzenlemede, Cumhurbaşkanı tarafından karar verilecek kesinti oranının hangi kriterler ölçüt alınarak tespit edileceği ortaya konulmamıştır. Bu durum, Cumhurbaşkanının mensubu olduğu partinin yönettiği belediyeler ile diğer partilerin yönettiği belediyeler arasında ayrımcı bir durum ortaya koymuştur. O nedenle bu düzenleme, Anayasa'nın eşitlik ilkesi ve ayrımcılık yasağını düzenleyen madde 10'a aykırı uygulamalara da neden olabilecektir. Muhalefet partilerinin bu kapsamdaki belediyelerin seçimleri kazanması durumunda gelir paylarının yüksek tutulması suretiyle çalıştırılmamasına ve başarısız yapılmasına neden olabilecek bu düzenlemeyi kabul etmek kesinlikle mümkün değildir. Bu, belediyeleri vesayet altına almak demektir. Diğer partilere mensup belediyeleri kontrol ve baskı aracı olarak kullanabilecek bir düzenlemedir.” İZBAN İŞÇİLERİNİN GREV HAKKI GASBEDİLMİŞTİR! Cumhurbaşkanı’nın tek adamlık uygulamalarını İzmir’deki İZBAN greviyle ilgili süreçte de kullandığını ve işçilerin grev hakkının gasbedilmesinin kabul edilemez olduğunu ifade eden CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “En başından bu yana takip ettiğim süreçte, işçilerin çok da afaki taleplerinin olmadığını biliyorduk. İZBAN'da çalışan işçi kardeşlerimin yarısının yoksulluk yarısının da açlık sınırında çalıştığını bir kez daha sizlere ifade etmiştim. Ankara'da İzmir milletvekilleriyle bir değerlendirme yaptık. Ulaştırma Bakanıyla görüşüp İzmir'in on ilçesinden geçen en büyük toplu taşım aracı olan İZBAN'ın günde 500 bine yakın yolcu taşıdığını, eğer grev başlarsa ulaşımın sekteye uğrayacağını buradan sizlerle paylaşmıştım. İşçi kardeşlerimin sosyal ve sendikal hakları derhâl verilmeli diye kendisine de söylemiştim. ‘Hemen toplu iş sözleşmesiyle sorunu çözelim’ demişti ancak sonrasında Sayın Bakandan bir daha ses seda çıkmadı. Bu sorunun asıl sorumlusu Ulaştırma Bakanlığıdır, AKP iktidarıdır. Yeni teklifler gündeme geldi, biz de bu konuyla ilgili pek çok çalışma yaptık ancak mesele bir türlü çözülmedi. Aksi bir durum yansıtılmaya çalışıldıysa... İşçi
kardeşlerimin sosyal ve sendikal haklarını kazanması tabii ki en büyük isteğimiz, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu süreçte yapılması gereken, 25'inci gününde işçilerin grev hakkını gasbetmek değil, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile Ulaştırma Bakanlığı bir araya gelip iş barışını da sağlayarak, işçilerin, ekonomik, demokratik, siyasi, sosyal haklarını vererek bu toplu iş sözleşmesini yapmalarını sağlamaktı. Ama maalesef işçi arkadaşlarımızın 25'inci gününde grev hakları gasbedildi. Bu konuyla ilgili, bu yapılan grev hakkının gasbedilmesini buradan bir kez daha kınıyorum” açıklamalarını yaptı.
90 KANİ BEKO 20 Ocak 2019 Kaza değil, ihmal değil, cinayet! 5 SURİYELİ İŞÇİ ANKARA’DA YANARAK HAYATINI KAYBETTİ! 5 Suriyeli işçinin Ankara’da yanarak hayatını kaybettiği vahim olayı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne taşıyan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Bu kaza, ihmal değil cinayettir. Bu işyerlerinde denetimleri kimler nasıl yapıyor, gerçek sorumluların hesap vermesini bekliyoruz” diye konuştu. Konuşmasına “İşçi kardeşlerime Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı dileklerimi iletiyorum” diyerek başlayan Beko, “Ülkemizde, özellikle de AKP iktidarında, işçi olmak çok zor, göçmen işçi olmak ise daha da zor. Hayatını kaybeden işçilerin iş arkadaşları Mobilyacılar Sitesindeki Suriyelilerin 3 yıldır sigortasız çalıştırıldığını söylerken, bir esnaf da tüm atölyelerde 18 yaş altı Suriyeli çocukların çalıştığını belirtmiş. Üstelik sonraki gün öğreniyoruz ki işyerinin yangın merdiveni bulunmamakta. Bu durumu kabul etmek mümkün değildir. Göçmen işçilerin işverenler için ‘ucuz işgücü’, hükümetler için de ‘ekonomik büyüme için önemli bir kaynak’ olarak görüldüğünü biliyoruz. Göçmenler, işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından en kötü koşullarda çalışıyorlar. Çalışma saatleri yerli bir işçiden daha fazla. Üstelik de daha düşük ücrete çalıştırılıyorlar. Bu nedenle de sağlıklı beslenme ve iyi koşullarda barınma olanaklarından yoksunlar. Çoğunlukla sosyal ve sağlık güvenceleri olmadan yaşıyorlar” açıklamalarında bulundu. DOĞAL YOLLA İŞÇİ ÖLÜMÜ DE NEDİR? İş cinayetleri sürekli gündeme getirilmesi gereken çok önemli bir konudur. Her gün onlarca iş kazası yaşanıyor, işçiler ölüyor, yaralanıyor. Bu kapsamda ortaya çıkan sonucun ne kadar vahim olduğunu belirten CHP’li Kani Beko, şu bilgileri paylaştı: “2017 yılına baktığımızda İş Cinayetleri sonucu 2006 işçi yaşamını yitirmiş. 2018 yılında; ne yazık ki 2000’e yakın işçi kardeşimizin çalışırken yaşamını yitirdiğini görüyoruz. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin yayınladığı rapora göre Aralık ayında en az 126 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi ve bazı illerde yaşanan ölümler de öne çıkmıştır. İstanbul 18, Ankara 11, İzmir 10, Adana 7, Bursa 6, Aydın 5 ölümlü kazayla ilk sıralarda yer aldı. Şimdi bu noktada, sorumlu olması gereken iktidara, bakanlara bakıyoruz. Durum daha da kabul edilmez hale geliyor. Ulaştırma Bakanı bugün bir açıklama yapıyor; Cahit Turhan, Üçüncü Havalimanı İnşaatında 30 kişinin iş kazaları sebebiyle, 25 kişinin de DOĞAL YOLLARLA öldüğünü belirtmiştir. Bu açıklama en hafif tabiriyle ciddiyetsizdir. Doğal yollar nedir? Doğal olunca siz bu sorumluluktan kurtulmuş mu oluyorsunuz?” 7 BÖLGEYE MESLEK HASTALIKLARI HASTANESİ AÇILMALI! Yayınlanan raporda dikkat çekici bir noktanın da meslek hastalığı nedeniyle gerçekleşen hiçbir iş cinayetinin raporlanmaması olduğunu ifade eden CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, meslek hastalıkları hastanelerinin çoğaltılması gerektiğini söyledi. Beko yaptığı açıklamada şunları kaydetti: “Raporda meslek hastalığı nedeniyle işçi ölümüne değinilmemiş ancak ILO ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre bir ‘iş kazası sonucu ölüm’ karşılığında yaklaşık altı
‘meslek hastalığı sonucu ölüm’ olmaktadır... Bu noktada önemli bir konuya daha değinmek istiyorum, son günlerde kamuoyuna yansıyan bir bilgi. Seramik sektöründe çalışan işçilerin silikozis hastalığına yakalanıp yakalanmadıklarının belirlenmesi için çekilen akciğer filmlerinin değerlendirildiği çalışmada özel firmalar tarafından çekilen akciğer filmlerinin kalitesinin kötü olduğu ve yapılan okumaların bir kısmının hatalı olduğu belirlenmiştir. İncelemede, silikoz teşhisi konulan işçilerin bazılarında hastalığa rastlanmazken, 'hasta değil' denilen bazı işçilerde ise silikozis bulgusu tespit edildiği vurgulanmıştır. Filmin kalitesi düşük olunca değerlendirmesinde de sıkıntılar oluyor. Normalde bu filmlerin tekrar edilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Ancak elbette her tekrar ek maliyet, aynı zamanda da ek radyasyon anlamına geliyor, ama diğer durumda da yanlış teşhis riski söz konusu. Burada işçilerimizin hayatları söz konusudur. Ülkemizde sadece üç adet Meslek Hastalıkları Hastanesi vardı, biri kapatılıp küçültüldü. Bu durumda ihtiyacı karşılamaları mümkün değil. Benim önerim 81 ile birer hastane olmasa bile en azından 7 bölgede birer hastane yapılmasının sağlanmasıdır ve bu gibi önemli sorunların bir daha yaşanmamasının sağlanmasıdır.”
92 KANİ BEKO 24 Ocak 2019 O taş ocağını Meclis’e taşıdı İzmir'de Karaburun ile Mordoğan arasındaki yolu yapan yüklenici firmanın taş ocağından çıkardığı ham maddeyi piyasaya sattığı ve İmar Barışından faydalanarak bölgede kalıcı şekilde faaliyette bulunacağı bilgisinin kamuoyuna yansıdığını belirten CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Çevre ve Şehircilik Bakanı’na iddialar doğru mudur diye sordu. Karaburun ile Mordoğan arasındaki yolun yapımını üstlenen yüklenici firmanın 2016 yılında Azmak Deresi mevkiinde tesis kurarak çalışmalara başladığını, mıcır, taş gibi malzemeleri bölgede açtığı taş ocağından sağladığını ve bölgede yaşayanların iddialarına göre elde ettiği ham maddeyi piyasaya satmaya başladığını ifade eden CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ilçe sakinlerinin durumdan son derece rahatsız olduklarını hatta savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını aktardı. İzmir Valiliği ve Karaburun Belediyesi’ne de tesisin kapatılması için dilekçeler verildiğini belirten Kani Beko, “Firmanın bir amaç için, belli süreliğine izinleri alınarak kurulan bir şantiyeyi kaçak bir tesis gibi göstererek imar başvurusunda bulunduğu iddia ediliyor. Hatta aftan yararlanıp Yapı Kayıt Belgesi’ni aldığı ve Karaburun Belediyesi’ne başvurarak çalışma ruhsata alabilmek için numarataj talebinde bulunduğu söyleniyor. Çevre ve Şehircilik Bakanı’ndan; firmanın yetkilileri tarafından İmar barışı için başvuruda bulunulmuş mudur? Firmanın yolun yapımını sonlandırması gereken tarih nedir? Yolun yapımı hangi aşamadadır? Bakanlığınız ilgili iddialara karşı bir soruşturma başlatmış mıdır? sorularına net yanıt bekliyoruz” diye konuştu. YAŞAM VE ÇEVRE KATLİAMINA NEDEN OLACAK! Yol yapım süresince şantiyeden çıkan tozdan bölge halkının evlerinde yaşayamadıklarını, bölgedeki zeytinliklerin kuruduğunu ancak halkın ‘yeter ki yol yapılsın’ diyerek itiraz etmediklerini aktaran CHP’li Beko, taş ocağının bölgede kalıcı olmasının kabul edilemez bir yaşam ve çevre katliamına neden olacağını dile getirdi. Beko, Bakanlığa şu soruları yöneltti: “İzmir Valiliği’nin yetki ile verdiği ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararına dayanak teşkil eden ‘Proje Tanıtım Dosyası’nda, kalker ocağı ve kırma eleme tesisinin, yol yapımı faaliyeti tamamlandıktan sonra da çevredeki taş, mıcır gibi malzeme ihtiyacı için çalışmasına devam edileceği yönünde bir ibare mevcut mudur? İzmir ili çevresinde çalışmasına devam eden başkaca ocak ve tesis var mıdır? Böylece bir bölgede açılan Taş Ocağı ve Kırma Eleme Tesisinin, belirsiz bir süre için çalışması mı sağlanmaktadır? Bu uygulama ile geniş kapsamlı ÇED yapılması gereken faaliyetler, dar kapsamlı bir çalışma ile gizlenmekte midir?” CHP’Lİ BELEDİYELER CEZALANDIRILIYOR MU? Yol yapım çalışmalarında Karayollarına ait kısmın hükümet binasına kadar olduğunu ancak yol yapım çalışmalarının Kaynarpınar mevkisinde durdurulduğunu ve yaklaşık 6 aydır yol üzerinde herhangi bir ilerlemenin olmadığını da bildiren CHP’li Beko,” CHP’li belediyeler cezalandırılıyor mu?” dedi. Beko, şu soruyu yöneltti: “Yolun kalan kısmının ödenek olmadığı İçin yapılamadığına yönelik bilginin bölge halkına aktarıldığını biliyoruz. Kaynarpınar - Karaburun arasında kalan kısımda, yaklaşık 7 kilometrelik bir alanda şahıs arazileri olduğu ve para aktarımı olmadığı için kamulaştırma yapılamadığı söylenmektedir. Ulaştırma Bakanlığı’nın seçimlerde maddi imkanlarını CHP’li belediyeler yerine kendi partisinden olan belediyelere kaydırdığı için Karaburun yolunun tamamlanmadığı doğru mudur?”
93 KANİ BEKO 1 Şubat 2019 CHP’li Beko, 847 milyon 592 bin liranın hesabını sordu İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) kamu kaynaklarından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakınlığıyla bilinen vakıf ve derneklere yüklü miktarda pay ayırdığının ortaya çıkmasının ardından CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, konuyu Meclis’e taşıdı. CHP’li Beko, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde İBB’nin skandal yardımının gerekçesini, dayanağını, hukuki yaptırımının olup olmadığını sorularına yansıttı. Beko, “İBB’nin 2018 için hazırladığı ama ilan etmediği ‘STK (Sivil Toplum Kuruluşu)-Okul-Yurt Faaliyeti Raporu 2018’ raporuna göre, Ensar, TÜRGEV, TÜGVA, T3, Mahmud Hüdayi gibi yönetici kadrolarında iktidara yakınlığı bulunan vakıflara belediye kaynaklarından toplam 847 milyon 592 bin 858 lira 27 kuruş para aktarılmış. Bu kadar paranın bir belediye tarafından aktarılması tam bir akıl tutulmasıdır! İBB hangi gerekçelerle bu kaynak aktarımını yapmış, bu paranın kaynağı nedir, bu kaynağın anayasal ve yasal dayanağı nedir, bir belediyenin kamusal kaynaklara siyasal tarafgirlikle tahsisinin getirdiği cezai sorumluluk nedeniyle açılmış soruşturma var mıdır? Sorularımın acilen cevaplanmasını bekliyorum” açıklamasını yaptı. SOYGUN, RANT, YOLSUZLUK İKTİDARI! AKP iktidarının bir belediye üzerinden yaptığı soygunun boyutuna dikkat çeken CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Bunların en iyi bildikleri şey 16 yıldır milletin cebinden parasını soymak, devleti soymak, parsel parsel toprakları, kamu mallarını, fabrikaları, limanları satmak. Bunu bir tek belediye bütçesinden hem de ilan bile etmeden, Meclis’te oylamadan 1 milyara yakın parayı hortumlamalarından en iyi şekilde anlıyoruz. Soygun, talan, rant, hırsızlık, yolsuzluk iktidarının işçinin, emekçinin, memurun, esnafın, çiftçinin hakkını nasıl gasp ettiğini görüyoruz. Şimdi bunlar hakkını arayanı azarlıyor, işçinin, emekçinin hakkını gasp ederken sırıtıyor ya; işçi, emekçi de bunlara bu yolsuzlukların ve daha nicelerinin hesabını verirken gülecek. Bizim halkın iktidarını getirmemize az kaldı” diye konuştu.
94 KANİ BEKO 7 Şubat 2019 Sığınmacıları öldüren ihmale yanıt yok! CHP İzmir Milletvekili Kani Beko’nun, İzmir’de 22 sığınmacının kamyon kazası sonucu hayatını kaybetmesinin ardından İçişleri Bakanı’na sorduğu sorulara yanıt geldi. Sığınmacıların sadece ‘sayıyla’ bilgisinin verildiği cevapta öldüren ihmal ve denetimsizliğin sorumlularına yönelik yanıta yer verilmedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, geçtiğimiz ekim ayında İzmir’in Menderes ilçesinde Yunanistan’ın Samos Adası’na gitmeyi planlayan göçmen ve sığınmacıları taşıyan kamyonun kaza yapması sonucu 22 sığınmacının hayatını kaybettiği kazayı Meclis gündemine taşımış, İçişleri Bakanı’na ihmal ve denetimsizliğin sorumlularını ve ne ceza aldıklarını sormuştu. Beko’nun soru önergesine Bakanlıktan gelen cevapta sadece sığınmacı sayısını içeren ‘istatistikler’ yer alırken ne önlemlere ne de bu ihmal ve denetimsizliğin sorumlularına yönelik sorulara cevap verildi. CHP’li Beko, “Ege kıyısındaki illerde başta olmak üzere özellikle İzmir’de göçmen ve sığınmacıların Avrupa’ya gidebilmek adına insan tacirlerine, yetkisiz kişilere inandıkları görülmektedir. Bu durumun sonucunda da yüzlerce göçmen ve sığınmacı ne yazık ki hayatını kaybetmekte, kaybolmakta ya da dolandırılmaktadır. Bu acı olaylardan birisi de geçtiğimiz ekim ayında İzmir’de yaşanmış ve 22 göçmen ve sığınmacı ne yazık ki hayatını kaybetmiştir. İçişleri Bakanı’na 2016 yılında Avrupa Birliği ile imzalanan protokol sonrası Türkiye’den Avrupa’ya gitmeye çalışan göçmen ve sığınmacı sayısı gibi istatistiksel verilerin yanı sıra artan ölümleri önlemeye yönelik alınan önlemlerin ne olduğu, ihmal ve denetimsizliğin sorumlularının kim olduğu ve haklarında yasal bir işlem yapılıp yapılmadığı, göç talebinin azalması adına yaşam koşullarının iyileştirmesine yönelik çalışmalar gibi ‘insani’ sorular da yöneltmiştim. Ancak tarafıma sadece göçmen ve sığınmacıyı ‘sayısal’ verilerle sunan, insani bir yaklaşımın bulunmadığı bir cevap geldi. Gelen cevaptaki sayısal veriler şöyle; -Avrupa Birliği ile 18 Mart 2016 tarihinde imzalanan protokol sonrası Türkiye’den Avrupa’ya yasadışı yollarla gitmeye çalışırken Kasım 2018’e kadar 251.963 düzensiz göçmen yakalanmıştır. BM Mülteci Örgütü verilerine göre 2015’te Yunanistan’a geçen göçmen sayısı 857 bin iken, 2016 yılında bu sayı 174 bine, 2017 yılında 29 binin altına düşmüş, 2018 yılı Kasım ayı itibariyle 29.404’tür.” Sadece göçmen sayısının protokol öncesine göre azaldığının vurgulandığı cevabı eleştiren CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, göçmenlerin de birer insan olduğunu ve sadece sayısal verilerle geçiştirilmemesi gerektiğini belirtti. Beko, “Biz diğer sorularımızın da göçmen ve sığınmacıların insani değerlerle bir araya getirilmesi adına takipçisi olacağız” diye konuştu.
95 KANİ BEKO 19 Şubat 2019 İş cinayetlerine dur deme vakti gelmedi mi? Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, Muğla’nın Milas ilçesinde bir maden ocağında meydana gelen göçükte 4 işçinin kayanın altında kaldığı vahim kazanın ardından “Bir iş cinayeti daha! Buna dur deme vakti gelmedi mi” diyerek isyan etti. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Muğla'nın Milas ilçesinde bir maden ocağında meydana gelen göçükte, 4 işçi 500-600 tonluk kayanın altında kaldığı vahim kazanın bir Türkiye gerçeği gibi geçiştirilmesine isyan etti. İş cinayetlerinin her geçen yıl arttığını belirten Beko, “Bu duruma dur deme vakti hala gelmedi mi? Daha kaç işçinin ihmal sonucu ölmesi gerekiyor. Aileler yıkılıyor, ocaklar sönüyor ama her gün yeni bir maden ocağı ihmali sonucu işçi ölümleri devam ediyor” diye konuştu. HUKUKSUZLUK, DENETİMSİZLİK, İŞÇİ DÜŞMANLIĞI… Milas’ta 1 işçinin ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıldığı, 2 işçinin cesedinin çıkarıldığı, diğer işçinin göçük altında olduğu bilgisinin geldiğini aktaran CHP’li vekil Beko, şu açıklamada bulundu: “Maden ocağının bulunduğu mahallenin muhtarı yaptığı açıklamada ihmali gözler önüne seriyor. Ocak sahasında zaman zaman dinamit kullanıldığını söyleyen muhtar, kayanın dibinde çalışma yapan iş makinalarının üzerine 500-600 tonluk bir kayanın düştüğünü belirtiyor. Bu dev kaya durup dururken düşmeyeceğine göre burada dinamit patlamasının zamanla kayayı yerinden koparması sonucunu çıkarmak zor değil. İhmaller, ihmaller! Maden ocaklarında işçilerin can güvenliği düşünülmüyor, maden ocakları yeterince denetlenmiyor, her yerde açılmasına izin veriliyor ve sonuç maalesef bu. Bu iktidarın en iyi bildiği işlerin başında hukuksuzluk, denetimsizlik, işçi düşmanlığı geliyor. Bu insanlık dışı uygulamalara, bu yağmaya, bu talana, işçi düşmanlığına son vermek bizim boynumuzun borcudur!” Duymayan Kulaklar Artık Duysun, Görmeyen Gözler Artık Görsün! Bu ölümler artık son bulsun…
96 KANİ BEKO 21 Şubat 2019 “Yasa çıkaralım, işçiler ölmesin, yaşasın!” Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, Meclis’te Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı konuşmada işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerine dikkat çekti. Beko, “İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleriyle ilgili ILO kriterleri uygun bir yasa çıkartalım, işçi kardeşlerimizin ölmesini engelleyelim. Görevimiz bu insanları öldürmek değil, yaşatmaktır!” diye konuştu. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Türkiye’de hemen her gün bir işçi ölümü haberiyle sarsıldıklarını belirterek iş sağlığı ve iş güvenliği önlemleri için yasa çıkarılmasını önerdi. Beko, Meclis’te yaptığı konuşmada “İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleriyle ilgili ILO kriterleri uygun bir yasa çıkartalım, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmazsa hayatını kaybeden işçi sayısı maalesef artacaktır. Gelin bir yasa ile bundan sonra işçi kardeşlerimizin ölmesini engelleyelim. Bizim görevimiz bu insanları öldürmek değil, yaşatmaktır” dedi. GÜVENLİK İÇİN İŞÇİLERİN SENDİKALI OLMALARI ŞART İşçilerin sendikalı olmadıkları için haklarını arayamadıklarına, sendikacılık yaptığı dönemde tanık olduğunu ifade eden Beko, “Dünya Sağlık Örgütü ve Uluslararası Çalışma Örgütü ILO'nun istatistiklerine göre her yıl 2 bine yakın iş cinayeti oluyor. Dünya Sağlık Örgütü diyor ki, siz bunları 5'le çarpacaksınız. Neden? Meslek hastalıkları hastanesinde yatan işçi arkadaşlarımızdan her yıl maalesef 10 bine yakınının öldüğünü Uluslararası Çalışma Örgütü ve Dünya Sağlık Örgütü tespit etmiş. Yedi yıl Uluslararası Çalışma Örgütü'nde bakanlarımızla birlikte görev yaptım, her yıl Türkiye'nin Aplikasyon Komitesinde değerlendirilmesi Türkiye açısından utanç verici bir durum. Kırk beş yıl sendikacılık, yıllarca da konfederasyon genel başkanlığı görevlerimde işçi kardeşlerimin sıkıntılarını gözledim. Soma'ya gittim, bakanlarla birlikte yaşananları yerinde tespit ettik; Ermenek'te yaşadıklarımızı yine bakanlarla tespit ettik. Öncelikle gittiğimiz yerlerde tehlikeli ve riskli iş yerlerinde çalışan işçi arkadaşlarımız sendikalı olmamalarından dolayı iş yerlerini İş Teftiş Başkanlığına ifade edemiyorlar. Dolayısıyla birinci derecede tehlikeli ve riskli iş yerlerindeki arkadaşlarımızın öncelikle sendikalı olması gerekiyor” şeklinde açıklama yaptı. Ayrıca, “İşçi sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili uzmanlar bir araya gelmişler, sendika kurmuşlar. İş Sağlığı ve Güvenliği Çalışanları Sendikası, bu çok sevindirici. Kamuda ve özel sektörde artan iş kazalarının durdurulması isteniyorsa İşçi Sağlığı ve Güvenliği çalışanlarının istihdamı ertelenmemeli veya bu karar işverenlerinin takdirine bırakılamamalıdır. Ertelemeler iş güvenliği kültürüne gerçekten çok zarar vermektedir. Önemli olan kalıcı çözümlerle bu kültürü ve sistemi iyileştirme çalışmalarına katkıda bulunmak ve zaman kaybetmeden çalışmalara başlamaktır” değerlendirmelerinde bulunmuştur.
97 KANİ BEKO 22 Şubat 2019 CHP’li Beko, annelerin mağduriyetini Meclis’e taşıdı CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, sigorta öncesi doğum borçlanması bekleyen annelerin sorununu Meclis gündemine taşıdı. Sorunun annelerin kanayan yarası olduğunu belirten Beko, sigortalı olmadan erkeklere tanınan askerlik borçlanmasının sigortalı olmadan doğum yapan kadınlara da doğum borçlanması olarak verilmesinin bir hak olduğunu vurguladı. Sigorta öncesi doğum borçlanması bekleyen annelerin sorunlarını Meclis gündeminde söz alarak dile getiren Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, kadınların mağduriyetinin giderilmesinin Meclis’in asli görevlerinden biri olduğunu belirterek ivedilikle bir yasa çıkarılmasını talep etti. CHP’li Beko, ülkenin içinde bulunduğu krizin emeklilik için bekleyen kesimleri daha da mağdur ettiğini belirterek şunları dile getirdi: “Ülkeyi ağır bir krize sürükleyen AKP iktidarının, seçim öncesi panikle ucuz gıda için seyyar tanzim noktaları kurduğunu ve adeta karne ile, kota ile satış yaptırdığını görüyoruz. Bu kış şartlarında yurttaşımızı açlığa, kuyruklara mahkum bırakan bir iktidar söz konusu. İşte bu kriz ortamında emeklilik için iki gurubun talepleri söz konusudur. Bunlardan ilki çalışma hayatına atıldıktan sonra mevzuat değişiklikleri nedeniyle emeklilik tarihleri ileri bir tarih olarak yeniden belirlenen emeklilikte yaşa takılanlar grubu. Bir diğeri ise çalışma hayatına başladıktan sonra yapılan doğumlara tanınan borçlanma hakkının SSK öncesi doğum borçlanması hakkına dönüştürülmesini isteyen grup. ” ASKERLİK BORÇLANMASI GİBİ DOĞUM BORÇLANMASI DA DÜZENLENMELİ Erkeklerin sigortalı olmadan önce askere gitmeleri durumunda askerlik borçlanması yapabildiklerini ancak kadınların bu haktan, sadece doğumdan önce sigortalı olmaları durumunda yararlanabildiklerini hatırlatan CHP Milletvekili Beko, “Bu durum kadınlarımızda mağduriyete neden oluyor. Bu konu sürekli dile getirildiği halde meclisten bir türlü geçirilmiyor. Kadınların da sigortalı olmadan önce yaptıkları doğumlarını borçlanabilmesi ve sigortalılık sürelerinin borçlandıkları süre kadar öne çekilmesi en doğal haklarıdır. Meclisimizin bu konuda hassasiyet göstermesini ve kadınlarımızın bu mağduriyetine bir son verilmesini talep ediyoruz. Genel Kurul aracılığıyla da bu iki önemli konuda bir çözüm üretilmesini ve bu haksız uygulamanın son bulmasının gerekliliğini bir kez daha vurgulamak istiyorum” diye konuştu.
98 KANİ BEKO 26 Şubat 2019 CHP’li Beko, okul kantini çıkmazını sordu Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, Hazine ve Maliye Bakanı’nın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde ailelerin kanayan yarası haline gelen okul kantinlerinin durumunu Meclis gündemine taşıdı. CHP İzmir Milletvekili Beko, Kantin Kira Artış oranlarında baz alınan ve aşırı yükselen enflasyona paralel olarak yükselen yıllık Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksinin (Yİ-ÜFE) okul kantin işletmecileri ve öğrenciler için büyük bir mağduriyet yarattığını vurguladı. Beko, “Türkiye genelinde eğitim gören milyonlarca genç ve çocuk öğrencimiz okul kantinlerinden alışveriş yapmaktadır. Sağlıklı ve güvenilir ürünler sunan birçok kurum tarafından da denetlenen kantin işletmelerimiz eğitimin önemli bir parçasıdır. Aşırı yükselen enflasyon yurttaşlarımızı ve işletmelerimizi olumsuz etkilemiştir. Bu olumsuzluk binlerce Kantin işletmesini, milyonlarca öğrenci ve velimizi mağdur etmektedir. Mağduriyetin asıl kaynağı Kantin Kira Artış oranlarında baz alınan yılık Yİ-ÜFE artış oranıdır” açıklamasını yaptı. KANTİN KİRA SÖZLEŞMELERİ EKONOMİK KRİZE TAKILDI! Okul kantinlerinin kira sözleşmesinin ekonomik krize takıldığını ve bu durumun aileleri de tedirgin ettiğini belirten CHP’li Beko, “Yİ-ÜFE, 2018 yılının son çeyreğinde bir önceki yılın aynı dönemindeki aylara göre %45 civarında artış göstermiştir. Milli Eğitim Müdürlükleri yönetmelikleri gereği kantin kira artış sözleşmelerinin ilgili ayın yurt içi üretici fiyat endeksi yıllık artışı üzerinden yapılmasını istemektedir. Ülkenin geçtiği dar boğazı dikkate alan bir kısım duyarlı okul aile birliği yöneticisi daha düşük oranlarda kira artışı öngörmüştür. Ancak İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri tarafından uyarı almışlardır. Bu nedenlerden dolayı çok sayıda okulun kantin kira sözleşmesi yapılamamış, yapılanlara şerh konulmuştur” diye konuştu. ŞERHLİ KİRA ARTIŞ ZAMLARININ MAĞDURİYETİ NASIL GİDERİLECEK? Milli Eğitim Müdürlükleri, okul yönetimleri, okul aile birlikleri ile kantin işletmelerini karşı karşıya getiren Kantin Kira Artış oranları konusunda Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir çalışması olup olmadığını soran Beko, önergesinde şu sorulara cevap verilmesini talep etti: “Hala Yurt içi Üretici Fiyat Endeksi yıllık artış oranı üzerinden yatırtılan okul kantin kira artışında ne zaman ve nasıl bir düzenleme yapacaksınız? Geçtiğimiz aylarda %47’ye varan oranlarda kantin işletmelerine yaptırılan şerhli kira artış zamlarının mağduriyetleri nasıl giderilecek? Yeni Ekonomi Programı ile kiracılara müjdeli haber açıklaması yapılmış, ‘Yıllık kira artış zam oranı ÜFE üzerinden değil TÜFE üzerinden hesaplanacak’ denilmişti. Okulların kantin kiracıları bu açıklamanın neresinde kalacak? Bu açıklamanız ne zaman yürürlüğe girecek?”
99 KANİ BEKO 1 Mart 2019 CHP’li Beko alan çalışmalarına Karaburun’dan başladı “Adayımız Erdoğan ile Karaburun daha da güzelleşecek” CHP’nin İzmir’de iki kadın adayından biri olan Karaburun Adayı İlkay Girgin Erdoğan ile Mordoğan esnafı ve köy ziyaretleri gerçekleştiren CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, yerel seçim öncesi alan çalışmalarına da startı verdi. Beko, “Kadın adayımız Erdoğan ile Karaburun daha da güzelleşecek” dedi. CHP Karaburun Belediye Başkan Adayı İlkay Girgin Erdoğan, İlçe Başkanı Erdal Subaşı ve meclis üyesi adaylarının da eşlik ettiği seçim çalışmasında Beko, ‘Karaburun’a kadın eli değecek’ diyerek yola çıkan CHP adayı Erdoğan’a destek istedi. Mordoğan esnafının ve köylülerin coşkuyla karşıladığı, kucaklaştığı CHP adayı Erdoğan ve beraberindekiler, sorunları dinledi, istek ve beklentileri not etti. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, kadın bir belediye başkanı görmekten büyük mutluluk duyacaklarını belirten esnafa, kendisi için de büyük öneme sahip Karaburun’u hep birlikte koruyacaklarını, adaylarına sahip çıkmalarını istedi. Beko, Karaburun’un ve Mordoğan’ın doğasını bozmadan geliştirmenin yolunun açılacağı, esnafın da daha nitelikli turistle daha çok para kazanacağı bir sistemin kurulacağını anlattı. Yerelde kalkınmanın önemini Cumhuriyet Halk Partisi’nin en temel politikalarından olduğunu hatırlatan Beko, Karaburun adayı Erdoğan’ın cennet niteliğindeki bu çok özel bir coğrafyada, çok önemli adımlar atacağından kimsenin şüphesinin olmamasını istedi. Erdoğan da ilçenin tüm sorunlarının fizibilitesini yaptıklarını ve her kesime yönelik çok özel projelerle Karaburun’un kalkınmasını sağlayacaklarını ifade etti. ERDOĞAN: HER KESİME ÖZEL PROJELERLE HEP BAHARI YAŞAYACAĞIZ CHP Adayı Erdoğan da projelerinden bahsederek “Karaburun’a kadın elinin değdiğini göreceksiniz” dedi. Erdoğan, “Yola çıktığımız ilk günden beri söylediğimiz gibi; Karaburun'umuzun ekonomik imkanlarını arttıracağız. Esnafımız için para harcayan turist getirecek projelere imza atacağız. Küçük sanayi siteleri kuracak iş kollarını artıracağız. Tarımsal üretimi belediye olarak destekleyecek, kooperatifleşmeyi artıracak, köylümüzün alın terinin hakkını daha fazla almasını sağlayacağız. Yaşlılarımıza her gün yemek götürecek, gerekli bakımlarını sağlayacağız. Gençlerimize istihdam sağlayacak turizmi çeşitlendirme adımlarını atacak, gençlik festivalleriyle onlara yepyeni ufuklar açacağız. Kadınlarımızın üretimde yer alması için elimizden gelenin fazlasını yapacağız. Alım garantisiyle ürün üretecekler ve çocukları için kreş açacağız. Kentin güzelleştirmesiyle, meydanların, kıyıların bakımlarıyla ilgili çalışmaları hızla tamamlayacağız. Köylüsüyle, genci, yaşlısı, esnafı, kadını, çocuğuyla Karaburun’da yaşamaktan daha mutlu olacak bir duruma gelecek. Biz Mart’ın sonunda baharı getirirken bu cennet köşesi ilçemizi de hep baharı yaşayacak hale getireceğiz” açıklamalarında bulundu.
100 KANİ BEKO 3 Mart 2019 CHP’li Beko, Karaburun’da belediye işçileriyle buluştu! “Emek bizim için yaşamdır” Karaburun Belediyesi’nde çalışan işçilerle bir araya gelen CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Emek bizim için yaşamdır. Yaşamın temelidir. Sizlerin emeği bugünü ve geleceği kurmaktadır. İşçi kardeşlerimin haklarını hayatım boyunca savundum ve buna devam ediyorum. Sizlerden de beklentim, sizlerin haklarınızı koruyanların yanında durmanızdır” dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, Karaburun’da işçilerle dayanışma toplantısında bir araya geldi. Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır, CHP’nin yeni dönem adayı İlkay Girgin Erdoğan ve DİSK 4 Nolu Şube Başkanı Şükret Sevgener’in de eşlik ettiği toplantıya belediyenin çeşitli birimlerinde çalışan işçiler de yoğun katılım gösterdi. İşçi haklarının iktidar tarafından sistematik olarak yok edilmeye çalışıldığına vurgu yapılan toplantıda, İzmir Milletvekili Kani Beko, hak arama mücadelesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nin her zaman işçinin yanında olduğunu unutmamalarını istedi. Beko, “AKP iktidarının ücretlendirmeden, hak aramaya, işçi sağlığından, iş güvenliğine tüm işçi düşmanı politikalarına karşı Meclis’te ve alanlarda sürekli olarak birlikte mücadelemizi veriyoruz. Ben de belediye işçiliğinden sonra sendikacı olarak hayatını sürdüren ve işçi için ücret artışının ne demek olduğunu çok iyi bilen bir yoldaşınızım. Bugün geçim derdi çok büyüktür. AKP, ülkeyi krize sürüklemiştir. Asgari ücretin, işçinin istediği 2800 TL’ye çıkarılması için mümkün olan her fırsatta mücadele ettik, ediyoruz. Ama sistematik işçi düşmanlığıyla baş etmek zor. AKP devrilmelidir. CHP iktidarında emek ve işçimizin baş tacı olacağından, emeğin kutsallığının karşılığını göreceğinden hiç şüpheniz olmasın” ifadelerini kullandı. İŞÇİ HAKLARINI GASP EDEN AKP’YE OY VERMEYİN! CHP’li Beko, AKP iktidarının işçi düşmanı politikalarından bir kısmını sıralayarak, işçilerden, kendi haklarını savunan, hak aradıklarında yanlarında olanlarla mücadeleye devam etmelerini, sırt sırta vererek mücadelenin önemini, yerel seçimde de CHP’yi destekleme çağrısını yineledi. Beko; “…kıdem tazminatını kaldırmak isteyenlere, işsizlik fonunu işçiler için değil başka amaçla kullananlara, ülkede 7 milyona yakın yurttaşımızı işsiz bırakanlara, iş sağlığı önlemleri alınmadığı için 25 bine yakın işçinin ölümüne neden olanlara, emeklilikte yaşa takılanların haklarını gasp edenlere, intibak yasasını çıkarmayanlara, önümüzdeki dönemde 6.5 milyon işçinin emeğini özel istihdam bürolarında satmak isteyenlere, işçinin kara günü için oluşturulmuş olan işsiz fonunu yandaşa peşkeş çekene, kadınlarımıza doğum öncesi sigorta hakkı tanımayarak demokratik ve eşitlik yolunda talep edilen hakları sistematik olarak gasp edenlere, işçilerin sendikal hak ve özgürlüklerini tanımayanlara oy vermeyin! Emekten, barıştan, demokrasiden, adaletten, eşitlikten, kardeşlikten, yaşamdan yana olan Cumhuriyet Halk Partisi’ne oy verin! Bölüşeceğiz ve tok olacağız, birleşeceğiz ve var olacağız. Biz birlikte, omuz omuza halaylar çekerek büyüyeceğiz ve iktidar olacağız” açıklamalarını yaptı.
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333
- 334
- 335
- 336
- 337
- 338
- 339
- 340
- 341
- 342
- 343
- 344
- 345
- 346
- 347
- 348
- 349