1 KANİ BEKO 11 Haziran 2018 CHP’Lİ KANİ BEKO: HAZİRANLAR BİZİMDİR! KANİ BEKO: AKP EMEK DÜŞMANI POLİTİKALARIYLA TARİHE GEÇECEK Cumhuriyet Halk Partisi İzmir 1. Bölge Milletvekili Adayı Kani Beko, 15-16 Haziran Büyük İşçi Yürüyüşü’nün yıldönümü vesilesiyle bir açıklama yaptı. “Haziran direniş demektir, umut demektir! Sömürüye, baskıya karşı direnenlerin birliği demektir!” ifadelerini kullanan Eski DİSK Genel Başkanı Kani Beko ayrıca, partisinin seçim beyannamesinde işçi hakları ve sendikal alanla ilgili bölümü de paylaşarak, “İşçiler ve sendikal mücadele açısından en ileri maddeler, Cumhuriyet Halk Partisi’nin bildirgesinde” dedi. CHP’li Beko, “24 Haziran’a doğru umudu büyütürken, Türkiye tarihinin en şanlı direnişi ‘15-16 Haziran’ öğretmeye, işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin yolunu aydınlatmaya devam ediyor! Bundan 48 yıl önce, on binlerce işçinin ortak sınıf bilinciyle direnç gösterdiği saldırılar, bugün AKP iktidarı eliyle sürdürülmekte, emeğin hakları her geçen gün geriye götürülmektedir!” dedi. 15 yıllık AKP iktidarı’nın işçilerin kazanılmış haklarını yok ettiğinin altını çizen Kani Beko açıklamasını şöyle sürdürdü: “Darbecilerin bile el uzatmaya korktuğu işçilerin en temel hakkı ‘kıdem tazminatına’ göz dikildi! TARİHE ALTIN HARFLERLE YAZILAN DİRENİŞ AKP hükümetleri 193 bin işçinin grevini yasakladı. OHAL süreci çalışma ve grev hakkını ortadan kaldıran bir uygulamaya dönüştü, en temel demokratik hak ve özgürlükler kısıtlandı, yasakladı. Asgari ücretten gelir dağılımına, sendikalaşmadan toplu pazarlık ve grev hakkına, istihdam ve işsizlikten çalışma sürelerine, kıdem hakkından iş güvenliğine, işsizlik maaşına kadar emekçileri ilgilendiren pek çok konuda emeğin hakları törpülendi, yok edildi! Binlerce işçi, iş cinayetlerine kurban gitti! İşçiye ölümü fıtrat gören, emeği sömürü aracına dönüştüren zihniyete karşı işçiler, ‘15- 16 Haziran’ın direniş ruhuyla; sokaklarda, fabrikalarda, atölyelerde, madenlerde örgütlenmeye, birliğe ve direnişe inanmaya devam ediyor. 48 yıl önce örgütlenerek dalga dalga büyüyen direniş, Türkiye’nin en önemli sendikal birliği DİSK’in öncülüğünde tarihe altın harflerle kazındı. İşçiler sendika seçme özgürlüğünü, grev hakkını, direne direne kazandı! Haziran ayının iki sıcak günü ‘15- 16 Haziran’ diyor ki; işçiler sömürü ve baskı düzenine karşı her koşulda birlik olur. İşçilerin birliği yasalarınızdan da OHAL sisteminizden de daha güçlüdür!
KANİ BEKO 2 Unutmayalım, direniş işlerin en büyük gücüdür! Emekçiler, haklarını yok eden, sömürü düzenini büyüten AKP iktidarına karşı, demokrasiyi, aydınlığı ve eşitliği seçecek. AKP iktidarı ise, emek düşmanı uygulamalarıyla tarihe geçecektir.” ‘YENİ 15-16 HAZİRANLAR YARATACAĞIZ’ “15- 16 Haziran İşçi direnişinin aydınlığıyla, direnen tüm emekçileri selamlıyorum” diyen CHP’li Beko açıklamasını şu şekilde tamamladı: “Ömrünü emek mücadelesine adamış bir işçi olarak, DİSK’te örgütlenmiş bir sendikacı olarak, ülkemizin her köşesindeki emekçilerin sesi olmak, eşitsizliğe ve sömürüye karşı eşit ve özgür bir yaşamı bu topraklarda var etmek sözümüzdür, görevimizdir. İnanıyoruz; Yeni 15 - 16 Haziranlar yaratacağız!”
3 KANİ BEKO 12 Haziran 2018 KANİ BEKO: ÇOCUK İŞÇİLİKLE ETKİN MÜCADELE ŞART ‘ÇOCUKLARIMIZA AYDINLIK VE UMUTLU BİR GELECEK BIRAKMAK İÇİN…’ Cumhuriyet Halk Partisi İzmir 1. Bölge Milletvekili Adayı ve Eski DİSK Genel Başkanı Kani Beko, Dünya Çocuk İşçilikle Mücadele Günü nedeniyle yazılı bir açıklama yayınladı. “Ne yazık ki dünyanın her yerinde çocuk emeği ucuz emek olarak görülmeye, sömürülmeye devam ediyor” diyen Beko, okul ya da oyun çağındaki çocukların tarımda, sanayide, hizmet sektöründe, merdiven altı atölyelerde çalıştırıldığını vurguladı. “Çocukların zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki açılardan tehlikeli ve zararlı olan; okula düzenli olarak gitmelerini, gelişim çağındaki faaliyetlerini yürütmelerini engelleyen, çocukları ucuz emek aracı olarak gören uygulamalar kabul edilemez!” ifadelerini kullanan CHP’li Beko, çocuk işçilikle etkin şekilde mücadele edilmesi gerektiğinin altını çizdi. Beko’nun açıklaması şu şekilde: “Ülkemizde özellikle 4+4+4 eğitim sisteminin dayatmasıyla çocuk işçi sayısı çeşitli adlar altında her geçen gün artmaktadır. Bugün ülkemizde yaklaşık 2 Milyon çocuk işçi bulunmaktadır. 1,5 Milyon çocuk stajyer, kursiyer yâda çırak olarak emek sömürüsüne maruz kalıyor! AKP iktidarının eğitim politikaları çocukları işçi, ekonomi politikaları çocukları yoksul, emek politikaları çocukları sömürü aracı haline getirdi. Son 5 yılda 319 çocuk iş cinayetlerine kurban gitti! Biz çocukların ölmediği, yatağa aç girmediği bir dünya düşlüyoruz. Çocuklarımız ölümle, emek sömürüsüyle değil bilimle, sanatla, sporla anıldığı, koşup oynayabildiği bir dünya düşlüyoruz. Çocuk işçilikle etkin mücadele için; Eğitim sisteminde kesintisiz eğitim esas alınmalı ve denetimleri arttırılmalıdır. Çocuk işçiliğini önlemek için denetim yetersizlikleri ortadan kaldırılmalı, denetimler ve ceza yaptırımları arttırılmalıdır. Özellikle tarımda çalışan çocuklar için acil önlem alınmalı, eğitim ve sosyal hayattan kopmamaları için politikalar geliştirilmelidir. Bir meslek öğrenme amacıyla yürütülen çıraklık eğitimi, işyerlerinde amacına uygun bir şekilde yürütülmeli ve gerekli denetimler yapılmalıdır.
KANİ BEKO 4 Ayrıca uygulamada çocuk işçiliğine dönüşen çırak işçilerin çalışma ve yaşam koşullarını iyileştirecek yasal düzenlemeler yapılmalıdır. ‘ÇOCUKLARIMIZA AYDINLIK VE UMUTLU BİR GELECEK BIRAKMAK İÇİN…’ Çocuklara sözümüz olsun; Bizler bu dünya düşünü gerçekleştirmek için, çocuklarımıza aydınlık ve umutlu bir gelecek bırakmak için çalışmaya devam edeceğiz.” Kani Beko açıklamasında Nazım Hikmet Ran’ın şu şiirini de paylaştı: “Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar hiç değilse bir günlüğüne doysunlar bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden/ ölümsüz ağaçlar dikecekler…”
5 KANİ BEKO 19 Haziran 2018 BEKO’DAN GÖÇMENLERE ‘EZİK İNSANLAR’ DİYEN AKP’LİYE YANIT KANİ BEKO: ‘GÖÇMENLER BU ÜLKENİN KAHRAMAN HALKLARINDANDIR’ Cumhuriyet Halk Partisi’nin Makedon kökenli Milletvekili Adayı Kani Beko, AKP’nin Adayı Meliha Akyol’un Balkan göçmenlerine yönelik aşağılayıcı ifadelerini sert çıktı. Adalet ve Kalkınma Partisi Yalova Milletvekili Adayı Meliha Akyol’un katıldığı bir toplantıda göçmenlerle ilgili ‘Ezik insanlar’ ifadesini kullanmasını sert bir dille eleştiren CHP’li Kani Beko, “Göçmenler bu ülkenin evlatlarıdır, bizler daima Cumhuriyet değerlerine inanarak birlik ve beraberlik içinde yaşadık. Bugün birliğimize kardeşliğimize zarar verecek söylemlerde bulunanlar kaybedecektir” dedi. MUSTAFA KEMAL ATATÜRK, NAZIM HİKMET RAN… AKP Adayı Akyol’un kullandığı ifadelerin kardeşlik bağlarına zarar verdiğinin altını çizen Cumhuriyet Halk Partisi İzmir 1. Bölge Milletvekili Adayı Kani Beko, “Bu topraklar Nazım Hikmet'lerden, Şeyh Bedreddin'lere, Cumhuriyet'imizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e kadar onlarca kahraman göçmen yetişmiştir. Göçmen halkları Türk halkının ayrılmaz parçasıdır. AKP’nin bölücü, ötekileştirici siyasi anlayışı ülkemizin kardeşliğine zarar veremeyecek! Türk’ü, Kürdü Alevisi, Lazı, Göçmeni tüm halkların birliği ve kardeşliği bizim şiarımızdır! 24 Haziran’da bölenlere, ötekileştirenlere inat kardeşliğimiz kazanacak. Göçmenler ve tüm halkımız AKP’ye gereken cevabı sandıkta verecek” ifadelerini kullandı.
6 KANİ BEKO 26 Haziran 2018 KANİ BEKO’DAN KILIÇDAROĞLU, İNCE VE ÖRGÜTE TEŞEKKÜR VE TEBRİK KANİ BEKO: ‘DURMAK DİNLENMEK YOK, MÜCADELEYE DEVAM’ Cumhuriyet Halk Partisi’nde İzmir 1. Bölge 4. Sıradan Milletvekili seçilen DİSK Eski Genel Başkanı Kani Beko, seçim sonrasında bir açıklama yayınladı. Cumhuriyet Halk Partisi’nin seçimlerden alnının akıyla çıktığının altını çizen Kani Beko, ‘Zafere giden mücadele uzun solukludur’ dedi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyelerine, gönüllülerine, mahalle temsilcilerine, müşahitlerine, il, ilçe yönetimlerine ve başkanlarına teşekkür eden Kani Beko, “Partimiz yekpare bir şekilde, ülkenin geleceği için canla başla çalışarak bir seçim çalışması yürüttü. Hepimizin emeğine sağlık” dedi. ‘TÜRKİYE’NİN İLERİCİ GÜÇLERİNE MORAL OLDUK’ Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce’yi de tebrik eden Beko açıklamasını şöyle sürdürdü: “Özellikle Adalet Yürüyüşü ve sonrasıyla tüm süreci buraya taşıyan genel başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu ve harikulade bir seçim kampanyası yürütüp milyonların gönlünü ve güvenini kazanan Muharrem İnce’yi tebrik ediyorum. Tüm bu süreç, sadece partililerimize değil, Türkiye’nin emekten, demokrasiden, özgürlüklerden, laiklikten yana tüm ilerici güçlerine de moral ve güç verdi” ‘DURMAK, DİNLENMEK YOK’ Beko, “40 yıllık sendikacı olarak şunu söylemek isterim ki, zafere giden mücadele uzun solukludur. Yılgınlık kırgınlık yok, biz kazanacağız. Bizim DİSK’e bağlı Emekli Sen’in harika bir sloganı var, demokrasi mücadelesinden emekli olunmaz. Eşitlik, özgürlük, demokrasi, adalet mücadelesinde durmak dinlenmek yok, mücadeleye devam.” dedi. ‘ER YA DA GEÇ, BİZ KAZANACAĞIZ’ Hakikatin önünde hiçbir gücün duramayacağını söyleyen Kani Beko, “Bilim böyle diyor, hakikatin önünde durulamaz. Bu nedenle, mutlaka emek kazanacak, demokrasi kazanacak, barış kazanacak, adalet kazanacak. Bir arada durdukça ve hakikatte ısrar ettikçe er ya da geç, onlar kaybedecek, biz kazanacağız” ifadelerini kullandı.
7 KANİ BEKO 2 Temmuz 2018 CHP’Lİ BEKO’DAN SİVAS KATLİAMI AÇIKLAMASI: ‘UNUTTURMAMAK DA DİRENİŞ ŞEKLİDİR’ KANİ BEKO: ‘YAKANLARI DA AKLAYANLARI DA UNUTTURMAYACAĞIZ’ Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kani Beko, Sivas Katliamı’nın 25. Yılı nedeniyle bir açıklama yayınladı. 2 Temmuz 1993’te Madımak Oteli’nde gerçekleşen katliamı yapan zihniyetin, kitleselleştiğini, örgütlendiğini ve meşrulaştırılmaya çalışıldığını söyleyen Kani Beko, tüm bunlara karşı unutmamak ve unutturmamanın önemli olduğunu vurguladı. ERDOĞAN’IN VE ÇİLLER’İN SÖZLERİNİ HATIRLATTI 21 Ekim 1993'te Ankara 1 No’lu DGM'de 124 sanıkla başlayan yargı sürecinin sonunda 2012 yılında Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 'zaman aşımı' kararı vermesinin ardından Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Hayırlı olsun’ dediğini hatırlatan Kani Beko, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 24 Haziran seçimlerinde kürsüden alkışlattığı 1993 yılının Başbakanı Tansu Çiller de Sivas Katliamı sırasında ‘Çok şükür otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir’ açıklamasını yapmıştı. Şimdi bu güçler yan yana ve iktidarda” dedi. ‘AYNI ZİHNİYETİN DEVAMI’ Hükümet kanadından yapılan ‘Şehit cenazelerine CHP’lileri almayacağız’ çıkışlarının da aynı zihniyetin güncel yansıması olduğunu ifade eden Kani Beko, “2 Temmuz 1993’te aydınlarımızı katleden zihniyet, katliamdan 25 yıl sonra maalesef kitleselleşiyor, örgütlenmeye devam ediyor ve meşrulaşmaya çalışıyor. Hem 25 yıl önce Sivas’ta hem de tarih boyunca yaşanan onlarca katliamda yitirdiğimiz canlarımız için yapabileceğimiz şey, ilerici, aydın, laik, demokrat güçler olarak bir arada durma dirayetimize sahip çıkmaktır” dedi. ‘UNUTTURMAMAK DA BİR DİRENİŞ ŞEKLİDİR’ Kani Beko, “Laiklik mücadelesi, her zamankinden daha elzem durumda. Laikliğin önemini, genç kuşaklara, işçilere, emekçilere, kadınlara anlatmalı ve kavratmalıyız” ifadelerini kullandı. “Katliamları unutturmamak da bir direniş şeklidir” diyen Kani Beko, Sivas Katliamı’nı yapanları da katliamın sanıklarını aklayanları da unutmayacaklarını ve unutturmayacaklarını söyledi. Beko, herkesi 2 Temmuz anmalarına katılmaya, anmaları yaygınlaştırmaya ve katliamı unutturmamak için mücadele etmeye davet etti.
8 KANİ BEKO 13 Temmuz 2018 Cumhuriyet Halk Partisi İzmir İl Başkanı Sayın Deniz Yücel'e; 24 Haziran seçimleriyle ilgili yürütülen seçim kampanyamıza dair, talebiniz üzerine notlarımı paylaşıyorum. -Adaylarırnızın, ilgi alanı, yetkin olduğu alanlar hatta mezhep ve memleket bakımından kökeni de göz önünde bulundurularak; seçim çalışmalarında özel görevlendirmeler yapılması çalışmalarımızın güçlenmesini sağlayabilir. -Partili muhtarlarımız, sendika, dernek ve meslek örgütlerinde görevli partili arkadaşlarımızın, kendi alanlarından seçim çalışmalarına katılmasını sağlamak üzere özel bir çalışma yapmak, bu alanı takıp etmek üzere de görevlendirmeler yapmak etkimizi arttıracaktır. -Seçim kampanyasında yaşanabilecek teknik ve örgütsel aksaklıklar için iletişim kurma konusunda özel görevlendirmeler yapmak, çalışmaların planlanmasında örgütlerimizin kabiliyetlerini arttıracaktır. -İlçe ve köylerde, vatandaşların belediyelerimizden beklenti içerisinde olduğu, belediye hizmetlerinin, o an, doğrudan adaylarımızın aracılığıyla, belediyelerimize iletilebilmesi ve hızlıca çözümler bulunabilmesi, etkinliğimizi arttıracaktır. Bununla ilgili, belediyelerde gerekli birimlerle hızlıca iletişim kurabilecek, geçici komisyonlar kurulabilir. -İlçe programlarının daha detaylı planlanması, çalışmaların sadece ilçe örgütlerinin inisiyatifine bırakılmadan, çeşitlendirilmesi için önerilerde bulunulması ve takibinin yapılması, sadece ilçe merkezlerinde ve sadece esnafla selamlaşmaya sıkışan çalışmalarımızın güçlenmesini sağlayacaktır. Yerel seçimlerin, partimiz, ilimiz ve ülkemiz açısından önemiyle ilgili görüşlerinize katıldığımı bildirir, saygılar sunar, çalışmalarınızda başarılar dilerim. KANİ BEKO İzmir Milletvekili
9 KANİ BEKO 14 Temmuz 2018 700 sayılı KHK’nın 145. Maddesinin c fıkrası ile 22.5.2003 tarihli 4857 sayılı iş kanunun 39. Maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. 39. Maddenin Resmi Gazete’de yayımlanmış şekli şöyleydi; “Asgari ücret MADDE 39. - İş sözleşmesi ile çalışan ve bu Kanunun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca Asgari Ücret Tespit Komisyonu aracılığı ile ücretlerin asgari sınırları en geç iki yılda bir belirlenir. Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının tespit edeceği üyelerden birinin başkanlığında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü veya yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü veya yardımcısı, Devlet İstatistik Enstitüsü Ekonomik İstatistikler Dairesi Başkanı veya yardımcısı, Hazine Müsteşarlığı temsilcisi, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığından konu ile ilgili dairenin başkanı veya yetki vereceği bir görevli ile bünyesinde en çok işçiyi bulunduran en üst işçi kuruluşundan değişik işkolları için seçecekleri beş, bünyesinde en çok işvereni bulunduran işveren kuruluşundan değişik işkolları için seçeceği beş temsilciden kurulur. Asgari Ücret Tespit Komisyonu en az on üyesinin katılmasıyla toplanır. Kurul, üye oylarının çoğunluğu ile karar verir. Oyların eşitliği halinde, Başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlamış sayılır. Komisyon kararları kesindir. Kararlar Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girer. Komisyonun toplanma ve çalışma şekli, asgari ücretlerin tespiti sırasında uygulanacak esaslar ile başkan, üye ve raportörlere verilecek huzur hakları Maliye Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının birlikte hazırlayacakları yönetmelikte belirtilir. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun sekretarya hizmetleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yerine getirilir.” Kırmızı ile gösterilen kısım KHK ile yürürlükten kaldırılmıştır. Ardından 10 Temmuz 2018 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 522 maddesinin (f) bendi ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içindeki idari kurul, konsey ve komisyonlar arasına alınmıştır.
10 KANİ BEKO 14 Temmuz 2018 KANİ BEKO: \"YAŞAMI HİÇE SAYAN ANLAYIŞA KARŞI ÖRGÜTLENMELİYİZ\" KANİ BEKO: “SOMA’DAN, ERMENEK’TEN, TORUNLAR’DAN, ŞİRVAN’DAN DERS ALMADILAR, ALMAYACAKLAR” 24 Haziran Seçimlerinin ardından ilçelerde ve demokratik kitle örgütlerinde temaslarını sürdüren Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kani Beko; gerçekleştirmiş olduğu bu ziyaretlerde artan iş cinayetleri, Soma Davası ve Çorlu’da yaşanan tren faciasıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Soma Katliamı Davası’nın karar duruşmaları sonrasında Cumhuriyet Halk Partisi Kemalpaşa İlçe Başkanlığı’nda üyelerle buluşan Beko, sorunun AKP iktidarında olduğunun altını çizdi ve bu iktidarın; işçi düşmanı, rant odaklı politikalarının iş cinayetlerini ve faciaları kaçınılmaz hale getirdiğini vurguladı. 21. Yüzyıl Türkiye’sinde hala bu acı olayların yaşanmasının kabul edilemez olduğunu belirten DİSK’in eski Genel Başkanı ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, AKP iktidarının, ilk günlerinden itibaren işçiler için yıkım ve ölüm anlamına geldiğinin anlaşıldığını hatırlattı. Beko, AKP’nin iktidara geldiği ilk yıllarda gündeme getirdiği Kamu Yönetimi Temel Kanunu’nun ve yarattığı iklimin, yaşanan süreçte iş cinayetleri ve ihmaller için bir kırılma noktası olduğunu vurguladı. Kanunun çıkarıldığı dönemden başlayarak, toplumun farklı kesimleriyle dayanışma içerisinde ortak ve büyük bir direniş stratejisine ihtiyaç duyulduğunu fakat bunun kısmen başarılabildiğini ifade eden Beko, \"Nitekim başta DİSK olmak üzere, işçi konfederasyonları olarak, Doğu’dan Batı’ya, Kuzey’den Güney’e yürüyüş kararları alarak harekete geçilmiş ve sonuçta, 500 bine yakın yurttaşın katılımıyla Ankara’da Kamu Yönetimi Temel Kanunu’na karşı büyük bir miting düzenlemiş, ancak yapılanlara rağmen, yasanın kabul edilmesine engel olunamamıştır. Bu düzenleme ile Türkiye, AKP iktidarınca dönüşü olmayan bir yola itilmiştir ve AKP iktidarda kaldığı müddetçe buradan çıkış görünmemektedir\" ifadelerini kullandı. Beko; “Gelinen noktada artık devlette ve aynı şekilde özel sektörde liyakat sonlandırılmış; denetim sistemi işlemez hale getirilmiştir. Özellikle madenlerde taşeronluk, rodövans ve dayıbaşılık etkinleştirilmiştir. Bu durumun sonucu olarak da 22 bine yakın arkadaşımız iş cinayetlerinde hayatını kaybetmiş, Türkiye iş cinayetlerinde bir utanç tablosuyla yüz yüze kalmış ve dünya üçüncüsü, Avrupa birincisi yapılmıştır” şeklinde konuştu. “SOMA’DAN, ERMENEK’TEN, TORUNLAR’DAN, ŞİRVAN’DAN DERS ALMADIK” Beko açıklamasını şöyle sürdürdü: “Soma’dan ders almadık, Ermenek’ten ders almadık, Torunlar’dan ve Şirvan’dan ders almadık. Kar hırsı, sorumsuzluk, denetimsizlik, yandaş kayırmacılığı bizi bu ağır tabloya taşıdı. 21. Yüzyıldayız, ama denetimin olmadığı karanlık kuyularda, ruhsatı olmayan ocaklarda, hiçbir eğitimi olmayan işçiler, emekçiler gün be gün
ölümle burun buruna, evine, çocuklarına, ailelerine ekmek götürmek için insanlık dışı koşullarda çalışıyor. Hukuksuzluk işyerlerinde kol geziyor. Her gün ülkenin başka bir yerinde iç parçalayan yeni bir haber geliyor. Geçtiğimiz hafta Zonguldak’ta iki madenci arkadaşımızı böyle kaybettik. Bu ölümlerin hesabını sormak, bağımsız ve tarafsız olması gereken yargının işi. Ama sorumluluk sadece yargının omuzlarında değil. Siyasetin, idarenin ve diğer taraftan da emekçilerin iş güvenliğinden doğrudan sorumlu olması gereken işverenin üstüne düşeni türlü sebepler ve sudan bahanelerle yerine getirmemesi yıkıma yol açıyor. Soma Maden kazası davasında çıkan skandal karar, hem madenci ailelerinin hem emekçilerin zaten zayıf olan adalete inancını sarsmıştır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmadığı, uzmanların maaşının maden sahiplerinin ödediği bu düzende başka türlüsünü beklemek zordur. Ama bu kararın kabul edilmesi yine de mümkün değildir. Kabul etmiyoruz. Şiddetle reddediyoruz. Sorumluların hak ettiği yanıtı almasını bekliyoruz. Çorlu’da yaşanan tren kazası da yine aynı iklimin sonucudur. AKP’nin son dönemi yıkımla başlamıştır. Daha ilk günden bu ülkeye kan ve gözyaşı armağan etmişlerdir. Yapılmayan bakım ihaleleri, nasıl yapıldığı ve kime bırakıldığı tartışmalı yapım ihaleleri ve bunlara eklenen, ‘yol bekçisi’ istihdamının sonlandırılması ve bu nedenle de günlük, rutin biçimde ve yaya olarak yol kontrolünü yapan bekçilerin olmaması, tüm bu kararlar, bu elim kazaya adeta davetiye çıkarmıştır. İhaleler yandaşlara verilmiş, deneyimi, birikimi olmayan kadrolar eliyle altyapı yapımına soyunulmuş, daha da vahimi taşeronlarla pazarlıklar yapılarak işlerin kısa sürede bitirilmesi şartıyla, işçilerin ve tüm yurttaşların hayatı hiçe sayılmıştır. Yapılması gereken bellidir. Acilen, ILO kriterlerinin kayıtsız ve şartsız uygulanması sağlanmalıdır. İşçi sağlığı ve iş güvenliği uzmanlarının bağımsız ve patron baskısından uzak denetim sağlamasının önü derhal açılmalıdır. Çare bellidir, ama umudu yaratacak olan direniştir. Ranta dayalı, yandaşı merkezine alan, yaşamı ve hakları hiçe sayan anlayışa karşı dayanışmayı büyütmeli, örgütlenmeli ve taleplerimizi hayata geçirecek şartları omuz omuza inşa etmeliyiz!\"
12 KANİ BEKO 15 Temmuz 2018 KANİ BEKO: \"10-15 MİLYON İŞÇİ SENDİKALI OLSA, DARBELER OLMAZ” KANİ BEKO: “HÜKÜMET GERÇEKTEN DARBE KARŞITI İSE SENDİKALAŞMANIN ÖNÜNDEKİ ENGELLERİ KALDIRMALIDIR” Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kani Beko, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin yıl dönümünde yaptığı açıklamada “10-15 milyon işçi sendikalı olsa, darbeler olmaz. Hükümet gerçekten darbe karşıtı ise sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırmalıdır” dedi. CHP’li Beko şu açıklamalarda bulundu: “15 Temmuz hain darbe girişimini lanetliyorum. FETÖ'yü ülkemizin başına bela edenleri ve bu hain girişimi vaka-i hayriye olarak değerlendirenleri tekrar tekrar uyarıyorum.” ‘DARBELERİN PANZEHİRİ DEMOKRASİDİR” “Darbelerin panzerihiri demokrasidir. Demokrasinin temeli örgütlü toplumdur. 10-15 milyon işçi sendikalı olsa, darbeler olmaz. Hükümet gerçekten darbe karşıtı ise sendikalaşmanın önündeki engelleri kaldırmalıdır. Tarikat örgütlenmelerine verilen destek kesilmeli, inanç ve ifade özgürlüğü ile laiklik çizgisine derhal geri dönülmelidir. 20 Temmuz OHAL darbesinin, masum işçi ve emekçiler üzerindeki ihraç baskısı sona erdirilmeli; başta 696 sayılı KHK ile akrabalarının çocuklarının gittiği dershane, akrabalarının çalıştığı hastane, maaşlarının yattığı banka gibi sudan sebeplerle işinden edilen Ege Üniversitesi işçileri olmak üzere, haksız yere ihraç edilen tüm emekçiler göreve iade edilmelidir. OHAL tamamen kaldırılmalı, demokratik özgürlükçü yeni bir anayasa için adımlar atılmalıdır. Ülkemiz darbelerden de OHAL dönemlerinde de çok çekmiştir, milyonlarca vatandaşımız bir daha böyle acıların yaşanmamasını istemektedir. Ne darbe, ne OHAL fikrimizde ısrarcıyız, bu çizgide mücadele etmeye devam edeceğiz.”
13 KANİ BEKO Basın Açıklaması – 16.07.2018 ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU MECLİS’TE VE İŞÇİ KONFEDERASYONLARIYLA OLMALI, ASGARİ ÜCRET 2200 TL OLMALI! Başkanlık rejimine geçilir geçilmez çalışma hayatı ile ilgili yapılan ilk uygulamalardan biri Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun Cumhurbaşkanına bağlanması oldu. Nitekim 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 522. Maddesinin (f) bendi ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içindeki idari kurul, konsey ve komisyonlar arasına alındı. Böylece Türk Tipi başkanlık rejiminin, çalışma hayatına getirdiği keyfiliklerin uygulama yöntemi de belirlenmiş oldu. Milyonlarca işçiyi ilgilendiren, bir anlamıyla ‘en büyük toplu sözleşme’ olan asgari ücret tespiti, Cumhurbaşkanının ve damat beyin insafına bırakılmış oldu. İşçilerin geleceği, sarayın dört duvarı ve başkanın iki dudağı arasına bırakıldı. Zamanında iki sendikaya birden üye olabilirsiniz diyenler, böylelikle sendikal örgütlenmenin önünü açtığını iddia edenler, şimdi tek bir sendika temsilcisinin bile fikrini almadan, milyonlarca işçinin, emekçi ailesinin sofrasına girecek ekmeği keyfilikle belirleyecek noktaya geldi. Yeni haliyle Asgari Ücret Tespit Komisyonu işçilerin kazanılmış haklarının gasp edilmesi, sendikal özgürlüklere en ağır darbelerden biri ve emekçinin, emekçi ailelerinin, ücretle geçinenlerin kaderinin saray sakinlerinin lütfuna bırakılması demektir. Hukuku, adaleti, eşitliği hiçe sayan, yoksulun sofrasındaki ekmeğe göz diken, ülkeyi şirket mantığıyla yönetmeyi marifet sayan, devletin kamusal sorumluğunu hiçe sayan bu anlayışa karşı; her alanda mücadeleye devam edeceğiz. İşçilerin dayanışma ve mücadele ile kazanılmış haklarını gasp etmeye sarayın ve yandaşlarının gücü yetmeyecektir. Yeni haliyle, Asgari Ücret Tespit Komisyonuna dair düzenleme Milletin Meclisini devre dışı bırakmaktadır. Ülkenin gündeminden ve milletin gözünden kaçırarak saray odalarında iş çevirmektir. Kararname ile haklara dair düzenleme yapmak bir hukuksuzluktur. Hakların açık gaspıdır. Yasamanın yetkisinde olması gereken hukuk yaratma gücü çerçevesinde, olması gereken TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nun bu alanda yetkilendirilmesidir. Aksi, hukukun arkasından dolanmaktır. Bugün; Sendikaların Haziran 2018 araştırmalarına göre; DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AÇLIK SINIRI 1.714 TL, YOKSULLUK SINIRI 5.584 TL’dir. NET ASGARİ ÜCRET 1.603 TL’dir. AMA BİR KİŞİNİN AYLIK GEÇİM MALİYETİ ise 2.122 TL’dir. Aradaki fark neredeyse yüzde 30’dur. MUTFAK ENFLASYONUNDA ON İKİ AYLIK ARTIŞ YÜZDE 13,66’dır. Tablo böyle iken 7 milyona yakın asgari ücretle çalışan işçi ve ailelerini de göz önüne alacak olursak, 20 milyona yakın insanın, insan olmaktan kaynaklanan temel ihtiyaçlarını karşılayacak bir ücret kimsenin iki dudağı arasına bırakılamaz.
KANİ BEKO 14 Değerli basın mensupları; Mutfaklar yangın yerine dönmüştür. Ceplerdeki delik büyümektedir. Enflasyon durdurulamamaktadır. Emekçilerin zar zor doydukları ücretleri her geçen gün erimektedir. Yeni düzende kimse yoksulluğu tartışamaz hale getirilmek ve emekçiler açlığa mahkûm edilmek istenmektedir. Açlıkla terbiye edilmek istenen emekçiler bu düzeni kabul etmeyecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı uyarıyorum: BU HATADAN DERHAL GERİ DÖNÜN. MİLYONLARIN RIZKININ VEBALİNİ ALMAYIN. BU DÜZENİ SÜRDÜREMEZSİNİZ. Başta Erdoğan'a oy veren işçi kardeşlerim olmak üzere, tüm Türkiye işçi sınıfını ve emekçi kitlelerini de uyarıyorum: KARDEŞLERİM, SARAY DÜZENİ VE CUMHURBAŞKANI EKMEĞİNİZLE OYNUYOR. BU UYGULAMA KULA KULLUĞUN ARTMASI ANLAMINA GELECEK. EKMEĞİNİZ KÜÇÜLECEK, SÖZ SÖYLEME HAKKINIZ AZALACAKTIR. DERHAL; -- Bu yetki Meclis’e ve işçi sendikaları konfederasyonlarına verilmelidir. -- Asgari Ücret insan onuruna yaraşır ve bilimsel verilere dayalı olarak yoksulluk sınırının üzerine çekilmelidir. -- Vatandaşlık geliri uygulamasına geçilmelidir. -- 1 Ocak 2019’da net asgari ücret en az 2.200 TL olmalıdır. -- Asgari ücretten gelir vergisi kalkmalıdır. -- Asgari ücrete altı ayda bir (Ocak - Temmuz) zam yapılmalıdır. Asgari ücret artışını enflasyon ve refah artışı payını dikkate alarak yılda iki kez belirlenmelidir. Basına ve kamuoyuna ilan ediyorum: TBMM'de işçi ve emekçilerin insanca yaşam mücadelesine omuz vereceğiz. Buradan başta işçi sendikaları konfederasyonları ve emekten yana tüm güçlere çağrı yapıyorum: BU İŞİN PEŞİNİ BIRAKMAYALIM. İNSANCA YAŞAM, ÖRGÜTLÜ TOPLUM VE DEMOKRATİK TÜRKİYE MÜCADELEMİZİ BİRLEŞTİRELİM. -------------------------------------------------------------------------------------------------------------- EK: 700 sayılı KHK’nın 145. Maddesinin c fıkrası ile 22.5.2003 tarihli 4857 sayılı iş kanunun 39. Maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır. 39. Maddenin Resmi Gazete’de yayımlanmış şekli ise şöyleydi; “Asgari ücret MADDE 39. - İş sözleşmesi ile çalışan ve bu Kanunun kapsamında olan veya olmayan her türlü işçinin ekonomik ve sosyal durumlarının düzenlenmesi için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca Asgari Ücret Tespit Komisyonu aracılığı ile ücretlerin asgari sınırları en geç iki yılda bir belirlenir.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının tespit edeceği üyelerden birinin başkanlığında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü veya yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü veya yardımcısı, Devlet İstatistik Enstitüsü Ekonomik İstatistikler Dairesi Başkanı veya yardımcısı, Hazine Müsteşarlığı temsilcisi, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığından konu ile ilgili dairenin başkanı veya yetki vereceği bir görevli ile bünyesinde en çok işçiyi bulunduran en üst işçi kuruluşundan değişik işkolları için seçecekleri beş, bünyesinde en çok işvereni bulunduran işveren kuruluşundan değişik işkolları için seçeceği beş temsilciden kurulur. Asgari Ücret Tespit Komisyonu en az on üyesinin katılmasıyla toplanır. Kurul, üye oylarının çoğunluğu ile karar verir. Oyların eşitliği halinde, Başkanın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlamış sayılır. Komisyon kararları kesindir. Kararlar Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girer. Komisyonun toplanma ve çalışma şekli, asgari ücretlerin tespiti sırasında uygulanacak esaslar ile başkan, üye ve raportörlere verilecek huzur hakları Maliye Bakanlığı ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının birlikte hazırlayacakları yönetmelikte belirtilir. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun sekretarya hizmetleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından yerine getirilir.” *Altı çizili olarak gösterilen kısım KHK ile yürürlükten kaldırılmıştır. Ardından 10 Temmuz 2018 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanan 1 Sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin 522 maddesinin (f) bendi ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içindeki idari kurul, konsey ve komisyonlar arasına alınmıştır. 522- (f): Asgari Ücret Tespit Komisyonu; Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığının tespit edeceği üyelerden birinin başkanlığında Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü veya yardımcısı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü veya yardımcısı, Türkiye İstatistik Kurumu temsilcisi, Hazine ve Maliye Bakanlığı temsilcisi, Ticaret Bakanlığı temsilcisi ile bünyesinde en çok işçiyi bulunduran en üst işçi kuruluşundan değişik iş kolları için seçecekleri beş, bünyesinde en çok işvereni bulunduran işveren kuruluşundan değişik iş kolları için seçeceği beş temsilciden kurulur. Asgari Ücret Tespit Komisyonu en az on üyesinin katılması ile toplanır. Kurul, üye oylarının çoğunluğu ile karar verir. Oyların eşitliği halinde, Başkan’ın bulunduğu taraf çoğunluğu sağlamış sayılır.
16 KANİ BEKO CHP İzmir Milletvekili Kani Beko’nun Basın Açıklaması – 16.07.2018 ASGARİ ÜCRET TESPİT KOMİSYONU MECLİS’TE, ASGARİ ÜCRET 2200 TL OLMALI! Basına ve kamuoyuna ilan ediyorum: TBMM'de işçi ve emekçilerin insanca yaşam mücadelesine omuz vereceğim. Buradan başta işçi sendikaları konfederasyonları ve emekten yana tüm güçlere çağrı yapıyorum: Bu işin peşini bırakmayalım. İnsanca yaşam, örgütlü toplum ve demokratik Türkiye mücadelemizi birleştirelim. Başkanlık rejimine geçilir geçilmez çalışma hayatı ile ilgili yapılan ilk uygulamalardan biri Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun Cumhurbaşkanına bağlanması oldu. Nitekim 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin 522. Maddesinin (f) bendi ile Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içindeki idari kurul, konsey ve komisyonlar arasına alındı. Böylece Türk Tipi başkanlık rejiminin, çalışma hayatına getirdiği keyfiliklerin uygulama yöntemi de belirlenmiş oldu. Milyonlarca işçiyi ilgilendiren, bir anlamıyla ‘en büyük toplu sözleşme’ olan asgari ücret tespiti, Cumhurbaşkanının ve damat beyin insafına bırakılmış oldu. İşçinin geleceği, sarayın dört duvarı ve başkanın iki dudağı arasına bırakıldı. Zamanında iki sendikaya birden üye olabilirsiniz diyenler, böylelikle sendikal örgütlenmenin önünü açtığını iddia edenler, şimdi tek bir sendika temsilcisinin bile fikrini almadan, milyonlarca işçinin, emekçi ailesinin sofrasına girecek ekmeği keyfilikle belirleyecek noktaya geldi. Yeni haliyle Asgari Ücret Tespit Komisyonu işçilerin kazanılmış haklarının gasp edilmesi, sendikal özgürlüklere en ağır darbelerden biri ve emekçinin, emekçi ailelerinin, ücretle geçinenlerin kaderinin saray sakinlerinin lütfuna bırakılması demektir. Hukuku, adaleti, eşitliği hiçe sayan, yoksulun sofrasındaki ekmeğe göz diken, ülkeyi şirket mantığıyla yönetmeyi marifet sayan, devletin kamusal sorumluğunu hiçe sayan bu anlayışa karşı; her alanda mücadeleye devam edeceğiz. İşçilerin dayanışma ve mücadele ile kazanılmış haklarını gasp etmeye sarayın ve yandaşlarının gücü yetmeyecektir. Yeni haliyle, Asgari Ücret Tespit Komisyonuna dair düzenleme Milletin Meclisini devre dışı bırakmaktadır. Ülkenin gündeminden ve milletin gözünden kaçırarak saray odalarında iş çevirmektir. Kararname ile haklara dair düzenleme yapmak bir hukuksuzluktur. Hakların açık gaspıdır. Yasamanın yetkisinde olması gereken hukuk yaratma gücü çerçevesinde, olması gereken TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu’nun bu alanda yetkilendirilmesidir. Aksi, hukukun arkasından dolanmaktır. Bugün; Sendikaların Haziran 2018 rakamlarına göre; DÖRT KİŞİLİK AİLENİN AÇLIK SINIRI 1.714 TL, YOKSULLUK SINIRI 5.584 TL’dir. NET ASGARİ ÜCRET 1.603 TL’dir. AMA BİR KİŞİNİN AYLIK GEÇİM MALİYETİ ise 2.122 TL’dir. Aradaki fark neredeyse yüzde 30’dur. MUTFAK ENFLASYONUNDA ONİKİ AYLIK ARTIŞ YÜZDE 13,66’dır.
Mutfaklar yangın yerine dönmüştür. Ceplerdeki delik büyümektedir. Enflasyon durdurulamamaktadır. Emekçilerin zar zor doydukları ücretleri her geçen gün erimektedir. Yeni düzende kimse yoksulluğu tartışamaz hale getirilmek ve emekçiler açlığa mahkum edilmek istenmektedir. Açlıkla terbiye edilmek istenen emekçiler bu düzeni kabul etmeyecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı uyarıyorum: Bu hatadan derhal geri dönün. Milyonların rızkının vebalini almayın. Bu düzeni sürdüremezsiniz. Erdoğan'ı, başta Erdoğan'a oy veren işçi kardeşlerim olmak üzere, tüm Türkiye işçi sınıfına, emekçi kitlelerine şikayet ediyorum. Kardeşlerim, saray düzeni ve Cumhurbaşkanı ekmeğinizle oynuyor. Bu uygulama kula kulluğun artması anlamına gelecek. Ekmeğiniz küçülecek, söz söyleme hakkınız azalacaktır. DERHAL; -- Bu yetki Meclis’e verilmelidir. -- Asgari Ücret insan onuruna yaraşır ve bilimsel verilere dayalı olarak yoksulluk sınırının üzerine çekilmelidir. -- Vatandaşlık geliri uygulamasına geçilmelidir. -- 1 Ocak 2019’da net asgari ücret en az 2.200 TL olmalıdır. -- Asgari ücretten gelir vergisi kalkmalıdır. -- Asgari ücrete altı ayda bir (Ocak - Temmuz) zam yapılmalıdır. Asgari ücret artışını enflasyon ve refah artışı payını dikkate alarak yılda iki kez belirlenmelidir.
18 KANİ BEKO 20 Temmuz 2018 KANİ BEKO: \"SENDİKALARIMIZA SAHİP ÇIKMAK TARİHSEL BİR GÖREVDİR” CHP’Lİ BEKO: “SARAY DÜZENİNİ, KAYINPEDER- DAMAT ZORBALIĞINI KABUL ETMEYECEĞİZ” Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve eski DİSK Genel Başkanı Kani Beko, yayımlanan 5 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Devlet Denetleme Kurulu’na sendikaları denetlemeye yönelik ağır yetkiler verilmesi ve Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nun Cumhurbaşkanlığı’na bağlanması ile ilgili TBMM’de bir basın toplantısı gerçekleştirdi. DİSK’e bağlı sendikaların yöneticilerinin de katıldığı toplantıda Beko, “Sendikalarımıza, sahip çıkmak tarihsel bir görevdir. Sendikalarımıza, örgütlerimize sonuna kadar sahip çıkacağız.” dedi. “MİLYONLARCA ÇALIŞAN AİLESİNİN HAKLARINI GASP EDECEKLER” Kani Beko açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun Cumhurbaşkanına bağlanmasıyla çalışma hayatına dönük saldırılar bir adım daha ilerlemiştir. AKP Hükümetlerinin demokrasi, hak, özgürlük, işçi, emekçi, liyakat ve kurumsal özerklik düşmanlığı yeni değildir. Ama herkesin görmesi gereken artık yeni bir aşamaya geçildiğidir. Gece yarıları çıkarılan KHK’lar yoluyla önce, Asgari Ücret Tespit Komisyonu, Cumhurbaşkanlığı teşkilat yapısı içindeki idari kurul, konsey ve komisyonlar arasına alınmıştır. Böylece yeni rejiminin, çalışma hayatını kurumsuzlaştırma iradesi ve keyfilik düzeni inşa çabası ilan edilmiş oldu. Milyonlarca işçiyi ilgilendiren, bir anlamıyla ‘en büyük toplu sözleşme’ olan asgari ücret tespiti, Cumhurbaşkanının ve damat beyin insafına bırakılmış oldu. İşçinin, emekçinin ve milyonlarca çalışan ailesinin haklarını böylelikle gasp edeceklerini ilan ettiler.” “SENDİKALAR, DERNEKLER CUMHURBAŞKANLIĞI'NIN VESAYETİ ALTINA ALINMIŞ OLDU” “15 Temmuz 2018 Pazar günü yayımlanan 5 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Devlet Denetleme Kurulu’na dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde görülmeyen yetkiler verilmiştir. Bu yetkilerle Saray cenahı her alanda olduğu gibi sendikalar, sivil toplum örgütleri vb. her alanda “tek adamlık” anlayışını dayatmaktadır. Bu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle Devlet Denetleme Kurulu’na sendikaları ve meslek örgütleri yöneticilerini soruşturma ve görevden alma yetkisi de verildi. Böylece sendikalar, dernekler Cumhurbaşkanlığı'nın vesayeti altına alınmış oldu. Bu anlayış, biat etmeyen, muhalif kimliğini sürdüren demokratik örgütlülüklere büyük bir gözdağıdır. ILO ve Toplu İş Sözleşme Kanunu ile bağdaşmayan yeni düzenleme ile DDK, sendika ve odalarda her kademe ve rütbedeki görevli için görevden uzaklaştırma tedbirinin uygulanmasını isteyebilecek. Böylece sendika ve meslek örgütlerinin demokratik yollarla belirlenmiş yöneticileri görevden el çektirilebilecektir. Sonuç olarak AKP iktidarı, tıpkı OHAL yetkileriyle ve kayyum uygulamalarıyla gasp ettiği halkın iradesini, daha da yaygın
hale getirerek emeğin örgütlü güçlerine de diz çöktürmeyi hedeflemektedir. Ancak bilinmelidir ki Türkiye’nin emekçi halkları bu elbiseye sığmaz! 12 Eylül’ün karanlığına dahi boyun eğmeyen örgütlülüklerimiz AKP faşizmi karşısında da boyun eğmeyecek! Anayasa’da sendikaların hangi usul ve esaslarla denetleneceği açıktır. Yasalarda Devlet Denetleme Kurulu’na sendikaları denetleme yetkisi verilmemiştir. Bu uygulama yasalara aykırıdır ve biran önce bu yanlıştan dönülmelidir. Sendikal özgürlüklerin ihlali olan bu uygulama 12 Eylül hukuksuzluğundan farksızdır. AKP, boyun eğdiremediği herkesi, her kurumu teslim almak için şiddet ve baskının dozunu artırmaktadır. Bu siyasi baskının açmazlarını geçmiş yıllarda hepimiz gördük ve yaşadık. Yeniden aynı süreci yaşamanın hiç kimseye bir yararı olmayacaktır. Türkiye’de milyonlarca işçinin özgür iradesiyle seçtiği temsilcileri hiçbir kurum görevden alamaz. Bunun aksi her yaklaşım darbe hukukuna yaslanmak demektir, Seçimle gelen demokratik bir şekilde seçimle gitmelidir aksi halde demokratik bir şekilde seçilenlere darbe vurmaktır. AKP büyük bir lütufmuş gibi OHAL’in kalkacağını müjdeledi. Ancak sözde kalkan OHAL, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleriyle süresiz olarak Türkiye’de ikame ediliyor. Son günlerde tanık olduğumuz KHK'lar ve Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri gösteriyor ki AKP, OHAL olmadan artık Türkiye’yi yönetememektedir. İktidar açısından OHAL, artık tek ve vazgeçilmez bir araç olmuştur. “ “KABUL ETMEYECEĞİZ” “Yaratılmak istenen korku duvarını, dayanışmayla, direnişle aşacağız. Toplum-devlet yapımıza yapılan bu ağır saldırıya sessiz kalmayacağız. Türkiye’ye dayatılan bu deli gömleğini, saray düzenini, kayınpeder-damat zorbalığını Türkiye’nin demokratik kamuoyu kabul etmeyecektir. Biz de kabul etmeyeceğiz!”
20 KANİ BEKO 25 Temmuz 2018 KANİ BEKO TBMM’DE ÇOCUK İŞÇİLİĞİ VE İŞ CİNAYETLERİ HAKKINDA KONUŞTU CHP’Lİ BEKO: ‘2 MİLYONA YAKIN ÇOCUK TEHLİKELİ VE RİSKLİ İŞ YERLERİNDE ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR’ Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi Kani Beko, mecliste yaptığı konuşmada iş cinayetlerine ve çocuk işçiliğe dikkat çekti. 2002 yılında çıkarılan Kamu Yönetimi Temel Kanunu’nu hatırlatarak konuşmasına başlayan Kani Beko, “Bu Mecliste Kamu Yönetimi Temel Kanunu'nun çıkarıldığı dönemlerde biz Ankara Kızılay'da 500 bin işçiyle birlikte ‘Bu, doğru bir anlayış değil, Kamu Yönetimi Temel Kanunu ülkemizi bir felaketin eşiğine getirecek’ dediğimizde hiç kimseyi mitingde yapmış olduğumuz konuşmalara inandıramadık. Ama ne oldu? Kamu Yönetimi Temel Kanunu çıkarıldıktan sonra tüm işletmeler özelleştirildi, taşeronlara teslim edildi. 2002 yılından bu yana işçi sağlığı, iş güvenliği önlemleri de alınmadığından dolayı iş yerlerinde 23 bin işçi arkadaşımızı iş cinayetlerinde kaybettik. İstatistiklere baktığımızda, iş kazalarında ve iş cinayetlerinde Avrupa 1'incisi olduk, dünya 3'üncüsü olduk. Dolayısıyla bugüne geldiğimizde, benzeri yasaların çıkarılmasını kesinlikle doğru bulmuyoruz.” şeklinde konuştu. ‘2 MİLYONA YAKIN ÇOCUK TEHLİKELİ VE RİSKLİ İŞ YERLERİNDE ÇALIŞMAYA DEVAM EDİYOR’ Konuşmasında çocuk işçiliğiyle ilgili de vurgular yapan Beko şöyle dedi: “Bir önceki Millî Eğitim Bakanımız burada, 8'e yakın bakanla birlikte çocuk işçiliğiyle ilgili gerçekten güzel bir kampanya başlatmıştık ama hiçbir gelişme olmadığını da gördüm. Yani Anayasa'ya, 4857 sayılı Yasa'ya baktığımızda, 15 yaşının altında, fiziken ve beynen hazır olmayan çocukların tehlikeli ve riskli iş yerlerinde çalıştırılması yasaktır ama baktığımızda 2 milyona yakın çocuk tehlikeli ve riskli iş yerlerinde çalışmaya devam ediyor, Birleşmiş Milletlerin kararına rağmen, ILO kararlarına rağmen.” ‘EŞİTLİKÇİ, ÖZGÜRLÜKÇÜ, SOSYAL BİR ANAYASA…’ Emekçilerin ihtiyacının OHAL olmadığını kaydeden Beko konuşmasını şöyle tamamladı: “Biz bu insanları bu koşullarda, bu şartlarda ölüme terk edemeyiz. Bizim ihtiyacımız olan OHAL değil, bizim ihtiyacımız olan eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış ve kardeşliktir. Dolayısıyla, bugün antidemokratik yasayla, antidemokratik Anayasa'yla yönetilen bir ülkenin çocuklarıyız. Antidemokratik Anayasa'yla değil, bu topraklarda eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, sosyal bir anayasaya ihtiyacımız olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.”
21 KANİ BEKO 27 Temmuz 2018 KANİ BEKO’DAN İKİ KONFEDERASYONA ZİYARET SENDİKALARI ZİYARET EDEN CHP’Lİ BEKO: ‘GÜCÜMÜZÜN YETTİĞİ KADARIYLA BERABER OLACAĞIZ’ KANİ BEKO: ‘BİRLEŞECEĞİZ, ORTAKLAŞA MÜCADELE EDECEĞİZ’ Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kani Beko, sendikalara yaptığı ziyaretlere devam ediyor. CHP’li Beko, Ankara’da Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve Hak İş Konfederasyonu’nun genel merkezlerini ziyaret etti. Meclis açıldıktan sonra sendikal alanı doğrudan etkileyen düzenlemelerle ilgili görüş alışverişinde bulunan Beko, “Demokrasi mücadelesi veren örgütlerin artık başka bir şansı yok. Birleşeceğiz, ortaklaşa mücadele edeceğiz. Muhalefeti biraz daha genişletmek, demokrasi cephesini yükseltmek zorundayız. Gücümüzün yettiği kadarıyla beraber olacağız.” ifadelerini kullandı. Seçildikten sonra sendikalara yönelik ziyaretlerini aktaran DİSK Eski Genel Başkanı ve CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ziyaretlerine devam edeceğinin bilgisini vererek, “Bir ömür boyunca beraberce sendikal özgürlüklerimiz, haklarımız, özgürlükler, adalet için mücadele ettik. Bundan sonra da koşullar ve şartlar ne olursa olsun beraberce mücadele etmeyi sürdüreceğiz” şeklinde konuştu. “TOPLUMSAL ALANDA DEMOKRASİ MÜCADELESİ VERENLERİN SESİNİ KISMAK İSTİYORLAR” 24 Haziran seçimlerinin ardından sendikal alanı doğrudan ilgilendiren düzenlemeler olduğunu söyleyen Beko, şu ifadeleri kullandı: “Son dönemde Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile yeniden yapılandırılan bir döneme girdik. Özellikle de Devlet Denetleme Kurulu’na verilen yeni yetkilerle mücadele alanımız daraltılmaya çalışılmaktadır. Demokratik kitle örgütleri, sendikalar, birlikler, vakıf ve dernekler zaten kendi kurulları eliyle altı ayda bir denetlenmekteydi. Burada asıl yetkili olanlar, işçi örgütleriyse işçiler, kamu çalışanları örgütleriyse kamu çalışanları, yani demokratik kitle örgütlerinin kendi üyeleridir. Seçimle göreve geleneler seçimle görevlerini bırakmalıdırlar. Şimdi, DDK; sendikaları, odaları, birlikleri denetleyecek. Muhalif olan başkanları görevden alacak. Bu durum Anayasal hak ve özgürlüklere aykırıdır. Dünyada örneği yoktur. Toplumsal alanda demokrasi mücadelesi verenlerin sesini kısmak istiyorlar. Tek adam sistemi daha fazla yetkilerle özgürlük alanlarını daraltmak istiyor.” “KOMİSYON SADECE FİKİR JİMNASTİĞİ YAPABİLECEK”
KANİ BEKO 22 “Bir başka önemli konu ise, Asgari Ücret Tespit Komisyonunun Cumhurbaşkanlığına bağlanmasıdır. 7 milyona yakın asgari ücretli çalışan arkadaşımız var. Aileleri ile birlikte 20 milyon... İnsan olmaktan kaynaklanan ihtiyaçları için çalışıyor ve bu ücreti hak ediyorlar. Ancak şimdi bu ücretin belirlenmesine doğrudan Cumhurbaşkanı, yani tek bir adam, karar verecek. Komisyon sadece fikir jimnastiği yapabilecek, inisiyatif kullanamayacak. Bunu kabul etmek mümkün değildir” “OHAL KALICI HALE GELDİ” “Son dönemde Meclis çalışmaları kapsamında gördük ki, çıkarılan son yasa ile artık OHAL kalıcı hale geldi. Bugüne kadar Bakanlar Kurulunun kullandığı yetkileri Süper Valiler kullanacak. Bakanlar Kurulu sadece şeklen var, yetkileri yok. Valilere verilen yetkilere bakıldığında, üç yıl boyunca OHAL’den daha fazla yetkilere olacaklar. Örneğin bir yerde demokratik hakkımızı kullanmak istediğimizde, üyelere çağrılar yapıldığında, artık Valiler isterlerse bunu engelleyecekler. Bu durum Anayasaya, evrensel haklara aykırıdır. Önümüzdeki dönemde daha yıkıcı, daha sert bir iktidarla karşı karşıya kalacağız.” “BERABERCE YAN YANA DURMALIYIZ” KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ise Kani Beko’ya parlamento çalışmalarında başarılar diledi. Meclis çatısı altında emek ağırlıklı sorunların dile getirilmesinin çok önemli olduğunu ifade eden Bozgeyik, “OHAL döneminde üyelerimiz açığa alındı, demokratik haklarımızı kullanmamız engellendi. Maalesef sonrasında da parlamentoda bu durum yasal hale getirildi. Anayasa Mahkemesi de başvuruları reddetti. Özgürlüklerimizin genişletilmesi için mücadele etmeliyiz, bu baskıcı rejime karşı beraberce yan yana durmalıyız. Azımsanamayacak bir irade var, muhalefetin de mecliste kolektif bir çalışma yürüteceğini umuyoruz.” dedi. Kani Beko sonrasında Hak-İş Genel Merkezi’ni ziyaret ederek, Genel Başkan Mahmut Arslan ile görüştü. Beko, Hak-İş Genel Başkanına da sendikal haklara yönelik saldırılar hakkında bilgi verdi.
23 KANİ BEKO 28 Temmuz 2018 KANİ BEKO, ÇALIŞMA BAKANI’NA ‘EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR’I SORDU ‘EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR İÇİN DÜZENLEME YAPILACAK MI?’ Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi Kani Beko, Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk’a ‘Emeklilikte Yaşa Takılanlar’ı sordu. CHP’li Beko, Bakan Selçuk’un cevaplaması için verdiği yazılı soru önergesinde şu ifadeleri kullandı: 08/09/1999 tarihinden önce sigortalı olanların emeklilik şartları arasında “yaş kriteri” bulunmamaktayken, yapılan bir düzenlemeye bu kriter eklenmiş ve bu nedenle de bazı yurttaşlarımızın emeklilik hakları ortadan kaldırılmıştır. 1.Böylesi bir düzenlemeyle getirilen yaş şartı nedeniyle emekli olamayan yurttaşlarımıza dönük bu haksız uygulamaya son vererek, “Emeklilikte Yaşa Takılanlar” olarak bilinen yurttaşlarımızın emeklilik haklarının kazanılması konusunda bir düzenleme yapılacak mıdır? 2. 703 sayılı KHK ile yapılan bir düzenleme ile TRT çalışanları için sağlanan erken emeklilik olanağının benzer bir biçimde Emeklilikte Yaşa Takılanlar grubu da dahil tüm yurttaşlar için tanımamasının nedeni nedir? 3. 703 sayılı KHK ile yapılan düzenleme ile umulan faydanın diğer yurttaşlardan esirgenmesinin sebebi nedir?
24 KANİ BEKO 31 Temmuz 2018 KANİ BEKO, SOMA KATLİAMI PROTESTOLARI İÇİN ÖĞRENCİLERE VERİLEN 338 BİN LİRALIK CEZAYI SORDU Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili ve TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu üyesi Kani Beko, Ege Üniversitesi Rektörlüğü’nün Soma Katliamı protestoları nedeniyle öğrencilere 338 bin liralık ceza vermesini Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’a sordu. Soma Katliamı’nın yaşandığı dönemde Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı olan CHP’li Beko, “Türkiye’de adalet sisteminin çalışmadığı birçok somut durumla; Soma Davası gibi, ortadayken, Üniversite yönetimince verilen idari kararlar eliyle, öğrencilerin cezalandırılması yeni bir hukuksuzluk alanı oluşturmakta mıdır?” ifadelerini kullandı. Ege Üniversitesi Rektörlüğü 301 madencinin hayatını kaybettiği Soma Maden kazasının ardından yapılan protesto nedeniyle oluşan maddi zararı, öğrencilere açılan ve halen İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süren dava henüz tamamlanmadan öğrencilere kesmesi ve 338 bin TL’lik cezayı tebliğ etmesi üzerine CHP’li Kani Beko, konuyu meclis gündemine taşıdı. Beko, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un şu soruları yanıtlamasını istedi. YENİ BİR HUKUKSUZLUK ALANI MI? 1. Ege Üniversitesi Rektörlüğü tarafından öğrencilere tebliğ edilen 338 bin TL’lik cezanın yasal dayanağı nedir? 2. İlgili taraflarca dava sonuçlanmadan ve hasar tespiti yapılıp bilirkişi raporları oluşturulmadan öğrencilere ceza kesildiği vurgulanmaktadır. Üniversite Rektörlüğü ceza miktarını hangi somut delillere dayanarak belirlemiştir? Bunlara ilişkin verilen kararların somut gerekçeleri nedir? 3. Anayasa’da korunan temel hak ve hürriyetleri kısıtlayıcı mahiyetteki kararları davalar sonuçlanmadan uygulamaya koyan rektörlük hakkında herhangi bir işlem yapılmış mıdır? 4. Türkiye’de adalet sisteminin çalışmadığı birçok somut durumla; Soma Davası gibi, ortadayken, Üniversite yönetimince verilen idari kararlar eliyle, öğrencilerin cezalandırılması yeni bir hukuksuzluk alanı oluşturmakta mıdır?
25 KANİ BEKO 13 Ağustos 2018 ELİNİZİ EMEKLİLERİN CEBİNDEN ÇEKİN! Cumhuriyet Halk Partisi, 2015 yılından bu yana “emeklilere iki bayramda birer maaş ikramiye” verilmesi teklifini gündemde tutmaktadır. Ancak bu teklifi ve emeklilerin haklı taleplerini yıllardır görmezden gelen AKP iktidarının bakanları emekliler söz konusu olduğunda; “kaynak göstersinler, ben de CHP’ye oy vereceğim” diyecek kadar pervasızdır. Ne zaman ki seçimler kapıya dayanmıştır, AKP iktidarı milyonlarca emekliyi hatırlamak zorunda kalmıştır. Nitekim 24 Haziran Seçimlerinden hemen önce emeklilere 1000’er TL ikramiye verilmesi maddesinin Meclis’ten geçirileceği ilan edilmiştir. Fakat gelinen nokta, emekliler ve onların bakmakla yükümlü olduğu milyonlar için hüsrandır. AKP iktidarı seçime endeksli sözünü dahi tutmamıştır. Emekliler arasında ayrım yaparak, kimine 500TL, kimine 750TL ve bir kısmına da 1000TL ikramiye ödemesi yapılmıştır. Maaş hesaplarına yatacak 1000 TL ikramiyeyi bekleyen emekli yurttaşlarımız, bankalardan hayal kırıklıkları ile dönmüştür… Şimdi ise yandaş yazarlar eliyle, AKP hükümetinin ve Saray bürokrasisinin ülkeyi içine sürüklediği ekonomik krizin bedelini, emeklilere ve emeğiyle geçinenlere ödetmeyi hesaplamaktadırlar. Kendi yol açtıkları krizi, en alttakilerin sırtına yükleme hevesine kapılmışlardır. Buna izin veremeyiz! Krizin faturasını emeklilere ve emekçilere ödetemezsiniz! Bugüne kadar teşviklerle, vergi silmelerle, pırlantadan, yattan vergi almayarak, ülke kaynaklarını dağıttığınız yandaşlarınıza çağrı yapın.. Saray zenginlerine çağrıda bulunun….
26 KANİ BEKO 16 Ağustos 2018 SİLİKOZİS HASTALARINI UNUTTURMAYACAĞIM! Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, kot taşlama hastalığı olarak bilinen ve tedavisi olmayan silikozis hastalığını Meclis gündemine taşıdı. Beko, “Emekçi kardeşlerimin yanındayım, 16 yıldır önlenmesi adına hiçbir ilerleme kaydedilmeyen, hastalıkla mücadelede işçilere destek verilmeyen bu hastalığı gündemde tutacak, unutturmayacağım” dedi. AKP iktidarı döneminde işçi emekçilerinin çözülmemiş sorunlarının gündeme gelmesi ve çözülmesi için Meclis’teki çalışmalarına devem eden CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, kot taşlama hastalığı olarak bilinen silikozis hastaları için verdiği soru önergesi ile konuyu Meclis gündemine taşıdı. ACİL ADIMLAR ATILMALI Kani Beko, “Emekçi kardeşlerimin hayatını tehdit eden bu hastalıkla kesin mücadele için çağrı yapıyorum, onlara destek olmak boynumun borcudur” açıklamasını yaptı. CHP’li Beko, Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanının yanıtlaması istemi ile verdiği soru önergesinde kot taşlama, cam, seramik, diş teknisyenliği, madencilik, inşaat gibi sektörlerde ağırlıklı olarak kullanılan kumlama tekniğinin uzun süre solunması sonucunda işçilerin can güvenliğini ve sağlığını tehdit ettiğini ve tedavisi olmayan silikozis hastalığının sadece koruyucu önlemler alınarak önüne geçilebildiğini vurguladı. “Önceliğimiz, tüm iş yerlerinde yeterli güvenlik önlemlerinin alınması, riskin en aza indirilmesi, gerekli denetimlerin sıklıkla yapılması ve hastalığın oluşmasının engellenmesidir” diyen Beko, halen hasta olan emekçilerin gerekli tedavilerinin ivedilikle yapılması, sosyal güvencelerinin sağlanması ve hastalığın ilerlemesinin önüne geçilmesi için acil adımların atılması gerektiğini ifade etti. HÜKÜMETİN ÇÖZÜM BULMASI ŞART Silikozisin önlenmesi için iş yeri hekimi ve iş güvenliği uzmanlarının iş yeri kadrosunda değil devletin kadrosunda çalışmaları gerektiğini belirten CHP’li Beko, “Böylece tarafsızlıkları sağlanmalıdır. Ceza davalarının işleyişi aşamasında, suç duyurusu şartı kaldırılmalı, kişinin şikayeti aranmaksızın derhal soruşturma başlatılmalıdır. Maddi manevi tazminat davalarında ise, sigortalı çalışmış ve silikozise yakalanmış işçilerin kusur tespitleri için ciddi mekanizmalar oluşturulmalıdır. Eğer bir sektörde silikozis önlenmesi için önlem alınamıyorsa, hiç tereddüt etmeden o işletmeyi devletin kapatması gereklidir. Hak aramanın kolaylaştırılması, hakkını ararken insanların mağduriyetini önleyerek sağlanmalıdır. Bu mesleki hastalıktan tamamen kurtulmak, hastalıkla mücadele eden kardeşlerimi rahatlatmak için bu işin peşini bırakmayacağım! Silikozis sebebi ile işini kaybetmiş, iş bulamayan emekçi kardeşlerim var. Onların yaşadıkları sorunları gündemde tutacak, anlatacak ve çözüm talep edeceğim” diye açıklama yaptı.
27 KANİ BEKO 18 Ağustos 2018 Kani Beko teşekkür için bini aşkın kişiyi ağırladı Teşekkür kahvaltısını elleriyle servis etti Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekili Kani Beko, Karaburun, Balçova ve diğer ilçelerden ilçe örgütleri ve vatandaşlar ile Mordoğan’da kahvaltılı bir toplantıda bir araya geldi. Bine yakın kişinin ağırlandığı, yüzlerce DİSK Emekli-Sen üyesinin de katılımıyla şölene dönüşen ‘teşekkür’ toplantısında çok sayıda emekli de DİSK Emekli-Sen’e üye oldu. 24 Haziran seçimlerinde ilçe örgütleri ve halkıyla geçirdikleri verimli çalışmalar için teşekkür etmek isteyen CHP’li Beko’yu çeşitli ilçelerden ilçe örgütleri, Karaburunlular ve yüzlerce DİSK Emekli-Sen üyesi de yalnız bırakmadı. Bine yakın kişinin buluştuğu kahvaltılı teşekkür toplantısında tezgahın başına geçen İzmir Milletvekili Kani Beko katılanlara boyozlu, karpuzlu kahvaltı servisini elleriyle yaptı. BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR Seçim çalışmalarına katkı sağlayan, yanlarında olan, gönülden destek olan herkese teşekkür eden Beko, “24 Haziran genel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde Karaburun ve Mordoğan’ın köylerini karış karış bu gün bu kahvaltıda bir araya geldiğimiz değerli arkadaşlarımızla dolaştık. Diğer ilçelerden de toplantımıza katılan, birlikte çalıştığımız değerli arkadaşlarımız bizi yalnız bırakmadı. Karaburun’da ve diğer ilçelerde bu özverili dostlarımla birlikte CHP olarak güzel sonuçlar aldık. CHP İl Başkan Yardımcımız Sedredil Çoşkuner CHP İlçe Başkanımız Bülent Çumçum’a, Karaburun Belediye Başkanım Ahmet Çakır’a, Kadın Kollarımıza, Gençlik Kollarımıza, bizimle köy köy dolaşan, gönül bağı kuran herkese bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu özverili destekten dolayı onlarla bayram öncesi böyle güzel, güneşli bir Mordoğan sabahında bir araya gelerek kendilerine teşekkür etmek istedim. Birlikten kuvvet doğar, biz bu birlikteliğimizle yeni seçimlere daha da kuvvetli gireceğiz” diye konuştu. ÇOK VERİMLİ BİR DÖNEM GEÇİRDİK CHP Karaburun İlçe Başkanı Bülent Çumçum da tüm ilçe örgütü adına Kani Beko’ya teşekkür etti. Çumçum, “Sayın vekilimiz ile seçim öncesi köy köy dolaştık hatta hızımızı alamadık Balıklıova’ya da girdik Urla İlçe Başkanımızla görüşerek. Çok güzel bir çalışma dönemi geçirdik” diye açıklamada bulundu. Karaburun Belediye Başkanı Ahmet Çakır de verimli bir seçim döneminin ardından hem Karaburun ve Mordoğan örgütü hem de İzmir’in çeşitli ilçelerinden gelen misafirlere ev sahipliği yaptıkları bu geniş katılımlı toplantıdan büyük memnuniyet duyduklarını dile getirerek CHP İzmir Milletvekili Kani Beko’ya teşekkür etti.
28 KANİ BEKO 19 Ağustos 2018 Süperpak işçilerinin grevine destek veren CHP’li Kani Beko: Krizin faturasını yaratanlar ödemelidir! Selüloz İş Sendikası’nda örgütlü İzmir Torbalı’daki Süperpak işçilerinin grevlerinin 59. gününde düzenledikleri dayanışma etkinliğine katılan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, \"Krizin faturasını yaratanlar ödemelidir\" diyerek faturanın işçilere ödetilmek istendiğini vurguladı. Selüloz İş Sendikası'nda örgütlü Torbalı’daki Süperpak işçileri grevlerinin 59. gününde dayanışma etkinliği düzenledi. Etkinliğe Form Mukavva, Dr Oetken, Japar İmpo Motor, Polkima, Yatsan işçileri, DİSK Genel-İş, TEKSİF İzmir Şube Başkanı Faruk Aksoy, Türk-İş İzmir 3. Bölge Temsilcisi Süleyman Yıldırım, CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ESP, SGDF katıldı. Grevlerinde iki ayı geride bırakan Süperpak işçileri taleplerinin gayet insani talepler olduğu ve patronun bu talepleri hiç görmemesi üzerine toplam üç fabrikada 240 işçinin greve gittiğini ifade etti. FATURA İŞÇİLERE ÖDETİLMEK İSTENİYOR Dayanışma etkinliğine katılarak işçilere destek veren CHP İzmir Milletvekili Kani Beko ekonomik krize değinerek hükümete yüklendi. “Krizin faturasını işçiler değil krizi yaratanlar ödemelidir. Patronun sıfır zam dayatması AKP hükümeti tarafından yaratılan dayatmacı patron zihniyetinin ürünüdür. Bugün dolar 7 TL’nin üzerine çıkmış, işçinin cebine giren maaş 3’te birine inmiştir. Zam örgütlü işçilerin en büyük hakkıdır. Ancak verilen sözlerin tutulmaması, işçilerin patronla görüşme taleplerinin kabul edilmemesi, bu sömürü anlayışı işçilerimizi iki aydır greve zorlamaktadır ” dedi. Beko, krizin faturasının işçilere ödetilmek istendiğini vurguladı. PATRONA ‘MASAYA OTUR’ ÇAĞRISI Patronun sıfır zam dayatmasına karşı üç fabrikadan 240 işçinin kararlı duruşuyla greve çıkmalarının işçi örgütlenmesi adına önemli olduğunu belirten CHP’li Beko, “Direnişleri karalılıkla devam eden Süperpak işçileri talepleri karşılanana kadar grevlerini devam edecek. Süperpak patronuna çağrı yapıyorum; masaya oturup işçilerin taleplerini karşılayın ve bu grev son bulsun. Bu süreçten her koşulda kazanan örgütlü işçi sınıfı olacaktır. İktidarın patronları verdikleri sonsuz talan hakkını işçiler üzerinden kullanmak sizlere uzun vadede hiçbir şey kazandırmaz. İktidarlar değişir ama emek kalıcıdır. Biz tüm direnen işçilerimizin hem alanda hem de Meclis’te sesi olup onlara destek olmaya devam edeceğiz” açıklamalarında bulundu. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Süperpak işçilerinin direnişini selamlayarak “işçilerinin örgütlülüğünün önemini bir kez daha gördük” dedi.
29 KANİ BEKO 25 Ağustos 2018 Ülke iflas etmeden önlem alınmalı! Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, bayram boyunca yaptığı ziyaretlerde gündemin doların yükselişi ve ekonomik kriz olduğunu belirterek, “İşten çıkarmalar artıyor. AKP iktidarı ülke iflas etmeden yarattığı krizi bitirecek önlemi almalı!” dedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, bayram boyunca ilçe bayramlaşmalarına katıldı, köy köy, mahalle mahalle bayram ziyaretleri yaptı. Vatandaşın bayram gündeminin ekonomik kriz olduğunu söyleyen Kani Beko, vatandaşlarla yaptığı sohbetlerde özellikle işçilerin krizin faturasının kendilerine çıkarılacağı ve işten atılma korkusu yaşadıklarını aktardıklarını söyledi. “AKP’nin yarattığı ekonomik kriz, rant ve talan politikaları nedeniyle yandaş şirketleri, büyük sermaye gruplarını vurmadı. İşçi, emekçi sınıfını vurdu” diyen Beko, “Tükettiğimiz her şey doların yükselişiyle zamlandı. İşverenlerin krizin yükünü işçi ve emekçilere yükleme alışkanlıklarından dolayı işten çıkarmalar başladı ve artarak devam edecek. Önümüzdeki aylarda bir çok firmanın iflas ve konkordato bildirerek fabrika kapatma yoluna gideceği biliniyor. Emperyalist politikaları sonucu sadece İzmir’de 2500 işçinin işten atıldığı bilgisini alıyoruz. Delphi, Makro gibi büyük üreticiler kapısına zincir vurdu. Söke’de büyük bir tekstil fabrikası kapandı ve 750 işçi işsiz kaldı. Kriz yakında kamuya da yansıyacak ve maaşlar ödenememeye başlanacaktır. Hazine ve Maliye Bakanlığının yeni dönemde belediye bütçelerinden yapacağı yüzde 30’luk kesinti işçilerin sırtına ek yük bindirecektir” diyerek durum değerlendirmesi yaptı. BU KRİZ GAYET YERLİ VE MİLLİDİR! Bu kriz ortamında görüştükleri işçilerin en büyük korkusunun ekonomik krizin faturasının kendilerine ödetileceği olduğunu yineleyen Beko şunları söyledi: “Krizin nedenini hükümetin politikalarına değil, uluslararası konjonktüre ve ABD ile yaşanan krize bağlayan işçi dostlarımız da var. Bu emekçi dostlarımızın ABD ve AB’ye karşı vatan savunması yapılması gerektiği inancıyla, bu süreçte gerekirse daha az tüketmeyi, iki değil bir ekmek yiyerek ülke için fedakarlık yapmayı istediklerini biliyoruz, duyuyoruz. Bu arkadaşlarıma, işverenlerin borçlarını silecek kadar günlük, basit ve rant ekonomisine dayalı bir ekonomi politikasının sonucu olarak bu krizin gayet yerli ve milli olduğunu hatırlatmak istiyorum. 16 yıldır iktidarda olan AKP, üretime yönelik hiçbir teşvik yapmayarak, inşaat sektörü gibi ranta dayalı ve hızlı para kazanma sektörlerini büyüterek, ekonomi politikalarını günübirlik ve birilerini zenginleştirmeye yönelik yaparak, özelleştirmelerle üretimi sıfırlayarak, ülkeyi peşkeş çekerek bu krizi yaratmıştır. İşverenlerin borçlarını silerek, onlara her türlü kamusal alan talanını açarak işçilerin üzerinden kriz yönetimine izin verirseniz bu ülke iflasın eşiğine gider! Acilen üretime yönelik eylem planlarının yapılarak tüketim toplumundan üreten bir topluma dönüşümün önü açılmalıdır. İnşaat sektörüne değil üretim sanayisine teşvikler verilmeli, ekonomik paketler bu mantıkla çıkarılmalıdır.”
30 KANİ BEKO 29 Ağustos 2018 CHP’li Beko’dan mahalle arkadaşlarına davet CHP İzmir Milletvekili Kani Beko büyüdüğü Karşıyaka Şemikler Fikri Altay Mahallesini ziyaret etti, 8 Eylül Cumartesi günü onları birlikte Mandalina Parkı’nda kahvaltı yapmaya davet etti. Esnafın ekonomik kriz yakınmasına boks eldivenlerini giydiği spor salonunda ‘AKP’yi nakavt edeceğiz’ diyerek yanıt verdi. 24 Haziran seçimlerine hazırlanırken CHP’ye ve kendisine destek olanlarla ‘teşekkür kahvaltılarında’ buluşan İzmir Milletvekili Kani Beko, bu kez Karşıyaka’da kendi mahallesindeki vatandaşlarla 8 Eylül’de buluşacak. Sokaklarında büyüdüğü mahalleyi sokak sokak gezen, esnafının elini sıkan, kahvelerinde mahalle arkadaşlarıyla dertleşen Kani Beko, 24 Haziran seçimlerinde kendisine verdikleri destek için onlara teşekkür etti. VATANDAŞIN CEBİ EN İYİ GÖSTERGE Herkesi 8 Eylül Cumartesi günü Şemikler Fikri Altay Mahallesindeki Mandalina Parkı’nda birlikte kahvaltı yapmaya davet eden Beko, vatandaşın sıkıntısını da dinledi. Ülkenin büyük bir kriz yaşadığını dile getiren mahalle esnafı siftah yapamamaktan, artan dolar fiyatının tüm ürünlere yansımasından ve vatandaşın alım gücünün düşmesinden dert yandı. Emekçinin emeğinin yok edildiği kötü bir dönem yaşandığını dile getiren Kani Beko ise, “16 yıldır iktidarda olan AKP’nin vatandaşı, emekçiyi değil yandaşlarını koruyan, üretimi bitiren ekonomi politikalarının sonucunu yaşıyoruz. Maalesef işçimizin, emekçimizin, esnafımızın, çiftçimizin yani üreten kesimin kazandığı üç kuruşu da sıfırlayan bir ekonomi düzeni aldı başını gidiyor. Sokaktaki vatandaşın cebi en iyi ekonomik göstergedir bunu da en iyi esnaf bilir. Büyüdüğüm Fikri Altay Mahallesindeki esnaf dostlarım satışlarının düştüğünü, alım gücünün neredeyse sıfırlandığını söylüyor. AKP’nin ekonomi kurmayları ise plazalarda, masa başında hangi yandaşın nasıl daha fazla kazanacağının hesabını yapıyor. Devlet bankalarının kredileri kullandırılarak devletin malları yok fiyatına onlara satılıyor. Vergilerden muaf tutularak rekabette öne geçiriliyor. Özelleştirme adı altında devletin malları yandaşlara peşkeş çekiliyor. Vatandaş ise ekonomik çıkmazın içinde, kazandığı üç kuruşla geçinmeye çalışıyor. Üstüne üslük fabrikalarda krizin faturası işten çıkarmalarla işçilerden çıkarılıyor” diye konuştu. CHP VARSA UMUT HEP VARDIR Cumhuriyet tarihinin üreterek işçinin, köylünün, emekçinin omuzlarında yükseldiğini ifade eden Kani Beko, “Biz üretmekten, çalışmaktan korkmayan nesillerin torunlarıyız, korkmayız da. AKP bizim gibi azimli, üretken bir toplumun hızını kesemeyecektir. Fikri Altay Mahallesinde ziyaret ettiğim spor salonunda boks eldivenlerini giydim; onlar bana boks sporunu, ben de genç arkadaşlarıma AKP’yi nasıl nakavt edeceğimizi anlattım. Bu ülkenin gençleri her şeyin farkında, umut gençlerimizde. Bizler onların Meclis’teki sesi olarak sonuna kadar mücadele edecek, AKP tarafından ülkemizin içine sokulmak istenen karanlıktan kurtuluşu gençlerimizle el ele vererek gerçekleştireceğiz. Umutsuzluğa yer yok, Cumhuriyet Halk Partisi varsa umut her zaman vardır, tazedir ve yeşererek dal verir” açıklamasında bulundu.
31 KANİ BEKO 31 Ağustos 2018 CHP’li Beko: Meclis acilen toplanmalı! ‘Emperyalizmle yeniden savaşmalıyız’ 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarının ardından İzmir’in Konak ilçesi Gültepe Mahallesinde partililer ve dostlarıyla ‘teşekkür kahvaltısında’ buluşan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Meclis Ekim ayından önce acilen toplanmalı” çağrısı yaptı; ekonomik krizin önlenmesi ve emperyalizmin ülkemiz üzerindeki baskısından kurtulmak için Meclisin formüller üretmesi gerektiğini vurguladı. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, 24 Haziran seçimlerine hazırlanırken CHP’ye ve kendisine destek olan İzmirlilerle bir araya gelip onlara teşekkür etmek için organize ettiği ‘teşekkür kahvaltılarına’ bir yenisini daha ekledi. İzmir’in merkez ilçesi Konak’ın Gültepe Mahallesinde mahalleli dostlarıyla bir araya gelen CHP’li Beko, konuşmasına Gültepelilerin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kutlayarak başladı; ülkenin içinde bulunduğu durumun 96 yıl öncesini aratmadığını, fiziki bir savaş olmasa da ekonomik savaşın ülkeleri yok etme noktasına getirdiğini söyledi. KRİZ PATRONLARA İŞ YERLERİNİ YAKTIRIYOR! CHP Milletvekili Beko ekonomik krizin geldiği noktaya dikkat çekerek, “96 yıl önce Ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının emperyalizme karşı verdiği ve 30 Ağustos’ta zaferle taçlanan savaşı bugün farklı bir boyutta yaşıyoruz. Ekonomik kriz tarihimizde hiç yaşanmamış olaylara şahit olmamıza neden oluyor. Bugün işverenler, mali çıkmazdan ve işçilere tazminat ödemekten kurtulmak için iş yerlerini, fabrikalarını ateşe veriyor, yakıyor! Bu ülkenin içinde bulunduğu, insanların çaresizlikten ne yapacağını şaşırdığı bir noktada olduğunu bize gösteriyor” diye konuştu. BU MİRASA SAHİP ÇIKMAK BOYNUMUZUN BORCU! İşsizliğin ülkenin en büyük sorunu olduğunu ve tüm krizlerin yine işsizliğe çıktığını belirten CHP’li Beko, şunları dile getirdi: “Önceki gün DİSK’e bağlı Emekli-Sen ülke genelinde güzel bir eylem yaptı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni bir an önce göreve çağırdı. Bu çok yerinde bir çağrı! Ülkenin ekonomik krize doğru gittiğini herkes söylüyordu ve çok da gecikmeden kriz çıktı, şimdi de krizin daha da ağırlaşacağı, iş yerlerinin kapanacağı, işsizliğin artacağı konuşuluyor. Meclis bir an önce toplanmalı ve acil önlemler alınmalı. Derdimiz bu topraklarda yaşayan herkesin işi olsun, aşı olsun. Meclis açılma tarihi olan Ekim ayından önce açılmalı ve işsizliğe bir an önce çare aranmalı. Bu ülkeye sahip çıkmak en birinci görevimiz. Çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini ipotek altına almak isteyen Amerika’ya, İngiltere’ye, Fransa’ya kısacası emperyalist güçlere izin vermeyeceğiz. 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı kazananlar nasıl bu ülkeyi bağımsız, demokratik, sosyal, laik, hukuk devleti haline getirdilerse bizlerin de boynumuzun borcu olan bu mirası korumamız ve buna müdahale etmek isteyenlere tüm gücümüzle karşı çıkmamız gerekiyor.”
32 KANİ BEKO 4 Eylül 2018 CHP’li Kani Beko, sabit ilaç kurunu AKP iktidarına sordu: Sağlıktan kaç para kâr edeceksiniz? CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Sağlık Komisyonu Üyesi Kani Beko, ekonomik krizle ortaya çıkan ilaç skandalını Meclis gündemine taşıdı. Beko, “2.69 liralık sabit kurla devlet ilaçtan tasarruf yapacak öyle mi? Kaç para kâr edilecek? Yaşamın temeli yol, köprü değil sağlıktır. İnsan sağlığı üzerinden tasarruf olmaz!” dedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Sağlık Bakanının cevaplaması istemiyle TBMM’ye sunduğu soru önergesinde euro kurunun 7 lirayı görmesiyle Sağlık Bakanlığı’nın ithal ilaçlar için uyguladığı 2.69 liralık sabit kur tarifesinin büyük mağduriyetlere sebep olduğunu vurguladı. İlaç firmalarının yüksek euro kuru nedeniyle kar edemedikleri için birçok hasta için hayati öneme sahip ilaçları getirmediğini ve ülkede büyük bir ilaç sıkıntısı yaşanmaya başlandığını belirten Beko, “Sağlıktan tasarruf adı altında AKP iktidarının 2.69’a sabitlenen euro kuru tam bir fiyaskodur. Sağlık hizmeti vergisini ödeyen vatandaşımın en temel sosyal hakkıdır ve devlet bunu ‘kâr’ ya da ‘tasarruf’ etmeyi düşünmeden vermek zorundadır. Ama rant ekonomisine kollarını açan, yollarıyla, köprüleriyle övünen AKP iktidarı sağlıktan tasarruf etme derdindedir. Soruyorum, insan hayatını riske atarak kaç para kar edeceksiniz? Yollara, viyadüklere, köprülere harcanan paranın haddi hesabı yokken sağlığa ayrılan bütçenin kısıtlanması çok acı. Garibanın para verip de geçemediği o yolların, köprülerin, tüp geçitlerin sağlık sorunlarının arttığı ve çözüm bulunamadığı bir coğrafyada hiç anlamı kalmıyor. Bu ülkenin insanları bir tarafta hastalıkla uğraşırken bir tarafta da yurtdışından ilaç getirtmekle vakit harcıyor. AKP’nin ülkeye 16 yılda getirdiği nitelikli sağlık hizmeti anlayışı işte bu” diye konuştu. RUHSATSIZ İLAÇ SKANDALINA DİKKAT ÇEKTİ Meclis gündemine sunduğu soru önergesinde “euro kurunun 7 lira olduğu bu ağır kriz koşullarında, ilaç ithalatının 2.69 liradan sürdürülmesi mümkün müdür? Ülkemizdeki ilaçların yarısından fazlasının ithal olduğu bilinmekteyken hasta mağduriyetleri nasıl aşılacaktır? Ortaya çıkan zarar nasıl karşılanacaktır?” sorularına cevap isteyen CHP’li Beko, bu durumun ülkeye ruhsatsız ilaç girişini de başlattığına dikkat çekti. Beko, kendi imkanları ile ilaç temin edemeyen hastalar için hayati risk sürmekteyken, bir başka risk alanını oluşturan ve ruhsatsız olarak Türkiye’ye giren ilaçların denetiminin yapılıp yapılmadığını sordu. “Yaşamın temeli sağlıktır ve sağlıktan tasarruf olmaz!” diyen CHP’li Beko, “2.69 liralık sabit kur ısrarınız nedeniyle ilacına ulaşamayan ve tedavileri aksadığı için sağlık sorunları yaşayan vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek için acil bir çözüm planınız var mıdır?” sorusuna da cevap istedi.
33 KANİ BEKO 6 Eylül 2018 Hazinenin açığını işçinin alın teri kapatacak! AKP, işçinin alın terine de gözünü dikti! İşsizlik Fonu talana açılıyor! CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, iki bakana sunduğu soru önergeleri ile ‘İşsizlik Sigorta Fonunu’ Meclis gündemine taşıdı. Fonun hazinenin ‘tek hesap’ sistemine devrildiğini ve yasaya göre “Fon gelirleri işsizler haricinde hiçbir maksat için kullanılamaz” hükmüne rağmen kamuya açık hale getirildiğini belirten CHP’li Beko, “Bu işçinin hakkını çalarak yapılan apaçık bir soygundur. Hazinenin açığını işçinin alın terinin ürünü olan fon kapatacak!” dedi. İşsizlik Sigorta Fonunun “tek hesap” adı altındaki havuza devredilmesinin esas amacının ne olduğunu Hazine ve Maliye Bakanı’na soran CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, fonun işsizler yerine nerelere kullanıldığını ise Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanına yöneltti. 9 Ağustos 2018 tarihindeki kararla İşsizlik Sigorta Fonunun Hazinenin ‘tek hesap’ havuzuna aktarıldığını hatırlatan Beko, “Yasaya göre ‘Fon gelirleri işsizler haricinde hiçbir maksat için kullanılamaz’ hükmüne rağmen sanki kamuya aitmiş gibi hazineye aktarılmıştır. İşçinin ve emekçilerin alın terinin ürünü olan fon, emeğin korunması için oluşturulmuştur. İşçi, işveren ve devletin katkılarıyla oluşan fon 125 milyarlık rakamla anlaşılan hazinenin açığını kapatmada önemli bir meblağ olarak görülüyor. OHAL dönemi, ekonomik kriz derken kapatılan iş yerleri, fabrikalar ve işsiz kalan yurttaşlarımız sefalet içindeyken onlardan kesinti yapılarak oluşan fonun ne amaçla oluşturulduğu ortada; Damat Berat’ın hazinesinin açık vermesi durumunda kurtarıcısı olacak. ‘Tek hesap’ Sayıştay denetiminden de muaf olduğu için hesap veren de olmayacak! Yani fon ‘ye kürküm ye’ hesabına dönüşecek” açıklamasında bulundu. FONDAN HARCANAN PARALAR NEREDE? Hazine ve Maliye Bakanı’na tek hesaba geçen fonun ne kadarının kullanımının hedeflendiğini ve fona bu paraların ne zaman iade edileceğini soran CHP’li Beko, fondan bugüne kadar harcanan paraların iade edilmediğini belirterek şu bilgileri paylaştı: “Sayıştay tarafından raporlanan ve 2013 yılından bu yana nereye harcandığı açıklanmayan 553 milyon lira hala bir sır. Ne olduğu, nerede olduğu, kimin aldığı bir türlü açıklanmadı da bulunamadı da! Fondan GAP İdaresi'ne 11.5 milyar lira aktarıldığı biliniyor. AKP hükümeti ‘ödünç alındı, geri ödenecek’ dedi de ne zaman? Gerçekten GAP'a harcandığını bilen de yok! OHAL kararnamesi ile çıkan sermayeye teşvik ile 2017 yılı sonuna kadar işe alınacak her ilave işçi için, fondan işverenlere sigorta prim desteği verildi. Bu süre içinde fondan kaç TL teşvik verildi? Kaç işletme bu kapsamda kaç kişiyi istihdam etti? Bir de iş başı eğitim parası adı altında işverene aktarılan paralar var. 12 milyar lira olduğu bilinen bu paralar hangi işverene verildi? Kimi kim eğitti?” BU KARANLIK ADIMLARIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM! CHP’li Beko, AKP’nin ülkede giderek kendini gösteren ekonomik kriz karşısında kalıcı adımlar yerine tek seferlik kaynak yaratma gibi geçici adımlar attığını ve bunun son olarak
KANİ BEKO 34 İşsizlik Fonunu talana başlamasından anlaşıldığını belirtti. Fonun AKP'nin bulduğu can simidi olduğunu söyleyen Beko, “Bugün Türkiye, ortak birikimler elden çıkarılarak, haksız uygulamalara kapı aralanarak ve ülkenin geleceği AKP iktidarlarının sürdürülmesi adına riske edilerek yönetiliyor. Fonun sözde kullanımını artıracak düzenlemeler yapıyormuş gibi görünerek, fonda biriken emekçinin parasını talana niyetlenen AKP yönetiminin yapması gereken, ülkeyi getirdiği siyasal ve ekonomik çifte kriz eşiğinden, tekrar hukukun üstünlüğüne dayalı demokratik bir yönetim ve üretime dayalı bir modele geçiş için acil adımlar atmaktır. Ancak bunların yerine AKP, zaten bir süredir istihdam artışı desteği gibi bahanelerle talan edilmekte olan ve tek seferlik kaynak niteliğindeki İşsizlik Fonunu gözüne kestirmiştir. Emekçilerin son sığınağı konumundaki İşsizlik Fonuna dönük bu karanlık adımların takipçisi olacağız.”
35 KANİ BEKO 10 Eylül 2018 CHP’li Beko, Sağlık Bakanına sordu: Meslek Hastalıkları Hastanesi hangi gerekçe ile kapatılıyor? İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesinin kapatılmasını Meclis gündemine taşıyan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, “İşçilerin çalışma koşullarından kaynaklı hastalıkları sürekli artarken ve birçok ilde yenilerinin açılması konusunda talepler varken yıllardır hizmet veren hastane hangi gerekçe ile kapatılıyor? diye Sağlık Bakanına sordu. İşçi sağlığıyla ilgili çok önemli bir konuya dikkat çeken ve bu konuyu TBMM gündemine taşıyan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, “Yenilerinin açılması gerekirken zaten sayısı ülke genelinde üç tane olan ve yılda 600 bin işçinin tedavi gördüğü Meslek Hastalıkları Hastanelerinden İstanbul’dakinin kapatılması çok vahim bir sağlık skandalı. Çünkü işçiler çalışırken kullandıkları iş aletlerinin, kullanılan ham maddenin, ham maddenin dönüşmesi sürecinde ortaya çıkan gaz, toz, gürültü gibi etkenlerin tehdidi altında kalıyor. Uzun çalışma saatleri ve içinde bulunulan çalışma koşulları da benzer bir biçimde işçinin sağlığını sürekli olarak olumsuz etkileyen faktörlerdir. Bu nedenle de yapılan işle sağlık arasında doğrudan bir ilişki olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. İşçinin meslek hastalığına yakalanınca bir taraftan da işveren tarafından işten atılmakla tehdit edildiği gerçeğini unutmadan onların en azından hastalandıklarında devlet olarak yanlarında olmak en büyük sorumluluktur. Ülkemizde faaliyet göstermekte olan Ankara, Zonguldak ve İstanbul'daki meslek hastalıkları hastanelerinde işçilerin tedavileri yapılmaya çalışılmaktayken, Temmuz 2018’de İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi kapatılmıştır” açıklamasında bulundu. YENİLERİNİN AÇILMASI GEREKİRKEN… Sağlık Bakanının yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde “İstanbul Meslek Hastalıkları Hastanesi hangi gerekçe ile kapatılmıştır?” sorusuna yanıt isteyen CHP’li Beko, Kocaeli, Diyarbakır ve milyonlarca işçinin istihdam edildiği Ege Bölgesinin bir bileşeni olan İzmir de dahil birçok ilde yenilerinin açılması konusunda talepler bulunmaktayken hangi gerekçeyle bu kararın alındığını, kapatılan hastanede görev yapmakta olan uzman personel kadrosunun durumunu, yılda en az 600 bin kişinin tedavi gördüğü bu hastanelerde yeterli uzman personel istihdamının yapılıp yapılmadığını, hangi tıp fakültelerinde meslek hastalıklarının tanı ve tedavisi için eğitim verildiğini, ülkemizde meslek hastalığı – iş kazası oranının istatistiksel verisini ve bu tespitin hangi verilere dayanılarak, hangi uzmanlar tarafından yapıldığını da sordu.
36 KANİ BEKO 17 Eylül 2018 ‘AKP’nin kindar nesil projesi hız kesmiyor!’ “Tarih kitabına ‘kindar nesil’ molası!” CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, ders kitabına konu olan Gezi Parkı Direnişi’nin gerçeklikten uzak ideolojik yönelimle yazılmış olduğunu belirterek, “Gezi Direnişinin uluslararası bir komplo olduğu iddia edilirken, yurttaş haklarını hiçe sayan, temel haklar karşıtı bir biçimde yazılmış bu tarih ders kitabı ile AKP kindar nesil projesine devam ederken gençlere kendince bir tarihi empoze etmeye çalışıyor” dedi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Milli Eğitim Bakanı tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM’ye sunduğu önergesinde, MEB tarafından bu yıl 12. sınıflar için hazırlanmış ‘Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi’ isimli ders kitabının 270 ve 271. sayfalarındaki Gezi Parkı Direnişi ile ilgili bölümü sordu. Tarih kitabında ‘tarihsel hatalar’ yapıldığını kaydeden Beko, “Kitabın iddiası Gezi Parkı Direnişinin uluslararası bir komplo olduğu şeklinde. Gezi direnişi ‘Hükümetten rahatsızlık duyan ve eylemleri organize eden kesimler, hükümetin ekonomik ve demokratikleşme alanında attığı adımların kendi ayrıcalıklarını sonlandırmasından hoşnut değildi’ cümleleriyle anlatılıyor ve eylemlerin farklı sermaye gruplarının iş birliği ve yabancı istihbarat güçlerinin etkisinde yapıldığı iddia ediliyor. Yurttaş haklarını hiçe sayan, demokratik toplumsal mücadeleyi kriminalize etmeyi amaç edinmiş ve temel hak karşıtı bir tutumla hazırlanmış bu kitap ders kitabı olarak dağıtılmıştır. Kitapta tarihin olgusal gerçeklerinden uzak, ideolojik yönelimle yeniden yazılma çabası olduğu ise açıkça görülüyor” ifadelerini kullandı. KİTAP, MEB’İN YÖNETMELİĞİNE AYKIRI! Kitabın müfredattan kaldırılması gerektiği vurgusunu yapan CHP’li Beko, şunları söyledi: “AKP’nin, 4+4+4 eğitim sistemiyle yapmayı amaçladığı gerici, dinci ve kindar nesil projesinin bir örneği; en küçük hak mücadelesini dahi terörize etme çabalarından biridir. Bugün gelinen nokta; hükümetin maddi manevi her türlü baskısını üzerinde hisseden yurdun her yerinden kendiliğinden sokaklara dökülen halkın, işçinin, emekçinin taleplerini hiçe sayan bir anlayışın ders kitabına yansımasıdır. Kabul edilir bir tarafı yoktur. Bakanın soru önergemde de belirttiğim gibi; bu kitabın hangi kriterlere göre ders kitabı olarak belirlendiği ve öğrencilere dağıtımı yapıldığını kamuoyuna açıklaması lazım. Çünkü kitapta yer alan ifadeler, Milli Eğitim Bakanlığı Ders Kitapları ve Eğitim Araçları Yönetmeliğinin, Ders Kitaplarının Nitelikleri bölümünde yer alan ‘Temel insan hak ve özgürlüklerini destekleyen ve her türlü ayrımcılığı reddeden bir yaklaşım sunar’ ilkesine aykırılık içermektedir. Müfredata uygunluğu denetlenmiş midir, içerik denetimi yapılmış mıdır? AKP’nin müfredatı siyasal ve ideolojik olarak gericileştirmesi, bilime ve aydınlanmaya karşıt yönde ilerletmesi ortadayken kitapta toplumu ayrıştıran, yanlı ifadelerin kullanılması hangi gerekçeyle kabul edilmiştir? Bu yanlışın fark edilmesi ve bu kitapların müfredattan çıkarılması için bu soruların yanıtlanması gerekmektedir.”
37 KANİ BEKO 7 Ekim 2018 İKİ BUÇUK MİLYON GENÇ KAYIP! CHP İzmir Milletvekili Kani Beko’nun önderliğini yaptığı ‘dayanışma kahvaltıları’ bu kez Karabağlar’da kendisinin de ikamet ettiği Muammer Akar Mahallesi’nde gerçekleşti. Beko yaptığı konuşmada Türkiye’deki işsiz gençler gerçeğini gözler önüne serdi; “İki buçuk milyon genç asgari ücret yetmediği için sigortasını maaşına ekleterek kaçak çalışıyor. Bu gençlerimiz kayıp!” dedi. Milletvekili seçildiğinden bu yana her cumartesi bir mahallede kahvaltılı toplantı ile vatandaşla buluşan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, bu kez 40 yıldır oturduğu mahalledeki komşularıyla bir araya geldi. Geçtiğimiz hafta Çeşme’de Çeşme Belediye işçileriyle bir araya gelen Beko, önümüzdeki Cumartesi ise Kemalpaşa’da ilçe sakinleri ile buluşacak. Muammer Akar Mahallesi’ndeki Nisa Serezli Parkında Karabağlar Belediyesi’nin organize ettiği kahvaltılı dayanışma toplantısına çok sayıda mahalle sakini ve Beko’nun yanı sıra Karabağlar Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu, CHP İlçe Başkanı Ali İhsan Yıldız, CHP İzmir Milletvekilleri Özcan Purçu ve Bedri Serter katıldı. İKİ BUÇUK MİLYON GENÇ NEREDE? Yaptığı konuşmada ülkedeki işsiz genç gerçeğini gözler önüne seren İzmir Milletvekili Beko, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Beko, “Ülkede ekonomik kriz devam ederken, ülke açlık, işsizlik, sefaletin pençesindeyken, işverenler vergi, sigorta, kıdem tazminatı vermemek için fabrikalarını yakarken gençlerimizin durumu ve işsizliğin boyutu korkunç! DİSK Genel Başkanı iken Türkiye’de 2 buçuk milyon gencin nerede olduğunu 1 yıl boyunca araştırdık. Üniversiteleri bitiren, askerliğini yapan bu gençlerimiz işverenlerle asgari ücretin sigortasını ve vergisini de bana ver diye pazarlık yapıyor. 2 buçuk milyonunun üzerinde genç tehlikeli ve riskli işlerde çalışıyor. Bu gençler kayıp! Ben bunu bakana defalarca söyledim, bunlar bizim çocuklarımız, geleceğimiz arkadaşlar. Bir başka şey; evet ekonomik kriz var. Ekonomik kriz varsa parti ayrımı yapmaksızın mecliste 5 partinin ekonomistleri bir araya gelir bir çıkış yolu bulur. İkincisi Ekonomik Sosyal Konsey var, toplarsınız konseyi ve ‘ülke neden bu hale geldi, çıkış yolu nedir’ diye tartışır, konuşursunuz. Biz bunları defalarca söyledik ama Recep Tayyip Erdoğan’ın yaptığına bak! 16 bakanlığı Amerikalı bir şirkete bağladı, tasarruf yaptırarak ekonomiyi toparlayacak ve biz bu krizden kurtulacağız. Kafa yapısı bu!” dedi. SİZ ATATÜRK İLKELERİNDEN ŞAŞTINIZ VE… Cumhuriyet ilkelerinden şaşmanın faturasının ülkeyi bu hale getirmek olduğunu savunan CHP’li Beko, sağ partileri sert bir dille eleştirdi. Beko, “Ben 65 yaşındayım sağ partilerden başka iktidar yüzü görmedik. Türkiye’nin yakasından bu sağcılar düşmedikçe Türkiye’de eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış ve kardeşlik olmaz! Eğer siz bir gün Türkiye’nin yakasından düşerseniz Türkiye’de işsiz olan arkadaşlarımızın işi olur, Türkiye demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olur. Sizin olduğunuz yerde karanlık bir Türkiye olur. Türkiye’de yaşayan 82 milyon insan bunu hak etmiyor. Siz Cumhuriyet Halk Partisinin kurmuş olduğu cumhuriyet ilkelerinden şaştınız. Mustafa Kemal’in ilkelerinden şaştınız ve memleketi bu hale getirdiniz!” ifadelerini kullandı.
KANİ BEKO 38 SAĞI-SOLU BIRAKALIM, ÜLKE GERÇEKLERİ ORTADA! Bir yanda sarayların sayıca artmasını bir yanda ise işsizliğin artmasını eleştiren ve rakamlarla örnekler veren CHP’li Beko, “Muammer Akar Mahallesindeki komşularım” diye seslendiği kalabalığa şunları iletti: “Bırakalım sağı- solu, Ankara’da 1100 odalı bir saray var, 3000’e yakın işçisi, 1 dakikada 1603 lira gideri olan bir saray. Marmaris’e ben gittim gördüm, 100 sanıyordum ama 300 odalı bir saraycık var, orada bu inşaat için binlerce çam ağacı kesildi. Geçen hafta Urla Zeytineli’ne kurtuluş etkinlikleri davetine gittim, bir de aşağıları dolaştığımda Erdoğan’ın orada da saraycıkları var. İstanbul’un bir tarafını Abdullah Gül, bir tarafını Recep Tayyip Erdoğan sarayları paylaşmışlar. Bu da yetmedi arkadaşlar 450 milyar dolarlık bir de uçak sarayı var. Bugün emeklilerimiz açlık sınırı altında yaşıyor, 7 milyon işsiz var, 300 bine yakın ataması yapılmayan öğretmen var, ataması yapılmadığı için intihar ediyorlar. 7 milyon işsizin 3 milyona yakını üniversite mezunu. Hatırlarsınız Erdoğan uluslararası sermayeyi bir araya getirdiğinde OHAL’i sizin için ilan ettik dedi. OHAL’i ilan ettiği günden bu yana 15 bine yakın işletme maalesef kepenklerini indirdi. Dolayısıyla bugün OHAL işverenlere de yaramadı! Eğer siz Mustafa Kemal’in ‘Yurtta sulh dünyada sulh’ sözünü benimsemezseniz ve Türkiye’de Ortadoğu’da, Avrupa’daki bu ilişkilerle devam ederseniz bu ülkeyi felaketin eşiğine sürüklersiniz. Bugün 52 ülkeyle ekonomik ve siyasi anlamda ilişkilerimiz bozuk. Fabrikalarda üretiyoruz ama ihraç edemiyoruz, cari açık 100 milyar doların üzerinde. Cari açık açlık, sefalet, işsizlik demek. Bu nedenle de yerli ve yabancı sermayenin yatırım yapmasını istiyorsanız anti demokratik Anayasa yerine Eşitlikçi Demokratik Laik Sosyal bir Anayasa’yı mutlaka yapmalıyız çünkü kurum ve kuruluşlar saraya değil Anayasaya güvenmek ister!”
39 KANİ BEKO 12 Ekim 2018 CEZAEVİNDE BULUNAN 3. HAVALİMANI İNŞAATI İŞÇİLERİNDEN MEKTUP VAR! SENDİKAL FAALİYET SUÇ DEĞİL HAKTIR! Değerli Basın Mensupları, Sevgili Mücadele Arkadaşlarım, Bugüne kadar aralarında DİSK/Dev Yapı-İş Genel Başkanımız Özgür Karabulut’un da olduğu 35 işçi ve sendikacı tutuklandı. Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut, iş cinayetlerinde katledilen, maaşları doğru düzgün ödenmeyen, bedenleri tahtakurularına yem edilen 3. Havalimanı işçilerinin haklı mücadelesini yürütmüştür. Sendikasının, inşaat işçilerinin ve anayasanın kendisine verdiği sendikal görevleri yerine getirmiştir. Bir sendika Genel Başkanının bu görevlerini yapması suç olamaz. Dev Yapı-İş Genel Başkanının, DİSK Genel Merkezi önünden gözaltına alınmasının ardından tutuklanması tamamıyla hukuksuzdur. Özgür Karabulut’un adresi bellidir sendikasında faaliyetlerini sürdürmektedir. Uluslararası Sendikalar Konfederasyonu’nun yayınladığı raporda, işçilerin hakları açısından dünyanın en kötü 10 ülkesi arasında olan ülkemiz, son dönemde haklarını isteyen işçilerin ve sendikacıların tutuklanmasıyla bu konumunu sağlamlaştırmaktadır. Asıl tutuklaması gereken yılda en az 2000 işçinin ölümüne sebep olan soma da Ermenek’te toplu işçi ölümlerine yol açan patronlardır. Değerli Basın Mensupları, Sevgili Mücadele Arkadaşlarım, AKP iktidarı döneminde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri yeterince alınmadığı bilinmektedir. Nitekim yapımı sürmekte olan 3. Havalimanı projesinde de onlarca işçi arkadaşımız hayatını kaybetmiştir. En temel insan haklarını hiçe sayan uygulamaları ile bu proje, işçileri ilk gününden bu tarafa hayatları pahasına çok ağır risklerle ve çok düşük ücretlerle karşı karşıya bırakmıştır. İşçi kardeşlerimizin kamuoyuna yansıyan talepleri ve bunların karşılanmıyor oluşu ülkemiz için hem bir utanç kaynağıdır hem de içinde bulunduğumuz ağır tabloyu açıkça ortaya koyan niteliktedir. Bu taleplerin içerisinde yaşam hakkı, çalışma hakkı, seyahat özgürlüğü de dahil en temel haklar yer almakta ve sırf bu yüzden işçiler baskıya ve AKP iktidarının şiddetine maruz kalmaktadır. Unutulmamalıdır ki AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana 21 bin işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti. Bunların ötesinde yer alan ve temel insani saygınlık ilkeleri gereğince lüks olarak kabul edilemeyecek talepleri ile işçilerin 21. Yüzyılda karşı karşıya kaldıkları çalışma koşulları asla ve asla kabul edilemez. İnsan onuruna yaraşmayan koşullarıyla, kar hırsının esiri olmuş, hukuksuz ve etik dışı yöneticilerin cenderesinden işçi kardeşlerimizin acilen kurtarılması gereklidir. Görevlerinin gereğini yerine getirmeyen ilgili
KANİ BEKO 40 bakanlıkların yetkilerinin haklarında soruşturma açılmalı, işçilerin yaşamlarını ve saygın yaşam koşullarını sağlamaktan uzak işçi düşmanı ilgili şirketlere çalışma yasağı getirilmeli ve işçilerin talepleri acilen hayata geçirilmelidir. Sizlerle bu çerçevede işçi kardeşlerimizin taleplerini daha önce defalarca paylaşıldı ama ben de bir kez daha bu platformda paylaşmak isterim; 3. Havalimanında çalışan işçilerin talepleri, iş cinayetlerinin çözülmesi, bitmeyen iş cinayetlerinin sona erdirilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve bu sorunları bildikleri halde müdahale etmeyen yetkililerin işten el çektirilmesi, eyleme katılan işçilerin işten çıkarılmasının önlenmesi, işten atılmış olanların işe iadesi, maaşlarının tamamının banka hesaplarına yatırılarak elden verilmesine engel olunması, 6 aydır maaş alamayan işçiler başta olmak üzere eksik ödemelerin tamamlanması ve geçmişe dönük maaşların ödenmesi, servis sorunlarının çözülmesi ve serviste geçen sürenin mesai olarak verilmesi, yatakhanelerin ve banyoların düzenli temizlenmesi, tahtakurusu sorununun çözülmesi ve yatakların değişmesi, işçilere tedavi için gerekli sağlık malzemesinin revir tarafından sağlanması, işçi kıyafetlerinin verilmesi, işçilerin ve formenlerin aynı yemekhanede yemek yemesi ve bu taleplerin basın karşısında dile getirilerek tanınmasıdır. Bugün sırf bu talepleri dile getirdikleri için işçi arkadaşlarımız tutuklanmışlardır ve durumları hakkında ne yazık ki sağlıklı bir bilgi almak mümkün değil. Aynı şekilde onların haklarını savunmak adına yanlarında bulunan Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut da tutuklu durumdadır. Unutulmamalıdır ki; İnşaat işçilerinin insanca çalışma ve yaşama hakkını savunmak suç değildir! Dev Yapı-İş Genel Başkanı Özgür Karabulut ve tutuklanan bütün işçiler derhal serbest bırakılmalıdır! Şimdi size cezaevinden gelen bir mektubu okumak isterim…
41 KANİ BEKO 15 Ekim 2018 CHP bayrağını 30 ilçede göklere çekeceğiz CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, DİSK'e bağlı Emekli-Sen'in yeni kurulan Kemalpaşa temsilciliğinin düzenlediği 'Emek ve Dayanışma Kahvaltısı'nda yaptığı konuşmada yerel seçimlere vurgu yaptı. 12 Eylül faşist cuntasına teslim olmadıklarını söyleyen Beko, \"Önümüzdeki yerel seçimlerde de AKP'ye kesinlikle başta Kemalpaşa ve 30 ilçede, dolayısıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi'nde de teslim olmayacağız. 30 ilçede de büyükşehirde de Cumhuriyet Halk Partisi'nin bayrağını göklere çekeceğiz\" dedi. Bölüşerek tok oluruz, bölünerek yok oluruz \"PAPAZ SİYASİ KARARLA TAHLİYE EDİLDİ\" Etkinliğe Emekli-Sen Genel Başkanı Veli Baysülen, CHP Kemalpaşa İlçe Başkanı Mehmet Ayçil, Kemalpaşa Kadın Kolları, Gençlik Kolları, Emekli-Sen Kemalpaşa Şube Başkanı Sevim Dalgıç, Kemalpaşa ve diğer ilçelerden katılan Emekli-Sen üyeleri ile CHP Kemalpaşa Belediye Başkan aday adayları katıldı. Gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulunan Beko, ekonomik krizin nedeni olarak sürekli Papaz Brunson'un gösterildiğini belirterek, \"Sonuç itibariyle Papaz Brunson her gündeme geldiğinde ekonomik krizin papazdan dolayı olduğunu, işsizliğin papazdan dolayı olduğunu, cezaevinde bu kadar fazla insanın olmasının nedeninin papaz olduğunu defalarca dinledik. Çok şükür papaz siyasi karardan tahliye edildi. Papaz Brunson tahliye ediliyor da bizim suçsuz yere tutulan yoldaşlarımız neden hala cezaevlerinde? Brunson tahliye edilebiliyorsa işçiler, sendikacılar, gazeteciler, üniversite öğrencileri, milletvekilleri de tahliye edilmeli. Brunson dışarıdayken üniversitelerde eşitlik, özgürlük, demokrasi, barış ve kardeşlik istediği için 70 bine yakın öğrenci kardeşimiz maalesef cezaevinde. Okulda olması gereken 70 bin gencimizin cezaevinde ne işi var? Basın ve ifade özgürlüğü Anayasa teminatı altında olmasına rağmen gazeteciler neden cezaevinde? Eren Erdem neden cezaevinde, 3. Havalimanı işçileri ve Dev Yapı-İş Sendikası Genel Başkanı Özgür Karabulut kardeşimiz neden cezaevinde? Milletvekilleri neden cezaevinde? ifadelerini kullandı. EMİR ALDIĞIN DIŞ GÜÇLERİ AÇIKLAYACAK MISIN? Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Sadece borçlarımızı ödemek için borçlanmıyoruz. Borçlarımızın faizini ödemek için de borçlanıyoruz” sözlerini hatırlatan Kani Beko, Kemalpaşa gibi verimli topraklarda bile artık tarımın yapılmamasının sorumlusunun iktidarın tarım politikaları olduğunu savundu. “Vatandaşın adına Cumhurbaşkanı’nın cevaplamasını istediğimiz sorular var” diyen Beko, şunları söyledi: ‘Tarımı bitir, çiftçiyi borç batağına sürükle; samandan mercimeğe, canlı hayvandan ete kadar tarım ürünlerini ithal et’ diyenler dış güçler miydi? ‘Yandaşlarına Türkiye’nin en büyük ihalelerini dolar endeksli ver, ver ki dolar yükseldikçe daha fazla kazansınlar’ diyenler dış güçler miydi? Geçmişti üreten ve saygınlığı olan Mustafa Kemal’in Türkiye’sini Londra’daki bir avuç tefeciye teslim edenler dış güçler miydi? ‘Merkez Bankası’na müdahale et, bağımsız kurumların bağımsızlıklarını sonlandır, her şeyi sen belirle’ diyenler, dış güçler miydi? Artık Londra’daki tefeciler, faizi yetersiz buldukları ve sana güvenmedikleri için borç vermiyorlar. Şimdi borç almak için Katar’ın kapısını çalmaya ve yalvarmaya başladın. Yeni emirleri Katar’dan mı alacaksın?
KANİ BEKO 42 Haklı olarak “Borç alan emir alır” diyordun. Memleketi bu hale getirmek için bugüne kadar emir aldığın dış güçleri açıklayacak mısın?” \"TEK ADAM TARAFINDAN YÖNETİLİYORSUNUZ DİYORLAR\" “Türkiye freni patlamış TIR gibi” benzetmesiyle ekonomiyi değerlendiren Beko, şunları dile getirdi: “Papaz memleketine gönderildikten sonra dolar düşecek mi sanıyorsunuz? İşsizlik düşecek mi sanıyorsunuz? Açlık, sefalet, felaket bu memlekette olmayacak mı sanıyorsunuz. Ben Avrupa sendikaları konfederasyonunda görev yaptım. 5 yıl DİSK Genel Başkanlığı görevini yaptığım sürelerde bütün Avrupa'da katıldığım toplantılarda ülke anti demokratik yasalarla ve tek adamla yönetildiği müddetçe, eşitlikçi, özgürlükçü, laik, demokratik, sosyal, güvenilir bir anayasanız olmadıktan sonra yerli ve yabancı sermaye ülkenizde yatırım yapmasının söz konusu olmadığını ifade etmişlerdir. Bunu yabancılardan duymak ülkenin vahim durumunu maalesef gözler önüne seriyor. Buna artık dur demeliyiz, itibarımızı düzeltmemiz şart.” İNSAN KAÇAKÇILIĞI ULUSLARARASI BİR MESELE İzmir Adnan Menderes Havalimanı yakınlarında gerçekleşen 6’sı çocuk 22 göçmenin hayatını kaybettiği vahim kazadan duyduğu üzüntüyü dile getiren Beko, ”İnsan kaçakçılığının uluslararası bir sorun olduğuna dikkat çekti. Beko, “Türkiye’nin göçmen politikasını kapalı kapılar ardında değil dünya gündemine çekmesi lazım. Bu insanların yaşam, çalışma, ekmek, aş için çıktıkları ve ülkemizi geçiş güzergahı olarak kullandıkları bu noktada gelişmiş ülkelerin bir çözüm üretmesi gerekiyor. Bu insanlık dramına bir dur demek gerekiyor” diye konuştu.
43 KANİ BEKO 16 Ekim 2018 İNSAN TACİRLİĞİNİN SORUMLUSU KİM? CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İzmir Adnan Menderes Havalimanı yakınlarında meydana gelen, 22 göçmenin hayatını kaybettiği vahim kamyon kazasını Meclis gündemine taşıdı. İçişleri Bakanı’nın cevaplaması istemiyle önerge veren Beko, “Bu ihmal ve denetimsizliğin sorumluları kimlerdir?” diye sordu. Bir kıyı kenti olmasından dolayı İzmir’in insan tacirliği konusunda sık sık gündeme geldiğini dile getiren CHP’li Beko, “Avrupa’ya gidebilmek için insan tacirlerine, yetkisiz kişilere inanan yüzlerce göçmen ve sığınmacı ne yazık ki hayatını kaybetmekte, kaybolmakta ya da dolandırılmaktadır. Bu acı olaylardan birisi daha, ne yazık ki İzmir’de yaşanmıştır. Kasasında Yunanistan'ın Samos Adası'na gitmeyi planlayan göçmen ve sığınmacıların bulunduğu bir kamyon, sürücüsünün kontrolünden çıkarak, dere yatağına uçmuştur. Kazada, 22 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu olayların bir sorumlusu olmak zorunda ve bu sorumlular kamuya açıklanmak zorundadır. İçişleri Bakanı’ndan bu sorumluları açıklamasına yönelik cevaplar bekliyoruz” diye konuştu. ALINAN ÖNLEMLER YETERLİ DEĞİL! Avrupa Birliği ile imzalanan anlaşması sonrası Türkiye’den Avrupa’ya gitmeye çalışan göçmen ve sığınmacı sayısı ne kadar olduğu ve bu sayının anlaşma öncesine göre azalıp azalmadığına da yanıt arayan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko’nun yanıtlanmasını istediği diğer soruları şöyle: “Yaşanan kaza ile birlikte anlaşılmaktadır ki yasadışı göçün engellenmesi ve kontrol altına alınması için Sahil Güvenlik Komutanlığı’nın ve kıyı emniyetinin aldığı önlemler yeterli değildir. Bu göçmen ve sığınmacıların yasadışı yollardan geçişini engellemek adına son dönemde farklı olarak hangi önlemler alınmıştır? Tüm bu önlemlere rağmen ortaya çıkan bu ihmalin ve denetimsizliğin sorumluları kimlerdir? Bu sorumlular hakkında yasal bir işlem yapılacak mıdır? Böylesi bir kazanın tekrarlanmaması ve ortaya çıkan bu göç talebinin azaltılması adına göçmen ve sığınmacıların yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi adına bir çalışma yapılmakta mıdır?”
44 KANİ BEKO 26 Ekim 2018 CHP’li Beko, farklı ilçelerde işçilere seslendi: Yanınızda olmayan partiye oy vermeyin! Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, kahvaltılı teşekkür toplantılarına Bayındır, Buca ve Balçova’da işçilerle, partililerle ve halkla buluşarak devam etti. İşçilere seslenen Beko, “Lütfen rica ediyorum sizin yanınızda olmayan, size destek vermeyen siyasi partilere oy vermeyin, vermeyin, vermeyin!” dedi. Bayındır Belediyesi’nde çalışan işçilerle Bayındır Belediye Başkanı Ufuk Sesli ve ilçe örgütünün de katıldığı kahvaltıda bir araya gelen CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Balçova'da ise sanayi sitesi işçileriyle Balçova Belediye Başkanı Mehmet Ali Çalkaya’nın da eşlik ettiği kahvaltıda buluştu. Buca Rumeli Balkan Göçmenleri Derneği 'nin düzenlemiş olduğu etkinlikte kalabalık dernek üyeleri ile Atatürk değerleri ve ülkenin içinde bulunduğu ekonomik kriz konuşuldu. Balçova’da işçilerle yapılan toplantıda konuşan Beko, işçi sorunlarını Meclis’e taşıyacağını dile getirerek “Ben lastikçi Kani Beko’yum. Atölyelerde 20 yıl çalıştım. Bugüne kadar nasıl omuz omuza verdiysek bundan sonra da sizin sorunlarınızı Meclis’e taşımak istiyorum” dedi. İlk durağı Bayındır’da yaptığı konuşmasına Belediye Başkanı Ufuk Sesli’ye işçi haklarını koruduğu için teşekkür ederek başlayan Beko, “Başkanımız bugüne kadar sendika ve toplu iş sözleşmesi yapılmamış işçi arkadaşlarımız için bir ilki yapıyor. ‘Tüm işçi arkadaşlarımın sendikalı olmasını istiyorum ve toplu iş sözleşmesi yapmak istiyorum’ dedi. Kendisine çok teşekkür ediyorum. Sendikalaşma bir çağdaşlık göstergesidir. Sendikalaşma oranı İsveç’te yüzde 95, Türkiye’de ise sadece yüzde 5. Sendikalaşma yüzde 12 deniyor ama sendikalı olmuşlar işten atılmışlar ya da parasını alamıyorlar. Tıpkı 3. havalimanındaki işçilerimiz gibi. Toplu iş sözleşmesinden faydalananlar, gerçek sendikalı oranıdır yüzde 5. Bu yüzden lütfen, rica ediyorum sizin yanınızda olmayan, destek vermeyen siyasi partilere oy vermeyin, vermeyin, vermeyin!” açıklamasını yaptı. İŞSİZLİK FONUNU İŞÇİ DIŞINDA HER ŞEYE HARCIYORLAR İşsizlik Fonu’ndan yapılan harcamalara değinen ve rakamlarla işçinin maaşından kesilen paraların nerelere harcandığını anlatan CHP’li Beko, “İşsizlik fonunda 125 milyar birikmişti. Her ay sizin maaşınızdan kesiliyor biliyorsunuz bu paralar. Binali Yıldırım Ulaştırma Bakanı iken 25 milyarını Karayollarına ve GAP’a aktardı. 25 milyarını da aldılar işverene verdiler. Bu da yetmedi, Türkiye’deki bankaların yüzde 80’i uluslar arası sermayenin eline geçti ve devlet bankalarının içi boşaltıldı ve giderek bu devlet bankaları güvensiz hale geldiğinden 11 milyarı da aldılar devlet bankasına aktardılar. Geride kalan sadece 61 milyar. Ya kardeşim bu para bizim anamızın ak sütü gibi helalimiz. Her işçi kardeşim işsiz kaldığında asgari ihtiyaçlarını karşılamak zorundasın, sen niye bankalara veriyorsun, işverenlere veriyorsun, karayollarına, GAP’a devlet bütçesi varken veriyorsun” diye konuştu. HAKKIMIZ KADROYDU, AKP VERMEDİ! Her ocak ayında 10 milyona yakın asgari ücretlinin maaşına bir zam haberi beklediğini ancak AKP hükümetinin bu masum bekleyişi bile yok ettiğini kaydeden İzmir Milletvekili Beko,
şunları söyledi: “Geçmişte biz sizlerle yürüyüşler yapıyorduk. Siz asgari ücretin artması için buralarda yürürken biz de Çalışma Bakanlığının önüne yürüyorduk maaşları 3 lira 5 lira artırmak için. En son ne oldu biliyor musunuz? KHK ile Asgari Ücret Tespit Komisyonunu Cumhurbaşkanlığına bağladılar. Artık Cumhurbaşkanı asgari ücreti tespit komisyonu dışında ücreti belirleyecek. Öte yandan 696 sayılı yasayla taşeron işçisini bağlayan kanun çıkardılar. Cumhurbaşkanı 1 milyon taşerona kadro vereceğiz dedi şahsen ben çok sevindim. Hemen bakanlıktan o 1 milyon kişiyi kapsayan listeyi istedim. Baktım ki sarayda çalışanlara vermişler, MİT’de çalışanlara vermişler, mecliste çalışanlara vermişler ama ne kamuda ne belediyede çalışana kadro yok. Kamuda çalışanı KİT’lere, sizleri yani belediyede çalışanları BİT’lere (Belediye İktisadi Teşekkülü) bağladılar. Hakkımız olan kadroydu. 696 sayılı kanun ile 2020 yılına kadar toplu iş sözleşmesinden faydalanamazsınız dediler. Kadrolu işçiler 4 ikramiye alıyor; taşeron işçi alamaz dediler. Kadrolu işçiler sosyal hak, mesai alıyorlar; hayır taşeron işçi alamaz dediler. Yani 2020 yılına kadar taşeron işçiye zam yok! Ocak ayından ocak ayına yüzde 4 sabit artış var. İyi de TÜİK’in açıkladığı enflasyon yüzde 25. Pazarda enflasyon yüzde 50. Bu rakamı açıkladığı için biliyorsunuz TÜİK’in başkanı görevden alındı.” EŞEL MOBİL SİSTEMİYLE İŞÇİNİN MAAŞI ZAMLANSIN Beko, ekonomik krizin faturasının işçiye, emekçiye yansıtıldığını belirterek, Avrupa ülkelerinin kriz zamanında uyguladığı ve işçiyi, emekçiyi koruyan Eşel Mobil Sistemi hakkında bir Kanun Teklifi verdiğini açıkladı. Beko, “Ekmek yüzde 100 zam, tavuk göğsü yüzde 100 zam gördü. Sebze fiyatları yüzde 268 zamlandı.. Avrupa’da bazı ülkelerde uygulanan Eşel Mobil Sisteminin uygulansın diye bir kanun teklifi verdim. Türkiye’de bir enflasyon varsa, ekonomik kriz varsa bunu biz yaratmadık ki, kim yarattıysa bedelini onlar ödesin. Ekonomik kriz ve enflasyondan dolayı ne kadar kaybımız varsa Eşel Mobil Sistemiyle bunların telefi edilmesi gerekir. Zam ekmeğe geldiyse, zam temel gıda maddelerine, elektriğe, suya, kiraya, eğitime geldiyse o zaman Eşel Mobil Sistemiyle bizim maaşımıza da zam yapacaksın. Bizim günahımız ne? Dilerim diğer partiler de kanun teklifine destek verir. Ocak ayında eğer Eşel Mobil sistemi uygulanırsa işte o zaman sizler, işçi kardeşlerim müjdeli haber almış olacak” açıklamalarını yaptı.
46 KANİ BEKO 1 Kasım 2018 CHP'Lİ BEKO: “AKP, İZMİR’E YİNE ÜVEY EVLAT MUAMELESİ YAPIYOR” “İzmir, AKP’nin gözünde yine “Gavur İzmir” olarak duruyor” Sayıştay Başkanlığı tarafından açıklanan 2017 Yılı Genel Uygunluk Bildirimi Raporu’nda İzmir’in merkezi yönetim idarelerince gerçekleşen harcama tutarlarından aldığı paya dikkat çeken CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, hükümetin yine İzmir’e üvey evlat yaklaşımına devam ettiğine dikkat çekti. Raporda İzmir’in harcama tutar ve oranları ile gelir tutar ve oranları incelendiğinde; Merkezi Yönetim Bütçe gelirinin İzmir’den gelen payı 66 milyar 527 milyon 284 bin 737 TL (yüzde 9.2) iken; kente 14 milyar 417 milyon 676 bin 211 TL’lik (yüzde 1.9) harcama yapıldığına dikkat çeken Beko, “Bütçe harcamalarında İzmir’e yaklaşım yine “Gavur İzmir” olarak görülmeye devam ediliyor” dedi. Ankara 38 milyar 569 milyon 366 bin 15 TL, İstanbul 8 milyar 188 milyon 847 bin 458 TL olduğunu belirten CHP’li Beko, İzmir’in ise sadece 3 milyar 845 milyon 987 bin 864 TL destek alabildiğini belirterek şöyle devam etti: “Türkiye’nin en büyük üç ilinden biri olan İzmir’den 66 milyar gelir elde etmişsiniz, ama bu güzide kente sadece 14 milyar harcama yapılmış. Bu çarpık ve dengesiz harcama yöntemi nedeniyle İzmir, kamu kaynaklarından hakkı olanı alamıyor. Yol yapımında bile 7. sırada kalan İzmir, Trabzon, Konya, Antalya, Samsun, Mersin gibi illerin gerisinde kalmıştır. İzmir’e sadece atıl yatırımlar ve zarar edilen projelerle yaklaşan AKP hükümeti, sadece oy alabildiği illere kaynak aktarmaya devam etmektedir. AKP, İzmir’e yine her koşulda üvey evlat muamelesi yapmaktadır.”
47 KANİ BEKO 5 Kasım 2018 ‘Diktatörler diz çökünceye kadar ayağa kalkmalıyız’ CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, her hafta farklı bir ilçede ve farklı sivil toplum kuruluşlarıyla gerçekleştirdiği ‘Dayanışma Kahvaltıları’na Urla Belediyesi ve Emekli- Sen Karşıyaka Şubesi’nin etkinlikleri ile devam etti. Beko, emekçi ve emeklilere yaptığı konuşmalarda ‘mücadele’ mesajı verdi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Kani Beko, kahvaltılı toplantılar etkinliklerinde bu hafta Urla Belediyesi işçi ve personeli ile Emekli-Sen Karşıyaka Şubesi üyeleriyle buluştu. Tüm personelin bir araya geldiği ve birlik ve beraberlik mesajlarının verildiği Urla Belediyesi Dayanışma Kahvaltısı’na Belediye Başkanı Sibel Uyar, DİSK- Genel İş 4 No’lu Şube Başkanı Şükret Sevgener ve yönetimi katıldı. Burada yaptığı konuşmada DİSK Genel Başkanı iken Urla’da tüm belediye çalışanlarının sendikalaşması için Başkan Sibel Uyar’ın gösterdiği hassasiyeti hatırlatan CHP’li Beko, “Türkiye’de sendikalaşmaların önüne büyük engeller konulduğu dönemde Başkanımız hiç tereddüt etmedi. Taşeron işçilerinizin sendikalı olması için çalışma yapmak istiyoruz önerimize ‘bir tek işçimiz bile sendikasız kalmasın’ sözleriyle bize büyük destek verdi. Emeğe, emekçiye ve sendikalaşma anlayışına verdiği desteklerden dolayı emek dostu başkanımıza teşekkür ediyoruz” dedi. İşçi ve emekçilere de seslenen CHP’li Beko, sendikalaşmanın en doğal hak olduğunu belirterek, onlardan kendilerinin yanında olan partilere oy vermelerini istedi. EN İYİ CEVABI SANDIKTA VERECEĞİZ Emekli-Sen Karşıyaka Şubesi’nin düzenlemiş olduğu dayanışma kahvaltısına da katılan CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, burada emekli maaşları ve emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili Meclis’te verdikleri mücadeleyi anlattı. “Biz mağdurlar ve mazlumlar ayağa kalkmadıkça diktatörler diz çökmez. Bu diktatörler diz çökünceye kadar ayağa kalkmalıyız” diyen Beko, “12 milyonu aşan emekli yurttaşımın sorunu AKP iktidarının umurunda bile değil. Tek dertleri var daha fazla nasıl rant sağlarız, açığımızı nasıl kapatırız. 2019 bütçesinde iktidarın yaklaşık 961 milyar TL’lik bütçesinde yatırıma sadece 65 milyar TL, faize ise 117 milyar TL ayrılmış durumda. Yani bu ülkeye AKP’nin ödeyeceği faizin yarısı kadar yatırım yapılacak. Ne gelecek nesle ne de emeklisine değer veren bir iktidar var. Meclis’te geçtiğimiz hafta emeklilikte yaşa takılanların sorunu için uzun mesai harcadık. EYT sorunu çözülürse 750 milyarlık açık olacağı söyleniyor ama bunlar hep bu düzenlemenin yapılmaması için üretilen bahaneler. Hizmet ettiği yıllardaki hakkını arayan bu yurttaşlarımızı CHP’den başka düşünen yok. Bunu geçtiğimiz hafta Meclis’te diğer partilerin kabul ettirmediği yasa teklifimizle hep beraber bir kez daha görmüş olduk. Emeklilerimiz ve emeklilikte yaşa takılan yurttaşlarımız iktidara en iyi cevabı sandıkta verecek buna inanıyorum” açıklamalarında bulundu.
48 KANİ BEKO 10 Kasım 2018 CHP İZMİR MİLLETVEKİLİ KANİ BEKO: “EMEKLİLİKTE YAŞA TAKILANLAR, LÜTUF DEĞİL HAKLARINI İSTİYORLAR” “EKONOMİK KRİZİ KİMLER YARATTIYSA, BEDELİNİ ONLAR ÖDESİN” “AKP GÜVENCESİZLİĞİ VE ESNEK ÇALIŞMAYI İLKE EDİNDİ” ANKARA- CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülen 2019 bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada, “iş cinayetleri, çocuk işçiliği, emeklilikte yaşa takılanlar, işsiz gençler, taşeron işçilerin sorunları” konularını dile getirdi. İŞ CİNAYETLERİ Bu yılın ilk 10 ayında bin 640 işçinin çalışma ortamında hayatını kaybettiğine dikkat çeken Beko, “Güvencesizliği ve esnek çalışmayı ilke edinen AKP'nin iktidar yıllarında 20 bin 500 işçi yaşamını yitirdi. OHAL, kanun hükmünde kararname rejimi ise güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışma koşullarını daha da ağırlaştırdı ve yaygınlaştırdı” diyerek şöyle devam etti: “2017 yılına baktığımızda, İSIG verilerine göre iş cinayetleri sonucu 2.006 işçi maalesef yaşamını yitirdi. 2006 işçinin çalıştıkları iş kollarına, ölüm nedenlerine, cinsiyetlerine, yaş gruplarına ve şehirlere göre bilgilerinin satır başları ise şöyle; 116 kadın ve 1.890 erkek işçi, 18'i 15 yaş altında olmak üzere 60'ı çocuk işçi, çoğunluğu Suriyeli olmak üzere 88'i göçmen, mülteci işçi, 230 işçi İstanbul'da, 93 işçi İzmir'de, 88 işçi Bursa'da, 79 işçi Antalya'da, 72 işçi Konya'da, 71 işçi Kocaeli'de, 67 işçi Ankara'da, 65 işçi Manisa'da, 62 işçi Adana'da ve 52 işçi Denizli'de yaşamını maalesef yitirdi. İşçilerin 453'ü inşaat, 385'i tarım, 272'si taşımacılık, 154'ü ticaret, büro, 116'sı metal, 93'ü madencilik, 89'u belediye ve 65'i enerji iş kolunda çalışıyorlardı. Ölüm nedenlerinin 446'sı trafik, servis kazası, 347'si ezilme, göçük, 317'si yüksekten düşme, 183'ü kalp krizi, beyin kanaması, 164'ü şiddet ve 135'i elektrik çarpmasıydı. Soma'da, Torunlar İnşaatta, Isparta'da, Şirvan'da, Zonguldak'ta ve Ermenek'te yaşanan iş cinayetlerinden hâlâ ders almadığınız görülmektedir. Arkadaşlar, unutmayalım ki Ermenek'te lastik ayakkabılı Recep amcanın eşinin, oğlunu maden kapısında beklerken madenin sular altında kaldığını anlayınca (Benim oğlum yüzme bilmez ki) ifadesini hatırlatmak istiyorum. Ne yazık ki kendisi hayatını kaybetmiş; ışıklar içerisinde yatsın. “İŞSİZLİK FONU, AMACI DIŞINDA KULLANILIYOR” Türkiye’de Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen, 2 milyon çocuğun hâlen tehlikeli ve riskli iş yerlerinde çalıştığının altını çizen CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, hükümetin İşsizlik Fonu’na yönelik yaklaşımını da sert bir dille şöyle eleştirdi:
“Ulaştırma Bakanlığı 25 milyon TL kara yolları ve GAP yatırımları için harcamıştır maalesef. Devlet bütçesi varken işsizlik fonundan 25 milyar da işverenlere verdiler, içi boşaltılan bankalara 11 milyar verildi. Sanki burası bir ticarethaneymiş gibi 3 milyar da İşsizlik Fonu'ndan vergi alındı. Varlık Fonu da ayrı bir konu. Aslında işsiz kalan işçilerin alması gereken işsizlik paraları amacı dışında maalesef kullanılmaktadır” “EYT’LİLER LÜTUF DEĞİL, HAKLARINI BEKLİYORLAR” Konuşmasında Emeklilikte Yaşa Takılanlara da yer veren Beko, devletin “Sen gençsin, git çalış” dediği bu kişilere patronların “Sen yaşlısın, gençler varken seni işe alamam” dediğini vurguladı. Beko, “Oysaki emeklilikte yaşa takılanlara, Cumhurbaşkanının dediği gibi, bir yılda 750 milyar değil, 700 bin kişiye emekli maaşı bağlanacak olsa yılda 10 milyar ödenecek. 40 Milyar dolar, yani 200 Milyar TL'yi Suriyeli misafirler için harcadıysak 10 milyar da bizim ülkemizin insanlarına vermemiz gerekirdi. Ayrıca, onlar lütuf değil kazanılmış haklarını istiyorlar” diye konuştu. “LEŞ KARGALARINA YEDİREMEZSİNİZ” Kıdem tazminatını “leş kargalarına” yediremezsiniz diyen CHP’li Beko, sözlerine şöyle devam etti: “Kıdem tazminatı işçilerin kırmızı çizgisidir. Kıdem tazminatı olmazsa işçinin iş güvencesi olmaz. 20 milyon işçi ve sendikaların karşı çıktığı bu uygulamaya izin vermemiz mümkün değildir. Kıdem tazminatını leş kargalarına yediremezsiniz. İşsizlikle ilgili çarpıcı bir araştırmadan söz etmek istiyorum. Askerden gelen, üniversite mezunu olan gençler, patronlarla pazarlık yapıyorlar: \"Asgari ücret 1.603 TL, bu parayla geçinemem. Emeklilik yaşı 65, ben 65 yaşına kadar yaşayamam.\" diyen gençler yani patronlarla pazarlık yaparak iş güvencesi olmadan, sigorta olmadan, tehlikeli işlerde biraz daha fazla para almak için çalışmaya maalesef devam ediyorlar. Ekonomik krizden, enflasyondan etkilenen çalışanların ve emeklilerin yüzde 35'Iere varan ekonomik kayıpları, Avrupa ülkelerinde olduğu gibi eşel-mobil sistemi uygulanarak telafi edilmelidir. 1 milyona yakın kamuya, belediyelere ve özel idarelere aktarılan taşeron işçileri 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle 2020 yılına kadar toplu iş sözleşme yapamayacaklar, ikramiye alamayacaklar, sosyal hakları alamayacaklar, sadece verilecek yüzde 4+4 zammı sizin takdirlerinize sunuyorum. Ekonomik krizi kimler yarattıysa bedelini de onlar ödesin. “İŞÇİLER SERBEST BIRAKILSIN” 3.Havalimanı inşaatında çalışma koşullarına itiraz ettikleri gerekçesiyle tutuklanan işçilerin serbest bırakılmasını da isteyen Beko, “5 Aralıkta duruşmalarının yapılacağı bilgisini aldık, aylardır yatırılmayan ücretlerini isteme, yatakhanede tahtakurusu olmasın, servisler düzenli kalksın demek için maalesef mesai paraları alamadıkları için bugün bu arkadaşlarımız cezaevinde, bu işçi arkadaşlarımızın derhâl serbest bırakmalarını talep ediyorum” dedi.
50 KANİ BEKO 14 Kasım 2018 CHP’li Beko’dan esnafı sevindirecek kanun teklifi CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, sahip olduğu tek aracı ile işlerini yürüten borçlunun kullandığı bu taşıtının haciz edilmemesi için İcra ve İflas Kanununda değişiklik yapılması hakkında kanun teklifi verdi. CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, İcra ve İflas Kanununun 82’inci maddesine eklenmesini istediği bent ile borçlunun kullandığı tek vasıtanın haciz edilmesi nedeniyle yürüyen işini kaybetmesini engellemeyi amaçladığını belirtti. CHP’li Beko’nun TBMM’ye sunduğu kanun teklifinde; “Borçlunun özellikle çalışma yaşamını idame ettirmesi için gerekli olan hiçbir mal haczedilemez, haciz işlemi, borçlu kişinin gerek iş yaşamı gerekse ev yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesi için bulunması şart olan malları borçluda bırakmak suretiyle gerçekleştirilir ilkesi çerçevesinde tek nakil vasıtası olduğu durumlarda haczin gerçekleşmemesi amacıyla düzenlenmiştir. Tek aracı ile işlerini yürütmekte olan bir borçlunun, hayatını ve işini sürdürmek amacıyla kullandığı bu taşıtın haciz edilmemesi ve borçlarını ödeyemez duruma gelmemesi için ilgili düzenlemenin yapılması gereklidir” ifadeleri yer aldı. ÖNEMLİ OLAN KÜÇÜK ESNAFI KORUMAK Ekonomik kriz nedeniyle iş yerini kapatan esnaf sayısının giderek arttığını bunun önüne geçmek için küçük esnafın korunması gerektiğini vurgulayan CHP’li Beko, şunları söyledi: “Bir tek vasıtası ile işini yürüten küçük esnafın hacizlik bir durumu sırasında ilk göze çarpan işini yürüttüğü aracı oluyor. Tek vasıtası olan ve bu araç olmazsa iş ve ev hayatını etkileyecek durumdaki kişilerin araçlarının haczedilmemesi önemli bir toplumsal konu. Biz de bunun kanuna eklenmesini istiyoruz. Bunun için verdiğimiz kanun teklifinde borçlunun çalışma yaşamını idame ettirmesi için gerekli olan malların haczedilmemesi ilkesini hatırlatıyor ve tek nakil vasıtası olduğu durumlarda haczin gerçekleşmemesi gerektiğini vurguluyoruz. Burada önemli olan ekonomimizin can damarı olan küçük esnafımızı korumak. Ekonomik krizle en çok mücadele eden kesim olarak onlara ‘sosyal devlet’ anlayışının gösterilmesini bekliyoruz. Teklifimizin kabul edilmesi esnafımızın bir nebze de olsa yüzünü güldürecek, onları büyük bir sıkıntıdan, dertten kurtaracaktır,”
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333
- 334
- 335
- 336
- 337
- 338
- 339
- 340
- 341
- 342
- 343
- 344
- 345
- 346
- 347
- 348
- 349