On Altıncı Bölüm Sevgili Suzie, Yirmi sekiz yaşındayım ve kısa süre önce ilk erkekarkadaşım olan M ichael’la F acebook üzerinden tekrariletişime geçtik. Birkaç defa mesajlaştıktan sonra buluştuk.Her şey eski günlerdeki gibiydi. Çok iyi anlaşıyorduk vebu kez onunla seks de yaptım. Bana eski kız arkadaşıyüzünden ağzının yandığını, o yüzden ilişki istemediğiniancak arkadaş kalıp istediğimiz zaman seks yapabileceğimizi söyledi. Son birkaç aydır bu böyle gidiyorduam a şimdi bana okuldaki güzel kızlardan görüştüğü birtanesini bir sonraki buluşmamıza getirip getiremeyeceğinisoruyor. Bunu yapm ak istemiyorum çünkü öyle bir durumda seks yapamayacağız. Eminim o bunun farkındabile değil. Sence görüştüğümüzde bunu dile getirmelimiyim, yoksa çok mu ileri gitmiş olurum? Sevgiler, Lisa Sevgili Lisa, Lütfen arkadaşların seks yapması konusuna girmeyelim. İstersen boynuna “BEDAVA SEKS - SORU 199
Aldatılan Kadının İntikamıSORULMAZ’’ diye bir de levha as. Üstelik bu adam ınarkadaşın olduğunu düşünmen de beni çıldırttı. Böy-lelerine arkadaş değil, müşteri denir. Biraz gerçekçi ol,Lisa, bu adam seni kullanıyor ve artık bu gidişata birdur demenin vakti gelmiş. Ona okulun en hoş tipiyle hâlâirtibat halinde olduğunu ve onunla görüşmek için yanıptutuştuğunu söyle. Bu kişinin seks ve arkadaşlık fikrin ebayıldığını, grup sekse de sıcak baktığı için onun evindebuluşm anız gerektiğini söyle. Sen erken git. Kaloriferiaçtır ve havaya girmesini sağlam ak için soyun. O dasoyunduktan sonra arkadaşının varmış olması gerekensaatten beş dakika sonra cep telefonunu al ve mesajlaragir. M ichael’a bir m esaj at ve Gary’nin iki d akika sonraorada olacağını söyle. Onu sabırsızlıkla bekleyeceğindeneminim. Sonra da ona Gary’nin harika bir arkadaşınolduğunu ve seks konusunda çok am a çok büyük artılarının olduğunu söyle, îyi eğlenceler, Suzie Keeling Kütüphanesinin arka tarafındaki sandalyelere oturduklarında Jackie, Suzie’ye, “Kendini beğenmiş,ihtiraslı fahişe,” diye fısıldadı. “Hişşşt, seni duyabilir,” diye karşılık verdi Suziede fısıldayarak. “Çok da umurumda,” dedi Jackie, bu kez sesinibiraz daha yükseltmişti. “Yani şu haline baksana... O 200
Tracy Bloompolyester takım elbiseyle ‘ne kadar da iffetliyim5havasıyaratıyor. Sütten çıkma ak kaşık sanki. Antony’yle gerçekten ilişkisi varsa o kaşığın neyin içinden çıktığınıdüşünmek bile istemiyorum.” “Tüm netliğiyle gözümde canlandırmama yardımcıolduğun için teşekkür ederim, Jackie.” Antony intikam planını Suzie’ye altın tepside sunmuştu. Suzie’nin, Charlie’yi rolünü üstlenmeye iknaetmesi biraz zaman almıştı ama bu plan işe yaradığıtakdirde sonuç muhteşem olacaktı. Gizlice plan yapmakiçin The Trafford Centre’daki Ben & Jerry’s’i birkaç defaziyaret etmeleri gerekmiş, ilham gelsin diye kutularcaChunky Monkey dondurmasını mideye indirmişlerdi.Charlie şimdi yanlış yola sapmış bir adamla baş etmekonusunda Sevgili Suzie felsefesine kendini iyice kaptırmıştı. Buna rağmen Suzie neredeyse on yıl öncekiseçim propagandalarından beri görmediği Antony’yibeklerken ne hissedeceğini bilemiyordu. “İşte kadın geliyor,” dedi Jackie, Suzie’yi dürterek.“Troy, lolipopu hazırladın mı, tatlım? Onu o güzelhanımefendinin eteğine yapıştırmayı unutma sakın,tamam mı?” Lacivert takım elbiseli genç kadın onlara yaklaşırken Troy, Jackie ve Suzie’ye gülümsedi. İnanılmaz derecede şık ve ışık saçan kadın, “Merhaba, hanımlar, ben Megan,” diyerek gülümsedi. Sonraneşeyle eğilip Troy’un yanağını okşayarak, “Ne güzel 201
Aldatılan Kadının İntikamıbir bebek,” dedi. Yiyecek bir şeyler bulduğunu düşünenTroy ise kadının parmağını kaptığı gibi ağzına götürdüve şiddetle ısırdı. Şaşkına dönen kadın bir çığlık attı. “Yapma, Troy,” dedi Jackie ciddiyetle. “O parmakların nerelere dokunduğunu bilemezsin.” Megan ve Jackie bir an için göz göze geldiklerindeikisi de bu buluşmanın harika bir arkadaşlığa dönüşmesinin mümkün olmadığını anlamıştı. Megan öksürüp çerçevesiz gözlüklerini düzeltti vegözlerini klasörüne indirdi. “Antony şu anda başka bir seçmenle görüşüyor amaonunla hangi konuda konuşmak istediğinizi söylersenizzaman kazanmış oluruz.” Başım kaldırıp küçümser birifadeyle gülümsedi. “Yani sen Noel Baha’dan önce görüşmemiz gerekencin misin?” diye sordu Jackie. Megan kahkahayı patlattı ve Jackie ye yapmacık birtebessümle bakarak, “Ah, bu çok komikti. Ben aslındastajyerim,” dedi. Jackie de ona aynı yapmacık tebessümle karşılıkvererek, “Öyleyse tanıştığımıza memnun oldum, Mo-nica,” dedi. “Şey, adım Megan.” Bu kez o yapmacık tebessümünün yerini, okul formalarının yakaları kadar gergin vesivri yakasından yukarıya doğru yayılan bir pembelikalmıştı. 202
Tracy Bloom “Sen öyle diyorsan öyledir,” dedi Jackie. Suzie gülümsemeden edemedi. Jackie nin böyle birdurumda gerektiği gibi davranacağını biliyordu. “Pekâlâ,” dedi Megan toparlanarak. “Antony’ninseçim bölgesinde olup olmadığınızı kontrol edebilirmiyim? Nerede yaşıyorsunuz?” “Fairlawn Bölgesinde, tatlım.” “Harika,” diye karşılık verdi Megan başını sallayarak. “Kafam çalışır biraz,” dedi Jackie. “Adresimi biliyorum.” Megan biraz gergin bir ifadeyle, “Peki, temsilcinizlehangi konuda görüşmek istiyordunuz?” diye sordu. “Bölgede emzirme alanlarının eksikliği konusunukonuşmak istiyorum,” diye açıkladı Jackie. “Dışarıdayken Troy acıktığında herkesin içinde onu emzirmektenbaşka çarem olmuyor. İnan ki korkunç bir şey bu.” “Şey, evet. Fazlasıyla rahatsız edici olmalı.” “Kesinlikle. Bu memeleri gizlemek pek kolay olmuyor.” Megan o anda Jackienin memelerine bakmaktankendini alamadı. “Ne demek istediğimi anladın mı?” dedi Jackie. “Evet, şey... hayır, şey...” diye kekeledi Megan. “Her neyse, diyorum ki alınan vergilerle bebekemziren kadınlar için de bazı imkânlar sağlanabilir.” 203
Aldatılan Kadının İntikamı “Evet, elbette. Peki, sistemin nereye yerleştirilmesikonusunda bir öneriniz var mı? Sorun yerine çözümlegitmek her zaman daha faydalıdır. Antony... yani BayBarwood her zaman böyle söyler.” “Sanırım White Heart’ta artık sigara içmek içinkullanılmayan bir sigara odası vardı. Belki orası emzirme için kullanılabilir,” dedi Jackie. “Bir şeyler içmekiçin de kullanışlı. Emzirirken susuz kalmak çok fena.” Megan, Jackie nin söylediği şeyin düşündüğü kadarsaçma olduğunu doğrulaması ümidiyle Suzie’ye baktı. “Bu harika bir fikir, Jacks,” dedi Suzie. “Biliyormusun? Kısa zaman önce de Pac-Man oyununu yüklemişlerdi.” “İnanmıyorum.” ini<T an.» “Ne güzel!” diye haykırdı Jackie, Megana dönerek.“White Heart’taki sigara odasının emziren anneler içinbir sığınak olması halk için ne büyük bir hizmet! BenceAntony de bu fikre bayılacak. Ne dersin?” Arkadaki kapı açılıp da içeri bastonlu bir adamgirdiğinde Megan hâlâ onlara hayretle bakıyordu. Adam, Megan’ı fötr şapkasıyla selamlayarak, “İyigünler, tatlım,” dedi ve sırıttı. “Benim işim bitti. Artıkşenindir.” Megan, “Şey, hemen dönerim,” diye mırıldandı veiçeri girip kapıyı arkasından kapattı. 204
Tracy Bloom “Nasıldım?” diye sordu Jackie. “Müthiş,” diye yanıtladı Suzie. “Umarım bu iştebir bityeniği olduğunu sezip de bizimle görüşmeyireddetmez. Yoksa planımız altüst olur.” “Bizimle görüşecek. Görüşmek zorunda. O benimbölgemin temsilcisi.” “Hımmm, umarım,” dedi Suzie tırnağını kemirirken. “İyi misin?” diye sordu Jackie. “Biraz garip hissediyorum, o kadar. Onu yıllardırgörmediğimi biliyorsun. Ne hissedeceğimi tahmin bileedemiyorum.” “Kim olduğunu ve neden buraya geldiğini unutmayeter. Kontrol sende, biliyorsun. Okurlarına bunu söyleyipdurmuyor musun? Bu arada internetten senin bültenineüye olduğum için kazandığım çikolatalar çok güzel.” Suzie halinden memnun bir ifadeyle, “Sen de aldın,değil mi?” diye sordu. “Şimdiden bir sponsor bulduğumuza inanamıyorum. İnternet sitesini daha geçenhafta açtık. Önümüzdeki ay da bir cinsel yolla bulaşanhastalıklar kliniği baş sponsorumuz olacak.” “Oradan ne yollayacaklar, peki? Bedava bel soğukluğu mu?” diye homurdandı Jackie. O sırada kapı açıldı ve Megan, Suzie nin gözündenkaçmadığı üzere kıpkırmızı bir suratla göründü. Antonygerçekten pisliğin tekiydi. 205
Aldatılan Kadının İntikamı “Şimdi sizinle görüşecek,” dedi Megan, Jackie’yebakarak. “Kusura bakma, tatlım. Acilen gitmem gerekiyor.Yani Troy’un karnım doyurmalıyım. Ancak emzirmeodası olmadığı için danışma bölümünde kendimi sergilemek zorunda kalacağım.” Jackie bunları GreaterManchester halkının büyük bir kısmı tarafından duyulacak kadar yüksek sesle söylemişti. “Ama iyi kalpliarkadaşım Suzie konuyu Bay Parlamentere anlatabilir.Hoşça kal. Seninle tanıştığıma memnun oldum, Monica.” “Adım Megan,” dedi Megan sertçe. Jackie kucağında tekmeler savurup çığlık atanTroy’la birlikte aceleyle yanından geçerken, “Sen öylediyorsan öyledir, tatlım,” dedi. Genç stajyer, Suzie nin içeri girmesi için kenaraçekilirken gülümsedi ve ardından kapıyı kapattı. Suzie içeri girdiğinde Antony başını eğmiş, önündeki forma bir şeyler yazıyordu. Suzie onun tepesindekisaçların seyreldiğini görür görmez güveninin yerinegeldiğini hissetti. “Buyurun, oturun,” dedi Antony başını kaldırmadan. “Biraz beklerseniz sevinirim, Bayan, ııılı, Bayan...”Antony elindeki formu dikkatle inceledi. “Miller,” dedi Suzie. “Suzie Miller.” “Ne?” Antony anında başını kaldırdı. “Suzie! Burada ne işin var?” 206
Tracy Bloom Suzie konuşamadığını fark etti. Antonynin yüzünügörür görmez bu zamana dek zihninin derinliklerinegömdüğü milyonlarca hatıra gözünde canlandığı içinonunla ilişkisini izlemekle meşguldü. İlk öpüşme, sondans, yaz piknikleri, kış yürüyüşleri, dışarıda yenenyemekler, yatakta kahvaltılar, önemli kutlamalar, birbirlerini teselli ettikleri zamanlar... Her şey büyük birhızla zihnine üşüşmüştü. Antony milletvekili olmasıdışında hiç değişmemişti. Gömleği zevksiz ve orta yaşaözgüydü. Kravatı sıkıca bağlanmıştı. Eskiden olduğugibi gevşetilmemişti. Alm da açılmıştı ve başının tepesindeki saçsız kısımla birleşmeye doğru yol alıyordu.Ama bunun dışında her şey kesinlikle aynıydı. Ah, birde alyansı vardı tabii. Onu son gördüğünden beri buda Suzie için bir yenilikti. “Suzie,” diye tekrar etti Antony. “Evet... Nasılsınbakalım? Sürpriz oldu gerçekten.” Bir yandan da kalemini endişeyle masaya vuruyordu. “Şey... İyiyim,” dedi Suzie bocalayarak. Zihnindeki video şu anda ilişkilerinin bittiği bölüme ulaşmıştıve Suzie’nin Antony’yi Charlie’yle yatakta yakaladığısahneyi yeniden oynatıyordu. Antonynin çıplak, beyazpoposunun aşağı yukarı inip kalktığım gözünde canlandırırken o an ilk aklına gelen şey, Antony yi dahaönce bu açıdan hiç görmediğiydi. 207
Aldatılan Kadının İntikamı Antony ona daha fazla bakamayıp gözlerini başkatarafa çevirdi ve mavi plastik kutunun içindeki ataşlarıendişeyle düzenlemeye başladı. Suzie konuşmayınca mecburen başını kaldırıpkaşlarını çattı ve onu baştan aşağı süzdü. “Harika görünüyorsun,” dedi sonunda. Suzie abartılı bir kıyafet giymemek için çok çabalamıştı. Nasıl göründüğü konusunda Antony’ninfikrini umursamamaya çalışsa da sonunda savaşı kazanan gururu olmuş ve özgüvenini artırması adınaen şık iş kıyafetini giymeye karar vermişti. Onu daseksi topuklu ayakkabılarıyla tamamlamıştı. Başarılıbir hikâyesi olan nüfuz sahibi muhabir rolünü de iyiyansıtması gerekiyordu sonuçta. Bugün M atıchesterH erald’m ilişki danışmanı Suzie Miller değildi. Bugüngerçekler peşinde koşan Kate Adie’nin kurşungeçirmezyelekli versiyonuydu. Antony onu baştan aşağı süzerkeniyice gerilen Suzie, böyle bir durumda Kate’in nasılbir adım atacağını düşündü. Hiçbir şeyi um ursam ayıp yoluna devam ederdi, dedi kendi kendine. Kendisınırları içindeymiş gibi davranırdı. Savaşı görmezdengelip gerçeği bulmaya odaklanırdı. Kate Adie, çocukkenSuzie’nin idolüydü. Orta Doğudaki savaş meydanlarınagitmemişti belki ama insan ilişkilerinde gerçeği ortayaçıkarmaya kendini adadığı da bir gerçekti. Suzie, Antony’nin masasının önündeki plastik sandalyeye oturdu ve çantasından not defterini çıkardı. 208
Tracy BloomKalemini açıp doğruca Antony’nin gözlerinin içinebakarak ilk sorusunu yöneltti: “Antony Barwood, birilişki yaşadığına inanmak için gerekçelerim var. Bunudoğrulamak ister misin?” Lanet olsun, diye düşündühemen ardından. Kate böyle ucu kapalı sorular sormazdı.Ne yaptığını sanıyordu böyle? “Sen ne?..” Antony kalemini masaya fırlatınca ataşlarher tarafa saçıldı. “Bu da ne demek oluyor böyle? Burayagelip böyle bir soru sormaya nasıl cüret edebiliyorsun?” “Antony, ben M anchester H erald’m muhabiriyim.İlişki yaşadığına dair kanıtlarım var ve senin yorumunualmak istedim. Lütfen!” Lanet olsun, dedi tekrar kendikendine. K ate asla lütfen demezdi. “Suzie, nasıl bir dolap döndüğünü bilmiyorumama gitsen iyi olacak. Kimse buraya gelip beni ilişkiyaşamakla suçlayamaz.” “Ben suçlayabilirim,” dedi Suzie alçak sesle. “Ah, hayır. Sen de suçlayamazsın. Ben ilişki falanyaşamıyorum. Şimdi hemen çık odamdan,” dedi Antonysandalyesinden kalkarak. Suzie tüm sakinliğiyle notlar alırken bir sonrakihamlesini düşünüyordu. Antony masasının etrafından dolaşıp onun yanmagiderken, “Ne yazıyorsun?” diye bağırdı. “West Keeling parlamento üyesi, ‘Ben ilişki falanyaşamıyorum,’ diye belirtti,” dedi Suzie yazmaya devam ederken. 209
Aldatılan Kadının İntikamı Antony not defterini kapıp masanın üstüne fırlatarak, “Ver onu bana,” dedi. “Buraya gelip böyle yalanlarortaya atamazsın. Nedir bu böyle? Aramızda yaşananlar yüzünden kendince intikam mı alacaksın? Üstelikneredeyse on yıl sonra. Sen gerçekten hastasın. Git,tedavi ol. Bir daha da buraya sakın gelme.” Suzie sandalyesinde güvenle oturmaya devam ederek, “Ben tedavi oluyorum,” diye karşılık verdi. Kapıyı açmaya giden Antony yarı yolda durdu vebiraz daha alçak sesle, “Güzel, güzel,” dedi ama yüzünde bariz bir korku vardı. “Bu gerçekten güzel, Suzie.Git şimdi! Eminim psikiyatristin sana buraya gelmeniönermemiştir. Yanılıyor muyum?” “Elbette önerdi,” dedi Suzie neşeli bir sesle. “Buterapi kendi kendine uygulanıyor ve insana kendinigerçekten iyi hissettiriyor.” “Kendi kendine mi uygulanıyor?” dedi Antonysorgulamasına. “Nasıl bir terapiymiş bu?” “Aslında çok haklısın. Bu bir intikam. Gerçektenzeki bir adamsın,” dedi Suzie. O an Antony kollarını kaldırınca koltuk altındakikıllar göründü. “İntikam mı?” dedi yutkunarak. “Evet.” “Ayrılma şeklimiz yüzünden mi?” “Evet.” “Ama o yıllar önceydi, Suzie...” 210
Tracy Bloom “Biliyorum. Ama o zaman bana intikam alma şansıvermediğin için şimdi alıyorum.” “Beni bir ilişki yaşamakla suçlayarak mı? Şakayapıyorsun herhalde. Sen hastasın. Ben Charlotte’laevlendim, duymadın mı? Karımı asla aldatmam.” “Ama o aldattığını düşünüyor,” dedi Suzie soğukkanlılıkla. “Ne?” diye haykırdı Antony. “Onu aldattığını düşünüyor.” “Charlotte’la mı görüştün? Bu da nedir böyle? Birine güvenliği çağırmasını söyleyeceğim,” dedi Antonytekrar kapıya yönelerek. Suzie umarsızca tırnaklarına bakarken, “Megandaniste,” dedi. “Sana zevkle yardım edeceğinden eminim.” Antony kapıyı hafifçe aralamışken olduğu yerdedonakaldı. “Bu da ne demek oluyor?” “Yardımsever bir kıza benzediğini söylemeye çalışıyorum yalnızca. Her ihtiyacını karşılaması senimemnun ediyordur.” Antony kapıyı tekrar kapattı ve dişlerini sıkarak,“Ben ilişki falan yaşamıyorum,” dedi. “Bunu bir de Bayan Lewinsky’ye soralım o halde.Olmaz mı?” dedi Suzie. Antony nin ona yanıt verecek kadar sakinleşmeyibaşaramadan patlayacağım düşündü. 211
Aldatılan Kadının İntikamı Antony kapıyı açıp Suzie nin geçmesi için kenaraçekilerek, “Elinde kanıt yok. Şimdi odamı terk et,” dedi. “Affedersiniz,” diyen tiz sesin hemen arkasındanMegan’ın başının tepesinde sallanıp duran kusursuzatkuyruğu göründü. “Böldüğüm için özür dilerim, Antony ama BelediyeBaşkanı aradı ve acilen seninle konuşması gerektiğinisöyledi,” dedi coşkuyla. Sonra da Suzie’ye dönüp afdilemesine gülümsedi. “Suzie... yani Bayan Miller da gidiyordu zaten,”dedi Antony. Lanet olsun, diye düşündü Suzie. Şimdi ne olacak?Antony nin haklı olduğunu biliyordu. Elinde kanıt yoktu.Charlie’nin şüphelerinden başka bir şey yoktu elindeama aldatmaya dair şüpheler genelde doğru çıkardı.“Kate Adie, Kate Adie, Kate Adie,” diye mırıldandıkendi kendine. “Demek Antony yle yatan kadın sensin?” dedi biranda Megana bakarak. İlişkilerini bütün dünya duymuş da bunu hazmetmeye çalışıyorlarmış gibi bir sessizlik oldu. Megan nefesini tutup eliyle ağzımkapattı ve Antonynindehşet dolu yüzüne baktı. Antony konuşmak için dudaklarını kımıldattı ama hiçbir şey söyleyemedi. “Ben onun eski bir arkadaşıyım ve biraz sohbetettik,” dedi Suzie, Antony ye gülümseyerek. 212
Tracy Bloom “Ama hani kimseye söylemeyecektik?” diye arayagirdi Megan. “Biz yeniden seçilene kadar beklemeyecekmiydik?” “‘Biz’ yeniden seçilene kadar mı?” diye haykırdıSuzie, öfkesini kontrol edemeden. “‘Biz’ mi? Kendinizden çoktan ‘biz’ diye mi bahsetmeye başladınız?Karısını aldattı ve birkaç defa yattınız yalnızca. ‘Biz’diyemezsin.” Antony, Meganı kolundan tutup odaya soktu vekapıyı da kapattı. “Kapat şu lanet çeneni,” diye homurdandı. “O birmuhabir ve manyağın teki. O yüzden konuşma işinibana bırak.” Megan neler olduğunu kavradığında şaşkına döndüve “Aman Tanrım,” deyip dururken Antony bir seksenlik boyuyla iyice doğrulup Suzie’nin yanma döndü. “Senin sözüne karşılık benimki,” dedi. “Bu iftirayahiç kimse inanmayacak.” Suzie şaşırmış gibi bir ifadeyle elini alnına götürdü.“Haklısın,” dedi. “Elbette haklısın. Benim sözüme karşıseninki. Ama aslında ‘Meganın sözü’ demek daha doğruolur,” diye devam etti ve cebinden küçük bir ses kayıtcihazı çıkararak Antony’nin onu görmesini bekledi.Ardından onu tekrar cebine koyup elini koruyucu birtavırla cebinin üstünde tuttu. “Bu ne cüret!” diye patladı Antony. “Ver onu bana!” 213
Aldatılan Kadının İntikamı Suzie bir adım atıp ona iyice yaklaşarak, “Hayır,”dedi. “Elimde ne tuttuğumu biliyor musun? Geleceğini.O küçük makinenin içinde senin geleceğin saklı ve oda benim elimde. Tıpkı yıllar önce senin elinde olanbenim geleceğim gibi... Sen bana bizim bir geleceğimizinolduğunu söylemiştin. Ben o geleceğe tutunmuştum amasonra onu benden çaldın. Şimdi ben de sana aynısınıyapabilirim. Nasıl bir duyguymuş, Antony?” Antony’nin alt dudağı bariz bir şekilde titriyordu veterinin -belki de korkusunun- iğrenç kokusu Suzie ninburun deliklerini doldurmuştu. Suzie onun karşısındadimdik durmuş, gözlerine bakıyor, Antony nin arkasındaduran Megan’ın yapmacık tebessümünü görmezliktengeliyordu. “Tamam, bu kadar eğlendiğin yeter,” dedi alçaksesle. “Sana yaptıklarım için çok üzgünüm, gerçekten. .. Ama artık ödeşmiş sayılırız. O şeyi bana ver veintikamını aldığın için rahatla.” “Geleceğini geri istiyorsun, değil mi?” diye sorduSuzie. “Evet. Dediğim gibi çok üzgünüm. Lütfen onu banaver,” diye yalvardı Antony. “Hayır,” dedi Suzie aniden arkasını dönerek. “Onusana veremem çünkü başka birine vereceğim.” O şık duruşundan artık eser kalmayan Megan şimdibir köşede ağlıyordu. 214
Tracy Bloom “Hayır, Suzie. Lütfen öyle bir şey yapma. Ne istersenyaparım. Bunu haber haline getirirsen ben biterim.” Suzie ona uzunca bir süre baktı ve bu adamda nebulduğunu düşündü. “Her şeyden önce o çok değerli kariyerin için kaygılanacağını tahmin etmeliydim,” dedi sonunda. “Pekiya karın, Antony?” Antony yanıt vermedi. Megan da aniden ağlamayıkesti. “Haklısın, çok eğlendim,” dedi Suzie. “Bu işi dahafazla uzatmaya gerek yok.” “Ah, Suzie. Teşekkür ederim,” dedi Antony, rahatladığı her halinden anlaşılıyordu. “Hiç pişman olmayacaksın, söz veriyorum.” Ses kayıt cihazını almakiçin elini uzattı. Ama Suzie ondan bir adım uzaklaşarak, “O kadar çabuk değil,” dedi. “Ben eğlendim ama şimdi sıraCharlie’de. Bu cihazı ona vereceğim.” Cebini işaretetti. “Sanırım geleceğini onun belirlemesi çok dahadoğru olur, değil mi?” Suzie, Megan’ın tekrar ağlamasını, Antony’nin de yere çöküp Megana eşlik etmesinibeklemeden arkasını dönüp çıktı. 215
On Yedinci Bölüm Sevgili Suzie, Kırkıma merdiven dayamış bir kadın olarak aşkıbulacağıma dair inancımı kaybetmiştim ki altı ay öncekusursuz bir adam la tanışınca bütün hayatım değişti.Hayallerim gerçek olmuştu sanki. Kısa sürede yakınlaştık. Üstelik onunla seks de bam başka. Sonsuza dekmutlu mesut yaşam am ıza tek bir engel var, o da karısı.Karısından ayrılmak istemiyor çünkü onun hayatınıaltüst etmeye niyeti yok. Am a ben de hayatımın gerikalanını sevdiğim adam ı her seferinde birkaç saat görerekgeçirmek istemiyorum. Ben de diğer çiftler gibi olmakistiyorum. Randevulaşmak, onun kollarında uyanmak,m arket alışverişini birlikte yapm ak gibi şeyler... Çok şeymi istiyorum? Sevgiler, Katherine Sevgili Katherine, Evet, çok şey istiyorsun. Bana seninle yaşadığı seksilişkisinifarklı bir boyuta geçirm ek istemesi için tek bir 216
Tracy Bloomsebep söyler misin? Pahalı bir restoranda para harcayıpsaatlerce gevezelik etm ek ona ilginç gelebilir mi sence?Seninle işi bittikten sonra evine gidip kendi yatağındarahat bir uyku çekebilecekken neden geceyi sana sarılarak geçirm ek istesin ki? Seninle hangi tuvalet temizlikmalzemesinin en iyisi olduğunun m uhabbetini yapm akistiyor mudur sence? Hayır. O kendince kusursuz birdüzen kurmuş çünkü seninle seks yaparak evliliğindekibüyük sorunlarla yüzleşm ekten kaçm ış oluyor. O yüzden sana ve “diğer kadın ” rolünü oynayantüm kadınlara, HEMEN VAZGEÇİN, diyorum ve buvesileyle önümüzdeki cuma gününün İNTİKAMCI ESKİSEVGİLİ GÜNÜ olduğunu bildirmek istiyorum. Hepinizden yaşadığınız tehlikeli ilişkiyi bitirmenizi ve eşinialdatan adam a içi doldurulmuş tavşan yollamanızı, ekolarak peşinizi bırakıp eşine karşı dürüst olmadığı takdirde ona o tavşanın gerçeğini yollayacağınızı belirtenbir not yazmanızı istiyorum. Güçlü olun, Suzie Suzie ona köşesiyle ilgili son planını anlattıktansonra o aralık sabahının dondurucu soğuğuna adımınıatar atmaz Drew atkısının içinden, “Tavşan mı?” diyemırıldandı. Suzie, Antony Barwood’un Manchester’daki malikânesinin yapraklarla kaplı küçük garaj yolunun başındaki 217
Aldatılan Kadının İntikamıkapının önünde toplanan gazetecilere bakarken, “Nekadar harika bir fikir olduğunu söylemene gerek yok,”diye karşılık verdi. Kendine hafifçe gülümseme hakkınıtanıdı. İntikamcı Sevgili Günü harika bir fikir olabilirdiama Antony için bulduğu intikam planı dâhiyaneydi.Charlie’den mesaj gelip gelmediğini görmek için telefonuna baktı. Hiçbir şey yoktu. Bunun iyiye işaretolmasını diledi. “Burada neler olduğunu açıklayacak mısın?” diyesordu Drew. “Antony nin itirafını neden verdiğini hâlâanlamış değilim.” Kimse duymasın diye fısıltıyla konuşuyordu şimdi. “O itirafla neler yapabileceğinin farkındamısın? Eşsiz bir intikam alma fırsatını kaçırmış oldun.Ne yaptığını sanıyordun ki?” “Görürsün,” diye mırıldandı Suzie. O sırada evinön kapısı açıldı ve bol kot pantolonuyla herhangi birdağın yamacına bile yaklaşmadığını belli eden kayakmontunun içinde sıradan bir cumartesi günü yaşayanmilletvekili imajı çizmeye çalışan Antony göründü.Güneş gözlükleri ve kocaman, siyah yağmurluğuylaCharlie de hemen onun arkasından çıktı. “Ah, çok kötü bir tercih,” diyerek yüzünü buruşturduSuzie. “Üzerine kılıf geçirilmiş mangal gibi görünüyor.Gazete başlıklarını görür gibiyim: Milletvekilinin KarısıIzgarada Harika.” “Şu an iyi görünmek çok da umurunda olmasagerek,” dedi Drew. “Kim bilir aklından neler geçiyor!” 218
Tracy Bloom Suzie ayağını yere sertçe vurarak, “Ama ben onagöz kamaştırıcı görünmesini söylemiştim,” diye mırıldandı. “Lanet olsun, ya söylediklerimin tek kelimesinibile dinlemediyse?” Antony ile Charlie dış kapıya neredeyse varmışlardı. El ele tutuşmalarına rağmen konuşmuyorlardı.Antony’nin suratı asıktı ama kararlı görünüyordu.Charlie’nin yüz ifadesiyse güneş gözlükleri yüzündenokunmuyordu. Suzie, Charlie’nin o gözlükleri kızarmış gözlerini gizlemek için takmamış olmasını ümitetti. “Neşeli ve canlı görün,” diye tavsiye etmişti ona,“cenazeye gider gibi asma suratını.” Garaj yolunun sonuna geldiklerinde Antony kapının bir tarafında durup büyük gazete ve televizyonkanallarından gelen yirmi kadar muhabir ile fotoğrafçıyıteşekkürlerini sunarcasına selamladı. Ceketinin cebinden bir kâğıt çıkarıp hafifçe öksürdü ve Charlie’ninelini sıktı. “Geldiğiniz için teşekkürler,” dedi ciddiyetle. “Bugünbir parlamento üyesinden beklediğinize inandığım dürüstve tarafsız açıklamayı yapmak için burada bulunuyorum. Büyük bir hata yaptığımı itiraf etmeliyim. Hemde çok büyük bir hata. Kısa süre önce karım dışındabir kadınla uygunsuz bir ilişki yaşadım. O ilişki artıkbitti. Charlotte’a yalan söylemeyip böyle bir hata yaptığım için pişman olduğumu dile getirdim.” Karısınabaktı ve ciddi bir ifadeyle başını sallayıp konuşmasına 219
Aldatılan Kadının İntikamıdevam etti: “Halkı için çalışan biri olarak şu anki görevim seçmenlerime ve şanlı İngiliz halkına karşı dürüstolmak. Sanırım herkesi hayal kırıklığına uğrattım, busebeple herkesten özür diliyorum. Bugün burada böylebir açıklama yapmanın beni ne kadar üzdüğünü bilemezsiniz. Hayatını halkına hizmet etmeye adamış biriolarak böyle bir şeyin olabileceğini asla öngöremedim.Ben insanlara hizmet etmek ve yaşamlarını kolaylaştırmak adına bu göreve geldim.” Antony bir an için duraksayıp başını kaldırdı.Flaşlar mahcup çifti floresan parlaklığına boyayarakçılgıncasına patlıyordu. Kalabalıktan yükselen âdetamilyonlarca ses, sonunda avını öldürme fırsatını yakalamış avcıların haykırışı gibi yankılanmaya başlamıştı. “M irror dan Simon Andrews. Peki, kim bu şanslıhanımefendi, Tony?” “Telegraph’tan Richard Bartholomew. İstifa edecekmisiniz?” “Sun dan Phillip Barker. Artık siz de ÇapkınParlamenterler Kulübüne katıldığınıza göre yirmiliyaşlarında yarı çıplak kadınlarla Hello dergisine pozverecek misiniz?” Antony o ışık yağmurunun altında dehşete düşmüşbir halde gözlerini kırpıştırırken kendini toparlamayaçalıştı. Konuşmasına devam etti ama artık elindekisayfaya bakmıyordu. 220
Tracy Bloom “Şu anda biraz kafam dağılmış durumda ve gururduymadığım bir zayıflık sergiledim. Ancak dediğimgibi ben insanların yaşamında fark yaratmak için bugöreve geldim ve karımın da desteğiyle bunu uzunyıllar sürdürmeyi düşünüyorum.” Antony şimdi onuevinden izleyen halka sesleniyormuş gibi televizyonkameralarından birine döndü. Suzie dehşete kapılmış bir ifadeyle, “Kendini lanetolası Bill Clinton sanıyor herhalde,” dedi Drew’a. “Şuparmak hareketine bak. Clinton gibi bedel ödemeden buişten sıyrılacağım sanıyor.” Suzie şimdi sessizliğe gömül müş, Antony nin her sözünü dikkatle dinliyormuş gibigörünen kalabalığa baktı. Sonra gözlerine inanamamışgibi tekrar Antony’ye baktı. “Şuna bak,” diye devametti. “Bu durumun kariyeri açısından iyi olacağını biledüşünmüş olabilir. Seks skandalıyla manşetlere adımyazdırması sayesinde kimsenin tanımadığı geri zekâlıbir parlamenter olmaktan kurtulup ünlü olacak.” Suzieşimdi gözlerini yere diken Charlie’ye baktı. “Ah, haydiama Charlie! Ne yapıyorsun? Böyle olmamalıydı.” Konuşmanın her kelimesini not alma çabasıyla hızlayazmakta olan Drew, “Sen neden bahsediyorsun?” diyemırıldandı. “Orada öylece durmuş, yanında bekliyor. Amaböyle yapmayacağını söylemişti. Ona kanıt getireceğimisöylemiştim. Böylece o da yapması gerekeni yapacaktı, 221
Aldatılan Kadının İntikamıerkeğinin yanında durm ayıp19lanet olası Dolly Parton’ıda susturacaktı. Bu dünyadaki bütün kadınları doğruolanı yapmaya ve çekip gitmeye teşvik edecekti. Hiçkimse orada öylece durup küçümsenmeyi hak etmiyor.Hiç kimse! Kadın hakları savunucuları mezarlarındaters dönecek. Kadınlara oy verme hakkının tanınmasıiçin mücadele etmişlerdi, parlamento üyelerine istedikleri herkesle yatma iznini kazandırmak için değil.” Drew not almayı bırakıp başını kaldırdı. “Demekonu aldattığını kanıtlarsan Antonynin Ah, Ben NeYaptım’ konuşması esnasında onu herkesin içinde küçükdüşüreceğine dair bir anlaşma yaptınız. Antonyningeleceği mahvolacak, intikam alınmış olacaktı. Amane yazık ki karısı, Dolly gibi davranmayı tercih etti.” “Öyle görünüyor. Lanet olası Dolly Parton. O plastikmemelerini bir kilometre yakınıma yaklaştırırsa onuöldürebilirim.” Suzie gözlerini kaldırıma dikip o trajik sahnenin bir yere gitmeyişini izlemek yerine çekipgitmeyi düşünmeye başladı. Antony şimdi gazetecilerin sorularını tümüyle rahatlamış bir ifadeyle yanıtlıyordu. Suzie onun bu olayıiyi idare ettiğini itiraf etse de Westminster’in en iyidanışmanlarından tavsiye almış olduğunu düşündü.Yanıt verirken odaklanması tavsiye edilen kilit keli19 Amerikalı şarkıcı ve söz yazan Dolly Parton’ın “Stand By Your Man” (erkeğinin yanında dur) adlı şarkısına göndermede bulunulmuş, (ç. n.) 222
Tracy Bloommeleri tekrar tekrar dile getiriyordu. Hata, dürüstlük,halkı için çalışan... Suzie bu duruma daha fazla katlanamazdı. Charliehâlâ gözlerini dikmiş, yere bakıyordu. Antony ilgi odağıolmanın ve spot ışıklarının altında yaşadığı anın tadınıçıkarırken o, yöneltilen tüm sorulara kulak tıkıyordu. Suzie, Dolly yi bir türlü kafasından atamıyordu.“Stand By Your Man” şarkısı onu çıldırtırcasına kafasının içinde dönüp duruyordu. Bir şey yapmalıydı.Çaresiz durumdaydı. Dirseklerini uzatıp Charlie ninbirkaç metre ötesinde olabilmek için kapıdan geçmeyeçalıştı. Ona seslendiyse de Charlie ısrarla başını kaldırmadı. Hatta Antony’yi donakalmış halde izleyeninsanlardan uzaklaştırmaya çalışıyormuş gibi geri gerigidiyordu sanki. Suzie derin bir nefes aldı ve bir tek seçenek olduğunakarar verdi: Sözlerini Charlie nin fazlasıyla önemsediğinibildiği kişiyi devreye sokacaktı. Doksanlı yıllarda henüzarkadaşlıkları bozulmadan önce Charlie’nin takıntılıbir şekilde her sözünü dinlediği, rakipsiz Gary Barlow’udevreye sokacaktı. Böylece Suzie o buz gibi kış gününde diğer gazetecilerin arasında derin bir nefes alıp sözleri o muhteşemadama ait olan “Promises” şarkısını söylemeye başladı. Charlie hayranı olduğu Take That grubunun o çokiyi bildiği ve sevdiği şarkısının ikinci dizesinde başınıkaldırıp Suzie’ye baktı. O siyah gözlüğün ardındaki 223
Aldatılan Kadının İntikamıgözlerini şarkının sözlerini hatırlamaya çalışan Suzieyedikmişti. Gazeteciler teker teker dönüp ona bakıyordu.Birkaç dakika sonra neler olup bittiğini anlamak içinherkes sessizliğe gömülmüşken Antony de onu gördü.Yüzündeki o rahatlama ifadesinin yerini aniden panikifadesi aldı ve öfkeli bakışlarını Charlie’ye çevirdi. Suzie nakaratın ardından nefes almak için durduğunda Antony, “Evet, geldiğiniz için teşekkürler,”diyerek araya girdi. “Basın açıklamamız burada sonaermiştir. Şimdi evliliğimizi yeniden onarabilmemiziçin bana ve karıma izin vermenizi rica ediyorum.”Antony gitmek için döndü ama Charlie âdeta olduğuyere çakılmıştı, Suzieye bakıyordu. Devam et, diye düşündü Suzie. Bu son şansın.Nakarat kısmını tekrarlayıp can alıcı noktaya dikkatçekmek için sözleri kendisi uydurdu. “Yalanlar söylüyor, Charlie’yi aptal yerine koymayaçalışıyor,” diye devam ederken Charlie nin gözlerininiçine bakıyor, yanıt vermesini ümit ediyordu. “Hangi şarkı bu?” diye sordu Suzie’nin yanındakiadam. Suzie ağzının kenarıyla, “Take That’in ikinci single’ı,‘Promises’. Listelerde ancak otuz sekizinci sıraya yükselebildiği için duymamış olabilirsiniz,” diye mırıldanırken hâlâ ümitle Charlie’ye bakıyordu. Charlie, Suzie’nin bakışlarına karşılık verdiktensonra şaşkına dönmüş deneyimli gazeteciler grubuna 224
Tracy Bloombaktı. Muhabirlik hayatları boyunca böylesine garipbir sahneyle karşılaşmadıkları her hallerinden belliydi. “Bir şey söyleyeceğim,” dedi alçak bir sesle. “Haydi söyle, tatlım!” diye haykırdı arka taraflardan bir ses. “Tamam, Charlotte, bir şey söylemene gerek yok.Haydi, artık içeri girelim, olmaz mı?” diye araya girdiAntony, Charlie’nin elini çekiştirerek. Belli ki bu durumcanını sıkmıştı. “Bir kez olsun susup konuşmama izin verir m isin?” dedi Charlie ve elini ondan kurtarıp paltosununcebinden buruşuk bir kâğıt çıkardı. Tekrar sessizliğegömülen kalabalığın önünde katlı kâğıdı açtı. “Bunu yapabileceğimi hiç sanmıyordum ama nedenyapmam gerektiğini az önce biri bana hatırlattı,” diyerek başını kaldırdı ve Suzie’ye baktı. Ardından güneşgözlüğünü çıkarıp onu çeken televizyon kamerasınadöndü. “Size kocamı anlatmalıyım,” dedi doğruca karşıyabakarak. “Pisliğin tekidir o.” Anlık şokun etkisiyle sessizliğe gömülen gazetecilerşimdi çılgına dünmüşçesine o kısa açıklamasını detay-landırması için Charlie’yi bombardımana tutmuşlardı. Charlie gürültünün dinmesini sabırla beklediktensonra sözlerine devam etti: “Ona dair söyleyeceğim,sizin de yazmanız gereken başka bir şey yok. Her hareketini ve kariyerine dair her detayı araştırıp hakkında
Aldatılan Kadının İntikamısayfalarca haber yaparak egosunu daha fazla şişirmeniziistemiyorum. Buna değmez. Sonuçta emekliler için çaypartisi bile düzenlemekten aciz, ikinci sınıf bir milletvekilinden başka bir şey değil. O yüzden herkesiniyiliği için onu görmezlikten gelin ve çekip gitmesiniümit edin.” Kalabalıktakiler Charlie’nin her sözünü sessizlikiçinde dikkatle dinlerken, şaşkına dönen Aııtony neyapacağını bilemez haldeydi. “Bununla birlikte kendimle ilgili bir şeyler söylemek isterim. Ben Antony’yi neredeyse on yıllık kariyeriboyunca destekledim. Onun yanında durup mükemmelbir politikacı karısı olabilmek için bütün heveslerimden vazgeçtim. Bunu yaptım çünkü onu seviyordum.Ancak şunu da belirtmeliyim ki bunu yapmamın birsebebi, onun da hevesleri olan bir adam olmasıydı.Hayatta bir hedefi ve güç kazanma arzusu olan biradamdı ki bu özelliği bana çok çekici gelmişti. Ancakgüç sahibi erkeklerin tehlikeli olduğu da hayatın üzücübir gerçeğidir çünkü nedense o güç duygusu doğrucapenislerine gider.” Charlie duraksadı ve derin, şaşkınbir iç geçiren Antony’nin gözlerine baktı. Kalabalıktankıkırdaşmalar yükselirken gazeteciler hırsla yazıyor,fotoğrafçılar Antony Barwood’un pancara dönmüşsuratını merhametsizce çekiyorlardı. “Ne yazık ki bu da onları mümkün olduğunca çoksayıda kadını yatağa atarak güç gösterisi yapmaya yöneltir. 226
Tracy BloomDaha üzücü olansa böyle bir adamın ilgisini çekmişolmanın gururunu yaşayan kadınların genellikle onlara karşı koyamamalarıdır.” Charlie bir an duraksayıpelindeki buruşuk kâğıda baktı ve biraz düşündüktensonra kâğıdı özensizce katlayıp tekrar cebine koydu. “O kadınlara şunu söylemek istiyorum,” dedi sakinbir ifadeyle. “Özellikle de kocamla yatan genç kadına...”Bütün bakışlar ona çevrilmişti şimdi. Gazeteciler nefeslerini tutmuş, ihanete uğramış milletvekilinin karısının, kocasının metresine ne söyleyeceğini meraklabeklemeye başlamıştı. Charlie devam etti: “Hiç canınısıkma. O gücü penislerinde kullanmak isteseler de neyazık ki performanslarına bir katkısı olmuyor.” Anlık bir sessizliğin ardından kahkahalar koptu veheyecanlı konuşmalar başladı. Suzie, Charlie’yi hayretler içinde izlerken neşelenen gazeteciler onaylamasınabaşlarını sallıyorlardı. Charlie farkında olmadan tümdünyanın duymak isteyeceği türden bir bilgi vermişti.Güçlü, görünürde başarılı erkekler yatakta berbattı.Bu bir genelleme olsa da güç manyağı patronlarınınelinde işkence gördükleri anlaşılan ve çoğunluğunuorta yaşlı erkeklerin oluşturduğu grup ona içtenlikledestek verdi. Charlie duraksadığında sorular yenidenhavada uçuşmaya başladı ama onları susturmak içinelini kaldırdı. Aldığı olumlu tepki sayesinde güvenide yerine gelmişti. 227
Aldatılan Kadının İntikamı “Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar,” dedi. “Amabirine teşekkür etmeden gitmek istemiyorum. O olmasaydı bugün burada olmazdım. M anchester H erald’dao muhteşem Sevgili Suzie köşesini yazan Suzie Miller’asonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Buraya gel, Suzie.” Suzie o anda kaçıp saklanmak istedi. Profesyonelgazetecilerden oluşan kalabalığın karşısına geçip tavsiyeköşesi için tebrik edilmek istemiyordu. Charlie’nin onukendi haline bırakacağını ümit edip başını iki yanasallayarak ona baktı. “Haydi, Suzie! Haydi, buraya gel,” dedi Charlie.Suzie onu bir kaşık suda boğacakmış gibi gözleriniöfkeyle kendisine diken Antony’yi gördü. Kapıyı açtıve Charlie’nin yanma gidip Olimpiyat madalyası kazanmışçasına ona sarıldı. “Sevgili Suzie köşesi bugüne dek ilişkilerle nasıl başedeceğimize ve işler ters gitmeye başladığında nasıl birmücadeleye girebileceğimize dair acımasız gerçeklerigözler önüne seren ilk köşe. İlişkisinde sorun yaşayanherkes onun köşesini okumalı çünkü siz de onun banatavsiye ettiği gibi, boyun eğip kendinizi öldürmek yerine onu ölüme gönderecek bir hamle yapmalısınız.”Charlie döndü ve Suzie’ye sıkıca sarılıp kulağına birşey fısıldadı. “Çok teşekkür ederim. Haklıydın. Kendimi çokiyi hissediyorum.” 228
Tracy Bloom Suzie hiçbir şey söylemeden ona sarıldı. Bunu hiçbeklemiyordu. Suzie’nin elini sıkıca tutan Charlie basın konferansını sona erdirdi. “Başka soru yanıtlamayacağım. Ama M anchesterHerald’la özel bir röportaj yapacağım. Dolayısıyla yarın birtane almayı unutmayın.” Dönüp Suzie’ye son bir öpücükverdikten sonra hâlâ kendine gelemeyen Antony’yi oradabıraktı ve arkasına dönüp bakmadan çakıl taşlı garajyolundan geçti. Antony tehditkâr bakışlarını Suzie’yedikse de Suzie yerinden kımıldamadı, ta ki Antonydanışmanını aramak üzere cebinden telefonunu çıkartana kadar. Sonra da hışımla Charlie’nin arkasındangitti. Suzie bir an onları yalnız bırakmaktan çekindiama sonra Antony yle, yani rezil ve seks düşkünü birmilletvekiliyle nasıl başa çıkacağını artık çok iyi bilenCharlie’nin bunun da altından kalkacağına karar verdi. 229
On Sekizinci Bölüm“Rezil milletvekili Atıtony B arw ood’un ihanetini itirafetmesinin ardından on yıllık evliliğini bitirme kararıalan karısı Charlotte, ‘Gizem ve yalan, evliliği öldürenzehirlerdir,’ dedi. ‘Eşinize bir kez yalan söylediğinizdesaygısızlığın en derin boyutuna inmiş oluyorsunuz. Amaiçinde saygı barındırmayan bir evlilik nasıl yürür ki?’Dün kocasının karşısındaki dik duruşu belli ki özgüveninitazelemiş, hayatına çekidüzen verip her şeye yenidenbaşlam a isteğini perçinlemişti.”Suzie gazetenin ön sayfasındaki yazıyı okumayı bıraktı ve makaleyi bitirmekiçin bütün gece gözünü kırpmadan çalışan, şimdi desandalyesinde arkasına yaslanmış, üç fincana eş değerespressosunu yudumlayan Drew’a baktı. “Çok iyi,” dedi. “Sen bu kadın mevzularında gayet başarılısın. Böyle derin konular hakkında daha sıkyazmalısın.” “Yine de röportajı sen yapmalıydın,” dedi Drew. “Kesinlikle olmazdı,” diye karşılık verdi Suzie. “Sanaborcum vardı ve bu işi benden çok daha iyi yapacağınıbiliyordum. Şu yazdıklarına baksana,” dedi parmağıyla 230
Tracy Bloomgazeteyi dürterek. “Charlotte Barwood kozasından çıktığını açıkça ilan ediyor. Uzunca bir süre benmerkezci biradam ın karanlık gölgesinde kalan Charlotte’a ne zam andünkü basın konferansında sergilediği cesur tavrıyla ilgilibir soru sorulsa yüzünde utangaç da olsa kocam an birtebessüm beliriyor.” Suzie başını kaldırıp iç geçirdi. “Çok doğru. Güzelifade etmişsin. Ondan hoşlandın mı yoksa?” “Ne? Hayır, saçmalama. Ona acıdım yalnızca,” dediDrew kıpkırmızı kesilerek. Yorgunluktan ölüyordu veSuzie nin böyle aptalca bir imada bulunması, ihtiyaçduyduğu en son şeydi. Üç saat boyunca Charlie’yi veçatırdayan evliliği hakkında anlattıklarını dinlemekkafasını yeterince karıştırmıştı zaten. Özellikle de birşey zihninde sürekli dönüp duruyordu. Charlotte dahaevlendikleri gün Antony nin onu sevmediğinin farkındaolduğunu gözyaşları içinde söylemişti. Kalbinin derinliklerinde çok iyi arkadaş olduklarını biliyordu amaAntony ona âşık değildi. Onun tek istediği, politikaylailgili gerekli bağlantılara sahip olan bir eşti. “İnsansevmediği biriyle nasıl evlenir?” diyerek hıçkırıklaraboğulmuştu Charlie. Gerçekten öyle, diye düşünmüştüDrew. İnsan böyle bir şeyi nasıl yapardı? Sonra da osoruyu zihninin derinliklerindeki rafa kaldırmıştı. Ama şimdi makaleyi bitirip de neredeyse yirmisaattir uyumamışken beyni zaten iyice bulanmıştı ve 231
Aldatılan Kadının İntikamıdüşüncelerinin önüne çizgi çekemiyordu. Buradan hemen gidip uyumalı, düşüncelerini toplamalıydı. Suzie hâlâ makaleyle ilgilenirken Drew masasınıtoparlamaya başladı. O sırada Suzie nin telefonu çaldıve Suzie gözlerini gazeteden ayırmadan dalgın dalgıntelefona yanıt verdi. “Alo,” dedi ve hemen ardından, “evet, benim,”diye devam etti. “Anlamadım, nereden dediniz?” diyesordu. “Anlıyorum.” Gazeteyi bırakıp doğruldu. “Şey,ben köşe yazılarımı bir süredir bu şekilde yazıyorumve yöntemimi değiştirdiğimden beri mektupların sayısıdört katma çıktı.” Biraz duraksadı. “Evet, aynen öyle.”Tekrar duraksadı. “Şey, hımmm, evet... Sanırım boşum.İzin verirseniz ajandama bakayım.” Suzie telefonununağız kısmını kapatıp kendinden uzaklaştırarak küçükbir çığlık attı. Sonra elini çekip konuşmaya devam etti.“Evet, boşum.” Son bir duraksama oldu. “Tamam, oradagörüşürüz o halde. Çok teşekkür ederim. Hoşça kalın.” Ahizeyi dikkatlice yerleştirdikten sonra gözleri yuvalarından fırlamış halde Drew’a baktı. Sonra yerindenyavaş yavaş kalktı ve ofisin içinde kollarını savurupavazı çıktığı kadar, “Aman Tanrım!” diye bağırarakkoşmaya başladı. Üç turdan sonra nihayet Drew’unyanında durdu ve başını ellerinin arasına alıp alnınahararetli bir öpücük kondurdu. Sonra bir adım geriçekildi ve olduğu yerde hoplayıp zıplayarak, “Ne oldu,bil bakalım! Ne oldu, bil bakalım!” diye haykırdı. 232
Tracy Bloom “Ne oldu?” dedi Drew sonunda. Suzie kafasını şişirmişti ve burun delikleri hâlâ alnında kalan parfümkokusuyla dolmuştu. “Televizyona çıkıyorum,” diye çığlık attı Suzie vargücüyle zıplayarak. “Gerçek televizyona, Youtube’a falandeğil, gerçek televizyona!” Drew ona, “Neden?” diye sorarken hoplayıp zıplamaktan vazgeçmesini diledi. “G ranada Reports yarın sabah köşem hakkındabenimle röportaj yapmak istiyor. Benimle, benimle,benimle!” dedi doğruca Drew’un yüzüne. “Vay canına,” dedi Drew geri çekilerek. Suzie’ninbirdenbire kişisel alanına girmesi onu biraz rahatsızetmişti. “Harika, değil mi?” dedi Suzie. “Erkeklerin peşindekoşmaktan vazgeçtiğim an bütün hayatımın değişeceğikimin aklına gelirdi ki? Bunu neden daha önce yapmadım, bilmiyorum,” diye ekledi. “Yapsaydım belkide yıllar önce ünlü olmuştum.” “Henüz ünlü olduğun söylenemez,” diye hatırlattıona Drew. “Ama bu işin nereye varacağını kim bilebilir ki?”dedi Suzie. “Herkes bir yerden başlamalı. Haber yerelgazetelerde yer aldıktan sonra kim bilir kimler hikâyeyialmak isteyecek!” Suzie duraksadı ve bir an için hüzünlendi. Heyecanının aniden geçtiğini hissederken,“Aşağılık şeyler,” dedi. 233
Aldatılan Kadının İntikamı “Ne oldu?” “Lanet olası Richard ve Judy!” diye küfretti Suzie. “Ne yaptılar?” “Neden yayını iptal etmek gibi bir saçmalık yaptılar? 7his Morning programına konuk olmanın hayalinikuruyordum. Bunca zaman hayalini kurup durdumve şimdi tam o şansı yakalamışken onlar yok. TıpkıWogan gibi.” “Wogan mı?” “Evet, Wogan. Okul yıllığıma en büyük hayalimin Wogan’a çıkmak olduğunu yazmıştım. Ama sonraprogram yayından kaldırıldı. Neden bu ünlüler beniprogramlarına davet edecek kadar yayında kalmayıbeceremiyorlar ki?” Drew o an gerçekten de gidip daha aklı başındabir dünyaya sığınması gerektiğini fark etti. “Evet,” dedi. “Ben artık gidip uyuyayım. Ne zamanyayma çıkacağını bana yaz, olur mu?” “Elbette.” Drew tam çantasını alıyordu ki editör hışımla içeridaldı. Ağzı kulaklarına vararak, “İşte benim dinamik,çalışkan ikilim!” dedi ve ellerini her birinin omuzunakoydu. “Size makaleniz ve Sevgili Suzie köşesine gösterilen ilgi sayesinde satışların şimdiden ikiye katlandığınısöylemeye geldim. İnternet sitemize tıklanma oranı 234
Tracy Bloomüçe katlandı ve Alex, reklamcılardan gelen aramalarayetişemediği için artık bir asistana ihtiyacı olduğunusöyledi.” “Ciddi misin?” dedi Drew tekrar oturarak. “Ciddiyim,” diye karşılık verdi Gareth. “Üsteliksana güzel bir haberim var, evlat,” diye devam etti.Drew elinde olmadan irkildi. Haber güzel olabilirdiama genç bir adamın ona “evlat” diye hitap etmesihiç doğru değildi. “Makalen diğer gazetelere de satılacak. Dünyanın her yanından internet siteleri ve gazeteler arayıpsenin makaleni almak istiyor. O küçük hanımefendidün gerçek bir sansasyon yarattı. Hassas bir noktayadeğinerek, yoldan çıkmış bir politikacıya herkes adınacezasını verdi. Bu çok önemli, gerçekten de çok önemlibir hamleydi,” dedi Gareth. “Vay canına! Demek makalem satılıyor,” dedi Drewgüçlükle. Şimdi Suzie’ninkiler gibi onun hayalleri degerçek oluyordu. “Drew, bu harika! Sen de ünlü olacaksın desene,”dedi Suzie olduğu yerde zıplamaya devam ederken. “Sakın gözünü daha yükseklere dikme,” dedi Gareth aniden ciddileşerek. “Boş hayallere kapılıp H erald’ıbırakmayı aklından bile geçirme. Seni tebrik ediyorumve... derhâl işinin başına dönmeni rica ediyorum.” Gareth uzun adımlarla oradan uzaklaşarak ikisini bu anideğişimin şaşkınlığı içinde bıraktı. 235
Aldatılan Kadının İntikamı “Vay canına,” diye mırıldandı Suzie. “Seni başkasına kaptıracağını sanıyor. Aslında tam da zamanı.Düşünsene; sen ve Emily, Londra’ya yerleşip şu ünlüçiftlerden biri olabilirsiniz. Sen olağanüstü başarılaraimza atmış bir gazeteci, o da yetenekli bir avukat olarak. .. Dadılar, hizmetçiler olacak ve... tertemiz arabalar, her şey... Emily yi ara... Ara ve ona Londra’yataşınabileceğinizi söyle.” Drew o anda gözlerinin iyice çöküp kafatasınıniçine girmiş olabileceklerini düşündü. Yorgunluk veart arda gelen bilgiler, taşıyamayacağı kadar ağırdı. Suzie’nin ona, “Senin adına çok sevindim, bunuhak ettin,” dediğini duydu ve bir an ona baktıktansonra dudaklarının istemsizce hareket ettiğini fark etti:“Gidersem beni özler misin?” “Tabii ki hayır!” diye haykırdı Suzie. “Sen ve okusursuz hayatın istediğiniz kadar güneye gidebilirsiniz. Umurumda olan tek şey bu. Artık hayatının içineen az benim kadar etmiş biriyle birlikte oturmamınvakti gelmişti.” Gerçekler ortaya çıkmıştı. Buradan giderse Suzie onuözlemeyecekti. Onu özlemeyecekti... Bu düşünce hâlâkafasının içinde dönüp dururken Resepsiyon GörevlisiDiane, çöp kutusunu Drew’un burnunun dibine uzattı. “Çek bir tane,” dedi. “Ne?” dedi Drew hayretle. Belli ki uykusuzluk garipşeylere sebep oluyordu. 236
Tracy Bloom “İsim,” dedi Diana çöp kutusunu sallayarak. “Şey, Gordon,” dedi Drew. “Burada Gordon adında biri çalışmıyor. Ayrıca ismiseç ve kendine sakla. Kimseye söyleme. Yoksa her şeymahvolur.” Drew her an hıçkıra hıçkıra ağlayabilirdi. Neleroluyordu? Destek almak için Suzie’ye baktı. Suzie binadaki tüm çalışanların isimlerinin yazılıolduğu minik kâğıtlarla dolu çöp kutusunu işaret edipdudaklarını oynatarak, “Noel çekilişi,” dedi. Drew mantıklı bir açıklama duymanın rahatlığıyla,“Ah, şimdi anladım,” dedi. “Noel çekilişlerinden nefret ediyorum,” dedi Suzie.“Boşuna masraf. Sen birine saçma sapan bir şey veriyorsun, bir başkası da sana. Sonra o şey milyonlarcayıl yok olmadan çekmecende duruyor.” “Geçen yıl sana ne çıkmıştı?” diye sordu Drew. “Tıraş losyonu seti,” dedi Suzie. “Beş sterlinlik olanlardan mı?” diye haykırdı Drew. “Aynen! Elle tutulur bir tarafı yok. O beş sterlinidoğruca tuvalete atıp sifonu çekmek çok daha iyi olurdu.Noel çekilişleri yasaklanmalı.” Diane iyice sabırsızlanıp çöp kutusunu tekrar karıştırırken, “Bir an önce isim çekseniz iyi olacak,” dedi. 237
Aldatılan Kadının İntikamı Drew ve Suzie aynı anda kutudan birer kâğıt parçası aldılar. Suzie kendisininkini açtı ve homurdandı.Drew da kendisininkini açıp baktı. Diane masasına döndükten sonra Suzie, “En azından bu işi büyük ihtimalle son kez yapıyorsun,” dediDrew a. “O kasıntı Londralıların Noel çekilişi yaptıklarım hiç sanmıyorum. Orada daha çok anahtar partileridüzenleniyordun Sana kim çıktı?” Drew kâğıt parçasını katlayıp cebine koydu ve çantasını alıp kapıya doğru yürümeden önce, “Gizli,” dedi.
On Dokuzuncu BölümDrew karşısında oturan turuncu kadına baktı. Ofisteyaşadığı tüm o garip olaylardan ve birkaç saatlik uykudan sonra günün daha da garipleşmesi mümküngörünmüyordu. Ama krem rengi fularına bronzlaştırıcıkrem bulaşmış yeşil, polyester takım elbiseli kadınıdinlerken nispeten sakin olan ofisinde kalmadığınapişman oldu. “Dekoratif aksesuarlar departmanımıza da bakmanızı tavsiye ederim. Yeni evinize kendi tarzınızı katmanızı sağlayabileceğine inandığım harika modellerbulabilirsiniz orada. Tabii yılın bu dönemine özgü, Noeltemalı çok güzel parçalarımız da var. Gelen çiftlerinçoğu o muhteşem geyik desenli kapı altı yastıklarındanaldı. İlk Noel’inizi çiçeği burnunda bir çift olarak Noeltemalı yastıklarla geçirmeniz ne kadar eğlenceli olacaktır, düşünsenize...” Kadın kendi kendine kıkırdarkenDrew, Emily ye baktı. Neyse ki o da şaşkına dönmüşbir halde kadına bakıyordu. Emily, “Aslında,” diye söze başlayıp durdukça rengidaha da koyu bir turuncuya dönüyormuş gibi görünen 239
Aldatılan Kadının İntikamıgörevliye baktı. “Ben internet sitenizi ziyaret ettim vebirkaç parçanın renk seçeneği olup olmadığını merakediyorum. Ayrıca Mısır pamuğu nevresimlerin gerçekten beş yüz ilmek olup olmadığını sormak istiyorum.” Turuncu kadın, parmağını fularında gezdirip onudaha fazla bronzlaştırıcıya bularken, “Madam,” dedi.“Yeni evli çiftlerimizin daha kalitesiz bir şeyle uyuduğunu bilirsem gözüme uyku girmez.” “Güzel,” dedi Emily kabaca. “O halde başlayalımmı?” Özenle yazılmış hediye listesinin olduğu dosyayıdizine koydu. “Bana birkaç dakika daha katlanırsanız size bütündepartmanların yerini anlatabilirim. Kaç çiftin hediyeseçerken heyecandan masa örtüsünü tamamen unuttuğunu ben bile hatırlamıyorum,” diyerek kıkırdadıturuncu kadın. “Masa örtüsü olmadan evlilik hayatınabaşlayamazsınız, değil mi?” Bu kez soruyu Drew’a yöneltmişti. Drew oturduğu yerde iyice büzüşerek, “Kesinlikle,”diye karşılık verdi. Üçüncü kattaki odada yer alan ogarip şeylerden kendisi dışında korkan olup olmadığınıgörmek için etrafına bakındı. Polyesterli kadınlar tarafından esir alınıp kabinlere oturtulmuş dört çift dahavardı. Aslında hiçbirinin durumdan rahatsız olmuşgibi bir hali de yoktu. Kadınlar hevesle eğilmiş, açgözlükoordinatörlerin vaazını dikkatle dinliyor, erkekler de 240
Tracy Bloomyüzlerinde aptalca bir tebessümle müstakbel eşlerininellerini sıkıca tutmuş, oturuyorlardı. “Bize neyin nerede olduğunu anlatmanıza gerekyok,” dedi Emily kadına. “Ben hepsini önceden araştırdım.” Sonra Drew’a döndü: “Bence en iyisi seningiriş katına inmen. Asansörden iner inmez ürünlere şulistedeki sıralamaya göre bakarsan işin yarım saattenfazla sürmeyecektir. Ben de bu kata bakarım.” Sonratekrar masanın diğer tarafında oturan kadına döndü.“İşe başlayabilmemiz için sizden iki barkod okuyucusualabilir miyiz?” Turuncu kadın, Emily ye kafasının tamamen karıştığını gösteren bir bakış attı. Drew o an Emily’ylegurur duyduğunu itiraf etmeliydi. O geyik desenli havaakım ı önleyici yastıkları da istediği yere koyabilir, diyedüşündü. “Şey, tabii ki tercih sizin,” dedi kadın sertçe. “Ancakçiftlerin çoğu ortak kararlar almak için katları birliktegeziyor. Ne de olsa düğün hediyelerinizi seçeceksiniz.Hayatınızın sonuna kadar onlarla yaşayacaksınız.” “Gerek yok,” dedi Emily ayağa kalkarak. “Kararverildi zaten, işimize bakabiliriz artık.” Elini kaldırdı.“Şimdi okuyucuları verirseniz sevinirim.” Kadın gönülsüzce de olsa okuyucuları ona uzattıama tam Drew oradan uzaklaşırken onu kolundan tuttu. 241
Aldatılan Kadının İntikamı “Sizinle gelmemi ister misiniz? Yarım saatlik boşluğum var. Belki listenizde olmayan bir şey bulmanızayardımcı olurum, belli mi olur?” Drew ve Emily neredeyse aynı anda bağırarak,“Hayır,” dediler. “Teşekkürler,” diye devam etti Drew.“Ben hallederim.” Asansörün önünde Emily, Drew’a listeyle birliktebir de kalem uzattı. “Bulamadığın bir şey olursa işaretle. Ben gelir, alternatif bir şey bulurum. Tamam mı?” “Süper,” diyerek gülümsedi Drew. “Düğün hediyesiseçmek dünyanın en güzel işi.” “Bunu halletmeliyiz, Drew,” dedi Emily ciddiyetle.“Yoksa bir türlü kurtulamayacağımız gereksiz eşyalarladolu bir evimiz olacak. İşim bittiğinde ben inip senibulurum.” Bu sözlerin ardından dönüp doğruca yastıkkılıfı standına doğru yürüdü. Drew asansörle aşağıya inerken barkod okuyucusunuinceledi. Onu eline tuttuğunda avucunun içinde dekırmızı ışık yanıp yanmayacağını anlamak için birkaçdefa düğmesine bastı. Sonra böyle bir aletle silahlanmışher erkeğin yapacağı şeyi yaptı; elindeki şey bir ışınkılıcıymış gibi onu asansörün bir tarafından diğerinesavurdu, ta ki o zorba turuncu kadını katletmesineramak kala kapılar açılana dek... Ciddi anlamda sıkıntı hissetmeye başlaması çoksürmedi. Yemek takımı bölümündeki beyaz porselen 242
Tracy Bloomdenizinde âdeta kaybolmuştu. Nereye baksa ışıl ışılbeyaz yemek tabakları tüm saflığı ve kusursuzluğuylaüzerine üzerine geliyor, ona kendini pis ve dışlanmışhissettiriyordu. Üstelik o ürkütücü barkod okuyucusunun sinir bozucu bip sesini duyup fiyatı görmek içinm inik ekranına her baktığında irkiliyordu. Nasıl olurda küçücük bir fincan tabağı yaklaşık yirmi sterlinolurdu? Bir erkeğe göre çok gereksiz bir parçaydı bu.Zaten kulpu olan bir fincanı tutmaya yarayan bir tabağın bu fiyata satılması da ne demekti? Ayrıca “kremaayırma makinesi” de neydi öyle? Daha önce kullanmakbir yana, böyle bir şeyin varlığını bile duymadığındanemindi. Dolayısıyla arkadaşlarını ya da akrabalarınıgüç bela kazandıkları parayı böyle bir şeye yatırmayanasıl zorlayabilirdi ki? Üstelik organizasyon konusunda olağanüstü bir yeteneğe sahip olan Emily’niıı,onun ailesinin o kadar da zengin olmadığını gözdenkaçırdığını yavaş yavaş fark ediyordu. Acilen evlenipMothercare’den bir hediye listesi hazırlayan kuzeniCatrina dışında ailesinden hiç kimsenin evlenirkenhediye listesi yaptığını da hatırlamıyordu. Emily’ylebu konuyu konuşmalıydı. Belki Argos mağazası içinbir liste çıkarabilirlerdi, belki de liste olayını tamameniptal ederlerdi. Üst kattayken diğer bölmelerden birindeoturan çiftlerden birinin kahve makinesini incelediklerinigördü. Adam uzanıp küçük bir fincan aldı ve karısınaespresso hazırlamış gibi yaptıktan sonra abartılı bir 243
Aldatılan Kadının İntikamıtavırla, “Bu sizin için, müstakbel Bayan Pemberton,”dedi. Kız da kıkırdayarak genç adamın yanağına biröpücük kondurdu ve fincanı yerine bırakıp işe odaklanmasını söyledi. Drew sorunun burada olduğunu fark etti. Bu işiayrı ayrı yapmaları yanlıştı. Birlikte yapmalıydılar. Verim almak için ... Bunun illa yapılması gerekiyorsa enazından birlikte yapmanın tadını çıkarmalıydılar, gerizekâlı gibi tek başına gezinip bir çaydanlığa aptal bircihazı doğrultmak da neyin nesiydi? O işkenceden birkaçış yolu bulmuş olmanın sevinciyle asansöre dönüpüst katın düğmesine bastı. Dağ gibi yığılmış Teflon kaplamalı eşyaların veelindeki tasarımcı elinden çıkmış bir vibratöre benzeyen aletle anlamsızca sırıtan tam boy Jamie Oliverkartonunun arkasında kaybolan Emily’yi bulması birazzaman aldı. Jamie’nin elindeki parlak, kalıp gibi aleti işaret ederek, “Bunlardan mı alacaksın?” diye bağırdı Emily’ye. Emily ona baktı. “Evet, bunlar çok ilgi görüyor.” “Vay canına,” dedi Drew sırıtarak. “Hediye listesişimdi ilgimi çekmeye başladı.” Emily çömeldiği yerden kalkıp onun yanma giderken, “Senin işin bitti mi?” diye sordu. “Pek sayılmaz,” diye karşılık verdi Drew. “Doğrusunu istersen tek başıma bakmak pek keyif vermedi. 244
Tracy BloomBelki de Turuncu haklıdır. Bu bizim hediye listemizolduğuna göre birlikte bakmamız daha iyi olabilir.” Emily hiçbir şey söylemeden ona bir süre öylecebaktı. Sonra saatine bakıp bunu yapabileceklerini söyledi ancak toplantısına yetişmek için yirmi beş dakikasonra buradan çıkması gerektiğinden biraz acele etmeleri gerekiyordu. “Sorun değil,” dedi Drew. “Bak, ne diyeceğim; senlistedekileri oku, ben de fiyatlarına bakayım. Benimlazer kontrol sistemim inanılmaz hızlı.” Emily onu birkaç dakika daha inceledikten sonrahafifçe iç geçirdi ve okuyucuyu ona uzattı. Sonra danerede kaldığını bulana kadar kalemini listenin üzerinde aşağıya doğru kaydırdı. “Pekâlâ. Bir litrelik beyaz pyroflam güveç,” diyeokudu Emily. “Anlamadım, ne?” diye sordu Drew yerinden kımıldamadan. “Bir litrelik beyaz pyroflam güveç, dedim,” diyetekrarladı Emily, listesine bir daha bakmaya gerekduymadan. Drew yerinden kımıldamadı. “Sorun nedir?” diye sordu Emily. “Biz güveçte yemek yapmıyoruz k i...” “Ne olmuş?” “Neden listeye güveç ekledik?” 245
Aldatılan Kadının İntikamı “Günün birinde güveçte yemek yapmak isteyebiliriz,” diye yanıtladı Emily kısaca. Drew hâlâ kımıldamıyordu. “Yani şimdi sen bana sırf günün birinde uyanıpda, ‘Vay canına, iyi ki güvecimiz var. Mavis Teyzenindüğünümüzde güveç alması ne iyi oldu, yoksa ne yapardık?’ deme ihtimaline karşı mı insanlardan bizegüveç almalarını isteyeceğimizi söylüyorsun?” dediDrew sesini gittikçe yükselterek. Emily öfkeli bir ifadeyle etrafına bakındı. “Sus ve şu lanet olası tabağa bak,” dedi sonundadişlerini sıkarak. “Tartışacak vaktim yok.” “Hayır,” dedi Drew. Emily bir an için geri çekilse de hemen ardındanatılıp okuyucuyu Drew’un elinden alarak tencerelerinbulunduğu geniş standa doğru yürüdü. Drew bir süre ağzı açık halde durduktan sonra arkasından, “O güvecin fiyatına bakarsan...” diyecek oldu. Emily okuyucuyu büyük, beyaz tencereye tutarkendurup döndü. “Ne?” dedi. “Sakın bana neyin fiyatına bakıp bakamayacağımı söyleme.” “O güvecin fiyatına bakarsan...” diye tekrar ettiDrew. “Ne yaparsın?” diye sordu Emily. 246
Tracy Bloom Drew, özenle planladığı işlerini ne pahasına olursaolsun bitirmeye kararlı, sert bir yüz ifadesiyle ona karşıgelen Emily ye baktı ve yorgunluk onu tekrar ele geçirirken, bu iş bu noktaya nasıl geldi, diye düşündü. Ona neolmuştu böyle de bir mağazanın ortasında nişanlısıylagüveç kavgası etmeye başlamıştı? “Ne yaparsın?” diye sordu Emily tekrar. “Düğünü iptal ederim,” deyiverdi Drew. Kelimelerdudaklarının arasından mantıklı düşünmesine fırsatvermeden dökülmüştü. O kelimelerin ağzından çıktığınıilk kez duyuyordu. Uzun zamandır zihninin içindedönüp durmalarına rağmen onca zamandır dile getirilmeden gizli kalan kelimeler... “Ne dedin?” dedi Emily, Drew’un düşüncelerinibölerek. Drew o sözleri tekrarlayabilir miydi? Düşünmekile söylemek arasındaki boşluk çok büyük olmasınarağmen söylemişti, o kadar. Emily şimdi okuyucuyu birtür gladyatör kılıcı gibi tutarak ona doğru yürüyordu. “Ne dedin sen?” diye sordu tekrar. “Düğünü iptal ederim,” diye fısıldadı Drew ona hiçbakmadan. Aslında o kelimeleri dile getirmek Emily’ninorada olduğunu bile unutturacak kadar şaşırtmıştı onu. Emily olduğu yerde kaldı ve kahkahalar atarakbaşını iki yana sallayıp dikkatini yeniden listeye verdi.“Sen çıldırmışsın, bunu biliyor muydun?” dedi. “Bak, ne 247
Aldatılan Kadının İntikamıdiyeceğim; güveci çıkarıp onun yerine bir süt tenceresidaha ekleyeceğim. Buna ne dersin?” “Süt tenceresi mi?” diye sordu Drew alçak sesle. “Evet, içinde süt kaynatılan şu küçük tencerelervar ya, onlardan.” “Sütü ne için kaynatıyoruz?” “Şey, mesela kahve için,” diye karşılık verdi Emily.“Bak, zamanımız daralıyor, Drew. Bu işi halletmemizgerekiyor.” “İkimiz de kahveyi sütsüz içiyoruz,” dedi Drewbaşını iki yana sallayarak. “Drew, saçmalıyorsun. Lütfen işimize devam edebilirmiyiz artık? Bu meseleyi fazla büyüttün. Alt tarafı birhediye listesi. O kadar.” “Alt tarafı hediye listesi,” diye tekrar etti Drew. “Evet,” dedi Emily, Drew’un elini tutup okuyucuyuona sertçe geri verirken. “Alt tarafı hediye listesi.” “Ve biz de alt tarafı evleniyoruz,” dedi Drew. “Evet,” diye çıkıştı Emily artık iyice sinirlenerek.“Alt tarafı evleniyoruz. Büyütecek bir şey yok. Haydi,devam edelim artık, yoksa geç kalacağım.” Drew dokunsalar ağlayacak haldeydi. “Yapamayız,” dedi. “Neyi yapamayız?” diye sordu Emily. “Alt tarafı evlenemeyiz,” diye karşılık verdi Drewbir adım atıp Emily’nin elini tutarak. 248
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333
- 334
- 335
- 336
- 337
- 338
- 339
- 340
- 341
- 342
- 343
- 344
- 345
- 346
- 347
- 348
- 349
- 350
- 351
- 352
- 353
- 354
- 355
- 356