Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Aldatılan Kızın İntikamı - Tracy Bloom -

Aldatılan Kızın İntikamı - Tracy Bloom -

Published by cg.caglayan, 2016-11-02 08:58:13

Description: Aldatılan Kızın İntikamı - Tracy Bloom -

Search

Read the Text Version

Tracy Bloomsanın ortasından kendine doğru çekerken kontrollü vekendinden emin görünmeye çalıştı. “Şimdi uygulamaya geçelim,” dedi ve arama tuşunabasarken odadaki üç adamın şaşkın şaşkın bakıştıkla­rını hissetti. Çalmaya başlayan telefon, biri ona yanıtverene kadar sessizliği doldurdu. “Alo, buyurun. Ben Pauline,” dedi bir kadın sesi. Suzie, toplantının orta yerinde annesinin ara­ması karşısında duyduğu şaşkınlığın Alex’in yüzüneyansımasına bile fırsat bırakmadan, “Merhaba, BayanCollingwood,” diye atıldı. “Yine benim, Suzie. Bu kezAlex de yanımda.” “Anlıyorum, tatlım. O nasıl?” “Ah, çok metanetli, Bayan Collingwood.” “Öyle mi? Buna sevindim. Beni aramana çok sevin­dim, Suzie. Sabahtan beri seni düşünüyorum. İlişkiyibitirmek çok zordur, bilirim ama Alex’in bu durumlanasıl baş edeceği konusunda endişe duyman çok dü­şünceli bir davranış.” “Sizin gibi ebeveynleri olduktan sonra eminimtoparlanacaktır, Bayan Collingwood.” “Biz her zaman onun yanındayız, o da bunu biliyor.Telefonu ona verebilirsen bunu kendisine de söyleye­bilirim, olur mu?” “Elbette. Veriyorum.” Suzie, Alex’in kaburga ke­miğini dirseğiyle dürttü. 49

Aldatılan Kadının İntikamı “Ne yapıyorsun?” dedi Alex ağzını oynatarak. “Bir merhaba desene,” dedi Suzie de aynı şekilde. “Eee, merhaba, anne,” dedi Alex ve yüzünde şaşkınbir ifadeyle ellerini kaldırdı. “Ah, Alex. Suzie’yle ilişkinizin bitmesine çok üzül­düm. Senden ayrıldığını söylemek için beni aradığındaneredeyse ağlayacaktım, ciddiyim. Senin bu durumaçok üzüldüğünü ve en çok da Noel’i yalnız geçirecekolmandan endişe duyduğunu söyledi. Evet, genç adam,artık endişelenmene gerek yok. Noel’de yanımızdaolmanı elbette çok isteriz. Uzun zaman oldu. Üstelikyeğenlerin de çok sevdikleri Alex amcalarıyla oynamafırsatı yakalayacakları için çok sevinecekler. Ablalarınıaradım ve her şey ayarlandı bile. Collingwood ailesiylegeçireceğin Noel sayesinde neşen yerine gelecek.” Alex’in ağzı bir açılıyor bir kapanıyordu. Sonunda kıpkırmızı bir suratla Suzie’ye bakarken,“Ama anne...” dedi güçlükle. “Ben zaten...” “Aması maması yok, genç adam. Noel’i sıcacık yu­vanda geçireceksin. Seni kendine getireceğiz, oğlum.Kısa sürede o eski neşene kavuşacaksın. Şimdi kapat­malıyım çünkü Noel şekerlemelerini almak için babanbeni Sainsbury’s e götürecek. Seni sonra arar, günününnasıl geçtiğini sorarım. Cesur ol, oğlum. Hoşça kal.” Telefon kapandı ve toplantı odası bir süre sessizliğegömüldü. Suzie toplantıda bu noktaya gelebileceğine pekihtimal vermemişti. Kalbi olağanüstü bir hızla atıyordu 50

Tracy Bloomama hissettiği bir şey daha vardı; Alex’in yüzündekişaşkın ve perişan ifadenin harekete geçirdiği bir şeydibu. Zafer kazanmak, hatta sevinç gibi bir duyguydu.Şu an gerçekten tek yapmak istediği, Alex’in karşısınageçip avazı çıktığı kadar, “Yazııık!” diye haykırmaktı.Daha sonra gözlerini Drew’a çevirdi. Kaşları hâlâ gö­rünmüyordu ama başını onaylamasına sallayıp gerginbakışlarım Gareth’a dikmişti. Alex hâlâ şaşkın şaşkın bakarken Gareth, “Devamet!” diye haykırdı. “Ne?” diye karşı çıktı Alex. “İyi de o ...” “Kes,” dedi Gareth elini Alexe doğru savurarak.“Sıran gelince konuşursun. Şimdi şu işin devamınıdinlemek istiyorum. Devam et, Suzie.” “Tamam,” dedi Suzie. Hâlâ işten atılmamıştı, buiyiye işaret olmalıydı. Sonraki sayfayı açmak için düğ­meye bastı. “İkinci Ders: Kötü bir haberi asla mesajla verme...” Suzie eğilip cep telefonunu aldı ve birkaç tuşa bas­tıktan sonra onu tekrar masaya koydu. Sonra kollarınıgöğsünde kavuşturup Alexe gülümsedi. Birkaç saniyesonra Alex’in telefonu bipledi ve o ses, telefonu saatlibombaymış gibi Alex’in oturduğu yerde sıçramasınasebep oldu. 51

Aldatılan Kadının İntikamı “Mesajına bakmayacak mısın?” diye sordu Suzie. “Ne? Şimdi mi?” dedi Alex. Suzie, “Şimdi!” diye haykırdı. Alex normalde ya kulağına ya da parmaklarınayapışık halde duran telefonundan daha önce hiç bukadar sakınmamıştı. Sonra telefonu temkinli bir şekildealıp Suzie’nin ona yolladığı mesajı okumak için basmasıgereken düğmelere bastı. Bir saniye bile sürmeden te­lefonu âdeta elini yakmış gibi yere fırlattı. “Sen aklını kaçırmışsın,” dedi tiz bir sesle. SonraGareth’a dönüp, “Ona bu oyuna bir son vermesinisöyle!” diye bağırdı. Gareth hiçbir şey söylemedi. Yalnızca kaşlarınıkaldırıp Suzie’ye sorgulayan bir bakış attı. Suzie ise eğilip bir sonraki sayfaya geçmek içindüğmeye bastı. Ekranda üç kelime belirdiğinde Gareth ve Drew’a,“Bu, Alex’in aldığı mesaj,” dedi. TEK KELİME - BOBBITT Drew’un kendini kaybettiği an tam olarak bu andı.Alex’in kül rengine dönen yüzünü gördüğü anda ağ­zından küçük bir patlama sesi çıktı. Öksürük ve tü­kürük saçmayla karışık, çılgınca bir kahkaha krizinetutulmuştu. Dehşete düşen Gareth ise bakışlarını üçüarasında gezdiriyordu. Suzie hemen toparlanıp bir açık­lama yaptı: “Lorena Bobbitt’i tanımayanlar için şöyle bir 52

Tracy Bloomaçıklama yapabilirim.” Sayfayı değiştirdiğinde ekrandaşu sözler belirdi: BELDEN AŞAĞI BİR SUÇ: PENİSİKESME YOLUYLA İĞDİŞ ETMEK. Suzie, 1993 yılındakötü bir ün kazanan Virginialı Lorena Bobbitt ile ka­dının, kocasının kabahatine verdiği tepkiyi anlatırkenGareth nefesini tutmuş, onu dinliyordu. Gareth’ın sırıtışını olumlu bir işaret olarak kabuleden Suzie sunuma devam etmeye karar verirken buişten de paçayı sıyırdığını düşündü. “Ve sıra üçüncü derste...” “Üçüncü Ders: Seks bir ayrıcalıktır, hak değil...” O ana dek tek kelime edemeyen Alex, yüzündekocaman bir tebessümle arkasına yaslanan Gareth ayalvaran gözlerle baktı. Suzie masanın etrafından dolaşıpAlex’e doğru yürüdü ve arkasındaki raftan en sevdiğiCath Kidston kurulama bezine sarılı şeyi almak içinyanından geçti. O sırada Alex irkildi. Suzie beze sarılışeyi Alex’in önüne koyup açtı ve ortaya bir bıçak setiçıktı. Kocaman bir et bıçağını hışımla alırken Alex’indudaklarından küçük bir inilti döküldü. Tamamen sessizliğe gömülen erkeklerin gözlerindehafif bir korku vardı şimdi. Odadaki herkes âdeta ne­fesini tutmuştu. Ta ki Suzie omuz silkip elini güvenverircesine Alex’in omuzuna koyarak tekrar irkilmesinesebep olana kadar... 53

Aldatılan Kadının İntikamı “Korkma, bunu senin üzerinde kullanacak değilim,”dedi bıçağı yerine koyarken. Alex duygusal anlamda tükenmiş bir halde kendinisandalyesine iyice bıraktı. “Şunun boyutu sana daha çok uyar, değil mi?” Su-zie küçük bir sebze bıçağını alıp herkesin görmesinisağladı ve onu Alex’in önündeki sıraya fırlatıp tümsoğukkanlılığıyla odanın ön kısmına doğru yürüdüve yüzünü onu izleyenlere döndü. “Evet, beyler. Sunumum burada noktalanmıştır.Sorusu olan var mı?” Herkes şaşkına dönmüş, odaya sessizlik hâkim ol­muştu. Az önce olanlara hazırlıksız yakalanmışlardı,dolayısıyla bundan sonra olacakları da kestiremiyorîardı. İlk ayağa kalkan Drew oldu. İçten alkışları odayıdoldururken Suzie’ye sıcak bir tebessümle baktı. “Harika,” dedi. “Tek kelimeyle harika.” Suzie’yi asıl şaşkına çevirense Gareth’m da ayağakalkıp alkışlara eşlik etmesiydi. “Harika değil,” dedi Gareth. “Dâhice. Evet, evet.Kesinlikle dâhice. Şu adamın haline baksana. Haksızlığauğramış bütün kadınlar böyle bir intikamı hayal ederişte.” Bembeyaz suratıyla sandalyesinde hâlâ kımılda­madan oturan Alex ise bıçağa bakıyordu. Alnında terdamlacıkları belirmişti. Gareth iki yumruğunu birdenmasaya vurarak, “Bayıldım!” diye bağırdı. “Çok farklı,çekişmeli ve komik. İntikam köşesi... İşte buna ihti­ 54

Tracy Bloomyacımız var bizim.” Birbiriyle yarışan düşüncelerineayak uydurmaya çalışırken birden yerine oturdu. “Buçok... çok... Sen nasıl tanımlarsın bunu, Drew?” diyesordu parmaklarını ona doğru şaklatarak. “Sansasyonel?” dedi Drew. “Evet! Aynen öyle. Sansasyonel!” diye haykırdı Ga­reth tekrar ayağa kalkarak. Masanın etrafından dolaşıpSuzie’nin yanma gitti ve ellerini tuttu. “Bunu kendingibi ezikler için de yapabilirsin, değil mi?” diye sordu. Patronu tarafından hem dâhi hem de ezik olaraknitelendirilmenin etkisiyle sersemleyen Suzie kendiniparalel bir dünyaya adım atmış gibi hissetti. Gününsonunda kovulabilirdi bile. “Denerim,” diyebildi ancak. Gareth ciddiyetle, “Erkekler tarafından işkenceedilmiş tüm Manchesterlı kadınlar sana sonsuza dekminnet duyacak,” dedi ve parmağını Alexe doğru salladı. “Sana gelince... Öğlene kadar potansiyel reklam­cıların bir listesini yap. Argosu ara ve mutfak bıçağınıpromosyon olarak verebilirler mi, sor.” Alex’in benzininiyice atmasına yetecek kadar bekledi. Sonra, “Şaka şaka,”diye ekleyip Alex’in sırtını sıvazladı. “Bıçak yok,” dediSuzie’ye. “Avukatların pek hoşuna gideceğini sanmı­yorum.” Suzie nasıl bir işe bulaştığını düşünürken, “Tamam,”diye mırıldandı. 55

Aldatılan Kadının İntikamı “Harika,” dedi Gareth saatine bakarak. “Haydi, birazara verelim, olur mu? Birkaç yeri aramam gerekiyor.Yarım saat sonra tekrar burada buluşuruz.” Gareth odadan çıkarken Drew, Suzie’ye gülüm­sedi ve yanına gidip ellerini onun omuzlarına koydu.“İnanılmazdın,” dedi tekrar ve odadan çıkarak onuAlex’le yalnız bıraktı. Suzie ona, “İyi misin?” diye sormadan edemedi.Alex her an kusacakmış gibi halsiz ve acınası bir hal­deydi. Bakışlarını bıçaktan uzaklaştırdı ve Suzie’ye,Suzie’nin daha önce hiç görmediği bir ifadeyle baktı.Suzie o bakışların anlamını çözmeye çalışırken meselenihayet kafasına dank etti; Alex ona katıksız Ve gerçekbir şaşkınlıkla bakıyordu. “Özür dilemen yeterli,” dedi Suzie sessizliği boz­mak için. Alex dudağını ısırıp başını sallarken, “Özür dile­rim,” dedi. “Özür dilerim.” Suzie yavaşça ayağa kalktı ve ona doğru yürüdü.Alex’i, yüzünde tekrar beliren o korku dolu ifadeylesandalyesinde arkasına yaslanırken izlemek ne kadar dahoştu. Bir an duraksadıktan sonra Alex’in omuzlarınısıkıp tekrar irkilmesine sebep oldu. Sonra sırıtarak başıdimdik halde odadan çıktı. “Birinin işi bitti, kaldı üç,” diye mırıldandı. 56

Beşinci Bölüm“Daha önce buraya gelmediğine inanamıyorum,” dediSuzie, Drew’u ürkütücü derecede canlı görünen barınkapısına doğru çekiştirirken. Drew, Suzie’nin iş çıkışı bir kutlama içkisi içmedavetini memnuniyetle kabul etmişti ama sessiz sakinbir yerde birer bira içeceklerini sanmıştı. Şimdi onurahatsız eden sinyalleri aldıkça vücudunun gerildiğinihissediyordu. Müziğin sesi biraz fazla yüksekti. O ritmikgitar sesi ona Ispanya’daki berbat çocukluk tatillerinihatırlatmıştı. Köşedeki yapay çam ağacı ve tavandansarkan müzikal enstrümanlar da dâhil, her yer garipşeylerle doluydu. İthal bira tanıtımı yapan posterler,uzak ülkelerden gönderilmiş kartpostalların yanma,tuğla duvara yapıştırılmıştı. Drew, küçük bir dans pistiolduğunu sonradan anladığı yere doğru döne döne gi­den çiftle çarpışmaktan son anda kurtuldu. Dans edenİkiliden erkek olana bir bakış atması, şüphelerini haklıçıkarmaya yetmişti. Adamın esmer Latin görünümüve partnerinin göğüs dekoltesine attığı çapkın bakış,Drew’un gerçekten de bambaşka topraklara adım at­ 57

Aldatılan Kadının İntikamıtığına işaret ediyordu. Suzie onu Salsa Bara getirirkenne düşünüyordu ki? Suzie’nin yanındaki bar taburesine çökerken, “Hangiakla hizmet beni Salsa Bar’a getirdin?” diye sordu. “Senceben bu tür yerlerden keyif alan birine mi benziyorum?” Suzie, Dirty Martini kokteyllerinden birini onauzatarak, “Ah, lütfen abartma,” dedi. Drew önünde duran kadehteki bulaşık suyu gibişeyi içen bir erkeğin asla gerçek bir erkek olamayaca­ğını düşündü. “Bira da mı içemeyeceğim?” diye sordu. “Hayır,” diye yanıtladı Suzie neşeyle. “İndirim saat-lerindeyiz. Bir alana bir bedava.” Drew eğilip içkisinden bir yudum içti ve alkolünacılığını boğazında hissettiği anda yüzünü buruşturdu.“Fazla vaktim yok,” dedi saatine bakarak. “Emily’yledüğün salonunda buluşacağız.” Aldığı intikamın keyfini süren Suzie neşeyle, “Sorundeğil,” dedi. “Ben yalnızca sana minnettar olduğumubilmeni istedim, o kadar.” “Niçin?” diye sordu Drew içkisinden küçük biryudum daha alırken. “Alex’ten intikam almamı söylediğin için,” dediSuzie. “Hatta ondan da fazlası; Alex’ten intikam almakapasitesine sahip olduğumu söylediğin için.” “Öyle mi söylemişim?” 58

Tracy Bloom “Evet, öyle söyledin. Dün. Yapabileceğini biliyorum,dedin,” diye karşılık verdi Suzie. “Beni teşvik eden debu oldu.” “Anlıyorum,” dedi Drew biraz şaşkın bir ifadeyle.“Geçmişte ilişki yaşadığım adamların birer moron ol­duğunu söylediğin için de sana teşekkür ederim.” Drew da Suzie gibi içkisinden koca bir yudum alarakyanıt verdi: “İşe yaradığına sevindim.” Sonra kadehinikaldırıp Suzie’ninkiyle tokuşturdu. “Moronları tespitetme becerimden sonsuza dek faydalanabilirsin.” “Bunu söylemen çok ilginç,” dedi Suzie ve içkisinikafasına dikip barmene İkincileri vermesini işaret etti.Sonra Drew’a dönüp heyecanla koluna yapıştı. “Belkide böyle bir yeteneğe ihtiyacım var benim.” “Yoksa hemen yeni birini mi buldun?” diye hay­kırdı Drew. “Aman Tanrım, Suzie, ne çabuk! Yoksa beniburaya onu değerlendirmem için mi getirdin? Sakınbana onun şu çam ağacıyla dans eden sarhoş adamolduğunu söyleme.” “Hayır, tabii ki yeni birini bulmadım,” diye karşılıkverdi Suzie. “Beni dinlersen anlarsın. Eski moronlarımıbulmama yardım etmeni istiyorum.” “Neden?” diye sordu Drew temkinli bir şekilde. Suzie, Drew’un kolunu heyecanla çekiştirerek,“Çünkü,” dedi, “onlardan da intikam alacağım.” Drew ona baktı. Suzie yi doğru duyduğundan emindeğildi. Belki de o bulanık Dirty Martini zihnini açardı. 59

Aldatılan Kadının İntikamıİlk kadehindekini bitirdikten sonra İkincisinden büyükbir yudum aldı ve “Eski erkek arkadaşlarının izini sü­rüp onlardan da intikam alacağını mı söyledin sen?”diye sordu. “Evet,” dedi Suzie. Drew tekrar, “Neden?” diye sordu. Suzie, “Çünkü,” diyerek Drew’un kolunu bıraktıve ona öyle derin bir bakış attı ki Drew onun çıldırmışolabileceğini düşündü. “Hayatımda ilk kez birine karşızafer kazanmak bana kendimi bu kadar iyi hissettirdi.Bana baksana!” Ellerini başının iki yanında salladı.“Çok kısa süre önce terk edildiğim halde çok mutluyum.Harika değil mi? Konuşan bir enkaza dönüşmedim,Alex dönüştü. Muhteşem değil mi?” “Şey, evet,” diyerek ona hak verdi Drew. “Am a...” “Düşünsene,” diye araya girdi Suzie, “seni üzenherkesten intikam alıyorsun. O ilişkileri kendi istedi­ğin şekilde bitirdiğin için geçmişe pişmanlık ve acıyladeğil, gururla bakacaksın. Üstelik o kişiler de seni nekadar üzdüklerini anlayacaklar. Son sözü sen söylemişolacaksın.” Dirty Martini, Drew’un zihnini açamamıştı. Ka­fasının iyice karıştığını düşünerek büyük bir yudumdaha aldı. “Gerçekten geçmişi deşmek istiyor musun?” “Hayır,” dedi Suzie. “Yalnızca tekrar yazacağım.” 60

Tracy Bloom “Tam olarak anlayabildiğimi sanmıyorum,” diyekarşılık verdi Drew. “Tabii ki anlamazsın,” dedi Suzie ona biraz kızarak.“Çünkü senin başına böyle bir şey hiç gelmedi, değilmi? Normal insanların çoğu doğru kişiyi bulana kadarbir sürü kötü deneyim yaşar. Hayatının kadınını nere­deyse ana rahminden çıkar çıkmaz kapmayı başaransen dışında... Elbette anlamazsın çünkü senin kalbinhayal kırıklıkları ve acıyla yoğrulmadı. Seninki gibi birduruma ne kadar az rastlandığından haberin var mı?” Drew onu yarım yamalak dinliyordu. Dönen başımıydı yoksa bar mı, çözemiyordu. Belli belirsiz bir şe­kilde sallanmaktan midesi bulanmıştı. “Yani,” diye devam etti Suzie, “sen nadir insan­lardansın. Bunun farkında mısın? Hareket eden herşeyi becermeyi kendine amaç edinmemiş bir adam...” Drew buna bir yorum yapabilirdi işte. “Ben erkek müzik gruplarının şarkılarıyla dansetmek istemedim çünkü,” dedi sertçe. Suzie sarhoşluğun verdiği sersemlikle, “Sen nedenbahsediyorsun?” diye sordu. “Bütün arkadaşlarım kız tavlayabilmek için erkekmüzik gruplarının şarkılarıyla dans edip kendileriniküçük düşürdü. Buna değeceğini sanmıyorum.” “Çok akıllıca!” diye haykırdı Suzie. “‘Take That’sayesinde Emily ye sadık kaldın yani, öyle mi?” 6ı

Aldatılan Kadının İntikamı “Evet,” diye karşılık verdi Drew. “Bir de alkollügazoz sayesinde.” “Alkollü gazoz mu?” “Alkollü gazoz alıp duruyorlardı. Çoook küçükdüşürücü bir şey.” Suzie arkadaşının sırtını sıvazlayarak, “Drew, senbir efsanesin,” dedi. “Emily kalitesiz müzik ve pembealkol şişesi sayesinde ona yıllarca sadık kalmayı başar­dığını bilseydi eminim çok sevinirdi.” Kadehini eline alıp Drewu kadeh kaldırmaya zorladı. “Sana, aşk uzmanı!” dedi. Drew da kendi kadehini kaldırdı. “Ne demezsin...”Tokuşturma sesinin ardından son yudumunu içti ve“Ben tuvalete gideyim,” diyerek taburesinden inip sal-lana sahana dans pistinden erkekler tuvaletine gitti. Ellerini yıkarken gözü saatine iliştiğinde, “Lanetolsun!” diye haykırdı. Emily’yle buluşmasına geç ka­lacaktı. Üstelik yarı sarhoştu. İş çıkışı toplanan sarhoşkalabalığa bulaşmadan dans pistinden geçmeye çalıştı.Ama tam geçtiğini düşünürken biri elini tutup onu çekti. Suzie kulağına, “Bu bir erkek grubu değil!” diyebağırırken etrafları gürültücü bir kalabalıkla çevrelen­mişti. “Bu şarkıda dans etmemek olmaz.” Drew, Suzie’nin neşeli yüzüne bakarken onu hayalkırıklığına uğratmak zorunda olduğunu biliyordu. “Ben dans etmem!” diye bağırdı. 62

Tracy Bloom Suzie gülerek, “Tabii ki edersin,” dedi ve ellerinitutup onu zıplamaya zorladı. “Hayır,” dedi Drew başını sertçe sallayarak. “Emily kızmaz!” “Biz dans etmeyiz,” dedi Drew. “Ne? Hiç mi?” “Hiç.” “Demek ki vakti gelmiş,” dedi Suzie ve onu zıp­latmak için kollarını çekiştirdi. Drew, karşısında okullu kızlar gibi kıkırdayıp fı­rıl fırıl dönen Suzie’ye baktı. îç geçirdi ve poposunuisteksizce sallamaya başladı. Bir süre sonra müziğinve alkolün de etkisiyle tüm vücudunun sallanmayabaşladığını fark ederek şaşırdı. Drew’un müziğe karşı koyamadığını görünceneşeyle el çırpmaya başlayan Suzie onun elini tutupoyun bahçesindeki çocuklar gibi öne arkaya salladı.Başını geriye atıp inanılmaz bir mutlulukla kahkahaattı. Drew da elinde olmadan gülümsedi. Suzie eğiliponun kulağına bağırdı: “Alex’in o dehşet dolu ifadeylesebze bıçağına bakarkenki hali gözümün önünden hiçgitmiyor.” Drew da elinde olmadan onun mutluluğunu paylaştı.Çok geçmeden birbirlerine sarılmış halde gürültülümüziğin ritmine ayak uydurarak dans ederlerken, o 63

Aldatılan Kadının İntikamıgünün büyük olayını tekrar yaşadılar. Sonunda sakin­leştiler ve Suzie biraz kendine gelebilmek için öksürdü. “Uzun zamandır böyle gülmemiştim.” “Ben de öyle,” dedi Drew. “Ama artık gitmeliyim.” “Biliyorum,” dedi Suzie. “Teşekkürler. Ciddiyim.Sen olmasaydın bugün yaşanmazdı.” “Saçmalama,” diye karşılık verdi Drew. “Bir adamıpenisini kesmekle tehdit etme potansiyeline sahip ol­duğunu biliyordum yalnızca.” Suzie gülümsedi. “Haydi, git artık. Emily’ye bendenselam söyle.” “Söylerim,” dedi Drew ve Suzie’ye beceriksizcesarıldıktan sonra arkasını dönüp onu dans pistindetek başına bıraktı. 64

Altına BölümDrew nihayet taksiyle Ripton Malikânesine vardığındaEmily nin kapıda durduğunu gördü. Arkasındaki ko­ridordan yansıyan ışık sıcak ve davetkâr görünse deEmily kesinlikle buz gibi görünüyordu. Drew taksideninerken hafifçe tökezledi. Buruşuk bir banknotu şoförüneline telaşla tutuşturduktan sonra dönüp önündeki enaz on basamaklı merdivenden ayık görünmeyi umarakçıkmaya çalıştı. Malikânenin görkemli koridoruna girdiği sıradabüyük, eski saat yediyi gösterdi. Şimdi Emily nin yerindeçılgınca gülen sağdıcı Toby duruyordu. Drew kapıya gelmeyi başardığında keyfinden yanınavarılmayan Toby, “Başın öyle bir belada ki sorma,” dedi. Drew paltosunu çıkarmaya çalışırken, “Emily ne­reye gitti?” diye sordu. “Tweedledum ile Tweedledee’ye2nihayet geldiğinisöylemeye gitti. Tanrım, şimdi geldiğime çok sevindim.Azar işittiğin anı görmek en büyük arzunıdu.”2 Lewis Carroll’m Aynamn İçinden adlı kitabında yer alan kahramanlar. (ç. n.) 65

Aldatılan Kadının İntikamı Drew paltosunu antika sandalyenin üstüne bırakır­ken, “Teşekkürler,” diye mırıldandı. Kendini toparlamasıgerektiğini biliyordu yoksa Toby bayram edecekti. “Ne demek... Biraz da sen rezil ol. Bu arada ne­redeydin? Sen pek geç kalmazdın.” “Suzie’yle bir şeyler içtik. Onu hatırlıyor musun?Nişanımıza gelmişti.” “Hatırlar gibiyim,” dedi Toby. “Biraz uzun hikâye ama bir şeyi kutlamak istedi veşu yeni açılan Salsa Bara gittik. Sanırım alkolü birazfazla kaçırdım ve zamanın nasıl geçtiğini anlamadım.” “Aman Tanrım, bu daha da iyiymiş,” dedi Toby,Drew’a heyecanla bakarak. “Başka bir kadınla içtiğiniçin geç kaldın. Vay canına, Drew, buna inanamıyorum.Hayatımın en müthiş gecesi olabilir bu.” Drew içine düştüğü durumun ilk kez farkına va­rarak, “Olamaz! Emily’ye ne diyeceğim ben?” dedi. “Yalan söyleyeceksin, dostum. En kolayı o,” diyekarşılık verdi Toby. “İşyerinde bir sıkıntı çıktı, işleruzadı falan. Ben hep öyle yapıyorum.” “Ben yalan söyleyemem,” dedi Drew. “Hem zatenortada yalan söylememi gerektiren bir durum yok.” Toby bir süre gözünü ayırmadan Drew’u inceledi.“Sen öyle diyorsan öyledir, dostum. Gidip nasıl bir tepkigöreceğine bakalım o halde.” 66

Tracy Bloom Gösterişli ve etkileyici balo salonuna girdiklerindeToby, “İşte geldi,” dedi. “Paniğe gerek yok. İnsanların işçıkışı gidip sarhoş olduğu ve dans pistinde birbirlerinesarkıntılık ettiği barların birinde bir kadın arkadaşıylaiçtiği için geç kalmış.” Salondaki kalabalık âdeta nefesini tutmuştu. Kendini“İdari İşler Müdürü Luke” olarak tanıtan lacivert takımelbiseli, altın rozetli bir adam ellerini dehşetle ağzınagötürdü. Kendini “Düğün Koordinatörü Tammy” olaraktanıtan yine lacivert takım elbiseli, altın rozetli gençkadınsa renkten renge girerken elindeki siyah defteriyere düşürdü. Toby ellerini neşeyle ovuşturuyor, sa­londaki insanlarsa nefesini tutmuş, Emily nin yanıtınıbekliyordu. “Suzie’yle mi?” diye sordu Emily soğukkanlı birifadeyle. Görünürdeki tek tepkisi hafifçe kalkan tekkaşı ve sol elinin parmaklarını kütürdetmesiydi. Drew uzanıp Emily nin yanağına bir öpücük kon­durarak, “Nereden bildin?” dedi. “Dün sana Alex’leayrıldıklarını söylemiştim, hatırlıyor musun? Onu kut­lamaya gittik çünkü bugün onu bıçakla tehdit ederekintikamını aldı.” Salondakiler yine nefeslerini tuttu. Sonra lacivert takım elbiseli İkiliye çabucak, “Uzunhikâye,” dedi. “Sandığınız gibi bir şey değil.”

Aldatılan Kadının İntikamı Emily evrak çantasından koyu mavi bir dosya çıka ­rarak, “Detayları sonra anlatırsın,” dedi. “Ama şimdilikburaya geliş sebebimizle ilgilenelim.” Drew o an rahat bir nefes aldı. Emily’nin soğuk­kanlı tavrına müteşekkirdi. Hayal kırıklığına uğrayanToby’ye de kibirle gülümsedi. “Ben böyle bir şey söylesem Chloe gözlerimi oyar,”diye mırıldandı Toby. “Toby,” dedi Emily ve eğilip söyleyeceklerini dinle­mesini istercesine duraksadı. “Çünkü sen karşısındakinegüven vermeyen, kaypak adamın tekisin. Drew' kiminleisterse içmeye gidebilir. Birbirimize güvenmeseydikbunca yılı birlikte geçiremezdik.” Drew tehlikeyi atlatmanın memnuniyetiyle biradım öne çıkıp, “Merhaba,” diyerek Tammy’ye doğruuzandı ve elini kuvvetli bir şekilde sıktı. “Ben Drew.” Emily, “Bu Tammy, düğün koordinatörümüz,” diye­rek onları tanıştırdı. “Bu da İdari İşler Müdürü Luke.” “Rozetleriniz güzelmiş,” dedi Drew. Aklına gelentek şey bu olmuştu. İkisi de sessizce ona baktı. “Bek­lettiğim için ve şu bıçak meselesi için özür dilerim.” “Gerek yok,” dedi Emily elini kaldırarak. “Bu ko­nuyu kapatalım artık.” Çenesinin gerginliğinden bi­raz öfkelendiği belliydi. Mavi dosyayı açıp bir dosyakâğıdı aldı. “Evet, bu toplantının amacı, davetle ilgiliher konuda fikir birliğine varmak. Toby, taleplerinibize söyleyebilir misin?” 68

Tracy Bloom Toby, “Elbette,” diyerek arkasını dönüp dans pistiniboylu boyunca geçti ve karşı köşede durup egzersizebaşlayacak bir jimnastikçi gibi kollarını kaldırdı. Sonrakollarını görkemli bir şekilde indirerek, “Büyünün ger­çekleşeceği yer burası,” dedi. “Birkaç şarkı çalmak bana göre büyü sayılmaz,”dedi Drew. “Drew, sen ne hakla benim işimi küçümsersin?”diye itiraz etti Toby. “Ben bu organizasyonun baştansona güzel geçmesi için çabalıyorum. Yalnızca bir DJdeğil, aynı zamanda da eğlence sihirbazıyım.” “Bence daha çok başarısız bir radyo spikerisin,”dedi Drew. Toplantının kötü başlamasına sebep olanToby’den intikamım almanın sevincini yaşıyordu şimdi.Toby çok konuştuğu için radyodaki işinden kovuluncamobil disko işine girmişti. “Şarkılar arasında konuşmak da yok, bilesin,” diye­rek onu uyardı Drew. “İnsanlar senin zırvalamalarınıdinlemek yerine dans etmek isteyebilir.” “Bütün gün neler çalacağımı planladım.” Toby di­ğerlerinin yanma döndü. “O gün çalacağım şarkıları sizegöstermek için buraya mobil diskomu bile getirdim.”Cebinden bir iPhone çıkarıp toplanmalarını işaret etti. “Toby,” diye araya girdi Emily ve dosyasından birşey çıkarırken, “biz yalnızca her yaşa hitap edecek şar­kılardan bir çalma listesi hazırlamanı istiyoruz,” dedi. 69

Aldatılan Kadının İntikamı “Orada dur bakalım,” dedi Toby şaşkın bir ifadeyle.“Bunlar sizin düğün müzikleriniz. Onları hayatınızınsonuna kadar unutmayacaksınız. Kişiliklerinizi kusursuzbir şekilde yansıtması çok önemli. Ben bu sorumluluğufazlasıyla ciddiye aldım.” “Her şeyin bir ilki vardır,” diye mırıldandı Drew. “Devam edeyim mi?” diye sordu Toby. “Yoksa dalgageçmeyi sürdürecek misiniz?” Emily bakışlarını dosyadan kaldırmadan, “Peki,dinleyelim o halde,” dedi. “Tamam,” dedi Toby ve telefonunun düğmelerinebasmaya başladı. “Emily’nin salona giriş müziğiylebaşlayalım.” Aman Tanrım, diye düşündü Drew, bu işi gerçektenciddiye almış. Oysa ondan tek beklenen, yemekten sonrabirkaç şarkı çalmasıydı. Bu kadarını beklememişlerdi. Toby doğruca Tammy nin gözlerinin içine bakarak,“Şimdi hayal edin...” diye devam etti. “O kocaman, meşeağacından kapılar açılıyor ve nazlı gelinimiz, şık takımelbisesinin içinde gururla dikilen babasının yanındatüm göz alıcılığıyla görünüyor.” Tammy ona bakarken gözünün kenarından birdamla yaş süzüldü. “Onları izlerken bu klasik şarkının notalarını din­lemekten daha iyi ne olabilir ki?” 70

Tracy Bloom Toby ekrana dikkatlice dokundu ve korkunç birgürültü koptu. Iron Maiden grubunun üyeleri, “Bringyour daughterto the slaughterl”3diye haykırmaya başladığında herkesağzı açık halde ona baktı. Toby canlı bir kahkaha atarakekrana tekrar dokundu ve bu kez salonu Jaws filminino muhteşem müziği doldurdu. “Ve gelinimiz onu bekleyen müstakbel kocasınadoğru süzülüyor,” dedi müzik eşliğinde. “Yan yandurup kusursuz bir uyum içinde sonsuza dek birlikteolmaya hazırlanacaklar.” Tammy şaşkın bir ifadeylebakışlarını sessizce Toby, Drew ve Emily arasındagezdirirken Police’in “Don’t Stand So Close to Me”4şarkısı duyuldu. Toby her an kahkahayı basacakmışgibi kendinden memnun bir ifade takınırken Drewkahkahasını bastırmaya çalışıyordu. Emily ise şimdidosyayı kapatmış, yüzünde uysal bir ifadeyle kollarınıgöğsünde kavuşturmuştu. “Bitti mi?” diye sordu sabırla. “Ah, hayır,” diye karşılık verdi Toby. “Henüz salonagelmedik bile. Kokteyl sırasında çalmayı düşündüğümşarkılara geldi sıra.” Toby herkesi aydınlatmadan önce Emily, “Bir arp-çımız var,” dedi.3 (İng.) Kızım kurban et. (ç. n.)4 (İııg.) Bana o kadar yakın durma, (ç. n.) 71

Aldatılan Kadının intikamı “Arpçı mı?” diye haykırdı Toby. “Evet, arpçı,” diye tekrar etti Emily. “O halde bunu istemiyorsunuz.” Toby düğmeyebasınca Kaiser Chiefs’ten “I Predict a Riot”5 çalmayabaşladı. “İstemiyoruz.” “Anlıyorum.” Toby şarkıyı kapattı. “Peki, nereliymişbu arpçı?” diye sordu. “Galler’den.” “Onunla tanıştınız mı?” diye sordu Toby, Drew’adönerek. “Hayır,” dedi Drew. “Peki, onunla anlaştınız mı?” diye sordu Emily ye. Emily ona meydan okurcasına, “Bu konuyu kapattık,”dedi. Sonra da şaşkın haldeki müdürü işaret ederek,“Malzeme meselelerini bu beyefendiyle konuşmalısın,”diye ekledi. “Ben arpçıyla konuşmayı tercih ederim,” dedi Tobymüdüre kibirli bir bakış atarak. Ona yeterince müsamaha gösterdiğini düşünenEmily, “Toby!” diye haykırdı. “Son parça, son,” diye yalvardı Toby. “Bu da konuşmakısmı için. Çok seveceksiniz.” Telefonunu karıştırıp5 (İng.) Bir isyan bekliyorum, (ç. n.) 72

Tracy Bloomküstah bir tebessümle onlara baktı. “İlk olarak seninçıkacağım düşündüğüm için bu mükemmel olacak.” Madonna’nın “Like a Virgin’i6tüm salonu doldurdu. “Ve sağdıç olarak o günkü duygu ve düşüncelerimigerçek anlamda yansıtan bir şeye ihtiyaç duydum.” Elton John dan “I Wanna Kiss the Bride”7 çalmayabaşladığında Emily’nin ince dudaklarında zoraki de­nebilecek bir gülümseme belirdi. “Ve tabii dostum Drew için günün tahminimceen sinir bozucu anında çalmayı düşündüğüm parça,”dedi Toby. “Gerçekten de güçlü duygular uyandıracakbir parça.” The Smiths’in “Heaven Knows I’m Miserable Now”8adlı şarkısı Emily’nin yüzündeki gülümsemeyi tama­men sildi. “Nihayet en önemli kısma, ilk dans parçasına geldik.Ailenizin ve arkadaşlarınızın önünde sizi hayatınızınsonuna dek çift olarak tanımlayacak parça... Herkesinkendi düğününde ilk dans için seçmiş olmayı dileyeceğiparça... İşte geliyor. Sizi sahneye, dans pistine alalım,Bay ve Bayan Carter!”6 (İııg.) Bir bakire gibi. (ç. n.)7 (İng.) Gelini öpmek istiyorum, (ç. n.)8 (İng.) Tanrı biliyor ki ben mahvoldum, (ç. n.) 73

Aldatılan Kadının intikamı Evlilik hayatına adım atarken Toby onlar için Scissor Sisters’ın “I Don’t Feel Like Dancing”9 parçasınıuygun görmüştü. Emily ve Drew’un tavrına gücendiğini gösteren birifadeyle, “Neden bana öyle bakıyorsunuz?” diye sordu.“Bunu da çalabilirdim.” Divinyls’in “I Touch Myself”10adlı şarkısı az önceki hareketli parçanın yerini aldı. “Şubile olabilirdi.” Bu kez lOcc’nin melankolik sesi salonayayıldı. “I’m Not in Love’’in11 sözleri Drew u çepeçevresarıp beyninin en derin yerlerine sızdı ve onu sabahınüçünde soğuk terler dökerek uyanmasına sebep olano yere taşıdı. O düşüncelerden ancak Toby onu danspistine çekiştirip döndürmeye başladığında kopabildi.Kokteylin ve dönmenin etkisiyle midesi çalkalanmayabaşladığında sersemlediğini ve midesinin bulandığınıhissetti. Toby suratına, “Ben âşık değilim!” diye haykırıpduruyordu. Sonunda Drew daha fazla dayanamaya­cağını anladı. “Kapat şunu!” diye bağırdı. “Kapat artık!” Salonundönmesini durdurmak ve Toby’nin tekrar eden sözleriniduymamak için başını ellerinin arasına aldı.9 (İng.) Canım dans etmek istemiyor, (y. n.)10 (İng.) Kendime dokunuyorum, (ç. r>.)11 (İng.) Ben âşık değilim, (ç. ıı.) 74-

Tracy Bloom Toby nihayet kapatma tuşuna bastı ve herkes ses­sizlik içinde ona bakarken Drew bu kez alçak sesletekrar, “Kapat!” dedi. “Hey, sakin ol,” diye atıldı Toby. “Şakaydı, dostum.Beni bilirsin. Bunu komik bulacağını düşünmüştümama belli ki biraz fazla ileri gitmişim,” dedi ve telefo­nunu cebine koyup koruyucu bir tavırla ona dokundu. Drew konuşamıyordu ve hafifçe titremeye başlamıştı. “Bak, sana bir liste vereceğim,” dedi Emily ve dos­yasını açıp bir şeyler yazdı. “Uygun olduğunu düşün­düğümüz şarkılar. Bu arada ilk dans falan olmayacak,değil mi Drew?” Emily ona aynı fikri paylaştıklarınıdüşündüğünü gösterircesine baktı. “İkimiz de dansetmeyi sevmiyoruz.” Drew bir anda kalçasını ve kollarını sallayıp çılgıncakahkahalar attığı birkaç saat öncesine gitti ve “Doğru,ikimiz de dans etmeyi sevmiyoruz,” diye karşılık verdi. 75

Yedinci Bölüm Sevgili Suzie, On altı yaşındayım ve erkek arkadaşım iki haftadırönümüzdeki cuma gecesi benimle seks yapm ak istediğinisöylüyor. Bir partiye gidiyoruz, anne ve b abalar oradaolmayacağı için erkekler yatak odalarından birini yarım ­şar saat kullanmak üzere kendi aralarında anlaşmışlar.Erkek arkadaşım onunla seks yapıp yapmayacağımı sorupduruyor çünkü eğer yapmayacaksam yarım saatlik hak­kını boşa harcam am ak için başka birine teklif edecekmiş.Bense ilk deneyim imin kusursuz olm asını istiyorum veyarım saatin bunun için yeterli olmayacağını düşünü­yorum. Sence yarım saat yerine bir saat kullanım hakkıalmasını istemeli miyim? Lütfen bana yardım et, Sophie Sevgili Sophie, Yarım saatten uzun sürüyorsa lütfen bana erkekarkadaşının numarasını yolla! Şaka yapıyorum. Açık­çası sana vermek istediğim çok önemli tavsiyelerim var: 76

Tracy Bloom HOŞUNA GİTMEYECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORSANSEKS YAPMA. On altı yaşındaki bir erkekle seks yapm ak asla güzelolmaz. Onun da bu işi çok sık yapmadığını unutma, tabiieğer yapıyorsa... Şöyle düşün: İlk şoförlük deneyimindearabasına binm ek ister miydin? Hayır. Bir sürü sakar­lık yapacak, hangi düğmeye basacağını bilemeden birdurup bir kalkacak ve tüm bunlar çok rahatsız edici biryolculuk yapm ana sebep olacak. Onunla seks yaparsanda sana aynı rahatsızlığı yaşatacağım unutma. Şimdi asıl problem e gelelim. Bu zaman dilimi ola­yından ve başkasıyla seks yapm ak isteyeceği konusundaseni tehdit etmesinden bahsediyorum. Uyan, Sophie! Bukabul edilemez bir davranış. Erkeklerin senden fay d a­lanm asına izin veriyorsun. Onunla seks yapacağını veaklım başından alacağını bildiğin için bir saatlik z a ­m an dilimi almasını söyle. Odaya gittiğinizde onu uzunzam andır arzuladığını ve bir an önce çıplak görm ekistediğini söyle. Soyunduğunda kahkaha at ve doğrucamutfağa koş. Diğer kızlarla birlikte önceden hazırlayıpmutfağa koyduğunuz çizelgeye erkek arkadaşlarınızınpenislerinin ne kadar küçük olduğunu işaretleyin. İyi şanslar, Suzie 77

Aldatılan Kadının İntikamı Jackie, Suzie’ye gelen mektuba elinin tersiyle vu­rarak, “Neden?” diye haykırdı. “Benim ergenliğimdeneredeydin? İhtiyacım olan tavsiye tam da buydu işte.O zamanlar yanımda olsaydın on sekizimde hamilekalıp o aşağılık Cari’la evlenmek zorunda kalmazdım.” “Yanındaydım zaten Jackie,” dedi Suzie. “Beş ya­şından beri birbirimizin en iyi arkadaşıyız.” “Peki, neden bunu o zaman bana da söylemedin?”diye sordu Jackie, şimdi daha da gücenmiş görünüyordu.“Şu halime bak. Gırtlağıma kadar çocuğa battım. Ozamanlar bana böyle akıl verseydin bambaşka bir ha­yatım olabilirdi.” Suzie mutfak masasında oturan Jackie’nin kuca­ğında neşeyle zıplayıp duran Troy a baktı. Arkadaşınınciddi olmadığının farkındaydı. Troy un da dört çocuğunsonuncusu olduğunu biliyordu. Jackie ona “vasektomiöncesi bebeği”, Jamie’ye “ergenlik hatası bebeği”, Cara yaise “Jamiehin hata olmadığım kanıtlayan bebek” diyordu.Jamie ile Cara’nın babası, Jackie’nin çocukluk aşkı olanCarl’dı. On yıllık birlikteliklerinin ardından Cari kronikbir şekilde ergenlik günlerinin özlemine kapılıp on yediyaşındaki liseli bir kızla kaçmıştı. Jackie’nin kendinitoparlayıp Dave’i bulması iki yılını almıştı. Böylece“bunu yaptığımıza inanamıyorum bebeği” olan Lennyve son olarak da babası bir gün öncesinde vasektomiyaptırdığı için doğum gününü asla unutmayacaklarıTroy dünyaya gelmişti. 78

Tracy Bloom “Şimdi bildiklerimi o zamanlar bilmediğim içinolabilir mi?” dedi Suzie, gençliğinde en yakın arkadaşınaneden tavsiyelerde bulunamadığı konusunda kendinisavunmaya çalışıyordu. Jackie ise o günleri yeniden değerlendiriyormuşgibi dalgın dalgın ona bakıyordu. “Haklısın. Budalanın tekiydin o zamanlar.” “O kadar da değil.” “Suzie!” dedi Jackie ellerini kalçasına koyarak.“Christian Sleaford sana Appletiser,2’ın spermleri öl­dürdüğünü, o yüzden seks sonrası onu içmen gerek­tiğini söylemişti.” “Ona hiç inanmamıştım k i...” “İçtiğini söylemiştin. Bana demiştin k i...” Jackiegülmekten iki büklüm oldu. “Tanrım, bugün bile gülü­yorum.” Doğrulup derin bir nefes aldı. “Yemin ederim,Suzie, ‘Bari Orange Tango13olsaydı, Appletiserın tadınıhiç sevmedim,’ demiştin.” Suzie kıpkırmızı olduğunu hissedebiliyordu. İn­sanın her şeyini bilen bir arkadaşının olması hem iyihem de kötüydü. “Her şeye rağmen gebelikten korunma konusundasenden çok daha başarılı olduğum ortada, Jackie,” diyeyapıştırdı cevabı Suzie.12 Bir tür gazlı içecek, (ç. n.)13 Portakallı meşrubat, (ç. n.) 79

Aldatılan Kadının İntikamı Jackie uzanıp Troy’u Suzie’nin kucağından aldı veonu biberonla beslemek için oturdu, sonra da bebeğinbaşına bir öpücük kondurarak, “Dürüst olmak gerekirsene diyeceğimi bilemiyorum, Suzie,” dedi. Kırık kalpligenç kızın Suzie’ye yolladığı mektubu geri vererek, “Amab u ...” dedi. “Bu gerçekten iyiymiş. Ergenliğimde ca­hilliğim yüzünden yaşadıklarımı düşününce hayretedüşüyorum.” Başını kederle iki yana salladı. “Erkeklerin bizi nasıl sıkıntılara soktuğundan bah­setmeye bile gerek yok,” dedi Suzie. “Kesinlikle.” “Onu bulmama yardım edecek misin yani?” “Kimi?” “Patrick Connolly’yi.” Jackie başını aniden kaldırdı. “İlk gerçek aşkındanmı bahsediyorsun?” “Evet, ilk gerçek aşkımdan, hatırlarsan kalbimi dekıran aşkımdan.” Suzie ergenliğindeki gibi kıpkırmızıolduğunu hissetti. “Unutacağımı sanmıyorum,” dedi Jackie. “O ka­dar üzülmüştün ki kendini alkole vermiştin. Bizi dahasert şeyler içmeye zorlamıştın ve Cinzano’dan MartiniBianco’ya geçmiştik.” Suzie kendini savundu: “Cinzano bana onu hatır­lattığı için. Kokusuna bile dayanamıyordum.” 80

Tracy Bloom “Ama ben Cinzano’yu seviyordum,” dedi Jackie.“Bianco midemi bulandırıyor ve beni sersemletiyordu.” Bir süre hiç konuşmadan birbirlerine baktılar veilk konuşan Jackie oldu. “Lütfen ağzımdan çıkanlarıntek kelimesini bile Dave e söyleme.” “Karşılığında ne yapacaksın?” diye sordu Suzie. “Ne istersen. Sen söyle. Cinzano’yu sevdiğimi itirafetmem boşanma sebebi olur.” “O halde Patrick’i bulmama yardım et. O zamanbir de bakmışsın söylediklerini unutmuşum bile,” dediSuzie. “Neden bunca zaman sonra o aşağılık adamı gör­mek istiyorsun ki?” diye sordu Jackie. “Çünkü sıra ona geldi. Kalbimi kırdığı için ondanintikam alacağım.” “Alexe yaptığın gibi mi yani?” diye sordu Jackie,şaşkınlıktan kocaman açılmış gözlerle. Suzie soğukkanlılıkla karşılık verdi: “Alex’e yap­tığım gibi.” Jackie onu sorguya çektikten sonra planıyla ilgilifikrini belirtti ve Suzie’nin sırtını sıvazlayarak, “Seninadına sevindim,” dedi. “Sürekli geçmişe bakıp benden faydalanmak isteyenTom’ların, Dick’lerin ya da Harry’lerin merhametinekaldığımı görmekten bıktım,” dedi Suzie sertçe. “Geç­mişi yeniden yazma vakti geldi.” 8ı

Aldatılan Kadının İntikamı “Vay canına!” dedi Jackie. “Ne kullanıyorsan banada ver lütfen. Dizginleri ele geçirdin desene.” “Evet, Patrick’le hâlâ görüşen birini bulursan öyleolacak,” dedi Suzie. “Orası kolay. Ben.” “Ne?” “Facebook’ta arkadaşız.” “Bu nasıl oldu?” “Bana arkadaşlık isteği gönderdi.” “Sen de kabul mü ettin?” “Elbette. Neden etmeyeyim?” “Neden mi?” diye haykırdı Suzie. “Çünkü o seninen yakın arkadaşının kalbini kırdı!” “Yani sana arkadaşlık isteği yollamadığına mı yor­malıyım bunu?” diye sordu Jackie kaşlarım kaldırarak. “Aynen öyle,” dedi Suzie, bu konudaki sıkıntısınınyüzüne yansıdığının farkındaydı. “Belki de postada kaybolmuştur,” dedi Jackie. Suzie geri çekilip, “Çok komik,” dedi ve kendinehâkim olamadan, “Nasılmış peki?” diye sordu. Jackie kucağında Troy’la ayağa kalkarak, “Haydi, gelde bakalım. Ne dersin?” dedi. “Çalışma odama geçelim.”Mutfak tezgâhına gitti ve dizüstü bilgisayarını açtı. Patrick’in Facebook sayfasındaki bilgileri detaylıbir şekilde incelemekle fazla meşgul olduklarından, 82

Tracy BloomJackienin kocası Dave’in işten eve gelip mutfağa gir­diğini fark etmediler bile. Dave, Patrick'iıı, bir arkadaşının Tenerife’tekibekârlığa veda partisinde gece kulübündeki bir kadı­nın göğüslerini tuttuğu fotoğrafa bakarak, “Siz neyebakıyorsunuz öyle?” diye sordu. “Ah, selam hayatım,” dedi Jackie gözlerini ekrandanayırmadan. “Bu Patrick.” Koca memelerin arasındanfotoğraf makinesine bakan kıpkırmızı suratlı adamıgösterdi. “Suzie bir sonraki Bobbitt yöntemini onunüzerinde deneyecek.” “Bobbitt ne, anne?” diye sordu Lenny ansızın an­nesinin yanında belirerek. “Bisküvi yiyebilir miyim?” Jackie, Lenny ye bakarken ne yanıt vereceğini dü­şündü. “Bobbitt, kötü bir şey yapan kocasının pipisinikesen kadının adı. Anladın mı?” Dave şaşkın bir halde Lenny nin kulaklarını kapata­rak, “Hanımlar!” diye haykırdı. “Burada neler oluyor?” “Çocuklara yalan söylemeyi sevmediğimi biliyor­sun,” dedi Jackie. Dave dili tutulmuş halde bir Suzie’ye bir Jackie’yebakarken Lenny nin kulakları da Dave’in çalıştığı inşaatalanından eve taşıdığı çimento tozuyla kaplanmıştı.Bu işe mimarlık aşkı yüzünden değil, en sevdiklerigruptan esinlenerek kurdukları Cheap Purple grubunungeri vokalisti ve baş gitaristi olma yönündeki amacına 83

Aldatılan Kadının İntikamıulaşmasını ve faturalarını ödemesini sağlayacağı içinkatlanıyordu. Sonunda gözleri bir açıklama beklediği Suzie’yetakılı kaldı. “Bobbitt’in yaptığını gerçekten yapmıyorum tabiiki,” diyerek kendini savundu Suzie. “Sen neden bahsediyorsun?” diye sordu Dave. “Alex, Suzie’yi terk etti, o da Alex’i Bobbitt yön­temini uygulamakla tehdit ederek ondan intikamınıaldı,” dedi Jackie. “Aman Tanrım, Suzie!” diye haykırdı Dave. “Ben deseni karımın arkadaşları içinde en akıllı ve en sevimliolanı sanırdım.” “Daha geçen hafta arkasından histerik kız kurusudememiş miydin?” diye bağırdı Jackie omuzunun üze­rinden. Bulaşıkları makineye yerleştirirken bir yandanda Troy’un gazını çıkarmaya çalışıyordu. Suzie, Dave e tehditkâr bir bakış attı. “Fogle’ın evli olduğunu öğrenince telefonda ağla­dığın için öyle demiştim,” dedi Dave. “Anlıyorum ama artık yeni bir sayfa açtım,” dediSuzie, “histerik” ve “kız kurusu” ifadelerini beyninintehlikeli kısmına özenle yerleştirerek. “Artık erkeklerdenuzak duruyorum. Tavsiye köşemi bile intikam köşesinedönüştürdüm ve intikam almak için, kalbimi kıranbütün eski sevgililerimin izini sürüyorum.” 84

Tracy Bloom “Ne muhteşem bir fikir!” diye haykırdı Jackie. Dave hâlâ ağzı açık bir halde bekliyordu. “Bu da o zavallılardan biri mi?” dedi bilgisayarıişaret ederek. “Evet,” dedi Suzie. “On beşimdeyken Patrick benimilk sevgilim olmuştu.” “On beş mi?” diye haykırdı Dave sesini fazla yük­selterek. “Yirmi yıldır görmediğin bir adamı buluponu penisini kes...” Susup Lenny’yi arkasına alarakkorumaya çalıştı. “Hayır, o yöntemi kullanmayacağım. Onun zevkikaçtı,” dedi Suzie. “Zevki kaçtı,” diye tekrarladı Dave. “Aklını kaçırmışkindar bir kaltak olduğuna inanıp seni akıl hastanesinetıkarlarsa ne yapacağını düşündün mü?” “Kesinlikle,” dedi Suzie kararlı bir şekilde. “Rast-gele, şiddet içeren davranışlar onları kurban konumunadüşürür, bu da hedefime tam anlamıyla engel olur.Kafamı kullanmalıyım, Dave. Bana hissettirdiklerinionlara hissettirmeliyim yoksa bir anlamı olmaz k i...Ders almalılar.” “Vay canına, Suze, bu konuyu bu kadar kafaya tak­tığına inanamıyorum,” dedi Jackie, tekrar yanlarınagelmişti. “Ben de takım elbisesini yırtmayı falan teklifedecektim sana.” 85

Aldatılan Kadının İntikamı “Her şey çok net,” diye karşılık verdi Suzie. “Patrick’iııkendini reddedilmiş ve küçük düşürülmüş hissetmesinisağlamalıyım.” “Orası kolay,” dedi Jackie. “Facebook’ta bekâr olduğuyazıyor. Onu istediğin gibi reddedip küçük düşürebi­lirsin. Tek yapman gereken onu bulup kendine âşıketmen ve hak ettiği şekilde uçurumdan aşağı itmen.İşlem tamam.” “Bunu duyduğuma inanamıyorum,” diyerek arayagirdi Dave. “Her şey yirmi yıl önce yaşanmış, artık birönemi yok k i...” “Tabii ki var,” dedi Suzie ve Jackie aynı anda. “Benim için önemli,” dedi Suzie. “Onun için önemli,” dedi Jackie de aynı anda. “Benyanındayım, Suzie. Her zaman yanındayım. Bunu be­nim için yap. Craig’e söylemeyi ve yapmayı çok isteyipde yapamadığım her şey için. Patrick’i kolayca ağmadüşürebilirsin. Bunu yapabileceğini biliyorum.” Suzie yapıp yapamayacağını düşündü. Kendini böylebir riske atabilecek miydi? Daha da önemlisi buna de­ğer miydi? O iğrenç ayrılıklarının hemen ertesi günüolan doğum gününü ağlayarak geçiren on altı yaşındakikalbi kırık kızı hatırladı. Patrick’in, Facebook sayfasındaçıplak memeleri avuçladığı o iğrenç fotoğrafa baktı.Evet, yapabilirdi. Karşısında ders alması gereken biradam vardı ve Suzie bu dersi ona verebilecek kadınınta kendisi olduğunu biliyordu... 86

Sekizinci BölümDrew yarım saattir e-posta hesabının gelen kutusunabakıyordu. O kutuyu hep boş tutardı. İşleri yarım bırak­maktan hoşlanmazdı. Yanıtlanmamış soruların sanalgerçeklikte öylece beklemesini sevmezdi. Sabah ilk iş,akşam da eve gitmeden önce son iş olarak gelen kutusuylailgilenir, tüm soruların yanıtlanıp bütün yazışmalarındosyalandığından, gelen kutusunun temizlendiğindenemin olurdu. O kutunun da tıpkı hayatı gibi olmasınıisterdi. Her şey tertipli, düzenli... Ne yazık ki ipsiz sapsız, serseri bir mesaj bu sistemibozmuştu. Bir süredir ilgilenilmeyi bekleyen ancak sonana kadar görmezlikten gelinen türden bir mesajdı bu.Tabii bu zamana dek içinde barındırdığı ikilemi çözmekiçin gereken çaba da büyümüştü. Drew normalde butür mesajlarla hemen ilgilenir, böylece gerginlik ya­şama olasılığını bertaraf etmiş olurdu. Ama bu kezöyle yapmamıştı. Belki de olası sebep, bu mesajın gelenkutusunda bulunmamasıydı. Drew’un zihninin içindeuzun zamandır aylak aylak dolaşıyordu. Ve şimdi de­rinliklerden kurtulup yanıt beklemeye başlamıştı... 87

Aldatılan Kadının İntikamı Emily yi gerçekten seviyor muydu? Canı o kadar sıkkındı ki o sabah annesini ara­mıştı. Hafta ortası, sabah saatlerinde gelen aramanınşaşkınlığıysa her durumda zor olacak o konuşmayıkolaylaştırmamıştı. Drew annesine nasıl olduğunu,neler yaptığını sormuş, ardından gelen sessizlikte nediyeceğini bilememişti. Konuya girip annesine, âşıkolmanın nasıl bir şey olduğunu sorması çok zordu.Evlenmeden üç ay önce ne hissettiğini sormak dahada zor olacağından bir bahane bulup onu pazar günüöğle yemeğine davet etti. Ekranına öylece bakmaya devam ederken Suzieelinde kahveyle gelmiş, ona ilk sevgilisinin Facebookprofilini göstermek istemişti. Drew dikkatini dağıtacak bir konu bulduğunasevinerek, “Geçen akşam eski Troll bebekleri bulaca­ğını söylediğinde şaka yaptığını sanmıştım,” dedi. Trollbebekler, Suzie’nin şimdiki planına hizmet edecekleriiçin tekrar masanın üstüne yerleştirilmişlerdi. Kanalındibini boylayan Alex’in Troll bebeği dışında hepsi... “Neden şaka yapayım ki?” “İlk erkek arkadaşınla okuldayken tanıştığını söy­lememiş miydin?” diye sordu Drew. “Yani ikiniz deergenlik dönemindeydiniz.” “Sen de başlama,” dedi Suzie. “Önemli olan da buzaten; ergen olmamız. Âşık olmanın dünya üzerindekien muhteşem, en heyecanlı, en harika şey olduğu za­ 88

Tracy Bloommanlar. Ve o bunu mahvetti. Herkes bir kenara, seninbunu anlayacağını düşünmüştüm, Drew. Genç yaştaâşık olmanın, o heyecanın ne demek olduğunu unutmuşolamazsın. Bir daha asla aynı yoğunluğu hissedemi­yorsun, inan bana.” Drew bir süre öylece Suzie’ye baktı ve yanıtınıçılgınlar gibi aradığı o soruyu sorabilmek için bu du­rumdan nasıl faydalanabileceğini düşündü. Sonundasoruyu sorarken bütün vücudunun ürperdiğini hissetti. “O zaman nasıl hissetmiştin ki?” diye sordu. “Yanio adama karşı...” “Tanrım, dün gibi hatırlıyorum.” Suzie oturduğuyerde arkasına yaslandı. “Bütün dünyam Patrick’in veonu elde etme isteğimin etrafında dönüyordu. Aydabir komşu kasabadaki diskoya gidiyordu ve ben res­men o geceler için yaşıyordum.” O günlerin hayalinikuruyormuş gibi gözlerini kapattı. “Gelip gelmeyece­ğine dair düşünceler ve yaşanması muhtemel romantikanlar yüzünden resmen hastalanıyordum.” Gözleriniaçıp öne eğildi. “Hazırlıklarsa efsaneydi. O gece negiyeceğime karar vermem, makyaj denemeleri yapıpkıyafetime uygun ayakkabıyı bularak kusursuz bir gö­rünüm kazanmam bir ayımı alırdı.” Duraksayıp derinbir nefes aldı ve Drew’a manyakça bir bakış attı. “Ogün geçmek bilmez, iki saatimi ayırdığım hazırlık anıgelip çattığında zaman öyle hızlı akardı ki kendimi bir 89

Aldatılan Kadının İntikamıanda, olası yeni bir aşkın beklentisiyle salonun kapısındadururken bulurdum.” Böylesi bir duygusallık yaşadığını hatırlamayanDrew şaşkın bir ifadeyle ona bakıyordu. Anne ve ba­basının evliliğinin yarattığı kaostan çıkıp üniversiteyegittiği dönemde âşık olmanın, bir an önce uzaklaşıl-ması gereken zahmetli bir iş olduğunu düşündüğünühatırlıyordu. O gece en güzel baskılı Blur tişörtünügiyip öğrenci birliği platformuna gitmiş, diğer birincisınıf öğrencileriyle tanışmıştı. “Jackie ile ben biraz erken gidip birkaç Cinzano velimonatayı devirirdik,” diye devam etti Suzie. “Sarhoşolmak için değildi tabii ki. Zaten plastik bardaklardaniçtiğimiz az alkollü Cinzano’yla nasıl sarhoş olabilir­dik ki? İnan bana, onu da denedik. Sonra dans ettik.Gerçekten dans ettik, sarhoşluktan değil, istediğimiziçin dans ettiğimiz tek seferdi o. O parlak disko topu­nun altında beyaz deri çantamla dans ederken kendimidünyanın en romantik, en muhteşem yerindeymiş gibihissetmiştim.” Drew öğrenciler birliğindeki barın duman altı vepis olduğunu hatırlamış, başlangıçta gerçek İngiliz birasıiçip daha önce hiç duymadıkları müzikler eşliğindesefilce dans eden, daha iki kelime bile etmeden çirkinbirinin dudaklarına yapışmadan akılsızca sarhoş olanöğrencilerden hiç etkilenmemişti. 90

Tracy Bloom “Patrick salona girer girmez tüm vücudumun nasıltitrediğini bile hatırlıyorum,” dedi Suzie. Drew, Emily yi okulun beşinci gününde bir köşedegözyaşları sel olmuş bir kızın yanında sakin sakin otu­rurken gördüğünü hatırlıyordu. Emily sabırla başınısallıyor, düzgünce toplanmış sarı atkuyruğu nazikçesallanıyordu. “Tuvalete gidişlerimi de onun sigara içmeye çık­tığı zamanlara göre ayarlıyordum, olur da çarpışırızdiye ve eğer çarpışırsak belki benimle konuşur, eğer bukarşılaşmayı da tam slow dans öncesi gerçekleştirmeyibaşarırsam dans ederiz, dans edersek öpüşürüz diyeümit ediyordum. Sonuçta bir erkeğin bir kızı dansakaldırmasının tek sebebi öpüşmektir, değil mi?” dediSuzie nefes nefese kalmış bir halde. Drew doğruca Emily nin yanma gittiğini hatırla­yarak, “Sanırım,” dedi. O öldürücü sohbet başlatmacümlesi, “Bir dakikanı alabilir miyim?” olmuştu. Busamimiyet karşısında şaşkına dönen Emily gözlerinikırpıştırırken başta Drew’un amacını anlayamamıştı.Sonra nazikçe ayağa kalkmış, ağlayan kıza gidip er­kek arkadaşını aramasını söyleyerek Drew’un peşindendışarı çıkmıştı. Drew’a, oda arkadaşının önceki gecebaşka bir erkekle yattığını ve doğup büyüdüğü şehirdebıraktığı dört yıllık erkek arkadaşına bu durumu na­sıl açıklayacağını bilemediğini söylediğini anlatmıştı. 9i

Aldatılan Kadının İntikamıDaha sonra kurduğu cümleyse Drew’un kulaklarınamüzik gibi gelmişti. “Ben ağlamayı sevmem. İnsanın enerjisini boşatüketmesinden başka bir şey değil. Ters giden bir şeyvarsa düzeltmek için çabalarsın. Çözümün kendiliğin­den ortaya çıkmasını ümit ederek histerik gözyaşlarınaboğulmazsım” Emily başını iki yana sallamış ve plastikbardağındaki beyaz şarabından bir yudum içmişti. Fazla duygusallıktan ve ağlamaktan hoşlanmayanbir kadın... Mantıklı. Drew onu bulduğunu hemenanlamıştı. Âşık olacağı kadındı bu. Aradığı türden biraşktı işte. Çocukluğu boyunca tanık olduğu, hilelerle,yalan dolanla, anlamı olmayan boş ümitlerle doluaşklardan istemiyordu. Hayır, Drew bunun kesinlikledoğru bir ilişki olacağına inanıyordu. Kadının gözyaşıdökmesine ve acı çekmesine gerek olmadan ağır ağır,sessizce büyüyen bir aşk olacaktı bu. Onu hayallerinden uyandıran, Suzie’nin şarkı söy­leyen sesi oldu. “O da nesi?” diye sordu Drew. ‘“Never Gonna Give You Up’14, Rick Astley,” dediSuzie. “Kızlar tuvaletinin önünde ilk kez öpüştüğü­müzde bu şarkı çalıyordu.” “Çok mu romantikti?” diye sordu Drew. “Değildi aslında.”14 (İng.) Senden asla vazgeçmeyeceğim, (ç. n.) 92

Tracy Bloom “Değil miydi?” “Değildi,” dedi Suzie. “Beni çamaşır makinesi gibiöpmüştü, sonra da salonun arka tarafında bir yere gö­türüp sutyenimi çıkarmaya çalışmıştı.” “Anladım,” dedi Drew. “Her şey o noktada bittidesene!” “Saçmalama. Tabii ki evde oturup beni aramasınıbekledim. O iğrenç öpüşme ve kesintisiz sarkıntılıklarbeni yıldırmadı. Hem beni aradı ve yaz tatilinde çıktık.Her şey o kadar güzeldi k i... Cennete gittiğimi düşü­nüyordum.” Suzie o an duraksadı ve yüzü asıldı. “Sonraokulun ilk günü koşarak yanına gittim. Kalabalığınarasında arkadaşlarıyla birlikte duruyordu. Garip davra­nınca arkadaşlarıyla konuşmak istediğini düşündüm veona öğle tatilinde görüşebileceğimizi söyledim. Herkesinönünde bana dönüp öğle tatilinde görüşmeyeceğimiziçünkü artık çıkmadığımızı söyledi. Benden sıkılmış.Benimle takılmasının tek sebebi en yakın arkadaşıMartin’in yaz boyunca başka bir ülkede olması, onunda yapacak daha iyi bir şey bulamamasıymış. Amaartık Martin dönmüş ve bana ihtiyacı kalmamış. Onaltıncı doğum günümden bir hafta önceydi bu. Bütüngün ağlamıştım.” Suzie her an ağlayacak gibiydi. Yirmi yıl önce sev­diği birinin arkasından ağlayacaktı aslında. “Asıl üzücü olan neydi, biliyor musun?” dedi bur­nunu çekerek. “Odaya bir erkek girdiğinde kalbim bir 93

Aldatılan Kadının İntikamıdaha asla o zamanki gibi çarpmadı. İşte o yüzden sençok şanslısın. Senin ilişkin kalp çarpıntılarıyla başladı.Ergenlerin o tatlı heyecanıyla. Bu harika, değil mi?” Drew öyle bir kalp çarpıntısı hissettiğini de hatır­lamıyordu. Bütün bunlar da neydi böyle? Kimse onakalp çarpıntısından falan bahsetmemişti. O ve Emilyarasında o denli bir heyecan yaşanmamıştı. Arkadaş­larının ilişkilerinde tepeden bakarak gözlemledikleriher tür dramdan ve stresten soyutlanmış, rahat birilişkiydi onlarınki. Üniversite yılları sorunsuz geçmiş,mezun olduktan bir hafta sonra bir ev satın almışlardı.Bu da kariyerlerine odaklanmalarını sağlamıştı. Drewkıdemli muhabir olup Emily de erkenden bir hukukfirmasına ortak olunca mantıken evlenme vaktinin degeldiğine karar vermişlerdi. Mantıken. Tam da Drew’unsevdiği gibi. Ama şimdi düğün günü ufukta görününcemantık dışı düşünceler bombardıman halinde yağmayabaşlamıştı. Drew’un akla uygun hale getirmeye çalıştığıdüşüncelerdi bunlar. “İşte o yüzden Patrick! kendime âşık etmeliyim,”dedi Suzie, masasının üstündeki futbolcu Troll bebeğialıp havaya fırlattı. “Sonra da onu uçurumdan aşağıiteceğim. O bana ne hissetiirdiyse ben de ona aynısınıhissettireceğim.” Suzie şimdi ne diyor, diye düşündü Drew. Yıllardırgörmediği bir adamı kendine âşık mı edecekti? Bu işlerböyle miydi? Gerçekten hiçbir fikri yoktu. 94

Tracy Bloom “Sence de iyi fikir, değil mi?” diye sordu Suzie. “Sanırım,” dedi Drew tamamen şaşkın bir halde.“Patrick’i gerçekten kendine âşık edebilir misin?” Suzie susup kirpiklerini kırpıştırarak ona baktıve biraz suçlayıcı bir ses tonuyla, “Onu kendime âşıkedebileceğime inanmıyorsun, değil mi?” diye sordu. “Hayır, hayır. Ben öyle demedim.” Suzie yüzünü ondan gizlemek için bakışlarını ka­çırdı. “Teşekkürler,” diye mırıldandı ve kâğıt mendilalıp burnunu sildi. Drew onun yaşlı gözlerini fark etmişti. “Ne oldu?Neden ağlıyorsun?” “Ağlamıyorum,” dedi Suzie burnunu çekerek. “Yalan söyleme. Ağlıyorsun işte. Seni görüyorum.” “Hayır, ciddiyim. Yalnızca... yalnızca, biliyorsunişte... bana kimsenin âşık olamayacağını söylemekistedin.” “Hayır, ben öyle bir imada bulunmadım.” “Evet, bulundun,” dedi Suzie gözlerini mendiliylekapatarak. “Ne zaman yaptım bunu?” AzCi * o•* nce.» “Yapmadım.” “Yaptın.” “Yapmadım.” 95

Aldatılan Kadının İntikamı “Yaptın. Bana Patrick! kendime âşık edemeye­ceğimi söyledin.” Suzie’nin sıcak gözyaşları şimdi selolmuş akıyordu. Bu nasıl olmuştu ki? İşte Drew bu yüzden aşktankaçmıştı. Aşktan bahsetmeye başlamak yeterliydi, kar­şınızdaki kadının gözyaşlarının akacağını garantilemişolurdunuz. Drew ne yapacağını bilemedi. Emily hiçağlamazdı k i... Bir sıkıntısı varsa onu karşısına alır,hatasını ona açıkça anlatır, ondan nazikçe özür dileme­sini ister, ona böyle bir sıkıntının tekrar yaşanmasınınasıl önleyeceklerini anlatırdı. Drew bazen kendiniokul müdiresinin odasına çağrılmış bir öğrenci gibihissederdi ama gözyaşlarıyla yüzleşmektense öyle his­setmeyi tercih ederdi. Bir kızı ağlatmak ona kendini iyihissettirmezdi. Bu ona gecenin bir yarısı yan odadakiannesinin hıçkırıklarıyla uyandığı zamanları hatırlatırdı. “Lütfen, ağlama artık,” diye yalvardı. “Özür dilerim.Seni üzmek istemedim, ciddiyim.” Çaresizce bir kaçışyolu aradı. Burada olmak istemiyordu. Aşkı düşünüpaşk hakkında konuşmak istemiyordu. Ağlayan Suzie ninyanında oturmak da istemiyordu. “O kadar da zor olmamalı,” diye mırıldandı Suzie,mendilini atıp bilgisayar ekranında bir fotoğraf beli-rinceye kadar bilgisayarının faresini oynattı. “Şehvetdüşkünü serserinin teki olmuş işte. Göğüs dekoltemiaçmam yeterli.” 96

Tracy Bloom Drew fotoğrafa baktı ve o yarı çıplak sarışın kadın­dan daha fazla ilgisini çeken bir şey gördü. “O kadarda kötü değildir.” “Neden?” diye haykırdı Suzie. “Manchester City yi tutuyor.” Patrick’in tişörtünüfark edince fareyi Suzie’den aldı. “Bakalım dünkü rezaletperformansla ilgili bir şey söylemiş mi?” Patrick’in ana sayfasına gidip dün geceki maça dairyorumlarına baktı. Oldukça bilinçli yorumlar buldu­ğunda, “İşini biliyor,” dedi. “Akıllı adammış.” “Sen ne yapıyorsun?” diye sordu Suzie, hâlâ Drewona sevilemeyecek biri olduğunu söylediğindeki kadarüzgün görünüyordu. “Affedersin,” dedi Drew geri çekilerek. Bir an içinkendini kaybetmişti. Futbol onu yaşadığı kargaşadanuzaklaştırmıştı ama Suzie’nin, Patrick’in sayfasına ne­den baktığım da unutturmuştu. “Erkekler ile futbolun arasına girmek mümkündeğildir,” dedi kötü bir özür mahiyetinde. Suzie kaşlarını çatınca Drew onun tekrar ağlama­masını diledi. Ağlamadı. Hatta gülümsedi. Ancak aynı şekilde karşılık ve­rilebilecek, kocaman bir tebessümdü bu. Orada öylece oturup birbirlerine gülümsediler.Drew, Suzie’nin neden gülümsediğini bilmiyordu. 97

Aldatılan Kadının İntikamı Sonra Suzie yerinden fırlayıp ona sarılarak, “Çokzekisin,” dedi. Drew ne yapmıştı ki? Otuz dört yıldır bundan dahakafa karıştırıcı bir sabah yaşamamıştı. “Bana yardım edeceksin, değil mi?” diye yalvardıSuzie geri çekilerek. “Bu konuda fikrine ihtiyacım var.” “Hangi konuda?” “Futbol!” diye haykırdı Suzie. “Futbola dair herşeyi öğrenmeliyim. Haydi, sana öğle yemeği ısmarlayıpplanımı anlatayım.” İnanılmaz derecede mutlu bir şekilde Drew’a gü­lümsedi. Tanrıya şükür. Şimdi Suzie çoktan paltosunugiymişti ve onu da giyinmeye zorluyordu. Drew ayağakalktı. Öğle yemeği ve futbol reddedilemezdi. Her şeyaşktan ve karmakarışık zihniyle baş başa kalmasındaniyiydi. 98


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook