Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Aldatılan Kızın İntikamı - Tracy Bloom -

Aldatılan Kızın İntikamı - Tracy Bloom -

Published by cg.caglayan, 2016-11-02 08:58:13

Description: Aldatılan Kızın İntikamı - Tracy Bloom -

Search

Read the Text Version

ULUSLARARASI BESTSELLERALDATILANKADININİNTİKAMI TRACV BLOOM



ALDATILANKADININ İNTİKAMI

Pegasus Yayınları: 1424 Bestseller Roman: 627 ALDATILAN KADININ İNTİKAMI TRACY BLOOM Özgün Adi: Single Woman Seeks Revenge Yayın Koordinatörü: Yusuf Tan Editör: Tüvana Zararsız Düzelti: Şenay Çınar Sayfa Tasarımı: Meral Gök Baskı-Cilt: A lioğlu Matbaacılık Sertifika No: 11946 Orta Mah. Fatin Rüştü Sok. No: 1/3-A Bayrampaşa/İstanbul Tel: 0212 612 95 59 1. Baskı: İstanbul, Ağustos 2016 ISBN: 978-605-343-956-1 Türkçe yayın hakları © PEGASUS YAYINLARI, 2016 Copyright © Tracy Bloom, 2013 Tüm hakları saklıdır. Bu kitapta yer alan fotoğraf/resim ve metinlerPegasus Yayıncılık Tic. San. Ltd. Şti.’den izin alınmadan fotokopi dâhil, optik, elektronik ya da mekanik herhangi bir yolla kopyalanamaz, çoğaltılamaz, basılamaz, yayımlanamaz. Yayıncı Sertifika No: 12177 Pegasus Yayıncılık Tic. San. Ltd. Şti. Gümüşsüyü Mah. Osmanlı Sk. Alara Han No: 11/9 Taksim / İSTANBUL Tel: 0212 244 23 50 (pbx) Faks: 0212 244 23 46 www.pegasusyayinlari.com / [email protected]

TRACY BLOOM ALDATILANKADININ İNTİKAMI İngilizceden Çeviren: SOLİNA SİLAHLI PEGASUS YAYINLARI



Son kırk beş yıldır aynı ilahiyi söyleyipdurdukları için sonsuza dek minnet duyacağım anne ve babama...



Birinci Bölüm Sevgili Suzie, Bugüne dek bir köşe yazarına hiç yazmamıştım amabu konuyu konuşabileceğim başka kimse yok. Kocamspor salonunda tanıştığı, benden on yaş genç bir kadıniçin altı ay önce evi terk etti. O perişan halim le teselliyiyem ek yem ekte buldum ve kısa sürede dokuz kilo aldım.Birkaç hafta önce kocam pat diye kapım a geldi ve banaeve dönebileceğini söyledi am a bir şartı vardı; yataktacüretkâr olursam dönecekti. Bana yapm am ı istediği şey­lerin bir listesini bıraktı. Büyük bir kısmı sadom azoşistuygulamalardan oluşan listedeki maddelerin ne anlam ageldiğini internetten araştırm ak zorunda kaldım. Onuçok seviyorum ve dönmesi için her şeyi göze aldım am a48 beden PVC kıyafet üretilmiyormuş. Ben şimdi ne y a­pacağ ım ? Çaresizim, Trish Sevgili Trish, 40 beden PVC kıyafeti al. Ek olarak da kelepçe vepürm üz alm ayı unutma. Kocanı ara ve ona bütün is- 7

Aldatılan Kadının İntikamıtedikleritıi yapacağını, henıen eve gelmesini söyle. Amageldiğinde ona bir şartının olduğunu, istediği şeyleri ancakPVC kıyafeti kendisi giydiği takdirde yapabileceğini söyle.Kıyafeti giydiğinde ellerini yatağa kelepçele ve pürmüzüçıkar. Gaz ayarını m aksim um a getir ve ona vücudununönce hangi kısmının yakılm asını istediğini sor. Sonrada o aşağılık adam a seni bir daha rahatsız etmemesinisöyle, seni aptal, aptal, aptal kadın... Suzie, “Aptal, aptal kadın,” diye tekrar edip dururkenbaşını bilgisayar ekranına vurduğunun farkında biledeğildi, ta ki Drew onu omuzlarından nazikçe kavrayıpdoğrultana kadar. Biraz sonra Drew, Suzie’nin masasının yanı başın­daki yerine geçip bilgisayarını çalıştırmak için gereklidüğmelere basarken, “Control, alt, delete tuşları başınıekrana vurmaktan daha iyi geliyor, bilesin,” dedi. Suzie nefes alıp vermekte güçlük çektiğini ve ma­sasının kenarını sıkıca tuttuğunu bile sonradan farketti. Kendini iyi hissetmiyor olabilirdi ama M anchesterHerald gazetesinin genelinde her şey tıkır tıkır işliyordu.Kendisiyse biri gelip yanlış bloku aldığı anda yerle birolacak bir Jenga kulesi gibi hissediyordu. Drew klavyesinin tuşlarına sertçe basmaya araverip Suzie nin ıstırap dolu yüzüne dikkatle bakarak,“İyi misin?” diye sordu. 8

Tracy Bloom Biri yanlış bloku almıştı işte. İş arkadaşı onunlailgili endişesini dile getirmişti. Şimdi Suzie her an yerlebir olabilirdi. İçinden çığlık atmak geçse de kendini çaresizcedizginleyerek, “Neden?” diye homurdandı. “Neden benbu aptal, saçma sapan köşeyi yazıyorum ki?” “Hımmm, sen önerdiğin için olabilir mi?” diyeyanıtladı Drew. “Ben önerdim, biliyorum,” dedi Suzie, yüzü alevalev yanıyordu. “Ama ciddi değildim ki,” diye devametti dişlerini gıcırdatarak. “Şakaydı yalnızca. Gareth ınkadın okurları bu yolla geri kazanacağına inanmasıbaşlı başına aptallık. Bu işi bana vermesiyse daha dabüyük aptallık.” “Ama bu tür ilişkiler konusunda deneyimlisin sen,”dedi Drew kelimelerin üstüne basa basa. Suzie, Drew’un böyle bir konuşmaya neden alaycıbir ima katma gereği duyduğunu düşünerek ona döndü. “Söylesene,” dedi. “Otuz altı yaşında bir kez dahayalnız kalışımın sebebi bu olabilir mi?” Masasının üze­rinde duran birkaç Troll bebekten birini alıp bebeğinelektrik mavisi saçını sertçe çekti. “Yine ne oldu?” diye sordu Drew iç geçirerek. Sonrada Suzie ye dönüp onu dinlemeye hazır olduğunu gös­terecek şekilde pozisyon aldı. Son beş yıldır yan yanaoturmalarının doğal bir sonucu olarak Suzie’nin ilişkitravmalarının doğrudan hedefi haline geldiği için çok 9

Aldatılan Kadının İntikamıtanıdık bir durumdu bu. Kollarını göğsünde kavuşturupyüzüne, bu saçmalığa katlanm akla aptallık ediyorum,ifadesini takındı ve saatine baktı. Suzie, Drew’un yetiştirmesi gereken bir işinin ol­duğunu bildiğinden olanları ona çabucak anlatmakiçin telefonuna uzandı. “Alex bu sabah evimden çıktıktan on dakika sonrabana bu mesajı attı,” dedi elindeki telefonu ona doğruiterek. ÇOK ÜZGÜNÜM, SUZE AMA BEN ARTIK BUİLİŞKİYİ YÜRÜTEMİYORUM. ARKADAŞLIĞIMIZIKORUMAK VE İŞYERİNDE HERHANGİ BİR SIKIN­TIYLA KARŞILAŞMAMAK İÇİN BU MESELEYEBURADA NOKTA KOYALIM. ALEX. ÖPTÜM. Drew, “Aman Tanrım!” dese de yüzünde şaşırdığınaveya halden anladığına dair en ufak bir belirti yoktu. “Ve... asıl korkunç olan ne, biliyor musun?” diyedevam etti Suzie gözyaşlarıyla mücadele ederken. “Ogitmeden önce sevişmiştik.” Drew bu bilginin derinliğini sindirmeye çalışırkentuhaf bir sessizlik oldu. Sonunda dişlerinin arasından,“Piç kurusu!” diye mırıldandı. Hemen ardından da içgeçirdi ve kollarını açıp ellerini dizlerine koydu. “Senondan çok daha iyisini bulabilirsin. Alex’i unut ve dahaiyi biriyle karşılaşmayı sabırla bekle.” ıo

Tracy Bloom “Otuz altı yaşındayım, Drew. İhtiyacım olan sabırdeğil, botoks,” diye karşılık verdi Suzie ve oyuncakbebeğin kafasından bir tutam mavi saç koparmayı ba­şardı. “Sen hayatının aşkıyla nişanlandığın ve benimgibi alnında tüm adi pislikleri kendine çeken bir mık­natısla gezmediğin için bunları söylemesi kolay.” İyicehırpaladığı zavallı oyuncağı öfkeyle yere attı. Drew bir şey söylemeye yeltendiyse de Suzie ninkimseyi dinleyecek hali kalmamıştı. “Artık canıma tak etti,” diye devam etti ve üze­rinde futbol üniforması olan başka bir bebeği masadanaldı. “Bu var ya,” dedi, Drew’un görmesi için bebeğikaldırarak. “İlk aşkım bana bunu aldığında henüz onbeşimdeydim. Sonra da beni bütün takımın önünde çoksıkıcı biri olduğumu söyleyerek terk etmişti.” Ardındanbebeği yere attı. Sonra onu alıp iki defa masaya vurduve çöp kutusunun yanında öylece bekleyen, kısmen kelkalmış mavi saçlı bebeğe doğru hızla uçuşunu izledi.“Buna gelince...” dedi bu kez parlak sarı saçlı başka birbebeği eline alarak. “Bunu ilişkimizin onuncu yılında enyakın arkadaşlarımdan biriyle yatakta yakalamıştım.”Bu kez masayı es geçerek bebeği doğruca hüzünlü birifadeyle yerde duran diğer iki bebeğin yanma fırlattı.“Bu da var,” diye devam etti, Ispanyol tarzı kıyafetlergiymiş, gitar çalan bir bebeği eline alarak. “Bunun, banaanlattığından çok daha karmaşık bir hayat yaşadığınısöylemekle yetinebiliriz.” Sesi gittikçe azalıp kaybo- IX

Aldatılan Kadının İntikamılurken Drew’un gözlerine bakamamıştı. Amigo bebekde kafa üstü bir düşüşle futbolcu bebeğe çarptı ve birçeşit seks pozisyonu deniyorlarmış gibi öylece kaldı. “Bu bebekler bütün eski sevgililerini mi temsil edi­yor?” diye sordu Drew. “Ben de ofis oyuncaklarındanhiç anlamadığını düşünüyordum.” “Bütün eski sevgililerimi temsil etmiyorlar,” diyeçıkıştı Suzie. Drew tek kaşını kaldırıp ona baktı. “Yalnızca âşık olduklarımı.” Suzie gözyaşlarınınakmasını engellemek için dudağını sertçe ısırdı. İkisi de gözlerini, soluk yeşil keçe zeminin üzerin­den aptalca bir tebessümle onlara bakan kırık kalplermezarlığının sakinlerine dikti. Drew başını hayret içinde iki yana sallayarak, “Ne­den?” diye sordu. Suzie fazla mantıklı bir adam olan Drew u, o çılgınkoleksiyonun akıllıca bir fikir olduğuna inandıramaya-cağını biliyordu. İç geçirdi ve bütün vücudunun çök­tüğünü hissederken orta yaşlı kadınlara benzediğini,onlar gibi konuşmaya başladığını çaresizce kabullendi.“Çünkü yirmi yıllık flört hayatımın içinde bana azıcıkbile olsa aşkla geçen günlerimin de olduğunu hatırla­tacak bir şeye ihtiyacım vardı.” Drew ona bakınca Suzie gereksiz bir şefkat göste­risine karşı gardım aldı. Bunu tahmin etmeliydi. 12

Tracy Bloom “İyi ama sana nasıl adice davrandıklarını az öncekendin söyledin, Suzie.” Suzie yerdeki bebek yığınına baktı. Geçmişte yaşananciddi ilişkilere olumlu tarafından bakılması gerektiğinibir dergide okumuştu. İyi zamanlan hatırlayıp kötüolaylardan ders çıkarmalıydı. Belki de artık o oyuncakbebekleri sadece birer bebek olarak kabul etmesininvakti gelmişti. Kırkma doğru hızla yol alırken ona aşkhayatını bir felakete dönüştüren ve onu terk ederekanlamsız bir bekârlığa mahkûm eden adamları hatır­latan bebekleri... Hepsi el birliğiyle aşk hayatını mahvetmişlerdi. “Piç kuruları,” dedi ve bekârlık statüsünün giymeyezorunlu bıraktığı tuzak niteliğindeki üniformasınınbir parçası olan topuklu siyah ayakkabısıyla bebeklereüstünkörü bir tekme attı. “Ah, Tanrı aşkına,” dedi sabrı tükenen Drew. “Bun­dan daha iyisini yapabilirsin. Şimdi karşında olsalardıne yapardın?” Şimdi karşım da mı olsalardı? Kanlı canlı mı? Bunudüşünmek bile Suzie yi ürpertmeye yetmişti. O korkunçyas dönemlerine dair anılar zihnine bir bir doluştu.Nerede yanlış yaptığını düşünerek saatler geçirmişti.Genellikle verimsiz geçen cumartesi gecelerinin so­nunda taksiyle eve dönerken umutsuzca giriştiği gerikazanma girişimlerini, sarhoşken yazdığı o utanç vericimesajları göndermesini engelleyecek gücü bile kendinde 13

Aldatılan Kadının İntikamıbulamadığı anları hatırladı. Sonuçsuz kalan tüm giri­şimleri acısını körüklemiş, bir süre sonra acısı öfkeyedönüşmüş, intikam ve ödeşme hayalleri kurmaya baş­lamıştı. İçini keder veya öfke karışımı bir pişmanlıkdalgası sardı ve o öfkeyi seçti. Ellerini koltuğunun kollarına kenetleyip, “Onlarınbana çektirdiği acının aynısını çekmelerini isterdim,”dedi. “Ama bunu o zaman yapmalıydım. Artık çok geç.”Gerçekten de artık her şey için çok geçti. Kırkına doğrudörtnala koşturduğunu fark ettiğinden beri evlenmekiçin de, çocuk yapmak için de, iş değiştirip yerel gazetehaberciliğinin neden olduğu o ağır ve acı dolu ölümdenkendini kurtarmak için de artık çok geçti. Dehşet içindegeçmişe bakıp bu noktaya nasıl geldiğini düşünüyordu.Bekâr, çocuksuz, yerel bir gazete bozuntusunda saçmasapan köşe yazıları yazan bir kadındı. Keşke geriyedönebilse, her şeyi daha farklı yaşayabilseydi. Ama neyazık ki artık çok geçti. Drew onu düşüncelerinden uzaklaştırarak, “AmaAlex için çok da geç kalmış sayılmazsın,” dedi. “Tek­rar tekrar aynı şeyleri dinliyorum. Giderken sana birpaçavra gibi davranmalarına izin veriyorsun, Suzie.Bir kez olsun yapman gerekeni yap ve gerçek fikriniyüzüne söyle. Sonra da yoluna devam et. Bir de şusaçma sapan bebeklerden kurtul.” Suzie bir süre ona baktıktan sonra kısmen kelkalmış olan mavi saçlı bebeği yerden aldı. “Haklısın,” 14

Tracy Bloomdedi sonunda ona bakarak. “Bana öyle davranmayahiç hakkı yoktu. Ağzının payını vermem gerekiyor.” “Sabahtan beri ağzından ilk kez mantıklı bir sözçıktı,” dedi Drew. Suzie telefonunu aldı ve “Ona mesaj atacağım,”diye karşılık verdi. “Ne yazayım sence?” “Mesaj atma.” Drew telefonu Suzie’nin elinden aldı.“Onunla yüzleş. Ne kadar aşağılık bir herif olduğunusuratına söyle.” “Tamam,” dedi Suzie. Gergin sinirleri daha birkaçdakika önce topladığı cesaretini tehdit etmeye başla­mıştı. “Suratına söyleyeceğim. Tabii ki söylerim. Bundane var ki?” “İyi,” dedi Drew. “Geldiği anda söyle. Onu görüncetuvalete koşup ağlamak yok.” Suzie hissettiğinden daha emin görünmeye çalışa­rak, “Tabii ki,” diye karşılık verdi. “Onu görür görmezher şeyi suratına söyleyeceğim.” “Harika,” dedi Drew ve bilgisayarına dönüp ellerinieyleme geçmeye hazır olduğunu gösterecek şekilde klav­yenin üstüne yerleştirdi. “Şimdi Manchester’daki boktanservisimizle ilgili hikâyeye biraz heyecan katmalıyım.Bence sen de böylesine heyecan verici bir şeyle ilgilene­bilirsin.” Hemen ardından ilişki danışmanlığının sonaerdiğini bildirircesine tuşlara hırsla basmaya başladı. Saat üçe geldiğinde Alex hâlâ ortalıkta yoktu. Belliki öğle yemeği ısmarlama bahanesiyle potansiyel rek- 15

Aldatılan Kadının İntikamılamalarla gevezelik ediyordu. Suzie bütün günü Alex’igörecek olmanın verdiği çaresizlik ve onu görünce netepki vereceğinin yarattığı korku arasında gidip gele­rek, gergin bir şekilde arkasındaki koridora bakarakgeçirdi. Akşama kadar bitirmesi gereken köşe yazısınaodaklanmaya çalıştı ama şu haldeyken kederli birinemoral verecek kelimeleri bulması çok zordu. SabahTrish’in sorununa yazdığı öfke dolu yanıtı okumayabaşlamıştı ki Drew omuzuna dokundu ve başıyla birtarafı işaret ederek, “İş başına,” dedi. Alex’in sonunda ofise geldiğini hemen anlayan Su­zie, “Ne?” diye çığlık attı. Bir anda beti benzi atmıştı.Tanıdık, neşeli bir ıslık sesi ofisin içine yayılırken Suziedonakalmış, etrafına bakamaz halde Drew’a gergin birbakış atmıştı. Drew onu dürtünce Suzie başını yavaşçakoridora doğru çevirdi. Alex üzerine tam oturan kusur­suz lacivert takım elbisesi, pahalı gömleği ve Suzie ninona doğum gününde aldığı kravatıyla o çok tanıdık,baş döndürücü tıraş losyonunun kokusunu arkasındansürükleyerek, kendinden emin adımlarla yürüyordu.Suzie’nin ona baktığını hemen fark etti. Ona doğruumarsızca el sallayıp yanından geçerek toplantı oda­sına doğru gitti. Suzie’nin titreyen eli havada kalırken dudaklarınazayıf bir tebessüm yerleşti. Afallamış bir halde Alexebakıyordu. 16

Tracy Bloom “Bu da neydi böyle?” diye haykırdı Drew. “Haydi.Hemen peşinden git. Söyle ona. Bunu yapabilirsin.Eminim.” Suzie başını çevirip Drew’un şaşkın yüzüne baktıve başını ağır ağır iki yana sallayarak, “Yapamam,”diye fısıldadı. “Neden?” diye sordu Drew. Suzie utançla bakışlarını ondan kaçırarak, “Çünkü...”dedi. Bir süre daha konuşamazsa ne kadar garip gö­rüneceğinin bilinciyle bir daha denemeye karar verip,“Çünkü...” diye tekrarladı. “Sakın düşündüğüm şeyi söyleme,” diye yalvardıDrew. “Çünkü onu seviyorum,” dedi Suzie. Drew’un tep­kisine katlanamayacağını bildiğinden başını bile kaldı­ramadı. Alex’i gördüğü anda tuzağına düşen biri olarakbaşka ne yapabilirdi ki? Tüm öfkesi ve acısı, özlem ilearzunun saldırısına maruz kalmıştı. Başını kaldırmayı başardığında Drew’un yüzündekişaşkın ifadeyle karşı karşıya kaldı. Bunu ona açıkla­yabilmesi mümkün değildi. Kendine bile açıklayamı-yordu k i... “Özür dilerim,” diye mırıldandı ve yalpalayarakayağa kalkıp koltuğunun arkasındaki paltosuna uzandı. “Özür dilerim,” diye tekrarladıktan sonra oturduğuyerden uzaklaşıp ofisten çıktı. Drew’un şaşkınlığınadaha fazla katlanabilecek durumda değildi. Onun haklı 17

Aldatılan Kadının İntikamıolduğunu biliyordu ama Alex’i seviyordu ve bu kababir şekilde, nezaketsizce terk edilmenin karşılığındaonunla öfkeli bir yüzleşme yapmasına imkân yoktu.Alex’i seviyordu, bu da onun şu anda nerede yanlışyaptığını ve daha da önemlisi bunu telafi etme şansı­nın olup olmadığım çözümlemekten başka hiçbir şeyikaldıramayacağı anlamına geliyordu. 18

İkinci Bölüm Sevgili Trish, Sana gerçekten imreniyorum. Belli ki kocan seni hâlâseviyor, yoksa eve dönmeyi ve cinselfantezileri sayesindeilişkinizi yeniden canlandırm ayı teklif eder miydi? Sana kendini rahatsız hissettirecek şeylerden elbettekaçınmalısın am a kocanı karşına alıp ikinizi de mutluedecek ortak bir noktada buluşabilirsiniz. Ayrıca PVC’nindolgun vücutlara pek uygun olduğunu da düşünmüyorum.M arks & Spencer’ın tangaları ile uygun bir sutyeni tercihetmen d ah a iyi olabilir. Ayrıca spor salonuna kocanlagitmeni de tavsiye ederim. H atta bu kez farklı bir sporsalonunu tercih edebilirsiniz. Bu şansı değerlendir, Trish, çünkü birini gerçektenseviyorsan m ücadele etmeye değer. İyi şanslar, Suzie Suzie eve dönüş yolunda, otobüste ümitsizce Alex’leilişkisinin geldiği noktayı düşünürken ofisten erkençıktığı için köşe yazısını saat dörde yetiştiremeyece­ 19

Aldatılan Kadının İntikamığini fark etti. Trish’in problemine verdiği yanıtı sonhaline getirmesi gerekiyordu. İlk yanıtında ona nekadar sakıncalı bir tavsiyede bulunduğunun farkın­daydı. Trish’in ihtiyacı olan son şey, ona kocası içinbir pürmüz satın almasının söylenmesiydi. O kadın,aşkını yeniden canlandırma şansını yakalamıştı ve buşansı en iyi biçimde değerlendirmeliydi. Şimdi ihtiyaçduyduğu şey de destekti, ümitlerinin suya düşürülmesideğil. Suzie mesajı telefonundan kontrol edip bazı dü­zeltmeler yaptıktan sonra tam vaktinde ofise yolladıve Trishe ilişkisini kurtarması için gerekli önerileriyapmış olmayı ümit etti. O işi hallettikten sonra otobüsün çocuk sümüğübulaşmış camından Manchester’ın griye boyalı sokak­larına baktı ve kendi aşk hayatını nasıl kurtaracağınıdüşünmeye başladı. McDonalds’ın aydınlık vitrinininönündeki ana yolda durduklarında içini bir hüzünkapladı ve eve dönerken her zaman tam bu noktadayaptığı şeyi yaptı. Elinde değildi. Sol taraftaki camınköşesine yerleştirilmiş masaya ve sandalyelere bakıpo anı yeniden yaşadı; Alex’in onu ilk kez öptüğü anı. Hayatının en mutlu günlerinden birini yaşadığınıdüşündüğü o günün üzerinden altı ay geçmişti. Ne deolsa insan, favoriler listesinin en tepesindeki adamı herzaman tavlayamıyordu. Şansınız biraz yolunda gidersebelki beş numarayı ayartabilirdiniz. Bir numarayı tav­lamaksa mümkün değildi. Bunun gerçekleştiği nerede 20

Tracy Bloomgörülmüştü ki? Suzie ergenlik döneminde en yakınarkadaşı Jackie’yle birlikte OÎBSL (Olası İlk Beş SevgiliListesi) yapmaya başlamıştı fakat asıl amaçları, birbir­lerinin zevksizliğine çılgınca kahkahalar atmaktı (AmaSuziehin, Rick Astley yi on sekiz hafta boyunca listesininen tepesinde tutması Jackie’ye hiç komik gelmemişti).İkinci evliliğinde mutluluğu yakalayan Jackie nin artıklisteye ihtiyacı yoktu ama Suzie’nin tıpkı Londra Bor-sası gibi düzenli olarak güncellediği bir listesi vardı.Bu onun can simidiydi, randevulaşma çarkının henüzen dibine düşmediğini kendine kanıtlaması açısındanönemliydi. Ne yazık ki yıllar geçtikçe listeyi daha gerçekçibir şekilde yapmak zorunda kalmıştı. Yirmili yaşlarındaünlüler bir kenara itilmiş, otuzlarına geldiğinde çokyakışıklı adamlar listeden düşmüştü. Şimdiyse listesidaha çok bekâr ve onu reddetmemiş olan erkeklerledoluydu. Alex’in o listede olmasının sebebi de buydu.Otuzlarında, bekâr bir erkekti ve çok da yakışıklıydı.Yılın başında gazetenin satış ve pazarlama ekibininbaşına geldiğinde de listenin tepesine oturmuştu. Suzie âşık ergenler gibi sürekli onun peşinde dolan­mak istemiyordu ama öğle yemeğine tesadüfen onunlaaynı saatte çıktığında da yapacak bir şey kalmıyordu.Onunla konuşmalıydı, onu sürekli görmezlikten gele­mezdi. Ayrıca Alex’in ofiste olduğu günlerde Suzie’nincanı nedense daha fazla kahve istiyordu, bu da ne tesa­ 21

Aldatılan Kadının intikamıdüftü ki Alex’in masasının tam karşısındaki mutfağadaha fazla gidip gelmesi anlamına geliyordu. Sonunda yeni editör Gareth sayesinde bir arayagelmişlerdi. Gareth ilk iş gününde onları bir odayatoplamış, ayakta durma mücadelesi veren gazeteninsatışını artıracak en az üç fikir sunmalarını istemişti.Suzie hiç düşünmeden ilişki danışmanlığı köşesiniönerince Gareth bu fikre atlamıştı. Otuz yaşındaki başarılı bir Londralının içten tebes­sümüyle, “Harika,” demiş ve imalı bir ifadeyle, “ilişkibölümünün yaşam tarzı bölümünden çok daha fazlailgi göreceği kesin,” diye devam etmişti. “Önümüzdekihaftaya hazır olsun. Ayrıca reklamcıların ne gibi kat­kılar sağlayabileceğini Alex’le konuş. Viagra, Tampax,ne olursa... İşe yarar bir şey olsun da.” Toplantı sonrası ekipçe gittikleri barda yeni edi­tör kapsamlı ve bol içkili sohbetine devam ederkenAlex, Suzie’nin kulağına, “Sen içerik üzerinde çalış,bebeğim, ben Durex getiririm,” diye fısıldamıştı. Sonrabu konuyu uzun uzadıya konuşmaları gerektiğini veaçlıktan ölmek üzere olduğu için de bunu McDonalds’tayapabileceklerini söylemişti. Suzie, Piccadilly’de Alex’in peşinden yürürken iştoplantısının ardından bir hamburgerciye gitmenin flörtkapsamına girmediğine dair kendini şiddetle uyarmıştı.Etrafları obez ergenler ve bir deri bir kemik kalmışaylaklar tarafından çevrelenmiş olmasına rağmen bir 22

Tracy Bloomrestoranda Alex’le baş başa oturmanın duygusal bir sonadoğru gitme ihtimali onu heyecanlandırmaya yetmişti. O ilk öpücüğün tadını hâlâ hatırlıyordu; turşutadıyla karışık peynir tadı. Alex karnı doyduktan sonra Suzie’yi şaşkına çe­virerek kucağına oturtmuş, sonra da o cam kenarındauzun uzun öpmüştü. Suzie, etraflarındaki tacizkâr bakışlardan bihaber,yaramaz, okullu çocuklar gibi kıkırdaşmalarmı gözündecanlandırabiliyordu. Nefes almak için öpüşmeye ara verdiklerinde Alexona sivilceli bir grup gencin tezahüratları eşliğinde,“Çok tatlısın,” demişti. Yan masadan koro şeklinde, “Benim için de öponu!” sözleri yükseldiğinde Suzie bayılacağını sanmıştı. Alex kulağına yaklaşıp, “Seve seve,” diye fısıldarkende Suzie yine kendinden geçmişti. Onu hemen evine götürmüştü tabii ki. Nedengötürmeyecekti ki? Aylardır peşinde koştuğuna görezaman kaybetmeye ne gerek vardı? Hem artık boşaharcayacak zamanı yoktu. Uzun flört dönemleri yir­mili yaşlar içindi. Otuzundan sonra o ilişkinin uzunsürüp sürmeyeceğini anlamak için kestirmeden gitmeken iyisiydi. Cinselliği, bir süre dışarıda görüştüktensonrasına ertelemek onun için lükstü. Neyse ki McDonalds sonrası birliktelikleri güzelbir ilişkinin başlangıcı olmuştu; iş arkadaşlarının al­ 23

Aldatılan Kadının İntikamıkolün etkisiyle bir daha tekrarlanmamak üzere bir de­falık sevişmesi değildi. Suzie olası sevgili listesinin birnumarasıyla çıktığını söylemek için sevinçle Jackie yiaramıştı. Listenin bir numarası! Listenin liderini tav­laması neredeyse yirmi yılını almıştı. Ama sonundabaşarmıştı. Suzie birlikte hayatının sonuna dek mutlumesut yaşayacağına inandığı adamı bulmuştu. “Sakin ol,” demişti Jackie. “Seni bilirim; âşık ol­duğunda aklın başından gidiyor. Şu aptal, romantikdizileri izlemekten vazgeç artık. Sana hep söylüyorum;baktın işler ters gitmeye başlıyor, hemen kaçacaksın.Öylesi çok daha gerçekçi.” Ama Suzie bu kez her şeyin çok farklı olduğunainanıyordu. O kadar mutluydu ki Meg Ryan gibi ola­bileceğini bile düşünüyordu. Estetik ameliyatı olmadanönceki hali gibi tabii... Bir de Russell Crovve’la yaşa­dığı o tehlikeli maceradan önceki hali gibi... Sahi neyaptığını sanıyordu o kadın? Suzie hâlâ bir peri masalında yaşadıklarını dü­şünüyordu. Birinci aylarında her cuma ve cumartesiakşamı çıkmışlardı, ikinci aylarında Alex hafta sonlarınıonun evinde geçirmeye başlamıştı. Üçüncü aylarındabirbirlerine yüz kızartıcı hayvan isimleri takmışlardı.Dördüncü aylarında yorganın altında oynaşırlarken aşksözcükleri fısıldamaya başlamışlardı. Beşinci aylarındaAlex onu anne ve babasının kırkıncı evlilik yıl dönümükutlamasına götürmüştü. Tanrı aşkına, onun ailesiyle 24

Tracy Bloombile tanışmıştı! Alex onu ailesiyle tanıştırmıştı ve Su-zie otuzlarındaydı. Alex bunun ne anlama geldiğinibilmiyor muydu? Ama birlikteliklerinin altıncı aymagirdiklerinde o sıradan ayrılık mesajı gelmişti işte. Suziebuna anlam veremiyordu. Belli ki gözünden kaçan birşey vardı. Bir şey ilişkinin sallanmasına sebep olmuştuama ne olduğunu bilmiyordu. Telefonunun ısrarcı biplemeleri düşüncelerini böldü.Suzie nin kalbi mesajın Alex’ten geldiği, ona ne büyük birhata yaptığını söyleyeceği düşüncesiyle küt küt atmayabaşladı. Mesajı bir an önce açmaya çalışan parmaklanbirbirine dolandı. Ayrılık acısı yaşarken Alex’le her­hangi bir şekilde irtibata geçmemesi gerektiğine daironu sertçe uyaran mesajın altında Drew’un ismini görürgörmez içi acıyla doldu. Suzie, Drew’un onun iyiliği için çabaladığını bi­liyordu ama ne yaşadığını o da gerçek anlamda kav­rayamıyordu. Kendini akıntıya bırakmıştı ve birininonu demirlemesini çaresizce bekliyordu. Uzun za­mandır aynı limanda bekleyen Drew ise zincirlerin­den kurtulup kendini akıntıya bırakmanın nasıl birduygu olduğunu bile muhtemelen unutmuştu. İşte buyüzden Suzie, Alex’i aramalıydı. En azından ilişkiyineden bitirdiğini öğrenmeliydi. Belki de saçma sapanbir sebep yüzündendi. Hemen çözülebilecek bir şeyolabilirdi. Suzie o konuşmayı yapmadığı için ondanayrı kalmayı göze alamazdı. 25

Aldatılan Kadının İntikamı Otobüs durağa yanaşırken içinde azıcık da olsabir ümit yeşerdi. Şemsiyesini çamurun içinden alıptökezleyerek ön kapıya doğru yürüdü. Ümitlenincebiraz olsun rahatlamıştı. Ama ne yazık ki evinin kapısına varır varmazümitleri tekrar yerle bir oldu. Otomatik olarak göz­leri ayakkabı rafına kaydı. Alex her pazar sabahı maçagiderken kendi evine uğramak zorunda kalmamak içinfutbol ayakkabılarını orada bırakırdı. Suzie de o uyumlugörüntüden zevk aldığı için hiç giyilmemiş spor ayak­kabılarım onunkilerin yanma koymuştu. Ama Alex’inayakkabılarının yerinde yeller esiyordu, geriye yalnızcaküle benzer birkaç çamur lekesi kalmıştı. Suzie çantasınıbırakıp üst kattaki banyoya koştu. Alex’in diş fırçası,mini tıraş losyonu ve deodorantı da gitmişti. O sabahtüm soğukkanlılığıyla eşyalarını toplayıp Suzie nin evin­den çıkarken bir daha orada kalmayacağını biliyordu. Suzie sersemlemiş bir halde ağır adımlarla tek­rar alt kata inerken yaşadıklarına çaresizce bir anlamvermeye çalışıyordu. Kafein ve şişmanlatıcı bir şeylerbulma umuduyla mutfağa doğru yürüyordu ki kapıyageldiğinde durdu. Nefesini tuttu ve eli, açık haldekiağzına gitti. Gözlerinin önündeki manzara karşısındaşaşkınlıktan yere yığılmamak için kapıya yaslandı. Göz­leri, Alex’le geçirdikleri son gecenin kalıntılarıyla doludağınık mutfak tezgâhında ağır ağır gezindi. îki boş kırmızı şarap şişesi. 26

Tracy Bloom Bir baget ekmeğin kırıntıları. Donmuş peynir kalıntılarıyla dolu fondü kâsesi. Yenmemiş yarım düzine kadar kıymalı börek. İki eski şarap şişesinin dibine doğru akan yanmışmumlar. İki kirli kadeh. Birine ruj bulaşmış. Bu kendisi-ninkiydi. Diğerinde yağlı parmak izleri vardı. Bu daAlex’inkiydi. Bir kırık kahve fincanı. Suzie’nin top gibi kıvrılıp ağlamak istemesine sebepolan da o kırık kahve fincanıydı. Yirmi dört saattenbile kısa bir süre önce yaşadıkları tutkunun etkisiyleAlex’in yere düşürdüğü fincan... Elleri Suzie’nin vü­cudunda gezinirken nefesini kesip onu kıkır kıkır gül­düren, kendini tamamen onun kollarına bırakmasınısağlayıp soluğu yatak odasında alırlarken yere düşür­düğü fincan... Alex’in, Noel’i Suzie ve ailesiyle birliktegeçirmek istediğini söylemesinin verdiği coşkuyla belkide o güne kadar yaptıkları en güzel sekse öncülük edenkahve fincanı... Suzie bunu Alex’e sormadan önce çok heyecan­lanmıştı. Ama elindeki veriler ona tehlikeli topraklaragirmediğini söylüyordu. Ne de olsa her anlarını birliktegeçiriyorlardı. Suzie, Alex’in bütün ailesiyle tanışmış,arkadaşlarıyla da şakalaşacak kadar yakınlaşmıştı. Onarağmen Alex’in kendini baskı altında hissedip bu teklife“evet” demek zorunda kalmaması için çaba harcamıştı. 27

Aldatılan Kadının İntikamı “Bu yıl Noel yemeğini annem hazırlıyor,” demiştionun kadehine biraz şarap doldururken. “Gelmek istermisin?” Alex bir an için ona bakıp gülümsemiş, sonra da,“Çok sevinirim,” diyerek üzerine atılırken kahve fin­canını yere düşürmüştü. Suzie zihninin bir süredir girmeye cesaret edeme­diği bir noktada takılıp kaldığını fark edince midesininkasıldığını hissetti. Gürül gürül yanan ateş, yanıp sö­nen Noel ışıkları ve Alex’in ailenin bütün bireylerinehediyelerini verdikten sonra en özel hediyeyi vermesırasının geldiği ana dair görüntüler gözünde canlandı.O özel hediye, Noel ağacının içine gizlenmiş küçük birkutuydu ve içinde de... Suzie nasıl bir aptallık ettiğini fark ederken ho­murdanıp kollarını sıkıca göğsünde kavuşturdu. Belliki Alex’in çok üstüne gitmişti. Noel’i birlikte geçirmeyiteklif ederek onu korkutmuştu. Kendisinin Alex’inailesiyle tanışmasında bir sakınca yoktu ama Alexonun ailesiyle tanışmaya henüz hazır değildi. Paniğekapılmış ve ilişkiyi de bu yüzden bitirmişti. Suzie hataetmişti. Üstelik aptalca bir hata... Lanet olsun, nedenondan böyle bir şey istemişti ki? Neden her şeyin ağırağır ilerlemesine izin vermemiş, temposunu ona göreayarlamamıştı? Yere çöküp başını ellerinin arasına aldı. Midesibulanıyordu. Yaptığı hata ve Noel’in ona nasıl bir sür­ 28

Tracy Bloompriz hazırladığını düşünmek midesini bulandırıyordu.Annesi yaşlı ve bekâr kızının eşcinsel olup olmadığınıanlamak için ona örtük sorular soracak, şımarık kızkardeşiyse bekârlığa veda partisiyle ilgili planlarıylaonu delirtecekti. Suzie davetini geri alacaktı. Alexe bunun ciddibir davet olmadığını söyleyecekti. Noel’de ne yapmakistiyorsa onu yapabilirdi. Önemli olan birliktelikleriydi.Alex’i arayıp bazı seçenekler sunacaktı. Böylesi Alex’inNoel’i onun ailesiyle birlikte geçirmekten korktuğu içinilişkiyi bitirmesinden çok daha iyiydi. Böyle bir teklifne kadar aptalca olabilirdi ki? Suzie o küçücük ümide tutunup kendini toparladıve mutfak tezgâhının üstündeki telefonu aldı. Derin birnefes çekip numarayı tuşladı. Titreyen eliyle telefonukulağına dayadı ve kalbinin küt küt atmasına nedenolan, işkenceden farksız on çalma sesini dinlediktensonra Alex’in sesini duydu. “Alo.” “Merhaba, benim,” dedi Suzie. “Kim?” “Benim, Suzie.” “Ah,” dedi Alex. “Nereden arıyorsun?” “Evden, neden sordun?” “Ah,” diye karşılık verdi Alex tekrar. “Numarayıtanıyamadım da.” 29

Aldatılan Kadının İntikamı Tuhaf bir sessizlik oldu. “Bak, Suzie,” dedi Alex. “Bak, Alex,” dedi Suzie de aynı anda. “Noel’i ailemlebirlikte geçirmek zorunda değilsin. Başka bir yere gide­biliriz. Daha sıcak, senin istediğin gibi bir yere.” Sustu.Alex de yanıt vermedi. Suzie sessizliği dinlerken bununAlex’in rahatladığına dair bir işaret olmasını ümit etti. “Bak, Suzie,” dedi Alex sonunda. “Artık kendi yo­lumuza gitmeliyiz, tatlım. Dediğim gibi, ben bu ilişkiyiyürütemiyorum.” Bu kez sessiz kalma sırası Suzie’deydi. “Yürütemiyor musun? Ne zamandan beri?” “Şey, sanırım bir süredir,” dedi Alex daha fazlaaçıklama yapma gereği duymadan. Suzie bütün bunlara anlam vermeye çahşarak, “Ama...ama anlamıyorum,” dedi. “Beni anne ve babanın ellincievlilik yıl dönümü kutlamasına götürmüştün.” BunuAlex’ten çok kendine söylemişti. “Şey, o aslında yakamdan düşmelerini istediğimiçindi. Evlenmem için sürekli başımın etini yiyorlardı.Seni götürürsem bir süre çenelerini kapatırlar diyedüşündüm. Açıkçası bir süredir bu ilişkiyi bitirmeyidüşünüyordum, Suzie.” “A m a...” dedi Suzie kendini mutfak tezgâhınabırakarak. “Ama dün gece Noel’i benimle geçirmekistediğini söylemedin mi?” Kendini acınası, yapışkan, 30

Tracy Bloomağlak bir çocuk gibi hissetmişti fakat elinde değildi.Alex ona ümit vermişti ve şimdi bütün ümitleri suyadüşmüştü. “Tatlım,” dedi Alex. “O an hazırlıksız yakalan­mıştım. Evet dedim çünkü geç olmuştu, yorgundumve Noel’i neden arkadaşlarımla birlikte Alpler’de ge­çirmek istediğime dair duygusal bir konuşma yapmakistemedim.” Suzie’nin nefesi kesilmişti. “Ama seks yaptık,” diyefısıldadı. “Hem de iki defa.” “Dediğim gibi, duygusal bir konuşma yapmak is­temedim,” diye karşılık verdi Alex. “Çenemi kapatıp Noel’den bahsetmemem için mibenimle seks yaptın?” diye haykırdı Suzie. Bu adamne diyordu böyle? Suzie onu yanlış duymuş olmalıydı. “Hayır,” diye karşı çıktı Alex. “Seks yaptım çünkü...çünkü... seks yapmayı seviyorum.” Suzie onun bir şeyler daha söylemesini bekledi amaAlex başka bir şey söylemedi. Öfkeden iyice çılgına dönen Suzie, “Benimle,” diyebağırdı. “Benimle seks yapmayı sevdiğini söylemen ge­rekiyordu, seni beş para etmez aşağılık herif!” Sertçe tezgâha fırlattığı telefon orada öylece duranfondü çatalına çarpıp onu yere düşürdü. Suzie dün akşam için harcadığı çabayı tekrar hatır­larken başının dönüp durmasına engel olmaya çalıştı. 3i

Aldatılan Kadının İntikamı Alex ona güzel kayak gezilerini hatırlattıkları içinfondü çatallarına bayıldığını söylemişti. Bu yüzden Suziebir fondü seti bulana kadar bütün Manchester’ı talanetmişti. Onu Noel havasına sokması ümidiyle börekleribile kendi elleriyle yapmıştı. Bir haftalık çalışmalarısonucunda nihayet ortaya iyi bir şey çıkarabilmiş amaAlex ona börek sevmediğini söylemişti. Kadehteki ruj lekesi ona yeni bir bluz aldığını,saçlarını yıkayıp makyaj yaptığını hatırlattı. Bütün bunlar, Alexe Noel’i onunla birlikte geçir­mek isteyip istemeyeceğini sorma cesaretini kendindebulmak içindi. Kırık kahve fincanı... Bütün bunların sonundaysaAlex’in sırf seks yapmayı sevdiği için onunla seks yaptığıortaya çıkmıştı. Bunun Suzie’yle olmasının bir önemiyoktu. Seksi seviyordu, o kadar. Dolayısıyla ilişkininbittiğini de bir mesajla ona bildirmesi normaldi. Suzie yere oturana kadar mutfak kapısından aşağıyadoğru yavaşça kaydı. Kollarını dizlerine sarıp başınıaraya gömdü ve gözyaşlarının akmasını bekledi. Amaakmadılar. Öfkesi büyürken tek yapabildiği derin derinnefes alıp vermekti. Bu işin mutlu sonla biteceğine inanacak kadar aptalolmayı nasıl başarmıştı? Kendini böyle bir sıkıntının içine nasıl tekrar so­kabilmişti? Yakışıklı prensle aşk yaşadığına inanırken 32

Tracy Bloombunca zamandır pisliğin tekiyle yatıp kalktığını öğren­mişti işte. Yine... Hayatına giren o dört iğrenç yaratığa dair görün­tüler bir psikolojik gerilim filminden sahneler misalizihninin içinde dönüp durdu. Yüzlerini cehennem alevigibi çevreleyen saykodelik saçlarıyla ona kahkahalarlagülen dört karikatürize surat... “Piç kuruları!” diye haykırdı. “Hepiniz... Hepinizeödeteceğim bunu!” Geçmişini düşünüp geleceğine dair tahminlerdebulunurken onu dalga dalga saran öfke katmanlarınınarasında top gibi kıvrılmış bir halde ne kadar oturdu­ğunu bilmiyordu. Şu anki halinden nefret ediyorduve bundan da onları sorumlu tutuyordu. Yalnızca aşkhayatını mahvetmekle kalmamış, tüm hayatını altüstetmişlerdi. Cep telefonunun koridordan gelen sesi o sefildüşüncelerini böldü. Suzie arayanın, sıkıntısını birazolsun hafifletecek, hoş sohbet biri olmasını ümit etti.Ama değildi. Arayan Gareth’tı. Suzie onun çağrılarınıyanıtsız bırakanları nasıl azarladığını bildiği için tele­fonu hemen açtı. “Suzie, ben Gareth!” diye bağırdı Gareth. Suzie onun iğrenç esprilerini çekecek ruh halindeolmadığından kısaca, “Merhaba,” dedi. “Bu haftaki tavsiye köşene baktım. İğrençti,” dediGareth. “Üstelik hedef kitlemiz içindeki kadın okur 33

Aldatılan Kadının İntikamısayısında da bir artış görülmemiş. Yarınki ekip top­lantısına yeni bir fikirle gelmeni istiyorum. Midemibulandıracak bir şey olmasın.” Ardından hat kesildi. 34

Üçüncü BölümDrew, Suzie’nin dalgın adımlarla ofisten çıkışını şaşkınlıkiçinde izledi. Onu sevdiğim için mi? Nasıl manyakça birbahaneydi bu? Suzie gibi güzel, normalde çok da zekiolan bir kadının, Alex gibi bir adamın karşısında nedenkendini aptal durumuna düşürdüğünü asla anlayamaya­caktı. Adamın tüm o çekiciliğinin, kibarlığının ve tatlısözlerinin altındaki gerçek kişiliğini göremiyor muydu?Derinliğinin o sahte bronz teninden öteye gitmediğinive kendinden başka kimse için içten duygular besleye-mediğini göremiyor muydu? Suzie nin bir evi olduğu vekendi evi tadilattayken kalacak bir yere ihtiyaç duyduğuiçin onunla ilişki kurduğunu göremiyor muydu? “Çünkü onu seviyorum,” diye mırıldandı Drewbaşını iki yana sallayarak. Bu cümleden ciddi anlamdanefret etmişti. îşi bozan da çünkü kelimesiydi. Bu kelime,normalde çok güzel olan o iki kelimenin üstüne âdetauğursuz bir tonda çullanmıştı. Cümleyi bir açıklamahaline getirmek yerine savunmaya dönüştürmüştü. Sözkonusu adam ın yetersizliklerini savunmaya... Yeter­sizliklerin atışmaya, meydan okumaya yer bırakmadan 35

Aldatılan Kadının İntikamıdevam etmesini sağlayan bir savunmaya... Drew bun­ların hepsini çok iyi biliyordu. Hayatının en önemlikonuşmalarından birinin bir bölümü olduğu için bucümleyi çok düşünmüştü. Üniversiteye gitmeden önceannesiyle yaptığı son konuşmaydı bu. Arabasına binerken tüm cesaretini toplayıp, “Nedenonu bırakmıyorsun, anne?” diye sormuştu. Anne vebabasının evliliğinin geldiği o berbat durumu ilk kezherkesin içinde dile getirmişti. Annesi gözyaşları sel olup akarken uzunca bir süreona bakmış, sonra da, “Çünkü onu seviyorum,” demişti. Babası Manchester dışında yer alan ve pek de nezihsayılmayan banliyölerden birindeki bir barın sahibiydive sarhoş olup sıkıntılarını onun hevesli kulaklarınaakıtmaya gelen, ihmal edilmiş kadınların cazibesineuzun yıllar direnmeye çalışmıştı. Annesi onu ilk kezbarın kapanış saatinde iskelet gibi zayıf bir kızıl saçlıylakilerde sarmaş dolaş halde yakaladığında Drew henüzon iki yaşındaydı. Drew, babası art arda özürler sıralayıpboş vaatlerini dudaklarının arasından konfeti misalidökerken, annesinin bembeyaz suratı ve tir tir titreyenvücuduyla mutfak masasında oturduğu anı gözünde hâlâcanlandırabiliyordu. Öfke dolu birkaç günün ardındanannesi bu durumu düzeltmek adına babasını atfetmiştiama hayatları bir daha asla eskisi gibi olmamıştı. Nis­peten sakin geçen bir dönemin ardından babası yineher şeyi eline yüzüne bulaştırıp yakalanmış, annesi- 36

Tracy Bloomnin mücadele edecek gücü kalmamıştı. Zavallı kadıngünlerce hiç durmadan ağlamış, sonunda yumuşayıpkocasını yine affetmeye karar vermişti, tam da bir sabahkahvaltıda babasının sinsice göz kırpıp söylediği gibi...Drew, annesine içten içe çok kızıyordu. Bu kadar zayıfolduğu ve sadece kendisini değil, onu da yalanlarla dolubir hayata mahkûm ettiği için. Ve tabii aşkı bahaneettiği için. Drew o gün kendi kendine aşkın onu buşekilde esir almasına asla izin vermeyeceğine yeminetmişti. Aşk insanlara, annesine yaptığı gibi cehennemhayatı yaşatamazdı. İnsanı kontrol etmeye, duvardanduvara fırlatıp beynini dağıtmaya hakkı yoktu. Drewaşkın güçlü eller ve berrak bir zihinle kontrol edilipyönetilmesi gerektiğine inanıyordu. Ne olursa olsunkalp ikinci rolü üstlenmeliydi, yoksa sonu annesininkigibi olurdu. Ve tabii Suzie ninki gibi... Suzie onu yanlış yönlendiren kalbi yerine aklınıbiraz daha kullansaydı bundan çok daha iyi bir du­rumda olabilirdi. Ayrılık sonrası onu bekleyen ruh­sal çöküntü esnasında Alex’le hiçbir şekilde irtibatageçmemesi yönündeki o tehditkâr mesajını Suzie ninanlamasını ümit etti. Ama Suzie’nin aşk hayatına dairsağduyusu bundan ileri gidemediği için Alex’i arayıpikinci bir şans dilenmesi Drew’u hiç de şaşırtmazdı.Tam mesajına cevap vermiş mi diye telefonuna bak­tığı sırada içten bir aramanın geldiğini miijdelercesinetelefonu çalmaya başladı. 37

Aldatılan Kadının İntikamı “Sen beni işyerinden pek aramazdın,” dedi Drewtelefonu açar açmaz. “Affedersin, rahatsız mı ediyorum?” diye sordusakin, kısık bir kadın sesi. “Tabii ki hayır,” diye karşılık verdi Drew. “Birazara verebilirim.” “Güzel,” dedi kadın. “Kontrol etmemi istediğin şusigorta poliçesiyle ilgili aradım.” Drew duygusal bir ruh halinde olmayan bir kadınlakonuşmaktan memnun olarak, “Harika,” dedi. “Avukat gözüyle inceledim ve kesinlikle kurallarauygun. Ayrıca kişisel görüşüm senin haklı olduğunyönünde. Düğünümüzü sigortalatmak kesinlikle çokmantıklı bir fikir.” “Bana hak vereceğini biliyordum, Emily,” dediDrew ve sandalyesine yaslanıp eş seçimi konusundakendini bir kez daha tebrik etti. İşte bu yüzden Emilyonun için mükemmel kadındı. Düğün hazırlıklarınınen telaşlı, en çıldırtıcı yerinde onu yaşlı gözlerle arayıpona düğün çiçeklerine ya da nedimelerle tartıştığınadair hikâyeler anlatmak yerine gayet mantıklı bir şekildedüğünü sigortalatmaktan bahsedebiliyordu. “Herhangi bir felaket durumunda babama paraharcatmaman çok hoş bir davranış,” dedi Emily. “Tek kuruş harcamamıza izin vermediğini düşü­nürsek en azından bu kadarını yapabiliriz, değil mi?” 38

Tracy Bloom “Kesinlikle. Tedarikçi firmalardan birinin bir terslikçıkarması durumunda güvence altında olduğumuzubilmek güzel.” “Aynen.” Drew hattın diğer ucundan gelen kâğıt hışırtısınıduyarken Emily, “Ya da İngiliz ordusuna mensup biraskerin aniden denizaşırı bir göreve çağrılması duru­munda,” dedi. Drew onun alaycı mizah anlayışına da hayrandı. “Haklısın, Emily,” dedi gülerek. “Öyle bir şey tambir felaket olurdu.” “Çok da ani olurdu,” diye karşılık verdi Emily.“Yine de ikimizden birinin ölümle veya kalıcı bir sa­katlıkla sonuçlanan fiziksel bir yara alması halindebile düğün masraflarını karşılayabileceğimizi bilmekbeni çok rahatlatıyor.” Drew bu son cümleyi biraz düşündü ve “Öyle birdurumda bile benimle evlenir miydin?” diye sordu. “Ölürsen tabii ki evlenmem,” diye karşılık verdiEmily. “Sakatlığın da derecesine bağlı.” Emily’nin okocaman beyninin işlediğine dair sesler neredeyseduyulabilirken bir anlık bir duraksama oldu. “Beyinhasarı olması halinde düğünü iptal etmekten başkaşansım kalmaz. Ama uzuv kaybı kabul edilebilir, tabiihepsi birden olmazsa.” “Anlıyorum,” dedi Drew. “Peki, düğünün iptal ol­maması için hangi uzuvlarımı korumalıyım?” 39

Aldatılan Kadının İntikamı “Şey,” dedi Emily biraz düşündükten sonra. “Kol­ların. Kollarının olmasını isterim.” “Belli bir sebebi var mı?” “Evlilik hayatımı sırtını keselemekle geçirmek is­temediğim için olabilir mi?” “İyi tespit,” diye karşılık verdi Drew. Emily’nin bo­şanma avukatı olarak yükselen kariyeri bazen evliliğeinanılmaz bir bakış açısıyla yaklaşmasını sağlıyordu. “Peki, kollarım dışında kaybetmemem gereken biruzvum var mı?” diye sordu Drew. “Hımmm. Bence Toby’ye bekârlığa veda partininerede yapmayı düşündüğünü sormalısın çünkü uçma,dalış, paraşüt, motor yarışı, kaya tırmanışı, dağcılık yada at binme gibi tehlikeli aktiviteler sonucu gerçek­leşen ölümün, sakatlanmaların veya yaralanmalarıngüvencesi yok.” “Şey, sanırım Toby’ııin bekârlığa veda partim içinat binme organizasyonu yapma ihtimalinin olmadığımrahatlıkla söyleyebilirim. O ihtimalin üstünü çizebiliriz.” “Kendimizi Toby ye karşı sigortalatamamamız nekötü,” diyerek iç geçirdi Emily. “En yakın arkadaşınolduğunu biliyorum ama düğünümüzde bir felaketesebep olma ihtimali en yüksek kişi o.” Drew arkadaşını savundu: “Hayır, her şeyi fazlasıylaciddiye alıyor. Onunla moral verici bir konuşma yaptımve bana kesinlikle çok dikkatli olacağını söyledi. Birsıkıntı olmayacak.” 40

Tracy Bloom “Ancak gözümle görürsem inanırım,” dedi Emilykâğıtları yeniden hışırdatarak. “Beş dakika sonra birmüvekkilimle görüşmem var ama son bir şey dahasöylemeliyim.” “Söyle.” “Sözleşmeye göre taraflardan birinin düğüne günlerkala kararsızlık yaşaması halinde profesyonel danışmanmasraflarının karşılanacağı, ancak önceki masraflarınkarşılanmayacağı yazıyor.” Drew, Emily nin sözlerinin ardından gelen sessizliğikasten uzattı ve zoraki bir kahkaha attı. “Ne kadar gü­ven verici,” dedi kahkahasının ardından. “Babanı iflasettirebiliyoruz ama bileklerimizi kesmemiz mümkündeğil.” Onunla birlikte kahkaha atan Emily, “Evet, haklısın,”diye karşılık verdi. “Bu noktada bize öyle bir seçenekbırakmamakla nasıl da iyi bir iş çıkarmışlar. Tanrım,şimdi emin olmayacaksak ne zaman olacağız?” “Haklısın,” dedi Drew. “On altı yıldan sonra ikimiz­den birinin kararsızlık yaşaması kesinlikle çok saçma.” “Doğru,” dedi Emily. “O kadar zamanı boşa harcayacak kadar aptal mı­yız?” diye sürdürdü Drew. “Aynen.” “Hem herkes ne der?” “Hımmm,” diye yanıtladı Emily. 41

Aldatılan Kadının İntikamı “Maskara oluruz,” diye ekledi Drew. Tekrar sessizlik oldu. Bu kez sessizliği Emily bozduve neşeyle, “O halde bu sigortayı düzenliyorum,” dedi. “Emin misin?” diye sordu Drew. “İşlerin çok yo­ğundur.” “Hiç sorun değil. Her şey kontrol altında.” “Tamam, teşekkürler.” “Tamam, artık kapatmalıyım. Akşama görüşürüz.” “Evet, görüşürüz.” Drew telefonu kapattı ve masasının üstündekiprofesyonel ortamda çekilmiş nişan fotoğrafına ba­kıp kataloglardaki adamlar gibi gülümseyen adamıngerçekten kendisi olup olmadığını kim bilir kaçıncı kezdüşündü. Birkaç dakika sonra toparlandı ve muhteşemfutbol takımının neler yaptığını kontrol etmeye kararverdi. Gerçekten de günün en önemli konusu buydu. 42

Dördüncü Bölüm Sevgili Suzie, Işyerimden bir adam la altı aydır çıkıyordum veilişkimiz çok iyi gittiği için ona N oel’i ailem le birliktegeçirmeyi teklif ettim. Seve seve geleceğini söylediğindetahmin edersin ki dünyalar benim oldu. Fakat ertesigün bana bir mesajla her şeyin bittiğini ve Noel tatiliiçin arkadaşlarıyla plan yaptığım söyledi. Bunu bir geceönce söylememesinin sebebi de o sırada seks yapm akistemesiymiş. Onu hâlâ seviyorum ve geri istiyorum.Sence ne yapmalıyım? Sevgiler Umutsuz Romantik Şu anda tüm dikkatlerini ona vermişlerdi. Üç adamhiç kımıldamadan oturmuş, toplantı odasındaki ma­sanın diğer ucundan ona bakıyordu. Suzie arkasındakiekranda tüm ihtişamıyla gözler önüne serilen mektubuokumayı bitirdiğinde adamların yüzü şekilden şeklegirmişti. 43

Aldatılan Kadının İntikamı Ama Gareth’a bir bakış atması, paniğin tüm vü­cuduna yayılmasına yetti. Adamın kafası karışmıştıve her an öfke krizine girecekmiş gibiydi. Yoksa Suziebüyük bir hata mı yapmıştı? Oysaki gecenin geç saatindetükettiği fincanlarca kahvenin, üç paket şekerlemeninve iki Galaxy çikolatasının etkisiyle yerinde duramadığısabahın üçünde bu ona çok da iyi bir fikir gibi gelmişti.Ama meslek hayatında intihar anlamına geldiğini dü­şündüğü şu anın, deliliğin gerçek bir tanımı olduğunudüşünüyordu. Sunumuna başlarken canı sıkkın gibi görüneneditörüne bakıp, “Hiç kimsenin veremeyeceği türdentavsiyelerin gerçekten de faydalı olacağını fark ettim,”demişti. “Hiç kimse kadınlara hayatlarını mahvedenadamlarla nasıl baş edeceklerine dair tavsiye vermiyor.” Gareth, “Suzie,” diyerek eliyle ona susmasını işa­ret etmişti. “Sana ‘köşeni toparla’ derken okuduğumdatüylerimi diken diken etmeyecek ve daha fazla reklamalmamızı sağlayacak türden bir şeyler bulmanı kas­tetmiştim. Böyle feminist saçmalıklar istemiyorum.” Gareth’ın sert sözleri karşısında kontrolü eldenbırakmamaya çalışan Suzie, “Bu saçmalık değil,” diyekarşılık vermişti. “Asıl daha önce yazdıklarım saçmalıktı.Diğer köşe yazarlarının bolca kullandığı dokunaklı,sıradan, broşürler yollayan, insanı danışmanlara yığınlapara dökmeye sevk eden yazılar saçmalıktı, evet. Neişe yarıyorlardı ki? Çocukluğa dair konuyla hiç ilgisi 44

Tracy Bloomolmayan sorular soran orta yaşlı bir kadınla bir odadaoturup, sırf o tuhaf sessizliği bozmak için bir şeylergeveleyerek ilişkisini kurtaran birini duydunuz mu hiç?” Gareth gözlerini Suzie’den ayırmadan kâğıt bar­dağından bir yudum kahve içmişti. Sonra da kahvesinielinden bırakırken, “Devam et,” demişti. Suzie biraz cesaret almak için Drew’a bakmış amaDrew da kaşlarını neredeyse alnının ortasına kadarkaldırmıştı. Kaşları, yana ayırdığı saçlarının altındaâdeta kaybolmuştu. Aslında Suzie onun fikrini sabahalmak istemişti ama Drew işe geç kalmış, doğruca top­lantı odasına gelmişti. O sırada odadaki üçüncü erkek olan Alex, Suzie’ninsöylediklerine tamamen kayıtsız kalarak dikkatini tümüyleBlackberry’sine vermişti. Onun o haline çok sinirlenenSuzie de ihtiyacı olan cesareti kendinde bulmuştu. Alexo sabah geç kalmamak için toplantı odasına telaşla gir­dikten sonra ona dokununca Suzie’nin teni ürpermiştive o ürperti hâlâ geçmemişti. “Günaydın, millet,” demişti Alex umarsızca. “Geçkaldığım için özür dilerim, Gareth ama inanılmaz birkargaşanın içine düştüm. Çok önemli bir reklamcıylairtibata geçebilmek için bütün sabah telefondaydım.” “Şimdi anlatma,” dedi Gareth dişlerini gıcırdatarak.“Kâğıt üstünde görmeden inanmam. Hiç gerçekleşti­remediğin vaatlerinden sıkıldım. Şimdi hemen oturve sıranı bekle.” 45

Aldatılan Kadının İntikamı Suzie o sırada, Gareth’ın alaycı tavrından etki­lenmediği her halinden belli olan Alex’in, arkasındadurduğunu hissetmişti. Duygularının kontrol altındaolduğundan pek emin olamadığı için ona bakmaya cesaretedememişti. Ama henüz görüş alanına bile girmeyenAlex’in elini sağ omuzunda hissedince şaşkınlık içindesıçramış, Alex ise onun omuzunu içtenlikle sıktıktansonra yanma oturmuştu. Ne cüretle ona dokunmuştu? Bu içtenliğe ve do­kunuşa dün ihtiyacı vardı, ondan ayrılırken. Suzie onaşaşkın bir bakış atarken Alex de ona bakıp ağzını oy­natarak, “İyi misin?” diye sormuş, sonra da yapmacıkbir ifadeyle elini sıkmıştı. Ama şimdi yüzünde o endişeli ifade yoktu. Suratıbembeyazdı, gözlerini ardına kadar açmıştı ve çok darahat görünüyordu. Suzie ekrana yansıyan mektubuokumadan önce Alex’in dikkatini çekmek için hafifçeöksürmüş, sonra da bunun, köşe yazılarında kullana­cağı yeni stili göstermek için kendisinin uydurduğu birmektup olduğunu söylemişti. Alex’in şaşkın ifadesinigörmek, kararlılığını güçlendirmişti. Alex bunu haketmişti. Kendisi de hak etmişti. Gecenin bir yarısı bunudüşünürken kaybedeceği hiçbir şey olmadığı sonucunavarmıştı. Aşk hayatı feci durumdaydı ve ilişkiler ko­nusunda tavsiyeler verdiği köşe yazılarının da onu bir 46

Tracy Bloomsonraki Kate Adie1olma hayallerine ulaştıramayacağıbir gerçekti. Dolayısiyla şu noktada her şeyi göze alabi­lirdi. Yüzüne gözüne bulaştırırsa o zaman Ye Dua EtSev’deki gibi yapardı. Ama şanssız bir kadın olduğunubildiğinden bunun da Ye, Kilo A lm am ak îçin Dua Et,Obez ve Kız Kurusu Halini Kabullenip Sev durumunadönüşeceğini biliyordu. Artık geri dönüşü yoktu. Derin bir nefes alıp de­vam etmeli ve yüzünün akıyla bu işten sıyrılabilmeyiümit etmeliydi. “Şimdi de size Sevgili Suzie’nin nasıl bir tavsiyedebulunacağını göstereceğim,” dedi ve gözlerini Alex’tenayırmadan bir sonraki sayfayı açtı. Yanıt mektubununher kelimesini üstüne basa basa okudu: “Sevgili Umutsuz Romantik, Sen aptalın tekisin. O adamın umurunda bile değilsin. Lütfen yukarıdaki cümleyi tekrar tekrar oku, taki buna ikna olana dek... Çünkü gerçek bu. Posta kutum senin gibi kadınlardan gelen mek­tuplarla dolup taşıyor. Kadınlar küçücük bir ümit ışığıbulabilmek için bana yazıyorlar. Sonsuza dek mutlumesut yaşayabilmek için, kâbusu bir peri masalınadönüştürebileceklerine dair bir umut arıyorlar. Şimdişunu dinleyin:1 Ünlü bir İngiliz gazeteci, (ç. n.) 47

Aldatılan Kadının İntikamı Umut falan yok. Umudu unut. Umut senin dostun değil. Umut seni hiç anlamı olmayan bir çaresizliğe sü­rükler. O yüzden kendi yoluna bak AMA önce bu adamasenin o yüce kalbini ezip geçemeyeceğini göster. Onadavranışlarının sonuçlarına katlanmayı öğret. Sanayaşattığı acıyı sen de ona yaşat. Ve bunu kendin içinyapamıyorsan diğer kadınlar için yap, bundan sonrabaşka kadınlara daha iyi davranması gerektiğini öğretona. Anlayacağın senin bu korkak iş arkadaşının birdeğil, tam üç değerli ders alması gerekiyor, UmutsuzRomantik. Birinci Ders: Bir kadının Noel’ini asla ama aslam a h v etm e...” Suzie başını kaldırdı. Kalbi öyle hızlı atıyordu sesinikimsenin duymamasına şaşırdı. Drew hâlâ hayretle onabakıyordu. Neyse ki Gareth konuyla az da olsa ilgileni­yormuş gibi bir ifade takınmıştı. Alex ise Suzie ye aklınıtamamen kaçırdığını düşünüyormuş gibi bakıyordu. Suzie kendini içi dışına çıkmış gibi hissediyordu.Onu maskara eden başka birini izliyordu sanki, belkide ona öyle geliyordu. Eğilip hoparlörlü telefonu ma­ 48


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook