Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Işık Doğudan gelir-Cemil MERİÇ

Işık Doğudan gelir-Cemil MERİÇ

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-20 03:06:58

Description: Işık Doğudan gelir-Cemil MERİÇ

Search

Read the Text Version

Bununla beraber Risalelerin sonraki yüzyıllardaİsmailî'lerce sık sık kullanıldığını ve tevil gibibazı hususların her iki zümre içinde ortakolduğunu dikkate alırsak İhvan'ı, İsmailizme,bilhassa İsmaüî gnoza (marifet) iliştirebiliriz.Ne var ki kozmolojik doktrinleri ele alınırsaonları sufi temayüllü \"bir şia topluluğu diyetakdim edebiliriz.Kozmolojik bilimlerle ilgili izahları, bütün İslâmcamiasını daha sonraki asırlar boyuncaetkileyecektir. İhvan'ın benimsediği Tabiattelakkisi, İsmailüeri olduğu kadar 12 şü imamıda damgalamıştır. Resail ile tasavvuf arasındakibenzerliklerden bir çoğu da, kozmoloji alamndagöze çarpar.Gazali ile Ibn Arabi birçok düsturlarınıRisalelerden çıkaracaklardır.Onuncu yüzyılda şia tarafından girişilmiş birterkip teşebbüsü olarak Risaleler geniş bir ün vebüyük bir önem kazanmışlardır.

«Gerçekten de Risaleler X. yüzydda ArabFelsefesinin bir el ansiklopedisi mahiyetindedir...Kıymeti bütünlüğünde ve Arab ilmininneticelerini sistemleştirmesindendi.»(Lane-Pool, Studes in a Mosque)Risaleler, daha sonraki asırların bir çok âlimleritarafından okunmuştur, İbn Sina ile Gazali dahil.Zamanımıza kadar da bu ilgi devam etmektedir.Farsçaya, Türkçe ye, Hinducaya çevrilmişlerdir.İslâm dünyasının çeşitli kütüphanelerindebulunan yazmalardan anlıyoruz ki RisalelerKozmoloji üzerine yazılmış İslâmî eserlerin enyaygınıdır.Ama eser, herkesin okuduğu kitaplardan değil,bu mânâda popüler sayılmaz. Risalelerde derinmetafizik ve kozmolojik fikirler var, hem de çokbol. Umumiyetle mecazî bir üslûpla söylenmiş,dili de sade. Uzun ve çapraşık ifadelere alışıkolanlar için fazla «basit», fazla «çocukça»,.Bununla beraber Risalat al-Camia (toplayıcımektuplar) ve daha da nadir olarak Camiyat al

Camia'da (hülâsa mahiyetindeki mektuplar)ifadeler daha yoğun, daha gizli ve ezoterik(batini) dir. Yine de Risalelerin genelkonusundan uzaklaşmaz.Bütün olarak ele alınırsa İhvanın bazıları binyıldan beri Şiilerin de sünnîlerin de kucağındayaşamakta olduğu bir kâinat görüşü sunarlar.Gerçi Risaleler bir Muhiddin İbn Arabi'nin veyabir Muhiddin el Buni'nin ezoterik ilmini içermezama sade ve çok defa gayet güzel bir dille Tabiatgörüşünün ana hatlarını açıklar. Bu izahlar dahasonraki İslâmî eserlerde sık sık karşımızaçıkacaktır.Proclus, «Fisagor'cu filozofların altın zincirindensöz eder. İslâm dünyasında da Cabir Külliyatıdiye bir şey var.Ne Fisagor'cu bilgeler hakkında kesin bir bilgiyesahibiz ne Cabir doktrinini yakından tanıyoruz.Bunun için Risalelerin kaynaklarını çizmek çokgüç bir iş. Yalnız şurası şüphe götürmez:Risaleler, kozmolojik yönleriyle Fisagor'cu veCabir'ci kaynaklardan yararlamr. İhvan, her

vesileyle tekrarlar: «bilhassa tabiatı anlamak içinsayıları ele almışız, hesap ve hendeseyi remzi vemetafizik biçimde yorumlayışımız bakımındanFisagor'la Nikomakus'un izleyicisiyiz». Bununla beraber Fisagor'u Harranmedresesiyle bir sayarlar. İhvan'ın bu medresemensublanyla bir çok benzerlikleri vardır.İhvanla Cabir arasındaki münasebetleregelince... P.Kraus şöyle der: «Risaleler ilmî biransiklopedidir. Bu ansiklopedinin Fisagor'cumahiyeti, İsmailî ve batini temayülü, Cabir'inyazılarıyla birçok benzerlikler gösterir. (Cabiribn Hayyan, birinci cilde giriş). Cabir'in kendide, yalnız Fisagor ve Apollonius gibi Yunanbilgelerinin malûmatına sahip olmaklakalmadığını, kadîm Yemenlilerin hikmetine devâkıf olduğunu ileri sürer. Cabir, Yemenlilerinhikmetini Harbfden öğrenmiştir. AyrıcaHindu'ların ilimlerine de aşinadır. Bu iddialarındoğruluk derecesi ne olursa olsun şüphe yok kiCabir Külliyatı Fisagor*dan, Hermetik

kaynaklardan nice malzeme ihtiva ettiği gibiİran, Hind hattâ Çin menşeli bir çok düşüncelerde aktarmaktadır.Risalelerle Cabir Külliyatı arasında yakın birmünasebet olduğundan Cabir'in kaynaklantabiatıyla îhvan'ın kaynakları da demek...Filhakika Risalelerin fihristi de ay.m kaynaklardan faydalandığını göstermektedir.Risalelerde Fisagor'cu Hermetik etkilerin Harranmektebinin düşünce ve uygulamalarıyla sıkısıkıya kaynaşmış olduğunu müşahede ederiz;bazı konularda ise Aristo felsefesi ağır basar,ama umumiyetle yalnız silojizm yönüyle değil,İran ve Hind etkisi. Bununla beraber coğrafyaya,ekolojiye, musikiye ve lisaniyata taalluk edenbölümlerde daha çok İran ve Hind etkisiaşikârdır. Yazarlar bu konularda İbn Mukaffa veCahiz geleneğine sadıktırlar.Hemen altını çizelim: Risalelerde ağır basanKur'an'm etkisidir; İhvanın bütün görüşlerindekendini hissettiren bir etkidir bu. Kadîmkozmolojinin bazı bölümlerini Kur'

an'daki «Kürsî» ve «Arş» istUahlanyla yorumlarve Kur*an'a dayanan İslâmî «Melekler ilmi»ndendevamlı iktibaslarda bulunurlar.Kaldı ki İhvanın kaynakları sadece tarihîmetinler de değildlir. Kendileri de uzun birbent'de, kaynaklarının cihanşümul olduğunuvurgularlar: «Kaynaklarımız yazılı metinlereilaveten vahiy ve Tabiat'dır» Ve ilâve ederler:«Bilgimizi 4 kitaptan devşirdik. İlk kitap,bilgelerin ve filozofların kaleme aldığı riyazi vetabiî ilimler. İkincisi nazil olan kitaplar: Tora,înciller, Kur'an ve enbiyaya meleklerin ilhamıylasâdir olan sayfalar (suhuf). Üçüncü kitap, tabiatkitabı. Bugün mevcud olan varlıkların Eflatun*un anladığı mânâdaki suretleri (suvar) yanimesel'lerden kürrel semavat'm terkibi, burçlarınsınıflanması, seyyarelerin hareketi vs...Unsurların istihalesi, maden, nebat, hayvannevüerlnin ve beşerî sanatların ortaya çıkışı.Dördüncü kitap, İlahî Kitaplardır. Yalnız saf

varlıklara hitap ederler. Bunlar güzidevarlıklarla, asîl ve saf ruhlarla içli dışlı olanmelaiktir.Kısaca bilgilerini 4 kitaptan iktibas etmişler:Kendilerinden önce yazılmış riyazi ve ilmieserlerden; Kütub-ü Mukaddese'den; Alem-iMisal'den yani tabiattaki suretlerin esası olanEflatun'un «meseller» dünyası; çağdaş birdeyişle entellektüel sezişden. Bugün birbirindentamamen ay.rı ve bağımsız sayılan bu çeşitli alanların iç içegirişi.Risaleleri anlamak için bir çeşit anahtardır.Ayrıca îhvan'a göre bütün varlıkların temelindetek Hakikat bulunduğu inananı da bir kere dahavurgular. Kitab-ı Mukaddesle meleklere hastecelliler, kozmos hakkında bilgi kaynağıolabildiğine göre, demek ki kozmos'lakozmosüstü, henüz mutlak olarak birbirindenayrılmamıştır. Şu halde İhvan için tabiatüstününtabii bir yönü olduğu gibi tabiatın da tabiatüstübir yönü var. Tabiatı gözleme ve tabiatla ilgili

eski kitapların okunmasıyla yetinmeyip keşif veentellektüel sezgi yollarına da başvurmak,îhvan'ın nihaî hedeflerini önlemez mi? Bu hedeftabiatın birliğini müşahede etmek ve bu birliğigerçekleştirmek değil miydi? İhvan bu birliğiispat için boyuna insanda mevcud olan vekendilerinde de bulunan güçlere ve meleklerebaşvurmak zorundadır: terkip ve tevhid gücü...Bu sayede müşahede melekesinin çevresel veçeşitli faaliyetini aklın merkezi ve birleştiricigörüşü İle kaynaştırmaktadırlar.Risalelerin Oluşumu:Risalelerdeki bazı düşünceler boyuna tekrarlanır.Buna rağmen konuların sunuluş düzeni İhvanfelsefesini ve yazarlarının —bir yandan teolojiyeöte yandan matematik ve mantığa kıyasla—tabiat çalışmalarına verdikleri büyük önemiaksettirir. İlimleri tasnif ederken 3 zümreyeayırırlar:ı — Esas ilimler (Riyaziyat).2 — Dinî ilimler (şeriat el vadiye).

3 — Felsefî ilimler (felsefiyat el hakikiye).Buzümreler de kendi içlerinde şu bölümlere ayrılır:1 — Esas ilimler

1.Okuma yazma

2.Lügat ve dil bilgisi

3.Hesap ve ticari muameleler

4.înşâ ve vezin

5.Uğur ve uğursuzluk (kehanet)

6.Büyü, muska, simya, hile-huda

7.îş ve el sanatları

8.Ticaret, ziraat

9.Hikâyeler ve hâl tercümeleri2 — Dinî ilimler

1.Vahiy ilimleri

2.Tefsir

3.Hadis

4.Fıkıh :M

5.Tasavvuf

6.Rüya tabiri3 — Felsefî ilimler

1.Riyaziyat (geometri, astronomi, matematik vemusiki)

2.Mantık

3.Tabiat ilimleri. Bunlar da 7 bölüm:a) cisimleri yöneten prensipler: hile bilgisi, suret,zaman, mekân, hareket (maddad-ıcismaniye)b) Gök bilim: yıldızlar ilmi,gezegenlerin hareketi,yeryüzünün niçin durduğuc) Tenasül ve fesat: anasır-ı erba' ilmi,birbirlerine dönüşmeler ve bunlardan oluşanmadenler, bitkiler ve hayvanlard) Meteoroloji: yıldızların, rüzgârların, şimşek vegökgürültüBünün etkisiyle meydana gelen iklimdeğişikliklerie) Maden bilim

f) Nebatatg) Hayvanat4 — Teoloji (ulum-u ilahiye)a) Allahı ve onun vasıflarını bilmekb) Manevî dünyanın incelenmesi (ilm elruhaniyat) c) Ruhların tetkiki (ilm el nefsaniyet)d) Siyaset (ilm el siyase) Peygamberlik, saltanat,avam, güzideler ve umumiyetle insan.Temel olarak bu ilimler tasnifini kullanan İhvan-ı Safa, Risalelerde riyazi ye mantıkî ilimlerden,tabiî ve maddî ilimlere, oradan da psikolojiye,nihayet teolojiye geçerek bilgiler dünyasmı birbaştan bir başa kucaklarlar. Böyle bir tasavvurlayola çıkan İhvan, 52 risale kaleme almıştır.Son risale (Risalet el Camia) hülâsa mahiyettedir.Eser 4bölüme ayrılmıştır:

ı. Riyazi ve talimi kitaplar1. Sayıların vasıfları2. Geometri (hendese)

3. Astronomi4. Coğrafya

5. Musiki6. Bu konuların terbiyevî değerleri7-8. Çeşitli ilmî disiplinler9. Peygamberlerin ve hükemanm amelleri vekavilleri 10-14. Mantık (isagoci, on makule,perihermenias).

2. Tabiat ilimleri1. Suret, hareket, zaman, mekân2. Sema ve kâinat3. Tenasül ve fesat

4. Meteoroloji5. Madenlerin teşekkülü6. Tabiatın cevheri7. Bitki türleri8. Hayvan ve nevilerinin dünyaya gelişi9. İnsan vücudunun terkibi10. Duyuların idraki ve idrakin konuları 11.Embriyoloji

12. Mikrokozm olarakinsan13. İnsan vücudunda çeşitli ruhların gelişmesi14. İnsan bilgisinin ve ilminin sınırları 15. Hayatve ölüm üzerine düşünceler16. Hazla ilgili vasıf lar17. Lisanlann yazılışı ve imlâların çeşitliliği 3 —Psikolojik ve akli ilimlerı. Fisagor'a göre entellektüel prensipler 2.İhvan'a göre entellektüel prensipler3. Kâinatın bir makrokozm olduğu4. Zekâ ve kavrayış alanı5. Dönemler ve devirler6. İhtirasın özü7. Ölümden sonra diriliş.

8. Hareketin çeşitleri9. Sebeb ve netice

10. Tarifler ve tasvirler4 — İlahi ilimler (namus ve şeriat nedir) 1.Doktrinler ve dinler2. Allah'a ulaşan yol3. İhvan'm doktrini4. İhvan'ın yaşayış tarzı

5.İnsanın özü ve mürşitlere inananın faziletleri 6.İlâhinamusun özü, peygamberlerin şartları,vasıflan

7.Allah'a ibadet tarzı8. Ruhani varlıklar

9.Siyaset10. Kâinatta mevcud mertebeler dizisi11. Sihir ve tılsım» (Seyyed, Hossein Nasr, AnIntroduction to Islamic Cosmological Doctrines.«Islâmm Kozmolojik Doktrinlerine Giriş»,Gözden geçirilmiş 2. baskı Thames and Hudson,1978. Birinci baskı 1964).tSLÂMIN KOZMOLOJİK DOKTRİNLEBİAvrupa Spengler'den \"bu yana hakikatin tekyönlü olmadığını idrak etmiş bulunuyor. BatıAvrupa'da geçerli olan tarih şeması kifayetsiz,hattâ abestir Spengler'e göre.Bu, tarih alanına aktarılan Batlamyus sistemidir,bütün dikkati, bütün alâkayı Batı'ya teksif edenbir sistem..Bir değil birçok kültürler vardır dünyada:

değerce birbirine eşit kültürler. Her büyük kültürtektir ve her alanda kendi dilini konuşur, başkakültürlerin anlayamayacağı bir dil. Cihanşümulbir felsefeden söz edilemez.Bütün büyük kültürlerin, ay m şekilde kabulettiği, aynı tarzda anladığı, aynı yöndeyorumladığı hiçbir inanç veya değer yoktur.Hiçbir kültür bütünüyle iktibas edilemez.Bir kültürün unsurları başka bir kültür için ancakmalzeme olarak kullanılabilir. Yaşayan herkültür, yabancı kültürlere kapalıdır. Yalnız kendikendini anlayabilir, yalnız kendi insanlarıtarafından anlaşılabilir.Hüseyin Nasır'ın 0) tezini okurken bu gerçeği birkere daha anladım. İhvan-ı Safa Risalelerinin,El-Biruni'nin, Ibn Sina'nın tabiat ilimlerini idraketmek için Vahiy'in islam dünyasındaki mutlakhâkimiyetini gözden kaçırmamak lazım.İslamiyet akılla, batımn rasyonalizmini aynı şeysaymaz.

Akü, tevhit inancına götüren mütevazi birköprüdür, bu inançtan ayrıldığı gün ister istemezdalalet bataklığına saplanacaktır.Hüseyin Nasır'ın kitabı, islamdan önceki bütüninançtı) Tahran Üniversitesi Edebiyat Fakültesiöğretim üyesi Hü seyin Nasır'ın 1958 yılındaHarvard Üniversitesi İlimler Ta rihi bölümünesunduğu tez.lan inceleyen ve islamm, sünni veya şii hermektebini çok iyi bilen bir araştırıcının kitabı.Eser İngilizce yazılmış, mefhumlarınmukabillerini bulmak ve hataya düşmedendilimize aktarmak çok güç, fakat bu güçlüğügöğüslemeden, ne o devri ne de islamm tabiatİlimlerine getirdiği büyük aydınhğı kavramakmümkün. Biz sadece çok mühim problemleredikkati çekmek istedik. Yazımız üçyüz sayfalıkbir düşünce hazinesine çok kifayetsiz bir giriştenibaret. Müslüman aydınlarına, tartışılanmeselelerin ehemmiyetini anlatabildi kse nemutlu bize.Kitap mutlaka dilimize çevrilmelidir. Esefle

söyliyelim ki bu işi yapabilecek kimseyi detanımıyoruz. Şahikalara tırmanmak çok yorucuama böyle yorgunlukları göze almadan, neislamiyeti kavrayabiliriz ne islamm dünyagörüşünü.Hüseyin Nasır'm eseri her müslümanm dikkat veibretle okuması gereken çok ciddi bir araştırma.Bütün bir denizi birkaç damla su İle tanıtmağaçalışmak küstahlıktır.Üniversitelerimizde, ilim tarihiyle uğraşanlar,esere mutlaka eğilmek zorundadırlar.Seyid Hüseyin Nasır'm bu kitabı, önce 1964'de,sonra da 1978'de basılmış, 318 sayfalık eserinîhvan-ı Safa'ya ayrılan birinci bölümü 107büyük sayfa, ikinci bölümün konusu: Al-Birunî(s. 107-174). Üçüncü bölümde İbn Sinainceleniyor (s. 177.274). Sonra netice, Ek,Kitabiyat ve Endeks.H.A.R. Gibb, kitaba dört sayfalık bir önsözyazmış.

Bunu iki sayfalık bir Giriş ve yirmi iki sayfalıkbir Prolog takip ediyor:a) İslâmiyet'in tabiatla ilgili çalışmaları.b) Kozmolojik ilimler ve Kur'an'ı Kerim.c) İslâm tarihinde Kozmolojik ilimlerin yeri.d) İslâmda fikrî buudlar ve bilgi araştırıcılarısınıfı.önsözde Gibb şunları söylüyor:«Bu çalışma, İslâmın pek araştırılmamış, buitibarla pek bilinmeyen bir cephesiniaydınlatıyor. Modern İslâm rasyonalistlerininçoğu da formalist kelamcılarla birlikte, kitabınkonusunun gerçek İslâmiyetle ilgisi olmadığınısöyleyecektir.Bizce Nasır'ın kitabı bu tedrici oluşun izlediğiyollardan birini gösteriyor. Onun için. de hayatibir önemi var.

Birçok Batı okuyucularına da paradoksalgörünecek.Genel inanca göre Orta-Çağ İslâm dünyasınınbütün ilmî düşüncesi ve yazılan Yunandüşüncesinin mirasıdır. Helenistik çağdabirtakım değişikliklere uğramıştır. Büyük Arapâlimleri ve filozofları ile onların uyanan'Batıdüşüncesi üzerindeki etkilerinden o kadar çoksöz edilmiştir ki İbn Sina gibi bir kişininyazılarındaki «akıl dışı» unsurlarla karşılaşmakbir çeşit şok tesiri yapmıştır.Bunları bir önsözde aydınlatmak imkânsız. HemDoğu hem Batı bilginlerinin görüşlerisergilenirken îslâm tarihi birtakım merhalelerebölünür. İslâmm ilk asrı iman ve siyasîihtilâflarla geçer. Sonra İslâm cemaatinin enerjisiiki üç asır fıkıh mektepleri ve kelâmmünazaraları üzerinde yoğunlaşır. Helenizmintaarruzu İslâmiyet için bir fikir mayasıdır.Böylece m. ve IV. asırlar İslâm kültürünün«Altın Çağı» dır. Edebiyatla ilimler her yöneyayılır. İktisadî refah da zirveye ulaşır.

V. asırda kelâm ve fıkıh gerek sünnî gerek şiikanat'da tam manasıyla muhkemleşir. Türkleringittikçe artan hegomonyaları yüzünden siyasîçıkış yolları münazaa alanın dışına taşar. V.yüzyıl inhitat çağının başlangıcıdır.Cemaatin dinî hayatına tasavvuf hâkim olur. VII.asırdaki Moğol istilası fikrî ve dinî çöküşühızlandırır.Terakki ve inhitatın ölçüsü nedir? Bunlartoplumdan topluma değişen mefhumlar.Ekümenik din bakımından ele alırsak, hıristiyanbatının moral bütünleşmesi XIV.asırda XX. asırdakinden çok daha büyüktü.Demek ki bu ölçüye göre, Rönesans gittikçebüyüyen bir çözülüşün başlangıcıdır.Nitekim İslâm'da moral ve dinî bütünleşmeçizgisiyle cemaatin şuurca zenginleşmesi vecihanşumulleşmesi ayrı ayrı şeylerdir.İslâm ille gününden itibaren ilahi adaletintecellisi yani mutlak hakikatin belirmesi için

doğmuştu. Nizam ve hakikat yani adalet ile,insan eseri olan kanunun siyasi veya hukukîtatbikatı arasında büyük bir münasebet yoktu.Cemaat bu vazifesini yerine getirmek için üçşeye muh taçtır:1)seziş.2)Kainat hakkındaki idrakini sağlayacak devamlıbir Hikmet: akıl yoluyla amellerinideğerlendirmek.3) Hükümetin işi: camianın bütünlüğünükorumak ve öteki görevlerin sulh ve ahenkiçinde devamını sağlamak.Bunlar cemaatin herzaman yerine getiremediğibir ideal.Ruhî seziş çok kere kelâm tartışmalarına

dönüşür. İlahî adaletin nasıl gerçekleşeceğinianlatmağa çalışan fâkihler şeriat alanındamuhteşem fıkıh doktrinleri kurarlar.Ne var ki, vucüde getirdikleri hukuk mantığı, birtakım emir ve nehiylerle sınırlıdır. Oysa diğersahalarda beşer aklı kendini mutlak sayar vehiçbir tahdid tanımadan faaliyette bulunur.Hükümet müessesesi ise kılıca dayandığı içindaha da bozulur. Şeriatı bile hesaba katmayanbirtakım nazariyeler ve uygulamalarlagüçlenmeğe çalışır, cemaat ise bir bütün olarakhükümet cihazını İslaha kadir değildir. Çünkübütün sosyal münasebetlerde de adalet diye birşey kalmamıştır.Bununla beraber ilahi adalet şuuru, cemaatinkalbine derinden derine kök salmıştır. İslâmın ilkasırlarında hükümet herşeye rağmen kendinişeriatin emrinde sayar.İlahî bir inayet ve ilahi bir irşadın mevcudolduğu inancını da kaybetmemiştir. Bu kanaathenüz metafizik bir ifadeye kavuşmamıştır. Özübeşer idrakini aşar. Dolaylı veya dolaysız bir

takım alametlerle tecelli eden bir inançtır bu.Bilhassa bereket şekli altında idrak edilir.Bereket ilahî adalet fikrinin müphem birtecellisidir belki de. Denilebilir ki bereketadaletsizliği ve nizamsızlığı düzeltmek içintecelli etmektedir.Demek ki, bereket mefhumuyla sofiliğin inkişafıara sında yakın bir münasebet var. Sofiliğinzaferiyle, bereket mefhumu da yeni bir ihtişamkazanır. Dini güçlerin ve düşüncelerin bütünyaşayan yönleri sofiliğin içinde erir ve onda yenive anlaşılır ifadelerine kavuşurlar.İslâm tarihçilerinin bazılarına göre bu, bir inhitatbaşlangıcıdır. İslâm cemaatinde düşüncehürriyeti ve seyyaliyet sona ermiş ve durgunlukdevresi başlamıştır. Hakikat ise hiç de öyledeğildir. İslam camiası VI. yüzyıldan itibarenHelenistik geleneğin aklî ve dünyevî unsurlarınailtifat etmez olur. Menşeinde olduğu gibi birYakın Doğu dinî cemaatidir artık. Yunanfelsefesinin yerine Yakın Doğu hikmet'i geçer.Yakın Doğu din düşüncesinin temelleri şaşılacakbir selabetle sofi metafiziğinde kendini gösterir.

Din düşüncesi eski Sümer'lerde belirir belirmez,'kozmos, varlıkların bütününü kucaklayan birmefhum olarak kabul edilir. İnsan cemiyeti deİlahî cemiyetin bir aynasıdır.Ne var ki, eski Yakın Doğu düşüncesiİslâmiyetin zuhurundan önce birçok tesirleraltında değişikliğe uğramıştı.Bu itibarla daha sonraki İslâm kozmolojisi butemel görüşün çok daha incelmiş bir ifadesidir.İslâmiyetin kozmosu, Batlamiyus'un ortakmerkezli küreleridir; terkibine giren unsurlar iseAristo'dan kaynaklanır: ateş, su, toprak, hava.Bu unsurlar Plotinius'dan gelen saf akıl veruhların süduru nazariyesiyle kaynaştınlmıştır.Tek tanrılı dinlerin melekler inancıyla birleşenveya bu inancın içinde eriyen bir telakki. Bütünvarlıklar vacibilvücudun hükmüne tâbidir.Menşeleri de mebdeleri de mastarları da ovacibilvücuddur. Bütün hilkat ona dönmeğe canatar. İslâmiyetin Adalet, Ahenk ve Nizamanlayışı kozmosun bütününü kucaklar. Kâinatınbütün unsurları kendi mahiyetlerine uygun birdenge içindedir. Cennetin dokuzuncu katından

en adi madene kadar belli bir mertebeler dizisineuyarak faaliyette bulunurlar.Bu kozmolojiyi inşa etmek sayesinde, İslâmcemaati yeni ve merkezi bir önem kazanır. Hemde yalnız dünya üzerinde değil kâinatın bütünüiçinde. Çünkü «İnsan-ı Kâmil, yani kendisindebütün melekelerin gerçekleştiği kozmik kişi Hz.Mühammed'dir. Ümmeti, Peygamberefendimizden, ruhanî bir üstünlük tevarüsetmiştir. İnayet-i ilahiyenin tecelligâhı ümmetinbütünüdür. Peygamberin kuvvet ve kudretinevaris olan müslümanlar öbür dünyada daimtiyazlıdırlar. Maddi başarıların büyük birönemi yoktur. Gerçek olan manevi âlemdir,remizler vasıtasıyla idrak edilen manevî âlem.Daha önceki asırlarda laik bir görüş hâkimdi.Müslümanlar dünya üzerinde yaşayan bircemaâtdi sadece. Şimdi mistik ve karizmatik bircemattiler.Elbette ki bu değişiklik bir takım remizlerle ifadeedilecekti.Gerçi gündelik hayat tasavvufun dışında cereyan


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook