Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-18 02:10:56

Description: Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Search

Read the Text Version

101KİBİRİN - BÖBÜRLENMENİN SONU VE KÂRÛN*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّاِن َ رُون َ ن ِ ْ َ ْم ُ ٰ َ َ ٰ َ ْ ْ وَا َ ْ َ هُ ِ َ ا ُ ُ زِ َ اِن َ َ ِ َ ُ َ ُ ا ِ ُ ْ َ َِ ٓ ُ َْٓ ِّْٰ ََََِّۖاو ِ ا ُ ّةِۗ اِذْ َ ل ُ َ ْ ُ ُ َ ْ َحْ اِن ا ّ َ ُ ِ ّ ا َ ۪ َُِ ّْ ٰ ََََ َْ َُ۬“ üphesiz Kârûn, Musa’n n kavmindendi. Onlara kar azg nl k etti. Biz Şış ıı ıona, anahtarlar n (bile ta mak) güçlü bir toplulu a a r gelecek hazineler ı ış ığğ ıverdik. Hani, kavmi kendisine öyle demi ti: Böbürlenme! Çünkü Allah, şşböbürlenip maranlar sevmez.” (Kasas, 28/76)ş ııYüce kitab m z Kur’an- Kerim’de bizlerin ders almas için anlat lan pek çok ı ıııık ssa vard r. Bu k ssalar Kur’an’ n ifadesiyle gerçekte ya anm olaylard r. Yani misal ıııışı şıgetirmek için hikâye tarz nda anlat lan olaylar de ildir. Kur’an- Kerim’de Hz. sa ile ıığıİilgili k ssa anlat ld ktan sonra olay n bir misal getirme olmad n belirtmek için yüce ıı ııı ı ığAllah, “ üphesiz bu anlat lanlar gerçek k ssalard r.”Şııı(Ali- mran, 3/62)İ diye buyurmaktad r. ıİşte bu k ssalardan bir tanesi de Hz. Musa’n n kavminden olan Kârûn hakk ndaki ııık ssad r.ııKârûn, Allah’ n lütfetti i nimet sayesinde çok mala sahip olan zengin bir ki i ığşidi. Hazinelerini de il, sadece anahtarlar n bile ta mak güçlü bir toplulu a dahi ğı ış ığa r gelecek kadar çok idi. Yani mal çok fazlayd . Ama o, sahip oldu u bu mal ğ ııığıAllah’ n kendisine olan bir lütfu olarak görmüyor, ziynetlerini, tak lar n takarak ıı ı ıkavminin kar s na ç karak böbürleniyor, büyüklük tasl yor, di erlerini hor ve hakir şı ııığgörüyordu. Allah Teala taraf ndan verilen mal n ükrünü eda etmesi için kendisineıış; “Allah’ n ısana verdi i eylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ n sana ğ şıiyilik yapt gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah ı ı ğbozguncular sevmez.”ı diyenlere kar Kârûn yine böbürlenerek, “Bunlar bana bendeki ş ı* Dr. Mustafa KAHRAMAN

102bilgi ve beceriden dolay verilmi tir” diyordu. Sonunda Allah Teala büyüklenmesi, ışkibirlenmesi, Allah’ tan mamas ve mal n n ükrünü ödememesi sebebi ile Kârûn’u ıııı ışfeci bir ekilde cezaland rm , onu ve saray n yerin dibine bat rarak yok etmi tir. şıı şı ıışAdamlar da Allah’ n bu cezas na kar l k ona yard m edememi lerdir. Kendisi ııışı ıışde kendini savunup kurtaramam , mal , mülkü hazineleri de ona bir fayda ı şısa lamam t r ğı ış(Kasas, 28/76-81).Bu ayetten bizlerin ç karmas gereken derslerden bir tanesi böbürlenmenin ııyanl l d r. Böbürlenmek slam ahlak n n yasaklad davran lardan bir tanesidir. ı ı ı ış ğİı ıı ı ğı şYukar da belli ölçülerde hayat hikâyesi anlat lan Kârûn örne inde oldu u gibi yüce ıığğdinimiz slam böbürlenmeyi, kibirlenmeyi, ba kalar na kar büyüklük taslamay İşış ııaç k bir ekilde yasaklam t r. Bu ekilde büyüklük taslayanlar, mal yla, mülküyle ışı ışşıövünerek Allah’a kar gelenler hem Kârûn örne inde hem de di er örneklerde ş ığğoldu u gibi yüce Allah taraf ndan ac bir ekilde cezaland r lm lard r. ğıışı ı ışıBöbürlenmek sadece mal çoklu uyla de il bazen makamla mevki ile bazen güçlü ğğkuvvetli olmakla, bazen çoluk çocu un çoklu u ile bazen de Allah’ n insana vermi ğğışoldu u güzellikle yap lmaktad r. Ama bunlar n hepsi gelip geçicidir. Önemli olan ğıııAllah’ n r zas n kazanmak olmal d r. Güzellik her an yerini çirkinli e, güçlülük ııı ıı ığgüçsüzlü e b rakabilir, makam mevki elden ç kabilir, onca çoluk çocuk bir kazada ğııdepremde felakette yok olabilir. Onun için sahip oldu umuz bu eylere güvenerek ğşböbürlenmeye, kibirlenmeye yönelmemeli, her zaman tevazu içerisinde olmal y z. ı ıBöbürlenmek dinimizde ne kadar yasak ise, bunun tam tersi olarak alçak gönüllü olmak o kadar tavsiye edilmi tir.şKârûn ile ilgili olarak anlat lan bu k ssadan ç karmam z gereken bir di er mesaj ıııığda böbürlenmenin, büyüklenmenin, yeryüzünde bozgunculuk yapman n yanl ıı şoldu u kadar, ayn zamanda Allah’ n bizlere vermi oldu u mal n ükrünü eda ğıışğışetmenin gerekli oldu udur. Her eyin ükrü vard r. Mala mülke sahip olman n ğşşıışükrü de zekât ve sadakad r. Yukar daki Kârûn örne inde de oldu u üzere bizler, ıığğyüce Rabbimizin bizlere vermi oldu u mal n ükrünü zekât ve sadaka ile gözetmeli, şğışfakiri fukaray dü ünmeliyiz. Ben bu mal kazanmak için ter dökerken, onlar ışıbenimle beraber ter döktü mü ki; mal m , param kendi ellerimle fakirlere vereyim ı ııdememeliyiz. Böyle diyen Kârûn ve benzerlerinin sonunu hiçbir zaman hat rdan ıç karmamal y z.ıı ı

103KİBİRLENMEK VE BÖBÜRLENMEK HARAMDIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ ُ ً وَ َ ْ ِ ا رْض َ َ ً اِ ّ ْ َ ْ قَ ا رْض َ وَ ْ َ ْ َ ا ِ َ لُ َْْ ََِ َ َِْۚ ََِ“Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazs n, boyca ıda da lara asla eri emezsin.” ( srâ, 17/37)ğşİİnsan nimetler içerisinde iken çabuk kibirlenen ve maran bir yap ya sahiptir. ş ııKendisine verilen imkânlar bir nimet ve imtihan sebebi ve sorumluluk do uran ığbir durum olarak göremez. Her zaman bu nimet ve imkânlar n kal c oldu unu ıı ığdü ünür, bundan dolay aldan r. nsan kibirlendiren ey mal, evlat, makam gibi şııİışhususlard r. Bunlara bakarak her eyin üstesinden gelece ine inan r. Nitekim Ebu ışğıLeheb de Müslümanlara ahiretteki cezay hat rlatmalar na kar l k mal n harcayarak ııışı ıı ıbundan kurtulaca n zannederdi. nsan n kendisini yeterli ve zengin görmesinden ğı ıİıdolay azg nl k etti i ayette haber verilmektedir ıı ığ(Alak, 96/6-7). Bu bak mdan ki inin ışzenginlik hissine kap l p gurura dü mesi kendisini felakete sürükler. Genellikle zen-ı ışginle tikçe mar r, azar, dünyan n bir imtihan yeri oldu unu unutur, hatta Allah’ şş ııığıdahi tan maz hâle gelir.ıKonumuzu olu turan srâ suresindeki ayette insan n, böbürlenerek yürümesi şİık nan yor. Zira insan n ne kadar büyüse de boyunun da da lara ula amayaca , a r-ııığşğ ığ ıl k bak m ndan da yeri delemeyece i belirtilerek böbürlenmenin bo , anlams z bir ıı ığşıkuruntu ve kötü bir huy oldu u vurgulan yor. Yeryüzünde böbürlenerek, büyüklük ğıtaslayarak yürümek ki inin kendisini oldu undan fazla göstermeye çal mas , etra-şğı şıf ndaki insanlara tepeden bakmas , toplumda uygunsuz söz ve davran larda bu-ııı şlunmas , her zaman kendisini hakl görüp ba kalar n küçümsemesi sebebiyle olur.ıışı ıKibirli olmak insan azd r r. Ba kas n n hakk n ihlal etmeye sebep olur. Çünkü ıı ışı ıı ıhiç kimsenin kendisinden hesap soramayaca n , herkesin kendisinden korktu u-ğı ığnu zannederek ki i, hak hukuk tan maz zalim konumuna dü er. Kur’an- Kerim, şışıövünenleri ve kibirlileri Allah’ n sevmedi ini ığ(Hadîd, 57/23) belirterek, kibirden uzak kalmay , insanlardan yüz çevirmemeyi ve yeryüzünde böbürlenerek yürümemeyi ıemretmektedir (Lokman, 31/18). Çünkü kibirlenmenin ahirette cezas n n büyük ola-ı ı* Dr. Ercan ESER

104ca , ebedî olarak cehennem kap lar ndan girilece i ayette haber verilmektedir ğ ıı ığ(Zü-mer, 59/72). Müminler ise, yeryüzünde mütevaz olarak yürürler ı(Furkân, 25/63) ve birbirlerine kar merhametli davran rlar. Allah’ n ad an ld ve kendilerine nasihat ş ııııı ı ığedildi i zaman derhal secdeye kapan r, Rab’lerini överek tesbih eder, büyüklük tas-ğılamazlar (Secde, 32/15).Peygamberimiz (s.a.s), kalbinde hardal tanesi kadar kibir bulunan kimsenin cennete giremeyece ini ğ(Müslim, “ man” 147)İ, ki inin kendisini büyük görüp halktan şuzak kalmas yla cebbarlar aras na kat laca n ve onlar n ba na gelen musibetin ııığı ıış ıkendisine ula aca n şğı ı(Tirmizî, “Birr”, 61) haber vermektedir.Kibir, bo kuruntudan ba ka bir ey de ildir. Gerçekten; de erli, ak ll , bilgi li ve şşşğğı ıerdemli insanlar daima alçak gönüllü, a r ba l olurlar. Bunun en güzel ör ne ini ğ ış ığde Peygamber Efendimiz göstermi tir. Peygamberimiz kibirden nefret etmi , bütün şşMüslümanlara kar mütevaz olmay de i mez bir davran kural hâline getirmi tir. ş ııığ şı şışMüslümanlar n Peygamberimizi çok sevmelerinde de alçak gönüllülü ünün önemli ığbir pay olmu tur.ış“Alçak gönüllü, mütevaz ol ki, Allah seni yüceltsin” sözü darb mesel hâline ııgelmi tir. Burada yasaklanan kibirlilik sadece birey için de il slam toplumu için de şğ İgeçerlidir. Öyle ki slam devletinin yöneticileri ve komutanlar her tür kibir, zorba-İıl k, gurur, kendini be enme, yüksekten bakma gibi davran lardan uzak kalm lar-ığı şı şd r. Hatta sava alan nda bile gurur ve kibre neden olacak sözlerden kaç nm lard r. ışııı şıYa ay lar nda hep sadeli i tercih etmi lerdir. Bu nedenle onlar hiçbir zaman fethet-şı şığştikleri yerlerin halk n kibir ve gururla korkutup ezmemi lerdir.ı ışKi i, üzerinde yürüdü ü yerin alt nda kendisinden nice güçlü kuvvetli insanla-şğır n yatt n dü ünmeli, o bak mdan mütevaz olarak yürümelidir. Yani zorbalar n, ıı ı ığşıııazg nlar n yürüdü ü gibi, yeryüzünde böbürlenerek, sa a sola e ilip çal m satarak ıığğğıyürümemelidir. Böyle bir yürüyü büyüklenme alametidir. Ku kusuz ki ki i bu dav-şşşran yla yeri delemedi i gibi boyca da da lara ula amaz. Ba ka bir ifade ile sa a ı ı şğğşşğsola bükülmekle, övünmekle ve kendini be enmekle da lar n tepelerine ula amaz.ğğışBüyüklük ve övünmek hastal na yakalananlar toplum içinde sevilmeyen ve say-ı ı ğg gösterilmeyen insanlard r. Sevilmi olsalar bile bu sevgi yapmac k olur. Bunlar n ıışıımakam ve mevkileri servetleri ellerinden ç k nca çevresindeki ki ilerin dostluklar ı ışıda sona erer. Dünyada yaln zl a terk edildikleri gibi ahirette de yaln z kalacaklard r.ı ığııÖyleyse; her eyin sahibinin Allah oldu unu, mülkü verenin de alan n da O şğıoldu unu idrak etmeli, Allah’ n nimetlerini tüketirken böbürlenmenin bizi alçalta-ğıca n bilmeliyiz.ğı ı

105KİBİRLİ OLMAYI ALLAH YASAKLIYOR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَ ُ َ ِّ ْ َ ّك ِ ّ سوَ َ ْ ِ ا رْض َ َ ً اِن ا ّ َ ُ ِ ّ ُ ُ ْ َ ل ٍَُ ّّ ٰ ََِْۜ َََِِ َ ََ۪ ِ َ ُ رٍوَا ْ ْ ۪ َ ْ ِ وَا ْ ُ ْ ِ ْ َ ْ ِ ۜ اِن ا ـْ َ َ ا ْ َات ِ َ ْت ُ ا َ َْْ َّ ََََِۚ“Küçümseyerek surat as p insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde ıböbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez. Yürüyü ünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini, üphesiz şşe eklerin sesidir!” (Lokman, 31/18-19)şBu ayet-i kerimelerde Lokman (a.s)’ n o luna verdi i ö ütlerden bir k sm yer ığğ ğııalmakta ve kaç n lmas gereken olumsuz davran lardan örnekler verilmektedir. ı ııı şBu örneklerde, özellikle kendini be enmi lerin yer almas ve kibirli olanlar n Allah ğşıısevgisinden mahrum kalacaklar uyar s nda bulunulmas , Kur’an’ n insan onuruna ıı ıııverdi i de eri yans tmas bak m ndan dikkat çekicidir. ğğııı ıYüce Allah insana büyük de er verir. Tin suresinin 4. ayetinde, ğ“Biz, gerçekten insan en güzel bir biçimde yaratt k”ıı buyurulmas , verilen bu de erin aç k bir ifadesi-ığıdir. Allah kat nda de erli olan insan, di er insanlar yan nda da de erlidir ve herkes ığğığbunu böyle kabullenmelidir. Aksi halde herhangi bir insan be enmeme Allah’ n ığıtakdirine, O’nun iradesine raz olmama gibi bir durumu ortaya koyar. Hâlbuki her-ıkesi, her eyi yaratan yüce Allah’t r.şıİnsan n konumu, mal varl ve zikî ekli nas l olursa olsun, biri di erine üs-ıı ığfişığtün olamaz. Zira Kur’an ifadesiyle, ‘üstünlük ancak takvadad r’ ı(Hucurât, 49/13). Hâl böyle olunca, bir ki i bir ba kas na kibirlenmeyece i gibi onu a a layamaz da. Bu şşığş ğıdurum Lokman suresinin 18. ayetinde “Gurura kap larak insanlara burun k v rma” ıı ışeklinde dile getirilmi tir. nsan hangi konumda, makam ve mevkide olursa olsun; şİne tür bir varl a sahip bulunursa bulunsun; yarat l yönüyle zikî yap s nas l ığı ışfiı ııolursa olsun asla kendisini ba kalar na kar büyük görmemelidir. Herkesi yaratan şış ı* Davut KAYA

106Allah’t r. Herkesin durumunu takdir eden de O’dur.ıBa kalar n küçük görmek, Allah’ n taksimat na adeta raz olmamak anlam na şı ıııııda gelir. Allah hiç kimseye mal -mülkü, yarat l sebebiyle de er vermez. nsanlara ıı ı ışğİyapt güzel davran lar ve kalplerinin temizli i ve niyetleriyle de er verir. Allah ı ığı şığğasla kibirli olan sevmez. Gerçek büyüklük yaln zca O’na aittir. Kur’an- Kerim’de ıııCâsiye suresinin 37. ayetinde “Göklerde ve yerde ululuk O’na aittir. O, mutlak güç sa-hibidir.” buyurulmu tur. Böylece kullar n yapt klar n n ve yapacaklar n n mutlaka şııı ıı ıAllah’ n gücü, dilemesi ve yaratmas ile oldu u bildirilmi tir. Bu kanaatten uzakla p ıığşş ısahip olunan nimetleri bütünüyle kendilerine mal edenler yan lg da olup Allah’ n ı ııho nutlu undan uzakla rlar. Nitekim Kur’an- Kerim’de zenginli i dillere destan şğş ıığolmu Kârûn’dan bahsedilmektedir. Allah’ n kendisine vermi oldu u varl n kendi şışğı ı ğilmi, gayreti ve çabas yla oldu unu ifade ederek Allah’ n takdirini kabul etmemesi ığıve kibirlenmesi, sonunun gelmesine sebep olmu tur. Bu durum Kasas suresinin 78. şve 81. ayetlerinde; “Kârûn, ‘Bunlar bana bendeki bilgi ve beceriden dolay verilmi tir’ ışdedi. … Sonunda onu da saray n da yerin dibine bat rd k. Allah’a kar ona yard m ede-ı ıı ış ııbilecek adamlar da yoktu…” ı ifadeleriyle yer alm t r.ı ışKonu ba nda zikretti imiz ayetin devam nda “yeryüzünde böbürlenerek yürü-ş ığıme…” buyrulmu tur. Bununla da kimsenin kendisini üstün görmemesi, ba kalar -şşına tepeden bakmamas gerekti i hat rlat l r. Ba lang çta yarat l maddesi ayn olan ığıı ışıı ışıinsanlar, hayat n sonunda ayn durumla, ölümle kar la p kibrine sebep olan her ıış şı ışeyden bütünüyle kopacak, yapt n n hesab n vermek üzere Allah’ n huzuruna ı ı ığı ııç kacakt r. Allah gurura kap l p kendini be enen hiç kimseyi sevmez. Allah’ n sevgi-ııı ığısini kazanmak isteyen bu tür davran lara giremez.ı şDi er ayette ise “Yürüyü ünde ölçülü ol.” buyurularak, etraf m z rahats z edecek ğşı ı ııbir davran sergilemeden ve toplumdan uzakla madan ya amam z emredilmekte-ı şşşıdir. Ayr ca “Sesini de yükseltme…” emriyle insanlar rahats z edecek ses tonunu ıııkullanmam z ve ba kalar n endi eye dü ürecek davran a girmemiz yasaklanm t r. ışı ışşı şı ışGereksiz yere ba rmam z ve lüzumsuz olarak sesimizi yükseltmemiz asla tasvip ğ ııedilmedi i gibi ayetin sonunda yer alan “Seslerin en çirkini e ek sesidir.” ifadesinde-ğşki benzetmeyle de insan, bu duruma dü memesi için uyar lm t r.şı ı ışBizlere yak an, makul, ölçülü ve huzur veren bir ki ili e sahip olmakt r. Böyle ı şş ğıbir ki ili e sahip oldu umuz takdirde hem Allah’ n emrini yerine getirmi hem de ş ğğışsayg n bir yap ya kavu mu oluruz.ıışş

107KİN CENNET EHLİNE YAKIŞMAZ*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّ َ ٰ َ ي ۪ ا ِ ٰ ِ ُ ْ َ ا ا َ َو ُر َ ْ ا ُ ِ ْ َ ْ ِ ي ْ َ ِ ْ ِ ْ ِ ِروُ ُ ۪ َ َ ْ َ َ َوَّّْ َُۚ ٍُِّْ۪ ّ َ ا ُ ُ ِ نا اوُد ُ َو ّ َ ِ َ ِّ َر ُ ُر ْ تَء َ ْ َ ُ ّ ا َ ٰ َ نا ْ َ يِ َ ْ َ ِ ّ ُ َ َو ا ٰ ِ َ ْْ ْ َ َُِْٓۜٓ ْٰۚ َ ٓ َ ََََ ُن َ ْ َ ْ ُ ْ ُ َ ِ َ ُ ُ ْ ِر۫واُ“Biz onlar n kalplerinde kin nam na ne varsa söküp att k. Altlar ndan da ııııırmaklar akar. ‘Hamd, bizi buna eri tiren Allah’a mahsustur. E er Allah’ n şğıbizi eri tirmesi olmasayd , biz hidayete ermi olamazd k. Andolsun, şışıRabbimizin peygamberleri bize hakk getirmi ler’ derler. Onlara, ‘ te ışİşyaptı ı ığn z (iyi i ler) sayesinde kendisine varis k l ndşı ıı ı ığn z cennet!’ diye seslenilir.” (A’râf, 7/43)Yüce Rabbimiz, okudu umuz ayet-i kerimede cennet ehlini her türlü kötü duygu ğve dü ünceden, bilhassa toplumsal sevgi ve karde li in en büyük dü manlar ndan şş ğşıolan kin ve öfkeden ar nd raca n ifade etmektedir. Bu sebeple cennet, yüce ı ığı ıKitab m z n ifadesiyle “bar ve esenlik yurdu” ı ı ıı ş(En’âm, 6/127; Yûnus, 10/25) olacak, orada bulunanlar n ayaklar n n alt ndan cennet rmaklar akacak, onlar, ruhlar n ıı ııııı ıar nd ran, kendilerini cennetin güzelliklerine kavu turan yüce Mevla’ya ükür ı ışşve minnetlerini “Bizi bu nimete kavu turan Allah’a hamdolsun! Allah bizi do ru şğyola iletmeseydi, kendili imizden do ru yolu bulacak de ildik” diyerek dile ğğğgetireceklerdir. Bu ruhanî ar nm l k ve cennet nimetleri, ku kusuz Allah’ n büyük ıı ışşıbir lütfudur. Fakat o lütfa, ancak iman ve hay rl amellerle ula labildi i için Allah’a ı ış ığhamd eden cennet ehline “ te size cennet… Yapm oldu unuz iyi amellere kar l k İşı şğşı ıona vâris k l nd n z…” diye seslenilecektir.ı ı ı ıYüce Rabbimiz, ma retini ve geni li i göklerle yer aras kadar olan cennetini ğ fiş ğıkendilerine vaat etti i kullar n n özelliklerini sayarken, onlar n, öfkelerini yenen ve ğı ıı* Dr. Y. Seracettin BAYTAR

108insanlara ho görüyle muamelede bulunan kimseler olduklar na i aret etmektedir şış(Âl-i mrân, 3/133-134)İ. Bu da bize, içinde kin ve öfkenin bulunmayaca cennetin ğ ıyolunun daha dünyadayken cennetteymi çesine kin ve öfkeden uzak bir ya am şşsürmekten geçti ini göstermektedir. Kin ve nefretin cennet ehline yak mamas , ğı şıbu duygular n müminler aras ndaki karde lik ba lar n zay at c olmas ndan ıışğı ııfl ı ııkaynaklanmaktad r. Cennete girmeyi mümin olmaya, kâmil anlamda mümin ıolmay da birbirini sevmeye ba layan sevgili Peygamberimiz, ığ“ man etmedikçe İcennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de (gerçek anlamda) iman etmi olamazs n z”şı ı(Müslim, “Îmân”, 93) eklindeki ifadeleriyle, iman n gere i olan sevginin bulundu u şığğkalpte kin ve nefrete yer olamayaca na i aret buyurmaktad r.ğ ışıİnsan olarak bizler, k zma, sinirlenme, sevme ve sevinme gibi birtak m duygularla ııyarat lm olmam z n yan nda bu duygular m z me rû çerçevede tutmam z ı ışı ııı ı ışı ısa layacak ak l ve iman gibi iki önemli kontrol mekânizmas yla da donat lm ğııı ışbulunmaktay z. Günlük ya ant m zda hislerimizi müspet veya men yönde harekete ışı ıfigeçirecek birçok olayla kar la mam z mümkündür. Bu gibi durumlarda yüce ş şııYarat c n n murakabesinde oldu umuzu hat rlamal , iman m z gere i sab rl , vakarl ı ı ığııı ığı ııve sa duyulu hareket etmemiz gerekti ini unutmamal y z. Zira yüce Mevlam z, ğğı ıı“Rahman’ n kullar ” diyerek övgüyle bahsetti i ki ilere, yeryüzünde vakarla hareket ıığşetmeleri, kendini bilmezlerin sata malar na “selam” sözcü üyle kar l k vermeleri şığşı ıve sab rl olmalar kar l nda cennetin en yüce makamlar n haz rlad n haber ı ıış ğı ı ıı ııı ı ığvermektedir (Furkân, 25/63–75).Zaten yüce Yarat c n n ho nutlu unu ve ebedî mutlulu u yakalamak için k sac k ı ı ışğğııhayat m zda yapmam z gereken önemli ve büyük vazifeleri dü ündü ümüzde, ne ı ıışğkin tutmaya, ne de kin tutmaya sebep olacak davran lara vaktimiz olacakt r.ı şı

109KİŞİ İYİ VE KÖTÜ FİİLLERİ KENDİSİ İÇİN İŞLER*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ُِّ ۫ا وُ ُ َ ُ ْٓ اِن ا ْ َ ْ ُ ْ ا ْ َ ْ ُ ْ ِ ْ ُ ُ ْ وَاِن ا َ ْ ُ ْ َ َ َ ِذَا َ ءَ وَ ْ ُ ا ِ َةِ ِ َ ُْ َْٰٓۜ َََِْ َوَ ِ َ ْ ُ ا ا َ ْ ِ َ َ َ دَ َ هُ اوّل َ َةٍ وَ ِ ُ َ ِّ ُوا َ َ ْا َ ْ ۪ ًاَُّ َ َ َُ ْ“ yilik ederseniz kendinize iyilik etmi olursunuz, kötülük yaparsan z yine İşıkendinize yapm olursunuz...” ( srâ, 17/7)ı şİİnsan yarat l olarak hem iyilik yapmaya ve hem de kötülük yapmaya yetenekli ı ışbir varl kt r. Zaten böyle oldu u için Cenab- Hak onu imtihan etmektedir. Nitekim ı ığıayette kimin daha güzel amel i ledi ini denemek için ölüm ve hayat n yarat ld şğıı ı ığifade edilmektedir (Mülk, 67/2). Bu imtihanda ba ar l olabilmek için iyilik ve kötülük şı ıyollar n n neler oldu u da ayr ca insana gösterilmi tir.ı ığışEsasen bizim yapt m z iyilik ve kötülükler kendi lehimize ve aleyhimize ol-ı ı ığmaktad r. Çünkü konumuzu te kil eden ayet, iyilik ederseniz kendinize iyilik et-ışmi olursunuz, kötülük ederseniz onu da kendinize yapm olursunuz, diye bizi şı şuyarmaktad r. Bir bak ma Allah, iyilik veya kötülük i lememiz konusunda kendi ıışirademizle bizi ba ba a b rakmaktad r. Ancak, Allah bizim iyilik yapmam za r za şşııııgöstermekte ve bundan ho nut olmakta, kötü iller i lememize ise raz olmamak-şfişıtad r. Cenab- Hak bizim i ledi imiz iyiliklerin kar l n vermekte ve hiç kimseye ıışğş ğı ı ı ıhaks zl k yapmamaktad r. Nitekim ayette, ı ıı“ üphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar Şzulüm etmez. (Yap lan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevab n kat kat artt r r ve kendi ıı ıı ıkat ndan büyük bir mükâfat verir.” ı(Nisâ, 4/40) buyurulmaktad r. Peygamberimiz (s.a.s) ıde yüce Allah’ n iyiliklerin kar l n binlerce iyilikle art raca n vurgulam t r ış ğı ı ı ıığı ıı ış(Tirmizî, “Da’avât”, 36). Ayet ve hadislerde yer ald gibi ki inin yapt klar n n kar l -ı ı ğşıı ış ğı ı ın görece i, dolay s yla her ne yaparsa kendisi için yapt n bilerek ona göre hareket ığı ıı ı ığetmesi gerekti i mesaj verilmektedir.ğı* Dr. Ercan ESER

110Yapt m z iyililiklerin kar l bizlere tam olarak ödenecektir. Kur’an- Kerim’de ı ı ığş ğı ı ıık yamet günü adalet terazilerinin kurulaca , hiçbir kimseye zerre kadar zulmedil-ığ ımeyece i ve yap lan güzel bir i in küçük miktarda da olsa getirilip ortaya konaca ğışğ ıbelirtilmektedir (Enbiyâ, 21/47). Ayr ca iyilik edenlerin iyiliklerinin daha fazla iyilikle ıödenece i, bu dünyada iyi amel i leyen kimsenin ahiretteki amelinin de ebedî ola-ğşca aç klanmaktad r. Güzel davrananlara daha güzeliyle mükâfat verilecek ğ ııı(Necm, 53/31), iman edip güzel davran ta bulunanlar n amelleri zayi edilmeyecektir ı şı(Kehf, 18/30).Çünkü iyili in kar l ancak iyiliktir ğş ğı ı ı(Rahman, 55/60). nsan salih amel i lerse İşkendisi için i lemi olur. Yani faydas kendisine ait olur. Zira insana ancak çal p şşıı ı şyapt eyin kar l verilir. Fakat bir kötülük i lemi se de kendi aleyhine olur. O ı ığ şş ğı ı ışşkötülü ün cezas n kendisi çeker ğı ı(Câsiye, 45/15). Ki iye isabet eden iyilikler Allah’tan-şd r. Kötülüklerle kar la mas ise kendi yapm oldu u illerden dolay d r.ış şııı şğfiı ıYüce Allah bizi s namak için musibetler verebilece i gibi yapt m z kötülükler-ığı ı ığden dolay da musibetler verebilir. Ancak Rabbimiz, rahmet sahibi oldu u için, bu ığmusibetlerle birçok günahlar m z da affeder. ayet Allah bizim i ledi imiz günah ı ı ıŞşğsay lan her kötü davran m zdan dolay hesaba çekerek bize ceza vermi olsayd , ıı ı ışışıyeryüzünde hiçbir canl kalmazd ıı(Fât r, 35/45)ı. Bir hadiste de mümin bir ki inin şkar la t her türlü musibet ve üzüntüye kar l k, hatta aya na bir diken batma-ş ş ğıı ışı ığ ıs ndan dolay Cenab- Hakk’ n o ki inin günah n affedece i rivayet edilmektedir ıııışı ığ(Buhârî, “Merdâ”, 1). Yapt m z iyilikler bizi Allah’a yakla t rd ndan dolay küçük ı ı ığşı ı ığıgibi görünse de onun önemli oldu unu dü ünmeliyiz. Küçük de olsa i ledi imiz ğşşğhay rl i lerimizin kar l n görece imiz gibi az miktardaki kötü illerimizden do-ı ışş ğı ı ı ığfilay da ceza çekece imiz muhakkakt r. Çünkü iyilik yapan n ondan daha hay rl bir ığııı ıiyilikle kar l n görece i ve k yametin korkular ndan emin olaca gibi, kötülük ş ğı ı ı ığıığ ıi leyenin de yüzüstü cehenneme at laca ifade edilmektedir şığ ı(Neml, 27/89-90). Yine bir iyili in kar l n n on kat fazlas yla ödenece i, kötülü ün kar l n n ise sadece ğş ğı ı ı ıığğş ğı ı ı ıo kötülükle s n rl kalaca , Allah’ n kimseye haks zl k yapmayaca beyan edilmek-ı ı ığ ııı ığ ıtedir (En’âm, 6/160).Yüce Allah bize o kadar merhametlidir ki, iyilik etmeyi dü ündü ümüz ancak şğbunu gerçekle tirme imkân n bulamad m z zaman bile tam bir iyilik sevab verir. şı ıı ı ığıŞayet bu iyili i gerçekle tirirsek ona on sevaptan yedi yüz kat na kadar hatta daha ğşıfazla miktarda mükâfat verir (Müslim, “ mân”, 207)İ. O halde yap lan iyilikler hiçbir zaman bo a gitmez. Nitekim “ yilik yap denize at ışİbal k bilmezse Hâl k bilir” ifadesi de bir atasözü hâline gelmi tir.ıış

111KÖRÜ KÖRÜNE TAKLİT*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ََِّ َ ا اِ ّ وَ َ ْ َ ا َ ءَ َ َ ا ّ ٍ وَاِ ّ َ ا َ رِ ِ ْ ُ ْ َ ُون َ ٰ ٰٰٓ ُ َٓٓ ٰ ُٓ ٓ َْ“Hay r! Onlar sadece, ‘ üphesiz biz babalar m z bir din üzerinde bulduk ıŞı ı ıve biz onlar n izlerinden gitmekteyiz’ dediler.” (Zuhruf, 43/22)ıMeâlini zikretti imiz âyette din konusunda delilsiz, bilinçsiz ve cahilce atalar n ğı ıtaklit eden mü riklerin durumuna dikkat çekilmektedir. Bu âyetin ard ndan s ra-şıılanan di er âyetlerde (23–31. âyetler) mü riklerin babalar ndan gördüklerine tabi ğşıolarak, Allah’a ortak ko mak suretiyle Hz. brahim’in ça rd tevhîd inanc ndan şİğı ı ığısapt klar , putlara tapt klar ve Peygamberimiz Hz. Muhammed’e indirilen ilahî vah-ııııyi reddederek bunun bir büyü oldu unu söyledikleri belirtilmektedir. Mü riklerin ğşbu tavr , hiçbir ilmî veriye ve ara t rmaya dayanmadan bir saplant ve Allah’a or-ış ııtak ko an atalar n körü körüne taklitten kaynaklanmaktad r. Bu itibarla taklit, ilahî şı ııvahiyde bildirilen hakikatleri dikkate almaks z n cahilce, öncekilerin uydurduklar ı ıışeyleri dinî hakikatlermi gibi alg lamak ve ona göre amel etmektir. Bu tav r, cahilce şııbir davran olup k nanan bir husustur.ı şıİlahî vahyin kendisine son kez indirildi i Peygamber Efendimiz Hz. Muham-ğmed Kur’an- Kerim’de müminler için “güzel bir örnek” olarak sunulmu tur ış(Ahzâb, 33/21). Ayn ekilde ış“ brahim’de ve onunla birlikte bulunanlarda sizin için güzel bir ör-İnek vard r”ı(Mümtehine, 60/4) buyrulmak suretiyle biz müminlerin din konusunda örnek almas gereken ahsiyetler peygamberler ve onlarla birlikte olanlar; onlar n ışıyolundan gidenlerdir. Bu itibarla taklit etme ile örnek alman n birbirinden ayr lmas ıııgerekir. Bu ayr m konusunda hassasiyet göstermeyen sahabe-i kiram Peygamber ııEfendimiz sergiledi i tav rla uyarm t r. öyle ki: Hz. Peygamber (s.a.s) Medine’de ğıı ışŞparma na takmak üzere bir yüzük edindi inde Hz. Peygamber’in parma nda yü-ğ ığğ ızük gören sahabe de yüzük takmaya ba lam lard . Bunun üzerine Hz. Peygamber, şı şıyüzü ü parma ndan ç kar p at nca, sahabe de ç karm t r ğğ ıııııı ış(Müslim, “Kitabu’l-Libas”, 56–58; 59–60). * Dr. Bünyamin OKUMU Ş

112Burada Hz. Peygamber’in tavr , bir gereklili e ba l olarak yüzük kullanmas n n ığğ ıı ısahabe taraf ndan taklit edilmesine kar bir tepki olarak de erlendirilebilir. Daha ış ığsonra Hz. Peygamber yüzü ü takmaya devam etmi ve yaz malar nda mühür ola-ğşı şırak kullanm t r. Dolay s yla Hz. Peygamber’in Kur’an- Kerim’de itaat edilmesi ge-ı ışı ııreken bir örnek olarak sunulmas ilme ve ara t rmaya dayanan bilinçli bir davran la ış ıı şolmal d r. Hz. Peygamber’in sözleri ve uygulamalar ndaki artlar ve amaçlar iyi tahlil ı ıışedilmelidir.Konu inanç, ibadet ve ahlakla ilgili bir husus oldu u zaman Hz. Peygamberin ğbire bir örnek al nmas dinî bir gerekliliktir. Zira Peygamber Allah’a niçin ve nas l ıııibadet edilmesi gerekti ini bildiren ve uygulamal olarak gösteren elçidir. te bilinç ğıİşve tefekkürle eri ilen bu idrak/anlay düzeyi biz müminleri taklitten kurtar p “tah-şı şıkiki iman” düzeyine eri tirir. Bunun için Müslümanl kta esas olan din konusunda şıevvela Kur’an’a ve sünnete uymak ve bu konularda din âlimlerinin aç klamalar na ııitibar etmektir. Bu ise taklit de il bilerek iman ve amel etmekle mümkün olur. Onun ğiçin okumaya, ö renmeye büyük önem veren dinimizde her Müslüman en az ndan ğı“ef’âl-i mükellefîn” diye ifade edilen temel dinî sorumluluklar bilmekle yükümlüdür. ıDin konusunda ilim ve amelden uzak kal nd bir durumda ortaya ç kan ilgisizlik ı ı ığıdinî istismar n, bat l itikatlara sapman n, cehalet ve mukallitli in temel sebebidir. Bu ııığdurum merhum Mehmet Akif Ersoy’un ifade etti i gibi “merdûd”; yani dinen redde-ğdilen kabul edilemeyecek bir husustur. Akif, bu konuda öyle demektedir:ş “Getirin Ma rib-i Aksâ’daki bir müslüman ;ğıBir de Çin sûrunun alt nda uzanm yatan ;ıı şıDinleyin her birinin rûhunu: Mutlak gelecek,‘Böyle gördük dedemizden!’ sesi titrek titrek!‘Böyle gördük dedemizden!’ sözü dînen merdûd;...............................................................................” (Mehmet Akif Ersoy, Safahat, İkinci Kitap, Süleymaniye Kürsüsünde)Akif’in bu ifadelerinin devam ndan da anla ld üzere o burada, ilim ve ara -ışı ı ığşt rmay öncelemeyen, asr n gereklerini okuyamayan, sadece kuru bir taklitle “biz ıııböyle gördük, böyle gelmi böyle gider” eklindeki nemelaz mc anlay n bireylerin şşııı ı şve milletlerin izmihlalinin/çökü ünün önemli sebeplerinden biri oldu unu vurgu-şğlamaktad r. Bundan kurtulu un yolu da Kur’an- Kerim’in ibret gözüyle okunmas , ışııindirili amac n n ve anlam n n iyi kavranmas ndan geçer. Zira Kur’an’a göre insan n şı ıı ıııkendi nefsinde, evrende ve geçmi te ibret al nacak birçok deliller ve hadiseler vard r. şııMüslüman bunlara bakarak, içinde bulundu u ça n artlar n da göz önüne alarak ğğ şıı ıbu gününü ve gelece ini kurgulamaya yönelik ad mlar atmal d r.ğıı ı

113KÖTÜ SÖZ SÖYLEMEKTEN KAÇINALIM*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ ُ ِ ّ ا ّ ُ ا َ ْ َ ِ ّ ٓءِ ِ َ ا َ ْل ِ اِ َ ْ ِ َ وَ َ ن ا ّ ُ َ ۪ ً َ ۪ ً َ َُُُّْٰۜ ٰ َْ“Allah, zulme u rayan n dile getirmesi d nda, çirkin sözün aç klanmas n ğıı ı şıı ısevmez. üphesiz Allah, hakk yla i itendir, hakk yla bilendir.” (Nisa, 4/148)ŞışıYüce Allah, bizleri ihtiyaç duyaca m z maddi ve manevi pek çok meziyet ve ka-ğı ıbiliyetlerle donatm t r. Bu meziyetlerden birisi de konu ma ve söz söyleme özelli-ı ışşğimizdir. üphesiz konu ma ve söz söyleme kabiliyeti Allah taraf ndan bize verilmi Şşışönemli bir nimettir. Bu nimet sayesinde çevremizdeki insanlarla ileti im kurar z, şısorunlar m z çözeriz. Birbirimize sevgimizi, sayg m z sunar, duygu ve dü üncele-ı ı ıı ı ışrimizi açar z. Bu sayede insanlar aras nda sevgi tohumlar ye erir, hayat daha güzel ııışve ya an l r hâle gelir.şı ıNe var ki, bu özelli imizi olumlu ve do ru kullanmad m z zaman hem kendi-ğğı ı ığmizi ve hem de içinde ya ad m z toplumu huzursuz ve mutsuz edebilir, içinden şı ı ığç k lmaz sorunlarla kar kar ya b rakabiliriz. Bu nedenle konu tu umuz eylere ve ı ış ış ıış ğşkonu ma üslubumuza çok dikkat etmeliyiz. Konu urken kulland m z sözcükleri şşı ı ığözenle seçmeliyiz. Yanl anla labilecek, kötüye çekilebilecek, huzursuzlu a sebep ı şş ığolabilecek, kar kl k ve s k nt do urabilecek sözlerden kaç nmal y z. Çünkü söz, ı ı ışı ı ığıı ıyaydan ç kan ok gibidir; a zdan ç kt ktan sonra bir daha geri dönmez.ığ ıı ıDinimiz bize her konuda iyilik, güzellik ve do rulu u tavsiye etti i gibi konu-ğğğşurken ve söz söylerken de geli i güzel konu mamay , kimseye kötü söz söyleme-şşımeyi, kalp k rmamay ve gönül incitmemeyi ö ütlemektedir. Sözlerin en güzeli olan ıığAllah kelam n ümmetine tebli eden Peygamber Efendimiz (s.a.s) birçok hadisle-ı ığrinde, insanlara kar güzel söz söylemeyi emir ve tavsiye etmi ; bizzat kendisi de ş ışhayat boyunca kaba ve kötü sözden sak nm ; ahs na hakaret eden insanlara bile; ııış şı‘‘Allah’ m onlara hidayet et, çünkü onlar gerçe i bilmiyorlar’’ığ diyerek duada bulunmu -ştur (Buharî, “Enbiya”, 37).* Yunus AKKAYA

114İmtihan için bulundu umuz u âlemde insanlara kötü söz söylemek, kalp k r-ğşımak, gönül incitmek bizi Allah’ n ho nutlu undan uzakla t r r. Hatta yapt m z ışğşı ıı ı ığibadetlerin Allah kat nda makbul olmas na engel te kil edebilir. Gönül insan Yunus ıışıEmre bu durumu öyle dile getiriyor:ş“Bir kez gönül y kt n ise,ı ı Bu k ld n namaz de il.ı ı ığğ Yetmi iki millet dahi,ş Elin yüzün yumaz de il.”ğAyr ca k r c olmak, geçimsiz olmak ve insanlara kötü söz söylemek bizi ya a-ıı ı ışd m z toplumda insanlar nezdinde de sevimsiz hâle getirir. Kimse bizimle dost ı ı ığve arkada olmak istemez. nsanlarla ili kilerimizde problemler ya ar z ve kolayca şİşşıçözebilece imiz pek çok sorunumuzu içinden ç k lmaz hâle getirebiliriz.ğı ıMüslüman, elinden ve dilinden zarar görülmeyen insand r; bu nedenle ba ka-ışlar na dil uzatmak, lanet etmek, kötü i yapmak ve kötü söz söylemek, bizlere ya-ışk mayan davran lard r. Güzel dinimiz bizleri kabal k, edepsizlik ve çirkinlik ifade ı şı şııeden sözlerden sak nd rmaktad r. Buna kar l k nezaket ve sayg ifade eden, güzel ı ıışı ııanlam ve yanl anla lmayacak sözcüklerle ileti im kurmam z ö ütlemektedir. Bu ıı şş ışı ığkonuda Hz. Peygamber (s.a.s) öyle buyurur:ş“Mümin dil uzat c , lânet okuyucu, kötü i yapan ve kötü söz söyleyen de ildir.”ı ışğ(Tirmizî, “Birr ve S la”, 1977)ıÇirkin söz, arkadan çeki tirme, söz ta ma, jurnal etme, yalan, iftira... Bunlar n şş ııhepsi kötü söz kapsam içindedir. nsan olarak bizim içimizden geçse bile d a vur-ıİı şmam z, ba kas na aç klamam z ve söylememiz ahlaken uygun bir davran de ildir. ışıııı şğAyr ca bir insan di erine kötülük yapt zaman bunu ba kas na söylemesi de kötü ığı ı ğşısöz kapsam na girer; ancak kötülük ve haks zl k gören kimse, o ki inin yanl davra-ıı ışı şn n düzeltmek, suçlunun ba kalar na zarar vermesini önlemek veya ceza görmesi-ı ı ışşıni sa lamak maksad yla bunu aç klayabilir, dinimiz buna izin vermi tir.ğıışYa ad m z u dünya hayat bir sürü me akkatle doludur. Ölüm, hastal k, yal-şı ı ığşışın zl k, geçimsizlik, fakirlik... Hepsi biz insanlar içindir. Küçük bir lezzet için bazen ı ıçok a r bedel ödüyoruz. Öyleyse güzel bir sözle, s cak bir tebessümle çevremizdeki ğ ııinsanlar n gönlüne su serpmek, onlar ferahlatmak varken kötü sözlerle birbirimizi ııüzmemiz ne kadar yanl bir davran olur. Herkes kendine biraz çeki düzen verse, ı şı şba kalar n incitmemek için sözlerini özenle seçse, maksad n nezih ve nazik bir şı ıı ıdille anlatsa bu dünya cennete benzemez mi? Söylenen sözün olumlu ve olumsuz sonuçlar n bak n z u dizeler ne güzel dile getirir:ı ıı ış

115“Söz var i bitirir, söz var ba yitirir.şşSöz var, sevgi ve sayg var eder.ıSöz var, nefret ve öfke celp eder.Söz var, yuva kurar, i yapar, bar sa lar,şış ğSöz var, yuva y kar, i bozar, sava açar.ışşSöz var ki yâr eder, söz var ki yâd eder.Sözünü bilmeyen daima feryat eder.”Sonuç olarak unu söyleyebiliriz: nsana ne gelirse dilinden gelir. Kendi dilimiz-şİle kendimizi tehlikeye atacak, can m z yakacak kötü söz söylemeyelim. Biz bar ı ı ıı şve karde likten yana olal m, sevgiden yana olal m, gönül k rmaktan de il, gönül şııığalmaktan yana olal m. yi olsun, kötü olsun, kimsenin hakk nda kötü söz söyleme-ıİıyelim. Bilelim ki Allah kötü sözün söylenmesini asla sevmez.

116KÖTÜLÜĞE İYİLİKLE KARŞILIK VEREBİLMEK!*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَ َ ْ َ ي ا َ َ َ ُ وَ ا ۜاِدْ َ ْ ِ ۪ ِ َ ا ْ َ ُ َ ِذَا ا ۪ ي َ ْ َ وَ َ ْ َ ُ َ َاوَةٌ َ ّ َُ َََََّّّ ِّئَ َََُِْوَ ِ ّ َ ۪ ٌٌ“ yilikle kötülük bir olmaz. Kötülü ü en güzel bir ekilde sav. Bir de İğşbakars n ki, seninle aras nda dü manl k bulunan kimse sanki s cak bir dost ıışııoluvermi tir.” (Fussilet, 41/34)şBireysel ve toplumsal hayatta huzur ve mutlulu u yakalayabilmek için, insan-ğlar n birbirlerine kar ho görülü ve anlay l davranmalar ; kas tl olmay p bilgisiz-ış ışı ışıı ıılikten ve e itimsizlikten kaynaklanan hata ve kusurlar n affedilebilmeleri büyük ğı ıönem arz etmektedir. Yüce Allah, “Kötülü ü, en güzel olan eyle uzakla t r. Biz onlar n ğşşııyak t rmakta olduklar eyleri daha iyi biliriz.”ı ışış(Müminun, 23/96) buyurarak; Hz. Pey-gamber (s.a.s)’e ve onun ahs nda bütün müminlere, be erî münasebetlerde takip şışedecekleri en güzel metotlardan birisini ö retmi tir. O da, kendisine kötülük yapa-ğşn n gönlünü kazanmak, dü manl n n dostlu a, sayg s zl n n sayg ya, kin, nefret ışı ı ığğı ı ı ı ığıve sevgisizli inin sevgiye dönü mesi için ona iyilik yapmakt r.ğşıNitekim yukar da metnini ve mealini verdi imiz Fussilet suresinin 34.âyetinde ığbu güzel slamî prensip ve ilahî tedbir öyle ifade buyrulmaktad r: İşı“ yilikle kötülük bir olmaz. Kötülü ü en güzel bir ekilde sav. Bir de bakars n ki, seninle İğşıaras nda dü manl k bulunan kimse sanki s cak bir dost oluvermi tir.”ışıışAksi takdirde yap lan her kötülük ve dü manl k, kar t kötülüklerle büyüyecek ve ışış ıtoplumda kötülüklerin ve dü manl klar n hâkim olmas na sebebiyet verebilecektir. şıııPeygamberimiz de bir hadislerinde bu konuda ümmetine u tavsiyede bulunuyor: ş“Karars z olmay n. nsanlar iyilik ederse biz de iyilik eder, haks zl k yaparsa biz de ııİı ıkar l k veririz demeyin. Kararl olun (nefsinizi sabit tutun). nsanlar iyilik yaparsa siz şı ııİde iyilik yap n. Kötülük yaparsa mukabilinde siz kötülük yapmay n.”ıı(Tirmizî, “Birr”, 63)* Dr. Muhlis AKAR

117İyilik etmenin de ba l ca üç ekli vard r:ş ışıBirincisi, yap lan bir iyili e kar l k iyilik etmektir. Yap lan bir iyili e en az ndan ığşı ıığıte ekkür etmek, ya da iyili e benzeri bir iyilikle kar l k vermek insan n en do al şğşı ıığgörevidir.İkincisi, kar l k beklemeden iyilik etmektir. üphesiz böyle davrananlar birinci şı ıŞbasamaktakilerden daha üstün bir seviyede olan kimselerdir.Üçüncüsü ise, kötülük edene iyilik etmektir ki, yap lan iyiliklerin en üst seviyesi ıde budur. Bu nedenle halk m z aras nda “ yili e iyilik her ki inin kâr d r. Kötülü e ı ııİğşı ığiyilik ise er ki inin kâr d r” denilmi tir.şı ışResûlullah (s.a.s), Ukbe b. Âmir’e baz ahlakî prensipleri tavsiye ederken de öyle ışbuyurmu lard r: şı“Seninle ilgisini kesenden sen ilgini kesme! Sana vermeyene sen ver! Sana kötülük edeni sen ba la!”ğ ş ı(Ahmed b. Hanbel, Müsned, IV/148, 158)Yine Peygamber Efendimiz (s.a.s) Mekke’yi fethetti inde, kendisine ve slamiyet’i ğİseçen mü’minlere akla hayale gelmedik eziyet ve i kenceler yapm olan Mekkeli-şı şlere; “Size ne yapaca m san yorsunuz” ğı ııdeyince; onlar, etraf nda toplan p, “Sen iyi ııbir karde ve iyi bir karde o lusun” dediler. Resûlullah da şş ğ“Bugün art k sizler hiçbir ışekilde hakir görülmeyeceksiniz; haydi imdi da l n, hepiniz hür ve serbestsiniz.”şğı ı buyu-rarak ( bn Hi âm, II, 412; Hamidullah, slam Peygamberi, I, 268)İşİ, onlar cezaland rmak veya ııintikam almak gücüne sahipken; bunu yapmam ve kötülü e kar iyili in en güzel ı şğş ığörne ini vermi lerdir. Benzeri bir örnek davran da Yusuf (a.s)’un hayat nda gör-ğşı ı şımekteyiz: Kendisine her türlü kötülü ü yapm ve öldürme giri iminde bulunmu ğı şşşolan karde lerini affetmi , maddi ve manevi ihtiyaçlar n kar lam t r. Ayr ca korku şşı ış ıı ışıve endi elerini gidermek için Kur’an’ n ifadesiyle u güzel sözü söylemi tir: şışş“Bugün size k nama yok. Allah sizi ba las n. O, merhametlilerin en merhametlisidir.”ığ ş ıı(Yûsuf, 12/92) O halde bir Müslüman’ n yapmas gereken; Kur’an’ n öngördü ü bu ahlakî gü-ııığzelli e ula abilmek için çaba göstermek, adaleti, merhameti, ho görüyü ve kay ts z ğşşı ışarts z iyilik yapmay hayat n n temel prensibi hâline getirmektir. Topluluk hâlinde ııı ıhuzur içerisinde ya ayabilmek ve iyilikleri hâkim k labilmek için buna özellikle ihti-şıyac m z vard r. Ancak bu güzel anlay ve uygulaman n istismar edilmesine ve amac ı ııı şııd nda kullan lmas na da f rsat verilmemeli; ölçüsü ve dozaj iyi ayarlanmal d r.ı ı şııııı ı

118KÖTÜLÜĞE İYİLİKLE KARŞILIK VERMEK*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ َِّنُ۫ؤَرْ َ َو ً َ ِ َ َ َو اً ْ ُ َ ْ َزَر ّ ِ ا ُ َ ْ اَو َة ّ ا ا ُ َ اَو ْ ِّ َر ِ ْ َو َء َ ِ ْ ا اوُ َ َ َ ۪ اَوّ ََِٰ َََِِّٓۙراّ ا َ ْ ُ ْ ُ ِئ ۬وا َ َئِّ ّ ا ِ َ َ َ ِ ََ َ ٰ َُْٓ“Onlar, Rablerinin r zas na ermek için sabreden, namaz dosdo ru k lan, ııığıkendilerine verdi imiz r z klardan, gizli olarak ve aç ktan Allah için ğı ııharcayan ve kötülü ü iyilikle ortadan kald ranlard r. te bunlar için dünya ğııİşyurdunun iyi sonucu vard r.” (Ra’d, 13/22)ıBu âyet-i kerimede, Allah’la yapm olduklar sözle meye sad k kalan vefal kul-ı şışıılar n baz ahlakî özellikleri anlat lmaktad r. Buna göre Yarat c ya vermi oldu umuz ııııı ışğba l l k sözünü yerine getirmemiz için sahip olmam z gereken baz özellikler un-ğı ııışlard r: ıa) Yapt m z anla man n do urdu u sorumluluklar yerine getirirken kar la a-ı ı ığşığğış şıca m z güçlüklere kar sab rl olmam z, bu sabr gösterirken de Allah’ n ho nutlu-ğı ış ıı ıııışğunu kazanmak d nda ba ka bir dü üncemizin olmamas . ı ı şşşıb) Namazlar m z , hakk n vererek ve düzenli olarak k lmam z. ı ı ıı ıııc) Rabbimizin verdi i r z ktan aç ktan veya gizli olarak muhtaçlara da tmam z. ğı ıığ ııd) Kötülükleri iyilikle kar lamam z ki üzerinde duraca m z husus da budur. ş ıığı ıŞu halde bu ayet ı ı ış ğnda O’nun ahdine gerçekten uyup uymad m z rahatl kla öl-ı ı ı ığıçebiliriz. Zira Rabbimiz, kendine olan ba l l m z sadece la a de il ayn zamanda ğ ğı ı ı ı ıflğıhayat tarz m zla, ahlakî tutum ve davran lar m zla da göstermemizi istemektedir.ı ıı şı ıKutsal kitab m z, kötülü ün kar l n n bir misli kötülük oldu unu söylemekle ı ığş ğı ı ı ığberaber, onu affedip yerine bar ortam n sa lamam z n daha uygun bir davran ı şı ığı ıı şbiçimi oldu unu da eklemektedir ğ(bk. ûra 42/40)Ş. Bu ekilde davranmam z, elbette şı* Mahmut DEM R İ

119kötülü ü basit görmek, onu iyilikle e de er tutmak anlam na gelmez. Bilakis bu-ğş ğınun, kötülük sahibini etkisiz hâle getirmenin, hatta s cak bir dost kazanman n en ııetkili yolu oldu unu bilmemiz gerekmektedir. Nitekim bir ba ka âyet-i kerimede ğşyüce Rabbimiz öyle buyurmaktad r:şı“ yilikle kötülük bir olmaz. Kötülü ü en güzel bir ekilde sav. Bir de bakars n ki, seninle İğşıaras nda dü manl k bulunan kimse sanki s cak bir dost oluvermi tir.” ışıış(Fussilet, 41/34)Bize yap lan bir kötülü e iyilikle kar l k vermemiz, her eyden önce nefsimizi ığşı ışterbiye edecek, ahsiyetimizi olgunla t racak üstün bir erdemdir. Kötülükle müca-şş ıdelede kullan lacak en büyük silah da budur. Ancak bunu yaparken kötülük yapa-ın n kötülü ünde srar etmesi neticesini do uracak bir tarzdan kaç nmal y z. Yani ığığıı ıkötülük sahibine yapaca m z iyilik, onu utand rmak yerine mar kl a sevk etme-ğı ıış ıı ığmelidir. Bizimle çirkin sözlerle konu ana güzel ve nazik ifadelerle kar l k verdi i-şşı ığmizde, bize haks zl k edeni affetti imizde, bizimle ili kiyi kesen dost ve akrabalarla ı ığşirtibat m z devam ettirdi imizde, bizden esirgeyene verdi imizde kar m zdakinin ı ı ığğşı ıhatas n anlamas n da sa lamaya çal mal y z. Ancak bu neticeyi elde etmek, yuka-ı ıı ığı şı ır daki âyette de ifade edildi i gibi sab r isteyen bir i tir. Bunu yapabilmek herkese ığışnasip olmaz. “ yili e iyilik her ki inin kâr , kemli e (kötülü e) iyilik er ki inin kâr d r”İğşığğşı ı eklindeki şatasözümüz bu hususu özlü bir ekilde aç klamaktad r. Dolay s yla bu davran -şııı ıı ı şm z n hay rl bir netice vermesi sab rl ve güçlü bir iradeye sahip olmam za ba l -ı ıı ıı ıığ ıd r. Sevgili Peygamberimizin de tavsiyeleri bu yöndedir. Nitekim ona gelerek; “Ey ıAllah’ n Elçisi! Benim yak nlar m var, ben onlarla ili kimi sürdürüyorum, onlar be-ııışnimle alâkay kesiyorlar! Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar! ıBen onlara yumu ak davran yorum onlar bana kaba davran yorlar!” diyerek serze-şııni te bulunan bir adama, böyle devam etti i takdirde Allah’ n onlara kar kendisine şğış ımutlaka yard m edece i müjdesini verirken, bu davran n n da kötülük yapan n ığı ı ışımidesine ate olarak inece ini söylemi tir şğş(Müslim, “Birr ve S la”, 22)ı. Yani kötülükle kar l k verdi imiz müddetçe bize yap lan her iyilik tadaca m z ate azab n artt ra-şı ığığı ışı ııcakt r. Gördü ümüz gibi, kendisine yap lan iyiliklere ra men kötülükte srar eden ığığıaç s ndan bakt m zda ac kl bir tabloyla kar la yoruz.ı ıı ı ığı ış şı ıBuraya kadar ba kalar n n yapt kötülükleri savman n en etkili yolu olarak şı ıı ığıiyilikle kar l k verme erdeminden bahsettik. Bir de kendi kendimize yapt m z şı ıı ı ığkötülükler vard r ki bunlar yok etmenin tek bir yolu vard r, o da yanl m z fark ıııı ı ı ışetti imiz anda samimi bir pi manl kt r, yani tövbedir. Tövbeden sonra örne in sada-ğşı ığka vermek suretiyle yapaca m z herhangi bir iyilik, yapt m z kötülü ün günah n ğı ıı ı ığğı ısilecektir. Zira Rabbimiz, “ İyilikler kötülükleri giderir.”(Hûd, 11/114) buyurmaktad r.ı

120KÖTÜLÜKLERDEN UZAKLAŞMAK CENNETE GİRME VESİLESİDİR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ َ ّ َ ْ ٰ وَا َ َ ا َ ٰ ةَ ا ّ ْ َ َ ِن ا َ ۪ َ ِ َ ا َ ْوٰى وَا ّ َ ْ َ ف َ َ َ مَ رَ ِّ ۪ وَ َ َ َ َّْۜ َََُْْٰۙۙ َۜا ّ ْ َ َ ا َ ٰى َ ِن ا َ ّ َ ِ َ ا َ ْوٰىّْ ْ َََِْۙ“Kim azg nl k eder ve dünya hayat n tercih ederse, üphesiz, cehennem ı ıı ışonun sı ı ğna d r. Kim de, Rabbinin huzurunda duraca ndan korkar ve ğı ığ ınefsini arzular ndan al koyarsa, üphesiz, cennet onun sıışı ı ğna d r.” (Nâzi’ât, ğı ı79/37-41)Zikretti imiz ayetlerde Rabbimiz, k yamet gününde iki insan tipinden bahsedi-ğıyor. Mutlular ve bedbahtlar. Dünyay âhirete tercih edip kendini müsta ni hisseden, ığplan ve program n sadece dünyaya göre yapan, ahiret diye bir derdi olmayan; öm-ı ırünü inkâr, isyan ve ta k nl kla geçirerek tövbe ve iman etmeden Allah’ n huzuru-şı ıına ç kanlar bedbahtlard r. Bu gibi kimseler, yarat l gayesinden uzak, sadece bu ııı ışdünyaya yönelik ya arlar. Onlar n varaca yer Kur’an’ n ifadesiyle cehennemdir. şığ ııAncak Rabbinin huzurunda hesap verece ine inan p Allah kar s nda kötü duruma ğışı ıdü mekten, O’nun huzuruna günahkâr olarak ç kmaktan korkanlar, dü ünce, ey-şışlem ve planlar nda Allah’ hesap ederek kendini bo eylerden uzak tutup ne slerini ıış şfikötülüklerden ar nd ranlar ise, bahtiyar kimselerdir ve onlar n varaca yer de yine ı ıığ ıKur’an’ n ifadesiyle cennettir.ıRabbimiz bizlere müminin hayat nda nelere önem vermesi gerekti ini bildir-ığmi , hesap günündeki ceza ve mükâfat n ölçüsünü aç klam t r. Rabbimizin r zas na şııı ışııve lütfuna nail olabilmek için dünyadaki sorumluluklar m z n bilincinde olmal y z. ı ı ıı ıOna göre bir hayat tarz ya amal y z. Henüz dünyada iken, elimizde imkân ve f rsat-ışı ıılar varken, kendi muhasebemizi yapmal y z. Yüce Allah’ n bizi daima gözetti inin ı ıığbilincinde olmal ve buna göre hayat m za çeki düzen vermeliyiz. Müminin Allah’a ıı ı* Dr. Sabri TÜRKMEN

121olan inanc ve sevgisi onu kötü bir i yapmaktan ve nefsinin a r isteklerine boyun ışşı ıe mekten al koymal d r. Mümin kimse, Allah’a ve kullar na kar sorumluluklar n ğıı ıış ıı ıbilerek ona göre ya amal d r. ayet mümin, bu hassasiyetle ya arsa, dünyada mutlu şı ıŞşoldu u gibi ahirette de Cennete girmeye hak kazan r. Ki inin, günaha dü mekten ğışşkendini koruyup iyiliklere ciddiyetle yönelebilmesi için, Allah’a inanc n n tam ol-ı ımas , O’nun emirlerine muhalefet etmekten korkmas , O’nu sevmesi ve nimetlerini ııümit etmesi gerekir. nsan bu inanç ve yakla m yla Rabbinin vaat etmi oldu u İşı ışğcennete, ebedî huzur ve mutlulu a, bitmez tükenmez nimetlere ula r.ğş ıİnsan lehinde ve aleyhinde olan hususlar iyi bilmelidir. u iki ey, insan n dü -ıŞşışman d r: Nefsî arzular ve sonu olmayan emel. Nefsî arzulara uyarak onlar n pe i s ra ı ıışıko mak, hakk görüp ona tabi olmaya engeldir. Sonu olmayan emel ise, ki iye ahiret şışhayat n unutturur. Dolay s yla ölüm, insan ga l avlar ve ki inin çal ma zaman ı ıı ııfişı şıbitti inden yapabilece i bir ey kalmaz. Ebedî hayatta mutlu olabilmemizin yolu, ğğşdünyada iken Allah Teala’y raz edecek bir hayat sürdürmemize ba l d r. Bugün ne ıığı ıisek yar n da oyuz. O halde ölmeden ne s muhasebesi yapmal y z. Allah bizi hesaba ıfiı ıçekmeden önce biz nefsimizi hesaba çekmeliyiz.Acaba bu gün ölürsek hâlimiz nice olur? Allah’ n ho nut olaca bir hayat ya -ışğ ış ıyor muyuz? Allah için ne yap yoruz? gibi sorularla kendimizi her zaman yoklamal , ııiman ve ibadetle bir hayat sürmeyi ve son nefesimizde iman üzere ölmeyi Allah’tan istemeliyiz. Zira yüce Rabbimiz Kur’an’da bizlere Müslüman olarak can vermeyi dilememizi ö ütlemektedir:ğ“Benim can m Müslüman olarak al ve beni iyilere kat.” ı ı(Yûsuf, 12/101)“Rabbimiz! Günahlar m z ba la, kötülüklerimizi ört, can m z iyilerle beraber al.”ı ı ığ ş ıı ı ı(Âl-i mrân, 3/193)İO halde biz de ya ay m zda ayn istikamette çal mal ve Rabbimize dua etme-şı ı ışıı şıliyiz: “Allah’ m bizim can m z Müslüman olarak al, bizi senin kat nda iyi olan kulla-ıı ı ıır ndan k l, onlar n i ledi i yararl i leri i lemeye bizi de muvaffak k l, onlar n ölme-ııışğışşııleri gibi ölmeyi ve onlar n derecelerine nail olmay bize nasip eyle.” Âmin!ıı

122KUL HAKKI*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ُِّهَ َ اً َ ٍةّرَذ ل َ ْ ِ َ ْ َ ْ َ َو ُهَ َ اً ْ َ ٍةّرَذل َ ْ ِ َ ْ َ ْ َ َ َّ ََْۜ َْ“Art k kim zerre a rlığı ı ığnca bir hay r i lerse, onun mükâfat n görecektir. ışı ıKim de zerre a rlğı ı ığnca bir kötülük i lerse, onun cezas n görecektir.” şı ı(Zilzâl, 99/7-8)Yüce dinimize göre yerine getirmekle yükümlü oldu umuz haklar genel olarak, ğıAllah’ n haklar ve kullar n haklar olarak iki k s mda ele alabiliriz. Allah’ n hakla-ııııı ıır n , O’nun emir ve yasaklar na sayg göstermek ve yap lmas emredilen ibadetleri ı ıııııyapmak, zekât, f t r sadakas , kurban ve kefaretler eklinde sayabiliriz. Bütün bunlar ı ıışayn zamanda kamu yarar ve düzeni ile ilgili konulardand r.ııKul hakk denince de hayat n her alan n kapsayan birbirimize kar sorumlu ol-ııı ış ıdu umuz haklar anla lmaktad r Bu hak, daha çok insanlar n canlar , bedenleri, rz ğş ıııııve namuslar , manevi ahsiyetleri, makam ve mevkileri, dinî inanç ve ya ay lar gibi ışşı şıkonulardaki ki ilik haklar yla, mallar na ve aile fertlerine ili kin haklardan olu mak-şıışştad r. Yüce Rabbimizin ki ilere ait k ld menfaatler de kul hakk na girmektedir.ışı ı ığıİnsan n her ne ekilde olursa olsun kendine ait olmayan bir eyi me ru olmayan ışşşyoldan elde etmesi, kul hakk na girmektedir. Bu tür kazançlar dinimizde haram ola-ırak tan mlanm t r. Kul hakk daha çok be erî münasebetlerde dinimizin koydu u ıı ışışğölçülere uymamak sonucu olu ur. Bunlar h rs zl k, yalan, sözünde durmamak, çe-şı ı ışitli yollarla insanlar n i lerini zora sokmak ve çe itli ekilde insanlar aldatarak elde ışşşıedilen kazançlard r. Bir de kul hakk n n s rf manevi olan vard r ki, bu da insanlar n ıı ııııımanevi ahsiyetlerine sayg s zl k etmekle ba lar. Toplumda, kul haklar n n daha çok şı ı ışı ıbilinen ekli ise maddi olan d r.şı ıKul hakk ifadesi insan haklar tabirinden daha geni ve dinî bir içeri e sahiptir. ıışğKur’an’ n geneline bakt m zda birçok ayetinde ya adaletten ya hak kavram ndan ıı ı ığıya da bunlar temin etmek üzere konulan ölçülerle kar la l r. Kullar aras ndaki ış şı ı ıı* Dr. Seyid Ali TOPAL

123adalet esaslar n tespit eden birçok ayetten sonra, ı ı“ te bu Allah’ n hudududur/ölçüsü-İşıdür, onu çi nemeyin”ğ(Maide, 5/87; mealinde ilâhî ikazlar gelir. Demek ki, kul hakk n ı ıçi nemek, Allah’ n hududunu çi nemektir. Yapt m z her ibadet bizi kul hakk n-ğığı ı ığıdan korkma ve o konuda dikkatli olma seferberli ine itmelidir. Bir kimseden haks z ğıolarak al nan bir kuru u sahibine geri vermenin, yüzlerle lira sadakadan kat kat ışdaha sevap oldu unu unutmayal m.ğıPeygamberimizin kul hakk yla ilgi olarak söylemi oldu u u uyar lar dikkate ışğ şı ıalal m:ı“Bir kimsenin di er bir kimsenin haysiyetine yahut mal na tecavüzden dolay üzerinde ğııbir hak bulunursa, alt n ve gümü ün geçmedi i hesap günü gelmeden helalle sin. Aksi tak-ışğşdirde, yapt haks zl k ölçüsünde, iyi amellerinden al n p hak sahibine verilir. yili i yoksa ı ığı ıı ıİğhak sahibinin günah ndan al n p haks zl k eden kimseye yüklenir.”ıı ıı ı(Buharî, “Mezâlim”, 10) “Kibri, h yaneti ve kul borcu olmayan mümin, Cennet’e girer.”ı(Tirmizî, “Siyer”, 21, 1572-1573)Bu uyar lar ıı ı ış ğnda kul hakk n n Allah’ n hakk ndan önce geldi ini söyleyebi-ı ııığliriz. Çünkü ahiretteki hesapla mada kullar haklar ndan vazgeçmedikçe Allah hak şıçi neyeni affetmeyece i gibi, bu hak tövbe ile de affedilmemektedir. Öyleyse, Allah’a ğğkar görevlerimizin yan s ra insanlara kar sorumluluklar m z iyi bilmeli, özellikle ş ıı ış ıı ı ıde kul hakk na kar oldukça duyarl olmal y z.ış ııı ıKul hakk konusunda Hz. Peygamber (s.a.s)’in u uyar s bizleri dü ündürme-ışı ışlidir: “Mü is kimdir biliyor musunuz? Ümmetimden mü is ki i, k yamet günü namaz, oruç, flflşızekât gibi ibadetlerle geldi i halde; ayn zamanda birisine kötü söz söylemi , birine iftirada ğışbulunmu , bir ba kas n n mal n yemi , ba ka birini dövmü veya öldürmü olarak Allah şşı ıı ışşşşhuzuruna gelen ve yapt ibadetlerin sevab bu ki ilere da t ld ktan sonra bile hak sahip-ı ı ğışğı ı ılerinin alacaklar bitmedi i için sevaplar biten ve onlar n da günahlar n üzerine alarak ığııı ıcehenneme giden ki idir.” ş(Buharî, “Edeb”, 102) buyurur. Peygamberimiz, vefat ndan birkaç gün önce, ashab na; ıı“Benim üzerimde kimin hakk varsa gelsin, hakk n benden als n ve helalle elim.”ıı ıış buyurarak kul hakk yla ilgili ısözlerinin yan nda bizzat davran yla da bizlere örnek olmu tur.ıı ı şş O hâlde, ba kalar yla bir arada ya amam z n bir gere i olarak, herkesin hakk na şışı ığısayg göstermeliyiz. Kimsenin can na, mal na, rz na ve namusuna zarar vermemeli-ıııı ıyiz. E er zarar vermi sek, hak sahipleri ile helâlle meli, zarar maddî ise onun kar -ğşşş ıl n ödemeye çal mal y z.ı ı ığı şı ı

124KUR’AN HAYAT KİTABIDIR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ٌِّ َ ْ َرَو ىً ُ َو ِروُ ّ ا ِ َ ِ ٌء َ َو ْ ُ ِّ َر ْ ِ ٌ ِ ْ َ ْ ُ ْـ َء َ ْ َ ُ س ّ ا َ ّ ا َ ََُُِٓٓ َ َٓ ۪ ِ ْ ُ ِ ْ“Ey insanlar! te size Rabbinizden bir ö üt, kalplere bir ifa ve inananlar İşğşiçin yol gösterici bir rehber ve rahmet (olan Kur’an) geldi.” (Yûnus, 10/57)Yüce Mevla, Kur’an- Kerim’in özelliklerini öyle bildirmektedir: nsanlar n dün-ışİıya ve ahiret saadetini bozacak durumlara kar bir ö üt, gönül dünyalar n ayd n-ş ığı ıılatan manevi bir k, hayatlar n sürdürürken ba vuracaklar bir rehber ve bütün ı ı şı ışıinsanl a gönderilen bir rahmet kayna d r. Bu ayetteki hitap genel olup, Kur’an’ n ığğı ııö üt, ifa, rehber ve rahmet kayna olmas n n bütün insanl a yönelik oldu u ifade ğşğ ıı ıığğedilmektedir. Böylece ilahî kitab n bütün be eriyeti kucaklayan evrensel kural ve ışilkeler sundu u anla lmaktad r.ğş ııKur’an’ n bu ayette belirtilen özelliklerinden birincisi ö üt kitab olmas d r. E -ığıı ışsiz merhamet sahibi olan yüce Allah emir ve yasaklar n ö üt eklinde veya ö üt ı ığşğmanas nda bizlere bildirmektedir. Buradan anl yoruz ki ilahî hitapta, insanlar k r-ııı ımadan, incitmeden, güzel bir üslupla kendilerine yapacaklar bir nasihat eklinde ışsunulmaktad r. Örne in; ığ“Allah size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar aras nda hükmetti iniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Do rusu Allah, bununla ığğsize ne güzel ö üt veriyor.”ğ(Nisa, 4/58) ayeti, Allah’ n insanlara yönelik istediklerini ıö üt eklinde beyan buyurmas n n güzel bir örne idir.ğ şı ığKur’an- Kerim’in bir di er özelli i de, hasta gönülleri tedavi eden manevi ifa ığğşkayna olmas d r. Onun vas tas yla mühürlenmi , kilitli, hasta kalpler; iman eden, ğ ıı ıı ıştoplumla dayan ma içerisinde olan, hidayet bulmu , kinden ar nm , tertemiz kalp-ı şşıı şler ifa bulur. Kur’an, irki, iman ile uygun olmayan davran lar , ibadet ve tövbe ile; şşı şıkin, haset ve dü manl , sevgi, karde lik ve yard mla ma duygular n tavsiye ederek şı ı ğşışı ı* Dr. Abdurrahman CANDAN

125iyiye yönlendirmektedir. Böylece zihinlerde, gönüllerde, davran larda bulunan has-ı ştal klar bu e siz yöntemle tedavi olmaktad r.ışıKutsal kitab m z ayn zamanda bütün insanl hidayete eri tiren bir rehberdir. ı ııı ı ğşBiraz önce anlatt klar m za ilave olarak, Kur’an rehber özelli i ile hidayeti sürekli ıı ığk lar, hayat boyunca insanlara yol gösteren bir k lavuz ve k kayna olur.ııı ı şğ ıKur’an, iman eden gönüllere rahmet ve bereket kazand r r. Kurumu , suya hasret ı ıştopraklar n ya murla dirilip ye ermesi nas l rahmet olarak tabir ediliyorsa, imandan ığşıyoksun kalplerin hidayet ile bulu mas da ayet-i kerimede rahmet olarak tan mlan-şıım t r. man n, takvan n ve karde lik duygusunun yerle ti i gönüller de ayn ekilde ı ışİıışş ğışye erir, bereketlenir, etraf n enlendirir.şı ışİlahî kaynak olarak Kur’an, bütün be eriyetin ihtiyac n giderecek özelliktedir. şı ıSamimi bir ekilde insanlar ba vurduklar takdirde, ihtiyaç duyduklar konularda şşııkendilerine yol gösterir. Allah Teala, bu hususta öyle buyurmaktad r: şı“Kendilerine okunan kitab sana indirmi olmam z onlara yetmiyor mu? üphesiz bun-ışıŞda inanan bir kavim için bir rahmet ve bir ö üt vard r.”ğı(Ankebût, 29/51)Peygamber Efendimiz, Kur’an’a ba vurmayan, istifade etmeyen, hayat kitab ola-şırak okumayan insanlar , ı“Ey Rabbim! Kavmim u Kur’an’ terk edilmi bir ey hâline şışşgetirdi”(Furkân, 25/30) diye yüce Mevla’ya ikâyet edecektir.şBu vesile ile Kur’an okuman n, anlaman n ve dü ünmenin önemi ortaya ç kmak-ıışıtad r. stifade amaçl , dü ünme amaçl , anlama ve uygulama amaçl Kur’an okuma ıİışııbize, ailemize, toplumumuza yararl olacakt r. Kur’an okuma halkalar n n art r lmas ııı ıı ııbizi ve nesillerimizi inanç ve amel konular nda muhafaza edecektir. Allah Resûlü, ıKur’an okumay , anlamay öyle tavsiye etmektedir: ıış“Baz insanlar, Allah’ n evlerinden bir evde toplanarak Kitâbullah’ okurlar ve onu ıııaralar nda müzakere ederlerse üzerlerine sükûnet iner. Allah’ n rahmeti onlar kaplar. ıııMelekler de etra ar n ku at r. Allah onlar kendi yan ndakiler yan nda anar.”fl ı ışıııı(Müslim, “Zikir ve Dua”, 38)Kur’an mesajlar n n bütün insanl a ö üt, ifa, rehber ve rahmet kayna olmas , ı ıığğşğ ııO’nun ilahî kaynakl , sürekli ba vurulmas gereken, tüm zamanlar n kitab oldu u-ışııığnu göstermektedir. Bundan dolay Kur’an’ n lafz n okurken mealini de okumal , ııı ııokudu umuz ayetler üzerinde, dü ünmeye, anlamaya çal mal y z. Böyle yapt m z ğşı şı ıı ı ığtakdirde Kur’an’ n aslî gayesine uygun hareket ederek kazançl ç kaca m z unut-ıı ığı ı ımamal y z.ı ı

126KUR’AN HİDAYET REHBERİDİR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّا ّ ُ َ َل ا ْ َ َ ا َ ۪ ِ ِ َ ً ُ َ َ ِ ً َ َ ِ َ ۗ َ ْ َ ِ ُ ِ ْ ُ ُ دُ ا ۪ َ َ ْ َ ْن رَ ّ ُ ْ ُ َّۚ َََُّّْ ََّ ٰ ٰ ِ َ ْ ۪ ي ِ ۪ َ ْ َ َ ءُ وَ َ ْ ُ ْ ِ ا ّ ُ َ َِٰٰۜٓ ِۜ ذٰ ِ ُ َى ا ََّ ۪ ُ ُ دُ ُ ْ وَ ُ ُ ُ ْ اِ ذِ ْ ا ّ ُُُِٰ ِ ْ َ دٍ َ“Allah, sözün en güzelini; âyetleri, (güzellikte) birbirine benzeyen ve (hükümleri, ö ütleri, k ssalar ) tekrarlanan bir kitap olarak indirmi tir. ğıışRablerinden korkanlar n derileri (vücutlar ) ondan dolay gerginle ir. Sonra ııışderileri de (vücutlar da) kalpleri de Allah’ n zikrine kar yumu ar. te bu ıış ışİşKur’an Allah’ n hidayet rehberidir. Onunla diledi ini do ru yola iletir. Allah ığğkimi sapt r rsa art k onun için hiçbir yol gösterici yoktur.” (Zümer, 39/23)ı ııRabbimiz bu ayet-i kerimede, göndermi oldu u kitab n özelliklerinden bah-şğısetmekte ve ondan istifade eden insanlar överek, ona kar sorumluluk bilincinde ış ıolmay p kar koymak için elinden gelen her eyi sarf eden insanlar n da sonlar n n ış ışıı ıhüsran oldu unu anlatmaktad r.ğıAllah, sözün en güzelini indirmi tir. Kur’an’ n en güzel söz olmas onun Allah şııkat ndan olmas n n da en önemli delilidir. Edebiyatta çok ileri olan Arap toplumuna ıı ıKur’an indi i zaman onlar, Kur’an’ n üslubu kar s nda a r p kalm lard r. nanma-ğışı ış şı ıı şıİmakta direnen kimseler bile, Kur’an’ n hiçbir be er sözüne benzemedi ini itiraf et-ışğmi ler ve hayranl klar n gizleyememi lerdir. Kur’an, toplumda öylesine etkili olmu -şıı ışştur ki, onunla tarihin seyri de i mi tir. Cahiliyye toplumu olarak an lan, yol kesen, ğ ş şıbasit gerekçelerle ba kas n n can na k yan, her türlü kötülü ü i leyebilen bir toplum; şı ııığ şRabbimizin insanlara uzatt kurtulu ipi olan Kur’an’a sar l p onu ö renince, en ı ı ğşı ığhay rl toplum hâline gelmi ve ba kalar na yol gösterici olmu tur. Evet, Rabbimizin ı ışşışgöndermi oldu u o kitap elimizdedir. Kur’an’a ayn duygularla sar l p onu anlamaya şğıı ıve ya amaya çal rsak, Rabbimizi raz edebilir, dünya ve ahirette mutlu olabiliriz.şı ı şı* Dr. Sabri TÜRKMEN

127Zikretti imiz bu ayet, Kur’an’ ve müminlerin onun kar s ndaki durumlar n ğışı ıı ıtasvir ediyor. Zira bu öyle bir kitapt r ki, ayetler birbirine benziyor, onlar aras nda ııbir çeli ki mevzubahis de ildir. Mükemmel bir uyuma sahiptir. Bu kitapta bulunan şğbaz konular yer yer tekrar edilmektedir. Ancak bunlar, hiçbir ayk r l k ve çeli ki ıı ı ışiçermezler, b kt r p usand racak türden de ildir. Yani tüm kitap boyunca ayn mak-ı ı ıığısat gözetilmekte, her bölüm bir di erini tafsil ve tefsir etmektedir. Anlam ve izahlar ğbir ahenk içinde birbirine ba l d r. Bu kitapta Müslümanlar n ihtiyaç duydu u her ğı ıığşey vard r. Baz ayetlerin tekrar edilmesi müminlerin buna olan ihtiyac ndan kay-ııınaklanmaktad r. Zira insan n yap itibariyle buna ihtiyac bulunmaktad r.ıııııRablerine kar derin bir sayg içinde olanlar, tehdit ve korku içeren ayetlerini ş ııokuduklar nda, ürperir, korkar ve endi elenirler. Rahmet ayetlerini, cennet nimet-ışleriyle ilgili ayetleri okuduklar zaman ise tenleri ve kalpleri Allah’ n zikriyle yat p ııı ı şyumu ar ve sakinle ir.şşİşte bu kitap do ruluk rehberidir. Allah, onunla do ruya yönelmek isteyip bu-ğğnun için gayret sarf edenleri onda muvaffak k lar. Kim Allah’ n yolundan gitmek is-ııter de Allah’ n hidayetine yönelirse, Allah ona hidayetini ve nimetini ula t r r. Ancak ışı ıkim de do rulardan yüz çevirip a k nl k ve sap kl k içinde kalmay ister, hidayeti ğş şı ıı ııba ka tarafta ararsa, onu kimse do ru yola iletemez.şğKur’an’dan yararlanabilmenin en önemli art muttaki, yani kendisine kar şış ıAllah’ n sevgisinin azalmas ndan korkan, hakla bat l ay ran ve salih kimselerden ol-ııı ı ımaya çal an biri olmakt r. Allah kat ndan inmi olan Kur’an, kulu Rabbine götüren ı şıışhidayet rehberidir. Nitekim ayette öyle buyrulur:ş “Bu kendisinde üphe olmayan kitapt r. Muttakiler için yol göstericidir.” şı(Bakara, 2/2)

128KUR’AN İLAHÎ BİR KİTAPTIR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ُِّ ْ ِ ْ ُ ۪ ّ ِا َ ّ ا ِا اوُ ُ ْ َ ا ۪ َ ۪ َ نُ ْ ِ ْ ّ ُ ّ ُ ُ ُ َ ا ْ َ ِ ْ ا ٌ ب َ ِ ٰ اََ َّٰۜ َّٓ ٍٍَْۙ ٌَََُِٰ۠ٓۙ َ َو ٌ ۪ َ ۪“Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakk yla haberdar olan Allah taraf ndan muhkem (eksiksiz, sa lam ıığve aç k) k l nm , sonra da Allah’tan ba kas na kulluk etmeyesiniz, diye ayr ıı ıı şşııayr aç klanm bir kitapt r. (De ki:) üphesiz ben size O’nun taraf ndan ııı şıŞıgönderilmi bir uyar c ve müjdeleyiciyim.” (Hûd, 11/1-2)şı ı Hûd suresinin ilk ayetinde Rabbimiz, Kur’an’ n hikmet sahibi ve her eyden ışhaberdar olan Allah kat ndan indirilen bir kitap olmas yan nda O’nun ayetlerinin ıııeksiksiz, apaç k oldu una dikkatlerimizi çekmektedir. Bunun anlam k saca udur; ığı ışbu ayet, Kur’an- Kerim’in herhangi bir insan taraf ndan ortaya konmu bir kitap ıışolmad n , tam tersine hikmetiyle her eyi yerli yerinde yapan ve ilmiyle her ey-ı ı ığşşden haberdar olan yüce Rabbimiz taraf ndan eksiksiz olarak bizlere indirilmi ve ışaç klanm bir kitap oldu unu bildirmektedir. Bu ayette oldu u gibi di er ayet-i ke-ıı şğğğrimelerde de Kur’an’ n Allah kelam oldu u herhangi bir tereddüde yer b rakmadan ıığıaç kça ifade edilmektedir: ı“ üphesiz bu Kur’an sana, hüküm ve hikmet sahibi, (her eyi) hakk yla bilen Allah Şşıtaraf ndan verilmektedir.”ı(Neml, 27/6)“Bu Kur’an, Rahman, Rahim taraf ndan indirilmedir.” ı(Fussilet, 41/2)Ayet-i kerimelerden de anla ld gibi yüce Kitab m z Kur’an’ n ilahî bir kitap ol-şı ı ığı ııdu u ve onun, bir air, kâhin sözü de il Allah kelam oldu u ğşğığ(Hâkka, 69/41-43) apaç k ıortadad r. ı(Konuyla ilgili olarak u ayetlere de bak labilir: Yunus, 10/37, Hâkka, 69/44-47, uarâ, şıŞ26/210- 211.) Bütün bu gerçeklere ra men Kur’an’ n indirilmeye ba land dönemde ğışı ı ğKur’an’ n bir air veya kâhin sözü olabilece i, ya da bir eytan ilham ve vesvesesi ışğşı* Medet CO KUN Ş

129olabilece i ve hatta Peygamberin uydurmas olabilece i vb. çe itli iftiralar at lm t . ğığşı ı ışAyetlerde bu iddialara cevaplar verilerek öyle buyurulmaktad r: şı“Hâlâ Kur’an’ dü ünüp anlamaya çal m yorlar m ? E er o, Allah’tan ba kas tara-ışı ışığşıf ndan (indirilmi ) olsayd , mutlaka onda birçok çeli ki (birbirini tutmayan birçok söz ve ışışifadeler) bulurlard .”ı(Nisa, 4/82)Zaten dikkat edilirse aç klamaya çal t m z ayetin devam nda da Peygamberimi-ıı ı ı ış ğıze hitaben; (De ki:) “ üphesiz ben size O’nun taraf ndan gönderilmi bir uyar c ve müjde-Şışı ıleyiciyim.”(Hûd, 11/2) buyurularak Peygamberimizin konumuna i aret edilmektedir. şSevgili Peygamberimiz, uyar c ve müjdeleyici olarak görevini önce Mekke’de sonra ı ıda Medine’de devam ettirdi. Kur’an, bu süre içerisinde peyderpey nazil oldu. Onun ölümü ile birlikte yüce kitab m z Kur’an’ n indirilmesi tamamlanm oldu.ı ııı şAç klamaya çal t m z ayet-i kerimede dikkatimizi çeken di er bir nokta da ıı ı ı ış ğğayette geçen “Allah’tan ba kas na kulluk etmeyesiniz diye ayr ayr aç klanm bir şııııı şkitap” ifadesidir. Bu ifadeye göre Kur’an’da her ey bize en ince noktas na kadar şıaç klanm ve yüce Rabbimiz bu kitab biz insanlara göndererek bizi muhatap alm -ıı şıı şt r. Onu anlayacak ve hayat na uygulayacak olan da bizleriz. Bu kitab n gönderili ııışgayesi bizzat yüce Allah taraf ndan aç klan p bildirildi i gibi tüm insanl n dünya ııığı ı ğve ahiret mutlulu una kavu mas d r. Bu konuya i aretle Rabbimiz öyle buyurmak-ğşı ışştad r: ı“Elif Lâm Râ. Bu Kur’an, Rablerinin izniyle insanlar karanl klardan ayd nl a, mutlak ııı ığgüç sahibi ve övgüye lay k, göklerdeki ve yerdeki her ey kendisine ait olan Allah’ n yoluna ışıç karman için sana indirdi imiz bir kitapt r. iddetli azaptan dolay vay kâ rlerin hâline.”ığıŞıfi( brahim, 14/1) İ“ man edip salih amel i leyenleri, karanl klardan ayd nl a ç karmak için size Allah’ n İşıı ığııapaç k âyetlerini okuyan bir peygamber gönderdi. Kim Allah’a inan r ve salih bir amel ııi lerse Allah onu, içinden rmaklar akan, içinde ebedî kalacaklar cennetlere sokar. Allah, şııgerçekten ona güzel bir r z k vermi tir.”ı ış(Talâk, 65/11)Şu halde bize dü en “Kendisinde üphe bulunmayan” şş(Bakara, 2/2) yüce Kitab -ım za s ms k sar lmak ve içinde bulunan emir ve yasaklar na riayet etmektir.ııı ııı

130KUR’AN MÜ’MİNLER İÇİN ŞİFADIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِِّّل ِ َ ا ُ ْانِ َ ُ َ َ ءٌ وَرَ ْ َ ٌ ِ ُ ْ ِ ۪ َ وَ َ ُ ا ِ ۪ َ اِ َ َ رًاَََِّّْْ۪ۙٓ ُٰ وَ ُ َ“Biz Kur’an’dan, mü’minler için ifa ve rahmet olacak eyler indiriyoruz. şşZalimlerin ise Kur’an, ancak zarar n art r r.” ( srâ, 17/82)ı ıı ıİKur’an gelmeden önce toplum küfür, irk batakl içerisinde yüzüyor, hakl şı ı ğıhaks z ayn muameleye tabi oluyordu. Toplum zulüm, nifak, haset, cimrilik vb. ıımaddi ve manevi hastal klarla bo u uyordu. Gönüller kat la m , inatç l ktan dolay ığ şış ş ıı ııhakka teslim olmak, do ruya kabullenmek mümkün olmuyordu. te bu durumda ğİşKur’an müminlerin kalplerini sap kl k, üphe, irk, ayr l k gibi hastal klardan ko-ı ışşı ıırudu. Böylece onlara, hakk bat ldan ay ran, do ru yolu gösteren bir rehber ve bir ııığrahmet oldu. O rahmetle müminler, iman, hikmet, hayr isteme ve ona ra bet etme ığimkân na kavu tular.ışYukar da belirtilen niteliklere sahip olan yüce kitap Kur’an, mensuplar n n kalp-ıı ılerindeki her türlü üphe, nifak, irk, sapk nl k, inkâr, bilgisiz lik ve dalâlet hastal k-şşı ıılar n giderir, imana, hikmete ve hayra ir at eder, cennete sokup azaptan kurtarma-ı ışya sebep olur. Kur’an’da rahmet vard r; yani Kur’an k saca din ve dünya hayat n n ııı ıdo ru, sa l k l ve güzel olmas için gerekli bilgiler içerir; hakk n vererek okuyanlara ğğı ııı ıbüyük ecirler kazand r r, Allah’ n ma retine ve ho nutlu una lay k k lar; Kur’an ı ııfiğ şğıımü minler için güçlükleri kolayl a çevirir, kusurlar giderir, günahlar siler.ığııKur’an’ n getirdi i din hak din, verdi i bilgiler do ru bilgiler, ça rd yol do ru ığğğğı ı ığğyoldur. Ahlak ve ya ay ta da do rulu a ve dürüstlü e ça rmakta ve böylece bü-şı şğğğğ ıtün yönleriyle bat l ortadan kald rmaya yöneltmektedir. Bu sebeple de Allah ayet te ı ııKur’an’ n getirdiklerini müminler için “ ifa ve rahmet” olarak nitelemi tir.ışşO Kur’an öyle bir kitapt r ki onu dinleyen mümine bir ifa ve rahmet kayna-ışğ ı olur. Öte yandan kâ rin de inkâr n , yalan n ve Allah’tan uzakla mas n art r r. fiı ıı ışı ıı ıNitekim ayette de Kur’an’ n inananlara bir hidayet ve ifa oldu u, inanmayanlar n ışğı* Dr. Ercan ESER

131kulaklar nda a rl k bulundu u için bir körlük oldu u beyan edilmektedir ığı ığğ(Fussi-let, 41/44). Benzer ekilde Kur’an’ n iman edenlerin imanlar n art rd , kalplerinde şıı ıı ı ığhastal k bulunanlar n ise küfürlerini kat kat art rarak kâ r olarak ölmelerine sebep ıııfioldu u haber verilmektedir ğ(Tevbe, 9/124-125).Konumuzu te kil eden ayet-i kerimede dünya, adeta çe itli hastal klar, bela ve şşıs k nt ile dolu bir hastaneye, Peygamberimiz (s.a.s) bir doktora, Kur’an da ifa verici ı ı ışilaç ve yeterli g daya benzetilmektedir. Kur’an’ n ifa olu u daha çok manevi alanla ıışşilgili olarak anla lm t r. Çünkü Kur’an, insanlar cehalet ve sa p kl k karanl ndan şı ı ışıı ıı ı ğç karmak için bir rehberdir. Hakk ve hakikati görmeye davet eder. Ahlaki ve sosyal ııhastal klara kar kesin bir ifa reçetesi önerir. Di er taraftan t bbî hastal klarda tedavi ış ışğııile birlikte veya t bben tedavi imkân n n kalmad du rumlarda manevi deste in etki-ıı ıı ığğsi ve önemi büyüktür. Bu ba lamda bedeni ve psikolojik hastal klar sürecinde Kur’an ğıokuman n ve dua etmenin de tedavi sürecine ifa verici tesiri yads nmamal d r.ışıı ıKur’an, eytan n telkinlerine, a k nl k ve korkuya kar da bir ifad r. Mümin şış şı ış ışıki inin kalbini Allah’a ba lar, sakinle tirir ve huzura kavu turur. Gönülleri ho nut şğşşşeder. Allah’ n r zas n kazand r r, ya ama ümidini art r r.ı ıı ıı ışı ıKur’an, nefsî arzular n, pisliklerin, cimrili in, k skançl n ve eytan n verdi i ves-ığıı ı ğşığveselerin hepsine kar bir ifad r. Topluluklar n yap lar n zedeleyen, güvenini, hu-ş ışııı ı ızurunu bozan ve sa l na zarar veren sosyal hastal klara kar da bir ifa vas tas d r.ğ ğı ıış ışı ı ıKur’an- Kerim, müminler için bir rahmet kayna d r. Zira ona inanan ve hü-ığı ıkümleriyle amel eden müminler cenneti kazan r, cehen nemin azab ndan uzakla -ıışm olurlar. Ancak Kur’an’ inkâr edip emirlerine uymayan, yasaklar ndan kaç nma-ı şıııyan kimselerin ise sadece zararlar artar.ı

132KUR’AN MÜ’MİNLERE YOL GÖSTERİCİDİR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّۙذٰ ِ ا ِ َ ب ُ رَ ْ َۛ ۪ ِۛ ُ ًى ِ ُ ّ ۪ َْ َََۚۚ ْ“Bu, kendisinde üphe olmayan kitapt r. Allah’a kar gelmekten sak nanlar şış ııiçin yol göstericidir.” (Bakara, 2/2)Yüce Allah’ n insanl a son vahyi, kutsal kitab m z Kur’an- Kerim’dir. Kur’an- ıığı ıııKerim Fâtiha suresinden ba layarak Nâs suresi ile biten ve hiçbir de i ikli e u ra-şğ şğğmadan günümüze kadar gelen tek ilahî kitapt r. Bugün dünyan n neresine gidersek ııgidelim, ayn Kur’an’ n farkl milletlere mensup haf zlar taraf ndan yine ayn ekilde ıııııışokundu unu görürüz. Bu, Allah kat ndan geldi inde üphe olmayan kitab m z n, ğığşı ı ıyine Allah’ n lütfu ile korundu unun da en belirgin i aretidir.ığşYüce Allah, insanlara yol gösterici olarak daha önce sayfalar eklinde pek çok şö üt ve bunlara ilaveten üç büyük kitap indirmi tir. Ancak insanlar bu kutsal kitap-ğşlar zaman içerisinde tahrif ederek de i ikli e u ratm lard r. Bu yüzden Rabbimiz ığ şğğı şıde insanlara son yol gösterici olarak Kur’an’ indirmi tir. te Rabbimizin, Cebrail ışİş(a.s) arac l ile sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’e vahiy etti i bu kita-ı ı ığğb n, Allah’ n kitab oldu unda da hiçbir üphemiz yoktur.ııığşNiçin Kur’an’ n bütün insanlar karanl klardan ayd nl a ç karmak için gönderi-ıııı ığılen son ilahî kitap oldu unda hiçbir üphemiz yoktur? Çünkü o öyle bir kitapt r ki, ğşıiçinde hiçbir çeli ki ve yanl l k yoktur. Zira onu u mükemmel kâinat ve bizleri ya-şı ışşıratan Allah’ m z indirmi tir. Rabbimizin yaratt klar nda bir kusur görebiliyor muyuz ı ışııki, sözlerinde bir kusur, eksiklik ve çeli ki görebilelim. Bu Kitap, Allah’ n son mu-şıcizesi olmas na ra men, Allah’a e ko anlar onu kabul etmemi ler ve “Bu Kur’an’ , ığşşşıMuhammed uydurdu” demi lerdi. Rabbimiz de birçok ayette, bu iddialara meydan şokumu tur. Bu meydan okumay dile getiren ayetlerden biri de udur: şış“Kulumuza indirdi imiz Kur’an’dan üphe ediyorsan z, siz de onun benzeri bir sure ğşımeydana getirin; e er do ru sözlü iseniz, Allah’tan ba ka, güvendiklerinizi de yard ma ğğşı* Dr. Fatih YÜCEL

133ça r n. Yapamazsan z ki yapamayacaks n z o takdirde, inkâr edenler için haz rlanan ğı ııı ııve yak t insanlarla ta olan ate ten sak n n.”ı ışşı ı(Bakara, 2/23-24)Ne Kur’an’ n indirildi i ortamda ne de daha sonra hiçbir kimse bu meydan oku-ığmaya cevap verememi tir ve veremeyecektir de. Çünkü Kur’an’ , gizli-aç k her eyi şıışbilen, sonsuz güç ve kudret sahibi Rabbimiz indirmi tir.şRabbimizin son vahyi olan bu Kitap, kendisine gönlünü açan takva sahibi mü-minler için yol göstericidir. Takva sahibi, günahlardan hemen sak n p, Allah’ n emir-ı ıılerine elinden geldi i ölçüde sayg ve samimiyetle riayet eden kimsedir. Kur’an’ n, ğııtakva vasf na ula mak isteyen müminler için ne güzel bir rehber oldu unu birkaç ışğcümle ile aç klamak yerinde olacakt r.ııKur’an her eyiyle ya am m za anlam kazand ran ve bizi yücelten bir yol göste-şşı ııricidir. çindeki ifa kayna ö ütleri gören, gönüllere ifa olan ayetlerini okuyan bir İşğ ğışkimse onun ne güzel bir rehber oldu unu rahatl kla anlayabilir. Biz, bir cana k yman n ğıııbütün canlara k ymak kadar büyük bir günah oldu unu Kur’an’dan ö renmedik mi? ığğAs l adaletin, bize dü man olan topluma dahi âdil davranmak oldu unu, yetimin hak-ışğk n gözetmeden, kom umuza iyi davranmadan, bizim d m zdakiler için fedakârl k ı ışı ı ı şıyapmadan Allah’ raz edemeyece imizi yine Kur’an’dan ö renmedik mi? Bütün in-ıığğsanlar için bir ö üt, gönüllere ifa, inananlara rehber ve rahmet olan Kur’an, bizi her ğşan en do ru olana iletmekte ve bizi karanl klardan ayd nl a ç karmaktad r. sterseniz ğıı ığııİonun takvaya ula mak isteyen bizlere rehber ve rahmet olu una bir örnek verelim:şşKutsal Kitab m zda Rabbimiz, sevdi i kullar için öyle der: ı ığış“Onlar öfkelerini yenerler, insanlar n kusurlar n affederler.” ıı ı(Âl-i mran, 3/134)İ“Allah’ n haram k ld cana haks z yere k ymazlar.”ıı ı ığıı(Furkân, 25/68)Sadece bu ayetlerle bile bugün insanl k, kan gölüne dönen dünyam z bar yur-ıı ıı şduna çevirebilir ve daha ya anabilir bir yer hâline getirebilirdi. Bize kar i lenilen şş şısuçu ba laman n, Allah kat nda ne kadar büyük bir mükâfat n n oldu unu anla-ğ ş ıııı ığyabilseydik, öfkemizi yutar ve Allah’ raz etmenin hazz n ya ard k. Atalar m z da ııı ışıı ıbo una “Öfke ile kalkan zararla oturur” dememi tir. Bugün hapishanelerdeki insan-şşlar m z n ço u, bir anl k öfke sonucu hem kendi hayatlar n hem de yüz binlerce ı ı ığıı ımasumun hayat n mahvetmi lerdir.ı ışÖyleyse an m z yüceltmek, manevi-ahlaki hastal klar m za ifa bulmak ve en şı ı ııı ışdo ru yola ermek için, Kur’an’daki takvaya ula t ran bu güzel ö ütleri tutmaya ça-ğş ığl al m. Biz de o güzellikleri ya ayal m ki, o kutlu Peygamber gibi ad m z hep gü-ı ışşıı ızellikle ve dua ile an ls n. Hepimiz için güzel bir ö üt olan bu kitab n tavsiyelerini ı ığırehber edinelim ki, hem ailemizi hem de dünyam z ya anabilir bir yer hâline geti-ı ışrebilelim. Unutmayal m ki Kur’an- Kerim, takva ehli müminler için bir rehber ve ııbize Rabbimizin de bir emanetidir. Öyleyse k yamette kendisinden sorguya çekile-ıce imiz bu kitaba kar duyarl olal m. Okuyal m, anlayal m ve ö ütlerine uyal m.ğş ııııığı

134KUR’AN NAMAZSIZ NESLİN TEHLİKESİNE DİKKAT ÇEKİYOR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّ ّ َ نْ َ َ َ فْ َ َ ِ تاَ َ ّ ا ا ُ َ ّ اَو َة ّ ا ا ُ َ ا ٌ َ ْ ِ ِ ْ َ ْ ِ َ َ َ ً َََْٰ َََْ“Onlardan sonra, namaz zayi eden, ehvet ve dünyevî tutkular n n pe ine ışı ışdü en bir nesil geldi. Onlar bu tutumlar ndan ötürü büyük bir azaba şıçarpt r lacaklard r.” (Meryem, 19/59)ı ııDinimiz, bizlere me ru ekilde evlenerek temiz bir nesil yeti tirmeyi emretmek-şşştedir. Bu yükümlülükle, k yamete kadar Müslüman neslinin devam etmesi hedef-ılenmi tir. Çocuklar m z, Allah’ n bize bah etti i en güzel birer nimeti, hediyesi ve şı ıışğemanetidir. Bunun için Allah (c.c) bizleri, bu emaneti en güzel ekilde yeti tirip şşmuhafaza etmekle yükümlü tutmu tur. Çocuklara kar olan sorumlulu umuza i a-şş ığşretle Cenâb- Hakk, ı“Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi, yak t insanlar ve ta lar olan ı ışate ten koruyun. O ate in ba nda gayet kat , çetin, Allah’ n kendilerine verdi i emirlere şşş ııığkar gelmeyen ve kendilerine emredilen eyi yapan melekler vard r”ş ışıbuyurarak, onlar n ıas l yarat l gayeleri do rultusunda dünya ve ahiretteki kurtulu lar için çal mam -ıı ışğşıı şız emretmi tir ış(Tahrîm, 66/6). Ayn konuya i aretle Hz. Peygamber (s.a.s) de, ış“Hepiniz çobans n z, hepiniz sürünüzden sorumlusunuz…” ı ı(Buharî, “Cum’a”, 11; Müslim, “ mâre”, 20) İbuyurmu lard r.şıİslam e itimcileri, çocuklar n e itimine daha evlenmeden önce, hay rl bir anne/ğığı ıbaba aday seçimi ile ba lanmas gerekti ini ifade ederler. Evlilikten sonra ise, çocuk ışığdo up büyümeye ba lad ktan itibaren anne baban n as l e itim sorumlulu u ba -ğşııığğşlamaktad r. Bu ba lamda, e itim ça na göre çocuklar m z , dünyevi bilgilerin yan ığğğ ıı ı ııs ra dinî bilgilerle de donat p manevi bir bilinç kazand rmal y z. Dinimizin inanç ıııı ıesaslar n , ak ll ve ergen ya a gelmi bir müminin dinî görev ve sorumluluklar n , ı ıı ışşı ıörne in Kur’an okumay , namaz k lmay , oruç tutmay , camiye ve cemaate gitme-ğıııı* Dr. Ahmet GEL GEN İŞ

135yi onlara ö retip, bu sorumluluklara al t rmal y z. Milli de erlerin yan s ra, Allah ğı ışı ığı ı(c.c), Peygamber (s.a.s), Kur’an, Ehl-i Beyt ve Sahabe sevgisi gibi manevi de erlerin ğsevgisini de onlara a lamal y z.ş ıı ıBütün bu de erlerin ba tac namazd r. yi davran lar ve erdemlilikler, namaz ğşııİı şsayesinde korunur. Namaz zâyi edildi i zaman ise, bu de erler de yok olmaya ğğmahkûm olur. Bu bak mdan namaz, mümin için di er amelleri de ayakta tutan en ığönemli dinî görevdir. Peygamber Efendimiz (s.a.s), k yamet gününde kulun ilk he-ısaba çekilece i sorumluluk olarak, namaza i aret etmektedir ğş(Tirmizî, “Salât”, 188; Ebû Dâvûd, “Salât”, 144-145; Nesaî, “Salât”, 9). Bu bak mdan, yedi ya ndan itibaren çocuk-ış ılar n, anne babalar taraf ndan namaza al t r lmalar tavsiye edilmi ; on ya ndan ıııı ı ışışş ıitibaren ise ergenli e haz rl k olmas için düzenli bir ekilde namaz k lmalar adeta ğı ıışııemredilmi tir ş(Ebû Dâvûd, “Salât”, 26; Tirmizî, “Salât”, 182; Ahmed b. Hanbel, II, 180, 187). Ergenlikten itibaren ise, namaz ve di er dinî hükümlerle ilgili sorumlulu un ba la-ğğşd hepimizin malumudur. ı ı ğKur’an- Kerim, ı“Ailene namaz emret ve kendin de ona devam et. Senden r z k istemi-ıı ıyoruz. Sana da biz r z k veriyoruz. Güzel sonuç Allah’a kar gelmekten sak nanlar nd r.”ı ış ııı ıayetiyle, kendimizin namaza devam etmesi yan nda, aile ehlimize de namaz em-ııretmemizi aç kça bildirmektedir ı(Tâ-hâ, 20/132). Gerek bu ayetle, gerekse yukar da ıanlamlar n verdi imiz ayet ve hadislerde de görüldü ü gibi, çocuklar m z n dün-ı ığğı ı ıyalar n mamur etme u runa ahiretlerini ihmal etmememiz gerekti i konusunda ı ığğRabbimiz bizi özellikle uyarmaktad r.ıAllah Teâlâ taraf ndan bize bah edilen, gözümüzün nuru, gelece imizin umut ışğve ayd nl olan yavrular m z , gençli imizi, namaz bilinci ve ondan beklenen er-ı ı ığı ı ığdemlilikle yeti tirip topluma haz rlarsak, hem kendimizin, hem onlar n, hem de şııtoplumun kurtulu una vesile oluruz. Bu niteliklerle yeti tirdi imiz çocuklar m zla, şşğı ıdünyada da ahirette de gözümüz ayd n olur. Onlar n i ledikleri salih amel ve yap-ıışt klar hay r dua sayesinde amel defterimiz kapanmaz. Onlar n i ledikleri hayr n ıııışısevab n n bir misli bize yaz l r. Biz öldükten sonra onlar n dünyadaki hayat bizlere ı ıı ııımüjdeli haber olarak gösterilir. Bu suretle onlarla ilgili hesab m z kolayca verip, ı ı ıonlardan dolay mükâfatland r l r z. Bunun için “a aç ya iken e ilir”, atasözünü ıı ı ı ığşğhat rda tutarak, özellikle küçük ya tan itibaren çocuklar m z slam terbiyesi ile ye-ışı ı ıİti tirmemiz gerekir. Allah korusun, haram helal tan mayan bir nesle sahip olmam z şııdurumunda ise, hem onlar n dünyas , hem bizim ve hem de toplumun dünyas ıııcehennem olmakla kalmaz, ayette haber verildi i gibi ahiretteki “cehennem çuku-ğru” da buradayken haz rlanm olur. Bizim ihmalimizden kaynaklanabilecek kötü ıı şhâllerinden dolay , k yamet günü onlar ayr ca bizden ikâyetçi olurlar ı ıış(Sâd, 38/61).

136KUR’AN OKUNDUĞU ZAMAN SAYGIYLA DİNLENMELİDİR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّوَاِذَا ُ ئَ ا ُ ْان َ ْ َ ِ ُ ا ُوَا ْ ُ ا َ ُ ْ ُ ْ َ ُ نََ َِّ َْ ٰ ُِ “Kur’an okundu u zaman ona kulak verip dinleyin ve susun ki size ğmerhamet edilsin.” (A’râf, 7/204)Kur’an- Kerim, Allah taraf ndan insanl a gönderilmi , müjdeleyici, uyar c , ııığşı ıdo ruyu yanl tan ay rt edici, yol gösterici ve ö üt verici özelli i ile insan bedenine ğı şığğve ruhuna hitab eden ilâhî bir kitap ve e iz bir mucizedir. Bu bak mdan mealini ver-şıdi imiz ayette, Kur’an- Kerim’in muhatab olan biz insanlar için her yönden onun ğııbüyük bir de er oldu u ve ona kulak verilmesi gerekti i üzerinde durulmu tur. Hz. ğğğşPeygamber, Kur’an ayetleri kendisine geldikçe bunlar ço unlukla Kâbe çevresinde ığyüksek sesle insanlara okur, inanan ve inanmayan herkes onu dinlerdi. Kur’an’ i i-ışten herkes onun manas n n ve sözlerinin mükemmel oldu unu biliyor, laf zlar n n ı ığıı ıgüzelli ini fark ediyor, anlamlar n kavr yor; benzersizlik, do ruluk ve tutarl l na ğı ıığı ı ığakl yla hükmediyordu. Bu yüzden toplumsal konumlar n kaybedeceklerinden kor-ıı ıkan Mekke’nin ileri gelenleri, nüfuzlar alt ndaki insanlar n âyetleri dinlemelerini ıııengellemek için tedbirler dü ündüler. Sonuçta inkâr edenler halka dediler ki: ş“Bu Kur’an’ dinlemeyin. Bask n ç kmak için o okunurken yaygara kopar n ıııı(Fus-silet, 41/26) yüksek sesle iirler okuyarak, sl k çal p el ç rparak, anlaml anlams z şı ııııısözler söyleyerek gürültü ç kar n ve böylece Hz. Peygamberin sesini bast rarak oku-ıııdu u âyetlerin anla lmas n önleyin” ğş ıı ı(Kur’an Yolu, 4/607). Mü rikler bu tav rlar yla şııAllah’a, O’nun kitab na ve peygamberine kar dü manl k ve sayg s zl klar n sergili-ış ışıı ı ıı ıyorlard . Konumuz olan âyette ise müslümanlar n Kur’an’ dinleyerek sayg ve ba -ıııığl l klar n göstermeleri ve sonuçta ilâhî rahmete liyakat kazanmalar gerekti i ifade ı ıı ıığbuyrulmaktad r. Buna göre Kur’an okundu u s rada müslüman ona ilgisiz kalma-ığı* dris BOZKURT İ

137mal , kulak verip dikkat kesilmeli, onu sayg yla ve ilgiyle dinlemelidir. Çünkü o, her ıışeyden önce Allah’ n sözüdür, onda konu an Allah’t r. Bu sebeple ibadet maksad yla ışııokunan Kur’an’ kas tl olarak dinlememek, Allah’ n konu mas na kulak vermemek ıı ıışıve dolay s yla bir bak ma Allah’a kar edepsizlikte bulunmak anlam na gelir. ı ıış ııAyr ca anlamlar üzerine dü ünüp kavrayabilmek ve sonuçta rahmet ve bereke-ııştinden yararlanabilmek için de onu yo un bir dikkatle dinlemek gerekmektedir. ğAyr ca ayetteki “...ona kulak verip dinleyin ve susun…” buyru u, beden kulaklar yla ığıKur’an’ dinlemeyi, onun tilâveti esnas nda konu mamay , ba ka eylerle ilgilen-ıışışşmemeyi ifade etti i gibi mecazî manada “Kur’an’ dinlemek” ayn zamanda “onun ğııbuyruklar na uyup yasaklar ndan kaç nmak” anlam na da geldi i müfessirlerce dile ıııığgetirilmektedir. Müslüman, Kur’an- Kerim’i dikkatle dinlemeli, anlamaya çal ma-ıı şl d r. Böylece Allah’a ve O’nun kelâm na tak nm oldu u bu edepli ve ahlakl tavr -ı ıııı şğıın n sevab n kazanacak, O’nun taraf ndan ödüllendirilecektir. Kur’an’ can kula yla ıı ııığ ıdinledi i gibi kalp ve akl ile de idrak suretiyle onun içeri i üzerinde dü ünmelidir. ğığşBu sayede insan kalbini ve akl n ayd nlatacak, iman na güç katacak, yanl lar n ı ıııı şı ıdüzeltecek, do rular n artt racakt r.ğı ıııBöylece bu ve buna benzer kazan mlar yla ilgili ayetin sonunda ifade buyrulan ıırahmet ve merhamete ula m olacakt r ş ş ıı(Kur’an Yolu, 2/512-513). Kur’an- Kerim okun-ıdu unda susup dinleyerek ona kulak verenlere ve vahye sayg gösterenlere Allah ğımerhamet edecektir. Zira susmak iyice dinlemeye, iyi dinlemek de onun içerdi i ğmesaj anlamaya, o da iman ve güzel amellere, iman ve ameller de ilahî rahmete ve ınimete ermeye sebebiyet verir. O halde biz Müslümanlar, Kur’an- Kerim’i Rabbimi-ızin ilahî bir mesaj oldu u telakkisiyle benli imizde derin tesirler icra edecek ekilde ığğşdinleyip onu anlamaya, hayat m za onunla ekil vermeye gayret sarf etmeliyiz. E er ı ışğKur’an- Kerim okunurken susar, sadece ona kulak verir, onu Allah ve Resûlünün ıistedi i biçimde anlar ve hayat m za tatbik etme çabas içerisinde olursak Rabbimiz ğı ııbizlere rahmet kap lar n açacak ve nimetlerini bolca ihsan edecektir.ı ı ı

138KUR’AN VE BİZ: BİRBİRİMİZE NE KADAR YAKINIZ?*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِِّٰ ا َ َ غٌ ِ ّ س وَ ِ ُ ْ رُوا ِ ۪ وَ ِ َ ْ ُ ا ا ّ َ ُ َ اِ ٌوَا ِ ٌ وَ ِ َ ّ َ او۬ ا ا َ ب َ َ ُ ُ ْ ََّْٰ ٓ َ ََََِ“Bu Kur’an; kendisiyle uyar ls nlar, Allah’ n ancak tek ilâh oldu unu ı ıığbilsinler ve ak l sahipleri dü ünüp ö üt als nlar diye insanlara bir bildiridir.” ışğı( brahim, 14/52)İBu surenin ba ile sonu aras nda gözlerden kaçmayan bir anlam bütünlü ü mev-ş ıığcuttur. Tekrar hat rlayacak olursak ilk ayet, kutsal Kitab m z n tüm insanl a hitap eden ıı ı ıığevrensel bir bildiri oldu unu ve insanlar karanl klardan kurtar p tek olan ayd nl k ğıııı ıyola ç karmay hede edi ini vurguluyordu. Üzerinde dü ünece imiz bu son ayet ise, ııflğşğKur’an’ n, tüm insanlar uyarmay , tevhit dü üncesini yerle tirmeyi ve ak l sahiplerinin ııışşıö üt almalar n amaçlayan ilahî bir fezleke (bildiri) oldu unu hat rlatmaktad r.ğı ığııKur’an’ n hem indirili sebebini hem de hede ni bir cümleyle özetleyen bu ayet, ışfikutsal Kitab m zla ba m z veya ili kimizi nas l ve hangi amaçla ekillendirece i-ı ığı ı ışışğmizi göstermesi bak m ndan büyük önem arz etmektedir. “ı ıBu (kitap) insanlara bir bildiridir” ifadesiyle anl yoruz ki, rengi, dili, milleti ve cinsiyeti ne olursa olsun bü-ıtün insanlar muhatap alm t r. Hac mevsiminde de gördü ümüz gibi dünyan n çok ıı ışğıde i ik uluslar ndan ve bölgelerinden insanlar n ortak duygu ve dü üncelerle bir ğ şıışaraya geliyor olmalar bunun apaç k bir göstergesidir.ııAllah’ n kitab n n “insanlara bir uyar ” olmas , Kur’an’da s k s k kar m za ç kan ıı ııııışı ııbir hat rlatmad r. Bundan bin dört yüz y l önce insanlar ga et uykusundan uyand -ıııflı ır p onlara hakikati gösteren Kur’an, bu gün de ayn fonksiyonunu sürdürmektedir. ııAyr ca yüce Kitab m z n bir “uyar ” olmas , ondan yüz çevirip gösterdi i hakikatlere ıı ı ııığkulak t kayanlar n hesap günü “bilmiyordum” veya “duymam t m” gibi ortaya dö-ııı ışkecekleri mazeretleri (K yamet, 75/15)ı geçersiz k lacakt r. u halde ahirette mazeret ııŞdökecek duruma dü mek istemiyorsak imdiden bu uyar ya kulak vermeliyiz. Bu-şşı* Mahmut DEM Rİ

139nun yolu da bizlere dünya ve ahiret mutlulu unun kap lar n açan kutsal Kitab m z ğı ı ıı ı ıokuyup üzerinde tefekkür etmek ve ondan ö üt almakt r. Ancak tevhid inanc n ğıı ıgerçek anlamda özümsemeden ondan ö üt almak ve ders ç karmak mümkün de-ğığildir. Allah’tan ba ka ilâh olmad n onun yeryüzünde de gökyüzünde de bütün şı ı ığevrende her türlü tasarruf yetkisini elinde bulunduran tek varl k oldu unu ifade ığeden tevhid dü üncesi, madde ve mana, zik ve ruh dünyam za tamamen hâkim şfiıolmal d r. Bu dü ünce bizlerde zorunlu olarak tek bir mabudun kulu olma ve sadece ı ışona itaat etme bilincini do uracakt r.ğı Tevhid inanc n n sa layaca bu bilinçten sonra ak l sahipleri (ulu’l-elbâb) ola-ı ığğ ıırak Allah’ n ayetleri üzerinde gerçek anlamda dü ünebilir ve onlardan ö üt alabili-ışğriz. Fakat u var ki, özünü muhafaza etmi ve her türlü ön yarg lardan ar nabilmi şşıışsaf bir ak l Kur’an ayetleri üzerinde dü ünebilir, onlardan ibret ve ö üt ç karabilir. ışğıZira ön yarg lar akl n anlama ve dü ünebilme kabiliyetini yok eder.ıışOn dört as rd r tüm insanlar uyarmaya, dü ünmeye ve ö üt almaya davet et-ı ıışğmekte olan yüce Kitab m z bu gün de bizlere seslenmektedir. As rlar geçti ama o ı ııhâlâ canl l n ve tazeli ini koruyor. Yüzy llard r batakl klar içinde yüzen nice in-ı ı ı ığğııısanlar n karanl k dünyalar n ayd nlatan, gökten inen ya mur gibi nice beldelere ııı ıığrahmet ya d ran bu yüce Kitab n mirasç s olmak bizler için büyük bir eref ve gu-ğııı ışrur kayna d r. Ancak bu gururu ta mak ayn zamanda bir sorumluluk yüklemek-ğı ış ııtedir bizlere. Nedir bu sorumluluk? Vefat ndan k sa bir süre önce ümmete “a r” bir ıığ ıemanet b rakt n buyuran sevgili Peygamberimiz (s.a.s), bu emanete s ms k sar l-ıı ı ığıı ııd m z müddetçe asla yanl yola dü meyece imizi söylerken ı ı ığı şşğ(Müslim, “Fedâilu’s Saha-be”, 37) asl nda sorumlulu umuzun ne oldu una da i aret etmi oluyordu: Allah’ n ığğşşıkitab na s ms k sar lacakt k. Ama sadece odalar m z süslesin diye k l ara hapsedip ııı ıııı ı ıı ıflduvarlara asarak de il! Yaln z ölmü bedenlere umut olsun diye kabristanlarda oku-ğışyarak da de il! Nas l m ? Tabi ki, ölü ruhlar m z diriltsin, hasta kalplerimize ifa ol-ğııı ı ışsun diye sar lacakt k ona. Hayat m z süslesin diye sahip ç kacakt k o kutlu mirasa. ııı ı ıııŞahsiyetimiz, ailemiz, neslimiz bozulmas n diye, geçici ve süslü dünya nimetlerinin ı(Kehf, 18/46) cazibesine kap l p kendimizi kaybetmeyelim diye ba r m za basacakt k ı ığı ııo emaneti. Şimdi hepimiz soral m kendimize Allah’tan geldi ine gönülden inanan insanlar ığolarak bu ezelî Kelam’ n madde ve mana dünyam zdaki yeri nedir? Her biri bizim ııiçin bir ö üt, ifa hidayet ve rahmet kayna ğşğ ı(Yûnus 10/57) olan ayetler üzerinde dü-şünüp onlardan yeterince ö üt al yor muyuz acaba? K sacas son Peygamber’in biz ğıııinananlara miras b rakt bu yüce emanete ne kadar sahip ç kabiliyoruz?ıı ığıSon olarak u ayete kulak verelim:ş“Andolsun ki Kur’an’ , ö üt olsun diye kolayla t rd k; yok mudur ö üt alan?”ığşı ığ(Kamer, 54/22)

140KUR’AN’DA NAMAZ VAKİTLERİ *ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَا ِ ا ّ ةَ َ َ ا ّ َ رِ وَزُ ً ِ َ ا ْ اِن ا َ َ َ ت ِ ُ ِ ْ َ ا ّ ِّٔـَ ت ِ ذٰ ِ ذِ ْ ٰىََّْۜ ََََََِِّْۜ َِٰ۪ ِۚ ا ِ َ َّ“(Ey Muhammed!) Gündüzün iki taraf nda ve gecenin gündüze yak n ııvakitlerinde namaz k l. Çünkü iyilikler kötülükleri giderir. Bu, ö üt alanlar ığiçin bir ö üttür.” (Hûd, 11/114)ğYüce dinimiz slam’ n be temel esas ndan biri olan namaz n farziyeti Kitap, sün-İışıınet ve icma ile sabittir. Günde be vakit namaz n vakitlere ba l bir farz ibadet oldu-şığ ığu Rabbimiz taraf ndan öyle aç klanmaktad r: ışıı“Namaz k ld n z vakit, gerek ayakta, gerek otururken ve gerek yan yatarak hep ı ı ı ı ığAllah’ an n. Güvene kavu tunuz mu namaz tam olarak k l n. Çünkü namaz, mü’minlere ıışıı ıbelirli vakitlere ba l olarak farz k l nm t r.”ğ ıı ıı ış(Nisa, 4/103)Şu halde namaz, belirli vakitlere ba l olarak farz k l nm bir ibadettir. Be vakit ğ ıı ıı şşnamaz n hangi vakitlerde ve nas l k l naca konusuna gelince; bu konuya, Kur’an- ıı ı ığ ııKerim’in bir k s m ayetlerinde ayr nt ya girilmeksizin i aret edilmi , bu i aretler de ı ıı ışşşKur’an’ tebli etmek ve aç klamakla görevli olan Peygamberimiz (s.a.s) taraf ndan ığıısözlü ve bizzat uygulamal olarak bizlere aç klanm t r. Kur’an’daki mücmel, yani ııı ışanla lmas aç klamaya ba l laf zlar aç klama yetkisi Peygamber Efendimize aittir. ş ııığ ııııBu konuya Kur’an’da öyle i aret edilmektedir: şş“... nsanlara, kendilerine indirileni aç klaman ve onlar n da (üzerinde) dü ünmeleri İıışiçin sana bu Kur’an’ indirdik.”ı(Nahl, 16/44)İşte bu ayette de belirtildi i gibi namaz vakitleri ve nas l k l naca Peygamberi-ğı ı ığ ımiz taraf ndan aç klanm t r. Namaz n nas l k l naca konusunda Peygamberimiz; ııı ışıı ı ığ ı“Benim namaz k ld m gibi namaz k l n”ı ı ığı ı buyurarak kendisi nas l namaz k l yorsa bi-ıı ızim de onun gibi namaz k lmam z gerekti ini belirtmi tir ıığş(Buhârî, “Ezan”, 18; ayr ca bk. ıMüslim, “Mesâcid”, 176-178; Tirmizî, “Salat”, 1; Nesaî, “Mevâkît”, 7, 12. I, 251, 258).* Medet CO KUN Ş

141Gerek k l n ekli, gerek vakitleri ile ilgili bu uygulama amelî tevatür olarak, ı ı ış şgünümüze kadar devam etmi tir.şAç klamaya çal t m z “Hûd suresinin 114’üncü ayetinde, ıı ı ı ış ğ“Gündüzün iki ucunda ve gecenin (gündüze) yak n saatlerinde namaz k l...”ıı buyurulmaktad r. “Bu ayete göre ıgecenin gündüze yak n saatlerinde, (ak am, yats ve sabah namaz olmak üzere) ışııen az üç namaz var. Ayr ca gündüzün iki ucunda da iki vakit var. Böylece bu ayet-i ıkerimeden namaz n be vakit oldu u anla lmaktad r.” ışğş ıı(Din leri Yüksek Kurulu’nun İş23.09.2002 tarihli karar )ıAyn ekilde Kur’an- Kerim’de be vakit namaza mücmel olarak i aret eden ayet-ışışşlerden Tâ-hâ suresinin 130’uncu ayetinde; “...Güne in do mas ndan önce de, batma-şğıs ndan önce de Rabbini övgü ile tesbih et. Gecenin baz saatlerinde ve gündüzün etraf nda ııı(iki ucunda) da tesbih et ki, r zaya ula as n.”ışı buyurulmu ; güne in do mas ndan ve şşğıbatmas ndan önce, gece saatlerinde ve gündüzün iki ucunda olmak üzere be ayr ışıvakitte Cenab- Hakk’ tesbih yani namaz k lmak emredilmi tir.ııış Bakara suresinin; “namazlara ve ayr ca orta namaza devam edin” mealindeki ı238’inci ayetinde de “namazlar” anlam ndaki “salâvat” kelimesi ço uldur. Arapçada ığço ul üçten ba lar. “ ki’’ye tesniye denir ve ‘‘iki namaz’’ sözü “salateyn’’ eklinde söy-ğşİşlenir. Demek oluyor ki, ayetteki “salâvat” sözünden en az üç namaz anla l r. Ayr ca şı ııbir de “orta namaz” var. Bu sebeple “orta namaz”, “namazlar” ifadesine dâhil olma-d gibi, her iki yan nda e it say bulunmad için, üç namaz n aras nda yer alacak ı ı ğışıı ı ğııbir namaza “orta namaz” denilmesi de mümkün de ildir. O halde, ayetteki “salâvat” ğkelimesi, en az dört namaz ifade eder. Orta namaz buna eklendi inde be vakit na-ığşmaz ortaya ç kar. Orta namaz n ikindi namaz oldu u baz hadislerde aç klanm t r.ııığııı ış Bunlardan ba ka Nisa 4/103, sra 17/78, Rûm 30/17-18, Nûr 24/36, Kâf 50/39-şİ40, Dehr ( nsan) 76/25-26 ayet-i kerimelerinde de be vakit namaza veya vakitlerine İşmücmel o1arak i aret eden ifadeler bulunmaktad r. Bu mücmel ifade ve i aretler, şışResûlullah (s.a.s),’ n söz ve uygulamalar ile aç klanm , onun aç klad ve tatbik ıııı şıı ı ğetti i ekilde bütün Müslümanlar taraf ndan amelî uygulama olarak günümüze ka-ğ şıdar devam ettirilmi tir. Asr- Saadetten beri her as rda Müslümanlar be vakit namaz şıışk lm , hiç kimse bunun aksini söylememi tir...ı ışşSonuç olarak Kur’an’da be vakit namaz n varl ve Peygamberimizin uygulama-şıı ı ğlar aç kça ortadad r. Bizler de bu gün, günde be vakit olarak Peygamber Efendimi-ı ıışzin k ld ve bize tavsiye etti i ekilde namazlar m z k lmaktay z.ı ı ığğ şı ı ı ıı

142KUR’AN-I KERİM, REHBERDİR *ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ َِّن ُ ْ ُ َو َة ّ ا ن ُ ۪ ُ َ ۪ ا َ ۪ ْ ُ ِ ً َ ْ َرَو ىً ُ ۪ َ ا ب َ ِ ا ُ ت َ ا ِ ٓ اٰ َََّ َِِِْْْٰۙۙ َ َْ۠ٓن ُ ِ ُ ْ ُ ِةَ ِ ِ ْ ُ َو َة ٰ َ اٰ ّْ“Elif Lâm Mîm. Bunlar, hikmet dolu kitab n; iyilik yapanlara bir hidayet ve ırahmet olarak indirilmi ayetleridir. Onlar namaz dosdo ru k lan, zekât şığııveren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inan rlar.” (Lokman, 31/1-4)ıAllah taraf ndan gönderilen ilâhî kitaplar n sonuncusu olan Kur’an- Kerim, son ıııpeygamber Hz. Muhammed (s.a.s)’e indirilmi tir. Peygamberimizden bize kadar da ştevatür yoluyla nakledilmi tir. Ayr ca Kur’an- Kerim, okunmas yla ibadet edilen, şıııinsanl n benzerini getirmekten âciz kald ilâhî kelâmd r.ı ı ğı ı ğıKur’an- Kerim’i okumakla huzur buluruz. Onu okumak ayn zamanda bir ıızikirdir. Okumam z kar l nda da sevap ve mükâfat kazan r z. Ayr ca Kur’an- ış ğı ı ıı ıııKerim, kendisini okuyanlara efaat edecektir. Sevgili Peygamberimiz bu durumu şşöyle beyan ediyor: “Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, k yamet gününde kendisini okuyanlara efaatçi ışolarak gelecektir.”(Müslim, “Müsâ rîn”, 252)fi Allah’ n sadece okunmas için bir kitap göndermeyece ini her akl selim kabul ıığıeder. ayet öyle olsayd , Kur’an birtak m itikâdî, amelî ve ahlakî hükümler va’zedip Şııayn zamanda bunlara eksiksiz uyulmas n emretmez, Hz. Peygamber de bunlar ıı ıısadece insanlara tebli etmekle yetinir, uygulanmas ve hayat tarz hâline getirilme-ğıısi için ömür boyunca her türlü eziyete katlanmaz, hicret etmez, cihada kat lmaz, ızahmetsiz ve külfetsiz bir hayat tercih ederdi. O halde, Kur’an- Kerim’i okumak-ııtan haz duyan bizler, yaln z onu okumakla yetinmemeli, orada beyan buyurulan ve ıbizim için hidayet ve rahmet sebebi olan Rabbimizin emirlerini anlamaya ve haya-t m za yans tmaya çal mal y z. Bu takdirde, yüce Rabbimizin raz oldu u Müslü-ı ııı şı ıığmanlardan oluruz. * Davut KAYA

143Kur’an- Kerim, her eyi bilen ve her eyi yaratan yüce Allah’ n kelam d r. Bizim ışşıı ıiçin en de erli ve en yararl bilgileri ihtiva etmektedir. Her yönüyle hikmet doludur. ğıOrada yer alan bütün hükümler bizler için huzur kayna d r. Çünkü Kur’an’da yer ğı ıalan bütün emir ve yasaklar sevgili Peygamberimize vahyeden, bir anan n evlad na ıııolan merhametinden daha çok insana merhamet eden, Allah Teala’d r. O’nun, bizim ıhayr m za olmayan eyleri bizden istemesini dü ünemeyiz.ı ışşKur’an âyetleri insanl k için bir nimet olmakla birlikte onlardan ancak “güzel i ler ışpe inde olanlar” yararlanabileceklerdir. Yukar daki ayet-i kerimelerde bu kimselerin şıözellikleri namaz özenle k lmak, zekât vermek ve âhirete kesin olarak inanmak ııışeklinde özetlenmi tir. O halde Müslüman, yarat c s na kar ibadet etmekle birlikte, şı ı ış ıberaber ya ad insanlar n maddi ihtiyaçlar n kar lama gayreti içinde de olmal d r. şı ı ğıı ış ıı ıAhirete kesin olarak inanan bir ki inin kötülük yapmas dü ünülemez. Her yapt n şışı ı ı ğAllah’ n gördü ünü idrak eden bir ki iden de ancak güzel i ler meydana gelir. ığşşBu uurda olanlar için yol gösterici olan bütün emir ve yasaklar yüce Kitab m z şı ıKur’an’da mevcuttur.O halde; Kur’an’ yaln z okumakla yetinmemeli, onda yer alan emir ve yasaklara ııuyarak hidayet ve rahmete kavu mal y z. Bu konuda Sâd suresinin 29. ayetinde şı ıifade edilen; “Bu Kur’an, ayetlerini dü ünsünler ve ak l sahipleri ö üt als nlar diye sana şığıindirdi imiz bir kitapt r”ğı aç klamas n da hiç unutmamal y z.ıı ıı ı

144KUR’AN, ALLAH KELAMIDIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ َ َ ا ْ ُ ِ َ ُ ْ ُونۙ وَ َ ُ ْ ُونۙ اِ ّ ُ َ ْل رَ ُ ل ٍ َ وَ َ ُ َ ِ َ ْل ِ َ ِ َ ۪ ً َ ٍٍَُ۪ۜۚ َ َََِِِٓ ُُ ْ ِ ُ نۙ وَ ِ َ ْل ِ َ ِ َ ۪ ً َ َ ّ ُونۜ َ ْ ِ ْ رَب ّ ا َ ۪ َ وَ ْ َ َ ّل َ ْ َ َ ْ َ َ َ ََْ ٌَََِ۪ ٍََۜ َا َ و ۪ َ َ ِ ْ ُ ِ َ ۪ ُ ّ َ ْ َ ِ ْ ُا َ ۪ َ َ َ ِ ـْ ُ ْ ِ ْ ا َ ٍ َ ْ ُ َ ِ َََْ۪ۘ َ َِ َْۙ َ ِْْۙ َوَاِ ّ ُ َ ِ َةٌ ِ ُ ّ ۪ َ وَاِ ّ َ ْ ُ ان ِ ـْ ُ ْ ُ َ ِ ۪ َ وَاِ ّ ُ َ ْ َةٌ َ ا َ ِ َ ِ َ َ ُوَا ّ ُ َ ََّْ۪ َََّ َ َ َ ّْ ََ َ ِْ ا َ ۪ َ َ ِّ ْ ِ ْ رَ ِّ ا َ َ۪ ِِْْ“Görebildiklerinize ve göremediklerinize yemin ederim ki, o (Kur’an), hiç şüphesiz çok ere i bir elçinin (Allah’tan al p tebli etti i) sözüdür. O, bir şflığğşairin sözü de ildir. Ne de az inan yorsunuz! Bir kâhinin sözü de de ildir. ğığNe de az dü ünüyorsunuz! O, âlemlerin Rabbi taraf ndan indirilmedir. E er şığ(Peygamber) bize isnat ederek baz sözler uydurmu olsayd , mutlaka onu ışıkudretimizle yakalard k. Sonra da onun ah damar n mutlaka keserdik. ışı ıHiçbiriniz de bu cezay engelleyip ondan savamazd . üphesiz Kur’an, ııŞAllah’a kar gelmekten sak nanlara bir ö üttür. üphesiz biz, içinizden ş ıığŞyalanlayanlar n oldu unu elbette biliyoruz. üphesiz Kur’an, kâfirler için ığŞmutlaka bir pi manl k sebebidir. üphesiz Kur’an, gerçek kesin bilgidir. O şıŞhâlde sen, yüce Rabbinin ad yla tespih et.” (Hâkka, 69/38-52)ıOkudu umuz ayet-i kerimelerde Allah Teâlâ, Kur’an- Kerim’in bir air veya ğışkâhin sözü olmad n yeminle ifade ettikten sonra Peygamberin kendi sözlerini ı ı ığAllah’a isnat etmesinin de mümkün olmad n bildirmi tir. Farz- muhal Hz. Pey-ı ı ığşıgamber, Kur’an- Kerim’e Allah’ n izni olmadan en ufak bir kelime bile katm olsa ııı şşah damar n n kopar laca bildirilerek Kur’an- Kerim’in üphesiz ve kat ks z Allah ı ıığ ıışı ıkelam oldu u ifade edilmi tir.ığş* Tahir TURAL

145Kur’an- Kerim, “Allah Teâlâ’n n Cebrâil aleyhisselâm vas tas yla Muhammed ııı ıaleyhisselâma yirmi üç senede Arapça olarak indirdi i, bize kadar ilk nâzil oldu u ğğşekilde yalan söylemeleri mümkün olmayan gayet üstün vas insanlar n topluca ıflııbirbirlerinden tevâtürle naklettikleri ve Musha arda yaz l olup, okunmas ile ibâdet flı ııedilen, hiçbir kimsenin bir benzerini getiremedi i ve getiremeyece i son ilâhî kitap-ğğt r.” Allah Teâlâ öyle buyurmu tur: ışş“Onlar, hâlâ Kur’an’ n Allah kelâm oldu unu ve manas n dü ünmeyecekler mi? E er ıığı ışğo, Allah’tan ba kas taraf ndan olsayd , muhakkak ki içinde birbirini tutmayan birçok söz şıııve ifadeler bulurlard .”ı(Nisâ, 4/82)Kur’an- Kerim, hem lâfz hem de manas yla bir bütün olarak Allah kelam d r. ıııı ıLafz n manadan veya manay lafz ndan ay rmak caiz olmaz. Zira O, “kelamullah”t r. ı ııııı“Kelam” denilince de hem harf ve laf zlar hem de mana onun isimlendirilmesine ve ıanlam na dâhil olur. Bu nedenle âlimler; “Kur’an, laf z ve manan n mü terek ismidir, ııışikiden biri bulunmazsa, ona Kur’an denemez” diyerek kir birli ine varm lard r. fiğı şıAyr ca lafz kald r ld nda mucizeli inin bir bölümü de yok olmu olur. Çünkü ııı ı ı ığğşKur’an, hem lâfz hem de manas itibariyle, en büyük ve ebedî bir mucizedir. Nite-ııkim Kur’an’ n lâfz ndaki üslup ve belâgata, imdiye kadar hiç kimse nazire getire-ıışmedi i gibi, bundan sonra da getiremeyecektir.ğKur’an- Kerim’in indirilmeye ba lad dönemde Arap Edebiyat n n, zirve döne-ışı ı ğı ımini ya ad tarihen bilinen bir gerçektir. Arap dilinin en büyük airleri ve edebi-şı ı ğşyatç lar o dönemde yeti mi tir. te böyle bir dönemde Kur’an- Kerim onlara öyle ı ış şİşışmeydan okumu tur: ş“E er kulumuza (Muhammed’e) indirdi imiz (Kur’an) hakk nda üphede iseniz, haydi ğğışonun benzeri bir sûre getirin ve e er do ru söyleyenler iseniz, Allah’tan ba ka ahitlerinizi ğğşş(yard mc lar n z da) ça r n ve bunu ispat edin.” ı ı ı ı ığı ı(Bakara, 2/23)“De ki, insanlar ve cinler birbirlerine yard mc olarak bu Kur’an- Kerim’in bir ben-ı ıızerini ortaya koymak için bir araya gelseler, yemîn olsun ki, yine de benzerini ortaya koyamazlar.” ( srâ, 17/88).İKur’an’ n indi i dönemdeki Arap edebiyatç lar ndan birisi, Kur’an’ n yüceli i ığı ıığkar s nda öyle söylemekten kendini alamam t r: “Vallahi, benden iyi iir bileniniz şı ışı ışşve benden üstün kaside yazan n z yoktur. Vallahi, o, bunlardan hiç birisine benze-ı ımemektedir. Vallahi onun sözlerinde bir tatl l k ve güzellik vard r. Dallar bereketli, ı ıııkökü kuvvetlidir. O, alt ndakileri ezmektedir.”ıAyr ca Kur’an- Kerim, en yüksek hakikatleri ihtiva etmekte; ilmin ve tecrübe-ıınin yüzy llarca u ra arak ortaya koydu u birçok ilmî gerçekleri 14 as r evvel haber ığ şğıvermektedir. Bu da Kur’an’ n do rudan do ruya Allah kelâm oldu unu göster-ığğığmektedir. Meselâ, güne in kendi etraf nda döndü ü, ayr ca kendine ba l birçok şığığ ı

146gezegeniyle birlikte sâbit bir noktaya do ru yol ald ğı ı ğ(Yasin, 36/38-39); piramitlerin aç l p Firavun’un mumyalar n n ortaya ç kar lmas ı ıı ıııı(Yûnus, 10/92); Ehl-i kitap olan Bizansl lar n ate perest olan ranl lara -daha önce ma lup olmu ken bir süre sonra- ı ışİığşgalip geleceklerini bildirmesi (Rûm, 30/1-5); büyük denizlerin sular n n birbirlerine ı ıkar mamas ı şı(Rahman, 55/20) gibi ilmî ve arkeolojik ke i er, son asr n ke i eridir. şflışflHâlbuki Kur’an bu ve bunun gibi birçok gerçe i, as rlar öncesinden haber vermi tir.ğışİlim ve fen ne kadar ilerlerse ilerlesin, Kur’an’a ayk r dü mez. Bilakis müspet ve ı ışiçtimaî ilimlerin ilerlemesi, Kur’an’ n tefsirini ve aç klanmas n kolayla t r r. Zaman ııı ışı ıihtiyarlad kça Kur’an gençle mekte; ihtiva etti i hakikatler daha parlak ekilde orta-ışğşya ç kmaktad r. Bütün bunlar, Kur’an mucizesinin k yamete kadar bâkî oldu unun ııığbirer delilidir.

147KUR’AN’IN CENNET VE CEHENNEM TASVİRLERİNDEKİ MESAJ*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِِّ ۪ َ ا َ َ ِن ُ ا ِ ۪ ْ َ ْ ُ َ ۛ ۪ ا ُم َ م ّ َ ا َ تَ َ َ نِاُِْْۙ َِِْْۛۚۚ ََُِّّْۙ“ üphesiz, zakkum a ac , günahkârlar n yeme idir. O, maden eriyi i Şğıığğgibidir. Kaynar suyun kaynamas gibi kar nlarda kaynar.” (Duhân, 44/43-46)ııَۚ ۪ ِ َ َ ُ قَ ْ َ ْ ِاَو سُ ْ ُ ْ ِ ن ُ َ َ ٍن ُ ُ َو ٍ ت ّ َ ۪ ۪ ا م َ َ ۪ َ ۪ ّ ُ ا نِاٍٍََْۚۙ ٍٍََ ْ َّ“Allah’a kar gelmekten sak nanlar ise güvenli bir yerdedirler. Bahçelerde ş ııve p nar ba lar ndad rlar. nce ipekten ve parlak atlastan elbiseler giyinerek ışııİkar l kl otururlar.” (Duhân, 44/51-53)şı ı ıKur’an- Kerim, k yametin kopaca n ve hesap gününün mutlaka gelece i-ıığı ığni vurgular. Onun deh etini tasvir ederek insanlar ahiret için haz rl kl olmalar şıı ı ııgerekti i konusunda uyar r. Hesap gününde insanlar n s n f s n f Allah’ n huzu-ğııı ı ı ıırunda toplanaca ve dünyada yapt klar n n hesab n verece ini haber verir. Bu ğ ııı ıı ığhesap sonucunda iman edip iyi amel sahibi olanlar n cennete gidece ini müjdeler. ığİnkârc lar n ve kötü amel sahiplerinin ise cehennem azab na çarpt r lacaklar n bil-ı ııı ıı ıdirir. Bu itibarla yüce kitab m z Kur’an- Kerim, insanlar teb îr/müjdelemek ve ı ııışinzâr/uyarmak için cennet ve cehennem tasvirlerine yer vermi tir. Cennette inanan şve iyi amel sahiplerinin hangi nimetlerle kar la aca n haber vermi tir. Kur’an, ş şığı ışcehennem tasvirlerine de yer vererek inkâr eden ve kötü amel sahibi olan kimseleri cehennemde bekleyen korkunç ak bet konusunda uyarm t r.ıı ışZikretti imiz âyet-i kerimede yüce Allah, ahiret hayat n ve hesap gününü inkâr ğı ıeden günahkârlar n cehennemde yiyece inin “zakkum a ac ” olaca n haber vermi ığğığı ışve takip eden âyette zakkum a ac n n nas l kötü bir yiyecek oldu unu tasvir etmi tir: ğı ıığş“O, maden eriyi i gibidir. Kaynar suyun kaynamas gibi kar nlarda kaynar.”ğıı Bu âyette yüce Allah, ayn zamanda, inkârc l n ve günahkârl n ne kötü bir ak beti haz rlayaca n ıı ı ığı ı ğıığı ı* Dr. Bünyamin OKUMU Ş

148beyan etmi olmaktad r. O, böylece, insanlar uyarm ; onlar , Allah’a iman etmeye şııı şıça rm ; onlara, emirlerini yerine getirip yasaklar ndan kaç nmay ve kötülüklerden ğ ıı şıııuzak durmay emretmi tir. Günahkârl k ve kötülü ün dünyada oldu u gibi ahirette ışığğde elim/ac kl bir sonunun habercisi oldu unu bildirmi tir.ı ığşKur’an- Kerim, cehennem hayat n ve orada cehennemliklere uygulanacak azab ıı ııtasvir ederek adeta günahkârl n ve kötülü ün ne çirkin bir ey oldu unu vurgu-ı ı ğğşğlam t r. Günahkârl n ve kötülü ün ne kötü sonuçlar do urdu unu, insanl k tari-ı ışı ı ğğğğıhindeki ac ve kötü tecrübeler ortaya koymu tur. Dünyada hâl böyle olunca elbette ışki ahirette de inkârc l n, zulmün, haks zl n ve Allah’ n yasak k ld her türlü ı ı ığı ı ığıı ı ığfiili i lemenin iddetli bir ac sonu olacakt r. Bu son gelmezden önce, Cenab- Hak şşıııinsanlar peygamberleri vas tas yla uyararak kendisine inanmaya ve iyi ameller i le-ıı ışmeye ça rm t r. Bize dü en bu ça r ya kulak vererek ak betimizin hay r ve cennet ğ ıı ışşğ ıııolmas n Allah’tan temenni etmektir.ı ıMeâlini zikretti imiz, Duhân sûresinin 51-53. âyetlerinde ise yüce Allah, ilahî ğça r ya kulak vererek Allah’a kar gelmekten sak nan muttakilerin âhirette, cen-ğ ış ıınette, emniyet yurdunda güven içerisinde olacaklar n müjdelemi tir. Onlar n bah-ı ışıçelerde, p nar ba lar nda, ipekten ve atlastan elbiseler giyinerek kar l kl huzur ışışı ı ıiçerisinde oturacaklar n haber vermi tir. Kur’an- Kerim daha birçok âyet-i kerime-ı ışıde cennet hayat n ve orada cennetliklerin ya ay n , giyiminden yiyece ine kadar ı ışı ı ışğtasvir ederek bu mutluluk yurdunu özendirmi tir. Bununla iman n, iyi amel sahibi şıolman n ve iyili in güzelli ini ve de erini ortaya koymu tur.ığğğşMuttakilerin ve günahkârlar n ahirette kar la aca bu durum tasviri, Kur’an’ n ış şığ ııkendine özgü ilahî üslubudur. Kur’an bu üslubuyla ona kulak verenin zihnine ima-n n ve iyili in de erini, inkâr ve kötülü ün ak betini adeta resmetmektedir. Bu tas-ığğğıvirler insan intibah/uyanma, in irah/gönül aç kl ve bilinçli olmaya sevk etmek-ışı ı ığtedir. nsan, bu tasvirleri zihninde canland rd nda iyilik ve kötülü ün ak betinin İı ı ığğıne olaca n adeta önceden görmü olmaktad r. Zaten bir kötülük ya da haks zl k ğı ışıı ıetti inde insan n ya ad iç çeki meler, benli inin derinlerinden gelen itiraz ve ra-ğışı ı ğşğhats zl klar daha dünyada ona cehennem hayat ya atmaya ba lam olmaktad r. Bu-ı ıışşı şınun z tt insan, ahlakl olmaya özen gösterip, iyilik yapt nda ise duydu u tatmin ı ııı ı ğğve huzur, insana iyili in de erini ve güzelli ini ortaya koydu u gibi daha dünyada ğğğğcennet hayat n da ya atmaya ba lam olmaktad r.ı ışşı şıSonuç olarak insan n amellerinin kendi benli indeki olumlu ve olumsuz bu tep-ığkileri, asl nda, Allah’ n varl n n delillerinden oldu u gibi cennet ve cehennemin ııı ı ığğhakikat oldu unu da göstermektedir. Kur’an- Kerim, bu durumu ayn zamanda ğııkendisinin hakikat oldu una delalet etti ini de beyan etmektedir: ğğ“Varl m z n delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaks z) ufuklarda ve kendi ne slerinde ı ı ı ığıfionlara gösterece iz ki, o Kur’an’ n gerçek oldu u onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her ğığşeye âhit olmas yetmez mi?”şı(Fussilet, 41/53)

149KUR’AN’IN HZ. PEYGAMBERE İNDİRİLİŞİ*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّ َ َد ّ ُ ْ ا ُ ِ َ ُ َو ىٰ َ ْ َ ٍةَ ِ وُذ ىٰ ُ ا ُ ۪ َ ُ َ َ ٰ ُ ٌ ْ َو ِا َ ُ نِاَٰۜ َ ُِْ ََّّّْْْۙۜۙۙۜ ٰ ْوا َ ۪هِ ْ َ ِا ٰ ْو َ ٰ ْدا ْوا ْ َ ْ َ َ ب َ ن َ َـ َ َ َ َ ََٰٓٓۚ ََِّٰۙ“(Size okudu u) Kur’an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir (Kur’an’ ) ğıona, üstün güçlere sahip, muhte em görünümlü (Cebrail) ö retti. O, en şğyüksek ufukta bulunuyorken (aslî suretine girip) do ruldu. Sonra (ona) ğyakla t derken sark p daha da yak n oldu. (Peygambere olan mesafesi) iki ş ıııyay aralı ı ğ kadar yahut daha az oldu. Böylece Allah kuluna vahy edece ini ğvahyetti.” (Necm, 53/4-10)Yüce Allah, yarat lm lar n en ere isi olan insanlara, yaratan na kar görevlerini ı ışışflış ıbildirmek ve onlara mutluluk, saadet yollar n göstermek için ilahî kitaplar gön-ı ıdermi tir. nsanlar, dünya ve ahiret hayat n , iman-ibadet esaslar n ve daha birçok şİı ıı ıkonuda bilgileri bu mukaddes kitaplardan ö renmi lerdir.ğş Vahiy, Peygamberimizin gördü ü salih rüya ile ba lam t r. Yüce Allah’ n bir in-ğşı ışısanla konu mas vahiy yoluyla olmu tur. Bu yol, Allah’ n insana dolays z hitap et-şışıımesi, perde arkas nda konu mas , bir melek arac l ile vahy etmesi, mele in insan ışıı ı ığğşekline girerek vahiy getirmesi gibi ekillerde meydana gelmi tir. Vahiy, bazen çan şşsesi eklinde gelirdi. Bu, vahiy yollar n n en zoru olmu tur. So uk bir günde bile şı ışğPeygamberimizin aln ndan terler akar, binek s rt ndaysa, bine inden inerdi.ıı ığ Peygamber Efendimizin yüzünden ve renginden insanlar vahyin geldi ini anlar-ğlard . Böyle bir belirti gördükleri anda onu vahiyle ba ba a b rak r, vahiy kesilene ışşııkadar ondan uzakla rlard . Vahiy kesilince Peygamberimiz onlara, onlar da Pey-ş ııgamberimizin yan na dönerlerdi.ıVahiy bir hâl ve bir ya ay t r. Nas ll n ve niteli ini ancak onu ya ayan pey-şı ışı ı ı ığğşgamber bilir. Çünkü o, Allah’la peygamberi aras nda bir s rd r. Ancak vahyin geli ıı ış* Ömer ÖNEN

150şekilleri ve peygamberde meydana getirdi i etkiler ashap vas tas yla bilinmektedir.ğı ıKur’an- Kerim, Peygamberimize, Allah taraf ndan Cebrail arac l ile indirilmi ııı ı ığşmukaddes kitaplar n sonuncusudur. ndirildi inden günümüze kadar, herhangi bir ıİğtahrife u ramadan korunan yegâne kitap, Kur’an’d r ve k yamete kadar da böyle ğııkalacakt r. Çünkü onun koruyucusu Allah’t r. ıı“ üphesiz o zikri (Kur’an’ ) biz indirdik. ŞıOnun koruyucusu da elbette biziz.”(Hicr, 15/9) diye buyurulmaktad r.ı Kur’an- Kerim, âyet âyet, sûre sûre, ihtiyaçlara cevap olacak ekilde 23 sene-ışde vahiy yoluyla Hz. Peygambere gönderilmi , vahiy kâtipleri taraf ndan yaz lm , şıı ışyüzlerce hâf z taraf ndan ezberlenmi , tevatür yoluyla hiçbir de i ikli e ve eksik-ıışğ şğli e u ramadan bize kadar gelmi tir. O, lâf z ve manas ile beraberce yüce Allah ğğşııtaraf ndan vahiy mele i arac l ile peygambere indirilmi , Allah’ n ezelî kelâm d r. ığı ı ığşıı ıPeygamberimiz, Kur’an âyetleri ve sûreleri geldikçe bunlar yan nda olan ashab na ıııokur, onlar da bunu ezberler ve yazarlard . Kur’an- Kerim, Peygamberimizin sa l -ıığ ığ ında çok say da Müslüman taraf ndan ezberlenmi ve vahiy kâtipleri taraf ndan da ıışıyaz ile kaydedilmi tir. Ancak ayr ayr olan sayfalar toplanm de ildi. Hz. Osman ışııı şğzaman nda Mushaf hâline getirilmi , Peygamberden günümüze kadar da tevatür yo-ışluyla nakledilmi , bir harf bile tahrif olunmadan gelmi tir. Kur’an- Kerim, namazda şşıokunan, namaz d nda milyonlarca insan taraf ndan okunup manalar üzerinde dü-ı ışıışünülen ve ezberlenen, korunan bir kitapt r.ıHz. Peygamber, vahyin ini i sona ermeden unutmaktan korkarak, hemen onlar şıtekrar ediyordu. Yüce Allah, Hz. Peygamberin vahyedili sona ermeden okumak-şta acele etmemesini bildirmi ve kuluna diledi ini indirmi ti. Peygamberimiz de şğşCebrail’den ö rendiklerini insanlara duyurmakla yükümlü k l nd . ğı ı ı“ te sana da, emrimizle bir ruh (kalpleri dirilten bir kitap) vahyettik.”İş( ûrâ, 43/52)ŞHiç de i ikli e u ramadan günümüze kadar ula abilen sadece Kur’an- Kerim’dir. ğ şğ ğşıHz. Âdem (a.s)’den itibaren gönderilen di er ilâhî kitaplar, peygamberlerine gönde-ğrildikleri aslî ekilleri ile muhafaza edilememi lerdir. Müslümanlar, bu kitaplar n da şşıAllah’ n gönderdi i ilk orijinal ekillerine inan rlar.ığşıKur’an, insanda hayranl k uyand ran e sizli e sahip ve benzeri getirilemeyen ıışğilahî bir kelamd r. Namazlarda zorunlu olarak, namaz d nda hükümlerini ö renip ıı ı şğanlamak gayesi ile sürekli olarak okunur. O, bütün zamanlar n ihtiyac n kar lamak ıı ış ıüzere ve bütün insanl a gönderilmi tir. Dünya durdukça o yeryüzünde duracak ve ığşhükmü sürecektir.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook