Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-18 02:10:56

Description: Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Search

Read the Text Version

51Bunun içindir ki dinimiz, iyili i emir ve kötülükten al koymay (emr bi’l-ma’rûf ğıınehy ani’l-münker) Müslümanlar n yapmalar gereken en önemli görevleri aras na ıııalm t r. Bir defas nda Hz. Peygamber (s.a.s), ı ışı“Zalim de olsa mazlum da olsa karde ine şyard m et!” ıbuyurunca, “Ey Allah’ n resulü! Karde im mazlum ise yard m ederim, ışızalim ise nas l yard m edeyim?” diye sorulmu , Resûlullah daıış “Onu zulmetmekten engellersin, senin ona yard m n budur” ı ıcevab n vermi tir ı ış(Buhârî, “Mezalim”, 4; “ krâh”, İ7). “Zalime yard m, onun zulmüne engel olmak” oldu una göre; bizler zalimin zul-ığmüne engel olmak suretiyle hem mazluma hem de zalime yard m etmi olaca z.ışğ ıSonuç olarak unu söyleyebiliriz: Bizleri yaratan Allah, hiç üphesiz bizim ih-şştiyaçlar m z ve dünyada nas l bir hayat ya ayarak huzur bulabilece imizi de en ı ı ıışğiyi bilendir. Dolay s yla bizim izlememiz gereken yol, yüce Rabbimizin bildirdi i ı ığhususlara riayet olmal d r. Nitekim Allah her dönemde peygamberleri ve kitaplar ı ııarac l yla insanlara yol göstermi , raz olaca dü ünce, davran , ahlak ve ya am ı ı ığşığ ışı şşbiçimini insanlara haber vermi tir. Allah’ n ö retti i bu ya am tarz n ve ahlak mo-şığğşı ıdelini uygulayanlar, hem dünyada hem de ahirette mutlu olmu lar, huzurlu ve güzel şbir ya ama kavu mu lard r.şşşıYüce rabbimizin bizlere ö retti i güzel ahlaki ilkelerden birisi olan “iyilik ve ğğtakvada yard mla ma, kötülük ve dü manl kta yard mla mama” anlay n hayatta ışşıışı ı ışoldu umuz sürece her zaman uygulamaya çal mal y z. Müslüman; Allah’ n emir-ğı şı ıılerine uyan, Kur’an ahlak n titizlikle uygulayan, dünyay güzelle tiren, imar eden, ı ıışbar ve huzuru hâkim k lmak için çal an insand r.ı ı şıı şı

52KADINLARIN PEYGAMBERİMİZE BİATI*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ ٰ ِ َ ْٔـً وَ َ ْ ْ َ وَََِ ا ّ َ ا ّ ِ ّ اِذَا َ ءَك ا ُ ْ ِ َ ت ُ ُ َ ِ ْ َ َ ان ُ ْ ْ َ ِ ّ ِٰ َ ْ ََٓٓ َ َْ ُٓ َ ُ َ ْ ۪ َ وَ َ ْ ُ َ اوْ دَ ُ ّ وَ َ ْ ۪ َ ِ ُ ْ َ نٍ َ ْ َ َ ُ َ ْ َ ا ْ ۪ ّ وَارْ ُ ِ ّ وَ َ ْ َ ۪ ََ۪ ََِ َََِ۪ َْ َ َََ ْ ُوف ٍ َ َ ِ ْ ُ ّ وَا ْ َ ْ ِ ْ ُ ّ ا ّ َ اِن ا ّ َ َ ُ رٌ رَ ۪ ٌ َ َ َ ٰ ّ َٰۜ“Ey Peygamber! Mümin kad nlar, Allah’a hiçbir eyi ortak ko mamak, ışşh rs zl k yapmamak, zina etmemek, çocuklar n öldürmemek, elleriyle ı ı ıı ıayaklar aras nda bir iftira uydurup getirmemek, hiçbir iyi i te sana kar ıışş ıgelmemek konusunda sana biat etmek üzere geldikleri zaman, biatlar n ı ıkabul et ve onlar için Allah’tan bağ ş ılama dile. üphesiz Allah, çok Şbağ ş ılayand r, çok merhamet edendir.” (Mümtehine, 60/12)ıMümtehine suresinde i lenen konulardan biri de Peygamber (s.a.s)’e gelerek biat şetmek isteyen kad nlar n durumudur.ııDilimizde; bir kimsenin egemenli ini tan ma, ba l l k, itimat bildirmek anlam-ğığı ılar na gelen biat, Arapçada bey’at olarak kullan lmaktad r. Ayetteki biat; dinin temel ıııemir ve yasaklar na riayet edece ine, Peygamberimize isyan etmeyece ine ve emrin-ığğde oldu una dair söz vermektir.ğHz. Peygamber, kendini tasdik edenlerden sadakat yemini alm t r. Ancak bu ı ışasl nda, Hz. Peygamber’in ahs na de il, onun arac l yla yüce Allah’ad r. Nitekim ışığı ı ığıKur’an- Kerim’de, ı“Sana biat edenler ancak Allah’a biat etmi olurlar.”ş(Fetih, 48/10)buyurulmaktad r.ıHudeybiye’de Müslümanlar n, Hz. Peygamber’e ba l l k göstereceklerine, ge-ığı ırekti inde birlikte sava acaklar na dair söz vermelerine slam tarihinde “Bey’atu’r-ğşıİR dvan” denilir.ı* Dr. Hamdi TEKEL İ

53Hudeybiye antla mas na göre mü riklerden kaç p gelen müminler kad n olsun şışııerkek olsun, onlara iade edilecekti. Mümtehine, 60/10.âyete göre ise, Müslümanlara s nan mümin kad nlar, onlar n nikâh nda kalamayacaklar için Mekke’ye (mü rik-ı ı ğıııışlere) iade edilmeyecektir.Hz. Peygamber Allah’ n dinini anlatmaya hayat boyunca gayret ederek Hz. ııİbrahim’in tebli etti i Hanif dininden kalan ve bir örf olarak devam ede gelen hac ğğmevsimlerinde, engellemelere ra men civardan gelenlere slam’ tebli eder, onlar ğİığıtevhide ça r rd . Böyle bir hac mevsiminde, Medine’den gelen 12 ki i Allah’ n dini-ğı ı ışıni kabul ederek, “Allah’a irk ko mamak, h rs zl k ve zina yapmamak, çocuklar n şşı ı ıı ıöldürmemek, namus iftiras nda bulunmamak, maruf eylerde Peygambere isyan et-ışmemek” üzere biat edince Peygamberimize ilk biat gerçekle mi ti.ş şErtesi y l daha kalabal k grupla Peygamberimize gelip, “Hem dar, hem rahat gü-ıınümüzde; hem ho umuza giden, hem de gitmeyen halde seni dinleyece iz ve sana şğitaat edece iz. Seni kendimize tercih edece iz. Komutanlar m za muhalefet etmeye-ğğı ıce iz. Gerekirse sava aca z. Nerede olursak olal m, hakk söyleyece iz. Allah yo-ğşğ ııığlunda kimsenin ay plamas ndan korkmayaca z” diyerek biat ettiler.ıığ ıBu biattan sonra da Peygamberimiz Allah’tan ald emir gere i kad nlar n biat-ı ı ğğıılar n kabul ederek onlara baz tavsiyelerde bulunmu tur. Yüce Allah, bu uygulama ı ıışile kad nlar n da biatlar n n al nmas n özel bir ekilde Peygamberimize bildirmi ve ııı ııı ışşerkekle kad n aras ndaki ayr m ortadan kald rm t r. Peygamberimizin vefat ndan ııı ııı ışısonra da mahiyetinde baz de i iklikler olsa da biat devam etmi tir.ığ şşKur’an’ n gönderildi i cahiliye toplumu; kad nlar n mal ve kir hürriyetinin ığııfibulunmad , kad nlara hiçbir de er verilmedi i, e ya yerine konularak al n p sa-ı ı ğığğşı ıt ld , çocuk bekleyen ailelerin k z çocu u do arsa matem ve yas tuttuklar , biraz ı ı ığığğıbüyüyünce de k z çocuklar n n diri diri zorla topra a gömüldü ü bir zaman dili-ıı ığğmidir. O döneme bakt m z zaman dünyan n di er bölgelerinde de kad nlar n du-ı ı ığığıırumunun pek iç aç c oldu unu söyleyemeyiz. Günümüzde ise kad nlar haklar n ı ığıı ıancak mücadele ederek elde ederken slam, kad nlar soka a dökmeden haklar n İıığı ıkendilerine sunmu tur.şBu biat n içeri i kadar, biat n tara ar da Kur’an’ n mesaj aç s ndan önemlidir.ığıfl ııı ı ıBiat uygulamas ile ilgili bir rivayete göre, kad nlar biat sözlerini tamamlad klar ıııızaman, Resûlullah “elinizden geldi ince ve güç yetirebildi iniz ölçüde” buyurmu ; ğğşkad nlar da “Allah ve Resulü bize kendimizden daha merhametli” diyerek onun rah-ımet peygamberi oldu unu vurgulam lard r. ğı şı(Geni bilgi için bk. Kur’an Yolu, V/249-252)ş

54KÂBE: İBADET AMACIYLA YAPILAN İLK MABET*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّاِن اوّل َ ْ ٍ وُ َ ِ ّ س ۪ ي ِ ـَ ّ َ ُ َ رَ ً وَ ُ ًى ِ َ ۪ َ ۪ ِ ا َ ت ٌ َ ِّ َ ت ٌ َ َ مُْٰۚ ََََ َِِّّ َ َ ََاِ ْ ٰ ۪ َ وَ َ ْ دَ َ ُ َ ن ا ِ ً وَ ِ ٰ ِ َ ا ّ س ِ ّ ا َ ْ ِ َ ا ْ َ عَ اِ ْ ِ َ ۪ ً وَ َ ْ َ َ َََُِۜ َََِّْۜ ََٰۚ ِن ا ّ َ َ ِ ّ َ ا َ ۪ َ ْ ٌَِّ َٰ“ üphesiz, insanlar için kurulan ilk ibadet evi elbette Mekke’de, âlemlere Şrahmet ve hidayet kayna olarak kurulan Kâbe’dir. Onda apaç k deliller, ğ ııMakam- brahim vard r. Oraya kim girerse, güven içinde olur. Yolculu una ıİığgücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ n insanlar üzerinde bir hakk d r. Kim ıı ıinkâr ederse (bu hakk tan nmazsa), üphesiz Allah bütün âlemlerden ıışmüsta nidir. (Kimseye muhtaç de ildir, her ey O’na muhtaçt r).” (Âl-i ğğşıİmran, 3/96-97)Biz Müslümanlar n k blesi olan Kâbe, âlemlere bereket ve hidayet kayna olarak ıığ ıyeryüzünde insanlar için kurulan ilk binad r. Yüce Rabbimizin emriyle Hz. bra-ıİhim ve o lu smail (a.s) taraf ndan yap lm t r ğ İıı ı ış(Bakara, 2/124-129). Kâbe-i Muazzama, Mekke’de Mescid-i Haram denilen mabedin ortas nda yakla k 13 m. yüksekli in-ış ığde, 11-12 m. eninde ta tan yap lm dört kö e bir binad r. Üzeri hac âyetlerinin şı ışşıyaz l oldu u siyah ipek bir örtü ile örtülüdür. Bu örtü her y l hac mevsiminde ı ığıyenilenmektedir.Mescid-i Haram; ortas nda Kâbe’nin bulundu u büyük bir mabettir. Bu mescide ığ“Harem-i erif” de denir. Hz. Peygamber (s.a.s) döneminde küçük bir alandan ibaret Şolan “Harem-i erif”, Hz. Ömer’in emriyle geni letilmi , etraf da duvarla çevrilmi -Şşşıştir. Mescid-i Haram, günümüze kadar ihtiyaç duyuldukça geni letilmi tir.şş* Dr. Mehmet CANBULAT

55Dört kö esi bulunan Kâbe’nin kö elerinin her birinin ayr bir ismi vard r. Bun-şşıılardan do u kö esine Rüknü Hacer-i Esved, güney kö esine Rüknü Yemânî, bat ğşşıkö esine Rüknü âmî, kuzey kö esine Rüknü Irâki (Irak kö esi) ad verilmektedir. şŞşşıDo u kö esinde Hacer-i Esved bulunmaktad r. Siyah ta anlam na gelen “Hacer-i ğşışıEsved”, Hz. brahim taraf ndan tavafa ba lanacak yere i aret olmak üzere do u kö-İışşğşesine konulmu tur. Kuzeydo u duvar nda, Hacer-i Esved kö esine yak n yerden 1, şğışı97 metre yükseklikte bulunan alt n kapl bir kap s vard r. Kap ile Hacer-i Esved ııı ıııaras nda kalan bölüme ise “Mültezem” ad verilir.ııKâbe’nin kuzeybat duvar n n kar s nda, yerden 1,25 metre yükseklikte yar m ıı ışı ııdaire eklinde bir duvar bulunmaktad r. Bu duvara “Hatim” ad verilmektedir. Kâbe şııile bu duvar aras nda kalan bo lu a da “Hicr-i Kâbe”, “Hicr-i smail” veya “Hâtîra” ış ğİdenir. Kâbe’nin “Hatim”e bakan duvar n n üst ortas nda “Mizab- Kâbe” denilen bir ı ıııoluk bulunmaktad r. Alt ndan yap lm oldu u için halk aras nda “Alt n Oluk” diye ııı ışğııisimlendirilmi tir. Mescid-i Haram’ n içerisinde Kâbe’den ba ka “Makam- brahim” şışıİve “Zemzem” kuyusu da bulunmaktad r.ıKâbe’nin ibadet hayat m zdaki önemi büyüktür. Öncelikle biz Müslümanlar n ı ıık blesi oldu u için yeryüzünün neresinde olursak olal m namazlar m z Kâbe’ye ığıı ı ıyönelerek k lar z. Mescid-i Haram’da namaz k l yorsak, bulundu umuz yerden ı ıı ığKâbe’ye yöneliriz. Ayr ca, hacc n iki rüknünden biri olan tavaf, Kâbe’nin etraf nda ıııyedi defa dönülerek yap l r. Yüce Rabbimizin, evim dedi i Kâbe ı ığ(Hac, 22/26), Kur’an- ıKerim’de bu ismi d nda, el-Beytü’l-Haram (sayg evi) ı ışı(Mâide, 5/2), el-Beytü’l-Muharrem (Haram evi) ( brâhim, 14/37; Mâide, 5/2)İ, el-Beytü’l-Atîk (eski ev) (Hac, 22/29, 33), el-Beytü’l-Mamûr (imar edilmi ev) ş(Tûr, 52/4) ve “el-Beyt” (ev) (Bakara, 2/125, 127)isimleri ile de an lmaktad r.ıı

56KÂBE: BEYTULLAH KIBLEGÂHIMIZ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَاِذْ َ َ َ ا َ ْ َ َ َ َ ً ِ ّ س وَا ْ ً وَا ّ ِ وا ِ ْ َ َ م اِ ْ ٰ ۪ َ ُ َ وَ َ ْ َ اِ اِ ْ ٰ ۪ َٓٓ ًَِِّٰۜ ََُِْۜ ْوَاِ ْ ٰ ۪ ان ّ َا َ ْ ِ َ ِ ئِ ۪ َ وَا َ ِ ۪ َ وَا ُ ّ ا ّ ُ دَُِِّّْ ََِٓ َ ْ َ“Hani, biz Kâbe’yi insanlara toplant ve güven yeri k lm t k. Siz de ııı ışMakam- brahim’den kendinize bir namaz yeri edinin. brahim ve smail’e ıİİİşöyle emretmi tik: ‘Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rükû ve secde şedenler için evimi (Kâbe’yi) tertemiz tutun.’ ” (Bakara, 2/125)Kâbe, Kur’an’da Rabbimizin evi olarak isimlendirilmi tir. Bu yüce mekân, Rab-şbimizin izniyle, maddi ve manevi bereketlerle ku at lm t r. Kâbe denince akla şı ı ışKur’an’da ismi pek çok kez zikredilen brahim (a.s) ve o lu smail (a.s) gelir.İğ İHat rlanaca üzere brahim (a.s) e i Hacer ile o lu smail’i Allah’ n emri ile ku ığ ıİşğ İışkonmaz, kervan geçmez bir yer olan Mekke’ye götürmü tü. Bu elveri siz ortam, şşyanlar nda birkaç günlük yiyece i ve suyu olan bir kimse için ya amaya elveri li ığşşde ildi. Tarih kitaplar nda geçen bilgilere göre brahim, Cebrail’e; “Bizi buraya ge-ğıİtirmeni Rabbim mi emretti” sorusuna evet cevab al nca arkas na bakmadan oradan ı ııayr lmaya koyuldu. Hacer, yavrusu ile birlikte ya am ko ullar elveri siz olan bu ışşışyere kendini b rakan e ine ayn soruyu yöneltiyordu. Bu i in Allah’ n emri oldu u-ışışığnu ö renen Hacer annemizin cevab yüce bir teslimiyetin de ifadesidir: “Mademki ğıRabbim emretti. Öyle ise, Allah, bize yeter.”Rabbinin emrine teslimiyet göstererek canlar n böyle bir ortama b rakan bra-ı ııİhim (a.s) Rabbine öyle yalvar yordu:şı“Rabbimiz! Ben çocuklar mdan baz s n , senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yan nda ekin ıı ı ııbitmez bir vadiye yerle tirdim. Rabbimiz! Namaz dosdo ru k lmalar için (böyle yapt m). şığııı* Dr. Fatih YÜCEL

57Sen de insanlardan bir k sm n n gönüllerini onlara meylettir, onlar ürünlerden r z kland r, ı ı ııı ııumulur ki ükrederler.” ş( brahim, 14/37)İİbrahim’in, Hacer’in ve smail’in Allah’a olan güvenini hiç Rableri bo a ç kar r İşıım yd ? O, ı ı“Kim Allah’a güvenirse, Allah ona yeter”(Talak, 65/3) buyurmuyor muydu? Nitekim öyle de oldu. Rabbimiz bu beldeyi rahmetinin simgesi olarak zemzem suyu ile hem bereketli hem de güvenli bir yer yapt . nsanlar n gönlünü oraya ak tt . Dün ıİıı ıoldu u gibi, bu gün de tüm müminlerin gönlü oradad r.ğıBu emin beldede Harem’in s n rlar da Cebrail (a.s)’in rehberli inde belirlenmi -ı ıığştir. Art k s ra Kâbe’nin temellerinin yükseltilmesine gelmi ti. Rabbimiz bu yüce iki ıışPeygamber’e bir ev yapmalar n emretmi ti. O ev ki, Rahman n evi “Beytullah” idi. ı ışıRabbimiz ayetinde bu durumu öyle anlat r: şı“Hani brahim, smail ile birlikte evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor, ‘Ey Rabbimiz! İİBizden kabul buyur! üphesiz sen hakk yla i itensin, hakk yla bilensin’ diyorlard .”Şışıı(Bakara, 2/127)Rabbimizin emri ile Kâbe’nin in aat tamamland . Böylece şıı“ nsanlar için kuru-İlan ilk ibadet evi, elbette Mekke’de, âlemlere rahmet ve hidayet kayna olarak kurulan ğ ıKâbe’dir.”(Âl-i mrân, 3/96)İ ayet-i kerimesinde bildirilen yüce mabet tamamlanm ı şoldu.Bu yüce beldeyi ziyaret etmek, oran n manevi havas ndan istifade etmek gücü ııyetenlere bir borç k l nm t r:ı ıı ış “Yolculu una gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ n insanlar üzerinde bir hakk d r. Kim ğıı ıinkâr ederse (bu hakk tan nmazsa), üphesiz Allah bütün âlemlerden müsta nidir. (Kim-ıışğseye muhtaç de ildir, her ey O’na muhtaçt r.)” ğşı(Âl-i mrân, 3/97)İGönlümüzün her an birlikte att günde be defa kendisine yöneldi imiz, ı ı ğşğk blegâh m z Kâbe, Rabbimizin evi olarak her an misa rlerine bereketler ihsan et-ıı ıfimektedir. Kâbe’ye, hacca ve hacdaki ibadetlere sayg dinimizin bir gere idir. Orada ığmakam brahim vard r. Atam z brahim’in temiz tuttu u gibi, Beytullah’ n hepimiz ıİııİğıtaraf ndan temiz tutulmas yüce bir görevdir. Ayr ca bu yüce beyti ziyarete giden ıııbir mümine yak mayan, tart ma, münaka a ve günah i leme gibi davran lardan ı şı şşşı şuzakla lmas yine Rabbimizin bir emridir. Çünkü oras bir ar nma merkezidir. Rab-ş ııııbimizin ifadesiyle “Belli (maddî-manevi) faydalara ahit olma” ş(Hac, 22/28) yeridir.

58KADİR GECESİ: BİN AYA BEDELZAMAN DİLİMİ *ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ُِّلَ َ َ ْ َ ِ ا ْ ِ ٌ ْ َ ِرْ َ ا ُ ْ ِرْ َ ا ُ ْ َ ٰرْدا َ َو ِرْ َ ا ِ ْ ۪ ُه َ َ ْ ا ّ ِاّ ٍْۜ َْ َ َْۜ َ َََ ْٓۚ َ َْ َ ٓ َِ ْ َ ا َ ّ َ َ ِ ۠ ٌم َ َ ٍْۛ َ ِْٰۛۙ ْ ا ُ ْ ِ ْ ِّ َر ِنْذِ ِ َ ۪ ُحوُ اَو ُ َ ِئ َ اَ ِّۚ ِّٰٓ ْ“ üphesiz, biz onu (Kur’an’ ) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin Şıne oldu unu sen ne bileceksin! Kadir gecesi bin aydan daha hay rl d r. ğı ı ıMelekler ve Ruh (Cebrail) o gecede, Rablerinin izniyle her türlü i için iner şde iner. O gece, tan yerinin a armas na kadar bir esenliktir.” (Kadr, 97/1-5)ğıRamazan ay n n son günlerinde, pek çok hay r ve bereketi bünyesinde bar nd -ı ııı ıran, manevî haz ve vecdin doru a ula t , bin aydan daha hay rl bir geceyle her y l ğş ğı ıı ııbulu uyoruz. Bir taraftan rahmet ve bereketi bol bir ay geride b rakman n hüznünü şıııya arken, di er taraftan anlam na uygun idrak edildi i takdirde insan n ancak bir şğığıömür boyu elde edebilece i sevab kazanabilece i Kadir gecesine ula man n sevin-ğığşıcini ya yoruz.ş ıBilindi i gibi zamanlar ve mekânlar; kendilerinde meydana gelen önemli olay-ğlarla de er kazan rlar. Araplar buna “ erefü’l-mekân bi’l-mekîn” ad n verirler. Yani ğışı ımekân ere ni içindekinden al r anlam na gelmektedir. Örne in Yesrib kentini nur-şfiıığlu Medine hâline getiren olay, Hz. Peygamberimizin bu ehre te rif etmesi ve burada şşmedfun bulunmas ndan de il midir? Aynen bunun gibi Kadir gecesi de kadrini, ığk ymetini, de erini kitab m z Kur’an’ n o gece nazil olmaya ba lamas ndan almak-ığı ıışıtad r. Öyleyse bir Müslüman olarak bu gece kitab m z Kur’an’a kar görevlerimizin ıı ış ıneler oldu una bir kez daha bak p ona göre hareket etmeliyiz. üphesiz ölülerimize ğıŞfaydas dokunmakla birlikte esasen içindeki emir ve yasaklarla, güzel ahlak kaidele-ıriyle as l biz dirilere bir nasihat ve hakikat kitab olan Kur’an’ yeniden ke fetmenin ııışheyecan n yakalamal y z.ı ıı ı* Doç. Dr. Ömer YILMAZ

59Kur’an- Kerim’in nüzulü, biz Müslümanlar hatta tüm insanl k âlemi için dünya ııtarihinin en önemli hadisesidir. Bir Müslüman olarak, Allah taraf ndan Cebrail (a.s) ıvas tas yla Hz. Peygamber’e, dolay s yla da bizlere gönderilmi kitab n mesaj n anla-ı ıı ışıı ımak öncelikli görevlerimiz aras nda yer almal d r. Bu itibarla, Kadir Gecesi; Kur’an’ ıı ııö renme ve Resûlullah’ tan ma, bize öngördü ü fazilet ilkeleri do rultusunda ya a-ğıığğşma ve her türlü kötülü ü terk etme vesilesi kabul edilmelidir. Çünkü Kur’an’ n ge-ğıtirdi i ilke ve prensiplerin özünde ayd nl k, ho görü, dostluk ve karde lik vard r. O, ğı ışşıinsanlar aras nda sevgi, uzla ma, yard mla ma, karde lik ve istikrar sa layacak; fert ışışşığve toplum plan nda pek çok ahlakî ve sosyal problemin hak ve adalet çerçevesinde ıçözülmesine k tutacak ve insanlara geli me yollar n göstererek onlar gelece e ı ı şşı ıığhaz rlayacak ilâhî ölçüleri içeren bir kitapt r. ııNitekim bu durum, “Biz Kur’an’dan, müminler için ifa ve rahmet olacak eyler şşindiriyoruz...”( srâ, 17/82) İayetiyle dile getirilmektedir. Bin aydan daha hay rl bu ge-ı ıceyi tam anlam yla ihya etmek demek, dünya ve ahiret mutlulu unu içeren kitab ığıokumam z, ö renmemiz, çocuklar m za ö retmemiz, anlamam z, emir ve yasakla-ığı ığır na uymam z, k saca onu ya amam zla mümkün olacakt r. Kur’an’ sadece ölülere ııışıııve baz gün ve gecelerde okunmak için gönderilmi bir kitap olarak görmemeliyiz.ışO halde bu gecenin bir “Kur’an gecesi” oldu unu bilerek de erlendirelim. Ayr ca ğğıbu gece af ve ma ret gecesidir. Bu gece muhasebe gecesidir. Kadir gecesi vesilesiyle ğ fikendimizi bir hesaba çekelim. Evlad m zdan bize itaat etmesini bekliyoruz ama ken-ı ıdimiz bizi yaratan, ya atan, r z k ve sa l k veren yüce Allah’a ne kadar itaat edebili-şı ığ ıyoruz. Bu gece, tövbe ve yeniden do u gecesidir. Kullu umuzun yeniden fark na ğ şğıvararak, O’na boyun e me, emir ve yasaklar na riayet edebilmedeki hassasiyetimizi ğıgözden geçirelim. Bu gece tan yeri a ar ncaya kadar Allah’ n mahlûkata merhamet ğııgözüyle bakt , her el açan n duas n n kabul edilece i gecedir. Senede ancak bir ı ı ğıı ığdefa gelecek bu zaman dilimini ga etle geçirmeyelim. Bizim gibi günah çok kullar flıiçin bulunmaz olan bu f rsat iyi de erlendirip, Allah’a daha iyi bir kul, Peygambe-ıığrine daha iyi bir ümmet olman n yollar n arayal m.ıı ıı

60KÂFİRLERİN EBEDÎ CEHENNEMLİK OLUŞU*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّۚاِن ا ّ َ َ َ ا َ ِ َ وَا َ ّ ُ ْ َ ۪ ًا َ ِ ۪ َ ۪ َ ا َ ًا َ ِ ُون وَ ِ ّ وَ َ ًاَ۪ ً ََۚٓ ََۙ َ َّْ۪ ٰ ََ“ üphesiz Allah, kâfirlere lanet etmi ve onlara alevli bir ate haz rlam t r. Şşşıı ışOnlar, orada ebedî olarak kalacaklard r. Hiçbir dost, hiçbir yard mc ıııbulamayacaklard r.” (Ahzâb, 33/64-65)ıBütün dinlerde, iman ve ibadet esaslar n n yan nda, “kurtulu ” konusu da i len-ı ıışşmektedir. Her din, mensuplar n kurtulu a eri tirece ini iddia ederek, onlar kendi-ı ışşğısine ba lamaya çal maktad r. Ama slam’dan ba ka hiçbir din insanlar kurtulu a ğı şıİşışeri tiremeyecektir. Çünkü kurtulu denilince akl m za gelen ey; hem bu dünyada, şşı ışhem de bu dünyadan sonraki hayat m zda, “huzurlu ve mutlu” olmakt r. Bu mutlu-ı ıılu u sa layabilecek tek din, bizim dinimiz slam dinidir.ğğİİslam dinini ve onun getirdi i güzellikleri inkâr eden insanlar ne yaz k ki her ğıas rda bulunmu tur. Daha slam’ n tebli edildi i y llarda, özellikle Mekke ve çev-ışİığğıresinde çok yayg n olan puta tapanlar bile kendi dinlerini kurtar c zannediyorlar, ıı ıputlar n onlar kurtaraca na inan yorlard . Daha sonraki as rlarda da dini inkâr ıığ ııııedenler olmu tur, bugün de vard r, belki gelecek as rlarda da olacakt r. Bu inkârc lar şııııda kurtulu u ba ka yerlerde aramaktad rlar. Ama ne yaz k ki onlar, slam’ n gü-şşııİızelliklerini inkâr ederek kaybettikleri eyi, hiçbir yerde bulamayacaklard r. Çünkü şıyukar da metnini ve mealini verdi imiz ayete göre; Allah inkâr edenlere lanet etmi ığşve onlar için; ad na cehennem dedi imiz, alevli bir ate haz rlam t r. Böylesi alevli ığşıı ışbir ate le cezaland r l rken mutlu ve huzurlu olmak yani kurtulu a ermek, elbette şı ı ışmümkün olmayacakt r. Üstelik inkâr edenler ceza çekecekleri cehennemde geçici ıolarak kalmayacaklar, süresiz, ebedî olarak kalacaklard r ı(Bakara, 2/39, 81; Nisâ, 4/140; Enfâl, 8/36; Ra’d, 13/5; Zuhruf, 43/74). Ayr ca ne medet umduklar putlar , ne de yanl ıııı şinançlar , onlara fayda sa layacakt r. Çünkü inkâr edenlerin öbür dünyada hiçbir ığıdostu, hiçbir yard mc s bulunmayacakt r.ıı ııİnkâr edenler bu dünyada ne kadar zengin ve varl kl olurlarsa olsunlar, ne kadar ı ıfazla çocuklar ve kalabal k aileleri bulunursa bulunsun, mallar ve evlatlar , onlara; ıııı* Mustafa KILIÇ

61Allah’ n azab na kar bir yarar sa lamayacak ve onlar ebedî kalacaklar cehennem-ıış ığııden kurtaramayacakt r ı(Âl-i mrân, 3/116; Mücâdele, 58/17)İ.Ebedî cehennemlik olan kâ rlerin cehennemden kaç p kurtulmalar mümkün fiııde ildir. Çünkü her ne zaman cehennemden ç kmak isteseler, oraya geri döndürü-ğılecekler ve onlara “Yang n azab n tad n” denilecektir ıı ıı(Hac, 22/22).Kâ rler bu dünyadaki inkârc l klar n , öbür dünyada inkâr etmeye çal acaklar fiı ıı ıı şama bunu ba aramayacaklard r. Çünkü kulaklar , gözleri ve derileri, yapm olduk-şııı şlar eyler hakk nda, kendileri aleyhine ahitlik edecektir ışış(Fussilet, 41/20).Allah, kullar ndan hiçbirine zulmetmez. Bütün kullar n bu dünyada say s z ni-ıı ıı ımetlerle donatt gibi öbür dünyada da daha mükemmelleriyle nimetlendirmek ı ı ğister. man edip salih ameller i leyenlerin istediklerini verdi i gibi, lütfundan onlara İşğfazlas n da verir ı ı( ûrâ, 42/26)Ş. Ama kâ rler için; hak ettikleri çetin azab da vard r fiıı( ûrâ, 42/26; Mücâdele, 58/4-5)Ş.Kâ rler için haz rlanm olan ate ten sak nmam z, bizlere de emredilmi tir fiıı şşıış(Âl-i İmrân, 3/131). Öyleyse davran lar m za dikkat edece iz ve bizi onlar n yan na götü-ı şı ığıırecek durumlara dü meyece iz.şğYüce dinimiz slam’a s ms k sar larak, onun getirdi i esaslar ya ayarak dünyada İıı ıığışve ahirette mutlu olmaya gayret etmeliyiz. Kim böyle yapmaz ve yüce slam dinin-İden döner ve kâ r olarak ölürse, bütün yapt klar bo a gider ve cehennemlik olur. fiıışÜstelik orada ebedî olarak kal r ı(Bakara, 2/217). Biz bu kötü duruma dü enlerden şolmamaya gayret edece iz. Her zaman Allah’ kendimize dost edinece iz. Çünkü Al-ğığlah, iman edenlerin dostudur. Onlar karanl klardan ayd nl a ç kar r ııı ığıı(Bakara, 2/257). İnanan insanlar; bu dünyada, dinimizin getirdi i güzellikleri ya ayarak, dünya ha-ğşyat n adeta cennet hayat gibi ya arlar. Bunun sonucunda, Allah’ n emirlerine uy-ı ıışımu olurlar ve ahirette de cenneti kazan rlar. Rabbimizin bu konudaki u ayeti; hem şışyolumuzu ayd nlatmakta hem de yüre imize su serpmektedir: ığ“ man edip salih ameller i leyenlere, kendileri için; içinden rmaklar akan cennetler İşıoldu unu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her r z k verili inde, ‘Bu (t pk ) ğı ışı ıdaha önce (dünyada iken) bize verilen r z k!’ diyecekler. Hâlbuki bu r z k onlara (dünya-ı ıı ıdakine) benzer olarak verilmi tir. Onlar için orada tertemiz e ler de vard r. Onlar orada şşıebedî kalacaklard r.”ı(Bakara, 2/25)Rabbimiz hepimizi, bir an bile olsa cehenneme at lmaktan korusun ve ebedî ıcennetlik kullar ndan eylesin!ı

62KÂİNAT BOŞ YERE YARATILMADI*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَ َ َ ْ َ ا ّ َ ءَ وَا رْض َ وَ َ َ ْ َ ُ َ ِ ۪ َ ْ ارَدْ َ ان َ ّ ِ ْ ًا ّ َ َ هُ ِ ْ ُ ّ ۗ ِ ْانَ ََ َ ْٓ َ ْ َ َ ََ ََْ ََ َُٓ ّ َ ِ ۪ َ َ“Biz yeri, gö ü ve aras ndakileri oyun, olsun diye yaratmad k. E er bir ğıığe lence edinmek isteseydik, onu kendi kat m zdan edinirdik. Yapacak ğı ıolsayd k böyle yapard k.” (Enbiya, 21/16-17 )ııYüce Rabbimiz, bu ayetlerde muhte em bir düzen, plan, program ve sisteme şsahip olan bu evrenin oyun olarak yani amaçs z ve anlams z yarat lmad gerçe ine ıııı ı ğğdikkatimizi çekmektedir.İnsan n var olu undan kâinata/evrene kadar tüm mevcudat n yarat lmas ba l ışııış ıba na bir mucizedir. Bu mucizenin sebepsiz, hikmetsiz, bo una meydana getiril-ş ışdi ini dü ünmek, ancak abesle i tigal anlam na gelebilir. Kâinattaki bu ihti am ve ğşşışıhikmetli yarat l görememek, inkâr karanl na gömülmü ve gönül gözü/basiret-ı ı ışı ı ğşten mahrum olman n bir sonucudur. Nitekim onlar n bu ac nas durumu ayet-i ııııkerimede;“Biz gö ü, yeri ve ikisi aras ndakileri bo yere yaratmad k. Bu (yarat lanlar n bo yere ğışııışyarat ld iddias ) inkâr edenlerin zann d r. Cehennem ate inden dolay vay inkâr edenle-ı ı ığıı ışırin hâline!”(Sâd, 38/27) eklinde ifade edilmektedir.şMümin, ayn zamanda kâinat n yarat l , tabiatta meydana gelen olaylarla, bun-ııı ı ışlar n sebepleri ve sonuçlar üzerinde dü ünen, tefekkür eden insand r. Kur’an, ak l ıışııve basiret sahibi olanlara seslenerek, ayetler üzerinde derinli ine dü ünmelerini ve ğşibret almalar n istemektedir. Biz, Rabbimizin bize lütfetti i ak l ve yetenekleri kul-ı ığılanarak üretti imiz bir ürünü, yapt m z bir eseri be enir ve ba kalar n n da be eni ğı ı ığğşı ığve takdirine sunar, sergileriz. Olumlu tepkiler ald m zda mutlu ve memnun olu-ı ı ığruz. Yapt m z bir i in ele tirilmesi, üretti imiz bir eserde kusur bulunmas , pek ı ı ığşşğıde ho umuza gitmez. Yüce Mevla’m z n ilim, kudret, irade, tekvin gibi s fatlar n n şı ııı ı* Dr. Faruk GÖRGÜLÜ

63tecellisini yans tan bu kâinatta, gö ü, yeri ve içindeki varl klar nda bir kusur ve ek-ığıısik bulmak, ya da bunlar n öylesine, gayesiz vücut bulduklar n söylemek haddini ıı ıbilmezlik de ildir de nedir?ğKendimize ve çevremize, al kanl k gözlü ünü ç kar p da hikmet nazar yla bak-ı şığıııt m z zaman, onlar mükemmel bir planda yer alan ve her biri bir amaca yönelmi ı ı ığışvarl klar olarak görmemiz mümkündür. Örne in; güne in do u u, bat , tonlarca ığşğ şı ışsuyu bar nd ran denizlerin durmaks z n dalgalan , ku lar n uçu u, ay ve y ld zla-ı ıı ıı ı şşışı ır n gecenin süsü olarak gökyüzünde nak nak arz- endam edi i, k n ard ndan ıı şı şışı ı şıbahar n müjdecisi olarak kuru a açlar n yemye il yaprak ve renk renk çiçeklerle ığışbezeni i ve daha bunun gibi binlerce yarat l mucizesinin her an gözlere ve gönül-şı ışlere sundu u güzellikler kar s nda hayran olmamak ve büsbütün bunlar yaratan ğşı ııRabbimizin huzurunda acizli imizin idraki ile ükür secdelerine varmamak müm-ğşkün mü?Üzerimizde her türlü süslerle dolu yükseltilmi bir tavan hâlinde, içinde nice s r-şılar bar nd ran gök ve alt m zda ihtiyac m z olan her türlü nimetiyle dopdolu, kurulu ıı ıı ıı ıbir be ik gibi dö enmi olan yerle, bu ikisinin aralar ndaki harika varl klar, gönülleri şşşııoyunda olan, Rahman’ n uyar ve ö ütlerini e lence yerine koyan inkârc lar n iddia ıığğı ıettikleri gibi oyuncak de ildir. Bilakis Allah’ n kudret ve iradesinin göstergesidir.ğıYarat l bir oyun olmad gibi, yarat lan da asla bir oyuncak de ildir. lgi-ı ışı ı ğığİli ayetler, Allah’ insanlara benzer bir varl k olarak alg layan putperestlere kar , ııış ıO’nun a k n oldu unu, kendisine yak t r labilecek be erî her türlü duygusal ve şığı ı ışşruhsal ihtiyaçtan -oyun e lence ihtiyac gibi- uzak oldu unu da dile getirmektedir. ğığHer eyi hikmetle yapan Allah’ n an na e lence asla yak maz. Çünkü O, e lence şışığı şğve oyun edinmekten uzakt r. Allah’ n hiçbir eye ihtiyac olmad gibi her ey O’na ıışıı ı ğşmuhtaçt r.ıNetice olarak bu kâinat, alîm ve hikmet sahibi olan ve her eye hükmeden Allah ştaraf ndan i olsun diye, rastgele tesadüfen de il, belli bir amaca binaen yarat lm -ışğı ışt r. Kâinatta var olan en küçük eyde dahi tesadüfe yer yoktur. Rüzgâr n esmesinden ışıtutunuz, ya murun ya mas na, bulutlar n hareketine, bitkilere, güne , ay ve dün-ğğıışyan n hareketlerine, geceyle gündüzün birbiri ard na gelmesine, s ca n ve so u un ııığ ığ ğölçüsüne, suyun hareketine, topraktaki minerallere, atomlar n yap s na, böcek ve ıı ıhayvanlar n çe itlili ine var ncaya kadar her ey harikulade bir ölçü ve program ışğışdâhilinde i lemektedir. Bütün bunlarda, insan akl n n almakta zorland mükem-şı ıı ı ğmel bir ahenk/uyum söz konusudurK sacas bu ve benzeri ayetler, evren ve ondaki her eyin yarat l nda hikmetli ıışı ı ışbir plan n var oldu una ve dolayl olarak insanlar n bu hikmeti ke fetmeye çal mas ığıışı şıgerekti ine dikkatleri çekmektedir.ğ

64KÂİNAT İNSANLARIN HİZMETİNDEDİR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ُِّۜ َ ا ۪ ي َ َ ا ّ ْ َ َ ءً وَا َ َ َ ُ رًاوَ َ ّرَهُ َ َ زِل ِ َ ْ ُ ا َ َدَ ا ّ ۪ َ وَا ِ َ ب َ َََََََِِِّْْٓ ۚ ُ َ ّ ا َ ت ِ ِ َ ْم َ ْ ُ نٍَُ ْ َِٰ َ َ ا ّ ُ ذٰ ِ اِ ِ َ ّ ََْ َّٰ“O, güne i bir k (kayna ), ay da (geceleyin) bir ayd nl k (kayna ) k lan, şı ı şğ ııı ığ ııy llar n say s n ve hesab bilmeniz için ona menziller takdir edendir. Allah ııı ı ııbunlar (bo yere de il) ancak gerçek ile (hikmeti gere ince) yaratm t r. O, ışğğı ışâyetlerini, bilen bir topluma ayr ayr aç klamaktad r.” (Yûnus, 10/5)ııııGüne i, ay , yeryüzünü, gökyüzünü yaratan Allah’t r. Ayn ekilde güne i ve ay şııışşıfarkl derecede k kayna k lan, gündüze ve geceye farkl güzellikler veren yine ıı ı şğı ııO’dur. Allah, ayn ekilde bütün kâinat insanlar n istifade edebilece i bir ekilde ışıığşdüzenlemi tir. Bazen insanlar bunu bilebilir bazen de bilemezler. Fakat ö renme şğimkânlar art kça yeni yeni bilgiler edinmektedirler.ııİlahî Kelam y llar n, aylar n hesab n bilmemiz için Allah’ n konaklar belirledi-ıııı ıığini, bildirmektedir. Bu ayet-i kerimede güne ve ay n batmas n n, ay n konum ve şıı ıışeklinin de i mesinin insanlar n takvim yapmalar na, gün, ay ve y l hesab n ö -ğ şıııı ığrenmelerine yard mc oldu una i aret etmektedir. Böylece Allah, rahmetinin gere i ıığşğolarak zaman ölçmek için aydan ve güne ten istifade etmemize imkân sa lam t r. ışğı ışÖyle de il mi? Zaman m z aya ve güne e göre belirlemiyor muyuz? ayet Allah, ğı ı ışŞüzerimizde böyle bir takvim koymasayd zaman ölçebilecek miydik acaba?ııBu sayede insanlar tarih boyunca i lerini bir plan ve program dâhilinde düzenle-şyip hayatlar n güzelle tirmi lerdir.ı ışşDurum bundan ibaret iken, insan n kendi ba na buyruk olmas , her eyi ken-ış ıışdisinin belirleyip ölçtü ünü söylemesi, as l yarat c y unutup hat rlamamas garip ğıı ı ıııde il mi?ğ* Dr. Abdurrahman CANDAN

65Oysaki insan n bu hayata geli i de dünyadan ayr l da kendi elinde de ildir. ışı ı ışğYüce Allah ölümün sahibi oldu u gibi, hayat n da sahibidir. Mülk O’nundur. Gerçek ğıkuvvet ve yetki sahibi de O’dur. Allah’ n yaratt kâinattan, verdi i nimetlerden, be-ıı ı ğğlirledi i zamandan istifade eden insan, Allah’ n göndermi oldu u ilahî ö retilerden ğışğğayn derecede istifade etmesi gerekti ini bilmelidir. Baz eylerin gereklili ini bede-ığışğnimiz hissedebiliyor, baz eyleri de zihnimiz ve ruhumuz hissetmelidir. unu iyi ışŞbilmemiz gerekir ki kâinat n sahibi olan Allah hiçbir eyi bo una yaratmam t r. Ve ışşı ışher eyin hesab n da soracakt r. Allah, bu gerçe e de u ayet ile dikkat çekmektedir: şı ıığş“Gökleri ve yeri yaratan ve onlar yaratmaktan yorulmayan Allah’ n, ölüleri diriltme-ııye gücünün yetece ini görmediler mi? Evet üphesiz O, her eye hakk yla gücü yetendir.”ğşşı(Ahkâf, 46/33)Şunu iyi bilmemiz gerekir ki, Allah’ n yaratt ay ve güne in bir yarar varsa, ıı ı ğşıayn ekilde gönderdi i ilahî kitab n da bir hikmeti ve yarar vard r.ışğıııAllah’ n bizden istedi i de bütün ayetlerinden istifade etmemizdir. Ay n ve güne-ığışin birer ayet ve i aret oldu unu görüp Kur’an ayetlerinden yüz çevirmemek, ilahî şğkelamdan istifade etmemek, onda bulunan incelikleri, faydalar elde etmek için çaba ıgöstermemek yüce Yaratana kar nankörlük olmaz m ?ş ııE er insan sahip oldu u akl n do ru ve yerinde kullanabilirse, kâinat n ve ya a-ğğı ığışm n anlam n derinden kavrama imkân bulur. Nitekim bunun neticesinde Allah’a ıı ııimana götüren güçlü deliller veya iman sa lamla t racak çok güzel örnekler bulur. ığş ıBilim ve teknoloji ilerledikçe Allah’ n yaratm oldu u benzersiz, kusursuz kâinat n ıı şğıesrar ortaya ç kmakta, ara t rd kça daha fazlas , daha detayl s , daha gizemlisi belir-ıışı ııı ımeye ba lamaktad r. şıİnsan n akl- selim ile bu e siz düzenin sahibinin oldu unu asl nda bildi ini, ıışğığfakat inanmak istemedi ini Kur’an- Kerim öyle anlat r: ğışı“Andolsun, e er onlara, ‘Gökleri ve yeri kim yaratt , güne i ve ay hizmetinize kim ğışıverdi?’ diye soracak olsan mutlaka, ‘Allah’ diyeceklerdir. O halde nas l (haktan) döndürü-ılüyorlar?”(Ankebût, 29/61)Öyleyse hamd sadece Allah’a aittir. Övgü ve ükür, O’na lay kt r. Övülmeye, kul-şı ıluk edilmeye lay k tek ilah O’dur.ı

66KÂİNAT MÜKEMMEL BİR DÜZEN VE İNTİZAM İÇİNDEDİR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ َِّد َ ّ َ لِز َ َ ُه َ ْرّ َ َ َ َ اَو ۪ َ ا َ ا ُ ۪ ْ َ ِ ٰذ َ ٍََِِّْْٰۜ ََْ۪ۜ َ ْ َ ُ ِ ي ْ َ ُ ْ ّ اَوَ۪ ۪ ُ َو ِر َ ّ ا ُ ِ َ ْ ا َو َ َ َ ا كِرْ ُ نا َ ۪ َ ْ َ ُ ْ ّ ا ۪ َ ا ِن ُ ْ ُ َ ٌَُّۜ ّ َ َْ َْ َ ٓ ََََِْْن ُ َ ْ َ ٍ َ َ“Güne de kendi yörüngesinde ak p gitmektedir. Bu mutlak güç sahibi, şıhakk yla bilen Allah’ n takdiri (düzenlemesi)dir. Ay n dola m için de konak ııışı ıyerleri (evreler) belirledik. Nihayet o, e rilmi kuru hurma dal gibi olur. Ne ğşıgüne aya yeti ebilir, ne de gece gündüzü geçebilir. Her biri bir yörüngede şşyüzmektedir.” (Yasin, 36/38–40)Üzerinde ya ad m z dünya, hikmet yurdudur. Sadece bizim gezegen mi? El-şı ı ığbette bu hikmetli yarat l , tüm kâinata hâkimdir. Yüce Allah’ n kusursuz düzeni ve ı ışısonsuz ilmi tüm e ya üzerinde sergilenmi tir.şşBu dünyada ihtiyac m z olan her ey haz rlanm bir sofra gibi önümüze seril-ı ışıı şmi tir. Bu düzenlemede hiçbir ey eksik b rak lmam , her ey en ince ayr nt s na şşııı şşı ı ıkadar dü ünülmü tür. Gece ile gündüzün gidip gelmesi, mevsimler, ya mur ya -şşğğd ran bulutlar, topra n ç kard çe it çe it bitkiler, etraf m z saran say s z hayvan ığ ııı ı ğşşı ı ıı ıcinsi ve uzay bo lu undaki say s z gök cismi… Her ey bizim için ve düzenli bir ş ğı ışşekilde yarat lm t r. Nitekim yüce Allah, yaratt bu ihti aml âleme öyle dikkat-ı ı ışı ı ğşışlerimizi çekiyor:“O, yedi gö ü uyum ve ahenk içinde tabaka tabaka yaratand r. Rahman’ n yarat nda ğııı ı şhiçbir uyumsuzluk göremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bak lar n (arad çatlak ve düzensizli i bulamay p) ı şıı ı ğğıaciz ve bitkin halde sana dönecektir.”(Mülk, 67/3-4)* Dr. Zafer KOÇ

67Ayetlerde de bildirildi i üzere evrendeki her ey mükemmel bir düzene ve uyu-ğşma sahiptir. Yüce Allah’ n yaratt , ince hesaplar gerektiren bu mükemmel düzeni ıı ı ğve ince detaylar bilim adamlar uzun uzun ara t rmakta ve büyük hayranl k duy-ıış ıımaktad rlar. Yapt klar bulu lar nda ve icatlar nda, bu mükemmel kâinat onlara en ııışııbüyük ilham kayna olmaktad r.ğ ııDikkatle incelersek evrendeki bu intizam birden bire olmamakta, safhalar hâlinde yava yava gerçekle mektedir. Bir çekirde in kabu unu yararak aç lmas , şşşğğııyüce Allah’ n “Fettâh” isminin tecellisidir. Yerin çekimine ra men yukar ya do ru ığığba layan hikmetli ve intizaml yürüyü . Derken dan devresine eri mesi. Boy atma şışfişve kal nla ma devreleri ve sonunda çiçek aç p meyve vermesi... Her meyvenin de ışıbüyümesi, kemale ermesi ve o yumu ak meyveden sert çekirdeklerin süzülmesi, şyine birden bire de il; safhalar hâlinde gerçekle mekte. Her safhas ilim ve hikmetle ğşıyürütülen bu ak l almaz faaliyetler, yeryüzünü de i ik tablolarla doldurur ve bizi bu ığ şilâhî sanatlara hayran b rak r.ıı“O, Allah’t r, yaratand r, yoktan var edendir, ekil verendir. Güzel isimler O’nundur. ıışGöklerdeki ve yerdeki her ey O’nu tesbih eder (yüceltir). O, mutlak güç sahibidir, hüküm şve hikmet sahibidir.”(Ha r, 59/24)şMevlam z kâinattaki mükemmelli i, kendisine inanmam z ve gere i gibi ibadet ığığetmemiz için sürekli olarak bizlere tan tmaktad r. Böyle bir düzenin tesadüfen olma-ııd n , ilim ve hikmet sahibi bir yarat c taraf ndan var edildi ini, her türlü nimetin ı ı ığı ıığbizlerin istifadesine sunuldu unu belirtmi tir. Tüm bu nimetlere, ikramlara, lütu a-ğşflra kar l k bizden, sadece kendisine inanmam z , O’na ükretmemizi istemektedir.şı ıı ışKendi aram zda bile bize bir çay smarlayana, bir iyilik yapana kar nas l te-ıış ıışekkür ediyor ve minnet duyuyorsak, bizi yoktan var eden, say s z nimetler veren ı ıAllah’a kar elbette daha büyük bir hamd ve ükür içinde bulunmam z gerekir. Aksi ş ışıtakdirde, yap lan tüm iyiliklere kar nankörlük etmi , nimetin k ymetini gere i gibi ış ışığanlayamam z demektir.ı ı şNitekim yüce Allah, kendisine ükretti imiz takdirde, verdi i nimetlerini art ra-şğğıca n , bolla t raca n aç kça beyan etmektedir ğı ış ığı ı ı( brahim, 14/7)İ.Kâinat, bir kitap gibidir. Her eyi s rlarla doludur. O kitab okumam z, s rlar n şııııı ıke fetmemiz ve böylece Yarat c y gere i gibi tan mam z, O’na ibadet etmemiz la-şı ı ığıız md r.ııÇünkü, “O, göklerin ve yeryüzünün mülkü (hükümranl ) kendisine ait oland r. Ço-ı ı ğıcuk edinmemi tir. Mülkünde hiçbir orta da yoktur. O, her eyi yaratm ve yaratt o şğ ışı şı ı ğşeyleri bir ölçüye göre takdir etmi tir.”ş(Furkân, 25/2)

68KÂİNAT TEK YARATICININ ESERİDİR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ َِّن ُ َ ّ َ شْ َ ا ّ بَر ِ ٰ ََِِِّْ ا ن َ ْ ُ َ َ َ َ َ ُ ّ ا ِاٌ َ ِ ا َ ۪ ن َ ْ َۚ َّٰٰ ََِٓ“E er yerde ve gökte Allah’tan ba ka ilahlar olsayd , kesinlikle ikisinin de ğşıdüzeni bozulurdu. Demek ki, Ar ’ n Rabbi Allah, onlar n nitelemelerinden ş ııuzakt r, yücedir.” (Enbiya, 21/22)ıTevhid dini olan slam’ n esas , tek olan Allah inanc na dayanmaktad r. Zira İııııAllah’ n varl na ve birli ine inanmak mümin olman n ilk esas d r. Kur’an- ıı ı ğğıı ııKerim’de, Allah’ n, bu kâinat en ince ayr nt lar na kadar bir düzen ve ahenk içer-ııı ı ısinde yaratt vurgulanmakta, tabiat n ve tabiattaki varl klar n nas l yarat ld klar -ı ı ğııııı ıına bak lmas ve bunlar üzerinde dü ünülmesi istenmektedir. Dolay s yla kâinattaki ıışı ıvarl klara hikmet gözüyle bakabilirsek, her ey bizi Allah’ n varl k ve birli ine gö-ışıığtürür. te bu ayet, Allah’ n birli ini gösteren en kuvvetli delillerden birini, âlemin İşığdüzeni delilini ortaya koymaktad r. hlas sûresinde de bu gerçek ıİ“De ki: O, Allah’t r, ıbir tektir. Allah Samed’dir. (Her ey O’na muhtaçt r, O, hiçbir eye muhtaç de ildir.)”şışğ( hlas, İ112/1-2) ifadesiyle dile getirilmi tir.şBir ülkede birden fazla ba kan, bir mahallede iki muhtar, bir kazada iki kay-şmakam ve bir ilde iki vali olmad gibi, evrende de birden fazla ilah n bulunmas ı ı ğıımümkün de ildir. E er varl k âleminde Allah’tan ba ka ilah olsayd , bunlar aras nda ğğışııgerek yaratma, gerek yönetme ve gerekse üstünlük konular nda anla mazl k meyda-ışına gelir, bu da varl n yarat lma imkân n n ortadan kalkmas na veya kâinattaki mü-ı ı ğıı ııkemmel ve harika düzenin bozulmas na sebep olurdu. Birden fazla ilah n aralar nda ıııanla mak suretiyle evreni/kâinat yönettikleri farz edilirse, bu durumda da ilahlar n şııher birinin tam de il, noksan olduklar ortaya ç km olur. Oysa ilah olman n gere i ğııı şığkemal s fat na sahip olmakt r. Bu itibarla Allah noksanl ktan münezzehtir. Zaten ı ıııAllah’tan ba ka ilah n bulunmas aklen mümkün de ildir.şıığ* Dr. Faruk GÖRGÜLÜ

69Bu ayetler bize sadece Allah’ n birli ini hat rlatmakla kalm yor, ayn zamanda ığıııyerde ve gökteki nizama, mevcudat n güzelli ine de dikkatimizi çekmi oluyor. Ba-ığşşı ı ım z kald rd m zda gözümüzün önünde uzanan uçsuz bucaks z gökyüzü, gün-ı ı ı ığıdüzün l l parlayan güne i, dünyay dola an bembeyaz bulutlar , gecenin süsleri ı ı ı ış şşışıolan ay ve y ld zlar bize neyi hat rlat yor, içimizde nas l bir his uyand r yor? Yüce ı ıııııı ıRabbimiz tüm bu güzelli i bizim için var etti ini, evreni insan n emrine ve hizme-ğğıtine sundu unu ğ“Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ n sizin hizmetinize verdi ini ığve aç kça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamlad n görmediniz mi? Yine de ıı ı ığinsanlar aras nda, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve ayd nlat c bir kitab olmadan Allah hak-ııı ıık nda tart p duranlar vard r.”ıı ı şı(Lokman 31/20); “O, geceyi, gündüzü, güne i ve ay sizin şıhizmetinize verdi. Bütün y ld zlar da O’nun emri ile sizin hizmetinize verilmi tir. üphesiz ı ışŞbunlarda akl n kullanan bir millet için ibretler vard r. Sizin için yeryüzünde çe itli renk ı ıışve biçimlerle yaratt eyleri de sizin hizmetinize verdi. Ö üt alan bir toplum için bunda ı ığ şğibretler vard r.”ı(Nahl, 16/12-13) ayetleriyle hat rlat p, onlar ibret ve hikmet nazar yla ııııseyretmemizi istemekte ve öyle demektedir: ş“O, yedi gö ü tabaka tabaka yaratand r. Rahman’ n yarat nda hiçbir uyumsuzluk gö-ğııı ı şremezsin. Bir kere daha bak! Hiçbir çatlak (ve düzensizlik) görüyor musun? Sonra tekrar tekrar bak; bak lar n (arad çatlak ve düzensizli i bulamay p) aciz ve bitkin halde sana ı şıı ı ğğıdönecektir.” (Mülk, 67/3-4)Yeryüzüne dönüp bakt m zda, topra , madeni, bitkileri, hayvanlar , okya-ı ı ığğ ıınuslar ve daha nice varl yla her an bize seslendi ini, her varl n kendi lisan yla ıı ı ğğı ı ğıYaratan’ bize tan t p bildirdi ini görüp, duyup, hissederek kelime-i ahadeti can ü ıı ığşgönülden bir kez daha söylemeliyiz. Yüce Rabbimizin huzurunda O’nun büyüklü-ğü/azameti ve kendi acziyetimizin idraki ile secdelere kapanmal y z.ı ı

70KÂİNATIN BİR ÖLÇÜ VE DENGEDE YARATILIŞI*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ٍِّرَ َ ِ ُه َ ْ َ ٍء ْ َ ُ ّ ِاََّ َ“Gerçekten biz, her eyi bir ölçü ve dengede yaratt k.” (Kamer, 54/49)şıYüce Allah kâinattaki her eyi bir ölçü ve bir denge esas na göre yaratm t r. şıı ışKâinatta ölçüsüz, dengesiz, hesaps z, plans z hiçbir ey yoktur. Ekoloji bilimine göre ıışde, kâinat n çok hassas eko sistemlere ve dengelere sahip oldu u; bu nedenle de ığinsan n bu ekolojik sistemleri dikkate almas gerekmektedir. Bu ölçünün ha f bir ııfibozulmas ile de dünyan n dengesi bozulacakt r. Bunu bozmaya hiç kimsenin hakk ııııyoktur. Bilakis bizler, dünyam z n bu yarat l dengesine bugün her zamankinden ı ıı ışdaha çok dikkat etmeliyiz.Dünya nüfusunun h zla artmas , h zl ehirle me, endüstriyel at klar, sanayile -ıı ı ışşışme için do an n katledilmesi, insan sa l n tehdit eder boyutlara ula m t r. Zehirli ğığ ğı ı ış şı ıgazlar, fabrikalarda mal ve hizmet üretimi, gittikçe artan ula m araçlar ve s tma ş ııı ıtesisatlar n n çal mas sonucunda meydana gelerek havaya kar maktad r. Miktar ı ıı şıı şııgittikçe artan tonlarca a rl ktaki bu zararl gazlar yok etmeye do al dengenin gücü ğı ııığyetmemektedir. Ormanlar n tahribi ve erozyon sorunu, h zl nüfus art , düzensiz ıı ıı ı şşehirle me ve ye il alanlar n eksikli i, k y lar n bozulmas , sanayide kullan lan kim-şşığı ı ıııyasal maddelerin insan sa l na etkisi, hep bu dengeyi bozmaktad r.ğ ğı ııTüm canl lar aras nda, bulundu u ortam en çok etkileyen, üphesiz ki, insan-ıığışd r. Kâinatta her ey insan için yarat lm ve insan n emrine verilmi tir. nsan kadar ışı ışışİçevresini etkileyen ba ka hiçbir canl yoktur. nsan, canl -cans z çevrenin çok h zla şıİıııve düzensiz biçimde de i mesinin sorumlulu unu yüklenmi durumdad r. Bu du-ğ şğşırumu yüce Allah, Kur’an’da öyle aç klamaktad r: şıı* Ömer ÖNEN

71“ üphesiz biz emaneti göklere, yere ve da lara teklif ettik de onlar onu yüklenmek Şğistemediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi. Çünkü o çok zalim ve çok cahildir.” (Ahzâb, 33/72) İnsan n yüklendi i emanet, ba ta ak l, irade ve iradeyi serbestçe kullanman n ığşııgerektirdi i sorumluluklard r. nsan iyi ve kötü aras nda seçim yapabilme yetene ini ğıİığolumlu yönde kullanmad zaman, hem kendine hem de çevresine zulmetmi olur.ı ı ğşŞimdilerde hepimizin korumaya çal t bu dengeye, Kur’an öyle dikkatlerimi-ı ı ış ğşzi çekmektedir: “Gerçekten biz, her eyi bir ölçü ve dengede yaratt k.” şı(Kamer, 54/49)Kur’an’ n dikkat çekti i bu durum göz önüne al n rsa, bu ölçüye bütün insan-ığı ılar n alabildi ine dikkat edip ona sahip ç kmas , onu tahrip etmemesi ve o dengeyi ığııbozmamaya azami dikkat göstermesi gerekmektedir.İslam, insan n tabii çevreden faydalanmas na izin verir, ama bu faydalanma ge-ııreksiz ve keyfî kullan m icap ettirmez. Bu dengesiz kullan m toprakta verimi azalt-ı ıımakta ve do al dengenin bozulmas na yol açmaktad r.ğıı Bugün dünyam zda yakla k olarak 5-6 milyar kadar insan ya amaktad r. Her ış ışıbir insan n bir kere can istedi i veya e lence için bir a aç kesti ini veya bir hayvan ıığğğğıöldürdü ünü dü ünün. Alt milyar a aç veya alt milyar hayvan. sraf etti i sular , ğşığıİğıçöpe döktü ü ekmekleri ve di er g da maddelerini bir dü ünün? Ufak bir hareketin ğğışne kadar büyük sonuçlar getirdi i aç kt r. Yüce Allah, insanlar n ellerinin i ledikleri ğı ıışgünahlar sebebiyle, karada ve denizde fesat ç kt n belirtmektedir ı ı ı ığ(Bakara, 204-205).Allah’ n eseri olan kâinattaki bu hassas dengenin korunmas nda görev ve so-ıırumluluk en güzel ekilde yaratt ve kendisine halife k ld insana verilmi tir. şı ı ğı ı ığşBuna göre, hiçbir insan kâinat n dengesini bozmamal ve bozulmas na seyirci de ıııkalmamal d r.ı ı Sonuç olarak, dünyam z n sahip oldu u kaynaklar n s n rl oldu unu bugün ı ığıı ı ığher zamankinden daha iyi biliyoruz. Savurganl k ve a r tüketim sadece bizleri de-ışı ığil, dünyay kendilerine emanet edece imiz gelecek nesilleri de etkileyecektir. Bu ığnedenle tüketim konusunda bilinçli ve duyarl olal m. Ekolojik sistemin ve do al ıığdengenin bozulmamas na çok dikkat edelim. Çevrenin tahrip edilip ekolojik denge-ınin bozulmas yla çocuklar m z n ve insanl n gelece ini tüketip, imdiden insanl -ıı ı ıı ı ğğşığ ın yok olu una neden olabilecek giri imlerden alabildi ine kaç nal m. Bu hususta şşğııhepimiz el ele verelim. Yüce Allah’ n yaratt bu dengeyi, çevremizi ve içindeki ıı ı ğtüm canl lar , Allah’ n bir emaneti görerek ölçülü kullanal m ve bir ibadet anlay ı ıııı ı şiçerisinde koruyal m.ı

72KÂİNATTA HER ŞEY ALLAH’I HATIRLATIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ َ َ ْ ُاِن ا ّ َ َ ْ َ ْ ان َ ْ ب َ َ َ ً َ َ ُ َ ً َ َ َ ْ َ َ َ ّ ا ۪ َ ا َ ُ ا َ َ ْ ُ ن ا ّ ُا َ َََّٰ َ َِّۜ ّْ۪ٓ ٰ ََِۜ ْ رَ ِّ ْ وَا ّ ا ۪ َ َ َ ُوا َ َ ُ ن َ ذَا ارَادَ ا ّ ُ ِ ٰ ا َ َ ً ُ ِ ۪ َ ۪ ًا وَ َ ْ ۪ ي ِ ۪ َ ۪ ًا َُِّٰۢٓ َُ َََ َ ِّ ۚوَ َ ُ ِ ۪ٓ اِ ا َ ۪ َِّ َُِّْ“Allah bir sivrisine i, ondan daha da ötesi bir varlğı ı ğ örnek olarak vermekten çekinmez. man edenler onun, Rablerinden (gelen) bir gerçek İoldu unu bilirler. Küfre saplananlar ise, ‘Allah örnek olarak bununla neyi ğkastetmi tir?’ derler. (Allah) onunla birçoklar n sapt r r, birçoklar n da şı ıı ıı ıdo ru yola iletir. Onunla ancak fas klar sapt r r.” (Bakara, 2/26)ğııı ıBu ayette yüce Mevla, gücünü bizlere tan tmak için bir sivrisine i örnek ola-ığrak vermekte ve akletmemiz ve de bu örnekler üzerinde dü ünmemiz için sürekli şuyar larda bulunmaktad r. Bu delilleri gören birinin iman artar. nananlar gördük-ıııİleri ve ibret ald klar her bir delille yücelirken; inkâr edenler ise azg nl klar ndan ııı ııve inatlar ndan dolay önlerine ç kan her bir delille do ru yoldan iyice uzakla r. ııığş ıKâinata ibret nazar yla bakan bir kimse için sivrisinek bile bir ibret vesikas d r. ıı ıOnun görevini yerine getirmek için kusursuzca donat lmas Rabbimizin varl k de-ııılillerindendir. Sivrisine in yumurtlamak için topra n nem oran n ölçmesi, yu-ğğ ıı ımurtalar n jelatinle kaplam ças na korunmas , kan almak için kusursuzca dizayn ıı şııedilen hortumlar anlayanlar için birer ibret vesikas d r. Bu ayette örnek verilen ıı ısivrisinek insan öylesine deh ete dü üren özelliklere sahiptir ki bu özellikler ki-ışştaplarla anlat lm t r. Biz burada ba l kta belirtti imiz gibi her eyin Allah’ hat rlat-ı ı ışş ığşıımas na vurgu yapaca z.ığ ı* Dr. Fatih YÜCEL

73Kâinat n bütün varl klar ile mükemmel bir ekilde yarat lmas ve kâinat n düze-ııışıııninin karga adan uzak ahenkli bir ekilde devam etmesi Rabbimizin en büyük var-şşl k delilidir. E er Allah’tan ba ka bir yarat c daha olsayd her ey böyle düzen içinde ığşı ıışgidemezdi. Bu yüzden bütün bu varl klar kusursuzca yaratan sadece Rabbimizdir. ııO’nun yaratt klar nda hiçbir kusur ve uyumsuzluk göremeyiz.ııEvrendeki canl cans z tüm varl klar kusursuz olarak dizayn edilmi tir. Onlar n ııışıkusursuzlu u dikkatle bakan gözlerden kaçmayacakt r. ğı“Göklerin ve yerin yarat l n-ı ı ışda ve gece ile gündüzün birbiri ard nca gitmesinde ak l sahipleri için ibretler vard r.”ııı(Âl-i İmrân 3/190) ayeti bu varl k vesikalar ndan birkaç na i aret ediyor. Gö ün kusursuzca ııışğyükseltilmesi ve yerin en güzel ekilde dö enmesi O’nun varl n n delilidir. Rab-şşı ı ığbimiz her eyi öylesine kusursuzca ayarlam t r ki, dünya dönerken dünyay belli şı ışıbir e imde tutarak hem gece-gündüzü hem de mevsimleri olu turmu tur. Dönen ğşşdünyam z n sars lmamas için da larla sabitlemi tir. En küçü ünden en büyü üne ı ııığşğğher ey O’nu hat rlat yor.şııYoktan var etme yani yaratman n sadece Rabbimize özgü bir ey olu u, O’nun ışşvarl n n bir di er delilidir. Kâinat n düzenini bu ekilde takdir eden ve var olan ı ı ığğışher eyin düzenini sa layan Cenâb- Hâk’t r. Onun yaratt gibi yaratacak ya da şğııı ı ğvarl klar n mükemmel düzenine hükmedecek kimse yoktur. Bu konuda kutsal Ki-ııtab m zdan birkaç örnek vermek yeterli olacakt r. ı ıı“Onun d ndakiler bir sine i dahi ı ı şğyaratmaya güç yetiremezler.”(Hac, 22/73)Allah’ n d ndaki hangi insan ya da cin buna ıı ı şgüç yetirebilmi tir. B rakal m sine i, bir sine in o yarat l harikas kanad n ortaya şıığğı ışıı ıkoyabilecek kim vard r?ıİbrahim (a.s) zaman nda ilahl a soyunan Firavun, insanlar öldürüp diriltti ini ıığığsöyleyecek kadar cüretkârla t nda, brahim’in cevab onu afallatm t : ş ğı ıİıı ış“Mademki her eye gücün yetiyor öyleyse güne i do udan getiren Rabbim gibi sen de şşğonu bat dan getirsene.”ı(Bakara, 2/258)Bu ayetler, gönlümüzdeki yüce Yarat c m za olan iman m z art rd gibi, O’na ı ı ıı ı ıı ı ığkar olan kullu umuzu da peki tiriyor. O’nun her eye gücü yeten ve her varl a ş ığşşığyapmas gereken vazifeleri en ince ayr nt s na var ncaya kadar ö reten üstün bir ter-ıı ı ıığbiyeci oldu unu ayetlerini okudukça daha iyi anl yoruz. O’nun bu muazzam ayetle-ğırini duydu umuzda kalbimiz ürperiyor ve iman m z art yor.ğı ııBize dü en yarat lanlar dü ünerek sonsuz kudret sahibi Rabbimizin büyüklü ü şıışğönünde e ilmek ve O’nu yüceltmektir. Kâinattaki her ey bizlere O’nu hat rlat yor. ğşııO her eyi yerli yerince yaratm t r.şı ış

74KALPLER HİDAYETE KAPALI OLUNCA PEYGAMBER YAKINI OLMAK DA FAYDASIZDIR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّ ّ ِ َ ۪ ْ ُ ْ اَو ّ َ ُ ْر ِ َ ْ َ ْ ْ ِئ ُ ۪ ٰ ْ ِا َ ۪ َ ِ ا ْ َ َ ْ ا ٌ ِ اَرا ل َ ًَ ََ َََََٰۚٓ َ“Babas , ‘Ey brahim! Sen benim ilâhlar mdan yüz mü çeviriyorsun? E er ıİığvazgeçmezsen, mutlaka seni ta a tutar m. Uzun bir süre benden uzakla !’ şışdedi.” (Meryem, 19/46)Allah’a kulluk amac yla yarat lm olan insan, dünyada hiçbir zaman ba bo ıı ışş ışb rak lmam t r. Aklî melekesi yerinde olan insan, ergenlik döneminden itibaren ııı ışAllah’a kullukla yükümlüdür. Bu yükümlülü ü yerine getirmede insana ak l ve ira-ğıde verilmesi yan nda, kendilerine vahyedilen ayetler ve peygamberler arac l yla ıı ı ığhidayet yolu da gösterilmi tir. Allah’a kullu a giden yol “hidayet”, Allah’a kulluktan şğsapan yol ise “dalâlet” olarak adland r l r. Esasen Allah’a kullu un temelinde yatan ı ı ığgerçek, dünya ve ahirette insan n mesut olmas d r. Bu amaçla yaratan ve onu dün-ıı ıyaya gönderen yüce Rab (c.c), peygamberleri arac l ile insanla Yaratan ve insanla-ı ı ığır n birbirleri aras ndaki ili kileri düzene koymay amaçlayan hükümler va’zetmi tir. ıışışZira ahlakî olgunlu a eri memi ve sorumluluk bilincine sahip olmayan insan, ğşşnankördür, bencildir. Mala, mülke ve makama kar h rsl d r, ehvetine dü kündür. şı ı ı ışşNefsi daima kötülü ü emreder. Acelecidir, bu yüzden öncelikle dünyay tercih ede-ğırek ahiretini geri plana al r. Nimete kavu tu unda mar r, mahrumiyet ve musibet ış ğş ııhâlinde ise sab rs z ve ümitsiz olur.ı ıİnsano lu, kendisini tökezletsin diye bu özelliklerle yarat lmam , aksine ak l ve ğıı şıiradesi sayesinde tercihini belirleyece i imtihan için yarat lm t r. Bunun için Allah ğı ı ışTeâlâ insana, yukar daki olumsuz yetenekler yan nda, hem ak l, dü ünme, muha-ııışkeme etme, ö renme ve hat rlama gibi yard mc melekeler, hem de do ruyu, iyili i ğııığğve güzelli i, hakk ve adaleti temsil eden yetenekler bah etmi , bunlar da vahiyle ğışşıdesteklemi tir. Bu anlamda Kur’an’da öyle buyurulur:şş* Dr. Ahmet GEL GEN İŞ

75“Nefse ve onu düzgün bir biçimde ekillendirip ona kötülük duygusunu ve takvas n şı ı(kötülükten sak nma yetene ini) ilham edene andolsun ki, nefsini ar nd ran kurtulu a er-ığı ışmi tir. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana u ram t r.”şğı ış( ems, 91/7-10)Ş“Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi; iki apaç k yolu (hay r ve er yollar n ) ıışı ıgöstermedik mi?”(Beled, 90/8-10)Cenâb- Hakk, dalalete dü mesin diye daha ilk insan Âdem (a.s)’i peygamber ışolarak görevlendirerek kendisine vahiy göndermi tir. Ondan sonra da bütün za-şmanlarda tüm insanl peygambersiz ve vahiysiz b rakmam t r. Buna göre insan, ı ı ğıı ışhidayet ve dalalet yollar n n önünde, vahyin ı ıı ı ış ğnda, ak l ve iradesini kullanarak ıistedi i yolu belirleme hürriyetine sahiptir. Elbette hidayet yolunu seçen insan, ğAllah’ n ebedî mükâfat olan cennet yurdunu kazanmaya namzet, meleklerin bile ııg pta etti i insand r. Dalalet yolunu seçen kimse ise, yukar daki ayette de belirtildi i ığıığgibi, kendini ziyana ve hüsrana sürükleyen insan olacakt r. Allah Teâla, herkesin ıhidayet yolunu seçmesini arzu eder ve daima bunu ö ütler. Daha Kur’an’ n ilk say-ğıfas nda, her gün namazlar m zda defalarca okudu umuz Fâtihâ suresinde, üzerinde ıı ığyürümemiz gereken yolu bize dua mahiyetinde ö retir. öyle ki:ğŞ“Bizi do ru yola, s rât- müstakîm’e, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gaza-ğııba u rayanlar n yoluna ve sap klar n yoluna de il!”ğııığ(Fâtihâ, 1/6-7)Ayn ekilde, hidayet yolunu tutan bizlere, ış“Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi e riltme. Bize kat ndan bir rahmet bah et. üphesiz sen çok bah eden-ğışŞşsin.”(Âl-i mrân, 3/8)İ eklinde dua etmemizi ö reterek hidayette devaml olmam z şğııgerekti ine i aret eder.ğş“S rât- müstakîm”de yürüyerek hidayeti tercih edenler, Allah’ n özel nimeti ile ıııtaltif etti i peygamberler, s ddîklar ve ehitlerle beraber ha r olunacaklard r ğışşı(Nisâ, 4/69). Onlar için dünyada, ölüm an nda, kabirde ve mah erde korku ve endi e olma-ışşyacak, Allah’ n özel olarak görevlendirdi i melekler onlara arkada olacakt r ığşı(Fussilet, 41/30).Ne var ki, “ üphesiz biz onu (ömür boyu yürüyece i) yola koyduk. O bu yolu ya Şğşükrederek ya da nankörlük ederek kat eder.”( nsan, 76/3)İ ayet-i kerimesinde belirtildi i ğgibi, iradesini yanl yolda kullan p, kötü temayüllerinin esiri olan ve geçici dünya ı şızevklerini ebedî saadete tercih edenler, her devirde var ola gelmi tir. Bu da dünyada-şki s nav n gere idir. Öyle ki, Cenab- Hak, sevgili Peygamberimizin tüm gayretlerine ıığıra men, en tehlikeli dü manlara kar kendisine kalkan olan amcas Ebû Tâlib’e ğşş ııiman nasip etmemi ; Hz. Nuh, ci erpare yavrusunu ve ayn yast a ba koydu u şğıığşğkar s n ; Hz. brahim (a.s) de giri ti i tüm gayret ve yöntemlere ra men, kendini ı ı ıİş ğğbüyütüp besleyen sevgili babas n hidayete getirememi tir. Üstelik babas taraf ndan ı ışııkaba ve sert bir tav rla kovularak ölümle tehdit edilmi tir. Çünkü kalpler, imtiha-ışn n s rr olarak hidayeti kendisi arzulayacak, s nav da böylece ba ar lm olacakt r. ıı ıışı ışıCenab- Hakk, sevdiklerimizle beraber bizleri hidayetten ay rmas n.ııı

76KÂMİL MÜSLÜMANIN VASIFLARI*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّا ۪ َ ُ ْ َ َ َ ِ ْ دَائِ ُ ن ۖوَا ۪ َ ۪ ا ْ َا ِ ْ َ ّ َ ْ مٌۙ ِ ّ ئِ وَا َ ْ ُوم وَا ۪ َََِِّْۖ ٌَََََُِِّٰٓٓٓ ُّ َ ّ ُ ن ِ َ ْم ا ۪ وَا ۪ َ ُ ْ ِ ْ َ اب رَ ِّ ْ ُ ْ ِ ُ نۚ اِن َ اب َ رَ ِّ ْ َ ْ ُ َ ْ ُ نٍ ۚ َََِ َََِِِِِّّّۖۚوَا ۪ َ ُ ْ ِ ُ ُو ِ ْ َ ِ نۙ اِ َ ازْوَا ِ ْ اوْ َ َ َ ْ ا ْ َ ُ ُ ْ َ ِ ّ ُ ْ َ ْ ُ َ ۪ َََََُِٰ ََُٓ َ ََِّّ َ ا ْ َ ٰ وَرَاءَ ذٰ ِ َ و۬ ئِ ُ ُ ا َ دُونۚ وَا ۪ َ ُ ْ ِ َ َ ِ ْ وَ َ ْ ِ ِ ْ رَا ُ نۖ وَا ۪ َ َََََِّّْٓ َ ُ ٰ ََُِٓ۟ ْ ِ َ َ دَا ِ ْ َ ئِ ُ نۖ وَا ۪ َ ُ ْ َ َ َ ِ ْ ُ َ ِ نۜ او۬ ئِ ۪ َ ّ ت ٍ ُ ْ َ ُ نۜ َٓ ُ َ ُ ٰ َََِِّٰٓ“Onlar, namazlar na devam eden kimselerdir. Onlar, mallar nda; isteyenler ııve (isteyemeyip) mahrum kalanlar için belli bir hak bulunan kimselerdir. Onlar ceza gününü tasdik eden kimselerdir. Onlar, Rablerinin azab ndan ıkorkan kimselerdir. Çünkü Rablerinin azab ndan emin olunamaz. Onlar, ımahrem yerlerini koruyan kimselerdir. Ancak e leri yahut sahip olduklar şıcariyeleri ba ka. Çünkü onlar (e leri ve cariyeleri ile olan ili kileri şşşkonusunda) k nanmazlar. Kim bunun ötesini isterse, i te onlar s n r a an ışı ı ışkimselerdir. Onlar, emanetlerini ve verdikleri sözü gözeten kimselerdir. Onlar, ahitliklerini dosdo ru yapan kimselerdir. Onlar namazlar n titizlikle şğı ıkoruyan kimselerdir. te onlar cennetlerde ikram göreceklerdir.” (Mearic, İş70/23-35)Allah Teâlâ, Mearic suresinin 19 ila 22. ayetlerinde, “Do rusu insan dayan ks z ğı ıve huysuz yarat lm t r. Kendisine kötülük dokundu mu s zlan r. Kendisine hay r dokun-ı ı ışıııdu mu cimrilik eder. Ancak namaz k lanlar bunun d ndad r”ıı ı şı buyurarak insanlar n ıtabiat nda var olan baz negatif özellikleri sayar. Sonra da kâmil imana sahip olan ııMüslümanlar istisna ederek onlar n vas ar n sayar ve onlar bizlere tan t r. Ta ki ııı ı flııı ıbizler de onlar örnek alal m ve hayat m z bu güzel vas arla süsleyelim. Onla-ııı ı ıflır n ula t güzel ve mutlu sona bizler de ula al m da, onlarla cennette bulu al m. ış ğı ışışıZira dünyada kimi sever ve örnek al rsak, onun ya ant s n hayat m za yans t rsak, ışı ı ıı ıı ı* Tahir TURAL

77ahirette de onunla birlikte oluruz. Nitekim bir ayet-i kerimede, “K yamet günü bü-ıtün insanlar önderleriyle ça raca z.”ığ ığ ı ( sra, 17/71) buyrulmu tur. Peygamberimiz İş(s.a.s) de öyle buyurmu tur: şş“Ki i k yamette sevdikleri ile beraberdir.”şıBu nedenle de bizlere dü en görev, yukar da s ralanan olumsuz e ilimlerden şıığahlak m z temizlemek, onlar n etkisini azami derecede azaltmakt r. Ayr ca bu ayet-ı ı ıııılerde s ralanan olumlu vas arla kendimizi azami derecede donatmak, âhiret inan-ııflc yla desteklenen güçlü bir sorumluluk duygusuna sahip olmak, ibadet ve ahlak ıalan nda olumlu ve yap c davran lar sergilemektir. Burada s ralanan davran lar ıı ıı şıı şdüzenli namaz k lmak, mal nda yoksullar n hakk bulundu unu bilip onu ehline ıııığödemek, âhiret kayg s ta mak, namuslu ve iffetli olmak, emanete sadakat göster-ı ış ımek, ahitlikte yalan söylemekten sak nmakt r.şııOlgun müminin vas ar bu ayetlerde zikredilen hususlardan ibaret de ildir. ıfl ığBa ka birtak m ayetlerde de olgun mümine dair birtak m vas ar say lm t r: şıııflı ı ış“Müminler ancak o kimselerdir ki; Allah an ld zaman kalpleri ürperir. O’nun ı ı ığâyetleri kendilerine okundu u zaman (bu) onlar n imanlar n art r r. Onlar sadece Rab-ğıı ıı ılerine tevekkül ederler. Onlar namaz dosdo ru k lan, kendilerine r z k olarak verdi imiz ığıı ığşeylerden Allah yolunda harcayan kimselerdir.” (Enfâl, 8/2-3) “Mallar n gece ve gündüz, gizli ve aç k hayra sarf edenler var ya, onlar n mükâfatlar ı ııııAllah kat ndad r. Onlara korku yoktur, üzüntü de çekmezler.”ıı (Bakara, 2/274)Bir müminin iman n n olgun olabilmesi için yasak olan birtak m davran lardan ı ııı şda uzak durmas gerekir. Bu yasak davran lar sra suresinde öyle s ralanm t r: ıı şİşıı ış“Hakl bir sebep olmad kça, Allah’ n öldürülmesini haram k ld can öldürmeyin. ıııı ı ığıKim haks z yere öldürülürse, biz onun velisine bir yetki verdik. O da öldürmede a r git-ışı ımesin. Çünkü ona (dinin kendine verdi i yetki ile) yard m olunmu tur. Yetimin mal na da ğışıyakla may n. Ancak rü tüne erinceye kadar en güzel bir ekilde yakla abilirsiniz. Ahdi şışşşde yerine getirin. Çünkü verilen sözde elbette sorumluluk bulunuyor. Ölçtü ünüz zaman ğtam ölçün ve do ru terazi ile tart n. Bu hem daha hay rl d r ve sonuç itibariyle de daha ğıı ı ıgüzeldir. Bir de hiç bilmedi in bir eyin ard na dü me! Çünkü kulak, göz, gönül, bunlar n ğşışıher biri yapt klar ndan sorumludurlar. Yeryüzünde kibir ve azametle yürüme! Çünkü ıısen asla yeri yaramazs n ve boyca da da lara eri emezsin. Kötü olan bütün bu yasaklar, ığşRabbinizin sevmedi i eylerdir.”ğ ş ( sra, 17/33-38)İOlgun bir mümin, ahlaki güzelliklere sahip olan ve Rabbinin emir ve yasaklar -ına kar görevinin bilincinde olan kimsedir.ş ı

78KAMU MALINA HIYANET ETMEYELİM*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّّۜ وَ َ ْ َ ْ َ ْت ِ ِ َ َ َ ْمَ ا ِ ٰ َ ِ ُ ّ ُ َ ّ ُ َ ْ َ َ َ َ ْ وَ ُ ٍَُّْ َُّْٰۚ َْ وَ َ َ ن ِ َ ِ ّ ان َ َُ ٍََُْ ُ ن ْ ََ“Hiçbir peygamberin emanete h yanet etmesi dü ünülemez. Kim h yanet ışıederse, k yamet günü, h yanet etti i eyle birlikte gelir. Sonra da hiçbir ıığ şhaks zl a u rat lmaks z n herkese kazandı ığğıı ıı ı ığn n kar lş ğı ı ı tastamam ödenir.” (Âl-i mran, 3/161)İToplumsal görevlerimizden birisi de, kamu mallar n ve kamunun hakk n ko-ı ıı ırumak, kamu mal na h yanet etmemek, kamu hakk n ihlal edenlere seyirci kalma-ııı ımakt r. Çünkü kamuya, yani toplumun bütününe ait mal ve de erler, gerek bireyler ığgerekse yöneticiler aç s ndan birer emanettir. Her birey, do rudan ya da dolayl ola-ı ığırak bu emanetlerin korunmas ndan ve yerli yerince kullan lmas ndan sorumludur.ıııİşte yukar da mealini verdi imiz âyet-i kerime bu konuda bizleri uyarmakta, ığkamu mal na h yanetin cezas z kalmayaca na dikkatimizi çekmektedir.ııığ ıSevgili Peygamberimiz (s.a.s), devlet ve millete ait emanetlerin korunmas hu-ısusunda son derece titizlik göstermi , yöneticilerin zaruri ihtiyaçlar d nda devlet şı ı ışmal ndan bir ey almamalar n istemi ışı ış(Müsned, IV, 229), kendisi de her konuda oldu-ğu gibi bu konuda da ümmeti için en güzel örne i sergilemi tir. Birçok hadislerin-ğşde kamu mal ndan bir eyi zimmetine geçiren kimsenin (gulûl yapan n), k yamet ışııgününde o mal s rtlanm olarak Allah’ n huzuruna ç kar laca n haber vermi tir.ı ıı şııığı ışEbû Humeyd es-Sâidî (r.a)’den rivayet edilen bir hadise göre, Resûlullah (s.a.s) Ezd kabilesinden bnü’l-Lütbiyye’yi zekât toplamakla görevlendirmi , bu zat n daha İşısonra baz mallarla Hz. Peygamber’e gelip; “ unlar size ait, bunlar da bana hediye ıŞolarak verildi” demesi üzerine Resul-i Ekrem minbere ç k p; ı ı“Benim –zekât topla-mak için- gönderdi im bir memura ne oluyor ki, ‘ unlar sizin, unlar da bana hediye ğŞş* Dr. Muhlis AKAR

79edildi’ diyebiliyor? Dikkat edin, bu ki i evinde otursayd , kendisine hediye verilir miydi? şıMuhammed’i kudret elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, sizden her kim bu (bu devlet mal )ndan al rsa mutlaka onu boynunda ta r oldu u halde K yamet günü gelecektir…”ıış ığıbuyurdu (Buharî, “Hiyel” 15, “Zekât” 67, “Hibe” 17, “Eymân” 3; Müslim, “ maret” 26)İ.Ba ka bir hadislerinde ise;ş “Mal tahsili için memur tayin etti imiz bir kimse, bizden ğbir i neyi veya ondan daha küçük bir eyi gizlese, bu h yanet olur ve o eyi k yamet günü ğşışıgetirir… Sizden kimi malî bir göreve tayin edersek, o mal n az n da ço unu da getirsin…”ıı ığ(Müslim, “ mâre”, 30)İ buyurmu lard r.şıKamu mal ndan çalman n ya da kamu mal na h yanet etmenin vebali öylesine ııııbüyüktür ki, Hz. Peygamber bu gibi kimselerin cenaze namazlar na bile kat lma-ıım t r. Zeyd bn Hâlid (r.a) anlat yor: “Hayber Sava s ras nda ashaptan biri öl-ı ışİışı ııdürülmü tü. Hz. Peygamber’e haber verildi. O, ş“Arkada n z üzerine namaz k l n!”şı ıı ıbuyurdu. Hz. Peygamber’in bu sözü üzerine, halk n çehresi de i mi , üzerlerine ığ ş şbir so ukluk çökmü tü. Bunun üzerine Hz. Peygamber olaya öyle aç kl k getirdi: ğşşı ı“Arkada m z Allah için cihad s ras nda ganimetten çalm t !”şı ıııı ış Bunun üzerine, maktulün e yas n kar t rd k. Yahudilere ait boncuk kolyelerden iki dirhem bile etmeyen bir şı ıı ı ışkolyeyi çalm oldu unu gördük.” ı şğ(Muvatta, “Cihâd”, 23; Ebu Dâvud, “Cihâd”, 14)Bireysel ç karlar u runa kamunun haklar n ihlal etmek, görevi kötüye kullan-ığı ımak, rü vet al p vermek, karaborsac l k yapmak, kamu mal n zimmetine geçirmek, şıı ıı ıvergi kaç rmak, kaçak su ve elektrik kullanmak gibi olumsuzluklar n her biri de ııkamu mal na h yanettir ve gerçek bir müminde asla bulunmamas gereken özellik-ııılerdir.Bu bak mdan her Müslüman, kamu hakk n ve kamu mallar n korumal , haks z ıı ıı ıııyollarla bunlar edinmemelidir. Bunlar n k yamet gününde hesab n n çok a r olaca-ıııı ığ ığı ın asla unutmamal d r. Çünkü kamu mallar , bütün topluma aittir. Kamu mal na ı ıııh yanet eden kimse toplumun bütün bireylerine kar suç i lemi olmaktad r.ış ışşıDi er yandan, kamu mal na h yanet etmenin a r sorumlulu u sadece bu i i ya-ğıığ ığşpanlar de il, ayn zamanda bu gibileri koruyup gözetenleri veya göz yumanlar da ığııkapsamaktad r. Nitekim sevgili Peygamberimiz, ı“Kim a ran gizlerse, o da ondand r”ş ııı(Ebû Dâvûd, “Cihâd”, 135) buyurarak bizleri dikkatli ve duyarl olmaya ça rm lard r.ığ ıı şı

80KATILAŞMIŞ KALPTEN ALLAH’A SIĞINMAK…*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ َِّن ُ ْ َـ ا ُ َ َ ْ ِ ُ َ ناَر ۔ َ ّ َ ُِِٰ َْ َ“Hay r hay r! Do rusu onlar n kazanmakta olduklar kalplerini ıığııpasland rm t r.” (Mutaffifîn, 83/14)ıı ışYukar daki âyet, insan n helal-haram, günah-sevap, emir-nehiy ad na i lediklerinin, ııışkazand klar n n, kaybettiklerinin kalbe etkisini dile getirmektedir. Kalp ya da gönül dün-ıı ıyam z, di er insanlarla ve yüce Yarat c yla ili kilerimizin ekillenmesinde ve eylemlerimi-ığı ışşzin Allah kat ndaki de erinin tespitinde önemli ve can al c bir konuma sahiptir. ığı ıGönül dünyam z, kab n içerisinde olan yans tmas misali, bizim aynam z, davran la-ııııııı şr m za yön veren mihenk ta d r. Bu itibarla gönlü kirlenen insan n, hareket ve davran lar ı ışı ııı şıda do al olarak kirlilik zeminine oturmu tur. Buna kar l k gönül saray n güzelliklerin ğşşı ıı ısüsledi i kimsenin eylemleri de güzellikler dizisi eklinde tezahür edecektir. Asl nda kalp, ğşıgerek insanlarla gerekse yüce Mevlam z ile olan ili kilerde belirleyici bir konuma sahiptir. ışGüzellikler aç s ndan iman n, sevginin, a k n, hayat n merkezidir kalp. Ayn zamanda o, ı ıışıııkinin, öfkenin, nefretin, küfrün de merkezi olabilecek bir özelliktedir. Güzellikler veya kö-tülükler, günahlar veya sevaplar ad na onun hâkim e ilimi, bütünüyle bizi esir alabilmek-ığtedir. Onun cezp edici alan na giren gören göz, görmez olur, duyan kulak duymaz olur, ımeydan okuyan ak l akletmez olur. Öyle ki hayat ve memat, varl k ve yokluk, adeta ona ııkilitlidir. O, ziksel aç dan i levsiz hâle geldi inde nas l hayat duruyorsa, manevi alanda fiışğıda kalbin i levsiz hâle geli i, Peygamberimizin ifadesiyle Allah’a s n lacak bir durumdur. şşı ı ığAllah Resulü öyle duada bulunuyor: ş“Allah’ m! Korkmayan/kat la m kalpten, kabul görmeyen duadan, doymak bilmeyen ne s-ıış ş ıfiten, faydas z ilimden sana s n r m…”ıı ı ı ığ (Tirmizî, “Da’avât”, 69) Zira böylesi kalbin ve onun etraf nda ekillenen ki ili in, bireysel ve toplumsal ili kile-ışş ğşrinde k rm z çizgileri yoktur ya da yok olmaya yüz tutmu tur. ıı ışCana k yman n, h rs zl n, fuh un, ili kiler bütününde sahtekârl n, kul ve kamu ııı ı ı ığşşı ı ğhaklar n n ihlal ve gasp n n, yüz k zart c kabul edilen di er suçlar n, insan n gönül dünya-ı ıı ııı ığııs ile ilintisinin olmad söylenebilir mi? Hemen herkes taraf ndan “k rm z çizgiler” olarak ıı ı ğııı ınitelendirilebilecek bu ve benzeri hususlar n i lenmesine sadece gönlü/kalbi kat la mam ışışı ş* Dr. Ya ar YşİĞİT

81kimseler “dur” diyebilecektir. Onun içindir ki Kur’an- Kerim’de kalp insanlar n manevi ııhayat na yön veren bir merkez/motor olarak telakki edilir ve onun ba lam nda ki inin ığışmanevi hayat na de i ik vesilelerle vurgular yap l r. (Bk. Bakara, 2/7, 74; Âl-i mran, 3/7-ığ şı ıİ8,154; Nisa, 4/156; Maide, 5/13, 41; En’âm, 20/25) Örne in, ğ“Sonra, onun ard ndan birçok peygamberi kendi toplumlar na gönderdik. Onlara ııapaç k mucizeler getirdiler. Fakat onlar önceden yalanlamakta olduklar eye inanacak de illerdi. ıışğİşte biz haddi a anlar n kalplerini böylece mühürleriz.”şı (Yûnus, 109/74), “ te onlar, Allah’ n; İşıkalplerini, kulaklar n ve gözlerini mühürledi i kimselerdir. te onlar ga llerin ta kendileridir.”ı ığİşfi(Nahl, 76/108) âyetlerinde, insan n maneviyat, insani duygular ve erdemler ad na merkezi ııkonumunda olan kalbinin i levsiz hâle geli i dile getirilmektedir. Bu konumdaki insan-şşlar n pozisyonuna Kur’an’da, ı“Andolsun biz, cinler ve insanlardan, kalpleri olup da bunlarla anlamayan, gözleri olup da bunlarla görmeyen, kulaklar olup da bunlarla i itmeyen birçoklar n ışı ıcehennem için var ettik…” (A’râf, 7/179) âyetiyle i aret edilmektedir.şKur’an’da, ki inin olumlu ya da olumsuz eylemlerinin, ihlal etti i k rm z çizgilerin kal-şğıı ıbi do rudan etkiledi i belirtilir. ğğ“Hay r hay r! Do rusu onlar n kazanmakta olduklar kalpleri-ıığııni pasland rm t r.”ı ı ış (Mutaf fîn, 66/14) âyeti, ki inin i lemi oldu u günahlar n, haramlar n, fişşşğııisyanlar n, onun kalbini kirletti ini, kat la t rd n ifade etmektedir. ığışı ı ı ığSevgili Peygamberimiz de “…Dikkat edin. Vücudunuzda bir çi nemlik et parças vard r. ğııE er o sa l kl /fonksiyonel olursa vücudun tamam sa l kl olur. ayet o bozuk/i levsiz olursa vü-ğğı ıığı ıŞşcudun tamam bozuk olur. Haberiniz olsun bu et parças kalptir.”ıı (Buharî, “ man”, 39) sözüyle, İkalbin önemine vurgu yapm t r.ı ışİnsan n kendisini mükemmeliyete ula t racak ilke ve kurallar zaman zaman ihlal veya ış ııihmalinde, korkmayan, kat la m bir kalbe sahip olu u önemli bir etkendir. Ba ka bir ış ş ışşdeyi le bu tür eylemler, gönül/kalp/yürek kirlili inden kaynaklanmaktad r. Ça m zda şğığı ıkirlilik denildi inde öncelikle ekolojik dengenin bozulmas nda etkin olan çevre kirli i ğığhemen akla gelmektedir. Oysa ahlakî de erlerdeki erozyon, insanlardaki gönül kirlilik-ğleri üzerinde durulmas gerekli önemli sosyal ve toplumsal sorunlardan biri belki de en ıba ta gelenidir. Zira hemen her kirlili in temelinde, gerçek anlamda Allah’tan korkmayan şğkalplerin, kirlenen yüreklerin önemli bir etken oldu u inkâr edilemez. Gönülde, sözde, ğahlakta kirlenen, hiçbir de er tan mayan insan, sadece çevre için de il toplumun huzur ve ğığgüveni aç s ndan da büyük problem te kil etmektedir.ı ışGerçek u ki insanl n ya ad s k nt ve huzursuzluklar n temelinde gönül ya da kalp şı ığşı ı ı ı ığıkirlili i yatmaktad r. Allah’tan korkan bir kalbe sahip olu , yarat l n esrar n , iliklerine ğışı ı ışı ıkadar hissetme ve kavramadan geçer. Böylesi bir kalp, gönle ve görünene hâkim olmakt r. ıNe oldu unu, ne olaca n , yarat l hikmet ve gayelerini idrak ederek iç duygular na ve ğğı ıı ışıeylemlerine bu çerçevede yön vermektir. Bunun do al sonucu kendiyle, di er insanlarla ve ğğyüce Mevla ile bar k olma hâlidir.ı ı şYa Rab! Korkmayan kalpten, icabet edilmeyen duadan, doymak bilmeyen ne sten, fifaydas olmayan ilimden sana s n r z.ıı ı ı ığ

82KAVİMLERİN HELAK OLUŞU*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ َ ا اِ ّ ارْ َ اِ َ ْم ُ ْ ۪ َ ِ ُ ْ َ ْ ْ ِ َ رَةً ِ ْ ۪ ُ َ ّ َ ً ِ ْ َ رَ ِّ ٍَ ٍََِِِْۙۙ ٓ ُِٰ ٓ َ ٓ ُِ ُ ْ ۪ َ ِْ “Onlar öyle dediler: Biz suçlu bir kavme (Lût’un kavmine), üzerlerine şçamurdan, pi irilmi ve Rabbinin kat nda haddi a anlar için belirlenmi şşışşta lar ya d rmak için gönderildik.” (Zâriyât, 51/32-34)şğıAllah’ n gönderdi i peygamberler, kavimlerinden, bir olan Allah’a inanmalar n ığı ıve bütün ilahî hükümleri kabul etmelerini istediler. Bu kavimler ise, gerçek anlamda Allah’a inanmad klar gibi ahlak ve ya ay lar yla da helak edilmeyi hak edecek dav-ıışı şıran lar sergiliyorlard . Onlar, bütün i lerinde kavmin ileri gelenlerinin ve önderle-ı şışrinin yolunda gitmeyi tercih ediyorlard .ıLût kavmi, Allah’ n gönderdi i peygamberi ve getirdi i mesajlar kabul etmedi. ığğıNefsî ve ehevî arzular na uygun olarak kad nlar b rak p erkeklerle cinsel ili ki kurmak şııı ıışistiyorlard . O, kavmine; ı“Do rusu ben sizlere gönderilmi , güvenilir bir peygamberim. Art k ğşıAllah’a kar gelmekten sak n n ve bana itaat edin. Rabbinizin sizler için yaratt e lerinizi ş ıı ıı ığ şb rak yor da insanlar aras ndan erkeklere mi yana yorsunuz? Siz gerçekten haddi a an, bir ııış ıştopluluksunuz.”( uara, 26/162-166)Ş dedi. Onlar azg nl klar na devam edince yüce Allah da ı ııüzerlerine pi irilmi ve mühürlenmi ta lar ya d rarak onlar helak etti.şşş şğııMusa (a.s) da srailo ullar na gönderilmi bir peygamberdi. O, Firavun ve ai-İğışlesini, kendisinin Allah taraf ndan gönderilmi bir peygamber oldu unu, bir olan ışğAllah’a inanmalar n ve kendisine itaat etmelerini istemi ti. Onlar ise, Allah’ ve ı ışıMusa’n n getirdiklerini kabul etmediler. Buna kar l k Firavun kendisinin Allah ol-ışı ıdu unu iddia etti. Yüce Allah da Firavun ve ailesini denizde bo du. srailo ullar n ğğİğı ıonun zulmünden kurtard : ı“Andolsun, Firavun’un ailesine de uyar c lar gelmi ti. Bütün ayetlerimizi yalanlad lar. ı ışıBiz de onlar mutlak güç ve iktidar sahibinin yakalamas gibi yakalad k.”ııı(Kamer, 54/41-42)* Ömer ÖNEN

83Nuh (a.s), kavmine, “ üphesiz, ben, size gönderilmi güvenilir bir peygamberim. Ar-Şşt k Allah’a kar gelmekten sak n n ve bana itaat edin.”ış ıı ı( uara, 26/107-108)Ş dedi. Onlar; “E er Allah dileseydi bir melek gönderirdi.”ğ(Müminûn, 23/24) dediler. Nuh kavmi de Allah’ n gönderdi i peygamberi ve getirdi i ilahî mesajlar kabul etmedi. Nuh (a.s) ığğıiçin “Bu bir delidir” dediler. O da Rabbine, “Ey Rabbim ben yenilgiye u rad m, yard m ğııet.” diye dua etti. Biz de gö ün kap lar n dökülürcesine açt k. Yeryüzünü p nar, p nar ğı ı ııııf k rtt k. Derken sular takdir edilmi bir i için birle ti. Biz Nuh’u çivilerle perçinlenmi ı ı ışşşşşlevhalardan olu an gemiye bindirdik. Benim azab m ve uyar lar m nas lm gördüler.”şıı ıı ış(Ka-mer, 54/9-16) Nuh (a.s) ve ona inananlar hariç, o lu dâhil kavminden bütün inanma-ğyanlar suda bo ularak helak oldular.ğAd kavmine de Hûd (a.s) gönderilmi ti. Hûd (a.s), ş“...Onlara; Ey kavmim Allah’a kulluk edin. Sizin için O’ndan ba ka hiçbir ilah n z yoktur. Allah’a kar gelmekten sak n-şı ış ıımaz m s n z? ı ı ıdedi. Kavminin cevab ,ı “ üphesiz biz seni ak l k tl içinde görüyoruz. Şı ı ı ığBiz senin mutlaka yalanc lardan biri oldu una inan yoruz. Ey kavmim bende ak l k tl ığıı ı ı ığyok. Aksine ben âlemlerin Rabbi taraf ndan gönderilmi bir peygamberim.” ış(A’râf, 7/65-70)dedi. Bunlar da peygamberi ve getirdi i ilahî mesajlar kabul etmedi. ğı“Ad kavmi de, (Hûd’u) yalanlad . Azab m ve uyar lar m nas lm . Biz onlar n üstüne, u ursuzlu u sürekli ııı ıı ışığğbir günde gürültülü ve dondurucu bir rüzgâr gönderdik. nsanlar köklerinden sökülmü İışhurma kütükleri gibi kald r p at yordu. Azab m ve uyar lar m nas lm , (gördüler).” ı ıııı ıı ış(Ka-mer, 54/18-21) Semud kavmine de Salih (a.s) gönderildi. Salih (a.s) ve kavmi aras nda cereyan ıeden olay Kur’an- Kerim’de öyle anlat l r: ışı ıSalih, “Ben size gönderilmi güvenilir bir peygamberim. Öyle ise Allah’a kar gelmek-şş ıten sak n n ve bana itaat edin.”ı ı( uara, 143-144)Ş dedi. Onlar, “Bizim aram zda vahiy ona ım verildi? Hay r, o, yalanc n n, mar n biridir. Onlar yar n bilecekler: Kimmi yalanc , ııı ış ıı ı ğışıkimmi mar k. (Salih’e öyle demi tik) üphesiz biz, onlara bir imtihan olmak üzere, o ş şıışşşdi i deveyi gönderece iz. imdi onlar gözetle ve sabret. Onlara, suyun (deve ile) kendileri şğŞıaras nda (nöbetle e) payla t r ld n , bildir. Her su nöbetinde sahibi haz r bulunsun. Der-ışşı ı ı ı ığıken, (kavmin en azg n olan) arkada lar n ça rd lar. O da i e koyuldu. Ve deveyi kesti. ı ışı ığı ışŞüphesiz biz, onlar n üzerine tek bir korkunç ses gönderdik de, onlar, a ldaki hayvanlar n ığ ııçi neyip ufalad klar kuru çöpler gibi oldular.” ğıı(Kamer, 54/23-31)Geçmi kavimlerin helâk edilme sebeplerini anlatan ve Kur’an- Kerim’de yer şıalan k ssalar sadece tarihte olmu bitmi olaylar olarak de erlendirmek ve bunlar-ıışşğdan ibret almamak büyük yan lg olur. Bu k ssalarda dü ünenler için büyük ibretler ı ıışvard r. Dü ünüp ibret almal y z.ışı ı

84KENDİLERİYLE ARKADAŞLIK KURULMAMASI GEREKEN KİŞİLER *ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ٍِّۙ َ َ ُ ِ ا ُ َ ِ ۪ َ وَدّوا ْ ُ ْ ِ ُ َ ُ ْ ِ ُ ن وَ ُ ِ ْ ُ َ ّ ف ٍ َ َ ّ زٍ َ ّ ءٍ ِ َ ۪ َ َ۪ٓ ٍ َََّۙ َُ َََِّْ ّ ع ِ َ ْ ُ ْ َ ٍ ا ۪ ُ ُ َ ْ َ ذٰ ِ زَ ۪ ان َ ن ذَا َ ل ٍ وَ َ ۪ َ اِذَا ُ ْ َ ْ ِ ا َ ُ َ َ ل َ ََٰٰۜ ٍٍٍٍَََِّْْۙۙا َ ۪ ُ ا وّ ۪ َْ َ ََ“O hâlde yalanlayanlara boyun e me. stediler ki, yumu ak davranas n, ğİşıböylece onlar da yumu ak davrans nlar. Yemin edip duran, a a l k, şış ğı ıdaima kusur aray p k nayan, durmadan söz ta yan, iyili i hep engelleyen, ıış ığsald rgan, günaha dadanm , kaba saba; bütün bunlar n ötesinde bir ıı şıde soysuz olan kimseye mal ve o ullar vard r diye, sak n boyun e me. ğııığÂyetlerimiz kendisine okundu u zaman, ‘Öncekilerin masallar !’ der.” ğı(Kalem, 68/8-15)Okudu umuz ayeti kerimeler dost ve dü manlar m z tan mada bizler için baz ğşı ı ıııölçüler ortaya koymaktad r. Kur’an- Kerim, bizlere insan cehennemlik yapan se-ıııbeplerden birisinin de kötü ve laubali arkada larla birlikte olmak ve onlar n hâl ve şıhareketlerine i tirak etmek oldu unu öyle haber verir: şğş“Sizi Cehennem’e sürükleyen nedir? (Cehennemlikler) Cevap verdiler: Biz namaz k -ılanlardan de ildik. Fakirleri doyurmaz, onlar n ihtiyaçlar yla ilgilenmezdik. Bo ve bat l ğıışısözlere dalanlarla beraber biz de dalard k. Bu hesap gününü yalan sayard k. Ölüm bizi ııyakalay ncaya kadar hep böyle idik”ı(Müddessir, 74/42-47). Ayr ca da Kur’an, bu konuda hata edenlerin k yamet günündeki durumlar n ve ııı ıpi manl klar n da bizlere öyle tasvir etmektedir: şıı ış“O gün (nefsine ve ba kalar na) zulmeden kimseler ellerini s rarak öyle der: Ah, ke -şıı ışşke Peygamber’le birlikte bir yol edinmi olsayd m! Vah, yaz klar olsun bana, ke ke lan şıışfiı* Tahir TURAL

85dost edinmeseydim! Çünkü o, gerçekten bana geldikten sonra, beni zikirden (Allah’ hat r-ıılamaktan) sapt rm oldu...”ı ış(Furkân, 25/28-29)Peygamberimiz (s.a.s) de öyle buyurmu tur: şş“Ki i, -k yamet günü- sevdi i kimse ile beraberdir.” şığ(Buharî, “Edeb”, 96; Müslim, “Birr”, 165)İşte görüldü ü gibi dost ve arkada n insan n hayat nda ne kadar önemli bir yere ğş ııısahip oldu u bu ayet ve hadislerden iyice anla lmaktad r. Allah Teâlâ, Peygamberi-ğş ıımiz (s.a.s)’e iyilerle birlikte olmas n , kötülerden de uzak durmas n emretmektedir: ı ıı ı“Sabah ak am Rablerine, O’nun r zas n dileyerek dua edenlerle birlikte ol. Dünya ha-şıı ıyat n n zînetini arzu edip de gözlerini onlardan ay rma. Kalbini bizi anmaktan ga l k ld -ı ııfi ı ığı ım z, bo arzular na uymu ve i i hep a r l k olmu kimselere boyun e me.”şışşşı ı ışğ(Kehf, 18/28)Resul-i Ekrem (s.a.s) de arkada seçiminin önemini öyle beyan etmektedir: şş“Ki i dostunun dini üzeredir; u halde her biriniz kiminle dost oldu una iyi baks n.”şşğı(Ebu Davud, “Edeb”, 16)Bu ölçü; hem müjde hem de uyar niteli indedir. Bu ilke, iyilik ehli için bir müj-ığde, kötülü e sapanlar için de bir uyar ve tehdittir. Nitekim Kur’an- Kerim’de öyle ğıışbuyurulmu tur: ş“ Haks zl k yapanlara yönelmeyin, yoksa ate size de dokunur.”ı ış(Hûd, 11/113)Ancak temel inanç prensiplerinden taviz vermeden ve slamî duyarl l klar göz İı ıönünde bulundurularak farkl kesimlerle “diyalog-kom uluk ili kileri vb.” kurul-ışşmas dinimize ayk r de ildir.ıı ığK sacas , imandan yoksun, fâs k, Allah’a itaat etmeyen, insan günahlara te vik ıııışeden, zalim, söz ta yan, hep ba kalar n n kusurlar yla u ra p duran, kendisi için ş ışı ıığ şıistedi ini ba kas için istemeyen, akrabalar yla ili kisini kesen, onu bunu ay play p ğşıışııg ybet eden kimselerle arkada l k yap lmas yasaklanm t r. Allah Teâlâ öyle buyur-ış ıııı ışşmu tur: ş“Bize gelince arkada na: ‘Ke ke benimle senin aranda do u ile bat aras ndaki kadar ş ışğııuzakl k olsayd , sen ne kötü arkada imi sin!’ der. Nedametin bugün size hiç faydas do-ıışşıkunmaz; zira haks zl k etmi tiniz, imdi azapta ortaks n z.”ı ışşı ı(Zuhruf, 43/38-39)Konuyu Peygamberimiz (s.a.s)’in hadisiyle ba layal m: ğı“ yi arkada la kötü arkada n misali, misk ta yanla körük çeken insanlar gibidir. Misk İşş ış ısahibi ya sana kokusundan verir veya sen ondan sat n al rs n. Körük çekene gelince ya el-ıı ıbiseni yakar yahut da sen onun pis kokusunu al rs n.”ı ı(Buhârî, “Büyû”, 38; Müslim, “Birr”, 146)

86KIYAMET GÜNÜ HERKES KENDİ DERDİNE DÜŞMÜŞTÜR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ ِذَا َ ءَت ِ ا ّ ّ ُۘ َ ْمَ َ ِ ُ ا َ ْءُ ِ ْ ا ۪ ِ وَا ِّ ِ وَا ۪ ِ وَ َ ِ َ ِ ۪ وَ َ ۪ ِ ِ ُ ا ْ ئ ِ ْ ُ ْ ِ ٍَََُِّّْۜۙۙ ٓ ََٓۜ ْ َئِ ٍ َ ْن ُ ْ ۪ ِ ٌ “Ki inin karde inden, annesinden, babas ndan, e inden ve çocuklar ndan şşışıkaçaca gün kulaklar sa r edercesine iddetli ses geldi i vakit, i te o gün ğ ıığ ışğşonlardan herkesin kendini me gul edecek bir i i vard r.” (Abese, 80/33-37)şşıK yamet gününün deh etinden bahseden ayetleri okuyoruz. “Sâhha”, yani kor-ışkunç ses, kula a çarp p onu duymaz hâle getirdi i zaman… Rabbimiz o günü yü-ğığceltmi ve ona kar bizleri uyarm t r. K yamet gününde öyle bir gürültü olacak ki, şş ıı ışıart k dünyan n sonunu getirecektir. Bu korkunç ses, o günün, yani k yametin deh et ııışan n n ilk habercisidir. Art k kaç n olmad o an gelip çatm t r. O korkunç ses ı ııı ı şı ı ğı ışgeldi inde ki i; duygu, efkat ve sevgide en yak n olarak gördü ü karde , anne, ğşşı ığşbaba, e ve çocuk gibi akrabas n görüp de onlardan kaçacakt r. Ki i, dünyada ken-şı ıışdilerine s nd kimselerden o gün kaçmaktad r.ı ı ı ığğıZira o gün korku büyük ve artlar çetindir. Çünkü o gün herkesin kendine yetecek şme guliyeti vard r. Herkes kendi ba n n derdine dü mü tür. Kimsenin kimseyi dü ü-şışı ışşşnecek mecali ve zaman yoktur. Kimse kimsenin hat r n soramayacak, kimse kimseyle ıı ı ıilgilenemeyecektir. O gün herkesin, kendilerini en yak n akrabalar ndan bile uzak tuta-ııcak bir derdi vard r. Nitekim ba ka bir ayette bu durum öyle izah edilmi tir: ışşş“O gün, dostun dosta hiçbir faydas olmaz, kendilerine yard m da edilmez.”ıı(Duhan, 44/41)K yamet gününde, ki i en yak nlar n feda edip kendini kurtarmak ister. Herkes ışıı ıderdinin tela ndad r. O gün, herkesin me gul oldu u ey kendi nefsidir. O günün ş ıışğ ş* Dr. Sabri TÜRKMEN

87deh eti ba kalar yla ilgilenmeye f rsat vermeyecektir. Onlarla ilgilenmek öyle dur-şşıışsun, onlar n hakk n ödeyemeyece inden dolay onlardan kaçacakt r. Onlar n hak ıı ığıııistekleri, kendine s k nt vermesin, yük olmas n diye. Öyle ya onlar haklar n ister-ı ı ııı ılerse ne olur? Bu gibi sebeplerden dolay kaçmak ister, fakat bu mümkün de ildir.ığKi i anne ve babas ndan, gereken sayg y göstermedi i için, onlar n haklar n şıı ığıı ıyerine getirmedi i için kaçacak. Anne babas na kar dürüst olmad için kaçmaya ğış ıı ığçal acak.ı şE i ve çocuklar ndan kaçacakt r. E i ve çocuklar na do rular anlatmad ndan, şıışığıı ı ğonlara kar sorumluluklar n yerine getirmedi inden dolay kaç p kurtulmak iste-ş ıı ığııyecektir.İnsan n sevdiklerinden kaç … Dünyada iken kendi hayat na tercih etti i, ma-ıı ı şığl n payla t , zaman n harcad , k sacas Allah (c.c)’ n kendine verdi i en de erli ı ış ğı ıı ıı ı ığıığğnimetleri gözünü k rpmadan feda etti i canlardan kaç !.. O günün deh eti insan n ığı şşıkendi hesab n n derdine dü mesine, kendi d nda ba kalar yla me gul olmas na en-ı ışı ı şşışıgel olmaktad r. Dünyada Allah’tan hiç korkmadan ahiretten ga l bir ekilde sürdü-ıfişrülmü bir hayattan ötürü, birbirine ahit olmas nlar, birbirini sorumlu tutmas nlar şşııdiye…Hülasa, konu ba nda zikretti imiz ayetlerde yüce Allah, insan korku ve en-ş ığıdi e ile dolduran k yamete ait baz durumlar ve korkular aç klam t r. Bu neden-şıııııı ışle insan n Rabbine yönelmesi, ona inanmas , küfürden kaç nmas , insanlara kar ıııış ımütevaz olmas ve büyüklenmemesi hede enmi tir. Henüz dünya hayat nda iken, ııflşıelimizde f rsat ve imkânlar varken, bu durumu iyi de erlendirmeliyiz. imdiden ığŞRabbimize verece imiz hesab iyi yapmal y z. Sorumluluklar m z n bilincinde olma-ğıı ıı ı ıl ve ona göre hareket etmeliyiz. Rabbimizin huzuruna mü is olarak ç kmamal y z. ıflıı ıŞu hadiste Peygamberimiz bu durumu ne güzel izah etmi tir:ş“Mü is kimdir, biliyor musunuz?”fl diye sorunca, ashab; “Bizim aram zda mü is, ıflparas ve mal olmayan kimsedir” dediler. Resûlullah (s.a.s); ıı“ üphesiz ki ümmetimin Şmü isi, k yamet günü namaz, oruç ve zekât sevab yla gelip, fakat una sövüp, buna zina flıışisnat ve iftiras yap p, unun mal n yiyip, bunun kan n döküp, unu dövüp, bu sebeple ıışı ıı ışiyiliklerinin sevab una buna verilen ve üzerindeki kul haklar bitmeden sevaplar biterse, ışııhak sahiplerinin günahlar kendisine yükletilip sonra da cehenneme at lan kimsedir.”ıı(Müs-lim, “Birr”, 59; Tirmizî, “K yamet”, 2) ıbuyurdular. Rabbimize verece imiz hesab n muhasebesini imdiden yaparak Rabbimizi ve ğışkullar n raz etmeye çal mal y z. Çünkü dünya çal ma yeridir, hasat yeri de il; ı ııı şı ıı şğahiret ise hasat yeridir, çal ma yeri de ildir.ı şğ

88KIYAMET GÜNÜ İÇİN NE HAZIRLADIK?*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ ذٰ ِ ا َ ْمُ ا َ ّۚ َ َ ْ َ ءَ ا ّ َ اِ رَ ِّ ۪ َ ً اِ ّ ا ْ رْ َ ُ ْ َ ا ً َ ً َ ْمَ َ ْ ُ ا َ ْءُ َُ ْ۪ ََۚ ٓ َ َٰٓ َ َ ْٰ َُ ْ َ ّ َ ْ َ َاهُ وَ َ ُ ل ا َ ِ ُ َ ْ َ ۪ ُ ْ ُ ُ َا ً َُ َْ“ te bu, hak olan gündür. Art k dileyen kimse Rabbine ula t ran bir yol İşış ıtutar. üphesiz biz sizi, ki inin önceden elleriyle yapt klar na bakaca ve Şşıığ ıinkârc n n, ‘Ke ke toprak olayd m!’ diyece i günde gerçekle ecek olan ı ışığşyak n bir azaba kar uyard k.” (Nebe, 78/39-40)ış ııYüce Allah bizleri yaratm ve dünya hayat nda belli bir süreye kadar kalmam z ı şıı ıdilemi tir. Dünya hayat n iyi de erlendirdi imiz zaman, ebedî hayatta mutlu olu-şı ığğruz. Zira dünya hayat ahirete k yasla hiç mesabesindedir. Dünya, ahiretin tarlas -ıııd r. Ne ekersek, orada onu buluruz.ıİnsan, dünya hayat n iyi de erlendirsin ve ahirete de haz rl k yaps n diye Allah ı ığı ııTeala, peygamberler göndermi tir. Peygamberler, kendileri bizzat ya ay p örnek ol-şşıduklar gibi insanlar iyi olmaya ve iyilik yapmaya te vik etmi ler, kötü olmaktan ve ıışşkötülük yapmaktan sak nd rm lard r. nsanlar, kendi seçimlerini kendileri yapar-ı ıı şıİlar. Dileyen do ru yolu seçer, dileyen yanl yola sapar. Herkes, kendine verilen ira-ğı şdeyi istedi i yönde kullan r. Ki inin yapt klar ndan sorumlu olmas için bu seçim ğışıııhürriyeti artt r. Aksi halde insanlar n sorumlu tutulmas anlams z olurdu. nsan şııııİhür iradesiyle tercihte bulundu una göre sonuçlar na da katlanmal d r. nsanlar-ğıı ıİdan birço u, peygamberlerin yapm oldu u ça r ya olumsuz kar l k vermi lerdir. ğı şğğ ışı ışAyet-i kerime bu gerçe i öyle vurguluyor: ğ ş‘‘Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyar c olarak gönderdik; fakat insan-ı ılar n ço u bunu bilmezler.”ığ(Sebe’, 34/28)Konu ba nda zikretti imiz ayetlerde bize u mesaj veriliyor: Ahiretin gerçekle-ş ığşşece inde üphe yoktur. Rabbiniz, hakt r. Dininiz hakt r, kitap hakt r, peygamber ğşıııhak ile gönderilmi tir. K yamet ve mizan hakt r. Bunun böyle oldu unu ö rendik-şıığğ* Dr. Sabri TÜRKMEN

89ten sonra art k Rabbinize dönün. Kim kurtulu a ermek istiyorsa Kur’an ve sünnete ıştabi olsun, gerçek bir iman ve amel-i salih ile Rabbinin yoluna girsin, O’nun lütfu-nu elde etmek ve cezas ndan uzakla mak için çal s n.ışı ışKâ rler ise yak n bir azap ile uyar lmaktad r. Onun vukuu, kesin oldu u için fiııığyak n say lm t r. Her gelecek, asl nda yak nd r. Nitekim u ayet de, bu manaya ıı ı ışıı ışi aret etmektedir: ş“K yameti gördükleri gün onlar, sanki dünyada ancak bir ak am yahut bir ku luk ışşvakti kadar kalm gibidirler.ı ş”(Naziât, 79/46) O gün insan ne yap p yapmad na bir bakar. Herkes orada haz rlad hay r ve ıı ı ğıı ığışerri bulacakt r. Mümin, ben bunu ümit ediyordum diyecek. Ancak Allah’tan gelen ıgerçekleri gören kâ r ise; ‘Eyvah benim hâlim ne olacak, ke ke ben de toprak olan fişşu hayvanlar gibi olsayd m, ke ke topraktan yarat lan Âdem (a.s)’i kendime örnek ışıalsayd m, insana yara r davran larda bulunsayd m’ gibi ifadelerle pi manl n ış ıı şışı ı ığdile getirecektir: “Herkesin yapt iyili i ve yapt kötülü ü haz r bulaca günde ki i, kötülükleri ile ı ı ğğı ı ğğığ ışkendi aras nda uzak bir mesafe bulunmas n ister.ıı ı” (Âl-i mrân, 3/30)İDünyaya oldu undan fazla k ymet vermemeliyiz ve zayğııflı ı ı ığm z n fark nda ol-ımal y z. Neticede her ne s ölümü tadacak, yapt klar n n ve sorumlu olup da yap-ı ıfiıı ımad klar n n hesab n verecektir. Yüce Allah kat nda, as l de ere tabi olan zikî ya-ıı ıı ııığfip m z, makam m z, çevremiz ve mal varl m z de ildir. Bu gibi de erler dünyada ı ıı ıı ı ığğğkal r. Önemli olan bizim nas l inand m z, ne tür davran larda bulundu umuz ve ııı ı ığı şğAllah’ n r zas n kazanmak için neler yapt m zd r. Ahiret için ne haz rlad m z, ııı ıı ı ı ığıı ı ığamel sand m za neler koyabildi imizdir. Konuyla ilgili Kümeyl b. Ziyâd’ n anlat-ı ı ığğıt u hadise çok manidard r:ı ığ şı“Bir gün Ali b. Ebû Tâlib (r.a) ile geziye ç kt k, mezarlar n bulundu u alana ı ıığvard m zda kabristana yönelerek;ı ı ığ-“Ey kabir halk ! Ey çürümü ahali! Ey yaln zl k mensuplar ! Sizde ne haberler ışı ııvar? Bizdeki haberler unlar: Mallar n z bölü üldü, çocuklar n z yetim kald , e le-şı ışı ıışriniz kocaya vard , kocalar n z yeni e ler ald ! Bizdeki haberler bunlar, sizden ne ıı ışıhaber?” dedikten sonra bana dönerek;-“E er onlara cevap için izin verilse; ‘Az n hay rl s Allah korkusudur,’ derler,” ğı ı ğı ı ıdiyerek a lad ve öyle dedi:ğış-“Ey Kümeyl! Kabir, amel sand d r, ölünce orada neler sakland n anlars n!” ı ı ığı ı ığı(Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, III, 170)Yukar da zikretti imiz Nebe’ suresinin son iki ayeti, insanlar n k yamet günün-ığııde iki gruba ayr laca na delalet ediyor. Allah’ n r zas na ve ikram na nail olacak ığ ııııımüminler grubu ve Allah’ n rahmetinden uzak, azap içinde olan inkârc lar grubu. ııRabbimizin r zas na ve ikram na nail olabilmek için ya amakta oldu umuz u dün-ııışğşya hayat n iyi de erlendirmeliyiz.ı ığ

90KIYAMET GÜNÜNDEN BİR KESİT*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ ْمَ َ ْ ُ ُ ا ُ ّ ۪ َ اِ ا َ ْ ٰ وَ ْ ًاوَ َ ُ قُ ا ُ ْ ۪ َ اِ َ َ ّ َ وِرْدًا ََِِّْْٰۙ َ“Allah’a kar gelmekten sak nanlar Rahmân’ n huzurunda bir elçiler heyeti ş ııııgibi toplayaca m z, suçlular da suya ko an susuz develer gibi cehenneme ğı ıışsevk edece imiz günü dü ün!” (Meryem, 19/85-86)ğşYüce kitab m z Kur’an, ilk suresi olan Fâtiha’n n üçüncü ayetinde, “Allah’ n, hesap gü-ı ııınünün sahibi” oldu unu haber vermek suretiyle bizlere hesap gününü hat rlatmaktad r. ğııArkas ndan da hesap gününün sorgu konusu olan “sadece O’na kulluk etmemiz”den söz ıetmektedir. Dünyada ba bo b rak lmayan insan, elbette Yarat c ya kulluk için gönderil-ş ışııı ımi tir. Serbest iradesiyle kulluk s nav veren insan için, bir de bu s nav n de erlendirilip şıııığkar l n n görülece i bir hesap gününün gelmesi kaç n lmazd r. Çünkü hak edene hak ş ğı ı ı ığı ııetti inin kar l n vermek, Allah’ n adaletinin bir gere i oldu u gibi, hak etti inin kar-ğş ğı ı ı ıığğğş ğı ı ı ıl n almas da kullar n bir beklentisidir. Kullar için s nav, bu ekilde anlaml hâle gelir. ııışıÖte yandan, Allah’a kulluk görevini yerine getiren insan n kazanma ümidi yan nda, O’na ııkulluktan uzak bir hayat ya ayan insan n da kötü ak betle kar la aca korkusu, iradeyi şıış şığ ıolumlu yönde etkileyen ve s nav bilinçli hâle getiren önemli birer faktördür.ııBunun için Allah Teâlâ, hesaba çekilece imiz bir günün gelece ini, yarat l gayemiz ğğı ışdo rultusunda ya ay p ya amad m z ve verdi i nimetleri bu u urda kullan p kullanma-ğşışı ı ığğğıd m z konusunda mutlaka hesaba çekilece imizi bize birçok ayette haber vermektedir ı ı ığğ(Bakara, 2/254; srâ, 17/71; Kehf, 18/49; Enbiyâ, 21/35; Ankebût, 29/58; Tekâsür, 102/8). İMeryem suresinde konu ile ilgili bir k s m âyetin anlam öyledir:ı ıış“Rabbine andolsun, onlar eytanlarla beraber mutlaka ha r edece iz. Sonra onlar kesinlikle ışşğıcehennemin çevresinde diz üstü haz r edece iz. Sonra her bir topluluktan, Rahman’a kar en ığş ıisyankâr olanlar mutlaka çekip ç karaca z. Sonra, oraya girmeye en lây k olanlar muhakkak ki ıığ ıııen iyi biz biliriz. (Ey insanlar!) Sizden cehenneme varmayacak hiç kimse yoktur. Rabbin için bu, kesin olarak hükme ba lanm bir i tir. Sonra Allah’a kar gelmekten sak nanlar kurtar r z da ğı şşş ıııı ızalimleri orada diz üstü çökmü hâlde b rak r z.”şıı ı (Meryem, 19/68-72)Hesap gününün s k nt lar daha K yamet’in kopu an ndan itibaren ba lar. O an n deh-ı ı ı ıışışışetiyle gençlerin simsiyah saç bile korkudan bembeyaz olur (Müzzemmil, 73/17); emzikli ı* Dr. Ahmet GEL GEN İŞ

91kad n emzirdi i çocu unu unutur; hamile kad n karn ndaki çocu unu dü ürür; insanlar ığğıığşsarho gibi olurlar (Hac, 22/1-2).şHesap günü ki i karde inden, annesinden, babas ndan, e inden ve çocuklar ndan kaçar; şşışıherkes kendi derdine dü er (Abese, 80/34-37). O günde Allah, ki inin kendi aleyhine, dün-şşyada yapt kötülükler hakk nda, organlar na ahitlik ettirecektir (Yâsîn, 36/65; Fussilet, ı ı ğıış41/21). Dünyadayken birlikte günah i leyen dostlar o gün, dünyadaki arkada l klar ndan şş ııdolay pi man olduklar gibi, dostlar na ve eytana da has m ve dü man olurlar (Furkân, ışıışış25/28; Sâd, 38/64; Zümer, 39/31; Zuhruf, 43/38, 67; Kâf, 50/28). Dünya hayat ndayken ınimetler içerisinde mararak dostlar yla birlikte ( n ikak, 84/9) günah i leyenlerin yüzle-ş ııİ şşri, o gün kederleri dolay s yla kapkara olacakt r. Kur’an’ n ifadesiyle onlar, günahkârlarla ı ıııinkârc lard r (Abese, 80/40-41; Âl-i mrân, 3/106). Hesab n zorlu unu ve i ledikleri amel-ııİığşlerin kötü kar l n gördüklerinde “eyvah mahvoldum” diye ba racaklar ( n ikak, 84/9); ş ğı ı ı ığ ıİ ştoprak olmay ve yok olmay temenni edeceklerdir (Nebe, 78/40). Ne var ki bu pi manl k ıışıfayda vermeyecektir. nkârc lar, daha ölüm an ndayken gerçekleri ve amellerinin kötü so-İıınucunu görünce, “Rabbim! Beni (dünyaya) geri gönder, bo a geçirdi im dünyada mutlaka şğsalih amel i leyece im” diyerek pi manl klar n ifade etseler de, bunlar bo una söylenmi şğşıı ışşsözler olacakt r (Mü’minûn, 23/99-100. Bk. Fecr, 89/23-25).ıBunun yan nda o gün, dünya imtihan n kazanm müminler de olacak. Onlar, dünyada ıı ıı şimanla ya ay p, dinî emir ve yasaklara riayet ederek tertemiz bir kalple Allah’a gelen kul-şılard r ( uarâ, 26/89). Hesap gününde, onlar n yüzleri parlak, güleç, sevinçli (Abese, 80/38-ıŞı39) ve bembeyaz olacakt r (Âl-i mrân, 3/106). S n lacak hiçbir yerin olmad o deh etli ıİı ı ı ğı ı ğşgünde Ar ’ n gölgesi alt nda gölgeleneceklerdir (Buhârî, “Rikâk”, 24; Müslim, “Zekat”, 91). ş ııSonuçta Allah onlardan raz , onlar da Allah’ n verdi i mükâfata râz olacaklard r (Beyyine, ıığıı98/7-8). O gün onlara öyle denilecektir:ş“Ey huzura kavu mu insan! Sen O’ndan ho nut, O da senden ho nut olarak Rabbine dön. şşşş(Seçkin) kullar m aras na kat l ve cennetime gir!”ııı (Fecr, 89/27-30) man ve istikametle ya ay p Rablerinin huzuruna varan bu müminler için ölüm an nda, İşııkabir hayat nda ve hesap gününde korku ve hüzün yoktur. Çünkü Allah, meleklerini onlara ıyard mc dost olarak gönderecektir. Cennette ise, istedikleri her ey, Allah taraf ndan onlar ıışıiçin “konukluk” olarak haz rlanm t r (Fussilet, 41/30-32. Bk. brâhim, 14/27).ıı ışİİşte iki tip insan n k yamet/hesap günündeki durumlar . Elbette ak ll ki i, hak ve hay rl ıııı ışı ıolan seçecek ve bu mükâfat kazand racak hayat kendine yol edinecektir. Gerek Kur’an- ıııııKerim, gerekse Hz. Peygamber (s.a.s) Efendimiz, ibret al p K yamet gününde ac kl duruma ııı ıdü mememiz ve ebedî mükâfat kazanmam z için, bizlere ahiretin iyi ve kötü ahvalini haber şııvermi lerdir. nsano lunun hayat n n her an kayda al nmakta; söyledi i her söz ve i ledi i şİğı ııığşğher il, k yamet günü hesab görülmek üzere “gözetleyici melekler” taraf ndan kaydedil-fiııımektedir (Kâf, 50/17-18). Öyleyse hayat m z ona göre ya ayal m.ı ı ışı

92KIYAMET VE HESAP*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ُِِّ ِ َ ْ َ ِ ا ّ ٰ َات ِ وَا رْض ُ ِ ٰ ِۜ َ َ َ َ َ ْ ِ ا َ ْ َ َ َ ْ َ َ ـّ ُ ْ اِ َ ْم ََِِّّْْٰٰۜۜ َََْا ِ ٰ َ ِ رَ ْ َ ۪ ِ ا ۪ َ َ ُوا ا ْ ُ َ ُ ْ َ ُ ْ ُ ْ ِ ُ نَٓ َََِ َّْۜ“De ki: ‘ u göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?’ ‘Allah’ nd r’ de. O Şıımerhamet etmeyi kendine gerekli k ld . Andolsun sizi mutlaka k yamet ı ııgününe toplayacak. Bunda hiç üphe yok. Kendilerini ziyana u ratanlar var şğya, i te onlar inanmazlar.” (En’âm, 6/12)şKâinatta görebildi imiz ve göremedi imiz her eyin sahibi Allah’t r. Bizler Allah’ n ğğşıımülkünde, ancak O’nun izin verdi i oranda tasarruf yapabiliriz. Tasarrufumuz da ğömrümüzle s n rl d r. E er, bize verilen nimetlerin gerçek sahibinin Allah oldu u-ı ı ı ığğnu bilir ve sahip olduklar m z emanet anlay ile kullan rsak dünya imtihan nda ı ı ıı ı şııba ar l oluruz. Aksi takdirde mal m z bizi esir al r ve bize olmad k hatalar yapt r r. şı ıı ıııı ıBaz lar mülkiyetlerindeki mal n kendi bilgi ve becerilerinden dolay verildi ini söy-ı ııığler ve yüce Yarat c y unuturlar. Bundan sonra da nasihat dinlemez olur, cimrile ir, ı ı ışböbürlenir ve insanlara yüksekten bakmaya ba larlar. Bu dü ünce ve davran la-şşı şr sebebiyle de insanlardan ve Yarat c dan uzakla rlar. Kur’an- Kerim, bu konuda ıı ış ııKârûn’u örnek vermi , sahip oldu u mal sebebiyle Kârûn’a özenenleri de ilimden şğuzak kimseler olarak vas and rm t r flııı ış(Kasas, 28/76-84).Göklerde ve yerde olanlar yaln zca O’nun mülkü oldu una göre yüce Allah’ n e i ığışve benzeri yoktur. Dolay s yla yaln z ibadet edilmeye lay k varl k da O’dur. Bunda ı ıııışüphe yoktur. O halde, “ u göklerdekiler ve yerdekiler kimindir?” sorusunun cevab Şık sa ve nettir: “Allah”ı* Sabri AKPOLAT

93Bütün varl klar n yarat c s , malik ve sahibi Allah oldu una göre, insanlar hesa-ııı ı ığıba çekme yetkisi de O’na aittir ve kesin olarak k yamet gününde insanlar hesaba ııçekmek üzere bir araya toplayacakt r. K yamet gününde insanlar n bir araya geti-ııırilmesi Allah’ n rahmetinin bir tecellisidir. Çünkü dünyada nice zalimler vard r ki, ıızulümleri yanlar nda kalmaktad r. yilik ve kötülük yapanlar bir araya getirilmedi i, ııİğkötülük yapanlar yapt klar n n cezas n çekmedi i, iyilik yapanlar da iyiliklerinin ıı ıı ığkar l n almad klar takdirde, kötüler cezas z kalm , iyiler de haks zl a u ram ş ğı ı ı ııııı şı ığğı şolurlar. Bu durum, rahmete, adalete ve hikmete ters dü er.şYüce Allah rahmetinin bir gere i olarak, kendisine inanan-inanmayan, ibadet ğeden-ibadet etmeyen ay r m yapmadan bütün mahlûkata nimetlerini vermektedir. ı ı ıAyr ca, haram bir il i lenmesi hâlinde bir günah yaz ld halde, güzel bir ile kar-ıfişı ı ığfişı ıl k da en az on sevap yaz lmaktad r. Bütün bunlar n sebebi, Allah’ n, rahmeti ken-ııııdisine gerekli k lmas ndand r.ıııİnsan akl- selîmine tabi olarak hareket etmeli, nefsinin esiri olmamal d r. Aksi ıı ıtakdirde, içinde bulundu u durum onu isyana ve inkâra sevk edebilir. Bu inanç ve ğdavran da onu ebedî azaba sürükleyebilir.ı şHülasa bu ayet-i kerimeden u hususlar anlamaktay z:şııDi er bütün varl klar gibi sizi de Allah yaratt ; k yamet vuku bulup da O’nun ğıı ıhuzurunda hesap vermek için toplanmadan önce, hayatta iken Allah’ n kesin olan ırahmetinden yararlanmaya bak n z; inan p hay rl i ler yap n z; bu geni rahmete ı ııı ışı ışnail olmak için günahlar n zdan tövbe ediniz. Aç k seçik delillere ra men, mü rik-ı ıığşlerin yapt gibi, Hz. Peygamber’in tebli lerini yalanlamak için türlü bahaneler ileri ı ı ğğsürmek yerine, Allah’ n rahmetinin üzerinizdeki eserlerinden olan akl n z kullana-ıı ı ırak Hz. Peygamber’in do rulu unu tasdik ediniz. Bunun aksine, geçici menfaatle-ğğrine, manas z inatlar na ve benlik iddialar na kap larak gerçe i kabule yana mayan-ıııığşlar, böylece kendilerini ziyana sokanlar art k iman etmekten de mahrum kal rlar ve ıısonuçta Allah’ n çok geni olan rahmetinden yararlanma f rsat n kaç rm , kendi ışıı ııı şkendilerine yaz k etmi olurlar.ış

94KIYAMETİN KOPUŞU VE AYIN YARILMA HADİSESİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّاِ ْ َ َ َ ِ ا ّ َ ُوَا ْ َ ّ ا َ َ ُ وَاِن َ َوْاا َ ً ُ ْ ُ اوَ َ ُ ا ْ ٌ ُ ْ َ ِ ٌوَ َ ُ اوَا ّ َ ُ اَ ََُِِّّْٰٓ َْۙا ْ َاءَ ُ ْ وَ ُ ا ْ ُ ْ َ ِ ٌوَ َ ْ َ ءَ ُ ْ ِ َ ا ْ َ ءِ َ ۪ ِ ُ ْدَ َ ٌ ِ ْ َ ٌ َ ِ َ ٌ َ َ ُ ْ ا ّ رُُ ُِْۙ َ ٍَّّٓٓ ََُ ٓ“K yamet yakla t ve ay yar ld . Onlar bir mucize görseler yüz çevirirler ve ış ıı ısüregelen bir sihirdir, derler. Peygamberi yalanlad lar, nefislerinin arzular na ııuydular. Hâlbuki her i , (Allah nas l takdir ettiyse öylece) gerçekle ecek şış(de i meyecek)tir. Andolsun, onlara içinde cayd r c tehditlerin bulundu u ğ şı ı ığhaberler geldi. Bu haberler, zirveye ula m birer hikmettir! Fakat uyar lar şı şıfayda vermiyor!” (Kamer, 54/1–5)Bu âyetlerde, insanlara k yametin yakla t ve ay n ikiye ayr ld haber veril-ış ğı ııı ı ığmektedir. “Güne , dürüldü ü zaman, y ld zlar, bulan p söndü ü zaman, da lar yürü-şğı ıığğtüldü ü zaman, ...Denizler kaynat ld zaman.”ğı ı ığ(Tekvir, 81/1-6) gibi ay etler, k yametin ıkopu uyla ilgili bilgilerden birkaç d r. nsano lunun tecrübe edemedi i ve mahiyeti şı ıİğğhakk nda imdilik fazla bilgisi olmad k yamet kopma olay , normalin ötesinde bir ışı ı ığıhadisedir. Kur’an’ n ifadesine göre k yamet mutlaka kopacakt r. Yüce Allah, insanla-ııır n, ak llar hayrette b rakan baz ola anüstü olaylar kar s nda de il de, akl selim ve ııııığşı ığıhür irade ile dü ünerek kabul edip iman etmesini istemi tir.şş Mekkeli mü rikler, Resûl-i Ekrem’den bir mucize göstermesini istediler. Sevgili şPeygamberimiz de Mekke’ye hicretinden be sene önce, mübarek eliyle aya i aret şşetti ve ay iki parçaya ayr l p sonra yine eski hâlini ald . Bu duruma, en muteber ı ııtefsir kitaplar ile Buharî ve Müslim gibi en makbul hadis kaynaklar nda geni çe yer ıışverilmi tir. Ay n ikiye ayr lmas olay n n bir mucize olmak üzere Peygamberimiz şıııı ızaman nda meydana geldi ine bütün Müslümanlar inanmaktad rlar. Allah, bir eyin ığış* Ömer ÖNEN

95olmas n isterse neden olmas n. Yüce Allah her eye kadirdir. O’nun sadece bir emri ı ıışyeter. Ol, demesiyle her ey oluverir.şAy n ikiye bölünmesi hadisesi, Kur’an’ n ifadesiyle sabit olan bir olayd r. Bunun ıııtevatür yoluyla bize kadar ula t nda da üphe yoktur. E er in ikak ad verilen bu ş ğı ışğşıolay vuku bulmam olsa idi, bu âyet-i kerîme, nas l tebli edilebilip aç klanabilirdi? ı şığıK yamet koptu unda ise, yaln z ay de il, bütün gök cisimleri parçalanarak darma-ığığda n k bir hâle gelecektir. Ay n yar lmas , Hz. Peygamber zaman nda ve O’ndan ğı ıııııistenen bir mucize olarak gerçekle en bir hadisedir.şYüce Kitab m zda, insanlar uyand racak olan k yametin kopmas ile ilgili son ı ıııııderece hikmetli ö ütler vard r. K yametin kopmas zaman nda yer ve gök, da lar ğıııığve tüm cisimler parçalan p darmada n k bir hâle gelecek, kâinat ak l almaz bir ığı ııvaziyet alacakt r. nsanlar, k yamet saati yakla t nda ya anacak korkuyu ak llar na ıİış ğı ışııgetirmemek için yo un çaba sarf ederler. nanmayanlar k yamet hadisesinin gerçek-ğİıle ece ine ihtimal bile vermezler.şğ“Hay r, onlar k yameti de yalanlad lar. Biz ise, o k yameti yalanlayanlara ç lg n bir ııııı ıcehennem ate i haz rlam zd r.”şıı ı ış(Furkân, 5/11)K yamet hakk nda kendini kand ran insanlar büyük bir hata yapmaktad rlar. ııııÇünkü Allah ayetlerinde, k yamet saatinin yak n oldu unu ve bu konuda hiçbir ıığşüpheye yer olmad n haber vermektedir. ı ı ığ“Kur’an’da, K yamet günü mutlaka gele-ıcektir, bunda hiç üphe yoktur. Fakat insanlar n ço u buna inanmazlar.”şığ(Mümin, 40/59)buyurulmaktad r.ı Kur’an’ n k yamet ile ilgili mesaj n n üzerinden 1400 sene geçti ini, bu sürenin ııı ığde bir insan n hayat na k yasla uzun oldu unu dü ünenler olabilir. Ancak burada ııığşsöz konusu olan, dünyan n, güne in, y ld zlar n, k sacas tüm kâinat n bir sonunun ışı ıııııolmas d r. Evrenin milyarlarca senelik geçmi i göz önüne al nd nda, on dört yüz-ı ışı ı ığy ll k bir zaman diliminin çok k sa oldu u daha iyi anla l r. Öyleyse k yamet kop-ı ıığşı ıımadan önce neler haz rlad m za ve neler yapt m za yeniden bir bakal m.ıı ı ığı ı ığı

96KIYAMETİN VAKTİNİ ANCAK ALLAH BİLİR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ َ ْ ٔـَ ا ّ س ُ َ ا ّ َ ِ ُ اِ ّ َ ِ ُ َ ِ ْ َ ٰ ِۜ وَ َ ُ ْر ۪ َ ا ّ َ َ ـَ ُ ن َ ً َََُ۪ َ ّا ّْْ َََُِۜ َ“ nsanlar sana k yametin vaktini soruyorlar. De ki: ‘Onun ilmi ancak Allah İıkat ndad r.’ Ne bilirsin, belki de k yamet yak nda gerçekle ir.” (Ahzâb, ıııış33/63)وَ َ ل ا ۪ َ َ َ ُوا َ ْ ۪ َ ا ۜ ُ َ وَرَ ّ۪ َ ْ ِ َ ـّ ُ ْ َ ِ ا َ ْ َ ْ ُب ُ َ ْ َََُِِّْۚ َ ُ ْ ََََٰ ٍّ ِ ْ َ ل ذَرّةٍ ِ ا ّ ٰ َات ِ وَ ِ ا رْض وَ ا ْ َ ُ ِ ْ ذٰ ِ وَ ا ْ َ ُ اِ ۪ ِ َ ب ُ ۪ ٍََّ َ ٓ ََ ٓ َِْ َََُ َ“ nkâr edenler, ‘K yamet bize gelmeyecektir’ dediler. De ki: Hay r, öyle İııde il, gayb bilen Rabbime andolsun ki, K yamet size mutlaka gelecektir. ğııNe göklerde ve ne de yerde zerre a rlğı ı ığnda bir ey bile ondan gizli şkalmaz. Bundan daha küçük ve daha büyük ne varsa hepsi apaç k bir ıkitaptad r.” (Sebe, 34/3)ıBizim inanc m za göre, âlem mahlûktur, yani sonradan yarat lm t r. Sonradan ı ıı ı ışmeydana gelen her ey fanidir. Bu madde âlemi de günün birinde sona erecektir. Di-şnimiz bu büyük hadiseyi, k yamet olarak ifade etmektedir. Bir ba ka ifadeyle k yamet, ışıdünyan n ölümüdür. Bütün semavî dinler, dünyan n ölümünden, k yametten, bu bü-ıııyük ölümden sonraki dirili ve hesap gününden bahsetmektedir.şK yamet inanc , iman m z n alt temel esas ndan biri olan, ahiret inanc n n bir par-ııı ı ıııı ıças d r. Ahiret hayat k yametle ba lar. Bunu; ha ir, hesap, insanlar n cennetlik ve ce-ı ıı ışşıhennemlikler olarak ayr lmas , cennetliklerin cennete, cehennemliklerin cehenneme ııgitmeleri ve ebedî bir hayat n ba lamas gibi safhalar takip eder.ışıYukar da arz etti imiz iki ayetten birincisinde; Allah, sevgili Peygamberimiz (s.a.s)’e ığhitap ederek, insanlardan bir k sm n n k yametin ne zaman kopaca n sorduklar n ıı ıığı ıı ıbildirip, k yametin vaktini Allah’tan ba ka kimsenin bilemeyece ini haber vermekte-ışğdir. ‘Cibril hadisi’ diye me hur olmu hadis-i erife göre de; bir gün Cebrail (a.s) Pey-şşş* Mustafa KILIÇ

97gamberimiz (s.a.s)’e bir insan k l nda gelerek; iman, slam ve ihsan terimlerinin ne ı ı ığİanlama geldi ini sormu tur. Peygamberimiz (s.a.s), bunlar n anlamlar n aç klad ktan ğşıı ııısonra Cebrail (a.s), k yametin ne zaman kopaca n da sorular na eklemi tir. Sevgili ığı ıışPeygamberimiz (s.a.s) bu soruya; “Bu konuda soruya muhatap olan ki i, sorandan şdaha fazla bir ey bilmiyor” diye cevap vererek, kendisinin de Cebrail (a.s) gibi k ya-şımetin ne zaman kopaca n bilmedi ini ifade etmi tir (Buhârî, “ mân”, 37). ğı ığşİAyr ca ayette, k yametin belki de yak nda gerçekle ece i bildirilerek, bizim her an ııışğona haz rl kl olmam z, ya ay m za çeki düzen vermemiz, yar n k yamet kopacakm ı ı ıışı ı ışııı şgibi ya amam z ve haz rl ks z yakalanmam z gerekti ine i aret edilmi tir. Esasen k ya-şıı ı ıığşşımetin bizimle ilgili olan taraf da budur. Biz Rabbimizin emirlerini yapar, yasaklad k-ıılar ndan kaç n rsak, k yamete dair bir endi emiz de kalmaz. Çünkü k yametten sonra ıı ıışıcennetliklerin gidece i yer cennet olacakt r. Biz cenneti kazanacak ekilde davranmaya ğışgayret edelim ve Rabbimizden bizim günahlar m z ba lamas n niyaz edelim.ı ı ığ ş ıı ıİkinci ayette ise; “K yamet bize gelmeyecek” diyen inkârc lara, Peygamberimiz ıı(s.a.s)’in verece i cevap anlat lmaktad r: K yamet mutlaka gelecektir. Onun ne zaman ğıııgelece ini bilen Allah, yerdeki ve göklerdeki zerre a rl ndaki küçük eyleri bile bil-ğğı ı ığşmektedir. Evrendeki bütün varl klar ve olaylar n en küçük ayr nt s na kadar her ey ııı ı ışapaç k bir kitapta kay tl d r. Bu kitaba biz, “levh-i mahfuz” diyoruz.ıı ı ıİnsanlar n yapt , küçük bir tabak büyüklü ündeki bilgisayarlarda CD’ler; ciltler-ıı ı ğğle dolusu kitab içine alabilirse, Allah’ n yaratt “levh-i mahfuz” kim bilir ne kadar ııı ı ğayr nt l bilgileri ihtiva eder… Demek ki, ister geçmi e isterse gelece e ait olsun, her ı ı ışğkonu ve olay hakk ndaki bilgi, Allah kat nda apaç k bir kitap gibi malumdur, bütün ıııayr nt lar yla O’nun taraf ndan bilinmektedir (ı ı ııKur’an Yolu Türkçe Meâl ve Tefsir, D B. İYay., Ankara 2006, IV/412).Zaman bilinmeyen k yametin ans z n gelip çataca gibi (En’âm, 6/31; Yûsuf, ııı ığ ı12/107), bu kadar büyük bir olay n icra edilmesi de Allah için çok kolay bir eydir. K -ışıyametin bir göz k rpmas gibi veya daha az bir zamanda oluverece ini, çünkü Allah’ n ıığıher eye hakk yla gücü yetti ini Kur’an- Kerim bize haber vermektedir (Nahl, 16/77).şığıAllah’ n Kitab yla gönderdi i esaslara inanmayan, onun emir ve yasaklar na dikkat ıığıetmeyen, insanlar öldüren, onlara zulmeden ki ilerin k yamet gününde çok iddetli ışışazaba maruz kalacaklar n (Bakara, 2/85), k yamet gününde adalet terazilerinin kuru-ı ıılup kimseye zerre kadar haks zl k yap lmayaca n (Enbiya, 21/47), k yamet sars nt s -ı ıığı ııı ı ın n çok büyük bir ey oldu unu (Hac, 22/1), yeryüzünün parça parça olup da laca-ışğğ ığı ın (Fecir, 89/21) ve sonuçta ona döndürülece imizi (Zuhruf, 43/85) hep hat r m zda ğı ı ıtutarak, O’nun rahmet ve ma retine s nal m.ğ fiı ı ğı

98KİBİR VE GURUR, İNSANI HELAKE SÜRÜKLER*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ َ َ َ ا َ ئِ َ ُ ُ ُ ْ ا ْ َ ُ نۙ اِ اِ ْ ۪ َ اِ ْ ـَ ْ َ َ وَ َ ن ِ َ ا َ ِ َ َ ل َ اِ ْ ۪ ُ َ ََْ۪ٓۜ َٓ َُّّْٓ َٰۜ َ َ َ ان َ ْ ُ َ ِ َ َ ْ ُ ِ َ َي ّۜ ا ْ ـَ ْ َ ْت َ امْ ُ ْ َ ِ َ ا َ ۪ َ َ ل ا َ َ ْ ٌ ِ ْ ُ َ َ ََْ۬ َََ َ ٍْ َ ْ َ ۪ ِ ْ َ رٍ وَ َ ْ َ ُ ِ ْ ۪ ََ“Derken bütün melekler topluca sayg ile e ildiler. Ancak blis e ilmedi. O ığİğbüyüklük taslad ve kâfirlerden oldu… blis, ‘Ben ondan daha hay rl y m. ıİı ı ıBeni ate ten yaratt n, onu ise çamurdan yaratt n’, dedi.” (Sâd, 38/73-76)şııHiç üphesiz eytan n insan ile olan hikâyesi ilk insan Hz. Âdem (a.s)’in yarat l-şşıımas ile ba lam t r ve k yamet gününe kadar da onun zürriyeti ile devam edecektir.ışı ışıİnsan n dünya ve ahiret saadeti kalbinin selametine ba l d r. Çünkü k yamet ığı ııgününde Allah’ n azab ndan kurtulup ebedî cennet nimetlerini ancak selim kalp ıısahipleri elde edecektir. Yüce Allah (c.c) öyle buyuruyor: ş“O gün ki ne mal fayda verir ne o ullar! Allah’a ar nm bir kalp ile gelen ba ka.”ğıı şş( uarâ, 26/88–89)Şİnsan ahlak n olu turan huylar kötü ve iyi olmak üzere ikiye ayr l r. Güzel ve ı ışı ıiyi huylar n aras nda tevazu (alçak gönüllülük), do ruluk, sab r, cesaret, emanete ıığıriayet, nimete ve iyili e kar ükür, yumu akl k, sevgi, merhamet, cömertlik gibi ğş şışıövülen tav r ve davran lar say labilir. Kötü huylar aras nda ise, kibir, gazap, zulüm, ıı şııga et, haset, yalanc l k, iki yüzlülük, iyili i ba a kakma, riya, kendini be enme gibi flı ığşğyerilen tav r ve duygular say labilir.ııYüce Kitab m z n yerdi i kötü huylardan birisi de “kibir ve gurur”dur. Kibir; ı ı ığbüyüklenmek, gururlanmak, kendini ba kas ndan üstün göstermek ve ba kas na şışı* Dr. Zafer KOÇ

99itibar göstermeyip onu yok saymak anlam na gelmektedir. Ucub/kendini be enmek ığise, kendini ba kas ndan üstün bilmektir. Gururlu insan yapt iyi i ler sebebiyle şıı ı ğşkendini be enir. nsan, kendini be enince, ba kalar ndan üstün görür. Bu üstün ğİğşıgörme i i de kibirdir. Ucubdan kibir do ar.şğKonumuzla ilgili yukar da zikretti imiz ayetlere göre yüce Allah, Hz. Âdem’e ığkendi ruhundan ü emi , tüm e yan n isimlerini ona ö retmi , onu yeryüzüne halife flşşığştayin etmi ti. blis bunun üzerine k skançl k duygusuna kap ld , kendisinin ate ten ş İııı ışyarat ld n ileri sürerek Âdem’e secde etmedi. blis, Âdem’in varl n n d görünü-ı ı ı ığİı ı ığı şşüne bak p kendini üstün görmü tür ve yarat l n iç yüzünü, s rr n , hikmetini an-ışı ı ışı ı ılamam t r. Âdem’i s rf toprak zanneden blis’in yakla m , kendi maddesini ondan ı ışıİşı ıüstün sanm t r. Kendini mal, yüz güzelli i, makam, rk, soy, s n f veya ülke olarak ı ışğıı ıüstün görenlerin anlay da ayn dü üncenin bir sonucudur.ı ı şışKutsal Kitab m z, kötü duygu ve dü üncelerin ruhu bozup insan iyiliklerden ı ışıve do ru yoldan sapt rd ndan s kça bahseder. Hatta bu kötü duygular n, demirin ğı ı ığııpasland gibi kalbi pasland rd n ve bir zaman sonra gerçe i göremez hâle getir-ı ı ğı ı ı ığğdi ini belirtir:ğ“Hay r hay r! Do rusu onlar n kazanmakta olduklar kalplerini pasland rm t r.”ıığııı ı ış(Mu-taf n, 83/14)fifiSevgili Peygamberimiz (s.a.s), bu gerçe i veciz bir ekilde öyle izah etmi tir:ğşşş“Vücutta bir et parças vard r. O sa lamsa, bütün vücut sa lam olur; o bozulursa bütün ıığğvücut bozulur. yi bilin ki, i te o et parças kalptir.”İşı(Buhârî, “ man”, 39)İBüyük slam dü ünürü Gazali, insan bedenini bir ülkeye, kalbi o ülkenin ba -İşşkentine, akl da ülkeyi yöneten hükümdara benzetir. nsandaki iyi ve kötü duygu ıİve dü üncelerin sürekli olarak bir çat ma-sava içinde oldu unu söyler. Bu sava ta şı şşğşinsan n güzel duygular n n galip gelmesi için kalbin ve dilin afetlerini uzun uzun ıı ıizah eden Gazali, kibir ve ucub konular na da yer vererek bunlar n zararlar na ve ıııbunlardan kurtulu yollar na i aret etmi tir. şışş(Gazali, İhyau Ulumiddin, Terc. Ahmet Serda-ro lu, Bedir Yay nevi, Ankara 1974, III/17, 717–808)ğıBu bak mdan bedenimizin sa l için ne kadar u ra veriyor, doktora gidiyor, ığ ğı ığ şgerekli tedavileri uyguluyor, so uk ve s ca a kar tedbir al yorsak, kalp hastal klar -ğığş ıııına da en az bedenimize gösterdi imiz h rs ve iste i göstermemiz gerekir.ğığİnsan n gurur ve büyüklenmesinin sebeplerine bakt m zda bunun birkaç türlü ıı ı ığortaya ç kt n görürüz. Bunlardan birincisi ve en tehlikelisi yüce Allah’a ı ı ı ığ(Mü’min, 40/60) ve Peygamberine (Mü’minun, 23/34, 47; brahim, 14/10)İ kar gösterilen kibir ve ş ıgururdur. kincisi ise ki inin kendi nefsinde olu turdu u kibir ve gururdur. Bunlar İşşğ

100da insan n ilmiyle, ibadetiyle, nesebiyle, güç ve kuvvetiyle, servetiyle, makam ve ımevki ile yak nlar n n çoklu u ile ba kalar na kar övünmesidir.ıı ığşış ıHâlbuki hiçbir kimsenin ba kas na kar büyüklenme hakk olmamal d r. Çünkü şış ııı ıherkesin atas Âdem’dir. O da topraktan ve nihayet herkes bir su damlas ndan ııyarat lm t r. O halde hangi hakla, bir k sm m za lütfedilen baz hususlar di er ı ı ışıı ııığinsanlara kar üstünlük sebebi sayabiliriz!ş ıHz. Peygamber Efendimiz, kibir ve gururun en az n n bile çok tehlikeli bir kalp ı ıhastal oldu unu öyle belirtmi tir: ı ı ğğşş“Kalbinde zerre miktar kibir bulunan kimse asla cennete girmeyecektir!” Bir adam: “Ki i şelbisesinin güzel olmas n , ayakkab s n n güzel olmas n sever!” ı ıı ı ıı ıdedi. Peygamberimiz de;“Allah Teala Hazretleri güzeldir, güzelli i sever! Kibir ise hakk n iptali, insanlar n hakir ğııgörülmesidir” buyurdular. (Müslim, “ man” 147)İKibir ve gurur hastal n n ilac tevazu/alçak gönüllülüktür. Tevazu sahibi ı ı ığıolabilmek için dünyaya niçin geldi ini, nereye gidece ini ve bu dünyan n fani ğğıoldu unu bilmek gerekir.ğYüce Kitab m zda, eytan n insana sa ndan, solundan, önünden, arkas ndan ge-ı ışığ ıılerek onu yoldan ç karmaya çal aca belirtilmektedir ıı şğ ı(A’râf, 7/16–17). Kibir ve gurur da eytan n bize süslü gösterece i kötü huylardand r. E er yüce Allah’ n sevgisine şığığıula mak istiyorsak, kalbimizdeki tüm kötü duygu ve dü üncelerden s yr lmam z ve şşı ııar nm bir kalple Allah’ n huzuruna ç kmam z gerekir.ıı şıııZira “Allah, kendini be enip övünen hiç kimseyi sevmez”ğ(Lokman, 31/18).


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook