301SABIR VE NAMAZLA RABBİMİZDEN YARDIM DİLEYELİM*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ َِّۙ ۪ َ ا َ ِاٌةَ ۪ َ َ ّ ِاَو ِة ّ اَو ْ ّ ِ ا ُ ۪ َ ْ اَوَََِّْ َٰۜ ََِ“Sabrederek ve namaz k larak (Allah’tan) yard m dileyin. üphesiz namaz, ııŞAllah’a derinden sayg duyanlardan ba kas na a r gelir.” (Bakara, 2/45)ışığ ıDua, dinin ve kullu un özüdür. Allah ile birlikte olmak, bütün gönlümüzle O’na ğyönelmek O’na yakarmakt r. Rabbimiz yukar daki ayette duan n ba ka bir yönüne, ııışkendisinden yard m istemenin nas l olmas gerekti ine i aret etmektedir. Kur’an’ n ııığşıifadesine göre Rabbimiz bize çok yak nd r. Dua edenin duas na kar l k verir. Ancak ı ıışı ıbizim de yapmam z gereken bir eyler bulunmaktad r: O da yard m istemek için ışııhaz rl k yapmak, yani yard m istemenin gereklerine uymakt r. Yukar daki ayete göre ı ııııRabbimizden yard m istemenin yollar ndan biri de sabretmektir. Sab r bize verilen ıııher eye kar dayan kl olmakt r. En geni tari yle sab r, musibete, günah i leme-şş ıı ıışfiışmeye ve ibadetleri yapmaya dayan kl olabilmektir. Öyleyse, dua edecek mümin, ı ıbütün bunlarda srarc olmal , hiçbir engele tak lmadan Rabbine kullu a devam et-ıııığmelidir. Yard m isteyen müminin dua etmeden önce ataca ikinci ad m, kendini ığ ııgünahlardan al koyan namaz k lmas d r. Namaz biz müminlerin Rabbimizle ba ıı ıı ışba a oldu umuz en önemli anlardan biridir.şğAyette ifade edilen sab r ahlaki bir kavram olarak, ac ya katlan ma, s k nt ya ııı ı ıgö üs germe; Allah’a tevekkül ederek O’ndan gelen s k nt lara kat lanma; insan n ğı ı ııkendisini, akl n ve dinin yap lmas n gerekli gördü ü i leri yapma ya veya yap lma-ııı ığ şıs n yasaklad , uygun bulmad davran lardan uzak durmaya zorlamas ; ki inin ı ıı ığı ı ğı şışhay rl amac na ula ma yönündeki direnci olarak tarif edilmi tir. Bu ise gerçekten ı ıışşkimsenin kolayl kla ba aramayaca , nefse a r gelen zor i lerden biridir.ışğ ığ ış* Dr. Fatih YÜCEL
302Rabbimize yönelen kullar olarak her an O’ndan yard m istemekteyiz. Her gün ıFatiha’da “Yaln z sana kulluk eder ve yaln z senden yard m dileriz!”ııı diyerek her an O’na s nmaktay z. te O’na s nman n O’ndan yard m dilemenin yollar ndan ilki, her ı ı ğıİşı ığııışeye kar dayan kl olmakt r. Bunun birinci a amas haramlardan el çekmekle ba -ş ıı ıışışlar. Bir mümin olarak Rabbimizi ho nut etmek istiyorsak önce O’nun yasaklar na şıkar dayan kl olmal y z. Yasaklara kar dayan kl oldu umuzda, s nav n birin-ş ıı ıı ış ıı ığııci engelini ba arm ve O’na kar kullukta bir ad m öne geçmi oluruz. Öyleyse şı şş ıışRabbimizden yard m istemenin ilk a amas günahlardan kaçma konusunda sab rl ışıı ıolabilmektir. Efendimiz (s.a.s)’in bir hadisinde, yedi i haram, içti i haram ve giy-ğğdi i haram olan birinin yalvarmas na, Allah’ n kar l k vermeyece ine i aret etmesi ğıışı ığşbu durumun önemini gözler önüne sermektedir (Müslim, “Zekat”, 65). Sabr n ikinci ıboyutu ise ibadetleri yapma konusunda dayan kl olmakt r. Rabbimiz bize yard m ı ıııetme sözü vermi tir. Ancak o da bizden bir ad m atarak dinine yard m etmemizi, şııyani ibadetleri az da olsa sürekli olarak yerine getirmemizi istemi tir. K sacas O şııbizden, ölüm bize gelene dek kulluk istemi tir. Sabr n üçüncü boyutu ise ba a gelen şışs k nt lar kar s nda güçlü kalabilmek, y lmamak ve bir imtihandan geçti imizin ı ı ışı ıığbilinci ile hayat m z de erlendirebilmektir.ı ı ığAyette de belirtildi i gibi, Rabbimizden yard m istemenin ikinci ön art O’nun ğışıönünde e ilmektir. Dua, zaten bütün gönlü O’na vermektir. Ama duan n bir ileri ğıboyutu olan namaz, O’nun önünde divan durmak ve O’nunla ba ba a kalabilmek-şştir. Rabden yard m istemenin ikinci ön ko ulu olan namaz insan kötülükten al ko-ışııyar. nsan n dayan kl l n art r r. Bu en büyük zikirdir. Zaten namaz n bir sonraki İıı ı ı ı ığı ııevresi, Rabbin önünde secdeye kapanmakt r. Rabbine kullukta bu kadar ileri giden ıbir gönlü Rab nas l reddeder. O art k onu reddetmekten hayâ eder. te biz de Rab-ııİşbimizden bu ekilde yard m dilemeliyiz.şıDua, bir iç dökü tür. Rabbe s nmakt r. O’na s nan bir kulun Rabbinin ho nut şı ı ğıı ı ğşolmad bir hâl üzere olmas nas l dü ünülebilir ki! Öyleyse haramlardan uzak du-ı ı ğıışrarak, ibadetlere sab r göstererek ve ba m za gelen musibetlere dayan kl olarak ve ışı ıı ıde namaz k larak Rabbimizden yard m dilemeliyiz. Ama bu ekilde, yard m istemek ıışıçok zordur, pek çok kimseye bu a r gelir. Ancak bu ekilde yard m istemek, sadece ğ ışıRabbine gönülden ba lananlar için kolayd r. Öyleyse önce Rabbimizin yüceli ini ve ğığO’na gönülden ba lanmay içimize sindirmemiz gerekiyor. Rabbimizin bize bizden ğıdaha yak n bir hükümran oldu unu bilerek bütün gönlümüzle O’na yönelmeli ve ığ“duan z olmasa ne i e yarard n z ça r s na cevap verecek ön haz rl yapmal y z.ışı ı”ğı ıı ı ığı ı
303SABIR VE ŞÜKÜR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ ٰ ِۜ اِن َّّ۪ ْ ُ ْ ِ ّ م ا َِّ َوَ َ ْ ارْ َ َ ُ ٰ ِ َ ِ َ ان ا ْ ج ْ َ ْ َ ِ َ ا َ ت ِ اِ ا ّ رِ وَذَ َُِّ َُُِٓ َ ْ َََْٰذٰ ِ َ ت ٍ ِ ُ َ ّ رٍ َ ُ رٍََِّ َ ٰ“Andolsun Musa’y da, ‘Kavmini karanl klardan ayd nl a ç kar ve ııı ığıonlara Allah’ n (geçmi milletleri cezaland rdışı ı ığ) günlerini hat rlat’ diye ıâyetlerimizle gönderdik. üphesiz bunda çok sabreden, çok ükreden Şşherkes için ibretler vard r.” ( brahim, 14/5)ıİFiravun döneminde srailo ullar n n içine dü tü ü zillet, zay k ve ümitsizli in İğı ış ğıflığard ndan Hz. Musa’n n peygamberli iyle birlikte kendilerine verilen çe itli nimetleri ıığşhat rlatan bu âyet, son derece önemli ve ça lar üstü bir mesajla bitmektedir: ığ“ üphesiz bunda çok sabreden, çok ükreden herkes için ibretler vard r.” ŞşıBu ifade, Kutsal Kitab m zda bunun d nda üç farkl yerde geçmektedir ı ıı ı şı(Lokman, 31/31; Sebe’ 34/19; ûrâ, 42/33)Ş. Bu ayette oldu u gibi di erlerinde de Allah’ n kullar na bah etti i ğğıışğçe itli nimetlerden bahsedildikten sonra bu nimetlerde, ancak sabredenler ve ükre-şşdenler için ç kar lacak dersler oldu u vurgulanmaktad r.ıığıYüce Rabbimiz, nimetlerine hem sab r hem de ükürle kar l k vermemizi istiyor ışşı ıki, bu son derece manidard r. Bizim her hâlimiz ya sab r ya da ükür gerektiren ıışbir durumdur. man m z, davran lar m za bu iki tav rdan biriyle yans r. Yani ina-İı ıı şı ııınanlar olarak ya sabreden ya da ükreden pozisyonunda olmam z gerekmektedir. şıŞöyle ki; Rabbimiz say s z nimetleriyle mümin-kâ r ay r m yapmaks z n Rahmet ı ıfiı ı ıı ıderyas ndan bütün kullar n faydaland rm , ancak kimine az kimine bol r z k ver-ıı ııı şı ımi tir. ş“Rabbinizin r zk ndan yiyin ve O’na ükredin.”ı ış(Sebe, 34/15) ayetinde de ifade edildi i gibi bu, ükür gerektiren bir durumdur. Yani nimetler eldeyken onlar n ğşık ymetini bilmenin bir ifadesidir ükür. Ancak diledi i gibi bizleri imtihan etme ışğiradesine sahip olan Rabbimiz ükrünü eda etsek de etmesek de bazen bu nimetleri ş* Mahmut DEM Rİ
304elimizden alabilir ve r zk m z daraltabilir. O, bazen korkuyla, bazen açl kla bazen ı ı ı ııde mallardan, canlardan ve ürünlerden biraz eksiltmekle bizleri deneyece ini haber ğvermektedir (Bakara, 2/155). Dolay s yla bizler “Lütfun da ho , kahr n da ho !” bilinciyle hareket edebilmeli-ı ışışyiz. Rabbimiz, ba m za gelen çe itli belalara sab rla gö üs gerdi imiz takdirde rah-şı ışığğmetiyle ve ma retiyle müjdeliyor bizleri ğ fi(Bakara, 2/157). Yani her hâlükârda kazançl ıç k yoruz. Nitekim sevgili Peygamberimiz bir hadisinde müminin bu durumunu ı ışöyle tasvir etmektedir: “Müminin i i ne güzel! Onun bütün i leri hay rl ve kazançl d r. Bu duruma müminden şşı ıı ıba ka hiç kimsede rastlanmaz. O, bir nimete nail oldu unda ükrederse, bu onun için ha-şğşy r olur; darl k ve s k nt ya dü tü ünde sabrederse, bu da onun için hay r olur.”ııı ı ış ğı(Müslim, “Zühd”, 64)Peygamberimizin bu hadisinden anlamam z gereken husus kendimizi sorgula-ımam zd r. Allah Resûlünün, ideal bir müminin durumunu tasvir etti i bu tabloya ı ığne kadar yak n z? Evvela, yüce Rabbimizin bizleri imtihan edece ini haber verdi i ı ığğhususlar göz önüne alal m. E er aç susuz ya am yorsak, korku ve endi elerle yat p ıığşışıkalkm yorsak, neslimizi devam ettirece imiz evlatlar m z ve geçimimizi sa layabil-ığı ığdi imiz bir gelirimiz de var ise, bunlara ükürle kar l k verebiliyor muyuz, yoksa ğşşı ıtüm bunlar n Allah’ n birer nimeti oldu unu unutuyor muyuz? Varsayal m ki, bu ıığıdurumda hâlimize ükrediyoruz. Ancak bilelim ki, kulluk ükürle bitmiyor. ükrü şşŞgerektiren durumlar ortadan kalkt nda, yani zorluklarla ba ba a kald m zda da ı ı ğşşı ı ığsab r gösterip kullu umuzu devam ettirebiliyor muyuz? Esasen iman m z n ne ka-ığı ı ıdar sa lam olup olmad n burada test ederiz. Hz. Ali’nin de ifade etti i gibi nas l ki ğı ı ı ğğıba s z bir vücudun ya amas imkâns z ise, sab r olmaks z n iman n kalbe yerle mesi şışıııı ıışde mümkün de ildir ğ(Abdurrezzâk, Musannef, XI, 469).İman n davran lar m z üzerindeki tezahürlerini sadece iki kavramla özetlemek ıı şı ıgerekirse, bunlar sab r ve ükürdür. unu unutmamal y z ki, sab r ve ükür mey-ışŞı ıışvesinden yoksun bir iman a ac , çürümeye ve yok olmaya mahkûmdur. u halde ğıŞşükretmemiz gereken yerlerde ükreden, sab r göstermemiz gereken durumlarda da şısabreden bir kul olmaya gayret göstermeliyiz. Sahip oldu umuz nimetlerin kadrini, ğk ymetini bilmeli, bu nimetlerden yoksun kald m zda ise sabr n gere ini yerine ıı ı ığığgetirmeli, ümitsizli e ve tela a kap lmamal y z. Yüce Mevlâ’m z n sabredenlerle be-ğşıı ıı ıraber oldu unu bir an olsun akl m zdan ç karmamal y z.ğı ııı ı
305SABIRLA İMTİHAN*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِِّ ِ وَ َ ْ َ ـّ ُ ْ ِ َ ْ ءٍ ِ َ ا َ ْف ِ وَا ُ ع وَ َ ْ ِ َ ا ْ َال ِ وَا ْ ُ وَا ّ َ َات ِ وَ َ َِّْۜ َْ ٍََِْْ ُ َا ّ ِ َ ا ۪ َ اِذَا ا َ َ ْ ُ ْ ُ َ ٌۙ َ ا اِ ّ ِ ٰ ِ وَاِ ّ اِ ْ ِ رَا ِ ُ نۜ او۬ ئِ َ ْ ْ َ َات ٌََِٓ َ ُ ٰ ََ ٓ َُّ ٓ َ۪ٓ َََ ّ۪ ََِۙ ْ رَ ِّ ْ وَرَ ْ َ ٌوَاو۬ ئِ ُ ُ ا ُ ْ َ ُون ُْ ٰ َِٓ“Andolsun ki sizi biraz korku ve açl kla, bir de mallar, canlar ve ürünlerden ıeksilterek deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar; ba lar na bir musibet şıgelince, ‘Biz üphesiz (her eyimizle) Allah’a aidiz ve üphesiz O’na şşşdönece iz’ derler. te Rableri kat ndan rahmet ve merhamet onlarad r. ğİşııDo ru yola ula t r lm olanlar da i te bunlard r.” (Bakara, 2 /155-157)ğşı ıı şşıKur’an- Kerim’de yüce Allah’ n çok sab rl oldu unu ifade eden birçok âyet-i ııı ığkerime vard r. Bu itibarla çok sabreden anlam na gelen “sabûr” kelimesi ııEsmâü’l-Hüsna/Allah’ n güzel isimlerinden birisidir (Bk. Tirmizî, “Da’avât” 81). Yüce Allah’ n ııkullar na ihsan buyurdu u en hay rl lütu ardan birisidir sab r. Ebu Saidi’l-Hudrî ığı ıflı(r.a), “Hiç kimseye sab rdan daha hay rl ve daha geni bir ihsanda bulunulmam -ıı ışı şt r.” (Buhâri, “Zekât”, 50) demi tir. E er insana sab r ve metanet gibi önemli özel-ışğılikler bah edilmemi olsayd dünyada ba na gelebilecek muhtemel olumsuzluklar şşış ıkar s nda çaresizlik girdab na dü erek ya ama ümidini kaybedebilirdi. Bu itibarla şı ıışşsab r her türlü olumsuzluklar kar s nda insan hayata ba layan en büyük bir nimet ışı ıığolarak alg lanmal d r.ıı ıZikretti imiz âyette belirtildi i gibi insan dünya hayat nda çe itli ekillerde s -ğğışşık nt ve musibetlere maruz kalabilir; korku ve açl a/k tl a duçar olabilir, mal ve ı ıığı ığcan na zarar gelebilir ve do al afetlerle kar la abilir. Bu durumda bile müslüman ığş şıhayattan ümidini kesmez. Allah’ n bah etti i sab r ihsan sayesinde akl n kullana-ışğııı ırak ç k yolu arar. Hz. Peygamber (s.a.s)’den rivayet edilen bir hadiste müminlere ı ışmusibetler an nda öyle davranmalar buyrulmu tur: ışış* Mehmet KAPUKAYA
306“Sevab n çoklu u, belân n büyüklü üne göredir. Allah (c.c) bir toplulu u sevdi i ığığğğzaman, onlar muhtelif musibetlerle imtihan eder. Kim bu musibetleri sab rla kar -ıış ılarsa Allah Teâlâ ondan ho nut olur. Ve kim musibetleri sab r ve tevekkülle kar la-şış ımaz isyan ederse o da Allah (c.c)’ n gazab na müstahak olur” ( bn Mâce, “Fiten”, 23).ııİBu bak mdan ba m za gelen hadiseler musibet ve felaket cinsinden de olsa ışı ıbunlardan ders ç kar p ibret almak suretiyle hem Allah’ n gazab ndan hem de daha ııııbüyük felaketlere dü mekten emin olman n gayreti ve tedbirleri içerisinde olma-şım z gerekir. Dolay s yla sab r, sadece feryat ve gan etmekten kaç n p boyun büke-ıı ııfiı ırek beklemek de ildir. Mümin öncelikle vakay kabul ederek Allah’ n korumas na ğıııve yard m na s n r ve daha önceki durumundan daha güzel bir sonuca nas l eri-ı ıı ı ığışebilece inin gayreti ve çal mas içinde olur. Böyle bir mümin de Allah’ n sevgi-ğı şıısini ve yard m n kazanm olur. Demek ki ba m za gelen musibetler Allah’ n bizi ı ı ıı şşı ıısevmedi i anlam nda de ildir. Zira insan olman n bedeli nimet ve bela ile iç içedir. ğığıAllah’ n bir imtihan vesilesi olarak dünyada kurdu u düzende iyiliklerle kötülük-ığler, nimetle külfet beraber yürür. Nimetlere ve iyiliklere ükretmek kadar musibet şan nda metaneti korumak erdemli bir mümin olman n i aretidir. Hz. Peygamber ıış“Sab r, musibetle kar la t n ilk andakidir”ış ş ğıı ı buyurmak suretiyle (Buharî; “Cenâiz” 43) insan her yönüyle sarsabilecek hadisenin ilk an nda bilinçsizce davran larda bu-ııı şlunarak daha kötü bir sonuca dü mekten bizleri sak nd rmak istemi tir.şı ışBir Müslüman için ölüm hadisesi gerçekte bir musibet de il, Allah’ n mutlak ğıtakdiri ve ebedî âleme geçi kap s d r. Dünya hayat nda Allah’ n yaratt bir kural şı ı ıııı ı ğolarak ölüm bazen en yak n m z , en çok sevdi imizi, göz bebe imizi genç ya ta ı ı ı ığğşbizden ay rabilir. Böyle bir hadiseyi dahi sab r ve metanetle kar layan bir müs-ıış ılümana Resûlullah’ n verdi i müjde sadece bir teselli de il, ayn zamanda olaylar ığğıkar s nda kendisini kaybetmeden teenniyle hareket etmenin güzel bir sonucu, şı ıdünyada da beraberinde getirece inin de müjdesidir: Nitekim sevgili peygamberi-ğmiz öyle buyurmaktad r: şı“Bir kulun çocu u ölürse, Allah meleklere öyle söyler: ‘Kulumun çocu unu kabzetti-ğşğniz!’ ‘Evet’ derler. ‘Kalbinin meyvesini elinden ald n z’ Melekler; ‘Evet’ derler. Allah tekrar ı ısorar: ‘Kulum ne dedi?’ ‘Sana hamd etti ve herkesin dönü ü Allah’ad r, dedi.’ derler. Bu-şınun üzerine Allah Teâla öyle emreder: ‘Öyleyse, kulum için cennette bir kö k in a edin şşşve bunu Beytu’l-hamd (hamd evi) diye isimlendirin.” (Tirmizî, “Cenâiz”, 36) Demek ki dünya hayat nda ba m za gelen hadiseler kar s nda bedbin olma-ışı ışı ıdan, teenni, sebat ve vakarla yürüyebilirsek kendimizi dünyada ba m za gelmesi şı ımuhtemel daha kötü sonuçlardan korudu umuz gibi ahirette de Allah’ n cennetiy-ğıle mükâfatland r lm oluruz. Nitekim âyet-i kerimede öyle buyurulur: ı ı ışş“Sabretmenize kar l k selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzel-şı ıdir!” (Ra’d, 13/24)
307SABRIN MÜKÂFATI CENNETTE YÜKSEK MAKAMLARDIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّاو۬ ئِ ُ ْ َوْن ا ُ ْ َ َ ِ َ َ َ ُوا وَ ُ ّ ْن ۪ َ َ ِ ّ ً وَ َ َ ً َ ِ ۪ َ ۪ َ َ ُ َ ََْۜۙ َ ََ ُْ ٰ َٓ ُ ْ َ َ ًا وَ ُ َ ً ّ“ te onlar, sabretmelerine kar l k cennetin yüksek makamlar yla İşşı ıımükâfatland r lacaklar ve orada esenlik dile i ve selamla kar lanacaklard r. ı ığş ııOrada ebedî kal rlar. Oras ne güzel bir durak ve ne güzel bir konakt r!” ııı(Furkân, 25/75-76)Zikretti imiz bu âyetten önceki âyetlerde inan p salih amel i leyen müminlerin ğışkötülüklerinin ba lan p merhamet edilece inden bahsedildikten sonra bu ayette ğ ş ıığde, müminlerin sabretmelerinin kar l olarak cennette yüksek makamlar n veri-ş ğı ı ıılece i müjdelenmektedir.ğRabbimizin, Peygamberimiz (s.a.s) arac l yla bildirdiklerine bütün samimiye-ı ı ığtimizle inan p, sonra da gereklerini elimizden geldi ince yerine getirmeye çal an ığı şbiz mü’minlere cennette benzersiz güzellikte ve “…hiçbir gözün görmedi i, hiçbir ku-ğla n duymad , hiç kimsenin hat r ndan bile geçirmedi i”ğ ıı ığı ığ nimetler verilecektir (Buhârî, “Bed’ü’l–halk”, 8; Müslim, “Cennet” 2–5). mân edip sâlih amel i leyen biz müminlere, İşahirette vaat edilen cennet nimet ve mükafâtlar çok çe itlidir. Cennetin en yüksek ışmakamlar /kö kleri de bu nimetlerin en üstünlerindendir. Bu imrendirici makam-ışlar, elde etmek isteyen herkese aç kt r. Peygamberimiz (s.a.s) bu “yüksek maka-ı ım n/kö k”ün di er cennetliklere göre özel durumunu; ışğ“Cennetlikler, yükseklerdeki kö kleri, sizin gökyüzündeki y ld za bakt n z gibi seyredeceklerdir.”şı ıı ı ığ(Buhârî, “Rikak”, 51)şeklinde aç klam t r.ıı ış* Mustafa GÜNEY
308Fakat kötülü ü ve erri iddetle emreden nefsimizin ve bize apaç k dü man olan ğşşışşeytan n telkinleri sebebiyle bu ödülleri elde etmemiz hiç de kolay de ildir. Bunun ığiçin zaman n belalar na, nefsimizin/ eytan n telkinlerine, ibadetleri yaparken kar -ıışış ıla abilece imiz kimi zorluklara katlanmam z ve haram k l nan zevkleri terk etme-şğıı ımiz gerekecektir. Bu da ancak sab rla mümkündür.ıBiz Müminler belâ ve musibetlere kar sab rl oldu umuz kadar dinimizin ş ıı ığemirlerini yerine getirme ve yasaklar ndan kaç nma konusunda da sab rl olmal y z ııı ıı ı(Bakara, 2/249; Meryem, 19/65). unu da unutmayal m Peygamberimiz (s.a.s)’in “özlü Şısöz”lerinden olan “Cennet size ayakkab lar n z n ba lar ndan daha yak nd r. Cehennem ı ı ı ığıı ıde öyledir.”(Buharî, “Rikâk”, 29) eklindeki hadis-i eri ; bize verilen seçme özgürlü-şşfiğümüzü kullanarak ataca m z ad mlarla ve yapaca m z amellerle, ya cennete veya ğı ıığı ıcehenneme gitmemizin pek kolay oldu unu bildirmektedir. Cennet ebedî mutluluk ğyurdudur ve ibadetlerin nefsimizin ho lanmad görünürdeki zorluklar yla (örne-şı ı ğığin k günlerinde abdest al p veya k sa gecelerde uykuyu bölüp namaz k lmak) ı şıııveya haramlardan vazgeçilmesi nefse zor gelen geçici lezzetlerle perdelenmi tir. Bu-şnun için de “Sabretmemize kar l k” vaat edilen bu nimetleri elde etmemiz; geçici şı ızorluklara, nefse a r gelen ve ho una gitmeyen eylere sab rla katlan p o perdeleri ğ ışşııaralayabilmemizle mümkün olacakt r.ıNefsimizin arzu etti i haram eyleri yapabilecek imkâna sahip oldu umuz halde, ğşğs rf Allah’tan korkarak ve O’nun r zas n kazanmay isteyerek bunlar terk etmemiz ııı ıııbizi cehennemden uzakla t r r ve cennete ula t r r. Çünkü şı ışı ı“Cehennem, nefse ho ge-şlen eylerle ku at lm ; cennet ise, nefsin istemedi i eylerle çepeçevre sar lm t r.”şşı ışğ şı ı ış(Buhârî, “Rikak”, 28; Müslim, “Cennet”, 1). Harama el sürmeden me ru s n rlar içerisinde haya-şı ıt m z kazanmam z, ahlaks zl n kol gezdi i bir dünyada ehvetimizi akl m z n ve ı ı ııı ı ığğşı ı ıiman m z n emrine verip nefsimizin ve eytan n tuzaklar na dü mememiz, namaz, ı ı ışıışoruç, zekât ve hac ibadetlerimizi emredildi i ekilde a kla evkle yerine ge tirmemiz ğ şşşhep iradeli ve sab rl olmam z gerektiren eylerdir.ı ıı ışNefsimizin ve eytan n istekleri do rultusunda de il de, müslümanca, sab r ve şığğımetanetle ya amam z hâlinde, huzur ve gönül rahatl içinde bir ömür süreriz ve şıı ı ğbu ya ay bizi cennete götürür. Âhiret âleminde Cennete giri s ras nda bütün mü-şı şşııminler dünya hayat nda duyu organlar m zla alg lanamayan görevli melekler tara-ıı ııf ndan kar lanacak ve ış ı“Size selam olsun! Tertemiz oldunuz. Haydi, ebedî kalmak üzere buraya girin!”(Zümer, 39/73) denilecektir.Görevlerimizi yerine getirme, haramlardan kaç nma ve hayat m z me ru çerçeve ıı ı ışiçinde ya ama konusunda sab rl ve dikkatli davranan biz müminlerin mükâfat el-şı ııbette ki çok büyük ve ebedî olacakt r: ı“Oras ne güzel durak ve ne güzel bir konakt r!”ıı
309SADAKALARIMIZI BOŞA ÇIKARMAYALIM*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّٰ ِ ُ ّ ُ ْ ِ ُ ن َ ا ْ َ ُ ا َ ّ وَ ۙى ُ ْ ا ْ ُ ُ ْ ِ ْ ََاذً ًَ َ ٓ ََ ٓ ََ َا ۪ َ ُ ْ ِ ُ ن ا ْ َا ُ ْ ۪ َ ۪ ا ََِّ َََ َّرَ ِّ ْ وَ َ ْف ٌ َ ْ ْ وَ ُ ْ َ ْ َ ُ نَََِِ ۚ“Mallar n Allah yolunda harcayan, sonra da harcad klar n n pe inden ı ııı ış(bunlar ) ba a kakmayan ve gönül incitmeyenlerin, Rab’leri kat nda ışımükâfatlar vard r. Onlar için korku yoktur. Onlar üzülmeyeceklerdir de.” ıı(Bakara, 2/262)Biz müminler yapt m z davran larda Allah r zas n arar z. Yüce Rabbimizin ı ı ığı şıı ııho nutlu unu kazanmak bizler için en güzel ödüldür. te bu güzelli e ve yüceli e şğİşğğeri mek için Rabbimizin emirlerini tutar, yasaklar ndan kaç n r z. Onun bizlere s k şıı ı ııs k hat rlatt hay r yapma ve Allah yolunda harcama bilincine sahip olmak için ça-ııı ı ğıbalar z. Mümin olman n gere i Allah yolunda sevdi imiz eylerden harcarken gönül ıığğşk rmamaya, kimseyi incitmemeye çal r z. Yapt m z maddi ve manevi iyilikleri ç -ıı ı ışı ı ığıkar amaçl olarak yapmaktan uzak dururuz. yilik yapt m z kimseleri bask alt na ıİı ı ığııalmaktan, onlar minnet alt nda bulundurmaktan sak n r z. Biz bu iyilik ve hay rlar ııı ı ıııonlar n ba na kakmak veya onlardan bir eyler beklemek için yapmay z. Biz mü-ış ışıminlerin mükâfat Allah’a aittir. te yüce Rabbimizin emirlerinden biri de O’nun ıİşr zas n kazanmak için mallar m z Allah yolunda harcarken insanlardan bir kar l k ıı ıı ı ışı ıbeklememek ve iyilikleri onlara sürekli hat rlatarak ba a kakmamakt r. ışıİnsan olarak iyilik yapt m z ki i veya ki ilerden bir te ekkür görmedi imiz, ı ı ığşşşğhatta beklemedi imiz bir ekilde kötü muamele gördü ümüz anlar olabilir. Bu gibi ğşğdurumlar sab rla kar lamak gerekir. Atalar m z; ‘ yilik yap denize at, bal k bilmezse ıış ıı ıİıHal k bilir’ demi lerdir. Bu bak mdan önemli olan insanlar n yap lan iyiliklerin de-ışııığerini bilip bilmemeleri de il, bilakis iyilikleri yaparken Allah’ n r zas n gaye edin-ğııı ı* Dr. Bahattin AKBA Ş
310mektir. nsanlar bilmese de elbette her eyi gören ve bilen, en ufak bir iyili i, hayr İşğıkar l ks z b rakmayacak olan yüce Allah’t r. Yap lan iyilikler ve kötülükler kar -şı ı ıııış ıl ks z b rak lmayacakt r. Bu dünyada yapt klar m z n hesab n n sorulaca ahirette, ı ıııııı ı ıı ığ ıherkese yapt n n kar l eksiksiz olarak verilecektir. Mallar n Allah yolunda har-ı ı ığş ğı ı ıı ıcay p daha sonra bu yapt klar n ba a kakmak da ak ll bir davran biçimi de ildir. ııı ışı ıı şğBöyle yapmak Allah yolunda hay r yapmak bilinciyle ba da maz. Yine bu davran ığ şı şbiçimi mükâfat yaln zca Allah’tan beklemek ve sadece Rabbimizin r zas n kazan-ıııı ımak gerçe iyle de ba da maz.ğğ şGönül incitmek ve gönül k rmaktan sak nmal y z. Allah’a olan iman m z gere i ııı ıı ığinsanlar n gönüllerini incitme e de il, yapmaya çal mal y z. Kendisine iyili imiz ığğı şı ığdokunan bir ki iye söz veya davran lar m zla eziyet verirsek bu durum onun gön-şı şı ılünde derin yaralar açabilir. Bu durumda bizler hem yapt m z hayr n idrakinde ı ı ığıolmam oluruz, hem de sevap i leyece imiz yerde günaha girmi oluruz. Ayr ca ı şşğşıkul hakk na girmi oldu umuzu da unutmamam z gerekir. Ayr ca çok sevdi imiz ışğıığdünyal klardan Allah yolunda severek muhtaçlara ve Rabbimizin emretti i yerlere ığsarf etmeliyiz. Veren el olmaya çal mal y z. Verirken de Allah için verdi imizi unut-ı şı ığmamal y z. Bu esnada gönül incitmemeye, insanlar n gururunu k rmamaya özen ı ıııgöstermeliyiz. nsan onurunu zedeleyecek tarzda hareket edecek davran lardan da İı şuzak durmal y z. Bu iyilikleri dile getirmenin o insanlar n gönüllerini incitebilece-ı ıığini ak ldan ç karmamal y z. Aksi ekilde davranmak iyili in dünya menfaati için ııı ışğyap ld anlam na gelir ve bu durumda yap lan ey iyilik olmaktan ç kar.ı ı ığıışıAllah yolunda mallar n gönülden gelerek ve sadece Allah’ n r zas n kazanmak ı ıııı ıu runda harcayanlara, harcad klar n n pe inde olmayanlara ve bu esnada gönül in-ğıı ışcitmeyenlere ne mutlu. Onlar ödüllerini Allah’tan umarlar, hiçbir faniden bir ey şbeklemezler, yapt klar hayr , iyili i hatta gördükleri kötülükleri de unuturlar. te ııığİşböyle müminlerin mükâfatlar Allah taraf ndan kat kat fazlas yla verilecektir. Onlar ıııahirette asla üzülmeyeceklerdir, onlara asla korku yoktur.
311SALİH AMEL İŞLEYENLER MÜKÂFATA ERİŞİRLER*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِِّّ ـُ ُ ْ ِ ْ َ َ زُ ٰ اِ َ ْ ا َ َ وَ َ ِ َ ِ ً َ و۬ ئِ ُ ُْ ٰ َ َََّْٰٓۘٓ وَ َ ا ْ َا ُ ْ وَ اوْ دُ ُ ْ ِ ۪ ُ َََّ ٓ َ َُٓ َََ َاءُ ا ّ ْ ِ ِ َ َ ِ ا وَ ُ ْ ِ ا ُ ُ َ ت ِ ا ِ ُ ن ُِْٰٓ“Ne mallar n z ne de çocuklar n z, sizi bizim kat m za daha çok yakla t ran ı ıı ıı ış ışeylerdir! Ancak iman edip salih amel i leyenler ba ka. te onlar için şşİşi lediklerine kar l k kat kat mükâfat vard r. Onlar cennet kö klerinde güven şşı ıışiçindedirler.” (Sebe’, 34/37)İnsanlar herhangi bir i i yaparken, ondan kendilerine faydas dokunacak bir so-şınuç elde etmek isterler. Sadece hay rl ve helal i leri yapanlar de il, hay rs z ve ha-ı ışğı ıram i leri yapanlar da yapt klar i lerin sonucundan, kendilerine faydas dokunacak şıışıbir neticeye ula may umarlar. Hepinizin bildi i gibi h rs zl k yapmak haramd r. şığı ı ııAma h rs zl k yapan insan da h rs zl k yaparken, kendisine fayda sa layacak bir eyi ı ı ıı ı ığşhayal etmekte, çald maldan elde edece i menfaati dü ünmektedir. Yine kumar ı ı ğğşoynamak da büyük günaht r ve haramd r. Kumar yüzünden pek çok aile y k lm , ııı ı ışyuvalar da lm t r. Kumar u runa tarlalar n , arsalar n , fabrikalar n , dükkanlar n , ğı ı ışğı ıı ıı ıı ıevlerini hulasa var n yo unu satanlar bile olmu tur. Bütün bu tehlike ve kötülük-ı ığşlerine ra men kumar oynayan insanlar bile kendilerine fayda sa layacak dünyevî ğğmenfaatleri hayal etmektedirler.Bir i i yaparken ondan fayda beklemek yeterli de ildir. Fayda verecek i leri, fayda şğşverecek yöntemlerle yapmak da gerekmektedir. Demek ki yapaca m z i i planlar-ğı ışken; önce bu i in fayda verip vermedi ine bakaca z. Faydan n da geçici ve aldat c şğğ ııı ıbir fayda de il; hem dünyam zda hem de ahiretimizde i imize yarayacak bir fayda ğışolmas na dikkat edece iz. Hem dünyada hem de ahirette bize fayda sa layacak i ler ığğş* Mustafa KILIÇ
312ise sâlih amellerdir ve Allah, sâlih amel i leyenlere, mükâfatlar n kat kat verecektir.şı ıİşte yüce Rabbimiz, konumuzun ba nda yer alan ayette, mallar m z ve çocukla-ş ıı ır m z ile iman m z ve amelimiz aras nda bir kar la t rma yapmakta ve bizlere dünya ı ıı ıış şıınimeti olarak verilmi olan mallar m z n ve çocuklar m z n; bizi, Allah’ n rahmetine şı ı ıı ı ııyakla t rmakta yeterli olamayaca n haber vermektedir. Ama iman m z n ve sâlih ş ığı ıı ı ıamellerimizin sonucu bamba kad r. Onlar n kar l nda ise, kat kat mükâfat vere-şıış ğı ı ıce ini ve bir mükâfat olarak cennet kö klerinde güven içinde olaca m z , say s z ni-ğşğı ı ıı ımetlere kavu aca m z müjdelemektedir. Allah onlar içlerinden rmaklar akan cen-şğı ı ııınetlerine koyacakt r. Cennetin meyvelerinden her r z k verili inde, “bu daha önce ıı ışdünyada iken bize verilen r z k” diyecekler. Dünyadakinin ayn s de il ama benzeri ı ıı ığolan ve ondan daha mükemmel olan onlara verilecektir. Orada cennetlikler için ıtertemiz e ler de vard r. Onlar cennette ebedî olarak kalacaklard r şıı(Bk. Bakara, 2/25).Allah; iman edip sâlih amel i leyenlere mükâfatlar n “tastamam” yani sadece hak şı ıettikleri kadar vermekle kalmayacak, kendi lütfundan onlara hak ettiklerinin daha fazlas n da verecektir. Ama iman edip salih amelleri i lemedi i gibi bir de üstelik ı ışğbüyüklük taslayanlar ise elem dolu bir azaba u ratacakt r. Bu zavall hâle dü mü ığıışşinsanlar; kendilerine Allah’tan ba ka bir dost ve yard mc da bulamayacaklard r şııı(Âl-i İmrân, 3/57; Nisâ, 4/173).Rabbimiz bizleri sâlih amel i leyen ve ilahî mükâfat na eri en kullar ndan eylesin!şışı
313SALİH AMELLERLE DESTEKLENMİŞ İMAN CENNETE GÖTÜRÜR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّْ ُ ِ ّ َ ا ُ ب َ ْ ا ِئ ۬وا َ َ ْ ُو ِا ً ْ َ ُ ِ َ ُـ ِ ت َ ِ ّ ا ا ِ َ َو ا ُ َ ا َ ۪ اَوَۚ َْ َ ٰ َََََُُّّّٰٓۘ ُ ِ َ َ ۪ نو“ man edip salih ameller i leyenlere gelince -ki biz ki iye ancak gücünün İşşyetti ini yükleriz- i te onlar cennetliklerdir. Onlar orada ebedî kal c d rlar.” ğşı ı ı(A’râf, 7/42)Yüce Rabbimiz, iman edip hay rl i ler yapanlar n cennetlik oldu unu ve orada ı ışığebedî kalacaklar n ifade etmektedir. Ayr ca herkesin gücü ölçüsünde mükellef tu-ı ııtuldu unu da belirten yüce Mevlam z, bir bak ma, müminlerin, istemelerine ra -ğıığmen yapamad klar hay rl faaliyetler sebebiyle ümitsizli e dü melerine gerek olma-ııı ığşd na, insan n cennet ehlinden olabilmesi için yapabilece i kadar n yapmas n n ı ı ğığı ıı ıyeterli oldu una i aret etmektedir.ğşCennete girebilmemiz, mümin olarak ve Rabbimizin ho nutlu unu kazanarak şğbu dünyadan göçmemize ba l d r ğı ı(Fecr, 89/27-30). Mümin olarak bu dünyadan gö-çebilmemiz için de iman m z güçlendiren ibadetleri yerine getirmeli ve Allah’ n ı ı ııho nutlu unu kazanmam za yard mc olacak hay rl amellere devam etmeliyiz. Yüce şğıııı ıMevlam z, kendi yolunda gayret edenleri hidayet yollar na erdirece ini haber ver-ıığmektedir (Ankebût, 29/69). Ayr ca bir kudsi hadiste yüce Rabbimiz, kulunun farz olan ıibadetleri yerine getirmekle kendisine yakla abilece ini ve na lelere devam etmekle şğfide ho nutlu unu kazanabilece ini bildirmektedir şğğ(Buhârî, “Rikak”, 38). Sevgili Pey-gamberimiz (s.a.s), Rabbimize kar sayg l oldu umuz, be vakit namaz k ld m z, ş ıı ığşı ı ı ı ığRamazan orucunu tuttu umuz, mallar m z n zekât n verdi imiz ve yöneticilerimi-ğı ı ıı ığ* Dr. Y. Seracettin BAYTAR
314ze kar sorumluluklar m z yerine getirdi imizde cennete girece imizin müjdesini ş ıı ı ığğvermektedir (Tirmizî, “Cum’a”, 80).Yüce Rabbimiz, bizlere gücümüzün üzerinde hiçbir ibadet teklif etmedi i gibi, ğsevgili Peygamberimiz (s.a.s) de her zaman gücümüzün yetece i amelleri yapmam -ğız tavsiye buyurmu tur. Bizler, hay rl amel i lemekten usanmad kça, yapt m z her ışı ışıı ı ığamel için yüce Allah’ n, sevap yazmaktan usanmayaca n bildiren Peygamber Efen-ığı ıdimiz, Allah’ n en çok ho land amellerin az da olsa süreklilik arz eden ameller ışı ı ğoldu unu haber vermektedir ğ(Buhârî, “ man”, 16; Müslim, “Salât”, 283)İ. Nu’man b. Nevfel isimli bir sahabenin; “Ey Allah’ n Resûlü! Farz namazlar m k lsam, Ramazan oru-ıı ı ıcumu tutsam, helali helal bilip haram da haram tan sam ve bunlara hiçbir ilavede ııbulunmasam cennete girer miyim?” sorusuna Peygamberimizin “Evet!” eklindeki şcevab , gücümüz ölçüsündeki mükelle yetlerimizi yerine getirmekle cennete gire-ıfibilece imizi göstermektedir ğ(Müslim, “ man”, 16)İ.Yüce Allah’ tan ma ere ne ermi müminler olarak, iki cihan saadetini yakala-ıışfişyabilmemiz, Rabbimizle aram zdaki iman ba n salih amellerle güçlendirmemize ığı ıba l d r. Yüce Mevlam z, emretti i farzlar yerine getiren, yasaklad haramlardan ğı ıığıı ı ğkaç nan ve kendisine kar sorumluluklar n n bilincinde hareket eden muttaki kul-ış ıı ılar na cennet, ma ret ve daha da önemlisi ho nutlu unu vaat etmektedir ığ fişğ(Âl-i mran, İ3/133–136; Mü’minûn, 23/1–11). K sac k ömür sermayemizle ebedî bir hayat kazanma ıııf rsat n henüz kaç rmam ken yüce Rabbimizin ve sevgili Peygamberimizin ça r -ıı ııı şğ ılar na kulak verelim, gücümüz ölçüsündeki ibadetlerimizi yerine getirmeye devam ıedelim ve bizleri cehenneme götürecek haramlardan uzak dural m. Mümin kullar n ıı ıcennetine koymak için bahane arayan yüce Mevlam za kar hüsnü zann m z daima ış ıı ı ıkoruyal m.ı
315SADAKA VERMEK*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّٰ ُ ِ ْ ا ْ َا ِ ْ َ َ َ ً ُ ّ ُ ُ ْ وَ ُ َ ۪ ْ ِ َ وَ َ َ ْ ْ اِن َ َ َ َ ٌ ُ ْ وَا ّ َُٰۜ ََِّ ََََِِِِّّْۜ ۪ ٌ َ ۪ ٌ “Onlar n mallar ndan, onlar kendisiyle ar nd raca n ve temizleyece in bir ııııığ ığsadaka (zekât) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onlar n kalplerini yat t r r). Allah, hakk yla i itendir, hakk yla bilendir.” ıı ı ışışı(Tevbe, 9/103)Sadaka, bir ahs n ihtiyaç sahiplerine Allah r zas n gözeterek sevgi ve merhamet şııı ıduygular ile verdi i eylerdir. Sadakan n bu anlamda Kur’an- Kerim’in de i ik yer-ığ şıığ şlerinde kullan ld n görmekteyiz.ı ı ı ığSadaka, insan n kalbini temizler, yüce Mevla’n n r zas n celbeder, mal m z da ıııı ıı ı ıkirden, beladan muhafaza eder. Nitekim bu ayette ilk etapta Peygamberimize ha-kikatte tüm Müslümanlara hitaben, verilen sadakalar n temizleyici oldu u anla l-ığş ımaktad r. Verece imiz sadakalar Allah kat nda hatalar m za ve günahlar m za kefa-ığıı ıı ıret olacak ve onlar temizleyecektir. ledi imiz günahlar n ba lanmas için sadaka ıİşğığ ş ııvermeyi bir al kanl k hâline getirmeliyiz. Çünkü bu âyet, insan n tövbe ettikten ı şıısonra sadaka vermesinin onun yarar na olaca n ifade etmektedir.ığı ıSadaka ve do ruluk ayn kelimeden türemi tir. Buradan anl yoruz ki, Allah r zas ğışıııiçin sadaka vererek fedakârl kta bulunan ki i iman n n do rulu unu ispat etmek-ışı ığğtedir. Ne slerimizin manevi kirinin temizlenebilmesi, Allah kat nda mükâfat m z n fiıı ı ıçok olabilmesi ve de mal m z n bereketi için sadaka vermek gerekir. Bu durumlar ı ı ıgerçekle ti i zaman iç huzurumuz sa lanacakt r.ş ğğıSadaka verene dua etmek, ayet-i kerimenin gere idir. Dua da huzur ve sükunet ğverir, kalbin mutmain olmas n sa lar. Bu özellikte olan bir insan da korku ve s k nt ı ığı ı ıgibi eylerden uzak olur. Sadakas verilen mal bereketlenir ve Allah kat nda de er-şıığ* Dr. Abdurrahman CANDAN
316lenir. Bu konuda Peygamberimiz (s.a.s) de, “Allah sizden birinin tay n yeti tirdi i ve ı ışğgeli tirdi i gibi sadakas verilen mal da nemaland r r”şğııı ı buyurmu tur ş(Buharî, “Zekat”, 8; Müslim, “Zekat”, 68).Mal m zda fakirin, gücü yetmeyen insan n hakk vard r. Sadaka ile bu insanlar n ı ıııııhakk n ödemi oluruz. Bunun yan nda verece imiz sadaka ile bu insanlar n gönlü-ı ışığınü al r, olabilecek k skançl k ve dü manl k duygular n da temizlemi oluruz. Sada-ııışıı ışka manevi olarak da mal m z temizler. Çünkü fakirin hakk n n verilmedi i; dulun, ı ı ıı ığçaresizin duas n n al nmad mal, bir anlamda kirli say l r.ı ııı ı ğı ıAyet-i kerimeden anlayabilece imiz di er bir konu da udur: Biz sadaka verir-ğğşken asl nda kendimize iyilik yap yoruz. Sadaka ile mal m z bereketleniyor. Kalbimiz ııı ıhuzur buluyor. Hay r dua kazan yoruz. Verece imiz sadakalar günahlar m za kefaret ıığı ıoluyor. Bütün bunlardan sonra kar m zdaki insanlar verece imiz sadakalardan ya-şı ığrarlan yor. Dinimizin ö retilerinin yüceli ini buradan anl yoruz.ığğı
317SECDE EDEREK VE KIYAMDA DURARAK GECELEMEYE ÇALIŞALIM*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ وَا ۪ َ َ ۪ ُ ن ِ َ ِّ ْ ُ ّ ًا وَ ِ َ ًَََِّ “Onlar, Rabblerine secde ederek ve k yamda durarak geceleyenlerdir.” ı(Furkân, 25/64)Yüce Rabbimiz bu ayette, Rahman’ n kullar olarak ta mam z gereken di er ıış ıığönemli bir özelli imizin de secde ederek ve k yamda durarak gecelememiz oldu-ğığunu haber vermektedir.Buna göre, farz, vacip ve sünnet olan namazlar yerine getirmemizin yan nda ııgece ibadetlerini de ihmal etmememiz ve geceleri elimizden geldi ince de erlen-ğğdirmemiz gerekir. Geceleri ibadetle ihya etmenin ba l ca yollar namaz k lmam z, ş ııııçokça tövbe, isti far ve dua etmemizdir. Bir hadiste ğ“Kulum, kendisine emretti im ğfarzlardan, bence daha sevimli herhangi bir eyle bana yak nl k sa layamaz. Kulum şı ığbana (farzlara ilaveten i ledi i) na le ibadetlerle durmadan yakla r.” şğfiş ı(Buhârî, “Rikak”, 38) buyrulmaktad r.ıNâ le ibadetler, herkesin gücü yetti i nispette ve zorlanmaks z n yapabilece i fiğı ığibadetlerdir. Bunlar, ki ilere göre de i ebilir. Herkesin ya , geçim art , cinsiyeti şğ şş ışıgibi çe itli özellikleri buna etki eder. Bu sebeple her fert, gücünün yetti i kadar şğna le ibadet yapmakta serbest b rak lm t r.fiıı ı ışAllah’a kullu un ve O’na ibadetin bir s n r ve sonu yoktur. Zaman zaman terk ğı ı ıedilen çok ibadetten, devaml yap lan az ibadet daha faziletli say lm t r:ııı ı ış“Amellerin Allah’a en sevimli olan , az olsa da devaml olan d r.”ııı ı (Müslim, “Salâtü’l-Müsa rîn”, 218) fiÇünkü herkesin her zaman çok ibadet etmeye gücü yetmez. Buna gücümüz yetse bile insan yaln z kendisinden ibaret de ildir. Kendi nefsimizin oldu u kadar, ığğe ve çocuklar m z n, yak nlar m z n, kom ular m z n ve bütün insanlar n bizim şı ı ııı ı ışı ı ııüzerimizde haklar vard r.ıı* Mustafa GÜNEY
318Gece ibadetinin dinimizde çok önemli yeri vard r. Teheccüd ad verilen gece ıınamaz n n faziletini Peygamberimiz (s.a.s) öyle bildirmektedir: ı ış“Ey insanlar! Birbirinize selâm veriniz, yemek yediriniz, insanlar uyurken geceleyin namaz k l n z. Böyle yaparsan z selâmetle cennete girersiniz.” ı ı ıı(Tirmizî, “Et`ime”, 45) “…Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da gece namaz d r.”ı ı(Müslim, “S -ıyam”, 202)Ayette vurgulanan “k yam/dikilmek, do rulmak, namazda ayakta durmak”, ığilâhî emirlere haz r olman n; “Secde/Allah’ n emirlerine boyun e mek ve Allah’a ııığkulluk etmek maksad yla ayaklar, dizler ve ellerle beraber aln yere koymak” ise ııkullukta tevazuun ve teslimiyetin ifadesidir.Gücü yetenler için namazlarda uzun süre ayakta durup Kur’an okumak çok faziletlidir. Peygamberimiz (s.a.s)’e; Hangi namaz daha faziletlidir? diye soruldu u ğzaman, K yâm uzun olan” (Müslim, “Müsâ rîn”, 165) cevab n vermi tir.“ııfiı ışManevi hazlardan yoksun olan nefse en a r gelen ey ise “secde” etmektir. ey-ğ ışŞtan da “secde” emrine kar ç kt için ebediyyen lânetlenmi tir. Secde; benli i-şı ı ı ığşğmizi, gururumuzu bir yana att m z , kendi hiçli imizi fark etti imizi, Allah’tan ı ı ı ığğğba ka tapacak tanr bulunmad n kabul etti imizi ve bütün samimiyetimizle Rab-şıı ı ığğbimizin kudretine teslim oldu umuzu gösteren bir hâldir. Peygamberimiz (s.a.s),ğ“Kulun Rabbine en yak n oldu u hâl secde hâlidir.”ığ (Müslim, “Salât”, 215) buyururken, insan n secdedeki bu samimi tavr n kastetmi tir.ıı ışBiz kullar için yücelik ve mutluluk, kulluk ile mümkündür. Nitekim Allah Teâlâ, “Secde et, yakla ”ş (Alak, 96/19) buyurmu tur. Her secde etti imizde bir dere-şğce yükselmek ve bir hatadan kurtulmak suretiyle mesafe kat etmekteyiz. Peygam-berimiz (s.a.s), bu hususa da öyle i aret etmektedir:şş“Çok secde etmeye bak! Zira senin Allah için yapt n her secde kar l nda Allah seni ı ı ğş ğı ı ıbir derece yükseltir ve bir hatan siler.”ı (Müslim, “Salât”, 225)Şunu da bilmeliyiz ki secde, kulun en mütevâzi, en samimi, en ihlâsl ve Allah’a ıen yak n bulundu u hâldir. Bu sebeple secde sadece Allah’a yap l r. O’nun d nda ığı ıı ı şhiçbir varl a secde edilmez.ığÖyleyse geceleri Rabbimizin huzurunda olman n uuruyla namaza dural m; ışıO’nun kelâm yla dillerimizi ve gönüllerimizi ayd nlatal m. K yam ve secdeler ile ııııO’nu yâd edelim. Secdeye var p yüzlerimizi O’nun huzurunda yere sürmekten de-ırin bir zevk duyal m. Say s z lütuf ve keremlerinden dolay Rabbimize ükür ve ıı ıışhamdlerimizi sunal m...ıBu hâllerimizden ho nut olan Rahman’ m z da feyiz, bereket ve rahmetiyle biz-şı ılere büyük ihsanlarda bulunacak ve bizleri has kullar aras na katacakt rııı.
319SELAMLAŞMANIN ÖNEMİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ وَاِذَا ُ ّ۪ ُ ْ ِ َ ِ ّ ٍ َ َ ّ ا ِ ْ َ َ ِ ْ َ اوْ رُدّو َ اِن ا ّ َ َ ن َ ُ َ ْ ءٍ َ ًَِّ۪ ّٰ َُٰۜٓ َََُ“Size bir selam verildi i zaman, ondan daha güzeliyle veya ayn selamla ğıkar l k verin. üphesiz Allah, her eyin hesab n gere i gibi yapand r.” şı ıŞşı ığı(Nisa, 4/86)Selam, bir Müslüman’ n di er Müslüman karde i için hay r temennisinde bu-ığşılunmas d r. “Selam” kelimesi Kur’an- Kerim’de 33 defa geçer. Allah Teala’n n güzel ı ıııisimlerinden biri de es-Selam’d r. Allah’ n s fat olarak Selam; insanlara âr z olan ııı ııay p, kusur, eksiklik, âfet, hastal k, acizlik, ölüm vb. eylerden berî olan; yarat k-ıışılar n âfet ve belalardan kurtaran, zulmetmeyen, güven arayanlar güvene erdiren ı ııdemektir. “O, selamd r, mü’mindir, müheymindir” ı(Ha r, 59/23)ş.Selâm vermek, kar daki ki i ile ilgi kurmak ve ona güven vermektir. Mü’minler ş ışkar la t klar nda, “es-selâmü aleyküm” veya “selamun aleyküm” cümleleriyle ayn ş şıııızamanda birbirlerine dua ederler. Birisi bize selam verdi inde biz, ondan daha güzel ğbir ekilde onun selam na kar l k verece iz veya ayn ile mukabele edece iz. Çünkü şışı ığığayet-i kerimede Rabbimiz; “Size bir selâm verildi i zaman, ondan daha güzeliyle veya ğayn selamla kar l k verin”ışı ı buyurmaktad r ı(Nisâ, 4/86).Konu ile ilgili di er baz ayetlerde mealen öyle buyurulmaktad r:ğışı“Sabretmenize kar l k selam sizlere. Dünya yurdunun sonucu (olan cennet) ne güzel-şı ıdir!” (Ra’d, 13/24); “Cennetliklere, ‘selam olsun size!’ diye seslenirler”(A’râf, 7/46); “Rableri-ne kar gelmekten sak nanlar da grup grup cennete sevk edilirler. Cennete vard klar nda ş ııııoran n kap lar aç l r ve cennet bekçileri onlara öyle der: ‘Size selam olsun! Tertemiz ıı ıı ışoldunuz. Haydi, ebedî kalmak üzere buraya girin”(Zümer, 39/73). Cennetin bir ad da ıDaru’s-Selâm’d r (bar ve esenlik yurdu demektir); ıı ş“Rableri kat nda selam yurdu (cen-ınet) onlar nd r”ı ı(En’âm, 6/127). “Allah (kullar n bu güzel selam/)esenlik yurduna ça r r”ı ığı ı(Yûnus, 10/25).Ayet meallerinden de anla laca üzere yüce Allah müminlerin birbirleriyle se-ş ığ ılamla malar n istemektedir: Müslümanlar birbirleriyle kar la t klar zaman, kar -şı ış şııış ı* Nevzat Sabri AKIN
320l kl olarak birbirlerine sa l k ve esenlik dileklerinde bulunacaklar. Yani biri di erine ı ığ ığ“Selâmün aleyküm” veya “es-Selâmü Aleyküm” (Selâm sizin üzerinize olsun, Allah sizi her türlü kazâdan ve beladan korusun!) diyecek; di eri de; “ve aleykümü’s-ğselâm” veya “ve aleykümü’s-selâm ve rahmetullah” yahut da “ve aleykümü’s-selâm ve rahmetullahi ve berekatüh” (Allah’ n selâm , rahmet ve bereketi sizin de üzerinize ııolsun!) eklinde cevap verecektir.şSelâm vermek sünnet, almak ise farzd r. Sünnete uygun olan, yürüyenin oturana, ıbinekte olan n (bir araçla hareket hâlinde olan n) yayaya, say ca az olan n çok olana, ııııarkadan gelenlerin öndekilere, küçü ün büyü e selam vermesidir ğğ(Bk. Buharî, “ sti’zan”, İ5-7; Müslim, “Selam”, 1). ki ki i birbirinden veya bir ki i gruptan ayr l rken selâm ver-İşşı ımesi tavsiye edilmi tir ş(Bk. Ebu Dâvûd, “Edeb”, 139). Bu itibarla, gerek bir araya geldi i-ğmizde gerekse birbirimizden ayr ld m zda selam vermeyi ihmal etmemeliyiz. Top-ı ı ı ığlulu a verildi inde, grubun içinden bir ki inin selam almas yeterlidir. Verilen sela-ğğşııma hiç kimse kar l k vermeyecek olursa o topluluktaki herkes sorumlu/günahkâr şı ıolur. Uygun olmayan ortamda verilen selam n al nmamas nda ise bir vebal yoktur.ıııMektupla veya mesajla selam verildi inde cevabî yaz da “ve aleyke’s-selam” veya ğı“ve aleykümü’s-selam” ifadesi ile ya da ayn ifade ile selama kar l k verilir. Bir kim-ışı ıseden selam getirildi inde de; “aleyke ve aleyhi’s-selam!” eklinde cevap verilebilir.ğşYemek yiyene, Kur’an okuyana, ibadet yapana, (namaz k lana, abdest alana, o ıesnada) selam verilmedi i gibi, hutbe okunurken, ezan ve kamet esnas nda da se-ğılam verilmez. Tuvalet ve banyo gibi yerlerde bulunan kimselere de selam verilmez. Ayr ca haram ili i leyen ki iye de o esnada selam verilmez.ıfişşKi i aile fertlerine veya bir eve girdi inde selam vermeyi ihmal etmemelidir. Zira şğyüce Allah öyle buyuruyor: ş“Ey iman edenler! Kendi evlerinizden ba ka evlere, geldi inizi hissettirip (izin al p) şğıev sahiplerine selam vermeden girmeyin. Bu davran sizin için daha hay rl d r. Dü ünüp ı şı ı ışanlayas n z diye size böyle ö üt veriliyor.”ı ığ(Nûr, 24/27)Hz. Peygamber, yan nda büyüyen Hz. Enes’e; “Evlad m! Ailenin yan na girdi in-ııığde selâm ver ki, sana ve ev halk na bereket olsun” buyurmu tur ış(Tirmizî, “ stizân”, 20)İ.Selamla man n önemini belirten hadis-i eri erin birkaç ise öyledir:şışflış Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edildi ine göre, Hz. Peygamber (s.a.s) Efendimiz ğşöyle buyurdu: “Siz, iman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmi ola-şmazs n z. Yapt n z zaman birbirinizi sevece iniz bir ey söyleyeyim mi? Aran zda selâm ı ıı ı ığğşııyay n z.”ı ı(Müslim, “Îmân”, 93)Abdullah b. Selâm (r.a.)’ n rivayet etti i hadis-i erifte de Peygamberimiz (s.a.s) ığş
321şöyle buyurmu tur: ş“Ey insanlar! Selâm yay n z, yemek yediriniz, akrabalar n zla alâkan z ve onlara ıı ıı ıı ıyard m n z devam ettiriniz. nsanlar uyurken siz namaz k l n z. Bu sayede selâmetle/ı ı ı ıİı ı ıesenlikle cennete girersiniz.”(Tirmizî, “K yâmet”, 42)ıGerek âyet ve gerekse hadîslerden anla ld na göre selâm yaymak, insanlar şı ı ığıaras nda sevgi, sayg , dostluk ve bar n yayg nla t r lmas , mümin kalplerin birbiri-ııı ı şışı ııne s nmas bak m ndan büyük önem arz etmektedir. O halde aile bireyleri, arkada , ı ııı ışdost, tan d k veya tan mad k k saca bütün Müslümanlarla sevgi, sayg ve samimiyet ı ıııııduygular n n geli tirilebilmesi için, kar l kl olarak selam verelim ve alal m.ı ışşı ı ıı
322SEMUD VE AD KAVMİNİN HELAK SEBEPLERİ*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ٍِّ َ ْ َ ِ ا ُ ِ ْ َ ٌد َ ّ اَو ِ َ ِ ِ ا ُ ِ ْ َ ُد ُ َ ّ َ ِ َ ِر َ ِ ٌد َ َو ُد ُ َ ْ َ َ ٍَُ۪ َََُّ ََُّْز َ ْ ا ْ ُ ّ َ ٰ ْ َ َ ۪ َمْ َ ا ىَ َ َ ً ُ ُ م ّ ا َ َ ِ َ َ َو ٍ ل َ َ ْ َ ْ ْ َ َ َ ّ َ ٍ َ ِ َ ََ ٍََْۙۙ ٍََََِۙ َ ِ َ ْ ِ ْ ُ ىٰ َ َ َ ٍ َ ِو َ ْ َ ٍَْۚ“Semûd ve Âd kavimleri, yüreklerini hoplatacak olan büyük felaketi (K yameti) yalanlad lar. Semûd kavmi korkunç bir sars nt ile helâk edildi. ııı ıÂd kavmine gelince onlar da u ultulu ve dondurucu iddetli bir rüzgârla ğşhelak edildi. Allah onu kesintisiz olarak yedi gece, sekiz gün onlar n ıüzerine musallat etti. Öyle ki (e er orada olsayd n), o kavmi, içi bo hurma ğışkütükleri gibi orac kta yere serilmi halde görürdün. imdi onlardan geri ışŞkalan bir ey görüyor musun?” (Hâkka, 69/4-8)şOkudu umuz ayetlerde Allah Teâlâ, Âd ve Semud kavmini helak etti ini bildire-ğğrek biz insanlar bu olaydan ibret almaya ça rmaktad r. imdi bu iki kavmin helak ığ ııŞsebeplerine birlikte k saca göz atal m:ııAd kavmi Yemen’in Uman ile Hadramut aras ndaki Ahkaf denilen geni çöl böl-ışgesinde ya am eski ve önemli bir Arap toplumudur. Hûd (a.s) onlar hak dine şı şıdavet etmek üzere peygamber olarak gönderildi. Hz. Hûd, kavmini ikna etmeye çal rken Allah’ n onlara olan lütu ar n hat rlatarak insanlara zulüm, zorbal k, az-ı ı şıfl ı ıııg nl k, fesat ç karmaktan vazgeçmelerini istiyordu. Allah’a ve ahiret yurduna imana ı ııça r yor, inkârc l ktan ve isyandan uzak kalmalar n ö ütlüyordu.ğı ıı ıı ığ“Âd kavmi ise yeryüzünde haks z olarak büyüklük taslam , ‘Bizden daha güçlü kim ıı şvar?’ demi lerdi. Onlar, kendilerini yaratan Allah’ n onlardan daha güçlü oldu unu gör-şığmediler mi? Onlar bizim ayetlerimizi inkâr ediyorlard .”ı(Fussilet, 41/15)* Tahir TURAL
323“O, öldü ünüz, toprak ve kemik hâline geldi iniz zaman sizin tekrar mutlaka (diril-ğğtilip) ç kar laca n z m vaat ediyor ‘Hâlbuki bu size vaat olunan ey, ne kadar da uzak. ıığı ı ı ışHayat, bu dünya hayat ndan ibarettir. Ölürüz ve ya ar z. Biz tekrar diriltilecek de iliz ışığBu, Allah’a kar yalan uyduran bir kimseden ba kas de ildir. Biz ona inanmay z. O pey-ş ışığıgamber, ‘Ey Rabbim! Yalanlamalar na kar bana yard m et!’ dedi. Allah, ‘Yak n zamanda ış ııımutlaka pi man olacaklard r!’ dedi. Derken onlar o korkunç ses kaç n lmaz olarak k sk v-şııı ıı ırak yakalay verdi de kendilerini çör-çöp y n hâline getirdik. Zalimler toplulu u Allah’ n ıı ı ığğırahmetinden uzak olsun!” (Mü’minun, 23/35-41)Ayetlerde aç kça görüldü ü gibi peygamberleri Hûd onlara, bu nimetlerin as l sa-ığıhibinin Allah oldu unu hat rlatarak buna göre davranmalar gerekti ini, kurtulu la-ğıığşr n n buna ba l oldu unu bildirmi tir. Fakat onlar bu uyar y dikkate alarak Allah’a ı ığ ığşı ıiman ve ükran borçlar n eda etmeleri gerekirken, tam aksine Hûd’u ele tirip k na-şı ışıd lar; üstelik nas l olsa imkâns z oldu unu dü ünerek ondan, do rulu unu kan tla-ııığşğğımas için kendilerini tehdit etti i azab veya felâketi ba lar na getirmesini istediler.ığışıÂd kavminin inkârc l ktaki srar üzerine Allah onlar n üzerine kas p kavuran bir ı ıııııf rt na göndermi ; bu f rt na Âd kavminin yurdunda yedi gece sekiz gün devam et-ı ışı ımi ; sonunda insanlar sökülmü hurma kütükleri gibi yerlere serivermi tir. Âd kav-şışşminin muhte em saraylar ve kö kleri yerle bir olmu ; böylece yok olup gitmi lerdir.şışşşSemûd kavmi ise Hicaz ile am aras ndaki bölgede ya am olan bir kavimdir. Şışı şAllah Teâlâ kendilerine Salih (a.s)’i Peygamber olarak gönderdi. Salih (a.s) kendile-rini puta tapmay b rakarak bir olan Allah Teâlâ’ya iman ve ibadet etmeye ça rd . ı ığı ıİman etmedikleri takdirde Allah’ n azab na u rayacaklar konusunda da uyard .ıığııOnlar Salih (a.s)’ten kar lar nda bulunan kayal ktan mucize olarak di i bir deve şı ıışç kartmas n istediler. Deveyi ç kartmas hâlinde iman edeceklerini, aksi takdirde ıı ıııde kendisini “yalanc ” sayacaklar n belirttiler. Kur’an- Kerim’de olay öyle aktar l-ıı ıışımaktad r: ı“ te size bir mucize olarak Allah’ n u devesi... B rak n onu da Allah’ n mülkünde ye-İşışııısin, içsin. Sak n ona bir kötülük etmeyin. Yoksa sizi elem dolu bir azap yakalar.” ı(A’râf, 7/73)“Salih, öyle dedi: te bir di i deve! Onun (belli bir gün) su içme hakk var, sizin de belli şİşşıbir gün su içme hakk n z vard r.”ı ıı( uara, 26/155)Ş buyurularak, ona su verilmesi için nö-bet ve s ra usulüyle bir gün ayr lm ve Allah’ n arz nda yay lmak üzere b rak lmas ıı ışııııııve kötülükle dokunulmamas , dokunuldu u takdirde elem verici bir azap gelece i ığğhaber verilmi ti ki, devenin yarat l bir mucize oldu u gibi, bu haber de bir mucize şı ı ışğoluyordu.Ne yaz k ki Semud kavmi gözleri önünde cereyan eden bu mucizeye de inan-ımam , yalanlama ile kar lam t r. Yalan kötü bir ey oldu u gibi, gerçek ve do ru ı şş ıı ışşğğolan bir haberin yalan oldu unu söylemek de kötü bir i , bir yalan; bir peygamberin ğş
324verdi i haberi yalanlamak ise onu gönderen Allah’ inkârd r.ğııŞems suresinde olay öyle tasvir edilmektedir: ş“Semûd kavmi, azg nl sebebiyle yalanlad . Hani onlar n en bedbaht olan (fesat ç -ı ı ığııııkarmak için) ileri at lm t . Allah’ n Resûlü de onlara öyle demi ti: ‘Allah’ n devesini ve ı ı ışışşıonun su içme hakk n koruyun. Fakat onlar, onu yalanlad lar ve deveyi bo azlad lar. Bu-ı ıığınun üzerine Rableri, suçlar ndan dolay onlar helak etti ve kendilerini yerle bir etti. Allah, ıııbunun sonucundan çekinmez de!”( ems, 91/11-15)ŞBu iki kavmin ak betleri, biz Muhammed ümmetine birer ibret levhas olarak bil-ııdirilmi , böylelikle bu felâketlerin isyan ve günahlardan geldi i hat rlat larak Allah şğııve Resûlüne itaatkâr davranmam z gerekti i hat rlat lm t r.ığıı ı ış
325SEVDİĞİNİZ ŞEYLERDEN ALLAH YOLUNDA HARCAMADIKÇA İYİLİĞE ERİŞEMEZSİNİZ*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ٌِّ ۪ َ ۪ ِ َ ّ ا نِ َ ٍء ْ َ ْ ِ ا ُ ِ ْ ُ َ َو ۜن ّ ِ ُ ّ ِ ا ُ ِ ْ ُ ّ َ َ ِ ا ا َ َ ْ ٰ ََّ َُّْٰ َُ“Sevdi iniz eylerden Allah yolunda harcamad kça iyili e asla ğşığeri emezsiniz. Her ne harcarsan z Allah onu bilir.” (Âl-i mrân, 3/92)şıİÂyet-i kerimede, iyili e eri ebilmemiz için biz müminlerden infakta bulunmam z ğşıyani mallar m z Allah yolunda harcamam z isteniyor. Ancak harcamalar yaparken ı ı ıııbe enmedi imiz alelade baya eylerden de il de sevdi imiz, de er verdi imiz ey-ğğğ şığğğğşlerden yapmam z istenmektedir. Aksi halde yap lan harcamalarla hede enen gayeye ııflula lamayacakt r.ş ııElbette imkânlar m z nispetinde sahip oldu umuz eylerden vermemiz ve gücü-ı ığşmüz oran nda ba kalar na yard mc olmam z gerekir. Ama hangi eylerden verece-ışıııışğiz? te vermek kadar belki ondan da önemli olan hangi eyleri verece imizdir. Be-İşşğğenmedi imiz, elden ç karmay veya çöpe atmay dü ündü ümüz eyleri mi, yoksa ğııışğşsevdi imiz, de er verdi imiz eyleri mi...? Dolay s yla, yüce Rabbimizin sevgisine, ğğğşı ıho nutlu una ve yard m na ula abilmemiz için sahip oldu umuz ve bizim için ol-şğı ışğdukça de erli olan eyleri O’nun yolunda harcamam z gerekiyor. Bir ba ka ifade ile ğşışba kalar na yard m olarak verdi imiz eyler, hem bizce k ymetli bir ey olmal , hem şıığşışıde ihtiyaç sahibinin bir ihtiyac n kar lamal , s k nt s n gidermelidir. Biz ancak bu ı ış ıı ı ı ı ı ısayede iyili e erer ve cennete girmeye hak kazanabiliriz. Konuyla ilgili olarak bir ğâyet-i kerimede öyle buyurulmaktad r: şı“Ey iman edenler! Kazand klar n z n iyilerinden ve yerden sizin için ç kard klar m z-ıı ı ıııı ıdan Allah yolunda harcay n. Kendinizin göz yummadan al c s olmayaca n z baya ey-ıı ı ığı ığ şı* Dr. Mehmet CANBULAT
326leri vermeye kalk may n ve bilin ki Allah, her bak mdan zengindir, övülmeye lay kt r.”ı şııı ı(Bakara, 2/267)Âyet-i kerimeden aç kça anla laca üzere insan n tiksinerek alabilece i eylerin ış ığ ıığ şzekât, sadaka veya yard m olarak verilmesi, insanlar n ho una gitmedi i gibi yüce ıışğRabbimizin de ho una gitmeyecektir. Ayr ca böyle bir harcamada bulunan ki i, har-şışcamalar n n kar l nda sevap da elde edemeyecektir. ı ış ğı ı ıKu kusuz, ki i Allah yolunda ve O’nun r zas n kazanmak amac yla yapt harca-şşıı ııı ı ğmalar sayesinde cimrilik hastal ndan kurtularak kendisini Allah ve insanlar kat n-ıı ı ğıda yüceltecek cömertlik vasf n kazan r. Cimri insanlar n toplum taraf ndan sevilme-ı ııııdi i bilinen bir gerçektir. Toplumun sevgisini kazanman n yolu da sevdi imiz ey-ğığşleri toplum menfaati için seferber etmekten geçer. Sahâbîler yani Hz. Peygamber’in arkada lar buna oldukça önem vermi ve en çok sevdikleri mallar n Allah yolunda şışı ıharcamaktan geri durmam lard r. Örne in, Medineli Müslümanlar aras nda en çok ı şığıhurma bahçesine sahip olan Ebû Talha, Mescid-i Nebevî’nin kar s nda bulunan ve şı ıiçindeki tatl suyu Hz. Peygamber taraf ndan be enilen Beyruhâ adl bahçesini çok ıığıseverdi. “Sevdi iniz eylerden Allah yolunda harcamad kça iyili e asla eri emezsiniz. Her ğşığşne harcarsan z Allah onu bilir”ı mealindeki âyet inince, Hz. Peygamber’in yan na gide-ırek bu bahçeyi Allah yolunda infak etmek istedi ini bildirdi. Onun bu davran n ğı ı ıştakdirle kar layan Hz. Peygamber, bahçeyi akrabalar na vermesinin daha uygun ş ııolaca n söylemi , bunun üzerine Ebu Talha, Übeyy b. Kâ’b ve Hassan b. Sâbit gibi ğı ışamcazadelerine ve yak n akrabas na ba layarak Hz. Peygamber’in bu tavsiyesi-ıığ ş ıni yerine getirmi tir ş(Buhârî, “Zekât”, 44). Hz. Peygamber, kendisine gelip en de erli ğmal n n Hayber’deki hissesi oldu unu, onu Allah yolunda harcamak istedi ini ve ı ığğbunun için ne yapmas gerekti ini soran Hz. Ömer’e, “Asl n tut, meyvesini sadaka ığı ıver” buyurmu tur. Bunun üzerine Hz. Ömer, geliri gereken yerlere harcanmak üzere şo ba vakfetmi tir ğ ış(Buhârî, “ ürût”, 19)Ş. Gerçek u ki, bu tür davran lar sahâbe döneminde çokça ya anm t r. Âyet-i şı şşı ışkerimede ayn zamanda, gösteri amaçl baz davran larda bulunan ve kendilerini ışııı şdindar olarak tan tmak isteyen Yahudiler uyar lmakta, iyilik hakk ndaki kanaatleri-ııınin yanl oldu u vurgulanmakta ve as l iyili in Allah’ sevip O’nun emir ve yasak-ı şğığılar n her eyden üstün tutarak ya amak oldu u bildirilmektedir.ı ışşğSonuç olarak denilebilir ki, ki i herhangi bir eyi Allah’tan daha çok seviyor ve şşonu gerekti inde Allah yolunda feda edemiyorsa onun iyili e ula mas mümkün ğğşıde ildir.ğ
327SEYAHAT*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِِّ ۘا َ ْ َ ُوا ِ ا رْض َ َ ْ ُوا َ ْ َ َ ن َ ِ َ ُ ا ۪ َ ِ ْ َ ْ ِ ْ دَ ّ َ ا ّ ُ َ ْ ََِْٰ ََُِّْۜ ََ۪ َ وَ ِ َ ِ َ ا ْ َ ََُْ۪“Onlar yeryüzünde dola p, kendilerinden öncekilerin sonlar n n nas l ş ıı ııoldu una bakmad lar m ? Allah, onlar yerle bir etmi tir. nkâr edenlere de ğııışİbu ak betin benzerleri vard r.” (Muhammed, 47/10)ııTarihte birçok kavim zevk, sefahat gibi geçici lezzetlerin pe ine ko arak i ledik-şşşleri günah nedeniyle helak olmu lard r. Yüce Kitab m z, bu tür baz k ssalar gözler şıı ıı ııönüne sermekte ve geçmi olaylardan ders alabilmemiz için “yeryüzünde gezip do-şla mam z ” istemektedir. Bunun birçok yararlar olaca a ikard r. Ki i kendi do du-şı ıığ şıışğğu yerden ç k p ba ka diyarlara ve memleketlere gidip-gelmedikçe birtak m bilgi ve ı ışıtecrübelerden yoksun kal r.ıÇok gezen ki inin çok okuyan kadar olmasa bile bilgili olabilece ini kabul etme-şğmiz gerekir. Çünkü gezen ki i her gitti i yerden birçok eyler elde ederek geri döner. şğşElde etti i bilgileri ve tecrübeleri kendi hayat na ve ya ad topluma yans tan ki i ğışı ı ğışde kendine ve topluma yararl bir insan hâline gelecektir.ıTarihi olmayan bir milletin gelece i de olmaz. Geçmi milletlerin hâllerinden ğşders alabilmemiz için imkânlar ölçüsünde onlar n ya ad klar yerleri görmemiz ge-ışıırekir. Onlar n memleketleri nas l harap olmu , niçin bu felaketle yüzle mi ler, ne-ıışş şden tarihleri yok olmu gibi sorular sormam z gerekir.şııKur’an önce ya ayan topluluklar hakk nda geni bilgi verir. Allah’ n emir ve ya-şışısaklar n yeterince yerine getirmediklerinden, geçici lezzetlerin pe inde ko tuklar n-ı ışşıdan sonlar n n iyi olmad n , mal ve mülkleri kendilerini kurtarmad n , net bir ı ıı ı ığı ı ığşekilde bizlere aktarmakta ve bizleri ikaz etmektedir.* Nevzat OKUMU Ş
328Ak l sahibi insanlar tarihteki kavimlerin ba lar na gelen bela ve musibetlerden ışıders alarak bu gibi felaketlerden uzak kalmas n becermelidir. Onun için yeryüzünü ı ıimkânlar ölçüsünde gezip olan bitenlerden ibret almam z tavsiye edilmektedir. Bu ıda ancak ara t ran bir göz, ince bir duyarl l k ve effaf bir kalp ile dünyay dola -ş ıı ışışmakla sa lanabilir.ğKur’an, daha önce ya ayan insanlar n hâllerini dü ünmemizi, onlar n i ledikleri şışışhelak edici günahlardan ba lar na nelerin geldi ini bilmemizi ve bunlardan ibret şığalmam z öyle ö ütler:ı ışğ“Onlar yeryüzünde dola p, kendilerinden önce gelenlerin ak betlerinin nas l oldu u-ş ııığna bakmad lar m ? Onlar kendilerinden daha çok, daha güçlü ve onlar n yeryüzündeki ıııeserleri daha üstündü. Fakat kazanmakta olduklar eyler onlara bir fayda vermemi ti.”ışş(Mü’min, 40/82)O kavimlerin say lar n n çoklu u güç ve kuvvetlerinin fazlal , medeniyette çok ı ı ığı ı ğdaha ileri seviyede olmalar gibi hiçbir ey bunlar n yok olu lar na mani olamam t r.ışışıı ışAs l ders al nmas gereken husus: Helak olan kavimlerin birço u mal ve mül-ııığkünün yan nda “bilge” olduklar n ortaya koyarak, kendilerini olduklar ndan çok ıı ııdaha fazla göstermeye çal m lard r. Ancak bilinen bir gerçek var ki, ilim imanla ış ş ııolursa sahibini mutlu, imans z ilim ise sahibini mutsuz, kör eder ve hatta yanl ıı şkullan ld nda da felaketine sebep olabilir. Bu körlük ki iye birçok i yapabilece ini ı ı ığşşğzannettirir, fakat gerçek hiç de öyle san ld gibi olmaz.ı ı ığBir insan bildi ini bilmedikleri ile kar la t rsa ne kadar zay f oldu unu anlaya-ğş şııığcakt r. Böylece azg nl a de il kul olma yollar n arayacakt r. Birçok insan yarat ld ıı ığğı ııı ı ığgayeyi unutarak azg nl k içine dü erek ba na gelecek bela ve musibetin fark nda ı ışş ııolam yor. te yüce Allah bizlere gezip dola arak bilgi ve görgümüzü artt rmam z ve ıİşşıı ıgeçmi milletlerin hâllerinden ders almam z ö ütlemektedir.şı ığNetice olarak unu söylemek mümkündür. Bakt n gerçek manada görebilen şı ı ığgöz ve olaylardaki hikmetleri kavrayabilecek uyan k kalp ile yeryüzünde gezmek, ıgeçmi milletlerin kal nt lar n izlemek, o insanlar n ne olduklar n ve hangi mu-şı ı ı ııı ısibetlere duçar olduklar n görmek, dü ünmek yüce Rabbimiz taraf ndan bizlere ı ışıtavsiye edilmektedir.
329SEYAHAT VE İBRET*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ٌِّ ْ ِا ا ٰ نِا اوُ َ َ َ ۪ ا ل َ ْ ۪ ْ ِ ُه ُ َ َ س ْ ِ ۪ ً َ ِ ْ َ َ َ َ ْ َوَِّ ٓ َْ َّٓ َ ٍَََََِ ََُّْه َ َ َ ْ َو نوُ ْ ُ ّ ُ ُ ْ ا َ ُ ً َ َ َ ْ ا ْ َو ٌۜ ََْ َََ ََ ََِْْ َ َ َ ِ ْ َ ل ْ ا ْ ا َ َو ٌ ۪ ُ َ َ ُ ٓ َ َ َُِق َ َ ِ ْ َ ْ ِ ُ ُ ِ َئ ْ ُ ْ ا ِ َ َو ن ُ ِ َ َ ْ ْ َ َ ْ َ َو ً ُ َر ُه َ َ َ ً َ ٍََِ َََِْ ََْ ََن َ َ ْ َ اوُ ْ ا ّ ُ ضْر ا ِ اوُ ُ ۟نُ۫ؤ ْ َ ْ َ ۪ ِ ا ُ َ َ ْ ُ ْ ِ اوُ ِ َ َ ۪ ِ ََُِ ْْ۪ َََِّ ۪ ِ َ ُ ا ُ َ ِ َ ّْ“(Ey Muhammed!) E er sana kâ da yaz l bir kitap indirseydik, onlar da ğğ ıı ıelleriyle ona dokunsalard , yine o inkâr edenler, ‘Bu apaç k büyüden ba ka ıışbir ey de ildir’ diyeceklerdi. Bir de dediler ki: ‘Ona (aç ktan görece imiz) şğığbir melek indirilse ya!’ E er (öyle) bir melek indirseydik art k i bitirilmi ğışşolurdu, sonra da kendilerine göz açt r lmazd . (Hemen helak edilirlerdi) ı ııE er onu (Peygamberi) bir melek k lsayd k yine onu bir adam (suretinde) ğııyapard k ve onlar yine içinde bulunduklar karma aya dü ürmü olurduk. Ey ııışşşMuhammed! Andolsun, senden önce de birçok peygamber alaya al nm t ıı ışda onlarla alay edenleri, alay ettikleri ey ku at p mahvetmi ti. De ki: şşış‘Yeryüzünde gezin dola n da (peygamberleri) yalanlayanlar n sonu nas l ş ıııolmu bir görün.” (En’âm, 6/7-11)şPeygamberlerle alay etmek, çe itli bahaneler uydurarak onlar inkâr etmek ve şıyalanlamak mü riklerin bilinen eski bir âdetidir. Peygamberleriyle alay eden bu gibi şkavimlere Allah’ n azab n n inmesi ve helak edilmeleri de de i mez bir gerçek ve ıı ığ şâdil bir ceza olmu tur (Fât r, 35/43). Tarih en do ru tan kt r. Kur’an- Kerim, sade-şığı ııce örnek vermek ve ibret için baz toplumlar n helâk edili inden bahseder. Yoksa ııştüm helâk edilen toplumlar n listesini vermez. Yüce Kitab m za göre peygamberle-ıı ırini yalanlayan toplumlar n helâklerinin temel sebeplerini dört ba l kta özetlemek ış ımümkündür:* Sabri AKPOLAT
330a- Uyar c lar Yalanlama (A’râf, 7/72 ),ı ı ıb- Ba lar na Gelen Belâ ve Musîbetlerden Ders Almama (A’râf, 7/130-136),şıc- Büyüklük Taslama (A’râf, 7/88; srâ, 17/16),İd- Zulüm (Hacc, 22/45; Kehf, 18/59).Yüce Kitab m z helak edilen kavimlerin helak edilme sebepleri ve helak edili ı ışşekilleri hakk nda bilgi verdikten sonra bu kavimlerden baz lar n n yerlerini de ıı ı ıbildirmektedir. Mesela, birbirlerine kom u bölgelerde ya ayan ve helak olan Hz. şşLût ve Hz. uayb kavimlerine ait ehirlerin bugün hâlâ var oldu u ve Ege bölge-Şşğsinde bir ana yol üzerinde bulundu u beyan edilmi tir (Hicr, 15/76, 79). Vaktiyle ğşkuzeydo usunda Sodom ve Gomore bulunan Ölü Deniz’in k y s n izleyerek ku-ğı ı ı ızeye, Suriye’ye do ru uzanan Kuzey Hicaz’daki bu yolun varl , Amerikan Do u ğı ı ğğAra t rmalar Okulu taraf ndan yay mlanan hava foto ra ar yla a rt c bir ekilde şıııığfl ış şı ı ışdo rulanm t r. Söz konusu foto ra ar, bu eski yolu, Ölü Deniz’in do u sahillerine ğı ışğflğaz çok paralel bir seyir göstererek kuzeye do ru k vr lan koyu bir çizgi hâlinde ğı ıaç kça göstermektedir (Esed, ıKur’an Mesaj ,ı s. 524).Peygamberimiz slam dinini tebli etmeye ba lad nda mü rikler onunla alay İğşı ı ğşetmi lerdir. Mekkeli mü riklerin bir k sm n n teklif etti i Allah’ n Resûlü ile birlik-şşıı ığıte bir mele in indirilmesi yahut bir mele in peygamber olarak gönderilmesi gibi ğğtek li er asl nda istihza içeriyordu. Sevgili Peygamberimizin de bunlar i itmekten flıışdolay kalbi daral yordu. Bunun üzerine yüce Allah, Peygamber (s.a.s)’in kar kar-ıış ış ıya kald sayg s zl k, alay ve e lenmeden dolay çekti i s k nt lar ha etmek ı ı ğı ı ığığı ı ı ıfiflamac y la bu iki ayeti indirdi. Bu ayetler bir yönden Peygamberimizi rahatlat rken, ııdi er yönden mü riklere de ders veriyordu. Yeryüzü peygamberleriyle alay ettikleri ğşiçin helak edilen kavimlerle doludur ve bunlardan baz lar n n kal nt lar hâlâ mev-ı ı ıı ı ıcuttur. Bu kal nt lar ibret nazar yla gezilmeli; Peygamberi inkâr etmekten ve onunla ı ııalay etmekten sak n lmal d r.ı ıı ıBu ayet-i kerimelerden u dersleri ç karabiliriz:şı 1. Peygamberleri ve hak yola ça ranlar alaya almak neredeyse de i mez bir ğ ıığ şinsanl k gelene idir. Bu yüzden peygamberlerin ve hak yola ça ran lar n buna kar ığğ ıış ısab rl olmas gerekir.ı ıı2. Tarihî gerçekler gösteriyor ki, yalanlaman n ve alayc l n sonu yalanlay c -ıı ı ığı ılar n ve alayc lar n yok olmas d r. Ayr ca bunlar ebedî bir azapla da cezaland r la-ıı ıı ııı ıcaklard r.ı3. Bilgi edinmek, ticaret yapmak ya da akraba ziyaretleri gibi sebeplerle seya-hat etmekteyiz. Bu, ola an ve güzel bir davran t r. Bununla birlikte, tarihî yerler, ğı ışgeçmi te ya am milletlerin kal nt lar ve eserleri, ayr ca; i ledikleri günahlar sebe-şşı şı ı ıışbiyle helak olmu milletlerin yerleri ve kal nt lar gezilmeli ve bunlara ibret nazar şı ı ııile bakmal d r.ı ı4. Kabir ziyaretlerine de özen gösterilmeli ve bu yerlerden ders al nmal d r.ıı ı
331SORU SORMA ÜSLÛBU*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ُِّ ْ ٰ َُ ا ّ َ ا ۪ َ ا َ ُ ا َ ْ ئَ ا َ ْ ا ْ َ ءَ اِن ُ ْ َ ُ ْ َ ُ ْ ُ ْ وَاِن َ ْ ئَ ا َ ْ َ ۪ َ ُ َ َلا ُ ْان ََََُُّْْٰۚٓٓ َ ُ ُّ ْ َ ُ ْ َ َ ا ّ ُ َ ْ َ وَا ّ ُ َ ُ رٌ َ ۪ ٌ َ ْ َ َ َ ْمٌ ِ ْ َ ْ ِ ُ ْ ُ ّ ا ْ َ ُ ا ِ َ َ ِ َ َ۪ ََ ََٰٰۜۜ“Ey iman edenler! Size aç klandıı ı ğ takdirde, sizi üzecek olan eylere dair şsoru sormay n. E er Kur’an indirilirken bunlara dair soru sorarsan z size ığıaç klan r. (Hâlbuki) Allah onlar baııığ ş ılam t r. Allah çok baı ışğ ş ılayand r, ıhalimdir (hemen cezaland rmaz, mühlet verir.) Sizden önceki bir millet o ıtür eyleri sordu da sonra o yüzden kâfir oldu.” (Mâide, 5/101-102)şSoru sorarak ö renmek bilgi edinmenin önemli bir yöntemidir. Nitekim çocuk-ğlar m z, küçük ya lar nda gördükleri eylerin ne oldu unu sorarlar. Bazen sorular ı ışışğo kadar çok olur ki, cevap vermekten yorgun dü eriz. Henüz okuma yazma bil-şmeyen ve ö renmeyi merak eden çocu un tek yapabilece i sorarak ö renmektir. ğğğğNitekim Kur’an- Kerim’de 15 ayet-i kerime “Sana soruyorlar” ifadesiyle ba lamak-ışta ve bu sorular n cevaplar verilmektedir. Soru sormak, insan n kendi mant n ıııı ı ığkullanarak içinde bulundu u durumu fark etmesini sa lar. Bu bak mdan önemli ğğıbir tebli yöntemidir. Nitekim Hz. brahim bu yöntemi kullanm t r: ğİı ış“ brahim öyle İşdedi: ‘Öyle ise siz, (hâlâ) Allah’ b rak p da, size hiçbir fayda, hiçbir zarar veremeyecek ı ıışeylere mi tapacaks n z?”ı ı (Enbiya, 21/66)Kur’an- Kerim’de insanlar, çe itli sorularla dü ünmeye davet edilmi tir: ışşş“ çti iniz suya ne dersiniz? Siz mi onu buluttan indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz? İ ğDileseydik onu ac bir su yapard k. O halde ükretseydiniz ya! Tutu turdu unuz ate e ıışşğşne dersiniz? Onun a ac n siz mi yaratt n z, yoksa yaratan biz miyiz? Biz onu bir ibret ğı ıı ıve ss z yerlerde ya ayanlara bir yarar kayna k ld k. O halde, O yüce Rabbinin ad n ı ışğı ı ıı ıtesbih et (yücelt).” (Vâk a, 56/68-74)ıAyr ca, soru sormak dü ünmekten kaçmay da engeller. Bu sebeple eytan, in-ışışsanlar n, Allah’ n, ahiret gününün, cennet ve cehennemin varl gibi önemli konu-ııı ı ğlar üzerinde dü ünmelerini engellemek ister ve onlar daima gerçeklerden kaçacak-şılar bir tavra yöneltmeye çal r.ıı ı ş* Sabri AKPOLAT
332Ashab- Kiram’ n birçok meseleyi Peygamberimize sorarak ö rendi ini biliyo-ıığğruz. O halde ayet-i kerimelerdeki sak nd rman n soru sormakla ilgili olmay p soru ı ııısorman n üslubu ile ilgili oldu u aç kt r. Ki inin üzerine laz m olmayan, bilgi da-ığı ışığarc na olumlu bir katk sa lamayan, nezaket kaidelerine uymayan, cevap ve-ı ı ğığrildi inde soruyu soran ki inin üzülmesine yol açabilecek sorular sormak uygun ğşıgörülmemi tir. Baz kimseler Peygamberimize, “Hac her y l m farz, yoksa ömürde şıııbir defa m ?”, “Benim babam kimdir?” “Babam cennette mi, cehennemde mi?” gibi ısorular yöneltmi ti. Bu sebeple yukar daki ayet-i kerimeler inzal buyurulmu tur.şışKaynaklar m zda hacla ilgili olay öyle gerçekle mi tir: Hacc n farz oldu unu ı ışş şığbildiren âyet indi inde Peygamberimiz bir hutbe okumu , Allah Teâlâ’ya hamd ve ğşsenâdan sonra “Allah size hacc farz k ld ” buyurmu tu. Bir sahâbî “Her y l m ey ıı ışııAllah’ n resûlü?” diye sordu. Resûlullah soruyu duymazdan geldi. Sorunun üçüncü ıdefa tekrar edilmesi üzerine Hz. Peygamber “ ayet evet deseydim (her y l haccetme-Şıniz) farz olurdu. Siz ise buna tahammül edemezdiniz. Benim de inmedi im konularda ğğsoru sormay n. Sizden önceki baz toplumlar peygamberlerine çok soru sormaktan ve ıısonra da bunlar üzerinde ihtilâfa dü mekten dolay helâk olmu lard r. u halde size bir şışıŞşeyi emretti imde onu olabildi ince yerine getirmeye çal n, size yasaklad klar mdan da ğğı ı şııkaç n n.”ı ı (Müslim, “Hac”, 412) buyurmu tur.şAyetlerdeki sak nd rma ifadesinden, vahyin geldi i esnada soru sorulmasayd ı ığıdinin eksik kalaca gibi bir anlam ç karmak do ru olmaz. Zira bir hususun haram ğ ıığveya helal olmas n belirleme yetkisi yaln z Allah’a aittir. u halde bu âyetlerde ve-ı ııŞrilmek istenen mesaj öyle aç klamak mümkündür: ışıVahyin indi i dönemde baz vecibelerin bildirilmesi soru sorulmas na ba lan-ğıığm oldu undan, müminler yerli yerince soru sormalar , yersiz sorulardan ve s-ı şğıırarc tav rlardan kaç nmalar istenmi tir. Ayr nt lar üzerinde fazla sorular sorulmas ıııışı ııhâlinde, bu konudaki mükelle yetlerin artabilece i haber verilmi tir.fiğşHacla ilgili hadisten de anla ld gibi ayet-i kerimelerdeki mesaj Kur’an’ n in-şı ı ığıdirildi i dönemle s n rl de ildir. Müminler olarak dikkat etmemiz gereken husus-ğı ı ığlar öylece özetleyebiliriz:ış1. Dinî yükümlülükler konusunda Resûlullah’ n buyruklar n olabildi ince ye-ıı ığrine getirmeye çal mal , yasaklad klar ndan kaç nmal , kendi anlay m z ve için-ı şıııııı ı ı ışde ya ad m z toplumun geleneklerini dine yamamaya kalk mamal y z.şı ı ığı şı ı2. Müslümanlar olarak as l dinî vecibelerimizi b rak p yeni yükümlülük aray ıııı ı şiçine girmemeliyiz. Aksi takdirde, dinin asl nda olmayan hususlar temel dinî yü-ııkümlülüklerimizden daha önemli hâle getirmi oluruz.ş 3. Dünya ve ahiretimiz için herhangi bir faydas olmayan ve bilgi da arc m za ığı ı ığolumlu bir katk sa lamayan sorular sormaktan uzak durmal y z.ığıı ı
333SORUMLULUĞUMUZ DIŞINDA MEYDANA GELEN OLAYLARIN PERDE ARKASI*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّاً ْ َ ِ ْ َ ْ ِ َ ْ َ ْ َ ۪ وْ َ ِ ُئِّ َ َ ۚ ِ ْ َ َو ۪ ْ َ ُقاَ ِ ا ٰ ل َ ََََََُِ“Adam (H z r) öyle dedi: ‘ te bu birbirimizden ayr lmam z demektir’ dedi. ı ışİşıı‘ imdi sana sabredemedi in eylerin içyüzünü anlataca m.’ ”(Kehf, 18/78)Şğşğ ıKur’an’da anlat lan ibretli k ssalardan biri de Hz. Musa – H z r k ssas d r. K ssa ııı ııı ıışöyledir:Hz. Musa yan ndaki gençle yapt klar yolculuk s ras nda, Allah’ n sevgili bir ku-ııııııluna rastlarlar. Bu kimseye Allah taraf ndan rahmet ve özel bir ilim verilmi tir. Ri-ışvayetlere göre bu kimsenin “H z r (a.s)” oldu u söylenir. Hz. Musa, onun ilminden ı ığyararlanmak için yolculu a kendisiyle beraber devam etmek istedi ini belirtir.ğğSabretmesi ve i ine kar mamas art yla H z r (a.s), Musa’n n bu talebini kabul şı şışıı ııeder. Yola koyulup bir gemiye binerler. H z r (a.s), kendilerinin ve halk n binmekte ı ııolduklar bu gemiyi anla lmaz bir ekilde deler. Musa sabredemez ve zararl gördü-ış ışığü bu eyleme tepki gösterir. H z r (a.s) aralar nda geçen sözle melerini hat rlat nca, ı ıışııHz. Musa bu sab rs zl ndan dolay özür diler.ı ı ı ığıYola devamla bir erkek çocu a rastlarlar. H z r (a.s) bu sefer de çocu u öldürür. ğı ığHz. Musa verdi i sözü yine unutup H z r (a.s)’ n bu eylemine de tepki gösterir. H z r ğı ııı ı(a.s) ona sözle meyi tekrar hat rlat r. Hz. Musa, bir daha yol arkada n n i ine kar -şıışı ışı şmayaca n , ayet kar rsa, art k kendisinden tolerans beklemeyece ini ifade eder.ğı ışı ı şığNihayetinde tekrar yola koyulurlar. Bir köye vard klar nda köy halk ndan yiye-ıııcek isterler. Ancak köy halk onlar misa r etmekten kaç n r. Derken orada y k l-ııfiı ıı ımaya yüz tutmu bir duvara rastlarlar. H z r (a.s), hemen o duvar do rultuverir. şı ıığ* Dr. Ahmet GEL GEN İŞ
334Musa yine sabretmesi gerekti ini unutarak bu i ten ücret alabilece ini hat rlat r. Hz. ğşğııMusa’n n bu sab rs zl klar kar s nda H z r (a.s)’ n art k tolerans kalmam t r. “Ar-ıı ı ıışı ıı ııııı ışt k ayr lmal y z” der ve Hz. Musa’n n sabredemedi i olaylar n iç yüzünü aç klamak ııı ıığııister ve söze ba lar:ş“Denizde giderken deldi im gemi, denizde çal an yoksul ki ilere aitti. Onu ku-ğı şşsurlu hâle getirmek istedim. Çünkü arkalar nda gelen ve sa lam gemileri gasp eden ığzalim bir kral vard .ıÖldürdü üm erkek çocu un anne-babas mümin idi. Çocuk ilerde bu anne-ğğıbabay nankörlük ve küfre sürükleyecekti. Bu çocu un yerine, anne-baba için ığAllah’tan, temiz ve merhametli bir evlat vermesini istedim.Do rulttu um duvar ise, ehirdeki iki yetim çocu a aitti. Bunu kendi iste imle ğğşğğyapmad m. Duvar n alt nda hazine vard . Çocuklar n babalar da iyi bir kimse idi. ııııııBunun için Allah, çocuklar yeti ene kadar hazine orada korunsun ve ilerde bu ço-şcuklar o hazineye sahip ç ks nlar, istedi. Bu nedenle o duvar do rulttum. te sab-ı ıığİşredemedi in olaylar n iç yüzü budur.”ğıK ssadan anlamam z gerekenler:ııÂyetlerde söz edilen bu üç olay, insan n dünya hayat nda kar la t her i te, ilahî ıış ş ğıı ışhikmetlerin nas l tecelli etti ini göstermektedir. Her eyden önce Allah’ n emir ve ığşıyasaklar na göre hayat m z sürdürmek ve kötülüklere kar gerekli tedbirleri almak ıı ı ış ıbizim için önemli bir vazifedir. Bunun yan s ra her türlü tedbiri almam za ra men ı ıığbizim eylem ve irademiz d nda bize garip gelen ya da ho görünmeyen olaylarla da ı ı şşkar la abiliriz. Böylesi durumlarda kötülük olarak bilinen eylere usulünce engel ş şışolmaya ve onlar ortadan kald rmaya çal mak, kul olarak sorumlulu umuzun bir ııı şğgere idir. Ancak, bizi a an ve bize ho görünmeyen olaylar kar s nda sekinet içeri-ğşşşı ısinde olmam z ve sab rl davranmam z gerekir. Ne var ki insan kendine garip gelen ıı ııolaya ilk planda tepki gösterir. Bu tepki insan n f trat ndan kaynaklan r. Bize garip ı ıııgelen olaylar n perde arkas n biz bilemeyiz. Tabiatta ortaya ç kan ve bize er gibi gö-ıı ıışrünen her olayda mutlaka hay r hede enmi tir. Nitekim Kur’an- Kerim’de,ıflşı “… Olur ki, bir ey sizin için hay rl iken, siz onu ho görmezsiniz. Yine olur ki, bir ey sizin için şı ışşkötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”(Bakara, 2/216) buyrulmaktad r. ıOlaylar n perde arkas ndaki hikmetler zamanla mutlaka ortaya ç kacakt r. Bize ııııdü en irademiz d nda meydana gelen olaylar hayra yorup, neticesini Allah’tan şı ı şıbeklemektir. Unutmayal m ki bize hay r gibi görünen ey bazen er olabilir. er gibi ıışşŞgörünen de bazen hay r olabilir. Baz olaylar n zararl ve er gibi görünmesi, ki inin ıııışşkendi iradesini kötüye kullanmas ndan kaynaklanmaktad r.ıı
335SUR’A ÜFÜRÜLME ANI VE İNSANLAR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَ َ ْمَ ُ ْ َ ُ ِ ا ّ رِ َ َ عَ َ ْ ِ ا ّ ٰ َات ِ وَ َ ْ ِ ا رْضاِ َ ْ َ ءَ ا ّ ُوَ ُ ا َ ْهُدَا ِ ََّ۪ ٌَۜٓ َِّْٰ ََُِ“Sûr’a üfürülece i ve Allah’ n diledi i kimselerden ba ka göklerdeki ğığşherkesin, yerdeki herkesin korkuya kap laca günü hat rla. Hepsi de ığ ııboyunlar n bükerek O’na gelirler.” (Neml, 27/87)ı ıAhirete iman yüce dinimiz slam’ n temel esaslar ndan biridir. Ahiret hayat , İıııvaktini Allah’tan ba ka hiç kimsenin bilmedi i k yametin kopmas yla ba layacak-şğıışt r. K yametin kopmas bu i le görevli melek olan sra l (a.s)’in sura üfürmesi ile ııışİfiba layacak ve k yamet kopacakt r. lk sura ü eni te Allah’ n diledikleri müstesna şııİflşıyerde ve gökte ne varsa hepsi ölecektir. kinci sura ü eni te ise, insanlar diriltilerek İflşAllah’ n huzurunda hesap vermek üzere toplanacaklard r. Bu durum u ayetlerde ıışaç kça ifade edilmektedir: ı“Art k Sûr’a bir tek defa ü endi i, yeryüzü ve da lar kald r l p birbirine tek çarp -ıflğğı ı ıı şla çarp l p darmada n edildi i zaman, i te o gün olacak olur (k yamet kopar).”ı ığ ığşı(Hâkka, 69/13-15)“Sûr’a ü enince, Allah’ n diledikleri müstesna olmak üzere göklerde ve yerde ne varsa flıhepsi ölecektir. Sonra ona bir daha ü enince, bir de ne göresin, onlar aya a kalkm bak -flğı şıyorlar!”(Zümer, 39/68)“Nihayet Sûr’a üfürülecek. Bir de bakars n ki onlar kabirlerinden kalk p ko arak ıışRablerine giderler. ( te o zaman:) Eyvah, eyvah! Bizi kabrimizden kim kald rd ? Bu, İşı ıRahmân’ n vaat etti idir. Peygamberler gerçekten do ru söylemi ler! derler. Olan müthi ığğşşbir sesten ibarettir. Bunun üzerine onlar n hepsi hemen huzurumuzda haz r bulunurlar.”ıı(Yasin, 36/51-53)İlk sura ü eni yani k yametin kopmas çok iddetli olacakt r. O an n deh eti flşıışıışKur’an- Kerim’in pek çok ayetinde aç k bir ekilde ifade edilmi tir: ıışş“Fakat insan önündekini (k yameti) yalanlamak ister. ‘K yamet günü ne zamanm ?’ ııı şdiye sorar. te, göz kama t , Ay tutuldu u, Güne le Ay bir araya getirildi i zaman! O İşş ğı ığşğ* Dr. Mustafa KAHRAMAN
336gün insan, ‘Kaçacak yer neresi!’ diyecektir. Hay r, hay r! (Kaç p) s nacak yer yoktur! O ıııı ı ğgün var p durulacak yer, sadece Rabbinin huzurudur. O gün insana, ileri götürdü ü ve geri ığb rakt ne varsa bildirilir. Art k insan, kendi kendinin ahididir. sterse özürlerini say p ıı ı ğışİıdöksün.”(K yame, 75/5-15)ıK yametin kopma an nda kimsenin kimseyi dü ünecek hâli olmayacak, insanlar ıışen yak nlar ndan kaçacaklard r. Bu durum u ayetlerde aç klanm t r: ııışıı ış“Sûra ü endi i zaman art k aralar nda akrabal k ba lar kalmam t r; birbirlerini de flğııığıı ışaray p sormazlar.”ı(Mü’minun, 23/101)“Kulaklar sa r eden o ses geldi inde, i te o gün ki i karde inden, annesinden, baba-ığ ığşşşs ndan, e inden ve çocuklar ndan kaçar. O gün, herkesin kendine yetip artacak bir derdi ışıvard r.”ı(Abese, 80/33-37)K yamet an o kadar deh etli olacakt r ki normal hâllerde herhangi bir durumda ıışıcan tehlikeye dü en evlad n kurtarmak için bir an bile dü ünmeden kendi can n ışı ışı ıtehlikeye atmaktan çekinmeyen anneler k yamet an n n iddeti ve deh eti ile em-ıı ışşzirdi i yavrusunu bile unutacakt r. Bu husus ise Hacc suresinde aç klanmaktad r: ğııı“Ey insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü k yamet vaktinin depremi müthi bir eydir! ışşOnu gördü ünüz gün, her emzikli kad n emzirdi i çocu u unutur, her gebe kad n çocu u-ğığğığnu dü ürür. nsanlar da sarho bir hâlde görürsün. Oysa onlar sarho de illerdir; fakat şİışşğAllah’ n azab çok deh etlidir!”ıış(Hac, 22/1-2)İşte yukar da zikretti imiz Neml suresi 87. ayette de Cenab- Allah sura üfürül-ığıdü ü zaman insanlar n büyük bir deh ete kap laca n ifade etmekte, o an n deh e-ğışığı ııştinin iddetli olaca n bizlere haber vermektedir.şğı ıK yametin iddetinin korkunçlu unu çok az da olsa tasavvur edebilmek için ışğya ad m z deprem felaketlerinin korkunçlu unu dü ünebiliriz. Dünyan n çe itli şı ı ığğşışyerlerinde oldu u gibi ülkemizde de bu türden felaketlere hepimiz zaman zaman ğşahit olmaktay z. Bu depremlere bizzat maruz kalan kimselerin sars nt hâlinde nas l ıı ııbir deh et ya ad klar ve çaresizlik an nda nas l bir tav r sergiledikleri görülmektedir. şşıııııHerkesin can derdine dü tü ü, anan n yavrusuna sar ld ve nas l güven içerisinde ş ğıı ı ığıolabilece inin müthi çeli kisinin ya and bir an!ğşşşı ı ğ
337SUYUN HAYATIMIZDAKİ ÖNEMİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َُِّ َ ا ۪ يٓ ا ْ َل ِ َ ا ّ َ ءِ َ ءً ُ ْ ِ ْ ُ َ َاب ٌ وَ ِ ْ ُ َ َ ٌ ۪ ِ ُ ُ ن ۪ٓ ََ َٓ ََّ“O, göklerden sizin için su indirendir. çilecek su ondand r. Hayvanlar n z İıı ı ıotlattı ı ığn z bitkiler de onunla meydana gelir.” (Nahl, 16/10)Su hayat m z n olmazsa olmaz artlar ndan en önde gelenidir. nsanlar n, hay-ı ı ışıİıvanlar n, bitkilerin k sacas bütün canl lar n hayat n devam ettirebilmesi suyun var-ıııı ıı ıl na ba l d r. u ana kadar yap lan bilimsel çal malarda, kâinattaki di er gezegen-ı ı ğğı ıŞıı şğlerde suyun ve dolay s yla canl lar n varl na rastlanmam t r. Bu durum susuz bir ı ıı ıı ığı ışhayat n olmad n ortaya koymaktad r. Rabbimiz kâinata ve yeryüzüne dair yüce ıı ı ığıKitab m zda özlü bilgiler vermi tir. Bu bilgiler aras nda su ve suyun önemi de büyük ı ışıyer tutmaktad r. Onlardan birkaç öyledir:ıış“Allah o su ile size; ekin, zeytin, hurma a açlar , üzümler ve her türlü meyvelerden ğıbitirir. Elbette bunda dü ünen bir kavim için bir ibret vard r.”şı(Nahl, 16/11)“Gökten bir ölçü ile su indirdi de onunla ölü bir ülkeyi canland rd k...”ı ı(Zuhruf, 43/11)“Allah O’dur ki gökleri ve yeri yaratt , gökten su indirdi de onunla size r z k olarak ıı ıçe itli meyveler ç kard . Buyru uyla denizde ak p gitmesi için gemileri emrinize verdi, r-şıığıımaklar emrinize verdi... Ve kendisinden istedi iniz her eyden size bir parça verdi: E er ığşğAllah’ n nimetini saymak isteseniz sayamazs n z! Do rusu insan çok haks zl k edendir, çok ıı ığı ınankördür.”( brahim, 14/32-34)İBu ve benzeri ayet-i kerimelerden de anlayaca m z gibi yüce Rabbimiz sa l k, ğı ığ ıtemizlik ve enerji kaynaklar m z olan denizleri, rmaklar ve di er do al kaynaklar ı ııığğıinsan n hizmetine vermi tir.ışSu insan n zorunlu ihtiyaçlar n n giderilmesinde çok önemli rol oynad gibi ıı ıı ı ğruhsal aç dan da ki iye ferahl k verir. Ovalardan, vadilerden ça lay p akan rmaklar, ışığıısulad klar araziye canl l k, tabiata hayat verdikleri gibi çevreye de bamba ka bir ııı ışletafet ve güzellik kazand r r. Irmak k y s na gelen insanlar, rmakta y kanarak, güzel ı ıı ı ııı* Dr. Burhan ERKU Ş
338manzaray seyrederek, ak p giden duru, berrak suyun etkisiyle kafalar n bulan k ııı ııdü üncelerden ar nd r rlar, ne e ve zindelikle dolarlar. te bu ak p giden büyük güç şı ı ışİşıkayna sular Allah, insan n hizmetine vermi tir ğ ııış(Süleyman Ate , şYüce Kur’an’ n Ça da ığ şTefsiri, V/28).Tabiatta yarar m za sunulan her eyde oldu u gibi bizler için hayati önem ta -ı ışğş ıyan suyun kullan m nda da israfa kaçmadan, su kaynaklar n kirletmeden ve suyun ı ıı ıvarl n tehlikeye dü ürecek davran lardan kaç narak dengeli bir tutum sergileme-ı ı ığşı şıliyiz. Zira yüce Yaratan m z kâinatta her eyi bir ölçüye ve dengeye göre yaratt n , ı ışı ı ığbizlerin de bu ölçüyü a mamam z , dengeyi bozmamam z çe itli ayetlerde ö üt-şı ıı ışğlemi tir. Her alanda oldu u gibi do al kaynaklar n kullan m nda da israf n haram şğğıı ıık l nmas bu ölçünün korunmas na yöneliktir. Ölçüyü kaç rmam z ve dengeyi bo-ı ııııızacak i ler yapmam z baz kötü sonuçlar kaç n lmaz k lacakt r.şıııı ıııNitekim ça m z n en önemli problemlerinden birisi de, bizlerin ölçülü ve den-ğı ı ıgeli tutum ve davran lar sergilemeyi imizden dolay ekolojik dengenin bozulmas ı şşııve bununla ba lant l olarak çevre kirlili i sorunudur. üphesiz çevre kirlili inden ğı ığŞğen çok etkilenen su kaynaklar olacakt r. Hatta günümüzde meydana gelen küresel ııı ıs nma ve bunun sonucunda meydana gelen kurakl k da çevreyi kirletmemizin so-ınuçlar ndan biridir. Yüce Allah bizlerden tabiî çevrenin ve ekolojik dengenin korun-ımas n , onlar n do al düzeninin bozulmamas n istemektedir. Aksi takdirde, bizzat ı ıığı ıinsan n kendisinin bundan zarar görece ini bir ayette öyle ifade etmektedir:ığş “ nsanlar n kendi i ledikleri kötülükler sebebiyle karada ve denizde bozulma ortaya İışç km t r. Yanl tan dönmeleri için Allah, yapt klar n n baz kötü sonuçlar n (dünyada) ıı ışı şıı ııı ıonlara tatt racakt r.ıı” (Rûm, 30/41)Bu ayet-i kerime, genel anlamda eko sistemde bozulma ve kirlenme meydana gelece ini ve bunun sebebinin de insan oldu unu ortaya koymaktad r. Havan n ve ğğıısuyun kirlenmesi, bunlar n sonucu olarak iklim de i ikliklerinin meydana gelmesi ığ şve insanlar n bundan olumsuz bir ekilde etkilenece i as rlar önce haber verilmi ve ışğışinsano lu yüce Yaratan m z taraf ndan uyar lm t r.ğı ııı ı ışBu dünyada istifademize sunulan bütün nimetler gibi suyu da kendi ihtiyac m z ı ıölçüsünde kullanarak israfa sapmamal y z. srafa gidersek, ekolojik dengenin ı ıİbozulmas na sebep oluruz. Ekolojik dengenin bozulmas ise, tabiatta sa l ks z bir ıığı ıortam n olu mas n , bu da canl lar n hayatlar n dengeli bir ekilde sürdürememesi ışı ıı ıı ışsonucunu do urur. Nitekim dinimiz de israf yasaklam , israf edenleri eytan n ğıı şşıkarde leri olarak nitelemi , eytan n ise yüce Rabbimize kar çok nankör oldu u şş şış ığvurgulanm t r ı ış( srâ, 17/27)İ. Bizler de Rabbimizin kat nda nankör olarak nitelenmek ıistemiyorsak israftan, özellikle de su israf ndan kaç nmal y z.ııı ı
339ŞEFAAT ALLAH’TANDIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّٰ ِ ُ َ َ ءَ ُ اوَ ْ َ ُ ا َ ْ ِ ُ ن َ ْـًٔ وَ َ ْ ِ ن ُ ِ ٰ ِ ا ّ َ َ َُُّ َ َََْْ َ َۜٓام ا ّ َ وا ِ ْ دُونِ ا َّ َ ََُِ ۪ ً ُ ُ ا ّ ٰ َات ِ وَا رْض ُ ّ اِ ْ ِ ُ ْ َ ُ ن َ َِْۜ َََ ْ ُۜ“Yoksa Allah’tan ba ka efaatçiler mi edindiler? De ki: ‘Hiçbir eye güçleri şşşyetmese ve dü ünemiyor olsalar da m ?’ De ki: ‘ efaat tümüyle Allah’a şıŞaittir. Göklerin ve yerin hükümranlı ı ğ O’nundur. Sonra yaln z O’na ıdöndürüleceksiniz.” (Zümer, 39/43-44)Bir kimsenin ba lanmas n istemek; bir kimseden, ba ka bir kimse için iyilik ğ ş ıı ışyapmas n ve zarardan vazgeçmesini rica etmek; yard m etmek; ba kas hesab na ı ıışııyalvarmak, rica etmek; birinin önüne dü üp i inin görülmesi için yard mc şşııolmak, her gün yapt m z i lerdendir. efaat günlük hayat m z n bir vazgeçilmezi ı ı ığşŞı ı ıdurumundad r.ıAhiretteki efaate gelince, dünyada ya anan baz günahlar n âhirette aff için şşıııtalepte bulunmak, arac olmak ve bunun için dua etmektir. u halde efaat, bir ıŞşmüminin günahlar n n ba lanmas için Allah’a dua edip yalvarmakt r. Nitekim ı ığ ş ıııHz. Peygamber (s.a.s), “Her Peygamberin bir duas vard r. Ben ise, in allah duam ıışık yamet gününde ümmetime efaat etmek için saklamak istiyorum.”ış(Müslim , “ man”, 86) İbuyurmu tur.ş Ahirette efaatin olaca Kitab ve Sünnetle sabittir: Peygamber, velî, ehit ve şğ ışbildikleri ile amel eden imanl âlimler ve kâmil mü’minler gibi Allah’ n müsaade ııetti i, r zas na mazhar olmu , nezdinde bir de er ve yak nl a eri mi kimselere ğıışğı ığş şşefaat etme izni verilebilecektir (Bakara, 2/255; Yûnus, 10/3; Meryem, 19/87; Tâ-hâ, 20/109; Zuhruf, 43/86). Peygamberler ve di er efaatçilerin efaatleri, Allah’ n raz olaca ve haklar nda ğ şşıığ ıışefaat edilme e izin verdi i kimseler hakk nda olacakt r ğğıı(Enbiyâ, 21/27-28; Duhân, 44/41-42; Buharî, “Cihad”, 189; Müslim, “ mare”, 6)İ.* Rüstem BE LER Ş
340Her peygamber, kendi ümmetine efaat edecektir ş(Buhârî, “Tefsiru Sûre”, 18). nsanlar, İmuhakeme olunmak için mah erde topland klar nda, peygamberler, şıı“Allah’ m! ıSelâmet ver, Allah’ m! Selâmet ver”ı diye dua edeceklerdir (Buhârî, “Rikak”, 52; Müslim, “ man”, 81)İ. Peygamberlerin ve Hz. Peygamberin efaati, ş“ üphesiz ki Allah, kendisine Şe tan nmas n n ( irk ko ulmas n n) günah n ba lamaz. Ondan ba ka dileyece i şıı ışşı ıı ığ ş ışğkimsenin günah n ma ret eder”ı ığ fi(Nisâ, 4/116) âyeti gere i, Allah’ n izniyle inananlara ğıolabilecektir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s), hadislerinde büyük günah i leyenler de şdâhil, müminlerin efaatine nail olacaklar n söylemi tir şı ış(Buhârî, “Rikak”, 51).Peygamberler içinde ilk defa efaat edecek ve efaati kabul olunacak peygamber, şşHz. Muhammed (s.a.s)’dir (Müslim, “Fedâil”, 2). Âhirette Hz. Muhammed (s.a.s)’in bu ilk efaati, mah er halk n n muhakemeye ba lan lmas hakk ndaki umumî ve şşı ışıııbüyük efaattir. Bundan sonra Hz. Peygamber’in efaatiyle imanl lardan bir miktar şşıcehennemden ç kar l r. Resûlullah, birkaç defa daha secdeye kapanarak Allah’a ıı ıhamd ve dua eder. En nihayet onun efaatiyle, Allah’ n izin ve takdiri dâhilinde şımüminlerden büyük bir ço unluk cehennemden ç kar lacakt r. te Hz. Peygamber ğıııİş(s.a.s)’in haiz oldu u bu efaat makam “Makâm- Mahmûd”dur ğşıı( srâ’, 17/79; Buhârî, İ“Tevhid”, 24; Müslim, “ man”, 84)İ.Dinimizdeki efaat inanc n , günlük hayat m zda, ticaret ve dünya i lerinin şı ıı ışhallinde oldu u gibi görmek ve sanmak son derece yanl t r. Özellikle de gönül ğı ışbirli imiz olan her insan âhirette “kesin efaatçimiz” gibi görmek son derece yanl t r. ğışı ışZira her kulun uhrevi durumunu ancak Allah bilir. Her kul efaate ihtiyaç duyabilir şveya Allah’ n lütuf ve ihsan yla efaatçi olabilir. Buna dünyada karar vermek veya ıışbaz fertleri “kesin efaatçi” kabul etmek bizi hüsrana u ratabilir.ışğYüce Allah, bizleri, efaat ehli kullar n n sevgisine muvaffak eylesin!şı ı
341ŞEHİTLİK VE GAZİLİK*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّْ ِ با َ ِ ُ ّ ا ُ ُ َـ ُ نا ْ ُ ِ ُ ّ َ َ َ ُ ْ َ َو ْ َ َ ْ ُ ا ىَ ْ ِا ِا َ ِ ن ُ ّ َ َ َ ُ ٍَْٰ۪ ََِْۜٓ َّ ٓ َََْْن ُ ِّ َ َ ُ ْ ُ َ َ ّ ِا ا ُ ّ َ َ َ َ ۪ ْ ِ ْوا ۪ٓهِ ْ ِ َ ََٓۘ َ“De ki: Bizim için siz, ( ehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki şgüzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allah’ n kendi kat ndan ııveya bizim ellerimizle size ula t raca bir azab bekliyoruz. Haydi ş ığ ııbekleyedurun. üphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.” (Tevbe, 9/52)ŞBu âyet-i kerime sava a kat lmaktan kaç n p bu konuda Hz. Peygamberden izin şıı ıisteyen münaf klara kar , Hz. Peygamberin buyruklar na mal ve canlar yla gönül-ış ıııden boyun e ip seferber olan müminlerin ak betini müjdelemektedir. Âyet, insanl k ğııtarihinin kaç n lmaz gerçe i olan sava hâline i aret ederek müminlere bu konuda ı ığşşmanen destek olmakta, onlar n moral bozuklu una dü memeleri gerekti ini bildir-ığşğmektedir. Zira gerek Allah yolunda gerekse özgürlük ve yurtlar n koruma u runda ı ığMüslümanlar n verdi i sava n sonucu, iki güzelli i beraberinde getirir: Ya ehitlik ığş ığşya da gazilik. Gerçekte inananlar için bir muharebenin sonucunda üçüncü bir k ş ısöz konusu edilmez. Yani mümin hak u runda mücadele edip, bunun için elinden ğgelen gayreti gösterdi i takdirde sonuç istedi i gibi tecelli etmemi olsa da Allah ğğşindinde yine zafer olarak yaz l r. Yeter ki hadiseleri iyi de erlendirip ibret almas n ı ığı ıbilelim. T pk bizzat Peygamberimiz Hz. Muhammed’in i tirak edip kumanda etti i ı ışğBedir ve Uhud sava lar nda oldu u gibi. Bedir mutlak zafer iken, Uhud, müminle-şığrin gönül buruklu uyla sonuçlanm t . Ama Uhud ibret alma yolunda müminlerin ğı ışönünü açan ve daha nice ba ar lar pe i s ra getiren gerçek bir zafere dönü mü tü.şı ışışşÖnemli olan vatan müdafaas , hakikat ve hak u runda gerekti inde sava abil-ığğşmek, can n ve mal n vermekten kaç nmamakt r. Böyle bir iman ve anlay la verilen ı ıı ıııı şher mücadelenin mutlak sonucu Allah indinde ba ar ve mükâfattan ba ka bir ey şışş* Hanif BURUN
342de ildir. Allah’ n kullar ndan istedi i, inanç, amel ve samimiyetle i ine sar lmakt r. ğıığşııO, hiçbir kimseyi kendi güç ve kudretini a an i lerden dolay sorumlu tutmaz. Bu şşıitibarla bize göre ma lubiyet gibi görünen bir sonuç Allah kat nda zafer olarak ya-ğız labilir. Bunun zafer, ölümün tecelli etti i durumda “ ehitlik” makam na ula m ığşış ş ıolmak, ölümün tecelli etmedi i durumda ise “gazilik” denilen manevi rütbeyi hak ğetmi olmakt r.şıYine âyet-i kerimede iki güzellik olarak nitelendirilen sonuç u ekilde anla -ş şş ılabilir: Müslüman hayatta ya hay r ve bereketlerle kar la r; Allah’a ükrederek sa-ış şı ışy s z sevap al r, ya da bela ve musibetlerle kar la r; sab r ve tahammül göstererek ı ıış şı ııkar l nda yine büyük sevaplar al r. Öyle ki ölüm bile mümin için güzelliklerle ş ğı ı ııdoludur. nsanlar çal arak ve emek sarf ederek birçok rütbe elde edebilir. Ancak bu İı şrütbelerin, gerek Allah kat nda gerekse insanlar n yan nda en ulvi olan ehitlik ve ıııışgaziliktir. Bu fedakârl n ne kadar ulvî bir davran oldu u hepimizce malumdur. ı ı ğı şğNitekim yüce Allah; “Allah yolunda öldürülenlere ‘ölüler’ demeyin. Hay r, onlar diridir-ıler, ancak siz bunu bilemezsiniz”(Bakara, 2/154) buyurmu ve ehitli in ne kadar ulvi şşğoldu unu bize ifade etmi tir. ğşAyn ekilde Allah Resûlü de gazili in ne anlama geldi ini anlat rken; ışğğı“Bir kimse Allah yolunda ehit olmay can-ü gönülden isterse, yata nda ölse dahi Allah onu ehitler şığ ışderecesine ula t r r.” şı ı(Müslim, “ mare”, 46)İ buyurarak hem ehitli in hem de gazili in şğğönemini vurgulam t r.ı ış Allah ve Resûlünün bu derece önem verip yüceltti i ehitlik insan m z n inanç ğ şı ı ıdünyas nda, vatan müdafaas nda öylesine kar l k bulmu tur ki bu u urda ehit ıışı ışğşolmay en büyük ideal olarak görmü tür. Bak n z milli airimiz Mehmet Akif Ersoy ışı ışvatan u runda ehit olanlar ve ehitlik makam n nas l övüyor:ığşışı ıı “Ey bu topraklar için topra a dü mü asker!ğşş Gökten ecdat inerek öpse o pak aln , de er.ığ................................................................... Ey ehit o lu ehit isteme benden makber,şğ ş Sana a u unu açm duruyor Peygamber!” (Safahat )ğ şı ş
343ŞEYTAN FAKİRLİKLE KORKUTUR, ALLAH İSE BAĞIŞLAMA VE BOL NİMET VAAT EDER*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّا ّ ْ ن َ ِ ُ ُ ُ ا َ ْ َ وَ َ ْ ُ ُ ُ ْ ِ َ ْ َ ءِ وَا ّ ُ َ ِ ُ ُ ْ َ ْ ِ َةً ِ ْ ُوَ َ ْ ً وَا ّ ُوَا ٌ َ ۪ ٌَِْْٰٰۚۜۚٓ َ َ ُ“ eytan sizi fakirlikle korkutur ve size, çirkinli i ve hayâs zlŞğı ı ığ emreder. Allah ise size kendi kat ndan ma firet ve bol nimet vaat ediyor. üphesiz ığŞAllah, lütfu geni oland r, hakk yla bilendir.” (Bakara, 2/268)şııYüce Rabbimiz bu âyeti ile eytan n bizi fakirlikle korkutaca n ve bize “fah â”y şığı ışıemredece ini bildirmektedir. Fah â, hayâs zl k, fuhu , kötü eyler, çirkin söz ve ğşı ışşdavran lar, her türlü a r l k gibi anlamlar ta r. Bu itibarla her türlü fuh iyattan, ı şşı ı ıış ışmaddî ve manevî tüm a r l klardan uzak durmam z gerekir. unu da iyi bilmeliyiz şı ı ııŞki fakir kal r z korkusuyla ve a r mal biriktirme h rs yla infak ve sadaka vermek-ı ışı ıı ıten kaç nmak eytan n verdi i bir duygudur. Zira mümin kendi gayret ve çal mas ışığı şıkar l nda r zk verenin ve insanlar aras nda taksim edenin Allah oldu unu bilir. ş ğı ı ıı ıığDolay s yla Allah r zas için yapt m z yard mlar elimizdekileri eksiltmez, bilakis ı ıııı ı ığıartt r r. Yüce Allah verdiklerimize kar l k kat kat fazlas n ve ba lamay vaat eder. ı ışı ıı ığ ş ııRabbimiz asla vaadinden dönmez.Zikretti imiz âyetten anla ld üzere eytan, Allah yolunda infak etmek iste-ğşı ı ığşyen müminleri sürekli fakir dü mekle korkutur ve onlara cimrili i emreder. eytan, şğŞe er mallar n z n en iyisinden ve bolca verirseniz fakir dü ersiniz, ba kas na muh-ğı ı ışşıtaç olursunuz diyerek insanlara korku salar. nsan bu konuda eytan n vesvese ve İşıaldatmalar na kap l r ve infaktan vazgeçerse eytan sevindirmi ve Allah’ n r zas na ıı ışışıııayk r hareket etmi olur. Hâlbuki Allah yolunda infak etmek ve sadaka vermek biz ı ışmüminlerin en önemli özelliklerindendir. Bizler sadaka vererek muhtaçlar sevin-ıdirmi , Rabbimizin de r zas na ermi oluruz. Cimrilik edip fakir kal r z korkusuyla şıışı ı* Dr. Bahattin AKBA Ş
344infak ve sadakay terk etmek ancak eytan sevindirecek bir davran t r. eytan, biz ıışıı ışŞinsanlar birtak m vehim ve korkulara dü ürmek suretiyle do ru yoldan, hay r i le-ıışğışmekten ve tasaddukta bulunmaktan al koymak çabas ndad r.ıııİnfak ve sadaka konusunda biz insanlar n öne sürdükleri en büyük mazeret, ımallar m zdan muhtaçlara verdi imiz takdirde sahip oldu umuz mallar n eksilece-ı ığğıği, ekonomik gücümüzü kaybedece imiz ve sonuçta da fakir dü ece imiz korkusu-ğşğdur. Allah için harcama yapmak ilk bak ta sahip oldu umuz eylerin eksilmesi gibi ı şğşgörünebilir. te eytan, insan n bu zay f yönünü çok iyi bildi inden ona buradan İş şıığyakla makta ve onun Allah yolunda infakta bulunmas n engellemeye çal maktad r. şı ıı şıŞeytan, “her eyini vererek el açacak duruma geleceksin; herkes senin kadar verse şbu toplumda fakir kalmaz; yeteri kadar hatta fazlas yla verdin...” gibi vesveselerle ıbiz insanlar n infakta bulunmalar n engellemeye çal r.ıı ıı ı şBizleri yoktan var eden, nice nimetleri bizim emrimize sunan yüce Allah da şeytan n tam aksine bize bolluk ve ba lanma vaat etmektedir. Allah r zas için ığ ş ııımallar ndan verenlere hem dünyada hem de âhirette daha fazlas n verece ini vaat ıı ığeder. Rabbimiz dünyada kendi r zas u runda mallar ndan harcayanlar n dünyada ıığııay plar n örter, kusur ve günahlar n ba lar ve r z klar n bereketlendirir. Ahirette ıı ıı ığ ş ıı ıı ıde günahlar n ba lamak suretiyle büyük mükâfatlar verecektir. Bizler sevdikleri-ı ığ ş ımizden vererek Allah’ n lütuf ve ihsan na ermi oluruz.ıışYüce Rabbimizin emrine uyarak sadaka vermek eytan k zd ran bir davran t r. şı ı ıı ışBizler eytan sevindirmekten, cimrilik yapmaktan ve fakir dü eriz, mal m z eksilir şışı ıgibi korkulardan uzak durarak Allah yolunda vermeye çal al m. Zira eytan fuh i-ı ışşşyat, korku ve cimrilik yoluyla da insan dalalete dü ürecek eyleri yapt rmaya çal r. ışşıı ı şHâlbuki zekât vermekle mükellef olanlar n mal n n k rkta birinin zekât n vermesi, ıı ııı ızekât verecek durumda olmasa da bir müslüman n imkân nispetince infak ve yar-ııd mda bulunmas , ev sahibinin misa rine ikram etmesi; bir eyler yedirip içirmesi ııfişmaldan bir eksilme gibi görünse de gerçekte bu durum Allah kat nda hay r ve hase-ıınat olarak en güzel kazan m, mal ve sa l m zda bir bereketlenme ve art demektir. ığ ğı ı ıı şZira payla mak, kanaat etmek asl nda bir art ve en güzel zenginlik oldu u gibi a r şıı şğşı ıtüketim ve gösteri pe inde olmak gibi arzular n pe inde esir olmak ise gerçekte bir şşışkimsenin kendine ve topluma yabanc la mas ve fakirle mesi anlam na gelir.ışışı
345ŞEYTAN, İNSANOĞLUNUN EZELÎ DÜŞMANIDIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ َ َ ۪ ادَمَ َ ْ ِ َ ـّ ُ ُ ا ّ ْ ن َ َ ا ْ َجَ ا َ َ ـْ ُ ْ ِ َ ا َ ّ ِ َ ْ عُ َ ْ ُ َ ِ َ َ ُ َ ِ ُ َ ُ َ ِِْ ََٓ ََ َ َُٰ َََٓ ْا ِ َ اِ ّ ُ َ ٰ ـ ُ ْ ُ َ وَ َ ۪ ُ ِ ْ َ ْ ُ َ َوْ َ ُ ْ اِ ّ َ َ َ ا ّ َ ۪ َ اوْ ِ َ ءَ ِ ۪ َ ُ ْ ِ ُ ن َََ ٓ ََََُِّْۜ ٰۜ“Ey Âdemo ullar ! Avret yerlerini kendilerine açmak için, elbiselerini ğısoyarak ana baban z cennetten ç kardı ııı ı ğ gibi, eytan sizi de sapt rmas n. şııÇünkü o ve kabilesi, onlar göremeyece iniz yerden sizi görürler. üphesiz ığŞbiz eytanlar , iman etmeyenlerin dostlar k lm zd r.” (A’râf, 7/27)şıı ıı ı şıYüce Rabbimiz, atam z Hz. Âdem’i yarat nca meleklere, ona secde etmelerini ııemreder. blis ( eytan) d nda hepsi Hz. Âdem’e secde ederler. eytan, ate ten ya-İşı ışŞşrat lm olmas n öne sürerek, çamurdan yarat lm olan Âdem’den üstün oldu u ı ışı ıı ışğiddias yla Allah’ n bu emrine kar ç kar ve secde etmez. Bu kibirli davran sebe-ıışı ıı ı şbiyle huzurdan kovulan eytan, k skançl k, haset ve bencilli in verdi i dü manl kla şıığğşıinsano luna kar k yamete kadar sürecek amans z mücadele karar al r ve bunu ğşı ııı ıuygulamaya koyulur (A’râf, 7/11–22).İnsano lunu sapt raca na dair güçlü bir ekilde yemin eden eytan, bu ama-ğığ ışşc n gerçekle tirmek için her türlü yola ba vuraca n , insanlara önlerinden, arka-ı ışşğı ılar ndan, sa lar ndan, sollar ndan sokulaca n ve bu sayede insanlar n birço unu ığıığı ıığAllah’a ükretmekten al koyaca n ifade eder şığı ı(A’râf, 7/17). eytan, insano luna kar Şğş ıyürüttü ü mücadelesinde ilk ba ar s n , atam z Âdem (a.s)’i ve e i Havva validemizi ğşı ı ıışkand rarak, onlar n cennetten ç kar lmalar n sa lamak suretiyle elde etmi tir ııııı ığş(A’râf, 7/19). Ancak, Âdem (a.s) ve e i, daha önce eytan n yapt gibi, hatalar nda srarc şşıı ı ğıııolmam lar ve derhal yüce Yaradan’ n rahmet ve ma retine s narak ba lanma ı şıfiğ ı ı ğğ ş ıtalebinde bulunmu lard r. Yüce Rabbimiz de kendisine yap lan bu tövbeleri kabul şııetmi tir ş(Bakara, 2/37; Tâ-hâ, 20/122).* Y.Seracettin BAYTAR
346Şeytan, ezeli dü man olarak gördü ü insano lunu sapt rmak ve nihayetinde şığğıonun cehennemlik olmas n sa lamak için birtak m hile ve tuzaklara ba vurur. Yüce ı ığışMevlâm z Kur’an- Kerim’de bu tuzaklara dikkat çekmekte ve bizlerden bunlara ııkar devaml teyakkuzda olmam z istemektedir. eytan, bu u ursuz emelini ger-ş ııı ıŞğçekle tirmek için, insan neslini sapt rmak şı(Kasas, 28/15), aldatmak (Lokman, 31/33), şüpheye dü ürmek ş(Sebe’, 34/20), onlara kötü i leri güzel göstermek ş(Ankebût, 29/38), içki, kumar ve fuhu gibi eylemleri sevdirmek ş(Mâide, 5/91-92) ve vesvese vermek (Nâs, 114/4-5) gibi yollara ba vurur. Ancak, Rabbimizin bildirdi ine göre eytan n şğşıgücü, daha çok onu dost edinenlere ve Allah’a irk ko anlara yetmektedir şş(Nahl, 16/100). Kulluk vecibelerini yerine getirenlere ve Allah’a s nanlara hiçbir zarar do-ı ı ğıkunmayacakt r ı(Nahl, 16/99). hlâsl kullar azd ramayaca n eytan n bizzat kendisi İııığı ışıitiraf etmektedir (Hicr, 15/40).Damarlar m zdaki kan n vücudumuzun her taraf n dola t gibi, gönül dün-ı ııı ış ğı ıyam za girip çe itli bat l vesvese ve telkinleriyle bizleri etkilemeye çal an eytana ışıı şş(Ebû Dâvud, “Sünnet” 18) kar en büyük silah m z Allah’a s nmak ve O’ndan yard m ş ıı ıı ı ğıdilemektir (Fussilet, 41/36). Rabbimizle aram zdaki iman ba m z zay atmak ve biz-ığı ı ııflleri birbirimize dü ürmek için içki, kumar ve fuh u en güçlü vas ta olarak kullanan şşışeytan n ı(Mâide, 5/91) tuza na dü memeli, dünya ve ahiret mutlulu unu elde edebil-ğ ışğmek için yüce Mevlâ’m z n ve sevgili Peygamberimizin emir ve yasaklar n dikkate ı ıı ıalarak ya amal y z.şı ı
347ŞEYTAN VE TARAFTARLARI*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّٰ ِۜ او۬ ئِ ِ ْب ُ ا ّ ْ نِ ا اِن ِ ْب َ ا ّ ْ نَِ ََّ َ َ َ ٓ َُۜ ٰ َٓاِ ْ َ ْ َذَ َ ْ ُ ا ّ ْ ن َ ْ ٰ ُ ْ ذِ ْ َ ا َّ َ ُ َََُِ ُ ا َ ُون ِْ“ eytan onlar hâkimiyeti alt na al p kendilerine Allah’ anmay Şıııııunutturmu tur. te onlar eytan n taraf nda olanlard r. yi bilin ki, eytan n şİşşıııİşıtaraf nda olanlar ziyana u rayanlar n ta kendileridir.” (Mücadele, 58/19)ığıŞeytan; Allah’a isyan ederek Hz. Âdem’in ahs nda Allah’a secde etmedi i için şığAllah’ n huzurundan kovulan ve Kur’an’da ismi “ blis” olarak geçen bir varl kt r.ıİı ıİblis, hatas n anlay p tövbe ederek suçunu affettirme yoluna gitmedi. Aksine, ı ııinsano luna kar duydu u dü manl k nedeniyle, yüce Allah’tan k yamete kadar ğş ığşııinsanlar ilahî rahmetten uzakla t racak ve Allah’a ibadetten al koyacak bir mühlet ış ııverilmesini istedi.Görüldü ü gibi, yüce Allah isyan ndan dolay eytan hemen huzurundan kov-ğıışımam , önce ona konu ma f rsat vermi , hatas n anlay p tövbe etme imkân ta-ı şşıışı ııın m fakat o, inat ve küfründe srar edince, bulundu u makamdan indirmi ve ı ışığştasarlad plânlar n öylece s n rlay vermi tir: Kendisine istedi i mühlet verilen ı ı ğı ışı ıışğşeytan n gönlünü intikam duygular bürümü tü. Cüretkâr bir eda ile bu duygular n ıışı ıyüce Allah’a öyle aç klad : şıı“Beni azd rd n için yemin ederim ki, yeryüzünde kötülükleri onlara güzel gösterece-ı ı ığğim ve onlar n hepsini sapt raca m.”ıığ ı(Hicr, 15/39) dedi.Allah Teala’da “Halis kullar m üzerinde senin bir nüfûzun olamaz. Ancak sana uyan ısap klar bunun d ndad r.”ıı ı şı(Hicr, 15/42)“Yerilmi ve kovulmu olarak defol. Yemin olsun ki, insanlardan sana kim uyarsa; sizin şşhepinizi Cehennem’e dolduraca m.”ğ ı(A’râf, 7/18)* Dr. Hamdi TEKEL İ
348Şu halde eytana uyan ondan, onun tebaas ndan olup onun ak betine u raya-şıığcakt r. Bu âyetlerden de anla laca gibi eytana, Allah’ n halis kullar üzerinde et-ış ığ ışııkili olabilecek hiçbir güç verilmemi tir. Binaenaleyh dü üncesinde, ya ay nda ve şşşı ı şhuyunda eytana kar olan insan, “Allah’ n kulu” s fat n koruyacakt r. eytana ait şş ııı ı ııŞbir vasf ta yan kimsede ise, eytandan bir haslet var, demektir ış ış(Yaz r, ıHak Dini Kur’an Dili, 3/2138).İblis’in amac , insanlara kötü eyleri iyi göstermek, onlar do ru yoldan sapt rmak ışığıve insanlara vesvese vermektir. te bunun içindir ki yüce Allah; İş“Ey Âdemo ullar ! ğıSiz beni b rak p blis’i ve soyunu dost mu ediniyorsunuz? Hâlbuki onlar size dü mand r. ııİşıKendilerine yaz k edenler için bu ne kötü de i medir.” ığ ş(Kehf, 18/50)“Onlar azg nlar ve blis’in adamlar hepsi tepetakla oraya (cehenneme) at l rlar.”ıİıı ı( ua-Şra, 26/94-95) buyurulmak suretiyle, blis ve taraftarlar n n dikkati çekilmektedir.İı ıŞeytan, insana (Allah’ ) “inkâr et” der; insan inkâr edince de, ı“ üphesiz ben senden Şuza m. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkar m” ğ ııder. Nihayet ikisinin de (azd ran n da azan n da) ak beti, ebediyen ate te kalmalar d r. ıııışı ı(Ha r, 59/16-17)ş Mümin olarak gayemiz, Allah’ n r zas n kazanmakt r. Materyalistlerin amac , ııı ııınefsini tatmin etmektir. eytan n yolundan gidenlerin amac ise eytan memnun Şıışıetmektir. Ülkemizin geli mesini istemeyenler, ailelerimizi, gençlerimizi sap k dü ünce ve şışgruplar n ma as hâline getirmek için çe itli yollar denemektedirler.ışışAile içi ileti im yollar n aç k tutal m. Bask , korkutma, küçümseme ve azarlama şı ı ııımetotlar ndan kaç nal m. Gençlerimizin ho una gidecek çözüm yollar deneyelim. ııışıÇünkü gençlerimiz kendilerine haks zl k ve sald r yap ld n dü ünerek öç alma ı ıı ıı ı ı ığşduygusu içinde anne-babay cezaland rmak maksad yla onlar n ho lanmad ey-ıııışı ığ şleri yapmaya ba lar.şÖyleyse bizler de kendimize çeki düzen vererek, eytan n izinden gitmeyelim. şıŞeytan n vesvesesinden ve davet etti i tüm yollardan kendimizi, ailemizi ve çocuk-ığlar m z koruyal m. Ailemizde ve toplumumuzda kar la t m z problemlerimizi ı ı ıış ş ğıı ı ıçözme gayreti içinde olal m. Suçlu aramak yerine sorumluluk almaya çal al m; ıı ışçocuklar m zdan önce kendimizi sorgulayal m; çocuklar m z anlama çabas içinde ı ııı ı ııolal m.ıYüce Allah cümlemizi eytandan ve eytan n errinden muhafaza eylesin. Allah şşışve Resûlünün yolundan gidenlerin cümlesine ilhak eylesin. Âmin.
349ŞEYTANA DOST OLAN SAPITIR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ُِّه َ َ ْ َ ُ ّ ا ِ ْ َ َ ِ ُ ٍ َ ٍن ْ َ ُ ُ ِ ّ َ َو ِ ْ َ ِ ِ ََّٰ َ َۙ ٍَََِّّْ۪ ا ِ لِد َ ُ ْ َ س ّ ا َ ِ َوَُِِ ۪ ّ با َ ِا ِ ۪ ْ َ َوُ ُ ُ ّ َ اَََُِِّٰ َ“ nsanlardan kimi vard r ki, hiçbir bilgisi olmadİıı ığ halde, Allah hakk nda ıtart maya girer ve her azg n eytan n ard na dü er. eytan hakk nda, ‘Her ı şışıışŞıkim onu dost edinirse, mutlaka o kimseyi sapt r r ve onu cehennem azab na ı ıısürükler’ diye yaz lm t r.” (Hac, 22/3-4)ıı ışAs l ad blis olan eytan, kibir ve gururundan Allah’ n “Âdem’e secde et” emrine, ııİşıkendisinin daha üstün oldu unu ileri sürerek kar gelmi ve bu sebeple Allah’ n ğş ışırahmetinden uzakla t r lm bir varl kt r. O, bu isyandan sonra Hz. Âdem’in ahs n-şı ı ışı ışıda tüm insanlara kar kin ve dü manl kla dolmu ve bu ekilde yola koyulmu tur. ş ışışşşÖzellikle de Allah’a ve O’na inanan ki ilere kesin bir dü manl k beslemeye ba lam , şşışı şAllah’ n kullar n , O’nun yolundan ve r zas ndan ay rmak için u ra may kendine ıı ıııığ şıgörev edinmi tir. Nitekim Kur’an- Kerim’de, eytan n u ifadeleri söyledi i bildi-şışışğrilmi tir: ş“ eytan dedi ki: ‘(Öyle ise) beni azd rmana kar l k, yemin ederim ki, ben de onlar Şışı ıısapt rmak için senin dosdo ru yolunun üzerinde elbette oturaca m. Sonra (pusu kurup) ığğ ıonlara önlerinden, arkalar ndan, sa lar ndan ve sollar ndan sokulaca m ve sen onlar n ığıığ ııço unu ükreden (kimse)ler bulamayacaks n.”ğşı(A’râf, 7/16-17)“ blis: ‘Rabbim! Beni azd rmana kar l k, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara İışı ıgüzel gösterece im, içlerinde ihlâsa erdirilmi kullar n hariç, onlar n hepsini azd raca m’ ğşııığ ıdedi.”(Hicr, 15/39-40)Şeytan, insanlar yanl a sürüklemek için olmad k hile ve oyunlara müracaat ıı şıederek, onlar kendi saf na çekme e var gücüyle gayret sarf eder. Ayette de belirtildi-ıığği gibi, sa dan, soldan, önden, arkadan, k saca her taraftan insan ku atarak, Allah’a ğıış* Dr. Faruk GÖRGÜLÜ
350ibadete, O’nu anmaya ve her türlü iyi i leri yapmaya engel olmak ister. Bu demektir şki, onun bizim için haz rlad tuzaklar her an her taraftan gelebilir. Bunun için çok ıı ı ğdikkatli olmam z gerekir. Yani o, bir anlamda bizim için sinsi bir dü mand r. ışıŞeytan, nankördür, bencildir, k skançt r, inatç d r, kibirlidir. O, insanlara gurur ııı ıvaat eder. Yap lan yanl l klar süslü gösterir. Bizden yaln zca kötü ve çirkin eyler ıı ışıışyapmam z ister. Bizleri haramlara ve edep d davran lara, Allah hakk nda onun ı ıı ı şı şıyüceli i ile ba da mayan sözler söylemeye te vik eder. O, Allah’ inkâr edip küf-ğğ şşıre dü memizi, ahiret hayat n , cenneti, cehennemi, hesap vermeyi inkâr etmemizi, şı ıböylece diledi ince bir hayat sürmemizi telkin eder. Yine eytan, bizlerin gelece e ğşğyönelik ümitlerimizi y kmak, hay r ve sadaka gibi her türlü iyiliklere engel olmak, ııbizi riya, kibir, haset, kin, dü manl k, tne, israf ve dedikodu gibi kesin olarak ya-şı fisaklanm olan davran lara sürüklemek ister. Ayr ca her türlü olumsuz duygu ve ı şı şıdü ünceyi telkin ederek, Allah’ n emir ve yasaklar na uymalar na engel olarak, in-şııısanlar harama sürüklemek ister. Allah için hay r yapmak isterken fakirlikle korku-ııtur. Bir hata yapt m zda onu art rmam z ister. Bunun için eytan, öncelikle ki iye ı ı ığıı ışşAllah’ unutturur. Allah ile irtibat kopuk bir kalbe sahip olmak, insan eytana ya-ııışk nla t r r. Zira Allah’a ibadetten yüz çevirerek, O’nu anmamak, eytan mutlu eder. ışı ışıBu hâle gelen ki inin art k arkada , yanda , dostu eytan olur şış ış ış(Zuhruf, 43/36-37). Böylece insan, yanl ve do ruyu ay rt edemez hâle gelir. Bu da sapma ve sap tmay-ı şğııla sonuçlan r. Kur’an- Kerim’de bizlere, Allah’ unutan ki inin, eytan n hâkimiyet ııışşısahas na girece i beyan edilmektedir ığ(Mücadele, 58/19).Şeytana dost olmak, ona ait olan ahlakî özelliklere ve karaktere sahip olmak demektir. Çünkü ona dost olan, Allah’ n çizmi oldu u s n rlar n d na ç karak, ışğı ııı ı şıO’na isyan eder. Gere i gibi Allah’ an p, O’na ibadet etmez. eytan n emirlerine ğııŞıve vesveselerine/ça r lar na uyarak/kulak vererek, iyi insan olma vasf n kaybeder. ğı ıı ıK skan r, kibirlenir, cimrile ir, ahde vefa etmez, yalan söyler: Haset, kibir, gurur, kin, ıışdedikodu, iftira, öfke vb. kötü huylar onun davran lar n n bir parças hâline gelir. ı şı ııZekât, sadaka ve yard mla ma onun için bir anlam ifade etmez. Yard ma muhtaç ışıki iler, onu ilgilendirmez.ş eytan dost edinenler ükürsüzlük içinde bir hayat sürerler. Çünkü eytan, Şışşnankör ve inkârc d r. Nimetin sahibini takdir etmemektir. Bu hâliyle insan, do u -ı ığ ştan sahip oldu u saf ve temiz yarat l n giderek kaybeder ve tan nmaz hâle gelir. ğı ı ı ışıHüsrana u rar. Bu nedenle insan, eytana ait özellikleri ta d ve ibadetten yüz çe-ğşş ğı ı ıvirdi i için eytan n dostu hâline gelir. Bu onu azaba ve ilahî rahmetten uzakla maya ğşışgötürür eytan dost edinen, Allah’ n dostlu unu kaybeder..ŞıığAllah’a yürekten ba l olup, bütün içtenli iyle ve tam bir kararl l kla O’nun yo-ğ ığı ılundan giden, Allah’ n r zas n bütün ölçülerden üstün tutan ki ilere eytan n tel-ııı ışşı
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333
- 334
- 335
- 336
- 337
- 338
- 339
- 340
- 341
- 342
- 343
- 344
- 345
- 346
- 347
- 348
- 349
- 350
- 351
- 352
- 353
- 354
- 355
- 356
- 357
- 358
- 359
- 360
- 361
- 362
- 363
- 364
- 365
- 366
- 367
- 368
- 369
- 370
- 371
- 372
- 373
- 374
- 375
- 376
- 377
- 378
- 379
- 380
- 381
- 382
- 383
- 384
- 385
- 386
- 387
- 388
- 389
- 390
- 391
- 392
- 393
- 394
- 395
- 396
- 397
- 398
- 399
- 400
- 401
- 402
- 403
- 404
- 405
- 406
- 407
- 408
- 409
- 410
- 411
- 412
- 413
- 414
- 415
- 416
- 417
- 418
- 419
- 420
- 421
- 422
- 423
- 424
- 425
- 426
- 427
- 428
- 429
- 430
- 431
- 432