Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-18 02:10:56

Description: Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Search

Read the Text Version

201Di er bir hadislerinde ise, ğ“Allah, be vakit namaz (kullar na) farz k lm t r. Kim şııı ı ışabdesti güzelce al r, be vakit namaz vaktinde k lar, rükûunu, secdesini ve hu ûsunu tam ışıışyaparsa, bu kimseye Allah’ n onu ba layaca (ve cennete koyaca na) dair ahdi (sözü) ığ ş ığ ığ ıvard r. Namazlar n k lmayan kimseye ise Allah’ n bir sözü yoktur. Dilerse onu ba lar ıı ı ıığ ş ı(ve cennetine koyar), dilerse ona azap eder.”(Ebû Dâvûd, “Salât”, 9; bn Mâce,” Salât”, 94)İbuyurmu tur.ş Meleklerin, Allah’ n huzurunda lehimizde ahitlik yapmalar için de namaz ışık lmam z gerekmektedir:ıı“Birtak m melekler geceleyin, di er birtak m da gündüz vakti birbiri ard nca gelip ığı ıısizin aran zda bulunurlar. Onlar sabah namaz ile ikindi namaz nda bir araya gelirler. ıııGeceleyin aran zda kalm olanlar Allah’ n huzuruna ç karlar. Allah Teâlâ, kullar n n ıı şııı ıhâlini çok iyi bildi i halde, meleklere:ğ–Kullar m ne halde b rakt n z? diye sorar. Melekler:ı ııı ı–Onlar namaz k larken b rakt k; yanlar na da namaz k larken varm t k, derler.” ııııııı ış(Buhârî, “Mevâkît”, 16)Bir kutsi hadiste Allah Teala öyle buyuruyor: ş“Ümmetine be vakit namaz farz k ld m. Kat mda da bir ahd (söz) yazd m ki, na-şıı ııımazlar n vaktinde, do ru olarak k lan cennete koyaca m. Be vakit namaz kasten ve ı ığıığ ışımazeretsiz terk eden için benim bir ahdim veya sözüm yoktur.”( bn Mâce, “ kametu’s-Salat”, İİ1403)Namaz, çok önemli bir ibadet oldu u için, namaz k lmayan n imandan yoksun ğııolarak ölmesi gibi bir tehlike söz konusudur. Çünkü namaz k lmamak, iman za-ıyıflı ığndan ileri gelir. man n kuvvetli olmas n n alameti, dinimizin emirlerine se-İıı ıverek ve isteyerek uymak ve ibadetleri bir yük olarak görmemektir. Nitekim Allah Teâlâ öyle buyurmu tur: şş“Sabrederek ve namaz k larak (Allah’tan) yard m dileyin. üphesiz namaz, Allah’a ııŞderinden sayg duyanlardan ba kas na a r gelir.”ışığ ı(Bakara, 2/45) Hadis-i erifte, ş“Nas l ya arsan z öyle ölürsünüz. Nas l ölürseniz öyle dirilirsiniz!ışıı” (Müslim, “Cennet”, 83-84) buyurulmu tur.şNamaz dinimizde o kadar önemli bir ibadettir ki, ölüm ve aklî dengeyi yitirme hâli d nda terk edilmesine asla izin verilmemi tir. Bu nedenle de normal artlar-ı ı şşşda namaz eda edemeyecek olanlara, durumlar na göre k lma ruhsat verilmi ve ıııışbu görevin yerine getirilmesi için dinimiz her türlü kolayl sa lam t r. öyle ki, ı ı ğğı ışŞsu bulamayanlar, teyemmüm ederek (Mâide, 5/6), sava hâlinde olanlar, güçlerinin şyetti i ekilde ğ ş(Nisâ, 4/102), ayakta durmaya güçleri yetmeyen hasta ve özürlüler oturarak, buna da güçleri yetmeyenler, yatarak îma ile namazlar n k labilirler ı ı ı(Âl-i İmran, 3/191).

202NAMUSLU KADINLARA İFTİRA ATMAKTAN SAKINMAK*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّاِن ا ۪ َ َ ْ ُ ن ا ُ ْ َ َ ت ِ ا َ ِ َ ت ِ ا ُ ْ ِ َ ت ِ ِ ُ ا ِ ا ّ ْ َ وَا ِ َةِ وَ ُ ْ َ اب ٌََْۖ َُُْْٰ َْ َّ ُّ ََ ۪ ٌۙ َ ْمَ َ ْ َ ُ َ ْ ْ ا َ ُ ُ ْ وَا ْ ۪ ْ وَارْ ُ ُ ْ ِ َ َ ُ ا َ ْ َ ن َََُِِ َِْ“ ffetli ve (haklar nda uydurulan kötülüklerden) habersiz mümin kad nlara İıızina isnat edenler, gerçekten dünya ve ahirette lanetlenmi lerdir. lemi şİşşolduklar günahtan dolay dillerinin, ellerinin ve ayaklar n n kendi ııı ıaleyhlerine ahitlik edecekleri günde onlara çok büyük bir azap vard r.” şı(Nûr, 24/23-24)Ahlakî bak mdan temiz bir hayat ya ama gayreti içinde olan insanlar bazen ifti-ışraya maruz kalabilmektedir. Maalesef günümüzde as ls z iftiralar yüzünden pek çok ı ımasum insan n karaland na ahit olmaktay z. Böylece ki iler i lemedikleri bir suç-ıı ı ğşışştan, yapmad klar bir i ten dolay toplum önünde küçük dü ürülmü olmaktad r.ıışışşıİftiran n her türlüsü kötü olmakla beraber, yukar da zikretti imiz âyet-i kerime-ıığde namuslu kad nlara dil uzatarak onlar karalayanlar n dünya ve ahirette lanetlen-ııımi olduklar bildirilmekte, bunlar için ahirette çok büyük bir azab n olaca haber şıığ ıverilmektedir.Dinimiz iffet ve namus kavram na büyük bir önem vermi tir. Namus hem erkek ışhem kad n için geçerli olan bir kavramd r. Kad n olsun, erkek olsun, insan n ahlakî ııııbak mdan seçkin bir konuma gelebilmesi için zinadan uzak durmas , akl n , gön-ııı ılünü, gözünü ve tüm azalar n haramdan uzak tutmas gerekmektedir. Bir insana ı ıızina ya da fuhu suçlamas nda bulunmak büyük zararlara yol açar. Hiç kimsenin şıbir ba kas n n iffeti ve namusu hakk nda ileri geri konu maya hakk yoktur. Sevgili şı ıışıPeygamberimiz, hiçbir eyden habersiz masum bir kad na zina iftiras nda bulun-şıımay insan mahveden yedi kötülük aras nda saymaktad r ıııı(Buhârî, “Vesâyâ”, 2766). n-İ* Doç. Dr. Soner GÜNDÜZÖZ

203san n mahv na yol açan di er alt kötülü ün ‘Allah’a irk ko mak’, ‘büyü yapmak’, ıığığşş‘adam öldürmek’, ‘faiz yemek’, ‘yetimin mal n yemek’, ‘sava tan kaçmak’ gibi suçlar ı ışoldu unu dikkate ald m zda masum kad nlara yap lm bir iftiran n ne korkunç ğı ı ığıı ışıbir i oldu u daha iyi anla lacakt r.şğş ııKur’an bize bilmedi imiz bir eyin ard na dü mememizi ö ütlemektedir ğşışğ( srâ, İ17/36). Nitekim müminlerin annesi Hz. Âi e’nin böyle bir iftiraya maruz kald n şı ı ığKur’an haber vererek, ellerinde hiçbir delil olmadan bu iftiraya inananlar n Allah in-ıdinde yalanc lardan oldu unu belirtmi tir ığş(Nûr, 24/11-16). Yine Kur’an’da iffetinden övgüyle bahsedilen, kad nl n ve anneli in iftihar , iffet timsali Hz. Meryem dahi, ı ı ığğıHz. sa’y Allah’ n bir mucizesi olarak babas z dünyaya getirdi inde zina etmekle İııığsuçlanm t ı ış(Nisâ, 4/156). Bu itibarla bir müslüman n, herhangi bir hadise hakk nda, ııhele bu hadise insan n namus ve ere yle ilgiliyse olay n iç yüzünü ara t rmadan ışfiış ıhüküm vermesi günaht r, bir müslümana asla yak mayan bir tav rd r. Hakk nda ıı şı ııileri geri konu ulan bir kimsenin, Hz. Meryem veya Hz. Âi e gibi bir iftiraya u ram şşğı şolmad ne malumdur?ı ığHz. Âi e ki, Peygamberimizin tertemiz e i, müminlerin annesi, Benû Mustal k şşısava nda dü ürdü ü kolyeyi bulmak için ordunun biraz gerisinde kalm t . Arka-ş ışğı ışdan gelen sahabi Safvân b. Muattal onu deveye bindirmi , Peygamberin emaneti-şni, müminlerin annesini orduya yeti tirmi ti. Fakat münaf klar n lideri Abdullah b. şşııÜbey, Hz. Âi e’ye iftira atmak için bu olay f rsat bilmi ve maalesef baz müminler şı ışıde ona kanm lard ı şı( bn Hi am, İşes-Sîre, II, 298).Kad nlara yönelik iftiralar ve dedikodular, kad nlar , e lerini, çocuklar n , yak n-ııışı ıılar n ve bir insan olarak herkesi rencide etmekte, yuvalar y kmakta, arkada gözü ı ıı ıya l çocuklar b rakmaktad r. K saca iftiralar ço u zaman tela si imkâns z sosyal ş ıııığfiıbunal mlara neden olmaktad r.ııBilelim ki, iddias n ispat edememesi durumunda toplum taraf ndan k nanmas ı ııııgereken as l ki i, iftirac n n kendisidir. ftiraya u rayan kad n dünya hayat nda çok ışı ıİğıızarar görebilir, fakat as l zarar ve ziyanda olan, iftirac d r. Haks z yere bir kad n in-ıı ııı ıciten ki i, cehenneme yuvarlanacak ve Allah’ n lanetine u rayacakt r şığı(Nûr, 24/23-24). Allah’ n lanetinden daha büyük bir azap var m d r?ıı ıO halde, söyledi imiz sözlere dikkat edelim, insanlar incitmeyelim. K zlar m z, ğııı ık z karde lerimiz, annelerimiz ve teyzelerimiz durumunda olan han mlara kar ge-ışış ıreken sayg y gösterelim.ı ı

204NEFİS MUHASEBESİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ُِّ ََ ا ّ َ ا ۪ َ ا َ ُ ا ا ّ ُ ا ا ّ َ وَ َ ْ ْ َ ْ ٌ َ َ ّ َ ْ ِ َ ٍ وَا ّ ُ ا ا ّ َ اِن ا ّ َ َ ۪ ٌ ِ َ َ ْ َ ن َ ٰ ّ ََُٰٰۜۚ ََّْٰٓ َ ُوَ ـَ ُ ُ ا َ ۪ َ َ ُ ا ا ّ َ َ ْ ٰ ُ ْ ا ْ ُ َ ُ ْ او۬ ئِ ُ ُ ا َ ُ ن َ ْ َ يٓ ا ْ َ ب ََُ۪ َُِْ ٰ ََٰٓۜ ََََّا ّ رِ وَا ْ َ ب ُ ا َ ّ ِ ا ْ َ ب ُ ا َ ّ ِ ُ ُ ا َ ئِ ُونْ ْٓ َْ َ َََۜ“Ey iman edenler! Allah’a kar gelmekten sak n n ve herkes, yar n için ş ıı ııönceden ne göndermi oldu una baks n. Allah’a kar gelmekten sak n n. şğış ıı ıŞüphesiz Allah, yapt klar n zdan hakk yla haberdard r. Allah’ unutan ıı ııııve bu yüzden Allah’ n da kendilerine kendilerini unutturdu u kimseler ığgibi olmay n. te onlar fas k kimselerin ta kendileridir. Cehennemliklerle ıİşıcennetlikler bir olmaz. Cennetlikler kurtulu a erenlerin ta kendileridir.” ş(Ha r, 59/18-20)şYüce kitab m z Kur’an, Cebrail (a.s) vas tas yla Hz. Muhammed (s.a.s)’e gönde-ı ıı ırilen bir kitapt r. Ayetler, konu ma üslubuyla Peygamberimize gönderilmi ve onun ışştalimat yla vahiy katiplerince yaz ya aktar lm t r. Ayetlerdeki hitaplara bakt m zda ııı ı ışı ı ığPeygamberimize hitaben “De ki”, “Ey nebi”, “Sana soruyorlar, de ki” cümleleri ile “Ey nsanlar”, “Ey man edenler”, “Ey Kâ rler”, “Ey Ehl-i kitap” tarz nda genel hitap-İİfiılar görmekteyiz. Böyle farkl hitaplar n pek çok hikmeti bulunmaktad r.ıııMezkur ayette özel olarak inananlara “Ey iman edenler” hitab n n muhtevas he-ı ııpimizi kapsamaktad r. Bu hitapta inananlar esas al nm olup; kad n, erkek cinsiyet ııı şıfarkl l olmad gibi dil, rk, renk v.b. faktörler de bulunmamaktad r. Yüce dinimi-ı ı ığı ı ğıızin evrensel olu u ve nefs muhasebesinin hepimize gerekti i anla lmaktad r. Mezkur şğş ııayet ve meallerinde, imanlar m z n gere i ne s muhasebesi yapmaya ça r lmakta, ı ı ığfiğı ıAllah’ unuttuklar için kötü âk bete duçâr olanlar n durumuna dü mememiz konu-ıııışsunda da uyar lmaktay z. Zira bu dünyada insan olarak diledi imiz yolu seçme öz-ıığgürlü ümüz bulunmakta, ak l ve irademizle yapt klar m z n hesab n da verece imiz ğııı ı ıı ığhat rlat lmaktad r. Ak bet olarak da cennet ve cehennemden bahsedilmektedir.ıııı* Dr. Hamdi TEKEL İ

205Yüce Yarat c m z bizlere de er vererek irade ve ak l nimetleri bah etmi , kitap ı ı ığışşve peygamber göndererek ilahî vahye muhatap kabul etmi tir. Davran lar m zdan şı şı ıda haberdar olmas na ra men bizi ikaz ederek kendi yoluna davet etmektedir. Hz. ığPeygamber (s.a.s)’in tavsiyeleri do rultusunda bu ayetleri düzenli olarak sabah ve ğak am namazlar m zdan sonra okumaya çal r z. Okudu umuz bu ayetleri dü ün-şı ıı ı ışğşmemiz ve ibret almam z son derece faydal olacakt r. Zira bu ayetlerin devam nda ııııdü ünüp ibret almazsak, yüce Allah “ ayet biz bu Kur’an’ bir da n üzerine in-şşığ ıdirmi olsayd k onu Allah korkusundan titremi ve paramparça olmu görürdün” şışşikaz yla dikkatimizi çekmektedir.ıGünümüz insan olarak kendimizi güvende hissedebilmek için en son tekno-ılojiler ile üretilen kamera sistemleriyle sevdi imiz de erli e yalar m z , evimizi, i -ğğşı ı ışyerimizi, vatan m z ve devletimizi korumaya çal maktay z. Yüce Allah ise aletlere ı ı ıı şıihtiyaç duymadan bizleri takip etti ini as rlar öncesinden haber vermektedir. Bu ğınedenle her nefesimizin, her an m z n kay t ve kontrol alt nda oldu unu unutma-ı ı ııığdan, hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekelim, nefs muhasebemizi yapa-l m. Bu ba lamda nefs ve nefes kelimelerini de birlikte dü ünelim. Her iki anlam n ığşıinsan üzerindeki hayatiyetini unutmayal m.ı18. ayette geçen ve “yar n” anlam na gelen “gad” kelimesi Kur’an- Kerim’in ıııfarkl ayetlerinde farkl anlamlarda kullan lmakla beraber “yar n için” manas nda ıııııkullan ld tek âyet budur (Kur’an Yolu, V/228-230).ı ı ığÇa m zda vaktin önemi geçmi e k yasla daha iyi anla lmakla birlikte, yeterin-ğı ışış ıce ve hakk yla zaman n idrak edildi ini söyleyemeyiz. Bu ba lamda “Sû ibnü’l-ıığğfivakt’tir” yani “vaktin çocu udur” denilir. Ancak bu sözü Arap atasözündeki “mazi ğgeçip gitmi tir, istikbâl ise gaiptir, insan için bulundu u an vard r” ba lam nda şğığıde erlendirmeliyiz. Aksi takdirde gününü gün eden eyyamc bir yakla m veya bir ğış ılokma bir h rka anlay yla dünyaya s rt çeviren züht hayat anla lmamal d r. Ger-ıı ı şıış ıı ıçek mümin dünya için ahiretini, ahiret için de dünyay terk etmeyendir.ıMüslüman olarak Kur’an’ n bütününü kabul etmek ve hayat m za yön verirken ıı ıKur’an ahlak yla ahlaklanmam z gerekir. Zira Peygamberimizin ahlak Kur’an’d r. ııııGerek bireysel ya ant m zda gerekse toplumsal konularda hayat m z n merkezine şı ıı ı ıHz. Ömer’in ifadesiyle “Bugün Allah için ne yapt m?” sorusunu oturtabilirsek gün-ılük muhasebe yapm oluruz. Aksi takdirde daha henüz gencim veya u anda vak-ı şştim yok diye kendimizi aldat p, tembellik ve gev eklik gösterirsek zararl ç kar z.ışı ııYa ad m z sürece “yar n” endi esi ile sorumlulu umuzu hat rlamal , uzun ve şı ı ığışğıızor olan ahiret yolculu u az n dünyada haz rlamal y z.ğı ı ığıı ı

206NEFİS TEZKİYESİ ÖNEMLİDİR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّۜ َ ّ َد ْ َ َ ب َ ْ َ َوۖ َ ّ َز ْ َ َ ْ ا ْ َ ۖ َ ٰ ْ َ َو َ َر ُ ُ َ َ َ َ ۖ َ ّ َ َ َو ْ َ َوَٰٰۙ َْۙ ٍَٰۙ“Nefse ve onu düzgün bir biçimde ekillendirip ahenk verip ona kötülü ü şğ(seçme yetene ini) ve takvas n (kötülükten sak nma yetene ini) ilham ğı ıığedene andolsun ki, nefsini ar nd ran kurtulu a ermi tir. Onu kötülüklere ıışşgömüp kirleten kimse de ziyana u ram t r.” ( ems, 91/7-10)ğı ışŞNe s, insandaki ehvet ve gazap kuvvetlerinin topland , errin kayna ve kötü fişı ığ şğ ıhuylar n temeli olarak bilinmektedir. Ruhun ak l, nefsin heva ve arzu, bedenin de duyu ııs fatlar vard r. Kur’an- Kerim’e bakt m z zaman nefsin de i ik anlamlarda kullan ld -ııııı ı ığğ şı ığı ın görüyoruz. Ancak ne s daha çok insana vesvese veren fi(Kâf, 50/16); kötülü ü emre-ğdici duygu, arzu ve istek anlam nda kullan lm t r ıı ı ış(Yusuf, 12/53; Nâzi’ât, 79/40; ems, 91/7)Ş. Bundan dolay olsa gerek Allah, nefsi kötü s fatlardan ar nd r p iyi s fatlarla süsleyenleri ııı ı ııkurtulu a erenler olarak vas and rm şıflı ış(A’lâ, 87/14; ems, 91/9)Ş, bunun gerçekle mesi için şde onunla mücahede yap lmas n tavsiye etmi tir ıı ış(Ankebût, 29/69).Kutsal Kitab m zda nefsin be derecesinden bahsedilmektedir. Bunlar, emmâre, ı ışlevvâme, mülhime, mutmainne, râdiye eklinde beyan edilmektedir. slam âlimleri şİözellikle de su lerin bu yüzden ne sle mücadele konusunda kullar e itmeye büyük fifiığönem verdiklerini, onu terbiye ve tezkiye hususunda oldukça gayretli olduklar n ı ıgörüyoruz. Hatta bu konuda slam gelene inde çok say da eserler kaleme al nm t r.İğııı ışİslam bilginleri ne s terbiyesinin beden terbiyesinden daha fazla gayret ve müca-fihede istedi ini belirtmektedirler. Çünkü kendisiyle sürekli mücadele istenen nefsin ğbirçok kötü s fatlar vard r. Bunlar aras nda aldatma, hile, haset, kötü zan besleme, ııııh rs, cimrilik gibi hususlar saymak mümkündür. te bütün bunlar, zaman nda ııİşıdizginlenemez ise insan yoldan sapmakla kar kar ya kalabilmektedir. Buna kar ş ış ış ı* Doç. Dr. Ömer YILMAZ

207nefsini terbiye, tezkiye ve tas ye eden ki i ise Allah’a yak nl kta daha çabuk mesafe fişı ıalmaktad r.ıXIII. yüzy lda ya ayan Kaside-i Bürde müelli mam- Busiri de nefsi süt emen ışfi İıçocu a benzetmektedir. Busiri, onun arzu ve isteklerine bir s n r konulmas gerek-ğı ııti ini tavsiye etmektedir. Ona göre e er ne s her istedi ini elde ederse maracak, ğğfiğş ıböylece insana tahakküm etmeye ba layacakt r. Bu bak mdan onu zaman nda diz-şıııginlemek gerekir.Bütün bunlarla birlikte nefsine hâkim olamayan ki i e er günah çukuruna dü -ş ğşmü ise bunda srar etmemeli ve ümitsizli e de kap lmamal d r. Zira insan n suçu ve şığıı ııgünah ne kadar çok olursa olsun Allah’ n rahmeti, af ve ba lamas bundan daha ıığ ş ııfazlad r. Nitekim Kitab m zda bu durum u ayetle net bir ekilde beyan edilmektedir: ıı ışş“De ki: Ey kendilerinin aleyhine a r giden kullar m! Allah’ n rahmetinden ümidinizi şı ıııkesmeyin. üphesiz Allah bütün günahlar affeder. Çünkü O, çok ba layand r, çok mer-Şığ ş ııhamet edendir.” (Zümer, 39/53)O halde hepimiz dünyan n geçicili ini fark edip nefsimizin ehvetlerini dizgin-ığşlemeliyiz. Ancak böyle davran ld takdirde ahirette kurtulu umuz gerçekle mi ı ı ığşş şolacakt r. Nefsimizi akl m za de il, akl m z nefsimize hâkim k lmak zorunday z. ıı ığı ı ıııE er buna ra men nefsin arzular na yenik dü ersek bu defa da Allah’ n rahmetini ğğışıisteyip, tövbe ve isti far edip bunu tela etmeliyiz. Nefsin bizi do ru yoldan çeviren ğfiğetkenlerden biri oldu unu asla akl m zdan ç karmamal y z.ğı ııı ı

208NEFSİMİZİN ALDATMASINA KARŞI ALLAH’A SIĞINALIM*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ٌِّ ۪ َر ٌر ُ َ ّ۪ َر نِا ّ۪ َر َ ِ َر َ ِا ِءٓ ّ ِ ٌةَر ّ َ ْ ّ ا نِا ْ َ ُئَََُِّّّۜ َ ََ َّ۪ۚ َ ا َ َوُ ٓ“Ben nefsimi temize ç karmam, çünkü Rabbimin merhamet etti i hariç, ığnefis a r derecede kötülü ü emreder. üphesiz Rabbim çok başı ığŞğ ş ılayand r, ıçok merhamet edendir, dedi.” (Yûsuf, 12/53)Hz. Yusuf, kral n kar s nda suçsuzlu unu ispat edip kendini temize ç karm t . ışı ığıı ışVezirin kar s da Yusuf’un masum oldu unu, as l suçlunun kendisi oldu unu itiraf ı ığığetmi ti. Ancak bununla beraber, Yusuf Allah’ n yard m olmasayd nefsine yenik dü-şıı ıışebilece ini söylemi ti. te bu âyet, bizi durmadan kötülü e sürüklemeye çal an ğşİşğı şne s tehlikesinden bahsetmektedir. Bize görünmeyen dü man m z ne kadar tehli-fişı ıkeli ise böyle bir ne s de o derece tehlike arz etmektedir. Çünkü o, kar m za ç k p fişı ıı ıbize kötülük etmek isteyen herhangi bir dü man de ildir ki, ziksel bir müdahaley-şğfile mukavemet edebilelim. Onun tehlikeli olu u, içimizden, kendi benli imizden ç -şğık yor olmas ndan kaynaklanmaktad r. Allah’ n Elçisi Yûsuf’a bula m olan bu sinsî ıııış ş ıdü mandan hangimiz emin olabiliriz acaba? Peki, bu tehlikeyi bertaraf etmemiz şmümkün de il midir? Elbette mümkündür. te bu âyet, nefsin kötülü üne, aldat-ğİşğmas na nas l kar koyabilece imiz hususunda bizlere rehberlik etmektedir.ıış ığHepimiz birer ne s sahibiyiz ve nefsimizin do al ihtiyaçlar vard r. Ancak bu fiğııihtiyaçlar m z gayrime ru yollarla gidermemeliyiz. Örne in r zk m z çal arak al n ı ı ışğı ı ı ıı şıterimizle kazanmaya çal mal , cinsel gereksinimlerimizi de ayn ekilde helal yol-ı şıışlardan yani evlenmek suretiyle kar lama yoluna gitmeliyiz. Elbette zaman zaman ş ıkar koymakta zorland m z isteklerimiz, arzular m z vard r. Zaten içinde bulun-ş ıı ı ığı ııdu umuz imtihan gere i bu olacakt r da. u var ki, nefsimizin bu ihtiraslar na kar ğğıŞış ıkoyabildi imiz ölçüde onurumuzu korumu oluruz. Zîra iffetli insan, içinde kötü ğşarzular n uyanmad kimse de ildir. As l iffetli bu kötü arzularla mücadele edip ıı ı ğğıonlara boyun e meyen kimsedir. Nitekim bir hadiste içinden kötü bir i yapmay ğşıgeçiren, fakat ona yönelmeyene Allah kat nda sevap/ecir yaz laca belirtilmektedir ıığ ı(Dârimî, “Rikâk”, 70). Öte yandan sevgili Peygamberimiz (s.a.s) bir di er hadisinde ğ* Mahmut DEM R İ

209nefsinin kötü arzular na hâkim olup ölümden sonras için çal an kimseleri ak ll ııı şı ıdavranmakla nitelerken, nefsinin her türlü arzu ve isteklerine uyarak hayat n de-ı ıvam ettirip Allah’tan her eyi ve Cenneti isteyenlerin de aciz kimseler olduklar n şı ısöylemektedir (Tirmizî, “S fatü’l-K yâme”, 25)ıı. te doymak bilmeyen nefsimizin istekle-İşrine hâkim olabilmemiz di er bir deyi le benli imizi saran kötü arzularla mücadele ğşğedebilmemiz ancak yüce Yaratan m z n yard m ve lütfuyla mümkün olacakt r. Yusuf ı ı ıııPeygamberimiz de Allah’ n yard m yla nefsinin kötü arzular ndan kurtarabilmi ti ıı ıışkendisini. öyle dua etmi ti güzeller güzeli:Şş“Ey Rabbim! Benim için hapis, bu kad nlar n isteklerine boyun e mekten daha hay rl -ıığı ıd r. Çünkü sen, onlar n tuzaklar n benden uzak tutmazsan, o zaman ben, onlar n ayart-ııı ıımalar na kap l r ve (do ru nedir, yanl nedir) seçemeyen a k n kimselerden olurum.”ıı ığı şş şı(Yûsuf, 12/33)T pk Allah’ n Peygamberi Yusuf’un yapt gibi, bizler de Allah’ n yard m olma-ı ııı ı ğıı ıdan benli imizdeki kötü duygularla mücadelede ba ar s z kalaca m z itiraf etmek-ğşı ığı ı ıten çekinmemeliyiz. Nitekim ne s mücadelesinde zorluk ya ayanlara, fiş“Ey Allah m! ıSenin rahmetini umuyorum, bir an bile beni nefsime b rakma…” ı(Ebu Davud, “Edeb”, 100-101) dualar n tavsiye eden sevgili Peygamberimiz (s.a.s) de bu hususta yüce Rabbi-ı ımizin yard m na muhtaç oldu umuza dikkat çekmektedir.ı ığŞüphesiz ki benli imiz, hem iyi hem de kötü duygulara e ilimli bir tabiat üzeri-ğğne yarat lm t r ı ı ış( ems, 91/8)Ş. Bu tabiat n n bir gere i olarak nefsimizin zaman zaman ı ığkötü hislerin bask s alt nda kalmas kaç n lmazd r. Dünya mal ve mevki-makam ı ıııı ııısevgisi veya ehevî arzular her birimiz için bir yere kadar do al ihtiyaçlard r. te şğıİşbu ihtiyaçlar m z, haram s n rlar n a acak derecede h rsa dönü memelidir. Bunu ı ıı ıı ışışengellememiz zor olmakla birlikte mümkündür. rademiz, di er bir ifadeyle bireysel İğmücadelemiz ve kararl l m z bundan sonra kendini gösterecektir. Bizleri onur-ı ı ı ığland racak ve yüce Allah’ n r zas na nail k lacak olan i te bu mücadele azmimizdir. ııııışRahmet Peygamberi (s.a.s) de nefsiyle mücadele eden kimsenin önemli bir cihatta bulundu unu dile getirmi tir ğş(Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, VI, 21). Fakat ne sle müca-fidelemizdeki bu kararl l m z, olumlu netice verdi inde, ı ı ı ığğ“Sana gelen iyilik Allah’tan-d r. Ba na gelen kötülük ise nefsindendir...”ış ı(Nisâ, 4/79) ayetinde de ifade edildi i gibi, ğbunun Allah’ n lütfu ve merhametiyle oldu unu asla unutmamal y z. Bu bilinçle u ığı ışduay s k s k tekrarlamaya gayret edelim:ı ıı “…Allah’ m! Nefsime, kötülüklere kar koyabilmesini nasip et ve onu günahlardan ış ıar nd r, onu en iyi temizleyecek olan Sensin. Onun velisi ve dostu sensin Allah’ m!...ı ıı” (Nesaî, “ stiâze”, 13)İ

210NEFSİN ARZUSUNU İLAH EDİNMEK*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّۙارَا ْ َ َ ا ّ َ اِ َ ُ َ ٰ ُا َ ْ َ ـَ ُ ن َ ْ ِ وَ ۪ ًُ ََ ََۜ َ َِٰ َ “Kendi nefsinin arzusunu kendisine ilah edineni gördün mü? Ona sen mi vekil olacaks n?” (Furkân, 25/43)ı “ lah” veya “tanr ” kendisine ibadet, yani kulluk edilen eydir. Hak veya bat l her İışımabuda/ibadet edilene, ilah/tanr denir. Hak ma’bud ise sadece Allah’t r. “Heva” da; ıı“nefsin, ak l ve din taraf ndan yasaklanan kötü arzulara kar olan e ilimi” demektir. ıış ığBunun için dinimizde emredilen ve yasaklanan hususlar kar s nda kay ts zl k gös-şı ıı ı ıterip kendi heva ve arzular m za uyarak eytan ve gayrime ru nefsanî isteklerin pe-ı ışşşine dü mek söz konusu âyette “hevay /arzular ” ilahla t rmak olarak zikredilmi tir.şıış ışİnsan di er varl klardan farkl k lan, onun her türlü davran lar na anlam kazan-ığıı ıı şıd ran ve ilahî emirler kar s nda sorumlu k lan akl d r. Fakat ak l, sadece bilinmesi ışı ııı ıımümkün olan eyleri bilme ve anlama gücü, iyiyi kötüden ay rt etme kabiliyetidir. şıDinin kayna /temeli ise ak l de il vahiydir.ğ ıığKur’an’da, biz müminlerden akl m z kullanarak hem kendi hevalar m za hem ı ı ıı ıde kâ r, zalim, Hak yoldan sapm ve kalpleri mühürlenmi kimselerin hevalar -fiı şşına uymamam z istenmi tir. Bizleri yaratan, ya atan ve r z k veren yüce Rabbimiz; ışşı ıkendisine nas l inanaca m z , kulluk görevlerimizi nas l yerine getirece imizi ve ığı ı ıığsonsuz hayat nas l kazanaca m z Kur’an ve Peygamberimiz (s.a.s) arac l yla bize ıığı ı ıı ı ığbildirmi tir. Bu itibarla her konuda oldu u gibi, nefsimizin arzu ve hevas n de il şğı ığde Allah’ nas l ilah edinece imizin ve O’na nas l kulluk edece imizin ölçüsü için de ıığığyüce kitab m z Kur’an’a ve Peygamberimiz Muhammed Mustafa (s.a.s)’n n sünneti-ı ııne/yoluna bakmam z, anlamam z ve inanmam z gerekir.ıııÖyleyse “Allah’ ma ve O’ndan gelene O’nun istedi i ekilde inand m. Allah’ n ığ şııElçisi Peygamberim Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s)’a ve ondan sahih olarak gelene de onun istedi i ekilde inand m” diyerek bize gelenleri kay ts z arts z kabul et-ğ şıı ışı* Mustafa GÜNEY

211memiz mümin olmam z n gere idir. Dolay s yla Allah’a kul olmak da kendi arzu ve ı ığı ıisteklerimize göre de il, O’nun koydu u ölçülere göre olacakt r. Çünkü bu ölçüleri ğğıkoyma hak ve yetkisine sahip olan sadece O’dur. Bizi yaratan Rabbimiz dünya-ahi-ret mutlulu unu nas l elde edece imizi en iyi bilendir: ğığ“Yaratan bilmez mi hiç? O, en gizli eyleri bilir, (her eyden) hakk yla haberdard r.”şşıı(Mülk, 67/14)Şunu unutmayal m ki, Kur’an’da yer alan ne varsa ve bize Peygamberimiz ı(s.a.s)’den sahih olarak ne ula m ise hikmetini anlasak da anlamasak da hepsine ş ş ıinanmam z ve gere ini gücümüz yetti ince yerine getirmemiz temel görevimizdir. ığğAkl m z dinimizle birle tirirsek duygu ve dü üncelerimizi iyiye, do ruya, güzele, ı ı ışşğtek kelimeyle me ru çizgiye ula t rm , yarat lanla yaratan aras ndaki kulluk ve ilah-şş ıı şııl k irtibat n sa lam ve “nefsimizin arzusunu ilah edinmi ” olmaktan kurtuluruz. ıı ığı şşAncak sadece arzu ve ihtiraslar , bedensel hazlar , geçici istekleri ve menfaatleri dik-ııkate alarak bir hayat sürmek bunlar putla t rmak anlam na gelir. Bu durumdaki ış ııki ileri Peygamberimiz (s.a.s) dâhil kimsenin kurtaramayaca söz konusu âyetin şğ ısonunda vurgulanmaktad r: ı“Ona sen mi vekil olacaks n?”ıYani ona vekil olamazs n, üzerine vekil olup da kurtaramazs n.ıı

212NEFSİMİZE UYMAYALIM*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَ َ ْ وَ َ َ ّ َ ۖ َ َ َ َ ُ ُ رَ َ وَ َ ْ ٰ َ ۖ َ ْ ا ْ َ َ ْ زَ ّ َ َٰۖۙ ََۙ ٍْٰۙ“Nefse ve onu düzgün bir biçimde ekillendirip ona kötülük duygusunu ve ştakvas n (kötülükten sak nma yetene ini) ilham edene andolsun ki, nefsini ı ıığar nd ran kurtulu a ermi tir.” ( ems, 91/7-9)ıışşŞYüce Allah, bizleri yarat rken birçok güzel hasletlerle süslemi , ayn zamanda ışıbir imtihan vesilesi olarak h rs, kin, nefret, haset gibi duygulara da yatk n k lm t r. ııı ı ışAç klamas n yapt m z ems suresi 7, 8 ve 9. ayet-i kerimeleri bu gerçe i gayet ıı ıı ı ığŞğaç k bir ekilde dile getirmektedir. Bu duygular n bizleri nerede, ne zaman ve ne ışışekilde etki alt na alaca belli de ildir. Yine yüce Yarat c n n hikmeti gere i insan, ığ ığı ı ığhayat n n hemen her safhas nda kendini yanl yollara sevk edebilecek olan eytanla ı ııı şşkar kar yad r.ş ış ııKur’an- Kerim’de insan n apaç k dü man olarak nitelenen eytan ııışış(Yasin, 36/60), ço u zaman dost suretinde ve gizlice yakla maktad r. Bunun do al sonucu olarak ğşığda bizler, bazen do ruyu yanl , çirkini güzel, bat l hak görerek yan labilmekteyiz. ğı şı ııNitekim Kur’an, aç k bir dü man olan eytan n bu sinsi ve dü manca tavr n öyle ışşışı ışifade etmektedir: “Elbette onlara önlerinden, arkalar ndan, sa lar ndan, sollar ndan sokulaca m ve sen, ığıığ ıonlar n çoklar n ükredenlerden bulmayacaks n.”ıı ışı(A’râf, 7/17) O halde hepimiz, nefsin ve eytan n aldatmalar na kar daima dikkatli ve uyan k şıış ııolmak zorunday z. eytan n ilgi alan ndaki insanlar öncelikle, herhangi bir me gu-ıŞıışliyeti bulunmayan, uyu uk ve tembel ki ilerdir. Bo insan, her ak nt ya kap lmaya şşşı ıımüsait olup yan lg ya aç k ya ar, dolay s yla da eytana f rsat vermi olur. Bu sebeple ı ıışı ışışinsan bo durmamal ve daima kendini zinde tutacak, günahlara meyletmeye f rsat şııb rakmayacak güzel i lere yönelmelidir.ış* Dr. Seyid Ali TOPAL

213Görüldü ü gibi insan, nefsin ya da eytan n aldatmalar ndan biriyle daima kar-ğşıış ı kar yad r. Bundan korunabilmek için öncelikle duygu ve dü üncelerimizde ş ıışAllah’ n r zas na muhalif bir yön bulunup bulunmad n sürekli kontrol alt nda ıııı ı ığıbulundurmal y z.ı ıHz. Ömer’e atfedilen “Hesaba çekilmeden önce ne slerinizi hesaba çekiniz” sözü fibu konuyu gayet özlü bir biçimde ifade etmektedir. Zaten bu ekilde kontrollü hare-şket etmedi i sürece, insan n bir ekilde, ne s veya eytan n a lar na tak l p kalmas ğışfişığıı ııve daha sonra tela si mümkün olamayacak yanl lara dü mesi kaç n lmazd r. Ma -fiı şşı ıığrur davran p, hep kendinden emin olan ve dolay s yla kendini bu yönde kontrol ıı ıetme ihtiyac hissetmeyen ki ilerin her an hataya dü ebilecekleri aç kt r.ışşı ıKur’an- Kerim’de, eytan n insan için aç k bir dü man oldu u beyan edilerek ışıışğşöyle buyrulmaktad r: ı“E er eytandan gelen kötü bir dü ünce seni dürtecek olursa, hemen Allah’a s n. Çün-ğ şşı ı ğkü O, hakk yla i itendir, hakk yla bilendir.”ışı(Fussilet, 41/36) Bu âyet-i kerimede, eytandan Allah’a s nmam z ö ütlenmektedir. Peygamber şı ı ğığEfendimiz (s.a.s) de, ne s ve eytan n, çe itli kand rmalar ndan korunmak için fişışıı“Al-lah m, ta lanm eytandan sana s n r m”ışış şı ı ı ığ( bn Huzeyme, 472)İ eklinde duas nda oldu-şığu gibi, bizlere birçok dua örnekleri sunmu tur. Dualar, moral de erler aç s ndan şğı ıirademize kuvvet verip bizim hayra yönelmemizi sa layaca gibi, ayn zamanda ğğ ııne s ve eytandan gelebilecek tehlikelere kar , dua vesilesiyle kazand m z manevi fişş ıı ı ığgüç bizi muhafaza edecektir.Yüce Allah, bizleri toplum hâlinde ya amaya müsait bir varl k olarak yaratm t r. şıı ışBirçok ihtiyaçlar m z nedeniyle bizler ancak toplum içinde ya ayabiliriz. Bu nedenle ı ışnefsimizin ve eytan n aldatmalar ndan kurtulman n bir yolu da güzel bir toplumda şıııya amakt r. slam, cemaat/toplum hâlinde ya amaya önem verir ve ibadetlere dam-şıİşgas n vuracak ekilde buna vurgu yapar. Öyle ki, ibadetlerin cemaatle yap lmas ı ışııdaima tavsiye edilen hatta emredilen bir husus iken, tek ba m za namaz k larken şı ııbile, “ yyâke na’büdü ve iyyâke nestaîn”İ(Fatiha, 1/5)“Ancak Sana ibadet ederiz ve an-cak Sen’den yard m bekleriz”ı diyerek, cemaat ruhunu daima içimizde hissetmemizi hede er. Böylelikle Kur’an ve sünnet ölçülerinde, müminin, günlük ahsi i lerinden flşşibadetlerine kadar her alanda cemaat ön plana ç kar l r, kendisine cemaat olman n ıı ııfaydalar gösterilir ve hayat n n büyük bir bölümü cemaatle irtibatland r l r. Bu sa-ıı ıı ı ıyede nefsin ve eytan n aldatmalar na kar iyi bir korunma ve daha sa l kl bir dinî şıış ığı ıhayat hede enir.fl

214NEFSİNİ ARINDIRAN KURTULUŞA ERER*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّۜ َ ْ ا ْ َ َ ْ َ َ ّ وَذَ َ َ ا ْ َ رَ ِّ ۪ َ َ َّٰٰۙ َ“Ar nan ve Rabbinin ad n an p, namaz k lan kimse mutlaka kurtulu a erer.” ıı ııış(A’lâ, 87/14-15)Yüce Allah insan yaratm , onu en güzel s fatlarla süslemi tir ve onu dünyaya ıı şışgöndermek suretiyle vazifesini de belirlemi tir. Dünyay bir imtihan yeri olarak dü-şızenleyen Allah Teala insan n buradaki sorumlulu unun ne oldu unu belirtmi ve ığğşonun önüne bir de hedef koymu tur. nsan sorumluluk bilinci içerisinde ya ad şİşı ı ğtakdirde, dünyada ve ahirette mutlu olur. O halde insan, Allah’a kul oldu unun ğfark nda olmal ve ona göre bir ya ant sergilemelidir. Aksi takdirde insan n her an ıışııhede nden sapma tehlikesi de vard r. Çünkü insan yarat l nda iyilik ve kötülü ü fiıı ı ışğyapabilecek kapasitede yarat lm t r.ı ı ış Rabbimiz yukar da zikretti imiz ayetlerde; kötülüklerden uzakla p temizlenen-ığş ılerin, kasvetten uzakla p Allah’ zikredenlerin ve onun için namaz k l p secdeye ş ııı ıkapananlar n hüsrandan kurtulup kurtulu a ereceklerini haber veriyor. imdi Rab-ışŞbimizin biz kullar na olan yukar daki mesaj n k saca açmaya çal al m:ııı ı ıı ışAyette geçen ar nma (tezekka) kelimesi maddi ve manevi her türlü kirden temiz-ılenmektir. Yüce Allah, bize, yarat l gayemize uygun olarak ya amam z , f trattan ı ışşı ı ıayr lmamam z öneriyor. Çünkü Rabbimiz bizi f trat üzere tertemiz yaratm ve bu ıı ııı şhâlimizi korumam z istemi tir. Peygamberimiz bu konuda öyle buyurur: ı ışş“Do an her çocuk slam f trat üzere do ar. Sonra anne babas onu Yahudi, H ristiyan ğİıığııve Mecusi yapar.” (Buharî, “Cenâiz” 80; Müslim, “Kader”, 22)Bu demektir ki her do an, tertemiz bir f trat ve dini kabullenmeye yatk n bir ğıışekilde yarat l r. E er o, bu hâl üzere b rak lacak olursa, f trat n n gere ini yerine ı ığıııı ığ* Dr. Sabri TÜRKMEN

215getirecek ve ba ka bir eye iltifat etmeyecektir. Çünkü bu dinin güzelli i, insanlar n şşğıyarat l lar nda mevcuttur. Bundan yüz çevirmek ise ancak kuru taklit ya da insan-ı ışılar n yönlendirmesi ile gerçekle ir. Fakat bu, insan n sonuna kadar kötü kalaca ışığ ıanlam na gelmez. Kulun Allah’a tövbe etmesi, her yerde, her zaman mümkündür. ı“Kullar n n tövbesini kabul eden, kötülükleri affeden, yapt klar n z bilen, inan p ı ııı ı ııyararl i ler i leyenlerin duas n kabul eden, lütfuyla onlar n ecrini artt ran O’dur...” ışşı ııı( ûrâ, 42/25)Ş ayeti bunu aç kça ortaya koymaktad r. Peygamber Efendimiz (s.a.s) de ııinsanlar tövbe edip günahlardan ar nmaya te vik ederek öyle buyurmu tur: ıışşş“Bütün insanlar hatal d r; hatal insanlar n Allah kat nda en makbul olanlar tövbe ı ıııııedenleridir.” (Tirmizî, “S fatu’l-K yame”, 15; bn Mâce, “Zühd”, 37)ııİRabbimiz kendisini anmam z , ona olan inanc m z diri tutmam z tavsiye buyu-ı ıı ı ıı ırur. Bunu sa lamak için onu daima anmal y z. Bunu davran lar m zda ve dilimizde ğı ıı şı ıyans tabilmeliyiz. Ancak ö ütten yeterince faydalanan, nefsini ar nd rmak suretiyle ığı ıher türlü kötülükten al koyan kimse bunu ba arm t r.ışı ışBizi yaratan Rabbimize inanc m z n ve kullu umuzun gere i olarak namaz k l-ı ı ığğımal , onun için secdeye kapanarak benli imizi k rmal , samimi bir kalple O’nun ığııhuzuruna ç kabilmeliyiz. K lm oldu umuz her namaz sanki son namaz m z imi ıı ışğıı ışgibi k labilirsek, bu bizi manevi olarak daha çok etkileyecek ve bu halet-i ruhiye ıdavran lar m za da yans yacakt r. Hakk verilerek k l nan bir namaz en önemli ar n-ı şı ııııı ııma sebeplerinden biridir. Namaz n düzgünlü ü hem bu dünyada bir ar nma, hem ığıde ahiret hayat nda kurtulu sebebidir. Yüce Allah bu konuda öyle buyurur:ışş“Namaz k l; muhakkak ki namaz hayâs zl ktan ve fenal ktan al koyar.”ıı ııı(Ankebût, 29/45)Konumuzla ilgili ayetin ba nda zikredilen felaha ermi tir sözü, yüce Allah’ n ş ışıbir müjdesidir. Rabbimiz, biz kullar n hayra ve iyiliklere te vik ediyor. Her ak l sa-ı ışıhibinin emin olmak istedi i kötülüklerden uzakla p elde etmek istedi i nimetlere ğş ığula man n yolunu gösteriyor.şıÖzetleyecek olursak ar nmak; öncelikle bat l inanç ve dü üncelerden temizlen-ıışmektir. Allah’ n bilgisiyle donanmak, sorumluluklar m z yerine getirmektir. Dili-ıı ı ımizde Allah’ anarak davran lar m zda O’na muhalefet etmemektir. Allah’a kullu-ıı şı ığun sembolü niteli inde olan namaz ile Allah’a yakla makt r. O’nun huzuruna her ğşıgün varabilmek ve bundan feyiz alabilmektir. te tüm bu güzellikleri gerçekle tiren İşşinsan felaha erer, huzura kavu ur ve Allah’ n r zas na nail olur. Rabbim cümlemizi şıııbu nimetlere nail k ls n.ı ı

216NİÇİN VE NASIL ŞÜKRETMELİYİZ?*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَاِذْ َ ذّن رَ ـّ ُ ْ ئِ ْ َ َ ْ ُ ْ ز۪ َ ـّ ُ ْ وَ ئِ ْ َ َ ْ ُ ْ اِن َ ا ۪ َ ۪ ٌ وَ َ ل ُ ٰ ِ ْانَََََََّٓ َََ َ َ ُـَ ْ ُ ُوا ا ْ ُ ْ وَ َ ْ ِ ا رْض َ ۪ ً َ ِن ا ّ َ َ ِ ّ َ ۪ ٌ ٌّ ٰ ََِْۙ َٓ َ“Hani Rabbiniz öyle duyurmu tu: ‘Andolsun, e er ükrederseniz elbette şşğşsize nimetimi art r r m. E er nankörlük ederseniz hiç üphesiz azab m ı ı ığşıçok iddetlidir.’ Musa öyle dedi: ‘Siz ve yeryüzünde bulunanlar, hepiniz şşnankörlük etseniz de gerçek u ki, Allah her bak mdan s n rs z zengindir, şıı ı ıövgüye lay k oland r.” ( brahim, 14/7-8)ııİBu ilahî hitap, peygamberler halkas n n en önemli sîmalar ndan biri olan Hz. ı ııMusa’n n mücadelesinden bir kesit sunuyor bizlere. Firavun’un a r zulmü alt nda ığ ııperi an olmu ve kölele tirilmi olan srailo ullar , Allah’ n yard m yla Musa pey-şşşşİğııı ıgamber taraf ndan kurtar lm ve özgürlüklerine kavu mu lard . Buna ra men bu ıı ışşşığkavim, kendilerine yapt bu iyili i unutarak çok geçmeden Hz. Musa’ya isyan et-ı ı ğğmekten çekinmemi lerdi. Bu yüzden ilahî azapla tehdit edilmi lerdi. Kendilerine şşlütfedilen nimetlere kar büyük nankörlük etmi olan srailo ullar na kutsal Kita-ş ışİğıb m zda yap lan bu uyar dan, bizim de hissemize dü eni almam z gerekmektedir. ı ııışıKur’an’daki k ssalar n temel hede de budur zaten. ııfiPeygamberler tarihi, bir bak ma ükredenlerle nankörlerin mücadelesinden ışibarettir. Yüce Rabbimiz, nimetlerine ükretmek ya da nankörlük yapma aras nda şıbizleri serbest b rakmakla ı( nsan, 76/3)İ birlikte kendisine ükretmemizi ve nankör-şlük etmememizi istemi ş(Bakara, 2/152), ükredenleri mükâfatland raca müjdesini şığ ıvermi tir ş(Kamer, 54/35). u halde üzerinde durmam z gereken husus bu ükrümüzü Şışnas l yerine getirmemiz gerekti idir. Ancak bundan önce niçin ükretmemiz gerek-ığşti i hususu ayr bir önem arz etmektedir.ğıNiçin ükretmeliyiz? Bildi imiz gibi insanlar aras ili kilerde önemli bir nezaket şğışkural olarak bilinen “te ekkür”, yap lan bir iyili e kar l k olarak sunulan bir min-ışığşı ınet ifadesidir. “ ükür” de ayn ekilde bizi yoktan var edip sayamayaca m z kadar Şışğı ı* Mahmut DEM R İ

217nimetlerle bizleri donatan (Nahl, 16/18) Rabbimize kar duydu umuz minnetin bir ş ığifadesidir. Dolay s yla biz, Yaratan m za etti imiz ükürle, O’nun nimetlerini, iyilik-ı ıı ığşlerini itiraf etmi oluruz. Ancak bu itiraf nimeti de il, onu vereni and m zda as l şğı ı ığıamac na ula m olur.ış ş ıYüce Rabbimiz bu itiraf nas l ifade edece imizi, di er bir deyi le nas l ükrede-ıığğşışce imizi de bizlere göstermi tir. “ğşE er siz yaln z Allah’a kulluk ediyorsan z, O’na ükre-ğıışdin” (Bakara, 2/172) buyuran yüce Mevlâ’m z, ancak kendisine ibadet etmemiz hâlinde ışükretmi say labilece imizi bildirmektedir. Sevgili Peygamberimiz de Allah’ n en şığısevgili kulu olmas na kar n O’na ükretmeyi ihmal etmemi , öyle ki ayaklar i-ış ışşışşinceye kadar namaz k lmak suretiyle Allah’a ükreden bir kul olmay arzu etmi tir ışış(Buharî, “Teheccüd”, 6). Kutlu Nebî’nin bu tavr ndan ç karaca m z ders udur: ıığı ışBizler, Allah’ n, ahirette verece i cennet nimetine kavu mak için de il, bizi bu ığşğdünyada say s z nimetlerle donatt için ükrederiz. Su, hava, güne ve toprak gibi ı ıı ı ğşşkevnî nimetler yan nda ba ta bedenimiz olmak üzere sahip oldu umuz her ey ük-ışğş şretmemizi gerektiren sebeplerdir, nimetlerdir.Rabbimize ükrederken özen göstermemiz gereken çok önemli bir husus vard r şıki, o da udur: Sahip oldu umuz her nimete, o nimet cinsinden ükretmeliyiz. Ör-şğşne in çok para kazan p zengin olmu sak bu nimetin ükrünü, kazand klar m zdan ğışşıı ıhay r yolunda harcayarak eda edebiliriz. Evlatlar m z da Allah’ n bizlere bir lütfu ıı ııve ihsan d r. Çevrelerine faydal hay rl birer evlat olmalar için yeti tirmemiz, e it-ı ııı ıışğmemiz de onlar n ükrüdür. Bunun d nda örne in k ld m z namazlarla bede-ışı ı şğı ı ı ığnimizin, Ramazan orucu ile de bir y l boyunca yiyip içtiklerimizin ükrünü yerine ışgetirmi oluruz.şŞükür ve nankörlük anlam olarak birbirinin tam tersi kavramlard r. ükür, ev-ıŞvela Allah’ n nimetlerinin fark nda olmak sonra da bunun gereklerini yerine getir-ıımek oldu una göre, nankörlük tam aksine Allah’ n nimetlerini umursamamak veya ğıbilmemektir. Bunun bir ileri a amas Allah’ tan mamak veya O’nu inkâr etmektir şıııki, bu da iman n z tt olan “küfür” durumudur. Zaten kâ rlerin bu ismi almalar n n ıı ıfiı ıtemelinde Allah’ n nimetlerini tan mamalar , O’nu ve gönderdi i hakikatleri inkâr ııığetmeleri vard r. Durum böyle olunca Rabbimizin iyiliklerini unuttu umuz takdirde ığbu tehlikeli konuma dü mekten emin olamay z.şıİnananlar olarak unu kesin olarak bilmeliyiz ki bizler ükrettikçe Allah daha şşfazlas n verecektir. Hem dünyada hem de ahirette verecektir. O’nun nimetlerine ı ıkar nankörce bir tav r sergilememiz hâlinde ise bizleri iddetli bir azab n bekledi-ş ıışığini unutmamal y z.ı ı

218NİKÂHTA UYULMASI GEREKEN ANA İLKELER*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ وَ َ ـْ ِ ُ ا ا ُ ْ َ ت ِ َ ّ ُ ْ ِ ّۜ وَ َ ٌ ُ ْ ِ َ ٌ َ ْ ٌ ِ ْ ُ ْ َ ٍ وَ ْ ا ْ َ َ ـْ ُ ْ وََۚ ََِ َ َََُِْٰ ـْ ِ ُ ا ا ُ ْ ۪ َ َ ّ ُ ْ ِ ُ ا وَ َ ْ ٌ ُ ْ ِ ٌ َ ْ ٌ ِ ْ ُ ْ ك ٍ وَ ْ ا ْ َ ـَ ُ ْ او۬ ئِ َ ْ ُ ن ُ ٰ ََٓۜ َََِِْٰۜ اِ ا ّ رِ وَا ّ ُ َ ْ ُ ا اِ ا َ ّ ِ وَا َ ْ ِ َةِ ِ ِذْ ِ ۪ وَ ُ َ ِّ ُ ا َ ِ ۪ ِ ّ س َ ُ ْ َ َ ّ ُونَ۟ َََ َِّْْٰۚ َٓ َََٰۚ“ man etmedikleri sürece Allah’a ortak ko an kad nlarla evlenmeyin. İşıAllah’a ortak ko an kad n ho unuza gitse de, mümin bir cariye Allah’a şışortak ko an bir kad ndan daha hay rl d r. man etmedikleri sürece Allah’a şıı ı ıİortak ko an erkeklerle, kad nlar n z evlendirmeyin. Allah’a ortak ko an şıı ı ışhür erkek ho unuza gitse de, iman eden bir köle, Allah’a ortak ko an bir şşerkekten daha hay rl d r. Onlar ate e ça r rlar, Allah ise izniyle, cennete ı ı ışğı ıve bağ ş ılanmaya ça r r. O, insanlara âyetlerini aç klar ki, ö üt al p ğı ıığıdü ünsünler.” (Bakara, 2/221)şİnsan neslinin sa l kl bir ekilde devam etmesi, erkek ve kad n n cinsî ihtiyaç-ğı ışı ılar n n me ru bir ekilde giderilmesi, hayat n payla lmas için slam evlili i te vik ı ışşış ııİğşetmi , kad n ve erke i birbirine e olarak yaratm t r: şığşı ış“Kendileri ile huzur bulas n z diye sizin için türünüzden e ler yaratmas ve aran zda ı ışııbir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varl n n ve kudretinin) delillerindendir. üp-ı ı ığŞhesiz bunda dü ünen bir toplum için elbette ibretler vard r.”şı (Rûm, 30/21) “Sizden bekâr olanlar , kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanlar ev-ıılendirin” (Nûr, 24/32) ayetlerinde bu hususa i aret edilmektedir.şHz. Peygamber de muhtelif hadislerinde Müslümanlar evlenmeye te vik etmi , ışş“Ey gençler, sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin” (Buhârî, “Nikâh”, 3) buyurmu tur. Ev-şlili i sadece cinsel ihtiyac n kar lanmas ve ehevi arzular n tatmini olarak de erlen-ğış ıışığdirmemeliyiz. Bu nedenle evlilikte u üç temel unsur göz önünde bulundurulmal d r: şı ı* Mehmet KAPUKAYA

2191- E lerin birbirlerine destek olarak hayatlar n huzurlu ve mutlu bir ekilde şı ışsürdürmeleri,2- Cinsel ihtiyaçlar n n helal yönlerden kar lanmas , ı ış ıı3- nsan neslinin sa l kl bir ekilde devam .İğı ışıİslam evlili in ilkelerini de koymu , kimlerle evlenmenin yasak oldu unu mad-ğşğde madde aç klam t r (Nisâ, 4/21-25). Kur’an insanlar evlili e te vik etmi , evlili-ıı ışığşşğin fayda ve hikmetlerine i aret etmi (Nisâ, 4/3, 24; Rûm, 30/21), kad n n kocas şşı ııkocan n da kar s üzerinde birtak m haklar n n bulundu unu bildirmi tir (Bakara, ıı ııı ığş2/228, 233; Nisâ, 4/4, 20-21; Talâk, 65/7). Kur’an prensip itibariyle erkeklere, ka-d nlarla iyi geçinmeyi tavsiye etmi ve her konuda her zaman uzla man n olmaya-ışşıbilece ini de ima ederek, ğ“E er onlardan ho lanmad ysan z, olabilir ki, siz bir eyden ğşıışho lanmazs n z da Allah onda pek çok hay r yaratm olur.”şı ııı ş (Nisâ, 4/19) buyurarak er-keklerin daha büyük anlay göstermelerinin önemine dikkat çekmi tir. Yüce Allah, ı şşerkeklere koruyucu emsiye rolü vermi tir (Nisâ, 4/34). Kur’an, tara ar aras nda şşflıgeçimsizlik oldu unda da evlilik birli ini korumaya yönelik bütün ad mlar n at l-ğğııımas n ö ütlerken (Nisâ, 4/19, 34), nikâhs z birliktelikleri de haram k lm t r ( sra, ı ığıı ı ışİ17/32; Nûr, 24/32).Evlilik gizlenmemeli, topluma ilan edilmelidir ki, toplum ki ilerin evli oldukla-şr n bilsin. Toplumdan saklanan, hele hele yak n akrabadan özelikle ana-babadan ı ııgizli yap lan nikahlar, nikah n ruhuna uygun de ildir. ıığ“Günümüzde resmî ekil ve kay t bulunmad sürece iki ahidin, özellikle bü-şıı ı ğşyük yerle im merkezlerinde alenîli i sa lamaya yetmeyece i ortadad r. Fakihlerin şğğğıço unlu unun iki ahidi yeterli görmesi dönemlerinin toplumsal telakkileriyle ğğşyak ndan ilgili olup böyle bir gizlili i tasvip ettikleri eklinde anla lmamal d r. ığşş ıı ıBu itibarla, ülkemizde iki ahitle fakat gizlilik içinde k y lan nikâhlar n ta d şı ıış ğı ı ısak ncalar göz önüne al nd nda Mâlikîlerin görü ünün tamamen yabana at lma-ıı ı ığşımas gerekti i ortaya ç kmaktad r (TDV, ığııİlmihal, II/208). Malikilere göre, ahitlerle şanla arak yap lan evlenmenin gizlenmesi ve etrafa duyurulmamas s hhat artlar na şıı ışıayk r d r; dolay s yla böyle olan nikâhlar geçersizdir.ı ı ıı ıNi anl l k tara ara evlili in verdi i beraber ya ama hak ve yetkisini vermez. şı ıflğğşNikâh akdi yap lmadan ni anl lar n, aralar ndaki s cak ilgiye ve ileriye mâtuf iyi ni-ışı ıııyetli beklentilerine ra men, mahremiyet bak m ndan âdeta iki yabanc gibi olduk-ğı ıılar ve bu mahremiyet s n rlar na dikkat etmeleri gerekti i gözden uzak tutulma-ıı ıığmal d r. Ni anl l k döneminde tara ar aras nda örtünme vb. dinî yükümlülüklerin ı ışı ıflıkalkmas amac yla dinî nikâh k y lmas slam hukukunun öngördü ü mahiyette ııı ııİğbir nikâh olmad gibi birçok sak ncay da beraberinde getirmektedir (TDV, lmi-ı ı ğııİhal, II/202).

220Müslüman bir erke in Allah’a irk ko an bir kad nla evlenmesi yasakt r. Kur’an- ğşşıııKerim’de, “Mü rik kad nlarla iman edinceye kadar evlenmeyin...”şı (Bakara, 2/221) bu-yurulmaktad r. Mü rik Allah’ n birli ine inanmayan, ona ortak ko an kimse de-ışığşmektir. Yahudi ve H ristiyan kad nlarla evlenilebilir (Mâide, 5/5). Buna mukabil ııMüslüman bir kad n n gayrimüslim bir erkekle, isterse bu erkek Ehl-i kitap ol-ı ısun evlenmesi dinen mümkün de ildir. slam hukukçular bu konudaki görü le-ğİışrini Mâide sûresinin 5 ve Mümtehine sûresinin 10. âyetlerine dayand rmaktad rlar ıı(TDV, lmihal, II/208). Evlilik dünya ve ahiret mutlulu umuzu ve nesillerimizi ilgi-İğlendirdi i için, titizlikle üzerinde durmam z ve sa lam temeller üzerine kurmam z ğığıgerekmektedir.

221NİMETLER ŞÜKÜR GEREKTİRİR, İSRAF İSE ŞÜKÜRSÜZLÜKTÜR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّوَ ُ َ ا ۪ يٓ ا ْ َ َ ّ ت ٍ َ ْ ُو َ ت ٍ وَ َ ْ َ َ ْ ُو َ ت ٍ وَا ّ ْ وَا َرْعَ ُ ْ َ ِ ً ا ُ ُوَا َ ْ ُ نُّ َُّ ََ ََََّ وَا ُ ّ ن ُ َ َ ِ ً وَ َ ْ َ ُ َ َ ِ ٍ ُ ا ِ ْ َ َ ه۪ٓ اِذَا ا ْ َ َ وَا ُ ا َ ّ ُ َ ْمَ َ َ دِه۪ وَ ُ ْ ُ ا اِ ّ ُِ ََٰۜۘٓ ََُِۜ َُّۙ ِ ّ ا ُ ْ ۪ َ ُِ َْ“O, çardakl -çardaks z olarak bahçeleri, ürünleri, çe it çe it hurmal klar ve ıışşııekinleri, zeytini ve nar (her biri) birbirine benzer ve (her biri) birbirinden ıfarkl biçimde yaratand r. Bunlar meyve verince meyvelerinden yiyin. ııHasat günü de hakk n (ö ürünü) verin, fakat israf etmeyin. Çünkü O, israf ı ışedenleri sevmez.” (En’âm, 6/141)Yüce Rabbimiz, bizleri hiç yokken var etmi , varl k âleminde canl k l p, canl lar şıı ı ııiçerisinde ak l ve uur sahibi insan olarak vücuda getirmi tir. Bizleri kendi varl n-ışşı ı ğdan haberdar etmek suretiyle de nimetlerin en üstünü olan iman nimetini bizlere bah etmi tir.şşAllah Teala, Kur’an- Kerim’de zaman zaman bizlere verdi i nimetlere dikkat ığçekmekte ve bizleri bu nimetler üzerinde dü ünmeye davet etmektedir ş(Nah, 16/66; Mülk, 67/30; Abese, 80/24; Beled, 90/8). Aç k ve gizli, say s z nimetleriyle bizleri dona-ıı ıtan Mevla’m z, bizlerden bu nimetler mukabilinde ükür beklemektedir ış(Lokman, 31/20; Nahl, 16/18). Cenâb- Hakk’ n bizlere lütfetti i nimetlere ükretmek, öncelikle ıığşbu nimetlerin fark nda olmak, bunlar n yüce Allah taraf ndan verildi ini bilmek ve ııığverilen bu nimetleri israf etmeksizin yerli yerinde kullanmakla mümkündür. Ayr ca, ıyüce Yarat c n n bizler için belirledi i helâl ve me rû dairenin d na ç kmamak, ı ı ığşı ı şıO’na isyan etme anlam na gelebilecek her türlü dü ünce ve davran tan uzak dur-ışı şmak, bizden yapmam z istedi i ibadetleri eksiksiz yerine getirmek ve verdi i her ı ığğ* Dr. Y. Seracettin BAYTAR

222türlü nimeti O’nun r zas n elde etme yolunda kullanmak da güzel bir ükrün ge-ıı ışrekleri aras ndad r.ııBilmemiz gerekir ki; sahip oldu umuz nimetler, yaln z bizim çaba veya gayre-ğıtimizin bir neticesi olmad gibi yaln z liyakatimizden dolay da bizlere verilmi ı ı ğıışde ildir. Bize lütfedilmi her nimetin asl nda bir imtihan vesilesi oldu unu ve bun-ğşığlar n hesab n bir gün verece imizi akl m zdan ç karmamam z gerekmektedir ıı ığı ııı(Neml, 27/40; Tekâsür, 102/8). Yüce kitab m z Kur’an- Kerim’de, zenginli ini sahip oldu u ı ıığğbilgiye ba layan Kârûn’un hazineleriyle birlikte yerin dibine bat r l , ba ve bah-ğı ı ı ışğçeleriyle övünüp, sahip olduklar nimetlerden yoksullar n pay n ay rmayan kimse-ııı ıılerin u rad klar ac sonlar birer ibretlik olay olarak dikkatlerimize sunulmaktad r ğıııı(Kasas, 28/78; Kalem, 68/17-18).Sahip oldu umuz nimetleri ölçülü ve dikkatli kullanmam z, hem nimete hem ğıde nimeti veren Cenâb- Hakk’a kar göstermemiz gereken sayg n n ifadesidir. So-ış ıı ırumluluk sahibi her mümin, dünya üzerindeki maddî ve mânevî imkân ve nimetleri kendisine emanet edildi i bilinciyle tüketir, bu nimetler üzerinde kendisinin oldu-ğğu kadar toplumun da hakk n n bulundu unu unutmaz, muhtaç kimseleri görüp ı ığgözetir, dinimizin ho görmedi i ve ad na israf dedi i her türlü gereksiz ve a r şğığşı ıtüketimden uzak durur.Verdi i nimetleri sorumsuzca kullanarak saç p savuranlar “ eytan n karde -ğıışışleri” diye nitelendiren Rabbimiz, israf eden kimseleri sevmedi ini belirtmektedir ğ( srâ, 17/27; En’âm, 6/141; A’râf, 7/31)İ. Bizleri ve sahip oldu umuz her eyi yaratan yüce ğşMevlâ’m z, verdi i nimetlerin ükrünü îfâ etti imiz takdirde bu nimetleri sürekli ığşğk lacak, art racak ve daha da önemlisi, bizleri nimetlerin en güzeli olan ebedî cennet ııve r zas ile ödüllendirecektir ıı( brâhim, 14/7)İ. Kar l nda ükretmedi imiz veya nan-ş ğı ı ışğkörlükle mukabele etti imiz nimetler ise, er geç bir gün mutlaka elimizden ç kacak ğıve bu tür davran lar m zdan dolay dünya ve ahirette cezaland r laca z.ı şı ııı ığ ı

223NİMETLERE KARŞILIK NANKÖRLÜK ETMEK*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ ْ ِ ْ َ ن ُ ٌ دَ َ رَ ّ ُ ُ ۪ ً اِ ْ ِ ُ ّ اِذَا َ ّ ُ ِ ْ َ ً ِ ْ ُ َ َ َ َ ن َ ْ ُ ا اِ ْ ِ ِ ْٓ َََِ َََََّ وَاِذَا َ ّ اَ ْ وَ َ َ ِ ٰ ِ ا ْ َادًا ِ ُ َ ْ َ ۪ ِ ۪ ُ َ َ ّ ْ ِ ُ ْ ك َ ۪ ً ۗ اِ ّ ِ ْ ا ْ َ ب ا ّ رِ َََِ ََََََُِِّّْۜ“ nsana bir zarar dokundu u zaman Rabbine yönelerek O’na yalvar r. Sonra İğıkendi taraf ndan ona bir nimet verdi i zaman daha önce O’na yalvardığı ı ığn unutur ve Allah’ n yolundan sapt rmak için O’na e ler ko ar. De ki: ıışş‘Küfrünle az bir süre ya ay p geçin! üphesiz sen cehennemliklerdensin.” şıŞ(Zümer, 39/8)Rabbimiz insan slam’ anlay p kavrayabilecek bir surette yaratm ve dünyaya ıİııı şgöndermek suretiyle farkl ekillerde imtihana tabi tutmu tur. Bazen zorlukla, bazen ışşde bollukla imtihan eder. Zikretti imiz ayette Rabbimiz, insanlar n baz özellikleri-ğııne dikkatlerimizi çekmi , dünya hayat n n geçici oldu una i aret ederek, insan n şı ığşıneticede O’na dönece ine, i lemi oldu u amellerin kar l n görece ine vurgu ğşşğş ğı ı ı ığyapm t r.ı ış nsana bir zarar dokundu u zaman Rabbine yönelerek O’na yalvar r. nsan, has-İğıİtaland nda, fakir dü tü ünde, deprem an nda, denizde f rt naya maruz kald nda ı ı ğş ğıı ıı ı ğveya ba ka bir s k nt ile kar la t nda Allah (c.c)’a s n r. O’na boyun e er ve şı ı ış ş ğıı ıı ı ığğba na gelen musibetten kurtulmak için Rabbine yalvar r. Yüce Allah’a inanmayan ş ııinsan bile genelde s k nt an nda yarat l ndaki f trata dönü yaparak Allah’tan yar-ı ı ııı ı ışışd m diler. Ancak, yüce Allah, kendisini içinde bulundu u durumdan kurtar p, ona ığınimetler bah edince o, bu nimetlerin bir imtihan oldu unu unutur, Rabbine olan şğihtiyac n görmezden gelir. Hâlbuki gerçek mümin, hem s k nt l anlar nda, hem de ı ıı ı ı ıırahat zamanlar nda Allah’a güvenip dayan r. O, bu ba l l n zor günlerinde isyan ıığ ğı ı ı ıetmeden sabrederek, iyi günlerinde ise ükürle gösterir.ş* Dr. Sabri TÜRKMEN

224Yüce Allah’ n verdi i nimete irk ve küfürle kar l k veren kimseler kendileri ığşşı ıhak yoldan sapt klar gibi ba kalar n da sapt rmaya çal rlar. Allah’a ortak ko mak, ıışı ııı ı şşki iyi hidayet yolundan ay r r. Çünkü yüce Allah, kendisine irk ko ulmas n iste-şı ışşı ımez. Allah inanc , kalpte herhangi bir ortakl a tahammül etmez. Dünyal k nimet-ıığılere dal p, yüce Yaratana kar sorumlulu u unutmak, hiç ölmeyecekmi gibi ahiret ış ığşendi esi ta madan, küfre sapmak, Allah’a ortak ko mak ve insanlar hak yoldan şş ışıal koymak, dünya hayat nda ki iye belli bir zarar vermezse bile ahirette hüsrana ıışu rat r, cehenneme sürükler.ğıDünya hayat geçicidir. Neticede dönü Allah’ad r. O halde, dünya hayat nda ışııtemenni etti imiz iyilik ve güzelliklere ahirette de nail olmak ve Rabbimizin r za-ğıs n kazanmak istiyorsak, sadece zorluk an nda, ba m za gelen musibet ve felaket ı ıışı ıan nda de il, her an, O’na s nabilmeli ve O’nun bizi sürekli gözetti inin bilincinde ığı ı ğğolmal y z. Kar la t m z s k nt lar n ve nimetlerin her birinin Rabbimiz taraf ndan ı ış ş ğıı ı ı ı ı ı ııverildi ini ve bir imtihana yönelik oldu unu dü ünebilmeliyiz. Rabbimize kar ğğşş ıkulluk vazifemizi, en ba ta gelen sorumluluk olarak kabul etmeli ve ona göre haya-şt m z ekillendirmeliyiz. Bu gün Allah için ne yapt m? sorusunu kendimize her gün ı ı ışısormal , hayat m z n bir gün son bulaca n , bizi yaratan Rabbimize i lemi oldu u-ıı ı ığı ışşğmuz amellerle dönece imizi akl m zdan ç karmamal y z. Ki inin dünyada itibarl , ğı ııı ışıgüçlü ve zengin olmas n n k yamet gününde bir yarar yoktur. Ancak her türlü dün-ı ıııya kirinden ar nm bir kalp ve salih amel ile Rabbimizin huzuruna varmak, ki iye ıı şşo gün fayda sa lar. Nitekim bu hususta öyle buyrulmu tur:ğşş“O gün ki ne mal fayda verir ne o ullar! Allah’a ar nm bir kalp ile gelen ba ka.”ğıı şş( uara, 26/88-89)Ş

225NİMETLERE KARŞI NANKÖRLÜK EDENLER CEZALANDIRILIRLAR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ َِّر ُ َ ا ِا ٓي۪ز َ ُ َ َو اوُ َ َ َ ِ ْ ُ َ ْ َ َ ِ ٰذْ ََّْۜ“Nimetlere kar nankörlük etmeleri sebebiyle onlar i te böyle ş ıışcezaland rd k. Biz (bu ekilde) ancak nankörleri cezaland r r z.” (Sebe, ı ışı ı ı34/17)İnsan yüce Allah’ n verdi i say s z nimete kar ükretmekle mükelleftir. E er ığı ış şığşükretmezse nankörlük etmi olur. Nankörlük ise, yap lan iyili in kadir ve k yme-şığıtini bilmemektir. Günlük hayat m zda kendisine iyilik eden kimseye te ekkür et-ı ışmeyen kimseyi ne kadar da ay plar z de il mi? S k s k dile getirdi imiz, ıığıığ“Bir ncan fikahvenin k rk y l hat r vard r”ııı ıı atasözümüz de geçmi te kendisine iyilik yapan insan-şlar unutmayal m diye söylenmemi midir? Yani bir ncan kahve kadar az da olsa ıışfiiyilik gördü ün insan ve iyili ini unutma, onu akl nda, gönlünde ya at, o iyilik ve ğığışikram ad na o ki iye sayg l davran, yeri gelirse daha güzeliyle kar l k vermeye çal . ışı ışı ıı şÇünkü Müslümanl k ve insanl k bunu gerektirir.ııYüce Rabbimizin üzerimizdeki iyilik ve ikramlar ise hiçbir kimseyle ya da varl k-ııla k yaslanmayacak kadar s n rs zd r. Bu konuda Rabbimiz öyle buyuruyor: ıı ı ı ış“O, istedi iniz eylerin hepsinden size verdi. E er Allah’ n nimetlerini saymaya kalk -ğşğıı şsan z sayamazs n z. üphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.”ıı ıŞ( brahim, 14/34)İDemek ki, Rabbimize kar ükretmemizi gerektiren nimetler o kadar çoktur ş şıki ömrümüz boyunca bunlar saymaya çal sak sayamay z. Her eyden önce kalbi-ıı şışmiz, beynimiz, elimiz, aya m z, gözümüz, kula m z, bütün vücudumuz vs. ba l ğı ığı ış ıba na birer ükür (te ekkür) vesilesidir. ş ışş“Allah sizi, analar n z n karn ndan siz hiçbir ı ı ıışey bilmez durumda iken ç kard . ükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalpler verdi.”ııŞ(Nahl, 16/78) âyeti bu nimetleri hat rlatarak bizi ükre davet ediyor. Yine ana-baba, ışaile, e , evlat; meyve, sebze, toprak; etinden, sütünden, bal ndan, yumurtas ndan, şıı* Dr. Muhlis AKAR

226gücünden vs. yararland m z büyük-küçükba hayvanlar; hava, su, deniz, güne , ı ı ığşşay, gezegenler, gece ile gündüzün pe pe e gelmesi, k saca mikro varl klardan makro şşııvarl klara kadar hizmetimize verilmi canl -cans z her ey Rabbimizin bu nimetle-ışıışrine kar ükrü gerektirmektedir. ş şı(Bk. Bakara, 2/172; Âl-i mran, 3/144; A’râf, 7/10; Enfâl, İ8/26; brahim, 14/5; Nahl, 16/114; Yasin, 36/73)İAncak bütün bu say lan ve say lamayan nimetlere ra men “insan çok zalim ve ıığçok nankör” olabilmekte, Rabbini tan mamakta ya da tan d n iddia etti i halde ıı ı ı ığğO’nun emretti i istikamette ya amayarak Rabbine kar gelebilmektedir. Bunun so-ğşş ınucu ise dünya ve âhirette kaybeden ve zarara u rayan insan n kendisi olmakta-ğıd r. “ıŞükrederseniz nimetimi art r r m. Nankörlük ederseniz azab m iddetlidir.”ı ı ıış( brahim, İ14/7) âyet-i kerimesi, aç kça bunu ifade ediyor.ıŞu âyet-i kerimede de geçmi te kimi insanlar n nankörlüklerinden dolay ilahî şııcezaya u rat ld klar haber verilmektedir:ğı ıı“Allah, öyle bir memleketi misal verdi: Oras güven ve huzur içinde idi. Oraya her şıtaraftan bolca r z k gelirdi. Fakat Allah’ n nimetlerine nankörlük ettiler; bu yüzden yap-ı ııt klar na kar l k Allah onlara iddetli açl k ve korku zd rab n tatt rd .”ıışı ışıı ıı ıı ı(Nahl, 16/112)Şüphesiz âyet-i kerimede verilen bu misal, say s z nimetlere muhatap oldu u ı ığhalde bu nimetlere nankörlük eden bütün insanlar için geçerlidir.Yine konumuzun ba nda mealini verdi imiz âyet-i kerimeden ö rendi imize ş ığğğgöre Sebe halk da nimetlere nankörlü ünün bedelini çok a r bir ekilde ödemi ve ığğ ışşilahî bir cezayla cezaland r lm t r. Bu husus Sebe suresinin ilgili âyetlerinde öyle ı ı ı ışşifade ediliyor:“Andolsun, Sebe’ halk için kendi yurtlar nda bir ibret vard : Biri sa da biri solda iki ııığbahçe bulunuyordu. Onlara öyle denilmi ti: ‘Rabbinizin r zk ndan yiyin ve O’na ükredin. şşı ışBeldeniz güzel bir belde, Rabbiniz de çok ba lay c bir Rabdir.”ğ ş ıı ı(Sebe, 34/15)“Fakat onlar yüz çevirdiler. Biz de üzerlerine Arim selini gönderdik. Onlar n bahçele-ırini ek i meyveli a açlar, ac lg n ve biraz da sedir a ac bulunan iki bahçeye çevirdik.” şğı ı ığı(Sebe, 34/16)“Nimetlere kar nankörlük etmeleri sebebiyle onlar i te böyle cezaland rd k. Biz (bu ş ıışı ışekilde) ancak nankörleri cezaland r r z.”ı ı ı(Sebe, 34/17)O halde yüce Allah’ n ihsan etti i maddî ve manevî nimetlerin ükrünü eda et-ığşmeyip o nimetlere kar nankörlük edenler er veya geç ilahî cezaya maruz kal rlar. ş ııNimetlerin ükrünü eda edenler ise dünyada da ahirette de böyle bir s k nt ya a-şı ı ışmazlar, mutlu olurlar. Kur’an bu müjdeyi veriyor: “E er ükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azab etsin ki? Allah, ükrün kar l -ğ şşşı ığı ın verendir, hakk yla bilendir.” ı(Nisa, 4/147)

227NİMETLERE KARŞI NANKÖRLÜK ETMEMELİYİZ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّٓ ْ ِ ْ َ ن ِ ّ رَ ْ َ ً ُ ّ َ َ ْ َ َ ِ ْ ُاِ ّ ُ ۫س ٌ َ ُ رٌ وَ ئِ ْ اذَ ْ َ هُ َ ْ َ ءَ َ ْ َ َ َاءََََّٓ ُ َ َََۚ َ وَ ئِ ْ اذَ ْ َ اَََۜ ّ ْ ُ َ ُ ّ ذَ َ َ ا ّ ِّٔـَ ت ُ َ ّ۪ اِ ّ ُ َ حٌ َ ُ رٌۙاِ ا ۪ َ َ َ ُوا وَ َ ِ ا ا ّ ِ َ ت ِ ََُ َّ َِّ َََۜ َََاو۬ ئِ ُ ْ َ ْ ِ َةٌوَا ْ ٌ َ ۪ ٌَُ ٰ َ َٓ“E er insana taraf m zdan bir rahmet (nimet) tatt r r da, sonra bunu ondan ğı ıı ıçekip al rsak, üphesiz o ümitsiz ve nankör oluverir. Ama kendisine ışdokunan bir s k nt dan sonra, ona bir nimet tatt r rsak mutlaka, ‘kötülükler ı ı ıı ıbenden gitti’ diyecektir. Çünkü o mar k ve böbürlenen biridir. Ancak ş ıısabredip salih amel i leyenler böyle de ildir. te onlar için başğİşğ ş ılanma ve büyük bir mükâfat vard r.” (Hûd, 11/9-11)ıYüce Rabbimiz bizleri en güzel bir ekilde yaratm şı ş(Tin, 95/4) ve bizlere say s z ni-ı ımetler bah etmi tir. Bu nimetlere ükredip yarat l m za uygun olarak ya amazsak şşşı ı ı ışşnimetin elimizden gidece ini ve a a lar n a a s na indirilece imizi unutmamal -ğş ğı ış ğı ığıy z ı(Tin, 95/5). Aç klamaya çal t m z ayette Rabbimiz, ıı ı ı ış ğ“E er insana taraf m zdan bir ğı ırahmet (nimet) tatt r r da, sonra bunu ondan çekip al rsak, üphesiz o ümitsiz ve nankör ı ıışoluverir” buyurarak insan n nimetlere kar nankörlü üne dikkatlerimizi çekmi tir. ış ığşSanki içinde bulundu u bu nimetleri daha önce Rabbi vermemi gibi elinden ğşbu nimet gidince geçmi i tamamen unutur, gelecekten de umudunu keser. Oysaki şbu nimetleri önceden veren Rabbim bunlar bana yine verir, O’na ükretmem laz m ışıdiyerek tevbe ve isti fara yönelmesi gerekmez mi? Böyle olmas gerekirken hemen ğıferyat eder ve nankörlük gösterir. nsan n nankörlü ü ile ilgili olarak Rabbimiz öyle İığşbuyurmaktad r: ı“O, istedi iniz eylerin hepsinden size verdi. E er Allah’ n nimetlerini saymaya kalk -ğşğıı ş* Medet CO KUN Ş

228san z sayamazs n z. üphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.”ıı ıŞ( brahim, 14/34)İYukar da aç klamaya çal t m z ayetin devam nda “Ama kendisine dokunan ııı ı ı ış ğıbir s k nt dan sonra, ona bir nimet tatt r rsak mutlaka, ‘kötülükler benden gitti’ ı ı ıı ıdiyecektir. Çünkü o mar k ve böbürlenen biridir” buyrularak Rabbimiz biz in-ş ıısanlar n bir nimete kavu tu umuzda göstermi oldu umuz ruh hâline dikkatleri-ış ğşğmizi çekmektedir. Yani insan, hasta iken iyile ir, fakir iken zenginle ir, zay f iken şşıgüçlenir, vazifeden azledilmi iken yeniden önemli bir göreve atan rsa hemen unu şışder, “Bütün o kötülükler benden uzakla p gitti”. Bir daha ba na hiç s k nt gel-ş ış ıı ı ımeyecek zanneder. Bu s k nt dan kendi kendine kurtuldu unu dü ünerek mar r, ı ı ığşş ııverilen nimetin hakk n eda edece i ve ükredece i yerde, onunla ba kalar üzerine ı ığşğşıtahakküm kurmaya ba lar. Oysaki bizler bazen yoklukla bazen de bollukla imtihan şedildi imizi unutmamal y z. Nimetleri elbette dü ünmeliyiz ama bu nimeti vereni ğı ışde asla akl m zdan ç karmamal y z. Rabbimiz biz insanlar n nimetler kar s ndaki ı ııı ıışı ıdurumumuza öyle i aret etmektedir: şş“ nsan ise; Rabbi onu deneyip de kendisine ikramda bulundu unda, ona bol bol ni-İğmetler verdi inde, ‘Rabbim bana ikram etti’ der. Ama onu deneyip r zk n daralt nca da, ğı ı ıı‘Rabbim beni a a lad ’ der.”ş ğıı(Fecr, 89/15-16) İşte, biz insanlar n nimetlere kavu tu umuzda ve o nimetler elimizden gitti inde ış ğğortaya koymu oldu umuz tepki. Ancak bizim insan olarak acaba bu nimetler ne-şğden elimden gitti, bu kötülükler bana neden dokundu diye de dü ünmemiz laz m-şıd r. Nitekim yüce Rabbimiz bu konuda öyle buyurmaktad r: ışı“E er yüz çevirirlerse (bilesin ki), biz seni onlara bekçi göndermedik. Sana dü en, sa-ğşdece tebli dir. Gerçekten biz insana kat m zdan bir rahmet tatt rd m zda ona sevinir; ğı ıı ı ı ığama elleriyle yapt klar i ler yüzünden onlara bir kötülük dokunursa o zaman da insan ıışpek nankördür.”( ûrâ, 42/48)ŞYukar da vermi oldu umuz ayetlerde de belirtildi i gibi biz insanlar n yap s ışğğıı ıgenel olarak böyledir. Ancak aç klamaya çal t m z ayet-i kerimenin son k sm nda ıı ı ı ış ğııböyle olmayanlar n da varl na i aret edilerek öyle buyrulmaktad r: ıı ı ğşşı“Ancak sabredip salih amel i leyenler böyle de ildir. te onlar için ba lanma ve bü-şğİşğ ş ıyük bir mükâfat vard r.” ıŞu halde bizler de olaylar kar s nda sabredip salih amel i lemeli ve Rabbimizin şı ışba lamas na ve büyük mükâfat na hak kazanmal y z.ğ ş ıııı ı

229NİMETLERE KARŞI ŞÜKÜR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ ْ ِ ْ َ نِ ا ْ َض َ وَ َ ِ َ ِ ِ ۪ وَاِذَا َ ّ ُا ّ ُ َ ن ۫ ًَ ُ ََََّٰۚ وَاِذَا ا ْ َ ْ َ َ آَ َ“ nsana nimet verdi imizde yüz çevirip yan çizer. Kendisine er dokununca İğşda umutsuzlu a dü er.” ( srâ, 17/83)ğşİYüce Rabbimiz bizleri en güzel bir ekilde yaratm şı ş(Tin, 95/4) ve say s z nimetler-ı ıle donatm t r. ükretti imiz zaman bu nimetlerin artt r laca , nankörlük etmemiz ı ışŞğı ığ ıhâlinde ise sahip oldu umuz nimetlerden mahrum kalaca m z ayette aç kça haber ğğı ııverilmektedir ( brahim, 14/7)İ. Kulun Allah’a ükretmesi, Allah’ n nimet ve ihsanlar -şıın itiraf ederek O’na övgüde bulunmas ve kullu a devam etmesi ile olur. Çünkü ıığinsan n, kullu a devam etmesi ükrünü ve Allah’a yak nl n art r r. Di er taraftan ığşı ı ı ığı ığbaz nimetlere sahip olmak, ba kalar na kar haks zl k gerekçesi de yap lmamal d r. ışış ıı ııı ıNimete ükür, o nimete sahip olamayanlar küçümsemeye ve onlara zulmetmeye şısebep olmamal d r. Aksine insan n sahip oldu u nimetler, alçak gönüllülü ünü ar-ı ıığğt rmal ve daha çok ükretmesine vesile olmal d r. Zira Peygamberimiz (s.a.s) de ıışı ıçokça ibadet etmekle ükreden bir kul olman n mutlulu una erdi ini haber vermi -şığğştir (Buhârî, “Tefsirû Sûre”, (48), 2; Müslim, “Müna kîn”, 81)fi.Konumuzu te kil eden ayette, ki inin ükürden ve Allah’ anmaktan yüz çevir-şşşımesi; O’na itaat etmemesi, büyüklük tasla yarak arkas n dönmesi, bir hastal a ya-ı ıığkaland , fakirlik ya da s k nt ile kar kar ya kald nda Allah’ n rahmetinden ı ı ğı ı ış ış ıı ı ğıümidini kesmesi yahut tamamen ümitsizle mesi eklinde yorumlanm t r.şşı ışİnsan n yap s nda nimetlere kar ükür borcunu yerine getirememe hususunun ıı ış şıbulundu u de i ik ayetlerde ifade edilmektedir. Mesela, denizde bo ulmak üzere ğğ şğiken kurtulup tekrar eski hâllerine dönenler, dü man, hastal k, fakirlik gibi bela-şılardan Allah’ n inayeti ile kurtulduktan sonra yine nankörlük yapanlar nimetlere ıkar ükür borcunu yerine getirmeyenlere örnek gösterilmektedir ş şı(Lokman, 31/32; En’âm, 6/62-63). Ki i, sanki içinde bulundu u bu nimetleri, daha önce Rabbi verme-şğ* Dr. Ercan ESER

230mi gibi, elinden gidince geçmi i tamamen unutur, gelecekten de umudunu keser. şşOysaki bu nimetleri önceden veren Cenab- Hak bunlar insana yine verir, O’na ıışükretmesi, tövbe ve isti fara yönelmesi gerekirken hemen feryat eder ve nimetlere ğkar nankörlük gösterir. nsan n nankörlü ü ile ilgili olarak Kur’an- Kerim’de öyle ş ıİığışbuyurulmaktad r: ı“O, istedi iniz eylerin hepsinden size verdi. E er Allah’ n nimetlerini saymaya kalk -ğşğıı şsan z sayamazs n z. üphesiz insan çok zalimdir, çok nankördür.” ıı ıŞ( brahim, 14/34İ) Ne yaz k ki zaman zaman hepimiz ya nimetlere kar nankörlük içinde bulunu-ış ıyor ya da nankörlük içinde bulunanlara ahit oluyoruz. Kur’an’da insan n musibet-şıler kar s ndaki zay k şı ııflı(Nisâ, 4/28), acelecilik ( srâ, 17/11)İ, h rsl l k ı ı ı(Meâric, 70/19) ve nankörlük gösterdi ine dikkat çekilmi , bu arzu ve isteklerin kontrol alt na al nma-ğşııs , esiri olunmamas istenmi tir. O hâlde f trat m zda mevcut olan bu niteliklerimizi ıışıı ıkontrol alt na almam z, bu nimetleri diledi ine veren, diledi inden alan kullar na ıığğırahmetiyle tecelli eden yüce Rabbimizin nimetlerine ükretmemiz bir kulluk bor-şcumuzdur.Yukar da aç klamaya çal t m z ayetin devam nda kendilerine nimet verilen ııı ı ı ış ğıkimselerin bu nimetlerden mahrum kald klar zaman ümitsizli e kap ld klar belir-ıığı ııtilmektedir. Öyle ki insan, hasta iken iyile ti inde, fakir iken zenginle ti inde, zay f ş ğş ğıiken güçlendi inde hemen u dü ünceye kap l r. “Bütün o kötülükler benden uzak-ğşşı ıla p gitti. Bir daha ba ma hiçbir s k nt gelmeyecek” zanneder. Bu s k nt dan ken-ş ış ıı ı ıı ı ıdi kendine kurtuldu unu dü ünerek mar r, verilen nimetin hakk n eda edecek ğşş ııı ıve ükredecek yerde, onunla ba kalar na tahakküm kurmaya ba lar. Oysaki bazen şşışyoklukla bazen de bollukla imtihan edildi ini unutur. Rabbimiz de; ğ“Hay r, yaln z ııAllah’a ibadet et ve ükredenlerden ol.”ş(Zümer, 39/66) buyurarak nimetler kar s nda şı ınas l davranmam z gerekti ini bizlere ö ütlemektedir.ıığğ Nimetleri dü ünürken daima bu nimetleri vereni ak ldan ç karmamal y z. O şııı ınimetleri kaybetti imiz zaman neden elimizden gitti ini, kötülüklerle kar la t -ğğş ş ğıı ım zda da neden ba m za geldi ini dü ünmeliyiz. Bu niteliklere de ancak ükreden ışı ığşşkullar sahip olurlar. Ayette ise, ükreden kullar n say s n n azl ndan söz edilmek-şıı ı ıı ı ğtedir (Sebe, 34/13).

231NİMETLERE KARŞILIK ŞÜKÜR BORCUMUZ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّا ْ َ َ ان ا ّ َ َ ّ َ ُ ْ َ ِ ا رْض وَا ُ َ ْ ي ِ ا َ ْ ِ ْ ه۪ وَ ُ ْ ا ّ َ ءََ َُِِِْْ۪ٓۜ ْ َِْ ََ ََ ّ ََٰ ََان َ َ َ َ ا رْض اِ ِ ِذْ ِ ۪ اِن ا ّ َ ِ ّ س َؤُ۫ف ٌ رَ ۪ ٌ وَ ُ َ ا ۪ يٓ ا ْ َ ُ ْ ُ ّ ُ ۪ ـُ ُ ْ ُ َََََِّّّۘ ََِّْٰۜ َََ ُْ ْ ۪ ـ ُ ْ ِ ّ ْ ِ ْ َ ن َ ُ رٌ َ َ ان اَۜ“Görmüyor musun ki, Allah bütün yerdekileri ve emri uyar nca denizde ıak p gitmekte olan gemileri sizin hizmetinize vermi tir. zni olmaks z n ışİı ıyerin üzerine dü mesin diye gö ü O tutuyor. üphesiz ki Allah, insanlara şğŞkar çok esirgeyici, çok merhametlidir. O, size hayat veren, sonra ş ısizi öldürecek, daha sonra da diriltecek oland r. üphesiz, insan çok ıŞnankördür.” (Hac, 22/65-66)Allah Teala, en seçkin varl k olarak yaratt bizleri ak l, dü ünme ve irade gibi ıı ığışüstün yeteneklerle donatm , göklerde ve yerde ne varsa hepsini bir lütuf olarak hiz-ı şmetimize sunmu ve bizlere say lamayacak kadar çok nimetler vermi tir. Yeryüzü, şışkaras yla deniziyle, gecesiyle gündüzüyle içerdi i maddi ve manevi bütün nimetle-ığriyle hayat m z devam ettirmemiz ve ihtiyaçlar m z kar lamam z için mükemmel ı ı ıı ı ış ııbir ekilde düzenlenmi tir. Bu ayetlerde yeryüzünde var olan her eyin insano lu-şşşğnun hizmetine verildi i, yer ile gök aras ndaki dengenin Allah’ n iradesi ve kudre-ğııtiyle meydana geldi i belirtilmektedir. Ayr ca “görmüyor musun” sözüyle, bizlere ğıverilen nimetlerle, evrendeki muazzam denge üzerinde dü ünmemiz istenmekte, şk saca ayet bizi varl klar üzerinde tefekküre davet etmektedir.ııYüce Allah, meali verilen âyetlerde nimetlerini hat rlatarak, bunlar n kar l nda ıış ğı ı ıbizlerden kendine ükretmemizi istemekte, nimeti vereni hiçe sayma, inkâr etme, şyerli yerince nimeti kullanmama anlam na gelen nankörlükten de kaç nmam z em-ııı ıretmektedir. Nitekim bu gerçek ba ka ayetlerde bizlere u ekilde haber verilmi tir: şş şş“Allah ükredenleri mükâfatland racakt r.” şıı(Âl-i mran, 3/144İ)“Bana ükredin, nankörlük etmeyin...” ş(Bakara, 2/152)“Hani Rabbiniz öyle duyurmu tu: Andolsun, e er ükrederseniz elbette size nimetimi şş ‘ğ şart rrm. E er nankörlük ederseniz hiç üphesiz azab m çok iddetlidir.”ı ı ığşış ( brahim, 14/7)İ* Dr. Faruk GÖRGÜLÜ

232“E er ükreder ve iman ederseniz, Allah size niye azap etsin ki? Allah ükrün kar l -ğ şşşı ığı ın verendir, hakk yla bilendir.”ı (Nisâ, 4/147)Şükür, Allah’ n lütfetti i maddi ve manevi say s z nimetlere kar , O’na iman, ığı ış ıitaat ve ibadet ederek, minnet ve ükran duygular m z ifade etmektir. Dolay s y-şı ı ıı ıla bir insan n ükür sorumlulu unu yerine getirebilmesi için sadece, “Çok ükür ışğşYarabbi, hamdolsun” gibi dil ile birkaç kelimeyi söylemesi yeterli de ildir. Allah’a ğgerçek manada ükür; kalp, dil ve di er organlarla birlikte yap l r. Bu itibarla ükür, şğı ışAllah’ n varl n , birli ini, yüceli ini ve r z k verici oldu unu ikrar edip, O’na iman ıı ı ığğğı ığetmek ve O’nu sevmektir. Ayr ca O’nu övmek, ükür ifade eden sözleri söylemek, ışitaat etmek, isyan etmemek, verilen her nimeti Allah’ n raz olaca biçimde de er-ıığ ığlendirmektir. Yine ükür, Allah’ n insana verdi i nimetlerden ba kalar n da fayda-şığşı ıland rmakt r. Buna göre helal kazanc m z n ükrü, zekât, sadaka ve yard mla mad r. ııı ı ışışıÖ rendi imiz faydal bilgileri önce kendi ya ant m zda uygulayarak ba kalar na ö -ğğışı ışığretmek, ilim nimetinin ükrüdür. Gençlikteki enerjimizi, insanl n hizmetine ada-şı ı ğyarak faydal birer insan olmak da gençli imizin ükrüdür.ığşAllah Teala’n n tüm nimetleri, O’nun bizlere olan rahmet ve merhametinin ese-ıridir. Hepimiz, Allah’ n sonsuz nimetleriyle hayat m z devam ettiriyoruz. Kur’an- ıı ı ııKerim’de yer alan; “Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ n sizin hizmetinize verdi ini ığve aç kça yahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamlad n görmediniz mi? Yine de ıı ı ığinsanlar aras nda, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve ayd nlat c bir kitab olmadan Allah hak-ııı ıık nda tart p duranlar vard r...” ıı ı şı(Lokman, 31/20); “Allah sizi, analar n z n karn ndan ı ı ıısiz hiçbir ey bilmez durumda iken ç kard . ükredesiniz diye size kulaklar, gözler ve kalp-şııŞler verdi.” (Nahl, 16/78) gibi ayetler de, bu hususu aç k bir ekilde bize bildirmek-ıştedir. Bununla birlikte insan, kendisine hayat veren, ya amas için tüm imkânlar şııbah eden Rabbine kar nankörlük yapmakta, öncelikli var olu nedeni olan O’nu şş ıştan ma ve O’na ibadet etme sorumlulu undan yüz çevirerek ga et içinde bir hayat ığflya ayabilmektedir.şAllah Teala, insanlar , ükredip etmemekte serbest b rakmakla beraber, cennet ışınimetlerini ükredenlere, azab n ise nankörlük edenlere tahsis etti ini ve sadece şı ığşükreden kullar ndan raz oldu unu bildirerek onlar nankörlükten sak nd rm t r. ıığıı ıı ışBu hususta yüce Rabbimiz öyle buyurmu tur: şş“E er inkâr ederseniz üphesiz ki Allah sizin iman etmenize muhtaç de ildir. Ama kul-ğşğlar n n inkâr etmesine raz olmaz. E er ükrederseniz sizin için buna raz olur.”ı ıığ şı (Zümer, 39/7)Şükür, Allah’ n bize ihsan etmi oldu u nimetlerin artmas na, isyan ve nankör-ışğılük ise bu nimetlerin kaybolmas na sebebiyet verir. Bu nedenle nimetlerin art ıı ı şveya yok olu u bir manada bizim tutum ve davran lar m za ba l d r. O halde, her şı şı ığı ıbirimiz Allah’ n vermi oldu u say s z nimetlere kar ükrümüzü belirterek, bunu ışğı ış şıdavran lar m zla da ispatlamam z gerekir.ı şı ıı

233O GÜN Kİ NE MAL FAYDA VERİR NE OĞULLAR! ALLAH’A ARINMIŞ BİR KALP İLE GELEN BAŞKA*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ٍِّۜ َ ْمَ َ ْ َ ُ َ ل وَ َ ُ نۙ اِ َ ْ ا َ ا ّ َ ِ َ َ ۪ ٍَََْٰ ٌّ ََ“O gün ki ne mal fayda verir ne o ullar! Allah’a ar nm bir kalp ile gelen ğıı şba ka.” ( uara, 26/88-89)şŞGerek bu ayette ve gerekse Kur’an’ n bütününde ve sahih hadislerde, âhiret inan-ıc na srarla vurgu yap lmas n n sebebi; yetkilerimizi ve bize verilen nimetleri do ru ıııı ığşekilde kullanmam z gerekti ini zihinlerimize iyice yerle tirmektir. Çünkü ahirette ığşgeçerli olacak ve bize fayda sa layacak olan tek ey, ba ta iman m z olmak üzere ğşşı ıİslam’ n yap lmas n emretti i güzel amellerimizdir.ııı ığDünya nimetleri biz müminler için yarat lm t r ı ı ış(A’râf, 7/32). Bu sebeple Dinimiz me rû yollardan mal edinmemize ve çocuk sahibi olmam za kar ç kmaz ve bunlara şışı ıbir s n r da getirmez. Fakat Allah’ b rak p bunlar kurtar c edinmemizi de kabul ı ıı ıııı ıetmez.Mallar m z ve çocuklar m z imtihan araçlar d r. Önemli olan bunlar , verenin iste i ı ıı ıı ıığdo rultusunda, yerli yerince kullanmam zd r. Yüce kitab m z Kur’an’da bunlar n ğı ıı ıı“Dünya hayat n n ziyneti” ı ı(Kehf, 18/46) oldu u bildirilmi , “mal ve çocuklar n n ğşı ımüminleri Allah’ anmaktan al koymamas istenmi ” ııış(Münâ kûn, 63/9)fi ve “e lerin ve şçocuklar n bir k sm n n insana dü man olabilece i” bildirilmi tir ııı ışğş(Tegabün, 64/14-15).Yüce kitab m z Kur’an’da ve sahih hadislerde ayr ca dünyaya a r dü künlük ı ıışı ışgöstermemizin tehlikelerine ve dünya hayat n n varl k sebebi olan “ebediyet s nav -ı ıııın n” icaplar ndan olarak, biz insanlara baz eylerin cazip gösterildi inden bahsedi-ııışğlir. Dünya hayat n n fâni, mal ve evlatlar n da bu dünyan n süsü oldu u Kur’an’da ı ııığbildirilip, as l kal c ve hay rl olan n iman m z ve salih amellerimiz oldu u hat rla-ıı ıı ııı ığıt l r ı ı(Kehf, 18/46).* Mustafa GÜNEY

234Yunus Emre bu hususu;“Mal sahibi mülk sahibi,Hani bunun ilk sahibi;Mal da yalan mülk de yalan,Var biraz da sen oyalan” diyerek ne de güzel özetlemi tir.şDinimizde kalbin de çok önemli bir yeri vard r. Cennet kap s n açacak anahtar -ıı ı ıım z olan “iman m z” kalbin tasdikinden ibarettir. Bütün ibadetlerimizin temeli olan ıı ı“niyet” de kalpte gerçekle ir ve ibadetlerimize, “niyetimizin s rf Allah için olmas ” şııhâlinde sevap verilir (Buhârî, “Îmân”, 41; Müslim, “ mâret”, 155)İ.Kalbimiz, Rabbimizin çok de er verdi i, devaml surette bak p kontrol etti i ğğıığ(Müslim, “Birr”, 33) bir merkezimizdir. Bu sebeple onu kötü duygulardan ar nd rma-ı ım z, dinin tavsiye etti i güzel hâl ve davran lara sahip k lmam z gerekir.ığı şıı“Kalb-i selîm”; küfür, irk, üphe, cehalet ve kötü huylardan ar nm , iman esas-şşıı şlar na samimiyetle inanm , sünnete gönülden ba l , bidatlerden uzak duran, mal ve ıı şğ ıevlât sahibi oldu u için marmayan, bir kalp demektir.ğş ıBir hadîs-i erifte öyle buyurulmu tur: şşş“… unu iyi bilin ki, insan bedeninde küçücük bir et parças vard r. O iyi olursa bütün Şııbeden iyi, kötü olursa bütün beden kötü olur. Dikkat ediniz, o kalptir.”(Buhârî, “Îmân”, 39; Müslim, “Müsâkat”, 107)Rabbimizin huzuruna “kalb-i selim” ile ç kabilmeyi ba ard m z takdirde; ışı ı ığ“Ey huzur içinde olan ne s! Sen O’ndan raz , O da senden raz olarak Rabbine dön! ( yi) kul-fiııİlar m n aras na gir. Cennetime gir.”ı ıı(Fecr, 89/28-30) hitab bizleri beklemektedir.ıTekrar olmayan ebediyet s nav m zda ba ar l olabilmemiz için, her davran -ııı ışı ıı ı şm zda dünya-âhiret dengesini korumam z ve bunun sonucu olarak Allah’a selim/ııar nm bir kalp ile kavu mam z artt r. Zira bu ayetle birlikte ba ka ayetlerde de ıı şşışış(Sâffât 37/84; Kâf, 50/33) vurguland gibi; “Allah’ n huzuruna selim/ar nm bir kalple ı ı ğııı şç kmaktan ba ka hiçbir eyin faydas yoktur.”ışşıBa datl Ruhi bu ayeti iir diliyle öyle ifade etmi tir:ğışşş“Sanma ey hace ki senden zer u sim isterler,Yevme la yenfeu’da kalb-i selim isterler..!”Yani, “Zannetme ki, ahiret gününde senden alt n ve gümü isterler, o gün senden ışkalb-i selim isterler!”

235ORUÇ, MÜ’MİNLER İÇİN KALKANDIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ َ ا ّ َ ا ۪ َ ا َ ُ ا ُ ِ َ َ ـْ ُ ُ ا ّ َ مُ َ َ ُ ِ َ َ ا ۪ َ ِ ْ َ ْ ِ ُ ْ َ ُ ْ َ ّ ُ نَََۙ ََََِّّّٰٓ َ ُ“Ey iman edenler! Allah’a kar gelmekten sak nman z için oruç, sizden ş ıııöncekilere farz k l ndı ıı ı ğ gibi, size de farz k l nd .” (Bakara, 2/183)ı ııMüminler için oldukça önemli kabul edilen aylar n ba nda üphesiz Ramazan ış ışay gelmektedir. Bu ayda tutulan orucun daha farkl bir yeri vard r. Oruç; dinen ıııyükümlü kabul edilen bir ahs n, Allah’a ibadet niyetiyle, tan yerinin a armas yla şığıba layan zamandan (imsaktan) güne bat ncaya (iftar vaktine) kadar yeme, içme şşıve cinsel ili kiden uzak durmas eklinde tan mlanmaktad r. unu öncelikle ifade şışııŞedelim ki, oruç sadece slam dininde de il di er ilahî dinlerde de farz k l nm bir İğğı ıı şibadet eklidir. Nitekim yukar da okumu oldu umuz ayette yüce Mevla, şışğ“ Ey iman edenler! Kötülüklerden sak nman z için oruç, sizden öncekilere farz k l nd gibi size de ııı ı ı ığfarz k l nd .”ı ı ı (Bakara, 2/183) buyurarak, orucun geçmi milletlere de farz k l nd -şı ı ı ığn dile getirmektedir. ıOruç, nefsin isteklerine iradi olarak uzak durma olmas yönüyle bir irade e i-ığtimine, açl k ve susuzlu un verdi i s k nt ya dayanma yönüyle de sab r e itimine ığğı ı ıığdönü mektedir. Toplumsal hayatta huzursuzluklara neden olan ta k nl klar n, bü-şşı ııyük ölçüde insan n hayvanî yönünü tatmin eden maddi zevklere dü künlüklerden ışkaynakland görülür. Maddi zevk deyince de akla, genelde yeme, içme ve ehevî ı ı ğşduygular gibi zevkler gelmektedir. te oruç, bu ba lamda insan maddi zevk ve İşğışehvetler pe inde ko maktan al koyan bir ilaç niteli indedir. Nitekim Sevgili Pey-şşığgamberimiz (s.a.s), “Oruç bir kalkand r. Sizden biriniz oruçlu oldu u bir günde kötü söz ığsöylemesin, kavga etmesin. O’na birisi sata r veya kötü söz söylerse, ‘Ben oruçluyum’ ş ıdesin ...” (Buharî, “Savm”, 9) buyurmaktad r. Bu hadiste de dile getirildi i gibi oruç, ığbilenler için gerçekten bir kalkand r. ıŞuurlu ve artlar özümsenerek tutulan oruç, ki iyi kötülüklere kar korur. Top-şışş ılumsal bar n ve birlikteli in sa lanmas nda da oruç etkin rol oynamaktad r. Çünkü ı ı şğğııoruçlu kavgalara, kötü sözlere aç k de ildir. Onun sadece midesi de il ayn zaman-ığğı* Dr. Ya ar YşİĞİT

236da dili, eli, gönlü bütün uzuvlar dünyada bu tür çirkinliklere kar iftar olmayan ış ııbir oruçtad r. Evet, k sa vadede onun dilinin iftar güzel sözdür, gönlünün iftar ııııgüzel duygulard r, elinin iftar hay r i lerde kullanmakt r, gözünün iftar güzelliklere ııışııbakarak yüce Rabbimizin kudret ve kuvvetini anlamakt r. Akl n iftar , millet ve in-ııısanl a huzur verecek bilgi ve dü ünceler üretmektir. Uzun vadede ise bu uzuvlar n ığşıiftar , yüce Rabbimizin müjdesine erdi imiz andad r. nanc m za göre, as l müjde ve ığıİı ııiftar da bu olsa gerektir. Orucun bu boyutu asla göz ard edilmemelidir. Nice ma-ısum hayatlar n sönmesinin, kanlar n ak t lmas n n, aile ve dostluklar n y k lmas n n ııı ıı ııı ıı ıtemelinde, hiçbir de eri olmayan söz ve kavgalar n oldu unu görmekteyiz. Bu tür ğığolaylar n, gerek fert ve gerekse toplumsal boyutta tamiri imkâns z yaralar ortaya ııç kard da bir gerçektir. te dar anlamda oruçlu, geni anlamda ise Müslüman, ıı ı ğİşşkavga ve anlams z sözlere kapal d r. Di er bir ifadeyle o, Allah’ n r zas olmayan her ıı ığı ııtürlü eyleme kar iftar olmayan bir oruçtad r. Onun kap s adeta iftar sofras gibi ş ıııı ııhep güzelliklere aç l r. Maddi ve manevî yönden aç susuz insanlar onda hayat bulur. ı ıO sofrada, nas l gayrime ru yiyecek ve içeceklere yer yoksa Müslüman’ n dünyas n-ışııda da, gönlünde de me rû olmayan davran ve eylemlere geçit yoktur.şı şOruç, ayn zamanda sab r ibadetidir. Zorluklara, güçlüklere ehevi bask lara kar-ıışış ı sabredemeyen ki iler böyle bir ibadeti yapmakta zorlan r ya da hiç yapmaz. Bu şısabr gösterenlerin mükâfat , hem bu dünyada hem de ahirette elbette büyüktür. Ni-ııtekim Peygamber (s.a.s), “Bir kimse Allah yolunda bir gün oruç tutarsa, Allah bu tutulan oruç sebebiyle o kimsenin yüzünü cehennem ate inden yetmi sene sürecek mesafelik yere şşuzakla t r r.”şı ı (Müslim, “S yâm”, 31) sözüyle, bu sabr n mükâfat n en güzel ekilde ııı ışdile getirmektedir.Müminler olarak oruçlar m z bu bilinç ve duyguyla tutarak, Rabbimizin r zas n ı ı ııı ıkazanma gayret ve hede nde olal m. ftar sofras misali, ahirette bir mükâfat sofras fiıİıı(cennet) kurulacakt r. O sofran n davetiyesinin bu dünyadan al nd n unutmaya-ııı ı ı ığl m. Bu sofran n davetlilerinin, Allah’ n emir ve yasaklar na uyma sab r ve ba ar s n ııııışı ı ıgösteren kimseler oldu u bilinciyle ya ayal m. Ne mutlu böyle kimselere... Ama bu ğşısabr gösteremeyip, dünyan n aldat c lezzetlerine dal p niçin yarat ld n unutan, ııı ııı ı ı ığşehvetini ya da nefsini putla t ran, Allah’ n hükümlerini çi neyen, onlara ald r et-ş ıığı ışmeyen kimselerin, o sofran n davetlileri olmalar mümkün de ildir. Herkesin, en ıığince detay na kadar iyi ve kötü ad na yapt klar ndan sorgulanaca , e inden, dos-ıııığ ıştundan, yak nlar ndan kaçaca o büyük günde, bu sofraya davet edilme herkesin ıığ ıbeklentisi olacakt r. Ancak o davetiye burada kazan l r, burada kaybedilir. Yüce Rab-ıı ıbimiz, bizi o seçkin davetlilerden eylesin...

237ÖLÇÜ VE TARTIYI DOĞRU YAPMAK HAYIRLI İŞLERDENDİR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَاوْ ُ ا ا َ ْ اِذَا ِ ُ ْ وَزِ ُ ا ِ ِ ْ س ا ُ ْ َ ۪ ذٰ ِ َ ْ ٌ وَا ْ َ ُ َ ْو ۪ ًَََِِْْْْۜ ََ“Ölçtü ünüzde ölçmeyi tam yap n, do ru terazi ile tart n. Bu daha hay rl , ğığıı ısonuç bak m ndan daha güzeldir.” ( srâ, 17/35)ı ıİ Ki inin mali haklar n n korunmas , aldanmamas için ölçü ve tart n n do ru şı ıııı ığyap lmas önem arz etmektedir. Çünkü kar l kl olarak hakk n zayi olmamas kar ıışı ı ııış ıtarafa duyulan kin ve dü manl k duygular n n yok edilmesi bu iki hususa riayet şıı ıetmekle mümkün olur. Konumuzu te kil eden âyette de ölçü ve tart n n tam ya-şı ıp lmas hâlinde bunun sonucunun daha hay rl olaca vurgulan r. Ölçülü olmak ııı ığ ııkâinat n dengesini sa lar, adaletin gerçekle mesine vesile olur. Zira ayette ığş“Ölçüyü ve tart y adaletle tam yap n.”ı ıı (En’âm, 6/152) diye buyrulmu tur. Cenab- Hak da şıkâinat bir ölçüye göre yaratt n bize bildirmektedir: ıı ı ığ“Allah gö ü yükseltti ölçüyü ğkoydu. Ölçüde haddi a may n.”şı (Rahmân, 55/7-8) Çünkü plans zl k ölçülü olmamak ı ıkaosa karga aya haks zl a sebep olur. şı ığÖlçe i tam anlam yla kullanmak, hile yapmamak ve do ru bir terazi ile tartmak ğığya ad m z dünyada haklar n korunmas için önem arz eder. Ayr ca insanlar n bir-şı ı ığııııbirlerine kar güven duymalar na vesile olur. Mesela do ru ölçü yapmayarak veya ş ıığtam olarak tartmayarak bizi aldatan ki iden elbette al veri yapmak istemeyiz. O şı şştür insanlara asla güven duymaz ve daima kötülükle anar z. Buna kar l k ölçü ve ışı ıtart ya riayet edenleri ise daima över ve takdir ederiz. Do ru olarak ölçmek tartmak ığhay rl bir i tir, sonuç bak m ndan da güzeldir. Yani bu davran dünyada zengin ı ışı ıı şolmaya, ahirette de sevap kazanmaya vesile olur.Ölçü ve tart y do ru tutmak, dinî bir emir olmakla beraber eksik yapmak büyük ı ığgünahlar aras nda say lm t r. Nitekim ölçü ve tart da hile ya pan kimselerin azapla ıı ı ışıtehdit edildi i ve yapt klar davran lar n onlar helake götürece ine dair Kur’an- ğııı şıığıKerim’de ayet-i kerimeler bulunmaktad r. Cenab- Hak, ölçüyü eksiksiz, tam yap-ıımam z ve tart y da zülüm ve haks zl a sapmadan adaletle yapmam z emretmek-ı ıı ıı ığı ı* Dr. Ercan ESER

238tedir. Kendimiz için ölçüp tartarken tam, ba kalar na kar eksik yaparsak haks zl k şış ıı ıetmi ve k nanm oluruz (Mutaf n, 83/1-3). Bu bak mdan ölçü ve tart y tam şıı şfifiıı ıolarak yapmam z emredilmektedir (Rahmân, 55/9, Hûd, 11/84-85).ıKur’an- Kerim’de, Medyen halk na gönderilen uayb (a.s) ticarette, ölçü ve ııŞtart da hile yapmay al kanl k hâline getiren kavmini bundan sak nd rd haber ıı ışıı ı ı ığverilmektedir ( uarâ, 26/181-183). Kurey liler de Medyen halk gibi ticarette hile Şşıyap yor eksik ölçüp tart yorlard . Böylece fazla miktarda para kazan yor, halk ezi-ıııııyorlard . Kur’an- Kerim’de bu yanl davran lar n önceki toplumlar helak etti i, ııı şı şıığböyle davrananlar n da onlar gibi mahvolaca hat rlat larak, Kurey lilerin bu yanl ığ ııışı şdavran lar ndan kaç nmalar n n gere ine u ayetle vurgu yap lm t r: ı şııı ığşı ı ış“Ölçüyü ve tart y adaletle tam yap n. Biz herkesi ancak gücünün yetti i kadar yla sorumlu tutar z.”ı ıığıı(En’âm, 6/152) Peygamberimizin hadisinde de ölçü ve tart y do ru olarak yap-ı ığmayanlar n dünyada da kurakl k ve k tl k ile cezaland r laca bildirilmektedir( bn ııı ıı ığ ıİMâce, “Fiten”, 22). Rahman sûresinde de göklerin düzeninin dahi dengeye ba -ğl oldu u belirtilerek ölçü ve tart da do rulu un önemi vurgulanm t r (Rahmân, ığığğı ış55/7-9).Bütün bu emirler, ticari hayatta ölçü ve tart ya tam olarak riayet edip adaleti ger-ıçekle tirmenin, insanlar aldatmaman n toplum düzenindeki önemini göstermekte-şııdir. Di er yandan bu emirlere ayk r davran lar n ise Allah’ n gazab na sebep olaca ğı ıı şııığ ıvurgulanmaktad r. nsanlar ölçü ve tart ya riayet edip hileli davran lardan al ko-ıİııı şıyacak en büyük faktör ise, hiç ku kusuz ahiret inanc d r. Ahirette hesap, ceza ve şı ımükâfata kesin olarak inananlar, asla böyle aldatmalara cesaret edemezler, Allah’tan korkarlar. Ancak ahirete inan mayanlar, biraz daha fazla kazanabilmek için ellerin-den gelen her türlü haks zl yapmakta bir sak nca görmezler.ı ı ığı

239ÖLÇÜ VE TARTIYI TAM YAPIN*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَاِ َ ْ َ َ ا َ ُ ْ ُ َ ْ ً َ ل َ َ ْما ْ ُ ُوا ا ّ َ َ ُ ْ ِ ْ اِ ٍ َ ْ ُهُ وَ َ ْ ُ ُ ا ِ ْ َا َ لََََِْٰٰٰۜۜوَا ۪ َان اِ ّ۪ ارٰ ـ ُ ْ ِ َ ْ وَاِ ّ۪ ا َ ف ُ َ ـْ ُ ْ َ اب َ َ ْم ُ ۪ ٍ وَ َ َ ْم اوْ ُ ا ِ ْ َا َ لٍٍََََََِْْٰٓٓ ِوَا ۪ َان ِ ِ ْ ِ وَ َ ْ َ ُ ا ا ّ س َ ا ْ َ ءَ ُ ْ وَ َ ْ َ ْا ِ ا رْض ُ ْ ۪ َ َ ِ ّ ُ ا َِِّْ ََََََٓ َْْ ْ ٌ ُ ْ اِن ُ ْ ُ ْ ُ ْ ِ ۪ َ وَ َ ا َ َ ـْ ُ ْ ِ َ ۪ ٍ ٓ َ ۬ ََْۚ“Medyen halk na da karde leri u’ayb’ peygamber gönderdik. O, öyle ışŞışdedi: ‘Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan ba ka hiçbir ilah n z şı ıyoktur. Ölçüyü ve tart y eksik yapmay n. Ben sizi bolluk içinde görüyorum. ı ııBen sizin ad n za ku at c bir günün azab ndan korkuyorum. Ey kavmim! ı ışı ııÖlçüyü ve tart y adaletle tam yap n. nsanlar n e yalar n (mallar n ı ııİışı ıı ıve haklar n ) eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak kar kl k ı ıı ı ışç karmay n. E er inanan kimselerseniz Allah’ n b raktıığııı ı ğ helâl kazanç sizin için daha hay rl d r. Ben sizin ba n zda bir bekçi de ilim.” (Hûd, 11/84-86)ı ı ışı ığKulluk bilinciyle donanmam z isteyen yüce Rabbimiz, yukar da mealini ver-ı ııdi imiz ayetlerde bizlere Medyen halk na gönderdi i uayb (a.s)’ n kavmiyle olan ğığ Şımücadelesini haber vermektedir. Peygamberleri arac l yla kendilerine ölçü ve tar-ı ı ığt y tam yap n, haks zl k yapmay n, e er içinde bulundu unuz kötü duruma devam ı ııı ıığğederseniz sonuçta cezaya çarpt r l rs n z diye ikazda bulunmaktad r. ı ı ı ı ııŞuayb (a.s) da di er peygamberler gibi inkârc ve putperest halk na önce Allah’tan ğııba ka tanr olmad n anlatm ve herkesi O’na kulluk etmeye ça rm t r. Ancak şıı ı ığı şğ ıı ışMedyen halk , putperestli inin yan nda toplumsal ahlak, özellikle ticaret ahlak ba-ığıık m ndan da bozulmu tu. Al veri lerinde hep birbirlerini aldat rlard . Hz. uayb ı ışı şşııŞbu konu üzerinde çok durdu; ölçüyü tart y eksik tutmamalar n , adaletle ve düzgün ı ıı ıölçüp tartmalar n , kendi ç karlar u runa insanlar n mallar n n de erini dü ürme-ı ııığıı ığş* Medet CO KUN Ş

240melerini ve bozgunculuk yaparak toplum düzenini bozmamalar n söyledi. Böylece ı ıhak dinin tevhid ve adalet ilkelerini toplumda yerle tirmeye çal t . Özellikle dü-şı ışrüstlük ilkesi üzerinde durdu. Ki inin, insanî ili kilerde dürüst olmad kça Allah’a şşıkar da dürüst olamayaca n anlatt ...ş ığı ıı Bu ayette anlat lanlar her ne kadar özelde uayb (a.s)’ n kavmiyle ilgiliyse de ge-ıŞınelde hepimizi ba lay c mahiyette olup ölçü ve tart ya dikkat etmemiz gerekmekte-ğı ııdir. Ayr ca Kur’an’daki bu tür k ssalarla geçmi milletlerin ba lar na gelen olaylardan ıışşıibret almam z istenmektedir. Zaten Kur’an’da ölçü ve tart n n tam yap lmas , adaletli ıı ıııdavran lmas ve hiç kimsenin hakk na tecavüz edilmemesi genel ifadelerle ba ka ııışsurelerde de emredilerek öyle buyurulmaktad r:şı “Ölçtü ünüzde ölçmeyi tam yap n, do ru terazi ile tart n. Bu daha hay rl , sonuç ba-ğığıı ık m ndan daha güzeldir.”ı ı( srâ, 17/35)İ“Ölçüyü tam yap n. Eksik verenlerden olmay n. Do ru terazi ile tart n. nsanlar n mal-ıığıİılar n ve haklar n eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak kar kl k ç karmay n.”ı ıı ıı ı ı ışı( uara, 26/181-183)ŞBu ayet-i kerimelerden de ölçü ve tart da eksiklik yapmamam z, do ru teraziyle ıığtartmam z ve insanlar n haklar n yemememiz gerekti ini çok aç k bir ekilde anla-ııı ığışm oluyoruz. E er ticarette do ru dürüst davranmazsak, bunun toplumda huzur-ı şğğsuzlu a ve kar kl a sebep olaca aç kça ortadad r. Toplumdaki huzursuzluklar n ğı ı ışğğı ııısebeplerine öyle bir bakacak olursak ya ticari i lerimizdeki aksakl klardan ya da şşıgenel manada haks zl klardan kaynakland n görürüz. Toplumumuzda da çokça ı ıı ı ığsöylendi i gibi haram n binas olmaz. E er Rabbimizin ticaretle ilgili bu uyar lar n ğıığı ı ıdikkate almazsak, Mevla’m z n u ayetlerine muhatap olur, k nan r z:ı ışıı ı “Ölçüde ve tart da hile yapanlar n vay hâline! Onlar insanlardan (bir ey) ölçüp al-ıışd klar zaman, tam ölçerler. Fakat kendileri onlara bir ey ölçüp yahut tart p verdikleri ıışızaman eksik ölçüp tartarlar. Onlar, büyük bir gün; insanlar n, âlemlerin Rabbinin huzu-ırunda duracaklar gün için diriltileceklerini sanm yorlar m ?” ııı(Mutaf n, 83/1-6)fifiİşte bu âyetlerde Rabbimiz, fazla izaha ihtiyaç b rakmadan ölçü ve tart da adil ol-ıımam z , kimsenin hakk n yemememizi belirtmi , hile yapanlar n vay hâline diyerek ı ıı ışıbizleri uyarm t r. unu unutmayal m ki, ahirette bu dünyadaki yapt klar m zdan ı ışŞııı ıhesaba çekilece iz. Allah’ n huzuruna kul hakk yla gitmemeliyiz. Çünkü hak sahibi ğııhakk n helal etmedikçe, bundan kurtulmam z mümkün de ildir. Namaz k l yoruz, ı ıığı ıoruç tutuyoruz, zekât veriyoruz... K saca ibadetlerimizi yerine getirmeye çal yoruz ıı ı şama ba kalar n n hakk n yedi imizde hak sahibi hakk n n kar l olarak sevapla-şı ıı ığı ış ğı ı ır m z al nca ahirette elimizde sevap diye bir ey kalmayacak ve Peygamberimizin ı ı ı ışifadesiyle “Mü is” durumuna dü ece iz flşğ(Müslim, “Birr”, 15).Şimdi hepimiz bir muhasebe yapal m. Acaba bizler ticaretimizde kar m zdakini ışı ı

241aldat yor muyuz? Ölçü ve tart y tam yap yor muyuz? Yoksa bizler bir eyler al rken ıı ıışıfazla, ba kalar na bir eyler verirken de eksik mi veriyoruz? Bu sorulara; ben, ticare-şıştimde, kimseyi kand rm yorum ve r zk m helalinden kazan yorum, diyebiliyor mu-ııı ı ııyuz? E er bu konuda eksiklerim var, kendimi düzeltmem laz m diyorsak bugünden ğıtezi yok yanl lar m z hemen düzeltmeli ve Rabbimizin emretti i çizgiye gelmeliyiz. ı şı ı ığÇünkü ilk ba ta verdi imiz ayet-i kerimede de belirtildi i gibi biz inananlar için şğğAllah’ n b rakt helâl kazanç bizim için daha hay rl d r.ııı ı ğı ı ı

242ÖLDÜKTEN SONRA DİRİLTİLECEĞİZ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ٍِّ ِّ ْ ُ ْ ُ ُ َ َقاِ ـّ ُ ْ ۪ َََّْ ٍ َّۙ وَ َ ل ا ۪ َ َ َ ُوا َ َ ُ ُ ْ َ رَ ُ ُ َ ِّئـُ ُ ْ اِذَا ٍََُُّْٰ ّٰ ِ َ ِ ً امْ ِ ۪ ِ ّ ٌۜ َ ا ۪ َ ُ ْ ِ ُ ن ِ ِ َةِ ِ ا َ اب وَا ّ َ ل َِِْ ََ ْ َََََِّٰ ۪ ٍ ا ْ َ ٰى َ ا ّ ََۚا َ ۪ ِْ“Yine inkâr edenler öyle dediler: ‘Çürüyüp ufaland ktan sonra sizin şıyeniden diriltilece inizi söyleyen bir adam size gösterelim mi? Allah’a kar ğış ıyalan m uydurdu, yoksa onda delilik mi var?’ Hay r, öyle de il! Ahirete ıığinanmayanlar azap ve derin sap kl k içindedirler.” (Sebe’, 34/7-8)ı ıÖldükten sonra dirilmek anlam na gelen “el-ba’sü ba’de’l-mevt”; ahiret hayat n n ıı ıen önemli safhalar ndan biridir. man esaslar m z topluca zikretti imiz ve ad na ıİı ı ığı“amentü” dedi imiz formülle tirilmi ifadeleri okurken, “ve’l-ba’sü ba’de’l-mevti ğşşhakkun” diyoruz. Bunun anlam “öldükten sonra dirilme, hakt r, gerçektir” demek-ııtir. Biz hak olan bu dirili e, eksiz üphesiz inan yoruz. Bilindi i üzere sra l (a.s) ş şşığİfisura ilk üfürdü ünde k yamet kopacakt r. K yametin kopmas ndan sonra sra l (a.s) ğııııİfiAllah’ n emriyle sura ikinci defa üfürecek ve bütün canl yarat klar tekrar diriltile-ıııceklerdir. nanc m za göre dirili , hem beden hem de ruh ile olacakt r.İı ışıİnkâr edenler, ölümden sonra dirilmeyeceklerini kesin bir ekilde iddia etmi ler-şşdi. Allah ise; durumun hiç de öyle olmad n , herkesin mutlaka diriltilece ini, son-ı ı ığğra da yapt klar n n kendilerine haber verilece ini, hatta bu i in Allah için çok kolay ıı ığşoldu unu, elçisi arac l yla insanlara bildirmi ti ğı ı ığş(Te abûn, 64/7)ğ. nsan öldükten ve İçürüdükten sonra, Allah onun vücudunu tekrar diriltmeye muktedirdir. Ama bir-çok insan bunu kavramakta zorlanm t r. Baz insanlar da; çürümü kemikler tekrar ı ışışdirilir mi, çürümü kemiklere kim can verecek, diyerek üphelerini aç a vurmu -şşığşlard r. Allah böyle dü ünen insanlara cevap vererek; ış“Onlar ilk defa yaratm olan ıı ş* Mustafa KILIÇ

243diriltecektir. Çünkü O, her türlü yaratmay gayet iyi bilir.” ı(Yâsin, 36/79) buyurmu tur. şGerçekleri dikkatli bir gözle inceleyip, sa lam bir ak lla de erlendirdi imiz zaman, ğığğöldükten sonra diriltmenin Allah için çok daha kolay bir i oldu unu anlay veririz. şğıÇünkü Allah hem bizi, hem de bütün kâinat yoktan var etmi tir. Yoktan var etmeye ışmuktedir olan ve onu bir kere yaratm olan Allah, öldükten sonra tekrar diriltmeye ı şmuktedir olamaz m ? Elbette muktedir olur.ıSadece bir insan n de il, bütün insanlar n bile yarat lmas ; Allah için çok kolay ığıııve basit bir i tir. Rabbimiz bunun basitli ini yüce kitab m z Kur’an- Kerim’de öyle şğı ıışbildirmektedir: “(Ey insanlar!) Sizin yarat lman z ve öldükten sonra tekrar diriltilmeniz ancak bir tek ııinsan yaratmak ve diriltmek gibidir. üphesiz Allah hakk yla i itendir, hakk yla görendir.” ıŞışı(Lokman, 31/28)Öldükten sonra dirilmeye inanman n; hem bu dünyaya hem de öbür dünyaya ıyönelik, çok çe itli faydalar oldu u gibi, öldükten sonra dirilmeyi inkâr etmenin şığde çok çe itli zararlar vard r. Öldükten sonra dirilece ine inanan insan bu dünyada şıığdavran lar na dikkat eder. Allah’ n yasak etti i ve insanlara zarar dokunan i lerden ı şıığışuzak durur. H rs zl k, yalanc l k, doland r c l k, adam öldürme, insanlar n hakk na ı ı ıı ıı ı ı ıııtecavüz etme, dedikodu etme, laf götürme gibi kötülüklerden uzak durur. Bu kadar çok iyilik yapt için de, bu dünyada insanlar n huzurlu ve mutlu olmas na yard m-ı ı ğıııc olur, toplum düzenini korumaya hizmet eder. Öbür dünyada da Allah’ n cennet-ıılerine ve nimetlerine eri ir. Bunun aksine öldükten sonra dirilmeye inanmayan in-şsanlar ise; her türlü kötülü e bula abilirler. Allah’ n yasak etti i i leri yaparak, hem ğşığ şbu dünyada toplumun ve kendilerinin huzurunu bozarlar, hem de öbür dünyada cezaland r lmay hak ederler. Her iki durumda da zarara u ram olurlar.ı ıığı şKonumuzun ba nda arz etti imiz ayetlerin mealinde, öldükten sonra dirilmeye ş ığinananlar ve inkâr edenleri anlatan Rabbimiz, inkâr edenlerin azab hak edecekle-ıırini haber vermektedir.

244ÖLÜM: EN BÜYÜK NASİHAT*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّ۟ن ُ َ ْ َ ْ ُ ِّ َر َ ْ ِ ِ َ ٰ ِ ا َمْ َ ْ ُ ّـ ِا ّ ُ ۘن ُ ِّ َ ْ ُ ّ ِاَو ٌ ِّ َ ّ ِا ََِْ َ َََ َ“(Ey Muhammed!) üphesiz sen öleceksin ve üphesiz onlar da Şşöleceklerdir. Sonra üphesiz siz k yamet günü Rabbinizin huzurunda şımuhakeme edileceksiniz.” (Zümer, 39/30-31)Her canl ölümü tadacakt r. Yüce Allah’ n bize verdi i hayat geçicidir. Allah’tan ııığgeldik ve neticede her birimiz tekrar O’na dönece iz. ster inans n, ister inanmas n ğİııherkes, ölüm gerçe ini mutlaka tadacak ve k yamet günü yüce Yarat c n n huzurun-ğıı ı ıda hesap verecektir.İnsan hayat n n farkl a amalar vard r. Her insan do ar, büyür ve sonunda ölüm ı ıışıığdedi imiz gerçekle kar la arak geldi i yere döner. Hayat m z, ölüm denen hakikate ğş şığı ıdo ru durmadan akmaktad r. K sa bir misa rli in ard ndan, her gün binlerce insan ğııfiğııyolcu etti imiz ebediyet yurduna ad m ad m yakla yoruz. Ölümle dünya hayat n n ğıış ıı ıperdesi kapan rken, kabir perdesi aralan r. Ard ndan ahiret kap s aç lacakt r. Pe ıııı ııışpe e takip eden bu sahneler her insan n mutlaka kar la aca yarat l gerçe inin şış şığ ıı ışğfarkl a amalar d r.ışı ıÖlüm, ki iyi yata ndan ay r p topra a, dünyan n kalabal ndan al p kabirde şğ ıı ığıı ı ğıyaln zl a terk eder. Çoluk çocu undan mahrum b rak p topra n kuca na iter. ı ığğıığ ığ ıAncak unu unutmamal y z ki hepimizin kap s n çalacak olan ölüm, bir son de il, şı ıı ı ığyeni ve ebedî bir hayat n ba lang c d r. nsanlar belirli bir süre kabirde kal r daha ışı ı ıİısonra mah er dedi imiz, kalpleri ürperten, nefesleri tüketen, renkleri solduran, ki-şğşiye en yak nlar n bile unutturan dirili günü gelir. O gün, ki inin can ndan, mal n-ıı ışşııdan, yapt klar ndan ve yapmad klar ndan hesaba çekilece i gündür. O gün, küçük ıııığbüyük demeden, dünyada i lenen her eyin yer ald amel defterinin aç l p sahibine şşı ı ğı ıverilece i gündür.ğAhiret günü, herkes dünyada yapt n n kar l n bulur. O gün, insanlar n kimi ı ı ığş ğı ı ı ııhaz rl kl , kimisi haz rl ks zd r. Haz rl kl olanlar müminlerdir. Bu kimseler, dün-ı ı ıı ı ı ıı ı ıyada iman etmi ve imanlar n n gere ini yapmaya çal arak Rablerini raz etmeye, şı ığı şı* Dr. Sabri TÜRKMEN

245Rablerinin r zas do rultusunda bir hayat ya amaya çal m kimselerdir. Haz rl ks z ıığşış ş ıı ı ıolanlar ise, dünya hayat nda imandan yüz çeviren, Rablerinin r zas n kazanma gibi ııı ıbir tutkular olmayan, ahiret hesab yapmayan kimselerdir. Her iki kesim de ame-ıılinin kar l n bulur. Neticede herkes, ne ekmi se onu biçecektir. O gün, orada ş ğı ı ı ışherkes kendi hesab n vermek durumundad r. Müminler, kâ rler, hakl lar, haks z-ı ııfiıılar, zalimler, mazlumlar, zay ar ve güçlüler birbirleriyle hesapla acaklard r. Herkes ıflşıkendini hakl ç karmaya çal acak, neticede yüce Allah, hükmünü verecek, hakl ı ıı şıolan haks z olandan ay rt edilecektir. ııK yamet gününde gerçekle ecek bu hadiselerin Kur’an’da bize bildirilmi olma-ışşs ndan ç karaca m z nice dersler vard r. Rabbimiz, bu ayetlerle kullar n ebedî ha-ıığı ııı ıyata haz rl yor. Dünya hayat n n geçici oldu unu hat rlat yor. Müminleri salih amel ı ıı ığııi lemeye te vik ediyor. Herkesin kap s n çalacak olan ölümün, Hz. Peygamber de şşı ı ıdâhil olmak üzere mevki, makam ve statüye bak lmaks z n herkesi te mil edece ine ıı ışğdikkat çekiliyor ve ölümden sonras için haz rl k yapmam z isteniyor.ıı ııÖlüm hususunda insanlar mü terek olmakla beraber, ölümü kar lama ve al-şş ıg lama biçimi insanlar n durumlar na göre farkl l k arz eder. Her eyini dünyaya ıııı ışba lam , ahiret inanc ta mayan bir kimse için ölüm en büyük korku ve felakettir. ğı şış ıFakat Allah’a inanan ve bu do rultuda ya ayan mümin için durum farkl d r. O, her ğşı ıne kadar bir anl k dünyadaki sevdiklerinden ayr lma üzüntüsü ta sa da onun için ıış ıölüm, sevgiliyle bulu mad r, Rabbine olan vuslatt r.şııÖlümü dü ünerek bundan ibret almal y z. Zira ö üt verme aç s ndan ki iye ölüm şı ığı ışyeter. Bu manada kabirleri ziyaret etmek, slam’ n geldi i ilk dönemde çe itli mah-İığşzurlar sebebiyle nehyedilmi ken, tevhid inanc Müslümanlar n kalbine iyice yerle ip, şıışİslam esaslar na ba l l k, Allah’tan ba kas ndan yard m istememe ve yaln z O’na iba-ığı ışıııdet etme prensibi bütün inananlar n kalbinde kökle ince, te vik edilmi tir. Peygam-ışşşberimiz (s.a.s) bu hususta, “Ben size kabirleri ziyaret etmeyi yasaklam t m; art k ziyaret ı ışıedebilirsiniz, çünkü bu, size ahireti hat rlat r.”ıı(Müslim, “Cenâiz”, 106; Tirmizî, “Cenâiz”, 60)buyurmak suretiyle, kabirlerin ibret almak gayesiyle ziyaret edilmesinde bir sak nca ıolmad n beyan etmi lerdir. Art k ölümden ba ka ö üt aramaya gerek var m ?ı ı ığşışğıNeticede inans n veya inanmas n hiçbir canl n n ölümden kurtulma imkân ol-ııı ıımad na göre, ölüme haz rl kl olmal , hayat m z imanla, ibadetle, güzel ahlakla ı ı ğı ı ııı ı ıgeçirmeye çal arak Rabbimizi raz etmeye çal mal y z. Tutan ellerimiz tutmaz, yü-ı şıı şı ırüyen ayaklar m z yürümez olunca, nefeslerimiz tükenip dudaklar m z kapan nca ı ıı ııart k ahiret için yapabilece imiz bir ey kalmaz. O halde amel defterimizi salih amel-ığşlerle doldurmaya çal mal ve hesaba çekilmeden önce nefsimizi hesaba çekmeliyiz.ı şı

246ÖLÜM, HER CANLI İÇİN KAÇINILMAZ BİR GERÇEKTİR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّْ ُ ْ َ َو ِ تْ َ ا ُ َ ِئاَذ ْ َ ُ نوُ ِ َ ا ُ ُ َ ّ ِ ْ ِئ َ ا َ ُ ا ِ ْ َ ْ ِ َ َ ِ َ َ َ َ َوٍُُّْۜٓ ََْ۬ َ ْ ْ ٍََْۜن ُ َ ْ ُ َ ْ ِاَوَۜ ً َ ْ ِ ْ َ اَو ِِّْ ّ ِ َ“Biz, senden önce de hiçbir be ere ölümsüzlük vermedik. imdi şŞsen ölürsen onlar ebedî mi kalacaklar? Her nefis ölümü tadacakt r. ıSizi bir imtihan olarak hay r ile de er ile de deniyoruz. Ancak bize ışdöndürüleceksiniz.” (Enbiya, 21/34-35)Yüce Allah, bizleri bu dünyada ebedî olarak kalmak için de il, imtihan ve kulluk ğiçin yaratm t r. mtihan n neticelenmesi, insan n ölüm dedi imiz gerçe i tatmas yla ı ışİıığğımümkün olacakt r. Ölüm de, hayat gibi Allah’ n yaratmas yla meydana gelmektedir.ıııÖlüm, görünü te hayat m z n sona ermesi, cesedin da lmas , bedenin yok şı ı ığ ııolmas gibi dü ünülse de o, bizim için yokluk, hiçlik de il, bir rahmet, nimet ve ışğebedî âleme aç lan bir kap /penceredir. Hepimizi, ölümden sonra sonsuza dek ıısürecek olan ebedî bir hayat beklemektedir. Bizler, misa r olarak gönderildi imiz fiğbu dünya hayat nda yapt m z her i ten, söyledi imiz her sözden, k saca tüm ıı ı ığşğıya ad klar m zdan ölümden sonraki hayat m zda/ahirette hesap verece iz. Bu şıı ıı ığnedenle ölüm ve ölümle ba layacak olan ahiret hayat na iyi haz rlanmal y z.şııı ıYukar da zikretti imiz ayetler, bizim için hayat n en büyük gerçe ine, yani ığığölüme dikkatimizi çekmektedir. Be erin ölümlü olu u ve ölümün tüm yarat lm lar şşı ışiçin gerçekli i özellikle, bir peygamber bile olsa sevgili Peygamberimiz Hz. ğMuhammed (s.a.s)’in ölümsüz olmad vurgusuyla hat rlat lmaktad r. E er ı ı ğııığölümden kurtulan biri olsayd , hiç üphesiz sevgili Peygamberimiz olurdu. Allah’ n ışıen sevgili kulu, peygamberler zincirinin son halkas , âlemlere rahmet olarak ı* Dr. Faruk GÖRGÜLÜ

247gönderilmi , yarat lm lar n en ere isi, bir be erin varabilece i en yüce mertebeye şı ışışflşğeri mi Habibullah dahi öldükten sonra, kim bu ölüm gerçe ini de i tirebilir ş şğğ şve ölmeyecekmi gibi davranabilir? Nitekim Allah Teala ba ka bir âyette Hz. şşPeygamber (s.a.s)’e hitaben, “(Ey Muhammed!) üphesiz sen öleceksin ve üphesiz Şşonlar da öleceklerdir.” (Zümer, 39/30) buyurarak, bu gerçe i aç k bir ekilde ifade ğışetmi , ölüm ve ölümden sonraki hayat hakk nda umursamaz tav r tak nanlara, şıııbu tutumlar n n kendilerini hiçbir ekilde kurtaramayaca n haber vermi tir. ı ışğı ışYine “Nerede olursan z olun, sa lam ve tahkim edilmi kaleler içinde bulunsan z bile ığşıölüm size ula acakt r…”şı(Nisa, 4/78) ayeti de, hiçbirimizin bu dünyada ölümden kurtulamayaca n bildirmektedir. Dolay s yla Allah’ n koymu oldu u bu genel ğı ıı ıışğkaideden hiç kimse kendisini hariç tutamaz.Her gün binlerce insan n bu dünyadan ölümle ba ka bir âleme göçmesi, ışhepimiz için en büyük ibret ve etkili bir ö üttür. Ölümü dü ünmek, bizim Yarat c ğşı ıile olan ba m z kuvvetlendirir. Bu hayat anlaml bir ekilde ve de erlendirerek ğı ı ııışğya amaya, ömrümüzün muhasebesini yapmaya vesile k lar. Bize, dünya hayat n n şıı ıve lezzetlerinin bir gün mutlaka sona erece ini, zaman n k ymetini, ömrümüzün ğııde erini/anlam n ö retir. Allah’ n bize ihsan etti i say s z nimetlere ükretmeyi, ğı ığığı ışbir gün bunlar n elimizden gidece ini, kalben/gönülden bunlara ba lamamay ığğıhat rlat r. Dünya ile ahiret aras nda dengeli bir hayat ya amam za vesile olur. ııışıİyi bir insan ve iyi bir Müslüman olmaya, yararl davran lar yapmaya, kimseyi ıı şincitmemeye, iyilikte yar maya, bar a ve huzura götürür. Ölüm, ki iyi her türlü ı şı şşolumsuz al kanl klara sahip olmaktan ve nefsânî davran lar yapmaktan, geçici ı şıı şıolan zevk ve e lencelerin pe inden gitmekten al koyar. Bizi yalandan, hileden, ğşıaldatmaktan, tneden, yetim mal yemekten, dedikodudan, cana mala, rza namusa fiıısald rmaktan korur.ıYa amak kadar tabii ve gerçek olan ölümü kendimizden çok uzakta zannedersek şbu âlemde gayesiz, hedefsiz ve sorumsuzca bo bir hayat ya am oluruz. Böyle şşı şyaparsak, dünyay sadece yeme, içme ve e lence yeri olarak kabul etmi oluruz. ığşOysaki dünyada sadece bu anlay a dayal bir hayat, bizleri gerçek amac ndan ı şıısapt r r ve her türlü kötülü ü i lemeye sevk eder.ı ığ şHer geçen günümüz bizleri ölüme biraz daha yakla t rmaktad r. Bu nedenle şııölümü unutarak veya yok sayarak de il, ald m z her nefesimizi ve içinde ğı ı ığbulundu umuz her an , son olarak kabul edip, bilinçli bir hayat ya amal y z. ğışı ıÇünkü hayat, Allah’ n bize çok büyük bir hediyesidir. Sa l m z, gençli imiz, ığ ğı ı ığmal m z, mülkümüz, ailemiz, k saca sahip oldu umuz tüm servetimiz, bizlere ı ıığbir emanet olarak verilmi tir. Bunlardan mutlaka hesaba çekilece iz. Dünya şğhayat nda sahip oldu umuz hiçbir ey, bize ölümü ve sonras ndaki ebedî hayat /ığşıı

248ahireti unutturmamal d r. Nereye gitsek, neyin arkas na saklansak, hangi e lenceye ı ıığdalsak, onu unutmak için nelerle oyalansak netice yine de de i meyecektir. Çünkü ğ şdünya hayat ndaki her yol netice itibariyle ölüme ç k yor. Bu nedenle sevgili ıı ıPeygamberimiz bizlere u çarp c uyar y yap yor: şı ıı ıı“Lezzetleri yok eden ölümü çok an n.ı” (Tirmizî, “Zühd”, 4)Mademki ölüm, hepimiz için kaç n lmaz bir gerçek ise, bizi yoktan var eden ve ı ıkendisine kulluk için yaratan Rabbimize gönülden iman ederek, ibadetle bir hayat geçirmeli ve her an ölece inin fark nda olarak ahirete haz rl k gayreti içinde bir ğıı ıömür sürmeliyiz. Bu durumda ölüm ebedî mutlulu un müjdecisi olup bizi cennete ğgötürecektir. Aksi halde ölüm bizler için azaba aç lan bir kap olacakt r.ıııNetice olarak, hayat m z iyi ve kötü yönleriyle bir imtihan alan d r. Sonunda ı ıı ıher birimiz Hakk’ n huzuruna var p hesap gerçe iyle kar la aca z. Bu nedenle ıığş şığ ıhesab n verebilece imiz bir hayat ya amak hede miz olmal d r.ı ığşfiı ı

249ÖLÜMDEN KAÇIŞ YOKTUR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّا ْ َ َ ـَ ُ ُ ا ُ ْرِ ْ ُ ُ ا َ ْت ُ وَ ْ ُ ْ ُ ْ ۪ ُ ُوج ُ َ ّ َةٍ وَاِن ُ ْ ُ ْ َ َ َ ٌ َ ُ ا ٰ ِه۪ ِ ٍََََُِْْْۜ ٰ ِۜ َ َ ل ِ ٰ ُ۬ ءِ ا َ ْمِٓ َ ٓ ْٰ ِۚ وَاِن ُ ْ ُ ْ َ ِّئَ ٌ َ ُ ا ٰ ِه۪ ِ ْ ِ ْ ِكۜ ُ ُ ِ ْ ِ ْ ِ ا ٌَّ ْ ُِِّْ ْ ِ ا ّ ـَ َ دُون َ ْ َ ُ ن َ ۪ ً ََ“Nerede olursan z olun, ölüm size ula acakt r. Sa lam ve tahkim edilmi ışığşkaleler içinde bulunsan z bile. Onlara bir iyilik gelirse ‘bu, Allah’tand r’ ııderler. Onlara bir kötülük gelirse, ‘bu, senin yüzündendir’ derler. (Ey Muhammed!) De ki; ‘hepsi Allah’tand r.’ Bu topluma ne oluyor ki neredeyse ıhiçbir sözü anlam yorlar!” (Nisa, 4/78)ıÖlüm, insano lunun kaç namayaca ve görmezlikten gelemeyece i bir gerçek-ğığ ığtir. Ölüm, Müslüman için bir yok olu de il, yeni bir hayat n ba lang c d r. Kitab -şğışı ı ıım z Kur’an’ n kapa n açt m zda, kar m za ç kan ilk surenin daha üçüncü ayetin-ıığı ıı ı ığşı ııde, “Din Günü”nden bahsedilmekte, dolay s yla hesap-kitap, öbür âlem gerçe ine ı ığvurgu yap lmaktad r. O halde gerek ölüm, gerekse ölümden sonra meydana gelecek ııhadiselerin bu denli vurgulanmas bize hangi gerçe i anlatmak istiyor? Ölümden ığkaç n olmad , herkesin bir gün yapt klar ndan sorguya çekilece i, dolay s yla ı ı şı ı ğıığı ıhaz rl klar n buna göre yap lmas n hat rlat yor.ı ıııı ıııAsl nda sözlüklerde bile yan yana gelen “ölüm” ve “ömür” birbirini yads mayan, ııaksine tamamlayan iki karde olarak görülmelidir. Nitekim bir ba ka ayette bu ger-şşçe e i aret edilmekte ve ğ ş“O, Allah ki, hanginizin daha güzel i ler yapaca n s namak şğı ı ıiçin ölümü ve hayat yaratt .”ıı(Mülk, 67/2) buyrulmaktad r. Ölüm, fark na varsak da ııvarmasak da, kelime olarak so uk gelse de gelmese de, o hayat m z n en yal n ve en ğı ı ııgerçekçi yan n temsil etmektedir.ı ı* Doç. Dr. Ömer YILMAZ

250Büyük slam âlimleri, inanan için ölümden korkmaya gerek yoktur, derler. Çün-İkü o her an ölüme haz rd r. Da arc nda, Allah’ n huzuruna varaca nda, kendisine ı ığı ı ğığ ıorada yetecek kadar az k bulundurur. Nitekim ölümden korkmayan Mevlânâ gibi ıdaha nice gönül erleri için ölüm adeta bir eb-i Arûs yani “dü ün gecesi”dir. Baz la-Şğır n n ölümden korkmas ise onlar n bu büyük bulu maya haz rl ks z olmalar ndan ı ııışı ı ııkaynaklanmaktad r. Ne var ki ancak bu defa da korkunun ecele faydas olmayacak-ııt r.ıGerek Mülk sûresindeki bahse konu ayetten, gerekse di er ayetlerden ç kard -ğıığı ım z sonuç, hayat n da ölümün de hikmetinin, insan n imtihan nda sakl oldu u-ıııığnu ö renmekteyiz. Bu duruma göre, ölümle birlikte hayat sona ermeyecek, bilakis ğölümden sonra sonsuza dek sürecek olan ebedî bir hayat ba layacakt r. Bu hâliyle şıölüm, bir taraftan insan n hesap vermesi ve sorumlu tutulmas hakikatine kap ara-ııılarken, di er taraftan da fani olan insan n ebedîle mesinin de ilk basama n te -ğışğı ışkil etmektedir. Öyleyse ölümü, aynen hayat gibi, ahiret yurdunda ebedî mutlulu a ğula t ran bir vas ta ve nimet olarak alg lamak gerekir.ş ıııAyr ca üzerinde konu tu umuz ölüm biz insanlar için en büyük ibret ve en etkili ış ğö üt olma özelli ine de sahiptir. Bu ba lamda, ölüm gerçe inden uzak olarak sür-ğğğğdürülen hayat, bir anlamda yitik ve ziyan edilmi bir hayat demektir. Dünyaya hiç şölmeyecekmi gibi ba lananlar, aldananlard r. Her eyde oldu u gibi bunda da ifrat şğışğve tefriti uygun bulmayan dinimiz, bir gerçe e parmak basmakta ve hiç ölmeyecek-ğmi gibi dünyaya, ama yar n ölecek gibi ukbâya çal may emretmektedir.şıı şıO halde Müslüman, dünyan n geçicili ine, cazibe ve menfaatine uyarak ve alda-ığnarak, ebedî yurdu olan ahiret hayat ndan uzak kalmamal , ahirete gidecek yolun ııen önemli basama olan ölüm gerçe ine kar da gözlerini kapamamal d r. Ölümle ğ ığş ıı ıher eyin bitece ini zannedip, sürekli nefsin arzular pe inde ko mak, hayat zevki şğışşısefaya adamak ve bunu bir ya am felsefesi hâline getirmek çok büyük yanl l k olur. şı ı şMademki yads namayan bir gerçek, kaç olmayan bir durum, üstelik nerede olur-ıı ı şsak olal m pe imizi b rakmayan bir olgu ile burun burunay z; o halde yap lacak ey, ışııışkaçmak de il, haz rl kl olmakt r. Onun için insan, zaman zaman ya ad hayata ğı ı ıışı ı ğbakmal , geçirdi i ömrünün a amalar n gözden geçirmeli ve hesab verilebilir bir ığşı ııhayat sürüp sürmedi inin muhasebesini yapmal d r.ğı ıÖlüm sonras bir hayat n mutluluk perdesini aralamak için dinî görevlerimizi, ııibadetlerimizi ihmal etmeyelim, sosyal sorumluluklar m z n gere ini yerine getire-ı ı ığlim. Ölümün bize hiç de uzak olmad n , ölümle hayat aras ndaki çizginin çok ı ı ığıince oldu unu, hayata ba lanman n gerçekten de pamuk ipli i kadar zay f ve basit ğğığıbulundu unu göz ard etmeyelim. Ölümün bizi nerede bekledi ini bilemedi imize ğığğgöre, biz ölümü her an her yerde bekleyelim ve haz rl kl olal m!ı ı ıı


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook