Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-18 02:10:56

Description: Kurandan Öğütler 2.Cilt-Diyanet Yayınları

Search

Read the Text Version

251ÖNCE EN YAKIN AKRABANI UYAR!*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ َِّۙ ۪ َ ْ ا َ َ َ ْرِ ْ اَوَ ْ ََ۪“(Önce) en yak n akraban uyar!”( uara, 26/214)ııŞEn mükemmel ekilde yarat lan, bütün nimetler hizmetine sunulan ve ebediyet şıyolcusu olarak s nav için dünyaya gelen biz insanlar n uyar lmaya ve bunun için ıııde nezîr/uyar c lara ihtiyac m z vard r. Uyar c lara Kur’an’da nezîr/münzir denilmi ; ı ıı ııı ışAllah’ n ı(Duhân, 44/3), peygamberlerin (En’âm, 6/48; Fât r, 35/24)ı ve Kur’an’ n ı(Furkân, 25/1; Ahkâf, 46/12) uyar c lar oldu u bildirilmi tir.ı ığşPeygamberimiz (s.a.s) de, slam’ n kurtar c ilkelerini benimseyen, inanç ve ya a-İıı ışy n bu ilkeler çerçevesinde düzenleyen biz müminler için bir be îr/müjdeci; bat l ı ı ışşıinançlara ve kirli bir hayata kendilerini kapt r p gidenler için de apaç k bir nezîr/ı ııuyar c d r. Peygamberimiz (s.a.s)’in bu uyar s n n amac da; biz insanlar inkâr, irk, ı ı ıı ı ııışnifâk, isyan gibi, ilâhî azaba ve cehenneme girmeye sebep olacak her türlü inanç, söz ve davran lardan sak nd rmak, gelecek tehlikeyi önceden bildirmek ve böylece ı şı ıbizlerin iman, ibadet ve itaate yönelmemizi sa lamakt r.ğıKur’an- Kerim’in pek çok âyetinde Peygamberimiz (s.a.s)’in genel anlamda in-ısanl k için uyar c olarak görevlendirildi i ifade edilirken, bu âyette de özel olarak ıı ığakrabalar n uyarmas emredilmi tir. Bu emir üzerine Peygamberimiz (s.a.s), Kurey ı ıışşkabilesine mensup inanan/inanmayan, yak n/uzak akrabalar n veya Kurey ’in tem-ıı ışsilcilerini Safa tepesinde toplayarak; kimine genel, kimine de özel olarak öyle hitap şetmi tir:ş“Ey Abdü ems o ullar ! Ey Ka`b bni Lüey o ullar ! Kendinizi cehennemden kurtar n z!şğıİğıı ıEy Abdümenâf o ullar ! Kendinizi cehennemden kurtar n z!ğıı ıEy Hâ im o ullar ! Kendinizi cehennemden kurtar n z!şğıı ıEy Abdülmuttalib o ullar ! Kendinizi cehennemden kurtar n z!ğıı ı* Mustafa GÜNEY

252Ey Fât ma! Kendini cehennemden kurtar! Ben Allah’ n kat nda sizin için bir ey ya-ııışpamam, ama aram zdaki akrabal k ba sebebiyle sizinle ilgimi kesmeyece im.”ıığ ığ(Buhârî, “Tefsîr”, 26; Müslim, “Îmân”, 348-365)Peygamberimiz (s.a.s), burada; “kendisinin akrabas olman n” Allah kat nda ki-ııışiye bir fayda sa lamayaca n , her ahs ancak kendi iman n n ve sâlih amelinin ğğı ışıı ıkurtaraca n haber vermektedir. Çünkü hiçbir kimse, nesebi, soyu, sopu sebebiyle ğı ıcennete giremez. “Ki inin karde inden, annesinden, babas ndan, e inden ve çocuklar ndan kaçaca gün şşışığ ıkulaklar sa r edercesine iddetli ses geldi i vakit, i te o gün onlardan herkesin kendini ığ ışğşme gul edecek bir i i vard r.”şşı(Abese, 80/33-37)Bu âyet-i kerîmeler, dünya hayat n n geçici zevk ve tasalar n a p varl n n anla-ı ıı ı ışı ı ığm ve ak beti üzerine dü ünebilme seviyesine ula m her insan , sars c gerçeklerle ıışş ş ııı ıyüz yüze getirmektedir. K yamet olaylar herkesi deh ete dü ürece i için o ortamda ıışşğinsanlar n birbirini dü ünmeleri mümkün de ildir; herkes kendi ba n n derdine ışğşı ıdü er ve akrabal ktan do an haklar n isteyecekleri endi esiyle birbirinden kaçarlar. şığı ışYak nlar m za kar görev ve sorumluluklar m z ; ıı ış ıı ı ı“Ey iman edenler! Kendinizi ve aile-nizi, yak t insanlar ve ta lar olan ate ten koruyun…”ı ışş(Tahrim, 66/6) ayeti bildirmektedir.Peygamberimiz (s.a.s)’in, “Hepiniz çobans n z ve hepiniz gözetiminiz alt nda bulu-ı ıınanlardan sorumlusunuz…”(Buhârî, “Nikâh”, 81; Müslim, “ mâret”, 20)İ hadisi de bu so-rumlulu umuzu aç kça ortaya koymaktad r.ğııYap lacak iyiliklere önce ana-babadan, yak n akrabadan ba lamay pek çok ayet-ıışıte emreden kitab m z Kur’an, bu âyette de Hz. Peygamber (s.a.s)’in ahs nda biz ı ışımüminlere hitap etmekte, bu nezîr/uyar c l k görevimizi e ve çocuklar m z ba ta ı ı ışı ışolmak üzere, akrabalar m zdan ba layarak yapmam z gerekti ini bildirmektedir. ı ışığNezîr/uyar c l k görev ve sorumlulu umuzu yerine getirirken anlataca m z konula-ı ı ığğı ır iyi bilmemiz ve gelecek tehlikeyi/ilahî azab önceden bildirerek aile fertlerimizi ve ııakrabalar m z iman, ibadet ve itaate yöneltmeyi hede ememiz gerekir.ı ı ıflHede mizi gerçekle tirmede ba ar l olabilmemiz; öncelikle Rabbimizin buyruk-fişşı ılar n bizzat yerine getirmemiz, böylece ailemize, çocuklar m za ve akrabalar m za ı ıı ıı ıgüzel örnek olmam zla mümkün olacakt r. Bu görevimizi yerli yerinde ve zaman n-ıııda yerine getirdi imiz takdirde hem kendimizi ve hem de e ve çocuklar m z ba ta ğşı ışolmak üzere akrabalar m z , “yak t insanlar ve ta lar olan ate ten” korumu oluruz.ı ı ıı ışşş

253ÖNCE TEDBİR, SONRA TEVEKKÜL*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّٰ ِِّ َ ٍ وَ َ ا ْ ۪ َ ـْ ُ ْ ِ َ ا ّٓ ُۜ وَ َ ل َ َ ِ ّ َ ْ ُ ا ِ ْ َ ب وَا ِ ٍ وَادْ ُ ا ِ ْ ا ْ َاب ُ َ ٍٍَََُُ ََّ ُ َِ ْ َ ْ ءٍ اِنِ ا ُ ْ ُ اِ ِ ٰ ِۜ َ ْ ِ َ َ ّ ُ وَ َ ْ ِ َ َ َ َ ّ ا ُ َ َ ِ ن َََِْْۚ ََّّْْۜ“Sonra da, ‘Ey o ullar m! Bir kap dan girmeyin, ayr ayr kap lardan girin. ğıııııAma Allah’tan gelecek hiçbir eyi sizden uzakla t ramam. Hüküm ancak şş ıAllah’ nd r. Ben O’na tevekkül ettim. Tevekkül edenler de yaln z O’na ıııtevekkül etsinler’ dedi.” (Yûsuf, 12/67)Ayet-i kerimedeki “Hüküm ancak Allah’ nd r” cümlesinden de anla laca gibi ı ış ığ ıbu âyet yüce Rabbimizin takdirini her eyin üstünde tutmam z gerekti ini ifade şığediyor. Hay r ve errin tamamen Allah’ n takdirinde oldu una iman etmemizin an-ışığlam budur asl nda. Bu ilâhî takdir, bazen biz kullar n irade ve iste i do rultusunda ııığğtecelli ederken, bazen de bizim irademiz d nda gerçekle ir. Çünkü yüce Allah, bu ı ı şşifadeyle kendi mülkünde yegâne söz sahibi oldu unu haber veriyor. te bu inanca ğİşsahip olan Yakup peygamber, o ullar n M s r’a gönderirken bir taraftan ba lar na ğı ıı ışıgelebilecek olas tehlikelere kar tedbir almalar yönünde tavsiyede bulunuyor, öte ış ııyandan “Ama Allah’tan (gelecek) hiçbir eyi sizden savamam…” diyerek ilâhî tak-şdire olan ba l l n dile getiriyor. ‘ ehre farkl farkl kap lardan girin’ derken yine ğ ğı ı ı ıŞıııde sonunda Allah’ n takdirinin geçerli olaca n , dolay s yla O’na dayanmalar ve ığı ıı ııgüvenmeleri gerekti ini hat rlat yor o ullar na.ğıığıAllah’a en yak n insanlar olmalar na kar n peygamberler de dünyada ba lar -ıış ışına gelebilecek tehlikelere kar birtak m önlemler alma gere i duymu lard r. Bu ş ıığşıdurum, onlar n Allah’a yeterince güvenmedikleri anlam na gelir mi? Elbette hay r. ıııResul-i Ekrem (s.a.s)’in Medine’ye hicretini hat rlayal m. Kendilerini takip eden ıı* Mahmut DEM R İ

254Mekke mü riklerine izlerini kaybettirmek için de i ik tedbirler alm t . Gece yola şğ şı ışç kmay tercih etmeleri bir yana, Medine istikametine de il de aksi yöndeki Sevr ıığDa taraf na yönelmi olmalar bunun aç k bir göstergesidir. Buradan hareketle ğ ıışııonun ve yol arkada Hz. Ebû Bekir’in ilâhî takdire boyun e mekten kaç nd klar n ş ığı ıı ıveya Allah’ n yard m na güvenmediklerini söyleyebilir miyiz? Kald ki ald klar tüm ıı ııııönlemlere ra men mü rikler izlerini sürmek sûretiyle, üç gün boyunca sakland klar ğşııSevr da ndaki ma aran n a z na kadar dayanm lard . Ma aran n kap s na dikilen ğ ığığ ıı şığıı ıdü manlar n n ayaklar n gören Ebû Bekir (r.a.), “Ey Allah’ n Elçisi, e ilip bir bak-şı ıı ıığsalar bizi fark edecekler” diyerek endi esini dile getirmi ti. Bunun üzerine tevekkül şşPeygamberi Hz. Muhammed (s.a.s) “Üçüncüsü Allah olan iki ki iye ne olur ki?” şdiyerek hem yol arkada n teselli etmi hem de Allah’a olan güvenini ortaya koy-şı ışmu tur ş(Buhârî, “Fedâilü’l-Ashâb”, 2). Bu tarihî olaydan ç karmam z gereken en önemli ııders, gerekli tedbirlerimizi ald ktan sonra Allah’a tevekkül etmemiz gerekti idir. Ni-ığtekim sevgili Peygamberimizin, ‘devemi ba layarak m yoksa sal vererek mi Allah’a ğııtevekkül edeyim’ diye soran bir adama, “Deveni ba la sonra Allah’a tevekkül et (güven) ğve dayan.”(Tirmizî, “S fatu’l-K yâme”, 60)ıı eklinde verdi i cevap da tedbiri elden b rak p şğııAllah’a dayanman n do ru bir davran olmayaca n aç kça ifade etmektedir.ığı şğı ı ıHerhangi bir i te sonuca ula mak için gerekli çabay sarf ettikten sonra o i in ne-şşışticesi hakk nda Allah’a olan sonsuz güvenimizi ifade eden tevekkül, Allah inanc m -ıı ız n prati e yans mas n n somut bir göstergesidir. Gerçekte Allah inanc m z, ona olan ığıı ıı ıgüvenimizle do ru orant l d r, diyebiliriz. Allah’a olan tevekkülümüz hayat boyu ğı ı ıkar la t m z çe itli endi elerimiz esnas nda gösterir kendisini. Yukar da Yakup ş ş ğıı ı ışşııpeygamber ve Hz. Muhammed’in hayatlar ndan verdi imiz örneklerde oldu u gibi, ığğbazen bizi bekleyen hayatî bir tehlike kar s nda, bazen bir s nav kazanma tela şı ııış ıiçerisindeyken ve ço unlukla da r z k endi esi ta rken ümitsizli e kar adeta bir ğı ışş ığş ıkalkan olur bizim için. Tevekkülde yüce Yaratandan bir beklenti vard r. Ancak bu ıbekleyi in, sebeplere sar lmadan, yorulmadan, çaba harcamadan, özveride bulun-şımadan gerçekle mesini ummak tevekkülden öte tembellik olacakt r. Nitekim Allah şıResûlü (s.a.s) biz Müslümanlara, yavrular n n geçimi için sabahtan ak ama kadar ı ışdola an bir ku un gayretini hat rlat yor ve öyle buyuruyor:şşıış“E er siz gere i gibi Allah’a güvenip tevekkül etmi olsayd n z, t pk sabahleyin kur-ğğşı ıı ısaklar bo olarak ç k p ak am dolu olarak dönen ku lar r z kland rd gibi sizleri de ışı ışşı ı ıı ı ığr z kland r rd .”ı ıı ı ı(Tirmizî, “Zühd”, 33)Birçok peygamberin hayat nda, yüce Rabbimize tevekkülümüzü nas l ifade ede-ııce imiz hususunda bizlere rehberlik edecek çok güzel örnekler vard r: Ate e at ld ğışı ı ığvakit, hayat n n en zor an nda Allah’a olan güvenini kaybetmeyen brahim Peygam-ı ııİber, “Hasbünellah ve ni’me’l-vekîl (Allah bana yeter; O, ne güzel vekildir)” demi ti. ş

255Ayn duay Uhud yenilgisi akabinde sevgili Peygamberimiz de ashab yla yapm t . ıııı ışİnsanlar onlara; “Dü man n z olan insanlar size kar bir ordu toplad lar, onlardan kor-şı ış ııkun, dediler. Bu, onlar n iman n art rd da; ‘Allah bize yeter. O ne güzel vekildir’ dediler” ıı ıı ı(Buhârî, “Tefsir”, Sure 3/Âl-i mran, 13)İ.Bu son örneklerde de gördü ümüz gibi tevekkül, asl nda Allah inanc m z n en ğıı ı ıaç k biçimde kendini gösterdi i bir durumdur. Dolay s yla Allah’a inan yorsak ona ığı ııgüvenmeliyiz ve dayanmal y z. Üzerimize dü enleri yapmak art yla hem dünya ı ışşıhem de ahiret kayg lar m z kar s nda Allah’a dayanmal , ayn zamanda O’nun ira-ı ı ışı ıııdesi olmadan hiçbir çabam z n sonuç vermeyece ini de akl m zdan ç karmamal y z.ı ığı ııı ı

256ÖNCELİKLE KENDİMİZİ DÜZELTELİM*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّٰ ِ َ ْ ِ ُ ُ َْ ا ّ َ ا ۪ َ ا َ ُ ا َ ـْ ُ ْ ا ْ ُ َ ُ ْ َ ُ ُ ُ ْ َ ْ َ اِذَا ا ْ َ َ ْ ُ ْ اِ ا ّ ََََََّّّٰۜۚٓ َ ُُ ََ ۪ ً َ ُ َ ِّئـُ ُ ْ ِ َ ُ ْ ُ ْ َ ْ َ ن “Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz do ru yolda olursan z yoldan ğısapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönü ü Allah’ad r. O zaman şıAllah, size yapt klar n z haber verecektir.” (Maide, 5/105)ıı ı ı Allah Teâlâ, peygamber ve kitap gönderdikten sonra tercihini srarla inkâr yö-ınünde kullananlar zorla do ru yola iletmez. Bu ki ileri kendi irade ve tercihleriy-ığşle ba ba a b rak r. Gerçe i ara t r p tercihini o yönde kullanmaya çal anlara da şşıığşı ıı şyard m ederek onlar do ru yola iletir. Bu bak mdan biz, tebli kurallar na uygun ıığığıolarak dinimizi anlatmakla yükümlüyüz.Dinimizde, “nemelaz mc l k” ve “yaln z kendini dü ünme” anlay lar asla onay-ıı ıışı şılanmaz. Kendisi için arzu etti i eyi din karde i için de arzu etmek, hatta din kar-ğ şşde inin iyili ini kendi nefsine tercih etmek, kamil mümin olman n bir art d r. “Ben şğışı ıkendimden sorumluyum, ba kalar beni ilgilendirmez” diyemeyiz. Zira biz, hepi-şımiz, bir gemide yolculuk yapmaktay z. Gemi; makine dairesi, di er bölümleri, alt ığve üst katlar yla bir bütündür. Geminin herhangi bir yerinde meydana gelen ar za, ııonun içinde yolculuk yapan herkesi etkiler. Geminin salimen sahile ula mas , yap -şııs n n her yönden sa lam olmas na ba l d r. O halde, toplum olarak hepimiz birbi-ı ığığı ırimizden sorumluyuz.Toplumlar meydana getiren fertlerdir. Sa l kl bir toplum yap s da sorumluluk ığı ıı ıbilinci ta yan bireylerin toplumda etkili olmas yla mümkün olur. Ki inin ba kalar -ş ıışşına yard mc olabilmesi, topluma olumlu katk larda bulunabilmesi her eyden önce ııışkendi sorumluluklar na dikkat etmesine ba l d r. Bu konuda üzerine dü eni yapan ığı ışve kendisini sürekli kontrol eden bir kimse de yanl yollara dü mü insanlardan ı şşş* Sabri AKPOLAT

257zarar gelebilece i kuruntusuna kap larak ayd nl k yola ça r da bulunma görevini ğıı ığ ıihmal etmemelidir.Toplumdaki tne, karga a, düzensizlik ve kötülükler el birli i ile engellenmeli-fişğdir. Aksi takdirde, bunun zarar s n rl kalmaz, hak edenlerin yan nda suçsuzlara da ı ı ı ııdokunur. Fitnenin ortadan kalkmas için ellerinden geleni yapmayanlar, haks zl a ıı ığkar mücadele etmeyenler, kusurlu ve sorumludurlar. Peygamber Efendimiz, tne ş ıfikonusunda ümmetini uyarm , ı ş“Toplumda fenal k ço al rsa içlerinde iyiler bulunsa bile ığıhelâkten kurtulamazlar.” (Buhârî, “Fiten”, 4, 28) buyurmu tur. şBu âyetin, müminlerin, iman ça r s na olumlu kar l k vermemekte direnen ve ğı ışı ıkötülükler içinde yüzmeye devam eden inkârc lar n durumuna üzülmeleri üzerine ı ınâzil oldu u rivayet edilmi tir. Zamanla baz Müslümanlar n bu âyeti, nemelâz mc ğşııııbir anlay a kap aralayacak ekilde yorumlamaya ba lad klar n görünce Hz. ı şışşıı ıEbûbekir onlar uyar p özetle unlar söylemi tir: ıışışSiz bu âyeti gayesinin d na ta r yor ve yanl yorumluyorsunuz. Ben ı ı şşı ıı şResûlullah’ n ı“ nsanlar bir kötülü ü görüp de onu engellemezlerse, Allah’ n onlara genel İğıbir azap göndermesi yak nd r”ı ı buyurdu unu duydum ğ(Tirmizî, “Tefsîr”, 6; Ebû Dâvûd, “Melâhim”, 17).Şüphesiz dönü ümüz Allah’ad r. O, yapt klar m zdan dolay bizi hesaba çekecek-şııı ııtir. Herkes kendi yapt klar n n kar l n görecektir. Ayr ca, iman ça r s na olumlu ıı ış ğı ı ı ıığı ıcevap verenler, bu ça r ya kulak vermeyen yak nlar ndan dolay da k nanamazlar. ğ ıııııBu durum onlar için bir eksiklik de de ildir. Zira Hz. Nuh ve Hz. Lût’un han mla-ğır , peygamber kocalar na iman etmedikleri halde Firavun’un han m iman etmi tir. ııı ışRabbimiz Kur’an- Kerim’de, Hz. Lût’un ve Hz. Nuh’un inkârc han mlar n bizlere ıııı ıibret olarak anlatmaktad r. Ayette ayr ca Firavun’un iman eden han m da samimiye-ııı ıti, Allah korkusu ve içten duas yla çok güzel bir örnek olarak haber verilmektedir: ı“Allah, inkâr edenlere, Nûh’un kar s ile Lût’un kar s n örnek gösterdi. Bu ikisi, kulla-ı ıı ı ır m zdan iki salih ki inin nikahlar alt nda bulunuyorlard . Derken onlara hainlik ettiler ı ışıııde kocalar , Allah’ n azab ndan hiçbir eyi onlardan savamad . Onlara, ‘Haydi, ate e gi-ııışışrenlerle beraber siz de girin!’ denildi. Allah, iman edenlere ise, Firavun’un kar s n örnek ı ı ıgösterdi. Hani o, ‘Rabbim! Bana kat nda, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun ıyapt i lerden koru ve beni zalimler toplulu undan kurtar!’ demi ti.”ı ığ şğş(Tahrim, 66/10-11)

258PEYGAMBER EŞİ OLMAK BİLE KİŞİYİ KURTARMAZ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَ ّ َ ءَت ْ رُ ُ َ اِ ْ ٰ ۪ َ ِ ُ ْ ٰى َ ا اِ ّ ُ ْ ِ ُ ا ا ْ ٰ ِهِ ا َ ْ َ ِ اِن ا ْ َ َ ُ اّ َ ََِْۚٓ َُ ٓ َُْۙ َٓٓ َِ ۪ َ َ ل اِن ۪ َ ً َ ا َ ْ ُ ا ْ ُ ِ َ ْ ۪ َ ُ َ ِّ َ ّ ُوَا ْ ُاِ ا ْ َا َ ُ َ َ ْ ِ َ َََۘ َ َ ٓ ََّۘ َََُُۜ َّْۚ ا َ ِ َ وَ ّ ان َ ءَت ْ رُ ُ َ ً ءَ ِ ْ وَ َ قَ ِ ْ ذَرْ ً وَ َ ا َ َ ْ وَ َ ْ َنَُ۠ َِِ۪ ُٓ َُٓ َ ٓ َ ْْ۪اِ ّ ُ َ ّ ك وَا ْ اِ ا ْ َا َ َ َ ْ ِ َ ا َ ِ ََْ۪ ََُ َ َ َ َ َّ“Elçilerimiz brahim’e müjdeyi getirdiklerinde, ‘Biz bu memleket halk n İı ıhelak edece iz, çünkü oran n ahalisi zalim kimselerdir’ dediler. brahim, ğıİ‘Ama orada Lût var’ dedi. Onlar, ‘Orada kimin bulundu unu biz daha iyi ğbiliriz. Biz onu ve ailesini elbette kurtaraca z. Ancak kar s ba ka. O geri ğ ıı ışkal p helak edilenlerden olacakt r.’ Elçilerimiz Lût’a geldiklerinde, Lût, onlar ııyüzünden tasaland , onlar hakk nda çaresizlik içine dü tü. Elçiler ona, ıış‘Korkma, üzülme. Biz seni ve aileni kurtaraca z. Ancak kar n ba ka. O ğ ıışgeride kal p helak edilenlerden olacakt r.’ ” (Ankebût, 29/31-33)ııBu ayetlerin ilk k sm nda, Hz. brahim (a.s)’e çocu u olaca n müjdelemek için ııİğğı ıgelen meleklerden bahsedilmektedir. Bu melekler ayn zamanda halk zalim olan bir ııkavmi yok etmek üzere de görevlendirilmi lerdir. Halk yok edilecek kavim Hz. Lût şı(a.s)’un kavmidir. Yüce kitab m z Kur’an- Kerim’de Allah Teala geçmi te ya am ı ıışşı şbaz kavimlerin hayat hikayelerini anlatmakta, bizim onlardan dersler ç karmam z ıııgerekti ini aç klamaktad r. Bu durum u ayette aç k bir ekilde bildirilmi tir: ğıışışş“Nitekim birçok memleket vard ki, o memleket (halk ) zulmetmekte iken, biz onlar ıııhelâk ettik. imdi o ülkelerde duvarlar (çökmü ), tavanlar üzerine y k lm t r. Nice kul-Şşı ı ı ış* Dr. Mustafa KAHRAMAN

259lan lmaz hâle gelmi kuyular ve ( ss z kalm ) ulu saraylar vard r. (Sana kar ç kanlar) ışı ıı şışı ıhiç yeryüzünde dola mad lar m ? Zira dola salard elbette dü ünecek kalpleri ve i itecek şıışışşkulaklar olurdu. Ama gerçek u ki, gözler kör olmaz; lâkin gö üsler içindeki kalpler kör ışğolur.”(Hac, 22/45-46)Yüce Allah, azg nl kta ileri giden, kendi emir ve yasaklar n hiçe sayan, peygam-ı ıı ıberleri öldüren, yeryüzünde bozgunculuk yapan, ahlaki hiçbir s n r tan mayan Ad ı ııve Semud kavmini, Eyke ve Medyen halk gibi pek çok milleti çe itli ekillerde yok ışşetmi tir. te yok edilen kavimlerden bir tanesi de Lût (a.s)’un kavmidir. Hz. Lût’un şİşkavmi Allah’ n insanlar için koymu oldu u s n rlar a m , ars zl k ve hayâs zl k ko-ışğı ıış ş ıı ıı ınusunda hiçbir s n r tan mayan bir topluluk idi. Lût kavminin erkekleri, kad nlar ı ııııterk edip erkeklere yönelmi lerdi. Lût peygamber, onlar n bu yapt klar n n yanl şııı ıı şoldu unu aç k bir ekilde ikaz etti i halde onlar yanl lar nda srar etmi lerdi. Ayr ca ğışğı şıışıLût’u da alaya alm lar, onu memleketinden sürmek istemi lerdi.ı şşİşte bu sebeple Rabbimiz yüce Allah, meleklerini Hz. Lût’un kavmini yok etmek üzere göndermi ti. Melekler bu durumu Hz. brahim’e açt klar nda o, Lût’un o ka-şİııvimle birlikte oldu unu meleklere söylemi , melekler de Lût’un orada oldu unu ğşğbildiklerini, Lût’u ve ailesini kurtaracaklar n , ama Lût’un kar s n n helak olacaklar n ı ıı ı ııiçerisinde olaca n bildirmi lerdir. Çünkü Lût’un kar s , onun peygamber oldu una ğı ışı ığinanm yordu. Sonunda Allah Teala, Lût’un kavmine önce korkunç bir ses duyurmu , ışsonra memleketlerinin alt n üstüne getirmi , daha sonra da üzerlerine ta ya d rarak ı ışş ğıyok etmi ti. Bu ekilde yok edilenlerin içerisinde Hz. Lût’un kar s da vard . Çünkü şşı ııo Hz. Lût’un uyar lar na ald rmam , inkârc larla beraber olup Lût’u inkâr etmi ti.ı ııı şışBurada çok önemli bir nokta ortaya ç kmaktad r. Bu da ki inin Allah’a kar olan ıışş ısorumluluklar hususunda Peygamber e i de olsa bireysel yükümlülü ünün esas ışğoldu u gerçe idir.ğğToplumumuzda baz kimseler “benim babam hoca”, ”benim dedem hac ” gibi ııifadelerle kendilerine bir pay ç karmaya çal makta ve böylece sorumluluktan kur-ıı ştulacaklar n yahut o kimselerin kendilerine bir fayda sa layacaklar n zannetmek-ı ığı ıtedirler. Ancak bu kesinlikle yanl bir yakla md r. B rak n ki inin bir yak n n n ı şş ıııışı ı ıhac ya da hoca olmas n peygamber bile olsa onu kurtaramayaca n yukar da Lût ıı ığı ııpeygamber ve e i örne inde aç k bir ekilde görmekteyiz. Peygamber olan Lût e ini şğışşkurtaramam , e i o ehir halk ile beraber yok edilmi tir. Ayn ekilde bu olay n ış şşışışıbir benzeri Hz. Nuh ile o lu aras nda geçmi tir. O lu Tufan n olaca na ve babas -ğışğığ ıın n peygamberli ine inanmam , gemiye binmemi ve bo ulanlardan olmu tur. Hz. ığı şşğşNuh, çok istese de o lunu kurtaramam t r ğı ış(Hûd, 11/42-47). Ayn ekilde sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s) de, ış“Yak n akraba-ılar n uyar”ı ı( uara, 26/214)Ş ayeti indirilince, bütün akrabalar n Safa tepesinin çevre-ı ı

260sine toplam ve onlar Allah’a inanmalar konusunda uyarm t . Bütün kabileleri ı şııı ışisimleriyle tek tek say p onlar uyard ktan ve slam’a davet ettikten sonra kendi k z ıııİı ıFat ma’ya da öyle seslenmi tir: ışş“Ey Muhammed’in k z Fat ma! Kendini cehennemden koru. Ben Allah kat nda sizin ı ıııiçin bir ey yapamam. Ancak aram zdaki akrabal k sebebiyle sizinle ilgimi kesmeyece-şıığim.” (Müslim, “ man”, 348-365)İSonuç olarak yukar daki ayetlerde ve Peygamber Efendimizin ifadelerinde aç k-ııça belirtildi i üzere bir peygamber bile olsa ki i ne o lunu, ne k z n ve ne de e ini ğşğı ı ışkurtarabilir. Herkes kendi yap p ettiklerinden sorumludur. Bunun için çok k sa olan ıışu hayat m z yüce Rabbimizin ve sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in emir ve ı ı ıyasaklar na uyarak, onlar n r zas n kazanmaya çal arak geçirmeliyiz. Çünkü hepi-ıııı ıı şmiz bir gün dönü ü olmayan bir yolculu a ç kaca z. O yolculu a ç kmadan önce şğığ ığıonun haz rl klar n iyi yapmal y z.ı ıı ıı ı

261PEYGAMBER’E İTAAT BİZİ ALLAH SEVGİSİNE ERİŞTİRİR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّْ ُ ٌ ۪ َر ٌر ُ َ ُ ّ اَو ْ ُ َـ ُ ُذ ْ ُ ْ ِ ْ َ َو ُ ّ ا ُ ُ ْـ ِ ْ ُ ۪ ُ ِ ّ َ َ ّ ا ن ّ ِ ُ ْ ُ ْ ُ نِا ُ ََٰٰٰۜ َ ُْ َْ ِ َ ا ّ ِ ُ َ ّ ا نِ َ اْ َ َ نِ َ ۚل ُ َ اَو َ ّ ا ا ُ ۪ اْ۪ َُ ٰ ََّّ ََّْٰ“De ki: E er Allah’ seviyorsan z bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve ğııgünahlar n z baı ı ığ ş ılas n. Çünkü Allah çok baığ ş ılayand r, çok merhamet ıedendir. De ki: Allah’a ve Peygamber’e itaat edin. E er yüz çevirirlerse ğşüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.” (Âl-i mran, 3/31-32)İYüce Rabbimiz bizlere en güzel örnek olarak elçisi sevgili Peygamberimizi gön-dermi tir. Allah’ n elçisi sevgili Peygamberimize uymay , onu örnek almay ve ona şıııitaati emretmi tir. Hz. Peygambere itaati kendisine itaatle birlikte anm t r. Kur’an- şı ışıKerim’de birçok âyette genel olarak peygamberlerin, özel olarak da son dinin tebli -ğcisi Hz. Muhammed’in bildirdiklerine teslimiyet gösterip uyman n önemi anlat l r. ıı ıKur’an’da bizlere Resûlullah’a uyman n gerçek iman belirlemede temel bir ölçü ka-ııbul edildi i bildirilir. Biz müminler, bizzat Kur’an’ n buyruklar do rultusunda Hz. ğıığPeygamber’e uymakla ve hayat onun örnekli inde ya amakla sorumluyuz. Yüce ığşRabbimiz bizden Hz. Peygamber’in ortaya koydu u iman, ahlak ve davran tarz na ğı şıtabi olmam z ister.ı ıSevgili Peygamberimiz sadece Kur’an- Kerim’i tebli eden, s radan bir insan de-ığığildir. Yüce kitab m z Kur’an- Kerim’de Hz. Peygamber’e, Kur’an’ aç klama görevi ı ııııverildi i bildirilir ğ(Nahl,16/44; K yame, 75/19)ı. Sevgili Peygamberimiz de biz insanlar n ıanlayabilmesi için Kur’an’ mübarek sözleriyle aç klam ve onun nas l uygulana-ııı şıca n bizlere davran lar yla göstermi tir. Sözleri ve davran lar yla ya ayan Kur’an ğı ıı şışı şışolan sevgili Peygamberimiz biz insanlar için en güzel örnek olarak gönderilmi tir. ş* Dr. Bahattin AKBAŞ

262Sevgili Peygamberimizin sözleri ve davran lar , biz insanlar n olgunla malar na reh-ı şıışıberlik eder. Bizim olgun birer mümin olmam z n yolu o en güzel örne in davran ı ığı şve sözlerine uymaktan geçer. Peygamberimizi örnek almak ve ona itaat etmek, onun davran lar n kendimize örnek almakla gerçekle ir.ı şı ışHz. Peygamber’e uymak ve ona itaat etmek Allah sevgisinin ayr lmaz bir parça-ıs d r. Peygamber’in gösterdi i yolu gönülden benimsemeyen ki inin Allah’ sevdi i-ı ığşığni iddia etmek mümkün de ildir. Ayr ca Resûlullah’a uymak, Allah’ n sevgisine ve ğııma retine mazhar olman n da ön art d r. Hz. Muhammed, hem Allah’ n elçisidir ğ fiışı ııhem de yüce Allah taraf ndan Kur’an’ aç klamakla görevlendirilmi tir. Ayn zaman-ıı ışıda ona, Kur’an’da özel düzenlemeye tâbi tutulmam hususlarda ba lay c hüküm-ı şğı ıler ve bildirimlerde bulunma yetkisi de verilmi tir. Biz Müslümanlar olarak Allah’a şiman ve itaat ederiz. O’nun bizlere gönderdi i peygamberimiz Hz. Muhammed’in ğAllah’ n kulu ve elçisi oldu una ahitlik ederiz. Sevgili Peygamberimize ve getirdik-ığşlerine tabi oluruz. Biz müminler sevgili Peygamberimizi Allah için severiz. Ayr ca ıAllah’ n bizlere ilahî vahyini getiren, onu aç klayan ve en güzel örnek olarak seçti i ıığrahmet peygamberine itaat ve ona uymak bizim dünya ve ahiret mutlulu unu elde ğetmemizi sa lar. Günahlar m z n ba lanmas na sebep olur. Bizi sevgilerin en yüce-ğı ı ığ ş ıısine, gerçek sevgi olan yüce Allah’ n sevgisine ula t r r. Çünkü yüce Allah sevgisine ışı ıve r zas na götüren yolun göndermi oldu u elçisine uymaktan, onu sevmek ve ona ıışğitaat etmekten geçti ini haber veriyor.ğ

263PEYGAMBERE İTAAT ALLAH’A İTAATTİR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّۜ ً ۪ َ ْ ْ َ ك َ َ ْرا َ َ َ َ ْ َ َو َ ّ ا َع ا ْ َ َ ل ُ َ ا ِ ُ ْ َ َِ َ َْ َّٰٰٓۚ ََِّ“Kim peygambere itaat ederse, Allah’a itaat etmi olur. Kim yüz çevirirse, ş(bilsin ki) biz seni onlara bekçi göndermedik.” (Nisa, 4/80)Bizler Müslüman olarak hem Allah’a hem de Resûlüne iman ve itaat etmekle sorumluyuz. Yani Allah’ n gönderdi i Kur’an’a ve Resûlü’nün Sünnet-i Seniyyesine ığkar mükelle z. Çünkü Allah (c.c), Peygamber Efendimizin elçili i ile emretti i ve ş ıfiğğyasak koydu u konularda O’na uymam emretmi tir: ğış“Peygamber size ne verdiyse onu al n, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a ıkar gelmekten sak n n. üphesiz, Allah’ n azab çetindir.”ş ıı ıŞıı(Ha r, 59/7)şBa ka bir âyette de; ş“Ey iman edenler! Size hayat verecek eylere sizi ça rd zaman, şğı ı ığAllah’ n ve Resûlü’nün ça r s na uyun ve bilin ki Allah, ki i ile kalbi aras na girer. Yine ığı ışıbilin ki, O’nun huzurunda toplanacaks n z.”ı ı(Enfâl, 8/24) buyurmak suretiyle yüce Al-lah, Resûlüne uymay Müslüman olman n gere i saym , onun ça r s na uymam z ıığı şğı ıı ı“hayat” olarak nitelendirmi tir.şZira dinimizin esaslar , itikat, ibadet, muamelat konular ndaki ayr nt ve uygu-ııı ılamalar bizzat Peygamberimizin önderli i ve örnekli inde ya anarak bize intikal ığğşetmi bulunmaktad r. Kur’an- Kerim bazen bir konuya vurgulad veya i aret etti-şııı ı ğşği halde ayr nt s n aç klamam olabilir. te bu durumda Peygamber Efendimizin ı ı ı ııı şİşsünneti ön plana ç kar. Onu esas al r ve onunla amel ederiz. Meselâ, namaz n nas l ıııık l naca n Hz. Peygamber (s.a.s) ö retmi tir. Yine, zekâtla ilgili Kur’an- Kerim’de ı ığı ığşıancak farz oldu u ve hikmetleri ile ilgili ayetler vard r. Zekât n ayr nt s ve uygula-ğııı ı ımas nda ise Hz. Peygamber’in sünneti ve hadisleri esas al nm t r. Dolay s yla söz ııı ışı ıkonusu âyette Allah’ n emri ve yasaklar n insanlara aç klayan ve uygulamal olarak ıı ııı* Nevzat Sabri AKIN

264gösteren Hz. Peygambere itaatin Allah’a itaat etmek anlam na geldi i vurgulanm -ığı şt r. Öyle ki e er bir konu ilahî vahye dayan yorsa, o hususta bizim Peygambere ığıuymama konusunda hiçbir tercih hakk m z n bulunmad aç k bir ekilde beyan ı ı ıı ığışbuyurulmu tur:ş “Allah ve Resûlü bir i hakk nda hüküm verdikleri zaman, hiçbir mümin erkek ve hiç-şıbir mümin kad n için kendi i leri konusunda tercih kullanma haklar yoktur. Kim Allah’a ışıve Resûlüne kar gelirse, üphesiz ki o apaç k bir ekilde sapm t r.”ş ışışı ış(Ahzâb, 33/36)Bu itibarla Peygamber (s.a.s) Efendimiz de ashab n , emir ve yasaklar na itaat ı ııkonusunda uyarm t rı ış: “Kendisine benim emretti im ya da yasaklad m herhangi bir emir geldi inde sizden ğı ı ğğbirinizi koltu una yaslanm olarak öyle söyledi ini görmeyeyim: ‘Bilmiyoruz, (bizi ilgi-ğı şşğlendirmez) biz Allah’ n Kitab ’nda buldu umuza uyar z.” ıığı(Ebu Davud, “Sünen”, 6; Tirmizî, “ lim”, 10)İDolay s yla peygambere itaat, onun Allah’ n elçisi oldu una inanmay ve Allah’tan ı ıığıgetirip haber verdi i her konuda ona itaat etmeyi içerir. Di er taraftan Allahu Teala ğğHz. Peygamber’i hakem olarak kabul etmekten kaç nanlar n ve O’nun getirdi i hü-ıığkümlere teslim olup r za göstermeyenlerin iman n n olmayaca n aç k bir ekilde ıı ığı ıışifade buyurmu tur:ş“Hay r! Rabbine andolsun ki aralar nda ç kan anla mazl k hususunda seni hakem k -ııışııl p sonra da verdi in hükümden içlerinde hiçbir s k nt duymaks z n (onu) tam manas yla ığı ı ıı ııkabullenmedikçe iman etmi olmazlar.”ş(Nisa, 4/65)

265PEYGAMBERİMİZ ÖRNEK ALINMALI*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّۜاً ۪ َ َ ّ ا َ َ َذَو َ ِ ا َمْ َ اَو َ ّ ا ا ُ ْ َ ن َ ْ َ ِ ٌ َ َ َ ٌةَ ْ ا ِ ٰٰٰ َُّْْٰ ا ِ ل ُ َر ۪ ْ ُ ن َ ْ َ َ ََ“Andolsun, Allah’ n Resûlünde sizin için; Allah’a ve ahiret gününe ıkavu may uman, Allah’ çok zikreden kimseler için güzel bir örnek vard r.” şııı(Ahzâb, 33/21)Ayet-i kerimede Allah’ n r zas na ermeyi uman, ahirette mutlulu a kavu may ııığşıarzu eden ve Allah’ çokça zikredenler için Hz. Peygamberin örnek al naca aç kça ıığı ıifade edilmi tir.şİnsan çevresine bakt , ba kalar n de erlendirdi i zaman iyi dedi i veya kötü ı ı ğşı ığğğkabul etti i birilerini görür. Genelde takdir ettikleri insanlar kendilerine örnek al r, ğııho lanmad klar ki ilerden ve onlar n hayat tarzlar ndan da kaçarlar. Çünkü ho lan-şıışıışd klar ki iler toplumda sevilen, say lan, sözüne güvenilen, itibar sahibi olan insan-ıışılard r. Dolay s yla onlara g pta eder ve onlar gibi ya amak isterler.ıı ıışİnsanlar bu konuda nas l davranmal , kimi örnek almal d r? Ki i bu hususta ye-ııı ıştersiz olabilir ve yanl bir seçim yapabilir diye yüce Allah bu konuda da insanlar ı şıkendi ba lar na b rakmay p, hangi örnek ahsiyetin model al nmas gerekti ini bu şııışıığayette ortaya koymu tur.şModel alman n hayatta büyük bir rolü oldu u ve davran lar n ona göre ekille-ığı şışnece i bilinen bir gerçektir. Bu nedenle insanlar kimi taklit ederlerse, kimin davra-ğn lar n yans t rlarsa kimlikleri de ona göre ekillenir. Durum bu olunca Allah (c.c) ı şı ıı ışinsanl a örnek alarak hayat ve ahlak numunesi bir elçi göndererek onun hayat n n ığı ıörnek al nmas n istemi tir.ıı ışÖrnek al nacak Hz. Peygamberin iki yönü vard r:ıı 1. Be er yönü,ş 2. Be er üstü yönü.ş* Davut KAYA

266Be er kimli ine bak ld zaman o da di er insanlar gibi, anne-babadan meydana şğı ı ığğgelen; yiyip-içen, gezip-dola an bir özelli e sahiptir. Yani k saca o da bir insand r. şğııAncak di er insanlardan çok farkl d r. Bir iirde; “Muhammed be erdir ama di er ğı ışşğinsanlar gibi de ildir. Bilakis o, di er ta lar aras nda bulunan yakut ta gibidir” ek-ğğşış ışlinde bir benzetme ile anlat lm t r. Yakut nas l di er ta lara göre çok de erli ise Hz. ı ı ışığşğMuhammed de di er insanlara nispetle çok daha de erlidir.ğğ Bu durum Kur’an- Kerim’de Kehf suresinin 110. ayetinde öyle aç klanm t r:ışıı ış“De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insan m, (Ne var ki) bana, ‘Sizin ilah n z ancak bir ıı ıtek ilâht r’ diye vahyolunuyor. Kim Rabbine kavu may umuyorsa yararl bir i yaps n ve ışıışıRabbine ibadette kimseyi ortak ko mas n.”şıBu, yaln zca ona ait bir özelliktir. Biz insanlar buna inan r, kelime-i ahadette yer ıışald gibi; “Ben ahadet ederim ki Allah’tan ba ka ilah yoktur, yine ahadet ederim ı ı ğşşşki Muhammed O’nun kulu ve elçisidir” diye kabulleniriz. Biz Hz. Peygamberin bize örnek olacak be er kimli ini çok iyi bilmeliyiz. Bunun için de onu iyi ö renmeli ve şğğtan mal y z. O peygamberlik öncesinde herkese örnek olabilecek davran lar sergi-ıı ıı şlemi tir. Hatta güvenilirli i sebebiyle kendisine “Muhammed’ül-Emin (Güvenilen şğMuhammed)” lakab da verilmi tir.ış Allah resûlünü örnek almak, hayat n güzel davran larla geçiren o yüce elçinin ı ıı şyapt klar n tatbik etmektir. O, toplumun her kesimini, her grubunu ilgilendiren ıı ıdavran lar yla herkese örnek olacak kadar davran zenginli ine sahiptir. O, yetim ı şıı şğdo mu , yetimli i çok iyi idrak etmi tir. Onda yetimin ve yak nlar n n alaca ib-ğşğşıı ığ ıretler vard r. O dünya nimetleriyle imtihan edilmi , zaman zaman insanlar n kötü ışıdavran lar na muhatap olmu tur. O aile reisi olmu , amir olmu , e itici, imam, ı şışşş ğcemaat ve daha nice durumlar ya am , hayat n her a amas nda kendine ait gü-şı şışızellikler sergilemi tir. Bu nedenle hayat n bütün a amalar nda ondan al nacak çok şışıışeyler vard r. O, bir grup veya zümreye de il, tüm insanl a rehber olarak gelmi tir. ığığşO hakk söylemi tir, her zaman hakk korumu tur. O, âdil olmu tur, yetimi gözet-ışışşmi tir, r zk n helal kazanm t r, ahlaki olgunlu u zirvede ya am ve anlatm t r. şı ı ıı ışğşı şı ışO, insanlara iyi davranm , kad n haklar n korumu , hayvanlara merhamet etmi , ı şıı ışşküçükleri korumu tur. O hep yap c olmu , ho görüyü elden b rakmam t r. şı ışşıı ışBize dü en görev, Hz. Peygamberi her yönüyle çok iyi tan y p getirdi i mesajlar şı ığıkavramak, onlar hayat m za tatbik etmektir ve böylece Rabbimizin r zas n kazan-ıı ııı ımak olmal d r.ı ı

267PEYGAMBERİMİZİN DAVETÇİ VE AYDINLATICI OLMASI*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّٰ ِ ِ ِذْ ِ ۪ وَ َا ً ُ ۪ ًاَِ ا ّ َ ا ّ ِ ّ اِ ّ ارْ َ َ ك َ ِ ًا وَ ُ َ ّ ًا وَ َ ۪ ًا وَدَا ِ ً اِ ا ّ َِْۙ ََ ُ َ ٓ َٓ َ ُ“Ey Peygamber! Biz seni bir ahit, bir müjdeleyici, bir uyar c ; Allah’ n şı ııizniyle kendi yoluna ça ran bir davetçi ve ayd nlat c bir kandil olarak ğ ııı ıgönderdik.” (Ahzâb, 33/45-46)İnsanlar , kendisini tan malar ve ona kulluk etmeleri için yaratan yüce Allah, ıııonlara yol göstermek ve kendisinin emir ve yasaklar n ö retmek için; zaman za-ı ığman peygamberler göndermi tir. Peygamberlerin ilki, ilk insan olan Hz. Âdem ş(a.s)’dir. Sonuncusu ise bizim peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’dir. kisi ara-İs nda ne kadar peygamber gelip geçti ini kesin olarak bilmiyoruz. Sadece bu yüce ığinsanlardan 25’inin isimlerinin Kur’an- Kerim’de zikredildi ini biliyoruz.ığHer peygamber kendi ça n n artlar na göre, kendisine verilen tebli görevini ğı ışığyerine getirmi tir. Bizim Peygamberimiz (s.a.s) ise, k yamete kadar geçerli olacak şıdinî esaslar tebli etmi tir. Öncelikle Peygamberimiz (s.a.s)’in yeryüzünde ya ayan ığşşbütün insanlar için, hatta bütün âlemler için rahmet olarak gönderildi ini biliyoruz ğ(Enbiya, 21/107). Bizler, bu rahmet olu un; bizim onunla ba lant m zla ve onun şğı ısünnetine sar lmam zla do ru orant l olaca n da akl m zla fark edebilmeliyiz. ıığı ığı ıı ıSevgili Peygamberimiz (s.a.s) de bir hadislerinde; her peygamberin kendi kavmi-ne gönderildi ini, kendisinin ise bütün insanlara gönderildi ini haber vermi tir ğğş(Buharî, “Salât”, 56).Yeryüzünde ya ayan insanlar n büyük bir ço unlu u onu yeteri kadar tan ma-şığğımaktad r. Onu, kendimizden ba ka insanlara tan tamad m z için bizim de sorum-ışıı ı ığlulu umuz oldu unu dü ünmeliyiz. nsanlar onu tan yamam ve onun getirdi i ğğşİıı şğgüzellikleri ya ayamam larsa, onun rahmet olmas ne kadar gerçekle ebilecektir?şı şış* Mustafa KILIÇ

268Rabbimiz öncelikle Peygamberimizin ahit olaca n bildirmi tir. Allah, kullar -şğı ışına peygamber gönderip inanç, amel, ahlak konular nda ne istedi ini aç klamad k-ığııça onlar sorumlu tutmuyor, birçok âyette ı“Bilmiyorduk, bilemezdik demeyesiniz diye size peygamberler gönderdim” buyuruyor (bk. Nisâ, 4/165). Bütün bunlara ra men ğâhirette “uyar lmad , bilgi verilmedi i yolunda” mazeret ileri sürecek olanlara da ıı ı ğğAllah Teâlâ peygamberleri ve hepsine birden son peygamberini ahit gösteriyor. şHz. Peygamber’in bu niteli i, onun rabbi nezdindeki de erini gösterir. Çünkü a-ğğşhitler önce tezkiye edilir, onlar tan yan erdemli ki iler taraf ndan tan k olabilecek-ıışııleri ifade edilir. Hz. Peygamber’i tezkiye eden ise bizzat Allah’t r.ıOnun ba ka bir özelli i de müjdeleyici olmas d r. O, müminleri; Allah’ n cen-şğı ıınetleri ve öbür dünyada mü’minlere haz rlad say s z nimetleri ile müjdelemi tir. ıı ı ğı ışOnun getirdi i dini ya ayan insanlar, bu dünyada da mutlu olurlar ve dünyay ğşımamur ederek huzur içinde ya an r hâle getirirler. Dolay s yla o, bu dünya için de şıı ımüjdeleyicidir. Öte yandan Kur’an- Kerim onun, bütün insanlara müjdeci ve uya-ır c olarak gönderildi ini de haber vermektedir (Sebe’, 34/28). Kur’an- Kerim’in ı ığıba ka ayetlerinde de onun müjdeleyici oldu u ifade edilirken (Bakara, 2/119; şğMâide, 5/19; Hûd, 11/2; Sebe’, 34/28; Fât r, 35/24), bir ayette de kendisinin müj-ıdelenen oldu u bildirilmi tir. Bilindi i gibi Hz. sa (a.s), ğşğİ“Ey srailo ullar ! üphesiz İğıŞben, Allah’ n size, benden önce gelen Tevrat’ do rulay c ve benden sonra gelecek, Ahmed ıığı ıad nda bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdi i) peygamberiyim.”ığ (Saff, 61/6) di-yerek, onun gelece ini önceden müjdelemi ti.ğşİnsanlar n müjdelenmeye ihtiyaçlar oldu u kadar uyar lmaya da ihtiyaçlar var-ıığııd r. Çünkü insanlar sadece müjdelenirlerse, tembelli e ve uyu uklu a dü ebilirler. ığşğşAra s ra onlar n uyar lmas ; korku ve endi e ile kendilerini hesaba çekmeye vesile ıııışolur. Bundan dolay Peygamberimiz (s.a.s)’in uyarma görevi de vard r. Bizi en çok ııuyaracak ey; cehennemlik olmak veya bir süre cehennemde cezaland r lmakt r. şı ııAllah, insanlar cehennemle uyarma görevini Peygamberimiz (s.a.s)’e vermi , ama ışonun; bu uyar y dinlemeyip yanl yollara sapanlardan sorumlu olmad n da ifa-ı ıı şı ı ığde etmi tir (Bakara, 2/119). Ayr ca onun yapt uyar lar dikkate al p iman eden, şıı ı ğı ııkendini düzeltip sâlih amel i leyenlerin de, korkmalar na gerek olmad n , onlar n şıı ı ığımahrum ve mahzun olmayacaklar n bizlere bildirmi tir (En’âm, 6/48).ı ışSevgili Peygamberimiz (s.a.s)’in görevi insanlar hidayete davet etmek ve bu ıdaveti tebli etmekti. O davetini hakk yla yerine getirdi. Bizden önceki Müslüman ğıkarde lerimizin eksiz üphesiz kabul ettikleri gibi, biz de o daveti kabul ettik. te şşşİşbundan dolay Rabbimizin bize ö retti i u duay içtenlikle yapabiliriz: ığğ şı“Rabbimiz! Biz, ‘Rabbinize iman edin’ diye imana ça ran bir davetçi i ittik, hemen ğ ışiman ettik. Rabbimiz! Günahlar m z ba la. Kötülüklerimizi ört. Can m z iyilerle be-ı ı ığ ş ıı ı ıraber al.” (Âl-i mrân, 3/193)İ

269Kur’an- Kerim olmasayd biz hidayete eri emezdik. Hak ile bat l n aras n ay -ıışı ıı ııramazd k. Ama Kur’an- Kerim olsa da Peygamberimiz (s.a.s) olmasayd o zaman ıııda Kur’an- Kerim’i nas l anlayaca m z ve nas l uygulayaca m z bilemezdik. O ıığı ı ıığı ı ıyüce Elçi, Kitab m z n esaslar n ; uygulamalar yla bize gösterip örnek oldu. Yolu-ı ı ıı ıımuzu ayd nlatt . Dünyam z da ahiretimizi de ayd nlatan bir kandil oldu.ııı ııEy ayd nlat c bir kandil olarak gönderilen yüce Peygamberim! Bu dünyada bizi ıı ıayd nlatt n gibi, ahirette de ayd nlat, bizi ks z ve efaatsiz b rakma!ıı ı ğıı ı ışşı

270PEYGAMBERİMİZİN GÜZEL AHLAKI*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ٍِّ ۪ َ ُ َ ّ ِاَوٍُٰ َ َ َ“Sen elbette yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem, 68/4)Okudu umuz ayet-i kerimede Peygamberimizin yüce bir ahlaka sahip oldu u ğğaç kça belirtilmektedir. Ayet-i kerimedeki “üstün ahlaktan” kas t ise Hz. Peygamber’in ıısahip oldu u Kur’an ahlak d r. Nitekim Hz. Ai e’ye, Peygamberimizin ahlak n n na-ğı ışı ıs l oldu u soruldu unda O, “Siz hiç Kur’an okumaz m s n z? ‘Resûlullah’ n ahlak ığğı ı ıııKur’an’d r’ demi ve yukar da meali verilen ayeti okumu tur ışış(Müslim, “Müsâ rîn” , fi139). Peygamberimiz (s.a.s), her konuda biz Müslümanlar için en güzel örnektir. Ni-tekim Allah Teâlâ öyle buyurmu tur: şş“Allah’a ve ahiret gününe kavu may uman kimseler için Allah’ n resûlünde sizin için şııen güzel örnekler vard r.”ı(Ahzâb, 33/21)Peygamberimizin att her ad m, söyledi i her söz, yapt her i , geli tirdi i her ı ığığı ı ğşşğili ki bizim için örnektir. Çünkü Allah’ n örnek olarak takdim etti i bir insan tabii şığki bizler için rehber ve örnek olacakt r.ıPeygamberlerin tebli etti i hak dinler, Peygamberimiz (s.a.s) ile kemale erdi i ğğğgibi güzel ahlak da onunla kemale ermi ve zirveye ula m t r Kendileri ümmetine şş şı ıörnek olmak için Allah Teâlâ’dan güzel ahlak istemi , kötü ahlak ve verece i zarar-şğlardan da Allah Teâlâ’ya s nm t r: ı ı ğı ış“…Allah’ m! Beni amellerin en iyisine ve ahlak n en iyisine ilet. Amel ve ahlak n en ıııiyisine ancak sen hidâyet edebilirsin. Amellerin kötüsünden ve ahlak n kötüsünden beni ıkoru. Amel ve ahlak n kötüsünden ancak sen koruyabilirsin.”ı(Nesâî, “ ftitah”, 16)İ“Allah’ m! Ayr l ktan, münaf kl ktan ve ahlak n kötüsünden sana s n r m.”ıı ıı ııı ı ı ığ(Nesâî, “ s-İtiaze”, 21; Tirmizî, “De’avât”, 126)* Tahir TURAL

271 imdi baz ahlaki s fatlardan hareketle Peygamberimizi tan maya çal al m:Şıııı ış1- Do rulu u:ğğ 35 ya nda iken ya ad toplum taraf ndan Muhammedü’l-ş ışı ı ğıEmin (En güvenilen) diye isimlendirilmi tir. Mü rikler ona air, kâhin, cin çarpm şşşı şgibi yak t rmalarda bulunuyorlar ancak hiçbir zaman yalanc diyemiyorlard . Hat-ı ışııta Ebu Cehil, “Biz seni yalanlam yoruz, getirdi ini yalanl yoruz” diyordu. Bunun ığıüzerine En’âm suresi 33. ayet-i kerime inmi tir: ş“Onlar n söylediklerinin hakikaten ıseni üzmekte oldu unu biliyoruz. Asl nda onlar, seni yalanlam yorlar fakat o zalimler ğııaç kça Allah’ n ayetlerini inkâr ediyorlar”ıı (Tirmizî, “Tefsîr”, 7/1). Abdullah bin Amr anlat yor: Peygamber evimizde bulundu u s rada annem çocu a gel sana bir ey ığığşverece im, dedi ve hurma verdi. Peygamberimiz; ğ“E er çocu u kand rm olsayd n z ğğı ışı ısize bir yalan günah yaz l rd .”ıı ı ı buyurdu (Ebu Davud, “Edep”, 88; Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 452).2-Merhameti: Onun için Kur’an- Kerim’de öyle buyurulur: ış“Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 21/107) Kendisi de öyle buyurmu tur: şş“Merha-met edene Allah da merhamet eder. Siz yerdekilere merhamet edin ki göktekiler de size merhamet etsin.” (Tirmizî, “Birr”, 16 ) “Merhamet etmeyene Allah da merhamet etmez.”(Ebu Davud, “Edeb”, 16)3-Cömertli i:ğ Peygamberimiz; “Ben ancak da t c y m, veren Allah’t r”ğı ı ı ıı derdi. Câbir (r.a.) onu anlat rken öyle söylemi tir: “Peygamberimiz kendisinden bir ey ışşşisteyene asla yok dememi tir.” Hz. Ai e ise; şş“Peygamberimiz üç gün pe pe e karn n hiç ş şı ıdoyurmam t r. steseydi doyururdu. Fakat yoksullar doyurup kendisi aç kalmay tercih ı ışİııederdi.” demi tir (Tirmizî, “Zühd”, 38).ş4- Tevazuu: Peygamberimiz bir mecliste bo buldu u yere oturur, ev i lerine şğşyard m eder, elbisesini yamar, pazardan ev ihtiyaçlar n kendisi görürdü (Elmal l , ıı ıı ıHak Dini Kur’an Dili, c.II, s.1256). Tevazu konusunda öyle buyurmu tur: şş“Kim müslüman karde ine alçak gönüllü davran rsa Allah onu yükseltir. Kibirleneni, şıüstünlük taslayan ise Allah alçalt r.”ıı (Taberânî, Evsat, 7707, 8, 247; et-Ter ibğ, III/561)Peygamberimiz zengin-fakir ay r m yapmadan davete gider, fakirlerin evine gi-ı ı ıdip hâl hat r sorar, hastalar ziyaret ederdi. Hastalara ifa bulmalar için dua eder, ıışı“in allah iyile eceksiniz” diye teselli ederdi (Buharî, “Merda”, 10 ). Bir defas nda şşıYahudi bir ailenin hasta çocu unu ziyaret etmi , onu slam’a davet etmi , o da baba-ğşİşs n n yüzüne bakm , babas da “O lum! Peygamber ne diyorsa sen onu yap” demi ı ıı şığşve çocuk müslüman olmu tu (Buharî, “Merda”, 11 ).ş5- A r övgüden ho lanmazd :şı ışı Peygamberimiz ashab na; ı“Beni H ristiyan-ılar n sa (a.s)’y övmeleri gibi övmeyin. Ben Allah’ n kuluyum. Bana Allah’ n kulu ve elçisi ıİıııdeyin” derdi (Buharî, “Enbiya” , 48).6- Ho görüsü ve Başğ ş ılay c lı ı ı ığ : Sevgili Peygamberimiz güler yüzlü ve yu-

272mu ak huylu idi. Allah Teâlâ, onu Kur’an- Kerim’de öyle vasfetmi tir: şışş“Sen onlara s rf Allah’ n lütfetti i merhamet sayesinde yumu ak davrand n. E er kaba, ıığşığkat kalpli olsayd n, hiç üphesiz etraf ndan da l r giderlerdi. Onlar affet, onlar n ba -ıışığı ııığ ş ılanmas n dile.”ı ı(Âl-i mran, 3/159)İDokuz y l Peygamberimizin yan nda bulunan ve yeti en Enes bin Malik, “Bana ıışbir kez olsun ‘öf’ demedi” demi tir. Kimsenin kusurunu yüzüne vurmaz, “Baz lar şı ışöyle yap yor” eklinde topluma konu urdu. Kendisine yap lan ikramlar küçümse-ışşıımez ve ikram sahiplerini hay rla anard ıı(Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, 100).

273PEYGAMBERİMİZİN YOLUNU TUTALIM*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَ َ ْمَ َ َ ّ ا ِ ُ َ َ َ ْ ِ َ ُ ل َ ْ َ ۪ ا ّ َ ت ُ َ َ ا َ ُ ل ِ َ ۪ ًَّ ََُُّْٰ“O gün zalim kimse, (çaresizlik içinde) ellerini s r p öyle diyecektir: ‘Ne ı ı ışolurdu ben de peygamberle beraber ayn yolu tutsayd m!’ ” (Furkân, 25/27)ııBildi imiz gibi, “Peygamber” Allah’ n kullar aras ndan seçti i ve vahiyle eref-ğııığşlendirerek emir ve yasaklar n insanlara ula t rmak üzere görevlendirdi i elçidir.ı ış ığTarihî süreç içinde Allah Teala insanlar do ru yola ula t rmak üzere peygamber-ığş ıler göndermi , bu peygamberlere kitaplar vermi , peygamberler de bu kitaplar do -şşğrultusunda insanlar Allah’ n yoluna davet etmi lerdir. Bu süreç son peygamber Hz. ıışMuhammed (s.a.s) ile tamamlanm t r. Onun getirdi i din son din slam, o dinin ı ışğİkitab Kur’an- Kerim de son ilahî kitapt r. Allah’ n yolu ıııı(En’âm, 6/116), müminlerin yolu (Nisâ, 4/115) ve do ru yoldan ğ(Bakara, 2/108) maksat slam’d r. İıBir müslüman olarak en önemli görevimiz Peygamberimiz (s.a.s)’e iman etme-miz, onu sevmemiz, onu tan maya çal mam z, onun sünnetine s ms k sar lmam z ıı şııı ıııve k saca onun yolunu tutmam zd r. Peygamberimiz (s.a.s) de ilk müslümanlar olan ıı ısahabelere ve onlar n ahs nda biz müminlere Veda Hacc hutbesinde öyle tenbihte ışıışbulunmu tur: ş“Mü’minler! Size iki emanet b rak yorum. Onlara s ms k sar ld kça yolunuzu hiç a-ııı ı ıı ışş ırmazs n z. Bu emanetler, Allah’ n kitab Kur’an ve O’nun Peygamberinin sünnetidir.”ı ııı(Muvatta, “Kader”, 3)Peygamberimiz (s.a.s)’in yoluna ve getirdi i esas ve prensiplere uymam z demek; ğıyarat l m zdaki amaca uygun bir yol tutmam z ve ona göre hayat m z düzenleyip ı ı ı ışıı ı ıya amam z demektir. Zira bizi ilim ve kudretiyle en güzel ekilde ve yeryüzünün şışhalifesi olarak yaratan Rabbimiz, dünya/ahiret mutlulu umuzu sa layacak biçimde ğğya amam z da plânlam ve bunu bize son Peygamber (s.a.s)’i ve son kitab Kur’an şı ıı şıvas tas yla bildirmi tir. ı ış* Mustafa GÜNEY

274Verilen ak l ve irade ile dü ünce, inanç ve eylemlerimizi seçme ve gerçekle tirme ışşhususunda özgür b rak lan biz insanlar; iyilik ve kötülükler hususunda imtihana ııtâbi tutulmak ve bunlar n kar l n ahirette görmek üzere dünyaya gelmi bulun-ış ğı ı ı ışmaktay z. Gerek bu ayette ve gerekse Kur’an’ n bütününde âhiret inanc na srarla ııııvurgu yap lmas n n sebebi; biz insanlar n bu yetkilerimizi do ru kullanmam z ve ıı ıığı ıbundan sorumlu tutulaca m z zihinlerimize iyice yerle tirmektir. ğı ı ış“O gün (âhiret günü) inkârc lar için çok zor bir gün olacakt r.”ıı Çünkü onlar, Allah’ n kendilerine bah-ışetti i söz konusu yetkiyi, özgürlü ü sorumluluk bilinciyle ve ak ll ca kullanma-ğğı ım lar; kendilerine bu imkânlar ba layan Allah’ tan y p O’na ükür ve minnet ı şığ ş ııı ışborçlar n gerekti i ekilde ödememi lerdir.ı ığ şş Bu ki iler dünyada iken ak l ve iradelerini do ru kullanarak Peygamberimiz şığ(s.a.s)’in davetine uyup onunla birlikte, onun gösterdi i yoldan gitmeleri gerekirken; ğne slerinin h rslar na ve zararl duygular na kap lm lar, böylece inkâr ve isyan fiııııı ışyolunu seçmi lerdir.şİşte bütün bu gerçeklerin apaç k ortaya ç kaca hesap gününde onlar, ıığ ıkendi kendilerine duyduklar öfke ve pi manl k duygular yla ellerini s rarak ışııı ı“O Peygamberin yolundan” sapm olman n ac s n ve elemini ya ayacaklar ve ı şıı ı ış“Ke ke o peygamberle beraber ayn yolu tutsayd m!” diyerek pi manl klar n dile şıışıı ıgetireceklerdir.Öyleyse f rsat bu gün elimizdeyken dikkat edelim! Biz de Peygamberimiz ıMuhammed Mustafa (s.a.s)’n n yolundan ayr l p ellerini s rarak haktan sapm ıı ıı ıı şolman n ac s n ve elemini ya ayacaklardan olmayal m.ıı ı ışı

275PEYGAMBERLER DE FANİDİR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ٌِّۜۚ َ ْ َ ْ ِ ْ َ ْ ِ ِ ا ُ ُ ۜ ا َ ئِ ْ َ ت َ اوْ ُ ِ ا ْ َ ْ ُ ْ َ ا ْ َ ِ ُ ْٰ ََََُٓ َ َّ۬وَ َ ُ َ ّ ٌ اِ رَ ُ لََّوَ َ ْ َ ْ َ ِ ْ َ َ ِ َ ْ ِ َ ْ َ ُ َ ا ّ َ َ ْٔـً وَ َ َ ْ ي ا ّ ُ ا ّ ِ َََِّٰٰٰ۪ۜ“Muhammed, ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmi tir. imdi o ölür veya öldürülürse gerisin geriye (eski dininize) mi şŞdöneceksiniz? Kim gerisin geriye dönerse, Allah’a hiçbir zarar veremez. Allah, ükredenleri mükâfatland racakt r.” (Âl-i mrân, 3/144)şııİBu âyet-i kerimede sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s)’in de di er ğpeygamberler gibi sadece bir be er ve bir peygamber oldu u belirtilmekte, onun da şğöncekiler gibi ölümlü oldu u hat rlat lmaktad r. Bu âyet, ayr ca Müslümanlar en ğııııızay f anlar nda arkadan vurmaya çal an münaf klar n olumsuz propagandalar na ııı şıııkar bir cevap ve onlar n yald zl sözlerine kap lm olanlara yap lm bir uyar ni-ş ııı ıı ışı ışıteli i de ta maktad r.ğş ııÂyet, Uhud sava nda mü riklerin kar sald r ya geçip Müslümanlar ku att ş ışş ıı ıışı ı ğve bu esnada Peygamber Efendimizin öldürüldü üne ili kin bir haberin yay lma-ğşıs üzerine ya anan olaylarla ilgilidir. Olay öyle geli mi tir: Mü riklerden dört ki i ışşş şşşsevgili Peygamberimizi öldürmek için f rsat kolluyordu. Bunlardan biri de Abdullah ıb. Kamie ad nda bir mü rikti. bn Kamie, Peygamberimizin yan na kadar sokulup ışİıbir k l ç darbesi ile yüzünü yaralam , bu esnada at lan bir ta da Peygamberimizin ı ıı şışdi inin k r lmas na yol açm t . Ald darbenin iddetinden Peygamber Efendimi-şı ııı ışı ı ğşzin mi feri ikiye bölünerek halkalar yana na batm t . Ebu Âmir ad nda bir mü -ğığ ıı ışışrik de sava tan önce alana çukurlar kazm ve üzerini kamu e etmi ti. Peygamber şı şflşEfendimiz mü riklerin amans z sald r lar na kar kendisini savunurken bu çukura şıı ı ış ıdü tü ve diz kapaklar yaraland . çlerinde Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer ve Hz. Ali’nin şııİde yer ald bir grup sahâbî, Peygamber Efendimizin etraf nda halka olu turarak ı ı ğışonu korumaya çal t lar. Ebû Dücâne Hazretleri ise vücuduyla ona âdeta bir kalkan ı ışgörevi görüyordu. Sa’d b. Ebû Vakkas da dü mana ok at yordu. Dü man n k l ç dar-şışıı ı* Dr. Mehmet CANBULAT

276belerine kar Peygamber Efendimizi korumaya çal an Talha b. Ubeydullah’ n kolu ş ıı şıkesildi ve çolak kald . Bu arada bn Kamie, Peygamber Efendimizi korumakta olan ıİMus’ab b. Umeyr’i ehit etti. Mus’ab b. Umeyr Peygamber Efendimize benzedi i için şğİbn Kamie Peygamberimizi öldürdü ünü sanarak, “Muhammed’i öldürdüm” diye ğba rm , bu haber Müslümanlar üzerinde ok etkisi yapm t . Öyle ki, haberin du-ğ ıı şşı ışyulmas Müslümanlar n pani e kap lmalar na ve cesaretlerini yitirmelerine yol aç-ıığıım t ; içlerinden bir k sm da a do ru yönelirken, bir grup Medine yolunu tutmu , ı ışıığğşbaz lar da olduklar yerde y l vermi lerdi. Olay en çok münaf klar sevindirmi , ı ııı ı ığşıışbu durumdan yararlanan bir grup münaf k “Muhammed gerçek peygamber olsayd ııöldürülmezdi. Atalar m z n dinine dönsek daha iyi olur” diyerek Müslümanlar n ı ı ıımorallerini bozmaya çal yorlard .ı ı şıÇevresinde bulunan az say da Müslüman, sava n sonuna kadar var güçleriyle ış ıPeygamberimizi korumaya devam etmi , di er yandan bu habere aldanan Kurey , şğşald sonuçla yetinip sava alan n terk etmi tir. Bu durumu Cenab- Hakk’ n bir ı ı ğşı ışıılütfu olarak de erlendiren Peygamber Efendimiz kendisinin sa oldu unu Müslü-ğğğmanlara duyurmaya çal an Kâ’b b. Mâlik’e susmas için i aret etmi tir.ı şışşYukar da da ifade edildi i üzere peygamberler de be erdir; bizim gibi fani varl k-ığşılard r. Onlar n bizlerden fark , Allah’ n elçisi olarak ald klar ilahî mesaj insanlara ıııııııiletmeleri ve bu konuda bize örneklik etmeleridir. Dinin sahibi Allah’t r, koruyu-ıcusu da O’dur. Peygamber’in bu dünyadan ayr lmas yla din nihayete ermeyecektir. ııİşte âyet-i kerimede bu gerçek dile getirilerek Müslümanlar n buna haz r olmala-ıır ve dinlerine ba l kalmalar gerekti i hat rlat lmaktad r. Gerçek u ki, bâki olan ığ ıığııışAllah’t r. O’nun dini olan slam’d r. Bunun içindir ki, fâni varl klar aram zdan ayr lsa ıİııııda bu din kal c d r. ı ı ıÂyetin sonundaki “ ükredenler” ifadesini müfessirler “ slam’da sebat edip gö-şİrevlerini yerine getirenler” eklinde aç klam lard r. Nitekim aradan y llar geçip şıı şııPeygamber Efendimiz, vefat etti inde orada bulunanlar a r p ne yapacaklar n bi-ğş şı ıı ılemez bir duruma geldiklerinde, Hz. Ebû Bekir so ukkanl l n koruyarak “Kim ğı ı ı ığMuhammed’e tap yor idiyse bilsin ki Muhammed ölmü tür. Kim de Allah’a tap yor ışıidiyse bilsin ki Allah diridir, ölmez!” demi ve bu âyeti okumu tur. Abdullah b. Ab-şşbas da bu olayla ilgili olarak “Ebû Bekir bu âyeti okuyuncaya kadar insanlar sanki böyle bir âyetin daha önce inmi oldu unu bilmiyorlard , herkes âyeti (ilk defa) on-şğıdan ö renmi gibiydi. Ondan âyeti dinleyen herkes onu okumaya ba lad ” demi tir.ğşşış

277PEYGAMBERLER DE İNSANDIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ َ ٌۚ اِن ا ّ ِ ُ اِ ََّْ َ َ ٰ ِ وَ ا ْ ُ ا َ ْ َ وَ ا ُ ل ُ ْ اِ ّ۪ ََ ٓ َ ُ ََ ٓ َ َ ُْ ا ُ ل ُ ْ ِ ْ ۪ ي َ َائِ ُ ا ّ ْٓ َ ٓ َ ُ ََ ُ ٰ اِ ّۜ ُ َ َ ْ َ يا ْ ٰ وَا َ ُ ا َ َ َ َ َ ّ ُونََْْ۪۟ۜ ََِْ َ ْٓ “De ki: Ben size, ‘Allah’ n hazineleri benim yan mdad r’ demiyorum. Ben ıııgayb da bilmem. Size ‘Ben bir mele im’ de demiyorum. Ben sadece, bana ığgönderilen vahye uyuyorum. De ki: Görmeyenle gören bir olur mu? Siz hiç dü ünmez misiniz?” (En’âm, 6/50)şYüce Kitab m z n birçok yerinde vurguland gibi peygamberler de insand r. On-ı ı ıı ı ğılar da di er insanlar gibi oturup kalkar, yiyip içerler, gezerler, evlenip çoluk çocuk ğsahibi olurlar, hastalan r ve ölürler. lahî emir ve yasaklarla yükümlülük konusunda ıİpeygamberler de di er insanlar gibidirler. Fakat onlar her hareketleriyle Allah’ n ğıinsanlar için seçti i kullar ve elçileri, insanlar n kendilerine bakarak davran lar na ğııı şıçekidüzen verdikleri birer örnek insan olduklar için kötü huylardan hiçbiri onlarda ıbulunmaz.Sevgili Peygamberimiz gerek kendi kavmine gerekse bütün insanlara yaln zca ı“Allah’ n âyetleri”ni, ak l ve kalplere, vicdanlara hitap eden delillerini duyuruyordu. ııKurey mü rikleri ise öteden beri kâhin, sâhir, arrâf gibi isimlerle and klar ki iler-şşıışde ola an üstü güçlerin mevcut oldu una inan yor; peygamber oldu unu ve Allah ğğığkat ndan bilgiler getirdi ini söyleyen Hz. Muhammed’de de bu ekilde güçler bu-ığşlunmas gerekti ini dü ündükleri için ondan meselâ bir da alt n kütlesi hâline ığşğ ııgetirmesini (Müsned, I, 242, 258), kay p eyleri bulmas n , ifas z hastalar iyile tirme-ışı ışıışsini (kr . A’râf, 7/188)ş, gökten melekler indirmesini ve kendileriyle konu turmas n ... şı ı(En’âm, 6/8) istiyorlard . Âyet-i kerime, Hz. Peygamberin bu cahilce taleplere vermesi ıistenen çarp c cevab içermektedir. Ayr ca bu ayet-i kerime peygamberlerin ana va-ı ııı* Sabri AKPOLAT

278s ar ndan birkaç n belirtmektedir. Sevgili Peygamberimiz bu durumu insanlara ıfl ıı ışöyle beyan etmi tir:ş1. Ben Allah’ n kudret hazineleri bendedir, benim emrime verilmi tir, ben onlar-ışda hür olarak veya izinle diledi im gibi tasarruf ederim diyemem. Böyle bir iddiada ğbulunmam. Ayetler indirmek, azap getirmek veya da lar alt na çevirmek gibi eyler ğıışbana ait de ildir. Dolay s yla benden böyle isteklerde bulunman z do ru de ildir.ğı ıığğ2. Ben gayb da bilemem. Bana “k yamet ne zaman kopacak veya azap ne za-ııman?” gibi gaybla ilgili sorular sorman z n da anlam yoktur.ı ıı3. Ben size “Bir mele im” de demem. Bir melek oldu umu da iddia etmem. Do-ğğlay s yla benden insanlara ait olmayan eyleri istemeniz de do ru de il. Benim için ı ışğğ“Bu peygambere ne oluyor ki, yemek yiyor, evleniyor, çar larda dola yor.” demeye ş ış ıde hakk n z yoktur.ı ı4. Ben ancak bana vahyedilene uyar m. Gaybla ilgili verdi im haberler bana vah-ığyedilen bilgilerdir.Asl nda zihni ve gönlü hakikate aç k, önyarg lardan uzak, ruhu ihtiraslarla kir-ııılenmemi , kalbi inkâr ve isyan duygular yla körle memi insanlar için, Allah’tan şışşvahiy ald birçok kan tla anla lan bir kimsenin, hiçbir komplekse kap lmadan, ı ığış ııengin bir tevazu hâli sergileyerek böylesine gerçekçi ve samimi beyanlarda bulun-mas , da lar alt na çevirmekten daha güçlü ve ikna edici bir delildir. Fakat baz lar ığııı ıbu hakikati kavrayamamaktad r. Bu sebeple ayet-i kerimenin sonunda; ı“De ki: Gör-meyenle gören bir olur mu? Siz hiç dü ünmez misiniz?”şbuyrulmu tur.ş Bu ayet-i kerimeden u dersleri de ç karabiliriz:şıa) Sevgili Peygamberimizin, Hz. sâ gibi ilâhla t r lmas n önlemek,İşı ıı ıb) Peygamberlerin de Allah’ n kulu oldu unu her yönüyle belirleyip aç k lamak,ığıc) Peygamber ilmine varis olan âlimlerin mütevaz olmalar gerekti ini beyan ıığetmek,d) Peygamberin kendili inden mucize göstermesinin, gaybden haber vermesinin ğmümkün olmad n kafa ve gönüllere iyice i lemek.ı ı ığş

279PEYGAMBERLERİ YALANLAYANLARIN SONU*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَ ِ ۪ َ َ َ ُوا ِ َ ِّ ْ َ اب ُ َ َ ّ َ وَ ِئْ َ ا َ ُ اِذَا ا ُ ا ۪ َ َ ِ ُ ا َ َ ً وَ ِ ََ۪ٓ َََُِّْْ۪ۜ َ ُ رُ ـَ َ دُ َ َ ّ ُ ِ َ ا َ ْ ِ ُ َ ا ِ َ ۪ َ َ ْجٌ َ ُ ْ َ َ َ ُ َ ا ْ َ ْ ِ ُ ْ َ ۪ ٌ َ ا َ ُٰٓ َ ََ َّ ٓ ََُْْۜۙ َ َ ْ َ ءَ َ َ ۪ ٌ ـَ َ ْ َ وَ ُ َ َ َ َل ا ّ ُ ِ ْ َ ْ ءٍ اِن ا ْ ُ ْ اِ ۪ َ َ ل ٍ َ ۪ وَ َ ا ْ ُ ُّ ٍََّْ ََۚ ََّّْٰٓ ْ َ ُ اوْ َ ْ ِ َ ُ ّ ۪ ا ْ َ ب ا ّ ۪ َ ْ َ َ ُ ا ِ ْ ِ ْ َ ُ ْ ً ِ ْ َ ب ّ ۪ ِ اََِِ َََََُِِۚٓاِن ا ۪ َ َ ْ َ ْن رَ ّ ُ ْ ِ َ ْ ُ ْ َ ْ ِ َةٌوَا ْ ٌ َ ۪ ٌَََِْ ََ َّ ّ“Rablerini inkâr edenler için cehennem azab vard r. Ne kötü var lacak yerdir ıııoras ! Oraya at ld klar nda, onun kaynarken ç kardıı ıııı ı ğ korkunç u ultuyu ği itirler. Neredeyse cehennem öfkeden çatlayacakt r! Oraya her bir topluluk şıat ld kça oran n bekçileri onlara, ‘Size bir uyar c gelmemi miydi?’ diye ı ııı ışsorarlar. Onlar da öyle derler: ‘Evet, bize bir uyar c gelmi ti. Fakat biz şı ışonu yalanlam ve ‘Allah hiçbir ey indirmemi tir. Siz ancak büyük bir ı şşşsap kl k içindesiniz’ demi tik.’ Yine öyle derler: ‘E er kulak vermi veya ı ışşğşakl m z kullanm olsayd k, u alevli ate tekilerden olmazd k.’ te böylece ı ı ıı şışşıİşgünahlar n itiraf ederler. Art k alevli ate tekiler Allah’ n rahmetinden uzak ı ıışıolsun! Görmedikleri hâlde Rablerinden korkanlar için bir bağ ş ılanma ve büyük bir mükâfat vard r.” (Mülk, 67/6-12)ıYukar daki ayetlerde cehenneme girenlerle, cehennemin bekçileri aras nda kar-ıışı ı ıl kl olarak nas l bir konu ma geçece i bizlere tasvir edilmek suretiyle haber veril-ışğmektedir. öyle ki, kendilerine “malik ya da zebâni” denilen bekçi melekler oraya Şgirecek olanlara sert ve azarlar bir edayla “Size bir uyar c peygamber gelmedi mi? ı ı* Tahir TURAL

280Bu deh eti haber verip sak nd racak bir peygamber, korkutucu bir elçi, bir delil gel-şı ımedi mi ki siz buraya geldiniz?” diye sorarlar. Zira melekler, Allah Teâlâ’n n bir Re-ısul göndermedikçe azap etmeyece ini biliyorlard . Nitekim bir âyet-i kerimede; ğı“Biz bir peygamber göndermedikçe kimseye azap edecek de iliz.”ğ( srâ, 17/15)İ buyrulmu tur.şBekçilerin sorusuna cevap olarak kâ rler, o zaman hakk gizleyemeyerek “evet” fiıderler. Allah’ n lütuf ve adaletini tasdik edip kendi kabahatlerini öyle dile getirirler: ışDo rusu bize bir uyar c geldi. Fakat biz onu yalanlad k ve öyle dedik “Allah hiçbir ğı ıışşey indirmedi.” Peygamberli in, kitab n, vahiy ve mucizelerin; onlara inan p do ru ğıığyolda gidenlere, güzel ya ayanlara sevap, inanmay p eytanl k ve küfre sapanlara şışıise azap edilece ine dair müjde ve tehditlerin asl yoktur.” dedik. Öyle peygam-ğıberlik iddia edenlere ve onlara inananlara “Siz ancak büyük bir dalalet içindesiniz. Kendinizi kaybetmi ve a rm s n z, hem kendinizi hem de ba kalar n a rtmaya şş şıı ı ışşı ış şıçal yorsunuz” dedik.ı ı şİşte o zaman kâ rler, küfürlerini, nankörlüklerini ve eytana uyduklar n anlar-fişı ılar. Dünyada peygamberlere isnat etmekte olduklar sap kl k ve azg nl a as l kendi-ıı ıı ığılerinin dü mü bulunduklar n itiraf ederler.şşı ıBunlara kar soru soran ve cevab n alan cehennem bekçileri taraf ndan ikinci ş ıı ııkez “Sizin söz dinleyecek kula n z veya dü ünecek akl n z yok muydu ki, Allah’ n ğı ışı ııindirdiklerini görüp dururken Allah bir ey indirmedi.’ diyerek böyle bir yalanla-şmaya ve sap kl a dald n z?” denilmesine kar o kâ rler onun da sebebini anlatarak ı ığı ış ıfiderler ki, bizler onlara kulak vermedik, masal dedik geçtik, akl olanlara yak acak ıı şşekilde iyi dü ünmedik, kendi zevkimizi ve arzular m z dü ündük. Ç lg nl kla t-şı ı ışı ı ıfinelere kap ld k, kötüler içinde kötülüklere dü tük. “Yaz klar olsun bize!” derler.ı ışıKâ rler, bekçilerin kar s nda böyle bir azab hak ettiklerini itiraf ederler ve bütün fişı ııvicdan mesuliyeti ile yanarlar. Günahlar n itiraf etmekle Allah’ n lütfunda ve adale-ı ııtinde hiçbir eksiklik olmad n da tasdik etmi oldular. Bunun üzerine kendilerine ı ı ığş“Rahme-i lâhiden uzakla t r ls n bütün o cehennem ashab , bütün o eytanlar ve on-İşı ı ıışlara uyan kâ rler. Onlar n kazançlar ve son haklar ancak budur. O günahkârlar n, fiıııırahmet ve ma retten nasibi yoktur” denilecektir. ğ fi(bk. Mansûr Ali Nasif, et-Tâc el-Câmi li’l-Usûl, “Kitabu’l K yame”, c. 5; bn Kesîr, ıİTefsîru’l-Kur’ani’l Azîm, M s r, 1988, c. 4, s. 397 vd.)ı ıBurada aç klad m z gibi Kur’an- Kerim’de peygamberlere iman etmeyenlerin ıı ı ığısonlar n n dünyada helak, ahirette de ebedî cehennem oldu unu bildiren daha çok ı ığsay da ayetler vard r. Yine Kur’an- Kerim’e bir bütünlük içinde bak ld nda görüle-ıııı ı ığcektir ki; kendilerine peygamberlerin mesaj ula an kimselerin ahiret hayat nda kur-ışıtulu a eri ebilmeleri için, di er iman esaslar yla birlikte Allah’ n gönderdi i bütün şşğıığpeygamberlere hiçbir ay r m yapmadan inanmalar gerekmektedir. Nitekim Allah ı ııTeâlâ öyle buyurmu tur: şş

281“Peygamber ve inananlar, ona Rabbinden indirilene inand . Hepsi Allah’a, melekleri-ıne, kitaplar na, peygamberlerine inand . ‘Peygamberleri aras ndan hiçbirini ay rt etmeyiz, ııııi ittik, itaat ettik, Rabbimiz! Aff n dileriz, dönü Sanad r’ dediler.”şı ışı(Bakara, 2/285)Bu itibarla peygamberlere iman etme konusunda en önemli nokta, bütün pey-gamberlere ay r m yapmadan inanmakt r. Rablerini görmeden iman edip sayg bes-ı ıııleyenler, yani azab gelip çatmadan, ilen cehennem azab n gözleriyle mü ahede et-ıfiı ışmeden önce kalplerinden samimi ekilde inanarak O’nun emirlerine ve uyar lar na şı ıhürmet ve sayg yla kulak verip itaat edenler için ise ma ret ve büyük mükâfatlar ığ fivard r.ı

282PEYGAMBERLİK, ALLAH’IN DİLEDİĞİ KULLARA LÜTFETTİĞİ ÖZEL BİR GÖREVDİR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّ ۪ ْ ُ َ َ ِ ْ َ ْ ِ ُ ْ ِ ا ِ ْ َ ل ْ اَءٌۚق َ ِ ْ ا ِا ا ٰ نِا ِةَ ِ ا ِ ِ ا ِ ا ٰ ِ َ ْ ِ َ َ َّْۜ َ َُِّ ٓ َْٰۚ ْ ّ ََِْۜبا َ ا ُ و َ ّ َ ي ْ ِذ ْ ِ ٍ َ ََُ َ ّْ۪ۚ“Biz bunu son dinde (en son dinî inan larda) duymad k. Bu ancak bir ı şıuydurmad r. O zikir (Kur’an) içimizden ona m indirildi? Hay r, onlar ıııbenim Zikrimden (Kur’an’dan) üphe içindedirler. Hay r, henüz azab m şıı ıtatmad lar.” (Sâd, 38/7-8)ıPeygamberlerin hepsi de birer temiz f trat timsali, yüksek ahlak örne i, iffet ığve namus abidesi, emniyet kahraman ve sadakat numunesidirler. Bunlar, üstün ıkarakterleri, ciddî tav rlar , hep güven vaat eden hâlleri, de i meyen do ruluklar ile ıığ şğıher zaman parmakla gösterilen örnek insanlar olmu lard r.şıBütün bu kabiliyetlerine ra men peygamberler de t pk bizim gibi birer be erdirler. ğı ışEvet, onlar da bizim gibi insand rlar. Bizlerden en önemli farklar , iman ve kullukta ıızirve olmalar ve Allah’tan ald klar görevi insanlara duyurup, onlarla yüce Allah ıııaras ndaki engelleri bertaraf etmeleridir. Ayr ca onlar daima ilahî gözetimin kontrolü ııalt nda bulunurlar.ıDünya ve ahiret ile ilgili en sa lam bilgileri sadece ve sadece bu Hak Elçileri’nin ğsunduklar mesajlarda bulabiliriz. E er onlar olmasayd , karanl kta el yordam yla ığıııyürüyen ve her zaman bir duvara çarpmas ya da uçurumdan a a dü mesi ış ğışbeklenen bir insana benzerdik. te bu nedenle yüce Allah bizi dünyada yaln z ve İşısahipsiz b rakmam , peygamberleri arac l yla bize dünya ve ahiret mutlulu unun ıı şı ı ığğyollar n göstermi tir.ı ış* Dr. Zafer KOÇ

283Allah’ n biz kullar na önemli bir lütfu ve ikram olan peygamberler, yine de baz la-ıııır taraf ndan kabul görmemi ve onlara kar ç km lard r. Bu insanlar peygamberlere ıışşı ıı şıkar ç karlarken baz gerekçeler ileri sürmü lerdir. Kur’an’da bunlara uzun uzun şı ıışde inilmi ve inanmayanlar n içine dü tükleri hatadan vazgeçmeleri emredilmi tir.ğşışşMesela, inanmayanlar, peygamberleri yalanc l kla itham edememi ler ama sade-ı ışce “sihirbaz, âir, mecnun” yak t rmalar nda bulunmu lard r. Yine peygamberlerin şı ışışıgösterdikleri mucizeleri inkâr edememi ler fakat “sihir” diyerek gölgelemeye çal -şı şm lard r. Hz. sa’n n gösterdi i onca mucizeye kar n, yine de ona inanmam lard r:ı şıİığş ıı şı“…Hani benim iznimle ölüleri de (hayata) ç kar yordun. Hani sen, srailo ullar na ııİğıaç k mucizeler getirdi in zaman ben seni onlardan kurtarm t m da onlardan inkâr eden-ığı ışler bu (ba ka de il) ancak aç k bir büyüdür, demi lerdi.”şğış(Maide, 5/110)Ayn ekilde Hz. Peygamber (s.a.s)’in en büyük mucizesi olan Kur’an’ n bir ben-ışızerinin getirilemeyece ini kabul etmek zorunda kalm lar, buna ra men yine de ğı şğinanmay p Kur’an’ “sihir” diye nitelemi lerdir: ıış“(Ey Muhammed!) E er sana kâ da yaz l bir kitap indirseydik, onlar da elleriyle ona ğğ ıı ıdokunsalard , yine o inkâr edenler, ‘Bu apaç k büyüden ba ka bir ey de ildir.’ diyecekler-ıışşğdi.”(En’âm, 6/7)Peygamberlere inanmayanlar n bir di er mazeretleri ise, Peygamberlik makam -ığın n kendi istedikleri baz ki ilere verilmesini arzu etmeleridir. Bunlar Peygamberlik ıışmüessesesini inkâr etmeseler de, kibir ve gururlar na yediremeyip “neden e raftan ışfalana verilmedi de bir yetime verildi” diye kendilerince sözde mazeret beyan edi-yorlard .ı“Dediler ki: ‘Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, çar da, pazarda dola r. Ona bir ş ış ımelek indirilseydi de bu onunla beraber bir uyar c olsayd ya!”ı ıı(Furkân, 45/7)Şunu bilelim ki, Peygamberlik çal larak, u ra arak elde edilecek bir makam ı ı şğ şde ildir. Ancak yüce Allah taraf ndan diledi i kimseye verilen bir rütbedir. Bak n z ğığı ıayette bu husus nas l aç klan yor: ııı“Onlara bir ayet geldi i zaman, Allah’ n peygamberlerine verilenin ayn s bize de ve-ğıı ırilmedikçe iman etmeyiz, derler. Allah, peygamberlik görevini kime ve nereye verece ini ğdaha iyi bilir.”(En’âm, 6/124)Buna göre, peygamberlik kesbî (çal p u ra arak elde edilen bir rütbe) de il ı ı şğ şğvehbîdir ( lahi bir lütuftur). Dolay s yla Allah’ n peygamberleri aras nda rk, dil, İı ııııco rafya gözetmeden hepsine de inanmam z gerekir. Çünkü bütün peygamberlerin ğıve insanlar n asl birdir, o da Âdem ile Havva’d r ııı(Ebu Davud, “Edeb”, 120).

284RABBİMİZE KARŞI SORUMLULUĞUMUZ VARDIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّٓ ْ ِ ْ َ ن َ َ َك ِ َ ِّ ا َ ا ۪ ي َ َ َ َ ّ َ َ َ ۙ ۪ اي ّ ُ رَةٍ َ َ ءََ ٓ َِ َٰ ََ َََ َِّ۪ۙ َُّْ َ ا ّ َ ا ٓ َ ُرَ ّ َ َۜ َ “Ey insan! Seni yaratan, sonra ekillendirip ölçülü yapan, diledi i bir şğbiçimde seni olu turan cömert Rabbine kar seni ne aldatt ?” ( nfitar, 82/6-şş ııİ8) Bizi insan olarak yarat p ekillendiren, nice nimetleri emrimize veren Rabbimize ışkar sorumluluklar m z vard r. Rabbimiz, insan bir damla sudan var etmi , onu ş ıı ııışgüzel bir ekil ve yap da yaratm ve nice nimetlere mazhar k lm t r.şıı şı ı ışRabbimizin yukar daki hitab kalbi kat la mam , akl selim herkesi sarsacak ni-ııışı şıteliktedir. Engin kerem sahibi olan yüce Yarat c , insan muhatap almakta ve güzel ı ııbir üslup ile uyarmaktad r. Kullar na, “Rab ve Kerim” oldu unu hat rlatarak lütuf ıığıve ihsanda bulundu unu belirtmektedir. Yüce Allah, insan hayat boyunca her an ğııyararlanmakta oldu u di er bütün nimetler yan nda, birçok bedensel ve zihnî me-ğğılekelerle donatm t r. nsan, yarat l ndaki mükemmelli i, beden, ak l ve ruhi ya-ı ışİı ı ışğıp s ndaki güzellik ve insicam rabbine borçludur. Bu ayetlerde Rabbimiz, insana ı ıımahiyetini, ne oldu unu ve ne yapmas gerekti ini hat rlatmaktad r.ğığııİnsan n bu kadar dengeli, düzgün ve mükemmel yarat lm olmas , bunca lütuf ve ıı ışıihsan ikram eden Rabbine kar derinden sevgi beslemeyi ve çokça ükretmeyi gerek-ış ıştirir. Ancak tüm bu nimetlere kar n insan, Rabbine ükretmesi gerekirken nankörlük ş ışetmekte; O’nun hidayetine tabi olmas gerekirken do ruluktan sapabilmektedir.ığİnsan, düzgün ve dengeli bir yap da yarat lm t r. Öyle ki o, kendi bünyesindeki ıı ı ışbu mükemmel denge ve sistemi anlamakta bile güçlük çekmektedir. Ki inin sadece ş* Dr. Sabri TÜRKMEN

285kendi bünyesi de il, üstünde ya am oldu u gezegen, çevresindeki her ey, tüm ğşı şğşkâinat insano lu için nice nimetler ve ibretlerle doludur. te bu ibretler, her akl se-ğİşılim kimseyi yüce Allah’a götürmelidir.İnsan n yarat l ta sahip oldu u meziyetleri anlamas aç s ndan sadece u örnek ıı ışğıı ışüzerinde biraz dü ünelim: Günümüzde son derece geli mi olan teknoloji kullan -şş şılarak insan robotu yap l yor. Ancak bunlar n davran lar bir hayli s n rl d r. nsa-ı ııı şıı ı ı ıİn n inanç ve bilgi donan m bir tarafa birçok s radan davran bile yapmakta aciz ıı ııı ı şkalmaktad r. nsan eline herhangi bir kitab al p okumak istedi inde hiçbir s k nt ıİı ığı ı ıçekmez, en rahat pozisyonda oturur ve kitab n sayfalar n kolayl kla çevirip okur. ıı ııBunu teknoloji harikas bir robottan veya ba ka bir canl dan beklemek mümkün ışımü? Sadece bu örnek bile insan n nas l bir imtiyaz içinde oldu unu göstermeye ıığka dir. Rabbimiz insan , mükemmel bir varl k olarak yaratm t r. Nitekim u ayet, fiııı ışşinsan n ere i bir varl k oldu unu izah etti i gibi içinde bulundu u nimetleri de ışflığğğapaç k ortaya koymaktad r: ıı“Andolsun ki, biz insano ullar n ere i k ld k, onlar n karada ve denizde gezmesini ğı ışfl ı ıısa lad k, temiz eylerle onlar r z kland rd k, yarat klar m z n pek ço undan üstün k ld k.”ğışı ı ıı ııı ı ığı ı( sra, 17/70)İRabbimiz insan bu ve benzeri daha nice nimetlere sahip k ld n hat rlatmak-ıı ı ı ığıtad r ki insan, Rabbine inans n, ona itaat etsin, gönderdi i peygamberlere ve gön-ıığderilmi kitaplara inan p gere ini yaps n ve istikamet üzere ya as n. Allah’ n verdi i şığışıığbunca lütuf ve ihsana ra men eytana ve ba ka unsurlara aldanmas n. Akl n kulla-ğşşıı ınarak varl k amac na uygun olarak ya as n.ıışı Yüce Allah’ n üzerimizdeki say s z nimetini görmek, üzerinde dü ünmek ve ıı ışO’na ükretmek için Rabbimiz say s z delil yaratm t r. Gördü ümüz, fark na vard -şı ıı ışğıığı ım z her ey Allah’ n bir tecellisi ve delilidir. Bu nedenle göklerde, yerde ve bunla-şır n aralar nda bulunan her ey birer tefekkür vesilesidir. Müslüman, Allah’ n verdi i ıışığnimetlerin bütününü dü ünerek Rabbine kar gelmekten sak nmal , bütün hâl ve şş ıııdavran lar n O’na adamal ve nimetin kadrini bilerek ükretmelidir.ı şı ıış

286RABBİNİZE TÖVBE EDİN VE O’NDAN BAĞIŞLANMA DİLEYİN*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ٌِّدوُدَو ٌ ۪ َر ّ۪ َر نِا ِ ْ ِا ا ُ ُ ّ ُ ْ ُ ّـ َر اوُ ِ ْ َ ْ اَوََّۜ ََٓ“Rabbinizden bağ ş ılanma dileyin, sonra O’na tövbe edin. üphesiz Rabbim Şçok merhametlidir, çok sevendir.” (Hûd, 11/90)Rabbimiz, bizi en güzel ekilde yaratm ve bizden de kendisine kullukta bu-şı şlunmam z istemi tir. Ancak bizler insan olmam z nedeniyle zaman zaman Rabbi-ı ışımize kullukta kusur eder ve yanl l klar yapar z. Çünkü biz insanlar iyilik yapmaya ı ışıda kötülük yapmaya da mütemayil bir yap day z. Bu yap m z gere i zaman zaman ııı ığunutur, yan l r ve hata edebiliriz. Ancak bize dü en, ı ış“Rabbinizden ba lanma dile-ğ ş ıyin, sonra O’na tövbe edin.” emrini dikkate alarak hatada ve günahta srar etmemek ıve O’ndan ba lanma dilemektir.ğ ş ıYüce Rabbimiz bizlere olan rahmeti, ac mas ve sevgisinin sonucu olarak bizleri ııhemen cezaland rmamakta, tövbe etmemiz için zaman tan maktad r. Hatta günah ıııi ledi imizde nas l davranmam z gerekti ini ve günahta srar etmememizi bizlere şğıığıö ütlemektedir. Bu konuda bir ayet-i kerimede öyle buyurmaktad r: ğşı“Yine onlar, çirkin bir i yapt klar yahut ne slerine zulmettikleri zaman Allah’ şııfiıhat rlay p hemen günahlar n n ba lanmas n isteyenler -ki Allah’tan ba ka günahlar ııı ığ ş ıı ışıkim ba lar- ve bile bile, i ledikleri (günah) üzerinde srar etmeyenlerdir. te onlar n ğ ş ışıİşımükâfat Rab’leri taraf ndan ba lanma ve içinden rmaklar akan cennetlerdir ki orada ıığ ş ııebedî kalacaklard r. (Allah yolunda) çal anlar n mükâfat ne güzeldir!ıı şıı” (Âl-i mran, İ3/135-136)Bu konuda örne imiz, ilk insan ve ilk peygamber olan Âdem (a.s) olmal d r. ğı ıÇünkü o da yüce Rabbimizin, “ u a aca yakla may n”şğşı emrini unutmu ama pe in-şşden hemen tövbe etmi ve yüce Allah da tövbesini kabul etmi tir (Bakara, 2/35, şş37). lk insan olan Âdem (a.s)’in bu yan lmas ndan dolay “ilk unutan ilk insand r” İııııdenilmi tir. Öyleyse biz de unutabiliriz, yan labiliriz. Ama tövbe etti imizde affe-şığdilece imizi akl m zdan ç karmamal y z. Kullar na sonsuz rahmet eden ve tövbe ğı ııı ııkap s n sonuna kadar aç k tutan Rabbimiz, biz kullar n n tövbe etmesi ve ba lan-ı ı ııı ığ ş ı* Medet CO KUN Ş

287ma dilemesiyle “vedud” “çok seven” s fat gere i çok sevinir. Allah’ n biz kullar n n ı ığıı ıtövbesinden ho nut olaca bir hadis-i erifte öyle aç klanmaktad r: şğ ışşıı“Allah (c.c), sizden birinizin tövbe etmesiyle o kimsenin yiti ini buldu u zamanki ğğsevinmesinden daha çok sevinir.” ( bn Mâce, “Zühd”, 30)İİşte bu hadis-i erifte de belirtildi i gibi günahlar m za tövbe etmeli, O’ndan şğı ıba lanma dilemeliyiz. Böylelikle hem kendimizi sevindirmi hem de Rabbimizin ğ ş ışho nutlu unu kazanm oluruz. Biz kullar na olan rahmeti gere i bizlerin tövbe şğı şığetmesine sevinen Allah (c.c)’ n, ma ret kap lar n daima aç k tuttu unu belirten ığ fiı ı ıığPeygamberimiz (s.a.s); “Aziz ve Celil olan Allah, gündüz günah i leyenlerin tövbesini şkabul etmek için gece, gece günah i leyenlerin tövbesini kabul etmek için de gündüz kulun ştövbe etmesini bekler, bu durum k yamete kadar devam eder.”ı (Müslim, “Tevbe”, 32) buyurmaktad r. unu hiçbir zaman unutmayal m ki Allah (c.c), tevbeleri kabul ıŞıeden ve kullar na çok merhametli oland r (Tevbe, 9/104). Yeter ki biz tövbe edelim ııve O’na yönelelim.Tövbe kap s ümit kap s d r. Ümidimizi kaybetmemeliyiz. Daima ümitvar olma-ı ıı ı ım z sa layacak olan u ayete kulak verelim: ı ığş“De ki: ‘Ey kendilerinin aleyhine a r giden kullar m! Allah’ n rahmetinden ümidinizi şı ıııkesmeyin. üphesiz Allah bütün günahlar affeder. Çünkü O, çok ba layand r, çok mer-Şığ ş ııhamet edendir. Azap size gelmeden önce Rabbinize dönün ve O’na teslim olun. Sonra size yard m edilmez.”ı (Zümer, 39/53-54) Allah (c.c)’ n rahmeti bütün mevcudat çepeçevre ku atm , O’nun rahmeti ıışı şgazab n geçmi tir (Müslim, “Tevbe”, 3). O’nun bu rahmeti ve ba lamas sayesin-ı ışğ ş ııde bizler, günah batakl ndan kurtulur ve düzlü e ç kar z. ı ı ğğıı“E er Allah’ n nimet ve ğırahmeti üzerinizde olmasayd , pek az n z müstesnâ, muhakkak eytana uyup gitmi ti-ıı ışşniz.” (Nisâ, 4/83) ayeti de bu gerçe i ifade etmektedir. Zira Rabbimiz Afüvv, Gafûr ğve Rahîm gibi, affetmeyi, ba lamay , tövbeleri kabul etmeyi ve merhameti içeren ğ ş ııisimlerin sahibidir. Fakat bizim bu isimlerden nasibimizi alabilmemiz için, o isim-lerin tecellisini sa layacak ekilde hareket etmemiz gerekir.ğş Tövbe, gönülden ve içten yap lmal d r. Yoksa sadece sözle “i ledi im günahlara ıı ışğtövbe ettim” demek arkas ndan da yine ayn günahlar tekrar tekrar i lemek tövbe ııışde ildir. Tövbenin nas l olmas gerekti ini Rabbimiz öyle aç klamaktad r: ğıığşıı“Ey iman edenler! Allah’a içtenlikle tövbe edin. Belki Rabbiniz sizin günahlar n z ı ı ıörter ve peygamberi ve onunla birlikte iman edenleri utand rmayaca günde, Allah sizi, ığ ıiçlerinden rmaklar akan cennetlere sokar. Onlar n nurlar önlerinden ve sa lar ndan ııığıayd nlat r, gider. ‘Ey Rabbimiz! Nurumuzu bizim için tamamla, bizi ba la; çünkü senin ıığ ş ıher eye hakk yla gücün yeter’ derler.”şı (Tahrim, 66/8) O halde Rabbimize gönülden tövbe etmeli ve önceden yapt m z kötülük-ı ı ığlerden uzakla mal y z. ledi imiz zulmün, günah n ard ndan tövbe edip hâlimizi şı ıİşğııdüzeltti imizde tövbemizin kabul olunaca n unutmayal m (Maide, 5/39).ğğı ıı

288RABBİMİZİ TANIYALIM*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ُِّۜ ۪ َ ْ َ ك ّ ِاَو ُ ُ ْ َ ك ّ ِا ۪ ا مْ َ ِ ِ َ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا َ ۪ َ ا ّ بَر ِ ٰ ِ ُ ْ َ اَ ََ َََِِِِّّّۜۙۙ ِّْْ َ“Hamd, âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm, hesap ve ceza gününün (ahiret gününün) maliki Allah’a mahsustur. (Allah’ m!)Yaln z sana ibadet ederiz ve ııyaln z senden yard m dileriz.” (Fâtiha, 1/2-5)ııKâinatta, insano lunun sahip oldu u pek çok güzel ve a k n duygunun kayna-ğğşığ ı Allah’t r. nsana bilmediklerini ve yücelmenin yollar n ö reten Rabbimiz ayn ıİı ığızamanda bu üstün ve a k n vas ar n da olmas gereken en üst noktas na sahiptir. şııfl ıııMesela, O cömertli in kayna d r ve kullar na kar son derece cömerttir. Yine O ğğı ıış ıadaletin kayna d r ve kullar na kar son derece âdildir. Nerede olursak olal m bize ğı ıış ııadaleti emreden de O’dur. Bu vas ar n en zirvesine sahip olmak ise “ lah” olmay ıfl ıİıgerektirir. “ lah” her eye gücü yetebilen, her eyin sahibi ve yarat c s olabilendir. İşşı ı ıKâinat n Rabbi olan Allah bu ve benzeri güzel isim ve vas ara sahip oldu u için ııflğO’nun ilahl kta e i ve benzeri yoktur. Fatiha suresinin bu ayetlerinde ilahl k vas a-ışııflr ndan birkaç tanesi en güzel ekilde anlat lmaktad r. Öyleyse bu vas ar kendinde ışıııfl ıbulunduran Allah’a hamdetmek, O’na övgüde bulunmak bizim en önemli görevle-rimizden biri olmal d r. Bu ayetlerin gere i olarak da ibadet sadece Allah’a yap l r; ı ığı ıdua O’na edilir ve yard m da yaln zca O’ndan istenir.ııFatiha suresinde yüce Yarat c n n ilk vasf , “âlemlerin Rabbi” olmas d r. Kâinat ı ı ııı ııyoktan var eden Rabbimiz, her eyi öylesine mükemmel ve kusursuz yaratm -şı şt r ki, O’nun yaratt klar nda en ufak bir düzensizlik ve uyumsuzluk göremeyiz. ıııRabb terbiye eden, her eye görevini en güzel biçimde ö reten demektir. Kâinattaki şğbütün varl klar terbiye ederek onlara görevlerini ö reten yüce Rabbimiz, güne e ıığşher gün do udan do mas ve bat dan batmas , aya kendi yörüngesinde gitmesi, ğğıııa açlara insanlar için meyve vermesi gerekti ini ö retendir. ne e kan ve d k ya ğğğİ ğı ışkar t rmadan süt yapma kudretini veren, ar ya çiçeklerden öz al p ifa kayna ı ışıışğ ı* Dr. Fatih YÜCEL

289bal yapmas gerekti ini belleten O’dur. Yeni do an bir örde e yüzmesi gerekti ini, ıığğğğyumurtadan yeni ç kan deniz kaplumba alar n n denize ula mas gerekti ini ilham ığı ışığeden de O’ndan ba kas de ildir. K sacas O, kâinata ve kâinattaki tüm varl klara şığıııgörevlerini ö reten; bu mükemmel düzeni kusursuzca sa layand r.ğğıNamazlar n her rekât nda okudu umuz Fatiha suresinde Cenâb- Hakk’ n ikinci ıığııvasf “rahmân ve rahîm” olmas d r. Rabbimiz rahmân isminin gere i olarak öylesine ıı ığmerhametlidir ki, bu dünyada kendine inanan ve inanmayan bütün insanlara her türlü nimetini sunmu tur.şHem kendimizde, hem de d m zdaki dünyada varl n her an gördü ümüz ı ı ışı ı ığğve kaybetti imizde ancak k ymetlerini bilebilece imiz bu nimetleri nas l inkâr ede-ğığıbiliriz ki! Varl n mükemmelli ini görmemize yarayan gözler, do rulu un sesini ı ı ğğğğduymam za yarayan kulaklar, hakikatin kendisini söylemeye yarayan dil hep O’nun ıihsan de il mi? Akl m z ve gönlümüzü bu nimetlerin kadrini bilelim diye bizlere ığı ı ıbah eden Rabbimiz ne kadar da merhametlidir!şKim, özenle dö enen bu e siz dünyam zda kendine yer bulamad n , her eyiyle şşıı ı ığşbir mucize olan hava, su ve topraktan istifade edemedi ini, güne in kendini s tma-ğşı ıd n , ar n n kendine bal vermedi ini iddia edebilir ki?ı ı ığı ığBu dünyada nimetlerini herkese hiçbir ay r m yapmadan sundu unu ifade eden ı ığRabbimiz Rahman suresinde bu cömertli ini s k s k öyle tekrar etmi tirğı ışş: “Rabbinizin hangi nimetini yalanlayabilirsiniz?” (Rahmân, 55 /13, 21, 32) Öyle ya gerçekten âdil isek verdi i hangi nimeti görmezden gelebiliriz ki!ğRahîm ise rahmeti süreklilik ifade eden demektir. Rabbimiz, bu dünyada bütün kullar na nimetlerini da tm t r. Ama rahim isminin gere i olarak ahirette yaln zca ığı ı ışğıkendine inanan ve bu dünyada güzellikler üretip ahlak yla da örnek olan biz mümin ıkullar na her türlü nimetini, cennetini ve ho nutlu unu bah edecektir.ışğşFatiha suresinde Rabbimizin son özelli i “hesap gününün sahibi” olmas d r. He-ğı ısap günü, öldükten sonra herkesin yapt klar ndan sorguya çekilece i gündür. Peki, ıığne demektir o zaman Allah’ n hesap gününün sahibi olmas ? Yani, O bu dünyada ııherkesi inan p inanmamakta serbest b rakarak kimsenin ne yapt na ve ne yapa-ııı ı ğca na kar mam t r. Ama o gün, k yamet günü O, herkesin hesab n teker teker ğ ıı şı ışıı ıen ince ayr nt s na kadar alacakt r. O, bu dünyada nas l ya ad m zdan tutun da, ı ı ııışı ı ığömrümüzü ne i lerle ve hangi u urda geçirdi imizden, kulland m z her türlü ni-şğğı ı ığmetten hepimizi sorguya çekecek ve yapt klar m z n kar l n en ufak bir haks z-ıı ı ış ğı ı ı ııl a u ratmadan bize verecektir. Yani o gün tek hâkim O’dur. Bu yüzden herkes o ığğgünde O’nun huzuruna getirilir. Orada art k hesaplar n al nma zaman gelmi tir. ıııışOnun defterinde her ey kay t alt na al nm t r. Öyle ki küçük büyük bütün yap-şıııı ışt m z i ler önümüzdedir. O’nun terazisi o kadar hassast r ki, herkes ne i lediyse ı ı ığşış

290onu bulur. Kimseye zerre kadar haks zl k yap lmaz. O gün her ey adaletle çözüme ı ıışkavu turulur.şBütün bu mükemmel vas ar n sahibi olan Rabbimizi övmek, O’nu her türlü eksik-ıfl ılikten uzak tutmak ve O’na ükretmek hepimizin görevidir. O’na te ekkür ise O’na dua şşetmek ve sadece O’na kulluk ile mümkün olabilir. Kullu un özü ise sayg ve içtenlikle, ğıO’nun yasaklad klar ndan uzak durmak ve emirlerini yerine getirmektir.ıı

291RIFK İLE MUAMELE*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّْ ُ ْ َ ُ ْ َ ۖ ِ ْ َ ْ ِ ا ّ َ ْ َ ا ۪ َ َ َ ْ ُ ْ َو ْ ُ َ ْ ِ ِ ََُِْٰ ْ ًَََّّۚ ا َ ِ ٍ َ ْ َر َ ِ َ َ ۪ ِّ َ َ ُ ا ّ ِ ُ َ ّ ا نِا ِۜ ْٰ ُٰ َّّ ا َ ّ َ َ َ َ ْ َ َ اَذِ َ ْ ا ِ ْ ُ ْرِو َ َو ْ ُ ْ ِ ْ َ ْ اَوَْ ََِۚ َْ“Allah’ n rahmeti sayesinde sen onlara kar yumu ak davrand n. E er ış ışığkaba, kat yürekli olsayd n, onlar senin etraf ndan da l p giderlerdi. Art k ııığı ıısen onlar affet. Onlar için Allah’tan baığ ş ılama dile. konusunda onlarla İşmü avere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, art k Allah’a tevekkül et, şı(O’na dayan p güven). üphesiz Allah, tevekkül edenleri sever.” (Âl-i mrân, ıŞİ3/159)Bu âyet-i kerimede Peygamber Efendimizin büyüklü ü, yüceli i, yüksek ahlak ğğıve yüre inin kat olmad , aksine efkat ve merhametle dolu oldu u ifade edil-ğıı ı ğşğmektedir. O, yüce Rabbimizin kendisine bah etti i bu özellikleri sayesinde arka-şğda lar na, özellikle de Uhud Sava ’nda emrine muhalefet ederek slam ordusunun şış ıİyenilmesine sebep olanlara ve Müslümanlar imha edilme tehlikesiyle kar kar ya ış ış ıgetirenlere efkat ve merhametle muamele etmi tir. Âyet-i kerimede ifade edildi i şşğgibi ayet kendilerine kar kat davran p onlar sert bir ekilde cezaland rsayd , şş ıııışııçevresindekiler da l p giderlerdi.ğı ıİnsanlar n sevgisini kazanmak kolay de ildir. Hele bu insan toplumun bütün ığkesimleri ile muhatap olan bir ki i ise bunlar n hepsini memnun etmesi hiç de ko-şılay olmayacakt r. te âyet-i kerimede sevgili Peygamberimizin insanlar n sevgisini ıİşıkazanmas na vesile olan sahip oldu u bu güzel hasletler dile getirilerek müminle-ığrin davran lar nda onu örnek almalar istenilmektedir. Peygamber Efendimiz, ta-ı şııbiatlar gere i baz kimselerin sergiledi i kaba ve lüzumsuz davran lardan ho lan-ığığı şşmazd . Ancak bu ekilde davrananlara onlar k rmadan, sert ve kaba davranmadan ışı ıcevaplar verirdi.* Dr. Mehmet CABULAT

292Ku kusuz, insani ili kilerde yumu ak huylu olman n önemi büyüktür. Çünkü şşşıkaba ve kat kalpli kimseler bir k s m erdemlere sahip olsalar da muhataplar nda ıı ıınefret uyand r rlar. nsanlar böyle bir kimsenin sözünü dinlemek istemedikleri gibi ı ıİzorunlu olmad kça bu ki iyle arkada da olmazlar. Bir hadis-i erifte, ışşş“Yumu ak dav-şranamayan kimse, bütün hay rlardan mahrum kalm say l r.”ıı şı ı (Müslim, “Birr”, 74–76) buyurularak r fk n önemine dikkat çekilmi tir. Konuyla ilgili di er bir hadiste ise ı ışğşöyle buyurulmaktad rı: “Cehenneme kimin girmeyece ini veya cehennemin kimi yakmayaca n size haber ğğı ıvereyim mi? Cana yak n olan, herkesle iyi geçinen, yumu ak ba l olup insanlara kolayl k ışş ııgösteren kimseleri cehennem yakmaz.” (Tirmizî, “K yamet”, 45) ıO halde Müslüman olarak ba kalar na kar r fk ile muamele edelim. Kar la -şışı ış şıt m z olumsuzluklar kar s nda muvazenemizi kaybetmeyelim. Davran lar m z ı ı ığşı ıı şı ı ıkontrol edelim. Kaba ve k r c olmam z n bize hiçbir ey kazand rmayaca bilin-ı ı ıı ışığ ıcinde olal m.ıYumu ak huylu olmak, sert, ha in, kaba ve kat kalpli olmamak herkeste bu-şşılunmas gereken bir vas f ise de idareciler için bunun önemi daha büyüktür. Sevgili ııPeygamberimiz insanlara r fk ile muamele eden yöneticiler hakk nda öyle dua et-ıışmi tir: ş“Allah’ m! Her kim benim ümmetime r fk ile (yumu ak) davran rsa sen de ona ayn ıışıışekilde muamele et.” (Müsned, VI, 62-63) İnsanlar n i lerinde kolayl k gösterip zorluk ç karmamak gerekir. Hz. Âi e (r.a) ışıışvalidemiz Peygamber Efendimizin insanlara muamelesi ile ilgili olarak öyle de-şmektedir: “Allah Resûlü (s.a.s) iki eyden birini yapma konusunda serbest b rak ld şıı ı ığzaman, günah olmad takdirde mutlaka onlar n en kolay n seçerdi. Yap lacak ey günah ı ığıı ıışise, ondan en uzak duran kendisi olurdu. Allah’ n yasaklar çi nenmedi i sürece ahs ıığğşıad na hiçbir eyden dolay intikam almam ; Allah’ n yasa çi nenmi se, onun cezas -ışıı şığ ığşın mutlaka vermi tirış.” (Buhârî, “Menâk b”, 23, “Edeb”, 80, “Hudûd”, 10; Müslim, ı“Fezâil”, 77-78)Ku kusuz insanlar n kalbini kazanman n yollar ndan biri de affedici olmakt r. şııııBunun içindir ki, Allah Teâlâ, 152. âyetinde müminlerin Uhud Sava ’ndaki hata-ş ılar n affetti ini ilân etmi , devam ndaki bu âyet-i kerimede de Peygamber Efendi-ı ığşımize “...Art k sen onlar affet. Onlar için Allah’tan ba lama dile…”ıığ ş ı buyurarak Uhud Sava ’nda hatal davrananlar affetmesini, Allah taraf ndan ba lanmalar için dua ş ıııığ ş ııetmesini emretmi tir. Aff n yerine göre cezadan daha etkili oldu u bir gerçektir. şığSava sonras Peygamber Efendimizin ashab na kar yumu ak ve merhametli dav-şıış ış

293ranmas , onlar üzerinde büyük bir etki göstermi tir. Nitekim hatalar affedilenler ışıdaha sonra girdikleri bütün sava larda gerek Peygamber Efendimizin gerekse onun ştayin etti i komutanlar n n emirlerine titizlikle uymu lar, bir daha böyle bir hata ğı ışyapmamaya gayret göstermi lerdir. şSevgili Peygamberimizin insanlara kar bu ekilde yumu ak davranmas , ef-ş ışşışkatli ve merhametli olmas neticede birçok kimsenin Müslüman olmas nda etkili ııolmu tur. Âyetin devam nda Peygamber Efendimize şı“… konusunda onlarla mü a-İşşvere et…” buyurularak bir konuda karar vermeden önce onu arkada lar na dan -şıı şmas , onlarla tart mas ve isti are sonunda karar n verince de art k Allah’a güve-ıı şışı ıınerek uygulamaya geçmesi emredilmektedir.

294RIZKI VEREN ALLAH’TIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِِّّزْقَ ِ َ ْ َ َ ءُ وَ َ ْ ِرُ اِن ۪ ذٰ ِ َ ت ٍ ِ َ ْم ُ ْ ِ ُ نٍَ َ َّٰۜٓ اوَ ْ َ َوْا ان ا ّ َ َ ْ ُ اَُ ّ ََٰ َ“Allah’ n, r zk diledi ine bol verdi ini ve (diledi ine) k stııığğğı ı ı ığn görmediler mi? Bunda inanan bir toplum için elbette ibretler vard r.” (Rûm, 30/37)ıBu ayet-i kerime öncelikle insanlar n r zka ihtiyaç duydu una i aret ederek r zk ıığşı ıda yüce Allah’ n verdi ini, insanlar n farkl oranlarda r z kland r ld n dile getiriyor. ığııı ıı ı ı ı ığYarat lan ve dünyaya gönderilen insan hayatta oldu u müddetçe varl n devam ığı ı ığettirebilmesi, yeme-içme, bar nma vb. tüm ihtiyaçlar r z k kapsam ndad r. Bütün ıı ı ıııvarl klar yaratan Allah (c.c) her canl n n r zk n da yaratm t r. Suyun içinde yüzen ııı ıı ı ıı ışbal ktan havada uçan ku a kadar her ey O’nun verdi i ile r z klanmaktad r. Hûd ışşğı ıısuresinin 6. ayetinde, “Yeryüzünde hiçbir canl yoktur ki, r zk Allah’a ait olmas n. Her ıı ııbirinin (dünyada) duracaklar yeri de, (öldükten sonra) emaneten konacaklar yeri de O ııbilir. Bunlar n hepsi aç k bir kitapta (Levh-i Mahfuz’da yaz l )d r”ııı ı ı eklinde aç klanmak-şıtad r.ıAllah’ n teminat alt nda olan r z k bizlere farkl oranlarda verilmektedir. Bunun ıııı ııda üphesiz pek çok hikmetleri vard r. nsanlar ekonomik yönden e it de ildir. Do-şıİşğlay s yla hepimiz ayn imkânlara sahip de iliz. nsanlardan baz lar maddi imkân ı ıığİı ıaç s ndan lüzumundan çok fazla bolluk ya arken baz lar da geçim s k nt s çekmek-ı ışı ıı ı ı ıtedir. Herkes bulundu u konum ve sahip oldu u nimetle de imtihan edilmekte, bu ğğanlamda kendilerine verilen rolü yerine getirmektedir. Allahu Teala r z k taksimat -ı ıın kendi irade buyurarak diledi ine r zk geni letmekte, diledi ine de k smaktad r. ığı ışğııHatta ayn ki iye bazen bol vermekte bazen de ondan bir sebeple almaktad r. Ki iyi ışışfarkl durumlarla da denemektedir. Bizler her eyi yaratan n Allah (c.c) oldu u bi-ışığlincine sahip olup nimetlerin hem dünyal k oldu u duygusuyla hareket etmeli hem ığde nimetin yok olmas n n Allah’ n dilemesiyle olu aca n unutmamal y z. Bu inanç ı ıışğı ıı ıbizleri geçici olanlara de il, gerçek anlamda kal c olanlara yönlendirmelidir.ğı ı* Davut KAYA

295Âl-i mran suresinin 134. ayetinde Allah’a kar gelmekten sak nan ve gerçek ni-İş ıımete erdirilecek kullar n özelliklerinden bahsedilirken ı“Onlar bollukta ve darl kta Al-ılah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanlar affedenlerdir”ı buyrulmaktad r. Bu ıda insanlar n bollu a veya darl a ald rmadan her hâl ile Allah’ n r zas n kazanmaya ığığıı ıı ıçal malar n , bunun ise kuvvetli iman ve anlay ile olu tu unu ifade etmektedir.ı şı ıı şş ğTabi ki r zk n da l m sonuç itibariyle biz inanan insanlara ibret vericidir. Böy-ı ığı ı ılelikle ne nimete aldan yor ne de ondan kopuyoruz. R zk n bu ekilde da l m nda ıı ışğı ı ıinsanlar n beden ve zihin güçlerinin farkl olu u, de i ik ortamda ya yor olmas ıışğ şş ııgibi sebepler ilahî irade ile tecelli etmektedir. Bütün bu taksimata ra men Allah ğ(c.c) insan r z k noktas nda ma dur etmedi i gibi ma rur olmas n da yasaklam -ı ı ıığğğı ıı şt r. Zengine sorumluluk vererek elindeki imkânlardan yoksullara vermelerini, onlar ııgözetmelerini emretmi tir. Birinde var, di erinde yoksa böyle durumda payla m şğş ıesas al nm t r. mkân sahibi olan ki i, kendi varl da dâhil her eyi Allah’ n ya-ıı ışİşı ı ğşıratt bilinciyle hareket etmeli, imkânlar dar olan ise maddi ve manevi sebepleri ı ı ğıkullanarak daha çok nimete kavu mak için çal mal , Allah’ n lütfundan istemelidir. şı şııAyette r zk verenin Allah oldu u dile getirildikten sonra müteakip ayette imkân ı ığsahiplerinden hem akrabalar na hem de yoksula ve yolcuya haklar n n vermeleri ıı ıistenerek; “Öyle ise akrabaya, yoksula ve yolcuya hakk n ver. Bu, Allah’ n ho nutlu unu ı ıışğkazanmak isteyenler için daha hay rl d r. te onlar kurtulu a erenlerdir”ı ı ıİşş buyurulmu -ştur. Bu ayetle geçim s k nt s çekenlere yard mc olunmas emredilmi tir. Dolay s yla ı ı ı ıııışı ıba kalar n n derdiyle hemdert olmak bize dinî bir sorumluluk olarak verilmi tir. şı ışBunun yan nda hak kavram yla da kimsenin hakk na zulmedilmemesi gerekti i ııığüzerinde durulmu tur.şBurada önce akraba zikredilmi tir. Bu nedenle öncelikle akrabalar m z gözet-şı ı ımeliyiz. Çünkü muhtaç olan akraban n korunmas esas al nmaktad r. Geçim ko-ıııınusunda çaresiz kalm olan n ve yolda kalm bir yolcunun da toplum üzerinde ı şıı şhakk vard r. Bu hususu da dikkate alarak bu durumda olanlara da imkânlar m z ııı ıdo rultusunda destek vermeliyiz.ğ

296RIZKIMIZI VEREN ALLAHTIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِِّّۚزْقَ ِ َ ْ َ َ ءُ ِ ْ ِ َ دِه۪ وَ َ ْ ِرُ ُوَ َ ا ْ َ ْ ُ ْ ِ ْ َ ْ ءٍ َ ُ َ ُ ْ ِ ُ ُٓ ََۜٓ ُ اِن رَ ّ۪ َ ْ ُ ا َُْ ّوَ ُ َ َ ْ ُ ا َازِ ۪ َّ“De ki: üphesiz, Rabbim r zk kullar ndan diledi ine bol bol verir ve Şııığ(diledi ine) k sar. Allah yolunda her ne harcarsan z Allah onun yerine ğııba kas n verir. O, r z k verenlerin en hay rl s d r.” (Sebe’, 34/39)şı ıı ıı ı ı ıYüce Allah’ n, canl lara; yemek, içmek ve faydalanmak için verdi i her eye r z k ıığşı ıdiyoruz. R zk yaratan ve veren Allah’t r. Kul, Allah’ n kâinata yerle tirdi i kanunlara ı ııışğuyarak çal r, çabalar, sebeplere sar l r ve r zk kazanmak için tercihlerde bulunur. ı ı şı ıı ıAllah da onun bu tercihine ve çabas na göre r zk n yarat r. Mademki Allah r zk m z ıı ı ııı ı ı ıveriyor öyleyse bizim çal p çabalamam za gerek yok diye dü ünemeyiz. Allah’ n ı ışışır z k verici olmas , bizim tembellik yapmam z , çal p çabalamay b rakmam z ge-ı ııı ıı ı şı ıı ırektirmez. Biz, elimizden gelen bütün gayreti sarf edece iz. R zk m z n bol ve hay rl ğı ı ı ıı ıolmas için hem çal aca z, hem de Allah’a dua edece iz. Daha sonra da Allah’ n ıı şğ ığıhakk m zdaki takdiri bu kadarm , bu kadara da sonsuz ükür olsun diye Allah’a ı ıı şşhamd edece iz, ükredece iz.ğşğAllah’ n bizim için takdir etti i r z k eninde sonunda bize ula r. Çünkü herkes ığı ış ıkendi r zk n yer. Biz ba kalar n n r zk n yiyemeyiz, ba kalar da bizim r zk m z ı ı ışı ıı ı ışıı ı ı ıyiyemez. Herkesin r zk da e it de ildir. Çünkü Allah herkesin r zk n farkl yarat-ı ışğı ı ıım t r. Bu gerçek Kur’an- Kerim’de; ı ışı“Allah r z k konusunda kiminizi kiminizden üstün ı ık ld ”ı ı(Nahl, 16/71) ifadeleriyle aç klanmaktad r. Öte yandan Allah diledi ine hesaps z ıığır z k verir ı ı(Âl-i mrân, 3/27)İ. Kimse Allah’a kar amaz ve O’nun ihsan na engel olamaz. ı şıR zk m z kazan rken me ru yollar seçmeliyiz. Çünkü gayrime ru kazanç, haram ı ı ı ıışışr z kt r. Allah’ n haram r z k kazanmam za r zas yoktur. ı ı ııı ıııı“Ey iman edenler! E er siz ğ* Mustafa KILIÇ

297ancak Allah’a kulluk ediyorsan z, size verdi imiz r z klar n iyi ve temizlerinden yiyin ve ığı ııAllah’a ükredin.”ş(Bakara, 2/172) buyuran Rabbimiz, haram r z klardan uzak durma-ı ım z , helal ve tertemiz r z klardan yememizi ve r zk verene ükretmemizi aç kça ı ıı ıı ışıemretmektedir.Kendilerine bol r z k verilmi olanlar, r zk vereni unutmayacaklar. Allah’a ük-ı ışı ışrün bir göstergesi olarak, r zk az olanlara infak edecekler, yard m edecekler ve zekât ı ııvereceklerdir. Çünkü bize r z k olarak verilenlerden, Allah yolunda harcamam z ı ııRabbimiz taraf ndan emredilmi tir ış(Bakara, 2/254). Bundan dolay biz de; Allah’ n ııbize bol bol ihsan buyurdu u r z klarda cimrilik etmeyelim. O’nun verdi i r zk n bir ğı ığı ık sm n O’nun yolunda ve O’nun r zas n kazanmak için harcayal m. Çünkü Allah ıı ııı ıısâlih kullar n anlat rken, ı ıı“Onlar gayba inan rlar, namaz dosdo ru k larlar, kendilerine ıığır z k olarak verdi imizden de Allah yolunda harcarlar.”ı ığ(Bakara, 2/3) buyurmaktad r. R -ıız k sadece bu dünyada verilmiyor. Öbür dünyada da r z klar var. Allah, kendisine ıı ıinanan ve insanlara iyilik yapan kullar n öbür dünyada da say s z r z klar ile doyu-ı ıı ı ı ıracakt r. Öbür dünya r z klar n n bu dünyadakilere benzedi ini ifade eden bir ayet-i ıı ıı ığkerimede Rabbimiz öyle buyurmaktad r: şı“ man edip salih ameller i leyenlere, kendileri için; içinden rmaklar akan cennetler İşıoldu unu müjdele. Cennetlerin meyvelerinden kendilerine her r z k verili inde, ‘Bu (t pk ) ğı ışı ıdaha önce (dünyada iken) bize verilen r z k!’ diyecekler. Hâlbuki bu r z k onlara (dünya-ı ıı ıdakine) benzer olarak verilmi tir…”ş(Bakara, 2/25)Öyleyse bize dü en görev; Allah’ n vermi oldu u say s z r z klar n ükrünü eda şışğı ı ı ıışetmeye gayret etmektir. E er biz verilen nimetlere kar nankörlük edersek Allah’a ğş ızarar veremeyiz, kendimize zarar veririz, kendimize zulmetmi oluruz. Nitekim şKur’an- Kerim’de; ı“Verdi imiz r z klar n iyi ve güzel olanlar ndan yiyin’ (dedik). Onlar ğı ııı(verdi imiz nimetlere nankörlük etmekle) bize zulmetmediler fakat kendilerine zulmedi-ğyorlard .”ı(Bakara, 2/57) buyurulmaktad r.ı

298RÜYA VE YUSUF (A.S)’UN RÜYASI*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ اِذْ َ ل ُ ُ ُ ِ ۪ ِ َ ا َ ِ اِ ّ۪ رَا ْ ُ ا َ َ َ َ َ َ ْ َ ً وَا ّ ْ َ وَا َ َ َ رَا ْ ُ ُ ْ ََََْ۪ٓ ََََ َ ََ ِ ۪ َ َ ل َ ُ َ ّ َ ْ ُ ْ رُءْ َ ك َ اِ ْ َ ِ َ ـَ ۪ ُوا َ ْ ًا اِن ا ّ ْ ن ََّۜ َََٓ َٰ ََِ ْ ِ ْ َ نِ َ ُوّ ُ ۪ ٌ وَ َ ِ َ ْ َ ۪ رَ ّ وَ ُ َ ِ ُ ِ ْ َ ْو ۪ ا َ د ۪ ِ وَ ُ ِ ّ ِ ْ َ َ ُ ُْ َِّ َُ ََٰ ٌََ ْ وَ َ ال ِ َ ْ ُ ب َ َ َ ا َ ّ َ َ ا َ َ ْ ِ ْ َ ْ اِ ْ ٰ ۪ َ وَاِ ْ ٰ َ اِن رَ ّ َ ۪ ٌ ّ َ َََُٰۜ َٓٓ َ َٰ َٰٓ ََ ۪ ٌ۟ “Hani Yûsuf babas na, ‘Babacıı ı ğm! Gerçekten ben (rüyada) on bir y ld z, ı ıgüne i ve ay gördüm. Gördüm ki onlar bana boyun e iyorlard ’ demi ti. şığışBabas , öyle dedi: ‘Yavrucu um! Rüyan karde lerine anlatma. Yoksa sana ışğıştuzak kurarlar. Çünkü eytan, insan n apaç k dü man d r.’ te Rabbin seni şıışı ıİşböylece seçecek, sana (rüyada görülen) olaylar n yorumunu ö retecek ve ığdaha önce atalar n brahim ve shak’a nimetlerini tamamladıİİı ı ğ gibi sana ve Yakub soyuna da tamamlayacakt r. üphesiz Rabbin hakk yla bilendir, ıŞıhüküm ve hikmet sahibidir.” (Yûsuf, 12/4-6)Türkçede “dü ” de denilen rüya; uyku hâlinde birtak m olay ve ekillerin görül-şışmesi demektir. Rüya daha çok ruhi yönümüzü ilgilendirdi i için s n rlar net bir ğı ıışekilde çizilip üzerindeki s r perdesi aralanamam t r. Bu karma k duruma ra men ıı ışş ığtarih boyu insanlar rüya ile ilgilenmi ve onlar yorumlamaya çal m t r.şıış şı ıAç klamaya çal t m z ayet-i kerimelerde de görüldü ü gibi Kur’an’da Yûsuf ıı ı ı ış ğğ(a.s)’un rüyas ndan ve Hz. Peygamberin gördü ü rüyan n yüce Rabbimiz taraf ndan ığııdo ru ç kar ld ndan bahsedilmektedir (Fetih, 48/27). Hadislerde de, müminin ğıı ı ığsad k rüyas nübüvvetin k rk alt cüzünden biridir, buyurularak Rahmani rüyan n ıııııönemine dikkat çekilmi tir (Buhârî, “Ta’bîr”, 1-5; Müslim, “Rü’yâ”, 3-9).ş* Medet CO KUN Ş

299İslamî kaynaklarda üç türlü rüyan n bulundu u ifade edilir:ığ1. Rahmanî rüya. Buna rüyâ-y sâd ka denir. Bu tür rüyalar Allah taraf ndan ıııdo rudan do ruya melekler vas tas yla gelen hak telkinlerdir. Hz. Peygamber bunu ğğı ımüjdeleyiciler anlam nda “mübe irât” diye isimlendirip nübüvvetin k rk alt da biri ışşııolarak nitelendirmi , nübüvvetin bitiminden sonra da mübe irât n devam edece ini şşşığbildirmi tir (Buhârî, “Ta’bîr”, 5; Tirmizî, “Rü’yâ”, 2-3). Bu tür rüyalar insanlar için şyol gösterici ve k tutucudur.ı ış2. eytânî rüya. eytan n aldatma, vesvese ve korkutmalar ndan do an kar k ŞŞıığı ı şhayaller, yalan ve bat l dü ler, insan kötülü e sevk eden telkinlerdir. Bunlar ışığıanlatmak ve tabir ettirmek tavsiye edilmez.3. Nefsânî rüya. Nefsin hayal ve kuruntular , uyku esnas ndaki d etkiler ve ııı şgünlük me galelere ili kin rüyalard r (D B, şşıİİlmihal, II, 161).Kur’an’da rüyalar n yorumuna temas edilmekte (Yûsuf, 12/43-46) ve Yûsuf ı(a.s)’a rüyalar n yorumunun ö retildi i belirtilmektedir (Yûsuf, 12/6, 21). ığğPeygamberimizin de sabah namaz ndan sonra “Rüya gören var m ?” diye sordu u, ıığvarsa tabir etti i kaydedilmekte (Buhârî, “Ta’bîr”, 47; Ebû Dâvûd, “Îmân”, 10), e er ğğkendisi rüya görmü se anlatt , ashaptan biri veya kendisinin tabir etti i, görülen şı ı ğğgüzel rüyalar anlat p tabir ettirilmesini ho kar lad , kötü rüyalar n anlat lmas ıışş ıı ı ğıııveya tabir ettirilmesini ise istemedi i belirtilmektedir ( lmihal, II, 161).ğİYusuf (a.s)’a, rüyalar n yorumu ö retilmi ve o da zindan arkada lar n n rüyas n ığşşı ıı ıyorumlam t r: ı ış“Onunla beraber zindana iki delikanl daha girdi. Biri, ‘Ben rüyamda arapl k üzüm ışıs kt m gördüm’ dedi. Di eri, ‘Ben de rüyamda ba m n üzerinde, ku lar n yedi i bir ı ı ı ığğşı ışığekmek ta d m gördüm. Bize bunun yorumunu haber ver. üphesiz biz seni iyilik yapan-ş ğı ı ı ıŞlardan görüyoruz’ dedi. Yusuf dedi ki: ‘Sizin yiyece iniz yemek size gelmeden önce onun ğne oldu unu bildiririm. Bu, bana Rabbimin ö rettiklerindendir… Ey zindan arkada la-ğğşr m! (Rüyan z n yorumuna gelince,) biriniz efendisine arap sunacak, di eri ise as lacak ıı ışğıve ku lar ba ndan yiyecektir. Yorumunu sordu unuz i böylece kesinle mi tir.”şş ığşş ş (Yûsuf, 12/36-41)Yine kral n rüyas n da Yûsuf (a.s)’un yorumlad haber verilmektedir. Kral, ıı ıı ı ğ“Ben rüyamda yedi semiz ine i, yedi zay f ine in yedi ini; ayr ca yedi ye il ba ak ve yedi de ğığğışşkuru ba ak görüyorum... Zindandaki iki ki iden kurtulmu olan , nice zamandan sonra şşşı(Yûsuf’u) hat rlad ve hemen beni zindana götürün diyerek Yûsuf (a.s)’un yan na gitti ve ıııkral n rüyas n n yorumunu istedi...”ıı ı (Yûsuf, 12/43-46)Yusuf dedi ki: “Yedi y l âdetiniz üzere ekin ekeceksiniz. Yiyece iniz az bir miktar ığhariç, biçtiklerinizi ba a nda b rak n.”, “Sonra bunun ard ndan yedi kurak y l gelecek, ş ğııııısaklayaca n z az bir miktar hariç bu y llar için biriktirdiklerinizi yiyip bitirecek.”, “Sonra ğı ıı

300bunun ard ndan insanlar n ya mura kavu aca bir y l gelecek. O zaman (bol r zka ıığşğ ıııkavu up) ra ve ya s kacaklar…”şş ığı (Yûsuf, 47-49) te Yûsuf (a.s) kral n rüyas n böyle İşıı ıyorumlam t r.ı ışGünümüzde rüya tabirini meslek hâline getirip insanlar yalan yanl yorumlar ıı şyaparak kand ran kimi insanlar n varl na ahit olmaktay z. Bu tür insanlara ve ııı ı ğşıyapt klar yorumlara itibar edilmemelidir.ııK saca belirtmek gerekirse peygamberlerin gördü ü veya tabir etti i rüyalar d -ığğış ında kalan rüya ve tabir kesin bilgi ifade etmez. Bu sebeple rüyalarla dinî hükmü belirlemek veya geçersiz k lmak ve buna göre de hayat yönlendirmek do ru de il-ıığğdir. Rüya gibi rüyan n yorumu da rüyay gören ahs ilgilendirdi inden ba kalar n n ıışığşı ıbu yorumu esas alarak onun üzerine hüküm bina etmesi uygun olmaz.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook