Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Kurandan Öğütler 1.Cilt-Diyanet Yayınları

Kurandan Öğütler 1.Cilt-Diyanet Yayınları

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-18 01:38:44

Description: Kurandan Öğütler 1.Cilt-Diyanet Yayınları

Search

Read the Text Version

301HZ. İBRAHİM İLE RABBİ HAKKINDA TARTIŞANIN DURUMU*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ ا ْ َ َ اِ ا ۪ ي َ ج ّ اِ ْ ٰ ۪ َ ۪ رَ ِّ ۪ٓان ا ٰ ُا ّ ُ ا ُ ۢ اِذْ َ ل اِ ْ ٰ ۪ ُ رَ ِّ َ ا ۪ ي ُ ْ ََِّٰ ْ ْ ََ ْ ٰٓ ََََّ َوَ ُ ۪ ُ َ ل ا َ ا ْ ِ وَا ِ ُ َ ل اِ ْ ٰ ۪ ُ َ ِن ا ّ َ َ ْ ۪ ِ ّ ْ ِ َ ا َ ْ ق َ ْت ِ ِ َ ِ َِ َِِّْ َََُٰۜ َ ۬ ُۙۚا َ ْ ب َ ُ َ ا ۪ ي َ َ َ وَا ّ ُ َ ْ ِي ا َ ْمَ ا ِ ۪ ََّْٰ ََِِّۜ ِْ“Allah, kendisine hükümdarl k verdi diye ( mar p böbürlenerek) Rabbi ış ııhakk nda brahim ile tart an görmedin mi? Hani brahim, ‘Benim Rabbim ıİı şıİdiriltir, öldürür’ demi ; o da, ‘Ben de diriltir, öldürürüm’ demi ti. (Bunun şşüzerine) brahim, ‘ üphesiz Allah güne i do udan getirir, sen de onu İŞşğbat dan getir’ deyince, kâfir a r p kald . Zaten Allah, zalimler toplulu unu ış şı ıığhidayete erdirmez.” (Bakara, 2/258)Yüce Allah, Kur’an- Kerim’de baz misal ve k ssalarla bizlerin birtak m gerçekleri ııııdaha iyi kavrayabilmemizi kolayla t r r. Bu anlamda peygamberlerin tevhid ve tebli şı ığmücadelesinden de örnekler verir. Bunlardan biri de Hak peygamber Hz. brahim’in İinsanlar Hakk’a davet esnas nda kar la t bir durumdur. Bize dü en Rabbimizin ıış ş ğıı ışanlatt bu gerçeklerden yola ç karak verilmek istenen mesajlar iyi kavramakt r. ı ı ğıııRabbimiz biz insanlar de i ik ekillerde imtihan etmektedir. ığ ş şDünyaya gelen insanlar yokluk ve yoksullukla imtihan edildikleri gibi varl k ve ıiktidar verilerek de imtihan edilirler. Yüce Allah’ n elçileri ile yapt ça r ya kar di-ıı ı ğğ ış ırenenler daha çok servet ve kudret sahipleri aras ndan ç km t r. Bunlar ellerindeki ııı ışimkânlar n as l sahibini ve kayna n unutmu lard r. Sahip olduklar geçici dünyevi ıığı ışııgüç, servet ve kudretle böbürlenerek marm lard r. Bu gibiler, ellerindeki güç sa-ş ıı şıyesinde her eyi yapabileceklerini, her derde çare bulabileceklerini, Allah’a ihtiyaç-şlar bulunmad n zannederler. Baz lar daha da ileri giderek Allah’ n yapt eyleri ıı ı ığı ııı ığ ş* Dr. Bahattin AKBA Ş

302kendilerinin yapt klar n , yapabileceklerini iddia ederler, ilahl k iddias na kalk r, ıı ıııı ı şgüçte kendilerine e it olmayanlar kul ve köle yerine koyup onlar sömürürler.şııHz. brahim zaman nda iktidarda olan hükümdar -ki, baz kaynaklar bunun, İııBabil ehrini kuran ve kulesini yapan Nemrut oldu unu kaydetmi tir- Allah’ n el-şğşıçisinin davetini kabul etmedi i gibi onunla, Rabbi hakk nda da tart maya giri mi , ğıı şş şonun s fatlar n n ve gücünün kendisinde de bulundu unu iddia etmi tir. Yüce Al-ıı ığşlah, Nemrut’a servet ve iktidar vermeseydi “Allah’ n yapt klar n yapabildi i” iddia-ııı ığs nda bulunamayacakt . Bu nimet ve imkânlar, Nemrut gibilerinde inkâra ve zulme, ııDâvûd ve Süleyman (a.s) gibilerinde ise ükrana ve Allah’ n kullar na hizmet etmeye şııvesile olmaktad r.ı üphe yok ki Nemrut, insanlar öldürme ve diriltme gücüne sahip bulunmad -Şıığı ın bilmektedir. Buna ra men sözü hakiki manas ndan sapt r p hak elçisinin da-ğıı ıvetine kar ç kmas n n gerçek sebebi saltanat tutkusudur. O, bu dini kabul etme-şı ıı ısi hâlinde zulme ve sömürüye devam etme imkân n kaybedece ini bilmektedir. ı ığNemrut, idam mahkûmunu affetmeyi “insan diriltmek”, suçsuz bir insan idam ııettirmeyi de “diriyi öldürmek” saym t r. Yüce Allah’ n öldürme ve yeni canl lar ha-ı ışıı ıyata getirme ilinin aç k ekilde gözle mü ahedesi mümkün olmad için, Nemrut fiışşı ı ğbunlar yapt n iddia etmek suretiyle Hz. brahim’e kar ç km , bunlar Allah’ n ıı ı ığİşı ıı şııde il kendisinin yapt n ileri sürmü tür. ğı ı ığşAsl nda rabbin hayat vermesi ve öldürmesinin manas ba kad r ve bu manada ıışıNemrut da, ba kalar da ne diriltmeye ne de öldürmeye kadirdirler. Hatta ecelle-şıri geldi inde kendilerini ölümden kurtarmaya da güçleri yetmez. Ancak tart ma-ğı şda sonuç alman n güçlü ünü gören Hz. brahim, herkesin gözleriyle gördü ü bir ığİğvâk adan hareket ederek ikinci bir delil getirmi tir. Güne in do udan do mas ve ışşğğıbat da kaybolmas aç k bir gerçektir. Nemrut’tan önce de bu böyle oldu undan ııığonun, “Bunu ben yap yorum” demesi de mümkün de ildir. Nemrut’un, iddias nda ığıhakl ise yapabilece i ey, güne in do u ve bat yerlerini de i tirmektir. Hz. bra-ığ şşğ şı şğ şİhim de bunu teklif etmi , Nemrut söyleyecek söz bulamam ve iddias n n as ls z şı şı ıı ıoldu u aç kça ortaya ç km t r ğııı ış(Kur’an Yolu, I, 284, 285). Şuna bütün kalbimizle inan yoruz ki, Rabbimiz Allah’t r Hayat veren ve alan, ııgüne i, dünyay , gezegenleri yörüngelerinde döndüren ancak O’dur. O’ndan ba ka şışilah yoktur.

303HZ. İBRAHİM: ALLAH’A İMAN VE TESLİMİYET ÖRNEĞİ*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ َِّ ۪ َ ْ ا ُ ُ َ َ َ َ اً ْ َ ۪ ِ اوُداَر َ ۪ َ ا ِ ُه ُ َ ً َ ْ ُ ُ ا ُ ْ ا ا َ َ َِْْْْ ََُ“Kavmi, ‘Onun için bir bina yap n, (içinde ate yak n) ve onu ate e at n.’ ışışıdedi. Böylece ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de onlar en alçak ıkimseler k ld k.” (Sâffât, 37/97-98)ı ıKur’an- Kerim’de Allah (c.c)’ n “Halil/dost” diye niteledi i ulu’l-azm (büyük ıığpeygamberler) mertebesinde olan Hz. brahim (a.s)’in sa lam iman ndan, e siz mü-İğışcadelesinden, ate e at lmas ndan ve insanl k için örnek ahsiyetinden bahsetmek şııışistiyorum.Yüce kitab m z Kur’an’da ismi en çok zikredilen Hz. Musa (a.s)’dan sonra Hz. ı ıİbrahim (a.s) gelir. Yirmi be surede yetmi küsur defa Hz. brahim’in bizzat ad şşİıan larak kendisinden bahsedilmi tir. Bu sebeple Hz. brahim’in hayat nda bizim için ışİıönemli örnekler zikredilmi ve bunlardan ibret almam z istenmi tir.şışİbrahim (a.s), putlara tapan Keldânî kavmine/Babil’e peygamber olarak gönde-rilmi tir. Uzun süren davetinde ba ta (üvey) babas Azer olmak üzere toplumun şşıbirço u kendisine inanmam t r. Hz. brahim (a.s), babas n n bu durumuna k zma-ğı ışİı ıım , ona dar lmam t r. slam’a inanmayan biri olsa bile, bir babaya nas l davran l-ı şıı ışİıımas gerekti ini en güzel konu ma üslubuyla bizlere göstermi tir. Hatta onun için ığşşAllah’tan rahmet dileyerek babas na kar öyle demi tir: ış şış“Esen kal! Senin için Rabbimden af dileyece im. üphesiz o, beni nimetleriyle ku at-ğŞşm t r.”ı ış(Meryem, 19/47)O dönemde milletin ba nda bulunan Nemrut, sahip oldu u servet ve saltanat y-ş ığıla kendini ilâh sanmaktayd . Tek Allah inanc hakk nda Hz. brahim ile münaka aya ıııİşgiri ti. Kendisinin de öldürücü ve diriltici özellikte oldu unu ileri sürüdü. Bunun şğiçin de yan na ça rd iki adamdan birini öldürdü, birini de serbest b rakt . Ayette ığı ı ığııbu konu öyle dile getirilmektedir:ş* Dr. Zafer KOÇ

304 “Allah, kendisine hükümdarl k verdi diye ( mar p böbürlenerek) Rabbi hakk nda b-ış ıııİrahim ile tart an görmedin mi? Hani brahim, ‘Benim Rabbim diriltir, öldürür.’ demi ; o ı şıİşda, ‘Ben de diriltir, öldürürüm’ demi ti. (Bunun üzerine) brahim, ‘ üphesiz Allah güne i şİŞşdo udan getirir, sen de onu bat dan getir’ deyince, kâ r a r p kald …”ğıfiş şı ıı(Bakara, 2/258)Bir gün Hz. brahim, kavminin tapmakta olduklar puthaneye gizlice girerek İıbütün putlar paramparça etmi , içlerinden sadece en büyü ünü sa lam b rakm t . ışğğıı ışBu yapt öyle tehlikeli bir durumdu ki, putlara tapan bütün bir toplumu kar s na ı ı ğşı ıalmak anlam na geliyordu. Nitekim putlar bu hâle getirenin brahim (a.s) olabilece-ııİğini dü ünmü ler, Hz. brahim (a.s)’i ça r p yarg lam lard r. Korkusuzca sorulara şşİğı ııı şıcevap veren Hz. brahim; İ“Belki bunu u büyükleri yapm t r. Konu abiliyorlarsa onlara sorun, bakal m!...”şı ışşı(En-biya, 21/63) demi tir. Halk, putlar n cans z ve konu amaz olduklar n bildiklerinden, şıışı ıHz. brahim’e kri bak mdan diyecek bir ey bulamam lard r. Hz. brahim’in da-İfiışı şıİvas ndaki samimiyetini, korkusuzlu unu ve üstün cesaretini gören kavmi, bilgi ile ığonu susturamayacaklar n anlay nca, ölümle hem de ate e atarak yakmakla hak dini ı ıışyok edeceklerini sanm lar ve nitekim öylece yapm lard r.ı şı şıBüyük bir ate haz rlanm , ate in alevi en iddetli ve hararetli duruma geldi in-şıı şşşğde Hz. brahim (a.s)’i manc n kla f rlat p ate in ortas na atm lard r. Ancak ate in ve İı ııışıı şışher eyin sahibi olan Allah (c.c), ate e öyle emir verdişş ş: “Ey ate ! brahim’e kar serin ve selamet/zarars z ol!”ş İş ıı(Enbiyâ, 21/69)Hz. brahim (a.s), ate e at lmak üzere iken Allah’a tevekkül ederek, “Hasbiyallah İşıve ni’me’l-vekil” yani “Bana Allah’ m yeti ir. O ne iyi vekildir/yard mc d r.” diye dua ışıı ıetti. (Buharî, Tefsir, 13)Manc n kla havaya at ld s rada, Cebrail;ı ıı ı ı ığ “Ey brahim Bir hacetin var m ?” diye sordu. Hz. brahim, Allah’tan ba ka hiçbir İıİşkimseden bir yard m beklemedi ini ve her eyini Rabbinin bildi ini söyleyerek te-ığşğvekkülün en yüksek derecesinde idi. O anda Rabbine öyle yalvard : şı“Ey Allah m! Sen, göklerde Tek’sin! Yerde de, Tek’sin! Ben de, yerde bir tek’im! Yerde, ıbenden ba ka, Sana ibâdet edecek kim se yoktur…”ş(As m Köksal, Peygamberler Tarihi, I/157)ıŞüphesiz ki, Hz. brahim’in hayat ndan alaca m z çok büyük örnekler ve ders-İığı ıler vard r. Ate e at larak yak lmak gibi bir i kenceye maruz kalan Hz. brahim, hiç-ışıışİbir korku duymam , Allah’a teslim olmu tur. Nihayet böyle bir iman onu ate ten ı şşşkurtarm ve kurtulu a ermi tir.ı şşş

305HZ. İBRAHİM’İN KONUKLARI VE BEKLENMEDİK BİR MÜJDE*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ َِّۢ ۪ ٰ ْ ِا ِ ْ َ ْ َ ْ ُ ْئِّ َ َو“Onlara brahim’in misafirlerinden de haber ver.” (Hicr, 15/51)İHz. brahim Kur’an- Kerim’de ismi bildirilen peygamberlerdendir. Hz. İıİbrahim’in e i Hz. Sâre’nin çocu u olmuyordu. Bundan dolay Hz. brahim e inin şğıİşmuvafakat yla Hz. Hacer ile evlenmi ve bu evlilikten Hz. smail dünyaya gelmi -ışİştir. Hz. Hacer Hz. smail’i do urunca kendisinin çocu u olmad ndan dolay Sare İğğı ı ğıüzüntü içerisine girmi tir. Daha sonra Hz. brahim ve Hz. Sare çok ileri ya lardayken şİşyüce Allah’ n bir lütfu olarak çocuklar dünyaya gelmi tir. Bu çocuk da daha sonra ıışkendisine peygamberlik görevi verilen Hz. shak’t r. Hz. shak’ n dünyaya gelece i İıİığHz. brahim ve e ine melekler vas tas yla bildirilmi tir. Ya l çift böyle bir müjde ile İşı ışş ıkar la nca, çok a rm lar, bu ihtiyar ya lar nda nas l çocuklar n n olabilece ini ş şı ış şıı şşııı ığsormaya ba lam lard r. Bu hadise Kur’an- Kerim’de yukar daki ayetin devam nda şı şıııış şu ekilde anlat lmaktad r:ıı“Hani misa rler brahim’in yan na girmi ve ‘Selam’ demi lerdi. O da, ‘Gerçekten biz fiİışşsizden korkuyoruz’ demi ti. Onlar, ‘Korkma, biz sana bilgin bir o ul müjdeliyoruz’ dediler. şğİbrahim, ‘Bana ya l l k gelip çatm iken beni mi müjdeliyorsunuz? Bana neyi müjdeli-şı ıı şyorsunuz?’ dedi. ‘Biz sana gerçe i müjdeledik. Sak n ümitsizlerden olma’ dediler. Dedi ki: ğı‘Rabbinin rahmetinden, sap klardan ba ka kim ümit keser?’” ış(Hicr, 15/52-56)Melekler çocuk müjdelemeye gelince Hz. brahim’e selam vermi ler, Hz. bra-İşİhim onlar n selam n ald ktan sonra vakit geçirmeden onlara ikramda bulunmak ıı ııiçin haz rl k yaparak, k zart lm bir buza y meleklere yemeleri için servis yapm -ı ııı ışğı ıı şt r. Ancak, Hz. brahim meleklerin ellerinin buza ya uzanmad n görünce korku-ıİğ ıı ı ığya kap lm , normal bir insan olmad klar n hissetmeye ba lam t r. Bunun üzerine ı ışıı ışı ış* Dr. Burhan ERKU Ş

306melekler Hz. brahim’e korkmamalar n kendilerinin Lût kavmini cezaland rmak İı ııiçin geldi ini ifade etmi ler; orada bulunan Hz. brahim’in han m na da shak’ ve ğşİı ıİıard ndan da Yakub’u müjdelemi lerdi ış(Bk. Hûd, 11/69-75).Ya l bir anne babadan meydana gelen Hz. shak, babas Hz. brahim’in vefat n-ş ıİıİıdan sonra am dolaylar nda peygamber olarak görevlendirilmi tir. Meleklerin müj-Şışdesine mazhar olan bu hay rl evlad yüce Kitab m z u ekilde dile getirmektedir:ı ııı ış ş“Biz onu salihlerden bir peygamber olarak shak ile de müjdeledik. Onu da shak’ da İİıu urlu k ld k. Her ikisinin nesillerinden iyilik yapanlar da vard , kendine apaç k zulme-ğı ıııdenler de.” (Sâffât, 37/112-113)Hz. brahim’e yap lan bu beklenmedik müjdeden ç karabilece imiz en büyük İıığders, Allah’ n rahmetinden ümit kesmememiz gerekti idir. Çünkü gerçek mümin ığAllah’ n rahmetinden ümidini kesmez. Birtak m beklenti ve amaçlar gerçekle me-ııışdi i zaman ümitsizlik ve hayal k r kl na kap lmaz. Zira her ey Allah’ n kudreti ğı ı ı ığışıdâhilindedir (Yâsîn, 36/82). Mümin, bir eyin olmas n istedi inde o i için gerekli olan şı ığşsebepleri yerine getirdikten sonra Allah’a tevekkül eder. Allah’tan ümidini kesmez.Hz. brahim’e müjde için gelen melekler de yüce Kitab m z n ifadesiyle Hz. İı ı ıİbrahim’e ümitsiz olmamas n söylemi lerdir. Hz. brahim de hiçbir zaman Rabbi-ı ışİnin rahmetinden ümidini kesmemi , kendisine çocuk müjdesi geldikten sonra öyle şşdua etmi tir: ş“Hamd, iyice ya lanm iken bana smail’i ve shak’ veren Allah’a mahsustur. üphesiz şı şİİıŞRabbim duay i itendir.”ış( brahim 14/39)İ

307HZ. İBRAHİM VE ATEŞLE İMTİHANI*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ٍِّ ت َ ِ ٰذ ۪ نِا ِر ّ ا َ ِ ُ ّ اُ ٰ ْ َ ُه ُ ِّٰ َ ََََّٰۜ َ ْوا ُه ُ ْ ا ا َ نا ِا ۪ٓ ِ ْ َ َ باَ َ ن َ َ َ َ ُُ ْ َ ٓ َََّن ُ ِ ْ ُ مْ َ ِ ٍ“( brahim’in) kavminin cevab , ‘Onu öldürün veya yak n’ demekten ibaret İııoldu. Allah da onu ate ten kurtard . üphesiz bunda inanan bir toplum için şıŞibretler vard r.” (Ankebût, 29/24)ıAllah Teâlâ, bu ayet-i kerimede bizlere Hz. brahim’in ba na gelen bir olay ha-İş ııber vermektedir. O, tebli le görevlendirilen her peygamber gibi görevini yerine ge-ğtirmek için canla ba la çal m t r. Ba ta babas Âzer olmak üzere kavminin ço u şış şı ışığona inanmam t r. Onlar n bu durumu Hz. brahim’i çok üzmü , kavmine onlar ı ışıİşıdü ündürecek ve Allah’a inanmaya götürecek deliller sunmu tur.şşHz. brahim, kavmi bir bayram günü ehir d na ç k nca en büyü ü hariç İşı ı şı ığibadethanelerindeki bütün putlar parçalam , onlar dü ünmeye sevk etmek için ıı şışbaltay da en büyüklerinin boynuna asm t r. Onlar geri gelip putlar n o hâlini ıı ışıgörünce bunu Hz. brahim’in yapt n dü ünmü ler ve onu yakalay p Nemrut’un İı ı ığşşıhuzuruna getirmi ler ve; ‘Bunlar tanr lar m za sen mi yapt n’ diye sorguya çekmi -şıı ı ıışlerdir. brahim (a.s)’de; “Hay r! Bunu u büyükleri yapm t r. Konu abiliyorlarsa İışı ışşonlara sorun, bakal m!” ı(Enbiya, 21/63) demi , onlar iç dünyalar nda biraz dü ün-şışmü ler, Hz. brahim’i hakl bulmu lar, ama biraz sonra eski inatlar na dönerek onu şİışıate e atarak yakmaya çal m lard r. te burada Hz. brahim büyük bir imtihan şış ş ııİşİvermi tir: Ate le imtihan!şşBu dünya hayat hepimiz için bir imtihan dünyas d r. nsan olarak hepimiz ıı ıİdünya hayat nda çe itli eylerle imtihan edilmekteyiz. Zaten Allah Teala, Mülk su-ışşresi ikinci ayetinde bizleri imtihan etmek için yaratt n ifade etmektedir. Bu imti-ı ı ığ* Dr. Mustafa KAHRAMAN

308han n temel noktas da kimin iyi amel i leyip kimin kötü amel i leyece ini ortaya ıışşğç karmakt r.ııİşte bizler dünya hayat m z n en temel hareket noktas olan imtihan edilme ger-ı ı ııçe i ile kar kar ya oldu umuzu hiçbir zaman hat r m zdan ç karmamal y z. Ahi-ğş ış ığı ı ııı ıretimizin tarlas ve cenneti hak etmek için bir araç olan bu imtihan dünyas nda pek ııçok eyle imtihan edilmekteyiz. Bu imtihan bazen açl k, k tl k, mal-mülk, makam-şıı ımevki, sa l k-s hhat ve bazen de ailemiz, çocuklar m zla olmaktad r. Çocu umuzun ğ ııı ıığolmas da bir imtihand r, olmamas da. Bu imtihanlardan, s k nt lardan, zorluklar-ıııı ı ıdan peygamberler de hariç tutulmam lard r. Hatta ba ta sevgili Peygamberimiz ı şışHz. Muhammed olmak üzere, hayat hikâyeleri Kur’an’da anlat lan peygamberlere ıbakt m z zaman her birinin dünya hayat nda çok büyük s k nt larla kar kar ya ı ı ığıı ı ış ış ıkald na ahit olmaktay z. Hz. Muhammed’in 13 senelik Mekke hayat nda çekti-ı ı ğşııği s k nt lar, Uhud’da, Reci ve Bi’r-i Maûne facialar nda ya ad derin üzüntü, Hz. ı ı ıışı ı ğEyyûb’un hastal , Hz. Yakup ve o lu Hz. Yusuf’un ba na gelen olaylar, Hz. Lût’un, ı ı ğğş ıHz. Musa’n n ve Hz. sa’n n kavimlerinden çektikleri s k nt lar ve daha niceleri.ıİıı ı ıİşte Hz. brahim’de dünya hayat nda büyük bir imtihandan geçmi , ate le im-İışştihan edilmi tir. Bu kolay, basit ve s radan bir imtihan de ildir. Hz. brahim, ate e şığİşat laca n ve ate te yanaca n bile bile iman ndan vazgeçmemi tir. O, Allah’a gü-ığı ışğı ıışvenmi , O’na dayanm , yard m ancak O’ndan beklemi tir. Bunun sonucu olarak şı şı ışda Allah ate e ş“Ey ate ! brahim’e kar serin ve selamet ol”ş İş ı(Enbiya, 21/69) diye emre-derek içerisinde huzurla ibadet edilebilecek bir bahçeye dönü türmü tür. Bu olay şşıgören ba ta Nemrut olmak üzere inkârc lar önce hayretler içerisinde kalm lard r. şıı şıAllah’a ve Hz. brahim’in peygamberli ine inanacaklar yerde, di er örneklerde ol-İğığdu u gibi inkârlar na devam etmi lerdir. Bizler bu örnekte kalpten inanarak, sadece ğışAllah’a güvenerek, O’na dayanarak, yard m sadece O’ndan bekleyerek inananlar n ı ıısonunun ve mükâfat n n nas l oldu unu aç k bir ekilde görmekteyiz.ı ıığışBizler de her zaman Allah’a güvenmeli, yard m daima O‘ndan beklemeli ve ima-ı ın m z Hz. brahim’in iman gibi sa lam tutmal y z. Bu imtihan dünyas nda ba m z ı ı ıİığı ıışı ıdara dü tü ü zaman, küçük bir s k nt ya da zorlukla kar la t m z zaman hemen ş ğı ı ış ş ğıı ı ıAllah’a isyan bayra n açmamal y z. Her an m zla, her hâlimizle imtihan içerisin-ğı ıı ıı ıde bulundu umuzu hat r m zdan ç karmamal y z. Dünya hayat nda ate in içerisine ğı ı ııı ıışat larak diri diri yanmaktan daha büyük imtihan ne olabilir ki. Ba m za bir bela, ışı ımusibet, s k nt geldi i zaman sabretmeli, s k nt m z gidermesi için yüce Rabbimize ı ı ığı ı ı ı ıel aç p yalvarmal y z.ıı ı

309HZ. İLYAS (A.S) VE TEVHİD ÇAĞRISI* ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَاِناِ َ س َ ِ َ ا ُ ْ َ ۪ َ اِذْ َ ل ِ َ ْ ِ ۪ٓا َ ّ ُ ن ا َ ْ ُ ن َ ْ ً وَ َ رُونا ْ َ َ ا َ ِ ۪ َ ا ّ ََ َْٰۙ ََََ ََ َ َََّْۜ ََْ ٰ ِا ُ ْ َ وَ َ َ ْ َ َ ْ َِْ۪رَ ـّ ُ ْ وَرَب ّ ا َ ئِ ُ ُ ا وّ ۪ َ ـَ َ ُ هُ َ ِ ّ ُ ْ ُ ْ َ ُونۙ اِ ِ َ دَا ََّ َََّّْ َ ََ ٰ َِٓ ا ِ َ َ َ مٌ َ اِل َ َ اِ ّ َ ِ َ ْ يا ُ ْ ۪ َ اِ ّ ُ ِ ْ ِ َ دِ َ ا ُ ْ ِ ۪ َ ََِِْْ ٰ َْْٰ۪۪ٓ ٰ“ üphesiz lyas da peygamberlerden idi. Hani kavmine öyle demi ti: ‘Allah’a Şİşşkar gelmekten sak nmaz m s n z? Yarat c lar n en güzelini, sizin ve geçmi ş ııı ı ıı ıışatalar n z n Rabbi olan Allah’ b rakarak Ba’l’e mi tap yorsunuz?’ Onu ı ı ıı ııyalanlad lar. Bu sebeple onlar (cehenneme) götürüleceklerdir. Ancak Allah’ n ııihlâsl kullar ba ka. Sonradan gelenler içerisinde ona güzel bir ad b rakt k. ıışııİlyas’a selâm olsun. üphesiz biz iyilik yapanlar böyle mükâfatland r r z. Şıı ı ıÇünkü o bizim mümin kullar m zdand .” (Sâffât, 37/123-132)ı ııİlyas (a.s), Kur’an- Kerim’de kendisinden k saca bahsedilen peygamberlerdendir ıı(Enâm, 6/85; Sâffât, 37/123). O, kavmini “Tevhid”e ça rd ve milletine öyle hitap etti: ğı ış“Allah’a kar gelmekten sak nmaz m s n z?”ş ııı ı ı“Yarat c lar n en güzelini, sizin ve geçmi atalar n z n Rabbi olan Allah’ b rakarak “Ba’l’e ı ı ışı ı ıı ımi tap yorsunuz?”ıİlyas (a.s), tevhid inanc ndan ayr l p puta tapmaya ba layan srailo ullar na gönderildi. ıı ışİğıAyet-i kerimede geçen “Ba’l” de Hz. lyas’ n kavminin tap nd putun ismiydi. Oturdu-İıı ı ığğ şu ehirlerinin ismi “Bek” olan bu halk n, tap nd klar puttan dolay ehirlerinin isminin ıı ııış“Ba’lebek” oldu u kaynaklarda rivayet edilmektedir ğ(Suat Y ld r m, “Ba’l”, D A, IV, 553-554).ı ı ıİPuta tapan bu kavim, lyas (a.s)’ n uyarmalar na kulak vermedi. man etmedi. T pk İııİı ıkendilerinden önceki peygamberlerin ça r s na uymayanlar gibi. Nitekim Kur’an- Kerim ğı ııözellikle bu nokta üzerinde durmakta ve srailo ullar n n zaman zaman nankörlük ettikle-İğı ırine dikkatleri çek mektedir(Bakara, 2/83-85; Câsiye, 45/16-17).* Dr. Ömer MENEK E Ş

310Hâlbuki o kutlu elçiler, ilimle ameli, hayatla ahlak , hikmetle irfan , dünya ile ahireti ııbulu turan ve bar t ran insanl k önderleri, hikmet şı ışıı ı ış ğ ve hidayet rehberleriydi. Onlar, insanlar küfrün batakl ndan, bir olan Allah’ n tevhit yoluna, bilgi ve inanc n ayd nl na ıı ı ğııı ı ığça rm t …ğ ıı ışİş İte lyas, onlar n “En güzel Yarat c ”y b rak p da, Ba’l’e tapmalar n , Tevhîd nanc ’n ıı ı ı ııı ıİı ıtemelinden y k p put perestli e dönmelerini çirkin kar lam t . Hz. lyas uzun bir mücade-ı ığş ıı ışİle verdi, ancak onlar do ru yola çevirme im kân elde edemedi; sonunda onu yalanlamak ığısuretiyle hakk red ve inkâr ettiler. Evet, “ Onu yalanlad lar” (Sâffât, 37/127).ııDünyada imans zl klar n n cezas n çekmi olan bu halk âhirette de peri an olacakt . ı ıı ıı ışşıNitekim;“Bu sebeple onlar (cehenneme) götürüleceklerdir.”dendi. Ancak, her millete oldu u gibi ğonlar içinde de;“Ancak Allah’ n ihlâsl kullar ba ka.”ııış idi.İlyas (a.s) kendisinden sonrakiler için de an la gelmi ti. Çünkü Allah böyle dilemi ti.ışş“Sonradan gelenler içerisinde ona güzel bir ad b rakt k.ııİlyas’a selâm olsun.”Görüldü ü üzere ayetlerde; lyâs (a.s)’ n, srâilo ullar n hakka davetinden bir özet ğİıİğı ıverilmekte, O’nun ça r s ndan örnekler sunulmaktad r. Ön celikle Hz. lyas’ n uyar p da-ğı ııİııvet etti i milletinin Allah’tan korkmad klar , kötülüklerden sak nmad klar ; ayn zamanda ğııııııAllah’ b rak p putperestli e döndükleri ko nuya giri anlam nda yer verilmektedir. Sonra ı ıığşıda ana tema öyle i lenmektedir:şş1. nsan eliyle yontulup ekillendirilen Ba’l ve benzeri putlar, ilâhî icat ve sanat n kar -İşış ıs nda hiçbir anlam ve de er ta maz. Çünkü kâinat da, onda yer alan her varl da yaratan ığş ııı ı ğAllah’t r.ı2. Allah gelip geçenlerin de, gelecek olanlar n da yegâne yarat c s ve terbiye edicisidir.ıı ı ıİlyâs (a.s)’ n teblî ve ir atta bulundu u kavmin ço u in kârda srar etmi se de, ona ığşğğışinananlar da olmu tur. Daha sonra hak ile bat l n devaml mücadele hâlinde oldu u gös-şı ıığterilmekte ve k yamete kadar da bunun devam edece ine, ancak bat l n daima yok olma-ığı ıya mahkûm oldu una i aret edil mektedir. Böylece lyâs Peygamber de görevini lây k yla ğşİı ıyerine getirerek ilâhî iltifata mazhar olmu ve kendisinden sonra gelenlere ere i bir isim şşflb rak m t r.ıı ışSonuç olarak iyi bir ün, iyilere Allah’ n mükâfat d r. O halde geride iyi bir isim, bu ıı ıkubbede ho bir seda b rakmak için çal lmal d r. Bunun önde gelen art da hiç üphe-şıı ışı ışışsiz imand r. lyâs Peygamber gibi, hemen bütün peygamberler dünyada da, âhirette de ıİAllah’ n selâm s fat n n tecellisine mazhar k l nm lard r. Onlara dos do ru uyan müminle-ıı ı ıı ıı şığrin de bu s fattan nasiplerini alacaklar nda hiç üphe yoktur.ıışSelam lyas (a.s)’a ve ona tabi olanlara olsun…İ

311HZ. İSA VE RUHBANLIK OLAYI*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِِّب ُ ۪ َ َ َ َو ۪ ْ ِ َُْْ ا ُه َ ْ َ اَو َ َ ْ َ ْ ا َ ۪ ِ َ ْ ّ َ َو َ ِ ُ ُ ِ ْ ِ ِر َ ا َ َ ْ ّ َ ّ ُ َِٰٰ َٰٓ َ َ َ ِ ّٰ ا ِناَ ْ ِر َء َ ِ ْ ا ِا ْ ْ َ َ َ ْ َ َ َ َ ُ َ َ ْ ا ًۨ ّ ِ َ ْ َرَوۜ ًََََِّٓ ْ َرَو ً َ ْاَر ُه ُ َ ّ ا َ ۪ اَََّن ُ َ ْ ُ ْ ِ ٌ ۪ َ َو ْ ُ َ ْ ا ْ ُ ْ ِ ا ُ َ ا َ ۪ ا َ ْ َ َ َ ِ َ َ ِر ّ َ َ ْ َ َرَََِّٰٰۚۚ“Sonra bunlar n pe inden ard arda peygamberlerimizi gönderdik. Onlar n ışıarkas ndan da Meryem o lu sa’y gönderdik, ona ncil’i verdik ve kendisine ığİıİuyanlar n kalplerine efkat ve merhamet duygusu koyduk. (Kendiliklerinden) ışicat ettikleri ruhbanl a gelince; biz onu onlara farz k lmam t k. Allah’ n ığıı ışır zas n kazanmak için onu kendileri icat etmi lerdi. Fakat ona da gere i ıı ışğgibi uymad lar. Biz de içlerinden iman edenlere mükâfatlar n verdik. Fakat ıı ıonlardan birço u da fas k kimselerdir.” (Hadîd, 57/27)ğıMüslümanlar olarak Allah’ n seçti i tüm peygamberlere ve onlara indirilen ki-ığtaplara inan r z. Bütün peygamberler, gönderildikleri toplumlar tevhîd inanc na ı ıııça rm ve kendilerinden sonra gelecek Allah elçilerinin davetine de uymay tav-ğ ıı şısiye etmi lerdir. Kur’an’da ismi s kça geçen; gerek yarat l ve gerekse ölümü ol-şıı ı ışdukça s rl olan peygamberlerden birisi de Hz. sa (a.s)’d r. slam’a göre, Hz. sa, ı ıİıİİMeryem’den babas z dünyaya gelmi bir peygamberdir. ış“Allah nezdinde sa’n n durumu, Âdem’in durumu gibidir. Allah, onu topraktan yarat-İıt . Sonra ona ‘Ol!’ dedi ve oluverdi.”ı(Âl-i mran, 3/59)İO, srailo ullar n hak dine ve tevhid inanc na davet eden ve son peygamberin İğı ııgeli ini haber veren bir müjdecidir. Kur’an’da, ş“ Hani, Meryem o lu sa, Ey srail o ul-ğ İİğlar ! üphesiz ben, Allah’ n size, benden önce gelen Tevrat’ do rulayan ve benden sonra ıŞıığgelecek, Ahmed ad nda bir peygamberi müjdeleyici (olarak gönderdi i) peygamberiyim ığdemi ti.” ş(Saff, 61/6) diye belirtilmektedir.* Ömer ÖNEN

312Hz. sa’n n ölümü ile ilgili olarak Kur’an’da u bilgiler verilmektedir: İış“Allah elçisi Meryem o lu sa’y öldürdük’ demeleri yüzünden (onlar lânetledik). ğ İııHâlbuki onu ne öldürdüler, ne de ast lar; fakat (öldürdükleri) onlara sa gibi gösterildi. ıİOnun hakk nda ihtilâfa dü enler bundan dolay tam bir karars zl k içindedirler; bu ışıı ıhususta zanna uymak d nda hiçbir (sa lam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öl-ı ı şğdürmediler. Bilakis Allah onu ( sa’y ) kendi nezdine kald rm t r. Allah izzet ve hikmet İııı ışsahibidir.”(Nur, 157-158)Ruhbanl k; insanlardan uzakla p riyazete çekilerek dünya zevklerini terk etmek ış ıve kendini a r bir ekilde ibadete vermek demektir. Ruhbanl k, H ristiyanlara özgü şı ışııbir anlay t r. Hz. sa’dan sonra, gördükleri bask ve zulüm sebebiyle bir k s m H ris-ı ışİıı ııtiyanlar toplumsal hayattan soyutlanarak, edindikleri özel mekânlara çekilmi ler ve şkendilerini ibadete adam lard . Zamanla, bir ya ay biçimi olarak, H ristiyanl n ı şış ş ııı ığbünyesinde yerle en bu uygulamaya ruhbanl k, uygulayanlara da ruhban ad verildi.şııRuhbanlar, Allah’ n ho nutlu unu elde etmek ve hayat n yozla t r c unsurlar n-ışğışı ı ııdan uzakta kalabilmek için bu gelene i benimsemi lerdi. Bunlar, inzivaya çekilmek, ğşhiç evlenmemek, ruhsal ar nma, dünyaya önem vermeme, bir lokma ve bir h rka ııyeter gibi bir anlay içerisinde hayatlar n sürdürüyorlard . Dü ünceleri ve ruhlar n ı şı ıışı ıher türlü ihtirastan ar nd r p varl klar n tümü ile Allah’a adayacaklard . Sonralar bu ı ı ııı ıııdü ünce uygulamada amac ndan uzakla t , birtak m ruhsuz törenlere ve biçimsel şış ıışenliklere dönü tü. Üçüncü as rdan itibaren evlenmeyi bir tne olarak görmü ler şıfişve evlenmemi lerdi. Bu ve benzeri dü ünceler nedeniyle H ristiyanlar n birço u bu şşıığruhban s n f n kabul etmemektedirler.ı ı ı ıRuhbanl k, slamî bir davran olmad gibi, hak dinlere de nispet edilemez. s-ıİı şı ı ğİlam, dünyay terk etmeyi de il, dünya ve ahiret dengesini sa lamay , Allah’ n dinini ığğııyeryüzüne hâkim olmas ve Allah n isminin yüceltmesini amaçlar. slam’ n gayesi, ııİıinsanlar her türlü tne ve fesattan korumakt r. slam’da ruhbanl k olmad gibi, ıfiıİıı ı ğayr cal kl din adam s n f , günahlar ba lama, dinden ç karma (aforoz) ve cennet ı ı ıı ı ı ıığ ş ııbelgesi verme yetkisi de yoktur. Kul, rabbine arada hiçbir vas ta olmadan yönelebilmelidir. Peygamberin görevle-ırinden biri de, din ve dünya i lerini birlikte yürütmek, yüce Allah’ n mesaj n bütün şıı ıinsanlara duyurmak, Allah’ n emirlerini yeryüzünde hâkim k lmakt r. Müslüman ıııolarak bizim görevimiz, yüce Allah’ n emirleri do rultusunda hareket etmek ve bü-ığtün peygamberleri ve getirdiklerini kabul etmektir.

313HZ. İSMAİL (A.S): TESLİMİYET ABİDESİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّۚ ً وَاذْ ُ ْ ِ ا ِ َ ب اِ ْ ٰ ۪ ۘ اِ ّ ُ َ ن َ دِقَ ا َ ْ ِ وَ َ ن رَ ُ َ ِ ًَََّْ َِْ ً وَ َ ن َ ْ ُ ُ ا ْ ُ ِ ّ ةِ وَا َ ٰ ةِ وَ َ ن ِ ْ َ رَ ِّ ۪ َ ْ ََِّّۖ َٰ ََ“Kitap’ta smail’i de an. üphesiz o, sözünde duran bir kimse idi. Bir resûl, İŞbir nebî idi. Ailesine namaz ve zekât emrederdi. Rabbi’nin kat nda da ııho nutlu a ula m t .” (Meryem, 19/54-55)şğşı ışKur’an- Kerim’de ad zikredilen peygamberlerden biri olan Hz. smail (a.s), bir ııİteslimiyet abidesidir. Önce bir müjde olarak, ard ndan babas Hz. brahim’in, annesi ııİHâcer’in ve manevi annesi Sare’nin s nand bir imtihan olarak kar m za ç kmak-ıı ı ğşı ııtad r.ıHz. smail, Hz. brahim’e saç sakal a ard bir zamanda verilen bir müjdeydi, İİıığı ı ğfakat bir son de il yepyeni bir ba lang çt . Onun ard ndan “ shak” gelecekti “Sare” ğşı ııİanneden. Hz. smail’in neslinden son peygamber Hz. Muhammed, Hz. shak’ n neslinden İİıHz. Yakup, Hz. Yusuf, Hz. Musa, Hz. Harun ve daha nice peygamberler gelecekti.Hz. brahim (a.s), Allah’a kendine sâlih bir evlat vermesi için dua etmi ti. Allah İşda onun duas n kabul ederek ona smail (a.s)’i bah etmi ti. Nitekim Hz. brahim ı ıİşşİde öyle diyordu:“Hamd, iyice ya lanm iken bana smail’i ve shak’ veren Allah’a mahsustur. üphesiz şı şİİıŞRabbim duay i itendir.”ış ( brahim, 14/39)İArd ndan daha ad dahi konulmam Mekke yolunda ç kar kar m za. Çölde a r ııı şışı ığ ıaksak ilerleyen iki silik iz. Bir yanda nebi brahim (a.s), di er yanda cefâkâr anne İğHâcer ve elde bir küçük bebek: smail.İ* Dr. Ömer MENEK E Ş

314Allah’ n emriyle konaklayan, Allah’ n emriyle ilerleyen ve Hicaz’a do ru yol alan ıığbir küçük ka le. Her taraf ss z ve susuz.fiı ıHz. brahim Allah Teâlâ’n n emriyle han m Hâcer ve o lu smail’i Kâbe’nin daha İıı ığ İsonra in a edildi i yere yak n bir yerde büyük bir a ac n yan na b rakt . Yanlar na şğığıııııbir da arc k hurma ve biraz su koydu.ğıHz. brahim dönüp giderken Hâcer, “Ey brahim, bizi bu ss z ve kimsesiz va-İİı ıdide b rak p da nereye gidiyorsun?” dedi. Hâcer tekrar, “Ey brahim! Bizi burada ııİb rakman sana Allah m , emretti?” diye seslendi. Hz. brahim, “Evet Allah emretti” ıııİdeyince, Hâcer, “Öyleyse Allah bize yeter, bizi o korur” diyerek Allah’a tevekkül etti. Hz. brahim de Beytullah’a dönerek öyle dua etti:İş“Rabbimiz! Ben çocuklar mdan baz s n , senin kutsal evinin (Kâbe’nin) yan nda ekin ıı ı ııbitmez bir vadiye yerle tirdim. Rabbimiz! Namaz dosdo ru k lmalar için (böyle yapt m). şığıııSen de insanlardan bir k sm n n gönüllerini onlara meylettir, onlar ürünlerden r z kland r, ı ı ııı ııumulur ki ükrederler.”ş( brahim, 14/37)İAradan günler geçti. Yanlar ndaki su ve hurma bitti. Etrafta kimseler yoktu, ço-ıcuk susuzluktan a l yordu.ğ ıİşte, bu çöl ikliminde, susuzluktan k vranan çocu unun hayat ndan endi e du-ığışyan ve belki bir su bulurum umuduyla iki tepe (Safa ve Merve) aras nda ko u turan ış şve dilinde dua Allah’a yalvaran Hâcer; Allah’a güvenin ve sabr n s nav nda…ıııİşte bu sabr n hediyesi zemzem ve sa’y; art k iki direk aras ndan ibaret kalan o ıııbüyük semboller Safa ve Merve…Ard ndan yine s nav ve yine o teslimiyet:ııİsmail “Babac m, emrolundu un eyi yap. Allah’ n dilemesiyle beni sabredenlerden ı ı ğğşıbulacaks n.”ı (Sâffât, 37/102) dedi.Babas , “Yavrucu um, rüyamda seni kurban etti imi gördüm. Bir dü ün, ne der-ığğşsin” diyordu. O güzel dilde i te bu teslimiyet. Bu teslimiyetin hep birer hediyesidir: şKurban, Kâbe, Hacc.“Hani brahim ve smail evin (Kâbe’nin) temellerini yükseltiyor ve öyle dua İİşediyordu: “Ey Rabbimiz! Bizden kabul buyur. üphesiz sen hakk yla i itensin, hakk yla bilensin. ŞışıEy rabbimiz! Bizi sana teslim olmu kimseler k l. Soyumuzdan da sana teslim olmu bir şışümmet k l. Bize ibadet yerlerini ve ilkelerini göster. Tövbemizi kabul et. Çünkü sen, tövbe-ıleri çok kabul edensin, çok merhametli olans n.”ı (Bakara, 2/127-128)İşte bu duan n bir sonucuyum ben diyordu Hz. Peygamber. Ard ndan bir ça r ıığ ıda sevgili Peygamberimize geliyordu:

315“Kitap’ta smail’i de an. üphesiz o, sözünde duran bir kimse idi. Bir resûl, bir nebî idi.” İŞ(Meryem, 19/54)İşte bir resûlün örnek al n p hayata aktar ls n diye Kur’an- Kerim’de anlat lan ı ıı ıııhayat ...ıAyette sözünde durman n önemine i aret edilmi , ahde vefa erdemiyle temayüz ışşeden Hz. smail övülmü tür.İşHz. smâil, Allah’ n verdi i nimetlerin kadrini bilerek ruhunu güzelliklerle beze-İığmeye ve rabbinin buyruklar na mutlak bir teslimiyet içinde görevini yerine getirme-ıye çal m , böylelikle Allah’ n r zâs n kazanm t . Halk n dinin dire i olan namaz ış ş ıı ıı ıı ışı ığık lmaya ve toplumsal dayan may sa layan zekât vermeye te vik etmi ti.ıı şığışşHz. smail’in kurban edilmek üzere boynunu b ça a uzatmas ve ba ta Rabbine, İığışsonra da babas na itaat etmesi gençlerimiz için iman, itaat ve teslimiyette mükem-ımel bir örnektir. Bu ekilde teslim olan Allah yar yolda koymaz. Onlar n yâr ve şıııyard mc s d r. Zira en büyük ibadet, yarat l amac m z olan âlemlerin rabbi olan ıı ı ıı ışı ıAllah’a teslim olmakt r.ıSelam smail (a.s)’a ve ona tabi olanlara olsun…İ

316HZ. LÛT VE KAVMİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّۙ ا اِ ّ ارْ َ اِ َ ْم ُ ْ ۪ َ ٍِْ ٓ ُِٰ ٓ َ ٓ ُ“ öyle dediler: üphesiz biz suçlu bir millete gönderildik.” (Hicr, 15/58)ŞŞHz. Lût Kur’an- Kerim’de ad geçen peygamberlerdendir. Hz. brahim’in kar-ııİde i Hârân’ n o ludur. Filistin yak nlar nda bulunan Lût gölü civar ndaki Sedum şığııı(Sodom) halk na peygamber olarak gönderilmi tir. Buradaki halka Hz. brahim’in ışİdinini tebli etmekle görevlendirilmi tir.ğşHz. Lût’un peygamber olarak gönderildi i Sedum halk ahlaken çirkin ve kötü ğısuçu i liyorlard . Bunlar, cinsî sap kl k içerisindeydiler. E leri kad nlar b rak p er-şıı ışıı ııkeklerle dü üp kalk yorlard ki bu gün buna livata-homoseksüellik denmektedir. şııHz. Lût, halk n bu çirkin davran larda bulunmamalar konusunda uyarm , onlara ı ıı şıı şdaha önce hiçbir topluluk taraf ndan yap lmayan, kad nlar b rak p da erkeklerle ıııı ııili ki kurma davran n terk etmelerini, bunun bir a r l k şı ı ışşı ı ı(A’râf, 7/80-81) ve cahillik (Neml, 27/55) oldu unu söylemi ; yine büyük bir azg nl k göstergesi olan yol kesme ğşı ıeylemlerine de son vermelerini istemi tir ş(Ankebût, 29/29).Hz. Lût e i dâhil hiç kimseye söz geçirememi , kavmi taraf ndan yalanlanm t r. şşıı ışHatta halk Hz. Lût’u, onlar ele tirme ve ikazlar ndan vazgeçmedi i takdirde sürgün ıışığetmekle tehdit etmi ler ş( u’ara, 26/167)Ş; onun davetiyle alay ederek, peygamberlerini yalanlayan tüm topluluklar n söyledi i gibi, ayet söyledikleri gerçekse kendilerine ığşazap getirmesini istemi lerdir ş(Ankebût, 29/29). Bunun üzerine Hz. Lût, “Rabbim, beni ve ailemi bunlar n yapt klar ndan kurtar”ııı( u’ara, 26/169)Ş diyerek yüce Yaratan m zdan ı ıyard m istemi tir ış(Ankebût, 29/30).Hz. Lût ve kavmi aras nda ya anan bu olaylar n ard ndan yüce Rabbimiz Hz. ışııLût’un kavmini cezaland rmak üzere elçi melekler göndermi tir. Melekler önce ço-ışcuk müjdesi vermek için Hz. Lût’un amcas Hz. brahim’e u ram lar, daha sonra ıİğı şLût kavmine gitmi lerdir. Hz. brahim ile elçi melekler aras ndaki konu ma ba ta şİışşokudu umuz ayet ve devam nda yüce Kitab m zda u ekilde dile getirilmektedir: ğıı ış şBunun üzerine Allahu Teala, Hz. Lût’un ö ütlerine ve davetine uymayan kavmini ğ* Dr. Burhan ERKU Ş

317yok etmek üzere “elçiler” (melekler) görevlendirdi. Melekler, önce Hz. brahim’e İu rad lar ve orada Hz. Lût’un kavmini cezaland rmak üzere geldiklerini söylediler. ğııHz. brahim’in Hz. Lût’un da o kavmin içinde bulundu unu söylemesi ve endi e İğşduymas üzerine melekler, kar s hariç Hz. Lût ve ailesinin bu cezaland rmadan et-ıı ııkilenmeyece ini söylediler ğ(Ankebût, 29/31-32).Melekler Hz. brahim’in yan ndan ayr l p Hz. Lût’un bulundu u kasabaya gi-İıı ığdince Hz. Lût onlar n kim oldu unu bilemedi ve kavminin bu misa rleri taciz et-ığfimesinden endi e etti i için gerginlik ve s k nt ya amaya ba lad şğı ı ışşı(Hûd, 11/77). Daha sonra endi e etti i durum ba na geldi ve misa rlerin geldi ini duyan azg n halk şğş ıfiğıgelerek (Hicr, 15/67) Hz. Lût’un misa rlerine cinsel tacizde bulunmaya ba lad lar fişı(Ka-mer, 54/37). Bunun üzerine Hz. Lût onlara, kendisini misa rlerinin yan nda mahcup fiıetmemelerini, Allah’tan korkmalar n söylemi ı ış(Hicr, 15/68-69); ayet isterlerse kendi şk zlar n onlara nikâhlamay önermi tir ıı ıış(Hûd,11/78). Gözü dönmü halk, Hz. Lût’un şbu tekli ni geri çevirmi , azg nl klar na devam etmi lerdir. Hz. Lût’un, s nacak bir fişı ıışı ı ğyer arayacak kadar darda kalmas ı(Hûd, 11/80) üzerine melekler kendilerinin Allah’ n ıelçisi oldu unu belirtip bu azg n toplulu un hiçbir zarar veremeyece ini söylemi -ğığğşler ve onu sakinle tirmeye çal m lard r şış ş ıı(Hûd, 11/81).Bütün bu ya ananlar n ard ndan art k Allah’ n azab n n vakti gelmi ti. Elçiler şııııı ışHz. Lût’a, e i hariç aile bireylerini alarak geceleyin bulundu u ehirden ayr lmala-şğ şır n istediler. Zira inanmad için Hz. Lût’un e i de Allah’ n azab na u rayanlardan ı ıı ı ğşıığolacakt ı(Hûd, 11/81). Daha sonra yüce Rabbimizin emri gerçekle ti ve y n y n şı ı ğı ığya an sert ta larla Hz. Lût’un kavmi helak edildi ğş(Hûd, 11/82-83). Yüce Kitab m z, bu ı ıcezaland rmada gerçekleri görebilen insanlar için ibretler oldu unu belirtmekte, he-ığlak edilen o ehrin kal nt lar n n hâlâ durmakta oldu unu haber vermektedir şı ı ı ığ(Hicr, 15/73, 77).Hz. Lût’un bu k ssas ndan almam z gereken önemli dersler vard r. Öncelikle ııııya ant m zda Sünnetullah diye ifade eden yüce Allah’ n koydu u prensiplere uy-şı ıığgun hareket etmemiz gerekir. Zira ayn cinsten insanlar n cinsel birliktelik ya amas ıışıAllah’ n koydu u temel kurallara ayk r olup insan haysiyet ve ere yle ba da ma-ığı ışfiğ şyan bir durumdur. Bu durum tarihte bir toplumun toplu olarak cezaland r lmas na ı ııvesile oluyorsa bunun ne derece büyük bir günah oldu unu bilmemiz gerekir. Ya-ğpanlar da toplum olarak düzeltmek için elimizden geldi ince çaba sarf etmemiz ge-ığrekir. Öte yandan insan her ne kadar mahlûkat n en ere isi olarak yarat lm sa da ışflı ışs n r tan mazl n onu nerelere götürece i bu k ssada aç kça ortaya ç kmaktad r. Hz. ı ııı ı ğğııııLût k ssas nda oldu u gibi tarihte toplu olarak helak edildi i bize yüce Kitab m zda ıığğı ıhaber verilen di er toplumlar n da suçlar farkl olsa bile ortak noktalar n n s n r ğıııı ıı ıtan mazl k oldu unu söyleyebiliriz. Bu yüzden davran lar m zda a r ya gitmemeli, ıığı şı ışı ıharam helal s n r n n d na ç kmamal y z.ı ı ı ıı ı şıı ı

318HZ. MERYEM: İFFET ABİDESİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّاِذْ َ ِ ا ْ َات ُ ِ ْ ٰن رَب ّ اِ ّ۪ َ رْت ُ َ ۪ َ ۪ ُ َ َرًا َ َ َ ّ ِ ّ۪ اِ ّ ا ْ ََ َ ََۚ َّْْ َََََِا ّ ۪ ُ ا َ ۪ ُ َ ّ وَ َ َ ْ َ َ ْ رَب ّ اِ ّ۪ وَ َ ْ ُ َ ا ْ ٰ وَا ّ ُ ا ْ ُ ِ َ وَ َ َ ْ وَ ْ ََٰۜ َ َۜٓ ََُِ ََِْ ا َ ُ َ ْ ٰ وَاِ ّ۪ َ ّ ْ ُ َ َ ْ َ َ وَاِ ّ۪ ا ۪ َ ِ وَذُرِّ ّ َ َ ِ َ ا ّ ْ نِ ا َ َّ۪ ََََُُْٓۚ َُّ“Hani mran’ n kar s , ‘Rabbim! Karn mdakini s rf sana hizmet etmek İıı ıııüzere adad m. Benden kabul et. üphesiz sen hakk yla i itensin, hakk yla ıŞışıbilensin’ demi ti. Onu do urunca ‘Rabbim’ dedi, ‘Onu k z do urdum.’ şğığ-Oysa Allah onun ne do urdu unu daha iyi bilir- Erkek, k z gibi de ildir. ğğığOna Meryem ad n verdim. Onu ve soyunu kovulmu eytandan senin ı ış şkorumana b rak yorum.” (Âl-i mran, 3/35-36)ııİHz. Meryem, Allah taraf ndan insanlara rehberlik yapmak üzere gönderilen pey-ıgamberlerden birisi olan Hz. sa’n n annesidir. Hz. sa Kudüs’e yak n bir beldede İıİıHz. Meryem’den babas z olarak dünyaya geldi. Bu do um, yüce Rabbimizin bir ığmucizesidir. Hz. Meryem Kur’an’da özel olarak ad geçen ve bir sureye ismi verilen, mübarek ıve müstesna bir ahsiyettir. Yüce Kitab m z Kur’an- Kerim’in on doku zuncu sûresi şı ııMeryem sûresidir. Hz. Meryem, Kur’an’da ismiyle an lan yegâne kad nd r. Babas n n ıı ıı ıad mran’d r ıİı(Âl-i mrân, 3/35; Tahrîm, 66/12)İ. Kur’an’da, annesinin ad verilmeden ıİmran’ n kar s diye bah sedilir. Yüce Allah Hz. Meryem’i taltif etmi , onu övmü ve ıı ışşyeti tirmi tir. Melekler ona, şş“Ey Meryem! Al lah seni seçti; seni tertemiz yaratt ve seni ıbütün dünya kad nlar na üstün k ld . Rabbine ibadet et, secdeye kapan, e ilen lerle beraber ııı ığsen de e il” ğdiye tavsiyeler de bulunurlar (Âl-i mrân, 3/37, 42-43)İ.Yüce Rabbimiz Kur’an’da, Hz. Meryem’i ve o lu Hz. sa’y dünyaya getiri ini ğİışbizlere özetle öyle anlat r: şı* Dr. Bahattin AKBA Ş

319“(Ey Muhammed!) Kitapta (Kur’an’da) Meryem’i de an. Hani ailesinden ayr larak ıdo u taraf nda bir yere çekilmi ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla aras nda ğışıbir perde germi ti. Biz, ona Cebrail’i göndermi tik de ona tam bir insan eklinde görün-şşşmü tü. Meryem, ‘Senden, Rahman’a s n r m. E er Allah’tan çekinen biri isen (bana kötü-şı ı ı ığğlük etme),’ dedi. Cebrail, ‘Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk ba la-ğ ş ımak için gönderildim,’ dedi. Meryem, ‘Bana hiçbir insan dokunmad ve iffetsiz bir kad n ı ı ğıolmad m halde, benim nas l çocu um olabilir?’ dedi. Cebrail, ‘Evet, öyle.’ Rabbin diyor ı ığığki, ‘O benim için çok kolayd r. Onu insanlara bir mucize, kat m zdan bir rahmet k lmak ıı ııiçin böyle takdir ettik. Bu zaten (ezelde) hükme ba lanm bir i tir,’ dedi. Böylece Meryem ğı şşçocu a gebe kald ve onunla uzak bir yere çekildi. Do um sanc s onu bir hurma a ac na ğığı ığıyöneltti. ‘Ke ke bundan önce ölseydim de unutulup gitmi olsayd m!’ dedi. Bunun üzerine şşı(Cebrail) a ac n alt ndan ona öyle seslendi: ‘Üzülme, Rabbin senin alt taraf nda bir çay ğıışıak tt . Hurma a ac n kendine do ru silkele ki sana taze hurma dökülsün. Ye, iç, gözün ı ığı ığayd n olsun. nsanlardan birini görecek olursan, ‘ üphesiz ben Rahmân’a susmay adad m. ıİŞııBugün hiçbir insan ile konu mayaca m’ de. Kuca nda çocu u ile halk n n yan na geldi. şğ ığ ığı ııOnlar öyle dediler: ‘Ey Meryem! Çok çirkin bir ey yapt n! Ey Hârûn’un k z karde i! Senin şşıışbaban kötü bir kimse de ildi. Annen de iffetsiz de ildi.’ Bunun üzerine (Meryem, çocukla ğğkonu un diye) ona i aret etti. ‘Be ikteki bir bebekle nas l konu uruz?’ dediler. Bebek öyle şşşışşkonu tu: ‘ üphesiz ben Allah’ n kuluyum. Bana kitab ( ncil’i) verdi ve beni bir peygamber şŞııİyapt . Nerede olursam olay m beni kutlu ve erdemli k ld ve bana ya ad m sürece namaz ııı ışı ı ğıve zekât emretti. Beni anama sayg l k ld . Beni azg n bir zorba k lmad . Do du um gün, ıı ı ı ıııığ ğölece im gün ve diriltilece im gün bana selâm (esenlik verilmi tir).’ Hakk nda üpheye ğğşışdü tükleri hak söze göre Meryem o lu sa i te budur.”şğ İş(Meryem, 19/16-34)Yüce Rabbimiz, Tahrîm suresi 12 ayetinde de, “ mrân k z Meryem’e ruhumuz-İı ıdan ü edik” buyurarak Hz. Meryem’in Hz. sa’ya nas l hamile kald n bizlere flİıı ı ığanlat r.ıHz. Meryem, Kur’an’da ve hadislerde en çok övülen kad nlar n ba nda gelir. ıış ıO if fet, ismet ve takva gibi faziletleri kendin de toplam bir ahsiyettir ı şş(Âl-i mrân, İ3/45; Enbiyâ, 21/91; Tahrîm 66/12). Hz. Meryem bedenî ve ruhî saflı ığ, kendini Allah’a ibadete adamas , iffet ve namu sunu korumas sebebiyle “Betül” diye isimlendirilir. ııBetül ayr ca manevî mü kemmellikle birlikte zikî güzelli i de ifa de etti i için Hz. ıfiğğMeryem, zaman n n en güzel ve en mükemmel kad n olarak an ld ı ıı ıı ı(Lisânü’l-’Arab, “btl” md.; Hâzin, I, 273). Ayet-i kerimeye göre Meryem tertemiz bir kad nd ı ı(Âl-i mrân, İ3/42). Sevgili Peygamberimiz bir hadisinde Hz. Meryem’in Âsiye, Fât ma ve Hatice ıile birlikte cennet kad nlar n n önde gelenlerinden oldu unu söylemi tir ıı ığş(Müsned, III, 64,80, 135). Bir ba ka hadisinde ise ş“Za man ndaki dünya kad nlar n n en hay rl s m-ııı ıı ı ıİran k z Meryem, bu ümmetin kad n lar n n en hay rl s da Hatice’dir”ı ııı ıı ı ı buyurulur (Buharî, “ ehâdât”, 30, “Enbi yâ, 3”, 32, 45-46, “Menâk bü’l-Ensâr”, 20).Şı

320HZ. MERYEM VE OĞLU İSA MESİH*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّ۟ ٍ ۪ َ َو ٍراَ َ ِ تاَذ ٍةَ ْ َر ِا َ ُ َ ْ َواَو ً َ اُ ّ اَو َ َ ْ َ َ ْ ا َ َ َ َوٰ ٰٰٓ ٓ َ ُْ“Meryem o lu sa’y ve annesini büyük bir mucize k ld k ve her ikisini de ğİıı ıoturmaya elveri li, akarsulu yüksek bir yere yerle tirdik.” (Mü’minûn, 23/50)şşHz. Meryem, insanl k tarihinin en önemli sembol ahsiyetlerinden biridir. O, ışiffetin, dindarl n, han mefendili in, sabr n, tahammülün ve anneli in simgesidir. ı ı ğığığHz. Meryem’in annesi, Meryem daha do madan onu kay ts z arts z Allah’a adam t ğı ışıı ış(Âl-i mrân, 3/35)İ. O dönemde Kudüs’teki tap nakta ibadet ile dolu bir hayat ya a-ışmalar için erkek çocuklar n Allah’a adanmas bir âdetti. Fakat Meryem’in annesi ıııHanna ne bilecekti ki, karn nda ta d yavru, bir k z çocu u idi ış ğı ı ıığ(Âl-i mrân, 3/36)İ. Allah bu güzel ada kabul edip onu teyzesinin kocas Zekeriya’n n himayesinde ğ ıııt pk nadide bir çiçek gibi yeti tirdi ı ış(Âl-i mrân, 3/37)İ. Zekeriya tap nakta küçük çocuk için, ancak merdivenle ula labilen bir mihrap ış ıin a etmi ti şş(Taberî, el-Câmî, III, 246). O, ne zaman Hz. Meryem’in yan na, mihraba gir-ıse Meryem’in yan nda yiyecek bulurdu. Çünkü Allah’ n hesaps z r zk Hz. Meryem’e ııı ı ılütuf olarak geliyordu (Âl-i mrân, 3/37)İ.İffet ve dindarl n, ahs nda topland han mefendi, evli de ildi. Fakat bir gün ı ı ğşıı ı ğığAllah’ n emriyle Melek Cebrail, hiç evlenmemi olan bu han ma Allah’ n ruhunu ışııü edi fl(Meryem, 19/18-22). mran’ n k z Meryem, art k Allah’ n kelimesine, mucize İıı ıııçocu a hamileydi. Bu çocuk, t pk atas Âdem gibi harikulade olarak babas z dün-ğı ıııyaya gelecekti (Âl-i mrân, 3/59)İ. Art k sa Peygamber, dünyay ayd nlatmaya geli-ıİııyordu. Kral Agustus’tan sonraki k rk ikinci y lda, Julius Sezar’ n Roma imparatoru ıııoldu u dönemde, sa Mesih, Filistin’de Beytüllahim (Bethlehem)’de dünyaya geldi ğİ(Nesaî, “Salat”,1).Baz lar Hz. Meryem’i iffetsizlikle suçlad ı ıı(Nisâ, 4/156). Nas l olur da, babas z bir ııçocuk dünyaya gelirdi ki? A aç tohumsuz olur muydu? Bulut olmadan ya mur ya-ğğ* Doç. Dr. Soner GÜNDÜZÖZ

321ğar m yd ? Olmazd i te! Allah’ n yeryüzünde k l k rk yaran tabiat kanunlar vard r, ı ıışıı ı ıııelbette! Fakat Allah bazen tabiat kanunlar n n d nda i yapar. Buna da mucize ı ıı ı şşdenir. sa Mesih’in do umu da, Salih Peygamber’in kayadan ç kan devesi gibi, Musa İğıPeygamber’in y lana dönü en asas gibi, Efendimiz Muhammed aleyhisselâm n ışııİsrâ’s gibi bir mucizeydi. Ne yaz k ki, maddeci dü üncenin etkisi alt nda olan ço u ıışığinsan mucizeleri kavrayamaz.Tüm kad nlar n örnek almalar gereken iffet timsali, adanm kad n, iftirala-ıııı şıra kar sabretti. ftirac lara kundaktaki çocu u gösterdi. sa Peygamber, daha ş ıİığİbebekken onlarla konu tu, peygamberli ini yüzlerine hayk rd şğı ı(Âl-i mrân, 3/46; İMâide, 5/110).Roma, o dönemde putperestti. sa Peygamber, Allah’ n birli ini insanlara anlat-İığmak üzere gönderilmi ti ve bu görevi yerine getirirken, her peygamber gibi eziyet ve şi kenceye maruz kald . Bir avuç insan O’na inand şıı(Âl-i mrân, 3/52-53)İ. nançs zlara İıgöre, O’nu susturman n en iyi yolu öldürmekti. Denediler de bunu. Fakat Allah ıonlar a rtt ve sa Peygamber diye çarm ha bir ba kas n ast lar ış şı ıİışı ıı(Nisâ, 4/157). Allah, bir mucizeyle bu dünyaya gönderdi i Peygamberini yine bir mucizeyle çekip al-ğm t , kat na ı ışı(Nisâ, 4/158). Ba mucize, sonu mucize Resul, insanl a ncil’i, Müjdeyi ş ıığ İarma an ederek çekilmi ti, Allah kat na. Fakat insanlar rahat durmad lar. Kutsal ğşııkitaplar hidayet bulmak için de il de, birilerinin maddî ç karlar na hizmet etmek ğııiçin gönderilmi gibi, tahrife koyuldular ncil’i! Oysa ncil, kendi gibi bir müjde olan şİİiki kitab tasdik ediyordu. Kendinden önceki Tevrat’ ve kendinden sonraki Kur’an’ ııı(Âl-i mrân, 3/50)İ. Üstelik ncil, Ad Ahmed olan bir Peygamberin gelece i haberini İığvererek, insanl a verilebilecek en büyük müjdeyi veriyordu ığ(Sâff, 61/6).Pek çok ki i ya sa Mesih’e hiç inanmad ya da onun tebli etti i Allah’ n birli i şİığğığinanc n çarp tarak, ‘Allah üçtür’ iddias nda bulundu. sa Peygamber’in babas z do-ı ıııİığ şu unu anlayamad lar ve ‘ sa, Allah’ n o ludur’ dediler ıİığ(Nisâ, 4/171; Mâide, 5/72; Tevbe, 9/31). Oysa Hz. sa, Allah’ n kulu ve peygamberidir ve Allah her eyden yücedir. sa İışİPeygamber insanlardan Allah’a inanmalar n , O’na kulluk etmelerini istemi ti ı ış(Zuh-ruf, 43/63-64). Ve sa Peygamber, (Allah) bana, anneme iyi davranmam emretti. Beni İıbedbaht ve zorba k lmad ’ demi tiıış(Meryem, 19/32).Hiçbir peygamber Allah’ n emirlerini bildirme bak m ndan di erinden farkl de-ıı ığığildir. Fark sadece uygulamadaki baz ayr nt larda olabilir. sa Peygamber de kutlu ıı ıİpeygamberlik zincirinin en güzide halkalar ndan biridir. O, dünyaya adalet, bar , ıı şhuzur ve iman arma an etmek istedi. Ona reva görülen, ate e at ld nda atas b-ığşı ı ığıİrahim Peygambere reva görülenle ya da son peygamber Muhammed (s.a.s)’e kar ş ıyap lan eziyetlerle ayn d r. Annesi Hz. Meryem’e yap lan iftiran n Hz. Ai e’ye yap -ıı ııışılan iftirayla ayn oldu u gibi.ığ

322Yollar na gül sermek gereken bu kutlu peygamberlerin yollar na diken serpildi. ııKar lar nda sayg yla e ilip hay rla an lmas gereken anneler incitildi. nsanl k tarihi şı ıığıııİıbu tür zorbal klarla doludur. nsan suretinde olan, fakat ruhî melekelerini yitirmi ıİşinsanlar, peygamberlere, Peygamber e lerine, Peygamber han mlar na iftira ederken, şııasl nda kendilerine verilen müjdeyi, ba lar na gelecek azapla de i tirdiklerinin far-ışığ şk nda olsalard , ayn eyi yaparlar m yd ?ııışı ıİnsanl k, sa Peygamber’den Allah’ n birli ini, anneye nezaketi, vefay ve sabr ıİığııö rendi. Dünyan n en büyük imparatorlu u size kar da olsa, Allah’a s n ld nda ğığş ıı ı ı ı ığğen güçlünün siz oldu unu ö retti. Ve Allah istemedikçe kimsenin can n n al nama-ğğı ııyaca n !ğı ıİsa Peygamber be ikte konu tu u gibi, bir ibret vesikas olarak, sanki hâlâ bizim-şş ğıle konu uyor. Çünkü o, Allah’ n kelimesi! şı(Enbiyâ, 21/91).Kur’an’ n tüm insanl a verdi i mesaj bir daha hat rlayal m: ıığğııı“De ki ‘Ey kitap ehli! Bizimle sizin aran zda ortak bir söze gelin: Yaln z Allah’a ibadet ııedelim. O’na hiçbir eyi ortak ko mayal m. Allah’ b rak p da kimimiz kimimizi ilah edin-şşıı ıımesin.’ E er onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki: ‘ ahit olun, biz Müslümanlar z.’”ğŞı(Âl-i İmrân, 3/64)O halde, selam olsun sa Peygamber’e!İSelam olsun Musa Peygamber’e!Ve selam olsun sevgililer sevgilisi Muhammed’e!

323HZ. MERYEM VE BEŞİKTE KONUŞAN BEBEK İSA*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ َ رَت ْ اِ ْ ِ َ ا َ ْ َ ـُ َ ِ ُ َ ْ َ ن ِ ا َ ْ ِ َ ِ ّ َ ل اِ ّ۪ َ ْ ُ ٰ ِ۠ ا َ ِ َ ا ِ َ ب َ ْٰا ًََََُّّْ۠ۙ ً وَ َ َ ۪ َ ِ َّ“Bunun üzerine (Meryem, çocukla konu un diye) ona i aret etti. ‘Be ikteki şşşbir bebekle nas l konu uruz?’ dediler. Bebek öyle konu tu: ‘ üphesiz ben ışşşŞAllah’ n kuluyum. Bana Kitab’ ( ncil’i) verdi ve beni bir peygamber yapt .’” ııİı(Meryem, 19/29-30)Allah’ n dininin tebli görevlisi olan peygamberler, gerek peygamberlikten ön-ığcesinde ve gerekse peygamberlikten itibaren yüce Yarat c n n özel gözetimi alt nda ı ı ııitina ile korunmu lard r. Yerine göre bunlar n aileleri de harikulade bir tarzda Allah şıı(c.c) taraf ndan desteklenmi tir. Kur’an’da anlat lan Hz. sa (a.s)’n n do umu ve an-ışıİığnesi Hz. Meryem’in buna kar tutumu bu hadiselerin tipik bir örne idir. Hz. Mer-ş ığyem, Allah’ n güç ve kudretinin eseri olarak, o lu sa’ya babas z bir ekilde hamile ığ İışkalm ve bebek sa babas z olarak dünyaya gelmi tir. Yüce Yarat c n n haz rlad ı şİışı ı ııı ı ğbir senaryo olarak, Hz. sa’n n henüz do du u günlerde be ikte iken konu mas İığ ğşşıolay , hem o günlerde kavmine kar zor durumda kalan annesi Meryem’i töhmetten ış ıkurtaran, hem de ileride “ sa Allah’ n o lu” iddias yla İığı(Bakara, 2/116; Mâide, 5/72-73)tevhid çizgisinden sapan H ristiyanlar n bu bat l iddialar n y llar öncesinde çürüt-ıııı ı ımeyi amaçlam t r.ı ışKur’an’da anlat ld na göre Hz. Meryem, mran’ n k z d r. mrân ailesi, dünyada ı ı ığİıı ı ıİAllah taraf ndan seçilmi olarak Hz. Âdem, Hz. Nuh ve Hz. brahim’in soyundan ışİgelmektedir. Meryem’in annesi olan mran’ n kar s , k z Meryem’e hamile oldu-İıı ıı ığunda, karn ndaki yavrusunu Allah’a hizmet için adad n ilan etmi tir. Meryem ıı ı ığş* Dr. Ahmet GEL GEN İŞ

324dünyaya geldi inde Zekeriya (a.s), Allah Teâlâ taraf ndan onun bak m ve gözetimi ğııile görevlendirilmi tir. Buna ra men Meryem, harikulade bir ekilde kendisine te-şğşmel ihtiyaç maddeleri gönderilerek Allah taraf ndan r z kland r lm t r ıı ıı ı ı ış(Âl-i mrân, İ33-37; bk. M. As m Köksal, ıPeygamberler Tarihi, II, 305). Küçüklü ünden itibaren Zekeriya ğ(a.s)’n n mescidinde kendini ibadete veren Hz. Meryem, Allah’ n özel olarak seçti i, ıığruhunu temizledi i ve kullu una davet etti i has kullar ndand r ğğğıı(Âl-i mrân, 42-43)İ.İnsanlardan uzak bir ekilde mescitte hususi bir odaya kapanan Hz. Meryem’e şAllah Teâlâ bir gün, Cebrail (a.s)’i gönderir. Hz. Meryem, kendisine insan suretinde görünen Cebrail’den korkar ve bir kötülük etmesinden Allah’a s n r. Cebrail (a.s), ı ı ığolay n iç yüzünü aç klayarak, Allah’ n elçisi oldu unu ve bir çocuk müjdelemek için ııığgönderildi ini belirtir. Bunun üzerine Hz. Meryem a k nl k içerisinde “bana hiçbir ğş şı ıinsan dokunmad ve iffetsiz bir kad n olmad m halde benim nas l çocu um ola-ı ı ğıı ı ğığbilir?” diye hayk r r. Cebrail (a.s) de bu sesleni e öyle cevap verir: ı ış ş“Evet öyle. Rabbim diyor ki: o benim için çok kolayd r. Onu insanlara bir mucize, kat -ıım zdan bir rahmet k lmak için böyle takdir ettik. Bu, zaten (ezelde) hükme ba lanm bir ıığı şi tir.”ş(Meryem, 19/16-21; Âli- mrân, 3/45-47)İBöylece Hz. Meryem, Hz. sa’ya hâmile kal r. As l korku da bundan sonra ba lar. İıışÇevresi taraf ndan töhmetle kar lanacak olan durumu nas l izah edecek? Elbette ış ııizah mümkün olmayan bir durum. Bunun için, art k mescitten de ayr l p, herkes-ııı ıten uzak bir yere çekilmeyi tercih eder (Meryem, 19/22). Malumdur ki, o ayet evli şbir kad n olsayd bu s k nt y hiç duymayacakt . Çünkü evli bir kad n için hamile ııı ı ı ıııkalmak do al bir hadiseydi. Ama kaderin cilvesi, kocas z da olsa olan oldu. Ortada ğıoynayan, ilâhî bir senaryo vard .ıArt k toplumdan uzak bir yerde ya ayan Hz. Meryem, hamilelik günlerini sür-ışdürürken do um sanc lar ba lay nca, orac ktaki bir hurma a ac n n alt na s n r. ğı ışıığı ııı ı ığDo um sanc lar yla birlikte töhmet korkular da o kadar artm t r ki, bu endi e ona, ğı ııı ışş“ke ke bundan önce ölseydim de unutulup gitmi olsayd m” dedirtmi tir. Bu nok-şşıştada Cebrail (a.s), Allah’ n emriyle imdad na ko ar ve seslenir: ıış“Üzülme, Rabbin senin hemen alt nda bir dere ak tt . Hurma a ac n kendine do ru ıı ığı ığsalla ki sana taze hurma dökülsün. Ye, iç, gözün ayd n olsun. ayet insanlardan birini gö-ıŞrecek olursan, ‘ben Rahman’a susmay adad m. Bu gün hiçbir kimseyle konu mayaca m’ ıışğ ıde!”(Meryem, 19/23-26)Bu ifadeler, olay n Allah taraf ndan tertiplendi ine, kutlu bir hadise oldu una, ıığğayr ca Hz. Meryem’in yaln z olmad na ve Allah taraf ndan korunup gözetildi ine ııı ı ğıği aret ediyordu. Bir bak ma Hz. Meryem’e, “çocukla ilgili çevrene bir ey söylemen şışgerekmez. Bu konuda ele tirilere cevap verme sorumlu u bize aittir” denmi oluyor-şğşdu. Böylelikle Meryem’in içine az da olsa so uk su dökülmü oluyordu.ğş

325Hz. Meryem, art k bu manevi destekle, kuca na çocu unu al p kavminin yan -ığ ığıına gidebilirdi. Öyle yapt . Ne var ki korktu u ba na geldi ve toplum onu en kötü ığş ışekilde ay plad . Dediler ki: ıı“Ey Meryem! Çok çirkin bir ey yapt n! Ey Harun’un k z şııkarde i, senin baban kötü bir kimse de ildi. Annen de iffetsiz de ildi.”şğğ(Meryem, 19/27-28)Bunun üzerine Hz. Meryem, bebe e i aret etti. Neler olup bitti ini ona sorun, ğ şğdemek istiyordu. Etraf ndaki insanlar, “be ikteki bebekle nas l konu uruz?” deyin-ışışce, bebek sâ lisana geldi ve dedi ki:İ“ üphesiz ben Allah’ n kuluyum. (Rabbim) bana Kitab’ ( ncil’i) verdi ve beni Şııİpeygamber k ld . Nerede olursam olay m beni kutlu ve erdemli k ld . Ya ad m ı ııı ışı ı ğsürece bana, namaz ve zekât emretti. Beni anama sayg l k ld . Beni azg n bir zorba ııı ı ı ııyapmad . Do du um gün, ölece im gün ve diriltilece im gün bana selâm (esenlik ığ ğğğverilmi tir).”şGörüldü ü gibi Bebek Îsâ, bu sözleriyle annesinden töhmeti uzakla t rd gibi, ğşı ı ığkendinin Allah taraf ndan peygamber olarak gönderilece ini de ilan etmi oluyor-ığşdu. Bunu yaparken de peygamberlerin esenlik içinde olduklar n , dolay s yla selama ı ıı ılây k olduklar n belirterek namaz, zekât ve ana-babaya sayg n n önemine vurguda ıı ıı ıbulunuyordu.Be ikte konu turulan yavrunun sözlerinden sonra, Cenâb- Hakk söze girerek şşıas l temay bizlere öyle vurguluyor:ıış“Hakk nda üpheye dü tükleri Meryem o lu sa i te budur. Allah’ n çocuk edinmesi ışşğ İşıdü ünülemez. Allah yücedir, bu (iddia)dan uzakt r. Bir i e hükmetti i zaman ona sadece şışğ‘ol!’ der, o da oluverir.”(Meryem, 19/34-35)Allah Teâlâ, bu ayetlerle, Hz. sa’n n babas z olarak dünyaya geldi ini, toplumun İıığgözü önünde kimsenin inkâr edemeyece i bir ekilde ortaya koydu. Bu olay, ileride ğş“ sa Allah’ n o ludur” iddias yla inkârc l a sapacak olan H ristiyanlar n, gökleri bile İığıı ığııçatlatan bu iftiraya yeltenmemeleri için, daha sa’n n do du u günlerde, Allah’ n İığ ğıgüç ve kudretini ortaya koyan bir tarzda, tarihî bir gerçek, bir mucize ve belge ola-rak insanl a sunulmu tur.ığş

326HZ. MUHAMMED (S.A.S): RAHMET PEYGAMBERİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّوَ َ ارْ َ َ ك اِ رَ ْ َ ً ِ َ ۪ َْ ََْ َ ّٓ َ“(Ey Muhammed!) Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik.” (Enbiya, 21/107)Allah Teala’n n, insanlara kendi içlerinden peygamberler göndermesi, O’nun ıkullar na büyük bir lütuf ve rahmetidir. Çünkü ilâhî mesaj insanlara ula t ran, on-ıış ılara yarat l ve var olu sebebini anlatan, iyiyi, do ruyu, yanl , helali, haram ö -ı ışşğı ı şığreten, k saca dünya ve ahiret mutlulu unun yollar n gösteren, bu kutsal elçilerdir. ığı ıNitekim bu gerçek Kur’an- Kerim’de öyle ifade edilmi tir: ışş“Andolsun, Allah, müminlere kendi içlerinden, onlara ayetlerini okuyan, onlar terte-ımiz yapan, onlara kitab ve hikmeti ö reten bir Peygamber göndermekle büyük bir lütufta ğbulunmu tur...”ş (Âl-i mran, 3/164) İYüce Rabbimizin tüm insanl a gönderdi i son rahmet elçisi, Hz. Muhammed ığğMustafa (s.a.s)’d r. O belli bir toplulu a de il, bütün insanl a gelmi Allah’ n ığğığşıelçisi’dir. “Biz, seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uyar c olarak gönderdik...”ı ı(Sebe, 34/28) ayeti de bunu aç k bir ekilde ifade etmektedir.ışSevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.s), peygamberler zincirini tamamlayan son davetçi, dini aç klay p ö reten, bütün ahlakî güzellikleri kendisin-ıığde bar nd ran ve ya ayarak bizlere ö üt veren örnek bir ahsiyettir. Onun varl ı ışğşı ı ğizah n yapt m z ayette de ifade edildi i gibi tüm âlemlere rahmettir. Çünkü o, ı ıı ı ığğbütün insanl n kurtulu u için gönderilmi model bir ahsiyettir. Bu özelli i ile o, ı ığşşşğinsanlar n ac lar n s k nt lar n içinde hissederek duyan biridir. Müminlere kar çok ıı ı ı ı ı ı ı ış ışefkatli ve çok merhametlidir. Allah Teala, Kur’an- Kerim’de peygamberimiz için ıraûf (çok efkatli) ve rahîm (çok merhametli) tabirlerini kullanarak ş(Tevbe, 9/128), * Dr. Faruk GÖRGÜLÜ

327onun insanlara ne kadar dü kün oldu unu bizlere haber vermektedir. Yüce Allah, şğkendisine ait olan bu iki güzel ismi, resullerinden sadece Peygamberimiz için kul-lanm t r. Onun sevgisi insanlar a p, di er canl lar , da , ta , bitkileri, a açlar ı ışış ığı ığ ış ığıkaplam t r. O, da seven ve da taraf ndan sevildi ini ifade eden bir peygamberdir.ı ışğ ığığ“Âlemlere rahmet” vasf , sevgili Peygamberimizin örnekli inin evrensel oldu u-ığğnu, yani tüm insanl ve varl k âlemini ilgilendirdi ini göstermektedir. Onun rah-ı ı ğığmeti, iman edenlerden ba layarak tüm insanlara, hayvanlara, bitkilere ve bilip bil-şmedi imiz bütün varl klara kadar uzan r. Dolay s yla peygamberimizin gönderili i, ğııı ışAllah’ n bizlere olan rahmet, efkat ve lütfunun bir sonucudur. Çünkü o gelmeden ışönce insanl k her türlü de er ölçülerini yitirmi , yollar n a rm , toplum hayat ığşı ış şıı şıbozulmu , ahlak tamamen kaybolmu tu. Kad n toplumun d na itilmi , esir mua-şşıı ı şşmelesi görerek e ya gibi al n p sat l r olmu , k z çocuklar ise u ursuzluk i areti say -şı ıı ışıığşıl p diri diri topra a gömülmeye ba lam t . Can ve mal güvenli i kalmam , iddet, ığşı ışğış şkavga, sava alabildi ine yayg nla m t . Adalet, do ruluk, dürüstlük, güvenilirlik, şğış şı ığho görü, müsamaha, ac ma vb. kavramlar toplum hayat ndan yok olmaya yüz tut-şıımu , sap kl k ve küfür alabildi ine yayg nla m t .şı ığış şı ıİşte böyle bir durumda iken Allah Teala, insanl içinde bulundu u insanl k d ı ı ğğıı ı şdü ünce ve davran lardan kurtarmak için sevgili peygamberimizi göndermi tir. O, şı şşgetirmi oldu u evrensel prensipler sebebiyle tüm insanl k için bir rahmet ve kur-şğıtulu vesilesi olmu tur. Hz. Peygamber bize, Allah’a gönülden iman etmeyi, O’nu şşsevmeyi, O’na ba lanarak iç bar ve do ru yolu bulmay , ibadetlerle hayat m z ğı ı şğıı ı ıanlaml k lmay , dürüstlü ü ö ütledi. ı ıığğO, haks zl n yerine adaleti; nefretin yerine sevgiyi; dü manl n yerine karde -ı ı ığşı ı ğşli i; sürtü menin yerine dayan may ; cimrili in yerine cömertli i; sava n yerine ğşı şığğş ıbar ; iddetin yerine müsamaha ve ho görüyü; kabal n yerine yumu ak huylulu-ı ış şşı ı ğşğu ve nezaketi getirdi. Bunun yan nda yalan, hile, tne, g ybet, iftira, kin v.b. toplum ıfiıhuzurunu bozan davran lar söz ve uygulamalar yla önlemeye çal arak gerekli ted-ı şııı şbirleri ald . Yetimin ve kimsesiz çocuklar n elinden tutmay , aç doyurmay , dü eni ııııışkald rmay , çal may , eme in hakk n vermeyi, çalmamay , insanlara yararl olma-ııı şığı ıııy , kimseyi incitmemeyi, emaneti korumay , gülmeyi, tebessümü, yard mla may , ııışıkom ularla iyi geçinmeyi, akrabal k ba lar na riayet etmeyi, rk ndan cinsinden ve şığıı ısosyal statüsünden dolay insanlar d lamamay o ö retti. Bizler ba lama ve ho -ıı ışığğ ş ışgörünün en mükemmel örne ini, insana sayg n n en yücesini, efkat ve merhametin ğı ışen güzel tezahürlerini, en zor durumda iken bile insan kazanmay , beddua etme-ıımeyi, en güçlü durumda iken bile affetmeyi sevgili Peygamberimizden ö rendik.ğKur’an- Kerim, sevgili Peygamberimizin yüce bir ahlak üzere oldu unu vurgu-ığlad ktan sonra ı(Kalem, 68/4), onun bizler için ideal bir örnek oldu unu, Allah’a ve ğ

328ahiret gününe inanan her bir ki inin onun ahlak n örnek almas gerekti ini belirt-şı ıığmektedir (Ahzâb, 33/21). Bu nedenle küçü ünden büyü üne, gencinden ya l s na, ğğşı ıkad n ndan erke ine, k saca toplumdaki tüm fertlerin, onun getirmi oldu u ilahî ı ığışğmesaja ve bunun hayata geçirilmi olan örnekli ine her zaman ve her mekânda şğihtiyac vard r. Bu da ancak Hz. Peygamber’i çok iyi tan y p anlamak ve sünnetini ııı ıya ant m za geçirmekle mümkün olacakt r. Çünkü Allah Teala, kendisini sevenlere şı ıışu mesaj duyurmas n istiyor Resulümüzden: ıı ı“De ki: E er Allah’ seviyorsan z bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlar n z ğııı ı ıba las n...”ğ ş ıı(Âl-i mran, 3/31)İNetice olarak bugün insanl n içinde bulundu u s k nt , kavga, iddet, aile ara-ı ı ğğı ı ışs ndaki geçimsizlik, be erî ili kilerdeki olumsuzluklar, onu yeterince anlayamamak ışşve hayat m z n içinde yeterince yer vermemekten kaynaklanmaktad r. Toplumun ve ı ı ııtüm insanl n huzuru, onun bize ö retti i yüksek ahlaki ilkeleri hayat m za geçir-ı ı ğğğı ımeye ba l d r. Bu nedenle tüm âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Peygamber’i ğı ıve onun tebli etmi oldu u evrensel mesaj olan Kur’an’ do ru anlamaya ve anlat-ğşğığmaya, onun sevgisinde birle meye bu gün çok daha muhtac z…şı

329HZ. MUHAMMED (S.A.S)’ N İMESAJI EVRENSELD Rİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َُِّ ٰ ِ اِ ـْ ُ ْ َ ۪ ً ۨ ا ۪ ي ُ ُ ا ّ ٰ َات ِ وَا رْض اِ َ ِ ّ اَ ٓ ِْٰۚ َََ ْ ََُُّ َ ا ّ َ ا ّ س ُ اِ ّ۪ رَ ُ ل ا ّ َْ ٓ َ ُٰ ِ وَ َ ِ َ ِ ۪ وَا ّ ِ ُ هُ َ ُ ََْ َّٰ ِ وَرَ ُ ِ ِ ا ّ ِ ّ ا ِّ ّ ا ۪ ي ُ ْ ِ ُ ِ َِّّْ َُُِ َ ُ ْ ِ وَ ُ ۪ ُ َ ِ ُ ا ِ ّ ََٰۖ ْ َ ُون “(Ey Muhammed!) De ki: Ey insanlar! üphesiz ben, yer ve göklerin Şhükümranlı ı ğ kendisine ait olan Allah’ n hepinize gönderdi i ığpeygamberiyim. O’ndan ba ka hiçbir ilah yoktur. O, diriltir ve öldürür. O şhalde Allah’a ve O’nun sözlerine inanan Resûlüne, o ümmî peygambere iman edin ve ona uyun ki do ru yolu bulas n z.” (A’râf, 7/158)ğı ıMealini verdi imiz bu âyet, Hz. Muhammed (s.a.s)’in yaln z Araplara de il, di er ğığğbütün insanlara da peygamber olarak gönderildi inin kesin delillerindendir. Bu hu-ğsus, Sebe’ sûresinin 28. âyetinde de “Biz seni ancak bütün insanlara müjdeleyici ve uya-r c olarak gönderdik. Fakat insanlar n ço u bilmezler.”ı ıığ buyrulmak suretiyle Hz. Pey-gamberin mesaj n n ve peygamberli inin evrenselli i vurgulanmaktad r. Bu âyetler ı ığğıayn zamanda, “Muhammed gerçekten peygamberdir, ama sadece Araplar n pey-ııgamberidir; Yahudilere gönderilmemi tir” diyen Yahudilerin bu iddialar n da red-şı ıdederek onlara cevap vermektedir. Bu itibarla Kur’an’da Ehl-i kitap diye ifade edilen H ristiyan ve Yahudiler de dâhil olmak üzere bütün insanlar Hz. Muhammed’in ıpeygamberli ine iman edip; hidayete erebilmeleri için Hz. Muhammed’e tâbi olma-ğya ça r lmaktad r ğı ıı(Bk. Kur’an Yolu, II/607-608).Meâlini verdi imiz âyette ayr ca göklerin ve yerin mülkünün Allah’a ait oldu u, ğığöldüren ve diriltenin ancak Allah oldu u hat rlat larak O’nun kudretine ve mutlak ğıı* dris BOZKURT İ

330hükümranl na vurgu yap lm t r. Böylece slam dininin tevhîd inanc ve irkten ı ı ğı ı ışİışuzak durmak konusunda gösterdi i hassasiyet ortaya konulmu tur. Zaten ilk in-ğşsan ve ilk peygamber Hz. Âdem’le ba lay p son peygamber Hz. Muhammed’le son şıbulan hak dinin inanç esaslar , ibadetin kime yap laca ve temel ahlakî prensipleri ıığ ıhususlar nda bir de i iklik söz konusu olmam t r. Fakat zaman ve mekân n, sosyal ığ şı ışışartlar n de i mesine ve geli mesine ba l olarak baz hükümlerde de i iklikler ol-ığ şşğ ıığ şmu tur. Fikirler geli tikçe, medeniyet ilerledikçe Allâh (c.c) gönderdi i peygamber-şşğleriyle ortaya koydu u dinlerini de tekamül ettirmi tir. Bu tekâmül süreci, sahifeler ğşhâlinde ba layan ilahî kitaplar, Tevrat ve ncil’den sonra, k yamete kadar sürecek şİıolan sonsuz mucize Kur’an- Kerim’le noktalanm t r.ıı ışPeygamberimiz Hz. Muhammed gibi kitab m z Kur’an- Kerim’i de di er kitap-ı ıığlardan farkl k lan en önemli özellik, onun belirli bir topluma de il bütün insanl a ı ığığgönderilmi olmas ve en son ilahî mesaj olu udur. Çünkü kitab m z Kur’an, di er şışı ığkitaplar n da ihtiva etti i temel esaslar yeniden ortaya koymu ; daha önceki kitap-ığışlarda yer alan gerçekleri tasdik etmi , tahrif edilen hususlar da düzeltmi tir. Bütün şışinsanl a hitab eden ve evrensel bir mesaj getiren tevhid dini slam, mutlak irade ığİsahibi Allah Teâlâ taraf ndan en mükemmel düzeye ula t r lm t r: ışı ı ı ış“Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamlad m ve sizin için din ıolarak slam’ seçtim”İı(Mâide 5/3); “Allah kat nda din slam’d r”ıİı(Âl-i mrân 3/19)İ; “Kim İslam’dan ba ka bir din ararsa, (bilsin ki O din) ondan kabul edilmeyecek ve ahirette kay-şbedenlerden olacakt r”ı(Âl-i mrân 3/85)İ. Bu âyetlere ba l olarak biz Müslümanlar, bütün peygamberlere ve gönderilen ğ ıkitaplar n hepsine gönderildi i ekliyle inan r z. Kur’an- Kerim’in son ilahî kitap ığ şı ııoldu unu, ondan sonra ba ka bir ilahî kitab n gelmeyece ini, onun hükümlerinin ğşığk yamete kadar geçerli olup de i meyece ini, onun dinî anlamda her asr n ihtiyaç-ığ şğılar n kar layacak hakikat ve hikmetlerle dolu oldu unu kabul ederiz.ı ış ığ

331HZ. MUHAMMED’İN VERDİĞİ ÖĞÜTLER TÜM İNSANLIĞADIR*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّّ ْ َ ِن ا ِ ْ ٰى َ ْ َ ُ ا ُ ْ ِ ۪ َّْ َّوَذَ ِ“Sen yine de ö üt ver. Çünkü ö üt müminlere fayda verir.” (Zâriyât, 51/55)ğğYüce Allah, insanlara, Allah’a kar olan görevlerini gere i gibi yerine getirebil-ş ığmeleri için çe itli zamanlarda ilâhî mesajlar n iletecek elçiler göndermi tir. Bu elçi-şı ışler, her zaman Allah’ n tüm emir ve yasaklar n insanlara bildirmi lerdir.ıı ışHz. Muhammed de her zaman kavmini bir olan Allah’a iman etmeye davet et-mi , aksi takdirde azapla kar l k görecekleri yönünde uyar da bulunmu ve Kur’an şşı ıışayetlerinden u misalleri vermi tir: şş“ üphesiz Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise Ona ibadet edin. te Şİşbu do ru yoldur.” ğ(Âl-i mran, 3/51)İ“E er siz Allah’ seviyorsan z bana uyun; Allah da sizi sevsin ve günahlar n z ba la-ğııı ı ığ ş ıs n.”ı(Âl-i mran, 3/31)İHz. Peygamber, Safa tepesine ç k p Mekkelileri Allah’a inanmaya ça rarak: “Size ı ığ ışu da n arkas nda dü man ordusu var desem bana inan r m s n z” dedi inde ora-ğ ıışıı ı ığdakiler, ‘elbette inan r z, çünkü biz senin yalan söyledi ini hiç duymad k.’ Dedik-ı ığılerinde; “Ben Allah’ n size ve bütün insanl a gönderdi i son peygamberiyim. Öyle ıığğise sizi, bir olan, e i ve benzeri bulunmayan Allah’a ve öldükten sonra geri dirilmeye şinanmaya davet ediyorum.” demi tir. Ancak, geçmi peygamberlerde oldu u gibi, şşğkavminden birçok kimse Hz. Peygambere inanmad , ona kâhin, deli veya büyücü ıdediler. Buna kar l k yüce Allah, şı ı“(Ey Muhammed) O hâlde, sen ö üt ver. Rabbinin ğnimeti sayesinde, sen ne bir kâhinsin, ne de bir delisin.”(Tur, 52/29) diye onu teselli eti.Hz. Muhammed’in daveti dün oldu u gibi, bugün de ya ayan tüm insanlar için ğşgeçerlidir. Kur’an da peygambere itaatin Allah’a itaat oldu unu belirtmi tir. Pey-ğş* Ömer ÖNEN

332gamberimiz, insanlar dikkatle dinler, kar la t nda selam verir ve onlar n hâl ve ış ş ğıı ııhat rlar n sorard . nsanlar n da böyle yapmalar n isterdi: ıı ııİıı ı“Allah’ n rahmeti sayesinde sen onlara kar yumu ak davrand n. E er kaba, kat yü-ış ışığırekli olsayd n, onlar senin etraf ndan da l p giderlerdi. Art k sen onlar affet. Onlar için ıığı ıııAllah’tan ba lama dile.”ğ ş ı(Âl-i mran, 3/159)İO, insanlara daima Allah’ n tek ilah oldu unu söylemi ve inkârc l a kar onlar ığşı ığş ııuyarm t r: ı ış“De ki: te bu benim yolumdur. Ben ve bana uyanlar bilerek Allah’a ça r r z. Allah’ n İşğı ı ıışan yücedir. Ben Allah’a ortak ko anlardan de ilim.”ışğ(Yûsuf, 12/108)“De ki: Şüphesiz ben ancak Rabbime ibadet ederim ve O’na hiçbir kimseyi ortak ko -şmam.” (Cin, 72/20)O, müminlere ö üt verip dua ederken, Allah’ n en güzel isim ve s fatlar n anar; ğııı ıO’nun gücünü, üstünlü ünü ve büyüklü ünü zikrederdi. Müslüman’a ö üt verir-ğğğken önce Allah’a hamd ve senada bulunur, O’nun bir oldu unu belirtirdi.ğO, Müslümanlara güvenilir olmay , emanetlere ihanet etmemelerini ö üt ver-ığmi tir. O’nun ö ütlerini tutmak, davran ve hareketlerini örnek almak, dine hiz-şğı şmet etmek bizim görevimizdir. Peygamberimizin ö üt ve tavsiyeleri; makam ve ğmevkisi, zenginlik ve fakirlikleri, dili, dini, rengi, rk veya cinsiyeti ne olursa olsun ı ıAllah’ n yaratt bütün insanlara yönelikti. O, insanlar aras nda ho görülü olmay ıı ığışıtavsiye etmi ve kendisi de buna uymu tur. Ho görü, bir eyi anlay la kar lamak, şşşşı şş ıinsan n, kendisine yap lan kusur ve kabahatleri, kabal k ve görgüsüzlükleri affede-ıııbilmesi demektir.Hz. Muhammed, i lerini dan arak yapar, çevresindeki insanlar n görü lerine şı şışde er verir ve onlar dinlerdi. O, hakk nda vahiy bulunmayan konularda daima ğııarkada lar na dan m , kendisinin bir ö retici ve bir nasihatçi olarak gönderildi ini şıış ş ığğsöylemi tir. O, Rabbinden ilâhî mesajlar ö reniyor; ö rendiklerini ö retiyor; ö ret-şığğğğtiklerini bizzat uygulayarak gösteriyordu. Onun ö rettikleri Kur’an’d . Peygamber, ğıinsanlara sevgi ile yakla m , ho görü ile davranm , kul hakk konusunda birçok ş ş ışı şıuyar larda bulunmu ve bunu bizzat hayat nda da uygulam t r.ışıı ışYüce Allah, insanlara güçlerinin ve ak llar n n yetti ince hitap edilmesini istemi ıı ığşve onlar , tüm insanlar gönderdi i elçilere uymak ve onlara itaat etmekle sorumlu ıığtutmu tur. Kendisine dü man olan insanlara ö üt vermek, hatalar n aç kça söyle-şşğı ııyerek onlar do ru yola ça rmak elbette ki güç bir sorumluluktur. Peygamberin yo-ığğ ılunda gidenlerin, onun verdi i her ö üt ve davetine uymalar gerekir. Peygamberin ğğıdavet ve ö ütlerini kabul etmeyen kimselerin inanc makbul de ildir.ğığ

333HZ. MUSA’NIN KURTULUŞ MUCİZESİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّۜانِ ا ْ ِ ۪ ِ ِ ا ّ ُ ت ِ َ ْ ِ ۪ ِ ِ ا َ ّ َ ُ ِ ِ ا َ ّ ِ ّ ِ َ ْ ُ هُ َ ُوّ ۪ وَ َ ُوّ ٌُ ٌََِْْ ُْ ََِْْ وَا َ ْ ُ َ ْ َ َ ّ ً ِ ّ۪ وَ ِ ُ ْ َ َ َ َ ْ ََٰ۪ۚ ََ ْ“Onu (bebek Musa’y ) sandıı ı ğn içine koy ve denize (Nil’e) b rak ki, deniz ıonu k y ya ats n da kendisini, hem bana dü man, hem de ona dü man ı ıışşolan birisi (Firavun) als n. Sana da, ey Musa, sevilesin ve gözetimimizde ıyeti tirilesin diye taraf m zdan bir sevgi b rakm t m.” (Tâ-hâ, 20/39)şı ııı ışAllah’ n dininin tebli görevlisi olan peygamberler, peygamberlik öncesinde ve ığpeygamberlik dönemlerinde yüce Yarat c n n özel gözetimi alt nda itina ile korun-ı ı ıımu lard r. Bu konudaki ilginç örneklerden birisi, Kur’an’da kavmiyle olan ili kile-şışrinden s kça söz edilen Hz. Musa’ya aittir. öyle ki:ıŞRivayetlere göre, Firavun Hz. Musa’n n do umuna tesadüf eden y lda korkunç ığıbir rüya görür. Yorumcular taraf ndan bu rüya, “o sene do acak bebeklerden biri-ığnin, ileride Firavun’un saltanat na son verece i” eklinde yorumlan r. Bunun üze-ığ şırine Firavun, saltanat na son verecek bebe in hangisi oldu unu bilemedi i için, o ığğğsene içerisinde do an bütün bebeklerin toplat l p öldürülmesini emreder. Böyle de ğı ıuygulan r. Ancak Allah Teâlâ, Hz. Musa’n n annesine, bebek Musa’y bir sand k içe-ıııırisine koyarak Nil nehrine atmas n ilham eder ı ı(Tâ-hâ, 20/38).Yukar da verilen ayetlerde aç kça belirtildi i gibi, Hz. Musa’n n annesi, ci erpare ıığığyavrusunu Allah’a havale ederek bir sand n içerisine yerle tirip nehre b rak r. Allah ı ı ğşııTeâlâ taraf ndan çizilen senaryo gere i, nehre at lan sand k k y ya vurur. Firavun’un ığııı ıadamlar bu sand bulup saraya götürürler. Sarayda aç lan sand n içerisinde bir ıı ı ğıı ı ğde ne görsünler, sevimli mi sevimli bir bebek… Allah Teâlâ bu bebe e, Firavun ğailesinin, onu sevip al koyacaklar , sonra da büyütüp besleyecekleri bir sevgi ve gü-ıızellik bah etmi tir şş(Tâ-hâ, 20/39). Bu sevgiyle Firavun ve e i, bebek Musa’y sarayda şı* Dr. Ahmet GEL GEN İŞ

334büyütüp yeti tirmeye karar verirler. Öte yanda ise bebek Musa’n n annesi, yavrusu-şınun hasretiyle yan p tutu maktad r. Her eye kâdir olan yüce Mevlâ, anne ile bebe i ışışğbir araya getirecek senaryoyu da haz rlam t r. Zira bebek Musa, hiçbir sütannenin ıı ışmemesini kabul etmemi ve bu olay çevreye yay lm t r. O noktada Musa’n n k z şı ı ışııkarde i devreye girer ve do ruca Firavun ailesine ko ar, der ki: “şğşSize onun bak m n ı ı ıüstlenecek birini göstereyim mi?” (Tâ-hâ, 20/40). Bebe in sevgisiyle vurulan Firavun ai-ğlesi, çaresizlik içerisinde bu tekli kabul eder. aret edilen han m, Musa’y dünyaya fiİşııgetiren ve öz yavrusunu Allah’ n emriyle nehre atan “anne”dir. Anne saraya ça r l r. ığı ıBebek Musa, bu kez öz annesinin memesine hasretle sar l p kana kana emer. Art k, ı ııbebek de anne de, Firavun saray n n en k ymetli süresiz misa ri, daha do rusu Fi-ı ııfiğravun ailesinin birer ferdi olurlar. Konu ile ilgili olarak Allah Teâlâ, Hz. Musa’ya hitapla, “gözü ayd n olsun ve ıüzülmesin diye seni annene döndürdük”(Tâ-hâ, 20/40) buyurmaktad r. Bundan sonra ıCenâb- Mevlâ, yeryüzünde bir sünnetini uygulamaya koyacakt r. Bu “sünnetullah”; ıı“Firavunlar n saray nda ve onlar n bak m nda “Musa”lar yeti tirmek, onlar arac l ıııı ışı ı ığile de Firavunlar n bat la dayanan saltanatlar n yok etmek.” Kaynaklarda bu husus ııı ıdarb mesel olarak anlat lmaktad r.ıııCenâb- Hakk, Hz. Musa’n n bebekli inde ba na gelen bu tehlikeli macera ile ıığş ıilgili olarak “Andolsun, biz sana bir kere daha iyilikte bulunmu tukş” buyurarak, bu olay ı“lütuf ve iyilik” (Tâ-hâ, 20/37) olarak nitelemektedir.Görüldü ü gibi, Allah Teâlâ, ileride risalet görevini yüklenecek olan Hz. Musa’y ğıdaha bebekken, Allah’a ve onun yolundakilere amans z dü man olan Firavun’un ışuygulad nesil katliam ndan, ak llara durgunluk verecek bir yöntemle korumu -ı ı ğııştur. Bu olay Kur’an’da, bize ibret olmas için anlat lm t r. Cenâb- Hakk, kendi yo-ıı ı ışılunda yürüyen müminleri de mutlak güç ve kudretiyle, çe itli vesilelerle korumaya şve gözetmeye muktedirdir. Nitekim Kur’an’da belirtildi i gibi, ğ“Allah bir kimseye za-rar dokundurmak isterse o zarar hiç kimse gideremez. Birisine de fayda murad ederse, ıonu da hiç kimse engelleyemez.”(Bk. Yûnus, 11/107). Bu hadisenin bir ça r m olarak, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in u hadisini de ğ şı ı ışkula m za küpe etmeliyiz: ğı ı“Allah’ (n koydu u hükümlerini) gözet ki Allah da seni gözetsin. Allah’ gözet ki, ığıO’nu kar nda bulas n! (…) unu bil ki, bütün mahlûkat, sana bir fayda vermek için bir ş ııŞaraya gelseler, Allah’ n yazd ndan ba ka bir fayda bah edemezler. Ayn ekilde, bütün ıı ı ğşşışmahlûkat, sana bir zarar vermek için bir araya gelseler, Allah’ n takdir etti inden ba ka ığşbir zarar veremezler.” (Tirmizî, K yâme, 59; Ahmed b. Hanbel, I/292, 303, 307)ı

335HZ. MUSA’NIN ASASI YILANA DÖNÜŞÜYOR, FİRAVUN DENİZDE BOĞULUYOR*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ِّ ٰ ْ َ ٌ ّ َ َ ِ اَذِ َ َ ٰ َ ٰ ُ َ َ ِ ا ل َ َْ َْ َ َ ً َرَد ُ ف َ َ ً َ َ ْ َ ا ِ ً ْ ُ ْ ب ْ َ ي ۪ د َ ِ ِ ْ ا نا ٰ ُ ِا َ ْ َ ْوا ْ َ َوََََِِِْ۪ۚ ْ َٰٓ ََْٓ ُ َ َ َ ّ َ ا َ ِ ْ ُ َ َ َ ۪هِد ُ ُ ِ نْ َ ْ ِ ْ ُ َ َ ْ َ ٰ ْ َ َوََُِِِْ“Allah, ‘onu (asan ) yere at ey Musa!’ dedi. Musâ da onu (asas n ) att . Bir ıı ııde ne görsün o, h zla akan bir y lan olmu !” (Tâ-hâ, 20/19-20)ıış“(Firavun’un imana yana mamas üzerine) Musa’ya, ‘Kullar m şıı ı( srailo ullar n ) geceleyin (M s r’dan) yürütüp ç kar. Yakalanmaktan İğı ıı ııkorkmaks z n, endi e etmeksizin onlara denizde kuru bir yol aç’ diye ı ışvahyettik. Bunun üzerine Firavun askerleriyle birlikte onlar n pe ine dü tü ışşde, deniz onlar görülmedik bir ekilde ku at p yuttu.” (Tâ-hâ, 20/77-78)ışşıKur’an- Kerim’in en büyük özelliklerinden birisi, geçmi kavim ve peygamber-ışlerin ibretli olaylar ndan haber vermesidir. Allah Teâlâ, insanlara seçilmi örnek-ışler olarak gönderdi i peygamberlerini hiçbir zaman kendi ba lar na b rakmam t r. ğşııı ışOnlar daima kontrol alt nda tutarak bedenî tehlikelerden korudu u gibi, yaymakla ıığgörevli bulunduklar ilahî mesaj n anlat lmas konusunda da sonsuz kudretiyle da-ııııima desteklemi tir. Bu ba lamda peygamberlere bah edilen ilahî desteklerden biri şğşde mucizelerdir.Hz. Musa (a.s)’n n, sihirbazlar kar s nda asas n n y lan ekline dönü mesi ve ışı ıı ıışşiman edenlerle birlikte denizde aç lan yoldan geçerek Firavun’dan kurtar lmas , ııı* Dr. Ahmet GEL GEN İŞ

336Kur’an- Kerim’de anlat lan ilginç hadiselerden biridir. Bu olay Kur’an’da öyle an-ıışlat lmaktad r:ııHz. Musa (a.s)’n n tevhid dinini anlatmaya ba lamas yla birlikte saltanat na za-ışıırar gelece ini dü ünen Firavun, Hz. Musa (a.s)’ya verilen mucizeleri sihir oldu u ğşğiddias yla inkâr eder. Firavun daha da ileri giderek Hz. Musa (a.s)’ya, “sihrin ile ıbizi yurdumuzdan ç karmak için mi geldin? Biz de mutlaka sana kar onun gibi ış ıbir sihir yapaca z” der ve bunun için bir bulu ma vakti belirlemesini ister (Tâ-hâ, ğ ış20/56–58). Hz. Musa, halk n en kalabal k oldu u zaman olan bayram gününün ıığku luk vaktine randevu verir. Hz. Musa ile sihirbazlar o vakitte kozlar n payla mak şı ışüzere bulu urlar. Sihirbazlar gururla ortaya ç kt klar nda Hz. Musa, önce onlar n şı ııımaharetlerini ortaya koymalar na müsaade eder. Bunun üzerine onlar sihirlerini or-ıtaya koyarlar. Sihrin etkisi ile ipleri ve de nekleri, Hz. Musa’ya do ru h zla sürünen ğğıbirer y lan gibi görünür (Tâ-hâ, 20/59, 65-66; ayr ca bk. Yûnus, 10/79-92). Musa, ııorac kta endi elenince Cenâb- Hak imdad na yeti ir ve öyle buyurur:ışıışş“Korkma (ey Musa!). Çünkü sensin en üstün olan. Sa elindekini (de ne ini) at ki, ğğ ğonlar n yapt klar n yutsun. üphesiz yapt klar bir sihirbaz hilesidir. Sihirbaz ise nereye ııı ıŞııvarsa kurtulu a eremez.” ş(Tâ-hâ, 20/68-69)Hz. Musa (a.s) de ne ini b rak nca, onlar n sihirlerini yutan bir y lan hâline dö-ğ ğıııınü üverir. Bu mucize kar s nda sihirbazlar imana gelirler (Tâ-hâ, 20/70). Sihir-şşı ıbazlar n iman edip Hz. Musa’n n saf na geçtiklerini gören Firavun ise k zg nl ktan ıııı ı ıküplere biner ve öyle der:ş“Demek, ben size izin vermeden önce ona (Musa’ya) inand n z ha! üphe yok, o size ı ıŞsihri ö reten büyü ünüzdür. imdi andolsun sizin ellerinizi ve ayaklar n z çaprazlama ğğŞı ı ıkesece im ve mutlaka sizi hurma dallar na asaca m. Hangimizin azab daha iddetli ve ğığ ıışdaha kal c ym , mutlaka iyice göreceksiniz.”ı ıı ş (Tâ-hâ, 20/71)Firavun bu sözleri ile etrafa ne kadar deh et salmak istese de, Musa’n n Rabbi’ne şıiman eden sihirbazlar bu korkuya ald r etmeksizin, “ üphesiz ki biz, günahlar m -ı ışŞı ız ve bize zorla yapt rd n sihri affetmesi için Rabbimize inand k. Allah’ n verece i ıı ı ığıığmükâfat daha hay rl , azab ise daha kal c d r” diyerek imandaki kararl l klar n or-ı ııı ı ıı ıı ıtaya koyarlar (Tâ-hâ, 20/72-73).Firavun’un imana yana mamas üzerine Allah Teâlâ, Hz. Musa’ya, srailo ulla-şıİğr ndan kendisine iman eden kullar n geceleyin korkusuzca M s r’dan ç karmas n ıı ıı ııı ıve onlara denizde kuru bir yol açmas n bildirdi. Hz. Musa da öyle yapt . Sonuçta ı ııCenâb- Hak, denizde aç lan kupkuru yoldan inananlar kar ya geçirip Firavun’dan ııış ıkurtard . Firavun ise müminlere sald rmak için askerleriyle birlikte onlar takibe ıııkoyuldu. Tabi ki hep birlikte bo ulup gittiler (Tâ-hâ, 20/77-78; Yûnus, 10/90). Fi-ğravun bo ulma an nda, “ srailo ullar n n iman etmi oldu u Allah’tan ba ka hiçbir ğıİğı ışğş

337ilah olmad na inand m. Ben de müslümanlardan m” diyerek Allah’a teslimiyetini ı ı ğııifade etti. Ne var ki Allah, ümitsizlik hâlinde zuhur eden ve manevi cebir alt ndaki ıiradeden kaynaklanan bu iman kabul etmedi ini haber verdi. öyle ki:ığŞ“ imdi mi (iman ettin)? Oysa daha önce isyan etmi ve bozgunculardan olmu tun. Biz Şşşde bugün arkandan geleceklere ibret olmas için senin bedenini koruyaca z. Çünkü insan-ığ ılardan birço u ayetlerimizden gerçekten habersizdir.”ğ (Yûnus, 10/91-92)Görüldü ü gibi yüce Allah, yolunda yürüyen ve kendi u runda çal anlar , çe-ğğı şışitli s k nt larla imtihan etse de, sadece ebedî mükâfata aday etmekle kalmaz, onlar ı ı ııen sonunda s k nt lar ndan ve dü manlar ndan da kurtar r. Dü manlar n ise, önce ı ı ı ışıışı ımühlet verse de en sonunda amans z ekilde cezaland r r. Ümitsizlik hâlinde ortaya ışı ıkonan iman da kabul etmez. Çünkü ümitsizlik hâlinde irade manevi bir zorlama al-ıt na girmi durumdad r. Hâlbuki iman serbest irade i idir. Ki i, ancak hür iradesiyle ışışşAllah’a iman etti i takdirde iman kabul edilecektir.ğı

338HZ. NUH (A.S) İLE KAVMİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ اِ ّ ارْ َ َ ُ ً اِ َ ْ ِ ۪ٓ ان ا ْ ِرْ َ ْ َ ِ ْ َ ْ ان َ ْ ِ َ ُ ْ َ اب ٌ ا ۪ ٌ َ ل َ َ ْم اِ ََََِّ۪ ََِْ ْ ََْٰ ٓ ٍَ ُ ْ َ ۪ ٌ ُ ۪ ٌۙ انِ ا ْ ُ ُوا ا ّ َ وَا ّ ُ هُ وَا ۪ ُ نِ َ ْ ِ ْ ُ ْ ِ ْ ذُ ُ ِ ُ ْ وَ ُ َ ِّ ْ ُ ْ اِ ا َ ٰ ََََََُٰٓۙۙ َ ّ ِ ّ َ َ ٰ ِ اِذَا َ ءَ ُ َ ّ ُ ْ ُ ْ ُ ْ َ ْ ُ ن َ لرَب ّ اِ ّ۪ دَ َ ْت ُ َ ْ ۪ ْ ً وَ َ َ رًا َََََِ َۢٓ َانا َ ا ًََّۜ ْ َ دْ ُ ْ دُ َ ء۪ يٓ اِ ِ َارًا وَاِ ّ۪ ُ َ دَ َ ْ ُ ُ ْ ِ َ ْ ِ َ ُ ْ َ َ ا ا َ ِ َ ُ ْ ۪ اذَا ِ ْ ُِٰٓ ٓ َََََِّّٓۚوَا ْ َ ْ َ ْا ِ َ َ ُ ْ وَا َ ُوا وَا ْ ـَ ْ َ ُوا ا ْ ِ ْ َ رًاَّ“ üphesiz biz Nûh’u, kavmine, ‘Kendilerine elem dolu bir azap gelmeden Şönce kavmini uyar’ diye peygamber olarak gönderdik. Nûh, öyle dedi: ş‘Ey kavmim! üphesiz, ben sizin için apaç k bir uyar c y m. Allah’a ibadet Şıı ı ıedin. O’na kar gelmekten sak n n ve bana itaat edin ki sizin günahlar n z ş ıı ıı ı ıbağ ş ılas n ve sizi belli bir vakte kadar ertelesin. üphesiz, Allah’ n ıŞıbelirledi i vakit gelince ertelenmez. Ke ke bilseydiniz.’ Nûh, öyle dedi: ğşş‘Ey Rabbim! Gerçekten ben kavmimi gece gündüz (imana) davet ettim. Fakat benim davetim ancak onlar n kaç n art rd . Ku kusuz sen onlar ıı ı ışı ışıbağ ş ılayas n diye kendilerini her davet edi imde parmaklar n kulaklar na ışı ııt kad lar, elbiselerine büründüler, inanmamakta direndiler ve büyük bir ııkibir gösterdiler.’” (Nuh, 71/1-7)Bu ayeti kerimelerde Hz. Nûh’un, kendisinden önce gelen birçok peygamber gibi halk n n ileri gelenlerini slam’a davet etti i, ancak onlar n inanmad anlat lmak-ı ıİğıı ı ğıtad r. Ayr ca halk n kendilerini felakete sürükleyen kimselere tabi olduklar n ifade ıııı ıbuyurarak onlar n servet ve evlatlar yla övünen kimselere tabi olmalar n Cenab- ııı ııHakk’a ikayet etmektedir. Ayetlerde sadece dünyevî nimet ve ikballere önem ver-ş* Tahir TURAL

339menin uzun vadede mutlaka manevî de erleri yok edip toplumun temel dokusunu ğtahrip edece i gerçe ine de ayr ca vurgu yap lmaktad r.ğğıııPeygamberlerin ve onlar n varisi olan âlimlerin görevi, üzerlerine dü en davet ışgörevini eksiksiz yapmakt r. Nitekim Hz. Nûh’un gece gündüz demeden bütün ıgücüyle halk n n kurtulu u için çal t , böylece sorumlulu unu yerine getirdi i ı ışı ı ış ğğğbildirilmektedir. nsanlar n bu daveti kabule yönelmesi ise Allah’ n hidayet etme-İıısine ba l d r. Hz. Nuh’un, o lu ve han m n n iman etmelerini sa layamamas , Pey-ğı ığı ı ığıgamberimizin amcas Ebu Talib’e iman ettirmede muvaffak olamamas bunun en ııgüzel delilidir. Hidayet ve dalalet, Allah Teâlâ’n n elindedir. man olmayan veya ıİııiman n n gereklerini yerine getirmeyeni Peygamber dâhil kimse kurtaramaz. Zira ı ıPeygamberimiz öyle buyurmu tur: şş“Kimi ameli geri b rak rsa, nesebi onu (ahirette) ııöne geçirmez.” Bu nedenle halk m z aras nda yayg n olan “ben hoca o luyum, ben ı ııığhac o luyum” gibi sözler yersiz la ard r. Peygamberimiz (s.a.s) k z Fat ma’ya öyle ığflıı ıışseslenmi tir: ş“Ey Muhammed’in k z Fat ma! Kendini ate ten koru. Ben Allah kat nda sizin için ı ıışıhiçbir ey yapamam.”ş(Müslim, “ man”, 384)İAyeti kerimelerde, insanlar iman ederlerse; mutlu ve huzurlu olarak ya ay p öle-şıcekleri, ama iman etmezlerse mutsuz ve huzursuz ya ayacaklar , nihayet hayatlar -şıın n da felaketlerle son bulaca anlat lmaktad r. man ne kadar toplumun huzur ve ığ ıııİesenli inin kayna ise i lenen günahlar da o kadar huzur ortam n n gerilemesine ğğ ışı ısebeptir. Nitekim Allah Teala öyle buyurmu tur:şş“(O) ülkelerin halk inan p (Allah’ n azab ndan) korunsalard , elbette üzerlerine gök-ıııııten ve yerden bolluklar açard k; fakat yalanlad lar, biz de onlar kazand klar yla yakala-ıııııd k.” ı(A’râf, 7/96)Hz. Nûh’un, artlara ve ki ilerin özelliklerine göre tebli lerini aç ktan veya gizli şşğıolarak sürdürdü ü bildirilmekte, böylece de ir at ve tebli de bulunan Müslüman-ğşğlar n bu farkl davet ve tebli metotlar n kullanabileceklerine i aret edilmektedir.ıığı ışAyr ca tebli de muhatab ikna ve ilzam için çe itli deliller getirilmesi de ö re-ığışğtilmektedir. Nitekim Hz. Nûh, Allah’ n insan a ama a ama yaratarak mükemmel ıışşbir varl k hâline getirdi ini hat rlat p insan n O’na minnettar olmas , varl n ve ığııııı ı ığbirli ini tan y p kulluk etmek suretiyle minnet ve ükrünü göstermesi gerekti ini ğı ışğifade etmi tir.ş

340HZ. PEYGAMBER, AZİZ DOSTU İLE MAĞARADA*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ُِّل ُ َ ْذِا ِر َ ا ِ َ ُ ْذِا ْ َ ْ ا َ ِ َ اوُ َ َ َ ۪ اُ َ َ ْ ا ْذِا ُ ّ ا ُهَ َ َ ْ َ َ ُهوُ ُ ْ َ ِاََََِّّْٰ َ ِ َ َ َ َو َ ْوَ َ ْ ٍد ُ ُ ِ ُهَ ّ اَو ِ ْ َ ُ َ َ ۪ َ ُ ّ ا لَ ْ َ َ َ َ َ ّ ا نِا نَ ْ َ ۪ ِ ِ َ ِ َََ ََٰ َ َٰۚ ّ ْ ٌََ ۪ َ ٌ َ ُ ّ اَو َ ُ ا َ ِ ِ ٰ ُ َ ِ َ َو ْ ّ ا اوُ َ َ َ ۪ اْٰ۪ۜ ّْ اٰۜ َُّ“E er siz ona (Peygamber’e) yard m etmezseniz, (biliyorsunuz ki) inkâr ğıedenler onu iki ki iden biri olarak (Mekke’den) ç kard klar zaman, ona şıııbizzat Allah yard m etmi ti. Hani onlar ma arada bulunuyorlard . Hani o ışğıarkada na, ‘üzülme, çünkü Allah bizimle beraber’ diyordu. Allah da onun ş ıüzerine güven duygusu ve huzur indirmi , sizin kendilerini görmedi iniz şğbirtak m ordularla onu desteklemi , böylece inkâr edenlerin sözünü ışalçaltm t . Allah’ n sözü ise en yücedir. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ı ışıve hikmet sahibidir.” (Tevbe, 9/40) Mü riklerin, Müslümanlara verdi i s k nt lar n bitmek tükenmek bilmemesi şğı ı ı ıüzerine Allah’ n izniyle Peygamberimiz, müminlere onlar için en uygun yer olan ıMedine’ye hicreti emretti. Bunun üzerine Müslümanlar, gruplar hâlinde Medine’ye hicret etmeye ba lad lar. Fakat Kurey liler bu durumdan çok rahats z oldu. Çünkü şışıMedine’de Müslümanlar n güçlü bir birliktelik olu turaca n biliyorlard . Medine, ışğı ııMekke ile am yolu üzerindeydi ve Mekke’nin ileride ticari yönden zay amas na Şıflıneden olabilirdi. Bu sebeple bütün kabilelerden kuvvetli gençler seçilerek bir çete olu turuldu ve Hz. Peygamber’i öldürmeye, Allah Resulü’nün evde oldu u bir gece şğsald r ya geçmeye karar verdiler. Ancak Hz. Allah, mü riklerin bu karar n Resulüne ı ışı ıbildirdi ve hicret etmesi emrini verdi. Ayeti kerimede bu olay öyle anlat lmaktad r: şıı“Hani kâ rler seni tutuklamak veya öldürmek, ya da (Mekke’den) ç karmak için tuzak fiı* Hanif BURUN

341kuruyorlard . Onlar tuzak kuruyorlar. Allah da tuzak kuruyordu. Allah, tuzak kuranlar n ııen hay rl s d r.”ı ı ı ı(Enfâl, 8/30) Efendimiz, Hz. Ebubekir’e u ray p hicret için haz rl k yapmas n söyledi. Kendi-ğıı ıı ısine b rak lan emanetleri sahiplerine vermesi için Hz. Ali’ye b rakt ve geceleyin ken-ııııdi yata na onu yat rarak evinden ç kt . Hz. Ebubekir ile bulu up beraber Mekke’yi ğ ııı ışterk edip Sevr da na do ru yola koyuldular.ğ ığ Sevr da , Mekke’nin güneyinde be km. uzakl ktad r. Sevr da birçok tepeden ğ ışıığ ıolu makta ve burada irili ufakl pek çok ma ara bulunmaktad r şığı(Bk. Kur’an Yolu, 3. cilt, s. 11). Bu sebeple i te bu ayette, bu ma arada Resûlullah’ n sakland ve bu esnada şğıı ı ğyan nda sadece bir arkada n n bulundu u onun da dü man n takibinden büyük ışı ığşıendi e duydu u, ama Hz. Peygamber’in Allah’ n yard m edece ine güvenerek me-şğıığtanetini korudu u hat rlat lmaktad r. Âyette ad geçmemekle beraber tarihî bilgiler ğııııbu ki inin Hz. Ebûbekir oldu unu kesin biçimde ortaya koymaktad r. Konuyla ilgili şğıgüvenilir rivayetler, Hz. Ebûbekir’in bu yolculukta ve özellikle s nd klar ma arada ı ı ığığgeçirdikleri üç gün boyunca Resûlullah’ n üzerine titreyen davran lar yla ona olan ıı şıba l l n n ne kadar içten oldu unu göstermektedir. te Kur’an’ n Hz. Ebubekir’in ğ ğı ı ı ığİşıHz. Peygamber’e olan bu e siz sadakatini dolayl olarak övmesi onun slamî litera-şıİtürde “yâr- gâr (Resûlullah’ n ma aradaki can yolda )” diye an lmas n sa lam t r. ıığş ııı ığı ışBununla birlikte âyette, Hz. Ebûbekir gibi mutlak teslimiyet sahibi ve yüce Allah’ n her eye kadir oldu una yürekten inanm bir ki inin bile ümitsizli e veya ışğı şşğendi eye kap ld fevkalâde kritik bir durumda resulüne güven duygusu veren ve şı ı ığona umulmad k destekler sa layan Cenâb- Allah’ n bu defa da yine ba ar nasip ede-ığıışıce inden kimsenin ku ku duymamas gerekti i hat rlat lmaktad r. Ayn âyette, bir ğşığııııtaraftan Allah’ n sözünün yani slam mesaj n n hep en yüce kalaca ve inkârc lar n ıİı ığ ıı ıiddialar n n eninde sonunda bo a ç kaca müjdesi verilerek slam me alesinin ı ışığ ıİşsöndürülebilece i endi esine mahal bulunmad n n alt çizilmi , di er taraftan da ğşı ı ığışğiman mücadelesinde asla gev ek davranmaks z n sorumluluk bilincinin daima zin-şı ıde tutulmas için ça r da bulunulmu tur. Bu iki husus, slamiyet’te Allah’a dayan p ığ ışİıgüvenme ruhunu hiç kaybetmeksizin kul plan nda herkesin üzerine dü eni yapma-ışs ve bu dengenin daima korunmas gerekti ine dikkat çekme aç s ndan oldukça ıığı ımanidard r. “Allah’ n sözü” diye çevirdi imiz “kelimetullah” tamlamas na, “Allah’ n ıığııdini, birli i, kelime-i tevhîd” ğ(Taberî, X, 137), “O’nun slam’a ça r s ” İğı ı(Zemah erî, II,152-ş153) gibi manalar da verilmi tir. şSevr ma aras nda üç gün geçtikten, Mekkelilerin arama ve kontrol çabalar bo a ğıışç kt ktan sonra Hz. Peygamber ve aziz dostu, dördüncü günün sabah Medine top-ı ııraklar na do ru yola koyuldu. Hicret olay nda en zor anlar Sevr ma aras nda ya-ığığışanm t . Hz. Peygamber’in Mekke’den ç karken yata na Hz. Ali’yi yat rmas , Hz. ı ışığ ııı

342Ebubekirle önce Medine yönüne de il güney istikametine gitmeleri ve hemen yola ğdü meyip bir ma arada geçici olarak saklanmalar , gerekti inde dü man a rtma şğığşış şıtaktiklerine ba vurma ve can güvenli i için mümkün olan önlemleri alma aç s ndan şğı ıdikkate ayan birer çabad r. şıAllah’ n Peygamberi s fat yla O’nun himayesinde oldu unu bilen Resûlullah’ n ıı ığıdahi insan olarak elinden gelen tedbirleri eksiksiz almas , zafere ve ba ar ya ula mak ışışisteyen müminler için önemli bir örnektir. Âyet bu hususlar n tasvirine girmeksizin ısadece ma araya s nma gürüne de inmi , böylece tarihî ara t rmalardan yararla-ğı ı ğfiğşş ınarak konunun bu yönü üzerinde dü ünmeye dolayl bir ça r da bulunmu , buna şığ ışkar l k Hz. Peygamber’in be erî tedbirlerin tükendi i yerde Allah’a olan güvenin şı ışğyitirilmemesi gerekti ini gösteren örnek tutumuna aç k bir biçimde yer verip imanl ğııbir insan için Allah’ n yard m ndan ümit kesmenin söz konusu olmayaca ve Allah ıı ığ ıdilerse umulmad k yollarla ba ar ve zaferin gerçekle ece ini hat rlatm t r ışışğıı ış(Kur’an Yolu, III, 11-14).

343HZ. SALİH (A.S) VE SEMUD KAVMİNİN AKIBETİ*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّوَ َ ْ ارْ َ َ اِ َ ُ دَ ا َ ُ ْ َ ِ ً انِ ا ْ ُ ُوا ا ّ َ َ ِذَا ُ ْ َ َ نِ َ ْ َ ُ نََِْٰ۪ ٓ ََٰ“Andolsun biz, ‘Allah’a kulluk edin’ diye (uyarmas için) Semûd kavmine, ıkarde leri Salih’i peygamber olarak göndermi tik. Bir de ne görsün, onlar şşbirbiriyle çeki en iki grup olmu lar.” (Neml, 27/45)şşHz. Salih, am ile Hicaz aras nda bir yurt olan Hicr ashab na gönderilmi tir. ŞıışBurada ya ayan milletin ad Semud di er ad ise “Ashabu’l-Hicr” (Hicr Halk ) idi.şığııSemûd milleti, kayalar oymu , tepelere saraylar kurmu tu. Ovalara inmi , kö k-ışşşşler dizmi ti. Ta oymac l n n en aheser örneklerini sunmu tu. Ayr ca bol servet-şşı ı ı ığşşılere, parlak ve göz al c bahçelere ve akarsulara da sahiptiler. Ancak tevhid inanc n ı ıı ıunutup Allah’a ortak ko mu lar, kendi elleriyle yapt klar putlara tapar hâle gelmi -şşıışlerdi (A’râf, 7/74; uara, 26/146-152)Ş.Salih (a.s) onlara Allah’ n nimetlerini hat rlatarak kurtulu ve saadet yolunu gös-ıışterdi. Putlara tapmay engellemeye çal t .ıı ış“Ben size gönderilmi güvenilir bir peygamberim.”ş “Öyle ise Allah’a kar gelmekten sak n n ve bana itaat edin!”ş ıı ı“Buna kar l k sizden hiçbir ücret istemiyorum. Benim ücretim ancak âlemlerin Rabbi şı ıolan Allah’a aittir.”( uara, 26/143-145)Ş“Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin O’ndan ba ka hiçbir ilâh n z yok. O, sizi yer-şı ıyüzünden (topraktan) yaratt ve sizi oran n imar nda görevli (ve buna donan ml ) k ld . ıııı ı ı ıÖyle ise O’ndan ba lanma dileyin; sonra da O’na tövbe edin. üphesiz Rabbim yak nd r ğ ş ıŞı ıve dualara cevap verendir.”(Hûd, 11/64) diyordu.Ancak insanlar n ço u Hz. Salih’in kendilerine verdi i tüm ö ütlere yüz çevi-ığğğrerek onu yalanlad lar, onu sihirbaz olmakla itham ettiler. Babalar n n dinini terk ıı ı* Dr. Ömer MENEK E Ş

344etmek istemediklerini belirterek, k yamet ve hesap günü olaca dü üncesini de ığ ışreddederek onunla alay etmeye, yurtlar ndan kovmaya çal t lar ıı ış(Hûd, 11/62; uara, Ş26/153-154; Kamer, 54/24-25).Bunun üzerine Hz. Salih öyle dedi:ş“Andolsun, ben size Rabbimin vahyettiklerini tebli ettim ve size nasihatte bulundum. ğFakat siz nasihat edenleri sevmiyorsunuz.”(A’râf, 7/79)Hz. Salih kavmini hak yola yöneltebilmek için ciddi bir mücadele verdi. Ancak Hz. Salih’in uyar lar na ald r etmeyen Semûd milleti sap kl klar içinde yüzmeye ı ıı ışı ıdevam etti. Üstelik bir de, Hz. Salih (a.s)’ten, kendisinin do ru lu una tan kl k ede-ğğı ıcek bir mucize getirmesini istediler. O da, onlara “deve mucizesini” getirdi. Mucize olarak getirilen de vede, Hz. Salih (a.s)’in do rulu unu gösteren birçok büyük ala-ğğmetler vard . Çünkü deve, sert bir kayan n içinden ç km t . Kayan n nas l yar ld -ıııı ışııı ı ığn ve içinden hamile bir devenin ç kt n gözleriyle görmü lerdi. stedikleri mucize ıı ı ı ığşİgelmi ti. a t lar. Salih’i aciz b rakmak istemi lerdi, kendileri aciz kald lar. Ancak bu ş Ş şıışımucize inanmalar na yetmedi. Salih (a.s), milletinden devenin serbestçe otlamas -ıın n teminini ve kendi sular ndan ona su vermelerini de istedi. Aksi halde Allah’ n ıııazab n n kendilerine gelece ini söyledi ı ığ(Hûd, 11/64; uara, 26/155-156; ems, 91/11-15)ŞŞ.Bütün bunlara ra men nasihat kabul etmeyen, isyan ile ta k nl n gözlerini kör ğşı ı ığetti i, Allah’ n dave tini kabul etmekten kaç p kulaklar n sa r k ld zorbalar, de-ğııı ığ ıı ı ığveyi öldürmekten ba ka bir ey dü ünmüyorlar ve çabucak onu bo azlamak istiyor-şşşğlard . Nitekim bu durum Kur’an- Kerim’de öyle anlat lmaktad r:ıışıı“Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine kar geldiler ve ‘Ey Salih! Sen e er (dedi in ş ığğgibi) peygamberlerden isen, haydi bizi tehdit etti in azab getir’ dediler. Derken, onlar o ğııkuvvetli sars nt yakalad da yurtlar nda yüzüstü hareketsiz çöke kald lar.”ı ıııı(A’râf, 7/77-78)“Zulmedenleri o korkunç u ultulu ses yakalad da yurtlar nda diz üstü çöke kald lar. ğıııSanki orada hiç ya amam lard . Biliniz ki Semûd kavmi Rablerini inkâr etti. (Yine) biliniz şı şıki Semûd kavmi Allah’ n rahmetinden uzakla t .”ışı(Hûd, 11/67-68)Evet, Semûd milletini bir ç l k al p götürdü. Fakat Salih’e inananlar kurtulmu tu.ı ığış“(Helâk) emrimiz geldi inde Salih’i ve beraberindeki iman etmi olanlar taraf m zdan ğşıı ıbir rahmetle helâkten ve o günün rezilli inden kurtard k. üphesiz Rabbin mutlak güç ğıŞsahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”(Hûd, 11/66; ayr ca bk. Fuss let, 41/16-17)ııSemûd milletinden geriye kalan ise harabe bir ehir, çökmü evler, al nacak ders şşıve ibretler…Selam Salih (a.s)’a ve ona tabi olanlara olsun…

345HZ. YAKUP (A.S): TEVEKKÜL ÖRNEĞİ*ِ ۪ َ ا ٰ ْ َ ا ِ ِّّٰ ا ْ ِ ُِّ ّ اَو ٌۜ ٰ ۪ َ ٌ ْ َ َ اً ْ ا ْ ُ ُ ُ ْ ا ْ ُ ْ ّ َ َ ل َ بِ َ مَ ِ ۪ ۪ َ َ ُ۫ؤ َ َوََََۜ َْ ٍٍََِٰۜٓن ُ َ َ َ ن َ َ ْ ُ اِٰ ُْ“Bir de üzerine, sahte bir kan bula t r lm gömle ini getirdiler. Yakub şı ıı şğdedi ki: Hay r! Nefisleriniz sizi aldat p böyle bir i e sürükledi. Art k bana ıışıdü en, güzel bir sab rd r. Anlatt klar n za kar yard m istenilecek de ancak şı ııı ış ıı ıAllah’t r.” (Yûsuf, 12/18)ıHz. brahim’in o lu Hz. shak’ n o lu olan Hz. Yakup, Kur’an’da birçok ayette İğİığzikredilen kutlu bir peygamberdir. Lakab srail’dir. srail Allah’ n kulu demekti. ıİİıDo umu ve peygamberli i önceden müjdelenendi.ğğ“ … Ona (Sâre’ye) shak’ müjdeledik; shak’ n arkas ndan da Yakûb’u.”İıİıı(Hûd, 11/71)Bu müjdede bir teselli anlam vard . Çünkü brahim (a.s) ve Sâre Babil’den ç ka-ııİır lm lard .ı ışı“ brahim, onlar da onlar n tapt klar n da terk edince, ona shak ile Yakup’u ba lad k İıııı ıİğ ş ııve her birini peygamber yapt k. Onlara rahmetimizden ba ta bulunduk. Onlar için yüce ığ ş ıbir do ruluk dili var ettik (güzel bir söz ile an lmalar n temin ettik).”ğıı ı(Meryem, 19/49-50)Yakup kendisine vahiy indirilenlerdendi (Nisa, 4/163).Hz. Yusuf’un da babas olan Hz. Yakup, ömrü boyunca ihlas sahibi, güçlü, ba-ısiretli ve seçkin ki ili i, bitmeyen sabr ile ş ğı(Yûsuf, 12/83; Sâd, 38/45-46) müminlerin şevkle örnek almalar gereken bir ahlak sergilemi tir.ışYüce Rabbimiz, her ayeti hikmetlerle dolu olan Kur’an’da geçmi peygamberle-şrimizin hayatlar ndan bölümler bildirerek, tüm kullar na büyük bir lütufta bulun-ıımu tur. Peygamberlerimizin içinde bulunduklar ortamlar derin ekilde tefekkür şıışetmeye ve sergiledikleri üstün ahlak örnek almaya vesile olan peygamber k ssalar , ıııbizlere bu kutlu ah slar tan tan, Rabbimizden indirilmi birer rahmettir. Peygam-şııışberlerimizin müminler için güzel örneklerle dolu olan bu k ssalar ndan biri de Hz. ııYakup k ssas d r.ıı ı* Dr. Ömer MENEK E Ş

346Üstün ahlak , akl , ihlas ile birçok ayette zikredilen Hz. Yakup, gösterdi i tevek-ııığkül ile müminlere rehber olan bir hidayet önderi olmu tur.şYakup (a.s) da di er peygamberler gibi insanlar Allah’a inanmaya ve O’na ibadet ğıetmeye ça rd . Kendisi bu yolda fevkalade örnek bir hayat ya ad .ğı ışıKur’an- Kerim’de bildirildi ine göre, Yakup (a.s), brahim (a.s)’in yapt gibi, ığİı ı ğruhunu teslim etmeden önce, çocuklar na vasiyette bulundu:ı“O zaman (Yakup), o ullar na; ‘Benden sonra kime ibadet edeceksiniz?’ demi ti. (On-ğışlar da); ‘Senin ilâh na ve atalar n brahim, smail ve shak’ n ilâh olan tek bir ilâha ibadet ııİİİııedece iz; bizler O’na boyun e mi müslümanlar z,” ğğ şıdediler.”(Bakara, 2/133)Hz. Yakup’un 12 o lundan biri olan Hz. Yusuf, ya ad her olay n hay r oldu u-ğşı ı ğıığnu bilerek, olaylar kar s nda güzel bir ahlak göstermi olan peygamberlerimizden şı ışbiridir. Ancak kendisine yak n olan küçük karde i hariç, di er karde leri iman kav-ışğşırayamam olduklar için Hz. Yusuf’a kar zalim bir tuzak kurmu lard r. Bu tuzak ı şış ışıneticesinde ise Hz. Yakup da Hz. Yusuf gibi son derece tevekküllü bir ahlak sergile-mi tir. Yusuf’un hasretiyle y llarca sessiz sessiz inleyen, sonunda gözlerine ak inen, şıhüznünü içinde gizleyen, ikâyetini sadece Allah’a ileten, ancak bir an bile ümidini şyitirmeyen Hz. Yakup, güzel bir örnek sergilemi , son derece itidalli ve sab rl dav-şı ıranarak Allah’a dönüp yönelmi ve sab rla Allah’tan yard m istemi , yak n bir gele-şıışıcekte Hz. Yusuf’un kendisine kavu aca umudunu asla kaybetmemi tir.şğ ış“… Art k bana dü en, güzel bir sab rd r. Anlatt klar n za kar yard m istenilecek de ışı ııı ış ıı ıancak Allah’t r.”ı(Yûsuf, 12/18)Ümit etmek, müminlerin önemli bir vasf , ki inin iman n n da bir göstergesidir.ışı ıSamimi iman sahibi bir mümin; her olay n yaln zca Allah’ n dilemesi ile gerçek-ıııle ti ini bildi i için hiçbir konuda üzüntüye, karamsarl a ve ümitsizli e dü mez. ş ğğığğşAllah’ n müminlerin dualar na icabet etti inin uurunda oldu u için, en kötü gö-ıığşğrünen bir olay n bile imtihan ortam n n bir parças oldu undan ve müminler için ıı ıığmutlaka hayra dönü ece inden ku ku duymaz.şğşHz. Yakup da, bu s rr n, yani her eyin Allah taraf ndan yarat ld n n ve mü-ı ışıı ı ı ığminler için hay rl oldu unun bilincinde oldu u için üstün bir ahlak sergilemi tir. ı ığğşNitekim bu durum Kuran’da öyle haber verilmi tir:şş“Ey o ullar m! Gidin Yûsuf’u ve karde ini ara t r n. Allah’ n rahmetinden ümit kes-ğışşı ıımeyin. Çünkü kâ rler toplulu undan ba kas Allah’ n rahmetinden ümidini kesmez.”fiğşıı(Yûsuf, 12/87)Hz. Yakup, o ullar n n Hz. Yusuf’u bulacaklar na dair umudunu hiç yitirmemi ğı ıışve onlara Allah’ n rahmetinden umut kesmemelerini ö ütlemi tir. Çünkü Allah’ n ığşırahmetinden umut kesmek, Müslümanlara de il, inkâr edenlere ait bir ruh hâlidir. ğHz. Yakup’un bu ö üdü de göstermektedir ki, artlar ne kadar imkâns z gibi görü-ğşınürse görünsün Allah’tan ümit asla kesilmemelidir. Selam Yakup (a.s)’a ve ona tabi olanlara olsun…

347HZ. YUNUS (A.S): BALIĞIN KARNINDAKİ PEYGAMBER *ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ ِّ۪ ۚوَاِن ُ ُ َ ِ َ ا ُ ْ َ ۪ َ اِذْ ا َ َ اِ ا ُ ِ ا َ ْ ُ نِ َ َ َ َ ـَ َ ن ِ َ ا ُ ْ َ ََْْْۙ ََََََّْْۜ َ َ َ ُا ُ ت ُ وَ ُ َ ُ ۪ ٌ َ ْ ا ّ ُ َ ن ِ َ ا ُ َ ِّ ۪ َ ِ َ ۪ َ ِ ۪ٓ اِ َ ْم ُ ْ َ ُ ن َِْٰ َََْۙ َ ٓ َ ََْْ َ َ َ َ هُ ِ َ َاءِ وَ ُ َ َ ۪ ٌۚ وَا ْ َ ْ َ َ ْ ِ َ َ َةً ِ ْ َ ْ ۪ وَارْ َ َ هُ اِ ِ ئَ ِ ا ٍ اوَْ ٍَْْٰ ٍََْْۚٓۜ َ ُونۚ َ َ ُ ا َ َ ّ ْ َ ُ ْ اِ ۪ ََٰ ٰ۪“ üphesiz Yûnus da peygamberlerdendi. Hani o kaç p yüklü gemiye Şıbinmi ti. Gemidekilerle kur’a çekmi ve kaybedenlerden olmu tu. Böylece, şşşYûnus kendini k nay p dururken bal k onu yuttu. E er o, Allah’ tespih ııığıedip yüceltenlerden olmasayd , mutlaka insanlar n diriltilece i güne ıığkadar balı ı ğn karn nda kal rd . Derken biz onu hasta bir hâlde sahile att k. ıı ııÜzerine geni yaprakl bir a aç bitirdik. Biz onu yüz bin, yahut daha fazla şığinsana peygamber olarak gönderdik. Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onlar bir süreye kadar geçindirdik.” (Sâffât, 37/139-148)ıKonumuz olan âyetlerde; Kur’an- Kerim’de alt yerde ıı(Nisâ, 4/163; En’âm, 6/86; Yûnus, 10/98; Enbiyâ, 21/87-88; Kalem, 68/48-50) an lan Yunus (a.s)’un; tebli inin ba -ığşlang c nda halk n n kendisine inanmamas na k zarak ülkesinden ayr ld ktan sonra ı ıı ıııı ıba na gelenler hakk nda k sa bilgiler yer almaktad r.ş ııııYüce Allah, Hz. Yûnus’u, Irak’taki Musul topra nda bu lunan zalim, puta tapan ğ ıve nüfusu yüz bini a k n “Ninova” halk na Peygamber olarak gönderdi. Hz. Yûnus şıı(a.s), halk n Allah’a inanmaya davet etti. Bu davete otuz üç y l devam etti. Halktan ı ııkendisine yaln zca iki ki i iman etti. Halk n n inanmay Hz. Yunus’un zoruna gitti. ışı ıı ı ş* Dr. Ömer MENEK E Ş

348Bir gemiye binerek k zg nl kla Ninova’y terk etti. Allah’ n emri gelmeden Ninova’y ı ı ııııterk etmesi bir peygamber için acelecilik ve sab rs zl kt .ı ı ı ıYunus (a.s)’un bindi i gemide bulunan yolcularla kendi aras nda Kur’an- ğııKerim’de aç klanmayan bir sebepten dolay denize at lmak üzere kur’a çekildi. Baz ıııırivayetlere göre Yunus (a.s) kura çekilmeden gönüllü olarak denize at lmay istedi. ııFakat gemidekiler kabul etmedi. Sonuçta çekilen kura Yunus (a.s)’a ç kt ve kendisi ı ıdenize atlad .ıYunus (a.s) bu arada hatas n anlam t . Fakat i i daha da çetinle ti. Bir bal k ı ıı ışşşıonu yutuverdi. Art k Yunus, bal n karn nda, karanl klar içinde, pek üzgün olarak ıı ı ğııRabbine hâlini öyle arz etti: ş“Senden ba ka hiçbir ilâh yoktur. Seni eksikliklerden uzak tutar m. Ben gerçekten (nef-şısine) zulmedenlerden oldum.” (Enbiya, 21/87)Yunus (a.s)’un bu duas nda içtenlik vard . Cevab n Allah’tan ald :ııı ıı“Biz de duas n kabul ettik ve kendisini kederden kurtard k. te biz müminleri böyle ı ııİşkurtar r z.” ı ı(Enbiya, 21/88)İnsan n s k nt dan kurtulmas ve umdu una kavu mas için gerekenler; iman ve ıı ı ıığşıAllah’a s nma, iman ve gere ini yapmad r.ı ı ğğıİşte okudu umuz ayetlerde Kur’an bize bunu örnek ve ibret olarak öyle bildir-ğşmektedir:“E er o, Allah’ tesbih edip yüceltenlerden olmasayd , mutlaka insanlar n diriltilece i ğııığgüne kadar bal n karn nda kal rd .”ı ı ğıı ı(Sâffât, 37/143-144)Yunus (a.s), Allah’ an , hatas n anlay ve Allah’a dayan sayesinde bal n ıı ı şı ıı ı şı ı şı ı ğkarn ndan kurtuluverdi. Bu, kendisi için büyük bir nimet ve rahmetti.ıGörüldü ü üzere Allah Teâlâ, peygamberlerini ba lar na gelen ola an d olay-ğşığı ı şlarla e itmi , zorlu geçecek bir tevhid mücadelesine haz rlam t . Hz. Yûnus’un ğşıı ışbüyük bir bal k, muhtemelen bir balina arac l yla bo ulmaktan kurtulmas da ıı ı ığğımûcizevî bir olayd .ı“Derken biz onu hasta bir hâlde sahile att k.”ı(Sâffât, 37/145)Yunus, bal n karn ndan sahile ç kt nda hâlsizdi. Vücudu peltele mi ti. S cak ı ığıı ı ığş şıbir bölgedeydi. Derken Allah O’na bir ba ka nimetini ikram etti.ş“Üzerine geni yaprakl bir a aç bitirdik.” şığ(Sâffât, 37/146)Yunus (a.s) k sa zamanda sa l na kavu tu. Bundan sonra da halk n iman etme-ığ ğı ışı ıye davete devam etti. Sonunda ona iman ettiler.“Nihayet onlar iman ettiler. Biz de onlar bir süreye kadar geçindirdik.”ı(Sâffât, 37/148)Yunus (a.s)’un milleti, ümitsizlik hâlinde tövbe ve iman Allah kat nda kabul ıı

349edilen tek milletti. Bu gerçekten büyük bir nimetti. Allah, bu hususu Kur’an’da öyle şanlatmaktad r:ı“Yunus’un kavminden ba ka, ke ke (azab görmeden) iman edip, iman kendisine fay-şşııda veren bir tek memleket halk olsayd ! (Yunus’un kavmi) iman edince, dünya hayat nda ııı(sürüklenebilecekleri) rezillik azab n onlardan uzakla t rm ve onlar belli bir zamana ı ışı ışıkadar yararland rm t k.”ı ı ış(Yunus, 10/98)Yunus (a.s)’un milleti, inanmayanlar n ba na gelen helâkin emarelerini görür ış ıgörmez, tövbe edip peygamberlerine inanmalar neticesinde yeis hâlindeki imanlar ııkabul görmü tü. Onlara da bu, ün kalm t .şı ışSelam Yunus (a.s)’a ve ona tabi olanlara olsun…

350 HZ. YUSUF (A.S) KISSASI VE ALINACAK DERSLER*ِ ٰ ِ ا َ ْ ٰ ا َ ِِّ۪ ْ ا ّ َِّ ْ َ ن ۪ ُ ُ َ وَاِ ْ َ ِ ۪ٓ ا َ ت ٌ ِ ّ ئِ ۪ َ َ ََٰٓ“Andolsun, Yûsuf ve karde lerinde (hakikati aray p) soranlar için ibretler şıvard r.” (Yûsuf, 12/7)ıYusuf suresinde Yusuf (a.s)’un hayatta kar la t çe itli s k nt lardan, bunlara ş ş ğıı ışı ı ıkar göstermi oldu u sab rdan ve sonuçta ula t ba ar dan bahsedilmektedir. ş ışğış ğı ışıOkudu umuz ayette ğ“Andolsun, Yûsuf ve karde lerinde (hakikati aray p) soranlar için şıibretler vard r”ı buyurularak “k ssalar n en güzeliıı” (Yûsuf, 12/3) olan Yusuf (a.s) ve kar-de lerinin k ssas nda biz inananlar için faydal ö ütler ve önemli mesajlar verilmek-şııığtedir. Öncelikle Yusuf (a.s)’un k ssas n k saca hat rlayal m ve daha sonra da al nacak ıı ı ııııderslere temas etmeye çal al m.ı ış Yusuf (a.s), babas na rüyada on bir y ld z, güne ve ay gördü ünü, bunlar n ıı ışığıkendisine boyun e di ini söylemi ti. Babas da; ğ ğşı“Yavrucu um! Rüyan karde lerine ğışanlatma. Yoksa sana tuzak kurarlar...”(Yûsuf, 12/4-5) diye Yusuf (a.s)’u uyarm t . Bu ı ışuyar dan sonra olaylar öyle geli ti: Yusuf (a.s)’un karde leri babalar n n Yûsuf ve ışşşı ıkarde ini (Bünyamin) kendilerinden daha fazla sevdi i gerekçesiyle Yusuf (a.s)’u şğöldürmeyi veya bir kuyuya atmay planlam lar, babalar na Yusuf’u bizimle gön-ıı şıder gezsin, bize güven biz onu koruruz demi lerdi. Tertipledikleri gezide, karde ler şşyapm olduklar plan gere i Yusuf (a.s)’u kuyuya att lar. Ak amleyin de a layarak ı şığışğYusuf’un sahte kan bula t r lm gömle ini babalar na getirdiler ve onu kurdun ye-şı ı ışğıdi ini söylediler ancak Yakub (a.s) buna inanmad ... ğı(Yûsuf,12/8- 18)Bir kervan, kuyudan su al rken Yusuf’u bulup “Müjde! Müjde, te bir o lan!” diye ıİşğsevindiler ve bir ticaret mal olarak saklad lar. Onu ucuz bir yata, birkaç dirheme sat-ııfit lar... Onu sat n alan M s rl ki i han m na dedi ki: ııı ı ışı ı“Ona iyi bak. Belki bize yarar dokunur ıveya onu evlat ediniriz.” te böylece biz Yûsuf’u o yere (M s r’a) yerle tirdik ve ona (rüyadaki) İşı ışolaylarn yorumunu ö retelim diye böyle yapt k... Olgunluk ça na eri ince ona hikmet ve ilim ığığ ışverdik. te biz, iyi davrananlar böyle mükâfatland rrz.” İşıı ı ı(Yûsuf, 12/19-22)Evinde bulundu u kad n (gönlünü ona kapt r p) ondan arzulad eyi elde ğıı ıı ığ şetmek istedi ve kap lar kilitleyerek “Haydi gelsene!” dedi. O ise, “Allah’a s n r m, ı ıı ı ı ığ* Medet CO KUNŞ


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook