^ Gonca Çiftçioğullan ce yine gözlerine yaş hücum etti. Öyle çok özlem işti ki sevdiği adamı- Adıyaman’dan ayrıldıklarından sonra bir hafta hiç görü- şememişti. Rahatsızlığından kaynaklanan genel durum u görüş mesine de engeldi. Çünkü krizler yüzünden kelim eleri bile doğrudüzgün cümleler halinde bir araya getiremiyordu. Fakat babası, İsmet’e olan sevgisini bildiğinden genç adamın durumu hakkında sürekli bilgilendirm işti. Zaten İsm et ikigün komada kalmıştı. Aldığı yaranın ağırlığı yüzünden vücuduhemen toparlanarnamıştı. O da çok zor günler atlatm ıştı. İyileşme süreci onunda ağır ve sancılı olmuştu. Bunu hep hissetmişti.En çok üzüldüğü şey ise o zorlu günlerinde yanında olamayışıidi, Hayatım kendisini kurtarm ak için hiçe sayması hala aklınageldikçe titremesine sebep oluyordu. Fakat bir hafta sonra ilktelefon görüşmelerinde onun sesini duyunca ağlam aktan konu-şamamıştı. Defalarca özür dilemişti yanm da olam adığı için. Oise kızmıştı böyle düşünmesine. Beni seviyorsan m ücadele et vebu bağımlılıktan kurtar kendini demişti. O da söz vermişti kurtaracağım diye. Ne zaman dayanm a gücünün sınırlanna gelip pesetmeyi düşünse İsm et'e verdiği söz geliyordu aklına. Zaten babası da her defasında, 'Her doğan güneş bir umut gibi parlayacak y ü r e ğ i n d e ' pes etmesine fırsat vermiyordu. Her yenigün babasının da söylediği gibi yeni um utlarla karşılıyordu sankikendisini. Her gün kendi kendisine Bağımlılığa hayır! Hayataevet! diyerek mücadele ediyordu. Hayatındaki iki önemli erkeğinbu denli destek olmaları hayata tutunmasını sağlamıştı. Artık tedavinin son günlerine gelmişlerdi. Bugün ya da ya- nn döneceklerdi. Babası yine kayıplara karışacak, yaşadığı sır olarak kalmaya devam edecekti. S u f bu yüzden tedavisinin bit mesine sevinemiyordu. O kadar çok alışmışlardı kİ birbirlerine yeniden aynimalan çok zor olacaktı. Bütün bu düşünceler içeri 520
Güneşin Kızı sinde yazdan kalma son günlerin keyfini çıkarak bahçede ki ban kın üzerinde şalına sarılarak oturuyordu, Burada tedavide tanış tığı birkaç arkadaşı bile vardı. Bahçeye çıkmış hava alan tanıdığı birkaç kişiye tebessüm ederek selam verdi. Çevresini mutlu bir tebessümle seyrederken düşüncesi kardeşine kaydı ve o tebessüm dudaklarında dondu kaldı. Murat hala babalarının yaşadığınıbilmiyordu. Babası bir iki defa kardeşi Murat ile konuşmasınaizin vermiş, fakat yaşadığını söylemek için henüz erken olduğukonusunda uyarmıştı. İki aydan sonra ancak duyabilmişti kardeşinin sesini. İlk iki ay kimseyi tanıyacak, konuşacak durumcUbile değildi. Zavallı Murat, öyle merak etmiş, öyle endişelenmış-ti ki onu konuşarak rahatlatması epey zamanım almıştı. GerçiKemal Bey onu habersiz bırakmamış, endişelenmemesi için gizligörevde olduğuna dair bir hikaye uydurmuştu ama bütün bunlarMurat’ın endişesini alıp götürmemişti. Kaçınlmadan az evvel degizli göreve çıkacağını söylemiş olması kardeşinin bu durumainanmasını kolaylaştırmış olmasına rağmen endişe ve korkusunugidermeye yetmemişti. Çünkü ona göre babalannı da böyle gizli bir görevde kaybetmişlerdi. Düşüncelerini kardeşinden ayınptam yanm bıraktığı kitabını eline alıp devam edecekti ki karşıdan gelen iki erkek hemen dikkatini çekti. Uzun ve yapılı olanbabasıyla birlikte ondan biraz kısa ve daha zayıf görünen İsmet,birlikte kendisine doğru geliyorlardı. O anda rüya gördüğünüsandı. Birkaç kere gözlerini kırpıştınp tekrar açtı. Bu arada onlarda iyice yaklaşmışlardı. Oturduğu yerden yavaşça ayağa kalktıve İsm et’e doğru koşmaya başladı. îsmet de hemen kendisinedoğru hızlanmıştı. Birbirlerinin yanına geldikleri anda ilk verdikleri tepki birbirlerine sıkıca sarılmak oldu. îsmet ayaklarınıyerden kesmiş sarılarak ve saçlarına öpücük kondurarak etrafında döndürmeye başlamıştı. İsmet onu bırakınca gözleri babasına 521
Gonca Çiftçioğullan kaydı. O da yaşlı gözlerle ve mutlulukla seyrediyordu ikisinin kucaklaşmasını. ismeı geri çekilip şöyle bir incelemeye başladı Leyla’yı, \"Seni çok güzel ve sağlıklı gördüm. Demek ki sana burada ijd bakıyorlar,” dedi moral verircesine. Aslında o da farkındaydı Leyla’nın ne kadar zayıflamış ve çökmüş olduğunun. Fakat yü zündeki canlılık yetiyordu onun iyi olduğunu anlam ak için. Babası onları yalnız bırakmak istedi. \"Senin çıkışuıla ilgili bazı evrakları doldurmak gerekiyor. Ben de onlarla ilgileneyim,” diyerek yanlarından aynidı Leyla, ismet’in elinden tutup hemen kalktığı banka sürükledi onu ve yanına onırtturdu. Sonra dikkatli bakışlarını genç adam a çevirdi. Onu en son ambulansta kanlar içinde gördüğü hali geldi gözlerinin önüne. Sonra şimdiki sağlıklı ve canlı haline baktı. Çok yakışıklı ve muhteşem görünüyordu. “Çok özledim seni,” dedi gözlerinin içi gülerek. \"Bu tartışılır. Ben daha çok özledim çünkü.” “Yaran nasıl oldu?” diye sordu eli içgüdüsel olarak yarasınınolduğu bölgeye dokunmuştu. “Gayet iyi. Hızlı iyileştim.” “Beni çok korkuttun. Neredeyse ölüyordun bunu biliyorsundeğil mi?” \"Sen de beni çok korkutmuştun, ödeştik sonuçta. Hem artık bunlan düşünme her şey geçmişte kaldı. Yann A dıyam an’agötüreceğim seni. Akrabalannm hepsi büyük endişe ve merakiçinde seni bekliyorlar. Üç aydır seninle hiç konuşmadıklan içinçok endişeliler. O gün hastanede çok korkutmuşsun onlan. Halapsikolojik tedavi gördüğünü ve doktorlann kimseyle görüşmeneizin vermediğini sanıyorlar,” dedi üzüntüyle İsmet. \"Zor günlerdi İsmet. Görüşmeye çalışsam bu sefer görmekve yanıma gelmek isleyeceklerdi. Zaten yurt dışında olduğum522
Güneşin Kızı için o imkânları da olmayacaktı. Babam aramamı istemedi. Ogünkü ruh halimin onlan ikna için yeterli olduğunu söyledi. \"Annem babam bile çok korkmuş, endişelenmişler seniniçin,” dedi İsmet. Bunlan konuşmak onu rahatsız ediyor olmalıydı ki sesi hafifçe titremişti. “Annen hiçbir zaman beni istemeyecek,” dedi üzüntüyle.Aklına hastanedeki nefretle bakan gözleri gelmişti. “Her şey değişti Leyla. Az badire atlatmadık. Merak etmekimsenin yüreği bu kadar taş değil. Annem de yumuşadı. Evlenmememiz için bir engel kalmadı arlık. Seninkiler de razı. Yeter kiseni sağlıklı sıhhatli görsünler.” “Şimdi, evlenecek miyiz yani?” dedi sevinçle. “Evet, evleneceğiz. Seni babandan istemek için geldim buraya kadar. Fakat A dıyam an’da yaşamayacağız. İstanbul'a taşınacağız. Evlenir evlenmez hemen tayin isteyeceğiz.” “Neden peki? İzin vereceklerini söylemiştin. Bu durumdaonlardan kaçm am ıza gerek yok ki,” dedi. İçinde hissettiği hayalkırıklığı sesine de yansımıştı. İsm et ellerini uzatarak Leyla’nın ellerini kendi avuçlannaaldı. Yüzüne de ciddi, fakat sevgiyle bakmaya başladı. “Leylam , canım benim , bunu senin için yapacağız. Buradakitedavi tam am en iyileşmeni sağlamıyor. Bunu sen de biliyorsun.Zaman zaman yoksunluk krizleri yine gelecek. O zaman gerektiğinde ayakta tedavi görm en gerekecek. Adıyaman da biliyorsunböyle bir merkez yok. Hem büyük şehirde daha rahat olursundiye düşündüm.” “İzm ir’de de var. Neden orayı düşünmedin? Hem orada ailediyebileceğim kişiler var. Kardeşim, anneiuınem. dedem var. Üstelik Kemal Bey var. Çetin var.” Nedense İstanbul yerine İzmir'itercih ederdi. Fakat İsm et'in yüz ifadesi bir sorun, bir terslik ol- 523
.y> Gonca Çiftçioğullan -5E duğu hissini uyandırdı içinde. Ismel. Kemal Bey ve Çetin ismini duyunca başını yanâ çevirmiş, yüzündeki ifadenin okunmasını isiemeınişii. \"Ne oldu İsmet?\" diye sordu endişeyle. \"Yok bir şey, merak etme. Sadece orası aklıma gelmemişti,” dedi. Leyla hiç de tatmin olmamıştı İsm et'in cevabından. O sıra da babası yanlanna gelince konuşmaları kesildi. •’Çıkış işlemlerini yaptırdım kızım. Ne zaman istersen ayrıla biliriz anık buradan,” dedi. O geceyi Madrid'de bir otelde geçirip ertesi gün şehri gez diler. Leyla aylarca kapalı kalmanın etkisiyle gezdikleri yerler den büyük bir keyif alıyordu. Onun yüzündeki bu gülümseme, babasını tahmin ettiğinden daha fazla mutlu ediyordu. İlk defa kızmı bu kadar mutlu görüyordu. Tedavinin sona ermesi dışındaİsmet’inde yanında olmasının etkisi de büyüktü. Aylarca kapalıkalmanın etkisiyle kendisini alış verişe kaptırdıkça ara ara babasıyla İsmet'in ciddi bazı şeyler konuştuklannı sezinliyordu.Babasının yüzüne yerleşen şaşkın ve üzüntü dolu ifade İsm et'inhiç de güzel haberler vennediğini düşündürüyordu. İyice meraketti neler konuştuklarını. İsmet her ne söylemişse babası da yeniduymuş, yüzü aniden sararmıştı. Birkaç sefer neler olduğunu sormasına rağmen ikisi de bir şey söylememişlerdi. Akşam otele döndüklerinde babası, sabah İstanbul aktarmalı olarak îsmet ile Adıyaman’a döneceklerini, kendisinin ise bugece direk İzmir’e gideceğini söyledi. İstanbul’a geçtikleri zaman daha sık yanlanna geleceğini de söyleyerek onu İsm et’eemanet edip hemen İzmir’e gitmek üzere yanlarından ayrılmıştı. Artık neler olduğunu öğrenmek istiyor, bunun için çıidınyor-du. İsmet, Adıyaman’a gidince anlatacağını söyleyerek oyalamataktiğine girişmişti. Onun babasıyla önemli bir karar aldığını vekendisini bunun dışında tutmaya çalıştıklannı biliyordu.524
Güneşin K m <9*- Öğleden sonra Adıyaman'a geldiklerinde İsmet, onu hemenevine bıraktı. Fakat Kadriye halası geleceğini biliyordu demek kievine gelir gelmez yarım saat sonra halası sonra da Ayşe yengesigelmişti. İkisi de öyle bir kucaklamıştı ki kendisini boğulacağınısanmıştı. Halasıyla son görüşmelerinde yaşadıkları gerilimdeneser kalmamıştı. Sanki onlar hiç yaşanmamış gibiydi. \"Yavrum, kuzum çok zor günler geçirdiğini söylediler bize.Üç ay boyunca senden hiç haber alamadık. Sen düşün artık nasılendişe ettiğimizi. Allah İsmet oğlumuzdan razı olsun, onun arada seninle görüşmesine izin veriyorlaımış da o sayede haberimizoluyordu senden. Bugün de arayıp hastaneden çıkacağını haberverdi,” dedi. Halasının İsmet oğlumuz sözü dikkatini çekti hemen. Demek ki artık onu benimsemeye başlamışlardı. Oğlumuzdiyerek de aileye kabul ettiklerini anlatmış oluyordu. O gün akşam herkes evine gelmişti. Üç halası ve iki amcası dışında Yunusda gelmişti. Genç adam da aynı İsmet gibi görür görmez sıkıcasarılarak sevincini göstermişti. Hemen hepsi çok zayıflamış vefiziksel olarak çökmüş olduğunun farkındaydı. Yaşadığı işkencenin psikolojisine yaptığı etki olarak görüyorlardı her halde görüntüsündeki bu olumsuz değişimi. Buna rağmen gözlerindekiendişe ve üzüntüyü seslerine yansıtmıyorlardı. Kendi görüntüsüonlan nasıl ürkütmüşse Zeynal amcasının görüntüsü de onu ürkütmüştü. Adamcağız sanki şu üç ay içinde büyük bir değişikliğeuğramış gibiydi. Saçları beyazlamış, yüzündeki çizgiler derinleşmişti. Sanki daha yaşlanmış gibiydi. Bakışlarını da sürekli kendisinden kaçm yordu. Bir ara mutfağa geçti Yunus da arakasındangeldi. \"Hepimiz deli olduk biliyor musun? Nerede ve ne durumdaolduğunu bilemeden üç ay geçirdik. Gözümüzün önünde MüdürBey götürmemiş olsa kaçırıldığını düşünecektik.” dedi sitem veüzüntüyle. 525
Gonca Çiftçioğullan \"Kaçınldığımda çok ciddi bir travma yaşadım Yunus. İsmet de gözlerimin önünde vurulmuştu. Üstelik beni kurtarmak için arlamışrı kurşunun önüne. Yaşayıp yaşamayacağı belli değildi. Bilal bana işkence yaptı,” dedi ağlamaklı sesle. Olayı tamamen anlatmasâ da bahsettikleri de kısaca özetliyordu zaten yaşadık larını. Yunus kendine çekip yeniden sanidı Leyla’ya. \"Lütfen ağlama artık. Şimdi yanımızdasın ya. Önemli olan bu .” \"Zeynal amcama ne oldu Yunus? Onu çok kötü gördüm.” \"Senin kaçınimandan kendisini sorumlu gördü. Boş boğazlık edip herkese duyurduğunu düşündü. Bu yüzden senin kaçırılman ve psikolojik tedavi altına alınmanın ağırlığı fazla geldi. Babam la da aralan açıldı bu yüzden. Sonra düzeldiler ama olan olduk tan sonra amcam biraz zor toparladı kendini.” “Çok üzüldüm, gerçekten,” dedi üzüntüyle. \"Hem artık İsmet ile evlenmene onay çıktı. İki aile de karış mıyor karannıza. Yakında istemeye gelirler, tatlını yeriz artık.” Burada kızı istemeye geldiklerinde oğlan tarafı tepsiyle tatlı ge tiriyordu kız evine. Tatlını yeriz lafı da oradan geliyordu. Demek ki artık kendisinin de tatlısı yenecekti burada. Yüzünde oluşan buruk bir sevinçle gülümsedi bu düşünceye. Ertesi sabah İsmet uğradı evine. Dün akşam akrabalan yor gun olacağmı düşünerek çok fazla oturmamışlardı. Zaten gerçek ten de yorgundu. Onlar gider gitmez hemen yatıp uyumuştu. İsmet sabah geldiğinde yanında Hitap böreği de getirmişti. Kapıdan girer girmez böreğin kokusunu aldığında midesinin de guruldamaya başladığını hissetmişti. Aylar olmuştu bu börekten yemeyeli. İsmet ile mutfağa geçip çay demlediler. Buzdolabını açtığında dolabın yiyeceklerle dolu olduğunu gördü. Demek ki 526 /_/
Güneşin K m < âr gelmeden önce akrabaları alışveriş yapıp evini onun için hazırla mışlardı. Yine duygulandı onlann bu ince düşünceleri karşısında. İsmet çok becerikliydi ve eli her şeye yatkındı. Bunu pikniğe gittikleri gün anlamıştı zaten. Ama ev ortamında ilk defa birlikte oldukları için ev işlerine yatkınlığı da dikkatini çekti hemen. Her şeyi birlikte hazırlıyorlardı. Masayı birlikte düzenlediler. Sonra karşılıklı oturup kahvaltı etm eye başladılar. Fakat çok fazla iştahıyoktu. Böreğin kokusu güzeldi ama lokmalar a ^ m d a büyüyordu. Yaşadığı sıkıntılar hiç iştah bırakmamıştı kendisinde. “Çok zayıfladın Leyla. Zorlayarak da olsa biraz bir şeyleryemeye çalış. Yann sana içli köfte yaptırayım. Ona hiç dayana-mayacağmı biliyorum .” İsm et’in endişelendiğim bildiği için zorlukla da olsa yem eğe gayret gösterdi. “Bizimkiler onay vermişler evlenmemize,” dedi Leyla neşeyle. “Bizimkiler de verdi onay. Yalanda istemeye geleceğiz.” “Biliyorum o gün tatlımızı yiyeceğiz değil mi?” “Evet canım ve sen de çok kısa süre sonra benim kanm ola-caksm,” dedi İsmet sevinçle. “Lütfen İsmet, bana olan biteni anlat. Babamla konuştun, benimle konuşmadın. Neler oluyor? Neden İzm ir konusu açılmcahemen sessizliğe bürünüyorsun?” diye sordu aniden bu konuyuaçarak. İsmet belki bu konuyu konuşm anın zam anı geldiğindenbelki de artık bu sorulardan kaçam ayacağını bildiğinden ciddibir ifadeyle arkasına yaslandı. Yüzü hemen değişmiş, az öncekineşesinden eser kalmamıştı. Gözlerinde büyük bir üzüntü görürgibi oldu Leyla. Bu daha çok m erak etm esine neden oldu. “Lütfen artık söyle ne olduğunu?” diye bağırdı İsm et'e. “Üç ay önce yani senin tedaviye başladığın gün Ateş kaçtıhapisten,” diye anlatm aya başladı İsmet. O anda Leyla öyle ani 527
•i?» Gonca Çiftçioğullan bir tepki gösterdi ki neye uğradığını şaşırdı. G enç kız büyük bir korku içinde sağ elini ağzına kapatarak küçük bir çığlık atarak yerinden fırlamıştı. \"Yakalandı m ı?” diye sordu içinde hissettiği korkuyla. İsmet üzüntüyle başını iki yana salladı. \"Aman A llahım . İsm et hem en İz m ir’e gitm em iz lazım . Ç e tin’in hayatı büyük tehlike içinde. B enim de orada o lm am lazım, bana ihtiyacı var diyerek fırladı m utfaktan hem en. İşte bu yüzden söylem ek istem em işti İsm et gerçeği. Daha yeni hastaneden çıkan birisine, üstelik uyuşturucu tedavisi görenbirisine böyle bir haber nasıl verilirdi? Hem en İzm ir’e gitmekisteyeceğini tahm in etmişti. Fakat vazgeçirebileceğini sanm ıyordu. A slında sevdiği, endişe ettiği kişiyi korum aya değil, hâlâtoprağı kurum am ış olan taze m ezannı ziyaret etm eye gideceğininasıl söyleyecekti? -T A k ip EdİN“'28
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333
- 334
- 335
- 336
- 337
- 338
- 339
- 340
- 341
- 342
- 343
- 344
- 345
- 346
- 347
- 348
- 349
- 350
- 351
- 352
- 353
- 354
- 355
- 356
- 357
- 358
- 359
- 360
- 361
- 362
- 363
- 364
- 365
- 366
- 367
- 368
- 369
- 370
- 371
- 372
- 373
- 374
- 375
- 376
- 377
- 378
- 379
- 380
- 381
- 382
- 383
- 384
- 385
- 386
- 387
- 388
- 389
- 390
- 391
- 392
- 393
- 394
- 395
- 396
- 397
- 398
- 399
- 400
- 401
- 402
- 403
- 404
- 405
- 406
- 407
- 408
- 409
- 410
- 411
- 412
- 413
- 414
- 415
- 416
- 417
- 418
- 419
- 420
- 421
- 422
- 423
- 424
- 425
- 426
- 427
- 428
- 429
- 430
- 431
- 432
- 433
- 434
- 435
- 436
- 437
- 438
- 439
- 440
- 441
- 442
- 443
- 444
- 445
- 446
- 447
- 448
- 449
- 450
- 451
- 452
- 453
- 454
- 455
- 456
- 457
- 458
- 459
- 460
- 461
- 462
- 463
- 464
- 465
- 466
- 467
- 468
- 469
- 470
- 471
- 472
- 473
- 474
- 475
- 476
- 477
- 478
- 479
- 480
- 481
- 482
- 483
- 484
- 485
- 486
- 487
- 488
- 489
- 490
- 491
- 492
- 493
- 494
- 495
- 496
- 497
- 498
- 499
- 500
- 501
- 502
- 503
- 504
- 505
- 506
- 507
- 508
- 509
- 510
- 1 - 50
- 51 - 100
- 101 - 150
- 151 - 200
- 201 - 250
- 251 - 300
- 301 - 350
- 351 - 400
- 401 - 450
- 451 - 500
- 501 - 510
Pages: