Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

1

Published by dreamtasarim, 2022-02-07 20:19:28

Description: 1

Search

Read the Text Version

Camaltı Resim Sanaatkârlığı turuncu, sarı, mavi, mor, yeşil, kahveren- gi, beyaz, siyah ve arka fonlarda gümüş ile altın yaldız kullanılmıştır. Pul, taş boncuk benzeri malzemelerin kullanıldığı da görü- lür. Desen olarak, gelin aynalarında genellikle yazma motifleri ve bitkisel bezemeler kul- lanılırken, diğer camaltı resimlerde dini konulu, efsanevi, halk hikayelerini anlatan ve yazılı kompozisyonlara da sıkça yer ve- rilmiştir. Fotoğraf 3. Ayna sırrı sökülerek çalışılmış camaltı gelin aynası Figürlü camaltı resimler arasında konu ola- örneği Zeyit antik Konya -dönemi bilinmiyor. rak halk sanatından fantastik diyebileceği- miz figürlerden Şahmaran figürü camaltı Aynı çalışma sadece cama değil ayna üzeri- resimlerinde yoğun olarak işlenmiştir. Tar- ne de uygulanır. Aynanın sır tabakası arka- sus bölgesinde anlatılan kadın başlı yılan dan kazınarak, kazınan yerler camaltı tek- figürü, Anadolu kadınının, gücün, gizemin niği ile boyanır veya cam üzerine bilindik ve zenginliğin simgesi olarak kabul edilmiş teknikle boyama yapılarak ayna görüntüsü ayrıca nazardan ve kötülüklerden korudu- olması istenen kısımlara arkadan sır dökü- ğuna inanılarak evlerin duvarlarına asıl- lür. mıştır. Çok çeşitli örneklerini gördüğümüz diğer bir resim ise Hz Ali ve devesidir. Hz. 5. Camaltı Resim Sanatının Renk, Ali’nin tabutunun devesinin üzerinde iken Desen ve Süsleme Özellikleri kendisinin de devesinin önünde tabutunu çektiği rivayeti resmedilmiştir. Camaltı resimler eğitim görmemiş halk sa- İslam Dünyası’nda Hz. Muhammed’in natçıları tarafından yapıldığı için kendine miraca çıkarken bindiği binek olarak bi- özgü naif bir özelliğe sahiptirler. Minyatür linen “Burak” figürlü kompozisyon da sanatında olduğu gibi perspektif kuralları örneklerimiz arasında da görülmektedir. ve ışık gölge yoktur. Tamamen el boyaması Burak konulu tasvirlerde Burak; at gövde- olarak fırça ile tabakalar halinde üst üste li, kadın başlı, taçlı, kanatlı, kuyruk kısmı sürülerek boyanırlar. Renk olarak, kırmızı, tavus kuşu kuyruğu niteliğinde fantastik bir figürdür. ab c Fotoğraf 4. a. Şahmaran, b. Hz. Ali’nin Devesi, c. Burak (Aksoy Koleksiyonundan örnekler) 149

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Yazılı ve yazı-resimli kompozis- yonlar ise camaltı resim sanatında önemli bir yer tutar. İslamiyet’ teki resim yasağı düşüncesinden kay- naklı resimler, yazı kaynaklı form- lara getirilerek yazı resimler oluştu- rulmuştur. Fotoğraf 6. Amentü Gemisi (Ömer Botaçina Fotoğraf 5. Yazılı Kompozisyon “Ya rabbi bana bir Koleksiyonu) Tarih; H.1224- M. 1809 feyz-i kanaat ver ki namerde değil, merde dahi eyleme muhtaç” Abdulaziz- H.1334-M.1915-16. Amentü gemisi, yedi tane vav harfiyle meydana getirilmiş- Fotoğraf 7. Ashab-ı Keyf gemisi 41.5x 63cm Suna tir. Her bir vav harfi, ‘’Allah’a, ve İnan Kıraç Koleksiyonu meleklerine, kitaplarına, pey- gamberlerine, ahiret gününe, Ashab-ı Kehf gemisinde ise kadere, öldükten sonra hesap Kur’anda Kehf suresinde bahsi gününe’ ’inanışın simgesi ol- geçen Yedi Uyurların isimleri yer muştur. alır. Hiristiyanlar ve Müslümanlar- ca kutsal sayılan Yedi Uyuyanlar’ın 150 isimleri şöyledir: Yemliha, Mekse- lina, Mislina, Mernuş, Debernuş, Şazenuş, Kefektatayuş ve köpekle- ri Kıtmir. Bu sembollerin de be-

Camaltı Resim Sanaatkârlığı reket getirdiğine inanılmakta ve genellikle dükkânların duvarlarında yer almaktadır. Kadeh, ibrik, tavus kuşu, gül, lale gibi çeşitli bitkisel motiflere yer verilmekle birlikte, çe- şitli tarikatların sikke formundaki başlıkları da sıkça resmedilmiştir. Hz. Ali ve oğulları, Hz. Muhammed’in b doğum müjdesi, Hz. İbrahim’in oğlunu c kurban edişi, Hz. Meryem ve İsa, camii ve Kâbe gibi dinsel konulu figürlerin yanı sıra çeşitli halk hikâyelerine, kahramanlık olay- larına ve Osmanlı armalarına da yer veril- miştir. Bu konuların yanı sıra nesneli-yazılı-figür- lü-bitkisel kompozisyonlardan oluşan karışık konulu camaltı örnekleri de bulunmaktadır. Levha şekline yapılan camaltılar dışında, gelin aynaları, tepsiler, kafes ve kutularda da camaltı süslemeler görülmektedir. Camaltı resim sanatı tüm dünya ülkele- 6. Camaltı Resim Sanatının rinde görülmekte ve aynı teknik özellikler Ustaları göstermektedir. Her toplumun kendi ina- nışlarını, efsanelerini, günlük yaşantılarını, Çok az camaltı resminde sanatçının imza- kahramanlık olaylarını resmettiği çok çeşitli sı bulunmaktadır. Genellikle usta sanatçılar ve çok sayıda camaltı resim örnekleri mev- resimlerini imzalamış, onları taklit eden cuttur. halk ressamları imza koymaktan çekinmiş- lerdir. a 19. yy. camaltı resimlerinde görülen sanatçı adlarından bazıları Mehmet Şevket, Meh- Fotoğraf 8. a. Tavus kuşlu gelin aynası, 78x56 Tepe Antik- met Sadık, Mehmet Emin, Şeyh Mehmet İstanbul. b. Yazılı gelin aynası- El Rızk Ya Allah, 78x60 Zeyit Antik Murad, İbrahim Nuri, Mehmet Rıfat’tır. Konya c. M Ali Katrancı, Camaltı sanatçısı Konya 20. yüzyıl resimlerindeki imzalardan Antak- yalı Hocazade Namık Kemal, Firaki, Mu- allim Ahmet, Sait Halil, Şumnulu Hüseyin, İzzet, Araboğlu Hasan, Hakkı gibi sanatçı- lar bilinmektedir. Son dönem sanatçılar ise, M. Aytaş, Nafî Avcı, Fikret Köroğlu, Şük- rü, Yavuz, Abdülkadir Durmaz, A. Öz, C 151

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Turan gibi isimlere rastlanmaktadır (Aksoy, Figen Esmersoy, Uğural Gafuroğlu, Şahin 2005: 33). Paksoy, Hatice Aras, Rabia Çalışkan gibi sanatçılar da ilgi duyup kendi yorumlarıyla İlkokul mezunu ve kendi çabalarıyla bu camaltı resim sanatını yaşatmaya devam et- işe gönül vermiş, geçimini bu işten sağla- mektedirler. Tacettin Toparlı ise Mardin’de mış olan 1934 doğumlu Konya’da yaşayan yaşayan ve şahmaran konulu camalatı re- Mehmet Ali Katrancı, Camaltı sanatının simler yapan yerel bir sanatçıdır. tanınmasında önemli hizmetleri ve yayın- Günümüzde sanatçıların yeniden gösterdiği ları olan Neveser Aksoy, Mevlüt Akyıldız, ilgi ile yeniden hayat bulmuş bu sanat ko- Fikret Otyam, Ercan Parlak, Hüsamettin leksiyoncularında desteğiyle tanıtılmaya ve Koçan, Balkan Naci İslimyeli bu işe gönül korunmaya başlamıştır. vermiş profesyonel ressam ve camaltı resmi Camaltı sanatının çok özel bir konusu olan sanatçılarıdır. Son yıllarda da İbrahim Boz, gelin aynaları üzerine çalışmalar ise tara- Mehlika Baş, Aynur Ocak, Nevin İşlek, Bü- fımdan, devam etmektedir. lent Oran, Zati Erbaş, Evren Yeni, Rabia 152

Camaltı Resim Sanaatkârlığı Kaynaklar Kaynak Kişiler Aksoy, Neveser (2005). Camaltında Devr-i Âlem, Sergi Ka- KK 1: Aksoy, Neveser, 1944, camaltı koleksiyoneri, taloğu, 25 Ekim 2005-12 Ocak İstanbul. ressam, camaltı sanatçısı, (2018, Ankara). Simone Bretz, Ursula Baumer, Heike Stege, Johannes KK 2: Katrancı, Mehmet Ali, 1939, Anadolu’daki ilk camaltı sanatçısı, (2018, Konya). von Miller and Dedo von Kerssenbrock-Kro- KK 3: Ocak, Aynur, 1945, ressam ve camaltı sanatçı- sigk (2008). “A German House Altar from the sı, (2018, Ankara). Sixteenth Century: Conservation and Rese- KK 4: Toparlı, Ebuburak, 1973, şahmaran konulu arch Of Reverse Paıntings On Glass”.Conser- camaltı ve bakır ustası, (2018, Mardin). vation 4, s.209-224 KK 5: Boz, İbrahim, 1956, camaltı sanatçısı, öğret- men, (2017, Bartın). 153



CİCİM, ZİLİ VE SUMAK DOKUMACILIĞI Cicim, Zili and Soumak Weaving Aysen Soysaldı* - Gözde Uzgidim** Abstract Rug means towel-free mat in many places. In fact, names such as atlama, çalma, kayma, ilme atkı are made examples that contain many technical variations, instead by weavers for the process of passing the pattern weft. of the term rug, are also called flat weavings. However, the rug is woven with two threads, which are warp and Cicim, zili and soumak weaving are generally woven by weft, many weaves decorated with the third additional women in Anatolia. Women weaved their traditional weft are included in the towel-free, flat weavings. Cicim, tastes and thoughts into these items which used in cacim, zili, soumak, which are weaving examples other their homes. These weavings, which are professionally than rugs, are towel-free,flat weavings that are similar to performed by women, have been evaluated commercially weaving technique and system and produced for various by men. The weaving arts/crafts, which women continue usage purposes. their traditions and learn from family elders or their surroundings, are our intangible cultural heritage values. Three-thread weavings have different names according As a matter of fact, spread of weaving arts will ensure to the way the additional pattern weft passes through the that one of our national cultural values, which has been warps or as the name of the pattern. It is also seen that accepted as a universal value, are preserved and alive it is defined with the names of items such as yangışlı rug, forever. nağaşlı-nakışlı rug, çalma rug-saddle backs. Technical Keywords: Cicim, zili, soumak, three-thread weavings * Prof., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları, [email protected] ** Dr. Arş. Gör., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları, [email protected] 155

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi 1 .Cicim, Zili ve Sumak İkincisi ise çözgü yüzlü ve çözgüden de- senli olup genellikle çözgü yönünde renkli Dokumacılığının Tanımı çubuklu, çift yüzlü, dar uzun dokumalardır. Tunceli, Adıyaman civarında koyunyünü ile 1.1. Cicim Dokumalar yapılan Şavak kilimlerine de cacim, cecim dendiği tespit edilmiştir. Yozgat’ta yapılan Atkı ve çözgü ipliği dışında bezeme ama- alan araştırmalarında Çekerek köylerinde cıyla ilave desen atkısının çözgülerden atla- de yer tezgâhında yün malzeme ile renkli malar yaparak geçirildiği, kabarık desenli, çubuklu, çözgü yüzlü dokumalara da ca- havsız dokumalara cicim denir. Barışta’ya cim-cecim dendiği tarafımızca tespit edil- (1998:119) göre; “Cicimler yüzü ve tersi miştir. Ayrıca bu çözgü yüzlü dokumaların farklı görüntü veren, atkı ve çözgü ipliği dı- keçi kılı ile yapılan türlerine de palas de- şında süsleme yapmak amacıyla ya bir ya da nilmektedir. Palas dokumalar Güneydoğu birden fazla sayıda desen ipliği kullanılarak Anadolu’da yaygındır. Çözgü yüzlü cacim/ yapılan dokumalardır.” Bezayağı dokuma cecim ve palas dokumalar bu çalışma kap- örgüsüne sahip, bu cicimler zemin atkısı samına alınmamıştır. arasında çalma, atlamalı-ulgamalı atkı ile bezeme yapılan, ilave atkı bezemelidir (Soy- 1.2. Zili Dokumalar saldı, 2009: 93). Bu cicimlerin de ince ve ka- lın dokuma, iki tipi vardır. Yüzeyde düz veya verev fitilli bezeme hat- ları meydana getiren, boncuklu zili, yıldızlı Bu dokumalar sadece Türkiye’de değil zili gibi desen adıyla da anılan, çoğunluk- Türk boylarının yaşadığı coğrafyalarda da la çözgü ve atkısında keçi kılı da kullanılan yapılmaktadır. Örneğin; “Anadolu’da ca- ve tüm yüzeyi bezeme atkıları ile kaplanan cım, cecim, cicim, çalma; İran’da Jajim, je- dokumalardır. Keçi kılı ile dokunan zililere jim; Azerbaycan’da cecim şeklinde telaffuz çul zili, ya da yangışlı çul veya nağaşlı-nakış- edilmekte olup, halk arasında farklı şekilde lı çul da denir. Zili; atkı ve çözgüden başka isimlendirilmektedir (Acar, 1982:65; Oskay, deseni oluşturan üçüncü bir ipliğin çözgüle- 2017:45). Bu dokumaların benzerleri Azer- ri 3-1 atlamalar yaparak ön yüzde motif ve baycan, İran Afşar ve Şahseven dokumala- zeminin ilave atkı ile doldurulması ile oluşan rında Verne olarak adlandırılır. Bu yaygı- bir dokuma çeşididir (Soysaldı, 2009: 107). lar kare veya eşkenar dörtgen içinde kuşve hayvan figürleri desenlidir (Durul, 1969:16; Türk Kültür Tarihçisi Ögel (2000: CIII, Acar,1982:63; Ergüder, 2009: 44). 175) zili-sili adlarının “L. Rasonyi’ye göre Türkçe bir deyiş olduğunu, Asım Efendi- Ögel (2000: 173); “Cecim ince dokunmuş nin Farsça zilu sözünü açıklarken satrançlı nakışlı kilim veya örtüdür. Asım Efendi’ye palas ve kilimdir. Türkçede buna zili, kü- göre; cacim palas manasındadır. Bir nevi çüğüne ziliçe derler” diye açıklamaktadır. döşemeye(yaygıya) denir. Renkli iple doku- Bazı yayınlarda (Acar, 1982:65) “düz zili, nur, Türkçe’de yumuşatılmış buna cecim kaydırmalı zili, damalı zili” gibi desene göre denmiştir” şeklinde açıklamaktadır. Bu ta- dokuma farklılıkları da konu edilmektedir. nımlardan da anlaşıldığı gibi bu terimler Bu isimler zili dokumanın teknik farkından birbiri içinde tanımlanmakta olup iki tip ziyade desene göre bezeme atkı geçiş şekline cicim-cacim-cecim vardır. verilen adlardır. 156

Cicim, Zili Ve Sumak Dokumacılığı 1.3. Kayma ve İlme (Sumak) Teknikli lunmuştur (Deniz, 1998:8; Acar, 1982: 13). Altay dağlarındaki bu kazılarda çıkarılan Dokumalar düz dokuma buluntuların MÖ.II. yüzyılda karmaşık (sofistik) teknikleri dokuma kültü- Sumak, dokuma bezeme atkısının çözgülere rünün ulaştığı yüksek dereceyi göstermekte- sarılması (ilme atkı)veya iki alt-iki üst geçiri- dir. Bölgede üretilen bu tekstiller sadece bu lerek(kayma atkı) deseni meydana getirmesi bölgede yetişen bir cins koyun yünü ile do- ile dokunur. İlme ve kayma bezeme atkı- kunmuştur. Birçok cenaze eşyasının sarıldığı sı havsız, kabarık yüzeyli bir dokuma türü kırmızı yünlü kumaş hem düz, hem de ka- oluşturur. Kayma ve ilme atkılı bezeme tek- barık dokuma şeklindedir(Soysaldı. 2009:2; niğine yazılı kaynaklarda yaygın olarak su- Harvey, 1996:69). Bahsedilen bu düz ve ka- mak dokuma denilmektedir. barık dokuma muhtemelen cicim, zili veya sumak teknikli dokuma olmalıdır. Bu isim Güney Kafkasya›daki dokuma mer- Türk düz dokuma yaygıları içinde tarih- kezi Şamaki şehrinin ilk adı olan Semak ile lendirilebilen en eski örneklerden biri olan alakalıdır. Burada dokunan eski sumak yay- XV-XVI. yüzyılına tarihlendirilen atkılı gıların desenleri hatai, ejderhalı ve göllüdür. sumak tekniğinde dokunan parça, günü- Sonraları halı desenleri de sumak dokuma müzde Washington Textile Museum’da bu- yapılmıştır. Güney Azerbaycan (Kuzeybatı lunmaktadır (Deniz, 1998: 11). Anadolu’da İran) da Şahseven dokumaları da aynı tek- düz dokuma yaygılar eskiden sadece ev eş- niklidir (Soysaldı, 1999: 610, Efendi, Aliye- yası olarak değil; cami, mescit, medrese, şi- va, 1998: 198, 246-247). fahane gibi dini ve sosyal kuruluşların sergi- si (yaygı) için de kullanılmıştır. Kurumlarda Bu dokumalarda uygulanan bezeme tekni- hayır amacıyla kullanıldığı gibi vakıf eser ğine Antalya ve Muğla Yörüklerinde halı olarak da bağış yapıldığı bilinmektedir (De- kapaklı, halı göreneği, ilmeli dokuma, ikili niz: 2000:58). Camilerden toplanan vakıf ulgama, sırtmaç (dikiş tekniği) gibi teknik eseri halı, kilim, cicim, zili, sumak yaygılar isimler verildiği tespit edilmiştir (Soysaldı, müzelerde sergilenmekte veya depolarında 2009: 150-151,Reinhard, 1977: 243-244). saklanmaktadır. 1100’lü yıllarda Anadolu’ya gelen Türk 2. Cicim, Zili ve Sumak boyları yaylak-kışlak düzeninde ilkbahar- da yaylaya, sonbaharda ovadaki köylerine Dokumacılığın Tarihçesi göçerek koyun keçi yetiştirmiş ve bu hay- vanların her türlü nimetinden yararlanarak Dünya’nın çeşitli bölgelerinde yapılan ka- hayatlarını sürdürmüşlerdir. Bu hayvanla- zılar ve araştırmalar sonucu düz dokuma rın koyun yünü, keçi kılı ile ihtiyaçları olan; yaygı örneklerine rastlanmıştır. Ancak bu yaylada çadır örtüsü, evde veya çadırda yay- örneklerden bir kısmı belgelenebilmiş ve gü- gı, yük örtüsü, perde, çuval, heybe, torba, nümüze kadar ulaşmıştır. MÖ. III-V. Yüzyıl yastık, minder, at örtüsü, gibi barınma, sak- arasına tarihlenen Pazırık halısı ile birlikte lama, taşımada kullandıkları eşyaları keçe kilim parçasına da rastlanmış, daha sonra ve dokuma ile üretmişlerdir. 2000 yılının devam eden kazılar sonucu Sibirya Altay ilk çeyreğinde Toroslarda ve Anadolu’nun Dağları civarlarında yer alan Başadar Kur- birçok yerinde hala yayla göçü sürmekte, ganı’nda ve Kuzey Moğolistan Noin-Ula’da atkı yüzlü dokuma, atkı atlamalı ve sarmalı cicim, zili, sumak gibi dokuma parçaları bu- 157

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Fotoğraf 1. İnce koyun keçi yetiştirilmektedir. Bu Yörükler zemeli çul dokumalar, çözgü ve atkısı keçi cicim perde kanadı evlerini keçi kılından çul örtülerle yaparak, kılı olan dokumalar olup, genellikle yer yay- (şakı), zemin tin ipi, içinde keçe ve yangışlı çul, çuval vb. eşya- gısı olarak kullanılmaktadır (Soysaldı, 2009: larla düzenlemektedirler. Çadır tabanına 107). İlme ve kayma atkılı sumak dokuma- kenar suyu tarak serilen hasır üzerine keçe, zili-cicim teknikli lar da çeyiz çuvalı ve pazar heybeleri için motifi, ters ve yüz yaygılarla döşeyip, sumak teknikli ala çuvala tercih edilir. giysilerini koymakta, yine yün veya pamuk- dokuma teknik lu el dokuması çuvalları yiyecek saklamak Dokumaların yapım tekniği, malzeme ve detay görüntüsü, için kullanmaktadırlar. Artık dokuma yapan dokusunda bazı farklılıklar vardır. Bezeme çok nadir olsa da kendi çeyizlerinden kalan atkısı ile çözgüler üzerinden atlama yaparak Yozgat Müzesi, eşyalar hâlâ kullanılmaktadır. veya dolanarak desen oluşturulan, yünlü 2007 (Soysaldı ince, kalın ve kıl malzemeli yaygılar kulla- 3. Cicim, Zili ve Sumak nışlılık bakımından teknik ve desen farklılık- Arşivi). Dokumaların Sınıflandırılması ve ları meydana getirir. Kullanım Alanları 3.1. İnce Cicimler Türkmen köylerinde çeyizde dokuma eşya- ların yeri çok fazladır. Yaylada çadır, köyde İnce dokuma cicimler bez ayağı dokuma evlerin yer yaygısı, örtü, perde, duvar süsü, örgüsüne sahiptir. Bu teknik ile duvar askısı, at örtüsü, yastık, çuval, heybe, torba, kaşık- yastık, çuval, heybe, ihram, battaniye, kapı lık gibi eşyalar kullanılmak amacıyla dokun- ve ocak perdesi, divan-sedir-maket örtüsü maktadır. İnce cicimler perde, örtü, yastık ve sofralık (mendil), yüklük perdesi gibi eş- vs. olarak, atkı yüzlü kalın dokunan cicimler yalar dokunur (Fotoğraf 1). Belirli bir beze- ise genellikle yaygı olarak kullanılır. Zili be- me tarzı olmadığı gibi ürün çeşidine göre desen özellikleri farklılık gösterir. 158

Cicim, Zili Ve Sumak Dokumacılığı Fotoğraf 2. a. Yangışlı kilim, b. Saç bağı yangış detayı, Yozgat Müzesi, 2007 (Soysaldı Arşivi). ab 3.2. Atkı Yüzlü Cicimler (Yangışlı eden, seyrek veya sık motiflidir. Genellikle Kilimler) yaygı olarak kullanılan dokumalara tara- fımızca tespit edildiği üzere, kirkitlenerek Halk arasında isimi sorulduğunda yangışlı sıkı dokunduğu için İçel-Tarsus’ta “oturgun kilim denen, cicim dokumalar yaygı olarak dokuma” adı da verilmektedir. “Yangış/ kullanıma elverişli olması için ıstar tezgâ- nağaş/lı kilim” adı da motiflere Türkçe’de hında, atkı yüzlü, kalın dokunur. Bu cicim desene yangış, nakış-nağaş denilmesinden desenleri yatay kuşaklar halinde tekrar gelmektedir (Fotoğraf 2). Fotoğraf 4. Boynuzlu zili, (ulgama yangışlı) yaygı, İçel-Mut, 1996.Düz zili, boncuklu zili, heybe gözü detay, Yozgat Müzesi, Env: 869, 2007, (Soysaldı Arşivi). Fotoğraf 3. Çatkılı çul, Çözgü ve atkı keçi kılı, Burdur müzesi Env: 150.66.87, 2013, (Soysaldı Arşivi). 159

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi 3.3. Zili ve Yangışlı Çullar me ipliği daima yündür. Toroslarda Mer- sin-Antalya arasında yangışlı (zili) çul çok Zili dokumalar malzeme ve kullanım yerine yaygın olup seccade ve taban yaygısı olarak göre de iki ana gruba ayrılabilir. 1- Kıl mal- kullanılmaktadır(Soysaldı, 2009:115, Ülger zemeli (çul) zili; kıl malzeme kullanılan do- 2000: 333-334). kuma eşyalara genellikle çul da denir. Dola- yısıyla çözgü ve atkısında keçi kılı kullanılan 3.4. Sumak zililere de yangışlı veya nağaşlı-nakışlı çul denilmektedir. Bu çul zililer Yörüklerde Yazılı kaynaklarda sumak olarak adlandırı- kendi ürettiği malzeme olmasının yanında lan dokuma tekniği Türkiye’de Toroslarda hem dayanıklı olduğu, hem de börtü-bö- ve Ege bölgesinde alaçuvallar ve heybeler- cekten koruduğu için yayla ve köy evlerinde de yaygın uygulanmıştır. Bazı kaynaklarda, tercih edilmektedir ( Fotoğraf 3,4). 2- Yün sumak dokumalar düz, balıksırtı, alternatif malzemeli zili; hafif ve yumuşak olduğu için ve ters sumak olarak bezeme atkısının geçiş camilere bağış yapılan yaygılar, seccadeler şekline göre sınıflandırılır (Acar,1982:71). ve bebek beşiği örtüleri için tercih edilen eş- Toroslarda bizzat tarafımızca yapılan araş- yalardır. tırmalarda görülmüştür ki, dokumacı bu ay- rımı yapmaz, desenin dar alanlarında ikili Yün ve kıl malzemeli zililer arasında desen kayma atkı, geniş alanlarda da ilme atkılı farkı yoktur. Bütün zili dokumalarda beze- bezeme tekniği uygulanır (Fotoğraf 5) (Soy- saldı 1998: 233-234). Fotoğraf 5. Sumak (İlme atkılı) bezeme teknikli dokuma detayı, ters ve yüz görüntüsü, Yozgat Müzesi, 2007, (Soysaldı arşivi). 160

Cicim, Zili Ve Sumak Dokumacılığı 4. Cicim, Zili ve Sumak Kirman: Yün elyaflara tek büküm verilerek, Dokumalarında Kullanılan Araç ve eğirmek ve iplik haline getirmek için kulla- Gereçler nılan, orta eksen çubuğu ve buna geçirilen iki tahta kanat parçasından meydana gelen Cicim, zili ve sumak dokumalarının dokun- el aletidir (Soysaldı, 2009: 193). duğu araçlara tezgâh denmekte olup, söz Kirkit: Istar tezgâhında yapılan dokumalar- konusu dokumaların üretiminde ıstar ve da atkının düzgün yerleştirilmesi için kulla- culhalık tezgâhlar, çözgü yüzlü cecimler- nılan tamamen ahşap veya sapı ahşap dişleri de yer (kondu) tezgâhları kullanılmaktadır. metal olan bir araçtır (Soysaldı, 2009: 193). Mekikli tezgâhlarda, bezayağı dokuma ör- Nakış ağacı: Düz zili dokumada bezeme atkı güsünde dokunan ince cicimler, perde, örtü, ipliğini (nakış ipi) geçirmek için çözgüleri üç yastık vs. eşyalar dokunur. Kirkitli/ıstar tez- üst bir alt geçirilen ikinci (ilave) varan gelen gâhlarda atkı yüzlü cicimler, kalın yaygılar, çubuğudur. yangışlı kilim denilen, genellikle yaygı ola- Mekik: Dokuma tezgâhlarında atkı geçirmek rak kullanılan eşyalar dokunur. Ayrıca kıl için kullanılan, içine atkı ipliği sarılı masu- çözgü ve atkı ile dokunan ve bezemesi yün ra konan, şimşir, meşe, elma, kayın gibi sert olan, yangışlı-nağaşlı çul zili yaygılar da ıs- ağaçlardan yapılan bir araçtır. Oya için kul- tar tezgâhında dokunur. lanılan kemik vs. malzemeli küçük veya file örmede kullanılan navet vb. farklı tipleri de Dokuma malzemesi olan çözgü, atkı ve de- vardır. sen/bezeme iplerinde kullanılan hammad- Yün ipliği: Koyun yününden, genellikle ma- deler yün, keçi kılı ve pamuktur. İlave atkı yıs ayında kırkılan yapağılardan elde edilen olan, bezeme atkısı daima yün ipliği kullanı- iplik. lır ve bu renkli ipliklere çeşit ipi, yangış ipi, nakış ipi de denilmektedir. Istar tezgâhı: Çözgülerin sarıldığı alt ve üst le- Pamuk ipliği: Pamuk bitkisi kozalarından elde vent, çözgülerin alt ve üst kısma ayrılmasını edilen liflerle üretilen iplik. Pamuk ipliği Ak- sağlayan gücü sopası (gücü demiri), çözgü- deniz bölgesinde hububat çuvallarında kul- lerin arasına yerleştirilen varan gelen, gücü- lanılmıştır. ye sarılan çapraz çözgü tellerinin bir hizada Kıl ipliği: Keçiden elde edilen liflerle üretilen durmasını sağlayan gücü ağacı ve iki yan iplik. Ayrıca tiftik keçisine filik keçisi, tiftik direkten meydana gelen bir araçtır (Etikan keçilerinden elde edilen elyafla yapılan do- ve Ölmez, 2016: 968). kumaya da filikli dokuma denir. Çulhalık tezgâh: Türkiye’de culhalık, düzen Bezeme atkı ipliği (Çeşit ipi): Cicim, zili ve su- vb. verilen mekikli, gücülerin bağlı oldu- mak gibi ilave bezeme atkılı dokumalarda ğu ayaklarla ağızlık hareketi sağlanan bez kullanılan, boyanmış yün ipliğidir. Bu iplik- dokuma tezgâhıdır. Bu tezgâhlarda Antep ler renkli, tek bükümlü, çift katlı, yumuşak kilimi, aba, şayak(dimi), savan, cicim per- tutumlu desen iplikleridir. Dokumacılar ta- de örtü, yastık, minder, çuval, heybe, torba rafından bezeme için kullanılan renkli atkı vb. yünlü ve pamuklu eşyalar da dokunur. iplikleri çeşit ipi, nakış-nağaş, yangış ipi ola- Mekik kamçı ile itildiği için kamçılı tezgâhta rak adlandırılmaktadır. denir. 161

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Atkı ipliği (Argaç): Zemin dokuma atkısıdır. atkılı bezeme tekniği aynı olan, zemin atkı Dokumanın enince, çözgüyü bir alt-bir üst, ipleri kirkitlenerek çözgü ipleri kapatılan baştanbaşa geçirilen esas atkıdır. Atkı çift atkı yüzlü dokumadır. Çul zililer bezeme katlı ve sık bükümlü olup, dokumayı oluştu- tekniği cicim ve zili olan, dokuma yüzeyinin ran çözgü ve atkıdan biri olan, yatay geçen tamamen rengarenk yün ipliğinden bezeme ana elemandır. Dokumanın bir yüzey olma- ile kaplandığı sık motifli dokumalardır. Bazı sını sağlayan atkıya argeç, argaç ( Türkçe; yayınlarda çapraz zili veya sık motifli cicim ara geçki) da denir. Atkı ipliği ince cicim olarak da adlandırılmıştır. “Atlama-çal- perde, örtü vs. dokumalarda çözgü ile aynı ma-ulgama, kayma ve ilme atkı bezemeli, renk boyanmıştır. Yaygılarda kullanılan atkı üç iplikli dokumalara yangışlı kilim denilir ipliği kıl veya yünün doğal rengidir. (Soysaldı, 2009:151, Reinhard, 1977: 243- Çözgü ipliği (Arış): Zemin dokuma çözgüsü- 244). dür, dokumanın boyunca uzayan, iki uçta saçakları meydana getiren, atkıların bir 5.1. Çözgü Hazırlama alt-bir üst geçirildiği esas iskelettir. Çözgü iki veya üç katlı ve sık bükümlü olup, doku- Dokuma işleminin ilk aşaması çözgü çöz- mayı oluşturan çözgü ve atkıdan biri olan, mektir. Çözgü ipleri tezgâh üzerinde değil dikey geçen ana elemandır. Dokumanın en ayrı bir yerde çözülmektedir. Genellikle boş sağlam ipliği olan çözgüye eriş, arış, drezi, bir alana iki demir kazık çakılır ve iki kazık ıygı gibi isimler de verilir. Yozgat’ta çözgü arasındaki mesafe dokunacak olan ürünün çözmek “Iygıymak” olarak tespit edilmiş- boyuna yani çözgü ipliğinin uzunluğuna tir. Çözgü ipliği ince cicim perde, örtü vs. göre belirlenir. Çözgü demiri de denilen bu dokumalarda atkı ile aynı renk boyanmıştır. iki kazık arasında çözgü ipliği ile sekiz raka- Yaygılarda kullanılan çözgü ipliği kıl veya mı yapacak şekilde hareket ettirilerek kazık- yünün doğal rengidir. lara sarılmaktadır. Çözgü kazıklar üzerinde iken, sırasının karışmaması için, iki taraftan 5. Cicim, Zili ve Sumak da sarılan her ipliğe bir zincir örgü çekilerek (Dokumalarının) Dokuma Tekniği sabitlenir. İstenilen çözgü ipi sayısına ulaşıl- ve Aşamaları dığında çözgü çözme işlemi tamamlanır. Hazırlanan çözgünün tezgâha aktarılması İnce cicimler bezayağı dokuma örgüsüne için iki demir çubuk çözgüleri çaprazlayarak sahip atkı ve çözgüleri dokuma yüzeyinde boşluklarından geçirilir. Bu demir çubuklar- eşit görünen ve aynı renkte olan dokuma eş- dan biri üst leventteki yuvasına, diğeri de alt yalardır. Bu ince dokuma cicimlerde desen- leventteki yuvasına yerleştirilerek sabitlenir. ler seyrek sıralanmış yatay, dikey veya verev Aynı zamanda çözgü ipliklerinin gerginlik- yollu düzenlenmiştir. Bezemeleri meydana leri ayarlanarak, istenilen sıklığa göre dü- getiren ilave atkı (yangış ipi) dokuma yüze- zenlenir. Çözgü tezgâha geçirildikten sonra yinde kabarık bir görüntü meydana getirir. dokuma işlemi için gerekli olan çaprazlığı Bu cicimler mekikli culhalık-çulhalık tez- oluşturan ara ipi boşluğundan varan-gelen gâhlarda dokunur. çubuğu geçirilir. Varan-gelen birinci atkı Yangışlı-nağaşlı kilim de denilen, atkı yüz- ağızlığını oluşturur. İkinci atkı ağızlığı için lü bezayayğı dokuma örgüsüne sahip, ilave de gücü bağlama işlemine geçilir. Gücü bağlamada sağ taraftan başlanarak, çözgü iplerinden varan gelenin arkasında kalanlar 162

Cicim, Zili Ve Sumak Dokumacılığı öne alınarak, usulüne uygun şekilde gücü kalın cicimlere Istar tezgâhında kirkitlene- çubuğuna bağlanır. Dokumaya başlamadan rek sıkı dokunduğu için İçel-Tarsus’ta tara- önce çözgü telleri çift alınarak en az iki sıra fımızca tespit edildiği üzere, oturgun dokuma olmak üzere atkı ipliği ile zincir örgü veya adı da verilmektedir. Bezeme atkısının çöz- sumak atkı ile çiti örgüsü yapılmaktadır. Bu güler arasındaki hareketi farklı yörelerde çözgüleri düzenleyen çiti örgüsü üzerine “Atlama-çalma-ulgama-teğelti gibi isimler birkaç santimlik düz dokuma yapılır. Böy- alır. Ayrıca keçi kılı ile yapılan yangışlı çul- lece dokuma düzeni tamamlanmış desenli larda aynı teknikle dokunur. Bu çullarda kıl dokuma için zemin hazırlanmış olur. ipliği sert olduğu için bezeme arlarında ge- nellikle tek atkı geçirilir. 5.2. Cicim, Zili ve Sumak Dokuma İnce cicimlerin bezayağı dokuma örgü- Tekniği sünde yüzeydeki görüntünün yeknesat (her yerinde aynı görünüş) olması için çözgü ve Yapılacak dokumanın desenini yerleştirmek atkısında aynı iplik kullanılır. Bu eşyalarda usta bir kişi tarafından yapılır. Dokuma- çözgü ve atkı ipliği çift katlı, sık bükümlü cı usta kadınlar ürün çeşidine göre belirli olup, kalınlığı 7-9 Nm. arası değişir. Beze- ananevi bezeme örneklerini ezbere bilir. me atkısı yani çeşit ipi ise elde bükümsüz Şaşırmamak için eski dokumaları da model katlanmış, genellikle çift katlı yumaklardan olarak tezgâhın yanında bulundurulur. De- melik veya kelebek şeklinde sarılarak hazır- senler dikey, yatay ve çapraz hatlar oluştura- lanır. rak, genellikle Türk dokuma sanatlarına has bir stilizasyonla geometrik biçimlendirilmiş örneklere sahiptir. Aslında cicim, zili ve su- mak bezeme teknikleri desenleri uygulama kolaylığına göre birçok dokumalarda bir arada uygulanmıştır. Örneğin yatay çizgi- lerde sumak, dikey veya çapraz hatlı dolgu alanlarında zili ve ara boşluklar gerektiren tekli motiflerde de cicim dediğimiz bezeme teknikleri birlikte yerli yerinde bezemeyi oluşturmaktadır. 5.2.1. Cicim Dokuma Tekniği 5.2.2. Zili Dokuma Fotoğraf 6. Cicim İlave atkı yangışlı dokumaların en serbest Zili dokumada ilave bezeme atkısı çözgüler- dokuma tezgâhı, tarza sahip olanı cicimlerde zemin bezayağı den üç-bir atlamalar yaparak geçirilir. Beze- tersinden dokuma dokuma örgüsüne sahiptir. Zemin atkısı ge- me atkısı için ıstar tezgâhında çözgülerden işlemi görüntüsü, çirildikten sonra her sırada bezeme atkıları üç üst, bir alt geçirilen nakış/yangış ağacı Yozgat-Sorgun- motifin şekline göre çözgüleri üçlü atlama kullanılır. Bezeme atkısı yerleştirildikten Çayözü köyü, yaparak geçirilir. Bu üçlü hatların birleşen sonra nakış ağacı yukarı kaldırılır ve bir alt- Döndü Akdemir, yerlerinde veya dokumanın inceliğine göre bir üst zemin atkı ağızlığı açan varan gelen 2004, (Soysaldı bu çözgü sayısı değişebilir. Bezeme atkıları çubuğu indirilerek zemin atkısı geçirilir. Bu arşivi). yerleştirildikten sonra ince cicimlerde tek, işlemler çeşit/bezeme ipliği uçlarının açık- kalın atkı yüzlü olan cicimlerde iki (gidiş-dö- ta bulunduğu dokumanın tersinden yapılır. nüş) atkı geçirilir (Fotoğraf 2, 6). Atkı yüzlü 163

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Zili dokuma yüzeyi ve desenin gerçek ve na geldiği için bezeme atkısının her sırada temiz görüntüsü tezgâhın arkasındadır. Zili birer çözgü kaydırılarak geçirildiği bezeme dokumalarda desenler dikey veya çapraz tekniklidir. Bu dokumalar verev yönde uza- fitiller meydana getirir. Zili dokuma adı al- yan ve kırılan desen hatları meydana getirir. tında düz zili, çapraz zili, seyrek zili, damalı Bezeme atkısı/çeşit ipi/ilave desen atkısının zili ve konturlü zili (Verneh) olarak isimlen- üç-bir veya üç-üç atlamalarla üst-alt geçerek dirilir. Bu isimler desene ve bezeme atkısı- mükemmel bir estetikle yüzeyi doldurması nın yüzeyde oluşturduğu görüntüye göre ele inanılmaz bir matematik yeteneğe dayalı alınmaktadır. hesap işidir.“Kırkkıvrım, turnagatarı-eyer- Düz Zili: Bezeme atkısı üst üste aynı hatta kaşı ve morkulak” zili ya da çatkılı çullar hareket ederek, yüzeyde dikey hatlı fitiller çapraz zili-silinin en yaygın ve bilinen ör- oluşturan bezeme tarzına sahiptir. “Yıldız- nekleridir (Soysaldı, 2009:113). lı, armutlu ve boncuklu-cıngıllı, boynuzlı, mersinli, kapılı çiçekli zili”ler en yaygın düz Seyrek Zil: Bezayağı dokuma zemine sahip, zili örnekleridir. Fitilli veya çift varan gelenli motifler aralıklı yerleştirilerek atlama atkılı dokumalar olarak da bilinmektedir. Varan bezemeyle dokunmaktadır. Bu desen tekniği gelenlerin biri çözgülerini kilim dokuma sı- genellikle perde, çuval, yastık gibi ince do- rasında bir öne bir arkaya götürmeye yarar- kumalarda uygulanmaktadır. ken ikicisi düz zilinin sistemi olan üç çözgü üst bir çözgü alt geçerek çözgüleri ayırmak- Damalı Zili: Seyrek zilinin desen bakımın- tadır. Dokuma çözgünün arka yüzünden dan farklı bir uygulamasıdır. Dama taşı gibi yapılmaktadır. Böylece desen ipliği geçirilir- yerleştirilen motifleri tanımlamaktadır. Ta- ken kolaylık sağlanır(Soysaldı, 2009, s.108). rafımızca Burdur yöresinde alanda yapılan Çapraz Zili: Her sırada verev yönde bir çöz- araştırmalarda çatkılı zili ve taraklı zili şek- gü kaydırılarak yapılan çapraz hatlarda linde isimlendirildiği tespit edilmiştir. uygulanan desenleri teknik olarak tanımla- maktadır. Kaydırmalı zili olarak da bilinen Konturlü zili (Verneh): Desenin yatay kısımları ve desenlerin 45º eğimli hatlardan meyda- sumak tekniğiyle sarılır, konturların içleri ise genelde sumak, damalı zili ile doldurulmak- tadır (Acar, 1982: 67). Fotoğraf 7. Yıldızlı zili, dokuma tezgâhı, kirmanda yün eğirme ve çıkrık. İçel-Mut, (Gülhan, 1996). 164

Cicim, Zili Ve Sumak Dokumacılığı 5.2.3. Sumak Dokuma maç-Azetli” gibi adlar da verilir (Fotoğraf 7) Sumak dokumalar, ilme ve kayma olarak da (Soysaldı, 2009: 150). isimlendirilen desen atkısının çözgüye dolan- ma (sarılma) şekline göre literatürde farklı isimler alabilmektedir. Bu isimler düz sumak, ters sumak, balıksırtı sumak ve Çapraz-Alter- natif Sumak şeklinde tanımlanmaktadır. İlme atkılı bezeme (Düz ve Balıksırtı Sumak): İl- Fotoğraf 8. meli bezeme atkısının desene göre çözgü Alaçuval,kayma iplerine tekli veya çiftli sarıl/dolan/ması ve atkı(alternatif sumak) her sırada bir veya iki zemin atkısıyla sıkış- bezemeli yüzey tırılması ile yapılan dokuma sumak tekni- görüntüsü,Yozgat ğidir. Genellikle alaçuval ve terki/at eyeri Müzesi,2007(Soysaldı heybeleri sumak dokuma yapılır. Çünkü arşivi). Toroslardaki Yörük obalarında halı örnek- li de denilen sumak dokuma ile çok detaylı ve girift desenler uygulanabilir ve oldukça gösterişli bir bezeme meydana gelir. Desen iplikleri çözgülere her sırada aynı yönde dolanırsa düz sumak, bir sırada alttan üste doğru, diğer sırada üstten alta doğru sarılır- sa balıksırtı sumak, yani örgü ilmeği görün- tüsü oluştuğu için bu adı almıştır (Fotoğraf 5) (Soysaldı, 2009: 153, 161; Acar, 1982:71, Aytaç, 1982: 81-82). Ters Sumak: Desen ipliklerinin önden arkaya sarılmasıyla oluşan sumak tekniğidir(Acar, 1982: 74). Kayma atkılı bezeme (Çapraz-Alternatif Sumak): 6. Cicim, Zili ve Sumak Bezeme atkısı çözgülere iki alt, iki üst gi- Dokumalarının Desen Özellikleri dip-gelerek motif sınırları içinde bezeme sırası oluşturur. Her sırada ikili bezeme at- Cicim, zili ve sumak dokumaların üretildi- kısı birer çözgü kaydırılarak desen yönünde ği boy, oba ve yöreye özgü motifleri vardır. verev hatlar meydana getirir. Böylece beze- Anadolu’nun her bölgesinde karşılaşılan söz me ipliği ekonomik kullanılmış ve ince bir konusu dokumalarda genel anlamda ortak dokuma meydana getirilmiş olur. Kayma motifler kullanılmış olup, isimleri farklı ol- atkılı sumak dokumalarda iplik artıkları dik- maktadır. Nitekim koçboynuzu, kırkbudak, kate alınmaz ise dokumanın tersi ve yüzü Koçak, Türkmen gülü, Eyerkaşı-Turnaga- neredeyse aynıdır. Bu dokumalara bezeme atkısının ince ve sıkı bir dikiş tekniği olan “Sırıma” isminden aldığı düşünülen “Sırt- 165

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi tarı, hayat ağacı, pıtrak, elibelinde, göz, kur- kenar suları ile sınırlandırılır. Dokunurken tağzı, el-parmak-tarak, akrep, bukağı, çiçek, enine-yatay olan bezeme kuşağı bazı ala- saç bağı, küpe, muska, kuş, sandık, yıldız, çuvallarda iki uç dikildiğinde dikey yönde elma, çengel dokumalarda en çok tercih durur(Fotoğraf 8),. Bu bezeme kuşaklarının edilen motiflerdendir. Dokuma zeminine zengin motifleri sanki anonim türkülerdeki hâkim olan motif eşya veya dokuma adıy- nakaratlı söz dizelerini hatırlatır. la birlikte anılır. Koç boynuzlu namazlağı, Mor kulak seccade, boynuzlu çul, yıldızlı zili 7. Cicim, Zili ve Sumak vs. şeklinde isimlendirilir. Bu dokumalarda; simetrive renktekrarlı sonsuzluk prensibine Dokumaların İcra Edildiği Bölgeler uygun kompozisyonlar görülmektedir. ve Ustaları Cicim dokumalarda dokuma eşyanın özel- liğine göre perde ve örtülerde dikey yönde Cicim, zili ve sumak dokumalar Anado- motif tekrarları ve zikzaklı hatlar içinde lu’nun her noktasında icra edilmiştir. Ancak dolgu motifleri yer alır. Seccade ve yaygı- bazı bölgeler dokumalarıyla daha çok ün larda zemini kaplayan eşkenar dörtgenlere yapmıştır. Akdeniz bölgesi Yörük ve Türk- bölünmüş/çatkılı kompozisyonlar içinde eli men köylerinde çok yaygın dokunmakta- belinde veya göz motifi dolgular ya da di- dır. Adana, İçel, Konya, Kayseri, Yozgat, key motif ve renk tekrarları çoğunlukla göze Malatya, Niğde, Sivas köylerinde dokunan çarpan desen özellikleridir. savan ve yüklük perdelerinde atlamalı atkı bezemeli cicim ve savan örnekleri oldukça Zili dokumaların en çok görüldüğü Akdeniz fazladır. Anadolu’nun Türkmen bölgelerin- Bölgesinde yıldızlı, boynuzlu (Fotoğraf 4), de özellikle Adana, Hatay-Reyhanlı, Kay- çiçekli, armutlu-boncuklu, Türkmen gülü seri, Sivas, Yozgat, Niğde, Konya, Toroslar motifli düz zili dokumalar yaygındır. Batı ve Batı Anadolu’nun iç kesimlerine kadar Toroslar ve Ege’de damalı/taraklı ve aşık1 cicim, zili dokumalarla sıkça karşılaşılmak- yangışlı seyrek zili dokuma yaygılar yapıl- tadır. Sumak dokumalar ise cicim ve zili maktadır. dokumalarına oranla daha az görülmekle birlikte Toroslar’da Mersin, Silifke, Mut, Sumak dokumalarda altıgen, eşkenar dört- Karapınar civarlarında alaçuvallarda sıkça gen, baklava, çerçeveler içinde koçboynu- rastlanır. Batı Anadolu’da, Afyon, Eskişehir, zu, elibelinde, çengel-çakmak, kırkbudak, Seyitgazi ve Sivrihisar çevrelerinde ilme ve koçak-kaykalak gibi motifler görülmektedir. kayma atkılı(sumak) dokumalara rastlamak Söz konusu ilme ve kayma atkılı bezeme- mümkündür. Doğu Anadolu’da ise büyük lere sahip eşyalardan en çok dokunan çe- yer yaygılarında kilim ve cicim dokumalar yizlik esvap-giysi çuvallardır ki; çok renkli ile birlikte sumak yaygılar da dokunmuştur ve yoğun bezemeli olduğundan “alaçuval” (Acar, 1982:22; Soysaldı, 2009: 93;Kapla- olarak isimlendirilir (Fotoğraf 5), (Soysaldı noğlu, 2010: 33). 2009: 155-165). Türkmen kızının marifeti bu çuvalların desenlerine yansımıştır. Çu- Dokumacılık kültürü köy ve yayla hayatı ya- vallarda yatay ana bezeme kuşakları ince şayan herkesçe bilinir. 1996 yılında yapılan tespitlerde İçel’in Mut İlçesinde Ayşe Yıldız, 1 “Aşık atma” oyunu oynanan, küçükbaş hayvanların bilek eklem kemiğidir. “Kiminle aşık attığını göstermek” deyimi de buradan gelmektedir. 166

Cicim, Zili Ve Sumak Dokumacılığı Gülay Top, Fatma Baştuğ, Dudu Aslan, Elif de de belgelenmiştir. Kendi oturduğu evini Köse ve onların kızları zili ve çul dokuma kültür evi olarak köye gelenlere gezdirirken ustaları olarak kaydedilmiştir (Fotoğraf 7) basit tezgâh kurarak dokumaya başladığı ci- (Gülhan, 1996: 17-83). cimin dokunuşunu bize de göstermişti (Fo- Aslında iki nesil önceki kadınlarımızdan do- toğraf 6). kuma bilmeyen neredeyse yoktur. Özellikle köy evlerinin vazgeçilmez eşyası olan ıstar 2000 den sonra bu dokumaları devam et- tezgâhların 2000 yıllarına kadar kurulu ol- tirdiği bilinen usta Emine Karadayı’dır. duğu bilinmektedir. 1998’de Tarsus Köy ve Sarıkeçili Yörük kültürünün son temsilcile- yaylalarında tarafımızca yapılan araştırma- rinden olan Karadayı, dokumacılığı anne- da Zahide Türkmen, Zühre Ayaşan, Ayşe sinden öğrenip yıllarca icra etmiş ve hala Dinç, Döndü Dudaklı gibi isimleri kayde- etmektedir. Sarıkeçili Yörük kültürü içinde dilen, ulgama, ilme ve kayma atkı bezemeli önemli bir yere sahip olan doğal boyama- (cicim, zili ve sumak) dokuma ustası kaynak cılık ve dokumacılık geleneğini sürdüren kişilerle görüşme yapılmıştır (Soysaldı 1998: Karadayı, çadır çulu, ala çuval, ak çuval, 213-242).2013 yılında Burdur’da tarafı- kilim, sergi, namazlık vb. her türlü doku- mızca yapılan alan araştırmasında Tefen- mayı yapmaktadır. Konar-göçer yaşantıya ni ilçesi Belkaya köyü, kemer ilçe merkezi, devam eden Karadayı, yaz aylarını Konya merkeze bağlı Aziziye ve kapaklı köyleri, ve Karaman yaylalarında, kışı ise Mersin’in Bucak-Kocaaliler köylerinde evde tavana Aydıncık, Gülnar ve Silifke ilçelerinde ge- sabitlenmiş ve taşınabilir Istar tezgâhları çirmektedir (URL 1). ile karşılaşılmıştır. Bugün 50 yaş üstü kişile- rin aile yadigârı el dokuması eşya parçala- Kıl çadırda yaşantısını sürdüren Karada- rı mutlaka vardır. 2004’te Yozgat’ın birçok yı, UNESCO tarafından “Somut olmayan köyünde örneklerine rastlanan ince cicim kültürel Miras, El Sanatları Ustaları” kap- perdeler, yastıklar ve at eyeri/terki ya da samında “Yaşayan İnsan Hazinesi” olarak pazar heybeleri usta işi etnografik eserlerdir. tespit edilerek ödülünü aldığında yaşadığı Nevşehir’in Gülşehir İlçesi Alemli Köyün- mutluluğu, gururu ve elbette ki sıkıntısını den Döndü Soysaldı (Allah Rahmet eylesin) “Yörüklerde tek ödül alan kadın bendim, köyün kilim, cicim dokuma ustasıdır. Sor- sevinçliydim tabii ki. Gurur verici bir şey gun ilçesi Çayözü köyünde Döndü Akdemir ama o heyecanı yaşayamadım. Çadırda bir (Allah Rahmet Eylesin) evini tamamen ki- kadın olmak zor İşi, gücü yapmak zorun- lim, cicim ve zili dokuma eşyalarla döşemiş, dasın, davarla uğraşmak zorundasın. Her çeyizine dokuduğu duvara asılan cicim per- iş kadının üzerinde oluyor “ sözleri ile ifade etmiştir (URL 2). 167

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Kaynaklar Acar, Belkıs (1982). Kilim-Cicim-Zili-Sumak Türk Düz Tezi, Erzurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Dokuma Yaygıları, İstanbul: Eren Yayınları. Bilimler Enstitüsü. Aytaç, Ahmet (2003). Hotamış Türkmen Kilimleri, Kon- Oskay, Nazan (2017). “Gürcistan Ulusal Müzesi’nde ya, s. 5. Bulunan Düz Dokuma Örnekleri”, Yayınlan- mamış Doktora Tezi, Van: Yüzüncü Yıl Üniver- Barışta, Hatice, Örcün (1998). Türk El Sanatları, (Ge- sitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. nişletilmiş 2. Baskı). Ankara: Kültür Bakanlı- ğı Yayınları. Reinhard, Ursula (1977). “Silifke Yöresi Dokumala- rı”, Ankara: I. Uluslararası Türk Folklor Kongresi Deniz, Bekir (1998). Ayvacık (Çanakkale) Yöresi Düz Bildirileri. Dokuma Yaygıları, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları. Sarnesar, Katayoun (2001). “13.Yüzyıldan Günümü- ze Kadar İran ve Anadolu’da Cicim Örnek- Deniz, Bekir (2000). Türk Dünyasında Halı ve Düz Doku- leri”. Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstan- ma Yaygıları, Ankara: Atatürk Kültür Merkezi bul: Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Yayınları. Enstitüsü. Durul, Yusuf. (1969). Baraj Gölü ve Çevresi Dokuma Sa- Soysaldı, Aysen (1999). “Türk Kilimlerinde Dokuma natları, Ankara: Ortadoğu Teknik Üniversite- Teknikleri ve Boyama Özellikleri”, Erdem Der- si Keban Projesi Yayınları. gisi, s.599-614. Efendi, Rasim ve Aliyeva, Kübra (1998). Azerbaycanın Soysaldı, Aysen. (2009). Düz Dokuma Teknikleri ve Halı ve Halçacılık Terimleri Lugati, Bakü: Mimar- Teknik Desen Çizimleri (Kilim, Cicim, Zili-Sili, lık ve İnce Sanat Enstitüsü Yayınları. Sumak vb.), Ankara: Atatürk Kültür Merkezi Yayınları. Ergüder, Ayşe, Aslıhan (2009). “Kars Yöresi Düz Dokumaları”, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Er- Soysaldı, Aysen (1998). “Tarsus Çevre Köy ve zurum: Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Yaylalarından Kilim ve Çuval Örnekle- Enstitüsü. ri”, Tarsus: Cumhuriyetimizin 75. Yılında dün- den Bugüne 1. Tarsus Sempozyumu Bildirileri Etikan, Sema ve Ölmez, Filiz, Nurhan (2016). “Fet- 25.12.1998-26.12.1998, s. 213-242. hiye Alaçul Dokumaları”, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 42, s.967-977. Ülger, Nihal, ( 2000). “Kirkitli Dokumalardan Zili Örnekleri”, Isparta: Türk Dünyası Kültür ve Gülhan, Huriye (1996). “İçel ili Mut İlçesi Zili, Cicim Sanat Sempozyumu 07.04.2000-15.04.2000. Sumak Dokumaları,” Yayınlanmamış Lisans Tezi, Ankara: Gazi Üniversitesi Mesleki Yay- URL1:https://aregem.ktb.gov.tr/TR-258620/emi- gın Eğitim Fakültesi. ne-karadayi.html (Erişim tarihi: 02.07.2020). Harvey, Janet, (1996). TradationalTextiles of Central Asia, URL2:https://www.aa.com.tr/tr/turkiyenin-ya- London: Thamesand Hudson Lyd. sayan-insan-hazineleri/sarikecili-yoruk- lerinin-yasayan-hazinesi-emine-karada- Kaplanoğlu, Mevlüt (2010). “Ardahan Yöresi Düz yi/1699449 (Erişim tarihi: 02.07.2020). Dokumaları”, Yayınlanmamış Yüksek Lisans 168

CİLTÇİLİK Bookbinding Meral Büyükyazıcı* - Nadide Çınar** Abstract Bookbinding has a long history and a valuable place In this study, the journey of bookbinding art from the in Turkish culture, is one of the oldest arts in Turkish past to the present is explained. Today, with the materials art history. Turks have created a rich sense of art and construction techniques, both manuscripts and by combining their values with the culture of the printed works which are the nature of portable cultural civilizations they dominated for hundreds of years. The heritage draw attention. These works that were inherited belief system, which is one of the most important factors from the past and we are responsible for transferring to affecting the life of society, has significantly shaped the future generations are carefully preserved in manuscript understanding of art as well as the life of the Turks. After libraries and museums today. The works belonging to the the acceptance of Islam, the desire to attain the beautiful collections are protected and repaired by the relevant has been shaped with a unique identity and the longing institutions. Also bookbinding; both discussed in national for the truth has become one of the goals of art. The and international platforms attended by art historians, respect shown to the book, especially the Holy Quran, has museum and library experts, art bookbinders, restorers revealed the branches of art such as calligraphy, gilding, academicians and examined through interdisciplinary marbling and binding that we examine today under the studies. This traditional profession, which is handled title of book arts. One of the important elements in the in every aspect in scientific environments; contributes preservation of valuable manuscripts and their survival to understanding the stages of arts of bindings over was the bookbinding of the work. Bookbinding, thanks to the centuries, seeing contemporary practices and the the devotion of the valuable bookbinders who contribute recognition of collections. History, construction, design to this art and the creation of new works inspired by rare and masters of indissociable works are presented. samples, has become a branch of art that constantly be renewed and developed, Keywords: Art, Craft, Binding, Bookbinding, Binder. * Dr. Öğr. Üyesi, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi [email protected] ** Doktorant, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Kültür Varlıklarını Koruma ve Onarım Bölümü, [email protected] 169

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi 1.Ciltçiliğin Tarihsel Gelişimi den devam etmiştir. Hiç şüphesiz ki kitap- ların metin kısmını bir arada toplamak, ko- Kitap ciltleme bir sanattır. Cilt sanatı, Türk lay kullanılmasını sağlamak ve olumsuz dış kültüründe köklü bir geçmişe, kitap sanatla- etkenlerden muhafaza etmek, cildin ortaya rı arasında önemli bir yere sahiptir. Meriç’e çıkmasındaki en önemli faktördür (Topcu, (1954:3) göre; “Türk Sanatı Tarihi’nin baş- 2017:21). ta gelen mevzularından biri hiç şüphesiz, İlk cilt kapakları ahşaptandır. Balmumu lev- cilt sanatıdır”. Cilt, Arapça bir kelime olup halar ve papirüs üzerine yazılan yazıların deri anlamına gelmektedir. Kitap sanatla- saklanması için, iplerle bağlı tahta kapaklar rındaki tanımı; “bir mecmua veya kitabın kullanılmıştır. Kitabın iki tarafına ince tahta yapraklarını dağılmaktan korumak ve sıra- kapaklar geçirilerek bunların bir kenarına, sıyla bir arada toplu olarak bulundurmak açılan deliklerden iplerle bağlanarak bir çeşit için; ince tahtadan, deriden veya üzerine cilt yapılmıştır (Binark, 1975:1). Bu tahta ka- deri, kâğıt ve bez gibi malzemeler kaplı mu- pakların her iki yüzeyi temizlenerek, incelti- kavvadan yapılan kaplara denir” (Arseven, len deri (parşömen)1 üzerine yazı yazılmaya 1998, C.I:341). “Mücellit” kelimesi de bu ve bunlar bir kitap halinde bulundurulmaya sözcükten türemedir (Çığ, 1971:8). Mücel- başlandıktan sonra ciltlerin bilinen şekli- lit (ciltçi), teclid (ciltleme) işini yapanlara nin ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Öncele- denilmektedir (Özen, 1998:9). Cilt, Arapça ri tomar2 (rulo) şeklinde yapılan kitapların “cild” (TDK, 2020) şeklinde kullanıldığı da yerini, Romalılar devrinde yaprakları dik- görülmektedir. Ciltlerin genellikle deriden dörtgen biçiminde kesilmiş olan yapılması sebebiyle bu ismin verildiği bilin- kodeks3 (Mushaf) mektedir (Arıtan, 1993:551) ve her iki keli- şekli almıştır (Arı- mede aynı anlamda kullanılmaktadır. Bazı tan,1993:551). Cilt kaynaklarda görülen yazım farkı ise kulla- ve ciltçilik kâğıdın nım tercihinden kaynaklanmaktadır. Cilt, icadından sonra ge- kitap için işlevsel bir koruyucudur, bu koru- lişerek yaygınlaşmış- yucular sanatlı yapıldığı takdirde kitaplara tır (Binark, estetik bir görüntü ve değer de kazandır- 1975:1). maktadır. Cilt ile ilgili birçok tanım yapıl- maktadır, ancak yapılan tanımlardan hangi- Fotoğraf 1. si kabul edilirse edilsin, cildin yapılış amacı Ayasofya Müzesi başlangıcından günümüze kadar değişme- Kitaplığı, İkona ve Kilise Eşyaları 1 Parşömen (Bergama Derisi); suya batırılmış, kazınmış ve kurutulmuş hayvan derisinden yapılan bir yazı malzemesidir. Koleksiyonu 13855, Bu işlem sonucunda gergin, sert ve görece esnek olmayan bir tabaka elde edilir (Yılmaz, 2004:271). Üzerine yazı yazmak Ahşap kapaklı için hazırlanmış genç dana, keçi ve koyun derileri “parşömen” adıyla bilinir. Türkçede tirşe, rak veya akderi denildiği de parşömen İncil görülmektedir (Kâğıtçı, 1936:7; Arseven, 1998:1595). Parşömen sözcüğü türediği Latince “pergamena” Bergama kentin- (Mürekkebin İzi den gelmektedir ve bütün dillerdeki ismini bu şehirden almaktadır (Bloom, 2003:45). Konulu Sergi, Katalog 2020:77). 2 Tomar; dürülerek boru biçimi verilmiş deriler veya kâğıtlar (TDK, 2020). Tomar veya rulo; üzeri yazılı papirüs, par- şömen ya da kâğıtların, genellikle bir sopaya sarılmasından oluşan kitap olarak tanımlamaktadır. Papirüsün kitap şekli genellikle rulo idi. Rulo şeklinde ki kitapların ilk örnekleri; papirüsten yapılmış kâğıt varakların birbirine yapıştırılmasıyla meydana getirilen Mısır’da bulunan tomarlardır. MÖ. III. bin yılının ilk yarısında ortaya çıkan bu kitapların enleri 30 cm boyları 6-7 m kadar olan şeritler halindeydi (Demiriş, 2002:118; Dinçer, 2016:932). 3 Kodeks; Latince ağaç gövdesi anlamındaki “caudexe” e dayanır. Dörde katlanmış parşömene kodeks (codex) denilmiştir. Parşömen tabakalar katlanarak formalar elde edilir, bu formalar üst üste konulup dikilerek kitap şekli oluşturulurdu (Yıl- dız, 2014:227,231; Çınar, 2017:8). 170

Ciltçilik En eski kitap kapları, IV. yüzyıla ait papirüs Arabe:7263 envanter numaralı bir cild ör- üzerine sade ve gösterişsiz bir şekilde meşin neği bulunmaktadır (Richard, 1997: 19; kaplanarak yapılmıştır (Arıtan, 1993:551) Boydak 2018:). Sanat eseri niteliğinde olan ilk ciltler ise, VIII. ve IX. yüzyıllarda Mısır’da Koptlar XI. yüzyıl sonlarında Büyük Selçuklulara ve Orta Asya’da Uygurlar tarafından mey- geçen Türk-İslâm Asya cilt sanatı, Anado- dana getirilmiştir (Şekil:1a ve 1b). Bu cilt- lu Selçuklular devrinde gelişmesini sürdür- lerin aralarında büyük benzerlikler olduğu müştür. XII. ve XIV. yüzyıllarda çok güzel görülmektedir (Arıtan, 1993:551). İlk Türk cildler meydana getirip Türk-İslâm Cild ciltleri, Doğu Türkistan’da Mâni dinini ka- Sanatı içerisinde önemli bir yere sahip ol- bul eden Uygur Türklerine aittir. Uygurlara muşlardır. Anadolu’da Türk ciltlerinin ilk ait üç tür cilt örneği ele geçmiştir. Bunlar; örneklerine Selçuklu ve Beylikler dönemin- Doğu Asya Çin tarzı tomarlar, alt ve üstü de rastlanmaktadır. Genellikle açık ve koyu tahta kapaklı olup üstten alta geçirilen si- kahverengi ve bazen de siyah deri üzerine cimin tahtaların dışında düğümlenmesiyle yuvarlak şemse içerisinde rumi veya geo- elde edilen ciltler ve dikişli formaya geçiril- metrik motifler bulunan, kabartma süslü miş ciltlerdir (Özen,1998:9). Selçuklu ciltlerinin seçkin örnekleri bulun- muştur (Önder, 1995:45). Anadolu Selçuklu cilt üslubu, XIII. yüzyıl III. çeyreğinden iti- baren Memlûkler, XIV. yüzyıldan itibaren İlhanlılar ve Karamanoğulları başta olmak üzere, Anadolu Beylikleri cildlerine tesir eden Anadolu Selçuklu Cildi’nin bu birikim ve etkisi Osmanlılar’da XV. yüzyılın sonları- a b na kadar devam etmiştir (Arıtan, 2001:32). Bu nedenle XV. yüzyıl, Anadolu Selçuklu cildinden Osmanlı cildine geçiş devridir. Şekil 1. a. Karahoço’da bulunan Uygur cildi VII. yy. (Arıtan, 2008:63). b. Feyyüm’den Kıpti cilt örneği (Bilmiş, 2013:49). Osmanlı ciltlerinin ilk örnekleri Fâtih Sul- Orta Asya’ya mahsus bir sanat olan ciltçi- tan Mehmed zamanından kalmadır ve lik, Türklerin İslam dinine girmelerinden bunlarda Anadolu Selçuklu tesiri açıkça gö- sonra büyük gelişme göstermiştir. Müslü- rülür. Ancak Fâtih’in özel kütüphanesi için man Türklerce yazı ve kitabın mukaddes yazılan kitaplar hattıyla, tezhibiyle, cildiyle, sayılması nedeniyle, onların tezyinine ve hatta kâğıdıyla Türk kitap sanatında o devre ciltlenmesine ayrı bir özen gösterilmiştir damgasını vuran başlı başına bir üslûp oluş- (Binark,1975:94). İslamiyet’in ilk yıllarında turarak yeni bir sanat çığırı açmışlardır. II. parşömen üzerine yazılan Kuran yaprakla- Bayezid döneminde (1481-1512), sarayda rını bir araya getiren deri ve deri kaplı mu- ilk mücellidhâne açılmış ve ilk defa bu yüzyıl kavva ciltler ustalarının elinde bir sanat dalı içinde cild alanında mücellidân zümresinin olarak gelişmiştir. İslâm cildindeki gelişme, bir ekol halinde toplanmıştır. XVI. yüzyıl- Emevi, Abbasi, Tolunoğulları, Gazneliler da yaşanan siyasi hayattaki başarılar sanat ve Büyük Selçuklular’la, XII. yüzyıla kadar hayatını da etkilemiş, cilt sanatında da en devam etmiş olup elimizde bu dönemden muhteşem çağ olmuş ve klasik dönem adını 1100’lere ait Paris Bibliothèque National, almıştır. Ciltteki gelişme, bu yüzyılın başla- rından itibaren her renk deriyi üretebilen 171

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Osmanlı dericiliğinin gelişmesine bağlıdır. 2. Klasik Cildin Özellikleri XVII. yüzyılda imparatorluğun durakla- masına paralel biçimde diğer sanat kolların- Teknik olarak, kitaplar korunması ve kolay da olduğu gibi ciltçilikte de bir duraklama kullanılması amacıyla ciltlenmektedir. Ge- gözlemlenmiştir. Cildlerinde teknik aynıdır, nellikle mukavva üzerine meşin, sahtiyan, ancak kompozisyon ve işçilikte bâriz bir ge- rak gibi farklı deri türleri ile kaplanarak rileme başlamıştır. XVIII. yüzyıl da arada- oluşturulan ciltler, belli bölümlerden oluş- ki duraklama devrinden sonra yine klasik maktadır (Özen, 1998:5). Klasik bir kitap dönemin güzel örneklerine dönülmüştür. cildinin bölümlerini; cildin bölümleri ve ka- Bu dönemin başlarından itibaren sayfa ve pağın bölümleri olmak üzere iki başlık altın- cild tasarımında gelenek sürerken bezeme da açıklamak mümkündür. elemanlarına yenilikler katılmıştır. III. Ah- med zamanında (1703-1730), özellikle Sad- a) Cildin bölümleri; cilt, dört ana bölüm- razam Nevşehirli Damat İbrâhim Paşa’nın den oluşmaktadır. Bunlar; kapaklar, teşvik ve desteğiyle çok güzel eserler meyda- mikleb, sertab ve sırt olarak adlandı- na getirilmiştir. XIX. yüzyılda şemseli cild rılmaktadır. Klâsik bir cilt; üst ve alt sayısı iyice azalmış, zerbahar cildler yay- kapak (ön ve arka kapak), sırt (veya dip), gınlaşmıştır. XIX. yüzyılda klasik tarz deri alt kapağa eklenen sertab ve ona bağlı kapak yapımı kötü örneklerle devam eder- olup katlanarak üst kapak ile kitap ara- ken XVIII. yüzyılın yekşah ve barok-rokoko sına giren mikleb bölümlerinden mey- ciltleri daha fazla rağbet görmüştür. Bu yeni dana gelmektedir. Alt ve üst kapağın usuller, klasik üslûpla aralarındaki bağı ta- her biri “deffe” diye de adlandırılmış, mamen koparmıştır. XX. yüzyıl, daha çok iki kanat şeklinde çift sayfalara “deffe- Alman ve Fransız cildlerinin etkisinde kalın- teyn” denildiği de görülmekle birlikte, dığı görülmektedir. Son devir Türk ciltleri sanatkârlar arasında deffeteyn doğru- için, herhangi bir üslûp ve ekole bağlılığın dan doğruya kitap cildine denilmiştir görülmediği çöküş dönemidir. Günümüzde, (Özen, 1998:10-11). yeni bir üslup ortaya konulmamış olmakla birlikte, bazı mücellitler tarafından Türk cil- b) Kapakların bölümleri ve özellikleri; klasik dinin yaşatılma çabaları sürdürülmektedir Türk cildinde kapaklar kitap boyunda- (Arıtan 1993:557; Boydak, 2018:268-269).4 dır. Kitabın sırt kısmı daima düz olur, Fotoğraf 2. Safevî dönemine ait, Herat’ta 988/1580 tarihinde yapıldığı düşünülen Kur’ân-ı Kerîm cildi ve kapakların iç kısmı, Türk ve Islam Eserleri Müzesi, 2665 (Mürekkebin İzi Konulu Sergi, Katalog 2020:157) 4 Kapakların dışı paftalardan oluşan bir bordür, salbekli semse ve köşebentlerle bezenmiş olup iki renk sıvama altınla bezelidir. Yüksekte kalan salbekli semse, köşebentler ve paftalar yeşil altın ile aşağı da kalan diğer kısımlar ise sarı altın- la kaplanmıstır. Kapakların iç kısmı üç boyutlu görünecek biçimde farklı derinliklerde paftalar seklinde hazırlanmıstır. Birbirinden ara suyu ile ayrılan paftaların zemini renkli kâgıtlar, deri ve altın ile kaplanmış, bunların üzerine de çeşitli renklerdeki deriler ve kâgıtlarla kat’ı tekniğinde bezeme yapılmıştır. 172

Ciltçilik Avrupa ciltlerinde olduğu gibi yuvar- ve kapakların iç kısmına yapılmakta- latılmamıştır (Arseven, 1998:342). Ka- dır. Süsleme için genellikle varak altın, pakların rahatça açılıp kapanmalarını dikişler için ipek iplik kullanılmaktadır sağlamak için, sırt ile kapaklar arasın- (Tavilioğlu, 1985:477). Klasik Türk da bırakılan boşluğa “makat (muhat) ciltlerinde ve diğer İslam ciltlerinde, payı” ve sayfaların ön kenarlarının cilt kapağının bölümleri itibariyle bir bozulmaması için sertabın iki yanında, farklılık görülmemektedir. Anadolu alt kapak ve mikleb boyunca bırakılan Selçuklu ciltleri ve klasik Osmanlı cilt- fazlalığa da “dudak” denilmektedir lerinde de görüldüğü üzere fark cildin (Özen, 1998:11; Yılmaz, 2004:75). iskeletinde değil bunların uygulanması Mukavvasız olan bu deri kısmın ge- ve tezyinatındaki anlayıştan kaynak- nişliği 5-10 mm kadardır. Sadece, de- lanmaktadır (Arıtan, 2008:66). riden yapılan sırt kısmı süslemesizdir. Süsleme; dış kapaklara, sertab, mikleb a b Şekil 2. a. Cildin Bölümleri (Boydak,2016:224), b. Kapağın Bölümleri (Özen 1998:10) Bir yazma cildini yıpranmadan koruyan, cil- Sıçan dişi, sağ sol yolu, tek baklava, çift bak- bent adı verilen kap ile şiraze de bu bölüm- lava, geçmeli, alafranga gibi çeşitleri vardır lere ilave edilebilir (Züber, 1971:92; Binark, (Çığ, 1971:11; Özen, 1985:67). Kitabın for- 1975:8). Cilbent; Yazma kitap ciltlerinin ma dikişleri yıpransa dahi, sayfaların dağıl- muhafazası için kullanılan kutudur. Cilbent- masını önleyen şirazedir. tin içinde ki bir kurdele çekilince kitap dışarı çıkmaktadır. Ayrıca yazı ve resim konulmak 3. Cilt Üslupları üzere bir kenarından bez ile yapıştırılmış iki mukavvadan ibaret kapaklara da cilbent Kitap ciltleme, dünyanın pek çok kültürün- denilmektedir (Özen, 1985:10). Şiraze; kla- de değişik üsluplarda gelişmiştir. Türk kitap sik ciltte kitabın yapraklarını düzgün tutan ciltleme sanatı kendine özgü bir tarzda ge- bağ ve örgü olarak bilinir. Elle örülür ve iki lişmiş, kitap ciltleme sanatıyla kitabın kendisi adet ince, uzun iğne ile çeşitli örgülere göre bir eser olarak tasarlanmıştır. Bütün dünyada değişen kalınlıkta iki renk ibrişim kullanılır. yaşanan teknik, teknolojik ve kültürel deği- 173

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi şim kültürlerin kitap ciltleme teknik ve üslup- 4. Cilt Çeşitleri larına da yansımıştır (Kızılşafak, 2017:20). Klasik ciltler, süslemelerinde uygulanan üs- Cilt sanatının başlangıcından itibaren ciltler luplara göre çeşitlere ayrılarak bulundukları baskı, kakma ve boyama teknikleri ile yapıl- kültür alanlarına göre değişikliler gösterseler mışlardır. Baskı tekniğinde, kalıplarla ve kü- de esasta birleşirler. Bu değişiklikler onların çük aletlerle yapılan iki çeşit uygulama vardır. yapılış özelliklerinden çok, süsüleme motifle- İlkinde motifler kalıba oyularak (dişi) işlenir ri ve kullanılan malzeme konusunda kendini ve baskı sonunda kabartma (erkek) olarak göstermektedir (Binark, 1975:5). çıkmaları sağlanır. Küçük aletlerle yapılan teknikte, motifler daha çok çekiçte vurularak Klasik doğu cilt sanatı; Hatai (Kaşi-Hora- çıkarılmaktadır (Arıtan, 1993:553). san-Buhara-Dihlevi), Herat (Herat-Şiraz Cilt çeşitleri, cildin yapılış özelliklerinden İsfahan). Arap (El-Cezire-Halep-Fas). Rumi çok ciltte kullanılan malzemeye göre sınıf- (Selçuklu). Memluk (Mısır). Türk (Diyarba- landırılmaktadır. Çoğu Türk üslubunun kla- kır - Bursa-Edirne - İstanbul - Şukufe - Ru- sik döneminde gelişmiş olan cilt çeşitlerinin gan/Lake - Barok). Mağribi (İspanya- Sicil- her ne kadar kendilerine has yapım teknik- ya-Fas). Lake (İran-Hint) Buhara-yı Cedid leri olsa da malzemelerine göre ve süsleme gibi üsluplara ayrılmıştır (Binark, 1975:5; tekniklerine göre genelde iki ana grup altın- Özen, 1998:10). İslami devir ilk Türk ciltleri, da incelenirler; doğuda Hatai, batıda El-Cezire üsluplarının Kullanılan malzemelerine göre; mukavva, deri, etkisi altında gelişmiş, Mısır’daki Memluk lake, kumaş, ebrulu, murassa (mücevherli) ciltleri, Anadolu’daki Selçuklu ciltleri XII. ciltler olarak sıralayabiliriz. yüzyılın ortalarında bu tesirden kurtularak Süsleme tekniklerine göre; düz deri ciltler, şem- az çok birbirine benzer Memluk ve Rumi şeli, zilbahar, yekşah, acemkari, zerduz, ça- üsluplarını meydana getirmişlerdir (Cunbur, harkuşe, şukufe, işlemeli, yazılı ciltler olarak 1969:77). VII. ve XII. Yüzyıllarda büyük gruplandırabiliriz. gelişme gösteren, Memluk, Arap, Rumi ve Mukavva ciltler; murakka denilen mukav- Mağribi üslupları daha sonradan gerilemeye va üzerine bir kâğıt yapıştırılarak elde edi- başlayınca yerini klasik üslup denilen Hatai len basit kitap kaplarıdır (Topcu, 2017:45). ve Herat üslubu almıştır. Klasik üslubun so- Kumaş ciltler; mukavva üzerine keten, ipek nuna “Şukufe Devri” denilmekte, sonrasın- veya kadife (Fotoğraf 3a) kumaş kaplanarak da ise Lake ve Barok devirleri görülmektedir yapılan ciltlerdir (Arıtan, 2008:86). (Züber, 1971:90; Özdeniz, 1981:15). Fotoğraf 3. a. Kadife Cilt a b XV.yy. ikinci yarısı, SYEK 02756, (UCSB, Katalog 2014:45), b. Şiir mecmuasının lake dış kapakları. Mehmed-i Erzurûmî ve Mehmed-i Amîdî’nin kaside, gazel ve rubâîlerinin yer aldığı Nazifzâde Ahmed Yüsrî tarafından 1210/1795 tarihinde tertip edilen mecmua (Mürekkebin İzi Konulu Sergi Katalog 2020:163, Ankara). 174

Ciltçilik Lake ciltler (Fotoğraf 3b); adını “lak” (ver- yekşah5 aleti ile deri çukurlaştırılarak yapılır nik) kelimesinden alır ve Rugani veya Edir- (Binark, 1975:8; Ödekan, 1991:327). Deri nekari de denilmektedir. Lake süsleme mu- ciltlerin değişik şekilleri vardır, bu şekillere kavva, deri ve tahta olmak üzere üç çeşit göre de isimler alırlar. Bunlar; malzeme üzerine yapılmaktadır. Türk cilt sanatında ilk lake örnekleri XV. yüzyılda a) Şemseli cilt: genellikle deri ciltlerde kul- Osmanlılar ve Timurlular’da görülmüştür lanılan bu süsleme, adını deri üzerine (Arıtan, 1993:553). yapılan semse motifinden alır. Ciltler, Ebru, klasik cilt sanatı ile en fazla yakınlığı şemsenin bezeme tarzına göre isimler görülen geleneksel sanatlardan biridir. Cilt- alır (Erkan,1994:37). Teknikte uygu- te genellikle kapak içlerinde yer alan ebru, lanan şemseler şu şekildedir; gömme hemen her devirde alt- üst kapakla mikleb şemse, alttan ayırma şemse, üstten ayır- üzerinde ve ciltlerde yan kâğıdı olarak da ma şemse, mülemma şemse, mülevven kitabı süslemiştir (Özen, 1998:29). Cilt sa- şemse, müşebbek şemse (kat’ı), soğuk natında önemli bir yeri olan ebru ile yapılan şemse, yekşah şemse, yazma şemse, lake ciltler, dayanıklı olabilmeleri için genellikle şemse, zilbahar şemse, zerduz şemse. çarküşe tekniğinde yapılmışlardır. Ebru, cil- din dış ve iç kapaklarında kullanıldığı gibi b) Zilbahar (Zerbahar) cilt: Kapağın üzerine kitap mahfazası yapımında da tercih edil- ezilmiş varak altını ile dört dilimli yap- miştir (Arıtan, 1993:553). Kıymetli taşlarla rak motifinde parmaklık tarzında geo- bezenmiş ciltlere murassa (mücevherli) cilt metrik çizgiler çekilen ciltlere zilbahar denir. Arıtan’a (1993:553) göre; “cilt sana- ya da kafes adı verilir. tından çok kuyumculuk sanatıyla ilgili olan bu tür ciltler, maddi kıymeti yüksek bir cilt c) Yekşah cilt: Yek-şah tabir edilen ve yal- çeşididir”. Fildişi oymalı, altın kaplamalı, dız sürülmüş deri zemine demiri kak- mozaik, sedef, mine, mercan, yeşim kabart- mak sureti ile yapılan ciltlerdir (Çığ, ma, yakut, zümrüt, inci ve elmas süslemeli 1971:19). Motifler deri üzerine islen- olanları vardır. Daha çok Kur’an-ı Kerim dikten sonra yekşah ile motifler çukur- ciltlerinde uygulanmıştır (Özen, 1998:30). laştırılır. Ciltlerde kullanılan ana malzeme deridir. Bu nedenledir ki klasik cilt sanatında en ge- d) Zerduzi cilt: Deri üzerine altın islemeli niş yeri deri ciltler tutmaktadır. Cilt üzerine cilt çeşididir. Altın yerine gümüş kulla- yapılan süslemeler, cilt sanatının önemli bir nılarak yapılan cilt çeşidine ise “simdu- unsurudur. Deri ciltlerin süslemeleri, dış ve zi” cilt‚ denir. iç yüzde olmak üzere iki kısma ayrılmakta- dır. Ciltlerin bezemeleri genellikle deri üstü- e) Çarkuşe cilt: Kumaş, ebru vb. malzeme- ne kabartma olarak yapılarak, bazı kısımla- lerle kaplanmış cildin köşelerini deri ile rı yaldızla süslenmektedir. Bunların kalıpla çevreleyerek oluşturulan cilt çeşididir. basılanlarına “gömme kap”, kalıp basmak- sızın elle işlenerek yapılanlarına “yazma f) Kat’ı cilt: Eski bir tekniktir. Çabuk yıp- kap” denilmektedir. Yazma ciltlerde beze- randığı için daha çok iç kapakta kul- meler, fırçayla ezme yaldız sürülüp, üzeri lanılmıştır (Fotoğraf 4). Bezmeler deri üzerine çizilerek oyulur Oyulan bölü- mün altına kâğıt, kumaş konur ya da boyanır (Tanındı, 1997:348). 5 Demirden yapılmış bir alettir. Yaldız sürülmüş deri zemine yekşah demirini kakmak suretiyle yapılan cilt (Özen, 1985:78). 175

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Fotoğraf 4. a. Katı ab cd iç kapak (Özdeniz 5. Ciltte Kullanılan Malzemeler Mukavva: İlk zamanlarda yapılan ciltlerde 1981:21), b. Dış iç malzemesi olarak tahta kullanılmış, za- kapak tarzında Eski Türk ciltleri, son döneme gelinceye manla tahtanın yerini mukavva almıştır. kadar kullanılan malzemenin genel yapısı Mukavva sözlük anlamıyla “kuvvetlendiril- yapılmış iç kapak itibariyle hemen hemen aynı kalmış, yalnız miş” demektir. Nitekim mukavva; birinin (Arıtan, 2008:81), üzerlerinde ki bezeme üsluplarında bölge ve suyu diğerinin tersine gelecek biçimde, iste- devirlere göre değişmeler olmuştur (Cun- nen kalınlık elde edilinceye kadar üst üste c. Katı dış kapak bur, 1992:455). yapıştırılmış kâğıtlardan oluşmaktadır (Çığ, 1971:9; Tanındı, 1997:347). Yapıştırıcı ko- (Arıtan, 2008:81), d. Deri: Ciltler genellikle keçi (sahtiyan), koyun lanın içine cilt kabını kurttan korumak için Katı şemse Ayasofya (meşin), ceylan (rak) ve dana (kösele) derisi şap, tenekar, tütün suyu gibi zehirli mad- 3053 SYEK (Çınar, kullanılarak yapılmıştır. Sahtiyan; keçi de- deler katılmaktadır. Bu şekilde hazırlanan risinden elde edilen, tabaklanıp boyanmış, mukavva, iyice kuruduktan sonra tahta gibi 2017:147). cilalanmış deridir. En makbul rengi kırmı- sertleştiğinden eğilip bükülmez. Hazırlanan zıydı. Sahtiyanın kırmızı ve yakın tonlarda mukavva, üzerine kâğıt yapıştırılarak basit işlenmesi Osmanlı öncesinden süre gelen bir kitap kabı yapılabildiği gibi, deri ciltle- bir gelenektir (Koç, 2006:193). Meşin; ko- rin omurgasını da oluşturmaktadır (Özen, yun derisinin bitkisel tabaklanmasıyla elde 1998:13). Tahtanın yerini mukavvaya bı- edilen deridir. Ancak literatürde genellik- rakması, cilt süslemelerinde büyük bir geliş- le deri kelimesinin birebir karşılığı olarak menin başlamasına sebep olmuştur. Mukav- kullanıldığı görülmektedir (Koç, 2006:196). vanın tahtaya nazaran işlenmesi daha kolay Rak; ciltlerde kullanılan ince tıraşlanmış olduğundan, ciltçilikte daima kullanılagel- ceylan derisidir (Özen, 1985:57). Deri dış miştir (Binark, 1975:7). kapların en önemli malzemesidir. Çok ince tıraş edilerek düz veya tezyin edilmiş hal- Altın: Klasik ciltlerin süslemesinde önemli de kap içlerinde de yaygın kullanılmıştır. diğer bir malzeme altın olmuştur. Nitekim Deriler çoğunlukla siyah, kahverenginin altın her devirde farklı teknik ve şekillerde çeşitli tonları, kırmızı, vişne, yeşil, mavi ve kapları süslemek için kullanılmıştır. Altın mor renklere boyanmış bu suretle çok gü- genellikle toz halinde kullanılır, ancak toz zel ciltler meydana getirilmiştir (Ödekan, altın elde edilmesinden önce varak hale 1991:326; Arıtan, 2008:90). getirilmesi gerekmektedir. Özen’e (1985:3) 176

Ciltçilik göre; “iyi bir altın varak elde etmek için yaklaşık on bin çekiç darbesi gereklidir”. Yan kâğıdı: İç kapakla, kitap arasında yer Cendere (Mengeane): Ciltlenecek kibtap dikildik- b alan boş kâğıt. Çoğu kez ebrudur ve “Acem ten sonra dibinin yapıştırılması için menge- kösteği” adı verilen ince tıraş edilmiş deri ne olarak kullanılan tahtadan iki ucu vidalı Fotoğraf 5. a. parçasının bir kısmı bu yan kâğıdına, bir aletin adıdır. Cenderenin iki kolu aynı anda Deriden yapılmış şemse kısmı da cilde gelmek üzere yapıştırılır. Bu ve eşit miktarda çevrilerek iki tahta arasına kalıbı ve köşebent şekilde yapılan ciltler çok sağlam olmakta- konulan kitap sıkıştırılır (Fotoğraf 6a). Şimşir kalıbı, (Kemal Çığ, dır (Özen,1998:29). Cildin yapımında kul- ağacından yapıldığı için oldukça sağlamdır. 1971:10-13), b. deseni lanılan diğer malzemeler; ibrişim ip, ince Kitap sırtına bez yapıştırma, kolon atma, fırçayla hazırlanan bez, tülbent, kola, tutkal, jelâtin vb.’dir. şiraze örme ve kapakların kitaba takılması Necmeddin Okyay’a işleminde cendere kullanılmaktadır. Kitabın ait kalıp ve c. motif Diğer kitap sanatlarından farklı olarak, cilt metin kısmında formaların dikilmesi için di- ile ölçüleri dikkate sanatında birtakım makine ve aletlere ihti- kiş tezgâhı (Fotoğraf 6b) kullanılmaktadır. alınarak takım haline yaç duyulmaktadır. Cildin yapımında kulla- getirilen cilt kalıpları nılan gereçler ise şu şekildedir; ab (Çiçek Derman, UCSB 2014:33). Kalıplar: ciltçilikte motiflerin deriye geçi- Istampa: klişeler üzerindeki motiflerin kitap rilmesi işleminde kalıp kullanılmaktadır kapağına aktarılmasında kullanılan alettir Fotoğraf 6. a. - b. (Özen, 1985:35). Cilt sanatının ilk dönem- (Fotoğraf 8a). Sıcak ve soğuk baskı yapabi- Cendere, dikiş tezgâhı lerinde ortaya kalıplar metal, demir ya da lir. Çivilerle oyulmuş kitap kapağına tıraş- ve mücellit el aletleri tahtadan yapılmıştır. Bu kalıplar baskı es- lanmış deri taslandığında klişeler yuvasına (Muzaffer Karaca nasında deriye zarar verdiğinden, onların yerleştirilir. Istampadaki hareketli plakanın Ciltçilik Müzesi yerine sertleştirilmiş deriden yapılan ka- tam merkezine kapak konur. Istampanın Kataloğu, s.5, 6, 7). lıplar kullanılmaya başlanmıştır (Arseven kolu yavaşça indirilir ve kademeli bir şekilde cilt maddesi 1998:343). Deri kalıpların klişe üzerine güç uygulanır. Baskı neticesin- (Fotoğraf 5a) yapılamasında bilhassa deve de klişedeki motifler kapak üzerine aktarılır. derisinin kullanılması mücellitler arasında Istampada her seferde yalnız bir klişenin çok makbul sayılmıştır (Çığ, 1971:11). Bazı basılması esastır. Aynalama işlemi için de ciltlerin özellikle şemse, mikleb ve kapak yine ıstampa kullanılır (Topcu, 2017:48). içlerinde “yekpare” denilen büyük kalıplar Mukavva makası: Mukavva, kâğıt vb. malze- kullanılmıştır. Küçük kalıplar ise daha çok meleri istenilen ölçülerde gönyeli bir şekilde zencireklerde, bordürlerde, şemse motifinin kesmeye yarar (Fotoğraf 7c ve 7d). Makas iç dolgularında, köşebentlerde ve sertabın üzerinde yer alan sabit metre yardımıyla muhtelif yerlerinde kullanılmıştır. Motifle- malzemenin ölçüleri belirlenir ve kesilecek re ve ölçülere dikkat edilerek takım haline getirilen kalıplar (Fotoğraf 5b ve 5c) bazen tek olarak kullanıldığı gibi genellikle de aynı kalıbın yan yana, alt alta veya üst üste basılması şeklinde kullanılabilir (Arıtan, 2008:91). Günümüzde ise pirinç kalıplar makbul olmakla birlikte birçok farklı malze- meden kalıp yapıldığı görülmektedir. 177

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi kısım dışta kalacak şekilde makas ağzına çalar, zencirekler, çiviler, biz, çekiç, makas, yerleştirilir. Pedala basılarak malzeme sa- ayakkabıcı bıçağı, spartullar ve bistüri gibi bitlenir ve makasın kolu biraz içe doğru çe- vb. birçok yardımcı alet kullanılmaktadır. kilerek hızla indirilir. Böylece kesme işlemi tamamlanır (Topcu, 2017:48). 6. Cildin Yapımı Pres: yapım aşamasındaki kapakların düz- Cildin yapım aşamalarında temel olarak gün bir şekilde kuruması için kullanılan aynı sıralama takip edilmektedir. Ancak kul- alettir (Fotoğraf 7e ve 7f). İki plaka arası- lanılan malzemeye göre bazı farklılıklar gö- na malzeme konulduktan sonra üst plaka- rülmektedir. Klasik Türk ciltleri genellikle yı hareket ettiren kol çevrilerek malzeme deriden yapılmış olduğundan, bu bölümde sıkıştırılır. Birkaç gün bu şekilde bekletilen cildin yapımı deri ciltler üzerinden anlatıl- malzemenin preslenmesi sağlanır (Topcu, mıştır. 2017:49). Klasik cilt sanatının en büyük özelliği ka- pakların inceltilmiş deri ile kaplanmasıdır. Fotoğraf 7. a. “Deri tıraşlamak” mücellit ıstılahlarından- Istampa (Topcu, dır ve derinin tıraş bıçağı ile istenildiği ka- 2017:48), b. Yaldız dar inceltilmesi hakkında kullanılan bir ta- basma makinası, c. ve birdir (Pakalın, 1993, C. I:427). Deri bıçkı d. Mukavva Makası, e. adı verilen el aleti ile tıraşlanarak inceltilir ve f. Kitap Presleri 19. (Mavili, 2002:17). Bıçkı, derinin tıraşlan- ve 20. Yüzyıl (Muzaffer ması için özel olarak elde yapılan ucu beyzi, Karaca Ciltçilik Müzesi sapı yuvarlak (avuca oturacak şekilde) ah- Kataloğu, s. 27, 20, şaptan (şimşir ağacından yapılması makbul- dür) yapılmış kesici alettir. Sağ ve sol el için 22,10). ayrı olmak üzere, mücellitlere özel olarak üretilmektedir. Bıçkıların uçları köreldikçe ab somaki adı verilen mermer üzerine bilene- rek uçları keskinleştirilmektedir (Maraşlı, c 2005:68). Tıraş edilmiş deri sert bir madde üzerine (mukavva veya tahta) yapıştırılarak, derinin yüzeyi sirkeli bir pamukla silindi- ğinde; derinin yağı alınır ve boyaların deri üzerine muntazam bir şekilde uygulanma- sı sağlanır. Yapılan bu işlem derinin yüze- yinde ki dökülmeleri de önlemektedir (Çığ, 1970:244). Bu işlemlerin ardından deri cilt- lemeye hazır hale gelmektedir. d ef Bir kitabı ciltleme sürecinde öncelikle kita- bın metin kısmı hazırlanır. Sayfalar üst üste Muhtelif aletler: Cetvel, basit örgü ve geçme- getirilip formalar oluşturulur, bu formalar leri yapmak için zencirek çivisi, yekşah, te- birbirine dikilir. Sırtın üst ve alt köşelerine ber, mühre, bıçkı, falçata, ıstaka, klişeler, fır- kitabı tutmak ve yaprakların dağılmasını 178

Ciltçilik önlemek için altına deriden bir yastık ko- 7. Günümüz Ciltciliği ve Cilt nularak şiraze örülür. Cenderede kitabın sırtına ince bir bez (mermerşahi) yapıştırılır Ustaları ve kurumaya bırakılır. Yan kâğıtları yapış- tırılır ve kitabın kenarları keskin bir aletle XX. yüzyılda bütün dünyada olduğu gibi tıraşlanarak düzeltilir. Cilt kapaklarının ülkemizde de ciltçilikte makineleşmeye gi- alt yapı maddesi mukavvadır. Özel olarak dilmiştir. Okuma yazma oranının yüksel- hazırlanan mukavva kitabın boyutlarında mesiyle kitaba olan talep, ancak makine kesilir. Yapılmak istenen cilt tekniğine göre cildi ile karşılanabilmiştir. Bu nedenle son mukavva üzerinde işlem yapılır. Örneğin dönem ciltlerinde herhangi bir üsluptan Osmanlılar’da cildin derisi üzerine işlene- söz edilmesi mümkün değildir. Yapılan cilt cek olan şemse ve diğer bezemelerin za- kapakları üzerinde yer alan bezemeler eski manla bozulmaması için mukavva üzerine Türk motiflerinden alınmakta ya da Alman çizilerek belirlenmiş olan kalıp şekli oyulur ve Fransız ciltlerinin etkisinde kalınmak- ve yerine daha incesi konulur. Ön ve arka tadır (Cunbur, 1992:456). Çığ’a (1971:19) kapaklar için yapılan bu ugulama, mikleb göre; “Cumhuriyetin ilanı ile yeniden toparlanıp için de geçerlidir. Tıraşlanmış deri süngerle şanlı mazisini hatırlamaya başlayan Türk gençleri, hafif ıslatılarak deri tavlanır. Tavını alarak üstün vasıflı sanat eserlerine yeniden ilgi duymaya yumuşamış deri hazırlanmış olan mukav- başlamıştır”. Bahaettin Tokatlıoğlu (1866- valara kaplanır. Oyulan kısımlara kalıplar 1939), Necmeddin Okyay (1883-1976), yerleştirilir ve ıstampada basılıp kapak üze- Sacit Okyay (1915-1999), Mustafa Düzgün- rinde motiflerin oluşması sağlanır. Deri üze- man (1920-1990) ve Emin Barın Türk cilt rine kalıpla basılacak motiflerin iyi çıkıp bü- sanatını yaşatmaya çalışmış sanatkarlardır. tün ayrıntılarına kadar görünebilmesi için O dönem cilt sanatı üzerine eğitim veren mukavva üzerine bol çiriş sürülür. Derinin bazı kurumlar; İstanbul Güzel Sanatlar kapak içine katlanacak kısımları gerekirse Akademisi, Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü tekrar ince bir şekilde tıraşlanır ve gergin Resim-İş bölümü ile Tatbiki Güzel Sanat- bir biçimde kapak içine yapıştırılır. Kapla- lar Yüksek Okulu’dur. Günümüzde çeşitli rın süslemesinde altın kullanılacak ise mo- üniversitelerin güzel sanatlar fakülteleri ve tifli kısımlar jelatinlenir. Motifler süslenir, sosyal bilimler enstitülerinde, belediyelerin mühre ile tüm kapak üzerindeki süsleme halka açık kurs merkezlerinde ve vakıfla- parlatılır. Kapak üzerine vernik sürülür ve rın bünyelerinde cilt sanatı üzerine çeşitli kuruması için bekletilir. Kuruyan kapaklar- eğitim ve etkinlikler düzenlenmektedir. Bu dan önce sol kapak kitaba yerleştirilir, kitap- çalışmalar bünyesinde özellikle Süleymani- la birlikte cendereye sıkıştırılarak sırt kısmı ye Kütüphanesi’nde mücellit İslam Seçen yapıştırılır. Sağ kapak için de aynı işlem ya- hocanın öncülüğünde gerçekleştirilen resto- pılır. Cenderede bir süre bekletilen kitap çı- rasyon ve cilt kursları önemlidir. Mimar Si- kartılır ve köstekler kitaba yapıştırılır. İsteğe nan Güzel Sanatlar Üniversitesi, Marmara göre ebru yan kâğıdı yapıştırılır. Bütün bu Üniversitesi, Sakarya Üniversitesi, Selçuk işlem basamaklarının ardından klasik usul- Üniversitesi vb. üniversitelerin sosyal bilim- de bir cildin yapımı tamamlanmış olur (Arı- ler enstitülerinde ve İstanbul Büyükşehir tan, 1993:554; Çınar, 2017:153). Belediyesi Meslek Edindirme Kursları bün- yesinde verilen eğitimlerin de cilt sanatının öğrenimine katkı sağladığı görülmektedir. 179

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Klasik Türk ciltçiliğinin yaşatma çabala- Oral, Celalettin Karadaş, Cemil Akpınar, rının sürdürüldüğü bu son yüzyılda zana- Fatih Ömeroğlu, Hüseyin Delil, Hüseyin atlarını sanata dönüştürerek cilt sanatına Gürsel Bilmiş, Kazım Hacımeyliç, Melike hizmet eden önemli günümüz mücellitleri; Kazaz, Muharrem Kalentzi, Mürşide Top- İlhami Turan, İslam Seçen, Ahmet Saim cu, Naciye Özel, Serra Güney Özkan gibi Arıtan6, M. Ali Kunduracıoğlu, Habib İş- isimlerdir. men, Gürcan Mavili, Mehmet Karslı, Betül 6 Ahmet Saim Arıtan, yaptığı araştırmalar ve yayınlar ile Türk Cilt Sanatı ve özellikle Anadolu Selçuklu Cilt Sanatı’na önemli katkılarda bulunmuştur. 180

Ciltçilik Kaynaklar Arıtan, Ahmet Saim (1993). Ciltçilik, TDV İslam An- Cunbur, Müjgan (1992). Türklerde Cilt Sanatı, Türk siklopedisi, C.7, s. 551-557, İstanbul. Dünyası El Kitabı, Türk Kültürünü Araştır- ma Enstitüsü, Ankara, C.2, s.452-457. Arıtan, Ahmet Saim (2001). Selçuklu Cildi’nin Osmanlı Cildi’ne Etkileri, H.Ü. Edebiyat Fakültesi Sanat Çığ, Kemal (1952). Türk Kitap Kapları (XV-XX Asır), Tarihi Bölümü V. Ortaçağ ve Türk Dönemi Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergi- Kazı ve Araştırmaları Sempozyumu, s. 29- si, Yeni Matbaa, S.II-III, Ankara. 40, Ankara. Çığ, Kemal (1970), “Türk Lâke Müzehhipleri ve Arıtan, Ahmet Saim (2002). Anadolu Selçuklu Cilt Sana- Eserleri”, İ.Ü. Sanat Tarihi Yıllığı III, s.243- tı, Türkler, C.7, s. 933-943, Ankara. 252. Arıtan, Ahmet Saim (2008). Türk Deri İşlemeciliği Bağ- Çığ, Kemal (1971). Türk Kitap Kapları, Yapı ve Kredi lamında Türk Cild Sanatı, Atatürk Kültür, Dil ve Bankası Kültür Hizmeti, Doğan Kardeş Mat- Tarih Yüksek Kurumu, 38. ICANAS (Ulusla- baacılık Sanayi A.Ş. Basımevi, İstanbul. rarası Asya ve Afrika Çalışmaları Kongresi), Bildiriler, C.1, s. 121-136, Ankara. Çınar, Nadide (2017). El Yazma Eserlerin Ciltlerinde Kul- lanılan Deriler Üzerine Bir Araştırma, Yüksek Li- Arıtan, Ahmet Saim (2008). Türk Cilt Sanatı, Türk Ki- sans Tezi, Gazi Üniversitesi, Güzel Sanatlar tap Medeniyeti, İstanbul Büyükşehir Beledi- Enstitüsü, Geleneksel Türk Sanatları Anasa- yesi Kültür A.Ş. Yayınları, İstanbul, s.62-97. nat Dalı, Ankara. Arseven, Celal E. (1998). “Cild”, Sanat Ansiklopedisi, Çınar Nadide ve Büyükyazıcı Meral (2017). Türk Cilt C.I ve IV, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul. Sanatında Kullanılan Deriler ve Özellikleri. TİD- SAD (Türk & İslam Dünyası Sosyal Araştır- Bilmiş, Hüseyin Gürsel (2013). Bursa İnebey Kütüpha- malar Dergisi), 4 (11), s. 256-275. nesindeki Ortaçağ İslam Ciltlerinin (13-14. Yüzyıl) Cilt Sanatı Açısından Değerlendirilmesi, Yüksek Derman, M. Uğur (2014), Necmeddin Okayay’ın Mücel- Lisans Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal lidliğine Dair, Uluslararası Cilt Sanatı Buluş- Bilimler Enstitüsü, İstanbul. ması Sempozyumu 29 Kasım- 8 Aralık 2012, Bildiri Kitap (Buluşma Kitabı) Basım 2014, Binark, İsmet (1975). Eski Kitapçılık Sanatlarımız, Ka- Bilnet Matbaacılık, İstanbul. zan Türkleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Yayınları, Ankara. Derman, Çiçek (2014). Necmeddin Okyay’dan Kalan Cild Kalıbları, Uluslararası Cilt Sanatı Buluşması Blanck, Horst (2000). Antikçağda Kitap, Haz. Zehra Sempozyumu 29 Kasım- 8 Aralık 2012, Bildi- Aksu Yılmazer, Dost Kitabevi Yayınları, An- ri Kitap (Buluşma Kitabı) Basım 2014, Bilnet kara. Matbaacılık, s.30-36, İstanbul. Boydak, Fatma Şeyma (2016). Fâtih Devri Cild Sana- İslam Ansiklopedisi (2014). Türkiye Diyanet Vakfı İs- tı. 223-236. 10.12658/TLCK.5.3.B016. lam Araştırmaları Merkezi, İstanbul. Boydak, Fatma Şeyma (2018). Fütüvvet Kavramı Bağla- Kızılşafak, Elanur (2017). Kitabın Gelişiminden Ciltleme- mında Ahîlikte Debbâğlık ve Ciltçilik, III. Ulusla- ye, İstanbul Aydın Üniversitesi Güzel Sanatlar rarası Ahilik Sempozyumu, 5-7 Ekim 2017, Fakültesi Dergisi, 3 (5), 13-22. Retrieved from Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi, Bildiriler https://dergipark.org.tr/tr/pub/aydinsa- C.I, Yayın No: 001, Kırşehir. nat/issue/34456/380726 Cunbur, Müjgan (1968). Kanuni Devrinde Kitap Sanatı, Koç, Ümit (2006). XVI. Yüzyıl Anadolu’sunda Sanayi, Bi- Kütüphaneleri ve Süleymaniye Kütüphanesi, zim Büro Basımevi, Ankara. Türk Kütüphaneciler Derneği Bülteni, C.X- VII S.3, s.134-142. 181

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Maraşlı, Savaş (2005), Amasya II. Bayezid İl Halk Kütüp- Sözen, Metin ve Tanyeli, Uğur (1986). Sanat Kav- hanesindeki XV. ve XVI. Yüzyıl Ciltleri, Basılma- ramı ve Terimler Sözlüğü, Remzi Kitabevi, mış Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi İstanbul. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kayseri. Tanındı, Zeren (1993). “Türk Cilt Sanatı” Başlangıcın- Mavili, Gürcan (2002), Süleymaniye Kütüphanesindeki dan Bugüne Türk Sanatı, Türkiye İş Bankası 13. ve 14. Yüzyıllara Ait Cilt Sanatı Örnekleri, Kültür Yayınları, Ankara. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Tanındı, Zeren (1997). “Cilt” Maddesi, Eczacıbaşı İstanbul. Sanat Ansiklopedisi, YEM Yayınevi, İstanbul. Meriç, Rıfkı Melül (1954). Türk Cilt Sanatı Tarihi Araş- Taviloğlu, N. (1985). Geleneksel San’atlarımızın tırmaları, Vesikalar I, 3-30, Ankara. Önemli Bir Kolu Olan Ciltçilik ve Bugünkü Durumu, Türkiye’de San’atının Bugünü ve Ödekan, Ayla (1991). “Sanat Tarihi Ders Kitapları- Books Yarını, Ankara. on History of Arts Textbooks”, Türkiye’nin Ders Kitapları (Ortaöğretim Ders Kitaplarına Topcu, Mürşide (2017). Yusuf Ağa Yazma Eser Kütüpha- Eleştirel Bir Yaklaşım), yay. haz. Şeyda Özil, nesinde Bulunan Bazı Deri Ciltlerin İncelenmesi ve Nilüfer Tapan, Cem Yayınevi, İstanbul, 283- Durum Tespitlerinin Yapılması, Yayımlanmamış 299. Uzmanlık Tezi, Yazma Eserler Kurumu Baş- kanlığı, İstanbul. Önder, Mehmet (1995). Antika ve Eski Eserler Kı- Yılmaz, Abdulkadir (2004). Türk Kitap Sanatları Tabir ve lavuzu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Islahatları, Damla Yayınevi, İstanbul. Ankara. Züber, Hüsnü (1987). Cilt ve Ciltçilik, İstanbul Matba- Özdeniz, Engin (1981). Türk Cilt Sanatı, Sanat Dünya- acılar ve Ciltçiler Derneği Dergisi, s. 256-258. mız, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, Y.7, S.21, s.13-25. Kataloglar Özen, E. Mine (1985). Yazma Kitap Sanatları Sözlüğü, Muzaffer Karaca Ciltçilik Müzesi Kataloğu, Topka- İstanbul Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi, pı- İstanbul, www.muzafferkaraca.com Döner Sermaye Basım Atölyesi, İstanbul. Mürekkebin İzi: Yazma Eser Seçkisi (2020). Sergi 20 Özen, E. Mine (1998). Türk Cilt Sanatı, Türkiye İş Şubat- 20 Nisan 2020 tarihleri arası, Cum- Bankası Kültür Yayınları, Ankara. hurbaşkanlığı Millet Kütüphanesi Selçuklu Sergi Salonu. Pakalın, Mehmet Zeki (1993). Osmanlı Tarih Deyimle- ri ve Terimleri Sözlüğü, I-II-III, Bilim ve Kültür UCSB-Uluslararası Cilt Sanatı Buluşması, Sempoz- Eserleri Dizisi, Millî Eğitim Bakanlığı Yayın- yumu 29 Kasım- 8 Aralık 2012, Katalog ları, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul. (2014), İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Kül- tür ve Sosyal İşler Daire Başkanlığı Kültür Richard, Francis (1997). Splendeurs Persans, Manuscprits Müdürlüğü, Yay. Haz. Ahmet Akcan, Bilnet du XII e XVII e Siècle, Paris. Matbaacılık, İstanbul. 182

CULHA DOKUMACILIĞI Culha Weaving H. Feriha Akpınarlı* Abstract The weaving craft, which has an important place in and are produced in terms of production capacity, could traditional values, gives information about the identity not survive with the increase in demand for industrial of a society with its cultural differences in terms of products and the change of life schools and took their genre, style and technical features. Weavings, which are place among the cultural heritages that are about to the most beautiful reflections of the feelings, thoughts disappear. Culha weaving craft, which is tried to be and experiences of the community in which they exist, continued with the support of public institutions and local are produced in almost every region of Anatolia and people, is tried to be continued in Şanlıurfa Traditional are a source of inspiration for many subjects. In the Handicraft Center. In the study carried out in order to Southeastern Anatolia region, which is considered the transfer this craft, which is a cultural value, to future cradle of civilization and where the first examples of generations and draw attention to its sustainability; Culha handicraft products are created, especially in Şanlıurfa weaving was evaluated in terms of tools and equipment, Culha Weaves also reflect all the experiences of the technical features, decoration elements, usage areas geography where they are located with their aesthetic and craftsmen and an inventory was created. Due to the values and symbols and reveal their differences from limited number of producers of the craft, care has been other weaving examples. Culha weavings, which are taken to ensure that professional information included distinguished from their peers with their special all the data, and recorded to make a contribution to its weaving structure and ornaments, are from the shuttle continuity. weaving group and can be woven in many types and are produced in various colors with silk, cotton and bright Keywords: Weaving, Culha weaving, tradition, craft, flush yarns. Culha weavings, which have a long history culture. * Prof. Dr., Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Sanat ve Tasarım Fakültesi, Tekstil Tasarımı, [email protected] 183

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi 1. Giriş birçok yöresinde düz bez dokumalar olarak üretilmiş olsa da Culha Dokumacılığı adı ile Ulusal kültürümüzün temelini halk kültürü Şanlıurfa ilinde dokunmaktadır. Şanlıurfa, oluşturmaktadır. Türk kültürünün zengin- kültür ve medeniyetin dünyaya yayıldığı böl- liği, ulusumuzun yaşadığı coğrafyaların ve ge olarak kabul edilmektedir. Bu il, arkeolojik büyük tarihsel olayların birlikteliğiyle orta- bulgulara göre 11.000 yıl önce Neolotik çağ ya çıkmıştır. Türk halk kültürü, yüzyılların insanları tarafından kurulmuştur. Bu çağda deneyimi ile süzülerek biçimlenmiş, ku- yaşayanlar, avcı ve göçebe yaşamdan yerleşik şaktan kuşağa geçerek bir değerler bütünü düzene geçtikleri ilk köylerini kurarak tarım meydana getirmiştir. Halk kültürünün en faaliyetlerini yürütmüş ve ilk mimari eserleri önemli unsuru olan el sanatları ürünlerinin meydana getirerek üretimi canlandırmışlar- biçimlenmesinde ise tarihi ve kültürel miras dır. Şanlıurfa, böylece tarım ve mimarlık ta- önemli bir rol üstlenmiştir. El sanatları yaşa- rihi bakımından en eski şehirlerimizden biri dıkları yörenin özelliklerini yansıtırken aynı olmakla birlikte bu faaliyetler sonucu oluşan zamanda içinde bulunduğu ulusun kültürel dokumacılık, örücülük, bakırcılık gibi zana- kimliğinin ve kişiliğinin en canlı ve anlamlı atların doğuşunu da sağlamıştır. maddi belgeleri haline gelmiştir. Şanlıurfa’da üretilen en eski dokumalardan El sanatları içerisinde hammaddesi lif olan olan Culha, belirli teknik özelliklere sahip Dokumacılık Sanatı geçmişten günümüze ya- bez dokumalardandır. Culhanın dokunduğu şayan ulusal kültürün en önemli parçasıdır. tezgâha cülfalık, dokuyan kişiye ise culhacı İlk zamanlar malzeme olarak sazlar ve bitki denilmektedir. Culha dokumalarda pamuk, lifleri kullanılan dokumacılık sanatında hay- yün ve floş iplik kullanılmakta ve dokuma- vanların evcilleştirilmesiyle bu malzemeler lar Şanlıurfa yöresine ait özgün renklerle zamanla yerini yün, tiftik, keten, pamuk vb. boyanarak 2 veya 4 ayaklı kamçılı tezgâh- liflere bırakmıştır. İnsanların ihtiyaçlarını larda üretilmektedir. Cülfalıklarda ayrıca karşılamak, örtünmek ve korunmak amacı yamşak, puşi, ehram, fıta vb. dokunmalarda ile yapılan dokumacılık sanatı, çevre şart- yapılmaktadır. Şanlıurfa şivesi ile Culhala- larına göre değişiklikler gösterirken toplu- ra “cülhecılıh” denilmektedir (Kürkçüoğlu mun duygularını, sanatsal beğenilerini ve ve Kürkçüoğlu, 2017:103; Akpınarlı, 1996: kültürel özelliklerini yansıtır hale gelerek 20). Şanlıurfa’da yaşayan son usta Mehmet “geleneksel” özellik kazanmıştır (Akpınarlı, Karadaş’tan edinilen bilgilere göre; babası 1996:11). Halkın duygusunu, düşüncesini Mahmut Karadaş’ın Culha dokumacılığına ve ekonomik gücünü yansıtan dokumacılık çırak olarak başladığı 1950’li yıllarda Şan- bu özelliklerinden dolayı maddi kültürün en lıurfa’da 1000 culha tezgâhının çalıştığı ve önemli ürünleri olarak değerlendirilmiştir. Mahmut ustanın culha dokumanın üzerine nakış yapmak için çıraklığa başladığı ancak Ortak değerlerin ürünü olan dokumalar, ge- Mahmut ustanın yeteneğinden dolayı culha leneksel özellikleri bakımından temelde bir dokuma öğretilerek dokuma ustası olmuş- kültürün yansımalarını gösterirken yöresel tur. 1960’lı yıllarda dokumacılık dernek farklılıklarından dolayı farklı isimler ve ken- başkanlığına seçildiği ve başkanlık yaptığı dine has dokuma üsluplarıyla diğerlerinden dönemde 600 kayıtlı culha tezgâhının ça- ayrılmaktadır. Özellikli dokumalar arasın- lıştığı ayrıca bu tezgahlar dışında yörede da yer alan Culha Dokumaları Anadolu’nun kayıtsız tezgahların bulunduğu belirtmiştir. 184

Culha Dokumacılığı Şanlıurfa’da geçmiş yıllarda oldukça çok sa- tirerek günümüze kadar çok farklı tekniklerle yıda olan culha tezgâhları, zaman içerisinde çeşitli dokumalar üretmişlerdir. Böylece iplik azalmış ve dokuma eski ihtişamını kaybet- eğirmek, dokuma yapmak gibi ifadeler doku- miştir. 1990 yılında yörede yapmış olduğum macılıkla ilgili bilinen en eski terimler arasın- araştırmada, sadece Karadaş ailesinden da yer almıştır. merhum Halil Karadaş’ın culha dokuma- Arkeolojik buluntulardan elde edilmiş kumaş cılığını sürdürdüğü, 2008 yılında yaptığım parçaları, M.Ö. 6500 yılında dokumaların araştırmada ise culhacılığın devam etmediği kullanıldığını ve dokumacılığın günümüzden tespit edilmiştir. Şanlıurfa’da 2010 yılı Mart en az 8000 yıl kadar önceleri de bilindiğini ayında Gazi Üniversitesi Türk El Sanatları ortaya koymaktadır (Oyman, 2010:64). Ana- Uygulama ve Araştırma Merkezi (TESAM) dolu insanının görsel ve yazılı belgelerinin ve Şanlıurfa Valiliği işbirliğinde yürütü- bulunmadığı bir dönemden sonra Çayönü, len proje kapsamında Geleneksel El Sanatları Çatalhöyük, Hacılar gibi en eski ve uygar Merkezi kurulmuştur. 2010 yılında faaliyete köy yerleşmelerinden elde edilen buluntular, geçen bu merkezde Şanlıurfa’ya ait pek çok M.Ö. 8000 yıllarından başlayarak insanların halk sanatı yaşatıldığı gibi culhacılığın son en azından bitki liflerini örmeyi öğrenmiş ustası Mehmet Karadaş ile dokumanın de- olduklarını göstermektedir. Bulgulara göre o vamlılığını sağlamak amacı ile culha doku- dönemlerde buralarda giyimin başladığını ve macılığı yeniden hayata geçirilmiştir. özellikle süslenmenin ileri seviyelerde oldu- ğunu söyleyebiliriz (Türkoğlu, 2002:5). 2. Culha Dokumacılığının Tarihçesi Çatalhöyük’te yapılan kazılarda bulunan M.Ö. 6000 yılı Neolitik çağa ait dokuma Dokumacılık sanatının başlama tarihi ve parçaları, Anadolu’ya gelen Selçuklu Türk- yerinin kesin olarak bilinmemesiyle birlikte, lerinin Yunan, İran ve el-Cezire sanatları ile insanların yaşamlarını ve yaptıklarını önce karşılaştıklarını göstermektedir. Selçuklula- resim sonra da yazı ile ifade etmeye başla- rın Bizans, Bağdat, Semerkand ve Buhara malarından çok daha eski olduğu bilgisi ta- ile ilişkileri sonucunda ustalar, birbirleri ile rihi bilgiler arasında yer almaktadır (Kaya yaptıkları etkileşimlerle Selçuklu karakteri- ve Ergenekon, 1989:4). Yapılan arkeolojik ni taşıyan yeni kumaşlar dokumuşlardır. 3. kazılara ve araştırmalara göre dokumacılığın yüzyılda Sivas’ta Sultan Alâeddin Keykubat önce Mısır’da başladığı ve Orta Asya’dan de- için dokunan kumaşta Bizans etkisi görül- vamının sağladığı düşünülmektedir. Neolitik mektedir. Bu eser, Lyon tarihi kumaş mü- dönemde başladığı düşünülen dokuma sana- zesinde bulunmaktadır (Akpınarlı, 1996:13; tı önce bitkilerin örülmesi ile ortaya çıkmış- Yatman, 1945:4-5). Marco Polo, 13. yüzyıl tır. İnsanlar günlük yaşamda kullanacakları sonlarında Muş ve Mardin’de büyük mik- eşyaları bitki saplarıyla örerek sepet, halat, tarda pamuk yetiştirildiğini ve kumaş üre- hasır gibi eserler üretmişlerdir. İlk insanlar, tildiğini, 1474’lerde Venedikli Barbaro, böl- iki çatal sopa üzerine yatay bir sopa ekleye- geden geçerken Mardin’in pamuklu kumaş rek, çözgü ipliklerinin ucuna taşlar bağlayıp atölyelerinin dikkatini çektiğini belirtmiştir. bunun üstünden sarkıtarak ve aralarından el 15. yüzyılda pamuklu dokumalar, Urfa, yardımıyla atkı ipliklerini geçirerek ilk doku- Arabgir ve Erzincan’da yoğun olarak üretil- ma tezgâhını oluşturmuşlardır. Yün elyafını miştir. Osmanlı İmparatorluğu döneminde, eğirerek ve bükerek elde ettikleri iplikleri bir Güneydoğu Anadolu’da Urfa, Arabgir, Ke- alttan ve bir üstten geçirerek dokumacılığın mah, Ergani, Diyarbakır, Mardin, Malatya başlangıcı ortaya koymuşlar ve zanaatı geliş- 185

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi 186

Culha Dokumacılığı gibi illerimizde pa­muk ve pamuklu kumaş yaşanmıştır ve günümüze kadar bu gelişim ürünlerinin önemli miktarda artmasıyla, ve çeşitlilik devam etmiştir (Akpınarlı, 1996: pamuk öşrü (arazinin zekatı) vergisinin alın- 15). Endüstriyel dokumacılık yanında basit dığı belirtilmektedir. Üzerlerindeki desenle- yapılı dokuma devam ederken aynı zaman- re ve kullanılan renklere göre çeşitli isimler da endüstriyel ürünler karşısında eski döne- verilen pamuklu dokumalar, dülbent (tül- me ait yoğunluğunu ve önemini yitirirken bent), bez ve bogasi olarak üç genel gruba kültürel değer olma özelliğini korumuştur. ayrılmıştır. Pamuklu dokuma yapanlar as- Culha dokumacılığının tarihi, dokumacılık- lında bogasi dokuyanlar ve çulah veya culha la birlikte başlamış ve gelişme göstermiştir. dokuyanlardır. O dönemde culha dokuma Anadolu’nun hemen her yöresinde bez doku- yaygın olarak yapılmakta ve dokuyucu sayı- macılığı culfalık tezgâhlarda yapılmasına rağ- sı çok fazladır (İnalcık, 2008). men Culha dokumacılığı Güneydoğu Ana- Çeşitli kaynaklara göre; Güneydoğu Ana- dolu’da özellikle Şanlıurfa ilinde yapılmıştır. dolu’da dokunmuş kumaşların, Asurlularla Geçmiş dönemlerdeki üretim kapasitesine ticareti yapılan dokumalar olduğu belirtil- sahip olmasa da üretimi devam eden Culha mektedir. Güneydoğu Anadolu bölgesinde dokumacılığı, geleneksel değer olma özelliği- ipekli ve pamuklu kumaşların yoğun olarak ni koruyarak yöre halkı ve kamu kuruluşları üretildiği ve ticaretinin 10. yüzyıldan beri tarafından sürdürülmeye devam etmiştir. yapıldığı açıklanmaktadır. Kumaş sanatın- da 14. yüzyılda hareket azalmış ancak 15. 3. Culha Dokumacılığında yüzyılda Türk kumaşlarında mükemmel Kullanılan Araç ve Gereçler derecede ince dokuma kumaş tekniği ge- liştirilmiştir. 16. yüzyılda Bursa ve İstanbul Culha dokumacılığında kullanılan en kumaş dokumacılığında ilerlemiş, Çin, Le- önemli araç dokuma tezgâhıdır. Şanlıurfa histan ve İran’dan siparişler alınarak Bursa yöresinde evlerde ve cülhacılarda çukur tez- ipeği ile Selimiye kumaşları dokunmuştur. gâh kullanılmakta ve bu tezgâha “cülfalık” Bez dokumacılığında halk arasında basit ismi verilmektedir. Cülfalık; 2 veya 4 gü- dokumacılık devam ederken, 17. yüzyıldaki cülü çukur veya yüksek özellikteki dokuma teknolojik gelişmelerle dokuma tezgahların- tezgâhıdır. Şanlıurfa’da tek ayakla çalışan da desen çeşitliliği artırılmış ve komplex de- cakarlı ve 2 veya 4 ayakla çalışan çekmeli senli kumaşlar üretilmiştir. çeşitleri bulunmaktadır. Conkey of Bori isimli İngiliz dokuma sanat- Çukur Tezgâh: Ağaçtan yapılmış tezgâhlar; çısı 1733’te kamçı, tefe ve mekiği icat etmiş- 2 veya 4 adet gücü, mekik, uzatma tahta- tir ve 1745’te Conkey of Bori, Joseph Stell sı, bağlaç, elgeç, ayak pedalı, bir adet üst ile gücülerin ve ayakların hareketiyle ilgili denge tahtası ve tarak kısımlarından oluşur. gelişmeler yapmıştır. 1760’da ise Robert Çukur tezgâhlar 50-60cm derinliğinde çu- Kay mekik atılması konusunda gelişmeler kur üzerine kurulmuştur. Gücülerin bağlı kaydetmiştir. Böylece 17. yüzyıl dokuma olduğu ayaklar çukurun içindedir. Doku- tezgâhları ve buna bağlı olarak dokuma macı çukurun kenarına oturarak dokuma- kumaş yüzeylerinde çeşitli gelişmeler olmuş yı gerçekleştirir. Evlerin bir odasında veya ve kumaş dokumacılığı en önemli yıllarını yaylalarda dışarıda kurulan çukur tezgâh- yaşamıştır. Endüstriyel dokumacılık alanın- larda dokuyucunun üşümemesi için çukur da 18. yüzyılda bir duraklama dönemine içine mangal konulur (Akpınarlı, 1996: 21). girilmiş olsa da jakar konusunda gelişmeler 187

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi b Yardımcı Araçlar: Çözgü hazırla- mada; çözgü dolabı, çağlık, ellik, ipliklerin hazırlanmasında; çık- rık, bobin sarma makinaları, atkı ipliğinin atılmasında; mekik ve masura, dokumanın genişliğini Fotoğraf 1. a. - b. Çukur tezgâh a kontrol etmede; cımbar kullanıl- Culha dokumacılığında kullanılan maktadır. gereç, ipliklerdir. Dokunacak kuma- şın özelliğine göre ipliğin elyaf özel- Fotoğraf 2. a. liği değişmektedir. Örneğin ehram Çözgü dolabı dokumada yün ve pamuk iplik; vala (Akpınarlı vd., 2012) ve puşide ipek iplik veya floş; yamşak, fıta, necek ve ızarlarda pamuk ipliği; b. Çağlık ve merhum çeşitli göynek ve gömleklik kumaş- Halil Karadaş larda pamuk ipliği kullanılmaktadır. ustanın elinde ellik Geçmişte ipliklerin yapımında elyaf olarak dokuyucunun kendi koyunun (Akpınarlı,1996) c. yünü, ipek böceğinin kozası veya tar- Mehmet Karadaş lasından elde ettiği pamuk elyafı kul- ustanın tezgahının lanılırdı. Elyaflar özelliklerine göre üzerinde cımbar ve yıkanır, taranır, tevşilerde (teşi) eğrilir, mekik büküm işlemleri yapılır ve çıkrıklarda sarılarak kullanılırdı. Boyama işlemi a yöredeki boyacılara yaptırılırdı. Gü- nümüzde ise culha dokumacılığında fabrikasyon pamuk ve floş iplik kulla- nılmaktadır. b c 188

Culha Dokumacılığı 4. Culha Dokumacılığı Hazırlık ya “direzi sökme” adı verilmektedir. Çözgü İşlemleri dolabından büyük yumaklar halinde alınan çözgüler, yörede “tutkal” denen sertleştir- Şanlıurfa ilinde culha dokumacılığı yapmış me işlemine tabi tutulmaktadır. İpek veya olan merhum Halil Karadaş ve günümüz- floş iplikler, inceltilmiş boncuk tutkal ile de culha dokumasına devam eden culhacı sertleştirilmekte, pamuk iplikler ise sulandı- Mehmet Karadaş’tan alınan bilgilere göre; rılmış ve kaynatılmış unlu bulamaç ile haşıl- culha üretim aşaması önce çözgü iplikleri- lanmaktadır. nin hazırlanmasıyla başlamaktadır. Büyük bobinler halinde alınan iplikler önce ma- 5. Culha Dokumacılığı Yapımı kine yardımı ile çile haline getirilmektedir. Renkli iplik kullanılacaksa çileler önce bo- Hazırlanan çözgü ipliklerin dokuma tezgâ- yacıya gönderilmekte veya ustalar tarafın- hına yerleştirilmesinde ilk işlem gücülerden dan boyanmaktadır. Boyanmış çileler, ma- geçirilmesidir. Gücüleme sırası, çerçeve sa- kinede küçük bobinler haline getirilmekte yılarına göre 1-3-2-4 olarak devam etmek- ve çözgü aletinin cağlık (Bkz. Fotoğraf 3.b) tedir. Gücülerden geçirmede, iki kişi çalışır. kısmına taşınmaktadır. Birinci kişi çözgü ipliklerini tek tek gücü te- line uzatır karşıdaki kişi ise gücü arasından Fotoğraf 3. uzatılan ipliği şahadet parmağına geçirerek a. - b. İplikleri çeker. 1. çözgü ipliği 1. gücüden, 2. çözgü boyama ve bobin ipliği 2. Gücüden, 3. çözgü ipliği 3. Gücü- den, 4. çözgü ipliği 4. gücüden geçirilir. Gü- sarma cüleme işlemine tekrar 1. gücüden başlanır ve çözgüler bitinceye kadar işlem devam a eder. Gücülerden sonra çözgü iplikleri do- kuma sıklığına göre taraktan geçirilir. b a b Atölyedeki cağlık kapasitesi 40 yukarıda, 40 aşağıda olmak üzere toplam 80’dir. Buraya Fotoğraf 4. a. Dokuma tezgâhı üzerinde gücü çerçeveleri yerleştirilen bobinler üretilecek kumaşın en ve taraktan geçirilmiş çözgüler b. Çözgülerin tezgâh üzerinde ve boy ölçülerine uygun sayı ve uzunlukta yerleştirilmesi ve dokuma başlangıcının yapılması hesaplanarak çözgü dolabına sarılmaktadır. Çözgülerin birbirine karışmaması metalden yapılmış, yörede “ellik” (Bkz. Fotoğraf 2.c) adı verilen delikli parçayla sağlanmaktadır. Çözgüye yörede “direzi”, çözgü hazırlama- 189

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi Gücü çerçeveleri ve tarak tezgâha yerleşti- sağlamaktadır (Akpınarlı vd., 2012:47). Do- rilir. Taraktan çıkan çözgü iplikleri gruplar kunmuş kumaş, yörede “köprü” adı verilen halinde selmine bağlanır. Çözgü ipliklerinin kısmın üzerinden geçirilerek sermine (ku- diğer uçları gergin olarak tezgâhın çatısına maşın sarıldığı levente) sarılmaktadır. paralel üst vanenin (silindir tahtanın) altın- dan geçirilerek 3-4 gruba ayrılır. Ayrılan Yörede kullanılan tezgâhlarda, ayaklara gruplar tahta çubuklara tutturulur. Doku- basılınca açılan ağızlıktan, kamçı çekilin- ma tezgâhının arka kısmında çözgülerin ce sağa ve sola doğru giderek geçirilen atkı çapraz durmasını sağlayan ahşap parçalara ipliği, tefe ile sıkıştırılır ve tekrar ayağa ba- “yay” adı verilir. Çözgü fazlalığı, tezgâhın sılarak açılan ağızlıktan atkı ipliği kamçı arkasında yaylarda çaprazlanarak yukarı- yardımıyla soldan sağa atılarak dokuma daki “helaka” adı verilen ahşap direk üze- işlemine devam edilir. Atkı ipliğini taşıyan rinden geçirilir. Çözgünün gergin durması- mekik, “mekik cepliği” adı verilen kısımdan nı sağlamak için grup halinde düğümlenen kayarak karşı tarafa geçmektedir. Tezgâh çözgüler, “gecek” adı verilen ahşap çubuk- üzerindeki çözgüler bitinceye kadar doku- lara, daha sonra da “dolan taşı” adı verilen ma işlemine devam edilir. Çözgüler bitince ağırlıklara bağlanır (Akpınarlı vd., 2012:47). kesilerek dokuma, tezgâhtan çıkarılır. Düz Hazırlanan tezgâhta yapılacak dokuma kumaşta tezgâhta dokuma hep devam eder. örgüsüne karar verilerek dokuma işlemine “Yamşak, püşi, fıta” vb. dokumalarda ise başlanır. Bezayağı dokuma yapıldığında 2 kare, dikdörtgen veya istenilen ölçüde olun- ayağa birlikte basılır. Önce 1. ve 2. ayak- ca saçak payları ve ikinci parçanın başlan- lara daha sonra 3. ve 4. ayaklara birlikte gıç payı boş bırakılarak bitirme hesaplanır basılır. Dokuma esnasında yörede “düğür” ve ikinci parça dokumaya devam edilir. Ay- adı verilen dimi dokuma yapılırken ayak rıca Şanlıurfa’da culhacılık denilen mekikli basım sırası 1-4-2-3 olarak devam etmekte- dokumalara işleme veya süsleme yapılacak dir. Tezgahta kumaşın gerginliğini sağlayan dokumalar nakış ustalarına gönderilir. Na- yardımcı araca yörede “mitit” (cımbar) adı kış ustaları “hışvalı, ahmediye, direkli” vb. verilmektedir. Bazı yörelerde metal olanları- gibi isimlerle üretilen dokumalar üzerine na da rastlanan mitit, tefe önünde yer alan ürünün özelliğine göre makine ile suzeni kumaşın eninin düzgün ve gergin olmasını tarzında işleme yapmaktadır. a bc Fotoğraf 5. a. İbrahim Yaşar usta suzeni makinasında nakış yaparken (Akpınarlı arşivi, 2010) b. - c. Çeşitli culha nakışları 190

Culha Dokumacılığı 191

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi b Makinede suzeni tekniği ile yapılan nakış- larda, ustalar tarafından yapılacak örtünün özelliğine göre hesaplamalar yapılır ve çi- zim olmadan motifler kumaşa işlenir. Na- kışlama ustalık isteyen bir iştir. Usta hangi motifi yapacaksa makinenin hareketini ona göre ayarlayarak makine ayağını hareket et- tirir. 6. Culha Dokuma Ürün Çeşitleri ve Kullanım Alanı Şanlıurfa’da culhacılık olarak anılan bez dokumalara “hışvalı, şakkalı, direkli, puşu, yamşak/yaşmak” vb. isimler verilmiştir. Bu bezlerin en büyük özelliği, atkı ve çözgüsün- de düzenli olarak kullanılan çizgilemeler ile elde edilen kareli ve ekoseli görünümdedir ve dokumaya sonradan suzeni makinesinde işleme ile desen yapılmaktadır (Fotoğraf 5a) (Başaran, 2018:18; Akpınarlı, 1996:67-78). a Fotoğraf 6. Yamşak çeşitleri; a. Kuru c 192 hafız b. Ahmediye c. Direkli Şanlıurfa culhacıları tarafından yaşmak, çe- şitlerinden başka “aba”, “ehram” ve “futa” ismi verilen ürünler yapılmıştır. Mesleği de- vam ettiren ustalar tarafından yamşak, puşi ve çeşitli örtülerin yapımı sürdürülmektedir. Culfalık tezgâhlarda üretilen culha doku- maların özellikleri şöyledir. Yamşak: Pamuk ve ipek iplik kullanılarak bezayağı (düz) ve dimi (düğür) örgüler ile dokunan, erkek ve kadınların başlarına ör- tülen örtülerdir (Akpınarlı, 1996: 53). Bu başörtülerine bazı yörelerde yaşmak da denir. Yamşaklar, renkli ipliklerle küçük ve büyük kareli, ince ve kalın çizgili olarak dokunmaktadır. Dokuma işleminden son- ra nakışçı ustaları tarafından ipek veya floş iplik ile “suzeni” işlemeler yapılmaktadır.

Culha Dokumacılığı İşleme ustaları, desenleri yaşmak üzerine kuşak şeklinde kullanılmaktadır. Orta As- çizmeden işlemektedir. Dokumadaki ve işle- ya’dan Anadolu’ya uzanan birçok bölgede medeki desenlemelere göre yamşaklar; “hış- farklı bağlama biçimleriyle, özellikle kadın- valı”, “ahmediye”, “kuru hafız”, “şakkalı”, ların başlarına sardıkları örtülere de puşi “direkli” ve “dümbüllü” isimlerini (Bkz. Fo- denmektedir. Genellikle yöresel kıyafetleri- toğraf 6-7) almaktadır. mizin tamamlayıcı olan desenli veya desen- siz ipek kumaştan yapılan puşiler, Yörük ve Türkmenler tarafından da kullanmaktadır (Bkz. Fotoğraf 7). Aba: Şanlıurfa’da erkekler tarafından giysi- lerinin üzerine giydikleri palto türünde bir giysidir (Akpınarlı, 1996: 53). Aba yapı- mında kullanılan kumaşlar, culhacılar tara- fından dokunmaktadır. Yünün doğal rengi a olan krem ve kahverengi ile dokunan abalar, Karacadağ bölgesinde; siyah ve krem rengi ile dokunan abalar ise Fırat ve çevresinde giyilmekte, özel günlerde ise bu abaların işlemeli olanları tercih edilmektedir (Akpı- narlı vd., 2012:46). Ehram: Şanlıurfa’da kadınların sokağa çıkar- ken başlarından itibaren bütün vücutlarını örtecek şekilde kullandıkları örtülerdir. Ço- ğunlukla orta yaşlılar ve yaşlılar tarafından b kullanılmaktadır. 80 - 100cm eninde doku- nan iki parça (şak) birbirine dikilerek kulla- nılmaktadır. Dış kenarları “baş tahta” ismi verilen ince bordürle çevrelenmiştir. Atkı ve çözgü iplikleri yün, desen iplikleri ise ağartıl- mış pamuk ipliğidir. Zemininde bezayağı ör- güsü, desenlerde ise el brokarı kullanılmıştır. Eriş, mekik, dut, sandıklı, bademli vb. isimler verilen motifler yüzeyi süslemektedir. Kenar- larında kısa saçaklar bulunmaktadır. c Fıta veya futa: Çözgü ve atkılarında pamuk ipliği kullanılarak bezayağı tekniği ile do- Fotoğraf 7. Yamşak çeşitleri; a. Kare düzeninde Şakkalı b. kunmaktadır. Günümüzde artık kullanılma- Kuşgözü desenli Puşi c. Hişvali yan fıta, 40 - 50 yıl önce genç kızlar tara- Puşi veya Puşu: İpek iplik ile dimi tekniğiyle fından sokağa çıkarken örtülen bir örtüdür. dokunan başörtüleridir. Kadınlarda beyaz, İki renkli, küçük kareli olarak dokunmuştur. erkeklerde siyah renkli olanlar tercih edil- Culha dokumalarda “şakkalı” ismi verilen mektedir. Erkekler tarafından bele sarılarak yamşaklarla aynı özelliklere sahiptir. 193

Geleneksel Meslekler Ansiklopedisi 8. Culha Dokumacılığı Ustaları Şanlıurfa’da yoğun olarak dokunan culhacı- b lık sanatında çok usta yetişmiştir. Culha do- Fotoğraf 8. kumacılığı, çoğunlukla evlerde veya çarşıda Günümüzde ise Mehmet Karadaş 2010 yı- a. - b. Şanlıurfa yapılan bir uğraş olduğundan, aile içinde lında tekrar mesleğe dönmüş ve halen de- çıraklar yetiştirildiğinden babadan oğula, vam etmektedir. Mehmet usta 1969 yılında Geleneksel El kuşaktan kuşağa geçen bir meslek olmuş- 9 yaşında babası Mahmut ustanın yanında tur.1990 yılından beri yörede yapmış oldu- culha dokumacılığına başlamıştır. Uzun yıl- Sanatları Merkezi ğum araştırmalarda, geçmişte çok sayıda lar çalıştıktan sonra mesleği bırakmış 2010 tezgahın çalıştığı ve ustaların birçok çırak yılında Şanlıurfa Geleneksel El Sanatları ve Culhacılık yetiştiği tespit edilmiştir. 1990 yılında Ka- Merkezinin kurulması ile merkezde kurulan radaş ailesinden merhum Halil Karadaş’ın tezgahta mesleğe geri dönmüş ve kurslarla Atölyesi Şanlıurfa Hakimdede mevkinde bulunan birçok kişiye culhacılığı öğretmiştir. Çocuk- atölyesinde araştırmalarımı yaptım, ancak ları İbrahim Halil Karadaş, Merve Çiftçi ve 2000 yıllarında bu atölyenin kapanmıştır. Meral Demir’i yetiştirmiş, merkezde bulu- Halil Karadaş ve kardeşi Mehmet Karadaş nan iki tezgâhta mesleği çocukları ile sür- babaları Mahmut Karadaş’tan culha mes- dürülmektedir. Ayrıca nakış ustalarından leğini öğrenmiştir. Günümüzde culhacılık Hanife Elmas ve İbrahim Yaşar mesleği mesleği ile ilgili bilgilerin araştırılmasında devam ettirmektedir. Böylece unutulmaya kaynak kişilerden tespit edilen bilgilere göre; yüz tutmuş kültürel değerimiz culhacılık culha dokuyan vefat etmiş olan ustalarımız; zanaatının sürdürülebilirliğine ustalarımız Mahmut Karadaş, Halil Karadaş, Abdul- tarafından katkı sağlanmaktadır. lah Tek, Emin Tek, Mahmut Tek, Mustafa Toprak, Halil Toprak ve Hacı Elagöz’dür. Suzeni nakış ustası ise İbrahim Yaşar ve Cuma Bayri’dir. a 194

Culha Dokumacılığı Kaynaklar Akpınarlı, Hatice Feriha (1996). Şanlıurfa Çulha Doku- Kaya, Firdevs ve Ergenekon, Cavidan (1989). Mekikli macılığı. 13, Şanlıurfa: Şurkav Yayınları. El Dokumacılığı. Ankara: G. Ü. M. E. F. Yayı- nevi. Akpınarlı, Hatice Feriha, Tozun Hatice, Başaran Fatma Nur, Büyükyazıcı Meral ve Ertürk Y. Kürkçüoğlu, Ahmet Cihat ve Kürkçüoğlu, Sabri P. (2012). Şanlıurfa El Sanatları ve Sözlü Kültür (2017). Şanlıurfa Kültür ve Turizm Varlıkları. An- Materyalleri. 36, Ankara: Şurkav Yayınları. kara: Şurkav Yayınları. Başaran, Fatma Nur (2018). “Anadolu Geleneksel Bez Oyman Büken, Naile Rengin (2010). “El Dokumacılı- Dokumacılığından Bazı Örnekler ve Günü- ğının ve El Dokuma Tezgâhının Tarihçesi, El müzdeki Durumu”. Arış Halı, Dokuma Ve İşleme Dokuma Tezgâhı Çeşitleri”. Sanat Dergisi, 0(8), Sanatları Dergisi, Sayı13, :15-26 :63-84. Retrieved from https://dergipark.org. tr/tr/pub/ataunigsfd/issue/2596/33391 İnalcık, Halil (2008). Türkiye Tekstil Tarihi Üzerine Araş- tırmalar. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Türkoğlu, Sabahattin (2002). Tarih Boyunca Anadolu’da Yayınları. Giyim Kuşam. İstanbul: Kendi Yayını Yatman, Nurettin (1945) Türk Kumaşları. Ankara: An- kara Halkevi Yayınları. 195



Ç


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook