Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bu Ülke-Cemil MERİÇ

Bu Ülke-Cemil MERİÇ

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-20 02:51:05

Description: Bu Ülke-Cemil MERİÇ

Search

Read the Text Version

I- SIHÂM-I KAZA2Hakikatibulan,ba kalarıfarklıdü ünüyorlardiye, onuhaykırmaktançekiniyorsa,hembudala,hem dealçaktır.Bir adamın“bendenba kaherkesaldanıyor”demesi güçüphesiz;ama

sahidenherkesaldanıyorsao neyapsın?Daniel de Foe*

1. Bâbil*VeYehova*“Bunlarınhepsi tekkavim”dedi.“Konu tuklarıdil aynı,giri tiklerii i yarıdabırakaca abenzemiyorlarGelin detopra ainelim,dilleriniayıralımunlarınbirbirlerinianlayamazolsunlar”.Ve

âdemo ullarıkentlerinikuramadılar.OrayaBâbildendi.Bâbil, yanikarı ıklık.Tevrat

Sa ile Sol*Mefhumların kâh gülünç, kâh korkunçmaskelerle raksa çıktı ı bir karnavalbalosu, fikir hayatımız.Tanımıyoruz onları, neredengeliyorlar bilen yok. Fir’avunlarabenziyorlar, kalabalı a çehrelerinigöstermeyen fir’avunlara. Veaydınlarımız, o meçhul heyulalar içinehramlara ta ta ıyan birer köle.***Kavga, insanla kader arasındade il artık, insanla kelime arasında.Rüyaları o bayrakla tırıyor. Yı ınlar onuniçin ya ıyor, onun için dövü üyor, onuniçin ölüyorlar. Mukaddeslerin renginebürünen bir bukalemun kelime, semavîkitapların eytanı. Ve en tehlikelileri,topra ımızda do mayanlar.Sol’la sa , bu karanlık kafilenin

öncülerinden ikisi.Sol, Latincede me ’um, eskiAlmancada e ri demek... Cehennemeinen merdiven hep sola bükülür. Sa ,kibar ve imtiyazlı; Rabbin sevgili kullarısa ında oturacaklar, diyor Tevrat.Sol’la sa ’ın yeni bir hüviyetlepolitikaya sıçrayı ı, Fransız htilali’yleya ıt.Napolyon orduları ihtilalinideolojisini dünyanın dört buca ına ta ır;ideolojisini, yani kelimelerini.Avrupa, Fransa’nın mirasınımuhabbetle benimser... aynı manevîiklim, aynı içtimaî yapı. Önceburjuvazinin bayra ıdır sol, sonradördüncü sınıfın... hürriyettir, terakkidir,müsavattır. Sa a türbedarlık dü er;türbedarlık, yani ezelî de erlerin bekçili i.Hangi ezelî de erlerin? htilal,istibdadın tasfiyesiydi; müjdeydi, ümitti,gelecekti. Sa , daima çekingen, daimakorkak, daima sevimsizdir. Çekingendir,

çünkü maziyi temsil eder; maziyi, yanikeyfili i, kanunsuzlu u. Korkaktır, zirakanlı imtiyazların ve karanlıkistismarların mirasçısıdır. Sevimsizdir,hangi mezarlı ı ürpermedenseyredebiliriz? Avrupa’nın son iki yüzyıllık tarihi, sol’un zaferleri, sa ’ınhezimetleri tarihidir.Bize gelince... Hudutlarımızdansalgın bir hastalık gibi girer sol, arazımeçhul bir hastalık. Solcu, ithamların enkorkuncu olur... büyüden me ’um,bedduadan netameli bir kelime. Sa ,daha nazlı, daha utangaç bir misafir. Nezaman gelmi , bilen yok! Türk adaleti,kimse tarafından benimsenmeyen busilik ve ahsiyetsiz kelimeyi pek ciddiyealmaz. Ve çeyrek asır nebatî bir hayatya ar sa .Sol, demokrasilerin zaferindensonra yeni bir bekâret kazanırAvrupa’da, günâhlarından arınır. Bizdeele kasideler dö enilir, nazenine. Avrupa,

bütün cinayetlerini sa ’a yükler. Sa ,yakın tarihin “günahkâr teke”sidir:kilisedir, cehalettir, fa izmdir. Batının en“gerici” partileri bu menfur vasıftankurtulma a çalı ırken, bizdemukaddesatçıların bayra ı olur sa :Türk’ün âlicenaplı ı... Filhakika bu kirlive karanlık kelimenin dünyada bizdenba ka efaatçisi, bizden ba ka elindentutam kalmamı tır.Sol-sa ... Çılgın sevgilerin veuursuz kinlerin emzirdi i iki ifrit. Toplumyapımızla herhangi bir ilgisi olmayan ikiyabancı. Sol’un halk vicdanında yarattı ıtedailer: casusluk, dara açları, Moskova;sa ’ın, müphem, sevimsiz, sinsi bir ikihayal. Hıristiyan Avrupa’nın bu habiskelimelerinden bize ne? Bu maskelihaydutları hafızalarımızdan kovmak vekendi gerçe imizi kendi kelimelerimizleanlayıp anlatmak, her namuslu yazarınvicdan borcu.

Gerici Kim?Canavarlarla dolu bir ormandayız.Yolumuzu hayaletler kesiyor.Taramadı ımız bir dünya bu. thal malımefhumların kaypak ve karanlıkdünyası. Gerçek, kelimelerin arkasındakayboluyor.Ne güzel tarif: “Gerici, birtoplumun geli mesini sa layacak hiçbiryenili i istemeyen, her yönüyle eskiyiözleyen ve eski düzeni getirme e çalı an(kimse) (Mey d a n Larousse). Tarifin tekkusuru bu ucubenin hangi ça da, hangiülkede ya adı ını söylememesi.Murdar bir hal’den muhte em birmaziye kanatlanmak gericilikse, hernamuslu insan gericidir.IV Murat’a, Süleyman devrine dön!diye haykıran Koçi Bey’den* Re itPa a’ya* kadar Osmanlı Devleti’nin bütünıslahatçıları gerici. Dante,* ya adı ıça dan i renir. Balzac* eserini iki ezelî

hakikatin ı ı ında yazar: kilise ve krallık.Dostoyevski* maziye â ık. Dante gerici,Balzac gerici, Dostoyevski gerici!Gerici, ilerici... Dü ünce hürriyetibu mülevves kelimelerin esaretindenkurtulmakla ba lar, dü ünce hürriyeti vedü ünce namusu.

Kelâm, Bütünüyle Haysiyettirlk kitap: hafıza. aman veya rahip,yazının icadından sonra da imtiyazlarınıtitizce korur, fetihlerini uzun zamanyazıya dökmez, nesilden nesile sözleaktarır; sözle, yani nazımla. Sırlar,harflere tevdi edildi i zaman bile soka ındili kullanılmaz. lâhiler manzum, büyülermanzum, destanlar manzum. airleryo urmu dili, dü ünceyi airleruysalla tırmı . Be i inde Tanrıların dilinikonu mu insan. Nazım en olgunmeyvelerini verdikten sonra nesirdo mu . Hantal, ürkek, acemi bir nesir.Nazım, imkânlarını ara tırandü ünce: hatalarını ba ı latmak içinmûsikinin yardımına muhtaç; musikinin,yani veznin, kafiyenin. Nazım, ifadeninçocuklu u: sevimli ve serke . Nesir,bütün nazımları kucaklayan bir orkestra:girift ve kâmil. Kur’an mensurdur: YediAskı* airlerini secdeye kapandıran bir

nesir.Büyük nâzımların ço u, nesirde debüyüktürler: Namık Kemal* ve Hâ im*gibi. Ama istisnası bol bir kaide bu:hecenin en usta airi Rıza Tevfik,*nesirlerinde ne kadar derbeder, ne kadaryavan. Genç na irler, nazmın tehzibindengeçseler üphesiz ki üslupları daha derlitoplu, daha tanınan, daha ölçülü olurdu.Heyhat ki, nazımperdazlı ın tiryakilik gibitehlikeleri de var. Bazen, bütündikkatini, bütün hünerini nazımdatüketiyor sanatçı; mısra “haysiyet”ioluyor, cümle “haysiyetsizli i. Oysa kelâmbütünüyle haysiyettir.B u g ü n k ü “düz yazı”nın needebiyatla münasebeti var, ne haysiyetle:bed, cıvık, yüzsüz. Kelimeler, ibareniniçinde, tımarhaneden fırlayan akılhastaları gibi ko uyor. Hepsinin sırtındaaynı urba, bakı larında aynı manasızlık.Nesir yok artık. Nazım var mı ki?



ArgoArgo, kanundan kaçanların dili.Uydurma dil, tarihten kaçanların... Argo,korkunun ördü ü duvar, uydurma diluursuzlu un. Biri günâhları gizleyenpeçe, öteki irfanı bo an kement. Argo,yaralı bir vicdanın sesi; uydurma dil,hafızasını kaybeden bir neslin. Argo, herülkenin; uydurma dil, ülkesizlerin.

Bizim Kapitol’ümüz* YokFransız Akademisi* hantal, tutucu,ekilperest. Ama dünü yarına ba lıyor,millî uurun bir parçası. Hazineyi ejderlerbekler, Kapitol’ü kazlar. Akademi,Fransa’nın Kapitol’ü, kırk kazlı birKapitol. Fransız dilini, barbarlarınistilâsından o kazlar koruyor, Diderot’ya*göre.Bizim Kapitol’ümüz yok amakazlarımız var. Bu sevimli mahlûklarmabedin bekçisi de il, kirleticisi.Tarih, eserlerini iki defa oynarmı :Önce trajedi, sonra komedi olarak.Roma’nın kazları heybetli bir trajedininkahramanıydılar, bizimkiler tatsız birkomedyanın aktörleri.

Kamus, Bir Milletin HafızasıKamus, bir milletin hafızası, yani kendisi;heyecanıyla, hassasiyetiyle, uuruyla.Kamusa uzanan el namusa uzanmı tır.Her mukaddesi yıkan Fransız htilali, tekmukaddese saygı göstermi : kamusa.Eski sözlü e kızıl bir külah geçirdi inisöyleyen Hugo,* tek kelime uydurmamı ;sembolizm’in* üç silâh oru de öyle. Amakullandıkları her kelime yeni. Heyhat!Batı’da cinnet bile terbiyeli.

Penelop’un* ÖrgüsüBatı’nın en talihsiz fikir adamı, bir ba’s-übâd-el mevt* hayaliyle avunabilir. Türkyazarı, böyle bir teselliden de mahrum.Dil, Penelop’un örgüsü, yirmi dört saattebir sökülüp örülüyor.

Her Kemal YeniEdebiyatta “yenilik” ne demek? Herkemal yeni, her baya ı fersude. iirdenuuru kovan ve nesri, bir saralı“tümceler” tımarhanesine çeviren buyeni, ne bir cüceler edebiyatı, ne birmikro edebiyat: rü tünü idrak etmedenkocayan nesillerin kendi kendini tahripinsiyakı.

Yobaza Dü manlıkYobazlık, ark’ın nefis müdafaası. Yobaz,samimiyet, yobaz kendini bir nass’ahapseden idrak; bir nass’a, yanisonsuza. Yobaza dü manlık, tarihedü manlık. Yobaz biziz, en güzeltaraflarımızla biz.

zm’lerzm’ler idrakimize giydirilen deligömlekleri. tibarları men e’lerindengeliyor. Hepsi de Avrupalı.

Türkiye’deki Hayalet89’a kadar kana, çamura bulamıAvrupa’yı. spanya’da engizisyon olmu ,Rusya’da çar. Avrupa’dan kovulunca bizesı ınmı .Ba tacı etmi iz “bîve-i bâkir”i. Elliyıl dü ünce yasaklanmı ; iman, suçsayılmı . Bu izm u runa bütün izm’leredü man kesilmi iz. Onu her tehlikedenkorumak için hapishaneler yükseltmi ,matbaalar kurmu , mektepler açmı ız.Gediklerden sızan her fikir, süngü iletepelenmi . Kamuoyu o mabudeninüpheli rakiplerini haklamak için iktidarlaelele vermi . Kanun hiçbir itizâle gözaçtırmamı .Kâh Batıcılık olmu , kâh Batıdü manlı ı. Her izm onun himayesindesahneye çıkmı . Bu yedi ceddi yabancıâlüftenin dilimizde adı yok. Batı,“obskürantizm” demi . Obskürantizmkocayıp dermansızla ınca, surların

ardında bekleyen tefekkür, bulanık birsel gibi bo anmı ülkeye. Beyni i diedilen nesiller büyük bir susuzlukla bukirli sulara e ilmi . Ve dü ünce, mahiyetimeçhul bir içki gibi çıldırtmı herkesi.Kırk be milyon, kırk be milyona dü mankesilmi .Obskûrantizm heyulası yokedilmedikçe, herhangi bir dirili hayalinekapılmak çılgınlık.

Slogan lkelin deolojisi 3Karanlıkta kavga olmaz. deolojiler,uçurumları aydınlatan hırsız fenerleri.stemesek de onlara muhtacız. Kaosukosmos yapan insan zekâsı, tecrübeleriniideolojilerde sergilemi . deolojiyedü manlık, tek izm’e teslimiyettir:obskürantizme. deolojiler siyasetdünyasının haritaları. Haritasız denizeaçılınır mı? Ama harita tehlikeli biryolculukta tek kılavuz olamaz. Pusulayada ihtiyaç var. Pusula: uur. Tarih uuru,milliyet uuru, ki ilik uuru. deolojilerinpe ine takılanlar pusulasızdırlar. Gemi yakayalar? çarptı, ya bata a saplandı.deolojilerin ı ı ına göz yumanlarısloganlar yönetir. Karanlık kinlerinbirbirine saldırttı ı çılgın sürülerin savaçı lı ıdır, slogan. lkelin, budalanın,papa anın ideolojisidir. Dü ünce ile çı lıkba da maz. uurun sesi çı lık de ildir.

Yabani ba ırır, medenî insan konu ur.Bu çocuklar yıllarca konu turulmadı.Hınçlarını üç be kelime ile suratımızatükürüyorlar. deolojileri yasakladı ımıziçin hı ımlarına u radık. Demokrasinindemopedi oldu unu kimse dü ünmedi.Aczin hürriyetperverligi yalanların ennamussuzu. Bah edilen hürriyet, ölmekve öldürmek hürriyeti.Toprak sarsılıyor!.. Hep birdenesfel-i sâfiline yuvarlanmak istemiyorsak,gözlerimizi açmalıyız. nsanlar sloganlagüdülmez. Dü ünceye hürriyet, sonsuzhürriyet. Kitaptan de il kitapsızlıktankorkmalıyız. Bütün ideolojilere kapılarıaçmak, hepsini tanımak, hepsinitartı mak ve Türkiye’nin kaderini onlarınaydınlı ında fakat tarihimizin büyükmirasına dayanarak in a etmek. te, endo ru yol.

Bu Firar Bir Kabil* KompleksiHer dudakta aynı rezil ikâyet: ya anmazbu memlekette! Neden? Efendilerimizirahatsız eden bu toz bulutu, bu lâ ımkokusu, bu insan ve makine u ultusumu? Hayır, onlar Türkiye’nin insanındanikâyetçi. nsanından, yanikendilerinden. Aynaya tahammülleri yok.Vatanlarını ya anmaz bulanlar,vatanlarını “ya anmaz”la tıranlardır.Türk aydını, Kitâb-ı Mukaddes’inSerseri Yahudisi*... Hangi Türk aydını?Kaçanlar ne Türk, ne aydın. Bu firar birKabil kompleksi.

Sen Bir Az-Geli mi sinKıt’aları ipek bir kuma gibi keserbiçerdik. Kelleler damlardı kılıcımızdan.Bir biz vardık cihanda, bir de küffar...Zafer sabahlarını kovalayanbozgun ak amları. htiyar dev, mazidekiihti amından utanır oldu. Sonra utanç,unutkanlı a bıraktı yerini, “BenAvrupalıyım” deme e ba ladı, “Asya bircüzzamlılar diyarıdır.”Avrupalı dostları, acıyarak baktılarihtiyara, ve kula ına: “Hayır delikanlı”,diye fısıldadılar, “sen bir az-geli mi sin.”Ve Hıristiyan Batı’nın gö sümüzeili tirdi i bu idam yaftasını, bir “ni ân-ızî ân” gibi gururla benimsediaydınlanınız.

Avrupa’nın Yeni Bir hraç MetaıBatılıla ma miti eskiyince, yeni bir yalançıktı sahneye... Daha do rusu, aynınazenin taze bir makyajla arz-ı endametti.Filhakika, intelijansiyamızın*erefine ampanya i eleri patlattı ı busözde bakire, Tanzimat’tan beritanıdı ımız “Batılıla ma”nın ta kendisi.“Ça da la mak”, Avrupa’nın yenibir ihraç metaı, kokain ve LSD gibi...uuru felce u ratan bir zehir. “Ça dı ılık”ithamı, iftiraların en alçakçası, en abesi.Aynı ça da muhtelif ça lar vardır.Ça da la mak neden Hıristiyan Batı’nınputlarına peresti olsun?Bu, kendi derisinden çıkmak,kendi mukaddeslerini inkâr etmek vepe in pe in köleli e razı olmak de il mi?..Biz apayrı bir medeniyetin çocuklarıyız;dü man bir medeniyetin, bamba kaölçüleri olan, çok daha eski, çok daha

asil, çok daha insanca bir medeniyetin.Ça da la manın halk vicdanındaadı asrîle mektir; asrîle mek, yanimaskarala mak, gâvurla mak. Kırk yıllıkKâni’nin Yâni olamayaca ı, Türk’ün akl-ıselimi için bedahetlerin bedaheti; birmedeniyetin ba ka bir medeniyeteistihale edemeyece i Danilevsky’den* beribir kaziyye-i muhkeme.

Asaletini Kaybeden rfanrfanı hisarla ku atmı Do u, mabedebezirgân sokmamı . Yıllarca davargütmü , odun ta ımı çömez... Me aleyiçetin imtihanlardan sonratutu turmu lar eline. “Emanetleri ehlinetevdi ediniz,” demi din.Mürit: ceset. Can: mür idin nefesi.Hint’te hocaların soyadı ta ınırmı .Karabetlerin en mukaddesi, akirtleüstat arasındaki ba .Asırlar geçti, birer birer söndüme aleler. rfan asaletini kaybetti.Hafızaya çakıl ta ı gibi saplanan bilgikırıntılarına yeni bir ad bulduk: kültür.Genç ku aklar, Batı’nın bit pazarlarındanithal edilmi bu hazır elbiselereküçümseyerek bakıyor. Hoca ö retmenoldu, talebe ö renci. Ö retmen nedemek? Ne so uk, ne haysiyetsiz, neçirkin kelime. Hoca ö retmez, yeti tirir,aydınlatır, yaratır. Ö renci ne demek?

Talebe isteyendir; isteyen, arayan,susayan.

Dergi, Hür Tefekkürün Kalesiöhreti fethe ko an bir aydınlar ordusu.Kimi yan yolda kalacak, kimi yolde i tirecektir bu akıncıların. Belki hiçbirivaramayacaktır hedefe. Genç dü ünce,dergilerde kanat çırpar. Yasak bölgetanımayan bir tecessüs; tanımayan,daha do rusu tanımak istemeyen. Ençatık ka lılarında bile insanı gülümsetenbir “itimât-ı nefs”, dünyanın kendisiyleba ladı ını vehmeden bir saffet var.Tomurcukların vaitkâr gururu.Bir ehrin iç sokakları gibi mahremve samimidirler. Devrin çehresinimakyajsız olarak onlarda bulursunuz.Müzeden çok antikacı dükkânı, mühmelve derbeder.Kitap, istikbale yollanan mektup...smokin giyen heyecan, mumyalanantefekkür. Kitap ve gazete... biri zamanındı ındadır, öteki “an”ın kendisi. Kitap,beraber ya ar sizinle, beraber büyür.

Gazete, okununca biter.Kitap fazla ciddi, gazete fazlasorumsuz. Dergi, hür tefekkürün kalesi.Belki serseri ama taze ve sıcak birtefekkür.Kitap, çok defa tek insanın eseri,tek dü üncenin yankısı; dergi bir zekâlartoplulu unun. Bir neslinvasiyetnâmesidir dergi; vasiyetnamesi,daha do rusu mesajı. Kapanan herdergi, kaybedilen bir sava , hezimet veyaintihar.Bizde hazin bir kaderi vardergilerin; ço u bir mevsim ya ar,çiçekler gibi. En talihlileri bir nesleseslenir. Eski dergiler, ziyaretçisikalmayan bir mezarlık. Anahtarıkaybolmu bir çekmece. Sayfalarınahangi hatıralar sinmi , hangi ümitler,hangi heyecanlar gizlenmi , merak edenyok.Mecmua-i Fünûn* (1863-1865) tambir mektepti, diyor Tanpınar. “Bu

mecmua bizde, Büyük FransızAnsiklopedisi’nin on sekizinci asırdakirolünü oynar.” Ne garip mukayese!Fransız Ansiklopedisi, yükselen bir sınıfınkavga silâhıydı. Nassları devirmektiamaç; nassları, yani kiliseyi. Mecmua-iF ü n û n , bir avuç bürokratın nâ ir-iefkândır; daha do rusu Batı’dan ithaledilen posa fikirlerin sergilendi i birmeydan. Ne milleti temsil eder, ne içtimâibir sınıfı. Bununla beraber, dü üncetarihimizin bir sayfasıdır; bedbaht veyabahtiyar bir sayfası. Hangimizdekoleksiyonu var?Dergiler, kinci Me rutiyet’te* birhitabet kürsüsüydü, hitabet kürsüsüveya bayrak. Altın ça ları yeni harflerinkabulü ile sona erdi. Eski okuyucularınıkaybettiler, yeni okuyucu nesilleriyeti inceye kadar devletten yardımbeklemek zorunda kaldılar. Cumhuriyetintelijansiyasının en âcil vazifesi, maziyitasfiye ve hâli takviyeydi. Takrir-i Sükûn*

Kanunu’ndan 1940’lara kadar,dergilerimiz hiçbir “a ın dü üncece dahado rusu dü ünceye yer vermezler.Sonra, zaman zaman çı lıklarduyulur, tek parti devrinin kesif vekasvetli havasını da ıtmaya çalı ançı lıklar. Nihayet politika, haftalık kavgadergilerine görülmemi bir alâka sa lar.Ve bu hayhuy içinde, sesi büsbütünkısılan edebiyat, birkaç zavallı dergininsoluk sayfaları arasında nebatî bir hayatya ar.

Batı DergileriDerginin vatanı ngiltere. (Hangiderginin? Dergi korkak, pısırık bir kelime,mecmuanın kötü bir tercümesi.Mecmuada bir edep, bir asalet var. Camiile, camia ile, cemiyetle akraba. Dergidü ünmez, haykırmaz, dövü mez; toplar.Neyi? Sorumluluktan kaçanları.)ngiltere’de ilk dergi 1749’da çıkar:Monthly Review. Onu Smolett’in* CriticalReview’su takip eder (1756). Amangiltere’de dergi d e n i n c e EdinburgReview* gelir akla (1802). Bir neslin de il,bir milletin erefi; bir bayrak, birmahkeme, bir vicdan. iarı PubliusSyrus’un* bir sözü: “Suçluyu affedenhâkim, kendini mahkûm etmi olur.”(Judex damnatur guum nocensabsolvitur.)R e v u e des Deux Mondes*Fransa’nın en uzun ömürlü dergisi.1829’da kurulan dergi 1831’de eski bir

musahhihin, Buloz’un eline geçer. Omilletlerarası dergiye ki ili ini kazandıranBuloz’la o lu. natçı bir adam Buloz;müstebit bir idareci. Her eyi kendigözüyle görür. Anlayamayaca ım birmakaleyi basmam, der. Kabiliyetlerike feder, gençleri korur. Birçok büyükeserlerin ilk ekillerini bu dergidebuluruz: Musset’nin Geceleri, Vigny’ninKaderler’i, Merimee’nin Colombo’su.Romantizmin bütün devleri Buloz’undergisinde boy gösterirler, romantizminve Fransız diplomasisinin. Bu yüz binsayfalık hazinede ihti am ve sefaletiylebütün Fransız burjuvazisi ya ıyor. Geçenasrın Fransa’sını resmî diplomatlarındançok bu dergi tanıtmı dünyaya. Revue desDeux Mondes’un iki aya ı var, diyor biryazar: Edebiyat ve politika; politika saaya ı. Filhakika kendini öyle tanıtıyordudergi ilk sayfasında: “Ça ımız gerçeklereyönelen bir ça . Politika müsbet bir ilim.Nazariyeden usandık. Ba ka ülkelerde

neler olup bitti ini ara tıralım. Onlarıntecrübelerinden faydalanalım.” Bulozderginin pencerelerini bütün dünyayaaçar. Politika alanında kalem oynatanlarFransa’nın en tanınmı diplomadandır.Dergide tarihimize ı ık tutacak çokde erli makaleler var.1834’te 350 abonesi vardırderginin. Oysa romantizmin bütün büyüköhretlerini toplamı tı dergi. Abone sayısı1843’te 2000’e, 1868’de 25.000’e çıkar.Baba Buloz 1877’de ölür. O lu CharlesBuloz aynı gelenekleri devam ettirir.1893’te Brunetiere ba ına geçerderginin, daha sonra Rene Doumic.Dergi, ki ili ini bu dört titiz ve uurluidareciye borçlu.Revue des DeuxMondes,Fransa’nın millî müesseselerinden biri,Akademi gibi. Ve Akademi gibi serttenkitlere, insafsız alaylara hedef olur.Edebiyatı tezgâhlara, raflara ayırmakladehayı ezmekle suçlandırılır. Flaubert,

Buloz’u öyle çeki tirir: “Getirilen heryazıyı düzeltme hastalı ı var adamda. Buyüzden hiçbir eserde orijinalitekalmıyor... Geçenlerde Turgenyev anlattı;Buloz, son hikâyesinin bazı yerlerinimakaslamı ... Gözümden dü tüTurgenyev. Yazıyı Buloz’un suratınaatacak, herife iki de tokat a kettiktensonra bir güzel tükürecekti yüzüne...George Sand da sesini çıkarmıyormutashihlere... Böyle dâhiler için taviz de il,âdeta namussuzluk bu. Mademki yazıyıgötürmü sünüz, demek kibe eniyorsunuz. Elinizden geleni yapmı ,sayfalara bütün ruhunuzudökmü sünüzdür. Karı mak kiminhaddine.”Maupassant çok daha insafsız:“Bir aydını küçülten üç ey var: Akademiüyeli i, Legion d’Honneur* ni anı, Revuedes Deux Mondes yazarlı ı.”Ama nesiller birbirini izliyordergide. Me ’ale sönmüyor. Batı’da inkâr

bile bir kabul. htilaller birer kopu de il,birer ko u . Revue des Deux Mondes hâlâçıkıyor. Yalnız Revue des Deux Mondesmu?te doksanını dolduran bir ba kadergi: Revue Philosophique. Dergiyi Ribotkurmu . Üstadımız henüz çiçe iburnunda bir felsefe doktoru. Ça dangiliz Psikolojisi (1870) ileSchopenhauer’un Felsefesi o zamanakadar basılan ba lıca eserleri. FelsefeDergisi, ça da dü üncenin bütününüsunmalıdır, Ribot’ya göre. Onun içindergi, kapı ını bütün felsefelere açmı .Bütün felsefelerin amacı bir de il mi? Bukürsüde her fikir sesini yükseltebilmen.Amaç, insanı tanımak. Birinci keman,psikoloji. Dergi tabiat ilimleriyle, felsefetarihine geni yer veriyor. iarı, tecrübe,metafizikçiden bile vaka istemektedir. lkyazı Hypolite Taine’i n : “Çocuklarda veinsanda Dil” (1876). Sonra dost isimler:Janet, Spencer, Wundt. Bir kelimeyle

bütün Batı. Bütün Batı mı? Dü üncecangılında yolumuzu aydınlatan hırsızfeneri: tecessüs. Her ça ın Herkülsütunları* var. Ribot’nun dergisi bütünhürriyetçi iddialarına ra men 1894’ekadar sosyalizme kapalı gibidir. Omilletlerarası derginin sütunlarında birslâm dü üncesi, bir Hint dü üncesi deyok.Önümde bir ba ka dergininheybetli ciltleri: Revue de Metaphysique etMorale. Yıl: 1893. Ribot”un dergisi onsekiz ya ında. Yani derginin giri yazısı,“Revue Philosophique sayfalarını müsbetilimlere de açmı , biz yalnız felsefeyleu ra aca ız” diyor. Aklın ı ı ı herça dakinden daha zayıf ve titrek.nsanlı ın yolunu kim aydınlatacak?Dergi hür dü üncenin arenası olmakistiyor. Hangi hür dü üncenin? Sayfalarıakıldan yana olan herkese acıkmı .Herkese yani kalıpla an, kö elerinikaybeden her dü ünceye. Ça ımız bu

dergilerin dı ında do mu . Bunlar birerkilise. Hür dü ünce bir “itizar (heresie).Ama kilise olmadan îtizal olmaz.Önümdeki koleksiyon Sait HalimPa a’nın kütüphanesinden geliyor. RızaTevfik, Pa a’nın felsefe hocasıydı.“Kamûs- u Felsefe” yazarı genitecessüsüne ra men mabedipencerelerinden seyreder, içeri girmez.Daha sonrakiler mabedin varlı ından bilehabersiz.

Kitap4“Hertoplum birkitabadayanır:Ramayana*Ne idelerNe idesi*veyaKur’an.Seninkitabınhangisi?”Dostoyevski, “Avrupa’yı kendimizden çokdaha iyi tanıyoruz”, diyor. Biz nekendimizi tanıyoruz, ne Avrupa’yı.Tarihimiz mührü sökülmemi bir hazine.Sosyologlarımız bir Kızılderili köyünüke fe gider gibi, alan çalı malarınakoyuluyorlar. Avrupa’yı, Avrupa’nın

istedi i kadar tanıyoruz.Ne var ki ihtiyar Batı da hafızasınıkaybetmi e benziyor. UNESCO, kitapyılında, kitap için yazılmı en güzel eserihatırlayamadı: Susam ve Zambaklar.Susam ve Zambaklar Ruskin’in* ençok sevilen, en çok okunan kitabı. öylediyor Ruskin: “Kendimize dost seçece iz.En iyilerini seçmek istiyoruz, ama neredebulaca ız o dostları? Kaç ki iyi tanıyoruz?Her istedi imizle tanı abilir miyiz?Talihimiz yâr olursa, uzaktan görebilirizbüyük bir airi, sesini duyabilirsek nedevlet... Bir bakanın odasında on dakikakalmak, bir kraliçenin bakı larını birsaniye üzerimize çekmek, ümitedece imiz bahtiyarlıkların en büyü ü.Ama hep buna benzer mesut tesadüflerpe indeyizdir. Yıllarımızı, duygularımızı,kabiliyetlerimizi harcarız bu u urda.Sayısız zilletlere katlamaz. Bize her ankollarını açan bir dostlar toplulu undanhabersiz ya arız. çlerinde hükümdarlar

da vardır, devlet adamları da. Günlerceikâyet etmeden iltifatlarımızı beklerler.A ız açmalarına izin vermeyiz. Filhakikaseçi hürriyetimizin hudutsuz oldu u tekdünya: kitaplar dünyası.”Ruskin kitapları ikiye ayırır: Geçiciolanlar, kalıcı olanlar. Geçiciler faydalıveya tatlı birer konu ma:Seyahatnameler, hatıralar. Bunlarkitaptan çok bir nevi mektup, bir nevigazete. Kalıcı kitap, sohbet de il, yazıdır.Birkaç sayfaya sı dırılmak istenen bütünbir hayat. Ebediyete yollanan mesaj.Kimsenin söylemedi i ve söyleyemeyece igerçek. Yazar, o birkaç sayfayı kalemealmak için gelmi tir dünyaya. Mümkünolsa ta a kazır fikirlerini.Kütüphane, bütün ça ların, bütünülkelerin ölümsüzleri ile dolu. Bu ulularbezmine kabul edilmenin tek artı,liyakat. Mabede baya ılar giremez. Dirilernaziktir, ölümsüzler titiz. Gerçektenseverseniz konu urlar sizinle. Bir kitabı

okurken “ne güzel kitap” deriz, “yazar datıpkı benim gibi dü ünmü ”. Yanlı , öyledememiz gerekirdi: “bunu daha önce hiçdü ünmemi tim ama, galiba do ru.”Y a h u t , “belki imdi anlayamıyorum,birkaç gün sonra anlarım.” Önceteslimiyet, anlamak cehdi. Sonra hüküm.Yazarın gerçekten de eri varsa,dü üncesini, bir hamledekavrayamazsınız. Söylemek istediklerinibütünü ile söyleyemez yazar, söylemek deistemez. Gizler, istiarelere ba vurur.Güzel sabahları kucaklayan sisgibi güzel eserleri saran bu sis de tabiî.Dü ünceye cazip ve parlak bir biçimvermek küçültür dü ünceyi. Büyük yazariçinden gelen sesi oldu u gibihaykırandır. Kelimeleri kullanırkenavamın ho una gidip gitmeyece inidü ünmez. Derin bir dü ünceyi anlamak,o dü ünceyi kavradı ımız anda derin birdü ünceye sahip olmaktır. Kendi içine,kendi kalbine inmektir. Nesneleri

bulutlar arkasından görürüz. Dü ünmekbu sisleri yırtarak aydınlı a varmaktır.Yazar dü üncesini yardım olsundiye sunmaz. Bir mükâfattır bu. Lâyıkmısınız, de il misiniz? Anlamak ister.Tabiat da öyle de il mi? Altın nedentopra ın derinliklerinde? Okurkenara tırmaya çıkaca ınız maden: yazarındü üncesi veya niyeti. Araçlarınız: zekâve bilgi. Kayayı kıracak, madenieriteceksiniz. Önce kelimeyifethedeceksiniz, sonra heceleri, harfleri.Bir aydın yabancı dil bilmese deolur, çok kitap okumasına da ihtiyaç yok.Yeter ki ana dilini gerçekten bilsin.Kelimeleri ecereleriyle tanısın. Asılolanları âdilerinden ayırsın. Karanlıkkelimeler vardır, arılar gibi vızıldayankelimeler. Ta ıdıkları hiçbir dü ünceyoktur, kimse tarafından anla ılmazlar.Ama yine de herkesin a zındadırlar.Onlar için ya anır, onlar için ölünür:Hayalimizin rengine bürünürler.

Göremeyiz onları, pusudadırlar. Ve biratılı ta parçalar bizi. Dilimizin herkelimesi ba ka bir dilden gelmi tir. Nice,ülkeler dola mı tır bize gelinceye kadar.Ciddi olarak okumak isteyen Yunanalfabesini ö renmeli (Ruskin ngilizleresöylüyor bunu). Her dilden lügatlarbulunmalı kütüphanenizde. Okudu unuzmetinde hiçbir karanlık kelimekalmamalı.Büyükler, baya ıları meclislerinekabul etmez. Baya ı, hissetmeyendir.Sevmeyen, sezmeyen, anlamayandır. Akıldo ruyu gösterir; iyi ile kötüyü ayıran:gönül. Büyük ölülerin dostlu una, iyi ilekötüyü birbirinden ayırmak için deko malıyız. Gerçek bilgi, disiplinli vedenenmi bir bilgidir.Gerçek heyecan imtihandangeçmi bir heyecan. lk co kunluklarbo tur, aldatıcıdır. Kapıldınız mı uzaklarasürükler sizi. Duygunun asaleti, kuvvetve isabetindedir. Açılması yasak bir

kapıyı zorlayan çocu un, efendisinine yalarını karı tıran u a ın tecessüsü,terbiyesiz bir tecessüs. nsanlı ın bilgisusuzlu unu gidermeye çalı an tecessüs,asil. Bizi bir dedikodunun teferruatınazincirleyen alâka, serseri bir alâka; cançeki en bir toplumun acılarına ortakeden alâka, insanca.ngiliz hodgâmdır, heyecansızdır.Bir millet de il, bir yı ın. Yı ını kolaycakandırabilirsiniz, duyguları hiçbir temeledayanmaz. Yı ın dü ünmez, mâruz kalır.Nezleye yakalanır gibi tutulur bir fikre.Ate i yükselince arslanla ır, nöbetgeçince her mukaddesi unutuverir.Büyük bir milletin duyguları ölçülü,düzenli, devamlıdır.Okumaktan hangi haklasözediyoruz? Okuma terbiyesinden önce,çok daha mühim, çok daha âcildisiplinlere muhtacız. Böyle bir ruh haletiiçindeki insanlar nasıl, neyi okuyabilirler?Büyük bir yazarın tek satırını anlamaları

imkânsız.Kendini yı ın hâline getiren birmillet payidar olamaz. Tek kaygısı paraolan bir yı ın ya ayamaz. Dü ünceyiküçümsüyoruz. Kitaba harcadı ımızparayı, atlar için harcadı ımızlakıyaslarsak, yerin dibine girmemizgerekmez mi? Kitap sevene, kitap delisidiyoruz. Kimseye at delisi dedi imiz yok.Kitap yüzünden sefalete dü engörülmemi . At u runda iflas eden edene.ngiliz milletinin içkiye verdi i para,kitaba verdi inin kaç misli, hiçdü ündünüz mü? En güzel kitap birkalkan balı ı fiyatına. Alan nerede?Umumi kütüphaneler resmî ziyafetlerkadar pahalıya mal olsa idihükümetimizin daha çok iltifatınamazhar olurdu üphesiz. Kitaplarbileziklerin onda biri kadar etsebeyefendilerimizle hanımefendilerimizarada bir okumak hevesine kapılırdıbelki. Birçokları kitabı ucuz oldu u için

almaz. Dü ünmez ki kitabın tek de eriokunmasındadır. Bir de il birçok defalarokunmasında, çizilmesinde,tanınmasında.Felaketimizin kayna ı kültüryoklu u. Bizi helak eden ne ahlâksızlık,ne bencillik, ne kafamızın a ır i lemesi.Bir ö renci kayıtsızlı ı içindeyiz. Hocatanımadı ımız için yardım görmemizeimkân yok.Hayatı anlamadan geçip gidiyoruz.Olgunla mak kalbin daha hassas, kanındaha sıcak, zekânın daha i lek, ruhundaha huzurlu olması demek. çlerindeböyle bir canlılık, böyle bir hayatco kunlu u duyanlar dünyanın biricikhâkimleridir. Bütün di erhükümdarlıklar bu saltanatınmaddîle mesi, fakirle mesidir: Bir nevitiyatro krallı ı. Gerçek hükümdarlarebediyen hükümrandırlar. Hazineleriya ma edildikçe zenginle irler.Meclisten tahıl için kanunlar


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook