Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bu Ülke-Cemil MERİÇ

Bu Ülke-Cemil MERİÇ

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-20 02:51:05

Description: Bu Ülke-Cemil MERİÇ

Search

Read the Text Version

de er: ferdin zevki, ferdin saadeti, ferdiniktidarı. Devlet, kanun, ahlâk... Kendikendimize vurdu umuz birer zincir.Kâmil insan, bu zincirleri parçalayandır.Benim için bugün do ru olan, bugündo rudur. Ya rın ba ka eye inanırmı ım,inanırım... Keyif benim de il mi?Haklarımın sının yok. Bütün dünyabenim.Görüyoruz ki ihtiyar Hobbes’un“Tabiat hâli” ile kar ı kar ıyayız. nsanıninsan için kurt oklu u bir dünya bu.Öldürdü ünüz kadar ya ar, çaldı ınızkadar kâm alırsınız. Her ey sizin.Avrupalı’nın co kun bir hayranlıklatekrarladı ı bu abesler, ark’ın dameçhulü de ildir. Cevdet Pa a olsaMezdek mezhebinin artıkları, der geçerdi.

ÖldürmeyeceksinKanun, eski Yunan’dan beri “büyüksineklerin yırtıp geçti i, küçüklerin takılıpkaldı ı bir örümcek a ı” Avrupalı için.Machiavelli, insanlı ı ikiye ayırır: tarihiyapanlar, tarihin malzemesi. Çobanlasürü. Katili göklere çıkarır, Sade, ayaktakımının pe in hükümlerinden sıyrılmıbir gerçekçi olarak alkı lar. Devlet,gözünü kırpmadan cana kıyanlarıkorumalıdır.Rousseau, ça da larının yüzünetükürür gibi sorar: içinizde Mandaren’iöldürmeyecek kaç ki i var? Kimdi buMandaren? Çin Maçin’de ya ayan birmeçhul insan. Tanımadı ımız,tanıyamayaca ımız biri. Yani birmücerret. Oturdu umuz yerde birdü meye bastık mı geberecekti herif, bizhazinelerine konacaktık, kimselerin ruhuduymayacaktı, öhretimizgölgelenmeyecek, erefli bir insan olarak

ya amakta devam edecektik. Ahlâk busuale verilecek cevaptaydı, Rousseauiçin.Avrupa insanının ruh dünyasınıbütün giriftli i ile if a eden iki büyükromana, en tanınmı eserlerinde bu canalıcı suali tekrarlarlar. Goriot Baba’nınkahramanı Rastignac daha oturmu ,daha zinde bir toplumun çocu udur. lktepkisi u: Mandaren kaç ya ında? Sonrasesini yükselten vicdan, daha do rusualı kanlık: hayır.Suç ve Ceza’nın Raskolnikov’udaha çıplak, daha kendisi, daha insan.Sefaleti bütün zilleti, bütün rezillikleriyleya amı . Çıkmazdan kurtulmak için tekçaresi vardır: tefeci kadına kıymak.Âdeta me ru bir müdafaa içindedir,hukukçuların iztirar hâli dediklerikorkunç durum. Kanayan bir hassasiyet,uyanık bir zekâ ve hasta bir uuraltı.Avrupalı için medeniyet, zorunyerine hilenin geçi idir. Fransız, bu

mânâda Rus’tan daha medenidir, dahamedeni, yani daha tehlikeli. Bo una dildöker muhatabı. Delikanlı Mandaren’iöldürmeyecektir. Faziletinden mi? Hayır.Tatsız sürprizlerden çekinir ve bilir ki ergeç eytan kendisine yardım edecektir.Raskolnikov, sarsıntı geçiren birtoplumda yapayalnızdır, Dosto gibi.Kafasında bulanık dü ünceler, aç ve yanuykuda. Sanki bir kâbusu ya amaktadır.Aylarca tereddüt eder. Ezilen gururuuzun zaman yaralı bir yılanın ıslı ı gibiu uldar içinde: güçlüsün ve güçlü, engeltanımayandır.Suç ve Ceza’nın birinci bölümü, birinsanla bir dü ünce arasındaki tüylerürpertici kavganın hikâyesi. Sonradü üncenin zaferini hazırlayan dekor vehâdiseler... Saint Petersburg, ihti am vesefaletin kucak kuca a ya adı ı ehir.Çayırda görülen rüya, kamçı darbelerialtında öldürülen kısrak. Dosto’nunkitapları rüyalarla doludur, rüyalarla

beklenmedik tesadüflerle. nsanlarındı ında bir kader vardır, zalim,anla ılmayan bir kader, eski Yunantrajedisinde oldu u gibi. Kararsızlıkiçinde bocalayan Raskolnikov’u garip birtesadüf cinayete zorlar. Hiçbir sebepyokken evine saman pazarı yolundangitme e kalkar, orada tefecinin kızkarde iyle bir eskici arasındakimuhavereye kulak misafiri olur. Ertesigün tefeci kadının evde yalnız kalaca ınıduyar. Artık karan kesinle mi tir. Hiçbirey dü ünmez ve dü ünemez.Raskolnikov’la sorgu yargıcı arasındakikonu ma kitabın can daman.Sosyalistlere göre suç, çevreninürünü. Suç diye bir ey yok. Suç, kötü vetabiat dı ı bir içtimaî düzene isyandanibaret. Çevre her kötülü ün kayna ı.Demek ki, toplum akla veya tabiatauygun bir düzene kavu unca suç falankalmaz. Çünkü isyan edecek bir konuyoktur artık. Ve göz kapayıp açıncaya

kadar insan salâha kavu ur.Ne var ki bu madalyonun bir yüzü.Rüya ile gerçe i karı tırmayalım.Ya adı ımız dünyada suç kaçınılmaz birolay. Büyük adamla sokaktaki insan ayrıkanunlara tâbi. Daha do rusu, büyükadam için kanun yoktur. O, bir gayeninemrindedir; insanlı ın hayrı içinkalabalı ın suç saydı ı herhangi birhareketi i leyebilir. Meselâ bir Kepler’lebir Newton un ke ifleri, u veya busebepten dolayı içtimaîle miyorsa, busebepleri ortadan kaldırmak içinçekinmemek lâzım. Ama bu u urda bir,be , yüz ki i feda edilecekmi ... varsınedilsin. Bütün kanun koyucular, Solon,Muhammet veya Napolyon, suçludurlar.Suçludurlar çünkü ataları tarafındankonulan, ça da ları tarafından saygıgören yasaları çi nemi lerdir. Kandökmekten de çekinmemi lerdir buu urda. Yeni bir hakikatin, yeni birdüzenin müjdecisi olmak isteyen, bir

kelimeyle söyleyecek sözü olan herkessuç i lemek zorundadır.Peki ama, büyük adamla sokaktakiadamı nasıl ayıraca ız birbirinden?Büyük adam, tabiat kuvvetleri gibi,tahripkârdır veya tahripkâr olmakzorundadır. Daha aydınlık bir geleceku runa bugünü yıkmakta tereddütetmez. dealin konu tu u yerde vicdansusar. Sokaktaki insanın tek vazifesivardır: neslini devam ettirmek. Tabiatıicabı muhafazakârdır, itaatkârdır,hürmetkârdır. Ayırıcı vasfı törelere boyune mektir; bundan gocunmaz da. Yı ınbüyük adama kanunu çi nemek hakkınıtanımaz. Suçlunun kellesini keser; böyleyaparken de mizacına uygun davranmıolur. Ama bir nesil sonra aynı kalabalıkkellesini kesti i adamı azizle tirir. Yı ınhale hükmeder, büyük adam istikbal’e.Yı ın, kurdu u düzenin koruyucusudurve soyumuzu arttırır. Büyük adamdünyayı yerinden oynatır ve hayali bir

düzenin mimarı olmak ister. Her ikiinsanın da en tabiî hakkı ya amak. Buezelî sava , yeni bir Kudüs’e yani ilâhînizamın kurulaca ı bahtiyar güne kadarsürüp gidecektir. Her büyük adamçarmıhta can vermez. Talih gülümserbazılarına: kendileri kelle keserler.Dosto, ıstırabın romancısı.Istırabın, isyanın, merhametin veuuraltının. Raskolnikov, fahi eSonya’nın önünde e ilirken “Seninönünde de il, acı çeken bütün insanlı ınönünde diz çöküyorum” der. Suç ve Ceza,insan ruhunun uçurumlarını,ma aralarını, dehlizlerini tarayan birkitap. Sözü Vogüe’ye bırakalım (Rusromanının Kristof Kolomb’u o. Avrupa,Gogol’ları, Dosto’ları, Tolstoy’ları ondanö renmi ): “Romanı zevk için okuruzumumiyetle, hastalanmak için de il. Suçve Ceza’yı okumak, kendini isteyerekhasta etmektir. Kitabı okurken, daimabir ruh sancısı duyarsınız. Her kitap,

yazarla okuyan arasında bir düello; yazarbize bir hakikat, bir hayal veya bir korkua ılama a çalı ır, biz de yakayıtsızlı ımızla kar ı koyarız ona, yaaklımızla. Suç ve Ceza’da yazarın deh etverme kabiliyeti, orta bir hassasiyetindayanamayaca ı kadar büyük. Ürperticieserlerin en tanınmı ustaları, birHoffmann, bir Edgar Poe, bir Baudelaire,Dosto’ya kıyasla birer göz boyayıcı, bireredebiyatçı... Suç ve Ceza, Macbeth’denberi yazılan en derin suç psikolojisietüdü.” (E.M. de Vogüe, Le RomanRusse, Paris, Plon, 1892) Do ru amainsanı tanımak böyle bir üzüntüyede mez mi?Semavî kitapların emri:“Öldürmeyeceksin”. Hıristiyan Avrupa,en sefil çıkarları için dünyanın bütünMandarenlerini öldürdü ve öldürmeyehazır. Goethe: ‘Ya örs olacaksın, yaçekiç” diyor. ark, Sadi’den Gandi’yekadar aksi kanaatte: “Yemin ederim ki,

dünyanın bütün toprakları bir tekinsanın kanını akıtmaya de mez.” Kimhaklı?

iddet: Avrupa’nın TanrısıÇa da Avrupa’nın en “insancı”filozoflarına bir göz atın, hepsi iddeteâ ık. Soyumuzun alınyazısıymı bu.“Kullanılan iddet, iddeti kökle tiriyormu, yok mu ediyor; bizi geriye migötürüyor, ileriye mi? te, asıl mesele”diyorlar.iddeti yokeden iddet, yalanlarınen alçakçası de ilse vehimlerin enairanesi. Her kavganın ezelî mazereti:son kavga olmak.Bu tahrip ihtirası, bir asrınimtiyazı, daha do rusu yüz karası de il,Kabil’den beri uzayıp giden bir lanetzinciri. Kıyıcılık kanında var Avrupalı’nın,Yunan destanları birer cinayetsalnamesi,* Yunan, skandinav veyaGermen destanları. Machiavelli’ye göre,“mecbur kalınınca kuvvet haktır”;mecbur kalınınca, yani istenince. air:“Din ehit ister, asuman kurban”* diyor;

evet Avrupalı’nın dini.

KutuplarDört asır önce içtimaîyi ahlâkın dı ınaiten Avrupa imdi de ferdî hayatıahlakdı ı ilân ediyor.Machiavelli* ile Freud iki mü ahit.Biri politikayı ilimle tirmi , öteki ruhiyatı.Avusturyalı hekim ça da insanınkula ına, “Canavarsın” diye fısıldıyor,“canavar ve hasta. Dertlerinin kayna ıannene duydu un itiraf edilmez ehvet,babana besledi in hayvanca kıskançlık.”Ve Avrupalı, asırlarca gizli kalmımeziyetleri birdenbire ke fedilmi gibima rur.Psikanaliz kârlı bir mit. Kilisesi,rahipleri, ayinleri var. uuraltı, heristedi ini kolayca elde eden mutluazınlı ın imtiyazı. Yı ının bu gibiinceliklerden haberi yok.Upani at* “Tanrısın” diyor insana.Freud “ tsin” diyor. Hangisi haklı?airi dinleyelim:

“Gökten yücesin, topraktanbaya ı.Yokluk zulmedyle ba lıysan,toprak,lâhi nurun tecelligâhı isen, ar .”(Feyz-iHindî)

Testideki AyHadis: “Kendini tanıyan, Rabbini tanır”diyor. En küçük sonsuzla, en büyüksonsuz arasındaki esrarlı ayniyeti if aeden büyük söz. Hint bilgeleri de “Göktebir tek ay var, akisleri sonsuz. Hertestinin suyunda ba ka bir ay. Otestilerden biri de sensin” derken aynıhakikate tercüman olmuyorlar mıydı?Kendini tanımak, marifetler marifeti.Do u, kıyıları görünmeyen buummanda binlerce yıldan beri dola ıyor.Ama ke iflerini kitapla tırmamı ;gönülden gönüle aktarılmı sır. Batı’yagelince: Freud öncesi psikoloji, çe itlibilgin çehreleri sunan bir kaleydoskop.Bakı larını iç dünyaya çeviren aydın,uurun ma arasında kendi gölgesiylekar ıla mı . Montaigne elinde bir kitaplaresim çektiren adam. Denemeler bir ailea lbümü. Madam Bovary* Flaubert’inkendisi, nsanlıkKomedyasının* tek

kahramanı: Balzac.Bütün yok bu psikolojide. Küçükdertleri, küçük sevinçleri, küçükmeseleleri ile bir ça ın ve bir ülkenininsanı var. Bu testilerdeki ay, ay’abenzemiyor.

Yogi le KomiserPe in hüküm yok Koestler’de.* Yasakbölge tanımayan bir tecessüs. GünOrtasında Karanlık, bir ça ınmuhakemesi; bir ça ın hattâ bütünça ların. Dü ünce, kınından sıyrılan kılıçgibi keskin, parlak ve hissiz. Yogi ileKomiser de Gün Ortasında Karanlık’ın biruzantısı.Bu iki insan, dü ünce tarihinin ikikutbu veya iki zirvesi: Gandi ile Lenin.nsanın hayat kar ısındaki bütündavranı larını bir gök ku a ına benzetiyorKoestler. Ve sosyolojik birspektroskoptan seyrediyor. Tayfın birucunda (kızıl-ötesi) komiser, ötekinde(mor-ötesi) yogi. Komiser dünyayıdı ardan de i tirece ine inanır; devrim,bütün felâketleri ortadan kaldıracaktır(ne inkibaz kalacaktır, ne Ödipkompleksi*). Devrim, istihsallemübadelenin yeni ba tan düzenlenmesi.

Amaca götüren her vasıta me ru: iddet,hile, hıyanet, zehir. Mantık tek yanılmazpusula. Kâinat bir kere harekete geçirildimi hep aynı gidi -geli leri tekrarlayan birrakkas.Yogi der ki: amacı bilen var mı?Yalnız vasıtalar önemli. Zor yok. Dı tanhiçbir ey düzelemez. Tek manivela,ki inin ruhî kuvvetleri. Her i in ba ı:mistik bir terbiye. Fert, görünmeyen birgöbek ba ıyla sonsuza ba lı. Onunmanevî de erlerini besleyen: sonsuz.Bu iki kutup arasında dü ünceninnüansları. Merkeze yakla tıkça renklersisli ve karı ık. Komiserle münaka aedemezsiniz. Hazret “dövü e hazırlanangoriller gibi gö sünü döver önce, sonraister dost olun ister dü man, sizikucaklar ve bo ar.” Yogiyle de tartı ılmaz.Kelimelere inanma: ki. Liberallerle,Fabiancılarla,* filantroplarla*tartı abilirsiniz. Ama neye yarar? Dâva,Yogi ile Komiser arasında. Dünya dı tan

de i tirilebilir mi? Tarihi berbat eden, ikiucun anla amaması. Komiserin bütündikkati: ki i ile toplum arasındakimünasebete takılı. Yogiyi ilgilendirenyalnız ki i ile sonsuz arasındaki ba lar.Komiserin bütün çabaları insan tabiatınıde i tiremedi, diyor Koestler. Bu iflâsıniki sebebi var: ütopya sarp bir zirve. Yoldolambaçlı, Yükseldikçe zirve kaybolurgözden, ne tarafa gidildi i bilinmez.Kalabalık kılavuzunu yolun dı ına iter,sonra kendisi de yuvarlanır uçuruma.kinci sebep de gayeyle vasıtalararasındaki uyu mazlık. Mesul mevkidekiadam daima iki imkândan birini seçmekzorundadır. Ya vasıtaları gayeyeuyduracak, ya gayeyi vasıtalara. Nazarîolarak bir uzla maya varmak kabil: din,iyi niyet, liberalizm birer uzla ma. Amelîmesuliyetler dilemmayı keskinle tirir.Seçeceksiniz. Vasıtaları amaca tâbikılınca, faydacı mantık sizi a a ıyakaydırır boyuna. Önce me ru

müdafaadan sözedersiniz, sonra en iyimüdafaa taarruzdur düsturunavarırsınız. Bu yol sizi atom bombasına,Nagazaki’deki iki yüz bin ölüye götürür.Bu u ursuz ini in ikinci örne i yarayıda lamak iddiasıyla ba lar, Moskovatasfiyelerinde biter.Peki, Yoginin davetine ko alım:yazık ki murakabe ancak ferdikurtarabiliyor. Kalabalı ı dı ardangünâhsızla tırmak, temizlemeksözkonusu olunca da, kar ımıza aynıdilemma çıkıyor. Gayeleri vasıtalara tâbitutunca da aynı kayı mukadder.Yollardan biri Moskova dâvalarınaaçılıyor, öteki her eyi kabule: istilâyı,sefaleti, zilleti. Mazinin bir terkibekavu mayan halk hareketlerirasyonalizmle* mistisizm* kutuplarıarasında yalpa vurur gibi. Bazı devirlerdekitle kızıl-ötesi’nden mor-ötesi’neyönelmi , bazı devirlerde tersine. Sankitarihte de musonlar esiyor. XIX. yüzyılda

hareket Komisere do ru. Bugünün insanımor-ötesi’ne ko makta. 1930’dan berihepimiz bir parça Yogile tik, diyorKoestler. Rasyonalden inasyonaleitildi imizin farkında de iliz. Aydını önünekatan rüzgâr laboratuvarlardan esiyor.Soldan sa a kayı , ba langıçta ilimadamlarının eseri. Fizik son yıllara kadarbir Komiser-ilim’di. Gittikçe bir Yogi-ilimoluyor. Psikoloji de öyle. XX. asırrasyonalizmi, yalınkat iyimserli e,hayâsız mantı a, küstah bir kendinegüveni e, hulâsa XIX. asrın Prometecidavranı ına üpheyle bakar. Irklarıngeli mesinde Yogi-geceler ve Komiser-gündüzler var. Belki de medeniyet uyuyorve zaman zaman rüya görüyor.Ça da insan, insanın yarısı. Onakutsiyetini ve bütünlü ünükazandırmanın yolu murakabe. Bizi neyalnız veli kurtarabilir, ne ihtilalci, diyorKoestler. Kutuplar arasında ahenkkurulmadıkça, insanlı ın istikbali

tehlikelidir. Ve murakabenin mekteplerdeders olarak okutulmasını istiyor,jimnastik ve matematik gibi.

Ne Yogi Ne KomisiYıl 1893. Güney Afrika’dayız. Pretoria’yagiden trenin birinci mevkikompartımanında genç bir avukatüzerine aldı ı dâvayı dü ünüyor. Busakin delikanlıyı yakasından tutup,tarihin girdabına fırlatan birkondüktörün eli. Genç adam Hintlioldu u için vagondan atılır, ö renir ki onbinlerce soyda ı yıllardan beri aynıhakaretlere u ramaktadır.Bir vicdan ile bir imparatorlukarasındaki sava o gün ba lar. Ça ımızınve belki de bütün ça ların en büyükdestanı. Gandi bir insan de il, bir uur,Hint’in uuru. Ve Hint, zulmünsüngüsünü, kanının alevinde eritenmillet.Gandi’nin sise ihtiyacı yok.Hakikatlerin hurafelerle sarma dolaoldu u bir ülkede efsanelerin hâlesinetenezzül etmeyen büyük ruh. kbal’in*

sarho edemedi i tek politikacı. Ne Yogi,ne Komiser.Lanzo del Vasto* do ru söylüyor:korkunç bir tehlikenin arifesindeyiz.Çatı an milletler ve sınıflarla, geli enteknik, uçuruma açılan iki ray.mparatorluklar yok artık, iki blok var.Hâkim devletler, bir ülkenin adınıta ımıyor. simleri ba harflerden ibaret:ABD, SSCB... Pençeleri birbirininkarnına geçmi iki canavar. Bu azgındü manların en göze çarpan tarafı,benzerlikleri. Her iki blokun rejimi dekanlı bir ihtilalden do du. Birinci, blok,Fransız htilali’nin çocu u. Mecburîaskerlik hizmetini kanunla tıran o;topyekûn sava a ilk hazırlık. kinci blokkadınları da silâhlandırdı. Vasıtaları aynı:iddet. Kanunları aynı: madde. Bu lanetzincirini ancak hakikat, adalet ve a kkırabilir. Kapitalizmle komünizm Batı’nıniki çehresi... Biri kumarhane, ötekimahpes.

Koestler, ya Komiser, ya Yogidiyor. Gandi, zirvelere yükselen üçüncüyolun müjdecisi.Dü man süngülerine gö sü ilekar ı koymak... Zora yok demek,direni lerin en erkekçesi. Diz çöken birdireni de il bu; haksızlı a boyun e en,zora yok demi olmaz. Cinayete sesçıkarmayan, caninin suç orta ıdır. Herzorba yi itlikten dem vurur. Tehlikeyigörünce sıvı an, ku atılınca teslim olansahte bir kahramanlık. Tek gerçekyi itlik, zora yok demek. Zora yok,demek, insana güvenmektir. Dü manıdost ederek yoketmek. Küçültmek de il,küçülmekten kurtarmak. Hakkın ezelîgücüne, cihan ümul gücüne inanan zorayok diyebilir. Tek dü man var: aldanan.Sava bir ir at. Sava , ı ıkla karanlı ındiyalo u. Dü man, gözü ba lı olandır.Sava ın amacı, bu ba ları çözmek; kinin,öfkenin, pe in hükmün, küçümseyi inba larını, güvensizli in, inadın ba larını.

Hürriyet bir ba ı de il, bir fetih.Zafer acıya katlananındır. Zor, hayvanay a k ı ı r , “ahimsa”* insana. iddet,uçuruma açılan bir yol; sabır hakikate.Gandi, Hint’in ruhunu dile getirdi iiçin büyük ve ölümsüz: Hint’in veinsanlı ın. Hem Do u, hem Batı.Politikayı bile ulvîle tiren o büyükmücâhidin derslerine herkesten çokmuhtacız.Biz anlayabilir miyiz Gandi’yi?Hayır. Çünkü hayranı oldu umuz Batıanlamaz. Hıristiyan Avrupa hakikatte tekTanrı tanır, Tanrı veya kahraman:Promete. A kın, imanın, sabrınzaferlerinden habersizdir.

nsan Nereye?Servet, küstah; sefalet, tehditkâr.Voltaire’in kahkahası bayku unulumasından farksız, yakın harabelerinrüyasıyla sermest bir bayku un. Gözler,ya do acak fecirlerin hasretiyle ya lı, yakaybolan bir altın ça ın.Bu çökmeye mahkûm medeniyetüç sütun üzerinde duruyor; süngü, açlık,fuhu . Fransa yorgundur, zaferdenyorgun, yenilgiden yorgun, sefahattenyorgun, sefaletten yorgun. Veburjuvazinin gittikçe kabaran i tihası.Saray kanlı akıbetinden habersiz.mtiyazlılar filozoflarla kadehtoku turuyor.Altın ça yalnız zamanın küllerialtında kaybolan bir belde de il,denizlerin ötesinde de mevcut. Ummanıa tın mı: Eldorado. Sen de böyle birEldorado yaratabilirsin, “Emil”i oku: “Herey Yaratanın elinden çıkarken güzel...”,

bu bir nâra. Konu an, filozoftan çokhicivci, “insanın elinde yozla mı her ey.”yi ama Yaratan’ın eserini tahripeden insan da Yaratan’ın eseri de il mi?Güzel, güzel’i nasıl bozar? Belli kiuuraltında konu an, “ilk günâh” masalı.Yedi canlı bir masal bu. Calvin ahlâkı bumasala dayanıyor; kapitalizm, Calvinahlâkına.Rousseau için eytan: özelmülkiyet. nsan, bir tarlanın etrafını çitleku atıp, burası benimdir dedi i gündenberi do ru yoldan uzakla mı . Cinayetcinayeti kovalamı , facia faciayı. Sonundamedeniyet denilen bu yapma düzenkurulmu .Oysa Oscar Wilde için i renç olantabiatın kendisi. Terbiye de içtimaîyeyöneldi i ölçüde bozucu. u çocu a bakındiyor, ne kadar sevimli, bir de uyirmisindeki haytaya bakın: nobran,edepsiz, lanet. Onu bu hâle getirentoplum yani terbiye.

Ummanların ötesinde bir altınehir yok. nsan her ülkede hilekâr veyırtıcı, zaruret tünelinden hürriyetalanına çıkamadı henüz. Elli bin yılöncesine kıyasla çok daha güçlüyüz. Amageli me bütünü kucaklamıyor. Yol iniçıkı larla, geriye dönü lerle, sapı larlauzamaktadır.Dünle yarın, karanlıkla aydınlıkbo az bo aza. Vedalarla Avesta ’nınanlattı ı kavga sona ermedi. Soyumuzunana dâvalarından hangisi çözümeba lanabildi? Sanayi devrimi hayatüslubunu altüst etti ama kafalar hepaynı. Devler her ça da vardı. Zerdü t’leRussell, Yajnavalkiya* ile Sartre aynıinsan. Cilâlı Ta Devri’nden bu yanainsanlı ın en büyük zaferi on dokuzuncuyüzyılda gerçekle mi : madde üzerindehâkimiyet. Kimin hâkimiyeti? Üç buçukAvrupalı’nın. Ya altüst olan ruhdengemiz?“ nsanın elinde yozla mı her ey”,

do ru ama her eyi düzelten de insande il mi? Peygamberler de, veliler dekahramanlar da insan. Tarihi yaratan,fertle yı ın arasındaki anla mazlık.Hayatın kanunu tezat. Çatı masız toplumberaber otlayan, beraber gevi getirenadsız bir sürü.Tarihin mimarı: isyan, kadere,zamana, insana. Dâhi iki ta ınçarpı masından do an kıvılcım. Marx datoplumun eseri, Lacenaire* de. Ama ikiside toplum-dı ı.Versailles bahçeleri gibi tarhlaraayrılmı toplum ama tarhların sınınbelirsiz. Toplumun içinde birçoktoplumlar var. Büyük adam, kuca ındaya adı ı toplumun üvey evlâdı dünkü,yarınki, ötelerdeki bir toplumun çocu u.Rousseau’yu Rousseau yapan yüzünügörmedi i annesiyle ayya babası mı?Marx, avukat Marx’ın o lu olmaktan çokRousseau’nun, Saint-Simon’un, Hegel’inçocu u.

Kaderimizi çizen toplum, ama onateslim olunca yokuz, denizdeki herhangibir dalgayız artık. Dalgaların bir tarihivar mı? Ki ilik bir kopu , bir olmayan’a,bir olaca a ba lanı tır. Görünen toplumiçinde görünmeyen toplumu seçmek.nsan tabiatı de i tirirken kendinide de i tirilmi , yalnız tabiatı de i tirirkenmi? Büyük adam bir devin sırtınatırmanan cüce, diyor Michelet. Belkido ru, dev: Goliat yani yürüyen daparçası, sırtındaki cüce: Davut yanizekâ. Büyük adam, kalabalı ı tekme ileuyandıran kılavuz. Sonra uyananCaliban efendisini parçalar.Tarih hürriyetle kader, ruhlamadde arasındaki kavgaymı . Bir kelimeile tabiatla insanın kavgası. Tabiat hepaynı tabiat, ne var ki insan hep aynıinsan de il. Ummanlar deh etindenbir ey kaybetmedi. Ama ça da Ülis’inemrinde yüzen ehirler var. Ve Jüpiter ’inkorkunç silâhını, emekleyen bir çocu un

parmakları bir avuç ı ı a kalbedebiliyor.Nesiller fetihlerini nesillere devretti amailerleyen yalnız homo faber. Bütün buzaferler biraz göz boyayıcı.Jean Rostand, “tabiatınsırlarından bazılarını a ırdık”, diyor, ilimadamı çok defa ne yaptı ını bilmeyen birbüyücü çıra ı. Tabiat kuvvetlerini, uysalbir arslanla oynayan çocuk gibimıncıklıyor... ya arslan kızıverirse. WillDurant hiç de iyimser de il, “deprem deviöyle bir dizlerine dayanıp arzımızısallayacak olsa ne kulübe kalır negökdelen.” ki robotun yanlı bir hareketi,nereden geldi i, niçin geldi i hâlâbilinemeyen bu ahmak yuvarla ı yenidenkaosla tırabilir.nsanlık, barut fıçıları üzerinderakseden sarho . A zında sigara veelinde havaî fi ekler.Soyumuz Tanrı’nın halifesiymi ,pek toy bir halife. Kâinatın bu yenimisafiri nihayet bir milyon ya ındadır.

Elbet hataları olacak. ahikalara ancaktırmanarak yükselinebilir.Yaratanın elinden çıkarken her eygüzelmi , kime göre güzel? Evren bir hammadde deposu. Her eyi biçimlendireninsan; güzel de iyi de insan icadı. Yalnızhilkatin atölyesinde çalı an, yani yeni birdünya parçası, yeni bir dü ünce, yeni birterkip kurabilen ustaların sayısı birasırda üç-be . Ötesi meva i.

Bir Avuç DumanDü ünce bir köprü: kıldan ince, kılıçtankeskin... Kalabalıklar geçemez üzerinden.Ülkeler asırlarca habersiz ya amıbirbirinden.Ne Asya Avrupa’yı tanımı , neAvrupa Asya’yı. El Birûnî bo unaanlatmı Hint’i ça da larına. Kıt’alarkapalı birbirine. Yalnız kıt’alar mı? Aynımahalledeki insanlar birbirine yabancı.Her ev meçhule giden bir kompartıman.Kompartımandakiler tesadüfün birarayatopladı ı üç be yolcu. Ne Marx’ın annesio lunu anlayabilmi ; ne Cromwell,Milton’u. Saint-Simon “Ebediyete gidenyol tımarhaneden geçer” diyor. Tehlikelibir durak, tımarhane. Birçok yolcularcinnette karar kıldı: Nietzsche, Hölderlin.Comte, ömrü boyunca huysuz bir â ıkgibi dala tı cinnetle. Ayrılan, birle en,tekrar ayrılan bir çifttiler.Ve Rubaçof zindanının duvarında

sesler duydu, kelimele en sesler. Biravuç kelime kıtaları birbirinden ayırır,yer sarsıntısı gibi. Uçurumlara köprüatan cümleler de var.Bir ırma a benziyor zaman.Hayretten dona kalmı . Perdede hep aynıgölgeler. Karagöz’ün repertuvarıtarihinkinden daha zengin. Juvenal’i öfkeairle tirmi , öfke yani isyan. ark’ta fertde il, sokak isyan eder. Sorumsuz veuursuz bir ayaklanı . Hikmet,hamakatle vuslatı hayatın tabiî cilvesisaymaktan ibaret.Batılı için tekâmül bir ba kala ma,bir ki ile me. Sürünün tarihi yok. Amatarihin yaratıcısı o. Sürünün önünegeçmek, sürüden ayrılmak mı? Aradakimesafe uzayınca, evet!Co mak lâzım, diyor Saint-Simon,ya amak lâzım. Hem zirvelerde, hemuçurumlarda ya amak. Dizginleri gerilenat ahlanır, ama kanatlanmaz.Tecrübe, harem a alarının silâhı.

Büyüklerin bu koltuk de ne ine ihtiyacıvar mı? sa tecrübesiz. Saint-Justtecrübesiz oldu u için ulu. Tecrübe,baya ılı a alı mak ve baya ıla mak.nsanları eskisi kadar sevmemek.nsanları ve e yayı. Galiba ölmek de bu.

III- MÜNZEVI YILDIZLAR5

Diderot’un deli men bir kahramanı, nelüzum var dâhiye der, dünyanın ba ınadert açan hep o. Deha tabiatın entehlikeli arma anı.Dü üncenin bütün “cenin-isâkıt’larını kudurtan bu tehlikeliarma an nedir acaba?Deha, Genie’nin tercümesi. Genie,bulutların arkasından gülümseyen tayf.Alnında kâh yıldızlardan bir taç, kâhdikenden. Görülür, fakat anlatılmaz. Onsekizinci asrın sonlarına kadar yerineoturmamı bir kelime. La Harpe*isteyenin diledi i mânâda kullandı ı buiçi bo kelimeden hiç ho lanmaz. AmaGenie, o yavuz belâgatçının yıldırımlarınara men ya ar ve yaygınla ır. Zaferleriylesarho bir neslin bayra ı olur.Cihan ümûllü ünün sırrı,müphemiyetindedir. Bütün gönüllerifetheder, bütün dudaklarda dola ır.Genç Hugo, münzevi bir dinleyicioldu unu söyler... “Esrarlı bir ses

yükselir içimden, dı ımdan esrarlı bir sesgelir. Kimin sesi bu, ne söyler bilmem.”airin duydu u bu ses ilhamın sesidir;ilhamın, yani dehanın.Bu cezbe Lamartine’in deyabancısı de ildir: “Mucizeleriniterennüm edeyim diye, ikinci bir sesverdin bana Tanrım. Duydu umuzseslerden daha saf, rüzgârlardan,dalgalardan, ormanlardan daha heybetli.srail nebilerinin solu u bu. Ölümlüdünyanın hay-u huyunu musikiyekalbeden deruni ses.” Ba ka bir iirdedehayı öyle anlatır air: “Vecit, omuzaffer kartal, ruhuma saldırdı ızaman, alevden kanatlarının sesi,mukaddes bir korkuyla ürpertir beni.”lham perisi, Musset’yi de sık sıkziyaret eder. Yan putperest, yanHıristiyan bir bakire bu. Homeros’tan çokOssian’ın* kızı. Kendini aire sunan birsevgili, airi koruyan bir Tanrıça de il.Sanat bir görevdir Hugo için,

mukaddes bir görev. Sanatçı bir nevirahiptir. Yeryüzünde ruhanî bir reis, bir‘sacerdos magnus’ var: deha. Bu ilahîgüç zaman zaman bir insanda tecellieder. “Shakespeare” yazarı için ilham,meçhul bir varlı ın esrarlı fısıltısı de ildir,artık. Dâhinin tabiat-üstü yardımcılarıyok. Tek yardımcısı: beyni. Sokrates’inDemon’u, Musa’nın yanan çalısı,Numa’nın perisi... birer remiz.Yunancada dâhi ile airin kökleribir, ikisi de yaratıcı demek. Deha ilahî bircezbedir, Eflatun’a göre. Kant için,“sanata kaideler sunan bir meleke.”Hegel “Gerçek sanat ne ö renilir, neaktarılır”, diyor. Kabiliyet ile dehayı öyleayırıyor Schopenhauer: kabiliyet, belli birhedefe ba kalarından daha ustaca okatmak; deha, oklarını, ba kalarınınbakı larıyla dahi ula amayaca ı birhedefe saplamak. Taine, dehayı girift birvarlık olarak vasıflandırıyor. Öncesanatçının mizacı, üslubu, yapıcılı ı,

sonra çevre. Tabiat, insiyak, deha,mizaç, sinir sistemi, beyin veya kan... Buesrarlı varlı a ne ad verirseniz verin, herbüyük eserin ilk kayna ı o. Sabırmı ,emekmi , çevreymi , hiçbir ey o cevherinyerini tutamaz.airlerle filozoflardan sonra, birfilozof- air, Guyau’yu* dinleyelim: “Sanatve iirde deha, alabildi ine geni ve derinbir sevgi, bir içtimaîle me gücüdür.Veludiyete yönelen bir a k bu, bütüngerçek a klar gibi; yeni bir dünya, yenibir canlılar dünyası yaratmadan rahatetmez. Dâhi bütün varlıkları anlamakiçin, bütün varlıkları sevmelidir. limdebile, hakikati bulmanın ilk artı, kendinibir dü ünceye ba lamak, bir meseleyevermek. Sevmeden olur mu bu? Dâhiba kasının içine giren, ba kasını veyaba kalarını duyan, ya ayan, yani yaratanadam.” Deha bazen bütün melekelerinharikulade güçlü, harikulade ahenkli birgeli mesidir, bazen bir tek melekenin

alabildi ine derinle mesi, büyümesi,bazen de oldukça geli mi melekelerarasında tam bir ahenk. Çevre ile izahedemeyiz dehayı; çevrenin eseri olmaktançok yaratıcısıdır deha. Darwin’in “mes’uttesadüfü.Seneca “Her dâhi bir parça delidir”diyordu. Guyau da “Perili ruhlar var”diyor, eski konaklar gibi. Bazı hekimleregöre bir sanrıdır deha, bazılarına göre birnevroz. Max Nordau,* Beethoven’denTolstoy’a, Verlaine’den Rimbaud’ya kadargeçen asrın bütün büyük öhretlerinitereddi ile damgalar.Bu cüceler asrı, ne dehayainanıyor, ne fazilete. “Deha bir sümükmeselesidir” Leon Paul Fargue’a göre,“sanat bir virgül meselesi”; Aragon için,“dâhi’nin özelli i, öldükten yirmi yıl sonrasalaklara dü ünceler ilham etmesidir.”Dâhi münzevi bir yıldız; anasızdo an çocuk, anasız do an ve zürriyetsizölen. Zirveden zirveye akseden arkı.



DanteRüyalarından biri Machiavelli oldu,mısralarından biri Michelangelo. talya’yabir dil arma an etti Dante, yani talya’yıyarattı. Ve sefalet içinde öldü. Ve elli yılsonra bir Tanrı olarak kalktı mezarından,bir bayrak oldu: talyan birli inin bayra ı.talya be yüzyıl tek birlik tanımı : lâhîKomedya’nın gerçekle tirdi i edebî birlik.Tevrat, önce kelâm vardı, diyor. talyanmilleti için de önce lâhî Komedya vardı.Kasvetli bir tecelli: çı lıklar, göz ya ları,ümitsizlikler.“Siyahlara bürünmü kadim birkatedral. Bir tabut ve dua sesleri. Amakubbeler ürperti içinde. Hayat dolu birsoluk dola ıyor mabedi. Bu iir çöken birça ın mezarı, do acak bir dünyanınbe i i” (Lamennais*).Dante tek ba ına yürüyen adam:ma rur ve münzevi. Sevgileri de kinleride kendinin. Cehennem’i ve Cennet’i olan

bir Tanrı. Hem ölülerin yargıcı, hemdirilerin. Oysa ne bir tarikatı temsilediyor, ne bir devleti. Vatanı bile yok.Sürgün ve fermanlı. Kaybolan birdâvanın son mücahidi, bir vicdan. Fikiradamının müdahale hakkını idrak edenilk air. nsanlara hakikati haykıranbütün haysiyet sahibi yazarlarınkılavuzu. Gönlüyle muhafazakâr,dehasıyla devrimci.

bn Haldun ile Vico“Mukaddime” bulutları da ıtan birrüzgâr. “Scienza Nuova”* teolojinin sisleriarkasında çakan bir im ek. bn Haldunakıl, Vico* sezi . kisi de zirvededir.Tunuslu filozof bir kartal gibi yükselirbulutlara. talyan zirveye tırnakları iletırmanır. Hakikati adım adım fethedenbir sabır; büyük ve yi it.Yeni ilmin anahtarı u: insanlıkkendi kendinin eseri. Tarihten tesadüfükovan bir ihtilal. Büyük adam efsanesi,“Scienza Nuova” ile tarihe karı ır.Michelet* tek hoca tanır: Vico. Veüstadını bir havari vecdi ile ça ınınkayıtsız ve kadirna inas Avrupa’sınatanıtır.

CamoensGerçekle rüya arasındaki uçurumaiirden bir köprü kurmu Camoens.1580 bir airin de il, bir edebiyatınölüm tarihi. Portekiz tek büyük fâtihyaratmı : Camoens. Bir kıta de il, bütünkıtaları fethetmi Camoens; bütünkıtaları, yani ebediyeti. “Os Luciades”ça ımızın gerçek destanı, diyor Quinet.*“Kan kokmayan tek destan!” Avrupaiirinin ilham perisi bir an içinAkdeniz’den uzakla ıp Okyanuslarakanatlanır. Her mısrada, insanlıkgemisinin uzun zamandır hasretiniçekti i kıyılara yakla tı ını sezersiniz.Yelkenleri yeni meltemlerle kabarır, veAsya gökleri Taj ırma ının sularınaakseder. Mısralar kâh portakal çiçe ikokar, kâh tarçın. airin kalbi deOkyanus kadar derin ve geni , veOkyanus gibi iki kıtayı birle tirir.Hayatı bir destandan çok bir hâile.

Sürgün, hapishane, sava ; Merake ’te birgözünü ve ikbal rüyalarını kaybeder.Yeniden yaralanır, yeniden yollanırsürgüne. Mekong nehrinin a zındaölümle kucakla ır ve elinde dalgalardankurtardı ı aheser, karaya çıkar. Sonrabinbir ümitle döndü ü vatanında,gurbetlerin en zalimini bulur: zillet,sefalet, hastalık. Her ak am Lizbonsokaklarında bir hayalet dola ırmı ,efendisi Camoens’e sadaka toplama açıkan Cavalı bir köle. Voltaire “OsLuciades” airini Homeros’a benzetiyor.Onun gibi ülkeler dola tı diyor, yoksulya adı, yoksul öldü. Ve öldükten sonrakadri bilindi. “Bütün bu örnekler dâhilereö retmeli ki, deha ikbale götürmezinsanı.”

Scott*Scott’un hikâyeleri yirmi ya larımın“Binbir Gecelerinden. O büyülü ülkeyinsanlı ın Komedyasından tanıdım önce.Sonra Zola’dan, Marx’tan, Taine’den. Ondokuzuncu asır Avrupa’sını bir ba tan birba a fetheden romancı, benim toy veobur tecessüsümü de çabucakalevlendirdi. Ne kadar anlıyordum?Anlayabilir miydim? Bilmedi im bir tarih,görmedi im ülkeler... Ba ka bir ruhiklimine ne kadar girebiliriz? Birçokkitapları, okumu olmak, hattâ okumugörünmek için okuyoruz. Birçoklarını daçevremizden kaçmak için. Goethe do rusöylemi : kitap, Batı’nın afyonu. Aylarcamasallar dinledim Scott’tan. Her romanmerakla seyretti im uzun, esrarlı bir filmgibiydi. Ne kaldı? Bir düzine roman ismi,üç be kahraman, birkaç peyzaj, meçhulbir dâva u runa dövü en yi it, serazat,inatçı insanlar, kan ve ölüm, Arslan

Yürekli Ri arla Selâhattin Eyyûbi,Haçlıların stanbul’a giri i ve oldukçageni bir zaman çerçevesi içinde dal-budak salan ihtiraslar, Londra, saray,geli en burjuvazi, derebeyleri ile ehirlerarasındaki sava , sviçre’nin hürriyetkavgası, hayat ve gerçek...Scott, Batı’da tarih sevgisinicanlandırmı . Romantizmin kö eta larından. O olmasa, Hugo, NötreDame’ı yazamazdı. Avrupa’yı Avrupayapan, bu dü ünce fâtihleri de il mi?Scott, Gervantes’in daha geni lemi ,daha geli mi bir devamı. Balzac ise,Fransa’da ya ayan bir Scott. Mezarlarınkapısını açar Scott, ölüleri konu turur,ça ları, âdetleri, müesseseleri gün ı ı ınaçıkarır. En ba arılı eserleri yakın maziyianlatanlar. Balzac bu hakikati hemenfarketmi ve gündeme ya adı ı ça ıgetirmi . Sonuan’da Balzac’tan çokScott var.Scott neden çevrilmemi Türkçeye?


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook