Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bu Ülke-Cemil MERİÇ

Bu Ülke-Cemil MERİÇ

Published by eminyukseloglukaihl, 2019-10-20 02:51:05

Description: Bu Ülke-Cemil MERİÇ

Search

Read the Text Version

Çevrilmemi , çünkü tadına varmak içingeni bilgiye ihtiyaç var. AlexandreDumas’nın romanları, daha harcı âlem.Hamzanâmelerle beslenen muhayyileler,Monte Kristo’lara, Üç Silâh örler’e , JozefBalsamo’lara e ilecekti. Bununla berabergeçen asrın tembel okuyucusu Dumas’yıbile fazla ciddi buldu. Asrımızın gözderomancısı: Michel Zevaco. Yan aydınlar,tarihî roman diye, onun hiçbir hazırlıkistemeyen, ucuz, çi nenmi , kavaf i ihikâyelerine saldırdılar. Dâhi, hocasını iyiseçendir. Scott, Balzac’ı yaratır; MichelZevaco, Kozano lu’nu.Scott, Balzac... Geçen asrın ikibüyük yaratıcısı. Balzac’ı daha çoktanıyoruz. Çünkü bizim için Avrupademek, Fransa demek. Scott’un entanınmı devamcısı: Cooper, Balzac’ın:Zola, ikisi de hocalarına kıyasla sı veyalınkat.

BalzacHer Mayıs Balzac’la yeniden do arım.Dante için Vergilius ne idi bilmiyorum.Yan yolda bırakan bir kılavuz. Balzac’laba ladım yazı hayatına, Zweig* ömürboyu ya adı Balzac’ı ve eserinitamamlayamadan öldü. Yıllardır yazmakistedi im bir Balzac var: Belki de hiçbirzaman gerçekle emeyecek bir rüya. Kitapüç bölümü kucaklayacak: 1) Balzac’ıyaratan dünya, 2) Balzac’ın yarattı ıdünya, 3) Dünyadaki Balzac.nsanlı ın Komedyası’nı otuz yıldanberi tavaf ederim. Dosyalar kabardıkçakabarmı . Yazmı mıyım, çevirmi miyimbilmiyorum: öyle bir kâ ıt:air, yarattıktan sonra airdir,Hegel’e göre. airin yazmayanı olmaz.Eserlerinden üstün yazarlar var.Eserlerinden üstün veya onlarla aynıçizgide. Flaubert romanlarını a ar,kimine göre. Valery iirini a ar.

Goethe’nin ki ili i konu malarında bütünheybetiyle ya ar. Balzac mektuplarındayok. Balzac günlük hayatta yok. Yiyen,dola an dala an ba ka biri.nsanlı ınKomedyası’nıkiminyazdı ını bilmesek, birkaç Homerosarama a kalkardık. Tek Homeros,yaratamaz böyle bir kâinatı, derdik. Birkâinat ki her cins insanla dolu: delisi,akıllısı, sapı ı, bilgesi, dâhisi. BelkiTanrı’nınkinden daha küçük, ama dahazengin.nsanlı ınKomedyası... DemekBalzac bir komedyayı seyretmi , oyunakarı mamı , yahut gördüklerini bir seyirciso ukkanlılı ı ile anlatıyor. Tarihi yapan:cemiyet. Yazarı: o. nsanlı ın KomedyasıBatı’n ı n Binbir Gece Masalları. Hangiinsan bu masalların hepsini birdenya ayabilir?Kaynakları hem hayal, hemhakikat. Rüyayla kayna an gerçek. Buromanlar birer itirafnâme de il, Balzac

konuları seçmez, konular seçer Balzac’ı.ki Balzac var: ya ayan Balzac,yaratan Balzac. Birinci Balzac öfkeleri,azgınlıkları, baya ılıkları, hülyaları vei tihaları ile ikincisinin hammaddesi.Birinci Balzac hüddam, ikincisi büyücü.ki Balzac mı? Hangi iki Balzac? Tabiatbir Balzac’la binbir Balzac hakketmeseydiinsanlı ın Komedyası nasıl çıkardıortaya? Romancı ya ayacak, duyacak ki,ya atsın ve duyursun. A latmakistiyorsanız önce siz a layın.Gördüklerinizi anlamak için daha önceya amı olmalısınız. nsan ancak ya adı ıkadarını görür, gerçek hayatında veyarüyalarında ya adı ı kadarını.nsanlı ın Komedyası ne rasgelebir ilhamın mahsulü, ne tarafsız biranketin. Balzac eserinin içindedir.Romanlarında âdeta rüyalarını ya ar.Yahut her roman gerçek topra ındageli en, dal budak salan bir rüya.Adamla eser arasındaki uçurum,

görünü teki Balzac’la gerçek Balzacarasındaki uçurumun tıpkısı. Balzacyalnız yaratıcı de il, yaratıcıyı besleyenihtirasların da tümü. Eseri dolduraninsan, vazoyu dolduran su gibi. Balzaceserini ne oldu unu anlatmak için yazdı.Her yaratıcı iki insan. Görünen insan,görünmeyen insan. Ça da larınınBalzac’ı tanımayı ları bundan. GerçekBalzac mektuplarında yok. Söyledikleripestenkerani eyler. Zaten içindekidünyanın farkında da de il. çindekidünya da dı ındaki dünya gibi, parçaparça fethedilmesi gerek; parça parçayaratılması.Bir adamı tanımak içindü üncelerini, acılarını, heyecanlarınıbilmemiz lâzım, hiç de ilse. Hayatınmaddî olaylarıyla ancak kronolojiyapılabilir. Kronoloji: aptalların tarihi.

LamennaisLamennais Hıristiyanlı ın en co kun, eninanmı savunucusu. Kilise aforoz etmiüstadı. Her müessese yalanlara dayanır.stedi i: ezeli prensiplerin aydınlatılmasıde il, çıkarlarının korunması. Lamennaisvecitle yazar. On dokuzuncu asırAvrupa’sını, akıldı ı bir yobazlık dalgasıönüne katmı tır: akla peresti . Hangiakla? Maddî çıkarlarını bir çoban köpe iuysallı ı ile koruyan, alelade ihtimalleriezelî kanun diye sunan, bakkal terazisikadar hassas, bakkal terazisi kadaryalana bir a a ı-yukarıya. Lamennais busahte Tanrıya isyan eder. “En hasta asırkendini hataya kaptıran asır de ildir;hakikatten yüz çeviren, hakikatiküçümseyen asırdır... Co kunheyecanların oldu u yerde güçtükenmemi tir, ümit vardır henüz. Amaya kıpırdanı lar sona ermi , nabızdurmu , kalp so umu sa... yakın ve

önüne geçilmez bir çökü ten ba ka neumulabilir? Neden saklamalı? Avrupa’datoplum hızla bir vahim âkibeteko maktadır. lletin en korkunç arazısinesinde u uldayan eninler, varlı ını altüst eden sarsıntılar mı? Hayır? çineyuvarlandı ı ölü kayıtsızlı ı, derinuyu ukluk. Bu kuru kemik yı ınlarınıhangi nefes canlandıracak? Din, ahlâk,eref, vazife... en mukaddes umdeler, enasil duygular birer rüya, birer hayalet.Dü üncenin ufuklarında hemen beliripkayboluyorlar, hem de bir dahagörünmemek üzere. Benzerine hiçbirzaman ahit olunmayan, hattâ tahayyülbile edilmeyen bir olay kar ısındayız. Buhayvanca vurdumduymazlı a eri mekiçin uzun ve ısrarlı çabalar,insano lunun vicdan ve aklıyla yorulmabilmeden bo u ması lâzımdı. nsanhakikatin tâcidarı imi . Sevsinler! Buzavallı yaratık sevinçten, mutluluktanhabersiz. Hakikate de, hataya da

i renerek bakıyor. Ve cehaletindenmemnun. Bu utanç verici yozla manınkayna ı: ruhumuzun zaafı de il, vücudaesir olu u. Sanıyoruz ki yalnız gördüklerigerçek; ba ka ne varsa, birer soyutlama,birer hayal. Fizik dünyayı tanıyor sadece,manevî dünya umurunda de il.Dü ünceyi uzviyetinin bir eseri sayıyor,maddele tiriyor onu.”Batıdan pozitivizmin döküntüsünüalmı ız. Avrupa insanı hiç de ilse Aristomantı ına inanmı . Belki ruhunuöldürmü , maveraya sırtını çevirmi ,büyük, ebedî ve mutlak hakikate yabancıkalmı . Bir kelime ile ruhunu satmıeytana. Ama madde dünyasında zaferlerkazanmı . Kıtalara ferman dinletmi . Vedinletiyor. Avrupa, yarım. Biz yarım bilede iliz.Lamennais tanımadı ımız birAvrupa’nın sesi.Hayatının yarısı Kilise’nin abesleriu runda sava makla geçti. Yıkılan bir

nizama inanıyordu. Teokrasi ezelî hakikatdemekti. Ortaça a dönmedenkurtulamazdık. Kilise, bu samimî vepervasız mücahidini inkâr etti. ZavallıLamennais ömrünü vakfetti i dâvanınnasıl bir serap nasıl bir abes, nasıl birbâtıl oldu unu anlayınca, ümitlerinihalka ba ladı. Vehimlerinden sıyrılanLamennais’nin ölünceye kadar ta ıyaca ıbayrak, demokrasi ve hürriyet. De i ikliksatıhtadır. Yazar ilk inanı larınaebediyyen sâdık. nsanlık, içindeki Allahdü üncesini öldürmemeli. “Bir MümininSözleri” imansız, samimiyetsiz, namussuzbir toplumun suratında saklayan kamçı.Biz sadece çıkara Avrupa’yıtanıdık. Oysa, bugün bileLamennais’lerden ö renece imiz çok eyvar. Avrupaperestlerimiz yalnız Marx’ıde il, Lamennais’yi de okumalıdırlar.Hırçın, tedirgin ve deli. Ama kalbi daimainsanlık a kı ile tutu mu ; daima inandı ı

hakikatin canfeda müdafii. Onun içinyalnız Batı’ya de il, Do u’ya daseslenebilmi . Yer yer Said Nursî. Birparça Akif. Daha çok Necip Fâzıl. Amahepsinden ba ka. Ba ka çünkü, slâm’ıtanımıyor. On iki ciltlik külliyatı kanlaalevle yazılmı . Çı lık ve hırçınlık.

TagorHermeyvedetohum, hercanlıdaTanrı.Onun içinseviyoruzcananı,çocu umuzO’ndan birzerre diyeaziz...Sevginbütünvarlıklarıkucaklaman;onu, beni,onlarıde il.Bütünvarlıkları

yaniTanrı’yı.Kurtulu ,Kesret’tenVahdet’edönü .Tanrı’nıniçindekaybolmaksın.Ummanadökülenırmaklargibi,benli indensıyrılmalısın.Ne kalıbın,ne de adınkalmalı.Tanrı nedirdiyesoruyorsun,Tanrısensin.

UPANI ATLAR.Binlerce yılın ötesinden gelen,binlerce yankısı olan bir ses... Hint’in veiirin sesi. Kâh co kun ve bulanık, kâhdurgun ve berrak, Ganj gibi.Yapraktan taçlarında a açların,güne yükseliyordu, hür ve uh. Açıldıgönlümün kapıları, dünyalar doldu içime.Oyna an, cıvılda an dünyalar.aire içindeki Tanrıyı ke fettiren:Tabiat. Vuslat: sonluda sonsuzubulmanın sevinci. Sevinç, her yandasevinç. “Beni de ça ırdılar hayat denenölene. Rebâbımı alıp ko tum.”Upani atlar ne diyor: “Kâinatsevinçten do du, sevince ko uyor, sevinçiçinde eriyecek.” Ama “acılarınanahtarıyla açılır sevincin kapakları.”“Bir neye benzesin ömrün, onuna melerle doldur.” Tagor’da ademkorkusu yok. Sevgililer ondan arkıbekliyor. Öbür dünyayı neden dü ünsün?

Biliyor ki besteleri ebedî. Biliyor ki ezelkıyılarında ne bir ümit kaybolur ne birmutluluk. Varlıkların son dura ı burası.Sen de karı dalgalara ve sonsuzluktakaybol.Din, bir susuzluk, sonsuza kar ıduyulan özlem. Bilgi de il, a k. A kö retilir mi? Dini, mektebe sokmakyanlı . O, dost bir iklimde kendili indençiçeklenmeli. Hint bilgeleri ormana otakurarlardı. Kâinatın ruhu ile insanıngönlü, sessizlikte kayna ırdı. Ku larla,çiçeklerle karde tiler. Dua ile ba lardıgünleri, dua ile biterdi. air de insanlatabiatı kayna tırmak için Santiniketanıkurdu. Bir tekke idi Santiniketan, birâ iyandı. Kapısında u sözleriokuyordunuz: “Burada hiçbir putatapılmaz, her inanca saygı gösterilir.”Terbiye metotları, bir ba ka ülkeden ithaledilemezdi. nsan a açlar gibi boyatmalıydı, kendi topra ında. Dallarınıgö e uzatmalıydı. Yabancı terbiye, bu

serazat, bu ya ayan a acı kesip, ambalajsandıkları yapıyordu ondan. Hayatıkurutuyor, insanı öldürüyordu içimizde.Çevresindekiler üstat (grudev)diyorlardı ona, Gandi, “büyük kılavuz”.Tagor, “kavili” adını benimsiyordu. airdemekti kavili, bilge demekti. Bir nevimeczub-u ilâhî. Edebiyatın belli birbölgesine, dar bir bölgesinehapsedilemezdi o. Hem gönül, hemdü ünce adamıydı. lhamlarını kâh sözle,kâh çizgiyle dile getiren bir dü ünceadamı, kadîm Ri iler* gibi.Altın bir rebapta inleyen arkıTagor; ihtirasların ummanı üzerindeyükselen ezelînin arkısı. “Tagor’a ilk defayakla ıyorsanız, bir mabette sanırsınızkendinizi. Fısıldayarak konu ursunuzancak. Sonra bu ma rur, bu kibarçehreyi daha yakından incelersiniz,çizgilerinin sükûnu ve musikisi altında,dizginlenen acılar sezersiniz, vehimlerdenkurtulmu bir idrak, hayat kavgasına

erkekçe meydan okuyan yi it bir zekâ.”(Romain Rolland*)Bengalli bir hekim, “Ça ımızRabindranal ça ı”, diyor. Hint’inbatısından, Birmanya’ya kadar, Bengalcekonu ulan her yerde onun iirleriniduyarsınız. Tagor, hayatı bütünüyleya ayan, bütünüyle terennüm eden ilkHint velisi.Hint tarihinin fırtınalı günleri.Ülkeyi ikiye bölmek isteyen Lord Curson.*Sene 1905. ngiliz mallarına boykot. Vecihada bütün varlı ıyla katılan Tagor.Mitingler, nutuklar. Nihayet airintereddütleri: Ya hatalı bir parola,ahlanan kalabalıkları kanlı bir macerayasürüklerse! Çevresindekilerin darmilliyetçili inden endi e duyan TagorSantiniketan’a çekilir. iirler yazar,arkılar besteler, akirtler yeti tirir. Tagoriçin milletler yoktu, millet vardı. Aaçeken, dövü en, dü üp kalkan ve alınteriyle ıslanmı yolda durmadan ilerleyen

millet: Bütün insanların milleti.Avrupa’yı seviyordu air:Shakespeare’lerin, Hugo’ların,Goethe’lerin Avrupa’sını. Ama gözüba lıbir a k de ildi bu. Ça da Avrupaatafatlı adlar takmı tı bencilli ine. Aile,sınıf, millet. pek eldivenler geçirmi tipençelerine. Kutsal mefhumlarıngölgesinde her cinayeti i lemi ti. kiyebölmü tü ahlâkı; bir yamyamlarmedeniyetiydi Balı Medeniyeti. Kıt’alarıyiyerek semiren bir medeniyet. Ama altınbuza ıya tapan sömürücü Avrupa’nınyanında bir ba ka Avrupa daha vardı:barı çı Avrupa, dü ünen Avrupa.Canavarlar yaratan Avrupa, canavarlarıtepeleyen sava çıların da vatanıydı.Maddenin karanlık zindanında mahpustuinsan ruhu, onu Batı’nın tekni ikurtaracaktı. Do u, sonsuzu kucaklayandü üncesini arma an edecekti insanlı a;Batı, tekni ini. Biri ruhtu, öteki madde.ki medeniyetin kucakla ması Asyalı

airin en büyük emeli, en muhte emümidiydi. Tanyerinin a arma a ba ladı ıbir ça daydık.Gandi ile Tagor ça da Hintdü üncesinin iki kutbu. Kalplerinde aynıkutsal inançlar tutu uyordu. Zoradü mandılar, sömürgecili e dü mandılar.Ama uçurumlar vardı aralarında;ya ayı ları ba kaydı, duyu ları ba kaydı,anlayı ları ba ka. Biri imanla efkatti, tekarzusu yeni bir insanlık yaratmak; ötekisakin, serazat bir gönül, bütün varlıklarıkucaklayacak kadar geni , bütüntezatları ahenkle tirecek kadar güçlü.ngiltere ile i birli ine kar ıydı Gandi.Avrupa’yı söküp atmak istiyorduHint’ten. Tohum serpmeden önce topra ıtemizlemek lazımdı. Tagor, ahenkbozulmasın diyordu, ne varsa kalsın.U ultudan ho lanmıyordu, kandanho lanmıyordu. Çocuklarla oynamakistiyordu kumsalda. Tanrı da ça larınkâ ıttan gemilerini rüyalarıyla doldurup

de i iklik girdabına fırlatmıyor mumuydu? “ nsanların bütün zaferleribenim zaferlerim” diyordu air… Hiçbirmillet tek ba ına kurtulamaz. Birlik:hakikat; bölünü : vehim (maya). Gandiise “Avrupa ‘maya’dır”, diye haykırıyordu.“Hint eski ihti amına kavu abilmek içinbu ‘maya’dan bir an önce kurtulmalı.”Tagor’a göre, bir insan ne kadar büyükolursa olsun bir ülkenin kaderinehükmedilmemeliydi. Gandi, kadim Ri ilergibi, Hint’in bütün bilgelerini i birli ineça ırmıyor, sadece emrediyordu: “E irin,dokuyun!” Tek i kalıyordu yapılacak:“E irin, dokuyun!” Tek i kalıyorduyapılacak: bayun e mek. Dı hürriyetadına, iç hürriyeti eziliyordu insanın.Çıkrı ı kutsalla tırıyordu. Gandi, amayalnız mide de ildi insan. air co uyordu:“Fecirle uyanan ku yalnız yiyecekaramaz. Kanatları yorulma bilmedengö ün davetine cevap verir. I ı ane ideler terennüm eder hançeresi. Bizim

de afa a kar ı ödevimiz var: bir olan’ı,renk ve sınıf farkı tanımayan’ı, hepimizinimete gark eden’i anmak.”air zirvelerde kanat çırpıyor,ezelide ya ıyordu. Ama anın ihtiyaçlarıvardı: Acıları dindirmek, hemendindirmek, mutlaka dindirmek. Gandi’nincevabı dünyanın bütün airlerinisusturacak kadar kesindi: “Hint alevleriçinde, önce yangını söndürelim; air,arkılarını sonra söylesin. Hint’i çıkrı azorlayan: açlık. Hintli aç. Tagorku lardan sözediyor. Ku ların karınlarıtok ve kanatları dinlenmi . arkılaraçların acısını dindirmiyor. “Bugününvazifesi yün e irmek ve ngilizkuma larını yakmak. Yarına Allahkerim.”Sefaleti inkâr etmiyordu air. Ben,diyordu, askerlik oyunu oynayamam. VeHint’i Avrupa’ya tanıtıyor, Avrupa’yasevdiriyordu. Gandi hakikatti, Tagorrüya. Tagor’un vatanı istikbaldi, istikbali

bile a an bir vatan: ebediyet. Heine* gibitabutuna bir kılıç konulmasınıistemiyordu Tagor. Barı ’tı, ne e idi,ne ide idi. Nehru,* “Glimpses of WordHistory”yi* Tagor’un u mısralanylatamamlar:“Dü üncenin her korkudan âzâdoldu u bir ülkeBir ülke ki insanları dimdik,Dünya duvarlarla bölünmemi ,Kelimeler gönlün derinliklerindenfı kırır,Emek kemâle uzatır kollarını,Aklın ırma ı alı kanlıklarınkaranlık çölünde kuruyup gitmemi .Ne olurdu Tanrım! Benim yurdumda böyle bir ülke olsa!”

Said NursiSaid’in müridi, bir havariler ormanı.Yekpare ve kesif. A açlar kayna mıbirbirleriyle. Ve ba rından adsız biru ultu yükseliyor... Bir fırtına rüzgârınabenzeyen Nur risalelerinin zaman zamanbo uk, zaman zaman heybetli yankısı.Said, da ba ında va’z eden birmür it. Hor görülenler, her eyinikaybedenler, mukaddesleri çi nenenlerona ko tu akın akın.Nass’ların yalçın duvarlarıarkasından geliyordu bu ses, tarihiniçinden geliyordu: kabu una çekilmi yüzbinlerce insanı uyandırdı. Bu hayalîinsanlar o konu tukça gerçekle ti. Yani,Nurculardan önce kelâm var.O konu tukça, laikli in kartondansetleri yıkıldı birer birer. Kentle köy,ça da uygarlık düzeyi (!) ile Anadolu,tereddütle inanç... kar ı kar ıya geldi.Nurculuk, bir tepkidir. Kısır ve

yapma bir üniversiteye kar ı medresenin,küfre kar ı imanın, Batı’ya kar ıDo unun isyanı. Her risale bir çı lık,uuraltı’nın çı lı ı. Zulmün ahmakçataarruzu olmasa, bu münzevi ses böylesayhala ır mıydı?Tanzimat’tan beri her hisarıdeviren teceddüt dalgası ilk defa olarakNur kalesi önünde geriler. Bu emekleyen,bu kekeleyen yı ın, devrim yobazları içinbir yüz karasıdır. Dü ünmezler ki kendiyüz karaları bu. Nurcuları yok farzetmek,gaflet. Nurcular adalarında kendihayatlarına devam edebilirler. Amakökünden kopmak kimseye mutlulukgetirmez. Aydının görevi fildi i kulesiniyıkarak bu mazlum kitleyi muhabbetleba ıma basmak, acısını anlama açalı mak.Said Nursî, bir kavga adamı.Yalçın bir irade, taviz vermeyen birmizaç, tefekkürden çok iman. Said’inkavgası, Yogi ile Komiserin kavgası.



Kemal Tahir“Gerçekkendisinizor teslimeder,çünkücanlıdır,de i kendir.Canlı vede i kenoldu u içinde bir kereteslimalınıncasürgitelimizdekalmaz. Busebeplegerçeklegiri ileceksava ınsonu

yoktur. Busava ınzaferisüreklili inden(Bir konu masından)Konu mak bir arayı tı onun için, birvuzuha varmak cehtiydi. Hayatın bellimerhalelerinde, belli hatalara dü meninmukadder oldu unu çok iyi biliyordu.Uyanık bir uurdu Kemal, her anzenginle en bir uur. Ve ok ayan birses... dost, ılık, ı ıltılı.Ulu çamlar, fırtınalı diyarlardayeti irmi . Kemal’i ıstırap yarattı...Hapishane, maskelerin çıkarıldı ı yerdir.htiraslar, cangıldaki canavarlar gibi digıcırdatır hapishanede. Faziletler degünâhlar kadar samimidirler, samimi veçıplak. Kemal, Türk insanını böyle birlaboratuvarda tanıdı, bütün giriftli i,bütün sefaleti ve ihti amıyla.

Hapishaneden önce çapkın veımarık bir stanbul delikanlısıdır. Sa lambir i tiha, diri bir tecessüs, diri fakat toyve serseri. Ülkemiz bir geçi devresininhummaları ve yasakları içindedir.Mukaddeslerin can çeki ti i bir devir,“izm’lerin gittikçe kesifle en taarruzukar ısında bütün setler yıkılmı . Maziyok, istikbal meçhul... Tutunacak dalarayan genç zekâlar, mücerredincazibesine kapıldılar, mücerredin yanimeçhulün. çtimaî reçetelerin en ucuzu,en yalınkatı, en aldatıcısı elbette kibüyüleyecekti onları.Gerçe in çelik pençesi, airanehayallerden ayırdı delikanlıyı. Çılgınümitler, yerlerini çetin bir murakabeyeterkettiler. Hapishane hapishane dola tı.Yokolmamak için, bir hayvanterbiyecisinin gergin ve sürekli dikkatinemuhtaçtı. Hatalar bıçakla düzeltilir“dam”da. Kemal, o çetin tecrübelerdenyüz akıyla çıktı; yüz akıyla yani hem

kendini hem insanımızı tanıyarak. Ensa lam bilgilerini o acılar ummanındandev irdi. Kitaplar, bildiklerinivesikalandırmasına yarayacaktır.Hayata karı an Kemal Tahir’i,pe in hükümlerin esaretinden dekurtulmu görüyoruz. Nass’ların peçesinisıyırıp, gözlerinin içine bakabiliyor. Fikiradamı için namus, abes de direni de il,hakikate teslimiyet. Kemal ya ayanadamdı. Ya amak tekâmül etmektir.Çocuklukta dinlenen masalları, ölünceyekadar ciddiye alamazdı. Putları kırılanlaröfkelendiler.“Sol’daki tefekkür sefaletini bütünbuudlarıyla açıklıyordu, Kemal: “Hiçbirey bilmedi imiz meydana çıktı”,diyordu... “yeni bir ey getiremezdik biz...yazı yazanlarımız ortada. Hiç fikirleri yokadamların. Zor, bizim fikrimizin olması...Gerçekleri ara tıramıyoruz, fikrimiznereden olacak?” Tecrübeli bir hekimso ukkanlılı ıyla te hisini koyuyordu:

Batılıla ma... “Biz Batılıla ma hareketini -tabiî Batılıla ma hareketinin bir kolu da,sosyalist harekettir- yani laiklik, maiklikdenilen maskaralıkların yanı sıra,sosyalizmi biz, tıpkıBatılıla tırmacılarımızın Batılıla mayıaldı ı gibi aldık. O zaman, Batıda büyükbir sosyalist birikim, fikir birikimi vardı.Her gelen dergi, bize yeni fikirlergetirecekti ve bizim, Batıdan hiçbirfarkımız olmadı ı için, aynenkullanacaktık onları! Batı’da bizim içinhazır fikir olmadı ı anla ılınca kıyametkoptu... Zira biz gözü kapalı, Batı’dakifikirleri burada tekrar ediyorduk...Dünya’da bir tek sosyalizm var, o dabilimsel sosyalizm diyorduk. Hâlâ da bulâkırdıyı söyleyenler var Türkiye’de.Müslümanlıkla sosyalizminmünasebetlerini Garaudy’denö reniyorlar...” “Elli yılı kucaklayansosyalist dü ünce tarihimizde, Türkiyegerçeklerine yönelmi iki tane makale

bulmanın ihtimali yoktur; Batı’danduydu umuz bir iki basmakalıpdü ünceyi tekrarlamaktan ba ka neyaptık?” (“Sol bölünmeler üstünekonu ma”, Türkiye Defteri dergisi s. 2.)Sonra, cıvık ve hain bir ilericilikadına tarihe saldıran madrabazlaras e s le niyor du: “Tarihsiz toplumlarınbüyük sanatı olamaz. Elli yıllık tarihlesanat olamayaca ı gibi, uydurma tarihlede sanat yapılamaz...” Ve itiraz kabuletmez bir hakikatin altını çiziyordu:“Osmanlılık, bir tarih döneminde, çokönemli bir co rafya alanında, çok onurlubir insanlık görevi yüklenmi tir.Osmanlılık, kolektif dehayla kurulmu birdünya imparatorlu udur. Salt geçmi ide il, ta ıdı ı insan de eri ve özelli iyle nekadar görünmezden gelinmek istenirseistensin, gelece imizi de etkileyecek birdeha eseridir. Anadolu Türk dehasının enbüyük eseridir...”Her kitabı bir bombaydı Kemal

Tahir’i n ; hıyanet kalesinde kapanmazgedikler açan bir bomba. Her sözü birtokattı; hamakatin çehresinde saklayanbir tokat: “Hümanizma dünyanın ennamussuz sömürüsü olan burjuvasömürüsünü örtbas etmek için ilerisürülmü bir duman perdesidir” diyordu.Kemal’in romanları, hiçbir kiliseninsözcülü ünü yapmaz, herhangi birtarikatın de il, hakikatin emrindedirler.Zaten Kemal’i de, siyasî bir doktrinehapsetmek yanlı . Sa ve sol tasnifi, obüyük ve co kun yaratıcı için de il“ulema-ı rüsum”umuzun mumyala mıkafaları için geçerli. Sosyalizm, Kemal’debir gençlik hatırası; daha do rusu onunsosyalizmi alı tı ımız sosyalizmlerden çokba ka. Kendisini dinleyelim: “Gerçeklerlegerçekten sava mak isteyen bir sosyalist,geçmi gerçeklerle ya adı ı ça ıngerçeklerini iç içe dü ünmek, onları herdurumda yeniden anlamla tırmak,de erlendirmek zorundadır...” “Her

ülkenin sosyalistleri kendi yollarınıkendileri bulmak, daha açıkçasısosyalizmlerini kendileri yaratmakzorundadırlar.” (Konu malarından,Türkiye Defteri, s. 6.)Dost bir sesti Kemal, ok ayan,inandıran bir ses. Ama bu yumu aksesin arada bir korkunçla tı ına da ahitolurduk. Bir vicdanın sesiydi bu.Melanetlere meydan okuyan bir sayhaidi. Yalanları silip süpüren bir fırtına.Kemal, her namuslu aydının yolarkada ıydı, yol arkada ı ve zamanzaman kılavuzu. Hataları, hepimizinhataları. Vah i cenk çı lıkları atarakbirbirlerine saldıranlar, onun husumetduvarlarını yıkan büyük sabrından veanlayı ından ders almalıdırlar.Kemal, bu ülkenin yanihepimizindir. Mahalle kavgaları,tefekkürün zirvelerine ula mamalı.O hayat ve hareket dolu adamınölümüne hâlâ inanamıyorum. Ve

dudaklarıma Sadi’nin mısralarıdü ümleniyor:“Eyyam-ı baharest, gul-u, lâle-unesrin;Ezhak berayent ve tü der hâkçera i.”

Kerim SadiHer de ere dost, her sahteye dü man.Önce, mabedi bezirgânlardan temizlerKerim Sadi. Sonra, habercisi oldu udü ünceyi bütün vecdi, bütün iiriyeti ilekitapla tırır. Do u’dan kopmayan Batı,yobazla mayan iman.Kerim Sadi, bir dü ünce dünyasınıyarım asır dev omuzlarında ta ıdı.Cangüda keman çalmakla geçti hayatı.Çölde vaızlar veren çileke . Bir parçaSadi, bir parça Faust. Oynak zekâsıylaFransız, derin tecessüsü ile Alman,diyalektik virtüözü olarak Grek, tevazuu -isterseniz gururu deyin- kibarlı ı,çelebili i ile yüzde yüz Osmanlı.Kerim Sadi, Türk sosyalizmininPlehanov’udur.

IV. FILDI I KULEDEN

Kelime1Bir adam Meçhule tırmanıyordu.Sisyphe’e* benziyordu uzaktan. Bir adamMeçhule tırmanıyordu topraktan. Arkasıuçurum, yanları duvar. Kaç sabahgüne le selâmla tılar, kaç ak am yıldızlarfeneri oldu, bilmiyor.KoroOlemp’eyalnızgidilmez.Kervanlaçıkılır yola.Bin çıkılır,bir varılır;bir çıkıpbirvarılmaz.Olemp’eyalnız

gidilmez.Ve adam tırmanıyordu. Musa ’nıngözünü kama tıran nur, kavurdugözbebeklerini.KoroKayayaçaktılarPromete’yi,Homer’ikaranlı agömdüler,Tanrılarayakla an,Nemesis’in*gazabınau rar.Adam haykırdı: Nemesis, Nemesis!Yıldırımlar gibi ulu çınarlara musallatTanrıça... Ben ne Olemp’in sırlarınıfâ eden bir yarı-Tanrıydım, ne erguvanlar

içinde do an bir prens. Ama madem ki,parmakların bana kadar uzandı, mademki beni de hı mına lâyık gördün, seniutandırmayaca ım. Ya ölüm bo acakarkılarımı, ya elimden aldı ın dünyadandaha muhte emini yarataca ım.Ve Meçhul tırmanan adam Kelimeoldu.

2Tanrı, yıldızlarla oynayan bir çocuk.Senin yıldızların kelimeler, söyleraksetsinler, alev saçlarıyla sonsuzbahçesinde hayallerinin.Kelime ormanda uyuyan dilber,air uzaklardan gelen ehzade.Öyle seveceksin ki kelimeleri sanayetecekler.Yıldızlar Tanrıya yetmi mi?Kelimeler benim sudaki gölgem,ok ayamam onları, öpemem. Bir davetolarak güzel kelime ve dualardamuhterem. Gönülden gönüle köprü,asırdan a ıra merdiven.Kelime, kendimi seyretti im dere.Kelime sonsuz, kelime adem.

3Ku lara benzer kelimeler, odana dolarlarbir ak am. Nereden gelirler bilinmez. Kâhçı lık çı lı adırlar, kâh sesleri i itilmez.Çiçe e benzer kelimeler: turuncu,erguvan, beyaz. Bir rüzgâr sürüklerhepsini. Bulutlara güven olmaz...

4Saçlarından yakalayamıyorsun zamanı,mısraa, arkıya kalbedemiyorsun. Vesükût medar ormanlarındaki* bitkiler gibibüyüdükçe büyüyor.Senin türben kelimeler.Yuvarlanırken tırnaklarını kâ ıdageçirmek istiyorsun; kâ ıda, yaniebediyete. Zavallı çocuk, bilmiyorsun kiebediyet sümüklüböce in izleri kadaraldatıcı.

Kitap1Her kitap, tılsımlı bir saray. Kapıları ilkgelene açılmaz. Büyükler de kıskanç,Tanrılar gibi. Yalnız Numa’ya* görünmüEgeria”. Beatrice,* Dante için Beatrice.Kitaplar kadınlara; kadınlar ehirlerebenzer. Paris, Londra veya Madrid...herhangi bir di i kadar muhte em,herhangi bir di i kadar alelade. nsanehriyle biner trene; ehri, yani zaafları,alı kanlıkları, zilletleriyle. Her kitaptakendimizi okuruz. Kendimizle yatarız herkadında. Kitaplar, kadınlar, ehirler,metruk kervansaraylar gibi bo . Onlarıdolduran senin kafan, senin gönlün.

2Ruh, yazının icadından beri ölümsüz.Kaya homurdanır, mermer gülümser,konu an yalnız kitap.Logos Spermaticos,* diyor biryazar: gebe bırakan söz. Kimi?

3Kartacalı Augustinus,* buhranlar içindekıvranıyormu . Bir yandan bütünsıcaklı ı, bütün dirili i, bütün uhlu u ilehayat: arap, kadın, tiyatro... Ötede çile.Kafesteki bir aslan gibi isyanla,öfke ile, endi e ile dola ırken bir ses gelirkula ına hafiften: Al ve oku. Ve önündebir kitap açılır: Aziz Petrus’un*“Mektuplar”ı. “Ömrünüzü ölenlerlegeçirmeyin. Kaçın tenin nazlarından.” Veçapkın Augustinus, Aziz Augustinus olur.

4uursuz bir büyücü Gütenberg!* I ı ıpaçavraya hapsetmi . Yüzyılları kutularladoldurmu Gütenberg’in çocukları,peygamberleri i portaya dökmü ; tu lakadar de eri kalmamı dehanın. Eflatun,bir sokak kadını gibi her isteyeninyata ına ko uyor. Don Ki ot futbol maçıbiletinden ucuz.

5San Cassino’da* çile dolduranMachiavelli, ak amları kütüphanesinegirerken kirli libaslarından sıyrılır, birtâcidarın huzuruna çıkar gibi itina ilegiyinirmi . Sonunda kendi de kitap olmu .Kitap, yani ı ık.

6Denize atılan bir i e her kitap. Asırlar,kumsalda oynayan birer çocuk. çinegönlünü bo alttı ın i eyi belki açarlarbelki açmazlar.

V. BAKI KALAN6

1Kime yazıyorsun bu mektubu? Elindehiçbir adres yok. Domuzlar kutsalkitaplarla beslenmez.

2Mabetler her ça da ziyaretçisiz kalmı .Tefekkür Sina’sı* metruk bir manastır.Kimin için yaratacaksın? nsanlar ı ı a,hayata, sonsuza dü man. Aydınlanmakiçin yan, aydınlatmak için de il.


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook