Important Announcement
PubHTML5 Scheduled Server Maintenance on (GMT) Sunday, June 26th, 2:00 am - 8:00 am.
PubHTML5 site will be inoperative during the times indicated!

Home Explore Bukre - Kahraman Tazeoglu

Bukre - Kahraman Tazeoglu

Published by cg.caglayan, 2016-11-02 09:29:14

Description: Bukre - Kahraman Tazeoglu

Search

Read the Text Version

sevemeyeceğini düşünürsünüz.“Dönmene daha çok varbiliyorum. Bıraktığın yalnızlıklaoyalanıyorum” deseniz deaslında ikinizin yalnızlığı aynıdeğildir. Ona huzur, size cezaverir. Umudunuz hep yarındadır;tıpkı dün de olduğu gibi...Yıllar gider, yollar kalır, ogelmez. Sabahları uyandığınızdakalbiniz acır. Çünkü o yineyoktur. Aslında kalbinizi asılacıtan, yeni günün sizegetirmedikleri değil sizdengötürdükleridir. Boğazınızatakılır cümleler. Kimseyegünaydın diyemezsiniz.

Eskisinden daha az konuşur, dahaçok susarsınız. Ve bir suskunlukancak bu kadar sızlatabilirkelimelerinizi. İçinizdekicevapsızlığın en derin sorusudurur dilinizde. Ve siz hiçöğrenemezsiniz, dışı nasırlaşmışkalplerin içinde kimlerinattığını...Eğer aynı şehirde yaşıyorsanız,geçmiş bir türlü geçmiş olmaz.Hayır! Şehir onu hatırlatmaz;şehir zaten onun yokluğudur.Unutmaya çabalarsınız sonra...İnsan unutarak tutunabilir mi? Biryokluk nasıl yok olur ki?Yalvarırsınız her gün.

“Sevmedin bari gel içimi topla...Bir enkazdan geriye ne kaldıysa”diye... Kimseyi sokmazsınızhayatınıza uzunca bir süre.Ayrılmış ama bitirememişseinsan, nasıl başlayabilir ki yenibir ilişkiye?Şarkılara sığınırsınız. İnsanterk edilince bütün ayrılıkşarkılarının kendisi için yazılmışolduğunu zanneder. Daha öncefark etmeden dinlediğinizsözlerin, nasıl da sizin bugünküduygularınızla örtüştüğüneşaşırırsınız. “Nasıl farketmemişim bu şarkıyı?” dersiniz.Yokluğunun bekçiliğini

yaparsınız, ölümden siperlerkazarak ömrünüze... Ve şarkılarda susar günü geldiğinde... Acısessizleşir iyice. Acı sessiz birdildir. Ve her sessizlik acıçektirir. Daha ölmemişsinizdirama... Sadece hayata küçük birara vermişsinizdir... Çok sonra alışırsınızvarlığından bağımsız, yokluğuylayaşamaya... Aslında unutmak,sadece onu unutmak olsaydıbelki daha kolaydı işiniz. Amaunutmak onunla gelenleri deonunla birlikte göndermekzorunda kalmak olduğu için bukadar zor geliyordur size.

İnsan nelere alışmaz ki? Bukadar çok sevmenin karşı tarafaağır gelen yükü sizeödettiriliyordur. Ve bu tür hatalarinsana sevmemeyi değil, nasılsevmesi gerektiğini öğretiyordur.Sonunda hayat bize gidenlerinniçin dönmediğiyle değil, nedengittiğiyle ilgilenmemizgerektiğini öğretir. Belki kaderbir gün karşınıza teninizedokunmadan ruhunuzuokşayabilen birini çıkarır.Dilerim çıkarır. Bir gün o kişikarşınıza çıkarsa, ona sadeceşunu söyleyin: “Beni sevmeyeyaralarımdan ve hatalarımdan

başla. Ben onlarla barışığım.Senin ekleyeceklerini desevmeye hazırım.” Ona, kendisinden öncekiyaralarınızı bir masal gibianlatın. Çünkü ne kadarsoyunursak soyunalım, bazıyaralar gözle görünmüyor.Unutmayın ve geriye dönüpbakın. Sizin, gidenleritamamlamak uğruna yarımbıraktıklarınız var. Böyle çokağladınız, şimdi müsait bir aşktagülecek var.

YALANCIYA(Kirletilmiş bir ilişkiyi,bir tek ayrılık temizler.)

Dök içini satırlara, kalanlarbenim olsun... Kandırıldığını bilen biri bunases çıkarmıyorsa, kandıran kişisonunu rahatça hazırlasındiyedir. Kendi sonunuhazırlaman içindi buncasuskunluğum. Daha ilk yalanındaanlamıştım seni ama... Ama aşktasöylenen yalanlara akıl inanmasada kalp aldanmak istiyor daima.Sonra bir itiraf bekliyor insan,bir özür içten içe. Bir elindeküsmeler saklıyor sevdiğine...Öbür elinde barış... Belki birazda gözyaşı, sitem, birkaç bağırışçağırış... Ama affetmeye hep

hazır, hep hazır... Senden beklediğim dürüstlüğübana hiç göstermedin. Hattakendi gözümdeki değerimi dahada düşürdün. Nasıl mı?Karşındaki sana kanıyormuş gibiyaptıkça süslü yalanlarına dahaözensiz olanlarını ekledin. İnsankandırdığı insanın değerini,söylediği yalanların ucuzluğuylabile düşürebiliyormuş anladım.Keşke beni bu kadar basitealmasaydın. Hayat böyle... Kişiler değişsede yalanları aynı işte. Ama ucuzyalanların bedeli pahalıya malolurmuş sevgilim. Seni adam

sanmakla ben en çok aşka ayıpetmişim. Söylediğin yalanlarbelki benim belimi büker ama bilki en çok ama en çok senilekeler. Sonunda kirletilmiş birilişkiyi, bir tek ayrılık temizler. Âşık olmaya karar verilmez.Hatta aşk; kararını yoldavereceğin bir kararsızlıkadımıdır. Aşkı, yaşanmışduygular başlatsa da asıl yürütenyaşanmasını umduğunuz, içindemutluluk saklayan duygulardır.Aşk, bilinen duygulardan yolaçıkarak, bilinmeyen duygularakavuşabilme isteğidir. Çünkü herinsan, karşısındaki kişi için

bildiğinden daha güzel duygularyaşatma potansiyeline sahipolabilir. O bilinmezliğe aşkbilinciyle yürümeye aşk diyoruz.Ama aşkta söylenen her yalan,bilinmezliğe doğru yürünen oyolda, kandırılanı yalnızlaştırır.Bir süre sonra bir de bakarsın kio yolda yapayalnız yürüyorsunama elinde bir el var. Diğerikimde belli değil... Daha kendi sorularına cevaplarbulamazken, kendini onunkalbine çengelliiğne gibitutturulmuş bir soru işareti olarakbulursun. “Peki, ben sendeneyim?” sorusudur bu. Zordur bu

soruyla yaşamak. Kendi sorunaher gün farklı cevaplar bulup, ocevapların yarattığı yeni sorulardoğurmak... Susarsın önce; bu birsöylemdir. Yazarsın sonra; bu dabir tür sessizliktir. Çünkü bazısözler susmak için yazılır, bazısuskunluklarsa konuşan birdildir. Yalancılar bunuanlayamaz. Onlar konuşuncayalan söylemek için konuşur,susunca günahları anlaşılmasındiye susar. Ben yazmayı seçtim.Sana değil, kendimedircümlelerim. Bazı cümleler kötükurulmuş olsa da gücünüyaşanmışlıklardan alır. Sen de

yaz. Dök içini satırlara. Kalanlarbenim olsun...Aşk, bir şeyi öncedenöğrenemeyeceğini, sonradanöğretiyor insana. Ben aradığıntüm cevapları yüzümdetaşımaktan bıkmışken, senkalbimde göremediğin sorularınyaşatamadığı ezikliklemutluydun. İkimizin varlığı “Biz”etmiyordu. Artık sen,bilmediğimi sandığın yalanlarınıbilmeliydin ve ben sonragitmeliydim. Hem de senden çokuzaklara, bilmediğim yerleregitmeliydim. Her ne kadarbilmediğim yer, senin dışında

kalan her yer, bildiğim yersesadece sen olsa da...Gitmeliydim... İnsanı en çokbilmediği yerler çağırır amainsan en çok bildiği yeri özler.Bu ihtimali göze ala alagitmeliydim. Bir “Gidiyorum”ugöze alabiliyorsa insan,“Neden?” sorusuna ihtiyacıyoktur. İnsanın hayatı yaşamadan dabitebiliyormuş bazen. İnsanbazen, ayakta kalabilmek içinunutmak zorunda olduğuyalanları, gerçekten unuttuğunakendini inandırıp, o yalanlarınsahibiyle yaşamaya devam

edebiliyormuş. Böylesi aslındaölümden de zormuş.Sadece unutsamyaralanacaktım, hatırladıkçaöldüm! Yine de ayaktayım.Ruhumu katletmiş olabilirsinbelki ama hâlâ bir ölü değilim.Dilinde lanetlerle deyaşayabiliyor insan.Aşkı anlamaktan korkanlar,düşünmeden severler. Anla diyeyazıyorum sana bunları. Ama senyine de şiir gibi oku. Çünkü bazışiirler, yeniden başlasın diyedeğil, her şey bitsin diye yazılır.Sana son nasihatim; sen sen olbir başka kapıya uzanırken,

çıktığın kapıyı açık bırakma. Bir yanım sen olduğu içinvazgeçemiyorum öte yanımdan. Gözümde yaş varken banayağmuru anlatma.

ÖZLENENE(Sen benim yerde bulduğum gökyüzümdün.)

Çok değil, derin benimözlemim... Seninle bir sırrımı paylaşıpkendimi eleverdim. Ben bittim.Şimdi sen başla... “Aşk bir iç yeri kazasıdır”derdin. Ne demek istediğinianlayamazdım o zamanlar.Meğer içimdeki yangını mumalevi zannedermişsin. Ömrümüsenin yakanda ilikledim. Ölmediye ömrümü ömrüne ekledim.Ama sen gittin! Hem de ne güzelgittin! Keşke bu kadar iyiolmasaydın giderken ve ben çokşey kaybetmiş olmayaydım. Öyleasil gittin ki kaldığımdan

utandım. Yaralarımı sararakgittin... Keşke iyileşipiyileşmediğini de görseydin. Yoksun ve tüm teselliler eksik.Nasıl bir ölümse bıraktığın, hâlâhayattayım... Çok değil, derin benimözlemim... Yolculuğu severdik. Giderdik.Durmadan giderdik; trende,vapurda, otobüste... Giderdik vehep konuşurduk; gitmeyen nevarsa... Uzun yollardan sanakoşardım yorgun ve nefes nefese.Aslında bana olan uzaklığındıasıl yorgunluğum, yol bahane...

Sana geç kaldığım içingeçmişinden özür dilerdim. Yan yana gelişlerimizyalnızlığımızı büyütürdü en çok.Ve sen hep yalnızlığı anlatırdın.Oysa ben seni dinlemeye değil,susuşunu seyretmeye gelmiştim.Bana sensizliği seninle verdin.Gözlerini benden başka kimseningörmemesini isterdim. “Kapatgözlerini, okumasınlar seni...”derdim. Çok değil, derin benimözlemim... Öyle hayalperesttim ki nasılhayaller kuracağımın bile

hayallerini kurardım.Hayalimdeki seni yazardımsonra. Ben seni yazarakyaşıyordum, sen beni silereköldürüyordun. Herkese bakıyor,ama bir tek seni görüyordum.Senin dilinden dökülünce adımıbile yeniden keşfediyordum. Senbenim yerde bulduğumgökyüzümdün. Bana vereceğintek şey, benim beklediğim herşeydi. Ah sevgili! Sen hiç, birinikimsenin olamayacak kadarsevdin mi? Neden mi? Çünkühelal olmayan her dokunuş,tenden çok ruhu kirletirdi.Çok değil, derin benim

özlemim... Sımsıkı sarılırdım sana.Aramızdan rüzgârların bilegeçmesine izin vermezdim.Şimdi aramızdaki mesafeye birömür sığıyor bak! Geldiğim yer,olmak istediğim değil,sürüklendiğim yerdir. Yalnızlığınböylesi işte böyle bir derttir.Seni anlıyorum. Bu yüzden bukadar yorgunum. En çok da sendene kadar olduğumu değil, nekadar olmadığımı merakediyorum. Ne kadar yoktumsende? Biraz’dan daha mı az,hiç’ten daha mı çok? Çok değil, derin benim

özlemim...Soğuk senden gelse desensizlikten üşüyen ellerimiiçimdeki yangında ısıtmayı daöğrendim. Anlayacağın, bildiğingibiyim hâlâ... Yaniunutabileceğin kadarım...Kendini en çok kendini gizleyenebağlıyor insan. Ölmek değildirbu. Böyle de yaşayabiliyorumyaşamasına da, ölüm başımdangitmiyor işte.Ne yapsam özlüyorum. Seniderinimde saklıyorum. Senli birhayatın hayaliyle sensiz ölümlerborçlanıyorum. Şimdi halimi birgörsen belki de kendini benden

korurdun. Bendeki seni farketsen, belki de kendine âşıkolurdun. Ama benden sonrakiyleyaşadıkça sen, payıma ondanönceki anları özlemek düşüyor.Şimdi sadece hayalimdesin.Gelme ve hep özlediğim gibi kal.Onu seninle kirletemem.Bir film gibiydi seninlehayatım ama sen en çok bu filminfragmanını sevdin. Senkonuşmadıklarıma inandın, benduymadıklarıma. İçimizdenanladık birbirimizi ve sessizceayrıldık. Demişsin ki,“Anılarımızın üstüne basıp onlarıasla ezmeyeceğim.” Bende de

hiç bitmeyecek yıllarımız,anlarımız. Ama asıl beraberyürüdüğümüz kaldırımları“Onunla” çiğnediğinde ezilecekanılarımız. Çok değil, derinözlüyorum. Hâlâ benimsoluğumsun. Ömrüm bitiyor eykader... Ve sen bana bir hayatborçlusun!

UNUTULMAYANA (Ne kötü değil miinsanın sende boğulupkendi içinde ölmesi...)

Hayat haklı, ölüm gerçek!Ölüm gerçeğiyle yan yana oturanvarlıklarız. Ama yine de ölümüdüşündükçe değil, unuttukçamutlu oluyoruz. Unutmak,hafızanın soluklanması, anılarsageçmişin sandalıdır. Şimdi öylebir haldeyim ki unuttuğum herhatırada nefes alıyorum,hatırladığım her anıda sanki sonnefesimi veriyorum. Garip birdenge bu... Unutarak yaşanmıyor,ölmeden de unutulmuyor! Keşkebende, yüzümü gülümsetecek birgeçmiş bıraksaydın. Acıyla başaçıkabilirdim belki; onuhatırlatanlar olmasaydı. Açtığın

yarayla kendimi öldürüyorumbil! Bunun suçu da sende değil.Yara senin olsa da iltihapinsanın kendi zehri. Hiç olmazsa terk ederkendürüst olsaydın; en azındanyokluğuna değerdi varlığın.Demek ki gidişinde bir eksikvardı ki hep dönmeni bekledim.Aslında ben hüznü yaşamayı dataşımayı da çok iyi bilirdim.Ama... Ama kim bilir bana,doğruların arkasına sakladığınkaç yalan söyledin. Belli kigitmek için geldin. Sahi sengeleli ne kadar gittin? Kalbinin atması yaşıyorsun

anlamına gelmese de biliyorumbir gün geri döneceksinunutulmayanım; çünkü kalbiniarkanda bıraktın. Bak üstümbaşım hâlâ adın! Öyle birkederdi ki yokluğun, kendiyaramı bile tanıyamadım.Soruyorum sana; içindenatamadığın hangi aşkınartığıydım? Kimin intikamıbenden alındı? Ömrünün kaçıncıaşkında bana gelmiştin ve hangidurakta inecektin? Ellerinbendeyken kalbin kimdeydi? Ömrümüzü yiyen dilsiz sızılarvardır hissedemediğimiz... Sende benim hissetmediğimi

hissetmeyebiliyor musun? Aşkıncehennem değilse, beni bu kadaryakan ne? Ben sana inanıpkendimi inkâr ettim. Kendimeinansaydım seni reddedecektim.Şimdi söyle; sevdikleri gidinceen çok neye alışır insan? Yokolmalarına mı; yokluklarınarağmen ayakta kalabilmelerinemi? Cevabın yok değil mi? Senbenim doğru sorularımın enyanlış cevabıydın zaten. Nasıl özlediğimi anlatsam,gittiğin yollardan utanırdın.Olmayışını varlığının izleriylesüslüyorum. Beklemenin süslühalidir özlemek. Özlüyorum ve

unutamıyorum. Sen de özledinbiliyorum. Ama şunu çok merakediyorum; özlediğin ben miyim,yoksa sana verdiğim değer mi?Hangi değeri daha çok özlerinsan; aldığını mı, verdiğini mi?Belki de sen beni değil, sanaverdiğim değerle yücelenbenliğini özlüyorsun? Çünkü odeğeri benden sonrakilerdebulamıyorsun... Şimdi bana acıve tatlı iki farklı hatıraylasavaşmak kalıyor. Biri beniağlatsa bile diğeri güldürüyor.Bilmiyorum hangisinde gerçeksinhangisinde yalan... Unutmanınmümkün olmadığı bir hatırasın

bana kalan; bir başka hatıradan...Şimdi herkesin her şeyisin,kimsesizliğimden kopan... Aşkta herkes bAŞKa bir şeyarar ama aynı şeyi bulur. Buyüzden âşık en çok kendinişaşırtır. Çok seven yanılmaktaher zaman haklıdır. Ne gitmekistediğim bir yarın bıraktın, nede içine saklanabileceğim birbugün. Öyle açıktayım ki, kısabir yorganı çekiştirip duruyorumsanki; örttükçe açıkta bırakan...Göz göze geldiğimiz o an sanaâşık olduğum saniyeydi. Seni ilkkez görmüyordum ama hergörüşüm ilk gibiydi. O bir

saniye, gözlerimden ömrümesindi. Aklıma gelmişken,gözlerimi çok severdin ya hani?Gözlerim iki açık yara şimdi,gözkapaklarımın bileörtemediği... Döndüğündegözlerim çürüyene kadargözlerine bakmalıyım. Ben kiseni bulmak adına kendibenliğimi kaybettim; çünkü (ozamanlar) buna değerdin. Öyleişte... Çok özledim...Daha kendi sınırlarımakatlanamazken, sana hapsolmanınne demek olduğunu bilemezsinsen. Hissedeceğim kadar yakın,dokunamayacağım kadar uzaksın.

Ne kötü değil mi insanın sendeboğulup kendi içinde ölmesi...Sana verdiklerime üzülmedim debenden çaldıkların içimeoturuyor.Başkalarıyla yaşamayı bileseninle ölmeye yeğlemişken,bana en çok da kalbimedokunmaman dokunuyor. Yaralaryalan söylemez. Yaram çok derindiyorum sana durmadan; saryaramı diyemediğimdendoğrudan... Sanırım, ne bençağırmayı becerebildim ne sengelebilmeyi uzaklardan...Bir ilişkide artık yapacak birşey kalmamışsa, yazacak çok şey

var demektir. Bu yüzden bukadar yazıyorum. Bu dageçecek... Geçecek amabitmeyecek biliyorum. Hanigiderken demiştim ya, “Öldürbeni, yaralı kalırsam özlerim.”Seninle ölememişsem, ben onaölmek mi derim! Ama şimdiölsem uğrunda, kimin umurunda? Çok merak ediyorum; benikatleden hayat acaba sana nasıldavranıyor? Ben âşığım; iyibilirim düşmeyi. Kalple düşülürakılla kalkılır ey sevgili. Beniattığın uçurum, hayat merdivenimoldu. Ben acılarıma sarılarakonları sarmayı öğrendim ve

ayaktayım. Sen, yanlış hatalarıdüzelttin, doğruları yanlışaçevirdin. Sana sitem etmiyorum.Sadece şunu istiyorum; dön vebende kalan günahını al. Sonragit ve hak ettiğin gibi kal! “Çok sevdik, başımıza birayrılık gelmesin” derdim,korkardım. Şimdi, korkakçasevenleri tanıdıkça, cesurca terkedenleri daha çok seviyorum. Ahunutamadığım! Benim gibisevenler geçmişi geleceğe taşır,senin gibi sevmeyi bilmedensevilmeyi isteyenler, geleceğibile geçmişe gömer. Bana birateşböceği olduğumu ispat ettiğin

için sana çok teşekkür ederim.Karanlık, ateşböceklerinin varlıksebebiymiş. Karanlığınolmasaydı, ışığımı farketmeyecektim.

KALANA(Artık vakti gelmiş birvedasın benim için;hiç özlemeyeceğim...)

Unut beni kalanım... Ben yalnızlıkla başedemediğim için sensizliğiseçtim; seninle daha yalnızdımçünkü... Dilimde maskelicümlelerle değil, suskunluğun ençıplak haliyle gidiyorum. (Kisığındığım suskunluk bilekonuşuyor aslında.) Birbirine aitiki özgürüz artık. Bir uzaktanbaşka bir uzağa gidiyorum.Mesafenin kısa olanı özletir,uzun olanı unutturur. Uzaklarınuzaklığına gidiyorum. Unut beni kalanım... Sana yazdığım şiirler, kalbinde

tek tek ölüyormuş haberin yok.Meğer ben bu ölümü yenişiirlerle ertelemeyeçalışıyormuşum haberim yok.İçinde “keşke”ler taşıyan aşk,kimseye mutluluk getirmez. Banapahalıya mal olan ucuz bir aşkyaşadım. Elimde kalanlardançok, elimden kaçırdıklarımlakaldım. Kalbime dönmeye yüzümyok... Tehlikeli sessizliklerbüyürken aramızda, kalbimiseninle kandırmıştım. Bu yüzdenyüreğim bana küskün... Buyüzden içim benimlekonuşmuyor.En hazin yanılgı, yanılmaktan

korktuğumuz için susmamızdır.İnan böyle değil benimsuskunluğum. Zamanında o kadarhevesliydim ki anlatmaya. Amasonuç; ben söylemeye bu kadarhevesli, sen duymaya bu kadarinat... Seni hayatımın düşüyapmıştım, sen beni hayatındadüşe çevirdin. Artık iliklemeyenbir düğme gibi göğsündetaşımana gerek yok beni.Suskunluğumla düşüp gidiyorumyakandan. Dur deme sakın bana...Giden de benim nasılsa,unutmayan da... Zaten yokluğumda yakmıyorsa seni, varlığımneyi değiştirebilirdi ki?

Unut beni kalanım...Üşüdüğünde dünyayı yakacakkadar çok seviyordum. Oysacehennemde serin bir yerbulmaya çalışmakmış senisevmek. Mutluluk diye dikensizgül aramıyordum, olmayan birhayalin peşinde de değildim.Evet, sen vardın! Ama payımahep yokluğun düşüyordu. Belkiaklımdan silebilirdim ama benseni kalbimle sevmiştim.Yüzümdeki keder, hangi huzurunçürümesinden biliyor musun?Eğer gözlerimi birazokuyabilseydin, kalbimde neyazdığını görebilirdin.

Dudaklarıma... hep dudaklarımabaktın; oysa benim sözlerimgözlerimdi. Yazdıklarımıezberle... Ben sustuklarımasaklanıyorum.Yaşarken de çürüyebiliyorsun,gömülmeden de ölebiliyorsun...Ömrümde yeşeremedin, şimdiiçimde çürüyorsun.Unut beni kalanım...Bunca zaman çok şey söyledinama söylediklerinle hiçbir şeyanlatmadın. Keşke sadece bir şeysöyleyecek kadar sussaydın; inançok daha iyi anlardım. Benimsadece güzel yanlarımı sevdin.

Birini o şekilde sevmek, onuseverken katletmektir. Beniseverken katlettin kalanım!Geleceğimi, gelmeden yaşattın.Bakalım şimdi gelecek bendenneler götürecek? Artık vakti gelmiş bir vedasınbenim için; hiç özlemeyeceğim...Vedalar özlenmez ki sevgilim.Bana geçmişin kirleriylegelmiştin, ben kalbini kalbimletemizlemiştim. Sonunda senaklandın ben kirlendiğimlekaldım. Sitem bile etmedim,sadece ağladım. Gözyaşıma eşlikettin... Ama sen hiç ağlamadın.Sadece gözünden yaş geldi... Sen

hiç ağlamadın kalanım! Hiçağlamadın... Unut beni kalanım... İstemediğin biriyle yaşamak,ölümün başka türlüsüdür. Hakettiğin aşkı sunamadığım içindeğil, senin dünyanda hak ettiğimyerde olamadığım içingidiyorum. Aşkın bastonudeğilim ben. Yeni bir hayatkuramam ama kaçırdığım yerdenyakalayabilirim. Belki bir “Hiç”kadar bile değerim kalmayacaksende ama inan “Hiç” olmak,“Herkes” olmaktan daha onurlu.Hâlâ umudum var ama içinde senyoksun. Dilerim Allah’tan bir

gün kalbin görür; gözleriningörmezden geldiklerini... Aşk, defalarca gördüğün,bildiğin yaraya ilk diyebakmakmış her defasında. Gittim kalanım. Unutulmuş bir yaradır şimdiadın!

GİDENE(Kadınlar kalbinden sildiklerini aklına yazar.)

Giderken bir şey söyleme;çünkü bir şey söylemek yetmezsen gidince... Ah adamım! Gideceğini bilsemölmez miydim? Peki, öleceğimibilsen gider miydin? Şakadeğilmiş bu seferki. Önce, birgittin bir geldin. Böyle gitmez budedim. Gitmeyi mi bilmiyorsun,kalmayı mı beceremiyorsun?“Ben hangisinin mağduruyum?”dedim. Gururuna yediremedin.Ve en sonunda adam gibi gittin...Bu yüzden sana “Adamım”dedim. Çünkü gitmenin hakkınıverdin. Şimdi ben seninbıraktığın yerden çok daha

gerideyim. Hayattanvazgeçebilen ama ölümeyürümeye de cesareti olmayanbiriyim.Ah adamım! Aşktanduyduğumuz heyecan, kılıkdeğiştirmiş çoktan. Gelsen veaşkı bana yeniden öğretsen?Bildiklerimi unutmak istiyorum.Sana şiirler yazmak geçiyoriçimden. İnsanın gözündeküçülen, şiirlerde büyür bazen.Ben aşka, kimsenin cesaretedemediği yerden, “senden”başlamıştım. Âşık ettin, bari âşıkbıraksaydın. Tek tesellim nebiliyor musun? İyi ki benim

sevdiğim gibi sevmedin beni,yoksa hiç unutamazdım seni. Bugünlerde çok kötüyümadamım! Şarkı olsam dinlenmem,şiir olsam okunmam. Gitmenezemin hazırlayan o sözün geliyoraklıma. “Günü geldiğindegideceğim...” derdin ve susardın;sanki seni ödünç almıştım. Bencesen olayı yanlış anlamışsın. Aşkıyanlış anlayanlar, yaşadığı heraşkta mutlu oluyor bak. Benisana getiren aşk, seni bendengötürüyorsa, ikimizden birindebir yanlışlık var demektir. Boşver! Beraberken yaşadığımızyalnızlık, ayrılınca içine


Like this book? You can publish your book online for free in a few minutes!
Create your own flipbook