düştüğümüz boş kalabalıktandaha kalabalıktı zaten. Belki de biraz daha fazlaözlemek için böyle gittin? Gerçidaha kalbimin arka sokaklarınabile girmemiştin ama...Gitmediği yerleri özler mi insangittiği yerlerde? Yoksa beniözlemeyi beni sevmekten dahamı çok sevdin? Keşke tanımadankaybetseydim seni... Neyikaybettiğimi bile bilmezdim ozaman; tıpkı neyi kazandığımıanlamadığım gibi. Böylesi dahaaz acıtırdı içimi. Sakın gidişine “Kendimibulmak istiyorum” kılıfı
giydirme adamım! Gitmeden debulabilirdin kendini. Gerçi nekadar kendindin ki? Neyse artıkçok da önemli değil. Sendendaha önemlileri de gitmişti.İstediğin gibi olamamıştım,demek razı olduğun kadarı dayetmemiş sana. Oysa senikalbime yazarken, kimlerisildiğimi bir bilsen... Her şeyerağmen en güzel yanlışımdın sen.Aşka ettiğim yeminleri sendebozmuş olmanın en tatlı hayalkırıklığıydın. Asıl dert, dermandiye verdiğindi. Verdiklerini dealarak gittin. Aynı şiirin farklısatırlarıyız şimdi.
Aşk bir savaşa dönüşmüşse,kazanan yalnızlık olur adamım!Aşka başladığımızda, çevremizlekendimiz arasına iki kişilik kaleduvarları öreriz. Ve aşkbittiğinde o kalenin içinde tekbaşımıza oturur kalırız. Aşk,içimizdeki büyük boşluklarıdolduracakmış gibi gelip, dahabüyük boşluklar bırakarak gider.Yolun sonuna geldiğini yoldananlarsın, yine de yeni yollarararsın. Yeter ki ölüm gibigelmesin aşk aniden. Yaşadıkçaölmüyor muyuz zaten? Evet adamım! İçimizdeki biruçurumun daha sonuna geldik.
Söylediklerimden ziyadesöylemek istediklerime bak sen.Olduğun gibi göremedim ama birgün gördüğüm gibi olman tekdileğim. Sana bilmedikleriniyazdım, ama sen bildiğiniokudun. Olsun. Benim deyanlışlarım elbet olmuştur.Demek ki iki âşık birbirinemuhteşem zararlarverebiliyormuş. Benim içinendişelen lütfen; hiç olmazsaböyle anlayayım az da olsasevildiğimi. Ya da unutsan daolur boş ver! Zaten hiç bilmedinkıymetimi. Hafızana kızmıyorum,insan “bildiğini” unutmaz,
bilmediğini değil. Ben unutmam.Kadınlar kalbinden sildikleriniaklına yazar çünkü. İşlemeyekorktuğun bir günahım ben.Zamana bırak beni. Her gidengibi... Zaman hep öç alır.Nadiren ilaçtır. Sen yine dezamana bırak beni. O kadar farklıydık kibirbirimizden. Sen kendinikazanmak uğruna, ben, benikaybetmek pahasına sevmiştim.Ben yolunu yolum yapmıştım, sengeçerken uğramıştın. Hak ettiğimaşkın sen olmadığını biliyorumartık. Ama sen olmasan bunu hiçanlamayacaktım. Teşekkürler
adamım!
KIYIDA(Bu aşkta özlemin tekçaresi kavuşmak değil, unutmakmış.)
Kıyıdayım. Kalbim yanıyor.Yalnızlık rüzgârı saçlarımıdağıtıyor. Yağmur çiseleyincesanki bulutlar yüzüme tükürüyor.Ağlamıyorum; sadece sanayazdığım şiirler gözümdenakıyor. Hiçbirini ezberimealmadım. Çünkü ben onları, seniunutmak için yazdım. Sen giderken, seni ne kadar çoksevdiğimi bir kez daha anladımve söylemekten son anda caydım.Biliyordum; anlamayacaktın! Az önce yalnızlığınla önümdengeçen sendin. Dalgındın. Seniizledim. Kumlarda kalan ayakizlerini okşadım.
Kıyıdayım. Aklım yanıyor.Bilmediğim, hüzünlü şarkılardinliyorum. Ne garip. Dinlediğinşarkılardan aldığın hüzün,çektiğin acıların boyutuylaorantılı...Ağlamıyorum. Dinlediğimşarkılar gözümden akıyor. Yüzümyere düşüyor. Eğilip yüzümebakıyorum. Yokum!Yüzsüzlüğümden utanıyorum. Senyokken yüzümde taşıdığım şeysuret bile olamıyor.Kapım her çalındığındakoşarak açıyorum. “Kim o?”diyorum. “Hiç kimse!” diyor
sesin. Kapıdaki notta şöyleyazı yor s un: “Eski bir dostgibidir aşk, gider ama kalır.”Altında adın yazıyor. Yan yanagelmek, bir tek senin adınıyazınca harflere yakışıyor.Teselli sözlerin benim gibi bircesede iyi gelse de sonuçtamezarımı süslemekten öteyegeçmiyor.Kıyıdayım. Ellerim yanıyor.Ödemekten korktuğum bedelleriçimde büyüyor, üstümeyıkılıyor. Yalnızlıktaneskiyorum. Dilim küfleniyor.Dilim bir tek “Seni seviyorum”adönüyor. Seni sevdiğini
söylediği için dilimi öpmekistiyorum. Dalgınsın. Sırtını dönmüşgidiyorsun. Soruyorum sana,“Şimdi hangi dil çevirebiliryüzünü bana?” “Aşka küsme...” diyorsun.“Seni o tamir edecek.”Biliyorum. Ben ihtiyacım olanmutluluğu bile sana saklamıştım.Âşıktım işte. Daha ne kadaruzatabilirdim çocukluğumu?Kurduğum hayallere bilekusurlar buluyorum. Küsüyorum!Diyorsun ki, “Hüzünlü birdenklemdir aşkın derinliğininyalnızlığın uçurumu kadar
olması.” Haklısın tabii, aşksevene zor gelir; sevilene çocukoyuncağı! Kıyıdayım. İçim yanıyor.İçimde sen yanıyorsun.Yanıyoruz. Çare aramıyorum.Ben âşığım, çare düşünemem.Sönmeyi değil, yanmayı kurtuluşsayarım. Sen hâlâ banasönmekten bahsediyorsun da...böyle yanmak, yanmak mıdır;“Nasıl söneceğiz?” sorusuyla... Gemin batıyor ve sen kıyılarıdenize çekmeye çalışıyorsun. Birgerçeği daha anlıyorum aşkta...Seninle aynı denizde olsak dabindiğimiz gemiler başka!
Unuttum derken hatırlananlargibiyim; eksik, yalnız, yaralı vehaksız. Biliyorum, zoraki birgülümseme gibi duruyorumyüzünde. Ve ben sana ne zamanaşktan yana zengin birgülümseme sunsam, hepfakirliğim sırıtıyor yüzümde. Sanırım yanlış bir duraktadoğru otobüsün gelmesinibekliyorum. Bu yüzden kalabalıkduraklarda tek başınayım. Yalnızdeğilim; azım! Yalnızlaryalnızları bulamadığı içinçoğalıyorlar. Ondan işte buyalnız yalnızlıklar.
Kıyıdayım. Canım yanıyor.Canım canımı sıkıyor, yaralıyor.Önümden geçip giderken sen,sana yaralarımdan çiçekleryapıyorum. Saçların gözlerinikapatıyor. Gidiyorsun. Tamamgit. Ama gözlerin bende kalsın.Onlar bana senden daha iyibakıyor. Biliyorum başkalarınısevecek kalbin. Karışamam.Çünkü artık benim değilsin.Senden son isteğim, istediğingibi sev istediğini... Ama benisevdiğin gibi sevme kimseyi.Asıl bu öldürür beni... Ah! O, beni sana bağlayanaşkın yok mu? Yokmuş! Anladım
ki “Bir” olunmadan “Biz”olunmuyormuş. Sana sarılmak,kollarını yalnızlığa açmakmış.Bu aşkta özlemin tek çaresikavuşmak değil, unutmakmış. Geçip gidiyorsun önümden,bilmem hangi aşka. Git! Bir aşklazım sana... Ve bir sen lazımaşka... Kıyıdayım. Canım yanıyor. Senyakıyorsun. Olsun. Yak ki canımııssızlığım ısınsın. Yak ki canımıüşümeyelim aşkta. Böyle yazıyorum diye kızma.Ben aşkın üç harfini bir arayagetiremeyen şairlerin aşkı nasıl
yazdığını da bilirim. Benonlardan değilim. Aşk bir mirasdeğildir ve kimseden kimseyekalmaz. Hayat verilmemiş birsözü tutmaktır. Kimi yazar kimiyaşar. Yani demem o ki; öyle bir sözyazarsın ki bütün bir hayatıanlatır, öyle bir hayat yaşarsın kibütün sözler anlamsız kalır. Kıyıdayım. Hoşça kal!
CAN YARAM(Geçmiş iyi bir şeyolsaydı geçmezdi.)
Adını andığımda değil, soyadıdeğiştiğinde içim sızladı ilk kez. Artık bir başkasına aitolmasının beni neden bu kadaryaraladığını düşündüm. Kısa biraşk yaşamıştık halbuki. Benimaçımdan çok fazla derinliğiolmayan, inceldiği yerdenkopan... Bana yâr olmaması çokda üzmemişken beni, birbaşkasının olması neden bukadar üzmüştü ki? Ne kadarbencilceydi tutumum! Geçmişi düşündüm sonra. Sır,oradaydı sanırım. Ben onu, onunbeni sevdiği kadar çoksevemesem de o, hayatımdan
çıktıktan sonra kimse bir dahaonun gibi sevmedi beni. İşte buyüzdendi bu yenilmişlik vekaybetmişlik duygusu. Ben onunla “Sevilmeyi”öğrenmiş ama sevmeyiunutmuştum. İnsan çoksevilmenin vermiş olduğuşımarıklık ve rahatlıklabencilleşip, karşısındaki insanınfedakârlık ve inceliklerinigörmezden gelebiliyormuş... *** Yıllar önceydi. Annemölmüştü. Acı bir yıldı. Onunölümünden sonra bir türlü normal
hayatıma dönememiştim. Çoközlüyordum onu. Ellerimüşüyordu yokluğunda. Sanki birdaha hiç ısınmayacakmış gibiydi.Tam da o günlerde çıktı karşıma.“Anneler öldükten sonra daçocuklarının elinden tutar” dedive birden ısındı ellerim.Annemin sıcaklığıyla karşılaştımonun avuçlarında. O gündensonra hiç üşümedi ellerim. Benonu annem gibi sevdim; o beniçırpınır gibi... Aynı yaştaydık ama o bendendaha tecrübeliydi hayat denen buyarışta. Beni sevdiğini söyledibir gün. Hiçbir şey diyemedim.
Daha doğrusu ne diyeceğimibilemedim. Hâlâ geçmişteunutamadığım biri vardı aklımda.Geçmişe doğru uzandıkçahatırlayıp hatırlayıp mutluolduğum biri...Eskiye gidince aklım,dalgınlaşırdı bakışlarım.Konuşkan değildir bazı hüzünler.Ama o hep anlardı derdimi. Nevakit geçmişi özlesem, “Geçmişiyi bir şey olsaydı geçmezdi”der, gülerdi. Bense eskimeyenbir bağlılıkla bağlıydım eskiye.Belki de bugüne dairmutluluklarım az olduğu için bukadar bağlıydım geçmişteki
mutluluklarıma... Bir gün beni çekip çıkardıgeçmişimden. Bir akşamüstüydühiç unutmuyorum. Yürüyorduksahilde. Dalgaların sesleri,şarkılarımıza eşlik ediyordu.Birden durduk. Yüzüme baktı ve“Aramızdaki fark ne biliyormusun?” diye sordu. “Ben buşarkıları seninle söylediğim içinmutluyum, sen hâlâgeçmişindekine söylediğin için.” Şaşırmıştım. İçimi okumuştuadeta. Gerçekten de söylediğimher şarkı onun içindi. Yüzünüdenize döndü sonra. “Nedenbugününü hep geçmişinle
süsleyerek yaşamayı tercihediyorsun?” diye sordu. Cevapveremedim. Sustum bir süre.Cevap bekler gibi baktıgözlerime. “Geçmişimiseviyorum” dedim. Güldü ve“Sen geçmişini değil,geçmişindeki geçmeyeniseviyorsun” dedi. Ağır adımlarlayürümeye başladı sonra.Sürüklenir gibi gittim peşinden.Dalgalar içime çarpıpparçalanıyordu sanki. Hızlandıadımları. Aramızdaki görünenmesafe giderek açılıyordu.Aramızdaki görünmeyen mesafegibi...
Koşup tuttum omzundan.Kendime doğru çevirdim yüzünü.“Anla beni!” dedim.“Unutamıyorum. Ben onuhatırladıkça yaşıyorum!” Gözleridoldu. Rüzgâr saçlarınıdağıtıyordu. Alaycı birgülümsemeyle, “Hıh! Yaşıyormusun?” dedi. Yüzünü tekrardenize döndü ve benimsöylemekten korktuğum cevabıbana kendi verdi.“Yaşamıyorsun... Sen birbaşkasının hayatında ölmüşsün!”Aklımın bulutları dağıldı ogünden sonra. Düne arkamıdönerek, ama hep ardımdan
geldiğini bilerek bugünümüyaşamaya başlamıştım. Dahamutluydum. Bir süre beraberadımladık hayatın çetrefilliyollarını. Bana çok şey öğrettiinkâr edemem... Ortakkederlerimiz vardı onunla. Yolunbir yerinde, elbet acılarımız dabirbirine dokunacaktı. Kar tanesideğildik ki birbirimizedokunmadan düşelim...Acıyı paylaştık. Yalnızlığı...Ama hep o benimkileri... Ben hiçonun yalnızlığına ortakolamadım. Çünkü ben onunyalnızlığının sebebiydim.Sevgisine karşılık vermeden ne
kadar çok yanındaysam, o kadarbüyüyordu yalnızlığı. Ne benimleiki kişiydi, ne de ben yokken tekbaşınaydı. İşte onunki böyle biryalnızlıktı. Ne kadar dakörmüşüm! Yan yana gelip onugöremeyecek kadar derin biruzaklığın içindeydim. Bu zamana kadar açılan herkapıyı doğru kapı sandım. Oysaben hep yanlış zillere basmışım,çok geç anladım. Ve o olmasaydıbunu hiç anlayamayacaktım. Ençok bana sarılışını özlüyorumonun. Sarıldı mı sımsıkı sarılırdıhiç unutmuyorum. Hayır! Eksiksöyledim; o bana sadece
sarılmıyordu; her sarılışında biryaramın üstünü örtüyordu... Yanımdayken yanımdalığınıanlamadığım, ama uzağımdaykenkendimi eksik hissettiğim biriydio. O eksiğin niye olduğunu birtürlü anlayamıyordum ozamanlar. Ta ki bugüne kadar...Bunu bugün, bir başkasına aitolduğunu öğrendiğim günanladım. Tam bir yıkımdı benimiçin. Sıradanmış gibi başlayanbir günün kederli bitişi... Bugün, bana bir veda mektubuyazıp gidişinin dokuzuncuyılıydı. Kendime yeni kitaplaralmak için çıkmıştım dışarı.
Kalabalık bir kitapçının önrafında bir kitabın ismi dikkatimiçekmişti. “CAN YARAM.” (Birden dokuz yıl öncesinegittim. Hiçbir kelimesinihatırlamasam da yazdığı vedamektubunun o giriş cümlesini hiçunutmamıştım. Bana yazdığı sonmektuba “Merhaba Can Yaram”diye başlamıştı...) Kitabın yazarının adına baktım;onun adıydı... Soyadı değişiktiama. Sonra arka kapaktakifotoğrafa baktım. Evet! Oydu.Demek evlenmişti. O an içimdebüyük bir yıkım oldu. İncecik birsızı gelip içime oturdu. İşte o
yüzden adını andığımda değil,soyadının değiştiğinigördüğümde sızladı içim.Ellerim titreyerek açtım kitabınilk sayfasını. Bana dokuz yılönce yazdığı ve şimdi neredeolduğunu bile bilmediğim omektupla başlıyordu kitap:“Merhaba CanYaram...Birlikte yürüdüğümüzsahildeyim. Yalnızım.Kahve içiyor ve sanabunları yazıyorum. Hemilk, hem son mektubumbu.
Gözlerine ilkbaktığımda, yârle birolmuştum. Yârle birolmak demek, acıçekmekti seninlügatinde. Elbet acıçekecektim. Buna çoktanhazırdım. Ama önemliolan değecek birininolmasıydı. Umulan amabulunmayan değil... Öyleinanmıştım ki mutluolacağıma. O kadaremindim ki kalbiminkarşılık bulacağına.Ama... Maalesef,kaybedişlerin en acı
olanı mutluluğa ramakkala olanıymış...Kırık bir aynayabakmak gibiydi senisevmek. Kalbim gülse deyüzüm kesikler içinde...Durmadın gözlerimde.Oysa razıydım yalanabile, seni banagetirecekse... Ama senbenim hep kendimesöylediğim fakat kendimihiç inandıramadığım biryalan olarak kaldın.Aşk yanlı bir tutumduve hep senden yanaydı.Biliyordum; içinde
‘hoşça kal’ saklayan birgelişti seninkisi. Belkide gelişin bir gidişti.Çünkü gidenler hephaklı kalıyor ve aşkacıdan yana çıkıyordu.Yine de denemektenvazgeçmedim. Seni hepsevdim. Her işte birhayır vardır dedim. Amaher hayrın da bir bedeliolduğunu bilemedim.Ben bu bedeli gitmekzorunda kalaraködüyorum şimdi.Şimdi sende bitiyorum
ya ben; beni kimseyesöyleme! Herkesingözünde biterimbilinince...Neden bu kadaryalnızım biliyor musun?Çünkü insanları iyitanırım. Yalanıgözünden anlarım.Yalanlar çok konuşur.Yalancılar, kelimelerleaçtıkları yaralarısuskunluklarıyla örtüpgiderler. Daha dagidecekler. Çünküherkes yalanlarıylagider, ben inandığımla
kalırım.Kim bilir kimleri mutluetmek adına beniüzdüler. Ama olsun.Benim şiir açançiçeklerim vardı. Onlarasarılmak beni yine benyapardı. Ya onlar? Boşver! Bazı insanlarındoğumu bile kürtajdı!Sen beni sevmesen dehiçbir zaman onlardanolmadın. Sen başkaydın.Senin aslabulamayacaklarını bençoktan tüketmiş olsamda, ben sendeki
masumiyete âşıktım.Seninle ölmek çokkolaydı da senden sonrayaşamak bana haramdı.Bunları bile bile attımkendimi yalnızlığınkoynuna. Yalnızlık daneymiş sensizliğinyanında!Biliyorum baktığım heryerde izlerin olacak.Ama bil ki her yerdedeğilsin, benim için heryer sensin.Bunları sana yazdımama sen bunlar değilsin.Sen yazdıklarımdan çok
öte, yazamadıklarımdançok beridesin. Buçektiklerimizin acısıacaba neyin anısı? Çok değil, uzunsevmeni istemiştim. Amasen annen gibi benisevdin. Artık beni öylede sevme! Çünkü ben oeski ben olamam sendengidince... Gözyaşlarıyla biletemizlenmiyorkarşılıksız aşkın yüreklekesi. Bu yüzden artıkgitmeliyim. Yenildim!Terk etmiyorum seni;
sadece senden mahrumbırakıyorum kendimi.Söz veriyorum! Sen hiçfarkında olmasan da,seninle ilgili kurduğumhayalleri kimseyleyaşamayacağım,yaşayamam. Ben senibaşka sevdim,başkalarını senisevdiğim gibi sevemem.Bu mektubu birkaçsaat sonra sanavereceğim. Yine sevdiğingibi sımsıkı sarılacağım.Giderken ardına dönüp,
bakıp bakmayacağınıbilmediğim için sana elsallamadan gideceğim...Geriye dönüp bakarsamzaten gidemem.Birlikte yürüdüğümüzsahildeyim Can Yaram.Kahvemi yalnıziçiyorum. Kahveyalnızlıkla içilirbiliyorum.Ah hayat! Sende biryanlışlık var...Hoşça kal Can Yaramhoşça kal...”İçim sızlaya sızlaya okudum
satırları. O zaman da okumuştum,yazılan her şey aynıydı. Ama hiçbu kadar içimi delmedi.Elimde kitapla dükkânın ortayerinde kalakalmıştım. Sonra birgörevli geldi yanıma. “İstersenizimzalatabilirsiniz kitabı. Bugünyazarın burada imza günü var”dedi. Arka taraftaki kalabalığıgösterdi. Oraya doğru baktım.Tam karşımdaydı. Bir masanınarkasında kitaplarınıimzalıyordu. Yüzünde hüzünlübir gülümseyiş vardı. Kalbimyerinden çıkacakmış gibi oldu.Yanına gidip yıllar öne onunbana sarıldığı gibi sımsıkı
sarılmak istedim ona. Önce biriki adım yaklaştım. Sonradurdum. Yapamayacaktım. İçimisızlatan soyadı geldi aklıma. Uzak bir köşede saatlerceizledim onu. Son okuruna imzaverirken, artık oradan gitmevaktim de gelmişti. Bir suçlu gibibaşımı öne eğip çıktım dışarı.İçeri girerken fark etmediğimposterini gördüm giriştekicamda. Görevlilerin şaşkınbakışları arasında, söküp aldımonu oradan. Posterindekigülümseyen yüzünün altındaşunlar yazıyordu: “Yazdıklarımda,
çaresizliğinize çarelerarıyorsunuz; oysa bençaresizliğimi yazıyorum, sizonları çare sanıyorsunuz.”
DUYGUSUZLUĞA YENİLEN (Gel ve kurtaraklımı;yoksa kötüye kullanacağım!)
“Sakınılan göze çöp batar!” dereskiler. Öyledir gerçekten.Kaybetmekten korktuğunuz içindaha çabuk kaybettiklerinizvardır. Elinizde sıkıca tutarken,avuçlarınızın arasından kayıpgidiveren... Niye gittiğinianlayamadığınız, giderken“Dur!” diyemedikleriniz vardır.Geride bıraktıkları kimsesizsahillerde tek başınıza,kıyısızlığınızla kalakalırsınız.Uzaklaşmayı göze alamadığınızkıyıda boğulmaktır bunun adı.Gözlerinizi geceye kapatıp,uykularınızı ona açarsınız.Gözlerinizi karanlığa alıştırmaya
çalışırsınız. Çünküsevdiceğinizle, gündüzlerdeyaşanan anılar süsler artık onsuzkaranlığınızı. En çok geceleridüşünür, en çok gecekaranlığında ağlarsınız. Karanlıkdostunuz olur. Karanlıksığınağınız. Odur size, onunsiluetini kendi duvarlarınızdanyansıtan.Yıldızlar, gündüzlerigörünmediğinden, geceleriyârenlik eder, yol gösteriryaralarınıza. Nasılkanayacaklarını, nasıldağlanacaklarını öğretirler. Açıkbir yaraya düşen her yıldız,
karanlığın kabuğunda parlar. Gecenin sessizliği, sessizdüşüncelerinizin sesi olur. Ençok gecenin karanlığındadüşünürsünüz gidenleri. Yâringözleriyle birleşen gün ışığı,beyaz bir körlüğün içine saklargörmeniz için size gerekli olangerçekleri. Gecelerdir sizigündüz körlüğünden uyandıran...Karanlık, aydınlığa çıkarırbazen, gündüzlerin gizlediğini. Gitmesine neyin sebepolduğunu düşünmeye başlarsınız.Tek tek çıkarırsınız yaşadığınızanları yamalı bohçanızdan.Söylediği her sözü, yaptığı her
hareketi ağır çekimde yenidenizlersiniz beyninizdeki beyazperdede. Her söylediğini enbaştan anlamaya çalışır,söylemediklerine manalaryüklersiniz. Size nasıl “Sanaâşığım” dediğini tekrar tekrardüşünürsünüz. Belki de hayatınagiren herkese aynı şeyisöylemiştir? Tıpkı size söylediğigibi... “Herkese âşık olduğunusöyleyebilen biri aşkın neolduğunu bilmeyendir” der,geçersiniz. Kendinize haklılıklarpeydahlarsınız. Yine de inanmakistemezsiniz; kendiniziinandırmaya çalıştıklarınıza...
Duyguların, duygularla tamiredildiğini bilirsiniz... Ama siz,duygusuzluğa yenilmişsinizdir.Sevmemekle suçlanıp,sevilmemeye mahkûm edilmişgibisinizdir. Karşınızdaki hemsuçlu hem güçlüdür. Delirirsiniz.“Gel ve kurtar aklımı; yoksakötüye kullanacağım!” dersiniz.Kendinizden korkarsınız.Kaçmak istersiniz. Kaçarsınızda... Kendinizi bir korkak gibihissedersiniz. Oysa ondankorktuğunuz için kaçmamışsınız,ama kaçtığınız için korkakdurumuna düşmüşsünüzdür.Sonra kendinizi toparlar, geriye
doğru sarar ve daha gerçekçiizlersiniz filminizi. İlişkinin sondöneminde daha azkonuştuğunuzu, susmalarınızdasizi asıl bitirenin susmak değil,susmanın anlattıklarınıntükenmişliği olduğunu farkedersiniz... Sonundakabullenirsiniz ayrılık gitmekledeğil, susmakla başlıyormuş...Bunu daha önceden farketmenizi engelleyecek kadarbencilce sevdiğinizi anlarsınız.Ve bencilce sevmeyi, çoksevmekle karıştırdığınızı farkedersiniz. Giderken söylediği vesizin ne demek istediğini o an
anlayamadığınız söz, birdenbirekarşılığını bulur hafızanızda...“İstersen benden nefret et amasakın beni bencilce sevme!”Sonra, zamana bırakılır herşey. Zaman iyi gelir bazen.Kalbinizi ona teslim etmişolmanızın, ona esir düşeceğinizanlamına gelmediğinikavrarsınız. Bir mücadele başlaraklınızla kalbiniz arasında.Hangisi kazansa, yalnız kalanyine siz olursunuz aslında. Amayine de onu aklınızda öldürmekiyi gelir size. İyi gelir; zafersandığınız yenilgilerinize...Gurur duyarsınız mantığınızla.
Soranlara, “İyiyim, atlattım...”dersiniz. Ama bir gün mutlaka,ansızın karşınıza çıkar ve onugeri getirir unuttuğunuzusandığınız bir hatıra... Aklınızdaöldürdükleriniz, kalbinizdedirilir sonra...Affedilmek için geç, geridönmek içinse çok geçtir artık.“Bende kaybettiklerini,başkalarında bulmaya gitti...”dersiniz. Bir küçükçocuksunuzdur şimdi; heruyandığında anne diye kendimutsuzluğunu öpen...“Ben, kederin insana dönüşmüşhaliyim” der, son mesajınızı
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333
- 334
- 335
- 336
- 337
- 338
- 339
- 340
- 341
- 342
- 343
- 344
- 345
- 346
- 347
- 348
- 349
- 350
- 351
- 352
- 353
- 354
- 355
- 356
- 357
- 358
- 359
- 360
- 361
- 362
- 363
- 364
- 365
- 366
- 367
- 368
- 369
- 370
- 371
- 372
- 373
- 374
- 375
- 376
- 377
- 378
- 379
- 380
- 381
- 382
- 383
- 384
- 385
- 386
- 387
- 388
- 389
- 390
- 391
- 392
- 393
- 394
- 395
- 396
- 397
- 398
- 399
- 400
- 401
- 402
- 403
- 404
- 405
- 406
- 407
- 408
- 409
- 410
- 411
- 412
- 413
- 414
- 415
- 416
- 417
- 418
- 419
- 420
- 421
- 422
- 423
- 424
- 425
- 426
- 427
- 428
- 429
- 430
- 431
- 432
- 433
- 434
- 435
- 436
- 437
- 438
- 439
- 440
- 441
- 442
- 443
- 444
- 445
- 446
- 447
- 448
- 449
- 450
- 451
- 452
- 453
- 454
- 455
- 456
- 457
- 458
- 459
- 460
- 461
- 462
- 463
- 464
- 465
- 466
- 467
- 468
- 469
- 470
- 471
- 472
- 473
- 474
- 475
- 476
- 477
- 478
- 479
- 480
- 481
- 482
- 483
- 484
- 485
- 486
- 487
- 488
- 489
- 490
- 491
- 492
- 493
- 494
- 495
- 496
- 497
- 498
- 499
- 500
- 501
- 502
- 503
- 504
- 505
- 506
- 507
- 508
- 509
- 510
- 511
- 512
- 513
- 514
- 515
- 516
- 517
- 518
- 519
- 520
- 521
- 522
- 523
- 524
- 525
- 526
- 527
- 528
- 529
- 530
- 531
- 532
- 533
- 534
- 535
- 536
- 537
- 538
- 539
- 540
- 541
- 542
- 543
- 544
- 545
- 546
- 547
- 548
- 549
- 550
- 551
- 552
- 553
- 554
- 555
- 556
- 557
- 558
- 559
- 560
- 561
- 562
- 563
- 564
- 565
- 566
- 567
- 568
- 569
- 570
- 571
- 572
- 573
- 574
- 575
- 576
- 577
- 578
- 579
- 580
- 581
- 582
- 583
- 584
- 585
- 586
- 587
- 588
- 589
- 590
- 591
- 592
- 593
- 594
- 595
- 596
- 597
- 598
- 599
- 600
- 601
- 602
- 603
- 604
- 605
- 606
- 607
- 608
- 609
- 610
- 611
- 612
- 613
- 614
- 615
- 616
- 617
- 618
- 619
- 620
- 621
- 622
- 623
- 624
- 625
- 626
- 627
- 628
- 629
- 630
- 631
- 632
- 633
- 634
- 635
- 636
- 637
- 638
- 639
- 640
- 641
- 642
- 643
- 644
- 645
- 646
- 647
- 648
- 649
- 650
- 651
- 652
- 653
- 654
- 655
- 656
- 657
- 658
- 659
- 660
- 661
- 662
- 663
- 664
- 665
- 666
- 667
- 668
- 669
- 670
- 671
- 672
- 673
- 674
- 675
- 676
- 677
- 678
- 679
- 680
- 681
- 682
- 683
- 684
- 685
- 686
- 687
- 688
- 689
- 690
- 691
- 692
- 693
- 694
- 695
- 696
- 697
- 698
- 699
- 700
- 701
- 702
- 703
- 704
- 705
- 706
- 707
- 708
- 709
- 710
- 711
- 712
- 713
- 714
- 715
- 716
- 717
- 718
- 719
- 720
- 721
- 722
- 723
- 724
- 725
- 726
- 727
- 728
- 729
- 730
- 731
- 732
- 733
- 734
- 735
- 736
- 737
- 738
- 739
- 740
- 741
- 742
- 743
- 744
- 745
- 746
- 747
- 748
- 749
- 750
- 751
- 752
- 753
- 754
- 755
- 756
- 757
- 758
- 759
- 760
- 761
- 762
- 763
- 764
- 765
- 766
- 767
- 768
- 769
- 770
- 771
- 772
- 773
- 774
- 775
- 776
- 777
- 778
- 779
- 780
- 781
- 782
- 783
- 1 - 50
- 51 - 100
- 101 - 150
- 151 - 200
- 201 - 250
- 251 - 300
- 301 - 350
- 351 - 400
- 401 - 450
- 451 - 500
- 501 - 550
- 551 - 600
- 601 - 650
- 651 - 700
- 701 - 750
- 751 - 783
Pages: