verirsiniz hayata. Bir iyi, birkötü haber vardır o mesajda:“Ölmedim; fakat yaşayacağım.”
İNTİKAM (Geçmişindekini unutamayan,en çokşimdisindekini aldatır.)
Kaçırdığın her bakışta ayrılığınipuçları vardı. Öncelerianlamadım. Hep konuşuyordundurmadan. Anlamadığım şeyleranlatıyordun. Bir şeylerden kaçargibi, bir şeyleri saklar gibi...Telaşın diline vurmuştu sanki.“Neden kelimelerle örtüyorsuniçindeki suskunluğu?” dedim.Önce şaşırdın. Sıkıldın sonra.Ayrılır gibi tuttun elimi. Ogünden sonra daha az konuşuroldun. Oysa ben ayrılığı unutmakiçin tutmuştum ellerini; sanageldiğim o ilk günlerde... “Gelsilelim” demiştim geçmişimizdene varsa. “Evet” demeni
beklemiştim sonra. O zamanlarsen geleceksin diye gelecek dahagüzel geliyordu bana. Geldinama belini büken bir geçmişzaman aşkıyla... Sen banageçmişini unutmak için gelip,geçmişinle bende yaşadın. Sen,onu unuttukça beni, beniunuttukça onu hatırladın. Kaç kezanlatmak istedim sana“Geçmişindekini unutamayan, ençok şimdisindekini aldatır” diye.Her şey benim suçumdu.Anlayamadım gelişigüzelsevmelerinin hangi gidişinpeşinde olduğunu. Sana hepgidenleri sordum. “Herkes bir
gün gider” dedin. “Sen de migideceksin?” diye soramadım.Gerçek hüzün sorulamayanda,dile getirilemeyendeymiş o günanladım. Hissetmiştimgideceğini... Hissetmiştim banaolan sevginin kalmalarayetemeyeceğini... Yaralandım.“Olsun...” dedim. Yaralarımsenden önce de vardı. Amaseninle daha güzellerdi... Bu bilekalmana yetmedi. “Benimçektiğim acılar kadar, daha seninçekeceklerin var” dedin ve gittin.Sen giderken benimdudaklarımda bir “Hiç misevmedin?” sorusu vardı.
Biliyordum; beni “Biraz”sevmiştin! Şimdi bir’im gittiaz’ım kaldı.Dünya durmayı düşündü sengidince. Ben gitmedim hiçbiryere. Hiçbir gemiye gitmek içinbinmedim ben. Gemiler gitmekdeğil, kalmak istediğim yerdi.Kalakaldım, öylece durdumbütün güvertelerde. Denizedenizden baktım. Altındankalkamayacağım, içindençıkamayacağım şiirler, mektuplaryazdım. Bulamadığım bir söziçin bin mektup yaktım. Bazenküfrettim, bazen yalvardım.Kullanmadığın günleri,
günlerime eklemen için ağladım.Razıydım uyuduğun saatlerebile... Razıydım senden artakalanne varsa geride... Dilimde açan şarkıyken,içimde solan çiçeğe dönüşmeniseyrederken bile, hâlâ geridönmeni bekleyebilecek kadarçok sevmiştim seni. Çünkü bizbirbirimizi o kadar iyitanıyorduk ki yaşarkenotopsimizi yapmış gibiydik. Amayanılan yine ben oldum. Ne geridöndün, ne de geride bıraktığınıöldürdün. İçin için yandım kimsegörmedi. Alevi olmayanınyandığı bilinmezmiş. Kimse
bilmedi beni. İçim yandı sendende yine de seni kimseye şikâyetetmedim! Ben seni,“Kendisinden sonra gelenler,yakacak yer bulamasın diyediriçimi bu kadar yakmasınınsebebi” diyecek kadar çoksevdim. “Kendine gel!” dedi hepdostlar. “Kendine gel!” Kendimegeldim, ama yine yoktum! Yıllarsonra sen giderken dudağımdaasılı kalan “Hiç mi sevmedin?”sorusunun cevabını buldum.Evet! Sen beni hiç sevmemiştin.Madem sevmiyordun, bari nefretetseydin? Nefret edilmek bile
umursanmamaktan iyiydi. Bensenden nefret ediyorum. Bu daaşktan biliyorum. “Keşke âşıkolduğumla nefret ettiğim aynı kişiolmasaydı” diyorum. Anı yaşamakla anda yaşamakaynı değildir. Sen anı yaşamayadevam ederken ben gittiğin andayaşadım hep. Çok sonraöğrendim, benden sonra ounutamadığına geri döndüğünü.İşte o gün bende kalanlarla,benden kalanlar arasındakiuçurumu gördüm. Ve bir kararavardım. Sen kendi yolundayürürken, ben yolumu senin acınüzerine kurmamalıydım. Artık
kendimi hatırlamalı, seniunutmalıydım. Senden alınacaken büyük intikam bu olmalıydı.İçimde bir intikam bombasıvardı. Ama pimi nefret olduğuiçin ona hiç ilişmedim. Çünkünefret dolu bir intikam, sendeyara açsa da bendeki yarayı aslakapatmayacaktı.Çok sonra duydum ki terkedilmişsin. Pişmanlık kapımadayandırmış seni. Ama öçalmamdan korkarmışsın.Korkmana gerek yok. Benunuttum seni ve sen bilmesen debiz ödeştik seninle. Ama sen hâlâbana borçlusun. Çünkü
intikamımı almadığımısanıyorsun. Öyle ya, alınmamışbir intikam, verilmiş en acıborçtur. Ne zaman ödetecek diyeömrünün sonuna kadar beklerdurursun o acı borcu. Unutmakiyilerin intikamıdır. Unuttumseni. Yokmuşsun gibi yapmadım,yok ettim! Ve şimdi tekdokunuşta kırabileceğimibildiğim halde, senieğilmişliğinle baş başa bırakıpgidiyorum. Eğer bir intikamsabu, evet! Seni gözlerimdensiliyorum.
GİTMEK (Bir insan kalbidefalarca gücenebilirbaşkalarına. Ama birkere kırılır bazılarına.)
Gittiysem adam gibi gittim! Sadece bir yara izi değil, biryara izinden okunabilecek ne varsabıraktım geride. O konuşacakşimdi sana; ben sessizliğegömüldükçe... Şaşırdın değil mi,izlerim böyle dillenirken dilimdekisessizliğe? Zor olacaktı zaten;gitmenin bin, kalmanın tek birsebebi varken. Yıllar sonra bilehiçbir konuşmada adı geçmeyecekama aynı zamanda da hiçunutulmayacak biri olarakkalacaksın bende. Yanımdaykenbile özlediğimken, uzağında adınınbile anılmayacağını bilmek ne acıdeğil mi? Bu seni biraz korkutuyor
mu yoksa? Biraz korkma; çok kork!Korkunun az olanı vakit kaybıdırçünkü...
Gittiysem adam gibi gittim! Oysa bana geldiğinde hiçbir şeybilmiyordun. Aşkı kitaplardaki gibizannediyordun. Severek büyüttümben seni; kalbimin kollarıylasardım. Ben sana aşktan yapılmabir daldım; ama sen hep düşerkensarıldın. Ben geçmişin acılarındankendime mutlu yarınlar kurmayaçalışırken, birlikte yürüyeceğimizyolu anlatırken, şımarıkça dinledinbeni. Anlamadın söylediklerimi.Sordum sonra kendime; dinlediğinbensem, duyduğun kimdi?Bilemedin kıymetimi. Bilemedingözünde çok büyütsen de kendini,bende ancak sevebildiğim kadar
büyüyebileceğini. Yaşamakdediğin güldürmemişse, ölümdediğin de üzmüyor adamı. Ölümünyaşamak kadar can yakmadığı birsevdadan geçtim ve senin yanındasana kapadım gözlerimi; inansenden daha karanlık değildi!
Gittiysem adam gibi gittim! Ben seni bekleyen yalnız birduraktım; ama sen hep yolcukaldın. Duraklara yanaşan herotobüsün, kapısını senin içinaçtığını sandın ve gelen herotobüse tereddütsüz bindin.Ardından ne kadar yanlış durakvarsa hepsinde indin. Bense hepaynı yerde seni bekledim. Çünküsen benim için vazgeçilmez birvazgeçendin! Bir gittin, bin geldin.Gelişin bana bir şey vermediyse deeksiklerimi öğretti. Bir insan kalbidefalarca gücenebilir başkalarına.Ama bir kere kırılır bazılarına. İştebu yüzden, sana bir insanın gitti mi
nasıl gitmesi gerektiğiniöğretiyorum. İşte bu yüzden, adamgibi gidiyorum! Yokluğun cansıkıntısı, varlığın can yıkıntısı artıkbenim için.
Gittiysem adam gibi gittim! Geçmişi maziye gömmedengittim. Geçmişini öldüren,bugününü neyle kıyaslar sonra?Hayatın bir yerlerinde kaybolmakiçin değil, hayatın her yerindeolmak için gittim. Yaşamamış biryaşlı olmak istemiyorum. İnsan nekadar çok yaşlanırsa değil, nekadar çok yaşarsa olgunlaşır. Biryaralı kalp bir başka yaralı kalbinancak halinden anlar, ama onuiyileştiremez. Bu yüzden benibenden daha iyi anlayıp akıl veripgideni aramaya değil, beni benimgibi anlayıp yanımda kalanıbulmaya gidiyorum.
Gittiysem adam gibi gittim! Bir zamanlar aşkına inandığımkişiler bana mutluluk yerinehuzursuzluk vermeye başladıkçaküstüm kendime. Ama yine affettimkendimi her seferinde. Tekrardöndüm geriye. Aynı yaradankanadım yine. Ama hep gidenlerinizi vardı benim kaldığım yerde.Biz düşle gerçeği değil, gerçekledüş bizi birbirimize karıştırıyordu.Yalancı baharlar peyda oluyordu.Bahara aldanan insan, kışıunutuyordu. Sonunda öğreniyorduinsan hayatı ama öğrenene kadar dahayat bitiyordu. Olsun. İnceldiğiyerden kopsun. Hatasız aşk olmaz;
kendimden biliyorum! Benhafızamı sende unutmuştum. Birgözyaşıyla hatırladım. Öyle ya,bazen küçük bir gözyaşına nelersığmaz ki? Kalsam beni unutacaktın, bengittim izim kaldı. Hoşça kal. Belkibir gün yine karşılaşırız unutulmuşbir aşkın kuytusunda... Ayrıyatakların, aynı uykusunda...
UNUTULAN(Her seferinde yenidenhatırladığın ama aslında tanıyamadığın bir duygudur aşk.)
Ne zordu gözlerdeki gülüşlerlebaşlayan hikâyelerin, ogözlerdeki yaşlarla bitmesi.Kimse öyle olsun istemedihalbuki. Ama kederdi. Amakaderdi... Ve yaşatacaktıyazdığını. Sancıydı... Acıydı.Sevdiğinin ışığında gülümserken,birden kendi karanlığındaağlamaktan daha da acı olanı; birzamanlar sığınağın olan o ışığın,şimdi başkalarının karanlığınıaydınlattığını bilmekti. Onu,başkasına gülerken görmek ençok seni ağlatırdı. Aşk, bir kelimeyle kendiniyıkmaktı.
O gider ve sen artık kimseyesöyleyemeyeceğin ama herkesinbildiği bir sır olursun. Ellerinseni eleverir; adını duyduğundatitrer. İçin titrer. Nefesin titrer.Bedenin seni eleverir. Hiçbirdurakta duramazsın. Yalnızlık gelir boynundanöper. Gözler kalbinin dilidir.Sustuğun her şeyi onlar bilir.Çaresizlik akar paçalarından.İnsanlar birbirinin kulağınausulca fısıldar: “O yasta...”Dedim ya, bedenin seni eleverir.Konuşmasan, sussan ne fayda...
Dilin sussa bedenin çığlıkta... Özlersin. Çok özlersin. Amaözlemleri bitirmez özlemeler...Aslında özlenmemektendir bukırık özlemeler. “Dünde” yarınıbeklemek, “Bugünde” dünüözlemekle geçer günler. Hiçbirşarkı onu sana getirmez; hiçbirşarkının onu senden götürmediğigibi... İşte yine yalnız, yineçaresizsin. Çocukluğunda daöyleydin. Yalnızlığın veçaresizliğin yaşı yoktur.Yaşıyorsun; çaresi yok bunun.Dilinde dikenli bir söz kalır,konuştukça ağzına batan... “Sevmedi ve gitti. Ona âşık
olacaklar kazandı...”Kaybetmek güçtür bazen. Senidaha güçlü yapar. Kaybetmekgüçlüdür bazen. Gücün onunlasavaşmaya yetmez.Konuşamadıkların gözlerinedolar. Göze alamadıklarınsözlerine. Uzun bir diziymiş gibibaşlayan hayat, aslında tekbölümde biter. Ömrün nasılgeçtiğini anlayamazsın. Sonrakalbinin sığınacağı bir kalpbulursun. “Kalbim, kalbinesığındı...” dersin. Yine seversin.O, aklındaysa dünya güzeldir.Kendini bile bile yine yeni birateşe atarsın. Yanmaktan
yorulmazsın. Çünkü bilirsin;yanmazsan yolunuaydınlatamayacaksın. Yeni biraşk hata olsa bile vazgeçmezsinve bunu kimse anlamaz.Ama sen çok iyi bilirsin; bazıhatalar yanlışlıkla yapılmaz.Aşksızlığın sara nöbetlerinde,yeni bir aşkı ufukta görürgörmez, doktorun değil,korkusunun iyileştirdiği çocuklargibi olursun. Her seferindeyeniden hatırladığın ama aslındatanıyamadığın bir duygudur aşk.Bazen bir merhabayla acıçektirendir insana. Acınındilinden konuşmayı bilemezsin
ama onun suskunluğudur sendekalan yalnızca... Fakat yolun zor olanı dahayürümeye başlamadığın kısmıdır. Aşk, bir boşluktan başka birboşluğa sığınmak olur böylezamanlarda. Kalbinden eminolduğuna, gözlerinden girer yaşlıruhunun çocuk kalbi. Onutanımak için kendini anlatırsınama eksiklerinle yüzleşmemekiçin de onu kendinle hiçkıyaslamazsın. Aşk, kendinesöylediğin yalana karşındakininde inanmasını beklemektir.Beklersin. Ve aşk yolunda birinibir ömür beklemek, kalbindeki
acıyı kendinden önce sevmektir.Kendi ciğerinde onun nefesiyleboğulmaktır. Çünkü yarasız aşk olmaz. Bunca zaman boyunca ya elinitutmayacaklara uzanmıştır elin,ya da bırakıp gidecekler hep elvermiştir sana. Ama yine deinancını yitirmemeli insan. Belkide dünya, kirletilmiş aşklarcoğrafyasında hâlâ temizkalabilen ama nerede olduğunubilmediğimiz insanlarla doludur?Yaradan, onları ne zamankarşımıza çıkarır bilemeyiz. Vebunu bilemediğimizden, çoğuzaman yanımızdan geçerken,
ısrarla gözlerimize bakan amabizim ısrarla dönüpbakmadığımız o iyi insanlarsessizce geçip giderlerkıyımızdan. Bakmayışlarımızdabırakırız onları. Görmeden,göremeden kaybederiz onları.Görmezden geldiğimiz içindeğil, görmeyi bilmediğimiz içingidenlerdir onlar.Bazılarıysa şanslıdır.Görebilmiştir yıllardır aradığını.Kafasında tek bir soru vardır:“Sen benim yığılmışözlemlerimin mi karşılığısın,yoksa kaybettiklerimin mi?”
Zaman verecektir bununcevabını. Gerçekten sevmişsenve kalbinin atışı karşılıkbulmuşsa bir başka kalpte, önemiyoktur sevilenin nereden ve nasılgeldiği. O geçmişiyle değilgeleceğiyle gelmiştir sana.Kaybettiklerini sende bulmayadeğil, kaybedeceklerini seninlekaybetmeye gelmiştir. Hatalarınıtamir etmen için değil, seninlekorkmadan hata yapabilmek içingelmiştir. Artık mutlu olma sırasısendedir.Sıradan olanımükemmelleştirerek sevmekseaşk, zaten sen doğru yerdesindir.
Peki, geride kalan, seni terkeden o eski sevgili? Sen, yeni bir hayata adımatarken, o, artık sadece küçük birçiziktir teninde... Yalnızca denize girdiğindehatırlanan... Çıkar çıkmaz unutulan...
İÇİNDEN (Aşktan yapılma birbıçak, sığınmak için bir yara arar kendine.)
Hayatın yaşadıkça tükendiğineinananlar, yanılıyor. Hayat,yaşayabildikçe uzar. Ama yinede hayat aşktan daha kısadır.Aşkınız siz öldükten sonra bilekonuşuluyorsa, hayatınızdan dahauzun sürmüş demektir. Öylehayatlar bilirim ki bir aşka bileuğramadan heba olup, biter...Öyle aşklar bilirim ki uğrundaömürler bitse de sürer gider. En çok yoksa küsülür aşka,sevgiye... O gelince ise onundışında kalan her şeye... Yeni biraşka yer açmak için öncearınmanız gerekir geçmişinkirinden pasından... Kurtulmanız
gerekir eski sevdaların yasından.Çünkü kirlisini temizlemedentemizine yer açılmaz kalpte.Aşk, geçmişte kaybettiğiniz herşeyi, yeni bir surette verir size.Büyülü bir bahçede kayboluyorgibi hissedersiniz kendinizi. Heponu ararsınız ama en çokkendinizle karşılaşırsınız obahçede. Aslında okarşılaşmalar, aşkta kaybettiğinizbenliğinizi bulmak değil,kayboluşunuzu fark etmenizdir.Labirent bir yaşamın içindebilmediğiniz sokaklaragirersiniz. Aşk, bir çıkmazsokağa yanlışlıkla girip, bilerek
çıkmamaktır. Onunlakarşılaşmışsınızdır çünkü...Aşktan yapılma bir bıçak,sığınmak için bir yara ararkendine. Şaşarsınız halinize. Birbıçak sığınmak için neden biryara arar kendine?İkiniz de kana kana doymakistiyorsanız birbirinize, aşkasusamışsınız demektir. Yeter kikana kana içtiğinizi kanayakanaya kusmayın. Çoğumuz aşkaelinden kaçırmak için gitsek de,“Senin için en iyi benmahvolurum” yarışı başlararanızda birdenbire. Ama herkesgeçmişiyle yürür birbirine.
Geçmişi kabullenmek gerekir.Fakat içlerinden iyi olanlarıayırarak değil... Eskiyi konuşupkonuşup tekrar tekrarcanlandırarak değil, birlikteyenisini yazarak yürümelisinizdiraşka...Bu arada; sakın umudunuzukaygılarınıza yedirtmeyin!Umudunuz kaygınızı yeniyorsaâşık, kaygınız umudunuzuyeniyorsa korkaksınızdır.“O gözlerin bana neleriyaşayamayacağımı göstereceksehiç bakmasın!” diyerekbakacaksınız gözlerine. Ama sizbakarken, önce o girecek
gözlerinizden kalbinize... İkidenteke dönüşeceksiniz sonra. Çünküaşk, “Gel benimle sen olalım...”demektir aynı zamanda. Bir aşk büyümeye başlamıştırartık beşiğinde... “Aşkımbenim...” dersiniz. “İyi huylukanserim!” Aşk, gerçekten de iyihuylu bir kanser gibi büyürvarlığıyla. İçinizden dışınızataşar hatta. Bin aşk gücünde olsanız nefayda, bir aşka yenilmişsinizdirsonunda. Mutlu bir yenilgidir buama...
Ve bir gün gelir, o gün gider! Göze alınamayanlar gözdendüşer. Bazı aşklar bazılarını yalnızyakar. Oysa ona ateş düşse öncesende bir yangın başlar. Ağır ağır batarken aşk, dahada hızlanır acısı. Unutulur gider, onasarıldığında kalbine batanbıçakların yarası. Giden gider, kalan işte böyleşiir doğurur. Bir yokluğun nöbeti tutulur.
Hadi artık sözleriniaçabilirsin. Aşk bir mektup olur. Kimden mi gelir? İçinden...
FAZIL(Kaç erkek terk edenine ‘Dön! Hâlâ hazırımbelaya!’ diyebilirdi ki?)
Berna’nın babası hayatınıçaycılık yaparak kazanıyordu.Kızıltoprak’ta, Nur Pasajı’nıniçinde bir çaycı dükkânı vardı.Dükkân dediysem aklınıza,içinde birkaç masa olan rahat biryer gelmesin. Dükkân biledenemeyecek bir izbeydi.Pasajın dip tarafındakituvaletlerin yanındaki boşluğakurulmuş bir çay ocağı. Kapısıbile yok. Toplamda 5 metrekareyer teşkil eden bir girinti. Yıllar önce İstanbul’a ilkgeldiğinde kar yağdığı bir geceoraya sığınmıştı Fazıl. Birkartonu yere sererek uyumuştu
üzerinde. Sabah olduğunda onupasaja erken saatlerde gelen, NurKuaför’ün çırağı görmüştü.Çırak:“Pasajda ilk açılandükkân bizimkidir.Sabah 7’de gelirim ben.Rafi Usta, erken açılandükkânın bereketininçok olacağını söyler.Dükkânın önündekikarları temizleyip, içeripaspas attıktan sonratuvalete gittim. Tamtuvaletin yanındakiboşlukta, pasajın
temizlik malzemelerinikoyduğumuz boşlukta,yerde yatan bir adamgördüm. Önce ölüsandım korktum. Sonrabaktım titriyor, hattainliyordu adam. Donmaküzereydi. Üstü başı falaneski püsküydü. Birgömlek, bir hırka vardıüstünde. Pantolonuyırtık pırtıktı. Kemeryerine iple tutturmuştu.Ayakkabılarıparamparçaydı. Hemen dükkâna koşupRafi Usta’nın evini
aradım. Koşa koşa geldiustam. Sonra Kemalağabey geldi. Yarım saatsonra bütün esnaforadaydı işte.Aralarında bir şeylerkonuşup adamı yerdenkaldırdılar. Kimsetanımıyordu onu. Adamasorular sordular. Sonrabeni pastaneyegönderdiler. ‘Git, dörttane poğaça al’ dediler.Koşa koşa gidip geldim.Adama uzattım. Öncebiraz çekindi alırken.Sonra aç kurtlar gibi
yemeye başladı. Hem ağlıyor hem yiyordu. Ustam beni dükkâna gönderdi. Sonra ne oldu bilmiyorum.” Sonrası vicdanların devreyegirmesiydi. Fazıl, iki gündür açolduğunu söylemişti. Poğaçalarıyemesini içleri sızlayarak izlediesnaf. Ateşi çok yüksekti.Titriyordu. Biraz kendinegeldikten sonra esnaf onahikâyesinin ne olduğunu sordu.Fazıl anlattı onlar dinledi. Fazıl: “Ben Diyarbakır’dan
geliyorum ağabey. Onkardeşiz. En küçükleribenim. Bir tek benbitirebildim ortaokulu.Askerliğim de yeni bitti.Bir hafta önce tezkerealmıştım. Köye gitmekiçin otobüse bindim.Sabah erkenden indim.Köye doğru yürürkendumanlar gördüm.Sabaha karşı köyü basıpateşe vermişler. Tümköyü katletmişler.Ailemden hiç kimsekalmamıştı. Hepsiniöldürmüşler. Yaşlı, genç,
erkek, kadın, çocuk,bebek dememişlerkurşuna dizmişler. Öncegitmişim annemimbabamın delik deşikcesetlerine sarılmışım.Yeğenlerimin ölüsünükucaklamışım.Jandarmalar zoralmışlar beni oradan. Neyaptığımı tamhatırlamıyorum.Hepsini gömdülerköye. Üç gün boyuncatek başıma mezarlarıbaşında öylecedurmuşum. En son
babamın tespihini“Baba, baba!” diye diyeöperken hatırlıyorumkendimi. Sonra beni birotobüse bindirmişler.Yolda kendime geldim.İstanbul otobüsüdediler.İki gün önce indimburaya. Cebimde paramda yoktu. Kendimibilmez bir haldedolaştım sokaklarda.Çok kar yağıyordu düngece. Çok üşüdüm.Hastalanmışım.Sığındım uyudum
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333
- 334
- 335
- 336
- 337
- 338
- 339
- 340
- 341
- 342
- 343
- 344
- 345
- 346
- 347
- 348
- 349
- 350
- 351
- 352
- 353
- 354
- 355
- 356
- 357
- 358
- 359
- 360
- 361
- 362
- 363
- 364
- 365
- 366
- 367
- 368
- 369
- 370
- 371
- 372
- 373
- 374
- 375
- 376
- 377
- 378
- 379
- 380
- 381
- 382
- 383
- 384
- 385
- 386
- 387
- 388
- 389
- 390
- 391
- 392
- 393
- 394
- 395
- 396
- 397
- 398
- 399
- 400
- 401
- 402
- 403
- 404
- 405
- 406
- 407
- 408
- 409
- 410
- 411
- 412
- 413
- 414
- 415
- 416
- 417
- 418
- 419
- 420
- 421
- 422
- 423
- 424
- 425
- 426
- 427
- 428
- 429
- 430
- 431
- 432
- 433
- 434
- 435
- 436
- 437
- 438
- 439
- 440
- 441
- 442
- 443
- 444
- 445
- 446
- 447
- 448
- 449
- 450
- 451
- 452
- 453
- 454
- 455
- 456
- 457
- 458
- 459
- 460
- 461
- 462
- 463
- 464
- 465
- 466
- 467
- 468
- 469
- 470
- 471
- 472
- 473
- 474
- 475
- 476
- 477
- 478
- 479
- 480
- 481
- 482
- 483
- 484
- 485
- 486
- 487
- 488
- 489
- 490
- 491
- 492
- 493
- 494
- 495
- 496
- 497
- 498
- 499
- 500
- 501
- 502
- 503
- 504
- 505
- 506
- 507
- 508
- 509
- 510
- 511
- 512
- 513
- 514
- 515
- 516
- 517
- 518
- 519
- 520
- 521
- 522
- 523
- 524
- 525
- 526
- 527
- 528
- 529
- 530
- 531
- 532
- 533
- 534
- 535
- 536
- 537
- 538
- 539
- 540
- 541
- 542
- 543
- 544
- 545
- 546
- 547
- 548
- 549
- 550
- 551
- 552
- 553
- 554
- 555
- 556
- 557
- 558
- 559
- 560
- 561
- 562
- 563
- 564
- 565
- 566
- 567
- 568
- 569
- 570
- 571
- 572
- 573
- 574
- 575
- 576
- 577
- 578
- 579
- 580
- 581
- 582
- 583
- 584
- 585
- 586
- 587
- 588
- 589
- 590
- 591
- 592
- 593
- 594
- 595
- 596
- 597
- 598
- 599
- 600
- 601
- 602
- 603
- 604
- 605
- 606
- 607
- 608
- 609
- 610
- 611
- 612
- 613
- 614
- 615
- 616
- 617
- 618
- 619
- 620
- 621
- 622
- 623
- 624
- 625
- 626
- 627
- 628
- 629
- 630
- 631
- 632
- 633
- 634
- 635
- 636
- 637
- 638
- 639
- 640
- 641
- 642
- 643
- 644
- 645
- 646
- 647
- 648
- 649
- 650
- 651
- 652
- 653
- 654
- 655
- 656
- 657
- 658
- 659
- 660
- 661
- 662
- 663
- 664
- 665
- 666
- 667
- 668
- 669
- 670
- 671
- 672
- 673
- 674
- 675
- 676
- 677
- 678
- 679
- 680
- 681
- 682
- 683
- 684
- 685
- 686
- 687
- 688
- 689
- 690
- 691
- 692
- 693
- 694
- 695
- 696
- 697
- 698
- 699
- 700
- 701
- 702
- 703
- 704
- 705
- 706
- 707
- 708
- 709
- 710
- 711
- 712
- 713
- 714
- 715
- 716
- 717
- 718
- 719
- 720
- 721
- 722
- 723
- 724
- 725
- 726
- 727
- 728
- 729
- 730
- 731
- 732
- 733
- 734
- 735
- 736
- 737
- 738
- 739
- 740
- 741
- 742
- 743
- 744
- 745
- 746
- 747
- 748
- 749
- 750
- 751
- 752
- 753
- 754
- 755
- 756
- 757
- 758
- 759
- 760
- 761
- 762
- 763
- 764
- 765
- 766
- 767
- 768
- 769
- 770
- 771
- 772
- 773
- 774
- 775
- 776
- 777
- 778
- 779
- 780
- 781
- 782
- 783
- 1 - 50
- 51 - 100
- 101 - 150
- 151 - 200
- 201 - 250
- 251 - 300
- 301 - 350
- 351 - 400
- 401 - 450
- 451 - 500
- 501 - 550
- 551 - 600
- 601 - 650
- 651 - 700
- 701 - 750
- 751 - 783
Pages: