- Haydi, gideceğiz!Paşa:- Müsaade ediniz, giyineyim! diye rica e .Çünkü arkasında entarisiyle robdöşambrı vardı.Mülâzım: ''Hayır, lüzumu yok, böyle gideriz!''diyordu.Nihayet bir başkası bir elinde saa , bir elindetabancasını tutarak:- Haydi beş dakika müsaade! dedi.Hanımı ve çocukları yukarıdan esvap namına nebuldularsa aşağı koşturdular. Entarisinin üstüneceke ni, pantolonunu geçirdiler, ayağına bir çi pabuç soktular.- Çabuk, çabuk, diyorlardı.Beş dakika nihayet bulur bulmaz hemen ih yarpaşayı kolundan, omzundan, ayağından tutarakotomobile bindirdiler. Hanımı kalpağını otomobile
dar yetiştirebilmişti.İh yar hasta sandal içinde İstanbul'a geç .Önce Merkez Komutanlığına, oradan Sultanahmettevki anesine götürdüler. Tevki anede HüsnüPaşa'nın hâline acıyarak kendisini ayrı bir odayakoydular. Gece yarısı yaklaşıyordu. MerkezKomutanlığından tevkifhaneye sordular:- Hüsnü Paşa orada mı?- Evet!- Nereye koydunuz?- Odalardan birine...- Hayır, şimdi locaya atacaksınız.Bu emir, Hüsnü Paşa'nın hasta ve inmeli olduğuhaber alındıktan sonra veriliyordu. Loca taş, çıplak,rutubetli ve ışıksızdı. Hastayı in l leri arasındauyandırıp:
- Sizi başka bir odaya nakledeceğiz! dediler.Hüsnü Paşa sendeliyerek kalk . Demirparmaklıklar içinden geçerek localar koridorunagirdi. Kapıyı aç lar. Hüsnü Paşa bu tek delikli darlocayı görünce:- Beni diri diri mezara mı gömüyorsunuz? diyesızlandı.Gece yarısı bu loca kapağı açılmış bir lâhdebenziyordu. İhtiyarı içine atıverdiler.***Mutasarrıf Nusret'in ölümü eşsiz bir faciadır.Terbiyeli, özü sözü birbirinden temiz bir Türkmilliyetçisi idi. Tehcir sanığı olarak bizim koğuştaya yordu. Bir gün kendisini acele MerkezKomutanlığına istemişlerdi. Malta'ya sürüleceğihavadisini duyduk ve sevindik.Sapsarı geri döndü:
- Benden hayır yok, beni öldürecekler... dedi.Sonra anlattı:- Kulağımla duydum. Yan odada İngilizlerdengelen subaya Mustafa Paşa yalvararak: ''Onubırakınız. Birkaç güne kadar idam edeceğiz,''diyordu. Bu söz üzerine beni tekrar aranızayolladılar.Birinci Divan-ı Harp'te muhakeme edilerek,sadece vazifesini kötüye kullanmak suçu ile 3 yılamahkûm edilmişti.Yeni Reis Mustafa Paşa üyelerden biri ikisiylebirleşerek Nusret'in idamını istemiş. Ötekilermuhalif kaldıklarından on beş yıl kürek cezasıüzerinde anlaşmışlar. İkinci tutanak böyle yazılmış.Fakat Divan-ı Harp kâ bi tutanağı bir türlü beyazaçekmez, soranlara:- İşlerimiz çok, birkaç güne kadar çıkar rız,cevabını verirmiş.
Mustafa Paşa arada kendiliğinden bir şahitdaha icat eder. Kararın yeniden ağırlaş rılmasınakarşı koyan üyelerle kavga çıkar. Bir iki gün sonrabu üyelerin değiş rildiğine dair nezare en emirgelir. Merkez Komutanlığı vak'ası bu sıradaolmuştur.Nusret'i tekrar mahkemeye çağırdılar.Patrikhaneden dört yeni kadın şahit ge rilmiş .Nusret hâkimlerin karşısında iken, ezberlediklerinisöyliyen kadınlara:- Nusret Bey burada mı? Tanıyor musunuz?diye sorulunca kadınlar:- Tanıyoruz ama, burada değil! cevabınıvermeleri üzerine, tekrar dışarıya çıkarmışlar, birmüddet sonra yerlerine dönerek:- Nusret budur, diye göstermişlerdir.Hükûmet düşmesi üzerine Mustafa Kemalaleyhine koğuşturma yapıldığı zaman bu çi tutanaklar meydana çıkmıştı.
Nusret kullanılmaktan kayış hâline geleniskambil kâğıtları ile fal açarak ölümünü bekliyordu.Nihayet bir akşam locaya indirmek üzerearamızdan aldılar. Bize ağlayışlı bir sesle veda e .Sanki haya an kopup gi ğine değil de,dostlarından ayrıldığına yanıyordu. Kapıdançıkarken pantolonunun yamasını gördüm.Sabaha doğru koridorda süngülü muha zlarınayak seslerini duyduk. Nusret, sehpaya gidiyordu.İbrahim Fevzi karyolasının ucuna çık , ezanokumaya başladı.Karısına ve çocuklarına bile gösterilmemiş .Göğsüne asılan ya ada ''para çalmak için kıtalyap ğı'' söylenen Nusret'in yamalı pantolonucebindeki cüzdanında yalnız bir kâğıt lirabulmuşlardı.Sabahın ilk saatlerinde tevki ane avlusundan,zavallı karısının çığlıkları geliyordu.***
Bir akşam da eski vali ve Dahiliye Nazırı HâzımBey'i müdürün yanına çağırdılar. Koğuşa dönmediğiiçin merak e k: Aşağı locaya indirmişler, ertesisabah asacaklarmış.Hâzım Bey dürüstlüğünden, namusundan vekanun saygısından başka hiçbir hikâyesisöylenmiyen bir devlet emektarı idi. Bu idam, tambir ''katil''di.Hâzım Bey locaya iner ve ölüm nöbe ni bekler.Sabaha doğru biraz dışarı çıkmak ih yacını duyar.Loca kapısının deliğinden subayı çağırtarak:- Tuvalete kadar gideyim. Kapıyı açar mısınız?der,Subay: ''Canım efendim yarım saat sonra ölüpgideceksin. Biraz kendini tutuver!'' cevabını verir.Sultan Hamid'in Adliye Nazırı AbdurrahmanPaşa'nın oğlu damatlardan idi. Hâzım Bey'le eskitanışıklığı olduğu için, meğer o akşam saraya gitmiş.Vahde n'in yanına çıkmaya muva ak olmuş. El
öpmüş, etek öpmüş, nihayet Hâzım Bey'inidamdan a edilerek cezasının ebedî hapseçevrilmesi için müsaade alabilmiş. Mahkûmusehpaya götürecek olanlar son hazırlıklarınıyaparken, nefes nefese koşan memurlar iradeyitevkifhane müdürüne getirmişler.Hiç uyumamış k. Sabaha doğru koridordakiayak seslerini bekliyorduk. Sesler duyuldu. İbrahimFevzi ezana başlamadan, koğuş kapısı açıldı.Yataklarımıza dikilip baktık: Hâzım Bey!İpten indirilmiş kadar sarı idi. Bir müddetyutkundu, sonra:- Kurtuldum, diye ağladı.Yuvasına pek bağlı bir aile babası idi. Hıçkırıkiçinde hikâyesini dinledik. Hâzım Bey Fransızcamanzumeler yazardı. Hikâyesini bitirdikten sonra:- Bakınız, cebimde ne ile asılmaya gidiyorum,dedi.
Eser-i cedid denen büyükçe beyaz bir kâğıtçıkardı, okumaya başladı.Bu, oğluna yazılmış Fransızca bir manzume idi.Kaç türlü güldük, bilseniz... Kahval larımızıbirbirimize ikram ettik.Hâzım Bey sonra İkinci Meclise mebus geldi.Cumhuriye n ilânı kanunu konuşulduğu sırada,kürsüye çık , memleke en gönderilecek hanedanazalarından damatların çıkarılmaması için birkaç sözsöyledi:- Vay hanedancı... Vay mürteci... sesleriarasında nutkunu tamamlayamadı.Nasıl bir borç ödemek istediğini yalnız benbiliyordum.*** *** ***ÇANKAYA
III. CiltGERİLLA DEVRİKuruluşÖnsözAnadolu'da yeni bir Türk devle nin temeli 23Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisi açıldığı güna lmış r. Mustafa Kemal bu Meclis Başkanıseçildiği gün, gerçekte, yeni Türk devle nin ilkbaşkanı olmuştur.23 Nisan 1921'den 13 Eylül 1921'de Sakaryazaferi kazanılıncaya kadar bu devir büyük vetehlikeli krizler içinde geçmiş r. Mustafa Kemal'ineşsiz liderlik nitelikleri asıl bu krizler sırasındakendini gösterir.Gerilla devri 1920 sonlarında kuzey vegüneyba cephesi komutanlıkları GenelkurmayBaşkanı İsmet Bey'le Dahiliye Vekili Refet Bey'e(Bele) verilerek nizamlı ordu devri başlayıncaya
kadar sürer. Kara günler üstüne Sakarya zaferi ışıktutuncaya kadar on altı aydan fazla geçecektir.OrtamBirinci Dünya Savaşının sonunda Anadoluanarşi içinde idi. Seferberliğin daha ikinci yılındaasker kaçakları irili ufaklı çeteler kurmuşlardı. Halkordudan da hükûme en de türlü çetelerden debezgindi. O yılları yedinci ordu komutanlığındançekildiği vakit Başkomutanlığa verdiği ve kopyesiniSadrazam Talât Paşa'ya yolladığı raporda MustafaKemal açıkça anlatmış r. Halk, içinden, devletekarşı idi. Savaştan hiçbir şey beklediği yoktu.Bir örnek vermek is yoruz. Çanakkale'dedüşman boğazı zorlarken arkalarda Laz Mehmet,Arnavut İzzet ve asker kaçağı çeteleri yollarıtutmakta, köyleri basmaktadır. Biga'nın Kayapınarköyünden Kara Hasan'ın da otuz kişilik bir çetesivardır. Parası olduğu söylenen kasabalı veya köyağasına haber gönderir veya çocuğunu dağakaldırır. Haraç başlıca gelir kaynağı. 1916 Kasımayında hükûmet kaçakları a etmekten başka çare
bulamaz. Kara Hasan da altmış kişilik çetesi ileBiga'ya gelip silâhları kendilerinde kalmak şar yleteslim olmuştur. Çeteden kimse köyüne dönemez.Arada kan vardır. Hak ve öç vardır. Kara Hasanyirmi odalı Pi hanını kira ile tutarak çetesiniyerleş rir. İçlerinden kimse okuyup yazmabilmediği için belinde şekliği omzunda tüfeği ileokur yazar bir celep de aralarına girer. Geçinmeklâzım. Kara Hasan alacak verecek, evlenmeboşanma gibi işlere bakmakla kendi kendinigörevlendirir. Han bir karargâh r. Kimin kimdenalacağı varsa ona gelir. Borçlu ya öder veya ke lgösterir, yahut hanın mahzenine hapsolupdayandığı kadar jop yer. Ölenler de olmuştur.Alınan paranın yarısı Kara Hasan'ın. Bir kızı gözünekes ren Kara Hasan'a başvurur. Kocası ilegeçinemiyen kadın, damadını istemiyen kaynatahanın kapısındadır. Mahkeme dosyaları çetekarargâhına aktarılmış r. Mal mülk anlaşmazlıklarıönce handa, sonra tapuda çözülür. Resmîmakamlar ileri gitmemesini diledikleri vakit de:- Ben bu kadar adamı ne ile besliyeceğim
öyleyse? Masraflarımı siz mi vereceksiniz? der.Bir defa çete adamları borcunu ödetmekistedikleri okumuş bir genç:- Siz kim oluyorsunuz? Alacaklı varsamahkemeye gider, demesi üzerine dövmüşler, o dakarşı koyunca öldürmüşler, kurtarmak için arayagiren kıza bir kurşun sıkmışlardır.Suçüstüdür. Öldürenler yakalanıp hapseatılmıştır. Kara Hasan savcıya gider:- Bir yanlışlık olmalı. Onlara bir ceza veririz, derve savcının biraz direnmesi üzerine de:- Akşama bana uğra. Yoksa yeniden dağaçıkarız, tehdidini savurur. Hapistekileri kurtarır.Burası Biga'dır. Başkomutan korkunç EnverPaşa İstanbul'dadır. Ar k Anadolu'nun öbürtara arını düşününüz. Harp bi p de İngilizler vemü e kleri İ hatçı ve hele Ermeni öldürüşçülüğühesaplarını sormak yoluna gidince ne kadar
gocunan varsa silâhlanıp bir çeteye katılmıştır.Yunanlılar İzmir'e çıkınca gâvura karşı ilkdayatma cephesinde çeteler vardır. Sonra bu cepheMustafa Kemalci damgasını yiyince onlara karşıgiden halifeci kuvvet de gene bu çetelerdir.Mustafa Kemal Sivas'tan Müdafaa-i Hukukteşkilâ yapılması için Biga'ya da yazmış r.Kaymakam ve mü ü halkı uyarmıya gidinceKarabiga'da iken gelenler:- Padişah var. Şeyhülislâm Sabri Efendi gibiulema var. Mustafa Kemal Paşa'nın emri ile teşkilâtolmaz. Bu isyan demek r, derler. Üç yüz kişi ileBalıkesir cephesine gönderilen Kara Hasan'danyardım istemek lâzım. Mü üye: \"Korkma,memleke gâvurdan kurtarmak için çarpışa çarpışaMustafa Kemal'e kadar gideceğiz,\" diye habergönderir.Daya şmacılar arasında yalnız haydut çeteleriyoktur. Asker ve sivil kahramanlar vardır. Fransızlarelindeki Akbaş cephaneliğini basıp Anadolu'ya
kaçıran Hamdi Bey, Edremit kaymakamı idi. Teşkilâtyapmak, silâh toplamak, vermiyeni cezalandırmak,evleri aramak gibi ciddî hareketlere girişince KaraHasan:- Bir kümeste iki horoz ötmez, der. Sapıtmış rda!Bir punduna ge rip Kara Hasan'ı öldürmeklâzım gelir. Halifeci çete reisi Anzavur da Kuvay-ıMilliyeci Hamdi Bey'i işkenceler içindeöldürtmüştür.Ba da Kuvay-ı Milliye'nin ilk kahramanlarıarasında çeteciler başta gelir. Çerkez Ethem'i birzamanlar Mustafa Kemal'in üstünde görenlerolmuştur. Ethem gençken askerliği sever. Babasıistemezse de 19 yaşında Osmanlı Harbiye Nazırlığımuha z süvari alayına girer. Staj görür. Başçavuş,daha sonra Balkan Savaşına ka larak süvari yedeksubayı olmuştur. Birinci Dünya Savaşındaİ hatçılar ordu dışında hareketler yapmak üzereTeşkilât-ı Mahsusa denen çeteler kurmuşlardı. Benhem asker yaşında hem gazeteci olduğum için bu
teşkilâta girmek üzere Merkez-i Umumî'ye giderekDr. Nazım'ı gördümdü: \"Onları hapishanelerdekika llerden topluyoruz. Ne işin var aralarında?\"demiş . Ethem bu teşkilâta girmiş r. Rauf Orbay'ınyanında İran'a gitmiş r. Mütareke sırasındaBandırma'dadır. Yunanlılar İzmir'e gelmeden önceçetesini Müdafaa-i Hukuk Cemiye ne besletmekteidi. Bu sırada İzmir Valisi Rahmi Bey'in oğlunu dağakaldırarak 30.000 lira haraç almış r. Adapazarı'ndatüccar Arapzade'den de 50.000 ve Karacabeylibirinden 5.000 lira almış olduğunu A na'dayazdırdığı ha ralarında söylemiş r. Gezer Divan-ıHarp'i vardır. Konduğu yerde darağaçları kurar.Devlet gelirine el koyar. Bir kasabada tütün stokumu buldu, hemen paraya çevirir. Bir defa AnkaraMaliye Bakanı Ferit Bey ondan önce davrandığı için:- Sen orada bülbül gibi ötüyorsun. Biz buradacanımızı ortaya koymuşuz. Ankara'ya gelince sanahesabını sorarım, demekten çekinmez. NitekimAnkara'ya gelince çete adamları Ferit Bey'ibulmuşlar, \"Ethem Bey istasyonda seni ister,\" diyegötürmek istemişler, iki polis ve birkaç kişi bakanı
ellerinden güç kurtarmışlardır. Bir gün Nazilli'ye,Yunan geliyor, diye haber gelmesi üzerine kasababoşalmış r. Sonra düşman hareke nin durduğuhaber alınması üzerine kasabaya dönenler negörseler beğenirsiniz, Ethem çetesinin develeritüccar malını yükleyip götürmektedir.Ethem'in iki büyük kardeşi vardır. Biri MilletMeclisindedir. İkincisi Divan-ı Harp'in ve gerek ğivakit kuvvetlerin başındadır. Adı Tev k. En sonuEthem kuvvetlerinin ordu emri al na girmesiistendiği vakit Tev k Bey komutanlığa verdiğicevapta, \"Bizim kuvve miz ne tümen, ne deherhangi bir ordu kuvve hâline sokulamaz, buserserilerin başına ne bir subay, ne de hesapmemuru konamaz, subay gördüler mi, Azrailgörmüş gibi isyan ederler, bizim birliklerimiz,Pehlivan Ağa, Ahmet Onbaşı, Sarı Mehmet, HalilEfe, Topal İsmail gibi adamlar tara ndan idareedilmektedir. Bölük emirleri de yazdığını okuyamaz,okuduğunu yazamaz kimselerdir,\" der.Ethem 1919 Haziranında harekete ka lmış r.
Temmuzda Demirci Efe denen eşkıya gâvura karşıcepheye gelmiş r. Bu efe generalleri bilehapsetmiş r. Öldürülen efendisinin öcünü almakiçin Denizli'ye yap ğı akın Kuvay-ı Milliye tarihininen acı ha raları arasındadır. Denizli'ye bir efe ilebirkaç kızanı gitmiş . Düşman gelmek ih malinegöre Kuvay-ı Milliyeci görünmek için halktan bazıkimseler efe ile kızanları vurmuşlardır. Demircibüyük kuvvetle geldi. Elini eskiden beri saygı ileöptüğü eşra an biri ile iki yüz kişi karşılamıyagi ler. Demirci tam ağasının elini öpmek içineğildiği sırada, yaralı ve donlu bir kızan sürünerekgeldi, bunlar bizi bu hâle koydular, dedi ve Demirci,Tev k Bey'i tabancasını çekerek vurmuş, iki yüzkişiyi öldürtmüştür. Sonra:- Hepsinin kanları helâldir, dedi.Bulduklarını kestiler.Soyguncu idi. Sonraları demiş r ki: \"Yedivilâyete kumanda etmek bana düştü, idare ya ilimile olur ya zulüm ile, bende ilim olmadığındanzulüm ile idare ettim.\"
Demirci Efe'yi kullanmak üzere yollanan RefetBey (Bele), onun emrine girmiş . Gâvura karşıyararlığı görünen Demirci Efe de nizamlı ordukurulduğu vakit Ethem ayaklanmasına ka lmakistedi ise de gözü tutmamış, Refet Paşa İğdecik'tebasarak efeyi kaçırmış r. Refet Paşa, bir topsavurdum, kaç , tam yüz bin lirası elime geç , amabu parayı sonraları gene onlara harcadım, demiş r.Bu baskın yüz bin lirası hayli dedikodu konusuolmuştu.Bir Yörük Ali Efe de vardır. Vurguncu değildir.Gözü pek r. Aydın baskınında iki yüz kişi ile bir alayYunanlı kaçırmıştır.Çeteler Kuvay-ı Milliyesi Yunan tehlikesi ileba da, Ermeni tehlikesi ile güneyde, Pontustehlikesi ile Karadeniz bölgesinde kendinigöstermiş r. Bir ara Pontus Rum çeteleri al - yedibinden yirmi beş bine yükselmiş r. Bunlara karşıkoymak için de Kel Oğlan ve Topal Osman gibi halkkahramanları çıkmış r. Topal Osman beş on kişi ile
harekete geç . Bir Türk evine karşı üç Rum eviyakmak, mezarını kendine kazdırıp diri diri adamgömmek, vapur kazanına kömür yerine canlı adamatmak gibi zulüm ve işkenceleri ile tanınmış r.Sonunda Pontus Rumluğunu iyice yıldırdı idi.Yanındakiler azıtarak dağa eşraf kaldırmak gibihaydutluklara başlamaları üzerine Samsun'dakitümen komutanı Topal Osman'ı Ankara'yaaldırmak istemiş, Mustafa Kemal imzası ile birtelgraf uydurmuştur. Cumaları mızıka ile selâmlıkyapmak kadar kendini gözünde büyülten vevarlıklıyı haraca kesen Osman Ağa:- Değil Mustafa Kemal, Allah emretse yerimdenkımıldamam, gidecek zamanı ben bilirim, demişti.Komutan sabırlı davrandı. Kan gütmedavasından çekindiği bir adamı kullanarak gitmesinisağlıyabildiler. Sakarya Savaşı arifesi idi. MustafaKemal, Osman Ağa ile çetesini muha z kuvvetolarak yanına almakla onu hareketsiz kıldı. Fakatzaferden sonra bir milletvekilini kovdurarakMustafa Kemal'in başına büyük dert açmıştır.
Adana, Maraş, Antakya, Urfa, Kilis ve Antep'teErmeni lejyonları ile güçlendirmeli iki Fransıztümenine karşı, Ermenistan olmamak içinayaklananlar haydut çeteleri değildirler. Yerlivatanseverler ve askerlerdir.İngiliz ve Fransızlar güneye Ermeni milisleri ilebirlikte girmişler, Adana Ermenileri onları yollarahalılar sererek karşılamışlardı. İlk daya ş cephesinikuranlar Mustafa Kemal'den yardım istediklerivakit, silâhımız çok az, eğer Diyarbakır'a adamyollarsanız bir şeyler alabilirsiniz, ama bunu gizlitutunuz ve eşkıyadan sakınınız, cevabını almışlardı.Sivas Kongresi ve Mustafa Kemal adıdaya şmacılara manevî dayanak olmuştu. Bir aralıkSuriye Fransız Yüksek Komiseri George Picot Sivas'agiderek (Kasım 1919) Mustafa Kemal'le görüştü idi.Onlar Ermenileri çekecekler, halkazulmetmiyecekler, biz de Fransızları rahatbırakacak k. İngilizler bu sözde yaklaşmayı bileiçlerine sindirememişlerdir. 16 Mar an önce birrapor veren Dış Bakanı Lord Curzon şöyle diyordu:\"Fransa Doğu İslâm dünyasına Arabistan, Irak,
İran, Afganistan ve Hindistan'la bir Ba İslåmdünyası katarak hepsini himayesi al na almakistemektedir. Picot, Sivas'a gi . Harbe girişi ile onuen az iki yıl uzaktan yenilmiş düşman Avrupa'dançekilmelidir. Beş yüz yıldan beri süren bu meseleyikökünden çözmek için elimizdeki rsa kaçırmamalıyız.\"Picot sözünde de durmamış, 1919 sonlarındave 1920 başlarında Urfa, Maraş, Antep ve bütünAdana çevresinde çarpışmalar olmuştur.Ba cephesinde yalnız haydut çeteleri değil,fedayi vatanseverler ve büyük küçük rütbeliaskerler de savaşa a lmışlardır. Bursa'daGökbayrak taburunu kuran Dağıstanlı Cemal Bey'inİnönü Harbine kadar büyük hizmetleri olmuştur.Bu tabur ilk aldığı emirle ordu sa arına girmiş r.Osmanlı Genelkurmayı cephe kuruluşlarına elal ndan yardımcı idi. Albay Bekir Sami ile Akhisar'ateşkilât yapmıya giden Albay Kâzım İstanbul'adönerek 61 inci tümen komutanlığını istediği vakitGenelkurmay Başkanı Cevat Paşa'ya:
- Bandırma'daki tümenin komutanlığınagitmeliyim. Sizden emir aldım demem, Yunanlılarlaçarpışırım, demişti.Cevat Paşa da:- Yahu yapabilir misin bunu? diye gözlerindenöpmüştü.Hükûmetin Harbiye Nazırı ise:- Zorda kalmadan Yunanlılarla çarpışmamayadikkat edin, diyordu.Demirci Efe'ye kadar ilk dayatma hareketleriniüç albay yönetmişti. Balıkesir bir askerî cephe idi.Halk ve OrduOrtam havasını iyice anlatabilmek için halkın veordunun durumunu yorumlamalıyız. Çünkü buçeteler iç ayaklanmaları bas rmışlar, dünyayaTürklüğün: \"Hayır!\" sesini duyurmuşlar, fakatYunan saldırışı önünde dağılmışlar ve pek az
dayandıktan sonra çekilmişlerdir.Halk bıkkın ve bitkin hâlde idi. Yurdu Erzurum'adönen Cevat Dursunoğlu'nun geç ği köylerbomboş, ot yok ocak yok. Geçen dört yılın kışındainsan e yemeye alışan kurt sürüleri akın etmekte.Birçok günler yavan ekmek bile bulamaz. Kaldığıher köy ışıksız ve ateşsiz. 80.000 nüfuslu eskiErzurum yıkık, harap, kalanlar üç -dört bin kılıçar ğı. Köylü göçmenler. Doğu savaş bölgeleri hepböyle.Trakya ve Anadolu halkının Balkan Savaşındanberi kıtlıktan, seferlerden, eşkıyadan çekmediğikalmamış r. Mustafa Kemal halk yığınlarıhareketsizliğinin millet için iyi yorumlanmıyacağınıanlatmak ister. İster sivil her yöne ciye halkıuyarma görevini verir. Kırklareli'nden gelen raporagöre Balkan Savaşı bölgeyi çok sarsmış r. Eşrafçekingendir. Fedakârlık beklenemez. Raporda \"Âlîhissiyat namına bir şey yok,\" demektedir.Keşan'daki 60 ıncı tümenin raporuna göre yerli halk\"teşkilâtsız, duygusuz, kaygısız, silâhsız\"dır. Teşkilât
isteyen yok. Ellerindeki silâhları Rumlara satanlarbile var. Rumeli göçmenleri ile Pomaklardan belkifaydalanılabilir.Zorlu çetelere karşı kimse baş kaldıramaz. FakatFransızlar elindeki Akbaş iskele ve deposunubasarak Akhisar ve İzmir cephesine cephanekaçıran Hamdi Bey, halkı çetelere haraç yerinecepheye para ve gönüllü vermek için baskı yap ğıiçin, bir kışkırtma ile, esvapları soyulup, dongömlek, işkence edilerek, yalınayak dolaş rılarak,sopa atılarak, sırtına binilerek öldürülür.Albay Bekir Sami Akhisar'a geldiği vakit hemenaskerlik dairesine gider. Yapayalnızdır. Bir odada birkişi. Dışarda sekiz on kişi. Sert, disiplinci albayşaşalamış r. Pencereden bakınca eğerli a nı görür.Koca kolordu bir kişiye inmiş r. Kimsenin askerolmıya hevesi yok. Herkes subaya ve üstlere karşı.Jandarma bölüğünden kaçan kaçana. Birçokları daUşak'a doğru göç yolunda. \"Bandırma'danBalıkesir'e geldik. Bütün istasyonlara Yunan bayrağıçekilmiş . Herkes Yunanlıyı bekliyordu. Eğer
Yunanlı gelirse malını canını emniyete alacağıkanısında idi. Terzi dükkânları Yunan bayraklarıdikiyordu.\"- Biz bir şey yapamayız. Devlet asker gönderirsegönderir. Yunanlıya boyun eğeriz, derler.O sıralarda o çevrede bulunan Rauf Orbay:- İn bam iyi değil. Bu şartlar al nda bir şeyleryapılamaz, der.Bu devir Çerkez Ethem'ler, Demirci Efe'ler,Yörük Ali'ler, Topal Osman'lar devridir. Uzun, ta1912'den beri devamlı bir işkence gibi sürüp gidensavaş sıkın sı halkın devle en de ordudan dasıtkını sıyırmıştır.Birinci Dünya Savaşı'na 22.000.000 nüfus ve1.700.000 km2 toprakla girmiş k. Toprağımızınhemen hemen 1.000.000 km2'sini ve 12.000.000nüfus kaybetmiş k. Türklüğü seferlerde, sonraaçlıktan ve kıtlıktan tüke rce harcamış k. Dörtcephede devlerle dövüşen ordulardan, meselâ,
Yıldırım Orduları grubunda son savaşlarda 75.000esir de verdikten sonra 2.500 kadar piyadekalmış . Kuvay-ı Milliye'nin ilk devirlerindeseferberlik yapmak imkânı yoktu. Eldeki kuvvetlerikullanmak da, hele padişah ve halife halkyığınlarına Anadolu'ya \"asi\" tanı ktan sonratehlikeli idi. Halk ayaklanma bölgelerinde görevegiden kuvvetleri tekbirler ge rerek karşılıyor,kolayca kandırıp dağı yordu. Ankara çevresigüvenliği için yola çıkan Arif Bey kuvve Baypazarıve Ayaş'ta başarı kazandıktan sonra komutankendi erleri tara ndan öldürülmüş ve kuvvetdağılıvermiş r. Kütahya'da uzun müddet iyi gidenbin beş yüz mevcutlu millî tabur bir gün ansızındağılmış, komutanı güçlükle canını kurtarmış r.Propaganda o kadar kötü idi ki subaylar bileçetelerde görev almak peşinde idiler. Çerkez Ethemçetesi ayaklanmaları bas rdığı sırada subay vemilletvekilleri arasında bile klâsik teşkilâtlanmanınlüzumsuz olduğunu ileri sürenler az değildi.Sonradan ordu komutanı İzze n Çalışlar ba da AliFuad Paşa'nın başkanlığındaki bir toplan da yalnızkendisinin yakası kapalı olduğunu söyler. Hâlbuki
toplantıda tek sivil Çerkez Ethem'di.
Çetelere bu aşırı güvenlik sırasında Keskinli Rızadenen haydut, ki milletvekili idi, sonraları asılmış r,bir süvari alayı ile kendi bildiği bir geçi en Bursa'yagirip düşmandan alacağını söylemiş, MeclisMustafa Kemal'e rağmen kendisine bu alayıkurdurmak kararını vermiş r. Tabiî bu alay ilkateşte dağılmış r. Fakat hepsi Türk köyleriniyağmaya koyulmuşlar, bu defa da bin güçlüklesilâhları geri alınabilmiştir.Çetelerin i barı Yunan ileri hareketlerikarşısında hiçbir işe yaramadıkları günlere kadardevam e . İlk zamanlarda Meclis'te ordunungörev yapamadığı tar şma konusu olduğu vakit,12 Temmuz 1920'de, Mustafa Kemal:- Uzun müddet çarpışabilmek ve halkın savaşşevkini ayakta tutmak için harb-ı sağir (1)yapacağız. Buna başladık. Hede miz düşmanmaneviya nı kırmak, kendi maneviya mızı ayaktatutmaktır, demişti.Kuşatılma
19 Mayıs 1919'dan hayli gerilerdeyiz. Henüzİzmir'e Yunanlılar gelmemiş r. Ama İstanbul'dadüşman baskısı vardır. Türkiye için ne kadar kötüşeyler düşünüldüğünü de biliyoruz.Yurtsever Osmanlı aydınları aranış içindedirler.Ne yapsak da millî bir uyanış hareke yaratabilsek,yarın katlanılmaz barış şartları diktası al ndakalırsak, hayır diye haykırabilsek! Toplan yerlerinden biri de göz hekimi Esat Paşa'nın evi.Dertleşenler arasında Profesör Akçoraoğlu Yusuf veFerit (Tek) beyler de var. Hepsinin birleş ği noktaİstanbul düşman baskısı al ndadır. Burada bir şeyyapılamaz. Çıkar yol Anadolu'yu hazırlamak r.Fakat kim yapabilir bu işi? Kimi göndermeliAnadolu'ya? Refet Bey (Bele) Jandarma Komutanı,Gazze savaşlarından tanınmış r. Bir defa da onadanışalım, demişler ve kendisini toplan ya çağırıpfikrini almak istemişler. Refet Bey:- Siz düşünün, ben de aradığınız adamın kimolabileceğini araş rayım, gelecek defa görüşürüz,der.
Ertesi toplanışta sormuş:- Kimi tasarladınız?- Rauf Bey'e (Orbay) ne dersiniz?- Yüzde elli bulmuşsunuz. Bende bir yüzde yüzvar, bizi kurtarır ama, sonra biz ondan nasılkurtulabiliriz, bilmem.- Canım gâvura kalmaktansa ona kalırız.- Mustafa Kemal!İ hatçıların daha Selânik'te iken vurduklarıdamga üstündedir: \"Haris\"dir, hiçbir rütbe vemakamla doymaz. İnsanca yaşamayı, eğlenmeyi veiçmeyi sevdiği için o devir anlayışına göre \"se h\" r.Ve durmadan tenkit e ği ve İ hatçılarıntutumunu beğenmediği için \"uzlaşılmaz\" biradamdır.Mustafa Kemal, Osmanlı düzenini altüst ederdevrimler yapılmadıkça bizim bir Ba medeniye
toplumu olamıyacağımız ve bunu da, her çeşityoklamalardan sonra, gerçekleş rebileceği inacındaidi.Erzurum ve Sivas kongrelerinde KâzımKarabekir ve Rauf Orbay gibi kendisine,başımızdasın, diyen arkadaşlarının bile başkanolmaması için nasıl çalış klarını biliyoruz. Onsuzolmazdı, o olmalı idi, ama başta olmamalı idi,hareket kollek f, Mustafa Kemal bu kollek ngölgesinde kalmalı idi.Nitekim 16 Mart İstanbul işgalinden sonraMustafa Kemal Heyet-i Temsiliye'yi geçici birhükûmet olarak tanıtmak ve o vakit ''Meclis-iMüessesan'' denen bir ''Kurucu Meclis'' toplamakister. Bütün asker ve sivil otoritelere, ar k yetkiliotorite biziz, İstanbul'la bütün ilgilerinizikeseceksiniz diye bildirir. Komutanların kirlerinisorar. ''Kurucu Meclis'' sözü başta Kâzım Karabekir'ikuşkulandırır. Komutanlara ve sivil makamlarabildirdikleri arasında şunlar da vardı: 1- İstanbulişgali her tara a protesto edilecek r. 2- İstanbul'da
hiçbir resmî makamla temas edilmiyecek r. 3-Hris yanlara kötü davranılmıyacak r. 4- İngilizsubayları rehin olarak tutulacak r. Bu rehin ilerdeMalta sürgünlerinin kurtarılmasına yarayacaktı.Bazı irkilmeler üzerine ikinci bir bildiri ile KurucuMeclis yerine olağanüstü bir meclis toplanmayakarar verildiğini söyler. Seçim 19 Mar ayapılacak r. İstanbul'da kaçanlar Meclise ka lacak,gelmiyenler yerine yenileri seçilecek, belediye vevilâyet meclisleri ile Müdafaa-i Hukuk heyetleri detemsilci yollıyacaklardı. 441 yerine 381 milletvekiliile yeni Meclis kurulmuştur. 115 memur ve emekli,61 sarıklı, 51 asker, 26 çi çi, 37 tüccar, 49 avukat,21 hekim, 8 şeyh, 6 gazeteci, 5 ağa, 5 aşiret reisi.İngilizler ve İstanbul hükûme 16 Mar ansonra Ankara'yı yıkmak için türlü tedbirleralmışlardı. İlk deneme, İngiltere şiddet gösteriyorsasebebi başta Mustafa Kemal olduğundandır, eğeronu bırakırsanız barış şartları da hafifler, fitnesi idi.Mustafa Kemal'in son İstanbul Meclisine güveniyoktu. Kâzım Karabekir'e yazdığı bir telgra a
''mebusların ikbal düşkünlüğü yüzünden gruptadayanışma sağlanamadığını, daha fazla hükûme nalda cı poli kasına kapıldıklarını'' söylemiş . Bazıvali ve komutanlar da Ankara'nın İstanbul ile ilgikesilmek emrine karşı, hükûmet İstanbul'da onunlailgiyi kesmek nasıl olur, yollu tenkitlerdebulunmuşlardı. Bir 23 Nisan akşamı Çankaya'daAtatürk o günün hikâyesini şöyle anla idi: ''İçisyan Ankara kapılarındadır. Başta ben olmazsamtehlikenin ha iyeceği krinde olanlar böyle birdenemenin faydalı olacağını bana kadar işi rdiler.Ben nereye gidebilirim, diye sormaklığım üzerinede, şarka doğru, tavsiyesinde bulunmuşlardı.(Sofrada bulunan Recep Peker'e dönerek) Ha rlarmısın Recep, yeni gelmiş n, sana da krini sordum,memleke n menfaa bunda ise fedakârlıketmelisiniz, demiştin. Fakat ben, tarihî bir görevimizvar; Meclisi açmak! Bu görevi yerine ge relim desonra düşünürüz, cevabını verdim ve Meclisinhemen toplanması için tedbir aldım.''Hiçbir zaman söz al nda kalmıyan Recep buhatırlatma üzerine başını önüne eğdi idi.
23 Nisan 1920 Cuma günü Cuma namazındansonra dinî törenle Meclis açılmış ve her idaremerkezinde ha m duaları, Buhari-i Şeri er,minarelerde sala ve ''sevgili padişahımıza sadakat''yeminleri ile aynı tören yapılmış r. Meclis toplanırtoplanmaz ''ilk ve son sözü padişah ve halifeyebağlılık'' olduğuna yemin edilmiş r! ''Cenab-ı Hakve Resul-i Ekrem'i namına yemin ederiz ki padişahave halifeye isyan sözü yalandan ibarettir.''Mustafa Kemal ilk amacına ermiş r. Bir MilletMeclisi vardır. Onun başbakanı ve hükûme vardır.Yeni devlet kurulmuştur. İstanbul için tek umutbunu yıkmakta, ha a düşmana yık rmakta, yenidevle n de tek dayanağı vatanı düşmandankurtarmaktadır. Ya hep ya hiç!Mustafa Kemal Ankara'ya geldiği vakit 1200lirası kalmış . Bu da müfe şliğe verilen 20.000liranın ar ğı idi. Sonradan Diyanet İşleri Başkanıolan Rıfat Hoca tüccarlardan 6.000 lira toplıyarakkendisine vermiş . Para bulmak, bu küçücüksermaye ile kurulan devle beslemek daima çe n
bir mesele olacaktı.19 Mar a Fevzi Paşa (Çakmak) İstanbul'daHarbiye Nazırı idi. Ankara İstanbul hükûme ilehaberleşmeyi kes ği için Bursa'daki KolorduKomutanı Yusuf İzzet Paşa Harbiye Nazırı ilegörüşmek için kendisine yol verilmeyincegörevinden çekildi idi. 19 Mar a bir İngiliztorpidosu Harbiye Nazırı Fevzi Paşa'nın emrinige rip kendisine yolladı. Emir şu: ''Amiral GaltropAnadolu İstanbul hükûme ni tanımamak yolunagirdiği için daha şiddetli tedbirler alınacağınıbildirmiş r. İstanbul'un işgal edilmesi mütarekeşartlarına aykırı değildir. Anadolu'da bazısergerdelerin hareketleri mena -i hakikiyye-iOsmaniyye'ye muhali ir. Anadolu'da taraf-ışahaneden mansup (tayin edilmiş) en kıdemlikumandan sizsiniz. Harbiye Nezare nin emrinibütün kıt'alara tebliğ ederek ordunun İstanbulhükûme ni tanımakta devam etmesini teminediniz.'' Yusuf İzzet Paşa emri komutanlara bildirir.İçlerinden Bekir Sami Ankara'da Heyet-i Temsiliyeile görüşeceği cevabını verir. Konya'da Fahre n
Altay hemen itaat eder. Bu pek tehlikeli bir şeydi.Hemen hal çaresi bulunmalı idi. Mustafa Kemal,Refet Bey'i (Bele) hemen Konya'ya gönderir. Refetbir istasyon önce treni durdurur. Fahre n Altay'agörüşmek için haber gönderir. Gelince hemen trenihareket e rerek komutanı Ankara'ya götürür.Onun yerine o sıralarda ikinci defa Ankara'ya gelenİsmet Bey gönderilecek . Fakat Fahre n Altay,Mustafa Kemal'in emrine girdiğine ve emrindekalacağına söz vererek görevi başına döner.Damat Ferit Paşa yeni hükûme ni 5 Nisandakurdu idi. Eski kabine ile Harbiye Nazırlığındançekilen Fevzi Paşa bu hükûmete de girmek içinBoğaziçi komşusu Cemil Molla'nın aracılığını ister.Gerekçesi, Anadolu ile ancak kendisinin başaçıkacağı, eski paşalardan hükûme nfaydalanamıyacağı idi. Cemil Molla gider, DamatFerit'e bunu söyler. O da doğru bulur. Fakatpadişah İngilizlerin Fevzi Paşa'ya güvenmediklerinisöylemesi üzerine Damat vazgeçer. Fevzi Paşa daBeykoz'daki evine çekilir. İstanbul'dan Anadolu'yaadam kaçıran o çevre komitesinin başı kendisine
gelir. Malta'ya sürüleceğini, en yakın ka le ileAnadolu'ya kaçmasını tavsiye eder. Fevzi Paşa'nınAnkara'ya gitmesi böyle olmuştur. Adapazarıayaklanma bölgesi olduğundan Fevzi Paşa kendinigötüren subayla, Geyve'de Ali Fuad Paşa'nın(Cebesoy) karargâhına gider. Ali Fuad Ankara'yahaber verir. Mustafa Kemal, Fevzi Paşa'yı a etmez.Ali Fuad, İstanbul hükûme Harbiye Nazırının bileAnkara'ya gelip millî idareye ka lmış olmasının çokiyi bir hava yaratacağını anlatarak Mustafa Kemal'icaydırır. İşte ikinci Mareşal ve ikinci kurtuluşkahramanımızın, yakalanıp İstanbul'a ge rerek,padişaha teslim etmek istediği, sonra da bütünkomutanlara kendisini tanımamak emrini verdiğiMustafa Kemal'le birleşme hikâyesi budur.Ankara'ya gider gitmez, gericilerin de hoşuna gider pte olduğundan Fevzi Paşa'yı Meclis kürsüsüneçıkarmış, İstanbul'a yerdirmiş, daha birinci günühizmetine almıştır.İnönü'nün tarihçilerine göre, İsmet BeyAnadolu'ya ilk önce 1920 başında gelmiş veAtatürk'e karargâhında misa r olmuştu ve
karargâhta savunma hareketlerini bir kurmaysubay gibi takip etmekle görevlendirilmiş . Bu,Anadolu'da savunmanın tam bir gerilla niteliğitaşıdığı devirdir. Şubat ortasında Harbiye NazırıFevzi Paşa İnönü'yü İstanbul'a istemiş r. Onunüzerine Atatürk'le aralarında durum şöyle elealınmış r: Gelecek ordu savaşını hazırlamak içinpara ve subaya ih yaç vardır. İstanbul'un yardımılâzımdır. İh yaçları anlatmak ve hazırlıkları yapmaküzere İsmet Bey İstanbul'a gitmelidir. Atatürknutkunda meseleyi böyle anlattı idi.Ali Fuad Cebesoy bu ilk gidişinde İsmet Bey'iyanında alıkoymak için hayli çalış ğını, İsmet Bey'inise Atatürk'ten bir teklif almadığını ileri sürerek geridöndüğünü söylediğini yukarda yazmış m.Mustafa Kemal, Ali Fuad'ın aracılığını iyikarşılamamış r. İstanbul işgalinden sonra kendisinide, ya Ankara ya Malta, diye sıkış rarak Maltepeyolundan götürmüşler, bir söylen ye göre de adınıAnkara'dan istenenler listesinde görmediği için geribile dönmek istemişse de bırakılmıştır.
Atatürk'ün ilk devirlerdeki yalnızlığını anlamakiçin bu gerçekleri öğrenmek lâzımdır. Daha sonralarıFevzi Paşa'dan da, İnönü'nden de Atatürk'ün nasılfaydalanmış olduğunu ve ikisinin güç günlerdehangi boşluğu doldurduklarını anlatacağız.***Yunanlılar Milne ha nı tutmuşlardı. Bu hatMenemen boğazı demek. İngilizler bir Yunansaldırısına başvurmazdan önce halife vehükûme nin Ankara'yı ordu itaatsizliği ve halkayaklanmaları ile sararak yıkmak istemişlerdi.Mustafa Kemal orduyu tu u ise de Ankarahükûme ni tanımayı küfür sayan halife fetvalarınadayanan ayaklanmalar Mustafa Kemal'e pek güçgünler geçirtmiştir.Paris'te bize zorlanacak barış antlaşmasıhazırlanmış . Damat Ferit 22 Nisan 1920'deçağrılarak antlaşma ona verilecek . İstanbul isteristemez bu şartlara boyun eğecek . Daha önceAnadolu daya şı son bulmalı idi. 11 NisandaŞeyhülislâm Dürrizade Ankara ile birlikte olanların
dinden çıkacaklarını bildiren fetvalarını verdi vetürlü yollardan bu fetvalar Anadolu'ya yayıldı. 19Nisanda İstanbul'un başlıca isyancısı Anzavurbüsbütün ortaya çıkmıştır.Halkı okur yazar olmıyan, medrese so alarınınbaskısı al ndaki o zamanki Türkiye'de dinkuvve ne karşı koymak kolay değildi. 9 Mayıs1920 Edirne Kongresi'nde Mekteb-i Mülkiye'den(Siyasî Bilgiler Okulu) diplomalı istatistik müdürü:- Savaş padişahımızın emir ve iradesine bağlıdır.Bizde bu yetki var mıdır? Dinimiz buna elverişlimidir? Önce meselenin dince tara çözülmelidir?diyordu.İpsala müftüsü:- Cihadı imam ilân eder. İmam olmadıkça harpolmaz. Padişahımız serbest değildir. Cihadı kimseilân edemez, derken öteki mü üler de onakatılıyorlardı.Halifeci hocalar büyük sarsın yaratmışlardı.
Aralarında silâhlı olanlar da vardı. Eskiden''mektepli subay'' düşmanı yobazlar, Bolu veGerede dolaylarının Kör Ali Hocası, Biga'nın Gâvurİmamı, Düzce'nin Ahmet Hocası ve daha bir sürühoca ve şeyh halkı kışkır yordu. Konya'daÇukurova cephesini hazırlıyan Adanalı yurtseverlerEreğli'ye varınca kendileri ile birlik görünenlerKonya'da fetva bildirilerinin duvarlara asıldığınıduydukları zaman dağılıvermişler, ısmarlanan vesöz veren arabalar gelmemiş, hayli de ağırlıkları daolduğundan pek güçlükle yola çıkabilmişlerdir.Ayaklanmalara karşı Çerkez Ethem ve DemirciEfe gibi zorbaları kullanmaktan başka da çareyoktu. Atatürk: ''Boğucu isyan dalgalarıAnkara'daki karargâhımızın kapılarına kadarçarpıyordu. Dört aydan fazla kan ve ateş içindeçırpındık. 'İhanet-i Vataniyye' Kanunu çıkararakkomutanlara olağanüstü yetkiler verdik, is klâlmahkemeleri kurduk,'' der.Çeteler ise diledikleri gibi asıp kesiyorlardı. İlkbaş kaldırma 1919 Ekim ayında, Sivas
Kongresi'nden sonra Gönen çevresinde kendinigöstermiş r. İstanbul'dan emekli JandarmaBinbaşısı Anzavur Ahmet Kuvay-ı Milliye'ye karşıteşkilât yapmaya gelmiş . Parolası, ''YanımdaKuran, göğsümde iman, elimde ferman,padişahınızın emri ile geldim'' sözü idi. Susurluk'tahalkı toplıyarak:- Ar k askerlik yok. Askerler evlerine gitsinler.Kuvay-ı Milliye için toplanan paraların hesabınısoracağız, demişti.Damat Ferit İzmit mutasarrı ve Mir-i miranpaşası olan Anzavur'a, İngilizlerden izin alarak,Maçka silâhhanesinden 600 tüfek, 30.000 şek,80.000 makineli tüfek cephanesi verdiydi. 1920Nisanının ilk ha asında Gönen ve Manyasçevresine Anzavur hâkimdi. Fetvalar devrindeAnkara'ya karşı ayaklanma Balıkesir kuzeybölgesinden başlayıp Adapazarı, Hendek, Düzce,Bolu yönlerinde geliş . Bursa'ya doğruEskişehir'den yollanan askerler kaçmışlardır.Subaylar nefer esvabı giyerek kaçma sebeplerini
anlamak istediler, köylü ve hoca kıyafetli kimseler:- Anzavur ve adamları padişahın Müslümanaskerleridir. Onlara silâh atmak cinaye r, padişahaisyan etmektir, diyorlardı.Anzavur Kuvay-ı Ahmediye komutanı idi. 13Nisanda Heyet-i Temsiliye Anzavur'a karşı hareketemri verdi. Yunan cephesi boşalarak çete kuvvetleriayaklanma bölgesine gidiyorlardı. Padişahisyancılara nişan veriyor, ayrıca İzmit'ten hareketegeçmek üzere Kuvay-ı İnziba ye adı al nda birordu kuruyordu.Balıkesir cephesinden Kâzım Özalp'ın ÇerkezEthem'e gönderdiği telgra a, cephemize yakınyerlere kadar her tara a durum kötüdür. AnzavurRahmi Bey olayını yendi, esir aldığı subay ve erlerihalife adına yemin e rmektedir, askerin Bursa'yaçekilişi ile durum güçleş , bizzat ve her hâldehareket ediniz, diyordu. Ethem Kirmas 'daAnzavur kuvvetleri ile karşılaş . Çarpışma on saatsürdü. Ethem, Anzavur kuvvetlerini bozdu.Kirmas 'ya girdikleri vakit kasabayı ikiye ayıran
köprü yanında üç darağacı gördüler. AnzavurDivan-ı Harbi üç kişi için idam ölüm kararı vermiş,hemen asılmak üzere idiler. Divan-ı Harp üyelerihenüz şehirde idiler. Başkan subay Tatar Hasan'ınipini, ellerini çözdükleri üç ölüm hükümlüsüneçektirdiler.Daha sonra Biga'ya yürüdü. Aynı gün bir harpgemisi Anzavur'u Karabiga'dan alıp götürmüştü.Günün bir tanığı diyor ki: ''Biga alındıktan sonraadamlar asılıyordu. Cellât İbrahim, açkurt gibi,darağacına çekilecek adam peşinde idi.''Bu arada Genelkurmay Başkanı Miralay İsmetBey, Ethem'i telgraf başına çağırdı. Önce zaferinitebrik e kten sonra dedi ki: ''Umumî durum iyideğildir. Mustafa Kemal Paşa ve kardeşiniz ReşidBey (milletvekili seçilmiş ) yanımdadır. Makinebaşındayız. Acı haberler vereceğim. Merkezdekuvve miz yok. Miralay Mahmut Bey rkasınaHendek boğazında hücum e ler. Mahmut Beyöldü. Ankara'nın kuzeyba tara ndaki isyanbölgesine yolladığımız kaymakam Arif Bey'in birliği
yenildi ve geri gelirken kendisi de suikasta kurbangi . Askerleri isyancılara ka ldı ve dağıldı. Geyveboğazını isyancılara karşı müdafaa eden 22 ncikolordu komutanı Ali Fuad Paşa'nın (Cebesoy)durumu da tehlikededir. Orada Miralay Kâzım Bey'i(Özalp) bırakarak en kes rme yoldan Geyveboğazında Ali Fuad Paşa'ya yardıma yetişiniz.''Ethem, Manyas bölgesinde teslim olanları dakendi çetesine aldığından kuvve beş bini aşıyordu.Gerilla devri havasını anlatmak için bir krasınıyazımıza aktaralım: ''Kuvay-ı Milliyecilerintopladıkları para listesine bak m. Arnavut GalipPaşa adı karşısında 150 lira. Al n mı, kâğıt mı, diyesorup da kâğıt para olduğu cevabını alınca,toplantıda hazır bulunan Galip Paşa'ya:- Sen birahanede elli lira yersin. Nasıl şey bu?dedim.- İanedir. İsteğe bağlıdır. Fazlasını vermem,dedi.Fena kızdım. Tutun, götürün, dedim. Bir gece
hapiste kaldı. Ertesi sabah erkenden beş bin liragetirdiler.''Dinlenmek için daha önce Bursa'ya gidecekti. AliFuat Paşa, rahata ih yacımız var ama durum kötü,Geyve'ye geliniz, diye telgraf çeker (27 Nisan1920).Ertesi günden sonra geleceğini bildirentelgra nın al ndaki imza şöyledir: ''Salihli Cephesive Kuvay-ı Tadibiye Kumandanı Ethem.''Kuvay-ı İnziba ye denen halife ordusu Geyveboğazına hâkim bir durum almak üzeredir.Ethem'in azıtmaya doğru nasıl gi ğini gösteren ilkolay: Hemen ertesi günü taarruza geçecek r. AliFuad Paşa acele bir taarruzun başarısızlığauğramasından çekinmektedir. Gece Mustafa Kemalve İsmet Bey'le görüşülür. Onlar daha emniyetli birsonuç alabilmesi için kendisine üç günlük biryürüyüşten sonra kuzeydoğu ve Ankara yönündenhücum etmesini sağlık vermişler. Bu plântehlikesizdi ama, iki gün yürümek lâzımdı.Dinlemedi, saldırıya geçti, yendi.
Bu yeniş Başçavuş Ethem'i büyük komutanlarıgölgesinde görmek gururunu vermiştir.Eline düşen subayları Adapazarı'ndaki kendiDivan-ı Harbine verdi. İstanbul kuvvetlerindenartanlar harp gemilerine sığınarak kaçabildiler.Subaylar Ankara'ya gönderilerek fesat sanıklarıdarağaçlarına çekildiler. Sonra Düzce'ye girerekisyancılardan ele geçenleri as . Mustafa Kemalbütün Millet Meclisi adına kendine Ali Fuad aracılığıile teşekkür e . Ethem hem Salihli cephesini idareetmek, hem gerek ğinde içeriye kuvvetgönderebilmek için Eskişehir'e yerleşti.Düzce-Bolu bölgesi temizlenmiş r, ama, Yozgatve çevresi ayaklanması tehlikeli bir hâl almış r.Oraya da Ethem'i göndermek şart. Ethem,kuvvetlerinden bir kısmını Salihli cephesinegönderir. Sözde Yunan ordusu saldırmak üzeredirde onu geri çevirecek. Ankara bu kuvvet yollanışınıduyunca telâşa düşer. Şimdi Ethem'in gururunabakınız: ''Ben kuvvetlerimin hepsini cepheye
göndermediğimi Ankara'dan gizlemiş m. Bundanmaksadım da Ankara merkezini dua edici hâlindençıkarıp onlara Yozgat isyanını söndürme vazifesinigördürmek ve Ankara'yı faaliyete alış rmak .Maalesef Ankara'nın kuvetlice bir eşkıya çetesinibile tedip etmekten âciz olduğunu anlamıştım.''Ethem ısrarlı çağrıları üzerine Ankara'ya gi .İstasyonda kendisini karşılıyanlar arasında bulunanMustafa Kemal Paşa, Ethem'i otomobiline aldı.Doğruca ziraat mektebine gi ler. Bu okul hemGenelkurmay Başkanlığı, hem Millî SavunmaBakanlığı idi. İlk gecesini de orada geçirdi.Şimdi şu acı hâle bakınız. Mustafa Kemal Paşa,Fevzi Paşa (Çakmak) ve İsmet Bey (İnönü) çetecibaşçavuşla karşı karşıya oturmuşlardır. Ethem'inbüyük kardeşi Tev k de beraber. Duruştadavranışta l i d e r Ethem. Yalnız kuvvet değil, akılda onda.İsmet Bey durum üzerine bir açıklama yap .Ethem:
- Buraya gelişim bence önemsiz sizce önemli.Yozgat isyanı hakkında bilgi edinmek, Yunancephesi ile mi Yozgat'la mı uğraşmak daha gerekliolduğuna karar vermektir, dedi.Ethem'in anla ğına göre, Mustafa Kemal Paşahiç ses çıkarmamakta. Fevzi Paşaya İsmet Bey'e, yaEthem'e hak vermektedir. Ama Fevzi Paşa'ya görebir Yunan saldırısı henüz beklenemez. İsmet Bey'egöre isyan bas rılmadan ne Ethem, ne dekuvvetleri cepheye dönmemelidir.Şimdi başçavuşun Anafartalar kahramanı ile ikikomutana yaptığı çıkışmaya bakınız:- Sivas'ta Heyet-i Temsiliye ve Ankara'da Mecliskurulduğundan beri bir yıldan fazla zamangeçmiş r. Bu müddet içinde Anadolu'da nedenesaslıca bir hareke e bulunulmamış olduğunaşaşırıyorum. Niçin merkezinizikuvvetlendirmediniz? Cephe için de hiçbir esaslıgayret görmedik. Sonunda bizi cepheden gerileregelip size düşen vazifeleri yapmaya mecbur ettiniz.
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333
- 334
- 335
- 336
- 337
- 338
- 339
- 340
- 341
- 342
- 343
- 344
- 345
- 346
- 347
- 348
- 349
- 350
- 351
- 352
- 353
- 354
- 355
- 356
- 357
- 358
- 359
- 360
- 361
- 362
- 363
- 364
- 365
- 366
- 367
- 368
- 369
- 370
- 371
- 372
- 373
- 374
- 375
- 376
- 377
- 378
- 379
- 380
- 381
- 382
- 383
- 384
- 385
- 386
- 387
- 388
- 389
- 390
- 391
- 392
- 393
- 394
- 395
- 396
- 397
- 398
- 399
- 400
- 401
- 402
- 403
- 404
- 405
- 406
- 407
- 408
- 409
- 410
- 411
- 412
- 413
- 414
- 415
- 416
- 417
- 418
- 419
- 420
- 421
- 422
- 423
- 424
- 425
- 426
- 427
- 428
- 429
- 430
- 431
- 432
- 433
- 434
- 435
- 436
- 437
- 438
- 439
- 440
- 441
- 442
- 443
- 444
- 445
- 446
- 447
- 448
- 449
- 450
- 451
- 452
- 453
- 454
- 455
- 456
- 457
- 458
- 459
- 460
- 461
- 462
- 463
- 464
- 465
- 466
- 467
- 468
- 469
- 470
- 471
- 472
- 473
- 474
- 475
- 476
- 477
- 478
- 479
- 480
- 481
- 482
- 483
- 484
- 485
- 486
- 487
- 488
- 489
- 490
- 491
- 492
- 493
- 494
- 495
- 496
- 497
- 498
- 499
- 500
- 501
- 502
- 503
- 504
- 505
- 506
- 507
- 508
- 509
- 510
- 511
- 512
- 513
- 514
- 515
- 516
- 517
- 518
- 519
- 520
- 521
- 522
- 523
- 524
- 525
- 526
- 527
- 528
- 529
- 530
- 531
- 532
- 533
- 534
- 535
- 536
- 537
- 538
- 539
- 540
- 541
- 542
- 543
- 544
- 545
- 546
- 547
- 548
- 549
- 550
- 551
- 552
- 553
- 554
- 555
- 556
- 557
- 558
- 559
- 560
- 561
- 562
- 563
- 564
- 565
- 566
- 567
- 568
- 569
- 570
- 571
- 572
- 573
- 574
- 575
- 576
- 577
- 578
- 579
- 580
- 581
- 582
- 583
- 584
- 585
- 586
- 587
- 588
- 589
- 590
- 591
- 592
- 593
- 594
- 595
- 596
- 597
- 598
- 599
- 600
- 601
- 602
- 603
- 604
- 605
- 606
- 607
- 608
- 609
- 610
- 611
- 612
- 613
- 614
- 615
- 616
- 617
- 618
- 619
- 620
- 621
- 622
- 623
- 624
- 625
- 626
- 627
- 628
- 629
- 630
- 631
- 632
- 633
- 634
- 635
- 636
- 637
- 638
- 639
- 640
- 641
- 642
- 643
- 644
- 645
- 646
- 647
- 648
- 649
- 650
- 651
- 652
- 653
- 654
- 655
- 656
- 657
- 658
- 659
- 660
- 661
- 662
- 663
- 664
- 665
- 666
- 667
- 668
- 669
- 670
- 671
- 672
- 673
- 674
- 675
- 676
- 677
- 678
- 679
- 680
- 681
- 682
- 683
- 684
- 685
- 686
- 687
- 688
- 689
- 690
- 691
- 692
- 693
- 694
- 695
- 696
- 697
- 698
- 699
- 700
- 701
- 702
- 703
- 704
- 705
- 706
- 707
- 708
- 709
- 710
- 711
- 712
- 713
- 714
- 715
- 716
- 717
- 718
- 719
- 720
- 721
- 722
- 723
- 724
- 725
- 726
- 727
- 728
- 729
- 730
- 731
- 732
- 733
- 734
- 735
- 736
- 737
- 738
- 739
- 740
- 741
- 742
- 743
- 744
- 745
- 746
- 747
- 748
- 749
- 750
- 751
- 752
- 753
- 754
- 755
- 756
- 757
- 758
- 759
- 760
- 761
- 762
- 763
- 764
- 765
- 766
- 767
- 768
- 769
- 770
- 771
- 772
- 773
- 774
- 775
- 776
- 777
- 778
- 779
- 780
- 781
- 782
- 783
- 784
- 785
- 786
- 787
- 788
- 789
- 790
- 791
- 792
- 793
- 794
- 795
- 796
- 797
- 798
- 799
- 800
- 801
- 802
- 803
- 804
- 805
- 806
- 807
- 808
- 809
- 810
- 811
- 812
- 813
- 814
- 815
- 816
- 817
- 818
- 819
- 820
- 821
- 822
- 823
- 824
- 825
- 826
- 827
- 828
- 829
- 830
- 831
- 832
- 833
- 834
- 835
- 836
- 837
- 838
- 839
- 840
- 841
- 842
- 843
- 844
- 845
- 846
- 847
- 848
- 849
- 850
- 851
- 852
- 853
- 854
- 855
- 856
- 857
- 858
- 859
- 860
- 861
- 862
- 863
- 864
- 865
- 866
- 867
- 868
- 869
- 870
- 871
- 872
- 873
- 874
- 875
- 876
- 877
- 878
- 879
- 880
- 881
- 882
- 883
- 884
- 885
- 886
- 887
- 888
- 889
- 890
- 891
- 892
- 893
- 894
- 895
- 896
- 897
- 898
- 899
- 900
- 901
- 902
- 903
- 904
- 905
- 906
- 907
- 908
- 909
- 910
- 911
- 912
- 913
- 914
- 915
- 916
- 917
- 918
- 919
- 920
- 921
- 922
- 923
- 924
- 925
- 926
- 927
- 928
- 929
- 930
- 931
- 932
- 933
- 934
- 935
- 936
- 937
- 938
- 939
- 940
- 941
- 942
- 943
- 944
- 945
- 946
- 947
- 948
- 949
- 950
- 951
- 952
- 953
- 954
- 955
- 956
- 957
- 958
- 959
- 960
- 961
- 962
- 963
- 964
- 965
- 966
- 967
- 968
- 969
- 970
- 971
- 972
- 973
- 974
- 975
- 976
- 977
- 978
- 979
- 980
- 981
- 982
- 983
- 984
- 985
- 986
- 987
- 988
- 989
- 990
- 991
- 992
- 993
- 994
- 995
- 996
- 997
- 998
- 999
- 1000
- 1001
- 1002
- 1003
- 1004
- 1005
- 1006
- 1007
- 1008
- 1009
- 1010
- 1011
- 1012
- 1013
- 1014
- 1015
- 1016
- 1017
- 1018
- 1019
- 1020
- 1021
- 1022
- 1023
- 1024
- 1025
- 1026
- 1027
- 1028
- 1029
- 1030
- 1031
- 1032
- 1033
- 1034
- 1035
- 1036
- 1037
- 1038
- 1039
- 1040
- 1041
- 1042
- 1043
- 1044
- 1045
- 1046
- 1047
- 1048
- 1049
- 1050
- 1051
- 1052
- 1053
- 1054
- 1055
- 1056
- 1057
- 1058
- 1059
- 1060
- 1061
- 1062
- 1063
- 1064
- 1065
- 1066
- 1067
- 1068
- 1069
- 1070
- 1071
- 1072
- 1073
- 1074
- 1075
- 1076
- 1077
- 1078
- 1079
- 1080
- 1081
- 1082
- 1083
- 1084
- 1085
- 1086
- 1087
- 1088
- 1089
- 1090
- 1091
- 1092
- 1093
- 1094
- 1095
- 1096
- 1097
- 1098
- 1099
- 1100
- 1101
- 1102
- 1103
- 1104
- 1105
- 1106
- 1107
- 1108
- 1109
- 1110
- 1111
- 1112
- 1113
- 1114
- 1115
- 1116
- 1117
- 1118
- 1119
- 1120
- 1121
- 1122
- 1123
- 1124
- 1125
- 1126
- 1127
- 1128
- 1129
- 1130
- 1131
- 1132
- 1133
- 1134
- 1135
- 1136
- 1137
- 1138
- 1139
- 1140
- 1141
- 1142
- 1143
- 1144
- 1145
- 1146
- 1147
- 1148
- 1 - 50
- 51 - 100
- 101 - 150
- 151 - 200
- 201 - 250
- 251 - 300
- 301 - 350
- 351 - 400
- 401 - 450
- 451 - 500
- 501 - 550
- 551 - 600
- 601 - 650
- 651 - 700
- 701 - 750
- 751 - 800
- 801 - 850
- 851 - 900
- 901 - 950
- 951 - 1000
- 1001 - 1050
- 1051 - 1100
- 1101 - 1148
Pages: