Sonra kendisi Yozgat'a giderse içlerinden birinincephe işlerini üstüne almasını şart koştu. MustafaKemal Paşa Yozgat hareke devam e ği kadarFevzi Paşa'nın cephe işleri ile uğraşması uygunolacağını söyledi: ''Şikâyetlerinizde haksız değilsiniz,ama milletvekillerinden birtakımının nasıl fesatlıklarçevirdiklerini, birtakımının da İstanbul hükûme tara nı tu uklarını bilmiyorsunuz. Çoktan beriçıkarmaya çalış ğımız İhanet-i VataniyyeKanunu'nu Meclisten geçirinceye kadar göbeğimizçatladı. Karşı taraf da çalışmalarımızı felce uğratmakiçin her şeyi yapıyor. Son fetvaları ve fesatları ile azçok edindiğimiz kuvvetleri dağıtmışlardır.Faaliyetlerimiz bu yüzden sekteye uğramış r. Onuniçin sizi cepheden çağırmak zorunda kaldık,\" dedi.Ethem kuvvetlerini topladığı günlerdeAnkara'da Mustafa Kemal düşmanlarının iyicetelkinleri al nda kalmış r. Lider Ethem'di. Kuvvetonda idi. Kendilerini Mustafa Kemal'denkurtarmıya bakmalı idi. Mecliste alkışlarla ayaktakarşılanan Ethem'in kurumu yamandı.
İsyan bölgesinde Zile'ye giden bir birliğimizçarpışmada bozulmuştu. Yalnız Cemil Cahid kendibölgesinde isyanın genişlemesini önliyebilmişti.Ethem Yozgat'a varınca şehri hementemizlemiş, Harp Divanı'nı kurmuş, on iki kişi deasılmış r. Harp Divanı Başkanı ağabeyisi Tev k' .Divan, Yozgat mutasarrı nı hapse atmış . Sözdesoruşturmalara göre ayaklanmadan asıl suçluAnkara Valisi Yahya Galip' . Vali suç yeri Yozgat'agelmeli idi. Hastalığını bahane e . Gene HarpDivanı'na göre valiyi göndermiyen MustafaKemal'di. Çünkü soruşturma sonunda onun dahesap vermesi gerekecek . Mustafa Kemal,Ethem'in milletvekili kardeşi Reşid'i Bursa'dange rterek ve Yozgat'la telgraf başındagörüştürerek, Yahya Galip olayının güçlükle önünegeçti.Ethem o günlerde Ankara'ya gelerek MustafaKemal'i Meclis önünde asacağını söylemiş . İşitenve haber verenlerden biri de Yozgat MilletvekiliSüleyman Sırrı idi. Mustafa Kemal, Reşid Bey
aracılığı ile, Yunan Taarruzu da başladığı için, Ethemve kuvvetlerinin Konya üstünden cepheyegitmelerini sağlamak istemiş r. Ethem'in kardeşineson cevabı şu idi:- Benden niçin müsamaha is yorsunuz? En sondefa vicdanım razı olmıyarak vali hakkındakikararımı iptal ediyorum. Konya'dan geçerekgitmeğe ise lüzum görmüyorum.Ethem kuvvetleri Türk köylerini yağma ederekAnkara'ya gelmişler, talan eşyasını açıkça Ankarapazarında satmışlardır. Mustafa Kemal Paşa, birihtiyat tedbiri olarak, o sırada Afyon'a gitmiştir.Mustafa Kemal, kısa bir müddet için dahaEthem'den faydalanmakla beraber ar k ondankurtulmayı, gerilla devrinden çıkarak Millet Meclisiordularını kurmayı tasarlamaktadır.Ankara'yı içinden yıkamıyacaklarını görünceİngilizler Yunanlıları taarruza geçirmişlerdi.Yunanlılar bütün dayanışları çöktürerek ilerlemekteidiler. Bursa kolayca düşmüştü. Ethem, Demirci
üzerinden hareke ne devam eden düşman koluüzerine karşı saldırıda bulunacak . Kütahyaçevresindeki hapishanelerde birçok mahkûmolduğunu öğrenerek bunlarla, kendi deyimi ile, bir''kaa ller taburu'' da kurdu. Çetesine yol vermiyen,Simav'daki isyancılarla vuruşarak ova ba sındakiYunanlılara hücum e . Simav ayaklanışı Yunankışkırtması eseri idi. Ethem'in Yunanlılara karşı tekkazancı, bu akın sırasındaki Demirci savaşıdır.Mustafa Kemal, Afyon'dan çek ği bir telgra a oçevrelerde Yunanlılara karşı koyabilecek kuvvetbulamadığını, umutlarının Ethem'in denenmişsavaşçılarında olduğunu bildirmekte idi. Demirci'yigeri aldığı için kendisini tebrik eden Mustafa Kemal,hemen Ankara'ya dönmek zorunda kaldığını dayazmış . Mecliste bozguncu takımının fesatlarınıdurdurmak lâzımdı.Meclis24 Nisan 1920'den beri Mustafa Kemal PaşaMeclis ve Hükûmet Başkanı idi. 18 HazirandaMeclis Misak-ı Milli'ye yemin etmiş, 22 Nisanda
Paris Barış Konferansı'na çağrılan İstanbulhükûme 25 Haziranda Damat Ferit heye nigörevlendirmiş . Ankara'yı içten yıkma denemesisuya düştüğünü gören İngilizler 25 HazirandaMudanya ve Bandırma'ya asker çıkarmışlar ve aynıgün Yunanlıları taarruza geçirmişlerdi. İstanbul nasılolsa Paris diktalarına boyun eğecek . ŞimdiAnkara'yı da İstanbul hükûme ne uymaktan başkaçare olmadığına inandırmak için Yunanlılarilerlemeli, Meclis bozguncularına rsat verilmeli idi.Sevres Antlaşması 10 Ağustosta Osmanlı delegeleriRıza Tev k ile Hadi Paşa tara ndan imzalanmış r.Yunan taarruzu sırasında Kuvay-ı Milliye'ninAyvalık'ta beş-al yüz, Soma bölgesinde yedi yüz,Akhisar bölgesinde dört-beş yüz, güneydeki 57 ncitümende beş bin kadar silâhlı, sonra Demirci Efe,Yörük Ali çeteleri kalmış . Bu, barış baskısı yapmakiçin en elverişli zamandı. Türk cephesi gerçekten debozguna uğra larak iki ha a içinde Bursa, Akşehir,Nazilli ha na kadar gelen Yunanlılar, 9 AğustostaUşak bölgesini de ele geçirmişlerdi.İ hat - ve - Terakki'nin ça sı açık numune
mektebine biraz çeki düzen verilerek yerleşenMeclis, yazdığım gibi, 115 memur ve emekli ile 61hoca, 51 asker, 26 çi çi, 37 tüccar, 49 avukat, 51hekim, 8 şeyh, 6 gazeteci, 5 ağa, 5 aşiret reisi, 2mühendisten kurulu idi. Meclisteki eskiİttihatçılardan çoğu Mustafa Kemal'e hep eski gözlebakmışlar, onun yerine Enver'i ge rmeyidüşünmüşlerdir.Mustafa Kemal'in başında Enver de bir der r.İstanbul'dan kaç ğı vakit kendi yerine MustafaKemal'i Harbiye Nazırlığı için salık veren Enver,şimdi Anadolu'daki millî kurtuluş savaşının lideriolmak hırsındadır. Mustafa Kemal'i, hâlâ,başkumandan iken emri al ndaki ordu kumandanıgibi görmektedir.Bir yandan İstanbul hükûme ve İngilizlerAnadolu hareke ne İ hatçı damgası vurmakta,Mustafa Kemal ve arkadaşları da bu tehlikeliis na an kurtulmıya çalışmaktadır. Enver yalnızİ hatçılığın değil, girdikten çıkıncaya kadar, bütünharp sorumluluklarının sembolüdür.
Enver, Berlin'den Makova'ya oradan Bakû'yegelmiş r. Şark ve İslâm kongresine ka lmış r.Trabzon'daki par zanları ile haberleşmektedir.Kahvelerde Enver Paşa gelecek, sözleri dönüpdurmaktadır. Kâzım Karabekir, Albay Sabit'iEnver'in içeri girmesini önlemek görevi ile Trabzon'agönderir. Ardahan Milletvekili Hilmi Salim Sabit'egider:- Sen kime dayanarak Enver Paşa'ya karşı cepheaçmışsın?Salim Sabit, göğsünü göstererek:- Kendime!- Azizim biz Mecliste kırk üstünde İ hatçıyız.İstediğimiz vakit Mustafa Kemal'i alaşağı eder,Enver'i onun yerine geçirebiliriz.İttihatçıların fikri, Mustafa Kemal yetersizdir, buirade böyle devam edemez, yolunda idi.Mustafa Kemal, Enver'e şu tekli erde
bulunmuştu: Ankara'ya gelmemelidir. Harptensonra da bir müddet memleket ik darını rahatbırakmalıdır.Enver, 1920'de Mustafa Kemal'e bir mektupyollamış : \"Bir Hris yan Kızıl Ordunun yardımı kötüsonuçlar doğurur. Ben Dağıstan ve Ka asyaMüslümanlarından kuvvet toplıyarak ilkbahardasize yardıma geleceğim. O zamana kadar dayanın.Güçlükler içinde imişsiniz. Ruslardan medetummayın. Masra arı kısmaya bakın!\" Bu bir çeşitdirek f vermek . Ama 4 Ekim 1920'de amcası HalilPaşa'ya yazdığı mektupta içini açmış r: \"Yapılacakiş Osmanlı saltana nı federasyon olarakyaşatmak r. İngilizler elbet razı olmazlar buna!Onun için bir kuvvetle ilkbaharda Anadolu'yageçeceğim. Eğer Ruslar Müslüman asker toplamıyaizin vermezlerse gizli gireceğim.\"Halil Paşa, Makova'da dış bakanlığındaKarahan'a yazdığını, kuvvet verilmesi güç olduğu,Anadolu'ya geçerseniz seçimle ik darı alabileceğinisöylemesi üzerine Trabzon'a geçmesine izin
verileceği cevabını aldığını bildirir.Enver, Anadolu durumunun kendisinin orayagitmesini gerek rdiğini, Rusların ilkbahardakendisine kuvvet verip vermiyeceğini anlamasınıtekrar Halil Paşa'ya yazmıştır.Karahan, kuvvet vermeyi reddetti ve üstelik:- Bu Anadolu'da ikiliğe sebep olacak ve ancakİngilizleri sevindirecektir, dedi.İki ha a sonra Enver, amcasına yeni bir mektupgöndermiş, bunda İslâm İh lal Cemiye 'nin kendielinde olduğunu, Şükrü'ye (eski yaveri, Yenibahçeli)direk f vererek memleket içinde doğrudandoğruya kendine bağlı arkadaşlarla bir teşkilâtkurmasını ve silâhlamasını bildirdiğini yazmış r.Halil Paşa, Enver'e Anadolu'ya geçmemek öğüdüvermiştir.Enver'in tasarladığı, Arap liderleri ile anlaşarakMisak-ı Millî disiplini al ndaki Anadolu kurtuluşsavaşını, Irak-Suriye-Filis n ve Türkiye arası bir
federasyon yönüne çevirmek . Kanatları yumurtaakı ve patatesle korunan tek uçaklı ve tanksız Türkordusunun karşısına İngilizleri ve Fransızları daalmış olacak k. Enver'in bu davranışı Sakaryazaferine kadar sürdü. Sonra Orta-Asyasergüzeş ne a larak Kızıl Ordu ile çarpışırkenölmüştür.İ hatçılar da Ankara'ya haber vermedenRuslarla yaklaşmak istemişlerdir. Fikirleri şu idi: Bizbu işi kendimiz başaramayız. Rus devrimineyanaşmalıyız. Müslüman dünyasında komünistdevrimini örnek edinecek bir sosyalist ih lâlyapmalıyız. Tarihe Yeşil Ordu diye geçen kuruluş budüşüncenin eseridir. Yeşil Ordu Cemiye umumîkâ bi Hakkı Behiç, ki bir ara Maliye Bakanı idi: \"Bizcemiye gizli kurmuştuk. Türkistan'da, İran'da,Azerbaycan'da birçok kuruluşların bulunduğunuhaber almış k. Hepsini birbiri ile bağlamak istedik,\"demiş . Bu İslâmlar arası geniş bir el birliği plânı idi.Ba emperyalizmine karşı büyük Doğu devrimi iledaha sıkı bir yakınlık sağlanacak . Sonra da eğergene Rusya ile sınırdaş olursak (henüz değildik)
bundan doğabilecek tehlikeleri önlemek . Anadoluhalkının da morali yükselecekti.Mustafa Kemal: \"Faydalı olur,\" diye hareke başlangıçta tu u. Güvendiği arkadaşlarındanbirkaçını da teşkilât içine soktu. Daha sonra ÇerkezEthem Yeşil Ordu'nun başlıca dayanağı sayılmış r.Eskişehir'de Arif Oruç adındaki adamının başındabulunduğu gazete iyice solculuk karakteri almış r.Durum tehlike gösterince Mustafa Kemal, YeşilOrdu Cemiye ni, hayli güçlükle dağıtmak zorundakalmıştır.Mecliste daha azılı ve açık komünist takımı daMustafa Kemal'e karşı idi. Bolşevikler daha ilkgünlerde Meclise el atmışlardı. Lenin,emperyalizmle savaşan millî hareketleri tutmalıyız,emperyalistlerin çekildiği yere biz yerleşiriz,diyordu. İh lâlci Moskova'nın ilk burjuva devletolarak Ankara'yı tanıyışının man ğı budur. Daha1919'da parçalanmış Türkiye'ye Bolşevikliğin ilkdoyumluğu gibi bakan Çeçerin 13 Eylülde Türk\"köylü ve işçilere çağrı\" bildirisinde şöyle diyordu:
- Ülkemiz sömürücü paşaların elinde. Sizi neasker yöne cileriniz, ne de demokrasi par leribundan kurtaramaz. Bütün dünya emekçilerikendilerine baskı yapanlara karşı birleşmelidirler.Bu bakımdan Rusya hükûmeti umut eder ki siz Türkköylüleri ve işçileri bize kardeş elinizi uzatasınız.O tarihte Moskova'daki Türk komünistlerininbaşı Mustafa Suphi idi. Daha 1918'de par yikurmuş, Stalin'in güvenini kazanarak \"Yeni Dünya\"gazetesini çıkarmıştı. Bolşevikler Azerbaycan'ı alıncao da par merkezini Bakû'ya götürmüş, oradanvatanlarına dönecek Türk esirlerine komünisteği mi vermiş r. Onun çabası ile 14 Temmuz1920'de Ankara'da üçüncü enternasyonalinmerkezi kurulmuştur. Türk komünistleri daha ilk\"Doğu Milletleri Birinci Kongresi\"nde MustafaKemal'i karşılarına almışlardır. Kongre başkanı şöyledemişti:- Başında Mustafa Kemal'in bulunduğuhareke n bir komünist hareke olmadığını bir anbile unutmuyoruz. Bu hareke n amacı İngiliz
efendilerine masadan ayaklarını çekmelerinidilemektir. Sonra da Türk ağalarının ayaklarını masaüstüne koymalarına izin vermek r. Biz Türkiye'degerçek bir halk ih lâli çıkıncaya kadar beklemekzorundayız.Ankara, Rusya ile anlaşmak zorunda idi. Silâhıondan, parayı ondan bekliyorduk. Ka asya'dakiİngilizler iki komşuyu birbirinden ayırıyordu. 1919Mayısından 23 Nisan 1920'ye kadar iç savaşlarlauğraşan Rusya ile ilişki kuramamış k. İlk defaEnver'in amcası eski ordu komutanı Halil Paşa parave silâh istemek için Rusya'ya gönderilmiş r.Erzurum'dan geç ği sırada Kâzım Karabekir, bizeRus yardımı sağlayın, demiş ve Taşnaklar yüzündenbütün kuvve doğuda tutup ba ya askeryollayamamaktan yakınmış . Ruslar 1920Nisanında Azerbaycan'a girmişlerse de Ermenistanve Gürcistan henüz Menşevikler elinde idi.23 Nisan 1920'de Büyük Millet Meclisikurulduktan sonra Başkan Mustafa Kemal Paşa 29Nisanda Moskova'ya ilk telgra nı çekmiş . Meclis
Rusya ile daha yakınlaşmak ve bir antlaşmayapmak üzere bir heyet yollamıya karar verdi. BekirSami heye Paris'te Osmanlı delegelerine ağır barışşartları dikta edildiği sırada hareket e .Trabzon'dan deniz yolu ile Rusya'ya geçerek 19Temmuz 1920'de Moskova'ya vardı. Bu aradadoğudaki kuvve miz yirmi iki bini bulmuştu.Karabekir 1920 Haziranında Sarıkamış-Karsyönünde harekete geçerek, İngilizlerin bizden alıpErmeni ve Gürcülere verdiği toprakları geri almak,Paris konferansında Ermeni heye ne yapılanvaitlerden ve İngiliz desteğinden faydalanmıyakalkışan Ermenistan tehlikesini durdurmakistiyordu. Mustafa Kemal Moskova'ya \"Emperyalisthükûmetlere karşı Rusya ile işbirliğine Türkiye'ninhazır olduğunu, Ruslar Menşevik Gürcistan'a karşıharekete geçerse Türkiye'nin de emperyalistErmenistan'a yürüyeceğini, Azerbaycan'da Sovyetyöne min kurulmasını kabul e ğini\" yazmış vepara yardımı istemiş . Çeçerin ise Ermenistan,Kürdistan, Lazistan, Batum ve Trakya bölgesindebir referandumdan söz etmesi Ankara'yıkuşkulandırmış, Kâzım Karabekir'e bekleme
direk verilmiş r. Moskova'da 22 Temmuz - 24Ağustos arasında hazırlanan dostluk anlaşması,Dışişleri Bakanı yoldaş Çicerin Van, Bitlis ve Muşillerinin Ermenistan'a verilmesine bağlayınca, gerikalmış r. Rusya o sırada Menşevik Ermenistan'labir anlaşma yaparak Nahçıvan bölgesini onabırakmış . 11 Eylül 1920'de bizim heyetMoskova'dan Ka asya'ya inmiş . Bir milyon al nruble, silâh ve cephane yardımını denizdenmotörlerle alıyorduk.Heye en Türkiye'ye gelen Yusuf Kemal(Tengirşek) Moskova'da iken Lenin'in kulağına:- Ermenilerle anlaşma yapmakla yanıldık. Bizdüzeltmiye çalışacağız. Bir yapmazsak sizdüzeltirsiniz, demiş olduğunu anlattı.24 Eylül 1920'de Ermeniler SevresAntlaşmasındaki büyük Ermenistan vaitlerine veYunan saldırısına ve Çicerin'in Türk heye nesöylediklerine güvenerek ve dayanarak taarruzageç . 30 Eylülde Sarıkamış'ı aldık. Ruslar veGürcüler anlaşmalı olduklarından ordu Kars'a
yürümeği sakıncalı gördü. Fakat Mustafa Kemalancak Kars ile bir çözüm yoluna gidilebileceğikanısında olduğundan vekiller heye 11 Ekimdeharekete devam etmek kararını verdi. Kars'ı aldık.Gümrü Antlaşmasını yap k. Ermenistan'ınBolşevikliği de sağlanmış olduğu için Lenin, MustafaKemal'e dostça ve tutarca bir telgraf çek .Menşevik Gürcistan elindeki Ardahan, Artvin,Ahıska ve Batum'u almış k. Sovyetlerle anlaşmasonunda Batum ve Ahıska Gürcülere bırakılmıştır.Bu zaferle Ankara'nın i barı kadar Rus sevgiside artmış . Bir hayli milletvekili rejimin hâlâkomünistlikte ayarlanmamasından şikâyetçi idiler.\"Ne bekliyoruz? Niçin komünizmle halka yeni birruh aşılamıyoruz? Hangi mal, hangi servet kaldı kikorkalım?\" diyorlardı.Belediye bahçesinde masa masa açıkçapropaganda yapılmakta idi. Kalpak üstünde kırmızırenk ve boyunlarda kırmızı kravat moda olmuştu.- Sen de mi komünistsin?
- Rusya'dan başka nerde umut var. SevresAntlaşmasını okudum. Bizi çorak steplere atmışlar.Burada bile serbest değiliz. Yokluğumuz fermanıçıkmış r. 20.000.000 Yunanistan kurulmayolunda. Bu hâlde iken başımdaki çuhanın renginineden sorarsın?Meclis içinde ve dışında Tokat MilletvekiliNazım, Bursa Milletvekili Şeyh Servet ve AfyonMilletvekili Şükrü alabildiklerine çalışmakta idiler.Meclisteki teşkilâtlanma Sovyet elçisinin eseri idi.Büyükelçi Medivani Ankara'ya kadınlı erkekli iki yüzkişi ve telsiz cihazları gelmiş . Daha önce Kars'ta biriki gün yerine bir ay kalıp propagandayakoyulmuştu. Ankara'da Kurşunlu Cami yanında birigeniş birkaç ev tutmuştu. At sır nda kırlardagezin ye çıkar, şehrin içinden kalabalıkla ve gürültüile geçerdi. Direk fçi bir hâli vardı. El al ndanMeclisteki par zanlarını çoğaltmış, kırmızı çuhalıkalpak sayısı artmış . Yeşil Ordu ve Ethem'i iyiceavcu içine aldığı anlaşılmakta, Arif Oruç'un \"YeniDünya\"sı Ankara'da sa lmakta idi. Meclistekilerar k işi açığa vurmuşlardı. Bir gün Tokat Milletvekili
Nazım Hacıbayram yakınlarında yeni aç klarıkulübe birçok kimseleri çağırdı. Kapıda karşılayıcıŞeyh Servet' . \"Mecliste bir grup yapalım.Memleke n buna ih yacı var. Komünistlik İslâmesaslarına uygundur. Ebubekir komünis r.Müslüman olduktan sonra bütün varını yoksullaradağıttı idi,\" diyordu.Anadolu'da teşkilâtlarını yapmak için Rusya'dandört yüz bin al n almak için Mustafa Suphi ilehaberleş ler. Moskova ise bu işleri Radek'inkontrolü al nda ancak Mustafa Suphi'ye emanetedebilecek . Mustafa Suphi arkadaşları ileTrabzon'a geldi. İç duruma o kadar güveniyordu kiAnkara'ya:- Üçüncü Enternasyonalin Türkiye ile işbirliğiyapması için çalışacağız. Fakat bu sırada sosyaldevrim esaslarını hazırlamak üzere propagandayapacağız. Eğer men davranırsanız yardımdanmahrum olursunuz, diyordu.Çerkez Ethem onlarla idi: \"Yurdun Ka as r,uludur oymağın\" diye başlıyan bir marşı bile vardı.
İş çığrından çıkmak üzere idi. Mustafa Suphi veon yedi arkadaşı Yahya Kaptan'la adamlarıtara ndan bir takaya bindirilerek denizea lmışlardır. Meclis komünistleri vatana hiyanetsuçu ile İs klâl Mahkemesi'ne verilmişlerdir.Mecliste par zanları üçte bire çıkmışkendokunulmazlığının kaldırılması görüşmesindeyapayalnız kalmışlardı.Mecliste altmış yaşındaki Isparta MilletvekiliMehmet Nadir Bey de İtalyan casusluğu ileyargılanmış r. \"Niçin casusluk yap n?\" sorusunaşu cevabı vermiş : \"Yunan ordusu ilerliyordu.Çetelere güvenmiyorduk. Bir araya geldik.Kurtuluşu İtalyanlara sığınmakta bulduk.\"Mecliste Mustafa Kemal'den kuşkulanan entehlikeli ve azgın grup muhafazakâr takımı idi.Mütareke yıllarında Osmanlıca ir ca dediğimizgericilik İstanbul'da da, Anadolu'da da alıpyürümüştü. İ hatçılar şer'iye mahkemeleriniŞeyhülislâmlık dairesinden adliye dairesine taşımayı
devrimsi bir hareket saymışlardı. Yukarda yazdığımüzere bu taşınma bile geri alınmış . İstanbul MaarifNazırı okuma kitaplarından \"Türk\" kelimelerininkaldırılarak yerine \"Osmanlı\" sözü konmasınıemretmiş . Ankara'da Maarif Vekilliği resim dersiniçizgi dersine çevirmiş, alabildiğine yeni medreseaçmış . Anadolu'da Tanzimat'tan da öncesiniha rlatan bir hava vardı. Şair Akif, sarıklıhocalardan çoğu, Trabzon Milletvekili Ali Şükrü bugrupta idiler. Ali Şükrü, bir deniz kurmayı olduğuhâlde en azılı olanlardan biri idi. 26 yaşında Meclisegelmiş . Cür'etli ve a lgandı. Bir sağlık kanunutar şmasında: \"Kadınlarımızdan ne ister bunlar?Yüzlerini aç rmıyacağız!\" diye haykırmış . İs klâlMarşı'nı yazan şair Akif Mecliste bir defa ağzınıaçmış : Neden sivil gazete \"Hâkimiyet-i Milliye\"yeödenek verilmiş de Şeriatçı Sebilürreşad dergisineverilmemiş r, kavgasında bu yardımı esirgiyenlere\"Dalkavuklar!\" diye bağırmak için!Sıhhiye komisyonunda o vakitler Anadolu'yusaran frengi ille ni önleme tedbirleri arasındaevlenecek kadınların daha önce muayene edilmesi
için kanun hazırlanmış . Gericiler hemen, bir bakirekadın hekime gösterilemez, diye ayaklanıverdiler.Bir hoca, evlenecek olanı ebe kadın görür, hekimegördüklerini söyler, lâzımsa, hekim ilaç verir, diyeteklif e . Komisyon sözcüsü Dr. Emin Bey daya ğıve tar şma sırasında bir hocaya tokat a ğı için azdaha linç edilecekti.1920 Nisan 20'sinde İkinci Mahmud'unRumlardan taklit e ği fes için dışarıya milyonlarcalira verildiğini ileri sürerek kalpağın başlık olarakseçilmesini ileri süren bir teklif yüzünden kıyametkoptu:- Hayır, hayır.- Fes Türkün ruhuna yerleşmiştir.- Fas ve Tunus İslâmları fes giyer.- İslâm dünyası için fes alâmet-i farikadır,hücumları arasında teklif reddedilmiş,- Yaşasın fes!
- Yaşasın kalpak! çığlıkları arasında Meclisbirbirine girmiştir.Men-i müskirat adlı içki yasağı kanunu denizkurmayı Ali Şükrü'nün tekli üzerine bir şeriatkanunu olarak çıkmış r. Maliye Vekili boşhazinenin bu yüzden yirmi milyon lira dahakaybedeceğini boş yere anlatmaya çalıştı:- Ağır vergi koyalım, diyordu.Ha a kiliselerde dinleri gereği Hris yanlarınşarap bulundurma hakkı bile tanınmamış r. Birhoca:- Kiliseleri meyhaneye çevirip Müslümanlarısoyarlar, diyordu.Başkanlık eden Hoca Vehbi, Hadd-i Şeri denendayak cezasını da teklif e . İlk defası için 80değnek vurulacaktı. Bir milletvekili:- Yahu dört kadeh içene dört kere seksen sopa!Nasıl dayanır buna insan! diye haykırdı.
Gericiler için Meclis de hükûmet de geçici idi. İlk rsa a Osmanlı meşru saltanat sisteminedönülecek . Mustafa Kemal'in gelecekte yeni birrejim kurma korkusunda gerici olmıyanlar daonlarla birlikti. Kâzım Karabekir tanıdıklarına:- İdare tek ele doğru gitmektedir, diye şikâyetediyordu.Kuvvetler birliği üzerine yapılan ilk anayasatar şmaları ağır olmuştu. Bir hukukçu MustafaKemal'e:- Sizin kurmak istediğiniz sistem hiçbir hukukkitabında yoktur, demesi üzerine Mustafa Kemal:- Uygulanıp denemeden geçen işler prensip vekaide hâlîne gelirler. Ben yapayım, siz kitabayazarsınız, cevabını vermişti.22 Haziran 1920'deki Yunan saldırısı sonundaBurhaniye-İvrindi-Soma-Akhisar, Salihli-Nazillicephesindeki çok zayıf millî cephemizin iki gündeçökmesi ve iki ha a içinde Yunanlılar Nazilli-
Akşehir-Bursa ha na kadar ilerlemesi ve üçüncübir saldırı ile Uşak ve Doğu Trakya bölgesi dedüşman eline geçmesi üzerine Mecliste muhalefetalabildiğine azı . Mustafa Kemal'in cephedenAnkara'ya koşması bu yüzdendir. Hamdullah Suphi(Tanrıöver) gibi yakın arkadaşları ile bile serttartışmalar zorunda kaldı.Ar k nizamlı ordu devrine girmenin ve Ethemçetesini de ordu içine almanın sırası gelmiş .Mecliste ordu krini tutmıyanlar çoktu. Miliskuvvetleri ile savaşa devam etmek daha uygunolacağını ileri sürenler arasında komutanlar bileolduğu bilinen bir şeydi.Man klı bir düzen millî kurtuluş savaşını doğuve ba cephelerine ayırmak, ikisini birbaşkomutanlığın emri al na vermek . MustafaKemal:- Bu doğrudur ama bir geri çekilişte yenilen benolursam başka sermayemiz kalmaz, diyordu.***
İstanbul, Ankara'yı yıkmak için Yunan saldırısınabel bağlamış r. Adliye Nazırı Ali Rüştü Efendinin,gazete muhabirinin:- Hükûmet Yunan ordusu tara ndan yapılanhareketleri protesto etmek niye nde midir?sorusuna:- Hükûme miz Mustafa Kemal tara arlarınıresmen mahkûm etmiş ve hilâfetle vatana hainolduklarını ilân etmiş r. Vazifesi asilere lâyıkoldukları cezayı vermek . Kendi programımız içindebulunan bir hareke nasıl protesto ederiz? cevabınıverdiğini yazmıştım.Nazır:- Bazı haberlere göre Mustafa Kemal tara arlarıarasında anlaşmazlık baş göstermiş r, sorusunada:- Bu söylen lere dair henüz bir resmî havadisalmadık. Fakat doğru olduğu krindeyim. Halkbarış ve sükûnet istemektedir, cevabını vermişti.
Gerilla Devrinin SonuOrdu devrine geçmezden önce gerilla devriözelliklerinin bir öze ni yapalım: Bir zamanlar TopalOsman Karadeniz kıyılarının destan kahramanı idi.Pontus Rum Krallığını kurmak için silâhlanançeteler, Türk köylerine ölüm, talan ve ateş saldıklarızaman, karşılarına o ve onun gibi yiğitler çık .Yunan is lâsının ilk aylarında Türk halk edebiya Demirci Efe'nin şöhre ile çalkalanmış r. Atlıçetelerinin başında yıldırım hızı isyandan isyanakoşan ve hepsini olduğu yerde bas ran ÇerkezEthem, bir gün Millet Meclisinde göründüğü vakitbütün milletvekilleri onu ayağa kalkarakselâmladılar ve alkışladılar.Yalnız Anadolu için değil, İstanbul hükûme vedüşman için de bu bir çeteler devri idi. BaştaAnzavur olmak üzere, memleke n hemen herköşesinde halifeci şe er saf halk yığınlarınıkışkırtmakta, Konya'da olduğu gibi, rsat elverincehükûmete bile el koymakta idiler.Halifenin fetvalarına göre Topal Osman'lar,
Demirci Efe'ler ve Çerkez Ethem'ler asi, Anzavur'larkahraman, Anadolu hocalarının fetvalarına göre deMustafa Kemal ve Büyük Millet Meclisine karışkoyanlar asi, onları vuranlar kahramandı.Eğer devlet otoritesinin bu çözülüp dağılışıOrtaçağ'ın sonlarına doğru olsaydı, çetereislerinden her biri yeni beylikler kuracaklar, yaAnadolu'yu aralarında bölüşecekler, yahutiçlerinden biri rakiplerini yenip yeni bir devlet banisi(kurucusu) olacaktı.Hâlbuki başlarında komutanları ile doğucephesinde kuvvetlerimiz, şurada burada rkalarımız ve alaylarımız da vardı. Çeteler sözde,fakat onlar geçrekten Büyük Millet Meclisihükûme nin emrinde idiler. Ayrıca niçin dahaönceden nizamlı ordu millî daya ş hareketlerinehâkim olmamış r? Niçin, nizamlı ordu millî daya şhareketlerine hâkim olabilmek için Kuvay-ı Milliyeçetelerini vurmak lâzım gelmiştir?İçlerinden yalnız Topal Osman kuvve Mustafa
Kemal'in muha z kıt'ası olarak İzmir zaferindenbiraz sonraya kadar ayakta kalmış r. Zaferin ilkgünleri İzmir'e vardığım vakit Topal Osman'ıBuca'da görmüştüm. Söz arasında:- Ah Mustafa Kemal Paşa o kadını bana versede karşı koymak nedir, ona göstersem... diyordu.Bahse ği kadın Halide Edip Hanımdı. Karşıkoymak dediği şey de, Halide Edip Hanımın hertürlü şiddet hareketlerini önlemek için Başkomutanve cephe kumandanından daimî dileklerdebulunması idi.Bir defasında da: \"Mustafa Kemal Paşa'dan birşey isterim. İstanbul'a gidince çadırlarımı Fener'dekurayım,\" diyordu. Fener, Rum Patrikhanesi'ninbulunduğu sem n adıdır. Daha sonra İstanbul'agelip Beyoğlu caddesinde dolaş ğı zaman da,çarşaflı, peçesi açık bir kadın görmüş:- Biz bu karıları böyle görmek için mi dövüştük?diye mırıldanmıştı.
Karadeniz kıyılarının bu destan kahramanı,sonuna kadar Mustafa Kemal'e bağlı kalan,çetesinin adamlarına Çankaya'da ve köşkle şehirarasındaki yolda nöbet bekleten Topal Osman da,en sonunda, nizamlı ordunun kıt'akomutanlarından İsmail Hakkı Tekçe tara ndan veMustafa Kemal'in emriyle Çankaya sırtlarındavurulmuştur.Sonra, uzun yıllar, bu hikâyeleri Atatürk'ten,İnönü'den, rahmetli General İzzeddin Çalışlar'dan,Başkomutanlık ve Garp Cephesi Karargâhındabulunanlardan merakla dinleyip notlar almıştım.Kuvay-ı Milliye çetelerinin başında kahramanlarda, haydutlar da, sahtekârlar da bulunmuştur.Kahramanlardan pek çoğunun adı unutulmuştur.Bunlar görevlerini bi rince yuvalarına çekilmişler,zaferden sonra da ne edebiya an, ne devle enhizmetlerinin ödenmesini istememişlerdir.Bazıları sadece kahramandır. Bazıları,kahraman-haydut karışımıdır. Bununla beraber1920-1921 yılı arasındaki yer yer ayaklanmalar, bu
çete kuvvetleriyle bas rılmış r. Bir defa yirmidenfazla yerde çıkan isyanlardan birinin ucu Ankarasırtlarına dayanmış . Başka isyanların, İstanbulhükûme nin de, Büyük Millet Meclisi hükûme ninde emri geçmiyen, nüfuzu olmıyan büyük doğubölgeleri dışında olduğunu unutmayınız.Bir çete reisi kimdir? Bazen bu Ethem gibi birçavuştan ibaret. Ethem, kuvvetlerini kendisitoplamış r. Silâhlarını kendi bulmuştur. Bukuvvetleri besliyecek parayı kendi sağlamıştır. Astığıas k, kes ği kes k r. Ethem'e kanundan,mahkemeden, meşruluktan bahis açılamaz. Birisyan bas rmış r. Dönüşte kendi adamları Ankaraçarşısında sırmalı kuşaklar satar. Her uğradığıyerde, çarşılar talandan geçer. Ambardan devletmalı tütünleri alıp mektepli bir subayınkomutasında neferleriyle Ankara'ya sa lmayagönderir. Maliye Vekili, devlet malıdır, der.Sa rmamak ister. Ethem: \"Seni gelip asarım,\" diyetelgraf çeker. Sonra İsmet Bey'i cephede görünce:- Senin hatırın için gelip de asmadım, der.
Bir başka ö esinde Ankara valisini asmayakalkar. Etra na topladıklarına Mustafa Kemal'i,Meclis önünde sallandıracağını söyliyerek övünür.Ha a, başucunda yalnız onu fazla ve fuzulîgördüğü için, istasyondaki evine giderek hastayatağında Mustafa Kemal'i öldürmek ister. Fakatbinanın etra Mustafa Kemal'in muha zlarıtara ndan sarılıp kendisi için de kurtulmak imkânıkalmadığını anlayınca, yanındakine Çerkezçe birşeyler söyliyerek vazgeçer.Bir köyde birini öldürmüştür. Cinayeteköylülerden birkaçını da katmış r. Bu suçlular ar konun kulu kölesidirler. Çetesinin sadık erleridirler.Herhangi bir alay veya tümende bulunan bir subaykomutanı tara ndan cezalandırılacağını anladığıvakit, gidip onun kuvvetlerine girer. Ethem'den bukaçaklardan hiçbirini geri almak mümkünolmamıştır.Ordu kurulsa ve çeteler kalksa, Mustafa Kemalaskerî kuvvetlerin başına geçecek r. MilletMeclisindeki birçok hasımları bunu istemez. Bazıları
da, samimî olarak, ancak gerilla yapılabileceği krindedirler. Hepsi çete şe erini tutarlar. Elde birbahane daha vardır: Millet Birinci Dünya Harbindenbitkin çıkmış r. Ordu yapmak, seferberlik yapmakdemek r. Vergi almak, bütçe yapmak demek r.Bunları başarabilir miyiz? Hayır! Ordu aleyhindekipropaganda İstanbul'da ve ba illerinde o kadarkök salmış r ki subaylardan bile millî kuvvetlerdegörev almayı tercih edenler çoktu. Birtakımı daordunun eği m ve disiplin sıkın sından uzaktakalmak isterdi.Bundan başka iç isyanlarda ordu kuvvetleri birtürlü başarı gösterememiş . Bazı isyan bölgelerinegiden birlikler ellerinde halife fetvalarını tutanlarıntekbirleriyle karşılanmışlar, güler yüzle misa redilmişler ve geceleyen baskın yapan asiler bubirliklerin silâhlarını alıp dağıtmışlardır. Hâlbukiyaşlı, tecrübeli ve gönüllü çeteciler, her türlü fesadakarşı koymuşlardır.Ama bu çeteler de, bir yandan, asker ve paratoplamışlar, key cezalandırmalar, yağmalar
yüzünden i barlarını kaybetmişler, bir yandan dadüşmanın nizamlı ordusuna karşı hiçbir başarıkazanamadıkları için, ordu kurmak ih yacınısonunda iyice hissettirmişlerdir.Bir gün kardeşiyle seferlerinin birinden dönenEthem:- Bir düzine adam astık, demişti.- Tabiî muhakeme e niz, diye sorulunca,birbirlerine bakış lar. Dış görünüşü kurtarmak içinezbere bir ilâm düzdürülmüş, o sırada düzme deolsa ölümleri bir ilâma bağlamak, soyma, vurma daolsa alınan paralar için kuru senet verdirilmek bilebüyük bir ilerleme sayılmıştır.Kahramanlıkları gibi, çetelerin zulümleri dedillerde destandı. Çete şe erinden biri, TopalOsman bir gün bir kaymakama kızmış, elinekazmayı vermiş:- Burada bir çukur kaz! diye emretmiş, derinlikkıvamını bulunca:
- Gir içine! demiş ve kaymakamı kendi eliylekazdığı mezara gömmüştü.Bir defasında bir çete reisinin, içindekilerleberaber yak rdığı evden, bir ananın dışarı a ğıçocuğu soğukkanlılıkla kucaklayıp tekrar alevedoğru rla ğı görülmüştür. Gemi ocağına kömüryerine sürülenlerin hikâyesi uzun müddettüylerimizi ürpertmişti.Ah bu vatan, bu vatan, ne güç şartlar içinde,dosta karşı ve düşmana karşı, ne uzun, ne çe nsabır ve çile işkencesinden sonra kurtarılmış r. Ozamanları görmemiş olanlar, vicdanın unutulmasınıemre ği bu hikâyeleri, Mustafa Kemal ile onunmedeniyetçi kir arkadaşlarını iyi tanımamız içinyazıyorum.***Biraz da İstanbul havasına dönelim:Beyoğlu'nda İngiliz karargâhına uğrıyalım,Yüzbaşı Armstrong'la bir defa daha görüşelim.
Armstrong der ki:''Londra'da iken Türkiye'deki yanılmalarımızınsebebini anlamak istedim. Fakat boşuna uğraş m.Londra'da sanılıyordu ki Türkiye'ye ait kararlarİstanbul'da verilmektedir, İstanbul'da ise bununaksi sanılmakta idi. Asıl mesele harp ruhununsönmüş olmasında idi. Hiçbir sını a kuvvetkullanmak hevesi yoktu. 'Kızıl bayrak' tahrikleriyleçalkalanan İngiliz adalarının yanı başında İrlandaateş içinde idi. Hükûmet dış poli ka ile uğraşmayavakit bulamıyordu. Yakınşark'a önem verilmiyordu.Yeni bir Türkiye'nin doğduğu, mü e klerkarşısında dayanabilecek bir kuvvet meydanageldiği anlaşılmıyordu. Şark işlerini bilmeyen LloydGeorge'u güden duygu ve düşünce, Gladston'kârîTürk düşmanlığı idi. Yunanistan büyümeli veİngiltere ile yeni büyük Yunanistan'ın menfaatleribirleş rilmeliydi. Lloyd George'un bilgisi, eskiYunanistan'ın şairleri ve lozo arı olmuşolmasından ibare . Bir defa Clemenceau demiş ki: 'Lloyd George'un okumak bildiğini biliyorum,fakat okuduğundan şüphe ediyorum.' Venizelos'un
sihrine kapılan Lloyd George'a göre Yunanistan,Avrupa ve Anadolu'da eski şan ve şere nekavuşacak, Boğazlar'ı Avrupa'ya açık tutacak,Akdeniz'de İngiltere ile beraber yürüyecek .Yunanistan oyun bozanlığa kalkarsa, İngilteredonanması onu uslandırmaya yeterdi. LloydGeorge'un aldandığı nokta, Yunanlıların kendilerineverilen görevi başarabilecek güçte olmadığı idi.''Birbiri arkasından gelen üç ağır çarpma, LloydGeorge'u uyandırmalıydı. Biri, bir maymun ısırmasıile ölen Kral Aleksandır'ın yerine Yunanlılar KralKostan n'i ge rmiş, Venizelos'u düşürmüşlerdi.Fransızlar Yunanlılara yardım etmekten vazgeçerekTürk milliyetçileri tara nı tutmuşlardı. BolşeviklerVrangel ordusunu yenerek güneydeki son ih lâldüşmanı kuvvetleri denize döktüklerinden beri,Mustafa Kemal Lenin Rusyasında yeni bir yardımcıbulmuştu.''Durumun gerçeği anlaşılmadan SevresAntlaşmasının uygulanmasına geçilmiş r. Birçokkomisyonlara ben de ka lmış m. Her tara an iyi iş
aramaya gelen küçük büyük rütbede subaylar,Türkiye'nin, Kitchner devrindeki Mısır gibi, yenifeldmareşaller yetiştirecek bir yeni fırsat yeri olacağı krinde idiler. Türkiye'de işler Sir CharlesHarrington'un reisliği al nda yürütülecek .Komisyonlarda generaller, albaylar ve subaylardoluydu. Kitaplar, haritalar, diyagramlar çizilipduruyordu. Hepsi boş, hepsi lüzumsuzdu. SevresAntlaşması kuvvet kullanılmadan uygulanamazdı.Mü e kler ise kuvvet kullanamaz hâlde idiler.Yunanlılar Türklerle başa çıkamıyacaklardır.İngiltere yalnız İngiltere'yi düşünmek zorunda idi.''İstanbul, bu şehri dünyanın hiçbir tara iletemas e rmiyen bir Yunan duvarı ile çevrili idi. Hertara a Yunanlılar vardı. Bunlar Karadeniz'denMarmara'ya, Marmara'dan Çanakkale'ye veAkdeniz'e kadar bütün kıyıları tutmuşlardı. Geliboluyarımadası ile Trakya da onların elinde idi.''Mustafa Kemal ar k bir İstanbul hükûme kalmamış olduğunu ilân etmesine rağmen SevresAntlaşmasının uygulanma hazırlıkları devam etti.
''Bir gün Dolmabahçe Sarayı'na yakın olanBeşiktaş iskelesinden bir kayığa binerek Üsküdar'agidiyordum. Sular henüz sisli idi.Güneşdoğmamış . Boğaz'ın kıyılarına beyaz köşkler,saraylar, camiler ve duvarlı bahçeler sıralanmış r.Birçoğu haraptı.''Üsküdar'a giderken akın bizi Yunan zırhlısıAverof ile hemşiresi Kılkış'ın yanından geçirdi. Birnöbetçi bak . Ben bu gemilerin burada emniyetledurabilmelerine şaşıyordum. Mü e klerin tarafsızbölge ilân e kleri yerde idiler. Hasım tara ndanhiçbirinin gemisi burada duramazdı. YunanlılarOsmanlı başken ni üs diye kullanmakta, buradanKaradeniz ve Marmara kıyılarına akın ederek Türkköylerini ateşe tutmakta idiler. Türklerin de bugemileri ba rmaya girişmediklerine şaşıyordum.Küçük bir çabayla batırılmaları mümkündü.''Üsküdar eski bir tuhaf yerdir. Caddeleri,Beyoğlu sokakları gibi dik ve dolambaçlı. Evlerinindamlarına yağan yağmur geçenlerin başlarınadökülür. Üsküdar ip daî, mutaassıp, garip ve
henüz on yedinci asırda yaşayan bir yer. MesafeceAvrupa'nın biraz ötesinde iken asrımızdan üç asırgeriydi.''Üsküdar mutasarrı şişman, tembel veyetersiz bir adam. Benimle Türkçe konuşmaktanutanarak Fransızca söylemek isterdi.''Padişahla birlikte kalanlar böyle işe yaramazadamlar, iyi Türklerin çoğu Mustafa Kemal ileberaber.''***Sizleri İngiliz karargâhının havası içinesokmaktan maksadım belli. İ lâf devletleriYunanlıları yalnız bizim illerimizi alıp kendi vatanınakatmak değil, kendi davalarını da yürütmek içinAnadolu'ya çıkarmışlardır.Ahval öyle gelişiyor ki İ lâf devletleri Türkiye'yekarşı uygulanacak poli kada ar k beraberdeğildirler. İtalya karmakarışık r. Za YunanlılarınAnadolu'ya yerleşmesini de kıskanmış r. Fransa
Suriye'deki toprak kazançlarını yeter görmektedir.Mustafa Kemal, Misak-ı Millî andı ile Türkdavasını öz Türk vatanı sınırları içine aldığı veİrredan zm yapmadığı için, Osmanlı saltana mirasçılarının Anadolu hareke nden bir korkusuyoktur.Ar k Yunanlılar, kendi ordulariyle Anadolu'yaboyun eğdirmek zorundadırlar. Mustafa Kemal deYunan ordusunu yenerse, Türkiye'yi kurtarmışolacaktır.Bu küçük bir ordu değildir. Ve elbe e iyikomutanların yöne mindeki nizamlı bir ordununsavaşları ile yenilebilir. Kuvay-ı Milliye devri görevinibi rmiş r. Büyük Millet Meclisi hükûme nin veordusunun devri gelmiştir.Nitekim millî çeteleri kolaylıkla sürüp dilediğibölgeleri işgal eden Yunan ordusu, Büyük MilletMeclisi ordusu ile Birinci ve İkinci İnönü harplerindeduraklıyacak, Sakarya harbinde duracak ve geridönecek, Afyon ve Dumlupınar harplerinde ise
mahvolacaktır.ORDU DEVRİOrduİstanbul hükûme nin Ankara'yı içinden yıkmakiçin son başarılarından biri Konya'da Delibaşisyanını çıkarmak r. Beş yüz kadar asker kaçağıtoplıyan Delibaş, önce Çumra'yı, sonra Konya'yıbas . Beyşehri ve Akşehir ilçelerinden deayaklanma haberleri geldi. Bu son isyanlarfedakârca harekete geçen komutanlarımızcabastırılmıştır.Ba cephesi kurularak çetelerin de ordu içinealınacağı haberleri Ethem ve kardeşleri ile Meclistekipartizanları harekete geçirmiştir. Mecliste:- Ordudan fayda yok. Hepimiz Kuvay-ı Milliyeolalım, yollu propaganda aldı, yürüdü.Bu günlerde bir yenilgi Mustafa Kemal'in işineyaramış r. Gediz'deki Yunan tümeninin ordu ile
bağsız kaldığını ileri sürerek bir taarruz yapılmasınıis yen Ethem ve kardeşlerini destekleyen ba cephesi komutanı Ali Fuad Paşa (Cebesoy)Ankara'ya bir teklif yap . Genelkurmay bu tekli doğru bulmadı ve redde . Taarruz buna rağmeniki tümenimiz ve Ethem kuvvetleri ile birlikteyapılmış r ve yenilmişizdir. Yunanlılar bir karşılıkolarak Yenişehir ve İnegöl'ü işgal e ler. Suçluorduya göre Ethem, Ethem'e göre ordu idi. Butaarruzun yapılması için Meclisteki bütün gerillapartizanları da seferber olmuşlardı.Gerilla devrinin en r nalı günlerinigeçiriyorduk. Mustafa Kemal Paşa ba cephesiniikiye ayırarak Albay İsmet'le Albay Refet'inkomutası al na vermiş . Genelkurmay BaşkanlığıAlbay İsmet'in üstünde idi. Refet'i can düşmanıbilen ve Konya'da kendine karşı hazırlık yap ğınıöğrenen Ethem iyice huylanmıştı.Albay İsmet'in komutası al ndaki birliklere ilkemri şu idi:1- Komutanlar ih yaçları olan parayı cepheden
is yeceklerdir. Hiçbir sebeple ve hiçbir ih yaç içinhalktan para istemiyeceklerdir.2- Komutanlar ih yaçları olan askeri cephedenis yecekler ve kendileri memleket içinden ne askertoplıyacaklar ne askere gelmiyenlerikovuşturacaklardır.3- Komutanlar halktan hiç kimseyitutuklamıyacak ve yargılamıyacaklardır.Şikâyetlerini cepheye bildireceklerdir. Cephekomutanından başka hiç kimsenin idamhükümlerini oylamaya ve uygulatmıya yetkisiyoktur.Bu bildiri doğrudan doğruya Ethem gibi,Demirci Efe gibi çete başlarını amaç edinmekte idi.İlk önce Ethem, Mustafa Kemal Paşa'ya bir telgrafçekerek bundan böyle raporlarını MeclisBaşkanlığına vereceğini ve yalnız ondan emiralacağını bildirmiş r. Mustafa Kemal Paşa ordu ileçeteler arasında bir ça şma için hazırlanılmasınıemre . Asıl isteği ise bu ça şmayı önlemek ve
çetelerin ordu ile kaynaşmasını sağlamak . Bununiçin son dakikaya kadar çalıştı.Ama işler kötü gitmekte idi. Herhangi bir birliktebir subay veya er suç işlerse hemen Ethemkuvvetlerine ka lıyordu. Onlar da hiçbir suçluyubirliğine geri göndermiyorlardı. Ethem kuvvetleriherhangi bir depoya veya cephaneliğe istediklerizaman gidip istediklerini alıyorlardı. Anadolu içindesuçlu saydıkları vatandaşları kendi adamları ilekovuşturuyorlardı. Ordu karargâhı ile Ethemkuvvetleri karargâhı aynı kasabada bulunduklarıvakit birbirlerine karşı güvenlik tedbirleri alıyorlardı.Bir defa Eskişehir'de uzun bir konuşmadan sonraMustafa Kemal Paşa ile İsmet Bey aynı vagondakalmışlar, İsmet Bey üniforması ile askerkaryolasına uzanmış ve uyandığı vakit MustafaKemal Paşa'nın sabaha kadar uyanık beklediğinigörmüştü. Mustafa Kemal Paşa:- Şimdi sen çalışmaya başla, ben Ankara'yadöneceğim, demişti.Mecliste çok kimseler eğer çeteler ortadan
kalkarsa, ordusu ile baş başa kalan MustafaKemal'le baş edilemiyeceği krinde idiler. Cephekomutanlığından pek kuşkulanan Ethem'in kendianla ğı şu olay o günlerdeki havayı pek iyikavratmaktadır: \"15 kadar muha zımla vedoktorumla trene binerek Kütahya'dan Eskişehir'egi m. Maksadım cephe komutanı ile karşı karşıyaanlaşmazlıkları görüşmek . Bundan sonra daAnkara'ya gidip Mustafa Kemal Paşa ilekonuşacak m. Pek uygunsuz giden işlerin bir yolagirip giremiyeceğini anlamak is yordum.Akşamdan önce Eskişehir'e vardım. Kendi yerimdedinlenirken Kuvay-ı Seyyare'de Yüzbaşı İsmail HakkıEfendi çıkageldi. İzinli olarak Eskişehir'debulunuyormuş. Kendisine şu emri verdim:- Git bak. İsmet Bey karargâhında ise kendisinigör. Görüşmeye geleceğimi haber ver.Yüzbaşı gi , bir saat sonra geldi. Güneşbatmıştı. Bana şu cevabı getirdi:- Karargâh komutanını gördüm. Ordu
komutanının işi varmış. Bu akşam kimseyialmayınız, diye emir vermiş. Yarın gelirlersegörebilirler, dedi komutan.Bu cevap beni büyük hayrete düşürdü.Düşünceye daldığımı gören ve henüz ayakta duranyüzbaşının şu sözleri ile uyandım:- Efendim, Kuvay-ı Seyyaremizin ordudaki'ir bat zabi ' ile dün konuşmuştum. Onunsöylediğine göre İsmet Bey bugünlerde hastanedençıkmış Kuvay-ı Seyyare subaylarına rasladığı zamanonlara hakaret etmek için bahane arıyormuş. Bende karargâh subayından nezaketsizce bir muamelegördüm.Bu sözler, acısı al nda inlediğim hastalığıngerdiği sinirlerim üzerinde öyle bir kırbaç tesiri yap ki, hiçbir tara an ciddîlik ve samimîlik eserigörmediğim bu ortaklık haya na bir sonvermeliyim, bu ar k kaçırılmıyacak bir rsa r,yeter ki İsmet Bey'le buluşayım, hele beni ha fealdığını göreyim, diye düşündüm ve içimden böylebir hâl karşısında ne yapacağıma da karar
vermiş m. Oturduğum yatağımdan rladım.Arkadaşlarıma:- Arkamdan gelin! dedim.Hep birlikte sokağa rladık. Karargâhoturduğum eve uzak değildi. Yürürken engüvendiğim arkadaşlardan ikisine bazı direk erverdim. Karargâh kapısına yaklaş k. Çi e nöbetbekliyen askerler emir almış olacaklar ki:- Yasak r efendim, nöbetçi subayına haberverelim, dediler.Birisi zili çalmak istedi ise de önlendi.Nöbetçilerin yanına arkadaşlarımdan dördünübırakarak ötekilerle Nizamiye kapısından içeridaldım. Bu atakla İsmet Bey karargâhının kapısıbizim elimize geçmiş demek . Hızla İsmet Bey'inbulunduğu ikinci kata çık k. Yaver ve kurmaylarodasının kapısına bakan merdivenin başına ikinöbetçi dik kten sonra kendimi koridorunsonundaki komutanlık odasının kapısında buldum.Onların kapısını vurmakla açıp içeri girmekliğim bir
oldu. Arkadaşlarımı koridorda bıraktım.İsmet Bey koltukta idi. Karşısında ayaktalevazım subayı duruyor, yüksek sesle kendisine birşeyler söylüyordu. En son işi ğim kelimeler'Kuvay-ı Seyyare' idi. İsmet Bey beni görünceşaşırmış hâlde ayağa kalkarak kısa bir duraklamageçirdi. Sonra gergin adımlarla bana doğru geldi.Yüzündeki şaşkınlık gülümsemeye çevrilmiş .Ellerimi tutarak, nabzımı yoklıyarak, kollarımıokşayarak:- Ne vakit teşrif e niz? Sizi ateşli ve sıkın lıbuldum. Rahatsızlığınız nasıl? diye beni masayadoğru çekti. Karşı karşıya oturduk. İsmet Bey'e:- Beyefendi izin veriniz de levazım reisiniz biziyalnız bıraksınlar, dedim.İsmet Bey'in işare üzerine reis elindeki kâğıtlarımasanın üzerine bırakarak çık . Ben hemen şunlarısöyledim:- Samimîlikten eser kalmıyan aramızdaki
münasebetlere son vermiye geldim. Şu günlerdealeyhimdeki maskeli ve maskesiz hareketlerdenmaksat nedir? Eğer bana ve Kuvay-ı Seyyare'yeih yaç kalmamışsa açıkça söyleyin, hemendağıtayım. Görüyorsunuz ki hastayım. Kafacavücutça dinlenmiye ih yacım var. Ben sizinle açıkgörüşüyorum ve böyle cevap vermenizi istiyorum.İsmet Bey:- Allah şu fesatçıların cezasını versin, dedi.Samimî söylüyorum ki ben sizi Fuad Paşa'dan dahaçok seviyorum. Emin olunuz, memleketmüdafaasında size ve kuvvetlerinize lüzumkalmadığı inancında değilim. Fakat görüyorum kibire bin katan nifakçılar sizi hakkımda şüpheyedüşürmüşler. Bütün bu anlaşmazlıkların eskisi gibiortadan kalkmasını is yorum. Ben sizin gibiarkadaşların fedakârlığına güvenerek ordukomutanlığını alıp geldim. Önce şunu söyleyim kisizi hizmetlerinize uygun düşecek bir askerîüniforma içinde görmek is yorum. Rütbeninderecesini siz tayin ediniz. Karar vermek ve emrini
almak benim vazifemdir. Refet Bey meselesinegelince İs klâl Mahkemesi'ne verdiğiniz dosyayıgeri aldırınız. Bu yargılamanın bırakılmasını ricaederim. Refet Bey sizi daima takdir etmiş r. Sizeistediğiniz yerde tarziye verecektir.İsmet Bey kulaklarını avcunun içine almış,gözlerini gözlerime dikerek vereceğim cevabıbekliyordu. İl fa na teşekkür e m. Rütbemeraklısı olmadığımı söyledim. 'Sırası düşüncezararlı gördüğün bazı vatandaşların, ha a bazıakrabamın idam kararlarını imza e m. Rütbealırsam küçülürüm. Ben bu lü a kuvvetlerinleçalışan subayları lâyık görürüm,' dedim. Refet Bey'egelince o mahkemede beraat etmesine imkânolmıyan bir sanık olduğu için Dahiliye Vekili olmasıbile doğru değilken nasıl olurmuş da Güney CephesiKomutanlığına gönderilirmiş? Yarın Ankara'yagideceğim. Dönüşte tekrar bu meseleyi görüşmekisterim. Karargâh komutanımızı da uyarmanızı ricaederim. Bu akşam size karşı biraz nezaketsizcehareket etmekliğime o sebep olmuştur.\"
Search
Read the Text Version
- 1
- 2
- 3
- 4
- 5
- 6
- 7
- 8
- 9
- 10
- 11
- 12
- 13
- 14
- 15
- 16
- 17
- 18
- 19
- 20
- 21
- 22
- 23
- 24
- 25
- 26
- 27
- 28
- 29
- 30
- 31
- 32
- 33
- 34
- 35
- 36
- 37
- 38
- 39
- 40
- 41
- 42
- 43
- 44
- 45
- 46
- 47
- 48
- 49
- 50
- 51
- 52
- 53
- 54
- 55
- 56
- 57
- 58
- 59
- 60
- 61
- 62
- 63
- 64
- 65
- 66
- 67
- 68
- 69
- 70
- 71
- 72
- 73
- 74
- 75
- 76
- 77
- 78
- 79
- 80
- 81
- 82
- 83
- 84
- 85
- 86
- 87
- 88
- 89
- 90
- 91
- 92
- 93
- 94
- 95
- 96
- 97
- 98
- 99
- 100
- 101
- 102
- 103
- 104
- 105
- 106
- 107
- 108
- 109
- 110
- 111
- 112
- 113
- 114
- 115
- 116
- 117
- 118
- 119
- 120
- 121
- 122
- 123
- 124
- 125
- 126
- 127
- 128
- 129
- 130
- 131
- 132
- 133
- 134
- 135
- 136
- 137
- 138
- 139
- 140
- 141
- 142
- 143
- 144
- 145
- 146
- 147
- 148
- 149
- 150
- 151
- 152
- 153
- 154
- 155
- 156
- 157
- 158
- 159
- 160
- 161
- 162
- 163
- 164
- 165
- 166
- 167
- 168
- 169
- 170
- 171
- 172
- 173
- 174
- 175
- 176
- 177
- 178
- 179
- 180
- 181
- 182
- 183
- 184
- 185
- 186
- 187
- 188
- 189
- 190
- 191
- 192
- 193
- 194
- 195
- 196
- 197
- 198
- 199
- 200
- 201
- 202
- 203
- 204
- 205
- 206
- 207
- 208
- 209
- 210
- 211
- 212
- 213
- 214
- 215
- 216
- 217
- 218
- 219
- 220
- 221
- 222
- 223
- 224
- 225
- 226
- 227
- 228
- 229
- 230
- 231
- 232
- 233
- 234
- 235
- 236
- 237
- 238
- 239
- 240
- 241
- 242
- 243
- 244
- 245
- 246
- 247
- 248
- 249
- 250
- 251
- 252
- 253
- 254
- 255
- 256
- 257
- 258
- 259
- 260
- 261
- 262
- 263
- 264
- 265
- 266
- 267
- 268
- 269
- 270
- 271
- 272
- 273
- 274
- 275
- 276
- 277
- 278
- 279
- 280
- 281
- 282
- 283
- 284
- 285
- 286
- 287
- 288
- 289
- 290
- 291
- 292
- 293
- 294
- 295
- 296
- 297
- 298
- 299
- 300
- 301
- 302
- 303
- 304
- 305
- 306
- 307
- 308
- 309
- 310
- 311
- 312
- 313
- 314
- 315
- 316
- 317
- 318
- 319
- 320
- 321
- 322
- 323
- 324
- 325
- 326
- 327
- 328
- 329
- 330
- 331
- 332
- 333
- 334
- 335
- 336
- 337
- 338
- 339
- 340
- 341
- 342
- 343
- 344
- 345
- 346
- 347
- 348
- 349
- 350
- 351
- 352
- 353
- 354
- 355
- 356
- 357
- 358
- 359
- 360
- 361
- 362
- 363
- 364
- 365
- 366
- 367
- 368
- 369
- 370
- 371
- 372
- 373
- 374
- 375
- 376
- 377
- 378
- 379
- 380
- 381
- 382
- 383
- 384
- 385
- 386
- 387
- 388
- 389
- 390
- 391
- 392
- 393
- 394
- 395
- 396
- 397
- 398
- 399
- 400
- 401
- 402
- 403
- 404
- 405
- 406
- 407
- 408
- 409
- 410
- 411
- 412
- 413
- 414
- 415
- 416
- 417
- 418
- 419
- 420
- 421
- 422
- 423
- 424
- 425
- 426
- 427
- 428
- 429
- 430
- 431
- 432
- 433
- 434
- 435
- 436
- 437
- 438
- 439
- 440
- 441
- 442
- 443
- 444
- 445
- 446
- 447
- 448
- 449
- 450
- 451
- 452
- 453
- 454
- 455
- 456
- 457
- 458
- 459
- 460
- 461
- 462
- 463
- 464
- 465
- 466
- 467
- 468
- 469
- 470
- 471
- 472
- 473
- 474
- 475
- 476
- 477
- 478
- 479
- 480
- 481
- 482
- 483
- 484
- 485
- 486
- 487
- 488
- 489
- 490
- 491
- 492
- 493
- 494
- 495
- 496
- 497
- 498
- 499
- 500
- 501
- 502
- 503
- 504
- 505
- 506
- 507
- 508
- 509
- 510
- 511
- 512
- 513
- 514
- 515
- 516
- 517
- 518
- 519
- 520
- 521
- 522
- 523
- 524
- 525
- 526
- 527
- 528
- 529
- 530
- 531
- 532
- 533
- 534
- 535
- 536
- 537
- 538
- 539
- 540
- 541
- 542
- 543
- 544
- 545
- 546
- 547
- 548
- 549
- 550
- 551
- 552
- 553
- 554
- 555
- 556
- 557
- 558
- 559
- 560
- 561
- 562
- 563
- 564
- 565
- 566
- 567
- 568
- 569
- 570
- 571
- 572
- 573
- 574
- 575
- 576
- 577
- 578
- 579
- 580
- 581
- 582
- 583
- 584
- 585
- 586
- 587
- 588
- 589
- 590
- 591
- 592
- 593
- 594
- 595
- 596
- 597
- 598
- 599
- 600
- 601
- 602
- 603
- 604
- 605
- 606
- 607
- 608
- 609
- 610
- 611
- 612
- 613
- 614
- 615
- 616
- 617
- 618
- 619
- 620
- 621
- 622
- 623
- 624
- 625
- 626
- 627
- 628
- 629
- 630
- 631
- 632
- 633
- 634
- 635
- 636
- 637
- 638
- 639
- 640
- 641
- 642
- 643
- 644
- 645
- 646
- 647
- 648
- 649
- 650
- 651
- 652
- 653
- 654
- 655
- 656
- 657
- 658
- 659
- 660
- 661
- 662
- 663
- 664
- 665
- 666
- 667
- 668
- 669
- 670
- 671
- 672
- 673
- 674
- 675
- 676
- 677
- 678
- 679
- 680
- 681
- 682
- 683
- 684
- 685
- 686
- 687
- 688
- 689
- 690
- 691
- 692
- 693
- 694
- 695
- 696
- 697
- 698
- 699
- 700
- 701
- 702
- 703
- 704
- 705
- 706
- 707
- 708
- 709
- 710
- 711
- 712
- 713
- 714
- 715
- 716
- 717
- 718
- 719
- 720
- 721
- 722
- 723
- 724
- 725
- 726
- 727
- 728
- 729
- 730
- 731
- 732
- 733
- 734
- 735
- 736
- 737
- 738
- 739
- 740
- 741
- 742
- 743
- 744
- 745
- 746
- 747
- 748
- 749
- 750
- 751
- 752
- 753
- 754
- 755
- 756
- 757
- 758
- 759
- 760
- 761
- 762
- 763
- 764
- 765
- 766
- 767
- 768
- 769
- 770
- 771
- 772
- 773
- 774
- 775
- 776
- 777
- 778
- 779
- 780
- 781
- 782
- 783
- 784
- 785
- 786
- 787
- 788
- 789
- 790
- 791
- 792
- 793
- 794
- 795
- 796
- 797
- 798
- 799
- 800
- 801
- 802
- 803
- 804
- 805
- 806
- 807
- 808
- 809
- 810
- 811
- 812
- 813
- 814
- 815
- 816
- 817
- 818
- 819
- 820
- 821
- 822
- 823
- 824
- 825
- 826
- 827
- 828
- 829
- 830
- 831
- 832
- 833
- 834
- 835
- 836
- 837
- 838
- 839
- 840
- 841
- 842
- 843
- 844
- 845
- 846
- 847
- 848
- 849
- 850
- 851
- 852
- 853
- 854
- 855
- 856
- 857
- 858
- 859
- 860
- 861
- 862
- 863
- 864
- 865
- 866
- 867
- 868
- 869
- 870
- 871
- 872
- 873
- 874
- 875
- 876
- 877
- 878
- 879
- 880
- 881
- 882
- 883
- 884
- 885
- 886
- 887
- 888
- 889
- 890
- 891
- 892
- 893
- 894
- 895
- 896
- 897
- 898
- 899
- 900
- 901
- 902
- 903
- 904
- 905
- 906
- 907
- 908
- 909
- 910
- 911
- 912
- 913
- 914
- 915
- 916
- 917
- 918
- 919
- 920
- 921
- 922
- 923
- 924
- 925
- 926
- 927
- 928
- 929
- 930
- 931
- 932
- 933
- 934
- 935
- 936
- 937
- 938
- 939
- 940
- 941
- 942
- 943
- 944
- 945
- 946
- 947
- 948
- 949
- 950
- 951
- 952
- 953
- 954
- 955
- 956
- 957
- 958
- 959
- 960
- 961
- 962
- 963
- 964
- 965
- 966
- 967
- 968
- 969
- 970
- 971
- 972
- 973
- 974
- 975
- 976
- 977
- 978
- 979
- 980
- 981
- 982
- 983
- 984
- 985
- 986
- 987
- 988
- 989
- 990
- 991
- 992
- 993
- 994
- 995
- 996
- 997
- 998
- 999
- 1000
- 1001
- 1002
- 1003
- 1004
- 1005
- 1006
- 1007
- 1008
- 1009
- 1010
- 1011
- 1012
- 1013
- 1014
- 1015
- 1016
- 1017
- 1018
- 1019
- 1020
- 1021
- 1022
- 1023
- 1024
- 1025
- 1026
- 1027
- 1028
- 1029
- 1030
- 1031
- 1032
- 1033
- 1034
- 1035
- 1036
- 1037
- 1038
- 1039
- 1040
- 1041
- 1042
- 1043
- 1044
- 1045
- 1046
- 1047
- 1048
- 1049
- 1050
- 1051
- 1052
- 1053
- 1054
- 1055
- 1056
- 1057
- 1058
- 1059
- 1060
- 1061
- 1062
- 1063
- 1064
- 1065
- 1066
- 1067
- 1068
- 1069
- 1070
- 1071
- 1072
- 1073
- 1074
- 1075
- 1076
- 1077
- 1078
- 1079
- 1080
- 1081
- 1082
- 1083
- 1084
- 1085
- 1086
- 1087
- 1088
- 1089
- 1090
- 1091
- 1092
- 1093
- 1094
- 1095
- 1096
- 1097
- 1098
- 1099
- 1100
- 1101
- 1102
- 1103
- 1104
- 1105
- 1106
- 1107
- 1108
- 1109
- 1110
- 1111
- 1112
- 1113
- 1114
- 1115
- 1116
- 1117
- 1118
- 1119
- 1120
- 1121
- 1122
- 1123
- 1124
- 1125
- 1126
- 1127
- 1128
- 1129
- 1130
- 1131
- 1132
- 1133
- 1134
- 1135
- 1136
- 1137
- 1138
- 1139
- 1140
- 1141
- 1142
- 1143
- 1144
- 1145
- 1146
- 1147
- 1148
- 1 - 50
- 51 - 100
- 101 - 150
- 151 - 200
- 201 - 250
- 251 - 300
- 301 - 350
- 351 - 400
- 401 - 450
- 451 - 500
- 501 - 550
- 551 - 600
- 601 - 650
- 651 - 700
- 701 - 750
- 751 - 800
- 801 - 850
- 851 - 900
- 901 - 950
- 951 - 1000
- 1001 - 1050
- 1051 - 1100
- 1101 - 1148
Pages: